Eski Masaüstü Görünüm

Nasih-Mensuh Yok Mudur?


Esselamun aleykum Mehmed abi.

Allah binlerce kez sizden razı olsun, yüreğini ve yaşamını kalemi ile birleştiren biri olarak sizi çok seviyorum.

Mehmed abi nasih ve mensuh konusunda bizi biraz aydınlatırsanız sevinirim.

Allah'a emanet olun...

Abdulkadir ÇAKMAK

Sayın Abdulkadir ÇAKMAK!

"İletişim Formu" aracılığıyla bizlere iletmiş olduğunuz mesajınızda yer alan "Nasih-Mensuh" konusu hakkındaki görüşümüz "Tartışılan Sorular" kitabında yayınlanmış ve o dönemde gelen soru ile birlikte kitapta yerini almıştı. Sizin vesilenizle tekrar gündeme alıyor ve "Ayetleri Anlamak" bölümü aracılığı ile siteyi ziyaret eden kardeşlerimizin istifadesine sunuyoruz;

"..... "Rabbani Yol ve Sünnetullah" kitabında Mekke döneminde nazil olan bazı ayet i kerimeler zikredilerek müslümanların cahiliye mensuplarına karşı şiddet kullanmamaları, onlara merhametle yaklaşarak tebliğde bulunmaları öngörülüyor. Fakat bu konuda delil gösterilen ayetler birçok alimin kabul ettiği gibi daha sonra neshedilen ayetlerdir. Günümüzdeki bazı alimler de bu gerçeği kabul ederek müslümanların müslümanlara karşı merhametli, kafirlere karşı şedid olmaları gerektiğini söylemektedirler. Size göre Kur'an-ı Kerim'de nasih mensuh yok mudur? Var diyorsanız, mensuh bir hükmü delil olarak nasıl ileri sürebiliyorsunuz?

Nasih mensuh konusu hayli geniş ve tartışmalı bir konu olduğu için şimdilik meselenin sadece sorunuzla ilgili yönüne değineceğiz. Kur'an-ı Kerim'de beyan edilen tevhidi mücadeleyi ve bu mücadelenin aşamalarını araştıran kardeşlerimiz, cahiliye mensuplarına karşı gösterilen tavırların; cahiliye mensuplarının İlahi vahye yaklaşımlarına ve müslümanların konumlarına göre değiştiğini müşahade edeceklerdir.

Hiçbir nefse güç yetiremeyeceğini yüklemeyecek olan Rabbimiz, İlahi vahye davet edilen insanların psikolojik durumlarıyla beraber, İlahi vahyi tebliğ eden müslümanların da içinde bulundukları konumu ve yapılarını dikkate alarak, bu müslümanlara güç yetirebilecekleri bir fıkhı yüklemiştir. Nitekim İlahi vahye muhatap olan müslümanların konumları ve yapıları genişledikçe, müslümanlara İlahi vahiy tarafından yüklenen fıkıh da genişlik kazanmıştır.

Cahiliye mensuplarına karşı müslümanların tavrını belirleyen bir ayet yaşanırken daha sonra aynı konuda bir başka ayet nazil olmakta ve nazil olan ayet, önceki ayetin belirlediği tavrı değiştirebilmektedir. Dolayısıyle yeni nazil olan ayete, önceki ayetin hükmünü kaldırdığı için nasih ve hükmü kaldırılan önceki ayete de mensuh denilmektedir.

Meseleye vakıf olmak isteyen müslümanların idrak etmeleri gereken ilk husus, nasih ve mensuh olarak gösterilen ayetlerin birbiriyle çelişkili olmadığıdır.

Bu ayetler birbiriyle çelişen değil, birbirini tamamlayan ayetlerdir. Nitekim müslümanların cahiliye mensuplarına karşı tavırlarını belirleyen ayet i kerimeler de, birbirinden farklı gözükmesine rağmen birbiriyle çelişmeyen ve birbirini bütünleyen ayet i kerimelerdir. Söz konusu farklılıklar, ilahi vahyin özünden kaynaklanan farklılıklar değil bu vahye muhatap olan insanların konum, durum ve seviyelerinde meydana gelen değişikliklerden kaynaklanan farklılıklardır. Ki birbirinden farklı gözüken ayet i kerimelerin müslümanların bulunduğu konuma göre gündeme gelmesi ise birçok hikmeti beraberinde getirmektedir.

Asr ı saadet dönemindeki müslümanların Kur'an-ı Kerim'in bu hikmetli nüzul sırasını dikkate almalarına veya araştırmalarına tabi ki gerek yoktu. Çünkü Kur'an-ı Kerim, bütün bu hikmetleri gözeterek nazil oluyordu. Kur'an-ı Kerim'in bir bütün olarak elimizde bulunduğu günümüzde ise durum tabi ki farklıdır. Dolayısıyle böyle bir durumda söz konusu nüzul hikmetlerini bizim araştırmamız ve Kur'an-ı Kerim'e bu nüzul hikmetiyle yaklaşmamız gerekir. Çünkü Kur'an-ı Kerim'in hikmetli bir seyir ile peyderpey indirilmesi, İslami hareketin toplumsal boyutuyla ilgili birçok hükümlere, peyderpey yaklaşmamız gerektiğine işaret etmektedir.

Tabi ki nüzul hikmetini dikkate almak demek, Kur'an-ı Kerim'i Mekki ve Medeni olarak ikiye ayırdıktan sonra, Medeni sureleri gözardı etmek veya gündemden çıkarmak değildir. Çünkü bu gerçeklerin ve nüzul sırasının dikkate alınması, genel olarak ferdi kulluğumuzla ilgili meselelerde değil, özellikle İslami hareketin toplumsal boyutunda faydalanmamız gereken bir husustur.

Dolayısıyle yaşadığımız çağdaki müslümanların içinde bulundukları konumunu dikkate alarak, günümüzdeki bu müslümanlara Kur'ani düzlemde nelerin yüklenmesi gerektiğini anlayabilmemiz, asr ı saadet dönemindeki aynı konumu yaşayan müslümanlara İlahi vahyin ne yüklediğini bilmemizle mümkündür.

Durum böyle olunca toplumsal hareketle ilgili olmasına rağmen hükmü mensuh olan bir ayet i kerimeyle amel edilmez iddiasında bulunmak, müslümanlar bu ayet i kerimenin muhatap aldığı konuma bir daha dönmeyecekler veya bu konuma dönseler de mensuh olan hükümle mükellef olmayacaklar iddiasıdır ki, tartışılması gerekmeyen batıl bir iddiadır."

7 Mart 2015
insandergisi.com



Yorum Yap

Henüz yorum yapılmamıştır..


Güvenlik Kodu (*)
İşlemin sonucunu aşağıya yazınız : 27 çarpı 2 = ?


(*) Zorunlu

LÜTFEN DİKKAT:
IP numaranız kaydedilmektedir. Yorumlarınız sebebiyle ilgili kişi ve kurumların yasal işlemler başlatabileceğini unutmayınız. Aşağıdaki sebeplerle yorumlarınız onaylanmayacaktır.
  • Küfür, hakaret, tehdit, rencide edici ifadeler
  • İnançlara saldırı
  • Büyük harflerle yazılmış cümleler