



| yâ eyyuhâ | : ey |
| ellezîne âmenû | : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler |
| izâ | : olduğu zaman |
| nâceytum(u) | : gizlice söylediniz, konuştunuz |
| er resûle | : resûl |
| fe kaddimû | : o zaman takdim ediniz, veriniz |
| beyne yedey | : (elleri arasında) önünde, öncesinde, önce |
| necvâ-kum | : gizli konuşmanız, gizli görüşmeniz |
| sadakaten | : sadaka |
| zâlike | : işte bu |
| hayrun | : daha hayırlı |
| lekum | : size, sizin için |
| ve atheru | : ve daha temiz, en temiz |
| fe in | : fakat, eğer, şâyet, ise |
| lem tecidû | : bulamadınız |
| fe inne | : o taktirde muhakkak ki |
| allâhe | : Allah |
| gafûrun | : gafûrdur, çok bağışlayandır |
| rahîmun | : rahîmdir, Rahîm esmasının sahibidir |

