



| kad ifterey-nâ | : iftira etmiş oluruz |
| alâ allâhi | : Allah'a karşı |
| keziben | : yalanla |
| in udnâ | : eğer dönersek |
| fî milleti-kum | : sizin milletinize (dîninize) |
| ba'de | : sonra |
| iz | : olduğu zaman, ... olması |
| neccey-nâ allâhu | : Allah bizi kurtardı |
| min-hâ | : ondan |
| ve mâ yekûnu | : ve olamaz, olmaz |
| lenâ | : bizim, bizim için |
| en neûde | : geri dönmemiz |
| fî-hâ | : oraya |
| illâ | : ancak, yalnız, hariç |
| en yeşâe allâhu | : Allah'ın dilemesi |
| rabbu-nâ | : Rabbimiz |
| vesia | : kapsadı, içine aldı, ihata etti, kuşattı |
| rabbu-nâ | : Rabbimiz |
| kulle şey'in | : herşeyi |
| ilmen | : ilimle |
| alâ allâhi | : Allah'a |
| tevekkel-nâ | : biz tevekkül ettik, güvendik |
| rabbe-nâ iftah | : Rabbimiz aç, ayır |
| beyne-nâ | : bizim aramızı |
| ve beyne kavmi-nâ | : ve kavmimizin arasını |
| bi el hakkı | : hak ile |
| ve ente | : ve sen |
| hayru el fâtihîne | : hüküm verenlerin, fethedenlerin, fatihlerin, açanların en hayırlısı |

