



| lâkin | : lâkin, fakat |
| ellezîne | : o kimseler, onlar |
| ittekav | : takva sahibi oldular |
| rabbe-hum | : onların Rab'leri |
| lehum | : onlar için, onlara vardır |
| gurefun | : köşkler, yüksek makamlar |
| min | : den |
| fevkı-hâ | : onun üstü |
| gurefun | : köşkler, yüksek makamlar |
| mebniyyetun | : bina edilmiş, inşa edilmiş |
| tecrî | : akar |
| min | : den |
| tahti-hâ | : onun altı |
| el enhâru | : nehirler |
| va'dallâhi (va'de allâhi) | : Allah'ın vaadi |
| lâ yuhlifu | : ihtilâf etmez, dönmez |
| allâhu | : Allah |
| el mîâde | : vaadedilen, vaad |

