Eski Masaüstü Görünüm

Alnımdaki Işık


-Ben camilerde İslam'ın en küçük, en ayrıntı meseleleri anlatılmıyor demedim. Bunlar anlatılıyor. Birçok camide anlatılmayan, İslam'ın en büyük meselesi olan tevhid ve şirk.

-Anlatılmadığını nereden biliyorsunuz?

Sabırlı bir insandı. Sözlerimi, itirazlarımı gayet sakin karşılıyordu.

-Ne zamandır camilere gidiyorsunuz?

-Küçük yaştan beri.

-Tabi ki bu yaşınıza kadar birçok hocanın hutbe ve vaazını dinlediniz.

-Dinledim.

-Şimdi söyleyeceklerime dikkat edin. Kur'an-ı Kerim'e iman eden bütün hocaların, bütün alimlerin, Resulullah (s.a.v.)'i kendilerine örnek alması gerekir. Çünkü alimler peygamber varisidir. Peygamberlerin yaşamadığı dönemlerde, peygamber varisi olan bu alimler, peygamberlerin nasihatlerini, peygamberlerin davetlerini insanlara iletmekle görevlidirler. Şimdi size soruyorum. Efendimiz (s.a.v.)'in ve bütün peygamberlerin en önemli daveti neydi biliyor musun?

Durdum. Camilerde dinlediklerimi hatırladım. Cevap belliydi.,

-Allah'a kulluğa davet etmekti.

-Güzel ancak eksik bir cevap!.

-Nesi eksik?

-Yarısı!.

-Anlayamadım.

-Bakın. Şanı yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'in Nahl suresinde, tüm peygamberlerin gönderiliş gayelerini iki esasa bağlıyor. İnsanları tağuttan ve tağuta kulluktan sakındırarak Allah'a kulluğa davet etmek. Şimdi söyleyin bana. Küçük yaştan beri dinlediğiniz vaaz ve hutbelerde, tağutun ne olduğunu, tağuttan nasıl sakınmanız gerektiğini öğrendiniz mi?

Tağut!. İlk olarak duyduğum bir kelime. Belki türkçesini biliyorumdur!.

-Tağut ne demek?

Durdu. Bakışlarında yine hüzün vardı. Bu hüzünle cevap verdi.,

-Tağut, insanları Allah'tan ve Allah'a kulluktan uzaklaştırarak, kendisine kulluğa davet eden her şeydir. Görüntüsü zaman ve mekana göre değişebilir. İnsanların karşısına bazen bir put, bazen bir firavun, bazen bir dinadamı, bazen bir tarikat, bazen bir parti, bazen bir ideoloji, bazen bir devlet olarak çıkabilir!.

Şaşırmıştım.,

-Ülkemizde hangi çeşidi var?

-Ne yazık ki hepsi, hatta daha fazlası!.

Başımı pencere tarafına çevirip dışarılara bakmaya başladım. Adam tağuttan bahsediyordu!.

Bütün peygamberler insanları tağuta kulluktan sakındırmak ve Allah'a kulluğa davet etmek için gönderilmiş!. Peki neymiş tağut?

Tağut, insanları Allah'a kulluktan engelleyip, kendisine kulluğa davet eden her şeymiş!. Ülkemizde birçok çeşidi varmış!.

Dışarıları düşünüyorum,

toplumu düşünüyorum,

tarikatleri düşünüyorum,

devleti düşünüyorum, düşünüyorum ama adamın söylediği anlamda hiçbir tağut göremiyorum!. Bu ülkede insanları Allah'a kulluktan engelleyen ne var ki!.

İsteyen, istediği camide namazını kılabiliyor!.

İstediği zaman orucunu tutup, kurbanını kesiyor!.

E eee!. İnsanları Allah'a kulluktan engelleyen tağut nerede?

Said hocaya döndüm.,

-Söylediklerinizi anladım ama bir yere oturtamadım. Bu ülkede insanları Allah'a kulluktan engelleyen hiçbir şey göremiyorum. İsteyen herkes namazını kılıp, orucunu tutabiliyor. Bütün bunlara kim engel oluyor ki!.

Beni gayet iyi anlamışçasına kafasını salladı.

-Söylediklerin doğru. Bu gibi şeylere pek engel olunmuyor. Ama meseleyi biraz daha geniş düşün. Tağutun insanları Allah'a kulluktan engellemesi iki türlüdür. Birincisinde zor ve baskı vardır. İnsanlara zor kullanılarak, işkence edilerek "Allah'a kulluk etmeyeceksiniz" denilir. Nitekim geçmiş tarihte bunun çok örnekleri vardır. Mesela ashab-ı uhdud, imanlarından dönmeyen bütün mü'minleri ateş çukurlarına atmıştır. Bu tağutun birinci yaklaşımıdır. İkinci yaklaşımı ise birincisinden yumuşak ancak çok daha tehlikelidir. Tağut bu yaklaşımında insanlara zor ve baskı kullanarak "Allah'a kulluk yapmayacaksınız" demez. İnsanları sizin de belirttiğiniz gibi namaz, oruç gibi Allah'a kullukla ilgili bazı ibadetlerden engellemez. İnsanlardan sadece bir isteği, bir beklentisi vardır.

Sustu. Belki de dinlenmek istiyordu. Ama ben meraklanmıştım.,

-Nedir o isteği?

-Hem Allah'a, hem de kendisine kulluk yapmaları!. Çünkü bunların akıl hocası, vesvese elçisi olan şeytan aleyhillane çok iyi biliyor ki, Allah'la beraber başka bir şeye kulluk yapan bir insan, kesinlikle ve kesinlikle Allah'a kulluk yapmış olmaz. Allah'a kullukta tevhid esastır. Çünkü Allah'a kulluk, sadece ve sadece Allah'a yapılan kulluktur. Alemlerin Rabbi olan Allah (c.c.), kendisiyle beraber başka bir şeye de kulluk yapılmasından kesinlikle razı olmaz. Böyle bir kulluğu kabul etmez.

Said hocanın önemsediği şey, sadece Allah'a kulluk yapılmasıydı. Allah'ın kabul edeceği kulluk, sadece kendisine yapılan kullukmuş!.

Buna kimin ne itirazı olacaktı ki!.

-Çocuğunuz var mı?

-Evet, bir oğlan, bir kız.

-Allah İslam'a bağışlasın. Şimdi oğlunuzu ele alalım. Oğlunuz size baba demediği, babalığınızı inkar ettiği zaman kızarsınız değil mi?

Ne biçim soruydu bu!.

-Tabi ki kızarım!.

-İşte Allah'ı ve Allah'a kulluğu inkar edenlerin örneği bunun gibidir. Biraz önce söylediğim gibi tağutun ilk yaklaşımı, ilk daveti budur. İnkar ettirmek. Tağutun ikinci yaklaşımı ise size "Baba" demekten vazgeçmeyecek olan oğlunuzun, bazı kimselere de "Baba" demesini sağlamaktır. Peki böyle bir durumda ne yaparsınız? Oğlunuz sizden başka bazı kimselere de "Baba" diyorsa, size "Baba" demesinin bir önemi, bir anlamı var mıdır?

Mehmed ALAGAŞ



Yorum Yap


Yorumlar yeniden eskiye doğru sıralanmıştır.
Sıralamayı çevirmek için tıklayınız.

Mehmed Alagaş
28-11-2020 13:36
#4915
Ve aleykümselam Köksal kardeşim

Yazdıkların ve tavsiyelerin için teşekkür ederiz. Senin de söylediğin gibi günümüzün modern tıbbı, devasa ilaç şirketlerinin arka bahçesi durumunda olup bu şirketlerin bir numaralı müşteri bulma ve pazarlama kaynağı gibidir. Bu şirketlerin deva dedikleri ilaçlar yeni dertlere sebeb olduğu için kullanılan bir ilacın yan tesirleri, aynı şirketin iki-üç ilacına daha müşteri kazandırmaktadır. Bizler de bu nedenlerle birçok rahatsızlığımızda yan tesirleri olmayan bitkisel alternatifleri tercih ediyor ve Rabbimizin lutfuyla iyileşiyoruz.
Kanserle ilgili bu kitabı yayınladıktan sonra roman kahramanının hangi alternatif tedavileri kullandığını soran kardeşlerimize, bu yazdıkların doğal ve önemli tavsiyeler olabilir. Gümüş suyunun faydalarını ben de duymuştum ve yaptığın izahla bu duyduklarım daha da önem kazandı. Burada önemli olan şifa olarak kullandığımız doğal alternatif bal dahi olsa aşırıya kaçmadan tüketmemizdir. Önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi herşeyden yiyelim, hiçbir şeyi fazla yemeyelim.
Kovid konusunda yazdıklarına ise tamamen katılıyoruz. Çünkü anlattığına paralel olarak ben de birçok olaya şahit olduk. Hastalığı teşhis edip nokta atışı değil, vücuda genel bombardıman şeklinde yapılan ilaç tedavileri ne yazık ki birçok insanın bedenen kaldıramadığı bir tedavi oluyor. Birkaç hafta önce yolda yapılan bir testten sonra “Testiniz negatif ama siz yine de bu ilaçları kullanın” denildiğini duydum. Test yapan bu kimseler sanki ilaç şirketinin pazarlamacılığını yapıyorlar!.
Aşı bulundu deseler bile mecbur kalmadıkça kesinlikle yaptırılmamalı görüşüne biz de katılıyoruz. Yorumunda hilelerinin zayıf olduğunu yazmışsın. Bu söz sadece Allah’ın yardımını yanına alan mü’minler için doğru bir söz olsa da, kurtuluşu demokraside, laiklikte ve putlaştırılan bilimsellikte arayan geniş kitleler için doğru değildir. Onlar ne yazık ki bu hileli tuzakların gönüllü kurbanları olacaktır.
Rabbim yardımcımız olsun güzel kardeşim..
Köksal Şahin
28-11-2020 13:02
#4914
Kanser ve Kovid!!

Selamunaleyküm
Mehmed abi hanımınızın özel eğitim verdiği yürüme engelli küçük bir yavrumuzun ve babasının kanser olduğunu öğrendim. Allah yardımcıları olsun. Gördüklerime ve deneyimlerime dayanarak şunları söylemek isterim. Kanser hastası olanlar için kemoterapi ve diğer ilaç tedavilerinin genel olarak önemli bir faydası yok. Genel olarak” diyorum çünkü kanser olmadığı halde bu teşhis konulup boşu boşuna kemoterapi ve ilaç tedavisi alan insanlar var! Sonra da bu insanlar başarılı bir tedavi ile iyileşmiş oluyor!. Kanser hastalarında idrar pH değeri 4 veya daha altında olur (ideal değer 7-8 olmalı). Bu vücuttaki asit oranının aşırı yüksek olduğunu gösterir, yüksek asit ortamı kanser hücrelerinin beslenip çoğalabileceği ideal ortamdır, kanserin temel nedenidir.
Doğal olmayan ya da asit üreten yiyecek/içecekler ve üzüntü/stres gibi nedenlerle vücut sıvısının asit-baz dengesi bozuluyor. O yüzden öncelikle İngiliz karbonatı kullanması gerekiyor bu kardeşimizin. Böylece vücut sıvısının pH değeri yükselecek ve kanser gerilemeye başlayacak İnşallah. Özellikle kanser hastaları için karbonatı bal veya pekmez ile karıştırıp almak önemli. Kanser hücreleri sadece şekerle beslendiği için şeker içerisine gizlenmiş karbonat rahatlıkla kanser hücrelerine nüfuz edecektir.
Diğer önemli konu ise gümüş suyu. Bunun da kullanılmasını önemle tavsiye ederim. Kanserli hücrelerde yoğun olarak bulunan ve kanserin diğer bir nedeni olarak gösterilen Candida mantarını ancak gümüş suyu yok edebiliyor. Son olarak hakiki bal ve çörek otu yağı, bunları da kullanması gerekiyor.
Alternatif tıp konusunda sizinle aynı fikirde olduğumu söyleyebilirim. Küçük bir bölümü hariç, modern tıp özellikle son 60-70 yıldan bu yana fayda sağlamaktan çok problemin kendisi haline gelmeye başladı. Bugün Covid adı altında adeta gribin ve soğuk algınlığının üzerinde sörf yapıyorlar. Yetkili biri kalkmış pozitif olanlar için “Semptom yaşamasanız bile ilaçları mutlaka kullanın” diyebiliyor!.
İlk başlarda ben de inanmış ve önemsemiştim bu virüsü ama artık arka plandaki hakikat apaçık ortaya çıkmış durumda. Tıpkı düz dünya meselesinde olduğu gibi yine kendilerince devasa bir film çeviriyorlar ama hileleri o kadar zayıf ki. İnsanlar ilaç tedavileriyle ölüyor ve bunu bilim adı altında yapıyorlar. Çoğu doktor ise ne yaptığının farkında değil. Çok yakınımdaki-sevdiğim insanları kaybettim salgın! başladığından bu yana. Hiçbiri evinde ölmedi hepsi ilaç tedavisinden! sonra bu noktaya geldiler.
Paniğe sürüklenen insanlar ise ne yaptığının farkında değil, korkudan akıllarını yitirmiş vaziyette testlere ve ilaçlara koşuyorlar!. Tabi ki bu evham dolu koşuşturma neticesindeki yoğun ilaç tedavisi birçoklarının sonu oluyor maalesef. Aklı başında gözüken kimseler bile hipnoz altındaymış gibi sanki akıllarını ölüm korkusuyla örtmüşler! Rabbim deccal zihniyetinin bu şerrinden Kendisine samimiyetle teslim olmuş salih müminleri korusun..
Gülbahar Abdullah
29-05-2019 02:42
#4162
Selamün aleykum Hocam!

Size Taşkent'ten yazıyorum. 'Alnımdaki ışık' kitabınızı özbekçeye çevirdim. Allah razı olsun! Sizden hakkınızı helal etmenizi, yene kitaplarınızdan sunmanızı rica ediyorum.
Okuyucularınız dua ediyorlar.
'Taş' beni çok ilgilendiriyor.

Tercüman, yazar: Gülbahar Abdullah.


Mehmed Alagaş
16-01-2017 12:37
#2074
Ve aleykümselam Yeliz kardeşim

Anlayışın ve duaların için teşekkür ediyorum. Rabbim senden ve senin gibi kardeşlerimizden de razı olsun ve siz kardeşlerimizi hayırlı dualarımıza dahil etsin İnşaallah.
Yeliz Yıldız
16-01-2017 01:13
#2073
Allah razı olsun

Esselamualeykum hocam. öncelikle 20 yaşına kadar sizin biyografinizde geçen bir ömre paralel bir ömür geçiren 20 yaşında tevhidi duyan bir kardeşiniz olarak tevhidi öğrenmeme vesile olan Alparslan Kuytul ve sizin gibi hocalarımızdan Allah razı olsun demek istiyorum. ilk olarak okuduğum ''Taş'' kitabında attığım sevinç çığlıklarından sonra ''Alnımdaki Işık'' kitabınızla tevhid akidesinin sağlamlığı konusunda mutmainliğim arttı elhamdülillah.

Kitap hakkında söylemek istediğim bir kaç husus var; Tevhidi anlamamın üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen anlatma konusunda çok problem yaşıyor ne diyeceğimi bilemiyor tıkanmaktan korkuyordum kitapta Said hocanın net ve anlaşılır anlatımı benim için çok büyük bir örnek oldu. Özellikle ''anladığını hisseden ve hissettiğini anlatan'' cümlesi bir davetçi olarak kendimde aradığım ama bir türlü cümleye dökemediğim duamdı..

Ayrıca; Üniversiteden yeni mezun birisi olarak bu zamana kadar toplumun istediği şekilde kurduğum ideallerimi yıkmak benim için hiç kolay olmamış Selçuk beyin konum karmaşası gibi bir karmaşa içinde gelgitlere uğramıştım. Allah razı olsun. Bu karmaşadan bu kitap vesilesiyle inşaallah kurtulmuşumdur. benim gibi olan bir çok genç kardeşinize dualarınızı eksik etmeyiniz. Selam ve dua ile...
İzzettin Oğuz
13-01-2014 20:01
#231
hayat

bu kitabı bana uzun yıllar önce vermişlerdi.Akşam okumaya başladım yarısından sonrasını sabaha bıraktım.Otobüste tağut ve tevhid kısmını okuduktan sonra ayağa kalktım dedim ki bunu dünyadaki herkese anlatmalıyım ama maalesef fazla bir yol katedemedim
Fatih Sağlam
27-11-2013 22:44
#76
herkesin okumayı seveceği, dili açık, akıcı bir kitaptır "Alnımdaki Işık". bu kitabı hediye etmemle birlikte, eğer bu kitap o kişi tarafından okunursa bilirimki bazı hayatlar eskisi gibi olmayacaktır.
İlyas Metin
26-11-2013 18:21
#68
Selamun aleykum

İzmir'den Çoruma geliyordum Mehmet Can ağabeyim bu kitabı verdi yolda okursun dedi.
Abi biz roman okuyacak dönemi aşalı en az 30 yıl oldu dedim,
sen yinede al otobüste okursun bu bildiğin romanlardan öte bir kitap deyince aldım ve sabah otobüs Çoruma girmeden bitirdim.
Kitabı okurken ara ara durdum Tevhidi kendine iliklerine kadar işleyen Muvahhid o müslümana gıpta ve dualar ettim.
Tevhid herkesin anlayacağı fasih bir dille bu kadar Mubin anlatılabilirdi.
Bu kitap bir roman değil Tevhidin yaşanılmış hali ve tevhidin çığlığı.
Okumayanlar mutlaka okumalıdır.
Kitabı yazandan da bana hediye edenden de Allah razı olsun
Tamer Celik
23-11-2013 23:15
#55
Bilgisizlik.

Şahsen benimde önceleri yaşadığım gibi, Geleneksel Müslümanlarda Hep aynı yanlış algı; Müslümanlık sadece cuma namazı, sadaka, şükür namazı gibi durumlardan ibaretmiş algısı. Bilgisizlik, cahillik, öteden beri gelen yaşanan atalar dini, yanlış Allah telakkisi, Kur'an'ı biz anlayamayız, başkaları bilir bize anlatırlar gibi yanlışlardan dolayı İslam'ın yanlış öğrenilmesine neden oluyor.


Güvenlik Kodu (*)
İşlemin sonucunu aşağıya yazınız : 31 çarpı 2 = ?


(*) Zorunlu

LÜTFEN DİKKAT:
IP numaranız kaydedilmektedir. Yorumlarınız sebebiyle ilgili kişi ve kurumların yasal işlemler başlatabileceğini unutmayınız. Aşağıdaki sebeplerle yorumlarınız onaylanmayacaktır.
  • Küfür, hakaret, tehdit, rencide edici ifadeler
  • İnançlara saldırı
  • Büyük harflerle yazılmış cümleler