



| yâ eyyuhâ | : ey |
| ellezîne | : olanlar |
| âmenû | : âmenû oldular, îmân ettiler |
| atîû | : itaat edin |
| allâhe | : Allah |
| atîû | : itaat edin |
| er resûle | : resûl, elçi |
| ve ulî el emri | : ve idareciler, komutanlar |
| min-kum | : sizden |
| fe in | : bundan sonra eğer |
| tenâza'tum | : nizaya, anlaşmazlığa, ihtilâfa düştünüz |
| fî | : hakkında, konuda, hususta |
| şey'in | : bir şey |
| fe | : o taktirde |
| ruddû-hu | : onu arz edin, götürün |
| ilâ allâhi | : Allah'a |
| ve er resûli | : ve resûle, elçiye |
| in kuntum | : eğer siz ... iseniz |
| tu'minûne | : îmân ediyorsunuz |
| bi allâhi | : Allah'a |
| ve el yevmi el âhiri | : ve son güne |
| zâlike | : bu |
| hayrun | : daha hayırlı |
| ve ahsenu | : ve daha güzel, en güzel |
| te'vîlen | : te'vil, yorum bakımından |

