"Rabbinizden size indirilene uyun, Ondan başka velilere uymayın. Ne kadar az öğüt alıyorsunuz? (7-A'raf 3)"
Hocam sizden ricam bu ayeti açarmısınız. Allah (cc) sizinle olsun.
<<< Mehmet Şentürk >>>
Ve aleykümselam Mehmed kardeşim
Velilikle ilgili ayet-i kerimeler üzerinde araştırma yapacak olan kardeşlerimiz, birbirinden farklı içerikte birçok ayetle karşılaşabileceklerdir. Şanı yüce Rabbimiz bir ayette "Bilmez misin ki göklerin ve yerin mülkü gerçekten Allah'ındır. Ve sizin Allah'tan başka veliniz de, yardımcınız da yoktur. (2-Bakara 107)" buyurarak yegane velinin Kendisi olduğunu beyan ederken konuyla ilgili bir diğer ayette "Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah, O'nun Resulü, rüku ediciler olarak namaz kılan ve zekatı veren mü'minlerdir. (5-Maide 55)" diyerek bu yelpazeyi genişletmekte ve sorunuzda zikrettiğiniz ayette bu yelpazeye Kendisiyle beraber Kitab'ı da dahil etmektedir.
Müteşabih Müslümanlar çalışmamızda önemle belirttiğimiz gibi bu ayetler kesinlikle ve kesinlikle birbiriyle çelişen ayetler değil, birbirini açıklayan ve birbirine anlam derinliği veren ayetlerdir. Bu ayetler ışığında bilir ve iman ederiz ki gelmiş geçmiş bütün mü'min ve müslümanlar için mutlak veli sadece ve sadece Allah'tır. Müslüman olarak bizlerin Allah'a rağmen hiçbir şeyi ve hiçbir kimseyi veli edinmemiz söz konusu değildir. Bu gerçekten hareket ettiğimiz zaman Resulullah (s.a.v.)'i, Kitab'ı ve mü'minleri veli edinmemiz, bizlere bunları emreden Allah'ı yegane veli edinmemizin bir gereğidir.
Burada önemsenmesi gereken soru mutlak veli olarak Allah'ı kabul eden bu müslümanlar, Resulullah (s.a.v.)'i, Kitab'ı ve mü'minleri de veli edinirlerken nelere dikkat edecekler ve bu velilik hukukunu neye göre ve nasıl yaşayacaklardır? Mutlak veli olarak Allah'ı kabul eden bütün müslümanlar, elbetteki bu çok önemli sorunun cevap hakkını da Allah'a veren müslümanlardır. Çünkü bu müslümanlar menkibelere veya halka göre kendilerine evliya denilen kimseleri değil, hakka göre evliya olan kimseleri dost edinmek isteyen müslümanlardır.
İşte mesele bu noktaya geldiği zaman "Hiç şüphesiz benim velim Kitab'ı indiren Allah'tır ve O salihlerin koruyuculuğunu (veliliğini) yapar. (7-A'raf 196)" ayetinde beyan edildiği gibi mutlak velimiz olan Allah'ın bizleri bu konuda başıboş bırakmadığını, bizler için gerekli olan her konuda olduğu gibi bu velilik konusunda da açıklayıcı hükümler indirdiğini görüyoruz. Peygamberlere veya salih kimselere nisbet edilen bütün rivayetler beşeri müdahalelere açık iken Kur'an-ı Kerim'in bütün beşeri müdahalelerden korunarak günümüze gelmesi ise İlahi kaynak düzleminde Kur'an-ı Kerim'i eşsiz bir konuma getirdiği içindir ki "Rabbinizden size indirilene uyun, Ondan başka velilere uymayın. Ne kadar az öğüt alıyorsunuz? (7-A'raf 3)" buyurulmakta ve velilik hukukunu bu Kitab'a göre yaşamamız emredilmektedir.
Dolayısıyle kimlerle veli olacağımız ve bu velilik hukukunu nasıl yaşayacağımız konusunda en önemli ve en öncelikli kaynağımız Kur'an-ı Kerim'dir. Korunmuş yegane Kitab olması hasebiyledir ki beşeri müdahalelere açık olan hadis kitablarından da Kur'an-ı Kerim'in ışığında faydalanmamız, bizler için rahmetli ve şevkatli bir veli olan Resulullah (s.a.v.)'e nisbet edilen rivayetleri korunmuş olan bu Kitab'a arzetmemiz gerekir. Çünkü yürüyen bir Kur'an olan Efendimiz (s.a.v.)'i gözü ve zihni kapalı bir şekilde taklid etmekle değil gözü ve zihni açık bir şekilde takip etmekle yükümlüyüz.
Mutlak veli olarak Allah'ı kabul eden müslümanlar, mutlak Veli'nin kelamını da Veli'den ayırmayıp veli olarak kabul ettikleri için Allah'ın indirdiği bu Kitab'a iman ve teslimiyetle yaklaşan kardeşlerini de veli edinen ve onlara velilik yapan müslümanlardır. Mezhep, meşrep ve grub asabiyeti veya taraftarlığı ile değil Kitab'ın esas alındığı ümmet asabiyeti ve ümmet bilinciyle yapılması gereken bu veliliğin önemi ve mahiyeti birçok ayet-i kerimede beyan edilmektedir.,
"Küfredenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesad (bozgunculuk) olur. (8-Enfal 73)"
"Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emrederler, kötülükten sakındırırlar, namazı kılarlar, zekatı verirler, Allah'a ve Resulüne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz Allah Aziz'dir (üstün ve güçlü olandır), Hakim'dir (hüküm ve hikmet sahibidir). (9-Tevbe 71)"
Allah'ı ve Allah'ın kelamı olan Kitab'ı veli edinen müslümanlar, velilik hukukunu bu Kitab'a göre yaşayan müslümanlardır. Halk arasında söylenegelen "Düşmanımın düşmanı dostumdur" sözü, müslümanların sakınması gereken bir sözdür. Kapitalizme düşman olmamız, kapitalizmin karşısında gözüken kominizmi veya sosyalizmi dost kabul etmemizi gerektirmediği gibi bir zalime düşman olmamız, o zalimin karşısında gözüken diğer bir zalimi dost edinmemizi de gerektirmez. Bizim velilik ve dostluk anlayışımız, mutlak velimiz olan Allah'a göre bir anlayış olduğu için bizler "Dostumuzun dostu dostumuzdur" deriz. Müslümanız demelerine rağmen bunun dışında dostluk arayanlar, Kur'an-ı Kerim'in birçok yerinde şiddetle uyarılmaktadırlar.,
"Ey iman edenler, mü'minleri bırakıp kafirleri veliler-dostlar edinmeyin. Allah'a kendi aleyhinizde apaçık bir delil vermek ister misiniz? (4-Nisa 144)"
"Ey iman edenler. Yahudi ve hıristiyanları veliler-dostlar edinmeyin, onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden onları kim dost edinirse, kuşkusuz onlardandır. Şüphesiz ki Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez. (5-Maide 51)"
"Ey iman edenler, sizden önce kendilerine Kitab verilenlerden dininizi alay ve oyun (konusu) edinenleri ve kafirleri veli-dost edinmeyin. Eğer inanıyorsanız, Allah'tan korkup-sakının. (5-Maide 57)"
"Allah'ın kendilerine karşı gazablandığı bir kavmi veli (dost ve müttefik) edinmekte olanları görmedin mi? Onlar ne sizdendirler, ne de onlardan. Kendileri de bildikleri halde yalan yere yemin etmektedirler. (58-Mücadele 14)"
Anlayanlar için şimdilik bu kadarını yeterli görürken "Dost'un selamı, dostlarımız üzerine olsun" diyoruz..
<<< Mehmed ALAGAŞ >>>