Eski Masaüstü Görünüm

Kur'an İçerisinde Arama


Sayfayı Yenile Arapça Metin Arama (Harekeli)

Aranan Kelime : ze
Aranan Yer : Arapça Kelime Meali (Latin Harfleriyle)
Bulunan Sonuç : 1044
  1. 10-Yunus 3
    tezekkerûne : tezekkür etmezsiniz
  2. 10-Yunus 11
    fe nezeru : böylece bırakırız
  3. 10-Yunus 17
    kezzebe : yalanladı
  4. 10-Yunus 24
    enzel-nâ-hu : onu biz indirdik
  5. 10-Yunus 24
    ehazet el ardu : yeryüzü aldı
  6. 10-Yunus 24
    vezzeyyenet : ve süslendi, güzelleşti
  7. 10-Yunus 28
    fe zeyyel-nâ : böylece biz ayırdık
  8. 10-Yunus 39
    kezzebû : yalanladılar
  9. 10-Yunus 39
    kezzebe : yalanladılar
  10. 10-Yunus 41
    ve in kezzebû-ke : ve eğer seni yalanlarlarsa
  11. 10-Yunus 45
    ellezîne kezzebû : yalanlayan kimseler, yalanlayanlar
  12. 10-Yunus 52
    tuczevne : cezalandırılacaksınız
  13. 10-Yunus 59
    enzele âllâhu : Allah'ın indirdiği şey
  14. 10-Yunus 61
    zerretin : bir zerre
  15. 10-Yunus 62
    yahzenûne : mahzun
  16. 10-Yunus 65
    inne el izzete : muhakkak ki izzet
  17. 10-Yunus 68
    kâlû ittehaze allâhu : dediler, Allah edindi
  18. 10-Yunus 73
    fe kezzebû-hu : fakat onu yalanladılar
  19. 10-Yunus 73
    ellezîne kezzebû : yalanlayan kimseler
  20. 10-Yunus 73
    âkıbetu el munzerîne : uyarılanların sonu (akıbeti)
  21. 10-Yunus 74
    bi mâ kezzebû : yalanladıklarından dolayı
  22. 10-Yunus 94
    mim mâ (min mâ) enzel-nâ : indirdiğimiz şeyden
  23. 10-Yunus 95
    kezzebû : yalanladılar
  24. 10-Yunus 106
    izen : bu durumda, öyle olursa (öyle yaparsan)
  25. 104-Hümeze 1
    humezetin : arkadan çekiştirmeyi alışkanlık haline getirme
  26. 104-Hümeze 1
    lumezetin : kaş-göz hareketleriyle alay etme
  27. 104-Hümeze 4
    le yunbezenne : mutlaka atılacak
  28. 11-Hûd 10
    zehebe es seyyiâtu : kötülükler gitti
  29. 11-Hûd 18
    ellezîne kezebû : yalan söyleyen kimseler
  30. 11-Hûd 24
    e fe lâ tezekkerûne : hâlâ tezekkür etmez misiniz
  31. 11-Hûd 30
    e fe lâ tezekkerûne : hâlâ tezekkür etmez misiniz
  32. 11-Hûd 31
    izen : o taktirde, öyleyse
  33. 11-Hûd 40
    zevceynisneyni : iki unsurdan oluşan (bir dişi ve bir erkek) bir çift
  34. 11-Hûd 64
    fe zerû-hâ : onu serbest bırakın
  35. 11-Hûd 64
    fe ye'huze-kum : aksi halde, o taktirde sizi alır (olur)
  36. 11-Hûd 67
    ve ehaze : ve aldı, helâk etti
  37. 11-Hûd 74
    zehebe : gitti
  38. 11-Hûd 77
    ve dâka bi-him zer'an : ve onlardan dolayı içi daralıp, telâşlandı
  39. 11-Hûd 88
    ve rezeka-nî : ve beni rızıklandırdı
  40. 11-Hûd 94
    ve ehazet : ve helâk etti, aldı
  41. 11-Hûd 102
    ehaze : aldı, yakaladı
  42. 11-Hûd 102
    ahze-hu : onun yakalaması, cezası
  43. 11-Hûd 106
    zefîrun : sesli nefes verme, inilti, hızlı soluk soluğa nefes almak
  44. 12-Yusuf 2
    enzelnâ-hu : onu indirdik
  45. 12-Yusuf 3
    ze el kur'âne : bu Kur'ân'ı
  46. 12-Yusuf 14
    izen : o taktirde, öyleyse
  47. 12-Yusuf 15
    zehebû bi-hî : onu götürdüler (onunla gittiler)
  48. 12-Yusuf 17
    zehebnâ : biz gittik
  49. 12-Yusuf 21
    ev nettehize-hu : veya onu ediniriz
  50. 12-Yusuf 27
    fe kezebet : bu durumda o (kadın) yalan söyledi
  51. 12-Yusuf 29
    li zenbi-ki : senin suçun, günahın için (kadın için)
  52. 12-Yusuf 36
    hubzen : ekmek
  53. 12-Yusuf 37
    turzekâni-hi : onunla rızıklandırılacağınız
  54. 12-Yusuf 40
    enzele allâhu : Allah indirmedi
  55. 12-Yusuf 47
    fe zerû-hu : sonra onu (onları) bırakın
  56. 12-Yusuf 59
    cehheze-hum : onlara hazırladı
  57. 12-Yusuf 62
    izenkalebû (izâ inkalebû) : geri döndükleri zaman
  58. 12-Yusuf 64
    fizen : koruyucu, koruyan
  59. 12-Yusuf 70
    cehheze-hum : onları hazırladı
  60. 12-Yusuf 70
    ezzene : seslendi (ilân etti)
  61. 12-Yusuf 76
    li ye'huze : alıkoyması, tutması
  62. 12-Yusuf 79
    maâzâ allâhi \n(âze) : Allah'a sığınırım \n: (sığındı)
  63. 12-Yusuf 79
    en ne'huze : alıkoymamız, onu almamız, tutmamız, alıkoymamız
  64. 12-Yusuf 79
    izen : o zaman
  65. 12-Yusuf 80
    ehaze : aldı
  66. 12-Yusuf 80
    ye'zene : izin verir
  67. 12-Yusuf 100
    en nezega : arasını açmak
  68. 12-Yusuf 110
    izestey'eser rusulu : resûller umutlarını kestikleri zaman
  69. 13-Ra'd 3
    zevceynisneyni \n(zevceyni) \n(isneyni) : ikili (zıt cinsten eşler) bir çift \n: (zıt cinsli bir çift (dişi+erkek)) \n: (iki, ikili)
  70. 13-Ra'd 4
    ve zer'un : ve ekin
  71. 13-Ra'd 17
    enzele : indirdi
  72. 13-Ra'd 17
    zebeden : köpük
  73. 13-Ra'd 17
    zebedun : köpük
  74. 13-Ra'd 17
    ez zebedu : köpük
  75. 13-Ra'd 19
    yetezekkeru : tezekkür eder
  76. 13-Ra'd 37
    enzelnâ-hu : onu biz indirdik
  77. 14-İbrahim 1
    enzelnâ-hu : onu indirdik
  78. 14-İbrahim 5
    ve zekkir-hum : ve onlara hatırlat, onları zikrettir
  79. 14-İbrahim 6
    ve yuzebbihûne : ve boğazlıyorlar (öldürüyorlar)
  80. 14-İbrahim 7
    ve iz te'ezzene : ve bildirmişti, duyurmuştu
  81. 14-İbrahim 12
    âzeytumû-nâ : bize sizin yaptığınız eziyetler
  82. 14-İbrahim 25
    yetezekkerûne : tezekkür ederler
  83. 14-İbrahim 32
    ve enzele : ve indirdi
  84. 14-İbrahim 35
    ze el belede : bu şehir, bu belde
  85. 14-İbrahim 37
    zer'ın : ekine sahip
  86. 14-İbrahim 44
    min zevâlin : bir zeval, zail olma, gitme (yer değiştirme: bir yerden bir yere gitme, dünya yurdundan ahiret yurduna intikal etme)
  87. 14-İbrahim 52
    ve li yunzerû : ve uyarılsınlar diye
  88. 14-İbrahim 52
    ve li yezzekkere : ve tezekkür etsinler diye
  89. 15-Hicr 3
    zer-hum : onları bırak, terket
  90. 15-Hicr 8
    izen : o taktirde, o zaman
  91. 15-Hicr 9
    nezzelnâ : indirdik
  92. 15-Hicr 16
    ve zeyyennâ-hâ : ve onu süsledik
  93. 15-Hicr 22
    fe enzelnâ : böylece indirdik
  94. 15-Hicr 39
    le uzeyyinenne : mutlaka güzelleştireceğim, süsleyeceğim (ziynetlendireceğim)
  95. 15-Hicr 73
    ehazethum : onları aldı, yakaladı
  96. 15-Hicr 80
    kezzebe : yalanladı
  97. 15-Hicr 83
    ehazet-hum : onları aldı (yakaladı)
  98. 15-Hicr 88
    ve lâ tahzen : ve üzülme, hüzünlenme, mahzun olma
  99. 15-Hicr 90
    enzel-nâ : indirdiğimiz şey
  100. 16-Nahl 10
    enzele : indirdi
  101. 16-Nahl 11
    bihi ez zer'a : onunla ekin
  102. 16-Nahl 11
    ve ez zeytûne : ve zeytinler
  103. 16-Nahl 13
    zerae : yoktan varedip, çoğalttı
  104. 16-Nahl 13
    yezzekkerûne : zikrederler
  105. 16-Nahl 17
    e fe lâ tezekkerûne : tezekkür etmez misiniz
  106. 16-Nahl 24
    enzele : indirdi
  107. 16-Nahl 30
    enzele : indirdi
  108. 16-Nahl 44
    ve ez zuburi (zebur) : ve semavî kitaplarla (Davut'a ait semavî kitap)
  109. 16-Nahl 44
    ve enzelnâ : ve biz indirdik
  110. 16-Nahl 46
    ye'huze-hum : onları alır, yakalar
  111. 16-Nahl 47
    ye'huze-hum : onları alır, yakalar
  112. 16-Nahl 63
    fe zeyyene : fakat süslü gösterdi, süsledi
  113. 16-Nahl 64
    ve mâ enzelnâ : ve biz indirmedik
  114. 16-Nahl 65
    enzele : indirdi
  115. 16-Nahl 70
    ilâ erzeli : en rezil hale, en aşağı hale
  116. 16-Nahl 84
    lâ yu'zenu \n(ezine) : izin verilmez \n: (izin verdi)
  117. 16-Nahl 89
    ve nezzel-nâ : ve biz indirdik
  118. 16-Nahl 90
    tezekkerûne : tezekkür edersiniz
  119. 16-Nahl 97
    min zekerin : erkek(ler)den
  120. 16-Nahl 102
    nezzele-hu : onu indirdi
  121. 16-Nahl 113
    fe kezzebû-hu : fakat onu yalanladılar
  122. 16-Nahl 113
    fe ehaze-hum : bundan sonra, böylece onları yakaladı, aldı
  123. 16-Nahl 127
    ve lâ tahzen : ve üzülme, mahzun olma
  124. 17-İsrâ 13
    elzemnâ-hu : onu bağladık, astık
  125. 17-İsrâ 26
    ze el kurbâ : karib olan, yakınlık sahibi, akraba
  126. 17-İsrâ 40
    vettehaze (ve ittehaze) : ve edindi
  127. 17-İsrâ 41
    li yezzekkerû : tezekkür etsinler diye
  128. 17-İsrâ 42
    izen : bu durumda, öyle olursa
  129. 17-İsrâ 46
    ve izâ zekerte : ve sen zikrettiğin zaman
  130. 17-İsrâ 53
    yenzegu : arasını bozar, fesat çıkarır
  131. 17-İsrâ 55
    zebûren : Zebur'u
  132. 17-İsrâ 56
    zeamtum : zanda bulundunuz
  133. 17-İsrâ 59
    en kezzebe : yalanlamak
  134. 17-İsrâ 73
    ve izen : ve o taktirde, o zaman
  135. 17-İsrâ 75
    izen : o taktirde, o zaman
  136. 17-İsrâ 76
    ve izen : ve o taktirde, artık, bundan sonra
  137. 17-İsrâ 81
    ve zeheka : ve yok oldu, zail oldu, ortadan kalktı
  138. 17-İsrâ 81
    zehûkan : yok olan, ortadan kalkan
  139. 17-İsrâ 92
    zeamte : söylediğin, zanda bulunduğun
  140. 17-İsrâ 95
    le nezzelnâ : elbette indirirdik
  141. 17-İsrâ 100
    izen : olduğu zaman, öyle olursa
  142. 17-İsrâ 102
    enzele : indirmedi
  143. 17-İsrâ 103
    en yestefizze-hum : onları tedirgin etmek (yerinden oynatmak, çıkarmak)
  144. 17-İsrâ 105
    enzelnâ-hu : onu biz indirdik
  145. 17-İsrâ 105
    nezele : indi
  146. 17-İsrâ 106
    ve nezzelnâ-hu : ve onu indirdik
  147. 18-Kehf 1
    enzele : indirdi
  148. 18-Kehf 4
    ittehaze allâhu : Allah edindi
  149. 18-Kehf 8
    curuzen : üzerinde nebat bulunmayan çorak, kuru toprak
  150. 18-Kehf 14
    izen : öyleyse, öyle olursa, bu taktirde
  151. 18-Kehf 16
    ve izi'tezeltumû-hum \n(i'tezele) : ve onlardan ayrıldığınız zaman \n: (ayrıldı)
  152. 18-Kehf 19
    ezkâ \n(zekâ) : daha temiz \n: (temiz)
  153. 18-Kehf 20
    izen ebeden : o zaman ebediyyen
  154. 18-Kehf 21
    yetenâzeûne : çekişiyorlar, niza ediyorlar
  155. 18-Kehf 21
    le nettehızenne : mutlaka edinelim, yapalım
  156. 18-Kehf 31
    zehebin : altın
  157. 18-Kehf 32
    zer'an : ekinler
  158. 18-Kehf 40
    zelekan : kaygan olan
  159. 18-Kehf 45
    enzelnâ-hu : onu indirdik
  160. 18-Kehf 47
    rizeten : bariz olarak, açık ve net olarak
  161. 18-Kehf 48
    zeamtum \n(zeame) : zanda bulundunuz \n: (zanda bulunup bir şey söyledi)
  162. 18-Kehf 51
    muttehıze : edinen
  163. 18-Kehf 52
    zeamtum : zanda bulundunuz
  164. 18-Kehf 57
    izen : öyleyse, o zaman
  165. 18-Kehf 61
    fettehaze (fe ittehaze) : o zaman edindi
  166. 18-Kehf 63
    vettehaze (ve ittehaze) : ve edindi (tuttu)
  167. 18-Kehf 74
    zekiyyeten : temiz, masum
  168. 18-Kehf 77
    lettehazte (le ittehaze) : elbette buna karşılık
  169. 18-Kehf 81
    zekâten : temiz
  170. 18-Kehf 82
    kenze-humâ : ikisinin definesi
  171. 18-Kehf 86
    ze el karneyni : ey Zülkarneyn
  172. 18-Kehf 86
    en tettehıze : senin edinmen, ittihaz etmen
  173. 18-Kehf 94
    ze el karneyni : ey Zülkarneyn
  174. 19-Meryem 2
    zekeriyyâ : Zekeriya
  175. 19-Meryem 7
    zekeriyyâ : ey Zekeriya
  176. 19-Meryem 13
    ve zekâten : ve zekât, temizlik, nefs tezkiyesi
  177. 19-Meryem 16
    izintebezet (iz intebezet) : çekilmişti, uzaklaşmıştı
  178. 19-Meryem 17
    fettehazet (fe ittehazet) : sonra da edindi, yaptı
  179. 19-Meryem 19
    zekiyyen : temiz, temiz olan
  180. 19-Meryem 22
    fentebezet (fe intebezet) : sonra çekildi
  181. 19-Meryem 24
    tahzenî : üzülme, mahzun
  182. 19-Meryem 26
    nezertu : adadım, nezrettim
  183. 19-Meryem 31
    ve ez zekâti : ve zekât
  184. 19-Meryem 35
    en yettehıze : (onun) edinmesi
  185. 19-Meryem 49
    lemmâ'tezelehum : onlardan ayrıldığı zaman
  186. 19-Meryem 55
    ve ez zekâti : ve zekât
  187. 19-Meryem 64
    ve mâ netenezzelu : ve biz inmeyiz
  188. 19-Meryem 72
    ve nezeru : ve bırakacağız
  189. 19-Meryem 78
    emittehaze (em ittehaze) : veya, yoksa ..... mı edindi (yaptı)
  190. 19-Meryem 81
    ızzen : üstünlük, şeref, izzet
  191. 19-Meryem 83
    ezzen : tahrik ederek
  192. 19-Meryem 87
    ittehaze : edindi, yaptı
  193. 19-Meryem 88
    kâlu ittehaze : 'edindi' dediler
  194. 19-Meryem 92
    en yettehıze : edinmek, yapmak
  195. 19-Meryem 98
    rikzen : gizli ses, fısıltı, ufacık ses
  196. 2-Bakara 6
    enzerte-hum : onları uyardın
  197. 2-Bakara 17
    zehebe : giderdi
  198. 2-Bakara 20
    le zehebe : elbette giderdi
  199. 2-Bakara 22
    ve enzele : ve indirdi
  200. 2-Bakara 23
    nezzelnâ : biz indirdik
  201. 2-Bakara 25
    zellezî (hâzâ ellezî) : bu ki (o şey)
  202. 2-Bakara 35
    ve zevcu-ke : ve senin eşin
  203. 2-Bakara 36
    ezelle-humâ : onları (o ikisini) kaydırdı (ayağını
  204. 2-Bakara 38
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  205. 2-Bakara 39
    ve kezzebû : ve yalanladılar
  206. 2-Bakara 41
    enzeltu : ben indirdim
  207. 2-Bakara 43
    ez zekâte : zekât
  208. 2-Bakara 49
    yuzebbihûne : boğazlıyorlar, öldürüyorlar
  209. 2-Bakara 55
    ehazet-kum(u) : sizi aldı, yakaladı
  210. 2-Bakara 57
    enzel-nâ : biz indirdik
  211. 2-Bakara 59
    enzelnâ : biz indirdik
  212. 2-Bakara 59
    riczen : korkunç azap, habis azap (taun
  213. 2-Bakara 62
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  214. 2-Bakara 71
    zelûlun : zelil değil, boyunduruk altına
  215. 2-Bakara 71
    zebehû-hâ : onu boğazladılar, kestiler
  216. 2-Bakara 83
    ve âtû ez zekâte : ve zekât verin
  217. 2-Bakara 87
    kezzebtum : yalanladınız
  218. 2-Bakara 90
    bimâ enzele allâhu : Allah'ın indirdiği şeyle
  219. 2-Bakara 91
    enzele allâhu : Allah indirdi
  220. 2-Bakara 97
    nezzele-hu : onu indirdi
  221. 2-Bakara 99
    enzelnâ : biz indirdik
  222. 2-Bakara 100
    nebeze-hu : onu attı, bozdu
  223. 2-Bakara 101
    nebeze : attı
  224. 2-Bakara 102
    ve zevci-hî : ve onun eşi
  225. 2-Bakara 105
    en yunezzele : indirilmek, indirilmesi
  226. 2-Bakara 110
    ez zekâte : zekât
  227. 2-Bakara 112
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  228. 2-Bakara 116
    ittehaze : edindi
  229. 2-Bakara 129
    ve yuzekkî-him : ve onları tezkiye eder, nefslerini temiz- ler, tasfiye eder
  230. 2-Bakara 145
    izen : o zaman, o taktirde
  231. 2-Bakara 151
    ve yuzekkî-kum : ve sizi tezkiye eder
  232. 2-Bakara 159
    enzelnâ : biz indirdik
  233. 2-Bakara 164
    enzele allâhu : Allah indirdi
  234. 2-Bakara 170
    enzele : indirdiği şey, indirdiğine
  235. 2-Bakara 174
    enzele : indirdi
  236. 2-Bakara 174
    ve lâ yuzekkî-him : ve onları tezkiye etmez, temize çıkarmaz, temizlemez
  237. 2-Bakara 176
    nezzele : indirdi
  238. 2-Bakara 177
    zevî el kurbâ : yakınlık sahipleri, akrabalar
  239. 2-Bakara 177
    ve âte ez zekâte : ve zekât verdi
  240. 2-Bakara 196
    ezen : eza, ağrı
  241. 2-Bakara 197
    ve tezevvedû : ve azıklanın, azık hazırlayın
  242. 2-Bakara 206
    ehazet-hu : onu alır, tutar (mani olur)
  243. 2-Bakara 206
    el izzetu : izzet, üstünlük
  244. 2-Bakara 209
    in zelel-tum : eğer ayağınızı kaydırırsanız, saparsanız
  245. 2-Bakara 213
    ve enzele : ve indirdi
  246. 2-Bakara 221
    yetezekkerûne : tezekkür ederler
  247. 2-Bakara 222
    ezen : eza, ıstırap
  248. 2-Bakara 227
    ve in azemû : ve eğer azmederlerse
  249. 2-Bakara 230
    zevcen : eş, zevce
  250. 2-Bakara 231
    ve mâ enzele : ve indirdiği şey
  251. 2-Bakara 234
    ve yezerûne : ve geriye bırakırlar
  252. 2-Bakara 235
    ahzerû-hu : ondan sakının
  253. 2-Bakara 240
    ve yezerûne : ve geriye bırakılır
  254. 2-Bakara 245
    zellezî (zâ ellezî) : o kimse ki sahip, o ki sahip, yapan
  255. 2-Bakara 249
    veze-hu : onu(karşıdan karşıya) geçtiler
  256. 2-Bakara 251
    hezemû-hum : onları hezimete, yenilgiye uğrattılar
  257. 2-Bakara 262
    ve lâ ezen : ve eza etmeyerek
  258. 2-Bakara 262
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  259. 2-Bakara 263
    ezen : eza ederek, eziyet vererek
  260. 2-Bakara 269
    ve mâ yezzekkeru : ve tezekkür edemez, düşünemez
  261. 2-Bakara 270
    nezertum : nezrettiniz, adadınız
  262. 2-Bakara 274
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  263. 2-Bakara 277
    ez zekâte : zekât
  264. 2-Bakara 277
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  265. 2-Bakara 278
    zerû : bırakın, terkedin
  266. 2-Bakara 279
    fe'zenû (fe izenû) : o taktirde bilin
  267. 2-Bakara 282
    tuzekkire : hatırlatır
  268. 20-Tâ-Hâ 2
    enzel-nâ : biz indirmedik
  269. 20-Tâ-Hâ 39
    enıkzifî-hi (en ikzıfî-hi) \n(kazefe) : onu koymasını \n: (bıraktı, koydu)
  270. 20-Tâ-Hâ 40
    ve lâ tahzene : ve kederlenmesin, mahzun olmasın
  271. 20-Tâ-Hâ 44
    yetezekkeru : tezekkür eder (anlar)
  272. 20-Tâ-Hâ 48
    men kezzebe \n(kezzebe) : yalanlayan kimse, inkâr eden \n: (yalanladı)
  273. 20-Tâ-Hâ 53
    ve enzele : ve indirdi
  274. 20-Tâ-Hâ 56
    kezzebe : yalanladı
  275. 20-Tâ-Hâ 62
    tenâzeû : tartıştılar, istişare yaptılar, görüştüler
  276. 20-Tâ-Hâ 71
    en âzene : (benim) izin vermem
  277. 20-Tâ-Hâ 76
    men tezekkâ : nefs tezkiyesi yapan kimse
  278. 20-Tâ-Hâ 80
    ve nezzelnâ : ve biz indirdik
  279. 20-Tâ-Hâ 87
    kazefnâ-hâ : biz onu (onları) attık
  280. 20-Tâ-Hâ 106
    yezeru-hâ : onu bırakacak
  281. 20-Tâ-Hâ 113
    enzelnâ-hu : biz onu indirdik
  282. 20-Tâ-Hâ 117
    ve li zevci-ke : ve zevcine, zevcin (eşin) için
  283. 20-Tâ-Hâ 131
    zehrete : süs, ziynet
  284. 21-Enbiyâ 10
    enzel-nâ : biz indirdik
  285. 21-Enbiyâ 17
    en nettehıze : bizim edinmemiz
  286. 21-Enbiyâ 26
    ve kâlûttehaze (kâlû ittehaze) : ve edindi dediler
  287. 21-Enbiyâ 32
    mahfûzen : korunmuş, muhafaza edilmiş
  288. 21-Enbiyâ 45
    yunzerûne : uyarıldıkları şey
  289. 21-Enbiyâ 50
    enzelnâ-hu : onu biz indirdik
  290. 21-Enbiyâ 58
    cuzâzen : cüz cüz, parça parça
  291. 21-Enbiyâ 73
    ve îtâe ez zekâti : ve zekâtın verilmesi
  292. 21-Enbiyâ 77
    kezzebû : yalanladılar
  293. 21-Enbiyâ 85
    ve zel kifli (za el kifli) : ve Zelkifli (Zulkifli)
  294. 21-Enbiyâ 87
    ve zennûni (za en nuni) : ve Zennun (Yunus
  295. 21-Enbiyâ 87
    iz zehebe : gitmişti
  296. 21-Enbiyâ 89
    ve zekeriyyâ : ve Zekeriya
  297. 21-Enbiyâ 89
    tezer-nî : beni bırakma
  298. 21-Enbiyâ 90
    zevce-hu : onun zevcesi, eşi
  299. 21-Enbiyâ 100
    zefîrun : ızdıraplı inilti
  300. 21-Enbiyâ 103
    el feze : korku, dehşet
  301. 21-Enbiyâ 105
    fî ez zebûri : Zebur'da
  302. 21-Enbiyâ 109
    âzentu-kum : size ilân ettim, bildirdim
  303. 22-Hac 1
    zelzelete : sarsılma, şiddetli sarsıntı
  304. 22-Hac 5
    ilâ erzeli el umuri : ömrünün en rezil çağına, ihtiyarlık çağına
  305. 22-Hac 5
    enzelnâ : indirdik
  306. 22-Hac 5
    ihtezzet : hareketlendi
  307. 22-Hac 5
    zevcin : çift
  308. 22-Hac 16
    enzelnâ-hu : onu indirdik
  309. 22-Hac 23
    min zehebin : altından
  310. 22-Hac 41
    ve âtevu ez zekâte : ve zekâtı verdiler (verirler)
  311. 22-Hac 42
    kezzebet : yalanladı
  312. 22-Hac 57
    ve kezzebû : ve yalanladılar
  313. 22-Hac 63
    enzele : indirdi
  314. 22-Hac 78
    ve âtu ez zekâte : ve zekâtı verin
  315. 23-Mü'minûn 4
    li ez zekâti : zekâtı
  316. 23-Mü'minûn 18
    ve enzel-nâ : ve biz indirdik
  317. 23-Mü'minûn 18
    zehâbin : giderme
  318. 23-Mü'minûn 24
    le enzele : mutlaka indirirdi
  319. 23-Mü'minûn 26
    kezzebû-ni : beni yalanladılar
  320. 23-Mü'minûn 27
    zevceynisneyni : her çiften ikişer
  321. 23-Mü'minûn 28
    fe izesteveyte : bindiğin zaman
  322. 23-Mü'minûn 29
    munzelen : indirişle, inişle
  323. 23-Mü'minûn 33
    ve kezzebû : ve yalanladılar
  324. 23-Mü'minûn 34
    izen : o taktirde, o zaman
  325. 23-Mü'minûn 39
    kezzebû-ni : beni yalanladılar
  326. 23-Mü'minûn 41
    fe ehazet-hum : Böylece onları aldı (yakaladı)
  327. 23-Mü'minûn 44
    kezzebû-hu : onu yalanladılar
  328. 23-Mü'minûn 48
    kezzebû-humâ : ikisini yalanladılar
  329. 23-Mü'minûn 54
    zer-hum : onları bırak, terket
  330. 23-Mü'minûn 79
    zeree-kum : sizi yaratıp çoğalttı, yaydı
  331. 23-Mü'minûn 85
    fe lâ tezekkerûne : hâlâ tezekkür etmezsiniz
  332. 23-Mü'minûn 91
    izen : öyle olsaydı, o taktirde
  333. 23-Mü'minûn 91
    zehebe : gitti, giderdi
  334. 23-Mü'minûn 111
    cezeytu-hum : onların mükâfatları, karşılığı
  335. 24-Nûr 1
    enzelnâ-hâ : onu biz indirdik
  336. 24-Nûr 1
    ve enzelnâ : ve biz indirdik
  337. 24-Nûr 1
    tezekkerûne : tezekkür edersiniz
  338. 24-Nûr 21
    zekâ : tezkiye olmaz
  339. 24-Nûr 21
    yuzekkî : temizler, tezkiye eder
  340. 24-Nûr 27
    tezekkerûne : tezekkür edersiniz
  341. 24-Nûr 28
    yu'zene : izin verilir
  342. 24-Nûr 34
    enzelnâ : indirdik
  343. 24-Nûr 35
    zeytûnetin : yağ (zeytin ağacı)
  344. 24-Nûr 35
    zeytu-hâ : onun yağı
  345. 24-Nûr 37
    ve îtâi ez zekâti : ve zekâtın verilmesi
  346. 24-Nûr 46
    enzelnâ : indirdik
  347. 24-Nûr 56
    ez zekâte : zekât
  348. 24-Nûr 62
    izeste'zenû-ke (iza iste'zenû-ke) : senden izin istedikleri zaman
  349. 24-Nûr 62
    fe'zen (fe izen) : o zaman izin ver
  350. 24-Nûr 63
    livâzen : bir şeyi siper ederek (görünmemeye çalışarak)
  351. 24-Nûr 63
    fel yahzeri (fe li yahzeri) : o zaman sakınsınlar, çekinsinler
  352. 25-Furkan 1
    nezzele : indirdi
  353. 25-Furkan 6
    enzele-hu : onu indirdi
  354. 25-Furkan 11
    kezzebû : uydurdular, yalanladılar
  355. 25-Furkan 11
    men kezzebe : tekzip eden kimseler, yalanlayanlar
  356. 25-Furkan 12
    ve zefîran : ve uğultulu (olan)
  357. 25-Furkan 18
    en nettehıze : edinmemiz
  358. 25-Furkan 19
    kezzebû-kum : sizi yalanladılar
  359. 25-Furkan 36
    ellezîne kezzebû : yalanlayanlar, yalanlayan kimseler
  360. 25-Furkan 37
    kezzebû : yalanladılar
  361. 25-Furkan 43
    men ittehaze : edinen kimse
  362. 25-Furkan 48
    ve enzelnâ : ve indirdik
  363. 25-Furkan 50
    li yezzekkerû : tezekkür etmeleri için
  364. 25-Furkan 53
    berzehan : berzah, engel
  365. 25-Furkan 57
    en yettehıze : edinmek
  366. 25-Furkan 62
    en yezzekkere : tezekkür etmek
  367. 25-Furkan 75
    yuczevne : mükâfatlandırılır
  368. 25-Furkan 77
    kezzebtum : siz yalanladınız
  369. 26-Şuarâ 6
    kezzebû : yalanladılar
  370. 26-Şuarâ 7
    zevcin : çift
  371. 26-Şuarâ 14
    zenbun : suç, günah
  372. 26-Şuarâ 20
    izen : o zaman
  373. 26-Şuarâ 33
    ve nezea : ve çıkardı
  374. 26-Şuarâ 42
    izen : öyleyse, o zaman
  375. 26-Şuarâ 44
    izzeti : izzet, üstünlük
  376. 26-Şuarâ 49
    en âzene : benim izin vermem
  377. 26-Şuarâ 91
    ve burrizeti : ve bariz olarak gösterildi
  378. 26-Şuarâ 105
    kezzebet : tekzip etti, yalanladı
  379. 26-Şuarâ 111
    el erzelûne : en basit insanlar, rezil insanlar
  380. 26-Şuarâ 117
    kezzebû-ni : beni yalanladı
  381. 26-Şuarâ 123
    kezzebet : tekzip etti, yalanladı
  382. 26-Şuarâ 138
    muazzebîne : azaplandırılanlar
  383. 26-Şuarâ 139
    kezzebû-hu : onu tekzip ettiler, yalanladılar
  384. 26-Şuarâ 141
    kezzebet : tekzip etti, yalanladı
  385. 26-Şuarâ 156
    ye'huze-kum : sizi alır (yakalar)
  386. 26-Şuarâ 158
    ehaze-hum : onları aldı (yakaladı)
  387. 26-Şuarâ 160
    kezzebet : yalanladı
  388. 26-Şuarâ 166
    ve tezerûne : ve bırakıyorsunuz
  389. 26-Şuarâ 171
    acûzen : ihtiyar kadın
  390. 26-Şuarâ 173
    el munzerîne : uyarılanların
  391. 26-Şuarâ 176
    kezzebe : yalanladı
  392. 26-Şuarâ 189
    kezzebû-hu : onu yalanladılar
  393. 26-Şuarâ 189
    ehaze-hum : onları aldı, yakaladı
  394. 26-Şuarâ 193
    nezele : indirdi
  395. 26-Şuarâ 198
    nezzelnâ-hu : ona indirdik
  396. 26-Şuarâ 210
    ve mâ tenezzelet : ve indirmedi
  397. 26-Şuarâ 213
    min el muazzebîne : azap edilenlerden
  398. 26-Şuarâ 221
    tenezzelu : iner
  399. 26-Şuarâ 222
    tenezzelu : iner
  400. 26-Şuarâ 227
    ve zekerû : ve zikrettiler
  401. 27-Neml 3
    ez zekâte : zekât
  402. 27-Neml 4
    zeyyennâ : süsledik
  403. 27-Neml 17
    zeûne : düzenlendi
  404. 27-Neml 24
    ve zeyyene : ve süsledi
  405. 27-Neml 34
    eizzete : izzetli olanlar, izzet sahibi olanlar
  406. 27-Neml 58
    el munzerîne : uyarılanlar
  407. 27-Neml 60
    ve enzele : ve indirdi
  408. 27-Neml 61
    cizen : perde, engel
  409. 27-Neml 62
    tezekkerûne : tezekkür ediyorsunuz
  410. 27-Neml 70
    ve lâ tahzen : ve mahzun olma, üzülme
  411. 27-Neml 76
    ze : bu
  412. 27-Neml 83
    zeûne : toplanır, düzene konur (öncekiler ve sonrakiler) biraraya getirilir
  413. 27-Neml 84
    kezzebtum : siz yalanladınız
  414. 27-Neml 89
    min fezeın : dehşetten (dehşete kapılmaktan)
  415. 27-Neml 90
    tuczevne : karşılığı verilir, cezalandırılır
  416. 28-Kasas 4
    yuzebbihu : boğazlatıyor
  417. 28-Kasas 6
    yahzerûne : hazar ediyorlar, çekiniyorlar
  418. 28-Kasas 7
    ve lâ tahzenî : ve üzülme
  419. 28-Kasas 8
    ve hazenen : ve hüzün olarak, dert olarak
  420. 28-Kasas 9
    nettehıze-hu : onu ediniriz
  421. 28-Kasas 13
    ve lâ tahzene : ve üzülmesin, mahzun olmasın
  422. 28-Kasas 15
    vekeze-hu : ona yumruk attı, onu yumrukladı
  423. 28-Kasas 24
    enzelte : sen indirdin
  424. 28-Kasas 43
    yetezekkerûne : tezekkür ederler
  425. 28-Kasas 46
    yetezekkerûne : tezekkür ederler
  426. 28-Kasas 51
    yetezekkerûne : tezekkür ederler
  427. 29-Ankebût 14
    ehaze-hum : onları aldı, onları helâk etti
  428. 29-Ankebût 18
    kezzebe : tekzip etti, yalanladı
  429. 29-Ankebût 33
    zer'ân : telâşlandı
  430. 29-Ankebût 33
    ve lâ tahzen : ve mahzun olma
  431. 29-Ankebût 34
    riczen : azap
  432. 29-Ankebût 37
    kezzebû-hu : onu yalanladılar
  433. 29-Ankebût 37
    ehazet-hum : onları aldı, yakaladı
  434. 29-Ankebût 38
    ve zeyyene : ve süsledi
  435. 29-Ankebût 40
    zenbi-hi : onun günahı
  436. 29-Ankebût 40
    ehazet-hu : onu aldı, yakaladı
  437. 29-Ankebût 41
    ittehazet : edindi
  438. 29-Ankebût 47
    enzelnâ : biz indirdik
  439. 29-Ankebût 48
    izen : öyleyse, o zaman, öyle olsa
  440. 29-Ankebût 51
    enzelnâ : biz indirdik
  441. 29-Ankebût 63
    nezzele : indirdi
  442. 29-Ankebût 68
    kezzebe : tekzip etti, yalanladı
  443. 3-Âl-i İmrân 3
    nezzele : parça parça, kısım kısım indirdi
  444. 3-Âl-i İmrân 3
    ve enzele : ve indirdi
  445. 3-Âl-i İmrân 4
    ve enzele : ve indirdi
  446. 3-Âl-i İmrân 7
    enzele : indirdi
  447. 3-Âl-i İmrân 7
    zeygun : eğrilik, bâtıla meyil
  448. 3-Âl-i İmrân 7
    ve mâ yezzekkeru : ve tezekkür edemezler anlamını çıkartamazlar
  449. 3-Âl-i İmrân 11
    kezzebû : tekzip ettiler, yalanladılar
  450. 3-Âl-i İmrân 11
    fe ehaze-hum allâhu : bunun üzerine Allah onları yakaladı
  451. 3-Âl-i İmrân 14
    min ez zehebi : altından, altın
  452. 3-Âl-i İmrân 35
    nezertu leke : senin için adadım
  453. 3-Âl-i İmrân 36
    ve leyse ez zekeru : ve erkek .... değildir
  454. 3-Âl-i İmrân 37
    zekeriyyâ : Zekeriyya (A.S)
  455. 3-Âl-i İmrân 37
    zekeriyyâ : Zekeriyya (A.S)
  456. 3-Âl-i İmrân 38
    deâ zekeriyyâ : Zekeriyya (A.S) dua etti
  457. 3-Âl-i İmrân 53
    enzelte : sen indirdin
  458. 3-Âl-i İmrân 64
    ve lâ yettehize : ve edinmeyelim
  459. 3-Âl-i İmrân 77
    ve lâ yuzekkî-him : ve onları temize çıkarmayacak
  460. 3-Âl-i İmrân 81
    ve iz ehaze allâhu : ve Allah aldığı zaman
  461. 3-Âl-i İmrân 91
    zeheben : altın
  462. 3-Âl-i İmrân 93
    en tunezzele : indirilmesi
  463. 3-Âl-i İmrân 103
    fe enkaze-kum : ...halde iken sizi kurtardı
  464. 3-Âl-i İmrân 111
    illâ ezen : ezadan başka
  465. 3-Âl-i İmrân 124
    munzelîne : indirilen
  466. 3-Âl-i İmrân 135
    zekerû allâhe : Allah'ı zikrettiler
  467. 3-Âl-i İmrân 139
    ve lâ tahzenû : ve mahzun olmayın, üzülmeyin
  468. 3-Âl-i İmrân 140
    ve yettehize : ve edinir
  469. 3-Âl-i İmrân 153
    tahzenû : mahzun oluyorsunuz, üzülüyorsunuz
  470. 3-Âl-i İmrân 154
    enzele : indirdi
  471. 3-Âl-i İmrân 154
    le bereze : elbette, mutlaka çıkardı
  472. 3-Âl-i İmrân 155
    istezelle-hum : onları zillete düşürmek istedi
  473. 3-Âl-i İmrân 156
    guzzen : gâzi olanlar (savaşa katılanlar)
  474. 3-Âl-i İmrân 164
    ve yuzekkî-him : ve onları tezkiye eder, arındırır
  475. 3-Âl-i İmrân 169
    yurzekûne : rızıklandırılırlar
  476. 3-Âl-i İmrân 170
    yahzenûne : mahzun olurlar
  477. 3-Âl-i İmrân 179
    li yezere : bırakır, terkeder
  478. 3-Âl-i İmrân 179
    yemîze : ayırt eder, ayırır
  479. 3-Âl-i İmrân 184
    fe in kezzebûke : artık seni yalanlarlarsa
  480. 3-Âl-i İmrân 185
    fe kad fâze : o zaman, o taktirde kurtulmuştur
  481. 3-Âl-i İmrân 186
    ezen : eziyetli, incitici
  482. 3-Âl-i İmrân 187
    ve iz ehaze allâhu : ve Allah ... almıştı
  483. 3-Âl-i İmrân 188
    bi mefâzetin : kurtulacak yer
  484. 3-Âl-i İmrân 192
    fe kad ahzeyte-hu : artık onu hakir ve rezil etmişsindir
  485. 3-Âl-i İmrân 195
    min zekerin : erkeklerden
  486. 30-Rûm 10
    en kezzebû : yalanlamak, tekzip etmek
  487. 30-Rûm 16
    ve kezzebû : ve tekzip etti, yalanladı
  488. 30-Rûm 35
    enzelnâ : biz indirdik
  489. 30-Rûm 39
    min zekâtin : zekâttan
  490. 30-Rûm 40
    rezeka-kum : size rızık verdi
  491. 30-Rûm 49
    en yunezzele : indirilmesi
  492. 31-Lokman 4
    ez zekâte : zekât
  493. 31-Lokman 6
    ve yettehıze-hâ : ve onu edinirler
  494. 31-Lokman 10
    ve enzelnâ : ve biz indirdik
  495. 31-Lokman 10
    zevcin : eş, çift
  496. 31-Lokman 21
    enzele : indirdi
  497. 32-Secde 4
    tetezekkerûne : tezekkür etmezsiniz
  498. 33-Ahzâb 7
    galîzen : sağlam, ağır, çok kuvvetli
  499. 33-Ahzâb 16
    ve izen : ve o zaman, o taktirde
  500. 33-Ahzâb 17
    ze : sahip
  501. 33-Ahzâb 19
    izâ zehebe : gittiği zaman
  502. 33-Ahzâb 21
    ve zekerallâhe (zekere allâhe) : ve Allah'ı zikretti
  503. 33-Ahzâb 25
    azîzen : azîz olan, yüce ve gâlip olan
  504. 33-Ahzâb 26
    ve enzele : ve indirdi
  505. 33-Ahzâb 26
    ve kazefe : ve düşürdü
  506. 33-Ahzâb 33
    ve âtîne ez zekâte : ve zekâtı verin
  507. 33-Ahzâb 37
    zevce-ke : senin zevcen
  508. 33-Ahzâb 37
    zeydun : Zeyd
  509. 33-Ahzâb 37
    zevvecnâ-ke-hâ : seni onunla evlendirdik
  510. 33-Ahzâb 51
    azelte : sen azlettin, bıraktın
  511. 33-Ahzâb 51
    ve lâ yahzenne : ve mahzun olmazlar, hüzünlenmezler
  512. 33-Ahzâb 53
    en yu'zene : izin verilmek
  513. 33-Ahzâb 59
    lâ yu'zeyne : eziyet görmezler, eziyet görmemeleri
  514. 33-Ahzâb 69
    âzev : eziyet ettiler
  515. 33-Ahzâb 71
    ze : kurtuldu
  516. 33-Ahzâb 71
    fevzen : fevz, mükâfat
  517. 34-Sebe 3
    zerretin : zerre, en küçük parça
  518. 34-Sebe 7
    mumezzekın : parça parça, darmadağınık
  519. 34-Sebe 16
    zevâtey : sahip
  520. 34-Sebe 17
    cezeynâ-hum : onları cezalandırdık
  521. 34-Sebe 22
    zeamtum : zeam ettiniz, değer verdiniz, ilâh saydınız
  522. 34-Sebe 22
    zerretin : zerre, en küçük miktar
  523. 34-Sebe 33
    yuczevne : cezalandırılırlar
  524. 34-Sebe 35
    bi muazzebîne : azap edilecek olanlar
  525. 34-Sebe 45
    ve kezzebe : ve tekzip etti, yalanladı
  526. 34-Sebe 45
    kezzebû : tekzip ettiler, yalanladılar
  527. 35-Fâtır 10
    el izzete : izzet
  528. 35-Fâtır 10
    el izzetu : izzet
  529. 35-Fâtır 18
    tezekkâ : tezkiye oldu
  530. 35-Fâtır 18
    yetezekkâ : tezkiye olur
  531. 35-Fâtır 25
    kezzebe : yalanladı
  532. 35-Fâtır 27
    enzele : indirdi
  533. 35-Fâtır 33
    min zehebin : altın'dan
  534. 35-Fâtır 34
    el hazene : hüzün, gam
  535. 35-Fâtır 37
    yetezekkeru : tezekkür edebileceğiniz şey
  536. 35-Fâtır 37
    men tezekkere : tezekkür edecek kimse
  537. 35-Fâtır 44
    lî yu'cize-hu : onu aciz bırakacak
  538. 36-Yâsin 10
    enzerte-hum : onları uyardın
  539. 36-Yâsin 14
    kezzebû-humâ : ikisini tekzip ettiler, yalanladılar
  540. 36-Yâsin 14
    azzeznâ : azîz kıldık, güçlendirdik, destekledik
  541. 36-Yâsin 15
    ve mâ enzele : ve indirmedi
  542. 36-Yâsin 24
    izen : öyle olursa, bu taktirde, o zaman
  543. 36-Yâsin 28
    ve mâ enzelnâ : ve biz indirmedik
  544. 36-Yâsin 54
    ve lâ tuczevne : ve karşılık görmezsiniz, cezalandırılmazsınız
  545. 36-Yâsin 72
    ve zellelnâ-hâ : ve biz onu zelil ettik, itaatkâr kıldık, boyun eğdirdik
  546. 37-Sâffât 2
    zecran : toplayarak, sevkederek, koruyarak
  547. 37-Sâffât 6
    zeyyennâ : süsledik
  548. 37-Sâffât 8
    ve yukzefûne : ve atılırlar
  549. 37-Sâffât 19
    zecretun : haykırış, çığlık
  550. 37-Sâffât 39
    ve mâ tuczevne : ve cezalandırılmazsınız
  551. 37-Sâffât 46
    lezzetin : lezzetli
  552. 37-Sâffât 47
    yunzefûne : sarhoş olurlar
  553. 37-Sâffât 59
    bi muazzebîne : azaba uğratılacak olanlar, azap edilenler, azap görecek olanlar
  554. 37-Sâffât 73
    el munzerîne : uyarılanlar
  555. 37-Sâffât 125
    ve tezerûne : ve bırakıyorsunuz
  556. 37-Sâffât 127
    kezzebû-hu : onu yalanladılar
  557. 37-Sâffât 135
    acûzen : acuze, yaşlı kadın
  558. 37-Sâffât 155
    tezekkerûne : tezekkür etmezsiniz, tezekkür etmeyeceksiniz
  559. 37-Sâffât 177
    nezele : indi
  560. 37-Sâffât 177
    el munzerîne : uyarılanlar
  561. 37-Sâffât 180
    el izzeti : izzet
  562. 38-Sâd 2
    izzetin : gurur, kibir
  563. 38-Sâd 12
    kezzebet : yalanladı
  564. 38-Sâd 14
    kezzebe : yalanladı
  565. 38-Sâd 23
    ve azze-nî : ve bana üstün geldi, beni yendi
  566. 38-Sâd 29
    enzelnâ-hu : onu biz indirdik
  567. 38-Sâd 29
    ve li yetezekkere : ve tezekkür etsinler diye
  568. 38-Sâd 48
    ve zel kifli : ve Zülkifl
  569. 38-Sâd 82
    bi izzeti-ke : senin izzetine, mutlak kudretine andolsun ki
  570. 39-Zümer 2
    enzelnâ : biz indirdik
  571. 39-Zümer 4
    en yettehıze : edinmek
  572. 39-Zümer 6
    zevce-hâ : onun eşi
  573. 39-Zümer 6
    ve enzele : ve indirdi
  574. 39-Zümer 9
    yahzeru : sakınır, çekinir, korkar
  575. 39-Zümer 9
    yetezekkeru : tezekkür ederler
  576. 39-Zümer 21
    enzele : indirdi
  577. 39-Zümer 21
    zer'an : ekin
  578. 39-Zümer 23
    nezzele : indirdi
  579. 39-Zümer 25
    kezzebe : yalanladı
  580. 39-Zümer 27
    yetezekkerûne : tezekkür ederler
  581. 39-Zümer 32
    kezzebe : yalan söyledi
  582. 39-Zümer 32
    ve kezzebe : ve yalanladı
  583. 39-Zümer 41
    enzelnâ : indirdik
  584. 39-Zümer 45
    meezzet : tiksindi, nefretle ürperdi
  585. 39-Zümer 59
    kezzebte : sen yalanladın
  586. 39-Zümer 60
    kezebû : yalan söylediler
  587. 39-Zümer 61
    bi mefâzetihim (bi mâ fâzeti-him) : onların feyz sahibi olmaları sebebiyle
  588. 39-Zümer 61
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  589. 39-Zümer 71
    hazenetu-hâ : onun bekçileri
  590. 39-Zümer 73
    hazenetu-hâ : onun bekçileri
  591. 4-Nisâ 1
    zevce-hâ : onun eşini, hanımını (Havva anamızı)
  592. 4-Nisâ 11
    li ez zekeri : erkek için
  593. 4-Nisâ 20
    zevcin : eş, zevce
  594. 4-Nisâ 20
    zevcin : eş, zevce
  595. 4-Nisâ 34
    nuşûze-hunne : onların itaatsizliklerinden, baş kaldırmalarından
  596. 4-Nisâ 40
    zerretin : bir zerre, en küçük miktar
  597. 4-Nisâ 47
    nezzelnâ : biz indirdik
  598. 4-Nisâ 49
    yuzekkûne : tezkiye ederler, temize çıkarırlar
  599. 4-Nisâ 49
    yuzekkî : tezkiye eder
  600. 4-Nisâ 53
    fe izen : öyle olsa
  601. 4-Nisâ 56
    azîzen : aziz, üstün
  602. 4-Nisâ 61
    enzele : indirdi
  603. 4-Nisâ 67
    ve izen : ve o zaman, ...olunca, ...olsaydı
  604. 4-Nisâ 73
    efûze : fevz (kurtuluş ve ganimet) kazanırım
  605. 4-Nisâ 73
    fevzen : fevz, kurtuluş
  606. 4-Nisâ 77
    ez zekâte : zekât
  607. 4-Nisâ 80
    hafîzen : muhafız, gözetici, kontrol edici
  608. 4-Nisâ 90
    ı'tezelû-kum : sizden uzak durdular
  609. 4-Nisâ 102
    ezen : eziyet, güçlük
  610. 4-Nisâ 105
    enzelnâ : biz indirdik
  611. 4-Nisâ 113
    ve enzele : ve indirdi
  612. 4-Nisâ 118
    le ettehizenne : mutlaka edineceğim
  613. 4-Nisâ 123
    yucze : cezalandırılır
  614. 4-Nisâ 124
    min zekerin : erkeklerden
  615. 4-Nisâ 128
    nuşûzen : geçimsizlik, ilgisizlik
  616. 4-Nisâ 129
    tezerû-hâ : onu terkedersiniz, bırakırsınız
  617. 4-Nisâ 136
    nezzele : indirdi
  618. 4-Nisâ 136
    enzele : indirdi
  619. 4-Nisâ 139
    el izzete : izzet, şeref
  620. 4-Nisâ 139
    el izzete : izzet, şeref
  621. 4-Nisâ 140
    nezzele : indirdi
  622. 4-Nisâ 140
    ve yustehzeu : ve alay eder
  623. 4-Nisâ 140
    izen : öyle olunca, aksi halde
  624. 4-Nisâ 143
    muzebzebîne : tereddüt edenler, bocalayanlar, bocalayıp duranlar
  625. 4-Nisâ 153
    ehazet-hum : onları yakaladı, helâk etti
  626. 4-Nisâ 158
    azîzen : aziz, yüce, üstün
  627. 4-Nisâ 162
    ez zekâte : zekât
  628. 4-Nisâ 163
    zebûran : Zebur
  629. 4-Nisâ 165
    azîzen : aziz, yüce
  630. 4-Nisâ 166
    enzele : indirdi
  631. 4-Nisâ 166
    enzele-hu : onu indirdi
  632. 4-Nisâ 174
    ve enzelnâ : ve biz indirdik
  633. 4-Nisâ 176
    li ez zekeri : erkeğindir
  634. 40-Mü'min 3
    ez zenbi : günah
  635. 40-Mü'min 5
    kezzebet : yalanladı
  636. 40-Mü'min 13
    ve mâ yetezekkeru : ve tezekkür etmez
  637. 40-Mü'min 21
    ehaze-hum allâhu : Allah onları aldı, yakaladı
  638. 40-Mü'min 22
    ehaze-hum allâhu : Allah onları aldı, yakaladı
  639. 40-Mü'min 26
    zerû-nî : beni bırakın
  640. 40-Mü'min 40
    zekerin : erkek
  641. 40-Mü'min 40
    yurzekûne : rızıklandırılırlar
  642. 40-Mü'min 49
    li hazeneti : bekçilere
  643. 40-Mü'min 55
    zenbi-ke : senin günahın
  644. 40-Mü'min 58
    tetezekkerûne : tezekkür ediyorsunuz
  645. 40-Mü'min 70
    kezzebû : yalanladılar
  646. 41-Fussilet 7
    ez zekâte : zekât
  647. 41-Fussilet 12
    ve zeyyennâ : ve süsledik
  648. 41-Fussilet 12
    ve hıfzen : ve muhafaza ederek, koruyarak
  649. 41-Fussilet 13
    enzertu-kum : sizi uyardım
  650. 41-Fussilet 14
    enzele : indirdi
  651. 41-Fussilet 17
    ehazet-hum : onları yakaladı
  652. 41-Fussilet 19
    zeûne : (öncekiler ve sonrakiler) biraraya getirilirler
  653. 41-Fussilet 25
    zeyyenû : süslediler
  654. 41-Fussilet 29
    ellezeyni : onlar (ikisi)
  655. 41-Fussilet 30
    tetenezzelu : iner
  656. 41-Fussilet 30
    ve lâ tahzenû : ve mahzun olmayın
  657. 41-Fussilet 36
    yenzeganne-ke : sana mutlaka vesvese verecek
  658. 41-Fussilet 39
    enzelnâ : indirdik
  659. 41-Fussilet 39
    ihtezzet : hareketlendi
  660. 41-Fussilet 47
    âzennâ-ke \n(ezene) \n(âzene) : sana bildirdik, arz ettik \n: izin verdi \n: ilân etti, bildirdi
  661. 42-Şûrâ 15
    bi mâ enzele : indirilen şeye
  662. 42-Şûrâ 17
    enzele : indirdi
  663. 42-Şûrâ 21
    lem ye'zen : izin vermedi
  664. 42-Şûrâ 50
    yuzevvicu-hum : onları çift, ikili yapar
  665. 43-Zuhruf 11
    nezzele : indirdi
  666. 43-Zuhruf 16
    ittehaze : edindi
  667. 43-Zuhruf 32
    li yettehize : edinmeleri için
  668. 43-Zuhruf 53
    min zehebin : altından
  669. 43-Zuhruf 68
    tahzenûn : mahzun olursunuz
  670. 43-Zuhruf 71
    min zehebin : altından
  671. 43-Zuhruf 83
    zer-hum : onları bırak
  672. 44-Duhân 3
    enzelnâ-hu : onu biz indirdik
  673. 44-Duhân 54
    ve zevvecnâ-hum : ve onları evlendirdik
  674. 44-Duhân 58
    yetezekkerûne : tezekkür ederler
  675. 45-Câsiye 5
    ve mâ enzele : ve indirmedi
  676. 45-Câsiye 9
    ittehaze-hâ : onu edindi
  677. 45-Câsiye 23
    ittehaze : edindi
  678. 45-Câsiye 23
    tezekkerûne : tezekkür etmiyorsunuz
  679. 45-Câsiye 28
    tuczevne : karşılığı (ceza veya mükâfat) verilir
  680. 46-Ahkaf 13
    yahzenûne : mahzun olurlar
  681. 46-Ahkaf 20
    tuczevne : cezalandırılacak
  682. 46-Ahkaf 21
    iz enzere : uyardığı zaman
  683. 47-Muhammed 9
    enzelallâhu : Allah'ın indirdiği
  684. 47-Muhammed 15
    lezzetin : lezzetli
  685. 47-Muhammed 19
    li zenbi-ke : kendi günahların için
  686. 47-Muhammed 21
    azeme : azmedildi, kesinleşti
  687. 47-Muhammed 26
    nezzele allâhu : Allah'ın indirdiği
  688. 48-Fetih 2
    zenbi-ke : senin günahın
  689. 48-Fetih 3
    azîzen : azîz, şerefli, güçlü
  690. 48-Fetih 4
    enzele : indirdi
  691. 48-Fetih 5
    fevzen : fevz
  692. 48-Fetih 7
    azîzen : azîz, şerefli, güçlü
  693. 48-Fetih 15
    zerû-nâ : bizi bırakın (bize izin verin)
  694. 48-Fetih 18
    enzele : indirdi
  695. 48-Fetih 19
    azîzen : azîz, üstün
  696. 48-Fetih 25
    tezeyyelû : birbirinden ayrıldılar
  697. 48-Fetih 25
    azzebnâ : azaplandırdık
  698. 48-Fetih 26
    fe enzele : böylece indirdi
  699. 48-Fetih 26
    ve elzeme-hum : ve onlara elzem oldu
  700. 48-Fetih 29
    zer'in : ekin
  701. 48-Fetih 29
    âzere-hu : onu kuvvetlendirdi
  702. 49-Hucurât 7
    ve zeyyene-hu : ve onu müzeyyen kıldı, süsledi
  703. 49-Hucurât 13
    min zekerin : bir erkek
  704. 5-Mâide 3
    ve el mevkûzetu : ve şiddetli bir darbeden dolayı (kesilmeksizin) ölen hayvan
  705. 5-Mâide 3
    illâ mâ zekkeytum : ancak (yetişip) kesmeniz hariç
  706. 5-Mâide 10
    ve kezzebû : ve yalanladılar
  707. 5-Mâide 12
    ehaze allâhu : Allâh (c.c.) aldı
  708. 5-Mâide 12
    ez zekâte : zekât
  709. 5-Mâide 12
    ve azzertumû-hum : ve onlara yardım ettiniz
  710. 5-Mâide 41
    fahzerû (fe ıhzerû) : o zaman, o taktirde kaçının, sakının
  711. 5-Mâide 44
    innâ enzelnâ : muhakkak ki biz indirdik
  712. 5-Mâide 44
    bi mâ enzele allâhu : Allâh'ın (c.c.) indirdiği ile
  713. 5-Mâide 45
    bi mâ enzele allâhu : Allâh'ın (cc.) indirdiği şey ile
  714. 5-Mâide 46
    ve mev'ızeten : ve vaaz edici olan, öğüt verici olan
  715. 5-Mâide 47
    bi mâ enzele : indirdiği şey ile
  716. 5-Mâide 47
    bi mâ enzele allâhu : Allâh'ın (c.c.) indirdiği ile
  717. 5-Mâide 48
    ve enzelnâ ileyke : ve sana indirdik
  718. 5-Mâide 48
    bimâ enzele allâhu : Allah'ın (c.c.) indirdiği şey ile
  719. 5-Mâide 49
    bi mâ enzele allâhu : Allâh'ın (c.c.) indirdiği ile
  720. 5-Mâide 49
    ve ıhzer-hum : ve onlardan sakın
  721. 5-Mâide 49
    enzele allâhu ileyke : Allâh'ın (cc.) sana indirdiği şey
  722. 5-Mâide 54
    eizzetin : daha izzetli, vakarlı, şerefli
  723. 5-Mâide 55
    ez zekâte : zekat
  724. 5-Mâide 69
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmaz
  725. 5-Mâide 70
    kezzebû : yalanladılar
  726. 5-Mâide 86
    ve kezzebû : ve yalanladılar
  727. 5-Mâide 92
    vahzerû (ve ıhzerû) : ve hazer edin, sakının, çekinin
  728. 5-Mâide 95
    zevâ adlin : adâlet sahibi (iki kişi)
  729. 5-Mâide 101
    hîne yunezzelu : indirilirken
  730. 5-Mâide 104
    ilâ mâ enzele : indirdiği şeye
  731. 5-Mâide 106
    isnâni zevâ adlin : adâlet sahibi iki kişi
  732. 5-Mâide 106
    izen : o zaman, o taktirde, aksi taktirde
  733. 5-Mâide 107
    izen : o takdirde, aksi taktirde
  734. 50-Kaf 5
    kezzebû : yalanladılar
  735. 50-Kaf 6
    ve zeyyennâ-hâ : ve onu süsledik
  736. 50-Kaf 7
    zevcin : çift
  737. 50-Kaf 9
    ve nezzelnâ : ve biz indirdik
  738. 50-Kaf 12
    kezzebet : yalanladı
  739. 50-Kaf 14
    kezzebe : tekzip etti (yalanladı)
  740. 50-Kaf 45
    zekkir : zikret, hatırlat, uyar
  741. 51-Zâriyât 1
    zerven : uçuran, savuran, dağıtan
  742. 51-Zâriyât 42
    tezeru : bırakmıyor
  743. 51-Zâriyât 44
    ehazet-hum : onları aldı
  744. 51-Zâriyât 49
    zevceynî : ikili, çift
  745. 51-Zâriyât 49
    tezekkerûne : tezekkür edersiniz, öğüt alır düşünürsünüz
  746. 51-Zâriyât 55
    ve zekkir : ve sen öğüt verip hatırlat
  747. 51-Zâriyât 59
    zenûben : günah, azap, nasip
  748. 51-Zâriyât 59
    zenûbi : günah, azap, nasip
  749. 52-Tûr 16
    tuczevne : cezalandırılırsınız
  750. 52-Tûr 20
    ve zevvecnâ-hum : biz onları evlendirdik
  751. 52-Tûr 23
    yetenâzeûne : karşılıklı alıp verirler, (kadeh) kaldırırlar
  752. 52-Tûr 29
    zekkir : zikret, öğüt ver, hatırlat
  753. 52-Tûr 45
    zer-hum : onları bırak, terket
  754. 53-Necm 11
    kezebe : tekzip etmedi, yalanlamadı, reddetmedi
  755. 53-Necm 21
    ez zekeru : erkek
  756. 53-Necm 22
    izen : o taktirde, eğer öyleyse
  757. 53-Necm 23
    enzele : indirmedi
  758. 53-Necm 26
    en ye'zene : izin vermesi
  759. 53-Necm 32
    tuzekkû : temize çıkartmayın
  760. 53-Necm 45
    ez zevceyni : çift
  761. 53-Necm 45
    ez zekere : erkek
  762. 54-Kamer 3
    ve kezzebû : ve yalanladılar
  763. 54-Kamer 9
    kezzebet : yalanladı
  764. 54-Kamer 9
    kezzebu : yalanladılar
  765. 54-Kamer 18
    kezzebet : yalanladı
  766. 54-Kamer 23
    kezzebet : yalanladı
  767. 54-Kamer 24
    izen : öyleyse, o taktirde
  768. 54-Kamer 33
    kezzebet : yalanladı
  769. 54-Kamer 36
    enzere-hum : onları uyardı
  770. 54-Kamer 42
    kezzebû : yalanladılar
  771. 54-Kamer 42
    ahze : yakalayışıyla
  772. 54-Kamer 45
    se yuhzemu : hezimete uğratılacak
  773. 55-Rahmân 20
    berzehun : berzah, engel
  774. 55-Rahmân 39
    an zenbi-hî : günahından
  775. 55-Rahmân 48
    zevâtâ : ikisi sahiptir
  776. 55-Rahmân 52
    zevcâni : iki çift
  777. 56-Vâkıa 62
    tezekkerûne : tezekkür etmiyorsunuz
  778. 56-Vâkıa 69
    enzeltumû-hu : onu siz indirdiniz
  779. 57-Hadid 8
    ehaze : aldı
  780. 57-Hadid 16
    nezele : indirdi
  781. 57-Hadid 19
    ve kezzebû : ve yalanladılar
  782. 57-Hadid 25
    ve enzelnâ : ve indirdik
  783. 57-Hadid 25
    ve enzelnâ : ve indirdik
  784. 58-Mücâdele 1
    zevci-hâ : onun eşi, kocası
  785. 58-Mücâdele 5
    enzelnâ : indirdik
  786. 58-Mücâdele 13
    ez zekâte : zekât
  787. 58-Mücâdele 19
    istahveze : istilâ etti, kuşattı
  788. 58-Mücâdele 20
    el ezellîne : zillet
  789. 59-Haşr 2
    ve kazefe : ve attı, verdi
  790. 59-Haşr 3
    azzebe-hum : onları azaplandırırdı, azap ederdi
  791. 59-Haşr 21
    enzelnâ : biz indirdik
  792. 6-En'âm 5
    fe kad kezzebû : böylece yalanlamışlardı
  793. 6-En'âm 7
    ve lev nezzelnâ : ve eğer indirseydik
  794. 6-En'âm 8
    ve lev enzelnâ : ve şâyet biz indirseydik
  795. 6-En'âm 21
    ev kezzebe : veya yalanladı
  796. 6-En'âm 24
    kezebû : yalan söylediler
  797. 6-En'âm 31
    kezzebû : yalanladılar
  798. 6-En'âm 39
    kezzebû : yalanladılar
  799. 6-En'âm 43
    ve zeyyene : ve süsledi, güzel gösterdi
  800. 6-En'âm 46
    in ehaze : eğer alsa
  801. 6-En'âm 48
    yahzenûne : mahzun olurlar
  802. 6-En'âm 49
    kezzebû : yalanladılar
  803. 6-En'âm 56
    izen : öyle olursa, o taktirde, o zaman
  804. 6-En'âm 57
    ve kezzebtum : ve siz yalanladınız
  805. 6-En'âm 66
    ve kezzebe : ve yalanladı
  806. 6-En'âm 70
    ve zere : ve bırak, terket
  807. 6-En'âm 70
    ve zekkir : ve hatırlat
  808. 6-En'âm 74
    âzere : Azer
  809. 6-En'âm 80
    e fe lâ tetezekkerûne : hâlâ tezekkür etmez misiniz
  810. 6-En'âm 85
    ve zekeriyyâ : ve Zekeriya (A.S)
  811. 6-En'âm 91
    enzele allâhu : Allah indirmedi
  812. 6-En'âm 91
    enzele : indirdi
  813. 6-En'âm 91
    zer-hum : onları bırak
  814. 6-En'âm 92
    enzelnâ-hu : onu indirdik
  815. 6-En'âm 93
    enzele allâhu : Allah'ın indirdiği şey
  816. 6-En'âm 93
    tuczevne : karşılık (ceza) göreceksiniz
  817. 6-En'âm 94
    zeamtum : siz zannettiniz
  818. 6-En'âm 99
    enzele : indirdi
  819. 6-En'âm 99
    ve ez zeytûne : ve zeytinler
  820. 6-En'âm 108
    zeyyennâ : süsledik
  821. 6-En'âm 110
    ve nezeru-hum : ve onları terkederiz
  822. 6-En'âm 111
    nezzelnâ : indirdik
  823. 6-En'âm 112
    fe zer-hum : öyleyse onları terket (bırak)
  824. 6-En'âm 114
    enzele : indirdi
  825. 6-En'âm 114
    munezzelun : indirilmiş
  826. 6-En'âm 120
    ve zerû : ve terkedin
  827. 6-En'âm 120
    se-yuczevne : yakında karşılık görecekler (cezalandırılacaklar)
  828. 6-En'âm 126
    yezzekkerûne : tezekkür ediyorlar
  829. 6-En'âm 136
    zeree : yarattı, var etti, çoğalttı
  830. 6-En'âm 137
    zeyyene : güzel gösterdi, süsledi
  831. 6-En'âm 137
    fe zer-hum : artık onları bırak, terket
  832. 6-En'âm 141
    ve ez zer'a : ve ekinler
  833. 6-En'âm 141
    ve ez zeytûne : ve zeytin(ler)
  834. 6-En'âm 143
    âz zekereyni (e ez zekereyni) : iki erkek mi
  835. 6-En'âm 144
    âz zekereyni (e ez zekereyni) : iki erkek mi
  836. 6-En'âm 146
    cezeynâ-hum : onları cezalandırdık
  837. 6-En'âm 147
    kezzebû-ke : seni yalanladılar
  838. 6-En'âm 148
    kezzebe : yalanladı
  839. 6-En'âm 150
    ellezîne kezzebû : yalanlayan kimseler
  840. 6-En'âm 152
    tezekkerûne : siz tezekkür edersiniz
  841. 6-En'âm 155
    enzelnâ-hu : onu biz indirdik
  842. 6-En'âm 157
    kezzebe : yalanladı
  843. 60-Mümtehine 11
    ellezîne zehebet : giden kimselere, gidenlere
  844. 62-Cum'a 2
    ve yuzekkî-him : ve onları tezkiye eder, nefslerini tezkiye eder, temizler
  845. 62-Cum'a 5
    kezzebû : yalanladılar
  846. 62-Cum'a 6
    zeamtum : siz zannettiniz
  847. 62-Cum'a 9
    ve zerû : ve bırakın
  848. 63-Münâfikûn 4
    fe ahzer-hum : artık onlardan sakının
  849. 63-Münâfikûn 8
    el ezelle : daha zelil, daha güçsüz olan
  850. 63-Münâfikûn 8
    el izzetu : izzet, güç
  851. 64-Teğabün 7
    zeame : zanda bulundular
  852. 64-Teğabün 8
    enzelnâ : biz indirdik
  853. 64-Teğabün 10
    ve kezzebû : ve yalanladılar
  854. 64-Teğabün 14
    fe ahzerû-hum : artık onlardan sakının
  855. 65-Talâk 2
    zevey : sahip
  856. 65-Talâk 5
    enzele-hû : onu indirdi
  857. 65-Talâk 8
    ve azzebnâ-hâ : ve ona azap ettik, onu (beldeyi, beldede olanları) azaplandırdık
  858. 65-Talâk 10
    enzele : indirdi
  859. 65-Talâk 12
    yetenezzelu : durmadan iner
  860. 66-Tahrim 7
    tuczevne : cezalandırılırsınız, cezalandırılacaksınız
  861. 67-Mülk 5
    zeyyennâ : süsledik
  862. 67-Mülk 8
    hazenetu-hâ : onun bekçileri
  863. 67-Mülk 9
    fe kezzebnâ : fakat biz yalanladık
  864. 67-Mülk 9
    nezzele : indirmedi
  865. 67-Mülk 11
    bi zenbi-him : kendi günahlarını
  866. 67-Mülk 15
    zelûlen : zelil, boynu eğik, emre amade
  867. 67-Mülk 18
    kezzebe : yalanladı
  868. 67-Mülk 24
    zeree-kum : sizi çoğaltıp yaydı
  869. 68-Kalem 13
    zenîmin : soysuz, faiz yiyen, günahkâr
  870. 68-Kalem 40
    zeîmun : garanti verir, savunur, savunucusudur
  871. 68-Kalem 44
    zer-nî : bana bırak, ilgilenme
  872. 68-Kalem 49
    le nubize : mutlaka atılır
  873. 69-Hâkka 4
    kezzebet : inkâr etti, yalanladı
  874. 69-Hâkka 10
    ehaze-hum : onları yakaladı
  875. 69-Hâkka 10
    ahzeten : alış, yakalayış, yakalama
  876. 69-Hâkka 32
    zer'u-hâ : onun uzunluğu
  877. 69-Hâkka 42
    tezekkerûne : tezekkür ediyorsunuz
  878. 7-A'râf 3
    tezekkerûne : tezekkür ediyorsunuz
  879. 7-A'râf 19
    ve zevcu-ke : ve senin zevcen
  880. 7-A'râf 26
    kad enzel-nâ : indirdik
  881. 7-A'râf 26
    yezzekkerûne : tezekkür ederler
  882. 7-A'râf 35
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  883. 7-A'râf 36
    kezzebû : yalanladılar
  884. 7-A'râf 37
    kezzebe : yalanladı
  885. 7-A'râf 40
    kezzebû : yalanladılar
  886. 7-A'râf 44
    fe ezzene : o zaman açıkça bildirdi, ilân etti, seslendi
  887. 7-A'râf 49
    ve lâ entum tahzenûne : ve siz mahzun olmayacaksınız
  888. 7-A'râf 57
    fe enzel-nâ : bu şekilde, böylece indirdik
  889. 7-A'râf 57
    tezekkerûne : tezekkür edersiniz
  890. 7-A'râf 64
    fe kezzebû-hu : fakat onu yalanladılar
  891. 7-A'râf 64
    kezzebû : yalanladılar
  892. 7-A'râf 70
    ve nezere : ve bırakalım, terkedelim
  893. 7-A'râf 71
    nezzele Allâhu : Allah indirmedi
  894. 7-A'râf 72
    kezzebû : yalanladılar
  895. 7-A'râf 73
    fe zerû-ha : artık onu bırakın, salın
  896. 7-A'râf 73
    fe ye'huze-kum : o zaman, yoksa sizi alır
  897. 7-A'râf 78
    ehazet-hum : onları aldı (helâk etti), yakaladı
  898. 7-A'râf 90
    izen : o taktirde, o zaman
  899. 7-A'râf 91
    fe ehazet-hum : bunun üzerine, böylece onları aldı (helâk etti), yakaladı
  900. 7-A'râf 92
    ellezîne kezzebû : yalanlayanlar, onlar ki yalanladılar
  901. 7-A'râf 92
    ellezîne kezzebû : yalanlayan kimseler, yalanlayanlar
  902. 7-A'râf 96
    kezzebû : yalanladılar
  903. 7-A'râf 101
    bi mâ kezzebû : yalanladıkları şey sebebiyle
  904. 7-A'râf 108
    ve neze'a : ve çekip çıkardı
  905. 7-A'râf 123
    âzene (eezene) : ben izin veririm
  906. 7-A'râf 127
    e tezeru : bırakacak mısın, terkedecek misin
  907. 7-A'râf 127
    ve yezere-ke : ve seni terkederler
  908. 7-A'râf 130
    yezzekkerûne : tezekkür ederler
  909. 7-A'râf 134
    an-nâ er ricze : bizden azabı
  910. 7-A'râf 135
    an-hum er ricze : onlardan azabı
  911. 7-A'râf 136
    kezzebû : yalanladılar
  912. 7-A'râf 146
    kezzebû : yalanladılar
  913. 7-A'râf 147
    kezzebû : yalanladılar
  914. 7-A'râf 147
    hel yuczevne : onlar cezalandırılır mı
  915. 7-A'râf 148
    vettehaze (ve ittehaze) : ve edindiler
  916. 7-A'râf 150
    ve ehaze : ve aldı, tuttu
  917. 7-A'râf 154
    ehaze el elvâhe : levhaları tuttu, aldı
  918. 7-A'râf 155
    ehazet-hum er recfetu : onları şiddetli bir sarsıntı aldı, yakaladı
  919. 7-A'râf 156
    ve yu'tûne ez zekâte : ve zekâtı verirler
  920. 7-A'râf 157
    ve azzerû-hu : ona saygı gösterdiler
  921. 7-A'râf 160
    ve enzelnâ : ve indirdik
  922. 7-A'râf 162
    riczen : bir azap
  923. 7-A'râf 167
    ve iz teezzene : ve bildirmişti
  924. 7-A'râf 169
    ze el ednâ : bu değersiz
  925. 7-A'râf 172
    ve iz ehaze : ve çıkardığı, aldığı zaman
  926. 7-A'râf 176
    kezzebû : yalanladılar
  927. 7-A'râf 177
    kezzebû : yalanladılar
  928. 7-A'râf 179
    zere'nâ : yarattık, hazırladık
  929. 7-A'râf 180
    ve zerû ellezîne : ve o kimseleri terket
  930. 7-A'râf 180
    se yuczevne : yakında cezalandırılacaklar
  931. 7-A'râf 182
    kezzebû : yalanladılar
  932. 7-A'râf 186
    ve yezeru-hum : ve onları bırakır, terkeder
  933. 7-A'râf 189
    zevce-hâ : onun eşini
  934. 7-A'râf 196
    nezzele el kitâbe : kitabı indirdi
  935. 7-A'râf 200
    yenzeganne-ke : sana bir vesvese gelir
  936. 7-A'râf 201
    tezekkerû : Allah'ı tezekkür ederler
  937. 70-Meâric 42
    fe zer-hum : artık onları terket
  938. 71-Nuh 23
    tezerunne(tezeru-enne) : sakın bırakmayın, terketmeyin
  939. 71-Nuh 23
    ve lâ tezerunne(tezeru-enne) : ve sakın bırakmayın, terketmeyin
  940. 71-Nuh 26
    tezer : bırakma
  941. 71-Nuh 27
    in tezer-hum : eğer onları bırakırsan
  942. 72-Cin 3
    ittehaze : edinmedi
  943. 72-Cin 12
    en len nu'cize : asla aciz bırakamayacağımızı
  944. 72-Cin 12
    ve len nu'cize-hu : ve asla onu aciz bırakamayız
  945. 73-Müzzemmil 1
    el muzzemmilu \n(zemmele) : örtünen, örtünüp gizlenen \n: (gizlendi)
  946. 73-Müzzemmil 11
    ve zer-nî : ve bana bırak
  947. 73-Müzzemmil 16
    ahzen : yakalayışla
  948. 73-Müzzemmil 19
    ittehaze : ittihaz eder, edinir
  949. 73-Müzzemmil 20
    ve âtû ez zekâte : ve zekâtı verin
  950. 74-Müddessir 5
    ve er rucze : ve azap
  951. 74-Müddessir 11
    zer-nî : bana bırak
  952. 74-Müddessir 28
    ve lâ tezeru : ve terketmez, bırakmaz
  953. 74-Müddessir 55
    zekere-hu : onu zikretti
  954. 75-Kıyamet 11
    vezere : sığınacak bir yer, sığınak
  955. 75-Kıyamet 21
    ve tezerûne : ve terkediyorsunuz
  956. 75-Kıyamet 32
    kezzebe : yalanladı
  957. 75-Kıyamet 33
    zehebe : gitti
  958. 75-Kıyamet 39
    ez zevceyni : iki eş, çift
  959. 75-Kıyamet 39
    ez zekere : erkek
  960. 76-İnsan 13
    zemherîren : şiddetli dondurucu soğuk
  961. 76-İnsan 17
    zencebîlen : zencefil
  962. 76-İnsan 23
    nezzelnâ : indirdik
  963. 76-İnsan 27
    ve yezerûne : ve bırakıyorlar, terkediyorlar (atıyorlar)
  964. 76-İnsan 29
    ittehaze : edindi
  965. 77-Mürselât 36
    ve lâ yu'zenu : ve izin verilmez
  966. 78-Nebe 14
    ve enzelnâ : ve indirdik
  967. 78-Nebe 28
    ve kezzebû : ve yalanladılar
  968. 78-Nebe 31
    mefâzen : bir kurtuluş, kazanç, mutluluk
  969. 78-Nebe 39
    ittehaze : ittihaz eder, edinir
  970. 78-Nebe 40
    enzernâ-kum : biz sizi uyardık
  971. 79-Nâziât 12
    izen : o zaman
  972. 79-Nâziât 13
    zecretun : sayha
  973. 79-Nâziât 18
    en tezekkâ : tezkiye olmak, nefsini temizlemek
  974. 79-Nâziât 21
    kezzebe : o yalanladı
  975. 79-Nâziât 25
    ehaze-hu allâhu : Allah onu ahzetti, yakalayıp helâk etti
  976. 79-Nâziât 35
    yetezekkeru : tezekkür eder, düşünür
  977. 79-Nâziât 36
    ve burrizeti : ve sergilenmiştir, bariz olmuştur, açıkça gösterilmiştir
  978. 8-Enfâl 11
    ricze eş şeytâni : şeytanın murdarlığı, vesvesesi
  979. 8-Enfâl 16
    mutehayyizen : dahil olan, katılan, katılmak üzere olan
  980. 8-Enfâl 37
    li yemîze allâhu el habîse : Allah'ın murdarı, pisi ayırt etmesi için
  981. 8-Enfâl 41
    enzel-nâ : indirdik
  982. 8-Enfâl 46
    ve lâ tenâzeû : ve anlaşmazlığa, nizaya düşmeyin
  983. 8-Enfâl 48
    zeyyene : süsledi, güzel gösterdi
  984. 8-Enfâl 52
    fe ehaze-hum allâhu : o zaman, böylece Allah onları aldı (yakaladı)
  985. 8-Enfâl 54
    kezzebû : yalanladılar
  986. 8-Enfâl 57
    yezzekkerûne : tezekkür ederler (etsinler)
  987. 8-Enfâl 70
    uhıze : alınan
  988. 80-Abese 3
    yezzekkâ : tezkiye olur, şirk ve günahlardan temizlenir
  989. 80-Abese 4
    yezzekkeru : tezekkür eder, düşünür, öğüt alır
  990. 80-Abese 7
    ellâ yezzekkâ : onun tezkiye olmamasında
  991. 80-Abese 12
    zekera-hu : onu zikretti, öğüt aldı
  992. 80-Abese 29
    ve zeytûnen : ve zeytin ağaçları, zeytinler
  993. 81-Tekvir 9
    zenbin : günah
  994. 83-Mutaffifin 3
    vezenû-hum : onlara tarttılar
  995. 87-A'lâ 9
    zekkir : zikret, hatırlat, öğüt ver
  996. 87-A'lâ 10
    se-yezzekkeru : zikir yapacaktır, tezekkür edecektir
  997. 87-A'lâ 14
    tezekkâ : tezkiye oldu, nefsi afetlerden temizlendi
  998. 87-A'lâ 15
    ve zekere isme : ve ismini zikretti
  999. 88-Ğâşiye 16
    ve zerâbiyyu : ve süslü, kıymetli yaygılar, halılar
  1000. 88-Ğâşiye 21
    zekkir : zikret, hatırlat
  1001. 88-Ğâşiye 21
    muzekkirun : müzekkir, hatırlatıcı
  1002. 89-Fecr 23
    yetezekkeru : tezekkür eder, düşünür
  1003. 9-Tevbe 5
    ve âtû ez zekâte : ve zekâtı verdiler
  1004. 9-Tevbe 11
    ve âtuz zekâte : ve zekâtı verdiler
  1005. 9-Tevbe 18
    ve âte ez zekâte : ve zekât verdi
  1006. 9-Tevbe 26
    enzele allâhu : Allah indirdi
  1007. 9-Tevbe 26
    ve enzele : ve indirdi
  1008. 9-Tevbe 26
    ve azzebe : ve azaplandırdı
  1009. 9-Tevbe 30
    uzeyrun ibnu allâhi : Üzeyir Allah'ın oğlu
  1010. 9-Tevbe 34
    ez zehebe : altın
  1011. 9-Tevbe 40
    tahzen : mahzun olma, üzülme
  1012. 9-Tevbe 40
    fe enzele allâhu : o zaman Allah indirdi
  1013. 9-Tevbe 49
    yekûlu'zen lî (yekûlu ezen lî) : “bana izin ver” der
  1014. 9-Tevbe 64
    yahzeru el munâfikûne : münafıklar korkuyorlar, çekiniyorlar
  1015. 9-Tevbe 64
    en tunezzele : indirilmesinden
  1016. 9-Tevbe 64
    tahzerûne : çekindiğiniz şey
  1017. 9-Tevbe 71
    ve yu'tûne ez zekâte : ve zekâtı verirler
  1018. 9-Tevbe 83
    fe iste'zenû-ke : artık, o taktirde, bundan sonra, o zaman senden izin isterler
  1019. 9-Tevbe 86
    iste'zene-ke : senden izin istedi
  1020. 9-Tevbe 86
    zer-nâ : bizi bırak
  1021. 9-Tevbe 90
    lî yu'zene : izin verilmesi için
  1022. 9-Tevbe 90
    ellezîne kezebû allâhe : Allah'a yalan söyleyenler
  1023. 9-Tevbe 92
    hazenen : hüzünlenerek
  1024. 9-Tevbe 97
    enzele allâhu : Allah'ın indirdiği
  1025. 9-Tevbe 103
    ve tuzekkî-him : ve onları tezkiye et
  1026. 9-Tevbe 122
    yahzerûne : hazer ederler, çekinirler
  1027. 9-Tevbe 126
    yezzekkerûne : zikir yapıyorlar (Allah'ın ismini ardarda tekrar ediyorlar), tezekkur ediyorlar
  1028. 91-Şems 9
    zekkâ-hâ : onu tezkiye etti
  1029. 91-Şems 11
    kezzebet : yalanladı
  1030. 91-Şems 14
    kezzebû-hu : onu yalanladılar
  1031. 91-Şems 14
    zenbi-him : onların günahları
  1032. 92-Leyl 3
    ez zekere : erkek
  1033. 92-Leyl 9
    ve kezzebe : ve yalanladı
  1034. 92-Leyl 14
    enzertu-kum : ben sizi uyardım
  1035. 92-Leyl 16
    kezzebe : yalanladı
  1036. 92-Leyl 18
    yetezekkâ : temizlenir
  1037. 95-Tin 1
    ez zeytûni : zeytin
  1038. 96-Alak 13
    kezzebe : yalanladı
  1039. 96-Alak 18
    ez zebâniyete : zebanileri
  1040. 97-Kadir 1
    enzelnâ-hu : onu biz indirdik
  1041. 97-Kadir 4
    tenezzelu : inerler
  1042. 98-Beyyine 5
    ve yu'tû ez zekâte : ve zekâtı vermek
  1043. 99-Zilzâl 7
    zerretin : zerre, en küçük miktar
  1044. 99-Zilzâl 8
    zerretin : zerre, en küçük miktar