Eski Masaüstü Görünüm

Kur'an İçerisinde Arama


Sayfayı Yenile Arapça Metin Arama (Harekeli)

Aranan Kelime : se
Aranan Yer : Arapça Kelime Meali (Latin Harfleriyle)
Bulunan Sonuç : 3421
  1. 10-Yunus 2
    en nâse : insanları
  2. 10-Yunus 3
    es semâvâti : gökler
  3. 10-Yunus 3
    min şefîın : bir şefaatçi
  4. 10-Yunus 4
    şerâbun : bir içki, içecek bir şey
  5. 10-Yunus 5
    eş şemse : güneş
  6. 10-Yunus 6
    fî es semâvâti : göklerde, semalarda
  7. 10-Yunus 10
    selâmun : selâmdır
  8. 10-Yunus 11
    eş şerre : şerri
  9. 10-Yunus 12
    ve izâ messe : ve dokunduğu, isabet ettiği zaman
  10. 10-Yunus 12
    keşef-nâ : biz giderdik, kaldırdık, açtık
  11. 10-Yunus 12
    messe-hu : ona isabet etti, dokundu
  12. 10-Yunus 18
    fî es semâvâti : göklerde bulunan
  13. 10-Yunus 19
    sebekat : geçti, geçmiş
  14. 10-Yunus 21
    ve izâ ezak-nâ en nâse : ve insanlara tattırdığımız zaman
  15. 10-Yunus 21
    messet-hum : onlara isabet etti
  16. 10-Yunus 22
    yuseyyiru-kum : sizi gezdirir
  17. 10-Yunus 24
    meselu el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının meselesi (örneği, durumu)
  18. 10-Yunus 24
    min es semâi : gökten, semadan
  19. 10-Yunus 25
    ilâ dâri es selâmi : teslim yurduna, selâm yurduna
  20. 10-Yunus 26
    ahsenû : ahsen olanlar, daha güzel olanlar
  21. 10-Yunus 27
    ve ellezîne kesebû : ve kazanan kimselerin
  22. 10-Yunus 27
    es seyyiâti : seyyiat, derecat kaybettiren ameller, günahlar
  23. 10-Yunus 27
    seyyietin : bir kötülüğün, derecat kaybettiren amellerin
  24. 10-Yunus 29
    şehîden : şahit olarak
  25. 10-Yunus 31
    min es semâi : göklerden, semadan
  26. 10-Yunus 31
    es sem'a : işitme (duyusu)
  27. 10-Yunus 31
    fe se yekûlûne : o zaman diyecekler, derler
  28. 10-Yunus 33
    fesekû : fasık oldular
  29. 10-Yunus 36
    ekseru-hum : onların çoğu
  30. 10-Yunus 36
    şey'en : şey
  31. 10-Yunus 44
    en nâse : insanlar
  32. 10-Yunus 44
    şey'en : bir şey (bir şekilde)
  33. 10-Yunus 44
    en nâse : insanlar
  34. 10-Yunus 44
    enfuse-hum : kendi nefslerine
  35. 10-Yunus 46
    şehîdun : şahittir
  36. 10-Yunus 54
    ve eserru : ve gizlediler, gizlice içlerinde hissettiler
  37. 10-Yunus 55
    mâ fî es semâvâti : göklerde olan şeyler, olanlar
  38. 10-Yunus 55
    eksere-hum : onların çoğu
  39. 10-Yunus 60
    eksere-hum : onların çoğu
  40. 10-Yunus 61
    fî şe'nin : bir halde, iş üzerinde, bir durumda
  41. 10-Yunus 61
    fî es semâi : gökte, semada
  42. 10-Yunus 65
    huve es semîu : o işitendir
  43. 10-Yunus 66
    fî es semâvâti : göklerde, semalarda
  44. 10-Yunus 68
    fî es semâvâti : göklerde var olan
  45. 10-Yunus 70
    el azâbe eş şedîde : şiddetli azabı
  46. 10-Yunus 72
    fe mâ se'eltu-kum : o zaman sizden istemem
  47. 10-Yunus 80
    câe es seharetu : sihirbazlar geldi
  48. 10-Yunus 81
    se yubtilu-hu : onu bâtıl (geçersiz) kılacaktır
  49. 10-Yunus 88
    an sebîli-ke : senin yolundan
  50. 10-Yunus 89
    sebîle : yol
  51. 10-Yunus 94
    fî şekkin : şüphe içinde
  52. 10-Yunus 98
    kavme yûnuse : yunus kavmi
  53. 10-Yunus 98
    keşef-nâ : giderdik, kaldırdık
  54. 10-Yunus 99
    tukrihu en nâse : insanları zorlayacaksın (mecbur tutacaksın) insanlar kerih görse de (istemese de)
  55. 10-Yunus 100
    er ricse : ceza, azap, pislik
  56. 10-Yunus 101
    fî es semâvâti : göklerde
  57. 10-Yunus 104
    fî şekkin : şüphe içinde
  58. 10-Yunus 107
    ve in yemseske allâhu : ve Allah eğer dokundurursa (isabet ettirirse)
  59. 100-Âdiyât 4
    eserne : tozu dumana kattılar
  60. 100-Âdiyât 7
    şehîdun : şahittir
  61. 100-Âdiyât 8
    şedîdun : şiddetli, kuvvetli
  62. 101-Kâria 6
    sekulet : ağır geldi
  63. 101-Kâria 7
    îşetin : yaşayış
  64. 102-Tekâsür 3
    sevfe : yakında
  65. 102-Tekâsür 4
    sevfe : yakında
  66. 104-Hümeze 3
    yahsebu : sanıyor
  67. 105-Fil 3
    ve ersele : ve gönderdi
  68. 108-Kevser 1
    el kevsere : kevser
  69. 11-Hûd 3
    hasenen : güzel
  70. 11-Hûd 3
    musemmen : belirlenmiş
  71. 11-Hûd 4
    alâ kulli şey'in : herşeye
  72. 11-Hûd 7
    halaka es semâvâti : semaları yarattı
  73. 11-Hûd 7
    ahsenu : en güzel, ahsen
  74. 11-Hûd 8
    leyse : değil
  75. 11-Hûd 10
    messet-hu : onu dokundurduğumuz
  76. 11-Hûd 10
    zehebe es seyyiâtu : kötülükler gitti
  77. 11-Hûd 12
    alâ kulli şey'in : herşeye
  78. 11-Hûd 16
    leyse : yoktur, değildir
  79. 11-Hûd 17
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  80. 11-Hûd 19
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  81. 11-Hûd 20
    yestetîûnes sem'a : işitmeye güç yetirirler (sem'î hassaları çalışır)
  82. 11-Hûd 21
    hasirû enfuse-hum : nefslerini hüsrana düşürdüler
  83. 11-Hûd 22
    hum el ahserûne : onlar en çok hüsrana uğrayanlar
  84. 11-Hûd 24
    mesele : durum, hal, örnek
  85. 11-Hûd 24
    ve es semîı : ve işiten (sem'î hassası çalışan)
  86. 11-Hûd 24
    meselen : durum, hal, örnek
  87. 11-Hûd 25
    erselnâ : biz gönderdik
  88. 11-Hûd 27
    illâ beşeren : beşerden başka
  89. 11-Hûd 32
    ekserte : sen çok oldun, çok ileri gittin
  90. 11-Hûd 38
    sehırû : alay ettiler
  91. 11-Hûd 39
    fe sevfe : artık yakında
  92. 11-Hûd 40
    sebeka : geçti
  93. 11-Hûd 43
    se-âvî : ben sığınacağım
  94. 11-Hûd 44
    semâu : ey sema
  95. 11-Hûd 46
    leyse : değildir
  96. 11-Hûd 46
    leyse : değil, olmayan
  97. 11-Hûd 47
    leyse : olmayan şey
  98. 11-Hûd 48
    bi selâmin : selâmetle
  99. 11-Hûd 48
    se numettiu-hum : onları metalandıracağız, faydalandıracağız
  100. 11-Hûd 52
    yursil es semâe : sema(dan) göndersin
  101. 11-Hûd 57
    şey'en : bir şey
  102. 11-Hûd 57
    alâ kulli şey'in : herşeyi, herşeye
  103. 11-Hûd 61
    ve ilâ semûde : ve Semud kavmine
  104. 11-Hûd 61
    enşee-kum : sizi yarattı
  105. 11-Hûd 62
    le fî şekkin : kesinlikle (şüphe) tereddüt içinde
  106. 11-Hûd 65
    selâsete : üç
  107. 11-Hûd 68
    semûde : Semud kavmi
  108. 11-Hûd 68
    li semûde : Semud kavmi
  109. 11-Hûd 69
    selâmen : selâm
  110. 11-Hûd 69
    selâmun : selâm
  111. 11-Hûd 69
    fe mâ lebise : bunun üzerine, çok geçmedi (gecikmeden)
  112. 11-Hûd 70
    ve evcese : ve hissetti
  113. 11-Hûd 71
    fe beşşernâ-hâ : o zaman onu müjdeledik
  114. 11-Hûd 72
    şeyhan : ihtiyar, şeyh
  115. 11-Hûd 72
    le şey'un : elbette bir şeydir
  116. 11-Hûd 78
    ya'melûne es seyyiâti : kötülük yapıyorlar
  117. 11-Hûd 78
    e leyse : değil mi, yok mu
  118. 11-Hûd 80
    şedîdin : şiddetli, kuvvetli, güçlü
  119. 11-Hûd 81
    e leyse : değil mi
  120. 11-Hûd 83
    musevvemeten : damgalanmış, işaretlenmiş
  121. 11-Hûd 85
    ve lâ tebhasû en nâse : ve insanlara eksiltmeyin
  122. 11-Hûd 85
    ve lâ ta'sev : ve karışıklık, bozgunculuk yapmayın, fesat çıkarmayın
  123. 11-Hûd 88
    hasenen : güzel
  124. 11-Hûd 93
    sevfe ta'lemûne : yakında bileceksiniz
  125. 11-Hûd 95
    semûdu : Semud kavmi
  126. 11-Hûd 96
    erselnâ : biz gönderdik
  127. 11-Hûd 98
    ve bi'se : ve (ne) kötü
  128. 11-Hûd 99
    bi'se : (ne) kötü
  129. 11-Hûd 101
    enfuse-hum : onların nefsleri, kendileri
  130. 11-Hûd 101
    min şey'in : bir şey
  131. 11-Hûd 102
    şedîdun : şiddetli
  132. 11-Hûd 106
    ellezîne şekû : şâkî olanlar, mutsuz olanlar, bed- baht olanlar
  133. 11-Hûd 106
    ve şehîkun : ve nefesin içeri çekilip, şiddetli ve kötü bir sesle çıkması
  134. 11-Hûd 107
    es semâvâtu : gökler, semalar
  135. 11-Hûd 108
    es semâvâtu : gökler, semalar
  136. 11-Hûd 110
    sebekat : geçti (söylendi)
  137. 11-Hûd 110
    le fî şekkin : kesin, ciddî, bir tereddüt (şüphe) içinde
  138. 11-Hûd 113
    fe temesse-kum : o zaman size dokunur
  139. 11-Hûd 114
    inne el hasenâti : muhakkak hasenat (iyilikler, kazanılan dereceler)
  140. 11-Hûd 114
    es seyyiâti : seyyiat, kötülükler (kaybedilen dereceler)
  141. 11-Hûd 118
    en nâse : insanlar
  142. 11-Hûd 120
    nusebbitu : sabitleştiririz, sağlamlaştırırız
  143. 11-Hûd 123
    gaybu es semâvâti : semaların (göklerin) gaybı
  144. 110-Nasr 2
    en nâse : insanlar
  145. 110-Nasr 3
    sebbih : tespih et
  146. 111-Tebbet 2
    kesebe : kazandıkları
  147. 111-Tebbet 3
    se-yaslâ : yaslanacak, atılacak
  148. 111-Tebbet 5
    min mesedin : bükülmüş liften
  149. 113-Felâk 2
    min şerri : kötülüklerinden, şerrinden
  150. 113-Felâk 3
    ve min şerri : ve şerrinden
  151. 113-Felâk 4
    ve min şerri : ve şerrinden
  152. 113-Felâk 5
    ve min şerri : ve şerrinden
  153. 113-Felâk 5
    izâ hasede : haset ettiği zaman
  154. 114-Nâs 4
    min şerri : şerrinden
  155. 12-Yusuf 3
    ahsene el kasası : en güzel kıssaları
  156. 12-Yusuf 4
    ehade aşere : on bir
  157. 12-Yusuf 4
    ve eş şemse : ve güneş
  158. 12-Yusuf 5
    inne eş şeytâne : muhakkak ki şeytan
  159. 12-Yusuf 10
    ba'du es seyyâreti : bir kısım yolcular, bir grup yolcu, yolcu kafilesi
  160. 12-Yusuf 18
    sevvelet : sürükledi, teşvik etti
  161. 12-Yusuf 19
    seyyâretun : yolcular, bir yolcu kafilesi, bir kervan
  162. 12-Yusuf 19
    erselû : gönderdiler
  163. 12-Yusuf 19
    ve eserrû-hu : ve onu gizlediler
  164. 12-Yusuf 20
    ve şerev-hu : ve onu sattılar
  165. 12-Yusuf 20
    bi semenin : bir fiyat ile
  166. 12-Yusuf 21
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  167. 12-Yusuf 23
    ahsene : en güzel şekilde
  168. 12-Yusuf 25
    seyyide-hâ : onun efendisi (kadının)
  169. 12-Yusuf 26
    ve şehide : ve şahitlik etti
  170. 12-Yusuf 30
    şegafe-hâ : onun kalbine işlemiş
  171. 12-Yusuf 31
    semiat : işitti (kadın)
  172. 12-Yusuf 31
    erselet : gönderdi
  173. 12-Yusuf 31
    hâşe : hayır
  174. 12-Yusuf 31
    beşeren : bir beşer
  175. 12-Yusuf 34
    huve es semîu : o en iyi işitendir
  176. 12-Yusuf 38
    min şey'in : bir şeyden, bir şey ile
  177. 12-Yusuf 38
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  178. 12-Yusuf 40
    semmeytumû-hâ : onu isimlendirdiniz
  179. 12-Yusuf 40
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  180. 12-Yusuf 42
    eş şeytânu : şeytan
  181. 12-Yusuf 42
    fe lebise : böylece kaldı
  182. 12-Yusuf 43
    seb'a : yedi (adet)
  183. 12-Yusuf 43
    seb'un : yedi (adet)
  184. 12-Yusuf 43
    ve seb'a : ve yedi (adet)
  185. 12-Yusuf 46
    seb'ı : yedi (adet)
  186. 12-Yusuf 46
    seb'un : yedi (adet)
  187. 12-Yusuf 46
    ve seb'ı : ve yedi (adet)
  188. 12-Yusuf 47
    seb'a : yedi (7)
  189. 12-Yusuf 48
    seb'un : yedi (7)
  190. 12-Yusuf 51
    hâşe : hayır
  191. 12-Yusuf 53
    inne en nefse : muhakkak nefs
  192. 12-Yusuf 61
    se nurâvidu : isteyeceğiz, istemeye çalışacağız
  193. 12-Yusuf 67
    min şeyin : bir şeyi (bir şeyden)
  194. 12-Yusuf 68
    min şey'in : bir şeyi, bir şeyden
  195. 12-Yusuf 68
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  196. 12-Yusuf 77
    sereka : çaldı
  197. 12-Yusuf 77
    fe eserre-hâ : onu saklı tuttu, gizledi
  198. 12-Yusuf 77
    şerrun : şerr, kötü
  199. 12-Yusuf 78
    şeyhan : ihtiyar
  200. 12-Yusuf 81
    seraka : hırsızlık yaptı
  201. 12-Yusuf 81
    ve mâ şehid-nâ : ve biz şahit olmadık (görmedik)
  202. 12-Yusuf 83
    sevvelet : teşvik etti, güzel gösterdi
  203. 12-Yusuf 84
    esefâ alâ yûsufe : ey Yusuf'a olan esefim (üzüntü)
  204. 12-Yusuf 87
    tehassesû : iyice araştırın
  205. 12-Yusuf 88
    messenâ : bize dokundu
  206. 12-Yusuf 91
    âserekellâhu : Allah seni tercih etmiştir
  207. 12-Yusuf 98
    sevfe estagfiru \n(sevfe) : yakında mağfiret isteyeceğim \n: (yakın gelecek, yakında olacak)
  208. 12-Yusuf 100
    ahsene : ahsen, en güzeli, en iyisi
  209. 12-Yusuf 100
    eş şeytânu : şeytan
  210. 12-Yusuf 101
    fâtıra es semâvâti : semaları yaratan
  211. 12-Yusuf 103
    ekseru en nâsi : insanların çoğu
  212. 12-Yusuf 105
    fî es semâvâti : göklerde
  213. 12-Yusuf 106
    ekseru-hum : onların çoğu
  214. 12-Yusuf 108
    sebîlî : sebîl, yol
  215. 12-Yusuf 109
    ve mâ erselnâ : ve biz göndermedik
  216. 12-Yusuf 110
    izestey'eser rusulu : resûller umutlarını kestikleri zaman
  217. 12-Yusuf 111
    hadîsen : bir söz
  218. 12-Yusuf 111
    kulli şey'in : herşey
  219. 13-Ra'd 1
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  220. 13-Ra'd 2
    refea es semavâti : gökleri yükseltti
  221. 13-Ra'd 2
    ve sehhare : ve emri altına aldı
  222. 13-Ra'd 2
    eş şemse : güneş
  223. 13-Ra'd 2
    musemmen : belirlenmiş (isimlendirilmiş)
  224. 13-Ra'd 3
    es semerâti : ürünler, meyveler
  225. 13-Ra'd 6
    bi es seyyieti : kötülüğü
  226. 13-Ra'd 6
    kable el haseneti : iyilikten önce
  227. 13-Ra'd 6
    le şedîdu el ıkâbi : mutlaka ikabı (azabı, cezası) çok şiddetli
  228. 13-Ra'd 8
    ve kullu şey'in : ve herşey
  229. 13-Ra'd 9
    ve eş şehâdetil : ve şehadet edileni, görüleni
  230. 13-Ra'd 10
    sevâun : birdir, eşittir, musavidir
  231. 13-Ra'd 10
    men eserre : gizleyen kimse
  232. 13-Ra'd 12
    es sehâbe : bulutlar
  233. 13-Ra'd 13
    ve yusebbihu : ve tesbih ederler
  234. 13-Ra'd 13
    şedîdu : şiddetli, çok kuvvetli
  235. 13-Ra'd 14
    bi şey'in : bir şey ile
  236. 13-Ra'd 15
    men fî es semâvâti : semalarda olanlar
  237. 13-Ra'd 16
    rabbu es semâvâti : semaların (göklerin) Rabbi
  238. 13-Ra'd 16
    kulli şey'in : herşey
  239. 13-Ra'd 17
    min es semâi : gökten
  240. 13-Ra'd 17
    es seylu : sel
  241. 13-Ra'd 17
    yenfau en nâse : insanlara yarar sağlar, faydası olur
  242. 13-Ra'd 18
    ve bi'se el mihâdu : ve ne kötü yatak, döşek
  243. 13-Ra'd 21
    ve yahşevne : ve korkarlar, huşû duyarlar
  244. 13-Ra'd 22
    bi el haseneti es seyyiete : kötülüğü iyilik ile
  245. 13-Ra'd 24
    selâmun : selâm olsun
  246. 13-Ra'd 30
    erselnâ-ke : seni gönderdik
  247. 13-Ra'd 31
    le hede en nâse : elbette insanları hidayete erdirir
  248. 13-Ra'd 33
    bi mâ kesebet : kazandığı şeylere
  249. 13-Ra'd 33
    semmû-hum : onları isimlendirin (onları isimleri ile davet edin)
  250. 13-Ra'd 33
    an es sebîli : yoldan
  251. 13-Ra'd 35
    meselu el cenneti elletî : o cennetin örneği, durumu, gibi
  252. 13-Ra'd 38
    erselnâ : biz gönderdik
  253. 13-Ra'd 41
    serîu el hısâbi : hesabı çabuk gören
  254. 13-Ra'd 42
    ve se ya'lemu : ve yakında bilecek
  255. 13-Ra'd 43
    murselen : resûl olarak gönderilmiş
  256. 13-Ra'd 43
    şehîden : şahit olarak
  257. 14-İbrahim 1
    li tuhrice en nâse : insanları çıkarman için
  258. 14-İbrahim 2
    fî es semâvâti : göklerde, semalarda
  259. 14-İbrahim 2
    şedîdin : şiddetli
  260. 14-İbrahim 3
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  261. 14-İbrahim 4
    ve mâ erselnâ : ve biz göndermedik
  262. 14-İbrahim 5
    erselnâ : biz gönderdik
  263. 14-İbrahim 5
    şekûrin : şükredenler
  264. 14-İbrahim 7
    şekertum : şükrettiniz
  265. 14-İbrahim 7
    le şedîdun : mutlaka çok şiddetli
  266. 14-İbrahim 9
    ve semûde : ve
  267. 14-İbrahim 9
    le fî şekkin : mutlaka şüphe içinde
  268. 14-İbrahim 10
    şekkun : bir şüphe
  269. 14-İbrahim 10
    fâtırı es semâvâti : semaları yaratan
  270. 14-İbrahim 10
    musemmen : belirli
  271. 14-İbrahim 10
    beşerun : bir beşer
  272. 14-İbrahim 11
    beşerun : beşer, insan
  273. 14-İbrahim 18
    meselu : mesele, durum
  274. 14-İbrahim 18
    kesebû : kazandılar
  275. 14-İbrahim 18
    şey'in : şey(ler)
  276. 14-İbrahim 19
    es semâvâti : gökleri, semaları
  277. 14-İbrahim 21
    min şey'in : bir şeyden, bir şeyi
  278. 14-İbrahim 21
    sevâun : eşittir, birdir
  279. 14-İbrahim 22
    ve kâle eş şeytânu : ve şeytan dedi
  280. 14-İbrahim 22
    enfuse-kum : sizin nesflerinizi (kendinizi)
  281. 14-İbrahim 23
    selâmun : selâmdır
  282. 14-İbrahim 24
    darabe allâhu meselen : Allah örnek (misal) verdi
  283. 14-İbrahim 24
    ke şeceretin : bir ağaç gibi
  284. 14-İbrahim 24
    fî es semâi : semada
  285. 14-İbrahim 26
    ve meselu : ve örnek, misal, durum
  286. 14-İbrahim 26
    habîsetin : kötü, habis, fena, çirkin
  287. 14-İbrahim 26
    ke şeceretin : bir ağaç gibi
  288. 14-İbrahim 26
    habîsetin : kötü, habis, fena, çirkin
  289. 14-İbrahim 26
    ictusset : kökünden koparıldı
  290. 14-İbrahim 27
    yusebbitu allâhu : Allah sebat ettirir
  291. 14-İbrahim 29
    ve bi'se : ve ne kötü
  292. 14-İbrahim 30
    an sebîli-hi : onun yolundan
  293. 14-İbrahim 32
    halaka es semâvâti : semaları yarattı
  294. 14-İbrahim 32
    min es semâi : semadan, gökyüzünden
  295. 14-İbrahim 32
    min es semerâti : ürünlerden
  296. 14-İbrahim 32
    ve sehhare lekum : ve sizin emrinize verdi, emrinize amade kıldı, musahhar kıldı
  297. 14-İbrahim 32
    ve sehhare lekum : ve sizin emrinize verdi, emrinize amade kıldı, musahhar kıldı
  298. 14-İbrahim 33
    ve sehhare : ve boyun eğdirdi, emre amade kıldı, musahhar kıldı
  299. 14-İbrahim 33
    eş şemse : güneş
  300. 14-İbrahim 33
    ve sehhare : ve emre amade kıldı, musahhar kıldı
  301. 14-İbrahim 34
    se'eltumû-hu : sizin ondan istediğiniz şey
  302. 14-İbrahim 37
    min es semerâti : ürünlerden
  303. 14-İbrahim 38
    min şey'in : bir şey
  304. 14-İbrahim 38
    fî es semâi : semada
  305. 14-İbrahim 39
    le semîu ed duâi : duayı mutlaka işitendir
  306. 14-İbrahim 42
    ve lâ tahsebenne allâhe : ve Allah'ı sanma, zannetme
  307. 14-İbrahim 44
    en nâse : insanlar
  308. 14-İbrahim 44
    aksemtum : yemin ettiniz (kasem ettiniz)
  309. 14-İbrahim 45
    ve sekentum : ve siz yerleştiniz
  310. 14-İbrahim 45
    ellezîne zalemû enfuse-hum : nefslerine zulmeden kimseler
  311. 14-İbrahim 47
    tahsebenne allâhe : Allah'ı sakın sanma, zannetme
  312. 14-İbrahim 48
    ve es semâvâtu : ve semalar
  313. 14-İbrahim 50
    serâbîlu-hum : onların gömlekleri
  314. 14-İbrahim 51
    kesebet, : kazandığı şeyler
  315. 14-İbrahim 51
    serîu el hısâbi : hesabı çabuk gören
  316. 15-Hicr 3
    sevfe : yakında olacak
  317. 15-Hicr 10
    erselnâ : biz gönderdik
  318. 15-Hicr 14
    min es semâi : semadan
  319. 15-Hicr 16
    fî es semâi : semada
  320. 15-Hicr 17
    şeytânin : şeytan
  321. 15-Hicr 18
    es sem'a : duyma, işitme
  322. 15-Hicr 19
    min kulli şey'in : herşeyden
  323. 15-Hicr 20
    meâyişe : geçim kaynakları
  324. 15-Hicr 21
    min şey'in : bir şeyden, bir şey
  325. 15-Hicr 22
    ve erselna : ve biz gönderdik
  326. 15-Hicr 22
    min es semâi : semadan
  327. 15-Hicr 27
    min nâri es semûmi \n(semûm) : semûmun ateşinden \n: (çölde esen, hücrelerin içine nüfuz eden yakıcı kavuran (sıcak) rüzgâr)
  328. 15-Hicr 28
    beşeren : bir beşer (insan)
  329. 15-Hicr 29
    sevveytu-hu : onu sevva ettim, dizayn ettim
  330. 15-Hicr 30
    fe secede : böylece secde ettiler
  331. 15-Hicr 31
    iblîse : iblis (şeytan)
  332. 15-Hicr 33
    li beşerin : bir beşere
  333. 15-Hicr 42
    leyse : değildir, yoktur
  334. 15-Hicr 44
    seb'atu : yedi (7) adet
  335. 15-Hicr 46
    bi selâmin : selâm ile, selâmetle
  336. 15-Hicr 52
    selâmen : selâm (olsun)
  337. 15-Hicr 54
    e beşşertumû-nî : beni mi müjdeliyorsunuz
  338. 15-Hicr 54
    en messeniye : bana dokunması (gelmesi)
  339. 15-Hicr 55
    beşşernâ-ke : biz seni müjdeledik
  340. 15-Hicr 57
    el murselûne : gönderilmiş olan resûller, mürseller, elçiler
  341. 15-Hicr 61
    el murselûne : elçiler, gönderilmiş olan resûller
  342. 15-Hicr 72
    le fî sekreti-him : elbette sarhoşlukları içinde
  343. 15-Hicr 76
    bi sebîlin : yol üzerinde
  344. 15-Hicr 80
    el murselîne : gönderilen resûller, mürseller
  345. 15-Hicr 85
    es semâvâti : semalar (gökler)
  346. 15-Hicr 87
    seb'an : yedi, yedili
  347. 15-Hicr 96
    fe sevfe : ileride, yakında, olacak
  348. 15-Hicr 98
    sebbih : tesbih et
  349. 16-Nahl 1
    subhâne-hu \n(sebbehu subhane-hu) : onu tenzih edin \n: (onu şanına yakışır şekilde tesbih edin)
  350. 16-Nahl 3
    halaka es semâvâti : semaları yarattı
  351. 16-Nahl 9
    kasdu es sebîli : sebîlin (yolun) tayini
  352. 16-Nahl 10
    min es semâi : semadan
  353. 16-Nahl 10
    şecerun : ağaç, yeşillik, otlar
  354. 16-Nahl 11
    ve min kulli es semerâti : ve meyvelerin (ürünlerin) her türlüsünden
  355. 16-Nahl 12
    ve sehhara lekum : ve sizin emrinize verdi
  356. 16-Nahl 12
    ve eş şemse : ve güneş
  357. 16-Nahl 20
    şey'en : bir şey
  358. 16-Nahl 28
    es seleme : teslim olmak
  359. 16-Nahl 29
    fe le bi'se : artık ne kötü
  360. 16-Nahl 30
    ahsenû : ahsen olanlar, nefslerini Allah'a teslim edenler, daimî zikrin sahipleri
  361. 16-Nahl 30
    haseneten : iyilikler, güzellikler, Allah'ın ikramları, pozitif dereceler
  362. 16-Nahl 32
    selâmun : selâm olsun
  363. 16-Nahl 33
    enfuse-hum : onların (kendi) nefsleri
  364. 16-Nahl 34
    seyyiâtu : kötülükler
  365. 16-Nahl 35
    min şey'in : bir şey(den)
  366. 16-Nahl 35
    min şey'in : bir şey(den)
  367. 16-Nahl 38
    ve aksemû : ve yemin ettiler, kasem ettiler
  368. 16-Nahl 38
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  369. 16-Nahl 40
    li şey'in : bir şey için
  370. 16-Nahl 41
    haseneten : hasene, güzellik, iyilik, pozitif dereceler
  371. 16-Nahl 43
    ve mâ erselnâ : ve biz göndermedik
  372. 16-Nahl 45
    seyyiâti : kötülükler
  373. 16-Nahl 48
    min şey'in : şeylerden
  374. 16-Nahl 48
    mâ ... min şey'in : herhangibir şey
  375. 16-Nahl 48
    ve eş şemâili : ve sol
  376. 16-Nahl 49
    mâ fî es semâvâti : semalarda olanlar
  377. 16-Nahl 52
    mâ fî es semâvâti : semalarda olan şeyler
  378. 16-Nahl 53
    messe-kum : size dokundu
  379. 16-Nahl 54
    keşefe ed durra : zararı (sıkıntıları) giderdi
  380. 16-Nahl 55
    fe sevfe : artık yakında olacak
  381. 16-Nahl 59
    e yumsiku-hu (emseke) : onu tutsun mu (tuttu)
  382. 16-Nahl 59
    em yedussu-hu (desse) : yoksa onu gömsün mü (gömdü)
  383. 16-Nahl 60
    meselu es sev'i : 'kötü' meselesi, durumu, telâkki edilmesi
  384. 16-Nahl 60
    el meselu el â'lâ : âlâ, yüce olma durumu
  385. 16-Nahl 61
    en nâse : insanlar
  386. 16-Nahl 61
    musemmen : belirlenmiş (isimlendirilmiş)
  387. 16-Nahl 63
    erselnâ : biz gönderdik
  388. 16-Nahl 63
    eş şeytânu : şeytan
  389. 16-Nahl 65
    min es semâi : semadan
  390. 16-Nahl 66
    lebenen hâlisen : halis süt, saf süt
  391. 16-Nahl 67
    ve min semerâtin : ve meyvelerden
  392. 16-Nahl 67
    sekeren : seker, hurma şerbeti, üzüm suyu, şıra
  393. 16-Nahl 67
    hasenen : güzel
  394. 16-Nahl 68
    ve min eş şeceri : ve ağaçlardan
  395. 16-Nahl 69
    min kulli es semerâti : meyvelerin, ürünlerin, çiçeklerin hepsinden
  396. 16-Nahl 69
    subule \n(sebil) : yollar \n: (yol)
  397. 16-Nahl 70
    şey'en : bir şey
  398. 16-Nahl 71
    sevâun : eşittir, birdir
  399. 16-Nahl 73
    min es semâvâti : semalardan
  400. 16-Nahl 73
    şey'en : bir şey
  401. 16-Nahl 74
    el emsâle \n(darabe meselen) : benzer, misal, emsal \n: (örnek vermek, eş, benzer kılmak)
  402. 16-Nahl 75
    meselen : bir misal, bir örnek
  403. 16-Nahl 75
    alâ şey'in : bir şeye
  404. 16-Nahl 75
    hasenen : güzel, temiz, helâl
  405. 16-Nahl 75
    ekseru-hum : onların çoğu
  406. 16-Nahl 76
    meselen : bir misal, bir örnek
  407. 16-Nahl 76
    alâ şey'in : bir şeye
  408. 16-Nahl 77
    gaybu es semâvâti : semaların gaybı (görünmeyen, bilinmeyen ilim)
  409. 16-Nahl 77
    alâ kulli şey'in : herşeye
  410. 16-Nahl 78
    şey'en : bir şey
  411. 16-Nahl 78
    es sem'a : işitme hassası
  412. 16-Nahl 79
    fî cevvi es semâi : semanın hava boşluğunda, havada
  413. 16-Nahl 80
    sekenen : (mesken) huzur, sekînet, dinlenme yeri
  414. 16-Nahl 80
    ve eş'âri-hâ (şearu) : ve onun kılları (kıl)
  415. 16-Nahl 80
    esâsen : çeşitli mal, ev eşyası (giyecek, kullanılacak şeyler)
  416. 16-Nahl 81
    serâbîle \n(sirbâl) : gömlekler, zırhlar (savaşta korunmak için yapılan demir giysiler) \n: (gömlek)
  417. 16-Nahl 81
    ve serâbîle : ve gömlekler, zırhlar (savaşta korunmak için yapılan demir) giysiler)
  418. 16-Nahl 81
    be'se-kum : sizi şiddetten, kuvvetli darbeden
  419. 16-Nahl 83
    ve ekseru-hum : ve onların çoğu
  420. 16-Nahl 84
    şehîden : bir şahit
  421. 16-Nahl 87
    es seleme : teslimiyet
  422. 16-Nahl 88
    an sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolundan
  423. 16-Nahl 89
    şehîden : bir şahit
  424. 16-Nahl 89
    bi-ke şehîden : seni şahit olarak
  425. 16-Nahl 89
    li kulli şey'in : herşeyi
  426. 16-Nahl 92
    enkâsen : bükülmüş ipin tekrar çözülüp açılması
  427. 16-Nahl 94
    an sebîlillâhi : Allah'ın yolundan
  428. 16-Nahl 95
    semenen : bir bedel, değer
  429. 16-Nahl 96
    bi ahseni : en ahseni (güzeli) ile, daha ahseni (güzeli) ile
  430. 16-Nahl 97
    bi ahseni : en ahseni ile, daha ahseni (güzeli) ile
  431. 16-Nahl 98
    min eş şeytâni er racîmi : taşlanmış, kovulmuş şeytandan
  432. 16-Nahl 99
    leyse : değil, yoktur
  433. 16-Nahl 101
    ekseru-hum : onların çoğu
  434. 16-Nahl 102
    li yusebbite : sağlamlaştırmak, sebat ettirmek için
  435. 16-Nahl 103
    beşerun : bir beşer, bir insan
  436. 16-Nahl 106
    men şereha : kim açarsa, şerhederse
  437. 16-Nahl 108
    ve sem'ı-him : ve onların işitme hassaları
  438. 16-Nahl 112
    meselen : bir misal, örnek
  439. 16-Nahl 112
    libâse el cûi : açlık elbisesi, açlığı
  440. 16-Nahl 116
    tesıfu \n(vasefe) : vasıflandırır \n: (vasıflandırdı, nitelendirdi)
  441. 16-Nahl 118
    enfuse-hum : onların nefsleri (kendi nefsleri)
  442. 16-Nahl 122
    haseneten : haseneler, güzellikler, iyilikler, (pozitif) dereceler
  443. 16-Nahl 124
    es sebtu : cumartesi
  444. 16-Nahl 125
    ilâ sebîli : yola
  445. 16-Nahl 125
    el haseneti : güzel (pozitif dereceler kazandıran)
  446. 16-Nahl 125
    ahsenu : en güzel
  447. 16-Nahl 125
    an sebîli-hî : onun yolundan
  448. 17-İsrâ 1
    huve es semîu el basîru : o en iyi işitendir, en iyi görendir
  449. 17-İsrâ 3
    şekûren : çok şükreden
  450. 17-İsrâ 5
    şedîdin : şiddetli, çok çetin
  451. 17-İsrâ 6
    eksere : ekser, daha çok
  452. 17-İsrâ 7
    in ahsentum : eğer ahsen olursanız, ahsen davranırsanız
  453. 17-İsrâ 7
    ahsen-tum : ahsen oldunuz
  454. 17-İsrâ 7
    ve in ese'tum : ve eğer kötülük ederseniz, kötü davranırsanız
  455. 17-İsrâ 11
    bi eş şerri : şerre
  456. 17-İsrâ 12
    ve kulle şey'in : ve herşeyi, hepsini
  457. 17-İsrâ 15
    neb'ase : göndeririz, beas ederiz, vazifelendiririz
  458. 17-İsrâ 16
    fesekû : fesat çıkardılar
  459. 17-İsrâ 26
    vebnes sebîli (ve ibne es sebîli) : ve yolda olan
  460. 17-İsrâ 27
    ihvâne eş şeyâtîni : şeytanların kardeşleri
  461. 17-İsrâ 27
    ve kâne eş şeytânu : ve şeytan oldu
  462. 17-İsrâ 32
    fâhışeten : fuhuş, hayasızlık
  463. 17-İsrâ 32
    sebîlen : bir yol
  464. 17-İsrâ 33
    en nefselletî (en nefse elletî) : bir kişi, ki o(nu)
  465. 17-İsrâ 34
    ahsenu : en güzel
  466. 17-İsrâ 35
    ve ahsenu : ve ahsen, en güzel, daha güzel
  467. 17-İsrâ 36
    leyse : değil, yok, olmaz
  468. 17-İsrâ 36
    es sem'a : işitme
  469. 17-İsrâ 38
    seyyiu-hu : onun seyyiatleri (derecat kaybettiren şeyler), onun kötülüğü
  470. 17-İsrâ 40
    inâsen : kadınlar (kızlar)
  471. 17-İsrâ 42
    sebîlen : sebîl, yol
  472. 17-İsrâ 44
    tusebbihu lehu : onu tesbih eder
  473. 17-İsrâ 44
    es semâvâtu : semalar
  474. 17-İsrâ 44
    es seb'u : 7
  475. 17-İsrâ 44
    min şey'in : bir şeyden, bir şey
  476. 17-İsrâ 44
    yusebbihu : tesbih eder
  477. 17-İsrâ 48
    sebîlen : bir yol
  478. 17-İsrâ 51
    fe se yekûlûne : o zaman derler
  479. 17-İsrâ 51
    fe se yungıdûne \n(angada) : o zaman sallayacaklar \n: (salladı)
  480. 17-İsrâ 51
    ruûse-hum : onların başları, başlarını
  481. 17-İsrâ 53
    ahsenu : en güzel, en ahsen
  482. 17-İsrâ 53
    inne eş şeytâne : muhakkak şeytan
  483. 17-İsrâ 53
    inne eş şeytâne : muhakkak şeytan
  484. 17-İsrâ 54
    ve mâ erselnâ-ke : ve biz seni göndermedik
  485. 17-İsrâ 55
    fî es semâvâti : semalarda (7 kat göklerde)
  486. 17-İsrâ 58
    azâben şedîden : şiddetli azap
  487. 17-İsrâ 59
    semûden : Semud kavmine
  488. 17-İsrâ 60
    ve eş şecerete : ve ağaç
  489. 17-İsrâ 61
    secedû : secde ettiler
  490. 17-İsrâ 61
    iblîse : iblis
  491. 17-İsrâ 64
    eş şeytânu : şeytan
  492. 17-İsrâ 65
    leyse : değil, yoktur
  493. 17-İsrâ 67
    ve izâ messe-kum : ve size dokunduğu zaman
  494. 17-İsrâ 72
    sebîlen : yol
  495. 17-İsrâ 74
    en sebbetnâ-ke : biz seni sağlamlaştırmamız
  496. 17-İsrâ 74
    şey'en : bir şey
  497. 17-İsrâ 77
    erselnâ : biz gönderdik
  498. 17-İsrâ 78
    eş şemsi : güneş
  499. 17-İsrâ 79
    en yeb'ase-ke : seni gönderir
  500. 17-İsrâ 83
    messehu eş şerru : ona bir şerr dokundu
  501. 17-İsrâ 83
    yeûsen : umutsuz, ümitsiz, yeis, üzüntü
  502. 17-İsrâ 84
    sebîlen : sebîl, yol
  503. 17-İsrâ 89
    meselin : misâl, mesele, durum
  504. 17-İsrâ 89
    ekseru : daha çok, çoğu
  505. 17-İsrâ 92
    tuskıta es semâe \n(sakata) : semayı düşürürsün \n: (düştü)
  506. 17-İsrâ 92
    kisefen : parça parça
  507. 17-İsrâ 93
    fî es semâi : gökyüzünde, semada
  508. 17-İsrâ 93
    beşeren : beşer, insan
  509. 17-İsrâ 94
    en nâse : insan
  510. 17-İsrâ 94
    bease : gönderdi, hayata getirdi, vazifeli kıldı
  511. 17-İsrâ 94
    beşeren : beşer, insan
  512. 17-İsrâ 95
    min es semâi : semadan
  513. 17-İsrâ 96
    şehîden : şahit olarak
  514. 17-İsrâ 99
    halaka es semâvâti : semaları yarattı
  515. 17-İsrâ 100
    le emsektum : mutlaka siz tuttunuz (tutardınız)
  516. 17-İsrâ 102
    es semâvâti : semalar
  517. 17-İsrâ 105
    ve mâ erselnâ-ke : ve seni göndermedik
  518. 17-İsrâ 110
    sebîlen : bir sebîl, bir yol
  519. 17-İsrâ 111
    şerîkun : bir ortak
  520. 18-Kehf 2
    be'sen : bir azapla
  521. 18-Kehf 2
    şedîden : şiddetli
  522. 18-Kehf 2
    hasenen : (en) güzel
  523. 18-Kehf 6
    nefse-ke : sen kendini
  524. 18-Kehf 6
    esefen : üzüntü (ile), esefle, esef ederek
  525. 18-Kehf 7
    ahsenu : daha güzel, en güzel
  526. 18-Kehf 10
    reşeden : irşad edecek
  527. 18-Kehf 14
    rabbu es semâvâti : semaların Rabbi
  528. 18-Kehf 14
    şetaten : haddi aşma, taşkınlık, yanlış
  529. 18-Kehf 17
    eş şemse : güneş
  530. 18-Kehf 18
    ve tahsebu-hum : ve onları sanırsın
  531. 18-Kehf 21
    a'sernâ : bildirdik
  532. 18-Kehf 22
    se yekûlûne : diyecekler
  533. 18-Kehf 22
    selâsetun : üç
  534. 18-Kehf 22
    hamsetun : beş
  535. 18-Kehf 22
    seb'atun : yedi
  536. 18-Kehf 23
    li şey'in : bir şey için
  537. 18-Kehf 24
    reşeden : irşad
  538. 18-Kehf 25
    selâse : üç
  539. 18-Kehf 26
    gaybu es semâvâti : semaların gaybı
  540. 18-Kehf 28
    nefse-ke : senin nefsin, kendi nefsin
  541. 18-Kehf 29
    bi'se eş şarâbu : ne kötü içecek
  542. 18-Kehf 30
    ahsene : en güzel
  543. 18-Kehf 31
    ni'me es sevâbu : ne güzel sevap (kazanılan pozitif dereceler)
  544. 18-Kehf 32
    meselen : misal, örnek
  545. 18-Kehf 33
    şey'en : bir şeyi
  546. 18-Kehf 34
    semerun : ürün, servet
  547. 18-Kehf 34
    ekseru : daha çok
  548. 18-Kehf 37
    sevvâ-ke : seni sevva etti (dizayn etti) düzenledi
  549. 18-Kehf 40
    min es semâi : semadan
  550. 18-Kehf 42
    bi semeri-hi : onun ürünleri
  551. 18-Kehf 44
    sevâben : sevap olarak, sevap açısından
  552. 18-Kehf 45
    meselel hayâtid dunyâ : dünya hayatı misalini, durumunu
  553. 18-Kehf 45
    min es semâi : semadan
  554. 18-Kehf 45
    alâ kulli şey'in : herşeye
  555. 18-Kehf 46
    sevâben : sevap bakımından
  556. 18-Kehf 47
    nuseyyiru : yürüteceğiz
  557. 18-Kehf 47
    ve haşernâ-hum : ve onları haşrettik (topladık)
  558. 18-Kehf 50
    fe secedû : hemen secde ettiler
  559. 18-Kehf 50
    illâ iblîse : iblis dışında, iblis hariç
  560. 18-Kehf 50
    fe feseka : böylece fıska düştü, itaat etmedi, isyan etti
  561. 18-Kehf 50
    bi'se : ne kötü
  562. 18-Kehf 51
    halka es semâvâti : semaların yaratılışı
  563. 18-Kehf 53
    masrifen \n(serefa) : uzaklaşacak yer, kaçış yolu \n: (çevirdi, uzaklaştı)
  564. 18-Kehf 54
    meselin : misal, mesele
  565. 18-Kehf 54
    eksere : daha çok
  566. 18-Kehf 54
    şey'in : şey
  567. 18-Kehf 55
    en nâse : insanlar
  568. 18-Kehf 56
    el murselîne : resûl olanlar, elçi olanlar
  569. 18-Kehf 58
    kesebû : kazandıkları şeyler
  570. 18-Kehf 61
    sebîle-hu : kendi yolunu
  571. 18-Kehf 61
    sereben : içine girilip, gidilen yer
  572. 18-Kehf 62
    min seferi-nâ : seferimizden, yolculuğumuzdan (dolayı, sebebiyle)
  573. 18-Kehf 63
    illeş şeytânu (illâ eş şeytânu) : şeytandan başkası
  574. 18-Kehf 63
    sebîle-hu : kendi yolunu
  575. 18-Kehf 69
    se tecidu-ni : beni bulacaksın
  576. 18-Kehf 70
    an şey'in : bir şeyden
  577. 18-Kehf 70
    uhdise \n(hadese) : ben bahsederim \n: (bahsetti, anlattı)
  578. 18-Kehf 71
    fî es sefîneti : bir gemiye
  579. 18-Kehf 71
    şey'en : bir şey
  580. 18-Kehf 74
    nefsen : bir nefs
  581. 18-Kehf 74
    şey'en : bir şey
  582. 18-Kehf 76
    in seeltu-ke : eğer sana sorarsam
  583. 18-Kehf 76
    an şey'in : bir şey
  584. 18-Kehf 78
    se unebbiu ke : sana haber vereceğim
  585. 18-Kehf 79
    es sefînetu : gemi
  586. 18-Kehf 79
    kulle sefînetin : bütün gemi(ler)
  587. 18-Kehf 83
    se etlû : tilâvet edeceğim, okuyacağım
  588. 18-Kehf 84
    min kulli şey'in : herşeyden
  589. 18-Kehf 84
    sebeben : sebep, vesile
  590. 18-Kehf 85
    sebeben : sebep, vesile
  591. 18-Kehf 86
    magribe eş şemsi : güneşin battığı yer
  592. 18-Kehf 87
    fe sevfe nuazzibu-hu : o taktirde ona azap edeceğiz
  593. 18-Kehf 88
    ve se nekûlu : ve söyleyeceğiz
  594. 18-Kehf 89
    sebeben : vesile, sebep
  595. 18-Kehf 90
    matlıa eş şemsi \n(talaa) : güneşin (tulû ettiği) doğduğu yer \n: (doğdu)
  596. 18-Kehf 92
    sebeben : bir sebep
  597. 18-Kehf 93
    beyne es seddeyni : iki seddin arası
  598. 18-Kehf 94
    sedden : bir set
  599. 18-Kehf 101
    sem'an : işitmeye
  600. 18-Kehf 103
    bi el ahserîne : en çok hüsrana uğrayanları
  601. 18-Kehf 104
    yahsebûne : zannediyorlar
  602. 18-Kehf 110
    beşerun : bir beşer
  603. 19-Meryem 4
    şeyben : ağararak (saçın ağarması)
  604. 19-Meryem 7
    semiyyen : isimlendirerek (isimlendirme)
  605. 19-Meryem 9
    şey'en : bir şey
  606. 19-Meryem 10
    en nâse : insanlar
  607. 19-Meryem 10
    selâse : üç
  608. 19-Meryem 10
    seviyyen : seviyeli, düzgün, normal, sağlıklı
  609. 19-Meryem 11
    en sebbihû : tesbih etmeleri
  610. 19-Meryem 15
    ve selâmun : ve selâm olsun
  611. 19-Meryem 17
    erselnâ : gönderdik
  612. 19-Meryem 17
    temessele : temessül etti, suretinde göründü
  613. 19-Meryem 17
    beşeren : beşer, insan
  614. 19-Meryem 17
    seviyyen : düzgün, normal
  615. 19-Meryem 20
    ve lem yemses-nî : ve bana dokunmadı
  616. 19-Meryem 20
    beşerun : bir beşer, bir insan
  617. 19-Meryem 24
    seriyyen : bir ark, su yolu
  618. 19-Meryem 26
    veşrebî \n(şeribe) : ve iç \n: (içti)
  619. 19-Meryem 26
    min el beşeri : beşerden
  620. 19-Meryem 27
    şey'en : bir şey
  621. 19-Meryem 28
    sev'in : kötü
  622. 19-Meryem 33
    ve es selâmu : ve selâm, selâmet
  623. 19-Meryem 34
    isebnu meryeme : Meryemoğlu İsa
  624. 19-Meryem 42
    şey'en : şey, bir şey
  625. 19-Meryem 43
    seviyyen : seviyeli, düzgün, doğru (Allah'a ulaştıran)
  626. 19-Meryem 44
    lâ ta'budi eş şeytâne : şeytana kul olma
  627. 19-Meryem 44
    inne eş şeytâne : muhakkak şeytan
  628. 19-Meryem 45
    en yemesse-ke : sana dokunması
  629. 19-Meryem 45
    li eş şeytâni : şeytan için
  630. 19-Meryem 47
    selâmun : selâm olsun
  631. 19-Meryem 47
    se estagfiru : mağfiret dileyeceğim
  632. 19-Meryem 56
    idrîse : İdris
  633. 19-Meryem 59
    eş şehevâti : şehvetler, nefsin arzuları
  634. 19-Meryem 59
    fe sevfe : artık yakında
  635. 19-Meryem 60
    şey'en : bir şey
  636. 19-Meryem 62
    selâmen : selâm
  637. 19-Meryem 65
    es semâvâti : semalar
  638. 19-Meryem 65
    semiyyen : bir isimle isimlendirme
  639. 19-Meryem 66
    le sevfe : mutlaka olacak
  640. 19-Meryem 67
    şey'en : bir şey
  641. 19-Meryem 68
    ve eş şeyâtîne : ve şeytanları
  642. 19-Meryem 69
    eşeddu : daha şiddetli, daha çok
  643. 19-Meryem 73
    ve ahsenu : ve daha güzel
  644. 19-Meryem 74
    ahsenu : en güzel, daha güzel
  645. 19-Meryem 74
    esâsen : çok mal
  646. 19-Meryem 75
    se ya'lemûne : yakında bilecekler
  647. 19-Meryem 75
    şerrun : (daha) şerrli
  648. 19-Meryem 76
    sevâben : sevap olarak
  649. 19-Meryem 79
    se nektubu : biz yazacağız (yazıyoruz)
  650. 19-Meryem 82
    se yekfurûne : inkâr edecekler
  651. 19-Meryem 83
    erselna : biz gönderdik
  652. 19-Meryem 83
    eş şeyâtîne : şeytanlar
  653. 19-Meryem 87
    eş şefâate : şefaat
  654. 19-Meryem 89
    şey'en : bir şey
  655. 19-Meryem 90
    es semâvâtu : semalar
  656. 19-Meryem 93
    fî es semâvâti : semalarda
  657. 19-Meryem 96
    se yec'alu : kılacak, yapacak
  658. 19-Meryem 97
    yessernâ-hu : onu kolaylaştırdık
  659. 2-Bakara 6
    sevâun : eşittir, birdir
  660. 2-Bakara 7
    sem'ı-him : onların işitme hassası
  661. 2-Bakara 9
    enfuse-hum : kendileri
  662. 2-Bakara 14
    ilâ şeyâtîni-him : kendi şeytanlarıyla
  663. 2-Bakara 17
    meselu-hum : onların misali, onların durumu
  664. 2-Bakara 17
    meseli : misal, durum
  665. 2-Bakara 19
    min es semâi : semadan, gökyüzünden
  666. 2-Bakara 20
    meşev : yürüdüler
  667. 2-Bakara 20
    bi sem'i-him : onların işitmesi
  668. 2-Bakara 20
    kulli şey'in : herşey
  669. 2-Bakara 22
    firâşen : döşek, yatak
  670. 2-Bakara 22
    ves semâe (ve es semâe) : ve sema, gökyüzü
  671. 2-Bakara 22
    es semâi : sema, gökyüzü
  672. 2-Bakara 22
    es semarâti : ürünler, meyveler, mahsuller
  673. 2-Bakara 25
    min semeretin : ürünlerden, mahsullerden, meyvelerden
  674. 2-Bakara 26
    en yadribe meselen : darbı mesel, misal, örnek vermek
  675. 2-Bakara 26
    meselen : misal, örnek
  676. 2-Bakara 29
    es semâi : sema, gökyüzü
  677. 2-Bakara 29
    sevvâhunne : onları dizayn etti, düzenledi
  678. 2-Bakara 29
    seb'a : yedi
  679. 2-Bakara 29
    semâvâtin : semalar, gökler (gök katları)
  680. 2-Bakara 29
    bi kulli şey'in : herşeyi
  681. 2-Bakara 30
    nusebbihu : tesbih ediyoruz, yüceltiyoruz,
  682. 2-Bakara 33
    es semâvâti : semalar, gökler
  683. 2-Bakara 34
    secedû : secde ettiler
  684. 2-Bakara 34
    iblîse : iblis (ümitsizliğe düşen, Allah'ın rah-
  685. 2-Bakara 35
    eş şecerete : ağaç
  686. 2-Bakara 36
    eş şeytânu : şeytan
  687. 2-Bakara 41
    semenen : bedel, ücret
  688. 2-Bakara 44
    en nâse : insanlar
  689. 2-Bakara 44
    ve tensevne : ve unutuyorsunuz
  690. 2-Bakara 44
    enfuse-kum : kendi nefsleriniz, kendiniz
  691. 2-Bakara 48
    şey'en : bir şey
  692. 2-Bakara 48
    şefâatun : şefaat, yardım
  693. 2-Bakara 54
    enfuse-kum : nefsleriniz, kendiniz
  694. 2-Bakara 54
    enfuse-kum : kendi nefsleriniz, kendi kendiniz, birbiriniz
  695. 2-Bakara 57
    es selvâ : bıldırcın
  696. 2-Bakara 57
    enfuse-hum : kendi nefsleri, kendileri
  697. 2-Bakara 58
    se-nezîdu : artıracağız
  698. 2-Bakara 59
    es semâi : sema, gök
  699. 2-Bakara 60
    ve lâ ta'sev : ve haddi aşmayın, azmayın, asi
  700. 2-Bakara 61
    seeltum : siz istediniz
  701. 2-Bakara 65
    fî es sebti : cumartesi gününde
  702. 2-Bakara 71
    el harse : ekin (tarla)
  703. 2-Bakara 71
    musellemetun : salınmış, serbest bırakılmış
  704. 2-Bakara 72
    nefsen : bir nefs, bir kişi
  705. 2-Bakara 74
    kaset : kasiyet bağladı, katılaştı
  706. 2-Bakara 74
    eşeddu : daha şiddetli
  707. 2-Bakara 79
    semenen : bedel, ücret
  708. 2-Bakara 80
    len temesse-nâ : bize dokunmaz
  709. 2-Bakara 81
    kesebe : kazandı
  710. 2-Bakara 81
    seyyieten : günah
  711. 2-Bakara 84
    enfuse-kum : birbirinizi
  712. 2-Bakara 85
    enfuse-kum : kendileriniz, sizin nefsleriniz, birbiriniz
  713. 2-Bakara 85
    ilâ eşeddi : en şiddetlisine
  714. 2-Bakara 90
    bi'se mâ : ne kötü şey
  715. 2-Bakara 90
    enfuse-hum : onların nefsleri, kendileri
  716. 2-Bakara 93
    semi'nâ : işittik
  717. 2-Bakara 93
    ve aseynâ : ve biz asi olduk, isyan ettik
  718. 2-Bakara 93
    bi'se mâ : ne kötü şey
  719. 2-Bakara 96
    elfe senetin : bin sene
  720. 2-Bakara 100
    ekseru-hum : onların çoğu
  721. 2-Bakara 102
    eş şeyâtînu : şeytanlar
  722. 2-Bakara 102
    eş şeyâtîne : şeytanlar
  723. 2-Bakara 102
    en nâse : insanlar
  724. 2-Bakara 102
    ve le bi'se : ve elbette kötü
  725. 2-Bakara 102
    mâ şerev : satın aldıkları şey
  726. 2-Bakara 102
    enfuse-hum : onlar nefslerini, kendi kendilerini
  727. 2-Bakara 106
    alâ kulli şey'in : herşeye
  728. 2-Bakara 107
    es semâvâti : semalar, gökler
  729. 2-Bakara 108
    sevâe : müsavi, eşit, düzgün, doğru
  730. 2-Bakara 108
    es sebîli : yol
  731. 2-Bakara 109
    haseden : haset, çekememezlik
  732. 2-Bakara 109
    alâ kulli şey'in : herşeye
  733. 2-Bakara 113
    leyseti : değil
  734. 2-Bakara 113
    şey'in : bir şey
  735. 2-Bakara 113
    leyseti : değil
  736. 2-Bakara 113
    şey'in : bir şey
  737. 2-Bakara 114
    ve seâ : ve gayret etti, çalıştı
  738. 2-Bakara 115
    semme : orada
  739. 2-Bakara 116
    mâ fî es semâvâti : semalardaki, göklerdeki şeyler
  740. 2-Bakara 117
    es semâvâti : semalar, gökler
  741. 2-Bakara 119
    erselnâ-ke : seni gönderdik
  742. 2-Bakara 123
    şey'en : bir şey
  743. 2-Bakara 123
    şefâatun : şefaat, himaye, yardım
  744. 2-Bakara 126
    min es semerâti : meyvelerden
  745. 2-Bakara 126
    ve bi'se : ve ne kötü
  746. 2-Bakara 127
    es semîu : hakkıyla işiten
  747. 2-Bakara 130
    sefihe : sefih oldu, akılsız oldu, cahillik etti
  748. 2-Bakara 130
    nefse-hu : nefsini, kendini
  749. 2-Bakara 134
    lehâ mâ kesebet : onun kazandığı şeyler
  750. 2-Bakara 134
    kesebtum : kazandığınız şeyler
  751. 2-Bakara 137
    se yekfî-ke-hum : onlara karşı sana kâfidir
  752. 2-Bakara 137
    ve huve es semîu : ve o hakkıyla işiten
  753. 2-Bakara 138
    ahsenu : ahsen, en güzel
  754. 2-Bakara 140
    şehâdeten : şahitlik
  755. 2-Bakara 141
    lehâ mâ kesebet : onun kazandığı şey(ler)
  756. 2-Bakara 141
    kesebtum : kazandığınız şey(ler)
  757. 2-Bakara 142
    se : yakında, olacak
  758. 2-Bakara 143
    şehîden : şahit
  759. 2-Bakara 144
    fî es semâi : semaya
  760. 2-Bakara 148
    alâ kulli şey'in : herşeye
  761. 2-Bakara 150
    lâ tahşev-hum : onlardan korkmayın
  762. 2-Bakara 150
    vahşev-nî : benden korkun
  763. 2-Bakara 151
    ersel-nâ : biz gönderdik
  764. 2-Bakara 154
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  765. 2-Bakara 155
    bi şey'in : bir şey
  766. 2-Bakara 155
    ve es semerâti : ve semereler, ürünler
  767. 2-Bakara 158
    şeâirillâhi (şeâiri allâhi) : Allah'ın nişaneleri, alâmetleri, işaret ettiği yerler
  768. 2-Bakara 164
    es semâvâti : semalar, gökler
  769. 2-Bakara 164
    en nâse : insanlar
  770. 2-Bakara 164
    min es semâi : semadan, gökten
  771. 2-Bakara 164
    ve besse : ve yaydı
  772. 2-Bakara 164
    ve es sehâbi : ve bulutlar
  773. 2-Bakara 164
    es semâi : sema, gökyüzü
  774. 2-Bakara 165
    eşeddu : daha şiddetli, daha çok kuvvetli
  775. 2-Bakara 165
    şedîdu : şiddetli
  776. 2-Bakara 167
    haserâtin : hasara uğrayan
  777. 2-Bakara 168
    eş şeytâni : şeytan
  778. 2-Bakara 170
    şey'en : bir şey
  779. 2-Bakara 171
    ve meselu : ve örneği, misali, durumu, hali
  780. 2-Bakara 171
    meseli : örneği, misali, durumu, hali
  781. 2-Bakara 174
    semenen : bedel, ücret, değer
  782. 2-Bakara 177
    leyse : değil
  783. 2-Bakara 177
    ve ibne es sebîli : ve yolcu
  784. 2-Bakara 178
    şey'un : bir şey
  785. 2-Bakara 181
    semia-hu : onu işitti
  786. 2-Bakara 181
    semîun : hakkıyla işiten, en iyi işiten
  787. 2-Bakara 184
    ev alâ seferin : veya seferde, yolculukta
  788. 2-Bakara 185
    şehru : ay
  789. 2-Bakara 185
    şehide : şahit oldu
  790. 2-Bakara 185
    eş şehra : bu ay
  791. 2-Bakara 185
    ev alâ seferin : veya seferde, yolculukta
  792. 2-Bakara 186
    seele-ke : sana sordu
  793. 2-Bakara 187
    enfuse-kum : sizin nefsleriniz, kendiniz
  794. 2-Bakara 189
    ve leyse : ve değildir
  795. 2-Bakara 190
    fi sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  796. 2-Bakara 191
    sekıftumû-hum : onları buldunuz, yakaladınız,
  797. 2-Bakara 191
    eşeddu : daha şiddetli, daha kuvvetli, daha fena
  798. 2-Bakara 194
    eş şehru : ay
  799. 2-Bakara 194
    bi eş şehri : ay ile
  800. 2-Bakara 195
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  801. 2-Bakara 196
    isteysera : kolay gelen şey 9 - min el hedyi
  802. 2-Bakara 196
    ruûse-kum : başlarınızı
  803. 2-Bakara 196
    isteysera : kolayına gelen
  804. 2-Bakara 196
    selâseti : üç
  805. 2-Bakara 196
    ve seb'atin : ve yedi
  806. 2-Bakara 196
    şedîdu : şiddetli
  807. 2-Bakara 197
    refese : yanaşmak yoktur
  808. 2-Bakara 198
    leyse : değil
  809. 2-Bakara 200
    eşedde : daha şiddetli, daha kuvvetli
  810. 2-Bakara 201
    haseneten : hasene, hayır, iyilik, güzellik
  811. 2-Bakara 201
    haseneten : hasene, hayır, iyilik, güzellik
  812. 2-Bakara 202
    kesebû : kazandılar, (dereceler) kazandılar
  813. 2-Bakara 202
    serîu : seri, çabuk
  814. 2-Bakara 203
    tuhşerûne : haşrolunacaksınız
  815. 2-Bakara 205
    seâ : çalıştı
  816. 2-Bakara 205
    el harse : ekinler
  817. 2-Bakara 206
    ve le bi'se : ve elbette, gerçekten kötü
  818. 2-Bakara 207
    nefse-hu : kendi nefsini
  819. 2-Bakara 208
    eş şeytâni : şeytan
  820. 2-Bakara 211
    sel : sor
  821. 2-Bakara 211
    şedîdu : şiddetli
  822. 2-Bakara 213
    bease : beas etti, hayata getirdi, gönderdi
  823. 2-Bakara 214
    mesele : durum, haller
  824. 2-Bakara 214
    messet-hum : onlara dokundu, isabet etti, başına geldi
  825. 2-Bakara 215
    ve ibni es sebîli : ve (yolda kalmış) yolcular
  826. 2-Bakara 216
    şey'en : bir şey
  827. 2-Bakara 216
    şeyen : bir şey
  828. 2-Bakara 216
    şerrun : şerrdir
  829. 2-Bakara 217
    an(i) eş şehri el harâmi : haram aydan
  830. 2-Bakara 217
    an sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolundan
  831. 2-Bakara 218
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  832. 2-Bakara 223
    harse-kum : sizin tarlanız
  833. 2-Bakara 224
    semîun : en iyi işiten
  834. 2-Bakara 225
    bi mâ kesebet : kazandığı şeyler ile
  835. 2-Bakara 227
    semîun : en iyi işiten
  836. 2-Bakara 228
    selâsete : üç
  837. 2-Bakara 229
    şey'en : bir şey
  838. 2-Bakara 231
    serrihû-hunne : onları serbest bırakın
  839. 2-Bakara 231
    nefse-hu : kendi nefsine
  840. 2-Bakara 231
    bi kulli şey'in : herşeyi
  841. 2-Bakara 233
    izâ sellemtum : teslim ettiğiniz zaman
  842. 2-Bakara 235
    se tezkurûne-hunne : onları zikredeceğinizi, hatırlayacağınızı
  843. 2-Bakara 237
    ve lâ tensevu : ve unutmayın
  844. 2-Bakara 243
    eksere : daha çok, çoğu
  845. 2-Bakara 244
    sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
  846. 2-Bakara 244
    semîun : en iyiişiten
  847. 2-Bakara 245
    hasenen : güzel
  848. 2-Bakara 246
    sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
  849. 2-Bakara 246
    hel aseytum : sizden umulur mu, sizin
  850. 2-Bakara 246
    sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
  851. 2-Bakara 247
    bease : görevli kıldı
  852. 2-Bakara 247
    seaten : genişlik, bolluk
  853. 2-Bakara 248
    sekînetun : sekînet, huzur, ferahlık
  854. 2-Bakara 249
    şeribe : içti
  855. 2-Bakara 249
    leyse : değil
  856. 2-Bakara 249
    şeribû : içtiler
  857. 2-Bakara 250
    ve sebbit : ve sabit kıl
  858. 2-Bakara 251
    en nâse : insanlar
  859. 2-Bakara 251
    fesedeti : fesat çıktı
  860. 2-Bakara 252
    min el murselîne : gönderilen resûllerden
  861. 2-Bakara 254
    ve lâ şefâatun : ve şefaat yoktur
  862. 2-Bakara 255
    mâ fî es semâvâti : göklerde olan şeyler
  863. 2-Bakara 255
    bi şey : bir şey
  864. 2-Bakara 255
    es semâvâti : semalar, gökler
  865. 2-Bakara 256
    kad istemseke : tutunmuştur
  866. 2-Bakara 256
    semîun : en iyi işiten
  867. 2-Bakara 258
    bi eş şemsi : güneşi
  868. 2-Bakara 259
    bease-hu : onu diriltti
  869. 2-Bakara 259
    ve şerâbi-ke : ve içeceğin
  870. 2-Bakara 259
    lem yetesenneh : bozulmadı, kokuşmadı
  871. 2-Bakara 259
    alâ kulli şey'in : herşeye
  872. 2-Bakara 261
    meselu : durum, hal
  873. 2-Bakara 261
    sebîlillâhi (sebîlii allâhi) : Allah'ın yolunda
  874. 2-Bakara 261
    meseli : durum, hal
  875. 2-Bakara 261
    seb'a : yedi
  876. 2-Bakara 261
    senâbile : sünbüller, başaklar
  877. 2-Bakara 262
    sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
  878. 2-Bakara 264
    fe meselu-hu : o zaman, işte onun durumu 17 - ke meseli
  879. 2-Bakara 264
    alâ şey'in : bir şeye
  880. 2-Bakara 264
    kesebû : kazandılar
  881. 2-Bakara 265
    ve meselu : ve durum, mesele, hal
  882. 2-Bakara 265
    meseli : mesele, durum, hal
  883. 2-Bakara 266
    es-semarâti : ürünler, meyveler
  884. 2-Bakara 267
    kesebtum : kazandığınız şeyler
  885. 2-Bakara 267
    el habîse : kötü, fena, kalitesiz
  886. 2-Bakara 268
    eş şeytânu : şeytan
  887. 2-Bakara 271
    min seyyiâti-kum : günahlarınızdan
  888. 2-Bakara 272
    leyse : değil
  889. 2-Bakara 273
    sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
  890. 2-Bakara 273
    yahsebu-hum(u) : onları sanır, onları zanneder 9 - el câhilu
  891. 2-Bakara 273
    en nâse : insanlar
  892. 2-Bakara 275
    eş şeytânu : şeytan
  893. 2-Bakara 275
    selefe : geçen şey, geçmişte olan
  894. 2-Bakara 280
    meyseretin : kolaylık, bolluk
  895. 2-Bakara 281
    kesebet : kazandı
  896. 2-Bakara 282
    musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
  897. 2-Bakara 282
    min-hu şey'en : ondan birşey
  898. 2-Bakara 282
    sefîhan : sefil, akılsız, akıl edemeyen
  899. 2-Bakara 282
    şehîdeyni : iki şahit
  900. 2-Bakara 282
    li eş şehâdeti : şahitlik için, şahitliğe
  901. 2-Bakara 282
    leyse : değil, yoktur
  902. 2-Bakara 282
    ve lâ şehîdun : ve şahitler olmasın
  903. 2-Bakara 282
    bi kulli şey'in : herşeyi
  904. 2-Bakara 283
    alâ seferin : seferde, yolculukta
  905. 2-Bakara 283
    eş şehâdete : şahitlik
  906. 2-Bakara 284
    mâ fî es semâvâti : göklerde bulunan şeyler
  907. 2-Bakara 284
    alâ kulli şey'in : herşeye
  908. 2-Bakara 285
    semi'nâ : biz işittik
  909. 2-Bakara 286
    nefsen : nefs, kişi, kimse
  910. 2-Bakara 286
    kesebet : kazandığı şeyler
  911. 2-Bakara 286
    mektesebet (mâ iktesebet) : kazandığı neğatif şeyler
  912. 20-Tâ-Hâ 4
    ve es semâvâti : ve semalar
  913. 20-Tâ-Hâ 6
    mâ fî es semâvâti : semalar da olan şeyler
  914. 20-Tâ-Hâ 6
    ve mâ tahte es serâ : ve nemli toprağın altında olan şeyler
  915. 20-Tâ-Hâ 21
    se nuîdu-hâ : onu döndüreceğiz
  916. 20-Tâ-Hâ 33
    nusebbiha-ke : seni tesbih edelim
  917. 20-Tâ-Hâ 40
    nefsen : bir nefsi, bir kimseyi
  918. 20-Tâ-Hâ 47
    ve es selâmu : ve selâm
  919. 20-Tâ-Hâ 50
    şey'in : şey
  920. 20-Tâ-Hâ 53
    ve seleke : ve açtı
  921. 20-Tâ-Hâ 53
    min es semâi : semadan
  922. 20-Tâ-Hâ 53
    şettâ : ayrı ayrı, farklı farklı
  923. 20-Tâ-Hâ 59
    ve en yuhşere : ve toplanması
  924. 20-Tâ-Hâ 62
    ve eserrû : ve gizlediler, sır olarak sakladılar
  925. 20-Tâ-Hâ 67
    evcese : hissetti
  926. 20-Tâ-Hâ 70
    es seharatu : sihirbazlar
  927. 20-Tâ-Hâ 71
    eşeddu : daha şiddetli, daha kuvvetli
  928. 20-Tâ-Hâ 77
    yebesen : kuru
  929. 20-Tâ-Hâ 80
    ve es selvâ : ve bıldırcın
  930. 20-Tâ-Hâ 84
    alâ eserî : benim izim üzerinde
  931. 20-Tâ-Hâ 86
    hasenen : güzel
  932. 20-Tâ-Hâ 88
    ceseden : ceset, heykel
  933. 20-Tâ-Hâ 96
    min eseri : izinden
  934. 20-Tâ-Hâ 96
    sevvelet : güzel gösterdi
  935. 20-Tâ-Hâ 97
    lâ misâse : dokunmayın
  936. 20-Tâ-Hâ 98
    kulle şey'in : herşey
  937. 20-Tâ-Hâ 99
    sebaka : geçti
  938. 20-Tâ-Hâ 104
    emselu-hum : onlara emsal olan (en iyi örnek olan, üstün olan)
  939. 20-Tâ-Hâ 108
    ve haşeati : ve kısılır
  940. 20-Tâ-Hâ 108
    hemsen : bir fısıltı (çok hafif ses)
  941. 20-Tâ-Hâ 109
    eş şefâatu : şefaat
  942. 20-Tâ-Hâ 116
    secedû : secde ettiler
  943. 20-Tâ-Hâ 116
    iblîse : iblis
  944. 20-Tâ-Hâ 120
    vesvese : vesvese verdi
  945. 20-Tâ-Hâ 120
    eş şeytânu : şeytan
  946. 20-Tâ-Hâ 120
    şecereti : ağaç
  947. 20-Tâ-Hâ 121
    sev'âtu-humâ : ikisinin avret yerleri, ayıp yerleri
  948. 20-Tâ-Hâ 124
    maîşeten : maişet temini, geçim
  949. 20-Tâ-Hâ 125
    haşerte-nî : beni haşrettin
  950. 20-Tâ-Hâ 127
    eşeddu : en şiddetli, daha şiddetli
  951. 20-Tâ-Hâ 129
    sebekat : geçti (daha önce oldu)
  952. 20-Tâ-Hâ 129
    musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
  953. 20-Tâ-Hâ 130
    ve sebbih : ve tesbih et
  954. 20-Tâ-Hâ 130
    tulûı eş şemsi : güneşin tulû edişi, doğuşu
  955. 20-Tâ-Hâ 130
    sebbih : tesbih et
  956. 20-Tâ-Hâ 134
    erselte : sen gönderdin
  957. 20-Tâ-Hâ 135
    se ta'lemûne : yakında bileceksiniz, öğreneceksiniz
  958. 20-Tâ-Hâ 135
    es sırâtı es seviyyi : Sıratı Mustakîm
  959. 21-Enbiyâ 3
    ve eserrû : ve gizleyerek
  960. 21-Enbiyâ 3
    beşerun : bir beşer
  961. 21-Enbiyâ 4
    fî es semâi : semada
  962. 21-Enbiyâ 4
    es semîu : (en iyi) işitendir
  963. 21-Enbiyâ 7
    ve mâ ersel-nâ : ve biz göndermedik
  964. 21-Enbiyâ 8
    ceseden : bir ceset, beden
  965. 21-Enbiyâ 11
    ve enşe'nâ : ve biz inşa ettik, yarattık
  966. 21-Enbiyâ 12
    be'se-nâ : bizim azabımız
  967. 21-Enbiyâ 16
    es semâe : sema
  968. 21-Enbiyâ 19
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  969. 21-Enbiyâ 20
    yusebbihûne : tesbih ederler
  970. 21-Enbiyâ 22
    le fesedetâ : ikisi fesada uğradı
  971. 21-Enbiyâ 24
    ekseru-hum : onların çoğu
  972. 21-Enbiyâ 25
    ve mâ ersel-nâ : ve biz göndermedik
  973. 21-Enbiyâ 30
    enne es semâvâti : semaların olduğu
  974. 21-Enbiyâ 30
    kulle şey'in : herşey
  975. 21-Enbiyâ 32
    es semâe : sema
  976. 21-Enbiyâ 33
    ve eş şemse : ve güneş
  977. 21-Enbiyâ 34
    li beşerin : bir beşer için, bir beşere
  978. 21-Enbiyâ 35
    bi eş şerri : şerr ile
  979. 21-Enbiyâ 37
    se-urî-kum : size göstereceğim
  980. 21-Enbiyâ 41
    sehırû : alay ettiler
  981. 21-Enbiyâ 46
    messet-hum : onlara dokundu
  982. 21-Enbiyâ 47
    şey'en : bir şey
  983. 21-Enbiyâ 47
    miskâle (sekule) : (en küçük) ağırlık (birimi) (ağır geldi)
  984. 21-Enbiyâ 49
    yahşevne : huşû duyarlar
  985. 21-Enbiyâ 56
    rabbu es semâvâti : semaların Rabbidir
  986. 21-Enbiyâ 60
    semi'nâ : biz işittik
  987. 21-Enbiyâ 66
    şey'en : bir şey
  988. 21-Enbiyâ 69
    ve selâmen : ve selâmet (zararsız)
  989. 21-Enbiyâ 70
    el ahserîne : daha çok hüsranda olanlar
  990. 21-Enbiyâ 74
    el habâise : çirkin işler, çirkinlikler
  991. 21-Enbiyâ 74
    sev'in : kötü
  992. 21-Enbiyâ 77
    sev'in : kötü
  993. 21-Enbiyâ 78
    iz nefeşet : hayvanlar geceleyin (çobansız olarak) yayılmıştı
  994. 21-Enbiyâ 79
    ve sehharnâ : ve boyun eğdirdik, emrine verdik
  995. 21-Enbiyâ 79
    yusebbihne : tesbih ediyorlar
  996. 21-Enbiyâ 81
    bi kulli şey'in : herşeyi
  997. 21-Enbiyâ 82
    ve min eş şeyâtîni : ve şeytanlardan
  998. 21-Enbiyâ 83
    messeniye : bana dokundu, isabet etti
  999. 21-Enbiyâ 84
    keşef-nâ : giderdik, kaldırdık
  1000. 21-Enbiyâ 85
    ve idrîse : ve İdris
  1001. 21-Enbiyâ 101
    sebekat : geçti (ulaştı)
  1002. 21-Enbiyâ 102
    hasîse-hâ : onun uğultusu
  1003. 21-Enbiyâ 104
    natvi es semâe : semayı düreceğiz
  1004. 21-Enbiyâ 107
    ve mâ erselnâ-ke : ve seni biz göndermedik
  1005. 21-Enbiyâ 109
    alâ sevâin : eşitlik üzere, eşit olarak
  1006. 22-Hac 1
    şey'un : bir şey
  1007. 22-Hac 2
    en nâse : insanlar
  1008. 22-Hac 2
    şedîdun : (çok) şiddetli
  1009. 22-Hac 3
    şeytânin : şeytan
  1010. 22-Hac 5
    musemmen : belirlenmiş (isimlendirilmiş)
  1011. 22-Hac 5
    şey'an : bir şey
  1012. 22-Hac 6
    kulli şey'in : herşey
  1013. 22-Hac 9
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  1014. 22-Hac 10
    leyse : değil
  1015. 22-Hac 13
    le bi'se : ne kötü
  1016. 22-Hac 13
    ve le bi'se : ve ne kötü
  1017. 22-Hac 15
    bi sebebin : sebebi, vesileyi, aracı (bir irtibat vesilesini)
  1018. 22-Hac 15
    ilâ es semâi : semaya
  1019. 22-Hac 17
    ve el mecûse : ve ateşe tapanlar
  1020. 22-Hac 17
    kulli şey'in : herşey
  1021. 22-Hac 17
    şehîdun : şahittir
  1022. 22-Hac 18
    fî es semâvâti : semalarda
  1023. 22-Hac 18
    ve eş şemsu : ve güneş
  1024. 22-Hac 18
    ve eş şeceru : ve ağaçlar
  1025. 22-Hac 25
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  1026. 22-Hac 25
    sevâen : müsavi, eşit, eşit olarak
  1027. 22-Hac 26
    şey'en : bir şey
  1028. 22-Hac 28
    el bâise el fakîre : muhtaç fakir
  1029. 22-Hac 29
    tefese-hum : kirlerini
  1030. 22-Hac 30
    er ricse : pis (olan)
  1031. 22-Hac 31
    min es semâi : semadan
  1032. 22-Hac 32
    şeâire allâhi : Allah'ın şiarları, emirleri, farzları
  1033. 22-Hac 33
    musemmen : belirlenmiş, belirli
  1034. 22-Hac 34
    menseken : mensek, usul
  1035. 22-Hac 36
    min şeâiri allâhi : Allah'ın şiarından (emirlerinden, farzlarından)
  1036. 22-Hac 40
    def'ullâhi en nâse : Allah'ın insanları defetmesi
  1037. 22-Hac 42
    ve semûdun : ve Semud (kavmi)
  1038. 22-Hac 47
    senetin : sene
  1039. 22-Hac 51
    seav : çalıştı, çaba harcadı
  1040. 22-Hac 52
    ve mâ erselnâ : ve göndermedik
  1041. 22-Hac 52
    elka eş şeytânu : şeytan ilka eder, ulaştırır
  1042. 22-Hac 52
    fe yensehu allâhu : o zaman Allah kaldırır, iptal eder, nesheder
  1043. 22-Hac 52
    eş şeytânu : şeytan
  1044. 22-Hac 53
    eş şeytânu : şeytan
  1045. 22-Hac 58
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  1046. 22-Hac 58
    rızkan hasenen : güzel bir rızık
  1047. 22-Hac 61
    semîun : en iyi işitendir
  1048. 22-Hac 63
    min es semâi : semadan
  1049. 22-Hac 64
    fî es semâvâti : semalarda
  1050. 22-Hac 65
    ve yumsiku \n(emseke) : ve tutar \n: (tuttu)
  1051. 22-Hac 65
    es semâe : sema
  1052. 22-Hac 67
    menseken : mensek, şeriat
  1053. 22-Hac 70
    fî es semâi : semalarda
  1054. 22-Hac 71
    leyse : değil, yoktur
  1055. 22-Hac 72
    bi şerrin : daha kötüsünü, şerr olanı
  1056. 22-Hac 72
    ve bi'se : ve ne kötü
  1057. 22-Hac 73
    duribe meselun : bir misal, bir örnek verildi
  1058. 22-Hac 73
    yeslub-hum \n(selebe) : onlardan (bir şey) kapıp kaçar \n: (kapıp kaçtı)
  1059. 22-Hac 73
    şey'en : bir şey
  1060. 22-Hac 75
    semîun : (en iyi) işitendir
  1061. 22-Hac 78
    semma-kum : sizi isimlendirdi
  1062. 22-Hac 78
    şehîden : şahit (olarak)
  1063. 23-Mü'minûn 11
    el firdevse : firdevs (cenneti)
  1064. 23-Mü'minûn 14
    fe kesevnâ : sonra giydirdik (üzerini kapladık)
  1065. 23-Mü'minûn 14
    enşe'nâ-hu : biz onu inşa ettik, şekillendirdik
  1066. 23-Mü'minûn 14
    ahsenu : en güzel
  1067. 23-Mü'minûn 17
    seb'a : yedi (7)
  1068. 23-Mü'minûn 18
    min es semâi : semadan
  1069. 23-Mü'minûn 19
    enşe'nâ : biz inşa ettik, yarattık
  1070. 23-Mü'minûn 20
    ve şecereten : ve ağaç
  1071. 23-Mü'minûn 20
    min tûri seynâe : Turi Sina'dan
  1072. 23-Mü'minûn 23
    ersel-nâ : biz gönderdik
  1073. 23-Mü'minûn 24
    beşerun : beşer, insan
  1074. 23-Mü'minûn 24
    semi'nâ : işitmedik
  1075. 23-Mü'minûn 27
    sebeka : geçti
  1076. 23-Mü'minûn 31
    enşe'nâ : biz yarattık
  1077. 23-Mü'minûn 32
    fe ersel-nâ : o zaman, böylece biz gönderdik
  1078. 23-Mü'minûn 33
    beşerun : bir beşer, bir insan
  1079. 23-Mü'minûn 34
    beşeren : bir beşer, bir insan
  1080. 23-Mü'minûn 42
    enşe'nâ : biz inşa ettik, yarattık
  1081. 23-Mü'minûn 44
    ersel-nâ : biz gönderdik
  1082. 23-Mü'minûn 44
    ehâdîse : efsane, nakledilen olaylar
  1083. 23-Mü'minûn 45
    erselnâ : biz gönderdik
  1084. 23-Mü'minûn 47
    li beşereyni : iki beşere
  1085. 23-Mü'minûn 55
    e yahsebûne : onlar mı sanıyorlar
  1086. 23-Mü'minûn 62
    nefsen : nefs, kişi, kimse
  1087. 23-Mü'minûn 70
    ve ekseru-hum : ve onların çoğu
  1088. 23-Mü'minûn 71
    le fesedeti : mutlaka fesada uğrardı
  1089. 23-Mü'minûn 71
    es semâvâtu : semalar
  1090. 23-Mü'minûn 75
    ve keşefnâ : ve biz giderdik
  1091. 23-Mü'minûn 77
    şedîdin : şiddetli
  1092. 23-Mü'minûn 78
    enşee : inşa etti, yarattı
  1093. 23-Mü'minûn 78
    es sem'a : işitme hassası
  1094. 23-Mü'minûn 79
    tuhşerûne : haşrolunacaksınız
  1095. 23-Mü'minûn 85
    se-yekûlûne : diyecekler
  1096. 23-Mü'minûn 86
    es semâvâti : semalar
  1097. 23-Mü'minûn 86
    es seb'ı : yedi (7)
  1098. 23-Mü'minûn 87
    se-yekûlûne : diyecekler
  1099. 23-Mü'minûn 88
    kulli şey'in : herşey
  1100. 23-Mü'minûn 89
    se-yekûlûne : diyecekler
  1101. 23-Mü'minûn 92
    ve eş şehâdeti : ve görülen
  1102. 23-Mü'minûn 96
    ahsen : en güzel
  1103. 23-Mü'minûn 96
    es seyyiete : seyyiat, kötülük
  1104. 23-Mü'minûn 97
    eş şeyâtîni : şeytanlar
  1105. 23-Mü'minûn 102
    sekulet : ağır geldi
  1106. 23-Mü'minûn 103
    enfuse-hum : onların nefsleri
  1107. 23-Mü'minûn 108
    lahseû (kâle ıhseû) : (orada) kalın dedi
  1108. 23-Mü'minûn 110
    ensev-kum : size unutturdu
  1109. 23-Mü'minûn 115
    abesen : abes olarak, boş yere
  1110. 24-Nûr 4
    semânîne : seksen (80)
  1111. 24-Nûr 4
    şehâdeten : şahitlik
  1112. 24-Nûr 6
    şehâdetu : şahitlik
  1113. 24-Nûr 6
    şehâdâtin : şahitlikler
  1114. 24-Nûr 7
    ve el hâmisetu : ve beşinci
  1115. 24-Nûr 8
    şehâdâtin : şahitlikler
  1116. 24-Nûr 9
    ve el hâmisete : ve beşinci
  1117. 24-Nûr 11
    tahsebû-hu : onu zannetmeyin
  1118. 24-Nûr 11
    şerren : bir şerr
  1119. 24-Nûr 11
    mektesebe (ma iktesebe) : kazandığı şey
  1120. 24-Nûr 12
    semi'tumû-hu : onu işittiniz
  1121. 24-Nûr 14
    messe-kum : size dokundu
  1122. 24-Nûr 15
    leyse : değil, yok
  1123. 24-Nûr 15
    ve tahsebûne-hu : ve onu sanıyorsunuz
  1124. 24-Nûr 16
    semi'tumû-hu : onu işittiğiniz
  1125. 24-Nûr 19
    el fâhışetu : fuhşiyat, kötülükler, fahişelik
  1126. 24-Nûr 21
    hutuvâti eş şeytâni : şeytanın adımları
  1127. 24-Nûr 21
    hutuvâti eş şeytâni : şeytanın adımları
  1128. 24-Nûr 21
    semî'un : en iyi işiten
  1129. 24-Nûr 22
    ve es seati : ve varlıklı
  1130. 24-Nûr 22
    sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
  1131. 24-Nûr 27
    ve tusellimû : ve selâm verin
  1132. 24-Nûr 29
    leyse : değildir, yoktur
  1133. 24-Nûr 34
    ve meselen : ve örnek, misal
  1134. 24-Nûr 35
    es semâvâti : semalar
  1135. 24-Nûr 35
    meselu : misal, örnek
  1136. 24-Nûr 35
    min şeceratin : ağaçtan
  1137. 24-Nûr 35
    lem temses-hu : ona değmez
  1138. 24-Nûr 35
    bi kulli şey'in : herşeyi
  1139. 24-Nûr 36
    yusebbihu : tesbih eder
  1140. 24-Nûr 38
    ahsene : en güzel
  1141. 24-Nûr 39
    ke serâbin : serap gibidir
  1142. 24-Nûr 39
    yahsebu-hu : onu zanneder
  1143. 24-Nûr 39
    şey'en : bir şey
  1144. 24-Nûr 39
    serîu : seri, çabuk
  1145. 24-Nûr 40
    sehâbun : bulutlar
  1146. 24-Nûr 41
    yusebbihu : tesbih ederler
  1147. 24-Nûr 41
    fî es semâvâti : semalarda
  1148. 24-Nûr 42
    es semâvâti : semalar
  1149. 24-Nûr 43
    sehâben : bulutlar
  1150. 24-Nûr 43
    min es semâi : semadan
  1151. 24-Nûr 43
    senâ : ışık, parıltı
  1152. 24-Nûr 45
    alâ kulli şey'in : herşeye
  1153. 24-Nûr 51
    semi'nâ : işittik
  1154. 24-Nûr 52
    ve yahşe allâhe : ve Allah'a huşû duyar
  1155. 24-Nûr 53
    ve aksemû : ve yemin ettiler
  1156. 24-Nûr 55
    bî şey'en : bir şeyi
  1157. 24-Nûr 57
    tahsebenne : sakın zannetme
  1158. 24-Nûr 57
    ve le bi'se : ve elbette, mutlaka kötü
  1159. 24-Nûr 58
    selâse : üç
  1160. 24-Nûr 58
    selâsu : üç
  1161. 24-Nûr 58
    leyse : değildir, yoktur
  1162. 24-Nûr 60
    leyse : değil, yoktur
  1163. 24-Nûr 60
    semîun : en iyi işiten
  1164. 24-Nûr 61
    leyse : değil
  1165. 24-Nûr 61
    leyse : değil
  1166. 24-Nûr 61
    sellimû : selâm verin
  1167. 24-Nûr 62
    şe'ni-him : onların işleri, halleri, durumları
  1168. 24-Nûr 63
    yetesellelûne : gizlice çıkarlar
  1169. 24-Nûr 64
    fî es semâvâti : göklerdeki
  1170. 24-Nûr 64
    bi kulli şey'in : herşeyi
  1171. 25-Furkan 2
    es semâvâti : semalar, gökler
  1172. 25-Furkan 2
    şerîkun : şerik, ortak
  1173. 25-Furkan 2
    kulle şey'in : herşey
  1174. 25-Furkan 3
    şey'en : bir şey
  1175. 25-Furkan 6
    fî es semâvâti : göklerde
  1176. 25-Furkan 9
    sebîlen : sebîl, yol
  1177. 25-Furkan 12
    semiû : işittiler
  1178. 25-Furkan 17
    es sebîle : sebîl, yol
  1179. 25-Furkan 20
    ve mâ erselnâ : ve göndermedik
  1180. 25-Furkan 20
    min el murselîne : resûllerden
  1181. 25-Furkan 24
    ve ahsenu : ve ahsen, en güzel
  1182. 25-Furkan 25
    es semâu : sema, gök
  1183. 25-Furkan 27
    sebîlen : sebîl, yol
  1184. 25-Furkan 29
    eş şeytânu : şeytan
  1185. 25-Furkan 32
    li nusebbite : tesbit etmemiz, sabitlememiz için
  1186. 25-Furkan 33
    meselin : mesele
  1187. 25-Furkan 33
    ve ahsene : ve en güzel
  1188. 25-Furkan 34
    yuhşerûne : haşrolunurlar, toplanırlar
  1189. 25-Furkan 34
    şerrun : şerrli, kötü
  1190. 25-Furkan 34
    sebîlen : sebîl, yol
  1191. 25-Furkan 38
    ve semûdâ : ve Semud (kavmi)
  1192. 25-Furkan 40
    es sev'ı : kötü, fena (felâket)
  1193. 25-Furkan 41
    bease : gönderdi
  1194. 25-Furkan 42
    ve sevfe ya'lemûne : ve bilecekler
  1195. 25-Furkan 42
    sebîlen : sebîl, yol
  1196. 25-Furkan 44
    tahsebu : sen sanıyorsun
  1197. 25-Furkan 44
    eksere-hum : onların çoğu
  1198. 25-Furkan 44
    sebîlen : sebîl, yol
  1199. 25-Furkan 45
    eş şemse : güneş
  1200. 25-Furkan 47
    libâsen : elbise, örtü
  1201. 25-Furkan 48
    ersele : gönderdi
  1202. 25-Furkan 48
    mines semâi : semadan, gökten
  1203. 25-Furkan 50
    ekseru : çok
  1204. 25-Furkan 54
    beşeren : beşer, insan
  1205. 25-Furkan 54
    neseben : neseb, akrabalık, soy bağı
  1206. 25-Furkan 56
    ve mâ erselnâ-ke : ve biz seni göndermedik
  1207. 25-Furkan 57
    sebîlen : bir yol
  1208. 25-Furkan 58
    ve sebbih : ve tesbih et
  1209. 25-Furkan 59
    es semâvâti : semalar, gökler
  1210. 25-Furkan 61
    fî es semâi : semada, gökte
  1211. 25-Furkan 63
    selâmen : selâm
  1212. 25-Furkan 68
    en nefse : nefs, kimse, kişi
  1213. 25-Furkan 70
    seyyiâti-him : onların günahları
  1214. 25-Furkan 70
    hasenâtin : hasenatlar, sevaplar
  1215. 25-Furkan 75
    ve selâmen : ve selâm
  1216. 25-Furkan 77
    sevfe yekûnu : olacak
  1217. 26-Şuarâ 3
    nefse-ke : senin nefsin, sen kendin
  1218. 26-Şuarâ 4
    neşe' : dileriz
  1219. 26-Şuarâ 4
    min es semâi : semadan, gökten
  1220. 26-Şuarâ 6
    seye'tî-him : onlara gelecek
  1221. 26-Şuarâ 8
    ekseru-hum : onların çoğu
  1222. 26-Şuarâ 21
    min el murselîne : gönderilenlerden, resûllerden
  1223. 26-Şuarâ 24
    es semâvâti : semalar, gökler
  1224. 26-Şuarâ 30
    bi şey'in : bir şey
  1225. 26-Şuarâ 37
    sehhârin : sihir yapanlar, sihirbazlar
  1226. 26-Şuarâ 38
    es seharatu : sihirbazlar
  1227. 26-Şuarâ 40
    es seharate : sihirbazlar
  1228. 26-Şuarâ 41
    es seharatu : sihirbazlar
  1229. 26-Şuarâ 46
    es seharatu : sihirbazlar
  1230. 26-Şuarâ 49
    sevfe : yakında
  1231. 26-Şuarâ 53
    ersele : gönderdi
  1232. 26-Şuarâ 62
    se-yehdî-ni : beni hidayete erdirecek, kurtuluşa ulaştıracak
  1233. 26-Şuarâ 64
    semme : oraya
  1234. 26-Şuarâ 67
    ekseru-hum : onların çoğu
  1235. 26-Şuarâ 85
    min veraseti : varislerden
  1236. 26-Şuarâ 89
    selîmin : selîm, selâmete ermiş
  1237. 26-Şuarâ 95
    iblîse : iblis
  1238. 26-Şuarâ 98
    nusevvî-kum : sizi eşit tutuyoruz
  1239. 26-Şuarâ 103
    ekseru-hum : onların çoğu
  1240. 26-Şuarâ 105
    el murselîne : gönderilenler, resûller
  1241. 26-Şuarâ 121
    ekseru-hum : onların çoğu
  1242. 26-Şuarâ 123
    el murselîne : gönderilen resûller
  1243. 26-Şuarâ 136
    sevâun : birdir, eşittir
  1244. 26-Şuarâ 139
    ekseru-hum : onların çoğu
  1245. 26-Şuarâ 141
    semûdu : Semud kavmi
  1246. 26-Şuarâ 141
    el murselîne : gönderilen resûller
  1247. 26-Şuarâ 154
    beşerun : beşer, insan
  1248. 26-Şuarâ 155
    şirbun \n(şeribe) : su içme hakkı \n: (içti)
  1249. 26-Şuarâ 158
    ekseru-hum : onların çoğu
  1250. 26-Şuarâ 160
    el murselîne : gönderilenler, resûller
  1251. 26-Şuarâ 174
    ekseru-hum : onların çoğu
  1252. 26-Şuarâ 176
    el murselîne : gönderilenler, resûller
  1253. 26-Şuarâ 183
    en nâse : insanlar
  1254. 26-Şuarâ 183
    lâ ta'sev : azgınlık, bozgunculuk yapmayın
  1255. 26-Şuarâ 186
    illâ beşerun : bir beşerden başka, bir insandan başka
  1256. 26-Şuarâ 187
    kisefen : bir parça
  1257. 26-Şuarâ 187
    min es semâi : gökyüzünden
  1258. 26-Şuarâ 190
    ekseru-hum : onların çoğu
  1259. 26-Şuarâ 200
    seleknâ-hu : biz onu soktuk
  1260. 26-Şuarâ 210
    eş şeyâtînu : şeytanlar
  1261. 26-Şuarâ 212
    anis sem'i (an es sem'i) : işitmekten
  1262. 26-Şuarâ 220
    es semîu : sem'îdir, en iyi işitendir
  1263. 26-Şuarâ 221
    eş şeyâtînu : şeytanlar
  1264. 26-Şuarâ 223
    yulkûnes sem'a : kulak verirler, dinlerler
  1265. 26-Şuarâ 223
    ve ekseru-hum : ve onların çoğu
  1266. 26-Şuarâ 227
    ve se ya'lemu : ve bilecekler
  1267. 27-Neml 10
    l-murselûn(e) : peygamberler
  1268. 27-Neml 5
    el ahserûne : en çok hüsrana uğrayanlar
  1269. 27-Neml 7
    se âtî-kum : size getireceğim
  1270. 27-Neml 16
    ve varise : ve varis oldu, mirasçı oldu
  1271. 27-Neml 16
    min kulli şey'in : herşeyden
  1272. 27-Neml 19
    tebesseme : tebessüm etti
  1273. 27-Neml 21
    azâben şedîden : şiddetli azap
  1274. 27-Neml 22
    mekese : bekledi
  1275. 27-Neml 22
    min sebein : Seba'dan (Yemen'de bir bölge)
  1276. 27-Neml 23
    min kulli şey'in : herşeyden
  1277. 27-Neml 24
    li eş şemsi : güneşe
  1278. 27-Neml 24
    eş şeytânu : şeytan
  1279. 27-Neml 24
    an es sebîli : yoldan
  1280. 27-Neml 25
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  1281. 27-Neml 27
    se nenzuru : bakacağız
  1282. 27-Neml 33
    şedîdin : şiddetli (büyük)
  1283. 27-Neml 34
    efsedû-hâ : onu ifsad ettiler, bozguna uğrattılar
  1284. 27-Neml 35
    el murselûne : resûller
  1285. 27-Neml 40
    şekere : şükretti
  1286. 27-Neml 41
    arşe-hâ : onun tahtı
  1287. 27-Neml 44
    ve keşefet an : ve açtı
  1288. 27-Neml 45
    erselnâ : biz gönderdik
  1289. 27-Neml 45
    semûde : Semud kavmi
  1290. 27-Neml 46
    bî es seyyieti : seyyiati, kötülüğü
  1291. 27-Neml 46
    el haseneti : hasenat, iyilik
  1292. 27-Neml 49
    tekâsemû : (karşılıklı) kasem ediyorlar, yemin ediyorlar
  1293. 27-Neml 49
    mâ şehidnâ : biz şahit olmadık
  1294. 27-Neml 54
    el fâhışete : fahişelik, kötülük
  1295. 27-Neml 55
    şehveten : şehvetle
  1296. 27-Neml 59
    ve selâmun : ve selâm
  1297. 27-Neml 60
    es semâvâti : semalar, gökler
  1298. 27-Neml 60
    min es semâi : semadan, gökten
  1299. 27-Neml 60
    şecere-hâ : onun ağacı
  1300. 27-Neml 61
    ekseru-hum : onların çoğu
  1301. 27-Neml 64
    min es semâi : semadan, göklerden
  1302. 27-Neml 65
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  1303. 27-Neml 66
    fî şekkin : şüphe içinde
  1304. 27-Neml 73
    eksere-hum : onların çoğu
  1305. 27-Neml 75
    fî es semâi : semada, gökte
  1306. 27-Neml 76
    ekseri : çoğu
  1307. 27-Neml 82
    en nâse : insanlar
  1308. 27-Neml 87
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  1309. 27-Neml 88
    tahsebu-hâ : onu sanırsın
  1310. 27-Neml 88
    es sehâbi : bulut
  1311. 27-Neml 88
    kulle şey'in : herşey
  1312. 27-Neml 89
    bi el haseneti : hasenat, kazanılan dereceler
  1313. 27-Neml 90
    bi es seyyieti : seyyiat, kaybedilen dereceler
  1314. 27-Neml 91
    kullu şey'in : herşey
  1315. 27-Neml 93
    seyurî-kum : size gösterecek
  1316. 28-Kasas 7
    min el murselîne : mürselinden, resûllerden
  1317. 28-Kasas 13
    eksere-hum : onların çoğu
  1318. 28-Kasas 15
    istegâse-hu : ondan yardım istedi
  1319. 28-Kasas 15
    min ameli eş şeytâni : şeytanın amelinden, şeytanın işinden
  1320. 28-Kasas 19
    en yabtışe : yakalamak
  1321. 28-Kasas 19
    nefsen : kişi
  1322. 28-Kasas 22
    sevâe : sevva edilmiş, dizayn edilmiş
  1323. 28-Kasas 22
    es sebîli : yol
  1324. 28-Kasas 23
    şeyhun : ihtiyardır
  1325. 28-Kasas 24
    sekâ : suladı, içirdi
  1326. 28-Kasas 25
    sekayte : sen suladın
  1327. 28-Kasas 27
    semâniye : sekiz (8)
  1328. 28-Kasas 27
    setecidu-nî : beni bulacaksın
  1329. 28-Kasas 29
    se : Musa
  1330. 28-Kasas 29
    ânese : gözüne çarptı, farketti, farkına vardı
  1331. 28-Kasas 30
    min eş şecerati : ağaçtan
  1332. 28-Kasas 33
    nefsen : kimse
  1333. 28-Kasas 35
    se neşuddu : kuvvetlendireceğiz, arttıracağız
  1334. 28-Kasas 36
    ve mâ semi'nâ : ve biz işitmedik
  1335. 28-Kasas 45
    enşe'nâ : inşa ettik, oluşturduk
  1336. 28-Kasas 47
    erselte : sen gönderdin
  1337. 28-Kasas 54
    bi el haseneti : hasenat ile, iyilikle
  1338. 28-Kasas 54
    es seyyiete : seyyiat, kötülük
  1339. 28-Kasas 55
    ve izâ semiû : ve işittikleri zaman
  1340. 28-Kasas 55
    selâmun : selâm olsun
  1341. 28-Kasas 57
    semerâtu : ürünler
  1342. 28-Kasas 57
    kulli şey'in : herşey
  1343. 28-Kasas 57
    eksere-hum : onların çoğu
  1344. 28-Kasas 58
    maîşete-hâ : onun geçimi
  1345. 28-Kasas 59
    hattâ yeb'ase : gönderinceye kadar, göndermedikçe
  1346. 28-Kasas 60
    şey'in : şey
  1347. 28-Kasas 61
    hasenen : güzel
  1348. 28-Kasas 65
    el murselîne : mürseller, resûller
  1349. 28-Kasas 71
    sermeden : sürekli, uzun süre, sonsuz
  1350. 28-Kasas 72
    sermeden : sürekli, uzun süre, sonsuz
  1351. 28-Kasas 75
    şehîden : bir şahit
  1352. 28-Kasas 77
    ve lâ tense : ve unutma
  1353. 28-Kasas 77
    ahsenallâhu (ahsene allâhu) : Allah ihsan etti
  1354. 28-Kasas 78
    eşeddu : daha kuvvetli
  1355. 28-Kasas 78
    ve ekseru : ve daha çok
  1356. 28-Kasas 80
    sevâbullâhi : Allah'ın sevabı
  1357. 28-Kasas 81
    hasefnâ : yere geçirdik
  1358. 28-Kasas 82
    hasefe : yere geçirdi
  1359. 28-Kasas 84
    el haseneti : hasene, iyilik, sevap
  1360. 28-Kasas 84
    bi es seyyieti : seyyiat, kötülük ile
  1361. 28-Kasas 84
    es seyyiâti : kötülük
  1362. 28-Kasas 88
    sey'in : şey
  1363. 29-Ankebût 4
    es seyyiâti : kötülükler
  1364. 29-Ankebût 5
    es semîu : en iyi işiten
  1365. 29-Ankebût 7
    seyyiâti-him : onların seyyiatleri, günahları
  1366. 29-Ankebût 7
    ahsene : daha ahsen, daha güzel
  1367. 29-Ankebût 8
    leyse : değil
  1368. 29-Ankebût 10
    leyse : değil
  1369. 29-Ankebût 12
    sebîle-nâ : bizim yolumuz
  1370. 29-Ankebût 12
    min şey'in : bir şeyden
  1371. 29-Ankebût 14
    erselnâ : biz gönderdik
  1372. 29-Ankebût 14
    lebise : kaldı
  1373. 29-Ankebût 14
    senetin : sene, yıl
  1374. 29-Ankebût 15
    es sefîneti : gemi
  1375. 29-Ankebût 20
    alâ kulli şey'in : herşeye
  1376. 29-Ankebût 22
    fî es semâi : semada, gökte
  1377. 29-Ankebût 28
    el fâhışete : kötülüğe, fahişeliğe
  1378. 29-Ankebût 28
    sebeka-kum : sizden önce geçmiş olanlar
  1379. 29-Ankebût 29
    es sebîle : yol
  1380. 29-Ankebût 34
    min es semâi : semadan
  1381. 29-Ankebût 36
    ve lâ ta'sev : ve azgınlık etmeyin
  1382. 29-Ankebût 38
    ve semûde : ve Semud (kavmi)
  1383. 29-Ankebût 38
    eş şeytânu : şeytan
  1384. 29-Ankebût 38
    anis sebîli (an es sebîli) : yoldan
  1385. 29-Ankebût 40
    erselnâ : biz gönderdik
  1386. 29-Ankebût 40
    hasefnâ : yere geçirdik, yerin dibine batırdık
  1387. 29-Ankebût 40
    enfuse-hum : onların nefsleri, kendi nefsleri
  1388. 29-Ankebût 41
    meselu : misal, hal, durum
  1389. 29-Ankebût 41
    meseli : misal, hal, durum
  1390. 29-Ankebût 42
    min şey'in : şeyden, bir şey
  1391. 29-Ankebût 44
    es semâvâti : semalar, gökler
  1392. 29-Ankebût 46
    ahsenu : en ahsen, en güzel olan
  1393. 29-Ankebût 52
    şehîden : şahit olarak
  1394. 29-Ankebût 52
    mâ fî es semâvâti : göklerde olanı
  1395. 29-Ankebût 53
    musemmen : belirlenmiş
  1396. 29-Ankebût 60
    es semîu : en iyi işiten
  1397. 29-Ankebût 61
    seelte-hum : onlara sordun
  1398. 29-Ankebût 61
    es semâvâti : semalar, gökler
  1399. 29-Ankebût 61
    ve sehhare : ve musahhar kıldı, emre amade kıldı
  1400. 29-Ankebût 61
    eş şemse : güneş
  1401. 29-Ankebût 62
    bi kulli şey'in : herşeyi
  1402. 29-Ankebût 63
    seelte-hum : onlara sordun
  1403. 29-Ankebût 63
    es semai (mines semai) : sema, gök (semadan, gökten)
  1404. 29-Ankebût 63
    ekseru-hum : onların çoğu
  1405. 29-Ankebût 66
    sevfe : yakında
  1406. 29-Ankebût 68
    leyse : değil mi, yok mu
  1407. 3-Âl-i İmrân 4
    azâbun şedîdun : şiddetli azap
  1408. 3-Âl-i İmrân 5
    şey'un : bir şey, hiçbir şey
  1409. 3-Âl-i İmrân 5
    ve lâ fî es semâi : ve semâda, gökte
  1410. 3-Âl-i İmrân 10
    şey'en : bir şey
  1411. 3-Âl-i İmrân 11
    şedîdu el ıkâbi : ikâbın (azabın) şiddeti, ikâbı (azabı) şiddetli
  1412. 3-Âl-i İmrân 12
    se tuglebûne : yakında yenileceksiniz
  1413. 3-Âl-i İmrân 12
    ve tuhşerûne : ve toplanacaksınız
  1414. 3-Âl-i İmrân 12
    ve bi'se el mihâdu : ve ne kötü döşek
  1415. 3-Âl-i İmrân 13
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda (Allah yolunda)
  1416. 3-Âl-i İmrân 14
    eş şehevâti : şehvetler, nefsin aşırı düşkünlükleri
  1417. 3-Âl-i İmrân 14
    el musevvemeti : salma atlar
  1418. 3-Âl-i İmrân 18
    şehide allâhu : Allah şahitlik etti, şehâdet etti
  1419. 3-Âl-i İmrân 19
    serîu el hısâbı : hesabı seri (çabuk) gören
  1420. 3-Âl-i İmrân 24
    temesse-nâ : bize dokunmaz
  1421. 3-Âl-i İmrân 25
    kesebet : kazandığı şey
  1422. 3-Âl-i İmrân 26
    alâ kulli şey'in : her şeye
  1423. 3-Âl-i İmrân 28
    fe leyse : o zaman değildir
  1424. 3-Âl-i İmrân 28
    fî şey'in : bir şeyde
  1425. 3-Âl-i İmrân 28
    nefse-hu : onun kendisi
  1426. 3-Âl-i İmrân 29
    mâ fî es semâvâti : göklerde olan şeyleri
  1427. 3-Âl-i İmrân 29
    alâ kulli şey'in : her şeye
  1428. 3-Âl-i İmrân 30
    nefse-hu : nefsinden, kendisinden
  1429. 3-Âl-i İmrân 34
    ve allâhu semîun : ve Allah en iyi işiten
  1430. 3-Âl-i İmrân 35
    ente es semîu el alîmu : sen en iyi işiten, en iyi bilensin
  1431. 3-Âl-i İmrân 36
    ve leyse ez zekeru : ve erkek .... değildir
  1432. 3-Âl-i İmrân 36
    semmeytu-hâ : onu isimlendirdim, adını koydum
  1433. 3-Âl-i İmrân 36
    min eş şeytâni er racîmi : kovulmuş şeytandan
  1434. 3-Âl-i İmrân 37
    bi kabûlin hasenin : güzel bir kabul ile
  1435. 3-Âl-i İmrân 37
    nebâten hasenen : güzel bir şekilde (yetiştirme ile)
  1436. 3-Âl-i İmrân 38
    semîu ed duâi : duayı işitensin
  1437. 3-Âl-i İmrân 39
    ve seyyiden : ve seyyid, peygamber soyundan gelen
  1438. 3-Âl-i İmrân 41
    ellâ tukellime en nâse : insanlarla konuşmaman
  1439. 3-Âl-i İmrân 41
    selâsete eyyâmin : üç gün(ler)
  1440. 3-Âl-i İmrân 41
    ve sebbih : ve tesbih et
  1441. 3-Âl-i İmrân 45
    el mesîhu îsebnu meryeme : Mesih Meryemoğlu İsa
  1442. 3-Âl-i İmrân 46
    ve yukellimu en nâse : ve insanlarla konuşacak
  1443. 3-Âl-i İmrân 47
    ve lem yemses-nî : ve bana dokunmadı
  1444. 3-Âl-i İmrân 47
    beşerun : bir beşer, insan
  1445. 3-Âl-i İmrân 56
    azâben şedîden : şiddetli azap
  1446. 3-Âl-i İmrân 59
    mesele : misal, örnek, durum
  1447. 3-Âl-i İmrân 59
    ke meseli : misali, durumu gibi
  1448. 3-Âl-i İmrân 61
    ve enfuse-nâ : ve kendimiz, bizler
  1449. 3-Âl-i İmrân 61
    ve enfuse-kum : ve sizler
  1450. 3-Âl-i İmrân 64
    sevâin : eşit, müsavi, aynı, bir
  1451. 3-Âl-i İmrân 64
    bi-hî şey'en : ona bir şeyi
  1452. 3-Âl-i İmrân 66
    fî mâ leyse lekum : onun hakkında sizin ..... yoktur
  1453. 3-Âl-i İmrân 69
    illâ enfuse-hum : kendilerinden başkasını
  1454. 3-Âl-i İmrân 75
    leyse aleynâ : değildir, bizim üzerimize, bize
  1455. 3-Âl-i İmrân 75
    sebîlun : bir yol, sorumluluk
  1456. 3-Âl-i İmrân 77
    semenen kalîlen : az bir değer
  1457. 3-Âl-i İmrân 78
    li tahsebû-hu : sizin onu zannetmeniz için
  1458. 3-Âl-i İmrân 79
    li beşerin : bir insan için
  1459. 3-Âl-i İmrân 83
    fî es semâvâti : semâlarda, göklerde
  1460. 3-Âl-i İmrân 86
    ve şehidû : ve şahit oldular
  1461. 3-Âl-i İmrân 92
    min şey'in : bir şeyden
  1462. 3-Âl-i İmrân 97
    sebîlen : yol, yol bulma
  1463. 3-Âl-i İmrân 98
    ve allâhu şehîdun : ve Allah şahittir
  1464. 3-Âl-i İmrân 99
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  1465. 3-Âl-i İmrân 103
    alâ şefâ : kenarında
  1466. 3-Âl-i İmrân 109
    mâ fî es semâvâti : göklerdeki şeyler, ne varsa
  1467. 3-Âl-i İmrân 110
    ve ekseru-hum : ve onların çoğu
  1468. 3-Âl-i İmrân 113
    sevâen : eşit, müsavi, aynı, bir
  1469. 3-Âl-i İmrân 116
    şey'en : bir şey
  1470. 3-Âl-i İmrân 117
    meselu : misal, durum
  1471. 3-Âl-i İmrân 117
    ke meseli : gibi, misal, durum
  1472. 3-Âl-i İmrân 117
    harse : ekinler
  1473. 3-Âl-i İmrân 117
    enfuse-hum : kendi kendilerine
  1474. 3-Âl-i İmrân 117
    enfuse-hum : kendi kendilerine, kendilerine
  1475. 3-Âl-i İmrân 120
    in temses-kum : eğer size değerse, dokunursa
  1476. 3-Âl-i İmrân 120
    hasenetun : hasene, iyilik, güzellik
  1477. 3-Âl-i İmrân 120
    seyyietun : seyyiat, bir kötülük
  1478. 3-Âl-i İmrân 120
    şey'en : bir şey
  1479. 3-Âl-i İmrân 121
    semîun : en iyi işiten
  1480. 3-Âl-i İmrân 122
    en tefşelâ : korkmak, korkaklık göstermek
  1481. 3-Âl-i İmrân 124
    bi selâseti âlâfin : üç bini ile
  1482. 3-Âl-i İmrân 125
    bi hamseti âlâfin : beş bini ile
  1483. 3-Âl-i İmrân 125
    musevvimîne : işaretlenmiş, nişanlı
  1484. 3-Âl-i İmrân 128
    leyse leke : senin için yoktur, değildir, olmadı
  1485. 3-Âl-i İmrân 128
    şey'un : bir şey
  1486. 3-Âl-i İmrân 129
    mâ fî es semâvâti : göklerde ne varsa
  1487. 3-Âl-i İmrân 133
    es semâvâtu : semâlar, gökler
  1488. 3-Âl-i İmrân 134
    fî es serrâi : bolluk içinde, bollukta
  1489. 3-Âl-i İmrân 135
    fâhişeten : kötülük
  1490. 3-Âl-i İmrân 135
    enfuse-hum : nefslerine, kendilerine
  1491. 3-Âl-i İmrân 140
    in yemses-kum : eğer size dokunursa
  1492. 3-Âl-i İmrân 140
    fe kad messe : o taktirde dokunmuştu
  1493. 3-Âl-i İmrân 144
    şey'en : bir şey
  1494. 3-Âl-i İmrân 144
    ve se yeczî allâhu : ve Allah yakında karşılığını verecek, mükâfatlandıracak
  1495. 3-Âl-i İmrân 145
    sevâbe ed dunyâ : dünya sevabını
  1496. 3-Âl-i İmrân 145
    sevâbe el âhirati : ahiret sevabı
  1497. 3-Âl-i İmrân 145
    ve se neczî : ve yakında karşılığını vereceğiz, mükâfatlandıracağız
  1498. 3-Âl-i İmrân 146
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  1499. 3-Âl-i İmrân 147
    ve sebbit : ve sabit kıl
  1500. 3-Âl-i İmrân 148
    sevâbe ed dunyâ : dünya sevabı
  1501. 3-Âl-i İmrân 148
    sevâbi el âhireti : ahiret sevabı
  1502. 3-Âl-i İmrân 151
    se nulkî : biz salacağız (vereceğiz)
  1503. 3-Âl-i İmrân 151
    ve bi'se : ve ne kötü
  1504. 3-Âl-i İmrân 154
    nuâsen : sukunet veren uyku
  1505. 3-Âl-i İmrân 154
    min şey'in : şeyden, bir şey
  1506. 3-Âl-i İmrân 154
    şey'un : bir şey
  1507. 3-Âl-i İmrân 155
    eş şeytânu : şeytan
  1508. 3-Âl-i İmrân 155
    kesebû : kazandılar
  1509. 3-Âl-i İmrân 157
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  1510. 3-Âl-i İmrân 158
    tuhşerûne : haşrolunacaksınız, toplanacaksınız
  1511. 3-Âl-i İmrân 161
    kesebet : kazandığı şey
  1512. 3-Âl-i İmrân 162
    bi sehatin : gazaba
  1513. 3-Âl-i İmrân 162
    ve bi'se el masîru : ve kötü varış yeri, dönüş yeri
  1514. 3-Âl-i İmrân 164
    iz bease : beas etmişti (beas ederek)
  1515. 3-Âl-i İmrân 165
    alâ kulli şey'in : her şeye
  1516. 3-Âl-i İmrân 167
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  1517. 3-Âl-i İmrân 167
    leyse : olmayan şey
  1518. 3-Âl-i İmrân 169
    ve lâ tahsebenne : ve sakın zannetmeyin
  1519. 3-Âl-i İmrân 169
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  1520. 3-Âl-i İmrân 172
    ahsenû : ahsen, en güzel
  1521. 3-Âl-i İmrân 173
    inne en nâse : muhakkak ki insanlar
  1522. 3-Âl-i İmrân 173
    fe ahşev-hum : artık onlardan korkun
  1523. 3-Âl-i İmrân 174
    lem yemses-hum : onlara dokunmadı
  1524. 3-Âl-i İmrân 175
    eş şeytânu : şeytan
  1525. 3-Âl-i İmrân 176
    şey'an : bir şey
  1526. 3-Âl-i İmrân 177
    şey'en : bir şey
  1527. 3-Âl-i İmrân 178
    ve lâ yahsebe-enne : ve sakın zannetmesinler
  1528. 3-Âl-i İmrân 179
    el habîse : kötü
  1529. 3-Âl-i İmrân 180
    ve lâ yahsebe-enne : ve sakın zannetmesinler
  1530. 3-Âl-i İmrân 180
    şerrun : şerdir
  1531. 3-Âl-i İmrân 180
    se yutavvekûne : boyunlarına dolanacak
  1532. 3-Âl-i İmrân 180
    mîrâsu es semâvâti : semâların, göklerin mirası
  1533. 3-Âl-i İmrân 181
    semia allâhu : Allah işitti
  1534. 3-Âl-i İmrân 181
    se nektubu : yakında yazacağız
  1535. 3-Âl-i İmrân 182
    leyse : değil
  1536. 3-Âl-i İmrân 187
    semenen kalîlen : az bir değere
  1537. 3-Âl-i İmrân 187
    fe bi'se : oysa ne kötü
  1538. 3-Âl-i İmrân 188
    tahsebe-enne : sakın zannetme
  1539. 3-Âl-i İmrân 188
    fe lâ tahsebe- enne-hum : bu yüzden, artık sakın sanma ki onlar
  1540. 3-Âl-i İmrân 189
    mulku es semâvâti : semâların, göklerin mülkü
  1541. 3-Âl-i İmrân 189
    alâ kulli şey'in : her şeye
  1542. 3-Âl-i İmrân 190
    es semâvâti : semâlar, gökler
  1543. 3-Âl-i İmrân 191
    fî halkı es semâvâti : göklerin yaratılışı hakkında
  1544. 3-Âl-i İmrân 193
    semi'nâ : işittik
  1545. 3-Âl-i İmrân 193
    seyyiâti-nâ : günahlarımızı
  1546. 3-Âl-i İmrân 195
    sebîlî : benim yolumda
  1547. 3-Âl-i İmrân 195
    seyyiâti-him : onların günahlarını
  1548. 3-Âl-i İmrân 195
    sevâben : sevap, mükâfat olarak
  1549. 3-Âl-i İmrân 195
    husnu es sevâbi : sevabın, mükâfatların en güzeli
  1550. 3-Âl-i İmrân 197
    ve bi'se : ve ne kötü
  1551. 3-Âl-i İmrân 199
    semenen kalîlen : az bir pahaya, değere, bedele
  1552. 3-Âl-i İmrân 199
    serîu el hısâbi : hesabı çabuk gören
  1553. 30-Rûm 3
    se yaglibûne : gâlip gelecekler
  1554. 30-Rûm 6
    eksere : en çok
  1555. 30-Rûm 8
    es semâvâti : semalar, gökler
  1556. 30-Rûm 8
    musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
  1557. 30-Rûm 9
    eşedde : daha kuvvetli, daha güçlü
  1558. 30-Rûm 9
    eksera : daha çok
  1559. 30-Rûm 9
    enfuse-hum : kendi nefsleri
  1560. 30-Rûm 18
    es semâvâti : semalar, gökler
  1561. 30-Rûm 20
    beşerun : bir beşer, bir insan
  1562. 30-Rûm 22
    es semâvâti : semalar, gökler
  1563. 30-Rûm 24
    min es semâi : semadan, gökten
  1564. 30-Rûm 25
    es semâu : sema, gökyüzü
  1565. 30-Rûm 26
    es semâvâti : semalar, gökler
  1566. 30-Rûm 27
    el meselu : misal, durum, özellik
  1567. 30-Rûm 27
    es semâvâti : semalar, gökler
  1568. 30-Rûm 28
    meselen : misal
  1569. 30-Rûm 28
    sevâun : eşit
  1570. 30-Rûm 28
    enfuse-kum : sizin kendiniz, birbiriniz
  1571. 30-Rûm 30
    en nâse : insanlar
  1572. 30-Rûm 30
    eksere : daha çok, çoğu
  1573. 30-Rûm 33
    ve izâ messe : ve dokunduğu zaman
  1574. 30-Rûm 33
    en nâse : insan
  1575. 30-Rûm 34
    sevfe : yakında
  1576. 30-Rûm 36
    en nâse : insan
  1577. 30-Rûm 36
    seyyietun : kötülük
  1578. 30-Rûm 38
    vebnes sebîli (ve ibne es sebîli) : ve yolcular
  1579. 30-Rûm 40
    min şey'in : bir şeyden
  1580. 30-Rûm 41
    kesebet : kazandı
  1581. 30-Rûm 42
    ekseru-hum : onların çoğu
  1582. 30-Rûm 47
    erselnâ : biz gönderdik
  1583. 30-Rûm 48
    sehâben : bulutlar
  1584. 30-Rûm 48
    fî es semâi : semada, gökte
  1585. 30-Rûm 48
    kisefen : kısım kısım, kısımlar
  1586. 30-Rûm 50
    kulli şey'in : herşey
  1587. 30-Rûm 51
    erselnâ : biz gönderdik
  1588. 30-Rûm 54
    ve şeybeten : ve yaşlılık
  1589. 30-Rûm 58
    min kulli meselin : bütün meselelerden
  1590. 31-Lokman 6
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  1591. 31-Lokman 10
    es semâvâti : semalar, gökler
  1592. 31-Lokman 10
    ve besse : ve yaydı
  1593. 31-Lokman 10
    min es semâi : semadan, göklerden
  1594. 31-Lokman 15
    leyse : değil, yok, olmadı
  1595. 31-Lokman 15
    sebîle : yol
  1596. 31-Lokman 16
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  1597. 31-Lokman 20
    sehhare : musahhar kıldı, emrine amade kıldı
  1598. 31-Lokman 20
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  1599. 31-Lokman 21
    eş şeytânu : şeytan
  1600. 31-Lokman 22
    istemseke : tutundu
  1601. 31-Lokman 25
    seelte-hum : onlara sordun
  1602. 31-Lokman 25
    es semâvâti : semalar, gökler
  1603. 31-Lokman 25
    ekseru-hum : onların çoğu
  1604. 31-Lokman 26
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  1605. 31-Lokman 27
    min şeceretin : ağaçlardan
  1606. 31-Lokman 27
    seb'atu : 7 (yedi)
  1607. 31-Lokman 28
    semîun : en iyi işiten
  1608. 31-Lokman 29
    ve sehhare : ve musahhar kıldı, emrine amade kıldı
  1609. 31-Lokman 29
    eş şemse : güneş
  1610. 31-Lokman 29
    musemmen : belirli
  1611. 31-Lokman 31
    şekûrin : çok şükreden
  1612. 31-Lokman 33
    vahşev : ve korkun
  1613. 31-Lokman 33
    şey'en : bir şey
  1614. 31-Lokman 34
    el gayse : yağmur
  1615. 32-Secde 4
    es semâvâti : semalar, gökler
  1616. 32-Secde 4
    ve lâ şefîin : ve şefaatçi yoktur
  1617. 32-Secde 5
    min es semâi : göklerden
  1618. 32-Secde 5
    senetin : sene
  1619. 32-Secde 6
    ve şşehādeti : ve görüneni
  1620. 32-Secde 7
    ahsene : en güzel
  1621. 32-Secde 7
    kule şey'in : herşey
  1622. 32-Secde 9
    sevvâ-hu : sevva etti, düzenledi
  1623. 32-Secde 9
    es sem'a : işitme hassası
  1624. 32-Secde 12
    ve semi'nâ : ve biz işittik
  1625. 32-Secde 15
    ve sebbe-hû : ve onu tesbih ettiler
  1626. 32-Secde 20
    fesekû : fasıklık yaptılar
  1627. 33-Ahzâb 4
    es sebîle : yol
  1628. 33-Ahzâb 5
    ve leyse : ve değil, yok
  1629. 33-Ahzâb 7
    ve îsebni meryeme : ve Meryemoğlu İsa
  1630. 33-Ahzâb 9
    erselnâ : gönderdik
  1631. 33-Ahzâb 11
    şedîden : şiddetli, kuvvetli
  1632. 33-Ahzâb 18
    el be'se : savaş, şiddet
  1633. 33-Ahzâb 19
    eşıhhaten \n(şehha) : daha cimri, çok cimri \n: (cimri)
  1634. 33-Ahzâb 19
    selekû-kum : sizi incittiler
  1635. 33-Ahzâb 20
    yahsebûne : zannediyorlar, sanıyorlar
  1636. 33-Ahzâb 21
    hasenetun : güzel
  1637. 33-Ahzâb 27
    ve evrese-kum : ve sizi varis (mirasçı) kıldı
  1638. 33-Ahzâb 27
    alâ kulli şey'in : herşeye
  1639. 33-Ahzâb 28
    ve userrihkunne : ve sizi bırakayım (boşayayım)
  1640. 33-Ahzâb 28
    serâhan : bırakma
  1641. 33-Ahzâb 30
    bi fâhışetin : fuhuş ile, kötülük ile
  1642. 33-Ahzâb 33
    er ricse : günah
  1643. 33-Ahzâb 37
    ve tahşe : ve kork, çekin
  1644. 33-Ahzâb 37
    en nâse : insanlar
  1645. 33-Ahzâb 39
    ve yahşevne-hu : ve ona huşû duyarlar
  1646. 33-Ahzâb 39
    ve lâ yahşevne : ve korkmazlar
  1647. 33-Ahzâb 40
    kulli şey'in : hepsi, herşey
  1648. 33-Ahzâb 42
    ve sebbihû-hu : ve onu tesbih edin
  1649. 33-Ahzâb 44
    selâmun : selâm
  1650. 33-Ahzâb 45
    erselnâ-ke : seni gönderdik
  1651. 33-Ahzâb 49
    ve serrihû-hunne : ve onları serbest bırakın (boşayın)
  1652. 33-Ahzâb 49
    serâhan : bırakarak, bırakış
  1653. 33-Ahzâb 50
    nefse-hâ : nefsini, kendini
  1654. 33-Ahzâb 52
    kulli şey'in : herşey
  1655. 33-Ahzâb 53
    ve izâ seeltumû-hunne : ve onlardan istediğiniz zaman, sorduğunuz zaman
  1656. 33-Ahzâb 54
    şey'en : bir şey
  1657. 33-Ahzâb 54
    bi kulli şey'in : herşeyi
  1658. 33-Ahzâb 55
    alâ kulli şey'in : herşeye
  1659. 33-Ahzâb 55
    şehîden : şahit
  1660. 33-Ahzâb 56
    ve sellimû : ve selâm verin, salât edin
  1661. 33-Ahzâb 58
    mektesebû (mâ iktesebû) : kazandıkları şey
  1662. 33-Ahzâb 67
    es sebîlen : yol
  1663. 33-Ahzâb 70
    sedîden : yalan olmayan, doğru
  1664. 33-Ahzâb 72
    alâ es semâvâti : göklere
  1665. 34-Sebe 1
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  1666. 34-Sebe 2
    min es semâi : semadan, gökten
  1667. 34-Sebe 3
    fî es semâvâti : semalarda
  1668. 34-Sebe 5
    seav : çalıştılar
  1669. 34-Sebe 9
    min es semâi : göklerden
  1670. 34-Sebe 9
    in neşe' : eğer dilersek
  1671. 34-Sebe 9
    kisefen : parçalar
  1672. 34-Sebe 9
    min es semâi : semadan, göklerden
  1673. 34-Sebe 11
    fî es serdi : örgü şeklinde, iç içe halkalar halinde
  1674. 34-Sebe 12
    şehrun : bir ay
  1675. 34-Sebe 12
    şehrun : bir ay
  1676. 34-Sebe 12
    ve eselnâ : ve akıttık
  1677. 34-Sebe 13
    eş şekûru : çok şükredenler
  1678. 34-Sebe 14
    minseete-hu : onun bastonu, asası
  1679. 34-Sebe 15
    li sebein : Sebe (halkı) için
  1680. 34-Sebe 16
    erselnâ : biz gönderdik
  1681. 34-Sebe 16
    seyle : sel
  1682. 34-Sebe 16
    ve şey'in : ve bir şey
  1683. 34-Sebe 18
    es seyre : seyir, gezme, yürüme, dolaşma
  1684. 34-Sebe 19
    enfuse-hum : kendi nefslerine
  1685. 34-Sebe 19
    ehâdîse : hadîs, nesilden nesile anlatılan sözler (efsane)
  1686. 34-Sebe 19
    şekûrin : çok şükreden
  1687. 34-Sebe 21
    fî şekkin : şüphe içinde, şüphede
  1688. 34-Sebe 21
    alâ kulli şey'in : herşeye, herşeyi
  1689. 34-Sebe 22
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  1690. 34-Sebe 23
    eş şefâatu : şefaat
  1691. 34-Sebe 24
    min es semâvâti : semalardan, göklerden
  1692. 34-Sebe 28
    ve mâ erselnâ-ke : ve seni göndermedik
  1693. 34-Sebe 28
    eksere : daha çok, çoğu
  1694. 34-Sebe 33
    ve eserrû : ve gizlediler, sakladılar
  1695. 34-Sebe 34
    ve mâ erselnâ : ve biz göndermedik
  1696. 34-Sebe 35
    ekseru : daha çok
  1697. 34-Sebe 36
    eksere : daha çok, çoğu
  1698. 34-Sebe 39
    min şey'in : bir şeyden
  1699. 34-Sebe 41
    ekseru-hum : onların çoğu
  1700. 34-Sebe 44
    erselnâ : ve biz göndermedik
  1701. 34-Sebe 46
    şedîdin : şiddetli, kuvvetli
  1702. 34-Sebe 47
    seeltu-kum : sizden istemedim
  1703. 34-Sebe 47
    alâ kulli şey'in : herşeye
  1704. 34-Sebe 47
    şehîdun : şahittir
  1705. 34-Sebe 50
    semîun : en iyi işitendir
  1706. 34-Sebe 54
    şekkin : şüphe
  1707. 35-Fâtır 1
    es semâvâti : semalar, gökler
  1708. 35-Fâtır 1
    ve sulâse : ve üçer
  1709. 35-Fâtır 1
    şey'in : şey
  1710. 35-Fâtır 3
    min es semâi : semadan, gökten
  1711. 35-Fâtır 6
    eş şeytâne : şeytan
  1712. 35-Fâtır 6
    es seîri : alevli ateş, cehennem
  1713. 35-Fâtır 7
    şedîdun : şiddetli
  1714. 35-Fâtır 8
    hasenen : güzel
  1715. 35-Fâtır 8
    haserâtin : hasretler, hüzünler
  1716. 35-Fâtır 9
    ersele : gönderdi
  1717. 35-Fâtır 9
    sehâben : bulutlar
  1718. 35-Fâtır 10
    es seyyiâti : kötülükler, günahlar
  1719. 35-Fâtır 10
    şedîdun : şiddetli
  1720. 35-Fâtır 12
    şerâbu-hu : onun içimi
  1721. 35-Fâtır 13
    ve sehhare : ve emre amade kıldı, emri altına aldı
  1722. 35-Fâtır 13
    eş şemse : güneş
  1723. 35-Fâtır 13
    musemmen : belirli, belirlenmiş
  1724. 35-Fâtır 14
    semiû : işittiler
  1725. 35-Fâtır 16
    yeşe' : diler
  1726. 35-Fâtır 18
    şey'un : bir şey
  1727. 35-Fâtır 18
    yahşevne : huşû duyarlar
  1728. 35-Fâtır 24
    erselnâ-ke : seni gönderdik
  1729. 35-Fâtır 27
    min es semâi : semadan, gökten
  1730. 35-Fâtır 27
    semerâtin : ürünler, meyveler
  1731. 35-Fâtır 30
    şekûrun : şükredilen
  1732. 35-Fâtır 34
    şekûrun : şekûr, şükrü kabul edendir, şükredilen
  1733. 35-Fâtır 38
    es semâvâti : semalar, gökler
  1734. 35-Fâtır 40
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  1735. 35-Fâtır 41
    es semâvâti : samalar, gökler
  1736. 35-Fâtır 41
    emseke-humâ : o ikisini tutar
  1737. 35-Fâtır 42
    ve aksemû : ve kasem ettiler
  1738. 35-Fâtır 43
    ve mekre es seyyii : ve kötülük düzeni, kötü hile
  1739. 35-Fâtır 43
    ve mekru es seyyii : ve kötülük düzeni, kötü hile
  1740. 35-Fâtır 44
    eşedde : daha çok, şiddetli
  1741. 35-Fâtır 44
    min şey'in : bir şey(den)
  1742. 35-Fâtır 44
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  1743. 35-Fâtır 45
    en nâse : insanlar
  1744. 35-Fâtır 45
    kesebû : kazandılar
  1745. 35-Fâtır 45
    musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
  1746. 36-Yâsin 3
    min el murselîne : gönderilen resûllerden
  1747. 36-Yâsin 7
    ekseri-him : onların çoğu
  1748. 36-Yâsin 9
    sedden : bir sed
  1749. 36-Yâsin 9
    sedden : bir sed
  1750. 36-Yâsin 9
    fe agşeynâ-hum : böylece, artık onları perdeledik, örttük, kuşattık
  1751. 36-Yâsin 10
    ve sevâun : ve musavidir, eşittir, birdir
  1752. 36-Yâsin 12
    ve kulle şey'in : ve herşey, hepsi
  1753. 36-Yâsin 13
    vadrıb (ve ıdrıb) meselen : ve örnek, misal ver
  1754. 36-Yâsin 13
    meselen : misal, örnek
  1755. 36-Yâsin 13
    el murselûne : (gönderilmiş) resûller
  1756. 36-Yâsin 14
    iz erselnâ : biz göndermiştik
  1757. 36-Yâsin 14
    murselûne : (gönderilmiş) resûller
  1758. 36-Yâsin 15
    beşerun : beşer
  1759. 36-Yâsin 15
    min şey'in : bir şey(den)
  1760. 36-Yâsin 16
    murselûne : (gönderilmiş) resûller
  1761. 36-Yâsin 18
    yemesse- enne-kum \n(messe) : size mutlaka dokunacak \n: (dokundu)
  1762. 36-Yâsin 20
    el murselîne : (gönderilmiş) resûllere
  1763. 36-Yâsin 23
    lâ tugni \n(lâ tugni ... şey'en) : gidermez, yarar sağlamaz, fayda vermez \n: (bir şey gidermez)
  1764. 36-Yâsin 23
    şefâatu-hum : onların şefaati
  1765. 36-Yâsin 23
    şey'en : bir şey
  1766. 36-Yâsin 28
    min es semâi : semadan, gökten
  1767. 36-Yâsin 35
    min semeri-hi : onun ürününden, meyvesinden
  1768. 36-Yâsin 38
    ve eş şemsu : ve güneş
  1769. 36-Yâsin 40
    leş şemsu (lâ eş şemsu) : güneş olmaz (olamaz)
  1770. 36-Yâsin 43
    neşe' : dileriz
  1771. 36-Yâsin 52
    bease-nâ : bizi diriltti
  1772. 36-Yâsin 52
    el murselûne : gönderilen resûller
  1773. 36-Yâsin 54
    şey'en : şey
  1774. 36-Yâsin 58
    selâmun : selâm
  1775. 36-Yâsin 60
    eş şeytâne : şeytan
  1776. 36-Yâsin 78
    ve darebe (meselen) : ve örnek verdi, misal getirdi
  1777. 36-Yâsin 78
    meselen : örnek, misal
  1778. 36-Yâsin 79
    enşee-hâ : onu inşa etti, yaptı
  1779. 36-Yâsin 80
    min eş şeceri : ağaçtan
  1780. 36-Yâsin 81
    ve leyse : ve değil
  1781. 36-Yâsin 81
    es semâvâti : semalar, gökler
  1782. 36-Yâsin 82
    şey'en : bir şey
  1783. 36-Yâsin 83
    kulli şey'in : herşey
  1784. 37-Sâffât 5
    es semâvâti : semalar, gökler
  1785. 37-Sâffât 6
    es semâe : sema, gökyüzü
  1786. 37-Sâffât 7
    şeytânin : şeytan
  1787. 37-Sâffât 8
    yessemmeûne ilâ : kulak veremezler, dinleyemezler
  1788. 37-Sâffât 11
    eşeddu : daha kuvvetli
  1789. 37-Sâffât 37
    el murselîne : gönderilen resûller, elçiler
  1790. 37-Sâffât 55
    sevâi : ortasında
  1791. 37-Sâffât 62
    şeceretu : ağaç
  1792. 37-Sâffât 64
    şeceretun : ağaç
  1793. 37-Sâffât 65
    eş şeyâtîni : şeytanlar
  1794. 37-Sâffât 67
    şevben : karıştırılmış
  1795. 37-Sâffât 71
    ekseru : çoğu
  1796. 37-Sâffât 72
    erselnâ : biz gönderdik
  1797. 37-Sâffât 79
    selâmun : selâm, selâm olsun
  1798. 37-Sâffât 84
    selîmin : selîm, teslim olmuş, arınmış, güzelliklere açık
  1799. 37-Sâffât 99
    se-yehdî-ni : beni hidayete erdirecek
  1800. 37-Sâffât 101
    beşşernâ-hu : onu müjdeledik
  1801. 37-Sâffât 102
    se-tecidu-nî : beni bulacaksın
  1802. 37-Sâffât 109
    selâmun : selâm, selâm olsun
  1803. 37-Sâffât 112
    ve beşşernâ-hu : ve onu müjdeledik
  1804. 37-Sâffât 120
    selâmun : selâm, selâm olsun
  1805. 37-Sâffât 123
    ilyâse : İlyas
  1806. 37-Sâffât 123
    el murselîne : gönderilmiş olanlar,
  1807. 37-Sâffât 125
    ahsene : ahsen, en güzel
  1808. 37-Sâffât 130
    selâmun : selâm olsun
  1809. 37-Sâffât 133
    min el murselîne : gönderilen, gönderilmiş olan resûllerden
  1810. 37-Sâffât 139
    nuse : Yunus
  1811. 37-Sâffât 139
    min el murselîne : gönderilmiş resûllerden
  1812. 37-Sâffât 143
    min el musebbihîne : tesbih edenlerden
  1813. 37-Sâffât 144
    lebise : kaldı (kalırdı)
  1814. 37-Sâffât 146
    şecereten : bir ağaç
  1815. 37-Sâffât 147
    ve erselnâ-hu : ve onu gönderdik
  1816. 37-Sâffât 150
    inâsen : dişiler, dişi olarak
  1817. 37-Sâffât 158
    neseben : neseb, soybağı
  1818. 37-Sâffât 166
    el musebbihûne : tesbih edenler
  1819. 37-Sâffât 170
    sevfe : yakında
  1820. 37-Sâffât 171
    sebekat : geçti
  1821. 37-Sâffât 171
    el murselîne : gönderilenler, resûller
  1822. 37-Sâffât 175
    sevfe : yakında
  1823. 37-Sâffât 179
    sevfe : yakında
  1824. 37-Sâffât 181
    ve selâmun : ve selâm olsun
  1825. 37-Sâffât 181
    el murselîne : gönderilen, gönderilmiş olan resûller
  1826. 38-Sâd 5
    şey'un : bir şey
  1827. 38-Sâd 6
    şey'un : bir şeydir
  1828. 38-Sâd 7
    semi'nâ : biz işitmedik
  1829. 38-Sâd 8
    fî şekkin : şüphe içinde
  1830. 38-Sâd 10
    es semâvâti : semalar, gökler
  1831. 38-Sâd 13
    ve semûdu : ve Semud
  1832. 38-Sâd 18
    yusebbıhne : tesbih ediyorlar
  1833. 38-Sâd 20
    ve şedednâ : ve güçlendirdik, kuvvetlendirdik
  1834. 38-Sâd 21
    tesevverû : duvara tırmanıyorlar
  1835. 38-Sâd 22
    ilâ sevâi es sırâtı : orta yola
  1836. 38-Sâd 26
    sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolu
  1837. 38-Sâd 26
    sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolu
  1838. 38-Sâd 26
    şedîdun : şiddetli
  1839. 38-Sâd 27
    es semâe : sema, gökyüzü
  1840. 38-Sâd 34
    ceseden : ceset olarak
  1841. 38-Sâd 37
    ve eş şeyâtîne : ve şeytanlar
  1842. 38-Sâd 41
    messeniye : bana dokundu
  1843. 38-Sâd 41
    eş şeytânu : şeytan
  1844. 38-Sâd 42
    mugteselun : yıkanılacak şey
  1845. 38-Sâd 42
    ve şerâbun : ve içecek, içilecek şey
  1846. 38-Sâd 44
    gsen : yaş ve kuru karışık ot demeti
  1847. 38-Sâd 48
    velyesea (ve ilyesea) : ve Elyesa
  1848. 38-Sâd 51
    ve şerâbin : ve içecek
  1849. 38-Sâd 55
    şerre meâbin : kötü bir dönüş yeri
  1850. 38-Sâd 56
    bi'se : ne kötü
  1851. 38-Sâd 58
    min şekli-hi : onun şeklinden
  1852. 38-Sâd 60
    fe bi'se : artık ne kötü
  1853. 38-Sâd 66
    es semâvâti : semalar, gökler
  1854. 38-Sâd 71
    beşeren : bir beşer, bir insan
  1855. 38-Sâd 72
    sevveytu-hu : onu sevva ettim, düzenledim
  1856. 38-Sâd 73
    secede : secde etti
  1857. 38-Sâd 74
    iblîse : iblis
  1858. 39-Zümer 5
    es semâvâti : semalar, gökler
  1859. 39-Zümer 5
    ve sehhare : ve musahhar kıldı, emre amade kıldı
  1860. 39-Zümer 5
    eş şemse : güneş
  1861. 39-Zümer 5
    musemmen : belirlenmiş
  1862. 39-Zümer 6
    semâniyete : sekiz
  1863. 39-Zümer 6
    selâsin : üç
  1864. 39-Zümer 8
    messe : dokundu
  1865. 39-Zümer 8
    sebîli-hi : onun yolu
  1866. 39-Zümer 10
    ahsenû : en güzel, ahsen olan
  1867. 39-Zümer 10
    hasenetun : güzellik, iyilik
  1868. 39-Zümer 15
    enfuse-hum : onların nefsleri, kendileri
  1869. 39-Zümer 18
    ahsene-hu : onun ahsen olanı, en güzel olanı
  1870. 39-Zümer 21
    es semâi : sema, gökyüzü, gök
  1871. 39-Zümer 21
    seleke-hu : onu sokar, içine akıtır
  1872. 39-Zümer 22
    şereha : şerhetti, açtı, yardı
  1873. 39-Zümer 23
    ahsene : ahsen, en güzel
  1874. 39-Zümer 23
    yahşevne : huşû duyarlar
  1875. 39-Zümer 27
    meselin : mesele
  1876. 39-Zümer 29
    meselen : misal, örnek
  1877. 39-Zümer 29
    selemen : teslim olan, bağlı olan
  1878. 39-Zümer 29
    meselen : misal, örnek
  1879. 39-Zümer 29
    ekseru-hum : onların çoğu
  1880. 39-Zümer 32
    e leyse : değil mi
  1881. 39-Zümer 35
    bi ahseni : en güzeli ile
  1882. 39-Zümer 36
    e leyse : değil mi
  1883. 39-Zümer 37
    e leyse : değil mi
  1884. 39-Zümer 38
    seelte-hum : onlara sordun
  1885. 39-Zümer 38
    es semâvâti : semalar, gökler
  1886. 39-Zümer 39
    sevfe : yakında
  1887. 39-Zümer 42
    el enfuse : nefsler veya fizik vücutlar
  1888. 39-Zümer 42
    musemmen : belirlenmiş, tayin edilmiş
  1889. 39-Zümer 43
    şey'en : bir şey
  1890. 39-Zümer 44
    eş şefâatu : şefaat
  1891. 39-Zümer 44
    es semâvâti : semalar, gökler
  1892. 39-Zümer 46
    es semâvâti : semalar, gökler
  1893. 39-Zümer 46
    ve eş şehâdeti : ve görünen
  1894. 39-Zümer 48
    seyyiâtu : kötülükler, günahlar
  1895. 39-Zümer 48
    kesebû : kazandılar
  1896. 39-Zümer 49
    messe : dokundu
  1897. 39-Zümer 49
    eksere-hum : onların çoğu
  1898. 39-Zümer 51
    seyyiâtu : kötülükler, günahlar
  1899. 39-Zümer 51
    kesebû : kazandılar
  1900. 39-Zümer 51
    se yusîbu-hum : onlara isabet edecek
  1901. 39-Zümer 51
    seyyiâtu : kötülükler, günahlar
  1902. 39-Zümer 51
    kesebû : kazandılar
  1903. 39-Zümer 55
    ahsene : ahsen, en güzel
  1904. 39-Zümer 60
    leyse : değil
  1905. 39-Zümer 62
    kulli şey'in : herşey
  1906. 39-Zümer 62
    alâ kulli şey'in : herşeye
  1907. 39-Zümer 63
    es semâvâti : semalar, gökler
  1908. 39-Zümer 67
    ve es semâvâtu : ve semalar
  1909. 39-Zümer 68
    es semâvâti : semalar, gökler
  1910. 39-Zümer 72
    bi'se : ne kötü
  1911. 39-Zümer 73
    selâmun : selâm
  1912. 39-Zümer 74
    ve evrese-nâ : ve bizi varis kıldı
  1913. 39-Zümer 75
    yusebbihûne : tesbih ederler
  1914. 4-Nisâ 1
    ve besse : yaydı, türetti
  1915. 4-Nisâ 2
    el habîse : pisi, kötüyü, zarar vereni
  1916. 4-Nisâ 3
    ve sulâse : üçer
  1917. 4-Nisâ 4
    an şey'in : bir şeyi
  1918. 4-Nisâ 4
    nefsen : şahıs, kimse, kendisi
  1919. 4-Nisâ 9
    sedîdan : doğru, dürüst, adaletli
  1920. 4-Nisâ 10
    ve se yaslevne : ve yakında yaslanacaklar, atılacaklar
  1921. 4-Nisâ 10
    seîran : alevli ateş
  1922. 4-Nisâ 11
    el unseyeyni : iki kız
  1923. 4-Nisâ 11
    ve varise-hû : ve onun vârisi
  1924. 4-Nisâ 12
    eksera : daha çok
  1925. 4-Nisâ 15
    el fâhişete : fuhuş, zina
  1926. 4-Nisâ 15
    in şehidû : eğer şahitlik ederlerse
  1927. 4-Nisâ 15
    sebîlen : yol
  1928. 4-Nisâ 18
    ve leyset(i) : ve değil
  1929. 4-Nisâ 18
    es seyyiâti : kötülük
  1930. 4-Nisâ 19
    bi fâhışetin : fuhuş ile, kötülük ile
  1931. 4-Nisâ 19
    şey'en : bir şey
  1932. 4-Nisâ 20
    şey'en : bir şey
  1933. 4-Nisâ 22
    selefe : geçti
  1934. 4-Nisâ 22
    fâhışeten : fuhuş, kötü, çirkin
  1935. 4-Nisâ 22
    sebîlen : yol
  1936. 4-Nisâ 23
    selefe : geçti
  1937. 4-Nisâ 25
    bi fâhışetin : zina, fuhuş, kötülük
  1938. 4-Nisâ 27
    eş şehevâti : şehvetler, şiddetli arzu, nefsin istekleri
  1939. 4-Nisâ 29
    enfuse-kum : nefslerinizi, kendi kendinizi, birbirinizi
  1940. 4-Nisâ 30
    fe sevfe : o taktirde yakında
  1941. 4-Nisâ 31
    seyyiâti-kum : sizin günahlarınız
  1942. 4-Nisâ 32
    mim-mâ iktesebû : kazandıkları şeylerden
  1943. 4-Nisâ 32
    mimmâ iktesebne : (kadınların) kazandıkları şeylerden
  1944. 4-Nisâ 32
    şey'in : şeyi
  1945. 4-Nisâ 33
    alâ kulli şey'in : her şeye
  1946. 4-Nisâ 33
    şehîden : şahit
  1947. 4-Nisâ 34
    sebîlen : bir yol
  1948. 4-Nisâ 36
    şey'en : bir şeyi
  1949. 4-Nisâ 36
    es sebîli : yol
  1950. 4-Nisâ 37
    en nâse : insanlar
  1951. 4-Nisâ 38
    eş şeytânu : şeytan
  1952. 4-Nisâ 40
    haseneten : iyilik, hayır
  1953. 4-Nisâ 41
    bi şehîdin : şahit
  1954. 4-Nisâ 41
    şehîden : şahit olarak
  1955. 4-Nisâ 42
    tusevvâ : sevva olma, yerle bir olma
  1956. 4-Nisâ 42
    hadîsen : söz
  1957. 4-Nisâ 43
    sebîlin : yol
  1958. 4-Nisâ 43
    seferin : yolculuk
  1959. 4-Nisâ 43
    fe imsehû : sonra onu mesh edin, sürün
  1960. 4-Nisâ 44
    es sebîle : yol
  1961. 4-Nisâ 46
    semi'nâ : biz işittik
  1962. 4-Nisâ 46
    semi'nâ : biz işittik
  1963. 4-Nisâ 47
    en natmise : dümdüz etmemiz, silmemiz
  1964. 4-Nisâ 47
    es sebti : cumartesi günü
  1965. 4-Nisâ 49
    enfuse-hum : kendi nefslerini, kendilerini
  1966. 4-Nisâ 51
    sebîlen : yol
  1967. 4-Nisâ 53
    en nâse : insanlar
  1968. 4-Nisâ 54
    en nâse : insanlar
  1969. 4-Nisâ 56
    sevfe : yakında, ileride
  1970. 4-Nisâ 57
    se nudhılu-hum : yakında onları dahil edeceğiz, koyacağız
  1971. 4-Nisâ 58
    semîan : en iyi işiten
  1972. 4-Nisâ 59
    şey'in : bir şey
  1973. 4-Nisâ 59
    ve ahsenu : ve daha güzel, en güzel
  1974. 4-Nisâ 60
    eş şeytânu : şeytan
  1975. 4-Nisâ 64
    erselnâ : göndermedik
  1976. 4-Nisâ 64
    enfuse-hum : onların nefsleri, nefsleri, kendileri
  1977. 4-Nisâ 65
    şecera : çekiştiler
  1978. 4-Nisâ 65
    ve yusellimû : ve teslim olurlar
  1979. 4-Nisâ 66
    enfuse-kum : kendi nefslerinizi, kendinizi, birbirinizi
  1980. 4-Nisâ 66
    ve eşedde : ve daha şiddetli, daha kuvvetli, daha sağlam
  1981. 4-Nisâ 72
    şehîden : şahit, şehit
  1982. 4-Nisâ 74
    sebîli : yolda
  1983. 4-Nisâ 74
    sebîli : yolda
  1984. 4-Nisâ 74
    sevfe : yak?nda
  1985. 4-Nisâ 75
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  1986. 4-Nisâ 76
    sebîli : yol
  1987. 4-Nisâ 76
    sebîli : yol
  1988. 4-Nisâ 76
    eş şeytâni : şeytan
  1989. 4-Nisâ 76
    eş şeytâni : şeytan
  1990. 4-Nisâ 77
    yahşevne : korkarlar
  1991. 4-Nisâ 77
    en nâse : insanlar
  1992. 4-Nisâ 77
    eşedde : daha şiddetli, daha çok, daha kuvvetli
  1993. 4-Nisâ 78
    muşeyyedetin : sağlam, muhkem, yüksek
  1994. 4-Nisâ 78
    hasenetun : hayır, iyilik
  1995. 4-Nisâ 78
    seyyietun : kötülük
  1996. 4-Nisâ 78
    hadîsen : söz, konuşulan kelâm
  1997. 4-Nisâ 79
    min hasenetin : bir güzellik, bir iyilik
  1998. 4-Nisâ 79
    min seyyietin : bir kötülükten
  1999. 4-Nisâ 79
    ve erselnâ-ke : ve biz seni gönderdik
  2000. 4-Nisâ 79
    şehîden : şahit olarak
  2001. 4-Nisâ 80
    erselnâ-ke : biz seni göndermedik
  2002. 4-Nisâ 83
    eş şeytâne : şeytan
  2003. 4-Nisâ 84
    sebîli allâhi : Allah'ın yolu
  2004. 4-Nisâ 84
    nefse-ke : senin nefsin, kendi nefsin
  2005. 4-Nisâ 84
    be'se : kuvvet, güç
  2006. 4-Nisâ 84
    eşeddu : daha şiddetli, daha çetin, daha güçlü
  2007. 4-Nisâ 84
    be'sen : kuvvet, güç olarak
  2008. 4-Nisâ 84
    ve eşeddu : ve daha şiddetli, daha çetin, daha güçlü
  2009. 4-Nisâ 85
    şefâaten haseneten : güzel şefaat, iyiliğe yardım etme
  2010. 4-Nisâ 85
    şefâaten seyyieten : kötü şefaat, günah işlemeye yardım etme
  2011. 4-Nisâ 85
    kulli şey'in : her şey
  2012. 4-Nisâ 86
    bi ahsene : daha güzeli ile
  2013. 4-Nisâ 86
    kulli şey'in : her şey
  2014. 4-Nisâ 87
    hadîsen : söz, kelâm
  2015. 4-Nisâ 88
    erkese-hum : onları tersine çevirdi, küfre döndürdü
  2016. 4-Nisâ 88
    kesebû : kazandılar
  2017. 4-Nisâ 88
    sebîlen : yol
  2018. 4-Nisâ 89
    sevâen : eşit, müsavi, bir, aynı seviyede
  2019. 4-Nisâ 89
    sebîli allâhi : Allah'ın yolu
  2020. 4-Nisâ 90
    le selleta-hum : elbette onları musallat etti
  2021. 4-Nisâ 90
    es seleme : teslim, sulh, barış
  2022. 4-Nisâ 90
    sebîlen : yol
  2023. 4-Nisâ 91
    se tecidûne : siz bulacaksınız
  2024. 4-Nisâ 91
    es seleme : teslim, sulh, barış
  2025. 4-Nisâ 91
    sekıftumû-hum : onları buldunuz, yakaladınız
  2026. 4-Nisâ 92
    musellemetun : teslim edilmiş olan, teslim edilen
  2027. 4-Nisâ 92
    musellemetun : teslim edilmiş olan, teslim edilen
  2028. 4-Nisâ 92
    şehreyni : iki ay
  2029. 4-Nisâ 94
    sebîli : yol
  2030. 4-Nisâ 94
    es selâme : selâm
  2031. 4-Nisâ 95
    sebîli : yol
  2032. 4-Nisâ 98
    sebîlen : yol
  2033. 4-Nisâ 100
    sebîli allâhi : Allah'ın yolu
  2034. 4-Nisâ 100
    seaten : geniş
  2035. 4-Nisâ 101
    leyse : yoktur, değildir
  2036. 4-Nisâ 102
    izâ secedû : secde ettikleri zaman
  2037. 4-Nisâ 107
    enfuse-hum : nefslerine, kendilerine
  2038. 4-Nisâ 110
    nefse-hu : kendi nefsine
  2039. 4-Nisâ 113
    enfuse-hum : nefsleri, kendileri
  2040. 4-Nisâ 113
    min şey'in : bir şey
  2041. 4-Nisâ 114
    sevfe : olacak
  2042. 4-Nisâ 115
    sebîli : yol
  2043. 4-Nisâ 117
    inâsen : dişiler (dişi olarak isimlendirdikleri putlar)
  2044. 4-Nisâ 117
    şeytânen : şeytan
  2045. 4-Nisâ 119
    eş şeytâne : şeytan
  2046. 4-Nisâ 120
    eş şeytânu : şeytan
  2047. 4-Nisâ 122
    se nudhilu-hum : onları dahil edeceğiz, koyacağız
  2048. 4-Nisâ 123
    leyse : değil, olmaz
  2049. 4-Nisâ 125
    ahsenu : ahsen, en güzel, daha güzel
  2050. 4-Nisâ 126
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  2051. 4-Nisâ 126
    şey'in : şey
  2052. 4-Nisâ 130
    min seati-hî : onun (kendinin) genişliğinden (bol nimetinden)
  2053. 4-Nisâ 131
    fî es semâvâti : semâlarda, göklerde
  2054. 4-Nisâ 131
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  2055. 4-Nisâ 132
    fî es semâvâti : semâlarda, göklerde
  2056. 4-Nisâ 134
    sevâbe : sevap (nimet)
  2057. 4-Nisâ 134
    sevâbu : sevap
  2058. 4-Nisâ 134
    semîan : semî, en iyi işiten
  2059. 4-Nisâ 137
    sebîlen : yol
  2060. 4-Nisâ 140
    semi'tum : siz işittiniz
  2061. 4-Nisâ 141
    sebîlen : bir yol
  2062. 4-Nisâ 142
    en nâse : insanlar
  2063. 4-Nisâ 143
    sebîlen : bir yol
  2064. 4-Nisâ 146
    ve sevfe : ve yakında
  2065. 4-Nisâ 147
    şekertum : siz şükrettiniz
  2066. 4-Nisâ 148
    semîan : en iyi işiten
  2067. 4-Nisâ 150
    sebîlen : bir yol
  2068. 4-Nisâ 152
    sevfe : ileride, yakında ... olacak
  2069. 4-Nisâ 153
    min es semâi : semâdan , gökten
  2070. 4-Nisâ 153
    seelû : istediler
  2071. 4-Nisâ 154
    fî es sebti : cumartesi gününde
  2072. 4-Nisâ 157
    le fî şekkin : mutlaka şüphe içindeler
  2073. 4-Nisâ 159
    şehîden : şahit
  2074. 4-Nisâ 160
    an sebîli : yoldan
  2075. 4-Nisâ 162
    se nu'tî-him : ileride, yakında onlara vereceğiz
  2076. 4-Nisâ 163
    ve yûnuse : ve Hz. Yunus
  2077. 4-Nisâ 166
    şehîden : şahit olarak
  2078. 4-Nisâ 167
    sebîli : yol
  2079. 4-Nisâ 170
    fî es semâvâti : semâlarda, göklerde
  2080. 4-Nisâ 171
    selâsetun : üçtür
  2081. 4-Nisâ 171
    fî es semâvâti : semâlarda, göklerde
  2082. 4-Nisâ 172
    se yahşuru-hum : onları yakında haşr edecek, toplayacak
  2083. 4-Nisâ 175
    se yudhılu-hum : onları dahil edecek, koyacak
  2084. 4-Nisâ 176
    leyse : olmadı, yok
  2085. 4-Nisâ 176
    el unseyeyni : iki kadın
  2086. 4-Nisâ 176
    bi kulli şey'in : her şeyi
  2087. 40-Mü'min 3
    şedîdi el ikâbi : cezası şiddetli
  2088. 40-Mü'min 7
    yusebbihûne : tesbih ederler
  2089. 40-Mü'min 7
    kulle şey'in : herşey
  2090. 40-Mü'min 7
    sebîle-ke : senin yolun (Sıratı Mustakîm, sana ulaştıran yol)
  2091. 40-Mü'min 9
    es seyyiâti : kötülükler, kaybedilen dereceler
  2092. 40-Mü'min 9
    es seyyiâti : kötülükler, günahlar, kaybedilen dereceler
  2093. 40-Mü'min 10
    enfuse-kum : sizin nefsleriniz, birbiriniz
  2094. 40-Mü'min 11
    sebîlin : bir yol
  2095. 40-Mü'min 13
    min es semâi : semadan, gökten
  2096. 40-Mü'min 16
    şey'un : bir şey
  2097. 40-Mü'min 17
    kesebet : iktisap etti, kazandı
  2098. 40-Mü'min 17
    serîu : seri yapan, çabuk yapan
  2099. 40-Mü'min 18
    şefîin : şefaatçi
  2100. 40-Mü'min 20
    bi şey'in : bir şeye
  2101. 40-Mü'min 20
    es semîu : (en iyi) işiten
  2102. 40-Mü'min 21
    eşedde : daha şiddetli, daha kuvvetli, daha üstün
  2103. 40-Mü'min 22
    şedîdu : şiddetli
  2104. 40-Mü'min 23
    erselnâ : biz gönderdik
  2105. 40-Mü'min 29
    sebîle er reşâdi : irşad yolu
  2106. 40-Mü'min 31
    ve semûde : ve Semud kavmi
  2107. 40-Mü'min 34
    şekkin : şüphe
  2108. 40-Mü'min 34
    len yeb'ase allâhu : Allah asla beas etmez, göndermez
  2109. 40-Mü'min 37
    es semâvâti : semalar, gökyüzü
  2110. 40-Mü'min 37
    an es sebîli : yoldan
  2111. 40-Mü'min 38
    sebîle er reşâdi : irşad yolu
  2112. 40-Mü'min 40
    seyyieten : seyyie, günah, kötülük
  2113. 40-Mü'min 42
    leyse : değil, yok
  2114. 40-Mü'min 43
    leyse : değil, yok
  2115. 40-Mü'min 44
    se tezkurûne : yakında zikredeceksiniz, hatırlayacaksınız
  2116. 40-Mü'min 45
    seyyiâti : kötülükler
  2117. 40-Mü'min 46
    eşedde el azâbi : azabın (en) şiddetlisi
  2118. 40-Mü'min 55
    sebbih : tesbih et
  2119. 40-Mü'min 56
    es semîu : en iyi işiten
  2120. 40-Mü'min 57
    es semâvâti : semalar, gökler
  2121. 40-Mü'min 57
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  2122. 40-Mü'min 59
    eksere : çok, ekseriyet
  2123. 40-Mü'min 60
    se yedhulûne : dahil olacaklar, girecekler
  2124. 40-Mü'min 61
    eksere : çok, ekseriyet
  2125. 40-Mü'min 62
    kulli şey'in : herşey
  2126. 40-Mü'min 64
    ve es semâe : ve sema, gökyüzü
  2127. 40-Mü'min 64
    ahsene : ahsen kıldı, en güzel şekli verdi
  2128. 40-Mü'min 67
    musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
  2129. 40-Mü'min 70
    erselnâ : biz gönderdik
  2130. 40-Mü'min 70
    sevfe : yakında
  2131. 40-Mü'min 71
    es selâsilu : zincirler
  2132. 40-Mü'min 74
    şey'en : bir şey
  2133. 40-Mü'min 76
    bi'se : ne kötü
  2134. 40-Mü'min 78
    erselnâ : biz gönderdik
  2135. 40-Mü'min 82
    eksere : daha çok
  2136. 40-Mü'min 82
    ve eşedde : ve daha kuvvetli
  2137. 40-Mü'min 84
    be'se-nâ : şiddetli azabımız
  2138. 40-Mü'min 85
    be'se-nâ : şiddetli azabımız
  2139. 41-Fussilet 4
    ekseru-hum : onların çoğu
  2140. 41-Fussilet 6
    beşerun : bir insan
  2141. 41-Fussilet 10
    sevâen : musavi olarak, eşit olarak
  2142. 41-Fussilet 11
    iles semâi (ilâ es semâi) : semaya
  2143. 41-Fussilet 12
    seb'a : yedi
  2144. 41-Fussilet 12
    semâvâtin : semalar, gök katları
  2145. 41-Fussilet 12
    semâin : sema, gök
  2146. 41-Fussilet 12
    es semâe : sema, gök
  2147. 41-Fussilet 13
    ve semûde : ve Semud (kavmi)
  2148. 41-Fussilet 15
    eşeddu : daha kuvvetli, daha güçlü
  2149. 41-Fussilet 15
    eşeddu : daha kuvvetli, daha güçlü
  2150. 41-Fussilet 16
    erselnâ : gönderdik
  2151. 41-Fussilet 17
    semûdu : Semud (kavmi)
  2152. 41-Fussilet 19
    yuhşeru : haşrolunur, toplanır
  2153. 41-Fussilet 20
    şehide : şahitlik etti
  2154. 41-Fussilet 20
    sem'u-hum : onların işitmeleri, kulakları
  2155. 41-Fussilet 21
    şehidtum : şahitlik ettiniz
  2156. 41-Fussilet 21
    kulle şey'in : herşey
  2157. 41-Fussilet 22
    sem'u-kum : kulaklarınız
  2158. 41-Fussilet 27
    azâben şedîden : şiddetli azap
  2159. 41-Fussilet 33
    ahsenu : daha güzel, en güzel
  2160. 41-Fussilet 34
    el hasenetu : hasenat, sevap, iyilik
  2161. 41-Fussilet 34
    es seyyietu : günah, kötülük
  2162. 41-Fussilet 34
    ahsenu : daha güzel, en güzel
  2163. 41-Fussilet 36
    eş şeytâni : şeytan
  2164. 41-Fussilet 36
    es semîu : en iyi işiten
  2165. 41-Fussilet 37
    ve eş şemsu : ve güneş
  2166. 41-Fussilet 37
    li eş şemsi : güneşe
  2167. 41-Fussilet 38
    yusebbihûne : tesbih ediyorlar
  2168. 41-Fussilet 39
    sey'in : şey
  2169. 41-Fussilet 45
    sebekat : geçti
  2170. 41-Fussilet 45
    şekkin : şek, şüphe
  2171. 41-Fussilet 47
    semerâtin : ürünler, meyveler
  2172. 41-Fussilet 47
    min şehîdin : bir şahit
  2173. 41-Fussilet 49
    messe-hu : ona dokundu
  2174. 41-Fussilet 49
    eş şerru : şerr, kötülük
  2175. 41-Fussilet 50
    messet-hu : ona dokundu
  2176. 41-Fussilet 51
    messe-hu : ona dokundu
  2177. 41-Fussilet 51
    eş şerru : şerr, kötülük
  2178. 41-Fussilet 53
    se nurî-him : onlara göstereceğiz
  2179. 41-Fussilet 53
    alâ kulli şey'in : herşeye
  2180. 41-Fussilet 53
    şehîdun : şahit
  2181. 41-Fussilet 54
    bi kulli şey'in : herşeyi
  2182. 42-Şûrâ 4
    es semâvâti : semalar, gökler
  2183. 42-Şûrâ 5
    es semâvâtu : semalar, gökler
  2184. 42-Şûrâ 5
    yusebbihûne : tesbih ediyorlar
  2185. 42-Şûrâ 9
    alâ kulli şey'in : herşeye
  2186. 42-Şûrâ 10
    min şey'in : birşey
  2187. 42-Şûrâ 11
    es semâvâti : semalar, gökler
  2188. 42-Şûrâ 11
    leyse : değil
  2189. 42-Şûrâ 11
    şey'un : bir şey
  2190. 42-Şûrâ 11
    es semîu : en iyi işiten
  2191. 42-Şûrâ 12
    es semâvâti : semalar, gökler
  2192. 42-Şûrâ 12
    bi kulli şey'in : herşeyi
  2193. 42-Şûrâ 13
    şerea : şeriat kıldı
  2194. 42-Şûrâ 14
    sebekat : geçti
  2195. 42-Şûrâ 14
    musemmen : belirlenmiş
  2196. 42-Şûrâ 14
    şekkin : şek, şüphe
  2197. 42-Şûrâ 16
    şedîdun : şiddetli
  2198. 42-Şûrâ 20
    harse : ekin, hasat, kazanç
  2199. 42-Şûrâ 20
    harse : ekin, hasat, kazanç
  2200. 42-Şûrâ 21
    şeraû : şeriat kıldılar
  2201. 42-Şûrâ 22
    kesebû : kazandılar
  2202. 42-Şûrâ 23
    haseneten : hasene, iyilik, sevap
  2203. 42-Şûrâ 23
    şekûrun : şükredene karşılığını veren, şükredilen
  2204. 42-Şûrâ 24
    yeşei allâhu : Allah dilerse
  2205. 42-Şûrâ 25
    es seyyiâti : seyyiat, kötülük, günah
  2206. 42-Şûrâ 26
    şedîdun : şiddetli
  2207. 42-Şûrâ 27
    beseta : genişletti
  2208. 42-Şûrâ 28
    el gayse : yağmur
  2209. 42-Şûrâ 29
    es semâvâti : semalar, gökler
  2210. 42-Şûrâ 29
    besse : yaydı, dağıttı
  2211. 42-Şûrâ 30
    kesebet : kazandı
  2212. 42-Şûrâ 33
    yeşe' : diler
  2213. 42-Şûrâ 33
    şekûrin : çok şükredenler
  2214. 42-Şûrâ 34
    kesebû : kazandılar
  2215. 42-Şûrâ 36
    min şey'in : bir şeyden
  2216. 42-Şûrâ 37
    ve el fevâhışe : ve fuhuşlar (kötülükler, zina, şirk, katletmek vb)
  2217. 42-Şûrâ 40
    seyyietin : bir kötülük, bir günah
  2218. 42-Şûrâ 40
    seyyietun : bir kötülük, bir günah
  2219. 42-Şûrâ 41
    min sebîlin : bir sebîl, bir yol
  2220. 42-Şûrâ 42
    es sebîlu : yol
  2221. 42-Şûrâ 42
    en nâse : insanlar
  2222. 42-Şûrâ 44
    min sebîlin : bir yol
  2223. 42-Şûrâ 45
    enfuse-hum : kendileri
  2224. 42-Şûrâ 46
    min sebîlin : bir yol
  2225. 42-Şûrâ 48
    erselnâ-ke : seni göndermedik
  2226. 42-Şûrâ 48
    seyyietun : bir kötülük
  2227. 42-Şûrâ 49
    es semâvâti : semalar, gökler
  2228. 42-Şûrâ 49
    inâsen : kızlar
  2229. 42-Şûrâ 50
    ve inâsen : ve kızlar (dişiler) olarak
  2230. 42-Şûrâ 51
    li beşerin : bir beşerin, bir insanın, bir insan için
  2231. 42-Şûrâ 53
    es semâvâti : semalar, gökler
  2232. 43-Zuhruf 6
    erselnâ : biz gönderdik
  2233. 43-Zuhruf 8
    eşedde : daha şiddetli, daha güçlü
  2234. 43-Zuhruf 8
    batşen : şiddetle yakalayarak, intikam alarak
  2235. 43-Zuhruf 8
    meselu : mesele, örnek, durum
  2236. 43-Zuhruf 9
    seelte-hum : sen onlara sordun
  2237. 43-Zuhruf 9
    es semâvâti : semalar, gökler
  2238. 43-Zuhruf 11
    min es semâi : semadan, gökten
  2239. 43-Zuhruf 11
    enşer-nâ : yetiştirdik
  2240. 43-Zuhruf 13
    sehhare : musahhar, emre amade kıldı
  2241. 43-Zuhruf 17
    darabe (meselen) : örnek verdi, isnad etti
  2242. 43-Zuhruf 17
    (darabe) meselen : örnek verdi, isnad etti
  2243. 43-Zuhruf 18
    yuneşşeu : büyütülür, yetiştirilir
  2244. 43-Zuhruf 19
    inâsen : dişiler
  2245. 43-Zuhruf 19
    şehidû : şahit oldular
  2246. 43-Zuhruf 19
    se-tuktebu : yazılacak
  2247. 43-Zuhruf 19
    şehâdetu-hum : onların şehadetleri, şahitlikleri
  2248. 43-Zuhruf 23
    erselnâ : biz göndermedik
  2249. 43-Zuhruf 27
    se-yehdî-ni : beni hidayete erdirecek
  2250. 43-Zuhruf 32
    kasemnâ : kısımlara ayırdık, paylaştırdık
  2251. 43-Zuhruf 32
    maîşete-hum : onların maişetleri, geçimleri
  2252. 43-Zuhruf 36
    şeytânen : şeytan
  2253. 43-Zuhruf 37
    ani es sebîli : yoldan
  2254. 43-Zuhruf 37
    ve yahsebûne : ve zannederler
  2255. 43-Zuhruf 38
    bi'se : kötü
  2256. 43-Zuhruf 44
    ve sevfe : ve olacak
  2257. 43-Zuhruf 45
    erselnâ : biz gönderdik
  2258. 43-Zuhruf 46
    erselnâ : biz gönderdik
  2259. 43-Zuhruf 50
    keşefnâ : giderdik, kaldırdık
  2260. 43-Zuhruf 51
    e leyse lî : benim değil mi
  2261. 43-Zuhruf 55
    âsefû-nâ : bizi eseflendirdiler, üzdüler
  2262. 43-Zuhruf 56
    selefen : selef, gelip geçmiş olan
  2263. 43-Zuhruf 56
    ve meselen : ve mesel, örnek
  2264. 43-Zuhruf 57
    duribe ... (meselen) : örnek verildi
  2265. 43-Zuhruf 57
    (duribe) ... meselen : örnek verildi
  2266. 43-Zuhruf 59
    meselen : mesel, örnek
  2267. 43-Zuhruf 62
    eş şeytânu : şeytan
  2268. 43-Zuhruf 78
    eksere-kum : sizin çoğunuz
  2269. 43-Zuhruf 80
    yahsebûne : zannediyorlar
  2270. 43-Zuhruf 82
    es semâvâti : semalar, gökler
  2271. 43-Zuhruf 84
    fî es semâi : semada, gökte
  2272. 43-Zuhruf 85
    es semâvâti : semalar, gökler
  2273. 43-Zuhruf 86
    eş şefâate : şefaat
  2274. 43-Zuhruf 86
    şehide : şahit oldu
  2275. 43-Zuhruf 87
    seelte-hum : onlara sordum
  2276. 43-Zuhruf 89
    selâmun : selâm
  2277. 43-Zuhruf 89
    sevfe : yakında
  2278. 44-Duhân 6
    es semîu : en iyi işiten
  2279. 44-Duhân 7
    es semâvâti : semalar, gökler
  2280. 44-Duhân 9
    fî şekkin : şüphe içinde
  2281. 44-Duhân 10
    es semâu : sema, gök
  2282. 44-Duhân 11
    en nâse : insanlar
  2283. 44-Duhân 16
    el batşete : şiddetle yakalama
  2284. 44-Duhân 29
    es semâu : sema, gök
  2285. 44-Duhân 35
    bi munşerîne : neşrolunacak olanlar, tekrar diriltilecek olanlar
  2286. 44-Duhân 38
    es semâvâti : semalar, gökler
  2287. 44-Duhân 39
    eksere-hum : onların çoğu
  2288. 44-Duhân 41
    şey'en : bir şey
  2289. 44-Duhân 43
    şecerete : agaç
  2290. 44-Duhân 47
    ilâ sevâi : ortaya, ortasına
  2291. 44-Duhân 58
    yessernâ-hu : onu kolaylaştırdık
  2292. 45-Câsiye 3
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  2293. 45-Câsiye 5
    min es semâi : semadan, gökten
  2294. 45-Câsiye 9
    şey'en : bir şey
  2295. 45-Câsiye 10
    kesebû : kazandılar
  2296. 45-Câsiye 10
    şey'en : bir şey
  2297. 45-Câsiye 13
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  2298. 45-Câsiye 18
    alâ şerîatin : şeriat üzere
  2299. 45-Câsiye 19
    şey'en : bir şey
  2300. 45-Câsiye 21
    es seyyiâti : kötülükler
  2301. 45-Câsiye 21
    sevâen : musavi, eşit
  2302. 45-Câsiye 22
    es semâvâti : semalar, gökler
  2303. 45-Câsiye 22
    kesebet : kazandı
  2304. 45-Câsiye 23
    sem'i-hi : onun işitme hassası
  2305. 45-Câsiye 26
    ekseren : çoğu
  2306. 45-Câsiye 27
    es semâvâti : semalar, gökler
  2307. 45-Câsiye 27
    yahseru : hüsranda olacaklar
  2308. 45-Câsiye 33
    seyyiâtu : kötülükler
  2309. 45-Câsiye 36
    es semâvâti : semalar, gökler
  2310. 45-Câsiye 37
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  2311. 46-Ahkaf 3
    es semâvâti : semalar, gökler
  2312. 46-Ahkaf 3
    musemmen : belirlenmiş, tespit edilmiş, bilinen
  2313. 46-Ahkaf 4
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  2314. 46-Ahkaf 8
    şey'en : bir şey
  2315. 46-Ahkaf 8
    şehîden : şahit olarak
  2316. 46-Ahkaf 10
    ve şehide : ve şahitlik etti, şahit oldu
  2317. 46-Ahkaf 11
    sebekû-nâ : bizi geçemezlerdi
  2318. 46-Ahkaf 11
    se-yekûlûne : diyecekler
  2319. 46-Ahkaf 15
    selâsûne : otuz
  2320. 46-Ahkaf 15
    şehren : ay
  2321. 46-Ahkaf 15
    seneten : yıla
  2322. 46-Ahkaf 16
    ahsene : en güzel
  2323. 46-Ahkaf 16
    an seyyiâti-him : günahlarından
  2324. 46-Ahkaf 25
    şey'in : şeyi
  2325. 46-Ahkaf 26
    sem'an : işitme hassası
  2326. 46-Ahkaf 26
    sem'u-hum : onların işitme hassası
  2327. 46-Ahkaf 26
    min şey'in : bir şey
  2328. 46-Ahkaf 30
    semî'nâ : işittik
  2329. 46-Ahkaf 32
    fe leyse : artık değildir
  2330. 46-Ahkaf 32
    ve leyse : ve yoktur
  2331. 46-Ahkaf 33
    es semâvâti : gökleri
  2332. 46-Ahkaf 33
    şey'in : şeyin
  2333. 46-Ahkaf 34
    e leyse : değil miydi
  2334. 47-Muhammed 1
    an sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolundan
  2335. 47-Muhammed 2
    seyyiâti-him : onların günahları
  2336. 47-Muhammed 4
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  2337. 47-Muhammed 5
    se-yehdî-him : onları hidayete erdirecek
  2338. 47-Muhammed 7
    ve yusebbit : ve sabit kılar, sağlamlaştırır
  2339. 47-Muhammed 8
    tagsen : helâk olmak, helâka maruz kalmak
  2340. 47-Muhammed 13
    eşeddu : daha şiddetli, daha çok kuvvetli
  2341. 47-Muhammed 15
    meselu : misâli, örneği, durumu
  2342. 47-Muhammed 15
    min aselin : baldan
  2343. 47-Muhammed 15
    es semerâti : ürünler, meyveler
  2344. 47-Muhammed 22
    aseytum : sizden umulur, beklenir
  2345. 47-Muhammed 25
    eş şeytânu : şeytan
  2346. 47-Muhammed 25
    sevvele : sürükledi, ulaştırdı
  2347. 47-Muhammed 26
    se-nutîu-kum : biz size itaat edeceğiz
  2348. 47-Muhammed 32
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  2349. 47-Muhammed 32
    sey'en : bir şey
  2350. 47-Muhammed 32
    ve se-yuhbitu : ve heba edecek, boşa çıkaracak
  2351. 47-Muhammed 34
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  2352. 47-Muhammed 35
    ilâ es selmi : barışa
  2353. 47-Muhammed 38
    sebîlillâhi : Allah'ın yolunda
  2354. 48-Fetih 4
    sekînete : sekînet, güven, sakinlik, huzur
  2355. 48-Fetih 4
    semâvâti : semalar, gökler
  2356. 48-Fetih 5
    seyyiâti-him : onların günahları
  2357. 48-Fetih 6
    zanne es sev'i : kötü zan
  2358. 48-Fetih 6
    es sev'i : kötü
  2359. 48-Fetih 7
    es semâvâti : semalar, gökler
  2360. 48-Fetih 8
    erselnâ-ke : seni gönderdik
  2361. 48-Fetih 9
    tusebbihû-hu : onu tespih edin
  2362. 48-Fetih 10
    nekese : bozdu
  2363. 48-Fetih 10
    se yu'tî-hi : ona verilecek
  2364. 48-Fetih 11
    se yekûlule-ke : sana diyecekler
  2365. 48-Fetih 11
    şegalet-nâ : bizi meşgul etti
  2366. 48-Fetih 11
    leyse : değil, olmayan
  2367. 48-Fetih 11
    şey'en : bir şey
  2368. 48-Fetih 12
    zanne es sevi : kötü bir zanla
  2369. 48-Fetih 14
    es semâvâti : semalar, gökler
  2370. 48-Fetih 15
    se-yekûlu : diyecekler
  2371. 48-Fetih 15
    se yekûlûne : diyecekler
  2372. 48-Fetih 16
    se-tud'avne : davet edileceksiniz, çağrılacaksınız
  2373. 48-Fetih 16
    şedîdin : çok şiddetli, çok kuvvetli
  2374. 48-Fetih 16
    hasenen : güzel
  2375. 48-Fetih 17
    leyse : değil
  2376. 48-Fetih 18
    eş şecereti : ağaç
  2377. 48-Fetih 18
    es sekînete : sekînet, güven duygusu, huzur
  2378. 48-Fetih 21
    şey'in : şey
  2379. 48-Fetih 26
    sekînete-hu : sekînetini, huzur ve güvenini
  2380. 48-Fetih 26
    bi kulli şey'in : herşeyi
  2381. 48-Fetih 27
    ruûse-kum : başlarınız
  2382. 48-Fetih 28
    ersele : gönderdi
  2383. 48-Fetih 28
    şehîden : şahit olarak
  2384. 48-Fetih 29
    eseru : eserler, izler
  2385. 48-Fetih 29
    meselu-hum : onların örneği, durumu, özelliği
  2386. 48-Fetih 29
    meselu-hum : onların örneği, durumu, özelliği
  2387. 49-Hucurât 1
    semîun : en iyi işiten
  2388. 49-Hucurât 4
    ekseru-hum : onların çoğu
  2389. 49-Hucurât 11
    enfuse-kum : nefsleriniz, birbiriniz
  2390. 49-Hucurât 11
    bi'se : ne kötü
  2391. 49-Hucurât 12
    ve lâ tecessesû : ve tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini, hatalarını araştırmayın), merak etmeyin
  2392. 49-Hucurât 14
    şey'en : bir şey
  2393. 49-Hucurât 15
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  2394. 49-Hucurât 16
    mâ fî es semâvâti : göklerdeki şeyleri, göklerde olanları
  2395. 49-Hucurât 16
    bi kulli şey'in : herşeyi
  2396. 49-Hucurât 18
    es semâvâti : göklerin
  2397. 5-Mâide 2
    şeâire allâhi : Allah'ın şeriatları, şartları, hükümleri
  2398. 5-Mâide 2
    eş şehre el harâme : haram ay,hürmet edilen,yasak edilen ay
  2399. 5-Mâide 2
    şeneânu : kin
  2400. 5-Mâide 2
    şedîdu el ıkâbi : azabı şiddetli
  2401. 5-Mâide 3
    ekele es sebuu : yırtıcı hayvan tarafından yenen (yırtıcı hayvanın parçalayıp öldürdüğü)
  2402. 5-Mâide 3
    yeise : yeise kapılır
  2403. 5-Mâide 3
    fe lâ tahşev-hum : artık onlardan korkmayın
  2404. 5-Mâide 3
    vahşev-ni : ve benden korkun, sakının
  2405. 5-Mâide 4
    mimmâ (min mâ) emsekne : tutuğu şeylerden
  2406. 5-Mâide 4
    serî'u el hısâbi : hesabı çabuk gören
  2407. 5-Mâide 6
    ve imsehû : ve mesh edin!
  2408. 5-Mâide 6
    ev alâ seferin : veya yolculuk üzere, yolculukta
  2409. 5-Mâide 6
    fe imsehû : böylece, meshedin(sürün)!
  2410. 5-Mâide 7
    seka-kum bi-hi : onunla sizi bağladı
  2411. 5-Mâide 7
    semi'nâ : işittik
  2412. 5-Mâide 8
    şeneânu : kin
  2413. 5-Mâide 12
    isney aşera : on iki
  2414. 5-Mâide 12
    kardan hasenen : güzel borç
  2415. 5-Mâide 12
    seyyiâti-kum : sizin günahlarınız
  2416. 5-Mâide 12
    sevâe es sebîli : (Allâh'a ulaştırmak üzere) dizayn edilmiş yol
  2417. 5-Mâide 14
    ve sevfe : ve yakında
  2418. 5-Mâide 16
    es selâmi : selamet, teslim
  2419. 5-Mâide 17
    şey'en : bir şey
  2420. 5-Mâide 17
    mulku es semâvâti : göklerin mülkü, idaresi
  2421. 5-Mâide 17
    alâ kulli şey'in : her şeye
  2422. 5-Mâide 18
    beşerun : beşer, insan
  2423. 5-Mâide 18
    mulku es semâvâti : göklerin mülkü ve idaresi,
  2424. 5-Mâide 19
    alâ kulli şey'in : her şeye
  2425. 5-Mâide 21
    el mukaddesete : mukaddes, kutsal
  2426. 5-Mâide 26
    erbaîne seneten : kırk sene
  2427. 5-Mâide 26
    fe lâ te'se : artık yeise kapılma, üzülme, müteessir olma
  2428. 5-Mâide 31
    fe bease allâhu : sonra Allâh (c.c.) gönderdi
  2429. 5-Mâide 31
    sev'ete ahî-hi : kardeşinin cesedi
  2430. 5-Mâide 31
    sev'ete ahî : kardeşimin cesedi
  2431. 5-Mâide 32
    katele nefsen : bir kişiyi öldürdü
  2432. 5-Mâide 32
    katele en nâse : insanları öldürdü
  2433. 5-Mâide 32
    ahyâ en nâse : insanları yaşattı
  2434. 5-Mâide 35
    ve câhidû fî sebîli hi : ve O'nun yolunda cihad edin
  2435. 5-Mâide 38
    bimâ kesebâ : kazandıklarından, yaptıklarından dolayı
  2436. 5-Mâide 40
    es semâvâti : semâlar, gökler
  2437. 5-Mâide 40
    alâ kulli şey'in : her şeye
  2438. 5-Mâide 41
    semmâûne : kulak verenler, çok iyi dinleyenler
  2439. 5-Mâide 41
    semmâûne : kulak verenler, çok iyi dinleyenler
  2440. 5-Mâide 41
    min allâhi şey'en : Allâh (c.c.)'tan birşey
  2441. 5-Mâide 42
    semmâûne : kulak verenler, çok iyi dinleyenler
  2442. 5-Mâide 42
    şey'en : birşey
  2443. 5-Mâide 44
    fe lâ tahşevû : artık korkmayın
  2444. 5-Mâide 44
    en nâse : insanlar
  2445. 5-Mâide 44
    vahşevni (ve ıhşev-ni) : ve benden korkun
  2446. 5-Mâide 44
    semenen kalîlen : az bir pahaya, değere
  2447. 5-Mâide 45
    en nefse bi en nefsi : cana can ile
  2448. 5-Mâide 50
    ve men ahsenu : ve kim en güzel, daha güzel
  2449. 5-Mâide 52
    alâ mâ eserrû : gizledikleri şeye
  2450. 5-Mâide 53
    aksemû bi allâhi : Allâh'a (cc.) yemin ettiler (kasem edenler)
  2451. 5-Mâide 54
    fe sevfe ye'tî allâhu : o zaman Allâh (cc.) getirecek
  2452. 5-Mâide 54
    sebîli allâhi : Allâh'ın (cc.) yolunda
  2453. 5-Mâide 59
    eksere-kum : sizin çoğunuz
  2454. 5-Mâide 60
    bi şerrin min zâlike : bundan daha kötüsünü
  2455. 5-Mâide 60
    şerrun mekânen : en şerli, en kötü olan mekan, yer
  2456. 5-Mâide 60
    sevâi es sebîli : sevvâ edilmiş (Allâh'a ulaştırmak üzere dizayn edilmiş) yol
  2457. 5-Mâide 62
    lebi'se mâ kânû : oldukları şey ne kötü
  2458. 5-Mâide 63
    lebi'se mâ kânû : oldukları şey ne kötü
  2459. 5-Mâide 65
    an-hum seyyiâti-him : onlardan günahlarını
  2460. 5-Mâide 68
    lestum alâ şey'in : siz bir şey üzerinde değilsiniz
  2461. 5-Mâide 68
    fe lâ te'se : artık üzülme
  2462. 5-Mâide 70
    ve erselnâ ileyhim : ve onlara gönderdik
  2463. 5-Mâide 73
    sâlisu selâsetin : üçün üçüncüsü
  2464. 5-Mâide 73
    le yemessenne : mutlaka dokunacak
  2465. 5-Mâide 76
    es semî'u : en iyi işiten
  2466. 5-Mâide 77
    an sevâi es sebîli : sevvâ edilmiş, Allâh'a ulaştırmak üzere dizayn edilmiş yoldan
  2467. 5-Mâide 79
    lebi'se mâ : ne kötü şey
  2468. 5-Mâide 80
    lebi'se mâ : ne kötü şey
  2469. 5-Mâide 80
    en sehıte allâhu : Allâh'ın (cc.) öfkelenmesi, gazab etmesi, kızması
  2470. 5-Mâide 82
    eşedde en nâsi : insanların en şiddetlisi
  2471. 5-Mâide 83
    ve izâ semiû : ve işittikleri zaman
  2472. 5-Mâide 89
    aşereti mesâkîne : on yoksul
  2473. 5-Mâide 89
    selâseti eyyâmin : üç gün
  2474. 5-Mâide 90
    min ameli eş şeytâni : şeytanın işlerinden
  2475. 5-Mâide 91
    yurîdu eş şeytânu : şeytan ister
  2476. 5-Mâide 93
    leyse : yoktur, değil
  2477. 5-Mâide 93
    ve ahsenû : ve ahsen olun!
  2478. 5-Mâide 94
    bi şey'in : bir şey ile
  2479. 5-Mâide 95
    ammâ (an mâ) selefe : geçmişten olan şeyi, geçmişi
  2480. 5-Mâide 96
    ve li es seyyârati : ve gezici topluluk için, yolcular için
  2481. 5-Mâide 96
    ileyhi tuhşerûne : ona haşr olacaksınız, huzurunda toplanacaksınız
  2482. 5-Mâide 97
    ve eş şehra : ve ay
  2483. 5-Mâide 97
    mâ fî es semâvâti : göklerdeki şeyler, göklerde olan (gökyüzünde ne varsa)
  2484. 5-Mâide 97
    bi kulli şey'in : herşeyi
  2485. 5-Mâide 98
    şedîdu el ikâbi : cezası şiddetli, çetin
  2486. 5-Mâide 102
    kad seele-hâ : onu sormuştu
  2487. 5-Mâide 103
    ve ekseru-hum : ve onların çoğu
  2488. 5-Mâide 104
    şey'en : bir şey
  2489. 5-Mâide 105
    enfuse-kum : nefsleriniz
  2490. 5-Mâide 106
    şehâdetu : şâhid yapın, şahitlik etsin
  2491. 5-Mâide 106
    semenen : baha, bedel
  2492. 5-Mâide 106
    şehâdete allâhi : Allâh'ın (cc.) şahitliği (Allâh (cc.) için yapılan şahitlik)
  2493. 5-Mâide 107
    le şehâdetu-nâ : bizim şahitliğimiz mutlaka
  2494. 5-Mâide 107
    min şehâdeti himâ : o iki kişinin şahitliğinden
  2495. 5-Mâide 108
    bi eş şehâdeti : şehâdet ile
  2496. 5-Mâide 110
    tukellimu en nâse : insanlarla konuşuyorsun
  2497. 5-Mâide 112
    min es semâi : semâdan, gökten
  2498. 5-Mâide 114
    min es semâi : semâdan, gökten
  2499. 5-Mâide 116
    leyse lî : benim için olmayanı
  2500. 5-Mâide 117
    aleyhim şehîden : onların üzerine şâhid
  2501. 5-Mâide 117
    alâ kulli şey'in : her şeye
  2502. 5-Mâide 117
    şehîdun : şâhid
  2503. 5-Mâide 120
    mulku es semâvâti : semaların, göklerin mülkü
  2504. 5-Mâide 120
    alâ kulli şey'in : her şeye
  2505. 50-Kaf 2
    şey'un : bir şey
  2506. 50-Kaf 6
    ilâ es semâi : semaya, göğe
  2507. 50-Kaf 9
    min es semâi : semadan, gökten
  2508. 50-Kaf 12
    ve semûdu : ve Semud (halkı)
  2509. 50-Kaf 19
    sekretu : sarhoşluk
  2510. 50-Kaf 21
    ve şehîdun : ve şahit
  2511. 50-Kaf 22
    keşef-nâ : kaldırdık (keşfini açtık)
  2512. 50-Kaf 26
    eş şedîdi : şiddetli
  2513. 50-Kaf 34
    bi selâmin : esenlik ve barış (selâm) ile
  2514. 50-Kaf 36
    eşeddu : daha kuvvetli
  2515. 50-Kaf 36
    batşen : yakalamak, yakıp yıkmak
  2516. 50-Kaf 37
    es sem'a : kulak verdi, dinledi, işitti
  2517. 50-Kaf 37
    şehîdun : şahit olarak
  2518. 50-Kaf 38
    es semâvâti : gökler
  2519. 50-Kaf 38
    ve mâ messe-nâ : ve bize dokunmadı
  2520. 50-Kaf 39
    ve sebbih : ve tesbih et
  2521. 50-Kaf 39
    eş şemsi : güneş
  2522. 50-Kaf 40
    fe sebbih-hu : artık onu tesbih et
  2523. 51-Zâriyât 7
    es semâi : sema, gökyüzü
  2524. 51-Zâriyât 22
    fî es semâi : semada, gökyüzünde vardır
  2525. 51-Zâriyât 23
    es semâi : sema, gök
  2526. 51-Zâriyât 25
    selâmen : selâm, selâm olsun
  2527. 51-Zâriyât 25
    selâmun : selâm, selâm olsun
  2528. 51-Zâriyât 26
    semînin : semiz
  2529. 51-Zâriyât 28
    evcese : hissetti
  2530. 51-Zâriyât 28
    ve beşşerû-hu : ve onu müjdelediler
  2531. 51-Zâriyât 31
    el murselûne : resûller (elçiler)
  2532. 51-Zâriyât 34
    musevvemeten : işaretlenmiş, damgalanmış olan
  2533. 51-Zâriyât 38
    iz erselnâ-hu : onu göndermiştik
  2534. 51-Zâriyât 41
    iz erselnâ : göndermiştik
  2535. 51-Zâriyât 42
    min şey'in : bir şey
  2536. 51-Zâriyât 43
    ve fî semûde : ve Semud kavminde (vardır)
  2537. 51-Zâriyât 47
    ve es semâe : ve sema, gökyüzü
  2538. 51-Zâriyât 49
    min kulli şey'in : herşeyden
  2539. 51-Zâriyât 56
    ve el inse : ve insanlar
  2540. 52-Tûr 9
    es semâu : sema, gökyüzü
  2541. 52-Tûr 10
    seyren : seyir halinde, hareket ederek
  2542. 52-Tûr 16
    sevâun : eşittir (birdir)
  2543. 52-Tûr 21
    min şey'in : bir şey
  2544. 52-Tûr 21
    kesebe : kazandı
  2545. 52-Tûr 23
    ke'sen : kadeh
  2546. 52-Tûr 27
    es semûmi : hücrelere işleyen kavurucu ateş
  2547. 52-Tûr 35
    min gayri şey'in : bir şey olmaksızın
  2548. 52-Tûr 36
    es semâvâti : semalar, gökler
  2549. 52-Tûr 44
    min es semâi : gökten
  2550. 52-Tûr 44
    sehâbun : bulut, bulutlar
  2551. 52-Tûr 46
    şey'en : bir şeyle
  2552. 52-Tûr 47
    eksere-hum : onların çoğu
  2553. 52-Tûr 48
    ve sebbih : ve tesbih et
  2554. 52-Tûr 49
    fe sebbih-hu : artık onu tesbih et
  2555. 53-Necm 5
    şedîdu : şiddetli, çok kuvvetli, üstün güç sahibi
  2556. 53-Necm 9
    kavseyni : iki yay (bir yaydaki kabza ile uç arası)
  2557. 53-Necm 16
    yagşe : örtüyor, bürüyor
  2558. 53-Necm 20
    es sâlisete : üçüncü
  2559. 53-Necm 23
    semmeytumû-hâ : onu siz isimlendirdiniz
  2560. 53-Necm 26
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  2561. 53-Necm 26
    şefâatu-hum : onların şefaatleri
  2562. 53-Necm 26
    şey'en : bir şey
  2563. 53-Necm 27
    le yusemmûne : isimlendiriyorlar
  2564. 53-Necm 28
    şey'en : hiçbir şey
  2565. 53-Necm 30
    an sebîlihî : yolundan
  2566. 53-Necm 31
    fîs semâvâti : göklerde
  2567. 53-Necm 31
    ahsenû : güzel davranışta bulunan
  2568. 53-Necm 32
    el fevâhişe : çok çirkin yüz kızartıcı olanından
  2569. 53-Necm 32
    iz enşeekum : (inşa ettiği) yarattığı zaman
  2570. 53-Necm 32
    enfusekum : nefslerinizi
  2571. 53-Necm 39
    leyse : değildir, yoktur
  2572. 53-Necm 39
    seâ : çalışmasından
  2573. 53-Necm 40
    sevfe : yakında
  2574. 53-Necm 51
    ve semûde : ve Semud
  2575. 53-Necm 58
    leyse : yoktur
  2576. 54-Kamer 6
    ilâ şey'in : bir şeye
  2577. 54-Kamer 7
    huşşean : korkarak, dehşete düşerek
  2578. 54-Kamer 11
    es semâi : sema, gökyüzü
  2579. 54-Kamer 17
    yessernâ : kolaylaştırdık
  2580. 54-Kamer 19
    erselnâ : indirdik
  2581. 54-Kamer 20
    en nâse : insanlar
  2582. 54-Kamer 22
    yessernâ : biz kolaylaştırdık
  2583. 54-Kamer 23
    semûdu : Semud (kavmi)
  2584. 54-Kamer 24
    e beşeren : bir beşere mi
  2585. 54-Kamer 26
    se ya'lemûne : yakında bilecekler, öğrenecekler
  2586. 54-Kamer 31
    erselnâ : biz gönderdik
  2587. 54-Kamer 32
    yessernâ : biz kolaylaştırdık
  2588. 54-Kamer 34
    erselnâ : biz gönderdik
  2589. 54-Kamer 34
    bi seharin : seher vakti
  2590. 54-Kamer 35
    men şekere : şükreden kimseyi
  2591. 54-Kamer 36
    batşete-nâ : şiddetli azabımız ile yakalamamız
  2592. 54-Kamer 40
    ye es sernâ : biz kolaylaştırdık
  2593. 54-Kamer 45
    se yuhzemu : hezimete uğratılacak
  2594. 54-Kamer 48
    messe : dokunusunu
  2595. 54-Kamer 48
    sekare : sekar, alevli ateş
  2596. 54-Kamer 49
    kulle şey'in : herşeyi
  2597. 54-Kamer 52
    ve kullu şey'in : ve herşey
  2598. 55-Rahmân 5
    eş şemsu : güneş
  2599. 55-Rahmân 6
    ve eş şeceru : ve ağaç (lar)
  2600. 55-Rahmân 7
    ve es semâe : ve sema, gökyüzü
  2601. 55-Rahmân 24
    el munşeâtu : (yüksek) inşa edilmiş, büyük
  2602. 55-Rahmân 29
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  2603. 55-Rahmân 29
    fî şe'nin : bir şe'n, ayrı bir tecelli, yeni bir oluş üzerindedir
  2604. 55-Rahmân 31
    se nefrugu : yakında ilgileneceğiz
  2605. 55-Rahmân 31
    es sekalâni : ağırlık sahibi olan iki toplum kendi âlemlerinde fizik ağırlığı ve bilinçli varlıklar olmaları sebebiyle, ağır sorumluluğu olan insanlar ve cinler
  2606. 55-Rahmân 33
    ma'şere : topluluk
  2607. 55-Rahmân 33
    es semâvâti : semalar, gökler
  2608. 55-Rahmân 35
    yurselu : gönderilir
  2609. 55-Rahmân 37
    es semâu : sema, gökyüzü
  2610. 56-Vâkıa 2
    leyse : değil, yok
  2611. 56-Vâkıa 5
    ve busset(i) : ve ufalandı, dağıtıldı, parçalandı (dağların gravitasyon bağları koparıldı)
  2612. 56-Vâkıa 5
    bessen : ufalanarak, parçalanarak, toz haline gelerek
  2613. 56-Vâkıa 6
    munbessen : ufalandı, toz haline gelmiş, dağılmış
  2614. 56-Vâkıa 7
    selâseten : üç
  2615. 56-Vâkıa 26
    selâmen : selâm
  2616. 56-Vâkıa 26
    selâmen : selâm
  2617. 56-Vâkıa 35
    enşe'nâ hunne : biz onları inşa ettik, yarattık
  2618. 56-Vâkıa 42
    semûmin : kavurucu, deriden nüfuz edip, iliklere işleyen bir sıcaklık
  2619. 56-Vâkıa 52
    min şecerin : ağaçtan
  2620. 56-Vâkıa 72
    enşe'tum : yarattınız
  2621. 56-Vâkıa 72
    şecerete-hâ : onun ağacını
  2622. 56-Vâkıa 74
    fe sebbih : o zaman tesbih et
  2623. 56-Vâkıa 76
    kasemun : yemin
  2624. 56-Vâkıa 91
    selâmun : selâm
  2625. 56-Vâkıa 96
    fe sebbih : o zaman, artık, öyleyse
  2626. 57-Hadid 1
    sebbeha : tesbih etti
  2627. 57-Hadid 1
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  2628. 57-Hadid 2
    es semâvâti : semalar, gökler
  2629. 57-Hadid 2
    şey'in : şey
  2630. 57-Hadid 3
    bi kulli şey'in : herşeyi
  2631. 57-Hadid 4
    es semâvâti : semalar, gökler
  2632. 57-Hadid 4
    min es semâi : semadan, gökten
  2633. 57-Hadid 5
    es semâvâti : semalar, gökler
  2634. 57-Hadid 10
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  2635. 57-Hadid 10
    es semâvâti : semalar, gökler
  2636. 57-Hadid 11
    hasenen : güzel
  2637. 57-Hadid 14
    enfuse-kum : kendiniz
  2638. 57-Hadid 15
    ve bi'se : ve ne kötü
  2639. 57-Hadid 16
    en tahşea : huşûya ulaşmak, huşû duymak
  2640. 57-Hadid 16
    kaset : katılaştı
  2641. 57-Hadid 18
    hasenen : güzel
  2642. 57-Hadid 20
    meseli : onların misali, durumu
  2643. 57-Hadid 20
    şedîdun : şiddetli
  2644. 57-Hadid 21
    es semâi : sema, gökyüzü
  2645. 57-Hadid 23
    te'sev : üzülmeniz
  2646. 57-Hadid 24
    en nâse : insanlar
  2647. 57-Hadid 25
    erselnâ : biz gönderdik
  2648. 57-Hadid 25
    şedîdun : kuvvetli
  2649. 57-Hadid 26
    erselnâ : biz gönderdik
  2650. 57-Hadid 27
    bi îsebni meryeme : Meryemoğlu İsa
  2651. 57-Hadid 29
    alâ şey'in : bir şeye
  2652. 58-Mücâdele 1
    semia : işitti
  2653. 58-Mücâdele 1
    semîun : en iyi işitendir
  2654. 58-Mücâdele 4
    şehreyni : 2 ay
  2655. 58-Mücâdele 6
    alâ kulli şey'in : herşeye
  2656. 58-Mücâdele 6
    şehîdun : şahittir
  2657. 58-Mücâdele 7
    fî es semâvâti : göklerde var olan
  2658. 58-Mücâdele 7
    selâsetin : üç (kişi)
  2659. 58-Mücâdele 7
    hamsetin : beş (kişi)
  2660. 58-Mücâdele 7
    eksere : daha çok
  2661. 58-Mücâdele 7
    bi kulli şeyin : herşeyi
  2662. 58-Mücâdele 8
    bi'se : ne kötü
  2663. 58-Mücâdele 9
    tuhşerûne : haşrolunacaksınız, toplanacaksınız
  2664. 58-Mücâdele 10
    min eş şeytâni : şeytandan
  2665. 58-Mücâdele 10
    ve leyse : ve değil
  2666. 58-Mücâdele 10
    şey'en : bir şey
  2667. 58-Mücâdele 11
    tefessehû : yer açın
  2668. 58-Mücâdele 11
    fe ifsehû : o taktirde yer açın
  2669. 58-Mücâdele 11
    yefsehi : yer açar, genişlik verir
  2670. 58-Mücâdele 15
    azâben şedîden : şiddetli azap
  2671. 58-Mücâdele 16
    sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  2672. 58-Mücâdele 17
    şey'en : bir şey
  2673. 58-Mücâdele 18
    ve yahsebûne : ve hesap ederler, zannederler
  2674. 58-Mücâdele 18
    alâ şey'in : bir şey üzerinde
  2675. 58-Mücâdele 19
    eş şeytânu : şeytan
  2676. 58-Mücâdele 19
    eş şeytâni : şeytan
  2677. 58-Mücâdele 19
    eş şeytâni : şeytan
  2678. 59-Haşr 1
    sebbeha : tespih etti
  2679. 59-Haşr 1
    es semâvâti : semalarda, göklerde vardır
  2680. 59-Haşr 4
    şedîdu : şiddetli
  2681. 59-Haşr 6
    şey'in : şey
  2682. 59-Haşr 7
    ve ibni es sebîli : ve yolcular
  2683. 59-Haşr 7
    şedîdu : şiddetli
  2684. 59-Haşr 10
    sebekû-nâ : bizi geçtiler, bizden önce geçtiler
  2685. 59-Haşr 13
    eşeddu : daha şiddetli
  2686. 59-Haşr 14
    şedîdun : şiddetli
  2687. 59-Haşr 14
    tahsebu-hum : sen onları sanırsın, zannedersin
  2688. 59-Haşr 14
    şettâ : parçalanmış, dağınık
  2689. 59-Haşr 15
    meseli : durumu, hal
  2690. 59-Haşr 16
    meseli : durum, hal
  2691. 59-Haşr 16
    eş şeytâni : şeytan
  2692. 59-Haşr 19
    enfuse-hum : onların nefslerini, kendi nefslerini, kendilerini
  2693. 59-Haşr 21
    nadribu-hâ \n(darbu mesel) : onu vurguluyoruz, örnek veriyoruz \n: (bir şeyi örnek vermek)
  2694. 59-Haşr 22
    ve eş şehâdeti : ve müşahede edilen, görünen
  2695. 59-Haşr 23
    es selâmu : selâmete erdiren
  2696. 59-Haşr 24
    yusebbihu : tespih ederler
  2697. 59-Haşr 24
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde var olan, bulunan
  2698. 6-En'âm 1
    es semâvâti : semâlar, gökler
  2699. 6-En'âm 2
    musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
  2700. 6-En'âm 3
    fî es semâvâti : göklerde
  2701. 6-En'âm 5
    fe sevfe : artık, fakat pek yakında
  2702. 6-En'âm 6
    ve erselnâ : ve gönderdik
  2703. 6-En'âm 6
    es semâe : semâ, gökyüzü
  2704. 6-En'âm 6
    ve enşe'nâ : ve inşa ettik, yarattık
  2705. 6-En'âm 10
    sehırû : alay ettiler
  2706. 6-En'âm 12
    mâ fî es semâvâti : semâlarda, göklerde, olan şey(ler)
  2707. 6-En'âm 12
    enfuse-hum : nefslerini, kendilerini
  2708. 6-En'âm 13
    sekene : bulunan şey(ler)
  2709. 6-En'âm 13
    es semîu : en iyi işiten
  2710. 6-En'âm 14
    es semâvâti : semâlar, gök katları
  2711. 6-En'âm 17
    yemses-ke : sana dokundurur
  2712. 6-En'âm 17
    yemses-ke : sana dokundurur
  2713. 6-En'âm 17
    alâ kulli şey'in : herşeye
  2714. 6-En'âm 19
    eyyu şey'in : hangi şey
  2715. 6-En'âm 19
    şehâdeten : şahit olarak
  2716. 6-En'âm 19
    allâhu şehîdun : Allah şahittir
  2717. 6-En'âm 20
    enfuse-hum : kendi nefsleri, kendileri
  2718. 6-En'âm 26
    enfuse-hum : kendi nefsleri, kendileri
  2719. 6-En'âm 30
    e leyse hâzâ : bu değil mi
  2720. 6-En'âm 34
    el murselîne : murseller, elçiler, gönderilmiş resûller
  2721. 6-En'âm 35
    fî es semâi : semâya, gökyüzüne
  2722. 6-En'âm 37
    eksere-hum : onların çoğu
  2723. 6-En'âm 38
    min şey'in : bir şeyi (bir şeyden)
  2724. 6-En'âm 38
    yuhşerûne : haşrolunacaklar, huzurunda toplanacaklar
  2725. 6-En'âm 39
    yeşe' : dilerse
  2726. 6-En'âm 41
    ve tensevne : ve unutursunuz
  2727. 6-En'âm 42
    erselnâ : Biz gönderdik
  2728. 6-En'âm 43
    kaset : katılaştı, kasiyet bağladı
  2729. 6-En'âm 43
    eş şeytânu : şeytan
  2730. 6-En'âm 44
    kulli şey'in : herşey
  2731. 6-En'âm 46
    sem'a-kum : sizin işitme hassanızı
  2732. 6-En'âm 48
    el murselîne : elçiler, resûller, gönderilen kişiler
  2733. 6-En'âm 51
    en yuhşerû : haşrolmak
  2734. 6-En'âm 51
    leyse lehum : onların yoktur
  2735. 6-En'âm 51
    ve lâ şefîun : ve şefaat eden yoktur
  2736. 6-En'âm 52
    min şey'in : bir şey
  2737. 6-En'âm 52
    min şey'in : bir şey
  2738. 6-En'âm 53
    e leyse : değil mi, öyle değil mi
  2739. 6-En'âm 54
    selâmun aleykum : selâm üzerinize olsun
  2740. 6-En'âm 55
    sebîlu : sebî, yol
  2741. 6-En'âm 60
    musemmâ : isimlendirilmiş, belirlenmiş
  2742. 6-En'âm 65
    en yeb'ase : göndermeye
  2743. 6-En'âm 65
    ev yelbise-kum : veya sizi (birbirinize) katar
  2744. 6-En'âm 65
    be'se : şiddet, hınç
  2745. 6-En'âm 67
    ve sevfe : ve yakında
  2746. 6-En'âm 68
    eş şeytânu : şeytan
  2747. 6-En'âm 69
    min şey'in : bir şey
  2748. 6-En'âm 70
    en tubsele : helâk olmak (olması)
  2749. 6-En'âm 70
    kesebet : kazandı
  2750. 6-En'âm 70
    leyse lehâ : onun yoktur
  2751. 6-En'âm 70
    ve lâ şefîun : ve bir şefaatçi yoktur
  2752. 6-En'âm 70
    kesebû : kazandılar
  2753. 6-En'âm 71
    eş şeyâtînu : şeytanlar
  2754. 6-En'âm 72
    tuhşerûne : haşrolunacaksınız
  2755. 6-En'âm 73
    es semâvâti : semâlar, gökler
  2756. 6-En'âm 73
    ve eş şehâdeti : ve müşahede edilen, görünen
  2757. 6-En'âm 75
    es semâvâti : semâlar, gökler
  2758. 6-En'âm 78
    rae eş şemse : güneşi gördü
  2759. 6-En'âm 79
    fatare es semâvâti : semâları (gökleri) yarattı
  2760. 6-En'âm 80
    şey'en : bir şey
  2761. 6-En'âm 80
    kulle şey'in : herşeyi
  2762. 6-En'âm 86
    ve ilyesea : ve İlyasea (A.S)
  2763. 6-En'âm 86
    ve yûnuse : ve Yunus (A.S)
  2764. 6-En'âm 91
    beşerin : beşer, insan
  2765. 6-En'âm 91
    min şey'in : bir şey
  2766. 6-En'âm 91
    karâtîse : sayfalar, kâğıtlar (kırtasiye)
  2767. 6-En'âm 93
    şey'un : bir şey
  2768. 6-En'âm 93
    se-unzilu : yakında indireceğim
  2769. 6-En'âm 93
    enfuse-kum : canlarınızı, nefslerinizi
  2770. 6-En'âm 96
    sekenen : bir sukûn (dinlenme) vakti
  2771. 6-En'âm 96
    ve eş şemse : ve güneş
  2772. 6-En'âm 98
    enşee-kum : sizi yarattı
  2773. 6-En'âm 99
    min es semâi mâen : semâdan su
  2774. 6-En'âm 99
    kulli şey'in : herşey
  2775. 6-En'âm 99
    ilâ semeri-hî : onun meyvesine
  2776. 6-En'âm 101
    es semâvâti : semâlar, gökler
  2777. 6-En'âm 101
    kulle şey'in : herşeyi
  2778. 6-En'âm 101
    ve huve bikulli şey'in : ve O herşeyi
  2779. 6-En'âm 102
    kulli şey'in : herşeyi
  2780. 6-En'âm 102
    alâ kulli şey'in : herşeye
  2781. 6-En'âm 109
    ve aksemû : ve yemin ettiler
  2782. 6-En'âm 111
    ve haşernâ : topladık
  2783. 6-En'âm 111
    kulle şey'in : herşeyi
  2784. 6-En'âm 111
    eksere-hum : onların çoğu
  2785. 6-En'âm 112
    şeyâtîne : şeytanlar
  2786. 6-En'âm 115
    ve huve es semîu el alîmu : ve O, en iyi işiten, en iyi bilendir
  2787. 6-En'âm 116
    eksere : çoğuna
  2788. 6-En'âm 116
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  2789. 6-En'âm 117
    an sebîli-hi : onun yolundan, kendi yolundan
  2790. 6-En'âm 120
    se-yuczevne : yakında karşılık görecekler (cezalandırılacaklar)
  2791. 6-En'âm 121
    ve inne eş şeyâtîne : ve muhakkak ki şeytanlar
  2792. 6-En'âm 122
    meselu-hu : onun meselesi, durumu
  2793. 6-En'âm 122
    leyse bi-hâricin : çıkacak değil, çıkamayacak olan
  2794. 6-En'âm 124
    se yusîbu ellezîne : yakında isabet edecek ki onlar
  2795. 6-En'âm 124
    şedîdun : şiddetli
  2796. 6-En'âm 125
    fî es semâi : semâda
  2797. 6-En'âm 125
    er ricse : pislik, azap, ceza
  2798. 6-En'âm 127
    es selâmi : selâm, selâmet, teslim
  2799. 6-En'âm 128
    yâ ma'şere el cinni : ey cin topluluğu
  2800. 6-En'âm 128
    kad isteksertum : sayınızı arttırdınız
  2801. 6-En'âm 130
    yâ ma'şere el cinni : ey cin topluluğu
  2802. 6-En'âm 130
    şehid-nâ : biz şahit olduk
  2803. 6-En'âm 130
    ve şehidû : ve şahit oldular
  2804. 6-En'âm 133
    in yeşe' : eğer dilerse
  2805. 6-En'âm 133
    enşee-kum : sizi var etti, yarattı
  2806. 6-En'âm 135
    fe sevfe : artık yakında (olacak)
  2807. 6-En'âm 138
    se yeczî-him : yakında onları cezalandıracak
  2808. 6-En'âm 139
    se yeczî-him : yakında onları cezalandıracak
  2809. 6-En'âm 140
    sefehan : sefih olarak, akılsızca, aptalca
  2810. 6-En'âm 141
    enşee : yarattı (inşa etti)
  2811. 6-En'âm 141
    min semeri-hî : onun ürününden
  2812. 6-En'âm 142
    hutuvâti eş şeytâni : şeytanın adımları
  2813. 6-En'âm 143
    semâniyete : sekiz adet
  2814. 6-En'âm 143
    em el unseyeyni : yoksa iki dişi mi
  2815. 6-En'âm 143
    el unseyeyni : iki dişi
  2816. 6-En'âm 144
    em el unseyeyni : veya iki dişi mi
  2817. 6-En'âm 144
    el unseyeyni : iki dişi
  2818. 6-En'âm 144
    en nâse : insanlar
  2819. 6-En'âm 148
    se yekûlu : söyleyecekler
  2820. 6-En'âm 148
    min şey'in : bir şeyi
  2821. 6-En'âm 148
    be'se-nâ : azabımız
  2822. 6-En'âm 150
    şehidû : şahitlik ettiler
  2823. 6-En'âm 151
    şey'en : bir şeyi
  2824. 6-En'âm 151
    ve lâ takrebû el fevâhışe : ve kötülüğe yaklaşmayın
  2825. 6-En'âm 151
    ve lâ taktulû en nefse : ve kimseyi öldürmeyin
  2826. 6-En'âm 152
    ahsenu : en güzel
  2827. 6-En'âm 152
    nefsen : bir nefs, kişi, kimse
  2828. 6-En'âm 153
    an sebîli-hi : onun yolundan
  2829. 6-En'âm 154
    ahsene : ahsen olan
  2830. 6-En'âm 154
    li kulli şey'in : herşeyi
  2831. 6-En'âm 156
    an dirâseti-him : onların derslerinden (okuduklarından)
  2832. 6-En'âm 157
    se neczî : karşılık vereceğiz, cezalandıracağız
  2833. 6-En'âm 158
    nefsen : bir kimse
  2834. 6-En'âm 158
    kesebet : kazandı
  2835. 6-En'âm 159
    fî şey'in : bir şeyde, bir ilgide, bağlantıda
  2836. 6-En'âm 160
    bi el haseneti : bir hasene ile
  2837. 6-En'âm 160
    bi es seyyieti : bir seyyie (günah) ile
  2838. 6-En'âm 163
    lâ şerîke : ortağı yoktur
  2839. 6-En'âm 164
    kulli şey'in : herşey
  2840. 6-En'âm 165
    serîu : seri, çabuk olan
  2841. 60-Mümtehine 1
    sebîlî : benim yolumda
  2842. 60-Mümtehine 1
    sevâe es sebîli : yolun seviyesi, yolun ortası, doğru yol
  2843. 60-Mümtehine 4
    hasenetun : güzel
  2844. 60-Mümtehine 4
    min şey'in : bir şeyden
  2845. 60-Mümtehine 6
    hasenetun : güzel
  2846. 60-Mümtehine 11
    şey'un : bir şey
  2847. 60-Mümtehine 12
    şey'en : bir şey
  2848. 60-Mümtehine 13
    yeise : ümidi kesti
  2849. 61-Saf 1
    sebbeha : tespih etti
  2850. 61-Saf 1
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  2851. 61-Saf 4
    sebîli-hî : onun yolunda, kendi yolunda
  2852. 61-Saf 9
    ersele : gönderdi
  2853. 61-Saf 11
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  2854. 62-Cum'a 1
    yusebbihu : tespih eder, ediyor
  2855. 62-Cum'a 1
    fî es semâvâti : göklerde
  2856. 62-Cum'a 2
    bease : beas etti, hayata getirdi, görevlendirdi
  2857. 62-Cum'a 5
    meselu : mesele, örnek, durum, hal
  2858. 62-Cum'a 5
    meseli : mesele, örnek, durum, hal
  2859. 62-Cum'a 5
    bi'se : ne kötü
  2860. 62-Cum'a 5
    meselu : mesele, örnek, durum, hal
  2861. 62-Cum'a 8
    ve eş şehâdeti : ve müşahede edilebilen, görülen
  2862. 63-Münâfikûn 2
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  2863. 63-Münâfikûn 4
    musennedetun : bir tarafa dayalı, yaslanmış
  2864. 63-Münâfikûn 4
    yahsebûne : zannederler
  2865. 63-Münâfikûn 5
    ruûse-hum : onların başları, başlarını
  2866. 63-Münâfikûn 6
    sevâun : musavi, bir, eşit, aynı
  2867. 63-Münâfikûn 7
    es semâvâti : semalar, gökler
  2868. 63-Münâfikûn 11
    nefsen : nefs, kimse
  2869. 64-Teğabün 1
    yusebbihu : tespih eder
  2870. 64-Teğabün 1
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  2871. 64-Teğabün 1
    alâ kulli şey'in : herşeye
  2872. 64-Teğabün 3
    es semâvâti : semalar, gökler
  2873. 64-Teğabün 3
    ahsene : ahsen, en güzel
  2874. 64-Teğabün 4
    fî es semâvâti : semalarda, göklerde
  2875. 64-Teğabün 6
    e beşerun : bir beşer mi
  2876. 64-Teğabün 9
    seyyiâti-hî : onun günahları
  2877. 64-Teğabün 10
    ve bi'se : ve (ne) kötü
  2878. 64-Teğabün 11
    bi şey'in : şeyi
  2879. 64-Teğabün 17
    hasenen : güzel
  2880. 64-Teğabün 17
    şekûrun : şekurdur, şükredilen, şükrün karşılığını veren
  2881. 64-Teğabün 18
    ve eş şehâdeti : ve müşahede edilen, görünen
  2882. 65-Talâk 1
    bi fâhişetin : fahişelik ile, kötülük ile, hayasızlık ile
  2883. 65-Talâk 1
    nefse-hu : kendi nefsine
  2884. 65-Talâk 2
    eş şehâdete : şahitlik
  2885. 65-Talâk 3
    şey'in : şey
  2886. 65-Talâk 4
    selâsetu : üç
  2887. 65-Talâk 5
    seyyiâti-hî : onun günahları
  2888. 65-Talâk 6
    sekentum : siz iskân oldunuz, siz ikâmet ettiniz, mesken edindiniz
  2889. 65-Talâk 6
    ve in teâsertum : eğer bir güçlüğünüz olursa, zorlanırsanız
  2890. 65-Talâk 6
    se-turdıu : emzirteceksin(iz)
  2891. 65-Talâk 7
    seatin : genişlik, bolluk, geniş imkânlar
  2892. 65-Talâk 7
    min seati-hi : geniş imkânlarından
  2893. 65-Talâk 7
    nefsen : nefs, kimse
  2894. 65-Talâk 7
    se yec'alu : kılacak, verecek
  2895. 65-Talâk 8
    fe hâsebnâ-hâ : bu sebeple onları hesaba çektik
  2896. 65-Talâk 8
    şedîden : şiddetli, çetin
  2897. 65-Talâk 10
    şedîden : şiddetli
  2898. 65-Talâk 11
    kad ahsene : en güzeli olmuştur
  2899. 65-Talâk 12
    seb'a : yedi
  2900. 65-Talâk 12
    semâvâtin : semalar, gökler, gök katları
  2901. 65-Talâk 12
    alâ kulli şey'in : herşeye
  2902. 65-Talâk 12
    bi kulli şey'in : herşeyi
  2903. 66-Tahrim 3
    eserre : sır verdi, gizlice söyledi
  2904. 66-Tahrim 3
    hadîsen : söz
  2905. 66-Tahrim 5
    seyyibâtin : dul kadınlar
  2906. 66-Tahrim 6
    enfuse-kum : kendinizi, nefslerinizi
  2907. 66-Tahrim 8
    seyyiâti-kum : kötülükleriniz, günahlarınız
  2908. 66-Tahrim 8
    alâ kulli şey'in : herşeye
  2909. 66-Tahrim 9
    ve bi'se : ve ne kötü
  2910. 66-Tahrim 10
    darabe \n(darabe meselen) : vurdu, vurguladı \n: (misal getirmek, örnek vermek)
  2911. 66-Tahrim 10
    meselen : misal, örnek
  2912. 66-Tahrim 10
    şey'en : bir şey
  2913. 66-Tahrim 11
    (darabe meselen) : (misal getirmek, örnek vermek)
  2914. 66-Tahrim 11
    meselen : misal, örnek
  2915. 67-Mülk 1
    alâ kulli şey'in : herşeye
  2916. 67-Mülk 2
    ahsenu : daha güzel, en güzel
  2917. 67-Mülk 3
    seb'a : yedi
  2918. 67-Mülk 3
    semâvâtin : semalar, gök katları
  2919. 67-Mülk 5
    es semâe : sema, gökyüzü
  2920. 67-Mülk 5
    eş şeyâtîni : şeytanlar
  2921. 67-Mülk 6
    ve bi'se : ve ne kötü
  2922. 67-Mülk 7
    semiû : işittiler
  2923. 67-Mülk 7
    şehîkan : uğultusu, gürlemesi
  2924. 67-Mülk 8
    seele-hum : onlara sordu
  2925. 67-Mülk 9
    min şey'in : bir şey
  2926. 67-Mülk 12
    yahşevne : huşû duyarlar
  2927. 67-Mülk 16
    fî es semâi : semada, gökyüzünde
  2928. 67-Mülk 17
    fî es semâi : semada, gökyüzünde
  2929. 67-Mülk 17
    se-ta'lemûne : yakında öğreneceksiniz, bileceksiniz
  2930. 67-Mülk 19
    bi kulli şey'in : herşeyi
  2931. 67-Mülk 21
    emseke : tuttu, vermedi
  2932. 67-Mülk 22
    seviyyen : düzgün (dimdik, seviyeli)
  2933. 67-Mülk 23
    ensee-kum : sizi inşa etti, yoktan yarattı
  2934. 67-Mülk 23
    es sem'a : işitme hassası
  2935. 67-Mülk 24
    tuhşerûne : haşrolunacaksınız, huzurunda toplanacaksınız
  2936. 67-Mülk 29
    se-ta'lemûne : yakında bileceksiniz
  2937. 68-Kalem 5
    se- tubsıru : göreceksin
  2938. 68-Kalem 7
    an sebîli-hî : onun yolundan, kendi yolundan
  2939. 68-Kalem 16
    se-nesimu-hu : ona yakında damga basacağız (yakında onu damgalayacağız)
  2940. 68-Kalem 17
    aksemû : kasem ettiler, yeminleştiler
  2941. 68-Kalem 28
    tusebbihûne : tespih etmiyorsunuz
  2942. 68-Kalem 40
    sel : sor
  2943. 68-Kalem 42
    yukşefu : açılır, açığa çıkar (sırlar) giderilir
  2944. 68-Kalem 44
    se-nestedricu-hum : tedricen (derece derece), yavaş yavaş (azaba) yaklaştıracağız
  2945. 68-Kalem 51
    semiû : duydular
  2946. 69-Hâkka 4
    semûdu : Semud
  2947. 69-Hâkka 5
    semûdu : Semud
  2948. 69-Hâkka 7
    seb'a : yedi
  2949. 69-Hâkka 7
    ve semâniyete : ve sekiz
  2950. 69-Hâkka 16
    es semâu : sema, gökyüzü, gök
  2951. 69-Hâkka 17
    arşe : arş
  2952. 69-Hâkka 17
    semâniyetun : sekiz
  2953. 69-Hâkka 21
    îşetin : yaşayış, yaşayış tarzı
  2954. 69-Hâkka 32
    seb'ûne : 70
  2955. 69-Hâkka 35
    leyse : değildir, yoktur
  2956. 69-Hâkka 52
    sebbih : tespih et
  2957. 7-A'râf 6
    el murselîne : elçiler, resûller
  2958. 7-A'râf 8
    sekulet : ağır geldi
  2959. 7-A'râf 9
    enfuse-hum : onların nefsleri, kendileri
  2960. 7-A'râf 10
    maâyişe : geçim kaynakları
  2961. 7-A'râf 11
    secedû : secde ettiler
  2962. 7-A'râf 11
    iblîse : iblis, şeytan
  2963. 7-A'râf 17
    şemâili-him : onların solları
  2964. 7-A'râf 17
    eksere-hum : onların çoğu
  2965. 7-A'râf 19
    eş şecerete : ağaç
  2966. 7-A'râf 20
    vesvese : vesvese verdi
  2967. 7-A'râf 20
    lehum eş şeytânu : şeytan onlara
  2968. 7-A'râf 20
    sev'âti-himâ : ikisinin avret yerleri
  2969. 7-A'râf 20
    hâzihi eş şecereti : bu ağaç
  2970. 7-A'râf 21
    seme-humâ : ikisine yemin etti
  2971. 7-A'râf 22
    eş şecerete : ağacı
  2972. 7-A'râf 22
    sev'âtu-humâ : ayıp yerleri (ikisinin)
  2973. 7-A'râf 22
    an tilkum eş şecereti : bu ağaçtan
  2974. 7-A'râf 22
    inne eş şeytâne : muhakkak ki şeytan
  2975. 7-A'râf 23
    enfuse-nâ : nefslerimiz
  2976. 7-A'râf 26
    libâsen : elbise
  2977. 7-A'râf 26
    sev'âti-kum : ayıp yerlerinizi
  2978. 7-A'râf 27
    eş şeytânu : şeytan
  2979. 7-A'râf 27
    libâse-humâ : ikisinin elbiselerini
  2980. 7-A'râf 27
    sev'âti-himâ : ikisinin, onların ayıp yerlerini
  2981. 7-A'râf 27
    cealnâ eş şeyâtîne : şeytanları kıldık
  2982. 7-A'râf 28
    fâhişeten : kötü, çirkin bir şey
  2983. 7-A'râf 30
    inne-hum ettehazû eş şeyâtîne : muhakkak ki onlar şeytanı ... edindiler
  2984. 7-A'râf 30
    ve yahsebûne : ve zannederler, zannediyorlar
  2985. 7-A'râf 33
    el fevâhişe : kötülükler, günahlar
  2986. 7-A'râf 37
    ve şehidû : ve şahit oldular
  2987. 7-A'râf 40
    ebvâbu es semâi : semanın kapıları
  2988. 7-A'râf 40
    semmi el hiyâtı : iğne deliğinin içine, iğne deliğine
  2989. 7-A'râf 42
    nefsen : nefs, kişi, kimse
  2990. 7-A'râf 45
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  2991. 7-A'râf 46
    en selâmun aleykum : selâmlanmak sizin üzerinize olsun, selâm sizin üzerinize olsun
  2992. 7-A'râf 49
    aksemtum : siz yemin ettiniz
  2993. 7-A'râf 53
    enfuse-hum : nefslerini, kendilerini
  2994. 7-A'râf 54
    es semâvâti : semalar, gök katları
  2995. 7-A'râf 54
    hasîsen : süratli, devamlı
  2996. 7-A'râf 54
    ve eş şemse : ve güneş
  2997. 7-A'râf 57
    sehâben : bulutlar
  2998. 7-A'râf 57
    min kulli es semerâti : bütün ürünlerden
  2999. 7-A'râf 58
    ve ellezî habuse : ve kötü olan ki
  3000. 7-A'râf 59
    ersel-nâ : biz gönderdik
  3001. 7-A'râf 61
    leyse bî : ben değilim
  3002. 7-A'râf 66
    sefâhetin : bir sefihliğin (aptallığın) içinde
  3003. 7-A'râf 67
    leyse bi : ben değilim
  3004. 7-A'râf 67
    sefâhetun : sefih, akılsız
  3005. 7-A'râf 71
    semmeytumû-hâ : onu isimlendirdiniz
  3006. 7-A'râf 73
    ve ilâ semûde : ve Semud'a
  3007. 7-A'râf 74
    ve lâ ta'sev : ve karışıklık çıkarmayın, bozgunculuk yapmayın
  3008. 7-A'râf 75
    murselun : gönderilen, gönderilmiş olan
  3009. 7-A'râf 77
    kunte min el murselîne : sen resullerden, gönderilenlerden oldun
  3010. 7-A'râf 80
    el fâhışete : fuhuş, kötülük
  3011. 7-A'râf 80
    sebeka-kum : sizden önce gelip geçmiş
  3012. 7-A'râf 81
    şehveten : şehvetle
  3013. 7-A'râf 85
    en nâse : insanlar
  3014. 7-A'râf 86
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  3015. 7-A'râf 86
    fe kessere-kum : sonra sizi çoğalttı
  3016. 7-A'râf 89
    kulle şey'in : herşeyi
  3017. 7-A'râf 94
    ersel-nâ : gönderdik
  3018. 7-A'râf 95
    mekâne es seyyieti : kötülüğün yerini
  3019. 7-A'râf 95
    el hasenete : iyilik
  3020. 7-A'râf 95
    messe : isabet etti, dokundu
  3021. 7-A'râf 95
    ve es serrâu : ve hayır, surur, ferahlık
  3022. 7-A'râf 96
    min es semâi : semadan
  3023. 7-A'râf 102
    li ekseri-him : onların çoğunu
  3024. 7-A'râf 102
    eksere-hum : onların çoğu
  3025. 7-A'râf 113
    es seharatu : sihirbazlar
  3026. 7-A'râf 116
    seharû : sihirlediler, büyülediler
  3027. 7-A'râf 120
    es seharatu : sihirbazlar
  3028. 7-A'râf 123
    fe sevfe : artık yakında
  3029. 7-A'râf 127
    se nukattilu : yakında keseceğiz (öldüreceğiz)
  3030. 7-A'râf 130
    min es semerâti : ürünlerden
  3031. 7-A'râf 131
    câet-hum el hasenetu : onlara hasene, iyilik geldi
  3032. 7-A'râf 131
    seyyietun : bir kötülük
  3033. 7-A'râf 131
    eksere-hum : onların çoğu
  3034. 7-A'râf 133
    erselnâ : biz gönderdik
  3035. 7-A'râf 134
    yâ mûsed'u (mûsâ ud'u) : ey Musa dua et
  3036. 7-A'râf 134
    keşefte : giderdin, kaldırdın
  3037. 7-A'râf 135
    keşef-nâ : giderdik, kaldırdık
  3038. 7-A'râf 142
    selâsîne : otuz
  3039. 7-A'râf 142
    sebîle el mufsidîne : bozguncuların, fesat çıkaranların yoluna
  3040. 7-A'râf 143
    sevfe terâ-nî : sen beni göreceksin
  3041. 7-A'râf 145
    min kulli şey'in : herşeyden
  3042. 7-A'râf 145
    li kulli şey'in : herşeyi
  3043. 7-A'râf 145
    bi ahseni-hâ : onu en güzel şekilde
  3044. 7-A'râf 145
    se-urî-kum : size göstereceğim
  3045. 7-A'râf 146
    se asrifu : çevireceğim, uzaklaştıracağım
  3046. 7-A'râf 146
    sebîle er ruşdi : irşad yolu
  3047. 7-A'râf 146
    sebîlen : yol
  3048. 7-A'râf 146
    sebile el gayyi : gayy yolu
  3049. 7-A'râf 146
    yettehızû-hu sebîlen : onu yol edinirler
  3050. 7-A'râf 148
    ceseden : ceset, cansız cisim, heykel
  3051. 7-A'râf 148
    sebîlen : yol
  3052. 7-A'râf 150
    bi'se mâ : ne kötü
  3053. 7-A'râf 152
    se yenâlu-hum : onlar nail olacaklar, uğrayacaklar
  3054. 7-A'râf 153
    amilû es seyyiâti : seyyiat yaptılar, derecat kaybettiren ameller yaptılar
  3055. 7-A'râf 154
    sekete an : sakinleşti, sukûn buldu, yatıştı
  3056. 7-A'râf 155
    seb'îne : 70
  3057. 7-A'râf 156
    haseneten : hasene, iyilik (derecat kazandıran ameller)
  3058. 7-A'râf 156
    kulle şey'in : herşeyi
  3059. 7-A'râf 156
    fe se ektubu-hâ : böylece onu yazacağım
  3060. 7-A'râf 157
    aleyhim el habâise : onlara, habis olan şeyleri (kötü ve pis olan şeyler)
  3061. 7-A'râf 158
    mulku es semâvâti : semaların mülkü
  3062. 7-A'râf 160
    fe inbeceset : hemen fışkırdı
  3063. 7-A'râf 160
    ve es selvâ : ve bıldırcın
  3064. 7-A'râf 160
    enfuse-hum : kendi nefslerine (kendilerine)
  3065. 7-A'râf 161
    se nezîdu el muhsinîne : muhsinlere arttıracağız
  3066. 7-A'râf 162
    fe ersel-nâ : bunun üzerine biz gönderdik
  3067. 7-A'râf 162
    min es semâi : semadan
  3068. 7-A'râf 163
    fî es sebti : cumartesi gününde (onların yasak uygulama gününde)
  3069. 7-A'râf 163
    sebti-him : cumartesi günü (onların yasak uygulama günü)
  3070. 7-A'râf 164
    azâben şedîdâ : şiddetli bir azap
  3071. 7-A'râf 167
    le yeb'asenne : mutlaka gönderecek
  3072. 7-A'râf 167
    le serîu el ıkâbi : elbette ikabı (cezası) seri, çabuk olan
  3073. 7-A'râf 168
    bi el hasenâti : iyilikle, pozitif derece kazandıran ameller ile
  3074. 7-A'râf 168
    ve es seyyiâti : ve kötülük, negatif derece kazandıran ameller
  3075. 7-A'râf 169
    se yugferu lenâ : yakında bize mağfiret edilecek (günahlarımız sevaba çevrilecek)
  3076. 7-A'râf 172
    şehid-nâ : biz şahit olduk
  3077. 7-A'râf 175
    fenseleha (fe inseleha) : sonra o ayrıldı
  3078. 7-A'râf 175
    fe etbea-hu eş şeytânu : şeytan onu kendine tâbi kıldı
  3079. 7-A'râf 176
    fe meselu-hu : böylece, artık onun durumu, hali
  3080. 7-A'râf 176
    ke meseli el kelbi : köpeğin misali, durumu, hali gibi
  3081. 7-A'râf 176
    meselu el kavmi ellezîne : o kavmin hali ki onlar
  3082. 7-A'râf 177
    meselen : misali, durumu, hali
  3083. 7-A'râf 177
    ve enfuse-hum : ve nefslerine, kendilerine
  3084. 7-A'râf 180
    se yuczevne : yakında cezalandırılacaklar
  3085. 7-A'râf 182
    se nestedricu-hum : onların derecelerini yavaş yavaş azaltacağız
  3086. 7-A'râf 185
    es semâvâti : gökler, semalar
  3087. 7-A'râf 185
    şey'in : bir şey
  3088. 7-A'râf 187
    sekulet : ağır şiddetli (olay)
  3089. 7-A'râf 187
    fî es semâvâti : göklerde
  3090. 7-A'râf 187
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  3091. 7-A'râf 188
    le isteksertu : elbette, mutlaka çoğaltırım
  3092. 7-A'râf 188
    messeniye es sûu : bana bir kötülük dokunmaz
  3093. 7-A'râf 191
    şey'en : bir şey
  3094. 7-A'râf 192
    enfuse-hum : onlar nefslerine (kendilerine)
  3095. 7-A'râf 193
    sevâun : birdir, eşittir
  3096. 7-A'râf 197
    enfuse-hum : nefslerine, kendilerine
  3097. 7-A'râf 200
    min eş şeytâni : şeytandan
  3098. 7-A'râf 200
    semîun : en iyi işiten
  3099. 7-A'râf 201
    izâ messe-hum : onlara dokunduğu zaman
  3100. 7-A'râf 201
    min eş şeytâni : şeytandan
  3101. 7-A'râf 206
    ve yusebbihûne-hu : ve onu tesbih ederler
  3102. 70-Meâric 1
    seele : sordu, istedi
  3103. 70-Meâric 2
    leyse : yoktur
  3104. 70-Meâric 4
    senetin : sene
  3105. 70-Meâric 8
    es semâu : sema, gökyüzü
  3106. 70-Meâric 16
    li eş şevâ : başın derisini
  3107. 70-Meâric 20
    izâ messe-hu : ona dokunduğu zaman
  3108. 70-Meâric 20
    eş şerru : şerr, kötülük
  3109. 70-Meâric 21
    ve izâ messe-hu : ve ona dokunduğu zaman
  3110. 70-Meâric 33
    şehâdâti-him : onların şahitlikleri
  3111. 71-Nuh 1
    erselnâ : biz gönderdik
  3112. 71-Nuh 4
    musemmen : muayyen, belirli
  3113. 71-Nuh 7
    ve istagşev : ve gışavet (perdeleme) yaptılar, büründüler
  3114. 71-Nuh 11
    es semâe : sema, gökyüzü, gök
  3115. 71-Nuh 15
    seb'a : yedi
  3116. 71-Nuh 15
    semâvâtin : semalar, gök katları
  3117. 71-Nuh 16
    eş şemse : güneş
  3118. 71-Nuh 23
    yagûse : Yagûs
  3119. 72-Cin 1
    semi'nâ : biz işittik
  3120. 72-Cin 4
    sefîhu-nâ : bizim sefih, ahmak olanımız
  3121. 72-Cin 4
    şetatan : asılsız, saçmasapan şeyler
  3122. 72-Cin 7
    en len yeb'ase : asla, kesinlikle beas etmez, yeniden diriltmez
  3123. 72-Cin 8
    es semâe : sema, gökyüzü
  3124. 72-Cin 8
    haresen : koruyucular, bekçiler
  3125. 72-Cin 8
    şedîden : şiddetli, kuvvetli, çok güçlü
  3126. 72-Cin 9
    es sem'i : dinlemek
  3127. 72-Cin 10
    e şerrun : bir şerr mi
  3128. 72-Cin 10
    raşeden : irşad olma
  3129. 72-Cin 13
    semi'nâ : işittik
  3130. 72-Cin 13
    bahsen : hakkının verilmemesi, eksiltilmesi
  3131. 72-Cin 14
    raşeden : irşad olma
  3132. 72-Cin 21
    raşeden : irşad olma, irşad etme
  3133. 72-Cin 24
    se-ya'lemûne : yakında bilecekler
  3134. 72-Cin 28
    şey'in : şey
  3135. 73-Müzzemmil 5
    se-nulkî : yakında ilka edeceğiz, ulaştıracağız
  3136. 73-Müzzemmil 5
    sekîlen : ağır
  3137. 73-Müzzemmil 6
    eşeddu : daha şiddetli, daha kuvvetli
  3138. 73-Müzzemmil 7
    sebhan : (geçim) meşguliyeti, önemli işler
  3139. 73-Müzzemmil 15
    erselnâ : gönderdik
  3140. 73-Müzzemmil 15
    erselnâ : gönderdik
  3141. 73-Müzzemmil 18
    es semâu : gök
  3142. 73-Müzzemmil 19
    sebîlen : bir yol
  3143. 73-Müzzemmil 20
    min suluseyi : üçte ikisinden
  3144. 73-Müzzemmil 20
    ve suluse-hu : ve onun üçte biri
  3145. 73-Müzzemmil 20
    teyessere : kolay gelmek
  3146. 73-Müzzemmil 20
    en se-yekûnu : yakında olacak
  3147. 73-Müzzemmil 20
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  3148. 73-Müzzemmil 20
    teyessere : kolay gelmek
  3149. 73-Müzzemmil 20
    hasenen : güzel
  3150. 74-Müddessir 17
    se-urhiku-hu : yakında onu süreceğim
  3151. 74-Müddessir 22
    abese : kaşlarını çattı
  3152. 74-Müddessir 22
    ve besere : ve yüzünü ekşitti
  3153. 74-Müddessir 24
    yu'seru : aktarılan, nakledilen
  3154. 74-Müddessir 25
    el beşeri : insan
  3155. 74-Müddessir 26
    se- uslî-hi : yakında onu sürükleyip yaslayacağım, atacağım
  3156. 74-Müddessir 26
    sekara : sekar, alevli ateş (cehennem)
  3157. 74-Müddessir 27
    sekaru : sekar, alevli ateş (cehennem)
  3158. 74-Müddessir 29
    li el beşeri : insan için, insanın
  3159. 74-Müddessir 31
    meselen : mesele, konu
  3160. 74-Müddessir 31
    li el beşeri : beşer için, insan için
  3161. 74-Müddessir 36
    el beşeri : beşer, insanlar
  3162. 74-Müddessir 38
    kesebet : kesbettikleri, iktisap ettikleri, kazandıkları dereceler
  3163. 74-Müddessir 42
    seleke-kum : sizi sevkeden, sürükleyen
  3164. 74-Müddessir 42
    sekara : sekarın içine, alevli ateşe
  3165. 74-Müddessir 48
    şefâatu : şefaat
  3166. 74-Müddessir 52
    muneşşereten : neşredilmiş, yayınlanmış, yazılmış
  3167. 75-Kıyamet 3
    yahsebu : zannediyor, sanıyor
  3168. 75-Kıyamet 4
    en nusevviye : yeniden düzenlememiz
  3169. 75-Kıyamet 8
    ve hasefe : ve karardı
  3170. 75-Kıyamet 9
    eş şemsu : güneş
  3171. 75-Kıyamet 36
    yahsebu : zannediyor
  3172. 75-Kıyamet 38
    sevvâ : sevva etti, dizayn etti, programladı, düzenledi, biçim verdi
  3173. 75-Kıyamet 40
    e leyse : değil mi
  3174. 76-İnsan 1
    şey'en : bir şey
  3175. 76-İnsan 2
    semîan : işiten
  3176. 76-İnsan 3
    es sebîle : sebîl, yol
  3177. 76-İnsan 4
    selâsile : zincirler
  3178. 76-İnsan 7
    şerru-hu : onun şerri
  3179. 76-İnsan 10
    abûsen : asık yüz
  3180. 76-İnsan 11
    şerra : şerr, kötülük
  3181. 76-İnsan 13
    şemsen : güneş
  3182. 76-İnsan 17
    ke'sen : kadeh
  3183. 76-İnsan 18
    tusemmâ : isimlendirilen
  3184. 76-İnsan 18
    selsebîlen : selsebîl, cennette bir pınarın adı
  3185. 76-İnsan 20
    semme : orada
  3186. 76-İnsan 21
    ve sekâ-hum : ve onlara içecek sundu
  3187. 76-İnsan 26
    ve sebbih-hu : ve onu tespih et
  3188. 76-İnsan 27
    sekîlen : ağır, zor, çetin
  3189. 76-İnsan 28
    ve şedednâ : ve kuvvetlendirdik
  3190. 76-İnsan 29
    sebîlen : bir yol
  3191. 77-Mürselât 1
    el murselâti : gönderilenler
  3192. 77-Mürselât 8
    tumiset : ışıkları giderildi, silindi
  3193. 77-Mürselât 9
    es semâu : gök
  3194. 77-Mürselât 30
    selâsi : üç (3)
  3195. 77-Mürselât 32
    bi şerarin : kıvılcımlar
  3196. 78-Nebe 4
    se- ya'lemûne : yakında bilecekler
  3197. 78-Nebe 5
    se- ya'lemûne : yakında bilecekler
  3198. 78-Nebe 10
    libâsen : örtü
  3199. 78-Nebe 11
    meâşen : maişet, geçimi sağlama zamanı
  3200. 78-Nebe 12
    seb'an : yedi (7)
  3201. 78-Nebe 14
    seccâcen : dökülen, şarıl şarıl akan
  3202. 78-Nebe 19
    es semâu : sema, gökyüzü
  3203. 78-Nebe 20
    serâben : serap, hayal
  3204. 78-Nebe 24
    şerâben : içecek
  3205. 78-Nebe 29
    şey'in : şey
  3206. 78-Nebe 34
    ve ke'sen : ve kadehler
  3207. 78-Nebe 37
    es semâvâti : semalar, gökler
  3208. 78-Nebe 38
    sevâben : sevap-doğru
  3209. 79-Nâziât 3
    sebhan : yüzerek, akarak giden
  3210. 79-Nâziât 4
    sebkan : yarışarak
  3211. 79-Nâziât 23
    haşere : topladı
  3212. 79-Nâziât 27
    eşeddu : daha şiddetli, daha kuvvetli, daha zor
  3213. 79-Nâziât 27
    es semâu : sema, gökyüzü
  3214. 79-Nâziât 28
    semke-hâ : onun boyu, tavanı, yüksekliği
  3215. 79-Nâziât 28
    fe sevvâ-hâ : sonra da onu sevva etti, dizayn edip düzenledi
  3216. 79-Nâziât 29
    ve agtaşe : ve kararttı, karanlıklaştırdı
  3217. 79-Nâziât 35
    seâ : çalıştı
  3218. 79-Nâziât 38
    ve âsere : ve seçti
  3219. 79-Nâziât 40
    en nefse : nefsi
  3220. 8-Enfâl 7
    zâti eş şevketi : silâh sahibi
  3221. 8-Enfâl 11
    en nuâse : uyuklama hali
  3222. 8-Enfâl 11
    min es semâi : semadan
  3223. 8-Enfâl 11
    ricze eş şeytâni : şeytanın murdarlığı, vesvesesi
  3224. 8-Enfâl 11
    ve yusebbite : ve sabit kılar, sağlamlaştırır, sebat ettirir
  3225. 8-Enfâl 12
    fe sebbitû ellezîne : artık sebat verin, destek olun o kimselere
  3226. 8-Enfâl 12
    se ulkî : ilka edeceğim, atacağım, vereceğim
  3227. 8-Enfâl 13
    şedîdu el ıkâbi : azabı şiddetli
  3228. 8-Enfâl 16
    ve bi'se el masîru : ve o ne kötü varış (dönüş) yeri
  3229. 8-Enfâl 17
    hasenen : ahsen, güzel
  3230. 8-Enfâl 17
    semî'un : en iyi işiten
  3231. 8-Enfâl 19
    şey'en : bir şey (hiç bir şekilde)
  3232. 8-Enfâl 21
    semi'nâ : biz işittik
  3233. 8-Enfâl 22
    şerre ed devâbbi : hayvanların en şerlisi
  3234. 8-Enfâl 24
    tuhşerûne : haşrolunacaksınız, toplanacaksınız
  3235. 8-Enfâl 25
    şedîdu el ikâbi : azabı çok şiddetli
  3236. 8-Enfâl 29
    seyyiâti-kum : sizin günahlarınızı
  3237. 8-Enfâl 31
    semi'nâ : biz işittik
  3238. 8-Enfâl 32
    min es semâi : gökten, semadan
  3239. 8-Enfâl 34
    eksere-hum : onların çoğu
  3240. 8-Enfâl 36
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan (Sıratı Mustakîm'den)
  3241. 8-Enfâl 36
    fe se-yunfikûne-hâ : böylece, bu şekilde onu infak ederler, verirler
  3242. 8-Enfâl 36
    yuhşerûne : haşrolunacaklar, toplanacaklar
  3243. 8-Enfâl 37
    li yemîze allâhu el habîse : Allah'ın murdarı, pisi ayırt etmesi için
  3244. 8-Enfâl 37
    el habîse : murdar, pis
  3245. 8-Enfâl 38
    kad selefe : geçmiştir
  3246. 8-Enfâl 41
    min şey'in : bir şey
  3247. 8-Enfâl 41
    humuse-hu : onun beşte biri
  3248. 8-Enfâl 41
    vebnis sebîli (ve ibne es sebîli) : ve yolculukta olanlar, yolda kalanlar
  3249. 8-Enfâl 41
    kulli şey'in : herşey
  3250. 8-Enfâl 42
    le semîun : mutlaka en iyi işiten
  3251. 8-Enfâl 43
    selleme : salim kıldı, selâmete çıkardı
  3252. 8-Enfâl 46
    fe tefşelû : o zaman, yoksa zayıf düşersiniz
  3253. 8-Enfâl 47
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  3254. 8-Enfâl 48
    lehum eş şeytânu : onlara şeytan
  3255. 8-Enfâl 48
    şedîdu : şiddetli
  3256. 8-Enfâl 51
    leyse : değil
  3257. 8-Enfâl 52
    şedîdu : şiddetli
  3258. 8-Enfâl 53
    semîun : en iyi işiten
  3259. 8-Enfâl 55
    şerre ed devâbbi : (yürüyen) hayvanların en şerlisi
  3260. 8-Enfâl 57
    fe şerrid : o zaman, öyle yıldır ki, korkut
  3261. 8-Enfâl 58
    alâ sevâ'in : eşitlik (doğruluk) üzere
  3262. 8-Enfâl 59
    ve lâ yahsebenne : ve sakın sanmasınlar, zannetmesinler
  3263. 8-Enfâl 59
    sebekû : geçip gittiler, kaçıp kurtuldular
  3264. 8-Enfâl 60
    min şey'in : bir şey, bir şeyden
  3265. 8-Enfâl 60
    sebîlillâhi (fî sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
  3266. 8-Enfâl 61
    li es selmi : teslime (barışa)
  3267. 8-Enfâl 61
    huve es semîu : O en iyi işiten
  3268. 8-Enfâl 68
    sebeka : önceden geçti, oldu
  3269. 8-Enfâl 68
    le messe-kum : mutlaka size dokunur
  3270. 8-Enfâl 72
    sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
  3271. 8-Enfâl 72
    min şey'in : bir şey (bir sorumluluk)
  3272. 8-Enfâl 74
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  3273. 8-Enfâl 75
    bi kulli şey'in : herşeyi
  3274. 80-Abese 1
    abese : huzursuzluğu yüzüne aksetti, yüzünü buruşturdu
  3275. 80-Abese 15
    seferatin : sefir, elçi (kâtip)
  3276. 80-Abese 18
    şey'in : şey
  3277. 80-Abese 20
    es sebîle : yol
  3278. 80-Abese 20
    yessera-hu : ona kolaylaştırdı
  3279. 80-Abese 22
    enşera-hu : onu diriltti
  3280. 80-Abese 37
    şe'nun : şe'n, iş, hal
  3281. 81-Tekvir 1
    eş şemsu : güneş
  3282. 81-Tekvir 11
    es semâu : sema, gök
  3283. 81-Tekvir 17
    as ase : giriş veya çıkış anı, geceye geçiş anı kararmaya başladığı an
  3284. 81-Tekvir 18
    teneffese : nefes almaya başladı, güneşin ilk ışınları gelmeye başladı, gün ağarmaya başladı
  3285. 81-Tekvir 21
    semme : orada
  3286. 81-Tekvir 25
    şeytânin : şeytan
  3287. 82-İnfitâr 1
    es semâu : sema, gökyüzü
  3288. 82-İnfitâr 2
    inteseret : düzeninden koparak dağıldı
  3289. 82-İnfitâr 7
    sevvâ-ke : seni sevva etti, tertip etti, dizayn etti, maddî
  3290. 82-İnfitâr 19
    şey'en : bir şey
  3291. 84-İnşikak 1
    es semâu : sema, gökyüzü
  3292. 84-İnşikak 8
    sevfe : yakında olacak
  3293. 84-İnşikak 8
    yuhâsebu : hesaba çekilecek
  3294. 84-İnşikak 11
    sevfe yed'û : derhal dua edecek, hemen davet edecek, çağıracak
  3295. 84-İnşikak 16
    bi eş şefakı : şafak vaktine
  3296. 85-Bürûc 1
    es semâi : sema, gökyüzü
  3297. 85-Bürûc 9
    es semâvâti : semalar, gökler
  3298. 85-Bürûc 9
    şey'in : şey
  3299. 85-Bürûc 9
    şehîdun : şahittir
  3300. 85-Bürûc 12
    batşe : kıskıvrak yakalama
  3301. 85-Bürûc 12
    şedîdun : çok şiddetli
  3302. 85-Bürûc 18
    semûde : Semud kavmi
  3303. 86-Târık 1
    es semâi : sema, gökyüzü
  3304. 86-Târık 9
    es serâiru : sırlar, gizli şeyler
  3305. 86-Târık 11
    es semâi : sema, gökyüzü
  3306. 87-A'lâ 1
    sebbih(ı) : tespih et
  3307. 87-A'lâ 2
    sevvâ : sevva etti, dizayn etti, düzenledi
  3308. 87-A'lâ 6
    se-nukriu-ke : sana okutacağız
  3309. 87-A'lâ 10
    se-yezzekkeru : zikir yapacaktır, tezekkür edecektir
  3310. 88-Ğâşiye 6
    leyse : yoktur, değildir
  3311. 88-Ğâşiye 16
    mebsûsetun : yayılmış, serilmiş
  3312. 88-Ğâşiye 18
    es semâi : sema, gökyüzü
  3313. 89-Fecr 3
    ve eş şef'ı : ve çift olan
  3314. 89-Fecr 5
    kasemun : kasem, yemin
  3315. 89-Fecr 9
    semûde : Semud kavmi
  3316. 89-Fecr 12
    ekserû : arttırdılar, çoğalttılar
  3317. 89-Fecr 13
    sevta : kamçı
  3318. 89-Fecr 19
    et turâse : varis olduğunuz miras
  3319. 9-Tevbe 4
    şey'en : bir şey
  3320. 9-Tevbe 5
    fe izânseleha (fe izâ inseleha) : artık, sona erdiği, geçtiği zaman
  3321. 9-Tevbe 5
    sebîle-hum : onların yolu
  3322. 9-Tevbe 8
    ve ekseru-hum : ve onların çoğu
  3323. 9-Tevbe 9
    semenen : bedel
  3324. 9-Tevbe 9
    an sebîli-hi : onun yolundan
  3325. 9-Tevbe 13
    e tahşevne-hum : onlardan korkuyor musunuz
  3326. 9-Tevbe 13
    en tahşev-hu : ondan korkulması
  3327. 9-Tevbe 18
    ve lem yahşe : ve korkmaz
  3328. 9-Tevbe 19
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  3329. 9-Tevbe 20
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  3330. 9-Tevbe 24
    tahşevne : korkuyorsunuz, korkarsınız
  3331. 9-Tevbe 24
    sebîli-hi : onun yolunda
  3332. 9-Tevbe 25
    şey'en : bir şey (bir fayda)
  3333. 9-Tevbe 26
    sekînete-hu : (onun) sekîneti
  3334. 9-Tevbe 28
    fe sevfe : yoksa, ileride olacak
  3335. 9-Tevbe 33
    ersele : gönderdi
  3336. 9-Tevbe 34
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  3337. 9-Tevbe 34
    sebîli allâhi : Allah yolunda
  3338. 9-Tevbe 36
    inde allâhi isnâ aşera : Allah'ın katında on iki
  3339. 9-Tevbe 36
    şehren : ay
  3340. 9-Tevbe 36
    halaka es semâvâti : semaları yarattı
  3341. 9-Tevbe 36
    enfuse-kum : nefslerinize
  3342. 9-Tevbe 38
    sebîli allâhi essâkaltum : Allah'ın yolunda sakil oldunuz, yavaş davrandınız, meylettiniz
  3343. 9-Tevbe 39
    şey'en : bir şeyle
  3344. 9-Tevbe 39
    alâ kulli şey'in : herşeye
  3345. 9-Tevbe 40
    sekînete-hu : sekînetini
  3346. 9-Tevbe 41
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  3347. 9-Tevbe 42
    ve seferen : ve bir sefer
  3348. 9-Tevbe 42
    ve se-yahlifûne : ve yemin edecekler
  3349. 9-Tevbe 42
    enfuse-hum : nefslerini, kendilerini
  3350. 9-Tevbe 46
    inbiâse-hum : onların tutumu, davranışları
  3351. 9-Tevbe 46
    fe sebbeta-hum : böylece onları alıkoydu
  3352. 9-Tevbe 47
    semmâûne : dinleyenler
  3353. 9-Tevbe 49
    sekatû : düştüler
  3354. 9-Tevbe 50
    hasenetun : bir iyilik, bir hasene, bir hayır
  3355. 9-Tevbe 59
    se yu'ti-nâ allâhu : Allah bize verecek
  3356. 9-Tevbe 60
    ve fî sebîli allâhi : ve Allah'ın yolunda
  3357. 9-Tevbe 60
    vebni es sebîli : ve yolcu(lar)
  3358. 9-Tevbe 65
    seelte-hum : onlara sordun
  3359. 9-Tevbe 69
    kânû eşedde : daha şiddetli, kuvvetli idiler
  3360. 9-Tevbe 69
    ve eksere : ve daha fazla, daha çok
  3361. 9-Tevbe 70
    ve semûde : ve Semud (kavmi)
  3362. 9-Tevbe 70
    enfuse-hum : onlar nefslerine, kendilerine
  3363. 9-Tevbe 71
    se yerhamu-hum allâhu : Allah onlara rahmet edecek
  3364. 9-Tevbe 73
    ve bi'se : ne kötü
  3365. 9-Tevbe 79
    sehire allâhu : Allah alay etti
  3366. 9-Tevbe 80
    seb'îne : yetmiş
  3367. 9-Tevbe 81
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  3368. 9-Tevbe 81
    eşeddu : daha şiddetli
  3369. 9-Tevbe 90
    se yusîbu : isabet edecek
  3370. 9-Tevbe 91
    leyse : değildir, yoktur
  3371. 9-Tevbe 91
    sebîlin : (aleyhlerinde) bir yol
  3372. 9-Tevbe 93
    es sebîlu : yol, vesile
  3373. 9-Tevbe 94
    ve se yerâ allâhu : ve Allah görecek
  3374. 9-Tevbe 94
    ve eş şehâdetî : ve görünen
  3375. 9-Tevbe 95
    se yahlifûne : yemin edecekler
  3376. 9-Tevbe 97
    eşeddu : daha şiddetlidir
  3377. 9-Tevbe 98
    dâiratu es sev'i : kötü dönemler, felâketli olaylar dönemi (mü'minlere felâketli dönemlerin gelmesi)
  3378. 9-Tevbe 98
    semîun : en iyi işiten
  3379. 9-Tevbe 99
    se yudhılu-hum allâhu : Allah onları dahil edecek
  3380. 9-Tevbe 101
    se nuazzibu-hum : onları azaplandıracağız
  3381. 9-Tevbe 102
    seyyien : kötü
  3382. 9-Tevbe 103
    sekenun : sekine, huzur, sukûn
  3383. 9-Tevbe 103
    semîun : en iyi işiten
  3384. 9-Tevbe 105
    fe se yerâ allâhu : o zaman, halbuki Allah görecek
  3385. 9-Tevbe 105
    ve se tureddûne : ve siz döndürüleceksiniz
  3386. 9-Tevbe 105
    ve eş şehâdeti : ve müşahade edileni, görüneni
  3387. 9-Tevbe 108
    ussise : tesis edildi, kuruldu
  3388. 9-Tevbe 109
    essese : tesis etti, kurdu
  3389. 9-Tevbe 109
    essese : tesis etti, kurdu
  3390. 9-Tevbe 109
    alâ şefâ : kenar üzerine, kenarına
  3391. 9-Tevbe 111
    enfuse-hum : onların nefslerini
  3392. 9-Tevbe 111
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda, Allah yolunda
  3393. 9-Tevbe 115
    bi kulli şey'in : herşeyi
  3394. 9-Tevbe 116
    mulku es semâvâti : semaların (göklerin) mülkü, idaresi, saltanatı
  3395. 9-Tevbe 118
    ve alâ es selâseti : ve üç (kişi) de
  3396. 9-Tevbe 120
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda, Allah yolunda
  3397. 9-Tevbe 121
    ahsene : en güzel
  3398. 9-Tevbe 125
    ricsen : murdarlık, nifak, şüphe, küfür
  3399. 90-Beled 5
    yahsebu : zannediyor, sanıyor
  3400. 90-Beled 7
    yahsebu : zannediyor, sanıyor
  3401. 90-Beled 9
    şefeteyni : iki dudak
  3402. 91-Şems 1
    eş şemsi : güneş
  3403. 91-Şems 5
    ve es semâi : ve sema, gökyüzü
  3404. 91-Şems 7
    sevvâ-hâ : onu sevva etti, onu dizayn etti
  3405. 91-Şems 11
    semûdu : Semud (kavmi)
  3406. 91-Şems 12
    inbaase : işe girişti, ortaya atıldı
  3407. 91-Şems 14
    sevvâ-hâ : onu dümdüz yaptı, yerlebir etti
  3408. 92-Leyl 4
    şettâ : dağınık, çeşit çeşit
  3409. 92-Leyl 7
    se-nuyessiru-hu : biz ona kolaylaştıracağız (biz onu başarılı kılacağız)
  3410. 92-Leyl 10
    se-nuyessiru-hu : biz ona kolaylaştıracağız (biz onu başarılı kılacağız)
  3411. 92-Leyl 17
    ve se-yucennebu-hâ : ve ondan uzaklaştırılacak
  3412. 92-Leyl 21
    sevfe : yakında olacak
  3413. 93-Duhâ 2
    secâ : zifiri karanlık çöktü (gecenin karanlığının en derin, en sessiz zamanı)
  3414. 93-Duhâ 5
    sevfe : yakında olacak
  3415. 95-Tin 4
    ahseni : en güzele (ahsene) ulaşabilecek
  3416. 95-Tin 8
    leyse : değil
  3417. 96-Alak 18
    se-ned'u : biz çağıracağız
  3418. 97-Kadir 3
    şehrin : ay
  3419. 97-Kadir 5
    selâmun : selâm, selâmet
  3420. 98-Beyyine 6
    şerru : şerrli olanlar
  3421. 99-Zilzâl 8
    şerren : bir şerr