Eski Masaüstü Görünüm

Peygamberlerde Günah Anlayışı


Sayın hocam,

Muhammed suresinin 19. ayeti Peygamber Efendimize mi hitap ediyor?

Ediyorsa peygamberlerin İsmet sıfatı yokmu bunu açıklarsanız memnun olurum.

Emine BİLİR

Selamunaleyküm

Bismillah;

Bil ki Allah'tan başka ilah yoktur. Hem kendi günahın, hem de mü'min erkekler ve mü'min kadınlar için mağfiret (bağışlanma) dile. Allah sizin dönüp-dolaşacağınız yeri de, varıp duracağınız yeri de bilir. (47-Muhammed 19)

buyruğundaki hitabın, Resulullah (s.a.v.)'e yönelik olduğu aşikardır. Peygamberler günah işlemez görüşünden hareket edenler, bu ve benzeri ayetleri tevile zorlanmakta ve zahiriyle uyuşmayan anlamlar vermektedirler.

Peygamberlere ismet sıfatını verenler, Kurani bir delilini görmediğimiz bu ismet sıfatını verirlerken neye dayandıklarını bilmiyoruz. Günahı geniş ve genel bir yelpazede ele alanlar "Dini tebliğ eden peygamberler yalan söylemez ve büyük günah işlemez" diyorlar. Bu söze ve bu yaklaşıma elbetteki hiç bir itirazımız yoktur. Hiç kuşkusuz ki peygamberler bizlerin günlük yaşantıda işleyebildiği birçok günahtan uzak olan temiz kimselerdir.

Allah'ın razı olacağı dine davette bulunan bu peygamberlere karşı bizleri iman ve itaate davet eden Rabbimiz, bu açık davet ile bu peygamberlerin İlahi bir kefalet altında olduklarını, yanlışa veya yanılgıya düştüklerinde Zatı tarafından hemen düzeltileceklerini beyan etmektedir. Mesela Allah'a yalan isnad eden herhangi bir insan tevbe etmediği zaman bu insanın cezası genel olarak hesap gününe kalırken, böylesi bir hatayı bir peygamber yaptığı zaman anında cezalandırılacağı beyan edilmektedir;

Eğer o (peygamber) Bize isnat ederek bazı sözler uydurup-söylemiş olsaydı. Elbette onu kuvvetle tutup-yakalardık. Sonra onun can damarını mutlaka keserdik. O zaman sizden hiçbiriniz bunu kendisinden engelleyip-uzaklaştıramazdınız. (69-Hakka 44-47)

Bunun nedeni yukarıda belirttiğimiz gibi peygamberlerin din adına yaptıkları bütün işlerde, bütün davetlerde İlahi denetim ve İlahi kefalet altında oldukları içindir. Zaten böyle bir İlahi kefalet altında oldukları içindir ki sadece ve sadece peygamberlere karşı iman ve itaat etmemiz emredilmektedir. Ancak bizlere peygamberlere karşı imani bir güvence olarak verilen bu İlahi kefalet, bizler gibi bir imtihan sorumluluğunda olan peygamberlerin nefislerine karşı verilen bir güvence değildir. Onlar da kulluk mücadelesinin içinde bulunmakta, onlar da nefisleriyle mücadele etmekte, onlar da günahlardan sakınmaya çalışmaktadırlar. Zaten günahlardan uzak tutuldukları için değil, günahlardan kendileri sakındıkları-sakınmaya çalıştıkları için büyük ecirlere nail olmakta, sakınamadıkları küçük günahlar için de tevbe etmektedirler.

Günahı geniş ve genel bir yelpazede ele alanlar bu son sözümüzden rahatsızlık duyabileceklerdir. Burada günah kavramına açıklık getirmemiz gerekir. Günahın tarifini "Kişinin geldiği bilinç ve anlayış seviyesine göre Allah'ın hükümlerine karşı gösterdiği gevşeklik veya yaptığı yanlış amel" şeklinde yaparsak, günah amelinin kişiye özel şartlar ihtiva ettiğini anlayabiliriz. Dolayısıyle bizler için çok küçük, günah bile olmayacak bir amel, iman ve anlayışları bizlerin çok fevkinde olan peygamberi şahsiyetler için büyük günah gibi vahim bir ameldir.

Hatta bizlerin kıldığı ve Rabbimizden ecir umduğumuz öyle namazlar vardır ki Efendimiz (s.a.v.) böyle bir namaz kılsa, bu namazdan dolayı Allah'tan af diler ve namazı hemen iade ederdi. Çünkü böylesi namaz kılan bizleri Rabbimiz affetse, Rabbimiz hoş görse de, böyle bir namazı iman ve ahlakı bizlerin çok fevkinde olan Rahmet Resulüne yakıştırmaz. Daha açık bir ifade ile bizler için ecir vesilesi olan böyle bir namaz, Resulullah (s.a.v.) için bir tevbe vesilesi olabilir. Bu nedenle peygamberlerin kendi nefislerine yönelik günah anlayışları ile kendi günah anlayışlarımızı birbirine karıştırmamamız gerekir. Onların sakındıkları ve tevbe ettikleri günahlar, belki de bizlerin görmekten dahi aciz olduğumuz küçüklükteki günahlardır.

Sonuç olarak günahı bir kir olarak düşünürsek, peygamberlerin en ufak bir kiri bile taşımayan temiz kişilikleri kirlenmekten uzak tutuldukları veya kirlenmekten münezzeh oldukları için değil, tevbe ve istiğfarlarla çokça temizlendikleri içindir. Zaten imtihan dünyasında makbul ve değerli olan da budur.

Dua ile..

17 Mart 2017
Mehmed ALAGAŞ



Yorum Yap


Yorumlar yeniden eskiye doğru sıralanmıştır.
Sıralamayı çevirmek için tıklayınız.

Mehmed Alagaş
19-03-2017 16:51
#2305
Ve aleykümselam

Amin Orhan kardeşim. Diğer kardeşimin mahlas ismi doğru olmuş. Gerçekten meseleye nerden girmesi, ne anlaması ve ne sorması gerektiğini bilmiyor.
Allah hepimize selamet versin.
Ben Bilmem
19-03-2017 13:59
#2303
Selamûn Aleykûm Hocam,

Peygamberlerin serbestliği yok. Aynı şey müslümanlar için ne kadar geçerli? Mekan ve yürürlükteki kanunlar ile ilişiği nasıldır?
Bu konuda peygamber ve tabiileri arasındaki fark nedir yada var mıdır?
Orhan Akdeniz
19-03-2017 06:52
#2302
Alemler içerisinde tüm peygamberlere selam olsun. Emine kardeşim bu soruyu gündeme getirdiğin için Allah razı olsun. Mehmet abi Allah senden de razı olsun kısa ve öz açıklamandan dolayı.


Güvenlik Kodu (*)
İşlemin sonucunu aşağıya yazınız : 17 çarpı 2 = ?


(*) Zorunlu

LÜTFEN DİKKAT:
IP numaranız kaydedilmektedir. Yorumlarınız sebebiyle ilgili kişi ve kurumların yasal işlemler başlatabileceğini unutmayınız. Aşağıdaki sebeplerle yorumlarınız onaylanmayacaktır.
  • Küfür, hakaret, tehdit, rencide edici ifadeler
  • İnançlara saldırı
  • Büyük harflerle yazılmış cümleler