Eski Masaüstü Görünüm

Kur'an İçerisinde Arama


Sayfayı Yenile Arapça Metin Arama (Harekeli)

Aranan Kelime : e
Aranan Yer : Arapça Kelime Meali (Latin Harfleriyle)
Bulunan Sonuç : 50249
  1. 1-Fâtiha 1
    er rahmân er rahîm : Rahmân ve Rahîm Rahîm esması ile tecelli eden, rahmet nuru gönderen.
  2. 1-Fâtiha 2
    el hamdu : hamd, övgü, sena, manevî ni'metlere şükür
  3. 1-Fâtiha 2
    el âlemîne : âlemler.
  4. 1-Fâtiha 3
    er rahmâni : Rahman esması ile tecelli eden
  5. 1-Fâtiha 3
    er rahîmi : rahîm esması ile tecelli eden, rahmet nurunun sahibi
  6. 1-Fâtiha 4
    yevmidne (yevme edne) : dîn günü,
  7. 1-Fâtiha 5
    iyyâ-ke : yalnız sen, yalnız sana
  8. 1-Fâtiha 5
    ve : ve
  9. 1-Fâtiha 5
    iyyâ-ke : yalnız sen, yalnız senden
  10. 1-Fâtiha 5
    nestaînu : istiane (yardım) isteriz
  11. 1-Fâtiha 6
    es sırâte el mustakîme : Sıratı Mustakîm, Allah'a ulaştıran yol
  12. 1-Fâtiha 7
    ellezîne : ki onlar
  13. 1-Fâtiha 7
    en'amte : sen ni'met verdin
  14. 1-Fâtiha 7
    aleyhim : onlara, onların üzerine
  15. 1-Fâtiha 7
    el magdûbi : gadap, öfke duyulanlar
  16. 1-Fâtiha 7
    aleyhim : onlara, onların üzerine
  17. 1-Fâtiha 7
    ve : ve
  18. 1-Fâtiha 7
    ed dâllîne : dalâlette olanlar değil
  19. 10-Yunus 1
    tilke : işte bunlar
  20. 10-Yunus 1
    el kitâbi el hakîmi : hikmetli kitap
  21. 10-Yunus 2
    e : mı
  22. 10-Yunus 2
    ne : oldu
  23. 10-Yunus 2
    li en nâsi : insanlar için
  24. 10-Yunus 2
    aceben : acayip, garip
  25. 10-Yunus 2
    en evhay-nâ : vahyetmemiz
  26. 10-Yunus 2
    ilâ reculin : bir adama
  27. 10-Yunus 2
    en enzirin : uyarması
  28. 10-Yunus 2
    ense : insanları
  29. 10-Yunus 2
    ve beşşiri : vejdelemesi
  30. 10-Yunus 2
    ellezîne âmenû : âmenû olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
  31. 10-Yunus 2
    enne : muhakkak ki
  32. 10-Yunus 2
    lehum : onlar için
  33. 10-Yunus 2
    kademe : ileri derecede mertebe
  34. 10-Yunus 2
    inde rabbi-him : Rab'lerinin katında
  35. 10-Yunus 2
    le el kâfirûne : kâfirler der ki
  36. 10-Yunus 2
    inne : muhakkak ki
  37. 10-Yunus 2
    le sâhırun : mutlaka bir büyücüdür
  38. 10-Yunus 3
    inne : muhakkak
  39. 10-Yunus 3
    rabbe-kum allâhu : sizin Rabbiniz O Allah'tır
  40. 10-Yunus 3
    ellezî halaka : ki o yarattı
  41. 10-Yunus 3
    es semâvâti : gökler
  42. 10-Yunus 3
    ve el arda : ve yer, arz
  43. 10-Yunus 3
    sitteti eyyâmin : altı gün, altı zaman dilimi
  44. 10-Yunus 3
    summe istevâ : sonra istiva etti
  45. 10-Yunus 3
    alâ el arşi : arşa
  46. 10-Yunus 3
    yudebbiru el emre : işleri takdir eder, tedbir eder
  47. 10-Yunus 3
    min şefîın : bir şefaatçi
  48. 10-Yunus 3
    fa'budûhu (fe u'budû-hu) : artık ona kulluk edin
  49. 10-Yunus 3
    e fe : hâlâ mı
  50. 10-Yunus 3
    tezekkerûne : tezekkür etmezsiniz
  51. 10-Yunus 4
    ileyhi : ona
  52. 10-Yunus 4
    merciu-kum : sizin dönüşünüz (dönüş yeriniz)
  53. 10-Yunus 4
    cemîan : hepsi, topluca, toptan
  54. 10-Yunus 4
    va'dallâhi (va'de allâhi) : Allah'ın vaadi
  55. 10-Yunus 4
    innehu : muhakkak ki o
  56. 10-Yunus 4
    yebdeu el halka : ilk olarak (örneksiz) yaratmaya başlar
  57. 10-Yunus 4
    summe : sonra
  58. 10-Yunus 4
    li yecziye : ödemek için, mükâfatını vermek için
  59. 10-Yunus 4
    ellezîne âmenû : âmenû olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
  60. 10-Yunus 4
    ve amilû es sâlihâti : ve nefsi tezkiye edici ameller, salih ameller yapanlar
  61. 10-Yunus 4
    bi el kıstı : adalet ile
  62. 10-Yunus 4
    ve ellezîne keferû : ve inkâr eden kimseler
  63. 10-Yunus 4
    lehum : onlar için
  64. 10-Yunus 4
    şerâbun : bir içki, içecek bir şey
  65. 10-Yunus 4
    ve azâbun elîmun : ve acı azap
  66. 10-Yunus 4
    kânû yekfurûne : inkâr etmiş oldular, küfretmiş oldular
  67. 10-Yunus 5
    huve : o ki
  68. 10-Yunus 5
    ellezî ceale : ki o kıldı (yarattı)
  69. 10-Yunus 5
    eş şemse : güneş
  70. 10-Yunus 5
    dıyâen : bir ziya, bir ışık (olarak)
  71. 10-Yunus 5
    ve el kamere : ve ay (kamer)
  72. 10-Yunus 5
    ren : bir nur
  73. 10-Yunus 5
    ve kaddere-hu : ve ona takdir etti
  74. 10-Yunus 5
    menâzile : menziller, yörüngeler
  75. 10-Yunus 5
    li ta'lemû : bilmeniz için
  76. 10-Yunus 5
    adede es sinîne : senelerin adedini, sayısını
  77. 10-Yunus 5
    ve el hisâbe : ve hesabını
  78. 10-Yunus 5
    like : işte bu, böylece
  79. 10-Yunus 5
    bi el hakkı : hak ile
  80. 10-Yunus 5
    yufassılu el âyâti : âyetleri tafsilatlı açıklar
  81. 10-Yunus 5
    ya'lemûne : biliyorlar
  82. 10-Yunus 6
    inne : muhakkak ki
  83. 10-Yunus 6
    el leyli : gece
  84. 10-Yunus 6
    ve en nehâri : ve gündüz
  85. 10-Yunus 6
    ve mâ halaka allâhu : ve Allah'ın yarattığı şeyler
  86. 10-Yunus 6
    es semâvâti : göklerde, semalarda
  87. 10-Yunus 6
    ve el ardı : ve yerde, yeryüzünde
  88. 10-Yunus 6
    le âyâtin : âyetler, alâmetler, deliller
  89. 10-Yunus 6
    yettekûne : takva sahibi olurlar
  90. 10-Yunus 7
    inne : muhakkak ki
  91. 10-Yunus 7
    ellezîneyercûne : dilemeyen kimseler
  92. 10-Yunus 7
    likâe-nâ : bize ulaşmayı
  93. 10-Yunus 7
    ve radû : ve razı oldular
  94. 10-Yunus 7
    bi el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  95. 10-Yunus 7
    vatme'ennû (ve ıtme'ennû) : ve tatmin oldular, doyuma ulaştılar
  96. 10-Yunus 7
    ve ellezîne : ve o kimseler
  97. 10-Yunus 7
    gâfilûne : gâfil (habersiz) olanlardır
  98. 10-Yunus 8
    ulâike : işte onlar
  99. 10-Yunus 8
    me'vâ-hum : onların varacakları yer
  100. 10-Yunus 8
    en nâru : ateştir
  101. 10-Yunus 8
    kânû yeksibûne : kazanmış oldukları
  102. 10-Yunus 9
    inne : muhakkak
  103. 10-Yunus 9
    ellezîne âmenû : âmenû olan (Allah'a ölmeden önce ulaşmayı dileyen) kimseler
  104. 10-Yunus 9
    ve amilû es sâlihâti : ve nefsi ıslâh edici ameller (nefs tezkiyesi) yapanlar
  105. 10-Yunus 9
    yehdî-him : onları ulaştırır, hidayet eder
  106. 10-Yunus 9
    tecrî : akar
  107. 10-Yunus 9
    el enhâru : nehirler, ırmaklar
  108. 10-Yunus 9
    cennâtin naîmi : naîm cennetleriinde
  109. 10-Yunus 10
    subhâne-ke allâhumme : Allah'ım Seni tenzih ederim
  110. 10-Yunus 10
    ve tehiyyetu-hum : ve onların dilekleri, tehiyyatları (hayatları)
  111. 10-Yunus 10
    selâmun : selâmdır
  112. 10-Yunus 10
    ve âhıru : ve sonrası
  113. 10-Yunus 10
    en el hamdu li allâhi : 'Allah'a hamdetmek'tir
  114. 10-Yunus 10
    rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbine
  115. 10-Yunus 11
    ve lev : ve eğer
  116. 10-Yunus 11
    li en nâsi : insanlara
  117. 10-Yunus 11
    eş şerre : şerri
  118. 10-Yunus 11
    isti'câle-hum : onların acele istemeleri
  119. 10-Yunus 11
    bi el hayri : hayrı
  120. 10-Yunus 11
    le kudiye : yerine getirilirdi
  121. 10-Yunus 11
    ileyhim : onlara
  122. 10-Yunus 11
    ecelu-hum : ecelleri, zamanları
  123. 10-Yunus 11
    fe nezeru : böylece bırakırız
  124. 10-Yunus 11
    ellezîneyercûne : dilemeyen kimseler
  125. 10-Yunus 11
    likâe-nâ : bize ulaşmayı
  126. 10-Yunus 11
    ya'mehûne : şaşkın olurlar, bocalarlar
  127. 10-Yunus 12
    ve izâ messe : ve dokunduğu, isabet ettiği zaman
  128. 10-Yunus 12
    el insâne : insana
  129. 10-Yunus 12
    ed durru : zarar, ziyan
  130. 10-Yunus 12
    deâ-nâ : bize dua etti
  131. 10-Yunus 12
    li cenbi-hî : yan üstü yatarken
  132. 10-Yunus 12
    eviden : veya otururken
  133. 10-Yunus 12
    evimen : veya ayakta iken
  134. 10-Yunus 12
    fe lemmâ : fakat ..... olduğu zaman
  135. 10-Yunus 12
    keşef-nâ : biz giderdik, kaldırdık, açtık
  136. 10-Yunus 12
    durre-hu : onun zararını, sıkıntısını
  137. 10-Yunus 12
    merre : döndü
  138. 10-Yunus 12
    ke : gibi
  139. 10-Yunus 12
    en lem yed'u-nâ : bize dua etmedi (dua etmemek)
  140. 10-Yunus 12
    messe-hu : ona isabet etti, dokundu
  141. 10-Yunus 12
    kezâlike : işteylece
  142. 10-Yunus 12
    zuyyine : süslendi, güzelsterildi
  143. 10-Yunus 12
    li el musrifîne : haddi aşanlar için, müsrifler için
  144. 10-Yunus 12
    ya'melûne : yapıyorlar, yaparlar
  145. 10-Yunus 13
    ve lekad : ve andolsun ki
  146. 10-Yunus 13
    ehlek-nâ : helâk ettik
  147. 10-Yunus 13
    el kurûne : asırlar, devirler, çağlar, o çağlarda yaşayan nesiller
  148. 10-Yunus 13
    lemmâ zalemû : zulmettikleri zaman
  149. 10-Yunus 13
    veet-hum : ve onlara geldi
  150. 10-Yunus 13
    bi el beyyinâti : beyyinelerle, delillerle
  151. 10-Yunus 13
    ve mâ kânû : ve olmadılar
  152. 10-Yunus 13
    kezâlike : işteyle
  153. 10-Yunus 13
    neczi : cezalandırırız
  154. 10-Yunus 13
    el kavme el mucrimîne : mücrim (suçlu) kavmi
  155. 10-Yunus 14
    summe : sonra
  156. 10-Yunus 14
    ceal-nâ-kum : sizi kıldı, yaptı
  157. 10-Yunus 14
    halâife : halifeler
  158. 10-Yunus 14
    el ardı : yeryüzünde
  159. 10-Yunus 14
    li nanzure : bakmamız için
  160. 10-Yunus 14
    keyfe : nasıl
  161. 10-Yunus 14
    ta'melûne : amel ediyorsunuz
  162. 10-Yunus 15
    ve izâ tutlâ : ve okunduğu zaman
  163. 10-Yunus 15
    aleyhim : onlara
  164. 10-Yunus 15
    beyyinâtin : belgeler olarak, delillerle, belgelerle
  165. 10-Yunus 15
    le : dedi
  166. 10-Yunus 15
    ellezîneyercûne : dilemeyen kimseler
  167. 10-Yunus 15
    likâe-nâ : bize ulaşmayı
  168. 10-Yunus 15
    e'ti bi kur'ânin : bir Kur'ân getir
  169. 10-Yunus 15
    ev : veya
  170. 10-Yunus 15
    beddil-hu : onu değiştir
  171. 10-Yunus 15
    yekûnu : olamaz
  172. 10-Yunus 15
    en ubeddile-hu : onu benim değiştirmem
  173. 10-Yunus 15
    min tilkâi nefsî : nefsimden, kendimden bir şey ilka etmem (katmam)
  174. 10-Yunus 15
    in ettebiu : tâbî olursam
  175. 10-Yunus 15
    ileyye : bana
  176. 10-Yunus 15
    ehâfu : korkarım
  177. 10-Yunus 15
    azâbe : azabı
  178. 10-Yunus 15
    yevmin azîmin : büyük gün
  179. 10-Yunus 16
    lev : eğer
  180. 10-Yunus 16
    e allâhu : Allah dileseydi
  181. 10-Yunus 16
    televtu-hu : onu okumazdım
  182. 10-Yunus 16
    aleykum : size
  183. 10-Yunus 16
    veedrâ-kum : ve size bildirmezdim
  184. 10-Yunus 16
    fe kad : halbuki olmuştu
  185. 10-Yunus 16
    lebistu : kaldım, bulundum
  186. 10-Yunus 16
    umuren : bir ömür
  187. 10-Yunus 16
    e : mi
  188. 10-Yunus 16
    fe : hâlâ
  189. 10-Yunus 16
    lâ ta'kilûne : akıl etmiyorsunuz
  190. 10-Yunus 17
    fe men : artık, kim
  191. 10-Yunus 17
    azlemu : daha zalim
  192. 10-Yunus 17
    mimmen ifterâ : iftira edenden
  193. 10-Yunus 17
    keziben : yalan olarak, yalanla
  194. 10-Yunus 17
    ev : veya
  195. 10-Yunus 17
    kezzebe : yalanladı
  196. 10-Yunus 17
    inne-hu : muhakkak o
  197. 10-Yunus 17
    el mucrimûne : mücrimleri
  198. 10-Yunus 18
    ve ya'budûne : ve kulluk ediyorlar, ibadet ediyorlar
  199. 10-Yunus 18
    mâ lâ yedurru-hum : onlara zarar vermeyen şey
  200. 10-Yunus 18
    veyenfeu-hum : ve onlara yarar, fayda, menfaat vermiyor
  201. 10-Yunus 18
    ve yekûlûne : ve derler
  202. 10-Yunus 18
    şufeâu-nâ : bizim şefaatçilerimiz
  203. 10-Yunus 18
    inde allâhi : Allah'ın katında, yanında
  204. 10-Yunus 18
    e tunebbiûne âllâhe : Allah'a haber mi veriyorsunuz
  205. 10-Yunus 18
    lâ ya'lemu : bilmiyor
  206. 10-Yunus 18
    es semâvâti : göklerde bulunan
  207. 10-Yunus 18
    ve lâ : ve olmayan
  208. 10-Yunus 18
    el ardı : yerde, yeryüzünde
  209. 10-Yunus 18
    subhâne-hu : o sübhandır, o münezzehtir
  210. 10-Yunus 18
    ve teâlâ : vecedir
  211. 10-Yunus 18
    yuşrikûne : şirk koşuyorlar
  212. 10-Yunus 19
    ve mâ kâne en nâsu : ve insanlar olmadı
  213. 10-Yunus 19
    ummeten : bir ümmet(ten)
  214. 10-Yunus 19
    hideten : tek, bir
  215. 10-Yunus 19
    fahtelefû (fe ihtelefû) : bundan sonra ihtilâfa, (anlaşmazlığa) düştüler
  216. 10-Yunus 19
    ve lev : ve eğer
  217. 10-Yunus 19
    kelimetun : bir söz olmasaydı
  218. 10-Yunus 19
    sebekat : geçti, geçmiş
  219. 10-Yunus 19
    min rabbike : senin Rabbinden
  220. 10-Yunus 19
    le kudiye : mutlaka vuku bulurdu, olurdu, hüküm verilirdi
  221. 10-Yunus 19
    beyne-hum : onların aralarında olan
  222. 10-Yunus 19
    yahtelifûne : ihtilâfa düşüyorlar
  223. 10-Yunus 20
    ve yekûlûne : ve derler
  224. 10-Yunus 20
    lev lâ : olmaz mıydı
  225. 10-Yunus 20
    unzile : indirildi
  226. 10-Yunus 20
    aleyhi : ona
  227. 10-Yunus 20
    âyetun : bir âyet (mucize, delil)
  228. 10-Yunus 20
    fe kul : o zaman de
  229. 10-Yunus 20
    innemâ el gaybu : sadece, yalnız gayb
  230. 10-Yunus 20
    fe entezirû : artık bekleyin
  231. 10-Yunus 20
    mea-kum : sizinle beraber
  232. 10-Yunus 20
    min el muntezirîne : bekleyenlerdenim
  233. 10-Yunus 21
    ve izâ ezak-nâ ense : ve insanlara tattırdığımız zaman
  234. 10-Yunus 21
    rahmeten : bir rahmet
  235. 10-Yunus 21
    darrâe : bir sıkıntı, bir zarar
  236. 10-Yunus 21
    messet-hum : onlara isabet etti
  237. 10-Yunus 21
    lehum : onların
  238. 10-Yunus 21
    mekrun : bir düzen, bir tuzak
  239. 10-Yunus 21
    esrau : daha hızlı
  240. 10-Yunus 21
    mekren : bir düzen, bir tuzak kurmak
  241. 10-Yunus 21
    inne : muhakkak
  242. 10-Yunus 21
    rusule-nâ : resûllerimiz
  243. 10-Yunus 21
    yektubûne : yazarlar
  244. 10-Yunus 21
    temkurûne : tuzaklar (düzenler) kuruyorsunuz
  245. 10-Yunus 22
    huve ellezî : odur
  246. 10-Yunus 22
    yuseyyiru-kum : sizi gezdirir
  247. 10-Yunus 22
    el berri : karada
  248. 10-Yunus 22
    ve el bahri : ve denizde
  249. 10-Yunus 22
    el fulki : gemide, gemilerde
  250. 10-Yunus 22
    ve cereyne : ve aktılar, gittiler (yüzdüler)
  251. 10-Yunus 22
    tayyibetin : temiz, hoş, güzel
  252. 10-Yunus 22
    ve ferihû : ve ferahladılar (sevinçliydiler)
  253. 10-Yunus 22
    et-hâ : ona geldi
  254. 10-Yunus 22
    vee-hum el mevcu : ve onlara dalga geldi
  255. 10-Yunus 22
    min kulli mekânin : her taraftan, her mekândan
  256. 10-Yunus 22
    ve zannû : ve zannettiler
  257. 10-Yunus 22
    enne-hum : muhakkak onlar
  258. 10-Yunus 22
    deavû allâhe : Allah'a dua ettiler
  259. 10-Yunus 22
    muhlisîne : muhlisler olarak, halis kılarak
  260. 10-Yunus 22
    lehu edne : dîni ona
  261. 10-Yunus 22
    le in : eğer olursa mutlaka
  262. 10-Yunus 22
    enceyte-nâ : bizi kurtar
  263. 10-Yunus 22
    le nekûnenne : biz muhakkak olacağız
  264. 10-Yunus 22
    min eş şâkirîne : şükredenlerden
  265. 10-Yunus 23
    fe lemmâ : ama, olunca, olduğu zaman
  266. 10-Yunus 23
    encâ-hum : onları kurtardı
  267. 10-Yunus 23
    yebgûne : azgınlık ederler, haddi aşarlar
  268. 10-Yunus 23
    el ardı : yeryüzünde
  269. 10-Yunus 23
    bi gayri el hakkı : haksız yere
  270. 10-Yunus 23
    eyyuhe en nâsu : ey insanlar
  271. 10-Yunus 23
    innemâ : sadece, yalnız, ancak
  272. 10-Yunus 23
    alâ enfusi-kum : nefslerinizin üzerine size, kendinize
  273. 10-Yunus 23
    metâ el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının metaı, malı
  274. 10-Yunus 23
    summe : sonra
  275. 10-Yunus 23
    ileynâ : bize
  276. 10-Yunus 23
    merciu-kum : sizin dönüşünüz
  277. 10-Yunus 23
    fe nunebbiu-kum : o zaman size haber vereceğız
  278. 10-Yunus 23
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  279. 10-Yunus 24
    innemâ : sadece, yalnız, ancak
  280. 10-Yunus 24
    meselu el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının meselesirneği, durumu)
  281. 10-Yunus 24
    ke mâin : su gibidir
  282. 10-Yunus 24
    enzel-nâ-hu : onu biz indirdik
  283. 10-Yunus 24
    min es semâi : gökten, semadan
  284. 10-Yunus 24
    fahteleta (fe ihteleta) : o zaman karışır
  285. 10-Yunus 24
    nebâtu el ardi : yeryüzünün bitkisi
  286. 10-Yunus 24
    ye'kulu en nâsu : insanlar yerler
  287. 10-Yunus 24
    ve el en'âmu : ve hayvanlar
  288. 10-Yunus 24
    ehazet el ardu : yeryüzü aldı
  289. 10-Yunus 24
    zuhrufe-hâ : onun güzelliği, onun güzelleşmesi (son derecezel ve parlak olması)
  290. 10-Yunus 24
    vezzeyyenet : veslendi, güzelleşti
  291. 10-Yunus 24
    ve zanne : ve zannederler
  292. 10-Yunus 24
    ehlu-hâ : onun sahibi
  293. 10-Yunus 24
    enne-hum : onlar ..... olduklarını
  294. 10-Yunus 24
    kâdirûne : kadir olan kimseler
  295. 10-Yunus 24
    aleyhâ : ona
  296. 10-Yunus 24
    etâ-hâ : ona geldi
  297. 10-Yunus 24
    emru-nâ : emrimiz
  298. 10-Yunus 24
    leylen : gece
  299. 10-Yunus 24
    ev nehâren : veya gündüz
  300. 10-Yunus 24
    fe ceal-nâ-hâ : böylece onu kıldık (yaptık)
  301. 10-Yunus 24
    hasîden : hasat ederek, kökünden kopararak
  302. 10-Yunus 24
    ke en : gibi olur (oldu)
  303. 10-Yunus 24
    lem tagne : olmamış (zenginleşmemiş)
  304. 10-Yunus 24
    bi el emsi : dün
  305. 10-Yunus 24
    kezâlike : onun gibi, işteylece
  306. 10-Yunus 24
    nufassilu el âyâti : âyetleri ayrı ayrı açıklıyoruz
  307. 10-Yunus 24
    yetefekkerûne : tefekkür ediyorlar
  308. 10-Yunus 25
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  309. 10-Yunus 25
    yed'û : davet eder
  310. 10-Yunus 25
    ilâ dâri es selâmi : teslim yurduna, selâm yurduna
  311. 10-Yunus 25
    ve yehdî : ve ulaştırır
  312. 10-Yunus 25
    men yeşâu : dilediği kişi
  313. 10-Yunus 25
    mustekîmin : istikamet üzere olan, Allah'a götüren
  314. 10-Yunus 26
    li ellezîne : o kimseler için (vardır)
  315. 10-Yunus 26
    ahsenû : ahsen olanlar, daha güzel olanlar
  316. 10-Yunus 26
    el husnâ : güzellik
  317. 10-Yunus 26
    ve zîyâdetun : ve onun ziyadesi, daha fazlası
  318. 10-Yunus 26
    veyerheku : ve kaplamaz, bürümez
  319. 10-Yunus 26
    vucûhe-hum : onların yüzleri
  320. 10-Yunus 26
    katerun : ne bir karartı, korku, keder, sıkıntı
  321. 10-Yunus 26
    vezilletun : ve ne de bir zillet, hakirlik, küçük düşme (yoktur)
  322. 10-Yunus 26
    ulâike : işte onlar
  323. 10-Yunus 26
    ashâbu el cenneti : cennet halkıdır
  324. 10-Yunus 26
    hâlidûne : devamlı kalanlardır
  325. 10-Yunus 27
    ve ellezîne kesebû : ve kazanan kimselerin
  326. 10-Yunus 27
    es seyyiâti : seyyiat, derecat kaybettiren ameller, günahlar
  327. 10-Yunus 27
    cezâu : cezası, karşılığı
  328. 10-Yunus 27
    seyyietin : bir kötülüğün, derecat kaybettiren amellerin
  329. 10-Yunus 27
    ve terheku-hum : ve onları kaplar, bürür
  330. 10-Yunus 27
    zilletun : bir zillet, hakirlik, küçük düşme
  331. 10-Yunus 27
    lehum : onlar için (onların) yoktur
  332. 10-Yunus 27
    ke ennemâ : ancak sanki, gibi
  333. 10-Yunus 27
    ugsîyet : büründü, kaplandı
  334. 10-Yunus 27
    min el leyli : geceden
  335. 10-Yunus 27
    muzlimen : bir karanlık
  336. 10-Yunus 27
    ulâike : işte onlar
  337. 10-Yunus 27
    ashâbu en nâri : ateş halkıdır
  338. 10-Yunus 27
    hâlidûne : devamlı kalanlardır
  339. 10-Yunus 28
    ve yevme : ve gün
  340. 10-Yunus 28
    cemîan : topluca, hepsi, bütünü
  341. 10-Yunus 28
    summe : sonra
  342. 10-Yunus 28
    nekûlu : diyeceğiz
  343. 10-Yunus 28
    lillezîne (li ellezîne) : o kimselere
  344. 10-Yunus 28
    eşrekû : şirk koştular
  345. 10-Yunus 28
    mekâne-kum : sizin yeriniz
  346. 10-Yunus 28
    entum : siz
  347. 10-Yunus 28
    ve şurekâu-kum : ve sizin şirk koştuklarınız (Allah'a ortak ettikleriniz)
  348. 10-Yunus 28
    fe zeyyel-nâ : böylece biz ayırdık
  349. 10-Yunus 28
    beyne-hum : onlar arasını
  350. 10-Yunus 28
    vele : ve dediler
  351. 10-Yunus 28
    şurekâu-hum : onlarin şirk koştukları
  352. 10-Yunus 28
    ta'budûne : kulluk edersiniz
  353. 10-Yunus 29
    fe kefâ : artık yeterli, kâfidir
  354. 10-Yunus 29
    şehîden : şahit olarak
  355. 10-Yunus 29
    beyne-nâ : bizim aramızda
  356. 10-Yunus 29
    ve beyne-kum : ve sizin aranızda
  357. 10-Yunus 29
    an ibâdeti-kum : sizin ibadetinizden
  358. 10-Yunus 29
    le gâfilîne : mutlaka, gerçekten habersiz, gâfil olanlar
  359. 10-Yunus 30
    teblû : imtihan olur
  360. 10-Yunus 30
    kullu nefsin : her nefs, bütün nefsler
  361. 10-Yunus 30
    eslefet : geçmişte yaptıklarıyla (selef olan şeyler)
  362. 10-Yunus 30
    ve ruddû : ve döndürüldüler
  363. 10-Yunus 30
    mevlâ-hum el hakkı : onların mevlâsı Hakk'tır
  364. 10-Yunus 30
    ve dalle : ve uzaklaştı
  365. 10-Yunus 30
    yefterûne : iftira ediyorlar, uyduruyorlar
  366. 10-Yunus 31
    men : kim
  367. 10-Yunus 31
    yerzuku-kum : sizlere rızık verir, sizi rızıklandırır
  368. 10-Yunus 31
    min es semâi : göklerden, semadan
  369. 10-Yunus 31
    ve el ardı : ve yeryüzü, yer
  370. 10-Yunus 31
    emmen (em men) : veya kim
  371. 10-Yunus 31
    yemliku : gücü yeter, sahip olur, melik olur
  372. 10-Yunus 31
    es sem'a : işitme (duyusu)
  373. 10-Yunus 31
    ve el ebsâre : verme hassası
  374. 10-Yunus 31
    ve men : ve kim
  375. 10-Yunus 31
    el hayye : diri, canlı
  376. 10-Yunus 31
    min el meyyiti : ölüden, cansızdan
  377. 10-Yunus 31
    ve yuhricu : ve çıkarır
  378. 10-Yunus 31
    meyyite : ölü
  379. 10-Yunus 31
    min el hayyi : diriden, canlıdan
  380. 10-Yunus 31
    ve men : ve kim
  381. 10-Yunus 31
    yudebbiru el emre : işlerizenleyip, idare eder, yürütür
  382. 10-Yunus 31
    fe se yekûlûne : o zaman diyecekler, derler
  383. 10-Yunus 31
    fe kul : öyleyse de
  384. 10-Yunus 31
    e fetettekûne : hâlâ, takva sahibi olmayacak mısınız
  385. 10-Yunus 32
    fe : o halde, öyleyse, artık
  386. 10-Yunus 32
    el hakku : Hakk'tır
  387. 10-Yunus 32
    fe mâzâ : o halde nedir
  388. 10-Yunus 32
    ba'de : sonra
  389. 10-Yunus 32
    el hakkı : Hakk
  390. 10-Yunus 32
    illâ ed dalâlu : dalâletten başka
  391. 10-Yunus 32
    fe ennâ : artık nasıl
  392. 10-Yunus 32
    tusrafûne : çevriliyorsunuz
  393. 10-Yunus 33
    kezâlike : böylece
  394. 10-Yunus 33
    kelimetu : sözü, kelimesi
  395. 10-Yunus 33
    rabbi-ke : senin Rabbin
  396. 10-Yunus 33
    alellezîne (alâ ellezîne) : o kimselere
  397. 10-Yunus 33
    fesekû : fasık oldular
  398. 10-Yunus 33
    enne-hum : şüphesiz onlar
  399. 10-Yunus 33
    lâ yu'minûne : inanmazlar
  400. 10-Yunus 34
    hel : var mı
  401. 10-Yunus 34
    min şurekâi-kum : sizin şirk koştuklarınızdan, ortaklarınızdan
  402. 10-Yunus 34
    men : kim
  403. 10-Yunus 34
    yebdeu : örneksiz, ilk defa yaratır
  404. 10-Yunus 34
    el halka : yaratma, halketme
  405. 10-Yunus 34
    summe : sonra
  406. 10-Yunus 34
    yebdeu : örneksiz ilk defa yaratır
  407. 10-Yunus 34
    el halka : yaratma, halketme
  408. 10-Yunus 34
    summe : sonra
  409. 10-Yunus 34
    fe ennâ : öyleyse nasıl
  410. 10-Yunus 34
    tu'fekûne : döndürülüyorsunuz
  411. 10-Yunus 35
    hel : var mı
  412. 10-Yunus 35
    min şurekâi-kum : sizin şirk (ortak) koştuklarınızdan, ortaklarınızdan
  413. 10-Yunus 35
    men yehdî : hidayete erdiren kimse (ulaştıran kimse)
  414. 10-Yunus 35
    ilâ el hakkı, : hakka
  415. 10-Yunus 35
    yehdî li el hakkı : hakka ulaştırır, hidayete erdirir
  416. 10-Yunus 35
    e fe men : öyleyse ..... kimse mi
  417. 10-Yunus 35
    yehdî ilâ el hakkı : hakka hidayet eder (ulaştırır)
  418. 10-Yunus 35
    ehakku : daha lâyık, daha çok hak sahibi
  419. 10-Yunus 35
    en yuttebe : tâbî olunmak
  420. 10-Yunus 35
    em men : yoksa kim, kimse, kişi
  421. 10-Yunus 35
    yehiddî : kendisi hidayete eremez (ulaşamaz) (kendisini hidayete erdiremez)
  422. 10-Yunus 35
    en yuhdâ : ulaştırılmak, hidayete erdirilmek
  423. 10-Yunus 35
    felekum : artık size ne oluyor
  424. 10-Yunus 35
    keyfe : nasıl
  425. 10-Yunus 35
    tahkumûne : hüküm veriyorsunuz
  426. 10-Yunus 36
    ve mâ : ve değil
  427. 10-Yunus 36
    yettebiu : tâbî oluyor
  428. 10-Yunus 36
    ekseru-hum : onların çoğu
  429. 10-Yunus 36
    zannen : zanna
  430. 10-Yunus 36
    inne ez zanne : şüphesiz zan
  431. 10-Yunus 36
    el hakkı : hak
  432. 10-Yunus 36
    şey'en : şey
  433. 10-Yunus 36
    innallâhe : muhakkak ki Allah
  434. 10-Yunus 36
    yef'alûne : onların yaptıklarını
  435. 10-Yunus 37
    ve mâ kâne : ve değildir
  436. 10-Yunus 37
    el kur'ânu : Kur'ân
  437. 10-Yunus 37
    en yufterâ : uydurulmuş
  438. 10-Yunus 37
    ve lâkin : ve ancak, lâkin
  439. 10-Yunus 37
    ellezî beyne yedey-hi : onların ellerinde olanı (onların elleri arasında olanı)
  440. 10-Yunus 37
    ve tafsîle : ve tafsilatlı (ayrıntılı) olarak açıklar
  441. 10-Yunus 37
    el kitâbi : kitabı
  442. 10-Yunus 37
    reybe : şüphe yoktur
  443. 10-Yunus 37
    el âlemîne : âlemler
  444. 10-Yunus 38
    em : yoksa, veya, öyle mi
  445. 10-Yunus 38
    yekûlûne ifterâ-hu : onu uydurdu mu
  446. 10-Yunus 38
    fe'tû : öyleyse getirin
  447. 10-Yunus 38
    bi sûretin : bir sure
  448. 10-Yunus 38
    ved'û (ve ud'û) : ve çağırın
  449. 10-Yunus 38
    men isteta'tum : gücünüzün yettiği kimse(leri)
  450. 10-Yunus 38
    sâdikîne : doğru söyleyenler, sadıklar
  451. 10-Yunus 39
    bel : aksine, hayır
  452. 10-Yunus 39
    kezzebû : yalanladılar
  453. 10-Yunus 39
    lem yuhîtû : ihata edemediler, kavrayamadılar
  454. 10-Yunus 39
    ve lemmâ : ve olmadıkça
  455. 10-Yunus 39
    ye'ti-him : onlara geldi
  456. 10-Yunus 39
    te'vîlu-hu : onun yorumu, tevîli
  457. 10-Yunus 39
    kezâlike : böylece, bunun gibi
  458. 10-Yunus 39
    kezzebe : yalanladılar
  459. 10-Yunus 39
    ellezîne min kabli-him : onlardan önceki kimseler
  460. 10-Yunus 39
    fanzur (fe unzur) : artık bak
  461. 10-Yunus 39
    keyfe : nasıl
  462. 10-Yunus 39
    ne : oldu
  463. 10-Yunus 39
    âkibetu : sonu, akıbeti
  464. 10-Yunus 39
    ez zâlimîne : zalimler
  465. 10-Yunus 40
    ve min-hum : ve onlardan
  466. 10-Yunus 40
    men yu'minu : îmân eden, mü'min olan kimseler
  467. 10-Yunus 40
    ve min-hum : ve onlardan
  468. 10-Yunus 40
    men : kimseler
  469. 10-Yunus 40
    ve rabbu-ke : ve senin Rabbin
  470. 10-Yunus 40
    a'lemu : iyi bilir
  471. 10-Yunus 40
    bi el mufsidîne : fesat (bozgunculuk) çıkaranlar
  472. 10-Yunus 41
    ve in kezzebû-ke : ve eğer seni yalanlarlarsa
  473. 10-Yunus 41
    fe : o zaman
  474. 10-Yunus 41
    amelî : benim amelim benim (bana ait)
  475. 10-Yunus 41
    ve lekum : ve sizin
  476. 10-Yunus 41
    amelu-kum : sizin ameliniz
  477. 10-Yunus 41
    entum : siz
  478. 10-Yunus 41
    berîûne : uzak, berî
  479. 10-Yunus 41
    a'melu : yapıyorum, yaparım
  480. 10-Yunus 41
    ve ene : ve ben
  481. 10-Yunus 41
    berîun : uzak, berî
  482. 10-Yunus 41
    ta'melûne : yapıyorsunuz, yaparsınız
  483. 10-Yunus 42
    ve min-hum : ve onlardan
  484. 10-Yunus 42
    men : kimseler (var)
  485. 10-Yunus 42
    yestemiûne : seni dinlerler
  486. 10-Yunus 42
    ileyke : sana
  487. 10-Yunus 42
    e fe ente : fakat, sen mi
  488. 10-Yunus 42
    es summe : sağırlar
  489. 10-Yunus 42
    ve lev : ve ise, olsa
  490. 10-Yunus 42
    lâ ya'kilûne : akıl etmezler
  491. 10-Yunus 43
    ve min-hum : ve onlardan (var)
  492. 10-Yunus 43
    men yanzuru : bakan kimseler
  493. 10-Yunus 43
    ileyke : sana
  494. 10-Yunus 43
    e fe ente : artık, sen mi
  495. 10-Yunus 43
    tehdi : hidayete erdireceksin
  496. 10-Yunus 43
    el umye : kör olan, âmâ
  497. 10-Yunus 43
    ve lev : ve ise, eğer
  498. 10-Yunus 43
    lâ yubsırûne : görmüyorlar (basar hassaları çalışmıyor)
  499. 10-Yunus 44
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  500. 10-Yunus 44
    ense : insanlar
  501. 10-Yunus 44
    şey'en : bir şey (bir şekilde)
  502. 10-Yunus 44
    vekinne : ve ancak, lâkin, fakat
  503. 10-Yunus 44
    ense : insanlar
  504. 10-Yunus 44
    enfuse-hum : kendi nefslerine
  505. 10-Yunus 44
    yazlimûne : zulmediyorlar, zulmederler
  506. 10-Yunus 45
    ve yevme : ve gün
  507. 10-Yunus 45
    keen : gibi
  508. 10-Yunus 45
    lem : olmadı
  509. 10-Yunus 45
    yelbesû : kalırlar
  510. 10-Yunus 45
    aten : bir saat
  511. 10-Yunus 45
    en nehâri : gündüz
  512. 10-Yunus 45
    yeteârefûne : tanışırlar, tanışacaklar
  513. 10-Yunus 45
    beyne-hum : onlar aralarında
  514. 10-Yunus 45
    hasire : hüsrana düştüler
  515. 10-Yunus 45
    ellezîne kezzebû : yalanlayan kimseler, yalanlayanlar
  516. 10-Yunus 45
    ve mâ kânû : ve olmadılar
  517. 10-Yunus 45
    muhtedîne : hidayete eren kimseler (ruhlarını Allah'a ölmeden evvel ulaştıranlar)
  518. 10-Yunus 46
    ve immâ : ve ama, eğer
  519. 10-Yunus 46
    nurîyenne-ke : elbette sana gösteririz
  520. 10-Yunus 46
    ba'de : bir kısmı
  521. 10-Yunus 46
    ellezî naıdu-hum : onlara vaadettiğimiz
  522. 10-Yunus 46
    ev neteveffeyenne-ke : veya seni vefat ettiririz
  523. 10-Yunus 46
    fe ileynâ : böylece, sonunda ..... bizedir
  524. 10-Yunus 46
    merciu-hum : onların dönüşleri
  525. 10-Yunus 46
    summe allâhu : sonra Allah
  526. 10-Yunus 46
    şehîdun : şahittir
  527. 10-Yunus 46
    alâ mâ yef'alûn : yaptıkları şeye
  528. 10-Yunus 47
    ve li kulli : ve bütün, hepsi, ..... için vardır
  529. 10-Yunus 47
    ummetin : ümmet
  530. 10-Yunus 47
    resûlun : resûl
  531. 10-Yunus 47
    fe izâ câe : geldiği zaman
  532. 10-Yunus 47
    resûlu-hum : onlara resûlleri
  533. 10-Yunus 47
    kudıye : hükmedildi
  534. 10-Yunus 47
    beyne-hum : onların aralarında
  535. 10-Yunus 47
    bi el kıstı : adaletle
  536. 10-Yunus 47
    ve hum : ve onlar
  537. 10-Yunus 47
    lâ yuzlamûne : zulmedilmez, zulme uğratılmazlar
  538. 10-Yunus 48
    ve yekûlûne : ve onlar derler ki
  539. 10-Yunus 48
    metâ : ne zaman
  540. 10-Yunus 48
    hâza el va'du : bu vaad
  541. 10-Yunus 48
    sadıkîne : sözünüze sadık olanlar, doğru sözlü
  542. 10-Yunus 49
    emliku : malik değilim
  543. 10-Yunus 49
    li nefsî : nefsim için, kendim için
  544. 10-Yunus 49
    venef'an : ve ne de fayda
  545. 10-Yunus 49
    mâ şâallâh(şâe allâhu) : Allah'ın dilediği şey
  546. 10-Yunus 49
    ummetin : ümmet
  547. 10-Yunus 49
    ecelun : bir ecel, belirlenmiş bir zaman
  548. 10-Yunus 49
    izâ câe : geldiği zaman
  549. 10-Yunus 49
    ecelu-hum : onların ecelleri
  550. 10-Yunus 49
    feyeste'hırûne : artık ertelenmez
  551. 10-Yunus 49
    aten : bir saat
  552. 10-Yunus 49
    veyestakdimûne : ve öne alınmaz, tehir edilmez
  553. 10-Yunus 50
    ereeytum : siz gördünüz mü (düşündünüz mü, görüşünüz nedir, reyiniz nedir)
  554. 10-Yunus 50
    in etâ-kum : şâyet size gelse
  555. 10-Yunus 50
    beyâten : geceleyin
  556. 10-Yunus 50
    ev nehâren : veya gündüzleyin
  557. 10-Yunus 50
    yesta'cilu : acele olarak isterler
  558. 10-Yunus 50
    el mucrimûne : mücrimler, suçlular
  559. 10-Yunus 51
    e summe : sonra mı
  560. 10-Yunus 51
    âmentum : âmenû oldunuz
  561. 10-Yunus 51
    âl'âne : şimdi
  562. 10-Yunus 51
    ve kad : ve oldu, olmuştu
  563. 10-Yunus 51
    testa'cilûne : acele istiyorsunuz
  564. 10-Yunus 52
    summe : sonra
  565. 10-Yunus 52
    le : denildi
  566. 10-Yunus 52
    li ellezîne zalemû : zulmedenlere
  567. 10-Yunus 52
    el huldi : sürekli, daimî, (hâlidîne) ebedî
  568. 10-Yunus 52
    hel : mi
  569. 10-Yunus 52
    tuczevne : cezalandırılacaksınız
  570. 10-Yunus 52
    teksibûne : kazanıyorsunuz
  571. 10-Yunus 53
    ve yestenbiûne-ke : ve senden haber soracaklar
  572. 10-Yunus 53
    e hakkun : bu gerçek mi, hak mıdır
  573. 10-Yunus 53
    huve : o
  574. 10-Yunus 53
    î ve rabbî : evet Rabbime andolsun
  575. 10-Yunus 53
    inne-hu : muhakkak ki o
  576. 10-Yunus 53
    le hakkun : kesin olarak haktır (gerçektir)
  577. 10-Yunus 53
    veentum : ve siz değilsiniz
  578. 10-Yunus 53
    bi mu'cizîne : aciz bırakan kimse
  579. 10-Yunus 54
    ve lev : ve olsa
  580. 10-Yunus 54
    enne : gerçekten
  581. 10-Yunus 54
    li kulli nefsin : her nefs için, her nefsin, ona ait, onun
  582. 10-Yunus 54
    zalemet : zulmetti
  583. 10-Yunus 54
    mâ fî el ardı : yeryüzünde ne varsa
  584. 10-Yunus 54
    le iftedet : mutlaka feda ederdi (etti)
  585. 10-Yunus 54
    ve eserru : ve gizlediler, gizlicelerinde hissettiler
  586. 10-Yunus 54
    en nedâmete : pişmanlıkları
  587. 10-Yunus 54
    lemmâ : olduğu zaman
  588. 10-Yunus 54
    reevû el azâbe : azabı görünce
  589. 10-Yunus 54
    ve kudıye : vekmedildi
  590. 10-Yunus 54
    beyne-hum : aralarında
  591. 10-Yunus 54
    bi el kıstı : adaletle
  592. 10-Yunus 54
    ve hum : ve onlar
  593. 10-Yunus 54
    yuzlemûne : zulmedilmezler (haksızlığa uğratılmazlar)
  594. 10-Yunus 55
    e lâ : değil mi
  595. 10-Yunus 55
    inne li allâhi : muhakkak Allah'ın
  596. 10-Yunus 55
    mâ fî es semâvâti : göklerde olan şeyler, olanlar
  597. 10-Yunus 55
    ve el ardı : ve yerde
  598. 10-Yunus 55
    e lâ : değil mi
  599. 10-Yunus 55
    inne va'de allâhi : mutlaka Allah'ın vaadi
  600. 10-Yunus 55
    vekinne : ve lâkin, fakat
  601. 10-Yunus 55
    eksere-hum : onların çoğu
  602. 10-Yunus 55
    lâ ya'lemûne : bilmezler
  603. 10-Yunus 56
    huve : o
  604. 10-Yunus 56
    ve yumîtu : ve öldürür
  605. 10-Yunus 56
    ve ileyhi : ve ona
  606. 10-Yunus 56
    turceûne : döndürüleceksiniz
  607. 10-Yunus 57
    eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
  608. 10-Yunus 57
    et-kum : size geldi
  609. 10-Yunus 57
    mev'ızatun : öğüt
  610. 10-Yunus 57
    ve şifâun : ve şifa
  611. 10-Yunus 57
    limâ fî es sudûri : sinelerde olana
  612. 10-Yunus 57
    ve huden : ve hidayet
  613. 10-Yunus 57
    ve rahmetun : ve rahmet
  614. 10-Yunus 57
    li el mu'minîne : mü'minler için
  615. 10-Yunus 58
    ve bi rahmeti-hî : ve onun rahmeti ile
  616. 10-Yunus 58
    fe bi zâlike : artık böylece
  617. 10-Yunus 58
    fel yefrahû : artık ferahlasınlar, sevinsinler
  618. 10-Yunus 58
    huve : o
  619. 10-Yunus 58
    yecmeûne : maddî eşyayı topluyorlar
  620. 10-Yunus 59
    e reeytum : gördünüz mü, reyiniz görüşünüz nedir
  621. 10-Yunus 59
    enzele âllâhu : Allah'ın indirdiği şey
  622. 10-Yunus 59
    lekum : sizin için, size
  623. 10-Yunus 59
    fe cealtum : ve de yaptınız, kıldınız
  624. 10-Yunus 59
    harâmen : haram
  625. 10-Yunus 59
    ve halâlen, : ve helâl
  626. 10-Yunus 59
    ezine : izin mi verdi
  627. 10-Yunus 59
    lekum : size, sizin için
  628. 10-Yunus 59
    em alâ allâhi : yoksa Allah'a
  629. 10-Yunus 59
    tefterûne : iftira ediyorsunuz
  630. 10-Yunus 60
    ve mâ zannu : ve zannı nedir
  631. 10-Yunus 60
    ellezîne yefterûne : iftira eden kimseler
  632. 10-Yunus 60
    alâ allahi el kezibe : Allah'a yalan
  633. 10-Yunus 60
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  634. 10-Yunus 60
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  635. 10-Yunus 60
    le zû fadlın : elbette büyük fazl sahibi
  636. 10-Yunus 60
    alâ en nâsi : insanlara karşı
  637. 10-Yunus 60
    vekinne : ve ancak, lâkin
  638. 10-Yunus 60
    eksere-hum : onların çoğu
  639. 10-Yunus 60
    yeşkurûne : şükretmezler
  640. 10-Yunus 61
    vetekûnu : ve olmazsınız (olmanız yoktur ki)
  641. 10-Yunus 61
    fî şe'nin : bir halde, iş üzerinde, bir durumda
  642. 10-Yunus 61
    vetetlû : ve okumazsınız (okumanız yoktur ki)
  643. 10-Yunus 61
    ve lâ ta'melûne : ve yapmazsınız (yapmanız yoktur ki)
  644. 10-Yunus 61
    min amelin : amelden bir şey, bir amel, bir iş
  645. 10-Yunus 61
    aleykum : sizin üzerinize
  646. 10-Yunus 61
    şuhûden : şahitler
  647. 10-Yunus 61
    iz tufîdûne : daldığınız zaman
  648. 10-Yunus 61
    ve mâ ya'zubu : ve gizli kalmaz
  649. 10-Yunus 61
    an rabbi-ke : Rabbinden
  650. 10-Yunus 61
    zerretin : bir zerre
  651. 10-Yunus 61
    el ardı : yeryüzünde
  652. 10-Yunus 61
    ve lâ : ve olmaz
  653. 10-Yunus 61
    es semâi : gökte, semada
  654. 10-Yunus 61
    veasgare : ve daha küçüğü yoktur (olmaz)
  655. 10-Yunus 61
    min zâlike : bundan
  656. 10-Yunus 61
    veekbere : ve daha büyüğü yoktur (olmaz)
  657. 10-Yunus 62
    e lâ : öyle değil mi
  658. 10-Yunus 62
    inne : muhakkak
  659. 10-Yunus 62
    evlîyâe allâhi : Allah'ın dostları
  660. 10-Yunus 62
    aleyhim : onlara
  661. 10-Yunus 62
    ve lâ : ve olmaz
  662. 10-Yunus 62
    yahzenûne : mahzun
  663. 10-Yunus 63
    ellezîne : o kimseler
  664. 10-Yunus 63
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  665. 10-Yunus 63
    ve kânû : ve oldular
  666. 10-Yunus 63
    yettekûne : takva sahibi olurlar
  667. 10-Yunus 64
    lehum el buşrâ : onlara müjde vardır
  668. 10-Yunus 64
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  669. 10-Yunus 64
    veel âhıreti : ve ahirette
  670. 10-Yunus 64
    tebdîle : değişmez
  671. 10-Yunus 64
    li kelimâti allâhi : Allah'ın sözü, kelimesi
  672. 10-Yunus 64
    like : işte bu
  673. 10-Yunus 64
    huve el fevzu el azîm : o en büyük mükâfat (fevzdir)
  674. 10-Yunus 65
    ve lâ yahzun-ke : ve seni üzmesin, mahzun olma
  675. 10-Yunus 65
    inne el izzete : muhakkak ki izzet
  676. 10-Yunus 65
    cemîan : bütünü, hepsi
  677. 10-Yunus 65
    huve es semîu : o işitendir
  678. 10-Yunus 65
    el alîmu : bilendir
  679. 10-Yunus 66
    e lâ : öyle değil mi
  680. 10-Yunus 66
    inne : muhakkak
  681. 10-Yunus 66
    men : kimse, kim
  682. 10-Yunus 66
    es semâvâti : göklerde, semalarda
  683. 10-Yunus 66
    ve men : ve kimse, kim
  684. 10-Yunus 66
    el ardı : yerde
  685. 10-Yunus 66
    veyettebiu : ve tâbî olmaz
  686. 10-Yunus 66
    ellezîne yedne : dua eden kimseler
  687. 10-Yunus 66
    şûrekâe : şirk koştukları, ortaklar
  688. 10-Yunus 66
    yettebiûne : tâbî olurlar
  689. 10-Yunus 66
    illâ ez zanne : ancak, yalnız, sadece zan
  690. 10-Yunus 66
    ve in : ve eğer
  691. 10-Yunus 66
    yahrusûne : sadece tahminde bulunurlar, yalan uydururlar
  692. 10-Yunus 67
    huve : o
  693. 10-Yunus 67
    ellezî ceale : ki o kıldı, yaptı
  694. 10-Yunus 67
    lekum : sizin için
  695. 10-Yunus 67
    el leyle : gece
  696. 10-Yunus 67
    li teskunû : sukûn bulmanız, dinlenmeniz için
  697. 10-Yunus 67
    ve en nehâre : ve gündüz
  698. 10-Yunus 67
    mubsıren : basireti (görmeyi) sağlayan
  699. 10-Yunus 67
    inne : muhakkak
  700. 10-Yunus 67
    fî zâlike : bunda
  701. 10-Yunus 67
    le âyâtin : elbette âyetler vardır
  702. 10-Yunus 67
    yesmeûne : işitirler
  703. 10-Yunus 68
    kâlû ittehaze allâhu : dediler, Allah edindi
  704. 10-Yunus 68
    veleden : bir çocuk (veled)
  705. 10-Yunus 68
    subhâne-hu : o münezzehtir, ondan münezzehtir
  706. 10-Yunus 68
    huve el ganiyyu : o ganidir (zengindir, ihtiyacı yoktur)
  707. 10-Yunus 68
    lehu : onun
  708. 10-Yunus 68
    es semâvâti : göklerde var olan
  709. 10-Yunus 68
    ve mâ : ve şeyler
  710. 10-Yunus 68
    el ardı : yeryüzünde var olan
  711. 10-Yunus 68
    inde-kum : sizde, sizin yanınızda
  712. 10-Yunus 68
    e tekûlûne : mi söylüyorsunuz (söylüyor musunuz)
  713. 10-Yunus 68
    mâ lâ ta'lemûne : bilmediğiniz şey
  714. 10-Yunus 69
    inne : muhakkak
  715. 10-Yunus 69
    ellezîne yefterûne : iftira eden kimseler
  716. 10-Yunus 69
    el kezibe : yalan
  717. 10-Yunus 69
    lâ yuflihûne : felâha, kurtuluşa eremezler
  718. 10-Yunus 70
    metâun : bir metadır (geçinme) vardır
  719. 10-Yunus 70
    ed dunyâ : dünyada
  720. 10-Yunus 70
    summe : sonra
  721. 10-Yunus 70
    ileynâ : bize
  722. 10-Yunus 70
    merciu-hum : onların dönüşleri
  723. 10-Yunus 70
    summe : sonra
  724. 10-Yunus 70
    el azâbe eş şedîde : şiddetli azabı
  725. 10-Yunus 70
    yekfurûne : inkâr ediyorlar (kâfir oluyorlar)
  726. 10-Yunus 71
    vetlu : ve oku
  727. 10-Yunus 71
    aleyhim : onlara
  728. 10-Yunus 71
    nebe'e : haberi
  729. 10-Yunus 71
    iz kâle : dediği zaman, demişti
  730. 10-Yunus 71
    in kâne : eğer ise
  731. 10-Yunus 71
    kebure : ağır geldi (büyük oldu)
  732. 10-Yunus 71
    aleykum : size
  733. 10-Yunus 71
    ve tezkîrî : ve benim zikretmem
  734. 10-Yunus 71
    fe alâllâhi (alâ allâhi) : artık Allah'a
  735. 10-Yunus 71
    tevekkeltu : ben tevekkül ettim, güvendim
  736. 10-Yunus 71
    fe ecmiû : artık, bundan sonra (toplanın) \n  karar verin (icma edin)
  737. 10-Yunus 71
    emre-kum : işinizi
  738. 10-Yunus 71
    ve şurekâe-kum : ve ortaklarınız
  739. 10-Yunus 71
    summe : sonra
  740. 10-Yunus 71
    yekun : olmasın
  741. 10-Yunus 71
    emru-kum : işiniz
  742. 10-Yunus 71
    aleykum : sizin üzerinize
  743. 10-Yunus 71
    gummeten : bir gam, keder, belirsiz, gizli
  744. 10-Yunus 71
    summe akdû : sonra uygulayın (yerine getirin)
  745. 10-Yunus 71
    ileyye : bana
  746. 10-Yunus 71
    ve lâ tunzirûne : ve beklemeyin
  747. 10-Yunus 72
    fe in : eğer
  748. 10-Yunus 72
    tevelleytum : yüz çevirirseniz, dönerseniz
  749. 10-Yunus 72
    fese'eltu-kum : o zaman sizden istemem
  750. 10-Yunus 72
    min ecrin : ücretten, bir ücret
  751. 10-Yunus 72
    in ecriye : (eğer varsa) benim ecrim, ücretim
  752. 10-Yunus 72
    ve umirtu : ve emrolundum
  753. 10-Yunus 72
    en ekûne : olmakla
  754. 10-Yunus 72
    min el muslimîne : (Allah'a) teslim olanlardan
  755. 10-Yunus 73
    fe kezzebû-hu : fakat onu yalanladılar
  756. 10-Yunus 73
    fe necceynâ-hu : sonra biz onu kurtardık
  757. 10-Yunus 73
    ve men : ve kim, kimse(ler)
  758. 10-Yunus 73
    mea-hu : onunla beraber
  759. 10-Yunus 73
    el fulki : gemide
  760. 10-Yunus 73
    ve cealnâ-hum : ve onları kıldık (yaptık)
  761. 10-Yunus 73
    halâife : halifeler
  762. 10-Yunus 73
    ve agraknâ : ve suda boğduk
  763. 10-Yunus 73
    ellezîne kezzebû : yalanlayan kimseler
  764. 10-Yunus 73
    fanzur (fe unzur) : artık bak
  765. 10-Yunus 73
    keyfe : nasıl
  766. 10-Yunus 73
    ne : oldu
  767. 10-Yunus 73
    âkıbetu el munzerîne : uyarılanların sonu (akıbeti)
  768. 10-Yunus 74
    summe : sonra
  769. 10-Yunus 74
    beas-nâ : biz gönderdik
  770. 10-Yunus 74
    rusulen : resûller
  771. 10-Yunus 74
    fe câû-hum bi \n(câe) \n(câe bi) : o zaman onlara getirdiler \n: (geldi) \n: (getirdi)
  772. 10-Yunus 74
    el beyyinâti : beyyineler, belgeler
  773. 10-Yunus 74
    fe mâ kânû li yu'minû : ama inanmadılar, mü'min olmadılar
  774. 10-Yunus 74
    bi mâ kezzebû : yalanladıklarından dolayı
  775. 10-Yunus 74
    kezâlike : işteyle
  776. 10-Yunus 74
    natbeu : mühürleriz
  777. 10-Yunus 74
    el mugtedîne : haddi aşanlar
  778. 10-Yunus 75
    summe : sonra
  779. 10-Yunus 75
    beas-nâ : biz gönderdik
  780. 10-Yunus 75
    mûsâ ve hârûne : Musa ve Harun
  781. 10-Yunus 75
    ilâ fir'avne : firavuna
  782. 10-Yunus 75
    ve melâi-hî : ve onun ileri gelenlerine
  783. 10-Yunus 75
    festekberû (fe istekberû) : fakat kibirlendiler
  784. 10-Yunus 75
    ve kânû : ve oldular
  785. 10-Yunus 75
    kavmen : bir kavim
  786. 10-Yunus 75
    mucrimîne : mücrim (suçlu)
  787. 10-Yunus 76
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  788. 10-Yunus 76
    e-humu el hakku : onlara hak geldi
  789. 10-Yunus 76
    inne : muhakkak
  790. 10-Yunus 76
    le sıhrun : mutlaka bir sihirdir
  791. 10-Yunus 77
    le : dedi
  792. 10-Yunus 77
    e tekûlûne : mı söylüyorsunuz, konuşuyorsunuz
  793. 10-Yunus 77
    li el hakkı : hak için
  794. 10-Yunus 77
    lemmâ câe-kum : size geldiği zaman
  795. 10-Yunus 77
    e sıhrun : bir sihir mi
  796. 10-Yunus 77
    ve lâ yuflihu : ve felâha (kurtuluşa) ermez
  797. 10-Yunus 77
    es sâhırûne : sihir yapanlar (sihirbazlar)
  798. 10-Yunus 78
    e ci'te-nâ : bize mi geldiniz
  799. 10-Yunus 78
    li telfite-nâ : bizi çevirmek, (vazgeçirmek) için
  800. 10-Yunus 78
    veced-nâ : bulduk
  801. 10-Yunus 78
    aleyhi : (onun) üzerinde
  802. 10-Yunus 78
    âbâe-nâ : atalarımız, babalarımız
  803. 10-Yunus 78
    ve tekûne : ve siz olursunuz
  804. 10-Yunus 78
    lekum : sizin için
  805. 10-Yunus 78
    el kibriyâu : büyüklük (üstünlük)
  806. 10-Yunus 78
    el ardı : yeryüzünde
  807. 10-Yunus 78
    ve mâ nahnu : ve biz değiliz
  808. 10-Yunus 78
    lekumâ : siz ikiniz
  809. 10-Yunus 78
    bi mu'minîne : inanacak, îmân edecek
  810. 10-Yunus 79
    vele : ve dedi
  811. 10-Yunus 80
    fe : bunun üzerine, böylece
  812. 10-Yunus 80
    lemmâ : olduğu zaman
  813. 10-Yunus 80
    e es seharetu : sihirbazlar geldi
  814. 10-Yunus 80
    le : dedi
  815. 10-Yunus 80
    lehum : onlara
  816. 10-Yunus 80
    elkû : atın
  817. 10-Yunus 80
    entum : siz
  818. 10-Yunus 80
    mulkûne : yere atacağınız
  819. 10-Yunus 81
    fe lemmâ : artık, olduğu zaman
  820. 10-Yunus 81
    elkav : attılar
  821. 10-Yunus 81
    le : dedi
  822. 10-Yunus 81
    bi-hi es sihru : o sihir iledir, o sihirdir
  823. 10-Yunus 81
    inne allâhe : muhakkak Allah
  824. 10-Yunus 81
    se yubtilu-hu : onu bâtıl (geçersiz) kılacaktır
  825. 10-Yunus 81
    inne allâhe : muhakkak Allah
  826. 10-Yunus 81
    amele el mufsidîne : fesat çıkaranların amelini
  827. 10-Yunus 82
    ve yuhikku allâhu : ve Allah gerçekleştirecek
  828. 10-Yunus 82
    el hakka : hakkı
  829. 10-Yunus 82
    bi kelimâti-hi : kelimeleri ile, sözleri ile
  830. 10-Yunus 82
    ve lev kerihe : ve kerihrse de (istemese de), hoşlanmasa da
  831. 10-Yunus 82
    el mucrimûne : mücrimler (suçlular)
  832. 10-Yunus 83
    fe : bundan sonra
  833. 10-Yunus 83
    mâ âmene : âmenû olmadı (îmân etmedi, inanmadı)
  834. 10-Yunus 83
    zurriyyetun : zürriyet, sülâle
  835. 10-Yunus 83
    min fir'avne : firavundan
  836. 10-Yunus 83
    ve melâi-him : ve onun ileri gelenleri
  837. 10-Yunus 83
    en yeftine-hum : onları fitneye düşürmesi (onlara işkence etmesi)
  838. 10-Yunus 83
    ve inne : ve muhakkak
  839. 10-Yunus 83
    fir'avne : firavun
  840. 10-Yunus 83
    le âlin : çok kibirli, büyüklük taslayan, üstün (zorba)
  841. 10-Yunus 83
    el ardı : yeryüzünde
  842. 10-Yunus 83
    ve inne-hu : ve muhakkak o
  843. 10-Yunus 83
    le min el musrifîne : haddi aşanlardan, müsriflerden, azgınlardan
  844. 10-Yunus 84
    vele : ve dedi
  845. 10-Yunus 84
    âmentum : îmân ettiniz, âmenû oldunuz (olan lar) (ölmeden önce Allah'a ulaş mayı dilediniz)
  846. 10-Yunus 84
    fe aleyhi : artık ona
  847. 10-Yunus 84
    tevekkelû : tevekkül edin, güvenin
  848. 10-Yunus 84
    muslimîne : müslüman, teslim olanlar
  849. 10-Yunus 85
    fe kâlû : bunun üzerine dediler
  850. 10-Yunus 85
    tevekkelnâ : biz tevekkül ettik
  851. 10-Yunus 85
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  852. 10-Yunus 85
    tec'al-nâ : bizi kılma
  853. 10-Yunus 85
    fitneten : fitne
  854. 10-Yunus 85
    li el kavmi ez zâlimîne : zalim kavme
  855. 10-Yunus 86
    ve necci-nâ : ve bizi kurtar
  856. 10-Yunus 86
    bi rahmeti-ke : senin rahmetin ile
  857. 10-Yunus 86
    min el kavmi el kâfirîne : kâfirler kavminden
  858. 10-Yunus 87
    ve evhaynâ : ve biz vahyettik
  859. 10-Yunus 87
    ve ahî-hi : ve onun kardeşine
  860. 10-Yunus 87
    en tebevveâ : yerleşmek, ev yapmak
  861. 10-Yunus 87
    buyûten : evler
  862. 10-Yunus 87
    vec'alû : ve kılınız
  863. 10-Yunus 87
    buyûte-kum : evleriniz
  864. 10-Yunus 87
    bleten : kıble olarak
  865. 10-Yunus 87
    ve akîmu eslate : ve namazı ikame edin
  866. 10-Yunus 87
    ve beşşiri el mu'minîne : ve mü'minlerijdele
  867. 10-Yunus 88
    vele : ve dedi
  868. 10-Yunus 88
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  869. 10-Yunus 88
    inne-ke : muhakkak sen
  870. 10-Yunus 88
    âteyte : sen verdin
  871. 10-Yunus 88
    fir'avne : firavun
  872. 10-Yunus 88
    ve melâ-hu : ve onun ileri gelenleri
  873. 10-Yunus 88
    neten : süs, ziynet
  874. 10-Yunus 88
    ve emvâlen : ve mallar
  875. 10-Yunus 88
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  876. 10-Yunus 88
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  877. 10-Yunus 88
    an sebîli-ke : senin yolundan
  878. 10-Yunus 88
    rabbenatmis alâ : Rabbimiz yok et, mahvet
  879. 10-Yunus 88
    emvâli-him : onların mallarını
  880. 10-Yunus 88
    veşdud (ve uşdud) : ve şiddetlendir, sıkıştır
  881. 10-Yunus 88
    fe lâ yu'minû : artık mü'min olmazlar
  882. 10-Yunus 88
    hattâ yerevu : görünceye kadar
  883. 10-Yunus 88
    el azâb el elîme : acı azap
  884. 10-Yunus 89
    le : dedi
  885. 10-Yunus 89
    ucîbet : kabul olundu, icabet edildi
  886. 10-Yunus 89
    da'vetu-kumâ : ikinizin duası
  887. 10-Yunus 89
    festekîmâ (fe istekîmâ) : artık ikiniz (de) (kendinizine) ikame edin (Allah'a çağırmaya devam edin)
  888. 10-Yunus 89
    vetettebi : ve tâbî olmayın
  889. 10-Yunus 89
    sebîle : yol
  890. 10-Yunus 89
    ellezîne lâ ya'lemûne : bilmeyen kimseler
  891. 10-Yunus 90
    vevez-nâ : ve biz geçirdik
  892. 10-Yunus 90
    bi benî isrâîle : İsrailoğullarını
  893. 10-Yunus 90
    el bahre : deniz
  894. 10-Yunus 90
    fe etbea-hum : böylece onları takip etti
  895. 10-Yunus 90
    ve cunûdu-hu : ve onun ordusu
  896. 10-Yunus 90
    bagyen : zulümle, zulmetmek için
  897. 10-Yunus 90
    ve adven : düşmanlıkla
  898. 10-Yunus 90
    edreke-hu el gareku : onu boğacak düzeye erişti
  899. 10-Yunus 90
    le : dedi
  900. 10-Yunus 90
    âmentu : îmân ettim
  901. 10-Yunus 90
    enne-hu : muhakkak ona, onun ..... olduğuna
  902. 10-Yunus 90
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  903. 10-Yunus 90
    ellezî âmenet : ki ona îmân etti (inandı)
  904. 10-Yunus 90
    benû isrâîle : İsrailoğulları
  905. 10-Yunus 90
    ve ene : ve ben
  906. 10-Yunus 90
    min el muslimîne : müslümanlardanım
  907. 10-Yunus 91
    âl'âne : şimdi
  908. 10-Yunus 91
    ve kad : ve olmuştu
  909. 10-Yunus 91
    asayte : sen asi oldun
  910. 10-Yunus 91
    ve kunte : ve sen oldun
  911. 10-Yunus 91
    min el mufsidîne : fesat çıkaranlardan
  912. 10-Yunus 92
    fe el yevme : böylece bugün
  913. 10-Yunus 92
    nuneccî-ke : seni kurtaracağız
  914. 10-Yunus 92
    bi bedeni-ke : senin bedenin ile
  915. 10-Yunus 92
    li tekûne : olman için
  916. 10-Yunus 92
    li men : o kimseler için
  917. 10-Yunus 92
    halfe-ke \n(li men halfe-ke) : senden sonra, senin arkanda \n: (senden sonraki nesl'e)
  918. 10-Yunus 92
    âyeten : bir âyet, delil (ibret)
  919. 10-Yunus 92
    ve inne : ve muhakkak ki, gerçekten
  920. 10-Yunus 92
    kesîren : çoğu
  921. 10-Yunus 92
    min en nâsi : insanlardan
  922. 10-Yunus 92
    le gâfilûne : elbette habersiz olan, gâfil olan kimseler
  923. 10-Yunus 93
    ve lekad : ve andolsun ki
  924. 10-Yunus 93
    bevve'nâ : yerleştirdik
  925. 10-Yunus 93
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  926. 10-Yunus 93
    mubevvee : yerleşme yeri
  927. 10-Yunus 93
    ve razaknâ-hum : ve onları rızıklandırdık
  928. 10-Yunus 93
    min et tayyibâti : temiz, helâl olanlardan
  929. 10-Yunus 93
    femahtelefû (feihtelefû) : bundan sonra ihtilâfa düşmediler
  930. 10-Yunus 93
    hattâ câe-hum el ilmu : onlara ilim gelinceye kadar
  931. 10-Yunus 93
    inne rabbe-ke : muhakkak ki senin Rabbin
  932. 10-Yunus 93
    beyne-hum : onların aralarında
  933. 10-Yunus 93
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  934. 10-Yunus 93
    fî hi yahtelifûne : onun hakkında ihtilâfa (anlaşmazlığa) düşerler
  935. 10-Yunus 94
    fe in : bundan sonra, eğer
  936. 10-Yunus 94
    kunte : sen oldun
  937. 10-Yunus 94
    fî şekkin : şüpheinde
  938. 10-Yunus 94
    mim mâ (min mâ) enzel-nâ : indirdiğimiz şeyden
  939. 10-Yunus 94
    ileyke : sana
  940. 10-Yunus 94
    fes'eli (fe es'eli) : o zaman onlara sor
  941. 10-Yunus 94
    ellezîne yakreûne : okuyan kimseler
  942. 10-Yunus 94
    el kitâbe : kitabı
  943. 10-Yunus 94
    min kabli-ke : senden önce
  944. 10-Yunus 94
    lekad : andolsun
  945. 10-Yunus 94
    e-ke : sana geldi
  946. 10-Yunus 94
    el hakku : hak
  947. 10-Yunus 94
    min rabbi-ke : Rabbinden
  948. 10-Yunus 94
    fetekûnenne : öyleyse sakın olma
  949. 10-Yunus 94
    min el mumterîne : şüphe edenlerden, şüphecilerden
  950. 10-Yunus 95
    vetekûnenne : ve sakın olma
  951. 10-Yunus 95
    min ellezîne : o kimselerden
  952. 10-Yunus 95
    kezzebû : yalanladılar
  953. 10-Yunus 95
    fe : o taktirde, böylece, yoksa
  954. 10-Yunus 95
    tekûne : olursun
  955. 10-Yunus 95
    min el hâsirîne : hüsrana uğrayanlardan
  956. 10-Yunus 96
    inne ellezîne : muhakkak ki onlar
  957. 10-Yunus 96
    aleyhim : onlar üzerlerine, onların üzerine
  958. 10-Yunus 96
    kelimetu : kelime, söz
  959. 10-Yunus 96
    rabbi-ke : senin Rabbin
  960. 10-Yunus 96
    lâ yu'minûne : mü'min olmazlar
  961. 10-Yunus 97
    ve levet-hum : ve onlara gelse bile
  962. 10-Yunus 97
    âyetin : âyet
  963. 10-Yunus 97
    yerevû : görürler
  964. 10-Yunus 97
    el azâbe el elîme : elîm azap
  965. 10-Yunus 98
    fe : bundan sonra, artık
  966. 10-Yunus 98
    lev lâ : keşke olsaydı, olmaz mıydı
  967. 10-Yunus 98
    net : oldu
  968. 10-Yunus 98
    karyetun : bir ülke, bir karye
  969. 10-Yunus 98
    âmenet : îmân etti, âmenû oldu
  970. 10-Yunus 98
    fe nefea-hâ : böylece ona fayda sağladı
  971. 10-Yunus 98
    kavmenuse : yunus kavmi
  972. 10-Yunus 98
    lemmâ : olduğu zaman, olunca
  973. 10-Yunus 98
    âmenû : âmenû oldular
  974. 10-Yunus 98
    keşef-nâ : giderdik, kaldırdık
  975. 10-Yunus 98
    azâbe el hızyi : aşağılatıcı azap
  976. 10-Yunus 98
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  977. 10-Yunus 98
    ve metta'nâ-hum : ve onları yararlandırdık, metalandırdık, geçimlerini sağladık
  978. 10-Yunus 99
    rabbu-ke : senin Rabbin
  979. 10-Yunus 99
    le âmene : elbette îmân ederdi
  980. 10-Yunus 99
    men : o kimseler
  981. 10-Yunus 99
    el ardı : yeryüzünde
  982. 10-Yunus 99
    cemîân : topluca
  983. 10-Yunus 99
    e fe ente : öyleyse, yoksa sen mi
  984. 10-Yunus 99
    tukrihu ense : insanları zorlayacaksın (mecbur tutacaksın) insanlar kerihrse de (istemese de)
  985. 10-Yunus 99
    yekûnû : olurlar
  986. 10-Yunus 99
    mu'minîne : mü'minler
  987. 10-Yunus 100
    ve mâ kâne : ve olmadı, olmaz, olamaz
  988. 10-Yunus 100
    li nefsin : bir nefs için, bir nefsin
  989. 10-Yunus 100
    en tu'mine : mü'min olması
  990. 10-Yunus 100
    ve yec'alu : ve kılar, yapar, verir
  991. 10-Yunus 100
    er ricse : ceza, azap, pislik
  992. 10-Yunus 100
    ellezîne lâ ya'kılûne : akıl etmeyen kimseler
  993. 10-Yunus 101
    es semâvâti : göklerde
  994. 10-Yunus 101
    ve el ardı : ve yeryüzünde
  995. 10-Yunus 101
    ve mâ tugnî : ve fayda vermez (gani olmaz)
  996. 10-Yunus 101
    el âyâtu : âyetler
  997. 10-Yunus 101
    ve en nuzuru : ve uyarmalar
  998. 10-Yunus 101
    lâ yu'minûne : âmenû olmayan
  999. 10-Yunus 102
    fe hel : artık, yoksa, mi, mı
  1000. 10-Yunus 102
    yentezırûne : bekliyorlar
  1001. 10-Yunus 102
    misle : misli, benzeri
  1002. 10-Yunus 102
    eyyâmi : günler
  1003. 10-Yunus 102
    ellezîne halev : yalnız, gelip geçenler
  1004. 10-Yunus 102
    fentezırû (fe intezırû) : artık bekleyin
  1005. 10-Yunus 102
    mea-kum : sizinle beraber
  1006. 10-Yunus 102
    min el muntezirîne : bekleyenlerden
  1007. 10-Yunus 103
    summe : sonra
  1008. 10-Yunus 103
    nuneccî : kurtarırız
  1009. 10-Yunus 103
    rusulenâ : resûllerimizi
  1010. 10-Yunus 103
    ve : ve
  1011. 10-Yunus 103
    ellezine âmenû : âmenû olanları (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  1012. 10-Yunus 103
    kezâlike : böyle, böylece
  1013. 10-Yunus 103
    aleynâ : üzerimize
  1014. 10-Yunus 103
    el mu'minîne : mü'minler
  1015. 10-Yunus 104
    eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
  1016. 10-Yunus 104
    fî şekkin : şüpheinde
  1017. 10-Yunus 104
    fe lâ a'budu : ibadet etmem, kulluk etmem, tapmam
  1018. 10-Yunus 104
    ellezîne ta'budûne : sizin ibadet ettiklerinize, sizin kulluk ettiklerinize, taptıklarınıza
  1019. 10-Yunus 104
    ve lâkin : ve lâkin, ancak, fakat
  1020. 10-Yunus 104
    a'budu allâhe : Allah'a kulluk ederim ki o
  1021. 10-Yunus 104
    ellezî yeteveffâ-kum : sizi vefat ettirir, ettirecektir
  1022. 10-Yunus 104
    ve umirtu : ve ben emrolundum
  1023. 10-Yunus 104
    en ekûne : olmak (benim olmam)
  1024. 10-Yunus 104
    min el mu'minîne : mü'minlerden
  1025. 10-Yunus 105
    ve en ekim : veneltmek, yönelt
  1026. 10-Yunus 105
    veche-ke : vechini, yüzünü
  1027. 10-Yunus 105
    li ed dîni : dîne
  1028. 10-Yunus 105
    vetekûnenne : ve sakın olma
  1029. 10-Yunus 105
    min el muşrikîne : müşriklerden
  1030. 10-Yunus 106
    veted'u : ve tapma, dua etme
  1031. 10-Yunus 106
    mâ lâ yenfeu-ke : sana fayda vermeyen şeyler
  1032. 10-Yunus 106
    ve lâ yadurru-ke : ve sana zarar vermeyen
  1033. 10-Yunus 106
    fe in fealte : bundan sonra, eğer yapacak olursan, yaparsan
  1034. 10-Yunus 106
    fe inne-ke : o zaman sen mutlaka
  1035. 10-Yunus 106
    izen : bu durumda, öyle olursa (öyle yaparsan)
  1036. 10-Yunus 106
    min ez zâlimîne : zalimlerden, zulmedenlerden
  1037. 10-Yunus 107
    ve in yemseske allâhu : ve Allah eğer dokundurursa (isabet ettirirse)
  1038. 10-Yunus 107
    fe lâ : artık yoktur
  1039. 10-Yunus 107
    kâşife : gideren kimse (giderecek kimse)
  1040. 10-Yunus 107
    lehu : onun için, onu, ona
  1041. 10-Yunus 107
    illâ hûve : ondan başka
  1042. 10-Yunus 107
    ve in yurid-ke : ve eğer senin için (sana) isterse
  1043. 10-Yunus 107
    fe lâ : o taktirde yoktur
  1044. 10-Yunus 107
    dde : geri çeviren kimse (geri çevirecek kimse)
  1045. 10-Yunus 107
    men yeşâu : kimi dilerse, dilediği kimse
  1046. 10-Yunus 107
    ve huve : ve o
  1047. 10-Yunus 107
    el gafûru : gafurdur, mağfiret edendir
  1048. 10-Yunus 107
    er râhîmu : rahîmdir, rahmet nurunu gönderendir
  1049. 10-Yunus 108
    eyyuhe en nâsu : ey insanlar
  1050. 10-Yunus 108
    kad câe-kum : size gelmiştir
  1051. 10-Yunus 108
    el hakku : hak, gerçek
  1052. 10-Yunus 108
    fe men ihtedâ : kim hidayete erdiyse
  1053. 10-Yunus 108
    fe innemâ : o ancak
  1054. 10-Yunus 108
    yehtedî : hidayete erer
  1055. 10-Yunus 108
    li nefsi-hi : kendi nefsi için
  1056. 10-Yunus 108
    ve men dalle : ve kim dalâlette olduysa
  1057. 10-Yunus 108
    fe innemâ : o ancak
  1058. 10-Yunus 108
    aleyhâ : kendi aleyhine (sorumluluğu kendi üzerinde)
  1059. 10-Yunus 108
    ve mâ : ve değil
  1060. 10-Yunus 108
    ene : ben
  1061. 10-Yunus 108
    aleykum : üzerinizde
  1062. 10-Yunus 108
    bi vekîlin : vekil
  1063. 10-Yunus 109
    vettebi' (ve ittebi') : ve tâbî ol
  1064. 10-Yunus 109
    iley-ke : sana
  1065. 10-Yunus 109
    vasbir (ve ısbir) : ve sabret
  1066. 10-Yunus 109
    yahkume allâhu : Allah hükmeder, hükmünü verir
  1067. 10-Yunus 109
    ve huve : ve o
  1068. 10-Yunus 109
    el hâkimîne : hükmedenler, hüküm verenler
  1069. 10-Yunus 30
    hunālike : işte orada
  1070. 100-Âdiyât 1
    ve : andolsun
  1071. 100-Âdiyât 1
    el âdiyâti : koşanlar
  1072. 100-Âdiyât 2
    fe : sonra
  1073. 100-Âdiyât 2
    el mûriyâti : kıvılcım saçanlar
  1074. 100-Âdiyât 3
    fe : sonra
  1075. 100-Âdiyât 3
    el mugîrâti : ansızın akın edenler
  1076. 100-Âdiyât 4
    fe : sonra, böylece
  1077. 100-Âdiyât 4
    eserne : tozu dumana kattılar
  1078. 100-Âdiyât 5
    fe : sonra
  1079. 100-Âdiyât 5
    vasatne : ortasına daldılar
  1080. 100-Âdiyât 5
    cem'an : topluluk
  1081. 100-Âdiyât 6
    inne : muhakkak
  1082. 100-Âdiyât 6
    el insâne : insan
  1083. 100-Âdiyât 6
    le : gerçekten
  1084. 100-Âdiyât 6
    kenûdun : hamdetmeyen, çok nankör
  1085. 100-Âdiyât 7
    ve inne-hu : ve muhakkak ki o
  1086. 100-Âdiyât 7
    like : bu
  1087. 100-Âdiyât 7
    le : elbette
  1088. 100-Âdiyât 7
    şehîdun : şahittir
  1089. 100-Âdiyât 8
    ve inne-hu : ve muhakkak ki o
  1090. 100-Âdiyât 8
    el hayri : hayr, mal (malı hayır sandığı için)
  1091. 100-Âdiyât 8
    le : gerçekten
  1092. 100-Âdiyât 8
    şedîdun : şiddetli, kuvvetli
  1093. 100-Âdiyât 9
    e : mi
  1094. 100-Âdiyât 9
    fe : artık
  1095. 100-Âdiyât 9
    lâ ya'lemu : bilmeyecek
  1096. 100-Âdiyât 9
    el kubûri : kabirlerde
  1097. 100-Âdiyât 10
    ve hussıle : ve hasıl olanlar toplandı, toplanıp izhar edildi
  1098. 100-Âdiyât 10
    es sudûri : göğüslerde
  1099. 100-Âdiyât 11
    inne : muhakkak
  1100. 100-Âdiyât 11
    rabbe-hum : onların Rabbi
  1101. 100-Âdiyât 11
    yevme izin : o gün, izin günü
  1102. 100-Âdiyât 11
    le : mutlaka, elbette
  1103. 101-Kâria 1
    el kâriatu : kâria, korkunç ve dehşet verici çarpan bir felâket
  1104. 101-Kâria 2
    el kâriatu : kâria
  1105. 101-Kâria 3
    ve mâ : ve nedir
  1106. 101-Kâria 3
    edrâ-ke : sana bildirdi
  1107. 101-Kâria 3
    el kâriatu : kâria
  1108. 101-Kâria 4
    yevme : o gün
  1109. 101-Kâria 4
    yekûnu : olurlar
  1110. 101-Kâria 4
    en nâsu : insanlar
  1111. 101-Kâria 4
    ke el ferâşi : kelebekler, pervaneler gibi
  1112. 101-Kâria 4
    el mebsûsi : dağılmış
  1113. 101-Kâria 5
    ve tekûnu : ve olurlar
  1114. 101-Kâria 5
    el cibâlu : dağlar
  1115. 101-Kâria 5
    ke el ıhni : renklinler gibi
  1116. 101-Kâria 5
    el menfuşi : etrafa saçılmış
  1117. 101-Kâria 6
    fe : artık
  1118. 101-Kâria 6
    emmâ : fakat
  1119. 101-Kâria 6
    men : kim
  1120. 101-Kâria 6
    sekulet : ağır geldi
  1121. 101-Kâria 6
    mevâzînu-hu : onun tartıları
  1122. 101-Kâria 7
    fe : artık, işte
  1123. 101-Kâria 7
    huve : o
  1124. 101-Kâria 7
    îşetin : yaşayış
  1125. 101-Kâria 7
    diyetin : razı olan, razı olduğu
  1126. 101-Kâria 8
    ve emmâ : ve amma, fakat
  1127. 101-Kâria 8
    men : kim
  1128. 101-Kâria 8
    haffet : hafif geldi
  1129. 101-Kâria 8
    mevâzînu-hu : tartıları
  1130. 101-Kâria 9
    fe : artık
  1131. 101-Kâria 9
    viyetun : haviye, cehennem ateşi
  1132. 101-Kâria 10
    veedrâ-ke : ve sana bildiren nedir
  1133. 101-Kâria 10
    hiyeh : onun ne olduğu
  1134. 101-Kâria 11
    miyetun : kızgın, yakıcı
  1135. 102-Tekâsür 1
    elhâ-kum (u) : sizi oyaladı
  1136. 102-Tekâsür 1
    et tekâsuru : çoklukla (mal, mülk, evlât ile) övünme
  1137. 102-Tekâsür 2
    el mekâbira : kabirler, mezarlar
  1138. 102-Tekâsür 3
    kellâ : hayır
  1139. 102-Tekâsür 3
    sevfe : yakında
  1140. 102-Tekâsür 3
    ta'lemûne : siz bileceksiniz
  1141. 102-Tekâsür 4
    summe : sonra
  1142. 102-Tekâsür 4
    kellâ : hayır
  1143. 102-Tekâsür 4
    sevfe : yakında
  1144. 102-Tekâsür 4
    ta'lemûne : siz bileceksiniz
  1145. 102-Tekâsür 5
    kellâ : hayır
  1146. 102-Tekâsür 5
    lev ta'lemûne : keşke siz bilseydiniz
  1147. 102-Tekâsür 5
    ilme el yakîni : İlm'el Yakîn, kesin bilgi
  1148. 102-Tekâsür 6
    le : elbette, mutlaka
  1149. 102-Tekâsür 6
    terevunne : göreceksiniz
  1150. 102-Tekâsür 6
    el cahîme : alevli ateş
  1151. 102-Tekâsür 7
    summe : sonra
  1152. 102-Tekâsür 7
    le : mutlaka
  1153. 102-Tekâsür 7
    terevunne-hâ : onu göreceksiniz
  1154. 102-Tekâsür 7
    ayne el yakîni : Ayn'el Yakîn, göz ile
  1155. 102-Tekâsür 8
    summe : sonra
  1156. 102-Tekâsür 8
    le : mutlaka
  1157. 102-Tekâsür 8
    tus'elunne : sorgulanacaksınız
  1158. 102-Tekâsür 8
    yevme izin : o gün, izin günü
  1159. 102-Tekâsür 8
    an(i) en naîmi : ni'metlerden
  1160. 103-Asr 1
    ve : andolsun, yemin olsun
  1161. 103-Asr 1
    el asrı : asr, zaman
  1162. 103-Asr 2
    inne : muhakkak
  1163. 103-Asr 2
    el insâne : insan
  1164. 103-Asr 2
    le : gerçekten, mutlaka
  1165. 103-Asr 3
    ellezîne : onlar, olanlar
  1166. 103-Asr 3
    âmenû : âmenû oldular
  1167. 103-Asr 3
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amellediler, nefs tezkiyesi yaptılar
  1168. 103-Asr 3
    ve tevâsav : ve tavsiye ettiler
  1169. 103-Asr 3
    bi el hakkı : hakkı
  1170. 103-Asr 3
    ve tevâsav : ve tavsiye ettiler
  1171. 103-Asr 3
    bi es sabrı : sabrı
  1172. 104-Hümeze 1
    veylun : yazıklar olsun, vay haline
  1173. 104-Hümeze 1
    humezetin : arkadan çekiştirmeyi alışkanlık haline getirme
  1174. 104-Hümeze 1
    lumezetin : kaş-göz hareketleriyle alay etme
  1175. 104-Hümeze 2
    ellezî : o ki
  1176. 104-Hümeze 2
    cemea : topladı
  1177. 104-Hümeze 2
    len : mal
  1178. 104-Hümeze 2
    ve addede-hu : ve onu adetlendirdi, onu tekrar tekrar saydı
  1179. 104-Hümeze 3
    yahsebu : sanıyor
  1180. 104-Hümeze 3
    enne : olduğunu, olacağını
  1181. 104-Hümeze 3
    le-hu : onun malı
  1182. 104-Hümeze 3
    ahlede-hu : onu halid kıldı, onu ebedî kıldı
  1183. 104-Hümeze 4
    kellâ : hayır
  1184. 104-Hümeze 4
    le yunbezenne : mutlaka atılacak
  1185. 104-Hümeze 4
    el hutameti : hutameninine, hutameye, tutuşturulmuş ateşe
  1186. 104-Hümeze 5
    ve mâ : ve nedir
  1187. 104-Hümeze 5
    edrâ-ke : sana bildirdi
  1188. 104-Hümeze 5
    el hutameti : hutame
  1189. 104-Hümeze 6
    elkadetu : tutuşturulmuş
  1190. 104-Hümeze 7
    elletî : ki o
  1191. 104-Hümeze 7
    tettaliu : üstüne çıkar
  1192. 104-Hümeze 7
    alâ el ef'ideti : yüreklerin üzerine
  1193. 104-Hümeze 8
    inne-hâ : muhakkak o
  1194. 104-Hümeze 8
    aleyhim : onların üzerine
  1195. 104-Hümeze 8
    mu'sadetun : kilitlenmiştir, kapatılmıştır
  1196. 104-Hümeze 9
    amedin : sütunlar, direkler
  1197. 104-Hümeze 9
    mumeddedetin : uzatılmış yüksek
  1198. 105-Fil 1
    e lem tere : görmedin mi
  1199. 105-Fil 1
    keyfe : nasıl (neler)
  1200. 105-Fil 1
    feale : yaptı
  1201. 105-Fil 1
    rabbu-ke : senin Rabbin
  1202. 105-Fil 1
    el fîli : fil
  1203. 105-Fil 2
    e lem yec'al : ve kılmadı mı, yapmadı mı
  1204. 105-Fil 2
    keyde-hum : onların tuzağı, hilesi
  1205. 105-Fil 3
    ve ersele : venderdi
  1206. 105-Fil 3
    aleyhim : onların üzerine
  1207. 105-Fil 3
    tayren : kuş, uçan
  1208. 105-Fil 3
    ebâbîle : ebabil
  1209. 105-Fil 4
    termî-him : onların üzerine atıyorlar
  1210. 105-Fil 4
    bi hicâretin : taşları
  1211. 105-Fil 5
    fe : böylece
  1212. 105-Fil 5
    ceale-hum : onları kıldı, yaptı
  1213. 105-Fil 5
    ke : gibi
  1214. 105-Fil 5
    me'kûlin : yenilmiş olan
  1215. 106-Kureyş 1
    kureyşin : Kureyş (Kabilesi)
  1216. 106-Kureyş 2
    hlete : yolculuk, göçler
  1217. 106-Kureyş 2
    eş şitâi : kış
  1218. 106-Kureyş 2
    ve es sayfi : ve yaz
  1219. 106-Kureyş 3
    fe : artık
  1220. 106-Kureyş 3
    rabbe : Rabb
  1221. 106-Kureyş 3
    hâzâ el beyti : bu ev
  1222. 106-Kureyş 4
    ellezî : o ki
  1223. 106-Kureyş 4
    at'ame-hum : onları doyurdu
  1224. 106-Kureyş 4
    ve âmene-hum : ve onları emin kıldı
  1225. 107-Mâ'ûn 1
    e raeyte : sen gördün mü
  1226. 107-Mâ'ûn 1
    ellezî : ki o, olan, yapan
  1227. 107-Mâ'ûn 1
    yukezzibu : yalanlıyor
  1228. 107-Mâ'ûn 1
    bi ed dîni : dîni
  1229. 107-Mâ'ûn 2
    fe : artık, oysa
  1230. 107-Mâ'ûn 2
    like : işte o
  1231. 107-Mâ'ûn 2
    ellezî : ki o, olan, yapan
  1232. 107-Mâ'ûn 2
    yedu'u : itip kakan
  1233. 107-Mâ'ûn 2
    el yetîme : yetim
  1234. 107-Mâ'ûn 3
    ve lâ yahuddu : ve teşvik etmez
  1235. 107-Mâ'ûn 3
    el miskîni : miskin, yoksul, çalışmaya gücü olmayan
  1236. 107-Mâ'ûn 4
    fe : işte
  1237. 107-Mâ'ûn 4
    veylun : vay haline, yazıklar olsun
  1238. 107-Mâ'ûn 4
    li el musallîne : namaz kılanlara
  1239. 107-Mâ'ûn 5
    ellezîne : ki onlar, onlar ki
  1240. 107-Mâ'ûn 5
    sâhûne : gâfil olanlar
  1241. 107-Mâ'ûn 6
    ellezîne : onlar, ..… yapanlar
  1242. 107-Mâ'ûn 6
    yurâûne : gösteriş yaparlar
  1243. 107-Mâ'ûn 7
    ve yemneûne : ve mani olurlar, engel olurlar
  1244. 107-Mâ'ûn 7
    el maûne : zekât ve yardımlaşma
  1245. 108-Kevser 1
    a'taynâ-ke : biz sana verdik
  1246. 108-Kevser 1
    el kevsere : kevser
  1247. 108-Kevser 2
    fe : artık , o halde
  1248. 108-Kevser 2
    li rabbi-ke : Rabbin için
  1249. 108-Kevser 2
    venhar : ve kurban kes
  1250. 108-Kevser 3
    inne : muhakkak
  1251. 108-Kevser 3
    şânie-ke : sana buğzetti
  1252. 108-Kevser 3
    huve : o
  1253. 108-Kevser 3
    el ebteru : ebter, soyu kesik
  1254. 109-Kâfirûn 1
    eyyuhâ : ey, yâ
  1255. 109-Kâfirûn 1
    el kâfirûne : kâfirler
  1256. 109-Kâfirûn 2
    mâ ta'budûne : sizin kul olduğunuz, taptığınız şeyler
  1257. 109-Kâfirûn 3
    veentum : ve siz değilsiniz
  1258. 109-Kâfirûn 3
    âbidûne : kul olanlar, tapanlar
  1259. 109-Kâfirûn 4
    veene : ve ben değilim
  1260. 109-Kâfirûn 4
    abedtum : sizin kul olduğunuz, sizin taptığınız şeyler
  1261. 109-Kâfirûn 5
    veentum : ve siz değilsiniz
  1262. 109-Kâfirûn 5
    âbidûne : kul olanlar, tapanlar
  1263. 109-Kâfirûn 6
    lekum : sizin
  1264. 109-Kâfirûn 6
    ve liye : ve benim
  1265. 11-Hûd 1
    uhkimet : muhkem kılındı (sağlamlaştırıldı)
  1266. 11-Hûd 1
    summe : sonra
  1267. 11-Hûd 1
    fussılet : ayrı ayrı açıklandı
  1268. 11-Hûd 1
    min ledun : katından, tarafından
  1269. 11-Hûd 2
    ellâ (en lâ) ta'budû : kul olmamanız
  1270. 11-Hûd 2
    illâ allâhe : Allah'tan başkası
  1271. 11-Hûd 2
    inne-nî : muhakkak ben
  1272. 11-Hûd 2
    lekum : size, sizin için
  1273. 11-Hûd 2
    nezîrun : bir uyarıcı
  1274. 11-Hûd 2
    ve beşîrun : ve bir müjdeleyici
  1275. 11-Hûd 3
    ve en istagfirû : ve mağrifet istemeniz
  1276. 11-Hûd 3
    rabbe-kum : sizin Rabbinizden
  1277. 11-Hûd 3
    summe : sonra
  1278. 11-Hûd 3
    ileyhi : ona
  1279. 11-Hûd 3
    yumetti'kum : sizi metalandırır, faydalandırır, geçindirir
  1280. 11-Hûd 3
    metâan : bir meta, bir fayda
  1281. 11-Hûd 3
    hasenen : güzel
  1282. 11-Hûd 3
    ilâ ecelin : bir zamana kadar
  1283. 11-Hûd 3
    musemmen : belirlenmiş
  1284. 11-Hûd 3
    ve yu'ti : ve verir
  1285. 11-Hûd 3
    kulle : her, tüm, hepsi, bütün
  1286. 11-Hûd 3
    fadle-hu : onun fazlını
  1287. 11-Hûd 3
    ve in : ve eğer
  1288. 11-Hûd 3
    tevellev : yüz çevirirseniz
  1289. 11-Hûd 3
    fe innî : o zaman muhakkak ki ben
  1290. 11-Hûd 3
    ehâfu : korkarım
  1291. 11-Hûd 3
    aleykum : size, sizin üzerinize
  1292. 11-Hûd 3
    azâbe : azap
  1293. 11-Hûd 3
    yevmin kebîrin : büyük gün
  1294. 11-Hûd 4
    merciu-kum : sizin dönüşünüz (dönüş yeriniz)
  1295. 11-Hûd 4
    ve huve : ve o
  1296. 11-Hûd 4
    alâ kulli şey'in : herşeye
  1297. 11-Hûd 5
    e lâ : değil mi
  1298. 11-Hûd 5
    inne-hum : muhakkak, gerçekten onlar
  1299. 11-Hûd 5
    yesnûne : bükerler
  1300. 11-Hûd 5
    sudûre-hum : göğüslerini
  1301. 11-Hûd 5
    li yestahfû : gizlemek için
  1302. 11-Hûd 5
    e lâ : değil mi
  1303. 11-Hûd 5
    ne : o zaman, o vakit, böylece
  1304. 11-Hûd 5
    yestagşûne \n(gışave) : perde (örtü) yaparlar, perdelerler \n: (perde)
  1305. 11-Hûd 5
    siyâbe-hum : elbiselerini
  1306. 11-Hûd 5
    ya'lemu : bilir
  1307. 11-Hûd 5
    mâ yusirrûne : gizledikleri şeyler (sır olanlar)
  1308. 11-Hûd 5
    ve mâ yu'linûne : ve açıkladıkları şeyler (aleni olan şeyler)
  1309. 11-Hûd 5
    inne-hu : muhakkak o
  1310. 11-Hûd 5
    bi zâti es sudûri : göğüslerde, sinelerde olanı
  1311. 11-Hûd 6
    ve mâ : ve yoktur
  1312. 11-Hûd 6
    min dâbbetin : yürüyen bir canlıdan, bir hayvan dan
  1313. 11-Hûd 6
    fi el ardı : yeryüzünde
  1314. 11-Hûd 6
    ve ya'lemu : ve bilir
  1315. 11-Hûd 6
    mustekarre-hâ : onun karar kıldığı (kaldığı) yer
  1316. 11-Hûd 6
    ve mustevdea-hâ : ve onun emanet (geçici) durduğu yer
  1317. 11-Hûd 7
    ve huve ellezî : ve odur ki
  1318. 11-Hûd 7
    halaka es semâvâti : semaları yarattı
  1319. 11-Hûd 7
    ve el arda : ve yeryüzü
  1320. 11-Hûd 7
    sitteti eyyâmin : altı gün (için)de
  1321. 11-Hûd 7
    vene : ve idi
  1322. 11-Hûd 7
    alâ el mâi : su üzerinde
  1323. 11-Hûd 7
    li yebluve-kum : sizi imtihan etmek için
  1324. 11-Hûd 7
    eyyu-kum : sizin hanginiz
  1325. 11-Hûd 7
    ahsenu : enzel, ahsen
  1326. 11-Hûd 7
    amelen : amel olarak, amel
  1327. 11-Hûd 7
    ve le in : ve muhakkak ki eğer
  1328. 11-Hûd 7
    kulte : sen dedin
  1329. 11-Hûd 7
    inne-kum : muhakkak siz
  1330. 11-Hûd 7
    meb'ûsûne : diriltileceksiniz
  1331. 11-Hûd 7
    min ba'di el mevti : ölümden sonra
  1332. 11-Hûd 7
    le yekûlenne : muhakkak ki derler
  1333. 11-Hûd 7
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
  1334. 11-Hûd 8
    ve le in : ve eğer, gerçekten
  1335. 11-Hûd 8
    an-hum el azâbe : onlardan azabı
  1336. 11-Hûd 8
    ilâ ummetin : bir ümmete (bir topluma)
  1337. 11-Hûd 8
    ma'dûdetin : sayılı (bir zaman), belli bir müddet
  1338. 11-Hûd 8
    le yekûlunne : muhakkak derler ki
  1339. 11-Hûd 8
    e lâ : değil mi
  1340. 11-Hûd 8
    yevme ye'tî-him : onlara geldiği gün
  1341. 11-Hûd 8
    leyse : değil
  1342. 11-Hûd 8
    masrûfen : çevrilecek, uzaklaştırılacak
  1343. 11-Hûd 8
    ve hâka : ve kuşattı
  1344. 11-Hûd 8
    yestehziûne : alay ediyorlar
  1345. 11-Hûd 9
    ve le : ve elbette
  1346. 11-Hûd 9
    ezaknâ el insâne : insana tattırdık
  1347. 11-Hûd 9
    rahmeten : bir rahmet
  1348. 11-Hûd 9
    summe : sonra
  1349. 11-Hûd 9
    neza'nâ-hâ : onu biz çekip aldık
  1350. 11-Hûd 9
    inne-hu : muhakkak ki o
  1351. 11-Hûd 9
    le yeûsun : mutlaka (tamamen) ümitsiz olur
  1352. 11-Hûd 9
    kefûrun : nankör olur
  1353. 11-Hûd 10
    ve le in : ve muhakkak ki
  1354. 11-Hûd 10
    ezaknâ-hu : ona tattırırsak
  1355. 11-Hûd 10
    na'mâe : bir ni'met
  1356. 11-Hûd 10
    ba'de : sonra
  1357. 11-Hûd 10
    darrâe : sıkıntı
  1358. 11-Hûd 10
    messet-hu : onu dokundurduğumuz
  1359. 11-Hûd 10
    le yekûlenne : muhakkak derler ki
  1360. 11-Hûd 10
    zehebe es seyyiâtu : kötülükler gitti
  1361. 11-Hûd 10
    inne-hu : muhakkak o
  1362. 11-Hûd 10
    le ferihun : şımarıktır
  1363. 11-Hûd 11
    illâ ellezîne : ancak o kimseler (onlar hariç)
  1364. 11-Hûd 11
    saberû : sabredenler
  1365. 11-Hûd 11
    ve amilû es sâlihâti : ve ıslâh edici ameller yapanlar
  1366. 11-Hûd 11
    ûlâike : işte onlar
  1367. 11-Hûd 11
    lehum : onlarındır, onlar için vardır
  1368. 11-Hûd 11
    magfiretun : mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi)
  1369. 11-Hûd 11
    ve ecrun : ve ecir, bedel
  1370. 11-Hûd 11
    kebîrun : büyük
  1371. 11-Hûd 12
    fe lealle-ke : ve belki sen
  1372. 11-Hûd 12
    ileyke : sana
  1373. 11-Hûd 12
    ve dâikun : ve daralır
  1374. 11-Hûd 12
    sadru-ke : senin göğsün
  1375. 11-Hûd 12
    en yekûlû : demeleri
  1376. 11-Hûd 12
    lev : olsa
  1377. 11-Hûd 12
    lev lâ : olsa olmaz mı
  1378. 11-Hûd 12
    unzile : indirildi
  1379. 11-Hûd 12
    aleyhi : ona
  1380. 11-Hûd 12
    kenzun : bir hazine
  1381. 11-Hûd 12
    ev : veya
  1382. 11-Hûd 12
    e : geldi
  1383. 11-Hûd 12
    mea-hu : onunla birlikte
  1384. 11-Hûd 12
    melekun : bir melek
  1385. 11-Hûd 12
    innemâ : ancak, sadece, yalnız
  1386. 11-Hûd 12
    ente : sen
  1387. 11-Hûd 12
    nezîrun : uyarıcısın
  1388. 11-Hûd 12
    alâ kulli şey'in : herşeye
  1389. 11-Hûd 12
    vekîlun : vekildir
  1390. 11-Hûd 13
    em : yoksa, veya, mı
  1391. 11-Hûd 13
    yekûlûne ifterâ-hu : onu uydurdu diyorlar
  1392. 11-Hûd 13
    fe'tû : öyleyse getirin
  1393. 11-Hûd 13
    suverin : sure
  1394. 11-Hûd 13
    muftereyâtin : uydurulmuş olanlar
  1395. 11-Hûd 13
    ved'û : ve çağırın, davet edin
  1396. 11-Hûd 13
    men isteta'tum : gücünüzün yettiği kimseyi (kimseleri)
  1397. 11-Hûd 13
    sâdikîne : sadıklar, doğru söyleyenler
  1398. 11-Hûd 14
    fe : o zaman, artık
  1399. 11-Hûd 14
    illem (in lem) yestecîbû : eğer icabet etmezlerse, edemezlerse
  1400. 11-Hûd 14
    lekum : size (sizin davetinize)
  1401. 11-Hûd 14
    fa'lemû : o zaman bilin ki
  1402. 11-Hûd 14
    ennemâ : ancak, ..... olduğunu
  1403. 11-Hûd 14
    unzile : indirildi
  1404. 11-Hûd 14
    ve en lâ : ve (yoktur) olmadığı
  1405. 11-Hûd 14
    ilâhe illâ huve : O'ndan başka ilâh
  1406. 11-Hûd 14
    fe hel : artık, öyleyse, mı
  1407. 11-Hûd 14
    entum : siz
  1408. 11-Hûd 14
    muslimûne : müslümanlar, teslim olanlar
  1409. 11-Hûd 15
    men : kim
  1410. 11-Hûd 15
    ne : idi
  1411. 11-Hûd 15
    el hayâte ed dunyâ : dünya hayatı
  1412. 11-Hûd 15
    venete-hâ : ve onun süsünü, ziynetini
  1413. 11-Hûd 15
    nuveffi : tamamen öderiz (vefa ederiz), veririz
  1414. 11-Hûd 15
    ileyhim : onlara
  1415. 11-Hûd 15
    a'mâle-hum : onların amellerini, yaptıklarını
  1416. 11-Hûd 15
    ve hum : ve onlar, onlara
  1417. 11-Hûd 15
    lâ yubhasûne : eksiltilmez
  1418. 11-Hûd 16
    ulâike : işte onlar
  1419. 11-Hûd 16
    ellezîne : o kimseler
  1420. 11-Hûd 16
    leyse : yoktur, değildir
  1421. 11-Hûd 16
    lehum : onlar için
  1422. 11-Hûd 16
    fi el âhireti : ahirette
  1423. 11-Hûd 16
    illâ en nâru : ateşten başka
  1424. 11-Hûd 16
    ve habita : ve boşa gitti, heba oldu
  1425. 11-Hûd 16
    ve bâtılun : ve geçersizdir, bâtıldır
  1426. 11-Hûd 16
    ya'melûne : yapıyorlar
  1427. 11-Hûd 17
    e fe men : artık (o) kimse mi
  1428. 11-Hûd 17
    ne : oldu
  1429. 11-Hûd 17
    alâ beyyinetin : kesin bir delil üzerinde
  1430. 11-Hûd 17
    ve yetlû-hu : ve onu okur / ona tâbî olur
  1431. 11-Hûd 17
    ve min kabli-hi : ve ondan önce
  1432. 11-Hûd 17
    imâmen : bir imam, bir rehbernder) olarak
  1433. 11-Hûd 17
    ve rahmeten : ve rahmet olarak
  1434. 11-Hûd 17
    ulâike : işte onlar
  1435. 11-Hûd 17
    yu'minûne : inanırlar (mü'mindirler)
  1436. 11-Hûd 17
    ve men : ve kimse
  1437. 11-Hûd 17
    yekfur : inkâr eder
  1438. 11-Hûd 17
    min el ahzâbi : hiziplerden, topluluklardan
  1439. 11-Hûd 17
    fe en nâru : böylece ateş
  1440. 11-Hûd 17
    mev'ıdu-hu : ona vaadedilen yer
  1441. 11-Hûd 17
    feteku : öyleyse olma
  1442. 11-Hûd 17
    miryetin : şüpheinde, şüphede
  1443. 11-Hûd 17
    innehu el hakku : (muhakkak ki o) çünkü o haktır
  1444. 11-Hûd 17
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  1445. 11-Hûd 17
    vekinne : ve lâkin, fakat
  1446. 11-Hûd 17
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  1447. 11-Hûd 17
    lâ yu'minûne : inanmazlar, mü'min olmazlar
  1448. 11-Hûd 18
    ve men : ve kim
  1449. 11-Hûd 18
    ezlemu : daha zalim
  1450. 11-Hûd 18
    mimmen (min men) ifterâ : iftira edenden
  1451. 11-Hûd 18
    keziben : yalan olarak, yalanla
  1452. 11-Hûd 18
    ulâike : işte onlar
  1453. 11-Hûd 18
    yu'radûne : sunulacaklar, arz edilecekler
  1454. 11-Hûd 18
    ve yekûlu el eşhâdu : ve şahitler derler
  1455. 11-Hûd 18
    ellezîne kezebû : yalan söyleyen kimseler
  1456. 11-Hûd 18
    e lâ : değil mi
  1457. 11-Hûd 18
    lâ'netu allâhi : Allah'ın lâneti
  1458. 11-Hûd 18
    alâ ez zâlimîne : zalimlerin üzerine
  1459. 11-Hûd 19
    ellezîne : o kimseler
  1460. 11-Hûd 19
    yasuddûne : saptırırlar, engel olurlar
  1461. 11-Hûd 19
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  1462. 11-Hûd 19
    ve yebgûne-hâ : ve onda ararlar, isterler
  1463. 11-Hûd 19
    ivecen : çarpıklık, eğrilik
  1464. 11-Hûd 19
    ve hum : ve onlar
  1465. 11-Hûd 19
    bi el âhireti : ahireti
  1466. 11-Hûd 19
    kâfirûne : inkâr edenler
  1467. 11-Hûd 20
    ulâike : onlar
  1468. 11-Hûd 20
    lem yekûnû : değildir, olmazlar, olamazlar
  1469. 11-Hûd 20
    mu'cizîne : aciz bırakanlar
  1470. 11-Hûd 20
    el ardı : yeryüzünde
  1471. 11-Hûd 20
    ve mâ kâne : ve yoktur, olmaz
  1472. 11-Hûd 20
    lehum : onlara
  1473. 11-Hûd 20
    min evliyâe : velîlerden, dostlardan (bir dost)
  1474. 11-Hûd 20
    lehum : onlara
  1475. 11-Hûd 20
    el azâbu : azap
  1476. 11-Hûd 20
    yestetîûnes sem'a : işitmeye güç yetirirler (sem'î hassaları çalışır)
  1477. 11-Hûd 20
    ve mâ kânû : ve olmadılar
  1478. 11-Hûd 20
    yubsirûne : görüyorlar (basar hassaları çalışıyor)
  1479. 11-Hûd 21
    ulâike : işte onlar
  1480. 11-Hûd 21
    ellezîne : o kimseler
  1481. 11-Hûd 21
    hasirû enfuse-hum : nefslerini hüsrana düşürdüler
  1482. 11-Hûd 21
    ve dalle an-hum : ve onlardan saptı, uzaklaştı (gitti)
  1483. 11-Hûd 21
    yefterûne : uyduruyorlar, iftira ediyorlar
  1484. 11-Hûd 22
    cereme : bedeli yok, kurtuluşu yok, mecburi, kesinlikle
  1485. 11-Hûd 22
    enne-hum : muhakkak onlar
  1486. 11-Hûd 22
    el âhıreti : ahirette
  1487. 11-Hûd 22
    hum el ahserûne : onlar en çok hüsrana uğrayanlar
  1488. 11-Hûd 23
    inne ellezîne : muhakkak ki onlar
  1489. 11-Hûd 23
    âmenû : ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler
  1490. 11-Hûd 23
    ve amilû es sâlihâti : ve ıslâh edici amel (nefs tezkiyesi) yaptılar
  1491. 11-Hûd 23
    ve ahbetû : ve huşû duydular, boyun eğdiler (razı ve itaatkâr oldular)
  1492. 11-Hûd 23
    ulâike : işte onlar
  1493. 11-Hûd 23
    ashâbu el cenneti : cennet halkı, cennet ehli
  1494. 11-Hûd 23
    hâlidûne : ebedî kalanlar
  1495. 11-Hûd 24
    mesele : durum, hal, örnek
  1496. 11-Hûd 24
    el ferîkayni : iki grup, iki topluluk
  1497. 11-Hûd 24
    ke el a'mâ : âmâ, kör olan kimse (göremeyen) gibi
  1498. 11-Hûd 24
    ve el esammi : ve sağır olan kimse (işitmeyen)
  1499. 11-Hûd 24
    ve el basîri : veren (basar hassası çalışan)
  1500. 11-Hûd 24
    ve es semîı : veiten (sem'î hassası çalışan)
  1501. 11-Hûd 24
    hel yesteviyâni : ikisi eşit (müsavi) mi
  1502. 11-Hûd 24
    meselen : durum, hal, örnek
  1503. 11-Hûd 24
    e fetezekkerûne : hâlâ tezekkür etmez misiniz
  1504. 11-Hûd 25
    ve lekad : ve andolsun ki
  1505. 11-Hûd 25
    erselnâ : biz gönderdik
  1506. 11-Hûd 25
    lekum : sizin için, size
  1507. 11-Hûd 25
    nezîrun : bir uyarıcıyım
  1508. 11-Hûd 25
    mubînun \n(ebâne) : ifadesi açık ve kesin olan, fasih konuşan, açıklayan, açıkça ifade eden kişi \n: (açık konuştu, kesin ifade etti)
  1509. 11-Hûd 26
    en lâ ta'budû : kul olmayın
  1510. 11-Hûd 26
    illallâhe (illâ allâhe) : Allah'tan başkasına
  1511. 11-Hûd 26
    ehâfu : korkarım, korkuyorum
  1512. 11-Hûd 26
    aleykum : sizin için
  1513. 11-Hûd 26
    azâbe : azap
  1514. 11-Hûd 26
    yevmin : gün
  1515. 11-Hûd 26
    elîmin : acı
  1516. 11-Hûd 27
    fele el meleu : o zaman ileri gelenler dedi
  1517. 11-Hûd 27
    ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
  1518. 11-Hûd 27
    nerâ-ke : biz, seni görmüyoruz
  1519. 11-Hûd 27
    illâ beşeren : beşerden başka
  1520. 11-Hûd 27
    misle-nâ : bizim gibi
  1521. 11-Hûd 27
    venerâ-ke : ve görmüyoruz seni
  1522. 11-Hûd 27
    ittebea-ke : sana tâbî oldu
  1523. 11-Hûd 27
    illellezîne (illâ ellezîne) : o kimselerden başka
  1524. 11-Hûd 27
    erâzilu-nâ : bizden aşağı (fakir, zayıf ve aciz)
  1525. 11-Hûd 27
    diye : basit olan, düşünmeden olan
  1526. 11-Hûd 27
    er re'yi : görüş, rey
  1527. 11-Hûd 27
    venerâ : ve biz görmüyoruz
  1528. 11-Hûd 27
    lekum : sizi (sizin için)
  1529. 11-Hûd 27
    aleynâ : bizim üzerimizde
  1530. 11-Hûd 27
    bel : bilâkis, aksine
  1531. 11-Hûd 27
    nezunnu-kum : sizi zannediyoruz
  1532. 11-Hûd 27
    kâzibîne : yalanlayanlar, yalancılar
  1533. 11-Hûd 28
    le : dedi
  1534. 11-Hûd 28
    e reeytum : sizin reyiniz, görüşünüz mü
  1535. 11-Hûd 28
    alâ beyyinetin : bir beyyine, kesin, delil üzerinde
  1536. 11-Hûd 28
    ve âtâ-nî : ve bana verdi
  1537. 11-Hûd 28
    rahmeten : bir rahmet
  1538. 11-Hûd 28
    fe ummiyet : gizli tutuldu (saklandı)
  1539. 11-Hûd 28
    aleykum : size
  1540. 11-Hûd 28
    e : mi
  1541. 11-Hûd 28
    ve entum : ve siz
  1542. 11-Hûd 28
    lehâ : onu
  1543. 11-Hûd 28
    kârihûne : kerihrenler, hoşlanmayanlar
  1544. 11-Hûd 29
    ve yâ kavmi : ve ey kavmim
  1545. 11-Hûd 29
    es'elu-kum : sizden istemiyorum
  1546. 11-Hûd 29
    aleyhi : ona karşılık, ona (onun için)
  1547. 11-Hûd 29
    len : mal olarak
  1548. 11-Hûd 29
    in ecriye : eğer varsa ecrim, ücretim
  1549. 11-Hûd 29
    ve mâ : ve değil
  1550. 11-Hûd 29
    ene : ben
  1551. 11-Hûd 29
    ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenmenû olan) kimseler
  1552. 11-Hûd 29
    inne-hum : muhakkak onlar
  1553. 11-Hûd 29
    ve lâkin-nî : ve fakat ben
  1554. 11-Hûd 29
    erâ-kum : sizi görüyorum
  1555. 11-Hûd 29
    kavmen : bir kavim
  1556. 11-Hûd 29
    techelûne : siz cahillik ediyorsunuz
  1557. 11-Hûd 30
    ve yâ kavmi : ve ey kavmim
  1558. 11-Hûd 30
    men : kim
  1559. 11-Hûd 30
    taredtu-hum : onları ben uzaklaştırdım (kovdum)
  1560. 11-Hûd 30
    e fetezekkerûne : hâlâ tezekkür etmez misiniz
  1561. 11-Hûd 31
    veekûlu : ve ben demiyorum
  1562. 11-Hûd 31
    lekum : size
  1563. 11-Hûd 31
    ve lâ a'lemu el gaybe : ve gaybı bilmiyorum
  1564. 11-Hûd 31
    veekûlu : ve ben demiyorum
  1565. 11-Hûd 31
    melekun : bir melek
  1566. 11-Hûd 31
    veekûlu : ve ben demiyorum
  1567. 11-Hûd 31
    lillezîne (li ellezîne) : o kimselere
  1568. 11-Hûd 31
    tezderî : hakir görürsünüz
  1569. 11-Hûd 31
    len yu'tiyehum allâhu : Allah onlara hiç vermeyecek
  1570. 11-Hûd 31
    hayren : bir hayır
  1571. 11-Hûd 31
    a'lemu : bilir
  1572. 11-Hûd 31
    enfusi-him : onların nefslerindekileri
  1573. 11-Hûd 31
    izen : o taktirde, öyleyse
  1574. 11-Hûd 31
    le : mutlaka, elbette
  1575. 11-Hûd 31
    min ez zâlimîne : zalimlerden
  1576. 11-Hûd 32
    delte-nâ : sen bizimle çekiştin, mücâdele ettin
  1577. 11-Hûd 32
    fe : öyle ki, hatta
  1578. 11-Hûd 32
    ekserte : sen çok oldun, çok ileri gittin
  1579. 11-Hûd 32
    cidâle-nâ : bizimle çekişmede, mücâdelede
  1580. 11-Hûd 32
    fe'ti-nâ : artık bize getir
  1581. 11-Hûd 32
    teidu-nâ : bize vaadettiğin
  1582. 11-Hûd 32
    in kunte : eğer isen
  1583. 11-Hûd 32
    min es sâdikîne : sadıklardan, doğru sözlülerden
  1584. 11-Hûd 33
    le : dedi
  1585. 11-Hûd 33
    innemâ : ancak, sadece, yalnız
  1586. 11-Hûd 33
    ye'tî-kum : size getirir
  1587. 11-Hûd 33
    allâhu in şâe : Allah eğer dilerse
  1588. 11-Hûd 33
    veentum : ve siz değilsiniz
  1589. 11-Hûd 33
    bi mu'cizîne : aciz bırakan kimseler
  1590. 11-Hûd 34
    veyenfeu-kum : ve size fayda vermez
  1591. 11-Hûd 34
    eredtu : istedim
  1592. 11-Hûd 34
    en ensaha : nasihat etmek
  1593. 11-Hûd 34
    lekum : size
  1594. 11-Hûd 34
    ne allâhu : Allah oldu
  1595. 11-Hûd 34
    en yugviye-kum : sizi azdırmayı
  1596. 11-Hûd 34
    huve : o
  1597. 11-Hûd 34
    ve ileyhi : ve ona
  1598. 11-Hûd 34
    turceûne : döndürüleceksiniz
  1599. 11-Hûd 35
    em : veya, yoksa ..... mu
  1600. 11-Hûd 35
    yekûlûne : diyorlar
  1601. 11-Hûd 35
    ifterâhu : onu uydurdu
  1602. 11-Hûd 35
    in iftereytu-hu : eğer onu uydurduysam
  1603. 11-Hûd 35
    fe aleyye : o zaman benim üzerimdedir, bana aittir
  1604. 11-Hûd 35
    ve ene : ve ben
  1605. 11-Hûd 35
    berîun : uzağım
  1606. 11-Hûd 35
    tucrimûne : siz suç işliyorsunuz
  1607. 11-Hûd 36
    ve ûhiye : ve vahyedildi
  1608. 11-Hûd 36
    enne-hu : çünkü o, (onlar) olduğu
  1609. 11-Hûd 36
    len yu'mine : asla inanmayacaklar (mü'min olmayacaklar)
  1610. 11-Hûd 36
    min kavmi-ke : senin kavminden
  1611. 11-Hûd 36
    men : kimse
  1612. 11-Hûd 36
    âmene : îmân etti, âmenû oldu
  1613. 11-Hûd 36
    fetebteis : üzülme, sen yeise kapılma
  1614. 11-Hûd 36
    yef'alûne : yapıyorlar
  1615. 11-Hûd 37
    vasnaıl fulke : ve gemiyi inşa et (yap)
  1616. 11-Hûd 37
    ve vahyi-nâ : ve vahyimizle
  1617. 11-Hûd 37
    ve lâ tuhâtıb-nî : ve bana hitap etme, hitapta bulunma
  1618. 11-Hûd 37
    llezîne (fî ellezîne) : o kimseler hakkında
  1619. 11-Hûd 37
    zalemû : zulmederler
  1620. 11-Hûd 37
    inne-hum : muhakkak onlar
  1621. 11-Hûd 37
    mugrekûne : boğulacak olanlar
  1622. 11-Hûd 38
    ve yasneu el fulke : ve gemiyi yapıyor
  1623. 11-Hûd 38
    ve kullemâ : ve her defa
  1624. 11-Hûd 38
    merre : uğradı
  1625. 11-Hûd 38
    aleyhi : ona
  1626. 11-Hûd 38
    meleun : ileri gelenler
  1627. 11-Hûd 38
    sehırû : alay ettiler
  1628. 11-Hûd 38
    le : de
  1629. 11-Hûd 38
    tesharû : alay ediyorsunuz
  1630. 11-Hûd 38
    fe in-nâ : o zaman muhakkak biz
  1631. 11-Hûd 38
    nesharu : alay edeceğiz
  1632. 11-Hûd 38
    kemâ : gibi
  1633. 11-Hûd 38
    tesharûne : alay ediyorsunuz
  1634. 11-Hûd 39
    fe sevfe : artık yakında
  1635. 11-Hûd 39
    ta'lemûne : bileceksiniz
  1636. 11-Hûd 39
    men : kimse(leri)
  1637. 11-Hûd 39
    ye'tî-hi : ona gelecek
  1638. 11-Hûd 39
    ve yehıllu : ve hulul eder, girer, nüfuz eder, sirayet eder
  1639. 11-Hûd 39
    aleyhi : onun üzerine, ona
  1640. 11-Hûd 40
    izâ câe : geldiği zaman, gelince
  1641. 11-Hûd 40
    emru-nâ : emrimiz
  1642. 11-Hûd 40
    veret tennûru : ve tennur kaynadı (feveran etti)
  1643. 11-Hûd 40
    zevceynisneyni : iki unsurdan oluşan (bir dişi ve bir erkek) bir çift
  1644. 11-Hûd 40
    ve ehle-ke : ve aileni, senin ehlini
  1645. 11-Hûd 40
    men : kimse
  1646. 11-Hûd 40
    sebeka : geçti
  1647. 11-Hûd 40
    aleyhi el kavlu : onların üzerlerine söz, onlar hakkında söz
  1648. 11-Hûd 40
    ve men : ve kimse
  1649. 11-Hûd 40
    âmene : âmenû oldu (ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı, mülâki olmayı diledi)
  1650. 11-Hûd 40
    ve mâ âmene : ve âmenû olmadı
  1651. 11-Hûd 40
    mea-hu : onunla beraber
  1652. 11-Hûd 41
    vele irkebû : ve dedi binin
  1653. 11-Hûd 41
    mecrâ-hâ : onun gidişi, akışı, yüzmesi
  1654. 11-Hûd 41
    ve mursâ-hâ : ve onun demir atması (durması)
  1655. 11-Hûd 41
    inne : muhakkak ki, şüphesiz
  1656. 11-Hûd 41
    le gafûrun : mutlaka mağfiret edendir (günahları sevaba çeviren)
  1657. 11-Hûd 42
    ve hiye : ve o (gemi)
  1658. 11-Hûd 42
    tecrî : akar, yüzer
  1659. 11-Hûd 42
    mevcin : dalgalar içinde
  1660. 11-Hûd 42
    ke el cibâli : dağlar gibi
  1661. 11-Hûd 42
    ve nâdâ : ve seslendi
  1662. 11-Hûd 42
    ibne-hu : oğluna
  1663. 11-Hûd 42
    vene : oldu, idi
  1664. 11-Hûd 42
    buneyye irkeb : ey oğlum bin
  1665. 11-Hûd 42
    mea-nâ : bizimle beraber
  1666. 11-Hûd 42
    vetekun : ve olma
  1667. 11-Hûd 42
    mea : beraber
  1668. 11-Hûd 42
    el kâfirîne : kâfirler
  1669. 11-Hûd 43
    le : dedi
  1670. 11-Hûd 43
    se-âvî : ben sığınacağım
  1671. 11-Hûd 43
    ilâ cebelin : bir dağa
  1672. 11-Hûd 43
    min el mâi : sudan
  1673. 11-Hûd 43
    le : dedi
  1674. 11-Hûd 43
    lâ âsıme : engel olan (engel olucu), koruyan (koruyucu) yoktur
  1675. 11-Hûd 43
    el yevme : bugün
  1676. 11-Hûd 43
    min emri allâhi : Allah'ın emrinden
  1677. 11-Hûd 43
    men rahime : rahmet ettiği kimse(ler)
  1678. 11-Hûd 43
    vele beyne-humâ : ve ikisinin arasına girdi
  1679. 11-Hûd 43
    el mevcu : dalga(lar)
  1680. 11-Hûd 43
    fe : böylece, o zaman
  1681. 11-Hûd 43
    ne : oldu
  1682. 11-Hûd 43
    min el mugrakîne : boğulanlardan
  1683. 11-Hûd 44
    vele : ve denildi ki
  1684. 11-Hûd 44
    ıbleî : yut
  1685. 11-Hûd 44
    e-ki : (senin) suyunu
  1686. 11-Hûd 44
    ve : ve
  1687. 11-Hûd 44
    semâu : ey sema
  1688. 11-Hûd 44
    ve gîda : ve çekildi
  1689. 11-Hûd 44
    el mâu : su
  1690. 11-Hûd 44
    ve kudıye : ve yerine getirildi
  1691. 11-Hûd 44
    el emru : emir
  1692. 11-Hûd 44
    vestevet (ve istevet) : yerleşti, durdu
  1693. 11-Hûd 44
    alâ el cûdiyyi : Cudi dağı üstünde
  1694. 11-Hûd 44
    vele : ve denildi
  1695. 11-Hûd 44
    bu'den : uzak olsunlar
  1696. 11-Hûd 44
    lil kavmi ez zâlimîne : zalimler kavmi
  1697. 11-Hûd 45
    ve nâdâ : ve seslendi
  1698. 11-Hûd 45
    rabbe-hu : Rabbine
  1699. 11-Hûd 45
    fele : o zaman dedi
  1700. 11-Hûd 45
    innebnî (inne ibnî) : muhakkak ki benim oğlum
  1701. 11-Hûd 45
    ehlî : benim ailem
  1702. 11-Hûd 45
    ve inne : ve şüphesiz ki
  1703. 11-Hûd 45
    va'de-ke : senin vaadin
  1704. 11-Hûd 45
    el hakku : haktır
  1705. 11-Hûd 45
    ve ente : ve sen
  1706. 11-Hûd 45
    ahkem : en iyi hüküm veren
  1707. 11-Hûd 45
    el hâkimîne : hüküm verenler
  1708. 11-Hûd 46
    le : dedi
  1709. 11-Hûd 46
    inne-hu : muhakkak ki o
  1710. 11-Hûd 46
    leyse : değildir
  1711. 11-Hûd 46
    ehli-ke : senin ailen
  1712. 11-Hûd 46
    inne-hu : muhakkak ki o
  1713. 11-Hûd 46
    amelun : amelleyendir
  1714. 11-Hûd 46
    fe : artık
  1715. 11-Hûd 46
    tes'el-ni : benden isteme
  1716. 11-Hûd 46
    leyse : değil, olmayan
  1717. 11-Hûd 46
    leke : senin
  1718. 11-Hûd 46
    eizu-ke : sana öğüt veriyorum
  1719. 11-Hûd 46
    en tekûne : olmaktan
  1720. 11-Hûd 46
    min el câhilîne : cahillerden
  1721. 11-Hûd 47
    le : dedi
  1722. 11-Hûd 47
    innî eûzu bi-ke : muhakkak ki ben sana sığınırım
  1723. 11-Hûd 47
    en es'ele-ke : senden istemekten
  1724. 11-Hûd 47
    leyse : olmayan şey
  1725. 11-Hûd 47
    ve illâ : ve olması hariç, olmazsa
  1726. 11-Hûd 47
    ve terham-nî : ve bana rahmet et
  1727. 11-Hûd 47
    ekun : ben olurum
  1728. 11-Hûd 47
    min el hâsirîne : hüsrana uğrayanlardan
  1729. 11-Hûd 48
    le : denildi
  1730. 11-Hûd 48
    bi selâmin : selâmetle
  1731. 11-Hûd 48
    ve berekâtin : ve bereketlerle
  1732. 11-Hûd 48
    aleyke : senin üzerine, sana
  1733. 11-Hûd 48
    ve alâ umemin : ve ümmetler, toplumlar üzerine
  1734. 11-Hûd 48
    mimmen (min men) : olan kimselerden
  1735. 11-Hûd 48
    meâ-ke : seninle beraber
  1736. 11-Hûd 48
    ve umemun : ve ümmetler
  1737. 11-Hûd 48
    se numettiu-hum : onları metalandıracağız, faydalandıracağız
  1738. 11-Hûd 48
    summe : sonra
  1739. 11-Hûd 48
    yemessu-hum : onlara dokunacak
  1740. 11-Hûd 48
    azâbun elîmun : elîm azap, acı azap
  1741. 11-Hûd 49
    tilke : bunlar
  1742. 11-Hûd 49
    min enbâi : haberlerden
  1743. 11-Hûd 49
    el gaybi : gayb (bilinmeyen)
  1744. 11-Hûd 49
    ileyke : sana
  1745. 11-Hûd 49
    kunte : sen değildin
  1746. 11-Hûd 49
    ta'lemu-hâ : onu biliyorsun
  1747. 11-Hûd 49
    ente : sen
  1748. 11-Hûd 49
    ve lâ : ve değil
  1749. 11-Hûd 49
    kavmu-ke : senin kavmin
  1750. 11-Hûd 49
    fasbır (fe isbır) : artık sabret
  1751. 11-Hûd 49
    inne : muhakkak ki
  1752. 11-Hûd 49
    el âkıbete : akıbet, sonuç,
  1753. 11-Hûd 49
    li el muttekîne : takva sahiplerinin
  1754. 11-Hûd 50
    ve ilâ : ve, ...e
  1755. 11-Hûd 50
    ehâ-hum : onların kardeşi
  1756. 11-Hûd 50
    den : Hud
  1757. 11-Hûd 50
    le : dedi
  1758. 11-Hûd 50
    i'budu allâhe : Allah'a kul olun
  1759. 11-Hûd 50
    lekum : sizin için yoktur
  1760. 11-Hûd 50
    in entum illâ : siz ancak ...sınız
  1761. 11-Hûd 50
    mufterûne : iftira edenler, uyduranlar
  1762. 11-Hûd 51
    es'elu-kum : sizden istemiyorum
  1763. 11-Hûd 51
    aleyhi : ona (onun karşılığında)
  1764. 11-Hûd 51
    ecren : bir ecir, ücret
  1765. 11-Hûd 51
    in ecriye : eğer benim ücretim varsa
  1766. 11-Hûd 51
    alellezî (alâ ellezî) : ona aittir
  1767. 11-Hûd 51
    fetara-nî : beni yarattı
  1768. 11-Hûd 51
    e fe lâ ta'kılûne : hâlâ akıl etmez misiniz
  1769. 11-Hûd 52
    ve yâ kavmi istagfirû : ve, ey kavmim mağfiret isteyin (dileyin)
  1770. 11-Hûd 52
    rabbe-kum : Rabbinizin
  1771. 11-Hûd 52
    summe : sonra
  1772. 11-Hûd 52
    ileyhi : ona
  1773. 11-Hûd 52
    yursil es semâe : sema(dan) göndersin
  1774. 11-Hûd 52
    aleykum : sizin üzerinize
  1775. 11-Hûd 52
    ve yezid-kum : ve size arttırsın
  1776. 11-Hûd 52
    kuvveten : kuvvet, güç
  1777. 11-Hûd 52
    ilâ kuvveti-kum : sizin gücünüze, kuvvetinize
  1778. 11-Hûd 52
    vetetevellev : ve yüz çevirmeyin, dönmeyin
  1779. 11-Hûd 52
    mucrimîne : mücrimler, suçlular
  1780. 11-Hûd 53
    mâ ci'te-nâ bi : bize getirmedin
  1781. 11-Hûd 53
    beyyinetin : delil, apaçık bir belge, bir beyyine, bir mucize
  1782. 11-Hûd 53
    ve mâ nahnu : ve biz değiliz, olmayız
  1783. 11-Hûd 53
    âliheti-nâ : ilâhlarımız
  1784. 11-Hûd 53
    an kavli-ke : senin sözünden (dolayı)
  1785. 11-Hûd 53
    ve mâ nahnu : ve biz değiliz, olmayız
  1786. 11-Hûd 53
    leke : sana
  1787. 11-Hûd 53
    bi muminîne : inananlar
  1788. 11-Hûd 54
    in nekûlu illâ : biz ancak ..... deriz
  1789. 11-Hûd 54
    ı'terâ-ke : sana isabet etti, çarptı
  1790. 11-Hûd 54
    âliheti-nâ : ilâhlarımız
  1791. 11-Hûd 54
    le : dedi
  1792. 11-Hûd 54
    uşhidu allâhe : Allah'ı şahit tutuyorum
  1793. 11-Hûd 54
    veşhedû : ve şahit olun
  1794. 11-Hûd 54
    ennî : muhakkak ki ben, benim olduğuma
  1795. 11-Hûd 54
    berîun : berî, uzak
  1796. 11-Hûd 54
    mimmâ (min mâ) tuşrikûne : şirk koştuğunuz şeylerden
  1797. 11-Hûd 55
    fe kîdû-nî : haydi bana tuzak kurun
  1798. 11-Hûd 55
    cemîan : hepiniz, hepsi
  1799. 11-Hûd 55
    summe : sonra
  1800. 11-Hûd 56
    tevekkeltu : tevekkül ettim
  1801. 11-Hûd 56
    ve rabbi-kum, : ve sizin Rabbiniz
  1802. 11-Hûd 56
    mâ min dâbbetin : (hiç)bir dabbe (yürüyen canlı mahlûk) yoktur
  1803. 11-Hûd 56
    huve : o
  1804. 11-Hûd 56
    bi nâsıyeti-hâ : onun perçemini (saçların alındaki kısmını)
  1805. 11-Hûd 56
    inne : muhakkak
  1806. 11-Hûd 56
    alâ sırâtın mustekîmin : Sıratı Mustakîm üzeredir (Sıratı Mustakîm'in kontrolü Allah'tadır)
  1807. 11-Hûd 57
    fe in : eğer, buna rağmen, hâlâ
  1808. 11-Hûd 57
    tevellev : yüz çevirirsiniz, dönersiniz
  1809. 11-Hûd 57
    fe : artık
  1810. 11-Hûd 57
    eblagtu-kum : size tebliğ ettim
  1811. 11-Hûd 57
    ileykum : size
  1812. 11-Hûd 57
    ve yestahlifu : ve yerine getirir, halife kılar
  1813. 11-Hûd 57
    kavmen : bir kavim
  1814. 11-Hûd 57
    gayre-kum : sizden başka
  1815. 11-Hûd 57
    vetedurrûne-hu : ve ona zarar veremezsiniz
  1816. 11-Hûd 57
    şey'en : bir şey
  1817. 11-Hûd 57
    inne rabbî : muhakkak ki benim Rabbim
  1818. 11-Hûd 57
    alâ kulli şey'in : herşeyi, herşeye
  1819. 11-Hûd 58
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  1820. 11-Hûd 58
    e emru-nâ : emrimiz geldi
  1821. 11-Hûd 58
    necceynâ : biz kurtardık
  1822. 11-Hûd 58
    den : Hud
  1823. 11-Hûd 58
    ve ellezîne : ve onlar
  1824. 11-Hûd 58
    âmenû : âmenû oldular (yaşarken Allah'a ulaşmayı dilediler)
  1825. 11-Hûd 58
    mea-hu : onunla beraber
  1826. 11-Hûd 58
    bi rahmetin : bir rahmet ile
  1827. 11-Hûd 58
    ve necceynâ-hum : ve onları kurtardık
  1828. 11-Hûd 59
    ve tilke : vete bu
  1829. 11-Hûd 59
    cehadû : bilerek inkâr ettiler
  1830. 11-Hûd 59
    ve asav : ve asi oldular, isyan ettiler
  1831. 11-Hûd 59
    rusule-hu : onun resûllerine
  1832. 11-Hûd 59
    ve ittebeû : tâbî oldular
  1833. 11-Hûd 59
    emre : emir
  1834. 11-Hûd 59
    cebbârin : zorlayıcı, cebbar
  1835. 11-Hûd 60
    ve utbiû : ve tâbî tutulurlar
  1836. 11-Hûd 60
    hâzihi ed dunyâ : bu dünyada
  1837. 11-Hûd 60
    la'neten : lânet
  1838. 11-Hûd 60
    ve yevme el kıyâmeti : ve kıyâmet günü
  1839. 11-Hûd 60
    e lâ : öyle değil mi, olmadı mı
  1840. 11-Hûd 60
    inne : gerçekten, muhakkak
  1841. 11-Hûd 60
    âden : Ad kavmi
  1842. 11-Hûd 60
    keferû : inkâr ettiler
  1843. 11-Hûd 60
    rabbe-hum : Rab'lerini
  1844. 11-Hûd 60
    e lâ : öyle değil mi
  1845. 11-Hûd 60
    bu'den : uzak oldu, uzak kaldı
  1846. 11-Hûd 61
    ve ilâ semûde : ve Semud kavmine
  1847. 11-Hûd 61
    ehâ-hum : onların kardeşi
  1848. 11-Hûd 61
    le : dedi
  1849. 11-Hûd 61
    ı'budû allâhe : Allah'a kul olun
  1850. 11-Hûd 61
    lekum : sizin için yoktur
  1851. 11-Hûd 61
    huve : o
  1852. 11-Hûd 61
    enşee-kum : sizi yarattı
  1853. 11-Hûd 61
    min el ardı : topraktan, arzdan
  1854. 11-Hûd 61
    ve ista'mere-kum : ve size imar ettirdi, mamur hale getirtti (veya size ömür verdi)
  1855. 11-Hûd 61
    fe istâgfirû-hu : artık ondan mağfiret isteyin
  1856. 11-Hûd 61
    summe : sonra
  1857. 11-Hûd 61
    ileyhi : ona
  1858. 11-Hûd 61
    inne : muhakkak, şüphesiz
  1859. 11-Hûd 62
    kunte : sen oldun
  1860. 11-Hûd 62
    mercuvven : hakkında ümit beslenen kimse
  1861. 11-Hûd 62
    kable : önce
  1862. 11-Hûd 62
    e tenhâ-nâ : bizi nehy (men) mi ediyorsun
  1863. 11-Hûd 62
    en na'bude : tapmaktan (bizim tapmamız)
  1864. 11-Hûd 62
    ve inne-nâ : ve muhakkak ki biz
  1865. 11-Hûd 62
    le fî şekkin : kesinlikle (şüphe) tereddüt içinde
  1866. 11-Hûd 62
    mimmâ (min mâ) ted'û-nâ : bizi davet ettiğin (çağırdığın) şeyden
  1867. 11-Hûd 62
    ileyhi : ona
  1868. 11-Hûd 63
    le : dedi
  1869. 11-Hûd 63
    e reeytum : gördünüz mü, sizin görüşünüz (bu) mu
  1870. 11-Hûd 63
    beyyinetin : açık bir belge, beyyine, delil
  1871. 11-Hûd 63
    ve âtâ-nî : ve bana verdi
  1872. 11-Hûd 63
    rahmeten : bir rahmet
  1873. 11-Hûd 63
    fe men : o zaman kim
  1874. 11-Hûd 63
    fe : o halde, o zaman
  1875. 11-Hûd 63
    tezîdûne-nî : bana artırırsınız
  1876. 11-Hûd 63
    gayre : başka
  1877. 11-Hûd 64
    ve yâ kavmi : ve ey kavmim
  1878. 11-Hûd 64
    lekum : size, sizin için
  1879. 11-Hûd 64
    âyeten : bir âyet, delil, mucize
  1880. 11-Hûd 64
    fe zerû-hâ : onu serbest bırakın
  1881. 11-Hûd 64
    te'kul : yesin
  1882. 11-Hûd 64
    vetemessû-hâ : ve ona dokunmayın
  1883. 11-Hûd 64
    fe ye'huze-kum : aksi halde, o taktirde sizi alır (olur)
  1884. 11-Hûd 65
    fe akarû-hâ : buna rağmen onu kestiler
  1885. 11-Hûd 65
    fele : bunun üzerine dedi
  1886. 11-Hûd 65
    temetteû : faydalanın, metalanın (yaşayın)
  1887. 11-Hûd 65
    selâsete : üç
  1888. 11-Hûd 65
    eyyâmin : günler
  1889. 11-Hûd 65
    like : bu
  1890. 11-Hûd 65
    gayru mekzûbin : yalanlanmayan, tekzip edilmesi olmayan
  1891. 11-Hûd 66
    fe lemmâ : bundan sonra böylece, olduğu zaman
  1892. 11-Hûd 66
    e : geldi
  1893. 11-Hûd 66
    emru-nâ : emrimiz
  1894. 11-Hûd 66
    necceynâ : kurtardık
  1895. 11-Hûd 66
    ve : ve
  1896. 11-Hûd 66
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  1897. 11-Hûd 66
    mea-hu : onunla beraber, onun yanında
  1898. 11-Hûd 66
    bi rahmetin : bir rahmetle
  1899. 11-Hûd 66
    ve min hizyi : ve alçaklıktan, aşağılatıcı azaptan, zilletten
  1900. 11-Hûd 66
    yevmi izin : izin günü
  1901. 11-Hûd 66
    inne rabbe-ke : muhakkak ki senin Rabbin
  1902. 11-Hûd 66
    huve : o
  1903. 11-Hûd 66
    el kaviyyu : güçlüdür, kuvvetlidir, kavidir
  1904. 11-Hûd 66
    el azîzu : azîzdir, yücedir
  1905. 11-Hûd 67
    ve ehaze : ve aldı, helâk etti
  1906. 11-Hûd 67
    ellezîne zalemû : zulmeden kimseleri
  1907. 11-Hûd 67
    es sayhatu : bir çığlık, bir sayha, çok kuvvetli korkunç ses
  1908. 11-Hûd 67
    fe : böylece
  1909. 11-Hûd 67
    câsimîne : diz üstü çöküp kaldılar
  1910. 11-Hûd 68
    ke : gibi
  1911. 11-Hûd 68
    en lem yagnev : yaşamadılar, var olmadılar
  1912. 11-Hûd 68
    e lâ : (öyle) değil mi
  1913. 11-Hûd 68
    inne : gerçekten
  1914. 11-Hûd 68
    semûde : Semud kavmi
  1915. 11-Hûd 68
    keferû : inkâr ettiler
  1916. 11-Hûd 68
    rabbe-hum : Rab'lerini
  1917. 11-Hûd 68
    e lâ : (öyle) değil mi
  1918. 11-Hûd 68
    bu'den : uzaklık, uzak oldu, uzak kaldı
  1919. 11-Hûd 68
    li semûde : Semud kavmi
  1920. 11-Hûd 69
    ve lekad : ve andolsun
  1921. 11-Hûd 69
    et : geldi
  1922. 11-Hûd 69
    ibrâhîme : İbrâhîm
  1923. 11-Hûd 69
    bi el buşrâ : müjde ile
  1924. 11-Hûd 69
    selâmen : selâm
  1925. 11-Hûd 69
    le : dedi
  1926. 11-Hûd 69
    selâmun : selâm
  1927. 11-Hûd 69
    felebise : bunun üzerine, çok geçmedi (gecikmeden)
  1928. 11-Hûd 69
    ene bi : getirmesi
  1929. 11-Hûd 70
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  1930. 11-Hûd 70
    reâ : gördü
  1931. 11-Hûd 70
    eydiye-hum : onların elleri
  1932. 11-Hûd 70
    tesilu : uzanmadı (vasıl olmadı)
  1933. 11-Hûd 70
    ileyhi : ona
  1934. 11-Hûd 70
    nekire-hum : onları yadırgadı (ürktü)
  1935. 11-Hûd 70
    ve evcese : ve hissetti
  1936. 11-Hûd 70
    feten : bir korku
  1937. 11-Hûd 70
    tehaf : korkma
  1938. 11-Hûd 70
    in-nâ (inne-na) : muhakkak ki biz
  1939. 11-Hûd 71
    ve emre'etu-hu : ve onun eşi, hanımı (kadını)
  1940. 11-Hûd 71
    imetun : ayakta, ayakta duran
  1941. 11-Hûd 71
    fe dahıket : bunun üzerine güldü, gülümsedi
  1942. 11-Hûd 71
    fe beşşernâ-hâ : o zaman onu müjdeledik
  1943. 11-Hûd 71
    ve min verâi : ve arkasından
  1944. 11-Hûd 71
    ya'kûbe : Yâkub
  1945. 11-Hûd 72
    let : dedi
  1946. 11-Hûd 72
    veyletâ : vay, heyhat, hayret
  1947. 11-Hûd 72
    e elidu : ben mi doğuracağım
  1948. 11-Hûd 72
    ve ene : ve ben
  1949. 11-Hûd 72
    ecûzun : yaşlı, ihtiyarım
  1950. 11-Hûd 72
    ve hâzâ : ve bu
  1951. 11-Hûd 72
    şeyhan : ihtiyar, şeyh
  1952. 11-Hûd 72
    inne hâzâ : muhakkak ki bu
  1953. 11-Hûd 72
    le şey'un : elbette bir şeydir
  1954. 11-Hûd 73
    e : mı
  1955. 11-Hûd 73
    ta'cebîne : şaşırıyorsun
  1956. 11-Hûd 73
    min emri allâhi : Allah'ın emrinden (dolayı), Allah'ın emrine
  1957. 11-Hûd 73
    rahmetu allâhi : Allah'ın rahmeti
  1958. 11-Hûd 73
    ve berekâtu-hu : ve onun bereketi
  1959. 11-Hûd 73
    aleykum : sizin üzerinize
  1960. 11-Hûd 73
    ehle el beyti : ev halkı
  1961. 11-Hûd 73
    inne-hu : muhakkak o
  1962. 11-Hûd 73
    mecîdun : şanı yücedir, meciddir
  1963. 11-Hûd 74
    fe lemmâ : artık, olunca, olduğu zaman
  1964. 11-Hûd 74
    zehebe : gitti
  1965. 11-Hûd 74
    an ibrâhîme : İbrâhîm'den
  1966. 11-Hûd 74
    er rev'u : korku
  1967. 11-Hûd 74
    veet-hu : ve geldi ona
  1968. 11-Hûd 74
    el buşrâ : müjde
  1969. 11-Hûd 75
    inne : muhakkak ki
  1970. 11-Hûd 75
    ibrâhîme : İbrâhîm
  1971. 11-Hûd 75
    le : elbette, cidden
  1972. 11-Hûd 75
    evvâhun : çok içli, çok acıyan, (Allah'a) çok yalvarandır
  1973. 11-Hûd 76
    inne-hu : muhakkak o, çünkü o
  1974. 11-Hûd 76
    kad câe : gelmiştir
  1975. 11-Hûd 76
    emru rabbi-ke : Rabbinin emri
  1976. 11-Hûd 76
    ve inne-hum : ve muhakkak onlar, onlara
  1977. 11-Hûd 76
    gayru merdûdin : geri çevrilemez, reddedilemez
  1978. 11-Hûd 77
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  1979. 11-Hûd 77
    et : geldi
  1980. 11-Hûd 77
    resulu-nâ : resûlümüz
  1981. 11-Hûd 77
    e bi-him : onlarla, onlardan dolayı fena oldu, üzüldü
  1982. 11-Hûd 77
    ve dâka bi-him zer'an : ve onlardan dolayı içi daralıp, telâşlandı
  1983. 11-Hûd 77
    vele : ve dedi
  1984. 11-Hûd 77
    yevmun : gün
  1985. 11-Hûd 78
    vee-hu : ve ona geldi
  1986. 11-Hûd 78
    yuhreûne : süratle koşarak
  1987. 11-Hûd 78
    ileyhi : ona, yanına
  1988. 11-Hûd 78
    ve min kablu : ve önceden
  1989. 11-Hûd 78
    ya'melûne es seyyiâti : kötülük yapıyorlar
  1990. 11-Hûd 78
    le : dedi
  1991. 11-Hûd 78
    benâtî : kızlarım
  1992. 11-Hûd 78
    hunne : onlar
  1993. 11-Hûd 78
    etharu : daha temiz
  1994. 11-Hûd 78
    lekum : sizin için
  1995. 11-Hûd 78
    fettekullâhe (fe itteku allâhe) : artık Allah'a karşı takva sahibi olun
  1996. 11-Hûd 78
    ve lâ tuhzû-ni : ve beni utandırmayın, rezil, rüsva etmeyin
  1997. 11-Hûd 78
    e leyse : değil mi, yok mu
  1998. 11-Hûd 78
    reşîdun : reşid olan, irşad eden
  1999. 11-Hûd 79
    lekad : andolsun
  2000. 11-Hûd 79
    alimte : sen bildin, senin bildiğin (gibi)
  2001. 11-Hûd 79
    lenâ : bizim için
  2002. 11-Hûd 79
    benâti-ke : senin kızlarında, kızların hakkında, konusunda
  2003. 11-Hûd 79
    ve inne-ke : ve muhakkak sen
  2004. 11-Hûd 79
    le ta'lemu : elbette biliyorsun
  2005. 11-Hûd 80
    le : dedi
  2006. 11-Hûd 80
    lev enne : keşke olsaydı
  2007. 11-Hûd 80
    kuvveten : bir kuvvet, bir güç
  2008. 11-Hûd 80
    ev : veya
  2009. 11-Hûd 80
    şedîdin : şiddetli, kuvvetli, güçlü
  2010. 11-Hûd 81
    rabbi-ke : senin Rabbin
  2011. 11-Hûd 81
    len yasilû : asla ulaşamazlar (vasıl olamazlar)
  2012. 11-Hûd 81
    ileyke : sana
  2013. 11-Hûd 81
    fe esri : hemen gece çık yürü
  2014. 11-Hûd 81
    bi ehli-ke : (senin) ailenle birlikte
  2015. 11-Hûd 81
    min el leyli : geceden, gecenin
  2016. 11-Hûd 81
    veyeltefit : ve (yüzünüzü) gerinmeyin
  2017. 11-Hûd 81
    ehadun : birisi, bir kimse
  2018. 11-Hûd 81
    illâ emreete-ke : senin hanımın (kadının) hariç
  2019. 11-Hûd 81
    inne-hu : muhakkak, çünkü o, çünkü
  2020. 11-Hûd 81
    esâbe-hum : onlara isabet etti
  2021. 11-Hûd 81
    inne : muhakkak ki
  2022. 11-Hûd 81
    mevde-hum : onlara vaadedilen
  2023. 11-Hûd 81
    es subhu : sabah (vakti)
  2024. 11-Hûd 81
    e leyse : değil mi
  2025. 11-Hûd 81
    es subhu : sabah (vakti)
  2026. 11-Hûd 82
    fe lemmâ : artık olduğu zaman
  2027. 11-Hûd 82
    e : geldi
  2028. 11-Hûd 82
    emru-nâ : emrimiz
  2029. 11-Hûd 82
    cealnâ : biz kıldık, yaptık
  2030. 11-Hûd 82
    âliye-hâ : onu enksek
  2031. 11-Hûd 82
    file-hâ \n(ceale âliye-hâ sâfile-hâ) : onu en alçak \n: (onun altını üstüne getirdi)
  2032. 11-Hûd 82
    ve emtar-nâ : ve yağdırdık
  2033. 11-Hûd 82
    aleyhâ : onun üzerine
  2034. 11-Hûd 82
    hicâreten : taşlar
  2035. 11-Hûd 82
    mendûdin : dizilip hazırlanmış, istif edilmiş (veya ardarda gelen)
  2036. 11-Hûd 83
    musevvemeten : damgalanmış, işaretlenmiş
  2037. 11-Hûd 83
    inde : katında, indinde, yanında
  2038. 11-Hûd 83
    rabbi-ke : senin Rabbin
  2039. 11-Hûd 83
    ve mâ : ve değildir
  2040. 11-Hûd 83
    hiye : o
  2041. 11-Hûd 83
    min ez zâlimîne : zalimlerden
  2042. 11-Hûd 84
    ve ilâ medyene : ve Medyen kavmine
  2043. 11-Hûd 84
    ehâ-hum : onların kardeşi
  2044. 11-Hûd 84
    şuayben : Şuayb
  2045. 11-Hûd 84
    le : dedi
  2046. 11-Hûd 84
    u'budû allâhe : Allah'a kul olun
  2047. 11-Hûd 84
    lekum : size, sizin için
  2048. 11-Hûd 84
    vetenkusû : ve eksiltmeyin
  2049. 11-Hûd 84
    el mikyâle : ölçek
  2050. 11-Hûd 84
    ve el mîzâne : ve tartı, mizan
  2051. 11-Hûd 84
    erâ-kum : sizi görüyorum
  2052. 11-Hûd 84
    ve in-nî : ve gerçekten, muhakkak ben
  2053. 11-Hûd 84
    ehâfu : korkuyorum
  2054. 11-Hûd 84
    aleykum : sizin üzerinize
  2055. 11-Hûd 84
    azâbe : azap
  2056. 11-Hûd 84
    yevmin muhîtin : ihata eden (kuşatan) gün
  2057. 11-Hûd 85
    ve yâ kavmi : ve ey kavmim
  2058. 11-Hûd 85
    evfû : ifa edin (yerine getirin)
  2059. 11-Hûd 85
    el mikyâle : ölçek
  2060. 11-Hûd 85
    ve el mîzâne : ve tartı, mizan
  2061. 11-Hûd 85
    bi el kıstı : adalet ile
  2062. 11-Hûd 85
    vetebhasû ense : ve insanlara eksiltmeyin
  2063. 11-Hûd 85
    eşyâe-hum : onların eşyaları (şeyleri), hakları
  2064. 11-Hûd 85
    ve lâ ta'sev : ve karışıklık, bozgunculuk yapmayın, fesat çıkarmayın
  2065. 11-Hûd 85
    el ardı : yeryüzünde
  2066. 11-Hûd 85
    mufsidîne : fesat çıkaranlar
  2067. 11-Hûd 86
    bakıyyetu allâhi : Allah'ın bakiyesi (ticaretin bıraktığı kâr, helâl kazanç)
  2068. 11-Hûd 86
    lekum : sizin için
  2069. 11-Hûd 86
    mu'minîne : mü'minler
  2070. 11-Hûd 86
    veene : ve ben değilim
  2071. 11-Hûd 86
    aleykum : sizin üzerinize
  2072. 11-Hûd 87
    e salâtu-ke : senin namazın mı
  2073. 11-Hûd 87
    te'muru-ke : sana emrediyor
  2074. 11-Hûd 87
    en netruke : bırakmamız, terketmemiz, vazgeçmemiz
  2075. 11-Hûd 87
    ev : veya, ve de
  2076. 11-Hûd 87
    en nef'ale : yapmamız
  2077. 11-Hûd 87
    emvâli-nâ : mallarımız hakkında, konusunda, mallarımıza
  2078. 11-Hûd 87
    neşâu : dilediğimiz şeyi
  2079. 11-Hûd 87
    inne-ke : muhakkak ki sen
  2080. 11-Hûd 87
    le ente : elbette sen
  2081. 11-Hûd 87
    el halîmu : yumuşak huylu, halim
  2082. 11-Hûd 87
    er reşîdu : irşad eden, rüşde ermiş
  2083. 11-Hûd 88
    le : dedi
  2084. 11-Hûd 88
    e reeytum : sizin görüşünüz (bu) mu
  2085. 11-Hûd 88
    alâ beyyinetin : bir belge, delil üzerinde
  2086. 11-Hûd 88
    ve rezeka-nî : ve beni rızıklandırdı
  2087. 11-Hûd 88
    hasenen : güzel
  2088. 11-Hûd 88
    ve mâ urîdu : ve ben istemiyorum
  2089. 11-Hûd 88
    en uhâlife-kum : size muhalefet etmek, karşı çıkmak
  2090. 11-Hûd 88
    enhâ-kum : size yasakladım
  2091. 11-Hûd 88
    illâ el ıslâha : sadece, ancak ıslâh etmek
  2092. 11-Hûd 88
    mesteta'tu (mâ isteta'tu) : gücümün yettiği (şey) kadar
  2093. 11-Hûd 88
    vetevfîkî : ve benim muvaffak olmam, benim başarım
  2094. 11-Hûd 88
    aleyhi : ona
  2095. 11-Hûd 88
    tevekkeltu : ben tevekkül ettim
  2096. 11-Hûd 88
    ve ileyhi : ve ona
  2097. 11-Hûd 89
    ve yâ kavmi : ve ey kavmim
  2098. 11-Hûd 89
    yecrimenne-kum : sakın olmasın, size isabet etmesin
  2099. 11-Hûd 89
    en yusîbe-kum : size isabet ettirmesi
  2100. 11-Hûd 89
    esâbe : isabet eden şey
  2101. 11-Hûd 89
    kavme nûhin : Nuh kavmi
  2102. 11-Hûd 89
    ev : veya
  2103. 11-Hûd 89
    kavme hûdin : Hud kavmi
  2104. 11-Hûd 89
    ev : veya
  2105. 11-Hûd 89
    kavme sâlihın : Salih kavmi
  2106. 11-Hûd 89
    ve mâ : ve değildir
  2107. 11-Hûd 90
    ve istagfirû : ve mağfiret dileyin, isteyin
  2108. 11-Hûd 90
    rabbe-kum : Rabbinizin
  2109. 11-Hûd 90
    summe : sonra
  2110. 11-Hûd 90
    ileyhi : ona
  2111. 11-Hûd 90
    inne : muhakkak ki
  2112. 11-Hûd 90
    vedûdun : sevendir
  2113. 11-Hûd 91
    nefkahu : fıkıh edemedik, anlayamadık, idrak edemedik
  2114. 11-Hûd 91
    kesîren : çok, çoğu
  2115. 11-Hûd 91
    mim mâ (min mâ) tekûlu : söylediğin şeyler
  2116. 11-Hûd 91
    ve in-nâ : ve muhakkak, biz
  2117. 11-Hûd 91
    le nerâ-ke : cidden seni görüyoruz
  2118. 11-Hûd 91
    daîfen : zayıf olan, zayıf
  2119. 11-Hûd 91
    ve lev lâ : ve olmasaydı
  2120. 11-Hûd 91
    rehtu-ke : senin gurubun (on kişiden az olan erkek grubu)
  2121. 11-Hûd 91
    le recemnâ-ke : mutlaka seni taşlardık (taşlayarak öldürürdük)
  2122. 11-Hûd 91
    ve mâ : ve değil
  2123. 11-Hûd 91
    ente : sen
  2124. 11-Hûd 91
    aleynâ : bize karşı
  2125. 11-Hûd 92
    le : dedi
  2126. 11-Hûd 92
    e : mi
  2127. 11-Hûd 92
    eazzu : daha azîz
  2128. 11-Hûd 92
    aleykum : size, sizin yanınızda
  2129. 11-Hûd 92
    ve ittehaztumû-hu : ve onu edindiniz, kabul ettiniz, öyle yaptınız
  2130. 11-Hûd 92
    verâe-kum : arkanıza
  2131. 11-Hûd 92
    hriyyen : arkaya atarak (unutarak)
  2132. 11-Hûd 92
    inne : muhakkak, şüphesiz
  2133. 11-Hûd 92
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  2134. 11-Hûd 93
    ve yâ kavmi ı'melû : ve ey kavmim, yapın
  2135. 11-Hûd 93
    alâ mekânetikum) : siz yapacağınız şeyi
  2136. 11-Hûd 93
    sevfe ta'lemûne : yakında bileceksiniz
  2137. 11-Hûd 93
    men : kim, kime
  2138. 11-Hûd 93
    ye'tî-hi : ona gelir
  2139. 11-Hûd 93
    ve men : ve kim
  2140. 11-Hûd 93
    huve : o
  2141. 11-Hûd 93
    ve irtekibû : ve bekleyin, gözetin
  2142. 11-Hûd 93
    mea-kum : sizinle beraber
  2143. 11-Hûd 94
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  2144. 11-Hûd 94
    e : geldi
  2145. 11-Hûd 94
    emru-nâ : emrimiz
  2146. 11-Hûd 94
    necceynâ : kurtardık
  2147. 11-Hûd 94
    şuayben : Şuayb
  2148. 11-Hûd 94
    ve ellezîne âmenû : ve âmenû olan kimseler
  2149. 11-Hûd 94
    mea-hu : onunla beraber
  2150. 11-Hûd 94
    bi rahmetin : rahmetle
  2151. 11-Hûd 94
    ve ehazet : ve helâk etti, aldı
  2152. 11-Hûd 94
    ellezîne zalemû : zulmeden kimseleri
  2153. 11-Hûd 94
    es sayhatu : sayha, korkunç bir ses
  2154. 11-Hûd 94
    fe asbahû : böylece oldular
  2155. 11-Hûd 94
    câsimîne : diz üstü çökmüş olanlar (olarak)
  2156. 11-Hûd 95
    ke : gibi
  2157. 11-Hûd 95
    en lem yagnev : yaşamadılar, var olmadılar
  2158. 11-Hûd 95
    e lâ : (öyle) değil mi, olmadı mı
  2159. 11-Hûd 95
    bu'den : uzak oldu, uzaklaştırıldı
  2160. 11-Hûd 95
    li medyene : Medyen kavmi için
  2161. 11-Hûd 95
    kemâ : gibi
  2162. 11-Hûd 95
    baıdet : uzak oldu
  2163. 11-Hûd 95
    semûdu : Semud kavmi
  2164. 11-Hûd 96
    ve lekad : ve andolsun
  2165. 11-Hûd 96
    erselnâ : biz gönderdik
  2166. 11-Hûd 96
    ve sultânin : ve bir sultan
  2167. 11-Hûd 97
    ilâ fir'avne : firavuna
  2168. 11-Hûd 97
    ve melâi-hi : ve onun ileri gelenleri
  2169. 11-Hûd 97
    fe ittebeû : fakat, tâbî oldular
  2170. 11-Hûd 97
    emre fir'avne : firavunun emri
  2171. 11-Hûd 97
    ve mâ : ve değildi
  2172. 11-Hûd 97
    emru fir'avne : firavunun emri
  2173. 11-Hûd 97
    bi reşîdin : irşad edici
  2174. 11-Hûd 98
    kavme-hu : onun kavmi, kendi kavmi
  2175. 11-Hûd 98
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  2176. 11-Hûd 98
    fe : böylece
  2177. 11-Hûd 98
    evrede-hum : onları girdirdi (götürür, götürecek)
  2178. 11-Hûd 98
    enre : ateş
  2179. 11-Hûd 98
    ve bi'se : ve (ne) kötü
  2180. 11-Hûd 98
    el virdu : yer
  2181. 11-Hûd 98
    el mevrûdu : vardıkları yer, girdikleri yer
  2182. 11-Hûd 99
    ve utbiû : ve tâbî tutuldular
  2183. 11-Hûd 99
    la'neten : lânet
  2184. 11-Hûd 99
    ve yevme el kıyâmeti : ve kıyâmet günü
  2185. 11-Hûd 99
    bi'se : (ne) kötü
  2186. 11-Hûd 99
    er rifdu : bağış, bahşiş
  2187. 11-Hûd 99
    el merfûdu : verilen bağış, bahşiş
  2188. 11-Hûd 100
    like : işte bu
  2189. 11-Hûd 100
    min enbâi : haberlerden
  2190. 11-Hûd 100
    el kurâ : beldeler, ülkeler
  2191. 11-Hûd 100
    nekussu-hu : onu anlatıyoruz, kıssa ediyoruz
  2192. 11-Hûd 100
    aleyke : sana
  2193. 11-Hûd 100
    ve hasîdun : ve hasat edilmiş olan (izleri silinmiş olup izi kalmayan)
  2194. 11-Hûd 101
    vezalemnâ-hum : ve biz onlara zulmetmedik
  2195. 11-Hûd 101
    ve lâkin : ve lâkin
  2196. 11-Hûd 101
    zalemû : zulmettiler
  2197. 11-Hûd 101
    enfuse-hum : onların nefsleri, kendileri
  2198. 11-Hûd 101
    fe : artık
  2199. 11-Hûd 101
    agnet : gani olmadı, fayda vermedi
  2200. 11-Hûd 101
    âlihetu-hum : onların ilâhları
  2201. 11-Hûd 101
    elletî yedne : dua ettikleri (ki ona dua ederler)
  2202. 11-Hûd 101
    min şey'in : bir şey
  2203. 11-Hûd 101
    lemmâ câe emru : emir geldiği zaman
  2204. 11-Hûd 101
    rabbi-ke : senin Rabbin
  2205. 11-Hûd 101
    ve mâ : ve olmadı
  2206. 11-Hûd 101
    gayre : başka
  2207. 11-Hûd 101
    tetbîbin : helâk olma, ziyana uğrama
  2208. 11-Hûd 102
    ve kezâlike : ve onun gibi, böyle, böylece
  2209. 11-Hûd 102
    rabbi-ke : senin Rabbin
  2210. 11-Hûd 102
    ehaze : aldı, yakaladı
  2211. 11-Hûd 102
    el kurâ : belde, ülke, ülkeler, ülke halkı
  2212. 11-Hûd 102
    ve hiye : ve o
  2213. 11-Hûd 102
    limetun : zulmetmek, zulüm işlemek, zalimdir
  2214. 11-Hûd 102
    inne : muhakkak, gerçekten
  2215. 11-Hûd 102
    ahze-hu : onun yakalaması, cezası
  2216. 11-Hûd 102
    elîmun : elîm, acı
  2217. 11-Hûd 102
    şedîdun : şiddetli
  2218. 11-Hûd 103
    inne : muhakkak, gerçekten
  2219. 11-Hûd 103
    fî zâlike : bunda vardır
  2220. 11-Hûd 103
    le âyeten : elbette bir âyet (delil)
  2221. 11-Hûd 103
    li menfe : korkan kimse için
  2222. 11-Hûd 103
    azâbe el âhıreti : ahiret azabı
  2223. 11-Hûd 103
    like : işte bu
  2224. 11-Hûd 103
    yevmun mecmûun : toplanma günü
  2225. 11-Hûd 103
    lehu : ona
  2226. 11-Hûd 103
    en nâsu : insanlar
  2227. 11-Hûd 103
    velike : vete bu
  2228. 11-Hûd 103
    yevmun meşhûdun : şahadet günü
  2229. 11-Hûd 104
    ve mâ nuahhıru-hû : ve biz onu ertelemeyiz
  2230. 11-Hûd 104
    li ecelin : bir ecele, bir zamana
  2231. 11-Hûd 105
    yevme : gün
  2232. 11-Hûd 105
    ye'ti : gelir
  2233. 11-Hûd 105
    tekellemu : konuşmaz (konuşamaz)
  2234. 11-Hûd 105
    nefsun : bir kimse
  2235. 11-Hûd 105
    fe : artık, o zaman
  2236. 11-Hûd 105
    ve saîdun : ve saiddir (mutlu) (cennette kalacak lar)
  2237. 11-Hûd 106
    fe emmâ : ama, artık
  2238. 11-Hûd 106
    ellezîne şekû : şâkî olanlar, mutsuz olanlar, bed- baht olanlar
  2239. 11-Hûd 106
    fe : artık
  2240. 11-Hûd 106
    en nâri : ateş içinde, ateşte
  2241. 11-Hûd 106
    lehum : onlar
  2242. 11-Hûd 106
    zefîrun : sesli nefes verme, inilti, hızlı soluk soluğa nefes almak
  2243. 11-Hûd 106
    ve şehîkun : ve nefesineri çekilip, şiddetli ve kötü bir sesle çıkması
  2244. 11-Hûd 107
    hâlidîne : ebedî kalanlar
  2245. 11-Hûd 107
    mâ dâmeti : devam ettikçe, durduğu müddetçe
  2246. 11-Hûd 107
    es semâvâtu : gökler, semalar
  2247. 11-Hûd 107
    ve el ardu : ve yeryüzü, arz
  2248. 11-Hûd 107
    mâ şâe : dilediği şey
  2249. 11-Hûd 107
    rabbu-ke : senin Rabbin
  2250. 11-Hûd 107
    inne : muhakkak
  2251. 11-Hûd 107
    rabbe-ke : senin Rabbin
  2252. 11-Hûd 107
    fe'âlun : yapandır
  2253. 11-Hûd 108
    ve emmâ : ve fakat
  2254. 11-Hûd 108
    ellezîne suidû : mutlu olanlar, said olanlar
  2255. 11-Hûd 108
    fe : artık, böylece
  2256. 11-Hûd 108
    el cenneti : cennette
  2257. 11-Hûd 108
    hâlidîne : ebedî kalanlar
  2258. 11-Hûd 108
    mâ dâmeti : devam ettikçe, durduğu müddetçe
  2259. 11-Hûd 108
    es semâvâtu : gökler, semalar
  2260. 11-Hûd 108
    ve el ardu : ve yeryüzü, arz
  2261. 11-Hûd 108
    mâ şâe : dilediği şey
  2262. 11-Hûd 108
    rabbu-ke : senin Rabbin
  2263. 11-Hûd 108
    atâen : lütuf, bağış, ihsan olarak
  2264. 11-Hûd 108
    gayre : olmayan
  2265. 11-Hûd 108
    meczûzin \n(gayre meczûzin) : kesinti, kesilmiş \n: (kesintisiz, devamlı, kesilmeyen)
  2266. 11-Hûd 109
    fe : o zaman, böylece, artık
  2267. 11-Hûd 109
    teku : sen olma
  2268. 11-Hûd 109
    miryetin : şüpheinde, kuşku içinde
  2269. 11-Hûd 109
    mâ ya'budûne : onların taptıkları şey, ibadet ettikleri şey
  2270. 11-Hûd 109
    kemâ : gibi, nasıl ki
  2271. 11-Hûd 109
    ve in-nâ : ve muhakkak biz
  2272. 11-Hûd 109
    le muveffû-hum : elbette onlara ödeyen (vefa eden)
  2273. 11-Hûd 109
    nasîbe-hum : onların nasipleri
  2274. 11-Hûd 109
    gayre menkûsin : eksiltmeksizin (tenkis etmeksizin)
  2275. 11-Hûd 110
    ve lekad : ve andolsun ki
  2276. 11-Hûd 110
    âteynâ : biz verdik
  2277. 11-Hûd 110
    el kitâbe : kitap
  2278. 11-Hûd 110
    fahtulife (fe ıhtulife) : bundan sonra ihtilâfa (anlaşmazlığa) düştüler
  2279. 11-Hûd 110
    ve lev lâ : ve olmasaydı
  2280. 11-Hûd 110
    kelimetun : bir söz, bir kelime
  2281. 11-Hûd 110
    sebekat : geçti (söylendi)
  2282. 11-Hûd 110
    min rabbi-ke : Rabbinden
  2283. 11-Hûd 110
    le kudiye : mutlaka hüküm verilmiş olurdu
  2284. 11-Hûd 110
    beyne-hum : onların arasında
  2285. 11-Hûd 110
    ve inne-hum : ve gerçekten, muhakkak onlar
  2286. 11-Hûd 110
    le fî şekkin : kesin, ciddî, bir tereddüt (şüphe) içinde
  2287. 11-Hûd 110
    murîbun \n(reyb) : tatmin etmeyen, kanaat hasıl etmeyen, şüphe veren \n: (şüphe)
  2288. 11-Hûd 111
    ve inne : ve muhakkak, şüphesiz
  2289. 11-Hûd 111
    kullen : tamamen, bütün, tüm, hepsi
  2290. 11-Hûd 111
    lemmâ : olduğu zaman
  2291. 11-Hûd 111
    le yuveffiyenne-hum : onlara mutlaka öder
  2292. 11-Hûd 111
    rabbuke : senin Rabbin
  2293. 11-Hûd 111
    a'mâle-hum : onların amelleri
  2294. 11-Hûd 111
    inne-hu : muhakkak ki o, çünkü o
  2295. 11-Hûd 111
    ya'melûne : yapıyorlar
  2296. 11-Hûd 112
    festekim (fe istekim) : istikamet üzere ol
  2297. 11-Hûd 112
    kemâ : gibi
  2298. 11-Hûd 112
    umirte : emrolundun
  2299. 11-Hûd 112
    ve men : ve o kimseler
  2300. 11-Hûd 112
    be : tövbe etti (tövbe ederek tâbî oldu)
  2301. 11-Hûd 112
    mea-ke : seninle beraber, birlikte
  2302. 11-Hûd 112
    ve lâ tatgav : ve azgınlık etmeyin
  2303. 11-Hûd 112
    inne-hu : muhakkak ki o, çünkü o
  2304. 11-Hûd 112
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  2305. 11-Hûd 113
    veterkenû : ve meyletmeyin, eğilim göstermeyin, dayanmayın
  2306. 11-Hûd 113
    ilâ ellezîne zalemû : zulmeden (zalim olan) kimselere
  2307. 11-Hûd 113
    fe temesse-kum : o zaman size dokunur
  2308. 11-Hûd 113
    en nâru : ateş
  2309. 11-Hûd 113
    velekum : ve sizin için yoktur
  2310. 11-Hûd 113
    min evliyâe : evliyadan, velîlerden, dostlardan bir dost
  2311. 11-Hûd 113
    summe : sonra
  2312. 11-Hûd 113
    lâ tunsarûne : yardım olunmazsınız
  2313. 11-Hûd 114
    ve ekımı es salâte : ve namazı kıl, ikame et
  2314. 11-Hûd 114
    tarafeyin : iki tarafında
  2315. 11-Hûd 114
    nehâri : gündüz
  2316. 11-Hûd 114
    ve zulefen : ve gecenin ilk saatleri
  2317. 11-Hûd 114
    min el leyli : geceden
  2318. 11-Hûd 114
    inne el hasenâti : muhakkak hasenat (iyilikler, kazanılan dereceler)
  2319. 11-Hûd 114
    yuzhibne : giderir, yok eder
  2320. 11-Hûd 114
    es seyyiâti : seyyiat, kötülükler (kaybedilen dereceler)
  2321. 11-Hûd 114
    like : işte bu
  2322. 11-Hûd 114
    li ez zâkirîne : öğüt alanlar, zikredenler için
  2323. 11-Hûd 115
    vasbir (ve isbir) : ve sabret
  2324. 11-Hûd 115
    fe innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
  2325. 11-Hûd 115
    ecre el muhsinîne : muhsinlerin ecrini
  2326. 11-Hûd 116
    fe : o zaman, bu durumda
  2327. 11-Hûd 116
    lev lâ kâne : olmaz mıydı, olmasaydı
  2328. 11-Hûd 116
    min el kurûni : nesillerden (asırlardan)
  2329. 11-Hûd 116
    ûlû bakıyyetin : bakiye sahipleri (asırlarca münkerden nehyedenler ve ma'rufla emredenler)
  2330. 11-Hûd 116
    yenhevne : nehyederler, men ederler
  2331. 11-Hûd 116
    an el fesâdi : fesat(lar)dan
  2332. 11-Hûd 116
    fi el ardı : yeryüzünde
  2333. 11-Hûd 116
    illâ kalîlen : pek azı hariç
  2334. 11-Hûd 116
    mimmen (min men) enceynâ : kurtardıklarımızdan
  2335. 11-Hûd 116
    vettebea (ve ittebea) : ve tâbî oldular
  2336. 11-Hûd 116
    ellezîne zalemû : zulmeden kimseler
  2337. 11-Hûd 116
    mâ utrifû \n(teref) : şımartıldıkları şeyler (mal, mülk) \n: (şımarıklık, ni'met ve bolluk içinde olup şımarmak)
  2338. 11-Hûd 116
    ve kânû : ve oldular
  2339. 11-Hûd 116
    mucrimîne : mücrimler, suçlular, günahkârlar
  2340. 11-Hûd 117
    ve mâ kâne : ve olmadı
  2341. 11-Hûd 117
    rabbu-ke : senin Rabbin
  2342. 11-Hûd 117
    li yuhlike : helâk edici
  2343. 11-Hûd 117
    el kurâ : beldeler, ülkeler
  2344. 11-Hûd 117
    ve ehlu-hâ : ve halkı
  2345. 11-Hûd 117
    muslihûne : ıslâh eden kimseler
  2346. 11-Hûd 118
    ve lev : ve eğer, olsa bile
  2347. 11-Hûd 118
    şâe : diledi
  2348. 11-Hûd 118
    rabbu-ke : senin Rabbin
  2349. 11-Hûd 118
    le ceale : elbette kıldı, yaptı
  2350. 11-Hûd 118
    ense : insanlar
  2351. 11-Hûd 118
    ummeten : bir ümmet
  2352. 11-Hûd 118
    hideten : tek, bir
  2353. 11-Hûd 118
    veyezâlûne : ve devam edecek (bitmeyecek, zail olmayacak)
  2354. 11-Hûd 118
    muhtelifîne : çeşitli anlaşmazlıklar, ihtilâflar
  2355. 11-Hûd 119
    men rahime : rahmet ettiği kimseler
  2356. 11-Hûd 119
    rabbu-ke : senin Rabbin
  2357. 11-Hûd 119
    ve li zâlike : ve bunun için
  2358. 11-Hûd 119
    ve temmet : ve tamamlandı
  2359. 11-Hûd 119
    kelimetu : söz, kelime
  2360. 11-Hûd 119
    rabbi-ke : senin Rabbin
  2361. 11-Hûd 119
    le emleenne : muhakkak dolduracağım
  2362. 11-Hûd 119
    cehenneme : cehennem
  2363. 11-Hûd 119
    min el cinneti : cinlerden (cinlerle)
  2364. 11-Hûd 119
    ve en nâsi : ve insanlar
  2365. 11-Hûd 119
    ecmaîne : toplu olarak, hepsi, tamamı, tümü
  2366. 11-Hûd 120
    ve kullen : ve hepsini, hepsi
  2367. 11-Hûd 120
    aleyke : sana
  2368. 11-Hûd 120
    min enbâi : haberlerden
  2369. 11-Hûd 120
    er rusuli : resûller
  2370. 11-Hûd 120
    nusebbitu : sabitleştiririz, sağlamlaştırırız
  2371. 11-Hûd 120
    fuâde-ke : senin kalbindeki idrak hassasını (fiziğin ötesine açık idrak)
  2372. 11-Hûd 120
    vee-ke : ve sana geldi
  2373. 11-Hûd 120
    el hakku : hak
  2374. 11-Hûd 120
    ve mev'ızatun : ve öğüt
  2375. 11-Hûd 120
    ve zikrâ : ve zikir
  2376. 11-Hûd 120
    li el muminîne : mü'minler için, mü'minlere
  2377. 11-Hûd 121
    ve kul : ve de (ki)
  2378. 11-Hûd 121
    ellezîne lâ yu'minû : mü'min olmayan kimseler
  2379. 11-Hûd 121
    a'melû : yapın
  2380. 11-Hûd 121
    alâ mekâneti-kum : yapmakta olduğunuz şeyler
  2381. 11-Hûd 121
    âmilûne : yapanlar, amel edenler
  2382. 11-Hûd 122
    ve intazırû : vezleyin, bekleyin
  2383. 11-Hûd 122
    muntazırûne : bekleyenler, gözleyenler
  2384. 11-Hûd 123
    ve li allâhi : ve Allah'ın, Allah'a ait
  2385. 11-Hûd 123
    gaybu es semâvâti : semaların (göklerin) gaybı
  2386. 11-Hûd 123
    ve el ardı : ve yeryüzü, arz
  2387. 11-Hûd 123
    ve ileyhi : ve ona
  2388. 11-Hûd 123
    yurceu : döndürülür
  2389. 11-Hûd 123
    el emru : emir, iş
  2390. 11-Hûd 123
    fa'bud-hu (fe u'bud-hu) : artık ona kul olun
  2391. 11-Hûd 123
    ve tevekkel : ve tevekkül edin
  2392. 11-Hûd 123
    aleyhi : ona
  2393. 11-Hûd 123
    ve mâ : ve değil
  2394. 11-Hûd 123
    rabbu-ke : senin Rabbin
  2395. 11-Hûd 123
    ammâ (an mâ) ta'melûne : yaptıklarınızdan
  2396. 110-Nasr 1
    izâ câe : geldiği zaman
  2397. 110-Nasr 1
    ve el fethu : ve fetih
  2398. 110-Nasr 2
    ve raeyte : ve sen gördün
  2399. 110-Nasr 2
    ense : insanlar
  2400. 110-Nasr 2
    yedhulûne : girerler
  2401. 110-Nasr 2
    efvâcen : grup grup
  2402. 110-Nasr 3
    fe : o zaman, artık
  2403. 110-Nasr 3
    sebbih : tespih et
  2404. 110-Nasr 3
    rabbi-ke : senin Rabbin, Rabbin
  2405. 110-Nasr 3
    ve istagfir-hu : ve ondan mağfiret dile
  2406. 110-Nasr 3
    inne-hu : muhakkak o
  2407. 110-Nasr 3
    ne : oldu, idi, dır
  2408. 110-Nasr 3
    tevvâben : tövbeleri kabul eden
  2409. 111-Tebbet 1
    tebbet : kurudu, hüsrana uğradı, helâk oldu
  2410. 111-Tebbet 1
    yedâ : iki eli
  2411. 111-Tebbet 1
    ebî lehebin : Ebu Leheb
  2412. 111-Tebbet 1
    ve : ve
  2413. 111-Tebbet 1
    tebbe : kurudu, hüsrana uğradı, helâk oldu
  2414. 111-Tebbet 2
    ve : ve
  2415. 111-Tebbet 2
    kesebe : kazandıkları
  2416. 111-Tebbet 3
    se-yaslâ : yaslanacak, atılacak
  2417. 111-Tebbet 3
    ren : ateş
  2418. 111-Tebbet 3
    te lehebin : alevli
  2419. 111-Tebbet 4
    ve imreetu-hu : ve onun kadını, eşi
  2420. 111-Tebbet 4
    hammâlete : taşıyan
  2421. 111-Tebbet 4
    el hatabi : odun
  2422. 111-Tebbet 5
    min mesedin : bükülmüş liften
  2423. 112-İhlâs 1
    huve allâhu : O Allah
  2424. 112-İhlâs 1
    ehadun : bir, tek
  2425. 112-İhlâs 2
    es samedu : samed, herşeyin ona muhtaç olması, onun hiçbir şeye muhtaç olmaması
  2426. 112-İhlâs 3
    lem yelid : o doğurmadı
  2427. 112-İhlâs 3
    ve lemled : ve doğurulmadı
  2428. 112-İhlâs 4
    ve lem yekun : ve olmadı
  2429. 112-İhlâs 4
    lehu : onun
  2430. 112-İhlâs 4
    kufuven : denk, eş
  2431. 112-İhlâs 4
    ehadun : tek, bir
  2432. 113-Felâk 1
    eûzu : ben sığınırım
  2433. 113-Felâk 1
    el felakı : felâk
  2434. 113-Felâk 2
    min şerri : kötülüklerinden, şerrinden
  2435. 113-Felâk 3
    ve min şerri : ve şerrinden
  2436. 113-Felâk 3
    izâ vakabe : çöktüğü zaman
  2437. 113-Felâk 4
    ve min şerri : ve şerrinden
  2438. 113-Felâk 4
    en neffâsâti : nefes edenler, üfleyenler
  2439. 113-Felâk 4
    el ukadi : düğümlere
  2440. 113-Felâk 5
    ve min şerri : ve şerrinden
  2441. 113-Felâk 5
    izâ hasede : haset ettiği zaman
  2442. 114-Nâs 1
    eûzu : ben sığınırım
  2443. 114-Nâs 1
    en nâsi : insanlar
  2444. 114-Nâs 2
    meliki : melik (sultan), mâlik (sahip)
  2445. 114-Nâs 2
    en nâsi : insanlar
  2446. 114-Nâs 3
    en nâsi : insanlar
  2447. 114-Nâs 4
    min şerri : şerrinden
  2448. 114-Nâs 4
    el vesvâsi : vesveseler
  2449. 114-Nâs 4
    el hannâsi : gizlice vesvese veren
  2450. 114-Nâs 5
    ellezî : ki o
  2451. 114-Nâs 5
    yuvesvisu : vesvese verir
  2452. 114-Nâs 5
    en nâsi : insanlar
  2453. 114-Nâs 6
    min(e) el cinneti : cinlerden
  2454. 114-Nâs 6
    ve en nâsi : ve insanlar
  2455. 12-Yusuf 1
    tilke : bunlar
  2456. 12-Yusuf 1
    el kitâbi el mubîni : açıklanmış, beyan edilmiş kitap
  2457. 12-Yusuf 2
    enzelnâ-hu : onu indirdik
  2458. 12-Yusuf 2
    kur'ânen : Kur'ân
  2459. 12-Yusuf 2
    arabiyyen : Arapça olarak
  2460. 12-Yusuf 2
    lealle-kum : umulur ki siz, böylece siz
  2461. 12-Yusuf 2
    ta'kılûne : akıl edersiniz
  2462. 12-Yusuf 3
    aleyke : sana
  2463. 12-Yusuf 3
    ahsene el kasası : enzel kıssaları
  2464. 12-Yusuf 3
    evhaynâ : vahyettik
  2465. 12-Yusuf 3
    ileyke : sana
  2466. 12-Yusuf 3
    ze el kur'âne : bu Kur'ân'ı
  2467. 12-Yusuf 3
    ve in kunte : ve eğer, oysa sen ..... idin
  2468. 12-Yusuf 3
    le min el gâfilîne : gâfillerden
  2469. 12-Yusuf 4
    iz kâle : dediği zaman, demişti
  2470. 12-Yusuf 4
    li ebî-hi : babasına
  2471. 12-Yusuf 4
    ebeti : ey baba, babacığım
  2472. 12-Yusuf 4
    reeytu : gördüm
  2473. 12-Yusuf 4
    ehadeere : on bir
  2474. 12-Yusuf 4
    kevkeben : gezegen
  2475. 12-Yusuf 4
    ve eş şemse : veneş
  2476. 12-Yusuf 4
    ve el kamere : ve ay
  2477. 12-Yusuf 4
    reeytu-hum : onları gördüm
  2478. 12-Yusuf 4
    sâcidîne : secde edenler
  2479. 12-Yusuf 5
    le : dedi
  2480. 12-Yusuf 5
    buneyye : ey oğul
  2481. 12-Yusuf 5
    ru'yâ-ke : senin rüyan
  2482. 12-Yusuf 5
    alâ ıhveti-ke : kardeşlerine
  2483. 12-Yusuf 5
    fe yekîdû : o zaman hile yaparlar (tuzak kurarlar)
  2484. 12-Yusuf 5
    leke : sana
  2485. 12-Yusuf 5
    keyden : hile, tuzak
  2486. 12-Yusuf 5
    inne eş şeytâne : muhakkak ki şeytan
  2487. 12-Yusuf 5
    li el insâni : insan için
  2488. 12-Yusuf 6
    ve kezâlike : veylece, işteylece
  2489. 12-Yusuf 6
    yectebî-ke : seni seçecek
  2490. 12-Yusuf 6
    rabbu-ke : senin Rabbin
  2491. 12-Yusuf 6
    ve yuallimu-ke : ve sana öğretecek
  2492. 12-Yusuf 6
    min te'vîli : tevîlinden, yorumundan
  2493. 12-Yusuf 6
    el ehâdîsi : sözler, olaylar
  2494. 12-Yusuf 6
    ve yutimmu : ve tamamlayacak
  2495. 12-Yusuf 6
    ni'mete-hu : ni'metini
  2496. 12-Yusuf 6
    aleyke : sana
  2497. 12-Yusuf 6
    ve alâ : ve üzerine, ...a
  2498. 12-Yusuf 6
    âli ya'kûbe : Yâkub ailesi
  2499. 12-Yusuf 6
    kemâ : gibi
  2500. 12-Yusuf 6
    etemme-hâ : onu tamamladı
  2501. 12-Yusuf 6
    alâ ebevey-ke : senin ebeveynine
  2502. 12-Yusuf 6
    ibrâhîme ve ishâka : İbrâhîm ve İshak
  2503. 12-Yusuf 6
    inne : muhakkak
  2504. 12-Yusuf 6
    rabbe-ke : senin Rabbin
  2505. 12-Yusuf 7
    lekad : andolsun
  2506. 12-Yusuf 7
    ne : oldu, idi
  2507. 12-Yusuf 7
    sufe : Yusuf
  2508. 12-Yusuf 7
    ve ihveti-hi : ve onun kardeşleri
  2509. 12-Yusuf 7
    li es sâilîne : soranlar için
  2510. 12-Yusuf 8
    le yûsufu : gerçekten, elbette Yusuf
  2511. 12-Yusuf 8
    ve ehû-hu : ve onun kardeşi
  2512. 12-Yusuf 8
    ehabbu : daha sevgili
  2513. 12-Yusuf 8
    ilâ ebî-nâ : babamıza
  2514. 12-Yusuf 8
    ve nahnu : ve biz
  2515. 12-Yusuf 8
    usbehtun : grup (on kişilik veya daha fazlası)
  2516. 12-Yusuf 8
    inne : muhakkak
  2517. 12-Yusuf 8
    ebâ-nâ : babamız
  2518. 12-Yusuf 8
    le fî : elbetteindedir
  2519. 12-Yusuf 9
    sufe : Yusuf'u
  2520. 12-Yusuf 9
    ev itrahû-hu : veya onu atın
  2521. 12-Yusuf 9
    lekum : size
  2522. 12-Yusuf 9
    vechu : yüz
  2523. 12-Yusuf 9
    ebî-kum : sizin babanız
  2524. 12-Yusuf 9
    ve tekûnû : ve olun
  2525. 12-Yusuf 9
    kavmen : bir kavim, toplum, topluluk
  2526. 12-Yusuf 9
    sâlihîne : salihler
  2527. 12-Yusuf 10
    le : dedi
  2528. 12-Yusuf 10
    sufe : Yusuf'u
  2529. 12-Yusuf 10
    ve elkû-hu : ve onu atın, bırakın
  2530. 12-Yusuf 10
    fî gayâbeti el cubbi : kuyunun dibine
  2531. 12-Yusuf 10
    yeltekit-hu : onu bulur
  2532. 12-Yusuf 10
    ba'du es seyyâreti : bir kısım yolcular, bir grup yolcu, yolcu kafilesi
  2533. 12-Yusuf 10
    fâılîne : yapanlar
  2534. 12-Yusuf 11
    ebâ-nâ : ey babamız
  2535. 12-Yusuf 11
    leke : sana ne oluyor, ne oldu
  2536. 12-Yusuf 11
    te'men-nâ alâ : bize emniyet etmiyorsun, bizevenmiyorsun (bizden emin değilsin)
  2537. 12-Yusuf 11
    sufe : Yusuf
  2538. 12-Yusuf 11
    ve in-nâ : ve muhakkak ki biz
  2539. 12-Yusuf 11
    lehu : ona
  2540. 12-Yusuf 11
    le : elbette, gerçekten
  2541. 12-Yusuf 11
    nâsıhûne : nasihat edenler, öğüt verenler, iyiliğini isteyenler
  2542. 12-Yusuf 12
    ersil-hu : onu gönder
  2543. 12-Yusuf 12
    mea-nâ : bizimle birlikte
  2544. 12-Yusuf 12
    gaden : yarın
  2545. 12-Yusuf 12
    yerta' : bol bol yesin (beğendiği meyvelerden)
  2546. 12-Yusuf 12
    ve yel'ab : ve oynasın
  2547. 12-Yusuf 12
    ve in-nâ : ve muhakkak biz
  2548. 12-Yusuf 12
    lehu : ona, onu
  2549. 12-Yusuf 12
    le : elbette, gerçekten
  2550. 12-Yusuf 12
    hâfizûne : koruyanlar, muhafaza edenler
  2551. 12-Yusuf 13
    le : dedi
  2552. 12-Yusuf 13
    le yahzunu-nî : mutlaka, gerçekten beni üzer mahzun eder
  2553. 12-Yusuf 13
    en tezhebû : gitmeniz
  2554. 12-Yusuf 13
    ve ehâfu : ve korkuyorum, korkarım
  2555. 12-Yusuf 13
    en ye'kule-hu : onu yemesi
  2556. 12-Yusuf 13
    ez zi'bu : bir kurt
  2557. 12-Yusuf 13
    ve entum : ve siz
  2558. 12-Yusuf 13
    gâfilûne : gâfil olanlar (habersiz iken)
  2559. 12-Yusuf 14
    le in : gerçekten olursa
  2560. 12-Yusuf 14
    ekele-hu : onu yedi
  2561. 12-Yusuf 14
    ez zi'bu : bir kurt
  2562. 12-Yusuf 14
    ve nahnu : ve biz
  2563. 12-Yusuf 14
    usbetun : 10 kişilik grup, bir ekip, kuvvetli topluluk
  2564. 12-Yusuf 14
    izen : o taktirde, öyleyse
  2565. 12-Yusuf 14
    le hâsirûne : hüsrana düşenler
  2566. 12-Yusuf 15
    fe lemmâ : böylece, bundan sonra, olduğu zaman
  2567. 12-Yusuf 15
    zehebû bi-hî : onu götürdüler (onunla gittiler)
  2568. 12-Yusuf 15
    ve ecmeû : ve topluca, toplu olarak, hep beraber
  2569. 12-Yusuf 15
    en yec'alû-hu : onu kılmak için (bırakmak için)
  2570. 12-Yusuf 15
    gayâbet : dip, derinlik
  2571. 12-Yusuf 15
    el cubbi : kuyu
  2572. 12-Yusuf 15
    ve evhaynâ : ve biz vahyettik
  2573. 12-Yusuf 15
    ileyhi : ona
  2574. 12-Yusuf 15
    le tunebbienne-hum : mutlaka onlara haber vereceksin
  2575. 12-Yusuf 15
    bi emri-him : onların yaptıklarını, onların işini
  2576. 12-Yusuf 15
    ve hum : ve onlar
  2577. 12-Yusuf 15
    yeş'urûne : farkında değiller
  2578. 12-Yusuf 16
    ve câû : ve geldiler
  2579. 12-Yusuf 16
    ebâ-hum : (onların) babaları
  2580. 12-Yusuf 16
    işâen : yatsı vakti
  2581. 12-Yusuf 16
    yebkûne : ağlıyorlar
  2582. 12-Yusuf 17
    ebâ-nâ : ey babamız
  2583. 12-Yusuf 17
    zehebnâ : biz gittik
  2584. 12-Yusuf 17
    nestebiku : biz yarış yapmak istiyoruz
  2585. 12-Yusuf 17
    ve terek-nâ : ve biz bıraktık, terkettik
  2586. 12-Yusuf 17
    sufe : Yusuf
  2587. 12-Yusuf 17
    inde : yanında
  2588. 12-Yusuf 17
    metâı-nâ : eşyamız (metalarımız)
  2589. 12-Yusuf 17
    fe ekele-hu : böylece, o zaman onu yedi
  2590. 12-Yusuf 17
    ez zi'bu : kurt
  2591. 12-Yusuf 17
    veente : ve sen değilsin
  2592. 12-Yusuf 17
    lenâ : bize
  2593. 12-Yusuf 17
    ve lev kunnâ : ve şâyet biz olsak bile
  2594. 12-Yusuf 17
    sâdikîne : doğru sözlü, sadık olanlar, doğru söyleyen kimseler
  2595. 12-Yusuf 18
    ve câû \n(câû bi) : ve geldiler \n: (getirdiler)
  2596. 12-Yusuf 18
    bi demin kezibin : yalancı kan ile
  2597. 12-Yusuf 18
    le : dedi
  2598. 12-Yusuf 18
    bel : hayır
  2599. 12-Yusuf 18
    sevvelet : sürükledi, teşvik etti
  2600. 12-Yusuf 18
    lekum : sizi
  2601. 12-Yusuf 18
    enfusu-kum : sizin nefsiniz
  2602. 12-Yusuf 18
    emren : bir iş
  2603. 12-Yusuf 18
    fe : artık bundan sonra
  2604. 12-Yusuf 18
    sabrun cemîlun : güzel (bir) sabırdır
  2605. 12-Yusuf 18
    ve allâhu : ve Allah
  2606. 12-Yusuf 18
    el musteânu : yardım (istiane) istenecek olan
  2607. 12-Yusuf 18
    tesıfûne : anlatıyorsunuz, vasıflandırıyorsunuz
  2608. 12-Yusuf 19
    veet : ve geldi
  2609. 12-Yusuf 19
    seyyâretun : yolcular, bir yolcu kafilesi, bir kervan
  2610. 12-Yusuf 19
    fe : böylece, sonra
  2611. 12-Yusuf 19
    erselû : gönderdiler
  2612. 12-Yusuf 19
    ride-hum : sucularını
  2613. 12-Yusuf 19
    fe adlâ : o zaman sarkıttı
  2614. 12-Yusuf 19
    delve-hu : kovasını
  2615. 12-Yusuf 19
    le : dedi
  2616. 12-Yusuf 19
    ve eserrû-hu : ve onu gizlediler
  2617. 12-Yusuf 19
    bidâaten : sermaye, ticaret malı olarak
  2618. 12-Yusuf 19
    ya'melûne : yapıyorlar
  2619. 12-Yusuf 20
    ve şerev-hu : ve onu sattılar
  2620. 12-Yusuf 20
    bi semenin : bir fiyat ile
  2621. 12-Yusuf 20
    derâhime : dirhemler
  2622. 12-Yusuf 20
    ma'dûdetin : sayılı, birkaç
  2623. 12-Yusuf 20
    ve kânû : ve oldular, idiler
  2624. 12-Yusuf 20
    ez zâhidîne : kıymet vermeyen, rağbet etmeyen, önemsemeyen kimseler
  2625. 12-Yusuf 21
    vele : ve dedi
  2626. 12-Yusuf 21
    ellezî işterâ-hu : onu satın alan kişi
  2627. 12-Yusuf 21
    li imre'eti-hi : eşine, hanımına (onun eşine)
  2628. 12-Yusuf 21
    ekrimî : ikram et, kerim ol, güzel yap, özenle hazırla
  2629. 12-Yusuf 21
    mesvâ-hu : onun mekânı, onun yerleşme yeri
  2630. 12-Yusuf 21
    en yenfea-nâ : bize fayda verir, bize faydası olur
  2631. 12-Yusuf 21
    ev nettehize-hu : veya onu ediniriz
  2632. 12-Yusuf 21
    veleden : evlât
  2633. 12-Yusuf 21
    ve kezâlike : veylece
  2634. 12-Yusuf 21
    mekken-nâ : biz yerleştirdik
  2635. 12-Yusuf 21
    li yûsufe : Yusuf'u
  2636. 12-Yusuf 21
    el ardı : yeryüzünde
  2637. 12-Yusuf 21
    ve li nuallime-hu : ve ona öğretelim diye (öğretmemiz için)
  2638. 12-Yusuf 21
    min te'vîli el ehâdîsi : olayların, sözlerin yorumundan (yorumunu)
  2639. 12-Yusuf 21
    ve allâhu : ve Allah
  2640. 12-Yusuf 21
    alâ emri-hî : emri üzerine, emrinde
  2641. 12-Yusuf 21
    vekinne : ve fakat, lâkin
  2642. 12-Yusuf 21
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  2643. 12-Yusuf 21
    lâ ya'lemûne : bilmezler
  2644. 12-Yusuf 22
    ve lemma : ve olduğu zaman
  2645. 12-Yusuf 22
    belega : erişti, ulaştı
  2646. 12-Yusuf 22
    eşudde-hu : kemâl, olgun çağına, en kuvvetli çağına
  2647. 12-Yusuf 22
    âteynâ-hu : ona verdik
  2648. 12-Yusuf 22
    hukmen : hüküm (hakimiyet, hüküm sahibi olma yetkisi, hikmet)
  2649. 12-Yusuf 22
    ve ilmen : ve ilim
  2650. 12-Yusuf 22
    ve kezâlike : veteyle
  2651. 12-Yusuf 22
    neczî : ödüllendiririz, mükâfat veririz, ceza (karşılık) veririz
  2652. 12-Yusuf 22
    el muhsinîne : muhsinler
  2653. 12-Yusuf 23
    vevedet-hu \n(râvede) : ve ondan murat almak istedi, onunla olmak istedi \n: (beraber olmak istedi)
  2654. 12-Yusuf 23
    elletî : ki o (bayan için)
  2655. 12-Yusuf 23
    huve : o
  2656. 12-Yusuf 23
    beytihâ : onun evinde
  2657. 12-Yusuf 23
    an nefsi-hî : onun nefsinden
  2658. 12-Yusuf 23
    ve gallekat : ve sımsıkı kapadı
  2659. 12-Yusuf 23
    el ebvâbe : kapılar
  2660. 12-Yusuf 23
    velet : ve dedi
  2661. 12-Yusuf 23
    heyte : hadi gel
  2662. 12-Yusuf 23
    leke : senin için, sana, sen
  2663. 12-Yusuf 23
    le : dedi
  2664. 12-Yusuf 23
    inne-hu : muhakkak o
  2665. 12-Yusuf 23
    ahsene : enzel şekilde
  2666. 12-Yusuf 23
    mesvâye : benim yerleşme yerim
  2667. 12-Yusuf 23
    inne-hu : muhakkak o, çünkü o
  2668. 12-Yusuf 23
    ez zâlimûne : zalimler
  2669. 12-Yusuf 24
    ve le kad : andolsun
  2670. 12-Yusuf 24
    hemmet : arzuladı
  2671. 12-Yusuf 24
    ve hemme : ve arzuladı
  2672. 12-Yusuf 24
    lev lâ : şâyet, eğer
  2673. 12-Yusuf 24
    en reâ : muhakkak gördü
  2674. 12-Yusuf 24
    burhâne : delilini
  2675. 12-Yusuf 24
    kezâlike : işteyle, böylece
  2676. 12-Yusuf 24
    li nasrife : çevirmemiz için
  2677. 12-Yusuf 24
    anhu ese : onu kötülükten
  2678. 12-Yusuf 24
    ve el fahşâe : ve fuhuş
  2679. 12-Yusuf 24
    inne-hu : muhakkak ki o (çünkü)
  2680. 12-Yusuf 24
    el muhlesîne : muhlis olanlar
  2681. 12-Yusuf 25
    ve istebekâ : ve koştular
  2682. 12-Yusuf 25
    elbe : kapı
  2683. 12-Yusuf 25
    ve kaddet \n(kadde) \n(kadde (kalın d ile yazılırsa)) \n(kudde) : ve yırttı \n: (boyuna yırttı) \n: (enine yırttı) \n: (yırtıldı)
  2684. 12-Yusuf 25
    ve elfeyâ : ve ikisi karşılaştılar, karşılarında (buldular)
  2685. 12-Yusuf 25
    seyyide-hâ : onun efendisi (kadının)
  2686. 12-Yusuf 25
    ledâ el bâbi : kapının yanı
  2687. 12-Yusuf 25
    let : dedi (kadın)
  2688. 12-Yusuf 25
    cezâu : cezası
  2689. 12-Yusuf 25
    men erâde : isteyen kimse
  2690. 12-Yusuf 25
    bi ehli-ke : senin ailene
  2691. 12-Yusuf 25
    en : bir kötülük
  2692. 12-Yusuf 25
    en yuscene : zindana atılmak
  2693. 12-Yusuf 25
    ev : veya
  2694. 12-Yusuf 25
    azâbun elîmun : acı (bir) azap
  2695. 12-Yusuf 26
    le : dedi
  2696. 12-Yusuf 26
    hiye : o (kadın)
  2697. 12-Yusuf 26
    vedet-nî : beni elde etmeye çalıştı, benimle beraber olmak istedi
  2698. 12-Yusuf 26
    an nefsî : nefsimden
  2699. 12-Yusuf 26
    ve şehide : ve şahitlik etti
  2700. 12-Yusuf 26
    min ehli-hâ : onun (kadının) ailesinden
  2701. 12-Yusuf 26
    in kâne : eğer olduysa, ise
  2702. 12-Yusuf 26
    kudde : yırtıldı
  2703. 12-Yusuf 26
    fe sadekat : o zaman, o taktirde doğru söyledi, haklı
  2704. 12-Yusuf 26
    ve huve : ve o (erkek)
  2705. 12-Yusuf 26
    min el kâzibîne : yalancılardan
  2706. 12-Yusuf 27
    ve in kâne : ve eğer olduysa, ise
  2707. 12-Yusuf 27
    kudde : yırtıldı
  2708. 12-Yusuf 27
    fe kezebet : bu durumda o (kadın) yalan söyledi
  2709. 12-Yusuf 27
    ve huve : ve o (erkek)
  2710. 12-Yusuf 27
    min es sâdikîne : doğru söyleyenlerden, sadıklardan
  2711. 12-Yusuf 28
    fe lemmâ : olduğu zaman
  2712. 12-Yusuf 28
    reâ : gördü
  2713. 12-Yusuf 28
    kudde : yırtılmış
  2714. 12-Yusuf 28
    le : dedi
  2715. 12-Yusuf 28
    inne-hu : muhakkak o
  2716. 12-Yusuf 28
    min keydikunne : sizin tuzaklarınızdan (hilelerinizden)
  2717. 12-Yusuf 28
    inne : muhakkak
  2718. 12-Yusuf 28
    keydekunne : sizin tuzağınız (hileniz)
  2719. 12-Yusuf 29
    vestagfirî (ve istagfirî) : mağfiret iste
  2720. 12-Yusuf 29
    li zenbi-ki : senin suçun, günahın için (kadın için)
  2721. 12-Yusuf 29
    inne-ki : muhakkak sen (kadın)
  2722. 12-Yusuf 29
    min el hâtıîne : kasten günah işleyenlerden
  2723. 12-Yusuf 30
    vele : ve dedi
  2724. 12-Yusuf 30
    nisvetun : kadınlar
  2725. 12-Yusuf 30
    el medîneti : şehirde
  2726. 12-Yusuf 30
    emre'etu el azîzi : azîzin (vezirin) hanımı
  2727. 12-Yusuf 30
    fetâhâ : onun emrinde olan (kölesi) genç delikanlı
  2728. 12-Yusuf 30
    an nefsi-hî : onun nefsinden
  2729. 12-Yusuf 30
    şegafe-hâ : onun kalbinelemiş
  2730. 12-Yusuf 30
    hubben : sevgi, aşk
  2731. 12-Yusuf 30
    le nerâ-hâ : onu görüyoruz
  2732. 12-Yusuf 31
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  2733. 12-Yusuf 31
    semiat : işitti (kadın)
  2734. 12-Yusuf 31
    bi mekrihinne : çekiştirdiklerini, dedikodu yaptıklarını
  2735. 12-Yusuf 31
    erselet : gönderdi
  2736. 12-Yusuf 31
    ileyhinne : onlara (kadınlara)
  2737. 12-Yusuf 31
    ve a'tedet : ve hazırladı
  2738. 12-Yusuf 31
    lehunne : onlar (kadınlar) için
  2739. 12-Yusuf 31
    mutteke'en : karşılıklı dayanıp oturacak yer
  2740. 12-Yusuf 31
    ve âtet : ve verdi
  2741. 12-Yusuf 31
    kulle : hepsi
  2742. 12-Yusuf 31
    hidetin : birine
  2743. 12-Yusuf 31
    min hunne : onlardan (kadınlardan)
  2744. 12-Yusuf 31
    sikkînen : bir bıçak
  2745. 12-Yusuf 31
    velet ihruc : ve 'çık' dedi
  2746. 12-Yusuf 31
    aleyhinne : onlara (kadınlara)
  2747. 12-Yusuf 31
    fe lemmâ : o zaman, ..... olunca
  2748. 12-Yusuf 31
    re'eyne-hu : onu gördüler (kadınlar)
  2749. 12-Yusuf 31
    ekberne-hu : onu büyüttüler (çok beğendiler, hayran kaldılar)
  2750. 12-Yusuf 31
    ve katta'ne : ve kestiler
  2751. 12-Yusuf 31
    eydiye-hunne : (onlar) ellerini
  2752. 12-Yusuf 31
    ve kulne : ve dediler
  2753. 12-Yusuf 31
    hâşe : hayır
  2754. 12-Yusuf 31
    beşeren : bir beşer
  2755. 12-Yusuf 31
    melekun : bir melek
  2756. 12-Yusuf 31
    kerîmun : üstün, kerim
  2757. 12-Yusuf 32
    let : dedi (kadın)
  2758. 12-Yusuf 32
    felikunne : işte bu
  2759. 12-Yusuf 32
    ellezî lumtunne-nî : beni kınadığınız kimse
  2760. 12-Yusuf 32
    ve lekad : ve andolsun ki
  2761. 12-Yusuf 32
    vedtu-hu : onu elde etmeye çalıştım, elde etmek istedim
  2762. 12-Yusuf 32
    an nefsi-hi : onun nefsinden
  2763. 12-Yusuf 32
    fe ista'same : o zaman imtina etti, aşırı derecede, şiddetle sakındı
  2764. 12-Yusuf 32
    ve lein : ve eğer
  2765. 12-Yusuf 32
    lem yef'al : yapmazsa
  2766. 12-Yusuf 32
    le yuscenenne : mutlaka zindana atılacak
  2767. 12-Yusuf 32
    ve le yekûne : ve mutlaka olacak, olarak
  2768. 12-Yusuf 32
    min es sâgırîne : küçük düşenlerden
  2769. 12-Yusuf 33
    le : dedi
  2770. 12-Yusuf 33
    es sicnu : hapishane, zindan
  2771. 12-Yusuf 33
    ehabbu : daha sevimlidir
  2772. 12-Yusuf 33
    ileyye : bana
  2773. 12-Yusuf 33
    yedne-nî : beni çağırdıkları, davet ettikleri
  2774. 12-Yusuf 33
    ileyhi : ona
  2775. 12-Yusuf 33
    ve illâ : ve ancak, yalnız, başka
  2776. 12-Yusuf 33
    keydehunne : onların (kadınların) hilesi, tuzağı
  2777. 12-Yusuf 33
    ileyhinne : onlara
  2778. 12-Yusuf 33
    ve ekun : ve olurum
  2779. 12-Yusuf 33
    min el câhilîne : cahillerden
  2780. 12-Yusuf 34
    fe istecâbe : o zaman kabul etti, icabet etti
  2781. 12-Yusuf 34
    lehu : ona
  2782. 12-Yusuf 34
    fe sarefe : böylece uzaklaştırdı, çevirdi
  2783. 12-Yusuf 34
    keydehunne : onların hilesini, tuzağını
  2784. 12-Yusuf 34
    inne-hu : muhakkak o
  2785. 12-Yusuf 34
    huve es semîu : o en iyi işitendir
  2786. 12-Yusuf 34
    el alîmu : en iyi bilendir
  2787. 12-Yusuf 35
    summe : sonra, daha sonra
  2788. 12-Yusuf 35
    bedâle-hum : onlara zahir oldu, uygun göründü
  2789. 12-Yusuf 35
    raevu el âyâti : delilleri gördüler
  2790. 12-Yusuf 35
    le yescununne-hu : onu mutlaka zindana atacaklar
  2791. 12-Yusuf 36
    ve dehale : ve girdi
  2792. 12-Yusuf 36
    mea-hu : onunla beraber
  2793. 12-Yusuf 36
    es sicne : zindan
  2794. 12-Yusuf 36
    feteyâni : iki genç erkek
  2795. 12-Yusuf 36
    le : dedi
  2796. 12-Yusuf 36
    ehadu-humâ : onlardan biri
  2797. 12-Yusuf 36
    erâ-nî : beni, kendimi görüyorum
  2798. 12-Yusuf 36
    hamren : üzüm
  2799. 12-Yusuf 36
    vele el âharu : ve diğeri dedi
  2800. 12-Yusuf 36
    erâ-nî : görüyorum
  2801. 12-Yusuf 36
    fevka : üstünde
  2802. 12-Yusuf 36
    re'sî : başım
  2803. 12-Yusuf 36
    hubzen : ekmek
  2804. 12-Yusuf 36
    te'kulu : yiyor
  2805. 12-Yusuf 36
    et tayru : kuş(lar)
  2806. 12-Yusuf 36
    nebbi'nâ : bize haber ver, bize anlat
  2807. 12-Yusuf 36
    bi te'vîli-hi : onun yorumunu
  2808. 12-Yusuf 36
    nerâ-ke : seni görüyoruz
  2809. 12-Yusuf 36
    min el muhsinîne : muhsinlerden
  2810. 12-Yusuf 37
    le : dedi
  2811. 12-Yusuf 37
    ye'tikumâ : size (ikinize) gelmez
  2812. 12-Yusuf 37
    turzekâni-hi : onunla rızıklandırılacağınız
  2813. 12-Yusuf 37
    nebbe'tu-kumâ : size (ikinize) haber verdim
  2814. 12-Yusuf 37
    bi te'vîli-hi : onun yorumunu, açıklamasını
  2815. 12-Yusuf 37
    kable : önce
  2816. 12-Yusuf 37
    en ye'tiye-kumâ : size (ikinize) gelmesi
  2817. 12-Yusuf 37
    alleme-ni : bana öğretti
  2818. 12-Yusuf 37
    terektu : terkettim
  2819. 12-Yusuf 37
    millete kavmin : bir kavmin dîni
  2820. 12-Yusuf 37
    lâ yu'minûne : inanmayan
  2821. 12-Yusuf 37
    ve hum : ve onlar
  2822. 12-Yusuf 37
    bi el âhireti-hum : kendi ahiretlerini
  2823. 12-Yusuf 37
    kâfirûne : inkâr edenler
  2824. 12-Yusuf 38
    ve itteba'tu : ve ben tâbî oldum
  2825. 12-Yusuf 38
    millete : dîn
  2826. 12-Yusuf 38
    ibrâhîme : İbrâhîm
  2827. 12-Yusuf 38
    ve ishâka : ve İshak
  2828. 12-Yusuf 38
    ve ya'kûbe : ve Yâkub
  2829. 12-Yusuf 38
    mâ kâne : olmadı, olmaz
  2830. 12-Yusuf 38
    lenâ : bizim için, bize
  2831. 12-Yusuf 38
    en nuşrike : şirk koşmamız
  2832. 12-Yusuf 38
    min şey'in : bir şeyden, bir şey ile
  2833. 12-Yusuf 38
    like : işte bu
  2834. 12-Yusuf 38
    aleynâ : bizim üzerimize, bize
  2835. 12-Yusuf 38
    ve alâ en nâsi : ve insanların üzerine, insanlara
  2836. 12-Yusuf 38
    vekinne : ve lâkin, fakat, ama
  2837. 12-Yusuf 38
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  2838. 12-Yusuf 38
    yeşkurûne : şükretmezler, şükretmiyorlar
  2839. 12-Yusuf 39
    yâ sâhibeyis sicni : ey zindan arkadaşlarım
  2840. 12-Yusuf 39
    e erbâbun : Rab'ler mi
  2841. 12-Yusuf 39
    muteferrikûne : ayrı ayrı, birçok (tefrik edilmiş olanlar)
  2842. 12-Yusuf 39
    emillâhu (emi allâhu) : yoksa, Allah mı
  2843. 12-Yusuf 39
    el vâhıdu : bir tek olan, tek
  2844. 12-Yusuf 39
    el kahhâru : kahhar olan (tutan, yakalayan, hakim ve gâlip olan)
  2845. 12-Yusuf 40
    ta'budûne : siz tapıyorsunuz
  2846. 12-Yusuf 40
    esmâen : isimler
  2847. 12-Yusuf 40
    semmeytumû-hâ : onu isimlendirdiniz
  2848. 12-Yusuf 40
    entum : siz
  2849. 12-Yusuf 40
    ve âbâu-kum : ve atalarınız, babalarınız
  2850. 12-Yusuf 40
    enzele allâhu : Allah indirmedi
  2851. 12-Yusuf 40
    in el hukmu : hüküm ise
  2852. 12-Yusuf 40
    emere : emretti
  2853. 12-Yusuf 40
    ellâ (en lâ) ta'budû : kul olmamanız
  2854. 12-Yusuf 40
    like : işte bu
  2855. 12-Yusuf 40
    ed dînu el kayyimu : kayyum (Âdem (A.S)'dan kıyâmete kadar devam edecek olan) dîn
  2856. 12-Yusuf 40
    vekinne : ve lâkin, fakat, ama
  2857. 12-Yusuf 40
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  2858. 12-Yusuf 40
    lâ ya'lemûne : bilmezler, bilmiyorlar
  2859. 12-Yusuf 41
    yâ sâhıbeyi es sicni : ey zindan arkadaşlarım
  2860. 12-Yusuf 41
    emmâ ehadu-kumâ : ama, fakat, sizin ikinizden biri
  2861. 12-Yusuf 41
    fe yeskî : bundan sonra sakilik yapacak (içecek sunacak)
  2862. 12-Yusuf 41
    rabbe-hu : rabbine, efendisine
  2863. 12-Yusuf 41
    hamren : şarap, üzüm
  2864. 12-Yusuf 41
    ve emmâ el âharu : ve (ama) fakat diğeri, diğerine gelince
  2865. 12-Yusuf 41
    fe yuslebu : asılacak
  2866. 12-Yusuf 41
    fe te'kulu et tayru : sonra, böylece, kuş(lar) yiyecek
  2867. 12-Yusuf 41
    min re'si-hi : onun başından
  2868. 12-Yusuf 41
    kudiye : olmuştur, bitirilmiştir, kesinleşmiştir (kesinleştirilmiştir)
  2869. 12-Yusuf 41
    el emru : emir, iş, hüküm
  2870. 12-Yusuf 41
    ellezî : ki o
  2871. 12-Yusuf 41
    testeftiyâni : ikinizin tabirini, fetvasını, açıklamasını istediğiniz
  2872. 12-Yusuf 42
    vele : ve dedi
  2873. 12-Yusuf 42
    lillezî (li ellezî) : o kimseye
  2874. 12-Yusuf 42
    zanne : zannetti, bildi
  2875. 12-Yusuf 42
    enne-hu : onun olduğu
  2876. 12-Yusuf 42
    inde rabbi-ke : efendinin yanında
  2877. 12-Yusuf 42
    fe ensâhu : o zaman, fakat ona unutturdu
  2878. 12-Yusuf 42
    eş şeytânu : şeytan
  2879. 12-Yusuf 42
    zikre : hatırlama, anma
  2880. 12-Yusuf 42
    fe lebise : böylece kaldı
  2881. 12-Yusuf 42
    es sicni : zindanda
  2882. 12-Yusuf 42
    sinîne : seneler
  2883. 12-Yusuf 43
    vele : ve dedi
  2884. 12-Yusuf 43
    el meliku : hükümdar, melik
  2885. 12-Yusuf 43
    erâ : görüyorum
  2886. 12-Yusuf 43
    seb'a : yedi (adet)
  2887. 12-Yusuf 43
    ye'kuluhunne : onları yiyor
  2888. 12-Yusuf 43
    seb'un : yedi (adet)
  2889. 12-Yusuf 43
    ve seb'a : ve yedi (adet)
  2890. 12-Yusuf 43
    ve uhara : ve diğerleri, ötekileri
  2891. 12-Yusuf 43
    eyyuhâ el meleu : ey (kavmin) önde gelenleri, ileri gelenler
  2892. 12-Yusuf 43
    eftû-ni \n(eftâ) : bana açıklayın, tabir edin, fetva verin \n: (açıkladı, tabir etti, fetva verdi)
  2893. 12-Yusuf 43
    fî ru'yâye : rüyamı, rüyam hakkında
  2894. 12-Yusuf 43
    li er ru'yâ : rüya için
  2895. 12-Yusuf 43
    ta'burûne : tabir edenler, yorumlayanlar
  2896. 12-Yusuf 44
    ve mâ : ve değil
  2897. 12-Yusuf 44
    bi te'vîli el ahlâmi : rüyaların yorumunu
  2898. 12-Yusuf 44
    bi âlimîne : bilenler
  2899. 12-Yusuf 45
    vele : ve dedi
  2900. 12-Yusuf 45
    ellezî necâ : kurtulan kimse
  2901. 12-Yusuf 45
    ve eddekere : ve sonradan (unutmuşken) hatırladı
  2902. 12-Yusuf 45
    ba'de : sonra
  2903. 12-Yusuf 45
    ummetin : ümmet, zaman, vakit
  2904. 12-Yusuf 45
    ene : ben
  2905. 12-Yusuf 45
    unebbiu-kum : size haber veririm
  2906. 12-Yusuf 45
    bi te'vîli-hi : onun yorumunu
  2907. 12-Yusuf 45
    fe ersilû-ni : hemen beninderin
  2908. 12-Yusuf 46
    eyyuhâ es sıddîku : ey doğru sözlü, sıddîk
  2909. 12-Yusuf 46
    efti-nâ : bize açıkla, tabir et, yorumla
  2910. 12-Yusuf 46
    seb'ı : yedi (adet)
  2911. 12-Yusuf 46
    ye'kuluhunne : onları yiyorlar
  2912. 12-Yusuf 46
    seb'un : yedi (adet)
  2913. 12-Yusuf 46
    ve seb'ı : ve yedi (adet)
  2914. 12-Yusuf 46
    ve uhare : ve diğerleri
  2915. 12-Yusuf 46
    leal-lî : umarım ben
  2916. 12-Yusuf 46
    erciu : dönerim
  2917. 12-Yusuf 46
    ilâ en nâsi : insanlara
  2918. 12-Yusuf 46
    lealle-hum : umulur ki, belki onlar, böylece onlar
  2919. 12-Yusuf 46
    ya'lemûne : bilirler, öğrenirler
  2920. 12-Yusuf 47
    le : dedi
  2921. 12-Yusuf 47
    tezreûne : ekin ekersiniz
  2922. 12-Yusuf 47
    seb'a : yedi (7)
  2923. 12-Yusuf 47
    sinîne : seneler
  2924. 12-Yusuf 47
    de'eben : âdetiniz üzere, devam ederek, eskisi gibi
  2925. 12-Yusuf 47
    fe : böylece
  2926. 12-Yusuf 47
    fe zerû-hu : sonra onu (onları) bırakın
  2927. 12-Yusuf 47
    kalîlen : az
  2928. 12-Yusuf 47
    te'kulûne \n(min mâ te'kulûne) : yiyorsunuz \n: (yediğiniz şeylerden)
  2929. 12-Yusuf 48
    summe : bir süre sonra
  2930. 12-Yusuf 48
    ye'tî : gelecek, gelir
  2931. 12-Yusuf 48
    like : bu
  2932. 12-Yusuf 48
    seb'un : yedi (7)
  2933. 12-Yusuf 48
    ye'kulne : yiyecekler, yerler
  2934. 12-Yusuf 48
    kaddemtum : önceden sakladığınız, takdim ettiğiniz, hazırladığınız şeyler
  2935. 12-Yusuf 48
    lehunne : onlar için
  2936. 12-Yusuf 48
    kalîlen : azı
  2937. 12-Yusuf 48
    tuhsinûne : biriktiriyorsunuz, saklıyorsunuz
  2938. 12-Yusuf 49
    summe : sonra
  2939. 12-Yusuf 49
    ye'tî : gelecek
  2940. 12-Yusuf 49
    like : bu
  2941. 12-Yusuf 49
    yugâsu en nâsu : insanlara yardım edilecek, yardım görecekler, yağmur verilecek, verimli, bol mahsullü olacak
  2942. 12-Yusuf 49
    ve fî-hi : ve onda (o yılda)
  2943. 12-Yusuf 49
    ya'sırûne : meyvelerin suyunu sıkacaklar,
  2944. 12-Yusuf 50
    ve kale el meliku'tû-nî : ve hükümdar 'bana getirin' dedi
  2945. 12-Yusuf 50
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  2946. 12-Yusuf 50
    e-hu er resûlu : ona elçi geldi
  2947. 12-Yusuf 50
    kale irci' : dedi 'dön'
  2948. 12-Yusuf 50
    ilâ rabbi-ke : efendine
  2949. 12-Yusuf 50
    fe es'el-hu : böylece, o zaman ona sor
  2950. 12-Yusuf 50
    bâlu en nisveti : o kadınların durumu, hali
  2951. 12-Yusuf 50
    ellâtî kattane : kesenler (kadınlar)
  2952. 12-Yusuf 50
    eydiyehunne : ellerini
  2953. 12-Yusuf 50
    inne : muhakkak
  2954. 12-Yusuf 50
    bi keydihinne : onların (kadınların) hilelerini
  2955. 12-Yusuf 51
    le : dedi
  2956. 12-Yusuf 51
    hatbukunne : üzerinde konuşma yaptığınız konu, mesele
  2957. 12-Yusuf 51
    iz râvedtunnesufe : Yusuf'u elde etmeye çalıştığınız zaman
  2958. 12-Yusuf 51
    an nefsi-hi : onun nefsinden
  2959. 12-Yusuf 51
    kulne : dediler
  2960. 12-Yusuf 51
    hâşe : hayır
  2961. 12-Yusuf 51
    aleyhi : onda
  2962. 12-Yusuf 51
    let imre'etu el azîzi : azîzin hanımı dedi
  2963. 12-Yusuf 51
    elne : şimdi
  2964. 12-Yusuf 51
    hashasa el hakku : hak (gizli iken sonradan) ortaya çıktı
  2965. 12-Yusuf 51
    ene : ben
  2966. 12-Yusuf 51
    vedtu-hu : onu elde etmeye çalıştım, murat almak istedim
  2967. 12-Yusuf 51
    an nefsi-hi : onun nefsinden
  2968. 12-Yusuf 51
    ve inne-hu : ve muhakkak o
  2969. 12-Yusuf 51
    le min es sâdikîne : elbette doğru söyleyenlerden, sadıklardan
  2970. 12-Yusuf 52
    like : bu
  2971. 12-Yusuf 52
    li ya'leme : bilmesi içindir
  2972. 12-Yusuf 52
    ennî : muhakkak ben
  2973. 12-Yusuf 52
    lem ehun-hu : ona ihanet etmedim
  2974. 12-Yusuf 52
    bi el gaybi : yokluğunda, gıyabında
  2975. 12-Yusuf 52
    ve enne allâhe : ve muhakkak Allah
  2976. 12-Yusuf 52
    yehdî : hidayete erdirmez, başarıya ulaştırmaz
  2977. 12-Yusuf 52
    keyde el hâinîne : ihanet edenlerin tuzağı, hilesi
  2978. 12-Yusuf 53
    veuberriu : ve temize çıkaramam
  2979. 12-Yusuf 53
    nefsî : nefsimi
  2980. 12-Yusuf 53
    inne en nefse : muhakkak nefs
  2981. 12-Yusuf 53
    le emmâretun : mutlaka emreder
  2982. 12-Yusuf 53
    rahime : Rahîm esmasıyla tecelli ettiği kişi
  2983. 12-Yusuf 53
    inne : muhakkak
  2984. 12-Yusuf 54
    vele : ve dedi
  2985. 12-Yusuf 54
    el meliku'tûnî : melik (hükümdar) 'bana getirin'
  2986. 12-Yusuf 54
    estahlis-hu : onu seçtim, (bana) has kıldım
  2987. 12-Yusuf 54
    li nefsî : kendim için
  2988. 12-Yusuf 54
    fe lemmâ : olduğu zaman
  2989. 12-Yusuf 54
    kelleme-hu : onunla konuştu
  2990. 12-Yusuf 54
    le : dedi
  2991. 12-Yusuf 54
    inneke el yevme : muhakkak sen bugün
  2992. 12-Yusuf 54
    ledey-nâ : yanımızda
  2993. 12-Yusuf 54
    mekînun : yüksek mevki sahibi
  2994. 12-Yusuf 54
    emînun : güvenilir, emin
  2995. 12-Yusuf 55
    le ic'al-ni : beni (sorumlu) kıl dedi
  2996. 12-Yusuf 55
    hazâin el ardı : bu yerin hazineleri
  2997. 12-Yusuf 56
    ve kezâlike : veylece
  2998. 12-Yusuf 56
    mekkennâ : yerleştirdik, mevki sahibi yaptık
  2999. 12-Yusuf 56
    li yûsufe : Yusuf'u
  3000. 12-Yusuf 56
    el ardı : yeryüzünde
  3001. 12-Yusuf 56
    yetebevveu : konaklar, yerleşir
  3002. 12-Yusuf 56
    yeşâu : diler
  3003. 12-Yusuf 56
    bi rahmeti-nâ : rahmetimizi
  3004. 12-Yusuf 56
    men neşâu : dilediğimiz kimseye
  3005. 12-Yusuf 56
    ve lâ nudîu : ve zayi etmeyiz, kayba uğratmayız
  3006. 12-Yusuf 56
    ecre el muhsinîne : muhsinlerin ücretini, ecrini, karşılığını, mükâfatını
  3007. 12-Yusuf 57
    ve le ecrul âhıreti : ve mutlaka, ahiretin ecri (mükâfatı)
  3008. 12-Yusuf 57
    lillezîne (li ellezîne) : o kimseler için
  3009. 12-Yusuf 57
    âmenû : âmenû olan, (yaşarken) Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
  3010. 12-Yusuf 57
    ve kânû : ve oldular
  3011. 12-Yusuf 57
    yettekûne : takva sahibi olurlar
  3012. 12-Yusuf 58
    vee : ve geldi(ler)
  3013. 12-Yusuf 58
    ihvetusufe : Yusuf'un kardeşleri
  3014. 12-Yusuf 58
    fe dehalû : böylece girdiler
  3015. 12-Yusuf 58
    aleyhi : ona, onun yanına
  3016. 12-Yusuf 58
    fe arefe-hum : hemen onları tanıdı
  3017. 12-Yusuf 58
    ve hum : ve onlar
  3018. 12-Yusuf 58
    lehu : onu
  3019. 12-Yusuf 58
    munkirûne : tanımayanlar (tanıyamayanlar)
  3020. 12-Yusuf 59
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  3021. 12-Yusuf 59
    cehheze-hum : onlara hazırladı
  3022. 12-Yusuf 59
    bi cehâzi-him : zahireklerini
  3023. 12-Yusuf 59
    le'tûnî : bana getirin dedi
  3024. 12-Yusuf 59
    lekum : sizin
  3025. 12-Yusuf 59
    min ebî-kum : sizin babanızdan
  3026. 12-Yusuf 59
    eterevne : görmüyor musunuz
  3027. 12-Yusuf 59
    ennî : muhakkak ben
  3028. 12-Yusuf 59
    ûfî el keyle : ölçmeyi tam yaparım
  3029. 12-Yusuf 59
    ve ene : ve ben
  3030. 12-Yusuf 59
    el munzilîne : ağırlayanlar, ikram edenler
  3031. 12-Yusuf 60
    fe : artık, o taktirde
  3032. 12-Yusuf 60
    in lem te'tû-nî : eğer bana getirmezseniz
  3033. 12-Yusuf 60
    fe lâ : o zaman yoktur
  3034. 12-Yusuf 60
    keyle : bir ölçek, ölçülen madde
  3035. 12-Yusuf 60
    lekum : size, sizin için
  3036. 12-Yusuf 60
    vetakrebû-ni : ve bana yaklaşmayın
  3037. 12-Yusuf 61
    se nurâvidu : isteyeceğiz, istemeye çalışacağız
  3038. 12-Yusuf 61
    an-hu ebâ-hu : onu babasından
  3039. 12-Yusuf 61
    ve in-nâ : ve muhakkak ki biz
  3040. 12-Yusuf 61
    le : elbette, mutlaka
  3041. 12-Yusuf 61
    fâ'ilûne : yapanlar
  3042. 12-Yusuf 62
    vele : ve dedi
  3043. 12-Yusuf 62
    bidâate-hum : onların sermayeleri, erzak bedelleri
  3044. 12-Yusuf 62
    lealle-hum : umulur ki, belki onlar
  3045. 12-Yusuf 62
    ya'rifûne-hâ : onu tanırlar, onu farkederler
  3046. 12-Yusuf 62
    izenkalebû (izâ inkalebû) : geri döndükleri zaman
  3047. 12-Yusuf 62
    ilâ ehli-him : ailelerine
  3048. 12-Yusuf 62
    lealle-hum : umulur ki, böylece onlar
  3049. 12-Yusuf 62
    yercine : rücu ederler, dönerler
  3050. 12-Yusuf 63
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  3051. 12-Yusuf 63
    receû : döndüler
  3052. 12-Yusuf 63
    ebî-him : (onların) babaları
  3053. 12-Yusuf 63
    ebâ-nâ : ey babamız
  3054. 12-Yusuf 63
    el keylu : ölçek
  3055. 12-Yusuf 63
    fe ersil : artık gönder
  3056. 12-Yusuf 63
    mea-nâ : bizimle beraber
  3057. 12-Yusuf 63
    ehâ-nâ : kardeşimiz
  3058. 12-Yusuf 63
    nektel : ölçekle (satın) alalım
  3059. 12-Yusuf 63
    ve innâ : ve muhakkak biz
  3060. 12-Yusuf 63
    lehu : onu, onun için
  3061. 12-Yusuf 63
    le : mutlaka, elbette, gerçekten
  3062. 12-Yusuf 63
    hâfizûne : koruyanlar, koruyan kimseler, koruyucular
  3063. 12-Yusuf 64
    le : dedi
  3064. 12-Yusuf 64
    hel âmenu-kum : sizevenir miyim, size inanır mıyım, sizden emin olur muyum
  3065. 12-Yusuf 64
    aleyhi : ona, onun için (hakkında)
  3066. 12-Yusuf 64
    kemâ : gibi
  3067. 12-Yusuf 64
    emintu-kum : sizden emin oldum
  3068. 12-Yusuf 64
    fallâhu (fe allâhu) : fakat Allah
  3069. 12-Yusuf 64
    fizen : koruyucu, koruyan
  3070. 12-Yusuf 64
    ve huve : ve o
  3071. 12-Yusuf 64
    erhamu er râhimîne : rahmet edenlerin en çok rahmet edenidir
  3072. 12-Yusuf 65
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  3073. 12-Yusuf 65
    fetehû : açtılar
  3074. 12-Yusuf 65
    metâa-hum : metalarını, eşyalarını
  3075. 12-Yusuf 65
    vecedû : buldular
  3076. 12-Yusuf 65
    bidâate-hum : onların sermayeleri, ana malları (erzak ile takas için götürdükleri mal)
  3077. 12-Yusuf 65
    ruddet : iade edildi, geri verildi
  3078. 12-Yusuf 65
    ileyhim : kendilerine, onlara
  3079. 12-Yusuf 65
    ebâ-nâ : ey babamız
  3080. 12-Yusuf 65
    nebgî : (daha) ne isteriz
  3081. 12-Yusuf 65
    ruddet : iade edildi
  3082. 12-Yusuf 65
    ileynâ, : bize
  3083. 12-Yusuf 65
    ve nemîru : ve erzak, yiyecek getiririz
  3084. 12-Yusuf 65
    ehle-nâ : ailemize
  3085. 12-Yusuf 65
    ve nahfazu : ve koruruz, muhafaza ederiz
  3086. 12-Yusuf 65
    ehâ-nâ : kardeşimiz
  3087. 12-Yusuf 65
    ve nezdâdu : ve arttırırız
  3088. 12-Yusuf 65
    keyle : bir ölçek (ölçmede kullanılan bir birim, miktar)
  3089. 12-Yusuf 65
    beîrin : (yük taşıyan) deve
  3090. 12-Yusuf 65
    keyle beîrin : bir deve yükü (ölçüsü kadar)
  3091. 12-Yusuf 65
    like : işte bu
  3092. 12-Yusuf 65
    keylun : ölçektir, miktardır
  3093. 12-Yusuf 65
    yesîrun : azdır (kolaydır)
  3094. 12-Yusuf 66
    le : dedi
  3095. 12-Yusuf 66
    len ursile-hu : onu göndermem
  3096. 12-Yusuf 66
    mea-kum : sizinle beraber
  3097. 12-Yusuf 66
    mevsikan : sağlam söz (misak)
  3098. 12-Yusuf 66
    le te'tunne-nî : mutlaka bana getireceksiniz
  3099. 12-Yusuf 66
    en yuhâta : kuşatılmak, ihata edilmek
  3100. 12-Yusuf 66
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  3101. 12-Yusuf 66
    âtev-hu : ona verdiler
  3102. 12-Yusuf 66
    mevsika-hum : sağlam söz, kesinzlerini
  3103. 12-Yusuf 66
    le : dedi
  3104. 12-Yusuf 66
    alâ mâ nekûlu : söylediğimiz şeylere
  3105. 12-Yusuf 66
    vekîlun : vekildir
  3106. 12-Yusuf 67
    vele : ve dedi
  3107. 12-Yusuf 67
    beniyye : ey oğullarım
  3108. 12-Yusuf 67
    tedhulû : girmeyiniz
  3109. 12-Yusuf 67
    ve udhulû : ve giriniz
  3110. 12-Yusuf 67
    min ebvâbin : kapılardan
  3111. 12-Yusuf 67
    muteferrikatin : ayrı ayrı
  3112. 12-Yusuf 67
    ve mâ ugnî : ve ben kâfi gelemem, fayda veremem, gideremem
  3113. 12-Yusuf 67
    min şeyin : bir şeyi (bir şeyden)
  3114. 12-Yusuf 67
    inil hukmu (in el hukmu) : hüküm ise
  3115. 12-Yusuf 67
    aleyhi : ona
  3116. 12-Yusuf 67
    tevekkeltu : tevekkül ettim
  3117. 12-Yusuf 67
    ve aleyhi : ve ona
  3118. 12-Yusuf 67
    fe li yetevekkeli : artık tevekkül etsinler
  3119. 12-Yusuf 67
    el mutevekkilûne : tevekkül edenler
  3120. 12-Yusuf 68
    ve lemmâ : ve olduğu zaman, böylece
  3121. 12-Yusuf 68
    dehalû : girdiler
  3122. 12-Yusuf 68
    emere-hum : onlara emretti
  3123. 12-Yusuf 68
    ebû-hum, : onların babaları
  3124. 12-Yusuf 68
    mâ kâne : olmadı, olmazdı
  3125. 12-Yusuf 68
    min şey'in : bir şeyi, bir şeyden
  3126. 12-Yusuf 68
    ceten : bir dilek, bir hacet
  3127. 12-Yusuf 68
    nefsi : nefsinde
  3128. 12-Yusuf 68
    ya'kûbe : Yâkub
  3129. 12-Yusuf 68
    ve inne-hu : ve muhakkak o, çünkü o
  3130. 12-Yusuf 68
    le : mutlaka, elbette
  3131. 12-Yusuf 68
    allemnâ-hu : ona öğrettik
  3132. 12-Yusuf 68
    vekinne : ve lâkin, fakat
  3133. 12-Yusuf 68
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  3134. 12-Yusuf 68
    lâ ya'lemûne : bilmezler, bilmiyorlar
  3135. 12-Yusuf 69
    ve lemmâ : olduğu zaman
  3136. 12-Yusuf 69
    dehalû : girdiler
  3137. 12-Yusuf 69
    sufe : Yusuf'un
  3138. 12-Yusuf 69
    ileyhi : ona
  3139. 12-Yusuf 69
    ehâ-hu : onun kardeşi
  3140. 12-Yusuf 69
    le : dedi
  3141. 12-Yusuf 69
    ene : ben
  3142. 12-Yusuf 69
    ehû-ke : senin kardeşin
  3143. 12-Yusuf 69
    fe : artık
  3144. 12-Yusuf 69
    tebteis : üzülme
  3145. 12-Yusuf 69
    ya'melûne : yapıyorlar
  3146. 12-Yusuf 70
    fe lemmâ : artık, böylece, olduğu zaman
  3147. 12-Yusuf 70
    cehheze-hum : onları hazırladı
  3148. 12-Yusuf 70
    bi cehâzi-him : onların yüklerini
  3149. 12-Yusuf 70
    ceale : kıldı, yaptı (koydu)
  3150. 12-Yusuf 70
    es sikâyete : su kabı
  3151. 12-Yusuf 70
    summe : sonra
  3152. 12-Yusuf 70
    ezzene : seslendi (ilân etti)
  3153. 12-Yusuf 70
    muezzinun : müezzin, seslenen kişi, seslenmeklerevli kişi
  3154. 12-Yusuf 70
    eyyetu-hâ : ey
  3155. 12-Yusuf 70
    el îru : kafile
  3156. 12-Yusuf 70
    inne-kum : muhakkak ki siz(ler)
  3157. 12-Yusuf 70
    le : gerçekten
  3158. 12-Yusuf 70
    sârikûne : hırsızlar
  3159. 12-Yusuf 71
    ve akbelû : ve döndüler
  3160. 12-Yusuf 71
    aleyhim : onlara
  3161. 12-Yusuf 71
    tefkidûne : kaybediyorsunuz (arıyorsunuz)
  3162. 12-Yusuf 72
    nefkıdu : kaybediyoruz (kaybettiğimizi arıyoruz)
  3163. 12-Yusuf 72
    suvâa el meliki : melikin (hükümdarın) su kabı
  3164. 12-Yusuf 72
    ve li mene bi-hi : ve kim onu getirirse
  3165. 12-Yusuf 72
    hımlu beîrin : bir deve yükü
  3166. 12-Yusuf 72
    ve ene : ve ben
  3167. 12-Yusuf 73
    lekad : andolsun ki
  3168. 12-Yusuf 73
    li nufside : bozgunculuk çıkarmak için
  3169. 12-Yusuf 73
    fi el ardı : bu yerde, yeryüzünde
  3170. 12-Yusuf 73
    ve mâ kunnâ : ve biz değiliz, biz olmadık
  3171. 12-Yusuf 73
    sârikîne : hırsızlar
  3172. 12-Yusuf 74
    fe : öyleyse, o taktirde
  3173. 12-Yusuf 74
    cezâu-hû : onun cezası nedir
  3174. 12-Yusuf 74
    in kuntum kâzibîne : eğer siz yalan söylüyorsanız
  3175. 12-Yusuf 75
    cezâu-hu : onun cezası
  3176. 12-Yusuf 75
    men vucide : kimde bulunursa
  3177. 12-Yusuf 75
    fe huve : o taktirde, artık odur (kendisidir)
  3178. 12-Yusuf 75
    cezâu-hu : onun cezası
  3179. 12-Yusuf 75
    kezâlike : işteyle
  3180. 12-Yusuf 75
    neczî ez zâlimîne : biz zalimleri cezalandırırız
  3181. 12-Yusuf 76
    fe : böylece, o zaman
  3182. 12-Yusuf 76
    bedee : başladı
  3183. 12-Yusuf 76
    bi evyeti-him : onların heybeleri
  3184. 12-Yusuf 76
    kable : önce
  3185. 12-Yusuf 76
    summestahrecehâ : sonra onu çıkardı
  3186. 12-Yusuf 76
    kezâlike : işteylece
  3187. 12-Yusuf 76
    kidnâ \n(keyd) : düzen hazırladık \n: (hile, düzen, tedbir)
  3188. 12-Yusuf 76
    li yûsufe : Yusuf için
  3189. 12-Yusuf 76
    mâ kâne : olmadı, olmazdı
  3190. 12-Yusuf 76
    li ye'huze : alıkoyması, tutması
  3191. 12-Yusuf 76
    ehâ-hu : kardeşini
  3192. 12-Yusuf 76
    fî dîni el meliki : melikinninde, milletinde, kurallarında
  3193. 12-Yusuf 76
    en yeşâallâhu(yeşâu allâhu) : Allah'ın dilemesi
  3194. 12-Yusuf 76
    nerfeu : yükseltiriz
  3195. 12-Yusuf 76
    derecâtin : dereceler
  3196. 12-Yusuf 76
    men neşâu : dilediğimiz kimseye
  3197. 12-Yusuf 76
    ve fevka : ve üstünde
  3198. 12-Yusuf 77
    in yesrık : eğer çalmışsa
  3199. 12-Yusuf 77
    fe kad : olmuştu
  3200. 12-Yusuf 77
    sereka : çaldı
  3201. 12-Yusuf 77
    ehun : kardeşi
  3202. 12-Yusuf 77
    lehu : onun
  3203. 12-Yusuf 77
    fe eserre-hâ : onu saklı tuttu, gizledi
  3204. 12-Yusuf 77
    nefsi-hî : nefsinde, kendiinde
  3205. 12-Yusuf 77
    ve lem yubdi-hâ : ve onu açıklamadı
  3206. 12-Yusuf 77
    lehum : onlara
  3207. 12-Yusuf 77
    le : dedi
  3208. 12-Yusuf 77
    entum : siz
  3209. 12-Yusuf 77
    şerrun : şerr, kötü
  3210. 12-Yusuf 77
    mekânen : konum, yer
  3211. 12-Yusuf 77
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  3212. 12-Yusuf 77
    a'lemu : daha iyi bilir
  3213. 12-Yusuf 77
    tesifûne : anlatıyorsunuz
  3214. 12-Yusuf 78
    eyyuhâ el azîzu : ey azîz
  3215. 12-Yusuf 78
    inne : muhakkak, gerçekten
  3216. 12-Yusuf 78
    lehû : onun var
  3217. 12-Yusuf 78
    eben : babası
  3218. 12-Yusuf 78
    şeyhan : ihtiyar
  3219. 12-Yusuf 78
    kebîren : büyük, yaşlı
  3220. 12-Yusuf 78
    fe : artık, o sebeple, bundan dolayı
  3221. 12-Yusuf 78
    ehade-nâ : bizden birisi
  3222. 12-Yusuf 78
    mekâne-hu : onun yerine
  3223. 12-Yusuf 78
    nerâ-ke : seni görüyoruz
  3224. 12-Yusuf 78
    min el muhsinîne : muhsinlerden
  3225. 12-Yusuf 79
    le : dediler
  3226. 12-Yusuf 79
    maâzâ allâhi \n(âze) : Allah'a sığınırım \n: (sığındı)
  3227. 12-Yusuf 79
    en ne'huze : alıkoymamız, onu almamız, tutmamız, alıkoymamız
  3228. 12-Yusuf 79
    men vecednâ : bulduğumuz kimse
  3229. 12-Yusuf 79
    metâa-nâ : bizim eşyamız
  3230. 12-Yusuf 79
    inde-hû : onun yanında
  3231. 12-Yusuf 79
    izen : o zaman
  3232. 12-Yusuf 79
    le zâlimûne : mutlaka zalimler
  3233. 12-Yusuf 80
    fe lemmestey'esû : artık umutlarını kestikleri zaman
  3234. 12-Yusuf 80
    halesû : ayrıldılar, bir kenara çekildiler
  3235. 12-Yusuf 80
    neciyyan : fısıldaşarak, gizli konuşarak
  3236. 12-Yusuf 80
    le : dedi
  3237. 12-Yusuf 80
    kebîru-hum : onların büyüğü
  3238. 12-Yusuf 80
    e lem ta'lemû : bilmiyor musunuz
  3239. 12-Yusuf 80
    enne : olduğunu
  3240. 12-Yusuf 80
    ebâ-kum : sizin babanız
  3241. 12-Yusuf 80
    ehaze : aldı
  3242. 12-Yusuf 80
    aleykum : sizden
  3243. 12-Yusuf 80
    mevsikan : misak
  3244. 12-Yusuf 80
    ve min kablu : ve önceden, daha önceden
  3245. 12-Yusuf 80
    ferrattum : yaptığınız kusur
  3246. 12-Yusuf 80
    fî yûsufe : Yusuf için, Yusuf hakkında, Yusuf'a
  3247. 12-Yusuf 80
    fe len ebraha \n(bereha) : artık asla ayrılmam \n: (ayrıldı)
  3248. 12-Yusuf 80
    el arda : yer (burası)
  3249. 12-Yusuf 80
    ye'zene : izin verir
  3250. 12-Yusuf 80
    ebî : bana babam
  3251. 12-Yusuf 80
    ev : veya
  3252. 12-Yusuf 80
    ve huve : ve o
  3253. 12-Yusuf 80
    hayru el hâkimîne : hüküm verenlerin en hayırlısı
  3254. 12-Yusuf 81
    ilâ ebî-kum : babanıza
  3255. 12-Yusuf 81
    fe kûlû : böylece deyin, söyleyin
  3256. 12-Yusuf 81
    ebâ-nâ : ey babamız
  3257. 12-Yusuf 81
    innebneke (inne ibne-ke) : muhakkak senin oğlun
  3258. 12-Yusuf 81
    seraka : hırsızlık yaptı
  3259. 12-Yusuf 81
    ve mâ şehid-nâ : ve biz şahit olmadık (görmedik)
  3260. 12-Yusuf 81
    ve mâ kunnâ : ve biz değildik, olmadık
  3261. 12-Yusuf 81
    lilgaybi (li el gaybi) : gaybı, gizli olanı
  3262. 12-Yusuf 81
    hâfizîne : koruyanlar, bilenler (bilgiyi muhafaza edenler, bilgi sahibi olanlar)
  3263. 12-Yusuf 82
    ves'elil karyete : ve o karyeye, şehir halkına sor
  3264. 12-Yusuf 82
    elletî : ki o
  3265. 12-Yusuf 82
    vel îrelletî (ve el îre elletî) \n(îre) : ve kafile, ki o \n: (üzerinde yük bulunan develer, yüklü develer topluluğu, kafile)
  3266. 12-Yusuf 82
    akbelnâ : döndük
  3267. 12-Yusuf 82
    ve innâ : muhakkak biz
  3268. 12-Yusuf 82
    le sâdikûne : gerçekten sadıklar, doğruyu söyleyenler
  3269. 12-Yusuf 83
    le : dedi
  3270. 12-Yusuf 83
    bel : hayır
  3271. 12-Yusuf 83
    sevvelet : teşvik etti, güzelsterdi
  3272. 12-Yusuf 83
    lekum : size
  3273. 12-Yusuf 83
    enfusu-kum : sizin nefsiniz
  3274. 12-Yusuf 83
    emren : bir iş, bir durum
  3275. 12-Yusuf 83
    fe : artık
  3276. 12-Yusuf 83
    cemîlun : güzel
  3277. 12-Yusuf 83
    en ye'tiye-nî : bana getirir (bana getirmesi)
  3278. 12-Yusuf 83
    cemî'an : hepsini
  3279. 12-Yusuf 83
    innehu : muhakkak, çünkü o
  3280. 12-Yusuf 83
    huve : o
  3281. 12-Yusuf 83
    el alîmu el hakîmu : en iyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır
  3282. 12-Yusuf 84
    ve tevellâ : ve yüz çevirdi
  3283. 12-Yusuf 84
    vele : ve dedi
  3284. 12-Yusuf 84
    esefâ alâ yûsufe : ey Yusuf'a olan esefim (üzüntü)
  3285. 12-Yusuf 84
    ve ebyaddat : beyaz oldu, ağardı
  3286. 12-Yusuf 84
    min el huzni : hüzünden
  3287. 12-Yusuf 84
    fe huve : böylece o, artık o
  3288. 12-Yusuf 84
    kezîmun : üzüntüsünü saklayan
  3289. 12-Yusuf 85
    tefteu : hâlâ devam ediyorsun
  3290. 12-Yusuf 85
    tezkuru : zikrediyorsun, anıyorsun
  3291. 12-Yusuf 85
    sufe : Yusuf'u
  3292. 12-Yusuf 85
    tekûne : olursun, olacaksın
  3293. 12-Yusuf 85
    ev : ya da, veya
  3294. 12-Yusuf 85
    tekûne : olursun, olacaksın
  3295. 12-Yusuf 85
    min el hâlikîne : helâk olanlardan
  3296. 12-Yusuf 86
    le : dedi
  3297. 12-Yusuf 86
    innemâ : sadece
  3298. 12-Yusuf 86
    eşkû : şikâyet ederim (arz ederim)
  3299. 12-Yusuf 86
    bessî : derin üzüntüm, kederim
  3300. 12-Yusuf 86
    ve huznî : ve hüznüm
  3301. 12-Yusuf 86
    ve a'lemu : ve biliyorum
  3302. 12-Yusuf 86
    mâ lâ ta'lemûne : bilmediğiniz şey(ler)i
  3303. 12-Yusuf 87
    beniyye izhebû : ey oğullarım, gidiniz
  3304. 12-Yusuf 87
    fe : artık
  3305. 12-Yusuf 87
    tehassesû : iyice araştırın
  3306. 12-Yusuf 87
    min yûsufe : Yusuf'tan, Yusuf'u
  3307. 12-Yusuf 87
    ve ehî-hi : ve onun kardeşi
  3308. 12-Yusuf 87
    vete'yesû : ve umut kesmeyin
  3309. 12-Yusuf 87
    min revhi allâhi \n(er revhu) : Allah'ın rahmetinden, Allah'ın vereceği ferahlıktan, sevinçten \n: (sevinç, ferahlık, rahmet)
  3310. 12-Yusuf 87
    inne-hu : çünkü o
  3311. 12-Yusuf 87
    ye'yesu : umut kesmezler
  3312. 12-Yusuf 87
    min revhi allâhi : Allah'ın rahmetinden, Allah'ın vereceği ferahlıktan, sevinçten
  3313. 12-Yusuf 87
    el kavmu el kâfirûne : kâfirler kavmi (onu inkâr edenler topluluğu)
  3314. 12-Yusuf 88
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  3315. 12-Yusuf 88
    dehalû : girdiler
  3316. 12-Yusuf 88
    aleyhi : ona (onun yanına, huzuruna)
  3317. 12-Yusuf 88
    eyyuhâ el azîzu : ey vezir, ey azîz
  3318. 12-Yusuf 88
    messenâ : bize dokundu
  3319. 12-Yusuf 88
    ve ehlenâ : ve ailemize
  3320. 12-Yusuf 88
    ed durru : şiddetli darlık
  3321. 12-Yusuf 88
    ve ci'nâ : ve geldik
  3322. 12-Yusuf 88
    fe evfi : tam ver
  3323. 12-Yusuf 88
    lenâ : bize
  3324. 12-Yusuf 88
    el keyle : ölçek
  3325. 12-Yusuf 88
    ve tesaddak : sadaka ver, bağışta bulun
  3326. 12-Yusuf 88
    aleynâ : bize
  3327. 12-Yusuf 88
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  3328. 12-Yusuf 88
    yeczî : karşılığını öder, mükâfatını verir
  3329. 12-Yusuf 88
    el mutesaddikîne : sadaka verenler, tasaddukta bulunanlar
  3330. 12-Yusuf 89
    le : dedi
  3331. 12-Yusuf 89
    hel : mi
  3332. 12-Yusuf 89
    fealtum : siz yaptınız
  3333. 12-Yusuf 89
    bi yûsufe : Yusuf'a
  3334. 12-Yusuf 89
    ve ahî-hi : ve onun kardeşi
  3335. 12-Yusuf 89
    entum : siz
  3336. 12-Yusuf 89
    câhilûne : cahiller
  3337. 12-Yusuf 90
    e inne-ke : gerçekten sen misin
  3338. 12-Yusuf 90
    le ente yûsufu : mutlaka sen Yusuf'sun
  3339. 12-Yusuf 90
    le : dedi
  3340. 12-Yusuf 90
    ene yûsufu : ben Yusuf'um
  3341. 12-Yusuf 90
    ve hâzâ : ve bu
  3342. 12-Yusuf 90
    menne allâhu : Allah ni'metlendirdi (ni'met verdi)
  3343. 12-Yusuf 90
    aleynâ, : bize
  3344. 12-Yusuf 90
    inne-hu : muhakkak, çünkü
  3345. 12-Yusuf 90
    men yettekı : kim takva sahibi olursa
  3346. 12-Yusuf 90
    ve yasbir : ve sabreder
  3347. 12-Yusuf 90
    fe innallâhe : o taktirde, muhakkak ki Allah
  3348. 12-Yusuf 90
    lâ yudî'u ecre : karşılığını zayi etmez (boşa çıkarmaz)
  3349. 12-Yusuf 90
    el muhsinîne \n(ecre el muhsinîne) : muhsinler \n: (muhsinlerin ecrini)
  3350. 12-Yusuf 91
    lekad : andolsun ki
  3351. 12-Yusuf 91
    âserekellâhu : Allah seni tercih etmiştir
  3352. 12-Yusuf 91
    aleynâ : bize
  3353. 12-Yusuf 91
    ve in kunnâ : ve biz olduk
  3354. 12-Yusuf 91
    le hâtıîne : kasten günah işleyen günahkârlar
  3355. 12-Yusuf 92
    le : dedi
  3356. 12-Yusuf 92
    tesrîbe : kınama (suçlama) yoktur
  3357. 12-Yusuf 92
    aleykum el yevme : bugün size
  3358. 12-Yusuf 92
    lekum : siz, sizin için
  3359. 12-Yusuf 92
    ve huve : ve o
  3360. 12-Yusuf 92
    erhamu er râhimîne : rahîm olanların en çok rahmet edenidir
  3361. 12-Yusuf 93
    yezhebû \n(izhebû) : götürün \n: (gidin)
  3362. 12-Yusuf 93
    fe : o zaman
  3363. 12-Yusuf 93
    elkû-hu : onu atın, ilka edin, sürün
  3364. 12-Yusuf 93
    vechi ebî : babamın yüzüne (vechine)
  3365. 12-Yusuf 93
    ye'ti : gelir
  3366. 12-Yusuf 93
    ve'tûnî : ve bana getirin
  3367. 12-Yusuf 93
    bi ehli-kum : ailenizi
  3368. 12-Yusuf 93
    ecmane : hepsi, tümü
  3369. 12-Yusuf 94
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  3370. 12-Yusuf 94
    fasalatil'îru (fasalati el îru) : kafile ayrıldı
  3371. 12-Yusuf 94
    le : dedi
  3372. 12-Yusuf 94
    ebû-hum : onların babası
  3373. 12-Yusuf 94
    le ecidu : buluyorum (duyuyorum)
  3374. 12-Yusuf 94
    rîha yûsufe : Yusuf'un kokusu (esintisi, rüzgârı, rayihası)
  3375. 12-Yusuf 94
    lev lâ : eğer olmasa, olmazsa
  3376. 12-Yusuf 94
    en tufennidû-ni \n(fened) : bana bunuyor demeniz \n: (kişinin ihtiyarlıktan dolayı bunaması)
  3377. 12-Yusuf 95
    inne-ke : muhakkak, gerçekten sen
  3378. 12-Yusuf 95
    le fî : içindesin
  3379. 12-Yusuf 95
    dalâlike : senin dalâletin (doğru olan şeyden uzaklığın, sapman)
  3380. 12-Yusuf 95
    el kadîmi : eski
  3381. 12-Yusuf 96
    fe : böylece
  3382. 12-Yusuf 96
    lemmâ : olduğu zaman
  3383. 12-Yusuf 96
    ene : gelmek
  3384. 12-Yusuf 96
    el beşîru : müjdeci
  3385. 12-Yusuf 96
    elkâ-hu : attı, koydu, sürdü
  3386. 12-Yusuf 96
    alâ vechi-hî : onun yüzüne
  3387. 12-Yusuf 96
    fertedde : hemen geri döndü
  3388. 12-Yusuf 96
    le : dedi
  3389. 12-Yusuf 96
    e lem : olmadı mı
  3390. 12-Yusuf 96
    ekul : ben dedim, söyledim
  3391. 12-Yusuf 96
    lekum : size
  3392. 12-Yusuf 96
    a'lemu : biliyorum, bilirim
  3393. 12-Yusuf 96
    mâ lâ ta'lemûne : sizin bilmediğiniz şeyleri
  3394. 12-Yusuf 97
    ebânestagfir : ey babamız mağfiret dile
  3395. 12-Yusuf 97
    lenâ : bize, bizim için
  3396. 12-Yusuf 97
    zunûbe-nâ : bizim günahlarımız
  3397. 12-Yusuf 97
    hâtıîne : bilerek günah işleyenler
  3398. 12-Yusuf 98
    le : dedi
  3399. 12-Yusuf 98
    sevfe estagfiru \n(sevfe) : yakında mağfiret isteyeceğim \n: (yakın gelecek, yakında olacak)
  3400. 12-Yusuf 98
    lekum : sizin için
  3401. 12-Yusuf 98
    inne-hu : muhakkak o
  3402. 12-Yusuf 98
    huve : o
  3403. 12-Yusuf 98
    el gafûru : gafûrdur (mağfiret edendir)
  3404. 12-Yusuf 98
    er rahîmu : rahîmdir (rahmet nuru gönderendir)
  3405. 12-Yusuf 99
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  3406. 12-Yusuf 99
    dehalû : girdiler
  3407. 12-Yusuf 99
    alâ yûsufe : Yusuf'a (yanına, huzuruna)
  3408. 12-Yusuf 99
    âvâ ileyhi : kendi yanına aldı (barındırdı)
  3409. 12-Yusuf 99
    ebeveyhi : onun annesi, babası
  3410. 12-Yusuf 99
    veledhulû (kâle udhulû) : ve 'giriniz' dedi
  3411. 12-Yusuf 99
    in şâallâhu (in şâe allâhu) : eğer Allah dilerse
  3412. 12-Yusuf 99
    âminîne : emin olanlar, güvende olanlar
  3413. 12-Yusuf 100
    ve refea : vekseltti, çıkardı
  3414. 12-Yusuf 100
    ebeveyhi : onun annesi ve babası
  3415. 12-Yusuf 100
    alel arşı (alâ el arşı) : tahtın üzerine
  3416. 12-Yusuf 100
    ve harrû : ve (yere) eğildiler (çömeldiler)
  3417. 12-Yusuf 100
    lehu : ona
  3418. 12-Yusuf 100
    succeden : secde ederek
  3419. 12-Yusuf 100
    vele : ve dedi
  3420. 12-Yusuf 100
    ebeti : ey babacığım
  3421. 12-Yusuf 100
    te'vîlu : tabiri, yorumu
  3422. 12-Yusuf 100
    ru'yâye : benim rüyam
  3423. 12-Yusuf 100
    ceale-hâ : onu kıldı, yaptı
  3424. 12-Yusuf 100
    ve kad : ve olmuştu
  3425. 12-Yusuf 100
    ahsene : ahsen, enzeli, en iyisi
  3426. 12-Yusuf 100
    ahrece-nî : beni çıkardı
  3427. 12-Yusuf 100
    min es sicni : zindandan
  3428. 12-Yusuf 100
    vee bi-kum : ve sizi getirdi
  3429. 12-Yusuf 100
    min el bedvi : çölden
  3430. 12-Yusuf 100
    en nezega : arasını açmak
  3431. 12-Yusuf 100
    eş şeytânu : şeytan
  3432. 12-Yusuf 100
    beynî : benim aram
  3433. 12-Yusuf 100
    ve beyne : ve arasında
  3434. 12-Yusuf 100
    ıhvetî : benim kardeşlerim
  3435. 12-Yusuf 100
    inne : muhakkak
  3436. 12-Yusuf 100
    li mâ yeşâu : dilediğine
  3437. 12-Yusuf 100
    inne-hu : muhakkak ki o
  3438. 12-Yusuf 100
    huve : o
  3439. 12-Yusuf 100
    el alîmu : en iyi bilen
  3440. 12-Yusuf 100
    el hakîmu : hüküm ve hikmet sahibi olan
  3441. 12-Yusuf 101
    âteyte-nî : bana verdin
  3442. 12-Yusuf 101
    min el mulki : mülkten
  3443. 12-Yusuf 101
    ve allemte-nî : ve bana öğrettin
  3444. 12-Yusuf 101
    min te'vîli : yorumundan
  3445. 12-Yusuf 101
    el ehâdîsi : sözler, olaylar
  3446. 12-Yusuf 101
    fâtıra es semâvâti : semaları yaratan
  3447. 12-Yusuf 101
    vel ardı (ve el ardı) : ve yeryüzü
  3448. 12-Yusuf 101
    ente : sen
  3449. 12-Yusuf 101
    veliyyî : benim velîm, dostum
  3450. 12-Yusuf 101
    fîd dunyâ (fî ed dunyâ) : dünyada
  3451. 12-Yusuf 101
    vel âhıreti (ve el âhıreti) : ve ahiret
  3452. 12-Yusuf 101
    teveffe-nî : beni vefat ettir
  3453. 12-Yusuf 101
    muslimen : müslüman olarak (teslim olan)
  3454. 12-Yusuf 101
    ve elhık-nî : ve beni dahil et, arasına kat, ilhak et
  3455. 12-Yusuf 101
    bi es sâlihîne : salihlerle
  3456. 12-Yusuf 102
    like : işte bu
  3457. 12-Yusuf 102
    min enbâi : haberlerinden
  3458. 12-Yusuf 102
    el gaybi : gayb
  3459. 12-Yusuf 102
    ileyke : sana
  3460. 12-Yusuf 102
    vekunte : ve sen olmadın
  3461. 12-Yusuf 102
    ledey-him : onların yanında
  3462. 12-Yusuf 102
    ecmaû : toplandılar, karar verdiler
  3463. 12-Yusuf 102
    emre-hum : onların işleri
  3464. 12-Yusuf 102
    ve hum : ve onlar
  3465. 12-Yusuf 102
    yemkurûne : hile yapıyorlar, tuzak hazırlıyorlar
  3466. 12-Yusuf 103
    ve mâ : ve değil
  3467. 12-Yusuf 103
    ekseru en nâsi : insanların çoğu
  3468. 12-Yusuf 103
    ve lev : ve olsa bile
  3469. 12-Yusuf 103
    haraste : şiddetli istedin, çok istedin
  3470. 12-Yusuf 103
    bi mu'minîne : mü'min olanlar
  3471. 12-Yusuf 104
    vetes'elu-hum : ve onlardan istemiyorsun
  3472. 12-Yusuf 104
    aleyhi : ona
  3473. 12-Yusuf 104
    min ecrin : (ücretten) bir ücret
  3474. 12-Yusuf 104
    in huve : o olursa
  3475. 12-Yusuf 104
    li el âlemîne : âlemler için, âlemlere
  3476. 12-Yusuf 105
    ve keeyyin : ve (ne kadar) pek çok, nice
  3477. 12-Yusuf 105
    min âyetin : (âyetlerden) âyet, delil
  3478. 12-Yusuf 105
    es semâvâti : göklerde
  3479. 12-Yusuf 105
    ve el ardı : ve yeryüzü
  3480. 12-Yusuf 105
    yemurrûne : yanından geçerler
  3481. 12-Yusuf 105
    aleyhâ : onun üzerinden
  3482. 12-Yusuf 105
    ve hum an-hâ : ve onlar, ondan
  3483. 12-Yusuf 105
    mu'ridûne : yüz çeviren kimseler
  3484. 12-Yusuf 106
    ve mâ yu'minu : inanmazlar, mü'min olmazlar
  3485. 12-Yusuf 106
    ekseru-hum : onların çoğu
  3486. 12-Yusuf 106
    ve hum muşrikûne : ve onlar şirk koşanlardır (müşriklerdir)
  3487. 12-Yusuf 107
    e : mi, mı
  3488. 12-Yusuf 107
    fe : artık, bundan sonra
  3489. 12-Yusuf 107
    eminû : emin oldular
  3490. 12-Yusuf 107
    en te'tiye-hum : onların gelmesi
  3491. 12-Yusuf 107
    gâşiyetun : perdeleyen, örten, herşeyi kaplayan
  3492. 12-Yusuf 107
    ev : veya
  3493. 12-Yusuf 107
    te'tiyehumu es sâatu : o saatin (vaktin) onlara gelmesi
  3494. 12-Yusuf 107
    bagteten : ansızın, aniden
  3495. 12-Yusuf 107
    ve hum : ve onlar
  3496. 12-Yusuf 107
    yeş'urûne : farkına varmazlar
  3497. 12-Yusuf 108
    sebîlî : sebîl, yol
  3498. 12-Yusuf 108
    ed'û : davet ediyor
  3499. 12-Yusuf 108
    alâ basîretin : basiret üzerine, Allah'ı kalp gözüylererek
  3500. 12-Yusuf 108
    ene : ben
  3501. 12-Yusuf 108
    ve men ittebea-nî : ve bana tâbî olan kimseler
  3502. 12-Yusuf 108
    ve subhânallâhi : ve Allah'ı tenzih ederim
  3503. 12-Yusuf 108
    veene : ve ben değilim
  3504. 12-Yusuf 108
    min el muşrikîne : müşriklerden
  3505. 12-Yusuf 109
    veerselnâ : ve biz göndermedik
  3506. 12-Yusuf 109
    min kabli-ke : senden önce
  3507. 12-Yusuf 109
    ricâlen : erkekler, adamlar
  3508. 12-Yusuf 109
    ileyhim : onlara
  3509. 12-Yusuf 109
    min ehli el kurâ : şehirler halkından, beldeler halkından
  3510. 12-Yusuf 109
    e fe lem yesîrû : dolaşmıyorlar mı, dolaşmazlar mı (dolaşmadılar mı)
  3511. 12-Yusuf 109
    el ardı : yeryüzünde
  3512. 12-Yusuf 109
    fe yanzurû : artık baksınlar
  3513. 12-Yusuf 109
    keyfe : nasıl
  3514. 12-Yusuf 109
    ne : oldu
  3515. 12-Yusuf 109
    âkıbetu : akıbet, sonuç
  3516. 12-Yusuf 109
    ellezîne min kabli-him : onlardan önceki kimseler
  3517. 12-Yusuf 109
    ve le dâru el âhıreti : ve mutlaka ahiret yurdu
  3518. 12-Yusuf 109
    lillezînettekav : takva sahibi olan kimseler için
  3519. 12-Yusuf 109
    e fe lâ ta'kılûne : hâlâ akıl etmiyor musunuz
  3520. 12-Yusuf 110
    izestey'eser rusulu : resûller umutlarını kestikleri zaman
  3521. 12-Yusuf 110
    ve zannû : ve zannettiler
  3522. 12-Yusuf 110
    enne-hum : kendilerinin olduğunu
  3523. 12-Yusuf 110
    e-hum : onlara geldi
  3524. 12-Yusuf 110
    fe : o zaman
  3525. 12-Yusuf 110
    nucciye : kurtarıldı
  3526. 12-Yusuf 110
    men : kimse(ler)
  3527. 12-Yusuf 110
    neşâu : dileriz, isteriz
  3528. 12-Yusuf 110
    veyureddu : ve geri döndürülmez
  3529. 12-Yusuf 110
    be'su-nâ : azabımız
  3530. 12-Yusuf 110
    el kavm el mucrimîne : mücrimler kavmi, günahkârlar topluluğu
  3531. 12-Yusuf 111
    lekad : andolsun ki
  3532. 12-Yusuf 111
    ne : oldu
  3533. 12-Yusuf 111
    ibretun : bir ibret
  3534. 12-Yusuf 111
    li ûlîl elbâbi (lî ûlî elbâbi) : ulûl'elbab için, sır (lübb) sahipleri için
  3535. 12-Yusuf 111
    mâ kâne : değildir, olmadı
  3536. 12-Yusuf 111
    hadîsen : bir söz
  3537. 12-Yusuf 111
    yufterâ : uydurulur
  3538. 12-Yusuf 111
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  3539. 12-Yusuf 111
    ellezî beyne : arasında olan
  3540. 12-Yusuf 111
    yedey-hi : onun elleri
  3541. 12-Yusuf 111
    ve tafsîle : ayrı ayrı açıklar
  3542. 12-Yusuf 111
    kulli şey'in : herşey
  3543. 12-Yusuf 111
    ve huden : ve hidayet, hidayet edici olarak
  3544. 12-Yusuf 111
    ve rahmeten : ve rahmet, rahmet olarak
  3545. 12-Yusuf 111
    yu'minûne \n(kavmin yu'minûne) : mü'min olan \n: (mü'min kavim)
  3546. 13-Ra'd 1
    elif, lâm, mim, râ : hurûfu mukattaa; mukattaa harfleridir. Kur'ân-ı Kerim'de bazı surelerin başında zikredilen özel (anlamlı) harflerdir.
  3547. 13-Ra'd 1
    tilke : bunlar
  3548. 13-Ra'd 1
    âyâtu el kitâbi : kitabın âyetleridir
  3549. 13-Ra'd 1
    ve ellezî : ve ki o
  3550. 13-Ra'd 1
    unzile : indirildi
  3551. 13-Ra'd 1
    ileyke : sana
  3552. 13-Ra'd 1
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  3553. 13-Ra'd 1
    el hakku : haktır
  3554. 13-Ra'd 1
    vekinne : ve
  3555. 13-Ra'd 1
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  3556. 13-Ra'd 1
    lâ yu'minûne : inanmazlar, mü'min olmazlar
  3557. 13-Ra'd 2
    allâhu ellezî : Allah o ki
  3558. 13-Ra'd 2
    refea es semavâti : göklerikseltti
  3559. 13-Ra'd 2
    amedin : direkler
  3560. 13-Ra'd 2
    terevne-hâ : onu görüyorsunuz
  3561. 13-Ra'd 2
    summe istevâ : sonra istiva etti
  3562. 13-Ra'd 2
    alel arşı (alâ el arşı) : arşın üzerine, arşa
  3563. 13-Ra'd 2
    ve sehhare : ve emri altına aldı
  3564. 13-Ra'd 2
    eş şemse : güneş
  3565. 13-Ra'd 2
    ve el kamere : ve ay
  3566. 13-Ra'd 2
    yecrî : akar gider (hareket eder)
  3567. 13-Ra'd 2
    li ecelin : bir süreye (zamana) kadar
  3568. 13-Ra'd 2
    musemmen : belirlenmiş (isimlendirilmiş)
  3569. 13-Ra'd 2
    yudebbiru el emre : işlerizenleyip dizayn eder, idare eder
  3570. 13-Ra'd 2
    yufassılu el âyâti : âyetleri ayrı ayrı açıklar
  3571. 13-Ra'd 2
    lealle-kum : umulur ki siz, böylece siz
  3572. 13-Ra'd 2
    tûkınûne : kesin inanırsınız, yakîn hasıl edersiniz
  3573. 13-Ra'd 3
    ve huve : ve o
  3574. 13-Ra'd 3
    ellezî : ki o
  3575. 13-Ra'd 3
    medde : uzattı, yaydı
  3576. 13-Ra'd 3
    el arda : yeryüzü
  3577. 13-Ra'd 3
    ve ceale : ve kıldı, yaptı (yarattı)
  3578. 13-Ra'd 3
    revâsiye : dağlar
  3579. 13-Ra'd 3
    ve enhâren : ve nehirler
  3580. 13-Ra'd 3
    ve min kulli : ve hepsinden
  3581. 13-Ra'd 3
    es semerâti : ürünler, meyveler
  3582. 13-Ra'd 3
    ceale : kıldı (yarattı)
  3583. 13-Ra'd 3
    zevceynisneyni \n(zevceyni) \n(isneyni) : ikili (zıt cinsten eşler) bir çift \n: (zıt cinsli bir çift (dişi+erkek)) \n: (iki, ikili)
  3584. 13-Ra'd 3
    el leyl : gece
  3585. 13-Ra'd 3
    en nehâre : gündüz
  3586. 13-Ra'd 3
    inne : muhakkak
  3587. 13-Ra'd 3
    fî zâlike : bunda vardır
  3588. 13-Ra'd 3
    le âyâtin : elbette âyetler
  3589. 13-Ra'd 3
    yetefekkerûne : tefekkür ederler
  3590. 13-Ra'd 4
    veel ardı : ve yeryüzünde
  3591. 13-Ra'd 4
    mutecâvirâtun : birbirine komşu
  3592. 13-Ra'd 4
    ve cennâtun : ve bahçeler
  3593. 13-Ra'd 4
    ve zer'un : ve ekin
  3594. 13-Ra'd 4
    ve nahîlun : ve hurma ağaçları
  3595. 13-Ra'd 4
    ve gayru sınvânin : ve budaklı olmayan
  3596. 13-Ra'd 4
    ve nufaddılu : ve üstün kılarız
  3597. 13-Ra'd 4
    ba'de-hâ : onun bazısını
  3598. 13-Ra'd 4
    el ukuli : yenmesinde (tadında, lezzetinde ve kokusunda v.s)
  3599. 13-Ra'd 4
    inne : muhakkak
  3600. 13-Ra'd 4
    fî zâlike : bunda vardır
  3601. 13-Ra'd 4
    le âyâtin : elbette âyetler
  3602. 13-Ra'd 4
    ya'kılûne : akıl ederler
  3603. 13-Ra'd 5
    ve in ta'ceb : ve eğer acayip buluyorsan (şaşıyorsan)
  3604. 13-Ra'd 5
    fe : artık, doğrusu
  3605. 13-Ra'd 5
    acebun : acayiptir
  3606. 13-Ra'd 5
    e izâ kunnâ : biz olduğumuz zaman mı
  3607. 13-Ra'd 5
    turâben : toprak
  3608. 13-Ra'd 5
    e innâ : gerçekten biz mi
  3609. 13-Ra'd 5
    le fî halkın : mutlaka yaratılışta (yaratılış hakkında, konusunda)
  3610. 13-Ra'd 5
    cedîdin : yeni, yeniden
  3611. 13-Ra'd 5
    ulâike : işte onlar
  3612. 13-Ra'd 5
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
  3613. 13-Ra'd 5
    ve ulâike el aglâlu : vete bu halkalar
  3614. 13-Ra'd 5
    ve ulâike : vete bunlar
  3615. 13-Ra'd 5
    ashâbu en nâri : ateş ehlidir, halkıdır
  3616. 13-Ra'd 5
    hâlidûne : ebedîdirler, ebedî kalanlardır
  3617. 13-Ra'd 6
    ve yesta'cilûne-ke : ve senden acele (acil) istiyorlar
  3618. 13-Ra'd 6
    bi es seyyieti : kötülüğü
  3619. 13-Ra'd 6
    kable el haseneti : iyilikten önce
  3620. 13-Ra'd 6
    ve kad : ve oldu
  3621. 13-Ra'd 6
    halet : gelip geçti
  3622. 13-Ra'd 6
    el mesulâtu \n(mesuletun) : cezalar \n: (ceza)
  3623. 13-Ra'd 6
    ve inne : ve muhakkak
  3624. 13-Ra'd 6
    rabbe-ke : senin Rabbin
  3625. 13-Ra'd 6
    le zû : mutlaka sahiptir
  3626. 13-Ra'd 6
    magfiretin : mağfiret
  3627. 13-Ra'd 6
    li en nâsi : insanlar için
  3628. 13-Ra'd 6
    ve inne : ve muhakkak
  3629. 13-Ra'd 6
    rabbe-ke : senin Rabbin
  3630. 13-Ra'd 6
    le şedîdu el ıkâbi : mutlaka ikabı (azabı, cezası) çok şiddetli
  3631. 13-Ra'd 7
    ve yekûlu : ve derler, söylerler
  3632. 13-Ra'd 7
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
  3633. 13-Ra'd 7
    lev lâ : olmaz mıydı
  3634. 13-Ra'd 7
    unzile : indirildi
  3635. 13-Ra'd 7
    aleyhi : ona
  3636. 13-Ra'd 7
    âyetun : bir âyet, bir mucize
  3637. 13-Ra'd 7
    innemâ : sadece, yalnız
  3638. 13-Ra'd 7
    ente : sen
  3639. 13-Ra'd 7
    ve li kulli kavmin : ve bütün kavim(ler) için (vardır)
  3640. 13-Ra'd 8
    ya'lemu : bilir
  3641. 13-Ra'd 8
    ve mâ : ve ne, neyi
  3642. 13-Ra'd 8
    tegîdu : azalır
  3643. 13-Ra'd 8
    el erhâmu : rahimler
  3644. 13-Ra'd 8
    ve mâ : ve ne, neyi
  3645. 13-Ra'd 8
    tezdâdu : artırır
  3646. 13-Ra'd 8
    ve kullu şey'in : ve herşey
  3647. 13-Ra'd 8
    inde-hu : onun katında, yanında
  3648. 13-Ra'd 9
    el gaybi : gaybı
  3649. 13-Ra'd 9
    ve eş şehâdetil : ve şehadet edileni, görüleni
  3650. 13-Ra'd 9
    kebîru : büyük olan
  3651. 13-Ra'd 9
    el muteâli : herşeyden üstün, yüce, âlî olan
  3652. 13-Ra'd 10
    sevâun : birdir, eşittir, musavidir
  3653. 13-Ra'd 10
    men eserre : gizleyen kimse
  3654. 13-Ra'd 10
    el kavle : söz
  3655. 13-Ra'd 10
    ve men cehere : ve alenen, açıkça (cehren) söyleyen kimse
  3656. 13-Ra'd 10
    ve men : ve kimse, kim
  3657. 13-Ra'd 10
    huve : o
  3658. 13-Ra'd 10
    bi el leyli : geceleyin
  3659. 13-Ra'd 10
    ve sâribun : ve dolaşan
  3660. 13-Ra'd 10
    bi en nehâri : gündüzleyin
  3661. 13-Ra'd 11
    lehu : onun vardır
  3662. 13-Ra'd 11
    min beyni yedey-hi : onun önünden (onun elleri arasından)
  3663. 13-Ra'd 11
    ve min halfi-hi : ve onun arkasından
  3664. 13-Ra'd 11
    yahfezûne-hu : onu korurlar, muhafaza ederler
  3665. 13-Ra'd 11
    min emri allâhi : Allah'ın emrinden
  3666. 13-Ra'd 11
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  3667. 13-Ra'd 11
    mâ bi enfusi-him : nefslerinde olan şeyi
  3668. 13-Ra'd 11
    ve izâ : ve, olduğu zaman
  3669. 13-Ra'd 11
    erâde allâhu : Allah diler
  3670. 13-Ra'd 11
    en : bir kötülük, bir ceza
  3671. 13-Ra'd 11
    femeredde : artık reddedecek (mani olacak kimse) yoktur
  3672. 13-Ra'd 11
    lehu : onu
  3673. 13-Ra'd 11
    velehum : ve onlar için yoktur
  3674. 13-Ra'd 12
    huve : o
  3675. 13-Ra'd 12
    ellezî : ki o
  3676. 13-Ra'd 12
    el berka : şimşek
  3677. 13-Ra'd 12
    havfen : korku
  3678. 13-Ra'd 12
    ve tamaan : ve ümit, umut
  3679. 13-Ra'd 12
    ve yunşiu : ve inşa eder, yapar, dizayn eder
  3680. 13-Ra'd 12
    es sehâbe : bulutlar
  3681. 13-Ra'd 12
    es sikâle : ağır, yüklü
  3682. 13-Ra'd 13
    ve yusebbihu : ve tesbih ederler
  3683. 13-Ra'd 13
    er ra'du : gök gürültüsü
  3684. 13-Ra'd 13
    ve el melâiketu : ve melekler
  3685. 13-Ra'd 13
    min hîfeti-hi : onun korkusundan
  3686. 13-Ra'd 13
    ve yursilu : venderir
  3687. 13-Ra'd 13
    es savâıka : yıldırımlar
  3688. 13-Ra'd 13
    fe yusîbu : böylece isabet ettirir
  3689. 13-Ra'd 13
    men yeşâu : dilediği kimse
  3690. 13-Ra'd 13
    ve hum : ve onlar
  3691. 13-Ra'd 13
    yucâdilûne : mücâdele ediyorlar
  3692. 13-Ra'd 13
    ve huve : ve o
  3693. 13-Ra'd 13
    şedîdu : şiddetli, çok kuvvetli
  3694. 13-Ra'd 13
    el mihâli : mukavemet edilemeyen, dayanılmaz, karşı koyulmaz
  3695. 13-Ra'd 14
    lehu : ona (kendisinedir)
  3696. 13-Ra'd 14
    da'vetu el hakkı : hakkın daveti
  3697. 13-Ra'd 14
    ve ellezîne : ve o kimseler
  3698. 13-Ra'd 14
    yedne : dua ederler
  3699. 13-Ra'd 14
    yestecîbûne : icabet edilmez
  3700. 13-Ra'd 14
    lehum : onlara
  3701. 13-Ra'd 14
    bi şey'in : bir şey ile
  3702. 13-Ra'd 14
    ke bâsitı : açan gibidir
  3703. 13-Ra'd 14
    keffey-hi : avucunu
  3704. 13-Ra'd 14
    ilel mâi (ilâ el mâi) : suya
  3705. 13-Ra'd 14
    li yebluga : erişmesi için
  3706. 13-Ra'd 14
    vehuve : ve o değildir
  3707. 13-Ra'd 14
    ve mâ : ve değildir
  3708. 13-Ra'd 14
    duâu el kâfirîne : kâfirlerin duası
  3709. 13-Ra'd 15
    ve lillâhi (li allâhi) : ve Allah'a
  3710. 13-Ra'd 15
    yescudu : secde eder
  3711. 13-Ra'd 15
    menes semâvâti : semalarda olanlar
  3712. 13-Ra'd 15
    ve el ardı : ve yeryüzü
  3713. 13-Ra'd 15
    ve kerhen : ve istemeyerek
  3714. 13-Ra'd 15
    ve zilâlu-hum : ve onların gölgeleri
  3715. 13-Ra'd 15
    bi el guduvvi : sabahleyin, sabah
  3716. 13-Ra'd 15
    ve el âsâli : ve akşamleyin, akşam
  3717. 13-Ra'd 16
    men : kim
  3718. 13-Ra'd 16
    rabbu es semâvâti : semaların (göklerin) Rabbi
  3719. 13-Ra'd 16
    ve el ardı : ve yer
  3720. 13-Ra'd 16
    e fettehaztum : artık siz, ...mı edindiniz
  3721. 13-Ra'd 16
    evliyâe : evliya, velîler, dostlar
  3722. 13-Ra'd 16
    yemlikûne : yapamaz, gücü yetmez, malik değil
  3723. 13-Ra'd 16
    li enfusi-him : kendileri için
  3724. 13-Ra'd 16
    nef'an : bir yarar, fayda, menfaat
  3725. 13-Ra'd 16
    vedarren : ve zarar vermez
  3726. 13-Ra'd 16
    hel yestevi : bir mi, bir olur mu
  3727. 13-Ra'd 16
    el a'mâ : âmâ olan, görmeyen
  3728. 13-Ra'd 16
    ve el basîru : veren
  3729. 13-Ra'd 16
    em : yoksa, veya
  3730. 13-Ra'd 16
    hel testevî : bir mi, bir olur mu
  3731. 13-Ra'd 16
    ez zulumâtu : karanlıklar
  3732. 13-Ra'd 16
    ve en nûru : ve nur
  3733. 13-Ra'd 16
    em : yoksa, veya
  3734. 13-Ra'd 16
    cealû : kıldılar, yaptılar
  3735. 13-Ra'd 16
    şurekâe : ortaklar
  3736. 13-Ra'd 16
    ke : gibi
  3737. 13-Ra'd 16
    fe : böylece
  3738. 13-Ra'd 16
    teşâbehe : birbirine benzedi, benzer göründü
  3739. 13-Ra'd 16
    el halku : yaratma
  3740. 13-Ra'd 16
    aleyhim : onlara
  3741. 13-Ra'd 16
    kulli şey'in : herşey
  3742. 13-Ra'd 16
    ve huve : ve o
  3743. 13-Ra'd 16
    el vâhidu : ek (bir tane)
  3744. 13-Ra'd 16
    el kahhâru : kahhar olan, en kuvvetli olan, herşeye gücü yeten
  3745. 13-Ra'd 17
    enzele : indirdi
  3746. 13-Ra'd 17
    min es semâi : gökten
  3747. 13-Ra'd 17
    en : su
  3748. 13-Ra'd 17
    felet : böylece akar
  3749. 13-Ra'd 17
    evdiyetun : vadiler
  3750. 13-Ra'd 17
    bi kaderi-hâ : miktarınca, ona takdir edilen miktar kadar
  3751. 13-Ra'd 17
    fahtemele (fe ihtemele) : böyleceklendi, götürdü, taşıdı
  3752. 13-Ra'd 17
    es seylu : sel
  3753. 13-Ra'd 17
    zebeden : köpük
  3754. 13-Ra'd 17
    biyen : üste çıkan, kabaran
  3755. 13-Ra'd 17
    ve mim-mâ : ve şeyden
  3756. 13-Ra'd 17
    yûkıdûne : ateşe tutulurlar, yakılırlar
  3757. 13-Ra'd 17
    aleyhi : ona, üzerinde
  3758. 13-Ra'd 17
    en nâri : ateş içinde, ateşte
  3759. 13-Ra'd 17
    ibtigâe : istedi
  3760. 13-Ra'd 17
    lyetin : süs eşyası
  3761. 13-Ra'd 17
    ev : veya
  3762. 13-Ra'd 17
    metâın : meta, eşya
  3763. 13-Ra'd 17
    zebedun : köpük
  3764. 13-Ra'd 17
    kezâlike : işteyle
  3765. 13-Ra'd 17
    el hakka : hak
  3766. 13-Ra'd 17
    ve el bâtıle : ve bâtıl
  3767. 13-Ra'd 17
    fe emme : ama, fakat
  3768. 13-Ra'd 17
    ez zebedu : köpük
  3769. 13-Ra'd 17
    fe yezhebu : fakat, sonra gider
  3770. 13-Ra'd 17
    cufâen : çözülüp dağılarak
  3771. 13-Ra'd 17
    ve emmâ : ve ama, fakat
  3772. 13-Ra'd 17
    yenfau ense : insanlara yarar sağlar, faydası olur
  3773. 13-Ra'd 17
    fe yemkusu : böylece durur, kalır
  3774. 13-Ra'd 17
    el ardı : yeryüzünde
  3775. 13-Ra'd 17
    kezâlike : böylece
  3776. 13-Ra'd 17
    el emsâle : örnekler, misaller
  3777. 13-Ra'd 18
    lillezînestecâbû : icabet edenler için vardır
  3778. 13-Ra'd 18
    el husnâ : enzeli
  3779. 13-Ra'd 18
    ve ellezîne : ve o kimseler ki
  3780. 13-Ra'd 18
    lem yestecibû : icabet etmezler
  3781. 13-Ra'd 18
    lehu : ona
  3782. 13-Ra'd 18
    lev enne : (eğer, şâyet) gerçekten olsaydı
  3783. 13-Ra'd 18
    lehum : onlara ait, onların
  3784. 13-Ra'd 18
    mâ fî el ardı : yeryüzünde olan şeyler
  3785. 13-Ra'd 18
    cemîan : tümü, hepsi
  3786. 13-Ra'd 18
    ve misle-hu : ve onun bir misli daha, onun kadar daha
  3787. 13-Ra'd 18
    mea-hu : onunla beraber
  3788. 13-Ra'd 18
    leftedev (le iftedev) : fidye verirlerdi
  3789. 13-Ra'd 18
    ulâike : işte onlar
  3790. 13-Ra'd 18
    lehum : onlar için vardır
  3791. 13-Ra'd 18
    sûu el hısâbi : sorgulamanın, hesabın en kötüsü
  3792. 13-Ra'd 18
    ve me'vâ-hum : ve onların barınacağı yer
  3793. 13-Ra'd 18
    cehennemu : cehennemdir
  3794. 13-Ra'd 18
    ve bi'se el mihâdu : ve ne kötü yatak, döşek
  3795. 13-Ra'd 19
    e : mi
  3796. 13-Ra'd 19
    fe men : artık kim
  3797. 13-Ra'd 19
    ya'lemu : bilir
  3798. 13-Ra'd 19
    ennemâ : olduğunu
  3799. 13-Ra'd 19
    unzile : indirildi
  3800. 13-Ra'd 19
    ileyke : sana
  3801. 13-Ra'd 19
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  3802. 13-Ra'd 19
    el hakku : hak
  3803. 13-Ra'd 19
    ke : gibi
  3804. 13-Ra'd 19
    men huve : o kimse
  3805. 13-Ra'd 19
    innemâ : sadece, ancak, fakat
  3806. 13-Ra'd 19
    yetezekkeru : tezekkür eder
  3807. 13-Ra'd 19
    ûlu el elbâbi : sır sahipleri
  3808. 13-Ra'd 20
    ellezîne : o kimseler
  3809. 13-Ra'd 20
    yûfûne : yerine getirirler, ifa ederler
  3810. 13-Ra'd 20
    veyenkudûne : ve bozmazlar
  3811. 13-Ra'd 20
    el misâka : misaki
  3812. 13-Ra'd 21
    ve ellezîne : ve o kimseler
  3813. 13-Ra'd 21
    yasılûne : ulaştırırlar, vasıl ederler
  3814. 13-Ra'd 21
    emerallâhu (emre allâhu) : Allah'ın emrettiği şeyi
  3815. 13-Ra'd 21
    ensale : ulaştırmak
  3816. 13-Ra'd 21
    ve yahşevne : ve korkarlar, huşû duyarlar
  3817. 13-Ra'd 21
    rabbe-hum : onların Rab'leri
  3818. 13-Ra'd 21
    ve yehâfûne : ve korkarlar
  3819. 13-Ra'd 21
    e el hisâbi : kötü hesap
  3820. 13-Ra'd 22
    vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler
  3821. 13-Ra'd 22
    saberû : sabrettiler
  3822. 13-Ra'd 22
    ibtigâe : istedi
  3823. 13-Ra'd 22
    vechi rabbi-him : Rab'lerinin yüzünü, Zat'ını
  3824. 13-Ra'd 22
    ve ekâmû es salâte : ve namazı ikame ettiler
  3825. 13-Ra'd 22
    ve enfekû : ve infâk ettiler
  3826. 13-Ra'd 22
    rezaknâ-hum : onları rızıklandırdık
  3827. 13-Ra'd 22
    sirren : gizli olarak
  3828. 13-Ra'd 22
    ve alâniyeten : ve açık olarak
  3829. 13-Ra'd 22
    ve yedreûne : ve giderirler, savarlar
  3830. 13-Ra'd 22
    bi el haseneti es seyyiete : kötülüğü iyilik ile
  3831. 13-Ra'd 22
    ulâike : işte onlar
  3832. 13-Ra'd 22
    lehum : onlar için vardır
  3833. 13-Ra'd 22
    ukbe ed dâri : (bu) diyarın (bu dünyanın) sonucu
  3834. 13-Ra'd 23
    cennâtu : cennetler
  3835. 13-Ra'd 23
    yedhulûne-hâ : ona girerler
  3836. 13-Ra'd 23
    ve men : ve kim
  3837. 13-Ra'd 23
    ve ezvâci-him : ve onların eşlerinden
  3838. 13-Ra'd 23
    ve zurriyyâti-him : ve onların zürriyetlerinden
  3839. 13-Ra'd 23
    ve el melâiketu : ve melekler
  3840. 13-Ra'd 23
    yedhulûne : girerler
  3841. 13-Ra'd 23
    aleyhim : onlara, onların yanına
  3842. 13-Ra'd 24
    selâmun : selâm olsun
  3843. 13-Ra'd 24
    aleykum : sizin üzerinize, size
  3844. 13-Ra'd 24
    sabertum : sabrettiniz
  3845. 13-Ra'd 24
    fe : artık, işte, böyle, bundan sonra
  3846. 13-Ra'd 24
    ni'me : nezel
  3847. 13-Ra'd 24
    ukbe ed dâri : yurdun sonu
  3848. 13-Ra'd 25
    ve ellezîne : ve o kimseler ki
  3849. 13-Ra'd 25
    yankudûne : bozarlar
  3850. 13-Ra'd 25
    ahdallâhi (ahde allâhi) : Allah'ın ahdini
  3851. 13-Ra'd 25
    ve yaktaûne : ve keserler
  3852. 13-Ra'd 25
    emere allâhu : Allah'ın emrettiği şeyi
  3853. 13-Ra'd 25
    ensale : ulaştırılmak
  3854. 13-Ra'd 25
    ve yufsidûne : ve fesat çıkarırlar
  3855. 13-Ra'd 25
    el ardı : yeryüzünde
  3856. 13-Ra'd 25
    ulâike : işte onlar
  3857. 13-Ra'd 25
    lehum el la'netu : lânet onlaradır
  3858. 13-Ra'd 25
    ve lehum : ve onlarındır, onlar için vardır
  3859. 13-Ra'd 25
    sûu ed dâri : yurdun kötüsü
  3860. 13-Ra'd 26
    yebsutu er rızka : rızkı genişletir
  3861. 13-Ra'd 26
    li men yeşâu : dilediği kimseye
  3862. 13-Ra'd 26
    ve yakdiru : ve daraltır (az bir ölçü takdir eder)
  3863. 13-Ra'd 26
    ve ferihû : ve sevinirler (ferahlanırlar)
  3864. 13-Ra'd 26
    bi el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı ile
  3865. 13-Ra'd 26
    veel hayâtu ed dunyâ : ve dünya hayatı değildir
  3866. 13-Ra'd 26
    el âhıreti : ahirette, ahiret hayatı yanında
  3867. 13-Ra'd 26
    metâun : bir meta (geçici faydalanılan şey)
  3868. 13-Ra'd 27
    ve yekûlu : ve der(ler)
  3869. 13-Ra'd 27
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
  3870. 13-Ra'd 27
    lev lâ : olmasaydı, olsa olmaz mıydı, değil miydi
  3871. 13-Ra'd 27
    unzile : indirildi
  3872. 13-Ra'd 27
    aleyhi : ona
  3873. 13-Ra'd 27
    âyetun : bir âyet, mucize
  3874. 13-Ra'd 27
    inne allâhe : muhakkak Allah
  3875. 13-Ra'd 27
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  3876. 13-Ra'd 27
    ve yehdî : ve hidayete erdirir (ulaştırır)
  3877. 13-Ra'd 27
    ileyhi : ona
  3878. 13-Ra'd 27
    men enâbe : dönen, yönelen kimse
  3879. 13-Ra'd 28
    ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyen, âmenû olan kimseler
  3880. 13-Ra'd 28
    ve tatmainnu : ve mutmain olur, tatmin olur
  3881. 13-Ra'd 28
    e lâ : öyle değil mi
  3882. 13-Ra'd 28
    tatmainnu el kulûbu : kalpler tatmin (mutmain) olur
  3883. 13-Ra'd 29
    ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
  3884. 13-Ra'd 29
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amelleyenler
  3885. 13-Ra'd 29
    lehum : onlar için, onlara
  3886. 13-Ra'd 29
    ve husnu : ve enzeli
  3887. 13-Ra'd 29
    meâbin : dönüş, dönme yeri, sığınak
  3888. 13-Ra'd 30
    kezâlike : böyle, böylece, öyle
  3889. 13-Ra'd 30
    erselnâ-ke : seninderdik
  3890. 13-Ra'd 30
    ummetin : bir ümmetinine
  3891. 13-Ra'd 30
    halet : gelip geçti
  3892. 13-Ra'd 30
    umemun : ümmetler
  3893. 13-Ra'd 30
    li tetluve : okuman için
  3894. 13-Ra'd 30
    aleyhim : onlara
  3895. 13-Ra'd 30
    ellezî : ki onu
  3896. 13-Ra'd 30
    evhaynâ : biz vahyettik
  3897. 13-Ra'd 30
    ileyke : sana
  3898. 13-Ra'd 30
    ve hum yekfurûne : ve onlar inkâr ederler
  3899. 13-Ra'd 30
    huve : o
  3900. 13-Ra'd 30
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  3901. 13-Ra'd 30
    illâ hûve : ondan başka
  3902. 13-Ra'd 30
    aleyhi : ona
  3903. 13-Ra'd 30
    tevekkeltu : ben tevekkül ettim
  3904. 13-Ra'd 30
    ve ileyhi : ve ona
  3905. 13-Ra'd 30
    metâbi : benimvbem, dönüşüm (tövbesi kabul edilmiş olarak dönüşüm)
  3906. 13-Ra'd 31
    ve lev enne : ve eğer gerçekten olsaydı
  3907. 13-Ra'd 31
    kur'ânen : Kur'ân
  3908. 13-Ra'd 31
    suyyiret : yürüttü
  3909. 13-Ra'd 31
    el cibâlu : dağlar
  3910. 13-Ra'd 31
    ev : veya, yahut
  3911. 13-Ra'd 31
    el ardu : yer
  3912. 13-Ra'd 31
    ev : veya, yahut
  3913. 13-Ra'd 31
    kullime : konuşturuldu
  3914. 13-Ra'd 31
    el mevtâ : ölüler
  3915. 13-Ra'd 31
    bel : fakat, ama
  3916. 13-Ra'd 31
    el emru : emir, işler
  3917. 13-Ra'd 31
    cemîan : bütün, hepsi
  3918. 13-Ra'd 31
    e fe lem : hâlâ olmadı mı
  3919. 13-Ra'd 31
    ye'yesi : ümidini kesiyor
  3920. 13-Ra'd 31
    ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
  3921. 13-Ra'd 31
    en : olması
  3922. 13-Ra'd 31
    lev : eğer, ise
  3923. 13-Ra'd 31
    yeşâu allâhu : Allah diler
  3924. 13-Ra'd 31
    le hede ense : elbette insanları hidayete erdirir
  3925. 13-Ra'd 31
    cemîan : tümünü, hepsini
  3926. 13-Ra'd 31
    veyezâlu : ve zail olmaz, devam eder
  3927. 13-Ra'd 31
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
  3928. 13-Ra'd 31
    ev : veya
  3929. 13-Ra'd 31
    tehullu : gelir, iner, girer, hulul eder
  3930. 13-Ra'd 31
    karîben : yakın
  3931. 13-Ra'd 31
    ye'tiye : gelir
  3932. 13-Ra'd 31
    inne allâhe : muhakkak Allah
  3933. 13-Ra'd 31
    lâ yuhlifu el mîâde : vaadindennmez
  3934. 13-Ra'd 32
    ve lekad : ve andolsun ki
  3935. 13-Ra'd 32
    istuhzie : alay edildi
  3936. 13-Ra'd 32
    min kabli-ke : senden önce
  3937. 13-Ra'd 32
    fe : o zaman, fakat
  3938. 13-Ra'd 32
    emleytu : benhlet (süre) verdim
  3939. 13-Ra'd 32
    lillezîne (li ellezîne) : o kimselere
  3940. 13-Ra'd 32
    keferû : inkâr ettiler
  3941. 13-Ra'd 32
    summe : sonra
  3942. 13-Ra'd 32
    ehaztu-hum : onları helâk ettim, aldım, yakaladım
  3943. 13-Ra'd 32
    fe : artık, bundan sonra, o zaman, böylece
  3944. 13-Ra'd 32
    keyfe : nasıl
  3945. 13-Ra'd 32
    ne : oldu
  3946. 13-Ra'd 33
    e fe men : artık kim, ...mi
  3947. 13-Ra'd 33
    huve : o
  3948. 13-Ra'd 33
    nefsin : nefs
  3949. 13-Ra'd 33
    bi mâ kesebet : kazandığı şeylere
  3950. 13-Ra'd 33
    ve cealû : ve kıldılar
  3951. 13-Ra'd 33
    şurekâe : ortaklar
  3952. 13-Ra'd 33
    semmû-hum : onları isimlendirin (onları isimleri ile davet edin)
  3953. 13-Ra'd 33
    em tunebbiûne-hu : yoksa ona haber mi veriyorsunuz
  3954. 13-Ra'd 33
    lâ ya'lemu : bilmiyor
  3955. 13-Ra'd 33
    el ardı : yeryüzünde
  3956. 13-Ra'd 33
    em : yoksa, veya
  3957. 13-Ra'd 33
    min el kavli : sözden, sözün
  3958. 13-Ra'd 33
    bel : hayır, fakat
  3959. 13-Ra'd 33
    zuyyine : süslü gösterildi
  3960. 13-Ra'd 33
    lillezîne (li ellezîne) : o kimselere
  3961. 13-Ra'd 33
    keferû : inkâr ettiler
  3962. 13-Ra'd 33
    mekru-hum : onların hileleri, tuzakları
  3963. 13-Ra'd 33
    ve suddû : ve men edilirler, saptırılırlar
  3964. 13-Ra'd 33
    an es sebîli : yoldan
  3965. 13-Ra'd 33
    ve men yudlili allâhu : ve Allah kimi saptırırsa
  3966. 13-Ra'd 33
    felehu : artık onun için yoktur
  3967. 13-Ra'd 34
    lehum : onlar için vardır
  3968. 13-Ra'd 34
    fîl hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  3969. 13-Ra'd 34
    ve le azâbu el âhıreti : ve elbette ahiret azabı
  3970. 13-Ra'd 34
    eşakku : daha güç, daha meşakkatli
  3971. 13-Ra'd 34
    velehum : ve onlar için yoktur
  3972. 13-Ra'd 35
    meselu el cenneti elletî : o cennetin örneği, durumu, gibi
  3973. 13-Ra'd 35
    vuide el muttekûne : takva sahiplerine vaadedilen
  3974. 13-Ra'd 35
    tecrî : akar
  3975. 13-Ra'd 35
    el enhâru : nehirler
  3976. 13-Ra'd 35
    ve zillu-hâ : ve onun gölgesi
  3977. 13-Ra'd 35
    tilke : işte bu
  3978. 13-Ra'd 35
    ukbâ ellezîne ittekav : takva sahiplerinin sonu
  3979. 13-Ra'd 35
    ve ukbâ el kâfirîne : ve inkâr edenlerin sonu
  3980. 13-Ra'd 35
    en nâru : ateş
  3981. 13-Ra'd 36
    vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler
  3982. 13-Ra'd 36
    âteynâ-hum : onlara verdik
  3983. 13-Ra'd 36
    el kitâbe : kitap
  3984. 13-Ra'd 36
    yefrehûne : sevinirler
  3985. 13-Ra'd 36
    bimâ unzile : indirilen şeye
  3986. 13-Ra'd 36
    ileyke : sana
  3987. 13-Ra'd 36
    ve min el ahzâbi : ve taraftarlardan, gruplardan, hiziplerden
  3988. 13-Ra'd 36
    men yunkiru : inkâr eden kimseler
  3989. 13-Ra'd 36
    innemâ : sadece, yalnız
  3990. 13-Ra'd 36
    en a'bude allâhe : benim Allah'a kul olmam
  3991. 13-Ra'd 36
    ve lâ uşrike : ve ben şirk koşmam
  3992. 13-Ra'd 36
    ileyhi : ona
  3993. 13-Ra'd 36
    ed'û : ben davet ederim
  3994. 13-Ra'd 36
    ve ileyhi : ve ona, o
  3995. 13-Ra'd 36
    meâbi : meabım, dönüş yerim, dönüşüm, sığınağım
  3996. 13-Ra'd 37
    ve kezâlike : veteyle, böylece
  3997. 13-Ra'd 37
    enzelnâ-hu : onu biz indirdik
  3998. 13-Ra'd 37
    hukmen : bir hüküm olarak
  3999. 13-Ra'd 37
    arabiyyen : Arapça
  4000. 13-Ra'd 37
    ve le initteba'te (in itteba'te) : ve elbette tâbî olursan
  4001. 13-Ra'd 37
    ehvâe-hum : onların hevalarına (heveslerine)
  4002. 13-Ra'd 37
    ba'de : sonra
  4003. 13-Ra'd 37
    mâ câe-ke : sana gelen şey
  4004. 13-Ra'd 37
    min el ilmi : ilimden
  4005. 13-Ra'd 37
    leke : senin yoktur
  4006. 13-Ra'd 37
    min veliyyin : bir velî, dost
  4007. 13-Ra'd 37
    ve lâ vâkın : ve bir koruyucu yoktur
  4008. 13-Ra'd 38
    ve lekad : ve andolsun
  4009. 13-Ra'd 38
    erselnâ : biz gönderdik
  4010. 13-Ra'd 38
    rusulen : resûller
  4011. 13-Ra'd 38
    min kabli-ke : senden önce
  4012. 13-Ra'd 38
    ve cealnâ : ve kıldık
  4013. 13-Ra'd 38
    lehum ezvâcen : onlara eşler
  4014. 13-Ra'd 38
    ve zurriyyeten : verriyet, nesil, çocuklar
  4015. 13-Ra'd 38
    ve mâ kâne : ve değildir, olmaz
  4016. 13-Ra'd 38
    li resûlin : bir resûl için
  4017. 13-Ra'd 38
    en ye'tiye bi : getirmesi
  4018. 13-Ra'd 38
    âyetin : bir âyet
  4019. 13-Ra'd 38
    li kulli ecelin : her zaman için vardır
  4020. 13-Ra'd 39
    yemhû : siler (mahveder, yok eder), imha eder
  4021. 13-Ra'd 39
    yeşâu : dilediği şeyi
  4022. 13-Ra'd 39
    ve yusbitu : ve sabit kılar, bırakır, tespit eder
  4023. 13-Ra'd 39
    ve inde-hu : ve onun katında, yanında, indinde, nezdinde
  4024. 13-Ra'd 39
    ummu el kitâbi : ana kitap
  4025. 13-Ra'd 40
    ve in mâ : ve eğer, şâyet, ya (veya)
  4026. 13-Ra'd 40
    nuriyenne-ke : sana gösteririz
  4027. 13-Ra'd 40
    ellezî neidu-hum : onlara vaadettiğimizi
  4028. 13-Ra'd 40
    ev neteveffeyenne-ke : veya seni vefat ettiririz
  4029. 13-Ra'd 40
    fe innemâ : sadece
  4030. 13-Ra'd 40
    aleyke el belâgu : tebliğ senin üzerine
  4031. 13-Ra'd 40
    ve aleynâ el hisâbu : ve hesap bizim üzerimize, bize ait
  4032. 13-Ra'd 41
    e ve lem yerev : görmüyorlar mı
  4033. 13-Ra'd 41
    ennâ : nasıl
  4034. 13-Ra'd 41
    ne'ti : geliyoruz
  4035. 13-Ra'd 41
    el arda : arz, yeryüzü
  4036. 13-Ra'd 41
    nenkusu-hâ : onu eksiltiyoruz
  4037. 13-Ra'd 41
    min etrâfi-hâ : onun çevresinden, etrafından
  4038. 13-Ra'd 41
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  4039. 13-Ra'd 41
    lâ muakkıbe : takip eden, kontrol eden, bozacak yoktur
  4040. 13-Ra'd 41
    ve huve : ve o
  4041. 13-Ra'd 41
    serîu el hısâbi : hesabı çabuk gören
  4042. 13-Ra'd 42
    ve kad : ve olmuştur
  4043. 13-Ra'd 42
    mekere : hile, tuzak kurdu
  4044. 13-Ra'd 42
    ellezîne min kabli-him : onlardan önceki kimseler
  4045. 13-Ra'd 42
    fe lillâhi (li allâhi) : oysa Allah'a aittir
  4046. 13-Ra'd 42
    el mekru : hile
  4047. 13-Ra'd 42
    cemîan : tümü, hepsi
  4048. 13-Ra'd 42
    ya'lemu : bilir
  4049. 13-Ra'd 42
    teksibu : kazandığı şey
  4050. 13-Ra'd 42
    nefsin : nefs
  4051. 13-Ra'd 42
    ve se ya'lemu : ve yakında bilecek
  4052. 13-Ra'd 42
    el kuffâru : kâfirler
  4053. 13-Ra'd 42
    li men : kimin
  4054. 13-Ra'd 42
    ukbe ed dâri : yurdun sonu
  4055. 13-Ra'd 43
    ve yekûlu : ve derler, diyorlar
  4056. 13-Ra'd 43
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler, kâfir olanlar
  4057. 13-Ra'd 43
    leste : sen değilsin
  4058. 13-Ra'd 43
    murselen : resûl olarak gönderilmiş
  4059. 13-Ra'd 43
    kefâ : kâfi
  4060. 13-Ra'd 43
    şehîden : şahit olarak
  4061. 13-Ra'd 43
    beynî : benimle
  4062. 13-Ra'd 43
    ve beyne-kum : ve sizin aranızda
  4063. 13-Ra'd 43
    ve men : ve kim, kimse
  4064. 13-Ra'd 43
    inde-hu : onun yanında, indinde
  4065. 13-Ra'd 43
    ilmu el kitâbi : kitabın ilmi
  4066. 14-İbrahim 1
    elif lâm râ : elif lâm râ
  4067. 14-İbrahim 1
    enzelnâ-hu : onu indirdik
  4068. 14-İbrahim 1
    ileyke : sana
  4069. 14-İbrahim 1
    li tuhrice ense : insanları çıkarman için
  4070. 14-İbrahim 1
    min ez zulûmâti : zulmetten, karanlıklardan
  4071. 14-İbrahim 1
    ilâ en nûri : nura
  4072. 14-İbrahim 1
    el azîzi : azîz olan, izzet sahibi olan
  4073. 14-İbrahim 1
    el hamîdi : kendisine hamdedilen
  4074. 14-İbrahim 2
    ellezî : o ki
  4075. 14-İbrahim 2
    lehu : onundur
  4076. 14-İbrahim 2
    es semâvâti : göklerde, semalarda
  4077. 14-İbrahim 2
    ve mâ : ve şeyler
  4078. 14-İbrahim 2
    el ardı : yerde
  4079. 14-İbrahim 2
    ve veylun : ve vay haline, yazıklar olsun
  4080. 14-İbrahim 2
    li el kâfirîne : inkâr edenler, kâfirler için, kâfirlere
  4081. 14-İbrahim 2
    şedîdin : şiddetli
  4082. 14-İbrahim 3
    ellezîne : o kimseler, onlar
  4083. 14-İbrahim 3
    yestehıbbûne : tercih ederler, severler
  4084. 14-İbrahim 3
    el hayâte ed dunyâ : dünya hayatını
  4085. 14-İbrahim 3
    alâ el âhıreti : ahirete
  4086. 14-İbrahim 3
    ve yasuddûne : ve alıkoyarlar
  4087. 14-İbrahim 3
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  4088. 14-İbrahim 3
    ve yebgûne-hâ : ve onu isterler
  4089. 14-İbrahim 3
    ivecen : eğrilik
  4090. 14-İbrahim 3
    ulâike : işte onlar
  4091. 14-İbrahim 4
    veerselnâ : ve biz göndermedik
  4092. 14-İbrahim 4
    min resûlin : resûlden (resûl olarak)
  4093. 14-İbrahim 4
    li yubeyyine : anlatması için, beyan etsin diye
  4094. 14-İbrahim 4
    lehum : onlara
  4095. 14-İbrahim 4
    fe : artık, bundan sonra
  4096. 14-İbrahim 4
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  4097. 14-İbrahim 4
    ve yehdî : ve hidayete erdirir, ulaştırır
  4098. 14-İbrahim 4
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  4099. 14-İbrahim 4
    ve huve : ve o
  4100. 14-İbrahim 4
    el azîzu : izzet sahibi, azîz olandır
  4101. 14-İbrahim 4
    el hakîmu : hikmet sahibidir, hüküm sahibidir
  4102. 14-İbrahim 5
    ve lekad : ve andolsun ki
  4103. 14-İbrahim 5
    erselnâ : biz gönderdik
  4104. 14-İbrahim 5
    en ahric : çıkarmak
  4105. 14-İbrahim 5
    kavme-ke : senin kavmin
  4106. 14-İbrahim 5
    min ez zulumâti : karanlıklardan
  4107. 14-İbrahim 5
    ilâ en nûri : nura
  4108. 14-İbrahim 5
    ve zekkir-hum : ve onlara hatırlat, onları zikrettir
  4109. 14-İbrahim 5
    bi eyyâmi allâhi : Allah'ın günlerini
  4110. 14-İbrahim 5
    inne : muhakkak
  4111. 14-İbrahim 5
    fî zâlike : bunda
  4112. 14-İbrahim 5
    le âyâtin : elbette âyetler vardır
  4113. 14-İbrahim 5
    şekûrin : şükredenler
  4114. 14-İbrahim 6
    ve iz kâle : ve demişti
  4115. 14-İbrahim 6
    ni'mete allâhi : Allah'ın ni'metlerini
  4116. 14-İbrahim 6
    aleykum : size
  4117. 14-İbrahim 6
    iz encâ-kum : sizi kurtardığı zaman
  4118. 14-İbrahim 6
    min âli fir'avne : firavunun ailesinden
  4119. 14-İbrahim 6
    yesûmûne-kum : sizi zorluyorlar, maruz bırakıyorlar
  4120. 14-İbrahim 6
    e el azâbi : kötü azaba
  4121. 14-İbrahim 6
    ve yuzebbihûne : ve boğazlıyorlar (öldürüyorlar)
  4122. 14-İbrahim 6
    ebnâe-kum : sizin oğullarınız
  4123. 14-İbrahim 6
    ve yestahyûne : ve canlı bırakıyorlar (sağ)
  4124. 14-İbrahim 6
    nisâe-kum : hanımlarınızı, kadınlarınızı
  4125. 14-İbrahim 6
    ve fî zâlikum : ve bunlarda vardır
  4126. 14-İbrahim 6
    belâun : bir imtihan
  4127. 14-İbrahim 7
    ve iz te'ezzene : ve bildirmişti, duyurmuştu
  4128. 14-İbrahim 7
    le in : eğer gerçekten
  4129. 14-İbrahim 7
    şekertum : şükrettiniz
  4130. 14-İbrahim 7
    le ezîdenne-kum : mutlaka, elbette size artırırım
  4131. 14-İbrahim 7
    ve le in : ve eğer
  4132. 14-İbrahim 7
    kefertum : inkâr ettiniz
  4133. 14-İbrahim 7
    inne : muhakkak
  4134. 14-İbrahim 7
    le şedîdun : mutlaka çok şiddetli
  4135. 14-İbrahim 8
    vele : ve dedi
  4136. 14-İbrahim 8
    in tekfurû : eğer inkâr ederseniz
  4137. 14-İbrahim 8
    entum : siz
  4138. 14-İbrahim 8
    ve men : ve kimse
  4139. 14-İbrahim 8
    el ardı : yeryüzünde
  4140. 14-İbrahim 8
    cemî'an : tümü, hepsi
  4141. 14-İbrahim 8
    fe : o zaman
  4142. 14-İbrahim 8
    inne allâhe : muhakkak Allah
  4143. 14-İbrahim 8
    le ganiyyun : ganidir, ihtiyacı yoktur, muhtaç değildir
  4144. 14-İbrahim 9
    e lem ye'ti-kum : size gelmedi mi
  4145. 14-İbrahim 9
    nebeu ellezîne : o kimselerin haberi
  4146. 14-İbrahim 9
    ve âdin : ve
  4147. 14-İbrahim 9
    ve semûde : ve
  4148. 14-İbrahim 9
    ve ellezîne : ve o kimseler
  4149. 14-İbrahim 9
    lâ ya'lemu-hum : onları bilmez
  4150. 14-İbrahim 9
    et-hum : onlara geldi
  4151. 14-İbrahim 9
    bi el beyyinâti : beyyinelerle (delillerle)
  4152. 14-İbrahim 9
    fe reddû : döndürdüler, götürdüler
  4153. 14-İbrahim 9
    eydiye-hum : ellerini
  4154. 14-İbrahim 9
    efvâhi-him : ağızlarına
  4155. 14-İbrahim 9
    ve kâlû : ve dediler
  4156. 14-İbrahim 9
    kefernâ : inkâr ettik
  4157. 14-İbrahim 9
    ve innâ : ve muhakkak biz
  4158. 14-İbrahim 9
    le fî şekkin : mutlaka şüpheinde
  4159. 14-İbrahim 9
    tedne-nâ : bizi davet ediyorsun
  4160. 14-İbrahim 9
    ileyhi : ona
  4161. 14-İbrahim 10
    let : dedi
  4162. 14-İbrahim 10
    e fî allâhi : Allah hakkında mı
  4163. 14-İbrahim 10
    şekkun : bir şüphe
  4164. 14-İbrahim 10
    fâtırı es semâvâti : semaları yaratan
  4165. 14-İbrahim 10
    ve el ardı : ve arzı (yeryüzünü)
  4166. 14-İbrahim 10
    yed'û-kum : sizi davet ediyor
  4167. 14-İbrahim 10
    li yagfire : mağfiret etmek için
  4168. 14-İbrahim 10
    lekum : sizi
  4169. 14-İbrahim 10
    ve yuahhıre-kum : ve sizi tehir ediyor, erteliyor, mühlet veriyor
  4170. 14-İbrahim 10
    ilâ ecelin : bir zamana kadar
  4171. 14-İbrahim 10
    musemmen : belirli
  4172. 14-İbrahim 10
    in entum : siz, eğer iseniz
  4173. 14-İbrahim 10
    beşerun : bir beşer
  4174. 14-İbrahim 10
    turîdûne : istiyorsunuz
  4175. 14-İbrahim 10
    en tesuddû-nâ : bizi men etmek, alıkoymak
  4176. 14-İbrahim 10
    ne : oldu, idi
  4177. 14-İbrahim 10
    fe'tû-nâ : öyleyse bize getirin
  4178. 14-İbrahim 11
    let : dedi
  4179. 14-İbrahim 11
    lehum : onlara
  4180. 14-İbrahim 11
    beşerun : beşer, insan
  4181. 14-İbrahim 11
    vekinne allâhe : ve fakat Allah
  4182. 14-İbrahim 11
    yemunnu : lütufta bulunur, ni'metlendirir
  4183. 14-İbrahim 11
    men yeşâu : dilediği kimse
  4184. 14-İbrahim 11
    ve mâ kâne : ve olmaz
  4185. 14-İbrahim 11
    lenâ : bizim
  4186. 14-İbrahim 11
    en ne'tiye-kum : size bizim getirmemiz
  4187. 14-İbrahim 11
    ve alâ allâhi : ve Allah'a
  4188. 14-İbrahim 11
    fel yetevekkeli : artık tevekkül etsinler
  4189. 14-İbrahim 11
    el mu'minûne : mü'minler
  4190. 14-İbrahim 12
    velenâ : ve niçin (neden) biz
  4191. 14-İbrahim 12
    ellâ netevekkele : tevekkül etmeyelim
  4192. 14-İbrahim 12
    ve kad hedâ-nâ : ve bizi hidayet etmiştir, ulaştırmıştır
  4193. 14-İbrahim 12
    subule-nâ : yollarımıza
  4194. 14-İbrahim 12
    ve le nasbirenne : ve elbette sabredeceğiz
  4195. 14-İbrahim 12
    âzeytumû-nâ : bize sizin yaptığınız eziyetler
  4196. 14-İbrahim 12
    ve alâllâhi (ve alâ allahi) : ve Allah'a
  4197. 14-İbrahim 12
    fel yetevekkeli : artık tevekkül etsinler
  4198. 14-İbrahim 12
    el mutevekkilûne : tevekkül edenler
  4199. 14-İbrahim 13
    vele : ve dedi
  4200. 14-İbrahim 13
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
  4201. 14-İbrahim 13
    le nuhricenne-kum : muhakkak sizi çıkaracağız
  4202. 14-İbrahim 13
    ev : veya
  4203. 14-İbrahim 13
    le teûdunne : mutlaka döneceksiniz, dönersiniz
  4204. 14-İbrahim 13
    milleti-nâ : bizim dînimize
  4205. 14-İbrahim 13
    fe evhâ : bunun üzerine vahyetti
  4206. 14-İbrahim 13
    ileyhim : onlara
  4207. 14-İbrahim 13
    le nuhlikenne : mutlaka helâk edeceğiz
  4208. 14-İbrahim 13
    ez zâlimîne : zalimler
  4209. 14-İbrahim 14
    ve le nuskinenne-kum : ve sizi yerleştireceğiz
  4210. 14-İbrahim 14
    el arda : arz, yer
  4211. 14-İbrahim 14
    like : işte bu
  4212. 14-İbrahim 14
    li men : kimse için
  4213. 14-İbrahim 14
    fe makâmî : makamımdan korkan
  4214. 14-İbrahim 14
    vefe : ve korkan
  4215. 14-İbrahim 15
    vesteftehû (ve isteftehû) : ve fetih (zafer) istediler
  4216. 14-İbrahim 15
    vebe : ve kaybettiler
  4217. 14-İbrahim 15
    cebbârin : zorba, zorlayıcı
  4218. 14-İbrahim 16
    min verâi-hi : onun arkasında, ardında
  4219. 14-İbrahim 16
    cehennemu : cehennem
  4220. 14-İbrahim 16
    ve yuskâ : veirirler
  4221. 14-İbrahim 17
    yetecerreu-hu : onu yutmaya çalışır (çalışacak)
  4222. 14-İbrahim 17
    veyekâdu : ve olmayacak, olamayacak
  4223. 14-İbrahim 17
    ve ye'tî-hi el mevtu : ve ona ölüm gelecek
  4224. 14-İbrahim 17
    min kulli mekânin : heryerden, her mekândan
  4225. 14-İbrahim 17
    ve mâ : ve olmaz, olamaz
  4226. 14-İbrahim 17
    huve : o
  4227. 14-İbrahim 17
    bi meyyitin : ölü
  4228. 14-İbrahim 17
    ve min verâi-hi : ve onun arkasından
  4229. 14-İbrahim 18
    meselu : mesele, durum
  4230. 14-İbrahim 18
    ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olanlar
  4231. 14-İbrahim 18
    ke remâdin : kül gibi
  4232. 14-İbrahim 18
    teddet : savurdu
  4233. 14-İbrahim 18
    er rîhu : şiddetli rüzgâr
  4234. 14-İbrahim 18
    yevmin : gün içinde, günde
  4235. 14-İbrahim 18
    lâ yakdirûne : güç yetiremezler
  4236. 14-İbrahim 18
    kesebû : kazandılar
  4237. 14-İbrahim 18
    şey'in : şey(ler)
  4238. 14-İbrahim 18
    like : işte bu, bu
  4239. 14-İbrahim 18
    huve : o
  4240. 14-İbrahim 18
    ed dalâlu : dalâlet
  4241. 14-İbrahim 18
    el baîdu : uzak
  4242. 14-İbrahim 19
    e lem tere : görmüyor musun
  4243. 14-İbrahim 19
    enne allâhe : muhakkak ki Allah
  4244. 14-İbrahim 19
    es semâvâti : gökleri, semaları
  4245. 14-İbrahim 19
    ve el arda : ve yeryüzü, arz
  4246. 14-İbrahim 19
    bi el hakkı : hak ile
  4247. 14-İbrahim 19
    in yeşa' : eğer o dilerse
  4248. 14-İbrahim 19
    ve ye'ti : ve getirir
  4249. 14-İbrahim 19
    cedîdin : yeni
  4250. 14-İbrahim 20
    ve mâ : ve değildir
  4251. 14-İbrahim 20
    like : işte bu, bu
  4252. 14-İbrahim 21
    ve berezû : ve çıktılar
  4253. 14-İbrahim 21
    cemîan : hepsi
  4254. 14-İbrahim 21
    fele : o zaman, dediler
  4255. 14-İbrahim 21
    ed duafâu : zayıflar, güçsüzler
  4256. 14-İbrahim 21
    li ellezîne istekberû : kibirlenen kimselere
  4257. 14-İbrahim 21
    lekum : size
  4258. 14-İbrahim 21
    tebean : tâbî
  4259. 14-İbrahim 21
    fe hel : artık, şu an, şimdi, mi
  4260. 14-İbrahim 21
    entum : siz
  4261. 14-İbrahim 21
    mugnûne : giderenler, uzaklaştıranlar
  4262. 14-İbrahim 21
    min şey'in : bir şeyden, bir şeyi
  4263. 14-İbrahim 21
    lev : eğer, şâyet
  4264. 14-İbrahim 21
    hedâ-na allâhu : Allah bizi hidayete erdirdi
  4265. 14-İbrahim 21
    le hedeynâ-kum : elbette biz sizi hidayete erdirdik
  4266. 14-İbrahim 21
    sevâun : eşittir, birdir
  4267. 14-İbrahim 21
    aleynâ : bizere, bizim için
  4268. 14-İbrahim 21
    e cezi'nâ : feryatettik
  4269. 14-İbrahim 21
    em sabernâ : yoksa sabır mı ettik
  4270. 14-İbrahim 21
    lenâ : bize yoktur
  4271. 14-İbrahim 22
    vele eş şeytânu : ve şeytan dedi
  4272. 14-İbrahim 22
    lemmâ : olduğu zaman
  4273. 14-İbrahim 22
    kudıye el emru : emir yerine getirildi, tamamlandı
  4274. 14-İbrahim 22
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  4275. 14-İbrahim 22
    veade-kum : size vaadetti
  4276. 14-İbrahim 22
    va'de el hakkı : hakkın vaadi
  4277. 14-İbrahim 22
    ve veadtu-kum : ve size vaadettim
  4278. 14-İbrahim 22
    fe ahleftu-kum : size verdiğim sözden hilâf ettim (vaadimden döndüm)
  4279. 14-İbrahim 22
    ve mâ kâne : ve olmadı, yoktu
  4280. 14-İbrahim 22
    liye : benim
  4281. 14-İbrahim 22
    aleykum : sizin üzerinizde
  4282. 14-İbrahim 22
    illâ en : ancak, sadece
  4283. 14-İbrahim 22
    deavtu-kum : sizi davet ettim
  4284. 14-İbrahim 22
    fe istecebtum : böylece siz icabet ettiniz
  4285. 14-İbrahim 22
    fetelûmû-nî : artık beni kınamayın, levmetmeyin
  4286. 14-İbrahim 22
    ve lûmû : ve kınayın, levmedin
  4287. 14-İbrahim 22
    enfuse-kum : sizin nesflerinizi (kendinizi)
  4288. 14-İbrahim 22
    ene : ben
  4289. 14-İbrahim 22
    veentum : ve siz değilsiniz
  4290. 14-İbrahim 22
    bi musrıhıyye : benim yardımcım (bana yardım eden)
  4291. 14-İbrahim 22
    kefertu : inkâr ettim
  4292. 14-İbrahim 22
    eşrektumû-ni : beni ortak koşmanız
  4293. 14-İbrahim 22
    inne ez zâlimîne : muhakkak zalimler
  4294. 14-İbrahim 22
    lehum : onlara vardır, onlar için vardır
  4295. 14-İbrahim 22
    azâbun elîmun : acı azap
  4296. 14-İbrahim 23
    ve udhile : ve dahil edilirler, konulurlar
  4297. 14-İbrahim 23
    ellezîne : o kimseler
  4298. 14-İbrahim 23
    âmenû : ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
  4299. 14-İbrahim 23
    ve amilû es sâlihâti : ve nefsi ıslâh edici amelleyenler
  4300. 14-İbrahim 23
    cennâtin : cennetler
  4301. 14-İbrahim 23
    tecrî : akar
  4302. 14-İbrahim 23
    el enhâru : nehirler
  4303. 14-İbrahim 23
    hâlidîne : ebedî kalırlar
  4304. 14-İbrahim 23
    tehıyyetu-hum : onların tahiyyeleri (temennileri, iltifatları, duaları, esenlik dilekleri)
  4305. 14-İbrahim 23
    selâmun : selâmdır
  4306. 14-İbrahim 24
    e lem tere : görmedin mi
  4307. 14-İbrahim 24
    keyfe : nasıl
  4308. 14-İbrahim 24
    darabe allâhu meselen : Allah örnek (misal) verdi
  4309. 14-İbrahim 24
    kelimeten : bir söz, bir kelime
  4310. 14-İbrahim 24
    tayyibeten : güzel
  4311. 14-İbrahim 24
    ke şeceretin : bir ağaç gibi
  4312. 14-İbrahim 24
    tayyibetin : güzel
  4313. 14-İbrahim 24
    ve fer'u-hâ : ve onun dalı
  4314. 14-İbrahim 24
    es semâi : semada
  4315. 14-İbrahim 25
    ukule-hâ : (onun) kendi meyvesi
  4316. 14-İbrahim 25
    kulle : her
  4317. 14-İbrahim 25
    ve yadrıbu allâhu el emsâle : ve Allah misal verir
  4318. 14-İbrahim 25
    li en nâsi : insanlara
  4319. 14-İbrahim 25
    lealle-hum : umulur ki onlar, böylece onlar
  4320. 14-İbrahim 25
    yetezekkerûne : tezekkür ederler
  4321. 14-İbrahim 26
    ve meselu : ve örnek, misal, durum
  4322. 14-İbrahim 26
    kelimetin : bir söz, bir kelime
  4323. 14-İbrahim 26
    habîsetin : kötü, habis, fena, çirkin
  4324. 14-İbrahim 26
    ke şeceretin : bir ağaç gibi
  4325. 14-İbrahim 26
    habîsetin : kötü, habis, fena, çirkin
  4326. 14-İbrahim 26
    ictusset : kökünden koparıldı
  4327. 14-İbrahim 26
    min fevkı el ardı : yerin üstünden
  4328. 14-İbrahim 26
    lehâ : onun (için) yoktur
  4329. 14-İbrahim 27
    yusebbitu allâhu : Allah sebat ettirir
  4330. 14-İbrahim 27
    ellezîne âmenû : ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler, âmenû olanlar
  4331. 14-İbrahim 27
    bi el kavli es sâbiti : sabit söz ile
  4332. 14-İbrahim 27
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  4333. 14-İbrahim 27
    veel âhıreti : ve ahirette
  4334. 14-İbrahim 27
    ve yudıllu allâhu : ve Allah dalâlette bırakır
  4335. 14-İbrahim 27
    ez zâlimîne : zalimler
  4336. 14-İbrahim 27
    ve yef'alu allâhu : ve Allah yapar
  4337. 14-İbrahim 27
    yeşâu : dilediği şeyi
  4338. 14-İbrahim 28
    e lem tere : görmedin mi
  4339. 14-İbrahim 28
    ilellezîne (ilâ ellezîne) : o kimseleri
  4340. 14-İbrahim 28
    beddelû : bedel, karşılık
  4341. 14-İbrahim 28
    ni'mete allâhi : Allah'ın ni'meti
  4342. 14-İbrahim 28
    kufren : küfür, inkâr
  4343. 14-İbrahim 28
    ve ehallû : ve ikamet etmek üzere götürdüler, ikamet ettirdiler
  4344. 14-İbrahim 28
    kavme-hum : onların kavimleri
  4345. 14-İbrahim 28
    re : yurt
  4346. 14-İbrahim 28
    el bevâri : yok olma, helâk olma
  4347. 14-İbrahim 29
    cehenneme : cehennem
  4348. 14-İbrahim 29
    yaslevne-hâ : ona (ateşe) yaslanırlar, maruz kalırlar
  4349. 14-İbrahim 29
    ve bi'se : ve ne kötü
  4350. 14-İbrahim 29
    el karâru : karar yeri, yerleşme mekânı, karar kılınan yer
  4351. 14-İbrahim 30
    ve cealû : ve kıldılar
  4352. 14-İbrahim 30
    endâden : eşler, denkler
  4353. 14-İbrahim 30
    an sebîli-hi : onun yolundan
  4354. 14-İbrahim 30
    temetteû : metalanın, faydalanın, refahinde olun
  4355. 14-İbrahim 30
    fe inne : artık mutlaka
  4356. 14-İbrahim 30
    masîre-kum : sizin dönüşünüz
  4357. 14-İbrahim 30
    ilâ en nâri : ateşe
  4358. 14-İbrahim 31
    li ibâdiye : kullarıma
  4359. 14-İbrahim 31
    ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
  4360. 14-İbrahim 31
    yukîmu es salâte : namazı ikame ederler
  4361. 14-İbrahim 31
    ve yunfikû : ve infâk ederler
  4362. 14-İbrahim 31
    sirren : gizli
  4363. 14-İbrahim 31
    ve alâniyeten : ve açık olarak
  4364. 14-İbrahim 31
    en ye'tiye : gelmesi
  4365. 14-İbrahim 31
    yevmun : o gün
  4366. 14-İbrahim 31
    bey'un : alışveriş olmayan
  4367. 14-İbrahim 31
    ve lâ : ve yoktur
  4368. 14-İbrahim 32
    allâhu ellezî : Allah, ki o
  4369. 14-İbrahim 32
    halaka es semâvâti : semaları yarattı
  4370. 14-İbrahim 32
    ve el arda : ve yeryüzü, arz
  4371. 14-İbrahim 32
    ve enzele : ve indirdi
  4372. 14-İbrahim 32
    min es semâi : semadan, gökyüzünden
  4373. 14-İbrahim 32
    en : su
  4374. 14-İbrahim 32
    fe ahrece : böylece çıkardı
  4375. 14-İbrahim 32
    min es semerâti : ürünlerden
  4376. 14-İbrahim 32
    lekum : size, sizin için
  4377. 14-İbrahim 32
    ve sehhare lekum : ve sizin emrinize verdi, emrinize amade kıldı, musahhar kıldı
  4378. 14-İbrahim 32
    el fulke : gemiler
  4379. 14-İbrahim 32
    li tecriye : akıp gitmesi için
  4380. 14-İbrahim 32
    el bahri : denizde
  4381. 14-İbrahim 32
    bi emri-hi : onun emri ile
  4382. 14-İbrahim 32
    ve sehhare lekum : ve sizin emrinize verdi, emrinize amade kıldı, musahhar kıldı
  4383. 14-İbrahim 32
    el enhâra : nehirler
  4384. 14-İbrahim 33
    ve sehhare : ve boyun eğdirdi, emre amade kıldı, musahhar kıldı
  4385. 14-İbrahim 33
    lekum : sizin için
  4386. 14-İbrahim 33
    eş şemse : güneş
  4387. 14-İbrahim 33
    ve el kamere : ve ay
  4388. 14-İbrahim 33
    ibeyni : ikisi de adet üzere (sünnetullah ile) devamlı hareket halinde
  4389. 14-İbrahim 33
    ve sehhare : ve emre amade kıldı, musahhar kıldı
  4390. 14-İbrahim 33
    lekum : sizin için
  4391. 14-İbrahim 33
    el leyle : gece
  4392. 14-İbrahim 33
    ve en nehâra : ve gündüz
  4393. 14-İbrahim 34
    ve âtâ-kum : ve size verdi
  4394. 14-İbrahim 34
    se'eltumû-hu : sizin ondan istediğiniz şey
  4395. 14-İbrahim 34
    ve in teuddû : ve eğer sayarsanız
  4396. 14-İbrahim 34
    ni'mete allâhi : Allah'ın ni'meti
  4397. 14-İbrahim 34
    inne el insâne : muhakkak insan
  4398. 14-İbrahim 34
    le zalûmûn : gerçekten çok zalim
  4399. 14-İbrahim 34
    keffârun : çok nankör, kuvvetle inkâr eden
  4400. 14-İbrahim 35
    ve iz kâle : ve demişti
  4401. 14-İbrahim 35
    ze el belede : bu şehir, bu belde
  4402. 14-İbrahim 35
    âminen : emniyetli, emin
  4403. 14-İbrahim 35
    vecnubnî (ve ucnub-nî) : ve beni uzaklaştır, içtinab ettir
  4404. 14-İbrahim 35
    ve beniyye : ve oğullarımı
  4405. 14-İbrahim 35
    en na'bude : bizim tapmamız
  4406. 14-İbrahim 35
    el asnâme : putlara
  4407. 14-İbrahim 36
    innehunne : muhakkak onlar, gerçekten onlar
  4408. 14-İbrahim 36
    adlelne : saptırdılar, dalâlete düşürdüler
  4409. 14-İbrahim 36
    kesîren : çoğunu
  4410. 14-İbrahim 36
    min en nâsi : insanlardan
  4411. 14-İbrahim 36
    fe men : artık kim
  4412. 14-İbrahim 36
    tebia-nî : bana tâbî olur
  4413. 14-İbrahim 36
    fe inne-hu : o zaman muhakkak o
  4414. 14-İbrahim 36
    ve men : ve kim
  4415. 14-İbrahim 36
    fe inne-ke : o zaman muhakkak sen
  4416. 14-İbrahim 37
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  4417. 14-İbrahim 37
    eskentu : yerleştirdim, iskân ettim
  4418. 14-İbrahim 37
    min zurriyyetî : zürriyetimden
  4419. 14-İbrahim 37
    zer'ın : ekine sahip
  4420. 14-İbrahim 37
    inde : yanında
  4421. 14-İbrahim 37
    beyti-ke el muharremi : senin Beyt-i Haram'ın
  4422. 14-İbrahim 37
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  4423. 14-İbrahim 37
    li yukîmu es salâte : (namazı ikame etmek için) namazı ikame etsinler
  4424. 14-İbrahim 37
    fec'al (fe ic'al) : böylece kıl
  4425. 14-İbrahim 37
    ef'ideten : gönüller
  4426. 14-İbrahim 37
    min en nâsi : insanlardan
  4427. 14-İbrahim 37
    tehvî : sen meylettir
  4428. 14-İbrahim 37
    ileyhim : onlara
  4429. 14-İbrahim 37
    verzuk-hum : ve onları rızıklandır
  4430. 14-İbrahim 37
    min es semerâti : ürünlerden
  4431. 14-İbrahim 37
    lealle-hum : umulur ki onlar, böylece onlar
  4432. 14-İbrahim 37
    yeşkurûne : şükrederler
  4433. 14-İbrahim 38
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  4434. 14-İbrahim 38
    inne-ke : muhakkak sen
  4435. 14-İbrahim 38
    ta'lemu : bilirsin
  4436. 14-İbrahim 38
    ve mâ nu'linu : ve açıkladığımız (aleni olan) şeyler
  4437. 14-İbrahim 38
    ve mâ yahfâ : ve gizli değildir (olmaz)
  4438. 14-İbrahim 38
    min şey'in : bir şey
  4439. 14-İbrahim 38
    el ardı : yeryüzünde
  4440. 14-İbrahim 38
    ve lâ : ve değildir
  4441. 14-İbrahim 38
    es semâi : semada
  4442. 14-İbrahim 39
    el hamdu li allâhi : hamd Allah'a aittir, hamd Allah'adır, Allah'a mahsustur
  4443. 14-İbrahim 39
    ellezî : ki o
  4444. 14-İbrahim 39
    vehebe : bağışladı, hibe etti
  4445. 14-İbrahim 39
    el kiberi : ihtiyarlık
  4446. 14-İbrahim 39
    ismâîle : İsmail
  4447. 14-İbrahim 39
    ve ishâka : ve İshak
  4448. 14-İbrahim 39
    inne : muhakkak
  4449. 14-İbrahim 39
    le semîu ed duâi : duayı mutlaka işitendir
  4450. 14-İbrahim 40
    mukîme : ikame eden
  4451. 14-İbrahim 40
    es salâti : namaz
  4452. 14-İbrahim 40
    ve min zurriyyetî : verriyetimden, zürriyetimi
  4453. 14-İbrahim 40
    rabbe-nâ : bizim Rabbimiz
  4454. 14-İbrahim 40
    ve tekabbel : ve kabul et
  4455. 14-İbrahim 41
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  4456. 14-İbrahim 41
    ve li vâlideyye : ve, annemi ve babamı
  4457. 14-İbrahim 41
    ve li el mu'minîne : ve mü'minleri
  4458. 14-İbrahim 41
    yevme : gün
  4459. 14-İbrahim 41
    yekûmu : yapılır (ikame edilir)
  4460. 14-İbrahim 41
    el hisâbu : hesap
  4461. 14-İbrahim 42
    vetahsebenne allâhe : ve Allah'ı sanma, zannetme
  4462. 14-İbrahim 42
    filen : gâfil, bilmeyen
  4463. 14-İbrahim 42
    ya'melu : yapıyorlar
  4464. 14-İbrahim 42
    ez zâlimûne : zalimler
  4465. 14-İbrahim 42
    innemâ : sadece, yalnız
  4466. 14-İbrahim 42
    li yevmin : o güne
  4467. 14-İbrahim 42
    teşhasu : (gördüğü şeyin dehşetinden) açık kalır
  4468. 14-İbrahim 42
    el ebsâru : gözler
  4469. 14-İbrahim 43
    muhtiîne : hızla gidenler, koşanlar
  4470. 14-İbrahim 43
    yerteddu : dönmez, dönemez, çevrilmez
  4471. 14-İbrahim 43
    ileyhim : onlara, kendilerine
  4472. 14-İbrahim 43
    ve ef'idetu-hum : ve onların kalpleri
  4473. 14-İbrahim 43
    hevâun : heva (hevesler), nefsin afetleri (vardır)
  4474. 14-İbrahim 44
    ve enzir : ve uyar
  4475. 14-İbrahim 44
    ense : insanlar
  4476. 14-İbrahim 44
    yevme : gün
  4477. 14-İbrahim 44
    ye'tî-him : onlara gelecek
  4478. 14-İbrahim 44
    el azâbu : azap
  4479. 14-İbrahim 44
    fe yekûlu : o zaman der, söyler
  4480. 14-İbrahim 44
    ellezîne zalemû : zulmeden kimseler
  4481. 14-İbrahim 44
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  4482. 14-İbrahim 44
    ilâ ecelin : bir süreye kadar
  4483. 14-İbrahim 44
    da'vete-ke : senin davetine
  4484. 14-İbrahim 44
    ve nettebii : ve biz tâbî olalım
  4485. 14-İbrahim 44
    er rusule : resûllere
  4486. 14-İbrahim 44
    e ve lem tekûnû : ve, siz olmadınız mı, siz değil misiniz
  4487. 14-İbrahim 44
    aksemtum : yemin ettiniz (kasem ettiniz)
  4488. 14-İbrahim 44
    lekum : sizin için yoktur
  4489. 14-İbrahim 44
    min zevâlin : bir zeval, zail olma, gitme (yer değiştirme: bir yerden bir yere gitme, dünya yurdundan ahiret yurduna intikal etme)
  4490. 14-İbrahim 45
    ve sekentum : ve siz yerleştiniz
  4491. 14-İbrahim 45
    mesâkini : meskenlere
  4492. 14-İbrahim 45
    ellezîne zalemû enfuse-hum : nefslerine zulmeden kimseler
  4493. 14-İbrahim 45
    ve tebeyyene : ve beyan edildi (açıklandı)
  4494. 14-İbrahim 45
    lekum : size
  4495. 14-İbrahim 45
    keyfe : nasıl (neler)
  4496. 14-İbrahim 45
    fealnâ : yaptık
  4497. 14-İbrahim 45
    ve darabnâ : ve (misal) verdik
  4498. 14-İbrahim 45
    lekum : size
  4499. 14-İbrahim 45
    el emsâle : misaller, örnekler
  4500. 14-İbrahim 46
    ve kad : ve olmuştu
  4501. 14-İbrahim 46
    mekerû : (hile) tuzak kurdular
  4502. 14-İbrahim 46
    mekre-hum : onların hileleri, tuzakları
  4503. 14-İbrahim 46
    ve inde allâhi : ve Allah'ın indindedir (katında, bilgisi vardır)
  4504. 14-İbrahim 46
    mekru-hum, : onların tuzakları, hileleri
  4505. 14-İbrahim 46
    ve in kâne : ve olsa bile
  4506. 14-İbrahim 46
    mekru-hum : onların tuzakları, hileleri
  4507. 14-İbrahim 46
    li tezûle : zail olması, yok edecek olması
  4508. 14-İbrahim 46
    el cibâlu : dağlar
  4509. 14-İbrahim 47
    fe : öyleyse
  4510. 14-İbrahim 47
    tahsebenne allâhe : Allah'ı sakın sanma, zannetme
  4511. 14-İbrahim 47
    muhlife : sözünde hilâf bulunan, vaadini yerine getirmeyen
  4512. 14-İbrahim 47
    rusule-hu : onun resûlleri
  4513. 14-İbrahim 47
    inne allâhe : muhakkak Allah
  4514. 14-İbrahim 48
    yevme : o gün
  4515. 14-İbrahim 48
    tubeddelu : değiştirilir, bir haldenekilden) bir başka haleekle) döndürülür
  4516. 14-İbrahim 48
    el ardu : yeryüzü
  4517. 14-İbrahim 48
    gayre : başka
  4518. 14-İbrahim 48
    el ardı : yeryüzü
  4519. 14-İbrahim 48
    ve es semâvâtu : ve semalar
  4520. 14-İbrahim 48
    ve berezû : ve ortaya çıktılar
  4521. 14-İbrahim 48
    el vâhıdi : bir (tek) olan, vahid olan
  4522. 14-İbrahim 48
    el kahhâri : kahhar olan, kahretmeye gücü yeten
  4523. 14-İbrahim 49
    ve tere : ve sen görürsün
  4524. 14-İbrahim 49
    el mucrimîne : mücrimler, suçlular
  4525. 14-İbrahim 49
    yevme izin : izin günü
  4526. 14-İbrahim 49
    mukarrenîne : birbirine bağlanmış olanlar
  4527. 14-İbrahim 49
    el asfâdi \n(el safedu) : bukağı, kelepçeler, zincir \n: (kelepçe)
  4528. 14-İbrahim 50
    serâbîlu-hum : onların gömlekleri
  4529. 14-İbrahim 50
    ve tagşâ : ve kaplamıştır, sarmıştır
  4530. 14-İbrahim 50
    vucûhe-hum : onların yüzleri
  4531. 14-İbrahim 50
    en nâru : ateş
  4532. 14-İbrahim 51
    li yecziye allâhu : Allah'ın karşılığını (ceza veya mükâfat) vermesi içindir
  4533. 14-İbrahim 51
    kulle : hepsi, bütünü, tamamı
  4534. 14-İbrahim 51
    nefsin : nefs
  4535. 14-İbrahim 51
    kesebet, : kazandığı şeyler
  4536. 14-İbrahim 51
    inne allâhe : muhakkak Allah
  4537. 14-İbrahim 51
    serîu el hısâbi : hesabı çabuk gören
  4538. 14-İbrahim 52
    belâgun : bir bildiridir, duyurudur, tebliğdir
  4539. 14-İbrahim 52
    li en nâsi : insanlar için
  4540. 14-İbrahim 52
    ve li yunzerû : ve uyarılsınlar diye
  4541. 14-İbrahim 52
    ve li ya'lemû : ve bilsinler diye
  4542. 14-İbrahim 52
    ennemâ : sadece, yalnız, ancak
  4543. 14-İbrahim 52
    huve : o
  4544. 14-İbrahim 52
    ve li yezzekkere : ve tezekkür etsinler diye
  4545. 14-İbrahim 52
    ûlu el elbâbi : sırların sahipleri
  4546. 15-Hicr 1
    elif lâm râ : elif, lâm, râ
  4547. 15-Hicr 1
    tilke : işte bu, bunlar
  4548. 15-Hicr 1
    âyâtu el kitâbi : kitabın âyetleridir
  4549. 15-Hicr 1
    ve kur'ânin : ve Kur'ân
  4550. 15-Hicr 2
    rubemâ : ihtimal ki
  4551. 15-Hicr 2
    yeveddu : isterler, temenni (ederler) edecekler
  4552. 15-Hicr 2
    ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
  4553. 15-Hicr 2
    lev : ise, olsa, keşke
  4554. 15-Hicr 2
    muslimîne : müslüman, teslim olanlar
  4555. 15-Hicr 3
    zer-hum : onları bırak, terket
  4556. 15-Hicr 3
    ye'kulû : yesinler
  4557. 15-Hicr 3
    ve yetemetteû : ve metalansınlar, refaherisinde yaşasınlar, faydalansınlar
  4558. 15-Hicr 3
    ve yulhi-him : ve onları meşgul etsin, oyalasın
  4559. 15-Hicr 3
    el emelu : emel, ümit
  4560. 15-Hicr 3
    fe : artık, fakat
  4561. 15-Hicr 3
    sevfe : yakında olacak
  4562. 15-Hicr 3
    ya'lemûne : bilirler, bilecekler
  4563. 15-Hicr 4
    veehleknâ : ve biz helâk etmedik
  4564. 15-Hicr 4
    min karyetin : bir yeri, bir ülkeyi
  4565. 15-Hicr 4
    ve lehâ : ve onun vardır
  4566. 15-Hicr 5
    tesbiku : öne geçer, öne alır
  4567. 15-Hicr 5
    min ummetin : bir ümmet(ten)
  4568. 15-Hicr 5
    ecele-hâ : onun eceli, onun için tayin edilen zaman dilimi
  4569. 15-Hicr 5
    ve mâ : ve olmaz
  4570. 15-Hicr 5
    yeste'hırûne : tehir eder (erteler, geciktirir)
  4571. 15-Hicr 6
    ve kâlû : ve dediler
  4572. 15-Hicr 6
    eyyuhâ ellezî : ey o kimse
  4573. 15-Hicr 6
    nuzzile : indirildi
  4574. 15-Hicr 6
    aleyhi ez zikru : ona zikir
  4575. 15-Hicr 6
    inne-ke : muhakkak sen
  4576. 15-Hicr 6
    le mecnûnun : mutlaka mecnun (deli)
  4577. 15-Hicr 7
    lev mâ : olsa olmaz mı
  4578. 15-Hicr 7
    te'tî-nâ bi : sen bize getirirsin
  4579. 15-Hicr 7
    el melâiketi : melekler
  4580. 15-Hicr 7
    in kunte : eğer sen isen
  4581. 15-Hicr 7
    min es sâdıkîne : doğru söyleyenlerden, sadıklardan
  4582. 15-Hicr 8
    nunezzilu : indirmeyiz
  4583. 15-Hicr 8
    el melâikete : melekler
  4584. 15-Hicr 8
    bi el hakkı : hak ile
  4585. 15-Hicr 8
    ve mâ kânû : ve olmadılar (olmazlar)
  4586. 15-Hicr 8
    izen : o taktirde, o zaman
  4587. 15-Hicr 8
    munzarîne : bekletilenler (mühlet, zaman verilenler)
  4588. 15-Hicr 9
    nezzelnâ : indirdik
  4589. 15-Hicr 9
    ez zikre : zikir
  4590. 15-Hicr 9
    ve innâ : ve muhakkak biz
  4591. 15-Hicr 9
    lehu : onu
  4592. 15-Hicr 9
    le : elbette, mutlaka
  4593. 15-Hicr 9
    hâfizûne : koruyanlar, koruyucular
  4594. 15-Hicr 10
    ve lekad : ve andolsun ki
  4595. 15-Hicr 10
    erselnâ : biz gönderdik
  4596. 15-Hicr 10
    min kabli-ke : senden önce
  4597. 15-Hicr 10
    el evvelîne : evvelkiler, öncekiler
  4598. 15-Hicr 11
    veye'tî-him : ve onlara gelmedi
  4599. 15-Hicr 11
    min resûlin : bir resûl(den)
  4600. 15-Hicr 11
    yestehziûne : alay ederler
  4601. 15-Hicr 12
    kezâlike : işteyle, böylece, onun gibi
  4602. 15-Hicr 12
    nesluku-hu : onu sokarız
  4603. 15-Hicr 12
    el mucrimîne : mücrimler, suçlular, günahkârlar
  4604. 15-Hicr 13
    lâ yu'minûne : inanmazlar
  4605. 15-Hicr 13
    ve kad : ve olmuştur
  4606. 15-Hicr 13
    halet : geçti
  4607. 15-Hicr 13
    sunnetu : sünnetdet)
  4608. 15-Hicr 13
    el evvelîne : evvelkiler
  4609. 15-Hicr 14
    ve lev : ve olsa, olsa bile
  4610. 15-Hicr 14
    fetahnâ : biz açtık
  4611. 15-Hicr 14
    aleyhim : onlara
  4612. 15-Hicr 14
    ben : bir kapı
  4613. 15-Hicr 14
    min es semâi : semadan
  4614. 15-Hicr 14
    fe : o zaman
  4615. 15-Hicr 14
    ya'rucûne : yükselirler
  4616. 15-Hicr 15
    le : elbette, mutlaka
  4617. 15-Hicr 15
    innemâ : sadece, ancak, fakat
  4618. 15-Hicr 15
    sukkiret : döndürüldü, engellendi, bağlandı
  4619. 15-Hicr 15
    ebsâru-nâ : gözlerimiz
  4620. 15-Hicr 15
    bel : hayır, aksine
  4621. 15-Hicr 15
    meshûrûne : büyülenmiş, sihir yapılmış
  4622. 15-Hicr 16
    ve lekad : ve andolsun
  4623. 15-Hicr 16
    cealnâ : biz kıldık, yaptık
  4624. 15-Hicr 16
    es semâi : semada
  4625. 15-Hicr 16
    burûcen : burçlar, takım yıldızlar, yıldız kümeleri
  4626. 15-Hicr 16
    ve zeyyennâ-hâ : ve onu süsledik
  4627. 15-Hicr 16
    li en nâzırîne : bakanlar için
  4628. 15-Hicr 17
    ve hafıznâ-hâ : ve onu muhafaza ettik, koruduk
  4629. 15-Hicr 17
    şeytânin : şeytan
  4630. 15-Hicr 17
    recîmin : taşlanmış
  4631. 15-Hicr 18
    men : kim
  4632. 15-Hicr 18
    isteraka : hırsızlık yaptı (gaybî bilgileri çalmak istedi)
  4633. 15-Hicr 18
    es sem'a : duyma, işitme
  4634. 15-Hicr 18
    fe : o zaman
  4635. 15-Hicr 18
    etbea-hu : onu takip etti
  4636. 15-Hicr 19
    ve el arda : ve yeryüzü
  4637. 15-Hicr 19
    medednâ-hâ : biz onu uzattık (yaydık)
  4638. 15-Hicr 19
    ve elkaynâ : ve biz koyduk, bıraktık
  4639. 15-Hicr 19
    revâsiye : büyük dağlar
  4640. 15-Hicr 19
    ve enbetnâ : ve biz nebat (bitkiler) yetiştirdik
  4641. 15-Hicr 19
    min kulli şey'in : herşeyden
  4642. 15-Hicr 19
    mevzûnin : mevzun, birbiriyle orantılı, ölçülü
  4643. 15-Hicr 20
    ve cealnâ : ve biz kıldık, yaptık
  4644. 15-Hicr 20
    lekum : sizin için
  4645. 15-Hicr 20
    meâyişe : geçim kaynakları
  4646. 15-Hicr 20
    ve men : ve kimse, kimseler
  4647. 15-Hicr 20
    lestum : siz değilsiniz
  4648. 15-Hicr 20
    lehu : ona, onun için
  4649. 15-Hicr 20
    bi râzıkîne : rızık vericiler, rızıklandıranlar
  4650. 15-Hicr 21
    ve in : ve yoktur (eğer var ise, ancak ...dır)
  4651. 15-Hicr 21
    min şey'in : bir şeyden, bir şey
  4652. 15-Hicr 21
    inde-nâ : bizim katımızda, yanımızda
  4653. 15-Hicr 21
    venunezzilu-hû : ve onu indirmeyiz
  4654. 15-Hicr 21
    bi kaderin : bir kader ile, takdir edilmiş miktarda
  4655. 15-Hicr 22
    ve erselna : ve biz gönderdik
  4656. 15-Hicr 22
    er riyâha : rüzgârlar
  4657. 15-Hicr 22
    levâkıha : aşılayıcı
  4658. 15-Hicr 22
    fe enzelnâ : böylece indirdik
  4659. 15-Hicr 22
    min es semâi : semadan
  4660. 15-Hicr 22
    en : su
  4661. 15-Hicr 22
    fe eskaynâ-kumû-hu : böylece onunla sizi suladık
  4662. 15-Hicr 22
    ve mâ : ve değilsiniz
  4663. 15-Hicr 22
    entum : siz
  4664. 15-Hicr 22
    lehu : onun
  4665. 15-Hicr 22
    bi hâzinîne : hazineler oluşturan
  4666. 15-Hicr 23
    ve innâ : ve muhakkak biz
  4667. 15-Hicr 23
    le nahnu : mutlaka biz, sadece (kesinlikle) biz
  4668. 15-Hicr 23
    ve numîtu : ve öldürürüz
  4669. 15-Hicr 23
    ve nahnu : ve biziz
  4670. 15-Hicr 23
    el vârisûne : varisler
  4671. 15-Hicr 24
    ve lekad : ve andolsun
  4672. 15-Hicr 24
    el mustakdimîne : evvelkiler (kadim olanlar, öncekiler)
  4673. 15-Hicr 24
    ve lekad : ve andolsun
  4674. 15-Hicr 24
    el muste'hırîne : sonrakiler (tehir olanlar)
  4675. 15-Hicr 25
    ve inne : ve muhakkak
  4676. 15-Hicr 25
    rabbe-ke : senin Rabbin
  4677. 15-Hicr 25
    huve : o
  4678. 15-Hicr 25
    inne-hu : muhakkak o
  4679. 15-Hicr 26
    ve lekad : ve andolsun
  4680. 15-Hicr 26
    el insâne : insan
  4681. 15-Hicr 26
    hamein : (organik) dönüşüme uğramış
  4682. 15-Hicr 26
    mesnûnin : standart (belli) bir şekil verilmiş
  4683. 15-Hicr 27
    ve elnne : cânn (cinlerin babası)
  4684. 15-Hicr 27
    min nâri es semûmi \n(semûm) : semûmun ateşinden \n: (çölde esen, hücrelerinine nüfuz eden yakıcı kavuran (sıcak) rüzgâr)
  4685. 15-Hicr 28
    ve iz kâle : ve demişti
  4686. 15-Hicr 28
    rabbu-ke : senin Rabbin
  4687. 15-Hicr 28
    li el melâiketi : meleklere
  4688. 15-Hicr 28
    beşeren : bir beşer (insan)
  4689. 15-Hicr 28
    hamein : (organik) dönüşüme uğramış
  4690. 15-Hicr 28
    mesnûnin : standart (belli) bir şekil verilmiş
  4691. 15-Hicr 29
    fe : artık
  4692. 15-Hicr 29
    sevveytu-hu : onu sevva ettim, dizayn ettim
  4693. 15-Hicr 29
    ve nefah-tu : ve üfledim
  4694. 15-Hicr 29
    fe : hemen
  4695. 15-Hicr 29
    lehu : ona, onun için
  4696. 15-Hicr 29
    sâcidîne : secde edenler
  4697. 15-Hicr 30
    fe secede : böylece secde ettiler
  4698. 15-Hicr 30
    el melâiketu : melekler
  4699. 15-Hicr 30
    ecmaûne : toplu olarak
  4700. 15-Hicr 31
    iblîse : iblis (şeytan)
  4701. 15-Hicr 31
    ebâ : kaçındı (direnerek)
  4702. 15-Hicr 31
    en yekûne : olmak
  4703. 15-Hicr 31
    mea : beraber
  4704. 15-Hicr 31
    es sâcidîne : secde edenler
  4705. 15-Hicr 32
    le : dedi
  4706. 15-Hicr 32
    leke : sen (sana)
  4707. 15-Hicr 32
    ellâ tekûne (entekûne) : senin olmaman
  4708. 15-Hicr 32
    mea : beraber
  4709. 15-Hicr 32
    es sâcidîne : secde edenler
  4710. 15-Hicr 33
    le : dedi
  4711. 15-Hicr 33
    lem ekun : ben olmam
  4712. 15-Hicr 33
    li escude : secde eden
  4713. 15-Hicr 33
    li beşerin : bir beşere
  4714. 15-Hicr 33
    halakte-hu : sen onu halkettin, yarattın
  4715. 15-Hicr 33
    min hamein : hameinden (organik dönüşüme uğramış olan)
  4716. 15-Hicr 33
    mesnûnin : standart (belli) bir şekil verilmiş
  4717. 15-Hicr 34
    le : dedi
  4718. 15-Hicr 34
    fahruc (fe uhruc) : öyleyse hemen çık
  4719. 15-Hicr 34
    fe : artık, böylece, bu sebeple
  4720. 15-Hicr 34
    inne-ke : muhakkak sen
  4721. 15-Hicr 34
    recîmun : kovulmuş (lânetlenmiş)
  4722. 15-Hicr 35
    ve inne : ve muhakkak
  4723. 15-Hicr 35
    aleyke el lâ'nete : lânet senin üzerinedir
  4724. 15-Hicr 35
    ilâ yevmi ed dîni : dîn gününe (karşılıkların, ceza veya mükâfatın verildiği güne) kadar
  4725. 15-Hicr 36
    le : dedi
  4726. 15-Hicr 36
    fe enzır-nî : öyleyse beni beklet, bana mühlet (zaman, süre) ver
  4727. 15-Hicr 36
    ilâ yevmi : güne kadar
  4728. 15-Hicr 36
    yub'asûne : beas olunurlar (yeniden diriltilirler)
  4729. 15-Hicr 37
    le : dedi
  4730. 15-Hicr 37
    fe inne-ke : öyleyse gerçekten sen
  4731. 15-Hicr 37
    min el munzarîne : bekletilenlerden, mühlet (süre, zaman) verilenlerdensin
  4732. 15-Hicr 38
    ilâ yevmi : güne kadar
  4733. 15-Hicr 38
    el vakti el ma'lûmi : malûm olan (bilinen) vakit
  4734. 15-Hicr 39
    le : dedi
  4735. 15-Hicr 39
    agveyte-nî : beni sen azdırdın
  4736. 15-Hicr 39
    le uzeyyinenne : mutlaka güzelleştireceğim, süsleyeceğim (ziynetlendireceğim)
  4737. 15-Hicr 39
    lehum : onlara
  4738. 15-Hicr 39
    el ardı : yeryüzünde
  4739. 15-Hicr 39
    ve le ugviyenne-hum : ve mutlaka onları azdıracağım
  4740. 15-Hicr 39
    ecmeîne : tümünü, hepsini
  4741. 15-Hicr 40
    ıbâde-ke : senin kulların
  4742. 15-Hicr 40
    el muhlasîne : muhlis olanlar, ihlâs makamının sahibi olanlar
  4743. 15-Hicr 41
    le : dedi
  4744. 15-Hicr 41
    aleyye : bana
  4745. 15-Hicr 41
    mustekîmun : istikamet verilmiş, yönlendirilmiş
  4746. 15-Hicr 42
    inne : muhakkak, gerçekten
  4747. 15-Hicr 42
    leyse : değildir, yoktur
  4748. 15-Hicr 42
    leke aleyhim : senin onların üzerinde
  4749. 15-Hicr 42
    men ittebea-ke : sana uyan, sana tâbî olan kimse
  4750. 15-Hicr 42
    min el gâvîne : azgın olanlardan (iğvaya düşenlerden)
  4751. 15-Hicr 43
    ve inne : ve muhakkak
  4752. 15-Hicr 43
    cehenneme : cehennem
  4753. 15-Hicr 43
    le : mutlaka, elbette
  4754. 15-Hicr 43
    mev'ıdu-hum : onlara vaadedilen yer
  4755. 15-Hicr 43
    ecmaîne : hepsi
  4756. 15-Hicr 44
    lehâ : ona ait, onun vardır
  4757. 15-Hicr 44
    seb'atu : yedi (7) adet
  4758. 15-Hicr 44
    ebvâbin : kapılar
  4759. 15-Hicr 45
    inne : muhakkak
  4760. 15-Hicr 45
    el muttekîne : takva sahipleri
  4761. 15-Hicr 45
    cennâtin : cennetlerinde
  4762. 15-Hicr 45
    ve uyûnin : ve pınarlar
  4763. 15-Hicr 46
    bi selâmin : selâm ile, selâmetle
  4764. 15-Hicr 46
    âminîne : emin (korkusuz) olarak
  4765. 15-Hicr 47
    ve neza'nâ : ve biz çekip çıkarttık
  4766. 15-Hicr 47
    ıhvânen : kardeşler olarak
  4767. 15-Hicr 47
    mutekâbilîne : karşılıklı, karşı karşıya
  4768. 15-Hicr 48
    yemessu-hum : onlara dokunmaz
  4769. 15-Hicr 48
    ve mâ : ve değildir
  4770. 15-Hicr 48
    bi muhrecîne : çıkarılacak
  4771. 15-Hicr 49
    nebbî : haber ver
  4772. 15-Hicr 49
    ennî : muhakkak ben
  4773. 15-Hicr 49
    ene : ben
  4774. 15-Hicr 49
    el gafûru : mağfiret eden
  4775. 15-Hicr 49
    er rahîmu : rahmet eden, rahmet nuru gönderen
  4776. 15-Hicr 50
    ve enne : ve muhakkak
  4777. 15-Hicr 50
    huve : o
  4778. 15-Hicr 50
    el azâbu el elîmu : elîm (acı) azap
  4779. 15-Hicr 51
    ve nebbi'hum : ve onlara haber ver
  4780. 15-Hicr 51
    ibrâhîme : İbrâhîm
  4781. 15-Hicr 52
    iz dehalû : girdikleri zaman
  4782. 15-Hicr 52
    aleyhi : onun yanına
  4783. 15-Hicr 52
    fe kâlû : o zaman dediler
  4784. 15-Hicr 52
    selâmen : selâm (olsun)
  4785. 15-Hicr 52
    le : dedi
  4786. 15-Hicr 52
    vecilûne : korkanlar, ürperenler
  4787. 15-Hicr 53
    tevcel : siz korkmayın
  4788. 15-Hicr 53
    nubeşşiru-ke : sana müjdeliyoruz
  4789. 15-Hicr 54
    le : dedi
  4790. 15-Hicr 54
    e beşşertumû-nî : beni mi müjdeliyorsunuz
  4791. 15-Hicr 54
    en messeniye : bana dokunması (gelmesi)
  4792. 15-Hicr 54
    el kiberu : ihtiyarlık
  4793. 15-Hicr 54
    fe : artık, böyleyken, o halde
  4794. 15-Hicr 54
    bime : ne ile, nasıl
  4795. 15-Hicr 54
    tubeşşirûne : müjdeliyorsunuz
  4796. 15-Hicr 55
    beşşernâ-ke : biz senijdeledik
  4797. 15-Hicr 55
    bi el hakkı : hak ile
  4798. 15-Hicr 55
    fetekun : artık sen olma
  4799. 15-Hicr 55
    min el kânıtîne : ümidi kesenlerden
  4800. 15-Hicr 56
    le : dedi
  4801. 15-Hicr 56
    ve men : ve kim
  4802. 15-Hicr 56
    yaknetu : ümidi keser, ümitsiz olur
  4803. 15-Hicr 56
    min rahmeti : rahmetten
  4804. 15-Hicr 56
    ed dâllûne : dalâlette olanlar
  4805. 15-Hicr 57
    le : dedi
  4806. 15-Hicr 57
    fe mâ : bundan sonra nedir
  4807. 15-Hicr 57
    eyyuhâ : ey
  4808. 15-Hicr 57
    el murselûne : gönderilmiş olan resûller, mürseller, elçiler
  4809. 15-Hicr 58
    mucrimîne : mücrimler, günahkârlar, suçlular
  4810. 15-Hicr 59
    âle lûtın : Lut'un ailesi
  4811. 15-Hicr 59
    le muneccû-hum : mutlaka onları kurtaracağız
  4812. 15-Hicr 59
    ecmane : hepsini
  4813. 15-Hicr 60
    illemre'ete-hu : onun hanımı (kadını) hariç
  4814. 15-Hicr 60
    kaddernâ : hükmettik (kaderini tayin ettik), takdir ettik
  4815. 15-Hicr 60
    inne-hâ : muhakkak o
  4816. 15-Hicr 60
    le min el gâbirîne : mutlaka geride kalanlardan, helâk olanlardan
  4817. 15-Hicr 61
    fe : o zaman, böylece
  4818. 15-Hicr 61
    lemmâ : olduğu zaman
  4819. 15-Hicr 61
    e : geldi
  4820. 15-Hicr 61
    âle lûtın : Lut'un ailesi
  4821. 15-Hicr 61
    el murselûne : elçiler, gönderilmiş olan resûller
  4822. 15-Hicr 62
    le : dedi
  4823. 15-Hicr 62
    inne-kum : muhakkak siz
  4824. 15-Hicr 62
    munkerûne : tanınmayan (yabancı)
  4825. 15-Hicr 63
    bel : hayır, bilâkis
  4826. 15-Hicr 63
    ci'nâ-ke : sana getirdik, geldik
  4827. 15-Hicr 63
    yemterûne : şüphe ediyorlar
  4828. 15-Hicr 64
    ve eteynâ-ke : ve biz sana getirdik
  4829. 15-Hicr 64
    bi el hakkı : hak ile, hakkı
  4830. 15-Hicr 64
    ve innâ : ve muhakkak biz
  4831. 15-Hicr 64
    le : elbette, gerçekten
  4832. 15-Hicr 64
    sâdikûne : sadıklar, doğruyu söyleyenler
  4833. 15-Hicr 65
    fe esri : hemen gece yürüyüşe çık
  4834. 15-Hicr 65
    bi ehli-ke : ailen ile
  4835. 15-Hicr 65
    min el leyli : geceden, gecenin
  4836. 15-Hicr 65
    vettebı' (ve ittebi') : ve tâbî ol, takip et
  4837. 15-Hicr 65
    edbâre-hum : onların arkasından
  4838. 15-Hicr 65
    veyeltefit : ve yüzünü (arkaya) çevirmesin, arkasına dönüp bakmasın
  4839. 15-Hicr 65
    ehadun : biri, birisi
  4840. 15-Hicr 65
    tu'merûne : emrolunacaksınız, emrolunuyorsunuz
  4841. 15-Hicr 66
    ve kadaynâ : ve biz hükmettik
  4842. 15-Hicr 66
    ileyhi : ona
  4843. 15-Hicr 66
    like el emre : işte bu emir
  4844. 15-Hicr 66
    enne : muhakkak, olduğuna
  4845. 15-Hicr 66
    bire : arkası
  4846. 15-Hicr 66
    musbihîne : sabahlayanlar
  4847. 15-Hicr 67
    vee : ve geldi
  4848. 15-Hicr 67
    ehlu el medîneti : şehir halkı
  4849. 15-Hicr 67
    yestebşirûne : birbirini müjdeliyorlar
  4850. 15-Hicr 68
    le : dedi
  4851. 15-Hicr 68
    inne : muhakkak
  4852. 15-Hicr 68
    fetefdahû-ni : artık beni mahçup etmeyin
  4853. 15-Hicr 69
    vettekullâhe : ve Allah'a karşı takva sahibi olun, (ve ittekû allâhe) sakının
  4854. 15-Hicr 69
    ve lâ tuhzû-ni : ve beni alçaltmayın (rezil etmeyin)
  4855. 15-Hicr 70
    e : mı
  4856. 15-Hicr 70
    ve lem : ve olmadı
  4857. 15-Hicr 70
    nenhe-ke : seni men ediyoruz, seni nehyediyoruz, seni yasaklıyoruz
  4858. 15-Hicr 70
    an el âlemîne : el âlemden, başkalarından
  4859. 15-Hicr 71
    le : dedi
  4860. 15-Hicr 71
    benâtî : benim kızlarım
  4861. 15-Hicr 71
    fâilîne : yapacak olanlar, yapanlar
  4862. 15-Hicr 72
    le amru-ke : senin ömrüne andolsun (yemin olsun)
  4863. 15-Hicr 72
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  4864. 15-Hicr 72
    lesekreti-him : elbette sarhoşlukları içinde
  4865. 15-Hicr 72
    ya'mehûne : bocalıyorlar
  4866. 15-Hicr 73
    fe : böylece
  4867. 15-Hicr 73
    ehazethum : onları aldı, yakaladı
  4868. 15-Hicr 73
    es sayhatu : bir sayha (korkunç ses dalgası)
  4869. 15-Hicr 73
    muşrikîne : güneş doğduğu vakit orada bulunanları (şark zamanı orada olanlar)
  4870. 15-Hicr 74
    fe cealnâ : böylece kıldık, yaptık
  4871. 15-Hicr 74
    âliye-hâ : onu, enksek (yaptık)
  4872. 15-Hicr 74
    file-hâ : onu en alçak (yaptı)
  4873. 15-Hicr 74
    âliye-hâ sâfile-hâ : onun üstünün altına gelmesi, onun yükselip alçalması
  4874. 15-Hicr 74
    ve emternâ : ve yağmur yağdırdık
  4875. 15-Hicr 74
    aleyhim : onların üzerine
  4876. 15-Hicr 74
    hıcâreten min siccîlin : siccîlden (öldürücü) taşlar
  4877. 15-Hicr 75
    inne : muhakkak ki
  4878. 15-Hicr 75
    like : işte bu
  4879. 15-Hicr 75
    le : elbette, mutlaka
  4880. 15-Hicr 75
    li el mutevessimîne : ibretle izleyenler için
  4881. 15-Hicr 76
    ve inne-hâ : ve çünkü o, muhakkak ki o
  4882. 15-Hicr 76
    le : gerçekten
  4883. 15-Hicr 76
    bi sebîlin : yol üzerinde
  4884. 15-Hicr 77
    inne : muhakkak ki
  4885. 15-Hicr 77
    like : işte bunda
  4886. 15-Hicr 77
    le : elbette
  4887. 15-Hicr 77
    âyeten : bir delil (ibret)
  4888. 15-Hicr 77
    li el mu'minîne : mü'minler için, nefslerinin kalbine îmân yazılmış olanlar için
  4889. 15-Hicr 78
    ve in kâne : ve oldu
  4890. 15-Hicr 78
    ashâbu el eyketi : Eyke halkı
  4891. 15-Hicr 78
    le zâlimîne : elbette zalim kimseler
  4892. 15-Hicr 79
    fentekamnâ (fe intikamnâ) : böylece intikam aldık
  4893. 15-Hicr 79
    ve inne-humâ : ve muhakkak her ikisi
  4894. 15-Hicr 79
    le : elbette, gerçekten
  4895. 15-Hicr 80
    ve lekad : ve andolsun ki
  4896. 15-Hicr 80
    kezzebe : yalanladı
  4897. 15-Hicr 80
    ashâbu el hıcr : Hicr halkı
  4898. 15-Hicr 80
    el murselîne : gönderilen resûller, mürseller
  4899. 15-Hicr 81
    ve âteynâ-hum : ve onlara verdik
  4900. 15-Hicr 81
    fe : o zaman, böylece, olduğu halde, fakat
  4901. 15-Hicr 81
    mu'rıdîne : yüz çeviren kimseler
  4902. 15-Hicr 82
    ve kânû : ve oldular
  4903. 15-Hicr 82
    yanhıtûne : oyuyorlar, yontuyorlar
  4904. 15-Hicr 82
    min el cibâli : dağlardan
  4905. 15-Hicr 82
    buyûten : evler
  4906. 15-Hicr 82
    âminîne : emin olanlar, güvenilir olanlar
  4907. 15-Hicr 83
    fe : böylece
  4908. 15-Hicr 83
    ehazet-hum : onları aldı (yakaladı)
  4909. 15-Hicr 83
    es sayhatu : korkunç bir ses, bir sayha
  4910. 15-Hicr 83
    musbıhîne : sabahlayanlar, sabah vaktine erenler (sabaha çıkanlar)
  4911. 15-Hicr 84
    fe : böylece, buna rağmen
  4912. 15-Hicr 84
    yeksibûne : kazanıyorlar, iktisap ediyorlar
  4913. 15-Hicr 85
    ve mâ halaknâ : ve biz yaratmadık
  4914. 15-Hicr 85
    es semâvâti : semalar (gökler)
  4915. 15-Hicr 85
    ve el arda : ve yer, yeryüzü, arz
  4916. 15-Hicr 85
    vebeyne-humâ : ve ikisinin arasında olan şeyler
  4917. 15-Hicr 85
    bi el hakkı : hak ile
  4918. 15-Hicr 85
    ve inne esate : ve muhakkak ki o saat (kıyâmet)
  4919. 15-Hicr 85
    le âtiyetun : mutlaka, elbette gelecek
  4920. 15-Hicr 85
    fasfah (fe ısfah) : artık, müsamaha göster, iyi muamele et
  4921. 15-Hicr 85
    es safha el cemîle : güzel (bir) şekilde yüz çevirmek
  4922. 15-Hicr 86
    inne : muhakkak
  4923. 15-Hicr 86
    rabbe-ke : senin Rabbin
  4924. 15-Hicr 86
    huve : o
  4925. 15-Hicr 86
    el hallâku : en iyi yaratan
  4926. 15-Hicr 86
    el alîmu : en iyi bilen
  4927. 15-Hicr 87
    ve lekad : ve andolsun ki
  4928. 15-Hicr 87
    âteynâ-ke : sana verdik
  4929. 15-Hicr 87
    seb'an : yedi, yedili
  4930. 15-Hicr 87
    min el mesânî : mesâniden (ikinciden)
  4931. 15-Hicr 87
    ve el kur'âne : ve Kur'ân'ı
  4932. 15-Hicr 87
    el azîme : büyük, azîm
  4933. 15-Hicr 88
    temuddenne : uzatma (dikme, uzun uzun bakma)
  4934. 15-Hicr 88
    ayneyke : iki gözünü
  4935. 15-Hicr 88
    metta'nâ : yararlandırdığımız şeyler
  4936. 15-Hicr 88
    ezvâcen : çift çift, kat kat, fazla olarak
  4937. 15-Hicr 88
    vetahzen : ve üzülme, hüzünlenme, mahzun olma
  4938. 15-Hicr 88
    aleyhim : onlara, onlar için
  4939. 15-Hicr 88
    vahfıd (ve ıhvıd) : ve indir, alçalt
  4940. 15-Hicr 88
    cenâha-ke : (senin) kanatların
  4941. 15-Hicr 88
    li el mu'minîne : mü'minler için, mü'minlere
  4942. 15-Hicr 89
    ve : ve
  4943. 15-Hicr 89
    ene : ben
  4944. 15-Hicr 89
    el nezîru : nezir, uyarıcı
  4945. 15-Hicr 89
    el mubînu : apaçık, açıkça açıklayan, beyan eden
  4946. 15-Hicr 90
    ke : gibi
  4947. 15-Hicr 90
    enzel-nâ : indirdiğimiz şey
  4948. 15-Hicr 90
    alâ el muktesimîne : muktesim olanlara, kısım kısım ayıranlara
  4949. 15-Hicr 91
    ellezîne : o kimseler ki
  4950. 15-Hicr 91
    cealû : kıldılar, yaptılar
  4951. 15-Hicr 91
    el kur'âne : Kur'ân'ı
  4952. 15-Hicr 91
    ıdîne : kısım kısım, parça parça
  4953. 15-Hicr 92
    fe : artık, böylece, bundan sonra
  4954. 15-Hicr 92
    ve rabbi-ke : ve senin Rabbine andolsun
  4955. 15-Hicr 92
    le nes'elenne-hum : elbette, onlara mutlaka soracağız
  4956. 15-Hicr 92
    ecmaîne : hepsi, hepsine, bütününe
  4957. 15-Hicr 93
    ya'melûne : yapıyorlar
  4958. 15-Hicr 94
    fasda' (fe ısda') : açıkça bildir,
  4959. 15-Hicr 94
    bi mâ tu'meru : emrolunduğun şeyi
  4960. 15-Hicr 94
    ve a'rıd : ve yüz çevir
  4961. 15-Hicr 94
    an el muşrikîne : müşriklerden
  4962. 15-Hicr 95
    kefeynâ-ke : biz sana kâfiyiz
  4963. 15-Hicr 95
    el mustehziîne : alay edenler
  4964. 15-Hicr 96
    ellezîne : o kimseler
  4965. 15-Hicr 96
    yec'alûne : kılarlar, yaparlar
  4966. 15-Hicr 96
    mea allâhi : Allah ile beraber
  4967. 15-Hicr 96
    ilâhen : ilâh
  4968. 15-Hicr 96
    âhare : başka, diğer(leri)
  4969. 15-Hicr 96
    fe sevfe : ileride, yakında, olacak
  4970. 15-Hicr 96
    ya'lemûne : biliyorlar, bilirler
  4971. 15-Hicr 97
    ve lekad : ve andolsun ki
  4972. 15-Hicr 97
    na'lemu : biz biliyoruz
  4973. 15-Hicr 97
    enne-ke : senin olduğunu
  4974. 15-Hicr 97
    sadru-ke : senin göğsün
  4975. 15-Hicr 97
    yekûlûne : söylüyorlar
  4976. 15-Hicr 98
    fe : böylece
  4977. 15-Hicr 98
    sebbih : tesbih et
  4978. 15-Hicr 98
    rabbi-ke : senin Rabbin
  4979. 15-Hicr 98
    ve kun : ve ol
  4980. 15-Hicr 98
    min es sâcidîne : secde edenlerden
  4981. 15-Hicr 99
    rabbe-ke : senin Rabbin
  4982. 15-Hicr 99
    ye'tiye-ke : sana gelir
  4983. 15-Hicr 99
    el yakînu : yakîn
  4984. 16-Nahl 1
    etâ : geldi
  4985. 16-Nahl 1
    emru allâhi : Allah'ın emri
  4986. 16-Nahl 1
    fe : o halde, artık
  4987. 16-Nahl 1
    testa'cilû-hu : onu acele istemeyin
  4988. 16-Nahl 1
    subhâne-hu \n(sebbehu subhane-hu) : onu tenzih edin \n: (onu şanına yakışır şekilde tesbih edin)
  4989. 16-Nahl 1
    ve teâlâ : vecedir, alâdır
  4990. 16-Nahl 1
    yuşrikûne : şirk koşuyorlar
  4991. 16-Nahl 2
    yunezzilu : indirir
  4992. 16-Nahl 2
    el melâikete : melekler
  4993. 16-Nahl 2
    bi er rûhi : ruh ile
  4994. 16-Nahl 2
    min emri-hi : onun emrinden
  4995. 16-Nahl 2
    men yeşâu : dilediği kimse(ler)
  4996. 16-Nahl 2
    en enzirû : uyarmaları (için), uyarsınlar diye
  4997. 16-Nahl 2
    enne-hu : onun olduğu
  4998. 16-Nahl 2
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  4999. 16-Nahl 2
    ene : ben
  5000. 16-Nahl 2
    fettekû-ni (fe ittekû-ni) : öyleyse, bana karşı takva sahibi olun (ruhunuzu ölmeden evvel bana ulaştırın)
  5001. 16-Nahl 3
    halaka es semâvâti : semaları yarattı
  5002. 16-Nahl 3
    ve el arda : ve yer, arz, yeryüzü
  5003. 16-Nahl 3
    bi el hakkı : hak ile
  5004. 16-Nahl 3
    teâlâ : o yücedir, alâdır
  5005. 16-Nahl 3
    yuşrikûne : şirk koşuyorlar
  5006. 16-Nahl 4
    halaka el insâne : insanı yarattı
  5007. 16-Nahl 4
    min nutfetin : bir damla sudan, nutfeden
  5008. 16-Nahl 4
    fe : böylece, buna rağmen
  5009. 16-Nahl 4
    huve : o
  5010. 16-Nahl 5
    ve : ve
  5011. 16-Nahl 5
    el enme : hayvanlar
  5012. 16-Nahl 5
    lekum : sizin için
  5013. 16-Nahl 5
    ve menâfiu : ve menfaatler, faydalar
  5014. 16-Nahl 5
    ve min-hâ : ve ondan
  5015. 16-Nahl 5
    te'kulûne : yersiniz
  5016. 16-Nahl 6
    ve lekum : ve sizin için
  5017. 16-Nahl 6
    cemâlun : güzellik
  5018. 16-Nahl 6
    ne : o zaman, olduğu zaman
  5019. 16-Nahl 6
    turîhûne : (hayvanları) akşamleyin otlaktan döndürüyorsunuz
  5020. 16-Nahl 6
    vene : ve o zaman, olduğu zaman
  5021. 16-Nahl 6
    tesrehûne : (hayvanları) otlatmaya çıkarıyorsunuz
  5022. 16-Nahl 7
    ve tahmilu : ve taşırsınız
  5023. 16-Nahl 7
    eskâle-kum : ağırlıklarınız, ağır eşyalarınız
  5024. 16-Nahl 7
    ilâ beledin : bir beldeyeehire)
  5025. 16-Nahl 7
    lem tekûnû : siz olmazsınız
  5026. 16-Nahl 7
    el enfusi : nefsler, kendileri
  5027. 16-Nahl 7
    inne : muhakkak
  5028. 16-Nahl 7
    rabbe-kum : sizin Rabbiniz
  5029. 16-Nahl 7
    le raûfun : elbette, mutlaka rauftur (şefkatli, çok merhametli)
  5030. 16-Nahl 8
    ve el hayle : ve atlar
  5031. 16-Nahl 8
    ve el bigâle : ve katırlar
  5032. 16-Nahl 8
    ve el hamîre : ve merkepler
  5033. 16-Nahl 8
    li terkebû-hâ : onlara binmeniz için
  5034. 16-Nahl 8
    veneten : ve süs olarak
  5035. 16-Nahl 8
    ve yahluku : ve yaratır
  5036. 16-Nahl 8
    mâ lâ ta'lemûne : bilmediğiniz şeyler
  5037. 16-Nahl 9
    ve alâ allâhi : ve Allah'a aittir, Allah'ın üzerinedir 2 - kasdu es sebîli
  5038. 16-Nahl 9
    kasdu es sebîli : sebîlin (yolun) tayini
  5039. 16-Nahl 9
    ve min-hâ : ve ondan
  5040. 16-Nahl 9
    ve lev : ve eğer
  5041. 16-Nahl 9
    şâe : diledi
  5042. 16-Nahl 9
    le hedâ-kum : elbette hidayete erdirirdi
  5043. 16-Nahl 9
    ecmaîne : hepsini, tümünü, topluca
  5044. 16-Nahl 10
    huve : o
  5045. 16-Nahl 10
    ellezî : ki o
  5046. 16-Nahl 10
    enzele : indirdi
  5047. 16-Nahl 10
    min es semâi : semadan
  5048. 16-Nahl 10
    en : su
  5049. 16-Nahl 10
    lekum : sizin için
  5050. 16-Nahl 10
    ve min-hu : ve ondan
  5051. 16-Nahl 10
    şecerun : ağaç, yeşillik, otlar
  5052. 16-Nahl 10
    tusîmûne \n(esâme) : hayvanları otlatırsınız (otlatmak için salarsınız) \n: (hayvanları otlatmak için saldı)
  5053. 16-Nahl 11
    lekum : sizin için
  5054. 16-Nahl 11
    bihi ez zer'a : onunla ekin
  5055. 16-Nahl 11
    ve ez zeytûne : ve zeytinler
  5056. 16-Nahl 11
    ve en nahîle : ve hurmalıklar
  5057. 16-Nahl 11
    ve el a'nâbe : ve üzümler, bağlar
  5058. 16-Nahl 11
    ve min kulli es semerâti : ve meyvelerin (ürünlerin) her türlüsünden
  5059. 16-Nahl 11
    inne : muhakkak, şüphesiz
  5060. 16-Nahl 11
    fî zâlike : bunda vardır
  5061. 16-Nahl 11
    le âyeten : mutlaka, elbette âyet (delil)
  5062. 16-Nahl 11
    yetefekkerûne : tefekkür ederler
  5063. 16-Nahl 12
    ve sehhara lekum : ve sizin emrinize verdi
  5064. 16-Nahl 12
    el leyle : gece
  5065. 16-Nahl 12
    ve en nehâre : ve gündüz
  5066. 16-Nahl 12
    ve eş şemse : veneş
  5067. 16-Nahl 12
    ve el kamere : ve kamer (ay)
  5068. 16-Nahl 12
    ve en nucûmu : ve yıldızlar
  5069. 16-Nahl 12
    bi emri-hi : onun emriyle
  5070. 16-Nahl 12
    inne : muhakkak
  5071. 16-Nahl 12
    fî zâlike : bunda vardır
  5072. 16-Nahl 12
    le âyâtin : âyetler
  5073. 16-Nahl 12
    ya'kılûne : akıl ediyorlar, akıl ederler
  5074. 16-Nahl 13
    ve mâ : ve şey(ler)
  5075. 16-Nahl 13
    zerae : yoktan varedip, çoğalttı
  5076. 16-Nahl 13
    lekum : siz, sizin için
  5077. 16-Nahl 13
    el ardı : yerde
  5078. 16-Nahl 13
    muhtelifen : muhtelif, çeşitli, çeşit çeşit
  5079. 16-Nahl 13
    elvânu-hu : onun renkleri
  5080. 16-Nahl 13
    inne : muhakkak
  5081. 16-Nahl 13
    fî zâlike : bunda vardır
  5082. 16-Nahl 13
    le âyeten : elbette âyet (delil)
  5083. 16-Nahl 13
    yezzekkerûne : zikrederler
  5084. 16-Nahl 14
    ve huve : ve o
  5085. 16-Nahl 14
    ellezî : ki o
  5086. 16-Nahl 14
    sahhare : emrinize verdi
  5087. 16-Nahl 14
    el bahre : deniz
  5088. 16-Nahl 14
    li te'kulû : yemeniz için
  5089. 16-Nahl 14
    lahmen : et
  5090. 16-Nahl 14
    tariyyen : taze
  5091. 16-Nahl 14
    ve testahricû : ve çıkarırsınız
  5092. 16-Nahl 14
    hilyeten : süs eşyası (inci)
  5093. 16-Nahl 14
    telbesûne-hâ : onu takarsınız, giyersiniz
  5094. 16-Nahl 14
    ve tere el fulke : ve gemileri görürsün
  5095. 16-Nahl 14
    mevâhira : denizi yararak giden
  5096. 16-Nahl 14
    ve li tebtegû : ve ibtiga etmeniz (istemeniz) için
  5097. 16-Nahl 14
    ve lealle-kum : ve umulur ki siz, böylece siz
  5098. 16-Nahl 14
    teşkurûne : şükredersiniz
  5099. 16-Nahl 15
    ve elkâ : ve bıraktı, koydu, attı
  5100. 16-Nahl 15
    el ardı : yeryüzünde
  5101. 16-Nahl 15
    revâsiye : dağlar
  5102. 16-Nahl 15
    en temîde : sarsılması
  5103. 16-Nahl 15
    ve enhâren : ve nehirler
  5104. 16-Nahl 15
    ve subulen : ve yollar
  5105. 16-Nahl 15
    lealle-kum : umulur ki, böylece
  5106. 16-Nahl 15
    tehtedûne : yol bulursunuz (menzillerinize ulaşırsınız)
  5107. 16-Nahl 16
    ve alâmatin : ve alâmetler, işaretler
  5108. 16-Nahl 16
    ve bi en necmi : ve yıldız ile
  5109. 16-Nahl 16
    yehtedûne : yol bulurlar, hidayete ererler
  5110. 16-Nahl 17
    e : mi
  5111. 16-Nahl 17
    fe : artık
  5112. 16-Nahl 17
    men : kimse
  5113. 16-Nahl 17
    ke : gibi
  5114. 16-Nahl 17
    men : kimse
  5115. 16-Nahl 17
    e fetezekkerûne : tezekkür etmez misiniz
  5116. 16-Nahl 18
    ve in : ve eğer, şâyet
  5117. 16-Nahl 18
    teuddû : adeten (tane tane) sayarsanız
  5118. 16-Nahl 18
    ni'mete allâhi : Allah'ın ni'metleri
  5119. 16-Nahl 18
    inne allâhe : muhakkak Allah
  5120. 16-Nahl 18
    le gafûrun : bağışlayan
  5121. 16-Nahl 19
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  5122. 16-Nahl 19
    ya'lemu : bilir
  5123. 16-Nahl 19
    mâ tusirrûne : gizledikleriniz, sırlarınız, sakladığınız şeyler
  5124. 16-Nahl 19
    ve mâ tu'linûne : ve alenî olan, açıkladığınız şeyler
  5125. 16-Nahl 20
    vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler ki
  5126. 16-Nahl 20
    yedne : dua ederler
  5127. 16-Nahl 20
    lâ yahlukûne : yaratamazlar
  5128. 16-Nahl 20
    şey'en : bir şey
  5129. 16-Nahl 20
    ve hum : ve onlar
  5130. 16-Nahl 20
    yuhlekûne : yaratılırlar
  5131. 16-Nahl 21
    emvâtun : cansızdır, ölüdürler
  5132. 16-Nahl 21
    veyeş'urûne : ve şuurunda, bilincinde değillerdir
  5133. 16-Nahl 21
    eyyâne : ne zaman
  5134. 16-Nahl 21
    yub'asûne : diriltilecekler
  5135. 16-Nahl 22
    fellezîne (fe ellezîne) : böylece, artık, hâlâ o kimseler
  5136. 16-Nahl 22
    lâ yu'minûne : mü'min olmazlar, inanmazlar
  5137. 16-Nahl 22
    bi el âhirati : ahirete (ruhu ölmeden evvel Allah'a ulaştırmaya)
  5138. 16-Nahl 22
    munkiretun : inkârcıdır, inkâr edicidir
  5139. 16-Nahl 22
    ve hum : ve onlar
  5140. 16-Nahl 22
    mustekbirûne : büyüklenenler, kibirlenen kimseler
  5141. 16-Nahl 23
    cereme : şüphe yok, şüphesiz
  5142. 16-Nahl 23
    enne allâhe : (muhakkak ki Allah), Allah'ın olduğu
  5143. 16-Nahl 23
    ya'lemu : bilir
  5144. 16-Nahl 23
    mâ yusirrûne : gizledikleri, sırları, sakladıkları şeyler
  5145. 16-Nahl 23
    ve mâ yu'linûne : ve açıkladıkları (alenî olan) şeyler
  5146. 16-Nahl 23
    inne-hu : muhakkak o
  5147. 16-Nahl 23
    el mustekbirîne : büyüklenen, kibirlenen kimseler
  5148. 16-Nahl 24
    ve izâ kîle : ve denildiği zaman
  5149. 16-Nahl 24
    lehum : onlara
  5150. 16-Nahl 24
    enzele : indirdi
  5151. 16-Nahl 24
    esâtîru : (satırlar) masallar, asılsız sözler
  5152. 16-Nahl 24
    el evvelîne : evvelkiler, daha önce geçmiş olanlar
  5153. 16-Nahl 25
    evzâre-hum : onların kendikleri, kendi günahları
  5154. 16-Nahl 25
    mileten : tam, tamamı
  5155. 16-Nahl 25
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  5156. 16-Nahl 25
    ve min evzâri : veklerden, ağırlıklardan, günahlardan
  5157. 16-Nahl 25
    ellezîne : o kimseler
  5158. 16-Nahl 25
    yudıllûne-hum : onları saptırırlar (dalâlette bırakırlar)
  5159. 16-Nahl 25
    e lâ : (öyle) değil mi
  5160. 16-Nahl 25
    e : kötü (ne kadar kötü)
  5161. 16-Nahl 25
    yezirûne : yüklendikleri şey
  5162. 16-Nahl 26
    kad mekere : hile yapmışlardı
  5163. 16-Nahl 26
    ellezîne min kabli-him : onlardan önceki kimseler
  5164. 16-Nahl 26
    fe etallâhu : böylece Allah, getirdi, yıktı, harap etti
  5165. 16-Nahl 26
    bunyâne-hum : onların binaları
  5166. 16-Nahl 26
    min el kavâıdi : temellerinden
  5167. 16-Nahl 26
    fe harre : böylece çöktü
  5168. 16-Nahl 26
    aleyhim : onların üzerlerine
  5169. 16-Nahl 26
    es sakfu : tavan
  5170. 16-Nahl 26
    min fevkı-him : üstlerinden
  5171. 16-Nahl 26
    ve etâ-hum : ve onlara geldi
  5172. 16-Nahl 26
    el azâbu : azap
  5173. 16-Nahl 26
    yeş'urûne : farkında olmazlar
  5174. 16-Nahl 27
    summe : sonra
  5175. 16-Nahl 27
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  5176. 16-Nahl 27
    ve yekûlu : ve diyecek
  5177. 16-Nahl 27
    eyne : nerede
  5178. 16-Nahl 27
    şurekâiye : ortaklarım
  5179. 16-Nahl 27
    ellezîne : ki onlar
  5180. 16-Nahl 27
    tuşâkkûne : ayrılıyorsunuz, muhalefet ediyorsunuz
  5181. 16-Nahl 27
    le : dedi
  5182. 16-Nahl 27
    ellezîne : onlar, o kimseler
  5183. 16-Nahl 27
    ûtu el ilme : ilim verilen
  5184. 16-Nahl 27
    inne : muhakkak
  5185. 16-Nahl 27
    elzye : alçaklık, rezillik
  5186. 16-Nahl 27
    el yevme : bugün, o gün
  5187. 16-Nahl 27
    ve ese : ve kötülük
  5188. 16-Nahl 27
    alâ el kâfirîne : kâfirlerin üzerine
  5189. 16-Nahl 28
    ellezîne : o kimseler
  5190. 16-Nahl 28
    teteveffâ-hum : onları vefat ettirir
  5191. 16-Nahl 28
    el melâiketu : melekler
  5192. 16-Nahl 28
    enfusi-him : onların nefsleri
  5193. 16-Nahl 28
    fe : o zaman
  5194. 16-Nahl 28
    elkavû : (attılar) cevap verdiler
  5195. 16-Nahl 28
    es seleme : teslim olmak
  5196. 16-Nahl 28
    na'melu : yapıyoruz (yaparız), amel ederiz
  5197. 16-Nahl 28
    belâ : hayır
  5198. 16-Nahl 28
    innâllahe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  5199. 16-Nahl 28
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  5200. 16-Nahl 29
    fedhulû (fe udhulû) : haydi, artık girin
  5201. 16-Nahl 29
    ebvâbe : kapılar
  5202. 16-Nahl 29
    cehenneme : cehennem
  5203. 16-Nahl 29
    hâlidîne : ebedî olanlar, ebediyyen kalanlar
  5204. 16-Nahl 29
    fe le bi'se : artık ne kötü
  5205. 16-Nahl 29
    mesvâ : yerleşme (ikamet) yeri, kalınan yer
  5206. 16-Nahl 29
    el mutekebbirîne : kibirlenenler, büyüklük taslayanlar
  5207. 16-Nahl 30
    vele : ve denir
  5208. 16-Nahl 30
    enzele : indirdi
  5209. 16-Nahl 30
    hayren : hayır, güzellikler
  5210. 16-Nahl 30
    lillezîne (li ellezîne) : o kimselere
  5211. 16-Nahl 30
    ahsenû : ahsen olanlar, nefslerini Allah'a teslim edenler, daimî zikrin sahipleri
  5212. 16-Nahl 30
    fî hâzihi ed dunyâ : bu dünyada vardır
  5213. 16-Nahl 30
    haseneten : iyilikler, güzellikler, Allah'ın ikramları, pozitif dereceler
  5214. 16-Nahl 30
    ve le dâru el âhıreti : ve elbette ahiret yurdu
  5215. 16-Nahl 30
    ve le ni'me : ve elbette nezeldir
  5216. 16-Nahl 30
    dâru el muttekîne : takva sahiplerinin yurdu
  5217. 16-Nahl 31
    cennâtu : cennetler
  5218. 16-Nahl 31
    yedhulûne-hâ : ona girerler, dahil olurlar
  5219. 16-Nahl 31
    tecrî : akar
  5220. 16-Nahl 31
    el enhâru : nehirler
  5221. 16-Nahl 31
    lehum : onlar için vardır
  5222. 16-Nahl 31
    yeşâûne : onların diledikleri şeyler
  5223. 16-Nahl 31
    kezâlike : işteyle, böylece
  5224. 16-Nahl 31
    yeczîllâhu (yeczî allâhu) : Allah mükâfatlandırır (cezalandırır, karşılığını verir)
  5225. 16-Nahl 31
    el muttekîne : takva sahipleri
  5226. 16-Nahl 32
    ellezîne : o kimseler, onlar
  5227. 16-Nahl 32
    teteveffâ-hum : onları vefat ettirir
  5228. 16-Nahl 32
    el melâiketu : melekler
  5229. 16-Nahl 32
    tayyibîne : hoş, güzel, kolay, en iyi şekilde
  5230. 16-Nahl 32
    yekûlûne : derler
  5231. 16-Nahl 32
    selâmun : selâm olsun
  5232. 16-Nahl 32
    aleykum : size
  5233. 16-Nahl 32
    el cennete : cennete
  5234. 16-Nahl 32
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  5235. 16-Nahl 33
    hel : mı
  5236. 16-Nahl 33
    yanzurûne : bakıyorlar, bekliyorlar
  5237. 16-Nahl 33
    en te'tiye-hum : onlara gelmesi
  5238. 16-Nahl 33
    el melâiketu : melekler
  5239. 16-Nahl 33
    ev : veya
  5240. 16-Nahl 33
    ye'tiye : gelir, gelecek
  5241. 16-Nahl 33
    emru : emir
  5242. 16-Nahl 33
    rabbi-ke : senin Rabbin
  5243. 16-Nahl 33
    kezâlike : işteyle, böyle
  5244. 16-Nahl 33
    feale : yaptı
  5245. 16-Nahl 33
    ellezîne : o kimseler, onlar
  5246. 16-Nahl 33
    vezaleme-hum allâhu : ve Allah onlara zulmetmedi
  5247. 16-Nahl 33
    ve lâkin : ve fakat, ama
  5248. 16-Nahl 33
    enfuse-hum : onların (kendi) nefsleri
  5249. 16-Nahl 33
    yazlimûne : zulmediyorlar
  5250. 16-Nahl 34
    fe esâbe-hum : artık, böylece onlara isabet etti (ulaştı)
  5251. 16-Nahl 34
    seyyiâtu : kötülükler
  5252. 16-Nahl 34
    ve hâka : ve kuşattı
  5253. 16-Nahl 34
    yestehziûne : alay ediyorlar
  5254. 16-Nahl 35
    vele : ve dedi
  5255. 16-Nahl 35
    ellezîne eşrekû : şirk koşan kimseler
  5256. 16-Nahl 35
    lev şâallâhu (lev şâe allâhu) : eğer Allah dileseydi
  5257. 16-Nahl 35
    abed-nâ : biz kul olmazdık
  5258. 16-Nahl 35
    min şey'in : bir şey(den)
  5259. 16-Nahl 35
    ve lâ : ve olmaz, yapmaz
  5260. 16-Nahl 35
    veharremnâ : ve biz haram kılmayız
  5261. 16-Nahl 35
    min şey'in : bir şey(den)
  5262. 16-Nahl 35
    kezâlike : işteyle, bunun gibi
  5263. 16-Nahl 35
    feale : yaptı
  5264. 16-Nahl 35
    ellezîne : o kimseler
  5265. 16-Nahl 35
    fe : artık
  5266. 16-Nahl 35
    hel : (var) mı
  5267. 16-Nahl 35
    aler rusuli (alâ er rusuli) : resûllerin üzerinde (sorumluluğunda)
  5268. 16-Nahl 35
    illel belâgul mubînu : apaçık tebliğden başka
  5269. 16-Nahl 36
    ve lekad : ve andolsun
  5270. 16-Nahl 36
    beasnâ : biz gönderdik, beas ettik
  5271. 16-Nahl 36
    fî kulli ummetin : bütün ümmetlerininde
  5272. 16-Nahl 36
    resûlen : bir resûl
  5273. 16-Nahl 36
    eni'budûllâhe (en i'budû allâhe) : Allah'a kul olmak
  5274. 16-Nahl 36
    vectenibû (ve ictenibû) : ve içtinap edin, sakının
  5275. 16-Nahl 36
    et tâgûte : tagut, şeytan (insan ve cin şeytanlar)
  5276. 16-Nahl 36
    fe min-hum : artık onlardan
  5277. 16-Nahl 36
    men : kim, kimi
  5278. 16-Nahl 36
    hedallâhu (hedâ allâhu) : Allah hidayete erdirdi
  5279. 16-Nahl 36
    ve min-hum : ve onlardan
  5280. 16-Nahl 36
    men : kim, kimi
  5281. 16-Nahl 36
    aleyhi : onların üzerine
  5282. 16-Nahl 36
    ed dalâletu : dalâlet
  5283. 16-Nahl 36
    fe sîrû : bundan sonra dolaşın, gezin
  5284. 16-Nahl 36
    el ardı : yeryüzünde
  5285. 16-Nahl 36
    fanzurû (fe unzurû) : böylece bakın
  5286. 16-Nahl 36
    keyfe : nasıl
  5287. 16-Nahl 36
    ne : oldu
  5288. 16-Nahl 36
    âkıbetu : akibet, son
  5289. 16-Nahl 36
    el mukezzibîne : yalanlayanlar, tekzib edenler
  5290. 16-Nahl 37
    fe : artık, bundan sonra, buna rağmen
  5291. 16-Nahl 37
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  5292. 16-Nahl 37
    yehdî : hidayete erdirmez
  5293. 16-Nahl 37
    men : kimse
  5294. 16-Nahl 37
    ve mâ : ve yoktur
  5295. 16-Nahl 37
    lehum : onlara, onlar için
  5296. 16-Nahl 37
    min nâsırîne : bir yardımcı
  5297. 16-Nahl 38
    ve aksemû : ve yemin ettiler, kasem ettiler
  5298. 16-Nahl 38
    cehde : en kuvvetli şekilde
  5299. 16-Nahl 38
    eymâni-him : yeminleri
  5300. 16-Nahl 38
    yeb'asullâhu : Allah yeniden diriltmez (beas etmez)
  5301. 16-Nahl 38
    men yemûtu : ölen kimseyi
  5302. 16-Nahl 38
    belâ : hayır (bilâkis), öyle değil
  5303. 16-Nahl 38
    va'den : bir vaad
  5304. 16-Nahl 38
    aleyhi : onun üzerinde
  5305. 16-Nahl 38
    vekinne : ve lâkin, fakat, ama
  5306. 16-Nahl 38
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  5307. 16-Nahl 38
    lâ ya'lemûne : bilmezler
  5308. 16-Nahl 39
    li yubeyyine : açıklaması, bildirmesi için
  5309. 16-Nahl 39
    lehum : onlara
  5310. 16-Nahl 39
    ellezî yahtelifûne : onlar ihtilâfa düşerler
  5311. 16-Nahl 39
    ve li ya'leme : ve bilmesi için
  5312. 16-Nahl 39
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler, kâfirler
  5313. 16-Nahl 39
    enne-hum : muhakkak onların olduğunu
  5314. 16-Nahl 39
    kâzibîne : yalancılar
  5315. 16-Nahl 40
    innemâ : ancak, sadece, yalnız
  5316. 16-Nahl 40
    li şey'in : bir şey için
  5317. 16-Nahl 40
    erednâ-hu : biz onu istedik
  5318. 16-Nahl 40
    en nekûle : bizim dememiz
  5319. 16-Nahl 40
    lehu : ona
  5320. 16-Nahl 40
    fe yekûnu : böylece, o hemen olur
  5321. 16-Nahl 41
    ve ellezînecerû : ve hicret edenler
  5322. 16-Nahl 41
    li nubevvienne-hum : onlara mutlaka hazırlamamız, ağırlamamız, yerleştirmemiz için
  5323. 16-Nahl 41
    ed dunyâ : dünya hayatında vardır
  5324. 16-Nahl 41
    haseneten : hasene, güzellik, iyilik, pozitif dereceler
  5325. 16-Nahl 41
    ve le ecru el âhıreti : ve elbette ahiret mükâfatı
  5326. 16-Nahl 41
    ekberu : daha büyüktür
  5327. 16-Nahl 41
    lev : eğer, şâyet
  5328. 16-Nahl 41
    ya'lemûne : biliyorlar
  5329. 16-Nahl 42
    ellezîne : onlar
  5330. 16-Nahl 42
    saberû : sabrettiler
  5331. 16-Nahl 42
    ve alâ rabbi-him : ve Rab'lerine
  5332. 16-Nahl 42
    yetevekkelûne : tevekkül ederler
  5333. 16-Nahl 43
    veerselnâ : ve biz göndermedik
  5334. 16-Nahl 43
    min kabli-ke : senden önce
  5335. 16-Nahl 43
    ricâlen : erkekler, adamlar, rical
  5336. 16-Nahl 43
    ileyhim : onlara
  5337. 16-Nahl 43
    fes'elû (fe es'elû) : o zaman, o taktirde sorun
  5338. 16-Nahl 43
    ehle ez zikri : zikir ehli (daimî zikrin sahibi)
  5339. 16-Nahl 43
    lâ ta'lemûne : bilmiyorsunuz
  5340. 16-Nahl 44
    bi el beyyinâti : delillerle, beyyinelerle, ispat vasıtaları ile
  5341. 16-Nahl 44
    ve ez zuburi (zebur) : ve semavî kitaplarla (Davut'a ait semavî kitap)
  5342. 16-Nahl 44
    ve enzelnâ : ve biz indirdik
  5343. 16-Nahl 44
    ileyke : sana
  5344. 16-Nahl 44
    ez zikre : zikir (Kur'ân-ı Kerim)
  5345. 16-Nahl 44
    li tubeyyine : açıklaman için, beyan etmen için
  5346. 16-Nahl 44
    li en nâsi : insanlara
  5347. 16-Nahl 44
    nuzzile : indirilen şey(ler)
  5348. 16-Nahl 44
    ileyhim : onlara
  5349. 16-Nahl 44
    ve lealle-hum : ve umulur ki böylece onlar
  5350. 16-Nahl 44
    yetefekkerûne : tefekkür ederler
  5351. 16-Nahl 45
    e fe emin : artık emin mi oldular
  5352. 16-Nahl 45
    ellezîne mekerû : tuzak kuranlar, hilelerzenleyenler
  5353. 16-Nahl 45
    seyyiâti : kötülükler
  5354. 16-Nahl 45
    en yahsife : bir yerin çöküp kaybolması
  5355. 16-Nahl 45
    el arda : yeryüzü, yer, arz
  5356. 16-Nahl 45
    ev : veya
  5357. 16-Nahl 45
    ye'tiye-hum : onlara gelir
  5358. 16-Nahl 45
    el azâbu : azap
  5359. 16-Nahl 45
    yeş'urûne : farkında olmazlar, şuurunda (bilincinde) olmazlar
  5360. 16-Nahl 46
    ev : veya, yoksa
  5361. 16-Nahl 46
    ye'huze-hum : onları alır, yakalar
  5362. 16-Nahl 46
    tekallubi-him : onları dönüp dolaşmaları esnasında
  5363. 16-Nahl 46
    fe : o zaman, böylece (ve)
  5364. 16-Nahl 46
    mu'cizîne : aciz bırakanlar
  5365. 16-Nahl 47
    ev : veya
  5366. 16-Nahl 47
    ye'huze-hum : onları alır, yakalar
  5367. 16-Nahl 47
    alâ tehavvufin : korkuyorken, korkarken, korkar halde
  5368. 16-Nahl 47
    fe : artık, buna rağmen
  5369. 16-Nahl 47
    inne : muhakkak
  5370. 16-Nahl 47
    rabbe-kum : sizin Rabbiniz
  5371. 16-Nahl 47
    le raûfun : rauf, çok şefkatli
  5372. 16-Nahl 48
    e ve lem yerev : ve onlar görmüyorlar mı (görmediler mi)
  5373. 16-Nahl 48
    min şey'in : şeylerden
  5374. 16-Nahl 48
    mâ ... min şey'in : herhangibir şey
  5375. 16-Nahl 48
    yetefeyyeu \n(fâe) \n(tefeyyee) : bir taraftan bir tarafa meyleder (döner) \n: (döndü) \n: (döndü, meyletti)
  5376. 16-Nahl 48
    an el yemîni : sağdan
  5377. 16-Nahl 48
    ve eş şemâili : ve sol
  5378. 16-Nahl 48
    succeden li allâhi : Allah'a secde ederek
  5379. 16-Nahl 48
    ve hum : ve onlar (olarak)
  5380. 16-Nahl 48
    dâhırûne : zelil ve aşağılık olanlar (küçülenler, tâbî olanlar)
  5381. 16-Nahl 49
    ve li allâhi : ve Allah'a
  5382. 16-Nahl 49
    yescudu : secde ederler
  5383. 16-Nahl 49
    mâ fî es semâvâti : semalarda olanlar
  5384. 16-Nahl 49
    ve mâ fî el ardı : ve yeryüzünde olanlar
  5385. 16-Nahl 49
    min dâbbetin : dabbelerden (yürüyen canlılardan)
  5386. 16-Nahl 49
    ve el melâiketu : ve melekler
  5387. 16-Nahl 49
    ve hum : ve onlar
  5388. 16-Nahl 49
    yestekbirûne : büyüklenmezler, kibirlenmezler
  5389. 16-Nahl 50
    yehâfûne : (onlar) korkarlar
  5390. 16-Nahl 50
    rabbe-hum : Rab'lerinden
  5391. 16-Nahl 50
    min fevkı-him : onların (kendi) üstlerinden
  5392. 16-Nahl 50
    ve yef'alûne : ve yaparlar
  5393. 16-Nahl 50
    mâ yu'merûne : emrolundukları şey(ler)i
  5394. 16-Nahl 51
    ve kâlallâhu (vele allâhu) : ve Allah dedi
  5395. 16-Nahl 51
    tettehızû : edinmeyin
  5396. 16-Nahl 51
    ilâheyni isneyni : iki ilâh
  5397. 16-Nahl 51
    innemâ : sadece, yalnız
  5398. 16-Nahl 51
    huve : o
  5399. 16-Nahl 51
    fe : o zaman, öyleyse
  5400. 16-Nahl 51
    iyyâ-ye : yalnız ben
  5401. 16-Nahl 51
    ferhabûne (fe ırhabûne) : artık korkun
  5402. 16-Nahl 52
    ve lehu : ve onun
  5403. 16-Nahl 52
    mâ fî es semâvâti : semalarda olan şeyler
  5404. 16-Nahl 52
    ve el ardı : ve yeryüzünde
  5405. 16-Nahl 52
    ve lehu ed dînu : ve dîn onundur
  5406. 16-Nahl 52
    vâsıben : devamlı, sürekli, her zaman
  5407. 16-Nahl 52
    e fe gayrallâhi (gayre allâhi) : öyleyse Allah'tan başkası mı
  5408. 16-Nahl 52
    tettekûne : korkuyorsunuz
  5409. 16-Nahl 53
    ve mâ : ve ne (varsa)
  5410. 16-Nahl 53
    min ni'metin : ni'metten
  5411. 16-Nahl 53
    fe : böylece, tamamen, hepsi
  5412. 16-Nahl 53
    summe : sonra
  5413. 16-Nahl 53
    messe-kum : size dokundu
  5414. 16-Nahl 53
    ed durru : zarar, sıkıntı
  5415. 16-Nahl 53
    fe : o zaman
  5416. 16-Nahl 53
    ileyhi : ona
  5417. 16-Nahl 53
    tec'erûne : yalvarırsınız
  5418. 16-Nahl 54
    summe : sonra
  5419. 16-Nahl 54
    keşefe ed durra : zararı (sıkıntıları) giderdi
  5420. 16-Nahl 54
    ferîkun : bir grup
  5421. 16-Nahl 54
    yuşrikûne : şirk (ortak) koşarlar
  5422. 16-Nahl 55
    li yekfurû : nankörlük etsinler
  5423. 16-Nahl 55
    âteynâ-hum : onlara verdik
  5424. 16-Nahl 55
    fe : haydi
  5425. 16-Nahl 55
    temetteû : faydalanın (metalanın)
  5426. 16-Nahl 55
    fe sevfe : artık yakında olacak
  5427. 16-Nahl 55
    ta'lemûne : bilecekler
  5428. 16-Nahl 56
    ve yec'alûne : ve yapıyorlar (ayırıyorlar)
  5429. 16-Nahl 56
    lâ ya'lemûne : bilmiyorlar
  5430. 16-Nahl 56
    nasîben : bir nasip, bir pay
  5431. 16-Nahl 56
    le tus'elunne : mutlaka sorgulanacaksınız
  5432. 16-Nahl 56
    tefterûne : iftira ediyorsunuz
  5433. 16-Nahl 57
    ve yec'alûne : ve kılıyorlar, yapıyorlar, isnad ediyorlar
  5434. 16-Nahl 57
    el benâti : kızlar
  5435. 16-Nahl 57
    subhâne-hu : o sübhandır, münezzehtir
  5436. 16-Nahl 57
    ve lehum : ve onlarındır (kendilerinindir)
  5437. 16-Nahl 57
    yeştehûne : beğendikleri (tercih ettikleri)
  5438. 16-Nahl 58
    ve izâ : ve olduğu zaman
  5439. 16-Nahl 58
    buşşire : müjdelendi
  5440. 16-Nahl 58
    ehadu-hum : onlardan birisi
  5441. 16-Nahl 58
    bi el unsâ : kız çocuk ile
  5442. 16-Nahl 58
    zalle : gölgelendi
  5443. 16-Nahl 58
    vechu-hu : onun yüzü
  5444. 16-Nahl 58
    musvedden \n(esved) : kararmış, siyahlaşmış \n: (siyah)
  5445. 16-Nahl 58
    ve huve : ve o
  5446. 16-Nahl 58
    kezîmun : kızgın, öfkeli
  5447. 16-Nahl 59
    yetevârâ (vârâ) (te-vârâ) : gizlenir (gizledi, örttü) (gizlendi)
  5448. 16-Nahl 59
    min el kavmi : kavimden
  5449. 16-Nahl 59
    mâ buşşire : müjdelenen şey
  5450. 16-Nahl 59
    e yumsiku-hu (emseke) : onu tutsun mu (tuttu)
  5451. 16-Nahl 59
    em yedussu-hu (desse) : yoksa onu gömsün mü (gömdü)
  5452. 16-Nahl 59
    et turâbi : toprağın içine, toprağa
  5453. 16-Nahl 59
    e lâ sâe : kötü değil mi
  5454. 16-Nahl 59
    mâ yahkumûne : hükmettikleri (karar verdikleri) şey
  5455. 16-Nahl 60
    lillezîne (li ellezîne) : onlara aittir
  5456. 16-Nahl 60
    lâ yu'minûne : mü'min olmazlar, inanmazlar
  5457. 16-Nahl 60
    bi el âhıreti : ahirete (hayattayken Allah'a ulaşma gününe)
  5458. 16-Nahl 60
    meselu es sev'i : 'kötü' meselesi, durumu, telâkki edilmesi
  5459. 16-Nahl 60
    ve li allâhi : ve Allah'ındır, Allah'a aittir
  5460. 16-Nahl 60
    el meselu el â'lâ : âlâ, yüce olma durumu
  5461. 16-Nahl 60
    ve huve : ve o
  5462. 16-Nahl 60
    el azîzu : azîzdir, yücedir
  5463. 16-Nahl 60
    el hakîmu : hakîmdir, hüküm ve hikmet sahibidir
  5464. 16-Nahl 61
    ve lev : ve eğer, şâyet
  5465. 16-Nahl 61
    ense : insanlar
  5466. 16-Nahl 61
    tereke : bırakmadı (bırakmazdı)
  5467. 16-Nahl 61
    aleyhâ : onun üzerinde
  5468. 16-Nahl 61
    min dâbbetin : yürüyen canlılardan bir canlı
  5469. 16-Nahl 61
    ve lâkin : ve fakat, ama
  5470. 16-Nahl 61
    ilâ ecelin : bir süreye (ecele) kadar
  5471. 16-Nahl 61
    musemmen : belirlenmiş (isimlendirilmiş)
  5472. 16-Nahl 61
    fe izâ câe : artık geldiği zaman
  5473. 16-Nahl 61
    ecelu-hum : onların ecelleri (onlar için tayin edilmiş olan zaman)
  5474. 16-Nahl 61
    yeste'hırûne : ertelenmez (tehir edilmez)
  5475. 16-Nahl 61
    aten : bir saat
  5476. 16-Nahl 61
    veyestakdimûne : ve evvelene) alınmaz
  5477. 16-Nahl 62
    ve yec'alûne : ve kılarlar (kılıyorlar), isnad ederler (ediyorlar)
  5478. 16-Nahl 62
    yekrehûne : beğenmedikleri, hoşlanmadıkları, kerih gördükleri şey(ler)
  5479. 16-Nahl 62
    ve tesıfu \n(vasafe) : ve söylüyor, vasıflandırıyor \n: (vasıflandırdı, niteledi)
  5480. 16-Nahl 62
    elsinetu-hum : onların dilleri
  5481. 16-Nahl 62
    el kezibe : yalan
  5482. 16-Nahl 62
    enne : olduğu
  5483. 16-Nahl 62
    lehum el husnâ : enzeli onların, onlara ait
  5484. 16-Nahl 62
    cereme : şüphesiz, şüphe yok
  5485. 16-Nahl 62
    enne : olduğu
  5486. 16-Nahl 62
    lehum enre : ateş onlar içindir, onlarındır
  5487. 16-Nahl 62
    ve enne-hum : ve muhakkak onlar
  5488. 16-Nahl 62
    mufretûne : ifratta olanlar, aşırı davrananlar
  5489. 16-Nahl 63
    lekad : andolsun
  5490. 16-Nahl 63
    erselnâ : biz gönderdik
  5491. 16-Nahl 63
    ilâ umemin : ümmetlere
  5492. 16-Nahl 63
    min kabli-ke : senden önce
  5493. 16-Nahl 63
    fe zeyyene : fakat süslü gösterdi, süsledi
  5494. 16-Nahl 63
    lehum : onlara
  5495. 16-Nahl 63
    eş şeytânu : şeytan
  5496. 16-Nahl 63
    a'mâle-hum : amellerini, yaptıklarını
  5497. 16-Nahl 63
    fe huve : artık o (dur)
  5498. 16-Nahl 63
    veliyyu-hum : onların velîsi, dostu
  5499. 16-Nahl 63
    el yevme : o gün (bugün)
  5500. 16-Nahl 63
    ve lehum : ve onlar için vardır, onlarındır
  5501. 16-Nahl 63
    azâbun elîmun : elîm (acı) azap
  5502. 16-Nahl 64
    veenzelnâ : ve biz indirmedik
  5503. 16-Nahl 64
    aleyke el kitâbe : sana kitabı
  5504. 16-Nahl 64
    li tubeyyine : açıklaman için, beyan etmen için
  5505. 16-Nahl 64
    lehum : onlar, onlara
  5506. 16-Nahl 64
    ellezî ihtelefû : ihtilâfa düştükleri şey
  5507. 16-Nahl 64
    ve huden : ve hidayet edici
  5508. 16-Nahl 64
    ve rahmeten : ve bir rahmet
  5509. 16-Nahl 64
    yu'minûne : inanırlar, mü'min olurlar
  5510. 16-Nahl 65
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  5511. 16-Nahl 65
    enzele : indirdi
  5512. 16-Nahl 65
    min es semâi : semadan
  5513. 16-Nahl 65
    en : su
  5514. 16-Nahl 65
    fe ahyâ : böylece diriltti, hayat verdi
  5515. 16-Nahl 65
    bi-hi el arda : onunla arza, yeryüzüne
  5516. 16-Nahl 65
    ba'de : sonra
  5517. 16-Nahl 65
    mevti-hâ : onun ölümü
  5518. 16-Nahl 65
    inne : muhakkak
  5519. 16-Nahl 65
    fî zâlike : bunda vardır
  5520. 16-Nahl 65
    le âyeten : elbette bir âyet (bir delil)
  5521. 16-Nahl 65
    yesmeûne : işitiyorlar, işitirler
  5522. 16-Nahl 66
    ve inne : ve muhakkak
  5523. 16-Nahl 66
    lekum : sizin için vardır
  5524. 16-Nahl 66
    el en'âmi : hayvanlarda
  5525. 16-Nahl 66
    le ibreten : mutlaka, elbette bir ibret vardır
  5526. 16-Nahl 66
    min beyni : arasından
  5527. 16-Nahl 66
    fersin : fers, sindirilmiş gıda, posa
  5528. 16-Nahl 66
    ve demin : ve kan
  5529. 16-Nahl 66
    lebenenlisen : halis süt, saf süt
  5530. 16-Nahl 66
    li eş şâribîne : içenler için, tadanlar için
  5531. 16-Nahl 67
    ve min semerâtin : ve meyvelerden
  5532. 16-Nahl 67
    en nahîli : hurma ağaçları
  5533. 16-Nahl 67
    ve el a'nâbi : ve üzüm, bağlar
  5534. 16-Nahl 67
    tettehîzûne : edinirsiniz, yaparsınız
  5535. 16-Nahl 67
    sekeren : seker, hurma şerbeti, üzüm suyu, şıra
  5536. 16-Nahl 67
    ve rızkan : ve bir rızık
  5537. 16-Nahl 67
    hasenen : güzel
  5538. 16-Nahl 67
    inne : muhakkak
  5539. 16-Nahl 67
    fî zâlike : bunda vardır
  5540. 16-Nahl 67
    le âyeten : bir âyet
  5541. 16-Nahl 67
    ya'kılûne : akıl edenler
  5542. 16-Nahl 68
    ve evhâ : ve vahyetti
  5543. 16-Nahl 68
    rabbu-ke : senin Rabbin
  5544. 16-Nahl 68
    ilâ en nahli : balarısına
  5545. 16-Nahl 68
    en ittehızî : (edinmek) edinmesini
  5546. 16-Nahl 68
    min el cibâli : dağlardan
  5547. 16-Nahl 68
    buyûten : evler
  5548. 16-Nahl 68
    ve min eş şeceri : ve ağaçlardan
  5549. 16-Nahl 68
    ve mimmâ (min mâ) : ve şeyden
  5550. 16-Nahl 68
    ya'rişûne : (çardak) kuruyorlar, yapıyorlar
  5551. 16-Nahl 69
    summe : sonra
  5552. 16-Nahl 69
    min kulli es semerâti : meyvelerin, ürünlerin, çiçeklerin hepsinden
  5553. 16-Nahl 69
    feslukî (fe uslukî) : böylece sülûk edin, yolculuk edin, uçun
  5554. 16-Nahl 69
    subule \n(sebil) : yollar \n: (yol)
  5555. 16-Nahl 69
    zululen : zelil edilmiş, boyun eğdirilmiş, emrine verilmiş
  5556. 16-Nahl 69
    muhtelifun : muhtelif, çeşitli
  5557. 16-Nahl 69
    elvânu-hu \n(levn) : onun renkleri \n: (renk)
  5558. 16-Nahl 69
    li en nâsi : insanlar için
  5559. 16-Nahl 69
    inne : muhakkak
  5560. 16-Nahl 69
    fî zâlike : bunda vardır
  5561. 16-Nahl 69
    le âyeten : elbette bir âyet, bir delil
  5562. 16-Nahl 69
    yetefekkerûne : tefekkür ederler
  5563. 16-Nahl 70
    summe : sonra
  5564. 16-Nahl 70
    yeteveffâ-kum : vefat ettirecek (ettirir)
  5565. 16-Nahl 70
    ve min-kum : ve sizden
  5566. 16-Nahl 70
    men yureddu : geri döndürülen kimse (kim geri döndürülürse)
  5567. 16-Nahl 70
    ilâ erzeli : en rezil hale, en aşağı hale
  5568. 16-Nahl 70
    el umuri : ömür
  5569. 16-Nahl 70
    li keylâ : olmaması için, olmadığı için
  5570. 16-Nahl 70
    ya'leme : bilir
  5571. 16-Nahl 70
    ba'de : sonra
  5572. 16-Nahl 70
    şey'en : bir şey
  5573. 16-Nahl 70
    inne allâhe : muhakkak Allah
  5574. 16-Nahl 71
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  5575. 16-Nahl 71
    faddale : üstün kıldı
  5576. 16-Nahl 71
    er rızkı : rızıkta, rızık konusunda
  5577. 16-Nahl 71
    femellezîne (feellezîne) : o kimseler değiller
  5578. 16-Nahl 71
    alâ mâ meleket eymâne-hum \n(meleke) : onların ellerinin altında olanlara \n: (sahip oldu)
  5579. 16-Nahl 71
    eymâne-hum : onların elleri
  5580. 16-Nahl 71
    fe hum : oysa, halbuki onlar
  5581. 16-Nahl 71
    sevâun : eşittir, birdir
  5582. 16-Nahl 71
    e fe bi ni'meti allâhi : artık, Allah'ın ni'metini mi
  5583. 16-Nahl 71
    yechadûne : bilerek inkâr ediyorlar
  5584. 16-Nahl 72
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  5585. 16-Nahl 72
    ceale : kıldı, halketti
  5586. 16-Nahl 72
    lekum : size, sizin için
  5587. 16-Nahl 72
    min enfusi-kum : sizin nefslerinizden
  5588. 16-Nahl 72
    ezvâcen : eşler, zevceler
  5589. 16-Nahl 72
    ve ceale : ve kıldı, halketti
  5590. 16-Nahl 72
    lekum : size, sizin için
  5591. 16-Nahl 72
    min ezvâci-kum : sizin eşlerinizden, zevcelerinizden
  5592. 16-Nahl 72
    benîne : oğullar
  5593. 16-Nahl 72
    ve hafedeten : ve torunlar
  5594. 16-Nahl 72
    ve rezaka-kum : ve sizi rızıklandırdı
  5595. 16-Nahl 72
    min et tayyibâti : temiz, helâl olanlardan
  5596. 16-Nahl 72
    e fe bi el bâtıli : hâlâ bâtıla mı
  5597. 16-Nahl 72
    yu'minûne : inanıyorlar
  5598. 16-Nahl 72
    ve bi ni'meti allâhi : ve Allah'ın ni'metini
  5599. 16-Nahl 72
    yekfurûne : inkâr ediyor
  5600. 16-Nahl 73
    ve ya'budûne : ve kulluk ediyorlar, tapıyorlar
  5601. 16-Nahl 73
    yemliku : malik değil, gücü yetmez
  5602. 16-Nahl 73
    lehum : onlara, onlar için
  5603. 16-Nahl 73
    min es semâvâti : semalardan
  5604. 16-Nahl 73
    ve el ardı : ve yer(den), yeryüzünden
  5605. 16-Nahl 73
    şey'en : bir şey
  5606. 16-Nahl 73
    veyestetîûne : ve güçleri yetmez, yapamazlar, muktedir değildirler
  5607. 16-Nahl 74
    fe lâ tadribû : artık (misal) getirmeyin, yapmayın, vurgulamayın
  5608. 16-Nahl 74
    el emsâle \n(darabe meselen) : benzer, misal, emsal \n: (örnek vermek, eş, benzer kılmak)
  5609. 16-Nahl 74
    inne allâhe : muhakkak Allah
  5610. 16-Nahl 74
    ya'lemu : bilir
  5611. 16-Nahl 74
    ve entum : ve siz
  5612. 16-Nahl 74
    lâ ta'lemûne : bilmezsiniz
  5613. 16-Nahl 75
    darabe allâhu : Allah (misal) verdi
  5614. 16-Nahl 75
    meselen : bir misal, bir örnek
  5615. 16-Nahl 75
    abden : bir kul
  5616. 16-Nahl 75
    memlûken : sahip olunan, köle olan, memluk
  5617. 16-Nahl 75
    alâ şey'in : bir şeye
  5618. 16-Nahl 75
    ve men : ve kimse, kim
  5619. 16-Nahl 75
    hasenen : güzel, temiz, helâl
  5620. 16-Nahl 75
    fe huve : böylece o
  5621. 16-Nahl 75
    rren : gizli (sır) olarak
  5622. 16-Nahl 75
    ve cehren : ve açık olarak
  5623. 16-Nahl 75
    hel yestevûne : eşit (musavi) midir
  5624. 16-Nahl 75
    el hamdu li allâhi : hamd Allah'a aittir (Allah içindir)
  5625. 16-Nahl 75
    bel : hayır
  5626. 16-Nahl 75
    ekseru-hum : onların çoğu
  5627. 16-Nahl 75
    lâ ya'lemûne : bilmezler, bilmiyorlar
  5628. 16-Nahl 76
    ve darabe allâhu : ve Allah (misal) verdi
  5629. 16-Nahl 76
    meselen : bir misal, bir örnek
  5630. 16-Nahl 76
    raculeyni : iki kişi, iki adam
  5631. 16-Nahl 76
    ehadu-humâ : ikisinden biri
  5632. 16-Nahl 76
    ebkemu : dilsiz
  5633. 16-Nahl 76
    alâ şey'in : bir şeye
  5634. 16-Nahl 76
    ve huve : ve o
  5635. 16-Nahl 76
    kellun : başkasına yük olan, geçimi başkasına ait olan
  5636. 16-Nahl 76
    alâ mevlâ-hu : mevlâsına (efendisine)
  5637. 16-Nahl 76
    eynemâ : her nereye
  5638. 16-Nahl 76
    yuveccih-hu : onu yönlendirir, gönderir
  5639. 16-Nahl 76
    ye'ti : getiremez
  5640. 16-Nahl 76
    hel yestevî : eşit (musavi) midir
  5641. 16-Nahl 76
    huve : o
  5642. 16-Nahl 76
    ve men : ve kimse, kişi
  5643. 16-Nahl 76
    ye'muru : emreder
  5644. 16-Nahl 76
    bil adli (bi el adli) : adalet ile
  5645. 16-Nahl 76
    ve huve : ve o
  5646. 16-Nahl 77
    ve lillâhi (li allâhi) : ve Allah'a aittir
  5647. 16-Nahl 77
    gaybu es semâvâti : semaların gaybı (görünmeyen, bilinmeyen ilim)
  5648. 16-Nahl 77
    ve el ardı : ve yeryüzü
  5649. 16-Nahl 77
    ve mâ : ve değildir
  5650. 16-Nahl 77
    emru es sâati : o saatin emri
  5651. 16-Nahl 77
    ke : gibi, kadar
  5652. 16-Nahl 77
    lemhi : bir an, en kısa zaman aralığı
  5653. 16-Nahl 77
    el basari (lemhi el basri) : göz, bakış (göz kırpması, bir anlık bakış)
  5654. 16-Nahl 77
    ev : veya
  5655. 16-Nahl 77
    huve : o
  5656. 16-Nahl 77
    akrebu : daha yakın, daha çabuk, daha hızlı
  5657. 16-Nahl 77
    inne allâhe : muhakkak Allah
  5658. 16-Nahl 77
    alâ kulli şey'in : herşeye
  5659. 16-Nahl 78
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  5660. 16-Nahl 78
    ahrece-kum : sizi çıkardı
  5661. 16-Nahl 78
    ummehâti-kum : sizin annelerinizin
  5662. 16-Nahl 78
    lâ ta'lemune : bilmiyorsunuz
  5663. 16-Nahl 78
    şey'en : bir şey
  5664. 16-Nahl 78
    ve ceale : ve kıldı, yaptı
  5665. 16-Nahl 78
    lekum : size, sizin için
  5666. 16-Nahl 78
    es sem'a : işitme hassası
  5667. 16-Nahl 78
    ve el ebsâre : verme hassası
  5668. 16-Nahl 78
    ve el ef'idete : ve gönül, kalp, fuad, anlama, idrak etme hassası
  5669. 16-Nahl 78
    lealle-kum : umulur ki siz, böylece siz
  5670. 16-Nahl 78
    teşkurûne : şükredersiniz
  5671. 16-Nahl 79
    e lem yerev : görmüyorlar mı, görmediler mi
  5672. 16-Nahl 79
    ilet tayri (ilâ et tayri) : kuşları
  5673. 16-Nahl 79
    cevvi es semâi : semanın hava boşluğunda, havada
  5674. 16-Nahl 79
    yumsikuhunne : onları tutmaz (havada durduramaz)
  5675. 16-Nahl 79
    inne : muhakkak
  5676. 16-Nahl 79
    fî zâlike : bunda vardır
  5677. 16-Nahl 79
    le âyâtin : elbette âyetler
  5678. 16-Nahl 79
    yu'minûne : (mü'min olanlar) mü'min oluyorlar
  5679. 16-Nahl 80
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  5680. 16-Nahl 80
    ceale : kıldı, yaptı
  5681. 16-Nahl 80
    lekum : size, sizin için
  5682. 16-Nahl 80
    sekenen : (mesken) huzur, sekînet, dinlenme yeri
  5683. 16-Nahl 80
    ve ceale : ve kıldı
  5684. 16-Nahl 80
    lekum : size, sizin için
  5685. 16-Nahl 80
    el en'âmi : hayvanlar
  5686. 16-Nahl 80
    buyûten : evler
  5687. 16-Nahl 80
    testehıffûne-hâ : onu hafifçe taşırsınız
  5688. 16-Nahl 80
    yevme : gün
  5689. 16-Nahl 80
    ve yevme : ve gün
  5690. 16-Nahl 80
    ikâmeti-kum : sizin yerleşmeniz, ikâmet etmeniz, konaklamanız
  5691. 16-Nahl 80
    ve min asvâfi-hâ (sûfu) : ve onun yünlerinden (koyun yünü)
  5692. 16-Nahl 80
    ve evbâri-hâ (vebare) : ve onun tüyleri (deve tüyü)
  5693. 16-Nahl 80
    ve eş'âri-hâ (şearu) : ve onun kılları (kıl)
  5694. 16-Nahl 80
    esâsen : çeşitli mal, ev eşyası (giyecek, kullanılacak şeyler)
  5695. 16-Nahl 80
    ve metâan : ve meta, geçim vasıtası
  5696. 16-Nahl 81
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  5697. 16-Nahl 81
    ceale : kıldı, halketti
  5698. 16-Nahl 81
    lekum : sizin için
  5699. 16-Nahl 81
    zılâlen : gölgeler, gölgelikler
  5700. 16-Nahl 81
    ve ceale : ve kıldı
  5701. 16-Nahl 81
    lekum : sizin için
  5702. 16-Nahl 81
    min el cibâli : dağlardan
  5703. 16-Nahl 81
    eknânen \n\n(kenn) : barınılacak yerler \n(yağmur, rüzgâr, vs.'den koruyan şeyler, sığınaklar, siperler) \n: (barınılan yer, sığınak)
  5704. 16-Nahl 81
    ve ceale : ve kıldı
  5705. 16-Nahl 81
    lekum : sizin için
  5706. 16-Nahl 81
    serâbîle \n(sirbâl) : gömlekler, zırhlar (savaşta korunmak için yapılan demir giysiler) \n: (gömlek)
  5707. 16-Nahl 81
    tekî-kum : sizi korur
  5708. 16-Nahl 81
    el harra : sıcak
  5709. 16-Nahl 81
    ve serâbîle : vemlekler, zırhlar (savaşta korunmak için yapılan demir) giysiler)
  5710. 16-Nahl 81
    tekî-kum : sizi korur
  5711. 16-Nahl 81
    be'se-kum : sizi şiddetten, kuvvetli darbeden
  5712. 16-Nahl 81
    kezâlike : işteyle
  5713. 16-Nahl 81
    ni'mete-hu : (onun) kendi ni'metini
  5714. 16-Nahl 81
    aleykum : sizin üzerinize, size
  5715. 16-Nahl 81
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  5716. 16-Nahl 81
    tuslimûne : teslim olursunuz
  5717. 16-Nahl 82
    fe : artık
  5718. 16-Nahl 82
    in tevellev : eğer yüz çevirirlerse
  5719. 16-Nahl 82
    fe : bundan sonra
  5720. 16-Nahl 82
    innemâ : yalnızca, sadece
  5721. 16-Nahl 82
    aleyke : senin üzerinde
  5722. 16-Nahl 82
    el belâgu : tebliğ, beyan
  5723. 16-Nahl 82
    el mubînu : apaçık
  5724. 16-Nahl 83
    ya'rifûne : tanıyorlar, biliyorlar
  5725. 16-Nahl 83
    ni'mete allâhi : Allah'ın ni'meti
  5726. 16-Nahl 83
    summe : sonra
  5727. 16-Nahl 83
    yunkirûne-hâ : onu inkâr ediyorlar
  5728. 16-Nahl 83
    ve ekseru-hum : ve onların çoğu
  5729. 16-Nahl 83
    el kâfirûne : inkâr edenler, kâfirler
  5730. 16-Nahl 84
    ve yevme : ve o gün
  5731. 16-Nahl 84
    neb'asu : beas ederiz (göndeririz)
  5732. 16-Nahl 84
    min kulli ummetin : bütün ümmetlerden
  5733. 16-Nahl 84
    şehîden : bir şahit
  5734. 16-Nahl 84
    summe : sonra
  5735. 16-Nahl 84
    lâ yu'zenu \n(ezine) : izin verilmez \n: (izin verdi)
  5736. 16-Nahl 84
    li ellezîne : o kimselere
  5737. 16-Nahl 84
    keferû : inkâr ettiler
  5738. 16-Nahl 84
    ve lâ hum yusta'tebûne \n(a'tebe) : ve rızanın oluşması için, onlardan özür (mazeret) beyan etmeleri istenmez \n: (gönlünü aldı, razı etti)
  5739. 16-Nahl 85
    ve izâ : ve olduğu zaman
  5740. 16-Nahl 85
    rae : gördü
  5741. 16-Nahl 85
    ellezîne : kimseler
  5742. 16-Nahl 85
    zalemû : zulmettiler
  5743. 16-Nahl 85
    el azâbe : azap
  5744. 16-Nahl 85
    fe : o zaman, artık
  5745. 16-Nahl 85
    yuhaffefu : hafifletilmez
  5746. 16-Nahl 85
    ve lâ hum yunzarûne : ve onlara nazar edilmez (yüzüne bakılmaz)
  5747. 16-Nahl 86
    ve izâ : ve o zaman, olduğu zaman
  5748. 16-Nahl 86
    rae : gördü
  5749. 16-Nahl 86
    ellezîne : onlar
  5750. 16-Nahl 86
    eşrekû : (Allah'a) ortak (şirk) koştular
  5751. 16-Nahl 86
    şurekâe-hum : onların ortakları (şerikleri)
  5752. 16-Nahl 86
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  5753. 16-Nahl 86
    şurekâu-nâ : bizim ortak koştuklarımız
  5754. 16-Nahl 86
    ellezîne : onlar
  5755. 16-Nahl 86
    ned'û : dua ettik, (yardıma) çağırdık
  5756. 16-Nahl 86
    min dûni-ke : senden başka
  5757. 16-Nahl 86
    fe elkav : böylece attılar
  5758. 16-Nahl 86
    ileyhim : onlara
  5759. 16-Nahl 86
    el kavle : söz
  5760. 16-Nahl 86
    inne-kum : muhakkak siz
  5761. 16-Nahl 86
    le kâzibûne : elbette yalan söyleyenler
  5762. 16-Nahl 87
    ve elkav : ve arz ettiler (attılar)
  5763. 16-Nahl 87
    yevme izin : izin günü
  5764. 16-Nahl 87
    es seleme : teslimiyet
  5765. 16-Nahl 87
    ve dalle : ve saptı, gitti
  5766. 16-Nahl 87
    yefterûne : iftira ediyorlar, uyduruyorlar
  5767. 16-Nahl 88
    ellezîne : o kimseler, onlar
  5768. 16-Nahl 88
    keferû : inkâr ettiler, örttüler
  5769. 16-Nahl 88
    ve saddû : ve men ettiler, engellediler
  5770. 16-Nahl 88
    an sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolundan
  5771. 16-Nahl 88
    azâben : azap
  5772. 16-Nahl 88
    fevka el azâbi : azap üstüne
  5773. 16-Nahl 88
    yufsidûne : fesat çıkarırlar
  5774. 16-Nahl 89
    ve yevme : ve o gün
  5775. 16-Nahl 89
    neb'asu : göndeririz, beas ederiz, vazifeli kılarız
  5776. 16-Nahl 89
    ummetin : ümmet
  5777. 16-Nahl 89
    şehîden : bir şahit
  5778. 16-Nahl 89
    aleyhim : onların üzerine
  5779. 16-Nahl 89
    min enfusi-him : onların kendilerinden
  5780. 16-Nahl 89
    ve ci'nâ : ve getirdik
  5781. 16-Nahl 89
    bi-ke şehîden : seni şahit olarak
  5782. 16-Nahl 89
    ve nezzel-nâ : ve biz indirdik
  5783. 16-Nahl 89
    aleyke : sana
  5784. 16-Nahl 89
    el kitâbe : kitap
  5785. 16-Nahl 89
    tibyânen : beyan eden (açıklayan)
  5786. 16-Nahl 89
    li kulli şey'in : herşeyi
  5787. 16-Nahl 89
    ve huden : ve hidayete erdiren
  5788. 16-Nahl 89
    ve rahmeten : ve rahmet olan (rahmet nuru gönderen), rahmet olarak
  5789. 16-Nahl 89
    ve buşrâ : vejde olarak
  5790. 16-Nahl 89
    li el muslimîne : müslümanlara, müslümanlar (teslim olanlar) için
  5791. 16-Nahl 90
    inne allâhe : muhakkak Allah
  5792. 16-Nahl 90
    ye'muru : emreder
  5793. 16-Nahl 90
    bi el adli : adaletle
  5794. 16-Nahl 90
    ve el ihsâni : ve ihsan
  5795. 16-Nahl 90
    ve îtâi : ve verme(k)
  5796. 16-Nahl 90
    el kurbâ : yakınlara, akrabalara
  5797. 16-Nahl 90
    ve yenhâ : ve yasaklar, nehyeder
  5798. 16-Nahl 90
    an el fahşâi : fuhuş (yalan, iftira, zina)dan, kötülüklerden
  5799. 16-Nahl 90
    ve el munkeri : ve fenalık, kötülük, çirkin şeyler, Allah'ın yasakladığı şeyler
  5800. 16-Nahl 90
    ve el bagyi : ve zulüm, azgınlık, taşkınlık, hakka tecavüz
  5801. 16-Nahl 90
    yeizu-kum : size öğüt veriyor
  5802. 16-Nahl 90
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  5803. 16-Nahl 90
    tezekkerûne : tezekkür edersiniz
  5804. 16-Nahl 91
    ve evfû : ve yerine getirin, ifa edin, vefa edin
  5805. 16-Nahl 91
    ahedtum : siz ahid yaptınız
  5806. 16-Nahl 91
    vetenkudû : ve siz bozmayın
  5807. 16-Nahl 91
    eymâne : yeminler
  5808. 16-Nahl 91
    ba'de : sonra
  5809. 16-Nahl 91
    tevkîdi-hâ : onu pekiştiriyorsunuz, onu sağlamlaştırıyorsunuz
  5810. 16-Nahl 91
    ve kad : ve olmuştu
  5811. 16-Nahl 91
    cealtum : siz kıldınız (yaptınız)
  5812. 16-Nahl 91
    allâhe : Allah
  5813. 16-Nahl 91
    aleykum : sizin üzerinize
  5814. 16-Nahl 91
    kefîlen : kefil
  5815. 16-Nahl 91
    inne allâhe : muhakkak Allah
  5816. 16-Nahl 91
    ya'lemu : bilir
  5817. 16-Nahl 91
    tef'alûne : yaptığınız şeyleri, ne yaptığınızı
  5818. 16-Nahl 92
    vetekûnû : ve siz olmayın
  5819. 16-Nahl 92
    kelletî (ke elletî) : o kimse (kadın) gibi
  5820. 16-Nahl 92
    nekadat : çözdü, açtı
  5821. 16-Nahl 92
    gazle-hâ : eğrilmiş ipini
  5822. 16-Nahl 92
    kuvvetin : kuvvetli, kuvvetle
  5823. 16-Nahl 92
    enkâsen : bükülmüş ipin tekrar çözülüp açılması
  5824. 16-Nahl 92
    tettehızûne : ediniyorsunuz
  5825. 16-Nahl 92
    eymâne-kum : sizin yeminleriniz
  5826. 16-Nahl 92
    dehalen : hile, tuzak, aldatma
  5827. 16-Nahl 92
    beyne-kum : aranızda
  5828. 16-Nahl 92
    en tekûne : olması
  5829. 16-Nahl 92
    ummetun : bir ümmet
  5830. 16-Nahl 92
    hiye : o
  5831. 16-Nahl 92
    erbâ \n(rabâ) : daha çok artması, daha çok olması \n: (arttı, ziyade oldu)
  5832. 16-Nahl 92
    min ummetin : bir ümmetten
  5833. 16-Nahl 92
    innemâ : ancak, oysa
  5834. 16-Nahl 92
    yeblû-kum allâhu : Allah sizi imtihan eder
  5835. 16-Nahl 92
    ve le yubeyyinenne : ve muhakkak açıklayacak
  5836. 16-Nahl 92
    lekum : size
  5837. 16-Nahl 92
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  5838. 16-Nahl 92
    tahtelifûne : siz ihtilâfa düşüyorsunuz
  5839. 16-Nahl 93
    ve lev şâe allâhu : ve eğer Allah dileseydi
  5840. 16-Nahl 93
    le ceale-kum : elbette sizi kıldı
  5841. 16-Nahl 93
    ummeten : bir ümmet
  5842. 16-Nahl 93
    hideten : bir tek
  5843. 16-Nahl 93
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  5844. 16-Nahl 93
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  5845. 16-Nahl 93
    ve yehdî : ve hidayete erdirir
  5846. 16-Nahl 93
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  5847. 16-Nahl 93
    ve le tus'elunne : ve elbette sorulacaksınız, sorgulanacaksınız
  5848. 16-Nahl 93
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  5849. 16-Nahl 94
    vetettehızû : ve edinmeyin
  5850. 16-Nahl 94
    eymâne-kum : yeminlerinizi
  5851. 16-Nahl 94
    dehalen : hile, tuzak, aldatma
  5852. 16-Nahl 94
    beyne-kum : siz kendi aranızda
  5853. 16-Nahl 94
    fe tezille : o taktirde, o zaman kayar
  5854. 16-Nahl 94
    kademun : ayak
  5855. 16-Nahl 94
    ba'de : sonra
  5856. 16-Nahl 94
    ve tezûku : ve tadarsınız
  5857. 16-Nahl 94
    ese : şerr, kötülük, fenalık
  5858. 16-Nahl 94
    saded-tum : men ettiniz, saptınız, yüz çevirdiniz
  5859. 16-Nahl 94
    an sebîlillâhi : Allah'ın yolundan
  5860. 16-Nahl 94
    ve lekum : ve sizin için, size vardır
  5861. 16-Nahl 95
    veteşterû : ve satmayın
  5862. 16-Nahl 95
    semenen : bir bedel, değer
  5863. 16-Nahl 95
    kalîlen : az
  5864. 16-Nahl 95
    innemâ : ancak, fakat, oysa
  5865. 16-Nahl 95
    inde allâhi : Allah'ın indinde, katında, yanında
  5866. 16-Nahl 95
    huve : o
  5867. 16-Nahl 95
    lekum : sizin için
  5868. 16-Nahl 95
    ta'lemûne : biliyorsunuz
  5869. 16-Nahl 96
    mâ ınde-kum : sizin yanınızda olan şey(ler)
  5870. 16-Nahl 96
    yenfedu : tükenir, biter
  5871. 16-Nahl 96
    ve mâ ındallâhi (inde allâhi) : ve Allah'ın indinde, katında olan şey(ler)
  5872. 16-Nahl 96
    ve le necziyenne : ve mutlaka karşılığını vereceğiz, mükafatlandıracağız
  5873. 16-Nahl 96
    ellezîne saberû : sabredenler, sabrın sahipleri
  5874. 16-Nahl 96
    ecre-hum : onların ecirleri (bedelleri), ücretleri
  5875. 16-Nahl 96
    bi ahseni : en ahseni (güzeli) ile, daha ahseni (güzeli) ile
  5876. 16-Nahl 96
    mâ kânû ya'melûne : yapmış oldukları amellereyler)
  5877. 16-Nahl 97
    men : kim
  5878. 16-Nahl 97
    amile sâlihan : salih amel (nefsi tezkiye edici amel)
  5879. 16-Nahl 97
    min zekerin : erkek(ler)den
  5880. 16-Nahl 97
    ev unsâ : veya kadın(lar)
  5881. 16-Nahl 97
    ve huve : ve o
  5882. 16-Nahl 97
    fe le : o taktirde mutlaka
  5883. 16-Nahl 97
    nuhyiyenne-hu : ona hayat veririz, yaşatırız
  5884. 16-Nahl 97
    hayâten : hayat
  5885. 16-Nahl 97
    tayyibeten : tayyib, temiz, güzel, helâl
  5886. 16-Nahl 97
    ve le necziyenne-hum : ve mutlaka, ellbette onlara karşılığını vereceğiz, mükâfatlandıracağız
  5887. 16-Nahl 97
    ecre-hum : onların ecrini, bedelini
  5888. 16-Nahl 97
    bi ahseni : en ahseni ile, daha ahseni (güzeli) ile
  5889. 16-Nahl 97
    mâ kânû ya'melûne : yapmış oldukları amellereyler)
  5890. 16-Nahl 98
    fe : o zaman, artık
  5891. 16-Nahl 98
    izâ kare'te : okuduğun zaman
  5892. 16-Nahl 98
    el kur'âne : Kur'ân
  5893. 16-Nahl 98
    fe isteız : hemen, önce sığın
  5894. 16-Nahl 98
    min eş şeytâni er racîmi : taşlanmış, kovulmuş şeytandan
  5895. 16-Nahl 99
    inne-hu : çünkü o, muhakkak ki o
  5896. 16-Nahl 99
    leyse : değil, yoktur
  5897. 16-Nahl 99
    lehu : onun
  5898. 16-Nahl 99
    alellezîne (alâ ellezîne) : onların üzerinde
  5899. 16-Nahl 99
    âmenû : âmenû olanlar (âmenû oldular)
  5900. 16-Nahl 99
    ve alâ : ve üzerine, ...e
  5901. 16-Nahl 99
    yetevekkelûne : tevekkül ederler
  5902. 16-Nahl 100
    innemâ : fakat, sadece
  5903. 16-Nahl 100
    alellezîne (alâ ellezîne) : onların üzerinde
  5904. 16-Nahl 100
    yetevellevne-hu : ona yönelenler
  5905. 16-Nahl 100
    vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler
  5906. 16-Nahl 100
    müşrikûne : Allah'a ortak (şirk) koşanlar, müşrikler
  5907. 16-Nahl 101
    ve izâ : ve olduğu zaman
  5908. 16-Nahl 101
    beddelnâ : biz değiştirdik
  5909. 16-Nahl 101
    âyeten : bir âyet
  5910. 16-Nahl 101
    mekâne : yer, mekân
  5911. 16-Nahl 101
    âyetin : bir âyet
  5912. 16-Nahl 101
    vallâhu a'lemu : ve Allah bilir
  5913. 16-Nahl 101
    a'lemu : bilir
  5914. 16-Nahl 101
    yunezzilu : indirir
  5915. 16-Nahl 101
    innemâ : sadece, ancak
  5916. 16-Nahl 101
    ente : sen
  5917. 16-Nahl 101
    mufterin : iftira eden, kendisi uyduran
  5918. 16-Nahl 101
    bel : hayır, tam aksi, bilâkis
  5919. 16-Nahl 101
    ekseru-hum : onların çoğu
  5920. 16-Nahl 101
    lâ ya'lemûne : bilmezler, bilmiyorlar
  5921. 16-Nahl 102
    nezzele-hu : onu indirdi
  5922. 16-Nahl 102
    rûhu el kudusi : Ruh'ûl Kudüs
  5923. 16-Nahl 102
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  5924. 16-Nahl 102
    bi el hakkı : hak ile
  5925. 16-Nahl 102
    li yusebbite : sağlamlaştırmak, sebat ettirmek için
  5926. 16-Nahl 102
    ellezîne : kimseler
  5927. 16-Nahl 102
    âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
  5928. 16-Nahl 102
    ve huden : ve hidayete erdiren
  5929. 16-Nahl 102
    ve buşrâ : vejde olarak
  5930. 16-Nahl 102
    li el muslimîne : müslümanlar, teslim olanlar için
  5931. 16-Nahl 103
    ve lekad : ve andolsun ki
  5932. 16-Nahl 103
    na'lemu : biz biliyoruz, biliriz
  5933. 16-Nahl 103
    enne-hum : onların olduğunu
  5934. 16-Nahl 103
    yekûlûne : diyorlar
  5935. 16-Nahl 103
    innemâ : sadece, yalnız, fakat
  5936. 16-Nahl 103
    beşerun : bir beşer, bir insan
  5937. 16-Nahl 103
    ellezî : ki o
  5938. 16-Nahl 103
    yulhıdûne \n(elhade) : yöneliyorlar, isnad ediyorlar, dil uzatıyorlar \n: (yöneldi, dil uzattı)
  5939. 16-Nahl 103
    ileyhi : ona
  5940. 16-Nahl 103
    a'cemiyyun : yabancı, acemi, Arapça olmayan
  5941. 16-Nahl 103
    ve hâzâ : ve bu
  5942. 16-Nahl 104
    inne : muhakkak
  5943. 16-Nahl 104
    ellezîne : onlar
  5944. 16-Nahl 104
    lâ yu'minûne : inanmazlar (îmân etmezler)
  5945. 16-Nahl 104
    yehdî-him : onları hidayete erdirmez
  5946. 16-Nahl 104
    ve lehum : ve onlar için vardır
  5947. 16-Nahl 104
    azâbun elîmun : elîm azap, acı azap
  5948. 16-Nahl 105
    innemâ : sadece, yalnız, fakat
  5949. 16-Nahl 105
    yefterî : iftira ederler, uydururlar
  5950. 16-Nahl 105
    el kezibe : yalan
  5951. 16-Nahl 105
    ellezîne : onlar
  5952. 16-Nahl 105
    lâ yu'minûne : inanmazlar
  5953. 16-Nahl 105
    ve ulâike : vete onlar
  5954. 16-Nahl 105
    hum el kâzibûne : onlar yalancılardır
  5955. 16-Nahl 106
    men kefere : kim inkâr ederse
  5956. 16-Nahl 106
    men ukrihe : kim zorlanırsa, mecbur edilirse
  5957. 16-Nahl 106
    ve kalbu-hu : ve onun kalbi
  5958. 16-Nahl 106
    bi el îmâni : îmân ile
  5959. 16-Nahl 106
    ve lâkin : fakat, ama, ve de
  5960. 16-Nahl 106
    men şereha : kim açarsa, şerhederse
  5961. 16-Nahl 106
    bi el kufri : küfre
  5962. 16-Nahl 106
    fe aleyhim : o zaman onlara, onların üstüne
  5963. 16-Nahl 106
    ve lehum : ve onların vardır, onlar için vardır
  5964. 16-Nahl 107
    like : işte bu
  5965. 16-Nahl 107
    bi enne-hum : onların olmalarından dolayı, sebebiyle
  5966. 16-Nahl 107
    istehebbû : sevgiyle istediler (çok sevdiler)
  5967. 16-Nahl 107
    el hayâte ed dunyâ : dünya hayatı
  5968. 16-Nahl 107
    alâ el âhıreti : ahirete
  5969. 16-Nahl 107
    ve enne allâhe : ve muhakkak Allah
  5970. 16-Nahl 107
    yehdî : hidayete erdirmez
  5971. 16-Nahl 107
    el kavme el kâfirîne : kâfir kavim
  5972. 16-Nahl 108
    ulâike : işte onlar
  5973. 16-Nahl 108
    ellezîne : onlar, o kimseler ki
  5974. 16-Nahl 108
    tabe allâhu : Allah mühürledi, tabetti
  5975. 16-Nahl 108
    ve sem'ı-him : ve onların işitme hassaları
  5976. 16-Nahl 108
    ve ebsâri-him : ve onların görme hassaları
  5977. 16-Nahl 108
    ve ulâike : vete onlar
  5978. 16-Nahl 108
    hum el gâfilûne : onlar gâfil olanlardır
  5979. 16-Nahl 109
    cereme : şüphesiz, şüphe yok
  5980. 16-Nahl 109
    enne-hum : onların olduğuna
  5981. 16-Nahl 109
    el âhıreti : ahirette
  5982. 16-Nahl 109
    hum el hâsirûne : onlar hüsranda olanlardır
  5983. 16-Nahl 110
    summe : sonra
  5984. 16-Nahl 110
    inne : muhakkak
  5985. 16-Nahl 110
    rabbe-ke : senin Rabbin
  5986. 16-Nahl 110
    li ellezîne : o kimseler için
  5987. 16-Nahl 110
    cerû : hicret (göç) ettiler
  5988. 16-Nahl 110
    futinû \n(fetene) : işkenceye uğratıldılar \n: (işkence etti)
  5989. 16-Nahl 110
    summe : sonra
  5990. 16-Nahl 110
    hedû : cihad ettiler
  5991. 16-Nahl 110
    ve saberû : ve sabrettiler
  5992. 16-Nahl 110
    inne : muhakkak
  5993. 16-Nahl 110
    rabbeke : senin Rabbin
  5994. 16-Nahl 110
    le gafûrun : elbette mağfiret edendir
  5995. 16-Nahl 111
    yevme : gün, o gün
  5996. 16-Nahl 111
    te'tî : gelir
  5997. 16-Nahl 111
    kullu nefsin : bütün nefsler
  5998. 16-Nahl 111
    an nefsi-hâ : kendi nefsinden
  5999. 16-Nahl 111
    ve tuveffâ : ve tam ödenir, vefa edilir
  6000. 16-Nahl 111
    kullu nefsin : bütün nefslere
  6001. 16-Nahl 111
    amilet : yaptıkları şeyler
  6002. 16-Nahl 111
    ve hum : ve onlar
  6003. 16-Nahl 111
    yuzlemûne : zulmedilmezler, haksızlığa uğratılmazlar
  6004. 16-Nahl 112
    ve darabe allâhu : ve Allah misal verdi
  6005. 16-Nahl 112
    meselen : bir misal, örnek
  6006. 16-Nahl 112
    karyeten : bir şehir (halkı)
  6007. 16-Nahl 112
    net : oldu
  6008. 16-Nahl 112
    âmineten : güvenlikinde, emin
  6009. 16-Nahl 112
    mutmainneten : tatmin olmuş
  6010. 16-Nahl 112
    ye'tî-hâ : ona gelir
  6011. 16-Nahl 112
    ragaden : bol bol, rahat
  6012. 16-Nahl 112
    min kulli mekânin : her yerden
  6013. 16-Nahl 112
    fe keferet : fakat inkâr ettiler
  6014. 16-Nahl 112
    bi en'umi allâhi : Allah'ın ni'metleri (ni'metlendirmesi)
  6015. 16-Nahl 112
    fe ezâka-hâ allâhu : bundan sonra Allah ona tattırdı
  6016. 16-Nahl 112
    libâse el cûi : açlık elbisesi, açlığı
  6017. 16-Nahl 112
    ve el havfi : ve korku
  6018. 16-Nahl 112
    yasnaûne \n(sanaa) : yapıyorlar \n: (yaptı, meydana getirdi)
  6019. 16-Nahl 113
    ve lekad : ve andolsun
  6020. 16-Nahl 113
    e-hum : onlara geldi
  6021. 16-Nahl 113
    resûlun : bir resûl
  6022. 16-Nahl 113
    fe kezzebû-hu : fakat onu yalanladılar
  6023. 16-Nahl 113
    fe ehaze-hum : bundan sonra, böylece onları yakaladı, aldı
  6024. 16-Nahl 113
    el azâbu : azap
  6025. 16-Nahl 113
    ve hum zâlimûne : ve onlar zalimler dir
  6026. 16-Nahl 114
    fe kulû : öyleyse yeyin
  6027. 16-Nahl 114
    halâlen : helâl olarak
  6028. 16-Nahl 114
    tayyiben : güzel, helâl, temiz olarak
  6029. 16-Nahl 114
    veşkurû : ve şükredin
  6030. 16-Nahl 114
    ni'mete allâhi : Allah'ın ni'metleri
  6031. 16-Nahl 114
    ta'budûne : kul oluyorsunuz
  6032. 16-Nahl 115
    innemâ : sadece, yalnız, fakat
  6033. 16-Nahl 115
    harreme : haram kıldı
  6034. 16-Nahl 115
    aleykum : sizin üzerinize, size
  6035. 16-Nahl 115
    el meytete : ölü
  6036. 16-Nahl 115
    veddeme (ve ed deme) : ve kan
  6037. 16-Nahl 115
    ve lahme el hınzîri : ve domuz eti
  6038. 16-Nahl 115
    ve mâ : ve şeyi
  6039. 16-Nahl 115
    uhılle : kesilen
  6040. 16-Nahl 115
    fe men idturra : artık kim mecbur kalırsa, darda kalırsa
  6041. 16-Nahl 115
    gayre bâgın : haddi aşmadan
  6042. 16-Nahl 115
    ve lâ âdin : ve hakka tecavüz etmeden
  6043. 16-Nahl 115
    fe inne allâhe : o taktirde, bu halde, muhakkak Allah
  6044. 16-Nahl 116
    vetekûlû : veylemeyin
  6045. 16-Nahl 116
    tesıfu \n(vasefe) : vasıflandırır \n: (vasıflandırdı, nitelendirdi)
  6046. 16-Nahl 116
    elsinetu-kum : sizin diliniz
  6047. 16-Nahl 116
    el kezibe : yalan
  6048. 16-Nahl 116
    ve hâzâ : ve bu
  6049. 16-Nahl 116
    li tefterû : iftira etmeniz için
  6050. 16-Nahl 116
    el kezibe : yalan
  6051. 16-Nahl 116
    inne ellezîne : muhakkak o kimseler
  6052. 16-Nahl 116
    yefterûne : iftira ediyorlar
  6053. 16-Nahl 116
    el kezibe : yalan
  6054. 16-Nahl 116
    lâ yuflihûne : felâha, kurtuluşa ermezler (eremezler)
  6055. 16-Nahl 117
    metâun : bir metadır
  6056. 16-Nahl 117
    ve lehum : ve onlar içindir
  6057. 16-Nahl 117
    azâbun elîmun : elîm (acı) bir azap
  6058. 16-Nahl 118
    ve alellezîne (alâ ellezîne) : ve o kimseler üzerine
  6059. 16-Nahl 118
    harremnâ : biz haram kıldık
  6060. 16-Nahl 118
    aleyke : sana
  6061. 16-Nahl 118
    vezalemnâ-hum : ve biz onlara zulmetmedik
  6062. 16-Nahl 118
    ve lâkin : ve fakat, ama, lâkin
  6063. 16-Nahl 118
    enfuse-hum : onların nefsleri (kendi nefsleri)
  6064. 16-Nahl 118
    yazlimûne : zulmediyorlar
  6065. 16-Nahl 119
    summe : sonra
  6066. 16-Nahl 119
    inne : muhakkak
  6067. 16-Nahl 119
    rabbe-ke : senin Rabbin
  6068. 16-Nahl 119
    lillezîne (li ellezîne) : o kimseler için, o kimselere
  6069. 16-Nahl 119
    amilû ese : kötü amel yaptılar
  6070. 16-Nahl 119
    bi cehâletin : cehaletle, cahillikle, bilmeyerek
  6071. 16-Nahl 119
    summe : sonra
  6072. 16-Nahl 119
    min ba'di zâlike : bundan sonra
  6073. 16-Nahl 119
    ve aslahû : ve ıslâh oldular (nefsi ıslâh edici amel yaptılar)
  6074. 16-Nahl 119
    inne : muhakkak
  6075. 16-Nahl 119
    rabbe-ke : senin Rabbin
  6076. 16-Nahl 119
    le gafûrun : elbette gafurdur, mağfiret edendir
  6077. 16-Nahl 120
    inne : muhakkak
  6078. 16-Nahl 120
    ibrâhîme : İbrâhîm
  6079. 16-Nahl 120
    ne : oldu, idi
  6080. 16-Nahl 120
    ummeten : bir ümmet
  6081. 16-Nahl 120
    niten : kanitin olan, yönelen
  6082. 16-Nahl 120
    hanîfen : hanif olarak (bir tek Allah'a inanan)
  6083. 16-Nahl 120
    ve lem yeku : ve olmadı
  6084. 16-Nahl 120
    min el muşrikîne : müşriklerden
  6085. 16-Nahl 121
    şâkiren : şükreden
  6086. 16-Nahl 121
    li en'umi-hî : onun ni'metlerine
  6087. 16-Nahl 121
    ictebâ-hu : onu seçti
  6088. 16-Nahl 121
    ve hudâ-hu : ve onu ulaştırdı, hidayete erdirdi
  6089. 16-Nahl 121
    ilâ sırâtın mustekîmin : Sıratı Mustakîm'e (Allah'a yönlendirilmiş, Allah'a ulaştıran yola)
  6090. 16-Nahl 122
    ve âteynâ-hu : ve biz ona verdik
  6091. 16-Nahl 122
    ed dunyâ : dünyada
  6092. 16-Nahl 122
    haseneten : haseneler, güzellikler, iyilikler, (pozitif) dereceler
  6093. 16-Nahl 122
    ve inne-hu : ve çünkü o, muhakkak ki o
  6094. 16-Nahl 122
    el âhıreti : ahirette
  6095. 16-Nahl 122
    le : elbette, mutlaka
  6096. 16-Nahl 122
    es sâlihîne : salihler
  6097. 16-Nahl 123
    summe : sonra
  6098. 16-Nahl 123
    evhaynâ : biz vahyettik
  6099. 16-Nahl 123
    ileyke : sana
  6100. 16-Nahl 123
    en ittebi' : tâbî olmayı
  6101. 16-Nahl 123
    millete : dîn
  6102. 16-Nahl 123
    ibrâhîme : İbrâhîm
  6103. 16-Nahl 123
    hanîfen : hanif olarak (tek Allah'a inanan, yönelen)
  6104. 16-Nahl 123
    ve mâ kâne : ve o olmadı
  6105. 16-Nahl 123
    min el muşrikîne : müşriklerden, şirk koşanlardan
  6106. 16-Nahl 124
    innemâ : sadece, fakat, oysa
  6107. 16-Nahl 124
    cuile : kılındı
  6108. 16-Nahl 124
    es sebtu : cumartesi
  6109. 16-Nahl 124
    alellezînahtelefû : ihtilâfa düşenler üzerine
  6110. 16-Nahl 124
    ve inne rabbe-ke : ve muhakkak senin Rabbin
  6111. 16-Nahl 124
    le yahkumu : elbette hüküm verecek
  6112. 16-Nahl 124
    beyne-hum : onların arasında
  6113. 16-Nahl 124
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  6114. 16-Nahl 124
    yahtelifûne : ihtilâf ediyorlar
  6115. 16-Nahl 125
    ilâ sebîli : yola
  6116. 16-Nahl 125
    rabbi-ke : senin Rabbinin
  6117. 16-Nahl 125
    bi el hikmeti : hikmet ile
  6118. 16-Nahl 125
    ve el mev'ızati : ve öğüt, vaaz, nasihat
  6119. 16-Nahl 125
    el haseneti : güzel (pozitif dereceler kazandıran)
  6120. 16-Nahl 125
    ve câdil-hum : ve onlarla mücâdele et
  6121. 16-Nahl 125
    billetî (bi elletî) : onunla ki o
  6122. 16-Nahl 125
    hiye : o
  6123. 16-Nahl 125
    ahsenu : enzel
  6124. 16-Nahl 125
    inne : muhakkak
  6125. 16-Nahl 125
    rabbe-ke : senin Rabbin
  6126. 16-Nahl 125
    huve : o
  6127. 16-Nahl 125
    a'lemu : bilir
  6128. 16-Nahl 125
    bi men : kimseyi, kişiyi
  6129. 16-Nahl 125
    dalle : dalâlette oldu, saptı
  6130. 16-Nahl 125
    an sebîli-hî : onun yolundan
  6131. 16-Nahl 125
    ve huve : ve o
  6132. 16-Nahl 125
    a'lemu : bilir
  6133. 16-Nahl 125
    bi el muhtedîne : hidayete eren kimseler
  6134. 16-Nahl 126
    ve in : ve eğer
  6135. 16-Nahl 126
    fe âkıbû : o taktirde ceza verin, cezalandırın
  6136. 16-Nahl 126
    ve le in : ve eğer gerçekten
  6137. 16-Nahl 126
    sabertum : siz sabrettiniz
  6138. 16-Nahl 126
    le huve : elbette o
  6139. 16-Nahl 126
    li es sâbirîne : sabredenler için
  6140. 16-Nahl 127
    vasbır (ve ısbır) : ve sabret
  6141. 16-Nahl 127
    ve mâ : ve değildir
  6142. 16-Nahl 127
    sabru-ke : senin sabrın
  6143. 16-Nahl 127
    vetahzen : ve üzülme, mahzun olma
  6144. 16-Nahl 127
    aleyhim : onlara, onların yüzünden
  6145. 16-Nahl 127
    veteku : ve olma
  6146. 16-Nahl 127
    yemkurûne : hile yapıyorlar, tuzak kuruyorlar
  6147. 16-Nahl 128
    inne allâhe : muhakkak Allah
  6148. 16-Nahl 128
    meallezînettekav : takva sahibi kimselerle beraberdir
  6149. 16-Nahl 128
    ve ellezîne : ve o kimseler
  6150. 16-Nahl 128
    muhsinûne : muhsinler
  6151. 17-İsrâ 1
    subhâne : o sübhandır, bütün noksanlıklardan münezzehtir
  6152. 17-İsrâ 1
    ellezî : ki o
  6153. 17-İsrâ 1
    esrâ bi : gece yürüttü
  6154. 17-İsrâ 1
    leylen : geceleyin
  6155. 17-İsrâ 1
    min el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram'dan
  6156. 17-İsrâ 1
    ilâ el mescidi el aksa : Mescid-i Aksa'ya
  6157. 17-İsrâ 1
    ellezî : ki o, ki onu
  6158. 17-İsrâ 1
    reknâ : hayırlı, mübarek ve bereketli kıldık
  6159. 17-İsrâ 1
    havle-hu : onun etrafını, çevresini
  6160. 17-İsrâ 1
    li nuriye-hu : ona göstermemiz için
  6161. 17-İsrâ 1
    inne-hu : muhakkak o
  6162. 17-İsrâ 1
    huve es semîu el basîru : o en iyi işitendir, en iyi görendir
  6163. 17-İsrâ 2
    ve âteynâ : ve verdik
  6164. 17-İsrâ 2
    el kitâbe : kitap
  6165. 17-İsrâ 2
    ve cealnâ-hu : ve onu kıldık
  6166. 17-İsrâ 2
    huden : hidayete erdiren, hidayetçi
  6167. 17-İsrâ 2
    li benî isrâîle : İsrailoğulları için
  6168. 17-İsrâ 2
    ellâ tettehızû : edinmeyin (diye)
  6169. 17-İsrâ 2
    vekîlen : bir vekil
  6170. 17-İsrâ 3
    zurriyyete : zürriyet, nesil
  6171. 17-İsrâ 3
    men hamelnâ : taşıdığımız kimse
  6172. 17-İsrâ 3
    mea : beraberinde, birlikte
  6173. 17-İsrâ 3
    inne-hu : muhakkak o, çünkü o
  6174. 17-İsrâ 3
    ne : oldu, idi
  6175. 17-İsrâ 3
    abden : bir kul
  6176. 17-İsrâ 3
    şekûren : çok şükreden
  6177. 17-İsrâ 4
    ve kadaynâ : ve bildirdik
  6178. 17-İsrâ 4
    ilâ benî İsrâîle : İsrailoğullarına
  6179. 17-İsrâ 4
    el kitâbi : kitapta
  6180. 17-İsrâ 4
    le tufsidunne : mutlaka fesat çıkaracaksınız
  6181. 17-İsrâ 4
    el ardı : yeryüzünde
  6182. 17-İsrâ 4
    merreteyni : iki defa, iki kere
  6183. 17-İsrâ 4
    ve le ta'lunne \n(alâ) : ve gerçekten üstün geleceksiniz, gâlip geleceksiniz \n: (üstün, geldi)
  6184. 17-İsrâ 4
    uluvven : üstünlük
  6185. 17-İsrâ 4
    kebîren : büyük
  6186. 17-İsrâ 5
    fe : artık böylece
  6187. 17-İsrâ 5
    izâ câe : geldiği zaman
  6188. 17-İsrâ 5
    beasnâ : gönderdik
  6189. 17-İsrâ 5
    aleykum : sizin üzerinize
  6190. 17-İsrâ 5
    ibâden : kullar
  6191. 17-İsrâ 5
    lenâ : bizim
  6192. 17-İsrâ 5
    be'sin : kuvvet
  6193. 17-İsrâ 5
    şedîdin : şiddetli, çok çetin
  6194. 17-İsrâ 5
    fe : böylece
  6195. 17-İsrâ 5
    hılâle ed diyâri : evlerin arası
  6196. 17-İsrâ 5
    vene : ve oldu
  6197. 17-İsrâ 5
    va'den meflen : yapılması vaadedilen
  6198. 17-İsrâ 6
    summe : sonra
  6199. 17-İsrâ 6
    redednâ : döndürdük, iade ettik
  6200. 17-İsrâ 6
    lekum : size, sizi
  6201. 17-İsrâ 6
    el kerrete : tekrar
  6202. 17-İsrâ 6
    aleyhim : onlara, onların üzerine
  6203. 17-İsrâ 6
    ve emdednâ-kum : ve destekledik, yardım (medet) ettik
  6204. 17-İsrâ 6
    bi emvâlin : mal ile
  6205. 17-İsrâ 6
    ve benîne : ve oğullar (erkek çocuklar)
  6206. 17-İsrâ 6
    ve cealnâ-kum : ve sizi kıldık, yaptık
  6207. 17-İsrâ 6
    eksere : ekser, daha çok
  6208. 17-İsrâ 6
    nefîren : nefer olarak, cemiyet, birlik, topluluk olarak
  6209. 17-İsrâ 7
    in ahsentum : eğer ahsen olursanız, ahsen davranırsanız
  6210. 17-İsrâ 7
    ahsen-tum : ahsen oldunuz
  6211. 17-İsrâ 7
    li enfusi-kum : kendi nefsiniz için
  6212. 17-İsrâ 7
    ve in ese'tum : ve eğer kötülük ederseniz, kötü davranırsanız
  6213. 17-İsrâ 7
    fe lehâ, : artık onun(dur)
  6214. 17-İsrâ 7
    fe izâ câe : geldiği zaman
  6215. 17-İsrâ 7
    el âhıreti : diğeri, sonraki
  6216. 17-İsrâ 7
    li yesûu : fena olması için
  6217. 17-İsrâ 7
    vucûhe-kum : sizin yüzleriniz
  6218. 17-İsrâ 7
    ve li yedhulû : ve girsinler, dahil olsunlar
  6219. 17-İsrâ 7
    el mescide : mescid
  6220. 17-İsrâ 7
    kemâ : gibi
  6221. 17-İsrâ 7
    dehalû-hu : ona girdiler
  6222. 17-İsrâ 7
    evvele : evvel, ilk
  6223. 17-İsrâ 7
    merretin : defa, kere
  6224. 17-İsrâ 7
    ve li yutebbirû : ve helâk etmeleri için
  6225. 17-İsrâ 7
    alev : ele geçirdikleri, üstün oldukları şeyler, üstünlükleri
  6226. 17-İsrâ 7
    tetbîren : helâk ederek, mahvederek
  6227. 17-İsrâ 8
    en yerhame-kum : size merhamet etmesi
  6228. 17-İsrâ 8
    ve in udtum \n(âde) : ve eğernerseniz, döndüyseniz \n: (döndü)
  6229. 17-İsrâ 8
    ve cealnâ : ve kıldık
  6230. 17-İsrâ 8
    cehenneme : cehennemi
  6231. 17-İsrâ 8
    li el kâfirîne : kâfirler için, kâfirlere
  6232. 17-İsrâ 8
    hasîren : kuşatıcı
  6233. 17-İsrâ 9
    inne : muhakkak
  6234. 17-İsrâ 9
    hâzâ el kur'âne : bu Kur'ân
  6235. 17-İsrâ 9
    yehdî : hidayete erdirir
  6236. 17-İsrâ 9
    li elletî : ki onu
  6237. 17-İsrâ 9
    hiye : o
  6238. 17-İsrâ 9
    akvemu : en kuvvetli, en kavi, en sağlam
  6239. 17-İsrâ 9
    ve yubeşşiru : vejdeler
  6240. 17-İsrâ 9
    el mu'minîne ellezîne : mü'min kimseler ki, onlar
  6241. 17-İsrâ 9
    ya'melûne : yaparlar, amel ederler
  6242. 17-İsrâ 9
    es sâlihâti : salih ameller
  6243. 17-İsrâ 9
    enne : muhakkak, vardır, olduğunu
  6244. 17-İsrâ 9
    lehum : onlar için
  6245. 17-İsrâ 9
    ecren kebîren : büyük bir ecir, mükâfat
  6246. 17-İsrâ 10
    ve ennellezîne (enne ellezîne) : ve muhakkak o kimseler ki
  6247. 17-İsrâ 10
    lâ yu'minûne : inanmazlar, mü'min olmazlar (kalplerine îmân yazılmaz)
  6248. 17-İsrâ 10
    bi el âhıreti : ahirete
  6249. 17-İsrâ 10
    a'tednâ : hazırladık
  6250. 17-İsrâ 10
    lehum : onlar için, onlara
  6251. 17-İsrâ 10
    azâben : bir azap
  6252. 17-İsrâ 10
    elîmen : elîm, acı
  6253. 17-İsrâ 11
    ve yed'u : ve dua eder
  6254. 17-İsrâ 11
    el insânu : insan
  6255. 17-İsrâ 11
    bi eş şerri : şerre
  6256. 17-İsrâ 11
    duâe-hu : onun duası
  6257. 17-İsrâ 11
    bi el hayri : hayır için, hayra
  6258. 17-İsrâ 11
    vene : ve oldu
  6259. 17-İsrâ 11
    el insânu : insan
  6260. 17-İsrâ 11
    acûlen : aceleci
  6261. 17-İsrâ 12
    ve cealnâ : ve kıldık
  6262. 17-İsrâ 12
    el leyle : gece
  6263. 17-İsrâ 12
    ve en nehâre : ve gündüz
  6264. 17-İsrâ 12
    âyeteyni : iki âyet
  6265. 17-İsrâ 12
    fe : böylece
  6266. 17-İsrâ 12
    mehavnâ : mahvettik, sildik, giderdik
  6267. 17-İsrâ 12
    âyete : âyet, delil, alâmet, belirti
  6268. 17-İsrâ 12
    el leyli : gece
  6269. 17-İsrâ 12
    ve cealnâ : ve biz kıldık
  6270. 17-İsrâ 12
    âyete : âyet
  6271. 17-İsrâ 12
    en nehâri : gündüz
  6272. 17-İsrâ 12
    mubsıraten : gösteren, gösterici olan
  6273. 17-İsrâ 12
    li tebtegû : istemeniz için
  6274. 17-İsrâ 12
    fadlen : bir fazl
  6275. 17-İsrâ 12
    ve li ta'lemû : ve bilmeniz (öğrenmeniz) için
  6276. 17-İsrâ 12
    adede : adet, sayı
  6277. 17-İsrâ 12
    es sinîne : yıllar, seneler
  6278. 17-İsrâ 12
    ve el hisâbe : ve hesap
  6279. 17-İsrâ 12
    ve kulle şey'in : ve herşeyi, hepsini
  6280. 17-İsrâ 12
    tafsîlen : tefsilatlı, ayrıntıları ile
  6281. 17-İsrâ 13
    ve kulle : ve hepsi, bütün
  6282. 17-İsrâ 13
    elzemnâ-hu : onu bağladık, astık
  6283. 17-İsrâ 13
    ire-hu : onun kuşu, onun amellerinin neticesi
  6284. 17-İsrâ 13
    ve nuhricu : ve çıkarırız
  6285. 17-İsrâ 13
    lehu : ona
  6286. 17-İsrâ 13
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  6287. 17-İsrâ 13
    kitâben : bir kitap
  6288. 17-İsrâ 13
    yelkâhu : onu ilka eder, arz eder
  6289. 17-İsrâ 13
    menşûren : neşredilmiş olarak
  6290. 17-İsrâ 14
    kitâbe-ke : senin kitabın
  6291. 17-İsrâ 14
    kefâ : kâfi oldu
  6292. 17-İsrâ 14
    bi nefsike : senin nefsine
  6293. 17-İsrâ 14
    el yevme : (bu) gün
  6294. 17-İsrâ 14
    aleyke : sana
  6295. 17-İsrâ 14
    hasîben : hesap görücü olarak
  6296. 17-İsrâ 15
    men ihtedâ : kim hidayete erdiyse (ererse)
  6297. 17-İsrâ 15
    fe : o taktirde, öyle olunca
  6298. 17-İsrâ 15
    innemâ : sadece
  6299. 17-İsrâ 15
    yehtedî : hidayete erer
  6300. 17-İsrâ 15
    li nefsi-hi : kendi nefsi için
  6301. 17-İsrâ 15
    ve men dalle : ve kim dalâlette ise
  6302. 17-İsrâ 15
    fe : o taktirde, öyle olunca
  6303. 17-İsrâ 15
    innemâ : sadece
  6304. 17-İsrâ 15
    aleyhâ : (sorumluluğu) kendi üzerinedir
  6305. 17-İsrâ 15
    veteziru : ve yük (ağırlık) taşımaz
  6306. 17-İsrâ 15
    ziretun : yük taşıyan (günah yüklenen) kimse
  6307. 17-İsrâ 15
    vizre : ağırlık, yük, günah
  6308. 17-İsrâ 15
    ve mâ kunnâ : ve biz olmadık
  6309. 17-İsrâ 15
    muazzibîne : azap edenler, azap ediciler
  6310. 17-İsrâ 15
    neb'ase : göndeririz, beas ederiz, vazifelendiririz
  6311. 17-İsrâ 15
    resûlen : bir resûl
  6312. 17-İsrâ 16
    ve izâ : ve olduğu zaman
  6313. 17-İsrâ 16
    erednâ : istedik
  6314. 17-İsrâ 16
    en nuhlike : helâk etmeyi
  6315. 17-İsrâ 16
    karyeten : bir ülke, bir karye, bir kasaba
  6316. 17-İsrâ 16
    emernâ : emrettik
  6317. 17-İsrâ 16
    mutrafî-hâ \n(etrefe) : onun refahinde olan ileri gelenleri, zenginleri \n: (her istediği verildi)
  6318. 17-İsrâ 16
    fe : böylece, buna rağmen
  6319. 17-İsrâ 16
    fesekû : fesat çıkardılar
  6320. 17-İsrâ 16
    fe : böylece, artık
  6321. 17-İsrâ 16
    aleyhâ : onun üzerine
  6322. 17-İsrâ 16
    el kavlu : söz
  6323. 17-İsrâ 16
    fe : artık, bundan sonra, böylece
  6324. 17-İsrâ 16
    demmernâ-hâ : onu dumura uğrattık, helâk ettik
  6325. 17-İsrâ 16
    tedmîren : dumura uğratarak (malını, canını, evlâdını yok ederek)
  6326. 17-İsrâ 17
    ve kem : ve kaç, kaç tane, nice
  6327. 17-İsrâ 17
    ehleknâ : biz helâk ettik
  6328. 17-İsrâ 17
    min el kurûni : asırlar boyunca yaşayan insanlardan, nesillerden
  6329. 17-İsrâ 17
    ve kefâ bi : ve ...'e kâfidir, kâfi oldu
  6330. 17-İsrâ 17
    rabbi-ke : senin Rabbin
  6331. 17-İsrâ 17
    habîren : haberdar olarak, haberdar olan
  6332. 17-İsrâ 17
    basîren : görerek, gören
  6333. 17-İsrâ 18
    men : kim
  6334. 17-İsrâ 18
    ne : oldu
  6335. 17-İsrâ 18
    yurîdu el âcilete : acil, acele olarak (bu dünyada) isterse
  6336. 17-İsrâ 18
    accelnâ : acele verdik
  6337. 17-İsrâ 18
    lehu : ona
  6338. 17-İsrâ 18
    neşâu : dilediğimiz şeyi
  6339. 17-İsrâ 18
    li men nurîdu : istediğimiz kimseye
  6340. 17-İsrâ 18
    summe : sonra
  6341. 17-İsrâ 18
    cealnâ : kıldık
  6342. 17-İsrâ 18
    lehu : ona, onu
  6343. 17-İsrâ 18
    cehenneme : cehennem
  6344. 17-İsrâ 18
    mezmûmen : ayıplanmış, kınanmış, zemmedilmiş
  6345. 17-İsrâ 18
    medhûren : kovulmuş, uzaklaştırılmış olarak
  6346. 17-İsrâ 19
    ve men : ve kim
  6347. 17-İsrâ 19
    erâde el âhırete : ahireti istedi
  6348. 17-İsrâ 19
    ve saâ : ve çalıştı
  6349. 17-İsrâ 19
    lehâ : ona, onun için
  6350. 17-İsrâ 19
    sa'ye-hâ : onun çalışması
  6351. 17-İsrâ 19
    ve huve : ve o
  6352. 17-İsrâ 19
    fe : o zaman, böylece
  6353. 17-İsrâ 19
    ulâike : işte onlar
  6354. 17-İsrâ 19
    ne : oldu
  6355. 17-İsrâ 19
    meşkûren : şükre değer olan, şükredilen, karşılığını hakeden
  6356. 17-İsrâ 20
    kullen : herkes, hepsi
  6357. 17-İsrâ 20
    ve hâulâi : ve bunlar
  6358. 17-İsrâ 20
    rabbi-ke : senin Rabbinin
  6359. 17-İsrâ 20
    ve mâ kâne : ve değildir, olmadı
  6360. 17-İsrâ 20
    rabbi-ke : senin Rabbinin
  6361. 17-İsrâ 20
    mahzûren : mahzur, hazer edilmiş, men edilmiş, sınırlı, kısıtlı
  6362. 17-İsrâ 21
    keyfe : nasıl
  6363. 17-İsrâ 21
    ve le el âhıretu : ve muhakkak ahiret
  6364. 17-İsrâ 21
    ekberu : en büyük, daha büyük
  6365. 17-İsrâ 21
    derecâtin : dereceler
  6366. 17-İsrâ 21
    ve ekberu : ve en büyük
  6367. 17-İsrâ 21
    tafdîlen : üstünlük bakımından, fazl bakımından
  6368. 17-İsrâ 22
    tec'al : kılma, yapma, edinme
  6369. 17-İsrâ 22
    meallâhi (mea allâhi) : Allah ile beraber
  6370. 17-İsrâ 22
    ilâhen : bir ilâh
  6371. 17-İsrâ 22
    âhare : başka, diğer
  6372. 17-İsrâ 22
    fe : o zaman, o taktirde
  6373. 17-İsrâ 22
    tak'ude : oturursun, kalırsın
  6374. 17-İsrâ 22
    mezmûmen : kınanmış, zemmedilmiş olarak
  6375. 17-İsrâ 22
    mahzûlen : hor görülmüş olarak
  6376. 17-İsrâ 23
    ve kadâ : ve yerine getirdi, takdir etti, hükmetti, bildirdi
  6377. 17-İsrâ 23
    rabbu-ke : Rabbin
  6378. 17-İsrâ 23
    ellâ : olmamak
  6379. 17-İsrâ 23
    ve bil vâlideyni : ve anne babaya
  6380. 17-İsrâ 23
    ihsânen : ihsanla davranma
  6381. 17-İsrâ 23
    yebluganne : ulaşır, erişir
  6382. 17-İsrâ 23
    inde-ke : senin yanında
  6383. 17-İsrâ 23
    el kibere : yaşlılık
  6384. 17-İsrâ 23
    ehadu-humâ : ikisinden birisi
  6385. 17-İsrâ 23
    ev kilâ-humâ : veya her ikisi
  6386. 17-İsrâ 23
    fe : o zaman
  6387. 17-İsrâ 23
    tekul : söyleme
  6388. 17-İsrâ 23
    lehumâ : onlara (ikisine), o ikisine
  6389. 17-İsrâ 23
    vetenher-humâ : ve ikisini azarlama, bağırma, kaba davranma
  6390. 17-İsrâ 23
    ve kul : ve de
  6391. 17-İsrâ 23
    lehumâ : onlara (ikisine), o ikisine
  6392. 17-İsrâ 23
    kavlen : söz
  6393. 17-İsrâ 23
    kerîmen : güzel, hoş, kerim
  6394. 17-İsrâ 24
    vahfıd (ve ihfıd) : ve (yere) indir, ger
  6395. 17-İsrâ 24
    lehumâ : onlara, o ikisine
  6396. 17-İsrâ 24
    cenâha : kanat
  6397. 17-İsrâ 24
    ez zulli : yumuşak olarak, alçaltarak (zelil olarak), tevazu ile
  6398. 17-İsrâ 24
    min er rahmeti : rahmetten, merhametten, merhamet ederek
  6399. 17-İsrâ 24
    ve kul : ve de, söyle
  6400. 17-İsrâ 24
    kemâ : gibi, nasıl
  6401. 17-İsrâ 24
    rabbeyânî : (ikisi) beni yetiştirdi, terbiye etti
  6402. 17-İsrâ 24
    sagîren : küçük iken
  6403. 17-İsrâ 25
    a'lemu : en iyi bilir, daha iyi bilir
  6404. 17-İsrâ 25
    in tekûnû : eğer olursanız
  6405. 17-İsrâ 25
    sâlihîne : salihler
  6406. 17-İsrâ 25
    fe : o zaman, böylece
  6407. 17-İsrâ 25
    inne-hu : muhakkak o
  6408. 17-İsrâ 25
    ne : oldu
  6409. 17-İsrâ 25
    li el evvâbîne \n\n(evvâb) \n(evvâbin) : evvab olanlar için, (ona) yönelipvbe ederek ulaşanlar için, \nçok tövbe edenler için \n: (çok tövbe eden) \n: (çok tövbe edenler)
  6410. 17-İsrâ 25
    gafûren : mağfiret edici, bağışlayıcı
  6411. 17-İsrâ 26
    ve âti : ve ver
  6412. 17-İsrâ 26
    ze el kurbâ : karib olan, yakınlık sahibi, akraba
  6413. 17-İsrâ 26
    ve el miskîne : ve miskinlere (çalışamayacak durumda olan ihtiyarlara)
  6414. 17-İsrâ 26
    vebnes sebîli (ve ibne es sebîli) : ve yolda olan
  6415. 17-İsrâ 26
    vetubezzir : ve savurma, israf etme
  6416. 17-İsrâ 26
    tebzîren : israf ederek, savurarak, malı gereksiz yere harcayarak
  6417. 17-İsrâ 27
    inne : muhakkak
  6418. 17-İsrâ 27
    el mubezzirîne : savuranlar, israf edenler
  6419. 17-İsrâ 27
    ihvâne eş şeyâtîni : şeytanların kardeşleri
  6420. 17-İsrâ 27
    vene eş şeytânu : ve şeytan oldu
  6421. 17-İsrâ 27
    kefûren : küfür içinde, çok nankör
  6422. 17-İsrâ 28
    ve immâ : ve eğer, şâyet, fakat, ama
  6423. 17-İsrâ 28
    tu'ridanne : sen yüz çevirirsin
  6424. 17-İsrâ 28
    ibtigâe : istedi
  6425. 17-İsrâ 28
    rahmetin : rahmet
  6426. 17-İsrâ 28
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  6427. 17-İsrâ 28
    tercû-hâ : onu ümit edersin
  6428. 17-İsrâ 28
    fe : böylece, o zaman
  6429. 17-İsrâ 28
    lehum : onlara
  6430. 17-İsrâ 28
    kavlen : söz
  6431. 17-İsrâ 28
    meysûren : yumuşak, güzel
  6432. 17-İsrâ 29
    vetec'al : ve kılma, yapma
  6433. 17-İsrâ 29
    yedeke maglûleten : elini bağlamış
  6434. 17-İsrâ 29
    ilâ unukı-ke : boynuna
  6435. 17-İsrâ 29
    vetebsut-hâ : ve tutma, onu fazla harcama
  6436. 17-İsrâ 29
    kulle el bastı : büsbütün açma, hepsini açma, açıp savurma
  6437. 17-İsrâ 29
    fe : böylece, sonra, o zaman
  6438. 17-İsrâ 29
    tak'ude : kalırsın
  6439. 17-İsrâ 29
    melûmen : kınanmış
  6440. 17-İsrâ 29
    mahsûren : malı tükenmiş
  6441. 17-İsrâ 30
    inne : muhakkak
  6442. 17-İsrâ 30
    rabbe-ke : senin Rabbin
  6443. 17-İsrâ 30
    yebsutu : genişletir
  6444. 17-İsrâ 30
    er rızka : rızık
  6445. 17-İsrâ 30
    li men yeşâu : dilediği kimse için, dilediğine
  6446. 17-İsrâ 30
    ve yakdiru : ve daraltır, ölçüsünü takdir eder
  6447. 17-İsrâ 30
    inne-hu : muhakkak o, mutlaka o
  6448. 17-İsrâ 30
    ne : oldu
  6449. 17-İsrâ 31
    ve lâ taktulû : ve öldürmeyin
  6450. 17-İsrâ 31
    evlâde-kum : evlâtlarınız
  6451. 17-İsrâ 31
    haşyete : korku
  6452. 17-İsrâ 31
    nerzuku-hum : onları rızıklandırırız
  6453. 17-İsrâ 31
    ve iyyâ : ve sadece, yalnız
  6454. 17-İsrâ 31
    inne : muhakkak
  6455. 17-İsrâ 31
    katle-hum : onların öldürülmesi
  6456. 17-İsrâ 31
    ne : oldu
  6457. 17-İsrâ 31
    hıt'en : bilerek yapılan (kasdî işlenen) suç
  6458. 17-İsrâ 31
    kebîren : büyük
  6459. 17-İsrâ 32
    vetakrebû : ve yaklaşmayın
  6460. 17-İsrâ 32
    ez zinâ : zina
  6461. 17-İsrâ 32
    inne-hu : muhakkak o, çünkü o
  6462. 17-İsrâ 32
    ne : oldu
  6463. 17-İsrâ 32
    fâhışeten : fuhuş, hayasızlık
  6464. 17-İsrâ 32
    vee : ve kötü
  6465. 17-İsrâ 32
    sebîlen : bir yol
  6466. 17-İsrâ 33
    ve lâ taktulû : ve öldürmeyin
  6467. 17-İsrâ 33
    en nefselletî (en nefse elletî) : bir kişi, ki o(nu)
  6468. 17-İsrâ 33
    harremallâhu : Allah haram kıldı
  6469. 17-İsrâ 33
    bi el hakkı : hak ile, hak olarak
  6470. 17-İsrâ 33
    ve men : ve kim
  6471. 17-İsrâ 33
    kutile : öldürülürdü
  6472. 17-İsrâ 33
    mazlûmen : mazlum, zulmedilen (haksızlığa uğrayan)
  6473. 17-İsrâ 33
    fe : o zaman
  6474. 17-İsrâ 33
    kad cealnâ : kıldık, yaptık
  6475. 17-İsrâ 33
    li veliyyi-hi : onun velîsine
  6476. 17-İsrâ 33
    sultânen : sultan (hak sahibi)
  6477. 17-İsrâ 33
    fe : artık, o taktirde, o zaman
  6478. 17-İsrâ 33
    el katli : öldürmede
  6479. 17-İsrâ 33
    inne-hu : muhakkak o, çünkü o
  6480. 17-İsrâ 33
    ne : oldu
  6481. 17-İsrâ 33
    mensûren : yardım gören
  6482. 17-İsrâ 34
    vetakrebû : ve yaklaşmayın
  6483. 17-İsrâ 34
    le el yetîmi : yetimin malına
  6484. 17-İsrâ 34
    bi elletî : o şey ile, ki o
  6485. 17-İsrâ 34
    hiye : o
  6486. 17-İsrâ 34
    ahsenu : enzel
  6487. 17-İsrâ 34
    hattâ yebluga : erişinceye kadar
  6488. 17-İsrâ 34
    eşudde-hu : onun en kuvvetli (bulûğ) çağı
  6489. 17-İsrâ 34
    ve evfû : ve vefasterin, yerine getirin, ifa edin
  6490. 17-İsrâ 34
    bi el ahdi : ahde
  6491. 17-İsrâ 34
    inne el ahde : muhakkak ki ahd
  6492. 17-İsrâ 34
    ne : oldu
  6493. 17-İsrâ 34
    meslen : mes'ul, sorumlu
  6494. 17-İsrâ 35
    ve evfû el keyle : ve ölçüyü tam ifa edin (yerine getirin)
  6495. 17-İsrâ 35
    vezinû : tartın
  6496. 17-İsrâ 35
    bi el kıstâsi : kıstas ile, ölçü ile, adaletle
  6497. 17-İsrâ 35
    el mustekîmi : doğru olarak
  6498. 17-İsrâ 35
    like : işte bu
  6499. 17-İsrâ 35
    ve ahsenu : ve ahsen, enzel, daha güzel
  6500. 17-İsrâ 35
    te'vîlen : te'vîl (yorum) bakımından
  6501. 17-İsrâ 36
    ve lâ takfu \n(kafâ) : ve ardına düşme \n: (ardından yürüdü)
  6502. 17-İsrâ 36
    leyse : değil, yok, olmaz
  6503. 17-İsrâ 36
    leke : senin
  6504. 17-İsrâ 36
    inne : muhakkak
  6505. 17-İsrâ 36
    es sem'a : işitme
  6506. 17-İsrâ 36
    ve el basara : verme
  6507. 17-İsrâ 36
    ve el fuâde : ve idrak
  6508. 17-İsrâ 36
    ulâike : işte onlar, onlar
  6509. 17-İsrâ 36
    ne : oldu
  6510. 17-İsrâ 36
    meslen : mesul, sorumlu
  6511. 17-İsrâ 37
    vetemşi : ve yürüme
  6512. 17-İsrâ 37
    merehan (merah) : gururlanarak, azametle (aşırı sevinç, gurur)
  6513. 17-İsrâ 37
    inne-ke : muhakkak sen
  6514. 17-İsrâ 37
    len tahrika el arda \n(hareka) : yeryüzünü asla tahrik edemezsin (hareket ettiremezsin) \n: (deldi, tahrik etti, yardı)
  6515. 17-İsrâ 37
    ve len tebluga (belega) : ve asla erişemezsin (erişti, ulaştı)
  6516. 17-İsrâ 37
    el cibâle : dağlar
  6517. 17-İsrâ 37
    len : boy bakımından, uzayarak, uzanarak
  6518. 17-İsrâ 38
    like : işte bunlar
  6519. 17-İsrâ 38
    ne : oldu
  6520. 17-İsrâ 38
    seyyiu-hu : onun seyyiatleri (derecat kaybettiren şeyler), onun kötülüğü
  6521. 17-İsrâ 38
    inde : yanında
  6522. 17-İsrâ 38
    rabbi-ke : senin Rabbin
  6523. 17-İsrâ 38
    mekrûhen : kerih olan (hoş olmayan)
  6524. 17-İsrâ 39
    like : işte bunlar
  6525. 17-İsrâ 39
    evhâ : vahyetti
  6526. 17-İsrâ 39
    ileyke : sana
  6527. 17-İsrâ 39
    rabbu-ke : senin Rabbin
  6528. 17-İsrâ 39
    min el hikmeti : hikmetten
  6529. 17-İsrâ 39
    vetec'al : ve kılma, edinme
  6530. 17-İsrâ 39
    meallâhi (mea allahi) : Allah'la beraber
  6531. 17-İsrâ 39
    ilâhen : bir ilâh
  6532. 17-İsrâ 39
    âhare : diğer, başka
  6533. 17-İsrâ 39
    fe tulkâ : o zaman yoksa, atılırsın
  6534. 17-İsrâ 39
    cehenneme : cehenneme
  6535. 17-İsrâ 39
    melûmen : kınanmış olarak
  6536. 17-İsrâ 39
    medhûren : kovulmuş olarak
  6537. 17-İsrâ 40
    e fe asfâ-kum : size mi seçti
  6538. 17-İsrâ 40
    bi el benîne : oğulları
  6539. 17-İsrâ 40
    vettehaze (ve ittehaze) : ve edindi
  6540. 17-İsrâ 40
    min el melâiketi : meleklerden
  6541. 17-İsrâ 40
    inâsen : kadınlar (kızlar)
  6542. 17-İsrâ 40
    inne-kum : muhakkak siz
  6543. 17-İsrâ 40
    le tekûlûne : gerçekten söylüyorsunuz
  6544. 17-İsrâ 40
    kavlen : bir söz
  6545. 17-İsrâ 40
    azîmen : (çok) büyük
  6546. 17-İsrâ 41
    ve lekad : ve andolsun
  6547. 17-İsrâ 41
    el kur'âni : Kur'ân
  6548. 17-İsrâ 41
    li yezzekkerû : tezekkür etsinler diye
  6549. 17-İsrâ 41
    veyezîdu-hum : ve onlara artırmadı
  6550. 17-İsrâ 41
    nufûren : nefret
  6551. 17-İsrâ 42
    lev : eğer
  6552. 17-İsrâ 42
    ne : oldu
  6553. 17-İsrâ 42
    mea-hu : onunla beraber
  6554. 17-İsrâ 42
    âlihetun : ilâhlar
  6555. 17-İsrâ 42
    kemâ : gibi
  6556. 17-İsrâ 42
    yekûlûne : söylüyorlar
  6557. 17-İsrâ 42
    izen : bu durumda, öyle olursa
  6558. 17-İsrâ 42
    lebtegav (le ibtega) : elbette, mutlaka ararlardı
  6559. 17-İsrâ 42
    ilâ zîl arşı (zî el arşı) : arşın sahibine
  6560. 17-İsrâ 42
    sebîlen : sebîl, yol
  6561. 17-İsrâ 43
    subhânehu : Allah münezzehtir
  6562. 17-İsrâ 43
    ve teâlâ : ve âlâ, üstün
  6563. 17-İsrâ 43
    yekûlûne : söyledikleri
  6564. 17-İsrâ 43
    uluvven : ulu, çok yüce
  6565. 17-İsrâ 43
    kebîren : büyük
  6566. 17-İsrâ 44
    tusebbihu lehu : onu tesbih eder
  6567. 17-İsrâ 44
    es semâvâtu : semalar
  6568. 17-İsrâ 44
    es seb'u : 7
  6569. 17-İsrâ 44
    ve el ardu : ve yeryüzü
  6570. 17-İsrâ 44
    ve menhinne : veindekiler, onlarda bulunan kimseler
  6571. 17-İsrâ 44
    ve in : ve eğer olsa, olursa
  6572. 17-İsrâ 44
    min şey'in : bir şeyden, bir şey
  6573. 17-İsrâ 44
    yusebbihu : tesbih eder
  6574. 17-İsrâ 44
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  6575. 17-İsrâ 44
    tefkahûne : fıkıh edemezsiniz, idrak edemezsiniz, anlayamazsınız
  6576. 17-İsrâ 44
    tesbîha-hum : onların tesbihlerini
  6577. 17-İsrâ 44
    inne-hu : muhakak ki o
  6578. 17-İsrâ 44
    ne : oldu
  6579. 17-İsrâ 44
    halîmen : halim
  6580. 17-İsrâ 44
    gafûren : gafûr (mağfiret eden)
  6581. 17-İsrâ 45
    ve izâ kara'te : ve kıraat ettiğin (okuduğun) zaman
  6582. 17-İsrâ 45
    el kur'âne : Kur'ân
  6583. 17-İsrâ 45
    ceal-nâ : kıldık
  6584. 17-İsrâ 45
    beyne-ke : seninle arasına
  6585. 17-İsrâ 45
    ve beynellezîne : ve onların arasına
  6586. 17-İsrâ 45
    lâ yu'minûne : inanmazlar
  6587. 17-İsrâ 45
    bi el âhıreti : ahiretelmeden evvel Allah'a ulaşmaya ve kıyâmet gününe)
  6588. 17-İsrâ 45
    hicâben mestûren : hicab-ı mesture, gizli perde
  6589. 17-İsrâ 46
    ve cealnâ : ve kıldık
  6590. 17-İsrâ 46
    ekinneten : ekinnet, idrak etme engeli
  6591. 17-İsrâ 46
    en yefkahû-hu : onu fıkıh etmeleri, anlamaları
  6592. 17-İsrâ 46
    ve fî âzâni-him : ve onların kulaklarında vardır
  6593. 17-İsrâ 46
    ve izâ zekerte : ve sen zikrettiğin zaman
  6594. 17-İsrâ 46
    rabbe-ke : Rabbini
  6595. 17-İsrâ 46
    el kur'âni : Kur'ân'da
  6596. 17-İsrâ 46
    vahde-hu : onun tekliğini, tek oluşunu
  6597. 17-İsrâ 46
    vellev : döndüler
  6598. 17-İsrâ 46
    edbâri-him : arkalarına
  6599. 17-İsrâ 46
    nufûren : nefretle
  6600. 17-İsrâ 47
    a'lemu : çok iyi biliriz
  6601. 17-İsrâ 47
    yestemiûne : seni dinlerler
  6602. 17-İsrâ 47
    iz yestemiûne : dinliyorlarken
  6603. 17-İsrâ 47
    ileyke : sana, seni
  6604. 17-İsrâ 47
    ve iz hum necvâ : ve onlar fısıldaştılar, gizli gizli konuştular
  6605. 17-İsrâ 47
    iz yekûlu : dedikleri zaman, diyerek
  6606. 17-İsrâ 47
    ez zâlimûne : zalimler
  6607. 17-İsrâ 47
    in tettebiûne : eğer siz tâbî oluyorsanız
  6608. 17-İsrâ 47
    raculen : bir adam
  6609. 17-İsrâ 47
    meshûran : büyülenmiş
  6610. 17-İsrâ 48
    keyfe : nasıl
  6611. 17-İsrâ 48
    leke : sana, senin için
  6612. 17-İsrâ 48
    el emsâle : örnekler, misaller, benzetmeler
  6613. 17-İsrâ 48
    fe : böylece
  6614. 17-İsrâ 48
    feyestetîûne : artık güç yetiremezler, güçleri yetmez
  6615. 17-İsrâ 48
    sebîlen : bir yol
  6616. 17-İsrâ 49
    ve kâlû : ve dediler
  6617. 17-İsrâ 49
    e : mı
  6618. 17-İsrâ 49
    izâmen : kemik
  6619. 17-İsrâ 49
    ve rufâten : ve kırıntı, ufalanmış toprak
  6620. 17-İsrâ 49
    e : mı
  6621. 17-İsrâ 49
    le meb'ûsûne : mutlaka beas edilenler (yeniden diriltilenler)
  6622. 17-İsrâ 49
    cedîden : yeni, yeniden
  6623. 17-İsrâ 50
    hicâreten : taş
  6624. 17-İsrâ 50
    ev : veya
  6625. 17-İsrâ 50
    hadîden : demir
  6626. 17-İsrâ 51
    ev : veya
  6627. 17-İsrâ 51
    yekburu : büyür, büyük olur, büyüyen (bir şey)
  6628. 17-İsrâ 51
    fe se yekûlûne : o zaman derler
  6629. 17-İsrâ 51
    men : kim
  6630. 17-İsrâ 51
    kulillezî (kul ellezî) : de, ki o
  6631. 17-İsrâ 51
    fetara-kum : sizi yarattı
  6632. 17-İsrâ 51
    evvele : ilk, evvelce
  6633. 17-İsrâ 51
    merretin : kere, defa
  6634. 17-İsrâ 51
    fe se yungıdûne \n(angada) : o zaman sallayacaklar \n: (salladı)
  6635. 17-İsrâ 51
    ileyke : sana
  6636. 17-İsrâ 51
    ruûse-hum : onların başları, başlarını
  6637. 17-İsrâ 51
    ve yekûlûne : ve derler
  6638. 17-İsrâ 51
    metâ : ne zaman
  6639. 17-İsrâ 51
    huve : o
  6640. 17-İsrâ 51
    en yekûne : olmak, olması
  6641. 17-İsrâ 51
    karîben : pek yakın, yakın
  6642. 17-İsrâ 52
    yevme : o gün
  6643. 17-İsrâ 52
    yed'û-kum : sizi çağırır, çağıracak
  6644. 17-İsrâ 52
    fe testecîbûne : o zaman, hemen icabet edeceksiniz
  6645. 17-İsrâ 52
    ve tezunnûne : ve zannedeceksiniz
  6646. 17-İsrâ 52
    lebistum : kaldınız, orada bulundunuz
  6647. 17-İsrâ 52
    kalîlen : az, pek az
  6648. 17-İsrâ 53
    ve kul : ve de
  6649. 17-İsrâ 53
    yekûlû : söylesinler
  6650. 17-İsrâ 53
    elletî : ki onu
  6651. 17-İsrâ 53
    hiye : o
  6652. 17-İsrâ 53
    ahsenu : enzel, en ahsen
  6653. 17-İsrâ 53
    inne eş şeytâne : muhakkak şeytan
  6654. 17-İsrâ 53
    yenzegu : arasını bozar, fesat çıkarır
  6655. 17-İsrâ 53
    beyne-hum : onların araları, aralarında
  6656. 17-İsrâ 53
    inne eş şeytâne : muhakkak şeytan
  6657. 17-İsrâ 53
    ne : oldu
  6658. 17-İsrâ 53
    li el insâni : insan için, insana
  6659. 17-İsrâ 53
    aduvven : düşman
  6660. 17-İsrâ 53
    mubînen : apaçık, açıkça, beyan olunan, açıklanan
  6661. 17-İsrâ 54
    a'lemu : iyi bilir
  6662. 17-İsrâ 54
    yeşa' : diler
  6663. 17-İsrâ 54
    yerham-kum : size merhamet eder, rahmet nuru gönderir
  6664. 17-İsrâ 54
    ev : veya
  6665. 17-İsrâ 54
    yeşa' : diler
  6666. 17-İsrâ 54
    veerselnâ-ke : ve biz senindermedik
  6667. 17-İsrâ 54
    aleyhim : onların üzerine, onlara
  6668. 17-İsrâ 54
    vekîlen : vekil olarak
  6669. 17-İsrâ 55
    ve rabbu-ke : ve Rabbin
  6670. 17-İsrâ 55
    a'lemu : iyi bilir
  6671. 17-İsrâ 55
    bi men : kimseyi
  6672. 17-İsrâ 55
    es semâvâti : semalarda (7 kat göklerde)
  6673. 17-İsrâ 55
    ve el ardı : ve yeryüzü
  6674. 17-İsrâ 55
    ve lekad : ve andolsun ki
  6675. 17-İsrâ 55
    nebiyyîne : peygamberler
  6676. 17-İsrâ 55
    ve âteynâ : ve biz verdik
  6677. 17-İsrâ 55
    dâvûde : Davut'a
  6678. 17-İsrâ 55
    zebûren : Zebur'u
  6679. 17-İsrâ 56
    kulid'ûllezîne (kul udû ellezîne) : 'o kimseleri davet edin' de
  6680. 17-İsrâ 56
    zeamtum : zanda bulundunuz
  6681. 17-İsrâ 56
    fe : o zaman, oysa, halbuki
  6682. 17-İsrâ 56
    yemlikûne : güçleri yetmez, güce malik (sahip) değiller
  6683. 17-İsrâ 56
    keşfe : giderdi, kaldırdı
  6684. 17-İsrâ 56
    ed durri : darlık, sıkıntı
  6685. 17-İsrâ 56
    ve lâ tahvîlen : ve değiştirme olmaz
  6686. 17-İsrâ 57
    ulâikellezîne (ulâike ellezîne) : işte onlar
  6687. 17-İsrâ 57
    yedne : davet ediyorlar, çağırıyorlar
  6688. 17-İsrâ 57
    yebtegûne : talep ediyorlar, arıyorlar
  6689. 17-İsrâ 57
    el vesîlete : bir vesile
  6690. 17-İsrâ 57
    eyyu-hum : onların hangisi
  6691. 17-İsrâ 57
    akrebu : en yakın
  6692. 17-İsrâ 57
    ve yercûne : ve ümit ederler
  6693. 17-İsrâ 57
    rahmete-hu : onun rahmeti
  6694. 17-İsrâ 57
    ve yehâfûne : ve korkarlar
  6695. 17-İsrâ 57
    azâbe-hu : onun azabı
  6696. 17-İsrâ 57
    inne : muhakkak
  6697. 17-İsrâ 57
    azâbe : azap
  6698. 17-İsrâ 57
    rabbi-ke : senin Rabbin
  6699. 17-İsrâ 57
    ne : oldu
  6700. 17-İsrâ 57
    mahzûren : hazer edilenekinilen, korkulan)
  6701. 17-İsrâ 58
    ve in : ve ise, olursa
  6702. 17-İsrâ 58
    min karyetin : bir ülke, bir şehir
  6703. 17-İsrâ 58
    kable : önce
  6704. 17-İsrâ 58
    yevmi el kıyâmeti : kıyâmet günü
  6705. 17-İsrâ 58
    ev : veya
  6706. 17-İsrâ 58
    azâben şedîden : şiddetli azap
  6707. 17-İsrâ 58
    ne : oldu
  6708. 17-İsrâ 58
    like : işte bu
  6709. 17-İsrâ 58
    el kitâbi : kitapta (vardır)
  6710. 17-İsrâ 58
    mestûren : yazılmış, yazılı (satırlandırılmış) olarak
  6711. 17-İsrâ 59
    vemenea-nâ : ve bizi engellemedi, bize mani olmadı
  6712. 17-İsrâ 59
    en nursile : bizim göndermemiz
  6713. 17-İsrâ 59
    bi el âyâti : âyetleri, delilleri, mucizeleri
  6714. 17-İsrâ 59
    en kezzebe : yalanlamak
  6715. 17-İsrâ 59
    el evvelûne : öncekiler, evvelkiler
  6716. 17-İsrâ 59
    ve âteynâ : ve biz verdik
  6717. 17-İsrâ 59
    semûden : Semud kavmine
  6718. 17-İsrâ 59
    enkate : dişi deve
  6719. 17-İsrâ 59
    mubsıraten : görünür olarak, görünen
  6720. 17-İsrâ 59
    fe zalemû : sonra zulmettiler
  6721. 17-İsrâ 59
    ve mâ nursilu : ve biz göndermedik
  6722. 17-İsrâ 59
    bi el âyâti : âyetleri, delilleri, mucizeleri
  6723. 17-İsrâ 59
    tahvîfen : korkutucu olarak
  6724. 17-İsrâ 60
    ve iz kulnâ : ve biz dediğimiz zaman
  6725. 17-İsrâ 60
    leke : sana
  6726. 17-İsrâ 60
    inne : muhakkak
  6727. 17-İsrâ 60
    rabbe-ke : senin Rabbin
  6728. 17-İsrâ 60
    ehâta : kuşattı, kapsadı
  6729. 17-İsrâ 60
    bi en nâsi : insanları
  6730. 17-İsrâ 60
    vecealnâ : ve biz kılmadık, yapmadık
  6731. 17-İsrâ 60
    er ru'yâlletî (er ru'yâ elletî) : rüya ki o
  6732. 17-İsrâ 60
    ereynâ-ke : sana gösterdik
  6733. 17-İsrâ 60
    fitneten : bir imtihan, fitne
  6734. 17-İsrâ 60
    li en nâsi : insanlar için
  6735. 17-İsrâ 60
    ve eş şecerete : ve ağaç
  6736. 17-İsrâ 60
    el melnete : lânetlenmiş
  6737. 17-İsrâ 60
    el kur'âni : Kur'ân-ı Kerim'de
  6738. 17-İsrâ 60
    ve nuhavvifu-hum : ve onları korkutuyoruz
  6739. 17-İsrâ 60
    feyezîdu-hum : artık onların arttırmıyor
  6740. 17-İsrâ 60
    tugyânen : azgınlık, şaşkınlık
  6741. 17-İsrâ 60
    kebîren : büyük
  6742. 17-İsrâ 61
    ve iz kulnâ : ve biz demiştik
  6743. 17-İsrâ 61
    lil melâiketiscudû : meleklere secde edin
  6744. 17-İsrâ 61
    li âdeme : Âdem'e
  6745. 17-İsrâ 61
    fe : o zaman
  6746. 17-İsrâ 61
    secedû : secde ettiler
  6747. 17-İsrâ 61
    iblîse : iblis
  6748. 17-İsrâ 61
    le : dedi
  6749. 17-İsrâ 61
    e escudu : ben secde mi edeyim
  6750. 17-İsrâ 61
    li men halakte : halkettiğin, yarattığın kimseye
  6751. 17-İsrâ 61
    nen : tînden, çamurdan
  6752. 17-İsrâ 62
    le : dedi
  6753. 17-İsrâ 62
    e : mi
  6754. 17-İsrâ 62
    raeyte-ke : senin görüşün
  6755. 17-İsrâ 62
    ellezî : ki o
  6756. 17-İsrâ 62
    kerremte : sencelttin, kerim kıldın, üstün kıldın, şerefli kıldın
  6757. 17-İsrâ 62
    aleyye : bana, benim üzerime
  6758. 17-İsrâ 62
    le in ahharte-ni : gerçekten eğer beni ertelersen
  6759. 17-İsrâ 62
    ilâ yevmil kıyâmeti : kıyâmet gününe
  6760. 17-İsrâ 62
    le ahtenikenne : muhakkak ele geçireceğim, kumanda edeceğim, bana tâbî kılacağım
  6761. 17-İsrâ 62
    zurriyyete-hu : onun soyunu, zürriyetini
  6762. 17-İsrâ 62
    kalîlen : az
  6763. 17-İsrâ 63
    lezheb (kâle izheb) : 'git' dedi
  6764. 17-İsrâ 63
    fe men : artık kim
  6765. 17-İsrâ 63
    tebia-ke : sana tâbî oldu
  6766. 17-İsrâ 63
    fe : o zaman, artık
  6767. 17-İsrâ 63
    inne : muhakkak
  6768. 17-İsrâ 63
    cehenneme : cehennem
  6769. 17-İsrâ 63
    cezâu-kum : sizin cezanız
  6770. 17-İsrâ 63
    cezâen : ceza olarak
  6771. 17-İsrâ 63
    mevfûren : eksiksiz, tam
  6772. 17-İsrâ 64
    vestefziz (ve istefsiz) : ve aldat, rahatsız et
  6773. 17-İsrâ 64
    men isteta'te : kime güç yetirirsen
  6774. 17-İsrâ 64
    bi savti-ke : sesinle
  6775. 17-İsrâ 64
    ve eclib : ve bağırarak sevket (yönlendir)
  6776. 17-İsrâ 64
    aleyhim : onların üzerine
  6777. 17-İsrâ 64
    bi hayli-ke : senin atlılarınla
  6778. 17-İsrâ 64
    ve recili-ke : ve senin yayaların
  6779. 17-İsrâ 64
    ve şârik-hum : ve onlara ortak ol
  6780. 17-İsrâ 64
    el emvâli : mallarda
  6781. 17-İsrâ 64
    ve el evlâdi : ve evlâtlarda, çocuklarda
  6782. 17-İsrâ 64
    ve mâ yaidu-hum : ve onlara vaadettiği şeyler
  6783. 17-İsrâ 64
    eş şeytânu : şeytan
  6784. 17-İsrâ 64
    gurûren : aldanma, aldatma
  6785. 17-İsrâ 65
    inne : muhakkak
  6786. 17-İsrâ 65
    leyse : değil, yoktur
  6787. 17-İsrâ 65
    leke : senin
  6788. 17-İsrâ 65
    aleyhim : onların üzerine
  6789. 17-İsrâ 65
    ve kefâ bi : ve yeterli, kâfi
  6790. 17-İsrâ 65
    rabbi-ke : senin Rabbin
  6791. 17-İsrâ 65
    vekîlen : vekil olarak
  6792. 17-İsrâ 66
    ellezî : ki o
  6793. 17-İsrâ 66
    lekum : sizi, sizin için
  6794. 17-İsrâ 66
    el fulke : gemiler
  6795. 17-İsrâ 66
    el bahri : denizde
  6796. 17-İsrâ 66
    li tebtegû : aramanız için
  6797. 17-İsrâ 66
    inne-hu : muhakkak o, çünkü o
  6798. 17-İsrâ 66
    ne : oldu
  6799. 17-İsrâ 66
    rahîmen : merhametli, rahmet eden, rahmet nuru gönderen
  6800. 17-İsrâ 67
    ve izâ messe-kum : ve size dokunduğu zaman
  6801. 17-İsrâ 67
    ed durru : bir zarar, bir sıkıntı, bir tehlike
  6802. 17-İsrâ 67
    el bahri : denizde
  6803. 17-İsrâ 67
    dalle : saptı, gitti
  6804. 17-İsrâ 67
    men tedne : çağırdığınız, davet ettiğiniz, dua ettikleriniz
  6805. 17-İsrâ 67
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman, olunca
  6806. 17-İsrâ 67
    neccâ-kum : sizi kurtardık
  6807. 17-İsrâ 67
    ilâ el berri : karaya
  6808. 17-İsrâ 67
    vene : ve oldu
  6809. 17-İsrâ 67
    el insânu : insan
  6810. 17-İsrâ 67
    kefûren : çok nankör
  6811. 17-İsrâ 68
    e fe emintum : bundan sonra emin mi oldunuz
  6812. 17-İsrâ 68
    en yahsife : yere geçirmesi
  6813. 17-İsrâ 68
    nibe : taraf
  6814. 17-İsrâ 68
    el berri : kara
  6815. 17-İsrâ 68
    ev : veya
  6816. 17-İsrâ 68
    yursile : gönderir
  6817. 17-İsrâ 68
    aleykum : sizin üzerinize
  6818. 17-İsrâ 68
    siben : taş yağdıran fırtına
  6819. 17-İsrâ 68
    summe : sonra
  6820. 17-İsrâ 68
    tecidû : bulamazsınız
  6821. 17-İsrâ 68
    lekum vekîlen : sizin için bir vekil
  6822. 17-İsrâ 69
    em emintum : emin mi oldunuz
  6823. 17-İsrâ 69
    en yuîde-kum : sizi döndürmesi
  6824. 17-İsrâ 69
    reten : bir defa daha
  6825. 17-İsrâ 69
    fe : o zaman, artık
  6826. 17-İsrâ 69
    yursile : gönderir
  6827. 17-İsrâ 69
    aleykum : sizin üzerinize
  6828. 17-İsrâ 69
    kâsıfen : kasıp kavuran, şiddetle deviren (kasırga)
  6829. 17-İsrâ 69
    min er rîhi : fırtınadan, bir fırtına (rüzgâr)
  6830. 17-İsrâ 69
    fe : o zaman, artık
  6831. 17-İsrâ 69
    bi-mâ kefertum : inkâr etmenizden dolayı
  6832. 17-İsrâ 69
    summe : sonra
  6833. 17-İsrâ 69
    tecidû : bulamazsınız
  6834. 17-İsrâ 69
    lekum : sizin için
  6835. 17-İsrâ 69
    aleynâ : bize, bize karşı
  6836. 17-İsrâ 69
    tebîan : yardımcı olan, destek olan
  6837. 17-İsrâ 70
    ve lekad : ve andolsun
  6838. 17-İsrâ 70
    kerremnâ : biz yücelttik, şereflendirdik, kerim kıldık
  6839. 17-İsrâ 70
    benî âdeme : Âdemoğlu
  6840. 17-İsrâ 70
    ve hamelnâ-hum : ve onları taşıdık
  6841. 17-İsrâ 70
    el berri : karada
  6842. 17-İsrâ 70
    ve el bahri : ve denizde
  6843. 17-İsrâ 70
    ve razaknâ-hum : ve onları rızıklandırdık
  6844. 17-İsrâ 70
    min et tayyibâti : temiz, helâl şeylerden
  6845. 17-İsrâ 70
    ve faddalnâ-hum : ve onları üstün kıldık
  6846. 17-İsrâ 70
    kesîrin : çok, hepsi
  6847. 17-İsrâ 70
    mimmen(min men) halaknâ : yarattıklarımızdan
  6848. 17-İsrâ 70
    tafdîlen : üstünlük (fazilet)
  6849. 17-İsrâ 71
    yevme : o gün
  6850. 17-İsrâ 71
    ned'û : davet edeceğiz (ederiz), çağıracağız (çağırırız)
  6851. 17-İsrâ 71
    kulle : herkes, hepsi, bütün
  6852. 17-İsrâ 71
    fe : o zaman
  6853. 17-İsrâ 71
    men : kim, kimse
  6854. 17-İsrâ 71
    ûtiye : verilir
  6855. 17-İsrâ 71
    kitâbe-hu : onun kitabı (kendi kitabı)
  6856. 17-İsrâ 71
    bi yemîni-hi : onun sağında
  6857. 17-İsrâ 71
    fe ulâike : o zaman işte onlar
  6858. 17-İsrâ 71
    yakreûne : okurlar
  6859. 17-İsrâ 71
    kitâbe-hum : onların kitapları
  6860. 17-İsrâ 71
    veyuzlemûne : ve zulmedilmezler
  6861. 17-İsrâ 71
    fetîlen : hurma çekirdeğindeki küçük iplik (zerre kadar)
  6862. 17-İsrâ 72
    ve men : ve kim
  6863. 17-İsrâ 72
    ne : oldu
  6864. 17-İsrâ 72
    fe huve : artık o
  6865. 17-İsrâ 72
    el âhıreti : ahirette
  6866. 17-İsrâ 72
    ve edallu : ve daha çok dalâlette, daha çok saptı
  6867. 17-İsrâ 72
    sebîlen : yol
  6868. 17-İsrâ 73
    ve in : ve eğer
  6869. 17-İsrâ 73
    le yeftinûne-ke : gerçekten seni fitneye düşürüyorlar
  6870. 17-İsrâ 73
    anillezî (an ellezî) : ondan
  6871. 17-İsrâ 73
    evhaynâ : sana vahyettik
  6872. 17-İsrâ 73
    ileyke : sana
  6873. 17-İsrâ 73
    li tefteriye : iftira etmen, uydurman için
  6874. 17-İsrâ 73
    aleynâ : bize
  6875. 17-İsrâ 73
    gayre-hu : ondan başka
  6876. 17-İsrâ 73
    ve izen : ve o taktirde, o zaman
  6877. 17-İsrâ 73
    lettehazû-ke (le ittehazû-ke) : seni mutlaka edinirler
  6878. 17-İsrâ 73
    halîlen : bir dost
  6879. 17-İsrâ 74
    ve lev lâ : ve olmasaydı
  6880. 17-İsrâ 74
    en sebbetnâ-ke : biz seni sağlamlaştırmamız
  6881. 17-İsrâ 74
    lekad : andolsun ki
  6882. 17-İsrâ 74
    kidte : az kalsın, neredeyse
  6883. 17-İsrâ 74
    terkenu : meyledersin
  6884. 17-İsrâ 74
    ileyhim : onlara
  6885. 17-İsrâ 74
    şey'en : bir şey
  6886. 17-İsrâ 74
    kalîlen : az, biraz
  6887. 17-İsrâ 75
    izen : o taktirde, o zaman
  6888. 17-İsrâ 75
    le ezaknâ-ke : elbette sana tattırdık (tattırırdık)
  6889. 17-İsrâ 75
    di'fa el hayâti : hayatın zayıflığı (sıkıntısı)
  6890. 17-İsrâ 75
    ve di'fa el memâti \n(di'fa) : ve ölümün zayıflığı (sıkıntısı) \n: (kat kat, iki kat), (zayıflık, güçsüzlük, sıkıntı)
  6891. 17-İsrâ 75
    summe : sonra
  6892. 17-İsrâ 75
    tecidu : bulamazsın
  6893. 17-İsrâ 75
    leke : senin için
  6894. 17-İsrâ 75
    aleynâ : bize karşı
  6895. 17-İsrâ 76
    ve in : ve eğer
  6896. 17-İsrâ 76
    le yestefizzûne-ke : seni tedirgin ediyorlar
  6897. 17-İsrâ 76
    min el ardı : arzdan, yurttan, dünyadan
  6898. 17-İsrâ 76
    li yuhricû-ke : seni çıkarmak için
  6899. 17-İsrâ 76
    ve izen : ve o taktirde, artık, bundan sonra
  6900. 17-İsrâ 76
    yelbesûne : (orada) kalmazlar, kalamazlar
  6901. 17-İsrâ 76
    hilâfe-ke : senden sonra, senin arkandan
  6902. 17-İsrâ 76
    kalîlen : az
  6903. 17-İsrâ 77
    sunnete : sünnet (Allah'ın kanunu)
  6904. 17-İsrâ 77
    men : kimse, kim
  6905. 17-İsrâ 77
    erselnâ : biz gönderdik
  6906. 17-İsrâ 77
    kable-ke : senden önce
  6907. 17-İsrâ 77
    vetecidu : ve bulamazsın
  6908. 17-İsrâ 77
    li sunneti-nâ : sünnetimizde
  6909. 17-İsrâ 77
    tahvîlen : bir değişiklik
  6910. 17-İsrâ 78
    ekımı es salâte : namazı kıl, ikame et
  6911. 17-İsrâ 78
    eş şemsi : güneş
  6912. 17-İsrâ 78
    ilâ gasakı el leyli (gasaka) : gecenin kararmasına kadar (karardı)
  6913. 17-İsrâ 78
    ve kur'âne : ve Kur'ân-ı Kerim
  6914. 17-İsrâ 78
    el fecri : fecr vakti, günün ilk aydınlanmaya başladığı vakit
  6915. 17-İsrâ 78
    inne : muhakkak
  6916. 17-İsrâ 78
    kur'âne : Kur'ân-ı Kerim
  6917. 17-İsrâ 78
    el fecri : fecr vakti, günün ilk aydınlanmaya başladığı vakit
  6918. 17-İsrâ 78
    ne : dir, idi, oldu
  6919. 17-İsrâ 78
    meşhûden : şahitli olan, şahit olunan, müşahede edilen
  6920. 17-İsrâ 79
    ve min el leyli : ve geceden, gecenin bir kısmında
  6921. 17-İsrâ 79
    fe tehecced : ve teheccüde kalk, teheccüd namazı kıl
  6922. 17-İsrâ 79
    fileten : ilâve olarak
  6923. 17-İsrâ 79
    leke : sana özel, senin için
  6924. 17-İsrâ 79
    en yeb'ase-ke : seninderir
  6925. 17-İsrâ 79
    rabbu-ke : senin Rabbin
  6926. 17-İsrâ 79
    makâmen : makam
  6927. 17-İsrâ 79
    mahmûden : mahmut, hamdedilen, övülen
  6928. 17-İsrâ 80
    ve kul : ve de ki
  6929. 17-İsrâ 80
    edhıl-ni : beni dahil et
  6930. 17-İsrâ 80
    mudhale : giriş ile
  6931. 17-İsrâ 80
    ve ahric-ni : ve beni çıkar
  6932. 17-İsrâ 80
    muhrece : çıkış ile
  6933. 17-İsrâ 80
    vec'al (ve ic'al) : ve kıl, yap
  6934. 17-İsrâ 80
    min ledun-ke : senin katından (gizli ilminden)
  6935. 17-İsrâ 80
    sultânen : bir sultan, bir güç
  6936. 17-İsrâ 80
    nasîren : yardım
  6937. 17-İsrâ 81
    ve kul : ve de, söyle
  6938. 17-İsrâ 81
    e : geldi
  6939. 17-İsrâ 81
    el hakku : hak
  6940. 17-İsrâ 81
    ve zeheka : ve yok oldu, zail oldu, ortadan kalktı
  6941. 17-İsrâ 81
    el bâtılu : bâtıl, boş olan, yanlış olan
  6942. 17-İsrâ 81
    inne : muhakkak
  6943. 17-İsrâ 81
    el bâtıle : bâtıl
  6944. 17-İsrâ 81
    ne : oldu
  6945. 17-İsrâ 81
    zehûkan : yok olan, ortadan kalkan
  6946. 17-İsrâ 82
    ve nunezzilu : ve indiriyoruz
  6947. 17-İsrâ 82
    min el kur'ani : Kur'ân'dan
  6948. 17-İsrâ 82
    huve : o
  6949. 17-İsrâ 82
    ve rahmetun : ve rahmet
  6950. 17-İsrâ 82
    li el mu'minîne : mü'minler için, mü'minlere
  6951. 17-İsrâ 82
    veyezîdu : ve artırmaz
  6952. 17-İsrâ 82
    ez zâlimîne : zalimler
  6953. 17-İsrâ 83
    ve izâ en'amnâ : ve ni'met verdiğimiz (ni'metlendirdiğimiz) zaman
  6954. 17-İsrâ 83
    alâ el insâni : insana
  6955. 17-İsrâ 83
    ve neâ : ve uzaklaştı
  6956. 17-İsrâ 83
    ve izâ : ve olduğu zaman
  6957. 17-İsrâ 83
    messehu eş şerru : ona bir şerr dokundu
  6958. 17-İsrâ 83
    ne : oldu
  6959. 17-İsrâ 83
    yeûsen : umutsuz, ümitsiz, yeis, üzüntü
  6960. 17-İsrâ 84
    ya'melu : amel eder
  6961. 17-İsrâ 84
    şâkileti-hi : onun (kendi) şekli, durumu, hüviyeti, karakteri
  6962. 17-İsrâ 84
    fe : o zaman, böylece
  6963. 17-İsrâ 84
    a'lemu : en iyi bilir
  6964. 17-İsrâ 84
    bi men : kim, kimin
  6965. 17-İsrâ 84
    huve : o
  6966. 17-İsrâ 84
    ehdâ : daha çok hidayete erdi
  6967. 17-İsrâ 84
    sebîlen : sebîl, yol
  6968. 17-İsrâ 85
    ve yes'elûne-ke : ve sana sorarlar
  6969. 17-İsrâ 85
    anir rûhı (an er rûhi) : ruhtan
  6970. 17-İsrâ 85
    kulir rûhu (kul er rûhu) : de ki ruh
  6971. 17-İsrâ 85
    min emri rabbî : Rabbimin emrinden
  6972. 17-İsrâ 85
    ve mâ ûtîtum : ve size verilmedi
  6973. 17-İsrâ 85
    min el ilmi : ilimden (onun ilminden)
  6974. 17-İsrâ 85
    kalîlen : az, pek az
  6975. 17-İsrâ 86
    ve le in : ve eğer
  6976. 17-İsrâ 86
    le nezhebenne : mutlaka gideririz
  6977. 17-İsrâ 86
    bi ellezî : onu
  6978. 17-İsrâ 86
    evhaynâ : vahyettik
  6979. 17-İsrâ 86
    ileyke : sana
  6980. 17-İsrâ 86
    summe : sonra
  6981. 17-İsrâ 86
    tecidu : bulamazsın
  6982. 17-İsrâ 86
    leke : senin, sana
  6983. 17-İsrâ 86
    aleynâ : bize karşı
  6984. 17-İsrâ 86
    vekîlen : bir vekil
  6985. 17-İsrâ 87
    rahmeten : bir rahmet
  6986. 17-İsrâ 87
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  6987. 17-İsrâ 87
    inne : muhakkak
  6988. 17-İsrâ 87
    fadle-hu : onun fazlı
  6989. 17-İsrâ 87
    ne : oldu
  6990. 17-İsrâ 87
    aleyke : senin üzerinde
  6991. 17-İsrâ 87
    kebîren : büyük
  6992. 17-İsrâ 88
    le in ictemeâti (le in ictemeâti) : eğer toplansalar
  6993. 17-İsrâ 88
    el insu : insan
  6994. 17-İsrâ 88
    ve el cinnu : ve cin
  6995. 17-İsrâ 88
    en ye'tû : getirmek
  6996. 17-İsrâ 88
    hâzâ el kur'âni : bu Kur'ân
  6997. 17-İsrâ 88
    ye'tûne : getiremezler
  6998. 17-İsrâ 88
    ve levne : ve eğer olsa, olsaydı, olsa bile
  6999. 17-İsrâ 88
    zahîren : zahir, yardımcı, destek veren
  7000. 17-İsrâ 89
    ve lekad : ve andolsun
  7001. 17-İsrâ 89
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  7002. 17-İsrâ 89
    el kur'âni : Kur'ân-ı Kerim
  7003. 17-İsrâ 89
    meselin : misâl, mesele, durum
  7004. 17-İsrâ 89
    fe : o zaman, öyleyse, buna rağmen
  7005. 17-İsrâ 89
    ebâ : çekindi, direndi
  7006. 17-İsrâ 89
    ekseru : daha çok, çoğu
  7007. 17-İsrâ 89
    en nâsi : insanlar
  7008. 17-İsrâ 90
    ve kâlû : ve dediler
  7009. 17-İsrâ 90
    len nu'mine : biz asla inanmayız
  7010. 17-İsrâ 90
    leke : sana
  7011. 17-İsrâ 90
    tefcure : fışkırtırsın (yerden çıkarırsın)
  7012. 17-İsrâ 90
    lenâ : bizim için, bize
  7013. 17-İsrâ 90
    min el ardı : yerden, yeryüzünden, arzdan
  7014. 17-İsrâ 90
    yenbûan : pınar, menba, su kaynağı
  7015. 17-İsrâ 91
    ev : veya
  7016. 17-İsrâ 91
    tekûne : (senin) olsun
  7017. 17-İsrâ 91
    leke : sana ait, senin
  7018. 17-İsrâ 91
    cennetun : bir cennet, bir bahçe
  7019. 17-İsrâ 91
    ve inebin : ve üzüm bağ(lar)ı
  7020. 17-İsrâ 91
    fe tufeccire : böylece akıtırsın, fışkırtırsın
  7021. 17-İsrâ 91
    el enhâre : nehirler
  7022. 17-İsrâ 91
    hılâle-hâ : onun arasından
  7023. 17-İsrâ 91
    tefcîren : akan, fışkırarak akan
  7024. 17-İsrâ 92
    ev : veya
  7025. 17-İsrâ 92
    tuskıta es semâe \n(sakata) : semayı düşürürsün \n: (düştü)
  7026. 17-İsrâ 92
    kemâ : gibi
  7027. 17-İsrâ 92
    zeamte : söylediğin, zanda bulunduğun
  7028. 17-İsrâ 92
    aleynâ : üzerimize
  7029. 17-İsrâ 92
    kisefen : parça parça
  7030. 17-İsrâ 92
    ev : veya
  7031. 17-İsrâ 92
    te'tiye : getirirsin
  7032. 17-İsrâ 92
    vel melâiketi : ve melekleri
  7033. 17-İsrâ 92
    kabîlen : açıkça, karşımıza (mukabil)
  7034. 17-İsrâ 93
    ev : veya
  7035. 17-İsrâ 93
    yekûne : olur, olsun
  7036. 17-İsrâ 93
    leke : sana ait, senin
  7037. 17-İsrâ 93
    beytun : bir ev
  7038. 17-İsrâ 93
    ev : veya
  7039. 17-İsrâ 93
    terkâ : çıkarsın, yükselirsin
  7040. 17-İsrâ 93
    es semâi : gökyüzünde, semada
  7041. 17-İsrâ 93
    ve len nu'mine : ve asla inanmayız
  7042. 17-İsrâ 93
    li rukıyyi-ke : seninkselişine, çıkışına
  7043. 17-İsrâ 93
    hattâ tunezzile : sen indirinceye kadar (indirmedikçe)
  7044. 17-İsrâ 93
    aleynâ : bize
  7045. 17-İsrâ 93
    kitâben : bir kitap
  7046. 17-İsrâ 93
    nakreu-hu : onu okuruz
  7047. 17-İsrâ 93
    subhâne : o sübhandır, o noksan sıfatlardan münezzehtir
  7048. 17-İsrâ 93
    hel : mı
  7049. 17-İsrâ 93
    beşeren : beşer, insan
  7050. 17-İsrâ 93
    resûlen : resûl, elçi
  7051. 17-İsrâ 94
    ve mâ : ve değildir, olmadı
  7052. 17-İsrâ 94
    menea : men etti, engelledi
  7053. 17-İsrâ 94
    ense : insan
  7054. 17-İsrâ 94
    en yu'minû : inanmak
  7055. 17-İsrâ 94
    iz câe : geldiği zaman
  7056. 17-İsrâ 94
    el hudâ : hidayet
  7057. 17-İsrâ 94
    en kâlû : onların demeleri
  7058. 17-İsrâ 94
    e : mi
  7059. 17-İsrâ 94
    bease : gönderdi, hayata getirdi, vazifeli kıldı
  7060. 17-İsrâ 94
    beşeren : beşer, insan
  7061. 17-İsrâ 94
    resûlen : resûl, elçi
  7062. 17-İsrâ 95
    lev : eğer, şâyet
  7063. 17-İsrâ 95
    ne : oldu
  7064. 17-İsrâ 95
    el ardı : yeryüzünde
  7065. 17-İsrâ 95
    melâiketun : melekler
  7066. 17-İsrâ 95
    yemşûne : yürürler
  7067. 17-İsrâ 95
    mutmainnîne : mutmain olanlar (olarak), yerleşip yaşayanlar
  7068. 17-İsrâ 95
    le nezzelnâ : elbette indirirdik
  7069. 17-İsrâ 95
    aleyhim : onlara
  7070. 17-İsrâ 95
    min es semâi : semadan
  7071. 17-İsrâ 95
    meleken : melek
  7072. 17-İsrâ 95
    resûlen : resûl
  7073. 17-İsrâ 96
    kefâ : yeter, kâfi oldu
  7074. 17-İsrâ 96
    şehîden : şahit olarak
  7075. 17-İsrâ 96
    beynî : benim
  7076. 17-İsrâ 96
    ve beyne-kum : ve sizin aranızda
  7077. 17-İsrâ 96
    inne-hu : muhakkak o
  7078. 17-İsrâ 96
    ne : olandır
  7079. 17-İsrâ 96
    habîren : haberdar olan
  7080. 17-İsrâ 96
    basîren : gören
  7081. 17-İsrâ 97
    ve men : ve kim, kimi
  7082. 17-İsrâ 97
    yehdi allâhu : Allah (Kendisine) ulaştırır
  7083. 17-İsrâ 97
    fe huve : artık, o zaman, o taktirde o
  7084. 17-İsrâ 97
    el muhtedi : hidayete ermiştir
  7085. 17-İsrâ 97
    ve men : ve kim, kimi
  7086. 17-İsrâ 97
    fe len tecide : o zaman bulamazsın
  7087. 17-İsrâ 97
    lehum : onlar, onlar için
  7088. 17-İsrâ 97
    evliyâe : velîler, dostlar
  7089. 17-İsrâ 97
    ve nahşuru-hum : ve onları haşrederiz, toplarız
  7090. 17-İsrâ 97
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  7091. 17-İsrâ 97
    umyen : kör olarak
  7092. 17-İsrâ 97
    ve bukmen : ve dilsiz olarak
  7093. 17-İsrâ 97
    ve summen : ve sağır olarak
  7094. 17-İsrâ 97
    me'vâ-hum : onların barınağı, kalacağı yeri
  7095. 17-İsrâ 97
    cehennemu : cehennem
  7096. 17-İsrâ 97
    kullemâ : her seferinde, her defasında
  7097. 17-İsrâ 97
    habet : sönmeye yüz tuttu
  7098. 17-İsrâ 97
    saîren : alevli ateş
  7099. 17-İsrâ 98
    like : işte bu
  7100. 17-İsrâ 98
    cezâu-hum : onların cezası
  7101. 17-İsrâ 98
    bi enne-hum : onların olması dolayısıyla, sebebiyle
  7102. 17-İsrâ 98
    keferû : inkâr ettiler
  7103. 17-İsrâ 98
    ve kâlû : ve dediler
  7104. 17-İsrâ 98
    e izâ kunnâ : biz olduğumuz zaman mı
  7105. 17-İsrâ 98
    izâmen : kemik
  7106. 17-İsrâ 98
    ve rufâten : ve toz haline gelmiş (toprak)
  7107. 17-İsrâ 98
    e innâ : gerçekten biz mi
  7108. 17-İsrâ 98
    le meb'ûsûne : mutlaka beas edileceğiz, diriltileceğiz
  7109. 17-İsrâ 98
    cedîden : yeni olarak
  7110. 17-İsrâ 99
    e ve lem yerev : ve onlar görmüyorlar mı
  7111. 17-İsrâ 99
    ennallâhellezî : o Allah ki, onun olduğunu
  7112. 17-İsrâ 99
    halaka es semâvâti : semaları yarattı
  7113. 17-İsrâ 99
    ve el arda : ve yeryüzü, arz
  7114. 17-İsrâ 99
    en yahluka : yaratmak
  7115. 17-İsrâ 99
    misle-hum : onların benzerini, bir mislini daha
  7116. 17-İsrâ 99
    ve ceale : ve kıldı, yaptı
  7117. 17-İsrâ 99
    lehum : onlara, onlar için
  7118. 17-İsrâ 99
    ecelen : bir süre, bir ecel, belli bir zaman dilimi
  7119. 17-İsrâ 99
    reybe : şüphe yoktur
  7120. 17-İsrâ 99
    fe ebâ : buna rağmen direttiler, dayattılar
  7121. 17-İsrâ 99
    ez zalimûne : zulmedenler
  7122. 17-İsrâ 99
    kufûren : inkâr ederek
  7123. 17-İsrâ 100
    lev : eğer, şâyet
  7124. 17-İsrâ 100
    entum : siz
  7125. 17-İsrâ 100
    temlikûne : siz maliksiniz, sahipsiniz
  7126. 17-İsrâ 100
    hazâine : hazineler
  7127. 17-İsrâ 100
    rahmeti : rahmet
  7128. 17-İsrâ 100
    izen : olduğu zaman, öyle olursa
  7129. 17-İsrâ 100
    le emsektum : mutlaka siz tuttunuz (tutardınız)
  7130. 17-İsrâ 100
    haşyete el infâkı : infâk (harcama, tükenme) korkusu
  7131. 17-İsrâ 100
    vene : ve oldu, ...dir
  7132. 17-İsrâ 100
    el insânu : insan
  7133. 17-İsrâ 100
    katûren \n(katere) : çok cimri \n: (fazla sıktı, daralttı)
  7134. 17-İsrâ 101
    ve lekad : ve andolsun
  7135. 17-İsrâ 101
    âteynâ : biz verdik
  7136. 17-İsrâ 101
    beyyinâtin : beyyine, açıkça, beyan olunanlar, ispat vasıtaları
  7137. 17-İsrâ 101
    fes'el (fe es'el) : o zaman artık sor
  7138. 17-İsrâ 101
    benî isrâîle : İsrailoğullarına
  7139. 17-İsrâ 101
    iz câe-hum : onlara gelmişti
  7140. 17-İsrâ 101
    fe : o zaman
  7141. 17-İsrâ 101
    le : dedi
  7142. 17-İsrâ 101
    lehu : ona
  7143. 17-İsrâ 101
    le ezunnu-ke : kesin bir şekilde senin olduğunu zannediyorum (kesinlikle inanıyorum)
  7144. 17-İsrâ 101
    meshûren : büyülenmiş, sihir yapılmış
  7145. 17-İsrâ 102
    le : dedi
  7146. 17-İsrâ 102
    lekad : andolsun
  7147. 17-İsrâ 102
    alimte : sen bildin, biliyordun
  7148. 17-İsrâ 102
    enzele : indirmedi
  7149. 17-İsrâ 102
    es semâvâti : semalar
  7150. 17-İsrâ 102
    ve el ardı : ve yeryüzü, arz
  7151. 17-İsrâ 102
    basâire : basiretle (ibretle) görülen, görünür bir şekilde, görülmek üzere
  7152. 17-İsrâ 102
    ve innî : ve muhakkak ki ben
  7153. 17-İsrâ 102
    le ezunnu-ke : mutlaka seni sanıyorum, kesin şekilde inanıyorum
  7154. 17-İsrâ 102
    mesbûren : yıkılmış, helâk olmuş
  7155. 17-İsrâ 103
    fe : o zaman, böylece, bundan sonra
  7156. 17-İsrâ 103
    erâde : istedi, diledi
  7157. 17-İsrâ 103
    en yestefizze-hum : onları tedirgin etmek (yerinden oynatmak, çıkarmak)
  7158. 17-İsrâ 103
    min el ardı : yeryüzünden (yurttan)
  7159. 17-İsrâ 103
    fe : böylece, bunun üzerine
  7160. 17-İsrâ 103
    ve men mea-hu : ve beraberindekiler
  7161. 17-İsrâ 103
    cemîan : topluca, hepsi
  7162. 17-İsrâ 104
    ve kulnâ : ve dedik, söyledik
  7163. 17-İsrâ 104
    li benî isrâîle : İsrailoğullarına
  7164. 17-İsrâ 104
    uskunû el arda : yeryüzünde (orada) yerleşin, iskân olun
  7165. 17-İsrâ 104
    fe : o zaman, böylece
  7166. 17-İsrâ 104
    izâ câe : geldiğinde, geldiği zaman, hasıl olduğu zaman
  7167. 17-İsrâ 104
    va'dul âhıreti : ahiret vaadi, ahiret zamanı
  7168. 17-İsrâ 104
    lefîfen : beraber, birarada (biraraya)
  7169. 17-İsrâ 105
    ve bi el hakkı : ve hakkı
  7170. 17-İsrâ 105
    enzelnâ-hu : onu biz indirdik
  7171. 17-İsrâ 105
    ve bi el hakkı : ve hak ile
  7172. 17-İsrâ 105
    nezele : indi
  7173. 17-İsrâ 105
    veerselnâ-ke : ve senindermedik
  7174. 17-İsrâ 105
    mubeşşiren : müjdeleyici
  7175. 17-İsrâ 105
    ve nezîren : ve nezir, uyarıcı
  7176. 17-İsrâ 106
    ve kur'ânen : ve Kur'ân-ı Kerim
  7177. 17-İsrâ 106
    li takree-hu : onu okuman için
  7178. 17-İsrâ 106
    alen nâsi (alâ en nâsi) : insanlara
  7179. 17-İsrâ 106
    ve nezzelnâ-hu : ve onu indirdik
  7180. 17-İsrâ 106
    tenzîlen : bir indirme ile, indiriş ile, tenzil ederek
  7181. 17-İsrâ 107
    ev : veya
  7182. 17-İsrâ 107
    inne ellezîne : muhakkak onlar, o kimseler
  7183. 17-İsrâ 107
    el ilme : ilim
  7184. 17-İsrâ 107
    aleyhim : onlara
  7185. 17-İsrâ 107
    yahırrûne : kapanırlar
  7186. 17-İsrâ 107
    li el ezkâni : çenelerineeneleri üstüne)
  7187. 17-İsrâ 107
    succeden : secde ederek
  7188. 17-İsrâ 108
    ve yekûlûne : ve derler
  7189. 17-İsrâ 108
    subhâne : yücedir, sübhandır, herşeydennezzehtir
  7190. 17-İsrâ 108
    in kâne : olursa
  7191. 17-İsrâ 108
    le meflen : mutlaka, elbette yapılmıştır, ifa edilmiştir
  7192. 17-İsrâ 109
    ve yahırrûne : ve kapanıyorlar, kapanırlar
  7193. 17-İsrâ 109
    li el ezkâni : çenelerineeneleri üstüne)
  7194. 17-İsrâ 109
    yebkûne : ağlıyorlar, ağlarlar
  7195. 17-İsrâ 109
    ve yezîdu-hum : ve onların artıyor
  7196. 17-İsrâ 110
    kulid'ullâhe (kul ud'u allâhe) : de ki Allah (diye) çağır
  7197. 17-İsrâ 110
    evid'u (ev ud'û) : veya çağır
  7198. 17-İsrâ 110
    er rahmâne : rahmân
  7199. 17-İsrâ 110
    eyye : hangisi
  7200. 17-İsrâ 110
    ted'û : çağırdığınız şey (isim)
  7201. 17-İsrâ 110
    fe : böylece, hepsi
  7202. 17-İsrâ 110
    lehu : onun
  7203. 17-İsrâ 110
    el esmâu el husnâ : esmaül hüsna, enzel isimler
  7204. 17-İsrâ 110
    vetecher : ve çok yükseltme, çok belli etme
  7205. 17-İsrâ 110
    bi salâtike : namazında
  7206. 17-İsrâ 110
    ve lâ tuhâfit : ve gizleme
  7207. 17-İsrâ 110
    vebtegı (ve ibtegi) : ve ibtiga et, iste
  7208. 17-İsrâ 110
    beyne : arasında
  7209. 17-İsrâ 110
    like : bu
  7210. 17-İsrâ 110
    sebîlen : bir sebîl, bir yol
  7211. 17-İsrâ 111
    ve kulil hamdu : ve hamd ile de
  7212. 17-İsrâ 111
    lillâhillezî (li allâhi ellezî) : Allah'a ki o
  7213. 17-İsrâ 111
    lem yettehız : edinmedi, edinmez
  7214. 17-İsrâ 111
    veleden : bir çocuk
  7215. 17-İsrâ 111
    ve lem yekun : ve olmamıştır, olmaz
  7216. 17-İsrâ 111
    lehu : onun
  7217. 17-İsrâ 111
    şerîkun : bir ortak
  7218. 17-İsrâ 111
    el mulki : mülkte
  7219. 17-İsrâ 111
    ve lem yekun : ve olmamıştır, olmaz
  7220. 17-İsrâ 111
    lehu : onun
  7221. 17-İsrâ 111
    veliyyun : dost, yardımcı
  7222. 17-İsrâ 111
    min ez zulli : zilletten
  7223. 17-İsrâ 111
    ve kebbir-hu : ve onu tekbir et, onu büyült, yücelt
  7224. 17-İsrâ 111
    tekbîren : tekbir ile, (onun) büyüklüğünü ifade ederek, üstün kılarak
  7225. 18-Kehf 1
    el hamdulillâhillezî : hamd Allah'adır, o ki
  7226. 18-Kehf 1
    enzele : indirdi
  7227. 18-Kehf 1
    el kitâbe : kitabı
  7228. 18-Kehf 1
    ve lem yec'al : ve kılmadı, olmadı
  7229. 18-Kehf 1
    lehu : onda
  7230. 18-Kehf 1
    ivecen : bir çarpıklık, eğrilik
  7231. 18-Kehf 2
    kayyimen : kayyum olarak, kıyâmete kadar devam ederek
  7232. 18-Kehf 2
    li yunzire : uyarması için
  7233. 18-Kehf 2
    be'sen : bir azapla
  7234. 18-Kehf 2
    şedîden : şiddetli
  7235. 18-Kehf 2
    min ledun-hu : (onun) katından, kendi katından
  7236. 18-Kehf 2
    ve yubeşşire : vejdeler
  7237. 18-Kehf 2
    el mu'minîne ellezîne : mü'minleri, o kimseler ki
  7238. 18-Kehf 2
    ya'melûn es sâlihâti : salih (nefsi ıslâh edici) ameller yaparlar
  7239. 18-Kehf 2
    enne : muhakkak, olduğunu
  7240. 18-Kehf 2
    lehum : onlar için
  7241. 18-Kehf 2
    ecren : bir ecir, mükâfat
  7242. 18-Kehf 2
    hasenen : (en) güzel
  7243. 18-Kehf 3
    mâkisîne : kalıcıdırlar
  7244. 18-Kehf 3
    ebeden : ebediyyen
  7245. 18-Kehf 4
    ve yunzire : ve uyarır, korkutur
  7246. 18-Kehf 4
    ellezîne : o kimseleri
  7247. 18-Kehf 4
    ittehaze allâhu : Allah edindi
  7248. 18-Kehf 4
    veleden : bir çocuk
  7249. 18-Kehf 5
    lehum : onların
  7250. 18-Kehf 5
    ve lâ : ve yoktur
  7251. 18-Kehf 5
    keburet : çok büyük, büyük oldu
  7252. 18-Kehf 5
    kelimeten : bir kelime
  7253. 18-Kehf 5
    min efvâhi-him : ağızlarından
  7254. 18-Kehf 5
    in yekûlûne : söylerlerse
  7255. 18-Kehf 5
    keziben : yalan (olarak)
  7256. 18-Kehf 6
    fe lealle-ke : bundan sonra, o zaman belki sen, neredeyse sen
  7257. 18-Kehf 6
    nefse-ke : sen kendini
  7258. 18-Kehf 6
    lem yu'minû : inanmazlar
  7259. 18-Kehf 6
    bi hâzâ el hadîsi : bu söze
  7260. 18-Kehf 6
    esefen : üzüntü (ile), esefle, esef ederek
  7261. 18-Kehf 7
    cealnâ : kıldık
  7262. 18-Kehf 7
    alel ardı (alâ el ardı) : yeryüzünde
  7263. 18-Kehf 7
    neten : süs, ziynet
  7264. 18-Kehf 7
    lehâ : ona
  7265. 18-Kehf 7
    li nebluve-hum : onları imtihan etmemiz için
  7266. 18-Kehf 7
    eyyu-hum : onların hangisi
  7267. 18-Kehf 7
    ahsenu : daha güzel, enzel
  7268. 18-Kehf 7
    amelen : amel
  7269. 18-Kehf 8
    ve innâ : ve muhakkak biz
  7270. 18-Kehf 8
    le câilûne : elbette kılıcılarız, yapanlarız
  7271. 18-Kehf 8
    aleyhâ : onun üzerinde olan şeyler
  7272. 18-Kehf 8
    saîden : toprak
  7273. 18-Kehf 8
    curuzen : üzerinde nebat bulunmayan çorak, kuru toprak
  7274. 18-Kehf 9
    em : yoksa, veya
  7275. 18-Kehf 9
    hasibte : sen sandın
  7276. 18-Kehf 9
    enne : olduğunu
  7277. 18-Kehf 9
    ashâbe el kehfi : kehf (mağara) ehli (mağarada bulunanlar)
  7278. 18-Kehf 9
    ve er rakîmi : ve Rakîm
  7279. 18-Kehf 9
    acaben : acayip olan, garip olan
  7280. 18-Kehf 10
    iz evâ : sığındıkları zaman
  7281. 18-Kehf 10
    el fityetu : gençler
  7282. 18-Kehf 10
    ilel kehfi (ilâ el kehfi) : mağaraya
  7283. 18-Kehf 10
    fe kâlû : o zaman dediler
  7284. 18-Kehf 10
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  7285. 18-Kehf 10
    min ledun-ke : senin katından
  7286. 18-Kehf 10
    rahmeten : bir rahmet
  7287. 18-Kehf 10
    ve heyyi' : ve bağışla, lütfet
  7288. 18-Kehf 10
    lenâ : bize
  7289. 18-Kehf 10
    min emri-nâ : emrimizden, içimizden
  7290. 18-Kehf 10
    reşeden : irşad edecek
  7291. 18-Kehf 11
    fe : o zaman, böylece, böylelikle
  7292. 18-Kehf 11
    el kehfi : mağarada, mağara içinde
  7293. 18-Kehf 11
    sinîne : seneler, yıllar
  7294. 18-Kehf 11
    adeden : adet, sayı
  7295. 18-Kehf 12
    summe : sonra
  7296. 18-Kehf 12
    beasnâ-hum : onları uyandırdık, dirilttik
  7297. 18-Kehf 12
    li na'leme : bilmemiz için, belirtmemiz için
  7298. 18-Kehf 12
    eyyu : hangisi
  7299. 18-Kehf 12
    elzbeyni : iki topluluk
  7300. 18-Kehf 12
    lebisû : kaldılar
  7301. 18-Kehf 12
    emeden : uzun zaman, uzun süre, müddet
  7302. 18-Kehf 13
    aleyke : sana
  7303. 18-Kehf 13
    nebe'e-hum : onların haberlerini
  7304. 18-Kehf 13
    bi el hakkı : hak ile, gerçek olarak
  7305. 18-Kehf 13
    inne-hum : muhakkak onlar
  7306. 18-Kehf 13
    fityetun : gençler
  7307. 18-Kehf 13
    âmenû : âmenû oldular, inandılar
  7308. 18-Kehf 13
    ve zidnâ-hum : ve onlara artırdık
  7309. 18-Kehf 13
    huden : hidayet
  7310. 18-Kehf 14
    ve rabatnâ : ve bağladık, kuvvetlendirdik, takviye ettik, rabıta kurduk
  7311. 18-Kehf 14
    fe : böylece, o zaman
  7312. 18-Kehf 14
    rabbu es semâvâti : semaların Rabbi
  7313. 18-Kehf 14
    ve el ardı : ve yeryüzü, arz
  7314. 18-Kehf 14
    len ned'uve : asla dua etmeyiz
  7315. 18-Kehf 14
    ilâhen : ilâh
  7316. 18-Kehf 14
    lekad : andolsun
  7317. 18-Kehf 14
    izen : öyleyse, öyle olursa, bu taktirde
  7318. 18-Kehf 14
    şetaten : haddi aşma, taşkınlık, yanlış
  7319. 18-Kehf 15
    ittehazû : edindiler
  7320. 18-Kehf 15
    âliheten : ilâhlar
  7321. 18-Kehf 15
    lev : olsa, olmasına rağmen
  7322. 18-Kehf 15
    ye'tûne : gelmez
  7323. 18-Kehf 15
    aleyhim : onlara
  7324. 18-Kehf 15
    beyyinin : açıkça
  7325. 18-Kehf 15
    fe men : o zaman kim
  7326. 18-Kehf 15
    azlemu : daha zalim
  7327. 18-Kehf 15
    mimmenifterâ : iftira eden kimseden
  7328. 18-Kehf 15
    keziben : yalanla
  7329. 18-Kehf 16
    ve izi'tezeltumû-hum \n(i'tezele) : ve onlardan ayrıldığınız zaman \n: (ayrıldı)
  7330. 18-Kehf 16
    ve mâ ya'budûne : ve kul olduğunuz şeyler
  7331. 18-Kehf 16
    illâllâhe (illâ allâhe) : Allah'tan başka
  7332. 18-Kehf 16
    fe'vû (fe evû) : artık, o halde, sığının
  7333. 18-Kehf 16
    ilel kehfi (illâ el kehfi) : mağaraya
  7334. 18-Kehf 16
    yenşur : neşretsin, göndersin, ulaştırsın
  7335. 18-Kehf 16
    lekum : sizin için, size
  7336. 18-Kehf 16
    min rahmeti-hi : rahmetinden
  7337. 18-Kehf 16
    ve yuheyyi' : ve kolaylaştırsın, düzenlesin, lütfetsin
  7338. 18-Kehf 16
    lekum : sizin için, size
  7339. 18-Kehf 16
    min emri-kum : sizin emrinizden, sizin işinizden (işinizi)
  7340. 18-Kehf 16
    mirfekan : yardımcı olarak, arkadaş, destek olarak
  7341. 18-Kehf 17
    ve tere : ve görürsün
  7342. 18-Kehf 17
    eş şemse : güneş
  7343. 18-Kehf 17
    izâ taleat : doğduğu zaman
  7344. 18-Kehf 17
    tezâveru : (ziyaret eder) uğrar, meyleder, gelir
  7345. 18-Kehf 17
    an kehfi-him : onların mağarasından (mağarasına)
  7346. 18-Kehf 17
    te el yemîni : sağ taraf
  7347. 18-Kehf 17
    ve izâ garabet : ve battığı zaman
  7348. 18-Kehf 17
    te eş şimâli : sol taraf
  7349. 18-Kehf 17
    ve hum : ve onlar
  7350. 18-Kehf 17
    fecvetin : geniş yer, mağaranın içindeki geniş boşluk
  7351. 18-Kehf 17
    like : işte bu
  7352. 18-Kehf 17
    men : kim
  7353. 18-Kehf 17
    yehdi allâhu : Allah hidayete erdirir (kendisine ulaştırır)
  7354. 18-Kehf 17
    fe : böylece
  7355. 18-Kehf 17
    huve : o
  7356. 18-Kehf 17
    el muhtedi : hidayete eren kişi (hidayete ermiştir)
  7357. 18-Kehf 17
    ve men : ve kim, kimi
  7358. 18-Kehf 17
    fe len tecide : artık bulamazsın
  7359. 18-Kehf 17
    lehu : onun için
  7360. 18-Kehf 17
    veliyyen : velî, dost
  7361. 18-Kehf 17
    murşiden : bir mürşid, irşad eden
  7362. 18-Kehf 18
    ve tahsebu-hum : ve onları sanırsın
  7363. 18-Kehf 18
    eykâzan : uyanık
  7364. 18-Kehf 18
    ve hum rukûdun : ve onlar uykudadır
  7365. 18-Kehf 18
    ve nukallibu-hum : ve onları çeviririz, döndürürüz
  7366. 18-Kehf 18
    te el yemîni : sağ taraf
  7367. 18-Kehf 18
    vete eş şimâli : ve sol taraf
  7368. 18-Kehf 18
    ve kelbu-hum : ve onların köpeği (Ashabı Kehf'in köpeği)
  7369. 18-Kehf 18
    el vasîdi : mağaranın dış kısmı, giriş, avlu
  7370. 18-Kehf 18
    levittala'te (lev ittala'te) : muttali olsaydın, yakından görseydin
  7371. 18-Kehf 18
    aleyhim : onlara, onları
  7372. 18-Kehf 18
    le velleyte : mutlaka (geri) dönerdin
  7373. 18-Kehf 18
    firâren : kaçarak
  7374. 18-Kehf 18
    ve le muli'te : ve sen mutlaka dolardın
  7375. 18-Kehf 18
    ru'ben : korku ile (korkarak)
  7376. 18-Kehf 19
    ve kezâlike : veylece
  7377. 18-Kehf 19
    beasnâ-hum : onları dirilttik, uyandırdık
  7378. 18-Kehf 19
    li yetesâelû : karşılıklı birbirlerine sorsunlar diye
  7379. 18-Kehf 19
    beyne-hum, : aralarında
  7380. 18-Kehf 19
    le : dedi
  7381. 18-Kehf 19
    kem lebistum : ne kadar kaldınız
  7382. 18-Kehf 19
    lebisnâ : biz kaldık
  7383. 18-Kehf 19
    yevmen : bir gün
  7384. 18-Kehf 19
    ev : veya
  7385. 18-Kehf 19
    ba'da yevmin : günün bir kısmı
  7386. 18-Kehf 19
    a'lemu : en iyi bilir
  7387. 18-Kehf 19
    bi mâ lebistum : siz ne kadar kaldınız
  7388. 18-Kehf 19
    feb'asû : bundan sonra gönderin
  7389. 18-Kehf 19
    ehade-kum : sizden birisi
  7390. 18-Kehf 19
    bi verıkı-kum : sizin (gümüş) paranız ile
  7391. 18-Kehf 19
    ilel medîneti : şehre
  7392. 18-Kehf 19
    fe li yanzur : böylece baksın
  7393. 18-Kehf 19
    eyyu-hâ : hangisi
  7394. 18-Kehf 19
    ezkâ \n(zekâ) : daha temiz \n: (temiz)
  7395. 18-Kehf 19
    taâmen : yiyecek
  7396. 18-Kehf 19
    fel ye'tikum (fe li ye'tikum) : böylece getirsin
  7397. 18-Kehf 19
    ve li yetelattaf : ve dikkat etsin (en ince hususa kadar ifa etsin) tedbirli olsun
  7398. 18-Kehf 19
    ve lâ yuş'ırenne : ve sakın sezdirmesin, hissettirmesin, farkına vardırmasın
  7399. 18-Kehf 19
    ehaden : birisi
  7400. 18-Kehf 20
    inne-hum : muhakkak onlar
  7401. 18-Kehf 20
    in yazherû : gâlip gelirse
  7402. 18-Kehf 20
    aleykum : sizin üzerinize, size
  7403. 18-Kehf 20
    yercumû-kum : sizi taşlarlar
  7404. 18-Kehf 20
    ev : veya
  7405. 18-Kehf 20
    milleti-him : kendinlerine
  7406. 18-Kehf 20
    ve len tuflihû : ve asla felâha eremezsiniz, kurtulamazsınız
  7407. 18-Kehf 20
    izen ebeden : o zaman ebediyyen
  7408. 18-Kehf 21
    ve kezâlike : veylece, işteyle
  7409. 18-Kehf 21
    a'sernâ : bildirdik
  7410. 18-Kehf 21
    aleyhim : onlara, onları
  7411. 18-Kehf 21
    li ya'lemû : bilmeleri için, bilsinler diye
  7412. 18-Kehf 21
    enne : muhakkak, olduğunu
  7413. 18-Kehf 21
    va'dallâhi (va'de allâhi) : Allah'ın vaadi
  7414. 18-Kehf 21
    ve enne esate : ve muhakkak o saat, o vakit
  7415. 18-Kehf 21
    reybe : şüphe yok
  7416. 18-Kehf 21
    yetenâzeûne : çekişiyorlar, niza ediyorlar
  7417. 18-Kehf 21
    beyne-hum : onlar aralarında
  7418. 18-Kehf 21
    emre-hum : onların işleri, durumu
  7419. 18-Kehf 21
    fe kâlûbnû (fe kâlû ubnû) : öyleyse 'inşa edin' dediler
  7420. 18-Kehf 21
    aleyhim : onların üzerine
  7421. 18-Kehf 21
    bunyânen : binalar
  7422. 18-Kehf 21
    a'lemu : en iyi bilir
  7423. 18-Kehf 21
    lellezîne (kâle ellezîne) : dediler o kimseler
  7424. 18-Kehf 21
    galebû : gâlip oldular, üstün oldular (sözü geçenler)
  7425. 18-Kehf 21
    alâ emri-him : onların işleri üzerine, onların işlerine
  7426. 18-Kehf 21
    le nettehızenne : mutlaka edinelim, yapalım
  7427. 18-Kehf 21
    aleyhim : onların üzerine
  7428. 18-Kehf 21
    mesciden : bir mescid
  7429. 18-Kehf 22
    se yekûlûne : diyecekler
  7430. 18-Kehf 22
    selâsetun : üç
  7431. 18-Kehf 22
    kelbu-hum : onların köpeği
  7432. 18-Kehf 22
    ve yekûlûne : ve diyecekler
  7433. 18-Kehf 22
    hamsetun : beş
  7434. 18-Kehf 22
    kelbu-hum : onların köpeği
  7435. 18-Kehf 22
    recmen : taşlayarak
  7436. 18-Kehf 22
    bi el gaybi : gaybı, bilinmeyeni
  7437. 18-Kehf 22
    ve yekûlûne : ve diyecekler
  7438. 18-Kehf 22
    seb'atun : yedi
  7439. 18-Kehf 22
    ve sâminu-hum : ve onların sekizincisi
  7440. 18-Kehf 22
    kelbu-hum : onların köpeği
  7441. 18-Kehf 22
    a'lemu : en iyi bilir
  7442. 18-Kehf 22
    bi ıddeti-him : onların sayısını
  7443. 18-Kehf 22
    mâ ya'lemu-hum : onları bilmezler
  7444. 18-Kehf 22
    fe lâ tumâri : artık tartışma
  7445. 18-Kehf 22
    mirâen : bir tartışma, bir mücâdele
  7446. 18-Kehf 22
    hiren : açık, görünen, bilinen
  7447. 18-Kehf 22
    vetestefti \n(fetva) : ve soru sorma (açıklama isteme) \n: (açıklama, hüküm verme, fetva verme)
  7448. 18-Kehf 22
    ehâden : birine
  7449. 18-Kehf 23
    vetekûlenne : ve deme muhakkak
  7450. 18-Kehf 23
    li şey'in : bir şey için
  7451. 18-Kehf 23
    like : bunu
  7452. 18-Kehf 23
    gaden : yarın
  7453. 18-Kehf 24
    en yeşâallâhu : Allah dilerse
  7454. 18-Kehf 24
    vezkur (ve uzkur) : ve zikret
  7455. 18-Kehf 24
    rabbe-ke : senin Rabbin
  7456. 18-Kehf 24
    nesîte : sen unuttun
  7457. 18-Kehf 24
    ve kul : ve de
  7458. 18-Kehf 24
    en yehdiye-ni : beni ulaştırması
  7459. 18-Kehf 24
    li akrabe : daha yakın, daha üstün
  7460. 18-Kehf 24
    reşeden : irşad
  7461. 18-Kehf 25
    ve lebisû : ve kaldılar
  7462. 18-Kehf 25
    kehfi-him : mağaralarının içinde (mağarada)
  7463. 18-Kehf 25
    selâse : üç
  7464. 18-Kehf 25
    mietin : yüz
  7465. 18-Kehf 25
    sinîne : seneler, yıllar
  7466. 18-Kehf 25
    vezdâdû (ve ezdâdû) : ve arttı, fazlalaştı
  7467. 18-Kehf 26
    a'lemu : en iyi bilir
  7468. 18-Kehf 26
    lebisû : kaldılar
  7469. 18-Kehf 26
    lehu : onundur
  7470. 18-Kehf 26
    gaybu es semâvâti : semaların gaybı
  7471. 18-Kehf 26
    ve el ardı : ve yeryüzü, arz
  7472. 18-Kehf 26
    ebsır : en iyi görür
  7473. 18-Kehf 26
    ve esmı' : ve en iyi işitir
  7474. 18-Kehf 26
    lehum : onların
  7475. 18-Kehf 26
    min veliyyin : bir velî, bir dost
  7476. 18-Kehf 26
    ve lâ yuşriku : ve ortak etmez
  7477. 18-Kehf 26
    ehaden : birisi, bir kimse
  7478. 18-Kehf 27
    vetlu (ve utlu) : ve oku
  7479. 18-Kehf 27
    ûhıye : vahyedildi
  7480. 18-Kehf 27
    ileyke : sana
  7481. 18-Kehf 27
    rabbi-ke : senin Rabbin
  7482. 18-Kehf 27
    mubeddile : değiştirecek yoktur
  7483. 18-Kehf 27
    li kelimâti-hi : onun kelimesini
  7484. 18-Kehf 27
    ve len tecide : ve bulamazsın
  7485. 18-Kehf 27
    multehaden \n(elhade) : yönelinen \n: (yöneldi, meyletti)
  7486. 18-Kehf 28
    nefse-ke : senin nefsin, kendi nefsin
  7487. 18-Kehf 28
    mea ellezîne : o kimselerle birlikte
  7488. 18-Kehf 28
    yedne : dua ederler, ediyorlar
  7489. 18-Kehf 28
    rabbe-hum : onların Rabbi
  7490. 18-Kehf 28
    bi el gadâti : sabah
  7491. 18-Kehf 28
    ve el aşiyyi : ve akşam
  7492. 18-Kehf 28
    yurîdûne : isterler, istiyorlar
  7493. 18-Kehf 28
    veche-hu : onun vechini, zatını
  7494. 18-Kehf 28
    ve lâ ta'du \n(âde) : ve döndürme, çevirme \n: (döndü)
  7495. 18-Kehf 28
    aynâ-ke : seninzlerin
  7496. 18-Kehf 28
    nete el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının süsünü, ziynetini
  7497. 18-Kehf 28
    ve lâ tutı' : ve itaat etme
  7498. 18-Kehf 28
    men : kimse
  7499. 18-Kehf 28
    agfelnâ : gâfil bıraktık
  7500. 18-Kehf 28
    kalbe-hu : onun kalbi
  7501. 18-Kehf 28
    vettebea (ve ittebea) : ve tâbî oldu
  7502. 18-Kehf 28
    hevâ-hu \n(hevâ) : hevesleri \n: (hevesler: nefsin afetleri ile şeytanın talepleri)
  7503. 18-Kehf 28
    vene : ve oldu
  7504. 18-Kehf 28
    emru-hu : onun işi, kendi işi
  7505. 18-Kehf 29
    ve kulil hakku (ve kul el hakku) : ve de ki hak
  7506. 18-Kehf 29
    fe men şâe : bundan sonra dileyen kimse
  7507. 18-Kehf 29
    fe li yu'min : artık inansın
  7508. 18-Kehf 29
    ve men şâe : ve dileyen kimse
  7509. 18-Kehf 29
    fe li yekfur : artık inkâr etsin
  7510. 18-Kehf 29
    a'tednâ : hazırladık
  7511. 18-Kehf 29
    li ez zâlimîne : zalimler için, zalimlere
  7512. 18-Kehf 29
    ren : bir ateş
  7513. 18-Kehf 29
    ehâta : ihata etti, sardı, kapladı
  7514. 18-Kehf 29
    ve in : ve eğer
  7515. 18-Kehf 29
    yestegîsû : yağmur isterler
  7516. 18-Kehf 29
    ke : gibi
  7517. 18-Kehf 29
    el muhli : erimiş maden (demir, bakır vs.)
  7518. 18-Kehf 29
    yeşvî el vucûhe : yüzü kavurur
  7519. 18-Kehf 29
    bi'se eş şarâbu : ne kötü içecek
  7520. 18-Kehf 29
    veet : ve ne kötü
  7521. 18-Kehf 29
    murtefekan : arkadaş, dost, destek, yardım
  7522. 18-Kehf 30
    innellezîne (inne ellezîne) : muhakkak o kimseler, onlar
  7523. 18-Kehf 30
    âmenû : âmenû oldular, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler
  7524. 18-Kehf 30
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptılar
  7525. 18-Kehf 30
    ecre : ecir, ücret, karşılık, bedel
  7526. 18-Kehf 30
    men : kimse
  7527. 18-Kehf 30
    ahsene : enzel
  7528. 18-Kehf 30
    amelen : amel
  7529. 18-Kehf 31
    ulâike : işte onlar
  7530. 18-Kehf 31
    lehum : onlara, onlar için vardır
  7531. 18-Kehf 31
    cennâtu adnin : adn cennetleri
  7532. 18-Kehf 31
    tecrî : akar
  7533. 18-Kehf 31
    el enharu : nehirler
  7534. 18-Kehf 31
    yuhallevne : süslenirler
  7535. 18-Kehf 31
    min esâvire (el esveretu) : bileziklerden, bileziklerle (bilezik)
  7536. 18-Kehf 31
    zehebin : altın
  7537. 18-Kehf 31
    ve yelbesûne : ve giyerler
  7538. 18-Kehf 31
    siyâben : elbise
  7539. 18-Kehf 31
    hudren : yeşil
  7540. 18-Kehf 31
    ve istebrekın : ve kalın ipek (diba), atlas
  7541. 18-Kehf 31
    muttekiîne : yaslanırlar
  7542. 18-Kehf 31
    alel erâiki (alâ el erâiki) : tahtlar üzerinde, üzerine
  7543. 18-Kehf 31
    ni'me es sevâbu : nezel sevap (kazanılan pozitif dereceler)
  7544. 18-Kehf 31
    ve hasunet : vezel oldu
  7545. 18-Kehf 31
    murtefekan : arkadaş, dost, yardımcı, destek
  7546. 18-Kehf 32
    lehum : onlara, onlar için vardır
  7547. 18-Kehf 32
    meselen : misal, örnek
  7548. 18-Kehf 32
    raculeyni : iki adam
  7549. 18-Kehf 32
    cealnâ : kıldık, verdik
  7550. 18-Kehf 32
    li ehadi-himâ : ikisinden birine
  7551. 18-Kehf 32
    cenneteyni : iki bahçe
  7552. 18-Kehf 32
    ve hafefnâ-humâ : ve ikisini kuşattık
  7553. 18-Kehf 32
    ve cealnâ : ve kıldık
  7554. 18-Kehf 32
    beyne-humâ : ikisinin arasında
  7555. 18-Kehf 32
    zer'an : ekinler
  7556. 18-Kehf 33
    kilte : her iki, her ikisi
  7557. 18-Kehf 33
    el cenneteyni : iki bahçe
  7558. 18-Kehf 33
    âtet : verdi
  7559. 18-Kehf 33
    ukule-hâ : meyvelerini
  7560. 18-Kehf 33
    ve lem tazlim : ve eksik bırakmadı
  7561. 18-Kehf 33
    şey'en : bir şeyi
  7562. 18-Kehf 33
    ve feccernâ : ve fışkırttık, çıkardık, akıttık
  7563. 18-Kehf 33
    hılâle-humâ : ikisinin arasından
  7564. 18-Kehf 33
    neheren : bir nehir
  7565. 18-Kehf 34
    vene : ve oldu
  7566. 18-Kehf 34
    lehu : onun, onun vardır
  7567. 18-Kehf 34
    semerun : ürün, servet
  7568. 18-Kehf 34
    fe : böylece, artık
  7569. 18-Kehf 34
    le : dedi
  7570. 18-Kehf 34
    ve huve : ve o
  7571. 18-Kehf 34
    ene : ben
  7572. 18-Kehf 34
    ekseru : daha çok
  7573. 18-Kehf 34
    min-ke : senden
  7574. 18-Kehf 34
    len : mal bakımından
  7575. 18-Kehf 34
    ve eazzu : ve daha azîz, daha üstün
  7576. 18-Kehf 34
    neferen : fertler bakımından
  7577. 18-Kehf 35
    ve dehale : ve girdi
  7578. 18-Kehf 35
    cennete-hu : onun bahçesi
  7579. 18-Kehf 35
    ve huve : ve o
  7580. 18-Kehf 35
    li nefsi-hi : (onun nefsine) kendi nefsine
  7581. 18-Kehf 35
    le : dedi
  7582. 18-Kehf 35
    ezunnu : ben sanmıyorum
  7583. 18-Kehf 35
    en tebîde : kuruyup yok olmak, helâk olmak
  7584. 18-Kehf 35
    ebeden : ebediyyen
  7585. 18-Kehf 36
    veezunnu : ve zannetmiyorum
  7586. 18-Kehf 36
    esate : o saat, kıyâmet saati
  7587. 18-Kehf 36
    imeten : kaim olan
  7588. 18-Kehf 36
    ve le in rudidtu : ve eğer ben geri döndürülürsem (döndürülsem bile)
  7589. 18-Kehf 36
    le ecidenne : mutlaka bulacağım
  7590. 18-Kehf 36
    hayren : daha hayırlı
  7591. 18-Kehf 36
    munkaleben : dönüşmüş olan
  7592. 18-Kehf 37
    le : dedi
  7593. 18-Kehf 37
    lehu : ona
  7594. 18-Kehf 37
    ve huve : ve o
  7595. 18-Kehf 37
    e keferte : sen inkâr mı ettin
  7596. 18-Kehf 37
    bi ellezî : ki onu
  7597. 18-Kehf 37
    halaka-ke : seni yarattı
  7598. 18-Kehf 37
    summe min nutfetin : sonra bir nutfeden (bir damla sudan)
  7599. 18-Kehf 37
    summe : sonra
  7600. 18-Kehf 37
    sevvâ-ke : seni sevva etti (dizayn etti) düzenledi
  7601. 18-Kehf 37
    raculen : bir adam (insan) hüviyetine
  7602. 18-Kehf 38
    kinne : fakat
  7603. 18-Kehf 38
    huvallâhu (huve allâhu) : o Allah
  7604. 18-Kehf 38
    ve lâ uşriku : ve ben şirk koşmam, ortak koşmam
  7605. 18-Kehf 38
    ehaden : bir kimse, bir şey
  7606. 18-Kehf 39
    ve lev lâ : ve olmasaydı, olmaz mıydı
  7607. 18-Kehf 39
    iz dehalte : sen girdiğin zaman
  7608. 18-Kehf 39
    cennete-ke : senin bahçen
  7609. 18-Kehf 39
    kulte : dedin, söyledin
  7610. 18-Kehf 39
    mâ şâe allâhu : maşaallah, Allah'ın dilediği şey
  7611. 18-Kehf 39
    kuvvete : kuvvet yoktur
  7612. 18-Kehf 39
    in tere-ni : eğer sen beni görüyorsan
  7613. 18-Kehf 39
    ene : ben
  7614. 18-Kehf 39
    ekalle : daha az
  7615. 18-Kehf 39
    min-ke : senden
  7616. 18-Kehf 39
    len : mal (miktar) bakımından
  7617. 18-Kehf 39
    ve veleden : ve çocuk (sayısı) bakımından
  7618. 18-Kehf 40
    fe : böylece, artık
  7619. 18-Kehf 40
    en yu'tiye-ni : bana vermesi
  7620. 18-Kehf 40
    min cenneti-ke : senin bahçenden
  7621. 18-Kehf 40
    ve yursile : venderir
  7622. 18-Kehf 40
    aleyhâ : onun üzerinde
  7623. 18-Kehf 40
    husbânen : yıldırımlar, semadan inen felâketler
  7624. 18-Kehf 40
    min es semâi : semadan
  7625. 18-Kehf 40
    fe : böylece
  7626. 18-Kehf 40
    saîden : toprak
  7627. 18-Kehf 40
    zelekan : kaygan olan
  7628. 18-Kehf 41
    ev : veya
  7629. 18-Kehf 41
    gavren : çekilir, yerinine çekilir
  7630. 18-Kehf 41
    fe len testetîa : artık asla senin gücün yetmez, sen muktedir olamazsın
  7631. 18-Kehf 41
    lehu : onu
  7632. 18-Kehf 41
    taleben : talep ederek, elde ederek (elde etmek)
  7633. 18-Kehf 42
    ve uhîta : ve ihata edildi (kuşatılıp, mahvedildi)
  7634. 18-Kehf 42
    bi semeri-hi : onun ürünleri
  7635. 18-Kehf 42
    fe asbeha : böylece oldu
  7636. 18-Kehf 42
    keffey-hi : avuçlarını (ellerini)
  7637. 18-Kehf 42
    enfeka : harcadığı, sarfettiği şeyler (emek, para)
  7638. 18-Kehf 42
    ve hiye : ve o
  7639. 18-Kehf 42
    viyetun alâ : üzerine yıkılmış, çökmüş halde
  7640. 18-Kehf 42
    ve yekûlu : ve diyor
  7641. 18-Kehf 42
    leyte-ni : keşke ben
  7642. 18-Kehf 42
    lem uşrik : şirk koşmam
  7643. 18-Kehf 42
    ehaden : bir kimse, bir şey
  7644. 18-Kehf 43
    ve lem tekun : ve olmadı, olmaz
  7645. 18-Kehf 43
    lehu : ona
  7646. 18-Kehf 43
    fietun : grup, topluluk, kimseler
  7647. 18-Kehf 43
    yansurûne-hu : ona yardım ederler
  7648. 18-Kehf 43
    ve mâ kâne : ve olmadı
  7649. 18-Kehf 43
    muntesiren : yardım edilen, yardım alan
  7650. 18-Kehf 44
    hunâlike : işte burada (orada)
  7651. 18-Kehf 44
    el velâyetu : velâyet, yardım, dostluk
  7652. 18-Kehf 44
    lillâhil hakkı (li allâhi el hakkı) : hak olan Allah'a aittir
  7653. 18-Kehf 44
    huve : o
  7654. 18-Kehf 44
    sevâben : sevap olarak, sevap açısından
  7655. 18-Kehf 44
    ve hayrun : ve hayırlıdır
  7656. 18-Kehf 44
    ukben : akıbet (sonuç) olarak, sonuç açısından
  7657. 18-Kehf 45
    lehum : onlara
  7658. 18-Kehf 45
    meselel hayâtid dunyâ : dünya hayatı misalini, durumunu
  7659. 18-Kehf 45
    ke mâin : su gibi
  7660. 18-Kehf 45
    enzelnâ-hu : onu indirdik
  7661. 18-Kehf 45
    min es semâi : semadan
  7662. 18-Kehf 45
    fahteleta : böylece karıştı, yeşerdi (büyüdü)
  7663. 18-Kehf 45
    nebâtu el ardı : yeryüzünün nebatları, bitkileri
  7664. 18-Kehf 45
    fe asbeha : böylece, sonra da oldu
  7665. 18-Kehf 45
    heşîmen : kuruyup, ufalanır
  7666. 18-Kehf 45
    tezrû-hu : onu uçurur, dağıtır, savurur
  7667. 18-Kehf 45
    er riyâhu : rüzgâr
  7668. 18-Kehf 45
    ve kânallâhu (kâne allâhu) : ve (Allah ..... oldu) Allah ...'tır
  7669. 18-Kehf 45
    alâ kulli şey'in : herşeye
  7670. 18-Kehf 45
    muktediren : muktedir olan, gücü yeten, kaadir olan
  7671. 18-Kehf 46
    el mâlu : mal
  7672. 18-Kehf 46
    ve el benûne : ve çocuklar, oğullar
  7673. 18-Kehf 46
    netu el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının süsüdür, ziynetidir
  7674. 18-Kehf 46
    ve el bâkıyâtu : ve bâki olan, kalıcı olan
  7675. 18-Kehf 46
    es sâlihâtu : salih ameller (nefs tezkiyesi)
  7676. 18-Kehf 46
    inde : katında
  7677. 18-Kehf 46
    rabbi-ke : senin Rabbin
  7678. 18-Kehf 46
    sevâben : sevap bakımından
  7679. 18-Kehf 46
    ve hayrun : ve hayırlıdır
  7680. 18-Kehf 46
    emelen : ümit olarak, emel olarak
  7681. 18-Kehf 47
    ve yevme : ve o gün
  7682. 18-Kehf 47
    nuseyyiru : yürüteceğiz
  7683. 18-Kehf 47
    el cibâle : dağlar
  7684. 18-Kehf 47
    ve tere : ve görürsün
  7685. 18-Kehf 47
    el arda : yeryüzü, arz
  7686. 18-Kehf 47
    rizeten : bariz olarak, açık ve net olarak
  7687. 18-Kehf 47
    ve haşernâ-hum : ve onları haşrettik (topladık)
  7688. 18-Kehf 47
    fe lem nugâdir : böylece bırakmayız
  7689. 18-Kehf 47
    ehaden : birisi
  7690. 18-Kehf 48
    ve uridû : ve sunuldular, arz edildiler
  7691. 18-Kehf 48
    alâ rabbi-ke : senin Rabbine
  7692. 18-Kehf 48
    saffen : saf saf, sıra halinde
  7693. 18-Kehf 48
    lekad : andolsun
  7694. 18-Kehf 48
    kemâ : gibi
  7695. 18-Kehf 48
    evvele : ilk, evvel
  7696. 18-Kehf 48
    merretin : kez, defa
  7697. 18-Kehf 48
    bel : hayır
  7698. 18-Kehf 48
    zeamtum \n(zeame) : zanda bulundunuz \n: (zanda bulunup bir şeyyledi)
  7699. 18-Kehf 48
    ellen nec'ale : bizim asla yapmayacağımızı, yapamayacağımızı
  7700. 18-Kehf 48
    lekum : size
  7701. 18-Kehf 48
    mevden : vaadedilen
  7702. 18-Kehf 49
    ve vudıa : ve kondu
  7703. 18-Kehf 49
    el kitâbu : kitap
  7704. 18-Kehf 49
    fe tere : o zaman görürsün
  7705. 18-Kehf 49
    el mucrimîne : mücrimler
  7706. 18-Kehf 49
    muşfikîne : korkanlar
  7707. 18-Kehf 49
    ve yekûlûne : ve derler
  7708. 18-Kehf 49
    veylete-nâ : yazıklar olsun bize
  7709. 18-Kehf 49
    hâzâ el kitâbi : bu kitap
  7710. 18-Kehf 49
    sagîreten : küçük
  7711. 18-Kehf 49
    ve lâ : ve olmadı, olmaz
  7712. 18-Kehf 49
    kebîreten : büyük
  7713. 18-Kehf 49
    ve vecedû : ve buldular
  7714. 18-Kehf 49
    hâdıren : hazır olarak
  7715. 18-Kehf 49
    ve lâ yazlimu : ve zulmetmez
  7716. 18-Kehf 49
    rabbu-ke : senin Rabbin
  7717. 18-Kehf 49
    ehaden : bir kimse
  7718. 18-Kehf 50
    ve iz : ve olmuştu
  7719. 18-Kehf 50
    li el melâiketi : meleklere
  7720. 18-Kehf 50
    li âdeme : Âdem'e
  7721. 18-Kehf 50
    fe secedû : hemen secde ettiler
  7722. 18-Kehf 50
    illâ iblîse : iblis dışında, iblis hariç
  7723. 18-Kehf 50
    ne : oldu, idi
  7724. 18-Kehf 50
    min el cinni : cinlerden
  7725. 18-Kehf 50
    fe feseka : böylece fıska düştü, itaat etmedi, isyan etti
  7726. 18-Kehf 50
    an emri : emrinden
  7727. 18-Kehf 50
    e fe tettehızûne-hu : hâlâ onu ediniyor musunuz
  7728. 18-Kehf 50
    ve zurriyyete-hû : ve onun zürriyetini, neslini
  7729. 18-Kehf 50
    evliyâe : dostlar
  7730. 18-Kehf 50
    ve hum : ve onlar
  7731. 18-Kehf 50
    lekum : size, sizin için
  7732. 18-Kehf 50
    bi'se : ne kötü
  7733. 18-Kehf 50
    liz zâlimîne (li ez zâlimîne) : zalimler için
  7734. 18-Kehf 50
    bedelen : bedel, karşılık
  7735. 18-Kehf 51
    eşhedtu-hum : onları şahit tutmadım
  7736. 18-Kehf 51
    halka es semâvâti : semaların yaratılışı
  7737. 18-Kehf 51
    ve el ardı : ve yerin
  7738. 18-Kehf 51
    ve lâ : ve olmadı
  7739. 18-Kehf 51
    enfusi-him : onlar, kendileri
  7740. 18-Kehf 51
    ve mâ kuntu : ve ben olmadım
  7741. 18-Kehf 51
    muttehıze : edinen
  7742. 18-Kehf 51
    el mudıllîne : dalâlette bırakanlar
  7743. 18-Kehf 51
    aduden (el adudu) : yardımcı (pazu, kol kuvveti)
  7744. 18-Kehf 52
    ve yevme : ve o gün (kıyâmet günü)
  7745. 18-Kehf 52
    yekûlu : söyler
  7746. 18-Kehf 52
    şurekâiyellezîne : ortak koştuğunuz o şeyler
  7747. 18-Kehf 52
    zeamtum : zanda bulundunuz
  7748. 18-Kehf 52
    fe : o zaman, böylece
  7749. 18-Kehf 52
    deav-hum : onları davet ettiler
  7750. 18-Kehf 52
    fe : o zaman, fakat
  7751. 18-Kehf 52
    lem yestecibû : icabet etmezler, etmediler
  7752. 18-Kehf 52
    lehum : onlara
  7753. 18-Kehf 52
    ve cealnâ : ve biz kıldık,
  7754. 18-Kehf 52
    beyne-hum : onların aralarını
  7755. 18-Kehf 52
    mevbikan \n(evbeka) : helâk olma yeri, helâk edici (engel) \n: (helâk etti)
  7756. 18-Kehf 53
    ve ree : ve gördü
  7757. 18-Kehf 53
    el mucrimûne : suçlular, günahkârlar
  7758. 18-Kehf 53
    enre : ateş
  7759. 18-Kehf 53
    fe : o zaman, artık, böylece
  7760. 18-Kehf 53
    enne-hum : kendilerinin olduğunu
  7761. 18-Kehf 53
    ve lem yecidû : ve bulamazlar, bulamadılar
  7762. 18-Kehf 53
    masrifen \n(serefa) : uzaklaşacak yer, kaçış yolu \n: (çevirdi, uzaklaştı)
  7763. 18-Kehf 54
    ve lekad : ve andolsun
  7764. 18-Kehf 54
    el kur'âni : Kur'ân-ı Kerim
  7765. 18-Kehf 54
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  7766. 18-Kehf 54
    meselin : misal, mesele
  7767. 18-Kehf 54
    vene : ve oldu
  7768. 18-Kehf 54
    el insânu : insan
  7769. 18-Kehf 54
    eksere : daha çok
  7770. 18-Kehf 54
    şey'in : şey
  7771. 18-Kehf 54
    cedelen : cedelleşen, münakaşa edici, kavga edici
  7772. 18-Kehf 55
    vemenea : ve men eden şey
  7773. 18-Kehf 55
    ense : insanlar
  7774. 18-Kehf 55
    en yu'minû : mü'min olmak
  7775. 18-Kehf 55
    iz câe-hum : onlara geldiği zaman
  7776. 18-Kehf 55
    el hudâ : hidayet
  7777. 18-Kehf 55
    ve yestagfirû : ve mağfiret isterler, dilerler
  7778. 18-Kehf 55
    rabbe-hum : onların Rab'leri
  7779. 18-Kehf 55
    en te'tiye-hum : onlara gelmesi
  7780. 18-Kehf 55
    sunnetu el evvelîne : evvelkilerinnneti
  7781. 18-Kehf 55
    ev : veya
  7782. 18-Kehf 55
    ye'tiye-hum : onlara gelir
  7783. 18-Kehf 55
    el azâbu : azap
  7784. 18-Kehf 55
    kubulen : karşı karşıya kalarak
  7785. 18-Kehf 56
    ve mâ nursilu : vendermeyiz
  7786. 18-Kehf 56
    el murselîne : resûl olanlar, elçi olanlar
  7787. 18-Kehf 56
    mubeşşirîne : müjdeleyiciler
  7788. 18-Kehf 56
    ve munzirîne : ve uyarıcılar
  7789. 18-Kehf 56
    ve yucâdilu : ve mücâdele ederler
  7790. 18-Kehf 56
    ellezîne keferû : kâfir olanlar
  7791. 18-Kehf 56
    bi el bâtılı : bâtıl ile
  7792. 18-Kehf 56
    li yudhıdû \n(edhada) : boşa çıkarmaları için, iptal etmeleri için \n: (iptal etti, boşa çıkardı)
  7793. 18-Kehf 56
    el hakka : hak
  7794. 18-Kehf 56
    vettehazû (ve ittehazû) : ve edindiler
  7795. 18-Kehf 56
    ve mâ unzirû : ve uyarıldıkları şeyler
  7796. 18-Kehf 56
    huzuven : alay ederek
  7797. 18-Kehf 57
    ve men azlemu : ve daha zalim kimdir
  7798. 18-Kehf 57
    mimmen (min men) : o kimseden
  7799. 18-Kehf 57
    zukkire : zikredildi
  7800. 18-Kehf 57
    fe : o zaman, öyleyse
  7801. 18-Kehf 57
    ve nesiye : ve unuttu
  7802. 18-Kehf 57
    kaddemet : takdim ettiği şey(ler)
  7803. 18-Kehf 57
    yedâ-hu : onun elleri
  7804. 18-Kehf 57
    cealnâ : kıldık
  7805. 18-Kehf 57
    ekinneten : ekinnet, fıkıh etmeye mani olan engel
  7806. 18-Kehf 57
    en yefkahû-hu : onu fıkıh etmeleri
  7807. 18-Kehf 57
    ve fî : ve vardır
  7808. 18-Kehf 57
    vakren : vakra (işitme engeli)
  7809. 18-Kehf 57
    ve in : ve şâyet, eğer
  7810. 18-Kehf 57
    ted'u-hum : onları davet edersin
  7811. 18-Kehf 57
    ilel hudâ (ilâ el hudâ) : hidayete
  7812. 18-Kehf 57
    fe len yehtedû : bundan sonra asla hidayete eremezler
  7813. 18-Kehf 57
    izen : öyleyse, o zaman
  7814. 18-Kehf 57
    ebeden : ebediyyen, sonsuza kadar
  7815. 18-Kehf 58
    ve rabbu-ke : ve senin Rabbin
  7816. 18-Kehf 58
    el gafûru : gafur, bağışlayıcı, mağfiret eden
  7817. 18-Kehf 58
    er rahmeti : rahmet
  7818. 18-Kehf 58
    lev : eğer
  7819. 18-Kehf 58
    kesebû : kazandıkları şeyler
  7820. 18-Kehf 58
    le accele : mutlaka acele eder
  7821. 18-Kehf 58
    lehum : onlar için, onlara
  7822. 18-Kehf 58
    el azâbe : azap
  7823. 18-Kehf 58
    bel : bilâkis, aksine, hayır
  7824. 18-Kehf 58
    lehum : onlar için, onlara (vardır)
  7825. 18-Kehf 58
    mev'ıdun : vaadedilen zaman
  7826. 18-Kehf 58
    len yecidû : asla bulamazlar
  7827. 18-Kehf 58
    mev'ilen : sığınılacak yer, sığınacak yer
  7828. 18-Kehf 59
    ve tilke : vete bu, işte o
  7829. 18-Kehf 59
    el kurâ : ülkeler
  7830. 18-Kehf 59
    ehleknâ-hum : onları helâk ettik
  7831. 18-Kehf 59
    lemmâ zalemû : zulmettikleri zaman
  7832. 18-Kehf 59
    ve cealnâ : ve kıldık (yaptık)
  7833. 18-Kehf 59
    li mehliki-him : onların helâk edilmesi için
  7834. 18-Kehf 59
    mevden : vaadedilen zaman
  7835. 18-Kehf 60
    ve iz kâle : ve demişti
  7836. 18-Kehf 60
    li fetâ-hu : gence, genç arkadaşına
  7837. 18-Kehf 60
    ebrehu : ayrılmayacağım, devam edeceğim
  7838. 18-Kehf 60
    ebluga : erişeceğim, ulaşacağım
  7839. 18-Kehf 60
    mecmea : cem olduğu yer, birleştiği yer
  7840. 18-Kehf 60
    el bahreyni : iki deniz
  7841. 18-Kehf 60
    ev : veya
  7842. 18-Kehf 60
    emdıye : geçip gideceğim
  7843. 18-Kehf 60
    hukuben : seneler, senelerce, uzun zaman
  7844. 18-Kehf 61
    fe lemmâ : böylece olduğu zaman
  7845. 18-Kehf 61
    belega : erişti, ulaştı
  7846. 18-Kehf 61
    mecmea : birleştiği yere, cem olduğu yere
  7847. 18-Kehf 61
    beyni-himâ : ikisinin arasında
  7848. 18-Kehf 61
    nesiyâ : ikisi unuttular
  7849. 18-Kehf 61
    te-humâ : ikisinin balığı
  7850. 18-Kehf 61
    fettehaze (fe ittehaze) : o zaman edindi
  7851. 18-Kehf 61
    sebîle-hu : kendi yolunu
  7852. 18-Kehf 61
    el bahri : denizininde, denizde, denize doğru
  7853. 18-Kehf 61
    sereben : içine girilip, gidilen yer
  7854. 18-Kehf 62
    fe : böylece, bundan sonra
  7855. 18-Kehf 62
    lemmâ : olduğu zaman
  7856. 18-Kehf 62
    vezâ : ikisi mesafe katettiler (bir yerden bir yere geçtiler, gittiler)
  7857. 18-Kehf 62
    le : dedi
  7858. 18-Kehf 62
    li fetâ-hu : genç arkadaşına
  7859. 18-Kehf 62
    gadâe-nâ : sabah kahvaltımız
  7860. 18-Kehf 62
    lekad : andolsun ki
  7861. 18-Kehf 62
    lekînâ : biz karşılaştık, maruz kaldık (hissettik)
  7862. 18-Kehf 62
    min seferi-nâ : seferimizden, yolculuğumuzdan (dolayı, sebebiyle)
  7863. 18-Kehf 62
    nasaben : yorgunluk, bitkinlik, meşakkat
  7864. 18-Kehf 63
    le : dedi
  7865. 18-Kehf 63
    e raeyte : gördün mü
  7866. 18-Kehf 63
    iz eveynâ : sığındığımız zaman, orada bulunduğumuz zaman
  7867. 18-Kehf 63
    ilas sahrati (ilâ es sahrati) : kayaya
  7868. 18-Kehf 63
    fe in-nî : o zaman gerçekten ben
  7869. 18-Kehf 63
    nesîtu : unuttum
  7870. 18-Kehf 63
    elte : balığı
  7871. 18-Kehf 63
    veensâ-nî-hu : ve onu bana unutturmadı
  7872. 18-Kehf 63
    illeş şeytânu (illâ eş şeytânu) : şeytandan başkası
  7873. 18-Kehf 63
    en ezkure-hu : onu hatırlamayı
  7874. 18-Kehf 63
    vettehaze (ve ittehaze) : ve edindi (tuttu)
  7875. 18-Kehf 63
    sebîle-hu : kendi yolunu
  7876. 18-Kehf 63
    el bahri : denizde (denizininde)
  7877. 18-Kehf 63
    aceben : acayip, şaşılacak şekilde
  7878. 18-Kehf 64
    le : dedi
  7879. 18-Kehf 64
    like : bu
  7880. 18-Kehf 64
    nebgı : talep ediyoruz, arıyoruz, ibtiga ediyoruz
  7881. 18-Kehf 64
    ferteddâ : o zaman döndüler
  7882. 18-Kehf 65
    fe vecedâ : böylece (ikisi) buldular
  7883. 18-Kehf 65
    abden : bir kul
  7884. 18-Kehf 65
    âteynâ-hu : biz ona verdik
  7885. 18-Kehf 65
    rahmeten : bir rahmet
  7886. 18-Kehf 65
    ve allemnâ-hu : ve biz ona öğrettik
  7887. 18-Kehf 65
    min ledun-nâ : ledun (gizli) ilmimizden
  7888. 18-Kehf 65
    ilmen : bir ilim
  7889. 18-Kehf 66
    le : dedi
  7890. 18-Kehf 66
    lehu : ona
  7891. 18-Kehf 66
    hel ettebiu-ke : sana tâbî olabilir miyim
  7892. 18-Kehf 66
    en tuallime-ni : senin bana öğretmen
  7893. 18-Kehf 66
    ullimte : sana öğretildi
  7894. 18-Kehf 66
    ruşden : rüşde ulaşma
  7895. 18-Kehf 67
    le : dedi
  7896. 18-Kehf 67
    inne-ke : muhakkak sen
  7897. 18-Kehf 67
    len testetîa : asla güç yetiremezsin, yapamazsın
  7898. 18-Kehf 67
    maiye : benimle beraber, benim maiyetimde
  7899. 18-Kehf 67
    sabren : sabırla, sabırlı olma
  7900. 18-Kehf 68
    ve keyfe : ve nasıl
  7901. 18-Kehf 68
    tesbiru alâ : sabredersin
  7902. 18-Kehf 68
    lem tuhıt : ihata edemedin, kavrayamadın
  7903. 18-Kehf 68
    hubren : haberdar edilerek
  7904. 18-Kehf 69
    le : dedi
  7905. 18-Kehf 69
    se tecidu-ni : beni bulacaksın
  7906. 18-Kehf 69
    inşâallahu (inşâe allâhu) : Allah dilerse
  7907. 18-Kehf 69
    biren : sabreden (sabırlı olan)
  7908. 18-Kehf 69
    ve lâ a'sî : ve asi olmayacağım
  7909. 18-Kehf 69
    leke : sana
  7910. 18-Kehf 69
    emren : emir
  7911. 18-Kehf 70
    le : dedi
  7912. 18-Kehf 70
    fe : o taktirde
  7913. 18-Kehf 70
    in itteba'te-nî : eğer bana tâbî olursan
  7914. 18-Kehf 70
    fetes'el-nî : bana soru sorma
  7915. 18-Kehf 70
    an şey'in : bir şeyden
  7916. 18-Kehf 70
    uhdise \n(hadese) : ben bahsederim \n: (bahsetti, anlattı)
  7917. 18-Kehf 70
    leke : sana
  7918. 18-Kehf 70
    zikren : zikir, öğüt, kıssa, haber
  7919. 18-Kehf 71
    fentalakâ (fe intalakâ) : böylece (ikisi) gittiler
  7920. 18-Kehf 71
    es sefîneti : bir gemiye
  7921. 18-Kehf 71
    le : dedi
  7922. 18-Kehf 71
    e harakte-hâ : onu deldin mi
  7923. 18-Kehf 71
    ehle-hâ : onun ehlini (ahalisini, içinde bulunanları)
  7924. 18-Kehf 71
    lekad : andolsun
  7925. 18-Kehf 71
    ci'te : sen (geldin) yaptın, tahakkuk ettirdin
  7926. 18-Kehf 71
    şey'en : bir şey
  7927. 18-Kehf 71
    imren : büyük iş
  7928. 18-Kehf 72
    le : dedi
  7929. 18-Kehf 72
    e lem ekul : benylemedim mi, ben demedim mi
  7930. 18-Kehf 72
    inne-ke : muhakkak sen,
  7931. 18-Kehf 72
    len testetîa : asla güç yetiremezsin
  7932. 18-Kehf 72
    maiye : benimle beraber
  7933. 18-Kehf 72
    sabren : sabırlı olarak, sabırlı olma
  7934. 18-Kehf 73
    le : dedi
  7935. 18-Kehf 73
    nesîtu : unuttum
  7936. 18-Kehf 73
    ve lâ turhık-nî : ve bana yükleme,
  7937. 18-Kehf 73
    min emrî : benim emirlerimden (bana verilen emirlerde)
  7938. 18-Kehf 73
    usren : zorluk, güçlük
  7939. 18-Kehf 74
    fe : böylece
  7940. 18-Kehf 74
    intalekâ : ikisi gitti (oradan ayrıldı)
  7941. 18-Kehf 74
    lekıyâ : ikisi karşılaştılar, rastladılar
  7942. 18-Kehf 74
    gulâmen : (erkek) çocuk
  7943. 18-Kehf 74
    fe : o zaman
  7944. 18-Kehf 74
    katele-hu : onu öldürdü
  7945. 18-Kehf 74
    le : dedi
  7946. 18-Kehf 74
    e katelte : sen öldürdün mü
  7947. 18-Kehf 74
    nefsen : bir nefs
  7948. 18-Kehf 74
    zekiyyeten : temiz, masum
  7949. 18-Kehf 74
    nefsin : bir nefs
  7950. 18-Kehf 74
    lekad : andolsun
  7951. 18-Kehf 74
    ci'te : sen (geldin) yaptın, tahakkuk ettirdin
  7952. 18-Kehf 74
    şey'en : bir şey
  7953. 18-Kehf 74
    nukren : kötü, şeriate uymayan
  7954. 18-Kehf 75
    le : dedi
  7955. 18-Kehf 75
    e lem ekul : ben demedim mi
  7956. 18-Kehf 75
    leke : sana
  7957. 18-Kehf 75
    inne-ke : muhakkak sen
  7958. 18-Kehf 75
    len testetîa : güç yetiremezsin
  7959. 18-Kehf 75
    maiye : benimle beraber
  7960. 18-Kehf 75
    sabren : sabırlı olma
  7961. 18-Kehf 76
    le : dedi
  7962. 18-Kehf 76
    in seeltu-ke : eğer sana sorarsam
  7963. 18-Kehf 76
    an şey'in : bir şey
  7964. 18-Kehf 76
    ba'de-hâ : ondan sonra
  7965. 18-Kehf 76
    fe : öyleyse, o zaman, artık
  7966. 18-Kehf 76
    belagte : sen ulaştın
  7967. 18-Kehf 76
    min ledun-nî : benim yanımdan, benim tarafımdan
  7968. 18-Kehf 76
    uzren : özür, kabul edilebilir sebep
  7969. 18-Kehf 77
    fentalekâ hattâ izâ : böylece ikisi yola çıktılar
  7970. 18-Kehf 77
    eteyâ : ikisi geldiler
  7971. 18-Kehf 77
    ehle : şehir halkı
  7972. 18-Kehf 77
    karyetin : bir karye, bir kasaba, bir ülke
  7973. 18-Kehf 77
    ehle hâ : şehir halkı
  7974. 18-Kehf 77
    fe ebev : fakat çekindiler
  7975. 18-Kehf 77
    en yudayyifû humâ : ikisini misafir etmek
  7976. 18-Kehf 77
    fe : fakat, böylece
  7977. 18-Kehf 77
    vecedâ : (ikisi) buldular
  7978. 18-Kehf 77
    cidâren : bir duvar
  7979. 18-Kehf 77
    en yenkadda : yıkılmak üzere
  7980. 18-Kehf 77
    fe ekâme-hu : o zaman onu ikâme etti, düzeltti
  7981. 18-Kehf 77
    le : dedi
  7982. 18-Kehf 77
    lev : eğer
  7983. 18-Kehf 77
    şi'te : sen diledin
  7984. 18-Kehf 77
    lettehazte (le ittehaze) : elbette buna karşılık
  7985. 18-Kehf 77
    aleyhi : ona
  7986. 18-Kehf 77
    ecren : ecir, ücret, bedel
  7987. 18-Kehf 78
    le : dedi
  7988. 18-Kehf 78
    bey-nî ve beyni ke : benimle senin aranda, aramızda
  7989. 18-Kehf 78
    se unebbiu ke : sana haber vereceğim
  7990. 18-Kehf 78
    bi te'vîli : te'vîl, yorum, izah
  7991. 18-Kehf 78
    lem testetı' : güç yetiremediğin şey
  7992. 18-Kehf 78
    aleyhi : ona
  7993. 18-Kehf 78
    sabren : sabırlı olarak, sabırlı olma
  7994. 18-Kehf 79
    emme : fakat, lâkin, amma
  7995. 18-Kehf 79
    es sefînetu : gemi
  7996. 18-Kehf 79
    fenet : o zaman oldu, idi
  7997. 18-Kehf 79
    li mesâkîne : fakirlere ait, fakirlerin
  7998. 18-Kehf 79
    ya'melûne : çalışıyorlar
  7999. 18-Kehf 79
    el bahri : denizde
  8000. 18-Kehf 79
    fe : böylece, bu sebeple
  8001. 18-Kehf 79
    eradtu : ben istedim
  8002. 18-Kehf 79
    en eîbe-hâ : onu kusurlu yapmak
  8003. 18-Kehf 79
    vene : ve oldu, idi, vardı
  8004. 18-Kehf 79
    verâe-hum : onların arkasında
  8005. 18-Kehf 79
    melikun : bir kral
  8006. 18-Kehf 79
    ye'huzu : alıyor (ele geçiriyor)
  8007. 18-Kehf 79
    kulle sefînetin : bütün gemi(ler)
  8008. 18-Kehf 79
    gasben : gasbederek, zorla
  8009. 18-Kehf 80
    ve emmâ el gulâmu : ve fakat çocuğa (gelince)
  8010. 18-Kehf 80
    fe : o zaman, böylece
  8011. 18-Kehf 80
    ne : oldu, idi
  8012. 18-Kehf 80
    ebevâ-hu : onun anne ve babası
  8013. 18-Kehf 80
    mu'mineyni : iki mü'min (mü'minler)
  8014. 18-Kehf 80
    fe : bundan dolayı, böylece
  8015. 18-Kehf 80
    en yurhika-humâ : onları (o ikisini küfre ve tuğyana) sürüklemek
  8016. 18-Kehf 80
    tugyânen : azgınlık
  8017. 18-Kehf 80
    ve kufren : ve küfür (inkâr)
  8018. 18-Kehf 81
    fe erednâ : böylece diledik, istedik
  8019. 18-Kehf 81
    en yubdile-humâ : onlara (o ikisi için) değiştirmesi
  8020. 18-Kehf 81
    hayren : (daha) hayırlısı
  8021. 18-Kehf 81
    zekâten : temiz
  8022. 18-Kehf 81
    ve akrebe : ve daha yakın
  8023. 18-Kehf 81
    ruhmen : merhamet (açısından)
  8024. 18-Kehf 82
    ve emmâ el cidâru : ve duvar meselesine gelince, duvar ise
  8025. 18-Kehf 82
    fene : böylece idi
  8026. 18-Kehf 82
    li gulâmeyni : iki (erkek) çocuğa ait, iki (erkek) çocuğun
  8027. 18-Kehf 82
    yetîmeyni : iki yetim
  8028. 18-Kehf 82
    el medîneti : şehirde
  8029. 18-Kehf 82
    vene : ve idi, vardı
  8030. 18-Kehf 82
    tahte-hu : onun altında
  8031. 18-Kehf 82
    kenzun : hazine, define
  8032. 18-Kehf 82
    lehumâ : ikisinin, ikisine ait
  8033. 18-Kehf 82
    vene : ve idi
  8034. 18-Kehf 82
    ebû-humâ : ikisinin babası
  8035. 18-Kehf 82
    fe erâde : bu sebeple diledi, istedi
  8036. 18-Kehf 82
    rabbu-ke : senin Rabbin
  8037. 18-Kehf 82
    en yeblugâ : ikisinin erişmesini, ulaşmasını
  8038. 18-Kehf 82
    eşudde-humâ : onların en kuvvetli çağı, gençlik çağı
  8039. 18-Kehf 82
    ve yestahricâ : ve ikisinin çıkarması
  8040. 18-Kehf 82
    kenze-humâ : ikisinin definesi
  8041. 18-Kehf 82
    rahmeten : bir rahmet olarak
  8042. 18-Kehf 82
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  8043. 18-Kehf 82
    vefealtu-hu : ve onu ben yapmadım
  8044. 18-Kehf 82
    an emrî : kendi emrimden, kendi isteğimle
  8045. 18-Kehf 82
    like : işte bu
  8046. 18-Kehf 82
    te'vîlu : te'vîl, yorum, izah
  8047. 18-Kehf 82
    lem testı' : sen güç yetiremedin
  8048. 18-Kehf 82
    aleyhi : ona
  8049. 18-Kehf 82
    sabren : sabırlı olma
  8050. 18-Kehf 83
    ve yes'elûne-ke : ve sana sorarlar
  8051. 18-Kehf 83
    an zi el karneyni : Zülkarneyn'den (iki karn sahibi)
  8052. 18-Kehf 83
    se etlû : tilâvet edeceğim, okuyacağım
  8053. 18-Kehf 83
    aleykum : size
  8054. 18-Kehf 83
    zikren : zikir, hatırlatma, kıssa, konu, bahis
  8055. 18-Kehf 84
    mekkennâ : sağlam yerleştirdik, kuvvetlendirdik, destekledik
  8056. 18-Kehf 84
    lehu : ona, onu
  8057. 18-Kehf 84
    el ardı : yeryüzünde
  8058. 18-Kehf 84
    ve âteynâ-hu : ve ona verdik
  8059. 18-Kehf 84
    min kulli şey'in : herşeyden
  8060. 18-Kehf 84
    sebeben : sebep, vesile
  8061. 18-Kehf 85
    fe etbea : böylece tâbî oldu
  8062. 18-Kehf 85
    sebeben : sebep, vesile
  8063. 18-Kehf 86
    belega : erişti, ulaştı
  8064. 18-Kehf 86
    magribe eş şemsi : güneşin battığı yer
  8065. 18-Kehf 86
    vecede-hâ : onu buldu
  8066. 18-Kehf 86
    hamietin : bulanık, çamurlu
  8067. 18-Kehf 86
    ve vecede : ve buldu
  8068. 18-Kehf 86
    inde-hâ : onun yanında
  8069. 18-Kehf 86
    kavmen : bir kavim, topluluk
  8070. 18-Kehf 86
    ze el karneyni : eylkarneyn
  8071. 18-Kehf 86
    en tuazzibe : senin azaba uğratman
  8072. 18-Kehf 86
    ve immâ : ve ya, veya
  8073. 18-Kehf 86
    en tettehıze : senin edinmen, ittihaz etmen
  8074. 18-Kehf 86
    husnen : güzellikle, iyilikle, güzel davranışla
  8075. 18-Kehf 87
    le : dedi
  8076. 18-Kehf 87
    emmâ : amma, lâkin, fakat
  8077. 18-Kehf 87
    men zaleme : kim zulmederse
  8078. 18-Kehf 87
    fe sevfe nuazzibu-hu : o taktirde ona azap edeceğiz
  8079. 18-Kehf 87
    summe : sonra
  8080. 18-Kehf 87
    yureddu : reddedilir, gerinderilir
  8081. 18-Kehf 87
    fe yuazzibu-hu : o zaman onu azaplandırır
  8082. 18-Kehf 87
    azâben : bir azap (ile)
  8083. 18-Kehf 87
    nukren : dehşetli, çok şiddetli
  8084. 18-Kehf 88
    ve emmâ : ve amma, fakat
  8085. 18-Kehf 88
    men âmene : kim âmenû olursa (kim ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı dilerse)
  8086. 18-Kehf 88
    ve amile sâlihan : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptı, amel etti
  8087. 18-Kehf 88
    fe lehu : o zaman onun için, onun
  8088. 18-Kehf 88
    cezâen : karşılık, mükâfat
  8089. 18-Kehf 88
    el husnâ : güzel
  8090. 18-Kehf 88
    ve se nekûlu : veyleyeceğiz
  8091. 18-Kehf 88
    lehu : ona
  8092. 18-Kehf 88
    min emri-nâ : emrimizden
  8093. 18-Kehf 88
    yusren : kolay olan
  8094. 18-Kehf 89
    summe : sonra
  8095. 18-Kehf 89
    etbea : tâbî oldu
  8096. 18-Kehf 89
    sebeben : vesile, sebep
  8097. 18-Kehf 90
    belega : ulaştı
  8098. 18-Kehf 90
    matlıa eş şemsi \n(talaa) : güneşin (tulû ettiği) doğduğu yer \n: (doğdu)
  8099. 18-Kehf 90
    vecede-hâ : onu buldu
  8100. 18-Kehf 90
    lem nec'al : kılmadık, yapmadık
  8101. 18-Kehf 90
    lehum : onlar için, onlara
  8102. 18-Kehf 90
    sitren : bir örtü, perde
  8103. 18-Kehf 91
    kezâlike : işteyle
  8104. 18-Kehf 91
    ve kad : ve oldu, olmuştu
  8105. 18-Kehf 91
    ehatnâ : biz ihata ettik
  8106. 18-Kehf 91
    ledey-hi : onun yanında, huzurunda
  8107. 18-Kehf 91
    hubren : olayın sebebinden, gerçek durumdan haberdar olan
  8108. 18-Kehf 92
    summe : sonra
  8109. 18-Kehf 92
    etbea : tuttu
  8110. 18-Kehf 92
    sebeben : bir sebep
  8111. 18-Kehf 93
    belega : ulaştı
  8112. 18-Kehf 93
    beyne es seddeyni : iki seddin arası
  8113. 18-Kehf 93
    vecede : buldu
  8114. 18-Kehf 93
    kavmen : bir kavim
  8115. 18-Kehf 93
    yekâdûne yefkahûne : (neredeyse hiç) anlamayan
  8116. 18-Kehf 93
    kavlen : söz
  8117. 18-Kehf 94
    ze el karneyni : eylkarneyn
  8118. 18-Kehf 94
    inne : muhakkak
  8119. 18-Kehf 94
    ye'cûce : yecüc
  8120. 18-Kehf 94
    ve me'cûce : ve mecüc
  8121. 18-Kehf 94
    mufsidûne : fesat çıkaranlar
  8122. 18-Kehf 94
    el ardı : yeryüzünde
  8123. 18-Kehf 94
    fe : bu yüzden, bu sebeple
  8124. 18-Kehf 94
    hel : mı
  8125. 18-Kehf 94
    nec'alu : biz kılalım, biz yapalım
  8126. 18-Kehf 94
    leke : sana
  8127. 18-Kehf 94
    harcen : harç, ücret
  8128. 18-Kehf 94
    en tec'ale : senin yapman
  8129. 18-Kehf 94
    beyne-nâ ve beyne-hum : onlarla bizim aramız
  8130. 18-Kehf 94
    sedden : bir set
  8131. 18-Kehf 95
    le : dedi
  8132. 18-Kehf 95
    mekken-nî : beni kuvvetlendirdiği (desteklediği) şeyler
  8133. 18-Kehf 95
    fe : öyleyse, şimdi
  8134. 18-Kehf 95
    eînû-nî : bana yardım edin
  8135. 18-Kehf 95
    bi kuvvetin : güçle, kuvvetle
  8136. 18-Kehf 95
    ec'al : yapayım
  8137. 18-Kehf 95
    beyne-kum ve beyne-hum : onlarla sizin aranıza
  8138. 18-Kehf 95
    redmen : çok sağlam engel
  8139. 18-Kehf 96
    zubere el hadîdi : demir parçaları
  8140. 18-Kehf 96
    beyne es sadafeyni : iki dağın arası
  8141. 18-Kehf 96
    le infuhû : körükleyin dedi
  8142. 18-Kehf 96
    izâ ceale-hu : onu yaptığı zaman
  8143. 18-Kehf 96
    ren : ateş (hali)
  8144. 18-Kehf 96
    le : dedi
  8145. 18-Kehf 96
    aleyhi : onun üzerine
  8146. 18-Kehf 96
    tren : erimiş bakır
  8147. 18-Kehf 97
    femestâû (fe ma istetaû) : böylece, artık güçleri yetmez
  8148. 18-Kehf 97
    en yazherû-hu : ona zahir olmaya (üstün gelmeye), onu aşmaya
  8149. 18-Kehf 97
    ve mestetâû (ma istetaû) : ve muktedir olamazlar, güçleri yetmez
  8150. 18-Kehf 97
    lehu : onu
  8151. 18-Kehf 97
    nakben : delerek
  8152. 18-Kehf 98
    le : dedi
  8153. 18-Kehf 98
    rahmetun : rahmet
  8154. 18-Kehf 98
    fe : öyleyse, o zaman, ama
  8155. 18-Kehf 98
    izâ câe : geldiği zaman
  8156. 18-Kehf 98
    ceale-hu : onu kılar, yapar
  8157. 18-Kehf 98
    dekkâe : kırıp ufaladı, yerle bir etti
  8158. 18-Kehf 98
    vene : ve oldu
  8159. 18-Kehf 99
    ve teraknâ : ve biz terkettik, bıraktık
  8160. 18-Kehf 99
    yevmeizin : izin günü
  8161. 18-Kehf 99
    yemûcu : (birbirlerine) karışır
  8162. 18-Kehf 99
    ve nufiha : ve üfürüldü
  8163. 18-Kehf 99
    es sûri : sur'a
  8164. 18-Kehf 99
    fe : artık, o zaman
  8165. 18-Kehf 99
    cema'nâ-hum : onları topladık
  8166. 18-Kehf 99
    cem'an : hepsini
  8167. 18-Kehf 100
    ve aradnâ : ve arz ettik, gösterdik
  8168. 18-Kehf 100
    cehenneme : cehennemi
  8169. 18-Kehf 100
    yevmeizin : izin günü, o gün
  8170. 18-Kehf 100
    li el kâfirîne : inkâr edenlere, kâfirlere
  8171. 18-Kehf 101
    ellezîne : onlar
  8172. 18-Kehf 101
    net : idi, oldu
  8173. 18-Kehf 101
    ve kânû : ve oldular
  8174. 18-Kehf 101
    yestetîûne : güçleri yetmez, muktedir olamazlar
  8175. 18-Kehf 101
    sem'an : işitmeye
  8176. 18-Kehf 102
    e : mı
  8177. 18-Kehf 102
    fe hasibe : yoksa zannettiler
  8178. 18-Kehf 102
    ellezîne keferû : kâfirler, inkâr eden kimseler
  8179. 18-Kehf 102
    en yettehızû : edindiklerini
  8180. 18-Kehf 102
    evliyâe : evliya, dostlar, veliler
  8181. 18-Kehf 102
    a'tednâ : hazırladık
  8182. 18-Kehf 102
    cehenneme : cehennemi
  8183. 18-Kehf 102
    li el kâfirîne : kâfirler için, kâfirlere
  8184. 18-Kehf 102
    nuzulen : ikram olarak, kalacak yer olarak
  8185. 18-Kehf 103
    hel : mi
  8186. 18-Kehf 103
    nunebbiu-kum : size haber vereyim
  8187. 18-Kehf 103
    bi el ahserîne : en çok hüsrana uğrayanları
  8188. 18-Kehf 103
    a'mâlen : ameller açısından
  8189. 18-Kehf 104
    ellezîne : onlar
  8190. 18-Kehf 104
    dalle : saptı (kaybettikleri dereceler, kazandıkları derecelerden daha fazla oldu)
  8191. 18-Kehf 104
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  8192. 18-Kehf 104
    ve hum : ve onlar
  8193. 18-Kehf 104
    yahsebûne : zannediyorlar
  8194. 18-Kehf 104
    enne-hum : olduğunu
  8195. 18-Kehf 104
    yuhsinûne : güzel davranıyorlar, güzel ameller yapıyorlar
  8196. 18-Kehf 105
    ulâike ellezîne : işte o kimseler, onlar
  8197. 18-Kehf 105
    keferû : inkâr ettiler, örttüler
  8198. 18-Kehf 105
    ve likâi-hî : ve ona ulaşmak, ona mülâki olmak (ölmeden önce ruhun Allah'a ulaşması)
  8199. 18-Kehf 105
    fe habitat : o zaman, böylece boşa gitti, heba oldu
  8200. 18-Kehf 105
    fe lâ nukîmu : bu sebeple ikame etmeyeceğiz, yapmayacağız
  8201. 18-Kehf 105
    lehum : onlar için, onlara
  8202. 18-Kehf 105
    yevme elyameti : kıyâmet günü
  8203. 18-Kehf 105
    veznen : vezin, ölçü, mizan
  8204. 18-Kehf 106
    like : işte bu
  8205. 18-Kehf 106
    cezâu-hum : onların cezası
  8206. 18-Kehf 106
    cehennemu : cehennem
  8207. 18-Kehf 106
    keferû : inkâr ettiler, örttüler
  8208. 18-Kehf 106
    ve ittehazû : ve edindiler
  8209. 18-Kehf 106
    ve rusulî : ve resûllerim
  8210. 18-Kehf 106
    huzuven : alay konusu
  8211. 18-Kehf 107
    innellezîne (inne ellezîne) : muhakkak o kimseler, onlar
  8212. 18-Kehf 107
    âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler
  8213. 18-Kehf 107
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yapanlar, işleyenler
  8214. 18-Kehf 107
    net : idi, oldu
  8215. 18-Kehf 107
    lehum : onlar için, onlara
  8216. 18-Kehf 107
    cennâtu el firdevsi : firdevs cennetleri
  8217. 18-Kehf 107
    nuzulen : ikram olarak, kalacak yer olarak
  8218. 18-Kehf 108
    hâlidîne : ebediyyen, kalıcı olanlar
  8219. 18-Kehf 108
    yebgûne : ibtiga etmezler, istemezler
  8220. 18-Kehf 108
    velen : ayrılmak
  8221. 18-Kehf 109
    lev : eğer, ise, olsa
  8222. 18-Kehf 109
    ne el bahru : deniz(ler) oldu
  8223. 18-Kehf 109
    midâden : mürekkep
  8224. 18-Kehf 109
    li kelimâti : kelimeler, sözler için
  8225. 18-Kehf 109
    le nefide el bahru : deniz(ler) biter, tükenir
  8226. 18-Kehf 109
    kable en tenfede : bitmesinden (tükenmesinden) önce, bitmeden
  8227. 18-Kehf 109
    kelimâtu : sözler, kelimeler
  8228. 18-Kehf 109
    ve lev : ve eğer, ise, olsa
  8229. 18-Kehf 109
    mededen : imdat (yardım) olarak
  8230. 18-Kehf 110
    innemâ : ancak, sadece, yalnız
  8231. 18-Kehf 110
    ene : ben
  8232. 18-Kehf 110
    beşerun : bir beşer
  8233. 18-Kehf 110
    ileyye : bana
  8234. 18-Kehf 110
    ennemâ : olduğu
  8235. 18-Kehf 110
    fe men : artık kim
  8236. 18-Kehf 110
    ne yercû : dilerse
  8237. 18-Kehf 110
    likâe : ulaşmayı, mülâki olmayı
  8238. 18-Kehf 110
    fe li ya'mel : o zaman amel etsin, yapsın
  8239. 18-Kehf 110
    amelen sâlihan : salih amel (nefs tezkiyesi)
  8240. 18-Kehf 110
    ve lâ yuşrik : ve şirk koşmasın
  8241. 18-Kehf 110
    bi ıbâdeti : ibadetine
  8242. 18-Kehf 110
    ehaden : (başka) birisi (başka birşeyi)
  8243. 19-Meryem 2
    zikru rahmeti : rahmetin zikri
  8244. 19-Meryem 2
    rabbi-ke : senin Rabbin
  8245. 19-Meryem 2
    abde-hu : onun kulu
  8246. 19-Meryem 2
    zekeriyyâ : Zekeriya
  8247. 19-Meryem 3
    rabbe-hu : onun Rabbi, kendi Rabbi
  8248. 19-Meryem 3
    nidâen : seslenerek
  8249. 19-Meryem 3
    hafiyyen : gizlice, sessizce
  8250. 19-Meryem 4
    le : dedi
  8251. 19-Meryem 4
    vehene : zayıfladı, güçsüzleşti
  8252. 19-Meryem 4
    el azmu : kemik
  8253. 19-Meryem 4
    veteale : ve tutuştu, yayıldı
  8254. 19-Meryem 4
    er re'su : baş
  8255. 19-Meryem 4
    şeyben : ağararak (saçın ağarması)
  8256. 19-Meryem 4
    ve lem ekun : ve ben olmadım
  8257. 19-Meryem 4
    bi duâi-ke : sana dua etmek ile
  8258. 19-Meryem 4
    şakıyyen : şâkî
  8259. 19-Meryem 5
    ve in-nî : ve muhakkak ki ben
  8260. 19-Meryem 5
    el mevâliye : yakınlar (velâyet sahibi olanlar, benim soyumdan gelenler)
  8261. 19-Meryem 5
    min verâî : benim arkamdan, benden sonra
  8262. 19-Meryem 5
    venet : ve oldu
  8263. 19-Meryem 5
    imreetî : benim kadınım
  8264. 19-Meryem 5
    âkıran \n(akere) : akir oldu, yaşlandı (yaşlılık sebebiyle çocuğu olma özelliği kesildi) \n: (kesti, sonuna geldi)
  8265. 19-Meryem 5
    fe : artık, bundan sonra, bu sebeple
  8266. 19-Meryem 5
    heb lî : bana bağışla
  8267. 19-Meryem 5
    min ledun-ke : senin katından
  8268. 19-Meryem 5
    veliyyen : bir dost, yardımcı
  8269. 19-Meryem 6
    yerisu-nî : bana varis olsun
  8270. 19-Meryem 6
    ve yerisu : ve varis olsun
  8271. 19-Meryem 6
    min âli ya'kûbe : Yâkub'un ailesinden (ailesine)
  8272. 19-Meryem 6
    vec'al-hu : ve onu kıl
  8273. 19-Meryem 6
    radıyyen : razı olarak, razı olan
  8274. 19-Meryem 7
    zekeriyyâ : ey Zekeriya
  8275. 19-Meryem 7
    nubeşşiru-ke : biz senijdeliyoruz
  8276. 19-Meryem 7
    lem nec'al : kılmadık, yapmadık
  8277. 19-Meryem 7
    lehu : onu
  8278. 19-Meryem 7
    semiyyen : isimlendirerek (isimlendirme)
  8279. 19-Meryem 8
    le : dedi
  8280. 19-Meryem 8
    ennâ : nasıl
  8281. 19-Meryem 8
    yekûnu lî : benim olur (olabilir)
  8282. 19-Meryem 8
    venet : ve oldu
  8283. 19-Meryem 8
    imreetî : benim kadınım
  8284. 19-Meryem 8
    ve kad : ve olmuştu, oldu
  8285. 19-Meryem 8
    belagtu : ulaştım
  8286. 19-Meryem 8
    min el kiberi \n(el kebîru) : ihtiyarlıktan, ihtiyarlığa \n: (büyük, yaşlı, ihtiyar)
  8287. 19-Meryem 8
    ıtiyyen \n(atâ) : yaşlanarak \n: (haddi aştı, hududu geçti)
  8288. 19-Meryem 9
    le : dedi
  8289. 19-Meryem 9
    kezâlike : işteyle
  8290. 19-Meryem 9
    le : dedi
  8291. 19-Meryem 9
    rabbu-ke : senin Rabbin
  8292. 19-Meryem 9
    huve : o
  8293. 19-Meryem 9
    aleyye : bana
  8294. 19-Meryem 9
    heyyinun : kolaydır
  8295. 19-Meryem 9
    ve kad : ve olmuştu
  8296. 19-Meryem 9
    halaktu-ke : seni yarattım
  8297. 19-Meryem 9
    ve lem teku : ve sen değildin
  8298. 19-Meryem 9
    şey'en : bir şey
  8299. 19-Meryem 10
    le : dedi
  8300. 19-Meryem 10
    lî âyeten : bir âyet, bir delil, bir işaret
  8301. 19-Meryem 10
    le : dedi
  8302. 19-Meryem 10
    âyetu-ke : senin âyetin, senin delilin, seninaretin
  8303. 19-Meryem 10
    ellâ tukellime : konuşmaman, konuşamaman
  8304. 19-Meryem 10
    ense : insanlar
  8305. 19-Meryem 10
    selâse : üç
  8306. 19-Meryem 10
    leyâlin (leyl) : geceler (gece)
  8307. 19-Meryem 10
    seviyyen : seviyeli, düzgün, normal, sağlıklı
  8308. 19-Meryem 11
    fe : böylece, bundan sonra
  8309. 19-Meryem 11
    harece : çıktı
  8310. 19-Meryem 11
    min el mihrâbi : mihraptan
  8311. 19-Meryem 11
    fe : böylece
  8312. 19-Meryem 11
    evhâ : vahyetti (konuşmadan, iç sesiyle duyurdu)
  8313. 19-Meryem 11
    ileyhim : onlara
  8314. 19-Meryem 11
    en sebbihû : tesbih etmeleri
  8315. 19-Meryem 11
    bukreten : (erken) sabahleyin
  8316. 19-Meryem 11
    veiyyen : ve (günün sonu) akşamleyin
  8317. 19-Meryem 12
    huzil kitâbe (huz el kitabe) : kitabı al
  8318. 19-Meryem 12
    bi kuvvetin : kuvvetle (dikkatle)
  8319. 19-Meryem 12
    ve âteynâ-hu : ve ona verdik
  8320. 19-Meryem 12
    el hukme : hüküm, hikmet
  8321. 19-Meryem 12
    sabiyyen : sabi (sübyan) iken, çocuk iken (küçük yaşta)
  8322. 19-Meryem 13
    ve hanânen : ve sevgi
  8323. 19-Meryem 13
    min ledun-nâ : katımızdan
  8324. 19-Meryem 13
    ve zekâten : ve zekât, temizlik, nefs tezkiyesi
  8325. 19-Meryem 13
    vene : ve oldu, idi
  8326. 19-Meryem 13
    takıyyen : takva sahibi
  8327. 19-Meryem 14
    ve berren : ve itaatkâr, iyi vezel davranış
  8328. 19-Meryem 14
    bi vâlideyhi : ana babasına
  8329. 19-Meryem 14
    ve lem yekun : ve olmadı, değildi
  8330. 19-Meryem 14
    cebbâren : cebbar, zorba
  8331. 19-Meryem 14
    asıyyen : asi olan, isyan eden
  8332. 19-Meryem 15
    ve selâmun : ve selâm olsun
  8333. 19-Meryem 15
    aleyhi : onun üzerine, ona
  8334. 19-Meryem 15
    yevme vulide : doğduğu gün
  8335. 19-Meryem 15
    ve yevme yemûtu : ve öleceği gün
  8336. 19-Meryem 15
    ve yevme yub'asu : ve beas edileceği (yeniden diriltileceği) gün
  8337. 19-Meryem 15
    hayyen : diri, canlı olarak
  8338. 19-Meryem 16
    vezkur (ve uzkur) : ve zikret
  8339. 19-Meryem 16
    fîl kitâbı (fî el kitabı) : kitapta
  8340. 19-Meryem 16
    meryeme : Meryem'i
  8341. 19-Meryem 16
    izintebezet (iz intebezet) : çekilmişti, uzaklaşmıştı
  8342. 19-Meryem 16
    min ehli-hâ : ailesinden
  8343. 19-Meryem 16
    mekânen : bir yer, bir mekân
  8344. 19-Meryem 16
    şarkıyyen : şark (doğu) tarafı
  8345. 19-Meryem 17
    fettehazet (fe ittehazet) : sonra da edindi, yaptı
  8346. 19-Meryem 17
    hicâben : bir perde
  8347. 19-Meryem 17
    fe : o zaman
  8348. 19-Meryem 17
    erselnâ : gönderdik
  8349. 19-Meryem 17
    ileyhâ : ona
  8350. 19-Meryem 17
    fe : böylece, artık
  8351. 19-Meryem 17
    temessele : temessül etti, suretinde göründü
  8352. 19-Meryem 17
    lehâ : ona
  8353. 19-Meryem 17
    beşeren : beşer, insan
  8354. 19-Meryem 17
    seviyyen : düzgün, normal
  8355. 19-Meryem 18
    let : dedi
  8356. 19-Meryem 18
    eûzu : ben sığınırım
  8357. 19-Meryem 18
    bir rahmâni (bi er rahmâni) : Rahmân'a
  8358. 19-Meryem 18
    min-ke : senden
  8359. 19-Meryem 18
    in kunte : eğer sen isen
  8360. 19-Meryem 18
    tekıyyen : takva sahibi
  8361. 19-Meryem 19
    le : dedi
  8362. 19-Meryem 19
    innemâ : sadece, yalnız
  8363. 19-Meryem 19
    ene : ben
  8364. 19-Meryem 19
    resûlu : resûl (elçi)
  8365. 19-Meryem 19
    li ehebe leki : sana armağan etmem, bağışlamam için
  8366. 19-Meryem 19
    gulâmen : bir erkek çocuk
  8367. 19-Meryem 19
    zekiyyen : temiz, temiz olan
  8368. 19-Meryem 20
    let : dedi
  8369. 19-Meryem 20
    ennâ : nasıl
  8370. 19-Meryem 20
    yekûnu : olur
  8371. 19-Meryem 20
    ve lem yemses-nî : ve bana dokunmadı
  8372. 19-Meryem 20
    beşerun : bir beşer, bir insan
  8373. 19-Meryem 20
    ve lem eku : ve ben olmadım
  8374. 19-Meryem 20
    bagıyyen : azgınlık, iffetsizlik
  8375. 19-Meryem 21
    le : dedi
  8376. 19-Meryem 21
    kezâliki : işteyle
  8377. 19-Meryem 21
    le : dedi
  8378. 19-Meryem 21
    huve : o
  8379. 19-Meryem 21
    aleyye : benim için, bana
  8380. 19-Meryem 21
    heyyinun : kolay
  8381. 19-Meryem 21
    ve li nec'ale-hû : ve onu kılmamız için
  8382. 19-Meryem 21
    âyeten : bir âyet
  8383. 19-Meryem 21
    li en nâsi : insanlara
  8384. 19-Meryem 21
    ve rahmeten : ve bir rahmet
  8385. 19-Meryem 21
    vene : ve oldu
  8386. 19-Meryem 21
    emren : emir
  8387. 19-Meryem 21
    makdıyyen : kaza edilmiş, yerine getirilmiş
  8388. 19-Meryem 22
    fe : böylece
  8389. 19-Meryem 22
    hamelet-hu : ona hamile kaldı
  8390. 19-Meryem 22
    fentebezet (fe intebezet) : sonra çekildi
  8391. 19-Meryem 22
    mekânen : mekân, yer
  8392. 19-Meryem 22
    kasıyyen : uzak
  8393. 19-Meryem 23
    fe : böylece, sonra
  8394. 19-Meryem 23
    ecâe-ha : onu mecbur etti
  8395. 19-Meryem 23
    el mehâdû : doğum sancısı
  8396. 19-Meryem 23
    ilâ ciz'ın nahleti : hurma ağacının gövdesine
  8397. 19-Meryem 23
    let : dedi
  8398. 19-Meryem 23
    leyte-nî : keşke ben olsaydım
  8399. 19-Meryem 23
    kable : önce
  8400. 19-Meryem 23
    ve kuntu : ve ben oldum
  8401. 19-Meryem 23
    nesyen : unutularak
  8402. 19-Meryem 23
    mensiyyen : unutulan
  8403. 19-Meryem 24
    fe : böylece, o zaman
  8404. 19-Meryem 24
    ellâ : olma
  8405. 19-Meryem 24
    tahzenî : üzülme, mahzun
  8406. 19-Meryem 24
    kad ceale : kılmıştı
  8407. 19-Meryem 24
    tahte-ki : senin altından (alt yanından)
  8408. 19-Meryem 24
    seriyyen : bir ark, su yolu
  8409. 19-Meryem 25
    ve huzzî : ve hızlıca salla, silkele
  8410. 19-Meryem 25
    ileyki : senin üzerine, sana
  8411. 19-Meryem 25
    bi ciz'ın nahleti : hurma ağacının gövdesini
  8412. 19-Meryem 25
    aleyki : senin üzerine
  8413. 19-Meryem 25
    rutaben : taze
  8414. 19-Meryem 25
    ceniyyen : toplanarak, devşirilerek
  8415. 19-Meryem 26
    fe : böylece, artık
  8416. 19-Meryem 26
    veşrebî \n(şeribe) : ve iç \n: (içti)
  8417. 19-Meryem 26
    ve karrî aynen : ve gözün aydın olsun
  8418. 19-Meryem 26
    fe immâ : fakat, eğer, ama
  8419. 19-Meryem 26
    terayinne : görürsün
  8420. 19-Meryem 26
    min el beşeri : beşerden
  8421. 19-Meryem 26
    ehaden : bir kimse
  8422. 19-Meryem 26
    fe : o zaman
  8423. 19-Meryem 26
    nezertu : adadım, nezrettim
  8424. 19-Meryem 26
    li er rahmâni : Rahmân'a
  8425. 19-Meryem 26
    savmen : oruç (konuşmama orucu)
  8426. 19-Meryem 26
    fe len ukellime : bu sebeple asla konuşmayacağım
  8427. 19-Meryem 26
    el yevme : bugün
  8428. 19-Meryem 26
    insiyyen : ins, insan
  8429. 19-Meryem 27
    fe : böylece
  8430. 19-Meryem 27
    etet bi \n(etet) : getirdi \n: (geldi)
  8431. 19-Meryem 27
    kavme-hâ : kendi kavmine (onun kavmine)
  8432. 19-Meryem 27
    meryemu : ey Meryem
  8433. 19-Meryem 27
    lekad : andolsun ki
  8434. 19-Meryem 27
    şey'en : bir şey
  8435. 19-Meryem 27
    feriyyen : acayip, çirkin, kötü
  8436. 19-Meryem 28
    uhte hârûne : Harun'un kızkardeşi
  8437. 19-Meryem 28
    mâ kâne : olmadı, değildi
  8438. 19-Meryem 28
    ebû-ki : senin baban
  8439. 19-Meryem 28
    imrae : bir adam
  8440. 19-Meryem 28
    sev'in : kötü
  8441. 19-Meryem 28
    ve mâ kânet : ve değildi
  8442. 19-Meryem 28
    begıyyen : azgın, iffetsiz
  8443. 19-Meryem 29
    fe : böylece, bunun üzerine
  8444. 19-Meryem 29
    eşâret : işaret etti
  8445. 19-Meryem 29
    ileyhi : ona, onu
  8446. 19-Meryem 29
    keyfe : nasıl
  8447. 19-Meryem 29
    nukellimu : biz konuşuruz
  8448. 19-Meryem 29
    menne : olan kimse
  8449. 19-Meryem 29
    el mehdi : beşikte
  8450. 19-Meryem 29
    sabiyyen : sabi, bebek
  8451. 19-Meryem 30
    le : dedi
  8452. 19-Meryem 30
    âtâniye : bana verdi
  8453. 19-Meryem 30
    el kitâbe : kitap
  8454. 19-Meryem 30
    ve ceale-nî : ve beni kıldı
  8455. 19-Meryem 30
    nebiyyen : nebî, peygamber
  8456. 19-Meryem 31
    ve ceale-nî : ve beni kıldı
  8457. 19-Meryem 31
    mubâreken : mübarek
  8458. 19-Meryem 31
    eyne mâ kuntu : ben nerede bulunsam, bulunduğum heryerde
  8459. 19-Meryem 31
    ve evsâ-nî : bana vasiyet etti, emretti
  8460. 19-Meryem 31
    bi es salâti : namazı
  8461. 19-Meryem 31
    ve ez zekâti : ve zekât
  8462. 19-Meryem 31
    mâ dumtu hayyen : hayatta kaldığım sürece
  8463. 19-Meryem 32
    ve berren : ve birr sahibi
  8464. 19-Meryem 32
    bi vâlidetî : anneme (karşı)
  8465. 19-Meryem 32
    ve lem yec'al-nî : ve beni kılmadı
  8466. 19-Meryem 32
    cebbâren : bir cebbar (zorba)
  8467. 19-Meryem 32
    şakıyyen : şâkî
  8468. 19-Meryem 33
    ve es selâmu : ve selâm, selâmet
  8469. 19-Meryem 33
    aleyye : benim üzerimedir, banadır
  8470. 19-Meryem 33
    yevme vulidtu : benim doğduğum gün
  8471. 19-Meryem 33
    ve yevme emûtu : ve benim öleceğim gün
  8472. 19-Meryem 33
    ve yevme ub'asu : ve beas edileceğim (diriltileceğim) gün
  8473. 19-Meryem 33
    hayyen : diri, canlı
  8474. 19-Meryem 34
    like : işte bu
  8475. 19-Meryem 34
    isebnu meryeme : Meryemoğlu İsa
  8476. 19-Meryem 34
    kavle el hakkı : Hakk'ın
  8477. 19-Meryem 34
    ellezî : ki o
  8478. 19-Meryem 34
    yemterûne : şüphe ediyorlar
  8479. 19-Meryem 35
    mâ kâne : olmadı, olmaz
  8480. 19-Meryem 35
    en yettehıze : (onun) edinmesi
  8481. 19-Meryem 35
    min veledin : veled, bir erkek çocuk
  8482. 19-Meryem 35
    subhâne-hu : o sübhandır, herşeydennezzehtir
  8483. 19-Meryem 35
    emren : bir emir, bir iş
  8484. 19-Meryem 35
    fe innemâ : o taktirde sadece
  8485. 19-Meryem 35
    yekûlu : der, söyler
  8486. 19-Meryem 35
    lehu : ona
  8487. 19-Meryem 35
    fe : böylece, o zaman, hemen
  8488. 19-Meryem 35
    yekûnu : o olur
  8489. 19-Meryem 36
    ve innallâhe : ve muhakkak ki Allah
  8490. 19-Meryem 36
    ve rabbu-kum : ve sizin Rabbiniz
  8491. 19-Meryem 36
    fa'budûhu (fe u'budû-hu) : ona kul olun
  8492. 19-Meryem 36
    sırâtun mustekîmun : Sıratı Mustakîm
  8493. 19-Meryem 37
    fahtelefe (fe ihtelefe) : ayrılığa düştüler, ihtilâf ettiler
  8494. 19-Meryem 37
    el ahzâbu : gruplar, hizipler
  8495. 19-Meryem 37
    min beyni-him : onların arasından, kendi aralarında
  8496. 19-Meryem 37
    fe : o zaman
  8497. 19-Meryem 37
    veylun : vay haline
  8498. 19-Meryem 37
    li ellezîne keferû : inkâr edenlere, kâfir olanlara
  8499. 19-Meryem 37
    min meşhedi : müşahede edilmesinden dolayı, müşahede edildiği (şahit olunduğu) zaman
  8500. 19-Meryem 37
    yevmin azîmin : büyük gün
  8501. 19-Meryem 38
    esmi' bi-him : onlara işittir (neler neler, hayret edilecek şeyler işittirilir)
  8502. 19-Meryem 38
    ve ebsır : vester (neler neler, hayret edilecek şeylersterilir)
  8503. 19-Meryem 38
    yevme ye'tûne-nâ : bize gelecekleri gün
  8504. 19-Meryem 38
    ez zâlimûne : zalimler
  8505. 19-Meryem 38
    el yevme : bugün
  8506. 19-Meryem 39
    ve enzir-hum : ve onları uyar
  8507. 19-Meryem 39
    yevme el hasreti : hasret günü
  8508. 19-Meryem 39
    iz kudıye el emru : emir yerine getirildiği zaman
  8509. 19-Meryem 39
    ve hum : ve onlar
  8510. 19-Meryem 39
    gafletin : gaflet
  8511. 19-Meryem 39
    ve hum : ve onlar
  8512. 19-Meryem 39
    lâ yu'minûne : mü'min olmuyorlar, mü'min değiller
  8513. 19-Meryem 40
    nerisu : biz varisiz, biz varis olacağız
  8514. 19-Meryem 40
    el arda : yeryüzü
  8515. 19-Meryem 40
    ve men aleyhâ : ve onun üzerinde olan kimseler (kişiler)
  8516. 19-Meryem 40
    ve ileynâ : ve bize
  8517. 19-Meryem 40
    yurceûne : döndürülecekler
  8518. 19-Meryem 41
    vezkur (ve uzkur) : ve zikret
  8519. 19-Meryem 41
    el kitâbi : kitapta
  8520. 19-Meryem 41
    ibrâhîme : İbrâhîm
  8521. 19-Meryem 41
    inne-hu : muhakkak o, çünkü o
  8522. 19-Meryem 41
    ne : oldu, idi
  8523. 19-Meryem 41
    nebiyyen : nebî, peygamber
  8524. 19-Meryem 42
    iz kâle : demişti
  8525. 19-Meryem 42
    li ebî-hi : babasına
  8526. 19-Meryem 42
    ebeti : babacığım
  8527. 19-Meryem 42
    lime : niçin
  8528. 19-Meryem 42
    mâ lâ yesmau : işitmeyen şey
  8529. 19-Meryem 42
    ve lâ yubsıru : vermeyen
  8530. 19-Meryem 42
    ve lâ yugnî an-ke : ve sana faydası olmayan
  8531. 19-Meryem 42
    şey'en : şey, bir şey
  8532. 19-Meryem 43
    ebeti : ey babacığım
  8533. 19-Meryem 43
    e-nî : bana geldi
  8534. 19-Meryem 43
    min el ilmi : (ilimden) bir ilim
  8535. 19-Meryem 43
    lem ye'ti-ke : sana gelmeyen
  8536. 19-Meryem 43
    fettebi'nî (fe ittebi'-nî) : bundan sonra, öyleyse bana tâbî ol
  8537. 19-Meryem 43
    ehdi-ke : seni hidayet edeyim (ulaştırayım)
  8538. 19-Meryem 43
    seviyyen : seviyeli, düzgün, doğru (Allah'a ulaştıran)
  8539. 19-Meryem 44
    ebeti : ey babacığım
  8540. 19-Meryem 44
    lâ ta'budi eş şeytâne : şeytana kul olma
  8541. 19-Meryem 44
    inne eş şeytâne : muhakkak şeytan
  8542. 19-Meryem 44
    ne : oldu
  8543. 19-Meryem 44
    li er rahmâni : Rahmân'a
  8544. 19-Meryem 44
    asıyyen : asi, isyankâr
  8545. 19-Meryem 45
    ebeti : ey babacığım
  8546. 19-Meryem 45
    ehâfu : korkuyorum
  8547. 19-Meryem 45
    en yemesse-ke : sana dokunması
  8548. 19-Meryem 45
    min er rahmâni : Rahmân'dan
  8549. 19-Meryem 45
    fe : böylece, o zaman, o durumda
  8550. 19-Meryem 45
    tekûne : sen olursun
  8551. 19-Meryem 45
    li eş şeytâni : şeytan için
  8552. 19-Meryem 45
    veliyyen : velî, dost
  8553. 19-Meryem 46
    le : dedi
  8554. 19-Meryem 46
    e râgıbun ... (... an) : rağbet etmiyor musun (kıymet vermiyor musun)
  8555. 19-Meryem 46
    ente : sen
  8556. 19-Meryem 46
    an âlihetî : ilâhlarımdan
  8557. 19-Meryem 46
    lein : eğer
  8558. 19-Meryem 46
    lem tentehi : sen vazgeçmezsin
  8559. 19-Meryem 46
    le ercumenne-ke : mutlaka seni taşlarım
  8560. 19-Meryem 46
    ve uhcur-nî : ve benden uzaklaş, benden ayrıl
  8561. 19-Meryem 46
    meliyyen : uzun müddet
  8562. 19-Meryem 47
    le : dedi
  8563. 19-Meryem 47
    selâmun : selâm olsun
  8564. 19-Meryem 47
    aleyke : sana, senin üzerine
  8565. 19-Meryem 47
    se estagfiru : mağfiret dileyeceğim
  8566. 19-Meryem 47
    leke : senin için
  8567. 19-Meryem 47
    inne-hu : muhakkak o, çünkü o
  8568. 19-Meryem 47
    ne : oldu, dır
  8569. 19-Meryem 47
    hafiyyen : (çok) lütufkâr
  8570. 19-Meryem 48
    ve a'tezilu-kum : ve sizden ayrılıyorum
  8571. 19-Meryem 48
    vetedne : ve sizin dua ettiğiniz şeyler
  8572. 19-Meryem 48
    ve ed'û : ve dua ediyorum
  8573. 19-Meryem 48
    ellâ ekûne : ben olmam
  8574. 19-Meryem 48
    şakıyyen : şâkî
  8575. 19-Meryem 49
    fe : böylece
  8576. 19-Meryem 49
    lemmâ'tezelehum : onlardan ayrıldığı zaman
  8577. 19-Meryem 49
    ve mâ ya'budûne : ve onların kul olduğu şeyler
  8578. 19-Meryem 49
    vehebnâ : ve hibe ettik (o istemeden) bahşettik
  8579. 19-Meryem 49
    lehû : ona
  8580. 19-Meryem 49
    ve ya'kûbe : ve Yâkub'u
  8581. 19-Meryem 49
    ve kullen : ve hepsini
  8582. 19-Meryem 49
    cealnâ : kıldık
  8583. 19-Meryem 49
    nebiyyen : nebî, peygamber
  8584. 19-Meryem 50
    ve vehebnâ : ve hibe ettik, karşılıksız verdik, bahşettik
  8585. 19-Meryem 50
    lehum : onlara
  8586. 19-Meryem 50
    min rahmeti-nâ : rahmetimizden
  8587. 19-Meryem 50
    ve cealnâ : ve kıldık
  8588. 19-Meryem 50
    lehum : onlara
  8589. 19-Meryem 50
    lisâne : lisan, dil
  8590. 19-Meryem 50
    aliyyen : âlî, yüce, üstün
  8591. 19-Meryem 51
    vezkur (ve uzkur) : ve zikret
  8592. 19-Meryem 51
    el kitâbi : kitapta
  8593. 19-Meryem 51
    inne-hu : muhakkak o, çünkü o
  8594. 19-Meryem 51
    ne : oldu, idi
  8595. 19-Meryem 51
    muhlesan : muhlis (nefsini Allah'a teslim etmiş)
  8596. 19-Meryem 51
    vene : ve oldu
  8597. 19-Meryem 51
    resûlen : resûl
  8598. 19-Meryem 51
    nebiyyen : nebî, peygamber
  8599. 19-Meryem 52
    vedeynâ-hu : ve ona seslendik
  8600. 19-Meryem 52
    min cânibi et tûri : Tur'un yanından
  8601. 19-Meryem 52
    el eymeni : sağ taraf
  8602. 19-Meryem 52
    ve karrebnâ-hu : ve onu yaklaştırdık
  8603. 19-Meryem 52
    neciyyen : fısıltıyla konuşmak, söyleşmek
  8604. 19-Meryem 53
    ve vehebnâ : ve bahşettik
  8605. 19-Meryem 53
    lehu : ona
  8606. 19-Meryem 53
    min rahmeti-nâ : rahmetimizden
  8607. 19-Meryem 53
    ehâ-hu : onun kardeşi
  8608. 19-Meryem 53
    hârûne : Harun
  8609. 19-Meryem 53
    nebiyyen : nebî (peygamber) olarak
  8610. 19-Meryem 54
    vezkur (ve uzkur) : ve zikret
  8611. 19-Meryem 54
    el kitâbi : kitapta
  8612. 19-Meryem 54
    ismâîle : İsmail
  8613. 19-Meryem 54
    inne-hu : muhakkak o, çünkü o
  8614. 19-Meryem 54
    ne : oldu, idi
  8615. 19-Meryem 54
    el va'di : vaad, söz
  8616. 19-Meryem 54
    vene : ve oldu, idi
  8617. 19-Meryem 54
    resûlen : bir resûl
  8618. 19-Meryem 54
    nebiyyen : nebî (peygamber)
  8619. 19-Meryem 55
    vene : ve oldu, idi
  8620. 19-Meryem 55
    ye'muru : emrediyor
  8621. 19-Meryem 55
    ehle-hu : onun ailesi, onun halkı
  8622. 19-Meryem 55
    bi es salâti : namazı
  8623. 19-Meryem 55
    ve ez zekâti : ve zekât
  8624. 19-Meryem 55
    vene : ve oldu, idi
  8625. 19-Meryem 55
    inde rabbi-hî : Rabbinin katında
  8626. 19-Meryem 55
    mardıyyen : kendisinden razı olunan
  8627. 19-Meryem 56
    vezkur (ve uzkur) : ve zikret
  8628. 19-Meryem 56
    el kitâbi : kitapta
  8629. 19-Meryem 56
    idrîse : İdris
  8630. 19-Meryem 56
    inne-hu : çünkü o, muhakkak ki o
  8631. 19-Meryem 56
    ne : oldu, idi
  8632. 19-Meryem 56
    nebiyyen : nebî (peygamber)
  8633. 19-Meryem 57
    ve refa'nâ-hu : ve biz onu yükselttik
  8634. 19-Meryem 57
    mekânen : mekân, makam
  8635. 19-Meryem 57
    aliyyen : (çok) yüce
  8636. 19-Meryem 58
    ulâike : İşte onlar
  8637. 19-Meryem 58
    ellezîne : onlar ki
  8638. 19-Meryem 58
    en'ame allâhu : Allah ni'metlendirdi
  8639. 19-Meryem 58
    aleyhim : onları
  8640. 19-Meryem 58
    min en nebiyyîne : nebî (peygamber)lerden
  8641. 19-Meryem 58
    min zurriyyeti : zürriyyetinden, neslinden
  8642. 19-Meryem 58
    âdeme : Âdem
  8643. 19-Meryem 58
    ve mimmen (min men) : ve kimselerden, kişilerden
  8644. 19-Meryem 58
    hamelnâ : taşıdık
  8645. 19-Meryem 58
    mea : beraber
  8646. 19-Meryem 58
    ve min zurriyyeti : verriyyetinden, neslinden
  8647. 19-Meryem 58
    ibrâhîme : İbrâhîm
  8648. 19-Meryem 58
    ve isrâîle : ve İsrail
  8649. 19-Meryem 58
    ve mimmen : ve kimselerden, kişilerden
  8650. 19-Meryem 58
    hedeynâ : hidayete erdirdik
  8651. 19-Meryem 58
    vectebeynâ : ve seçtik
  8652. 19-Meryem 58
    aleyhim : onlara
  8653. 19-Meryem 58
    âyâtu er rahmâni : Rahmân'ın âyetleri
  8654. 19-Meryem 58
    succeden : secde ederek
  8655. 19-Meryem 58
    ve bukiyyen : ve ağlayarak
  8656. 19-Meryem 59
    fe : böylece, bundan sonra
  8657. 19-Meryem 59
    halefe : arkasından geldi
  8658. 19-Meryem 59
    edâu es salâte : namazı ihmal (zayi) ettiler
  8659. 19-Meryem 59
    vettebeû (ve ittebeû) : ve tâbî oldular
  8660. 19-Meryem 59
    eş şehevâti : şehvetler, nefsin arzuları
  8661. 19-Meryem 59
    fe sevfe : artık yakında
  8662. 19-Meryem 59
    yelkavne : karşılaşacaklar
  8663. 19-Meryem 59
    gayyen : gayy (cehennemde bir bölüm)
  8664. 19-Meryem 60
    menbe : tövbe eden kimse
  8665. 19-Meryem 60
    ve âmene : ve âmenû oldu
  8666. 19-Meryem 60
    ve amile sâlihan : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptı
  8667. 19-Meryem 60
    fe : o zaman, böylece
  8668. 19-Meryem 60
    ulâike : işte onlar
  8669. 19-Meryem 60
    yedhulûne : girecekler
  8670. 19-Meryem 60
    el cennete : cennet
  8671. 19-Meryem 60
    veyuzlemûne : ve zulmedilmezler
  8672. 19-Meryem 60
    şey'en : bir şey
  8673. 19-Meryem 61
    cennâti : cennetler
  8674. 19-Meryem 61
    adninilletî (adnin elletî) : adn (cenneti) ki onu
  8675. 19-Meryem 61
    vaade : vaadetti
  8676. 19-Meryem 61
    er rahmânu : Rahmân
  8677. 19-Meryem 61
    ibâde-hu : onun kulları, kullarına
  8678. 19-Meryem 61
    bi el gaybi : gaybta, gıyaben
  8679. 19-Meryem 61
    inne-hu : muhakkak ki o, çünkü o
  8680. 19-Meryem 61
    ne : oldu, idi
  8681. 19-Meryem 61
    me'tiyyen : yerine gelecektir
  8682. 19-Meryem 62
    yesmeûne : işitmezler
  8683. 19-Meryem 62
    lagven : boş söz
  8684. 19-Meryem 62
    selâmen : selâm
  8685. 19-Meryem 62
    ve lehum : ve onlar için, onlara, onların vardır
  8686. 19-Meryem 62
    bukreten : sabah, sabahleyin
  8687. 19-Meryem 62
    veiyyen : ve akşam, akşamleyin
  8688. 19-Meryem 63
    tilke : işte bu
  8689. 19-Meryem 63
    el cennetu elletî : cennet ki o
  8690. 19-Meryem 63
    menne : olan kimse
  8691. 19-Meryem 63
    takıyyen : takva sahibi
  8692. 19-Meryem 64
    venetenezzelu : ve biz inmeyiz
  8693. 19-Meryem 64
    bi emri : emriyle
  8694. 19-Meryem 64
    rabbi-ke : senin Rabbin
  8695. 19-Meryem 64
    lehu : onun için, ona, onun
  8696. 19-Meryem 64
    beyne eydî-nâ : önümüzdekiler (ellerimizin arasındakiler)
  8697. 19-Meryem 64
    vehalfe-nâ : ve arkamızdakiler
  8698. 19-Meryem 64
    vebeynelike : ve bunların arasındakiler
  8699. 19-Meryem 64
    ve mâ kâne : ve olmadı, değildir
  8700. 19-Meryem 64
    rabbu-ke : senin Rabbin
  8701. 19-Meryem 64
    nesiyyen : unutan
  8702. 19-Meryem 65
    es semâvâti : semalar
  8703. 19-Meryem 65
    ve el ardı : ve yeryüzü
  8704. 19-Meryem 65
    vebeyne-humâ : ve ikisinin arasındakiler
  8705. 19-Meryem 65
    li ibâdeti-hi : onun kulluğunda, onun ibadetlerinde
  8706. 19-Meryem 65
    hel ta'lemu : sen biliyor musun
  8707. 19-Meryem 65
    lehu : ona, onun
  8708. 19-Meryem 65
    semiyyen : bir isimle isimlendirme
  8709. 19-Meryem 66
    ve yekûlu : veyler
  8710. 19-Meryem 66
    el insânu : insan
  8711. 19-Meryem 66
    e izâ mâ mittu : öldüğüm zaman mı
  8712. 19-Meryem 66
    le sevfe : mutlaka olacak
  8713. 19-Meryem 66
    hayyen : diri, canlı olarak
  8714. 19-Meryem 67
    e veyezkuru : ve düşünmüyor mu
  8715. 19-Meryem 67
    el insânu : insan
  8716. 19-Meryem 67
    ennâ : nasıl
  8717. 19-Meryem 67
    ve lem yeku : ve değildi, değil
  8718. 19-Meryem 67
    şey'en : bir şey
  8719. 19-Meryem 68
    fe : böylece, o zaman
  8720. 19-Meryem 68
    ve rabbi-ke : ve senin Rabbin
  8721. 19-Meryem 68
    le nahşurenne-hum : biz onları mutlaka haşredeceğiz
  8722. 19-Meryem 68
    ve eş şeyâtîne : ve şeytanları
  8723. 19-Meryem 68
    summe : sonra
  8724. 19-Meryem 68
    le nuhdıranne-hum : onları hazır bulunduracağız, hazır kılacağız
  8725. 19-Meryem 68
    havle : etrafı
  8726. 19-Meryem 68
    cehenneme : cehennem
  8727. 19-Meryem 68
    cisiyyen : diz üstü çökmüş olarak
  8728. 19-Meryem 69
    summe : sonra
  8729. 19-Meryem 69
    le nenzianne : elbette, mutlaka alacağız, ayıracağız
  8730. 19-Meryem 69
    eyyu-hum : onların hangisi
  8731. 19-Meryem 69
    eşeddu : daha şiddetli, daha çok
  8732. 19-Meryem 69
    alâ er rahmâni : Rahmân'a karşı
  8733. 19-Meryem 69
    ıtiyyen : azgınlık eden, isyan eden, asi olan
  8734. 19-Meryem 70
    summe : sonra
  8735. 19-Meryem 70
    le : mutlaka, elbette
  8736. 19-Meryem 70
    a'lemu : en iyi bilir
  8737. 19-Meryem 70
    bi ellezîne : ki onları
  8738. 19-Meryem 70
    evlâ : daha yakın, en çok hakeden
  8739. 19-Meryem 70
    liyyen : ateşe göğüs germek, maruz kalmak
  8740. 19-Meryem 71
    ve in : ve eğer
  8741. 19-Meryem 71
    vâridu-hâ \n(verede) : ona varanlar \n: (vardı)
  8742. 19-Meryem 71
    ne : oldu
  8743. 19-Meryem 71
    rabbi-ke : senin Rabbin
  8744. 19-Meryem 71
    hatmen : hüküm, yapılmasına karar verme
  8745. 19-Meryem 71
    makdıyyen : olmasına karar verilmiş, kesinleşmiş olan
  8746. 19-Meryem 72
    summe : sonra
  8747. 19-Meryem 72
    nuneccîllezînettekav : takva sahiplerini kurtaracağız
  8748. 19-Meryem 72
    ve nezeru : ve bırakacağız
  8749. 19-Meryem 72
    ez zâlimîne : zulmedenler, zalimler
  8750. 19-Meryem 72
    cisiyyen : diz üstü çökmüş olarak
  8751. 19-Meryem 73
    ve izâ tutlâ : ve okunduğu zaman
  8752. 19-Meryem 73
    aleyhim : onlara
  8753. 19-Meryem 73
    beyyinâtin : beyan edilerek, ispat vasıtaları olarak
  8754. 19-Meryem 73
    le : dedi
  8755. 19-Meryem 73
    ellezîne : onlar, olan kimseler
  8756. 19-Meryem 73
    keferû : inkâr edenler, kâfir olanlar
  8757. 19-Meryem 73
    li ellezîne âmenû : âmenû olanlara
  8758. 19-Meryem 73
    eyyu : hangisi
  8759. 19-Meryem 73
    el ferîkayni : iki fırka, iki grup
  8760. 19-Meryem 73
    makâmen : makam
  8761. 19-Meryem 73
    ve ahsenu : ve daha güzel
  8762. 19-Meryem 73
    nediyyen : meclis, toplantı yeri
  8763. 19-Meryem 74
    ve kem : ve nice, ne kadar, ne çok
  8764. 19-Meryem 74
    ehleknâ : helâk ettik
  8765. 19-Meryem 74
    kable-hum : onlardan önce
  8766. 19-Meryem 74
    ahsenu : enzel, daha güzel
  8767. 19-Meryem 74
    esâsen : çok mal
  8768. 19-Meryem 74
    ve ri'yen : vesteriş, görünüş
  8769. 19-Meryem 75
    men : kim
  8770. 19-Meryem 75
    ne : oldu
  8771. 19-Meryem 75
    ed dalâleti : dalâlette
  8772. 19-Meryem 75
    fe el yemdud : böylecehlet verir, (zamanı) uzatır
  8773. 19-Meryem 75
    lehu : ona
  8774. 19-Meryem 75
    er rahmânu : Rahmân
  8775. 19-Meryem 75
    medden : (zamanı) uzatarak
  8776. 19-Meryem 75
    izâ raev : gördükleri zaman
  8777. 19-Meryem 75
    mâ yûadûne : vaadedilen şeyi, vaadolundukları şey
  8778. 19-Meryem 75
    immâ el azâbe : ya azabı
  8779. 19-Meryem 75
    ve immâ esate : veya (kıyâmet) saati
  8780. 19-Meryem 75
    fe : böylece
  8781. 19-Meryem 75
    se ya'lemûne : yakında bilecekler
  8782. 19-Meryem 75
    men : kim
  8783. 19-Meryem 75
    huve : o
  8784. 19-Meryem 75
    şerrun : (daha) şerrli
  8785. 19-Meryem 75
    mekânen : mekân olarak
  8786. 19-Meryem 75
    ve ad'afu : ve daha zayıf
  8787. 19-Meryem 75
    cunden : ordu, yardımcılar
  8788. 19-Meryem 76
    ve : ve
  8789. 19-Meryem 76
    yezîdu allâhu : Allah artırır
  8790. 19-Meryem 76
    ellezîne : onlar
  8791. 19-Meryem 76
    ihtedev : hidayete erdi, hidayet üzere oldu, hidayette oldu
  8792. 19-Meryem 76
    huden : hidayet
  8793. 19-Meryem 76
    ve el bâkıyâtu es sâlihâtu : ve bâki olan salih ameller
  8794. 19-Meryem 76
    inde rabbi-ke : Rabbinin katında, indinde
  8795. 19-Meryem 76
    sevâben : sevap olarak
  8796. 19-Meryem 76
    ve hayrun : ve daha hayırlı
  8797. 19-Meryem 76
    meredden : dönen, karşılığı olan
  8798. 19-Meryem 77
    e fe raeyte : sen gördün mü
  8799. 19-Meryem 77
    ellezî kefere : inkâr eden kimseleri
  8800. 19-Meryem 77
    vele : ve dedi
  8801. 19-Meryem 77
    le ûteyenne : elbette verilecektir
  8802. 19-Meryem 77
    len : mal
  8803. 19-Meryem 77
    ve veleden : ve çocuk
  8804. 19-Meryem 78
    ettalaa (e ıttalaa) : muttali mi oldu, görüp bildi mi
  8805. 19-Meryem 78
    el gaybe : gayba, bilinmeyene
  8806. 19-Meryem 78
    emittehaze (em ittehaze) : veya, yoksa ..... mı edindi (yaptı)
  8807. 19-Meryem 78
    inde er rahmâni : Rahmân'ın katında
  8808. 19-Meryem 78
    ahden : ahd
  8809. 19-Meryem 79
    kellâ : hayır, asla, öyle değil
  8810. 19-Meryem 79
    se nektubu : biz yazacağız (yazıyoruz)
  8811. 19-Meryem 79
    yekûlu : söylediği şeyleri
  8812. 19-Meryem 79
    ve nemuddu : ve biz uzatacağız
  8813. 19-Meryem 79
    lehu : onun için, ona
  8814. 19-Meryem 79
    min el azâbi : (azaptan) azabı
  8815. 19-Meryem 79
    medden : uzatarak
  8816. 19-Meryem 80
    ve nerisu-hu : ve ona varis olacağız
  8817. 19-Meryem 80
    yekûlu : söyledikleri şey(ler)
  8818. 19-Meryem 80
    ve ye'tî-nâ : ve bize gelir
  8819. 19-Meryem 80
    ferden : fert olarak (tek başına, hiçbir şeysiz)
  8820. 19-Meryem 81
    vettehazû (ve ittehazû) : ve edindiler
  8821. 19-Meryem 81
    âliheten : ilâhlar
  8822. 19-Meryem 81
    li yekûnû : olması için, olsun diye
  8823. 19-Meryem 81
    lehum : onlar için, onlara
  8824. 19-Meryem 81
    ızzen : üstünlük, şeref, izzet
  8825. 19-Meryem 82
    kellâ : hayır, asla, öyle değil
  8826. 19-Meryem 82
    se yekfurûne : inkâr edecekler
  8827. 19-Meryem 82
    bi ibâdeti-him : onların ibadetlerini
  8828. 19-Meryem 82
    ve yekûnûne : ve olacaklar
  8829. 19-Meryem 82
    aleyhim : onların üzerine, onlara
  8830. 19-Meryem 82
    dden : mukabil (onların karşısında) olan, hasım
  8831. 19-Meryem 83
    e lem tere : görmedin mi
  8832. 19-Meryem 83
    ennâ : nasıl
  8833. 19-Meryem 83
    erselna : biz gönderdik
  8834. 19-Meryem 83
    eş şeyâtîne : şeytanlar
  8835. 19-Meryem 83
    alâ el kâfirîne : kâfirlerin üzerine
  8836. 19-Meryem 83
    teuzzu-hum : onları kışkırtıyorlar
  8837. 19-Meryem 83
    ezzen : tahrik ederek
  8838. 19-Meryem 84
    fe : böylece, o zaman, artık
  8839. 19-Meryem 84
    lâ ta'cel : acele etme
  8840. 19-Meryem 84
    aleyhim : onlara, onlar için
  8841. 19-Meryem 84
    innemâ : ancak, yalnız, sadece
  8842. 19-Meryem 84
    neuddu : sayıyoruz
  8843. 19-Meryem 84
    lehum : onlar için
  8844. 19-Meryem 84
    adden : sayarak
  8845. 19-Meryem 85
    yevme : gün, o gün
  8846. 19-Meryem 85
    el muttekîne : muttakiler, takva sahipleri
  8847. 19-Meryem 85
    ilâ er rahmâni : Rahmân'a
  8848. 19-Meryem 85
    vefden : saygı gösterilerek, izzet ve ikramla
  8849. 19-Meryem 86
    ve nesûku : ve sevkedeceğiz
  8850. 19-Meryem 86
    el mucrimîne : suçlular, günahkârlar
  8851. 19-Meryem 86
    ilâ cehenneme : cehenneme
  8852. 19-Meryem 86
    virden : susamış olarak
  8853. 19-Meryem 87
    yemlikûne : malik olmayacaklar, güçleri yetmeyecek
  8854. 19-Meryem 87
    eş şefâate : şefaat
  8855. 19-Meryem 87
    illâ men : ancak kim, kişi, kimse
  8856. 19-Meryem 87
    ittehaze : edindi, yaptı
  8857. 19-Meryem 87
    inde er rahmâni : Rahmân'ın indinde (katında)
  8858. 19-Meryem 87
    ahden : ahd yaptı, ahd aldı
  8859. 19-Meryem 88
    ve : ve
  8860. 19-Meryem 88
    kâlu ittehaze : 'edindi' dediler
  8861. 19-Meryem 88
    er rahmânu : Rahmân
  8862. 19-Meryem 88
    veleden : çocuk
  8863. 19-Meryem 89
    lekad : andolsun
  8864. 19-Meryem 89
    şey'en : bir şey
  8865. 19-Meryem 89
    idden : çok kötü, korkunç
  8866. 19-Meryem 90
    tekâdu : neredeyse, az kalsın oluyordu
  8867. 19-Meryem 90
    es semâvâtu : semalar
  8868. 19-Meryem 90
    yetefattarne : paramparça olacak, parçalanacak
  8869. 19-Meryem 90
    ve tenşakku : ve yarılacak
  8870. 19-Meryem 90
    el ardu : yeryüzü
  8871. 19-Meryem 90
    ve tehırru : ve yıkılacak
  8872. 19-Meryem 90
    el cibâlu : dağlar
  8873. 19-Meryem 90
    hedden : çökerek
  8874. 19-Meryem 91
    en deav : isnat etmek, istemek
  8875. 19-Meryem 91
    li er rahmâni : Rahmân'a
  8876. 19-Meryem 91
    veleden : bir çocuk
  8877. 19-Meryem 92
    veyenbagî : ve caiz olmaz, yakışmaz, olamaz
  8878. 19-Meryem 92
    li er rahmâni : Rahmân'a
  8879. 19-Meryem 92
    en yettehıze : edinmek, yapmak
  8880. 19-Meryem 92
    veleden : çocuk
  8881. 19-Meryem 93
    men : kim, kimse
  8882. 19-Meryem 93
    es semâvâti : semalarda
  8883. 19-Meryem 93
    ve el ardı : ve arzda, yeryüzünde
  8884. 19-Meryem 93
    âti er rahmâni : Rahmân'a gelecek
  8885. 19-Meryem 93
    abden : kul olarak
  8886. 19-Meryem 94
    lekad : andolsun
  8887. 19-Meryem 94
    ve adde-hum : ve onları saydı
  8888. 19-Meryem 94
    adden : adet adet, tek tek adetlendirerek (sayarak)
  8889. 19-Meryem 95
    ve kullu-hum : ve onların hepsi, tümü
  8890. 19-Meryem 95
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  8891. 19-Meryem 95
    ferden : fert fert, tek başına, ferdî olarak
  8892. 19-Meryem 96
    inne ellezîne : muhakkak ki onlar
  8893. 19-Meryem 96
    âmenû : îmân edenler, âmenû olanlar
  8894. 19-Meryem 96
    ve amilu es sâlihâti : ve salih ameller (nefs tezkiyesi) yapanlar
  8895. 19-Meryem 96
    se yec'alu : kılacak, yapacak
  8896. 19-Meryem 96
    lehum er rahmânu : Rahmân onlar için
  8897. 19-Meryem 96
    vudden : muhabbet, sevgi
  8898. 19-Meryem 97
    fe : öyleyse, o zaman
  8899. 19-Meryem 97
    innemâ : ancak, sadece,
  8900. 19-Meryem 97
    yessernâ-hu : onu kolaylaştırdık
  8901. 19-Meryem 97
    bi lisâni-ke : senin lisanınla
  8902. 19-Meryem 97
    li tubeşşire : seninjdelemen için
  8903. 19-Meryem 97
    el muttekîne : takva sahipleri
  8904. 19-Meryem 97
    ve tunzire : ve sen uyarırsın
  8905. 19-Meryem 97
    bi-hî kavmen : onunla bir kavmi
  8906. 19-Meryem 97
    ludden : çok inatçı, direnen
  8907. 19-Meryem 98
    ve kem : ve kaç, nice
  8908. 19-Meryem 98
    ehleknâ : helâk ettik
  8909. 19-Meryem 98
    kable-hum : onlardan önce
  8910. 19-Meryem 98
    hel : mı, var mı
  8911. 19-Meryem 98
    min ehadin : birisini
  8912. 19-Meryem 98
    ev : veya
  8913. 19-Meryem 98
    tesmeu : sen duyuyorsun
  8914. 19-Meryem 98
    lehum : onları, onların
  8915. 19-Meryem 98
    rikzen : gizli ses, fısıltı, ufacık ses
  8916. 2-Bakara 255
    ve huve : ve O
  8917. 2-Bakara 243
    inne : muhakkak ki
  8918. 2-Bakara 243
    allâhe : Allah
  8919. 2-Bakara 243
    le : mutlaka, elbette
  8920. 2-Bakara 243
    alâ en nâsi : insanlar üzerine
  8921. 2-Bakara 243
    vekinne : ve lâkin, fakat
  8922. 2-Bakara 243
    eksere : daha çok, çoğu
  8923. 2-Bakara 243
    en nâsi : insanlar
  8924. 2-Bakara 243
    yeşkurûne : şükretmiyorlar
  8925. 2-Bakara 244
    ve kâtilû : ve savaşın
  8926. 2-Bakara 244
    sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
  8927. 2-Bakara 244
    ve a'lemû : ve bilin
  8928. 2-Bakara 244
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğunu
  8929. 2-Bakara 244
    semîun : en iyiişiten
  8930. 2-Bakara 245
    men : kim
  8931. 2-Bakara 245
    zellezî (zâ ellezî) : o kimse ki sahip, o ki sahip, yapan
  8932. 2-Bakara 245
    allâhe : Allah
  8933. 2-Bakara 245
    hasenen : güzel
  8934. 2-Bakara 245
    fe : artık, o taktirde
  8935. 2-Bakara 245
    yudâife-hu : o artırılır, o ödenir, verilir
  8936. 2-Bakara 245
    lehu : ona
  8937. 2-Bakara 245
    edfen : kat kat
  8938. 2-Bakara 245
    kesîraten : çok olarak, çoğaltılarak
  8939. 2-Bakara 245
    ve allâhu : ve Allah
  8940. 2-Bakara 245
    ve yebsutu : ve genişletir
  8941. 2-Bakara 245
    ve ileyhi : ve ona
  8942. 2-Bakara 245
    turceûne : döndürüleceksiniz
  8943. 2-Bakara 246
    e lem tera ilâ : görmedin mi
  8944. 2-Bakara 246
    el melei : ileri gelenleri, eşrafı
  8945. 2-Bakara 246
    min benî isrâîle : İsrailoğulları'ndan
  8946. 2-Bakara 246
    li nebiyyin : peygambere
  8947. 2-Bakara 246
    lehum(u) : onların
  8948. 2-Bakara 246
    lenâ : bizim için, bize
  8949. 2-Bakara 246
    meliken : melik, hükümdar
  8950. 2-Bakara 246
    sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
  8951. 2-Bakara 246
    le : dedi
  8952. 2-Bakara 246
    hel aseytum : sizden umulur mu, sizin
  8953. 2-Bakara 246
    in kutibe : yazılırsa, farz kılınırsa
  8954. 2-Bakara 246
    aleykum : sizin üzerinize, size
  8955. 2-Bakara 246
    el kıtâlu : savaş
  8956. 2-Bakara 246
    ellâ tukâtilû : savaşmazsınız
  8957. 2-Bakara 246
    ve mâ : ve yoktur, olmaz
  8958. 2-Bakara 246
    lenâ : bizim için
  8959. 2-Bakara 246
    ellâ nukâtile : savaşmamamız
  8960. 2-Bakara 246
    sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
  8961. 2-Bakara 246
    ve kad : ve olmuştu
  8962. 2-Bakara 246
    ve ebnâi-nâ : ve oğullarımız
  8963. 2-Bakara 246
    fe lemmâ : artık, fakat ..... olduğu zaman
  8964. 2-Bakara 246
    kutibe : yazıldı, farz kılındı
  8965. 2-Bakara 246
    aleyhim : onların üzerine, onlara
  8966. 2-Bakara 246
    el kıtâlu : savaş
  8967. 2-Bakara 246
    tevellev : yüz çevirdiler
  8968. 2-Bakara 246
    kalîlen : az, pek az
  8969. 2-Bakara 246
    ve allâhu : ve Allah
  8970. 2-Bakara 246
    bi ez zâlimîne : zalimleri, haksızlık edenleri
  8971. 2-Bakara 247
    vele : ve dedi
  8972. 2-Bakara 247
    lehum : onlara
  8973. 2-Bakara 247
    nebiyyu-hum : onların peygamberi
  8974. 2-Bakara 247
    inne : muhakkak ki
  8975. 2-Bakara 247
    allâhe : Allah
  8976. 2-Bakara 247
    bease : görevli kıldı
  8977. 2-Bakara 247
    lekum : sizin için, size
  8978. 2-Bakara 247
    tâlûte : Talut
  8979. 2-Bakara 247
    meliken : melik olarak
  8980. 2-Bakara 247
    ennâ : nasıl (olur)
  8981. 2-Bakara 247
    yekûnu : olur
  8982. 2-Bakara 247
    lehu : onun
  8983. 2-Bakara 247
    el mulku : melik, hükümdar
  8984. 2-Bakara 247
    aleynâ : bizim üzerimize, bize
  8985. 2-Bakara 247
    ve nahnu : ve biz
  8986. 2-Bakara 247
    ehakku : daha çok hak sahibi
  8987. 2-Bakara 247
    el mulki : melik, hükümdar
  8988. 2-Bakara 247
    ve lem yu'te : ve verilmedi
  8989. 2-Bakara 247
    seaten : genişlik, bolluk
  8990. 2-Bakara 247
    min el mâli : maldan, varlıktan
  8991. 2-Bakara 247
    le : dedi
  8992. 2-Bakara 247
    inne : muhakkak ki
  8993. 2-Bakara 247
    allâhe : Allah
  8994. 2-Bakara 247
    estafâ-hu : onu seçti
  8995. 2-Bakara 247
    aleykum : sizin üzerinize
  8996. 2-Bakara 247
    vede-hu : ve ona artırdı
  8997. 2-Bakara 247
    bestaten : genişlik, kuvvet, üstünlük
  8998. 2-Bakara 247
    el ilmi : ilimde, bilgide
  8999. 2-Bakara 247
    ve el cismi : ve cisim (vücut)
  9000. 2-Bakara 247
    ve allâhu : ve Allah
  9001. 2-Bakara 247
    mulke-hu : mülkünü
  9002. 2-Bakara 247
    men yeşâu : dilediği kimse
  9003. 2-Bakara 247
    ve allâhu : ve Allah
  9004. 2-Bakara 248
    vele : ve dedi
  9005. 2-Bakara 248
    lehum : onlara
  9006. 2-Bakara 248
    nebiyyu-hum : onların peygamberi
  9007. 2-Bakara 248
    inne : muhakkak ki, şüphesiz
  9008. 2-Bakara 248
    âyete : âyet, mucize, belge, delil
  9009. 2-Bakara 248
    en ye'tiye-kum : size gelmesi
  9010. 2-Bakara 248
    et tâbûtu : tabut, sandık
  9011. 2-Bakara 248
    sekînetun : sekînet, huzur, ferahlık
  9012. 2-Bakara 248
    ve bakiyyetun : ve bakiye, kalanlar
  9013. 2-Bakara 248
    terake : terketti, bıraktı
  9014. 2-Bakara 248
    ve âlu hârûne : ve Harun ailesi
  9015. 2-Bakara 248
    el melâiketu : melekler
  9016. 2-Bakara 248
    inne : muhakkak ki, şüphesiz
  9017. 2-Bakara 248
    like : bu
  9018. 2-Bakara 248
    le : mutlaka
  9019. 2-Bakara 248
    âyeten : âyet, delil, kanıt
  9020. 2-Bakara 248
    lekum : sizin için
  9021. 2-Bakara 248
    mu'minîne : mü'minler
  9022. 2-Bakara 249
    fe lemmâ : böylece olduğu zaman
  9023. 2-Bakara 249
    fesale : ayrıldı
  9024. 2-Bakara 249
    el cunûdi : askerler, ordu
  9025. 2-Bakara 249
    le : dedi
  9026. 2-Bakara 249
    inne : muhakkak
  9027. 2-Bakara 249
    allâhe : Allah
  9028. 2-Bakara 249
    mubtelî-kum : sizi imtihan edecek
  9029. 2-Bakara 249
    bi en neherin : bir nehir ile
  9030. 2-Bakara 249
    fe : artık, bundan sonra , o taktirde
  9031. 2-Bakara 249
    men : kim
  9032. 2-Bakara 249
    şeribe : içti
  9033. 2-Bakara 249
    fe : artık, bundan sonra, o taktirde
  9034. 2-Bakara 249
    leyse : değil
  9035. 2-Bakara 249
    ve men : ve kim
  9036. 2-Bakara 249
    lem yat'am-hu : ona doymaz
  9037. 2-Bakara 249
    fe : artık, bundan sonra, o taktirde
  9038. 2-Bakara 249
    inne-hu : muhakkak ki o
  9039. 2-Bakara 249
    men igterafe : avuçlayan kimse
  9040. 2-Bakara 249
    gurfeten : bir avuç
  9041. 2-Bakara 249
    bi yedi-hi : kendi eliyle
  9042. 2-Bakara 249
    fe : artık, bundan sonra, o taktirde, fakat
  9043. 2-Bakara 249
    şeribû : içtiler
  9044. 2-Bakara 249
    kalîlen : az, pek az
  9045. 2-Bakara 249
    fe : bundan sonra, fakat, nitekim
  9046. 2-Bakara 249
    lemmâ : olunca
  9047. 2-Bakara 249
    veze-hu : onu(karşıdan karşıya) geçtiler
  9048. 2-Bakara 249
    huve : o
  9049. 2-Bakara 249
    ve ellezîne : ve onlar
  9050. 2-Bakara 249
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler (Allah'a ulaşmayı dilediler)
  9051. 2-Bakara 249
    mea-hu : onunla beraber
  9052. 2-Bakara 249
    lâ tâkate : takat, güç yok
  9053. 2-Bakara 249
    lenâ : bizim
  9054. 2-Bakara 249
    el yevme : bugün
  9055. 2-Bakara 249
    bi câlûte : Calut ile, Calut'a karşı
  9056. 2-Bakara 249
    ve cunûdi-hi : ve onun askerleri (ordusu ile)
  9057. 2-Bakara 249
    le : dedi
  9058. 2-Bakara 249
    ellezîne : onlar
  9059. 2-Bakara 249
    yezunnûne : yakîn hasıl edenler, kesin olarak bilenler
  9060. 2-Bakara 249
    enne-hum : onların ..... olduğunu
  9061. 2-Bakara 249
    kem : kaç tane, nice
  9062. 2-Bakara 249
    min fietin : topluluk(lar)dan
  9063. 2-Bakara 249
    kalîletin : az, pek az
  9064. 2-Bakara 249
    galebet : gâlip oldu, üstün geldi
  9065. 2-Bakara 249
    fieten : topluluk, grup
  9066. 2-Bakara 249
    kesiraten : çok
  9067. 2-Bakara 249
    ve allâhu : ve Allah
  9068. 2-Bakara 249
    mea : beraber
  9069. 2-Bakara 249
    es sâbirîne : sabredenler
  9070. 2-Bakara 250
    ve lemmâ berazû : ve karşısına çıktıkları zaman
  9071. 2-Bakara 250
    li câlûte : Calut'a (Calut'un karşısına)
  9072. 2-Bakara 250
    ve cunûdi-hi : ve onun askerleri
  9073. 2-Bakara 250
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  9074. 2-Bakara 250
    efrig : boşalt, yağdır, indir (ver)
  9075. 2-Bakara 250
    aleynâ : üzerimize, bize
  9076. 2-Bakara 250
    sabren : sabır
  9077. 2-Bakara 250
    ve sebbit : ve sabit kıl
  9078. 2-Bakara 250
    ekdâme-nâ : ayaklarımızı
  9079. 2-Bakara 250
    ve unsur-nâ : ve bize yardım et
  9080. 2-Bakara 250
    alâ el kavmi : kavmine karşı
  9081. 2-Bakara 250
    el kâfirîne : kâfirler
  9082. 2-Bakara 251
    fe : böylece, sonra, nihayet
  9083. 2-Bakara 251
    hezemû-hum : onları hezimete, yenilgiye uğrattılar
  9084. 2-Bakara 251
    ve katele : ve öldürdü
  9085. 2-Bakara 251
    câlûte : Calut
  9086. 2-Bakara 251
    ve âtâ-hu allâhu : ve Allah ona verdi
  9087. 2-Bakara 251
    el mulke : mülk, meliklik, hükümdarlık
  9088. 2-Bakara 251
    ve el hikmete : ve hikmet
  9089. 2-Bakara 251
    ve alleme-hu : ve ona öğretti
  9090. 2-Bakara 251
    yeşâu : diledi
  9091. 2-Bakara 251
    ve lev lâ : ve eğer olmasaydı
  9092. 2-Bakara 251
    def'u allâhi : Allah'ın defetmesi, yok etmesi
  9093. 2-Bakara 251
    ense : insanlar
  9094. 2-Bakara 251
    le : mutlaka, elbette
  9095. 2-Bakara 251
    fesedeti : fesat çıktı
  9096. 2-Bakara 251
    el ardu : arz, yeryüzü
  9097. 2-Bakara 251
    vekinne allâhe : ve lâkin, fakat Allah
  9098. 2-Bakara 251
    alâ el âlemîne : âlemlerin üzerine
  9099. 2-Bakara 252
    tilke : o (bu, bunlar)
  9100. 2-Bakara 252
    netlû-hâ : onu tilâvet ediyoruz, okuyup açıklıyoruz
  9101. 2-Bakara 252
    aleyke : sana
  9102. 2-Bakara 252
    bi el hakk : hak ile
  9103. 2-Bakara 252
    ve inne-ke : ve muhakkak ki sen
  9104. 2-Bakara 252
    le : elbette, mutlaka, gerçekten
  9105. 2-Bakara 252
    min el murselîne : gönderilen resûllerden
  9106. 2-Bakara 253
    tilke : o
  9107. 2-Bakara 253
    er rusulu : resûller
  9108. 2-Bakara 253
    men : kim, kimi
  9109. 2-Bakara 253
    kelleme allâhu : Allah konuştu
  9110. 2-Bakara 253
    ve rafea : vekseltti
  9111. 2-Bakara 253
    derecâtin : dereceler
  9112. 2-Bakara 253
    ve âteynâ : ve biz verdik
  9113. 2-Bakara 253
    îsâ ibne meryeme : Meryem(in) oğlu İsa
  9114. 2-Bakara 253
    el beyyinâti : beyyineler, açıklamalar, ispat vasıtaları
  9115. 2-Bakara 253
    ve eyyednâ-hu : ve onu destekledik
  9116. 2-Bakara 253
    bi rûhi el kudusi : (takdis edilmiş) kutsal ruh ile (Cebrail A.S ile)
  9117. 2-Bakara 253
    ve lev şâe allâhu : ve eğer Allah dileseydi
  9118. 2-Bakara 253
    iktetele : öldürmezler (karşılıklı, birbirlerini)
  9119. 2-Bakara 253
    ellezîne min ba'di-him : onlardan sonrakiler
  9120. 2-Bakara 253
    mâ câet-hum : onlara gelen şey
  9121. 2-Bakara 253
    el beyyinâtu : beyyineler, deliller, ispat vasıtaları
  9122. 2-Bakara 253
    ve lâkini : ve lâkin, fakat
  9123. 2-Bakara 253
    ihtelefû : ayrılığa, ihtilâfa düştüler
  9124. 2-Bakara 253
    fe min-hum : artık onlardan, o zaman onlardan
  9125. 2-Bakara 253
    men âmene : kimi îmân etti, Allah'a ulaşmayı diledi
  9126. 2-Bakara 253
    ve min-hum : ve onlardan
  9127. 2-Bakara 253
    men kefere : kimi inkâr etti
  9128. 2-Bakara 253
    ve lev şâe allâhu : ve eğer Allah dileseydi
  9129. 2-Bakara 253
    iktetelû : öldürmezler (karşılıklı, birbirlerini)
  9130. 2-Bakara 253
    vekinne allâhe : ve lâkin Allah
  9131. 2-Bakara 253
    yef'alu : yapar
  9132. 2-Bakara 254
    eyyuhâ : ey
  9133. 2-Bakara 254
    ellezîne : onlar
  9134. 2-Bakara 254
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  9135. 2-Bakara 254
    enfikû : infâk edin, Allah için harcayın
  9136. 2-Bakara 254
    en ye'tiye : gelmesi
  9137. 2-Bakara 254
    yevmun : gün
  9138. 2-Bakara 254
    bey'un : alışveriş yoktur
  9139. 2-Bakara 254
    vehulletun : ve dostluk yoktur
  9140. 2-Bakara 254
    ve lâ şefâatun : ve şefaat yoktur
  9141. 2-Bakara 254
    ve el kâfirûne : vefirler
  9142. 2-Bakara 254
    hum ez zâlimûne : onlar zalimlerdir
  9143. 2-Bakara 255
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  9144. 2-Bakara 255
    huve : o
  9145. 2-Bakara 255
    el hayyu : hayy olan, diri olan, canlı olan
  9146. 2-Bakara 255
    el kayyûmu : kayyum olan, zatı ile daimî, bâki olan, herşeyi (kâinatı) idare eden
  9147. 2-Bakara 255
    te'huzu-hu : onu almaz (ona olmaz)
  9148. 2-Bakara 255
    sinetun : uyuklama hali
  9149. 2-Bakara 255
    venevmun : ve uyku yoktur, olmaz
  9150. 2-Bakara 255
    lehu : onun
  9151. 2-Bakara 255
    mâ fî es semâvâti : göklerde olan şeyler
  9152. 2-Bakara 255
    ve mâ fi el ardı : ve yeryüzünde olan şeyler
  9153. 2-Bakara 255
    men zâ : kim sahiptir (yetkiye sahiptir)
  9154. 2-Bakara 255
    ellezî : o kimse ki, o ki
  9155. 2-Bakara 255
    yeşfeu : şefaat eder
  9156. 2-Bakara 255
    inde-hu : onun katında, yanında
  9157. 2-Bakara 255
    ya'lemu : bilir
  9158. 2-Bakara 255
    beyne eydî-him : onların elleri arasında olan şeyler, onların önlerindeki
  9159. 2-Bakara 255
    vehalfe-hum : ve onların arkalarında olan şeyler
  9160. 2-Bakara 255
    ve lâ yuhîtûne : ve ihata edemez, kavrayamaz,
  9161. 2-Bakara 255
    bi şey : bir şey
  9162. 2-Bakara 255
    bi mâ şâe : dilediği şey, dilediği
  9163. 2-Bakara 255
    vesia : (geniştir) kapladı, kuşattı, kapsadı
  9164. 2-Bakara 255
    es semâvâti : semalar, gökler
  9165. 2-Bakara 255
    ve el arda : ve arz, yeryüzü
  9166. 2-Bakara 255
    veyeûdu-hu : ve ona ağır, zor gelmez
  9167. 2-Bakara 255
    el aliyyu : âlâ, çok ulu, çok yüce
  9168. 2-Bakara 255
    el azîmu : azîm, büyük
  9169. 2-Bakara 256
    lâ ikrâhe : icbar, zorlama yoktur
  9170. 2-Bakara 256
    ed dîni : dînde
  9171. 2-Bakara 256
    tebeyyene : beyan oldu, açığa çıktı, açıklandı
  9172. 2-Bakara 256
    er ruşdu : rüşd, irşad olma yolu, hidayet yolu, Allah'a ulaştıran yol
  9173. 2-Bakara 256
    min el gayyi : gayy yolundan, dalâlet yolundan,
  9174. 2-Bakara 256
    fe : o zaman, böylece, artık
  9175. 2-Bakara 256
    men : kim
  9176. 2-Bakara 256
    yekfur : inkâr eder
  9177. 2-Bakara 256
    bi et tâgûti : tagutu, insan ve cin şeytanları
  9178. 2-Bakara 256
    ve yu'min : ve îmân eder
  9179. 2-Bakara 256
    fe : o zaman, böylece, artık
  9180. 2-Bakara 256
    kad istemseke : tutunmuştur
  9181. 2-Bakara 256
    bi el urveti : bir kulpa
  9182. 2-Bakara 256
    el vuskâ : sağlam
  9183. 2-Bakara 256
    lâ infisâme : kopma yoktur, olmaz (kopmaz)
  9184. 2-Bakara 256
    lehâ : onda, onun
  9185. 2-Bakara 256
    ve allâhu : ve Allah
  9186. 2-Bakara 256
    semîun : en iyi işiten
  9187. 2-Bakara 257
    velîyyu : dost
  9188. 2-Bakara 257
    ellezîne : onlar
  9189. 2-Bakara 257
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler), îmân ettiler
  9190. 2-Bakara 257
    min ez zulumâti : zulmetten, karanlıklardan
  9191. 2-Bakara 257
    ilâ en nûri : nura, aydınlığa
  9192. 2-Bakara 257
    ve ellezîne : ve onlar
  9193. 2-Bakara 257
    keferû : inkâr ettiler
  9194. 2-Bakara 257
    evliyâu-hum : onların dostları
  9195. 2-Bakara 257
    et tagûtu : tagut, şeytan ve avanesi, insan ve cin şeytanlar
  9196. 2-Bakara 257
    yuhricûne-hum : onları çıkarırlar
  9197. 2-Bakara 257
    min en nûri : nurdan, aydınlıktan
  9198. 2-Bakara 257
    ilâ ez zulumâti : zulmete, karanlıklara
  9199. 2-Bakara 257
    ulâike : işte onlar
  9200. 2-Bakara 257
    en nâri : ateş
  9201. 2-Bakara 257
    hâlidûne : ebedî kalacak olanlar
  9202. 2-Bakara 258
    e lem tera ilâ : ... a bakmadın mı, görmedin mi
  9203. 2-Bakara 258
    ellezî : o kimse, o
  9204. 2-Bakara 258
    cce : tartıştı
  9205. 2-Bakara 258
    ibrâhîme : İbrâhîm
  9206. 2-Bakara 258
    en âtâ-hu : ona vermesi
  9207. 2-Bakara 258
    el mulke : mülk, meliklik, hükümdarlık
  9208. 2-Bakara 258
    iz kâle : demişti
  9209. 2-Bakara 258
    rabbiye : benim Rabbim
  9210. 2-Bakara 258
    ellezî : ki o, o ki
  9211. 2-Bakara 258
    ve yumîtu : ve öldürür
  9212. 2-Bakara 258
    le : dedi
  9213. 2-Bakara 258
    ene : ben
  9214. 2-Bakara 258
    ve umîtu : ve öldürürüm
  9215. 2-Bakara 258
    le : dedi
  9216. 2-Bakara 258
    fe : öyleyse, işte
  9217. 2-Bakara 258
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  9218. 2-Bakara 258
    ye'tî : getirir
  9219. 2-Bakara 258
    bi eş şemsi : güneşi
  9220. 2-Bakara 258
    min el maşrıkı : şarktan, doğudan
  9221. 2-Bakara 258
    fe'ti bi-hâ : o zaman, öyleyse, haydi onu getir
  9222. 2-Bakara 258
    min el magribi : garbtan, batıdan
  9223. 2-Bakara 258
    fe : o zaman
  9224. 2-Bakara 258
    buhite : şaşırdı kaldı, afalladı
  9225. 2-Bakara 258
    ellezî : o kimse, o
  9226. 2-Bakara 258
    kefere : inkâr etti
  9227. 2-Bakara 258
    yehdi : hidayete erdirmez
  9228. 2-Bakara 258
    el kavme : kavim, topluluk
  9229. 2-Bakara 258
    ez zâlimîne : zalimler
  9230. 2-Bakara 259
    ev : veya
  9231. 2-Bakara 259
    ke ellezî : o kimse gibi
  9232. 2-Bakara 259
    merra : uğradı
  9233. 2-Bakara 259
    alâ karyetin : bir karyeye, beldeye, kasaba
  9234. 2-Bakara 259
    ve hiye : ve o
  9235. 2-Bakara 259
    viyetun : yıkık, çökmüş, harabe halinde
  9236. 2-Bakara 259
    le : dedi
  9237. 2-Bakara 259
    ennâ : nasıl
  9238. 2-Bakara 259
    ba'de : sonra
  9239. 2-Bakara 259
    mevti-hâ : onun ölümü
  9240. 2-Bakara 259
    fe emâte-hu allâhu : bunun üzerine Allah onu öldürdü
  9241. 2-Bakara 259
    miete âmin : yüz yıl, yüz sene
  9242. 2-Bakara 259
    summe : sonra
  9243. 2-Bakara 259
    bease-hu : onu diriltti
  9244. 2-Bakara 259
    le : dedi
  9245. 2-Bakara 259
    kem : kaç, nice, ne kadar
  9246. 2-Bakara 259
    lebiste : kaldın
  9247. 2-Bakara 259
    le : dedi
  9248. 2-Bakara 259
    lebistu : kaldım
  9249. 2-Bakara 259
    yevmen : bir gün
  9250. 2-Bakara 259
    ev : veya
  9251. 2-Bakara 259
    ba'da yevmin : günün bir kısmı
  9252. 2-Bakara 259
    le bel : hayır dedi
  9253. 2-Bakara 259
    lebiste : kaldın
  9254. 2-Bakara 259
    miete âmin : yüz yıl, yüz sene
  9255. 2-Bakara 259
    fenzur (fe unzur) : o zaman, hemen, haydi bak
  9256. 2-Bakara 259
    ilâ taâmi-ke : yemeğine
  9257. 2-Bakara 259
    ve şerâbi-ke : veeceğin
  9258. 2-Bakara 259
    lem yetesenneh : bozulmadı, kokuşmadı
  9259. 2-Bakara 259
    venzur (ve unzur) : ve bak
  9260. 2-Bakara 259
    ilâ hımâri-ke : merkebine
  9261. 2-Bakara 259
    ve li nec'ale-ke : ve seni kılmamız için
  9262. 2-Bakara 259
    âyeten : bir âyet, bir mucize, ibret, belge
  9263. 2-Bakara 259
    li en nâsi : insanlara
  9264. 2-Bakara 259
    ve unzur : ve bak
  9265. 2-Bakara 259
    ilâ el izâmi : kemiklere
  9266. 2-Bakara 259
    keyfe : nasıl
  9267. 2-Bakara 259
    summe neksû-hâ : sonra onu giydiriyoruz
  9268. 2-Bakara 259
    lahmen : et
  9269. 2-Bakara 259
    fe lemmâ : artık, böylece, olunca
  9270. 2-Bakara 259
    tebeyyene lehu : ona
  9271. 2-Bakara 259
    le : dedi
  9272. 2-Bakara 259
    a'lemu : ben biliyorum
  9273. 2-Bakara 259
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğu
  9274. 2-Bakara 259
    alâ kulli şey'in : herşeye
  9275. 2-Bakara 260
    ve iz kâle : ve demişti
  9276. 2-Bakara 260
    eri-nî : bana göster
  9277. 2-Bakara 260
    keyfe : nasıl
  9278. 2-Bakara 260
    el mevtâ : ölüler
  9279. 2-Bakara 260
    le : dedi
  9280. 2-Bakara 260
    e ve lem tu'min : ve inanmıyor musun
  9281. 2-Bakara 260
    le : dedi
  9282. 2-Bakara 260
    belâ : hayır, bilâkis, tam aksi (evet)
  9283. 2-Bakara 260
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  9284. 2-Bakara 260
    li yatmainne : tatmin olması için
  9285. 2-Bakara 260
    le : dedi
  9286. 2-Bakara 260
    fe : o zaman, öyleyse
  9287. 2-Bakara 260
    erbeaten : dört
  9288. 2-Bakara 260
    min et tayri : kuşlardan
  9289. 2-Bakara 260
    fe : böylece, sonra
  9290. 2-Bakara 260
    surhunne ileyke : (sana) yanına al, parçala
  9291. 2-Bakara 260
    summe : sonra
  9292. 2-Bakara 260
    cebelin : dağ
  9293. 2-Bakara 260
    min-hunne : onlardan
  9294. 2-Bakara 260
    cuz'en : bir parça
  9295. 2-Bakara 260
    summe : sonra
  9296. 2-Bakara 260
    id'u-hunne : onları çağır
  9297. 2-Bakara 260
    ye'tîne-ke : sana gelirler, gelecekler
  9298. 2-Bakara 260
    sa'yen : koşarak
  9299. 2-Bakara 260
    va'lem : ve bil
  9300. 2-Bakara 260
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğunu
  9301. 2-Bakara 261
    meselu : durum, hal
  9302. 2-Bakara 261
    ellezîne : onlar 3 - yunfikûne
  9303. 2-Bakara 261
    emvâle-hum : kendi mallarını
  9304. 2-Bakara 261
    sebîlillâhi (sebîlii allâhi) : Allah'ın yolunda
  9305. 2-Bakara 261
    ke : gibi
  9306. 2-Bakara 261
    meseli : durum, hal
  9307. 2-Bakara 261
    habbetin : tane, tohum
  9308. 2-Bakara 261
    enbetet : yetiştirdi (verdi)
  9309. 2-Bakara 261
    seb'a : yedi
  9310. 2-Bakara 261
    senâbile : sünbüller, başaklar
  9311. 2-Bakara 261
    sunbuletin : sünbül, başak
  9312. 2-Bakara 261
    mietu : yüz
  9313. 2-Bakara 261
    habbetin : tane, tohum
  9314. 2-Bakara 261
    ve allâhu : ve Allah
  9315. 2-Bakara 261
    li men : kişi için, o kimseye
  9316. 2-Bakara 261
    yeşâu : diler
  9317. 2-Bakara 261
    ve allâhu : ve Allah
  9318. 2-Bakara 262
    ellezîne : onlar
  9319. 2-Bakara 262
    yunfikûne : infâk ederler, verirler
  9320. 2-Bakara 262
    emvâle-hum : kendi mallarını
  9321. 2-Bakara 262
    sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
  9322. 2-Bakara 262
    summe : sonra
  9323. 2-Bakara 262
    lâ yutbiûne : tâbî kılmazlar, arkasından (minnet, başa
  9324. 2-Bakara 262
    enfekû : infâk ettikleri şey, verdikleri şey
  9325. 2-Bakara 262
    mennen : minnet etirerek
  9326. 2-Bakara 262
    veezen : ve eza etmeyerek
  9327. 2-Bakara 262
    lehum : onlara
  9328. 2-Bakara 262
    ecru-hum : onların mükâfatları
  9329. 2-Bakara 262
    inde : yanında, katında
  9330. 2-Bakara 262
    ve lâ havfun : ve korku yoktur
  9331. 2-Bakara 262
    aleyhim : onlara
  9332. 2-Bakara 262
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  9333. 2-Bakara 263
    ve magfiretun : ve mağfret, bağışlayıp iyi davranma
  9334. 2-Bakara 263
    yetbeu-hâ : onu takip eder, arkasından gelir onu başa kakar
  9335. 2-Bakara 263
    ezen : eza ederek, eziyet vererek
  9336. 2-Bakara 263
    ve allâhu : ve Allah
  9337. 2-Bakara 264
    eyyuhâ : ey
  9338. 2-Bakara 264
    ellezîne : onlar
  9339. 2-Bakara 264
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler), îmân ettiler
  9340. 2-Bakara 264
    bi el menni : minnet ile (başa kakarak)
  9341. 2-Bakara 264
    ve el ezâ : ve eza (eziyet)
  9342. 2-Bakara 264
    kellezî (ke ellezî) : onlar gibi
  9343. 2-Bakara 264
    le-hu : malını
  9344. 2-Bakara 264
    riâe : riya, gösteriş
  9345. 2-Bakara 264
    en nâsi : insanlar
  9346. 2-Bakara 264
    ve lâ yu'minu : ve inanmaz
  9347. 2-Bakara 264
    ve el yevmi el âhıri : ve ahiret günü, son gün, sonraki gün
  9348. 2-Bakara 264
    fe meselu-hu : o zaman, işte onun durumu 17 - ke meseli
  9349. 2-Bakara 264
    aleyhi : onun üzerinde
  9350. 2-Bakara 264
    fe : sonra, öyle ki
  9351. 2-Bakara 264
    esâbe-hu : ona isabet etti
  9352. 2-Bakara 264
    fe : o zaman, böylece
  9353. 2-Bakara 264
    terake-hu : onu terketti, onu bıraktı
  9354. 2-Bakara 264
    salden : sert, çorak, verimsiz kaya halinde
  9355. 2-Bakara 264
    lâ yakdirûne : muktedir olamazlar, elde edemezler
  9356. 2-Bakara 264
    alâ şey'in : bir şeye
  9357. 2-Bakara 264
    kesebû : kazandılar
  9358. 2-Bakara 264
    ve allâhu : ve Allah
  9359. 2-Bakara 264
    yehdi : hidayete erdirmez
  9360. 2-Bakara 264
    el kavme : kavim, topluluk
  9361. 2-Bakara 264
    el kâfirîne : kâfirler
  9362. 2-Bakara 265
    ve meselu : ve durum, mesele, hal
  9363. 2-Bakara 265
    ellezîne : onlar
  9364. 2-Bakara 265
    yunfikûne : infâk ederler, verirler
  9365. 2-Bakara 265
    emvâle-hum : kendi malları
  9366. 2-Bakara 265
    ibtigâe : istediler, talep ettiler
  9367. 2-Bakara 265
    ve tesbîten : ve tespit ederek, sabit kılarak
  9368. 2-Bakara 265
    min enfusi-him : kendi nefslerinden, nefslerini
  9369. 2-Bakara 265
    ke : gibi, benzer
  9370. 2-Bakara 265
    meseli : mesele, durum, hal
  9371. 2-Bakara 265
    cennetin : cennet, bahçe
  9372. 2-Bakara 265
    bi rabvetin : münbit yüksek tepede
  9373. 2-Bakara 265
    esâbe-hâ : ona isabet etti
  9374. 2-Bakara 265
    fe âtet : o zaman verdi
  9375. 2-Bakara 265
    ukule-hâ : ürününü, meyvesini
  9376. 2-Bakara 265
    dı'feyni : iki kat
  9377. 2-Bakara 265
    fe : o zaman, fakat, hatta
  9378. 2-Bakara 265
    in lem yusıb-hâ : eğer ona isabet etmezse
  9379. 2-Bakara 265
    fe tallun : hatta çiselese bile
  9380. 2-Bakara 265
    ve allâhu : ve Allah
  9381. 2-Bakara 265
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  9382. 2-Bakara 266
    e yeveddu : ister mi, temenni eder mi
  9383. 2-Bakara 266
    ehadu-kum : sizden biriniz
  9384. 2-Bakara 266
    en tekûne : olmasını
  9385. 2-Bakara 266
    lehu : onun
  9386. 2-Bakara 266
    cennetun : bir bahçe
  9387. 2-Bakara 266
    ve a'nâbin : ve üzümler, bağlar
  9388. 2-Bakara 266
    tecrî : akar
  9389. 2-Bakara 266
    el enhâru : nehirler
  9390. 2-Bakara 266
    lehu fî-hâ : orada onun vardır (bulunur)
  9391. 2-Bakara 266
    es-semarâti : ürünler, meyveler
  9392. 2-Bakara 266
    ve esâbe-hu : ve ona isabet etti
  9393. 2-Bakara 266
    el kiberu : yaşlılık, ihtiyarlık
  9394. 2-Bakara 266
    ve lehu : ve onun vardır
  9395. 2-Bakara 266
    zurriyyetun : zürriyet, çocuklar
  9396. 2-Bakara 266
    fe esâbe-hâ : sonra da ona isabet etti
  9397. 2-Bakara 266
    fe ıhterakat : böylece yaktı
  9398. 2-Bakara 266
    kezâlike : işteyle
  9399. 2-Bakara 266
    yubeyyinu : beyan ediyor, açıklıyor
  9400. 2-Bakara 266
    lekum el âyâti : size âyetleri
  9401. 2-Bakara 266
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  9402. 2-Bakara 266
    tetefekkerûne : düşünürsünüz, tefekkür edersiniz
  9403. 2-Bakara 267
    eyyuhâ : ey
  9404. 2-Bakara 267
    ellezine : o kimseler, onlar
  9405. 2-Bakara 267
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler), îmân ettiler
  9406. 2-Bakara 267
    enfikû : infâk edin, verin
  9407. 2-Bakara 267
    kesebtum : kazandığınız şeyler
  9408. 2-Bakara 267
    ve mimmâ (min mâ) : ve şeylerden
  9409. 2-Bakara 267
    lekum : sizin için
  9410. 2-Bakara 267
    min el ardı : arzdan, yerden
  9411. 2-Bakara 267
    veteyemmemû : venelmeyin, kalkışmayın
  9412. 2-Bakara 267
    el habîse : kötü, fena, kalitesiz
  9413. 2-Bakara 267
    tunfikûne : infâk ediyorsunuz, veriyorsunuz
  9414. 2-Bakara 267
    ve lestum : ve siz değilsiniz
  9415. 2-Bakara 267
    illâ en tugmidû : ancak göz yummadan, güzü kapalı
  9416. 2-Bakara 267
    ve a'lemû : ve bilin
  9417. 2-Bakara 267
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğunu
  9418. 2-Bakara 268
    eş şeytânu : şeytan
  9419. 2-Bakara 268
    yeidu-kum : size vaadediyor
  9420. 2-Bakara 268
    el fakra : fakirlik
  9421. 2-Bakara 268
    ve ye'muru-kum : ve size emrediyor
  9422. 2-Bakara 268
    bi el fahşâi : kötülüğü, çirkin şeyleri, fuhşu
  9423. 2-Bakara 268
    ve allâhu : ve Allah
  9424. 2-Bakara 268
    yeidu-kum : size vaadediyor
  9425. 2-Bakara 268
    magfireten : mağfiret, günahların sevaba çevrilmesi, bağışlanma
  9426. 2-Bakara 268
    ve fadlan : ve fazl
  9427. 2-Bakara 268
    ve allâhu : ve Allah
  9428. 2-Bakara 269
    el hikmete : hikmet
  9429. 2-Bakara 269
    men : kişi, kimse
  9430. 2-Bakara 269
    yeşâu : diler
  9431. 2-Bakara 269
    ve men yu'te : ve kime verilir(se)
  9432. 2-Bakara 269
    el hikmete : hikmet
  9433. 2-Bakara 269
    fe : o zaman, o taktirde, böylece
  9434. 2-Bakara 269
    ûtiye : verildi
  9435. 2-Bakara 269
    kesîren : çok
  9436. 2-Bakara 269
    veyezzekkeru : ve tezekkür edemez, düşünemez
  9437. 2-Bakara 269
    ulû el elbâbi : ulûl'elbab, sırların sahipleri
  9438. 2-Bakara 270
    veenfaktum : ve infâk ettiniz, infâk ettiğiniz şey
  9439. 2-Bakara 270
    ev : veya
  9440. 2-Bakara 270
    nezertum : nezrettiniz, adadınız
  9441. 2-Bakara 270
    min nezrin : nezirden, nezir olarak, bir nezir, bir adak
  9442. 2-Bakara 270
    fe : o zaman, o taktirde
  9443. 2-Bakara 270
    inne : muhakkak, mutlaka
  9444. 2-Bakara 270
    allâhe : Allah
  9445. 2-Bakara 270
    ya'lemu-hu : onu bilir
  9446. 2-Bakara 270
    ve mâ : ve yoktur
  9447. 2-Bakara 270
    li ez zâlimîne : zalimler için
  9448. 2-Bakara 270
    min ensârın : (yardımcılardan) bir yardımcı
  9449. 2-Bakara 271
    es sadakâti : sadakalar
  9450. 2-Bakara 271
    fe : o zaman, o taktirde, işte
  9451. 2-Bakara 271
    hiye : o
  9452. 2-Bakara 271
    ve in tuhfû-hâ : ve onu gizlerseniz
  9453. 2-Bakara 271
    ve tu'tû-ha : ve onu verirsiniz
  9454. 2-Bakara 271
    el fukarâe : fakirler
  9455. 2-Bakara 271
    fe : artık
  9456. 2-Bakara 271
    huve : o
  9457. 2-Bakara 271
    lekum : sizin için
  9458. 2-Bakara 271
    ve yukeffiru : ve örter
  9459. 2-Bakara 271
    min seyyiâti-kum : günahlarınızdan
  9460. 2-Bakara 271
    ve allâhu : ve Allah
  9461. 2-Bakara 271
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  9462. 2-Bakara 272
    leyse : değil
  9463. 2-Bakara 272
    aleyke : senin üzerine
  9464. 2-Bakara 272
    vekinne : ve lâkin, fakat
  9465. 2-Bakara 272
    allâhe : Allah
  9466. 2-Bakara 272
    yehdî : hidayete erdirir
  9467. 2-Bakara 272
    men : kimse
  9468. 2-Bakara 272
    yeşâu : diledi
  9469. 2-Bakara 272
    ve mâ tunfikû : ve infâk ettiğiniz şey, ne infâk
  9470. 2-Bakara 272
    fe : o zaman, işte o
  9471. 2-Bakara 272
    li enfusi-kum : kendi nefsiniz, kendiniz için
  9472. 2-Bakara 272
    ve mâ tunfikû : ve infâk ettiğiniz şey, ne infâk
  9473. 2-Bakara 272
    illebtigâe (illâ ibtigâe) : sadece istedi, diledi
  9474. 2-Bakara 272
    vechi allâhi : Allah'ın
  9475. 2-Bakara 272
    ve mâ tunfikû : ve infâk ettiğiniz şey, ne infâk
  9476. 2-Bakara 272
    yuveffe : vefa edilir, ödenir, karşılığı tam verilir
  9477. 2-Bakara 272
    ileykum : size
  9478. 2-Bakara 272
    ve entum : ve siz
  9479. 2-Bakara 272
    tuzlemûne : zulmedilmezsiniz, size haksızlık yapılmaz
  9480. 2-Bakara 273
    li el fukarâi : fakirler için, fakirlere ait, fakirlerin
  9481. 2-Bakara 273
    ellezîne : onlar
  9482. 2-Bakara 273
    sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
  9483. 2-Bakara 273
    yestatîûne : istidatları olmaz, güçleri yetmez
  9484. 2-Bakara 273
    darben : dolaşarak
  9485. 2-Bakara 273
    el ardı : yeryüzünde
  9486. 2-Bakara 273
    yahsebu-hum(u) : onları sanır, onları zanneder 9 - el câhilu
  9487. 2-Bakara 273
    agniyâe : zengin
  9488. 2-Bakara 273
    min et teaffufi : iffetlerinden
  9489. 2-Bakara 273
    yes'elûne : istemezler
  9490. 2-Bakara 273
    ense : insanlar
  9491. 2-Bakara 273
    ilhâfen : rahatsız ederek, zorla, ısrarla
  9492. 2-Bakara 273
    ve mâ tunfikû : ve ne infâk ederseniz, ne verirseniz
  9493. 2-Bakara 273
    fe : o taktirde
  9494. 2-Bakara 273
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  9495. 2-Bakara 274
    ellezîne : onlar
  9496. 2-Bakara 274
    yunfikûne : infâk ederler, verirler
  9497. 2-Bakara 274
    emvâle-hum : kendi mallarını
  9498. 2-Bakara 274
    bi el leyli : geceleyin, gece
  9499. 2-Bakara 274
    ve en nehâri : ve gündüz
  9500. 2-Bakara 274
    ve alâniyeten : ve alenî olarak, açıkça
  9501. 2-Bakara 274
    fe : o zaman, o taktirde, işte
  9502. 2-Bakara 274
    lehum : onlar için vardır
  9503. 2-Bakara 274
    ecru-hum : onların ecirleri, mükâfatları
  9504. 2-Bakara 274
    inde : yanında, katında
  9505. 2-Bakara 274
    ve lâ havfun : ve korku yoktur
  9506. 2-Bakara 274
    aleyhim : onlara
  9507. 2-Bakara 274
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  9508. 2-Bakara 275
    ellezîne : onlar
  9509. 2-Bakara 275
    ye'kulûne : yerler
  9510. 2-Bakara 275
    er ribâ : riba, faiz
  9511. 2-Bakara 275
    yekûmûne : kalkmazlar
  9512. 2-Bakara 275
    kemâ : gibi
  9513. 2-Bakara 275
    yekûmu : kalkarlar
  9514. 2-Bakara 275
    ellezî : ki o, o
  9515. 2-Bakara 275
    yetehabbetu-hu : ona çarpar, onu hırpalar
  9516. 2-Bakara 275
    eş şeytânu : şeytan
  9517. 2-Bakara 275
    min el messi : dokunmasından, çarpmasından (çarpılması)
  9518. 2-Bakara 275
    like : işte bu
  9519. 2-Bakara 275
    bi enne-hum : onların ..... olması sebebi ile
  9520. 2-Bakara 275
    innemâ : ama, fakat, ancak
  9521. 2-Bakara 275
    el bey'u : alışveriş
  9522. 2-Bakara 275
    er ribâ : riba, faiz
  9523. 2-Bakara 275
    ve ehalle : ve helâl kıldı
  9524. 2-Bakara 275
    el bey'a : alışveriş
  9525. 2-Bakara 275
    ve harrame : ve haram kıldı
  9526. 2-Bakara 275
    er ribâ : riba, faiz
  9527. 2-Bakara 275
    fe : o zaman, artık, bundan sonra
  9528. 2-Bakara 275
    men : kim
  9529. 2-Bakara 275
    e-hu : ona, kendisine geldi
  9530. 2-Bakara 275
    mev'izatun : bir öğüt
  9531. 2-Bakara 275
    fe : o zaman, böylece, artık
  9532. 2-Bakara 275
    entehâ : vazgeçti, bıraktı
  9533. 2-Bakara 275
    fe : o taktirde
  9534. 2-Bakara 275
    lehu : onun
  9535. 2-Bakara 275
    selefe : geçen şey, geçmişte olan
  9536. 2-Bakara 275
    ve emru-hu : ve onun emri, onun işi, onun hakkındaki hüküm
  9537. 2-Bakara 275
    ve men : ve kim
  9538. 2-Bakara 275
    âde : döndü
  9539. 2-Bakara 275
    fe ulâike : işte onlar
  9540. 2-Bakara 275
    ashâbu en nâri : ateş ehli, ateş halkı
  9541. 2-Bakara 275
    hâlidûne : ebedî kalacak olanlar
  9542. 2-Bakara 276
    yemhaku : azaltır, eksiltir
  9543. 2-Bakara 276
    er ribâ : riba, faiz
  9544. 2-Bakara 276
    ve : ve
  9545. 2-Bakara 276
    es sadakâti : sadakalar
  9546. 2-Bakara 276
    ve allâhu : ve Allah
  9547. 2-Bakara 276
    kulle keffârin : kâfirlerin hepsini (hiçbirini)
  9548. 2-Bakara 276
    esîmin : günahkâr
  9549. 2-Bakara 277
    inne ellezîne : muhakkak ki onlar,
  9550. 2-Bakara 277
    âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular
  9551. 2-Bakara 277
    ve amilû es sâlihâti : ve ıslâh edici amel yaptılar, nefs tez-
  9552. 2-Bakara 277
    ve : ve
  9553. 2-Bakara 277
    ekâmû : ikame ettiler, hakkıyla yerine getirdiler
  9554. 2-Bakara 277
    es salâte : namazı
  9555. 2-Bakara 277
    ve âtevû : ve verdiler
  9556. 2-Bakara 277
    ez zekâte : zekât
  9557. 2-Bakara 277
    lehum : onlar için, onların vardır
  9558. 2-Bakara 277
    ecru-hum : onların ecirleri, mükâfatları
  9559. 2-Bakara 277
    inde : yanında, katında
  9560. 2-Bakara 277
    ve lâ havfun : ve korku yoktur
  9561. 2-Bakara 277
    aleyhim : onlara
  9562. 2-Bakara 277
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  9563. 2-Bakara 278
    eyyuhâ : ey
  9564. 2-Bakara 278
    ellezîne : o kimseler, onlar
  9565. 2-Bakara 278
    âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular
  9566. 2-Bakara 278
    ittekû : takva sahibi olun
  9567. 2-Bakara 278
    allâhe : Allah'a karşı
  9568. 2-Bakara 278
    ve : ve
  9569. 2-Bakara 278
    zerû : bırakın, terkedin
  9570. 2-Bakara 278
    bakiye : bakiye, arta kalan, sona kalan, geriye kalan
  9571. 2-Bakara 278
    min er ribâ : ribadan, faizden
  9572. 2-Bakara 278
    mu'minîne : mü'minler
  9573. 2-Bakara 279
    fe : o zaman, o taktirde, bundan sonra
  9574. 2-Bakara 279
    in lem tef'alû : eğer yapmazsanız
  9575. 2-Bakara 279
    fe'zenû (fe izenû) : o taktirde bilin
  9576. 2-Bakara 279
    ve resûli-hi : ve onun resûlü
  9577. 2-Bakara 279
    ve in : ve eğer
  9578. 2-Bakara 279
    fe : o zaman, artık, o taktirde
  9579. 2-Bakara 279
    lekum : sizin
  9580. 2-Bakara 279
    emvâli-kum : sizin mallarınız
  9581. 2-Bakara 279
    lâ tazlimûne : zulmetmezsiniz, haksızlık etmezsiniz
  9582. 2-Bakara 279
    vetuzlemûne : ve zulmedilmezsiniz, haksızlığa uğramazsınız
  9583. 2-Bakara 280
    ve : ve
  9584. 2-Bakara 280
    ne : oldu
  9585. 2-Bakara 280
    fe : o taktirde, o halde
  9586. 2-Bakara 280
    meyseretin : kolaylık, bolluk
  9587. 2-Bakara 280
    ve : ve
  9588. 2-Bakara 280
    en tesaddekû : sadaka etmeniz
  9589. 2-Bakara 280
    lekum : sizin için
  9590. 2-Bakara 280
    ta'lemûne : biliyorsunuz
  9591. 2-Bakara 281
    ve ittekû : ve sakının
  9592. 2-Bakara 281
    yevmen : bir gün
  9593. 2-Bakara 281
    turceûne : döndürüleceksiniz
  9594. 2-Bakara 281
    summe : sonra
  9595. 2-Bakara 281
    tuveffâ : vefa edilir, tam olarak (tamamen) ödenir
  9596. 2-Bakara 281
    nefsin : nefs, kişi
  9597. 2-Bakara 281
    kesebet : kazandı
  9598. 2-Bakara 281
    ve hum : ve onlar
  9599. 2-Bakara 281
    yuzlemûne : zulmedilmezler, haksızlığa uğramazlar
  9600. 2-Bakara 282
    eyyuhe : ey
  9601. 2-Bakara 282
    ellezîne : onlar
  9602. 2-Bakara 282
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler) îmân ettiler
  9603. 2-Bakara 282
    tedâyentum : birbirinize borçlandınız
  9604. 2-Bakara 282
    bi deynin : bir borç ile
  9605. 2-Bakara 282
    ilâ ecelin : bir süreye kadar
  9606. 2-Bakara 282
    musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
  9607. 2-Bakara 282
    fektubûhu (fe uktubû-hu) : o zaman, olunca onu yazın
  9608. 2-Bakara 282
    vel yektub (ve li yektub) : ve yazsın
  9609. 2-Bakara 282
    beyne-kum : sizin aranızda
  9610. 2-Bakara 282
    bi el adli : adalet ile
  9611. 2-Bakara 282
    veye'be : ve çekinmesin
  9612. 2-Bakara 282
    en yektube : yazmanız
  9613. 2-Bakara 282
    kemâ : gibi
  9614. 2-Bakara 282
    alleme-hu : ona öğretti
  9615. 2-Bakara 282
    felyektub (fe li yektub) : böylece, aynı şekilde yazsın
  9616. 2-Bakara 282
    velyumlilillezî : ve imlâ ettirsin, yazdırsın ki o
  9617. 2-Bakara 282
    aleyhi : onun üzerinde, üzerine
  9618. 2-Bakara 282
    el hakku : hak
  9619. 2-Bakara 282
    velyettekıllâhe : ve Allah'a karşı takva sahibi olsun, (ve li yetteki allahe) (ve Allah'tan çekinsin)
  9620. 2-Bakara 282
    rabbe-hu : (onun) Rabbi
  9621. 2-Bakara 282
    veyebhas : ve eksiltmesin
  9622. 2-Bakara 282
    min-hu şey'en : ondan birşey
  9623. 2-Bakara 282
    fe : artık, fakat
  9624. 2-Bakara 282
    in kâne : eğer, olursa
  9625. 2-Bakara 282
    ellezî : ki o, o
  9626. 2-Bakara 282
    aleyhi : onun üzerinde
  9627. 2-Bakara 282
    el hakku : hak
  9628. 2-Bakara 282
    sefîhan : sefil, akılsız, akıl edemeyen
  9629. 2-Bakara 282
    ev : veya
  9630. 2-Bakara 282
    daîfen : küçük, güçsüz
  9631. 2-Bakara 282
    ev : veya
  9632. 2-Bakara 282
    yestatîu : muktedir değil
  9633. 2-Bakara 282
    en yumille : yazdırmaya
  9634. 2-Bakara 282
    huve : o
  9635. 2-Bakara 282
    felyumlil (fe li yumlil) : o zaman, o taktirde yazdırsın
  9636. 2-Bakara 282
    veliyyu-hu : onun velisi
  9637. 2-Bakara 282
    bi el adli : adalet ile
  9638. 2-Bakara 282
    ve isteşhidû : ve şahitler tutun
  9639. 2-Bakara 282
    şehîdeyni : iki şahit
  9640. 2-Bakara 282
    fe in lem yekûnâ : fakat bulunmuyorsa, bulunamıyorsa
  9641. 2-Bakara 282
    raculeyni : iki erkek
  9642. 2-Bakara 282
    fe : o zaman, o taktirde
  9643. 2-Bakara 282
    ve imraetâni : ve iki kadın
  9644. 2-Bakara 282
    mimmen (min men) : o kimselerden, onlardan
  9645. 2-Bakara 282
    terdavne : razı olacağınız
  9646. 2-Bakara 282
    min eş şuhedâi : şahitlerden
  9647. 2-Bakara 282
    en tedılle : dalâlette olması, unutması
  9648. 2-Bakara 282
    fe : o taktirde, o zaman
  9649. 2-Bakara 282
    tuzekkire : hatırlatır
  9650. 2-Bakara 282
    el uhrâ : diğeri
  9651. 2-Bakara 282
    veye'be : ve kaçınmasın
  9652. 2-Bakara 282
    eş şuhedâu : şahitler
  9653. 2-Bakara 282
    vetes'emû : ve usanmayın, üşenmeyin
  9654. 2-Bakara 282
    en tektubû-hu : onu yazmanız
  9655. 2-Bakara 282
    ev : veya
  9656. 2-Bakara 282
    kebîran : büyük
  9657. 2-Bakara 282
    ilâ eceli-hi : (onun) onu vadesine kadar
  9658. 2-Bakara 282
    inde allâhi : Allah'ın katında
  9659. 2-Bakara 282
    ve akvemu : ve en sağlam
  9660. 2-Bakara 282
    li eş şehâdeti : şahitlik için, şahitliğe
  9661. 2-Bakara 282
    ve ednâ : ve daha yakın
  9662. 2-Bakara 282
    ellâ tertâbû : şüphe etmemeniz
  9663. 2-Bakara 282
    en tekûne : olmanız
  9664. 2-Bakara 282
    ticâreten : ticaret
  9665. 2-Bakara 282
    hâdıraten : hazır olan
  9666. 2-Bakara 282
    tudîrûne-hâ : onu tedvir ediyorsunuz, onu devre-
  9667. 2-Bakara 282
    beyne-kum : kendi aranızda
  9668. 2-Bakara 282
    fe : o taktirde, o zaman
  9669. 2-Bakara 282
    leyse : değil, yoktur
  9670. 2-Bakara 282
    aleykum : sizin üzerinize
  9671. 2-Bakara 282
    ellâ tektubû-hâ : onu yazmamanız
  9672. 2-Bakara 282
    ve eşhidû : ve şahit tutun
  9673. 2-Bakara 282
    izâ tebâya'tum : alışveriş, anlaşma yaptığınız zaman
  9674. 2-Bakara 282
    ve lâ yudârra : ve zarar verilmesin
  9675. 2-Bakara 282
    ve lâ şehîdun : ve şahitler olmasın
  9676. 2-Bakara 282
    ve in tef'alû : ve eğer yaparsanız
  9677. 2-Bakara 282
    fe : o zaman, o taktirde, bundan sonra
  9678. 2-Bakara 282
    inne-hu : muhakkak ki o, mutlaka o
  9679. 2-Bakara 282
    ve ittekû : ve takva sahibi olun
  9680. 2-Bakara 282
    allâhe : Allah
  9681. 2-Bakara 282
    ve yuallimu-kum : ve size öğretiyor
  9682. 2-Bakara 282
    ve allâhu : ve Allah
  9683. 2-Bakara 282
    bi kulli şey'in : herşeyi
  9684. 2-Bakara 283
    ve in kuntum : ve eğer siz, iseniz, olduysanız
  9685. 2-Bakara 283
    alâ seferin : seferde, yolculukta
  9686. 2-Bakara 283
    ve lem tecidû : ve bulamadınız
  9687. 2-Bakara 283
    tiben : bir kâtip, bir yazıcı
  9688. 2-Bakara 283
    fe rihânun : o zaman, o taktirde rehinler
  9689. 2-Bakara 283
    fe in emine : emin olduğunuz taktirde
  9690. 2-Bakara 283
    felyueddi (fe li yueddi) : böylece, o halde ödesin
  9691. 2-Bakara 283
    ellezî : ki o
  9692. 2-Bakara 283
    u'tumine : itimat edildi, güven duyuldu
  9693. 2-Bakara 283
    emânete-hu : onun emanetini
  9694. 2-Bakara 283
    ve li yettekı allâhe : ve Allah'a karşı takva sahibi olsun ve Allah'tan sakınsın
  9695. 2-Bakara 283
    rabbe-hu : onun Rabbi
  9696. 2-Bakara 283
    vetektumû : ve gizlemeyin
  9697. 2-Bakara 283
    eş şehâdete : şahitlik
  9698. 2-Bakara 283
    ve men : ve kim
  9699. 2-Bakara 283
    yektum-hâ : onu ketmeder, saklar, gizler
  9700. 2-Bakara 283
    fe : o zaman, o taktirde
  9701. 2-Bakara 283
    innehû : muhakkak ki o
  9702. 2-Bakara 283
    ve allâhu : ve Allah
  9703. 2-Bakara 283
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  9704. 2-Bakara 284
    mâ fî es semâvâti : göklerde bulunan şeyler
  9705. 2-Bakara 284
    ve mâ fî el ardı : ve yeryüzünde bulunan şeyler
  9706. 2-Bakara 284
    ve in tubdû : ve eğer siz açıklarsanız, açıklasanız
  9707. 2-Bakara 284
    mâ fî enfusi-kum : nefslerinizde, içinizde olan
  9708. 2-Bakara 284
    ev : veya
  9709. 2-Bakara 284
    fe : o zaman, o taktirde, artık
  9710. 2-Bakara 284
    li-men : kimseyi
  9711. 2-Bakara 284
    yeşâu : diler
  9712. 2-Bakara 284
    ve yuazzibu : ve azap eder
  9713. 2-Bakara 284
    men : kim, kimse
  9714. 2-Bakara 284
    yeşâu : diler
  9715. 2-Bakara 284
    ve allâhu : ve Allah
  9716. 2-Bakara 284
    alâ kulli şey'in : herşeye
  9717. 2-Bakara 285
    âmene : îmân etti, inandı
  9718. 2-Bakara 285
    er resûlu : resûl
  9719. 2-Bakara 285
    unzile : indirildi
  9720. 2-Bakara 285
    ileyhi : ona
  9721. 2-Bakara 285
    ve el mu'minûne : ve mü'minler
  9722. 2-Bakara 285
    âmene : îmân etti, inandı
  9723. 2-Bakara 285
    ve melâiketi-hi : ve onun meleklerine
  9724. 2-Bakara 285
    ve kutubi-hi : ve onun kitaplarına
  9725. 2-Bakara 285
    ve rusuli-hi : ve onun resûllerine
  9726. 2-Bakara 285
    nuferriku : fark gözetmeyiz, ayırmayız
  9727. 2-Bakara 285
    beyne : arasında
  9728. 2-Bakara 285
    ehadin : biri
  9729. 2-Bakara 285
    ve kâlû : ve dediler
  9730. 2-Bakara 285
    semi'nâ : biz işittik
  9731. 2-Bakara 285
    ve ata'nâ : ve biz itaat ettik
  9732. 2-Bakara 285
    gufrâne-ke : senin mağfiret etmen
  9733. 2-Bakara 285
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  9734. 2-Bakara 285
    ve ileyke : ve sana
  9735. 2-Bakara 285
    el masîru : masîr, varış, ulaşma, seyr-i sülûk
  9736. 2-Bakara 286
    yukellifu : mükellef kılmaz, sorumlu tutmaz
  9737. 2-Bakara 286
    nefsen : nefs, kişi, kimse
  9738. 2-Bakara 286
    lehâ : onun
  9739. 2-Bakara 286
    kesebet : kazandığı şeyler
  9740. 2-Bakara 286
    ve aleyhâ : ve (sorumluluğu) onun üzerinde
  9741. 2-Bakara 286
    mektesebet (mâ iktesebet) : kazandığı neğatif şeyler
  9742. 2-Bakara 286
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  9743. 2-Bakara 286
    in nesînâ : eğer, şâyet unuttuysak
  9744. 2-Bakara 286
    ev : veya
  9745. 2-Bakara 286
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  9746. 2-Bakara 286
    ve lâ tahmil : vekleme
  9747. 2-Bakara 286
    aleynâ : bizim üzerimize, bize
  9748. 2-Bakara 286
    kemâ : gibi
  9749. 2-Bakara 286
    hamelte-hu : onu yükledin
  9750. 2-Bakara 286
    alâ ellezîne : o kimselere, onlara
  9751. 2-Bakara 286
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  9752. 2-Bakara 286
    ve lâ tuhammil-nâ : ve bizekleme
  9753. 2-Bakara 286
    mâ lâ tâkate lenâ : bizim takat, güç yetiremeyeceğimiz şeyi
  9754. 2-Bakara 286
    ve a'fu an-nâ : ve (bizden günahlarımızı) affet
  9755. 2-Bakara 286
    ve igfir : ve mağfiret et, günahlarımızı sevaba
  9756. 2-Bakara 286
    lenâ : bizi, bize, bizim için
  9757. 2-Bakara 286
    ve irham-nâ : ve bize rahmet et, Rahîm esması ile
  9758. 2-Bakara 286
    ente : sen
  9759. 2-Bakara 286
    mevlâ-nâ : bizim mevlâmızsın
  9760. 2-Bakara 286
    fe : artık
  9761. 2-Bakara 286
    ensur-nâ : bize yardım et
  9762. 2-Bakara 286
    alâ el kavmi el kâfirîne : kâfirler kavmine karşı
  9763. 2-Bakara 1
    elif, lâm, mim : elif, lâm, mim
  9764. 2-Bakara 2
    like : işte bu, bu
  9765. 2-Bakara 2
    el kitâbu : kitap
  9766. 2-Bakara 2
    reybe : şüphe
  9767. 2-Bakara 2
    huden : hidayet, hidayete erdiren
  9768. 2-Bakara 2
    li el muttekîne : takva sahipleri için
  9769. 2-Bakara 3
    ellezîne : o kimseler, onlar
  9770. 2-Bakara 3
    yu'minûne : îmân ederler
  9771. 2-Bakara 3
    el gaybi : gayb, bilinmeyen
  9772. 2-Bakara 3
    ve yukîmûne : ve ikame ederler, hakkıyla yerine
  9773. 2-Bakara 3
    es salâte : salat, namaz
  9774. 2-Bakara 3
    ve mimmâ (min mâ) : ve o şeyden, ondan
  9775. 2-Bakara 3
    yunfikûne : infâk ederler, (Allah yolunda)
  9776. 2-Bakara 4
    ve : ve
  9777. 2-Bakara 4
    ellezîne : o kimseler, onlar
  9778. 2-Bakara 4
    yu'minûne : îmân ederler
  9779. 2-Bakara 4
    unzile : indirildi
  9780. 2-Bakara 4
    ileyke : sana
  9781. 2-Bakara 4
    ve mâ : ve şey
  9782. 2-Bakara 4
    unzile : indirildi
  9783. 2-Bakara 4
    kabli-ke : senden önce
  9784. 2-Bakara 4
    ve : ve
  9785. 2-Bakara 4
    bi el âhireti : ahirete (ruhun ölümden evvel Allah'a ulaşmasına)
  9786. 2-Bakara 4
    yûkınûne : yakîn hasıl ederler (kesin olarak inanırlar)
  9787. 2-Bakara 5
    ulâike : işte onlar
  9788. 2-Bakara 5
    huden : hidayet
  9789. 2-Bakara 5
    ve : ve
  9790. 2-Bakara 5
    ulâike : işte onlar
  9791. 2-Bakara 5
    el muflihûne : felâha erenler, kurtuluşa erenler
  9792. 2-Bakara 6
    inne : muhakkak
  9793. 2-Bakara 6
    ellezîne : o kimseler ki, onlar
  9794. 2-Bakara 6
    keferû : inkâr ettiler
  9795. 2-Bakara 6
    sevâun : eşittir, birdir
  9796. 2-Bakara 6
    aleyhim : onlara, onlar için
  9797. 2-Bakara 6
    e : mı
  9798. 2-Bakara 6
    enzerte-hum : onları uyardın
  9799. 2-Bakara 6
    em : yoksa, veya
  9800. 2-Bakara 6
    lem tunzir-hum : onları uyarmadın
  9801. 2-Bakara 6
    lâ yu'minûne : âmenû olmazlar (Allah'a ulaşmayı dilemezler)
  9802. 2-Bakara 7
    hateme : mühürledi
  9803. 2-Bakara 7
    ve : ve
  9804. 2-Bakara 7
    sem'ı-him : onların işitme hassası
  9805. 2-Bakara 7
    ve : ve
  9806. 2-Bakara 7
    ebsâri-him : onların görme hassası
  9807. 2-Bakara 7
    gışâvetun : perde
  9808. 2-Bakara 7
    ve : ve
  9809. 2-Bakara 7
    lehum : onlarındır, onlar için vardır
  9810. 2-Bakara 8
    ve min en nâsi : ve insanlardan bir kısmı
  9811. 2-Bakara 8
    men : kimse, kişi
  9812. 2-Bakara 8
    yekûlu : der, söyler
  9813. 2-Bakara 8
    âmennâ : biz îmân ettik
  9814. 2-Bakara 8
    ve : ve
  9815. 2-Bakara 8
    bi el yevmi el âhıri : sonraki güne, ölümden evvel ruhun Allah'a ulaşacağı güne
  9816. 2-Bakara 8
    ve mâ : ve değil
  9817. 2-Bakara 8
    bi mu'minîne : mü'minler, mü'min olanlar
  9818. 2-Bakara 9
    allâhe : Allah
  9819. 2-Bakara 9
    yuhâdiûne : aldatırlar
  9820. 2-Bakara 9
    ve : ve
  9821. 2-Bakara 9
    ellezîne : o kimseler, onlar
  9822. 2-Bakara 9
    âmenû : îmân ettiler
  9823. 2-Bakara 9
    ve : ve
  9824. 2-Bakara 9
    yahdeûne : aldatmıyorlar
  9825. 2-Bakara 9
    enfuse-hum : kendileri
  9826. 2-Bakara 9
    ve : ve
  9827. 2-Bakara 9
    yeş'urûne : farkında olmazlar, farkına varmazlar
  9828. 2-Bakara 10
    fe : o zaman, böylece
  9829. 2-Bakara 10
    de : artırdı
  9830. 2-Bakara 10
    ve : ve
  9831. 2-Bakara 10
    lehum : onlar için vardır, onlara vardır
  9832. 2-Bakara 10
    elîmun : elîm, acıklı
  9833. 2-Bakara 10
    yekzibûne : yalanlıyorlar
  9834. 2-Bakara 11
    ve izâ : ve o zaman, olunca
  9835. 2-Bakara 11
    le lehum : onlara ..... denildi
  9836. 2-Bakara 11
    el ardı : yeryüzünde
  9837. 2-Bakara 11
    innemâ : ancak, sadece
  9838. 2-Bakara 11
    muslihûne : ıslâh ediciler, ıslâh edenler
  9839. 2-Bakara 12
    e lâ : değil mi, (öyle) değil mi
  9840. 2-Bakara 12
    inne-hum : muhakkak ki onlar, gerçekten onlar
  9841. 2-Bakara 12
    el mufsidûne : fesat çıkaranlar
  9842. 2-Bakara 12
    ve : ve
  9843. 2-Bakara 12
    yeş'urûne : (şuurunda) bilincinde olmazlar,
  9844. 2-Bakara 13
    ve : ve
  9845. 2-Bakara 13
    le : denildi
  9846. 2-Bakara 13
    lehum : onlara
  9847. 2-Bakara 13
    kemâ : gibi
  9848. 2-Bakara 13
    âmene : îmân etti, âmenû oldu
  9849. 2-Bakara 13
    en nâsu : insanlar
  9850. 2-Bakara 13
    e nu'minu : biz îmân mı edelim, âmenû mu olalım
  9851. 2-Bakara 13
    kemâ : gibi
  9852. 2-Bakara 13
    âmene : îmân etti, âmenû oldu
  9853. 2-Bakara 13
    es sufehâu : sefihler, akılsızlar
  9854. 2-Bakara 13
    e lâ : (öyle) değil mi
  9855. 2-Bakara 13
    inne-hum : hiç şüphesiz onlar, muhakkak ki onlar
  9856. 2-Bakara 13
    es sufehâu : sefihler, akılsızlar
  9857. 2-Bakara 13
    ve : ve
  9858. 2-Bakara 13
    lâ ya'lemûne : bilmiyorlar, bilmezler
  9859. 2-Bakara 14
    ve izâ : ve olduğu zaman
  9860. 2-Bakara 14
    lekû : karşılaştılar, buluştular
  9861. 2-Bakara 14
    ellezîne : o kimseler, onlar
  9862. 2-Bakara 14
    âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  9863. 2-Bakara 14
    âmennâ : biz inandık, îmân ettik, âmenû olduk
  9864. 2-Bakara 14
    ve izâ : ve olduğu zaman
  9865. 2-Bakara 14
    halev : yalnız kaldılar, başbaşa kaldılar
  9866. 2-Bakara 14
    ilâ şeyâtîni-him : kendi şeytanlarıyla
  9867. 2-Bakara 14
    mea-kum : sizinle beraber
  9868. 2-Bakara 14
    innemâ : sadece, ancak
  9869. 2-Bakara 14
    mustehziûne : alay edenler, alay eden kimseler
  9870. 2-Bakara 15
    yestehziu : alay eder
  9871. 2-Bakara 15
    ve : ve
  9872. 2-Bakara 15
    yemuddu-hum : onlara mühlet verir
  9873. 2-Bakara 15
    ya'mehûne : bocalarlar, şaşkın kalırlar
  9874. 2-Bakara 16
    ulâike : işte onlar
  9875. 2-Bakara 16
    ellezîne : o kimseler, onlar
  9876. 2-Bakara 16
    terevû : satın aldılar
  9877. 2-Bakara 16
    ed dalâlete : dalâlet
  9878. 2-Bakara 16
    el hudâ : hidayet
  9879. 2-Bakara 16
    fe : fakat, o taktirde, o zaman
  9880. 2-Bakara 16
    ticâretu-hum : onların ticareti
  9881. 2-Bakara 16
    ve : ve
  9882. 2-Bakara 16
    muhtedîne : hidayette olanlar, hidayete erenler
  9883. 2-Bakara 17
    meselu-hum : onların misali, onların durumu
  9884. 2-Bakara 17
    ke : gibi
  9885. 2-Bakara 17
    meseli : misal, durum
  9886. 2-Bakara 17
    ellezi : ki o
  9887. 2-Bakara 17
    istevkade : ateş yaktı, tutuşturdu
  9888. 2-Bakara 17
    ren : ateş
  9889. 2-Bakara 17
    fe : böylece
  9890. 2-Bakara 17
    lemmâ : olduğu zaman
  9891. 2-Bakara 17
    edâet : aydınlattı
  9892. 2-Bakara 17
    havle-hu : onun etrafı, çevresi
  9893. 2-Bakara 17
    zehebe : giderdi
  9894. 2-Bakara 17
    ve : ve
  9895. 2-Bakara 17
    tereke-hum : ve onları terketti, bıraktı
  9896. 2-Bakara 17
    lâ yubsirûne : onlar görmüyorlar, görmezler,
  9897. 2-Bakara 18
    fe hum : artık onlar
  9898. 2-Bakara 18
    yerciûne : (onlar) dönmezler, dönemezler
  9899. 2-Bakara 19
    ev : veya
  9900. 2-Bakara 19
    ke sayyibin : yağmur gibi
  9901. 2-Bakara 19
    min es semâi : semadan, gökyüzünden
  9902. 2-Bakara 19
    ve ra'dun : ve gök gürlemesi, gök gürültüsü
  9903. 2-Bakara 19
    ve berkun : ve şimşek
  9904. 2-Bakara 19
    yec'alûne : kılarlar, yaparlar
  9905. 2-Bakara 19
    esâbia-hum : onların parmakları, parmakları
  9906. 2-Bakara 19
    min es savâiki : yıldırımlardan
  9907. 2-Bakara 19
    el mevt (mevti) : ölüm
  9908. 2-Bakara 19
    ve allâhu : ve Allah
  9909. 2-Bakara 19
    bi el kâfirîne : kâfirleri
  9910. 2-Bakara 20
    yekâdu : neredeyse (olacak)
  9911. 2-Bakara 20
    el berku : şimşek
  9912. 2-Bakara 20
    ebsâre-hum : onların gözleri
  9913. 2-Bakara 20
    kullemâ : her zaman, her defa
  9914. 2-Bakara 20
    edâe : aydınlattı
  9915. 2-Bakara 20
    lehum : onlar, onları
  9916. 2-Bakara 20
    meşev : yürüdüler
  9917. 2-Bakara 20
    ve izâ : ve olduğu zaman
  9918. 2-Bakara 20
    azleme : karanlık çöktü
  9919. 2-Bakara 20
    aleyhim : onların üzerine
  9920. 2-Bakara 20
    ve : ve
  9921. 2-Bakara 20
    lev : eğer, ise
  9922. 2-Bakara 20
    şâe : diledi
  9923. 2-Bakara 20
    le zehebe : elbette giderdi
  9924. 2-Bakara 20
    bi sem'i-him : onların işitmesi
  9925. 2-Bakara 20
    ve ebsâri-him : ve onların görmesi
  9926. 2-Bakara 20
    inne : hiç şüphesiz, muhakkak
  9927. 2-Bakara 20
    allâhe : Allah
  9928. 2-Bakara 20
    kulli şey'in : herşey
  9929. 2-Bakara 21
    eyyuhâ : ey
  9930. 2-Bakara 21
    en nâsu : insanlar
  9931. 2-Bakara 21
    rabbe-kum : (sizin) Rabbiniz
  9932. 2-Bakara 21
    ellezî : o ki, ki o
  9933. 2-Bakara 21
    vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler, onlar
  9934. 2-Bakara 21
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  9935. 2-Bakara 21
    tettekûne : takva sahibi olursunuz
  9936. 2-Bakara 22
    ellezî : o ki, ki o
  9937. 2-Bakara 22
    ceale : kıldı, yaptı
  9938. 2-Bakara 22
    lekum : sizin için, size
  9939. 2-Bakara 22
    el arda : arz, yeryüzü
  9940. 2-Bakara 22
    firâşen : döşek, yatak
  9941. 2-Bakara 22
    ves semâe (ve es semâe) : ve sema, gökyüzü
  9942. 2-Bakara 22
    binâen : bina olarak (kubbe şeklinde)
  9943. 2-Bakara 22
    ve enzele : ve indirdi
  9944. 2-Bakara 22
    es semâi : sema, gökyüzü
  9945. 2-Bakara 22
    en : su
  9946. 2-Bakara 22
    fe : o zaman, böylece
  9947. 2-Bakara 22
    ahrece : çıkardı
  9948. 2-Bakara 22
    es semarâti : ürünler, meyveler, mahsuller
  9949. 2-Bakara 22
    lekum : sizin için
  9950. 2-Bakara 22
    fe : o zaman, artık
  9951. 2-Bakara 22
    tec'alû : kılmayın, yapmayın
  9952. 2-Bakara 22
    endâden : eşler, benzerler
  9953. 2-Bakara 22
    ve entum : ve siz
  9954. 2-Bakara 22
    tâ'lemune : (siz) biliyorsunuz
  9955. 2-Bakara 23
    ve in kuntum : ve eğer siz iseniz
  9956. 2-Bakara 23
    reybin : şüpheinde
  9957. 2-Bakara 23
    nezzelnâ : biz indirdik
  9958. 2-Bakara 23
    fe'tû (fe u'tû) : o zaman, öyleyse getirin
  9959. 2-Bakara 23
    bi sûretin : bir sureyi
  9960. 2-Bakara 23
    ved'û (ve ud'û) : ve davet edin, çağırın
  9961. 2-Bakara 23
    şuhedâe-kum : sizin şahitleriniz
  9962. 2-Bakara 23
    sâdıkîne : sadıklar, doğru söyleyenler
  9963. 2-Bakara 24
    fe : o zaman, öyleyse, fakat
  9964. 2-Bakara 24
    in lem tef'alû : eğer yapamazsanız
  9965. 2-Bakara 24
    ve len tef'alû : ve asla yapamayacaksınız, yapamazsınız
  9966. 2-Bakara 24
    fettekû (fe ittekû) : o zaman, öyleyse sakının
  9967. 2-Bakara 24
    enre : ateş
  9968. 2-Bakara 24
    elletî : ki o
  9969. 2-Bakara 24
    en nâsu : insanlar
  9970. 2-Bakara 24
    vel hicâratu (ve el hicâratu) : ve taşlar
  9971. 2-Bakara 24
    uiddet : hazırlandı
  9972. 2-Bakara 24
    lil kâfirîne (li el kâfirîne) : kâfirler için, kâfirlere
  9973. 2-Bakara 25
    ve beşşir : vejdele
  9974. 2-Bakara 25
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler, îmân edenler
  9975. 2-Bakara 25
    ve amilû : ve yaptılar
  9976. 2-Bakara 25
    es sâlihâti : salih ameller, nefsi tezkiye edici
  9977. 2-Bakara 25
    enne : olduğunu
  9978. 2-Bakara 25
    lehum cennâtin : onlar için cennetler vardır
  9979. 2-Bakara 25
    tecrî : akar
  9980. 2-Bakara 25
    enhâru : nehirler
  9981. 2-Bakara 25
    kullemâ : her seferinde, her defasında
  9982. 2-Bakara 25
    min semeretin : ürünlerden, mahsullerden, meyvelerden
  9983. 2-Bakara 25
    zellezî (hâzâ ellezî) : bu ki (o şey)
  9984. 2-Bakara 25
    ve utû : ve verildi
  9985. 2-Bakara 25
    bi-hi muteşâbihan : ona benziyen, ona benzer
  9986. 2-Bakara 25
    ve lehum : ve onlar için (vardır)
  9987. 2-Bakara 25
    fî-hâ ezvâcun : orada eşler
  9988. 2-Bakara 25
    ve hum : ve onlar
  9989. 2-Bakara 25
    fî-hâ hâlidûne : orada devamlı kalacak olanlar
  9990. 2-Bakara 26
    inne : muhakkak ki, hiç şüphesiz
  9991. 2-Bakara 26
    allâhe : Allah
  9992. 2-Bakara 26
    yestahyî : çekinmez
  9993. 2-Bakara 26
    en yadribe meselen : darbı mesel, misal, örnek vermek
  9994. 2-Bakara 26
    beûdaten : sivrisinek
  9995. 2-Bakara 26
    fe : fakat, hatta
  9996. 2-Bakara 26
    fevka-hâ : onun üstünde
  9997. 2-Bakara 26
    fe emmâ : fakat, ama, ise
  9998. 2-Bakara 26
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  9999. 2-Bakara 26
    fe : artık, bundan sonra, böylece
  10000. 2-Bakara 26
    ya'lemûne : bilirler
  10001. 2-Bakara 26
    enne-hû : onun olduğu
  10002. 2-Bakara 26
    el hakk : hak
  10003. 2-Bakara 26
    ve emmâ : ve fakat, ama
  10004. 2-Bakara 26
    ellezîne : onlar
  10005. 2-Bakara 26
    keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
  10006. 2-Bakara 26
    fe : o zaman, böylece
  10007. 2-Bakara 26
    yekûlûne : derler
  10008. 2-Bakara 26
    erâde : diledi
  10009. 2-Bakara 26
    meselen : misal, örnek
  10010. 2-Bakara 26
    bi-hi kesîran : onunla çoğunu
  10011. 2-Bakara 26
    ve yehdî : ve hidayete erdirir
  10012. 2-Bakara 26
    bi-hi kesîran : onunla çoğunu
  10013. 2-Bakara 26
    ve mâ yudıllu : ve dalâlette bırakmaz
  10014. 2-Bakara 26
    el fâsıkîne : fasıklar, fıska düşenler
  10015. 2-Bakara 27
    ellezîne : onlar
  10016. 2-Bakara 27
    yenkudûne : nakzederler, bozarlar
  10017. 2-Bakara 27
    ve yaktaûne : ve keserler
  10018. 2-Bakara 27
    emera : emretti
  10019. 2-Bakara 27
    ensale : ulaştırmak
  10020. 2-Bakara 27
    ve yufsidûne : ve fesat çıkarırlar
  10021. 2-Bakara 27
    el ardı : yeryüzünde
  10022. 2-Bakara 27
    ulâike : işte onlar
  10023. 2-Bakara 27
    el hâsirûne : kendilerine yazık edenler, hüsranda olanlar (kazandıkları pozitif dereceler,
  10024. 2-Bakara 28
    keyfe : nasıl
  10025. 2-Bakara 28
    tekfurûne : inkâr ediyorsunuz
  10026. 2-Bakara 28
    ve kuntum : ve siz idiniz, oldunuz
  10027. 2-Bakara 28
    emvâten : ölüler
  10028. 2-Bakara 28
    fe : sonra
  10029. 2-Bakara 28
    summe : sonra
  10030. 2-Bakara 28
    summe : sonra
  10031. 2-Bakara 28
    summe : sonra
  10032. 2-Bakara 28
    ileyhi : ona
  10033. 2-Bakara 28
    turceûne : döndürüleceksiniz
  10034. 2-Bakara 29
    huvellezî (huve ellezî) : o ki
  10035. 2-Bakara 29
    lekum : sizin için
  10036. 2-Bakara 29
    el ardı : yeryüzünde
  10037. 2-Bakara 29
    cemîan : hepsi
  10038. 2-Bakara 29
    summe : sonra
  10039. 2-Bakara 29
    estevâ : yöneldi, istiva etti
  10040. 2-Bakara 29
    es semâi : sema, gökyüzü
  10041. 2-Bakara 29
    fe : böylece, sonra
  10042. 2-Bakara 29
    sevvâhunne : onları dizayn etti, düzenledi
  10043. 2-Bakara 29
    seb'a : yedi
  10044. 2-Bakara 29
    semâvâtin : semalar, gökler (gök katları)
  10045. 2-Bakara 29
    ve huve : ve o
  10046. 2-Bakara 29
    bi kulli şey'in : herşeyi
  10047. 2-Bakara 30
    ve iz kâle : ve demişti
  10048. 2-Bakara 30
    rabbu-ke : senin Rabbin
  10049. 2-Bakara 30
    li el melâiketi : meleklere
  10050. 2-Bakara 30
    el ardı : yeryüzünde
  10051. 2-Bakara 30
    halîfeten : halife
  10052. 2-Bakara 30
    e tec'alu : kılacak mısın, yapacak mısın
  10053. 2-Bakara 30
    men : kimse, kişi (birisi)
  10054. 2-Bakara 30
    ve yesfiku : ve (kan) akıtır, (kan) döker
  10055. 2-Bakara 30
    ed dimâe : kan
  10056. 2-Bakara 30
    ve nahnu : ve biz
  10057. 2-Bakara 30
    nusebbihu : tesbih ediyoruz, yüceltiyoruz,
  10058. 2-Bakara 30
    bi hamdi-ke : seni hamd ile, hamdinle
  10059. 2-Bakara 30
    ve nukaddisu : ve takdis ediyoruz, mukaddes
  10060. 2-Bakara 30
    leke : seni
  10061. 2-Bakara 30
    le : dedi
  10062. 2-Bakara 30
    innî a'lemu : muhakkak ki ben bilirim
  10063. 2-Bakara 30
    mâ lâ tâ'lemûne : sizin bilmediğiniz şeyleri
  10064. 2-Bakara 31
    ve : ve
  10065. 2-Bakara 31
    alleme : öğretti
  10066. 2-Bakara 31
    âdeme : Âdem
  10067. 2-Bakara 31
    el esmâe : isimler
  10068. 2-Bakara 31
    kulle-hâ : onun hepsi
  10069. 2-Bakara 31
    summe : sonra
  10070. 2-Bakara 31
    el melâiketi : melekler
  10071. 2-Bakara 31
    fe : o zaman, öyleyse, haydi
  10072. 2-Bakara 31
    le : dedi
  10073. 2-Bakara 31
    enbiû-nî : bana haber verin
  10074. 2-Bakara 31
    bi esmâe : isimleri ile, isimleri
  10075. 2-Bakara 31
    sadikîne : sadıklar, doğru söyleyenler
  10076. 2-Bakara 32
    subhâne-ke : sen sübhansın, seni tenzih ederiz
  10077. 2-Bakara 32
    ilme : ilim, bilgi
  10078. 2-Bakara 32
    lenâ : bizim
  10079. 2-Bakara 32
    allemte-nâ : sen bize öğrettin
  10080. 2-Bakara 32
    inne-ke : muhakkak ki sen
  10081. 2-Bakara 32
    ente : sen
  10082. 2-Bakara 32
    el alîmu : en iyi bilen
  10083. 2-Bakara 32
    el hakîmu : hüküm ve hikmet sahibi
  10084. 2-Bakara 33
    le : dedi
  10085. 2-Bakara 33
    yâ âdemu : ey Âdem
  10086. 2-Bakara 33
    enbi'-hum : onlara haber ver, bildir
  10087. 2-Bakara 33
    bi esmâi-him : O'nun (Allah'ın) isimleri
  10088. 2-Bakara 33
    fe lemmâ : olunca, olduğu zaman
  10089. 2-Bakara 33
    enbee-hum : onlara haber verdi, bildirdi
  10090. 2-Bakara 33
    bi esmâi-him : O'nun (Allah'ın) isimleri
  10091. 2-Bakara 33
    le : dedi
  10092. 2-Bakara 33
    e lem : olmaz mı, olmadı mı
  10093. 2-Bakara 33
    ekul : ben derim, söylerim
  10094. 2-Bakara 33
    lekum : sizin, size
  10095. 2-Bakara 33
    in-nî a'lemu : muhakkak ki ben bilirim
  10096. 2-Bakara 33
    gaybe : gayb, bilinmeyen
  10097. 2-Bakara 33
    es semâvâti : semalar, gökler
  10098. 2-Bakara 33
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü
  10099. 2-Bakara 33
    ve a'lemu : ve ben bilirim
  10100. 2-Bakara 33
    tubdûne : açıklıyorsunuz
  10101. 2-Bakara 33
    ve mâ : ve şeyi, şeyleri
  10102. 2-Bakara 33
    tektumûne : gizliyorsunuz
  10103. 2-Bakara 34
    ve iz : ve o zaman, olduğu zaman
  10104. 2-Bakara 34
    li el melâiketi : meleklere
  10105. 2-Bakara 34
    li âdeme : Âdem'e
  10106. 2-Bakara 34
    fe : o zaman, hemen
  10107. 2-Bakara 34
    secedû : secde ettiler
  10108. 2-Bakara 34
    iblîse : iblis (ümitsizliğe düşen, Allah'ın rah-
  10109. 2-Bakara 34
    ebâ : çekindi, kaçındı, direndi
  10110. 2-Bakara 34
    ve istekbere : ve kibirlendi, büyüklendi
  10111. 2-Bakara 34
    vene : ve oldu
  10112. 2-Bakara 34
    min el kâfirîne : kâfirlerden
  10113. 2-Bakara 35
    ve kulnâ : ve biz dedik
  10114. 2-Bakara 35
    âdemu : Âdem
  10115. 2-Bakara 35
    ente : sen
  10116. 2-Bakara 35
    ve zevcu-ke : ve senin eşin
  10117. 2-Bakara 35
    el cennete : cennet
  10118. 2-Bakara 35
    ve kulâ : ve ikiniz yeyin
  10119. 2-Bakara 35
    ragaden : bol bol
  10120. 2-Bakara 35
    ve lâ takrabâ : ve yaklaşmayın (ikiniz)
  10121. 2-Bakara 35
    eş şecerete : ağaç
  10122. 2-Bakara 35
    fe : o zaman, o taktirde, aksi halde, yoksa
  10123. 2-Bakara 35
    tekûnâ : siz (ikiniz) olursunuz
  10124. 2-Bakara 35
    min ez zâlimîne : zalimlerden
  10125. 2-Bakara 36
    fe : o zaman, fakat
  10126. 2-Bakara 36
    ezelle-humâ : onları (o ikisini) kaydırdı (ayağını
  10127. 2-Bakara 36
    eş şeytânu : şeytan
  10128. 2-Bakara 36
    fe : artık, böylece
  10129. 2-Bakara 36
    ahrece-humâ : onları (ikisini) çıkardı
  10130. 2-Bakara 36
    ve : ve
  10131. 2-Bakara 36
    ve lekum : ve sizin için
  10132. 2-Bakara 36
    el ardı : arz, yeryüzü
  10133. 2-Bakara 36
    mustekarrun : kararlaştırılmışolan, karar kılma,
  10134. 2-Bakara 36
    ve metâun : ve meta, geçinme, maişetini temin etme,
  10135. 2-Bakara 37
    fe : o zaman, sonra
  10136. 2-Bakara 37
    telekkâ : telâkki etti, aldı, öğrendi
  10137. 2-Bakara 37
    âdemu : Âdem
  10138. 2-Bakara 37
    kelimâtin : kelimeler
  10139. 2-Bakara 37
    febe aleyhi : böylece onun tövbesini kabul etti
  10140. 2-Bakara 37
    inne-hu : muhakkak ki o, çünkü o
  10141. 2-Bakara 37
    huve : o
  10142. 2-Bakara 37
    et tevvâbu : tövbeleri kabul eden
  10143. 2-Bakara 37
    er rahîmu : Rahim esmasıyla tecelli eden
  10144. 2-Bakara 38
    cemîan : topluca, hepiniz
  10145. 2-Bakara 38
    fe : o zaman
  10146. 2-Bakara 38
    ye'tiye-enne-kum : size mutlaka gelecek
  10147. 2-Bakara 38
    huden : hidayet (Allah'a ulaşma)
  10148. 2-Bakara 38
    fe men : o zaman kim
  10149. 2-Bakara 38
    tebia : tâbî oldu
  10150. 2-Bakara 38
    hudâye : hidayetim
  10151. 2-Bakara 38
    fe lâ havfun : artık korku yoktur
  10152. 2-Bakara 38
    aleyhim : onlara
  10153. 2-Bakara 38
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  10154. 2-Bakara 39
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  10155. 2-Bakara 39
    keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
  10156. 2-Bakara 39
    ve kezzebû : ve yalanladılar
  10157. 2-Bakara 39
    ulâike : işte onlar
  10158. 2-Bakara 39
    en nârı : ateş
  10159. 2-Bakara 39
    hâlidûne : ebedî, sonsuz, devamlı kalacak olanlar
  10160. 2-Bakara 40
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  10161. 2-Bakara 40
    ni'metiye : ni'metimi
  10162. 2-Bakara 40
    elletî : ki o
  10163. 2-Bakara 40
    en'amtu : ben ni'metlendirdim
  10164. 2-Bakara 40
    aleykum : size, sizi
  10165. 2-Bakara 40
    ve evfû : ve vefa edin, ifa edin, hakkıyla yerine getirin
  10166. 2-Bakara 40
    ve : ve
  10167. 2-Bakara 40
    iyyâ-ye : yalnız benden, sadece benden
  10168. 2-Bakara 40
    fe : o zaman, böylece, artık
  10169. 2-Bakara 40
    erhebûne : korkun
  10170. 2-Bakara 41
    ve âminû : ve Allah'a ulaşmayı dileyin, îmân edin
  10171. 2-Bakara 41
    enzeltu : ben indirdim
  10172. 2-Bakara 41
    mea-kum : sizinle beraber, sizin yanınızda olan
  10173. 2-Bakara 41
    vetekûnû : ve olmayın
  10174. 2-Bakara 41
    evvele : evvel, ilk
  10175. 2-Bakara 41
    veteşterû : ve satmayın
  10176. 2-Bakara 41
    semenen : bedel, ücret
  10177. 2-Bakara 41
    kalîlen : az
  10178. 2-Bakara 41
    ve iyyâ-ye : ve yalnız ben
  10179. 2-Bakara 41
    fe : artık, o halde
  10180. 2-Bakara 41
    ittekû-ni : bana karşı takva sahibi olun
  10181. 2-Bakara 42
    vetelbisû : ve karıştırmayın, gizleyip örtmeyin
  10182. 2-Bakara 42
    el hakka : hakk, gerçek
  10183. 2-Bakara 42
    bi el bâtılı : bâtıl ile 4 - ve tektumû
  10184. 2-Bakara 42
    ve entum : ve siz
  10185. 2-Bakara 42
    ta'lemûne : biliyorsunuz
  10186. 2-Bakara 43
    ve ekîmû : ve ikame edin, gereği üzere yerine getirin
  10187. 2-Bakara 43
    es salâte : namaz
  10188. 2-Bakara 43
    ve âtû : ve verin
  10189. 2-Bakara 43
    ez zekâte : zekât
  10190. 2-Bakara 43
    ve erkeû : ve rükû edin
  10191. 2-Bakara 43
    mea : beraber
  10192. 2-Bakara 43
    er râkiîne : rukû edenler
  10193. 2-Bakara 44
    e : mi
  10194. 2-Bakara 44
    te'murûne : emrediyorsunuz
  10195. 2-Bakara 44
    ense : insanlar
  10196. 2-Bakara 44
    bi el birri : birr'i, ebrar olmayı, maddî-manevî
  10197. 2-Bakara 44
    ve tensevne : ve unutuyorsunuz
  10198. 2-Bakara 44
    enfuse-kum : kendi nefsleriniz, kendiniz
  10199. 2-Bakara 44
    ve entum : ve siz
  10200. 2-Bakara 44
    tetlûne : okuyorsunuz
  10201. 2-Bakara 44
    el kitâbe : kitap
  10202. 2-Bakara 44
    e fe lâ ta'kılûne : o halde, hâlâ akıl etmiyor musunuz
  10203. 2-Bakara 45
    ve isteînû : ve istiane (Allah'tan özel yardım,
  10204. 2-Bakara 45
    bi es sabri : sabırla
  10205. 2-Bakara 45
    ve es sâlâti : ve namaz
  10206. 2-Bakara 45
    ve inne-hâ : hiç şüphesiz o, muhakkak ki o
  10207. 2-Bakara 45
    le : mutlaka, elbette, muhakkak
  10208. 2-Bakara 45
    kebîretun : büyük, zor, ağır
  10209. 2-Bakara 45
    alâ el hâşiîne : huşû sahiplerine
  10210. 2-Bakara 46
    ellezîne : o kimseler, onlar
  10211. 2-Bakara 46
    yezunnûne : bilirler, yakîn derecesinde inanırlar
  10212. 2-Bakara 46
    enne-hum : onların ..... olduğunu
  10213. 2-Bakara 46
    ve enne-hum : ve onların ..... olduğunu
  10214. 2-Bakara 46
    ileyhi râciûne : ona dönecek olanlar
  10215. 2-Bakara 47
    benî isrâîle : ey İsrailoğulları
  10216. 2-Bakara 47
    ni'metiye : ni'metimi
  10217. 2-Bakara 47
    elletî : ki o (nu)
  10218. 2-Bakara 47
    en'amtu : ben ni'metlendirdim
  10219. 2-Bakara 47
    aleykum : sizi, size
  10220. 2-Bakara 47
    ve en-nî : ve benim olduğum(u)
  10221. 2-Bakara 47
    alâ el âlemîne : âlemlere
  10222. 2-Bakara 48
    ve ittekû : ve sakının, çekinin
  10223. 2-Bakara 48
    yevmen : gün
  10224. 2-Bakara 48
    teczî : karşılığı ödenmez
  10225. 2-Bakara 48
    nefsun : bir nefs, bir kimse
  10226. 2-Bakara 48
    an nefsin : nefsten, bir kimseden
  10227. 2-Bakara 48
    şey'en : bir şey
  10228. 2-Bakara 48
    veyukbelu : ve kabul olunmaz
  10229. 2-Bakara 48
    şefâatun : şefaat, yardım
  10230. 2-Bakara 48
    ve lâ yu'hazu : ve alınmaz
  10231. 2-Bakara 48
    ve lâ hum yunsarûne : ve onlara yardım olunmaz
  10232. 2-Bakara 49
    ve iz : ve olduğu zaman, olmuştu
  10233. 2-Bakara 49
    necceynâ-kum : sizi biz kurtardık
  10234. 2-Bakara 49
    min âli fir'avne : firavun ailesinden
  10235. 2-Bakara 49
    yesûmûne-kum : size tattırıyorlar, yapıyorlar
  10236. 2-Bakara 49
    e : kötü
  10237. 2-Bakara 49
    el azâbi : azap
  10238. 2-Bakara 49
    yuzebbihûne : boğazlıyorlar, öldürüyorlar
  10239. 2-Bakara 49
    ebnâe-kum : sizin oğullarınız
  10240. 2-Bakara 49
    ve yestahyûne : ve sağ bırakıyorlar
  10241. 2-Bakara 49
    nisâe-kum : sizin kadınlarınız
  10242. 2-Bakara 49
    ve fî zâlikum : ve bunda vardır
  10243. 2-Bakara 49
    belâun : belâ, imtihan
  10244. 2-Bakara 50
    ve iz : ve olduğu zaman, olmuştu
  10245. 2-Bakara 50
    el bahre : deniz
  10246. 2-Bakara 50
    fe : o zaman, böylece
  10247. 2-Bakara 50
    enceynâ-kum : biz sizi kurtardık
  10248. 2-Bakara 50
    ve agraknâ : ve biz boğduk
  10249. 2-Bakara 50
    âle fir'avne : firavun ailesi
  10250. 2-Bakara 50
    ve entum : ve siz
  10251. 2-Bakara 50
    tenzurûne : bakıyorsunuz, görüyorsunuz
  10252. 2-Bakara 51
    ve iz : ve o zaman
  10253. 2-Bakara 51
    erbaîne : kırk
  10254. 2-Bakara 51
    leyleten : gece
  10255. 2-Bakara 51
    summe : sonra
  10256. 2-Bakara 51
    ittehaztum(u) : siz edindiniz
  10257. 2-Bakara 51
    el icle : buzağı
  10258. 2-Bakara 51
    ve entum : ve siz
  10259. 2-Bakara 51
    zâlimûne : zalimler, haksızlık edenler
  10260. 2-Bakara 52
    summe : sonra
  10261. 2-Bakara 52
    afevnâ : biz affettik
  10262. 2-Bakara 52
    like : bu
  10263. 2-Bakara 52
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  10264. 2-Bakara 52
    teşkurûne : şükredersiniz
  10265. 2-Bakara 53
    ve iz âteynâ : ve biz vermiştik
  10266. 2-Bakara 53
    el kitâbe : kitap
  10267. 2-Bakara 53
    ve : ve
  10268. 2-Bakara 53
    el furkâne : furkan, hakkı bâtıldan ayırma, idrak
  10269. 2-Bakara 53
    lealle-kum : umulur ki siz böylece diye
  10270. 2-Bakara 53
    tehtedûne : hidayete erersiniz
  10271. 2-Bakara 54
    ve iz kâle : ve demişti
  10272. 2-Bakara 54
    inne-kum : hiç şüphesiz siz, muhakkak ki siz
  10273. 2-Bakara 54
    zalemtum : zulmettiniz
  10274. 2-Bakara 54
    enfuse-kum : nefsleriniz, kendiniz
  10275. 2-Bakara 54
    el icle : buzağı
  10276. 2-Bakara 54
    fe tûbû : artık, hemenvbe edin
  10277. 2-Bakara 54
    fe uktulû : o zaman, o halde, artık öldürün
  10278. 2-Bakara 54
    enfuse-kum : kendi nefsleriniz, kendi kendiniz, birbiriniz
  10279. 2-Bakara 54
    lekum : sizin için,
  10280. 2-Bakara 54
    inde : yanında, katında
  10281. 2-Bakara 54
    fe : böylece
  10282. 2-Bakara 54
    be aleykum : sizin tövbenizi kabul etti
  10283. 2-Bakara 54
    inne-hu : muhakkak ki o, hiç şüphesiz o
  10284. 2-Bakara 54
    huve : o
  10285. 2-Bakara 54
    et tevvâbu : tövbeleri kabul eden
  10286. 2-Bakara 54
    er rahîmu : rahîm olan, rahmet nuru gönderen,
  10287. 2-Bakara 55
    ve iz : ve olmuştu, olduğu zaman
  10288. 2-Bakara 55
    len nu'mine : biz asla inanmayız
  10289. 2-Bakara 55
    leke : sana
  10290. 2-Bakara 55
    nerâ : biz görürüz
  10291. 2-Bakara 55
    allâhe : Allah
  10292. 2-Bakara 55
    cehreten : açıkça
  10293. 2-Bakara 55
    fe : o zaman, bunun üzerine
  10294. 2-Bakara 55
    ehazet-kum(u) : sizi aldı, yakaladı
  10295. 2-Bakara 55
    es sâikatu : yıldırım
  10296. 2-Bakara 55
    ve entum : ve siz
  10297. 2-Bakara 55
    tenzurûne : bakıyorsunuz, görüyorsunuz
  10298. 2-Bakara 56
    summe : sonra
  10299. 2-Bakara 56
    beasnâ-kum : sizi dirilttik
  10300. 2-Bakara 56
    mevti-kum : sizin ölümünüz
  10301. 2-Bakara 56
    lealle-kum : umulur ki böylece siz, belki siz
  10302. 2-Bakara 56
    teşkurûne : şükredersiniz
  10303. 2-Bakara 57
    ve : ve
  10304. 2-Bakara 57
    zallelnâ : gölgeledik, gölge yaptık
  10305. 2-Bakara 57
    aleykum : sizin üzerinize
  10306. 2-Bakara 57
    el gamâme : bulut
  10307. 2-Bakara 57
    ve : ve
  10308. 2-Bakara 57
    enzel-nâ : biz indirdik
  10309. 2-Bakara 57
    aleykum : sizin üzerinize
  10310. 2-Bakara 57
    el menne : kudret helvası
  10311. 2-Bakara 57
    ve : ve
  10312. 2-Bakara 57
    es selvâ : bıldırcın
  10313. 2-Bakara 57
    ve : ve
  10314. 2-Bakara 57
    zalemû-nâ : bize zulmetmediler
  10315. 2-Bakara 57
    ve : ve
  10316. 2-Bakara 57
    enfuse-hum : kendi nefsleri, kendileri
  10317. 2-Bakara 57
    yazlimûne : zulmediyorlar
  10318. 2-Bakara 58
    ve : ve
  10319. 2-Bakara 58
    el karyete : karye (kasabadan küçük yerleşim birimi)
  10320. 2-Bakara 58
    fe : artık, böylece
  10321. 2-Bakara 58
    ragaden : bol bol
  10322. 2-Bakara 58
    ve : ve
  10323. 2-Bakara 58
    elbe : kapı
  10324. 2-Bakara 58
    succeden : secde ederek
  10325. 2-Bakara 58
    ve : ve
  10326. 2-Bakara 58
    lekum : sizin için, size
  10327. 2-Bakara 58
    ve : ve
  10328. 2-Bakara 58
    se-nezîdu : artıracağız
  10329. 2-Bakara 58
    el muhsinîne : muhsinler, ahsen olanlar (fizik vücudunu teslim edenler)
  10330. 2-Bakara 59
    fe : o zaman, fakat, sonra
  10331. 2-Bakara 59
    beddele : değiştirdi
  10332. 2-Bakara 59
    ellezîne : o kimseler, onlar
  10333. 2-Bakara 59
    zalemû : zulmettiler
  10334. 2-Bakara 59
    kavlen : söz
  10335. 2-Bakara 59
    gayre : başka
  10336. 2-Bakara 59
    ellezî : ki o
  10337. 2-Bakara 59
    le : söylendi
  10338. 2-Bakara 59
    lehum : onlara
  10339. 2-Bakara 59
    fe : o zaman, bunun üzerine
  10340. 2-Bakara 59
    enzelnâ : biz indirdik
  10341. 2-Bakara 59
    ellezîne : o kimseler, onlar
  10342. 2-Bakara 59
    zalemû : zulmettiler
  10343. 2-Bakara 59
    riczen : korkunç azap, habis azap (taun
  10344. 2-Bakara 59
    es semâi : sema, gök
  10345. 2-Bakara 59
    yefsukûne : fıska düşüyorlar, îmândan sonra küfre düşüyorlar
  10346. 2-Bakara 60
    ve iz : ve olmuştu, olduğu zaman
  10347. 2-Bakara 60
    isteskâ : suya kavuşmayı istedi
  10348. 2-Bakara 60
    fe : o zaman, böylece
  10349. 2-Bakara 60
    bi asâ-ke : senin asan ile
  10350. 2-Bakara 60
    el hacere : taş, kaya
  10351. 2-Bakara 60
    fe : o zaman, böylece
  10352. 2-Bakara 60
    infeceret : fışkırdı
  10353. 2-Bakara 60
    isnetâ aşrete : 12
  10354. 2-Bakara 60
    aynen : göz, pınar, kaynak
  10355. 2-Bakara 60
    alîme : bildi
  10356. 2-Bakara 60
    meşrebe-hum : onların içeceği yer, kendiecekleri yer
  10357. 2-Bakara 60
    verebû : ve için, içiniz
  10358. 2-Bakara 60
    ve lâ ta'sev : ve haddi aşmayın, azmayın, asi
  10359. 2-Bakara 60
    el ardı : yeryüzünde
  10360. 2-Bakara 60
    mufsidîne : fesat çıkaranlar (fesat çıkarıcı kimseler)
  10361. 2-Bakara 61
    ve iz : ve olmuştu, olduğu zaman
  10362. 2-Bakara 61
    len nasbirâ : sabredemeyiz
  10363. 2-Bakara 61
    fe ud'u : öyleyse, artık dua et
  10364. 2-Bakara 61
    lenâ : bizim için, bize
  10365. 2-Bakara 61
    rabbe-ke : senin Rabbin
  10366. 2-Bakara 61
    lenâ : bizim için, bize
  10367. 2-Bakara 61
    el ardu : arz, yeryüzü, toprak
  10368. 2-Bakara 61
    ve kıssâi-hâ : ve onun salataları
  10369. 2-Bakara 61
    ve fûmi-hâ : ve onun sarımsağı
  10370. 2-Bakara 61
    ve adesi-hâ : ve onun mercimeği
  10371. 2-Bakara 61
    ve basali-hâ : ve onun soğanı
  10372. 2-Bakara 61
    le : dedi
  10373. 2-Bakara 61
    e testebdilûne : değiştiriyor musunuz
  10374. 2-Bakara 61
    ellezî : o ki, ki o
  10375. 2-Bakara 61
    huve : o
  10376. 2-Bakara 61
    ednâ : daha düşük, daha değersiz
  10377. 2-Bakara 61
    billezî (bi ellezî) : onunla ki
  10378. 2-Bakara 61
    huve hayrun : o hayırlı, o daha hayırlı
  10379. 2-Bakara 61
    fe : o zaman, böylece, öyle ise
  10380. 2-Bakara 61
    inne lekum : muhakkak ki sizin için, size
  10381. 2-Bakara 61
    seeltum : siz istediniz
  10382. 2-Bakara 61
    ve duribet : ve vuruldu (damga)
  10383. 2-Bakara 61
    aleyhim : onların üzerine
  10384. 2-Bakara 61
    ez zilletu : zillet, hakirlik, alçaklık ve aşağılık
  10385. 2-Bakara 61
    ve el meskenetu : ve düşkünlük, fakirlik, sefalet
  10386. 2-Bakara 61
    ve bâu : ve uğradılar
  10387. 2-Bakara 61
    like : işte bu
  10388. 2-Bakara 61
    enne-hum : onların olduğu
  10389. 2-Bakara 61
    yekfurûne : inkâr ediyorlar
  10390. 2-Bakara 61
    ve yaktulûne : ve öldürüyorlar
  10391. 2-Bakara 61
    en nebiyyîne : peygamberler
  10392. 2-Bakara 61
    el hakkı : hak
  10393. 2-Bakara 61
    like bi mâ : işte bu şey sebebiyle, dolayısıyla
  10394. 2-Bakara 61
    ve kânû : ve oldular
  10395. 2-Bakara 61
    ya'tedûne : haddi aşıyorlar
  10396. 2-Bakara 62
    inne ellezîne : muhakkak ki, hiç şüphesiz onlar
  10397. 2-Bakara 62
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler)
  10398. 2-Bakara 62
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  10399. 2-Bakara 62
    ve en nasârâ : ve hristiyanlar
  10400. 2-Bakara 62
    ve es sâbiîne : ve meleklere veya yıldızlara tapanlar
  10401. 2-Bakara 62
    men : kim, kimse(ler)
  10402. 2-Bakara 62
    âmene : âmenû oldu (Allah'a ulaşmayı diledi), îmân etti, inandı
  10403. 2-Bakara 62
    ve el yevmi el âhiri : ve son gün, ve sonraki gün, ruhun Allah'a ulaşma günü
  10404. 2-Bakara 62
    ve amile sâlihan : ve salih amel, ıslâh edici (nefsi tezkiye edici) amel yaptı
  10405. 2-Bakara 62
    fe : artık, böylece
  10406. 2-Bakara 62
    lehum : onlar için, onların
  10407. 2-Bakara 62
    ecru-hum : ecirleri, mükâfatları
  10408. 2-Bakara 62
    inde : yanında, katında
  10409. 2-Bakara 62
    ve lâ havfun : ve korku yoktur
  10410. 2-Bakara 62
    aleyhim : onlara
  10411. 2-Bakara 62
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  10412. 2-Bakara 63
    ve iz : ve olmuştu, olduğu zaman
  10413. 2-Bakara 63
    ehaznâ : almıştık
  10414. 2-Bakara 63
    ve refa'-nâ : ve biz yükselttik, kaldırdık
  10415. 2-Bakara 63
    fevka-kum : sizin üstünüze
  10416. 2-Bakara 63
    et tûra : Tur
  10417. 2-Bakara 63
    ateynâ-kum : size verdiğimiz şeyler
  10418. 2-Bakara 63
    bi kuvvetin : kuvvetle
  10419. 2-Bakara 63
    ve uzkurû : ve hatırlayın
  10420. 2-Bakara 63
    lealle-kum : umulur ki siz, böylece siz
  10421. 2-Bakara 63
    tettekûne : takva sahibi olursunuz
  10422. 2-Bakara 64
    summe : sonra
  10423. 2-Bakara 64
    tevelleytum : siz döndünüz
  10424. 2-Bakara 64
    ba'di zâlike : bundan sonra
  10425. 2-Bakara 64
    fe : işte, artık, böylece
  10426. 2-Bakara 64
    lev lâ : eğer olmasaydı
  10427. 2-Bakara 64
    aleykum : size, sizin üzerinize
  10428. 2-Bakara 64
    ve : ve
  10429. 2-Bakara 64
    rahmetu-hu : onun rahmeti
  10430. 2-Bakara 64
    le : elbette
  10431. 2-Bakara 64
    el hâsirîne : hüsrana düşenler, hüsranda olanlar
  10432. 2-Bakara 65
    ve lekad : ve andolsun
  10433. 2-Bakara 65
    ellezîne : o kimseler, onlar
  10434. 2-Bakara 65
    i'tedev : hakka tecavüz ettiler, haddi aştılar
  10435. 2-Bakara 65
    es sebti : cumartesi gününde
  10436. 2-Bakara 65
    fe : artık, böylece, bunun üzerine
  10437. 2-Bakara 65
    lehum : onlara
  10438. 2-Bakara 65
    radeten : maymun
  10439. 2-Bakara 65
    hasiîne : zelil, hakir, kovulmuş olanlar
  10440. 2-Bakara 66
    fe : artık, böylece
  10441. 2-Bakara 66
    cealnâ-hâ : biz onu kıldık
  10442. 2-Bakara 66
    nekâlen : nakledilecek olay, ibret
  10443. 2-Bakara 66
    beyne : arasında
  10444. 2-Bakara 66
    yedey-hâ (beyne yedeyha) : onun elleri (onun önündeki)
  10445. 2-Bakara 66
    ve mâ : ve şey(ler), kimseler
  10446. 2-Bakara 66
    halfe-hâ : onun arkasında
  10447. 2-Bakara 66
    ve mevzaten : ve vaaz, öğüt, nasihat
  10448. 2-Bakara 66
    li el muttakîne : takva sahipleri için
  10449. 2-Bakara 67
    ve : ve
  10450. 2-Bakara 67
    le : dedi
  10451. 2-Bakara 67
    inne : muhakkak ki, hiç şüphesiz
  10452. 2-Bakara 67
    allâhe : Allah
  10453. 2-Bakara 67
    ye'muru-kum : size emrediyor
  10454. 2-Bakara 67
    en tezbehû : kesmenizi
  10455. 2-Bakara 67
    bakaraten : bir inek
  10456. 2-Bakara 67
    e : mi
  10457. 2-Bakara 67
    tettehızu-nâ : bizi ediniyorsun
  10458. 2-Bakara 67
    huzuven : alay konusu
  10459. 2-Bakara 67
    le : dedi
  10460. 2-Bakara 67
    eûzu : ben sığınırım
  10461. 2-Bakara 67
    en ekûne : olmak (benim olmam)
  10462. 2-Bakara 67
    el câhilîne : cahiller
  10463. 2-Bakara 68
    lenâ : bize, bizim için
  10464. 2-Bakara 68
    rabbe-ke : senin Rabbin
  10465. 2-Bakara 68
    yubeyyin : açıklasın
  10466. 2-Bakara 68
    lenâ : bize
  10467. 2-Bakara 68
    hiye : o
  10468. 2-Bakara 68
    le : dedi
  10469. 2-Bakara 68
    inne-hu : muhakkak ki o, şüphesiz o
  10470. 2-Bakara 68
    yekûlu : diyor, söylüyor
  10471. 2-Bakara 68
    inne-hâ : muhakkak ki o
  10472. 2-Bakara 68
    ve : ve
  10473. 2-Bakara 68
    beynelike : bu (ikisi) arasında
  10474. 2-Bakara 68
    fe : artık, böylece
  10475. 2-Bakara 68
    tu'merûne : emrolundunuz
  10476. 2-Bakara 69
    lenâ rabbe-ke : bizim için Rabbine
  10477. 2-Bakara 69
    yubeyyin : açıklasın
  10478. 2-Bakara 69
    lenâ : bize
  10479. 2-Bakara 69
    levnu-hâ : onun rengi
  10480. 2-Bakara 69
    le : dedi
  10481. 2-Bakara 69
    inne-hu : muhakkak ki o, şüphesiz o
  10482. 2-Bakara 69
    yekûlu : diyor, söylüyor
  10483. 2-Bakara 69
    inne-hâ : muhakkak ki o, şüphesiz o
  10484. 2-Bakara 69
    levnu-hâ : onun rengi
  10485. 2-Bakara 69
    tesurru : sürur, ferahlık, huzur verir (hoşa gider)
  10486. 2-Bakara 69
    en nâzirîne : nazar edenler, görenler, bakanlar
  10487. 2-Bakara 70
    lenâ rabbe-ke : bizim için Rabbine
  10488. 2-Bakara 70
    yubeyyin : açıklasın
  10489. 2-Bakara 70
    lenâ : bize
  10490. 2-Bakara 70
    hiye inne : muhakkak ki bu
  10491. 2-Bakara 70
    el bakara : inek
  10492. 2-Bakara 70
    teşâbehe : teşbih edildi, benzetmesi yapıldı (belli oldu)
  10493. 2-Bakara 70
    aleynâ : bize
  10494. 2-Bakara 70
    ve in-nâ : ve muhakkak biz, hiç şüphesiz biz
  10495. 2-Bakara 70
    in şâe allâhu : Allah dilerse
  10496. 2-Bakara 70
    le muhtedûne : elbette hidayete erenler, ulaşanlar
  10497. 2-Bakara 71
    le : dedi
  10498. 2-Bakara 71
    inne-hu : muhakkak ki o, hiç şüphesiz o
  10499. 2-Bakara 71
    yekûlu innehâ : diyor
  10500. 2-Bakara 71
    zelûlun : zelil değil, boyunduruk altına
  10501. 2-Bakara 71
    el arda : arazi, yer, toprak
  10502. 2-Bakara 71
    veteskî : ve sulamaz
  10503. 2-Bakara 71
    el harse : ekin (tarla)
  10504. 2-Bakara 71
    musellemetun : salınmış, serbest bırakılmış
  10505. 2-Bakara 71
    lâ şiyete : leke yoktur
  10506. 2-Bakara 71
    elne : şimdi
  10507. 2-Bakara 71
    ci'te : geldin
  10508. 2-Bakara 71
    bi el hakkı : hak ile, gerçekle
  10509. 2-Bakara 71
    fe : böylece, bunun üzerine
  10510. 2-Bakara 71
    zebehû-hâ : onu boğazladılar, kestiler
  10511. 2-Bakara 71
    ve mâ kâdû yef'alûne : ve neredeyse yapmayacaklardı
  10512. 2-Bakara 72
    ve iz kateltum : ve öldürmüştünüz
  10513. 2-Bakara 72
    nefsen : bir nefs, bir kişi
  10514. 2-Bakara 72
    feddâre'tum (fe eddâre'tum) : sonra da başınızdan savdınız,
  10515. 2-Bakara 72
    ve allâhu : ve Allah
  10516. 2-Bakara 72
    mâ kuntum tektumûne : sizin gizlemiş olduğunuz şeyi
  10517. 2-Bakara 73
    fe kulnâ : o zaman biz dedik
  10518. 2-Bakara 73
    kezâlike : işteylece, bunun gibi
  10519. 2-Bakara 73
    el mevtâ : ölü
  10520. 2-Bakara 73
    ve yurî-kum : ve sizesterir
  10521. 2-Bakara 73
    leallekum : umulur ki böylece siz
  10522. 2-Bakara 73
    ta'kılûne : akıl edersiniz
  10523. 2-Bakara 74
    summe : sonra
  10524. 2-Bakara 74
    kaset : kasiyet bağladı, katılaştı
  10525. 2-Bakara 74
    like : işte bu
  10526. 2-Bakara 74
    fe : artık, öyle ki
  10527. 2-Bakara 74
    hiye : o
  10528. 2-Bakara 74
    ke : gibi
  10529. 2-Bakara 74
    el hıcâreti : taşlar
  10530. 2-Bakara 74
    ev : veya
  10531. 2-Bakara 74
    eşeddu : daha şiddetli
  10532. 2-Bakara 74
    kasveten : kasvetli, katılaşmış
  10533. 2-Bakara 74
    ve inne : ve hiç şüphesiz, muhakkak
  10534. 2-Bakara 74
    min el hıcâreti : taşlardan
  10535. 2-Bakara 74
    lemâ : olduğu zaman, öyle ki, fakat (hatta)
  10536. 2-Bakara 74
    yetefecceru : çıkar, fışkırır (kaynar)
  10537. 2-Bakara 74
    el enhâru : nehirler, ırmaklar
  10538. 2-Bakara 74
    ve inne min-hâ : ve muhakkak ondan
  10539. 2-Bakara 74
    lemâ : olduğu zaman, öyle ki, fakat (hatta)
  10540. 2-Bakara 74
    yeşşakkaku : yarılır
  10541. 2-Bakara 74
    fe : o zaman, böylece
  10542. 2-Bakara 74
    el mâu : su
  10543. 2-Bakara 74
    ve inne min-hâ : ve muhakkak ondan
  10544. 2-Bakara 74
    lemâ : olduğu zaman, öyle ki, fakat (hatta)
  10545. 2-Bakara 74
    yehbitu : düşer (aşağı yuvarlanır)
  10546. 2-Bakara 74
    min haşyete : haşyet duygusundan, korkusundan
  10547. 2-Bakara 74
    ve mâ allâhu : ve Allah değildir
  10548. 2-Bakara 74
    ta'melûne : yaptıklarınız şeylerden
  10549. 2-Bakara 75
    e fe tatmeûne : umuyor musunuz
  10550. 2-Bakara 75
    en yu'minû : inanmaları
  10551. 2-Bakara 75
    lekum : size
  10552. 2-Bakara 75
    ve kad kâne : ve olmuştu
  10553. 2-Bakara 75
    ferîkun : bir fırka, bir grup
  10554. 2-Bakara 75
    yesmeûne : işitirler
  10555. 2-Bakara 75
    kelâm : kelâm, söz
  10556. 2-Bakara 75
    summe : sonra
  10557. 2-Bakara 75
    yuharrifûne-hu : onu tahrif ederler, değiştirirler
  10558. 2-Bakara 75
    ve hum : ve onlar
  10559. 2-Bakara 75
    ya'lemûne : biliyorlar
  10560. 2-Bakara 76
    ve izâ : ve olduğu zaman
  10561. 2-Bakara 76
    lekû : mülâki oldular, karşılaştılar
  10562. 2-Bakara 76
    ellezîne : o kimseler, onlar
  10563. 2-Bakara 76
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  10564. 2-Bakara 76
    âmennâ : biz âmenû olduk, îmân ettik
  10565. 2-Bakara 76
    ve izâ halâ : ve yalnız kaldıkları zaman
  10566. 2-Bakara 76
    e tuhaddisûne-hum : onlara anlatıyor musunuz, haber mi
  10567. 2-Bakara 76
    feteha : açtı
  10568. 2-Bakara 76
    aleykum : size
  10569. 2-Bakara 76
    inde rabbi-kum : Rabbinizin katında
  10570. 2-Bakara 76
    e fe lâ ta'kılûne : hâlâ akıl etmiyor musunuz
  10571. 2-Bakara 77
    e ve lâ ya'lemûne : ve bilmiyorlar mı
  10572. 2-Bakara 77
    enne : olduğunu
  10573. 2-Bakara 77
    allâhe : Allah
  10574. 2-Bakara 77
    ya'lemu : bilir
  10575. 2-Bakara 77
    mâ yusirrûne : sır olan, saklanan şeyler
  10576. 2-Bakara 77
    ve mâ yu'linûne : ve alenî olan, açıklanan şeyler
  10577. 2-Bakara 78
    ve min-hum : ve onlardan (onların bir kısmı)
  10578. 2-Bakara 78
    ummiyyûne : ümmîler, okuma yazma bilmeyenler
  10579. 2-Bakara 78
    lâ ya'lemûne : bilmezler
  10580. 2-Bakara 78
    el kitâbe : kitabı
  10581. 2-Bakara 78
    emâniyye : emaniyye, kişilerin kendilerinin yazdığı kitaplar, zan, temenni
  10582. 2-Bakara 78
    ve in hum illâ : ve onlar sadece
  10583. 2-Bakara 78
    yezunnûne : zannederler
  10584. 2-Bakara 79
    fe : artık
  10585. 2-Bakara 79
    veylun : yazıklar olsun, vay haline
  10586. 2-Bakara 79
    lillezîne (li ellezîne) : o kimselere, onlara
  10587. 2-Bakara 79
    yektubûne : yazarlar
  10588. 2-Bakara 79
    el kitâbe : kitap
  10589. 2-Bakara 79
    bi eydî-him : elleriyle
  10590. 2-Bakara 79
    summe : sonra
  10591. 2-Bakara 79
    yekûlûne : derler
  10592. 2-Bakara 79
    min indillâhi (inde allâhi) : Allah'ın katından
  10593. 2-Bakara 79
    li yeşterû : satmak için
  10594. 2-Bakara 79
    semenen : bedel, ücret
  10595. 2-Bakara 79
    kalîlen : az
  10596. 2-Bakara 79
    fe : artık
  10597. 2-Bakara 79
    veylun : yazıklar olsun, vay haline
  10598. 2-Bakara 79
    lehum : onlara
  10599. 2-Bakara 79
    ketebet : yazdı
  10600. 2-Bakara 79
    eydî-him : onların elleri, kendi elleri
  10601. 2-Bakara 79
    ve veylun : ve yazıklar olsun, vay haline
  10602. 2-Bakara 79
    lehum : onlara
  10603. 2-Bakara 79
    yeksibûne : iktisap ediyorlar, kazanıyorlar
  10604. 2-Bakara 80
    ve kâlû : ve dediler
  10605. 2-Bakara 80
    len temesse-nâ : bize dokunmaz
  10606. 2-Bakara 80
    en nâru : ateş
  10607. 2-Bakara 80
    eyyâmen : günler
  10608. 2-Bakara 80
    ma'dûdete : ma'dûd, adetli, sayılı
  10609. 2-Bakara 80
    ettehaztum (e ittehaztum) : siz edindiniz mi
  10610. 2-Bakara 80
    inde allâhi : Allah'ın katı
  10611. 2-Bakara 80
    ahden : bir ahd, kesin söz
  10612. 2-Bakara 80
    fe : o zaman
  10613. 2-Bakara 80
    len yuhlife : asla değiştirilmez
  10614. 2-Bakara 80
    ahde-hû : onun ahdi, ahdini
  10615. 2-Bakara 80
    em : veya, yoksa
  10616. 2-Bakara 80
    tekûlûne : söylüyorsunuz
  10617. 2-Bakara 80
    mâ lâ ta'lemûne : bilmediğiniz bir şey
  10618. 2-Bakara 81
    belâ : bilâkis, hayır, öyle değil
  10619. 2-Bakara 81
    men : kimse
  10620. 2-Bakara 81
    kesebe : kazandı
  10621. 2-Bakara 81
    seyyieten : günah
  10622. 2-Bakara 81
    ve ehâtat : ve kuşattı
  10623. 2-Bakara 81
    hatîetu-hu : onun hataları
  10624. 2-Bakara 81
    fe : artık
  10625. 2-Bakara 81
    ulâike : işte onlar
  10626. 2-Bakara 81
    ashâbu en nâri : ateş halkı
  10627. 2-Bakara 81
    fî-hâ hâlidûne : orada devamlı kalacak olanlardır
  10628. 2-Bakara 82
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  10629. 2-Bakara 82
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  10630. 2-Bakara 82
    ve amilû es sâlihâti : ve ıslâh edici amel (nefs tezkiyesi) yaptılar
  10631. 2-Bakara 82
    ulâike : işte onlar
  10632. 2-Bakara 82
    ashâbu el cenneti : cennet halkı
  10633. 2-Bakara 82
    hâlidûne : devamlı kalacak olanlardır
  10634. 2-Bakara 83
    ve iz ehaznâ : ve biz almıştık
  10635. 2-Bakara 83
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  10636. 2-Bakara 83
    lâ ta'budûne : kul olmayın
  10637. 2-Bakara 83
    illâ allâhe : Allah'tan başka
  10638. 2-Bakara 83
    ve bi ellideyni : ve ana-babaya
  10639. 2-Bakara 83
    ihsânen : ihsanda bulunmak, iyi davranmak
  10640. 2-Bakara 83
    ve zî : ve sahip
  10641. 2-Bakara 83
    el kurbâ : yakınlar, akrabalar, hısımlar
  10642. 2-Bakara 83
    ve el yetâmâ : ve yetimler
  10643. 2-Bakara 83
    ve el mesâkîni : ve miskinler, çalışamaz durumdaki ihtiyarlar
  10644. 2-Bakara 83
    ve kûlû : veyleyin, deyin
  10645. 2-Bakara 83
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  10646. 2-Bakara 83
    husnen : güzel, iyi
  10647. 2-Bakara 83
    ve ekîmû es salâte : ve namazı ikame edin, gereği üzere kılın
  10648. 2-Bakara 83
    ve âtû ez zekâte : ve zekât verin
  10649. 2-Bakara 83
    summe : sonra
  10650. 2-Bakara 83
    tevelleytum : siz yüz çevirdiniz
  10651. 2-Bakara 83
    kalîlen : az
  10652. 2-Bakara 83
    ve entum : ve siz
  10653. 2-Bakara 83
    mu'ridûne : yüz çevirenler
  10654. 2-Bakara 84
    ve iz : ve olmuştu
  10655. 2-Bakara 84
    ehaznâ : aldık
  10656. 2-Bakara 84
    tesfikûne : dökmeyin
  10657. 2-Bakara 84
    dimâe-kum : kanlarınız
  10658. 2-Bakara 84
    ve lâ tuhricûne : ve çıkarmayın
  10659. 2-Bakara 84
    enfuse-kum : birbirinizi
  10660. 2-Bakara 84
    summe : sonra
  10661. 2-Bakara 84
    ekrartum : siz kabul ettiniz
  10662. 2-Bakara 84
    ve entum : ve siz
  10663. 2-Bakara 84
    teşhedûne : şahit olursunuz, şahadet edersiniz
  10664. 2-Bakara 85
    summe entum : sonra siz
  10665. 2-Bakara 85
    taktulûne : öldürüyorsunuz
  10666. 2-Bakara 85
    enfuse-kum : kendileriniz, sizin nefsleriniz, birbiriniz
  10667. 2-Bakara 85
    ve tuhricûne : ve çıkarıyorsunuz
  10668. 2-Bakara 85
    ferîkan min-kum : sizden bir grup
  10669. 2-Bakara 85
    tezâharûne : yardımlaşıyorsunuz
  10670. 2-Bakara 85
    aleyhim : onlara karşı
  10671. 2-Bakara 85
    bi el ismi : günah ile, günahta
  10672. 2-Bakara 85
    ve el udvâni : ve düşmanlık
  10673. 2-Bakara 85
    ve in ye'tû-kum : ve eğer size gelirse
  10674. 2-Bakara 85
    ve huve : ve o
  10675. 2-Bakara 85
    muharremun : haram kılınan, haram olan
  10676. 2-Bakara 85
    aleykum : size
  10677. 2-Bakara 85
    e fe tu'minûne : o halde îmân mı ediyorsunuz
  10678. 2-Bakara 85
    el kitâbi : kitap
  10679. 2-Bakara 85
    ve tekfurûne : ve inkâr ediyorsunuz
  10680. 2-Bakara 85
    fecezâu : artık cezası değil
  10681. 2-Bakara 85
    men : kişi, kimse
  10682. 2-Bakara 85
    yef'alu : yapar
  10683. 2-Bakara 85
    like min-kum : işte sizden
  10684. 2-Bakara 85
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  10685. 2-Bakara 85
    ve yevme el kıyâmeti : ve kıyâmet günü
  10686. 2-Bakara 85
    yureddûne : reddedilirler, iade edilirler, döndürülürler
  10687. 2-Bakara 85
    ilâ eşeddi : en şiddetlisine
  10688. 2-Bakara 85
    el azâbi : azap
  10689. 2-Bakara 85
    ve mâ : ve değildir
  10690. 2-Bakara 85
    ta'melûne : siz yaparsınız, yapıyorsunuz
  10691. 2-Bakara 86
    ulâike ellezîne : işte o kimseler, onlar
  10692. 2-Bakara 86
    eşteravu : satın aldılar
  10693. 2-Bakara 86
    el hayâte ed dunyâ : dünya hayatı
  10694. 2-Bakara 86
    bi el âhireti : ahiret ile
  10695. 2-Bakara 86
    fe : o zaman
  10696. 2-Bakara 86
    yuhaffefu : hafifletilmez
  10697. 2-Bakara 86
    el azâbu : azap
  10698. 2-Bakara 86
    ve lâ hum yunsarûne : ve onlar yardım olunmazlar
  10699. 2-Bakara 87
    ve lekad : ve andolsun
  10700. 2-Bakara 87
    âteynâ : biz verdik
  10701. 2-Bakara 87
    el kitâbe : kitap
  10702. 2-Bakara 87
    ve kaffeynâ : ve arkasından gönderdik, ardarda, ara vermeden
  10703. 2-Bakara 87
    bi er rusuli : resûlleri
  10704. 2-Bakara 87
    ve âteynâ : ve biz verdik
  10705. 2-Bakara 87
    îsâ ibne meryeme : Meryem oğlu İsa
  10706. 2-Bakara 87
    el beyyinâti : beyyineler, açık kanıtlar
  10707. 2-Bakara 87
    ve eyyednâ-hu : ve biz onu destekledik
  10708. 2-Bakara 87
    bi rûhi el kudusi : Ruh'ûl Kudüs ile
  10709. 2-Bakara 87
    e fe : öyle mi, öyle ki
  10710. 2-Bakara 87
    kullemâ : her sefer, her defa
  10711. 2-Bakara 87
    e-kum : size geldi
  10712. 2-Bakara 87
    resûlun : resûl, elçi
  10713. 2-Bakara 87
    tehvâ : hoşlanmadınız
  10714. 2-Bakara 87
    enfusu-kum : nefsleriniz
  10715. 2-Bakara 87
    istekbertum : kibirlendiniz
  10716. 2-Bakara 87
    fe ferîkan : böylece bir grup, bir kısmı
  10717. 2-Bakara 87
    kezzebtum : yalanladınız
  10718. 2-Bakara 87
    ve ferikan : ve bir grup, bazıları
  10719. 2-Bakara 87
    taktulûne : öldürüyorsunuz
  10720. 2-Bakara 88
    ve kâlû : ve dediler
  10721. 2-Bakara 88
    bel : hayır, bilâkis
  10722. 2-Bakara 88
    leane-hum allâhu : Allah onları lânetledi
  10723. 2-Bakara 88
    fe : o zaman, bu yüzden
  10724. 2-Bakara 88
    kalîlen mâ : ne kadar az, pek az
  10725. 2-Bakara 88
    yu'minûne : îmân ediyorlar
  10726. 2-Bakara 89
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  10727. 2-Bakara 89
    e-hum : onlara geldi
  10728. 2-Bakara 89
    min indillâhi (inde allâhi) : Allah'ın katından
  10729. 2-Bakara 89
    mea-hum : onların yanında
  10730. 2-Bakara 89
    ve kânû : ve oldular, idiler
  10731. 2-Bakara 89
    yesteftihûne : fetih ve zafer isterler
  10732. 2-Bakara 89
    alellezîne (alâ ellezîne) : onlara karşı
  10733. 2-Bakara 89
    keferû : kâfirler
  10734. 2-Bakara 89
    fe : sonra da, buna rağmen
  10735. 2-Bakara 89
    lemmâ : olduğu zaman
  10736. 2-Bakara 89
    e-hum : onlara geldi
  10737. 2-Bakara 89
    keferû : inkâr ettiler
  10738. 2-Bakara 89
    fe : böylece, bu sebeple, bu yüzden
  10739. 2-Bakara 89
    la'netullâhi (la'netu allâhi) : Allah'ın lâneti
  10740. 2-Bakara 89
    el kâfirîne : kâfirler
  10741. 2-Bakara 90
    bi'se mâ : ne kötü şey
  10742. 2-Bakara 90
    terav : sattılar, satın aldılar
  10743. 2-Bakara 90
    enfuse-hum : onların nefsleri, kendileri
  10744. 2-Bakara 90
    en yekfurû : inkâr etmeleri
  10745. 2-Bakara 90
    bimâ enzele allâhu : Allah'ın indirdiği şeyle
  10746. 2-Bakara 90
    bagyen : haset ederek, azgınlık ederek
  10747. 2-Bakara 90
    en yunezzile : indirilmesi
  10748. 2-Bakara 90
    alâ men yeşâu : dilediği kimseye
  10749. 2-Bakara 90
    fe bâû : böylece uğradılar
  10750. 2-Bakara 90
    ve li el kâfirîne : vefirlere
  10751. 2-Bakara 91
    ve izâ : ve olduğu zaman
  10752. 2-Bakara 91
    le lehum : onlara denildi
  10753. 2-Bakara 91
    enzele allâhu : Allah indirdi
  10754. 2-Bakara 91
    unzile aleynâ : bize indirildi
  10755. 2-Bakara 91
    ve yekfurûne : ve inkâr ediyorlar
  10756. 2-Bakara 91
    bi mâ verâe-hu : onun arkasındaki şeyi
  10757. 2-Bakara 91
    ve huve el hakku : ve o hak, gerçek
  10758. 2-Bakara 91
    mea-hum : onların yanında
  10759. 2-Bakara 91
    fe lime : o zaman niçin
  10760. 2-Bakara 91
    taktulûne : öldürüyorsunuz
  10761. 2-Bakara 91
    enbiyâe : nebîler, peygamberler
  10762. 2-Bakara 91
    in kuntum mu'minîne : eğer mü'minler iseniz
  10763. 2-Bakara 92
    ve lekad : ve andolsun
  10764. 2-Bakara 92
    e-kum : size geldi
  10765. 2-Bakara 92
    bi el beyyinâti : beyyinelerle, açık delillerle
  10766. 2-Bakara 92
    summe ittehaztum : sonra siz edindiniz
  10767. 2-Bakara 92
    el icle : buzağı
  10768. 2-Bakara 92
    ve entum zâlimûne : ve siz zalimlersiniz
  10769. 2-Bakara 93
    ve iz ehaznâ : ve biz almıştık
  10770. 2-Bakara 93
    ve refa'nâ : vekselttik, kaldırdık
  10771. 2-Bakara 93
    fevka-kum : sizin üstünüz
  10772. 2-Bakara 93
    et tûra : Tur Dağı
  10773. 2-Bakara 93
    mâ âteynâ-kum : size verdiğimiz şey
  10774. 2-Bakara 93
    bi kuvvetin : kuvvetle
  10775. 2-Bakara 93
    ve ismeû : ve işitin, dinleyin
  10776. 2-Bakara 93
    semi'nâ : işittik
  10777. 2-Bakara 93
    ve aseynâ : ve biz asi olduk, isyan ettik
  10778. 2-Bakara 93
    ve uşribû : veirildiler, içlerine sindirildi, yerleştirildi
  10779. 2-Bakara 93
    el icle : buzağı
  10780. 2-Bakara 93
    bi'se mâ : ne kötü şey
  10781. 2-Bakara 93
    ye'muru-kum : size emrediyor
  10782. 2-Bakara 93
    in kuntum mu'minîne : eğer mü'minler iseniz
  10783. 2-Bakara 94
    in kânet : eğer ise
  10784. 2-Bakara 94
    lekum : sizin için, sizin
  10785. 2-Bakara 94
    ed dâru el âhiretu : ahiret yurdu
  10786. 2-Bakara 94
    indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katı
  10787. 2-Bakara 94
    lisaten : halis, özel
  10788. 2-Bakara 94
    min dûni en nâsi : diğer insanlardan başka
  10789. 2-Bakara 94
    fe temennevû : o zaman temenni edin
  10790. 2-Bakara 94
    el mevte : ölüm
  10791. 2-Bakara 94
    sâdikîne : sadıklar, doğru söyleyenler
  10792. 2-Bakara 95
    ve len : ve asla
  10793. 2-Bakara 95
    yetemennev-hu : onu temenni etmezler
  10794. 2-Bakara 95
    ebeden : sonsuza kadar, ebediyyen
  10795. 2-Bakara 95
    kaddemet : takdim etti
  10796. 2-Bakara 95
    eydî-him : onların elleri, elleri
  10797. 2-Bakara 95
    ve allâhu : ve Allah
  10798. 2-Bakara 95
    bi ez zâlimîne : zalimleri
  10799. 2-Bakara 96
    ve le tecidenne-hum : ve mutlaka onları bulursun
  10800. 2-Bakara 96
    en nâsi : insanlar
  10801. 2-Bakara 96
    ve min ellezîne : ve o kimselerden, onlardan
  10802. 2-Bakara 96
    eşrakû : Allah'a ortak koştular, şirk koştular 7 - yeveddu
  10803. 2-Bakara 96
    ehadu-hum : onların herbiri
  10804. 2-Bakara 96
    lev yuammeru : şâyet ömürlendirilse
  10805. 2-Bakara 96
    elfe senetin : bin sene
  10806. 2-Bakara 96
    vehuve : ve o değildir
  10807. 2-Bakara 96
    min el azâbi : azaptan
  10808. 2-Bakara 96
    en yuammere : ömürlendirilmek, ömürlendirilmesi
  10809. 2-Bakara 96
    ve allâhu : ve Allah
  10810. 2-Bakara 96
    ya'melûne : yapıyorlar
  10811. 2-Bakara 97
    men : kim
  10812. 2-Bakara 97
    ne : oldu
  10813. 2-Bakara 97
    aduvven : düşman
  10814. 2-Bakara 97
    li cibrîle : Cebrail'e
  10815. 2-Bakara 97
    fe : artık
  10816. 2-Bakara 97
    inne-hu : muhakkak ki o
  10817. 2-Bakara 97
    nezzele-hu : onu indirdi
  10818. 2-Bakara 97
    kalbi-ke : senin kalbin
  10819. 2-Bakara 97
    beyne yedey-hi : onun elleri arasında, onun önünde
  10820. 2-Bakara 97
    ve huden : ve hidayet edici, hidayet eden
  10821. 2-Bakara 97
    ve buşrâ : vejde
  10822. 2-Bakara 97
    li el mu'minîne : mü'minler için, mü'minlere
  10823. 2-Bakara 98
    men : kimse, kim
  10824. 2-Bakara 98
    ne : oldu, idi
  10825. 2-Bakara 98
    aduvven : düşman
  10826. 2-Bakara 98
    ve melâiketi-hi : ve onun melekleri
  10827. 2-Bakara 98
    ve rusuli-hi : ve onun resûlleri
  10828. 2-Bakara 98
    ve cibrîle : ve Cebrail
  10829. 2-Bakara 98
    ve mîkâle : ve Mikail
  10830. 2-Bakara 98
    fe innallâhe (inne allâhe) : o zaman hiç şüphesiz Allah
  10831. 2-Bakara 98
    li el kâfirîne : kâfirler için, kâfirlere
  10832. 2-Bakara 99
    ve lekad : ve andolsun
  10833. 2-Bakara 99
    enzelnâ : biz indirdik
  10834. 2-Bakara 99
    ileyke : sana
  10835. 2-Bakara 99
    beyyinâtin : beyan edilenler, beyyineler, deliller
  10836. 2-Bakara 99
    veyekfuru : ve inkâr etmezler
  10837. 2-Bakara 99
    el fâsikûne : fasıklar, îmân ettikten sonra küfre (fıska) düşenler
  10838. 2-Bakara 100
    e : mı
  10839. 2-Bakara 100
    ve kullemâ : ve her defa, her sefer, her zaman
  10840. 2-Bakara 100
    âhedû : ahid yaptılar, anlaştılar
  10841. 2-Bakara 100
    ahden : ahd, antlaşma
  10842. 2-Bakara 100
    nebeze-hu : onu attı, bozdu
  10843. 2-Bakara 100
    ferîkun : fırka, kısım, zümre 7 - min-hum
  10844. 2-Bakara 100
    bel : hayır aksine, evet aksine, öyle değil
  10845. 2-Bakara 100
    ekseru-hum : onların çoğu
  10846. 2-Bakara 100
    lâ yu'minûne : mü'min olmazlar, îmân etmezler
  10847. 2-Bakara 101
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  10848. 2-Bakara 101
    e-hum : onlara geldi
  10849. 2-Bakara 101
    resûlun : bir resûl
  10850. 2-Bakara 101
    mea-hum : onlarla beraber, onların yanında
  10851. 2-Bakara 101
    nebeze : attı
  10852. 2-Bakara 101
    ferîkun : bir fırka, bir zümre, bir kısım
  10853. 2-Bakara 101
    min ellezîne : o kimselerden, onlardan
  10854. 2-Bakara 101
    el kitâbe : kitap
  10855. 2-Bakara 101
    kitâbe allâhi : Allah'ın
  10856. 2-Bakara 101
    verâe : arka
  10857. 2-Bakara 101
    ke : gibi, sanki
  10858. 2-Bakara 101
    enne-hum : onların olduğu
  10859. 2-Bakara 101
    lâ ya'lemûne : bilmiyorlar
  10860. 2-Bakara 102
    ve ittebeû : ve tâbi oldular, uydular
  10861. 2-Bakara 102
    tetlû : okunan şey
  10862. 2-Bakara 102
    eş şeyâtînu : şeytanlar
  10863. 2-Bakara 102
    suleymâne : Süleyman
  10864. 2-Bakara 102
    vekefere : ve inkâr etmedi, örtmedi, kâfir olmadı
  10865. 2-Bakara 102
    suleymânu : Süleyman
  10866. 2-Bakara 102
    vekinne : ve lâkin, fakat
  10867. 2-Bakara 102
    eş şeyâtîne : şeytanlar
  10868. 2-Bakara 102
    keferû : inkâr ettiler, örttüler, kâfir oldular
  10869. 2-Bakara 102
    yuallimûne : öğretiyorlar
  10870. 2-Bakara 102
    ense : insanlar
  10871. 2-Bakara 102
    es sihrâ : sihir, büyü
  10872. 2-Bakara 102
    veunzile : ve indirilen şey
  10873. 2-Bakara 102
    alâ el melekeyni : iki meleğe
  10874. 2-Bakara 102
    bi bâbile : Babil'de, Babil
  10875. 2-Bakara 102
    hârûte ve mârûte : Harut ve Marut, iki meleğin isimleri
  10876. 2-Bakara 102
    ve mâ yuallimâni : ve o ikisi öğretmiyorlar
  10877. 2-Bakara 102
    min ehadin : bir kimse
  10878. 2-Bakara 102
    yekûlâ : (ikisi) söylüyorlar
  10879. 2-Bakara 102
    innemâ : ama, fakat, sadece
  10880. 2-Bakara 102
    fitnetun : bir fitne, bir imtihan
  10881. 2-Bakara 102
    fe : o zaman, öyleyse, o halde
  10882. 2-Bakara 102
    tekfur : inkâr etmeyin, örtmeyin, kâfir olmayın
  10883. 2-Bakara 102
    fe : o zaman, bundan sonra, fakat
  10884. 2-Bakara 102
    yeteallemûne : öğreniyorlar
  10885. 2-Bakara 102
    yuferrikûne : ayırıyorlar, ayırırlar
  10886. 2-Bakara 102
    beyne : arası
  10887. 2-Bakara 102
    el mer'i : erkek
  10888. 2-Bakara 102
    ve zevci-hî : ve onun eşi
  10889. 2-Bakara 102
    ve mâ : ve değildir, olmadı
  10890. 2-Bakara 102
    bi dârrîne : zarar verici
  10891. 2-Bakara 102
    min ehadin : bir kimse
  10892. 2-Bakara 102
    ve yeteallemûne : ve öğreniyorlar
  10893. 2-Bakara 102
    veyenfeu-hum : ve onlara fayda veren şeyler
  10894. 2-Bakara 102
    ve lekad : ve andolsun ki
  10895. 2-Bakara 102
    le : elbette
  10896. 2-Bakara 102
    menterâ-hu : onu satın alan kimseler
  10897. 2-Bakara 102
    lehu : onun için yoktur
  10898. 2-Bakara 102
    fîl âhireti : ahirette
  10899. 2-Bakara 102
    ve le bi'se : ve elbette kötü
  10900. 2-Bakara 102
    mâ şerev : satın aldıkları şey
  10901. 2-Bakara 102
    enfuse-hum : onlar nefslerini, kendi kendilerini
  10902. 2-Bakara 102
    lev kânû : şâyet, keşke ..... olsalardı
  10903. 2-Bakara 102
    ya'lemûne : bilirler, biliyorlar
  10904. 2-Bakara 103
    ve lev : ve şâyet, eğer
  10905. 2-Bakara 103
    enne-hum : onların olması
  10906. 2-Bakara 103
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  10907. 2-Bakara 103
    ve ittekav : ve takva sahibi oldular
  10908. 2-Bakara 103
    le : mutlaka, elbette
  10909. 2-Bakara 103
    mesûbetun : sevap
  10910. 2-Bakara 103
    lev kânû : eğer olsalardı
  10911. 2-Bakara 103
    ya'lemûne : biliyorlar
  10912. 2-Bakara 104
    eyyuhâ : ey
  10913. 2-Bakara 104
    ellezîne : o kimseler, onlar
  10914. 2-Bakara 104
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  10915. 2-Bakara 104
    tekûlû : söylemeyin, demeyin
  10916. 2-Bakara 104
    ve kûlû : veyleyin, deyin
  10917. 2-Bakara 104
    ve ismeû : ve dinleyin
  10918. 2-Bakara 104
    ve li el kâfirîne : vefirlere (vardır)
  10919. 2-Bakara 104
    elîmun : elîm, acıklı
  10920. 2-Bakara 105
    yeveddu : sevmezler, istemezler
  10921. 2-Bakara 105
    ellezîne keferû : inkâr edenler
  10922. 2-Bakara 105
    min ehli el kitâbi : kitap ehlinden, kitap sahiplerinden
  10923. 2-Bakara 105
    veel muşrikîne : ve müşrikler değil, olmaz
  10924. 2-Bakara 105
    en yunezzele : indirilmek, indirilmesi
  10925. 2-Bakara 105
    aleykum : sizin üzerinize, size
  10926. 2-Bakara 105
    ve allâhu : ve Allah
  10927. 2-Bakara 105
    bi rahmeti-hi : kendi rahmetini
  10928. 2-Bakara 105
    men yeşâu : dilediği kişi
  10929. 2-Bakara 105
    ve allâhu : ve Allah
  10930. 2-Bakara 105
    el fadli : fazl
  10931. 2-Bakara 105
    el azîmi : azîm, büyük
  10932. 2-Bakara 106
    nensah : kaldırırız
  10933. 2-Bakara 106
    min âyetin : bir âyetyetten)
  10934. 2-Bakara 106
    ev nunsi-hâ : veya onu unuttururuz
  10935. 2-Bakara 106
    ne'ti : getiririz
  10936. 2-Bakara 106
    ev misli-hâ : veya onun mislini
  10937. 2-Bakara 106
    e lem ta'lem : bilmiyor musun
  10938. 2-Bakara 106
    enne allâhe : muhakkak ki Allah
  10939. 2-Bakara 106
    alâ kulli şey'in : herşeye
  10940. 2-Bakara 107
    e : mi
  10941. 2-Bakara 107
    lem ta'lem : bilmiyorsun
  10942. 2-Bakara 107
    enne : olduğunu
  10943. 2-Bakara 107
    allâhe : Allah
  10944. 2-Bakara 107
    lehu : ona ait, onun
  10945. 2-Bakara 107
    es semâvâti : semalar, gökler
  10946. 2-Bakara 107
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü
  10947. 2-Bakara 107
    ve mâ : ve yoktur, değildir
  10948. 2-Bakara 107
    lekum : sizin için, size
  10949. 2-Bakara 107
    min veliyyin : bir dost (dostlardan)
  10950. 2-Bakara 107
    ve lâ nasîrin : ve bir yardımcı yoktur
  10951. 2-Bakara 108
    em : veya, yoksa
  10952. 2-Bakara 108
    turîdûne : istiyorsunuz
  10953. 2-Bakara 108
    en tes'elû : sorguya çekmek, sual etmek
  10954. 2-Bakara 108
    resûle-kum : sizin resûlünüz
  10955. 2-Bakara 108
    kemâ : gibi
  10956. 2-Bakara 108
    suile : soruldu
  10957. 2-Bakara 108
    ve men : ve kim
  10958. 2-Bakara 108
    yetebeddeli : değiştirir
  10959. 2-Bakara 108
    el kufra : küfür
  10960. 2-Bakara 108
    bi el îmâni : îmân ile
  10961. 2-Bakara 108
    fe : artık, böylece, bu sebeple
  10962. 2-Bakara 108
    dalle : saptı
  10963. 2-Bakara 108
    sevâe : müsavi, eşit, düzgün, doğru
  10964. 2-Bakara 108
    es sebîli : yol
  10965. 2-Bakara 109
    vedde : sevdi, diledi, istedi, arzu etti 2 - kesîrun
  10966. 2-Bakara 109
    min ehli el kitâbi : kitap ehlinden, kitap sahiplerinden
  10967. 2-Bakara 109
    lev yeruddûne-kum : keşke sizi döndürseler, döndürebilseler
  10968. 2-Bakara 109
    haseden : haset, çekememezlik
  10969. 2-Bakara 109
    enfusi-him : onların nefsleri
  10970. 2-Bakara 109
    tebeyyene : beyan oldu, açıklandı
  10971. 2-Bakara 109
    lehum : onlar için, onlara
  10972. 2-Bakara 109
    el hakku : hak, gerçek
  10973. 2-Bakara 109
    fa'fû (fe a'fû) : o zaman affedin
  10974. 2-Bakara 109
    ve asfehû : ve hoşgörün
  10975. 2-Bakara 109
    hattâ ye'tiye : gelinceye kadar
  10976. 2-Bakara 109
    bi emri-hî : onun emri
  10977. 2-Bakara 109
    inne : muhakkak
  10978. 2-Bakara 109
    allâhe : Allah
  10979. 2-Bakara 109
    alâ kulli şey'in : herşeye
  10980. 2-Bakara 110
    ve ekîmu : ve gereği üzere yerine getirin, kılın
  10981. 2-Bakara 110
    es salâte : namaz
  10982. 2-Bakara 110
    ve âtû : ve verin
  10983. 2-Bakara 110
    ez zekâte : zekât
  10984. 2-Bakara 110
    ve mâ tukaddimû : ve takdim ettiğiniz, sunduğunuz şey
  10985. 2-Bakara 110
    li enfusi-kum : nefsleriniz için, kendiniz için
  10986. 2-Bakara 110
    tecidû-hu : onu bulursunuz
  10987. 2-Bakara 110
    inde allâhi : Allah'ın katı
  10988. 2-Bakara 110
    inne : muhakkak ki
  10989. 2-Bakara 110
    allâhe : Allah
  10990. 2-Bakara 110
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  10991. 2-Bakara 111
    ve kâlû : ve dediler
  10992. 2-Bakara 111
    len yedhule : asla giremez
  10993. 2-Bakara 111
    el cennete : cennet
  10994. 2-Bakara 111
    men : kimse, kişi
  10995. 2-Bakara 111
    ne : oldu
  10996. 2-Bakara 111
    den : yahudi
  10997. 2-Bakara 111
    ev : veya
  10998. 2-Bakara 111
    tilke : bu
  10999. 2-Bakara 111
    emâniyyu-hum : onların emaniyyesi, zan ve kuruntusu
  11000. 2-Bakara 111
    burhâne-kum : sizin delilinizi, kanıtınızı
  11001. 2-Bakara 111
    sâdikîne : sadıklar, doğrular
  11002. 2-Bakara 112
    belâ : hayır, bilâkis, öyle değil
  11003. 2-Bakara 112
    men : kimse, kişi
  11004. 2-Bakara 112
    esleme : teslim etti
  11005. 2-Bakara 112
    veche-hu : vechini, fizik vücudunu
  11006. 2-Bakara 112
    ve huve : ve o
  11007. 2-Bakara 112
    fe : artık, o zaman
  11008. 2-Bakara 112
    lehu : onun
  11009. 2-Bakara 112
    ecru-hu : onun karşılığı, ecri, ücreti, mükâfatı
  11010. 2-Bakara 112
    inde rabbi-hi : onun Rabbi katında, yanında
  11011. 2-Bakara 112
    ve lâ havfun : ve korku yoktur
  11012. 2-Bakara 112
    aleyhim : onlara
  11013. 2-Bakara 112
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  11014. 2-Bakara 113
    veleti : ve dedi
  11015. 2-Bakara 113
    el yahûdu : yahudiler
  11016. 2-Bakara 113
    leyseti : değil
  11017. 2-Bakara 113
    en nasârâ : hristiyanlar
  11018. 2-Bakara 113
    şey'in : bir şey
  11019. 2-Bakara 113
    veleti : ve dedi
  11020. 2-Bakara 113
    en nasârâ : hristiyanlar
  11021. 2-Bakara 113
    leyseti : değil
  11022. 2-Bakara 113
    el yahûdu : yahudiler
  11023. 2-Bakara 113
    şey'in : bir şey
  11024. 2-Bakara 113
    ve hum : ve onlar
  11025. 2-Bakara 113
    yetlûne : okuyorlar
  11026. 2-Bakara 113
    el kitâbe : kitap
  11027. 2-Bakara 113
    kezâlike : bunun gibi
  11028. 2-Bakara 113
    le : dedi
  11029. 2-Bakara 113
    ellezine : onlar
  11030. 2-Bakara 113
    lâ ya'lemûne : bilmiyorlar
  11031. 2-Bakara 113
    misle : benzer, gibi
  11032. 2-Bakara 113
    fe : o zaman, böylece
  11033. 2-Bakara 113
    beyne-hum : onların araları
  11034. 2-Bakara 113
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  11035. 2-Bakara 113
    yahtelifûne : ihtilâf ediyorlar, ayrılığa düşüyorlar
  11036. 2-Bakara 114
    ve men : ve bir kimse, kişi
  11037. 2-Bakara 114
    azlemu : daha zalim
  11038. 2-Bakara 114
    mimmen (min men) : ondan
  11039. 2-Bakara 114
    menea : men etti, engelledi
  11040. 2-Bakara 114
    mesâcide : mescidler
  11041. 2-Bakara 114
    en yuzkere : zikredilmek
  11042. 2-Bakara 114
    ve seâ : ve gayret etti, çalıştı
  11043. 2-Bakara 114
    ulâike : işte onlar
  11044. 2-Bakara 114
    mâ kâne : olmadı
  11045. 2-Bakara 114
    lehum : onlar için
  11046. 2-Bakara 114
    en yedhulû-hâ : oraya girmeleri
  11047. 2-Bakara 114
    hâifîne : korkanlar, korku içinde olanlar
  11048. 2-Bakara 114
    lehum : onlar için vardır
  11049. 2-Bakara 114
    eddunyâ : dünyada
  11050. 2-Bakara 114
    ve lehum : ve onlar için vardır
  11051. 2-Bakara 114
    el âhireti : ahirette
  11052. 2-Bakara 115
    ve li allâhi : ve Allah içindir, Allah'ındır
  11053. 2-Bakara 115
    el meşriku : şark, doğu
  11054. 2-Bakara 115
    ve el magribu : ve garb, batı
  11055. 2-Bakara 115
    fe : artık
  11056. 2-Bakara 115
    eynemâ : hangi, herhangi, taraf
  11057. 2-Bakara 115
    tuvellû : dönersiniz
  11058. 2-Bakara 115
    fe : o zaman, artık
  11059. 2-Bakara 115
    semme : orada
  11060. 2-Bakara 115
    vechu allâhi : Allah'ın Zat'ı
  11061. 2-Bakara 115
    inne : muhakkak ki
  11062. 2-Bakara 115
    allâhe : Allah
  11063. 2-Bakara 116
    ve kâlû : ve dediler
  11064. 2-Bakara 116
    ittehaze : edindi
  11065. 2-Bakara 116
    veleden : çocuk
  11066. 2-Bakara 116
    subhâne-hu : o sübhandır, münezzehtir
  11067. 2-Bakara 116
    bel : hayır, bilâkis
  11068. 2-Bakara 116
    lehu : onun içindir, onundur
  11069. 2-Bakara 116
    mâ fî es semâvâti : semalardaki, göklerdeki şeyler
  11070. 2-Bakara 116
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü, yer
  11071. 2-Bakara 116
    lehu : ona
  11072. 2-Bakara 116
    kânitûne : kanitun olanlar, saygı ile huzurda
  11073. 2-Bakara 117
    bedîu : eşsiz, örneksiz herşeyin ilkini yaratan, yaratıcı
  11074. 2-Bakara 117
    es semâvâti : semalar, gökler
  11075. 2-Bakara 117
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü
  11076. 2-Bakara 117
    ve izâ : ve o zaman, olduğu zaman
  11077. 2-Bakara 117
    emren : emir, iş
  11078. 2-Bakara 117
    fe : o zaman
  11079. 2-Bakara 117
    innemâ : sadece
  11080. 2-Bakara 117
    yekûlu : söyler
  11081. 2-Bakara 117
    lehu : ona
  11082. 2-Bakara 117
    fe : o zaman, böylece
  11083. 2-Bakara 117
    yekûnu : olur
  11084. 2-Bakara 118
    vele : ve dedi
  11085. 2-Bakara 118
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11086. 2-Bakara 118
    lâ ya'lemûne : bilmiyorlar
  11087. 2-Bakara 118
    lev lâ : olsa, olmaz mıydı, olsaydı ya
  11088. 2-Bakara 118
    yukellimu-nâ : bizimle konuşur
  11089. 2-Bakara 118
    ev : veya
  11090. 2-Bakara 118
    te'tî-nâ : bize gelir
  11091. 2-Bakara 118
    âyetun : bir âyet, delil, mucize
  11092. 2-Bakara 118
    kezâlike : işteyle, bunun gibi
  11093. 2-Bakara 118
    le : dedi
  11094. 2-Bakara 118
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11095. 2-Bakara 118
    misle : gibi, misal, örnek, benzer
  11096. 2-Bakara 118
    teşâbehet : benzedi
  11097. 2-Bakara 118
    beyyennâ : beyan ettik, biz açıkladık
  11098. 2-Bakara 118
    el âyâti : âyetler
  11099. 2-Bakara 118
    yûkınûne : kesin olarak görenler ve bilenler, yakîn hasıl edenler (kalp gözüyle Allah'ın gösterdiklerini görüp, kalp kulağıyla Allah'ın gösterdiği şeyler hakkında verdiği bilgiyi işiten ve idrak eden ve bu bilginin hangi Kur'ân-ı Kerim âyetlerine dayandığını Allah'tan öğrenerek, seviyelerinere sırasıyla İlm'el yakîn, Ayn'el yakîn ve Hakk'ul yakîn sahibi olan kişiler)
  11100. 2-Bakara 119
    erselnâ-ke : seninderdik
  11101. 2-Bakara 119
    bi el hakkı : hak ile
  11102. 2-Bakara 119
    beşîren : müjdeleyici olarak
  11103. 2-Bakara 119
    ve nezîren : ve uyarıcı olarak
  11104. 2-Bakara 119
    ve lâ tus'elu : ve sana sorulmaz
  11105. 2-Bakara 119
    an ashâbi el cahîmi : cehennem ehlinden, cehennem halkından
  11106. 2-Bakara 120
    ve len terdâ : ve asla razı olmaz
  11107. 2-Bakara 120
    an-ke : senden
  11108. 2-Bakara 120
    el yahûdu : yahudi
  11109. 2-Bakara 120
    veen nasârâ : ve hristiyanlar da değil, olmazlar
  11110. 2-Bakara 120
    tettebia : sen tâbî olursun
  11111. 2-Bakara 120
    millete-hum : onların dîni
  11112. 2-Bakara 120
    inne : muhakkak ki, hiç şüphesiz
  11113. 2-Bakara 120
    huve : o
  11114. 2-Bakara 120
    el hudâ : hidayettir
  11115. 2-Bakara 120
    ve le in : ve eğer gerçekten olursa
  11116. 2-Bakara 120
    itteba'te : sen tâbî oldun
  11117. 2-Bakara 120
    ehvâe-hum : onların nefslerinin istekleri, hevaları
  11118. 2-Bakara 120
    ba'de : sonra
  11119. 2-Bakara 120
    ellezî : ki o
  11120. 2-Bakara 120
    e-ke : sana geldi
  11121. 2-Bakara 120
    min el ilmi : (ilimden) bir ilim
  11122. 2-Bakara 120
    leke : senin için yoktur
  11123. 2-Bakara 120
    min veliyyin : (dostlardan) bir dost
  11124. 2-Bakara 120
    ve lâ nasîrin : ve yardımcı yoktur, olmaz
  11125. 2-Bakara 121
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11126. 2-Bakara 121
    âteynâ-hum : biz onlara verdik
  11127. 2-Bakara 121
    el kitâbe : kitap
  11128. 2-Bakara 121
    yetlûne-hu : onu tilâvet ederler, okuyup açıklarlar
  11129. 2-Bakara 121
    tilâveti-hî : onun tilâveti, okunup açıklanması
  11130. 2-Bakara 121
    ulâike : işte onlar
  11131. 2-Bakara 121
    yu'minûne : îmân ederler
  11132. 2-Bakara 121
    ve men yekfur : ve kim inkâr eder
  11133. 2-Bakara 121
    fe ulâike hum el hâsirûne : işte
  11134. 2-Bakara 122
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  11135. 2-Bakara 122
    ni'metiye : ni'metim
  11136. 2-Bakara 122
    en'amtu : ben ni'metlendirdim
  11137. 2-Bakara 122
    aleykum : sizi, size
  11138. 2-Bakara 122
    ve en-nî : ve muhakkak ki ben, şüphesiz ben
  11139. 2-Bakara 122
    alâ el âlemîne : âlemler üzerine
  11140. 2-Bakara 123
    ve ittekû : ve sakının
  11141. 2-Bakara 123
    yevmen : gün
  11142. 2-Bakara 123
    teczî : ödenmeyecek, ödenmez
  11143. 2-Bakara 123
    nefsun an nefsin : bir kimseden bir kimseye
  11144. 2-Bakara 123
    şey'en : bir şey
  11145. 2-Bakara 123
    veyukbelu : ve kabul edilmeyecek, kabul edilmez
  11146. 2-Bakara 123
    vetenfeu-hâ : ve ona menfeat, fayda vermeyecek,
  11147. 2-Bakara 123
    şefâatun : şefaat, himaye, yardım
  11148. 2-Bakara 123
    ve lâ hum yunsarûne : ve onlar yardım olunmazlar
  11149. 2-Bakara 124
    ve iz ibtelâ : ve imtihan etmişti
  11150. 2-Bakara 124
    ibrâhîme : İbrâhîm
  11151. 2-Bakara 124
    bi kelimâtin : kelimeler ile
  11152. 2-Bakara 124
    fe : o zaman
  11153. 2-Bakara 124
    etemme-hunne : onları tamamladı
  11154. 2-Bakara 124
    le : dedi
  11155. 2-Bakara 124
    câilu-ke : (ben seni kılanım) ben seni kılacağım
  11156. 2-Bakara 124
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  11157. 2-Bakara 124
    imâmen : imam, önder
  11158. 2-Bakara 124
    le : dedi
  11159. 2-Bakara 124
    ve min zurriyyetî : ve benimrriyetimden, soyumdan
  11160. 2-Bakara 124
    le : dedi
  11161. 2-Bakara 124
    yenâlu : nail olmaz, ulaşamaz
  11162. 2-Bakara 124
    ez zâlimîne : zalimler
  11163. 2-Bakara 125
    ve iz : ve olmuştu
  11164. 2-Bakara 125
    ceal-nâ : biz kıldık
  11165. 2-Bakara 125
    el beyte : ev, yer
  11166. 2-Bakara 125
    mesâbeten : sevap yeri
  11167. 2-Bakara 125
    li en nâsi : insanlar için
  11168. 2-Bakara 125
    ve emnen : ve emniyetli
  11169. 2-Bakara 125
    ve ittehizû : ve edinin
  11170. 2-Bakara 125
    ibrâhîme : İbrâhîm
  11171. 2-Bakara 125
    musallen : namaz yeri
  11172. 2-Bakara 125
    ve ahidnâ : ve ahd ettik
  11173. 2-Bakara 125
    ilâ ibrâhîme : İbrâhîm'e
  11174. 2-Bakara 125
    ve ismâîle : ve İsmail'e
  11175. 2-Bakara 125
    en tahhirâ : temizlemek
  11176. 2-Bakara 125
    beytiye : evim
  11177. 2-Bakara 125
    li et tâifîne : tavaf edenler için
  11178. 2-Bakara 125
    ve el âkifîne : ve devamlı ibadet edenler, itikâfta
  11179. 2-Bakara 125
    ve er rukkai : ve rükû edenler
  11180. 2-Bakara 125
    es sucûdi : secde edenler
  11181. 2-Bakara 126
    ve iz kâle : ve demişti
  11182. 2-Bakara 126
    beleden : belde
  11183. 2-Bakara 126
    âminen : emin, emniyetli
  11184. 2-Bakara 126
    verzuk (ve urzuk) : ve rızıklandır
  11185. 2-Bakara 126
    ehle-hu : onun halkı
  11186. 2-Bakara 126
    min es semerâti : meyvelerden
  11187. 2-Bakara 126
    men : kim
  11188. 2-Bakara 126
    âmene : îmân etti
  11189. 2-Bakara 126
    ve el yevmi el âhiri : ve sonraki gün, ahiret günü
  11190. 2-Bakara 126
    le : dedi
  11191. 2-Bakara 126
    ve men : ve kimse, kim
  11192. 2-Bakara 126
    kefere : örttü, inkâr etti
  11193. 2-Bakara 126
    fe : böylece, o taktirde
  11194. 2-Bakara 126
    umettiu-hu : onu metalandırırız, dünyalık veririz
  11195. 2-Bakara 126
    kalîlen : biraz, az
  11196. 2-Bakara 126
    summe : sonra
  11197. 2-Bakara 126
    ilâ azâbi en nâri : ateşin azabına
  11198. 2-Bakara 126
    ve bi'se : ve ne kötü
  11199. 2-Bakara 126
    el masîru : varış yeri
  11200. 2-Bakara 127
    ve iz : ve o zaman, olduğu zaman
  11201. 2-Bakara 127
    yerfeu : yükseltir
  11202. 2-Bakara 127
    el kavâide : temeller
  11203. 2-Bakara 127
    min el beyti : evden (evin)
  11204. 2-Bakara 127
    ve ismâîlu : ve İsmail
  11205. 2-Bakara 127
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  11206. 2-Bakara 127
    tekabbel : kabul buyur
  11207. 2-Bakara 127
    inne-ke : muhakkak ki sen, şüphesiz sen
  11208. 2-Bakara 127
    ente : sen
  11209. 2-Bakara 127
    es semîu : hakkıyla işiten
  11210. 2-Bakara 127
    el alîmu : hakkıyla bilen
  11211. 2-Bakara 128
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  11212. 2-Bakara 128
    ve ic'al-nâ : ve bizi kıl
  11213. 2-Bakara 128
    muslimeyni : teslim olan (iki kişi)
  11214. 2-Bakara 128
    leke : sana
  11215. 2-Bakara 128
    ve min zurriyyeti-nâ : ve bizim soyumuzdan
  11216. 2-Bakara 128
    ummeten : bir ümmet, bir topluluk
  11217. 2-Bakara 128
    muslimeten : teslim olan
  11218. 2-Bakara 128
    leke : sana
  11219. 2-Bakara 128
    ve eri-nâ : ve bizester
  11220. 2-Bakara 128
    menâsike-nâ : menasiklerimizi, yapacaklarımızı, uymamız gereken kurallarımızı
  11221. 2-Bakara 128
    ve tub aleynâ : vevbemizi kabul buyur
  11222. 2-Bakara 128
    inne-ke : muhakkak ki sen, hiç şüphesiz sen
  11223. 2-Bakara 128
    ente : sen
  11224. 2-Bakara 128
    et tevvâbu : tövbeleri çok kabul eden
  11225. 2-Bakara 128
    er rahîmu : rahmet nuru gönderen,
  11226. 2-Bakara 129
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  11227. 2-Bakara 129
    veb'as (ve ib'as) : ve beas et, hayata getir, görevlendir 3 - fî-him
  11228. 2-Bakara 129
    resûlen : bir resûl, elçi,
  11229. 2-Bakara 129
    yetlû aleyhim : onlara okur
  11230. 2-Bakara 129
    âyâti-ke : senin âyetlerin
  11231. 2-Bakara 129
    ve yuallimu-hum : ve onlara öğretir
  11232. 2-Bakara 129
    el kitâbe : kitabı
  11233. 2-Bakara 129
    ve el hikmete : ve hikmeti
  11234. 2-Bakara 129
    ve yuzekkî-him : ve onları tezkiye eder, nefslerini temiz- ler, tasfiye eder
  11235. 2-Bakara 129
    inne-ke : muhakkak ki sen
  11236. 2-Bakara 129
    ente : sen
  11237. 2-Bakara 129
    el azîzu : azîz, üstün
  11238. 2-Bakara 129
    el hakîmu : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  11239. 2-Bakara 130
    ve men : ve kim
  11240. 2-Bakara 130
    yergabu : rağbet etmez, yüz çevirir, uzaklaşır
  11241. 2-Bakara 130
    an milleti ibrâhîme : İbrâhîm'in dîni
  11242. 2-Bakara 130
    men : kim
  11243. 2-Bakara 130
    sefihe : sefih oldu, akılsız oldu, cahillik etti
  11244. 2-Bakara 130
    nefse-hu : nefsini, kendini
  11245. 2-Bakara 130
    ve lekad : ve andolsun
  11246. 2-Bakara 130
    istafeynâ-hu : biz onu seçtik
  11247. 2-Bakara 130
    ed dunyâ : dünyada
  11248. 2-Bakara 130
    ve inne-hu : ve muhakkak ki o
  11249. 2-Bakara 130
    veel âhireti : ve ahirette
  11250. 2-Bakara 130
    le : elbette, mutlaka, kesinlikle
  11251. 2-Bakara 130
    min es sâlihîne : salihlerden, salâha ulaşmışlardan
  11252. 2-Bakara 131
    iz kâle : dediği zaman, demişti
  11253. 2-Bakara 131
    lehu : ona
  11254. 2-Bakara 131
    eslim : teslim ol
  11255. 2-Bakara 131
    le : dedi
  11256. 2-Bakara 131
    eslemtu : ben teslim oldum
  11257. 2-Bakara 131
    li rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbine
  11258. 2-Bakara 132
    ve vassâ : ve vasiyet etti
  11259. 2-Bakara 132
    benî-hi : kendi oğullarına
  11260. 2-Bakara 132
    ve ya'kûbu : ve Yâkub
  11261. 2-Bakara 132
    beniyye : ey oğullarım
  11262. 2-Bakara 132
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
  11263. 2-Bakara 132
    lekum : sizin için, size
  11264. 2-Bakara 132
    edne : dîn
  11265. 2-Bakara 132
    fe : o halde, öyleyse, artık
  11266. 2-Bakara 132
    temûtunne : ölmeyiniz
  11267. 2-Bakara 132
    ve entum : ve siz
  11268. 2-Bakara 132
    muslimûne : teslim olanlar
  11269. 2-Bakara 133
    em : yoksa, veya
  11270. 2-Bakara 133
    şuhedâe : şahitler
  11271. 2-Bakara 133
    ya'kûbe : Yâkub
  11272. 2-Bakara 133
    el mevtu : ölüm
  11273. 2-Bakara 133
    iz kâle : demişti
  11274. 2-Bakara 133
    li benî-hi : oğullarına
  11275. 2-Bakara 133
    mâ ta'budûne : neye kulluk edeceksiniz
  11276. 2-Bakara 133
    ilâhe-ke : senin ilâhın
  11277. 2-Bakara 133
    ve ilâhe : ve ilâh
  11278. 2-Bakara 133
    âbâi-ke : senin ataların
  11279. 2-Bakara 133
    ibrâhîme : İbrâhîm
  11280. 2-Bakara 133
    ve ismâîle : ve İsmail
  11281. 2-Bakara 133
    ve ishâka : ve İshak
  11282. 2-Bakara 133
    ilâhen vahiden : tek, bir ilâh
  11283. 2-Bakara 133
    ve nahnu : ve biz
  11284. 2-Bakara 133
    lehu muslimûne : ona teslim olanlar
  11285. 2-Bakara 134
    tilke : işte o (onlar)
  11286. 2-Bakara 134
    ummetun : bir ümmet, bir toplum
  11287. 2-Bakara 134
    halet : gelip geçti
  11288. 2-Bakara 134
    lehâ mâ kesebet : onun kazandığı şeyler
  11289. 2-Bakara 134
    ve lekum : ve sizin
  11290. 2-Bakara 134
    kesebtum : kazandığınız şeyler
  11291. 2-Bakara 134
    ve lâ tus'elûne : ve size sual olunmaz, sorulmaz
  11292. 2-Bakara 134
    ya'melûne : yapıyorlar
  11293. 2-Bakara 135
    ve kâlû : ve dediler
  11294. 2-Bakara 135
    den : yahudi
  11295. 2-Bakara 135
    ev nasârâ : veya hristiyan
  11296. 2-Bakara 135
    tehtedû : hidayete erersiniz
  11297. 2-Bakara 135
    bel : hayır
  11298. 2-Bakara 135
    millete ibrâhîme : İbrâhîm'in milleti, dîni
  11299. 2-Bakara 135
    hanîfen : hanîf olarak, tek Allah'a inanarak
  11300. 2-Bakara 135
    ve mâ kâne : ve olmadı
  11301. 2-Bakara 135
    min el muşrikîne : müşriklerden, Allah'a şirk koşanlardan
  11302. 2-Bakara 136
    âmennâ : biz îmân ettik
  11303. 2-Bakara 136
    veunzile : ve indirilene (indirilen şeye)
  11304. 2-Bakara 136
    ileynâ : bize
  11305. 2-Bakara 136
    veunzile : ve indirilene (indirilen şeye)
  11306. 2-Bakara 136
    ilâ ibrâhîme : İbrâhîm'e
  11307. 2-Bakara 136
    ve ismâîle : ve İsmail
  11308. 2-Bakara 136
    ve ishâka : ve İshak
  11309. 2-Bakara 136
    ve ya'kûbe : ve Yâkub
  11310. 2-Bakara 136
    ve el esbâtı : ve torunları
  11311. 2-Bakara 136
    ve mâ ûtiye : ve verilene (verilen şeye)
  11312. 2-Bakara 136
    ve isâ : ve İsa
  11313. 2-Bakara 136
    veutiye : ve verilene (verilen şeye)
  11314. 2-Bakara 136
    en nebiyyûne : nebîler, peygamberler
  11315. 2-Bakara 136
    nuferriku : fark gözetmeyiz, ayırım yapmayız 19 - beyne
  11316. 2-Bakara 136
    ehadin : biri, birisi
  11317. 2-Bakara 136
    ve nahnu : ve biz
  11318. 2-Bakara 136
    lehu : onu, ona
  11319. 2-Bakara 136
    muslimûne : teslim olanlar
  11320. 2-Bakara 137
    fe : o zaman, o taktirde
  11321. 2-Bakara 137
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  11322. 2-Bakara 137
    mâ âmentum : sizin îmân ettiğiniz şey
  11323. 2-Bakara 137
    fe kad : o zaman, böylece olmuştu
  11324. 2-Bakara 137
    ihtedev : hidayete erdi
  11325. 2-Bakara 137
    ve in tevellev : ve eğer yüz çevirirlerse
  11326. 2-Bakara 137
    fe : artık, o zaman, o taktirde
  11327. 2-Bakara 137
    innemâ : sadece
  11328. 2-Bakara 137
    fe : o zaman, o taktirde
  11329. 2-Bakara 137
    se yekfî-ke-hum : onlara karşı sana kâfidir
  11330. 2-Bakara 137
    ve huve es semîu : ve o hakkıyla işiten
  11331. 2-Bakara 137
    el alîmu : hakkıyla bilen
  11332. 2-Bakara 138
    bgate allâhi : Allah'ın boyası
  11333. 2-Bakara 138
    ve men : ve kim
  11334. 2-Bakara 138
    ahsenu : ahsen, enzel
  11335. 2-Bakara 138
    bgaten : boya olarak
  11336. 2-Bakara 138
    ve nahnu : ve biz
  11337. 2-Bakara 138
    lehu : ona
  11338. 2-Bakara 138
    âbidûne : kul olanlar
  11339. 2-Bakara 139
    e : mı
  11340. 2-Bakara 139
    tuhâccûne-nâ : bizimle mücâdele ediyorsunuz
  11341. 2-Bakara 139
    ve huve : ve o
  11342. 2-Bakara 139
    ve rabbu-kum : ve sizin Rabbiniz
  11343. 2-Bakara 139
    ve lenâ : ve bizim
  11344. 2-Bakara 139
    ve lekum : ve sizin
  11345. 2-Bakara 139
    ve nahnu : ve biz
  11346. 2-Bakara 139
    lehu : ona
  11347. 2-Bakara 139
    muhlisûne : muhlisler, ihlâs sahibi olanlar
  11348. 2-Bakara 140
    em : yoksa, veya
  11349. 2-Bakara 140
    tekûlûne : diyorsunuz, söylüyorsunuz
  11350. 2-Bakara 140
    inne : muhakkak
  11351. 2-Bakara 140
    ibrâhîme : İbrâhîm
  11352. 2-Bakara 140
    ve ismâîle : ve İsmail
  11353. 2-Bakara 140
    ve ishâka : ve İshak
  11354. 2-Bakara 140
    ve ya'kûbe ve esbâta : ve Yâkub ve torunları
  11355. 2-Bakara 140
    den : yahudi
  11356. 2-Bakara 140
    ev nasârâ : veya hristiyan
  11357. 2-Bakara 140
    e entum : siz mi
  11358. 2-Bakara 140
    a'lemu : daha iyi bilir
  11359. 2-Bakara 140
    em(i) : yoksa, veya
  11360. 2-Bakara 140
    ve men azlemu : ve kim daha zalim
  11361. 2-Bakara 140
    mimmen (min men) : o kimseden
  11362. 2-Bakara 140
    keteme : ketmetti, gizledi, sakladı
  11363. 2-Bakara 140
    şehâdeten : şahitlik
  11364. 2-Bakara 140
    inde-hu : onun yanında, katında
  11365. 2-Bakara 140
    ve mâ allâhu : ve Allah değildir
  11366. 2-Bakara 140
    ta'melûne : siz yapıyorsunuz
  11367. 2-Bakara 141
    tilke : o
  11368. 2-Bakara 141
    ummetun : bir topluluk
  11369. 2-Bakara 141
    halet : gelip geçti
  11370. 2-Bakara 141
    lehâ mâ kesebet : onun kazandığı şey(ler)
  11371. 2-Bakara 141
    ve lekum : ve sizin
  11372. 2-Bakara 141
    kesebtum : kazandığınız şey(ler)
  11373. 2-Bakara 141
    ve lâ tus'elûne : ve size sorulmaz
  11374. 2-Bakara 141
    ya'melûne : yapıyorlar
  11375. 2-Bakara 142
    se : yakında, olacak
  11376. 2-Bakara 142
    yekûlu : derler, söylerler
  11377. 2-Bakara 142
    es sufehâu : sefihler, kendini bilmeyenler
  11378. 2-Bakara 142
    min en nâsi : insanlardan
  11379. 2-Bakara 142
    vellâ-hum : onları çeviren nedir
  11380. 2-Bakara 142
    an kıbleti-him : kıblelerinden
  11381. 2-Bakara 142
    elletî : o ki, ki o
  11382. 2-Bakara 142
    aleyhâ : onun üzerinde
  11383. 2-Bakara 142
    el meşrıku : doğu
  11384. 2-Bakara 142
    ve el magrıbu : ve batı
  11385. 2-Bakara 142
    yehdî : hidayet eder
  11386. 2-Bakara 142
    men : kimse, kişi
  11387. 2-Bakara 142
    yeşâu : diler
  11388. 2-Bakara 143
    ve kezâlike : ve bunun gibi, böylece
  11389. 2-Bakara 143
    cealnâ-kum : biz sizi kıldık, yaptık
  11390. 2-Bakara 143
    ummeten : bir ümmet, bir topluluk
  11391. 2-Bakara 143
    li tekûnû : olmanız için, olun diye
  11392. 2-Bakara 143
    şuhedâe : şahitler
  11393. 2-Bakara 143
    alâ en nâsi : insanlara
  11394. 2-Bakara 143
    ve yekûne : ve olsun
  11395. 2-Bakara 143
    er resûlu : resûl
  11396. 2-Bakara 143
    aleykum : size, sizin üzerinize
  11397. 2-Bakara 143
    şehîden : şahit
  11398. 2-Bakara 143
    veceal-nâ : ve biz yapmadık, kılmadık
  11399. 2-Bakara 143
    elblete : kıble
  11400. 2-Bakara 143
    elletî : o ki, ki o
  11401. 2-Bakara 143
    kunte : sen oldun
  11402. 2-Bakara 143
    aleyhâ : onun üzerinde
  11403. 2-Bakara 143
    li na'leme : bilmemiz için
  11404. 2-Bakara 143
    men : kim
  11405. 2-Bakara 143
    yettebiu : tâbî olur
  11406. 2-Bakara 143
    er resûle : resûl
  11407. 2-Bakara 143
    mimmen (min men) : o kimse(ler)den, ondan (onlardan)
  11408. 2-Bakara 143
    yenkalibu : geriner
  11409. 2-Bakara 143
    akibeyhi : topukları (iki topuğu)
  11410. 2-Bakara 143
    ve in kânet : ve eğer olursa, olsa bile
  11411. 2-Bakara 143
    le : elbette, gerçekten
  11412. 2-Bakara 143
    kebîreten : zor, güç
  11413. 2-Bakara 143
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11414. 2-Bakara 143
    hedâ : hidayete erdirdi
  11415. 2-Bakara 143
    ve mâ kâne : ve olmadı, değildir
  11416. 2-Bakara 143
    îmâne-kum : sizin îmânınız
  11417. 2-Bakara 143
    inne : hiç şüphesiz, muhakkak
  11418. 2-Bakara 143
    allâhe : Allah
  11419. 2-Bakara 143
    bi en nâsi : insanlara
  11420. 2-Bakara 143
    le : mutlaka, elbette
  11421. 2-Bakara 144
    nerâ : görüyoruz
  11422. 2-Bakara 144
    tekallube : çeviriyorsun
  11423. 2-Bakara 144
    vechi-ke : yüzünü
  11424. 2-Bakara 144
    es semâi : semaya
  11425. 2-Bakara 144
    fe le nuvelliye enne-ke : artık seni mutlaka çevireceğiz
  11426. 2-Bakara 144
    bleten : bir kıbleye
  11427. 2-Bakara 144
    terdâ-hâ : ondan razı, hoşnut olacağın
  11428. 2-Bakara 144
    fe velli : bundan sonra çevirin
  11429. 2-Bakara 144
    veche-ke : yüzünüzü
  11430. 2-Bakara 144
    el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram
  11431. 2-Bakara 144
    ve haysu : ve nerede
  11432. 2-Bakara 144
    fe vellû : öyleyse çevirin
  11433. 2-Bakara 144
    vucûhe-kum : yüzlerinizi
  11434. 2-Bakara 144
    ve inne : ve hiç şüphesiz, muhakkak
  11435. 2-Bakara 144
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11436. 2-Bakara 144
    el kitâbe : kitap
  11437. 2-Bakara 144
    le ya'lemûne : elbette biliyorlar, bilirler
  11438. 2-Bakara 144
    enne-hu : onun olduğu
  11439. 2-Bakara 144
    el hakku : bir hak, gerçek
  11440. 2-Bakara 144
    ve mâ âllâhu : ve Allah değildir
  11441. 2-Bakara 144
    ya'melûne : yapıyorlar
  11442. 2-Bakara 145
    ve le in : ve eğer gerçekten olursa, olsa
  11443. 2-Bakara 145
    eteyte : getirsen
  11444. 2-Bakara 145
    ellezîne : o kimselere, onlara
  11445. 2-Bakara 145
    el kitâbe : kitap
  11446. 2-Bakara 145
    âyetin : âyet
  11447. 2-Bakara 145
    tebiû : tâbî olmazlar
  11448. 2-Bakara 145
    blete-ke : seninblen
  11449. 2-Bakara 145
    veente : ve sen değilsin
  11450. 2-Bakara 145
    blete-hum : onların kıblesi
  11451. 2-Bakara 145
    ve mâ : ve değil
  11452. 2-Bakara 145
    blete : kıble
  11453. 2-Bakara 145
    ve le in : ve eğer gerçekten olursa, olsa
  11454. 2-Bakara 145
    itteba'te : sen tâbî oldun
  11455. 2-Bakara 145
    ehvâe-hum : onların hevaları, nefslerinin arzuları, istekleri
  11456. 2-Bakara 145
    mâ câe-ke : sana gelen şey
  11457. 2-Bakara 145
    min el ilmi : ilimden, bilgiden
  11458. 2-Bakara 145
    inne-ke : muhakkak ki sen, hiç şüphesiz sen
  11459. 2-Bakara 145
    izen : o zaman, o taktirde
  11460. 2-Bakara 145
    le min ez zâlimîne : elbette zalimlerden
  11461. 2-Bakara 146
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11462. 2-Bakara 146
    âteynâ-hum : onlara verdik, getirdik
  11463. 2-Bakara 146
    el kitâbe : kitap
  11464. 2-Bakara 146
    ya'rifûne-hu : onu tanırlar, bilirler
  11465. 2-Bakara 146
    kemâ : gibi
  11466. 2-Bakara 146
    ya'rifûne : tanırlar
  11467. 2-Bakara 146
    ebnâe-hum : oğullarını
  11468. 2-Bakara 146
    ve inne : ve hiç şüphesiz, muhakkak ki
  11469. 2-Bakara 146
    ferîkan : bir fırka, bir grup
  11470. 2-Bakara 146
    le : elbette, mutlaka
  11471. 2-Bakara 146
    yektumûne : gizlerler
  11472. 2-Bakara 146
    el hakka : hakkı
  11473. 2-Bakara 146
    ve hum : ve onlar
  11474. 2-Bakara 146
    ya'lemûne : biliyorlar
  11475. 2-Bakara 147
    el hakku : hak, gerçek
  11476. 2-Bakara 147
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  11477. 2-Bakara 147
    fe : artık, bundan sonra
  11478. 2-Bakara 147
    tekûnenne : sakın olma
  11479. 2-Bakara 147
    min el mumterîne : şüphe edenlerden
  11480. 2-Bakara 148
    ve li kullin : ve herkes için vardır
  11481. 2-Bakara 148
    vichetun : vech, cihet, yön
  11482. 2-Bakara 148
    huve : o
  11483. 2-Bakara 148
    muvellî-hâ : ona yönelinen (yer)
  11484. 2-Bakara 148
    fe : o zaman, artık
  11485. 2-Bakara 148
    istebikû : yarışın, yarış edin
  11486. 2-Bakara 148
    el hayrâti : hayırlar
  11487. 2-Bakara 148
    eyne mâ : her nerede
  11488. 2-Bakara 148
    tekûnû : olursunuz
  11489. 2-Bakara 148
    ye'ti bi-kum : sizi getirir
  11490. 2-Bakara 148
    cemîan : hepsi, topluca, biraraya
  11491. 2-Bakara 148
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  11492. 2-Bakara 148
    alâ kulli şey'in : herşeye
  11493. 2-Bakara 149
    ve min : ve den
  11494. 2-Bakara 149
    harec-te : sen çıktın
  11495. 2-Bakara 149
    fe : o zaman
  11496. 2-Bakara 149
    velli : dön, çevir
  11497. 2-Bakara 149
    veche-ke : yüzünü
  11498. 2-Bakara 149
    el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram
  11499. 2-Bakara 149
    ve inne-hu : ve hiç şüphesiz o, muhakkak ki o
  11500. 2-Bakara 149
    le : elbette, mutlaka
  11501. 2-Bakara 149
    el hakku : hak
  11502. 2-Bakara 149
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  11503. 2-Bakara 149
    ve mâ : ve değildir
  11504. 2-Bakara 149
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  11505. 2-Bakara 150
    ve min haysu : ve nereden
  11506. 2-Bakara 150
    harecte : sen çıktın
  11507. 2-Bakara 150
    fe : o zaman
  11508. 2-Bakara 150
    velli : dön, çevir
  11509. 2-Bakara 150
    veche-ke : yüzünü
  11510. 2-Bakara 150
    el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram
  11511. 2-Bakara 150
    ve haysu : ve nerede
  11512. 2-Bakara 150
    fe : o zaman, hemen
  11513. 2-Bakara 150
    vellû : dönün, çevirin
  11514. 2-Bakara 150
    vucûhe-kum : yüzleriniz
  11515. 2-Bakara 150
    li ellâ yekûne : olmaması için
  11516. 2-Bakara 150
    li en nâsi : insanlara, insanların
  11517. 2-Bakara 150
    aleykum : sizin üzerinize, size
  11518. 2-Bakara 150
    huccetun : hüccet, delil
  11519. 2-Bakara 150
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11520. 2-Bakara 150
    zalemû : zulmettiler
  11521. 2-Bakara 150
    fe : artık, o zaman
  11522. 2-Bakara 150
    lâ tahşev-hum : onlardan korkmayın
  11523. 2-Bakara 150
    vahşev-nî : benden korkun
  11524. 2-Bakara 150
    ve li utimme : ve tamamlamam için
  11525. 2-Bakara 150
    ni'metî : ni'metimi
  11526. 2-Bakara 150
    aleykum : size, sizin üzerinize
  11527. 2-Bakara 150
    ve lealle-kum : ve umulur ki siz, böylece siz
  11528. 2-Bakara 150
    tehtedûne : hidayete erersiniz
  11529. 2-Bakara 151
    kemâ : gibi, olduğu gibi, öyle ki, nitekim
  11530. 2-Bakara 151
    ersel-nâ : biz gönderdik
  11531. 2-Bakara 151
    resûlen : bir resûl, elçi
  11532. 2-Bakara 151
    yetlû : okur
  11533. 2-Bakara 151
    aleykum : size
  11534. 2-Bakara 151
    ve yuzekkî-kum : ve sizi tezkiye eder
  11535. 2-Bakara 151
    ve yuallimu-kum : ve size öğretir
  11536. 2-Bakara 151
    el kitâbe : kitabı
  11537. 2-Bakara 151
    ve el hikmete : ve hikmeti
  11538. 2-Bakara 151
    ve yuallimu-kum : ve size öğretir
  11539. 2-Bakara 151
    lem tekûnû ta'lemûne : sizin bilmediğiniz
  11540. 2-Bakara 152
    fe : o halde, öyle ise
  11541. 2-Bakara 152
    ezkur-kum : ben sizi zikrederim (zikredeyim)
  11542. 2-Bakara 152
    ve uşkurû : ve şükredin
  11543. 2-Bakara 152
    vetekfurû-ni : ve beni inkâr etmeyin (ni'metlerimi inkâr edip küfürde olmayın)
  11544. 2-Bakara 153
    eyyuhâ : ey
  11545. 2-Bakara 153
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11546. 2-Bakara 153
    âmenû : âmenû olanlar, îmân edenler(Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  11547. 2-Bakara 153
    es sabri : sabır
  11548. 2-Bakara 153
    ve : ve
  11549. 2-Bakara 153
    es salâti : namaz
  11550. 2-Bakara 153
    inne : muhakkak ki, hiç şüphesiz
  11551. 2-Bakara 153
    allâhe : Allah
  11552. 2-Bakara 153
    mea : beraber
  11553. 2-Bakara 153
    es sâbirîne : sabredenler
  11554. 2-Bakara 154
    ve : ve
  11555. 2-Bakara 154
    tekûlû : demeyin, söylemeyin
  11556. 2-Bakara 154
    men : kişi, kimse
  11557. 2-Bakara 154
    yuktelu : öldürülür
  11558. 2-Bakara 154
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  11559. 2-Bakara 154
    emvâtun : ölüler
  11560. 2-Bakara 154
    bel : hayır
  11561. 2-Bakara 154
    ehyâun : canlıdır, hayattadır, diridir
  11562. 2-Bakara 154
    ve : ve
  11563. 2-Bakara 154
    teş'urûne : şuurunda değilsiniz, farkında olmazsınız
  11564. 2-Bakara 155
    ve : ve
  11565. 2-Bakara 155
    le : elbette, mutlaka
  11566. 2-Bakara 155
    nebluvenne-kum : sizi imtihan ederiz
  11567. 2-Bakara 155
    bi şey'in : bir şey
  11568. 2-Bakara 155
    el havfi : korku
  11569. 2-Bakara 155
    ve el cûi : ve açlık
  11570. 2-Bakara 155
    ve naksın : ve eksiklik
  11571. 2-Bakara 155
    min el emvâli : mallardan
  11572. 2-Bakara 155
    ve el enfusi : ve nefsler
  11573. 2-Bakara 155
    ve es semerâti : ve semereler, ürünler
  11574. 2-Bakara 155
    ve beşşir : vejdele
  11575. 2-Bakara 155
    es sâbirîne : sabredenler
  11576. 2-Bakara 156
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11577. 2-Bakara 156
    esâbet-hum : onlara isabet etti
  11578. 2-Bakara 156
    musîbetun : bir musîbet
  11579. 2-Bakara 156
    ve : ve
  11580. 2-Bakara 156
    ileyhi : ona
  11581. 2-Bakara 156
    râciûne : dönecek olanlar
  11582. 2-Bakara 157
    ulâike : işte onlar
  11583. 2-Bakara 157
    aleyhim : onların üzerine, onlara
  11584. 2-Bakara 157
    ve : ve
  11585. 2-Bakara 157
    rahmetun : rahmet
  11586. 2-Bakara 157
    ve : ve
  11587. 2-Bakara 157
    ulâike : işte onlar
  11588. 2-Bakara 157
    el muhtedûne : hidayete erenler
  11589. 2-Bakara 158
    inne : muhakkak, hiç şüphesiz
  11590. 2-Bakara 158
    es safâ : Mekke'de Safa
  11591. 2-Bakara 158
    ve : ve
  11592. 2-Bakara 158
    el mervete : Mekke'de Merve
  11593. 2-Bakara 158
    şeâirillâhi (şeâiri allâhi) : Allah'ın nişaneleri, alâmetleri, işaret ettiği yerler
  11594. 2-Bakara 158
    fe : artık
  11595. 2-Bakara 158
    men : kim
  11596. 2-Bakara 158
    hacce : hac yaptı
  11597. 2-Bakara 158
    el beyte : beyt, ev
  11598. 2-Bakara 158
    ev : veya
  11599. 2-Bakara 158
    ı'temera : ziyaret yaptı, umre yaptı, Beytullahziyaret etti
  11600. 2-Bakara 158
    fe : o zaman, o taktirde
  11601. 2-Bakara 158
    aleyhi : ona, onun üzerine
  11602. 2-Bakara 158
    en yettavvefe : tavaf etmek
  11603. 2-Bakara 158
    ve men : ve kim
  11604. 2-Bakara 158
    tetavvaa : tav'an, gönülden, nafile olarak (farz olmadığı halde) yapar
  11605. 2-Bakara 158
    fe : o zaman, o taktirde
  11606. 2-Bakara 158
    inne : muhakkak
  11607. 2-Bakara 158
    allâhe : Allah
  11608. 2-Bakara 159
    inne : muhakkak, hiç şüphesiz
  11609. 2-Bakara 159
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11610. 2-Bakara 159
    yektumûne : ketmederler, gizlerler
  11611. 2-Bakara 159
    enzelnâ : biz indirdik
  11612. 2-Bakara 159
    min el beyyinâti : beyyinelerden, deliller, mucizeler, ispat vasıtalarından
  11613. 2-Bakara 159
    ve el hudâ : ve hidayet, ruhun ölmeden önce Allah'a ulaşması, Allah tarafından ulaştırılması
  11614. 2-Bakara 159
    beyyennâ-hu : biz onu açıkladık
  11615. 2-Bakara 159
    li en nâsi : insanlar için
  11616. 2-Bakara 159
    el kitâbi : kitapta
  11617. 2-Bakara 159
    ulâike : işte onlar
  11618. 2-Bakara 159
    yel'anu-humu allâhu : Allah onlara lânet eder
  11619. 2-Bakara 159
    ve yel'anu-humu : ve onlara lânet eder
  11620. 2-Bakara 159
    el lâinûne : lânet ediciler
  11621. 2-Bakara 160
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11622. 2-Bakara 160
    ve : ve
  11623. 2-Bakara 160
    ve : ve
  11624. 2-Bakara 160
    beyyenû : beyan ettiler, açıkladılar
  11625. 2-Bakara 160
    fe : o zaman, o taktirde
  11626. 2-Bakara 160
    ulâike : işte onlar
  11627. 2-Bakara 160
    etûbu aleyhim : onların tövbelerini kabul ederim
  11628. 2-Bakara 160
    ve : ve
  11629. 2-Bakara 160
    ene : ben
  11630. 2-Bakara 160
    et tevvâbu : tövbeleri çok kabul eden
  11631. 2-Bakara 160
    er rahîmu : rahîm esması ile tecelli eden, çok merhametli olan
  11632. 2-Bakara 161
    inne : muhakkak, hiç şüphesiz
  11633. 2-Bakara 161
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11634. 2-Bakara 161
    keferû : gizlediler, küfrettiler
  11635. 2-Bakara 161
    ve mâtû : ve öldüler
  11636. 2-Bakara 161
    ve hum : ve onlar
  11637. 2-Bakara 161
    ulâike : işte onlar
  11638. 2-Bakara 161
    aleyhim : onların üzerine, onlara
  11639. 2-Bakara 161
    la'netu allâhi : Allah'ın lâneti
  11640. 2-Bakara 161
    ve el melâiketi : ve melekler
  11641. 2-Bakara 161
    ve en nâsi : ve insanlar
  11642. 2-Bakara 161
    ecmaîne : hepsi
  11643. 2-Bakara 162
    hâlidîne : ebedî kalacak olanlar
  11644. 2-Bakara 162
    yuhaffefu : hafifletilmez
  11645. 2-Bakara 162
    el azâbu : azap
  11646. 2-Bakara 162
    ve : ve
  11647. 2-Bakara 162
    lâ hum yunzarûne : onlara bakılmaz
  11648. 2-Bakara 163
    ve : ve
  11649. 2-Bakara 163
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  11650. 2-Bakara 163
    huve : o
  11651. 2-Bakara 163
    er rahmân : Rahmân olan, Rahmân esmasının
  11652. 2-Bakara 163
    er rahîmu : ve Rahîm olan, rahmet nurunun sahibi
  11653. 2-Bakara 164
    inne : muhakkak ki
  11654. 2-Bakara 164
    es semâvâti : semalar, gökler
  11655. 2-Bakara 164
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü
  11656. 2-Bakara 164
    ve ihtilâfi : ve ihtilâflı (karşılıklı) olması, birbiri ardınca gelmesi
  11657. 2-Bakara 164
    el leyli : gece
  11658. 2-Bakara 164
    ve en nehâri : ve gündüz
  11659. 2-Bakara 164
    ve el fulki : ve gemiler
  11660. 2-Bakara 164
    elletî : o ki, ki o
  11661. 2-Bakara 164
    tecrî : akar, gider, yüzer
  11662. 2-Bakara 164
    el bahri : denizde
  11663. 2-Bakara 164
    yenfeu : fayda verir
  11664. 2-Bakara 164
    ense : insanlar
  11665. 2-Bakara 164
    ve mâ : ve şeyi
  11666. 2-Bakara 164
    enzele allâhu : Allah indirdi
  11667. 2-Bakara 164
    min es semâi : semadan, gökten
  11668. 2-Bakara 164
    fe ahyâ bi-hi : böylece onunla hayat verdı, diriltti
  11669. 2-Bakara 164
    el arda : arz, yeryüzü, toprak
  11670. 2-Bakara 164
    ba'de : sonra
  11671. 2-Bakara 164
    mevti-hâ : onun ölümü
  11672. 2-Bakara 164
    ve besse : ve yaydı
  11673. 2-Bakara 164
    bbetin : (yürüyen) hayvanlar
  11674. 2-Bakara 164
    ve tasrîfi : ve esmesi
  11675. 2-Bakara 164
    er riyâhı : rüzgâr(lar)
  11676. 2-Bakara 164
    ve es sehâbi : ve bulutlar
  11677. 2-Bakara 164
    el musahhari : emre amade kılınmış olan
  11678. 2-Bakara 164
    beyne : arasında
  11679. 2-Bakara 164
    es semâi : sema, gökyüzü
  11680. 2-Bakara 164
    ve el ardı : ve yeryüzü
  11681. 2-Bakara 164
    le âyâtin : elbette âyetler, kanıtlar, deliller
  11682. 2-Bakara 164
    ya'kılûne : akıl ederler
  11683. 2-Bakara 165
    ve min en nâsi : ve insanlardan (bir kısmı)
  11684. 2-Bakara 165
    men : kim, kimse
  11685. 2-Bakara 165
    yettehizu : edinir
  11686. 2-Bakara 165
    endâden : eş, eşit, ortak (put)
  11687. 2-Bakara 165
    yuhıbbûne-hum : onları severler
  11688. 2-Bakara 165
    ke : gibi
  11689. 2-Bakara 165
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  11690. 2-Bakara 165
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler)
  11691. 2-Bakara 165
    eşeddu : daha şiddetli, daha çok kuvvetli
  11692. 2-Bakara 165
    hubben : sevgi, muhabbet
  11693. 2-Bakara 165
    ve lev yerâ : ve keşkerselerdi (bilselerdi)
  11694. 2-Bakara 165
    ellezîne zalemû : zulmedenler
  11695. 2-Bakara 165
    iz yeravne : gördüklerinde, gördükleri zaman
  11696. 2-Bakara 165
    el azâbe : azap
  11697. 2-Bakara 165
    enne : olduğunu
  11698. 2-Bakara 165
    el kuvvete : kuvvet
  11699. 2-Bakara 165
    cemîan : hepsi, bütün, tamamı, tamamen
  11700. 2-Bakara 165
    ve enne : ve olduğunu
  11701. 2-Bakara 165
    allâhe : Allah
  11702. 2-Bakara 165
    şedîdu : şiddetli
  11703. 2-Bakara 165
    el azâbi : azap
  11704. 2-Bakara 166
    teberree : berî oldu, uzaklaştı
  11705. 2-Bakara 166
    ellezîne : onlar
  11706. 2-Bakara 166
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11707. 2-Bakara 166
    ittebeû : tâbî oldular
  11708. 2-Bakara 166
    ve : ve
  11709. 2-Bakara 166
    reavû : (onlar) gördüler
  11710. 2-Bakara 166
    el azâbe : azab
  11711. 2-Bakara 166
    el esbâbu : sebepler, bağlar
  11712. 2-Bakara 167
    vele : ve dedi
  11713. 2-Bakara 167
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11714. 2-Bakara 167
    ittebeû : tâbî oldular
  11715. 2-Bakara 167
    lev : olsa, ise, keşke
  11716. 2-Bakara 167
    enne : olduğu
  11717. 2-Bakara 167
    lenâ : bize, bizim için
  11718. 2-Bakara 167
    kerreten : bir kere daha, tekrar
  11719. 2-Bakara 167
    fe : o zaman
  11720. 2-Bakara 167
    neteberree : biz uzaklaşalım, berî olalım
  11721. 2-Bakara 167
    kemâ : gibi
  11722. 2-Bakara 167
    teberreû : berî oldular, uzaklaştılar
  11723. 2-Bakara 167
    kezâlike : böylece
  11724. 2-Bakara 167
    a'mâle-hum : onların amelleri
  11725. 2-Bakara 167
    haserâtin : hasara uğrayan
  11726. 2-Bakara 167
    aleyhim : onlara
  11727. 2-Bakara 167
    ve mâ : ve değil
  11728. 2-Bakara 167
    bi hâricîne : ile çıkacak olanlar
  11729. 2-Bakara 167
    min en nâri : ateşten
  11730. 2-Bakara 168
    eyyuhâ : ey
  11731. 2-Bakara 168
    en nâsu : insanlar
  11732. 2-Bakara 168
    el ardı : arz, yeryüzü
  11733. 2-Bakara 168
    halâlen : helâl olan
  11734. 2-Bakara 168
    tayyiben : temiz olan
  11735. 2-Bakara 168
    ve : ve
  11736. 2-Bakara 168
    tettebiû : tâbî olmayın, uymayın
  11737. 2-Bakara 168
    eş şeytâni : şeytan
  11738. 2-Bakara 168
    inne-hu : muhakkak ki o, çünkü o
  11739. 2-Bakara 168
    lekum : sizin için, size
  11740. 2-Bakara 169
    innemâ : ancak, sadece
  11741. 2-Bakara 169
    ye'muru-kum : size emreder
  11742. 2-Bakara 169
    bi es sûi : kötülük ile, şerrle
  11743. 2-Bakara 169
    ve el fahşâi : ve fuhuş, hayasızlık
  11744. 2-Bakara 169
    ve en tekûlû : veylemeniz
  11745. 2-Bakara 169
    mâ lâ ta'lemûne : sizin bilmediğiniz şeyler
  11746. 2-Bakara 170
    ve izâ kîle : ve denildiği zaman, denildiğinde
  11747. 2-Bakara 170
    lehum : onlara
  11748. 2-Bakara 170
    ittebiû : tâbî olun
  11749. 2-Bakara 170
    enzele : indirdiği şey, indirdiğine
  11750. 2-Bakara 170
    bel : hayır
  11751. 2-Bakara 170
    nettebiu : biz tâbî oluruz
  11752. 2-Bakara 170
    elfeynâ : biz bulduk
  11753. 2-Bakara 170
    aleyhi : onun üzerinde, ona
  11754. 2-Bakara 170
    âbâe-nâ : babalarımız, atalarımız
  11755. 2-Bakara 170
    e : mı
  11756. 2-Bakara 170
    ve lev : ve şâyet, ise
  11757. 2-Bakara 170
    ne : oldu, idi
  11758. 2-Bakara 170
    lâ ya'kılûne : akıl etmiyorlar
  11759. 2-Bakara 170
    şey'en : bir şey
  11760. 2-Bakara 170
    veyehtedûne : ve hidayete ermezler
  11761. 2-Bakara 171
    ve meselu : ve örneği, misali, durumu, hali
  11762. 2-Bakara 171
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11763. 2-Bakara 171
    keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
  11764. 2-Bakara 171
    ke : gibi
  11765. 2-Bakara 171
    meseli : örneği, misali, durumu, hali
  11766. 2-Bakara 171
    ellezî : o kimse, ki o
  11767. 2-Bakara 171
    yen'ıku : bağırır, haykırır
  11768. 2-Bakara 171
    yesmeû : işitmez
  11769. 2-Bakara 171
    duâen ve nidâen : çağırarak ve bağırarak
  11770. 2-Bakara 171
    fe : artık, bu yüzden
  11771. 2-Bakara 171
    lâ ya'kılûne : akıl etmezler
  11772. 2-Bakara 172
    eyyuhâ : ey
  11773. 2-Bakara 172
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11774. 2-Bakara 172
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler, îmân ettiler
  11775. 2-Bakara 172
    ve uşkurû : ve şükredin
  11776. 2-Bakara 172
    iyyâ-hu ta'budûne : sadece ona kul olursunuz
  11777. 2-Bakara 173
    innemâ : ancak, sadece, fakat
  11778. 2-Bakara 173
    harrame : haram kıldı
  11779. 2-Bakara 173
    aleykum : sizin üzerinize, size
  11780. 2-Bakara 173
    el meytete : ölü (hayvan)
  11781. 2-Bakara 173
    ve ed deme : ve kan
  11782. 2-Bakara 173
    ve lahme : ve et
  11783. 2-Bakara 173
    el hınzîri : domuz
  11784. 2-Bakara 173
    veuhille : ve boğazlanmamış, kesilmemiş
  11785. 2-Bakara 173
    fe men : artık, fakat, ama kim
  11786. 2-Bakara 173
    ve lâ âdin : ve haddi (zaruret miktarını) aşmayarak
  11787. 2-Bakara 173
    feisme : o taktirde günah yoktur
  11788. 2-Bakara 173
    aleyhi : onun üzerine, ona
  11789. 2-Bakara 173
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  11790. 2-Bakara 174
    inne : muhakkak
  11791. 2-Bakara 174
    ellezîne : o kimseler, onlar
  11792. 2-Bakara 174
    yektumûne : ketmederler, gizlerler
  11793. 2-Bakara 174
    enzele : indirdi
  11794. 2-Bakara 174
    min el kitâbî : kitaptan
  11795. 2-Bakara 174
    ve yeşterûne : ve satıyorlar
  11796. 2-Bakara 174
    semenen : bedel, ücret, değer
  11797. 2-Bakara 174
    kalîlen : az
  11798. 2-Bakara 174
    ulâike : işte onlar
  11799. 2-Bakara 174
    ye'kulûne : yiyorlar
  11800. 2-Bakara 174
    enre : ateş
  11801. 2-Bakara 174
    veyukellimu-hum(u) : ve onlarla konuşmaz
  11802. 2-Bakara 174
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  11803. 2-Bakara 174
    veyuzekkî-him : ve onları tezkiye etmez, temize çıkarmaz, temizlemez
  11804. 2-Bakara 174
    ve lehum : ve onlar için, onlara (vardır)
  11805. 2-Bakara 174
    elîmun : acıklı, elîm
  11806. 2-Bakara 175
    ulâike ellezîne : işte onlar ki ..... yapanlar
  11807. 2-Bakara 175
    teravû : satın aldılar
  11808. 2-Bakara 175
    ed dalâlete : dalâleti
  11809. 2-Bakara 175
    bi el hudâ : hidayet ile
  11810. 2-Bakara 175
    ve el azâbe : ve azap
  11811. 2-Bakara 175
    bi el magfireti : mağfiret ile, günahların sevaba
  11812. 2-Bakara 175
    asbere-hum : onları sabırlı yaptı
  11813. 2-Bakara 175
    alâ en nâri : ateşe karşı
  11814. 2-Bakara 176
    like : işte bu
  11815. 2-Bakara 176
    bi enne : sebebi ile
  11816. 2-Bakara 176
    allâhe : Allah
  11817. 2-Bakara 176
    nezzele : indirdi
  11818. 2-Bakara 176
    el kitâbe : kitap
  11819. 2-Bakara 176
    bi el hakkı : hak ile
  11820. 2-Bakara 176
    ve inne ellezîne : ve muhakkak ki onlar
  11821. 2-Bakara 176
    ıhtelefû : ihtilâfa, ayrılığa düştüler
  11822. 2-Bakara 176
    el kitâbi : kitapta
  11823. 2-Bakara 176
    le : elbette, mutlaka
  11824. 2-Bakara 177
    leyse : değil
  11825. 2-Bakara 177
    el birre : birr, ebrar kılacak davranış biçimi
  11826. 2-Bakara 177
    en tuvellû : dönmeniz, yönelmeniz
  11827. 2-Bakara 177
    vucûhe-kum : yüzleriniz
  11828. 2-Bakara 177
    bele : yön, cihet
  11829. 2-Bakara 177
    el maşrıkı : doğu
  11830. 2-Bakara 177
    ve el magrıbi : ve batı
  11831. 2-Bakara 177
    vekinne : ve lâkin, fakat
  11832. 2-Bakara 177
    el birre : birr, ebrar kılacak davranış biçimi
  11833. 2-Bakara 177
    men : kim
  11834. 2-Bakara 177
    âmene : âmenû oldu (Allah'a ulaşmayı diledi) îmân etti
  11835. 2-Bakara 177
    ve el yevmi el âhırı : ve sonraki gün
  11836. 2-Bakara 177
    ve el melâiketi : ve melekler
  11837. 2-Bakara 177
    ve el kitâbi : ve kitap
  11838. 2-Bakara 177
    ve en nebiyyine : ve peygamberler
  11839. 2-Bakara 177
    ve âte : ve verdi
  11840. 2-Bakara 177
    elle : mal
  11841. 2-Bakara 177
    zevî el kurbâ : yakınlık sahipleri, akrabalar
  11842. 2-Bakara 177
    ve el yetâmâ : ve yetimler
  11843. 2-Bakara 177
    ve el mesâkîne : ve çalışamayacak durumdaki ihtiyarlar
  11844. 2-Bakara 177
    ve ibne es sebîli : ve yolcu
  11845. 2-Bakara 177
    ve es sâilîne : ve isteyenler (muhtaçlar)
  11846. 2-Bakara 177
    veer rıkâbi : velelerin, esirlerin kurtulması hakkında, konusunda (kurtulması için)
  11847. 2-Bakara 177
    ve ekâme es salâte : namazı ikame etti, devam ettirdi
  11848. 2-Bakara 177
    ve âte ez zekâte : ve zekât verdi
  11849. 2-Bakara 177
    ve el mûfûne : ve vefa eden, hakkıyla yerine getiren
  11850. 2-Bakara 177
    izâ âhedû : ahd verdikleri zaman
  11851. 2-Bakara 177
    ve es sâbirîne : ve sabredenler
  11852. 2-Bakara 177
    el be'sâi : sıkıntıda, musîbet isabet ettiği zaman, hastalıkta
  11853. 2-Bakara 177
    ve ed darrâi : ve darlık, zorluk, zaruret
  11854. 2-Bakara 177
    vene : ve o zamanda, o hallerde
  11855. 2-Bakara 177
    el be'si : şiddetli savaş
  11856. 2-Bakara 177
    ulâike : işte onlar
  11857. 2-Bakara 177
    ellezîne sadakû : onlar sadık oldular, sadık olanlar
  11858. 2-Bakara 177
    ve ulâike : vete onlar
  11859. 2-Bakara 177
    hum(u) el muttekûne : onlar muttakiler, takva sahipleri
  11860. 2-Bakara 178
    eyyuhâ : ey
  11861. 2-Bakara 178
    ellezîne : onlar, olanlar
  11862. 2-Bakara 178
    âmenû : âmenû oldular
  11863. 2-Bakara 178
    kutibe : yazıldı, farz kılındı
  11864. 2-Bakara 178
    aleykum(u) : sizin üzerinize, size
  11865. 2-Bakara 178
    el kısâsu : kısas, eşit olarak misilleme
  11866. 2-Bakara 178
    el katlâ : öldürülme hakkında
  11867. 2-Bakara 178
    el hurru : hür
  11868. 2-Bakara 178
    bi el hurri : hür ile
  11869. 2-Bakara 178
    ve el abdu : vele
  11870. 2-Bakara 178
    bi el abdi : köle ile
  11871. 2-Bakara 178
    ve el unsâ : ve kadın, dişi
  11872. 2-Bakara 178
    bi el unsâ : kadın ile, dişi ile
  11873. 2-Bakara 178
    fe men : fakat, o taktirde, artık, o zaman kim
  11874. 2-Bakara 178
    ufiye lehu : o affedilir
  11875. 2-Bakara 178
    şey'un : bir şey
  11876. 2-Bakara 178
    fe : fakat, o taktirde, artık, o zaman
  11877. 2-Bakara 178
    bi el ma'rûfi : iyilikle, bilinen şekilde, örfe tâbî olarak
  11878. 2-Bakara 178
    ve edâun : ve eda etmek, ödemek
  11879. 2-Bakara 178
    ileyhi : ona
  11880. 2-Bakara 178
    like : işte bu, bu
  11881. 2-Bakara 178
    ve rahmetun : ve bir rahmet
  11882. 2-Bakara 178
    fe men : fakat, o taktirde, artık, o zaman kim
  11883. 2-Bakara 178
    i'tedâ : haddi aştı
  11884. 2-Bakara 178
    ba'delike : bundan sonra
  11885. 2-Bakara 178
    fe lehu : o taktirde, o zaman onun için (vardır)
  11886. 2-Bakara 178
    azâbun elîmun : elîm bir azap
  11887. 2-Bakara 179
    ve lekum : ve sizin için (vardır)
  11888. 2-Bakara 179
    el kısâsı : kısasta
  11889. 2-Bakara 179
    ulîl elbâbi (ulî el bâbi) : sır hazinelerinin (lübblerin) sahipleri
  11890. 2-Bakara 179
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  11891. 2-Bakara 179
    tettekûne : sakınırsınız, takva sahibi olursunuz
  11892. 2-Bakara 180
    kutibe : yazıldı, farz kılındı
  11893. 2-Bakara 180
    aleykum : sizin üzerinize, size
  11894. 2-Bakara 180
    ehade-kum(u) : sizden biriniz
  11895. 2-Bakara 180
    el mevtu : ölüm
  11896. 2-Bakara 180
    in tereke : eğer bırakırsa
  11897. 2-Bakara 180
    el vasiyyetu : vasiyet (etmek)
  11898. 2-Bakara 180
    li ellideyni : anne-babaya
  11899. 2-Bakara 180
    ve el akrabîne : ve akrabalar, yakınlar
  11900. 2-Bakara 180
    bi el ma'rûfi : marufla, örf ve adete uygun olarak
  11901. 2-Bakara 180
    alâ el muttekîne : takva sahiplerinin üzerine
  11902. 2-Bakara 181
    fe men : o zaman, artık, o taktirde kim
  11903. 2-Bakara 181
    beddele-hu : onu değiştirdi
  11904. 2-Bakara 181
    ba'de mâ : sonra
  11905. 2-Bakara 181
    semia-hu : onu işitti
  11906. 2-Bakara 181
    fe : o zaman, artık, o taktirde
  11907. 2-Bakara 181
    innemâ : sadece, fakat, ama
  11908. 2-Bakara 181
    alâ ellezîne : onların üzerine
  11909. 2-Bakara 181
    yubeddilûne-hu : onu değiştirirler
  11910. 2-Bakara 181
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  11911. 2-Bakara 181
    semîun : hakkıyla işiten, en iyi işiten
  11912. 2-Bakara 182
    fe : fakat, artık
  11913. 2-Bakara 182
    men : kim ise
  11914. 2-Bakara 182
    fe : korktu
  11915. 2-Bakara 182
    cenefen : haktan uzaklaşarak
  11916. 2-Bakara 182
    ev : veya
  11917. 2-Bakara 182
    ismen : günah işleyerek, günaha girerek
  11918. 2-Bakara 182
    fe : artık, böylece, bu sebeple
  11919. 2-Bakara 182
    beyne-hum : onların arası
  11920. 2-Bakara 182
    fe : o zaman, o taktirde, bu durumda
  11921. 2-Bakara 182
    isme aleyhi : onun üzerine bir günah yoktur
  11922. 2-Bakara 182
    inne : muhakkak
  11923. 2-Bakara 182
    allâhe : Allah
  11924. 2-Bakara 183
    eyyuhâ : ey
  11925. 2-Bakara 183
    ellezîne : kimseler, onlar
  11926. 2-Bakara 183
    âmenû : âmenû oldular
  11927. 2-Bakara 183
    kutibe : yazıldı
  11928. 2-Bakara 183
    aleykum(u) : sizin üzerinize, size
  11929. 2-Bakara 183
    es sıyâmu : oruç
  11930. 2-Bakara 183
    kemâ : gibi
  11931. 2-Bakara 183
    kutibe : yazıldı
  11932. 2-Bakara 183
    ellezîne : onlar
  11933. 2-Bakara 183
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  11934. 2-Bakara 183
    tettekûne : takva sahibi olursunuz
  11935. 2-Bakara 184
    eyyâmen : günler
  11936. 2-Bakara 184
    fe men : fakat kim
  11937. 2-Bakara 184
    ne : oldu, idi
  11938. 2-Bakara 184
    ev alâ seferin : veya seferde, yolculukta
  11939. 2-Bakara 184
    fe : o zaman, o taktirde
  11940. 2-Bakara 184
    iddetun : müddet, sayı, bir şeyinddetini
  11941. 2-Bakara 184
    min eyyâmin : günlerden
  11942. 2-Bakara 184
    ve alâ ellezîne : ve onlar üzerine
  11943. 2-Bakara 184
    yutîkûne-hu : ona dayanamazlar, zorlanırlar, takatleri kesilir, güç yetiremezler
  11944. 2-Bakara 184
    fidyetun : fidye
  11945. 2-Bakara 184
    fe men : artık kim
  11946. 2-Bakara 184
    fe : işte
  11947. 2-Bakara 184
    huve : o
  11948. 2-Bakara 184
    lehu : onun için
  11949. 2-Bakara 184
    ve en tesûmû : ve sizin oruç tutmanız
  11950. 2-Bakara 184
    lekum : sizin için, size
  11951. 2-Bakara 184
    ta'lemûne : biliyorsunuz, bilirsiniz
  11952. 2-Bakara 185
    şehru : ay
  11953. 2-Bakara 185
    ellezî : o ki, ki o
  11954. 2-Bakara 185
    unzile : indirildi
  11955. 2-Bakara 185
    el kur'ânu : Kur'ân-ı Kerim
  11956. 2-Bakara 185
    huden : hidayete erdirici (olarak) 8 - li en nâsi
  11957. 2-Bakara 185
    ve beyyinâtin : ve beyyineler, açık deliller, ispat
  11958. 2-Bakara 185
    min el hudâ : Hüda'dan
  11959. 2-Bakara 185
    ve el furkâni : ve furkan, hakkı bâtıldan ayıran
  11960. 2-Bakara 185
    fe : o zaman, artık
  11961. 2-Bakara 185
    men : kim
  11962. 2-Bakara 185
    şehide : şahit oldu
  11963. 2-Bakara 185
    eş şehra : bu ay
  11964. 2-Bakara 185
    fel yesumhu (fe li yesum-hu) : o zaman onu oruçlu geçirsin
  11965. 2-Bakara 185
    ve men : ve kim
  11966. 2-Bakara 185
    ne : oldu
  11967. 2-Bakara 185
    ev alâ seferin : veya seferde, yolculukta
  11968. 2-Bakara 185
    fe : o zaman, o taktirde
  11969. 2-Bakara 185
    iddetun : müddet, sayı, adet tamamlama
  11970. 2-Bakara 185
    min eyyâmin : günlerden
  11971. 2-Bakara 185
    el yusra : kolaylık
  11972. 2-Bakara 185
    ve lâ yurîdu : ve dilemez, istemez
  11973. 2-Bakara 185
    el usra : zorluk
  11974. 2-Bakara 185
    ve li tukmilû : ve tamamlamanız için
  11975. 2-Bakara 185
    el iddete : müddet, sayı, adet tamamlama
  11976. 2-Bakara 185
    ve li tukebbirû : ve tekbir etmeniz, yüceltmeniz için
  11977. 2-Bakara 185
    allâhe : Allah
  11978. 2-Bakara 185
    hedâ-kum : sizi hidayete erdirdi
  11979. 2-Bakara 185
    ve lealle-kum : ve umulur ki böylece siz
  11980. 2-Bakara 185
    teşkurûne : şükredersiniz
  11981. 2-Bakara 186
    ve izâ : ve olduğu zaman, olunca
  11982. 2-Bakara 186
    seele-ke : sana sordu
  11983. 2-Bakara 186
    fe innî : o zaman muhakkak ki ben
  11984. 2-Bakara 186
    da'vete : davet, dua
  11985. 2-Bakara 186
    ed dâi : davet eden, dua eden
  11986. 2-Bakara 186
    deâ-ni : beni davet etti, çağırdı
  11987. 2-Bakara 186
    fe : artık, o halde
  11988. 2-Bakara 186
    el yestecîbû-lî : onlar bana icabet etsinler
  11989. 2-Bakara 186
    ve li yu'minû bî : ve bana âmenû olsunlar
  11990. 2-Bakara 186
    lealle-hum : umulur ki böylece onlar
  11991. 2-Bakara 186
    yerşudûne : irşada ulaşırlar, irşad olurlar
  11992. 2-Bakara 187
    uhılle : helâl kılındı
  11993. 2-Bakara 187
    lekum : sizin için, size
  11994. 2-Bakara 187
    leylete : gece
  11995. 2-Bakara 187
    es sıyâmi : oruç
  11996. 2-Bakara 187
    er refesu : (cinsel arzu ile ) yaklaşmak
  11997. 2-Bakara 187
    hunne : onlar
  11998. 2-Bakara 187
    lekum : sizin için
  11999. 2-Bakara 187
    ve entum : ve siz
  12000. 2-Bakara 187
    lehunne : onlar için
  12001. 2-Bakara 187
    alîme : bildi
  12002. 2-Bakara 187
    enne-kum : sizin ..... olduğunuz
  12003. 2-Bakara 187
    tahtânûne : ihanet ediyorsunuz
  12004. 2-Bakara 187
    enfuse-kum : sizin nefsleriniz, kendiniz
  12005. 2-Bakara 187
    fe : o zaman, bunun üzerine
  12006. 2-Bakara 187
    be aley-kum : sizin tövbelerinizi kabul etti
  12007. 2-Bakara 187
    fe : artık, bundan sonra
  12008. 2-Bakara 187
    elâne : şimdi
  12009. 2-Bakara 187
    bâşirû-hunne : onlara yaklaşın, onlarla mübaşeret edin
  12010. 2-Bakara 187
    ve ibtegû : ve isteyin
  12011. 2-Bakara 187
    ketebe : takdir ettiği, yazdığı, farz kıldığı şeyi
  12012. 2-Bakara 187
    lekum : sizin için, size
  12013. 2-Bakara 187
    ve kulû : ve yeyin
  12014. 2-Bakara 187
    ve işrabû : ve için
  12015. 2-Bakara 187
    yetebeyyene : açığa çıkar, belli olur
  12016. 2-Bakara 187
    lekum : sizin için, size
  12017. 2-Bakara 187
    el haytu : iplik
  12018. 2-Bakara 187
    ebyadu : beyaz
  12019. 2-Bakara 187
    min el haytı : iplikten
  12020. 2-Bakara 187
    el esvedi : siyah
  12021. 2-Bakara 187
    min el fecri : fecr (seher) vaktinde
  12022. 2-Bakara 187
    summe : sonra
  12023. 2-Bakara 187
    etimmu : tamamlayın
  12024. 2-Bakara 187
    es sıyâme : oruç
  12025. 2-Bakara 187
    ilâ el leyli : geceye kadar
  12026. 2-Bakara 187
    ve lâ tubâşirû-hunne : ve onlarla mübaşeret etmeyin, onlara
  12027. 2-Bakara 187
    ve entum : ve siz
  12028. 2-Bakara 187
    âkifûne : itikâfta olanlar (çok ibadet etmek için)
  12029. 2-Bakara 187
    el mesâcidi : mescidlerde, mecsidlerininde
  12030. 2-Bakara 187
    tilke : bu
  12031. 2-Bakara 187
    fe : o zaman, artık
  12032. 2-Bakara 187
    kezâlike : işteyle
  12033. 2-Bakara 187
    yubeyyinu : beyan ediyor, açıklıyor
  12034. 2-Bakara 187
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  12035. 2-Bakara 187
    lealle-hum : umulur ki böylece onlar
  12036. 2-Bakara 187
    yettekûne : takva sahibi olurlar
  12037. 2-Bakara 188
    vete'kulû : ve yemeyin
  12038. 2-Bakara 188
    emvâle-kum : mallarınız
  12039. 2-Bakara 188
    beyne-kum : sizin aranızda
  12040. 2-Bakara 188
    bi el bâtılı : bâtıl ile, haksızlıkla
  12041. 2-Bakara 188
    ve (lâ) tudlû : ve aktarmayın, rüşvet olarak vermeyin
  12042. 2-Bakara 188
    ilâ el hukkâmi : hakimlere
  12043. 2-Bakara 188
    li te'kulû : yemeniz için
  12044. 2-Bakara 188
    ferîkan : bir kısım
  12045. 2-Bakara 188
    min emvâli : mallardan
  12046. 2-Bakara 188
    en nâsi : insanlar
  12047. 2-Bakara 188
    bi el ismi : günah ile, günaha girerek
  12048. 2-Bakara 188
    ve entum ta'lemûne : ve siz biliyorsunuz
  12049. 2-Bakara 189
    yes'elûne-ke : sana soruyorlar, sorarlar
  12050. 2-Bakara 189
    el ehilleti : hilâller (Ay'ın hilâl şeklinden dolunay olana kadar geçirdiği hilâl şekilleri)
  12051. 2-Bakara 189
    hiye : o
  12052. 2-Bakara 189
    mevâkîtu : vakitleri bildiren vakit ölçüsü
  12053. 2-Bakara 189
    li en nâsi : insanlar için
  12054. 2-Bakara 189
    ve el haccı : ve hac
  12055. 2-Bakara 189
    ve leyse : ve değildir
  12056. 2-Bakara 189
    el birru : birr, ebrar yapan davranış biçimi
  12057. 2-Bakara 189
    bi en te'tû : gelmeniz, girmeniz
  12058. 2-Bakara 189
    el buyûte : evler
  12059. 2-Bakara 189
    vekinne : ve lâkin, fakat, oysa
  12060. 2-Bakara 189
    el birre : birr, ebrar yapan davranış biçimi
  12061. 2-Bakara 189
    menittekâ (men ittekâ) : kişi takva sahibi olur
  12062. 2-Bakara 189
    ve u'tû : ve gelin, girin
  12063. 2-Bakara 189
    el buyûte : evler
  12064. 2-Bakara 189
    min ebvâbi-hâ : onun kapılarından
  12065. 2-Bakara 189
    ve ittekû : ve takva sahibi olun
  12066. 2-Bakara 189
    allâhe : Allah
  12067. 2-Bakara 189
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  12068. 2-Bakara 189
    tuflihûne : felâha, kurtuluşa erersiniz
  12069. 2-Bakara 190
    ve kâtilû : ve savaşın, öldürün
  12070. 2-Bakara 190
    fi sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  12071. 2-Bakara 190
    ellezîne : o kimseler, onlar
  12072. 2-Bakara 190
    yukâtilûne-kum : sizi katlediyorlar, sizinle savaşıyorlar, sizi öldürüyorlar
  12073. 2-Bakara 190
    ve lâ ta'tedû : ve aşırı gitmeyin, haddi aşmayın
  12074. 2-Bakara 190
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  12075. 2-Bakara 190
    el mu'tedîne : aşırı gidenler, haddi aşanlar
  12076. 2-Bakara 191
    ve uktulû-hum : ve onları öldürün
  12077. 2-Bakara 191
    sekıftumû-hum : onları buldunuz, yakaladınız,
  12078. 2-Bakara 191
    ve ahricû-hum : ve onları çıkarın
  12079. 2-Bakara 191
    ve el fitnetu : ve fitne
  12080. 2-Bakara 191
    eşeddu : daha şiddetli, daha kuvvetli, daha fena
  12081. 2-Bakara 191
    min el katli : öldürmekten
  12082. 2-Bakara 191
    ve lâ tukâtilû-hum : ve onları katletmeyin, onlarla savaşmayın, onları öldürmeyin
  12083. 2-Bakara 191
    inde : yanında
  12084. 2-Bakara 191
    el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram
  12085. 2-Bakara 191
    fe : artık, bundan sonra, fakat
  12086. 2-Bakara 191
    in kâtelû-kum : eğer sizinle savaşırlarsa,
  12087. 2-Bakara 191
    fe uktulû-hum : o zaman, o taktirde, onları öldürün
  12088. 2-Bakara 191
    kezâlike : işteyle
  12089. 2-Bakara 191
    cezâu : ceza
  12090. 2-Bakara 191
    el kâfirîne : kâfirler
  12091. 2-Bakara 192
    fe : artık, bundan sonra
  12092. 2-Bakara 192
    in intehev : eğer vazgeçerlerse
  12093. 2-Bakara 192
    fe : artık, o taktirde
  12094. 2-Bakara 192
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  12095. 2-Bakara 193
    ve kâtilû-hum : ve onlarla savaşın
  12096. 2-Bakara 193
    tekûne : olmasın
  12097. 2-Bakara 193
    fitnetun : fitne
  12098. 2-Bakara 193
    ve yekûne : ve olsun
  12099. 2-Bakara 193
    ed dînu : dîn
  12100. 2-Bakara 193
    fe : artık, bundan sonra
  12101. 2-Bakara 193
    in intehev : eğer vazgeçerlerse
  12102. 2-Bakara 193
    fe : o zaman
  12103. 2-Bakara 193
    lâ udvâne : düşmanlık yoktur
  12104. 2-Bakara 193
    ez zâlimîne : zalimler
  12105. 2-Bakara 194
    eş şehru : ay
  12106. 2-Bakara 194
    el harâmu : hürmetli, yasak, haram
  12107. 2-Bakara 194
    bi eş şehri : ay ile
  12108. 2-Bakara 194
    el harâmi : hürmetli, yasak, haram
  12109. 2-Bakara 194
    ve el hurumâtu : ve ihtiram, hürmetler, yasaklar, haram- lar
  12110. 2-Bakara 194
    fe men : o zaman, o halde kim ise
  12111. 2-Bakara 194
    i'tedâ : zulmetti, hakka tecavüz etti, saldırdı
  12112. 2-Bakara 194
    aleykum : size
  12113. 2-Bakara 194
    fe i'tedû : o zaman, saldırın
  12114. 2-Bakara 194
    aleyhi : onun üzerine, ona
  12115. 2-Bakara 194
    ma i'tedâ : zulmettiler, hakka tecavüz ettikleri şey
  12116. 2-Bakara 194
    aleykum : sizin üzerinize, size
  12117. 2-Bakara 194
    ve ittekû : ve takva sahibi olun
  12118. 2-Bakara 194
    allâhe : Allah'a karşı
  12119. 2-Bakara 194
    ve i'lemû : ve bilin
  12120. 2-Bakara 194
    enne : olduğunu
  12121. 2-Bakara 194
    allâhe : Allah
  12122. 2-Bakara 194
    mea : ile, beraber, birlikte
  12123. 2-Bakara 194
    el muttekîne : takva sahipleri
  12124. 2-Bakara 195
    ve enfikû : ve infâk edin, verin
  12125. 2-Bakara 195
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  12126. 2-Bakara 195
    ve lâ tulkû : ve atmayın
  12127. 2-Bakara 195
    bi eydî-kum : (sizin) kendi ellerinizle
  12128. 2-Bakara 195
    ilâ et tehluketi : tehlikeye
  12129. 2-Bakara 195
    ve ahsinû : ve ahsen olun, Allah'ın hükümlerini
  12130. 2-Bakara 195
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  12131. 2-Bakara 195
    el muhsinîne : muhsinler, ahsen olanlar
  12132. 2-Bakara 196
    ve etimmû : ve tamamlayın
  12133. 2-Bakara 196
    el hacce : hac
  12134. 2-Bakara 196
    ve el umrete : ve umre
  12135. 2-Bakara 196
    fe in : fakat eğer
  12136. 2-Bakara 196
    fe : o zaman, o taktirde
  12137. 2-Bakara 196
    isteysera : kolay gelen şey 9 - min el hedyi
  12138. 2-Bakara 196
    ve lâ tahlikû : ve traş etmeyin
  12139. 2-Bakara 196
    ruûse-kum : başlarınızı
  12140. 2-Bakara 196
    yebluga : ulaşır, erişir
  12141. 2-Bakara 196
    el hedyu : kurban
  12142. 2-Bakara 196
    mahille-hu : mahalline, kendi yerine
  12143. 2-Bakara 196
    fe men : fakat kim
  12144. 2-Bakara 196
    ne : oldu
  12145. 2-Bakara 196
    ev : veya
  12146. 2-Bakara 196
    ezen : eza, ağrı
  12147. 2-Bakara 196
    fe fidyetun : o zaman, bu durumda fidye (gerekir)
  12148. 2-Bakara 196
    ev : veya
  12149. 2-Bakara 196
    ev : veya
  12150. 2-Bakara 196
    fe izâ emin-tum : artık emin olduğunuz zaman
  12151. 2-Bakara 196
    fe men : o taktirde, o zaman kim
  12152. 2-Bakara 196
    temettea : faydalanır, yararlanır
  12153. 2-Bakara 196
    bi el umreti : umre ile, umreden
  12154. 2-Bakara 196
    ilâ el haccı : hacca kadar
  12155. 2-Bakara 196
    fe : o taktirde, o zaman
  12156. 2-Bakara 196
    isteysera : kolayına gelen
  12157. 2-Bakara 196
    min el hedyi : kurbandan
  12158. 2-Bakara 196
    fe : artık, fakat
  12159. 2-Bakara 196
    men : kim, kimse, kişi
  12160. 2-Bakara 196
    lem yecid : bulamadı
  12161. 2-Bakara 196
    fe : o zaman, artık
  12162. 2-Bakara 196
    selâseti : üç
  12163. 2-Bakara 196
    eyyâmin : günler
  12164. 2-Bakara 196
    el haccı : hacda
  12165. 2-Bakara 196
    ve seb'atin : ve yedi
  12166. 2-Bakara 196
    izâ reca'tum : döndüğünüz zaman
  12167. 2-Bakara 196
    tilke : bu
  12168. 2-Bakara 196
    miletun : tamamı
  12169. 2-Bakara 196
    like : işte bu, bu
  12170. 2-Bakara 196
    li men : kimse(ler) için
  12171. 2-Bakara 196
    lem yekun : olmayan
  12172. 2-Bakara 196
    ehlu-hu : onun ailesi
  12173. 2-Bakara 196
    el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram
  12174. 2-Bakara 196
    ve ittekû allâhe : ve Allah'a karşı takva sahibi olun
  12175. 2-Bakara 196
    ve i'lemû : ve bilin
  12176. 2-Bakara 196
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğu
  12177. 2-Bakara 196
    şedîdu : şiddetli
  12178. 2-Bakara 196
    el ikâbi : ceza
  12179. 2-Bakara 197
    el haccu : hac
  12180. 2-Bakara 197
    eşhurun : aylar
  12181. 2-Bakara 197
    fe : o zaman, işte
  12182. 2-Bakara 197
    men : kim, kimse
  12183. 2-Bakara 197
    hinne : onların içinde, onlarda
  12184. 2-Bakara 197
    el hacca : hac
  12185. 2-Bakara 197
    fe : o zaman, artık
  12186. 2-Bakara 197
    refese : yanaşmak yoktur
  12187. 2-Bakara 197
    ve lâ fusûka : ve fasıklık, günaha sapma yoktur
  12188. 2-Bakara 197
    ve lâ cidâle : ve sürtüşmek, kavga etmek yoktur
  12189. 2-Bakara 197
    el haccı : hacta
  12190. 2-Bakara 197
    vetef'alû : ve ne yaparsanız
  12191. 2-Bakara 197
    ya'lem-hu : onu bilir
  12192. 2-Bakara 197
    ve tezevvedû : ve azıklanın, azık hazırlayın
  12193. 2-Bakara 197
    fe : o zaman, fakat
  12194. 2-Bakara 197
    inne : muhakkak
  12195. 2-Bakara 197
    hayra ez zâdi : azığın hayırlısı
  12196. 2-Bakara 197
    et takvâ : takva (sahibi olmak)
  12197. 2-Bakara 197
    ve : ve
  12198. 2-Bakara 197
    ittekû-ni : bana karşı takva sahibi olun
  12199. 2-Bakara 197
    ulî el elbâbi : lübblerin, sır hazinelerinin sahipleri,
  12200. 2-Bakara 198
    leyse : değil
  12201. 2-Bakara 198
    aleykum : sizin üzerinize, size
  12202. 2-Bakara 198
    en tebtegû : aramanız, talep etmeniz, istemeniz
  12203. 2-Bakara 198
    fe : o zaman, artık
  12204. 2-Bakara 198
    efadtum : topluca geldiniz, akın akın geldiniz
  12205. 2-Bakara 198
    fe uzkurû : o zaman zikredin
  12206. 2-Bakara 198
    allâhe : Allah
  12207. 2-Bakara 198
    inde : yanında
  12208. 2-Bakara 198
    el meş'ari el harâmi : Meş'aril Haram, Arafat'tan dönüş
  12209. 2-Bakara 198
    ve uzkurû-hu : ve onu zikredin
  12210. 2-Bakara 198
    kemâ : gibi, şeklinde, şekilde
  12211. 2-Bakara 198
    hedâ-kum : sizi hidayete erdirdi
  12212. 2-Bakara 198
    ve in : ve ise, sadece, doğrusu
  12213. 2-Bakara 198
    le : elbette
  12214. 2-Bakara 198
    min ed dâllîne : dalâlette olanlardan
  12215. 2-Bakara 199
    summe : sonra
  12216. 2-Bakara 199
    efîdû : topluca, akın akın dönüp gelin
  12217. 2-Bakara 199
    efâda : topluca, akın akın dönüp geldi
  12218. 2-Bakara 199
    en nâsu : insanlar
  12219. 2-Bakara 199
    ve istagfirû : ve istiğfar edin, mağfiret isteyin
  12220. 2-Bakara 199
    allâhe : Allah
  12221. 2-Bakara 199
    inne : muhakkak
  12222. 2-Bakara 199
    allâhe : Allah
  12223. 2-Bakara 200
    fe : o zaman, böylece
  12224. 2-Bakara 200
    menâsike-kum : hacca ait ibadetleriniz
  12225. 2-Bakara 200
    fe uzkurû : artık zikredin, anın
  12226. 2-Bakara 200
    allâhe : Allah
  12227. 2-Bakara 200
    ke : gibi
  12228. 2-Bakara 200
    âbâe-kum : babalarınız, atalarınız
  12229. 2-Bakara 200
    ev : veya
  12230. 2-Bakara 200
    eşedde : daha şiddetli, daha kuvvetli
  12231. 2-Bakara 200
    zikren : zikrederek
  12232. 2-Bakara 200
    fe : fakat
  12233. 2-Bakara 200
    min en nâsi : insanlardan
  12234. 2-Bakara 200
    men : kimse(ler), kim, kimi
  12235. 2-Bakara 200
    yekûlu : der
  12236. 2-Bakara 200
    rabbe-nâ : (bizim) Rabbimiz
  12237. 2-Bakara 200
    ed dunyâ : dünyada
  12238. 2-Bakara 200
    ve : ve
  12239. 2-Bakara 200
    lehu : onun
  12240. 2-Bakara 200
    el ahirati : ahirette
  12241. 2-Bakara 201
    ve min-hum : ve onlardan
  12242. 2-Bakara 201
    men yekûlu : kim derse
  12243. 2-Bakara 201
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  12244. 2-Bakara 201
    ed dunyâ : dünyada
  12245. 2-Bakara 201
    haseneten : hasene, hayır, iyilik, güzellik
  12246. 2-Bakara 201
    veel âhirati : ve ahirette
  12247. 2-Bakara 201
    haseneten : hasene, hayır, iyilik, güzellik
  12248. 2-Bakara 201
    ve kı-nâ : ve bizi koru
  12249. 2-Bakara 201
    azâbe en nâri : ateşin azabı
  12250. 2-Bakara 202
    ulâike : işte onlar
  12251. 2-Bakara 202
    lehum : onların vardır
  12252. 2-Bakara 202
    kesebû : kazandılar, (dereceler) kazandılar
  12253. 2-Bakara 202
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  12254. 2-Bakara 202
    serîu : seri, çabuk
  12255. 2-Bakara 202
    el hısâbi : hesap
  12256. 2-Bakara 203
    ve ezkurû : ve zikredin
  12257. 2-Bakara 203
    allâhe : Allah
  12258. 2-Bakara 203
    eyyâmin : günlerde
  12259. 2-Bakara 203
    fe : fakat, artık, bundan sonra
  12260. 2-Bakara 203
    men : kim
  12261. 2-Bakara 203
    teaccele : acele eder
  12262. 2-Bakara 203
    yevmeyni : iki gün
  12263. 2-Bakara 203
    fe : fakat, artık, bundan sonra
  12264. 2-Bakara 203
    isme : bir günah yoktur
  12265. 2-Bakara 203
    aleyhi : onun üzerine, ona
  12266. 2-Bakara 203
    ve men : ve kim
  12267. 2-Bakara 203
    teahhara : tehir ederse, gecikirse
  12268. 2-Bakara 203
    fe : artık, bundan sonra, o taktirde
  12269. 2-Bakara 203
    isme : bir günah yoktur
  12270. 2-Bakara 203
    aleyhi : onun üzerine
  12271. 2-Bakara 203
    men : kimse(ler)
  12272. 2-Bakara 203
    ittekâ : takva sahibi oldu
  12273. 2-Bakara 203
    ve ittekû : ve takva sahibi olun
  12274. 2-Bakara 203
    allâhe : Allah
  12275. 2-Bakara 203
    ve a'lemû : ve bilin
  12276. 2-Bakara 203
    enne-kum : sizin ..... olduğunuzu
  12277. 2-Bakara 203
    ileyhi : ona
  12278. 2-Bakara 203
    tuhşerûne : haşrolunacaksınız
  12279. 2-Bakara 204
    ve min en nâsi : ve insanlardan
  12280. 2-Bakara 204
    men : kim, kimse(ler), kişi(ler)
  12281. 2-Bakara 204
    yu'cibu-ke : seni hoşnut eder, senin hoşuna gider
  12282. 2-Bakara 204
    fî hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  12283. 2-Bakara 204
    ve yuşhidu allâhe : ve Allah'ı şahit tutar
  12284. 2-Bakara 204
    ve huve : ve o
  12285. 2-Bakara 204
    eleddu : çok şiddetli, amansız, azılı düşman,
  12286. 2-Bakara 204
    el hısâmi : hasım, düşman
  12287. 2-Bakara 205
    ve izâ : ve o zaman, olduğu zaman
  12288. 2-Bakara 205
    tevellâ : döndü
  12289. 2-Bakara 205
    seâ : çalıştı
  12290. 2-Bakara 205
    el ardı : yeryüzünde
  12291. 2-Bakara 205
    li yufside : fesat çıkarmak için
  12292. 2-Bakara 205
    ve yuhlike : ve helâk edilmesi
  12293. 2-Bakara 205
    el harse : ekinler
  12294. 2-Bakara 205
    ve en nesle : ve nesil
  12295. 2-Bakara 205
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  12296. 2-Bakara 205
    el fesâda : fesat, bozgunculuk
  12297. 2-Bakara 206
    ve izâ : ve o zaman, olduğu zaman
  12298. 2-Bakara 206
    le : denildi
  12299. 2-Bakara 206
    lehu : ona
  12300. 2-Bakara 206
    ıttekı : takva sahibi ol
  12301. 2-Bakara 206
    allâhe : Allah
  12302. 2-Bakara 206
    ehazet-hu : onu alır, tutar (mani olur)
  12303. 2-Bakara 206
    el izzetu : izzet, üstünlük
  12304. 2-Bakara 206
    bi el ismi : günaha, günah
  12305. 2-Bakara 206
    fe : o zaman, o taktirde
  12306. 2-Bakara 206
    cehennemu : cehennem
  12307. 2-Bakara 206
    ve le bi'se : ve elbette, gerçekten kötü
  12308. 2-Bakara 206
    el mihâdu : yatak, döşek
  12309. 2-Bakara 207
    ve min en nâsi : ve insanlardan
  12310. 2-Bakara 207
    men : kim, kişi, kimse(ler)
  12311. 2-Bakara 207
    yeşrî : satar
  12312. 2-Bakara 207
    nefse-hu : kendi nefsini
  12313. 2-Bakara 207
    ibtigâe : aradı, istedi, diledi
  12314. 2-Bakara 207
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  12315. 2-Bakara 207
    bi el ıbâdi : kullarına
  12316. 2-Bakara 208
    eyyuhâ : ey
  12317. 2-Bakara 208
    ellezîne : o kimseler, onlar
  12318. 2-Bakara 208
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler, îmân ettiler
  12319. 2-Bakara 208
    fi es silmi : silm'e, teslime (ruhu, vechi, nefsi ve iradeyi Allah'a teslim etmeye
  12320. 2-Bakara 208
    ffeten : topluca, hepiniz
  12321. 2-Bakara 208
    vetettebiû : ve tâbî olmayın, uymayın
  12322. 2-Bakara 208
    eş şeytâni : şeytan
  12323. 2-Bakara 208
    inne-hu : muhakkak ki o, çünkü o
  12324. 2-Bakara 208
    lekum : sizin için, size
  12325. 2-Bakara 209
    fe : o zaman, o taktirde, fakat, hâlâ
  12326. 2-Bakara 209
    in zelel-tum : eğer ayağınızı kaydırırsanız, saparsanız
  12327. 2-Bakara 209
    mâ câet-kum : size gelen şey
  12328. 2-Bakara 209
    el beyyinâtu : beyyineler, açık deliller, açık
  12329. 2-Bakara 209
    fe : o zaman, öyleyse, o taktirde
  12330. 2-Bakara 209
    a'lemû : biliniz, bilin
  12331. 2-Bakara 209
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğu
  12332. 2-Bakara 210
    hel : mı
  12333. 2-Bakara 210
    yenzurûne : bakıyorlar, gözlüyorlar, bekliyorlar
  12334. 2-Bakara 210
    en ye'tiye-hum(u) : onlara gelmesi
  12335. 2-Bakara 210
    zulelin : gölgede, gölgelerinde
  12336. 2-Bakara 210
    min el gamâmi : bulutlardan
  12337. 2-Bakara 210
    ve el melâiketu : ve melekler
  12338. 2-Bakara 210
    ve kudiye : ve bitirilmesi, yerine getirilmesi
  12339. 2-Bakara 210
    el emru : emir, iş
  12340. 2-Bakara 210
    ve ilâllâhi (ilâ allâhi) : ve Allah'a
  12341. 2-Bakara 210
    turceu : döndürülür
  12342. 2-Bakara 210
    el umûru : emirler, işler
  12343. 2-Bakara 211
    sel : sor
  12344. 2-Bakara 211
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  12345. 2-Bakara 211
    kem : kaç tane, nice
  12346. 2-Bakara 211
    âteynâ-hum : onlara verdik
  12347. 2-Bakara 211
    min âyetin beyyinetin : açıklanmış âyetten, mucizeden
  12348. 2-Bakara 211
    ve men : ve kim
  12349. 2-Bakara 211
    yubeddil : değiştirir
  12350. 2-Bakara 211
    ni'metallâhi (ni'mete allâhi) : Allah'ın ni'meti
  12351. 2-Bakara 211
    mâ câet-hu : ona gelen şey
  12352. 2-Bakara 211
    fe : artık, bundan sonra, o taktirde
  12353. 2-Bakara 211
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
  12354. 2-Bakara 211
    şedîdu : şiddetli
  12355. 2-Bakara 211
    el ikâbi : ceza
  12356. 2-Bakara 212
    zuyyine : süslendi, müzeyyen kılındı
  12357. 2-Bakara 212
    lillezîne (li ellezîne) : o kimselere, onlara
  12358. 2-Bakara 212
    keferû : inkâr ettiler
  12359. 2-Bakara 212
    el hayâtu ed dunyâ : dünya hayatı
  12360. 2-Bakara 212
    ve yesharûne : ve alay ediyorlar
  12361. 2-Bakara 212
    min ellezîne : o kimselerden, onlardan
  12362. 2-Bakara 212
    âmenû : âmenû oldular (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler), îmân ettiler
  12363. 2-Bakara 212
    vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler, onlar
  12364. 2-Bakara 212
    ittekav : takva sahibi oldular
  12365. 2-Bakara 212
    fevka-hum : onların üstünde (onlardan üstün)
  12366. 2-Bakara 212
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  12367. 2-Bakara 212
    ve allâhu yerzuku : ve Allah rızıklandırır
  12368. 2-Bakara 212
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  12369. 2-Bakara 213
    ne : oldu, idi
  12370. 2-Bakara 213
    en nâsu : insanlar
  12371. 2-Bakara 213
    ummeten : ümmet, topluluk
  12372. 2-Bakara 213
    vâhıdeten : bir, tek, bir tek
  12373. 2-Bakara 213
    fe : o zaman, sonra
  12374. 2-Bakara 213
    bease : beas etti, hayata getirdi, gönderdi
  12375. 2-Bakara 213
    en nebiyyîne : peygamberler
  12376. 2-Bakara 213
    mubeşşirîne : müjdeleyiciler
  12377. 2-Bakara 213
    ve munzirîne : ve uyarıcılar
  12378. 2-Bakara 213
    ve enzele : ve indirdi
  12379. 2-Bakara 213
    mea-hum : onlarla birlikte, beraber, yanında
  12380. 2-Bakara 213
    el kitâbe : kitap
  12381. 2-Bakara 213
    bi el hakkı : hak ile
  12382. 2-Bakara 213
    li yahkume : hükmetmeleri için, hükmetsin diye
  12383. 2-Bakara 213
    beyne : arasında
  12384. 2-Bakara 213
    en nâsi : insanlar
  12385. 2-Bakara 213
    ıhtelefû : ve ihtilâf ettiler, ayrılığa düştükler
  12386. 2-Bakara 213
    ve mâ ıhtelefe : ve ihtilâf ettikleri, ayrılığa düştükleri şey
  12387. 2-Bakara 213
    illellezîne (illâ ellezîne) : sadece, ancak o kimseler
  12388. 2-Bakara 213
    mâ câet-hum : onlara gelen şey
  12389. 2-Bakara 213
    el beyyinâtu : beyyineler, belgeler
  12390. 2-Bakara 213
    bagyen : düşmanlık, çekememezlik, haset
  12391. 2-Bakara 213
    beyne-hum : kendi aralarında
  12392. 2-Bakara 213
    fe : o zaman, bu sebeple
  12393. 2-Bakara 213
    hedâ allâhu : Allah hidayete erdirdi
  12394. 2-Bakara 213
    ellezîne : o kimseler, onlar
  12395. 2-Bakara 213
    âmenû : Allah'a ulaşmayı dilediler, îmân ettiler
  12396. 2-Bakara 213
    li mâ ıhtelefû : ihtilâf ettikleri, ayrılığa düştükleri şey için
  12397. 2-Bakara 213
    min el hakkı : haktan
  12398. 2-Bakara 213
    ve allâhu : ve Allah
  12399. 2-Bakara 213
    yehdî : hidayet eder, ulaştırır, iletir
  12400. 2-Bakara 213
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  12401. 2-Bakara 214
    em hasibtum : yoksa zan mı ettiniz
  12402. 2-Bakara 214
    en tedhulû : girmeniz
  12403. 2-Bakara 214
    el cennete : cennet
  12404. 2-Bakara 214
    ve lemmâ : ve olmadıkça
  12405. 2-Bakara 214
    ye'ti-kum : size gelir
  12406. 2-Bakara 214
    mesele : durum, haller
  12407. 2-Bakara 214
    ellezîne : o kimseler, onlar
  12408. 2-Bakara 214
    halev : gelip geçti
  12409. 2-Bakara 214
    messet-hum : onlara dokundu, isabet etti, başına geldi
  12410. 2-Bakara 214
    el be'sâu : şiddetli belâ
  12411. 2-Bakara 214
    ve ed darrâu : ve darlık, zarar, sıkıntı, felâket
  12412. 2-Bakara 214
    ve zulzilû : ve sarsıldılar
  12413. 2-Bakara 214
    yekûle : söyleyecek, diyecek
  12414. 2-Bakara 214
    er resûlu : resûl
  12415. 2-Bakara 214
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  12416. 2-Bakara 214
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  12417. 2-Bakara 214
    mea-hu : onun yanında
  12418. 2-Bakara 214
    metâ : ne zaman
  12419. 2-Bakara 214
    e lâ : değil mi, (öyle) değil mi
  12420. 2-Bakara 214
    inne nasrallâhi (nasra allâhi) : muhakkak ki, mutlaka Allah'ın yardımı
  12421. 2-Bakara 215
    yes'elûne-ke : sana soruyorlar
  12422. 2-Bakara 215
    yunfikûne : infâk ederler (Allah için verirler)
  12423. 2-Bakara 215
    enfaktum : Allah için infâk ettiğiniz, verdiğiniz şey
  12424. 2-Bakara 215
    fe : işte o
  12425. 2-Bakara 215
    li ellideyni : anne-baba için
  12426. 2-Bakara 215
    ve akrabîne : ve akrabalar, yakınlar
  12427. 2-Bakara 215
    ve yetâmâ : ve yetimler
  12428. 2-Bakara 215
    ve el mesâkîni : ve miskinler, yoksullar, çalışamayacak
  12429. 2-Bakara 215
    ve ibni es sebîli : ve (yolda kalmış) yolcular
  12430. 2-Bakara 215
    vetef'alû : ve yaptığınız şey, ne yaparsanız
  12431. 2-Bakara 215
    fe inne allâhe : o taktirde muhakkak ki Allah
  12432. 2-Bakara 216
    kutibe : yazıldı, farz kılındı
  12433. 2-Bakara 216
    aleykum(u) : sizin üzerinize
  12434. 2-Bakara 216
    el kitâlu : savaş
  12435. 2-Bakara 216
    ve huve : ve o
  12436. 2-Bakara 216
    lekum : sizin için, size
  12437. 2-Bakara 216
    ve asâ : ve umulur ki, olur ki
  12438. 2-Bakara 216
    en tekrehû : kerih olması, hoşa gitmemesi
  12439. 2-Bakara 216
    şey'en : bir şey
  12440. 2-Bakara 216
    ve huve : ve o
  12441. 2-Bakara 216
    lekum : sizin için, size
  12442. 2-Bakara 216
    ve asâ : ve umulur ki
  12443. 2-Bakara 216
    en tuhıbbû : sevmeniz, hoşlanmanız
  12444. 2-Bakara 216
    şeyen : bir şey
  12445. 2-Bakara 216
    ve huve : ve o
  12446. 2-Bakara 216
    şerrun : şerrdir
  12447. 2-Bakara 216
    lekum : sizin için, size
  12448. 2-Bakara 216
    ya'lemu : bilir
  12449. 2-Bakara 216
    ve entum : ve siz
  12450. 2-Bakara 216
    lâ ta'lemûne : siz bilmezsiniz
  12451. 2-Bakara 217
    yes'elûne-ke : sana soruyorlar
  12452. 2-Bakara 217
    an(i) eş şehri el harâmi : haram aydan
  12453. 2-Bakara 217
    kebîrun : büyük
  12454. 2-Bakara 217
    ve saddun : ve men etmek, alıkoymak
  12455. 2-Bakara 217
    an sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolundan
  12456. 2-Bakara 217
    ve kufrun : ve inkâr etmek
  12457. 2-Bakara 217
    ve el mescidi el harâmi : ve Mescid-i Haram
  12458. 2-Bakara 217
    ve ihrâcu : ve çıkarmak
  12459. 2-Bakara 217
    ehli-hi : onun halkı
  12460. 2-Bakara 217
    ekberu : en büyük, daha büyük
  12461. 2-Bakara 217
    indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
  12462. 2-Bakara 217
    ve el fitnetu : ve fitne
  12463. 2-Bakara 217
    ekberu : en büyük, daha büyük
  12464. 2-Bakara 217
    min el katli : öldürmekten
  12465. 2-Bakara 217
    veyezâlûne : ve zail olmazlar, geri kalmazlar
  12466. 2-Bakara 217
    yukâtilûne-kum : sizinle savaşırlar
  12467. 2-Bakara 217
    yeruddû-kum : sizi döndürürler
  12468. 2-Bakara 217
    in istetâû : eğer güçleri yetse
  12469. 2-Bakara 217
    ve men : ve kim
  12470. 2-Bakara 217
    yertedid : geriner
  12471. 2-Bakara 217
    fe yemut : o zaman, o taktirde ölür
  12472. 2-Bakara 217
    ve huve : ve o
  12473. 2-Bakara 217
    fe ulâike : o zaman, böylece, bu sebeplete onlar
  12474. 2-Bakara 217
    ed dunyâ : dünyada
  12475. 2-Bakara 217
    ve el âhiret : ve ahirette
  12476. 2-Bakara 217
    ve ulâike : vete onlar
  12477. 2-Bakara 217
    ashâbu en nâri : ateş ehlidir
  12478. 2-Bakara 217
    hâlidûne : ebediyyen kalıcak olanlardır
  12479. 2-Bakara 218
    inne ellezîne : muhakak ki onlar
  12480. 2-Bakara 218
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler) îmân ettiler
  12481. 2-Bakara 218
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  12482. 2-Bakara 218
    cerû : hicret ettiler
  12483. 2-Bakara 218
    vehedû : ve cihad ettiler
  12484. 2-Bakara 218
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  12485. 2-Bakara 218
    ulâike : işte onlar
  12486. 2-Bakara 218
    yercûne : ümit ederler, arzu ederler, dilerler
  12487. 2-Bakara 218
    rahmete allâhi : Allah'ın rahmeti
  12488. 2-Bakara 219
    yes'elûne-ke : sana soruyorlar, sorarlar
  12489. 2-Bakara 219
    an el hamri : şaraptan
  12490. 2-Bakara 219
    ve el meysiri : ve kumar
  12491. 2-Bakara 219
    ismun kebîrun : büyük günah
  12492. 2-Bakara 219
    ve menâfiu : ve menfaat, faydalar
  12493. 2-Bakara 219
    li en nâsi : insanlar için
  12494. 2-Bakara 219
    ve ismu-humâ : ve onların (o ikisinin) günahları
  12495. 2-Bakara 219
    ekberu : daha büyük
  12496. 2-Bakara 219
    min nef'i-himâ : onların (o ikisinin) faydalarından
  12497. 2-Bakara 219
    ve yes'elûne-ke : ve sana soruyorlar, sorarlar
  12498. 2-Bakara 219
    yunfikûne : infâk ediyorlar
  12499. 2-Bakara 219
    el afve : afv olan, ihtiyaçtan fazla olan mal, affedilen, vazgeçilen
  12500. 2-Bakara 219
    kezâlike : bunun gibi, işteyle
  12501. 2-Bakara 219
    yubeyyinu allâhu : Allah açıklıyor
  12502. 2-Bakara 219
    lekum : sizin için, size
  12503. 2-Bakara 219
    el âyâti : âyetler
  12504. 2-Bakara 219
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  12505. 2-Bakara 219
    tetefekkerûne : tefekkür edersiniz, düşünürsünüz
  12506. 2-Bakara 220
    ed dunyâ : dünya hakkında, dünyada
  12507. 2-Bakara 220
    ve el âhirati : ve ahiret
  12508. 2-Bakara 220
    ve yes'elûne-ke : ve sana soruyorlar, sorarlar
  12509. 2-Bakara 220
    an el yetâmâ : yetimlerden
  12510. 2-Bakara 220
    lehum : onları
  12511. 2-Bakara 220
    ve in tuhâlitû-hum : ve eğer onlara karışırsanız, katılırsanız
  12512. 2-Bakara 220
    fe : artık, o zaman
  12513. 2-Bakara 220
    ve allâhu : ve Allah
  12514. 2-Bakara 220
    ya'lemu : bilir
  12515. 2-Bakara 220
    el mufside : fesat çıkaranlar
  12516. 2-Bakara 220
    min el muslihi : ıslâh edenlerden
  12517. 2-Bakara 220
    ve lev : ve şâyet, olsa, ise
  12518. 2-Bakara 220
    şâallâhu (şâe allâhu) : Allah diledi
  12519. 2-Bakara 220
    le : elbette, mutlaka
  12520. 2-Bakara 220
    a'nete-kum : sizi sıkıntıya soktu
  12521. 2-Bakara 220
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  12522. 2-Bakara 221
    vetenkihû : ve (kendinize) nikâhlamayın
  12523. 2-Bakara 221
    el muşrikâti : müşrik kadınlar
  12524. 2-Bakara 221
    hattâ yu'minne : mü'min oluncaya, îmân edinceye kadar
  12525. 2-Bakara 221
    ve le emetun : ve elbette bir cariye
  12526. 2-Bakara 221
    mu'minetun : mü'min (kadın)
  12527. 2-Bakara 221
    min muşriketin : müşrik bir kadından
  12528. 2-Bakara 221
    ve lev a'cebet-kum : ve size hoş gelse bile, hoşunuza gitse bile
  12529. 2-Bakara 221
    ve lâ tunkihû : ve (siz kadınlarınızı) nikâhlamayın
  12530. 2-Bakara 221
    el muşrikîne : müşrik erkekler
  12531. 2-Bakara 221
    ve le abdun : ve elbette bir köle
  12532. 2-Bakara 221
    ve lev a'cebe-kum : ve size hoş gelse bile
  12533. 2-Bakara 221
    ulâike yedne : işte onlar davet ederler
  12534. 2-Bakara 221
    ilâ en nâri : ateşe
  12535. 2-Bakara 221
    ve allâhu : ve Allah
  12536. 2-Bakara 221
    yed'û : davet ediyor
  12537. 2-Bakara 221
    ilâ el cenneti : cennete
  12538. 2-Bakara 221
    ve el magfireti : ve mağfiret
  12539. 2-Bakara 221
    ve yubeyyinu : ve açıklıyor
  12540. 2-Bakara 221
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  12541. 2-Bakara 221
    lealle-hum : umulur ki böylece onlar
  12542. 2-Bakara 221
    yetezekkerûne : tezekkür ederler
  12543. 2-Bakara 222
    ve yes'elûne-ke : ve sana soruyorlar, sorarlar
  12544. 2-Bakara 222
    anil mahîdi (an el mahîdi) : (kadınların) hayz (ay) hallerinden
  12545. 2-Bakara 222
    huve : o
  12546. 2-Bakara 222
    ezen : eza, ıstırap
  12547. 2-Bakara 222
    fa'tezilû (fe ı'tezilû) : o taktirde, bu yüzden uzak durun
  12548. 2-Bakara 222
    en nisâe : kadın(lar)
  12549. 2-Bakara 222
    el mahîdi : hayz (ay) hallerinde, hayz zamanında
  12550. 2-Bakara 222
    ve lâ takrabûhunne : ve onlara yaklaşmayın
  12551. 2-Bakara 222
    hattâ yathurne : temizleninceye kadar
  12552. 2-Bakara 222
    fe : öyle olunca, (öyle) ise, artık, o zaman
  12553. 2-Bakara 222
    izâ tetahherne : temizlendikleri zaman
  12554. 2-Bakara 222
    fe : öyle olunca, (öyle) ise, artık, o zaman,
  12555. 2-Bakara 222
    e'tûhunne : onlara gelin, yanına gidin (biraraya gelin)
  12556. 2-Bakara 222
    emere-kum(u) allâhu : Allah size emretti
  12557. 2-Bakara 222
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  12558. 2-Bakara 222
    et tevvâbîne : tövbe edenler
  12559. 2-Bakara 222
    ve yuhibbu : ve sever
  12560. 2-Bakara 222
    el mutetahhirîne : temizlenenler, temizlenmiş olanlar
  12561. 2-Bakara 223
    lekum : sizin için, sizin
  12562. 2-Bakara 223
    fe : o zaman, artık, o halde
  12563. 2-Bakara 223
    e'tû : gelin, yaklaşın
  12564. 2-Bakara 223
    harse-kum : sizin tarlanız
  12565. 2-Bakara 223
    ennâ : nasıl
  12566. 2-Bakara 223
    ve kaddimû : ve takdim edin
  12567. 2-Bakara 223
    li enfusi-kum : nefsleriniz için, kendiniz için
  12568. 2-Bakara 223
    vettekû (ve ittekû) : ve takva sahibi olun
  12569. 2-Bakara 223
    allâhe : Allah
  12570. 2-Bakara 223
    va'lemû (ve ı'lemû) : ve bilin
  12571. 2-Bakara 223
    enne-kum : sizin ..... olduğunu
  12572. 2-Bakara 223
    ve beşşir(i) : vejdele
  12573. 2-Bakara 223
    el mu'minîne : mü'minler
  12574. 2-Bakara 224
    vetec'alû : ve kılmayın, yapmayın
  12575. 2-Bakara 224
    allâhe : Allah
  12576. 2-Bakara 224
    urdaten : siper, mani, engel
  12577. 2-Bakara 224
    li eymâni-kum : yeminlerinize, yeminleriniz için
  12578. 2-Bakara 224
    en teberrû : ebrar kimseler olmanız
  12579. 2-Bakara 224
    ve tettekû : ve takva sahibi olun
  12580. 2-Bakara 224
    ve tuslihû : ve ıslâh edin, düzeltin
  12581. 2-Bakara 224
    beyne : arası
  12582. 2-Bakara 224
    en nâsi : insanlar
  12583. 2-Bakara 224
    ve allâhu : ve Allah
  12584. 2-Bakara 224
    semîun : en iyi işiten
  12585. 2-Bakara 225
    bi el lagvi : boş, lüzûmsuz sözler
  12586. 2-Bakara 225
    eymâni-kum : yeminleriniz konusunda, hakkında
  12587. 2-Bakara 225
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  12588. 2-Bakara 225
    bi mâ kesebet : kazandığı şeyler ile
  12589. 2-Bakara 226
    lillezîne (li ellezîne) : o kimseler için, onlar için, onlara
  12590. 2-Bakara 226
    yu'lûne : (yaklaşmamaya) yemin ederler
  12591. 2-Bakara 226
    terabbusu : beklerler
  12592. 2-Bakara 226
    erbaati : dört
  12593. 2-Bakara 226
    eşhurin : aylar
  12594. 2-Bakara 226
    fe : fakat, o zaman, o taktirde
  12595. 2-Bakara 226
    fe : fakat, o zaman, o taktirde
  12596. 2-Bakara 226
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  12597. 2-Bakara 227
    ve in azemû : ve eğer azmederlerse
  12598. 2-Bakara 227
    et talâka : boşama
  12599. 2-Bakara 227
    fe : o zaman, artık
  12600. 2-Bakara 227
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  12601. 2-Bakara 227
    semîun : en iyi işiten
  12602. 2-Bakara 228
    ve el mutallakâtu : ve boşanmış kadınlar
  12603. 2-Bakara 228
    yeterabbasne : dururlar, beklerler
  12604. 2-Bakara 228
    bi enfusi-hinne : kendi kendilerine
  12605. 2-Bakara 228
    selâsete : üç
  12606. 2-Bakara 228
    ve lâ yahıllu : ve helâl olmaz
  12607. 2-Bakara 228
    lehunne : onlara (o kadınlara)
  12608. 2-Bakara 228
    en yektumne : gizlemek
  12609. 2-Bakara 228
    erhâmi-hinne : onların rahimlerinde
  12610. 2-Bakara 228
    in kunne : eğer onlar (kadınlar) iseler
  12611. 2-Bakara 228
    yu'minne : îmân ederler
  12612. 2-Bakara 228
    ve el yevmi el âhıri : ve son güne, sonraki güne, ahirete
  12613. 2-Bakara 228
    ve buûletu-hunne : ve onların eşleri, kocaları
  12614. 2-Bakara 228
    ehakku : daha çok hak sahibi
  12615. 2-Bakara 228
    bi reddi-hinne : onlara gerinmeye
  12616. 2-Bakara 228
    fî zâlike : bunda
  12617. 2-Bakara 228
    in erâdû : eğer isterlerse
  12618. 2-Bakara 228
    ve lehunne : ve onların (kadınların) vardır
  12619. 2-Bakara 228
    mislu ellezî : onun misli, onun gibi
  12620. 2-Bakara 228
    aleyhinne : onların üzerinde
  12621. 2-Bakara 228
    bi el ma'rûfi : iyilik ile, örfe ve adete uygun olarak
  12622. 2-Bakara 228
    ve li er ricâli : ve erkekler için, erkeklerin vardır
  12623. 2-Bakara 228
    aleyhinne : onların üzerinde
  12624. 2-Bakara 228
    derecetun : bir derece
  12625. 2-Bakara 228
    ve allâhu : ve Allah
  12626. 2-Bakara 229
    et talâku : boşamak
  12627. 2-Bakara 229
    merratâni : iki kere
  12628. 2-Bakara 229
    fe : artık, bundan sonra
  12629. 2-Bakara 229
    ev : veya
  12630. 2-Bakara 229
    tesrîhun : bırakmak, serbest bırakmak
  12631. 2-Bakara 229
    ve lâ yahıllu : ve helâl olmaz
  12632. 2-Bakara 229
    lekum : sizin için, size
  12633. 2-Bakara 229
    en te'huzû : almanız
  12634. 2-Bakara 229
    âteytumû-hunne : onlara verdiniz
  12635. 2-Bakara 229
    şey'en : bir şey
  12636. 2-Bakara 229
    en yehâfâ : korkmaları
  12637. 2-Bakara 229
    ellâ yukîmâ : ikame edememek, ayakta tutamamak, yerine getirememek
  12638. 2-Bakara 229
    fe : o zaman, bu durumda, o taktirde
  12639. 2-Bakara 229
    ellâ yukîmâ : ikame edememek, ayakta tutamamak, yerine getirememek
  12640. 2-Bakara 229
    fe : o zaman, bu durumda
  12641. 2-Bakara 229
    aleyhimâ : onların ikisi üzerine, ikisine
  12642. 2-Bakara 229
    iftedet : fidye (mehr) verdi
  12643. 2-Bakara 229
    tilke : işte o, bu (bunlar)
  12644. 2-Bakara 229
    fe : o zaman, artık
  12645. 2-Bakara 229
    lâ ta'tedû-hâ : onu aşmayın
  12646. 2-Bakara 229
    ve men : ve kim
  12647. 2-Bakara 229
    yeteadde : aşıyor, aşar
  12648. 2-Bakara 229
    fe : o zaman, işte
  12649. 2-Bakara 229
    ulâike : işte onlar
  12650. 2-Bakara 229
    hum(u) ez zâlimûne : onlar zalimler, haksızlık edenler
  12651. 2-Bakara 230
    fe : o zaman, o taktirde, bundan sonra
  12652. 2-Bakara 230
    fe : artık
  12653. 2-Bakara 230
    lehu : ona
  12654. 2-Bakara 230
    tenkiha : nikâhlanır
  12655. 2-Bakara 230
    zevcen : eş, zevce
  12656. 2-Bakara 230
    fe : o zaman, o taktirde
  12657. 2-Bakara 230
    fe : o zaman, o taktirde
  12658. 2-Bakara 230
    aley-himâ : onların ikisi üzerine, ikisine
  12659. 2-Bakara 230
    en yeterâceâ : dönmeleri
  12660. 2-Bakara 230
    en yukîmâ : ikame etmek, ayakta tutmak, yerine getirmek
  12661. 2-Bakara 230
    ve tilke : vete o, bu (bunlar)
  12662. 2-Bakara 230
    yubeyyinu-hâ : onu açıklıyor
  12663. 2-Bakara 230
    ya'lemûne : biliyorlar, bilirler
  12664. 2-Bakara 231
    ve izâ : ve olduğu zaman, olduğunda
  12665. 2-Bakara 231
    en nisâe : kadınlar
  12666. 2-Bakara 231
    fe : o zaman, sonra, artık
  12667. 2-Bakara 231
    belagne : erişti, ulaştı, tamamladı
  12668. 2-Bakara 231
    ecele-hunne : onların (bekleme) süreleri
  12669. 2-Bakara 231
    fe emsikû-hunne : artık onları tutun, alıkoyun
  12670. 2-Bakara 231
    ev : veya
  12671. 2-Bakara 231
    serrihû-hunne : onları serbest bırakın
  12672. 2-Bakara 231
    ve lâ tumsikû-hunne : ve onları tutmayın
  12673. 2-Bakara 231
    li ta'tedû : hakka tecavüz için
  12674. 2-Bakara 231
    ve men : ve kim
  12675. 2-Bakara 231
    yef'al : yapar
  12676. 2-Bakara 231
    like : bunu
  12677. 2-Bakara 231
    fe : o zaman, sonra, artık, o taktirde
  12678. 2-Bakara 231
    zaleme : zulmetti, haksızlık yaptı
  12679. 2-Bakara 231
    nefse-hu : kendi nefsine
  12680. 2-Bakara 231
    vetettehızû : ve edinmeyin
  12681. 2-Bakara 231
    huzuven : alay konusu, eğlence
  12682. 2-Bakara 231
    ve uzkurû : ve zikredin, hatırlayın
  12683. 2-Bakara 231
    ni'mete allâhi : Allah'ın ni'meti
  12684. 2-Bakara 231
    aleykum : sizin üzerinize, size
  12685. 2-Bakara 231
    veenzele : ve indirdiği şey
  12686. 2-Bakara 231
    aleykum : sizin üzerinize, size
  12687. 2-Bakara 231
    min el kitâbi : kitaptan
  12688. 2-Bakara 231
    ve el hikmeti : ve hikmet
  12689. 2-Bakara 231
    yeızu-kum : size vazeder, öğüt verir, nasihat eder
  12690. 2-Bakara 231
    vettekû (ve ittekû) : ve takva sahibi olun
  12691. 2-Bakara 231
    allâhe : Allah'a
  12692. 2-Bakara 231
    va'lemû : ve bilin, biliniz
  12693. 2-Bakara 231
    enne : olduğunu
  12694. 2-Bakara 231
    allâhe : Allah
  12695. 2-Bakara 231
    bi kulli şey'in : herşeyi
  12696. 2-Bakara 232
    ve izâ : ve olduğu zaman, olduğunda
  12697. 2-Bakara 232
    en nisâe : kadınlar
  12698. 2-Bakara 232
    fe : o zaman, sonra, artık
  12699. 2-Bakara 232
    belagne : erişti, ulaştı, tamamladı
  12700. 2-Bakara 232
    ecele-hunne : onların (bekleme) süreleri
  12701. 2-Bakara 232
    fe : o zaman, sonra, artık
  12702. 2-Bakara 232
    lâ ta'dulû-hunne : onlara engel olmayın
  12703. 2-Bakara 232
    en yenkıhne : nikâhlamak
  12704. 2-Bakara 232
    ezvâce-hunne : onların eşleri, kocaları
  12705. 2-Bakara 232
    izâ terâdav : razı oldukları taktirde
  12706. 2-Bakara 232
    beyne-hum : onlar aralarında, kendi aralarında
  12707. 2-Bakara 232
    bi el ma'rûfi : marufla, iyilikle, örf ve adete uygun
  12708. 2-Bakara 232
    like : işte bu, işteyle
  12709. 2-Bakara 232
    men : kim, kimse
  12710. 2-Bakara 232
    ne : oldu, idi
  12711. 2-Bakara 232
    ve el yevmi el âhıri : ve ahir güne, son güne, sonraki güne
  12712. 2-Bakara 232
    ezkâ : daha iyi tezkiye olma, arınma
  12713. 2-Bakara 232
    lekum : sizin için
  12714. 2-Bakara 232
    ve atheru : ve daha temiz olma
  12715. 2-Bakara 232
    ve allâhu : ve Allah
  12716. 2-Bakara 232
    ya'lemu : bilir
  12717. 2-Bakara 232
    ve entum : ve siz
  12718. 2-Bakara 232
    lâ ta'lemûne : bilmezsiniz
  12719. 2-Bakara 233
    ve el vâlidâtu : ve anneler
  12720. 2-Bakara 233
    yurdı'ne : süt emzirirler
  12721. 2-Bakara 233
    evlâde-hunne : kendi evlâtlarını
  12722. 2-Bakara 233
    havleyni : iki sene
  12723. 2-Bakara 233
    mileyni : tamamen, tam olarak iki
  12724. 2-Bakara 233
    li men : kimse için
  12725. 2-Bakara 233
    erâde : istedi
  12726. 2-Bakara 233
    en yutimme : tamamlamak
  12727. 2-Bakara 233
    er radâate : süt emzirme
  12728. 2-Bakara 233
    ve alâ : ve üzerine
  12729. 2-Bakara 233
    el mevlûdi lehu : onun için doğurulmuş olan (baba)
  12730. 2-Bakara 233
    rızku-hunne : onların rızıkları
  12731. 2-Bakara 233
    ve kisvetu-hunne : ve onların giyimleri
  12732. 2-Bakara 233
    bi el ma'rûfi : marufla, iyilikle, örf ve adete uygun
  12733. 2-Bakara 233
    tukellefu : yükümlü tutulmasın (tutmayın)
  12734. 2-Bakara 233
    nefsun : nefs, kişi, kimse
  12735. 2-Bakara 233
    lidetun : anne
  12736. 2-Bakara 233
    bi veledi-hâ : (onun) kendi çocuğu ile
  12737. 2-Bakara 233
    ve lâ : ve olmaz, olmasın
  12738. 2-Bakara 233
    mevlûdun lehu : onun için doğurulmuş olan (baba)
  12739. 2-Bakara 233
    bi veledi-hi : (onun) kendi çocuğu ile
  12740. 2-Bakara 233
    ve alâ el vârisi : ve mirasçının üzerinde (ki sorumluluk)
  12741. 2-Bakara 233
    like : bu
  12742. 2-Bakara 233
    fe : fakat, o taktirde, artık
  12743. 2-Bakara 233
    in erâdâ : eğer ikisi isterlerse
  12744. 2-Bakara 233
    fısâlen an : sütten kesme
  12745. 2-Bakara 233
    terâdın : rıza alınarak, razı olarak
  12746. 2-Bakara 233
    ve teşâvurin : ve müşavere ederek, görüşerek
  12747. 2-Bakara 233
    fe : fakat, o taktirde, artık
  12748. 2-Bakara 233
    aleyhimâ : onların ikisi üzerine, ikisine
  12749. 2-Bakara 233
    ve in eradtum : ve eğer isterseniz
  12750. 2-Bakara 233
    en testerdıû : (süt anne tutup) emzirtmek
  12751. 2-Bakara 233
    evlâde-kum : çocuklarınız
  12752. 2-Bakara 233
    fe : fakat, o taktirde, artık
  12753. 2-Bakara 233
    lâ cunâhe : günah yoktur
  12754. 2-Bakara 233
    aleykum : sizin üzerinize,size
  12755. 2-Bakara 233
    izâ sellemtum : teslim ettiğiniz zaman
  12756. 2-Bakara 233
    mâ âteytum : (karar )verdiğiniz şey
  12757. 2-Bakara 233
    bi el ma'rûfi : marufla, örf ve adete uygun olarak
  12758. 2-Bakara 233
    ve ittekû allâhe : ve Allah'a karşı takva sahibi olun
  12759. 2-Bakara 233
    va'lemû : ve bilin
  12760. 2-Bakara 233
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğunu
  12761. 2-Bakara 233
    bi mâ ta'melûne : yaptığınız şeyleri, yaptıklarınızı
  12762. 2-Bakara 234
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  12763. 2-Bakara 234
    yuteveffevne : vefat ettirilirler, ölürler
  12764. 2-Bakara 234
    ve yezerûne : ve geriye bırakırlar
  12765. 2-Bakara 234
    ezvâcen : eşler
  12766. 2-Bakara 234
    yeterabbasne : dururlar, beklerler
  12767. 2-Bakara 234
    bi enfusi-hinne : kendi kendileri ile, kendi kendilerine
  12768. 2-Bakara 234
    erbeate : dört
  12769. 2-Bakara 234
    eşhurin : aylar
  12770. 2-Bakara 234
    ve aşran : ve on (gün)
  12771. 2-Bakara 234
    fe : böylece, artık
  12772. 2-Bakara 234
    izâ belagne : eriştiği zaman, tamamladığı zaman
  12773. 2-Bakara 234
    ecele-hunne : onların eceli, beklemeresi
  12774. 2-Bakara 234
    fe : o zaman, böylece, artık
  12775. 2-Bakara 234
    lâ cunâhe : günah yoktur
  12776. 2-Bakara 234
    aleykum : sizin üzerinize, size
  12777. 2-Bakara 234
    fealne : yaptılar
  12778. 2-Bakara 234
    enfusi-hinne : onların kendileri hakkında
  12779. 2-Bakara 234
    bi el ma'rûfi : marufla, örf ve adete uygun olarak
  12780. 2-Bakara 234
    ve allâhu : ve Allah
  12781. 2-Bakara 234
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  12782. 2-Bakara 235
    ve lâ cunâhe : ve günah yoktur
  12783. 2-Bakara 235
    aleykum : sizin üzerinize, size
  12784. 2-Bakara 235
    hitbeti : evlenme teklif etmek
  12785. 2-Bakara 235
    en nisâi : kadın(lar)
  12786. 2-Bakara 235
    ev : veya
  12787. 2-Bakara 235
    eknentum : örttünüz, gizlediniz
  12788. 2-Bakara 235
    enfusi-kum : sizin nefsleriniz, kendiniz
  12789. 2-Bakara 235
    alime : bildi
  12790. 2-Bakara 235
    enne-kum : sizin ..... olduğunuzu
  12791. 2-Bakara 235
    se tezkurûne-hunne : onları zikredeceğinizi, hatırlayacağınızı
  12792. 2-Bakara 235
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  12793. 2-Bakara 235
    lâ tuvâıdû-hunne : onlarla vaadleşmeyin, sözleşmeyin
  12794. 2-Bakara 235
    en tekûlû : söylemeniz
  12795. 2-Bakara 235
    kavlen : bir söz
  12796. 2-Bakara 235
    ma'rûfen : marufla, örf ve adete uygun olarak
  12797. 2-Bakara 235
    ve lâ ta'zimû : ve azmetmeyin
  12798. 2-Bakara 235
    ukdeten : akid, anlaşma
  12799. 2-Bakara 235
    en nikâhı : nikâh
  12800. 2-Bakara 235
    yebluga : ulaşır, tamamlanır
  12801. 2-Bakara 235
    el kitâbu : kitap (kitapta yazılı olan)
  12802. 2-Bakara 235
    ecele-hu : onun eceli, onun süresi
  12803. 2-Bakara 235
    va'lemû : ve biliniz
  12804. 2-Bakara 235
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğunu
  12805. 2-Bakara 235
    ya'lemu : bilir
  12806. 2-Bakara 235
    enfusi-kum : sizin nefsleriniz, kendiniz
  12807. 2-Bakara 235
    fe : artık
  12808. 2-Bakara 235
    ahzerû-hu : ondan sakının
  12809. 2-Bakara 235
    va'lemû : ve biliniz
  12810. 2-Bakara 235
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğunu
  12811. 2-Bakara 236
    lâ cunâhe : günah yoktur
  12812. 2-Bakara 236
    aleykum : sizin üzerinize, size
  12813. 2-Bakara 236
    en nisâe : kadın(lar)
  12814. 2-Bakara 236
    lem temessû-hunne : henüz kendilerine dokunmadınız
  12815. 2-Bakara 236
    ev : veya
  12816. 2-Bakara 236
    tefridû : takdirettiniz, tayin ettiniz(farz kıldınız)
  12817. 2-Bakara 236
    lehunne : onlar için, onlara
  12818. 2-Bakara 236
    farîdâten : takdir edilen (farz kılınan) miktar, mehir
  12819. 2-Bakara 236
    ve mettiû-hunne : ve onları metelandırın, faydalandırın
  12820. 2-Bakara 236
    alâ el mûsiı : eli geniş olan üzerine (zengin olana)
  12821. 2-Bakara 236
    kaderu-hu : muktedir olduğu (kendi kudreti) kadar
  12822. 2-Bakara 236
    ve alâ el muktiri : ve dar geçimli olan üzerine (fakir olana)
  12823. 2-Bakara 236
    kaderu-hu : muktedir olduğu (kendi kudreti) kadar
  12824. 2-Bakara 236
    metâan : meta, mal, fayda
  12825. 2-Bakara 236
    bi el ma'rûfi : marufla, örf ve adete uygun olarak
  12826. 2-Bakara 236
    alâ el muhsinîne : muhsinlerin üzerine, muhsinlere
  12827. 2-Bakara 237
    ve in tallaktumû-hunne : ve eğer onları boşarsanız
  12828. 2-Bakara 237
    en temessû-hunne : onlara dokunmanız
  12829. 2-Bakara 237
    ve kad : ve olmuştur
  12830. 2-Bakara 237
    lehunne : onlar için, onların
  12831. 2-Bakara 237
    farîdaten : takdir edilen (farz kılınan) miktar, mehir
  12832. 2-Bakara 237
    fe : o zaman, o taktirde
  12833. 2-Bakara 237
    en ya'fûne : affetmeleri
  12834. 2-Bakara 237
    ev : veya
  12835. 2-Bakara 237
    ya'fuve : affeder
  12836. 2-Bakara 237
    ellezî : ki o, kimse
  12837. 2-Bakara 237
    bi yedi-hî : onun elinde
  12838. 2-Bakara 237
    ukdetun : ahid, söz, bağ
  12839. 2-Bakara 237
    en nikâhı : nikâh
  12840. 2-Bakara 237
    ve en ta'fû : ve sizin affetmeniz
  12841. 2-Bakara 237
    li et takvâ : takvaya, takva sahibi olmanıza
  12842. 2-Bakara 237
    vetensevu : ve unutmayın
  12843. 2-Bakara 237
    el fadla : fazl, fazilet
  12844. 2-Bakara 237
    beyne-kum : sizin aranızda
  12845. 2-Bakara 237
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  12846. 2-Bakara 237
    bi mâ ta'melûne : yaptığınız şey(ler)i
  12847. 2-Bakara 238
    es salavâti : namazlar
  12848. 2-Bakara 238
    ve es salâti el vustâ : ve orta namaz
  12849. 2-Bakara 238
    ve kûmû : ve kalkın kıyam durun
  12850. 2-Bakara 238
    kânitîne : Allah'ın huzurunda huşû içinde ve
  12851. 2-Bakara 239
    fe : fakat
  12852. 2-Bakara 239
    fe : artık, o zaman
  12853. 2-Bakara 239
    ricâlen : yürürken
  12854. 2-Bakara 239
    ev : veya
  12855. 2-Bakara 239
    rukbânen : binekte iken
  12856. 2-Bakara 239
    fe izâ emintum : artık, nihayet emniyette olduğunuz
  12857. 2-Bakara 239
    fe : artık
  12858. 2-Bakara 239
    allâhe : Allah'ı
  12859. 2-Bakara 239
    kemâ : gibi, o şekilde
  12860. 2-Bakara 239
    alleme-kum : size öğretti
  12861. 2-Bakara 239
    lem tekûnû : olmadınız
  12862. 2-Bakara 239
    ta'lemûne : biliyorsunuz
  12863. 2-Bakara 240
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  12864. 2-Bakara 240
    yuteveffevne : vefat ettirilir
  12865. 2-Bakara 240
    ve yezerûne : ve geriye bırakılır
  12866. 2-Bakara 240
    ezvâcen : eşler
  12867. 2-Bakara 240
    vasıyyeten : vasiyet olarak
  12868. 2-Bakara 240
    li ezvâci-him : onların eşlerine
  12869. 2-Bakara 240
    metâan : metalandırma (geçimini sağlama)
  12870. 2-Bakara 240
    ilâ el havli : bir seneye kadar
  12871. 2-Bakara 240
    gayre ıhrâcın : çıkarılmaksızın
  12872. 2-Bakara 240
    fe : artık, buna rağmen
  12873. 2-Bakara 240
    in harecne : eğer çıkarsa
  12874. 2-Bakara 240
    fe : artık, o zaman
  12875. 2-Bakara 240
    aleykum : sizin üzerinize, size
  12876. 2-Bakara 240
    fî mâ fealne : yaptıkları şeylerde
  12877. 2-Bakara 240
    enfusi-hinne : kendi nefslerinde, kendi kendine,
  12878. 2-Bakara 240
    ve allâhu : ve Allah
  12879. 2-Bakara 241
    ve li el mutallakâti : ve boşanmış kadınlar
  12880. 2-Bakara 241
    metâun : meta, faydalanılan eşya, mal vs.
  12881. 2-Bakara 241
    bi el ma'rûfi : marufla, iyilikle, örf ve adete uygun
  12882. 2-Bakara 241
    el muttekîne : takva sahipleri
  12883. 2-Bakara 242
    kezâlike : işteyle
  12884. 2-Bakara 242
    yubeyyinu : beyan ediyor, açıklıyor
  12885. 2-Bakara 242
    lekum : sizin için, size
  12886. 2-Bakara 242
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  12887. 2-Bakara 242
    ta'kılûne : akıl edersiniz
  12888. 2-Bakara 243
    e lem tera : görmedin mi
  12889. 2-Bakara 243
    ilâ ellezîne : o kimseleri, onları
  12890. 2-Bakara 243
    ve hum : ve onlar
  12891. 2-Bakara 243
    el mevti : ölüm
  12892. 2-Bakara 243
    fe : o zaman, halbuki, oysa
  12893. 2-Bakara 243
    le : dedi
  12894. 2-Bakara 243
    lehum : onlara
  12895. 2-Bakara 243
    summe : sonra
  12896. 20-Tâ-Hâ 2
    enzel-nâ : biz indirmedik
  12897. 20-Tâ-Hâ 2
    aleyke : sana
  12898. 20-Tâ-Hâ 2
    el kur'âne : Kur'ân
  12899. 20-Tâ-Hâ 2
    teşkâ : sen meşakkat, güçlük çekersin
  12900. 20-Tâ-Hâ 3
    tezkireten : zikir olarak, öğüt olarak
  12901. 20-Tâ-Hâ 3
    li men : kimseye
  12902. 20-Tâ-Hâ 4
    tenzîlen : indirilen
  12903. 20-Tâ-Hâ 4
    mimmen (min men) : kimse tarafından
  12904. 20-Tâ-Hâ 4
    el arda : arz, yeryüzü
  12905. 20-Tâ-Hâ 4
    ve es semâvâti : ve semalar
  12906. 20-Tâ-Hâ 4
    el ulâ : yüksek
  12907. 20-Tâ-Hâ 5
    er rahmânu : Rahmân
  12908. 20-Tâ-Hâ 5
    el arşı : arşa, arşın
  12909. 20-Tâ-Hâ 5
    istevâ : istiva etti, karar kıldı, hükmetti
  12910. 20-Tâ-Hâ 6
    lehu : ona, onun için
  12911. 20-Tâ-Hâ 6
    mâ fî es semâvâti : semalar da olan şeyler
  12912. 20-Tâ-Hâ 6
    ve mâ fî el ardı : ve arzda (yeryüzünde) olan şeyler
  12913. 20-Tâ-Hâ 6
    vebeyne-humâ : ve ikisinin arasında olan şeyler
  12914. 20-Tâ-Hâ 6
    vetahte es serâ : ve nemli toprağın altında olan şeyler
  12915. 20-Tâ-Hâ 7
    ve in : ve eğer
  12916. 20-Tâ-Hâ 7
    techer : sen açıklarsın (açıkça söylersin)
  12917. 20-Tâ-Hâ 7
    bi el kavli : sözü
  12918. 20-Tâ-Hâ 7
    fe : o taktirde, o zaman da
  12919. 20-Tâ-Hâ 7
    inne-hu : muhakkak o
  12920. 20-Tâ-Hâ 7
    ya'lemu : bilir
  12921. 20-Tâ-Hâ 7
    es sirre : sır olan
  12922. 20-Tâ-Hâ 7
    ve ahfâ : ve daha gizli, en gizli
  12923. 20-Tâ-Hâ 8
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  12924. 20-Tâ-Hâ 8
    huve : o
  12925. 20-Tâ-Hâ 8
    lehu : onun
  12926. 20-Tâ-Hâ 8
    el esmâu el husnâ : enzel isimler
  12927. 20-Tâ-Hâ 9
    ve : ve
  12928. 20-Tâ-Hâ 9
    hel etâke : geldi mi
  12929. 20-Tâ-Hâ 10
    iz reâ : gördüğü zaman
  12930. 20-Tâ-Hâ 10
    ren : bir ateş
  12931. 20-Tâ-Hâ 10
    fe : böylece, o zaman
  12932. 20-Tâ-Hâ 10
    le : dedi
  12933. 20-Tâ-Hâ 10
    li ehlihimkusû (ehli-hi umkusû) : ailesine
  12934. 20-Tâ-Hâ 10
    ânestu : gördüm, farkettim
  12935. 20-Tâ-Hâ 10
    ren : bir ateş
  12936. 20-Tâ-Hâ 10
    leallî : umulur ki ben, böylece ben
  12937. 20-Tâ-Hâ 10
    bi kabesin : bir kor
  12938. 20-Tâ-Hâ 10
    ev : veya
  12939. 20-Tâ-Hâ 10
    ecidu : bulurum, rastlarım
  12940. 20-Tâ-Hâ 10
    alen nâri (alâ en nâri) : ateşin yanında
  12941. 20-Tâ-Hâ 10
    huden : hidayet
  12942. 20-Tâ-Hâ 11
    fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
  12943. 20-Tâ-Hâ 11
    etâ-hâ : oraya geldi
  12944. 20-Tâ-Hâ 11
    diye : nida olundu
  12945. 20-Tâ-Hâ 12
    ene : ben
  12946. 20-Tâ-Hâ 12
    rabbu-ke : senin Rabbin
  12947. 20-Tâ-Hâ 12
    fehla' : artık, şimdi çıkar
  12948. 20-Tâ-Hâ 12
    na'ley-ke : pabuçlarını, ayakkabılarını
  12949. 20-Tâ-Hâ 12
    inne-ke : çünkü sen, şüphesiz sen
  12950. 20-Tâ-Hâ 12
    el vâdi : vadi
  12951. 20-Tâ-Hâ 12
    el mukaddesi : mukaddes, kutsal
  12952. 20-Tâ-Hâ 12
    tuven : Tuva
  12953. 20-Tâ-Hâ 13
    ve enahtertu-ke \n(ene ahtertu-ke) : ve seni seçtim,
  12954. 20-Tâ-Hâ 13
    festemi' (fe istemi') : öyleyse dinle
  12955. 20-Tâ-Hâ 14
    inne-nî : gerçekten ben, muhakkak ben
  12956. 20-Tâ-Hâ 14
    enallâhu (ene allâhu) : ben Allah'ım
  12957. 20-Tâ-Hâ 14
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  12958. 20-Tâ-Hâ 14
    ene : ben
  12959. 20-Tâ-Hâ 14
    fa'budnî (fe a'bud-nî) : öyleyse bana kul ol
  12960. 20-Tâ-Hâ 14
    ve akımı es salâte : ve namazı ikame et
  12961. 20-Tâ-Hâ 15
    inne : muhakkak
  12962. 20-Tâ-Hâ 15
    esate : o saat, kıyâmet saati
  12963. 20-Tâ-Hâ 15
    âtiyetun : gelecektir
  12964. 20-Tâ-Hâ 15
    ekâdu : neredeyse (az kalsın) ben (kendim) olacağım
  12965. 20-Tâ-Hâ 15
    kullu nefsin : bütün nefsler, herkes
  12966. 20-Tâ-Hâ 15
    tes'â : çalışması, çabalaması, gayreti
  12967. 20-Tâ-Hâ 16
    fe : öyleyse
  12968. 20-Tâ-Hâ 16
    yesuddenne-ke : seni alıkoymasın, seni men etmesin
  12969. 20-Tâ-Hâ 16
    men lâ yu'minu : inanmayan kimse
  12970. 20-Tâ-Hâ 16
    ve ittebea : ve tâbî oldu
  12971. 20-Tâ-Hâ 16
    hevâ-hu : hevasına, nefsinin afetlerine
  12972. 20-Tâ-Hâ 16
    fe : sonra, böylece, o taktirde
  12973. 20-Tâ-Hâ 16
    terdâ : helâk olursun
  12974. 20-Tâ-Hâ 17
    vetilke : ve o nedir
  12975. 20-Tâ-Hâ 17
    bi yemîni-ke : sağ elindeki
  12976. 20-Tâ-Hâ 18
    le : dedi
  12977. 20-Tâ-Hâ 18
    hiye : o
  12978. 20-Tâ-Hâ 18
    asâye : benim asamdır
  12979. 20-Tâ-Hâ 18
    etevekkeu : ben dayanırım, yaslanırım
  12980. 20-Tâ-Hâ 18
    aleyhâ : onun üzerine, ona
  12981. 20-Tâ-Hâ 18
    ve ehuşşu : ve yaprak silkelerim
  12982. 20-Tâ-Hâ 18
    alâ ganemî : koyunlarım üzerine
  12983. 20-Tâ-Hâ 18
    ve liye : ve benim için
  12984. 20-Tâ-Hâ 18
    meâribu : faydalar, menfaatler
  12985. 20-Tâ-Hâ 19
    le : dedi
  12986. 20-Tâ-Hâ 19
    elkı-hâ : onu at
  12987. 20-Tâ-Hâ 20
    fe : böylece
  12988. 20-Tâ-Hâ 20
    elkâ-hâ : onu attı
  12989. 20-Tâ-Hâ 20
    fe : o zaman
  12990. 20-Tâ-Hâ 20
    izâ hiye : o olmuştu
  12991. 20-Tâ-Hâ 20
    hayyetun : bir yılan
  12992. 20-Tâ-Hâ 20
    tes'â : koşan, hızla hareket eden
  12993. 20-Tâ-Hâ 21
    le : dedi
  12994. 20-Tâ-Hâ 21
    vetehaf : ve korkma
  12995. 20-Tâ-Hâ 21
    se nuîdu-hâ : onu döndüreceğiz
  12996. 20-Tâ-Hâ 21
    rete-hâ : onun sureti, durumu
  12997. 20-Tâ-Hâ 21
    el ûlâ : ilk, önceki
  12998. 20-Tâ-Hâ 22
    yede-ke : elini
  12999. 20-Tâ-Hâ 22
    ilâ cenâhı-ke : yan tarafına
  13000. 20-Tâ-Hâ 22
    beydâe : beyaz olarak (nurlu olarak)
  13001. 20-Tâ-Hâ 22
    âyeten : bir âyet, mucize
  13002. 20-Tâ-Hâ 23
    li nuriye-ke : sana göstermemiz için
  13003. 20-Tâ-Hâ 23
    el kubrâ : büyük
  13004. 20-Tâ-Hâ 24
    izheb : git
  13005. 20-Tâ-Hâ 24
    ilâ fir'avne : firavuna
  13006. 20-Tâ-Hâ 24
    inne-hu : çünkü o, muhakkak o
  13007. 20-Tâ-Hâ 25
    le : dedi
  13008. 20-Tâ-Hâ 26
    ve yessir : ve kolaylaştır
  13009. 20-Tâ-Hâ 26
    emrî : işimi
  13010. 20-Tâ-Hâ 27
    el ukdeten : düğüm, tutukluk
  13011. 20-Tâ-Hâ 28
    yefkahû : anlasınlar, idrak etsinler
  13012. 20-Tâ-Hâ 29
    vec'al : ve ..... kıl, yap
  13013. 20-Tâ-Hâ 29
    vezîren : vezir, yardımcı
  13014. 20-Tâ-Hâ 29
    min ehlî : ehlimden, ailemden
  13015. 20-Tâ-Hâ 30
    hârûne : Harun
  13016. 20-Tâ-Hâ 31
    ezrî : kuvvetimi, gücümü
  13017. 20-Tâ-Hâ 32
    ve eşrik-hu : ve onu ortak kıl
  13018. 20-Tâ-Hâ 32
    emrî : işimde
  13019. 20-Tâ-Hâ 33
    key : için, diye
  13020. 20-Tâ-Hâ 33
    nusebbiha-ke : seni tesbih edelim
  13021. 20-Tâ-Hâ 33
    kesîren : çok
  13022. 20-Tâ-Hâ 34
    ve : ve
  13023. 20-Tâ-Hâ 34
    nezkure-ke : seni zikredelim
  13024. 20-Tâ-Hâ 34
    kesîren : çok
  13025. 20-Tâ-Hâ 35
    inne-ke : muhakkak ki sen
  13026. 20-Tâ-Hâ 35
    kunte : sen oldun
  13027. 20-Tâ-Hâ 35
    basîren : gören
  13028. 20-Tâ-Hâ 36
    le : dedi
  13029. 20-Tâ-Hâ 36
    kad ûtîte : verilmiştir
  13030. 20-Tâ-Hâ 36
    su'le-ke : sana, istediğin
  13031. 20-Tâ-Hâ 37
    ve lekad : ve andolsun
  13032. 20-Tâ-Hâ 37
    menennâ : lütufta bulunduk (ni'met verdik)
  13033. 20-Tâ-Hâ 37
    aleyke : sana
  13034. 20-Tâ-Hâ 37
    merreten : bir defa daha
  13035. 20-Tâ-Hâ 38
    iz evhaynâ : vahyetmiştik
  13036. 20-Tâ-Hâ 38
    ilâ ummi-ke : senin annene
  13037. 20-Tâ-Hâ 39
    enıkzifî-hi (en ikzıfî-hi) \n(kazefe) : onu koymasını \n: (bıraktı, koydu)
  13038. 20-Tâ-Hâ 39
    et tâbûti : sandık içine, sandığa
  13039. 20-Tâ-Hâ 39
    fakzifî-hi (fe ikzıfî-hi) : sonra onu bırak
  13040. 20-Tâ-Hâ 39
    el yemmi : denize
  13041. 20-Tâ-Hâ 39
    felyulkı-hi (fe li yulki-hi) : böylece onu çıkarsın, atsın
  13042. 20-Tâ-Hâ 39
    el yemmu : deniz
  13043. 20-Tâ-Hâ 39
    bi es sâhıli : sahile
  13044. 20-Tâ-Hâ 39
    ye'huz-hu : onu alır, alacak
  13045. 20-Tâ-Hâ 39
    ve aduvvun lehu : ve onun düşmanı
  13046. 20-Tâ-Hâ 39
    ve elkaytu : ve (attım) verdim
  13047. 20-Tâ-Hâ 39
    aleyke : sana
  13048. 20-Tâ-Hâ 39
    mehabbeten : sevgi, muhabbet
  13049. 20-Tâ-Hâ 39
    ve li tusnea : ve senin yetiştirilmen için
  13050. 20-Tâ-Hâ 40
    iz temşî : yürümüştü
  13051. 20-Tâ-Hâ 40
    uhtu-ke : seninzkardeşin
  13052. 20-Tâ-Hâ 40
    fe : böylece, o zaman
  13053. 20-Tâ-Hâ 40
    tekûlu : söylüyor
  13054. 20-Tâ-Hâ 40
    hel edullu-kum alâ : size delil olayım mı, size yardım edeyim mi
  13055. 20-Tâ-Hâ 40
    men yekfulu-hu : ona kefil olacak kimse
  13056. 20-Tâ-Hâ 40
    fe : böylece
  13057. 20-Tâ-Hâ 40
    reca'nâ-ke : seni geri döndürdük
  13058. 20-Tâ-Hâ 40
    ilâ ummi-ke : annene
  13059. 20-Tâ-Hâ 40
    key : için, diye
  13060. 20-Tâ-Hâ 40
    takarre aynu-hâ : onun gözü aydın olsun, sevinsin
  13061. 20-Tâ-Hâ 40
    vetahzene : ve kederlenmesin, mahzun olmasın
  13062. 20-Tâ-Hâ 40
    ve katelte : ve sen öldürdün
  13063. 20-Tâ-Hâ 40
    nefsen : bir nefsi, bir kimseyi
  13064. 20-Tâ-Hâ 40
    fe : böylece, bundan sonra
  13065. 20-Tâ-Hâ 40
    necceynâ-ke : seni kurtardık
  13066. 20-Tâ-Hâ 40
    min el gammi : gamdan, kederden, üzüntüden
  13067. 20-Tâ-Hâ 40
    ve fetennâ-ke : ve seni imtihan ettik
  13068. 20-Tâ-Hâ 40
    futûnen : sınavlar
  13069. 20-Tâ-Hâ 40
    fe lebiste : böylece kaldın
  13070. 20-Tâ-Hâ 40
    sinîne : senelerce, yıllarca
  13071. 20-Tâ-Hâ 40
    ehli medyene : Medyen halkı içinde
  13072. 20-Tâ-Hâ 40
    summe : sonra
  13073. 20-Tâ-Hâ 40
    ci'te : sen geldin
  13074. 20-Tâ-Hâ 40
    alâ kaderin : bir kader üzerine, takdir edilen zamanda
  13075. 20-Tâ-Hâ 41
    vastana'tu-ke (ve astana'tu-ke) \n(sanaa) \n(astanaa) : ve ben seni (seçip) yetiştirdim \n: (yetiştirdi) \n: (seçip ayırıp yetiştirdi)
  13076. 20-Tâ-Hâ 41
    li nefsî : kendim için
  13077. 20-Tâ-Hâ 42
    izheb : gidin
  13078. 20-Tâ-Hâ 42
    ente : sen
  13079. 20-Tâ-Hâ 42
    ve ehû-ke : ve (erkek) kardeşin
  13080. 20-Tâ-Hâ 42
    veteniyâ : ve gevşek davranmayın, ihmal etmeyin
  13081. 20-Tâ-Hâ 43
    izhebâ : ikiniz gidin
  13082. 20-Tâ-Hâ 43
    ilâ fir'avne : firavuna
  13083. 20-Tâ-Hâ 43
    inne-hu : çünkü o, muhakkak ki o
  13084. 20-Tâ-Hâ 44
    fe : o zaman
  13085. 20-Tâ-Hâ 44
    lehu : ona
  13086. 20-Tâ-Hâ 44
    kavlen : söz
  13087. 20-Tâ-Hâ 44
    leyyinen : yumuşak
  13088. 20-Tâ-Hâ 44
    lealle-hu : umulur ki o, böylece o
  13089. 20-Tâ-Hâ 44
    yetezekkeru : tezekkür eder (anlar)
  13090. 20-Tâ-Hâ 44
    ev : veya
  13091. 20-Tâ-Hâ 45
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  13092. 20-Tâ-Hâ 45
    inne-nâ : gerçekten biz
  13093. 20-Tâ-Hâ 45
    nehâfu : korkuyoruz
  13094. 20-Tâ-Hâ 45
    en yefruta : ifrata kaçması, aşırı davranması
  13095. 20-Tâ-Hâ 45
    aleynâ : bize (karşı)
  13096. 20-Tâ-Hâ 45
    ev : veya, ya da
  13097. 20-Tâ-Hâ 45
    en yatgâ : azgın davranması
  13098. 20-Tâ-Hâ 46
    le : dedi
  13099. 20-Tâ-Hâ 46
    tehâfâ : korkmayın
  13100. 20-Tâ-Hâ 46
    inne-nî : muhakkak ki ben
  13101. 20-Tâ-Hâ 46
    mea-kumâ : sizinle (ikinizle) beraberim
  13102. 20-Tâ-Hâ 46
    esmau : işitirim
  13103. 20-Tâ-Hâ 46
    ve erâ : ve görürüm
  13104. 20-Tâ-Hâ 47
    fe'tiyâ-hu : o halde (ikiniz) ona gidin
  13105. 20-Tâ-Hâ 47
    fe : o zaman, öyleyse, böylece
  13106. 20-Tâ-Hâ 47
    resûlâ : iki resûl, iki elçi
  13107. 20-Tâ-Hâ 47
    rabbi-ke : senin Rabbin
  13108. 20-Tâ-Hâ 47
    fe : artık
  13109. 20-Tâ-Hâ 47
    ersil : gönder
  13110. 20-Tâ-Hâ 47
    mea-nâ : bizimle beraber
  13111. 20-Tâ-Hâ 47
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  13112. 20-Tâ-Hâ 47
    ve lâ tuazzib-hum : ve onlara azap etme
  13113. 20-Tâ-Hâ 47
    ci'nâ-ke bi : sana getirdik
  13114. 20-Tâ-Hâ 47
    âyetin : âyet, mucize
  13115. 20-Tâ-Hâ 47
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  13116. 20-Tâ-Hâ 47
    ve es selâmu : ve selâm
  13117. 20-Tâ-Hâ 47
    alâ men ittebea : tâbî olanlara
  13118. 20-Tâ-Hâ 47
    el hudâ : hidayet
  13119. 20-Tâ-Hâ 48
    ûhıye : vahyolundu
  13120. 20-Tâ-Hâ 48
    ileynâ : bize
  13121. 20-Tâ-Hâ 48
    enne el azâbe : azabın olduğu
  13122. 20-Tâ-Hâ 48
    men kezzebe \n(kezzebe) : yalanlayan kimse, inkâr eden \n: (yalanladı)
  13123. 20-Tâ-Hâ 48
    ve tevellâ : ve yüz çevirirler
  13124. 20-Tâ-Hâ 49
    le : dedi
  13125. 20-Tâ-Hâ 49
    fe : o zaman, böylece
  13126. 20-Tâ-Hâ 49
    men : kim
  13127. 20-Tâ-Hâ 50
    le : dedi
  13128. 20-Tâ-Hâ 50
    rabbu-na ellezî : bizim Rabbimiz ki o
  13129. 20-Tâ-Hâ 50
    kulle : her, bütün, hepsi
  13130. 20-Tâ-Hâ 50
    şey'in : şey
  13131. 20-Tâ-Hâ 50
    summe : sonra
  13132. 20-Tâ-Hâ 50
    hedâ : hidayete erdirdi
  13133. 20-Tâ-Hâ 51
    le : dedi
  13134. 20-Tâ-Hâ 51
    fe : o zaman, böylece, öyleyse
  13135. 20-Tâ-Hâ 51
    el kurûni : aynı zamanın insanları, nesiller
  13136. 20-Tâ-Hâ 51
    el ûlâ : evvelkiler, öncekiler
  13137. 20-Tâ-Hâ 52
    le : dedi
  13138. 20-Tâ-Hâ 52
    inde : katında, yanında
  13139. 20-Tâ-Hâ 52
    veyensâ : ve unutmaz
  13140. 20-Tâ-Hâ 53
    ellezî : ki o, odur
  13141. 20-Tâ-Hâ 53
    ceale : kıldı, yaptı
  13142. 20-Tâ-Hâ 53
    lekum : sizin için, size
  13143. 20-Tâ-Hâ 53
    el arda : yeryüzü
  13144. 20-Tâ-Hâ 53
    mehden : beşik, döşek
  13145. 20-Tâ-Hâ 53
    ve seleke : ve açtı
  13146. 20-Tâ-Hâ 53
    lekum : sizin için, size
  13147. 20-Tâ-Hâ 53
    subulen : yollar
  13148. 20-Tâ-Hâ 53
    ve enzele : ve indirdi
  13149. 20-Tâ-Hâ 53
    min es semâi : semadan
  13150. 20-Tâ-Hâ 53
    en : su
  13151. 20-Tâ-Hâ 53
    fe : böylece, bundan sonra
  13152. 20-Tâ-Hâ 53
    ahrec-nâ : çıkardık
  13153. 20-Tâ-Hâ 53
    ezvâcen : çiftler
  13154. 20-Tâ-Hâ 53
    min nebâtin : bitkiden, nebattan
  13155. 20-Tâ-Hâ 53
    şettâ : ayrı ayrı, farklı farklı
  13156. 20-Tâ-Hâ 54
    ver'av (ve er'av) : ve otlatın, güdün
  13157. 20-Tâ-Hâ 54
    enme-kum : sizin hayvanlarınız
  13158. 20-Tâ-Hâ 54
    inne : muhakkak
  13159. 20-Tâ-Hâ 54
    fî zâlike : bunda vardır
  13160. 20-Tâ-Hâ 54
    le âyâtin : elbette âyetler
  13161. 20-Tâ-Hâ 55
    ve fîhâ : ve oraya
  13162. 20-Tâ-Hâ 55
    ve min-hâ : ve ondan
  13163. 20-Tâ-Hâ 55
    reten : kere, defa
  13164. 20-Tâ-Hâ 56
    ve lekad : ve andolsun
  13165. 20-Tâ-Hâ 56
    ereynâ-hu : ona gösterdik
  13166. 20-Tâ-Hâ 56
    kulle-hâ : onun hepsini
  13167. 20-Tâ-Hâ 56
    fe : böylece, buna rağmen
  13168. 20-Tâ-Hâ 56
    kezzebe : yalanladı
  13169. 20-Tâ-Hâ 56
    ve ebâ : ve diretti
  13170. 20-Tâ-Hâ 57
    le : dedi
  13171. 20-Tâ-Hâ 57
    e ci'te-nâ : bize mi geldin
  13172. 20-Tâ-Hâ 57
    li tuhrice-nâ : bizi çıkarman (çıkarmak) için
  13173. 20-Tâ-Hâ 57
    bi sihri-ke : sihrin ile
  13174. 20-Tâ-Hâ 58
    fe : artık, böylece, öyleyse
  13175. 20-Tâ-Hâ 58
    le ne'tiyenne-ke bi : mutlaka sana getireceğiz
  13176. 20-Tâ-Hâ 58
    fec'al (fe ic'al) : bundan sonra yap, tayin et
  13177. 20-Tâ-Hâ 58
    beyne-nâ ve beyne-ke : bizimle senin aranda (seninle bizim aramızda)
  13178. 20-Tâ-Hâ 58
    mevden : buluşma zamanı
  13179. 20-Tâ-Hâ 58
    veente : ve sen yapma
  13180. 20-Tâ-Hâ 58
    mekânen : mekân, yer
  13181. 20-Tâ-Hâ 58
    suven : şartların eşit olduğu bir yer, uygun bir yer
  13182. 20-Tâ-Hâ 59
    le : dedi
  13183. 20-Tâ-Hâ 59
    mev'ıdu-kum : sizin buluşma zamanınız
  13184. 20-Tâ-Hâ 59
    yevmu ezneti : ziynet (bayram) günü
  13185. 20-Tâ-Hâ 59
    ve en yuhşere : ve toplanması
  13186. 20-Tâ-Hâ 59
    en nâsu : insanlar
  13187. 20-Tâ-Hâ 60
    fe : böylece, öyleyse
  13188. 20-Tâ-Hâ 60
    tevellâ : yüz çevirdi, dönüp gitti, vazgeçti
  13189. 20-Tâ-Hâ 60
    fe : artık, böylece
  13190. 20-Tâ-Hâ 60
    cemea : biraraya getirdi, topladı
  13191. 20-Tâ-Hâ 60
    keyde-hu : hilesini
  13192. 20-Tâ-Hâ 60
    summe : sonra
  13193. 20-Tâ-Hâ 60
    etâ : geldi
  13194. 20-Tâ-Hâ 61
    le : dedi
  13195. 20-Tâ-Hâ 61
    lehum : onlara, onlar için
  13196. 20-Tâ-Hâ 61
    veyle-kum : size yazıklar olsun
  13197. 20-Tâ-Hâ 61
    tefterû : iftira etmeyin
  13198. 20-Tâ-Hâ 61
    keziben : yalan olarak, yalanla
  13199. 20-Tâ-Hâ 61
    fe : o zaman, yoksa, bu sebeple
  13200. 20-Tâ-Hâ 61
    yushıte-kum : sizi yok eder
  13201. 20-Tâ-Hâ 61
    ve kad : ve oldu, olmuştur
  13202. 20-Tâ-Hâ 61
    be : heba oldu, hüsrana uğradı
  13203. 20-Tâ-Hâ 61
    men ifterâ : iftira eden
  13204. 20-Tâ-Hâ 62
    fe : böylece, artık
  13205. 20-Tâ-Hâ 62
    tenâzeû : tartıştılar, istişare yaptılar, görüştüler
  13206. 20-Tâ-Hâ 62
    emre-hum : işlerini
  13207. 20-Tâ-Hâ 62
    beyne-hum : aralarında
  13208. 20-Tâ-Hâ 62
    ve eserrû : ve gizlediler, sır olarak sakladılar
  13209. 20-Tâ-Hâ 62
    en necvâ : fısıltı, gizli konuşma
  13210. 20-Tâ-Hâ 63
    le sâhirâni : elbette iki sihirbaz
  13211. 20-Tâ-Hâ 63
    en yuhricâ-kum : sizi çıkarmak
  13212. 20-Tâ-Hâ 63
    ve yezhebâ bi : ve gideriyor, yok ediyor
  13213. 20-Tâ-Hâ 63
    el muslâ : üstün olan, en alâ olan
  13214. 20-Tâ-Hâ 64
    fe : böylece, artık
  13215. 20-Tâ-Hâ 64
    ecmiû : toplayın
  13216. 20-Tâ-Hâ 64
    keyde-kum : hilelerinizi
  13217. 20-Tâ-Hâ 64
    summe a'tû : sonra gelin
  13218. 20-Tâ-Hâ 64
    saffen : saf saf, sırayla
  13219. 20-Tâ-Hâ 64
    ve kad : ve olmuştur
  13220. 20-Tâ-Hâ 64
    efleha : felâha, zafere ulaştı
  13221. 20-Tâ-Hâ 64
    el yevme : o gün
  13222. 20-Tâ-Hâ 64
    men ista'lâ : üstünlük sağlayan (alâ olan)
  13223. 20-Tâ-Hâ 65
    immâ (ve immâ) : öyle mi veyayle mi olsun
  13224. 20-Tâ-Hâ 65
    en tulkıye : senin atman
  13225. 20-Tâ-Hâ 65
    (immâ) ve immâ : öyle mi veyayle mi olsun
  13226. 20-Tâ-Hâ 65
    en nekûne : bizim olmamız
  13227. 20-Tâ-Hâ 65
    evvele : ilk, birinci
  13228. 20-Tâ-Hâ 65
    men elkâ : atan kimse
  13229. 20-Tâ-Hâ 66
    le : dedi
  13230. 20-Tâ-Hâ 66
    bel : hayır
  13231. 20-Tâ-Hâ 66
    elkû : atın, bırakın
  13232. 20-Tâ-Hâ 66
    fe : öyleyse, artık
  13233. 20-Tâ-Hâ 66
    ve ısıyyu-hum : ve onların asaları
  13234. 20-Tâ-Hâ 66
    yuhayyelu : öyle görünüyor (hayal olarak görünüyor)
  13235. 20-Tâ-Hâ 66
    ileyhi : ona
  13236. 20-Tâ-Hâ 66
    enne-hâ : onun olduğu
  13237. 20-Tâ-Hâ 66
    tes'â : koşuyor, hızla hareket ediyor
  13238. 20-Tâ-Hâ 67
    fe : öyleyse, artık, bu yüzden
  13239. 20-Tâ-Hâ 67
    evcese : hissetti
  13240. 20-Tâ-Hâ 67
    nefsi-hi : nefsinde, kendinde
  13241. 20-Tâ-Hâ 67
    feten : bir korku
  13242. 20-Tâ-Hâ 68
    tehaf : korkma
  13243. 20-Tâ-Hâ 68
    inne-ke : muhakkak ki sen
  13244. 20-Tâ-Hâ 68
    ente : sen
  13245. 20-Tâ-Hâ 68
    el a'lâ : üstün olan
  13246. 20-Tâ-Hâ 69
    ve elkı : ve at, bırak
  13247. 20-Tâ-Hâ 69
    mâ fî yemîni-ke : sağ elindeki şeyi
  13248. 20-Tâ-Hâ 69
    telkaf : yutar, yutacak
  13249. 20-Tâ-Hâ 69
    innemâ : sadece
  13250. 20-Tâ-Hâ 69
    keydu : hiledir
  13251. 20-Tâ-Hâ 69
    ve lâ yufli-hu : ve felâha eremez, kurtuluşa eremez, iflâh olmaz
  13252. 20-Tâ-Hâ 69
    es sâhiru : sihirbaz, sihir yapan
  13253. 20-Tâ-Hâ 69
    etâ : geldi
  13254. 20-Tâ-Hâ 70
    fe : böylece, bunun üzerine
  13255. 20-Tâ-Hâ 70
    ulkıye : atıldılar, yere kapandılar
  13256. 20-Tâ-Hâ 70
    es seharatu : sihirbazlar
  13257. 20-Tâ-Hâ 70
    succeden : secde ederek
  13258. 20-Tâ-Hâ 70
    âmennâ : biz îmân ettik
  13259. 20-Tâ-Hâ 70
    hârûne : Harun
  13260. 20-Tâ-Hâ 70
    ve mûsâ : ve Musa
  13261. 20-Tâ-Hâ 71
    le : dedi
  13262. 20-Tâ-Hâ 71
    âmentum : inandınız mı, îmân mı ettiniz
  13263. 20-Tâ-Hâ 71
    lehu : ona
  13264. 20-Tâ-Hâ 71
    kable : önce
  13265. 20-Tâ-Hâ 71
    en âzene : (benim) izin vermem
  13266. 20-Tâ-Hâ 71
    lekum : size
  13267. 20-Tâ-Hâ 71
    inne-hu : muhakkak o
  13268. 20-Tâ-Hâ 71
    le : elbette, mutlaka
  13269. 20-Tâ-Hâ 71
    kebîru-kum : sizin büyüğünüz
  13270. 20-Tâ-Hâ 71
    ellezî : ki o
  13271. 20-Tâ-Hâ 71
    alleme-kum : size öğretti
  13272. 20-Tâ-Hâ 71
    es sihra : sihir, büyü
  13273. 20-Tâ-Hâ 71
    fe : artık, öyleyse
  13274. 20-Tâ-Hâ 71
    le ukattıanne : mutlaka keseceğim
  13275. 20-Tâ-Hâ 71
    eydiye-kum : sizin ellerinizi
  13276. 20-Tâ-Hâ 71
    ve ercule-kum : ve sizin ayaklarınızı
  13277. 20-Tâ-Hâ 71
    ve le usallibenne-kum : ve mutlaka sizi asacağım
  13278. 20-Tâ-Hâ 71
    cuzûı en nahli : hurma ağacının gövdesi
  13279. 20-Tâ-Hâ 71
    ve le ta'lemunne : ve mutlaka öğreneceksiniz
  13280. 20-Tâ-Hâ 71
    eyyu-nâ : hangimiz
  13281. 20-Tâ-Hâ 71
    eşeddu : daha şiddetli, daha kuvvetli
  13282. 20-Tâ-Hâ 71
    azâben : azap
  13283. 20-Tâ-Hâ 71
    ve ebkâ : ve daha uzun süreli, daha kalıcı olan, bâki olan
  13284. 20-Tâ-Hâ 72
    len nu'sire-ke : asla seni tercih etmeyiz, üstün tutmayız
  13285. 20-Tâ-Hâ 72
    alâ mâ câe-nâ : bize gelenlere karşı
  13286. 20-Tâ-Hâ 72
    min el beyyinâti : beyyinelerden, mucizelerden
  13287. 20-Tâ-Hâ 72
    vellezî (ve ellezî) : ve o
  13288. 20-Tâ-Hâ 72
    fakdi (fe ikdi) : artık yap
  13289. 20-Tâ-Hâ 72
    ente : sen
  13290. 20-Tâ-Hâ 72
    innemâ : ancak, sadece
  13291. 20-Tâ-Hâ 72
    el hayâte ed dunyâ : dünya hayatı
  13292. 20-Tâ-Hâ 73
    innâ- inne nâ : muhakkak ki biz
  13293. 20-Tâ-Hâ 73
    âmennâ : (biz) îmân ettik
  13294. 20-Tâ-Hâ 73
    li yagfire : mağfiret etmesi
  13295. 20-Tâ-Hâ 73
    lenâ : bizi
  13296. 20-Tâ-Hâ 73
    veekrehte-nâ : ve bize yaptırdığın kerih (çirkin) şeyler
  13297. 20-Tâ-Hâ 73
    aleyhi : ona, ona karşı
  13298. 20-Tâ-Hâ 73
    min es sihri : sihirden
  13299. 20-Tâ-Hâ 73
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  13300. 20-Tâ-Hâ 73
    ve ebkâ : ve daha uzun süreli, daha kalıcı olan, bâki olan
  13301. 20-Tâ-Hâ 74
    inne-hu : muhakkak o
  13302. 20-Tâ-Hâ 74
    men ye'ti : kim gelirse
  13303. 20-Tâ-Hâ 74
    rabbe-hu : onun Rabbi
  13304. 20-Tâ-Hâ 74
    mucrimen : suçlu olarak
  13305. 20-Tâ-Hâ 74
    fe : öyleyse, artık, bundan sonra
  13306. 20-Tâ-Hâ 74
    inne : muhakkak
  13307. 20-Tâ-Hâ 74
    lehu : onun için, onun
  13308. 20-Tâ-Hâ 74
    cehenneme : cehennem
  13309. 20-Tâ-Hâ 74
    yemûtu : ölmez
  13310. 20-Tâ-Hâ 74
    ve lâ yahyâ : ve canlanmaz, yaşamaz, hayy olmaz (olamaz)
  13311. 20-Tâ-Hâ 75
    ve men : ve kim
  13312. 20-Tâ-Hâ 75
    ye'ti-hî : ona gelir
  13313. 20-Tâ-Hâ 75
    mu'minen : mü'min olarak
  13314. 20-Tâ-Hâ 75
    amile es sâlihâti : salih ameller (nefs tezkiyesi)
  13315. 20-Tâ-Hâ 75
    fe : böylece, artık
  13316. 20-Tâ-Hâ 75
    ulâike : işte onlar
  13317. 20-Tâ-Hâ 75
    lehum : onlar için vardır
  13318. 20-Tâ-Hâ 75
    ed derecâtu : dereceler
  13319. 20-Tâ-Hâ 75
    el ulâ : yüksek
  13320. 20-Tâ-Hâ 76
    cennâtu : cennetler
  13321. 20-Tâ-Hâ 76
    tecrî : akar
  13322. 20-Tâ-Hâ 76
    el enhâru : nehirler
  13323. 20-Tâ-Hâ 76
    hâlidîne : ebedî kalıcı olanlar (kalacaklar)
  13324. 20-Tâ-Hâ 76
    velike : vete bu
  13325. 20-Tâ-Hâ 76
    cezâu : karşılık (ceza veya mükâfat)
  13326. 20-Tâ-Hâ 76
    men tezekkâ : nefs tezkiyesi yapan kimse
  13327. 20-Tâ-Hâ 77
    ve lekad : ve andolsun
  13328. 20-Tâ-Hâ 77
    evhaynâ : vahyettik
  13329. 20-Tâ-Hâ 77
    en esri : yürümek, yürümesi
  13330. 20-Tâ-Hâ 77
    fadrib (fe ıdrib) : sonra vur
  13331. 20-Tâ-Hâ 77
    lehum : onlar için, onlara
  13332. 20-Tâ-Hâ 77
    el bahri : denizde
  13333. 20-Tâ-Hâ 77
    yebesen : kuru
  13334. 20-Tâ-Hâ 77
    tehâfu : korkma
  13335. 20-Tâ-Hâ 77
    dereken : arkadan yetişerek
  13336. 20-Tâ-Hâ 77
    ve lâ tahşâ : ve endişelenme
  13337. 20-Tâ-Hâ 78
    fe : öyleyse, böylece
  13338. 20-Tâ-Hâ 78
    etbea-hum : onlara tâbî oldu, onları takip etti
  13339. 20-Tâ-Hâ 78
    fe : böylece
  13340. 20-Tâ-Hâ 78
    gaşiye-hum : onları kapladı
  13341. 20-Tâ-Hâ 78
    min el yemmi : denizden, deniz
  13342. 20-Tâ-Hâ 78
    mâ gaşiye-hum : onları (nasıl) kapladı, (öyle bir) kapladı ki
  13343. 20-Tâ-Hâ 79
    ve edalle : ve dalâlette bıraktı
  13344. 20-Tâ-Hâ 79
    kavme-hu : kendi kavmini
  13345. 20-Tâ-Hâ 79
    vehedâ : ve hidayete mani oldu, hidayetten men etti
  13346. 20-Tâ-Hâ 80
    benî isrâîle : ey İsrailoğulları
  13347. 20-Tâ-Hâ 80
    enceynâ-kum : sizi kurtardık
  13348. 20-Tâ-Hâ 80
    ve vâadnâ-kum : ve sizinle vaadleştik
  13349. 20-Tâ-Hâ 80
    nibe : yan tarafında
  13350. 20-Tâ-Hâ 80
    et tûri : Tur
  13351. 20-Tâ-Hâ 80
    el eymene : sağ taraf
  13352. 20-Tâ-Hâ 80
    ve nezzelnâ : ve biz indirdik
  13353. 20-Tâ-Hâ 80
    aleykum : üzerinize, size
  13354. 20-Tâ-Hâ 80
    el menne : kudret helvası
  13355. 20-Tâ-Hâ 80
    ve es selvâ : ve bıldırcın
  13356. 20-Tâ-Hâ 81
    rezaknâ-kum : sizi rızıklandırdığımız şeyler
  13357. 20-Tâ-Hâ 81
    ve lâ tatgav : ve azgınlık (nankörlük) yapmayın
  13358. 20-Tâ-Hâ 81
    fe : artık, bundan sonra, aksi halde
  13359. 20-Tâ-Hâ 81
    yahılle : iner
  13360. 20-Tâ-Hâ 81
    aleykum : sizin üzerinize
  13361. 20-Tâ-Hâ 81
    ve men yahlil : ve kime inerse
  13362. 20-Tâ-Hâ 81
    aleyhi : üzerine, ona
  13363. 20-Tâ-Hâ 81
    fe : artık, bundan sonra
  13364. 20-Tâ-Hâ 81
    hevâ : heva oldu (dalâlete düştü)
  13365. 20-Tâ-Hâ 82
    ve in-nî : ve muhakkak ki ben
  13366. 20-Tâ-Hâ 82
    le gaffârun : elbette, mutlaka gafur olan, mağfiret eden (günahları
  13367. 20-Tâ-Hâ 82
    li men : kimse için
  13368. 20-Tâ-Hâ 82
    be : tövbe etti
  13369. 20-Tâ-Hâ 82
    ve âmene : ve âmenû oldu (ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı diledi) ve kalbine îmân yazılıp mü'min oldu
  13370. 20-Tâ-Hâ 82
    ve amile sâlihan : ve salih ameller (nefsi ıslâh edici ameller) yaptı
  13371. 20-Tâ-Hâ 82
    summe : sonra
  13372. 20-Tâ-Hâ 82
    ihtedâ : hidayete erdirildi
  13373. 20-Tâ-Hâ 83
    ve mâ a'cele-ke : ve sana acele ettiren nedir
  13374. 20-Tâ-Hâ 83
    an kavmi-ke : seni kavminden
  13375. 20-Tâ-Hâ 84
    le : dedi
  13376. 20-Tâ-Hâ 84
    alâ eserî : benim izim üzerinde
  13377. 20-Tâ-Hâ 84
    ve aciltu : ve acele ettim
  13378. 20-Tâ-Hâ 84
    ileyke : sana
  13379. 20-Tâ-Hâ 84
    li terdâ : senin rızan için, senin razı olman (için)
  13380. 20-Tâ-Hâ 85
    le : dedi
  13381. 20-Tâ-Hâ 85
    fe : böylece, artık
  13382. 20-Tâ-Hâ 85
    fetennâ : imtihan ettik
  13383. 20-Tâ-Hâ 85
    kavme-ke : senin kavmin
  13384. 20-Tâ-Hâ 85
    min ba'di-ke : senden sonra
  13385. 20-Tâ-Hâ 85
    ve edalle-hum : ve onları dalâlete düşürdü
  13386. 20-Tâ-Hâ 85
    es sâmiriyyu : Samiri
  13387. 20-Tâ-Hâ 86
    fe : o zaman, böylece
  13388. 20-Tâ-Hâ 86
    recea : geri döndü
  13389. 20-Tâ-Hâ 86
    gadbâne : öfkeli olarak, öfkeyle
  13390. 20-Tâ-Hâ 86
    esifen : üzüntülü olarak, üzülerek
  13391. 20-Tâ-Hâ 86
    le : dedi
  13392. 20-Tâ-Hâ 86
    e lem : olmadı mı
  13393. 20-Tâ-Hâ 86
    va'den : vaad
  13394. 20-Tâ-Hâ 86
    hasenen : güzel
  13395. 20-Tâ-Hâ 86
    e fele : buna rağmen (süre) uzun mu
  13396. 20-Tâ-Hâ 86
    aleykum : size
  13397. 20-Tâ-Hâ 86
    el ahdu : ahd
  13398. 20-Tâ-Hâ 86
    em eredtum : yoksa siz istediniz mi
  13399. 20-Tâ-Hâ 86
    en yahılle : inmesi
  13400. 20-Tâ-Hâ 86
    aleykum : sizin üzerinize, size
  13401. 20-Tâ-Hâ 86
    fe : artık, bu sebeple
  13402. 20-Tâ-Hâ 86
    ahleftum : yerine getirmediniz, döndünüz, ihtilâfa düştünüz
  13403. 20-Tâ-Hâ 86
    mev'ıdî : bana verilen vaad, benim vaadim
  13404. 20-Tâ-Hâ 87
    ahlefnâ : biz dönmedik, hilâf etmedik
  13405. 20-Tâ-Hâ 87
    mevde-ke : sana vaadimizden
  13406. 20-Tâ-Hâ 87
    bi melki-nâ \n(mülk) : kendi isteğimizle (irademizle) \n: (güç, kuvvet, idare)
  13407. 20-Tâ-Hâ 87
    ve lâkin-nâ : ve lâkin biz, ancak biz
  13408. 20-Tâ-Hâ 87
    evzâren : ağırlıklar
  13409. 20-Tâ-Hâ 87
    min zîneti : süs eşyalarından
  13410. 20-Tâ-Hâ 87
    el kavmi : kavim
  13411. 20-Tâ-Hâ 87
    fe : böylece, bu yüzden
  13412. 20-Tâ-Hâ 87
    kazefnâ-hâ : biz onu (onları) attık
  13413. 20-Tâ-Hâ 87
    fe : o zaman, sonra
  13414. 20-Tâ-Hâ 87
    kezâlike : işteyle, böylece, bunun gibi
  13415. 20-Tâ-Hâ 87
    elkâ : attı
  13416. 20-Tâ-Hâ 87
    es sâmiriyyu : Samiri
  13417. 20-Tâ-Hâ 88
    fe : böylece
  13418. 20-Tâ-Hâ 88
    ahrece : çıkardı
  13419. 20-Tâ-Hâ 88
    lehum : onlar için, onlara
  13420. 20-Tâ-Hâ 88
    ıclen : bir buzağı
  13421. 20-Tâ-Hâ 88
    ceseden : ceset, heykel
  13422. 20-Tâ-Hâ 88
    lehu : onun için, ona, o
  13423. 20-Tâ-Hâ 88
    fe : o zaman, böylece
  13424. 20-Tâ-Hâ 88
    ve ilâhu : ve ilâh
  13425. 20-Tâ-Hâ 88
    fe : artık, fakat
  13426. 20-Tâ-Hâ 88
    nesiye : unuttu
  13427. 20-Tâ-Hâ 89
    e feyerevne : hâlâ görmüyorlar mı
  13428. 20-Tâ-Hâ 89
    ellâ yerciu : geri dönmüyor, cevap vermiyor
  13429. 20-Tâ-Hâ 89
    ileyhim : onlara
  13430. 20-Tâ-Hâ 89
    kavlen : söz, söz olarak
  13431. 20-Tâ-Hâ 89
    veyemliku : ve gücü yetmez, malik değil
  13432. 20-Tâ-Hâ 89
    lehum : onların, onlara
  13433. 20-Tâ-Hâ 89
    darren : bir zarar, ziyan
  13434. 20-Tâ-Hâ 89
    venef'an : ve faydası yoktur
  13435. 20-Tâ-Hâ 90
    ve lekad : ve andolsun
  13436. 20-Tâ-Hâ 90
    le : dedi
  13437. 20-Tâ-Hâ 90
    lehum : onlara
  13438. 20-Tâ-Hâ 90
    innemâ : sadece, yalnız
  13439. 20-Tâ-Hâ 90
    ve inne : ve muhakkak
  13440. 20-Tâ-Hâ 90
    rabbe-kum : sizin Rabbiniz
  13441. 20-Tâ-Hâ 90
    er rahmânu : Rahmân
  13442. 20-Tâ-Hâ 90
    fettebiûnî (fe ittebiû-nî) : artık bana tâbî olun
  13443. 20-Tâ-Hâ 90
    ve etîû : ve itaat edin
  13444. 20-Tâ-Hâ 90
    emrî : emrime
  13445. 20-Tâ-Hâ 91
    len nebreha \n(beriha) : asla biz ayrılmayacağız, vazgeçmeyeceğiz \n: (bırakıp gitti, ayrıldı)
  13446. 20-Tâ-Hâ 91
    aleyhi : ona
  13447. 20-Tâ-Hâ 91
    âkifîne \n(akefe) : kendini vakfeden, tüm vaktini veren, bağlanan \n: (kendini vakfetti, tüm vaktini verdi, bağlandı)
  13448. 20-Tâ-Hâ 91
    yercia : döner, dönecek
  13449. 20-Tâ-Hâ 91
    ileynâ : bize
  13450. 20-Tâ-Hâ 92
    le : dedi
  13451. 20-Tâ-Hâ 92
    menea-ke : seni ne men etti, sana mani olan nedir
  13452. 20-Tâ-Hâ 92
    iz reeyte-hum : onları gördüğün zaman
  13453. 20-Tâ-Hâ 93
    ellâ tettebia-ni : niçin bana tâbî olmadın
  13454. 20-Tâ-Hâ 93
    e fe asayte : yoksa asi mi oldun
  13455. 20-Tâ-Hâ 93
    emrî : emrime
  13456. 20-Tâ-Hâ 94
    le : dedi
  13457. 20-Tâ-Hâ 94
    yebneumme (ya ibne umme) : ey annemin oğlu
  13458. 20-Tâ-Hâ 94
    te'huz : tutma
  13459. 20-Tâ-Hâ 94
    bi lıhyetî : sakalımı
  13460. 20-Tâ-Hâ 94
    ve lâ bi re'sî : ve başımı yapma
  13461. 20-Tâ-Hâ 94
    en tekûle : seninylemen (demen)
  13462. 20-Tâ-Hâ 94
    ferrak-te : sen ayrılık çıkardın
  13463. 20-Tâ-Hâ 94
    beyne benî isrâîle : İsrailoğulları arasında
  13464. 20-Tâ-Hâ 94
    ve lem terkub : ve murakabe etmedin, gözetmedin
  13465. 20-Tâ-Hâ 95
    le : dedi
  13466. 20-Tâ-Hâ 95
    fe : o zaman
  13467. 20-Tâ-Hâ 95
    mâ hatbu-ke : senin hitabın nedir, neyledin
  13468. 20-Tâ-Hâ 96
    le : dedi
  13469. 20-Tâ-Hâ 96
    lem yabsurû : göremediler
  13470. 20-Tâ-Hâ 96
    fe : o zaman, böylece
  13471. 20-Tâ-Hâ 96
    kabdaten : bir avuç
  13472. 20-Tâ-Hâ 96
    min eseri : izinden
  13473. 20-Tâ-Hâ 96
    er resûli : resûl, elçi
  13474. 20-Tâ-Hâ 96
    fe : sonra
  13475. 20-Tâ-Hâ 96
    nebeztu-hâ : onu attım
  13476. 20-Tâ-Hâ 96
    ve kezâlike : veteyle, böylece
  13477. 20-Tâ-Hâ 96
    sevvelet : güzelsterdi
  13478. 20-Tâ-Hâ 96
    nefsî : nefs için
  13479. 20-Tâ-Hâ 97
    le : dedi
  13480. 20-Tâ-Hâ 97
    fezheb (fe izheb) : artık git
  13481. 20-Tâ-Hâ 97
    fe : o zaman, artık
  13482. 20-Tâ-Hâ 97
    inne : muhakkak
  13483. 20-Tâ-Hâ 97
    leke : senin için, sana, sen
  13484. 20-Tâ-Hâ 97
    el hayâti : hayatta
  13485. 20-Tâ-Hâ 97
    en tekûle : seninylemen, demen
  13486. 20-Tâ-Hâ 97
    lâ misâse : dokunmayın
  13487. 20-Tâ-Hâ 97
    ve inne : ve muhakkak
  13488. 20-Tâ-Hâ 97
    leke : senin için, sana
  13489. 20-Tâ-Hâ 97
    mevden : vaadedilen
  13490. 20-Tâ-Hâ 97
    len tuhlefe-hu : asla hilâf olunmayacak
  13491. 20-Tâ-Hâ 97
    vanzur (ve unzur) : ve bak
  13492. 20-Tâ-Hâ 97
    ilâ ilâhi-ke : senin ilâhına
  13493. 20-Tâ-Hâ 97
    ellezî : ki o
  13494. 20-Tâ-Hâ 97
    zalte : sen ısrar ettin
  13495. 20-Tâ-Hâ 97
    aleyhi : ona
  13496. 20-Tâ-Hâ 97
    âkifen : kendini vakfeden, bağlı olan, düşkün (tutkun) olan
  13497. 20-Tâ-Hâ 97
    le nuharrikanne-hu \n(nuharrike enne-hu) : onu biz mutlaka, elbette yakacağız
  13498. 20-Tâ-Hâ 97
    summe : sonra
  13499. 20-Tâ-Hâ 97
    le nensifenne-hu \n(nensife enne-hu) : onu mutlaka, elbette savuracağız, toz haline getirip atacağız
  13500. 20-Tâ-Hâ 97
    el yemmi : denizde, denize
  13501. 20-Tâ-Hâ 97
    nesfen : toz haline getirerek, savurarak
  13502. 20-Tâ-Hâ 98
    innemâ : sadece, yalnız
  13503. 20-Tâ-Hâ 98
    allâhu ellezî : Allah ki o
  13504. 20-Tâ-Hâ 98
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  13505. 20-Tâ-Hâ 98
    huve : o
  13506. 20-Tâ-Hâ 98
    vesia : geniştir, içine alır, kaplamıştır
  13507. 20-Tâ-Hâ 98
    kulle şey'in : herşey
  13508. 20-Tâ-Hâ 98
    ilmen : ilim olarak
  13509. 20-Tâ-Hâ 99
    kezâlike : işteylece
  13510. 20-Tâ-Hâ 99
    aleyke : sana
  13511. 20-Tâ-Hâ 99
    min enbâi : haberlerden, haberleri
  13512. 20-Tâ-Hâ 99
    sebaka : geçti
  13513. 20-Tâ-Hâ 99
    ve kad : ve olmuştu
  13514. 20-Tâ-Hâ 99
    âteynâ-ke : sana verdik
  13515. 20-Tâ-Hâ 99
    min ledun-nâ : katımızdan
  13516. 20-Tâ-Hâ 99
    zikren : zikir
  13517. 20-Tâ-Hâ 100
    men : kim
  13518. 20-Tâ-Hâ 100
    fe : o zaman, artık
  13519. 20-Tâ-Hâ 100
    inne-hu : muhakkak o
  13520. 20-Tâ-Hâ 100
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  13521. 20-Tâ-Hâ 100
    vizren : (ağır) yük, günah
  13522. 20-Tâ-Hâ 101
    hâlidîne : kalacak olanlardır
  13523. 20-Tâ-Hâ 101
    vee : ve ne kötü
  13524. 20-Tâ-Hâ 101
    lehum : onlar için
  13525. 20-Tâ-Hâ 101
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  13526. 20-Tâ-Hâ 101
    mlen : yük olarak, yüklenilen şey
  13527. 20-Tâ-Hâ 102
    yevme : o gün
  13528. 20-Tâ-Hâ 102
    yunfehu : üfürülür
  13529. 20-Tâ-Hâ 102
    es sûri : sur'a
  13530. 20-Tâ-Hâ 102
    ve nahşuru : ve haşredeceğiz, toplayacağız
  13531. 20-Tâ-Hâ 102
    el mucrimîne : mücrimler, günahkârlar
  13532. 20-Tâ-Hâ 102
    yevme izin : izin günü
  13533. 20-Tâ-Hâ 103
    yetehâfetûne : gizlice konuşacaklar
  13534. 20-Tâ-Hâ 103
    beyne-hum : kendi aralarında
  13535. 20-Tâ-Hâ 103
    in lebistum : siz kaldınız
  13536. 20-Tâ-Hâ 103
    ren : on (gün)
  13537. 20-Tâ-Hâ 104
    nahnu a'lemu : biz daha iyi biliriz, biliyoruz
  13538. 20-Tâ-Hâ 104
    yekûlûne : söylüyorlar
  13539. 20-Tâ-Hâ 104
    iz yekûlu : söylediği zaman
  13540. 20-Tâ-Hâ 104
    emselu-hum : onlara emsal olan (en iyi örnek olan, üstün olan)
  13541. 20-Tâ-Hâ 104
    tarîkaten : yol bakımından
  13542. 20-Tâ-Hâ 104
    in lebistum illâ : ancak kaldınız
  13543. 20-Tâ-Hâ 104
    yevmen : bir gün
  13544. 20-Tâ-Hâ 105
    ve yes'elûne-ke : ve sana soruyorlar
  13545. 20-Tâ-Hâ 105
    an el cibâli : dağlar hakkında, dağ(lar)dan
  13546. 20-Tâ-Hâ 105
    fe kul : o zaman, de
  13547. 20-Tâ-Hâ 105
    yensifu-hâ : onu savurup atacak
  13548. 20-Tâ-Hâ 105
    nesfen : savurarak
  13549. 20-Tâ-Hâ 106
    fe : o zaman, böylece
  13550. 20-Tâ-Hâ 106
    yezeru-hâ : onu bırakacak
  13551. 20-Tâ-Hâ 106
    safsafen : boş, dümdüz
  13552. 20-Tâ-Hâ 107
    terâ : göremezsin, görmezsin
  13553. 20-Tâ-Hâ 107
    ivecen : eğrilik
  13554. 20-Tâ-Hâ 107
    veemten : yükseklik, alçaklık, iniş-çıkış
  13555. 20-Tâ-Hâ 108
    yevme izin : o gün, izin günü
  13556. 20-Tâ-Hâ 108
    yettebiûne : tâbî olurlar
  13557. 20-Tâ-Hâ 108
    ed dâıye : çağıran, davet eden
  13558. 20-Tâ-Hâ 108
    ivece : eğrilik, sapma yoktur
  13559. 20-Tâ-Hâ 108
    lehu : onun için, onda, onun
  13560. 20-Tâ-Hâ 108
    ve haşeati : ve kısılır
  13561. 20-Tâ-Hâ 108
    el asvâtu : sesler
  13562. 20-Tâ-Hâ 108
    li er rahmâni : Rahmân için, Rahmân'a karşı
  13563. 20-Tâ-Hâ 108
    fe : o zaman, artık
  13564. 20-Tâ-Hâ 108
    tesmeu : işitemezsin, işitmezsin
  13565. 20-Tâ-Hâ 108
    hemsen : bir fısıltı (çok hafif ses)
  13566. 20-Tâ-Hâ 109
    yevme izin : o gün, izin günü
  13567. 20-Tâ-Hâ 109
    tenfau : fayda vermez
  13568. 20-Tâ-Hâ 109
    eş şefâatu : şefaat
  13569. 20-Tâ-Hâ 109
    men ezine : izin verdiği kimse
  13570. 20-Tâ-Hâ 109
    lehu : ona
  13571. 20-Tâ-Hâ 109
    er rahmânu : Rahmân (Allah)
  13572. 20-Tâ-Hâ 109
    ve radıye : ve razı oldu
  13573. 20-Tâ-Hâ 109
    lehu : o, ona, ondan
  13574. 20-Tâ-Hâ 109
    kavlen : söz
  13575. 20-Tâ-Hâ 110
    ya'lemu : o bilir
  13576. 20-Tâ-Hâ 110
    beyne eydî-him : onların elleri arasındakini, onların önlerindekini
  13577. 20-Tâ-Hâ 110
    vehalfe-hum : ve onların arkasındakileri
  13578. 20-Tâ-Hâ 110
    ve lâ yuhîtûne : ve ihata edemez
  13579. 20-Tâ-Hâ 110
    ılmen : ilim olarak, ilimle
  13580. 20-Tâ-Hâ 111
    ve aneti : ve boyun eğdi
  13581. 20-Tâ-Hâ 111
    el vucûhu : vechler, yüzler, kişiler
  13582. 20-Tâ-Hâ 111
    li el hayyi : hayy olana (diri, canlı olana)
  13583. 20-Tâ-Hâ 111
    el kayyûmi : zatı ile kaim olan, kayyum olan
  13584. 20-Tâ-Hâ 111
    ve kad : ve olmuştu
  13585. 20-Tâ-Hâ 111
    be : heba oldu, yuvarlanıp (cehenneme) düştü
  13586. 20-Tâ-Hâ 111
    men hamele : yüklenen kimse
  13587. 20-Tâ-Hâ 111
    zulmen : zulüm
  13588. 20-Tâ-Hâ 112
    ve men : ve kim
  13589. 20-Tâ-Hâ 112
    ya'mel : amel eder
  13590. 20-Tâ-Hâ 112
    min es sâlihâti : salih (nefsi ıslâh edici) amellerden
  13591. 20-Tâ-Hâ 112
    ve huve : ve o
  13592. 20-Tâ-Hâ 112
    fe : artık
  13593. 20-Tâ-Hâ 112
    yehâfu : korkmasın
  13594. 20-Tâ-Hâ 112
    zulmen : zulüm, haksızlık edilmek
  13595. 20-Tâ-Hâ 112
    ve lâ : ve olmaz
  13596. 20-Tâ-Hâ 112
    hadmen : haksızlık yapılması, hakedilenin azaltılması, eksiltilmesi hadım edilmesi
  13597. 20-Tâ-Hâ 113
    ve kezâlike : veylece
  13598. 20-Tâ-Hâ 113
    enzelnâ-hu : biz onu indirdik
  13599. 20-Tâ-Hâ 113
    kur'ânen : Kur'ân
  13600. 20-Tâ-Hâ 113
    arabîyyen : Arapça olarak
  13601. 20-Tâ-Hâ 113
    ve sarraf-nâ : ve açıkladık
  13602. 20-Tâ-Hâ 113
    min el vaîdi : vaadlerden,
  13603. 20-Tâ-Hâ 113
    lealle-hum : umulur ki, böylece onlar
  13604. 20-Tâ-Hâ 113
    yettekûne : takva sahibi olurlar
  13605. 20-Tâ-Hâ 113
    ev : veya
  13606. 20-Tâ-Hâ 113
    lehum zikren : onlar için zikir, hatırlatma, öğüt, ibret
  13607. 20-Tâ-Hâ 114
    fe : işte
  13608. 20-Tâ-Hâ 114
    teâlallâhu (teâlâ allâhu) : Allah yücedir
  13609. 20-Tâ-Hâ 114
    el meliku : hükümdar, düzenleyen ve idare eden, melik olan
  13610. 20-Tâ-Hâ 114
    el hakku : hak (olan)
  13611. 20-Tâ-Hâ 114
    ve lâ ta'cel : ve acele etme
  13612. 20-Tâ-Hâ 114
    bi el kur'âni : Kur'ân'a, Kur'ân için
  13613. 20-Tâ-Hâ 114
    en yukdâ : tamamlanması, kada edilmesi
  13614. 20-Tâ-Hâ 114
    ileyke : sana
  13615. 20-Tâ-Hâ 114
    ve kul : ve de, söyle
  13616. 20-Tâ-Hâ 114
    ılmen : ilim
  13617. 20-Tâ-Hâ 115
    ve lekad : ve andolsun
  13618. 20-Tâ-Hâ 115
    ilâ âdeme : Âdem'e
  13619. 20-Tâ-Hâ 115
    fe : fakat, ancak
  13620. 20-Tâ-Hâ 115
    nesîye : unuttu
  13621. 20-Tâ-Hâ 115
    ve lem necid : ve bulmadık
  13622. 20-Tâ-Hâ 115
    lehu : onu
  13623. 20-Tâ-Hâ 115
    azmen : azîmli
  13624. 20-Tâ-Hâ 116
    ve iz kulnâ : ve demiştik
  13625. 20-Tâ-Hâ 116
    li el melâiketi : meleklere
  13626. 20-Tâ-Hâ 116
    li âdeme : Âdem'e
  13627. 20-Tâ-Hâ 116
    fe : o zaman, hemen
  13628. 20-Tâ-Hâ 116
    secedû : secde ettiler
  13629. 20-Tâ-Hâ 116
    iblîse : iblis
  13630. 20-Tâ-Hâ 116
    ebâ : direndi, yapmadı
  13631. 20-Tâ-Hâ 117
    fe : artık, bunun üzerine
  13632. 20-Tâ-Hâ 117
    yâ âdemu : ey Âdem
  13633. 20-Tâ-Hâ 117
    inne : muhakkak
  13634. 20-Tâ-Hâ 117
    leke : sana, senin için
  13635. 20-Tâ-Hâ 117
    ve li zevci-ke : ve zevcine, zevcin (eşin) için
  13636. 20-Tâ-Hâ 117
    fe : artık, sonra
  13637. 20-Tâ-Hâ 117
    yuhricenne-kumâ : sakın sizin ikinizi çıkarmasın
  13638. 20-Tâ-Hâ 117
    min el cenneti : cennetten
  13639. 20-Tâ-Hâ 117
    fe : artık, o zaman
  13640. 20-Tâ-Hâ 117
    teşkâ : şâkî olursunuz
  13641. 20-Tâ-Hâ 118
    inne : muhakkak
  13642. 20-Tâ-Hâ 118
    leke : senin için
  13643. 20-Tâ-Hâ 118
    ellâ : olmaz, yoktur
  13644. 20-Tâ-Hâ 118
    tecûa \n(cûa) : senin acıkman \n: (acıktı)
  13645. 20-Tâ-Hâ 118
    ve lâ ta'râ \n(arida) : ve sen çıplak kalmazsın \n: (çıplak oldu)
  13646. 20-Tâ-Hâ 119
    ve enne-ke : ve muhakkak sen
  13647. 20-Tâ-Hâ 119
    tazmeu \n(zamiye) : susamazsın \n: (susadı)
  13648. 20-Tâ-Hâ 119
    ve lâ tadhâ \n(dahiye) : ve (sıcaktan) yanmazsın \n: (sıcakladı, yandı)
  13649. 20-Tâ-Hâ 120
    fe : artık, öyleyse
  13650. 20-Tâ-Hâ 120
    vesvese : vesvese verdi
  13651. 20-Tâ-Hâ 120
    ileyhi : ona
  13652. 20-Tâ-Hâ 120
    eş şeytânu : şeytan
  13653. 20-Tâ-Hâ 120
    le : dedi
  13654. 20-Tâ-Hâ 120
    yâ âdemu : ey Âdem
  13655. 20-Tâ-Hâ 120
    hel edullu-ke alâ : sana delâletnderlik) edeyim mi
  13656. 20-Tâ-Hâ 120
    şecereti : ağaç
  13657. 20-Tâ-Hâ 120
    el huldi : ebedî olan, sonsuz olan
  13658. 20-Tâ-Hâ 120
    ve mulkin : ve bir saltanat
  13659. 20-Tâ-Hâ 120
    yeblâ : sona ermeyecek
  13660. 20-Tâ-Hâ 121
    fe : artık, böylece, bunun üzerine
  13661. 20-Tâ-Hâ 121
    ekelâ : ikisi yedi
  13662. 20-Tâ-Hâ 121
    fe : böylece, artık, o zaman
  13663. 20-Tâ-Hâ 121
    bedet : ortaya çıktı, açıldı
  13664. 20-Tâ-Hâ 121
    lehumâ : ikisinin
  13665. 20-Tâ-Hâ 121
    sev'âtu-humâ : ikisinin avret yerleri, ayıp yerleri
  13666. 20-Tâ-Hâ 121
    ve tafıkâ : ve ikisi başladı
  13667. 20-Tâ-Hâ 121
    aleyhimâ : kendi üzerlerini
  13668. 20-Tâ-Hâ 121
    el cenneti : cennet
  13669. 20-Tâ-Hâ 121
    ve asâ : ve isyan etti, asi oldu
  13670. 20-Tâ-Hâ 121
    ademu : Âdem
  13671. 20-Tâ-Hâ 121
    rabbe-hu : onun (kendi) Rabbi
  13672. 20-Tâ-Hâ 121
    fe : artık, böylece
  13673. 20-Tâ-Hâ 122
    summe : sonra
  13674. 20-Tâ-Hâ 122
    ictebâ-hu : onu seçti
  13675. 20-Tâ-Hâ 122
    fe : artık, böylece, bundan sonra
  13676. 20-Tâ-Hâ 122
    be aleyhi : onun tövbesini kabul etti
  13677. 20-Tâ-Hâ 122
    ve hedâ : ve hidayete erdirdi
  13678. 20-Tâ-Hâ 123
    lehbitâ (kale ihbitâ) : 'ikiniz inin' dedi
  13679. 20-Tâ-Hâ 123
    cemîan : hepiniz
  13680. 20-Tâ-Hâ 123
    fe : artık, bundan sonra
  13681. 20-Tâ-Hâ 123
    ye'tiyenne-kum : size mutlaka gelecek
  13682. 20-Tâ-Hâ 123
    huden : hidayet
  13683. 20-Tâ-Hâ 123
    fe : o zaman, artık
  13684. 20-Tâ-Hâ 123
    men ittebea : kim tâbî olursa
  13685. 20-Tâ-Hâ 123
    hudâye : hidayetim, hidayetçim
  13686. 20-Tâ-Hâ 123
    fe : artık
  13687. 20-Tâ-Hâ 123
    veyeşkâ : ve şâkî olmaz
  13688. 20-Tâ-Hâ 124
    ve men : ve kim
  13689. 20-Tâ-Hâ 124
    fe : artık, o zaman, o taktirde
  13690. 20-Tâ-Hâ 124
    inne : muhakkak
  13691. 20-Tâ-Hâ 124
    lehu : onun için (vardır)
  13692. 20-Tâ-Hâ 124
    maîşeten : maişet temini, geçim
  13693. 20-Tâ-Hâ 124
    danken : dar, sıkıntılı
  13694. 20-Tâ-Hâ 124
    ve nahşuru-hu : ve onu haşrederiz
  13695. 20-Tâ-Hâ 124
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  13696. 20-Tâ-Hâ 125
    le : dedi
  13697. 20-Tâ-Hâ 125
    lime : neden, niçin
  13698. 20-Tâ-Hâ 125
    haşerte-nî : beni haşrettin
  13699. 20-Tâ-Hâ 125
    ve kad : ve olmuştu
  13700. 20-Tâ-Hâ 126
    le : dedi
  13701. 20-Tâ-Hâ 126
    kezâlike : işteyle
  13702. 20-Tâ-Hâ 126
    etet-ke : sana geldi
  13703. 20-Tâ-Hâ 126
    fe : fakat
  13704. 20-Tâ-Hâ 126
    nesîte-hâ : sen onu unuttun
  13705. 20-Tâ-Hâ 126
    ve kezâlike : veteyle, böylece, aynı şekilde
  13706. 20-Tâ-Hâ 126
    el yevme : o gün
  13707. 20-Tâ-Hâ 127
    ve kezâlike : veteyle
  13708. 20-Tâ-Hâ 127
    neczî : cezalandırırız, karşılığını veririz
  13709. 20-Tâ-Hâ 127
    men esrefe : kim israf ederse, israf eden kimse
  13710. 20-Tâ-Hâ 127
    ve lem yu'min : ve inanmaz
  13711. 20-Tâ-Hâ 127
    ve le : ve elbette
  13712. 20-Tâ-Hâ 127
    azâbu el âhıreti : ahiret azabı
  13713. 20-Tâ-Hâ 127
    eşeddu : en şiddetli, daha şiddetli
  13714. 20-Tâ-Hâ 127
    ve ebkâ : ve devamlı
  13715. 20-Tâ-Hâ 128
    e fe lem yehdi : hâlâ hidayete ermedi mi
  13716. 20-Tâ-Hâ 128
    lehum : onlar
  13717. 20-Tâ-Hâ 128
    kem : kaç, nice
  13718. 20-Tâ-Hâ 128
    ehlek-nâ : helâk ettik
  13719. 20-Tâ-Hâ 128
    kable-hum : onlardan önce
  13720. 20-Tâ-Hâ 128
    min el kurûni : nesillerden
  13721. 20-Tâ-Hâ 128
    yemşûne : yürürler, yürüyorlar, dolaşıyorlar
  13722. 20-Tâ-Hâ 128
    mesâkini-him : onların meskenleri
  13723. 20-Tâ-Hâ 128
    inne : muhakkak
  13724. 20-Tâ-Hâ 128
    like : işte bunda
  13725. 20-Tâ-Hâ 128
    le âyâtin : elbette âyetler
  13726. 20-Tâ-Hâ 128
    ulî en nuhâ : nehy sahipleri, Allah'ın yasaklarına riayet edenler
  13727. 20-Tâ-Hâ 129
    ve lev : ve eğer, ise
  13728. 20-Tâ-Hâ 129
    kelimetun : bir kelime, bir söz
  13729. 20-Tâ-Hâ 129
    sebekat : geçti (daha önce oldu)
  13730. 20-Tâ-Hâ 129
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  13731. 20-Tâ-Hâ 129
    le : elbette, mutlaka
  13732. 20-Tâ-Hâ 129
    ne : oldu
  13733. 20-Tâ-Hâ 129
    lizâmen : elzem, lüzumlu
  13734. 20-Tâ-Hâ 129
    ve ecelun : ve bir ecel, vade, müddet
  13735. 20-Tâ-Hâ 129
    musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
  13736. 20-Tâ-Hâ 130
    fasbir (fe ısbir) : artık sabret
  13737. 20-Tâ-Hâ 130
    yekûlûne : onların söyledikleri şey(ler)
  13738. 20-Tâ-Hâ 130
    ve sebbih : ve tesbih et
  13739. 20-Tâ-Hâ 130
    rabbi-ke : senin Rabbin
  13740. 20-Tâ-Hâ 130
    kable : önce
  13741. 20-Tâ-Hâ 130
    tulûı eş şemsi : güneşin tulû edişi, doğuşu
  13742. 20-Tâ-Hâ 130
    ve kable : ve önce
  13743. 20-Tâ-Hâ 130
    ve min ânâi : ve vakitlerden, saatlerden
  13744. 20-Tâ-Hâ 130
    el leyli : gece
  13745. 20-Tâ-Hâ 130
    fe : artık, böylece
  13746. 20-Tâ-Hâ 130
    sebbih : tesbih et
  13747. 20-Tâ-Hâ 130
    ve etrâfen nehâri : ve gündüz zamanı, gün boyunca, günün etrafında
  13748. 20-Tâ-Hâ 130
    lealleke : umulur ki, böylece
  13749. 20-Tâ-Hâ 130
    terdâ : rızaya ulaşırsın
  13750. 20-Tâ-Hâ 131
    vetemuddenne : ve sakın uzatma
  13751. 20-Tâ-Hâ 131
    ayney-ke : senin iki gözün, gözlerin
  13752. 20-Tâ-Hâ 131
    ilâ mâ mettâ'nâ : metalandırdığımız, faydalandırdığımız şey(ler)
  13753. 20-Tâ-Hâ 131
    ezvâcen : zevcler, eşler, sınıflar, gruplar
  13754. 20-Tâ-Hâ 131
    zehrete : süs, ziynet
  13755. 20-Tâ-Hâ 131
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
  13756. 20-Tâ-Hâ 131
    li neftine-hum : onları fitne (imtihan) etmek için, denemek için
  13757. 20-Tâ-Hâ 131
    ve rızku : ve rızık
  13758. 20-Tâ-Hâ 131
    rabbi-ke : senin Rabbin
  13759. 20-Tâ-Hâ 131
    ve ebkâ : ve bâki, devamlı
  13760. 20-Tâ-Hâ 132
    ve'mur (ve u'mur) : ve emret
  13761. 20-Tâ-Hâ 132
    ehle-ke : senin ehlin, ailen, etrafındakiler
  13762. 20-Tâ-Hâ 132
    bi es salâti : namazı, namaz ile
  13763. 20-Tâ-Hâ 132
    vastabir (ve istabir) : ve sabırlı ol, sabret
  13764. 20-Tâ-Hâ 132
    aleyhâ : onun üzerine, ona
  13765. 20-Tâ-Hâ 132
    nes'elu-ke : biz senden istemiyoruz
  13766. 20-Tâ-Hâ 132
    nerzuku-ke : seni rızıklandırırız
  13767. 20-Tâ-Hâ 132
    ve el âkıbetu : ve sonuç, akıbet
  13768. 20-Tâ-Hâ 132
    li et takvâ : takva sahipleri için
  13769. 20-Tâ-Hâ 133
    ve kâlû : ve dediler
  13770. 20-Tâ-Hâ 133
    lev lâ : olsa olmaz mı
  13771. 20-Tâ-Hâ 133
    ye'tî-nâ bi : bize getirir
  13772. 20-Tâ-Hâ 133
    âyetin : âyet
  13773. 20-Tâ-Hâ 133
    e ve lem te'ti-him : onlara gelmedi mi
  13774. 20-Tâ-Hâ 133
    beyyinetu : beyyine (ispat vasıtaları, deliller)
  13775. 20-Tâ-Hâ 133
    mâ fî es suhufi : sahifeler (için)de olan şey(ler)
  13776. 20-Tâ-Hâ 133
    el ûlâ : evvelkiler
  13777. 20-Tâ-Hâ 134
    ve lev : ve eğer, olsa, ise
  13778. 20-Tâ-Hâ 134
    ennâ (enne-nâ) : gerçekten biz
  13779. 20-Tâ-Hâ 134
    ehleknâ-hum : onları helâk ettik
  13780. 20-Tâ-Hâ 134
    le : elbette, mutlaka
  13781. 20-Tâ-Hâ 134
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  13782. 20-Tâ-Hâ 134
    lev lâ : olmaz mı
  13783. 20-Tâ-Hâ 134
    erselte : sennderdin
  13784. 20-Tâ-Hâ 134
    ileynâ : bize
  13785. 20-Tâ-Hâ 134
    resûlen : bir resûl
  13786. 20-Tâ-Hâ 134
    fe : böylece, artık
  13787. 20-Tâ-Hâ 134
    nettebia : tâbî oluruz
  13788. 20-Tâ-Hâ 134
    âyâti-ke : senin âyetlerin
  13789. 20-Tâ-Hâ 134
    en nezille : bizim zelil olmamız
  13790. 20-Tâ-Hâ 134
    ve nahzâ : ve biz rezil, rüsva oluruz
  13791. 20-Tâ-Hâ 135
    muterebbisun : bekleyenler
  13792. 20-Tâ-Hâ 135
    fe : böylece, öyleyse
  13793. 20-Tâ-Hâ 135
    terabbesû : bekleyin
  13794. 20-Tâ-Hâ 135
    fe : o zaman, artık
  13795. 20-Tâ-Hâ 135
    se ta'lemûne : yakında bileceksiniz, öğreneceksiniz
  13796. 20-Tâ-Hâ 135
    men : kim, kimse
  13797. 20-Tâ-Hâ 135
    es sırâtı es seviyyi : Sıratı Mustakîm
  13798. 20-Tâ-Hâ 135
    ve men : ve kim
  13799. 20-Tâ-Hâ 135
    ihtedâ : hidayete erdi
  13800. 21-Enbiyâ 1
    ıkterebe \n(karibun) : yaklaştı \n: yakın
  13801. 21-Enbiyâ 1
    li en nâsi : insanlar için
  13802. 21-Enbiyâ 1
    ve hum : ve onlar
  13803. 21-Enbiyâ 1
    gafletin : gafletinde
  13804. 21-Enbiyâ 1
    mu'ridûne : yüz çevirenler
  13805. 21-Enbiyâ 2
    ye'tî-him : onlara gelmedi (ki)
  13806. 21-Enbiyâ 2
    muhdesin : yeni
  13807. 21-Enbiyâ 2
    illestemeûhu (illâ istemeû-hu) : den başka, ancak, sadece onu dinlediler
  13808. 21-Enbiyâ 2
    ve hum : ve onlar
  13809. 21-Enbiyâ 2
    yel'abûne : oynuyorlar (alay ediyorlar)
  13810. 21-Enbiyâ 3
    hiyeten : önem vermeyerek (oyun ve eğlencede)
  13811. 21-Enbiyâ 3
    ve eserrû : ve gizleyerek
  13812. 21-Enbiyâ 3
    en necvellezîne (necve ellezîne) : fısıldaşırlar o kimseler
  13813. 21-Enbiyâ 3
    zalemû : zulmeden
  13814. 21-Enbiyâ 3
    hel hâzâ : bu mu
  13815. 21-Enbiyâ 3
    beşerun : bir beşer
  13816. 21-Enbiyâ 3
    e : mı
  13817. 21-Enbiyâ 3
    fe : öyleyse, yoksa
  13818. 21-Enbiyâ 3
    te'tûne eshre : sihre kapılıyorsunuz
  13819. 21-Enbiyâ 3
    ve entum : ve siz
  13820. 21-Enbiyâ 3
    tubsırûne : siz görüyorsunuz
  13821. 21-Enbiyâ 4
    le : dedi
  13822. 21-Enbiyâ 4
    ya'lemu : bilir
  13823. 21-Enbiyâ 4
    el kavle : sözü
  13824. 21-Enbiyâ 4
    es semâi : semada
  13825. 21-Enbiyâ 4
    ve el ardı : ve arzda, yerde
  13826. 21-Enbiyâ 4
    ve huve : ve o
  13827. 21-Enbiyâ 4
    es semîu : (en iyi) işitendir
  13828. 21-Enbiyâ 4
    el alîmu : (en iyi) bilendir
  13829. 21-Enbiyâ 5
    bel : hayır
  13830. 21-Enbiyâ 5
    bel : hayır
  13831. 21-Enbiyâ 5
    ifterâ-hu : onu uydurdu
  13832. 21-Enbiyâ 5
    bel : hayır
  13833. 21-Enbiyâ 5
    huve : o
  13834. 21-Enbiyâ 5
    fel ye'tinâ bi (fe li ye'ti-nâ bi) : o zaman, öyleyse bize getirsin
  13835. 21-Enbiyâ 5
    âyetin : bir âyet
  13836. 21-Enbiyâ 5
    kemâ : gibi
  13837. 21-Enbiyâ 5
    ursile : gönderildi
  13838. 21-Enbiyâ 5
    el evvelûne : evvelkiler
  13839. 21-Enbiyâ 6
    mâ âmenet : îmân etmedi
  13840. 21-Enbiyâ 6
    kable-hum : onlardan önce
  13841. 21-Enbiyâ 6
    min karyetin : ülkelerden (biri)
  13842. 21-Enbiyâ 6
    ehleknâ-hâ : onu biz helâk ettik
  13843. 21-Enbiyâ 6
    e fe hum : o zaman, öyleyse onlar mı
  13844. 21-Enbiyâ 6
    yu'minûne : îmân edecekler
  13845. 21-Enbiyâ 7
    veersel-nâ : ve biz göndermedik
  13846. 21-Enbiyâ 7
    kable-ke : senden önce
  13847. 21-Enbiyâ 7
    ricâlen : rical, erkekler,
  13848. 21-Enbiyâ 7
    ileyhim : onlara
  13849. 21-Enbiyâ 7
    fes'elû (fe es'elû) : o zaman sorun
  13850. 21-Enbiyâ 7
    ehle ez zikri : zikir ehline
  13851. 21-Enbiyâ 7
    lâ ta'lemûne : siz bilmiyorsunuz
  13852. 21-Enbiyâ 8
    vecealnâ-hum : ve biz onları kılmadık
  13853. 21-Enbiyâ 8
    ceseden : bir ceset, beden
  13854. 21-Enbiyâ 8
    ye'kulûne : yemezler
  13855. 21-Enbiyâ 8
    et taâme : yemek
  13856. 21-Enbiyâ 8
    ve mâ kânû : ve olmadılar, değildirler
  13857. 21-Enbiyâ 8
    hâlidîne : halidin, ebedî
  13858. 21-Enbiyâ 9
    summe : sonra
  13859. 21-Enbiyâ 9
    el va'de : vaad
  13860. 21-Enbiyâ 9
    fe enceynâ-hum : böylece onları kurtardık
  13861. 21-Enbiyâ 9
    ve men : ve kimse, kişi
  13862. 21-Enbiyâ 9
    neşâu : biz diledik
  13863. 21-Enbiyâ 9
    ve ehlek-nâ : ve biz helâk ettik
  13864. 21-Enbiyâ 9
    el musrifîne : müsrifler, israf edenler
  13865. 21-Enbiyâ 10
    lekad : andolsun ki
  13866. 21-Enbiyâ 10
    enzel-nâ : biz indirdik
  13867. 21-Enbiyâ 10
    ileykum : size
  13868. 21-Enbiyâ 10
    kitâben : bir kitap
  13869. 21-Enbiyâ 10
    e fe lâ ta'kılûne : hâlâ akıl etmez misiniz
  13870. 21-Enbiyâ 11
    ve kem : ve nice, kaç tane
  13871. 21-Enbiyâ 11
    min karyetin : ülkelerden, şehirlerden
  13872. 21-Enbiyâ 11
    net : oldu
  13873. 21-Enbiyâ 11
    limeten : zalim olan, zulmeden
  13874. 21-Enbiyâ 11
    ve enşe'nâ : ve biz inşa ettik, yarattık
  13875. 21-Enbiyâ 11
    ba'de-hâ : ondan sonra
  13876. 21-Enbiyâ 11
    kavmen : bir kavim
  13877. 21-Enbiyâ 11
    âharîne : diğer, başka
  13878. 21-Enbiyâ 12
    fe lemmâ : olduğu zaman
  13879. 21-Enbiyâ 12
    ehassû : hissettiler
  13880. 21-Enbiyâ 12
    be'se-nâ : bizim azabımız
  13881. 21-Enbiyâ 12
    yerkudûne (rakada) : koşarlar, kaçarlar (koştu)
  13882. 21-Enbiyâ 13
    terkudû : koşmayın, kaçmayın
  13883. 21-Enbiyâ 13
    verciû (ve irciû) : ve dönün
  13884. 21-Enbiyâ 13
    ve mesâkini-kum : ve meskenlerinize
  13885. 21-Enbiyâ 13
    lealle-kum : böylece siz
  13886. 21-Enbiyâ 13
    tus'elûne : sorgulanacaksınız
  13887. 21-Enbiyâ 14
    veylenâ : yazıklar olsun bize
  13888. 21-Enbiyâ 14
    zâlimîne : zalimler
  13889. 21-Enbiyâ 15
    fe mâ zâlet : böylece bitmedi (devam etti)
  13890. 21-Enbiyâ 15
    tilke : o, bu
  13891. 21-Enbiyâ 15
    ceal-nâ : kıldık, yaptık
  13892. 21-Enbiyâ 15
    hasîden : hasat edilmiş (biçilmiş) ekinler
  13893. 21-Enbiyâ 15
    hâmidîne : sönmüş hale gelmiş olanlar
  13894. 21-Enbiyâ 16
    ve mâ halakna : ve biz yaratmadık
  13895. 21-Enbiyâ 16
    es semâe : sema
  13896. 21-Enbiyâ 16
    ve el arda : ve arz, yeryüzü
  13897. 21-Enbiyâ 16
    ve mâ : ve şeyler
  13898. 21-Enbiyâ 16
    beyne-humâ : onların ikisinin arasında
  13899. 21-Enbiyâ 16
    lâıbîne : oyun (eğlence)
  13900. 21-Enbiyâ 17
    lev : eğer, şâyet
  13901. 21-Enbiyâ 17
    ered-nâ : biz istedik, irade ettik
  13902. 21-Enbiyâ 17
    en nettehıze : bizim edinmemiz
  13903. 21-Enbiyâ 17
    lehven : eğlence
  13904. 21-Enbiyâ 17
    lettehaznâhu (le ittehaznâ-hu) : mutlaka onu biz edin(ir)dik
  13905. 21-Enbiyâ 17
    min ledun-nâ : bizim katımızdan
  13906. 21-Enbiyâ 17
    fâ'ılîne : yapanlar
  13907. 21-Enbiyâ 18
    bel : hayır
  13908. 21-Enbiyâ 18
    bi el hakkı : hakkı
  13909. 21-Enbiyâ 18
    alel bâtıli (alâ el bâtıli) : bâtılın üzerine
  13910. 21-Enbiyâ 18
    fe yedmegu-hu : o zaman onu mahveder
  13911. 21-Enbiyâ 18
    fe izâ : böylece o zaman
  13912. 21-Enbiyâ 18
    huve : o
  13913. 21-Enbiyâ 18
    ve lekum el veylu : ve size yazıklar olsun
  13914. 21-Enbiyâ 18
    tasıfûne : sizin vasfettiğiniz (isnat ettiğiniz)
  13915. 21-Enbiyâ 19
    ve lehu : ve onundur
  13916. 21-Enbiyâ 19
    men : kimseler, kişiler
  13917. 21-Enbiyâ 19
    es semâvâti : semalarda, göklerde
  13918. 21-Enbiyâ 19
    ve el ardı : ve arz, dünya
  13919. 21-Enbiyâ 19
    ve men : ve kimseler, kişiler
  13920. 21-Enbiyâ 19
    inde-hu : onun yanında, katında
  13921. 21-Enbiyâ 19
    yestekbirûne : büyüklenmez, kibirlenmez
  13922. 21-Enbiyâ 19
    an ıbâdeti-hî : onun ibadetlerinden, ona ibadet etmekten
  13923. 21-Enbiyâ 19
    veyestahsirûne : ve onlar yorulmazlar
  13924. 21-Enbiyâ 20
    yusebbihûne : tesbih ederler
  13925. 21-Enbiyâ 20
    el leyle : gece
  13926. 21-Enbiyâ 20
    ve en nehâre : ve gündüz
  13927. 21-Enbiyâ 20
    yefturûne : ara vermezler
  13928. 21-Enbiyâ 21
    emittehazû (em ittehazû) : yoksa edindiler mi
  13929. 21-Enbiyâ 21
    âliheten : ilâhlar
  13930. 21-Enbiyâ 21
    min el ardı : arzdan (yeryüzünden)
  13931. 21-Enbiyâ 21
    yunşirûne : diriltilirler, neşrolurlar
  13932. 21-Enbiyâ 22
    lev : eğer, şâyet
  13933. 21-Enbiyâ 22
    ne : oldu
  13934. 21-Enbiyâ 22
    âlihetun : ilâhlar
  13935. 21-Enbiyâ 22
    le fesedetâ : ikisi fesada uğradı
  13936. 21-Enbiyâ 22
    fe : oysa, halbuki
  13937. 21-Enbiyâ 22
    subhânallâhi (subhâne allâhi) : Allah
  13938. 21-Enbiyâ 22
    rabbi el arşi : arşın Rabbi
  13939. 21-Enbiyâ 22
    yasıfûne : vasıflandırırlar
  13940. 21-Enbiyâ 23
    lâ yus'elu : mesul değildir, sorumlu olmaz
  13941. 21-Enbiyâ 23
    yef'alu : yapar
  13942. 21-Enbiyâ 23
    ve hum : ve onlar
  13943. 21-Enbiyâ 23
    yus'elûne : mesul olurlar, sorumlu olurlar, sorgulanırlar
  13944. 21-Enbiyâ 24
    emittehazû (em ittehazû) : yoksa edindiler mi
  13945. 21-Enbiyâ 24
    âliheten : ilâhlar
  13946. 21-Enbiyâ 24
    burhâne-kum : burhanınız, kesin deliliniz
  13947. 21-Enbiyâ 24
    men : kimselerin, kişilerin
  13948. 21-Enbiyâ 24
    maiye : benimle beraber
  13949. 21-Enbiyâ 24
    ve zikru : ve zikir
  13950. 21-Enbiyâ 24
    men : kimselerin, kişilerin
  13951. 21-Enbiyâ 24
    bel : hayır
  13952. 21-Enbiyâ 24
    ekseru-hum : onların çoğu
  13953. 21-Enbiyâ 24
    lâ ya'lemûne : bilmiyorlar, bilmezler
  13954. 21-Enbiyâ 24
    el hakka : hakkı
  13955. 21-Enbiyâ 24
    fe hum : böylece onlar
  13956. 21-Enbiyâ 24
    mu'ridûne : yüz çevirenler
  13957. 21-Enbiyâ 25
    veersel-nâ : ve biz göndermedik
  13958. 21-Enbiyâ 25
    min kabli-ke : senden önce
  13959. 21-Enbiyâ 25
    min resûlin : (resûllerden) bir resûl
  13960. 21-Enbiyâ 25
    ileyhi : ona
  13961. 21-Enbiyâ 25
    enne-hu : onun olduğunu
  13962. 21-Enbiyâ 25
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  13963. 21-Enbiyâ 25
    ene : ben
  13964. 21-Enbiyâ 25
    fa'budûni (fe a'budû-ni) : öyleyse, o zaman bana kul
  13965. 21-Enbiyâ 26
    ve kâlûttehaze (kâlû ittehaze) : ve edindi dediler
  13966. 21-Enbiyâ 26
    er rahmânu : Rahmân
  13967. 21-Enbiyâ 26
    veleden : bir çocuk, bir evlât
  13968. 21-Enbiyâ 26
    subhâne-hu : o münezzehtir, sübhandır
  13969. 21-Enbiyâ 26
    bel : hayır
  13970. 21-Enbiyâ 26
    mukremûne : ikram edilmiş olanlar
  13971. 21-Enbiyâ 27
    yesbikûne-hu : onun (önüne) geçmezler
  13972. 21-Enbiyâ 27
    bi el kavli : söz ile
  13973. 21-Enbiyâ 27
    ve hum : ve onlar
  13974. 21-Enbiyâ 27
    bi emri-hî : onun emri ile
  13975. 21-Enbiyâ 27
    ya'melûne : yaparlar, amel ederler
  13976. 21-Enbiyâ 28
    ya'lemu : bilir
  13977. 21-Enbiyâ 28
    beyne eydî-him : onların elleri arasındaki, önlerindeki
  13978. 21-Enbiyâ 28
    ve mâ : ve şey
  13979. 21-Enbiyâ 28
    halfe-hum : onların arkası
  13980. 21-Enbiyâ 28
    veyeşfeûne : ve şefaat etmezler
  13981. 21-Enbiyâ 28
    li men irtedâ : rızaya ermiş kimse(ler)
  13982. 21-Enbiyâ 28
    ve hum : ve onlar
  13983. 21-Enbiyâ 28
    min haşyeti-hî : onun haşyetinden
  13984. 21-Enbiyâ 28
    muşfikûne : korkanlar
  13985. 21-Enbiyâ 29
    ve men : ve kim
  13986. 21-Enbiyâ 29
    yekul : derse
  13987. 21-Enbiyâ 29
    felike : işte o zaman
  13988. 21-Enbiyâ 29
    neczî-hi : onu cezalandırırız
  13989. 21-Enbiyâ 29
    cehenneme : cehennem
  13990. 21-Enbiyâ 29
    kezâlike : işteyle
  13991. 21-Enbiyâ 29
    neczî : cezalandırırız
  13992. 21-Enbiyâ 29
    ez zâlimîne : zalimler
  13993. 21-Enbiyâ 30
    e ve lem yere : ve görmüyorlar mı (görmediler mi)
  13994. 21-Enbiyâ 30
    ellezîne : o kimseler, onlar
  13995. 21-Enbiyâ 30
    keferû : inkâr ettiler
  13996. 21-Enbiyâ 30
    enne es semâvâti : semaların olduğu
  13997. 21-Enbiyâ 30
    ve el arda : ve arz, yeryüzü
  13998. 21-Enbiyâ 30
    netâ : idi, olmuştu
  13999. 21-Enbiyâ 30
    retkan : bitişik
  14000. 21-Enbiyâ 30
    fe fetaknâ-huma : sonra biz ikisini ayırdık
  14001. 21-Enbiyâ 30
    ve cealnâ : ve kıldık, yarattık
  14002. 21-Enbiyâ 30
    min el mâi : sudan
  14003. 21-Enbiyâ 30
    kulle şey'in : herşey
  14004. 21-Enbiyâ 30
    e fe lâ yu'minûne : hâlâ inanmazlar mı
  14005. 21-Enbiyâ 31
    ve ceal-nâ : ve biz kıldık
  14006. 21-Enbiyâ 31
    el ardı : yeryüzünde
  14007. 21-Enbiyâ 31
    revâsiye : dağlar
  14008. 21-Enbiyâ 31
    en temîde bi : sarsması
  14009. 21-Enbiyâ 31
    ve ceal-nâ : ve kıldık
  14010. 21-Enbiyâ 31
    ficâcen : geniş yollar, iki dağ arasındaki geniş geçit yerleri
  14011. 21-Enbiyâ 31
    subulen : sebîller, yollar
  14012. 21-Enbiyâ 31
    lealle-hum : umulur ki böylece onlar
  14013. 21-Enbiyâ 31
    yehtedûne : hidayete ererler
  14014. 21-Enbiyâ 32
    ve ceal-nâ : ve kıldık
  14015. 21-Enbiyâ 32
    es semâe : sema
  14016. 21-Enbiyâ 32
    sakfen : tavan
  14017. 21-Enbiyâ 32
    mahfûzen : korunmuş, muhafaza edilmiş
  14018. 21-Enbiyâ 32
    ve hum : ve onlar
  14019. 21-Enbiyâ 32
    mu'ridûne : yüz çevirenler
  14020. 21-Enbiyâ 33
    ve huve ellezî : ve odur
  14021. 21-Enbiyâ 33
    el leyle : gece
  14022. 21-Enbiyâ 33
    ve en nehâre : ve gündüz
  14023. 21-Enbiyâ 33
    ve eş şemse : veneş
  14024. 21-Enbiyâ 33
    ve el kamere : ve ay
  14025. 21-Enbiyâ 33
    felekin : yörünge, felek
  14026. 21-Enbiyâ 33
    yesbehûne : yüzüyorlar, yüzerler (seyir ediyorlar)
  14027. 21-Enbiyâ 34
    veceal-nâ : ve biz kılmadık, vermedik
  14028. 21-Enbiyâ 34
    li beşerin : bir beşer için, bir beşere
  14029. 21-Enbiyâ 34
    min kabli-ke : senden önce
  14030. 21-Enbiyâ 34
    el hulde : halidin, ebedî, ölümsüz
  14031. 21-Enbiyâ 34
    e : mu
  14032. 21-Enbiyâ 34
    fe : böylece, öyleyse
  14033. 21-Enbiyâ 34
    in mitte : eğer sen ölürsen
  14034. 21-Enbiyâ 34
    fe : böylece
  14035. 21-Enbiyâ 34
    humul hâlidûne : halidin, ebedî, ölümsüz
  14036. 21-Enbiyâ 35
    nefsin : nefs
  14037. 21-Enbiyâ 35
    el mevti : ölüm
  14038. 21-Enbiyâ 35
    ve neblû-kum : ve sizi imtihan ederiz
  14039. 21-Enbiyâ 35
    bi eş şerri : şerr ile
  14040. 21-Enbiyâ 35
    ve el hayri : ve hayır ile
  14041. 21-Enbiyâ 35
    fitneten : fitne, deneme
  14042. 21-Enbiyâ 35
    ve ileynâ : ve bize
  14043. 21-Enbiyâ 35
    turceûne (recea) : döndürüleceksiniz (döndü)
  14044. 21-Enbiyâ 36
    ve izâ reâ-ke : ve seni gördükleri zaman
  14045. 21-Enbiyâ 36
    ellezîne : onlar
  14046. 21-Enbiyâ 36
    keferû : inkâr ettiler
  14047. 21-Enbiyâ 36
    in yettehızûne-ke illâ : seni sadece ..... ediniyorlar
  14048. 21-Enbiyâ 36
    huzuven : alay konusu
  14049. 21-Enbiyâ 36
    e hazâ : bu mu
  14050. 21-Enbiyâ 36
    ellezî yezkuru : zikreden, söyleyen
  14051. 21-Enbiyâ 36
    âlihete-kum : sizin ilâhlarınız
  14052. 21-Enbiyâ 36
    ve hum : ve onlar
  14053. 21-Enbiyâ 36
    bi zikri er rahmâni : Rahmân'ın zikrini
  14054. 21-Enbiyâ 36
    hum kâfirûne : onlar inkâr edenler, kâfirler
  14055. 21-Enbiyâ 37
    hulika el insânu : insan yaratıldı
  14056. 21-Enbiyâ 37
    min acelin : acele olarak, aceleci özellikte
  14057. 21-Enbiyâ 37
    se-urî-kum : sizestereceğim
  14058. 21-Enbiyâ 37
    fe : böylece, artık
  14059. 21-Enbiyâ 37
    testa'cilû-ni : benden acele istemeyin
  14060. 21-Enbiyâ 38
    ve yekûlûne : veylerler, derler
  14061. 21-Enbiyâ 38
    metâ : ne zaman
  14062. 21-Enbiyâ 38
    el va'du : vaad
  14063. 21-Enbiyâ 38
    sâdıkîne : doğru söyleyenler, sadıklar
  14064. 21-Enbiyâ 39
    lev : eğer, ise
  14065. 21-Enbiyâ 39
    ya'lemu ellezîne : o kimseler bilselerdi
  14066. 21-Enbiyâ 39
    keferû : inkâr ettiler
  14067. 21-Enbiyâ 39
    ne : (belli bir) zaman
  14068. 21-Enbiyâ 39
    yekuffûne \n(keffe) : gidermez, zararını önlemez, men etmez \n: (men etti, önledi, tehlikeyi giderdi)
  14069. 21-Enbiyâ 39
    enre : ateş
  14070. 21-Enbiyâ 39
    ve lâ an zuhûri-him : ve onların sırtlarından olmaz
  14071. 21-Enbiyâ 39
    ve lâ hum yunsarûne : ve onlar yardım olunmazlar
  14072. 21-Enbiyâ 40
    bel : hayır
  14073. 21-Enbiyâ 40
    te'tî-him : onlara gelecek, gelir
  14074. 21-Enbiyâ 40
    bagteten : aniden, ansızın
  14075. 21-Enbiyâ 40
    fe : böylece
  14076. 21-Enbiyâ 40
    tebhetu-hum \n(behete) : onları dehşette bırakacak (onlar dehşete kapılacak) \n: (dehşete kapıldı)
  14077. 21-Enbiyâ 40
    fe : artık, böylece
  14078. 21-Enbiyâ 40
    yestetî'ûne : güçleri yetmeyecek
  14079. 21-Enbiyâ 40
    redde-hâ : onu reddetti, geri çevirdi
  14080. 21-Enbiyâ 40
    ve lâ hum yunzarûne : ve onlara bakılmaz, bakılmayacak
  14081. 21-Enbiyâ 41
    ve lekad istuhzie : ve andolsun alay edildi
  14082. 21-Enbiyâ 41
    min kablike : senden önce
  14083. 21-Enbiyâ 41
    fe : artık, fakat, böylece
  14084. 21-Enbiyâ 41
    ellezîne : onlar, o kimseler
  14085. 21-Enbiyâ 41
    sehırû : alay ettiler
  14086. 21-Enbiyâ 41
    yestehziûne : alay ediyorlar
  14087. 21-Enbiyâ 42
    men : kim
  14088. 21-Enbiyâ 42
    yekleu-kum \n(kelee) : sizi korur, himayesine alır \n: (korudu, himaye etti)
  14089. 21-Enbiyâ 42
    bi el leyli : gece ile
  14090. 21-Enbiyâ 42
    ve en nehâri : ve gündüz
  14091. 21-Enbiyâ 42
    min er rahmâni : Rahmân'dan
  14092. 21-Enbiyâ 42
    bel : hayır
  14093. 21-Enbiyâ 42
    mu'ridûne : yüz çevirenler
  14094. 21-Enbiyâ 43
    em : mı, mu
  14095. 21-Enbiyâ 43
    lehum : onların vardır
  14096. 21-Enbiyâ 43
    âlihetun : ilâhlar
  14097. 21-Enbiyâ 43
    temneu-hum : onları men eden
  14098. 21-Enbiyâ 43
    yestetîûne : güçleri yetmez, yapamazlar
  14099. 21-Enbiyâ 43
    nasre : yardım
  14100. 21-Enbiyâ 43
    enfusi-him : onların kendileri
  14101. 21-Enbiyâ 43
    ve lâ hum : ve onlar değildir
  14102. 21-Enbiyâ 43
    yushabûne : sahip olunur
  14103. 21-Enbiyâ 44
    bel : hayır
  14104. 21-Enbiyâ 44
    metta'nâ : biz onları metalandırdık, faydalandırdık
  14105. 21-Enbiyâ 44
    ve âbâe-hum : ve onların babaları, ataları
  14106. 21-Enbiyâ 44
    le : uzun geldi
  14107. 21-Enbiyâ 44
    aleyhim : onlara
  14108. 21-Enbiyâ 44
    el umuru : ömür
  14109. 21-Enbiyâ 44
    e feyerevne : artık, hâlâ görmüyorlar mı
  14110. 21-Enbiyâ 44
    ennâ : nasıl
  14111. 21-Enbiyâ 44
    ne'ti : geliyoruz
  14112. 21-Enbiyâ 44
    el arda : arz, yeryüzü
  14113. 21-Enbiyâ 44
    nenkusû-hâ : onu eksiltiyoruz
  14114. 21-Enbiyâ 44
    min etrâfi-hâ : onun etrafından, çevresinden
  14115. 21-Enbiyâ 44
    e fe hum : öyleyse, hâlâ onlar mı
  14116. 21-Enbiyâ 44
    el gâlibûne : gâlip olanlar, üstün gelenler
  14117. 21-Enbiyâ 45
    innemâ : sadece
  14118. 21-Enbiyâ 45
    bi el vahyi : vahyile
  14119. 21-Enbiyâ 45
    veyesmeu : veitmezler
  14120. 21-Enbiyâ 45
    es summu : sağırlar
  14121. 21-Enbiyâ 45
    ed duâe : dua, çağrı, davet
  14122. 21-Enbiyâ 45
    yunzerûne : uyarıldıkları şey
  14123. 21-Enbiyâ 46
    ve le in : ve eğer, olsa
  14124. 21-Enbiyâ 46
    messet-hum : onlara dokundu
  14125. 21-Enbiyâ 46
    nefhatun : bir esinti
  14126. 21-Enbiyâ 46
    rabbi-ke : senin Rabbin
  14127. 21-Enbiyâ 46
    le yekûlunne : mutlaka derler
  14128. 21-Enbiyâ 46
    veyle-nâ : bize yazıklar olsun
  14129. 21-Enbiyâ 46
    zâlimîne : zalimler
  14130. 21-Enbiyâ 47
    ve nedau : ve kurarız, kuracağız
  14131. 21-Enbiyâ 47
    el mevâzîne : mizanlar
  14132. 21-Enbiyâ 47
    el kısta : adalet
  14133. 21-Enbiyâ 47
    li yevmi el kıyâmeti : kıyâmet günü için
  14134. 21-Enbiyâ 47
    fe : böylece, artık
  14135. 21-Enbiyâ 47
    tuzlemu : zulmedilmez, haksızlığa uğratılmaz
  14136. 21-Enbiyâ 47
    nefsun : kişi, kimse
  14137. 21-Enbiyâ 47
    şey'en : bir şey
  14138. 21-Enbiyâ 47
    ve in kâne : ve eğer, olsa, olsa bile
  14139. 21-Enbiyâ 47
    miskâle (sekule) : (en küçük) ağırlık (birimi) (ağır geldi)
  14140. 21-Enbiyâ 47
    habbetin : tane
  14141. 21-Enbiyâ 47
    min hardelin : hardaldan
  14142. 21-Enbiyâ 47
    eteynâ : biz getirdik
  14143. 21-Enbiyâ 47
    ve kefâ : ve kâfi oldu (kâfidir), yeterli oldu
  14144. 21-Enbiyâ 47
    hâsibîne : hesaprenler, hesap görücüler
  14145. 21-Enbiyâ 48
    ve lekad : ve andolsun
  14146. 21-Enbiyâ 48
    âteynâ : verdik
  14147. 21-Enbiyâ 48
    ve hârûne : ve Harun
  14148. 21-Enbiyâ 48
    el furkâne : furkan (hak ile bâtılı birbirinden ayıran), Tevrat
  14149. 21-Enbiyâ 48
    ve dıyâen : ve bir ışık (nur) olarak
  14150. 21-Enbiyâ 48
    ve zikren : ve bir zikir olarak
  14151. 21-Enbiyâ 48
    li el muttekîne : takva sahipleri için
  14152. 21-Enbiyâ 49
    ellezîne : o kimseler ki, onlar
  14153. 21-Enbiyâ 49
    yahşevne : huşû duyarlar
  14154. 21-Enbiyâ 49
    rabbe-hum : onların Rabbi
  14155. 21-Enbiyâ 49
    bi el gaybi : gaybte, görmedikleri halde
  14156. 21-Enbiyâ 49
    ve hum : ve onlar
  14157. 21-Enbiyâ 49
    min es sâati : o saatten, kıyâmet saatinden
  14158. 21-Enbiyâ 49
    muşfikûne : korkanlar(dır)
  14159. 21-Enbiyâ 50
    ve hâzâ : ve bu
  14160. 21-Enbiyâ 50
    mubârekun : mübarek
  14161. 21-Enbiyâ 50
    enzelnâ-hu : onu biz indirdik
  14162. 21-Enbiyâ 50
    e fe entum : öyleyse siz misiniz
  14163. 21-Enbiyâ 50
    lehu : onu
  14164. 21-Enbiyâ 50
    munkirûne : inkâr edenler, inkâr ediciler
  14165. 21-Enbiyâ 51
    ve lekad : ve andolsun ki
  14166. 21-Enbiyâ 51
    âteynâ : verdik
  14167. 21-Enbiyâ 51
    ibrâhîme : İbrâhîm
  14168. 21-Enbiyâ 51
    ruşde-hu : onun rüşdü (onun irşad yetkisi)
  14169. 21-Enbiyâ 51
    ve kunnâ : ve biz olduk
  14170. 21-Enbiyâ 51
    âlimîne : bilenler
  14171. 21-Enbiyâ 52
    iz kâle : demişti
  14172. 21-Enbiyâ 52
    li ebî-hi : babasına
  14173. 21-Enbiyâ 52
    ve kavmi-hî : ve kavmine
  14174. 21-Enbiyâ 52
    et temâsîlu : heykeller
  14175. 21-Enbiyâ 52
    elletî : ki o
  14176. 21-Enbiyâ 52
    entum : siz
  14177. 21-Enbiyâ 52
    lehâ : ona
  14178. 21-Enbiyâ 52
    âkifûne (akefe) : devamlı ibadet edenler (devamlı ibadet etti)
  14179. 21-Enbiyâ 53
    veced-nâ : biz bulduk
  14180. 21-Enbiyâ 53
    âbâe-nâ : bizim babalarımız
  14181. 21-Enbiyâ 53
    lehâ : ona
  14182. 21-Enbiyâ 53
    âbidîne : kul olanlar, ibadet edenler
  14183. 21-Enbiyâ 54
    le : dedi
  14184. 21-Enbiyâ 54
    lekad : andolsun
  14185. 21-Enbiyâ 54
    entum : siz(ler)
  14186. 21-Enbiyâ 54
    ve âbâu-kum : ve sizin babalarınız
  14187. 21-Enbiyâ 55
    e ci'te-nâ : bize mi getirdin
  14188. 21-Enbiyâ 55
    bi el hakkı : hakkı
  14189. 21-Enbiyâ 55
    em : yoksa, veya
  14190. 21-Enbiyâ 55
    ente : sen
  14191. 21-Enbiyâ 55
    min el lâıbîne : oyun oynayanlardan
  14192. 21-Enbiyâ 56
    le : dedi
  14193. 21-Enbiyâ 56
    bel : hayır
  14194. 21-Enbiyâ 56
    rabbu es semâvâti : semaların Rabbidir
  14195. 21-Enbiyâ 56
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü
  14196. 21-Enbiyâ 56
    ellezî : ki o
  14197. 21-Enbiyâ 56
    fatara-hunne : onları yarattı
  14198. 21-Enbiyâ 56
    ve ene : ve ben
  14199. 21-Enbiyâ 56
    min eş şâhidîne : şahitlerden
  14200. 21-Enbiyâ 57
    ve tallâhi : ve Allah'a andolsun, yemin olsun
  14201. 21-Enbiyâ 57
    le ekîdenne : mutlaka hile yapacağım
  14202. 21-Enbiyâ 57
    asnâme-kum : sizin putlarınız
  14203. 21-Enbiyâ 57
    ba'de : sonra
  14204. 21-Enbiyâ 57
    en tuvellû : dönüp gitmeniz
  14205. 21-Enbiyâ 57
    mudbirîne : arkalarına dönenler
  14206. 21-Enbiyâ 58
    fe ceale-hum : böylece onları kıldı (yaptı)
  14207. 21-Enbiyâ 58
    cuzâzen : cüz cüz, parça parça
  14208. 21-Enbiyâ 58
    kebîren : büyük olan
  14209. 21-Enbiyâ 58
    lehum : onlar, onların
  14210. 21-Enbiyâ 58
    lealle-hum : umulur ki böylece onlar
  14211. 21-Enbiyâ 58
    ileyhi : ona
  14212. 21-Enbiyâ 58
    yerciûne : rücu ederler, dönerler
  14213. 21-Enbiyâ 59
    men : kim
  14214. 21-Enbiyâ 59
    feale : yaptı
  14215. 21-Enbiyâ 59
    bi âliheti-nâ : bizim ilâhlarımıza
  14216. 21-Enbiyâ 59
    inne-hu : muhakkak o
  14217. 21-Enbiyâ 59
    le min ez zâlimîne : elbette, gerçekten zalimlerden
  14218. 21-Enbiyâ 60
    semi'nâ : biz işittik
  14219. 21-Enbiyâ 60
    feten : genç, delikanlı
  14220. 21-Enbiyâ 60
    yezkuru-hum : onları zikrediyor
  14221. 21-Enbiyâ 60
    lehu : ona
  14222. 21-Enbiyâ 61
    fe'tû (fe a'tû) : öyleyse getirin
  14223. 21-Enbiyâ 61
    en nâsi : insanlar
  14224. 21-Enbiyâ 61
    lealle-hum : umulur ki onlar, böylece onlar
  14225. 21-Enbiyâ 61
    yeşhedûne : şahit olurlar
  14226. 21-Enbiyâ 62
    e ente : sen mi(sin)
  14227. 21-Enbiyâ 62
    fealte : sen yaptın
  14228. 21-Enbiyâ 62
    bi âliheti-nâ : bizim ilâhlarımıza
  14229. 21-Enbiyâ 63
    le : dedi
  14230. 21-Enbiyâ 63
    bel : hayır
  14231. 21-Enbiyâ 63
    feale-hu : onu o yaptı
  14232. 21-Enbiyâ 63
    kebîru-hum : onların büyüğü
  14233. 21-Enbiyâ 63
    fes'elûhum (fe es'elû-hum) : haydi onlara sorun
  14234. 21-Enbiyâ 63
    yentıkûne : konuşuyorlar, konuşurlar
  14235. 21-Enbiyâ 64
    fe receû : o zaman döndüler
  14236. 21-Enbiyâ 64
    ilâ enfusi-him : onlar kendilerine
  14237. 21-Enbiyâ 64
    fe kâlû : böylece dediler
  14238. 21-Enbiyâ 64
    inne-kum : muhakkak siz
  14239. 21-Enbiyâ 64
    entum : siz
  14240. 21-Enbiyâ 64
    ez zâlimûne : zalimlersiniz
  14241. 21-Enbiyâ 65
    summe : sonra
  14242. 21-Enbiyâ 65
    lekad : andolsun
  14243. 21-Enbiyâ 65
    alimte : sen bildin (biliyordun)
  14244. 21-Enbiyâ 65
    yentıkûne : konuşuyorlar
  14245. 21-Enbiyâ 66
    le : dedi
  14246. 21-Enbiyâ 66
    e fe : hâlâ mı
  14247. 21-Enbiyâ 66
    ta'budûne : tapıyorsunuz
  14248. 21-Enbiyâ 66
    yenfeu-kum : size faydası olmaz
  14249. 21-Enbiyâ 66
    şey'en : bir şey
  14250. 21-Enbiyâ 66
    ve lâ yadurru-kum : ve size zararı olmaz
  14251. 21-Enbiyâ 67
    lekum : size
  14252. 21-Enbiyâ 67
    ve li mâ ta'budûne : ve taptığınız şeylere
  14253. 21-Enbiyâ 67
    e fe lâ ta'kılûne : hâlâ akıl etmiyor musunuz
  14254. 21-Enbiyâ 68
    vansurû (ve unsurû) : ve yardım edin
  14255. 21-Enbiyâ 68
    âlihete-kum : ilâhlarınıza
  14256. 21-Enbiyâ 68
    fâılîne : yapanlar
  14257. 21-Enbiyâ 69
    berden : soğuk
  14258. 21-Enbiyâ 69
    ve selâmen : ve selâmet (zararsız)
  14259. 21-Enbiyâ 69
    alâ ibrâhîme : İbrâhîm'e
  14260. 21-Enbiyâ 70
    ve erâdû : ve istediler
  14261. 21-Enbiyâ 70
    keyden : tuzak, hile
  14262. 21-Enbiyâ 70
    fe ceal-nâ : böylece yaptık, fakat kıldık
  14263. 21-Enbiyâ 70
    el ahserîne : daha çok hüsranda olanlar
  14264. 21-Enbiyâ 71
    ve necceynâ-hu : ve biz onu kurtardık
  14265. 21-Enbiyâ 71
    ve lûtan : ve Lut
  14266. 21-Enbiyâ 71
    ilâ el ardı : arza, yere
  14267. 21-Enbiyâ 71
    elletî : ki o
  14268. 21-Enbiyâ 71
    li el âlemîne : âlemler için, âlemlere
  14269. 21-Enbiyâ 72
    ve veheb-nâ : ve armağan ettik
  14270. 21-Enbiyâ 72
    lehu : ona
  14271. 21-Enbiyâ 72
    ve ya'kûbe : ve Yâkub'u
  14272. 21-Enbiyâ 72
    fileten : ilâveten
  14273. 21-Enbiyâ 72
    ve kullen : ve hepsini
  14274. 21-Enbiyâ 72
    ceal-nâ : kıldık
  14275. 21-Enbiyâ 72
    sâlihîne : salihler
  14276. 21-Enbiyâ 73
    ve cealnâ-hum : ve onları kıldık
  14277. 21-Enbiyâ 73
    eimmeten : imamlar
  14278. 21-Enbiyâ 73
    yehdûne : hidayete erdirirler
  14279. 21-Enbiyâ 73
    bi emri-nâ : bizim emrimizle
  14280. 21-Enbiyâ 73
    ve evhay-nâ : ve biz vahyettik
  14281. 21-Enbiyâ 73
    ileyhim : onlara
  14282. 21-Enbiyâ 73
    fi'le el hayrâti : hayırlar işleme (yapma)
  14283. 21-Enbiyâ 73
    ve ikâme es salâti : ve namazın ikame edilmesi (namaz kılınması)
  14284. 21-Enbiyâ 73
    ve îtâe ez zekâti : ve zekâtın verilmesi
  14285. 21-Enbiyâ 73
    ve kânû : ve oldular
  14286. 21-Enbiyâ 73
    lenâ : bize
  14287. 21-Enbiyâ 73
    âbidîne : kullar
  14288. 21-Enbiyâ 74
    ve lûtan : ve Lut
  14289. 21-Enbiyâ 74
    ateynâ-hu : ona verdik
  14290. 21-Enbiyâ 74
    hukmen : hikmet
  14291. 21-Enbiyâ 74
    ve ılmen : ve ilim
  14292. 21-Enbiyâ 74
    ve necceynâ-hu : ve biz onu kurtardık
  14293. 21-Enbiyâ 74
    min el karyeti : ülkeden
  14294. 21-Enbiyâ 74
    elletî : ki o (o ülke)
  14295. 21-Enbiyâ 74
    net ta'melu : yapıyorlardı
  14296. 21-Enbiyâ 74
    el habâise : çirkin işler, çirkinlikler
  14297. 21-Enbiyâ 74
    inne-hum : muhakkak onlar
  14298. 21-Enbiyâ 74
    kavme : bir kavim
  14299. 21-Enbiyâ 74
    sev'in : kötü
  14300. 21-Enbiyâ 74
    fâsikîne : fasıklar
  14301. 21-Enbiyâ 75
    ve edhalnâ-hu : ve onu dahil ettik
  14302. 21-Enbiyâ 75
    rahmeti-nâ : bizim rahmetimiz
  14303. 21-Enbiyâ 75
    inne-hu : muhakkak o
  14304. 21-Enbiyâ 75
    min es sâlihîne : salihlerden
  14305. 21-Enbiyâ 76
    ve nûhan : ve Nuh
  14306. 21-Enbiyâ 76
    festeceb-nâ (fe istecebnâ) : böylece, bunun üzerine icabet ettik
  14307. 21-Enbiyâ 76
    lehu : ona
  14308. 21-Enbiyâ 76
    fe : o zaman, böylece
  14309. 21-Enbiyâ 76
    necceynâ-hu : biz onu kurtardık
  14310. 21-Enbiyâ 76
    ve ehle-hu : ve onun ehlini (ailesini)
  14311. 21-Enbiyâ 76
    min el kerbi : şiddetli üzüntüden
  14312. 21-Enbiyâ 76
    el azîmi : büyük, azîm
  14313. 21-Enbiyâ 77
    ve nasarnâ-hu : ve ona yardım ettik
  14314. 21-Enbiyâ 77
    min el kavmi : kavimden (kavme karşı)
  14315. 21-Enbiyâ 77
    ellezîne : ki onlar
  14316. 21-Enbiyâ 77
    kezzebû : yalanladılar
  14317. 21-Enbiyâ 77
    inne-hum : muhakkak onlar
  14318. 21-Enbiyâ 77
    kavme : kavim
  14319. 21-Enbiyâ 77
    sev'in : kötü
  14320. 21-Enbiyâ 77
    fe : o zaman, böylece
  14321. 21-Enbiyâ 77
    ecmaîne : hepsi
  14322. 21-Enbiyâ 78
    vevude : ve Davut
  14323. 21-Enbiyâ 78
    ve suleymâne : veleyman
  14324. 21-Enbiyâ 78
    el harsi : ekin
  14325. 21-Enbiyâ 78
    iz nefeşet : hayvanlar geceleyin (çobansız olarak) yayılmıştı
  14326. 21-Enbiyâ 78
    ganemu : koyunlar
  14327. 21-Enbiyâ 78
    el kavmi : kavmi
  14328. 21-Enbiyâ 78
    ve kun-nâ : ve biz olduk
  14329. 21-Enbiyâ 78
    şâhidîne : şahitler, şahit olanlar
  14330. 21-Enbiyâ 79
    fe : böylece, artık
  14331. 21-Enbiyâ 79
    fehhemnâ-hâ \n(fehime) : biz bunu, ona anlattık, öğrettik (anlamasını sağladık) \n: (anladı)
  14332. 21-Enbiyâ 79
    suleymâne : Süleyman
  14333. 21-Enbiyâ 79
    ve kullen : ve hepsi
  14334. 21-Enbiyâ 79
    âteynâ : biz verdik
  14335. 21-Enbiyâ 79
    hukmen : hüküm, hikmet
  14336. 21-Enbiyâ 79
    ve ılmen : ve ilim
  14337. 21-Enbiyâ 79
    ve sehharnâ : ve boyun eğdirdik, emrine verdik
  14338. 21-Enbiyâ 79
    mea : beraber
  14339. 21-Enbiyâ 79
    vude : Davut
  14340. 21-Enbiyâ 79
    el cibâle : dağ(lar)
  14341. 21-Enbiyâ 79
    yusebbihne : tesbih ediyorlar
  14342. 21-Enbiyâ 79
    ve et tayre : ve kuşlar
  14343. 21-Enbiyâ 79
    ve kun-nâ : ve biz olduk
  14344. 21-Enbiyâ 79
    fâılîne : yapanlar, failler
  14345. 21-Enbiyâ 80
    ve allemnâ-hu : ve biz ona öğrettik
  14346. 21-Enbiyâ 80
    san'ate : sanat, yapmak
  14347. 21-Enbiyâ 80
    lebûsin : elbise
  14348. 21-Enbiyâ 80
    lekum : sizin için
  14349. 21-Enbiyâ 80
    li tuhsıne-kum : sizi koruması için
  14350. 21-Enbiyâ 80
    min be'si-kum : sizin şiddetli çarpışmalarınızda
  14351. 21-Enbiyâ 80
    fe : artık, öyleyse, buna rağmen
  14352. 21-Enbiyâ 80
    hel : mi
  14353. 21-Enbiyâ 80
    entum : siz
  14354. 21-Enbiyâ 80
    şâkirûne : şükredenler
  14355. 21-Enbiyâ 81
    ve : ve
  14356. 21-Enbiyâ 81
    li suleymâne : Süleyman için
  14357. 21-Enbiyâ 81
    er rîha : rüzgâr
  14358. 21-Enbiyâ 81
    âsıfeten : fırtına
  14359. 21-Enbiyâ 81
    tecrî : akar, gider
  14360. 21-Enbiyâ 81
    bi emri-hî : onun emriyle
  14361. 21-Enbiyâ 81
    ilâ el ardı : o yere
  14362. 21-Enbiyâ 81
    elletî : ki o
  14363. 21-Enbiyâ 81
    rek-nâ : bereketli kıldık
  14364. 21-Enbiyâ 81
    ve kun-nâ : ve biz olduk
  14365. 21-Enbiyâ 81
    bi kulli şey'in : herşeyi
  14366. 21-Enbiyâ 81
    âlimîne : bilenler
  14367. 21-Enbiyâ 82
    ve min eş şeyâtîni : ve şeytanlardan
  14368. 21-Enbiyâ 82
    men yegûsûne : (denizde) dalgıçlık yapanlar
  14369. 21-Enbiyâ 82
    lehu : onun için (vardır)
  14370. 21-Enbiyâ 82
    ve ya'melûne : ve yapıyorlar
  14371. 21-Enbiyâ 82
    amelen : amel, iş
  14372. 21-Enbiyâ 82
    ne : başka
  14373. 21-Enbiyâ 82
    like : bu, şu
  14374. 21-Enbiyâ 82
    ve kunnâ : ve biz olduk (biz idik)
  14375. 21-Enbiyâ 82
    lehum : onlar için
  14376. 21-Enbiyâ 82
    hâfızîne : koruyanlar, muhafaza edenler
  14377. 21-Enbiyâ 83
    ve eyyûbe : ve Eyüp
  14378. 21-Enbiyâ 83
    rabbe-hû : onun Rabbi, kendi Rabbi
  14379. 21-Enbiyâ 83
    ennî : muhakkak, şüphesiz ben
  14380. 21-Enbiyâ 83
    messeniye : bana dokundu, isabet etti
  14381. 21-Enbiyâ 83
    ed durru : sıkıntı, zarar
  14382. 21-Enbiyâ 83
    ve ente : ve sen
  14383. 21-Enbiyâ 83
    erhamu er râhımîne : merhametlilerin en merhametlisi
  14384. 21-Enbiyâ 84
    festeceb-nâ (fe istecebnâ) : bunun üzerine icabet ettik
  14385. 21-Enbiyâ 84
    lehu : onun
  14386. 21-Enbiyâ 84
    fe : böylece
  14387. 21-Enbiyâ 84
    keşef-nâ : giderdik, kaldırdık
  14388. 21-Enbiyâ 84
    ve âteynâ-hu : ve biz ona verdik
  14389. 21-Enbiyâ 84
    ehle-hu : ehlini, ailesini
  14390. 21-Enbiyâ 84
    ve misle-hum : ve bir misli (daha)
  14391. 21-Enbiyâ 84
    mea-hum : onlarla beraber
  14392. 21-Enbiyâ 84
    rahmeten : bir rahmet
  14393. 21-Enbiyâ 84
    ve zikrâ : ve bir zikir, bir öğüt
  14394. 21-Enbiyâ 84
    li el âbidîne : kullar için
  14395. 21-Enbiyâ 85
    ve ismâîle : ve İsmail
  14396. 21-Enbiyâ 85
    ve idrîse : ve İdris
  14397. 21-Enbiyâ 85
    ve zel kifli (za el kifli) : ve Zelkifli (Zulkifli)
  14398. 21-Enbiyâ 85
    min es sâbirîne : sabredenlerden
  14399. 21-Enbiyâ 86
    ve edhalnâ-hum : ve onları dahil ettik
  14400. 21-Enbiyâ 86
    rahmeti-nâ : bizim rahmetimiz
  14401. 21-Enbiyâ 86
    inne-hum : muhakkak onlar
  14402. 21-Enbiyâ 86
    min es sâlihîne : salihlerdendi
  14403. 21-Enbiyâ 87
    ve zennûni (za en nuni) : ve Zennun (Yunus
  14404. 21-Enbiyâ 87
    iz zehebe : gitmişti
  14405. 21-Enbiyâ 87
    mugâdıben : gadaplanarak, öfkelenerek
  14406. 21-Enbiyâ 87
    fe : böylece
  14407. 21-Enbiyâ 87
    zanne : zannetti
  14408. 21-Enbiyâ 87
    en len nakdire : muktedir olamayacağız
  14409. 21-Enbiyâ 87
    aleyhi : ona
  14410. 21-Enbiyâ 87
    fe : o zaman, böylece
  14411. 21-Enbiyâ 87
    ez zulumâti : karanlıklar içinde
  14412. 21-Enbiyâ 87
    en lâ ilâhe : ilâh olmadığını (ilâh yoktur)
  14413. 21-Enbiyâ 87
    ente : sen
  14414. 21-Enbiyâ 87
    subhâne-ke : sen sübhansın, münezzehsin
  14415. 21-Enbiyâ 87
    min ez zâlimîne : zalimlerden
  14416. 21-Enbiyâ 88
    festeceb-nâ (fe istecebnâ) : böylece icabet ettik
  14417. 21-Enbiyâ 88
    lehu : onu
  14418. 21-Enbiyâ 88
    ve necceynâ-hu : ve onu kurtardık
  14419. 21-Enbiyâ 88
    min el gammi : üzüntüden
  14420. 21-Enbiyâ 88
    ve kezâlike : veteyle
  14421. 21-Enbiyâ 88
    el mu'minîne : mü'minler
  14422. 21-Enbiyâ 89
    ve zekeriyyâ : ve Zekeriya
  14423. 21-Enbiyâ 89
    rabbe-hu : onun Rabbi, kendi Rabbi
  14424. 21-Enbiyâ 89
    tezer-nî : beni bırakma
  14425. 21-Enbiyâ 89
    ferden : fert olarak, tek, yalnız
  14426. 21-Enbiyâ 89
    ve ente : ve sen
  14427. 21-Enbiyâ 89
    el vârisîne : varisler, mirasçılar
  14428. 21-Enbiyâ 90
    festeceb-nâ (fe istecebnâ) : ve bunun üzerine icabet ettik
  14429. 21-Enbiyâ 90
    lehu ve veheb-nâ : ve ona hibe ettik, bağışladık, armağan ettik
  14430. 21-Enbiyâ 90
    lehu : onun için, ona
  14431. 21-Enbiyâ 90
    ve aslah-nâ : ve ıslâh ettik (düzelttik)
  14432. 21-Enbiyâ 90
    lehu : onun için, ona
  14433. 21-Enbiyâ 90
    zevce-hu : onun zevcesi, eşi
  14434. 21-Enbiyâ 90
    inne-hum : muhakkak onlar
  14435. 21-Enbiyâ 90
    yusâriûne : yarışıyorlar, yarışırlar
  14436. 21-Enbiyâ 90
    fi el hayrâti : hayırlarda
  14437. 21-Enbiyâ 90
    ve yedne-nâ : ve bize dua ederler
  14438. 21-Enbiyâ 90
    regaben : rağbet ederek, arzu ederek
  14439. 21-Enbiyâ 90
    ve reheben : ve korkarak
  14440. 21-Enbiyâ 90
    ve kânû : ve onlar oldular
  14441. 21-Enbiyâ 90
    lenâ hâşiîne : bize huşû duyanlar
  14442. 21-Enbiyâ 91
    velletî (ve elletî) : ve ki o
  14443. 21-Enbiyâ 91
    ahsanet : korudu
  14444. 21-Enbiyâ 91
    ferce-hâ : onun ırzı, ırzını
  14445. 21-Enbiyâ 91
    fe nefah-nâ : o zaman biz üfledik
  14446. 21-Enbiyâ 91
    ve cealnâ-hâ : ve onu kıldık
  14447. 21-Enbiyâ 91
    vebne-hâ (ve ibne-hâ) : ve onun oğlu
  14448. 21-Enbiyâ 91
    âyeten : bir âyet
  14449. 21-Enbiyâ 91
    li el âlemîne : âlemlere, âlemler için
  14450. 21-Enbiyâ 92
    inne : muhakkak
  14451. 21-Enbiyâ 92
    ummetu-kum : sizin ümmetiniz, dîniniz
  14452. 21-Enbiyâ 92
    ummeten : bir ümmet
  14453. 21-Enbiyâ 92
    vâhıdeten : tek
  14454. 21-Enbiyâ 92
    ve ene : ve ben
  14455. 21-Enbiyâ 92
    fa'budûni (fe a'budû-ni) : öyleyse (o zaman) bana kul olun
  14456. 21-Enbiyâ 93
    ve tekattaû : ve böldüler
  14457. 21-Enbiyâ 93
    emre-hum : onların emirleri
  14458. 21-Enbiyâ 93
    beyne-hum : onlar aralarında
  14459. 21-Enbiyâ 93
    ileynâ : bize
  14460. 21-Enbiyâ 93
    râciûne : dönenler, dönecek olanlar
  14461. 21-Enbiyâ 94
    fe men : o halde kim
  14462. 21-Enbiyâ 94
    ya'mel : yapar
  14463. 21-Enbiyâ 94
    min es sâlihâti : salihat(tan) (nefs tezkiyesi)
  14464. 21-Enbiyâ 94
    ve huve : ve o
  14465. 21-Enbiyâ 94
    fe lâ kufrâne : bundan sonra örtülmez, yok olmaz
  14466. 21-Enbiyâ 94
    ve innâ : ve muhakkak biz
  14467. 21-Enbiyâ 94
    lehu : onun için, onun
  14468. 21-Enbiyâ 94
    kâtibûne : yazanlarız
  14469. 21-Enbiyâ 95
    ve harâmun : ve haramdır, yasaktır, imkânsızdır
  14470. 21-Enbiyâ 95
    alâ karyetin : şehre, şehir halkına
  14471. 21-Enbiyâ 95
    ehleknâ-hâ : biz onu helâk ettik
  14472. 21-Enbiyâ 95
    enne-hum : muhakkak onlar
  14473. 21-Enbiyâ 95
    yerciûne : dönmezler, dönemezler
  14474. 21-Enbiyâ 96
    ye'cûcu : yecüc
  14475. 21-Enbiyâ 96
    ve me'cûcu : ve mecüc
  14476. 21-Enbiyâ 96
    ve hum : ve onlar
  14477. 21-Enbiyâ 96
    hadebin : taraftan, tepeden
  14478. 21-Enbiyâ 96
    yensilûne : hızla koşarlar, saldırırlar
  14479. 21-Enbiyâ 97
    vakterabe (ve ıkterabe) : ve yaklaştı
  14480. 21-Enbiyâ 97
    el va'du : vaad
  14481. 21-Enbiyâ 97
    el hakku : hak (olan)
  14482. 21-Enbiyâ 97
    fe : o zaman
  14483. 21-Enbiyâ 97
    hiye : o
  14484. 21-Enbiyâ 97
    ebsâru : gözler
  14485. 21-Enbiyâ 97
    ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olanlar
  14486. 21-Enbiyâ 97
    veyle-nâ : bize yazıklar olsun
  14487. 21-Enbiyâ 97
    gafletin : gafletinde
  14488. 21-Enbiyâ 97
    bel : hayır, öyle değil, meğer
  14489. 21-Enbiyâ 97
    zâlimîne : zalimler
  14490. 21-Enbiyâ 98
    inne-kum : muhakkak siz
  14491. 21-Enbiyâ 98
    ve mâ ta'budûne : ve taptığınız şeyler
  14492. 21-Enbiyâ 98
    cehenneme : cehennem
  14493. 21-Enbiyâ 98
    entum : siz
  14494. 21-Enbiyâ 98
    lehâ : ona
  14495. 21-Enbiyâ 98
    vâridûne : girecek olanlarsınız
  14496. 21-Enbiyâ 99
    lev : eğer, şâyet
  14497. 21-Enbiyâ 99
    ne : oldu
  14498. 21-Enbiyâ 99
    âliheten : ilâhlar
  14499. 21-Enbiyâ 99
    veradû-hâ : ona girmediler
  14500. 21-Enbiyâ 99
    ve kullun : ve tümü, hepsi
  14501. 21-Enbiyâ 99
    hâlidûne : ebediyyen kalacak olanlardır
  14502. 21-Enbiyâ 100
    lehum : onlar
  14503. 21-Enbiyâ 100
    zefîrun : ızdıraplı inilti
  14504. 21-Enbiyâ 100
    ve hum : ve onlar
  14505. 21-Enbiyâ 100
    yesmeûne : işitmezler
  14506. 21-Enbiyâ 101
    inne : muhakkak
  14507. 21-Enbiyâ 101
    ellezîne : o kimseler, onlar
  14508. 21-Enbiyâ 101
    sebekat : geçti (ulaştı)
  14509. 21-Enbiyâ 101
    lehum : onlar, onlara
  14510. 21-Enbiyâ 101
    minnel husnâ (min nâ el husna) : bizdenzellik
  14511. 21-Enbiyâ 101
    ulâike : işte onlar
  14512. 21-Enbiyâ 101
    mub'adûne (baîd) : uzaklaştırılmış olanlar, uzaklaştırılanlar (uzak)
  14513. 21-Enbiyâ 102
    yesmeûne : işitmezler
  14514. 21-Enbiyâ 102
    hasîse-hâ : onun uğultusu
  14515. 21-Enbiyâ 102
    ve hum : ve onlar
  14516. 21-Enbiyâ 102
    meştehet (mâ iştehet) : istenen (arzu edilen) şey
  14517. 21-Enbiyâ 102
    enfusu-hum : onların nefsleri
  14518. 21-Enbiyâ 102
    hâlidûne : ebedî kalacak olanlar
  14519. 21-Enbiyâ 103
    el feze : korku, dehşet
  14520. 21-Enbiyâ 103
    el ekberu : en büyük
  14521. 21-Enbiyâ 103
    ve tetelakkâ-hum : ve onları karşılarlar
  14522. 21-Enbiyâ 103
    el melâiketu : melekler
  14523. 21-Enbiyâ 103
    yevmu-kum : sizin gününüz
  14524. 21-Enbiyâ 103
    ellezî : ki o
  14525. 21-Enbiyâ 103
    tûadûne : vaadedildiniz
  14526. 21-Enbiyâ 104
    yevme : o gün
  14527. 21-Enbiyâ 104
    natvi es semâe : semayı düreceğiz
  14528. 21-Enbiyâ 104
    ke tayyi : dürüldüğü gibi
  14529. 21-Enbiyâ 104
    es sicilli : sicil, üzeri yazılı kâğıt
  14530. 21-Enbiyâ 104
    li el kutubi : kitapları
  14531. 21-Enbiyâ 104
    kemâ : gibi
  14532. 21-Enbiyâ 104
    bede'nâ : başladık
  14533. 21-Enbiyâ 104
    evvele : evvel, ilk
  14534. 21-Enbiyâ 104
    va'den : vaad
  14535. 21-Enbiyâ 104
    aleynâ : bizim üzerimize
  14536. 21-Enbiyâ 104
    fâılîne : yapanlar
  14537. 21-Enbiyâ 105
    ve lekad : ve andolsun
  14538. 21-Enbiyâ 105
    keteb-nâ : biz yazdık
  14539. 21-Enbiyâ 105
    ez zebûri : Zebur'da
  14540. 21-Enbiyâ 105
    min ba'di ez zikri : zikirden sonra
  14541. 21-Enbiyâ 105
    enne el arda : arzın olduğu
  14542. 21-Enbiyâ 105
    yerisu-hâ : ona varis olur
  14543. 21-Enbiyâ 105
    ıbâdiye es sâlihûne : salih kullarım
  14544. 21-Enbiyâ 106
    inne : muhakkak
  14545. 21-Enbiyâ 106
    le : elbette
  14546. 21-Enbiyâ 106
    belâgan : tebliğ, bildiri, açıklama
  14547. 21-Enbiyâ 106
    âbidîne : kul olanlar
  14548. 21-Enbiyâ 107
    veerselnâ-ke : ve seni biz göndermedik
  14549. 21-Enbiyâ 107
    illâ rahmeten : rahmetten başka, sadece rahmet olarak
  14550. 21-Enbiyâ 107
    li el âlemîne : âlemlere, âlemler için
  14551. 21-Enbiyâ 108
    innemâ : sadece, yalnız, ancak
  14552. 21-Enbiyâ 108
    ileyye : bana
  14553. 21-Enbiyâ 108
    ennemâ : olduğu
  14554. 21-Enbiyâ 108
    fe : o zaman, öyleyse
  14555. 21-Enbiyâ 108
    hel entum muslimûne : siz müslümanlar mısınız, teslim olanlar mısınız
  14556. 21-Enbiyâ 109
    fe in : o zaman, bundan sonra eğer
  14557. 21-Enbiyâ 109
    tevellev : dönerler
  14558. 21-Enbiyâ 109
    fe kul : o zaman de
  14559. 21-Enbiyâ 109
    âzentu-kum : size ilân ettim, bildirdim
  14560. 21-Enbiyâ 109
    alâ sevâin : eşitlik üzere, eşit olarak
  14561. 21-Enbiyâ 109
    ve in edrî : ve eğer bilseydim (bilmiyorum)
  14562. 21-Enbiyâ 109
    e karîbun : yakın mı
  14563. 21-Enbiyâ 109
    em : yoksa, veya
  14564. 21-Enbiyâ 109
    tûadûne : vaadolundunuz
  14565. 21-Enbiyâ 110
    inne-hu : muhakkak o
  14566. 21-Enbiyâ 110
    ya'lemu : bilir
  14567. 21-Enbiyâ 110
    el cehre : cehrolan, açıkça söylenen
  14568. 21-Enbiyâ 110
    min el kavli : söz(ler)den
  14569. 21-Enbiyâ 110
    ve ya'lemu : ve o bilir
  14570. 21-Enbiyâ 110
    tektumûne : ketmediyorsunuz, saklıyorsunuz, gizliyorsunuz
  14571. 21-Enbiyâ 111
    ve in edrî : ve eğer bilsem (bilmiyorum)
  14572. 21-Enbiyâ 111
    lealle-hu : umulur ki o, belki o
  14573. 21-Enbiyâ 111
    fitnetun : bir fitnedir, bir imtihandır
  14574. 21-Enbiyâ 111
    lekum : size, sizin için
  14575. 21-Enbiyâ 111
    ve metâun : ve bir metadır, faydalanmadır
  14576. 21-Enbiyâ 112
    le : dedi
  14577. 21-Enbiyâ 112
    bi el hakkı : hak ile
  14578. 21-Enbiyâ 112
    ve rabbu-nâ : ve bizim Rabbimiz
  14579. 21-Enbiyâ 112
    er rahmânu : Rahmân'dır
  14580. 21-Enbiyâ 112
    el musteânu \n(istiâne) : yardım istenen, istenilen \n: (yardım istedi)
  14581. 21-Enbiyâ 112
    tasıfûne : siz vasıflandırıyorsunuz
  14582. 22-Hac 1
    eyyuhâ : ey
  14583. 22-Hac 1
    en nâsu : insanlar
  14584. 22-Hac 1
    ittekû (nâsu ittekû) : takva sahibi olun
  14585. 22-Hac 1
    rabbe-kum : sizin Rabbiniz
  14586. 22-Hac 1
    inne : muhakkak
  14587. 22-Hac 1
    zelzelete : sarsılma, şiddetli sarsıntı
  14588. 22-Hac 1
    es sâati : saat
  14589. 22-Hac 1
    şey'un : bir şey
  14590. 22-Hac 2
    yevme : gün
  14591. 22-Hac 2
    teravne-hâ : onu görürsünüz
  14592. 22-Hac 2
    tezhelu : unutup bırakır, ilgilenemez
  14593. 22-Hac 2
    erdaat : emzirdi
  14594. 22-Hac 2
    ve tedau : ve bırakır, doğurur
  14595. 22-Hac 2
    hamle-hâ : onu taşıdı (taşıdığı)
  14596. 22-Hac 2
    ve terâ : ve görürsün
  14597. 22-Hac 2
    ense : insanlar
  14598. 22-Hac 2
    ve mâ hum bi : ve onlar değiller
  14599. 22-Hac 2
    vekinne : ve lâkin, fakat
  14600. 22-Hac 2
    azâballâhi (azâbe allâhi) : Allah'ın azabı
  14601. 22-Hac 2
    şedîdun : (çok) şiddetli
  14602. 22-Hac 3
    ve min en nâsi : ve insanlardan (bir kısmı)
  14603. 22-Hac 3
    men : kim, kimse(ler) (vardır)
  14604. 22-Hac 3
    ve yettebiu : ve tâbî olur
  14605. 22-Hac 3
    kulle : her, hepsi, bütün
  14606. 22-Hac 3
    şeytânin : şeytan
  14607. 22-Hac 3
    merîdin : çok azgın
  14608. 22-Hac 4
    kutibe : yazıldı
  14609. 22-Hac 4
    aleyhi : ona, onun üzerine
  14610. 22-Hac 4
    enne-hu : onun olduğu
  14611. 22-Hac 4
    men : kim
  14612. 22-Hac 4
    tevellâ-hu : ona döndü
  14613. 22-Hac 4
    fe : böylece, o zaman
  14614. 22-Hac 4
    enne-hu : muhakkak onu
  14615. 22-Hac 4
    ve yehdî-hi : ve onu ulaştırır, götürür
  14616. 22-Hac 4
    azâbi es saîri : cehennem azabı
  14617. 22-Hac 5
    eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
  14618. 22-Hac 5
    min el ba'si : beas edilmekten, tekrar diriltilmekten
  14619. 22-Hac 5
    fe : o zaman, oysa
  14620. 22-Hac 5
    summe : sonra
  14621. 22-Hac 5
    min nutfetin : nutfeden, bir damla sudan
  14622. 22-Hac 5
    summe : sonra
  14623. 22-Hac 5
    summe : sonra
  14624. 22-Hac 5
    muhallekatin : halkedilmiş, yaradılışı şekillendirilmiş
  14625. 22-Hac 5
    ve gayri muhallekatin : ve yaradılışı tamamlanmamış, şekillendirilmemiş
  14626. 22-Hac 5
    li nubeyyine : beyan etmemiz için, beyan edelim diye
  14627. 22-Hac 5
    lekum : size
  14628. 22-Hac 5
    ve nukırru \n(karre) \n(ekarri) : ve durdururuz, tutarız \n: (yerleşti, karar kıldı, durdu) \n: (ikrar ettirdi, durdurdu)
  14629. 22-Hac 5
    el erhâmi : rahîmlerde
  14630. 22-Hac 5
    neşâu : dilediğimiz şeyi
  14631. 22-Hac 5
    ilâ ecelin : bir süreye kadar
  14632. 22-Hac 5
    musemmen : belirlenmiş (isimlendirilmiş)
  14633. 22-Hac 5
    summe : sonra
  14634. 22-Hac 5
    flen : çocuk (bebek) olarak
  14635. 22-Hac 5
    summe : sonra
  14636. 22-Hac 5
    li teblugû : erişmeniz (ulaşmanız) için
  14637. 22-Hac 5
    eşudde-kum : sizin en kuvvetli (erginlik) çağınız
  14638. 22-Hac 5
    ve min-kum men : ve sizden bir kısmınız
  14639. 22-Hac 5
    yuteveffâ : vefat ettirilir
  14640. 22-Hac 5
    ve min-kum men : ve sizden bir kısmınız
  14641. 22-Hac 5
    ilâ erzeli el umuri : ömrünün en rezil çağına, ihtiyarlık çağına
  14642. 22-Hac 5
    li keylâ ya'leme : bilmemesi için
  14643. 22-Hac 5
    şey'an : bir şey
  14644. 22-Hac 5
    ve terâ el arda : ve arzı (yeryüzünü) görürsün
  14645. 22-Hac 5
    mideten : kurumuş olarak
  14646. 22-Hac 5
    fe : böylece, fakat
  14647. 22-Hac 5
    enzelnâ : indirdik
  14648. 22-Hac 5
    aleyhâ : onun üzerine, ona
  14649. 22-Hac 5
    ele : su
  14650. 22-Hac 5
    ihtezzet : hareketlendi
  14651. 22-Hac 5
    ve rabet : ve kabardı (hacmi arttı)
  14652. 22-Hac 5
    ve enbetet : ve (bitki) yetiştirdi
  14653. 22-Hac 5
    zevcin : çift
  14654. 22-Hac 5
    behîcin : güzel
  14655. 22-Hac 6
    like : o, işte o, işte bu
  14656. 22-Hac 6
    bi enne allâhe : muhakkak ki Allah
  14657. 22-Hac 6
    huve : o
  14658. 22-Hac 6
    el hakku : hak, gerçek
  14659. 22-Hac 6
    ve enne-hu : ve muhakkak ki o
  14660. 22-Hac 6
    el mevtâ : ölüler
  14661. 22-Hac 6
    ve enne-hu : ve muhakkak o
  14662. 22-Hac 6
    kulli şey'in : herşey
  14663. 22-Hac 7
    ve enne : ve muhakkak
  14664. 22-Hac 7
    esate : o saat
  14665. 22-Hac 7
    âtiyetun : gelecektir
  14666. 22-Hac 7
    raybe : şüphe yok
  14667. 22-Hac 7
    ve enne allâhe : ve muhakkak Allah
  14668. 22-Hac 7
    yeb'asu : beas edecek, diriltecek
  14669. 22-Hac 7
    men : kim, kimse(ler)
  14670. 22-Hac 7
    el kubûri : kabirler
  14671. 22-Hac 8
    ve min en nâsi : ve insanlardan
  14672. 22-Hac 8
    men : kim, kimse(ler)
  14673. 22-Hac 8
    vehuden : ve hidayet eden, hidayetçi
  14674. 22-Hac 8
    ve lâ kitâbin : ve bir kitap olmadan
  14675. 22-Hac 9
    niye ıtfi-hî : ona yan çizer, kibirlenip onu eğip büker
  14676. 22-Hac 9
    li yudılle : saptırmak için
  14677. 22-Hac 9
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  14678. 22-Hac 9
    lehu : ona, onun için (vardır)
  14679. 22-Hac 9
    ed dunyâ : dünyada
  14680. 22-Hac 9
    ve nuzîku-hu : ve ona tattıracağız
  14681. 22-Hac 9
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  14682. 22-Hac 9
    azâbe : azap
  14683. 22-Hac 9
    el harîkı : yakıcı
  14684. 22-Hac 10
    like : o, işte o, işte bu
  14685. 22-Hac 10
    kaddemet : takdim etti
  14686. 22-Hac 10
    yedâke : senin iki elin
  14687. 22-Hac 10
    ve enne allâhe : ve muhakkak Allah
  14688. 22-Hac 10
    leyse : değil
  14689. 22-Hac 10
    li el abîdi : abidler için, Allah'a kul olanlar için
  14690. 22-Hac 11
    ve min en nâsi : ve insanlardan
  14691. 22-Hac 11
    men : kim, kimse(ler)
  14692. 22-Hac 11
    ya'budu allâhe : Allah'a ibadet eder
  14693. 22-Hac 11
    fe : o zaman, böylece
  14694. 22-Hac 11
    in asâbe-hu : eğer ona isabet ederse
  14695. 22-Hac 11
    ıtmeenne : tatmin olur
  14696. 22-Hac 11
    ve in asâbet-hu : ve eğer ona isabet ederse
  14697. 22-Hac 11
    fitnetun : bir fitne
  14698. 22-Hac 11
    inkalebe : döner
  14699. 22-Hac 11
    alâ vechi-hî : yüzü üzerine, yüz geri
  14700. 22-Hac 11
    hasire ed dunyâ : dünya hüsrandadır
  14701. 22-Hac 11
    ve el âhırete : ve ahiret
  14702. 22-Hac 11
    like : o, bu, işte bu
  14703. 22-Hac 11
    huve : o
  14704. 22-Hac 11
    el husrânu : hüsran
  14705. 22-Hac 11
    el mubînu : apaçık
  14706. 22-Hac 12
    yed'û : dua ederler
  14707. 22-Hac 12
    yedurru-hû : ona zarar vermez
  14708. 22-Hac 12
    ve mâ : ve şey(ler)
  14709. 22-Hac 12
    yenfeu-hu : ona yarar, fayda vermez
  14710. 22-Hac 12
    like : o, bu, işte bu
  14711. 22-Hac 12
    huve : o
  14712. 22-Hac 12
    ed dalâlu : dalâlet
  14713. 22-Hac 12
    el baîdu : uzak
  14714. 22-Hac 13
    yed'û : dua ederler
  14715. 22-Hac 13
    le men : gerçekten (o) kimse(ler)
  14716. 22-Hac 13
    min nef'ı-hî : onun faydasından
  14717. 22-Hac 13
    le bi'se : ne kötü
  14718. 22-Hac 13
    el mevlâ : mevlâ, dost, yardımcı
  14719. 22-Hac 13
    ve le bi'se : ve ne kötü
  14720. 22-Hac 13
    el aşîru : arkadaş
  14721. 22-Hac 14
    inne allâhe : muhakkak Allah
  14722. 22-Hac 14
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  14723. 22-Hac 14
    ve amilû es sâlihâti : ve amilüssalihat yapanlar, salih ameller (nefs tezkiyesi) yapanlar
  14724. 22-Hac 14
    cennâtin : cennetler
  14725. 22-Hac 14
    tecrî : akar
  14726. 22-Hac 14
    el enhâru : nehirler
  14727. 22-Hac 14
    inne allâhe : muhakkak Allah
  14728. 22-Hac 14
    yef'alu : yapar
  14729. 22-Hac 15
    men : kim
  14730. 22-Hac 15
    ne : oldu
  14731. 22-Hac 15
    yezunnu : zanneder
  14732. 22-Hac 15
    en len yensure-hu : ona asla yardım etmez
  14733. 22-Hac 15
    ed dunyâ : dünyada
  14734. 22-Hac 15
    ve el âhıreti : ve ahiret
  14735. 22-Hac 15
    felyemdud (fe li yemdud) : böylece, o zaman uzatsın
  14736. 22-Hac 15
    bi sebebin : sebebi, vesileyi, aracı (bir irtibat vesilesini)
  14737. 22-Hac 15
    ilâ es semâi : semaya
  14738. 22-Hac 15
    summe : sonra
  14739. 22-Hac 15
    felyenzur (fe li yenzur) : o zaman baksın
  14740. 22-Hac 15
    hel : mı
  14741. 22-Hac 15
    yuzhibenne : giderir
  14742. 22-Hac 15
    keydu-hu : onun tuzağı, hilesi
  14743. 22-Hac 16
    ve kezâlike : veteylece
  14744. 22-Hac 16
    enzelnâ-hu : onu indirdik
  14745. 22-Hac 16
    beyyinâtin : beyyineler, açıkça, apaçık
  14746. 22-Hac 16
    ve ennallâhe (enne allâhe) : ve muhakkak Allah
  14747. 22-Hac 16
    yehdî : hidayete erdirir
  14748. 22-Hac 16
    men yurîdu : dilediği kimseyi, dilediğini
  14749. 22-Hac 17
    inne ellezîne : gerçekten, muhakkak o kimseler, onlar
  14750. 22-Hac 17
    âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  14751. 22-Hac 17
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  14752. 22-Hac 17
    ve es sâbiîne : ve yıldızlara tapanlar
  14753. 22-Hac 17
    ve en nasârâ : ve hrıstiyanlar
  14754. 22-Hac 17
    ve el mecûse : ve ateşe tapanlar
  14755. 22-Hac 17
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  14756. 22-Hac 17
    eşrekû : şirk koşarlar
  14757. 22-Hac 17
    inne allâhe : muhakkak Allah
  14758. 22-Hac 17
    beyne-hum : onların araları
  14759. 22-Hac 17
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  14760. 22-Hac 17
    inne allâhe : muhakkak Allah
  14761. 22-Hac 17
    kulli şey'in : herşey
  14762. 22-Hac 17
    şehîdun : şahittir
  14763. 22-Hac 18
    e lem tera : görmedin mi (görmüyor musun)
  14764. 22-Hac 18
    enne allâhe : muhakkak Allah
  14765. 22-Hac 18
    yescudu : secde ederler, ediyorlar
  14766. 22-Hac 18
    lehu : onun için
  14767. 22-Hac 18
    men : kim, kimse
  14768. 22-Hac 18
    es semâvâti : semalarda
  14769. 22-Hac 18
    ve menel ardı : ve yeryüzünde
  14770. 22-Hac 18
    ve eş şemsu : veneş
  14771. 22-Hac 18
    ve el kameru : ve ay
  14772. 22-Hac 18
    ve en nucûmu : ve yıldızlar
  14773. 22-Hac 18
    ve el cibâlu : ve dağlar
  14774. 22-Hac 18
    ve eş şeceru : ve ağaçlar
  14775. 22-Hac 18
    ve ed devabbu : ve (yürüyen) hayvanlar
  14776. 22-Hac 18
    ve kesîrun : ve çoğu
  14777. 22-Hac 18
    min en nâsi : insanlardan
  14778. 22-Hac 18
    ve kesîrun : ve çoğu
  14779. 22-Hac 18
    aleyhi : onların üzerine
  14780. 22-Hac 18
    el azâbu : azap
  14781. 22-Hac 18
    ve men : ve kim, kimse
  14782. 22-Hac 18
    yuhinillâhu (vehene) : Allah zayıf düşürür (alçaltır) (zayıf düşürdü)
  14783. 22-Hac 18
    fe : böylece
  14784. 22-Hac 18
    lehu : onun için
  14785. 22-Hac 18
    inne allâhe : muhakkak Allah
  14786. 22-Hac 18
    yef'alu : yapar
  14787. 22-Hac 18
    yeşâu : dilediği şeyi
  14788. 22-Hac 19
    ıhtesamû : mücâdele ettiler
  14789. 22-Hac 19
    fe ellezîne : o kimseler ki
  14790. 22-Hac 19
    keferû : inkâr ettiler
  14791. 22-Hac 19
    lehum : onlara, onlar için
  14792. 22-Hac 19
    min fevkı : üstünden
  14793. 22-Hac 19
    el hamîmu : kaynar su
  14794. 22-Hac 20
    yusheru : eritilecek
  14795. 22-Hac 20
    ve el culûdu : ve derileri, ciltleri
  14796. 22-Hac 21
    ve lehum : ve onlar için (vardır)
  14797. 22-Hac 22
    kullemâ : her sefer
  14798. 22-Hac 22
    erâdû : istediler
  14799. 22-Hac 22
    en yahrucû : çıkmak
  14800. 22-Hac 22
    ve zûkû : ve tadın
  14801. 22-Hac 22
    azâb el harîkı : yakıcı azap
  14802. 22-Hac 23
    inne allâhe : muhakkak Allah
  14803. 22-Hac 23
    yudhılu ellezîne : o kimseleri dahil eder
  14804. 22-Hac 23
    âmenû : âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  14805. 22-Hac 23
    ve amilu es sâlihâti : ve salih amellerleyenler, nefs tezkiyesi yapanlar
  14806. 22-Hac 23
    cennâtin : cennetler
  14807. 22-Hac 23
    tecrî min tahti-hâ : onun altından akar
  14808. 22-Hac 23
    el enhâru : nehirler
  14809. 22-Hac 23
    yuhallevne : süslenirler
  14810. 22-Hac 23
    fîhâ min esâvira : orada bileziklerden
  14811. 22-Hac 23
    min zehebin : altından
  14812. 22-Hac 23
    ve lu'luen : ve inciler
  14813. 22-Hac 23
    ve libâsu-hum : ve onların elbiseleri
  14814. 22-Hac 24
    ve hudû : ve hidayet edildiler (yöneltildiler, ulaştırıldılar)
  14815. 22-Hac 24
    ilâ et tayyibî : temize, iyiye, güzele
  14816. 22-Hac 24
    min el kavli : sözden (sözün)
  14817. 22-Hac 24
    ve hudû : ve hidayet edildiler (yöneltildiler, ulaştırıldılar)
  14818. 22-Hac 24
    ilâ sırât el hamîdi : hamid olan yola
  14819. 22-Hac 25
    inne ellezîne : muhakkak o kimseler, onlar
  14820. 22-Hac 25
    keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
  14821. 22-Hac 25
    ve yasuddûne : ve alıkoyarlar, men ederler
  14822. 22-Hac 25
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  14823. 22-Hac 25
    ve el mescidi el harâmi : ve Mescid-i Haram, Kâbe
  14824. 22-Hac 25
    ellezî : ki o, ki onu
  14825. 22-Hac 25
    cealnâ-hu : onu kıldık
  14826. 22-Hac 25
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  14827. 22-Hac 25
    sevâen : müsavi, eşit, eşit olarak
  14828. 22-Hac 25
    el âkıfu : devamlı kalanlar, devamlı ikamet edenler
  14829. 22-Hac 25
    fî-hi (el âkıfu fîhi) : orada (yerliler)
  14830. 22-Hac 25
    ve el bâdı : ve çölden gelenler, dışardan gelenler
  14831. 22-Hac 25
    ve men yurid : ve kim ister(se), isteyen kimse(ler)
  14832. 22-Hac 25
    elîmin : elîm, acı
  14833. 22-Hac 26
    ve iz bevve'nâ : ve indirdiğimiz (gösterdiğimiz) zaman
  14834. 22-Hac 26
    li ibrâhîme : İbrâhîm'e
  14835. 22-Hac 26
    mekâne el beyti : evin mekânı, Kâbe'nin yeri
  14836. 22-Hac 26
    en lâ tuşrik : senin şirk koşmaman
  14837. 22-Hac 26
    şey'en : bir şey
  14838. 22-Hac 26
    ve tahhir : ve temizle, temiz tut
  14839. 22-Hac 26
    beytiye : benim evimi
  14840. 22-Hac 26
    li et tâifîne : tavaf edenler için
  14841. 22-Hac 26
    ve el kâimîne : ve kaim olanlar, ayakta duranlar
  14842. 22-Hac 26
    ve er rukkai : ve rükû edenler
  14843. 22-Hac 26
    es sucûdi : secde edenler
  14844. 22-Hac 27
    ve ezzin : ve ilân et
  14845. 22-Hac 27
    en nâsi : insanların arasında
  14846. 22-Hac 27
    bi el hacci : haccı
  14847. 22-Hac 27
    ye'tû-ke : sana gelsinler
  14848. 22-Hac 27
    ricâlen : yaya olarak
  14849. 22-Hac 27
    ve alâ : ve üzerinde
  14850. 22-Hac 27
    ye'tîne : gelirler
  14851. 22-Hac 27
    feccin : dağ yolu
  14852. 22-Hac 28
    li yeşhedû : şahit olsunlar
  14853. 22-Hac 28
    menâfia : menfaat, fayda, yarar
  14854. 22-Hac 28
    lehum : onlar için (vardır)
  14855. 22-Hac 28
    ve yezkur ismi allâhi : ve Allah'ın ismini ansınlar
  14856. 22-Hac 28
    eyyâmin : günlerde
  14857. 22-Hac 28
    rezaka-hum : onlara rızık verdi
  14858. 22-Hac 28
    min behîmeti el en'âmi : yürüyen (dört ayaklı) hayvanlardan
  14859. 22-Hac 28
    fe : artık, böylece
  14860. 22-Hac 28
    ve at'ımû : ve doyurunuz
  14861. 22-Hac 28
    elise el fakîre : muhtaç fakir
  14862. 22-Hac 29
    summe : sonra
  14863. 22-Hac 29
    el yakdû : kada etsinler, yerine getirsinler (gidersinler)
  14864. 22-Hac 29
    tefese-hum : kirlerini
  14865. 22-Hac 29
    ve li yûfû : ve ifa etsinler, yerine getirsinler
  14866. 22-Hac 29
    ve li yettavvefû : ve tavaf etsinler
  14867. 22-Hac 29
    bi el beyti el atîkı : Beyt-i Atik'i, eski (ilk) ev, Kâbe
  14868. 22-Hac 30
    like : işteyle
  14869. 22-Hac 30
    ve men yuazzım : ve kim hürmet ederse, yüceltirse
  14870. 22-Hac 30
    fe : böylece, artık
  14871. 22-Hac 30
    huve : o
  14872. 22-Hac 30
    lehu : onun için
  14873. 22-Hac 30
    inde rabbi-hi : Rabbinin katında
  14874. 22-Hac 30
    ve uhıllet : ve helâl kılındı
  14875. 22-Hac 30
    lekum : sizin için, size
  14876. 22-Hac 30
    el en'âmu : büyükbaş hayvanlar
  14877. 22-Hac 30
    aleykum : size
  14878. 22-Hac 30
    fe ictenibû : artık, bundan sonra içtinap edin, kaçının
  14879. 22-Hac 30
    er ricse : pis (olan)
  14880. 22-Hac 30
    min el evsâni : putlardan
  14881. 22-Hac 30
    ve ictenibû : ve içtinap edin, kaçının
  14882. 22-Hac 30
    kavle : söz
  14883. 22-Hac 30
    ez zûri : yalan
  14884. 22-Hac 31
    hunefâe : hanifler
  14885. 22-Hac 31
    gayre : başka, değil, olmayan
  14886. 22-Hac 31
    muşrikîne : şirk koşanlar
  14887. 22-Hac 31
    ve men yuşrik : ve kim şirk koşarsa
  14888. 22-Hac 31
    fe : o zaman
  14889. 22-Hac 31
    ke ennemâ : sanki, gibi
  14890. 22-Hac 31
    harre : (yüksekten) düştü
  14891. 22-Hac 31
    min es semâi : semadan
  14892. 22-Hac 31
    fe : böylece
  14893. 22-Hac 31
    et tayru : kuş
  14894. 22-Hac 31
    ev : veya
  14895. 22-Hac 31
    tehvî bi-hi : onu indirir
  14896. 22-Hac 31
    er rîhu : rüzgâr
  14897. 22-Hac 31
    mekânin : mekân, yer
  14898. 22-Hac 32
    like : işte, böylece
  14899. 22-Hac 32
    ve men yuazzım : ve kim yüceltir, hürmet eder
  14900. 22-Hac 32
    şeâire allâhi : Allah'ın şiarları, emirleri, farzları
  14901. 22-Hac 32
    fe : böylece, o zaman
  14902. 22-Hac 32
    inne-hâ : muhakkak o
  14903. 22-Hac 32
    el kulûbi : kalpler
  14904. 22-Hac 33
    lekum : sizin için
  14905. 22-Hac 33
    menâfiu : menfaatler, yararlar, faydalar
  14906. 22-Hac 33
    ilâ ecelin : bir süreye kadar
  14907. 22-Hac 33
    musemmen : belirlenmiş, belirli
  14908. 22-Hac 33
    summe : sonra
  14909. 22-Hac 33
    ilâ el beyti el atîki : Beyt-i Atik (eski ev)'e, Kâbe'ye
  14910. 22-Hac 34
    ve li kulli : ve bütün, hepsi için
  14911. 22-Hac 34
    ummetin : ümmet, toplum
  14912. 22-Hac 34
    cealnâ : biz kıldık
  14913. 22-Hac 34
    menseken : mensek, usul
  14914. 22-Hac 34
    li yezkurû isme allâhi : Allah'ın ismini zikretsinler
  14915. 22-Hac 34
    min behîmeti : yürüyen (dört ayaklı) hayvanlardan (deve, koyun, sığır cinsinden)
  14916. 22-Hac 34
    el en'âmi : hayvanlar
  14917. 22-Hac 34
    fe : böylece, artık
  14918. 22-Hac 34
    fe : artık, böylece
  14919. 22-Hac 34
    lehu : ona
  14920. 22-Hac 34
    eslimû : teslim olun
  14921. 22-Hac 34
    ve beşşir : vejdele
  14922. 22-Hac 34
    el muhbitîne : muhbitler, kalplerine ihbat konmuş olanlar
  14923. 22-Hac 35
    ellezîne : onlar, o kimseler
  14924. 22-Hac 35
    izâ zukire allâhu : Allah zikredildiği zaman
  14925. 22-Hac 35
    vecilet : titrer
  14926. 22-Hac 35
    ve es sâbirîne : ve sabredenler
  14927. 22-Hac 35
    esâbe-hum : onlara isabet eden şeyler, musîbetler
  14928. 22-Hac 35
    ve el mukîmi es salâti : ve namazı ikame edenler
  14929. 22-Hac 35
    ve mimmâ (min mâ) : ve şeylerden
  14930. 22-Hac 35
    yunfikûne : infâk ederler
  14931. 22-Hac 36
    ve el budne : deve ve sığır cinsi hayvanlar
  14932. 22-Hac 36
    cealnâ-hâ : onu kıldık
  14933. 22-Hac 36
    lekum : sizin için (vardır)
  14934. 22-Hac 36
    min şeâiri allâhi : Allah'ın şiarından (emirlerinden, farzlarından)
  14935. 22-Hac 36
    lekum : sizin için (vardır)
  14936. 22-Hac 36
    fezkurûsmallâhi : öyleyse Allah'ın adını zikredin
  14937. 22-Hac 36
    aleyhâ : onun üzerine
  14938. 22-Hac 36
    savâffe : saf halinde duranlar
  14939. 22-Hac 36
    fe : artık, o zaman, öyleyse
  14940. 22-Hac 36
    izâ vecebet : düştüğü zaman
  14941. 22-Hac 36
    fe : artık, o zaman, öyleyse
  14942. 22-Hac 36
    ve at'ımû : ve doyurun, yedirin
  14943. 22-Hac 36
    el kânia : kanaatkâr olan, istemeyen
  14944. 22-Hac 36
    ve el mu'terra : ve isteyen
  14945. 22-Hac 36
    kezâlike : işteyle, böylece
  14946. 22-Hac 36
    lekum : sizin için, size
  14947. 22-Hac 36
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  14948. 22-Hac 36
    teşkurûne : şükredersiniz
  14949. 22-Hac 37
    len yenâle allâhe : asla Allah'a ulaşmaz
  14950. 22-Hac 37
    ve lâ dimâu-hâ (dem) : ve kanları olmaz (kan)
  14951. 22-Hac 37
    ve lâkin : ve ancak, fakat
  14952. 22-Hac 37
    yenâlu-hu : ona ulaşır
  14953. 22-Hac 37
    et takvâ : takva
  14954. 22-Hac 37
    kezâlike : işteyle
  14955. 22-Hac 37
    lekum : sizin için
  14956. 22-Hac 37
    li tukebbirû allâhe : Allah'ı tekbir etmeniz için
  14957. 22-Hac 37
    hedâ-kum : sizi hidayete erdirdiği şey
  14958. 22-Hac 37
    ve beşşir : vejdele
  14959. 22-Hac 37
    el muhsinîne : muhsinler (Allah'a teslim olanlar)
  14960. 22-Hac 38
    inne allâhe : muhakkak Allah
  14961. 22-Hac 38
    an ellezîne : kimselerden, onlardan
  14962. 22-Hac 38
    âmenû : âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  14963. 22-Hac 38
    inne allâhe : muhakkak Allah
  14964. 22-Hac 38
    kulle : hepsi, bütün
  14965. 22-Hac 38
    kefûrin : kâfirler
  14966. 22-Hac 39
    uzine : izin verildi
  14967. 22-Hac 39
    li ellezîne : o kimselere, onlara
  14968. 22-Hac 39
    yukâtelûne : savaşıyorlar
  14969. 22-Hac 39
    bi enne-hum : onların olması sebebiyle
  14970. 22-Hac 39
    ve inne allâhe : ve muhakkak Allah
  14971. 22-Hac 39
    le : mutlaka, elbette
  14972. 22-Hac 40
    ellezîne : o kimseler, onlar
  14973. 22-Hac 40
    en yekûlû : demeleri
  14974. 22-Hac 40
    ve lev lâ : ve eğer olmasaydı
  14975. 22-Hac 40
    def'ullâhi ense : Allah'ın insanları defetmesi
  14976. 22-Hac 40
    le : elbette, mutlaka
  14977. 22-Hac 40
    huddimet : yıkıldı, harap oldu
  14978. 22-Hac 40
    ve biyaun : ve (hristiyanların) kiliseleri
  14979. 22-Hac 40
    ve salavâtun : ve (yahudilerin) havraları
  14980. 22-Hac 40
    ve mesâcidu : ve (müslümanların) mescidleri
  14981. 22-Hac 40
    yuzkeru : zikredilir
  14982. 22-Hac 40
    hesmullâhi (fîhâ ismullâhi) : içinde Allah'ın ismi
  14983. 22-Hac 40
    kesîran : çok
  14984. 22-Hac 40
    ve le : ve mutlaka
  14985. 22-Hac 40
    yansurennallâhu : Allah yardım eder
  14986. 22-Hac 40
    men : kişi, kimse
  14987. 22-Hac 40
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  14988. 22-Hac 40
    le : elbette
  14989. 22-Hac 41
    ellezîne : o kimseler, onlar
  14990. 22-Hac 41
    mekkennâ-hum : onlara imkân verdik
  14991. 22-Hac 41
    el ardı : yeryüzünde
  14992. 22-Hac 41
    ekâmû es salâte : namazı ikame ettiler (ederler, kılarlar)
  14993. 22-Hac 41
    ve âtevu ez zekâte : ve zekâtı verdiler (verirler)
  14994. 22-Hac 41
    ve emerû : ve emrettiler (emrederler)
  14995. 22-Hac 41
    bi el ma'rûfi : irfan ile
  14996. 22-Hac 41
    ve nehev : ve nehyettiler (nehyederler, yasaklarlar)
  14997. 22-Hac 41
    an el munkeri : münkerden, inkârdan, kötülükten
  14998. 22-Hac 41
    ve li allâhi : ve Allah'a aittir
  14999. 22-Hac 41
    âkıbetu : sonu
  15000. 22-Hac 41
    el umûri : işler
  15001. 22-Hac 42
    ve in : ve eğer, ise
  15002. 22-Hac 42
    yukezzibû-ke : seni yalanlıyorlar
  15003. 22-Hac 42
    fe : o zaman
  15004. 22-Hac 42
    kezzebet : yalanladı
  15005. 22-Hac 42
    kable-hum : onlardan önce
  15006. 22-Hac 42
    ve âdun : ve Adn (kavmi)
  15007. 22-Hac 42
    ve semûdun : ve Semud (kavmi)
  15008. 22-Hac 43
    ve kavmu ibrâhîme : ve İbrâhîm kavmi
  15009. 22-Hac 43
    ve kavmu lûtın : ve Lut kavmi
  15010. 22-Hac 44
    ve ashâbu medyene : ve Medyen halkı
  15011. 22-Hac 44
    ve kuzzibe : ve yalanlandı
  15012. 22-Hac 44
    fe emleytu : o zaman mühlet verdim
  15013. 22-Hac 44
    li el kâfirîne : inkâr edenlere, kâfirlere
  15014. 22-Hac 44
    summe : sonra
  15015. 22-Hac 44
    ehaztu-hum : onları aldım, yakaladım
  15016. 22-Hac 44
    fe : o zaman, o taktirde
  15017. 22-Hac 44
    keyfe kane : nasıl oldu
  15018. 22-Hac 44
    nekîri : cezalandırmam
  15019. 22-Hac 45
    fe ke eyyin : böylece niceleri gibi
  15020. 22-Hac 45
    min karyetin : ülkelerden
  15021. 22-Hac 45
    ehleknâ-hâ : onu helâk ettik
  15022. 22-Hac 45
    ve hiye : ve o
  15023. 22-Hac 45
    limetun : zalimler
  15024. 22-Hac 45
    fe hiye : artık o
  15025. 22-Hac 45
    viyetun alâ : üzerine çökmüş, yıkılmış
  15026. 22-Hac 45
    ve bi'rin : ve kuyu
  15027. 22-Hac 45
    ve kasrın : ve köşkler, saraylar
  15028. 22-Hac 45
    meşîdin : yüksek bina
  15029. 22-Hac 46
    e fe lem yesîrû : dolaşmadılar mı (dolaşmıyorlar mı, gezmiyorlar mı)
  15030. 22-Hac 46
    el ardı : yeryüzünde
  15031. 22-Hac 46
    fe tekûne : o zaman olur
  15032. 22-Hac 46
    lehum : onların
  15033. 22-Hac 46
    ya'kılûne : akıl ederler
  15034. 22-Hac 46
    ev : veya
  15035. 22-Hac 46
    yesmeûne : işitirler
  15036. 22-Hac 46
    fe inne-hâ : fakat o
  15037. 22-Hac 46
    el ebsâru : gözler
  15038. 22-Hac 46
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  15039. 22-Hac 46
    el kulûbu : kalpler
  15040. 22-Hac 46
    elletî : o ki
  15041. 22-Hac 46
    es sudûri (es sadru) : sinelerde, göğüslerde (göğüs)
  15042. 22-Hac 47
    ve yesta'cilûne-ke : ve senden acele (olarak) istiyorlar
  15043. 22-Hac 47
    bi el azâbi : azabı
  15044. 22-Hac 47
    ve len yuhlife allâhu : ve Allah asla dönmez (mutlaka yerine getirir)
  15045. 22-Hac 47
    va'de-hu : onun vaadi
  15046. 22-Hac 47
    ve inne : ve muhakkak
  15047. 22-Hac 47
    yevmen : bir gün
  15048. 22-Hac 47
    inde : yanında, katında
  15049. 22-Hac 47
    rabbi-ke : senin Rabbin
  15050. 22-Hac 47
    ke : gibi
  15051. 22-Hac 47
    elfi : 1000 (bin)
  15052. 22-Hac 47
    senetin : sene
  15053. 22-Hac 47
    teuddûne : saydığınız, sayıyorsunuz (adetlendiriyorsunuz)
  15054. 22-Hac 48
    ve ke eyyin : ve niceleri gibi
  15055. 22-Hac 48
    min karyetin : ülkelerden
  15056. 22-Hac 48
    emleytu : mühlet verdim
  15057. 22-Hac 48
    lehâ : ona
  15058. 22-Hac 48
    ve hiye : ve o
  15059. 22-Hac 48
    limetun : zalimler
  15060. 22-Hac 48
    summe : sonra
  15061. 22-Hac 48
    ehaztu-hâ : onu aldım (yakaladım)
  15062. 22-Hac 48
    ve ileyye : ve bana
  15063. 22-Hac 48
    el masîru : dönüş
  15064. 22-Hac 49
    eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
  15065. 22-Hac 49
    innemâ : ancak, yalnız, sadece
  15066. 22-Hac 49
    ene : ben
  15067. 22-Hac 49
    lekum : size, sizin için
  15068. 22-Hac 49
    nezîrun : nezir, uyarıcı
  15069. 22-Hac 50
    fe : o zaman,
  15070. 22-Hac 50
    ellezîne : o kimseler, onlar
  15071. 22-Hac 50
    âmenû : âmenû olan, Allah'a ulaşmayı dileyen
  15072. 22-Hac 50
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel (nefs tezkiyesi)
  15073. 22-Hac 50
    lehum magfiretun : onlar için mağfiret
  15074. 22-Hac 50
    ve rızkun : ve rızık
  15075. 22-Hac 50
    kerîmun : kerim, bol, temiz, helâl
  15076. 22-Hac 51
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  15077. 22-Hac 51
    seav : çalıştı, çaba harcadı
  15078. 22-Hac 51
    muâcizîne : aciz bırakanlar
  15079. 22-Hac 51
    ulâike : işte onlar
  15080. 22-Hac 51
    ashâbu el cehîmi : cehennem ehlidir (halkıdır)
  15081. 22-Hac 52
    veerselnâ : vendermedik
  15082. 22-Hac 52
    min kabli-ke : senden önce
  15083. 22-Hac 52
    min resûlin : resûlden
  15084. 22-Hac 52
    venebiyyin : ve bir nebî, bir peygamber yoktur
  15085. 22-Hac 52
    izâ temennâ : temenni ettiği zaman, dilediği zaman
  15086. 22-Hac 52
    elka eş şeytânu : şeytan ilka eder, ulaştırır
  15087. 22-Hac 52
    umniyyeti-hî : onun dileğinin, temennisininine
  15088. 22-Hac 52
    fe yensehu allâhu : o zaman Allah kaldırır, iptal eder, nesheder
  15089. 22-Hac 52
    eş şeytânu : şeytan
  15090. 22-Hac 52
    summe : sonra
  15091. 22-Hac 52
    vallâhu (ve allahu) : ve Allah
  15092. 22-Hac 53
    li yec'ale : kılmak içindir
  15093. 22-Hac 53
    eş şeytânu : şeytan
  15094. 22-Hac 53
    fitneten : fitne, imtihan
  15095. 22-Hac 53
    li ellezîne : o kimseler için
  15096. 22-Hac 53
    ve elsiyeti : ve kasiyet, kararma
  15097. 22-Hac 53
    ve inne : ve muhakkak
  15098. 22-Hac 53
    ez zâlimîne : zalimler
  15099. 22-Hac 53
    le : mutlaka, gerçekten, elbette
  15100. 22-Hac 54
    ve li ya'leme : ve bilmeleri için
  15101. 22-Hac 54
    ellezîne : o kimseler, onlar
  15102. 22-Hac 54
    ûtu el ılme : ilim verildi
  15103. 22-Hac 54
    ennehu : onun olduğu
  15104. 22-Hac 54
    el hakku : hak
  15105. 22-Hac 54
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  15106. 22-Hac 54
    fe yu'minû : böylece îmân ederler
  15107. 22-Hac 54
    fe tuhbite \n(ahbete) : böylece ihbat eder, mutmain olur \n: (huşû duydu, mutmain oldu)
  15108. 22-Hac 54
    lehu : ona
  15109. 22-Hac 54
    ve innallâhe (inne allâhe) : ve muhakkak Allah
  15110. 22-Hac 54
    le : elbette, mutlaka
  15111. 22-Hac 54
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  15112. 22-Hac 55
    veyezâlu : ve zail olmaz (devam eder)
  15113. 22-Hac 55
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
  15114. 22-Hac 55
    miryetin : şüpheinde, şüphede
  15115. 22-Hac 55
    te'tiye-hum : onlara gelir
  15116. 22-Hac 55
    es sâatu : o saat (kıyâmet saati)
  15117. 22-Hac 55
    bagteten : ansızın
  15118. 22-Hac 55
    ev : veya
  15119. 22-Hac 55
    ye'tiye-hum : onlara gelir
  15120. 22-Hac 55
    yevmin : bir günün
  15121. 22-Hac 56
    el mulku : mülk, saltanat, idare
  15122. 22-Hac 56
    yevme izin : izin günü
  15123. 22-Hac 56
    beyne-hum : onların arasında
  15124. 22-Hac 56
    fe : o zaman
  15125. 22-Hac 56
    ellezîne âmenû : âmenû olan (Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
  15126. 22-Hac 56
    ve amilû es sâlihâti : ve salih (nefsi tezkiye edici) ameller yapanlar
  15127. 22-Hac 56
    cennâtin naîmi : naim cennetlerinde
  15128. 22-Hac 57
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  15129. 22-Hac 57
    keferû : inkâr ettiler
  15130. 22-Hac 57
    ve kezzebû : ve yalanladılar
  15131. 22-Hac 57
    fe : böylece
  15132. 22-Hac 57
    ulâike : işte onlar
  15133. 22-Hac 57
    lehum : onlar için, onlara (vardır)
  15134. 22-Hac 58
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  15135. 22-Hac 58
    cerû : hicret ettiler
  15136. 22-Hac 58
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  15137. 22-Hac 58
    summe : sonra
  15138. 22-Hac 58
    ev : veya
  15139. 22-Hac 58
    le yerzukanne-hum : mutlaka onları rızıklandıracaktır
  15140. 22-Hac 58
    rızkan hasenen : güzel bir rızık
  15141. 22-Hac 58
    ve inne allâhe : ve muhakkak Allah
  15142. 22-Hac 58
    le huve : mutlaka odur
  15143. 22-Hac 58
    er râzikîne : rızık verenler
  15144. 22-Hac 59
    le yudhılenne-hum : muhakkak onları dahil edecektir, girdirecektir
  15145. 22-Hac 59
    mudhalen : dahil edilen yer, mekân
  15146. 22-Hac 59
    yerdavne-hu : ondan razı olurlar
  15147. 22-Hac 59
    ve inne allâhe : ve muhakkak Allah
  15148. 22-Hac 59
    le : mutlaka, elbette
  15149. 22-Hac 60
    like : işte bu, işteyle
  15150. 22-Hac 60
    ve men : ve kim
  15151. 22-Hac 60
    âkabe : ikab etti, karşılık verdi, ceza verdi
  15152. 22-Hac 60
    ûkıbe : ikab edildi, cezalandırıldı, haksızlık yapıldı
  15153. 22-Hac 60
    summe : sonra
  15154. 22-Hac 60
    bugıye : azgınlık yapıldı, haksızlık yapıldı (haklarına tecavüz edildi)
  15155. 22-Hac 60
    aleyhi : ona
  15156. 22-Hac 60
    le yansuru enne-hu allâhu : mutlaka Allah ona yardım eder
  15157. 22-Hac 60
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  15158. 22-Hac 60
    le : mutlaka, elbette
  15159. 22-Hac 61
    like : bu, işteyle
  15160. 22-Hac 61
    bi enne : sebebiyle, çünkü
  15161. 22-Hac 61
    allâhe : Allah
  15162. 22-Hac 61
    el leyle : gece
  15163. 22-Hac 61
    en nehâri : gündüzün içine
  15164. 22-Hac 61
    ve yûlicu : ve girdirir, sokar
  15165. 22-Hac 61
    en nehâre : gündüz
  15166. 22-Hac 61
    el leyli : geceninine
  15167. 22-Hac 61
    ve enne allâhe : ve muhakkak Allah
  15168. 22-Hac 61
    semîun : en iyi işitendir
  15169. 22-Hac 62
    like : bu, işteyle
  15170. 22-Hac 62
    bi enne : sebebiyle, çünkü
  15171. 22-Hac 62
    allâhe : Allah
  15172. 22-Hac 62
    huve : o
  15173. 22-Hac 62
    el hakku : hakk
  15174. 22-Hac 62
    ve enne : ve muhakkak
  15175. 22-Hac 62
    yedne : dua ediyorlar, tapıyorlar
  15176. 22-Hac 62
    huve : o
  15177. 22-Hac 62
    el bâtılu : bâtıl
  15178. 22-Hac 62
    ve enne allâhe : ve muhakkak Allah
  15179. 22-Hac 62
    huve : o
  15180. 22-Hac 62
    el aliyyu : âli, yüce
  15181. 22-Hac 62
    el kebîru : kebir, büyük
  15182. 22-Hac 63
    e lem tere : görmedin mi
  15183. 22-Hac 63
    enne allâhe : muhakkak Allah
  15184. 22-Hac 63
    enzele : indirdi
  15185. 22-Hac 63
    min es semâi : semadan
  15186. 22-Hac 63
    en : su
  15187. 22-Hac 63
    fe tusbihu : böylece olur
  15188. 22-Hac 63
    el ardu : yeryüzü
  15189. 22-Hac 63
    muhdarreten : yeşermiş, yeşillenmiş
  15190. 22-Hac 63
    inne allâhe : muhakkak Allah
  15191. 22-Hac 64
    lehu : onun, ona ait
  15192. 22-Hac 64
    es semâvâti : semalarda
  15193. 22-Hac 64
    ve mâ : ve şey(ler)
  15194. 22-Hac 64
    el ardı : yeryüzünde
  15195. 22-Hac 64
    ve inne allâhe : ve muhakkak Allah
  15196. 22-Hac 64
    le huve : mutlaka o
  15197. 22-Hac 64
    el ganiyyu : gani, mustağni, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan
  15198. 22-Hac 64
    el hamîdu : hamdedilen
  15199. 22-Hac 65
    e lem tere : görmedin mi
  15200. 22-Hac 65
    enne allâhe : muhakkak Allah
  15201. 22-Hac 65
    lekum : sizin için, size
  15202. 22-Hac 65
    el ardı : arzda, yeryüzünde
  15203. 22-Hac 65
    ve el fulke : ve gemiler
  15204. 22-Hac 65
    tecrî : akar, akıp gider
  15205. 22-Hac 65
    el bahri : denizde
  15206. 22-Hac 65
    bi emri-hi : onun emriyle
  15207. 22-Hac 65
    ve yumsiku \n(emseke) : ve tutar \n: (tuttu)
  15208. 22-Hac 65
    es semâe : sema
  15209. 22-Hac 65
    en tekaa : düşmek
  15210. 22-Hac 65
    alel ardı (alâ el ardı) : arz üzerine, yeryüzü üzerine
  15211. 22-Hac 65
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  15212. 22-Hac 65
    bi en nâsi : insanlara
  15213. 22-Hac 65
    le raûfun : çok şefkatli
  15214. 22-Hac 66
    ve huve ellezî : ve o ki
  15215. 22-Hac 66
    summe : sonra
  15216. 22-Hac 66
    summe : sonra
  15217. 22-Hac 66
    inne : muhakkak
  15218. 22-Hac 66
    el insâne : insan
  15219. 22-Hac 66
    le : gerçekten
  15220. 22-Hac 66
    kefûrun : çok nankördür
  15221. 22-Hac 67
    li kulli ummetin : bütün ümmetler için
  15222. 22-Hac 67
    cealnâ : kıldık
  15223. 22-Hac 67
    menseken : mensek, şeriat
  15224. 22-Hac 67
    fe lâ yunâziunne-ke : öyleyse seninle niza etmesinler, çekişmesinler
  15225. 22-Hac 67
    el emri : emirde (emrimde)
  15226. 22-Hac 67
    ved'u : davet et
  15227. 22-Hac 67
    ilâ rabbi-ke : Rabbine
  15228. 22-Hac 67
    inne-ke : muhakkak sen
  15229. 22-Hac 67
    le : mutlaka, elbette
  15230. 22-Hac 67
    alâ huden : hidayet üzerinde
  15231. 22-Hac 67
    mustekîmin : Allah'a doğru istikamet verilmiş olan
  15232. 22-Hac 68
    ve in : ve eğer
  15233. 22-Hac 68
    delû-ke : seninle mücâdele ettiler
  15234. 22-Hac 68
    fe kulillâhu (kul allâhu) : o taktirde de ki Allah
  15235. 22-Hac 68
    a'lemu : en iyi bilir
  15236. 22-Hac 68
    ta'melûne : siz yapıyorsunuz
  15237. 22-Hac 69
    beyne-kum : sizin aranızda
  15238. 22-Hac 69
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  15239. 22-Hac 69
    fîhi tahtelifûne : onun hakkında ihtilâf ettiğiniz
  15240. 22-Hac 70
    e lem ta'lem : bilmiyor musun
  15241. 22-Hac 70
    enne allâhe : Allah'ın olduğunu
  15242. 22-Hac 70
    ya'lemu : bilir
  15243. 22-Hac 70
    es semâi : semalarda
  15244. 22-Hac 70
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü
  15245. 22-Hac 70
    inne : muhakkak
  15246. 22-Hac 70
    like : o, bu
  15247. 22-Hac 70
    inne : muhakkak
  15248. 22-Hac 70
    like : o, bu
  15249. 22-Hac 70
    yesîrun : kolay(dır)
  15250. 22-Hac 71
    ve ya'budûne : ve tapıyorlar
  15251. 22-Hac 71
    lem yunezzil : indirmedi (indirilmedi)
  15252. 22-Hac 71
    bihî sultânen : ona bir sultan, bir delil
  15253. 22-Hac 71
    ve mâ : ve şeylere
  15254. 22-Hac 71
    leyse : değil, yoktur
  15255. 22-Hac 71
    lehum : onların
  15256. 22-Hac 71
    ve mâ : ve yoktur
  15257. 22-Hac 71
    li ez zâlimîne : zalimler için
  15258. 22-Hac 72
    ve izâ tutlâ : ve okunduğu zaman
  15259. 22-Hac 72
    aleyhim : onlara
  15260. 22-Hac 72
    beyyinâtin : açıklanmış, apaçık
  15261. 22-Hac 72
    ellezîne keferû : inkâr edenler
  15262. 22-Hac 72
    el munkere : münker, sıkıntı
  15263. 22-Hac 72
    yekâdûne : neredeyse, az kalsın
  15264. 22-Hac 72
    yestûne : saldırırlar
  15265. 22-Hac 72
    billezîne : o kimseleri
  15266. 22-Hac 72
    yetlûne : okuyorlar
  15267. 22-Hac 72
    aleyhim : onlara
  15268. 22-Hac 72
    e fe unebbiu-kum : o zaman size haber vereyim mi
  15269. 22-Hac 72
    bi şerrin : daha kötüsünü, şerr olanı
  15270. 22-Hac 72
    en nâru : ateş
  15271. 22-Hac 72
    vaadehallâhu (vaade-hâ allâhu) : Allah onu vaadetti
  15272. 22-Hac 72
    ellezîne keferû : inkâr edenler
  15273. 22-Hac 72
    ve bi'se : ve ne kötü
  15274. 22-Hac 72
    el masîru : dönüş, dönüş yeri
  15275. 22-Hac 73
    eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
  15276. 22-Hac 73
    duribe meselun : bir misal, bir örnek verildi
  15277. 22-Hac 73
    festemiû (fe istemiû) : haydi, öyleyse dinleyin (işitin)
  15278. 22-Hac 73
    lehu : onu
  15279. 22-Hac 73
    inne : muhakkak
  15280. 22-Hac 73
    ellezîne tedne : dua ettikleriniz, taptıklarınız
  15281. 22-Hac 73
    len yahlukû : asla yaratamazlar
  15282. 22-Hac 73
    zubâben : bir sinek
  15283. 22-Hac 73
    ve lev ictemeû : ve biraraya gelseler, toplansalar bile
  15284. 22-Hac 73
    lehu : onun için
  15285. 22-Hac 73
    ve in : ve eğer
  15286. 22-Hac 73
    yeslub-hum \n(selebe) : onlardan (bir şey) kapıp kaçar \n: (kapıp kaçtı)
  15287. 22-Hac 73
    ez zubâbu : sinek
  15288. 22-Hac 73
    şey'en : bir şey
  15289. 22-Hac 73
    yestenkızû-hu : onu kurtaramazlar
  15290. 22-Hac 73
    et tâlibu : talep eden, isteyen
  15291. 22-Hac 73
    ve el matlûbu : ve (kendisinden) talep edilen, istenen
  15292. 22-Hac 74
    kaderû allâhe : Allah'ı takdir edemediler
  15293. 22-Hac 74
    inne allâhe : muhakkak Allah
  15294. 22-Hac 74
    le : elbette
  15295. 22-Hac 75
    min el melâiketi : meleklerden
  15296. 22-Hac 75
    rusulen : resûller
  15297. 22-Hac 75
    ve min en nâsi : ve insanlardan
  15298. 22-Hac 75
    inne allâhe : muhakkak Allah
  15299. 22-Hac 75
    semîun : (en iyi) işitendir
  15300. 22-Hac 76
    ya'lemu : bilir
  15301. 22-Hac 76
    beyne eydî-him : onların önlerindeki şeyi (elleri arasındakini)
  15302. 22-Hac 76
    vehalfe-hum : ve onların arkalarındaki şeyi
  15303. 22-Hac 76
    ve ilâllâhi (ilâ allâhi) : ve Allah'a
  15304. 22-Hac 76
    turceu : döndürülür
  15305. 22-Hac 76
    el umûru : emirler
  15306. 22-Hac 77
    eyyuhâ ellezîne : ey o kimseler
  15307. 22-Hac 77
    âmenûrkeû (âmenû irkeû) : âmenû olanlar, rükû edin
  15308. 22-Hac 77
    vescudû (ve uscudû) : ve secde edin
  15309. 22-Hac 77
    va'budû (ve u'budû) : ve kulluk edin
  15310. 22-Hac 77
    rabbe-kum : sizin Rabbiniz
  15311. 22-Hac 77
    vef'alûl hayre(ve if'alû el hayre) : ve hayır işleyin
  15312. 22-Hac 77
    leallekum : umulur ki böylece siz
  15313. 22-Hac 77
    tuflihûne : felâha eresiniz
  15314. 22-Hac 78
    ve câhidû : ve cihad edin
  15315. 22-Hac 78
    huve ictebâ-kum : o sizi seçti
  15316. 22-Hac 78
    veceale : ve kılmadı, yapmadı
  15317. 22-Hac 78
    aleykum : sizin üzerinize, size
  15318. 22-Hac 78
    ed dîni : dîn hakkında, dîn konusunda
  15319. 22-Hac 78
    millete : millet, dîn
  15320. 22-Hac 78
    ebî-kum : sizin babanız
  15321. 22-Hac 78
    ibrâhîme : İbrâhîm
  15322. 22-Hac 78
    huve : o
  15323. 22-Hac 78
    semma-kum : sizi isimlendirdi
  15324. 22-Hac 78
    el muslimîne : müslümanlar (Allah'a teslim olanlar)
  15325. 22-Hac 78
    ve fî hâzâ : ve bunda
  15326. 22-Hac 78
    li yekûne er resûlu : resûl olsun diye
  15327. 22-Hac 78
    şehîden : şahit (olarak)
  15328. 22-Hac 78
    aleykum : sizin üzerinize, size
  15329. 22-Hac 78
    ve tekûnû : ve siz olun
  15330. 22-Hac 78
    şuhedâe : şahitler
  15331. 22-Hac 78
    alâ en nâsi : insanlar üzerine
  15332. 22-Hac 78
    fe ekîmû es salâte : o halde namazı ikame edin
  15333. 22-Hac 78
    ve âtu ez zekâte : ve zekâtı verin
  15334. 22-Hac 78
    va'tesımû (ve ı'tesımû) : ve tutunun, sarılın
  15335. 22-Hac 78
    huve : o
  15336. 22-Hac 78
    mevlâ-kum : sizin mevlânız, dostunuz
  15337. 22-Hac 78
    fe ni'me el mevlâ : öyleyse nezel dost
  15338. 22-Hac 78
    ve ni'me en nasîru : ve nezel yardımcı
  15339. 23-Mü'minûn 1
    efleha : felâha erdi
  15340. 23-Mü'minûn 1
    el mu'minûne : mü'minler
  15341. 23-Mü'minûn 2
    ellezîne : o kimseler, onlar
  15342. 23-Mü'minûn 2
    hâşiûne : huşû duyanlar
  15343. 23-Mü'minûn 3
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  15344. 23-Mü'minûn 3
    anil lagvi (an el lagvi) : boş şeylerden, boş sözlerden
  15345. 23-Mü'minûn 3
    mu'ridûne : yüz çevirenlerdir
  15346. 23-Mü'minûn 4
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  15347. 23-Mü'minûn 4
    li ez zekâti : zekâtı
  15348. 23-Mü'minûn 4
    fâilûne : yapanlar, yerine getirenler
  15349. 23-Mü'minûn 5
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  15350. 23-Mü'minûn 5
    hâfizûne : koruyanlar
  15351. 23-Mü'minûn 6
    alâ ezvâci-him : onların (kendi) zevcelerine
  15352. 23-Mü'minûn 6
    ev : veya
  15353. 23-Mü'minûn 6
    meleket : sahip oldukları şeyler
  15354. 23-Mü'minûn 6
    eymânu-hum : onların elleri
  15355. 23-Mü'minûn 6
    fe inne-hum : o taktirde muhakkak onlar
  15356. 23-Mü'minûn 6
    melûmîne : levmedilmiş, kınanmış
  15357. 23-Mü'minûn 7
    fe menibtegâ (men ibtegâ) : artık kim isterse
  15358. 23-Mü'minûn 7
    verâelike : bunun arkasında, bunun ötesinde
  15359. 23-Mü'minûn 7
    fe ulâike : o taktirdete onlar
  15360. 23-Mü'minûn 7
    el âdûne : haddi aşanlar
  15361. 23-Mü'minûn 8
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  15362. 23-Mü'minûn 8
    li emânâti-him : emanetlerine
  15363. 23-Mü'minûn 8
    ve ahdi-him : ve ahdlerine
  15364. 23-Mü'minûn 8
    râûne : riayet edenler, koruyanlar, uyanlar, sadık olanlar
  15365. 23-Mü'minûn 9
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  15366. 23-Mü'minûn 9
    yuhâfızûne : muhafaza ederler, devam ettirirler
  15367. 23-Mü'minûn 10
    ulâike : işte onlar
  15368. 23-Mü'minûn 10
    el vârisûne : varisler, miras sahipleri
  15369. 23-Mü'minûn 11
    ellezîne : o kimseler, onlar
  15370. 23-Mü'minûn 11
    yerisûne : varis olacaklar
  15371. 23-Mü'minûn 11
    el firdevse : firdevs (cenneti)
  15372. 23-Mü'minûn 11
    hâlidûne : ebedî kalanlar
  15373. 23-Mü'minûn 12
    ve lekad : ve andolsun
  15374. 23-Mü'minûn 12
    el insâne : insan
  15375. 23-Mü'minûn 12
    min sulâletin : özünden
  15376. 23-Mü'minûn 13
    summe : sonra
  15377. 23-Mü'minûn 13
    cealnâ-hu : onu kıldık
  15378. 23-Mü'minûn 13
    nutfeten : nutfe, damla
  15379. 23-Mü'minûn 13
    mekînin : sağlam, kuvvetli
  15380. 23-Mü'minûn 14
    summe : sonra
  15381. 23-Mü'minûn 14
    en nutfete : bir nutfe, bir damla
  15382. 23-Mü'minûn 14
    alakaten : alaka (rahim duvarına bir noktadan bağlı olan), embriyo
  15383. 23-Mü'minûn 14
    fe halaknâ : sonra yarattık
  15384. 23-Mü'minûn 14
    el alakate : alaka (rahim duvarına bir noktadan bağlı olan), embriyo
  15385. 23-Mü'minûn 14
    mudgaten : (bir çiğnem et görünümünde) mudga, cenin
  15386. 23-Mü'minûn 14
    fe halaknâ : sonra yarattık
  15387. 23-Mü'minûn 14
    el mudgate : (bir çiğnem et görünümünde) mudga, cenin
  15388. 23-Mü'minûn 14
    izâmen : kemik
  15389. 23-Mü'minûn 14
    fe kesevnâ : sonra giydirdik (üzerini kapladık)
  15390. 23-Mü'minûn 14
    el izâme : kemik
  15391. 23-Mü'minûn 14
    lahmen : et
  15392. 23-Mü'minûn 14
    summe : sonra
  15393. 23-Mü'minûn 14
    enşe'nâ-hu : biz onu inşa ettik, şekillendirdik
  15394. 23-Mü'minûn 14
    fe : öyleyse, işteyle
  15395. 23-Mü'minûn 14
    tebârekallâhu : Allah tebarektir, mübarektir (tebâreke allâhu)
  15396. 23-Mü'minûn 14
    ahsenu : enzel
  15397. 23-Mü'minûn 14
    el hâlikîne : halkedenler, yaratanlar, yaratıcılar
  15398. 23-Mü'minûn 15
    summe : sonra
  15399. 23-Mü'minûn 15
    inne-kum : muhakkak siz
  15400. 23-Mü'minûn 15
    ba'delike : bundan sonra
  15401. 23-Mü'minûn 15
    le meyyitûn : mutlaka ölecek olanlarsınız
  15402. 23-Mü'minûn 16
    summe : sonra
  15403. 23-Mü'minûn 16
    inne-kum : muhakkak siz
  15404. 23-Mü'minûn 16
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  15405. 23-Mü'minûn 16
    tub'asûne : beas olunacaksınız, yeniden diriltileceksiniz
  15406. 23-Mü'minûn 17
    ve lekad : ve andolsun
  15407. 23-Mü'minûn 17
    fevka-kum : sizin üzerinizde
  15408. 23-Mü'minûn 17
    seb'a : yedi (7)
  15409. 23-Mü'minûn 17
    ve mâ kunnâ : ve biz değiliz
  15410. 23-Mü'minûn 17
    anil halkı (an el halkı) : yaratmaktan
  15411. 23-Mü'minûn 17
    gâfilîne : gâfil olanlar
  15412. 23-Mü'minûn 18
    ve enzel-nâ : ve biz indirdik
  15413. 23-Mü'minûn 18
    min es semâi : semadan
  15414. 23-Mü'minûn 18
    en : su
  15415. 23-Mü'minûn 18
    bi kaderin : kader ile, takdir edilmiş miktarda, bir ölçü ile
  15416. 23-Mü'minûn 18
    fe : böylece
  15417. 23-Mü'minûn 18
    eskennâ-hu : onu iskân ettik, yerleştirdik, durdurduk
  15418. 23-Mü'minûn 18
    el ardı : yeryüzünde
  15419. 23-Mü'minûn 18
    ve in-nâ : ve muhakkak biz
  15420. 23-Mü'minûn 18
    zehâbin : giderme
  15421. 23-Mü'minûn 18
    le : mutlaka, elbette
  15422. 23-Mü'minûn 18
    kâdirûne : kaadir olanlar, muktedir olanlar, gücü yetenler
  15423. 23-Mü'minûn 19
    fe : böylelikle, böylece
  15424. 23-Mü'minûn 19
    enşe'nâ : biz inşa ettik, yarattık
  15425. 23-Mü'minûn 19
    lekum : sizin için
  15426. 23-Mü'minûn 19
    cennâtin : cennetler, (ağaçlı) bahçeler
  15427. 23-Mü'minûn 19
    ve a'nâbin : ve üzümlerden, bağlardan
  15428. 23-Mü'minûn 19
    lekum : sizin için (vardır)
  15429. 23-Mü'minûn 19
    fevâki-hu : onun meyveleri
  15430. 23-Mü'minûn 19
    kesîretun : (pek) çoktur, çok (vardır)
  15431. 23-Mü'minûn 19
    ve min-hâ : ve onlardan
  15432. 23-Mü'minûn 19
    te'kulûne : siz yersiniz
  15433. 23-Mü'minûn 20
    ve şecereten : ve ağaç
  15434. 23-Mü'minûn 20
    min tûri seynâe : Turi Sina'dan
  15435. 23-Mü'minûn 20
    tenbutu : biter, yetişir
  15436. 23-Mü'minûn 20
    bi ed duhni : yağı
  15437. 23-Mü'minûn 20
    ve sıbgın : ve bir katık
  15438. 23-Mü'minûn 20
    li el âkilîne : yiyenler için
  15439. 23-Mü'minûn 21
    ve inne : ve muhakkak
  15440. 23-Mü'minûn 21
    lekum : sizin için (vardır)
  15441. 23-Mü'minûn 21
    el en'âmi : hayvanlarda
  15442. 23-Mü'minûn 21
    le ibreten : ibret, bir ders
  15443. 23-Mü'minûn 21
    ve lekum : ve sizin için (vardır)
  15444. 23-Mü'minûn 21
    menâfiu : menfaatler, faydalar
  15445. 23-Mü'minûn 21
    kesîretun : (pek) çok, birçok, çoktur
  15446. 23-Mü'minûn 21
    ve min-hâ : ve ondan
  15447. 23-Mü'minûn 21
    te'kulûne : yersiniz
  15448. 23-Mü'minûn 22
    ve aleyhâ : ve onun üzerinde
  15449. 23-Mü'minûn 22
    ve alâ el fulki : ve gemilerin üzerinde
  15450. 23-Mü'minûn 22
    tuhmelûne : taşınırsınız
  15451. 23-Mü'minûn 23
    ve lekad : ve andolsun
  15452. 23-Mü'minûn 23
    ersel-nâ : biz gönderdik
  15453. 23-Mü'minûn 23
    fe : böylece
  15454. 23-Mü'minûn 23
    le : dedi
  15455. 23-Mü'minûn 23
    u'budullâhe (u'budu allâhe) : Allah'a kul olun
  15456. 23-Mü'minûn 23
    lekum : sizin için yoktur
  15457. 23-Mü'minûn 23
    e fetettekûne : hâlâ takva sahibi olmayacak mısınız (Allah'a ulaşmayı dilemeyecek misiniz)
  15458. 23-Mü'minûn 24
    fele : böylece, bunun üzerine dedi
  15459. 23-Mü'minûn 24
    el meleu : halk, eşraf, ileri gelenler
  15460. 23-Mü'minûn 24
    ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olanlar
  15461. 23-Mü'minûn 24
    beşerun : beşer, insan
  15462. 23-Mü'minûn 24
    en yetefaddale : üstün olmak, hükmetmek
  15463. 23-Mü'minûn 24
    aleykum : sizin üzerinize, size
  15464. 23-Mü'minûn 24
    ve lev : ve eğer
  15465. 23-Mü'minûn 24
    şâallâhu (şâe allâhu) : Allah diledi
  15466. 23-Mü'minûn 24
    le enzele : mutlaka indirirdi
  15467. 23-Mü'minûn 24
    melâiketen : melekler
  15468. 23-Mü'minûn 24
    semi'nâ : işitmedik
  15469. 23-Mü'minûn 24
    âbâine el evvelîne : evvelki babalarımız, atalarımız
  15470. 23-Mü'minûn 25
    in huve : o ancak olur
  15471. 23-Mü'minûn 25
    cinnetun : cinnet getirmiş
  15472. 23-Mü'minûn 25
    fe : o zaman, öyleyse, o halde
  15473. 23-Mü'minûn 25
    terabbasû : bekleyin, gözetim altında tutun
  15474. 23-Mü'minûn 26
    le : dedi
  15475. 23-Mü'minûn 26
    kezzebû-ni : beni yalanladılar
  15476. 23-Mü'minûn 27
    fe : o zaman, böylece
  15477. 23-Mü'minûn 27
    evhay-nâ : biz vahyettik
  15478. 23-Mü'minûn 27
    ileyhi : ona
  15479. 23-Mü'minûn 27
    en ısnai : yapmasını
  15480. 23-Mü'minûn 27
    el fulke : gemi
  15481. 23-Mü'minûn 27
    ve vahyi-nâ : ve vahyimizle
  15482. 23-Mü'minûn 27
    fe : böylece
  15483. 23-Mü'minûn 27
    izâ câe : geldiği zaman
  15484. 23-Mü'minûn 27
    emru-nâ : bizim emrimiz
  15485. 23-Mü'minûn 27
    vere : ve fevaran etti, kaynadı
  15486. 23-Mü'minûn 27
    et tennûru : tennur, kazan
  15487. 23-Mü'minûn 27
    fesluk (fe usluk) : hemen koy
  15488. 23-Mü'minûn 27
    zevceynisneyni : her çiften ikişer
  15489. 23-Mü'minûn 27
    ve ehleke : ve senin maiyetin, senin ailen
  15490. 23-Mü'minûn 27
    men : kimse, kim
  15491. 23-Mü'minûn 27
    sebeka : geçti
  15492. 23-Mü'minûn 27
    aleyhi : onun üzerine (onun hakkında)
  15493. 23-Mü'minûn 27
    el kavlu : söz
  15494. 23-Mü'minûn 27
    ve lâ tuhâtıb-nî : ve bana hitap etme
  15495. 23-Mü'minûn 27
    ellezîne zalemû : zulmeden kimseler
  15496. 23-Mü'minûn 27
    inne-hum : muhakkak onlar
  15497. 23-Mü'minûn 27
    mugrakûne : boğulacak olanlar
  15498. 23-Mü'minûn 28
    fe izesteveyte : bindiğin zaman
  15499. 23-Mü'minûn 28
    ente : sen
  15500. 23-Mü'minûn 28
    ve men : ve kimseler
  15501. 23-Mü'minûn 28
    mea-ke : seninle beraber
  15502. 23-Mü'minûn 28
    alâ el fulki : gemiye
  15503. 23-Mü'minûn 28
    fe kul : o zaman de
  15504. 23-Mü'minûn 28
    el hamdu : hamd
  15505. 23-Mü'minûn 28
    ellezî : ki o
  15506. 23-Mü'minûn 28
    neccâ-nâ : (o) bizi kurtardı
  15507. 23-Mü'minûn 28
    el kavmi ez zâlimîne : zalim kavim
  15508. 23-Mü'minûn 29
    ve kul : ve de
  15509. 23-Mü'minûn 29
    enzil-nî : beni indir
  15510. 23-Mü'minûn 29
    munzelen : indirişle, inişle
  15511. 23-Mü'minûn 29
    mubâreken : mübarek
  15512. 23-Mü'minûn 29
    ve ente : ve sen
  15513. 23-Mü'minûn 29
    hayru el munzilîne : indirenlerin en hayırlısı
  15514. 23-Mü'minûn 30
    inne : muhakkak, elbette
  15515. 23-Mü'minûn 30
    fî zâlike : bunda (vardır)
  15516. 23-Mü'minûn 30
    le : elbette, mutlaka, muhakkak
  15517. 23-Mü'minûn 30
    ve in kunnâ : ve biz oluruz
  15518. 23-Mü'minûn 30
    le : elbette, mutlaka, muhakkak
  15519. 23-Mü'minûn 30
    mubtelîne : imtihan edenler
  15520. 23-Mü'minûn 31
    summe : sonra
  15521. 23-Mü'minûn 31
    enşe'nâ : biz yarattık
  15522. 23-Mü'minûn 31
    karnen : bir nesil
  15523. 23-Mü'minûn 31
    âharîne : diğerleri, başkaları
  15524. 23-Mü'minûn 32
    fe ersel-nâ : o zaman, böylece biz gönderdik
  15525. 23-Mü'minûn 32
    resûlen : bir resûl
  15526. 23-Mü'minûn 32
    eni'budû allâhe (en u'budû) : Allah'a kul olsunlar diye
  15527. 23-Mü'minûn 32
    lekum : sizin için
  15528. 23-Mü'minûn 32
    e fetettekûne : hâlâ takva sahibi olmayacak mısınız
  15529. 23-Mü'minûn 33
    vele : ve dedi
  15530. 23-Mü'minûn 33
    el meleu : ileri gelenler
  15531. 23-Mü'minûn 33
    ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olan kimseler, kâfirler
  15532. 23-Mü'minûn 33
    ve kezzebû : ve yalanladılar
  15533. 23-Mü'minûn 33
    bi likâi el âhıreti : ahirete (Allah'a) mülâki olmayı
  15534. 23-Mü'minûn 33
    ve etrafnâ-hum : ve biz onlara refah verdik
  15535. 23-Mü'minûn 33
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  15536. 23-Mü'minûn 33
    beşerun : bir beşer, bir insan
  15537. 23-Mü'minûn 33
    ye'kulu : (yemek) yer
  15538. 23-Mü'minûn 33
    te'kulûne : siz yiyorsunuz
  15539. 23-Mü'minûn 33
    ve yeşrebu : veer
  15540. 23-Mü'minûn 33
    teşrabûne : siz içiyorsunuz
  15541. 23-Mü'minûn 34
    ve le in : ve eğer
  15542. 23-Mü'minûn 34
    eta'tum : siz itaat edersiniz
  15543. 23-Mü'minûn 34
    beşeren : bir beşer, bir insan
  15544. 23-Mü'minûn 34
    misle-kum : sizin gibi
  15545. 23-Mü'minûn 34
    inne-kum : muhakkak siz
  15546. 23-Mü'minûn 34
    izen : o taktirde, o zaman
  15547. 23-Mü'minûn 34
    le : mutlaka
  15548. 23-Mü'minûn 34
    hâsirûne : hüsrana düşenler
  15549. 23-Mü'minûn 35
    e yaıdu-kum : size vaad mi ediyor
  15550. 23-Mü'minûn 35
    enne-kum : mutlaka siz, sizin olacağınız
  15551. 23-Mü'minûn 35
    ve kuntum : ve siz oldunuz
  15552. 23-Mü'minûn 35
    turâben : toprak
  15553. 23-Mü'minûn 35
    ve ızâmen : ve kemik
  15554. 23-Mü'minûn 35
    enne-kum : mutlaka siz, sizin olacağınız
  15555. 23-Mü'minûn 35
    muhracûne : çıkarılacaksınız
  15556. 23-Mü'minûn 36
    heyhâte : heyhat, yazık
  15557. 23-Mü'minûn 36
    heyhâte : heyhat, yazık
  15558. 23-Mü'minûn 36
    tûadûne : siz vaadediliyorsunuz
  15559. 23-Mü'minûn 37
    in hiye : o sadece
  15560. 23-Mü'minûn 37
    hayâtuned dunyâ : dünya hayatımız
  15561. 23-Mü'minûn 37
    nemûtu : ölürüz
  15562. 23-Mü'minûn 37
    ve nahyâ : ve yaşarız
  15563. 23-Mü'minûn 37
    ve mâ nahnu : ve biz değiliz
  15564. 23-Mü'minûn 37
    bi meb'ûsîne : beas edilenler, yeniden diriltilenler
  15565. 23-Mü'minûn 38
    in huve : o ancak
  15566. 23-Mü'minûn 38
    raculunifterâ (raculun ifterâ) : iftira eden bir adam
  15567. 23-Mü'minûn 38
    keziben : yalan söyleyerek, yalanla
  15568. 23-Mü'minûn 38
    ve mâ nahnu : ve biz değiliz
  15569. 23-Mü'minûn 38
    lehu : ona
  15570. 23-Mü'minûn 38
    bi mu'minîne : inananlar
  15571. 23-Mü'minûn 39
    le : dedi
  15572. 23-Mü'minûn 39
    kezzebû-ni : beni yalanladılar
  15573. 23-Mü'minûn 40
    le : dedi
  15574. 23-Mü'minûn 40
    le yusbihunne : mutlaka olacaklar
  15575. 23-Mü'minûn 40
    nâdimîne : nadim olanlar, pişman olanlar
  15576. 23-Mü'minûn 41
    fe ehazet-hum : Böylece onları aldı (yakaladı)
  15577. 23-Mü'minûn 41
    es sayhatu : bir sayha (çok büyük bir ses dalgası)
  15578. 23-Mü'minûn 41
    bi el hakkı : hak ile
  15579. 23-Mü'minûn 41
    fe cealnâ-hum : o zaman onları kıldık
  15580. 23-Mü'minûn 41
    gusâen : zerreler halinde
  15581. 23-Mü'minûn 41
    fe bu'den : artık uzak olsun
  15582. 23-Mü'minûn 41
    li el kavmi ez zâlimîne : zalim kavimden
  15583. 23-Mü'minûn 42
    summe : sonra
  15584. 23-Mü'minûn 42
    enşe'nâ : biz inşa ettik, yarattık
  15585. 23-Mü'minûn 42
    kurûnen : nesiller
  15586. 23-Mü'minûn 42
    âharîne : diğerleri, başkaları
  15587. 23-Mü'minûn 43
    tesbiku : öne geçmez, erkene alamaz
  15588. 23-Mü'minûn 43
    min ummetin : (ümmetlerden) bir ümmet
  15589. 23-Mü'minûn 43
    ecele-hâ : onun eceli, onun süresi
  15590. 23-Mü'minûn 43
    veyeste'hırûne : ve ertelemez, erteleyemez, tehir edemez
  15591. 23-Mü'minûn 44
    summe : sonra
  15592. 23-Mü'minûn 44
    ersel-nâ : biz gönderdik
  15593. 23-Mü'minûn 44
    rusule-nâ : resûllerimiz
  15594. 23-Mü'minûn 44
    tetrâ : birbirinin arkasından, ardından, ardarda
  15595. 23-Mü'minûn 44
    kullemâ : her defasında
  15596. 23-Mü'minûn 44
    e : geldi
  15597. 23-Mü'minûn 44
    ummeten : ümmet
  15598. 23-Mü'minûn 44
    resûlu-hâ : onun (kendi) resûlü
  15599. 23-Mü'minûn 44
    kezzebû-hu : onu yalanladılar
  15600. 23-Mü'minûn 44
    fe : artık, böylece, bundan sonra
  15601. 23-Mü'minûn 44
    etbâ'nâ : biz tâbî kıldık, takip ettirdik
  15602. 23-Mü'minûn 44
    ve cealnâ-hum : ve onları kıldık
  15603. 23-Mü'minûn 44
    ehâdîse : efsane, nakledilen olaylar
  15604. 23-Mü'minûn 44
    fe : artık, böylece
  15605. 23-Mü'minûn 44
    bu'den : uzak olsun
  15606. 23-Mü'minûn 44
    lâ yu'minûne : mü'min olmayanlar
  15607. 23-Mü'minûn 45
    summe : sonra
  15608. 23-Mü'minûn 45
    erselnâ : biz gönderdik
  15609. 23-Mü'minûn 45
    ve ehâ-hu : ve onun kardeşi
  15610. 23-Mü'minûn 45
    hârûne : Harun
  15611. 23-Mü'minûn 45
    ve sultânin : ve bir delil
  15612. 23-Mü'minûn 46
    ilâ fir'avne : firavuna
  15613. 23-Mü'minûn 46
    ve melei-hî : ve onun ileri gelenleri, halk
  15614. 23-Mü'minûn 46
    festekberû (fe istekberû) : böylece, fakat büyüklendiler
  15615. 23-Mü'minûn 46
    ve kânû : ve oldular
  15616. 23-Mü'minûn 46
    kavmen : bir kavim
  15617. 23-Mü'minûn 46
    âlîne : âlîn olanlar, üstün gelmeye çalışanlar
  15618. 23-Mü'minûn 47
    fe : artık, böylece, sonra
  15619. 23-Mü'minûn 47
    e nu'minu : inanalım mı
  15620. 23-Mü'minûn 47
    li beşereyni : iki beşere
  15621. 23-Mü'minûn 47
    ve kavmu-humâ : ve ikisinin kavmi
  15622. 23-Mü'minûn 47
    lenâ : bize
  15623. 23-Mü'minûn 47
    âbidûne : kul olanlar
  15624. 23-Mü'minûn 48
    fe : artık, böylece
  15625. 23-Mü'minûn 48
    kezzebû-humâ : ikisini yalanladılar
  15626. 23-Mü'minûn 48
    fe : artık, böylece
  15627. 23-Mü'minûn 48
    min-el muhlekîne : helâk edilenlerden
  15628. 23-Mü'minûn 49
    ve lekad : ve andolsun
  15629. 23-Mü'minûn 49
    âteynâ : biz verdik
  15630. 23-Mü'minûn 49
    el kitâbe : kitap
  15631. 23-Mü'minûn 49
    lealle-hum : umulur ki böylece onlar
  15632. 23-Mü'minûn 49
    yehtedûne : hidayete ererler
  15633. 23-Mü'minûn 50
    ve cealnebne (cealnâ ibne) : ve oğlunu kıldık
  15634. 23-Mü'minûn 50
    meryeme : Meryem
  15635. 23-Mü'minûn 50
    ve umme-hu : ve onun annesini
  15636. 23-Mü'minûn 50
    âyeten : âyet
  15637. 23-Mü'minûn 50
    ve âveynâ-humâ : ve ikisini barındırdık, yerleştirdik
  15638. 23-Mü'minûn 50
    ilâ rabvetin : yüksek bir tepeye
  15639. 23-Mü'minûn 50
    ve maînin : ve akan su
  15640. 23-Mü'minûn 51
    eyyuhâ er rusulu : ey resûller
  15641. 23-Mü'minûn 51
    min et tayyibâti : tayyib olanlardan (temiz, helâl ni'metlerden)
  15642. 23-Mü'minûn 51
    va'melû (ve a'melû) : amel yapınız
  15643. 23-Mü'minûn 51
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  15644. 23-Mü'minûn 52
    ve inne : ve muhakkak
  15645. 23-Mü'minûn 52
    ummetu-kum : sizin ümmetiniz
  15646. 23-Mü'minûn 52
    ummeten : bir ümmet
  15647. 23-Mü'minûn 52
    vâhıdeten : tek, bir tek
  15648. 23-Mü'minûn 52
    ve ene : ve ben
  15649. 23-Mü'minûn 52
    fettekûni (fe ittekû-ni) : artık bana karşı takva sahibi olun
  15650. 23-Mü'minûn 53
    fe : artık, böylece, fakat
  15651. 23-Mü'minûn 53
    tekattaû : parçaladılar, ayırıp böldüler
  15652. 23-Mü'minûn 53
    emre-hum : onların emirleri, emirlerini
  15653. 23-Mü'minûn 53
    beyne-hum : aralarında
  15654. 23-Mü'minûn 53
    ledey-him : onların yanında, kendi yanlarında
  15655. 23-Mü'minûn 53
    ferihûne : ferahlananlar
  15656. 23-Mü'minûn 54
    fe : artık, böylece
  15657. 23-Mü'minûn 54
    zer-hum : onları bırak, terket
  15658. 23-Mü'minûn 55
    e yahsebûne : onlar mı sanıyorlar
  15659. 23-Mü'minûn 55
    ennemâ : ancak, sadece, olduğunu
  15660. 23-Mü'minûn 55
    ve benîne : ve oğullar
  15661. 23-Mü'minûn 56
    lehum : onlar için, onlara
  15662. 23-Mü'minûn 56
    el hayrâti : hayırlarda
  15663. 23-Mü'minûn 56
    bel : bilâkis, hayır
  15664. 23-Mü'minûn 56
    yeş'urûne : şuurunda (bilincinde), farkında değiller
  15665. 23-Mü'minûn 57
    innellezîne (inne ellezîne) : muhakkak o kimseler
  15666. 23-Mü'minûn 57
    min haşyeti : haşyetlnden
  15667. 23-Mü'minûn 57
    muşfikûne : çekinenler, korkanlar
  15668. 23-Mü'minûn 58
    vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler, onlar
  15669. 23-Mü'minûn 58
    yu'minûne : îmân ederler
  15670. 23-Mü'minûn 59
    vellezîne (ve ellezîne) : o kimseler, onlar
  15671. 23-Mü'minûn 59
    lâ yuşrikûne : ortak koşmazlar şirk koşmazlar
  15672. 23-Mü'minûn 60
    ve ellezîne : ve o kimseler
  15673. 23-Mü'minûn 60
    yu'tûne : verirler
  15674. 23-Mü'minûn 60
    mâ âtev : verecekleri şey
  15675. 23-Mü'minûn 60
    ve kulûbu-hum : ve onların kalpleri
  15676. 23-Mü'minûn 60
    veciletun : titreyerek
  15677. 23-Mü'minûn 60
    enne-hum : muhakkak ki onlar, onlar ..... olduğundan
  15678. 23-Mü'minûn 60
    râciûne : dönenler, rücu edenler
  15679. 23-Mü'minûn 61
    ulâike : işte onlar
  15680. 23-Mü'minûn 61
    yusâriûne : yarışırlar
  15681. 23-Mü'minûn 61
    el hayrâti : hayırlarda
  15682. 23-Mü'minûn 61
    ve hum : ve onlar
  15683. 23-Mü'minûn 61
    lehâ : onun, onda
  15684. 23-Mü'minûn 61
    sâbikûne : öne geçenlerdir
  15685. 23-Mü'minûn 62
    venukellifu : vekellef tutmayız
  15686. 23-Mü'minûn 62
    nefsen : nefs, kişi, kimse
  15687. 23-Mü'minûn 62
    ve ledeynâ : ve katımızda, yanımızda, nezdimizde
  15688. 23-Mü'minûn 62
    bi el hakkı : hakkı
  15689. 23-Mü'minûn 62
    ve hum : ve onlar
  15690. 23-Mü'minûn 62
    yuzlemûne : zulmedilmez
  15691. 23-Mü'minûn 63
    bel : bilâkis, hayır
  15692. 23-Mü'minûn 63
    ve lehum : ve onların (vardır)
  15693. 23-Mü'minûn 63
    min dûni zâlike : bundan başka
  15694. 23-Mü'minûn 63
    lehâ : onun
  15695. 23-Mü'minûn 63
    âmilûne : amel edenler, yapanlar
  15696. 23-Mü'minûn 64
    ehaznâ : biz aldık
  15697. 23-Mü'minûn 64
    bi el âzâbi : azap ile
  15698. 23-Mü'minûn 64
    yec'erûne : yalvarıp bağırarak yardım isterler
  15699. 23-Mü'minûn 65
    tec'erû : yalvarıp bağırarak yardım istemeyin
  15700. 23-Mü'minûn 65
    el yevme : o gün
  15701. 23-Mü'minûn 65
    inne-kum : muhakkak siz
  15702. 23-Mü'minûn 65
    lâ tunsarûne : yardım edilmezsiniz, size yardım edilmez
  15703. 23-Mü'minûn 66
    net : idi, oldu
  15704. 23-Mü'minûn 66
    aleykum : size
  15705. 23-Mü'minûn 66
    fe : o zaman
  15706. 23-Mü'minûn 66
    tenkisûne : dönüp kaçıyorsunuz
  15707. 23-Mü'minûn 67
    mustekbirîne : kibirlenenler
  15708. 23-Mü'minûn 67
    tehcurûne : ayrılıyordunuz, saçma sapan konuşuyordunuz
  15709. 23-Mü'minûn 68
    e fe lem yeddebberû : hâlâ düşünmüyorlar mı, düşünmediler mi
  15710. 23-Mü'minûn 68
    el kavle : söz
  15711. 23-Mü'minûn 68
    em : yoksa, veya
  15712. 23-Mü'minûn 68
    e-hum : onlara geldi
  15713. 23-Mü'minûn 68
    lem ye'ti : gelmeyen
  15714. 23-Mü'minûn 68
    âbâe-hum : onların babaları, ataları
  15715. 23-Mü'minûn 68
    el evvelîne : önceki, evvelki
  15716. 23-Mü'minûn 69
    em : yoksa, veya
  15717. 23-Mü'minûn 69
    lem ya'rifû : tanımıyorlar, tanımadılar
  15718. 23-Mü'minûn 69
    resûle-hum : onların resûlü
  15719. 23-Mü'minûn 69
    fe : o zaman
  15720. 23-Mü'minûn 69
    lehu : onu
  15721. 23-Mü'minûn 69
    munkirûne : inkâr edenler
  15722. 23-Mü'minûn 70
    em : yoksa, veya
  15723. 23-Mü'minûn 70
    yekûlûne : diyorlar, söylüyorlar
  15724. 23-Mü'minûn 70
    cinnetun : bir delilik
  15725. 23-Mü'minûn 70
    bel : hayır
  15726. 23-Mü'minûn 70
    e-hum : onlara geldi
  15727. 23-Mü'minûn 70
    bi el hakkı : hak ile
  15728. 23-Mü'minûn 70
    ve ekseru-hum : ve onların çoğu
  15729. 23-Mü'minûn 70
    li el hakkı : hakkı
  15730. 23-Mü'minûn 70
    kârihûne : kerihrenler
  15731. 23-Mü'minûn 71
    ve lev ittebea : ve uysaydı, tâbî olsaydı
  15732. 23-Mü'minûn 71
    el hakku : Hakk
  15733. 23-Mü'minûn 71
    ehvâe-hum : onların hevaları
  15734. 23-Mü'minûn 71
    le fesedeti : mutlaka fesada uğrardı
  15735. 23-Mü'minûn 71
    es semâvâtu : semalar
  15736. 23-Mü'minûn 71
    vel ardu : ve arz, yeryüzü
  15737. 23-Mü'minûn 71
    ve menhinne : ve onların içinde olanlar
  15738. 23-Mü'minûn 71
    bel : hayır
  15739. 23-Mü'minûn 71
    eteynâ-hum : onlara getirdik
  15740. 23-Mü'minûn 71
    fe : o zaman, fakat
  15741. 23-Mü'minûn 71
    mu'ridûne : yüz çevirenler
  15742. 23-Mü'minûn 72
    em : yoksa, veya
  15743. 23-Mü'minûn 72
    tes'elu-hum : onlardan istiyorsun
  15744. 23-Mü'minûn 72
    harcen : bir harc, bir ücret
  15745. 23-Mü'minûn 72
    fe : o zaman
  15746. 23-Mü'minûn 72
    rabbi-ke : senin Rabbin
  15747. 23-Mü'minûn 72
    ve huve : ve o
  15748. 23-Mü'minûn 72
    er râzikîne : rızık verenler, rızıklandıranlar
  15749. 23-Mü'minûn 73
    ve inne-ke : ve muhakkak sen
  15750. 23-Mü'minûn 73
    le ted'û-hum : mutlaka onları davet ediyorsun
  15751. 23-Mü'minûn 74
    ve inne ellezîne : ve muhakkak o kimseler
  15752. 23-Mü'minûn 74
    lâ yu'minûne : inanmazlar
  15753. 23-Mü'minûn 74
    bi el âhıreti : ahirete (Allah'a hayatta iken ulaşmaya)
  15754. 23-Mü'minûn 74
    ani es sırâtı : yoldan
  15755. 23-Mü'minûn 74
    le nâkibûne : mutlaka sapanlar (dalâlette olanlar)
  15756. 23-Mü'minûn 75
    ve lev : ve eğer
  15757. 23-Mü'minûn 75
    ve keşefnâ : ve biz giderdik
  15758. 23-Mü'minûn 75
    le : mutlaka, elbette
  15759. 23-Mü'minûn 75
    leccû : ısrar ettiler, devam ettiler
  15760. 23-Mü'minûn 75
    ya'mehûne : bocalıyorlar, şaşkın şaşkın dolaşıyorlar
  15761. 23-Mü'minûn 76
    ve lekad : ve andolsun
  15762. 23-Mü'minûn 76
    ehaznâ-hum : biz onları yakaladık
  15763. 23-Mü'minûn 76
    bi el azâbi : azap ile
  15764. 23-Mü'minûn 76
    fe : o zaman, fakat
  15765. 23-Mü'minûn 76
    mestekânû (mâ istekânû) : boyun eğmediler
  15766. 23-Mü'minûn 76
    veyetedarreûne : ve yalvarıp dua etmiyorlar
  15767. 23-Mü'minûn 77
    izâ fetahnâ : açtığımız zaman
  15768. 23-Mü'minûn 77
    aleyhim : onlara
  15769. 23-Mü'minûn 77
    ben : kapı
  15770. 23-Mü'minûn 77
    şedîdin : şiddetli
  15771. 23-Mü'minûn 77
    mublisûne : ümitsizliğe düşenler, umutlarını kaybedenler
  15772. 23-Mü'minûn 78
    ve huve : ve o
  15773. 23-Mü'minûn 78
    ellezî : ki o
  15774. 23-Mü'minûn 78
    enşee : inşa etti, yarattı
  15775. 23-Mü'minûn 78
    lekum : sizin için
  15776. 23-Mü'minûn 78
    es sem'a : işitme hassası
  15777. 23-Mü'minûn 78
    ve el ebsâra : verme hassası
  15778. 23-Mü'minûn 78
    ve el ef'idete : ve fuad hassaları
  15779. 23-Mü'minûn 78
    kalîlen mâ : ne kadar az
  15780. 23-Mü'minûn 78
    teşkurûne : şükrediyorsunuz
  15781. 23-Mü'minûn 79
    ve huve : ve o
  15782. 23-Mü'minûn 79
    ellezî : ki o
  15783. 23-Mü'minûn 79
    zeree-kum : sizi yaratıp çoğalttı, yaydı
  15784. 23-Mü'minûn 79
    el ardı : arzda, yeryüzünde
  15785. 23-Mü'minûn 79
    ve ileyhi : ve ona
  15786. 23-Mü'minûn 79
    tuhşerûne : haşrolunacaksınız
  15787. 23-Mü'minûn 80
    ve huve : ve o
  15788. 23-Mü'minûn 80
    ellezî : ki o
  15789. 23-Mü'minûn 80
    ve yumîtu : ve öldürür
  15790. 23-Mü'minûn 80
    ve lehuhtilâfu (lehu ihtilâfu) : ve ihtilâf, karşılıklı dönüşüm ona ait
  15791. 23-Mü'minûn 80
    el leyli : gece
  15792. 23-Mü'minûn 80
    ve en nehâri : ve gündüz
  15793. 23-Mü'minûn 80
    e : mı
  15794. 23-Mü'minûn 80
    fe : hâlâ
  15795. 23-Mü'minûn 80
    lâ ta'kılûne : akıl etmiyorsunuz
  15796. 23-Mü'minûn 81
    bel : hayır
  15797. 23-Mü'minûn 81
    misle : misli, aynısı, benzeri
  15798. 23-Mü'minûn 81
    mâ kâle : dedikleri şeyler, söyledikleri
  15799. 23-Mü'minûn 81
    el evvelûne : evvelkiler
  15800. 23-Mü'minûn 82
    e izâ mitnâ : öldüğümüz zaman mı
  15801. 23-Mü'minûn 82
    ve kunnâ : ve biz olduk
  15802. 23-Mü'minûn 82
    turâben : toprak
  15803. 23-Mü'minûn 82
    ve izâmen : ve kemik
  15804. 23-Mü'minûn 82
    e : mı
  15805. 23-Mü'minûn 82
    le meb'ûsûne : mutlaka beas edilenler, yeniden diriltilenler
  15806. 23-Mü'minûn 83
    lekad : andolsun
  15807. 23-Mü'minûn 83
    ve âbâu-nâ : ve babalarımız
  15808. 23-Mü'minûn 83
    esâtîru : efsaneler
  15809. 23-Mü'minûn 83
    el evvelîne : evvelkiler
  15810. 23-Mü'minûn 84
    li men : kimin
  15811. 23-Mü'minûn 84
    el ardu : arz, yeryüzü
  15812. 23-Mü'minûn 84
    ve men : ve kimseler
  15813. 23-Mü'minûn 84
    ta'lemûne : siz biliyorsunuz
  15814. 23-Mü'minûn 85
    se-yekûlûne : diyecekler
  15815. 23-Mü'minûn 85
    e : mı
  15816. 23-Mü'minûn 85
    fetezekkerûne : hâlâ tezekkür etmezsiniz
  15817. 23-Mü'minûn 86
    men : kim
  15818. 23-Mü'minûn 86
    es semâvâti : semalar
  15819. 23-Mü'minûn 86
    es seb'ı : yedi (7)
  15820. 23-Mü'minûn 86
    ve rabbu : ve Rabbi
  15821. 23-Mü'minûn 86
    el arşi : arş
  15822. 23-Mü'minûn 86
    el azîmi : büyük
  15823. 23-Mü'minûn 87
    se-yekûlûne : diyecekler
  15824. 23-Mü'minûn 87
    e : mı
  15825. 23-Mü'minûn 87
    fetettekûne : hâlâ takva sahibi olmayacaksınız
  15826. 23-Mü'minûn 88
    men : kim
  15827. 23-Mü'minûn 88
    bi yedi-hi : onun elinde
  15828. 23-Mü'minûn 88
    melekûtu : mülk, yönetim, idare
  15829. 23-Mü'minûn 88
    kulli şey'in : herşey
  15830. 23-Mü'minûn 88
    ve huve : ve o
  15831. 23-Mü'minûn 88
    ve lâ yucâru : ve korunmaz, korunmaya ihtiyacı olmaz
  15832. 23-Mü'minûn 88
    aleyhi : onun üzerine, ona
  15833. 23-Mü'minûn 88
    ta'lemûne : siz biliyorsunuz
  15834. 23-Mü'minûn 89
    se-yekûlûne : diyecekler
  15835. 23-Mü'minûn 89
    fe : o zaman, öyleyse
  15836. 23-Mü'minûn 89
    ennâ : nasıl
  15837. 23-Mü'minûn 89
    tusharûne : aldatılıyorsunuz, büyüleniyorsunuz
  15838. 23-Mü'minûn 90
    bel : hayır, bilâkis
  15839. 23-Mü'minûn 90
    eteynâ-hum : biz onlara getirdik
  15840. 23-Mü'minûn 90
    bi el hakkı : hakkı
  15841. 23-Mü'minûn 90
    ve inne-hum : ve muhakkak onlar
  15842. 23-Mü'minûn 90
    le : elbette, gerekten, mutlaka
  15843. 23-Mü'minûn 90
    kâzibûne : tekzip edenler, yalanlayanlar
  15844. 23-Mü'minûn 91
    mettehazallâhu : Allah edinmemiştir
  15845. 23-Mü'minûn 91
    min veledin : bir çocuk
  15846. 23-Mü'minûn 91
    ve mâ kâne : ve olmamıştır, yoktur
  15847. 23-Mü'minûn 91
    mea-hu : onunla beraber
  15848. 23-Mü'minûn 91
    izen : öyle olsaydı, o taktirde
  15849. 23-Mü'minûn 91
    le : mutlaka
  15850. 23-Mü'minûn 91
    zehebe : gitti, giderdi
  15851. 23-Mü'minûn 91
    ve le : ve mutlaka
  15852. 23-Mü'minûn 91
    subhâne allâhi : Allah Sübhan'dır, münezzehtir
  15853. 23-Mü'minûn 91
    yasıfûne : vasıflandırıyorlar
  15854. 23-Mü'minûn 92
    el gaybi : gayb, görünmeyen
  15855. 23-Mü'minûn 92
    ve eş şehâdeti : ve görülen
  15856. 23-Mü'minûn 92
    fe teâlâ : işte o çok yüce
  15857. 23-Mü'minûn 92
    yuşrikûne : şirk koşuyorlar
  15858. 23-Mü'minûn 93
    turiyen-nî : bana göstereceksin
  15859. 23-Mü'minûn 93
    yûadûne : vaadolunuyor
  15860. 23-Mü'minûn 94
    fe : o zaman, öyleyse
  15861. 23-Mü'minûn 94
    tec'al-nî : beni kılma
  15862. 23-Mü'minûn 94
    el kavmi ez zâlimîne : zalimler kavmi
  15863. 23-Mü'minûn 95
    ve innâ : ve muhakkak biz
  15864. 23-Mü'minûn 95
    en nuriye-ke : sana bizim göstermemiz
  15865. 23-Mü'minûn 95
    neidu-hum : onlara vaadediyoruz
  15866. 23-Mü'minûn 95
    le : mutlaka, elbette
  15867. 23-Mü'minûn 95
    kâdirûne : kaadir olanlar
  15868. 23-Mü'minûn 96
    billetî (bi elletî) : ki onunla
  15869. 23-Mü'minûn 96
    hiye : o
  15870. 23-Mü'minûn 96
    ahsen : enzel
  15871. 23-Mü'minûn 96
    es seyyiete : seyyiat, kötülük
  15872. 23-Mü'minûn 96
    a'lemu : en iyi bilen
  15873. 23-Mü'minûn 96
    yasıfûne : vasıflandırıyorlar
  15874. 23-Mü'minûn 97
    ve kul : ve de, söyle
  15875. 23-Mü'minûn 97
    eûzu : ben sığınırım
  15876. 23-Mü'minûn 97
    bi-ke : sana
  15877. 23-Mü'minûn 97
    min hemezâti : kışkırtmalarından (vesveselerinden)
  15878. 23-Mü'minûn 97
    eş şeyâtîni : şeytanlar
  15879. 23-Mü'minûn 98
    ve eûzu : ve ben sığınırım
  15880. 23-Mü'minûn 98
    bi-ke : sana
  15881. 23-Mü'minûn 98
    en yahdurû-ni : benim yanımda hazır bulunmaları
  15882. 23-Mü'minûn 99
    e : geldi
  15883. 23-Mü'minûn 99
    ehade-hum : onlardan biri
  15884. 23-Mü'minûn 99
    el mevtu : ölüm
  15885. 23-Mü'minûn 99
    le : dedi
  15886. 23-Mü'minûn 100
    leal-lî : böylece ben
  15887. 23-Mü'minûn 100
    a'melu sâlihan : salih amel (nefsi tezkiye edici amel) yaparım
  15888. 23-Mü'minûn 100
    terektu : bıraktım, terkettim
  15889. 23-Mü'minûn 100
    kellâ : hayır, asla
  15890. 23-Mü'minûn 100
    innehâ : muhakkak o
  15891. 23-Mü'minûn 100
    kelimetun : bir kelimedir, sözdür
  15892. 23-Mü'minûn 100
    huve : o
  15893. 23-Mü'minûn 100
    ve min verâi-him : ve onların arkalarından
  15894. 23-Mü'minûn 100
    berzahun : bir berzah vardır
  15895. 23-Mü'minûn 100
    ilâ yevmi : güne kadar
  15896. 23-Mü'minûn 100
    yub'asûne : beas olunacaklar, yeniden diriltilecekler
  15897. 23-Mü'minûn 101
    fe izâ : o zaman
  15898. 23-Mü'minûn 101
    es sûri : sur'un içine, sur'a
  15899. 23-Mü'minûn 101
    fe : artık
  15900. 23-Mü'minûn 101
    ensâbe : neseb, soy bağı yoktur
  15901. 23-Mü'minûn 101
    beyne-hum : onların aralarında
  15902. 23-Mü'minûn 101
    yevme izin : izin günü
  15903. 23-Mü'minûn 101
    veyetesâelûne : ve birbirlerini sormazlar, sorulmazlar
  15904. 23-Mü'minûn 102
    fe : o zaman
  15905. 23-Mü'minûn 102
    men : kim
  15906. 23-Mü'minûn 102
    sekulet : ağır geldi
  15907. 23-Mü'minûn 102
    mevâzînu-hu : onun mizanı, tartıları
  15908. 23-Mü'minûn 102
    fe : o zaman
  15909. 23-Mü'minûn 102
    ulâike : işte onlar
  15910. 23-Mü'minûn 102
    el muflihûne : felâha, kurtuluşa erenlerdir
  15911. 23-Mü'minûn 103
    ve men : ve kim
  15912. 23-Mü'minûn 103
    haffet : hafif geldi
  15913. 23-Mü'minûn 103
    mevâzînu-hu : onun mizanı, tartıları
  15914. 23-Mü'minûn 103
    fe : o zaman
  15915. 23-Mü'minûn 103
    ulâike : işte onlar
  15916. 23-Mü'minûn 103
    ellezîne : o kimseler, onlar ki
  15917. 23-Mü'minûn 103
    enfuse-hum : onların nefsleri
  15918. 23-Mü'minûn 103
    cehenneme : cehennemininde, cehennemde
  15919. 23-Mü'minûn 103
    hâlidûne : ebediyyen kalacak olanlar
  15920. 23-Mü'minûn 104
    telfehu : (ateş yüzünü) yalar, çarpar
  15921. 23-Mü'minûn 104
    vucûhe-hum : onların yüzleri
  15922. 23-Mü'minûn 104
    en nâru : ateş
  15923. 23-Mü'minûn 104
    ve hum : ve onlar
  15924. 23-Mü'minûn 104
    kâlihûne : (ızdıraptan) yüzleri ekşimiş asık olanlardır
  15925. 23-Mü'minûn 105
    e : mı
  15926. 23-Mü'minûn 105
    lem tekun : olmadı
  15927. 23-Mü'minûn 105
    aleykum : size
  15928. 23-Mü'minûn 105
    fe : böylece, öyleyse
  15929. 23-Mü'minûn 105
    tukezzibûne : yalanlıyorsunuz
  15930. 23-Mü'minûn 106
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  15931. 23-Mü'minûn 106
    galebet : üstün geldi
  15932. 23-Mü'minûn 106
    aleynâ : bize
  15933. 23-Mü'minûn 106
    şıkvetu-nâ : şâkîliğimiz, azgınlığımız
  15934. 23-Mü'minûn 106
    ve kunnâ : ve biz olduk
  15935. 23-Mü'minûn 106
    kavmen : kavim
  15936. 23-Mü'minûn 106
    dâllîne : dalâlette olanlar
  15937. 23-Mü'minûn 107
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  15938. 23-Mü'minûn 107
    fe : artık, böylece, bundan sonra
  15939. 23-Mü'minûn 107
    fe : böylece, o zaman
  15940. 23-Mü'minûn 107
    zâlimûne : zalimler
  15941. 23-Mü'minûn 108
    lahseû (kâle ıhseû) : (orada) kalın dedi
  15942. 23-Mü'minûn 108
    vetukellimû-ni : ve benimle konuşmayın, bana söylemeyin
  15943. 23-Mü'minûn 109
    inne-hu : muhakkak ki o, gerçekten o
  15944. 23-Mü'minûn 109
    ne : oldu
  15945. 23-Mü'minûn 109
    ferîkun : topluluk, grup
  15946. 23-Mü'minûn 109
    yekûlûne : derler
  15947. 23-Mü'minûn 109
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  15948. 23-Mü'minûn 109
    âmennâ : îmân ettik, âmenû olduk
  15949. 23-Mü'minûn 109
    fagfir (fe ığfir) : artık mağfiret et
  15950. 23-Mü'minûn 109
    lenâ : bizi
  15951. 23-Mü'minûn 109
    verhamnâ (ve ırham-na) : ve bize rahmet et,
  15952. 23-Mü'minûn 109
    ve ente : ve sen
  15953. 23-Mü'minûn 109
    er râhımîne : rahîm olanlar
  15954. 23-Mü'minûn 110
    fettehaztumû-hum : böylece onları edindiniz
  15955. 23-Mü'minûn 110
    hriyyen : alay konusu
  15956. 23-Mü'minûn 110
    ensev-kum : size unutturdu
  15957. 23-Mü'minûn 110
    ve kuntum : ve siz oldunuz
  15958. 23-Mü'minûn 110
    tadhakûne \n(dahıke) : gülüyorsunuz \n: (güldü)
  15959. 23-Mü'minûn 111
    cezeytu-hum : onların mükâfatları, karşılığı
  15960. 23-Mü'minûn 111
    el yevme : bugün
  15961. 23-Mü'minûn 111
    saberû : sabrettiler
  15962. 23-Mü'minûn 111
    enne-hum : muhakkak ki onlar
  15963. 23-Mü'minûn 111
    el fâizûne : kurtuluşa erenler
  15964. 23-Mü'minûn 112
    le : dedi
  15965. 23-Mü'minûn 112
    kem : kaç
  15966. 23-Mü'minûn 112
    lebistum : kaldınız
  15967. 23-Mü'minûn 112
    el ardı : arzda, yeryüzünde
  15968. 23-Mü'minûn 112
    adede : adet, sayı
  15969. 23-Mü'minûn 112
    sinîne : seneler, yıllar
  15970. 23-Mü'minûn 113
    lebisnâ : biz kaldık
  15971. 23-Mü'minûn 113
    yevmen : gün
  15972. 23-Mü'minûn 113
    ev : veya
  15973. 23-Mü'minûn 113
    ba'da yevmin : günün bir kısmı
  15974. 23-Mü'minûn 113
    fes'eli (fe is'el) : öyleyse, o zaman sor
  15975. 23-Mü'minûn 113
    el âddîne : sayan kimseler, sayanlar
  15976. 23-Mü'minûn 114
    le : dedi
  15977. 23-Mü'minûn 114
    lebistum : siz kaldınız
  15978. 23-Mü'minûn 114
    kalîlen : az
  15979. 23-Mü'minûn 114
    lev : eğer, şâyet
  15980. 23-Mü'minûn 114
    enne-kum : gerçekten siz
  15981. 23-Mü'minûn 114
    ta'lemûne : siz biliyorsunuz
  15982. 23-Mü'minûn 115
    e : mı
  15983. 23-Mü'minûn 115
    fe : öyleyse, artık
  15984. 23-Mü'minûn 115
    ennemâ : olduğunu
  15985. 23-Mü'minûn 115
    abesen : abes olarak, boş yere
  15986. 23-Mü'minûn 115
    ve enne-kum : ve muhakkak siz
  15987. 23-Mü'minûn 115
    ileynâ : bize
  15988. 23-Mü'minûn 115
    turceûne : döndürülmeyecek
  15989. 23-Mü'minûn 116
    fe : öyleyse, artık
  15990. 23-Mü'minûn 116
    teâlallâhu (teâle allâhu) : Allah çok yücedir
  15991. 23-Mü'minûn 116
    el meliku : melik, hükümdar
  15992. 23-Mü'minûn 116
    el hakku : Hakk
  15993. 23-Mü'minûn 116
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  15994. 23-Mü'minûn 116
    huve : o
  15995. 23-Mü'minûn 116
    el arşi : arş
  15996. 23-Mü'minûn 116
    el kerîmi : kerim
  15997. 23-Mü'minûn 117
    ve men : ve kim
  15998. 23-Mü'minûn 117
    yed'u : dua eder
  15999. 23-Mü'minûn 117
    maallâhi (mae allâhi) : Allah ile beraber
  16000. 23-Mü'minûn 117
    ilâhen : ilâh
  16001. 23-Mü'minûn 117
    âhare : diğer, başka
  16002. 23-Mü'minûn 117
    burhâne : kanıt, delil
  16003. 23-Mü'minûn 117
    lehu : onun
  16004. 23-Mü'minûn 117
    fe : artık
  16005. 23-Mü'minûn 117
    innemâ : ancak, sadece
  16006. 23-Mü'minûn 117
    inde : katında
  16007. 23-Mü'minûn 117
    inne-hu : muhakkak o
  16008. 23-Mü'minûn 117
    el kâfirûne : kâfirler
  16009. 23-Mü'minûn 118
    ve kul : ve de
  16010. 23-Mü'minûn 118
    verham : ve rahmet et (rahîm esmanla tecelli et)
  16011. 23-Mü'minûn 118
    ve ente : ve sen
  16012. 23-Mü'minûn 118
    er râhımîne : rahîm olanlar
  16013. 24-Nûr 1
    enzelnâ-hâ : onu biz indirdik
  16014. 24-Nûr 1
    ve faradnâ-hâ : ve onu biz farz kıldık
  16015. 24-Nûr 1
    ve enzelnâ : ve biz indirdik
  16016. 24-Nûr 1
    beyyinâtin : apaçık, delillerle açıklanmış
  16017. 24-Nûr 1
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  16018. 24-Nûr 1
    tezekkerûne : tezekkür edersiniz
  16019. 24-Nûr 2
    ezniyetu : zina yapan kadın
  16020. 24-Nûr 2
    ve ez zânî : ve zina yapan erkek
  16021. 24-Nûr 2
    feclidû (fe iclidû) : o zaman, o takdirde vurun
  16022. 24-Nûr 2
    kulle vâhıdin : herbiri
  16023. 24-Nûr 2
    miete : yüz (100)
  16024. 24-Nûr 2
    celdetin : yalnız cilde tesir edecek şekilde vurulan sopa
  16025. 24-Nûr 2
    vete'huz-kum : ve sizi almasın, tutmasın, mani olmasın
  16026. 24-Nûr 2
    ra'fetun : şefkat, merhamet
  16027. 24-Nûr 2
    tu'minûne : siz îmân ediyorsunuz, inanıyorsunuz
  16028. 24-Nûr 2
    ve el yevmi el âhırı : ve ahir gün, ahiret günü
  16029. 24-Nûr 2
    ve li yeşhed : ve şahit olsun
  16030. 24-Nûr 2
    azâbe-humâ : ikisinin azabı
  16031. 24-Nûr 2
    ifetun : bir taife, bir grup
  16032. 24-Nûr 2
    min el mu'minîne : mü'minlerden
  16033. 24-Nûr 3
    ez zânî : zina yapan erkek
  16034. 24-Nûr 3
    yenkihu : nikâh yapmaz, nikâhlayamaz
  16035. 24-Nûr 3
    niyeten : zina yapan kadın
  16036. 24-Nûr 3
    ev : veya
  16037. 24-Nûr 3
    muşriketen : müşrik olan kadın
  16038. 24-Nûr 3
    ve ezniyetu : ve zina yapan kadın
  16039. 24-Nûr 3
    yenkihu-hâ : onu nikâhlayamaz
  16040. 24-Nûr 3
    ev : veya
  16041. 24-Nûr 3
    ve hurrime : ve haram kılındı
  16042. 24-Nûr 3
    like : bu
  16043. 24-Nûr 3
    el mu'minîne : mü'minler
  16044. 24-Nûr 4
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  16045. 24-Nûr 4
    yermûne : atarlar
  16046. 24-Nûr 4
    el muhsanâti : iffetli, namuslu kadınlar
  16047. 24-Nûr 4
    summe : sonra
  16048. 24-Nûr 4
    lem ye'tû bi : getirmezler
  16049. 24-Nûr 4
    erbeati : dört
  16050. 24-Nûr 4
    şuhedâe : şahitler
  16051. 24-Nûr 4
    feclidûhum (fe iclidû-hum) : o zaman, o taktirde onlara celde vurun
  16052. 24-Nûr 4
    semânîne : seksen (80)
  16053. 24-Nûr 4
    celdeten : yalnız cilde tesir edecek şekilde vurulan sopa
  16054. 24-Nûr 4
    vetakbelû : ve kabul etmeyin
  16055. 24-Nûr 4
    lehum : onların
  16056. 24-Nûr 4
    şehâdeten : şahitlik
  16057. 24-Nûr 4
    ebeden : ebediyyen
  16058. 24-Nûr 4
    ve ulâike : vete onlar
  16059. 24-Nûr 4
    el fâsikûne : fasık olanlar, fasıklar
  16060. 24-Nûr 5
    illâ ellezîne : o kimseler hariç
  16061. 24-Nûr 5
    min ba'di zâlike : bundan sonra
  16062. 24-Nûr 5
    ve aslehû : ve ıslâh oldular
  16063. 24-Nûr 5
    fe : o zaman, o taktirde
  16064. 24-Nûr 5
    innallâhe : muhakkak ki Allah
  16065. 24-Nûr 6
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  16066. 24-Nûr 6
    yermûne : atarlar
  16067. 24-Nûr 6
    ezvâce-hum : onların eşleri
  16068. 24-Nûr 6
    ve lem yekun : ve olmadı, yoktur
  16069. 24-Nûr 6
    lehum : onların
  16070. 24-Nûr 6
    şuhedâu : şahitler
  16071. 24-Nûr 6
    enfusu-hum : onların kendileri
  16072. 24-Nûr 6
    fe : o zaman
  16073. 24-Nûr 6
    şehâdetu : şahitlik
  16074. 24-Nûr 6
    ehadi-him : onlardan biri, herbiri
  16075. 24-Nûr 6
    erbeû : dört
  16076. 24-Nûr 6
    şehâdâtin : şahitlikler
  16077. 24-Nûr 6
    innehû : muhakkak ki o
  16078. 24-Nûr 6
    le : muhakkak, mutlaka
  16079. 24-Nûr 6
    min es sâdıkîne : sadıklardan, doğru sözlülerden
  16080. 24-Nûr 7
    ve elmisetu : ve beşinci
  16081. 24-Nûr 7
    enne : olduğu
  16082. 24-Nûr 7
    la'nete allâhi : Allah'ın lâneti
  16083. 24-Nûr 7
    aleyhi : onun üzerine
  16084. 24-Nûr 7
    ne : oldu
  16085. 24-Nûr 7
    min el kâzibîne : yalan söyleyenlerden
  16086. 24-Nûr 8
    ve yedraû : ve savar, kaldırır
  16087. 24-Nûr 8
    el azâbe : azap
  16088. 24-Nûr 8
    en teşhede : şahitlik etmesi
  16089. 24-Nûr 8
    erbea : dört
  16090. 24-Nûr 8
    şehâdâtin : şahitlikler
  16091. 24-Nûr 8
    innehu : muhakkak ki o
  16092. 24-Nûr 8
    le : muhakkak, mutlaka
  16093. 24-Nûr 8
    min el kâzibîne : yalan söyleyenlerden
  16094. 24-Nûr 9
    ve elmisete : ve beşinci
  16095. 24-Nûr 9
    enne : olduğu
  16096. 24-Nûr 9
    gadabe allâhi : Allah'ın gadabı, öfkesi, azabı
  16097. 24-Nûr 9
    aleyhâ : onun üzerine, kendi üzerine
  16098. 24-Nûr 9
    ne : oldu
  16099. 24-Nûr 9
    min es sâdikîne : sadıklardan, doğru söyleyenlerden
  16100. 24-Nûr 10
    ve lev lâ : ve eğer olmasaydı
  16101. 24-Nûr 10
    aleykum : sizin üzerinize
  16102. 24-Nûr 10
    ve rahmetu-hu : ve onun rahmeti
  16103. 24-Nûr 10
    ve enne allâhe : ve muhakkak ki Allah
  16104. 24-Nûr 10
    tevvâbun : tövbeleri kabul eden
  16105. 24-Nûr 11
    innellezîne (inne ellezîne) : muhakkak o kimseler, onlar
  16106. 24-Nûr 11
    bi el ifki : ifk ile, uydurulmuş iftira ile
  16107. 24-Nûr 11
    usbetun : birbirine destek olan insanlar topluluğu, bir grup
  16108. 24-Nûr 11
    tahsebû-hu : onu zannetmeyin
  16109. 24-Nûr 11
    şerren : bir şerr
  16110. 24-Nûr 11
    lekum : sizin için
  16111. 24-Nûr 11
    bel : hayır
  16112. 24-Nûr 11
    huve : o
  16113. 24-Nûr 11
    lekum : sizin için
  16114. 24-Nûr 11
    mektesebe (ma iktesebe) : kazandığı şey
  16115. 24-Nûr 11
    min el ismi : günahtan
  16116. 24-Nûr 11
    vellezî tevellâ (ve ellezî tevellâ) : ve çeviren, yöneten kimse
  16117. 24-Nûr 11
    kibre-hu : onun büyüğü
  16118. 24-Nûr 11
    lehu : onun için, ona vardır
  16119. 24-Nûr 12
    lev lâ : olmasaydı, olmaz mıydı, gerekmez miydi
  16120. 24-Nûr 12
    semi'tumû-hu : onu işittiniz
  16121. 24-Nûr 12
    zanne : zanda bulundu
  16122. 24-Nûr 12
    el mu'minûne : mü'min erkekler
  16123. 24-Nûr 12
    ve el mu'minâtu : ve mü'min kadınlar
  16124. 24-Nûr 12
    bi enfusi-him : kendi nefslerinde, kendilerinde
  16125. 24-Nûr 12
    ve kâlû : ve dediler
  16126. 24-Nûr 13
    lev lâ : olmasaydı, olmaz mıydı
  16127. 24-Nûr 13
    aleyhi : ona
  16128. 24-Nûr 13
    bi erbeati : dördü ile
  16129. 24-Nûr 13
    şuhedâe : şahitler
  16130. 24-Nûr 13
    fe : öyleyse
  16131. 24-Nûr 13
    lem ye'tû : getirmediler
  16132. 24-Nûr 13
    bi eş şuhedâi : şahitleri
  16133. 24-Nûr 13
    fe ulâike : o zaman işte onlar
  16134. 24-Nûr 13
    indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
  16135. 24-Nûr 13
    hum el kâzibûne : onlar yalancılar
  16136. 24-Nûr 14
    ve lev lâ : ve olmasaydı
  16137. 24-Nûr 14
    aleykum : sizin üzerinize
  16138. 24-Nûr 14
    ve rahmetu-hu : ve onun rahmeti
  16139. 24-Nûr 14
    ed dunyâ : dünyada
  16140. 24-Nûr 14
    ve el âhırati : ve ahiret
  16141. 24-Nûr 14
    le : mutlaka
  16142. 24-Nûr 14
    messe-kum : size dokundu
  16143. 24-Nûr 14
    efadtum : siz daldığınız
  16144. 24-Nûr 15
    telâkkavne-hu : onu telâkki ediyorsunuz, öğreniyorsunuz, soruyorsunuz
  16145. 24-Nûr 15
    bi elsineti-kum : dillerinizle
  16146. 24-Nûr 15
    ve tekûlûne : ve söylüyorsunuz
  16147. 24-Nûr 15
    bi efvâhi-kum : ağızlarınızla
  16148. 24-Nûr 15
    leyse : değil, yok
  16149. 24-Nûr 15
    lekum : sizin
  16150. 24-Nûr 15
    ve tahsebûne-hu : ve onu sanıyorsunuz
  16151. 24-Nûr 15
    heyyinen : kolay, basit, önemsiz
  16152. 24-Nûr 15
    ve huve : ve o
  16153. 24-Nûr 15
    indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
  16154. 24-Nûr 16
    ve lev lâ : ve olmasaydı, olmaz mıydı, olması gerekmez miydi
  16155. 24-Nûr 16
    semi'tumû-hu : onu işittiğiniz
  16156. 24-Nûr 16
    yekûnu : olmaz
  16157. 24-Nûr 16
    lenâ : bize, bizim için
  16158. 24-Nûr 16
    en netekelleme : bizim söylememiz
  16159. 24-Nûr 16
    subhâne-ke : sen sübhansın
  16160. 24-Nûr 17
    yeızukumullâhu : Allah size vaazediyor, emrediyor
  16161. 24-Nûr 17
    en teûdû : sizin dönmeniz
  16162. 24-Nûr 17
    ebeden : ebediyyen
  16163. 24-Nûr 17
    mu'minîne : mü'minler
  16164. 24-Nûr 18
    ve yubeyyinullâhu : ve Allah beyan ediyor, açıklıyor
  16165. 24-Nûr 18
    lekum el âyâti : size âyetleri
  16166. 24-Nûr 18
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  16167. 24-Nûr 19
    inne ellezîne : muhakkak o kimseler, onlar
  16168. 24-Nûr 19
    yuhıbbûne : severler
  16169. 24-Nûr 19
    en teşîa : yayılması
  16170. 24-Nûr 19
    el fâhışetu : fuhşiyat, kötülükler, fahişelik
  16171. 24-Nûr 19
    ellezîne : o kimselerinde
  16172. 24-Nûr 19
    âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  16173. 24-Nûr 19
    lehum : onların, onlar için vardır
  16174. 24-Nûr 19
    elîmun : elîm, acı
  16175. 24-Nûr 19
    ed dunyâ : dünyada
  16176. 24-Nûr 19
    ve el âhırati : ve ahirette
  16177. 24-Nûr 19
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  16178. 24-Nûr 19
    ya'lemu : o bilir
  16179. 24-Nûr 19
    ve entum : ve siz
  16180. 24-Nûr 19
    lâ ta'lemûne : bilmiyorsunuz, bilmezsiniz
  16181. 24-Nûr 20
    ve lev lâ : ve olmasaydı
  16182. 24-Nûr 20
    aleykum : sizin üzerinize
  16183. 24-Nûr 20
    ve rahmetu-hu : ve onun rahmeti
  16184. 24-Nûr 20
    ve enne allâhe : ve muhakkak Allah
  16185. 24-Nûr 21
    eyyuhâ ellezîne âmenû : ey âmenû olanlar
  16186. 24-Nûr 21
    tettebiû : tâbî olmayın
  16187. 24-Nûr 21
    hutuvâti eş şeytâni : şeytanın adımları
  16188. 24-Nûr 21
    ve men yettebi' : ve kim tâbî olursa
  16189. 24-Nûr 21
    hutuvâti eş şeytâni : şeytanın adımları
  16190. 24-Nûr 21
    fe : o zaman, o taktirde
  16191. 24-Nûr 21
    inne-hu : muhakkak o, çünkü o
  16192. 24-Nûr 21
    ye'muru : emreder
  16193. 24-Nûr 21
    bi el fahşâi : fuhuş ile, her çeşit kötülük ile
  16194. 24-Nûr 21
    ve el munkeri : venker, inkâr, Allah'ın yasak ettikleri
  16195. 24-Nûr 21
    ve lev lâ : ve eğer olmasa
  16196. 24-Nûr 21
    aleykum : sizin üzerinize
  16197. 24-Nûr 21
    ve rahmetu-hu : ve onun rahmeti
  16198. 24-Nûr 21
    zekâ : tezkiye olmaz
  16199. 24-Nûr 21
    min ehadin : hiç kimse, hiçbiri
  16200. 24-Nûr 21
    ebeden : ebediyyen
  16201. 24-Nûr 21
    vekinne : ve lâkin, fakat
  16202. 24-Nûr 21
    allâhe : Allah
  16203. 24-Nûr 21
    yuzekkî : temizler, tezkiye eder
  16204. 24-Nûr 21
    men yeşâu : dilediği kimse, dilediği
  16205. 24-Nûr 21
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  16206. 24-Nûr 21
    semî'un : en iyi işiten
  16207. 24-Nûr 22
    veye'teli : ve kusur etmesin, yemin etmesin
  16208. 24-Nûr 22
    ulu el fadlı : fazilet sahipleri
  16209. 24-Nûr 22
    ve es seati : ve varlıklı
  16210. 24-Nûr 22
    en yu'tû : vermeleri
  16211. 24-Nûr 22
    uli el kurbâ : yakınlık sahipleri, akrabalar, yakınlar
  16212. 24-Nûr 22
    ve el mesâkîne : ve miskinler, yoksullar
  16213. 24-Nûr 22
    ve el muhâcirîne : ve muhacirler, hicret edenler
  16214. 24-Nûr 22
    sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
  16215. 24-Nûr 22
    vel ya'fû (ve li ya'fû) : ve affetsinler
  16216. 24-Nûr 22
    vel yasfehû (ve li yasfehû) : ve vazgeçsinler, hoş görsünler
  16217. 24-Nûr 22
    e lâ tuhıbbûne : sevmez misiniz
  16218. 24-Nûr 22
    en yagfirallâhu (yagfire allâhu) : Allah'ın mağfiret etmesini
  16219. 24-Nûr 22
    lekum : sizin için, size, sizi
  16220. 24-Nûr 22
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  16221. 24-Nûr 23
    inne ellezîne : muhakkak onlar
  16222. 24-Nûr 23
    yermûne : (iftira) atarlar
  16223. 24-Nûr 23
    el muhsanâti : muhsin, iffetli, evli kadınlar
  16224. 24-Nûr 23
    el gâfilâti : gâfil olanlar
  16225. 24-Nûr 23
    el mu'minâti : mü'min kadınlar
  16226. 24-Nûr 23
    ed dunyâ : dünyada
  16227. 24-Nûr 23
    ve el âhırati : ve ahiret
  16228. 24-Nûr 23
    ve lehum : ve onlar için, vardır
  16229. 24-Nûr 24
    yevme : o gün
  16230. 24-Nûr 24
    teşhedu : şahitlik eder
  16231. 24-Nûr 24
    aleyhim : onlara
  16232. 24-Nûr 24
    elsinetu-hum : onların dilleri
  16233. 24-Nûr 24
    ve eydî-him : ve onların elleri
  16234. 24-Nûr 24
    ve erculu-hum : ve onların ayakları
  16235. 24-Nûr 24
    ya'melûne : yapıyorlar
  16236. 24-Nûr 25
    yevme izin : izin günü
  16237. 24-Nûr 25
    yuveffî-him : onlara ödeyecek
  16238. 24-Nûr 25
    ne-hum : onların dînlerini, bedelini, karşılığını
  16239. 24-Nûr 25
    el hakka : hak
  16240. 24-Nûr 25
    ve ya'lemûne : ve bilecekler
  16241. 24-Nûr 25
    ennallâhe (enne allâhe) : Allah'ın ..... olduğu, muhakkak
  16242. 24-Nûr 25
    huve : o
  16243. 24-Nûr 25
    el hakku el mubînu : hakk mübin (hakkı açıklayan yerine getiren)
  16244. 24-Nûr 26
    el habîsâtu : habis kadınlar, kötü kadınlar
  16245. 24-Nûr 26
    li el habîsîne : habis erkekler, kötü erkekler için
  16246. 24-Nûr 26
    ve el habîsûne : ve habis erkekler, kötü erkekler
  16247. 24-Nûr 26
    li el habîsâti : habis kadınlar, kötü kadınlar için
  16248. 24-Nûr 26
    ve et tayyibâtu : ve temiz kadınlar
  16249. 24-Nûr 26
    li et tayyibîne : temiz erkekler için
  16250. 24-Nûr 26
    ve et tayyibûne : ve temiz erkekler
  16251. 24-Nûr 26
    li et tayyibâti : temiz kadınlar için
  16252. 24-Nûr 26
    ulâike : işte onlar
  16253. 24-Nûr 26
    muberraûne : berî olanlar, uzak olanlar
  16254. 24-Nûr 26
    yekûlûne : diyorlar, söylüyorlar
  16255. 24-Nûr 26
    lehum : onlar için vardır
  16256. 24-Nûr 26
    magfiretun : mağfiret, günahların sevaba çevrilmesi
  16257. 24-Nûr 26
    ve rızkun : ve rızık
  16258. 24-Nûr 26
    kerîmun : kerim, bol, Allah'ın ikramları
  16259. 24-Nûr 27
    eyyuhâ ellezîne âmenû : ey âmenû olanlar
  16260. 24-Nûr 27
    tedhulû : girmeyin
  16261. 24-Nûr 27
    buyûten : evler
  16262. 24-Nûr 27
    teste'nisû : izin isteyin
  16263. 24-Nûr 27
    ve tusellimû : ve selâm verin
  16264. 24-Nûr 27
    alâ ehli-hâ : onun ehline, sahibine, halkına,
  16265. 24-Nûr 27
    lekum : sizin için
  16266. 24-Nûr 27
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  16267. 24-Nûr 27
    tezekkerûne : tezekkür edersiniz
  16268. 24-Nûr 28
    fe in : artık, o zaman eğer
  16269. 24-Nûr 28
    lem tecidû : bulamazsınız
  16270. 24-Nûr 28
    ehaden : birisi
  16271. 24-Nûr 28
    fe : o zaman
  16272. 24-Nûr 28
    tedhulû-hâ : ona (oraya) girmeyin
  16273. 24-Nûr 28
    yu'zene : izin verilir
  16274. 24-Nûr 28
    lekum : size
  16275. 24-Nûr 28
    ve in : ve eğer
  16276. 24-Nûr 28
    le : denir
  16277. 24-Nûr 28
    lekum : size
  16278. 24-Nûr 28
    ferciû (fe irciû) : o zaman dönün
  16279. 24-Nûr 28
    huve : o
  16280. 24-Nûr 28
    ezkâ : daha temiz, daha uygun
  16281. 24-Nûr 28
    lekum : sizin için
  16282. 24-Nûr 28
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  16283. 24-Nûr 28
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  16284. 24-Nûr 29
    leyse : değildir, yoktur
  16285. 24-Nûr 29
    aleykum : sizin üzerinize
  16286. 24-Nûr 29
    en tedhulû : girmek, girmeniz
  16287. 24-Nûr 29
    buyûten : evlere
  16288. 24-Nûr 29
    gayre : dışında
  16289. 24-Nûr 29
    meskûnetin : oturulmayan evler
  16290. 24-Nûr 29
    metâun : meta, fayda
  16291. 24-Nûr 29
    lekum : sizin için
  16292. 24-Nûr 29
    ya'lemu : bilir
  16293. 24-Nûr 29
    tubdûne : açıklıyorsunuz
  16294. 24-Nûr 29
    ve mâ : ve şey
  16295. 24-Nûr 29
    tektumûne : ketmediyorsunuz, saklıyorsunuz
  16296. 24-Nûr 30
    li el mu'minîne : mü'minlere, mü'min erkeklere
  16297. 24-Nûr 30
    min ebsâri-him : gözlerinden, bakışlarından, bakışlarını
  16298. 24-Nûr 30
    ve yahfezû : ve muhafaza etsinler, korusunlar
  16299. 24-Nûr 30
    furûce-hum : ırzlarını
  16300. 24-Nûr 30
    like : bu
  16301. 24-Nûr 30
    ezkâ : daha temiz
  16302. 24-Nûr 30
    lehum : onlar için
  16303. 24-Nûr 30
    inne allâhe : muhakkak Allah
  16304. 24-Nûr 30
    yasneûne : yapıyorlar
  16305. 24-Nûr 31
    ve kul : ve de
  16306. 24-Nûr 31
    li el mu'minâti : mü'min kadınlara
  16307. 24-Nûr 31
    yagdudne : çeksinler, indirsinler
  16308. 24-Nûr 31
    min ebsâri-hinne : (onların) gözlerinden, bakışlarından, bakışlarını
  16309. 24-Nûr 31
    ve yahfazne : ve korusunlar
  16310. 24-Nûr 31
    furûce-hunne : (onların) ırzları
  16311. 24-Nûr 31
    ve lâ yubdîne : ve açmasınlar
  16312. 24-Nûr 31
    nete-hunne : (onların) ziynetleri
  16313. 24-Nûr 31
    zahera : zahir oldu
  16314. 24-Nûr 31
    vel yadribne (ve li yadribne) : ve vursunlar (örtsünler)
  16315. 24-Nûr 31
    bi humuri-hinne : (onların) örtüleri
  16316. 24-Nûr 31
    cuyûbi-hinne : (onların) yakaları
  16317. 24-Nûr 31
    ve lâ yubdîne : ve açmasınlar
  16318. 24-Nûr 31
    nete-hunne : (onların) ziynetleri
  16319. 24-Nûr 31
    li buûleti-hinne : (onların) eşleri, kocaları
  16320. 24-Nûr 31
    ev : veya
  16321. 24-Nûr 31
    âbâi-hinne : (onların) babaları
  16322. 24-Nûr 31
    ev : veya
  16323. 24-Nûr 31
    âbâi buûleti-hinne : (onların) kocalarının babaları
  16324. 24-Nûr 31
    ev : veya
  16325. 24-Nûr 31
    ebnâi-hinne : (onların) oğulları
  16326. 24-Nûr 31
    ev : veya
  16327. 24-Nûr 31
    ebnâi buûleti-hinne : (onların) kocalarının oğulları
  16328. 24-Nûr 31
    ev : veya
  16329. 24-Nûr 31
    ıhvâni-hinne : (onların) erkek kardeşleri
  16330. 24-Nûr 31
    ev : veya
  16331. 24-Nûr 31
    benî ıhvâni-hinne : (onların) erkek kardeşlerinin oğulları
  16332. 24-Nûr 31
    ev : veya
  16333. 24-Nûr 31
    benî ehavâti-hinne : (onların) kız kardeşlerinin oğulları
  16334. 24-Nûr 31
    ev : veya
  16335. 24-Nûr 31
    nisâi-hinne : kadınlar
  16336. 24-Nûr 31
    ev : veya
  16337. 24-Nûr 31
    meleket eymânu-hunne : (onların) ellerinin altında sahip oldukları, (cariyeler)
  16338. 24-Nûr 31
    evit tâbiîne (ev et tâbiîne) : veya onlara tâbî olanlar, hizmetliler
  16339. 24-Nûr 31
    gayri ulî el irbeti : kadına ihtiyaç duymayan
  16340. 24-Nûr 31
    min er ricâli : erkeklerden
  16341. 24-Nûr 31
    evitflillezîne : veya çocuklar ki onlar
  16342. 24-Nûr 31
    lem yazharû : zahir olmaz, farkına varmaz
  16343. 24-Nûr 31
    veyadribne : ve vurmasınlar
  16344. 24-Nûr 31
    bi erculi-hinne : (onların) ayakları
  16345. 24-Nûr 31
    li yu'leme : bilinsin diye
  16346. 24-Nûr 31
    mâ yuhfîne : gizlediklerini
  16347. 24-Nûr 31
    min zîneti-hinne : (onların) ziynetlerinden
  16348. 24-Nûr 31
    ve tûbû : vevbe edin
  16349. 24-Nûr 31
    cemîan : topluca (hepiniz)
  16350. 24-Nûr 31
    eyyu-hâ : ey
  16351. 24-Nûr 31
    el mu'minûne : mü'minler
  16352. 24-Nûr 31
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  16353. 24-Nûr 31
    tuflihûne : felâha eresiniz
  16354. 24-Nûr 32
    ve enkihû : ve nikâhlayın, evlendirin
  16355. 24-Nûr 32
    el eyâmâ : eşi (karısı) olmayan erkekler,
  16356. 24-Nûr 32
    ve es sâlihîne : ve salihler
  16357. 24-Nûr 32
    ve imâi-kum : ve eşi olmayan kadınlarınız
  16358. 24-Nûr 32
    yekûnû : olurlar
  16359. 24-Nûr 32
    fukarâe : fakirler
  16360. 24-Nûr 32
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  16361. 24-Nûr 33
    velyesta'fif : ve iffetli olsunlar, iffetlerini korusunlar
  16362. 24-Nûr 33
    ellezîneyecidûne : bulamayanlar
  16363. 24-Nûr 33
    yugniyehumullâhu : Allah onları gani (zengin) kılar
  16364. 24-Nûr 33
    ve ellezîne : ve o kimseler ki, onlar
  16365. 24-Nûr 33
    yebtegûne : talep ederler, isterler
  16366. 24-Nûr 33
    el kitâbe : yazılı antlaşma, mukatebe
  16367. 24-Nûr 33
    meleket eymânu-kum : ellerinizin altında sahip olduğunuz
  16368. 24-Nûr 33
    fe : böylece, o zaman, o taktirde
  16369. 24-Nûr 33
    hayren : bir hayır
  16370. 24-Nûr 33
    ve âtû-hum : ve onlara verin
  16371. 24-Nûr 33
    allahi ellezî : Allah ki o
  16372. 24-Nûr 33
    ve lâ tukrihû : ve zorlamayın
  16373. 24-Nûr 33
    feteyâti-kum : genç cariyeleriniz
  16374. 24-Nûr 33
    alel bigâi (alâ el bigâi) : fuhşa, zinaya
  16375. 24-Nûr 33
    in eradne : eğer istedilerse (isterlerse)
  16376. 24-Nûr 33
    tehassunen : namusunu korumak, iffetli kalmak
  16377. 24-Nûr 33
    li tebtegû : talep etmek, elde etmek için
  16378. 24-Nûr 33
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
  16379. 24-Nûr 33
    ve men yukrıhhunne : ve kim onları zorlarsa
  16380. 24-Nûr 33
    fe : böylece, o taktirde
  16381. 24-Nûr 33
    innellâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
  16382. 24-Nûr 33
    ikrâhihinne : onların zorlanmaları
  16383. 24-Nûr 34
    ve lekad : ve andolsun
  16384. 24-Nûr 34
    enzelnâ : indirdik
  16385. 24-Nûr 34
    ileykum : size
  16386. 24-Nûr 34
    mubeyyinâtin : açıklanmış
  16387. 24-Nûr 34
    ve meselen : ve örnek, misal
  16388. 24-Nûr 34
    min ellezîne halev : daha önce gelip geçmiş kimselerden (nesillerden)
  16389. 24-Nûr 34
    ve mev'izaten : ve bir öğüt
  16390. 24-Nûr 34
    li el muttekîne : takva sahipleri için
  16391. 24-Nûr 35
    es semâvâti : semalar
  16392. 24-Nûr 35
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü
  16393. 24-Nûr 35
    meselu : misal, örnek
  16394. 24-Nûr 35
    ke : gibi
  16395. 24-Nûr 35
    el mısbâhu : (o) misbah, (o) lâmba
  16396. 24-Nûr 35
    zucâcetin : sırça (cam)
  16397. 24-Nûr 35
    ez zucâcetu : (o) sırça, (o cam)
  16398. 24-Nûr 35
    ke ennehâ : o gibidir
  16399. 24-Nûr 35
    kevkebun : gezegen
  16400. 24-Nûr 35
    min şeceratin : ağaçtan
  16401. 24-Nûr 35
    mubâraketin : mübarek
  16402. 24-Nûr 35
    zeytûnetin : yağ (zeytin ağacı)
  16403. 24-Nûr 35
    lâ şarkîyetin : doğuda olmayan (bulunmayan)
  16404. 24-Nûr 35
    vegarbiyyetin : ve batıda olmayan (bulunmayan)
  16405. 24-Nûr 35
    yekâdu : neredeyse, hemen hemen, kendi kendine
  16406. 24-Nûr 35
    zeytu-hâ : onun yağı
  16407. 24-Nûr 35
    ve lev : ve eğer
  16408. 24-Nûr 35
    lem temses-hu : ona değmez
  16409. 24-Nûr 35
    yehdîllâhu (yehdî allâhi) : Allah hidayet eder
  16410. 24-Nûr 35
    men yeşâu : dilediği kimse
  16411. 24-Nûr 35
    ve yadribullâhul emsâle : ve Allah örnekler, misaller verir
  16412. 24-Nûr 35
    lin nâsi (li en nâsi) : insanlar için, isanlara
  16413. 24-Nûr 35
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  16414. 24-Nûr 35
    bi kulli şey'in : herşeyi
  16415. 24-Nûr 36
    ezinallâhu (ezine allâhu) : Allah izin verdi
  16416. 24-Nûr 36
    en turfea : yükseltilmesine, yüceltilmesine
  16417. 24-Nûr 36
    ve yuzkere : ve zikredilir
  16418. 24-Nûr 36
    hesmuhu (fîhâ ismu-hu) : orada onun ismi
  16419. 24-Nûr 36
    yusebbihu : tesbih eder
  16420. 24-Nûr 36
    lehu : onu
  16421. 24-Nûr 36
    el guduvvi : sabah
  16422. 24-Nûr 36
    ve el âsâli : ve akşam
  16423. 24-Nûr 37
    ve lâ : ve olmaz
  16424. 24-Nûr 37
    bey'un : alışveriş
  16425. 24-Nûr 37
    ve ikâmi es salâti : ve namazın ikame edilmesi
  16426. 24-Nûr 37
    ve îtâi ez zekâti : ve zekâtın verilmesi
  16427. 24-Nûr 37
    yehâfûne : korkarlar
  16428. 24-Nûr 37
    yevmen : gün
  16429. 24-Nûr 37
    tetekallebu : döner, dönecek
  16430. 24-Nûr 37
    fîhi el kulûbu : kalplerin
  16431. 24-Nûr 37
    ve el ebsâru : vezler, bakışlar, görüşler
  16432. 24-Nûr 38
    li yecziye-hum : onlara karşılığını vermesi için
  16433. 24-Nûr 38
    ahsene : enzel
  16434. 24-Nûr 38
    ve yezîde-hum : ve onlara arttırır
  16435. 24-Nûr 38
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  16436. 24-Nûr 38
    yerzuku : rızıklandırır
  16437. 24-Nûr 38
    men : kişi, kimse
  16438. 24-Nûr 38
    yeşâu : diler
  16439. 24-Nûr 39
    vellezîne keferû : vefirler
  16440. 24-Nûr 39
    ke serâbin : serap gibidir
  16441. 24-Nûr 39
    yahsebu-hu : onu zanneder
  16442. 24-Nûr 39
    ez zam'ânu : susuz kalan, susamış olan
  16443. 24-Nûr 39
    en : su
  16444. 24-Nûr 39
    izâ câe-hu : ona geldiği zaman, ulaştığı zaman
  16445. 24-Nûr 39
    lem yecid-hu : onu bulamadı
  16446. 24-Nûr 39
    şey'en : bir şey
  16447. 24-Nûr 39
    ve vecedallâhe (vecede allâhe) : ve Allah'ı buldu
  16448. 24-Nûr 39
    inde-hu : yanında
  16449. 24-Nûr 39
    feveffâhu (fe veffâ-hu) : böylece ona tam olarak ödedi
  16450. 24-Nûr 39
    hisâbe-hu : onun hesabını
  16451. 24-Nûr 39
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  16452. 24-Nûr 39
    serîu : seri, çabuk
  16453. 24-Nûr 39
    el hisâbi : hesap
  16454. 24-Nûr 40
    ev : veya
  16455. 24-Nûr 40
    ke zulumâtin : karanlıklar gibidir
  16456. 24-Nûr 40
    mevcun : dalga
  16457. 24-Nûr 40
    min fevkı-hi : onun üstünden
  16458. 24-Nûr 40
    mevcun : dalga
  16459. 24-Nûr 40
    min fevkı-hi : onun üstünden
  16460. 24-Nûr 40
    sehâbun : bulutlar
  16461. 24-Nûr 40
    fevka : üzerinde, üstünde
  16462. 24-Nûr 40
    izâ ahrace : çıkardığı zaman
  16463. 24-Nûr 40
    yede-hu : onun eli
  16464. 24-Nûr 40
    lem yeked yerâ-hâ : neredeyse onu göremez
  16465. 24-Nûr 40
    ve men : ve kimse
  16466. 24-Nûr 40
    lem yec'alillâhu (yec'ali allâhu) : Allah kılmazsa
  16467. 24-Nûr 40
    lehu : onu, ona
  16468. 24-Nûr 40
    ren : nur
  16469. 24-Nûr 40
    fe : artık
  16470. 24-Nûr 40
    lehu : onun için yoktur
  16471. 24-Nûr 41
    e lem tera : görmüyor musun, görmedin mi
  16472. 24-Nûr 41
    ennallâhe (enne allâhe) : Allah olduğunu
  16473. 24-Nûr 41
    yusebbihu : tesbih ederler
  16474. 24-Nûr 41
    lehu : onun, onu
  16475. 24-Nûr 41
    men : kimse(ler)
  16476. 24-Nûr 41
    es semâvâti : semalarda
  16477. 24-Nûr 41
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü
  16478. 24-Nûr 41
    ve et tayru : ve kuşlar
  16479. 24-Nûr 41
    alime : bildi
  16480. 24-Nûr 41
    salâte-hu : salatını, namazını, duasını
  16481. 24-Nûr 41
    ve tesbîha-hu : ve tesbihlerini
  16482. 24-Nûr 41
    vallâhu (ve allâh) : ve Allah
  16483. 24-Nûr 41
    yef'alûne : yapıyorlar
  16484. 24-Nûr 42
    ve lillâhi (li allâhi) : ve Allah'a aittir
  16485. 24-Nûr 42
    es semâvâti : semalar
  16486. 24-Nûr 42
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü
  16487. 24-Nûr 42
    ve ilâ allâhi : ve Allah'a
  16488. 24-Nûr 42
    el masîru : dönüş
  16489. 24-Nûr 43
    e lem tera : görmüyor musun, görmedin mi
  16490. 24-Nûr 43
    enne allâhe : Allah'ın yaptığını
  16491. 24-Nûr 43
    sehâben : bulutlar
  16492. 24-Nûr 43
    summe : sonra
  16493. 24-Nûr 43
    yuellifu : birleştirir
  16494. 24-Nûr 43
    beynehu : onun arasını
  16495. 24-Nûr 43
    summe : sonra
  16496. 24-Nûr 43
    yec'alu-hu : onu kılar, yapar
  16497. 24-Nûr 43
    rukâmen : kümeme, küme hali
  16498. 24-Nûr 43
    fe tera : böylece görürsün
  16499. 24-Nûr 43
    el vedka : yağmur
  16500. 24-Nûr 43
    ve yunezzilu : ve indirir
  16501. 24-Nûr 43
    min es semâi : semadan
  16502. 24-Nûr 43
    min beredin : buzdan, doludan
  16503. 24-Nûr 43
    fe yusîbu : böylece isabet ettirir
  16504. 24-Nûr 43
    men : kimse
  16505. 24-Nûr 43
    yeşâu : diler
  16506. 24-Nûr 43
    ve yasrifu-hu : ve onu çevirir, uzaklaştırır
  16507. 24-Nûr 43
    an men : o kimseden
  16508. 24-Nûr 43
    yeşâu : diler
  16509. 24-Nûr 43
    yekâdu : neredeyse, az kalsın
  16510. 24-Nûr 43
    senâ : ışık, parıltı
  16511. 24-Nûr 43
    berkı-hi : onun şimşeği
  16512. 24-Nûr 43
    yezhebu : giderir
  16513. 24-Nûr 43
    bi el ebsâri : görmeyi
  16514. 24-Nûr 44
    el leyle : gece
  16515. 24-Nûr 44
    ve en nehâre : ve gündüz
  16516. 24-Nûr 44
    inne : muhakkak
  16517. 24-Nûr 44
    like : bu
  16518. 24-Nûr 44
    le ibreten : elbette ibret
  16519. 24-Nûr 44
    li ulil ebsâri : basiret sahipleri için
  16520. 24-Nûr 45
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  16521. 24-Nûr 45
    kulle : her, hepsi, bütün
  16522. 24-Nûr 45
    bbetin : hayvan
  16523. 24-Nûr 45
    fe : o zaman, böylece
  16524. 24-Nûr 45
    men yemşî : kimi yürür
  16525. 24-Nûr 45
    ve min-hum : ve onlardan
  16526. 24-Nûr 45
    men yemşî : kimi yürür
  16527. 24-Nûr 45
    alâ ricleyni : iki ayak üzerinde
  16528. 24-Nûr 45
    ve min-hum : ve onlardan
  16529. 24-Nûr 45
    men yemşî : kimi yürür
  16530. 24-Nûr 45
    alâ erbain : dört (ayak) üzerinde
  16531. 24-Nûr 45
    yeşâu : dilediğini, dilediği şeyi
  16532. 24-Nûr 45
    innellâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  16533. 24-Nûr 45
    alâ kulli şey'in : herşeye
  16534. 24-Nûr 46
    lekad : andolsun
  16535. 24-Nûr 46
    enzelnâ : indirdik
  16536. 24-Nûr 46
    mubeyyinâtin : açıklanmış
  16537. 24-Nûr 46
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  16538. 24-Nûr 46
    yehdî : hidayete erdirir
  16539. 24-Nûr 46
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  16540. 24-Nûr 47
    ve yekûlûne : ve onlar derler
  16541. 24-Nûr 47
    âmennâ : îmân ettik
  16542. 24-Nûr 47
    ve bi er resûli : ve resûlüne
  16543. 24-Nûr 47
    ve ata'nâ : ve itaat ettik
  16544. 24-Nûr 47
    summe : sonra
  16545. 24-Nûr 47
    yetevellâ : dönerler
  16546. 24-Nûr 47
    ferîkun : bir grup, bir kısım
  16547. 24-Nûr 47
    like : bu
  16548. 24-Nûr 47
    ve mâ ulâike : ve onlar değiller
  16549. 24-Nûr 47
    bi el mu'minîne : mü'min olanlar
  16550. 24-Nûr 48
    ve izâ duû : ve davet edildikleri zaman
  16551. 24-Nûr 48
    ve resûli-hî : ve onun resûlü
  16552. 24-Nûr 48
    li yahkume : hüküm vermesi için
  16553. 24-Nûr 48
    beyne-hum : onların arasında
  16554. 24-Nûr 48
    ferîkun : bir grup, bir kısım
  16555. 24-Nûr 48
    mu'ridûne : yüz çevirenler
  16556. 24-Nûr 49
    ve in : ve eğer
  16557. 24-Nûr 49
    yekun : olur
  16558. 24-Nûr 49
    lehum : onların, onlar için
  16559. 24-Nûr 49
    el hakku : hak
  16560. 24-Nûr 49
    ye'tû : gelirler
  16561. 24-Nûr 49
    ileyhi : ona
  16562. 24-Nûr 49
    muz'ınîne : boyun eğerek, itaat ederek, hemen gelirler
  16563. 24-Nûr 50
    e : mı, mi
  16564. 24-Nûr 50
    emirtâbû (em irtâbu) : veya, yoksa şüphe ettiler
  16565. 24-Nûr 50
    em yehâfûne : veya, yoksa korkuyorlar
  16566. 24-Nûr 50
    en yehîfallâhu (yehîfe allâhu) : Allah'ın taraf tutması
  16567. 24-Nûr 50
    aleyhim : onlara
  16568. 24-Nûr 50
    ve resûlu-hu : ve onun resûlü
  16569. 24-Nûr 50
    bel : hayır
  16570. 24-Nûr 50
    ulâike : işte onlar
  16571. 24-Nûr 50
    ez zâlimûne : zalimler
  16572. 24-Nûr 51
    innemâ : ancak, sadece
  16573. 24-Nûr 51
    ne : oldu
  16574. 24-Nûr 51
    kavle : söz
  16575. 24-Nûr 51
    el mu'minîne : mü'minler
  16576. 24-Nûr 51
    ve resûli-hî : ve onun resûlü
  16577. 24-Nûr 51
    li yahkume : hüküm vermesi için
  16578. 24-Nûr 51
    beyne-hum : onların aralarında
  16579. 24-Nûr 51
    en yekûlû : demeleri, söylemeleri
  16580. 24-Nûr 51
    semi'nâ : işittik
  16581. 24-Nûr 51
    ve ata'nâ : ve itaat ettik
  16582. 24-Nûr 51
    ve ulâike : vete onlar
  16583. 24-Nûr 51
    el muflihûne : felâha ulaşanlar
  16584. 24-Nûr 52
    ve men : ve kim
  16585. 24-Nûr 52
    yutıi allâhe : Allah'a itaat eder
  16586. 24-Nûr 52
    ve resûle-hu : ve onun resûlü
  16587. 24-Nûr 52
    ve yahşe allâhe : ve Allah'a huşû duyar
  16588. 24-Nûr 52
    ve yettak-hi : ve ona karşı takva sahibi olur
  16589. 24-Nûr 52
    fe : böylece, o taktirde
  16590. 24-Nûr 52
    ulâike : işte onlar
  16591. 24-Nûr 52
    el fâizûne : kurtuluşa erenler
  16592. 24-Nûr 53
    ve aksemû : ve yemin ettiler
  16593. 24-Nûr 53
    cehde : güç, kuvvet
  16594. 24-Nûr 53
    eymâni-him : yeminleri
  16595. 24-Nûr 53
    le in : eğer
  16596. 24-Nûr 53
    emerte-hum : sen onlara emrettin
  16597. 24-Nûr 53
    le yahrucunne : mutlaka çıkacaklar
  16598. 24-Nûr 53
    ma'rûfetun : bilinen, taktir edilen
  16599. 24-Nûr 53
    inne allâhe : muhakkak Allah
  16600. 24-Nûr 53
    bimâ ta'melûne : yaptığınız şeylerden
  16601. 24-Nûr 54
    atîu allâhe : Allah'a itaat edin
  16602. 24-Nûr 54
    ve atîu : ve itaat edin
  16603. 24-Nûr 54
    er resûle : resûl
  16604. 24-Nûr 54
    fe in : o zaman eğer
  16605. 24-Nûr 54
    tevellev : yüz çevirirsiniz
  16606. 24-Nûr 54
    fe innemâ : o zaman sadece, yalnız
  16607. 24-Nûr 54
    aleyhi : onun üzerine
  16608. 24-Nûr 54
    hummile : yüklendi, yükletildi
  16609. 24-Nûr 54
    ve aleykum : ve sizin üzerinize
  16610. 24-Nûr 54
    ve in : ve eğer
  16611. 24-Nûr 54
    tehtedû : hidayete erersiniz
  16612. 24-Nûr 54
    ve mâ : ve değildir
  16613. 24-Nûr 54
    alâ er resûli : resûlün üzerinde
  16614. 24-Nûr 54
    el belâgu : tebliğ
  16615. 24-Nûr 54
    el mubînu : apaçık, açıkça
  16616. 24-Nûr 55
    vaadallâhu (vaade allâhu) : Allah vaadetti
  16617. 24-Nûr 55
    ellezîne amenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
  16618. 24-Nûr 55
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel (nefs tezkiyesi) işlediler
  16619. 24-Nûr 55
    le yestahlifenne-hum : onları mutlaka halife tayin edecek
  16620. 24-Nûr 55
    el ardı : yeryüzünde
  16621. 24-Nûr 55
    kemestahlefellezîne (kemâ istahlefe ellezîne) : halife tayin ettiğimiz kimseler gibi
  16622. 24-Nûr 55
    ve le yumekkinenne : ve mutlaka sağlamlaştıracak
  16623. 24-Nûr 55
    lehum : onlara, onlar için
  16624. 24-Nûr 55
    ne-hum : onların dîni
  16625. 24-Nûr 55
    ellezî irtedâ : ki onu seçti, razı oldu, hoşnut oldu
  16626. 24-Nûr 55
    lehum : onlar için, onlara
  16627. 24-Nûr 55
    ve le yubeddilenne-hum : ve onlara mutlaka çevirecek
  16628. 24-Nûr 55
    emnen : emniyet, güven
  16629. 24-Nûr 55
    ya'budûne-nî : bana kul olurlar
  16630. 24-Nûr 55
    lâ yuşrikûne : şirk koşmazlar
  16631. 24-Nûr 55
    bî şey'en : bir şeyi
  16632. 24-Nûr 55
    ve men : ve kim
  16633. 24-Nûr 55
    kefere : örttü, inkâr etti
  16634. 24-Nûr 55
    ba'de : sonra
  16635. 24-Nûr 55
    like : bu
  16636. 24-Nûr 55
    fe ulâike : işte onlar
  16637. 24-Nûr 55
    el fâsikûne : fasıklar
  16638. 24-Nûr 56
    ve ekîmû : ve ikame edin
  16639. 24-Nûr 56
    es salâte : namaz
  16640. 24-Nûr 56
    ve âtû : ve verin
  16641. 24-Nûr 56
    ez zekâte : zekât
  16642. 24-Nûr 56
    ve atîû : ve itaat edin
  16643. 24-Nûr 56
    er resûle : resûl
  16644. 24-Nûr 56
    lealle-kum : umulurki siz, böylece siz
  16645. 24-Nûr 56
    turhamûne : rahmet olunasınız
  16646. 24-Nûr 57
    tahsebenne : sakın zannetme
  16647. 24-Nûr 57
    ellezîne keferû : inkâr edenleri
  16648. 24-Nûr 57
    mu'cizîne : aciz bırakıcılar
  16649. 24-Nûr 57
    el ardı : yeryüzünde
  16650. 24-Nûr 57
    ve me'vâhu-mun : ve onların barınacağı yer
  16651. 24-Nûr 57
    en nâru : ateş
  16652. 24-Nûr 57
    ve le bi'se : ve elbette, mutlaka kötü
  16653. 24-Nûr 57
    el masîru : bir dönüş (yeri)
  16654. 24-Nûr 58
    eyyuhâ : ey, ya
  16655. 24-Nûr 58
    ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
  16656. 24-Nûr 58
    li yeste'zin-kum : sizden izin istesinler
  16657. 24-Nûr 58
    ellezîne meleket eymânu-kum : ellerinizin altında sahip olduklarınız (köleleriniz, cariyeleriniz)
  16658. 24-Nûr 58
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  16659. 24-Nûr 58
    lem yeblugû : erişmemiş, ulaşmamış
  16660. 24-Nûr 58
    el hulume : bulûğ çağına, erginliğe
  16661. 24-Nûr 58
    selâse : üç
  16662. 24-Nûr 58
    merrâtin : kere, defa, kez
  16663. 24-Nûr 58
    el fecri : fecr, sabah
  16664. 24-Nûr 58
    vene : ve o vakit, o zaman
  16665. 24-Nûr 58
    tedaûne : çıkarırsınız
  16666. 24-Nûr 58
    siyâbe-kum : elbiseniz
  16667. 24-Nûr 58
    min ez zahîrati : öğle vaktinden
  16668. 24-Nûr 58
    ve min ba'di : ve sonra
  16669. 24-Nûr 58
    el ışâi : yatsı
  16670. 24-Nûr 58
    selâsu : üç
  16671. 24-Nûr 58
    lekum : sizin için
  16672. 24-Nûr 58
    leyse : değildir, yoktur
  16673. 24-Nûr 58
    aleykum : sizin üzerinize
  16674. 24-Nûr 58
    vealeyhim : ve onlara yoktur
  16675. 24-Nûr 58
    ba'de hunne : onlardan sonra
  16676. 24-Nûr 58
    tavvâfûne : karşılıklı dolaşırlar, karşılıklı tavaf ederler
  16677. 24-Nûr 58
    aleykum : sizin üzerinize, size
  16678. 24-Nûr 58
    kezâlike : işteyle
  16679. 24-Nûr 58
    yubeyyine allâhu : Allah beyan ediyor, açıklıyor
  16680. 24-Nûr 58
    lekum : size
  16681. 24-Nûr 58
    el âyâti : âyetleri
  16682. 24-Nûr 58
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  16683. 24-Nûr 59
    ve izâ belegâ : ve ulaştığı, eriştiği zaman
  16684. 24-Nûr 59
    el etfâlu : çocuklar
  16685. 24-Nûr 59
    hulume : erginlik çağı, bulûğ çağı
  16686. 24-Nûr 59
    fe li yeste'zinû : o zaman izin istesinler
  16687. 24-Nûr 59
    kezâlike : işteyle, böylece
  16688. 24-Nûr 59
    yubeyyinu allâhu : Allah beyan eder, açıklar
  16689. 24-Nûr 59
    lekum : sizin için, size
  16690. 24-Nûr 60
    ve el kavâıdu : ve yaşlı kadınlar
  16691. 24-Nûr 60
    minen nisâi : kadınlardan
  16692. 24-Nûr 60
    ellatî lâ yercûne : onlar ümit etmezler
  16693. 24-Nûr 60
    fe : böylece, artık
  16694. 24-Nûr 60
    leyse : değil, yoktur
  16695. 24-Nûr 60
    aleyhinne : onların üzerine, onlara
  16696. 24-Nûr 60
    en yeda'ne : çıkarmaları
  16697. 24-Nûr 60
    siyâbehunne : onların elbiseleri
  16698. 24-Nûr 60
    gayra muteberricâtin : açmaksızın
  16699. 24-Nûr 60
    bi zînetin : ziynetleri
  16700. 24-Nûr 60
    ve en yesta'fifne : ve iffetli olmayı istemeleri
  16701. 24-Nûr 60
    lehunne : onlara (kadınlara), onlar için (kadınlar için)
  16702. 24-Nûr 60
    semîun : en iyi işiten
  16703. 24-Nûr 61
    leyse : değil
  16704. 24-Nûr 61
    el a'mâ : âmâ, kör
  16705. 24-Nûr 61
    ve lâ alâ : ve üzerine yoktur
  16706. 24-Nûr 61
    el a'raci : topal, sakat
  16707. 24-Nûr 61
    ve lâ alâ : ve üzerine yoktur
  16708. 24-Nûr 61
    el marîdı : hasta
  16709. 24-Nûr 61
    ve lâ alâ : ve üzerine yoktur
  16710. 24-Nûr 61
    enfusi-kum : size, kendinize
  16711. 24-Nûr 61
    en te'kulû : yemek yemeniz
  16712. 24-Nûr 61
    ev : veya
  16713. 24-Nûr 61
    ev buyûti : veya evler
  16714. 24-Nûr 61
    ummehâti-kum : sizin anneleriniz
  16715. 24-Nûr 61
    ev buyûti : veya evler
  16716. 24-Nûr 61
    ev buyûti : veya evler
  16717. 24-Nûr 61
    ehavâti-kum : sizin kız kardeşleriniz
  16718. 24-Nûr 61
    ev buyûti a'mâmi-kum : veya amcalarınızın evleri
  16719. 24-Nûr 61
    ev buyûti ammâti-kum : veya halalarınızın evleri
  16720. 24-Nûr 61
    ev buyûti ahvâli-kum : veya dayılarınızın evleri
  16721. 24-Nûr 61
    ev buyûti hâlâti-kum : veya teyzelerinizin evleri
  16722. 24-Nûr 61
    ev : veya
  16723. 24-Nûr 61
    melektum : sahip olduğunuz şey
  16724. 24-Nûr 61
    mefâtiha-hu : onun anahtarları
  16725. 24-Nûr 61
    ev sadîkı-kum : veya sizin dostlarınız veya arkadaşlarınız
  16726. 24-Nûr 61
    leyse : değil
  16727. 24-Nûr 61
    aleykum : sizin üzerinize, size
  16728. 24-Nûr 61
    en te'kulû : yemek yemeniz
  16729. 24-Nûr 61
    cemîan : topluca
  16730. 24-Nûr 61
    ev : veya
  16731. 24-Nûr 61
    eştâten : ayrı ayrı olarak
  16732. 24-Nûr 61
    fe : böylece, o zaman
  16733. 24-Nûr 61
    buyûten : evler
  16734. 24-Nûr 61
    fe : böylece
  16735. 24-Nûr 61
    sellimû : selâm verin
  16736. 24-Nûr 61
    alâ enfusi-kum : kendi üzerinize (birbirinize)
  16737. 24-Nûr 61
    tehıyyeten : selâm vererek
  16738. 24-Nûr 61
    mubareketen : mübarek, hayırlı, bereketli
  16739. 24-Nûr 61
    tayyibeten : iyi, güzel, helâl
  16740. 24-Nûr 61
    kezâlike : işteyle, böylece
  16741. 24-Nûr 61
    yubeyyinu allâhu : Allah beyan eder, açıklar
  16742. 24-Nûr 61
    lekum : sizin için, size
  16743. 24-Nûr 61
    el âyâti : âyetler
  16744. 24-Nûr 61
    leallekum : umulur ki böylece siz
  16745. 24-Nûr 61
    ta'kılûne : akıl edersiniz
  16746. 24-Nûr 62
    innemâ : ancak, sadece, fakat
  16747. 24-Nûr 62
    el mu'minûne : mü'minler
  16748. 24-Nûr 62
    ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyen, îmân eden kimseler
  16749. 24-Nûr 62
    ve resûli-hi : ve onun resûlü
  16750. 24-Nûr 62
    ve izâ : ve olduğu zaman
  16751. 24-Nûr 62
    mea-hu : onunla birlikte, beraber
  16752. 24-Nûr 62
    alâ emrin : bir iş üzerine, bir iş için
  16753. 24-Nûr 62
    lem yezhebû : gitmezler
  16754. 24-Nûr 62
    yeste'zinû-hu : ondan izin isterler
  16755. 24-Nûr 62
    inne ellezîne : muhakkak o kimseler, onlar
  16756. 24-Nûr 62
    yeste'zinûne-ke : senden izin isterler
  16757. 24-Nûr 62
    ulâike : işte onlar
  16758. 24-Nûr 62
    ellezîne yu'minûne : îmân edenler
  16759. 24-Nûr 62
    ve resûli-hi : ve onun resûlüne
  16760. 24-Nûr 62
    fe : öyleyse
  16761. 24-Nûr 62
    izeste'zenû-ke (iza iste'zenû-ke) : senden izin istedikleri zaman
  16762. 24-Nûr 62
    şe'ni-him : onların işleri, halleri, durumları
  16763. 24-Nûr 62
    fe'zen (fe izen) : o zaman izin ver
  16764. 24-Nûr 62
    li men : o kimseye
  16765. 24-Nûr 62
    şi'te : sen diledin
  16766. 24-Nûr 62
    vestagfir (ve istagfir) : ve mağfiret dile
  16767. 24-Nûr 62
    lehum : onlar için
  16768. 24-Nûr 62
    allâhe : Allah
  16769. 24-Nûr 62
    inne allâhe : muhakkak Allah
  16770. 24-Nûr 63
    tec'alû : kılmayın, yapmayın
  16771. 24-Nûr 63
    duâe er resûli : resûlün çağırması
  16772. 24-Nûr 63
    beyne-kum : (sizin) aranızda
  16773. 24-Nûr 63
    ke : gibi, aynı, eşit
  16774. 24-Nûr 63
    ba'dı-kum ba'den : birbirinizi
  16775. 24-Nûr 63
    kad ya'lemu : biliyordu
  16776. 24-Nûr 63
    ellezîne : onlar
  16777. 24-Nûr 63
    yetesellelûne : gizlice çıkarlar
  16778. 24-Nûr 63
    livâzen : bir şeyi siper ederek (görünmemeye çalışarak)
  16779. 24-Nûr 63
    fel yahzeri (fe li yahzeri) : o zaman sakınsınlar, çekinsinler
  16780. 24-Nûr 63
    ellezîne yuhâlifûne : hilâfet edenler, karşı gelenler
  16781. 24-Nûr 63
    an emri-hi : onun emrinden
  16782. 24-Nûr 63
    en tusîbe-hum : onlara isabet etmesi
  16783. 24-Nûr 63
    fitnetun : bir fitne
  16784. 24-Nûr 63
    ev : veya
  16785. 24-Nûr 63
    yusîbe-hum : onlara isabet eder
  16786. 24-Nûr 63
    elîmun : acı, elîm
  16787. 24-Nûr 64
    e lâ : değil mi
  16788. 24-Nûr 64
    inne : muhakkak
  16789. 24-Nûr 64
    es semâvâti : göklerdeki
  16790. 24-Nûr 64
    ve el ardı : ve yeryüzü, arz
  16791. 24-Nûr 64
    kad ya'lemu : biliyordu
  16792. 24-Nûr 64
    entum : siz
  16793. 24-Nûr 64
    aleyhi : üzerinde
  16794. 24-Nûr 64
    ve yevme : ve o gün
  16795. 24-Nûr 64
    yurceûne : döndürülecekler
  16796. 24-Nûr 64
    ileyhi : ona
  16797. 24-Nûr 64
    fe yunebbiu-hum : o zaman onlara haber verecek
  16798. 24-Nûr 64
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  16799. 24-Nûr 64
    bi kulli şey'in : herşeyi
  16800. 25-Furkan 1
    tebâreke : mübarek
  16801. 25-Furkan 1
    ellezî : ki o
  16802. 25-Furkan 1
    nezzele : indirdi
  16803. 25-Furkan 1
    furkâne : furkan
  16804. 25-Furkan 1
    li yekûne : olması için
  16805. 25-Furkan 1
    li el âlemîne : âlemlere
  16806. 25-Furkan 1
    nezîren : nezir, uyarıcı
  16807. 25-Furkan 2
    ellezî : ki o
  16808. 25-Furkan 2
    lehu : onun
  16809. 25-Furkan 2
    es semâvâti : semalar, gökler
  16810. 25-Furkan 2
    ve el ardı : ve yeryüzü
  16811. 25-Furkan 2
    ve lem yettehız : ve edinmedi
  16812. 25-Furkan 2
    veleden : çocuk
  16813. 25-Furkan 2
    ve lem yekûn : ve olmadı
  16814. 25-Furkan 2
    lehu : onun
  16815. 25-Furkan 2
    şerîkun : şerik, ortak
  16816. 25-Furkan 2
    el mulki : mülkte
  16817. 25-Furkan 2
    ve halaka : ve yarattı
  16818. 25-Furkan 2
    kulle şey'in : herşey
  16819. 25-Furkan 2
    fe : o zaman, sonra
  16820. 25-Furkan 2
    kaddera-hu : ona takdir etti
  16821. 25-Furkan 2
    takdîren : takdir ederek, kader tayin ederek
  16822. 25-Furkan 3
    vettehazû (ve ittehazû) : ve edindiler
  16823. 25-Furkan 3
    âliheten : ilâhlar
  16824. 25-Furkan 3
    lâ yahlukûne : yaratmaz, yaratamaz
  16825. 25-Furkan 3
    şey'en : bir şey
  16826. 25-Furkan 3
    ve hum : ve onlar
  16827. 25-Furkan 3
    yuhlekûne : yaratılırlar
  16828. 25-Furkan 3
    veyemlikûne : ve malik değiller
  16829. 25-Furkan 3
    li enfusi-him : kendileri için
  16830. 25-Furkan 3
    ve lâ : ve değil, olmaz
  16831. 25-Furkan 3
    nef'an : fayda sağlamak, fayda vermek
  16832. 25-Furkan 3
    veyemlikûne : ve malik değiller
  16833. 25-Furkan 3
    mevten : öldürmek
  16834. 25-Furkan 3
    ve lâ hayâten : ve hayat veremez
  16835. 25-Furkan 3
    ve lâ nuşûren : ve yeniden diriltemez
  16836. 25-Furkan 4
    vele : ve dedi
  16837. 25-Furkan 4
    ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
  16838. 25-Furkan 4
    ifterâ-hu : onu uydurdu
  16839. 25-Furkan 4
    ve eâne-hu : ve ona yardım etti
  16840. 25-Furkan 4
    aleyhi : ona, onun üzerine
  16841. 25-Furkan 4
    âharûne : başkaları, diğerleri
  16842. 25-Furkan 4
    fe : o zaman, böylece
  16843. 25-Furkan 4
    zulmen : zulümle
  16844. 25-Furkan 4
    ve zûran : ve bâtıl olarak, bâtılla
  16845. 25-Furkan 5
    ve kâlû : ve dediler
  16846. 25-Furkan 5
    esâtîru : masallar, efsaneler
  16847. 25-Furkan 5
    el evvelîne : evvelkiler
  16848. 25-Furkan 5
    iktetebe-hâ : onu yazdırdı
  16849. 25-Furkan 5
    fe : böylece
  16850. 25-Furkan 5
    hiye : o
  16851. 25-Furkan 5
    aleyhi : ona
  16852. 25-Furkan 5
    bukreten : sabah
  16853. 25-Furkan 5
    ve asîlen : ve akşam
  16854. 25-Furkan 6
    enzele-hu : onu indirdi
  16855. 25-Furkan 6
    ellezî : ki o
  16856. 25-Furkan 6
    ya'lemu : bilir
  16857. 25-Furkan 6
    esrre : sır, gizli
  16858. 25-Furkan 6
    es semâvâti : göklerde
  16859. 25-Furkan 6
    ve el ardı : ve yeryüzü
  16860. 25-Furkan 6
    inne-hu : çünkü o, muhakkak o
  16861. 25-Furkan 6
    ne : oldu
  16862. 25-Furkan 6
    rahîmen : rahîm olan,
  16863. 25-Furkan 7
    ve kâlû : ve dediler
  16864. 25-Furkan 7
    er resûli : resûl
  16865. 25-Furkan 7
    ye'kuli : yiyor
  16866. 25-Furkan 7
    et taâme : yemek
  16867. 25-Furkan 7
    ve yemşî : ve yürür
  16868. 25-Furkan 7
    el esvâkı : çarşılarda
  16869. 25-Furkan 7
    lev lâ : olmaz mıydı
  16870. 25-Furkan 7
    unzile : indirildi
  16871. 25-Furkan 7
    ileyhi : ona
  16872. 25-Furkan 7
    melekun : bir melek
  16873. 25-Furkan 7
    fe : o zaman, böylece
  16874. 25-Furkan 7
    yekûne : olur
  16875. 25-Furkan 7
    mea-hu : onunla beraber
  16876. 25-Furkan 7
    nezîren : uyarıcı, nezir
  16877. 25-Furkan 8
    ev : veya
  16878. 25-Furkan 8
    ileyhi : ona
  16879. 25-Furkan 8
    kenzun : bir hazine
  16880. 25-Furkan 8
    ev : veya
  16881. 25-Furkan 8
    tekûnu : olur
  16882. 25-Furkan 8
    lehu : onun
  16883. 25-Furkan 8
    cennetun : cennet, ağaçlı bahçe
  16884. 25-Furkan 8
    ye'kulu : yer
  16885. 25-Furkan 8
    vele : ve dedi
  16886. 25-Furkan 8
    ez zâlimûne : zalimler, zulmedenler
  16887. 25-Furkan 8
    in tettebiûne : tâbî oluyorsunuz
  16888. 25-Furkan 8
    raculen : adam
  16889. 25-Furkan 8
    meshûren : sihir yapılmış, büyülenmiş
  16890. 25-Furkan 9
    keyfe : nasıl
  16891. 25-Furkan 9
    leke : sana
  16892. 25-Furkan 9
    el emsâle : misaller, örnekler
  16893. 25-Furkan 9
    fe : artık, böylece
  16894. 25-Furkan 9
    fe : artık, böylece
  16895. 25-Furkan 9
    yestetîûne : muktedir olamazlar, güçleri yetmez
  16896. 25-Furkan 9
    sebîlen : sebîl, yol
  16897. 25-Furkan 10
    tebâreke : mübarektir
  16898. 25-Furkan 10
    ellezî : ki o
  16899. 25-Furkan 10
    şâe : diledi
  16900. 25-Furkan 10
    ceale : kıldı, yaptı
  16901. 25-Furkan 10
    leke : senin için, sana
  16902. 25-Furkan 10
    hayren : daha hayırlı
  16903. 25-Furkan 10
    min zâlike : bundan
  16904. 25-Furkan 10
    cennâtin : cennetler, ağaçlı bahçeler
  16905. 25-Furkan 10
    tecrî : akar
  16906. 25-Furkan 10
    el enhâru : nehirler
  16907. 25-Furkan 10
    ve yec'al : ve kılar, yapar
  16908. 25-Furkan 10
    leke : senin için, sana
  16909. 25-Furkan 10
    kusûren : köşkler, saraylar
  16910. 25-Furkan 11
    bel : hayır
  16911. 25-Furkan 11
    kezzebû : uydurdular, yalanladılar
  16912. 25-Furkan 11
    bi es sâati : o saati, kıyâmeti
  16913. 25-Furkan 11
    ve a'tednâ : ve hazırladık
  16914. 25-Furkan 11
    men kezzebe : tekzip eden kimseler, yalanlayanlar
  16915. 25-Furkan 11
    bi es sâati : o saati, kıyâmeti
  16916. 25-Furkan 11
    saîren : alevli ateş, cehennem
  16917. 25-Furkan 12
    raet-hum : onları gördü
  16918. 25-Furkan 12
    min mekânin : bir mekândan, bir yerden
  16919. 25-Furkan 12
    semiû : işittiler
  16920. 25-Furkan 12
    lehâ : onu, onun
  16921. 25-Furkan 12
    tegayyuzan : öfkeli (olan)
  16922. 25-Furkan 12
    ve zefîran : ve uğultulu (olan)
  16923. 25-Furkan 13
    ve izâ : ve olduğu zaman
  16924. 25-Furkan 13
    mekânen : bir mekân, bir yer
  16925. 25-Furkan 13
    mukarrenîne : yakınlaştırılmış, (birbirine) bağlanmış olanlar
  16926. 25-Furkan 13
    deav : davet ettiler, çağırdılar (istediler)
  16927. 25-Furkan 13
    hunâlike : orada
  16928. 25-Furkan 14
    ted'û : davet etmeyin, çağırmayın (istemeyin)
  16929. 25-Furkan 14
    el yevme : bugün (o gün)
  16930. 25-Furkan 14
    vâhıden : bir, bir defa
  16931. 25-Furkan 14
    ved'û (ve ud'û) : ve davet edin, çağırın (isteyin)
  16932. 25-Furkan 14
    kesîren : çok, defalarca
  16933. 25-Furkan 15
    elike : bu mu
  16934. 25-Furkan 15
    em : yoksa
  16935. 25-Furkan 15
    cennetu : cennet
  16936. 25-Furkan 15
    el huldilletî (huldi elletî ) : halidin olan, ebedî olan ki o
  16937. 25-Furkan 15
    vuide : vaadedilen
  16938. 25-Furkan 15
    el muttekûne : takva sahipleri
  16939. 25-Furkan 15
    net : oldu, ...dır
  16940. 25-Furkan 15
    lehum : onlar için, onlara
  16941. 25-Furkan 15
    cezâen : ceza, karşılık, mükâfat
  16942. 25-Furkan 15
    ve masîren : ve dönüş yeri
  16943. 25-Furkan 16
    lehum : onlar için
  16944. 25-Furkan 16
    yeşâûne : dilediler
  16945. 25-Furkan 16
    hâlidîne : ebedî
  16946. 25-Furkan 16
    ne : olan
  16947. 25-Furkan 16
    rabbi-ke : senin Rabbin
  16948. 25-Furkan 16
    va'den : bir vaad
  16949. 25-Furkan 16
    meslen : istenen
  16950. 25-Furkan 17
    ve yevme : ve o gün
  16951. 25-Furkan 17
    ve mâ : ve şeyler
  16952. 25-Furkan 17
    ya'budûne : tapıyorlar
  16953. 25-Furkan 17
    fe : böylece, sonra
  16954. 25-Furkan 17
    yekûlu : diyecek
  16955. 25-Furkan 17
    e entum : siz mi
  16956. 25-Furkan 17
    adleltum : saptırdınız, dalâlete düşürdünüz
  16957. 25-Furkan 17
    em : veya, yoksa
  16958. 25-Furkan 17
    es sebîle : sebîl, yol
  16959. 25-Furkan 18
    subhâne-ke : sen sübhansın, münezzehsin
  16960. 25-Furkan 18
    mâ kâne : olmadı, olmaz
  16961. 25-Furkan 18
    yenbegî : yakışmaz, uygun olmaz
  16962. 25-Furkan 18
    lenâ : bize
  16963. 25-Furkan 18
    en nettehıze : edinmemiz
  16964. 25-Furkan 18
    min dûni-ke : senden başka
  16965. 25-Furkan 18
    min evliyâe : dostlar
  16966. 25-Furkan 18
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  16967. 25-Furkan 18
    metta'te-hum : onları metalandırdın, yararlandırdın
  16968. 25-Furkan 18
    ve âbâe-hum : ve onların babaları
  16969. 25-Furkan 18
    nesû : unuttular
  16970. 25-Furkan 18
    ez zikra : zikir
  16971. 25-Furkan 18
    ve kânû : ve oldular
  16972. 25-Furkan 18
    kavmen : bir kavim
  16973. 25-Furkan 18
    ren : helâk olan
  16974. 25-Furkan 19
    fe kad : veylece oldu, olmuştu
  16975. 25-Furkan 19
    kezzebû-kum : sizi yalanladılar
  16976. 25-Furkan 19
    tekûlûne : söylüyorsunuz
  16977. 25-Furkan 19
    fe : artık
  16978. 25-Furkan 19
    testetîûne : gücünüz yetmez, muktedir olamazsınız
  16979. 25-Furkan 19
    ve lâ nasran : ve yardım olmaz
  16980. 25-Furkan 19
    ve men : ve kim
  16981. 25-Furkan 19
    azâben : bir azap
  16982. 25-Furkan 19
    kebîren : büyük
  16983. 25-Furkan 20
    veerselnâ : vendermedik
  16984. 25-Furkan 20
    kable-ke : senden önce
  16985. 25-Furkan 20
    min el murselîne : resûllerden
  16986. 25-Furkan 20
    inne-hum : muhakkak onlar
  16987. 25-Furkan 20
    le ye'kulûne : mutlaka, gerçekten yerler
  16988. 25-Furkan 20
    et taâme : yemek
  16989. 25-Furkan 20
    ve yemşûne : ve yürürler
  16990. 25-Furkan 20
    el esvâkı : çarşılarda
  16991. 25-Furkan 20
    ve cealnâ : ve kıldık, yaptık
  16992. 25-Furkan 20
    fitneten : bir fitne, bir imtihan
  16993. 25-Furkan 20
    e tasbirûne : sabredecek misiniz
  16994. 25-Furkan 20
    vene : ve oldu, ...dır
  16995. 25-Furkan 20
    rabbu-ke : senin Rabbin
  16996. 25-Furkan 20
    basîren : en iyi gören
  16997. 25-Furkan 21
    vele : ve dedi
  16998. 25-Furkan 21
    ellezîneyercûne : dilemeyenler
  16999. 25-Furkan 21
    likâe-nâ : bize kavuşmayı, ulaşmayı
  17000. 25-Furkan 21
    lev lâ : olsaydı olmaz mıydı
  17001. 25-Furkan 21
    unzile : indirildi
  17002. 25-Furkan 21
    aleynâ : bize
  17003. 25-Furkan 21
    el melâiketu : melekler
  17004. 25-Furkan 21
    ev : veya
  17005. 25-Furkan 21
    nerâ : görürüz
  17006. 25-Furkan 21
    rabbe-nâ : bizim Rabbimiz
  17007. 25-Furkan 21
    lekad : andolsun
  17008. 25-Furkan 21
    istekberû : kibirlendiler
  17009. 25-Furkan 21
    enfusi-him : kendileri, kendi nefsleri
  17010. 25-Furkan 21
    ve atev : ve haddi aştılar
  17011. 25-Furkan 21
    utuvven : taşkınlık ederek, haddi aşarak
  17012. 25-Furkan 21
    kebîren : büyük
  17013. 25-Furkan 22
    yevme : o gün
  17014. 25-Furkan 22
    yerevne : görecekler
  17015. 25-Furkan 22
    el melâikete : melekler
  17016. 25-Furkan 22
    yevme izin : izin günü
  17017. 25-Furkan 22
    li el mucrimîne : mücrimler için, suçlular için
  17018. 25-Furkan 22
    ve yekûlûne : ve diyecekler
  17019. 25-Furkan 22
    mahcûren : yasak edilmiş, haram edilmiş, men edilmiş
  17020. 25-Furkan 23
    ve kadimnâ : ve önüne geçtik
  17021. 25-Furkan 23
    min amelin : amellerden
  17022. 25-Furkan 23
    fe : böylece
  17023. 25-Furkan 23
    cealnâ-hu : onu kıldık
  17024. 25-Furkan 23
    hebâen : toz zerresi
  17025. 25-Furkan 23
    mensûran : savrulmuş, dağınık
  17026. 25-Furkan 24
    ashâbu el cenneti : cennet ehli
  17027. 25-Furkan 24
    yevme izin : izin günü
  17028. 25-Furkan 24
    mustekarran : karar kılınan yer, kalınacak yer
  17029. 25-Furkan 24
    ve ahsenu : ve ahsen, enzel
  17030. 25-Furkan 24
    makîlen \n(kâilun) : öğle uykusu uyunan yer, dinlenme yeri \n: (öğle uyku vakti, dinlenme zamanı)
  17031. 25-Furkan 25
    ve yevme : ve (o) gün
  17032. 25-Furkan 25
    teşakkaku : parçalanır, yarılır
  17033. 25-Furkan 25
    es semâu : sema, gök
  17034. 25-Furkan 25
    bi el gamâmi : bulutlar ile
  17035. 25-Furkan 25
    ve nuzzile : ve indirildi
  17036. 25-Furkan 25
    el melâiketu : melekler
  17037. 25-Furkan 25
    tenzîlen : sıra ile indiriliş
  17038. 25-Furkan 26
    el mulku : mülk
  17039. 25-Furkan 26
    yevme izin : izin günü
  17040. 25-Furkan 26
    el hakku : haktır, gerçektir
  17041. 25-Furkan 26
    li er rahmâni : rahman için
  17042. 25-Furkan 26
    vene : ve oldu, ...dır
  17043. 25-Furkan 26
    yevmen : bir gün
  17044. 25-Furkan 26
    alâ el kâfirîne : kâfirlere
  17045. 25-Furkan 27
    ve yevme : ve (o) gün
  17046. 25-Furkan 27
    yeaddu : öfkeden, pişmanlıktan ısırır
  17047. 25-Furkan 27
    ez zâlimu : zalim, zulmeden
  17048. 25-Furkan 27
    alâ yedey-hi : ellerini
  17049. 25-Furkan 27
    yekûlu : söyler, der
  17050. 25-Furkan 27
    leyte-nî : keşke ben
  17051. 25-Furkan 27
    ittehaztu : ben edindim
  17052. 25-Furkan 27
    mea : beraber
  17053. 25-Furkan 27
    er resûli : resûl
  17054. 25-Furkan 27
    sebîlen : sebîl, yol
  17055. 25-Furkan 28
    veyletâ : yazıklar olsun
  17056. 25-Furkan 28
    leyte-nî : keşke ben
  17057. 25-Furkan 28
    lem ettehız : edinmeseydim
  17058. 25-Furkan 28
    fulânen : filân kişi, o kişi
  17059. 25-Furkan 28
    halîlen : dost
  17060. 25-Furkan 29
    lekad : andolsun
  17061. 25-Furkan 29
    edalle-nî : beni saptırdı
  17062. 25-Furkan 29
    an ez zikri : zikirden
  17063. 25-Furkan 29
    ba'de : sonra
  17064. 25-Furkan 29
    iz câe-nî : bana gelmişti
  17065. 25-Furkan 29
    vene : ve oldu, ...dır
  17066. 25-Furkan 29
    eş şeytânu : şeytan
  17067. 25-Furkan 29
    li el insâni : insana
  17068. 25-Furkan 29
    hazûlen : yardımsız bırakan, yardımı engelleyen
  17069. 25-Furkan 30
    vele : ve dedi
  17070. 25-Furkan 30
    er resûlu : resûl
  17071. 25-Furkan 30
    inne : muhakkak
  17072. 25-Furkan 30
    ittehazû : edindiler
  17073. 25-Furkan 30
    el kur'âne : Kur'ân
  17074. 25-Furkan 30
    mehcûran : ayrılmış, uzaklaşılmış, terkedilmiş olan
  17075. 25-Furkan 31
    ve kezâlike : veteylece
  17076. 25-Furkan 31
    cealnâ : kıldık
  17077. 25-Furkan 31
    nebiyyin : nebî, peygamber
  17078. 25-Furkan 31
    aduvven : düşman
  17079. 25-Furkan 31
    min el mucrimîne : mücrimlerden,
  17080. 25-Furkan 31
    ve kefâ : ve kâfi oldu, kâfidir
  17081. 25-Furkan 31
    bi rabbi-ke : senin Rabbine
  17082. 25-Furkan 31
    diyen : hidayete erdiren
  17083. 25-Furkan 31
    ve nasîran : ve yardımcı olan
  17084. 25-Furkan 32
    vele : ve dedi
  17085. 25-Furkan 32
    ellezîne keferû : kâfir olanlar
  17086. 25-Furkan 32
    lev lâ : olsaydı olmaz mıydı, gerekmez miydi
  17087. 25-Furkan 32
    nuzzile : indirildi
  17088. 25-Furkan 32
    aleyhi : ona
  17089. 25-Furkan 32
    el kur'ânu : Kur'ân
  17090. 25-Furkan 32
    cumleten : toplu olarak, bütün olarak
  17091. 25-Furkan 32
    hideten : bir tek, bir defa
  17092. 25-Furkan 32
    kezâlike : böylece, işte bu
  17093. 25-Furkan 32
    li nusebbite : tesbit etmemiz, sabitlememiz için
  17094. 25-Furkan 32
    fuâde-ke : senin idrakin
  17095. 25-Furkan 32
    ve rettelnâ-hu : ve onu beyan ettik, yavaş okuduk
  17096. 25-Furkan 32
    tertîlen : yavaş yavaş, tertip tertip, kısım kısım
  17097. 25-Furkan 33
    veye'tûne-ke bi : ve sana gelmedi, getirmediler
  17098. 25-Furkan 33
    meselin : mesele
  17099. 25-Furkan 33
    ci'nâ-ke : sana geldik, getirdik
  17100. 25-Furkan 33
    bi el hakkı : hakkı
  17101. 25-Furkan 33
    ve ahsene : ve enzel
  17102. 25-Furkan 33
    tefsîren : tefsir, açıklama
  17103. 25-Furkan 34
    ellezîne : onlar
  17104. 25-Furkan 34
    yuhşerûne : haşrolunurlar, toplanırlar
  17105. 25-Furkan 34
    ilâ cehenneme : cehenneme
  17106. 25-Furkan 34
    ulâike : işte onlar
  17107. 25-Furkan 34
    şerrun : şerrli, kötü
  17108. 25-Furkan 34
    mekânen : mekân, yer
  17109. 25-Furkan 34
    ve edallu : ve daha çok dâlalette
  17110. 25-Furkan 34
    sebîlen : sebîl, yol
  17111. 25-Furkan 35
    ve lekad : ve andolsun
  17112. 25-Furkan 35
    âteynâ : biz verdik
  17113. 25-Furkan 35
    el kitâbe : kitap
  17114. 25-Furkan 35
    ve cealnâ : ve kıldık, yaptık
  17115. 25-Furkan 35
    mea-hû : onunla beraber
  17116. 25-Furkan 35
    ehâ-hu : onun kardeşi
  17117. 25-Furkan 35
    hârûne : Harun
  17118. 25-Furkan 35
    vezîren : vezir, yardımcı
  17119. 25-Furkan 36
    fe : o zaman, bundan sonra
  17120. 25-Furkan 36
    ezhebâ : git
  17121. 25-Furkan 36
    ilâ el kavmi : o kavme,
  17122. 25-Furkan 36
    ellezîne kezzebû : yalanlayanlar, yalanlayan kimseler
  17123. 25-Furkan 36
    fe : o zaman, böylece, sonra da
  17124. 25-Furkan 36
    demmernâ-hum : onları helâk ettik, yok ettik
  17125. 25-Furkan 36
    tedmîren : helâk ederek, yok ederek
  17126. 25-Furkan 37
    ve kavme nûhın : ve Nuh (A.S)'ın kavmi
  17127. 25-Furkan 37
    lemmâ : olduğu zaman
  17128. 25-Furkan 37
    kezzebû : yalanladılar
  17129. 25-Furkan 37
    er rusule : resûller
  17130. 25-Furkan 37
    ve cealnâ-hum : ve onları kıldık
  17131. 25-Furkan 37
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  17132. 25-Furkan 37
    âyeten : bir âyet, delil
  17133. 25-Furkan 37
    ve a'tednâ : ve hazırladık
  17134. 25-Furkan 37
    li ez zâlimîne : zalimlere
  17135. 25-Furkan 37
    azâben : azap
  17136. 25-Furkan 37
    elîmen : acı
  17137. 25-Furkan 38
    ve âden : ve Ad (kavmi)
  17138. 25-Furkan 38
    ve semûdâ : ve Semud (kavmi)
  17139. 25-Furkan 38
    ve ashâbe er ressi : ve Ress ashabı (Hz. Şuayb'ın kavmi)
  17140. 25-Furkan 38
    ve kurûnen : ve nesiller
  17141. 25-Furkan 38
    beynelike : bunların arasında
  17142. 25-Furkan 38
    kesîren : çok (birçok)
  17143. 25-Furkan 39
    ve kullen : ve hepsi
  17144. 25-Furkan 39
    lehu : ona
  17145. 25-Furkan 39
    el emsâle : misaller, örnekler
  17146. 25-Furkan 39
    ve kullen : ve hepsi
  17147. 25-Furkan 39
    tebbernâ : biz mahvettik, helâk ettik
  17148. 25-Furkan 39
    tetbîren : mahvederek, helâk ederek
  17149. 25-Furkan 40
    ve lekad : ve andolsun
  17150. 25-Furkan 40
    atev : geldiler
  17151. 25-Furkan 40
    alâ el karyeti : kasabaya, ülkeye
  17152. 25-Furkan 40
    elletî : ki o
  17153. 25-Furkan 40
    es sev'ı : kötü, fena (felâket)
  17154. 25-Furkan 40
    e fe lem yekûnû : öyle olmadı mı, hâlâ olmadı mı
  17155. 25-Furkan 40
    yerevne-hâ : onu görürler
  17156. 25-Furkan 40
    bel : hayır
  17157. 25-Furkan 40
    yercûne : dilemiyorlar, ümit etmiyorlar
  17158. 25-Furkan 40
    nuşûren : yeniden dirilmek
  17159. 25-Furkan 41
    ve iza : ve olduğu zaman
  17160. 25-Furkan 41
    reav-ke : seni gördükleri
  17161. 25-Furkan 41
    yettehızûne-ke : seni edinirler
  17162. 25-Furkan 41
    huzuven : alay konusu
  17163. 25-Furkan 41
    e : mi
  17164. 25-Furkan 41
    ellezî : ki o
  17165. 25-Furkan 41
    bease : gönderdi
  17166. 25-Furkan 41
    resûlen : resûl, elçi
  17167. 25-Furkan 42
    de : neredeyse, az kalsın
  17168. 25-Furkan 42
    le : mutlaka, elbette, gerçekten
  17169. 25-Furkan 42
    an âliheti-nâ : ilâhlarımızdan
  17170. 25-Furkan 42
    lev lâ : olmasaydı
  17171. 25-Furkan 42
    en sabernâ : sabretmemiz
  17172. 25-Furkan 42
    aleyhâ : ona
  17173. 25-Furkan 42
    ve sevfe ya'lemûne : ve bilecekler
  17174. 25-Furkan 42
    ne : (olduğu) zaman
  17175. 25-Furkan 42
    yerevne : görürler
  17176. 25-Furkan 42
    el azâbe : azap
  17177. 25-Furkan 42
    men : kim
  17178. 25-Furkan 42
    edallu : daha dâlalette
  17179. 25-Furkan 42
    sebîlen : sebîl, yol
  17180. 25-Furkan 43
    e raeyte : gördün mü
  17181. 25-Furkan 43
    men ittehaze : edinen kimse
  17182. 25-Furkan 43
    ilâhe-hu : onun ilâhı
  17183. 25-Furkan 43
    hevâ-hu : onun hevası
  17184. 25-Furkan 43
    e fe ente : (o zaman, öyleyse), yoksa sen mi
  17185. 25-Furkan 43
    tekûnu : olacaksın
  17186. 25-Furkan 43
    aleyhi : ona
  17187. 25-Furkan 43
    vekîlen : vekil
  17188. 25-Furkan 44
    em : yoksa
  17189. 25-Furkan 44
    tahsebu : sen sanıyorsun
  17190. 25-Furkan 44
    enne : olduğunu
  17191. 25-Furkan 44
    eksere-hum : onların çoğu
  17192. 25-Furkan 44
    yesmeûne : işitiyorlar
  17193. 25-Furkan 44
    ev : veya
  17194. 25-Furkan 44
    ya'kılûne : akıl ediyorlar
  17195. 25-Furkan 44
    ke : gibi
  17196. 25-Furkan 44
    el en'âmi : hayvanlar
  17197. 25-Furkan 44
    bel : hayır
  17198. 25-Furkan 44
    edallu : daha çok sapma
  17199. 25-Furkan 44
    sebîlen : sebîl, yol
  17200. 25-Furkan 45
    e lem tere : görmedin mi
  17201. 25-Furkan 45
    ilâ rabbi-ke : Rabbini
  17202. 25-Furkan 45
    keyfe : nasıl
  17203. 25-Furkan 45
    medde : uzattı
  17204. 25-Furkan 45
    ezlle : gölge
  17205. 25-Furkan 45
    ve lev şâe : ve eğer dileseydi
  17206. 25-Furkan 45
    le : elbette
  17207. 25-Furkan 45
    ceale-hu : onu kıldı
  17208. 25-Furkan 45
    kinen : sakin, sabit
  17209. 25-Furkan 45
    summe : sonra
  17210. 25-Furkan 45
    cealnâ : biz kıldık
  17211. 25-Furkan 45
    eş şemse : güneş
  17212. 25-Furkan 45
    aleyhi : ona
  17213. 25-Furkan 45
    delîlen : delil
  17214. 25-Furkan 46
    summe : sonra
  17215. 25-Furkan 46
    ileynâ : bize, kendimize
  17216. 25-Furkan 46
    yesîren : kolayca, azar azar, yavaş yavaş
  17217. 25-Furkan 47
    ve huve : ve o
  17218. 25-Furkan 47
    ellezî : o ki
  17219. 25-Furkan 47
    ceale : kıldı, yaptı
  17220. 25-Furkan 47
    lekum : sizin için, size
  17221. 25-Furkan 47
    el leyle : gece
  17222. 25-Furkan 47
    libâsen : elbise, örtü
  17223. 25-Furkan 47
    ve en nevme : ve uyku
  17224. 25-Furkan 47
    subâten : dinlenme
  17225. 25-Furkan 47
    ve ceale : ve kıldı, yaptı
  17226. 25-Furkan 47
    en nehâre : gündüz
  17227. 25-Furkan 47
    nuşûren : yayılma
  17228. 25-Furkan 48
    ve huve : ve o
  17229. 25-Furkan 48
    ellezî : o ki
  17230. 25-Furkan 48
    ersele : gönderdi
  17231. 25-Furkan 48
    er riyâha : rüzgâr(lar)
  17232. 25-Furkan 48
    buşren : müjdeleyici olarak
  17233. 25-Furkan 48
    beyne yedey : elleri arasında, önünde
  17234. 25-Furkan 48
    rahmeti-hi : onun rahmeti
  17235. 25-Furkan 48
    ve enzelnâ : ve indirdik
  17236. 25-Furkan 48
    mines semâi : semadan, gökten
  17237. 25-Furkan 48
    en : su
  17238. 25-Furkan 49
    nuhyiye : hayat veririz, canlandırırız
  17239. 25-Furkan 49
    beldeten : belde
  17240. 25-Furkan 49
    meyten : ölü
  17241. 25-Furkan 49
    ve nuskıye-hu : ve onu sularız
  17242. 25-Furkan 49
    enmen : hayvanlar
  17243. 25-Furkan 49
    ve enâsiyye : ve insanlar
  17244. 25-Furkan 49
    kesîren : çok
  17245. 25-Furkan 50
    ve lekad : ve andolsun
  17246. 25-Furkan 50
    beyne-hum : onların arasında
  17247. 25-Furkan 50
    li yezzekkerû : tezekkür etmeleri için
  17248. 25-Furkan 50
    fe : artık, böylece
  17249. 25-Furkan 50
    ebâ : direndiler
  17250. 25-Furkan 50
    ekseru : çok
  17251. 25-Furkan 50
    en nâsi : insanlar
  17252. 25-Furkan 51
    ve lev : ve eğer, şâyet
  17253. 25-Furkan 51
    le : elbette
  17254. 25-Furkan 51
    beasnâ : gönderirdik
  17255. 25-Furkan 51
    karyetin : karye, belde, kasaba
  17256. 25-Furkan 51
    nezîren : nezir, uyarıcı
  17257. 25-Furkan 52
    fe : artık
  17258. 25-Furkan 52
    el kâfirîne : kâfirler
  17259. 25-Furkan 52
    ve câhid-hum : ve onlarla cihad et, savaş
  17260. 25-Furkan 52
    cihâden : cihad
  17261. 25-Furkan 52
    kebîren : büyük
  17262. 25-Furkan 53
    ve huve : ve o
  17263. 25-Furkan 53
    ellezî : o ki
  17264. 25-Furkan 53
    merace : serbest bıraktı
  17265. 25-Furkan 53
    el bahreyni : iki deniz
  17266. 25-Furkan 53
    ve hâzâ : ve bu
  17267. 25-Furkan 53
    ve ceale : ve kıldı, yaptı
  17268. 25-Furkan 53
    beyne-humâ : ikisinin arası
  17269. 25-Furkan 53
    berzehan : berzah, engel
  17270. 25-Furkan 53
    ve hıcran : ve engelleyerek, mani olarak
  17271. 25-Furkan 53
    mahcûren : engellenen, mani olunan
  17272. 25-Furkan 54
    ve huve : ve o
  17273. 25-Furkan 54
    ellezî : o ki
  17274. 25-Furkan 54
    min el mâi : sudan
  17275. 25-Furkan 54
    beşeren : beşer, insan
  17276. 25-Furkan 54
    fe : böylece
  17277. 25-Furkan 54
    ceale-hu : onu kıldı, yaptı
  17278. 25-Furkan 54
    neseben : neseb, akrabalık, soy bağı
  17279. 25-Furkan 54
    ve sıhran : vehriyyet, (birbirine) karışma, hısımlık
  17280. 25-Furkan 54
    vene : ve oldu
  17281. 25-Furkan 54
    rabbu-ke : senin Rabbin
  17282. 25-Furkan 54
    kadîren : kaadir, herşeye gücü yeten
  17283. 25-Furkan 55
    ve ya'budûne : ve ibadet ediyorlar, tapıyorlar
  17284. 25-Furkan 55
    yenfeu-hum : onlar fayda vermez
  17285. 25-Furkan 55
    ve lâ yadurru-hum : ve zarar vermez
  17286. 25-Furkan 55
    vene : ve oldu
  17287. 25-Furkan 55
    el kâfiru : kâfir
  17288. 25-Furkan 56
    veerselnâ-ke : ve biz senindermedik
  17289. 25-Furkan 56
    mubeşşiren : müjdeleyici olarak
  17290. 25-Furkan 56
    ve nezîren : ve uyarıcı olarak
  17291. 25-Furkan 57
    es'elu-kum : sizden istemiyorum
  17292. 25-Furkan 57
    aleyhi : ona
  17293. 25-Furkan 57
    min ecrin : bir ecir, ücret, karşılık
  17294. 25-Furkan 57
    men : kimse
  17295. 25-Furkan 57
    şâe : diledi
  17296. 25-Furkan 57
    en yettehıze : edinmek
  17297. 25-Furkan 57
    sebîlen : bir yol
  17298. 25-Furkan 58
    ve tevekkel alâ : ve tevekkül et, güven, vekil tayin et
  17299. 25-Furkan 58
    el hayyi : hayy olan, hayatta olan
  17300. 25-Furkan 58
    ellezî : ki o
  17301. 25-Furkan 58
    yemûtu : ölmez (ölümsüz olan)
  17302. 25-Furkan 58
    ve sebbih : ve tesbih et
  17303. 25-Furkan 58
    ve kefâ : ve kâfidir, yeterlidir
  17304. 25-Furkan 58
    habîren : haberdar olan
  17305. 25-Furkan 59
    ellezî : ki o
  17306. 25-Furkan 59
    es semâvâti : semalar, gökler
  17307. 25-Furkan 59
    vel arda : ve arz, yeryüzü
  17308. 25-Furkan 59
    vebeynehumâ : ve ikisi arasındaki şeyler
  17309. 25-Furkan 59
    sitteti : altı (6)
  17310. 25-Furkan 59
    eyyâmin : günler
  17311. 25-Furkan 59
    summe istevâ : sonra istiva etti
  17312. 25-Furkan 59
    alâ el arşi : arşa
  17313. 25-Furkan 59
    er rahmânu : Rahmân
  17314. 25-Furkan 59
    fe : o zaman, öyleyse
  17315. 25-Furkan 59
    es'el : sor
  17316. 25-Furkan 59
    habîren : haberdar olan
  17317. 25-Furkan 60
    ve izâ : ve olduğu zaman
  17318. 25-Furkan 60
    le : dendi
  17319. 25-Furkan 60
    lehum : onlara
  17320. 25-Furkan 60
    li er rahmâni : Rahmân'a
  17321. 25-Furkan 60
    veer rahmânu : ve Rahmân nedir
  17322. 25-Furkan 60
    e nescudu : secde mi edelim
  17323. 25-Furkan 60
    te'muru-nâ : bize emrettiğin şey
  17324. 25-Furkan 60
    vede-hum : ve onlara arttırdı
  17325. 25-Furkan 60
    nufûren : nefret
  17326. 25-Furkan 61
    tebâreke : mübarek, şanı yüce
  17327. 25-Furkan 61
    ellezî : (ki) o
  17328. 25-Furkan 61
    ceale : kıldı
  17329. 25-Furkan 61
    es semâi : semada, gökte
  17330. 25-Furkan 61
    burûcen : burçlar
  17331. 25-Furkan 61
    ve ceale : ve kıldı
  17332. 25-Furkan 61
    sirâcen : kandil
  17333. 25-Furkan 61
    ve kameren : ve ay
  17334. 25-Furkan 61
    munîren : aydınlatıcı
  17335. 25-Furkan 62
    ve huve : ve o
  17336. 25-Furkan 62
    ellezî : ki o
  17337. 25-Furkan 62
    ceale : kıldı, yaptı
  17338. 25-Furkan 62
    el leyle : gece
  17339. 25-Furkan 62
    ve en nehâre : ve gündüz
  17340. 25-Furkan 62
    lfeten : karşılıklı ardarda, birbirini takip eden
  17341. 25-Furkan 62
    li men : o kişi için
  17342. 25-Furkan 62
    erâde : istedi
  17343. 25-Furkan 62
    en yezzekkere : tezekkür etmek
  17344. 25-Furkan 62
    ev : veya
  17345. 25-Furkan 62
    erâde : istedi
  17346. 25-Furkan 62
    şukûren : şükretmek
  17347. 25-Furkan 63
    ve ibâdu : ve kullar
  17348. 25-Furkan 63
    er rahmâni : Rahmân
  17349. 25-Furkan 63
    ellezîne : onlar
  17350. 25-Furkan 63
    yemşûne : yürürler
  17351. 25-Furkan 63
    alâ el ardı : yeryüzünde
  17352. 25-Furkan 63
    hevnen : mütevazi olarak, tevazu ile
  17353. 25-Furkan 63
    ve izâ : ve olduğu zaman
  17354. 25-Furkan 63
    tabe-hum : onlara hitap etti
  17355. 25-Furkan 63
    el câhilûne : cahiller
  17356. 25-Furkan 63
    selâmen : selâm
  17357. 25-Furkan 64
    ve ellezîne : ve onlar
  17358. 25-Furkan 64
    yebîtûne : geceyi geçirirler
  17359. 25-Furkan 64
    succeden : secde ederek
  17360. 25-Furkan 64
    ve kıyâmen : ve kıyam ederek, ayakta durarak
  17361. 25-Furkan 65
    ve ellezîne : ve onlar
  17362. 25-Furkan 65
    yekûlûne : derler
  17363. 25-Furkan 65
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  17364. 25-Furkan 65
    azâbe : azap
  17365. 25-Furkan 65
    cehenneme : cehennem
  17366. 25-Furkan 65
    inne : muhakkak
  17367. 25-Furkan 65
    azâbe-hâ : onun azabı
  17368. 25-Furkan 65
    ne : oldu, ...dır
  17369. 25-Furkan 65
    garâmen : daimî helâk edici
  17370. 25-Furkan 66
    inne-hâ : muhakkak o
  17371. 25-Furkan 66
    et : kötü oldu
  17372. 25-Furkan 66
    mustekarren : karar kılınan yer, karargâh
  17373. 25-Furkan 66
    ve mukâmen : ve ikâmet edilen yer (ikâmet yeri)
  17374. 25-Furkan 67
    ve ellezîne : ve onlar
  17375. 25-Furkan 67
    enfekû : infâk ettiler
  17376. 25-Furkan 67
    lem yusrifû : israf etmezler
  17377. 25-Furkan 67
    ve lem yakturû : ve kısmazlar, cimrilik etmezler
  17378. 25-Furkan 67
    vene : ve oldu, idi
  17379. 25-Furkan 67
    beyne : arasında
  17380. 25-Furkan 67
    like : bu
  17381. 25-Furkan 67
    kavâmen : ikame eden
  17382. 25-Furkan 68
    ve ellezîne : ve onlar
  17383. 25-Furkan 68
    yedne : tapmazlar
  17384. 25-Furkan 68
    mea allâhi : Allah ile beraber
  17385. 25-Furkan 68
    ilâhen : ilâh
  17386. 25-Furkan 68
    ve lâ yaktulûne : ve öldürmezler
  17387. 25-Furkan 68
    en nefse : nefs, kimse, kişi
  17388. 25-Furkan 68
    elletî : ki o
  17389. 25-Furkan 68
    harreme : haram kıldı
  17390. 25-Furkan 68
    bi el hakkı : hak ile
  17391. 25-Furkan 68
    veyeznûne : ve zina yapmazlar
  17392. 25-Furkan 68
    ve men : ve kim
  17393. 25-Furkan 68
    yef'al : yapar
  17394. 25-Furkan 68
    like : bu
  17395. 25-Furkan 68
    yelka : karşılaşır
  17396. 25-Furkan 68
    esâmen : günah, ceza, azap
  17397. 25-Furkan 69
    lehu : onun
  17398. 25-Furkan 69
    el azâbu : azap
  17399. 25-Furkan 69
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  17400. 25-Furkan 69
    ve yahlud : ve halid olur, daimî kalır, ebediyyen kalır
  17401. 25-Furkan 69
    muhânen : alçaltılmış olarak
  17402. 25-Furkan 70
    men : kim
  17403. 25-Furkan 70
    be : tövbe etti
  17404. 25-Furkan 70
    ve âmene : ve mü'min oldu
  17405. 25-Furkan 70
    ve amile : ve yaptı
  17406. 25-Furkan 70
    amelen sâlihan : salih amel, nefs tezkiyesi
  17407. 25-Furkan 70
    fe : böylece, o taktirde
  17408. 25-Furkan 70
    ulâike : işte onlar
  17409. 25-Furkan 70
    yubeddilu : çevirir
  17410. 25-Furkan 70
    seyyiâti-him : onların günahları
  17411. 25-Furkan 70
    hasenâtin : hasenatlar, sevaplar
  17412. 25-Furkan 70
    vene : ve oldu
  17413. 25-Furkan 70
    gafûren : gafur, günahları sevaba çeviren
  17414. 25-Furkan 70
    rahîmen : rahîm olan,
  17415. 25-Furkan 71
    ve men : ve kim
  17416. 25-Furkan 71
    be : tövbe etti
  17417. 25-Furkan 71
    ve amile sâlihan : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptı
  17418. 25-Furkan 71
    fe : böylece, o taktirde
  17419. 25-Furkan 71
    inne-hu : muhakkak o
  17420. 25-Furkan 71
    yetûbu : tövbe eder (ve Allah'a döner)
  17421. 25-Furkan 71
    metâben : tövbesi kabul edilmiş
  17422. 25-Furkan 72
    ve ellezîne : ve onlar
  17423. 25-Furkan 72
    yeşhedûne : şahitlik etmezler
  17424. 25-Furkan 72
    ez zûra : bâtıl, asılsız, yalan
  17425. 25-Furkan 72
    ve izâ merrû : ve karşılaştıkları zaman
  17426. 25-Furkan 72
    bi el lagvi : boş söz ile
  17427. 25-Furkan 72
    merrû : geçip gittiler
  17428. 25-Furkan 72
    kirâmen : kerim olarak, vakarla
  17429. 25-Furkan 73
    ve ellezîne : ve onlar
  17430. 25-Furkan 73
    lem yahırrû : kapanmazlar, olmazlar
  17431. 25-Furkan 73
    aleyhâ : ona
  17432. 25-Furkan 73
    summen : sağır
  17433. 25-Furkan 73
    ve umyânen : ve kör (âmâ)
  17434. 25-Furkan 74
    ve ellezîne : ve onlar
  17435. 25-Furkan 74
    yekûlûne : söylerler, derler
  17436. 25-Furkan 74
    rabbenâ : Rabbimiz
  17437. 25-Furkan 74
    heb : bağışla
  17438. 25-Furkan 74
    lenâ : bize
  17439. 25-Furkan 74
    min ezvâci-nâ : eşlerimizden
  17440. 25-Furkan 74
    ve zurriyyâti-nâ : verriyyet
  17441. 25-Furkan 74
    kurrete a'yunin : göz aydınlığı
  17442. 25-Furkan 74
    vec'alnâ (ve ic'alna) : ve bizi kıl, yap
  17443. 25-Furkan 74
    li el muttekîne : takva sahiplerine
  17444. 25-Furkan 74
    imâmen : imam
  17445. 25-Furkan 75
    ulâike : işte onlar
  17446. 25-Furkan 75
    yuczevne : mükâfatlandırılır
  17447. 25-Furkan 75
    el gurfete : oda, yüksek yer, yüksek makam
  17448. 25-Furkan 75
    saberû : sabrettiler
  17449. 25-Furkan 75
    ve yulekkavne : ve karşılanırlar
  17450. 25-Furkan 75
    tahiyyeten : hayır dualarla, hürmet ve selâmet dilekleriyle
  17451. 25-Furkan 75
    ve selâmen : ve selâm
  17452. 25-Furkan 76
    hâlidîne : ebedî kalıcı olanlar
  17453. 25-Furkan 76
    hasunet : güzel oldu
  17454. 25-Furkan 76
    mustekarren : karar kılınan yer, karargâh
  17455. 25-Furkan 76
    ve mukâmen : ve ikâmet yeri
  17456. 25-Furkan 77
    mâ ya'beu : değer vermez
  17457. 25-Furkan 77
    lev lâ : eğer olmasa
  17458. 25-Furkan 77
    fe : fakat, oysa
  17459. 25-Furkan 77
    kezzebtum : siz yalanladınız
  17460. 25-Furkan 77
    fe : fakat
  17461. 25-Furkan 77
    sevfe yekûnu : olacak
  17462. 25-Furkan 77
    lizâmen : elzem olan, kaçınılmaz olan
  17463. 26-Şuarâ 2
    tilke : bu (bunlar)
  17464. 26-Şuarâ 2
    el kitâbi : kitap
  17465. 26-Şuarâ 2
    el mubîni : apaçık
  17466. 26-Şuarâ 3
    lealle-ke : böylece sen
  17467. 26-Şuarâ 3
    nefse-ke : senin nefsin, sen kendin
  17468. 26-Şuarâ 3
    ellâ yekûnû : (onların) olmaması
  17469. 26-Şuarâ 3
    mu'minîne : mü'minler
  17470. 26-Şuarâ 4
    neşe' : dileriz
  17471. 26-Şuarâ 4
    nunezzil : indiririz
  17472. 26-Şuarâ 4
    aleyhim : onların üzerine, onlara
  17473. 26-Şuarâ 4
    min es semâi : semadan, gökten
  17474. 26-Şuarâ 4
    âyeten : bir âyet (mucize)
  17475. 26-Şuarâ 4
    fe : böylece, artık
  17476. 26-Şuarâ 4
    zallet : gölge yaptı, gölgeledi
  17477. 26-Şuarâ 4
    lehâ : ona
  17478. 26-Şuarâ 4
    hâdıîne : boyun eğenler, itaat edenler
  17479. 26-Şuarâ 5
    veye'tî-him : ve onlara gelmez
  17480. 26-Şuarâ 5
    min er rahmâni : Rahmân'dan
  17481. 26-Şuarâ 5
    muhdesin : yeni
  17482. 26-Şuarâ 5
    mu'ridîne : yüz çevirenler
  17483. 26-Şuarâ 6
    fe : böylece
  17484. 26-Şuarâ 6
    kezzebû : yalanladılar
  17485. 26-Şuarâ 6
    fe : böylece, bundan sonra, fakat
  17486. 26-Şuarâ 6
    seye'tî-him : onlara gelecek
  17487. 26-Şuarâ 6
    enbâu (nebe) : haberler (haber)
  17488. 26-Şuarâ 6
    yestehziûne : alay ederler
  17489. 26-Şuarâ 7
    e ve lem yerev ilâ : ve görmüyorlar mı, görmediler mi
  17490. 26-Şuarâ 7
    el ardı : yeryüzü
  17491. 26-Şuarâ 7
    kem : kaç, nice
  17492. 26-Şuarâ 7
    enbetnâ : yetiştirdik
  17493. 26-Şuarâ 7
    zevcin : çift
  17494. 26-Şuarâ 7
    kerîmin : kerim, bol, çok çeşit, çeşit çeşit
  17495. 26-Şuarâ 8
    inne : muhakkak
  17496. 26-Şuarâ 8
    fî zâlike : bunda
  17497. 26-Şuarâ 8
    le : elbette, gerçekten
  17498. 26-Şuarâ 8
    âyeten : âyet
  17499. 26-Şuarâ 8
    ve mâ kâne : ve olmadı
  17500. 26-Şuarâ 8
    ekseru-hum : onların çoğu
  17501. 26-Şuarâ 8
    mu'minîne : mü'minler
  17502. 26-Şuarâ 9
    ve inne : ve muhakkak
  17503. 26-Şuarâ 9
    rabbe-ke : senin Rabbin
  17504. 26-Şuarâ 9
    le : elbette, mutlaka
  17505. 26-Şuarâ 9
    huve : o
  17506. 26-Şuarâ 9
    el azîzu : azîz, yüce
  17507. 26-Şuarâ 9
    er rahîme : rahîm, rahmet nuru gönderen
  17508. 26-Şuarâ 10
    ve iz nâdâ : ve seslenmişti
  17509. 26-Şuarâ 10
    rabbu-ke : senin Rabbin
  17510. 26-Şuarâ 10
    en i'ti : gitmesi
  17511. 26-Şuarâ 10
    el kavme : kavim
  17512. 26-Şuarâ 10
    ez zâlimîne : zalimler
  17513. 26-Şuarâ 11
    kavme : kavim
  17514. 26-Şuarâ 11
    fir'avne : firavun
  17515. 26-Şuarâ 11
    e : mi
  17516. 26-Şuarâ 11
    yettekûne : takva sahibi olmuyorlar
  17517. 26-Şuarâ 12
    le : dedi
  17518. 26-Şuarâ 12
    ehâfu : korkuyorum
  17519. 26-Şuarâ 12
    en yukezzibû-ni : beni yalanlamaları
  17520. 26-Şuarâ 13
    ve yadîku : ve daralıyor
  17521. 26-Şuarâ 13
    veyentaliku : ve dönmüyor
  17522. 26-Şuarâ 13
    fe : böylece, bu nedenle
  17523. 26-Şuarâ 13
    ersil : gönder
  17524. 26-Şuarâ 13
    ilâ hârûne : Harun'a
  17525. 26-Şuarâ 14
    ve lehum : ve onlar için, onlar
  17526. 26-Şuarâ 14
    aleyye : bana, benim üzerime
  17527. 26-Şuarâ 14
    zenbun : suç, günah
  17528. 26-Şuarâ 14
    fe : artık, böylece
  17529. 26-Şuarâ 14
    ehâfu : korkuyorum
  17530. 26-Şuarâ 14
    en yaktulû-ni : beni öldürmelerinden
  17531. 26-Şuarâ 15
    le : dedi
  17532. 26-Şuarâ 15
    kellâ : hayır
  17533. 26-Şuarâ 15
    fe ezhebâ : haydi ikiniz gidin
  17534. 26-Şuarâ 15
    mea-kum : sizinle beraber
  17535. 26-Şuarâ 15
    mustemiûne : işitenler
  17536. 26-Şuarâ 16
    fe'tiyâ (fe i'tiyâ) : artık (ikiniz) gidin
  17537. 26-Şuarâ 16
    fir'avne : firavun
  17538. 26-Şuarâ 16
    fe : böylece, ve de
  17539. 26-Şuarâ 16
    resûlu : resûl, elçi
  17540. 26-Şuarâ 16
    rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbi
  17541. 26-Şuarâ 17
    en ersil : göndermesi
  17542. 26-Şuarâ 17
    mea-nâ : bizimle beraber
  17543. 26-Şuarâ 17
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  17544. 26-Şuarâ 18
    le : dedi
  17545. 26-Şuarâ 18
    e : mi
  17546. 26-Şuarâ 18
    lem nurabbi-ke : senin Rabbin (himaye edip yetiştiren) olmadık
  17547. 26-Şuarâ 18
    velîden : çocuk olarak, çocukken
  17548. 26-Şuarâ 18
    ve lebiste : ve sen kaldın
  17549. 26-Şuarâ 18
    min umuri-ke : senin ömründen
  17550. 26-Şuarâ 18
    sinîne : seneler, yıllar
  17551. 26-Şuarâ 19
    ve fealte : ve sen yaptın
  17552. 26-Şuarâ 19
    fa'lete-ke : senin işin
  17553. 26-Şuarâ 19
    elletî : ki o
  17554. 26-Şuarâ 19
    fealte : sen yaptın
  17555. 26-Şuarâ 19
    ve ente : ve sen
  17556. 26-Şuarâ 19
    min el kâfirîne : kâfirlerden, inkâr edenlerden
  17557. 26-Şuarâ 20
    le : dedi
  17558. 26-Şuarâ 20
    fealtu-hâ : onu yaptım
  17559. 26-Şuarâ 20
    izen : o zaman
  17560. 26-Şuarâ 20
    ve ene : ve ben
  17561. 26-Şuarâ 20
    min ed dâllîne : dalâlette olanlardan
  17562. 26-Şuarâ 21
    fe ferartu : o zaman kaçtım
  17563. 26-Şuarâ 21
    lemmâ : olduğu zaman, olduğundan dolayı
  17564. 26-Şuarâ 21
    fe : sonra, fakat
  17565. 26-Şuarâ 21
    vehebe lî : bana bağışladı
  17566. 26-Şuarâ 21
    hukmen : hüküm, hikmet
  17567. 26-Şuarâ 21
    ve ceale-nî : ve beni kıldı
  17568. 26-Şuarâ 21
    min el murselîne : gönderilenlerden, resûllerden
  17569. 26-Şuarâ 22
    ve tilke : ve bu
  17570. 26-Şuarâ 22
    ni'metun : ni'met
  17571. 26-Şuarâ 22
    temunnu-hâ : onu lütfettin, onunla lütufta bulundun
  17572. 26-Şuarâ 22
    aleyye : bana
  17573. 26-Şuarâ 22
    en abbedte : seninle yapman
  17574. 26-Şuarâ 22
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  17575. 26-Şuarâ 23
    le : dedi
  17576. 26-Şuarâ 23
    ve mâ : ve nedir
  17577. 26-Şuarâ 23
    el âlemîne : âlemler
  17578. 26-Şuarâ 24
    le : dedi
  17579. 26-Şuarâ 24
    es semâvâti : semalar, gökler
  17580. 26-Şuarâ 24
    ve el ardı : ve yeryüzü, yer
  17581. 26-Şuarâ 24
    ve mâ : ve şeyler
  17582. 26-Şuarâ 24
    beyne-humâ : ikisi arasında
  17583. 26-Şuarâ 24
    mûkınîne : yakîn (kesin) olarak inananlar, yakîn hasıl ederek inananlar
  17584. 26-Şuarâ 25
    le : dedi
  17585. 26-Şuarâ 25
    li men : kimselere
  17586. 26-Şuarâ 25
    havle-hu : onun etrafında
  17587. 26-Şuarâ 25
    e : mı
  17588. 26-Şuarâ 25
    testemiûne : işitmiyorsunuz
  17589. 26-Şuarâ 26
    le : dedi
  17590. 26-Şuarâ 26
    ve rabbu : ve Rab
  17591. 26-Şuarâ 26
    el evvelîne : evvelkiler, öncekiler
  17592. 26-Şuarâ 27
    le : dedi
  17593. 26-Şuarâ 27
    inne : muhakkak
  17594. 26-Şuarâ 27
    resûle-kum : sizin resûlünüz
  17595. 26-Şuarâ 27
    ellezî : ki o
  17596. 26-Şuarâ 27
    ursile : gönderildi
  17597. 26-Şuarâ 27
    ileykum : size
  17598. 26-Şuarâ 27
    le : elbette, gerçekten, mutlaka
  17599. 26-Şuarâ 27
    mecnûnun : mecnun, deli
  17600. 26-Şuarâ 28
    le : dedi
  17601. 26-Şuarâ 28
    el meşrıkı : şark, doğu
  17602. 26-Şuarâ 28
    ve el magribi : ve batı
  17603. 26-Şuarâ 28
    ve mâ : ve şeyler
  17604. 26-Şuarâ 28
    beyne-humâ : ikisi arasında
  17605. 26-Şuarâ 28
    ta'kılûne : akıl ediyorsunuz
  17606. 26-Şuarâ 29
    le : dedi
  17607. 26-Şuarâ 29
    le : elbette, mutlaka, gerçekten
  17608. 26-Şuarâ 29
    in ittehazte : eğer sen edinirsen
  17609. 26-Şuarâ 29
    ilâhen : bir ilâh
  17610. 26-Şuarâ 29
    le : gerçekten, elbette, mutlaka
  17611. 26-Şuarâ 29
    ec'alenne-ke : seni mutlaka kılacağım
  17612. 26-Şuarâ 29
    min el mescûnîne : hapsedilenlerden, zindana atılanlardan
  17613. 26-Şuarâ 30
    le : dedi
  17614. 26-Şuarâ 30
    e ve lev : olsa da mı
  17615. 26-Şuarâ 30
    ci'tu-ke : sana getirdim
  17616. 26-Şuarâ 30
    bi şey'in : bir şey
  17617. 26-Şuarâ 31
    le : dedi
  17618. 26-Şuarâ 31
    fe'ti : öyleyse getir
  17619. 26-Şuarâ 31
    kunte : sen oldun
  17620. 26-Şuarâ 31
    min es sâdikîne : sadıklardan, doğru söyleyenlerden
  17621. 26-Şuarâ 32
    fe : o zaman, bunun üzerine
  17622. 26-Şuarâ 32
    elkâ : attı
  17623. 26-Şuarâ 32
    fe izâ : o zaman, böylece
  17624. 26-Şuarâ 32
    hiye : o
  17625. 26-Şuarâ 33
    ve nezea : ve çıkardı
  17626. 26-Şuarâ 33
    yede-hu : elini
  17627. 26-Şuarâ 33
    fe izâ : o zaman, böylece
  17628. 26-Şuarâ 33
    hiye : o
  17629. 26-Şuarâ 33
    beydâu : beyaz (nurlu)
  17630. 26-Şuarâ 33
    li en nâzırîne : bakanlar için, seyredenler için
  17631. 26-Şuarâ 34
    le : dedi
  17632. 26-Şuarâ 34
    li el melei : ileri gelenlere
  17633. 26-Şuarâ 34
    havle-hu : onun etrafında
  17634. 26-Şuarâ 34
    inne : muhakkak
  17635. 26-Şuarâ 34
    le : gerçekten, mutlaka
  17636. 26-Şuarâ 35
    en yuhrice-kum : sizi çıkarmak
  17637. 26-Şuarâ 35
    fe : bu taktirde
  17638. 26-Şuarâ 35
    te'murûne : emredersiniz
  17639. 26-Şuarâ 36
    ercih (erci-hu) : onu tehir et, beklet
  17640. 26-Şuarâ 36
    ve ehâ-hu : ve onun kardeşi
  17641. 26-Şuarâ 36
    veb'as : vender
  17642. 26-Şuarâ 36
    el medâini (medine) : şehirlerde, şehirlereehir)
  17643. 26-Şuarâ 36
    hâşirîne : haşredenler, toplayanlar, toplayıcılar
  17644. 26-Şuarâ 37
    ye'tû-ke bi : sana getirsinler
  17645. 26-Şuarâ 37
    sehhârin : sihir yapanlar, sihirbazlar
  17646. 26-Şuarâ 38
    fe : işte o zaman, böylece
  17647. 26-Şuarâ 38
    es seharatu : sihirbazlar
  17648. 26-Şuarâ 38
    yevmin : bir gün
  17649. 26-Şuarâ 39
    vele : ve denildi
  17650. 26-Şuarâ 39
    li en nâsi : insanlara
  17651. 26-Şuarâ 39
    hel : mı
  17652. 26-Şuarâ 39
    entum : siz
  17653. 26-Şuarâ 39
    muctemiûne : toplananlar
  17654. 26-Şuarâ 40
    lealle-nâ : böylece biz, o zaman biz
  17655. 26-Şuarâ 40
    nettebiu : tâbî oluruz
  17656. 26-Şuarâ 40
    es seharate : sihirbazlar
  17657. 26-Şuarâ 40
    el gâlibîne : gâlip gelenler
  17658. 26-Şuarâ 41
    fe : artık, böylece
  17659. 26-Şuarâ 41
    lemmâ : olduğu zaman
  17660. 26-Şuarâ 41
    e : geldi
  17661. 26-Şuarâ 41
    es seharatu : sihirbazlar
  17662. 26-Şuarâ 41
    fir'avne : firavun
  17663. 26-Şuarâ 41
    e : mi
  17664. 26-Şuarâ 41
    inne : muhakkak, gerçekten
  17665. 26-Şuarâ 41
    lenâ : bize
  17666. 26-Şuarâ 41
    le : elbette, mutlaka
  17667. 26-Şuarâ 41
    ecran : ecir, mükâfat
  17668. 26-Şuarâ 41
    el gâlibîne : gâlip olanlar
  17669. 26-Şuarâ 42
    le : dedi
  17670. 26-Şuarâ 42
    neam : evet
  17671. 26-Şuarâ 42
    ve inne-kum : ve muhakkak siz
  17672. 26-Şuarâ 42
    izen : öyleyse, o zaman
  17673. 26-Şuarâ 42
    le : elbette, mutlaka
  17674. 26-Şuarâ 42
    min el mukarrabîne : yakın olanlardan, yakınlardan
  17675. 26-Şuarâ 43
    le : dedi
  17676. 26-Şuarâ 43
    lehum : onlara
  17677. 26-Şuarâ 43
    elkû : atın
  17678. 26-Şuarâ 43
    entum : siz
  17679. 26-Şuarâ 43
    mulkûne : atanlar, atılacak olan
  17680. 26-Şuarâ 44
    fe : artık, böylece
  17681. 26-Şuarâ 44
    elkav : atın
  17682. 26-Şuarâ 44
    hıbâle-hum : onların ipleri
  17683. 26-Şuarâ 44
    ve ısıyye-hum : ve onların asaları
  17684. 26-Şuarâ 44
    ve kâlû : ve dediler
  17685. 26-Şuarâ 44
    izzeti : izzet, üstünlük
  17686. 26-Şuarâ 44
    fir'avne : firavun
  17687. 26-Şuarâ 44
    le : elbette
  17688. 26-Şuarâ 44
    el gâlibûne : gâlip olanlar, üstün olanlar
  17689. 26-Şuarâ 45
    fe : böylece, sonra
  17690. 26-Şuarâ 45
    elkâ : attı
  17691. 26-Şuarâ 45
    fe : böylece, o zaman
  17692. 26-Şuarâ 45
    hiye : o
  17693. 26-Şuarâ 45
    telkafu : yutuyor
  17694. 26-Şuarâ 45
    ye'fikûne : uyduruyorlar
  17695. 26-Şuarâ 46
    fe : o zaman, hemen
  17696. 26-Şuarâ 46
    ulkıye : atıldılar, (yere) kapandılar
  17697. 26-Şuarâ 46
    es seharatu : sihirbazlar
  17698. 26-Şuarâ 46
    sâcidîne : secde edenler, secde ederek
  17699. 26-Şuarâ 47
    âmennâ : biz îmân ettik
  17700. 26-Şuarâ 47
    el âlemîne : âlemler
  17701. 26-Şuarâ 48
    ve hârûne : ve Harun
  17702. 26-Şuarâ 49
    le : dedi
  17703. 26-Şuarâ 49
    âmentum : siz îmân ettiniz
  17704. 26-Şuarâ 49
    lehu : ona
  17705. 26-Şuarâ 49
    kable : önce, evvel
  17706. 26-Şuarâ 49
    en âzene : benim izin vermem
  17707. 26-Şuarâ 49
    lekum : size
  17708. 26-Şuarâ 49
    inne-hu : muhakkak o
  17709. 26-Şuarâ 49
    le : elbette, mutlaka
  17710. 26-Şuarâ 49
    kebîru-kum : sizin büyüğünüz
  17711. 26-Şuarâ 49
    ellezî : ki o
  17712. 26-Şuarâ 49
    alleme-kum : size öğretti (öğreten)
  17713. 26-Şuarâ 49
    es sıhra : sihir, büyü
  17714. 26-Şuarâ 49
    fe : artık, öyleyse
  17715. 26-Şuarâ 49
    le : mutlaka, elbette
  17716. 26-Şuarâ 49
    sevfe : yakında
  17717. 26-Şuarâ 49
    ta'lemûne : bileceksiniz
  17718. 26-Şuarâ 49
    le : elbette, mutlaka
  17719. 26-Şuarâ 49
    ukattıanne : kestireceğim
  17720. 26-Şuarâ 49
    eydiye-kum : sizin elleriniz
  17721. 26-Şuarâ 49
    ve ercule-kum : ve sizin ayaklarınız
  17722. 26-Şuarâ 49
    ve le : ve mutlaka
  17723. 26-Şuarâ 49
    usallibenne-kum : sizi astıracağım
  17724. 26-Şuarâ 49
    ecmaîne : topluca, hepsi
  17725. 26-Şuarâ 50
    munkalibûne : dönenleriz
  17726. 26-Şuarâ 51
    natmeu : umuyoruz, istiyoruz
  17727. 26-Şuarâ 51
    en yagfira : mağfiret etmesi
  17728. 26-Şuarâ 51
    lenâ : bizi, bize
  17729. 26-Şuarâ 51
    en kunnâ : olmuş olmamız
  17730. 26-Şuarâ 51
    evvele : ilk, evvel
  17731. 26-Şuarâ 51
    el mu'minîne : mü'minler
  17732. 26-Şuarâ 52
    ve evhay-nâ : ve biz vahyettik
  17733. 26-Şuarâ 52
    en esri : gece yürümesi, gece yola çıkması
  17734. 26-Şuarâ 52
    inne-kum : muhakkak siz
  17735. 26-Şuarâ 52
    muttebeûne : takip edilecek olanlar
  17736. 26-Şuarâ 53
    fe : artık, böylece, bunun üzerine
  17737. 26-Şuarâ 53
    ersele : gönderdi
  17738. 26-Şuarâ 53
    el medâini : şehirlere
  17739. 26-Şuarâ 53
    hâşirîne : toplayıcılar
  17740. 26-Şuarâ 54
    inne : muhakkak
  17741. 26-Şuarâ 54
    le : elbette, gerçekten
  17742. 26-Şuarâ 54
    şirzimetun : küçük topluluk, küçük grup
  17743. 26-Şuarâ 54
    kalîlûne : az (sayıları az)
  17744. 26-Şuarâ 55
    ve inne-hum : ve muhakkak onlar
  17745. 26-Şuarâ 55
    lenâ : bize
  17746. 26-Şuarâ 55
    le : gerçekten
  17747. 26-Şuarâ 55
    gâizûne : kızdıranlar, öfkelendirenlerfke duyanlar)
  17748. 26-Şuarâ 56
    ve innâ : ve muhakkak biz
  17749. 26-Şuarâ 56
    le : elbette, gerçekten
  17750. 26-Şuarâ 56
    cemîun : toplum, topluluk
  17751. 26-Şuarâ 56
    hâzirûne : sakınılan, korkulan, tedbir alan
  17752. 26-Şuarâ 57
    fe : artık, böylece
  17753. 26-Şuarâ 57
    min cennâtin : bahçelerden
  17754. 26-Şuarâ 57
    ve uyûnin : ve pınarlar
  17755. 26-Şuarâ 58
    ve kunûzin : ve hazineler
  17756. 26-Şuarâ 58
    ve makâmin : ve makamlar
  17757. 26-Şuarâ 58
    kerîmin : kerim, ikram edilmiş, yüksek
  17758. 26-Şuarâ 59
    kezâlike : işteylece
  17759. 26-Şuarâ 59
    ve evresnâ-hâ : ve ona varis kıldık
  17760. 26-Şuarâ 59
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  17761. 26-Şuarâ 60
    fe : artık, böylece
  17762. 26-Şuarâ 60
    etbeû-hum : onlara tâbî oldular, onların peşine düştüler
  17763. 26-Şuarâ 60
    muşrikîne : şark tarafı, doğu tarafı, güneşin doğuş vakti
  17764. 26-Şuarâ 61
    fe lemmâ : olduğu zaman
  17765. 26-Şuarâ 61
    terâe : görüyorlar
  17766. 26-Şuarâ 61
    el cem'âni : iki topluluk
  17767. 26-Şuarâ 61
    le : dedi
  17768. 26-Şuarâ 61
    le : gerçekten, muhakkak
  17769. 26-Şuarâ 61
    mudrakûne : yetişilenler
  17770. 26-Şuarâ 62
    le : dedi
  17771. 26-Şuarâ 62
    kellâ : hayır
  17772. 26-Şuarâ 62
    inne : muhakkak
  17773. 26-Şuarâ 62
    maiye : benimle beraber
  17774. 26-Şuarâ 62
    se-yehdî-ni : beni hidayete erdirecek, kurtuluşa ulaştıracak
  17775. 26-Şuarâ 63
    fe : o zaman
  17776. 26-Şuarâ 63
    evhaynâ : vahyettik
  17777. 26-Şuarâ 63
    en ıdrib : vurması
  17778. 26-Şuarâ 63
    bi asâke : (senin) asan ile
  17779. 26-Şuarâ 63
    el bahra : deniz
  17780. 26-Şuarâ 63
    fenfeleka (fe infeleka) : hemen (infilâk etti) yarıldı, ayrıldı
  17781. 26-Şuarâ 63
    fe : o zaman, böylece, bundan sonra
  17782. 26-Şuarâ 63
    ne : oldu
  17783. 26-Şuarâ 63
    ke : gibi
  17784. 26-Şuarâ 63
    et tavdi : yüksek dağ
  17785. 26-Şuarâ 63
    el azîmi : büyük
  17786. 26-Şuarâ 64
    ve ezlefnâ : ve yaklaştırdık, yakınlaştırdık
  17787. 26-Şuarâ 64
    semme : oraya
  17788. 26-Şuarâ 64
    el âharîne : diğerleri
  17789. 26-Şuarâ 65
    ve enceynâ : ve kurtardık
  17790. 26-Şuarâ 65
    ve men : ve kimseler
  17791. 26-Şuarâ 65
    mea-hû : onunla beraber
  17792. 26-Şuarâ 65
    ecmaîne : topluca, hepsi
  17793. 26-Şuarâ 66
    summe : sonra
  17794. 26-Şuarâ 66
    agrakne : boğduk
  17795. 26-Şuarâ 66
    el âharîne : diğerleri
  17796. 26-Şuarâ 67
    inne : muhakkak
  17797. 26-Şuarâ 67
    fî zâlike : bunda
  17798. 26-Şuarâ 67
    le : gerçekten
  17799. 26-Şuarâ 67
    âyeten : âyet (vardır)
  17800. 26-Şuarâ 67
    ve mâ kâne : ve olmadı, değiller
  17801. 26-Şuarâ 67
    ekseru-hum : onların çoğu
  17802. 26-Şuarâ 67
    mu'minîne : mü'minler
  17803. 26-Şuarâ 68
    ve inne : ve muhakkak
  17804. 26-Şuarâ 68
    rabbe-ke : senin Rabbin
  17805. 26-Şuarâ 68
    le huve : elbette O
  17806. 26-Şuarâ 68
    el azîzu : azîzdir, yücedir
  17807. 26-Şuarâ 68
    er rahîmu : rahîmdir, rahmet nuru gönderendir,
  17808. 26-Şuarâ 69
    vetlu : ve oku, aktar
  17809. 26-Şuarâ 69
    aleyhim : onlara
  17810. 26-Şuarâ 69
    nebee : haberini
  17811. 26-Şuarâ 69
    ibrâhîme : İbrâhîm
  17812. 26-Şuarâ 70
    iz kâle : demişti
  17813. 26-Şuarâ 70
    li ebî-hi : onun babasına
  17814. 26-Şuarâ 70
    ve kavmi-hi : ve onun kavmine
  17815. 26-Şuarâ 70
    ta'budûne : tapıyorsunuz
  17816. 26-Şuarâ 71
    asnâmen : putlar
  17817. 26-Şuarâ 71
    fe : böylece
  17818. 26-Şuarâ 71
    nezallu lehâ : ona devam ediyoruz
  17819. 26-Şuarâ 71
    âkifîne : ibadet edenler, kulluk edenler
  17820. 26-Şuarâ 72
    le : dedi
  17821. 26-Şuarâ 72
    hel : mı
  17822. 26-Şuarâ 72
    yesmeûne-kum : sizi işitiyorlar
  17823. 26-Şuarâ 72
    iz tedne : dua ettiğiniz zaman
  17824. 26-Şuarâ 73
    ev : yoksa, veya, öyle mi
  17825. 26-Şuarâ 73
    yenfeûne-kum : size fayda veriyorlar
  17826. 26-Şuarâ 73
    ev : veya
  17827. 26-Şuarâ 73
    yedurrûne : zarar veriyorlar
  17828. 26-Şuarâ 74
    bel : hayır
  17829. 26-Şuarâ 74
    vecednâ : biz bulduk
  17830. 26-Şuarâ 74
    âbâe-nâ : (bizim) babalarımız
  17831. 26-Şuarâ 74
    kezâlike : böyle
  17832. 26-Şuarâ 74
    yef'alûne : yapıyorlar
  17833. 26-Şuarâ 75
    le : dedi
  17834. 26-Şuarâ 75
    e fe raeytum : öyleyse siz gördünüz mü
  17835. 26-Şuarâ 75
    ta'budûne : siz tapıyorsunuz
  17836. 26-Şuarâ 76
    entum : siz
  17837. 26-Şuarâ 76
    ve âbâu-kum : ve sizin babalarınız, atalarınız
  17838. 26-Şuarâ 76
    el akdemûne : kadim, eski, geçmiş
  17839. 26-Şuarâ 77
    fe : o zaman
  17840. 26-Şuarâ 77
    inne-hum : muhakkak onlar
  17841. 26-Şuarâ 77
    rabbe : Rab
  17842. 26-Şuarâ 77
    el âlemîne : âlemler
  17843. 26-Şuarâ 78
    ellezî : ki o
  17844. 26-Şuarâ 78
    fe huve : ve o
  17845. 26-Şuarâ 78
    yehdî-ni : beni hidayete erdirir
  17846. 26-Şuarâ 79
    vellezî (ve ellezî) : ve ki o
  17847. 26-Şuarâ 79
    huve : o
  17848. 26-Şuarâ 79
    ve yeskî-ni : ve beni sulayan, içiren
  17849. 26-Şuarâ 80
    ve izâ : ve olduğu zaman
  17850. 26-Şuarâ 80
    fe : o zaman
  17851. 26-Şuarâ 80
    huve : o
  17852. 26-Şuarâ 80
    yeşfî-ni : bana şifa verir
  17853. 26-Şuarâ 81
    vellezî (ve ellezî) : ve ki o
  17854. 26-Şuarâ 81
    summe : sonra
  17855. 26-Şuarâ 82
    vellezî (ve ellezî) : ve, ki o
  17856. 26-Şuarâ 82
    atmeu : umuyorum, istiyorum
  17857. 26-Şuarâ 82
    en yagfira : mağfiret etmesi
  17858. 26-Şuarâ 82
    hatîetî : benim hatalarım
  17859. 26-Şuarâ 82
    yevme : günü
  17860. 26-Şuarâ 82
    ed dîni : dîn
  17861. 26-Şuarâ 83
    heb lî : bana bağışla, ver
  17862. 26-Şuarâ 83
    hukmen : hüküm, hikmet
  17863. 26-Şuarâ 83
    ve elhık-nî : ve beni ilhak et, dahil et
  17864. 26-Şuarâ 83
    bi es sâlihîne : salihlere
  17865. 26-Şuarâ 84
    vec'al (ve ic'al) : ve kıl, yap
  17866. 26-Şuarâ 84
    lisâne : konuşulan, lisan
  17867. 26-Şuarâ 84
    el âhırîne : sonrakiler
  17868. 26-Şuarâ 85
    vec'al-nî (ve ic'al-nî) : ve beni kıl
  17869. 26-Şuarâ 85
    min veraseti : varislerden
  17870. 26-Şuarâ 85
    cenneti : cennet
  17871. 26-Şuarâ 85
    en naîmi : naim (ni'metlendirilmiş)
  17872. 26-Şuarâ 86
    ebî : benim babam
  17873. 26-Şuarâ 86
    inne-hu : muhakkak ki o
  17874. 26-Şuarâ 86
    ne : oldu
  17875. 26-Şuarâ 86
    min ed dâllîne : dalâlette olanlardan
  17876. 26-Şuarâ 87
    ve lâ tuhzi-nî : ve beni utandırma, alçaltma, perişan etme, mahzun etme
  17877. 26-Şuarâ 87
    yevme : gün
  17878. 26-Şuarâ 87
    yûb'asûne : beas edilirler, diriltilirler
  17879. 26-Şuarâ 88
    yevme : gün
  17880. 26-Şuarâ 88
    yenfau : fayda vermez
  17881. 26-Şuarâ 88
    ve lâ : ve olmaz, ve yoktur
  17882. 26-Şuarâ 88
    benûne : oğullar, çocuklar
  17883. 26-Şuarâ 89
    men : kim, kimse, kişi
  17884. 26-Şuarâ 89
    etâllâhe (etâ allâhe) : Allah'a geldiler
  17885. 26-Şuarâ 89
    selîmin : selîm, selâmete ermiş
  17886. 26-Şuarâ 90
    ve uzlifeti : ve yaklaştırıldı
  17887. 26-Şuarâ 90
    el cennetu : cennet
  17888. 26-Şuarâ 90
    li el muttekîne : takva sahiplerine
  17889. 26-Şuarâ 91
    ve burrizeti : ve bariz olarak gösterildi
  17890. 26-Şuarâ 91
    el cahîmu : cehennem
  17891. 26-Şuarâ 91
    li el gâvîne : azgınlar için, azgınlara
  17892. 26-Şuarâ 92
    vele : ve denildi
  17893. 26-Şuarâ 92
    lehum : onlara
  17894. 26-Şuarâ 92
    eyne : nerede
  17895. 26-Şuarâ 92
    ta'budûne : tapıyorsunuz
  17896. 26-Şuarâ 93
    hel : mi
  17897. 26-Şuarâ 93
    yensurûne-kum : size yardım ediyorlar
  17898. 26-Şuarâ 93
    ev : veya
  17899. 26-Şuarâ 93
    yentesırûne : kendilerine yardım edebiliyorlar
  17900. 26-Şuarâ 94
    fe : artık, böylece
  17901. 26-Şuarâ 94
    ve elvune : ve azgınlar
  17902. 26-Şuarâ 95
    ve cunûdu : ve ordular
  17903. 26-Şuarâ 95
    iblîse : iblis
  17904. 26-Şuarâ 95
    ecmeûne : hepsi, topluca
  17905. 26-Şuarâ 96
    ve hum : ve onlar
  17906. 26-Şuarâ 96
    yahtesımûne : hasım olarak (düşmanca) çekişirler
  17907. 26-Şuarâ 97
    le : elbette, mutlaka
  17908. 26-Şuarâ 98
    nusevvî-kum : sizi eşit tutuyoruz
  17909. 26-Şuarâ 98
    el âlemîne : âlemler
  17910. 26-Şuarâ 99
    ve mâ : ve olmadı
  17911. 26-Şuarâ 99
    edalle-nâ : bizi dalâlette bıraktı
  17912. 26-Şuarâ 99
    el mucrimûne : suçlular
  17913. 26-Şuarâ 100
    fe : artık, öyleyse
  17914. 26-Şuarâ 100
    lenâ : bize, bizim için
  17915. 26-Şuarâ 100
    min şâfiîne : şefaatçi
  17916. 26-Şuarâ 101
    ve : ve
  17917. 26-Şuarâ 102
    fe lev enne : keşke olsaydı
  17918. 26-Şuarâ 102
    lenâ : bize, bizim için
  17919. 26-Şuarâ 102
    kerraten : bir kere daha
  17920. 26-Şuarâ 102
    fe : o zaman
  17921. 26-Şuarâ 102
    nekûne : biz oluruz
  17922. 26-Şuarâ 102
    el mu'minîne : mü'minler
  17923. 26-Şuarâ 103
    inne : muhakkak
  17924. 26-Şuarâ 103
    like : işteylece
  17925. 26-Şuarâ 103
    le : elbette
  17926. 26-Şuarâ 103
    âyeten : bir âyet, ibret
  17927. 26-Şuarâ 103
    ve mâ kâne : ve olmadı, değil
  17928. 26-Şuarâ 103
    ekseru-hum : onların çoğu
  17929. 26-Şuarâ 103
    mu'minîne : mü'minler
  17930. 26-Şuarâ 104
    ve inne : ve muhakkak
  17931. 26-Şuarâ 104
    rabbe-ke : senin Rabbin
  17932. 26-Şuarâ 104
    le : elbette
  17933. 26-Şuarâ 104
    huve : o
  17934. 26-Şuarâ 104
    el azîzu : azîz, güçlü, üstün olan
  17935. 26-Şuarâ 104
    er rahîmu : rahîm,
  17936. 26-Şuarâ 105
    kezzebet : tekzip etti, yalanladı
  17937. 26-Şuarâ 105
    el murselîne : gönderilenler, resûller
  17938. 26-Şuarâ 106
    le : dedi
  17939. 26-Şuarâ 106
    lehum : onlara
  17940. 26-Şuarâ 106
    ehû-hum : onların kardeşi
  17941. 26-Şuarâ 106
    e : mi
  17942. 26-Şuarâ 106
    tettekûne : takva sahibi olmuyorsunuz
  17943. 26-Şuarâ 107
    lekum : sizin için, size
  17944. 26-Şuarâ 107
    resûlun : bir resûl
  17945. 26-Şuarâ 107
    emînun : emin, güvenilir
  17946. 26-Şuarâ 108
    fe : artık, öyleyse
  17947. 26-Şuarâ 108
    ittekû : takva sahibi olun
  17948. 26-Şuarâ 108
    allâhe : Allah
  17949. 26-Şuarâ 108
    ve etîû-ni : ve itaat edin
  17950. 26-Şuarâ 109
    vees'elu-kum : ve sizden istemiyorum
  17951. 26-Şuarâ 109
    aleyhi : ona
  17952. 26-Şuarâ 109
    ecrin : ecir, ücret
  17953. 26-Şuarâ 109
    ecriye : benim ecrim, benim ücretim
  17954. 26-Şuarâ 109
    el âlemîne : âlemler
  17955. 26-Şuarâ 110
    fe : artık, öyleyse
  17956. 26-Şuarâ 110
    ittekû : takva sahibi olun
  17957. 26-Şuarâ 110
    allâhe : Allah
  17958. 26-Şuarâ 110
    ve etîû-ni : ve bana itaat edin
  17959. 26-Şuarâ 111
    e : mı
  17960. 26-Şuarâ 111
    leke : sana
  17961. 26-Şuarâ 111
    ve ittebea-ke : ve sana tâbî oldular
  17962. 26-Şuarâ 111
    el erzelûne : en basit insanlar, rezil insanlar
  17963. 26-Şuarâ 112
    le : dedi
  17964. 26-Şuarâ 112
    ve mâ : ve olmadı, yok
  17965. 26-Şuarâ 112
    kânû ya'melûne : yapmış oldukları
  17966. 26-Şuarâ 113
    lev : eğer, şâyet, ise
  17967. 26-Şuarâ 113
    teş'urûne : şuurundasınız, farkındasınız, farkında olursunuz
  17968. 26-Şuarâ 114
    ve mâ : ve değil
  17969. 26-Şuarâ 114
    ene : ben
  17970. 26-Şuarâ 114
    el mu'minîne : mü'minler
  17971. 26-Şuarâ 115
    in ene : ben sadece
  17972. 26-Şuarâ 115
    nezîrun : bir nezir, uyarıcı
  17973. 26-Şuarâ 116
    le : elbette, mutlaka, gerçekten
  17974. 26-Şuarâ 116
    lem tentehi : vazgeçmezsen
  17975. 26-Şuarâ 116
    le tekûnenne : sen muhakkak ..... olacaksın
  17976. 26-Şuarâ 116
    min el mercûmîne : taşlananlardan
  17977. 26-Şuarâ 117
    le : dedi
  17978. 26-Şuarâ 117
    inne : muhakkak
  17979. 26-Şuarâ 117
    kezzebû-ni : beni yalanladı
  17980. 26-Şuarâ 118
    feftah (fe iftah) : artık, bu durumda aç
  17981. 26-Şuarâ 118
    beynî : benim aram
  17982. 26-Şuarâ 118
    ve beyne-hum : ve onların arası
  17983. 26-Şuarâ 118
    fethan : fethederek, açarak
  17984. 26-Şuarâ 118
    ve necci-nî : ve beni kurtar
  17985. 26-Şuarâ 118
    ve men : ve kimseler, kişiler
  17986. 26-Şuarâ 118
    maiye : benimle beraber
  17987. 26-Şuarâ 118
    min el mu'minîne : mü'minlerden
  17988. 26-Şuarâ 119
    fe : böylece
  17989. 26-Şuarâ 119
    enceynâ-hu : onu kurtardık
  17990. 26-Şuarâ 119
    ve men : ve kimseleri
  17991. 26-Şuarâ 119
    mea-hu : onunla beraber
  17992. 26-Şuarâ 119
    fîl fulki (fî el fulki) : gemiinde, gemide
  17993. 26-Şuarâ 119
    el meşhûni : dolu
  17994. 26-Şuarâ 120
    summe : sonra
  17995. 26-Şuarâ 120
    el bâkîne : geride kalanlar, kalanlar
  17996. 26-Şuarâ 121
    inne : muhakkak
  17997. 26-Şuarâ 121
    fî zâlike : bunda var
  17998. 26-Şuarâ 121
    le : elbette, mutlaka
  17999. 26-Şuarâ 121
    âyeten : bir âyet, bir ibret
  18000. 26-Şuarâ 121
    ve mâ kâne : ve olmadı
  18001. 26-Şuarâ 121
    ekseru-hum : onların çoğu
  18002. 26-Şuarâ 121
    mu'minîne : îmân edenler, mü'min olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  18003. 26-Şuarâ 122
    ve inne : ve muhakkak
  18004. 26-Şuarâ 122
    rabbe-ke : senin Rabbin
  18005. 26-Şuarâ 122
    le huve : elbette O
  18006. 26-Şuarâ 122
    el azîzu : azîz, yüce
  18007. 26-Şuarâ 122
    er rahîmu : rahmet nuru gönderen,
  18008. 26-Şuarâ 123
    kezzebet : tekzip etti, yalanladı
  18009. 26-Şuarâ 123
    el murselîne : gönderilen resûller
  18010. 26-Şuarâ 124
    iz kâle : demişti
  18011. 26-Şuarâ 124
    lehum : onlara
  18012. 26-Şuarâ 124
    ehû-hum : onların kardeşi
  18013. 26-Şuarâ 124
    etettekûne : siz takva sahibi olmayacak mısınız
  18014. 26-Şuarâ 125
    lekum : sizin için
  18015. 26-Şuarâ 125
    resûlun : bir resûl
  18016. 26-Şuarâ 125
    emînun : emin, güvenilir
  18017. 26-Şuarâ 126
    fe : artık, öyleyse
  18018. 26-Şuarâ 126
    ittekû allâhe : Allah'a karşı takva sahibi olun, Allah'a ulaşmayı dileyin
  18019. 26-Şuarâ 126
    ve etîû-ni : ve bana itaat edin
  18020. 26-Şuarâ 127
    vees'elu-kum : ve ben sizden istemiyorum
  18021. 26-Şuarâ 127
    aleyhi : ona
  18022. 26-Şuarâ 127
    min ecrin : bir ücret
  18023. 26-Şuarâ 127
    ecriye : benim ücretim
  18024. 26-Şuarâ 127
    rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbi
  18025. 26-Şuarâ 128
    e : mı
  18026. 26-Şuarâ 128
    tebnûne : bina ediyorsunuz, inşa ediyorsunuz
  18027. 26-Şuarâ 128
    âyeten : âyet, delil
  18028. 26-Şuarâ 128
    ta'besûne : abesle iştigal ediyorsunuz, boşuna uğraşıyorsunuz
  18029. 26-Şuarâ 129
    ve tettehızûne : ve ediniyorsunuz
  18030. 26-Şuarâ 129
    mesânia : sanat eserleri, yapıtlar
  18031. 26-Şuarâ 129
    leallekum : umulur ki siz
  18032. 26-Şuarâ 129
    tahludûne : siz ebedî kalırsınız
  18033. 26-Şuarâ 130
    ve izâ : ve olduğu zaman
  18034. 26-Şuarâ 130
    betaştum : yakaladınız
  18035. 26-Şuarâ 130
    betaştum : yakaladınız
  18036. 26-Şuarâ 130
    cebbârîne : cebirle, zorbalıkla
  18037. 26-Şuarâ 131
    fe : artık, öyleyse
  18038. 26-Şuarâ 131
    ittekû allâhe : Allah'a karşı takva sahibi olun, Allah'a ulaşmayı dileyin
  18039. 26-Şuarâ 131
    ve etîû-ni : ve bana itaat edin
  18040. 26-Şuarâ 132
    vettekû (ve ittekû) : ve takva sahibi olun
  18041. 26-Şuarâ 132
    ellezî : ki o
  18042. 26-Şuarâ 132
    emedde-kum : size yardım etti
  18043. 26-Şuarâ 132
    ta'lemûne : siz biliyorsunuz
  18044. 26-Şuarâ 133
    emedde-kum : size yardım etti
  18045. 26-Şuarâ 133
    bi en'âmin : hayvanlarla
  18046. 26-Şuarâ 133
    ve benîne : ve oğullar, çocuklar
  18047. 26-Şuarâ 134
    ve cennâtin : ve bahçeler
  18048. 26-Şuarâ 134
    ve uyûnin : ve pınarlar
  18049. 26-Şuarâ 135
    ehâfu : korkuyorum
  18050. 26-Şuarâ 135
    aleykum : sizin üzerinize, size
  18051. 26-Şuarâ 135
    azâbe : azap
  18052. 26-Şuarâ 135
    yevmin : gün
  18053. 26-Şuarâ 136
    sevâun : birdir, eşittir
  18054. 26-Şuarâ 136
    aleynâ : bize
  18055. 26-Şuarâ 136
    e : mi
  18056. 26-Şuarâ 136
    vaazte : sen vaaz verdin
  18057. 26-Şuarâ 136
    em : veya
  18058. 26-Şuarâ 136
    lem tekun : sen olmazsın
  18059. 26-Şuarâ 136
    min el vâızîne : vaaz verenlerden
  18060. 26-Şuarâ 137
    el evvelîne : öncekiler, evvelkiler
  18061. 26-Şuarâ 138
    ve mâ : ve değil
  18062. 26-Şuarâ 138
    muazzebîne : azaplandırılanlar
  18063. 26-Şuarâ 139
    fe : artık, böylece
  18064. 26-Şuarâ 139
    kezzebû-hu : onu tekzip ettiler, yalanladılar
  18065. 26-Şuarâ 139
    fe : artık, böylece, bu sebeple
  18066. 26-Şuarâ 139
    ehleknâ-hum : onları helak ettik
  18067. 26-Şuarâ 139
    inne : muhakkak
  18068. 26-Şuarâ 139
    fî zâlike : bunda var
  18069. 26-Şuarâ 139
    le : elbette, mutlaka
  18070. 26-Şuarâ 139
    âyeten : bir âyet
  18071. 26-Şuarâ 139
    ve mâ kâne : ve olmadı
  18072. 26-Şuarâ 139
    ekseru-hum : onların çoğu
  18073. 26-Şuarâ 139
    mu'minîne : îmân edenler, mü'min olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  18074. 26-Şuarâ 140
    ve inne : ve muhakkak
  18075. 26-Şuarâ 140
    rabbe-ke : senin Rabbin
  18076. 26-Şuarâ 140
    le huve : elbette o
  18077. 26-Şuarâ 140
    el azîzu : azîz, yüce
  18078. 26-Şuarâ 140
    er rahîmu : rahmet nuru gönderen, rahîm esması ile tecelli eden
  18079. 26-Şuarâ 141
    kezzebet : tekzip etti, yalanladı
  18080. 26-Şuarâ 141
    semûdu : Semud kavmi
  18081. 26-Şuarâ 141
    el murselîne : gönderilen resûller
  18082. 26-Şuarâ 142
    le : dedi
  18083. 26-Şuarâ 142
    lehum : onlar için, onlara
  18084. 26-Şuarâ 142
    ehû-hum : onların kardeşi
  18085. 26-Şuarâ 142
    e : mı
  18086. 26-Şuarâ 142
    tettekûne : takva sahibi olmazsınız, olmayacaksınız
  18087. 26-Şuarâ 143
    lekum : sizin için
  18088. 26-Şuarâ 143
    resûlun : bir resûl
  18089. 26-Şuarâ 143
    emînun : emin, güvenilir
  18090. 26-Şuarâ 144
    fe : artık, öyleyse
  18091. 26-Şuarâ 144
    ittekû allâhe : Allah'a karşı takva sahibi olun, Allah'a ulaşmayı dileyin
  18092. 26-Şuarâ 144
    ve etîû-ni : ve bana itaat edin
  18093. 26-Şuarâ 145
    vees'elu-kum : ve ben sizden istemiyorum
  18094. 26-Şuarâ 145
    aleyhi : ona
  18095. 26-Şuarâ 145
    min ecrin : bir ücret
  18096. 26-Şuarâ 145
    ecriye : benim ücretim
  18097. 26-Şuarâ 145
    rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbi
  18098. 26-Şuarâ 146
    e : mı
  18099. 26-Şuarâ 146
    tutrakûne : bırakılacaksınız
  18100. 26-Şuarâ 146
    âminîne : emin
  18101. 26-Şuarâ 147
    cennâtin : bahçeler
  18102. 26-Şuarâ 147
    ve uyûnin : ve pınarlar
  18103. 26-Şuarâ 148
    ve zurûın : ve ekinler
  18104. 26-Şuarâ 148
    ve nahlin : ve hurma ağaçları, hurmalıklar
  18105. 26-Şuarâ 148
    hedîmun : sarkmış, açılmış
  18106. 26-Şuarâ 149
    ve tenhıtûne : ve oyuyorsunuz, yontuyorsunuz
  18107. 26-Şuarâ 149
    min el cibâli : dağlardan
  18108. 26-Şuarâ 149
    buyûten : evler
  18109. 26-Şuarâ 149
    fârihîne : maharetle, ustaca yapanlar
  18110. 26-Şuarâ 150
    fe : artık, öyleyse
  18111. 26-Şuarâ 150
    ittekû allâhe : Allah'a karşı takva sahibi olun, Allah'a ulaşmayı dileyin
  18112. 26-Şuarâ 150
    ve etîû-ni : ve bana itaat edin
  18113. 26-Şuarâ 151
    ve lâ tutîû : ve itaat etmeyin
  18114. 26-Şuarâ 151
    emra : emre
  18115. 26-Şuarâ 151
    el musrifîne : müsrifler
  18116. 26-Şuarâ 152
    ellezîne : o kimseler, onlar
  18117. 26-Şuarâ 152
    yufsidûne : fesat çıkarıyorlar, fesat çıkarırlar
  18118. 26-Şuarâ 152
    el ardı : yeryüzünde
  18119. 26-Şuarâ 152
    ve lâ yuslihûne : ve ıslâh etmiyorlar, ıslâh etmezler
  18120. 26-Şuarâ 153
    innemâ : ancak, sadece
  18121. 26-Şuarâ 153
    ente : sen
  18122. 26-Şuarâ 153
    el musahharîne : büyülenmiş kimseler, büyülenenler
  18123. 26-Şuarâ 154
    ente : sen
  18124. 26-Şuarâ 154
    beşerun : beşer, insan
  18125. 26-Şuarâ 154
    fe'ti : öyleyse getir
  18126. 26-Şuarâ 154
    âyetin : bir âyet
  18127. 26-Şuarâ 154
    kunte : isen
  18128. 26-Şuarâ 154
    es sâdikîne : sadıklardan, doğru sözlülerden
  18129. 26-Şuarâ 155
    le : dedi
  18130. 26-Şuarâ 155
    lehâ : onun için, onun
  18131. 26-Şuarâ 155
    şirbun \n(şeribe) : su içme hakkı \n: (içti)
  18132. 26-Şuarâ 155
    ve lekum : ve sizin için, sizin
  18133. 26-Şuarâ 155
    yevmin : bir gün
  18134. 26-Şuarâ 156
    vetemessû-hâ : ve ona dokunmayın
  18135. 26-Şuarâ 156
    fe : o zaman, öyleyse
  18136. 26-Şuarâ 156
    ye'huze-kum : sizi alır (yakalar)
  18137. 26-Şuarâ 156
    yevmin : gün
  18138. 26-Şuarâ 157
    fe : artık, öyleyse, buna rağmen
  18139. 26-Şuarâ 157
    fe : böylece, sonra
  18140. 26-Şuarâ 157
    nâdimîne : pişman olanlar
  18141. 26-Şuarâ 158
    fe : artık, böylece
  18142. 26-Şuarâ 158
    ehaze-hum : onları aldı (yakaladı)
  18143. 26-Şuarâ 158
    el azâbu : azap
  18144. 26-Şuarâ 158
    inne : muhakkak
  18145. 26-Şuarâ 158
    fî zâlike : bunda var
  18146. 26-Şuarâ 158
    le : elbette, mutlaka
  18147. 26-Şuarâ 158
    âyeten : bir âyet
  18148. 26-Şuarâ 158
    ve mâ kâne : ve olmadı
  18149. 26-Şuarâ 158
    ekseru-hum : onların çoğu
  18150. 26-Şuarâ 158
    mu'minîne : îmân edenler, mü'min olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  18151. 26-Şuarâ 159
    ve inne : ve muhakkak
  18152. 26-Şuarâ 159
    rabbe-ke : senin Rabbin
  18153. 26-Şuarâ 159
    le huve : elbette O
  18154. 26-Şuarâ 159
    el azîzu : azîz, yüce
  18155. 26-Şuarâ 159
    er rahîmu : rahîm olan, rahmet nuru gönderen,
  18156. 26-Şuarâ 160
    kezzebet : yalanladı
  18157. 26-Şuarâ 160
    el murselîne : gönderilenler, resûller
  18158. 26-Şuarâ 161
    le : dedi
  18159. 26-Şuarâ 161
    lehum : onlar için, onlara
  18160. 26-Şuarâ 161
    ehû-hum : onların kardeşi
  18161. 26-Şuarâ 161
    e : mı
  18162. 26-Şuarâ 161
    tettekûne : takva sahibi olmayacaksınız
  18163. 26-Şuarâ 162
    lekum : sizin için
  18164. 26-Şuarâ 162
    resûlun : bir resûl
  18165. 26-Şuarâ 162
    emînun : emin, güvenilir
  18166. 26-Şuarâ 163
    fe : artık, öyleyse
  18167. 26-Şuarâ 163
    ittekû allâhe : Allah'a karşı takva sahibi olun, Allah'a ulaşmayı dileyin
  18168. 26-Şuarâ 163
    ve etîû-ni : ve bana itaat edin
  18169. 26-Şuarâ 164
    vees'elu-kum : ve ben sizden istemiyorum
  18170. 26-Şuarâ 164
    aleyhi : ona
  18171. 26-Şuarâ 164
    min ecrin : bir ücret
  18172. 26-Şuarâ 164
    ecriye : benim ücretim
  18173. 26-Şuarâ 164
    rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbi
  18174. 26-Şuarâ 165
    e te'tûne : gidiyor musunuz
  18175. 26-Şuarâ 165
    ez zukrâne : erkekler
  18176. 26-Şuarâ 165
    min el âlemîne : âlemlerden (insanlardan)
  18177. 26-Şuarâ 166
    ve tezerûne : ve bırakıyorsunuz
  18178. 26-Şuarâ 166
    lekum : sizin için
  18179. 26-Şuarâ 166
    min ezvâci-kum : sizin eşlerinizden (kadınlarınızdan)
  18180. 26-Şuarâ 166
    bel : hayır
  18181. 26-Şuarâ 166
    entum : siz
  18182. 26-Şuarâ 166
    âdûne : azgın olanlar, haddi aşanlar
  18183. 26-Şuarâ 167
    le : gerçekten
  18184. 26-Şuarâ 167
    lem tentehi : sen vazgeçmezsen
  18185. 26-Şuarâ 167
    le tekûnenne : sen mutlaka olacaksın
  18186. 26-Şuarâ 167
    min el muhracîne : ihraç edilenlerden, çıkarılanlardan
  18187. 26-Şuarâ 168
    le : dedi
  18188. 26-Şuarâ 168
    li ameli-kum : sizin amellerinizi, yaptıklarınızı
  18189. 26-Şuarâ 168
    min el kâlîne : şiddetle buğzedenlerden, tiksinenlerden
  18190. 26-Şuarâ 169
    necci-nî : beni kurtar
  18191. 26-Şuarâ 169
    ve ehlî : ve ehlim (ailem ve bana tâbî olanlar)
  18192. 26-Şuarâ 169
    ya'melûne : yapıyorlar
  18193. 26-Şuarâ 170
    fe : böylece, bunun üzerine
  18194. 26-Şuarâ 170
    necceynâ-hu : onu kurtardık
  18195. 26-Şuarâ 170
    ve ehlehû : ve onun ehli (ailesi ve ona tâbî olanlar)
  18196. 26-Şuarâ 170
    ecmaîne : hepsi
  18197. 26-Şuarâ 171
    acûzen : ihtiyar kadın
  18198. 26-Şuarâ 171
    el gâbirîne : geriye kalanların içinde
  18199. 26-Şuarâ 172
    summe : sonra
  18200. 26-Şuarâ 172
    demmernâ : dumura uğrattık, nesillerini sona erdirdik
  18201. 26-Şuarâ 172
    el âharîne : diğerleri
  18202. 26-Şuarâ 173
    ve emtarnâ : ve (yağmur) yağdırdık
  18203. 26-Şuarâ 173
    aleyhim : onların üzerine
  18204. 26-Şuarâ 173
    fee : ne kötüdür
  18205. 26-Şuarâ 173
    el munzerîne : uyarılanların
  18206. 26-Şuarâ 174
    inne : muhakkak
  18207. 26-Şuarâ 174
    fî zâlike : bunda var
  18208. 26-Şuarâ 174
    le : elbette, mutlaka
  18209. 26-Şuarâ 174
    âyeten : bir âyet
  18210. 26-Şuarâ 174
    ve mâ kâne : ve olmadı
  18211. 26-Şuarâ 174
    ekseru-hum : onların çoğu
  18212. 26-Şuarâ 174
    mu'minîne : îmân edenler, mü'min olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  18213. 26-Şuarâ 175
    ve inne : ve muhakkak
  18214. 26-Şuarâ 175
    rabbe-ke : senin Rabbin
  18215. 26-Şuarâ 175
    le huve : elbette o
  18216. 26-Şuarâ 175
    el azîzu : azîz, yüce
  18217. 26-Şuarâ 175
    er rahîmu : rahîm olan, rahmet nuru gönderen, Rahîm esması ile tecelli eden
  18218. 26-Şuarâ 176
    kezzebe : yalanladı
  18219. 26-Şuarâ 176
    el eyketi : Eyke
  18220. 26-Şuarâ 176
    el murselîne : gönderilenler, resûller
  18221. 26-Şuarâ 177
    le : dedi
  18222. 26-Şuarâ 177
    lehum : onlar için, onlara
  18223. 26-Şuarâ 177
    e : mı
  18224. 26-Şuarâ 177
    tettekûne : takva sahibi olmayacaksınız
  18225. 26-Şuarâ 178
    lekum : sizin için
  18226. 26-Şuarâ 178
    resûlun : bir resûl
  18227. 26-Şuarâ 178
    emînun : emin, güvenilir
  18228. 26-Şuarâ 179
    fe : artık, öyleyse
  18229. 26-Şuarâ 179
    ittekû allâhe : Allah'a karşı takva sahibi olun, Allah'a ulaşmayı dileyin
  18230. 26-Şuarâ 179
    ve etîû-ni : ve bana itaat edin
  18231. 26-Şuarâ 180
    vees'elu-kum : ve ben sizden istemiyorum
  18232. 26-Şuarâ 180
    aleyhi : ona
  18233. 26-Şuarâ 180
    min ecrin : bir ücret
  18234. 26-Şuarâ 180
    ecriye : benim ücretim
  18235. 26-Şuarâ 180
    rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbi
  18236. 26-Şuarâ 181
    evfû : ifa edin
  18237. 26-Şuarâ 181
    el keyle : ölçü
  18238. 26-Şuarâ 181
    vetekûnû : ve olmayın
  18239. 26-Şuarâ 181
    min el muhsirîne : muhsirinden, eksiltenlerden, nefsini hüsrana düşürenlerden
  18240. 26-Şuarâ 182
    vezinû : tartın
  18241. 26-Şuarâ 182
    bi el kıstâsi : ölçü ile
  18242. 26-Şuarâ 182
    el mustekîmi : istikamet üzere olanlar
  18243. 26-Şuarâ 183
    vetebhasu : ve eksiltmeyin, kısmayın
  18244. 26-Şuarâ 183
    ense : insanlar
  18245. 26-Şuarâ 183
    eşyâe-hum : onların şeyleri
  18246. 26-Şuarâ 183
    ve : ve
  18247. 26-Şuarâ 183
    lâ ta'sev : azgınlık, bozgunculuk yapmayın
  18248. 26-Şuarâ 183
    el ardı : yeryüzünde
  18249. 26-Şuarâ 183
    mufsidîne : fesat çıkaranlar
  18250. 26-Şuarâ 184
    vettekû (ve ittekû) : ve takva sahibi olun
  18251. 26-Şuarâ 184
    ellezî : ki o
  18252. 26-Şuarâ 184
    ve el cibillete : ve insan topluluğu
  18253. 26-Şuarâ 184
    el evvelîne : evvelkiler
  18254. 26-Şuarâ 185
    innemâ : ancak, sadece
  18255. 26-Şuarâ 185
    ente : sen
  18256. 26-Şuarâ 185
    el musahharîne : sihir yapılmış olanlar, büyülenmişler
  18257. 26-Şuarâ 186
    ve mâ : ve değil
  18258. 26-Şuarâ 186
    ente : sen
  18259. 26-Şuarâ 186
    illâ beşerun : bir beşerden başka, bir insandan başka
  18260. 26-Şuarâ 186
    ve in : ve eğer, olsa
  18261. 26-Şuarâ 186
    nazunnu-ke : biz seni zannediyoruz, sanıyoruz
  18262. 26-Şuarâ 186
    le : gerçekten, elbette, mutlaka
  18263. 26-Şuarâ 186
    min el kâzibîne : yalancılardan
  18264. 26-Şuarâ 187
    fe : öyleyse
  18265. 26-Şuarâ 187
    eskıt : düşür
  18266. 26-Şuarâ 187
    aleynâ : bizim üzerimize
  18267. 26-Şuarâ 187
    kisefen : bir parça
  18268. 26-Şuarâ 187
    min es semâi : gökyüzünden
  18269. 26-Şuarâ 187
    in kunte : eğer sen isen
  18270. 26-Şuarâ 187
    min es sâdıkîne : doğru söyleyenlerden
  18271. 26-Şuarâ 188
    le : dedi
  18272. 26-Şuarâ 188
    a'lemu : daha iyi bilir, çok iyi bilir
  18273. 26-Şuarâ 188
    ta'melûne : siz yapıyorsunuz
  18274. 26-Şuarâ 189
    fe : böylece
  18275. 26-Şuarâ 189
    kezzebû-hu : onu yalanladılar
  18276. 26-Şuarâ 189
    fe : böylece, bunun üzerine
  18277. 26-Şuarâ 189
    ehaze-hum : onları aldı, yakaladı
  18278. 26-Şuarâ 189
    yevmi : gün
  18279. 26-Şuarâ 189
    ez zulleti : gölge
  18280. 26-Şuarâ 189
    inne-hu : muhakkak ki o
  18281. 26-Şuarâ 189
    ne : oldu
  18282. 26-Şuarâ 189
    azâbe : azap
  18283. 26-Şuarâ 189
    yevmin : gün
  18284. 26-Şuarâ 190
    inne : muhakkak
  18285. 26-Şuarâ 190
    fî zâlike : bunda var
  18286. 26-Şuarâ 190
    le : elbette, mutlaka
  18287. 26-Şuarâ 190
    âyeten : bir âyet, delil, ibret
  18288. 26-Şuarâ 190
    ve mâ kâne : ve olmadı
  18289. 26-Şuarâ 190
    ekseru-hum : onların çoğu
  18290. 26-Şuarâ 190
    mu'minîne : îmân edenler, mü'min olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  18291. 26-Şuarâ 191
    ve inne : ve muhakkak
  18292. 26-Şuarâ 191
    rabbe-ke : senin Rabbin
  18293. 26-Şuarâ 191
    le huve : elbette o
  18294. 26-Şuarâ 191
    el azîzu : azîz, yüce
  18295. 26-Şuarâ 191
    er rahîmu : rahîm olan, rahmet nuru gönderen,
  18296. 26-Şuarâ 192
    ve inne-hu : ve muhakkak ki o
  18297. 26-Şuarâ 192
    le : elbette, gerçekten
  18298. 26-Şuarâ 192
    tenzîlu : indirmesi
  18299. 26-Şuarâ 192
    el âlemîne : âlemler
  18300. 26-Şuarâ 193
    nezele : indirdi
  18301. 26-Şuarâ 193
    er rûhu el emînu : Ruh'ûl Emin, Cebrail (A.S)
  18302. 26-Şuarâ 194
    alâ kalbi-ke : senin kalbine
  18303. 26-Şuarâ 194
    tekûne : senin olman
  18304. 26-Şuarâ 194
    min el munzirîne : nezirlerden, uyaranlardan
  18305. 26-Şuarâ 196
    ve inne-hu : ve muhakkak ki o
  18306. 26-Şuarâ 196
    le : elbette, mutlaka
  18307. 26-Şuarâ 196
    el evvelîne : evvelkiler
  18308. 26-Şuarâ 197
    e : mı
  18309. 26-Şuarâ 197
    ve lem yekun : ve olmadı
  18310. 26-Şuarâ 197
    lehum : onlara, onlar için
  18311. 26-Şuarâ 197
    âyeten : bir âyet, delil
  18312. 26-Şuarâ 197
    en ya'leme-hu : onu bilmesi
  18313. 26-Şuarâ 197
    ulemâu : ulemalar, âlimler
  18314. 26-Şuarâ 197
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  18315. 26-Şuarâ 198
    ve lev : ve olsa, eğer
  18316. 26-Şuarâ 198
    nezzelnâ-hu : ona indirdik
  18317. 26-Şuarâ 198
    el a'cemîne : Arap olmayanlar
  18318. 26-Şuarâ 199
    fe : böylece
  18319. 26-Şuarâ 199
    karae-hu : onu okudu
  18320. 26-Şuarâ 199
    aleyhim : onlara
  18321. 26-Şuarâ 199
    mu'minîne : îmân edenler, mü'min olanlar
  18322. 26-Şuarâ 200
    kezâlike : işteyle
  18323. 26-Şuarâ 200
    seleknâ-hu : biz onu soktuk
  18324. 26-Şuarâ 200
    el mucrimîne : mücrimler, suçlular, günahkârlar
  18325. 26-Şuarâ 201
    lâ yu'minûne : inanmazlar, mü'min olmazlar
  18326. 26-Şuarâ 201
    yeravu : görürler
  18327. 26-Şuarâ 201
    el azâbe : azap
  18328. 26-Şuarâ 201
    el elîme : elîm, acı
  18329. 26-Şuarâ 202
    fe : böylece
  18330. 26-Şuarâ 202
    ye'tîye-hum : onlara gelecek, gelir
  18331. 26-Şuarâ 202
    bagteten : ansızın
  18332. 26-Şuarâ 202
    ve hum : ve onlar
  18333. 26-Şuarâ 202
    yeş'urûne : farkında olmazlar, olamazlar
  18334. 26-Şuarâ 203
    fe : o zaman
  18335. 26-Şuarâ 203
    yekûlû : söylerler, derler
  18336. 26-Şuarâ 203
    hel : mı
  18337. 26-Şuarâ 203
    munzarûne : bekletilenler, mühlet verilenler
  18338. 26-Şuarâ 204
    e : mı
  18339. 26-Şuarâ 204
    fe : öyleyse, yoksa
  18340. 26-Şuarâ 204
    yesta'cilûne : acele istiyorlar
  18341. 26-Şuarâ 205
    e : mı
  18342. 26-Şuarâ 205
    fe : öyleyse, böylece, işte
  18343. 26-Şuarâ 205
    raeyte : sen gördün
  18344. 26-Şuarâ 205
    metta'nâ-hum : onları metalandırdık, yararlandırdık
  18345. 26-Şuarâ 205
    sinîne : seneler, yıllar
  18346. 26-Şuarâ 206
    summe : sonra
  18347. 26-Şuarâ 206
    e-hum : onlar geldi
  18348. 26-Şuarâ 206
    yûadûne : vaadolundular
  18349. 26-Şuarâ 207
    yumetteûne : metalandırılırlar
  18350. 26-Şuarâ 208
    veehleknâ : ve biz helâk etmedik
  18351. 26-Şuarâ 208
    min karyetin : (kasabalardan) bir kasabayı
  18352. 26-Şuarâ 208
    lehâ : onun, ona
  18353. 26-Şuarâ 208
    munzirûne : nezirler, uyarıcılar
  18354. 26-Şuarâ 209
    ve mâ kunnâ : ve biz olmadık
  18355. 26-Şuarâ 209
    zâlimîne : zalimler, zulmedenler
  18356. 26-Şuarâ 210
    vetenezzelet : ve indirmedi
  18357. 26-Şuarâ 210
    eş şeyâtînu : şeytanlar
  18358. 26-Şuarâ 211
    veyenbagî : ve yakışmaz
  18359. 26-Şuarâ 211
    lehum : onlara
  18360. 26-Şuarâ 211
    veyestetîûne : ve muktedir olamazlar, güçleri yetmez
  18361. 26-Şuarâ 212
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  18362. 26-Şuarâ 212
    anis sem'i (an es sem'i) : işitmekten
  18363. 26-Şuarâ 212
    le : gerçekten, kesinlikle, kesin olarak
  18364. 26-Şuarâ 212
    ma'zûlûne : azledilmiş olanlar, uzak tutulmuş, men edilmiş olanlar
  18365. 26-Şuarâ 213
    fe : artık, öyleyse
  18366. 26-Şuarâ 213
    ted'u : dua etme
  18367. 26-Şuarâ 213
    meallâhi (mea allâhi) : Allah ile beraber
  18368. 26-Şuarâ 213
    ilâhen : ilâh
  18369. 26-Şuarâ 213
    fe : öyleyse, o taktirde
  18370. 26-Şuarâ 213
    tekûne : sen olursun
  18371. 26-Şuarâ 213
    min el muazzebîne : azap edilenlerden
  18372. 26-Şuarâ 214
    ve enzir : ve uyar
  18373. 26-Şuarâ 214
    aşîrete-ke : seniniretin, akrabalar topluluğun
  18374. 26-Şuarâ 214
    el akrebîne \n(karib) : en yakın \n: (yakın)
  18375. 26-Şuarâ 215
    vahfıd cenâha-ke : kanatlarını indir, kanatlarını ger
  18376. 26-Şuarâ 215
    li men : kimselere
  18377. 26-Şuarâ 215
    ittebea-ke : sana tâbî oldular
  18378. 26-Şuarâ 215
    min el mu'minîne : mü'minlerden
  18379. 26-Şuarâ 216
    fe : fakat, o taktirde
  18380. 26-Şuarâ 216
    asav-ke : sana asi oldular, isyan ettiler
  18381. 26-Şuarâ 216
    fe : o taktirde, o zaman
  18382. 26-Şuarâ 216
    berîun : uzak
  18383. 26-Şuarâ 216
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  18384. 26-Şuarâ 217
    ve tevekkel : ve tevekkül et, güven
  18385. 26-Şuarâ 217
    alel azîzi (alâ el azîzi) : azîz olana, yüce olana
  18386. 26-Şuarâ 217
    er rahîmi : rahmet nuru gönderen, rahîm esmasıyla tecelli eden
  18387. 26-Şuarâ 218
    ellezî : ki o
  18388. 26-Şuarâ 218
    yerâ-ke : seni görür
  18389. 26-Şuarâ 218
    ne : o zaman, olduğu zaman
  18390. 26-Şuarâ 218
    tekûmu : sen kıyam ediyorsun
  18391. 26-Şuarâ 219
    ve tekallube-ke : ve seninnmen
  18392. 26-Şuarâ 219
    es sâcidîne : secde edenler
  18393. 26-Şuarâ 220
    inne-hu : muhakkak ki o
  18394. 26-Şuarâ 220
    huve : o
  18395. 26-Şuarâ 220
    es semîu : sem'îdir, en iyi işitendir
  18396. 26-Şuarâ 220
    el alîmu : alîmdir, en iyi bilendir
  18397. 26-Şuarâ 221
    hel : mı
  18398. 26-Şuarâ 221
    unebbiu-kum : size haber vereyim
  18399. 26-Şuarâ 221
    alâ men : kimse(ler)e, kişilere
  18400. 26-Şuarâ 221
    tenezzelu : iner
  18401. 26-Şuarâ 221
    eş şeyâtînu : şeytanlar
  18402. 26-Şuarâ 222
    tenezzelu : iner
  18403. 26-Şuarâ 222
    effâkin : (ağır) iftira edenler, yalan söyleyenler
  18404. 26-Şuarâ 222
    esîmin : günah işleyenler, günahkârlar
  18405. 26-Şuarâ 223
    yulkûnes sem'a : kulak verirler, dinlerler
  18406. 26-Şuarâ 223
    ve ekseru-hum : ve onların çoğu
  18407. 26-Şuarâ 223
    kâzibûne : yalancılar
  18408. 26-Şuarâ 224
    ve eş şuarâu : ve şairler
  18409. 26-Şuarâ 224
    yettebiu-hum : onlara tâbî olurlar
  18410. 26-Şuarâ 224
    elvune : azgınlar
  18411. 26-Şuarâ 225
    e lem tera : görmüyor musun, görmedin mi
  18412. 26-Şuarâ 225
    enne-hum : onların ..... olduğunu
  18413. 26-Şuarâ 225
    yehîmûne : şaşkın şaşkın dolaşıyorlar, hayal peşinde koşuyorlar
  18414. 26-Şuarâ 226
    ve enne-hum : ve onların ..... olduğunu, muhakkak ki onlar
  18415. 26-Şuarâ 226
    yekûlûne : diyorlar, söylüyorlar, söylerler
  18416. 26-Şuarâ 226
    yef'alûne : yapmıyorlar
  18417. 26-Şuarâ 227
    illellezîne (illâ ellezîne) : onlar, o kimseler hariç
  18418. 26-Şuarâ 227
    âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  18419. 26-Şuarâ 227
    ve amilu es sâlihâti : ve salih amelleyenler, nefs tezkiyesi yapanlar
  18420. 26-Şuarâ 227
    ve zekerû : ve zikrettiler
  18421. 26-Şuarâ 227
    allâhe : Allah
  18422. 26-Şuarâ 227
    kesîran : çok
  18423. 26-Şuarâ 227
    ventesarû (ve intesarû) : ve yardım alanlar, yardım edilenler
  18424. 26-Şuarâ 227
    ve se ya'lemu : ve bilecekler
  18425. 26-Şuarâ 227
    ellezîne : o kimseler
  18426. 26-Şuarâ 227
    zalemû : zulmettiler
  18427. 26-Şuarâ 227
    eyye : hangi
  18428. 26-Şuarâ 227
    munkalebin : döndürülen yer, dönüş yeri
  18429. 26-Şuarâ 227
    yenkalibûne : dönecekler
  18430. 27-Neml 1
    tilke : bu, bunlar
  18431. 27-Neml 1
    el kur'âni : Kur'ân-ı Kerim
  18432. 27-Neml 1
    ve kitâbin : ve kitap
  18433. 27-Neml 2
    huden : hidayete erdirici
  18434. 27-Neml 2
    ve buşrâ : vejdeleyici
  18435. 27-Neml 2
    li el mu'minîne : mü'minler için, mü'minleri
  18436. 27-Neml 3
    ellezîne : ki onlar
  18437. 27-Neml 3
    yukîmûne : ikame ederler
  18438. 27-Neml 3
    es salâte : namaz
  18439. 27-Neml 3
    ve yu'tûne : ve verirler
  18440. 27-Neml 3
    ez zekâte : zekât
  18441. 27-Neml 3
    ve hum : ve onlar
  18442. 27-Neml 3
    bi el âhıreti : ahirete
  18443. 27-Neml 3
    hum yûkınûne : onlar yakîn (sahibi) olarak inanırlar
  18444. 27-Neml 4
    inne ellezîne : muhakkak ki onlar
  18445. 27-Neml 4
    lâ yu'minûne : mü'min olmazlar, inanmazlar
  18446. 27-Neml 4
    bi el âhireti : ahirete (Allah'a ruhun ulaşmasına)
  18447. 27-Neml 4
    zeyyennâ : süsledik
  18448. 27-Neml 4
    lehum : onlar için, onlara
  18449. 27-Neml 4
    a'mâle-hum : onların amelleri, amelleri
  18450. 27-Neml 4
    fe : böylece
  18451. 27-Neml 4
    ya'mehûne : (şaşkın bir halde) bocalarlar
  18452. 27-Neml 5
    ulâike : işte onlar
  18453. 27-Neml 5
    ellezîne : onlar
  18454. 27-Neml 5
    lehum : onlar için vardır
  18455. 27-Neml 5
    sûu el azâbi : azabın kötüsü
  18456. 27-Neml 5
    ve hum : ve onlar
  18457. 27-Neml 5
    el âhıreti : ahirette
  18458. 27-Neml 5
    el ahserûne : en çok hüsrana uğrayanlar
  18459. 27-Neml 6
    ve inne-ke : ve muhakkak ki sen, ve muhakkak ki sana
  18460. 27-Neml 6
    le : mutlaka
  18461. 27-Neml 6
    tulekka : ilka ediliyor, ulaştırılıyor
  18462. 27-Neml 6
    el kur'âne : Kur'ân
  18463. 27-Neml 6
    min ledun : katından, gizli ilminden
  18464. 27-Neml 7
    le : dedi
  18465. 27-Neml 7
    li ehlihî : ehline, ailesine
  18466. 27-Neml 7
    ânestu : farkettim (gördüm)
  18467. 27-Neml 7
    ren : bir ateş
  18468. 27-Neml 7
    se âtî-kum : size getireceğim
  18469. 27-Neml 7
    bi haberin : bir haberi
  18470. 27-Neml 7
    ev : veya
  18471. 27-Neml 7
    kabesin : ateş
  18472. 27-Neml 7
    lealle-kum : böylece siz
  18473. 27-Neml 7
    tastalûne : ısınırsınız
  18474. 27-Neml 8
    fe : artık, böylece
  18475. 27-Neml 8
    lemmâ : olduğu zaman
  18476. 27-Neml 8
    e-hâ : oraya geldi
  18477. 27-Neml 8
    diye : nida edildi, seslenildi
  18478. 27-Neml 8
    enrike : mübarek kılındı
  18479. 27-Neml 8
    men : kimse(ler)
  18480. 27-Neml 8
    en nâri : ateşin içinde, yanında
  18481. 27-Neml 8
    ve : ve
  18482. 27-Neml 8
    men : kimse(ler)
  18483. 27-Neml 8
    havle-hâ : onun etrafında
  18484. 27-Neml 8
    ve subhâne allâhi : ve Allah
  18485. 27-Neml 8
    rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbi
  18486. 27-Neml 9
    inne-hû : muhakkak ki o
  18487. 27-Neml 9
    enallâhu (ene allâhu) : ben Allah'ım
  18488. 27-Neml 9
    el azîzu : azîz, yüce
  18489. 27-Neml 9
    el hakîmu : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi olan
  18490. 27-Neml 10
    ve elkı : ve at
  18491. 27-Neml 10
    asâ-ke : senin asan
  18492. 27-Neml 10
    fe : böylece, bunun üzerine, o zaman
  18493. 27-Neml 10
    lemmâ : olduğu zaman, olunca
  18494. 27-Neml 10
    reâ-hâ : onu gördü
  18495. 27-Neml 10
    tehtezzu : hareket ediyor
  18496. 27-Neml 10
    ke : gibi
  18497. 27-Neml 10
    enne-hâ : onun olduğunu
  18498. 27-Neml 10
    vellâ : geri döndü, kaçtı
  18499. 27-Neml 10
    mudbiren : arkasına dönen
  18500. 27-Neml 10
    ve lem yuakkıb : ve arkasına bakmadı
  18501. 27-Neml 10
    tehaf : korkma
  18502. 27-Neml 10
    yehâfu : korkmaz
  18503. 27-Neml 10
    ledeyye : benim yanımda, benim katımda, huzurumda
  18504. 27-Neml 11
    men : kim
  18505. 27-Neml 11
    zaleme : zulmetti
  18506. 27-Neml 11
    summe : sonra
  18507. 27-Neml 11
    beddele : çevirdi, değiştirdi
  18508. 27-Neml 11
    husnen : iyilik
  18509. 27-Neml 11
    ba'de : sonra
  18510. 27-Neml 11
    fe innî : o zaman muhakkak ben
  18511. 27-Neml 12
    ve edhıl : ve dahil et, sok
  18512. 27-Neml 12
    yede-ke : elini
  18513. 27-Neml 12
    ceybi-ke : koynuna
  18514. 27-Neml 12
    beydâe : beyaz (nurlu)
  18515. 27-Neml 12
    ilâ fir'avne : firavuna
  18516. 27-Neml 12
    ve kavmi-hi : ve onun kavmi
  18517. 27-Neml 12
    inne-hum : muhakkak onlar
  18518. 27-Neml 12
    kavmen : bir kavim
  18519. 27-Neml 12
    fâsikîne : fasıklar
  18520. 27-Neml 13
    fe : böylece
  18521. 27-Neml 13
    lemmâ : olduğu zaman
  18522. 27-Neml 13
    et-hum : onlara geldi
  18523. 27-Neml 13
    mubsıraten : görünür halde
  18524. 27-Neml 14
    ve cehadû : ve bile bile, bilerek inkâr ettiler
  18525. 27-Neml 14
    vesteykanethâ : ve onu yakîn olarak bildiler (inandılar)
  18526. 27-Neml 14
    enfusu-hum : kendileri, nefsleri
  18527. 27-Neml 14
    zulmen : zulmederek
  18528. 27-Neml 14
    ve uluvven : ve büyüklenerek
  18529. 27-Neml 14
    fenzur (fe unzur) : o zaman, öyleyse bak
  18530. 27-Neml 14
    keyfe : nasıl
  18531. 27-Neml 14
    ne : oldu
  18532. 27-Neml 14
    âkıbetu : akıbetler, sonlar
  18533. 27-Neml 14
    el mufsidîne : müfsitler, fesat çıkaranlar
  18534. 27-Neml 15
    ve lekad : ve andolsun
  18535. 27-Neml 15
    âteynâ : biz verdik
  18536. 27-Neml 15
    dâvûde : Davut
  18537. 27-Neml 15
    ve suleymâne : veleyman
  18538. 27-Neml 15
    ilmen : ilim
  18539. 27-Neml 15
    ve kâlâ : ve (ikisi) dediler
  18540. 27-Neml 15
    el hamdu : hamd
  18541. 27-Neml 15
    ellezî : ki o
  18542. 27-Neml 15
    faddale-nâ : bizi üstün kıldı
  18543. 27-Neml 15
    alâ kesîrin : çoğuna
  18544. 27-Neml 15
    el mu'minîne : mü'minler, mü'min olanlar
  18545. 27-Neml 16
    ve varise : ve varis oldu, mirasçı oldu
  18546. 27-Neml 16
    suleymânu : Süleyman
  18547. 27-Neml 16
    dâvûde : Davut
  18548. 27-Neml 16
    vele : ve dedi
  18549. 27-Neml 16
    eyyuhâ : ey
  18550. 27-Neml 16
    en nâsu : insanlar
  18551. 27-Neml 16
    mentıka : nutuk, dil, lisan
  18552. 27-Neml 16
    et tayrı : kuşlar
  18553. 27-Neml 16
    ve ûtî-nâ : ve bize verildi
  18554. 27-Neml 16
    min kulli şey'in : herşeyden
  18555. 27-Neml 16
    inne : muhakkak
  18556. 27-Neml 16
    le huve : muhakkak ki o
  18557. 27-Neml 16
    el fadlu : fazl, üstünlük
  18558. 27-Neml 16
    el mubînu : apaçık
  18559. 27-Neml 17
    ve huşire : ve toplandı
  18560. 27-Neml 17
    li suleymâne : Süleyman için
  18561. 27-Neml 17
    el cinni : cinler
  18562. 27-Neml 17
    ve el insi : ve insanlar
  18563. 27-Neml 17
    ve et tayrı : ve kuş(lar)
  18564. 27-Neml 17
    fe : böylece, bundan sonra
  18565. 27-Neml 17
    zeûne : düzenlendi
  18566. 27-Neml 18
    etev : geldiler
  18567. 27-Neml 18
    alâ vâdin nemli : karınca vadisine
  18568. 27-Neml 18
    let : dedi
  18569. 27-Neml 18
    nemletun : bir karınca
  18570. 27-Neml 18
    eyyuhâ : ey
  18571. 27-Neml 18
    en nemlu : karıncalar (topluluğu)
  18572. 27-Neml 18
    mesâkine-kum : meskenleriniz, yuvalarınız
  18573. 27-Neml 18
    lâ yahtımenne-kum : sakın sizi ezmesin
  18574. 27-Neml 18
    suleymânu : Süleyman
  18575. 27-Neml 18
    ve cunûdu-hu : ve onun orduları
  18576. 27-Neml 18
    ve hum : ve onlar
  18577. 27-Neml 18
    yeş'urûne : farkında olmazlar
  18578. 27-Neml 19
    fe : o zaman, bunun üzerine
  18579. 27-Neml 19
    tebesseme : tebessüm etti
  18580. 27-Neml 19
    dâhıken : gülerek
  18581. 27-Neml 19
    vele : ve dedi
  18582. 27-Neml 19
    evzı'nî : beni başarılı kıl
  18583. 27-Neml 19
    en eşkure : benim şükretmem
  18584. 27-Neml 19
    ni'mete-ke : senin ni'metin
  18585. 27-Neml 19
    elletî : ki o
  18586. 27-Neml 19
    en'amte : ni'metlendirdin, en'am buyurdun
  18587. 27-Neml 19
    aleyye : bana
  18588. 27-Neml 19
    ve alâ : ve ...a
  18589. 27-Neml 19
    lideyye : anne ve babam
  18590. 27-Neml 19
    ve en a'mele salihan : ve benim salih amel yapmam
  18591. 27-Neml 19
    terdâ-hu : sen ondan razı oldun
  18592. 27-Neml 19
    ve edhıl-nî : ve beni dahil et
  18593. 27-Neml 19
    bi rahmeti-ke : senin rahmetinle
  18594. 27-Neml 19
    ibâdi-ke : senin kulların
  18595. 27-Neml 19
    es sâlihîne : salihler
  18596. 27-Neml 20
    ve tefekkada : ve yoklama yaptı
  18597. 27-Neml 20
    et tayra : kuş(lar)
  18598. 27-Neml 20
    fe : sonra
  18599. 27-Neml 20
    le : dedi
  18600. 27-Neml 20
    mâ-liye : niçin ben
  18601. 27-Neml 20
    erâ : görmüyorum
  18602. 27-Neml 20
    el hudhude : Hüdhüd (kuşu)
  18603. 27-Neml 20
    em : veya, yoksa ... mı
  18604. 27-Neml 20
    ne : oldu
  18605. 27-Neml 20
    min el gâibîne : gaîb olanlardan, kaybolanlardan
  18606. 27-Neml 21
    le : elbette, muhakkak
  18607. 27-Neml 21
    uazzibenne-hu : ona azap edeceğim
  18608. 27-Neml 21
    azâben şedîden : şiddetli azap
  18609. 27-Neml 21
    ev : veya
  18610. 27-Neml 21
    le : mutlaka
  18611. 27-Neml 21
    ezbehanne-hu : onu boğazlayacağım, keseceğim
  18612. 27-Neml 21
    ev : veya
  18613. 27-Neml 21
    le ye'tiyennî bi : bana kesin olarak getirmeli
  18614. 27-Neml 22
    fe : artık, böylece
  18615. 27-Neml 22
    mekese : bekledi
  18616. 27-Neml 22
    gayre baîdin : uzak olmadan, çok geçmeden
  18617. 27-Neml 22
    fe : o zaman, böylece, ve
  18618. 27-Neml 22
    le : dedi
  18619. 27-Neml 22
    ehattu : ihata ettim (öğrendim)
  18620. 27-Neml 22
    lem tuhıt : sen ihata etmedin
  18621. 27-Neml 22
    ve ci'tu-ke : ve sana getirdim
  18622. 27-Neml 22
    min sebein : Seba'dan (Yemen'de bir bölge)
  18623. 27-Neml 22
    bi nebein : bir haber
  18624. 27-Neml 23
    vecedtu : buldum
  18625. 27-Neml 23
    umreeten : bir kadın, bir hanım
  18626. 27-Neml 23
    temliku-hum : onlara melik olan, hükümdarlık yapan
  18627. 27-Neml 23
    ve ûtiyet : ve verildi
  18628. 27-Neml 23
    min kulli şey'in : herşeyden
  18629. 27-Neml 23
    ve lehâ : ve ona, onun var
  18630. 27-Neml 24
    vecedtu-hâ : onu buldum
  18631. 27-Neml 24
    ve kavme-hâ : ve onun kavmi
  18632. 27-Neml 24
    yescudûne : secde ediyorlar
  18633. 27-Neml 24
    li eş şemsi : güneşe
  18634. 27-Neml 24
    ve zeyyene : vesledi
  18635. 27-Neml 24
    lehum : onlara
  18636. 27-Neml 24
    eş şeytânu : şeytan
  18637. 27-Neml 24
    a'mâle-hum : onların amelleri, yaptıkları
  18638. 27-Neml 24
    fe : böylece, bu sebeple
  18639. 27-Neml 24
    sadde-hum : onları men etti, alıkoydu
  18640. 27-Neml 24
    an es sebîli : yoldan
  18641. 27-Neml 24
    fe : böylece, bu sebeple
  18642. 27-Neml 24
    yehtedûne : hidayete ermiyorlar, eremiyorlar, hidayette değiller
  18643. 27-Neml 25
    ellâ yescudû : nasıl secde etmezler
  18644. 27-Neml 25
    ellezî (lillâhillezî) (li allâhi ellezî) : ki o
  18645. 27-Neml 25
    el hab'e : gizli olan, saklı olan
  18646. 27-Neml 25
    es semâvâti : semalarda, göklerde
  18647. 27-Neml 25
    ve el ardı : ve yeryüzünde, yerde
  18648. 27-Neml 25
    ve ya'lemu : ve bilir
  18649. 27-Neml 25
    mâ tuhfûne : sizin sakladığınız şeyi
  18650. 27-Neml 25
    ve mâ tu'linûne : ve açıkladığınız şeyi
  18651. 27-Neml 26
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  18652. 27-Neml 26
    huve : o
  18653. 27-Neml 26
    el arşi : arş
  18654. 27-Neml 26
    el azîmi : büyük
  18655. 27-Neml 27
    le : dedi
  18656. 27-Neml 27
    se nenzuru : bakacağız
  18657. 27-Neml 27
    e : mi
  18658. 27-Neml 27
    sadakte : doğru söyledin
  18659. 27-Neml 27
    em : yoksa
  18660. 27-Neml 27
    kunte : sen oldun
  18661. 27-Neml 27
    min el kâzibîne : yalancılardan
  18662. 27-Neml 28
    izheb bi \n(izheb) : götür \n: (git)
  18663. 27-Neml 28
    fe : o zaman, böylece
  18664. 27-Neml 28
    elkıh : at, bırak
  18665. 27-Neml 28
    ileyhim : onlara
  18666. 27-Neml 28
    summe : sonra
  18667. 27-Neml 28
    tevelle : geri dön
  18668. 27-Neml 28
    fenzur (fe unzur) : sonra bak
  18669. 27-Neml 28
    yerciûne : döner, dönecekler
  18670. 27-Neml 29
    let : dedi
  18671. 27-Neml 29
    eyyuhâ : ey
  18672. 27-Neml 29
    el meleu : ileri gelenler
  18673. 27-Neml 29
    ulkıye : bırakıldı
  18674. 27-Neml 29
    ileyye : bana
  18675. 27-Neml 29
    kerîmun : kerim, kıymetli
  18676. 27-Neml 30
    inne-hu : muhakkak o
  18677. 27-Neml 30
    min suleymâne : Süleyman'dan
  18678. 27-Neml 30
    ve inne-hu : ve muhakkak o
  18679. 27-Neml 30
    er rahmâni : rahman olan
  18680. 27-Neml 30
    er rahîmi : rahîm olan (rahmet nuru gönderen, rahîm esmasıyla tecelli eden)
  18681. 27-Neml 31
    ellâ ta'lû : nasıl büyüklük taslarsınız, büyüklük taslamayın
  18682. 27-Neml 31
    aleyye : bana
  18683. 27-Neml 31
    ve'tûnî (ve etû-nî) : ve bana gelin
  18684. 27-Neml 31
    muslimîne : teslim olanlar
  18685. 27-Neml 32
    let : dedi
  18686. 27-Neml 32
    eyyuhâ : ey
  18687. 27-Neml 32
    el meleu : ileri gelenler
  18688. 27-Neml 32
    eftû-nî \n(eftâ) : bana fetva verin, reyinizi bildirin \n: (açıkladı, fetva verdi)
  18689. 27-Neml 32
    emrî : işimde
  18690. 27-Neml 32
    kâtıaten : kat'i olarak, kesinlikle
  18691. 27-Neml 32
    emren : emir, iş
  18692. 27-Neml 32
    teşhedû-ni : bana şahit olun, benim yanımda bulunun
  18693. 27-Neml 33
    kuvvetin : kuvvet
  18694. 27-Neml 33
    ve ûlû : ve sahibi
  18695. 27-Neml 33
    be'sin : güç, kuvvet
  18696. 27-Neml 33
    şedîdin : şiddetli (büyük)
  18697. 27-Neml 33
    ve el emru : ve emir, iş
  18698. 27-Neml 33
    ileyki : sana
  18699. 27-Neml 33
    fe : bundan sonra, öyleyse
  18700. 27-Neml 33
    te'murîne : sen emrediyorsun, emir vereceksin
  18701. 27-Neml 34
    let : dedi
  18702. 27-Neml 34
    inne : muhakkak ki
  18703. 27-Neml 34
    el mulûke : melikler, sultanlar, hükümdarlar
  18704. 27-Neml 34
    dehalû : girdiler
  18705. 27-Neml 34
    karyeten : bir belde, bir ülke
  18706. 27-Neml 34
    efsedû-hâ : onu ifsad ettiler, bozguna uğrattılar
  18707. 27-Neml 34
    ve cealû : ve kıldılar, yaptılar
  18708. 27-Neml 34
    eizzete : izzetli olanlar, izzet sahibi olanlar
  18709. 27-Neml 34
    ehlihâ : onun halkı
  18710. 27-Neml 34
    ezilleten : zillete düşürerek
  18711. 27-Neml 34
    ve kezâlike : veteyle, bunun gibi
  18712. 27-Neml 34
    yef'alûne : yapıyorlar, yaparlar
  18713. 27-Neml 35
    ve innî : ve muhakkak ki ben
  18714. 27-Neml 35
    mursiletun : resûl gönderen
  18715. 27-Neml 35
    ileyhim : onlara
  18716. 27-Neml 35
    hediyyetin : hediye
  18717. 27-Neml 35
    fe : o zaman, artık, böylece
  18718. 27-Neml 35
    bime : ne ile
  18719. 27-Neml 35
    yerciu : dönerler
  18720. 27-Neml 35
    el murselûne : resûller
  18721. 27-Neml 36
    fe : o zaman, bunun üzerine
  18722. 27-Neml 36
    lemmâ : olduğu zaman
  18723. 27-Neml 36
    e : geldi
  18724. 27-Neml 36
    suleymâne : Süleyman
  18725. 27-Neml 36
    le : dedi
  18726. 27-Neml 36
    e : mı
  18727. 27-Neml 36
    tumiddûne-ni : bana yardım ediyorsunuz
  18728. 27-Neml 36
    fe : böylece, artık
  18729. 27-Neml 36
    bel : hayır
  18730. 27-Neml 36
    entum : sizler
  18731. 27-Neml 36
    hediyyeti-kum : hediyeleriniz
  18732. 27-Neml 36
    tefrahûne : seviniyorsunuz, övünüyorsunuz
  18733. 27-Neml 37
    ileyhim : onlara
  18734. 27-Neml 37
    fe : bundan sonra
  18735. 27-Neml 37
    le : elbette, mutlaka
  18736. 27-Neml 37
    ne'tiyenne-hum : onlara geleceğiz, geliriz
  18737. 27-Neml 37
    lâ kıbele : mukabele edemezler, karşı koyamazlar
  18738. 27-Neml 37
    lehum : onlar
  18739. 27-Neml 37
    ve le : ve elbette, mutlaka
  18740. 27-Neml 37
    nuhricenne-hum : onları sürüp çıkaracağız
  18741. 27-Neml 37
    ezilleten : zilletle
  18742. 27-Neml 37
    ve hum : ve onlar
  18743. 27-Neml 37
    sâgırûne : küçük düşenler, hor görülenler
  18744. 27-Neml 38
    le : dedi
  18745. 27-Neml 38
    eyyuhâ : ey
  18746. 27-Neml 38
    el meleu : ileri gelenler
  18747. 27-Neml 38
    eyyu-kum : sizin hanginiz
  18748. 27-Neml 38
    ye'tî-nî : bana getirir
  18749. 27-Neml 38
    kable : önce
  18750. 27-Neml 38
    en ye'tû-nî : bana gelmeleri
  18751. 27-Neml 38
    muslimîne : teslim olanlar
  18752. 27-Neml 39
    le : dedi
  18753. 27-Neml 39
    min el cinni : cinlerden
  18754. 27-Neml 39
    ene : ben
  18755. 27-Neml 39
    âtî-ke : sana getiririm
  18756. 27-Neml 39
    kable : önce
  18757. 27-Neml 39
    en tekûme : (yerinden) kalkman
  18758. 27-Neml 39
    min makâmi-ke : makamından
  18759. 27-Neml 39
    ve innî : ve muhakkak ben
  18760. 27-Neml 39
    aleyhi : ona
  18761. 27-Neml 39
    le : muhakkak, mutlaka, elbette
  18762. 27-Neml 39
    emînun : emin
  18763. 27-Neml 40
    le : dedi
  18764. 27-Neml 40
    ellezî : ki o
  18765. 27-Neml 40
    inde-hu : onun yanında
  18766. 27-Neml 40
    min el kitâbi : kitaptan
  18767. 27-Neml 40
    ene : ben
  18768. 27-Neml 40
    âtî-ke : sana getiririm
  18769. 27-Neml 40
    kable : önce
  18770. 27-Neml 40
    en yertedde : eski halinenmek
  18771. 27-Neml 40
    ileyke : sana
  18772. 27-Neml 40
    tarfu-ke \n(en yertedde ileyke tarfu-ke) : senin gözün, bakışın \n: (bakışının sana dönmesi, gözünü kırpman, gözünü açıp kapaman)
  18773. 27-Neml 40
    fe : bundan sonra, böylece
  18774. 27-Neml 40
    lemmâ : olduğu zaman
  18775. 27-Neml 40
    reâ-hu : onu gördü
  18776. 27-Neml 40
    mustekırran : durur vaziyette, dururken
  18777. 27-Neml 40
    inde-hu : onun önünde
  18778. 27-Neml 40
    le : dedi
  18779. 27-Neml 40
    li yebluve-nî : beni denemesi için
  18780. 27-Neml 40
    e : mı
  18781. 27-Neml 40
    eşkur : şükredeceğim
  18782. 27-Neml 40
    em : yoksa
  18783. 27-Neml 40
    ekfuru : küfür edeceğim, nankörlük edeceğim
  18784. 27-Neml 40
    ve men : ve kim
  18785. 27-Neml 40
    şekere : şükretti
  18786. 27-Neml 40
    fe : o zaman, böylece
  18787. 27-Neml 40
    innemâ : sadece, yalnız
  18788. 27-Neml 40
    yeşkuru : şükreder
  18789. 27-Neml 40
    nefsi-hi : onun nefsi, kendi nefsi
  18790. 27-Neml 40
    ve men : ve kim
  18791. 27-Neml 40
    kefere : küfretti, nankörlük etti
  18792. 27-Neml 40
    fe : o zaman, o taktirde
  18793. 27-Neml 40
    inne : muhakkak ki
  18794. 27-Neml 40
    kerîmun : kerimdir
  18795. 27-Neml 41
    le : dedi
  18796. 27-Neml 41
    nekkirû : şeklini değiştirin
  18797. 27-Neml 41
    lehâ : onun, onu
  18798. 27-Neml 41
    arşe-hâ : onun tahtı
  18799. 27-Neml 41
    nenzur : bakalım
  18800. 27-Neml 41
    e : mı
  18801. 27-Neml 41
    tehtedî : hidayete erer, hidayete erecek
  18802. 27-Neml 41
    em : veya, yoksa
  18803. 27-Neml 41
    tekûnu : olur, olacak
  18804. 27-Neml 41
    ellezîne : ki onlar
  18805. 27-Neml 41
    yehtedûne : hidayete ermeyenler
  18806. 27-Neml 42
    fe : böylece
  18807. 27-Neml 42
    lemmâ : olduğu zaman
  18808. 27-Neml 42
    et : geldi
  18809. 27-Neml 42
    le : denildi
  18810. 27-Neml 42
    e : mı
  18811. 27-Neml 42
    kezâ : böyle, bunun gibi
  18812. 27-Neml 42
    let : dedi
  18813. 27-Neml 42
    ke ennehu : sanki o, onun gibi
  18814. 27-Neml 42
    huve : o
  18815. 27-Neml 42
    ve ûtî-nâ : ve bize verildi
  18816. 27-Neml 42
    el ilme : ilim
  18817. 27-Neml 42
    ve kunnâ : ve biz olduk
  18818. 27-Neml 42
    muslimîne : müslümanlar, teslim olanlar
  18819. 27-Neml 43
    ve sadde-hâ : ve onu engelledi, mani oldu
  18820. 27-Neml 43
    net : oldu
  18821. 27-Neml 43
    inne-hâ : muhakkak ki o
  18822. 27-Neml 43
    net : oldu, idi
  18823. 27-Neml 43
    kâfirîne : kâfirler
  18824. 27-Neml 44
    le : denildi
  18825. 27-Neml 44
    lehadhulî (lehâ udhulî) : ona gir
  18826. 27-Neml 44
    es sarha : köşk, saray
  18827. 27-Neml 44
    fe : o zaman
  18828. 27-Neml 44
    lemmâ : olduğu zaman
  18829. 27-Neml 44
    raet-hu : onu gördü
  18830. 27-Neml 44
    hasibet-hu : onu zannetti
  18831. 27-Neml 44
    lucceten : derin su
  18832. 27-Neml 44
    ve keşefet an : ve açtı
  18833. 27-Neml 44
    le : dedi
  18834. 27-Neml 44
    inne-hu : muhakkak ki o
  18835. 27-Neml 44
    mumerradun : parlaklaştırılmış, parlak
  18836. 27-Neml 44
    let : dedi
  18837. 27-Neml 44
    zalemtu : zulmettim
  18838. 27-Neml 44
    nefsî : nefsime
  18839. 27-Neml 44
    ve eslemtu : ve teslim oldum
  18840. 27-Neml 44
    mea : beraber
  18841. 27-Neml 44
    suleymâne : Süleyman
  18842. 27-Neml 44
    el âlemîne : âlemler
  18843. 27-Neml 45
    ve lekad : ve andolsun
  18844. 27-Neml 45
    erselnâ : biz gönderdik
  18845. 27-Neml 45
    semûde : Semud kavmi
  18846. 27-Neml 45
    ehâ-hum : onların kardeşi
  18847. 27-Neml 45
    eni'budûllâhe : Allah'a kul olun
  18848. 27-Neml 45
    fe : o zaman, fakat
  18849. 27-Neml 45
    ferîkâni : iki fırka, iki grup
  18850. 27-Neml 45
    yahtesımûne : hasım oluyorlar, çekişiyorlar
  18851. 27-Neml 46
    le : dedi
  18852. 27-Neml 46
    lime : neden, niçin
  18853. 27-Neml 46
    testa'cilûne : acele istiyorsunuz, acele ediyorsunuz
  18854. 27-Neml 46
    es seyyieti : seyyiati, kötülüğü
  18855. 27-Neml 46
    kable : önce
  18856. 27-Neml 46
    el haseneti : hasenat, iyilik
  18857. 27-Neml 46
    lev lâ : olsa olmaz mıydı
  18858. 27-Neml 46
    testagfirûnallâhe : Allah'tan mağfiret isteyin, dileyin
  18859. 27-Neml 46
    lealle-kum : böylece siz
  18860. 27-Neml 46
    turhamûne : rahmet olunursunuz, olunasınız
  18861. 27-Neml 47
    et tayyer-nâ : bize uğursuzluk getirdiniz
  18862. 27-Neml 47
    bi-ke : seninle
  18863. 27-Neml 47
    ve : ve
  18864. 27-Neml 47
    men : kim, kimse
  18865. 27-Neml 47
    mea-ke : seninle beraber
  18866. 27-Neml 47
    le : dedi
  18867. 27-Neml 47
    indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
  18868. 27-Neml 47
    bel : hayır
  18869. 27-Neml 47
    entum : siz
  18870. 27-Neml 47
    tuftenûne : fitneye düşüyorsunuz, fitneye düşmüş
  18871. 27-Neml 48
    ve : ve
  18872. 27-Neml 48
    ne : oldu
  18873. 27-Neml 48
    el medîneti : şehir
  18874. 27-Neml 48
    yufsidûne : fesat çıkarıyorlar
  18875. 27-Neml 48
    el ardı : yeryüzünde
  18876. 27-Neml 48
    ve : ve
  18877. 27-Neml 48
    lâ yuslihûne : ıslâh etmiyorlar
  18878. 27-Neml 49
    tekâsemû : (karşılıklı) kasem ediyorlar, yemin ediyorlar
  18879. 27-Neml 49
    le : mutlaka
  18880. 27-Neml 49
    nubeyyitenne-hu : gece baskını (geceleyin baskın) düzenleyelim
  18881. 27-Neml 49
    ve ehle-hu : ve onun ehli, ailesi
  18882. 27-Neml 49
    summe : sonra
  18883. 27-Neml 49
    le : mutlaka
  18884. 27-Neml 49
    nekûlenne : söyleyelim
  18885. 27-Neml 49
    li veliyyi-hi : ve onun velîsine, dostlarına
  18886. 27-Neml 49
    mâ şehidnâ : biz şahit olmadık
  18887. 27-Neml 49
    mehlike : helâk edilme
  18888. 27-Neml 49
    ehli-hi : onun ehli, ailesi
  18889. 27-Neml 49
    ve innâ : ve muhakkak ki biz
  18890. 27-Neml 49
    le : elbette, gerçekten
  18891. 27-Neml 49
    sâdikûne : sadıklar, doğru söyleyenler
  18892. 27-Neml 50
    ve mekerû : ve hilezenlediler, tuzak kurdular
  18893. 27-Neml 50
    mekran : hile, tuzak
  18894. 27-Neml 50
    ve meker-nâ : ve biz hilezenledik
  18895. 27-Neml 50
    mekran : hile, tuzak
  18896. 27-Neml 50
    ve hum : ve onlar
  18897. 27-Neml 50
    yeş'urûne : farkına varmazlar
  18898. 27-Neml 51
    fenzur (fe unzur) : bundan sonra bak
  18899. 27-Neml 51
    keyfe : nasıl
  18900. 27-Neml 51
    ne : oldu
  18901. 27-Neml 51
    âkıbetu : akıbet, son
  18902. 27-Neml 51
    mekri-him : onların hilesi
  18903. 27-Neml 51
    ennâ : nasıl
  18904. 27-Neml 51
    demmernâ-hum : onları yok ettik
  18905. 27-Neml 51
    ve kavme-hum : ve onların kavmi
  18906. 27-Neml 51
    ecmeîn : hepsi, tamamı
  18907. 27-Neml 52
    fe tilke : işte bu
  18908. 27-Neml 52
    viyeten : harabe, boş, çökmüş
  18909. 27-Neml 52
    zalemû : zulmettiler
  18910. 27-Neml 52
    inne : muhakkak
  18911. 27-Neml 52
    fî zâlike : bunda vardır
  18912. 27-Neml 52
    le : elbette, mutlaka
  18913. 27-Neml 52
    âyeten : bir âyet, bir delil, bir ibret
  18914. 27-Neml 52
    ya'lemûne : biliyorlar
  18915. 27-Neml 53
    ve enceynâ : ve kurtardık
  18916. 27-Neml 53
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  18917. 27-Neml 53
    ve kânû : ve oldular
  18918. 27-Neml 53
    yettekûne : takva sahibi
  18919. 27-Neml 54
    ve lûtan : ve Lut
  18920. 27-Neml 54
    iz kâle : demişti
  18921. 27-Neml 54
    e : mi
  18922. 27-Neml 54
    te'tûne : geliyorsunuz
  18923. 27-Neml 54
    el fâhışete : fahişelik, kötülük
  18924. 27-Neml 54
    ve entum : ve siz
  18925. 27-Neml 54
    tubsırûne : görüyorsunuz
  18926. 27-Neml 55
    e : mı
  18927. 27-Neml 55
    inne-kum : muhakkak siz
  18928. 27-Neml 55
    le te'tûne : elbette, gerçekten geliyorsunuz
  18929. 27-Neml 55
    er ricâle : erkek
  18930. 27-Neml 55
    şehveten : şehvetle
  18931. 27-Neml 55
    min dûni en nisâi : kadınlardan başka, kadınlar yerine
  18932. 27-Neml 55
    bel entum : hayır siz
  18933. 27-Neml 55
    techelûne : cahil
  18934. 27-Neml 56
    fe : o zaman, fakat
  18935. 27-Neml 56
    mâ kâne : olmadı
  18936. 27-Neml 56
    cevâbe : cevap
  18937. 27-Neml 56
    en kâlû : onların demeleri
  18938. 27-Neml 56
    âle : aile
  18939. 27-Neml 56
    min karyeti-kum : ülkenizden
  18940. 27-Neml 56
    inne-hum : muhakkak ki onlar, çünkü onlar
  18941. 27-Neml 56
    yetetahherûne : temiz kalmak istiyorlar
  18942. 27-Neml 57
    fe : böylece
  18943. 27-Neml 57
    enceynâ-hu : biz onu kurtardık
  18944. 27-Neml 57
    ve ehle-hû : ve onun ailesi
  18945. 27-Neml 57
    illemreetehu (illâ emreete-hu) : onun hanımı hariç
  18946. 27-Neml 57
    kaddernâ-hâ : onu takdir ettik
  18947. 27-Neml 57
    min el gâbirîne : geride kalanlardan
  18948. 27-Neml 58
    ve emtarnâ : ve yağmur yağdırdık
  18949. 27-Neml 58
    aleyhim : onların üzerine
  18950. 27-Neml 58
    fe : böylece, öyle ki
  18951. 27-Neml 58
    e : kötü oldu
  18952. 27-Neml 58
    el munzerîne : uyarılanlar
  18953. 27-Neml 59
    el hamdu : hamd
  18954. 27-Neml 59
    ve selâmun : ve selâm
  18955. 27-Neml 59
    ellezîne : onlar ki
  18956. 27-Neml 59
    em : yoksa, veya
  18957. 27-Neml 59
    yuşrikûne : şirk koşuyorlar, ortak koşuyorlar
  18958. 27-Neml 60
    em : yoksa, veya
  18959. 27-Neml 60
    men : kim, kimse
  18960. 27-Neml 60
    es semâvâti : semalar, gökler
  18961. 27-Neml 60
    ve el arda : ve arz, yeryüzü
  18962. 27-Neml 60
    ve enzele : ve indirdi
  18963. 27-Neml 60
    lekum : sizin için, size
  18964. 27-Neml 60
    min es semâi : semadan, gökten
  18965. 27-Neml 60
    en : su
  18966. 27-Neml 60
    fe : böylece, öyle ki
  18967. 27-Neml 60
    enbetnâ : bitirdik, yetiştirdik
  18968. 27-Neml 60
    te : sahip
  18969. 27-Neml 60
    behcetin : güzel olan, güzel
  18970. 27-Neml 60
    mâ kâne : olmadı
  18971. 27-Neml 60
    lekum : sizin için
  18972. 27-Neml 60
    en tunbitû : sizin yetiştirmeniz
  18973. 27-Neml 60
    şecere-hâ : onun ağacı
  18974. 27-Neml 60
    e : mı
  18975. 27-Neml 60
    meallâhi (mea allâhi) : Allah'la beraber
  18976. 27-Neml 60
    bel hum : hayır onlar
  18977. 27-Neml 60
    ya'dilûne : denk, eşit tutarlar
  18978. 27-Neml 61
    em : yoksa, veya
  18979. 27-Neml 61
    men : kim, kimse
  18980. 27-Neml 61
    ceale : kıldı, yaptı, yarattı
  18981. 27-Neml 61
    el arda : arz, yeryüzü
  18982. 27-Neml 61
    karâren : karar yeri, yerleşmeye uygun mekân
  18983. 27-Neml 61
    ve ceale : ve kıldı, yaptı, yarattı
  18984. 27-Neml 61
    hılâle-hâ : onun ara(lar)ında
  18985. 27-Neml 61
    enhâren : nehirler
  18986. 27-Neml 61
    ve ceale : ve kıldı, yaptı, yarattı
  18987. 27-Neml 61
    lehâ : onun, onun için
  18988. 27-Neml 61
    revâsiye : (sabit) dağlar
  18989. 27-Neml 61
    ve ceale : ve kıldı, yaptı, yarattı
  18990. 27-Neml 61
    beyne : arasında
  18991. 27-Neml 61
    el bahreyni : iki deniz
  18992. 27-Neml 61
    cizen : perde, engel
  18993. 27-Neml 61
    e : mı
  18994. 27-Neml 61
    meallâhi (mea allâhi) : Allah ile beraber
  18995. 27-Neml 61
    bel : hayır
  18996. 27-Neml 61
    ekseru-hum : onların çoğu
  18997. 27-Neml 61
    lâ ya'lemûne : bilmiyorlar
  18998. 27-Neml 62
    em : yoksa, veya
  18999. 27-Neml 62
    men : kim, kimse
  19000. 27-Neml 62
    el mudtarra : sıkıntı ve ihtiyaç içinde olan
  19001. 27-Neml 62
    deâ-hu : ona dua etti
  19002. 27-Neml 62
    ve yekşifu : ve açar, giderir
  19003. 27-Neml 62
    ese : kötülük
  19004. 27-Neml 62
    ve yec'alu-kum : ve sizi kılar, yapar
  19005. 27-Neml 62
    hulefâe : halifeler
  19006. 27-Neml 62
    el ardı : arz, yeryüzü
  19007. 27-Neml 62
    e : mı
  19008. 27-Neml 62
    mea allâhi : Allah ile beraber
  19009. 27-Neml 62
    kalîlen mâ : ne kadar az
  19010. 27-Neml 62
    tezekkerûne : tezekkür ediyorsunuz
  19011. 27-Neml 63
    em : yoksa, veya
  19012. 27-Neml 63
    men : kim, kimse
  19013. 27-Neml 63
    yehdî-kum : sizi hidayet eder
  19014. 27-Neml 63
    el berri : kara
  19015. 27-Neml 63
    ve el bahri : ve deniz
  19016. 27-Neml 63
    ve men : ve kimse
  19017. 27-Neml 63
    er riyâha : rüzgârlar
  19018. 27-Neml 63
    buşren : müjdeleyici olarak
  19019. 27-Neml 63
    beyne yedey : (elleri arasında) önünde
  19020. 27-Neml 63
    rahmeti-hi : onun rahmeti
  19021. 27-Neml 63
    e : mı
  19022. 27-Neml 63
    mea allâhi : Allah ile beraber
  19023. 27-Neml 63
    teâlallâhu (teâlâ allâhu) : Allah yücedir
  19024. 27-Neml 63
    yuşrikûne : şirk koşuyorlar
  19025. 27-Neml 64
    em : yoksa, veya
  19026. 27-Neml 64
    men : kim, kimse
  19027. 27-Neml 64
    yebdeu : ilk defa yapıyor, başlıyor
  19028. 27-Neml 64
    el halka : yaratış
  19029. 27-Neml 64
    summe : sonra
  19030. 27-Neml 64
    ve men : ve kim
  19031. 27-Neml 64
    yerzuku-kum : sizi rızıklandırır
  19032. 27-Neml 64
    min es semâi : semadan, göklerden
  19033. 27-Neml 64
    ve el ardı : ve yeryüzü
  19034. 27-Neml 64
    e : mı
  19035. 27-Neml 64
    mea allâhi : Allah ile beraber
  19036. 27-Neml 64
    burhâne-kum : burhanınızı, delillerinizi
  19037. 27-Neml 64
    sâdikîne : doğru söyleyenler
  19038. 27-Neml 65
    lâ ya'lemu : bilmez (bilemez)
  19039. 27-Neml 65
    men : kim, kimse
  19040. 27-Neml 65
    es semâvâti : semalarda, göklerde
  19041. 27-Neml 65
    ve el ardı : ve yeryüzü
  19042. 27-Neml 65
    el gaybe : gayb, bilinmeyen
  19043. 27-Neml 65
    veyeş'urûne : ve şuurunda olmazlar, farkına varmazlar, bilincinde
  19044. 27-Neml 65
    eyyâne : ne zaman
  19045. 27-Neml 65
    yub'asûne : beas edilecekler, yeniden diriltilecekler
  19046. 27-Neml 66
    bel : hayır
  19047. 27-Neml 66
    eddâreke : yetişti, erişti, tamamlandı
  19048. 27-Neml 66
    el âhıreti : ahirette
  19049. 27-Neml 66
    bel : hayır
  19050. 27-Neml 66
    fî şekkin : şüpheinde
  19051. 27-Neml 66
    bel : hayır
  19052. 27-Neml 66
    amûne : kör
  19053. 27-Neml 67
    ve : ve
  19054. 27-Neml 67
    le : dedi
  19055. 27-Neml 67
    ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
  19056. 27-Neml 67
    e : mı
  19057. 27-Neml 67
    turâben : toprak
  19058. 27-Neml 67
    ve : ve
  19059. 27-Neml 67
    e : mı
  19060. 27-Neml 67
    le : elbette, mutlaka
  19061. 27-Neml 67
    muhracûne : çıkartılanlar
  19062. 27-Neml 68
    lekad : andolsun
  19063. 27-Neml 68
    ve âbâu-nâ : ve anne babalarımız
  19064. 27-Neml 68
    esâtîru : yazılan şeyler, efsaneler
  19065. 27-Neml 68
    el evvelîne : evvelkiler
  19066. 27-Neml 69
    el ardı : yeryüzünde
  19067. 27-Neml 69
    fenzurû (fe unzurû) : böylece bakın
  19068. 27-Neml 69
    keyfe : nasıl
  19069. 27-Neml 69
    ne : oldu
  19070. 27-Neml 69
    âkibetu : akıbet, son
  19071. 27-Neml 69
    el mucrimîne : suçlular, günahkârlar
  19072. 27-Neml 70
    vetahzen : ve mahzun olma, üzülme
  19073. 27-Neml 70
    aleyhim : onlara, onlar için
  19074. 27-Neml 70
    vetekun : ve sen olma
  19075. 27-Neml 70
    yemkurûne : hile yapıyorlar, tuzak kuruyorlar
  19076. 27-Neml 71
    ve yekûlûne : ve derler, söylerler
  19077. 27-Neml 71
    metâ : ne zaman
  19078. 27-Neml 71
    el va'du : vaad, söz
  19079. 27-Neml 71
    sâdıkîne : sadıklar, doğru söyleyenler
  19080. 27-Neml 72
    en yekûne : olur, oluyor
  19081. 27-Neml 72
    radife : tâbî oldu, peşine takıldı, arkasından geldi
  19082. 27-Neml 72
    lekum : size
  19083. 27-Neml 72
    ellezî : ki o
  19084. 27-Neml 72
    testa'cilûne : acele istiyorsunuz
  19085. 27-Neml 73
    ve : ve
  19086. 27-Neml 73
    inne : muhakkak
  19087. 27-Neml 73
    rabbe-ke : senin Rabbin
  19088. 27-Neml 73
    le : elbette
  19089. 27-Neml 73
    en nâsi : insanlar
  19090. 27-Neml 73
    vekinne : ve ama, lâkin, fakat
  19091. 27-Neml 73
    eksere-hum : onların çoğu
  19092. 27-Neml 73
    yeşkurûne : şükretmiyorlar
  19093. 27-Neml 74
    ve : ve
  19094. 27-Neml 74
    inne : muhakkak
  19095. 27-Neml 74
    rabbe-ke : senin Rabbin
  19096. 27-Neml 74
    le : elbette, şüphesiz
  19097. 27-Neml 74
    ya'lemu : bilir
  19098. 27-Neml 74
    ve mâ yu'linûne : ve açıkladıkları şeyler
  19099. 27-Neml 75
    ve : ve
  19100. 27-Neml 75
    min gâibetin : gaybten, gizli olandan
  19101. 27-Neml 75
    es semâi : semada, gökte
  19102. 27-Neml 75
    ve el ardı : ve yeryüzünde
  19103. 27-Neml 76
    inne : muhakkak
  19104. 27-Neml 76
    ze : bu
  19105. 27-Neml 76
    el kur'âne : Kur'ân
  19106. 27-Neml 76
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  19107. 27-Neml 76
    ekseri : çoğu
  19108. 27-Neml 76
    ellezî : ki o
  19109. 27-Neml 76
    yahtelifûne : ihtilâfa düşüyorlar
  19110. 27-Neml 77
    ve inne-hu : ve muhakkak ki o
  19111. 27-Neml 77
    le : elbette, mutlaka
  19112. 27-Neml 77
    huden : hidayet
  19113. 27-Neml 77
    ve rahmetun : ve rahmet
  19114. 27-Neml 77
    el mu'minîne : mü'minler, îmân edenler
  19115. 27-Neml 78
    inne : muhakkak ki
  19116. 27-Neml 78
    rabbe-ke : senin Rabbin
  19117. 27-Neml 78
    beyne-hum : onların arasında
  19118. 27-Neml 78
    ve huve : ve o
  19119. 27-Neml 78
    el azîzu : azîz, yüce
  19120. 27-Neml 78
    el alîmu : en iyi bilen
  19121. 27-Neml 79
    fe : artık, böylece
  19122. 27-Neml 79
    tevekkel : tevekkül et
  19123. 27-Neml 79
    inne-ke : muhakkak ki sen
  19124. 27-Neml 79
    el hakkı : hak, gerçek
  19125. 27-Neml 79
    el mubîni : apaçık
  19126. 27-Neml 80
    inne-ke : muhakkak ki sen
  19127. 27-Neml 80
    el mevtâ : ölüler
  19128. 27-Neml 80
    ve lâ tusmiu : veittiremezsin
  19129. 27-Neml 80
    es summe : sağırlar
  19130. 27-Neml 80
    ed duâe : dua, davet
  19131. 27-Neml 80
    vellev : döndüler
  19132. 27-Neml 80
    mudbirîne : arkalarına dönenler
  19133. 27-Neml 81
    ve mâ : ve değil
  19134. 27-Neml 81
    ente : sen
  19135. 27-Neml 81
    el umyi : kör
  19136. 27-Neml 81
    an dalâleti-him : onları dalâletlerinden
  19137. 27-Neml 81
    men : kimse
  19138. 27-Neml 81
    fe : o zaman, işte
  19139. 27-Neml 81
    muslimûne : teslim olanlardır
  19140. 27-Neml 82
    ve izâ : ve olduğu zaman
  19141. 27-Neml 82
    el kavlu : söz
  19142. 27-Neml 82
    aleyhim : onların üzerine
  19143. 27-Neml 82
    lehum : onlar için, onlara
  19144. 27-Neml 82
    bbeten : dabbe
  19145. 27-Neml 82
    min el ardı : arzdan
  19146. 27-Neml 82
    tukellimu-hum : onlara söyleyecek (konuşacak)
  19147. 27-Neml 82
    enne : olduğunu
  19148. 27-Neml 82
    ense : insanlar
  19149. 27-Neml 82
    lâ yûkınûne : yakîn hasıl etmezler
  19150. 27-Neml 83
    ve yevme : ve o gün
  19151. 27-Neml 83
    min kulli ummetin : bütün ümmetlerden
  19152. 27-Neml 83
    fevcen : fevc fevc, grup grup
  19153. 27-Neml 83
    mimmen (min men) : kimselerden
  19154. 27-Neml 83
    yukezzıbu : yalanlıyor
  19155. 27-Neml 83
    fe : böylece, ardından
  19156. 27-Neml 83
    zeûne : toplanır, düzene konur (öncekiler ve sonrakiler) biraraya getirilir
  19157. 27-Neml 84
    le : dedi
  19158. 27-Neml 84
    e : mı
  19159. 27-Neml 84
    kezzebtum : siz yalanladınız
  19160. 27-Neml 84
    ve lem tuhîtû : ve siz ihata edemediniz
  19161. 27-Neml 84
    ilmen : ilim olarak, ilmen
  19162. 27-Neml 84
    em : yoksa, veya
  19163. 27-Neml 84
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  19164. 27-Neml 85
    ve vakaa : ve vuku buldu, vaki oldu, yerine geldi
  19165. 27-Neml 85
    el kavlu : söz
  19166. 27-Neml 85
    aleyhim : onların üzerine
  19167. 27-Neml 85
    zalemû : zulmettiler
  19168. 27-Neml 85
    fe : bundan sonra, artık
  19169. 27-Neml 85
    yentıkûne : konuşmazlar, konuşamazlar
  19170. 27-Neml 86
    e : mi
  19171. 27-Neml 86
    lem yerev : görmediler
  19172. 27-Neml 86
    ennâ : nasıl
  19173. 27-Neml 86
    cealnâ : kıldık
  19174. 27-Neml 86
    el leyle : gece
  19175. 27-Neml 86
    li yeskunû : sükûn bulsunlar, dinlensinler diye
  19176. 27-Neml 86
    ve en nehâra : ve gündüz
  19177. 27-Neml 86
    mubsıren : görünen, aydınlık (olan)
  19178. 27-Neml 86
    inne : muhakkak ki
  19179. 27-Neml 86
    fî zâlike : işte bunda vardır
  19180. 27-Neml 86
    le : muhakkak, mutlaka
  19181. 27-Neml 86
    yu'minûne : mü'min olanlar, inananlar
  19182. 27-Neml 87
    ve yevme : ve o gün
  19183. 27-Neml 87
    yunfehu : üfürülür
  19184. 27-Neml 87
    es sûri : sur'un içine, sur'a
  19185. 27-Neml 87
    fe : o zaman, böylece
  19186. 27-Neml 87
    fezia : dehşete kapıldı, korkuya kapıldı
  19187. 27-Neml 87
    men : kim, kimse
  19188. 27-Neml 87
    es semâvâti : semalarda, göklerde
  19189. 27-Neml 87
    ve men : ve kimse
  19190. 27-Neml 87
    el ardı : yeryüzünde
  19191. 27-Neml 87
    men : kimse
  19192. 27-Neml 87
    şâe allâhu : Allah diledi
  19193. 27-Neml 87
    ve kullun : ve herkes
  19194. 27-Neml 87
    etev-hu : ona geldiler
  19195. 27-Neml 87
    dâhırîne : zelil olarak, boyun eğerek
  19196. 27-Neml 88
    ve terâ : ve görürsün
  19197. 27-Neml 88
    el cibâle : dağı
  19198. 27-Neml 88
    tahsebu-hâ : onu sanırsın
  19199. 27-Neml 88
    mideten : cansız, hareketsiz
  19200. 27-Neml 88
    ve : ve
  19201. 27-Neml 88
    hiye : o
  19202. 27-Neml 88
    temurru : hareket eder
  19203. 27-Neml 88
    merre : hareket etti
  19204. 27-Neml 88
    es sehâbi : bulut
  19205. 27-Neml 88
    ellezî : ki o
  19206. 27-Neml 88
    etkane : sağlam yaptı
  19207. 27-Neml 88
    kulle şey'in : herşey
  19208. 27-Neml 88
    inne-hu : muhakkak ki o
  19209. 27-Neml 88
    tef'alûne : siz yapıyorsunuz
  19210. 27-Neml 89
    men : kim, kimse
  19211. 27-Neml 89
    e : geldi
  19212. 27-Neml 89
    bi el haseneti : hasenat, kazanılan dereceler
  19213. 27-Neml 89
    fe : işte, o zaman
  19214. 27-Neml 89
    lehu : onun için vardır, ona vardır
  19215. 27-Neml 89
    ve hum : ve onlar
  19216. 27-Neml 89
    min fezeın : dehşetten (dehşete kapılmaktan)
  19217. 27-Neml 89
    yevme izin : izin günü, o gün
  19218. 27-Neml 89
    âminûne : emin olanlar
  19219. 27-Neml 90
    ve men : ve kim
  19220. 27-Neml 90
    e : geldi
  19221. 27-Neml 90
    bi es seyyieti : seyyiat, kaybedilen dereceler
  19222. 27-Neml 90
    fe : artık
  19223. 27-Neml 90
    kubbet : atıldı
  19224. 27-Neml 90
    en nâri : ateş içine, ateşe
  19225. 27-Neml 90
    hel : mı
  19226. 27-Neml 90
    tuczevne : karşılığı verilir, cezalandırılır
  19227. 27-Neml 90
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  19228. 27-Neml 91
    innemâ : ancak, sadece
  19229. 27-Neml 91
    en a'bude : benim ibadet etmem
  19230. 27-Neml 91
    rabbe : Rab
  19231. 27-Neml 91
    el beldeti : belde, ülke
  19232. 27-Neml 91
    ellezî : ki o
  19233. 27-Neml 91
    harreme-hâ : onu hürmete lâyık kıldı
  19234. 27-Neml 91
    ve lehu : ve onun
  19235. 27-Neml 91
    kullu şey'in : herşey
  19236. 27-Neml 91
    ve umırtu : ve ben emrolundum
  19237. 27-Neml 91
    en ekûne : benim olmam
  19238. 27-Neml 91
    min el muslimîne : müslümanlardan, teslim olanlardan
  19239. 27-Neml 92
    ve en etluve : ve benim okumam
  19240. 27-Neml 92
    el kur'âne : Kur'ân
  19241. 27-Neml 92
    fe : o zaman, bundan sonra, böylece
  19242. 27-Neml 92
    men ihtedâ : kim hidayete ererse
  19243. 27-Neml 92
    fe : artık, böylece
  19244. 27-Neml 92
    innemâ : ancak, sadece
  19245. 27-Neml 92
    yehtedî : hidayete erer
  19246. 27-Neml 92
    li nefsi-hi : kendi nefsi için
  19247. 27-Neml 92
    ve men : ve kim
  19248. 27-Neml 92
    dalle : dalâlette kaldı
  19249. 27-Neml 92
    fe : artık, o zaman
  19250. 27-Neml 92
    innemâ : sadece
  19251. 27-Neml 92
    ene : ben
  19252. 27-Neml 92
    min el munzirîne : nezirlerden, uyaranlardan
  19253. 27-Neml 93
    ve kuli : ve de, söyle
  19254. 27-Neml 93
    el hamdu : hamd
  19255. 27-Neml 93
    seyurî-kum : sizesterecek
  19256. 27-Neml 93
    fe : artık, böylece
  19257. 27-Neml 93
    ta'rifûne-hâ : onu tanıyacaksınız
  19258. 27-Neml 93
    ve mâ : ve değil
  19259. 27-Neml 93
    rabbu-ke : senin Rabbin
  19260. 27-Neml 93
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  19261. 27-Neml 10
    l-murselûn(e) : peygamberler
  19262. 28-Kasas 2
    tilke : bu, bunlar
  19263. 28-Kasas 2
    el kitâbi : kitap
  19264. 28-Kasas 2
    el mubîni : apaçık
  19265. 28-Kasas 3
    netlû : okuyacağız
  19266. 28-Kasas 3
    aleyke : sana
  19267. 28-Kasas 3
    min nebei : haberinden
  19268. 28-Kasas 3
    ve fir'avne : ve firavun
  19269. 28-Kasas 3
    el hakkı : hak
  19270. 28-Kasas 3
    yu'minûne : mü'min olan
  19271. 28-Kasas 4
    inne : muhakkak, gerçekten
  19272. 28-Kasas 4
    fir'avne : firavun
  19273. 28-Kasas 4
    fîl ardı (fî el ardı) : yeryüzünde
  19274. 28-Kasas 4
    ve ceale : ve kıldı
  19275. 28-Kasas 4
    ehle-hâ : onun ehli, onun halkı
  19276. 28-Kasas 4
    şiyean : grup, sınıf
  19277. 28-Kasas 4
    yestad'ıfu : güçsüz, zayıf bırakıyor
  19278. 28-Kasas 4
    ifeten : taife, bölük, grup, kısım
  19279. 28-Kasas 4
    yuzebbihu : boğazlatıyor
  19280. 28-Kasas 4
    ebnâe-hum : onların çocukları, oğulları
  19281. 28-Kasas 4
    ve : ve
  19282. 28-Kasas 4
    yestahyî : sağ bırakıyor
  19283. 28-Kasas 4
    nisâe-hum : onların kadınları, kızları
  19284. 28-Kasas 4
    innehu : muhakkak o
  19285. 28-Kasas 4
    ne : oldu
  19286. 28-Kasas 4
    min el mufsidîne : müfsidlerden, fesat çıkaranlardan
  19287. 28-Kasas 5
    ve nurîdu : ve istiyoruz
  19288. 28-Kasas 5
    en nemunne : ni'metlendirmek
  19289. 28-Kasas 5
    alâ ellezîne : onlara
  19290. 28-Kasas 5
    testud'ıfû : zayıf güçsüz bırakılanlar
  19291. 28-Kasas 5
    el ardı : yeryüzünde
  19292. 28-Kasas 5
    ve nec'ale-hum : ve onları kılarız
  19293. 28-Kasas 5
    eimmeten : imamlar, önderler
  19294. 28-Kasas 5
    ve nec'ale-hum : ve onları kılarız
  19295. 28-Kasas 5
    el vârisîne : varisler, mirasçılar
  19296. 28-Kasas 6
    ve numekkine : ve biz yerleştirelim, kuvvetli kılalım
  19297. 28-Kasas 6
    lehum : onları
  19298. 28-Kasas 6
    el ardı : yeryüzünde
  19299. 28-Kasas 6
    ve nuriye : vesterelim
  19300. 28-Kasas 6
    fir'avne : firavun
  19301. 28-Kasas 6
    ve hâmâne : ve Haman (firavunun veziri)
  19302. 28-Kasas 6
    ve cunûde-humâ : ve ikisinin ordusu
  19303. 28-Kasas 6
    yahzerûne : hazar ediyorlar, çekiniyorlar
  19304. 28-Kasas 7
    ve evhaynâ : ve vahyettik
  19305. 28-Kasas 7
    en erdıî-hi : onu emzirmesi
  19306. 28-Kasas 7
    fe : artık, böylece
  19307. 28-Kasas 7
    aleyhi : onun üzerine, onun için
  19308. 28-Kasas 7
    fe : artık, böylece
  19309. 28-Kasas 7
    elkî-hi : onu bırak, at
  19310. 28-Kasas 7
    el yemmi : denize, nehire
  19311. 28-Kasas 7
    vetehâfî : ve korkma
  19312. 28-Kasas 7
    vetahzenî : ve üzülme
  19313. 28-Kasas 7
    ileyki : sana
  19314. 28-Kasas 7
    ve câılû-hu : ve onu kılacağız
  19315. 28-Kasas 7
    min el murselîne : mürselinden, resûllerden
  19316. 28-Kasas 8
    feltekata-hû (fe iltekata-hu) \n(lekata) : böylece onu bulup aldılar \n: (bulup aldı)
  19317. 28-Kasas 8
    fir'avne : firavun
  19318. 28-Kasas 8
    yekûne : olsun
  19319. 28-Kasas 8
    lehum : onlar için, onlara
  19320. 28-Kasas 8
    aduvven : düşman olarak
  19321. 28-Kasas 8
    ve hazenen : ve hüzün olarak, dert olarak
  19322. 28-Kasas 8
    inne : muhakkak ki
  19323. 28-Kasas 8
    fir'avne : firavun
  19324. 28-Kasas 8
    ve hâmâne : ve Haman (firavunun veziri)
  19325. 28-Kasas 8
    ve cunûde-humâ : ve ikisinin ordusu
  19326. 28-Kasas 8
    hâtıîne : kasten günah işleyenler, suç işleyenler
  19327. 28-Kasas 9
    veletimraetu (kâlet imraetu) : ve hanımı dedi
  19328. 28-Kasas 9
    fir'avne : firavun
  19329. 28-Kasas 9
    kurretu aynın : (sevinç) göz aydınlığı
  19330. 28-Kasas 9
    ve leke : ve sana
  19331. 28-Kasas 9
    en yenfea-nâ : bize faydası olur
  19332. 28-Kasas 9
    ev : veya
  19333. 28-Kasas 9
    nettehıze-hu : onu ediniriz
  19334. 28-Kasas 9
    veleden : evlât
  19335. 28-Kasas 9
    ve hum : ve onlar
  19336. 28-Kasas 9
    yeş'urûne : farkında değiller
  19337. 28-Kasas 10
    ve asbaha : ve sabahladı
  19338. 28-Kasas 10
    in kâdet : az kalsın, neredeyse
  19339. 28-Kasas 10
    le : elbette, mutlaka
  19340. 28-Kasas 10
    lev lâ : olmasa
  19341. 28-Kasas 10
    en rabatnâ : rabıta kurmamız, bizim bağlamamız
  19342. 28-Kasas 10
    li tekûne : olması için
  19343. 28-Kasas 10
    min el mu'minîne : mü'minlerden
  19344. 28-Kasas 11
    velet : ve dedi
  19345. 28-Kasas 11
    fe : o zaman, böylece
  19346. 28-Kasas 11
    besurat : gözetledi
  19347. 28-Kasas 11
    ve hum : ve onlar
  19348. 28-Kasas 11
    yeş'urûne : farkında değiller
  19349. 28-Kasas 12
    ve harremnâ : ve haram ettik, yasakladık
  19350. 28-Kasas 12
    aleyhi : ona
  19351. 28-Kasas 12
    el merâdıa : süt anneler
  19352. 28-Kasas 12
    fe : o zaman, artık, böylece
  19353. 28-Kasas 12
    let : dedi
  19354. 28-Kasas 12
    hel : mı
  19355. 28-Kasas 12
    edullu-kum : size delâlet edeyim, yardım edeyim
  19356. 28-Kasas 12
    alâ ehli beytin : bir aileye
  19357. 28-Kasas 12
    yekfulûne-hu : ona kefil olacak, onun bakımını üstlenecek
  19358. 28-Kasas 12
    lekum : sizin için, size
  19359. 28-Kasas 12
    ve hum : ve onlar
  19360. 28-Kasas 12
    lehu : onu, ona
  19361. 28-Kasas 12
    nâsıhûne : (öğüt verir) iyi yetiştirir
  19362. 28-Kasas 13
    fe : artık
  19363. 28-Kasas 13
    redednâ-hu : onu geri verdik, iade ettik
  19364. 28-Kasas 13
    key : için
  19365. 28-Kasas 13
    tekarra aynu-hâ : onun gözü aydın olsun
  19366. 28-Kasas 13
    vetahzene : ve üzülmesin, mahzun olmasın
  19367. 28-Kasas 13
    ve li ta'leme : ve bilmesi için
  19368. 28-Kasas 13
    enne : olduğunu
  19369. 28-Kasas 13
    va'dallâhi (va'de allâhi) : Allah'ın vaadi
  19370. 28-Kasas 13
    vekinne : ve lâkin, fakat
  19371. 28-Kasas 13
    eksere-hum : onların çoğu
  19372. 28-Kasas 13
    lâ ya'lemûne : bilmezler
  19373. 28-Kasas 14
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  19374. 28-Kasas 14
    belega : erişti, ulaştı
  19375. 28-Kasas 14
    eşudde-hu : onun erginlik çağı, bulûğ çağı
  19376. 28-Kasas 14
    vestevâ : ve kemâle erdi
  19377. 28-Kasas 14
    âteynâ-hu : ona verdik
  19378. 28-Kasas 14
    hukmen : hüküm
  19379. 28-Kasas 14
    ve ilmen : ve ilim
  19380. 28-Kasas 14
    ve kezâlike : veteyle
  19381. 28-Kasas 14
    neczî : mükâfatlandırırız
  19382. 28-Kasas 14
    el muhsinîne : muhsinler
  19383. 28-Kasas 15
    ve dehale : ve girdi
  19384. 28-Kasas 15
    el medînete : şehir
  19385. 28-Kasas 15
    gafletin : gaflet
  19386. 28-Kasas 15
    min ehli-hâ : şehir halkından
  19387. 28-Kasas 15
    fe : o zaman
  19388. 28-Kasas 15
    vecede : buldu
  19389. 28-Kasas 15
    raculeyni : iki adam
  19390. 28-Kasas 15
    yaktetilâni : kavga eden iki kişi
  19391. 28-Kasas 15
    ve hâzâ : ve bu
  19392. 28-Kasas 15
    fe : o zaman, böylece
  19393. 28-Kasas 15
    istegâse-hu : ondan yardım istedi
  19394. 28-Kasas 15
    ellezî : ki o
  19395. 28-Kasas 15
    alellezî (alâ ellezî) : ona
  19396. 28-Kasas 15
    fe : o zaman, bunun üzerine
  19397. 28-Kasas 15
    vekeze-hu : ona yumruk attı, onu yumrukladı
  19398. 28-Kasas 15
    fe : böylece
  19399. 28-Kasas 15
    aleyhi : onun üzerine
  19400. 28-Kasas 15
    le : dedi
  19401. 28-Kasas 15
    min ameli eş şeytâni : şeytanın amelinden, şeytanın işinden
  19402. 28-Kasas 15
    inne-hu : muhakkak o
  19403. 28-Kasas 16
    le : dedi
  19404. 28-Kasas 16
    zalemtu : zulmettim
  19405. 28-Kasas 16
    nefsî : nefsim
  19406. 28-Kasas 16
    fagfirlî (fe ıgfirlî) : artık beni mağfiret et
  19407. 28-Kasas 16
    fe : o zaman, böylece
  19408. 28-Kasas 16
    gafera lehu : onu bağışladı
  19409. 28-Kasas 16
    inne-hu : muhakkak o
  19410. 28-Kasas 16
    huve : o
  19411. 28-Kasas 16
    el gafûru : mağfiret eden
  19412. 28-Kasas 16
    er rahîmu : rahîm esmasıyla tecelli eden
  19413. 28-Kasas 17
    le : dedi
  19414. 28-Kasas 17
    en'amte : sen ni'met verdin, ni'metlendirdin
  19415. 28-Kasas 17
    aleyye : bana, beni
  19416. 28-Kasas 17
    fe : artık, bundan sonra
  19417. 28-Kasas 17
    len ekûne : ben olmayacağım
  19418. 28-Kasas 17
    zahîren : arka çıkan, yardımcı olan
  19419. 28-Kasas 17
    li el mucrimîne : mücrimlere, suç işleyenlere, günahkârlara
  19420. 28-Kasas 18
    fe : böylece
  19421. 28-Kasas 18
    el medîneti : şehirde
  19422. 28-Kasas 18
    ifen : korkarak
  19423. 28-Kasas 18
    yeterakkabu : gözetleyerek, gözleyerek
  19424. 28-Kasas 18
    fe : o zaman, böylece, fakat
  19425. 28-Kasas 18
    ellezî : ki o
  19426. 28-Kasas 18
    istensara-hu : ondan yardım istedi
  19427. 28-Kasas 18
    bi el emsi : dün
  19428. 28-Kasas 18
    yestasrihu-hu : ondan yardım istiyor
  19429. 28-Kasas 18
    le : dedi
  19430. 28-Kasas 18
    lehu : ona
  19431. 28-Kasas 18
    inne-ke : muhakkak sen
  19432. 28-Kasas 18
    le : elbette, mutlaka
  19433. 28-Kasas 19
    fe : artık, böylece
  19434. 28-Kasas 19
    lemmâ : olduğu zaman
  19435. 28-Kasas 19
    en : muhakkak
  19436. 28-Kasas 19
    erâde : istedi
  19437. 28-Kasas 19
    en yabtışe : yakalamak
  19438. 28-Kasas 19
    billezî (bi ellezî) : o kimseyi
  19439. 28-Kasas 19
    huve : o
  19440. 28-Kasas 19
    lehumâ : ikisi
  19441. 28-Kasas 19
    le : dedi
  19442. 28-Kasas 19
    e : mı
  19443. 28-Kasas 19
    en taktule-nî : beni öldürmek
  19444. 28-Kasas 19
    kemâ : gibi
  19445. 28-Kasas 19
    katelte : sen öldürdün
  19446. 28-Kasas 19
    nefsen : kişi
  19447. 28-Kasas 19
    bi el emsi : dün
  19448. 28-Kasas 19
    en tekûne : senin olman
  19449. 28-Kasas 19
    cebbâren : cebbar, zorba
  19450. 28-Kasas 19
    el ardı : yeryüzünde
  19451. 28-Kasas 19
    ve mâ turîdu : ve sen istemiyorsun
  19452. 28-Kasas 19
    en tekûne : senin olmak
  19453. 28-Kasas 19
    min el muslihîne : ıslâh edicilerden, barıştıranlardan
  19454. 28-Kasas 20
    vee : ve geldi
  19455. 28-Kasas 20
    el medîneti : şehir
  19456. 28-Kasas 20
    yes'â : koşarak
  19457. 28-Kasas 20
    le : dedi
  19458. 28-Kasas 20
    inne : muhakkak
  19459. 28-Kasas 20
    el melee : (kavmin) ileri gelenleri
  19460. 28-Kasas 20
    ye'temirûne : emir vermek için görüşüyorlar
  19461. 28-Kasas 20
    bike : sana, senin için, senin hakkında
  19462. 28-Kasas 20
    yaktulû-ke : seni öldürmek
  19463. 28-Kasas 20
    fahruc (fe uhruc) : öyleyse hemen çık
  19464. 28-Kasas 20
    leke : sana
  19465. 28-Kasas 20
    min en nâsıhîne : nasihat edenlerden, öğüt verenlerden
  19466. 28-Kasas 21
    fe : artık, böylece
  19467. 28-Kasas 21
    harece : çıktı
  19468. 28-Kasas 21
    ifen : korkarak
  19469. 28-Kasas 21
    yeterakkabu : gözetleyerek, gözleyerek
  19470. 28-Kasas 21
    le : dedi
  19471. 28-Kasas 21
    necci-nî : beni kurtar
  19472. 28-Kasas 21
    min el kavmi : kavminden
  19473. 28-Kasas 21
    ez zâlimîne : zalimler
  19474. 28-Kasas 22
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  19475. 28-Kasas 22
    teveccehe : yöneldi, döndü
  19476. 28-Kasas 22
    tilkâe : taraf
  19477. 28-Kasas 22
    medyene : Medyenehri)
  19478. 28-Kasas 22
    le : dedi
  19479. 28-Kasas 22
    en yehdiye-nî : beni hidayete erdirir, ulaştırır
  19480. 28-Kasas 22
    sevâe : sevva edilmiş, dizayn edilmiş
  19481. 28-Kasas 22
    es sebîli : yol
  19482. 28-Kasas 23
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  19483. 28-Kasas 23
    verede : vardı, ulaştı
  19484. 28-Kasas 23
    e : su
  19485. 28-Kasas 23
    medyene : Medyen
  19486. 28-Kasas 23
    vecede : buldu
  19487. 28-Kasas 23
    aleyhi : onun üzerinde, onda (orada)
  19488. 28-Kasas 23
    ummeten : bir ümmet
  19489. 28-Kasas 23
    min en nâsi : insanlardan
  19490. 28-Kasas 23
    yeskûne : suluyor, su alıyor
  19491. 28-Kasas 23
    ve vecede : ve buldu
  19492. 28-Kasas 23
    emreeteyni : iki kadın
  19493. 28-Kasas 23
    tezûdâni : (ikisi) engelliyor
  19494. 28-Kasas 23
    le : dedi
  19495. 28-Kasas 23
    letâ : ikisi söyledi, dedi
  19496. 28-Kasas 23
    neskî : biz sulamayız, sulayamayız
  19497. 28-Kasas 23
    er riâu : çoban
  19498. 28-Kasas 23
    ve ebû-nâ : ve bizim babamız
  19499. 28-Kasas 23
    şeyhun : ihtiyardır
  19500. 28-Kasas 23
    kebîrun : büyük (çok)
  19501. 28-Kasas 24
    fe : o zaman, böylece
  19502. 28-Kasas 24
    sekâ : suladı, içirdi
  19503. 28-Kasas 24
    lehumâ : onların ikisi
  19504. 28-Kasas 24
    summe : sonra
  19505. 28-Kasas 24
    tevellâ : döndü
  19506. 28-Kasas 24
    ilez zılli (ilâ ez zılli) : gölgeye
  19507. 28-Kasas 24
    fe : sonra
  19508. 28-Kasas 24
    le : dedi
  19509. 28-Kasas 24
    enzelte : sen indirdin
  19510. 28-Kasas 24
    ileyye : bana
  19511. 28-Kasas 25
    feet-hu : ona geldiği zaman
  19512. 28-Kasas 25
    temşî : yürüyor
  19513. 28-Kasas 25
    alestihyâin (alâ istihyâin) : haya ederek, utanarak
  19514. 28-Kasas 25
    let : dedi
  19515. 28-Kasas 25
    inne : muhakkak
  19516. 28-Kasas 25
    ebî : benim babam
  19517. 28-Kasas 25
    yed'û-ke : seni çağırıyor
  19518. 28-Kasas 25
    yecziye-ke : seni mükâfatlandıracak
  19519. 28-Kasas 25
    ecr : bir ecir, ücret
  19520. 28-Kasas 25
    sekayte : sen suladın
  19521. 28-Kasas 25
    lenâ : bize, bizi, bizimiçin
  19522. 28-Kasas 25
    fe lemmâ : olduğu zaman
  19523. 28-Kasas 25
    e-hu : o geldi
  19524. 28-Kasas 25
    ve kassa : ve anlattı
  19525. 28-Kasas 25
    aleyhi : ona
  19526. 28-Kasas 25
    el kasasa : hikâye
  19527. 28-Kasas 25
    le : dedi
  19528. 28-Kasas 25
    tehaf : korkma
  19529. 28-Kasas 25
    necevte : sen kurtuldun
  19530. 28-Kasas 25
    min el kavmi : kavimden
  19531. 28-Kasas 25
    ez zâlimîne : zalimler
  19532. 28-Kasas 26
    let : dedi
  19533. 28-Kasas 26
    ebeti : ey babacığım
  19534. 28-Kasas 26
    iste'cir-hu : onu ücretle (ecirle) tut
  19535. 28-Kasas 26
    inne : muhakkak
  19536. 28-Kasas 26
    men iste'certe : senin ücretle çalıştırdığın kimse(ler)
  19537. 28-Kasas 26
    el kaviyyu : kuvvetli, sağlam
  19538. 28-Kasas 26
    el emînu : emin, güvenilir
  19539. 28-Kasas 27
    le : dedi
  19540. 28-Kasas 27
    en unkiha-ke : sana nikâhlamak
  19541. 28-Kasas 27
    ihdebneteyye (ihdâ ibneteyye) : iki kızımdan biri
  19542. 28-Kasas 27
    teyni : işte bu ikisi
  19543. 28-Kasas 27
    en te'cure-nî : bana ücretli çalışman, hizmet etmen
  19544. 28-Kasas 27
    semâniye : sekiz (8)
  19545. 28-Kasas 27
    cecin : seneler
  19546. 28-Kasas 27
    fe : böylece
  19547. 28-Kasas 27
    in etmemte : eğer tamamlarsan
  19548. 28-Kasas 27
    fe : artık
  19549. 28-Kasas 27
    min indi-ke : senin indinden, senden
  19550. 28-Kasas 27
    ve mâ urîdu : ve ben istemiyorum
  19551. 28-Kasas 27
    en eşukka : zorluk çıkarmak, mecbur etmek
  19552. 28-Kasas 27
    aleyke : sana, seni
  19553. 28-Kasas 27
    setecidu-nî : beni bulacaksın
  19554. 28-Kasas 27
    in şâallâhu (şâe allâhu) : inşaallah, eğer Allah dilerse
  19555. 28-Kasas 27
    min es sâlihîne : salihlerden
  19556. 28-Kasas 28
    le : dedi
  19557. 28-Kasas 28
    like : işte bu
  19558. 28-Kasas 28
    beynî : benim
  19559. 28-Kasas 28
    ve beyne-ke : ve senin arandadır
  19560. 28-Kasas 28
    eyyemâ : hangisi
  19561. 28-Kasas 28
    el eceleyni : iki ecel, iki zaman, iki süre
  19562. 28-Kasas 28
    fe : artık, bundan sonra
  19563. 28-Kasas 28
    udvâne : düşmanlık
  19564. 28-Kasas 28
    aleyye : bana
  19565. 28-Kasas 28
    vallâhu (ve allâhu ) : ve Allah
  19566. 28-Kasas 28
    nekûlu : konuşuyoruz
  19567. 28-Kasas 28
    vekîlun : vekildir
  19568. 28-Kasas 29
    fe : artık, böylece
  19569. 28-Kasas 29
    lemmâ : olduğu zaman
  19570. 28-Kasas 29
    se : Musa
  19571. 28-Kasas 29
    el ecele : ecel, süre
  19572. 28-Kasas 29
    vere : ve yürüdü gitti
  19573. 28-Kasas 29
    ehli-hi : ailesiyle
  19574. 28-Kasas 29
    ânese : gözüne çarptı, farketti, farkına vardı
  19575. 28-Kasas 29
    et tûri : Tur
  19576. 28-Kasas 29
    ren : ateş
  19577. 28-Kasas 29
    le : dedi
  19578. 28-Kasas 29
    ehli-hi : onun ailesi
  19579. 28-Kasas 29
    ânestu : gözüne çarptı, farketti
  19580. 28-Kasas 29
    ren : bir ateş
  19581. 28-Kasas 29
    leallî : umarım, belki ben
  19582. 28-Kasas 29
    haberin : bir haber
  19583. 28-Kasas 29
    ev : veya
  19584. 28-Kasas 29
    cezvetin : alevli kor
  19585. 28-Kasas 29
    en nâri : ateş
  19586. 28-Kasas 29
    lealle-kum : umulur ki siz, böylece siz
  19587. 28-Kasas 29
    testalûne : ısınasınız
  19588. 28-Kasas 30
    fe : böylece, artık
  19589. 28-Kasas 30
    lemmâ : olduğu zaman
  19590. 28-Kasas 30
    etâ-hâ : oraya geldi
  19591. 28-Kasas 30
    diye : nida edildi, seslenildi
  19592. 28-Kasas 30
    şâtıı el vâdi : vadi tarafı
  19593. 28-Kasas 30
    el eymeni : sağ taraf
  19594. 28-Kasas 30
    el buk'ati : yer
  19595. 28-Kasas 30
    el mubâreketi : mübarek
  19596. 28-Kasas 30
    min eş şecerati : ağaçtan
  19597. 28-Kasas 30
    en yâ mûsâ : ey Musa
  19598. 28-Kasas 30
    ene allâhu : Ben Allah'ım
  19599. 28-Kasas 30
    el âlemîne : âlemler
  19600. 28-Kasas 31
    ve en elkı : ve at, bırak
  19601. 28-Kasas 31
    asâ-ke : asanı
  19602. 28-Kasas 31
    fe : o zaman, böylece, bunun üzerine
  19603. 28-Kasas 31
    lemmâ : olduğu zaman
  19604. 28-Kasas 31
    reâ-hâ : onu gördü
  19605. 28-Kasas 31
    tehtezzu : hareket etti
  19606. 28-Kasas 31
    keenne-hâ : gibi
  19607. 28-Kasas 31
    vellâ : döndü, dönüp kaçtı
  19608. 28-Kasas 31
    mudbiren : arkasını dönerek
  19609. 28-Kasas 31
    ve lem yuakkıb : ve (geri) dönmedi, arkasına bakmadı
  19610. 28-Kasas 31
    vetehaf : ve korkma
  19611. 28-Kasas 31
    inne-ke : muhakkak sen
  19612. 28-Kasas 31
    min el âminîne : emniyette olanlardan
  19613. 28-Kasas 32
    yede-ke : senin elin
  19614. 28-Kasas 32
    ceybi-ke : senin koynun
  19615. 28-Kasas 32
    beydâe : beyaz
  19616. 28-Kasas 32
    ileyke : sana, senin üzerine
  19617. 28-Kasas 32
    cenâha-ke : senin kanatların (kolların)
  19618. 28-Kasas 32
    min er rehbi : korkudan, korkmadan
  19619. 28-Kasas 32
    fenike : işte bu ikisi
  19620. 28-Kasas 32
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  19621. 28-Kasas 32
    ilâ fir'avne : firavuna
  19622. 28-Kasas 32
    ve melâi-hi : ve onun halkının ileri gelenleri
  19623. 28-Kasas 32
    inne-hum : muhakkak onlar
  19624. 28-Kasas 32
    kavmen : kavim
  19625. 28-Kasas 32
    fâsikîne : fasıklar
  19626. 28-Kasas 33
    le : dedi
  19627. 28-Kasas 33
    kateltu : öldürdüm
  19628. 28-Kasas 33
    nefsen : kimse
  19629. 28-Kasas 33
    fe : artık, bu sebeple
  19630. 28-Kasas 33
    ehâfu : korkuyorum
  19631. 28-Kasas 33
    en yaktulû-ni : beni öldürmelerinden
  19632. 28-Kasas 34
    ve ahî : ve benim kardeşim
  19633. 28-Kasas 34
    huve : o
  19634. 28-Kasas 34
    efsahu : (dili) daha fasih, daha düzgün
  19635. 28-Kasas 34
    lisânen : dil, lisan bakımından
  19636. 28-Kasas 34
    fe : artık, böylece
  19637. 28-Kasas 34
    ersil-hu : onu gönder
  19638. 28-Kasas 34
    maiye : benimle beraber
  19639. 28-Kasas 34
    rid'en : yardım, destek
  19640. 28-Kasas 34
    ehâfu : korkuyorum
  19641. 28-Kasas 34
    en : eğer
  19642. 28-Kasas 34
    yukezzibû-ni : beni tekzip ederler, yalanlarlar
  19643. 28-Kasas 35
    le : dedi
  19644. 28-Kasas 35
    se neşuddu : kuvvetlendireceğiz, arttıracağız
  19645. 28-Kasas 35
    adude-ke : seni destekleyeceğiz
  19646. 28-Kasas 35
    ahî-ke : senin kardeşin
  19647. 28-Kasas 35
    ve : ve
  19648. 28-Kasas 35
    nec'alu : kılacağız
  19649. 28-Kasas 35
    lekumâ : ikinize
  19650. 28-Kasas 35
    sultânen : sultan, güç, hakimiyet
  19651. 28-Kasas 35
    fe : bundan sonra, böylece
  19652. 28-Kasas 35
    lâ yasılûne : ulaşmaz, ulaşamaz
  19653. 28-Kasas 35
    ileykumâ : ikinize
  19654. 28-Kasas 35
    entumâ : ikiniz
  19655. 28-Kasas 35
    ve men : ve kim
  19656. 28-Kasas 35
    ittebea-kum : size tâbî oldu
  19657. 28-Kasas 35
    el gâlibûne : gâlip olanlar
  19658. 28-Kasas 36
    fe : böylece
  19659. 28-Kasas 36
    lemmâ : olduğu zaman
  19660. 28-Kasas 36
    e-hum : onlara geldi
  19661. 28-Kasas 36
    beyyinâtin : beyyineler
  19662. 28-Kasas 36
    mufteren : uydurulmuş
  19663. 28-Kasas 36
    vesemi'nâ : ve biz işitmedik
  19664. 28-Kasas 36
    el evvelîne : evvelki
  19665. 28-Kasas 37
    vele : ve dedi
  19666. 28-Kasas 37
    a'lemu : daha iyi bilir
  19667. 28-Kasas 37
    bi men : kimin
  19668. 28-Kasas 37
    e : geldi
  19669. 28-Kasas 37
    el hudâ : hidayet
  19670. 28-Kasas 37
    ve men : ve kim
  19671. 28-Kasas 37
    tekûnu : olur
  19672. 28-Kasas 37
    lehu : ona ait, onun
  19673. 28-Kasas 37
    âkıbetu : akıbet, son, sonuç
  19674. 28-Kasas 37
    ed dârı : diyar, yurt
  19675. 28-Kasas 37
    inne-hu : muhakkak ki o
  19676. 28-Kasas 37
    ez zâlimûne : zalimler
  19677. 28-Kasas 38
    vele : ve dedi
  19678. 28-Kasas 38
    eyyuhâ : ey
  19679. 28-Kasas 38
    el meleu : önde gelenler
  19680. 28-Kasas 38
    lekum : sizin için
  19681. 28-Kasas 38
    fe : böylece, o zaman
  19682. 28-Kasas 38
    evkıd : ateş yak
  19683. 28-Kasas 38
    et tîni : nemli, ıslak toprak
  19684. 28-Kasas 38
    fec'al (fe ic'al) : öyleyse, böylece yap
  19685. 28-Kasas 38
    leallî : umarım, belki ben
  19686. 28-Kasas 38
    ve innî : ve muhakkak ki ben
  19687. 28-Kasas 38
    le : elbette, gerçekten, mutlaka
  19688. 28-Kasas 38
    ezunnu-hu : onu zannediyorum
  19689. 28-Kasas 38
    min el kâzibîne : yalancılardan
  19690. 28-Kasas 39
    vestekbere : ve büyüklendiler
  19691. 28-Kasas 39
    huve : o
  19692. 28-Kasas 39
    ve cunûdu-hu : ve onun askerleri, onun orduları
  19693. 28-Kasas 39
    el ardı : yeryüzünde
  19694. 28-Kasas 39
    el hakkı : hak
  19695. 28-Kasas 39
    ve zannû : ve zannettiler
  19696. 28-Kasas 39
    enne-hum : onlar olduğunu
  19697. 28-Kasas 39
    ileynâ : bize
  19698. 28-Kasas 39
    yurceûne : rücu ettirilmeyecekler, döndürülmeyecekler
  19699. 28-Kasas 40
    fe : ardından
  19700. 28-Kasas 40
    ehaznâ-hu : onu aldık, yakaladık
  19701. 28-Kasas 40
    ve cunûde-hu : ve onun askerleri, onun orduları
  19702. 28-Kasas 40
    fe nebeznâ-hum : böylece onları attık
  19703. 28-Kasas 40
    el yemmi : deniz
  19704. 28-Kasas 40
    fanzur (fe unzur) : o zaman, bunun üzerine, sonra da bak
  19705. 28-Kasas 40
    keyfe : nasıl
  19706. 28-Kasas 40
    ne : oldu
  19707. 28-Kasas 40
    âkıbetu : akıbet, son, sonuç
  19708. 28-Kasas 40
    ez zâlimîne : zalimler
  19709. 28-Kasas 41
    ve cealnâ-hum : ve biz onları kıldık
  19710. 28-Kasas 41
    eimmeten : imamlar, önderler, liderler
  19711. 28-Kasas 41
    yedne : çağırıyorlar, davet ediyorlar
  19712. 28-Kasas 41
    ilâ en nârı : ateşe
  19713. 28-Kasas 41
    ve yevme el kıyâmeti : ve kıyâmet günü
  19714. 28-Kasas 41
    lâ yunsarûne : yardım olunmazlar
  19715. 28-Kasas 42
    ve etba'nâ-hum : ve biz onlara tâbî kıldık, arkalarından ulaştırdık
  19716. 28-Kasas 42
    hâzihi ed dunyâ : bu dünya
  19717. 28-Kasas 42
    la'neten : lânet
  19718. 28-Kasas 42
    ve yevme el kıyâmeti : ve kıyâmet günü
  19719. 28-Kasas 42
    min el makbûhîne : çirkinleştirilmiş, uzaklaştırılmış olanlardan
  19720. 28-Kasas 43
    ve lekad : ve andolsun ki
  19721. 28-Kasas 43
    âteynâ : biz verdik
  19722. 28-Kasas 43
    el kitâbe : kitap
  19723. 28-Kasas 43
    ehleknâ : helâk ettik
  19724. 28-Kasas 43
    el kurûne : nesiller
  19725. 28-Kasas 43
    el ûlâ : evvelkiler
  19726. 28-Kasas 43
    besâire : basiretler, kalp gözlerininrme hassası
  19727. 28-Kasas 43
    li en nâsi : insanlar için
  19728. 28-Kasas 43
    ve huden : ve hidayet olarak
  19729. 28-Kasas 43
    ve rahmeten : ve rahmet olarak
  19730. 28-Kasas 43
    lealle-hum : umulur ki onlar, böylece onlar
  19731. 28-Kasas 43
    yetezekkerûne : tezekkür ederler
  19732. 28-Kasas 44
    vekunte : ve sen olmadın, sen değildin
  19733. 28-Kasas 44
    el garbiyyi : batıda
  19734. 28-Kasas 44
    el emre : emir
  19735. 28-Kasas 44
    vekunte : ve sen olmadın, sen değildin
  19736. 28-Kasas 44
    min eş şâhidîne : şahitlerden
  19737. 28-Kasas 45
    ve lâkin-nâ : ve lâkin biz
  19738. 28-Kasas 45
    enşe'nâ : inşa ettik, oluşturduk
  19739. 28-Kasas 45
    kurûnen : nesiller
  19740. 28-Kasas 45
    fe : o zaman, böylece
  19741. 28-Kasas 45
    tetâvele : uzun oldu
  19742. 28-Kasas 45
    aleyhim : onların
  19743. 28-Kasas 45
    el umuru : ömürler
  19744. 28-Kasas 45
    vekunte : ve sen olmadın, sen değilsin
  19745. 28-Kasas 45
    viyen : yerleşen, ikâmet eden, uzun süre kalan
  19746. 28-Kasas 45
    ehli : halk, şehir ehli
  19747. 28-Kasas 45
    medyene : Medyen
  19748. 28-Kasas 45
    tetlû : okuyorsun
  19749. 28-Kasas 45
    aleyhim : onlara
  19750. 28-Kasas 45
    ve lâkin-nâ : ve lâkin biz
  19751. 28-Kasas 45
    mursilîne : gönderenler
  19752. 28-Kasas 46
    vekunte : ve sen olmadın, sen değildin
  19753. 28-Kasas 46
    et tûri : Tur (dağı)
  19754. 28-Kasas 46
    dey-nâ : seslendik
  19755. 28-Kasas 46
    ve lâkin : ve ancak
  19756. 28-Kasas 46
    rahmeten : bir rahmet
  19757. 28-Kasas 46
    rabbi-ke : senin Rabbin
  19758. 28-Kasas 46
    li tunzire : uyarman için
  19759. 28-Kasas 46
    kavmen : bir kavim
  19760. 28-Kasas 46
    etâ-hum : onlara gelmedi
  19761. 28-Kasas 46
    min nezîrin : (nezirlerden) bir nezir
  19762. 28-Kasas 46
    min kablike : senden önceden
  19763. 28-Kasas 46
    lealle-hum : umulur ki onlar
  19764. 28-Kasas 46
    yetezekkerûne : tezekkür ederler
  19765. 28-Kasas 47
    ve lev lâ : ve olmasa
  19766. 28-Kasas 47
    en tusîbe-hum : onlara isabet ettiğinde
  19767. 28-Kasas 47
    musîbetun : musîbet
  19768. 28-Kasas 47
    bimâ kaddemet : takdim ettikleri şey, yaptıkları şey
  19769. 28-Kasas 47
    eydî-him : onların elleri
  19770. 28-Kasas 47
    fe : artık
  19771. 28-Kasas 47
    yekûlû : söylerler, derler
  19772. 28-Kasas 47
    rabbe-nâ : bizim Rabbimiz
  19773. 28-Kasas 47
    lev lâ : olmasa
  19774. 28-Kasas 47
    erselte : sennderdin
  19775. 28-Kasas 47
    ileynâ : bize
  19776. 28-Kasas 47
    resûlen : resûl, elçi
  19777. 28-Kasas 47
    fe : artık, böylece
  19778. 28-Kasas 47
    nettebia : biz uyarız, tâbî oluruz
  19779. 28-Kasas 47
    âyâti-ke : senin âyetlerin
  19780. 28-Kasas 47
    ve nekûne : ve biz oluruz
  19781. 28-Kasas 47
    min el mu'minîne : mü'minlerden
  19782. 28-Kasas 48
    fe : artık, böylece
  19783. 28-Kasas 48
    lemmâ : olduğu zaman
  19784. 28-Kasas 48
    e-hum : onlara geldi
  19785. 28-Kasas 48
    el hakku : hak
  19786. 28-Kasas 48
    lev lâ : olmasaydı
  19787. 28-Kasas 48
    ûtiye : verilen
  19788. 28-Kasas 48
    misle : gibi
  19789. 28-Kasas 48
    mâ ûtıye : verilen şey
  19790. 28-Kasas 48
    e : mı, mi
  19791. 28-Kasas 48
    ve lem : ve değil, olmadı
  19792. 28-Kasas 48
    yekfurû : inkâr ediyorlar
  19793. 28-Kasas 48
    ûtiye : verilen
  19794. 28-Kasas 48
    tezâhera : yardımlaştı, arka çıktı, destekledi
  19795. 28-Kasas 48
    ve kâlû : ve dediler
  19796. 28-Kasas 48
    kâfirûne : kâfirler, inkâr edenler
  19797. 28-Kasas 49
    fe'tû bi : getirin
  19798. 28-Kasas 49
    huve : o
  19799. 28-Kasas 49
    ehdâ : daha çok hidayete erdiren
  19800. 28-Kasas 49
    ettebi' hu : ona tâbî olayım
  19801. 28-Kasas 49
    sâdikîne : sadıklar, doğru söyleyenler
  19802. 28-Kasas 50
    fe : bundan sonra
  19803. 28-Kasas 50
    lem yestecîbû : icabet etmezler
  19804. 28-Kasas 50
    leke : sana
  19805. 28-Kasas 50
    fa'lem (fe ı'lem) : bil ki
  19806. 28-Kasas 50
    ennemâ : sadece, yalnız
  19807. 28-Kasas 50
    yettebiûne : tâbî olurlar
  19808. 28-Kasas 50
    ehvâe-hum, : onların hevesleri, hevaları
  19809. 28-Kasas 50
    ve men : ve kim
  19810. 28-Kasas 50
    edallu : daha dalâlette
  19811. 28-Kasas 50
    mimmenittebea : tâbî olan kimseden
  19812. 28-Kasas 50
    hevâ-hu : onun hevası, hevesleri
  19813. 28-Kasas 50
    huden : hidayet
  19814. 28-Kasas 50
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  19815. 28-Kasas 50
    yehdi : hidayete erdirmez
  19816. 28-Kasas 50
    el kavme : kavim
  19817. 28-Kasas 50
    ez zâlimîne : zalimler, zulmedenler
  19818. 28-Kasas 51
    ve lekad : ve andolsun
  19819. 28-Kasas 51
    lehum : onlara
  19820. 28-Kasas 51
    el kavle : sözü
  19821. 28-Kasas 51
    lealle-hum : umulur ki onlar
  19822. 28-Kasas 51
    yetezekkerûne : tezekkür ederler
  19823. 28-Kasas 52
    ellezîne : o kimseler, onlar
  19824. 28-Kasas 52
    âteynâ-hum : onlara verdik
  19825. 28-Kasas 52
    el kitâbe : kitap
  19826. 28-Kasas 52
    yu'minûne : îmân ederler
  19827. 28-Kasas 53
    ve izâ yutlâ : ve okunduğu zaman
  19828. 28-Kasas 53
    aleyhim : onlara
  19829. 28-Kasas 53
    âmennâ : biz îmân ettik
  19830. 28-Kasas 53
    inne-hu : muhakkak ki o
  19831. 28-Kasas 53
    el hakku : hak
  19832. 28-Kasas 53
    muslimîne : müslümanlar, teslim olanlar
  19833. 28-Kasas 54
    ulâike : işte onlar
  19834. 28-Kasas 54
    yu'tevne : verilir
  19835. 28-Kasas 54
    ecre-hum : onların ecirleri, ücretleri
  19836. 28-Kasas 54
    merreteyni : iki kez, iki defa, iki kat
  19837. 28-Kasas 54
    saberû : sabrettiler
  19838. 28-Kasas 54
    ve yedraûne : ve uzaklaştırırlar, savarlar
  19839. 28-Kasas 54
    bi el haseneti : hasenat ile, iyilikle
  19840. 28-Kasas 54
    es seyyiete : seyyiat, kötülük
  19841. 28-Kasas 54
    ve mimmâ (min mâ) : ve şeyden
  19842. 28-Kasas 54
    yunfikûne : infâk ederler, verirler
  19843. 28-Kasas 55
    ve izâ semiû : veittikleri zaman
  19844. 28-Kasas 55
    el lagve : boş söz
  19845. 28-Kasas 55
    ve kâlû : ve dediler
  19846. 28-Kasas 55
    lenâ : bize
  19847. 28-Kasas 55
    ve lekum : ve size
  19848. 28-Kasas 55
    selâmun : selâm olsun
  19849. 28-Kasas 55
    aleykum : sizin üzerinize
  19850. 28-Kasas 55
    nebtegî : istemeyiz
  19851. 28-Kasas 55
    el câhilîne : cahilleri
  19852. 28-Kasas 56
    inne-ke : muhakkak ki sen
  19853. 28-Kasas 56
    tehdî : hidayete erdiremezsin
  19854. 28-Kasas 56
    men ahbebte : sevdiğin kişi
  19855. 28-Kasas 56
    vekinne allâhe : ve ancak Allah
  19856. 28-Kasas 56
    yehdî : hidayete erdirir
  19857. 28-Kasas 56
    men : kişi
  19858. 28-Kasas 56
    yeşâu : dilediği
  19859. 28-Kasas 56
    ve huve : ve o
  19860. 28-Kasas 56
    a'lemu : en iyi bilendir
  19861. 28-Kasas 56
    bi el muhtedîne : hidayete erenler
  19862. 28-Kasas 57
    ve kâlû : ve dediler
  19863. 28-Kasas 57
    nettebiı : tâbî olursak, uyarsak
  19864. 28-Kasas 57
    el hudâ : hidayet
  19865. 28-Kasas 57
    mea-ke : seninle beraber
  19866. 28-Kasas 57
    nutehattaf : atılırız
  19867. 28-Kasas 57
    e : mı, mi
  19868. 28-Kasas 57
    ve lem numekkin : ve yerleşik kılmadık, sabit kılmadık
  19869. 28-Kasas 57
    lehum : onları
  19870. 28-Kasas 57
    haremen : harem olan, hürmet edilen
  19871. 28-Kasas 57
    âminen : emin olan
  19872. 28-Kasas 57
    ileyhi : onlara
  19873. 28-Kasas 57
    semerâtu : ürünler
  19874. 28-Kasas 57
    kulli şey'in : herşey
  19875. 28-Kasas 57
    min ledun-nâ : katımızdan
  19876. 28-Kasas 57
    vekinne : ve ancak
  19877. 28-Kasas 57
    eksere-hum : onların çoğu
  19878. 28-Kasas 57
    lâ ya'lemûne : bilmiyorlar, bilmezler
  19879. 28-Kasas 58
    ve kem : ve kaç adet, nice
  19880. 28-Kasas 58
    ehleknâ : helâk ettik
  19881. 28-Kasas 58
    min karyetin : ülkeden
  19882. 28-Kasas 58
    maîşete-hâ : onun geçimi
  19883. 28-Kasas 58
    fe : o zaman, işte
  19884. 28-Kasas 58
    tilke : bu
  19885. 28-Kasas 58
    mesâkinu-hum : onların meskenleri
  19886. 28-Kasas 58
    lem tusken : iskân edilmedi (oturulmadı)
  19887. 28-Kasas 58
    kalîlen : az
  19888. 28-Kasas 58
    ve kunnâ : ve biz olduk
  19889. 28-Kasas 58
    el vârisîne : varis olanlar
  19890. 28-Kasas 59
    ve mâ kâne : ve olmadı
  19891. 28-Kasas 59
    rabbu-ke : senin Rabbin
  19892. 28-Kasas 59
    muhlike : helâk edici, helâk eden
  19893. 28-Kasas 59
    el kurâ : ülkeler, beldeler
  19894. 28-Kasas 59
    hattâ yeb'ase : gönderinceye kadar, göndermedikçe
  19895. 28-Kasas 59
    resûlen : bir resûl
  19896. 28-Kasas 59
    yetlû : okur
  19897. 28-Kasas 59
    aleyhim : onlara
  19898. 28-Kasas 59
    ve mâ kunnâ : ve biz olmadık, ve biz değiliz
  19899. 28-Kasas 59
    el kurâ : ülkeler, beldeler
  19900. 28-Kasas 59
    ve ehlu-hâ : ve onun halkı
  19901. 28-Kasas 59
    zâlimûne : zalimler, zulmedenler
  19902. 28-Kasas 60
    ve mâ : ve şey
  19903. 28-Kasas 60
    şey'in : şey
  19904. 28-Kasas 60
    fe : artık, oysa (aslında)
  19905. 28-Kasas 60
    metâu : meta, dünya malı
  19906. 28-Kasas 60
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
  19907. 28-Kasas 60
    venetu-hâ : ve onun süsü
  19908. 28-Kasas 60
    ve mâ : ve şey
  19909. 28-Kasas 60
    inde allâhi : Allah'ın katında
  19910. 28-Kasas 60
    ve ebkâ : ve daha kalıcı, daha bakî
  19911. 28-Kasas 60
    e : mı
  19912. 28-Kasas 60
    fe : artık, hâlâ
  19913. 28-Kasas 60
    lâ ta'kılûne : akıl etmiyorsunuz
  19914. 28-Kasas 61
    e : mı
  19915. 28-Kasas 61
    fe : artık
  19916. 28-Kasas 61
    men : kimse
  19917. 28-Kasas 61
    va'den : vaad
  19918. 28-Kasas 61
    hasenen : güzel
  19919. 28-Kasas 61
    fe : böylece
  19920. 28-Kasas 61
    huve : o
  19921. 28-Kasas 61
    ke : gibi
  19922. 28-Kasas 61
    men : kimse
  19923. 28-Kasas 61
    metta'nâ-hu : onu metalandırdık
  19924. 28-Kasas 61
    metâa : meta, dünya malı
  19925. 28-Kasas 61
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
  19926. 28-Kasas 61
    summe : sonra
  19927. 28-Kasas 61
    huve : o
  19928. 28-Kasas 61
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  19929. 28-Kasas 61
    min el muhdarîne : hazır bulundurulanlardan
  19930. 28-Kasas 62
    ve yevme : ve o gün
  19931. 28-Kasas 62
    fe : artık
  19932. 28-Kasas 62
    yekûlu : der
  19933. 28-Kasas 62
    eyne : nerede
  19934. 28-Kasas 62
    şurekâîye : benim ortaklarım
  19935. 28-Kasas 62
    ellezîne : ki onlar
  19936. 28-Kasas 62
    tez'umûne : zanda bulunuyorsunuz
  19937. 28-Kasas 63
    kale : dedi
  19938. 28-Kasas 63
    ellezîne : ki onlar
  19939. 28-Kasas 63
    aleyhim : onlara
  19940. 28-Kasas 63
    el kavlu : söz
  19941. 28-Kasas 63
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  19942. 28-Kasas 63
    ellezîne : ki onlar
  19943. 28-Kasas 63
    agvey-nâ : biz azdırdık
  19944. 28-Kasas 63
    agveynâ-hum : onları azdırdık
  19945. 28-Kasas 63
    kemâ : gibi
  19946. 28-Kasas 63
    gavey-nâ : biz azdık
  19947. 28-Kasas 63
    teberre'nâ : berî olduğumuzu (uzak olduğumuzu) arz ederiz
  19948. 28-Kasas 63
    ileyke : sana
  19949. 28-Kasas 63
    ya'budûne : tapıyorlar
  19950. 28-Kasas 64
    veled'û (kîle ud'û) : ve 'çağırın' denildi
  19951. 28-Kasas 64
    şurekâe-kum : sizin ortaklarınız
  19952. 28-Kasas 64
    fe : artık, bunun üzerine
  19953. 28-Kasas 64
    deav-hum : onları çağırdılar
  19954. 28-Kasas 64
    fe : artık, fakat
  19955. 28-Kasas 64
    lem yestecîbû : icabet etmezler
  19956. 28-Kasas 64
    lehum : onlara
  19957. 28-Kasas 64
    ve reavu : ve gördüler
  19958. 28-Kasas 64
    el azâbe : azap
  19959. 28-Kasas 64
    lev : eğer, keşke
  19960. 28-Kasas 64
    enne-hum : onların olduğu
  19961. 28-Kasas 64
    yehtedûne : hidayete erenler
  19962. 28-Kasas 65
    ve yevme : ve o gün
  19963. 28-Kasas 65
    fe : artık, sonra
  19964. 28-Kasas 65
    yekûlu : diyecek
  19965. 28-Kasas 65
    ecebtum : siz cevap verdiniz
  19966. 28-Kasas 65
    el murselîne : mürseller, resûller
  19967. 28-Kasas 66
    fe : artık
  19968. 28-Kasas 66
    amiyet : kapandı
  19969. 28-Kasas 66
    aleyhim : onlara
  19970. 28-Kasas 66
    el enbâu : haberler
  19971. 28-Kasas 66
    yevme izin : izin günü
  19972. 28-Kasas 66
    fe : artık, bundan sonra
  19973. 28-Kasas 66
    yetesâelûne : sorulmazlar, sorgulanmazlar
  19974. 28-Kasas 67
    fe : artık
  19975. 28-Kasas 67
    emmâ : fakat
  19976. 28-Kasas 67
    men : kim
  19977. 28-Kasas 67
    be : tövbe etti
  19978. 28-Kasas 67
    ve âmene : ve îmân etti, âmenû oldu, Allah'a ulaşmayı diledi
  19979. 28-Kasas 67
    ve amile sâlihân : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptı
  19980. 28-Kasas 67
    fe : artık, böylece
  19981. 28-Kasas 67
    en yekûne : olması
  19982. 28-Kasas 67
    min el muflihîne : felâha erenlerden
  19983. 28-Kasas 68
    ve rabbu-ke : ve senin Rabbin
  19984. 28-Kasas 68
    yeşâu : diler
  19985. 28-Kasas 68
    ve yahtâru : ve seçer
  19986. 28-Kasas 68
    mâ kâne : olmadı, değildir
  19987. 28-Kasas 68
    lehum : onlar, onlar için
  19988. 28-Kasas 68
    el hıyaratu : tercih, seçim
  19989. 28-Kasas 68
    subhâne : sübhan, münezzeh
  19990. 28-Kasas 68
    ve teâlâ : vece
  19991. 28-Kasas 68
    yuşrikûne : şirk (ortak) koşarlar
  19992. 28-Kasas 69
    ve rabbu-ke : ve senin Rabbin
  19993. 28-Kasas 69
    ya'lemu : bilir
  19994. 28-Kasas 69
    ve mâ : ve şeyler
  19995. 28-Kasas 69
    yu'linûne : aleni olan, gizlenmeyen
  19996. 28-Kasas 70
    ve huve allâhu : ve o Allah
  19997. 28-Kasas 70
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  19998. 28-Kasas 70
    illâ huve : ancak, başka o
  19999. 28-Kasas 70
    lehu el hamdu : hamd ona ait
  20000. 28-Kasas 70
    el ûlâ : evvelde
  20001. 28-Kasas 70
    ve el âhırati : ve ahir, sonraki
  20002. 28-Kasas 70
    ve lehu : ve onun
  20003. 28-Kasas 70
    el hukmu : hüküm
  20004. 28-Kasas 70
    ve ileyhi : ve ona
  20005. 28-Kasas 70
    turceûne : döndürüleceksiniz
  20006. 28-Kasas 71
    e reeytum : gördünüz mü
  20007. 28-Kasas 71
    cealallâhu (ceale allâhu) : Allah kıldı (yaptı)
  20008. 28-Kasas 71
    aleykum : sizin üzerinize
  20009. 28-Kasas 71
    el leyle : gece
  20010. 28-Kasas 71
    sermeden : sürekli, uzun süre, sonsuz
  20011. 28-Kasas 71
    ilâ yevmi el kıyâmeti : kıyâmet gününe kadar
  20012. 28-Kasas 71
    men : kim
  20013. 28-Kasas 71
    ye'tî-kum bi : size getirir, getirecek
  20014. 28-Kasas 71
    e : mi
  20015. 28-Kasas 71
    fetesmene : hâlâ işitmiyorsunuz, işitmeyeceksiniz
  20016. 28-Kasas 72
    e reeytum : gördünüz mü
  20017. 28-Kasas 72
    cealallâhu (ceale allâhu) : Allah kıldı, yaptı
  20018. 28-Kasas 72
    aleykum : sizin üzerinize
  20019. 28-Kasas 72
    en nehâre : gündüz
  20020. 28-Kasas 72
    sermeden : sürekli, uzun süre, sonsuz
  20021. 28-Kasas 72
    ilâ yevmi el kıyâmeti : kıyâmet gününe kadar
  20022. 28-Kasas 72
    men : kim
  20023. 28-Kasas 72
    ye'tî-kum bi : size getirir, getirecek
  20024. 28-Kasas 72
    leylin : gece
  20025. 28-Kasas 72
    teskunûne : sükûn bulursunuz, dinlenirsiniz
  20026. 28-Kasas 72
    e : mi
  20027. 28-Kasas 72
    fe lâ tubsırûne : hâlâ görmüyorsunuz, görmeyeceksiniz
  20028. 28-Kasas 73
    ve min rahmeti-hi : ve onun rahmetinden
  20029. 28-Kasas 73
    ceale : kıldı, yaptı, yarattı
  20030. 28-Kasas 73
    lekum : size, sizin için
  20031. 28-Kasas 73
    el leyle : gece
  20032. 28-Kasas 73
    ve en nehâre : ve gündüz
  20033. 28-Kasas 73
    li teskunû : sükûn bulmanız için, dinlenmeniz için
  20034. 28-Kasas 73
    ve li tebtegû : ve ibtiga etmeniz için, istemeniz için
  20035. 28-Kasas 73
    ve lealle-kum : ve umulur ki böylece siz
  20036. 28-Kasas 73
    teşkurûne : şükredersiniz
  20037. 28-Kasas 74
    ve yevme : ve gün
  20038. 28-Kasas 74
    fe yekûlu : sonra diyecek
  20039. 28-Kasas 74
    eyne : nerede
  20040. 28-Kasas 74
    şurekâiye : benim ortaklarım
  20041. 28-Kasas 74
    ellezîne : onlar
  20042. 28-Kasas 74
    tez'umûne : zanda bulunuyorsunuz
  20043. 28-Kasas 75
    ve neza'nâ : ve çekip çıkarttık
  20044. 28-Kasas 75
    min kulli ummetin : bütün ümmetlerden
  20045. 28-Kasas 75
    şehîden : bir şahit
  20046. 28-Kasas 75
    fe : sonra, böylece
  20047. 28-Kasas 75
    burhâne-kum : sizin burhanlarınız, sizin delilleriniz
  20048. 28-Kasas 75
    fe : sonra, böylece
  20049. 28-Kasas 75
    enne : olduğu
  20050. 28-Kasas 75
    el hakka : hak
  20051. 28-Kasas 75
    ve dalle : ve sapıp uzaklaştı
  20052. 28-Kasas 75
    yefterûne : uyduruyorlar
  20053. 28-Kasas 76
    inne : muhakkak
  20054. 28-Kasas 76
    kârûne : Karun
  20055. 28-Kasas 76
    ne : oldu, idi
  20056. 28-Kasas 76
    fe begâ : böylece, sonra azdı
  20057. 28-Kasas 76
    aleyhim : onlara karşı
  20058. 28-Kasas 76
    ve âteynâ-hu : ve biz ona verdik
  20059. 28-Kasas 76
    min el kunûzi : hazinelerden
  20060. 28-Kasas 76
    inne : muhakkak ki, gerçekten
  20061. 28-Kasas 76
    mefâtiha-hu : onun anahtarları
  20062. 28-Kasas 76
    le tenûu bi : mutlaka ağır gelir, zor taşır
  20063. 28-Kasas 76
    el usbeti : bir topluluk
  20064. 28-Kasas 76
    uli el kuvveti : kuvvet sahibi, kuvvetli
  20065. 28-Kasas 76
    iz kâle : demişti
  20066. 28-Kasas 76
    lehu : ona
  20067. 28-Kasas 76
    tefrah : ferahlanma, sevinme, gururlanma
  20068. 28-Kasas 76
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  20069. 28-Kasas 76
    el ferihîne : sevinenler, şımaranlar, gururlananlar
  20070. 28-Kasas 77
    vebtegı (ve ibtegı) : ve iste
  20071. 28-Kasas 77
    âtâkellâhu (âtâ-ke allâhu) : Allah sana verdi
  20072. 28-Kasas 77
    edre : dar, diyar
  20073. 28-Kasas 77
    el âhırete : ahiret
  20074. 28-Kasas 77
    vetense : ve unutma
  20075. 28-Kasas 77
    nasîbe-ke : senin nasibin
  20076. 28-Kasas 77
    min ed dunyâ : dünyadan
  20077. 28-Kasas 77
    ve ahsin : ve ihsan et, karşılıksız ver
  20078. 28-Kasas 77
    kemâ : gibi
  20079. 28-Kasas 77
    ahsenallâhu (ahsene allâhu) : Allah ihsan etti
  20080. 28-Kasas 77
    ileyke : sana
  20081. 28-Kasas 77
    vetebgı : ve isteme
  20082. 28-Kasas 77
    el fesâde : bozgunculuk, fesat
  20083. 28-Kasas 77
    el ardı : yeryüzünde
  20084. 28-Kasas 77
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
  20085. 28-Kasas 77
    el mufsidîne : müfsidler, fesat çıkaranlar
  20086. 28-Kasas 78
    le : dedi
  20087. 28-Kasas 78
    innemâ : sadece, ancak
  20088. 28-Kasas 78
    e : mi
  20089. 28-Kasas 78
    ve lem ya'lem : ve bilmez
  20090. 28-Kasas 78
    enne : olduğu
  20091. 28-Kasas 78
    allâhe : Allah
  20092. 28-Kasas 78
    ehleke : helâk etti
  20093. 28-Kasas 78
    min el kurûni : nesillerden
  20094. 28-Kasas 78
    men : kim
  20095. 28-Kasas 78
    huve : o
  20096. 28-Kasas 78
    eşeddu : daha kuvvetli
  20097. 28-Kasas 78
    kuvveten : kuvvet
  20098. 28-Kasas 78
    ve ekseru : ve daha çok
  20099. 28-Kasas 78
    cem'an : toplayarak
  20100. 28-Kasas 78
    ve lâ yus'elu : ve sorulmaz
  20101. 28-Kasas 78
    el mucrimûne : mücrimler, suçlular, günahkârlar
  20102. 28-Kasas 79
    fe : artık, böylece
  20103. 28-Kasas 79
    harece : çıktı
  20104. 28-Kasas 79
    neti-hi : onun ihtişamı, süsü
  20105. 28-Kasas 79
    kale : dedi
  20106. 28-Kasas 79
    ellezîne : onlar
  20107. 28-Kasas 79
    yurîdûne : isterler
  20108. 28-Kasas 79
    el hayâte ed dunyâ : dünya hayatı
  20109. 28-Kasas 79
    leyte : keşke
  20110. 28-Kasas 79
    lenâ : bize, bizim
  20111. 28-Kasas 79
    misle : kadar, gibi
  20112. 28-Kasas 79
    ûtiye : verildi
  20113. 28-Kasas 79
    inne-hu : muhakkak o
  20114. 28-Kasas 79
    le : gerçekten
  20115. 28-Kasas 80
    ve kale : ve dedi
  20116. 28-Kasas 80
    ellezîne : onlar
  20117. 28-Kasas 80
    el ilme : ilim
  20118. 28-Kasas 80
    veyle-kum : size yazıklar olsun
  20119. 28-Kasas 80
    sevâbullâhi : Allah'ın sevabı
  20120. 28-Kasas 80
    men : kim, kimse, kişi
  20121. 28-Kasas 80
    âmene : îmân etti
  20122. 28-Kasas 80
    ve amile sâlihan : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptı
  20123. 28-Kasas 80
    veyulekkâ-hâ : ve ona mülâki olmaz, kavuşmaz
  20124. 28-Kasas 80
    es sâbirûne : sabredenler
  20125. 28-Kasas 81
    fe : artık, böylece, sonra
  20126. 28-Kasas 81
    hasefnâ : yere geçirdik
  20127. 28-Kasas 81
    ve bi dâri-hi : ve onun evi
  20128. 28-Kasas 81
    el arda : yer
  20129. 28-Kasas 81
    fe : artık, böylece
  20130. 28-Kasas 81
    mâ kâne : olmadı
  20131. 28-Kasas 81
    lehu : ona, onu
  20132. 28-Kasas 81
    fietin : bir topluluk
  20133. 28-Kasas 81
    yensurûne-hu : ona yardım ederler
  20134. 28-Kasas 81
    ve mâ kâne : ve olmadı, değildi
  20135. 28-Kasas 81
    el muntasirîne : yardım edilenler, korunanlar
  20136. 28-Kasas 82
    ve asbeha : ve sabahladı, oldu
  20137. 28-Kasas 82
    ellezîne : onlar
  20138. 28-Kasas 82
    temennev : temenni ettiler, dilediler
  20139. 28-Kasas 82
    mekâne-hu : onun yeri
  20140. 28-Kasas 82
    bi el emsi : dün
  20141. 28-Kasas 82
    yekûlûne : derler
  20142. 28-Kasas 82
    vey : vay, hayret
  20143. 28-Kasas 82
    keenne : sanki, demek ki, öyle ki, öyleyse
  20144. 28-Kasas 82
    allâhe : Allah
  20145. 28-Kasas 82
    yebsutu : genişletir
  20146. 28-Kasas 82
    er rizka : rızık
  20147. 28-Kasas 82
    men : kim, kimse
  20148. 28-Kasas 82
    yesâu : diler
  20149. 28-Kasas 82
    ve yakdiru : ve takdir eder, daraltır
  20150. 28-Kasas 82
    lev lâ : olmasaydı
  20151. 28-Kasas 82
    en menne allâhu : Allah'ın ni'metlendirmesi
  20152. 28-Kasas 82
    aleynâ : bize
  20153. 28-Kasas 82
    le : elbette, mutlaka
  20154. 28-Kasas 82
    hasefe : yere geçirdi
  20155. 28-Kasas 82
    vey : vay, hayret
  20156. 28-Kasas 82
    keennehu : sanki, demek ki, öyle ki, öyleyse
  20157. 28-Kasas 82
    el kâfirûne : kâfirler
  20158. 28-Kasas 83
    tilke : bu, işte bu
  20159. 28-Kasas 83
    ed dâru el âhiretu : ahiret diyarı, ahiret yurdu
  20160. 28-Kasas 83
    nec'alu-hâ : onu kılarız
  20161. 28-Kasas 83
    li ellezîne : onlara
  20162. 28-Kasas 83
    lâ yurîdûne : istemezler
  20163. 28-Kasas 83
    uluvven : üstünlük
  20164. 28-Kasas 83
    el ardi : yeryüzünde
  20165. 28-Kasas 83
    ve lâ : ve olmaz, değil
  20166. 28-Kasas 83
    fesâden : fesat
  20167. 28-Kasas 83
    ve el âkibetu : ve akıbet, sonuç
  20168. 28-Kasas 83
    li el muttekîne : takva sahiplerinin
  20169. 28-Kasas 84
    men : kim
  20170. 28-Kasas 84
    e : geldi
  20171. 28-Kasas 84
    el haseneti : hasene, iyilik, sevap
  20172. 28-Kasas 84
    fe : artık, o zaman
  20173. 28-Kasas 84
    lehu : onun için
  20174. 28-Kasas 84
    ve men : ve kim
  20175. 28-Kasas 84
    e : geldi
  20176. 28-Kasas 84
    bi es seyyieti : seyyiat, kötülük ile
  20177. 28-Kasas 84
    fe lâ yuczâ : cezalandırılmazlar
  20178. 28-Kasas 84
    ellezîne : onlar
  20179. 28-Kasas 84
    es seyyiâti : kötülük
  20180. 28-Kasas 84
    ya'melûne : yaparlar, yapıyorlar
  20181. 28-Kasas 85
    inne : muhakkak
  20182. 28-Kasas 85
    ellezî : o ki
  20183. 28-Kasas 85
    aleyke : senin üzerine, sana
  20184. 28-Kasas 85
    el kur'âne : Kur'ân'ı
  20185. 28-Kasas 85
    le : elbette
  20186. 28-Kasas 85
    râddu-ke : seni döndüren
  20187. 28-Kasas 85
    ilâ meâdin : dönülecek yere
  20188. 28-Kasas 85
    a'lemu : en iyi bilir
  20189. 28-Kasas 85
    mene : gelen kimseyi
  20190. 28-Kasas 85
    bi el hudâ : hidayet ile
  20191. 28-Kasas 85
    ve men : ve kimseyi
  20192. 28-Kasas 85
    huve : o
  20193. 28-Kasas 86
    vekunte tercû : ve sen ümit etmezdin
  20194. 28-Kasas 86
    en yulkâ : ilka edilmesi, ulaştırılması
  20195. 28-Kasas 86
    ileyke : sana
  20196. 28-Kasas 86
    el kitâbu : kitap
  20197. 28-Kasas 86
    rahmeten : rahmet olarak
  20198. 28-Kasas 86
    min rabbi-ke : Rabbinden
  20199. 28-Kasas 86
    fe : artık, öyleyse
  20200. 28-Kasas 86
    tekûnenne : sakın sen olma
  20201. 28-Kasas 86
    zahîren : yardımcı
  20202. 28-Kasas 86
    li el kâfirîne : kâfirlere
  20203. 28-Kasas 87
    veyasuddunne-ke : ve sakın seni alıkoymasınlar
  20204. 28-Kasas 87
    ba'de : sonra
  20205. 28-Kasas 87
    unzilet : indirildi
  20206. 28-Kasas 87
    ileyke : sana
  20207. 28-Kasas 87
    ved'u (ve ud'u) : ve çağır, davet et
  20208. 28-Kasas 87
    ilâ rabbi-ke : Rabbine
  20209. 28-Kasas 87
    vetekûnenne : ve sen sakın olma
  20210. 28-Kasas 87
    min el musrikîne : müşriklerden, şirk koşanlardan
  20211. 28-Kasas 88
    veted'u : ve tapma, ibadet etme
  20212. 28-Kasas 88
    meallâhi (mea allahi) : Allah'la beraber
  20213. 28-Kasas 88
    ilâhen : ilâh
  20214. 28-Kasas 88
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  20215. 28-Kasas 88
    ve : onun
  20216. 28-Kasas 88
    sey'in : şey
  20217. 28-Kasas 88
    veche-hu : onun vechi, zatı
  20218. 28-Kasas 88
    lehu : onun
  20219. 28-Kasas 88
    el hukmu : hüküm
  20220. 28-Kasas 88
    ve ileyhi : ve ona
  20221. 28-Kasas 88
    turceûne : döndürüleceksiniz
  20222. 29-Ankebût 1
    Elif lâm mîm. Elif lâm mîm.
  20223. 29-Ankebût 2
    e : mı
  20224. 29-Ankebût 2
    hasibe : sandı
  20225. 29-Ankebût 2
    en nâsu : insan(lar)
  20226. 29-Ankebût 2
    en yutrekû : terkedilecek, bırakılacaklar
  20227. 29-Ankebût 2
    en yekûlû : onların demeleri
  20228. 29-Ankebût 2
    âmennâ : biz îmân ettik
  20229. 29-Ankebût 2
    ve hum : ve onlar
  20230. 29-Ankebût 2
    yuftenûne : imtihan edilmez
  20231. 29-Ankebût 3
    ve lekad : ve andolsun
  20232. 29-Ankebût 3
    fetennâ : biz imtihan ettik
  20233. 29-Ankebût 3
    ellezîne : o kimseler, onlar
  20234. 29-Ankebût 3
    fe : böylece
  20235. 29-Ankebût 3
    le : elbette
  20236. 29-Ankebût 3
    ya'leme : bilir
  20237. 29-Ankebût 3
    enne : olduğunu
  20238. 29-Ankebût 3
    ellezîne : o kimseler, onlar
  20239. 29-Ankebût 3
    ve le : ve mutlaka
  20240. 29-Ankebût 3
    ya'lemene : ve muhakkak ki bilmektedir
  20241. 29-Ankebût 3
    el kâzibîne : yalancıları
  20242. 29-Ankebût 4
    em : yoksa, veya
  20243. 29-Ankebût 4
    hasibe : hesap etti, zannetti
  20244. 29-Ankebût 4
    ellezîne : o kimseler, onlar
  20245. 29-Ankebût 4
    ya'melûne : yaparlar, yapıyorlar
  20246. 29-Ankebût 4
    es seyyiâti : kötülükler
  20247. 29-Ankebût 4
    en yesbikû-nâ : bizi geçmeleri
  20248. 29-Ankebût 4
    e : (ne) kötü
  20249. 29-Ankebût 4
    yahkumûne : hüküm veriyorlar
  20250. 29-Ankebût 5
    men : kim
  20251. 29-Ankebût 5
    ne : oldu
  20252. 29-Ankebût 5
    yercû : diler
  20253. 29-Ankebût 5
    likâe allâhi : Allah'a mülâki olmak, Allah'a ulaşmak
  20254. 29-Ankebût 5
    fe : o zaman, o taktirde
  20255. 29-Ankebût 5
    inne : muhakkak ki
  20256. 29-Ankebût 5
    ecelallâhi (ecele allahi) : Allah'ın tayin ettiği zaman, gün
  20257. 29-Ankebût 5
    le : mutlaka
  20258. 29-Ankebût 5
    ve huve : ve o
  20259. 29-Ankebût 5
    es semîu : en iyi işiten
  20260. 29-Ankebût 5
    el alîmu : en iyi bilen
  20261. 29-Ankebût 6
    ve men : ve kim
  20262. 29-Ankebût 6
    hede : cihad etti
  20263. 29-Ankebût 6
    fe : o zaman, o taktirde
  20264. 29-Ankebût 6
    innemâ : sadece
  20265. 29-Ankebût 6
    li nefsi-hi : onun (kendi) nefsi için
  20266. 29-Ankebût 6
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  20267. 29-Ankebût 6
    le : mutlaka, muhakkak
  20268. 29-Ankebût 6
    anil âlemîne (an el âlemîne) : âlemlerden
  20269. 29-Ankebût 7
    ve : ve
  20270. 29-Ankebût 7
    ellezîne : onlar
  20271. 29-Ankebût 7
    âmenû : âmenû oldular (hayattayken Allah'a ulaşmayı dilediler)
  20272. 29-Ankebût 7
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptılar
  20273. 29-Ankebût 7
    le : mutlaka, elbette
  20274. 29-Ankebût 7
    nukeffiranne : mutlaka örteceğiz
  20275. 29-Ankebût 7
    seyyiâti-him : onların seyyiatleri, günahları
  20276. 29-Ankebût 7
    ve le : ve mutlaka, elbette
  20277. 29-Ankebût 7
    necziyenne-hum : onları mutlaka mükâfatlandıracağız
  20278. 29-Ankebût 7
    ahsene : daha ahsen, daha güzel
  20279. 29-Ankebût 7
    ellezî : onlar
  20280. 29-Ankebût 7
    ya'melûne : yapıyorlar
  20281. 29-Ankebût 8
    ve vassaynâ : ve vasiyet ettik, emrettik
  20282. 29-Ankebût 8
    el insâne : insan
  20283. 29-Ankebût 8
    bi vâlidey-hi : onun anne ve babasıyla
  20284. 29-Ankebût 8
    husnen : güzellikle, güzel
  20285. 29-Ankebût 8
    ve in : ve eğer
  20286. 29-Ankebût 8
    hedâ-ke : ikisi seninle cihad etti, mücâdele etti
  20287. 29-Ankebût 8
    li tuşrike : senin şirk koşman için
  20288. 29-Ankebût 8
    leyse : değil
  20289. 29-Ankebût 8
    leke : sana, senin
  20290. 29-Ankebût 8
    fe : o zaman, o taktirde
  20291. 29-Ankebût 8
    ileyye merciu-kum : bana sizin dönüşünüz
  20292. 29-Ankebût 8
    fe : o zaman, o taktirde
  20293. 29-Ankebût 8
    unebbiu-kum : size haber vereceğim
  20294. 29-Ankebût 8
    ta'melûne : siz yapıyorsunuz
  20295. 29-Ankebût 9
    ve : ve
  20296. 29-Ankebût 9
    ellezîne : o kimseler, onlar
  20297. 29-Ankebût 9
    âmenû : âmenû oldular (hayattayken Allah'a ulaşmayı dilediler)
  20298. 29-Ankebût 9
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel (nefs tasfiyesi) yaptılar
  20299. 29-Ankebût 9
    le : elbette, mutlaka
  20300. 29-Ankebût 9
    nudhılenne-hum : onları mutlaka dahil edeceğiz
  20301. 29-Ankebût 9
    es sâlihîne : salihler
  20302. 29-Ankebût 10
    ve : ve
  20303. 29-Ankebût 10
    en nâsi : insanlar
  20304. 29-Ankebût 10
    men : kim, kimse
  20305. 29-Ankebût 10
    yekûlu : der, diyor
  20306. 29-Ankebût 10
    âmennâ : biz îmân ettik (biz âmenû olduk)
  20307. 29-Ankebût 10
    fe : artık, o zaman
  20308. 29-Ankebût 10
    izâ ûziye : eziyet edildiği zaman
  20309. 29-Ankebût 10
    ceale : yaptı, kıldı
  20310. 29-Ankebût 10
    fitnete : fitne
  20311. 29-Ankebût 10
    en nâsi : insan
  20312. 29-Ankebût 10
    ke : gibi
  20313. 29-Ankebût 10
    ve le : ve elbette, mutlaka
  20314. 29-Ankebût 10
    in câe : gelirse
  20315. 29-Ankebût 10
    rabbi-ke : senin Rabbin
  20316. 29-Ankebût 10
    le : elbette, mutlaka
  20317. 29-Ankebût 10
    yekûlunne : derler
  20318. 29-Ankebût 10
    mea-kum : sizinle birlikte, beraber
  20319. 29-Ankebût 10
    e : mı
  20320. 29-Ankebût 10
    ve : ve
  20321. 29-Ankebût 10
    leyse : değil
  20322. 29-Ankebût 10
    bi a'leme : çok iyi bilen
  20323. 29-Ankebût 10
    el âlemîne : âlemler
  20324. 29-Ankebût 11
    ve : ve
  20325. 29-Ankebût 11
    le : elbette, mutlaka
  20326. 29-Ankebût 11
    ya'lemenne : muhakkak bilir
  20327. 29-Ankebût 11
    ellezîne : o kimseler, onlar
  20328. 29-Ankebût 11
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  20329. 29-Ankebût 11
    ve : ve
  20330. 29-Ankebût 11
    le : elbette, mutlaka
  20331. 29-Ankebût 11
    ya'lemenne : muhakkak bilir
  20332. 29-Ankebût 11
    el munâfikîne : münafıklar
  20333. 29-Ankebût 12
    ve : ve
  20334. 29-Ankebût 12
    kale : dedi
  20335. 29-Ankebût 12
    ellezî : ki o
  20336. 29-Ankebût 12
    keferû : inkâr ederler
  20337. 29-Ankebût 12
    li ellezîne : o kimselere
  20338. 29-Ankebût 12
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  20339. 29-Ankebût 12
    ittebiû : tâbî olun
  20340. 29-Ankebût 12
    sebîle-nâ : bizim yolumuz
  20341. 29-Ankebût 12
    velnahmil (ve li nahmil) : ve biz taşıyalım, biz yüklenelim
  20342. 29-Ankebût 12
    ve mâ hum : ve onlar değil
  20343. 29-Ankebût 12
    bi hâmilîne : yüklenenler
  20344. 29-Ankebût 12
    min şey'in : bir şeyden
  20345. 29-Ankebût 12
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  20346. 29-Ankebût 12
    le : elbette, gerçekten
  20347. 29-Ankebût 12
    kâzibûne : yalancılardır
  20348. 29-Ankebût 13
    ve : ve
  20349. 29-Ankebût 13
    le : elbette, mutlaka
  20350. 29-Ankebût 13
    yahmilunne : mutlaka taşıyacaklar, yüklenecekler
  20351. 29-Ankebût 13
    eskâle-hum : onların yükleri, günahları
  20352. 29-Ankebût 13
    ve : ve
  20353. 29-Ankebût 13
    eskâlen : yükler, günahlar
  20354. 29-Ankebût 13
    mea : beraber, ile
  20355. 29-Ankebût 13
    eskâli-him : onların yükleri, günahları
  20356. 29-Ankebût 13
    ve : ve
  20357. 29-Ankebût 13
    le : elbette, mutlaka
  20358. 29-Ankebût 13
    yus'elunne : mutlaka sorulacaklar, sorgulanacaklar
  20359. 29-Ankebût 13
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  20360. 29-Ankebût 13
    yefterûne : uyduruyorlar
  20361. 29-Ankebût 14
    ve lekad : ve andolsun
  20362. 29-Ankebût 14
    erselnâ : biz gönderdik
  20363. 29-Ankebût 14
    fe : artık, böylece, sonra
  20364. 29-Ankebût 14
    lebise : kaldı
  20365. 29-Ankebût 14
    elfe : bin (1000)
  20366. 29-Ankebût 14
    senetin : sene, yıl
  20367. 29-Ankebût 14
    hamsîne : elli (50)
  20368. 29-Ankebût 14
    âmen : yıllar
  20369. 29-Ankebût 14
    fe : artık, böylece, sonra
  20370. 29-Ankebût 14
    ehaze-hum : onları aldı, onları helâk etti
  20371. 29-Ankebût 14
    et tûfânu : tufan
  20372. 29-Ankebût 14
    ve hum : ve onlar
  20373. 29-Ankebût 14
    zâlimûne : zulmedenler, zalimler
  20374. 29-Ankebût 15
    fe : o zaman, böylece, sonra
  20375. 29-Ankebût 15
    enceynâ-hu : biz onu kurtardık
  20376. 29-Ankebût 15
    ve : ve
  20377. 29-Ankebût 15
    ashâbe : sahip, halk
  20378. 29-Ankebût 15
    es sefîneti : gemi
  20379. 29-Ankebût 15
    ve cealnâ-hâ : ve onu kıldık
  20380. 29-Ankebût 15
    âyeten : âyet, ibret
  20381. 29-Ankebût 15
    li el âlemîne : âlemler için, âlemlere
  20382. 29-Ankebût 16
    ve ibrâhîme : ve İbrâhîm
  20383. 29-Ankebût 16
    iz kâle : demişti
  20384. 29-Ankebût 16
    a'budûllâhe (a'budû allâhe) : Allah'a kul olun
  20385. 29-Ankebût 16
    vettekûhu (ve ittekû-hu) : ve ona karşı takva sahibi olun
  20386. 29-Ankebût 16
    lekum : sizin için
  20387. 29-Ankebût 16
    ta'lemûne : biliyorsunuz
  20388. 29-Ankebût 17
    innemâ : sadece, fakat
  20389. 29-Ankebût 17
    ta'budûne : tapıyorsunuz
  20390. 29-Ankebût 17
    evsânen : putlar
  20391. 29-Ankebût 17
    ve tahlukûne : ve halkediyorsunuz, yapıyorsunuz
  20392. 29-Ankebût 17
    ifken : yalan, iftira
  20393. 29-Ankebût 17
    inne : muhakkak
  20394. 29-Ankebût 17
    ellezîne : onlar
  20395. 29-Ankebût 17
    ta'budûne : tapıyorsunuz
  20396. 29-Ankebût 17
    yemlikûne : malik değiller
  20397. 29-Ankebût 17
    lekum : sizin için
  20398. 29-Ankebût 17
    fe : o zaman, böylece, artık, öyleyse
  20399. 29-Ankebût 17
    ibtegû : isteyin
  20400. 29-Ankebût 17
    indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
  20401. 29-Ankebût 17
    er rızka : rızık
  20402. 29-Ankebût 17
    va'budûhu (ve u'budû-hu) : ve ona kul olun
  20403. 29-Ankebût 17
    veşkurû : ve şükredin
  20404. 29-Ankebût 17
    lehu : ona
  20405. 29-Ankebût 17
    ileyhi : ona
  20406. 29-Ankebût 17
    turceûne : döndürüleceksiniz
  20407. 29-Ankebût 18
    ve in : ve eğer
  20408. 29-Ankebût 18
    tukezzibû : yalanlıyorsunuz, yalanlarsınız
  20409. 29-Ankebût 18
    fe : o zaman, böylece, bundan sonra
  20410. 29-Ankebût 18
    kezzebe : tekzip etti, yalanladı
  20411. 29-Ankebût 18
    umemun : ümmetler
  20412. 29-Ankebût 18
    ve : ve
  20413. 29-Ankebût 18
    aler resûli (alâ er resûli) : resûlün üzerine değil
  20414. 29-Ankebût 18
    illel belâgu (illâ el belâgu) : tebliğden başka
  20415. 29-Ankebût 18
    el mubînu : apaçık
  20416. 29-Ankebût 19
    e : mı
  20417. 29-Ankebût 19
    ve : ve
  20418. 29-Ankebût 19
    lem yerev : görmediler
  20419. 29-Ankebût 19
    keyfe : nasıl
  20420. 29-Ankebût 19
    el halka : yaratılış
  20421. 29-Ankebût 19
    summe : sonra
  20422. 29-Ankebût 19
    inne : muhakkak ki
  20423. 29-Ankebût 19
    like : işte bu
  20424. 29-Ankebût 19
    yesîrun : kolay
  20425. 29-Ankebût 20
    el ardı : yeryüzünde
  20426. 29-Ankebût 20
    fanzurû (fe unzurû) : o zaman, böylece bakın
  20427. 29-Ankebût 20
    keyfe : nasıl
  20428. 29-Ankebût 20
    bedee : ilk defa başladı
  20429. 29-Ankebût 20
    el halka : yaratma, yaratış
  20430. 29-Ankebût 20
    summallâhu (summe allâhu) : sonra Allah
  20431. 29-Ankebût 20
    en neş'ete el âhırete : ahiretin inşası, ahiretin yaratılması
  20432. 29-Ankebût 20
    innallâhe : muhakkak ki Allah
  20433. 29-Ankebût 20
    alâ kulli şey'in : herşeye
  20434. 29-Ankebût 21
    men : kim, kimse
  20435. 29-Ankebût 21
    yeşâu : diler
  20436. 29-Ankebût 21
    ve yerhamu : ve rahmet eder (rahîm esmasıyla tecelli eder)
  20437. 29-Ankebût 21
    men : kim, kimse
  20438. 29-Ankebût 21
    yeşâu : diler
  20439. 29-Ankebût 21
    ve : ve
  20440. 29-Ankebût 21
    ileyhi : ona
  20441. 29-Ankebût 21
    tuklebûne : (halden hale çevrilip) döndürüleceksiniz
  20442. 29-Ankebût 22
    ve : ve
  20443. 29-Ankebût 22
    entum : siz değilsiniz
  20444. 29-Ankebût 22
    bi mu'cizîne : aciz bırakan
  20445. 29-Ankebût 22
    el ardı : yeryüzünde
  20446. 29-Ankebût 22
    ve : ve
  20447. 29-Ankebût 22
    es semâi : semada, gökte
  20448. 29-Ankebût 22
    ve : ve
  20449. 29-Ankebût 22
    lekum : sizin yoktur
  20450. 29-Ankebût 22
    min veliyyin : velîniz, dostunuz
  20451. 29-Ankebût 22
    ve : ve
  20452. 29-Ankebût 23
    ve ellezîne : ve onlar
  20453. 29-Ankebût 23
    keferû : inkâr ettiler, örttüler
  20454. 29-Ankebût 23
    ve likâi-hî : ve ona mülâki olmayı, ulaşmayı
  20455. 29-Ankebût 23
    ulâike : işte onlar
  20456. 29-Ankebût 23
    yeisû : ümidi kestiler
  20457. 29-Ankebût 23
    min rahmetî : rahmetimden
  20458. 29-Ankebût 23
    ve ulâike : vete onlar
  20459. 29-Ankebût 23
    lehum : onlar için vardır
  20460. 29-Ankebût 23
    azâbun elîmun : elîm azap
  20461. 29-Ankebût 24
    fe : bunun üzerine, buna rağmen
  20462. 29-Ankebût 24
    mâ kâne : olmadı
  20463. 29-Ankebût 24
    cevâbe : cevap
  20464. 29-Ankebût 24
    en kâlûktulû-hu : 'onu öldürün' demek
  20465. 29-Ankebût 24
    ev : veya
  20466. 29-Ankebût 24
    fe : böylece, bunun üzerine
  20467. 29-Ankebût 24
    encâhullâhu (encâhu allâhu) : Allah onu kurtardı
  20468. 29-Ankebût 24
    min en nâri : ateşten
  20469. 29-Ankebût 24
    inne : muhakkak
  20470. 29-Ankebût 24
    like : bu, işte bu
  20471. 29-Ankebût 24
    le âyâtin : elbette âyetler
  20472. 29-Ankebût 24
    yu'minûne : mü'min olurlar
  20473. 29-Ankebût 25
    ve : ve
  20474. 29-Ankebût 25
    le : dedi
  20475. 29-Ankebût 25
    inne : muhakkak ki
  20476. 29-Ankebût 25
    ittehaztum : siz edindiniz
  20477. 29-Ankebût 25
    evsânen : putlar
  20478. 29-Ankebût 25
    meveddete : sevgi, muhabbet
  20479. 29-Ankebût 25
    beyni-kum : siz aranızda
  20480. 29-Ankebût 25
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
  20481. 29-Ankebût 25
    summe : sonra
  20482. 29-Ankebût 25
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  20483. 29-Ankebût 25
    yekfuru : inkâr edecek
  20484. 29-Ankebût 25
    ve : ve
  20485. 29-Ankebût 25
    yel'anu : lânet edecek
  20486. 29-Ankebût 25
    ve me'vâ-kum : ve sizin dönüş yeriniz
  20487. 29-Ankebût 25
    en nâru : ateş
  20488. 29-Ankebût 25
    velekum : ve sizin için yoktur
  20489. 29-Ankebût 25
    nâsırîne : yardımcı
  20490. 29-Ankebût 26
    fe : böylece, bunun üzerine, bundan sonra
  20491. 29-Ankebût 26
    âmene : îmân etti
  20492. 29-Ankebût 26
    lehu : ona
  20493. 29-Ankebût 26
    vele : ve dedi
  20494. 29-Ankebût 26
    innehu : çünkü o, muhakkak o
  20495. 29-Ankebût 26
    huve : o
  20496. 29-Ankebût 26
    el azîzu : azîz, güçlü ve üstün
  20497. 29-Ankebût 26
    el hakîmu : hüküm ve hikmet sahibi
  20498. 29-Ankebût 27
    ve : ve
  20499. 29-Ankebût 27
    vehebnâ : biz hibe ettik, armağan ettik, hediye ettik
  20500. 29-Ankebût 27
    lehu : ona
  20501. 29-Ankebût 27
    ve ya'kûbe : ve Yâkub
  20502. 29-Ankebût 27
    ve : ve
  20503. 29-Ankebût 27
    cealnâ : biz kıldık, yaptık
  20504. 29-Ankebût 27
    zurriyyeti-hi : onun zürriyeti
  20505. 29-Ankebût 27
    en nubuvvete : nebîlik, peygamberlik
  20506. 29-Ankebût 27
    ve el kitâbe, : ve kitap
  20507. 29-Ankebût 27
    ve âteynâ-hu : ve biz ona verdik
  20508. 29-Ankebût 27
    ecre-hu : onun ecrini
  20509. 29-Ankebût 27
    ed dunyâ, : dünyada
  20510. 29-Ankebût 27
    ve inne-hu : ve muhakkak ki o
  20511. 29-Ankebût 27
    el âhıreti : ahirette
  20512. 29-Ankebût 27
    le : mutlaka
  20513. 29-Ankebût 27
    es sâlihîne : salihler
  20514. 29-Ankebût 28
    ve : ve
  20515. 29-Ankebût 28
    iz kâle : demişti
  20516. 29-Ankebût 28
    inne-kum : muhakkak siz
  20517. 29-Ankebût 28
    le : gerçekten
  20518. 29-Ankebût 28
    te'tûne : geliyorsunuz
  20519. 29-Ankebût 28
    el fâhışete : kötülüğe, fahişeliğe
  20520. 29-Ankebût 28
    sebeka-kum : sizden önce geçmiş olanlar
  20521. 29-Ankebût 28
    ehadin : biri, birisi
  20522. 29-Ankebût 28
    el âlemîne : âlemler
  20523. 29-Ankebût 29
    e : mı
  20524. 29-Ankebût 29
    inne-kum : muhakkak siz
  20525. 29-Ankebût 29
    le te'tûne : mutlaka geliyorsunuz, geleceksiniz
  20526. 29-Ankebût 29
    er ricâle : erkekler
  20527. 29-Ankebût 29
    ve taktaûne : ve kesiyorsunuz, keseceksiniz
  20528. 29-Ankebût 29
    es sebîle : yol
  20529. 29-Ankebût 29
    ve te'tûne : ve geliyorsunuz
  20530. 29-Ankebût 29
    el munkere : kötülük, hayasızlık
  20531. 29-Ankebût 29
    fe : artık
  20532. 29-Ankebût 29
    mâ kâne : olmadı
  20533. 29-Ankebût 29
    cevâbe : cevap
  20534. 29-Ankebût 29
    en kâlû'ti-nâ : 'bize getir'' demek
  20535. 29-Ankebût 29
    in kunte : eğer sen isen
  20536. 29-Ankebût 29
    min es sâdikîne : sadıklardan, doğru sözlülerden
  20537. 29-Ankebût 30
    le : dedi
  20538. 29-Ankebût 30
    el kavmi : kavim
  20539. 29-Ankebût 30
    el mufsidîne : müfsidler, fesat çıkaranlar
  20540. 29-Ankebût 31
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  20541. 29-Ankebût 31
    et : geldi
  20542. 29-Ankebût 31
    ibrâhîme : İbrâhîm'e
  20543. 29-Ankebût 31
    bi el buşrâ : müjde ile
  20544. 29-Ankebût 31
    ehli : halk
  20545. 29-Ankebût 31
    el karyeti : ülke, karye, belde
  20546. 29-Ankebût 31
    inne : muhakkak ki
  20547. 29-Ankebût 31
    ehle-hâ : onun halkı
  20548. 29-Ankebût 31
    zâlimîne : zalimler, zulmedenler
  20549. 29-Ankebût 32
    le : dedi
  20550. 29-Ankebût 32
    inne : muhakkak ki
  20551. 29-Ankebût 32
    ten : Lut
  20552. 29-Ankebût 32
    a'lemu : daha iyi biliriz
  20553. 29-Ankebût 32
    bi men : kimseyi
  20554. 29-Ankebût 32
    le nunecciyenne-hu : onu muhakkak kurtaracağız
  20555. 29-Ankebût 32
    ve ehle-hû : ve onun ailesi
  20556. 29-Ankebût 32
    illemreetehu (illâ emreete-hu) : onun hanımı hariç
  20557. 29-Ankebût 32
    net : oldu
  20558. 29-Ankebût 32
    min el gâbirîne : geride kalanlardan
  20559. 29-Ankebût 33
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  20560. 29-Ankebût 33
    enet : gelmesi
  20561. 29-Ankebût 33
    e : üzüldü
  20562. 29-Ankebût 33
    ve dâka : ve içi daraldı
  20563. 29-Ankebût 33
    zer'ân : telâşlandı
  20564. 29-Ankebût 33
    ve kâlû : ve dediler
  20565. 29-Ankebût 33
    tehaf : korkma
  20566. 29-Ankebût 33
    vetahzen : ve mahzun olma
  20567. 29-Ankebût 33
    muneccû-ke : seni kurtaracak olanlarız
  20568. 29-Ankebût 33
    ve ehle-ke : ve senin aileni
  20569. 29-Ankebût 33
    illemreeteke (illâ emreete-ke) : senin hanımın hariç
  20570. 29-Ankebût 33
    net : oldu
  20571. 29-Ankebût 33
    min el gâbirîne : geride kalanlardan
  20572. 29-Ankebût 34
    munzilûne : indirecek olanlar
  20573. 29-Ankebût 34
    alâ ehli : halk üzerine
  20574. 29-Ankebût 34
    el karyeti : belde
  20575. 29-Ankebût 34
    riczen : azap
  20576. 29-Ankebût 34
    min es semâi : semadan
  20577. 29-Ankebût 34
    yefsukûne : fısk yapıyorlar
  20578. 29-Ankebût 35
    ve lekad : ve andolsun ki
  20579. 29-Ankebût 35
    tereknâ : biz bıraktık
  20580. 29-Ankebût 35
    âyeten : âyet, delil
  20581. 29-Ankebût 35
    beyyineten : açıkça
  20582. 29-Ankebût 35
    ya'kılûne : akıl eder, akıl edecek
  20583. 29-Ankebût 36
    ve ilâ medyene : ve Medyen'e
  20584. 29-Ankebût 36
    ehâ-hum : onların kardeşi
  20585. 29-Ankebût 36
    şuayben : Şuayb
  20586. 29-Ankebût 36
    fe : o zaman
  20587. 29-Ankebût 36
    le : dedi
  20588. 29-Ankebût 36
    a'budûllâhe (a'budû allâhe) : Allah'a kul olun
  20589. 29-Ankebût 36
    vercû (ve ircû) : ve dileyin
  20590. 29-Ankebût 36
    el yevme el âhıre : ahiret günü (Allah'a ulaşma günü)
  20591. 29-Ankebût 36
    ve lâ ta'sev : ve azgınlık etmeyin
  20592. 29-Ankebût 36
    el ardı : yeryüzünde
  20593. 29-Ankebût 36
    mufsidîne : fesat çıkaranlar
  20594. 29-Ankebût 37
    fe : böylece, fakat
  20595. 29-Ankebût 37
    kezzebû-hu : onu yalanladılar
  20596. 29-Ankebût 37
    fe : o zaman
  20597. 29-Ankebût 37
    ehazet-hum : onları aldı, yakaladı
  20598. 29-Ankebût 37
    er recfetu : şiddetli sarsıntı
  20599. 29-Ankebût 37
    fe : ardından
  20600. 29-Ankebût 37
    asbehû : sabahladılar
  20601. 29-Ankebût 37
    câsimîne : diz üstü çökmüş olanlar
  20602. 29-Ankebût 38
    ve âden : ve Ad (kavmi)
  20603. 29-Ankebût 38
    ve semûde : ve Semud (kavmi)
  20604. 29-Ankebût 38
    ve kad : ve olmuştu
  20605. 29-Ankebût 38
    tebeyyene : beyan edildi
  20606. 29-Ankebût 38
    lekum : size
  20607. 29-Ankebût 38
    min mesâkini-him : onların meskenlerinden
  20608. 29-Ankebût 38
    ve zeyyene : vesledi
  20609. 29-Ankebût 38
    lehum : onlara
  20610. 29-Ankebût 38
    eş şeytânu : şeytan
  20611. 29-Ankebût 38
    a'mâle-hum : onların amelleri, yaptıkları
  20612. 29-Ankebût 38
    fe : ardından
  20613. 29-Ankebût 38
    sadde-hum : onları alıkoydu
  20614. 29-Ankebût 38
    anis sebîli (an es sebîli) : yoldan
  20615. 29-Ankebût 38
    ve kânû : ve oldular, idiler
  20616. 29-Ankebût 38
    mustebsırîne : görebilenler, görenler
  20617. 29-Ankebût 39
    ve kârûne : ve Karun
  20618. 29-Ankebût 39
    ve fir'avne : ve firavun
  20619. 29-Ankebût 39
    ve hâmâne : ve Haman
  20620. 29-Ankebût 39
    ve lekad : ve andolsun
  20621. 29-Ankebût 39
    e-hum : onlara geldi
  20622. 29-Ankebût 39
    el beyyinâti : apaçık deliller
  20623. 29-Ankebût 39
    festekberû (fe istekberû) : böylece büyüklendiler
  20624. 29-Ankebût 39
    el ardı : yeryüzü
  20625. 29-Ankebût 39
    ve mâ kânû : ve olmadılar
  20626. 29-Ankebût 39
    sâbikîne : geçenler (kurtulanlar)
  20627. 29-Ankebût 40
    fe : bunun üzerine, böylece
  20628. 29-Ankebût 40
    kullen : hepsi
  20629. 29-Ankebût 40
    ehaznâ : biz aldık, yakaladık
  20630. 29-Ankebût 40
    zenbi-hi : onun günahı
  20631. 29-Ankebût 40
    fe : bunun üzerine, böylece
  20632. 29-Ankebût 40
    men : kim, kimse
  20633. 29-Ankebût 40
    erselnâ : biz gönderdik
  20634. 29-Ankebût 40
    aleyhi : ona, onun üzerine
  20635. 29-Ankebût 40
    hâsıben : kasırga
  20636. 29-Ankebût 40
    ve : ve
  20637. 29-Ankebût 40
    men : kim, kimse
  20638. 29-Ankebût 40
    ehazet-hu : onu aldı, yakaladı
  20639. 29-Ankebût 40
    es sayhatu : sayha (şiddetli ses dalgası)
  20640. 29-Ankebût 40
    ve : ve
  20641. 29-Ankebût 40
    men : kim, kimse
  20642. 29-Ankebût 40
    hasefnâ : yere geçirdik, yerin dibine batırdık
  20643. 29-Ankebût 40
    el arda : arz, yeryüzü
  20644. 29-Ankebût 40
    ve : ve
  20645. 29-Ankebût 40
    men : kim, kimse
  20646. 29-Ankebût 40
    ve : ve
  20647. 29-Ankebût 40
    li yazlime-hum : onlara zulmeden
  20648. 29-Ankebût 40
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  20649. 29-Ankebût 40
    enfuse-hum : onların nefsleri, kendi nefsleri
  20650. 29-Ankebût 40
    yazlimûne : zulmediyorlar
  20651. 29-Ankebût 41
    meselu : misal, hal, durum
  20652. 29-Ankebût 41
    ellezîne : onlar
  20653. 29-Ankebût 41
    ittehazû : edindiler
  20654. 29-Ankebût 41
    evliyâe : velîler, dostlar
  20655. 29-Ankebût 41
    ke : gibi
  20656. 29-Ankebût 41
    meseli : misal, hal, durum
  20657. 29-Ankebût 41
    el ankebûti : örümcek
  20658. 29-Ankebût 41
    ittehazet : edindi
  20659. 29-Ankebût 41
    beyten : ev
  20660. 29-Ankebût 41
    ve inne : ve muhakkak
  20661. 29-Ankebût 41
    evhene : en dayanıksız
  20662. 29-Ankebût 41
    el buyûti : evler
  20663. 29-Ankebût 41
    le : gerçekten
  20664. 29-Ankebût 41
    beytu : ev
  20665. 29-Ankebût 41
    el ankebûti : örümcek
  20666. 29-Ankebût 41
    lev : keşke
  20667. 29-Ankebût 41
    ya'lemûne : biliyorlar
  20668. 29-Ankebût 42
    inne : muhakkak
  20669. 29-Ankebût 42
    allâhe : Allah
  20670. 29-Ankebût 42
    ya'lemu : bilir
  20671. 29-Ankebût 42
    yedne : taptıkları şey(ler)
  20672. 29-Ankebût 42
    min şey'in : şeyden, bir şey
  20673. 29-Ankebût 42
    ve : ve
  20674. 29-Ankebût 42
    huve : o
  20675. 29-Ankebût 42
    el azîz : azîz, çok yüce
  20676. 29-Ankebût 42
    el hakîmu : hakîm, hikmet ve hüküm sahibi
  20677. 29-Ankebût 43
    ve : ve
  20678. 29-Ankebût 43
    tilke : işte bu
  20679. 29-Ankebût 43
    el emsâlu : misaller, örnekler
  20680. 29-Ankebût 43
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  20681. 29-Ankebût 43
    ve : ve
  20682. 29-Ankebût 43
    el âlimûne : alimler
  20683. 29-Ankebût 44
    es semâvâti : semalar, gökler
  20684. 29-Ankebût 44
    ve : ve
  20685. 29-Ankebût 44
    el arda : arz, yeryüzü
  20686. 29-Ankebût 44
    bi el hakkı : hak ile
  20687. 29-Ankebût 44
    inne : muhakkak
  20688. 29-Ankebût 44
    like : işte bu
  20689. 29-Ankebût 44
    le : elbette, mutlaka
  20690. 29-Ankebût 44
    âyeten : âyetler
  20691. 29-Ankebût 44
    li el mu'minîne : mü'minler için, mü'minlere
  20692. 29-Ankebût 45
    ûhıye : vahyedilen
  20693. 29-Ankebût 45
    ileyke : sana
  20694. 29-Ankebût 45
    el kitâbi : kitap
  20695. 29-Ankebût 45
    ve ekımı : ve ikame et (kıl)
  20696. 29-Ankebût 45
    es salâte : namaz
  20697. 29-Ankebût 45
    inne : muhakkak
  20698. 29-Ankebût 45
    es salâte : namaz
  20699. 29-Ankebût 45
    tenhâ : nehyeder, yasaklar, mani olur
  20700. 29-Ankebût 45
    anil fahşâi (an el fahşâi) : fuhuştan, kötülükten
  20701. 29-Ankebût 45
    ve el munkeri : venker, nekir, kötülük
  20702. 29-Ankebût 45
    ve le : ve elbette, mutlaka
  20703. 29-Ankebût 45
    ekberu : en büyük
  20704. 29-Ankebût 45
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  20705. 29-Ankebût 45
    ya'lemu : bilir
  20706. 29-Ankebût 45
    tasneûne : yapıyorsunuz
  20707. 29-Ankebût 46
    ve lâ tucâdilû : ve mücâdele etmeyin
  20708. 29-Ankebût 46
    ehle el kitâbi : kitap ehli
  20709. 29-Ankebût 46
    elletî : ki o
  20710. 29-Ankebût 46
    hiye : o
  20711. 29-Ankebût 46
    ahsenu : en ahsen, enzel olan
  20712. 29-Ankebût 46
    ellezîne : onlar
  20713. 29-Ankebût 46
    zalemû : zulmettiler
  20714. 29-Ankebût 46
    ve kûlû : ve deyin
  20715. 29-Ankebût 46
    âmennâ : biz îmân ettik
  20716. 29-Ankebût 46
    ellezî : ki o
  20717. 29-Ankebût 46
    unzile : indirildi
  20718. 29-Ankebût 46
    ileynâ : bize
  20719. 29-Ankebût 46
    ve unzile : ve indirildi
  20720. 29-Ankebût 46
    ileykum : size
  20721. 29-Ankebût 46
    ve ilâhu-nâ : ve bizim ilâhımız
  20722. 29-Ankebût 46
    ve ilâhu-kum : ve sizin ilâhınız
  20723. 29-Ankebût 46
    ve nahnu : ve biz
  20724. 29-Ankebût 46
    lehu : ona
  20725. 29-Ankebût 46
    muslimûne : teslim olanlar
  20726. 29-Ankebût 47
    ve kezâlike : veteylece
  20727. 29-Ankebût 47
    enzelnâ : biz indirdik
  20728. 29-Ankebût 47
    ileyke : sana
  20729. 29-Ankebût 47
    el kitâbe : kitap
  20730. 29-Ankebût 47
    fe : böylece
  20731. 29-Ankebût 47
    ellezîne : onlar
  20732. 29-Ankebût 47
    âteynâ : biz verdik
  20733. 29-Ankebût 47
    el kitâbe : kitap
  20734. 29-Ankebût 47
    yu'minûne : mü'min olurlar, îmân ederler
  20735. 29-Ankebût 47
    ve min : ve ...den, dan
  20736. 29-Ankebût 47
    men : kim, kimse, kişi
  20737. 29-Ankebût 47
    ve : ve
  20738. 29-Ankebût 47
    yechadu : bile bile inkâr etmez
  20739. 29-Ankebût 47
    el kâfirûne : kâfirler
  20740. 29-Ankebût 48
    vekunte : ve sen olmadın
  20741. 29-Ankebût 48
    tetlû : okuyorsun
  20742. 29-Ankebût 48
    vetehuttu-hu : ve onu yazmıyorsun
  20743. 29-Ankebût 48
    bi yemîni-ke : sağ elinle
  20744. 29-Ankebût 48
    izen : öyleyse, o zaman, öyle olsa
  20745. 29-Ankebût 48
    lertâbe (le irtâbe) : mutlaka şüphe ederler
  20746. 29-Ankebût 48
    el mubtılûne : bâtılda olanlar
  20747. 29-Ankebût 49
    bel : hayır
  20748. 29-Ankebût 49
    huve : o
  20749. 29-Ankebût 49
    beyyinâtun : beyan olunan
  20750. 29-Ankebût 49
    ellezîne : o kimseler
  20751. 29-Ankebût 49
    el ilme : ilim
  20752. 29-Ankebût 49
    ve : ve
  20753. 29-Ankebût 49
    yechadu : bile bile inkâr etmez
  20754. 29-Ankebût 49
    ez zâlimûne : zalimler, zulmedenler
  20755. 29-Ankebût 50
    ve kâlû : ve dediler
  20756. 29-Ankebût 50
    lev lâ : olmaz mı
  20757. 29-Ankebût 50
    unzile : indirildi
  20758. 29-Ankebût 50
    aleyhi : ona
  20759. 29-Ankebût 50
    innema : sadece, ancak
  20760. 29-Ankebût 50
    el âyâtu : âyetler
  20761. 29-Ankebût 50
    indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
  20762. 29-Ankebût 50
    ve innemâ : ve sadece, ancak
  20763. 29-Ankebût 50
    ene : ben
  20764. 29-Ankebût 50
    nezîrun : uyarıcı
  20765. 29-Ankebût 51
    e : mı
  20766. 29-Ankebût 51
    ve lem yekfi-him : ve onlara kâfi gelmiyor, yetmiyor
  20767. 29-Ankebût 51
    ennâ : nasıl
  20768. 29-Ankebût 51
    enzelnâ : biz indirdik
  20769. 29-Ankebût 51
    aleyke : sana
  20770. 29-Ankebût 51
    el kitâbe : kitap
  20771. 29-Ankebût 51
    aleyhim : onlara
  20772. 29-Ankebût 51
    inne : muhakkak ki
  20773. 29-Ankebût 51
    fî zâlike : bunda vardır
  20774. 29-Ankebût 51
    le : muhakkak, mutlaka, elbette
  20775. 29-Ankebût 51
    rahmeten : bir rahmet
  20776. 29-Ankebût 51
    ve zikrâ : ve zikir
  20777. 29-Ankebût 51
    yu'minûne : mü'min olan
  20778. 29-Ankebût 52
    kefâ : kâfi, yeterli
  20779. 29-Ankebût 52
    beynî : benim aramda
  20780. 29-Ankebût 52
    ve beyne-kum : ve sizin aranızda
  20781. 29-Ankebût 52
    şehîden : şahit olarak
  20782. 29-Ankebût 52
    ya'lemu : bilir
  20783. 29-Ankebût 52
    mâ fî es semâvâti : göklerde olanı
  20784. 29-Ankebût 52
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü
  20785. 29-Ankebût 52
    ve ellezîne : ve o kimseler
  20786. 29-Ankebût 52
    âmenû : inandılar
  20787. 29-Ankebût 52
    bi el bâtılı : bâtıla
  20788. 29-Ankebût 52
    ve keferû : ve inkâr ettiler
  20789. 29-Ankebût 52
    ulâike : işte onlar
  20790. 29-Ankebût 52
    hum el hâsirûne : hüsrana uğrayanlar
  20791. 29-Ankebût 53
    ve yesta'cilûne-ke : ve senden acele istiyorlar
  20792. 29-Ankebût 53
    bi el azâbi : azabı
  20793. 29-Ankebût 53
    ve lev lâ : ve olmasaydı
  20794. 29-Ankebût 53
    ecelun : ecel, zaman
  20795. 29-Ankebût 53
    musemmen : belirlenmiş
  20796. 29-Ankebût 53
    le : elbette, mutlaka
  20797. 29-Ankebût 53
    e-hum : onlara geldi
  20798. 29-Ankebût 53
    el azâbu : azap
  20799. 29-Ankebût 53
    ve le ye'tiyenne-hum : ve mutlaka onlara gelecek
  20800. 29-Ankebût 53
    bagteten : ansızın
  20801. 29-Ankebût 53
    ve hum : ve onlar
  20802. 29-Ankebût 53
    yeş'urûne : farkına varmazlar
  20803. 29-Ankebût 54
    yesta'cilûne-ke : senden acele istiyorlar
  20804. 29-Ankebût 54
    bi el azâbi : azabı
  20805. 29-Ankebût 54
    ve : ve
  20806. 29-Ankebût 54
    inne : muhakkak
  20807. 29-Ankebût 54
    cehenneme : cehennem
  20808. 29-Ankebût 54
    le : elbette, mutlaka
  20809. 29-Ankebût 54
    el kâfirîne : kâfirler, inkâr edenler
  20810. 29-Ankebût 55
    yevme : gün
  20811. 29-Ankebût 55
    el azâbu : azap
  20812. 29-Ankebût 55
    min fevkı-him : onların üstünden
  20813. 29-Ankebût 55
    ve : ve
  20814. 29-Ankebût 55
    erculi-him : onların ayakları
  20815. 29-Ankebût 55
    ve yekûlu : ve derler
  20816. 29-Ankebût 55
    ta'melûne : siz yapıyorsunuz
  20817. 29-Ankebût 56
    ellezîne : onlar
  20818. 29-Ankebût 56
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  20819. 29-Ankebût 56
    inne : muhakkak
  20820. 29-Ankebût 56
    fe : artık , öyleyse
  20821. 29-Ankebût 56
    iyyâye : yalnız bana
  20822. 29-Ankebût 56
    fe a'budû-ni : kul olun
  20823. 29-Ankebût 57
    nefsin : nefs
  20824. 29-Ankebût 57
    el mevti : ölüm
  20825. 29-Ankebût 57
    summe : sonra
  20826. 29-Ankebût 57
    ileynâ : bize
  20827. 29-Ankebût 57
    turceûne : döndürüleceksiniz
  20828. 29-Ankebût 58
    ve ellezîne : ve onlar
  20829. 29-Ankebût 58
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  20830. 29-Ankebût 58
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amellediler, nefs tezkiyesi yaptılar
  20831. 29-Ankebût 58
    le nubevvienne-hum : mutlaka onları mutlaka yerleştireceğiz
  20832. 29-Ankebût 58
    min el cenneti : cennette
  20833. 29-Ankebût 58
    tecrî : akar
  20834. 29-Ankebût 58
    el enhâru : nehirler
  20835. 29-Ankebût 58
    hâlidîne : kalıcıdırlar, kalacak olanlar
  20836. 29-Ankebût 58
    ni'me : nezel
  20837. 29-Ankebût 58
    ecru : ecir, ücret
  20838. 29-Ankebût 58
    el âmilîne : amel edenler
  20839. 29-Ankebût 59
    ellezîne : onlar
  20840. 29-Ankebût 59
    saberû : sabrın sahipleridir
  20841. 29-Ankebût 59
    ve : ve
  20842. 29-Ankebût 59
    yetevekkelûne : tevekkül edenlerdir
  20843. 29-Ankebût 60
    ve keeyyin : ve nice
  20844. 29-Ankebût 60
    bbetin : hayvan
  20845. 29-Ankebût 60
    yerzuku-hâ : o rızıklandırır
  20846. 29-Ankebût 60
    ve : ve
  20847. 29-Ankebût 60
    ve huve : ve o
  20848. 29-Ankebût 60
    es semîu : en iyi işiten
  20849. 29-Ankebût 60
    el alîmu : en iyi bilen
  20850. 29-Ankebût 61
    ve : ve
  20851. 29-Ankebût 61
    le : elbette
  20852. 29-Ankebût 61
    seelte-hum : onlara sordun
  20853. 29-Ankebût 61
    men : kim, kimse
  20854. 29-Ankebût 61
    es semâvâti : semalar, gökler
  20855. 29-Ankebût 61
    ve el arda : ve arz, yeryüzü
  20856. 29-Ankebût 61
    ve sehhare : ve musahhar kıldı, emre amade kıldı
  20857. 29-Ankebût 61
    eş şemse : güneş
  20858. 29-Ankebût 61
    ve el kamere : ve ay
  20859. 29-Ankebût 61
    le : elbette, mutlaka
  20860. 29-Ankebût 61
    yekûlunne : mutlaka diyecek, der
  20861. 29-Ankebût 61
    fe : artık
  20862. 29-Ankebût 61
    ennâ : nasıl
  20863. 29-Ankebût 61
    yu'fekûne : döndürülüyorlar
  20864. 29-Ankebût 62
    yebsutu : genişletir
  20865. 29-Ankebût 62
    er rızka : rızık
  20866. 29-Ankebût 62
    men yeşâu : dilediği kimse
  20867. 29-Ankebût 62
    ve yakdiru : ve takdir eder, daraltır
  20868. 29-Ankebût 62
    lehu : onun için
  20869. 29-Ankebût 62
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  20870. 29-Ankebût 62
    bi kulli şey'in : herşeyi
  20871. 29-Ankebût 63
    ve : ve
  20872. 29-Ankebût 63
    le : elbette, mutlaka
  20873. 29-Ankebût 63
    seelte-hum : onlara sordun
  20874. 29-Ankebût 63
    men : kim
  20875. 29-Ankebût 63
    nezzele : indirdi
  20876. 29-Ankebût 63
    es semai (mines semai) : sema, gök (semadan, gökten)
  20877. 29-Ankebût 63
    en : su
  20878. 29-Ankebût 63
    fe : artık, böylece
  20879. 29-Ankebût 63
    el arda : arz, yeryüzü
  20880. 29-Ankebût 63
    mevti-hâ : onun ölümü
  20881. 29-Ankebût 63
    le : elbette, mutlaka
  20882. 29-Ankebût 63
    yekûlunne : mutlaka diyecek, der
  20883. 29-Ankebût 63
    el hamdu : hamd
  20884. 29-Ankebût 63
    bel : hayır
  20885. 29-Ankebût 63
    ekseru-hum : onların çoğu
  20886. 29-Ankebût 63
    lâ ya'kılûne : akıl etmezler
  20887. 29-Ankebût 64
    ve : ve
  20888. 29-Ankebût 64
    el hayâtu ed dunyâ : dünya hayatı
  20889. 29-Ankebût 64
    lehvun : eğlence
  20890. 29-Ankebût 64
    ve laibun : ve oyun
  20891. 29-Ankebût 64
    ve inne : ve muhakkak
  20892. 29-Ankebût 64
    edre el âhırete : ahiret yurdu
  20893. 29-Ankebût 64
    le : elbette, mutlaka
  20894. 29-Ankebût 64
    hiye : o
  20895. 29-Ankebût 64
    el hayevânu : (gerçek) hayat
  20896. 29-Ankebût 64
    lev : eğer, şâyet
  20897. 29-Ankebût 64
    ya'lemûne : bilirler
  20898. 29-Ankebût 65
    fe izâ : o zaman
  20899. 29-Ankebût 65
    el fulki : gemiye
  20900. 29-Ankebût 65
    deavûllâhe (deavû allâhe) : Allah'a dua ettiler
  20901. 29-Ankebût 65
    muhlisîne : halis olarak, halis kılarak
  20902. 29-Ankebût 65
    lehu : ona
  20903. 29-Ankebût 65
    edne : dîn
  20904. 29-Ankebût 65
    fe : fakat
  20905. 29-Ankebût 65
    lemmâ : olduğu zaman
  20906. 29-Ankebût 65
    neccâ-hum : onları kurtardı
  20907. 29-Ankebût 65
    ilâ el berri : karaya
  20908. 29-Ankebût 65
    yuşrikûne : şirk koşarlar
  20909. 29-Ankebût 66
    li yekfurû : inkâr etsinler, nankörlük etsinler
  20910. 29-Ankebût 66
    âteynâ-hum : onlara verdik
  20911. 29-Ankebût 66
    ve li yetemettaû : ve metalansınlar, faydalansınlar
  20912. 29-Ankebût 66
    fe : fakat, ama
  20913. 29-Ankebût 66
    sevfe : yakında
  20914. 29-Ankebût 66
    ya'lemûne : bilecekler
  20915. 29-Ankebût 67
    e : mi
  20916. 29-Ankebût 67
    ve lem yerev : vermediler
  20917. 29-Ankebût 67
    ennâ : nasıl
  20918. 29-Ankebût 67
    cealnâ : biz kıldık, biz yaptık
  20919. 29-Ankebût 67
    haramen : haram, hürmet edilip yasaklanan
  20920. 29-Ankebût 67
    âminen : emin olan, güvenilir olan
  20921. 29-Ankebût 67
    ve yutehattafu : ve zorla kapılıp götürülen, esir alınan
  20922. 29-Ankebût 67
    en nâsu : insanlar
  20923. 29-Ankebût 67
    e : mi
  20924. 29-Ankebût 67
    fe : hâlâ
  20925. 29-Ankebût 67
    bi el bâtılı : bâtıla
  20926. 29-Ankebût 67
    yu'minûne : inanıyorlar
  20927. 29-Ankebût 67
    ve bi ni'metillâhi (ni'meti allâhi) : ve Allah'ın ni'metini
  20928. 29-Ankebût 67
    yekfurûne : inkâr ediyorlar, nankörlük ediyorlar
  20929. 29-Ankebût 68
    ve men : ve kimdir
  20930. 29-Ankebût 68
    azlemu : daha zalim
  20931. 29-Ankebût 68
    men : kim, kimse, kişi
  20932. 29-Ankebût 68
    ifterâ : iftira etti
  20933. 29-Ankebût 68
    keziben : yalan olarak, yalanla
  20934. 29-Ankebût 68
    ev : veya
  20935. 29-Ankebût 68
    kezzebe : tekzip etti, yalanladı
  20936. 29-Ankebût 68
    bi el hakkı : hak ile
  20937. 29-Ankebût 68
    lemmâ : olduğu zaman
  20938. 29-Ankebût 68
    e-hu : ona geldi
  20939. 29-Ankebût 68
    e : mı
  20940. 29-Ankebût 68
    leyse : değil mi, yok mu
  20941. 29-Ankebût 68
    cehenneme : cehennem
  20942. 29-Ankebût 68
    mesven : barınacak yer
  20943. 29-Ankebût 68
    li el kâfirîne : kâfirlere, kâfirler için
  20944. 29-Ankebût 69
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  20945. 29-Ankebût 69
    hedû : cihad ettiler
  20946. 29-Ankebût 69
    le : elbette, mutlaka
  20947. 29-Ankebût 69
    nehdiyenne-hum : onları mutlaka ulaştırırız
  20948. 29-Ankebût 69
    subule-nâ : bizim yollarımız
  20949. 29-Ankebût 69
    ve innallâhe (inne allâhe) : ve muhakkak ki Allah
  20950. 29-Ankebût 69
    le : elbette, mutlaka
  20951. 29-Ankebût 69
    mea : beraber
  20952. 29-Ankebût 69
    el muhsinîne : muhsinler
  20953. 3-Âl-i İmrân 1
    Elif lâm mîm. Elif lâm mîm.
  20954. 3-Âl-i İmrân 2
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  20955. 3-Âl-i İmrân 2
    huve : O
  20956. 3-Âl-i İmrân 2
    el hayyu : daima hayatta
  20957. 3-Âl-i İmrân 2
    el kayyûmu : ezelî ve ebedî olan, herşeyineten (idare eden)
  20958. 3-Âl-i İmrân 3
    nezzele : parça parça, kısım kısım indirdi
  20959. 3-Âl-i İmrân 3
    aleyke : sana
  20960. 3-Âl-i İmrân 3
    el kitâbe : kitap
  20961. 3-Âl-i İmrân 3
    bi el hakkı : hak ile
  20962. 3-Âl-i İmrân 3
    beyne : arasında
  20963. 3-Âl-i İmrân 3
    yedeyhi \n(beyne yedeyhi ) : onun elleri \n: (elleri arasında, ellerinde, önlerinde)
  20964. 3-Âl-i İmrân 3
    ve enzele : ve indirdi
  20965. 3-Âl-i İmrân 3
    et tevrâte : Tevrat
  20966. 3-Âl-i İmrân 3
    ve el incîle : ve İncil
  20967. 3-Âl-i İmrân 4
    huden : hidayete erdiren, hidayete vesile olan, hidayete erdirici olarak
  20968. 3-Âl-i İmrân 4
    li en nâsi : insanlar için
  20969. 3-Âl-i İmrân 4
    ve enzele : ve indirdi
  20970. 3-Âl-i İmrân 4
    el furkâne : furkan, hakkı batıldan ayıran, Furkan (Kur'ân'ın diğer ismi)
  20971. 3-Âl-i İmrân 4
    inne ellezîne : muhakkak ki onlar
  20972. 3-Âl-i İmrân 4
    keferû : inkâr ettiler, örttüler
  20973. 3-Âl-i İmrân 4
    lehum : onlar için
  20974. 3-Âl-i İmrân 4
    azâbun şedîdun : şiddetli azap
  20975. 3-Âl-i İmrân 4
    ve allâhu : ve Allah
  20976. 3-Âl-i İmrân 5
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  20977. 3-Âl-i İmrân 5
    aleyhi : O'na
  20978. 3-Âl-i İmrân 5
    şey'un : bir şey, hiçbir şey
  20979. 3-Âl-i İmrân 5
    el ardı : yeryüzünde
  20980. 3-Âl-i İmrân 5
    ve lâ fî es semâi : ve semâda, gökte
  20981. 3-Âl-i İmrân 6
    huve ellezî : O ki
  20982. 3-Âl-i İmrân 6
    el erhâmi : rahimlerde, rahimlerinde
  20983. 3-Âl-i İmrân 6
    keyfe yeşâu : nasıl dilerse
  20984. 3-Âl-i İmrân 6
    lâ ilâhe \n(lâ).... illâ : ilâh yoktur \n: ... ‘den başka (yoktur)
  20985. 3-Âl-i İmrân 6
    huve : O
  20986. 3-Âl-i İmrân 6
    el azîzu : üstün, galip
  20987. 3-Âl-i İmrân 6
    el hakîmu : hükmedici, hikmet sahibi
  20988. 3-Âl-i İmrân 7
    huve ellezî : O ki
  20989. 3-Âl-i İmrân 7
    enzele : indirdi
  20990. 3-Âl-i İmrân 7
    aleyke : sana
  20991. 3-Âl-i İmrân 7
    el kitâbe : kitap
  20992. 3-Âl-i İmrân 7
    muhkemâtun : muhkem, hüküm ihtiva eden, mânâsı açık olan, kesinkmedilmiş olan
  20993. 3-Âl-i İmrân 7
    hunne : onlar
  20994. 3-Âl-i İmrân 7
    ummu el kitâbi : bütün semavî kitapları ihtiva eden ana kitap
  20995. 3-Âl-i İmrân 7
    ve uharu : ve diğerleri
  20996. 3-Âl-i İmrân 7
    muteşâbihâtun : tevile tâbî, yoruma açık
  20997. 3-Âl-i İmrân 7
    fe emmâ ellezîne : fakat onlar
  20998. 3-Âl-i İmrân 7
    zeygun : eğrilik, bâtıla meyil
  20999. 3-Âl-i İmrân 7
    fe : bu sebeble
  21000. 3-Âl-i İmrân 7
    yettebiûne : tâbî olurlar
  21001. 3-Âl-i İmrân 7
    teşâbehe : muteşâbih olanlara, yorum gerektirenlere
  21002. 3-Âl-i İmrân 7
    ibtigâe : amaç edindi, istedi
  21003. 3-Âl-i İmrân 7
    el fitneti : fitne
  21004. 3-Âl-i İmrân 7
    ve ibtigâe : ve amaç edindi, istedi
  21005. 3-Âl-i İmrân 7
    te'vîli-hi : onun tevilini, açıklamasını, yorumunu
  21006. 3-Âl-i İmrân 7
    ve mâ ya'lemu : ve bilmez
  21007. 3-Âl-i İmrân 7
    te'vîle-hu : onun tevilini, açıklamasını, yorumunu
  21008. 3-Âl-i İmrân 7
    ve er râsihûne : rûsuh sahipleri
  21009. 3-Âl-i İmrân 7
    el ilmi : ilimde
  21010. 3-Âl-i İmrân 7
    yekûlûne : derler
  21011. 3-Âl-i İmrân 7
    âmennâ bihi : biz ona inandık, ona îmân ettik
  21012. 3-Âl-i İmrân 7
    veyezzekkeru : ve tezekkür edemezler anlamını çıkartamazlar
  21013. 3-Âl-i İmrân 7
    illâ ulû el elbâbi : ancak, sadecebblerin, sırların sahipleri
  21014. 3-Âl-i İmrân 8
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  21015. 3-Âl-i İmrân 8
    kulûbe-nâ : kalplerimizi
  21016. 3-Âl-i İmrân 8
    ba'de : sonra
  21017. 3-Âl-i İmrân 8
    iz hedeyte-nâ : bizi hidayete erdirdiğin zaman
  21018. 3-Âl-i İmrân 8
    veheb lenâ : bize vehbi olarak ihsan et, bağışla
  21019. 3-Âl-i İmrân 8
    min ledun-ke : senin katından
  21020. 3-Âl-i İmrân 8
    rahmeten : rahmet
  21021. 3-Âl-i İmrân 8
    inne-ke : muhakkak ki sen
  21022. 3-Âl-i İmrân 8
    ente : sen
  21023. 3-Âl-i İmrân 8
    el vehhâbu : ihsan eden, bağışlayan, hak kazanmadan veren, karşılıksız veren
  21024. 3-Âl-i İmrân 9
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  21025. 3-Âl-i İmrân 9
    inne-ke : muhakkak ki Sen
  21026. 3-Âl-i İmrân 9
    en nâsi : insanlar
  21027. 3-Âl-i İmrân 9
    li yevmin : o günde
  21028. 3-Âl-i İmrân 9
    raybe : şek, şüphe yok
  21029. 3-Âl-i İmrân 9
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  21030. 3-Âl-i İmrân 9
    el mîâde : vaad edilen, vaad edilen şey
  21031. 3-Âl-i İmrân 10
    inne : muhakkak ki
  21032. 3-Âl-i İmrân 10
    ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
  21033. 3-Âl-i İmrân 10
    len tugniye : asla fayda etmez
  21034. 3-Âl-i İmrân 10
    emvâlu-hum : onların malları
  21035. 3-Âl-i İmrân 10
    ve lâ : ve değil, olmaz
  21036. 3-Âl-i İmrân 10
    evlâdu-hum : ve onların evlâtları
  21037. 3-Âl-i İmrân 10
    şey'en : bir şey
  21038. 3-Âl-i İmrân 10
    ve ûlâike : vete onlar
  21039. 3-Âl-i İmrân 10
    en nâri : ateş
  21040. 3-Âl-i İmrân 11
    ke de'bi : gibi, benzer, durumu gibi
  21041. 3-Âl-i İmrân 11
    âli fir'avne : firavun ailesi
  21042. 3-Âl-i İmrân 11
    ve ellezîne : ve onlar, ve o kimseler
  21043. 3-Âl-i İmrân 11
    kezzebû : tekzip ettiler, yalanladılar
  21044. 3-Âl-i İmrân 11
    fe ehaze-hum allâhu : bunun üzerine Allah onları yakaladı
  21045. 3-Âl-i İmrân 11
    ve allâhu : ve Allah
  21046. 3-Âl-i İmrân 11
    şedîdu el ıkâbi : ikâbın (azabın) şiddeti, ikâbı (azabı) şiddetli
  21047. 3-Âl-i İmrân 12
    li ellezîne keferû : kâfir olanlara
  21048. 3-Âl-i İmrân 12
    se tuglebûne : yakında yenileceksiniz
  21049. 3-Âl-i İmrân 12
    ve tuhşerûne : ve toplanacaksınız
  21050. 3-Âl-i İmrân 12
    ilâ cehenneme : cehenneme (cehennemde)
  21051. 3-Âl-i İmrân 12
    ve bi'se el mihâdu : ve ne kötü döşek
  21052. 3-Âl-i İmrân 13
    kad kâne : olmuştu
  21053. 3-Âl-i İmrân 13
    lekum : sizin için
  21054. 3-Âl-i İmrân 13
    âyetun : âyet, ibret
  21055. 3-Âl-i İmrân 13
    fieteyni : iki topluluk hakkında, toplulukta
  21056. 3-Âl-i İmrân 13
    el tekatâ : çarpıştı
  21057. 3-Âl-i İmrân 13
    fietun : bir topluluk
  21058. 3-Âl-i İmrân 13
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda (Allah yolunda)
  21059. 3-Âl-i İmrân 13
    ve uhrâ : ve diğeri
  21060. 3-Âl-i İmrân 13
    yeravne-hum : onları görüyor
  21061. 3-Âl-i İmrân 13
    misley-him : onların (kendilerinin) iki misli
  21062. 3-Âl-i İmrân 13
    ra'ye el ayni : gözleri ile görüyor
  21063. 3-Âl-i İmrân 13
    ve allâhu : ve Allah
  21064. 3-Âl-i İmrân 13
    eyyidu : destekler, kuvvetlendirir
  21065. 3-Âl-i İmrân 13
    men yeşâu : dilediği kimse
  21066. 3-Âl-i İmrân 13
    inne : muhakkak ki
  21067. 3-Âl-i İmrân 13
    fî zâlike : bunda vardır
  21068. 3-Âl-i İmrân 13
    le ibreten : elbette, mutlaka ibret
  21069. 3-Âl-i İmrân 13
    li ulî el ebsâri : basiret sahipleri için
  21070. 3-Âl-i İmrân 14
    zuyyine : süslü gösterildi
  21071. 3-Âl-i İmrân 14
    li en nâsi : insanlara
  21072. 3-Âl-i İmrân 14
    eş şehevâti : şehvetler, nefsin aşırı düşkünlükleri
  21073. 3-Âl-i İmrân 14
    min en nisâi : kadınlardan, kadınlara
  21074. 3-Âl-i İmrân 14
    ve el benîne : ve oğullara
  21075. 3-Âl-i İmrân 14
    ve el kanâtîri : ve kantarlarca, kantar kantar
  21076. 3-Âl-i İmrân 14
    el mukantarati : biriktirilmiş
  21077. 3-Âl-i İmrân 14
    min ez zehebi : altından, altın
  21078. 3-Âl-i İmrân 14
    ve el fıddati : ve gümüş
  21079. 3-Âl-i İmrân 14
    ve el hayli : ve atlar
  21080. 3-Âl-i İmrân 14
    el musevvemeti : salma atlar
  21081. 3-Âl-i İmrân 14
    ve el en'âmi : ve hayvanlar, davarlar
  21082. 3-Âl-i İmrân 14
    ve el harsi : ve ekinler
  21083. 3-Âl-i İmrân 14
    like : bunlar
  21084. 3-Âl-i İmrân 14
    metâu : meta, fayda, menfaat
  21085. 3-Âl-i İmrân 14
    el hayâti : hayat
  21086. 3-Âl-i İmrân 14
    ed dunyâ : dünya
  21087. 3-Âl-i İmrân 14
    ve allâhu : ve Allah
  21088. 3-Âl-i İmrân 14
    inde-hu : O'nun yanında (O'nun katında)
  21089. 3-Âl-i İmrân 14
    el meâbi : sığınılacak yer, sığınak
  21090. 3-Âl-i İmrân 15
    e unebbiu-kum : size haber vereyim mi
  21091. 3-Âl-i İmrân 15
    li ellezîne : için, o kimseler (onlar için)
  21092. 3-Âl-i İmrân 15
    ittekav : takva sahibi oldu
  21093. 3-Âl-i İmrân 15
    inde rabbi-him : Rab'lerinin katında
  21094. 3-Âl-i İmrân 15
    cennâtun : cennetler
  21095. 3-Âl-i İmrân 15
    tecrî : akar
  21096. 3-Âl-i İmrân 15
    el enhâru : nehirler
  21097. 3-Âl-i İmrân 15
    hâlidîne fî-hâ : orada, içinde devamlı kalacak olanlar
  21098. 3-Âl-i İmrân 15
    ve ezvâcun : ve eşler
  21099. 3-Âl-i İmrân 15
    ve rıdvânun : ve rıza, razı olma
  21100. 3-Âl-i İmrân 15
    ve allâhu : ve Allah
  21101. 3-Âl-i İmrân 15
    bi el ıbâdi : kullarını
  21102. 3-Âl-i İmrân 16
    ellezîne : onlar
  21103. 3-Âl-i İmrân 16
    yekûlûne : derler
  21104. 3-Âl-i İmrân 16
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  21105. 3-Âl-i İmrân 16
    inne-nâ : muhakkak ki biz
  21106. 3-Âl-i İmrân 16
    âmennâ : biz âmenû olduk
  21107. 3-Âl-i İmrân 16
    fagfir lenâ : artık bizi mağfiret et
  21108. 3-Âl-i İmrân 16
    zunûbe-nâ : günahlarımızı
  21109. 3-Âl-i İmrân 16
    vekı-nâ : bizi koru
  21110. 3-Âl-i İmrân 16
    azâbe en nâri : ateşin azabı
  21111. 3-Âl-i İmrân 17
    es sâbirîne : sabredenler
  21112. 3-Âl-i İmrân 17
    ve es sâdıkîne : ve sadıklar (Allah ile olan ahdlerine sadık olanlar)
  21113. 3-Âl-i İmrân 17
    ve el kânitîne : ve kânitin olanlar (Allah'ın huzurunda saygı ile duranlar)
  21114. 3-Âl-i İmrân 17
    ve el munfikîne : ve infak edenler, Allah için verenler
  21115. 3-Âl-i İmrân 17
    ve el mustagfirîne : ve mağfiret dileyenler (günahlarının sevaba çevrilmesini dileyenler)
  21116. 3-Âl-i İmrân 17
    bi el eshâri : seher vakitlerinde
  21117. 3-Âl-i İmrân 18
    şehide allâhu : Allah şahitlik etti, şehâdet etti
  21118. 3-Âl-i İmrân 18
    enne-hû : muhakkak ki o
  21119. 3-Âl-i İmrân 18
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  21120. 3-Âl-i İmrân 18
    illâ huve : O'ndan başka
  21121. 3-Âl-i İmrân 18
    ve el melâiketu : ve melekler
  21122. 3-Âl-i İmrân 18
    ve ulû el ilmi : ve ilim sahipleri, kendilerine Allah tarafından ilim verilenler
  21123. 3-Âl-i İmrân 18
    imen bi el kıstı : adalet ile yerine getirdi
  21124. 3-Âl-i İmrân 18
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  21125. 3-Âl-i İmrân 18
    illâ huve : O'ndan başka
  21126. 3-Âl-i İmrân 18
    el azîzu : aziz
  21127. 3-Âl-i İmrân 18
    el hakîmu : hakim, hüküm sahibi
  21128. 3-Âl-i İmrân 19
    inne edne : muhakkak ki dîn
  21129. 3-Âl-i İmrân 19
    inde âllâhi : Allah'ın indinde, katında
  21130. 3-Âl-i İmrân 19
    el islâmu : İslâm
  21131. 3-Âl-i İmrân 19
    ve ma ihtelefe : ve ihtilâfa düştükleri şey
  21132. 3-Âl-i İmrân 19
    ellezîne : onlar
  21133. 3-Âl-i İmrân 19
    ûtû el kitâbe : kitap verilenler
  21134. 3-Âl-i İmrân 19
    mâ câe-hum : onlara gelen şey
  21135. 3-Âl-i İmrân 19
    el ılmu : ilim, bilgi
  21136. 3-Âl-i İmrân 19
    bagyen : hased, fesad
  21137. 3-Âl-i İmrân 19
    beyne-hum : kendi aralarında
  21138. 3-Âl-i İmrân 19
    ve men : ve kimse, kim
  21139. 3-Âl-i İmrân 19
    yekfur : örter, inkâr eder, küfre düşer
  21140. 3-Âl-i İmrân 19
    fe inne allâhe : o zaman, muhakkak ki Allah
  21141. 3-Âl-i İmrân 19
    serîu el hısâbı : hesabı seri (çabuk) gören
  21142. 3-Âl-i İmrân 20
    fe in hâccû-ke : bundan sonra eğer seninle tartışırlarsa
  21143. 3-Âl-i İmrân 20
    fe kul : o zaman de, söyle
  21144. 3-Âl-i İmrân 20
    eslemtu : ben teslim ettim
  21145. 3-Âl-i İmrân 20
    vechiye : vechimi, fizik vücudumu
  21146. 3-Âl-i İmrân 20
    ve men ittebea-ni : ve, bana tâbî olan kimseler
  21147. 3-Âl-i İmrân 20
    ve kul : ve de, söyle
  21148. 3-Âl-i İmrân 20
    li ellezîne : onlara, o kimselere
  21149. 3-Âl-i İmrân 20
    ûtû el kitâbe : kitap verilenler
  21150. 3-Âl-i İmrân 20
    ve el ummiyyîne : ve ümmiler, kitap verilmeyenler
  21151. 3-Âl-i İmrân 20
    e eslemtum : siz teslim oldunuz mu
  21152. 3-Âl-i İmrân 20
    fe in eslemû : o zaman eğer teslim etilerse
  21153. 3-Âl-i İmrân 20
    fe kad ihtedev : o taktirde hidayete ermişler
  21154. 3-Âl-i İmrân 20
    ve in tevellev : ve eğer yüz çevirirlerse
  21155. 3-Âl-i İmrân 20
    fe : o zaman
  21156. 3-Âl-i İmrân 20
    innemâ : sadece
  21157. 3-Âl-i İmrân 20
    aleyke : sana düşen
  21158. 3-Âl-i İmrân 20
    el belâgu : tebliğ, bildirme
  21159. 3-Âl-i İmrân 20
    ve allâhu : ve Allah
  21160. 3-Âl-i İmrân 20
    bi el ibâdi : kullarını
  21161. 3-Âl-i İmrân 21
    inne ellezîne : muhakkak ki onlar
  21162. 3-Âl-i İmrân 21
    yekfurûne : inkâr ediyorlar
  21163. 3-Âl-i İmrân 21
    ve yaktulûne : öldürüyorlar
  21164. 3-Âl-i İmrân 21
    en nebiyyîne : ve peygamberlerini
  21165. 3-Âl-i İmrân 21
    ve yaktulûne : ve öldürüyorlar
  21166. 3-Âl-i İmrân 21
    ellezîne : onlar
  21167. 3-Âl-i İmrân 21
    ye'murûne : emrediyorlar
  21168. 3-Âl-i İmrân 21
    bi el kıstı : adalet ile
  21169. 3-Âl-i İmrân 21
    min en nâsi : insanlardan
  21170. 3-Âl-i İmrân 21
    fe beşşir-hum : artık onları müjdele
  21171. 3-Âl-i İmrân 21
    bi azâbin elîmin : elim azap ile
  21172. 3-Âl-i İmrân 22
    ulâike : işte onlar
  21173. 3-Âl-i İmrân 22
    ellezîne : onlar
  21174. 3-Âl-i İmrân 22
    ed dunyâ : dünyada
  21175. 3-Âl-i İmrân 22
    ve el âhirati : ve ahiret
  21176. 3-Âl-i İmrân 22
    velehum : ve onlar için yoktur
  21177. 3-Âl-i İmrân 22
    min nâsırîne : (yardımcılardan) bir yardımcı
  21178. 3-Âl-i İmrân 23
    e lem tera : görmedin mi
  21179. 3-Âl-i İmrân 23
    ilâ ellezîne : onlar
  21180. 3-Âl-i İmrân 23
    ûtû nasîben : nasip verildi
  21181. 3-Âl-i İmrân 23
    min el kitâbi : kitaptan
  21182. 3-Âl-i İmrân 23
    yud'avne : davet edilirler, çağrılırlar
  21183. 3-Âl-i İmrân 23
    li yahkume : hüküm vermek için, hükmetmek için
  21184. 3-Âl-i İmrân 23
    beyne-hum : kendi aralarında
  21185. 3-Âl-i İmrân 23
    summe : sonra
  21186. 3-Âl-i İmrân 23
    yetevellâ : yüz çevirirler, dönerler
  21187. 3-Âl-i İmrân 23
    ferîkun : bir fırka, bir grup, topluluk
  21188. 3-Âl-i İmrân 23
    ve hum : ve onlar
  21189. 3-Âl-i İmrân 23
    mu'ridûne : yüz çevirenler, dönenler
  21190. 3-Âl-i İmrân 24
    like : bu
  21191. 3-Âl-i İmrân 24
    bi enne-hum : sebebiyle
  21192. 3-Âl-i İmrân 24
    len : asla
  21193. 3-Âl-i İmrân 24
    temesse-nâ : bize dokunmaz
  21194. 3-Âl-i İmrân 24
    en nâru : ateş
  21195. 3-Âl-i İmrân 24
    eyyâmen ma'dûdâtin : sayılı günler
  21196. 3-Âl-i İmrân 24
    ve garra-hum : ve onları, kendilerini aldattı
  21197. 3-Âl-i İmrân 24
    mâ kânû yefterûne : iftira etmiş oldukları şeyler
  21198. 3-Âl-i İmrân 25
    fe : o zaman, artık, o halde
  21199. 3-Âl-i İmrân 25
    keyfe : nasıl, halleri nasıl olacak
  21200. 3-Âl-i İmrân 25
    izâ cema'nâ-hum : onları topladığımız zaman
  21201. 3-Âl-i İmrân 25
    li yevmin : o gün için
  21202. 3-Âl-i İmrân 25
    raybe fî-hi : onun hakkında şüphe yoktur, olmaz
  21203. 3-Âl-i İmrân 25
    ve vuffiyet : ve ödenir, karşılığı verildi
  21204. 3-Âl-i İmrân 25
    kullu nefsin : her nefs, herkes
  21205. 3-Âl-i İmrân 25
    kesebet : kazandığı şey
  21206. 3-Âl-i İmrân 25
    ve hum : ve onlara
  21207. 3-Âl-i İmrân 25
    yuzlemûne : zulm olunmazlar, haksızlığa uğramazlar
  21208. 3-Âl-i İmrân 26
    allâhumme : Allah'ım
  21209. 3-Âl-i İmrân 26
    like el mulki : mülkün maliki, sahibi
  21210. 3-Âl-i İmrân 26
    tû'ti el mulke : mülkü verirsin
  21211. 3-Âl-i İmrân 26
    men teşâu : dilediğin kimseye
  21212. 3-Âl-i İmrân 26
    ve tenziu el mulke : ve mülkü (geri) alırsın
  21213. 3-Âl-i İmrân 26
    mimmen (min men) teşâu : dilediğin kimseden
  21214. 3-Âl-i İmrân 26
    ve tuizzu : ve aziz kılarsın
  21215. 3-Âl-i İmrân 26
    men teşâu : dilediğin kimseyi
  21216. 3-Âl-i İmrân 26
    ve tuzillu : ve zelil edersin
  21217. 3-Âl-i İmrân 26
    men teşâu : dilediğin kimseyi
  21218. 3-Âl-i İmrân 26
    bi yedike el hayru : hayır senin elinde
  21219. 3-Âl-i İmrân 26
    inne-ke : muhakkak ki sen
  21220. 3-Âl-i İmrân 26
    alâ kulli şey'in : her şeye
  21221. 3-Âl-i İmrân 27
    tûlicu el leyle : geceyi sokarsın
  21222. 3-Âl-i İmrân 27
    en nehâri : gündüzün içine
  21223. 3-Âl-i İmrân 27
    ve tûlicu en nehâra : ve gündüzü sokarsın
  21224. 3-Âl-i İmrân 27
    el leyli : geceninine
  21225. 3-Âl-i İmrân 27
    ve tuhricu el hayya : ve canlıyı çıkarırsın
  21226. 3-Âl-i İmrân 27
    min el meyyiti : ölüden
  21227. 3-Âl-i İmrân 27
    ve tuhricu el meyyite : ve ölüyü çıkarırsın
  21228. 3-Âl-i İmrân 27
    min el hayyi : canlıdan
  21229. 3-Âl-i İmrân 27
    ve terzuku : ve rızıklandırırsın
  21230. 3-Âl-i İmrân 27
    men teşâu : dilediğin kimseyi
  21231. 3-Âl-i İmrân 28
    yettehiz : edinmesin
  21232. 3-Âl-i İmrân 28
    el mu'minûne : mü'minler
  21233. 3-Âl-i İmrân 28
    el kâfirîne : kâfirleri
  21234. 3-Âl-i İmrân 28
    evliyâe : dostlar
  21235. 3-Âl-i İmrân 28
    min dûni el mu'minîne : mü'minlerden başkasını
  21236. 3-Âl-i İmrân 28
    ve men yef'al : ve kim yaparsa
  21237. 3-Âl-i İmrân 28
    like : bunu
  21238. 3-Âl-i İmrân 28
    fe leyse : o zaman değildir
  21239. 3-Âl-i İmrân 28
    fî şey'in : bir şeyde
  21240. 3-Âl-i İmrân 28
    illâ en tettekû : sakınmak için olması hariç
  21241. 3-Âl-i İmrân 28
    min-hum tukâten : onlardan korunmak
  21242. 3-Âl-i İmrân 28
    ve yuhazziru-kumu allâhu : ve Allah sizi sakındırır
  21243. 3-Âl-i İmrân 28
    nefse-hu : onun kendisi
  21244. 3-Âl-i İmrân 28
    ve ilâ allâhi el masîru : ve dönüş Allah'adır
  21245. 3-Âl-i İmrân 29
    ev tubdû-hu : veya onu açıklarsınız
  21246. 3-Âl-i İmrân 29
    ya'lem-hu allâhu : Allah onu bilir
  21247. 3-Âl-i İmrân 29
    ve ya'lemu : ve bilir
  21248. 3-Âl-i İmrân 29
    mâ fî es semâvâti : göklerde olan şeyleri
  21249. 3-Âl-i İmrân 29
    ve mâ fî el ardı : ve yerde olan şeyleri
  21250. 3-Âl-i İmrân 29
    ve allâhu : ve Allah
  21251. 3-Âl-i İmrân 29
    alâ kulli şey'in : her şeye
  21252. 3-Âl-i İmrân 30
    yevme tecidu : o gün, bulur
  21253. 3-Âl-i İmrân 30
    kullu nefsin : her nefs, herkes
  21254. 3-Âl-i İmrân 30
    amilet : ne yaptı ise, yaptığı şeyler,
  21255. 3-Âl-i İmrân 30
    veamilet : ve ne yaptı ise, yaptığı şeyler,
  21256. 3-Âl-i İmrân 30
    teveddu : temenni eder, dua eder, ister
  21257. 3-Âl-i İmrân 30
    lev enne : keşke ... olsa, ... olmasını
  21258. 3-Âl-i İmrân 30
    beyne-hâ : onun (kendisi ile) arasında
  21259. 3-Âl-i İmrân 30
    ve beyne-hû : ve onun (günahları ile) arasında
  21260. 3-Âl-i İmrân 30
    emeden baîden : uzak bir mesafe
  21261. 3-Âl-i İmrân 30
    ve yuhazziru-kum(u) allâhu : ve Allah sizi sakındırır
  21262. 3-Âl-i İmrân 30
    nefse-hu : nefsinden, kendisinden
  21263. 3-Âl-i İmrân 30
    ve allâhu raûfun : ve Allah raûf'tur, şefkatlidir, merhametlidir
  21264. 3-Âl-i İmrân 30
    bi el ibâdi : kullarına
  21265. 3-Âl-i İmrân 31
    tuhibbûne allâhe : Allah'ı seviyorsunuz
  21266. 3-Âl-i İmrân 31
    fe ittebiû-nî : o taktirde bana tâbî olun
  21267. 3-Âl-i İmrân 31
    ve yagfir lekum : ve size mağfiret eder
  21268. 3-Âl-i İmrân 31
    zunûbe-kum : sizin günahlarınız
  21269. 3-Âl-i İmrân 31
    ve allâhu gafûrun : ve Allah mağfiret eden, günahları sevaba çeviren
  21270. 3-Âl-i İmrân 32
    etîû allâhe : Allah'a itaat edin
  21271. 3-Âl-i İmrân 32
    ve er resûle : ve resûle, elçiye
  21272. 3-Âl-i İmrân 32
    fe in tevellev : bundan sonra , eğer, dönerlerse
  21273. 3-Âl-i İmrân 32
    fe inne allâhe : muhakkak ki Allah
  21274. 3-Âl-i İmrân 32
    lâ yuhibbu el kâfirîne : kâfirleri sevmez
  21275. 3-Âl-i İmrân 33
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  21276. 3-Âl-i İmrân 33
    âdeme ve nûhan : Hazreti Âdem ve Hazreti Nuh
  21277. 3-Âl-i İmrân 33
    ve âle ibrâhîme : ve Hz. İbrâhîm'in ailesini
  21278. 3-Âl-i İmrân 33
    ve âle imrâne : ve İmrân ailesini
  21279. 3-Âl-i İmrân 33
    alâ el âlemîne : âlemlerin üstüne
  21280. 3-Âl-i İmrân 34
    zurriyyeten : zurriyyet olarak, nesil olarak
  21281. 3-Âl-i İmrân 34
    ve allâhu semîun : ve Allah en iyi işiten
  21282. 3-Âl-i İmrân 35
    iz kâlet : demişti
  21283. 3-Âl-i İmrân 35
    imraetu ımrâne : İmrân'ın kadını
  21284. 3-Âl-i İmrân 35
    nezertu leke : senin için adadım
  21285. 3-Âl-i İmrân 35
    fe tekabbel min-nî : artık benden kabul et
  21286. 3-Âl-i İmrân 35
    inne-ke : muhakkak ki sen
  21287. 3-Âl-i İmrân 35
    ente es semîu el alîmu : sen en iyi işiten, en iyi bilensin
  21288. 3-Âl-i İmrân 36
    fe lemmâ : fakat .... olunca
  21289. 3-Âl-i İmrân 36
    let rabbi : Rabbim dedi
  21290. 3-Âl-i İmrân 36
    ve allâhu a'lemu : ve Allah bildi, biliyordu
  21291. 3-Âl-i İmrân 36
    ve leyse ez zekeru : ve erkek .... değildir
  21292. 3-Âl-i İmrân 36
    ke el unsâ : kız gibi
  21293. 3-Âl-i İmrân 36
    ve in-nî : ve muhakkak ki ben
  21294. 3-Âl-i İmrân 36
    semmeytu-hâ : onu isimlendirdim, adını koydum
  21295. 3-Âl-i İmrân 36
    meryeme : meryem
  21296. 3-Âl-i İmrân 36
    ve in-nî : ve muhakkak ki ben
  21297. 3-Âl-i İmrân 36
    uîzu-hâ bi-ke : onu sana sığındırırım, emanet ederim
  21298. 3-Âl-i İmrân 36
    ve zurriyyete-hâ : ve onun zurriyetini, neslini
  21299. 3-Âl-i İmrân 36
    min eş şeytâni er racîmi : kovulmuş şeytandan
  21300. 3-Âl-i İmrân 37
    fe tekabbele-hâ : böylece onu kabul etti (buyurdu)
  21301. 3-Âl-i İmrân 37
    bi kabûlin hasenin : güzel bir kabul ile
  21302. 3-Âl-i İmrân 37
    ve enbete-hâ : ve onu yetiştirdi
  21303. 3-Âl-i İmrân 37
    nebâten hasenen : güzel bir şekilde (yetiştirme ile)
  21304. 3-Âl-i İmrân 37
    ve keffele-hâ : ve ona kefil kıldı, bakmakla mükellef kıldı
  21305. 3-Âl-i İmrân 37
    zekeriyyâ : Zekeriyya (A.S)
  21306. 3-Âl-i İmrân 37
    kullemâ dehale : her girişinde
  21307. 3-Âl-i İmrân 37
    aleyhâ : onun yanına
  21308. 3-Âl-i İmrân 37
    zekeriyyâ : Zekeriyya (A.S)
  21309. 3-Âl-i İmrân 37
    el mihrâbe : mihrab, ibadet ettiği yer
  21310. 3-Âl-i İmrân 37
    vecede inde-hâ : onun yanında buldu
  21311. 3-Âl-i İmrân 37
    lemeryemu : ey Meryem dedi
  21312. 3-Âl-i İmrân 37
    ennâ leki hâzâ : bu sana nasıl, nereden
  21313. 3-Âl-i İmrân 37
    let huve : o ... dedi
  21314. 3-Âl-i İmrân 37
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  21315. 3-Âl-i İmrân 37
    yerzuku : rızıklandırır
  21316. 3-Âl-i İmrân 37
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  21317. 3-Âl-i İmrân 38
    hunâlike : orada, işte orada
  21318. 3-Âl-i İmrân 38
    deâ zekeriyyâ : Zekeriyya (A.S) dua etti
  21319. 3-Âl-i İmrân 38
    rabbe-hu : Rabbine
  21320. 3-Âl-i İmrân 38
    le rabbi : Rabbim dedi
  21321. 3-Âl-i İmrân 38
    heb-lî : bana bağışla
  21322. 3-Âl-i İmrân 38
    min ledun-ke : senin katından
  21323. 3-Âl-i İmrân 38
    zurriyyeten : zurriyyet, nesil
  21324. 3-Âl-i İmrân 38
    tayyibeten : temiz, tertemiz
  21325. 3-Âl-i İmrân 38
    inne-ke : muhakkak ki sen
  21326. 3-Âl-i İmrân 38
    semîu ed duâi : duayı işitensin
  21327. 3-Âl-i İmrân 39
    fedet-hu el melâiketu : bunun üzerine, melekler ona nida etti
  21328. 3-Âl-i İmrân 39
    ve huve : ve o
  21329. 3-Âl-i İmrân 39
    el mihrâbi : mihrapta
  21330. 3-Âl-i İmrân 39
    enne allâhe : Allah, ... olduğunu
  21331. 3-Âl-i İmrân 39
    yubeşşiru-ke bi yahyâ : seni Yahya ilejdeliyor
  21332. 3-Âl-i İmrân 39
    bi kelimetin min allâhi : bir kelime ile, Allah'tan
  21333. 3-Âl-i İmrân 39
    ve seyyiden : ve seyyid, peygamber soyundan gelen
  21334. 3-Âl-i İmrân 39
    ve hasûran : ve son derece nefsine hakim
  21335. 3-Âl-i İmrân 39
    ve nebiyyen : ve peygamber
  21336. 3-Âl-i İmrân 39
    min es sâlihîne : salihlerden
  21337. 3-Âl-i İmrân 40
    le rabbi : Rabbim dedi,
  21338. 3-Âl-i İmrân 40
    ennâ yekûnu lî : benim nasıl olur,
  21339. 3-Âl-i İmrân 40
    ve kad beleganiye : ve bana erişmiştir
  21340. 3-Âl-i İmrân 40
    el kiberu : ihtiyarlık
  21341. 3-Âl-i İmrân 40
    ve imraetî âkirun : ve benim kadınım kısırdır.
  21342. 3-Âl-i İmrân 40
    le kezâlike : işteyle dedi
  21343. 3-Âl-i İmrân 40
    allâhu yef'alu mâ yeşâu : Allah dilediğini yapar
  21344. 3-Âl-i İmrân 41
    le : dedi
  21345. 3-Âl-i İmrân 41
    âyeten : bir delil, alâmet, işaret
  21346. 3-Âl-i İmrân 41
    le : dedi
  21347. 3-Âl-i İmrân 41
    âyetu-ke : senin delilin, alâmetin, işaretin
  21348. 3-Âl-i İmrân 41
    ellâ tukellime ense : insanlarla konuşmaman
  21349. 3-Âl-i İmrân 41
    selâsete eyyâmin : üç gün(ler)
  21350. 3-Âl-i İmrân 41
    illâ remzan : rumuzdan (işaretten) başka
  21351. 3-Âl-i İmrân 41
    ve uzkur rabbe-ke : ve Rabbini zikret
  21352. 3-Âl-i İmrân 41
    kesîran : çok
  21353. 3-Âl-i İmrân 41
    ve sebbih : ve tesbih et
  21354. 3-Âl-i İmrân 41
    bi el aşiyyi ve el ibkâri : akşam ve sabah
  21355. 3-Âl-i İmrân 42
    ve iz kâlet : ve demişdi
  21356. 3-Âl-i İmrân 42
    el melâiketu : melekler
  21357. 3-Âl-i İmrân 42
    meryemu : ey Meryem
  21358. 3-Âl-i İmrân 42
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  21359. 3-Âl-i İmrân 42
    estafâ-ki : seni seçti
  21360. 3-Âl-i İmrân 42
    ve tahhare-ki : ve seni temizledi, tertemiz yarattı
  21361. 3-Âl-i İmrân 42
    ve estafâ-ki : ve seni seçti
  21362. 3-Âl-i İmrân 42
    alâ nisâi el âlemîne : âlemlerin kadınları üzerin
  21363. 3-Âl-i İmrân 43
    meryemu : ey Meryem
  21364. 3-Âl-i İmrân 43
    ve uscudî : ve secde et
  21365. 3-Âl-i İmrân 43
    ve irkai mea er râkiîne : ve rükû edenlerle birlikte rükû et
  21366. 3-Âl-i İmrân 44
    like : işte bu
  21367. 3-Âl-i İmrân 44
    min enbâi : haberlerinden
  21368. 3-Âl-i İmrân 44
    el gaybi : gayb
  21369. 3-Âl-i İmrân 44
    nûhî-hi ileyke : onu sana vahyediyoruz
  21370. 3-Âl-i İmrân 44
    vekunte : ve sen ... değildin
  21371. 3-Âl-i İmrân 44
    ledey-him : onların yanında
  21372. 3-Âl-i İmrân 44
    iz yulkûne : attıkları zaman
  21373. 3-Âl-i İmrân 44
    eklâme-hum : kalemleri
  21374. 3-Âl-i İmrân 44
    eyyu-hum : onların hangisi
  21375. 3-Âl-i İmrân 44
    yekfulu meryeme : Meryem'e kefil olacak, bakımını üstlenecek
  21376. 3-Âl-i İmrân 44
    vekunte : ve sen ... değildin
  21377. 3-Âl-i İmrân 44
    ledey-him : onların yanında
  21378. 3-Âl-i İmrân 44
    iz yahtesımûne : onlar tartışıyorlar
  21379. 3-Âl-i İmrân 45
    iz kâlet : demiş(ler)di
  21380. 3-Âl-i İmrân 45
    melâiketu : melekler
  21381. 3-Âl-i İmrân 45
    meryemu : ey Meryem
  21382. 3-Âl-i İmrân 45
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  21383. 3-Âl-i İmrân 45
    yubeşşiru-ki : senijdeliyor
  21384. 3-Âl-i İmrân 45
    bi kelimetin : bir kelime ile
  21385. 3-Âl-i İmrân 45
    el mesîhu îsebnu meryeme : Mesih Meryemoğlu İsa
  21386. 3-Âl-i İmrân 45
    vecîhan : şerefli, itibarlı
  21387. 3-Âl-i İmrân 45
    ed dunyâ ve el âhıreti : dünyada ve ahirette
  21388. 3-Âl-i İmrân 45
    ve min el mukarrebîne : ve (Allah'a) yakın olanlardan
  21389. 3-Âl-i İmrân 46
    ve yukellimu ense : ve insanlarla konuşacak
  21390. 3-Âl-i İmrân 46
    el mehdi : beşikte
  21391. 3-Âl-i İmrân 46
    ve kehlen : ve yetişkinlik çağı
  21392. 3-Âl-i İmrân 46
    ve min es sâlihîne : ve salihlerden, salâha erenlerden
  21393. 3-Âl-i İmrân 47
    let rabbi : Rabbim dedi
  21394. 3-Âl-i İmrân 47
    ennâ yekûnu : nasıl olur
  21395. 3-Âl-i İmrân 47
    veledun : benim çocuğum
  21396. 3-Âl-i İmrân 47
    ve lem yemses-nî : ve bana dokunmadı
  21397. 3-Âl-i İmrân 47
    beşerun : bir beşer, insan
  21398. 3-Âl-i İmrân 47
    le : dedi
  21399. 3-Âl-i İmrân 47
    kezâliki : işteyle, bunun gibi
  21400. 3-Âl-i İmrân 47
    yeşâu : dilediği şey
  21401. 3-Âl-i İmrân 47
    izâ kadâ emren : bir emrin (işin) olmasını takdir ettiği zaman
  21402. 3-Âl-i İmrân 47
    fe innemâ : sadece
  21403. 3-Âl-i İmrân 47
    yekûlu lehu : ona der
  21404. 3-Âl-i İmrân 47
    fe yekûnu : o hemen olur
  21405. 3-Âl-i İmrân 48
    ve yuallimu-hu : ve ona öğretecek
  21406. 3-Âl-i İmrân 48
    el kitâbe : kitabı
  21407. 3-Âl-i İmrân 48
    ve el hikmete : ve hikmeti
  21408. 3-Âl-i İmrân 48
    ve et tevrâte ve el incîle : ve Tevratve İncil'i
  21409. 3-Âl-i İmrân 49
    ve resûlen : ve resûl, elçi olarak
  21410. 3-Âl-i İmrân 49
    ilâ benî isrâîle : İsrailoğulları'na
  21411. 3-Âl-i İmrân 49
    en-nî : muhakkak ki ben
  21412. 3-Âl-i İmrân 49
    âyetin : ayet, mucize(ler)
  21413. 3-Âl-i İmrân 49
    en-nî ehluku : ben gerçekten yaparım
  21414. 3-Âl-i İmrân 49
    lekum : sizin için, size
  21415. 3-Âl-i İmrân 49
    min et tîni : nemli topraktan
  21416. 3-Âl-i İmrân 49
    ke hey'eti : heykeli gibi, taslağı, benzeri
  21417. 3-Âl-i İmrân 49
    et tayri : kuş
  21418. 3-Âl-i İmrân 49
    fe enfuhu : sonra üflerim
  21419. 3-Âl-i İmrân 49
    fe yekûnu : o zaman o olur
  21420. 3-Âl-i İmrân 49
    ve ubriu : ve iyileştiririm
  21421. 3-Âl-i İmrân 49
    ekmehe : doğuştan kör olanı
  21422. 3-Âl-i İmrân 49
    ve el ebrasa : ve abraş hastalığı (ciltte alaca hastalığı)
  21423. 3-Âl-i İmrân 49
    ve uhyî el mevtâ : ve ölüyü diriltirim
  21424. 3-Âl-i İmrân 49
    ve unebbiu-kum : ve size haber veririm
  21425. 3-Âl-i İmrân 49
    bi mâ te'kulûne : yediğiniz şeyleri
  21426. 3-Âl-i İmrân 49
    veteddehırûne : ve biriktirdiğiniz şeyleri
  21427. 3-Âl-i İmrân 49
    inne : muhakkak ki
  21428. 3-Âl-i İmrân 49
    fî zâlike : bunlarda
  21429. 3-Âl-i İmrân 49
    le âyeten : elbette ayetler, deliller
  21430. 3-Âl-i İmrân 49
    lekum : sizin için
  21431. 3-Âl-i İmrân 49
    mu'minîne : mü'minler, îmân edenler
  21432. 3-Âl-i İmrân 50
    ve musaddikan : ve tastik edici olan, tastik eden
  21433. 3-Âl-i İmrân 50
    beyne yedeyye : ellerim arasında, önümde
  21434. 3-Âl-i İmrân 50
    min et tevrâti : Tevrat'tan
  21435. 3-Âl-i İmrân 50
    ve li uhılle lekum : ve size helâl kılmak için
  21436. 3-Âl-i İmrân 50
    ba'da ellezî : bazı şeyleri ki
  21437. 3-Âl-i İmrân 50
    hurrime : haram kılındı
  21438. 3-Âl-i İmrân 50
    aleykum : sizin üzerinize, size
  21439. 3-Âl-i İmrân 50
    ve ci'tu-kum bi : ve geldim, getirdim
  21440. 3-Âl-i İmrân 50
    âyetin : âyet, mucize, delil
  21441. 3-Âl-i İmrân 50
    fe ittekû allâhe : artık Allah'a karşı takva sahibi olun
  21442. 3-Âl-i İmrân 50
    ve etîû-ni : ve bana itaat ediniz
  21443. 3-Âl-i İmrân 51
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  21444. 3-Âl-i İmrân 51
    ve rabbu-kum : ve sizin Rabbiniz
  21445. 3-Âl-i İmrân 52
    fe lemmâ : fakat, ... olunca
  21446. 3-Âl-i İmrân 52
    ehassa îsâ : Hz Îsâ hissetti
  21447. 3-Âl-i İmrân 52
    el kufre : küfür, inkâr etme
  21448. 3-Âl-i İmrân 52
    le : dedi
  21449. 3-Âl-i İmrân 52
    men ensârî : benim yardıcılarım kimlerdir
  21450. 3-Âl-i İmrân 52
    le el havâriyyûne : havariler dedi
  21451. 3-Âl-i İmrân 52
    ensâru allâhi : Allah'ın yardımcıları
  21452. 3-Âl-i İmrân 52
    âmennâ bi allâhi : biz Allah'a âmenû olduk, îmân ettik
  21453. 3-Âl-i İmrân 52
    ve eşhed : ve şahit ol
  21454. 3-Âl-i İmrân 52
    bi ennâ : bizim ... olduğumuza
  21455. 3-Âl-i İmrân 52
    muslimûne : teslim olanlar
  21456. 3-Âl-i İmrân 53
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  21457. 3-Âl-i İmrân 53
    âmennâ : biz îmân ettik
  21458. 3-Âl-i İmrân 53
    enzelte : sen indirdin
  21459. 3-Âl-i İmrân 53
    ve itteba'nâ : ve biz tâbî olduk
  21460. 3-Âl-i İmrân 53
    resûle : resûl, elçi
  21461. 3-Âl-i İmrân 53
    fe uktubnâ : artık, bizi yaz
  21462. 3-Âl-i İmrân 53
    mea eş şâhidîne : şahit olanlarla birlikte, beraber
  21463. 3-Âl-i İmrân 54
    ve mekerû : ve hile yaptılar, tuzak kurdular
  21464. 3-Âl-i İmrân 54
    ve mekere allâhu : ve Allah'ın tuzağı
  21465. 3-Âl-i İmrân 54
    ve allâhu : ve Allah
  21466. 3-Âl-i İmrân 54
    el mâkirîne : hile yapanlar, tuzak kuranlar
  21467. 3-Âl-i İmrân 55
    iz kâle allâhu : Allah (şöyle) buyurmuştu
  21468. 3-Âl-i İmrân 55
    muteveffî-ke : seni vefat ettirecek olan
  21469. 3-Âl-i İmrân 55
    ve râfiu-ke : ve senikseltecek olan
  21470. 3-Âl-i İmrân 55
    ileyye : bana, kendime
  21471. 3-Âl-i İmrân 55
    ve mutahhiru-ke : ve seni temizleyecek olan
  21472. 3-Âl-i İmrân 55
    min ellezîne : o kimselerden, onlardan
  21473. 3-Âl-i İmrân 55
    keferû : inkâr ettiler
  21474. 3-Âl-i İmrân 55
    ve câilu : ve kılacak olan
  21475. 3-Âl-i İmrân 55
    ellezîne : o kimseler, onlar
  21476. 3-Âl-i İmrân 55
    ittebeû-ke : sana tâbî oldular
  21477. 3-Âl-i İmrân 55
    fevka : üstün
  21478. 3-Âl-i İmrân 55
    ellezîne : o kimseler
  21479. 3-Âl-i İmrân 55
    keferû : inkâr ettiler
  21480. 3-Âl-i İmrân 55
    ilâ yevmil kıyâmeti : kıyâmet gününe kadar
  21481. 3-Âl-i İmrân 55
    summe : sonra
  21482. 3-Âl-i İmrân 55
    ileyye : bana
  21483. 3-Âl-i İmrân 55
    merciu-kum : sizin dönüşünüz
  21484. 3-Âl-i İmrân 55
    fe ahkumu : o zaman, ben hüküm vereceğim
  21485. 3-Âl-i İmrân 55
    beyne-kum : sizin aranızda
  21486. 3-Âl-i İmrân 55
    fî-hi tahtelifûne : hakkında ihtilâf ettiğiniz, ayrılığa düştüğünüz
  21487. 3-Âl-i İmrân 56
    fe emma : artık, fakat öyle ise
  21488. 3-Âl-i İmrân 56
    ellezîne : o kimseler, onlar
  21489. 3-Âl-i İmrân 56
    keferû : inkâr ettiler
  21490. 3-Âl-i İmrân 56
    fe uazzibu-hum : o taktirde onlara azap edeceğim
  21491. 3-Âl-i İmrân 56
    azâben şedîden : şiddetli azap
  21492. 3-Âl-i İmrân 56
    ed dunyâ : dünyada
  21493. 3-Âl-i İmrân 56
    ve el âhıreti : ve ahirette
  21494. 3-Âl-i İmrân 56
    velehum : ve onlar için, onların yoktur
  21495. 3-Âl-i İmrân 56
    min nâsirîne : (yardımcılardan) bir yardımcı
  21496. 3-Âl-i İmrân 57
    ve emmâ : ve lakin, fakat
  21497. 3-Âl-i İmrân 57
    ellezîne : o kimseler
  21498. 3-Âl-i İmrân 57
    âmenû : âmenû olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen)
  21499. 3-Âl-i İmrân 57
    ve amilû es sâlihâti : ve nefsi tezkiye edici amel yaptılar
  21500. 3-Âl-i İmrân 57
    fe : o taktirde, öyle ise
  21501. 3-Âl-i İmrân 57
    yuveffî-him : onlara ödenir
  21502. 3-Âl-i İmrân 57
    ucûre-hum : onların ecirleri, mükâfaatları
  21503. 3-Âl-i İmrân 57
    ve allâhu : ve Allah
  21504. 3-Âl-i İmrân 57
    ez zâlimîne : zâlimler, haksızlık edenler
  21505. 3-Âl-i İmrân 58
    like : bu, işte bu
  21506. 3-Âl-i İmrân 58
    netlû-hu : onu tilâvet ediyoruz, okuyoruz
  21507. 3-Âl-i İmrân 58
    aleyke : sana, senin üzerine
  21508. 3-Âl-i İmrân 58
    minel âyâti : ...dan, âyetler, kanıtlar, deliller
  21509. 3-Âl-i İmrân 58
    vez zikri : ve, öğüt, Kur'ân, zikir
  21510. 3-Âl-i İmrân 58
    el hakîmi : hikmetli
  21511. 3-Âl-i İmrân 59
    inne : muhakkak ki
  21512. 3-Âl-i İmrân 59
    mesele : misal, örnek, durum
  21513. 3-Âl-i İmrân 59
    inde allâhi : Allah'ın indinde, nezdinde, yanında
  21514. 3-Âl-i İmrân 59
    ke meseli : misali, durumu gibi
  21515. 3-Âl-i İmrân 59
    âdeme : Hz. Âdem
  21516. 3-Âl-i İmrân 59
    summe : sonra
  21517. 3-Âl-i İmrân 59
    le : dedi, buyurdu
  21518. 3-Âl-i İmrân 59
    lehu kun : ona 'ol' dedi
  21519. 3-Âl-i İmrân 59
    fe yekûnu : o zaman, böylece o olur
  21520. 3-Âl-i İmrân 60
    el hakku : hak, gerçek
  21521. 3-Âl-i İmrân 60
    min rabbi-ke : senin Rabb'inden
  21522. 3-Âl-i İmrân 60
    fetekun : öyleyse sen olma
  21523. 3-Âl-i İmrân 60
    min el mumterîne : şüphe edenlerden
  21524. 3-Âl-i İmrân 61
    fe men : o zaman, artık kim
  21525. 3-Âl-i İmrân 61
    cce-ke : seninle tartıştı
  21526. 3-Âl-i İmrân 61
    mâ câe-ke : sana gelen şey
  21527. 3-Âl-i İmrân 61
    min el ilmi : ilimden
  21528. 3-Âl-i İmrân 61
    fe kul : o zaman de, söyle
  21529. 3-Âl-i İmrân 61
    teâlev : gelin
  21530. 3-Âl-i İmrân 61
    ned'u : çağıralım, davet edelim
  21531. 3-Âl-i İmrân 61
    ebnâe-nâ : bizim oğullarımız
  21532. 3-Âl-i İmrân 61
    ve ebnâe-kum : ve sizin oğullarınız
  21533. 3-Âl-i İmrân 61
    ve nisâe-nâ : ve bizim kadınlarımız
  21534. 3-Âl-i İmrân 61
    ve nisâe-kum : ve sizin kadınlarınız
  21535. 3-Âl-i İmrân 61
    ve enfuse-nâ : ve kendimiz, bizler
  21536. 3-Âl-i İmrân 61
    ve enfuse-kum : ve sizler
  21537. 3-Âl-i İmrân 61
    summe : sonra
  21538. 3-Âl-i İmrân 61
    nebtehil : dua edelim
  21539. 3-Âl-i İmrân 61
    fe nec'al : o zaman, böylece kılalım
  21540. 3-Âl-i İmrân 61
    la'nete allâhi : Allah'ın lânetini
  21541. 3-Âl-i İmrân 61
    alâ el kâzibîne : yalancıların üzerine
  21542. 3-Âl-i İmrân 62
    inne : muhakkak ki
  21543. 3-Âl-i İmrân 62
    le huve : gerçekten o
  21544. 3-Âl-i İmrân 62
    el kasasu el hakku : hak kısas, gerçek olay
  21545. 3-Âl-i İmrân 62
    ve mâ min : ve ...'dan yoktur
  21546. 3-Âl-i İmrân 62
    ve inne allâhe : ve muhakkak ki Allah
  21547. 3-Âl-i İmrân 62
    le huve : gerçekten o
  21548. 3-Âl-i İmrân 62
    el azîzu : üstün, aziz
  21549. 3-Âl-i İmrân 62
    el hakîmu : hüküm ve hikmet sahibi
  21550. 3-Âl-i İmrân 63
    fe in tevellev : buna rağmennerlerse
  21551. 3-Âl-i İmrân 63
    fe inne allâhe : o zaman muhakkak ki Allah
  21552. 3-Âl-i İmrân 63
    bi el mufsidîne : fesad çıkaranları, bozguncuları
  21553. 3-Âl-i İmrân 64
    ehle el kitâbi : ey kitap ehli (yahudiler ve hristiyanlar)
  21554. 3-Âl-i İmrân 64
    teâlev : gelin
  21555. 3-Âl-i İmrân 64
    ilâ kelimetin : bir kelimeye, bir söze
  21556. 3-Âl-i İmrân 64
    sevâin : eşit, müsavi, aynı, bir
  21557. 3-Âl-i İmrân 64
    beyne-nâ : bizim aramızda
  21558. 3-Âl-i İmrân 64
    ve beyne-kum : ve sizin aranızda
  21559. 3-Âl-i İmrân 64
    ellâ na'bude : kul olmayalım
  21560. 3-Âl-i İmrân 64
    illâ allâhe : Allah'dan başka
  21561. 3-Âl-i İmrân 64
    ve lâ nuşrike : ve şirk, ortak koşmayalım
  21562. 3-Âl-i İmrân 64
    bi-hî şey'en : ona bir şeyi
  21563. 3-Âl-i İmrân 64
    veyettehize : ve edinmeyelim
  21564. 3-Âl-i İmrân 64
    ba'den : bazıları
  21565. 3-Âl-i İmrân 64
    erbâben : Rab'ler
  21566. 3-Âl-i İmrân 64
    fe in tevellev : bundan sonra eğer, dönerse
  21567. 3-Âl-i İmrân 64
    fe kûlû : o zaman deyiniz, söyleyiniz
  21568. 3-Âl-i İmrân 64
    hedû : şahit olun
  21569. 3-Âl-i İmrân 64
    bi ennâ : bizim ... olduğumuza
  21570. 3-Âl-i İmrân 64
    muslimûne : müslümanlar, teslim olanlar
  21571. 3-Âl-i İmrân 65
    ehle el kitâbi : ey ehli kitap (yahudiler, hristiyanlar)
  21572. 3-Âl-i İmrân 65
    lime : niçin, nasıl
  21573. 3-Âl-i İmrân 65
    tuhâccûne : tartışıyorsunuz
  21574. 3-Âl-i İmrân 65
    fî ibrâhîme : İbrâhîm hakkında
  21575. 3-Âl-i İmrân 65
    veunzilet : ve indirilmedi
  21576. 3-Âl-i İmrân 65
    et tevrâtu ve el incîlu : Tevrat ve İncil
  21577. 3-Âl-i İmrân 65
    e fe lâ ta'kılûne : hâlâ akıl etmiyor musunuz,
  21578. 3-Âl-i İmrân 66
    entum : işte siz
  21579. 3-Âl-i İmrân 66
    cectum : tartıştınız
  21580. 3-Âl-i İmrân 66
    fî mâ lekum bihî : onun hakkında sizin ..... yoktur
  21581. 3-Âl-i İmrân 66
    fe lime tuhâccûne : artık siz niçin tartışıyorsunuz,
  21582. 3-Âl-i İmrân 66
    fî mâ leyse lekum : onun hakkında sizin ..... yoktur
  21583. 3-Âl-i İmrân 66
    vallâhu ya'lemu : ve Allah bilir
  21584. 3-Âl-i İmrân 66
    ve entum : ve siz
  21585. 3-Âl-i İmrân 66
    lâ ta'lemûne : bilmiyorsunuz, bilmezsiniz
  21586. 3-Âl-i İmrân 67
    mâ kâne : olmadı
  21587. 3-Âl-i İmrân 67
    yahûdiyyen : yahudi
  21588. 3-Âl-i İmrân 67
    ve lâ nasrâniyyen : ve hristiyan olmadı
  21589. 3-Âl-i İmrân 67
    ve lâkin kâne : ve lâkin, fakat ... oldu
  21590. 3-Âl-i İmrân 67
    hanîfen : Allah'ın tek oluşuna, ölmeden önce ruhun O'na ulaşmasının ve Allah'a teslim olmanın farz olduğuna inanan
  21591. 3-Âl-i İmrân 67
    muslimen : Allah'a teslim olan, müslüman
  21592. 3-Âl-i İmrân 67
    ve mâ kâne : ve olmadı
  21593. 3-Âl-i İmrân 67
    min el muşrikîne : müşriklerden, (Allah'a) eş, ortak koşanlardan
  21594. 3-Âl-i İmrân 68
    inne evlâ en nâsi : muhakkak ki insanların en yakın olanı
  21595. 3-Âl-i İmrân 68
    bi ibrâhîme : Hz. İbrâhîm'e
  21596. 3-Âl-i İmrân 68
    le ellezîne : elbette onlar
  21597. 3-Âl-i İmrân 68
    ittebeû-hu : ona tâbî oldular
  21598. 3-Âl-i İmrân 68
    ve hâza en nebiyyu : ve bu peygamber
  21599. 3-Âl-i İmrân 68
    ve ellezîne : ve onlar
  21600. 3-Âl-i İmrân 68
    âmenû : âmenû oldular
  21601. 3-Âl-i İmrân 68
    ve allâhu : ve Allah
  21602. 3-Âl-i İmrân 68
    veliyyu : veli, dost
  21603. 3-Âl-i İmrân 68
    mu'minîne : mü'minler
  21604. 3-Âl-i İmrân 69
    veddet : diledi
  21605. 3-Âl-i İmrân 69
    ifetun : taife, bir grup, topluluk
  21606. 3-Âl-i İmrân 69
    min ehli el kitâbi : kitap ehlinden, kitap verilenlerden, yahudiler ve hristiyanlardan
  21607. 3-Âl-i İmrân 69
    lev : şayet, ise, keşke olsa
  21608. 3-Âl-i İmrân 69
    yudillûne-kum : sizi dalâlete düşürür
  21609. 3-Âl-i İmrân 69
    ve mâ yudıllûne : ve düşüremezler
  21610. 3-Âl-i İmrân 69
    illâ enfuse-hum : kendilerinden başkasını
  21611. 3-Âl-i İmrân 69
    veyeş'urûne : ve farkında değiller
  21612. 3-Âl-i İmrân 70
    ehle el kitâbi : ey kitap ehli, kitap sahipleri, kitab verilenler
  21613. 3-Âl-i İmrân 70
    lime tekfurûne : niçin, inkâr ediyorsunuz
  21614. 3-Âl-i İmrân 70
    ve entum : ve siz
  21615. 3-Âl-i İmrân 70
    teşhedûne : şahit oluyorsunuz, görüyorsunuz
  21616. 3-Âl-i İmrân 71
    ya ehle el kitâbi : ey kitap ehli, kitap sahipleri
  21617. 3-Âl-i İmrân 71
    lime telbisûne : niçin, karıştırıyorsunuz
  21618. 3-Âl-i İmrân 71
    el hakka bi el bâtılı : hakkı (gerçeği), batıl (boş şeyler) ile
  21619. 3-Âl-i İmrân 71
    ve tektumûne : ve gizliyorsunu
  21620. 3-Âl-i İmrân 71
    el hakka : hakkı, gerçeği
  21621. 3-Âl-i İmrân 71
    ve entum : ve siz
  21622. 3-Âl-i İmrân 71
    ta'lemûne : biliyorsunuz
  21623. 3-Âl-i İmrân 72
    velet : ve dedi
  21624. 3-Âl-i İmrân 72
    ifetun : tâife, bir grup, topluluk
  21625. 3-Âl-i İmrân 72
    min ehli el kitâbi : kitap ehlinden, kitap verilenlerden
  21626. 3-Âl-i İmrân 72
    bi ellezî : ona ki, ona
  21627. 3-Âl-i İmrân 72
    unzile : indirildi
  21628. 3-Âl-i İmrân 72
    alâ ellezîne : onlar
  21629. 3-Âl-i İmrân 72
    âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular
  21630. 3-Âl-i İmrân 72
    veche en nehâri : gündüz
  21631. 3-Âl-i İmrân 72
    ve ukfurû : ve inkâr edin
  21632. 3-Âl-i İmrân 72
    lealle-hum : umulur ki böylece onlar
  21633. 3-Âl-i İmrân 72
    yerciûne : dönerler
  21634. 3-Âl-i İmrân 73
    ve lâ tu'minû : inanmayın, îmân etmeyin
  21635. 3-Âl-i İmrân 73
    illâ li men : o kimseden başka
  21636. 3-Âl-i İmrân 73
    tebiane-kum : sizin dîninize tâbî oldu, uydu
  21637. 3-Âl-i İmrân 73
    inne el hudâ : muhakkak ki hidayet (Allah'a ulaşmak)
  21638. 3-Âl-i İmrân 73
    en yu'tâ : verilmesi
  21639. 3-Âl-i İmrân 73
    ehadun : bir kimse, bir başkası
  21640. 3-Âl-i İmrân 73
    misle : benzer
  21641. 3-Âl-i İmrân 73
    ev yuhâccû-kum : yoksa onlar sizinle çekişiyorlar mı
  21642. 3-Âl-i İmrân 73
    inde rabbi-kum : Rabbiniz'in huzurunda
  21643. 3-Âl-i İmrân 73
    inne el fadla : muhakkak ki fazilet
  21644. 3-Âl-i İmrân 73
    bi yedi allâhi : Allah'ın elinde
  21645. 3-Âl-i İmrân 73
    men yeşâu : dilediği kimseye, dilediğine
  21646. 3-Âl-i İmrân 73
    ve allâhu vâsiun : ve Allah Vâsi'dir (ilmi geniştir, herşeyi kapsar)
  21647. 3-Âl-i İmrân 74
    bi rahmeti-hî : rahmetini
  21648. 3-Âl-i İmrân 74
    men yeşâu : dilediği kimse, dilediğine
  21649. 3-Âl-i İmrân 74
    ve allâhu : ve Allah
  21650. 3-Âl-i İmrân 74
    el fadli : fazl sahibi
  21651. 3-Âl-i İmrân 74
    el azîmi : büyük
  21652. 3-Âl-i İmrân 75
    ve min : ve ...den, ...dan
  21653. 3-Âl-i İmrân 75
    ehli el kitâbi : kitap ehli, kitap sahipleri
  21654. 3-Âl-i İmrân 75
    men : kimse, kimseler
  21655. 3-Âl-i İmrân 75
    in te'menhu : eğer onu, ona emanet etsen
  21656. 3-Âl-i İmrân 75
    yueddihî : onu iade eder, geri verir
  21657. 3-Âl-i İmrân 75
    ileyke : sana
  21658. 3-Âl-i İmrân 75
    ve minhum : ve onlardan
  21659. 3-Âl-i İmrân 75
    men : kimse, kimseler
  21660. 3-Âl-i İmrân 75
    in te'menhu : eğer onu, ona emanet etsen
  21661. 3-Âl-i İmrân 75
    yueddihî : iade etmez, geri vermez, onu
  21662. 3-Âl-i İmrân 75
    ileyke : sana
  21663. 3-Âl-i İmrân 75
    illâ mâ dumte : ancak, devamlı olmadıkça
  21664. 3-Âl-i İmrân 75
    aleyhiimen : onun üzerine, dikilici, ayakta durucu
  21665. 3-Âl-i İmrân 75
    like : işte bu
  21666. 3-Âl-i İmrân 75
    bi ennehum : hiç şüphesiz onların
  21667. 3-Âl-i İmrân 75
    leyse aleynâ : değildir, bizim üzerimize, bize
  21668. 3-Âl-i İmrân 75
    el ummiyyîne : okuma yazma bilmeyenler, ümmîler hakkında
  21669. 3-Âl-i İmrân 75
    sebîlun : bir yol, sorumluluk
  21670. 3-Âl-i İmrân 75
    ve yekûlûne : ve diyorlar
  21671. 3-Âl-i İmrân 75
    el kezibe : yalan söyledi
  21672. 3-Âl-i İmrân 75
    ve hum : ve onlar
  21673. 3-Âl-i İmrân 75
    ya'lemûne : biliyorlar
  21674. 3-Âl-i İmrân 76
    belâ : hayır, öyle değil
  21675. 3-Âl-i İmrân 76
    men : kim
  21676. 3-Âl-i İmrân 76
    evfâ : vefa etti, ifa etti, yerine getirdi
  21677. 3-Âl-i İmrân 76
    ve ittekâ : ve takva sahibi oldu
  21678. 3-Âl-i İmrân 76
    fe inne allâhe : o zaman, o taktirde muhakkak ki Allah
  21679. 3-Âl-i İmrân 76
    el muttekîne : takva sahipleri
  21680. 3-Âl-i İmrân 77
    inne ellezîne : muhakkak ki onlar
  21681. 3-Âl-i İmrân 77
    yeşterûne : satarlar
  21682. 3-Âl-i İmrân 77
    ve eymâni-him : ve yeminlerini
  21683. 3-Âl-i İmrân 77
    semenen kalîlen : az bir değer
  21684. 3-Âl-i İmrân 77
    ulâike : işte onlar
  21685. 3-Âl-i İmrân 77
    lehum : onlar için
  21686. 3-Âl-i İmrân 77
    el âhırati : ahirette
  21687. 3-Âl-i İmrân 77
    veyukellimu-hum : ve onlarla konuşmayacak,
  21688. 3-Âl-i İmrân 77
    veyenzuru : ve nazar etmeyecek, bakmayacak
  21689. 3-Âl-i İmrân 77
    ileyhim : onlara
  21690. 3-Âl-i İmrân 77
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  21691. 3-Âl-i İmrân 77
    veyuzekkî-him : ve onları temize çıkarmayacak
  21692. 3-Âl-i İmrân 77
    ve lehum : ve onlar için
  21693. 3-Âl-i İmrân 77
    azâbun elîmun : elim azap, acı azap
  21694. 3-Âl-i İmrân 78
    ve inne : ve muhakkak ki
  21695. 3-Âl-i İmrân 78
    le ferîkan : bir grup mutlaka
  21696. 3-Âl-i İmrân 78
    yelvûne : eğip bükerler
  21697. 3-Âl-i İmrân 78
    elsinete-hum : dillerini
  21698. 3-Âl-i İmrân 78
    bi el kitâbi : Kitab'?
  21699. 3-Âl-i İmrân 78
    li tahsebû-hu : sizin onu zannetmeniz için
  21700. 3-Âl-i İmrân 78
    min el kitâbi : Kitab'dan
  21701. 3-Âl-i İmrân 78
    vehuve : ve o değildir
  21702. 3-Âl-i İmrân 78
    min el kitâbi : Kitab'dan
  21703. 3-Âl-i İmrân 78
    ve yekûlûne : ve derler
  21704. 3-Âl-i İmrân 78
    huve : o
  21705. 3-Âl-i İmrân 78
    vehuve : ve o değildir
  21706. 3-Âl-i İmrân 78
    ve yekûlûne : ve derler
  21707. 3-Âl-i İmrân 78
    el kezibe : yalan
  21708. 3-Âl-i İmrân 78
    ve hum : ve onlar
  21709. 3-Âl-i İmrân 78
    ya'lemûne : biliyorlar, bilirler
  21710. 3-Âl-i İmrân 79
    mâ kâne : olmadı, olmaz, olamaz
  21711. 3-Âl-i İmrân 79
    li beşerin : bir insan için
  21712. 3-Âl-i İmrân 79
    en yu'tiye-hu allâhu : Allah ona vermesi
  21713. 3-Âl-i İmrân 79
    el kitâbe : kitap
  21714. 3-Âl-i İmrân 79
    ve el hukme : ve hikmet
  21715. 3-Âl-i İmrân 79
    ve en nubuvvete : ve nebilik, peygamberlik
  21716. 3-Âl-i İmrân 79
    summe : sonra
  21717. 3-Âl-i İmrân 79
    yekûle : der
  21718. 3-Âl-i İmrân 79
    li en nâsi : insanlara
  21719. 3-Âl-i İmrân 79
    ıbâden : kul
  21720. 3-Âl-i İmrân 79
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  21721. 3-Âl-i İmrân 79
    rabbâniyyîne : kendini Rabb'e adamış
  21722. 3-Âl-i İmrân 79
    tuallimûne el kitâbe : siz kitabı öğretiyorsunuz
  21723. 3-Âl-i İmrân 79
    ve bimâ : ve sebebiyle, ...'den dolayı
  21724. 3-Âl-i İmrân 79
    tedrusûne : tedris ediyorsunuz, öğreniyorsunuz
  21725. 3-Âl-i İmrân 80
    veye'mure-kum : ve size emretmez
  21726. 3-Âl-i İmrân 80
    en tettehizû : edinmenizi
  21727. 3-Âl-i İmrân 80
    el melâikete : melekleri
  21728. 3-Âl-i İmrân 80
    ve en nebiyyîne : ve peygamberleri
  21729. 3-Âl-i İmrân 80
    erbâben : rab'ler, tanrılar
  21730. 3-Âl-i İmrân 80
    e ye'muru-kum : size emreder mi
  21731. 3-Âl-i İmrân 80
    bi el kufri : küfrü, inkârı
  21732. 3-Âl-i İmrân 80
    ba'de : sonra
  21733. 3-Âl-i İmrân 80
    iz entum : siz ... olduğunuz zaman
  21734. 3-Âl-i İmrân 80
    muslimûne : müslümanlar, Allah'a teslim olanlar
  21735. 3-Âl-i İmrân 81
    ve iz ehaze allâhu : ve Allah aldığı zaman
  21736. 3-Âl-i İmrân 81
    nebiyyîne : peygamberler
  21737. 3-Âl-i İmrân 81
    lemâ : olduğu zaman
  21738. 3-Âl-i İmrân 81
    âteytu-kum : size verdim
  21739. 3-Âl-i İmrân 81
    ve hikmetin : ve hikmet
  21740. 3-Âl-i İmrân 81
    summe : sonra
  21741. 3-Âl-i İmrân 81
    e-kum : size geldi
  21742. 3-Âl-i İmrân 81
    resûlun : resûl
  21743. 3-Âl-i İmrân 81
    mea-kum : sizinle beraber
  21744. 3-Âl-i İmrân 81
    le tu'minunne bi-hî : mutlaka ona îmân edeceksiniz
  21745. 3-Âl-i İmrân 81
    ve le tensurunne-hu : ve mutlaka ona yardım edeceksiniz
  21746. 3-Âl-i İmrân 81
    le : dedi, söyledi
  21747. 3-Âl-i İmrân 81
    e akrartum : ikrar ettiniz mi, kabul ettiniz mi
  21748. 3-Âl-i İmrân 81
    ve ehaztum : ve aldınız
  21749. 3-Âl-i İmrân 81
    le : dedi
  21750. 3-Âl-i İmrân 81
    fe eşhedû : o zaman, öyle ise, şahit olun
  21751. 3-Âl-i İmrân 81
    ve ene mea-kum : ve ben, sizinle beraberim
  21752. 3-Âl-i İmrân 81
    min eş şâhidîne : şahitlerden
  21753. 3-Âl-i İmrân 82
    fe : artık
  21754. 3-Âl-i İmrân 82
    men : kim
  21755. 3-Âl-i İmrân 82
    tevellâ : yüz çevirir, döner
  21756. 3-Âl-i İmrân 82
    ba'delike : bundan sonra
  21757. 3-Âl-i İmrân 82
    fe ulâike : işte onlar
  21758. 3-Âl-i İmrân 82
    hum el fâsikûne : onlar fâsıklar, fıska düşenler
  21759. 3-Âl-i İmrân 83
    e fe gayre : hâlâ başkasını mı
  21760. 3-Âl-i İmrân 83
    yebgûne : arıyorlar, istiyorlar
  21761. 3-Âl-i İmrân 83
    ve lehû : ve ona
  21762. 3-Âl-i İmrân 83
    esleme : teslim oldu
  21763. 3-Âl-i İmrân 83
    men : kim varsa
  21764. 3-Âl-i İmrân 83
    es semâvâti : semâlarda, göklerde
  21765. 3-Âl-i İmrân 83
    ve el ardı : ve yeryüzünde
  21766. 3-Âl-i İmrân 83
    ve kerhen : ve istemeyerek
  21767. 3-Âl-i İmrân 83
    ve ileyhi : ve ona
  21768. 3-Âl-i İmrân 83
    yurceûne : geri döndürülecekler
  21769. 3-Âl-i İmrân 84
    âmennâ : biz îmân ettik
  21770. 3-Âl-i İmrân 84
    veunzile : ve indirilen şeye
  21771. 3-Âl-i İmrân 84
    aleynâ : bize
  21772. 3-Âl-i İmrân 84
    veunzile : ve indirilen şeye
  21773. 3-Âl-i İmrân 84
    alâ ibrâhîme : İbrâhîm (A.S)'a
  21774. 3-Âl-i İmrân 84
    ve ismâîle : ve İsmâil (A.S)'a
  21775. 3-Âl-i İmrân 84
    ve ishâka : ve İshâk (A.S)'a
  21776. 3-Âl-i İmrân 84
    ve ya'kûbe : ve Yâkub (A.S)'a
  21777. 3-Âl-i İmrân 84
    ve el esbâtı : ve Yâkupoğulları'na
  21778. 3-Âl-i İmrân 84
    ve mâ ûtiye : ve verilen şeye
  21779. 3-Âl-i İmrân 84
    ve îsâ : ve Hz. Îsâ
  21780. 3-Âl-i İmrân 84
    ve en nebiyyûne : ve nebiler, peygamberler
  21781. 3-Âl-i İmrân 84
    nuferriku : ayırdetmeyiz
  21782. 3-Âl-i İmrân 84
    beyne ehadin : aralarından birini
  21783. 3-Âl-i İmrân 84
    ve nahnu : ve biz
  21784. 3-Âl-i İmrân 84
    lehu : ona
  21785. 3-Âl-i İmrân 84
    muslimûne : teslim olanlar
  21786. 3-Âl-i İmrân 85
    ve men : ve kim
  21787. 3-Âl-i İmrân 85
    yebtegi : arar, ister
  21788. 3-Âl-i İmrân 85
    gayre el islâmi : İslâm'dan başka
  21789. 3-Âl-i İmrân 85
    nen : bir dîn
  21790. 3-Âl-i İmrân 85
    fe len yukbele : o taktirde asla kabul olunmaz
  21791. 3-Âl-i İmrân 85
    ve huve : ve o
  21792. 3-Âl-i İmrân 85
    el âhireti : ahirette
  21793. 3-Âl-i İmrân 85
    min el hâsirîne : hüsranda olanlardan
  21794. 3-Âl-i İmrân 86
    keyfe : nasıl
  21795. 3-Âl-i İmrân 86
    yehdi allâhu : Allah hidayet eder
  21796. 3-Âl-i İmrân 86
    kavmen : kavim, topluluk
  21797. 3-Âl-i İmrân 86
    keferû : inkâr ettiler, kâfir oldu
  21798. 3-Âl-i İmrân 86
    ba'de îmâni-him : îmânlarından sonra
  21799. 3-Âl-i İmrân 86
    ve şehidû : ve şahit oldular
  21800. 3-Âl-i İmrân 86
    enne er resûle : resûlün ... olduğuna
  21801. 3-Âl-i İmrân 86
    vee-hum : ve onlara geldi
  21802. 3-Âl-i İmrân 86
    el beyyinâtu : beyyineler, açık deliller kanıtlar, belgeler, ispat vasıtaları
  21803. 3-Âl-i İmrân 86
    ve allâhu : ve Allah
  21804. 3-Âl-i İmrân 86
    yehdi : hidayete erdirmez
  21805. 3-Âl-i İmrân 86
    el kavme ez zâlimîne : zalimler kavmi
  21806. 3-Âl-i İmrân 87
    ulâike : işte onlar
  21807. 3-Âl-i İmrân 87
    cezâu-hum : onların cezası
  21808. 3-Âl-i İmrân 87
    enne aleyhim : onların üzerine olması
  21809. 3-Âl-i İmrân 87
    la'nete allâhi : Allah'ın lâneti
  21810. 3-Âl-i İmrân 87
    ve el melâiketi : ve melekler
  21811. 3-Âl-i İmrân 87
    ve en nâsi : ve insanlar
  21812. 3-Âl-i İmrân 87
    ecmaîne : topluca, hepsi, bütün
  21813. 3-Âl-i İmrân 88
    hâlidîne fîhâ : onun içinde ebedi kalacak olanlar
  21814. 3-Âl-i İmrân 88
    yuhaffefu : hafifletilmez
  21815. 3-Âl-i İmrân 88
    el azâbu : azap
  21816. 3-Âl-i İmrân 88
    ve lâ hum yunzarûne : ve onlara nazar edilmez, bakılmaz
  21817. 3-Âl-i İmrân 89
    illâ ellezîne : ... olanlar hariç
  21818. 3-Âl-i İmrân 89
    min ba'di zâlike : bundan sonra
  21819. 3-Âl-i İmrân 89
    ve aslehû : ve ıslâh oldular, nefslerini tezkiye ettiler
  21820. 3-Âl-i İmrân 89
    fe inne allâhe : o taktirde muhakkak ki Allah
  21821. 3-Âl-i İmrân 90
    inne ellezîne : muhakkak ki onlar
  21822. 3-Âl-i İmrân 90
    keferû : inkâr ettiler
  21823. 3-Âl-i İmrân 90
    ba'de îmâni-him : îmânlarından sonra
  21824. 3-Âl-i İmrân 90
    summe : sonra
  21825. 3-Âl-i İmrân 90
    ezdâdû : arttırdılar
  21826. 3-Âl-i İmrân 90
    len tukbele : asla kabul olunmaz
  21827. 3-Âl-i İmrân 90
    tevbetu-hum : onların tövbeleri
  21828. 3-Âl-i İmrân 90
    ve ulâike : ve onlar
  21829. 3-Âl-i İmrân 90
    hum ed dâllûne : onlar dalâlette olanlardır
  21830. 3-Âl-i İmrân 91
    inne ellezîne : muhakkak ki onlar
  21831. 3-Âl-i İmrân 91
    keferû : inkâr ettiler
  21832. 3-Âl-i İmrân 91
    ve mâtû : ve öldüler
  21833. 3-Âl-i İmrân 91
    ve hum : ve onlar
  21834. 3-Âl-i İmrân 91
    fe len yukbele : artık asla kabul olunmaz
  21835. 3-Âl-i İmrân 91
    min ehadi-him : onların birinden, hiç birinden
  21836. 3-Âl-i İmrân 91
    mil'u el ardı : yeryüzü dolusu
  21837. 3-Âl-i İmrân 91
    zeheben : altın
  21838. 3-Âl-i İmrân 91
    ve lev iftedâ bi-hî : ve onu fidye olarak verse
  21839. 3-Âl-i İmrân 91
    ulâike : işte onlar
  21840. 3-Âl-i İmrân 91
    lehum : onlar için vardır
  21841. 3-Âl-i İmrân 91
    azâbun elîmun : elim, acı azap
  21842. 3-Âl-i İmrân 91
    velehum : ve onlar için yoktur
  21843. 3-Âl-i İmrân 91
    min nâsırîne : (yardımcılardan), yardımcı
  21844. 3-Âl-i İmrân 92
    len tenâlû : nail olamazsınız, erişemezsiniz
  21845. 3-Âl-i İmrân 92
    el birre : birr (üst seviyede zekat)
  21846. 3-Âl-i İmrân 92
    mim-mâ tuhibbûne : sevdiğiniz şeylerden
  21847. 3-Âl-i İmrân 92
    ve mâ tunfikû : ve infak ettiğiniz şey
  21848. 3-Âl-i İmrân 92
    min şey'in : bir şeyden
  21849. 3-Âl-i İmrân 92
    fe inne allâhe : o zaman, muhakkak ki Allah
  21850. 3-Âl-i İmrân 93
    kullu et taâmi : bütün yiyecekler
  21851. 3-Âl-i İmrân 93
    ne hillen : helâl idi
  21852. 3-Âl-i İmrân 93
    li benî isrâîle : İsrailoğulları için
  21853. 3-Âl-i İmrân 93
    harrame : haram kıldığı şey(ler)
  21854. 3-Âl-i İmrân 93
    alâ nefsi-hî : kendisine
  21855. 3-Âl-i İmrân 93
    en tunezzele : indirilmesi
  21856. 3-Âl-i İmrân 93
    et tevrâtu : Tevrat
  21857. 3-Âl-i İmrân 93
    fe'tû : o halde, öyleyse getirin
  21858. 3-Âl-i İmrân 93
    bi et tevrâti : Tevrat
  21859. 3-Âl-i İmrân 93
    fe utlû-hâ : öyleyse, haydi, (...yapın) da okuyun
  21860. 3-Âl-i İmrân 93
    sâdıkîne : sadık(lar), yeminlerine, sözlerine sadık olanlar, doğru söyleyenler
  21861. 3-Âl-i İmrân 94
    fe men : artık, o taktirde kim
  21862. 3-Âl-i İmrân 94
    ifterâ : iftira etti
  21863. 3-Âl-i İmrân 94
    el kezibe : yalan
  21864. 3-Âl-i İmrân 94
    min ba'di zâlike : bundan sonra
  21865. 3-Âl-i İmrân 94
    fe ulâike : artık, o taktirdete onlar
  21866. 3-Âl-i İmrân 94
    hum ez zâlimûne : onlar zalimlerdi
  21867. 3-Âl-i İmrân 95
    fe ittebiû : öyle ise tâbî olun
  21868. 3-Âl-i İmrân 95
    millete ibrâhîme : İbrâhîm'in dînine
  21869. 3-Âl-i İmrân 95
    hanîfen : hanif olarak (tek Allah'a inanarak teslim olmak)
  21870. 3-Âl-i İmrân 95
    ve mâ kâne : ve o olmadı
  21871. 3-Âl-i İmrân 95
    min el muşrikîne : müşriklerden
  21872. 3-Âl-i İmrân 96
    inne : muhakkak ki
  21873. 3-Âl-i İmrân 96
    evvele beytin : ilk ev
  21874. 3-Âl-i İmrân 96
    vudia li en nâsi : insanlar için vaz'edildi, yapıldı
  21875. 3-Âl-i İmrân 96
    le ellezî : elbette ki o
  21876. 3-Âl-i İmrân 96
    bi bekkete : Bekke'de, Mekke'de
  21877. 3-Âl-i İmrân 96
    mubâreken : mübarek
  21878. 3-Âl-i İmrân 96
    ve huden : ve hidayet vesilesi olan
  21879. 3-Âl-i İmrân 96
    li el âlemîne : âlemler için
  21880. 3-Âl-i İmrân 97
    beyyinâtun : açık beyyineler
  21881. 3-Âl-i İmrân 97
    makâmu ibrâhîme : Hz. İbrâhîm'in makamı
  21882. 3-Âl-i İmrân 97
    ve men : ve kim (...olursa)
  21883. 3-Âl-i İmrân 97
    dahale-hu : oraya girdi
  21884. 3-Âl-i İmrân 97
    ne : oldu (olur)
  21885. 3-Âl-i İmrân 97
    âminen : emniyette, emin
  21886. 3-Âl-i İmrân 97
    ve li allâhi : ve Allah için
  21887. 3-Âl-i İmrân 97
    alâ en nâsi : insanların üzerizerinde sorumluluk)
  21888. 3-Âl-i İmrân 97
    hiccu el beyti : beyt' in hac edilmesi
  21889. 3-Âl-i İmrân 97
    men istetâa : gücü yeten kimse
  21890. 3-Âl-i İmrân 97
    ileyhi : ona
  21891. 3-Âl-i İmrân 97
    sebîlen : yol, yol bulma
  21892. 3-Âl-i İmrân 97
    ve men : ve kim
  21893. 3-Âl-i İmrân 97
    kefere : inkâr etti
  21894. 3-Âl-i İmrân 97
    fe inne allâhe : o zaman, artık muhakkak ki Allah
  21895. 3-Âl-i İmrân 97
    an el âlemîne : âlemlerden
  21896. 3-Âl-i İmrân 98
    ehle el kitâbi : ey kitap ehli, kitap sahipleri
  21897. 3-Âl-i İmrân 98
    lime : niçin
  21898. 3-Âl-i İmrân 98
    tekfurûne : inkâr ediyorsunuz
  21899. 3-Âl-i İmrân 98
    ve allâhu şehîdun : ve Allah şahittir
  21900. 3-Âl-i İmrân 98
    alâ mâ ta'melûne : yapmakta olduğunuz şeylere
  21901. 3-Âl-i İmrân 99
    ehle el kitâbi : ey kitap ehli, kitap sahipleri
  21902. 3-Âl-i İmrân 99
    lime : niçin
  21903. 3-Âl-i İmrân 99
    tesuddûne : men ediyorsunuz
  21904. 3-Âl-i İmrân 99
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  21905. 3-Âl-i İmrân 99
    men : kim
  21906. 3-Âl-i İmrân 99
    âmene : îmân etti
  21907. 3-Âl-i İmrân 99
    tebgûne-hâ : onun istiyorsunuz
  21908. 3-Âl-i İmrân 99
    ivecen : eğrilik
  21909. 3-Âl-i İmrân 99
    ve entum : ve siz
  21910. 3-Âl-i İmrân 99
    şuhedâu : şahitler
  21911. 3-Âl-i İmrân 99
    ve mâ allâhu : ve Allah değildir
  21912. 3-Âl-i İmrân 99
    ammâ (an mâ) ta'melûne : yaptığınız şeylerden, yaptıklarınızdan
  21913. 3-Âl-i İmrân 100
    eyyuhâ : ey
  21914. 3-Âl-i İmrân 100
    ellezîne âmenû : îmân edenler, âmenû olanlar
  21915. 3-Âl-i İmrân 100
    ferîkan : fırka, grup, topluluk
  21916. 3-Âl-i İmrân 100
    min ellezîne : onlardan
  21917. 3-Âl-i İmrân 100
    ûtû el kitâbe : kitap verildiler
  21918. 3-Âl-i İmrân 100
    yeruddû-kum : sizi reddeder, döndürür
  21919. 3-Âl-i İmrân 100
    ba'de îmâni-kum : îmânınızdan sonra
  21920. 3-Âl-i İmrân 100
    kâfirîne : kâfirlik, kâfir olma
  21921. 3-Âl-i İmrân 101
    ve keyfe : ve nasıl
  21922. 3-Âl-i İmrân 101
    tekfurûne : inkâr ediyorsunuz
  21923. 3-Âl-i İmrân 101
    ve entum : ve siz
  21924. 3-Âl-i İmrân 101
    tutlâ aleykum : size okunuyor
  21925. 3-Âl-i İmrân 101
    ve fî-kum : ve sizin içinizde, aranızda
  21926. 3-Âl-i İmrân 101
    resûlu-hu : 'nun resûlü
  21927. 3-Âl-i İmrân 101
    ve men : ve kim
  21928. 3-Âl-i İmrân 101
    ya'tesim : sımsıkı sarılır, tutunur
  21929. 3-Âl-i İmrân 101
    fe kad hudiye : artık o hidayet olunmuştur
  21930. 3-Âl-i İmrân 102
    eyyuhâ : ey
  21931. 3-Âl-i İmrân 102
    ellezîne âmenû : îmân edenler
  21932. 3-Âl-i İmrân 102
    ittekû allâhe : Allah'a karşı takva sahibi olun
  21933. 3-Âl-i İmrân 102
    vetemûtunne (temûtu enne) : ve sakın siz ölmeyin
  21934. 3-Âl-i İmrân 102
    ve entum : ve siz
  21935. 3-Âl-i İmrân 102
    muslimûne : teslim olanlar
  21936. 3-Âl-i İmrân 103
    ve ı'tasımû : ve sarılın
  21937. 3-Âl-i İmrân 103
    cemîân : topluca, hepiniz
  21938. 3-Âl-i İmrân 103
    veteferrekû : ve ayrılmayın, fırkalara ayrılmayın
  21939. 3-Âl-i İmrân 103
    ve uzkurû : anın, hatırlayın
  21940. 3-Âl-i İmrân 103
    ni'met allâhi : Allah'ın ni'meti
  21941. 3-Âl-i İmrân 103
    aleykum : sizin üzerinizde
  21942. 3-Âl-i İmrân 103
    a'dâen : düşman
  21943. 3-Âl-i İmrân 103
    fe ellefe : sonra birleştirdi
  21944. 3-Âl-i İmrân 103
    beyne : arasını
  21945. 3-Âl-i İmrân 103
    fe asbahtum : böylece oldunuz
  21946. 3-Âl-i İmrân 103
    bi ni'meti-hî : onun ni'meti ile
  21947. 3-Âl-i İmrân 103
    ihvânen : kardeşler
  21948. 3-Âl-i İmrân 103
    ve kuntum : ve siz oldunuz
  21949. 3-Âl-i İmrân 103
    alâ şefâ : kenarında
  21950. 3-Âl-i İmrân 103
    hufretin : bir çukur
  21951. 3-Âl-i İmrân 103
    min en nâri : ateşten
  21952. 3-Âl-i İmrân 103
    fe enkaze-kum : ...halde iken sizi kurtardı
  21953. 3-Âl-i İmrân 103
    kezâlike : işteyle
  21954. 3-Âl-i İmrân 103
    yubeyyinu : açıklıyor
  21955. 3-Âl-i İmrân 103
    allâhu lekum : Allah, size
  21956. 3-Âl-i İmrân 103
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  21957. 3-Âl-i İmrân 103
    tehtedûne : hidayete erersiniz
  21958. 3-Âl-i İmrân 104
    ve li tekun : ve olsun
  21959. 3-Âl-i İmrân 104
    ummetun : bir topluluk, bir ümmet, bir cemaat
  21960. 3-Âl-i İmrân 104
    yedne : çağırır, davet eder
  21961. 3-Âl-i İmrân 104
    ilâ el hayri : hayra
  21962. 3-Âl-i İmrân 104
    ve ye'murûne : ve emreder
  21963. 3-Âl-i İmrân 104
    bi el ma'rûfi : mâruf ile, irfan ile, iyilikle
  21964. 3-Âl-i İmrân 104
    ve yenhevne : ve nehy eder, men eder
  21965. 3-Âl-i İmrân 104
    an el munkeri : münkerden, kötülükten
  21966. 3-Âl-i İmrân 104
    ve ulâike : vete onlar
  21967. 3-Âl-i İmrân 104
    hum el muflihûne : onlar, kurtuluşa, felâha erenler
  21968. 3-Âl-i İmrân 105
    vetekûnû : ve olmayın
  21969. 3-Âl-i İmrân 105
    ke ellezîne : onlar gibi
  21970. 3-Âl-i İmrân 105
    teferrakû : ayrıldılar
  21971. 3-Âl-i İmrân 105
    ve ihtelefû : ve ihtilâfa, ayrılığa, anlaşmazlığa düştüler
  21972. 3-Âl-i İmrân 105
    mâ câe-hum : onlara gelen şey
  21973. 3-Âl-i İmrân 105
    beyyinâtu : beyyineler, açık deliller
  21974. 3-Âl-i İmrân 105
    ve ulâike : vete onlar
  21975. 3-Âl-i İmrân 105
    lehum : onlar için vardır
  21976. 3-Âl-i İmrân 106
    yevme : o gün
  21977. 3-Âl-i İmrân 106
    tebyaddu : beyazlaşacak, ağaracak
  21978. 3-Âl-i İmrân 106
    ve tesveddu : ve siyahlaşacak, kararacak
  21979. 3-Âl-i İmrân 106
    fe emmâ : o zaman
  21980. 3-Âl-i İmrân 106
    ellezîne : onlar, olanlar
  21981. 3-Âl-i İmrân 106
    esveddet : karardı
  21982. 3-Âl-i İmrân 106
    e kefertum : inkâr mı ettiniz
  21983. 3-Âl-i İmrân 106
    ba'de : sonra
  21984. 3-Âl-i İmrân 106
    fe zûkû : o zaman, öyleyse tadın
  21985. 3-Âl-i İmrân 106
    el azâbe : azab
  21986. 3-Âl-i İmrân 106
    tekfurûne : inkâr ediyorsunuz
  21987. 3-Âl-i İmrân 107
    ve emmâ : ve amma, amma ...ise
  21988. 3-Âl-i İmrân 107
    ellezîne : onlar, olanlar
  21989. 3-Âl-i İmrân 107
    ebyaddat : beyazladı, ağardı
  21990. 3-Âl-i İmrân 107
    fe : o zaman, öyle ise, artık
  21991. 3-Âl-i İmrân 107
    rahmeti allâhi : Allah'ın rahmeti
  21992. 3-Âl-i İmrân 107
    hâlidûne : ebedî kalacak olanlar
  21993. 3-Âl-i İmrân 108
    tilke : bu, bunlar
  21994. 3-Âl-i İmrân 108
    netlû-hâ : onu okuyoruz, açıklıyoruz
  21995. 3-Âl-i İmrân 108
    aleyke : sana
  21996. 3-Âl-i İmrân 108
    bi el hakkı : hak olarak, gerçeği
  21997. 3-Âl-i İmrân 108
    ve mâ allâhu : ve Allah değildir
  21998. 3-Âl-i İmrân 108
    zulmen : zulüm, zulüm olması, haksızlık
  21999. 3-Âl-i İmrân 108
    li el âlemîne : âlemler için, âlemlere
  22000. 3-Âl-i İmrân 109
    ve li allâhi : ve Allah için, Allah'ın
  22001. 3-Âl-i İmrân 109
    mâ fî es semâvâti : göklerdeki şeyler, ne varsa
  22002. 3-Âl-i İmrân 109
    ve mâ fî el ardı : ve yeryüzündeki, yerlerde olan ne varsa
  22003. 3-Âl-i İmrân 109
    ve ilâ allâhi : ve Allah'a
  22004. 3-Âl-i İmrân 109
    turceu : döndürülür
  22005. 3-Âl-i İmrân 109
    el umûru : emirler, işler
  22006. 3-Âl-i İmrân 110
    hayra ummetin : hayırlı ümmet, topluluk
  22007. 3-Âl-i İmrân 110
    uhricet : çıkarıldınız
  22008. 3-Âl-i İmrân 110
    li en nâsi : insanlar için
  22009. 3-Âl-i İmrân 110
    te'murûne : emredersiniz
  22010. 3-Âl-i İmrân 110
    bi el ma'rûfi : irfan ile
  22011. 3-Âl-i İmrân 110
    ve tenhevne : ve nehyedersiniz, men edersiniz
  22012. 3-Âl-i İmrân 110
    an-il munkeri : münkerden, kötülükten
  22013. 3-Âl-i İmrân 110
    ve tu'minûne bi allâhi : ve Allah'a îmân edersiniz
  22014. 3-Âl-i İmrân 110
    ve lev âmene : ve eğer îmân etselerdi
  22015. 3-Âl-i İmrân 110
    ehlu el kitâbi : kitap ehli, kitap sahipleri
  22016. 3-Âl-i İmrân 110
    lene : elbette olurdu
  22017. 3-Âl-i İmrân 110
    lehum : onlar için
  22018. 3-Âl-i İmrân 110
    el mu'minûne : îmân edenler, mü'minler
  22019. 3-Âl-i İmrân 110
    ve ekseru-hum : ve onların çoğu
  22020. 3-Âl-i İmrân 110
    el fâsikûne : fâsıklar, fıska düşenler
  22021. 3-Âl-i İmrân 111
    len yedurrû-kum : size asla zarar veremezler
  22022. 3-Âl-i İmrân 111
    illâ ezen : ezadan başka
  22023. 3-Âl-i İmrân 111
    ve in yukâtilû-kum : ve eğer sizinle savaşırlarsa
  22024. 3-Âl-i İmrân 111
    yuvellû-kum : size (arkalarını) dönerler
  22025. 3-Âl-i İmrân 111
    el edbâre : arkaları
  22026. 3-Âl-i İmrân 111
    summe : sonra
  22027. 3-Âl-i İmrân 111
    lâ yunsarûne : yardım olunmazlar
  22028. 3-Âl-i İmrân 112
    duribet : vuruldu
  22029. 3-Âl-i İmrân 112
    aleyhim : onların üzerine
  22030. 3-Âl-i İmrân 112
    ez zilletu : zillet
  22031. 3-Âl-i İmrân 112
    eyne mâ : nerede olursa
  22032. 3-Âl-i İmrân 112
    ve hablin : ve bir ip
  22033. 3-Âl-i İmrân 112
    min en nâsi : insanlardan
  22034. 3-Âl-i İmrân 112
    ve bâû : ve uğradılar
  22035. 3-Âl-i İmrân 112
    ve duribet : ve vuruldu
  22036. 3-Âl-i İmrân 112
    aleyhim : onların üzerine
  22037. 3-Âl-i İmrân 112
    el meskenetu : miskinlik
  22038. 3-Âl-i İmrân 112
    like : bu
  22039. 3-Âl-i İmrân 112
    bi enne-hum : onların ... olmaları
  22040. 3-Âl-i İmrân 112
    yekfurûne : inkâr ediyorlar
  22041. 3-Âl-i İmrân 112
    ve yaktulûne : ve öldürüyorlar
  22042. 3-Âl-i İmrân 112
    el enbiyâe : peygamberler
  22043. 3-Âl-i İmrân 112
    like bimâ : işte bu ... sebebiyle
  22044. 3-Âl-i İmrân 112
    ve kânû : ve oldular
  22045. 3-Âl-i İmrân 112
    ya'tedûne : aşırı gidiyorlar, haddi aşıyorlar
  22046. 3-Âl-i İmrân 113
    leysû : değil
  22047. 3-Âl-i İmrân 113
    sevâen : eşit, müsavi, aynı, bir
  22048. 3-Âl-i İmrân 113
    min ehli el kitâbi : kitap ehlinden (hristiyan ve yahudilerden)
  22049. 3-Âl-i İmrân 113
    ummetun : bir ümmet, bir topluluk
  22050. 3-Âl-i İmrân 113
    imetun : ayakta durarak
  22051. 3-Âl-i İmrân 113
    yetlûne : okuyan
  22052. 3-Âl-i İmrân 113
    ânâ el leyli : gece saatleri, gece vakti
  22053. 3-Âl-i İmrân 113
    ve hum : ve onlar
  22054. 3-Âl-i İmrân 113
    yescudûne : secde ederler
  22055. 3-Âl-i İmrân 114
    yu'minûne bi allâhi : Allah'a îmân ederler
  22056. 3-Âl-i İmrân 114
    ve el yevmi el âhiri : ve âhir güne, son güne, sonraki güne
  22057. 3-Âl-i İmrân 114
    ve ye'murûne : ve emrederler
  22058. 3-Âl-i İmrân 114
    bi el ma'rûfi : irfan ile, iyilik ile
  22059. 3-Âl-i İmrân 114
    ve yenhevne : ve nehy ederler, men ederler
  22060. 3-Âl-i İmrân 114
    an el munkeri : münkerden, kötülükten
  22061. 3-Âl-i İmrân 114
    ve yusâriûne : ve koşarlar
  22062. 3-Âl-i İmrân 114
    el hayrâti : hayırlarda, hayırlara
  22063. 3-Âl-i İmrân 114
    ve ulâike : vete onlar
  22064. 3-Âl-i İmrân 114
    min es sâlihîne : sâlihlerden
  22065. 3-Âl-i İmrân 115
    veyef'alû : ve yaptıkları şey
  22066. 3-Âl-i İmrân 115
    fe len yukferû-hu : o taktirde o asla örtülmez
  22067. 3-Âl-i İmrân 115
    ve allâhu : ve Allah
  22068. 3-Âl-i İmrân 115
    bi el muttekîne : takva sahiplerini
  22069. 3-Âl-i İmrân 116
    inne ellezîne : muhakkak ki onlar
  22070. 3-Âl-i İmrân 116
    keferû : inkâr ettiler
  22071. 3-Âl-i İmrân 116
    len tugniye an : asla fayda vermez
  22072. 3-Âl-i İmrân 116
    emvâlu-hum : onların malları
  22073. 3-Âl-i İmrân 116
    veevlâdu-hum : ve evlâtları ... olmaz
  22074. 3-Âl-i İmrân 116
    şey'en : bir şey
  22075. 3-Âl-i İmrân 116
    ve ulâike : vete onlar
  22076. 3-Âl-i İmrân 116
    ashâbu en nâri : ateş ehlidir, ateş halkıdır
  22077. 3-Âl-i İmrân 116
    hâlidûne : devamlı kalacak olanlar
  22078. 3-Âl-i İmrân 117
    meselu : misal, durum
  22079. 3-Âl-i İmrân 117
    mâ yunfikûne : infak edilen şeyler
  22080. 3-Âl-i İmrân 117
    hâzihi el hayâti ed dunyâ : bu dünya hayatı
  22081. 3-Âl-i İmrân 117
    ke meseli : gibi, misal, durum
  22082. 3-Âl-i İmrân 117
    esâbet : isabet etti
  22083. 3-Âl-i İmrân 117
    harse : ekinler
  22084. 3-Âl-i İmrân 117
    zalemû : zulmettiler
  22085. 3-Âl-i İmrân 117
    enfuse-hum : kendi kendilerine
  22086. 3-Âl-i İmrân 117
    fe ehleket-hu : böylece onu helâk etti, yok etti
  22087. 3-Âl-i İmrân 117
    vezaleme-hum : ve onlara zulmetmedi
  22088. 3-Âl-i İmrân 117
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  22089. 3-Âl-i İmrân 117
    enfuse-hum : kendi kendilerine, kendilerine
  22090. 3-Âl-i İmrân 117
    yazlımûne : zulmediyorlar
  22091. 3-Âl-i İmrân 118
    eyyuhâ : ey
  22092. 3-Âl-i İmrân 118
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, îmân edenler
  22093. 3-Âl-i İmrân 118
    tettehızû : edinmeyin
  22094. 3-Âl-i İmrân 118
    bitâneten : sırdaş
  22095. 3-Âl-i İmrân 118
    ye'lûne-kum : size ... yapmaktan geri kalmazlar
  22096. 3-Âl-i İmrân 118
    habâlen : fesada düşürmek
  22097. 3-Âl-i İmrân 118
    veddû : istediler, temenni ettiler
  22098. 3-Âl-i İmrân 118
    kad bedet : belli olmuştur
  22099. 3-Âl-i İmrân 118
    el bagdâu : kin ve öfke
  22100. 3-Âl-i İmrân 118
    min efvâhi-him : onların ağızlarından (sözlerinden)
  22101. 3-Âl-i İmrân 118
    ve mâ tuhfî : ve gizledikleri şey
  22102. 3-Âl-i İmrân 118
    ekberu : daha büyük
  22103. 3-Âl-i İmrân 118
    kad beyyennâ : açıklamıştık
  22104. 3-Âl-i İmrân 118
    lekum : sizin için, size
  22105. 3-Âl-i İmrân 118
    el âyâti : âyetleri
  22106. 3-Âl-i İmrân 118
    ta'kılûne : akıl ediyorsunuz
  22107. 3-Âl-i İmrân 119
    entum ulâi : işte siz busunuz, böylesiniz
  22108. 3-Âl-i İmrân 119
    tuhıbbûne-hum : onları seversiniz
  22109. 3-Âl-i İmrân 119
    ve lâ yuhıbbûne-kum : ve onlar sizi sevmezler
  22110. 3-Âl-i İmrân 119
    ve tû'minûne : ve siz îmân edersiniz
  22111. 3-Âl-i İmrân 119
    bi el kitâbi : kitaba
  22112. 3-Âl-i İmrân 119
    ve izâ : ve ...olduğu zaman
  22113. 3-Âl-i İmrân 119
    lekû-kum : sizinle karşılaştılar
  22114. 3-Âl-i İmrân 119
    âmennâ : biz îmân ettik
  22115. 3-Âl-i İmrân 119
    ve izâ halev : ve yalnız kaldıkları zaman
  22116. 3-Âl-i İmrân 119
    aleykum : size (karşı olan)
  22117. 3-Âl-i İmrân 119
    el enâmile : parmak uçları
  22118. 3-Âl-i İmrân 119
    min el gayzi : öfkelerinden, kinlerinden
  22119. 3-Âl-i İmrân 119
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  22120. 3-Âl-i İmrân 119
    bi zâti es sudûri : sinelerin sahip olduğu, sinelerde olan
  22121. 3-Âl-i İmrân 120
    in temses-kum : eğer size değerse, dokunursa
  22122. 3-Âl-i İmrân 120
    hasenetun : hasene, iyilik, güzellik
  22123. 3-Âl-i İmrân 120
    tesû'-hum : onları hüzünlendirir
  22124. 3-Âl-i İmrân 120
    ve in tusib-kum : ve eğer size isabet ederse
  22125. 3-Âl-i İmrân 120
    seyyietun : seyyiat, bir kötülük
  22126. 3-Âl-i İmrân 120
    yefrahû bi-hâ : onunla ferahlanırlar, ona sevinirler
  22127. 3-Âl-i İmrân 120
    ve in tasbirû : ve eğer sabrederseniz
  22128. 3-Âl-i İmrân 120
    ve tettekû : ve takva sahibi olursanız
  22129. 3-Âl-i İmrân 120
    keydu-hum : onların hileleri
  22130. 3-Âl-i İmrân 120
    şey'en : bir şey
  22131. 3-Âl-i İmrân 120
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  22132. 3-Âl-i İmrân 120
    ya'melûne : yapıyorlar
  22133. 3-Âl-i İmrân 121
    ve iz : ve o zaman ...olmuştu
  22134. 3-Âl-i İmrân 121
    gadavte : sabah erken
  22135. 3-Âl-i İmrân 121
    min ehli-ke : ailenden
  22136. 3-Âl-i İmrân 121
    tubevviu : yerleştiriyorsun
  22137. 3-Âl-i İmrân 121
    el mu'minîne : mü'minleri
  22138. 3-Âl-i İmrân 121
    makâide : durulacak yerler, mevziler (uygun yerler)
  22139. 3-Âl-i İmrân 121
    li el kıtâli : savaş için
  22140. 3-Âl-i İmrân 121
    ve allâhu : ve Allah
  22141. 3-Âl-i İmrân 121
    semîun : en iyi işiten
  22142. 3-Âl-i İmrân 122
    iz hemmet : hamletti, meyletti
  22143. 3-Âl-i İmrân 122
    ifetâni : iki taife, iki grup
  22144. 3-Âl-i İmrân 122
    en tefşelâ : korkmak, korkaklık göstermek
  22145. 3-Âl-i İmrân 122
    ve allâhu : ve Allah
  22146. 3-Âl-i İmrân 122
    veliyyu-humâ : o ikisinin (onların) dostu
  22147. 3-Âl-i İmrân 122
    ve alâ allâhi : ve Allah'a
  22148. 3-Âl-i İmrân 122
    fe li yetevekkeli : artık tevekkül etsinler
  22149. 3-Âl-i İmrân 122
    el mu'minûne : mü'minler
  22150. 3-Âl-i İmrân 123
    ve lekad : ve andolsun
  22151. 3-Âl-i İmrân 123
    bi bedrin : Bedir'de
  22152. 3-Âl-i İmrân 123
    ve entum : ve siz
  22153. 3-Âl-i İmrân 123
    ezilletun : daha aşağı, daha zayıf
  22154. 3-Âl-i İmrân 123
    fe ittekû allâhe : artık Allah'a karşı takva sahibi olun
  22155. 3-Âl-i İmrân 123
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  22156. 3-Âl-i İmrân 123
    teşkurûne : şükredersiniz
  22157. 3-Âl-i İmrân 124
    iz tekûlu : diyordun
  22158. 3-Âl-i İmrân 124
    li el mu'minîne : mü'minlere
  22159. 3-Âl-i İmrân 124
    e len yekfiye-kum : size kâfi gelmiyor mu?
  22160. 3-Âl-i İmrân 124
    en yumidde-kum : size imdad etmesi, yardım etmesi
  22161. 3-Âl-i İmrân 124
    bi selâseti âlâfin : üç bini ile
  22162. 3-Âl-i İmrân 124
    min el melâiketi : meleklerden
  22163. 3-Âl-i İmrân 124
    munzelîne : indirilen
  22164. 3-Âl-i İmrân 125
    belâ : (olumsuz soruya, olumlu cevap verirken kullanılır) evet, hayır, bilakis
  22165. 3-Âl-i İmrân 125
    ve tettekû : ve takva sahibi olursanız
  22166. 3-Âl-i İmrân 125
    ve ye'tû-kum : ve size gelirler
  22167. 3-Âl-i İmrân 125
    min fevri-him : onların ani hareketlerinden, aniden
  22168. 3-Âl-i İmrân 125
    bi hamseti âlâfin : beş bini ile
  22169. 3-Âl-i İmrân 125
    min el melâiketi : melekerden
  22170. 3-Âl-i İmrân 125
    musevvimîne : işaretlenmiş, nişanlı
  22171. 3-Âl-i İmrân 126
    veceale-hu allâhu : ve Allah onu yapmadı
  22172. 3-Âl-i İmrân 126
    lekum : sizin için, size
  22173. 3-Âl-i İmrân 126
    ve li tatmeinne : ve tatmin olması, sukûnet bulması için
  22174. 3-Âl-i İmrân 126
    ve men nasru (mâ en nasru) : ve yardım (başka bir şekilde) olmaz
  22175. 3-Âl-i İmrân 126
    el azîzi : azîz, üstün, izzetli
  22176. 3-Âl-i İmrân 126
    el hakîmi : hüküm ve hikmet sahibi
  22177. 3-Âl-i İmrân 127
    tarafen : bir tarafı, bir kısmı
  22178. 3-Âl-i İmrân 127
    ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
  22179. 3-Âl-i İmrân 127
    ev yekbite-hum : veya onları perişan etmek
  22180. 3-Âl-i İmrân 127
    fe yenkalibû : böylecenerler
  22181. 3-Âl-i İmrân 127
    hâibîne : bozguna uğrayanlar
  22182. 3-Âl-i İmrân 128
    leyse leke : senin için yoktur, değildir, olmadı
  22183. 3-Âl-i İmrân 128
    min el emri : emirden, işten
  22184. 3-Âl-i İmrân 128
    şey'un : bir şey
  22185. 3-Âl-i İmrân 128
    ev yetûbe aleyhim : veya, onlara (onlar için) tövbeyi kabul eder
  22186. 3-Âl-i İmrân 128
    ev yuazzibe-hum : veya onları azap eder
  22187. 3-Âl-i İmrân 128
    fe inne-hum : oysa onlar, muhakkak
  22188. 3-Âl-i İmrân 128
    zâlimûne : zalimler, haksızlık edenler
  22189. 3-Âl-i İmrân 129
    ve li allâhi : ve Allah'ın, Allah için
  22190. 3-Âl-i İmrân 129
    mâ fî es semâvâti : göklerde ne varsa
  22191. 3-Âl-i İmrân 129
    ve mâ fî el ardı : ve yeryüzünde, yerde ne varsa
  22192. 3-Âl-i İmrân 129
    li men yeşâu : dilediği kimseyi
  22193. 3-Âl-i İmrân 129
    ve yuazzibu : ve azab eder, azaplandırır
  22194. 3-Âl-i İmrân 129
    men yeşâu : dilediği kimse
  22195. 3-Âl-i İmrân 129
    ve allâhu gafûrun : ve Allah gafûrdur, bağışlayandır
  22196. 3-Âl-i İmrân 130
    eyyuhâ : ey
  22197. 3-Âl-i İmrân 130
    ellezîne âmenû : îmân edenler, âmenû olanlar
  22198. 3-Âl-i İmrân 130
    te'kulu : yemeyin
  22199. 3-Âl-i İmrân 130
    er ribâ : ribâ, faiz
  22200. 3-Âl-i İmrân 130
    ad'âfen : kat, kat
  22201. 3-Âl-i İmrân 130
    mudâafeten : katlanmış, katlanarak artırılmış
  22202. 3-Âl-i İmrân 130
    ve ittekû allâhe : ve Allah'a karşı takva sahibi olun
  22203. 3-Âl-i İmrân 130
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  22204. 3-Âl-i İmrân 130
    tuflihûne : felâha erersiniz
  22205. 3-Âl-i İmrân 131
    ve ittekû : takva sahibi olun
  22206. 3-Âl-i İmrân 131
    re elletî : o ateş ki
  22207. 3-Âl-i İmrân 131
    uiddet : hazırlandı
  22208. 3-Âl-i İmrân 131
    li el kâfirîne : kâfirler için, kâfirlere
  22209. 3-Âl-i İmrân 132
    ve etîû allâhe : ve Allah'a itaat edin
  22210. 3-Âl-i İmrân 132
    ve er resûle : ve resûle, elçiye
  22211. 3-Âl-i İmrân 132
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  22212. 3-Âl-i İmrân 132
    turhamûne : rahmet olunursunuz
  22213. 3-Âl-i İmrân 133
    ve sâriû : ve koşun
  22214. 3-Âl-i İmrân 133
    ilâ magfiretin : mağfirete
  22215. 3-Âl-i İmrân 133
    ve cennetin : ve cennet
  22216. 3-Âl-i İmrân 133
    es semâvâtu : semâlar, gökler
  22217. 3-Âl-i İmrân 133
    ve el ardu : ve yeryüzü (yedi kat yerler)
  22218. 3-Âl-i İmrân 133
    uiddet : hazırlandı
  22219. 3-Âl-i İmrân 133
    li el muttekîne : muttekîler, takva sahipleri için
  22220. 3-Âl-i İmrân 134
    ellezîne : onlar
  22221. 3-Âl-i İmrân 134
    yunfikûne : Allah için infak ederler, verirler
  22222. 3-Âl-i İmrân 134
    es serrâi : bolluk içinde, bollukta
  22223. 3-Âl-i İmrân 134
    ve ed darrâi : ve darlık
  22224. 3-Âl-i İmrân 134
    ve el kâzımîne : ve yutanlar
  22225. 3-Âl-i İmrân 134
    el gayza : öfke
  22226. 3-Âl-i İmrân 134
    ve el âfîne an : ve affedenler
  22227. 3-Âl-i İmrân 134
    en nâsi : insanlar
  22228. 3-Âl-i İmrân 134
    ve allâhu : ve Allah
  22229. 3-Âl-i İmrân 134
    el muhsinîne : muhsinler
  22230. 3-Âl-i İmrân 135
    vellezîne : ve onlar
  22231. 3-Âl-i İmrân 135
    izâ fealû : yaptıkları zaman
  22232. 3-Âl-i İmrân 135
    fâhişeten : kötülük
  22233. 3-Âl-i İmrân 135
    ev zalemû : veya zulmettiler
  22234. 3-Âl-i İmrân 135
    enfuse-hum : nefslerine, kendilerine
  22235. 3-Âl-i İmrân 135
    zekerû allâhe : Allah'ı zikrettiler
  22236. 3-Âl-i İmrân 135
    fe estagferû : o zaman, hemen istiğfar ettiler, mağfiret dilediler
  22237. 3-Âl-i İmrân 135
    ve men : ve kim
  22238. 3-Âl-i İmrân 135
    yagfiru ez zunûbe : mağfiret eder, bağışlar (günahları sevaba çevirir)
  22239. 3-Âl-i İmrân 135
    ve lem yusırrû : ve ısrar etmezler
  22240. 3-Âl-i İmrân 135
    alâ mâ fealû : yaptıkları şeyler üzerinde
  22241. 3-Âl-i İmrân 135
    ve hum : ve onlar
  22242. 3-Âl-i İmrân 135
    ya'lemûne : biliyorlar, bilirler
  22243. 3-Âl-i İmrân 136
    ulâike : işte onlar
  22244. 3-Âl-i İmrân 136
    cezâu-hum : onların cezası, karşılığ?, mükâfatı
  22245. 3-Âl-i İmrân 136
    magfiretun : bağışlanma, mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi)
  22246. 3-Âl-i İmrân 136
    ve cennâtun : ve cennetler
  22247. 3-Âl-i İmrân 136
    tecrî : akar
  22248. 3-Âl-i İmrân 136
    el enhâru : nehirler
  22249. 3-Âl-i İmrân 136
    hâlidîne fî-hâ : orada, içinde kalacak olanlar
  22250. 3-Âl-i İmrân 136
    ve ni'me : ve nezel
  22251. 3-Âl-i İmrân 136
    ecru : ecir, bedel, karşılık
  22252. 3-Âl-i İmrân 136
    el âmilîne : amel edenler
  22253. 3-Âl-i İmrân 137
    kad halet : gelip geçmiş
  22254. 3-Âl-i İmrân 137
    sunenun : Allah'ın sünnetleri, ilâhi kanuniar?
  22255. 3-Âl-i İmrân 137
    fe sîrû : artık gezin, görün
  22256. 3-Âl-i İmrân 137
    el ardı : yeryüzünde
  22257. 3-Âl-i İmrân 137
    fe unzurû : böylece bakın
  22258. 3-Âl-i İmrân 137
    keyfe : nasıl
  22259. 3-Âl-i İmrân 137
    ne : oldu
  22260. 3-Âl-i İmrân 137
    âkıbetu : âkibet, son, sonuç
  22261. 3-Âl-i İmrân 137
    el mukezzibîne : yalancılar
  22262. 3-Âl-i İmrân 138
    beyânun : bir beyan, açıklama
  22263. 3-Âl-i İmrân 138
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  22264. 3-Âl-i İmrân 138
    ve huden : ve hidayet
  22265. 3-Âl-i İmrân 138
    ve mev'ızatun : ve vaaz, öğüt
  22266. 3-Âl-i İmrân 138
    li el muttekîne : takva sahipleri için, takva sahiplerine
  22267. 3-Âl-i İmrân 139
    vetehinû : ve gevşemeyin, korkmayın
  22268. 3-Âl-i İmrân 139
    vetahzenû : ve mahzun olmayın, üzülmeyin
  22269. 3-Âl-i İmrân 139
    ve entum : ve siz
  22270. 3-Âl-i İmrân 139
    el a'levne : üstün olanlar
  22271. 3-Âl-i İmrân 139
    mu'minîne : mü'minler
  22272. 3-Âl-i İmrân 140
    in yemses-kum : eğer size dokunursa
  22273. 3-Âl-i İmrân 140
    fe kad messe : o taktirde dokunmuştu
  22274. 3-Âl-i İmrân 140
    el kavme : kavim, topluluk
  22275. 3-Âl-i İmrân 140
    ve tilke : ve o, bu
  22276. 3-Âl-i İmrân 140
    el eyyâmu : günler
  22277. 3-Âl-i İmrân 140
    beyne en nâsi : insanların arasında
  22278. 3-Âl-i İmrân 140
    ve li ya'leme allâhu : ve Allah bilmesi, belli etmesi için
  22279. 3-Âl-i İmrân 140
    ellezîne : onlar
  22280. 3-Âl-i İmrân 140
    âmenû : âmenu, îmân edenler
  22281. 3-Âl-i İmrân 140
    ve yettehize : ve edinir
  22282. 3-Âl-i İmrân 140
    şuhedâe : şahitler
  22283. 3-Âl-i İmrân 140
    ve allâhu lâ yuhibbu : ve Allah sevmez
  22284. 3-Âl-i İmrân 140
    ez zâlimîne : zâlimler
  22285. 3-Âl-i İmrân 141
    ve li yumahhisa : kusursuz kılması, temize çıkarması
  22286. 3-Âl-i İmrân 141
    ellezîne : onlar
  22287. 3-Âl-i İmrân 141
    âmenû : âmenû olanlar, îmân edenler
  22288. 3-Âl-i İmrân 141
    ve yemhaka : ve yavaş yavaş helâk etmesi
  22289. 3-Âl-i İmrân 141
    el kâfirîne : kâfirler
  22290. 3-Âl-i İmrân 142
    em hasibtum : yoksa siz zannediyor musunuz
  22291. 3-Âl-i İmrân 142
    en tedhulû : girmenizi
  22292. 3-Âl-i İmrân 142
    el cennete : cennete
  22293. 3-Âl-i İmrân 142
    ve lemmâ : ve ancak, dışında, ...olmadıkça
  22294. 3-Âl-i İmrân 142
    ya'lemi allâhu : Allah'ın bilmesi, belli etmesi
  22295. 3-Âl-i İmrân 142
    ellezîne : onlar
  22296. 3-Âl-i İmrân 142
    hedû : cihad ettiler
  22297. 3-Âl-i İmrân 142
    ve ya'leme : ve bilir, belli eder
  22298. 3-Âl-i İmrân 142
    es sâbirîne : sabredenler
  22299. 3-Âl-i İmrân 143
    ve lekad : ve andolsun
  22300. 3-Âl-i İmrân 143
    temennevne : siz temenni ediyorsunuz
  22301. 3-Âl-i İmrân 143
    el mevte : ölüm
  22302. 3-Âl-i İmrân 143
    en telkav-hu : onunla karşılaşmak
  22303. 3-Âl-i İmrân 143
    fe kad : i?te ?imdi ... olmuş
  22304. 3-Âl-i İmrân 143
    raeytumû-hu : onu gördünüz
  22305. 3-Âl-i İmrân 143
    ve entum tenzurûne : ve siz inzar ediyorsunuz, bekliyorsunuz
  22306. 3-Âl-i İmrân 144
    vemuhammedun : ve Muhammed ... olmadı, değildir
  22307. 3-Âl-i İmrân 144
    illâ resûlun : resûl'den başka, sadece resûl
  22308. 3-Âl-i İmrân 144
    kad halet : gelip geçmiştir
  22309. 3-Âl-i İmrân 144
    e fe in mâte : şimdi eğer öldü ise ... mı
  22310. 3-Âl-i İmrân 144
    ev kutile : veya öldürüldü
  22311. 3-Âl-i İmrân 144
    inkalebtum : geriye döndünüz
  22312. 3-Âl-i İmrân 144
    ve men : ve kim ... ise
  22313. 3-Âl-i İmrân 144
    yenkalib : dönüyor
  22314. 3-Âl-i İmrân 144
    alâ akıbeyhi : topukları üzerinde
  22315. 3-Âl-i İmrân 144
    fe len yadurre allâhe : bundan sonra Allah'a asla zarar veremez
  22316. 3-Âl-i İmrân 144
    şey'en : bir şey
  22317. 3-Âl-i İmrân 144
    ve se yeczî allâhu : ve Allah yakında karşılığını verecek, mükâfatlandıracak
  22318. 3-Âl-i İmrân 144
    eş şâkirîne : şükredenler
  22319. 3-Âl-i İmrân 145
    ve mâ kâne : ve olmadı
  22320. 3-Âl-i İmrân 145
    li nefsin : bir nefs, bir kimse için
  22321. 3-Âl-i İmrân 145
    en temûte : ölmek, ölmesi
  22322. 3-Âl-i İmrân 145
    kitâben : yazılı olan, yazı
  22323. 3-Âl-i İmrân 145
    mueccelen : tayin edilmiş, takdir edilmiş zaman
  22324. 3-Âl-i İmrân 145
    ve men : ve kim
  22325. 3-Âl-i İmrân 145
    sevâbe ed dunyâ : dünya sevabını
  22326. 3-Âl-i İmrân 145
    ve men : ve kim
  22327. 3-Âl-i İmrân 145
    sevâbe el âhirati : ahiret sevabı
  22328. 3-Âl-i İmrân 145
    ve se neczî : ve yakında karşılığını vereceğiz, mükâfatlandıracağız
  22329. 3-Âl-i İmrân 145
    eş şâkirîne : şükredenler
  22330. 3-Âl-i İmrân 146
    ve keeyyin : ve niceleri
  22331. 3-Âl-i İmrân 146
    min nebiyyin : peygamberlerden
  22332. 3-Âl-i İmrân 146
    tele : savaştı
  22333. 3-Âl-i İmrân 146
    mea-hu : onunla beraber
  22334. 3-Âl-i İmrân 146
    rıbbiyyûne : rabbiyyun, kendini Allah'a adayanlar
  22335. 3-Âl-i İmrân 146
    kesîrun : çok, bir çok
  22336. 3-Âl-i İmrân 146
    fevehenû : fakat gevşeklikstermediler
  22337. 3-Âl-i İmrân 146
    asâbe-hum : onlara isabet etti
  22338. 3-Âl-i İmrân 146
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  22339. 3-Âl-i İmrân 146
    ve mâ daufû : ve zayıflık göstermediler
  22340. 3-Âl-i İmrân 146
    ve mestekânû : ve boyun eğmediler
  22341. 3-Âl-i İmrân 146
    ve allâhu : ve Allah
  22342. 3-Âl-i İmrân 146
    yuhibbu es sâbirîne : sabredenleri sever
  22343. 3-Âl-i İmrân 147
    ve mâ kâne : ve olmadı
  22344. 3-Âl-i İmrân 147
    kavle-hum : onların sözleri
  22345. 3-Âl-i İmrân 147
    illâ en kâlû : demekten başka birşey olmadı
  22346. 3-Âl-i İmrân 147
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  22347. 3-Âl-i İmrân 147
    ıgfir lenâ : bizi bağışla
  22348. 3-Âl-i İmrân 147
    zunûbe-nâ : günahlarımız
  22349. 3-Âl-i İmrân 147
    ve isrâfe-nâ : ve israfımız, aşırılığımız, taşkınlığımız
  22350. 3-Âl-i İmrân 147
    emri-nâ : işimizde
  22351. 3-Âl-i İmrân 147
    ve sebbit : ve sabit kıl
  22352. 3-Âl-i İmrân 147
    akdâme-nâ : ayaklarımızı
  22353. 3-Âl-i İmrân 147
    ve unsur-nâ : ve bize yardım et
  22354. 3-Âl-i İmrân 147
    alâ el kavmi : kavme karşı
  22355. 3-Âl-i İmrân 147
    el kâfirîne : kâfirler
  22356. 3-Âl-i İmrân 148
    fe âtâ-humu allâhu : böylece Allah onlara verdi
  22357. 3-Âl-i İmrân 148
    sevâbe ed dunyâ : dünya sevabı
  22358. 3-Âl-i İmrân 148
    ve husne : vezel, enzel
  22359. 3-Âl-i İmrân 148
    sevâbi el âhireti : ahiret sevabı
  22360. 3-Âl-i İmrân 148
    ve allâhu yuhibbu : ve Allah sever
  22361. 3-Âl-i İmrân 148
    el muhsinîne : muhsinler
  22362. 3-Âl-i İmrân 149
    eyyuhâ : ey
  22363. 3-Âl-i İmrân 149
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, îmân edenler
  22364. 3-Âl-i İmrân 149
    ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
  22365. 3-Âl-i İmrân 149
    yeruddû-kum : sizi çevirirler
  22366. 3-Âl-i İmrân 149
    fe tenkalibû : o zaman dönersiniz
  22367. 3-Âl-i İmrân 149
    hâsirîne : hüsrana uğramış olanlar
  22368. 3-Âl-i İmrân 150
    beli allâhu : hayır, öyle değil, bilâkis Allah
  22369. 3-Âl-i İmrân 150
    mevlâ-kum : sizin mevlânız, dostunuz
  22370. 3-Âl-i İmrân 150
    ve huve : ve o
  22371. 3-Âl-i İmrân 150
    en nâsırîne : yardımcılar
  22372. 3-Âl-i İmrân 151
    se nulkî : biz salacağız (vereceğiz)
  22373. 3-Âl-i İmrân 151
    ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
  22374. 3-Âl-i İmrân 151
    er ru'be : korku
  22375. 3-Âl-i İmrân 151
    bi-mâ eşrakû : ortak koşmaları sebebiyle
  22376. 3-Âl-i İmrân 151
    lem yunezzil bi-hî : indirmediği bir şey
  22377. 3-Âl-i İmrân 151
    sultânen : sultân, delil
  22378. 3-Âl-i İmrân 151
    ve me'vâ-humu : ve onların sığınağı, barınağı
  22379. 3-Âl-i İmrân 151
    en nâru : ateş
  22380. 3-Âl-i İmrân 151
    ve bi'se : ve ne kötü
  22381. 3-Âl-i İmrân 151
    mesve : kalınan yer
  22382. 3-Âl-i İmrân 151
    ez zâlimîne : zalimler
  22383. 3-Âl-i İmrân 152
    ve lekad : ve andolsun
  22384. 3-Âl-i İmrân 152
    va'de-hû : onun vaadi
  22385. 3-Âl-i İmrân 152
    iz tehussûne-hum : onları perişan edip öldürüyordunuz
  22386. 3-Âl-i İmrân 152
    izâ feşiltum : gevşeklikstermiştiniz
  22387. 3-Âl-i İmrân 152
    ve tenâza'tum : ve nizâya (anlaşmazlığa) düştünüz
  22388. 3-Âl-i İmrân 152
    el emri : emir hakkında
  22389. 3-Âl-i İmrân 152
    ve asaytum : ve isyan ettiniz
  22390. 3-Âl-i İmrân 152
    erâ-kum : sizesterdiği şey
  22391. 3-Âl-i İmrân 152
    mâ tuhıbbûne : sevdiğiniz şey
  22392. 3-Âl-i İmrân 152
    men : kim, kimi
  22393. 3-Âl-i İmrân 152
    ed dunyâ : dünya
  22394. 3-Âl-i İmrân 152
    ve min-kum : ve sizden
  22395. 3-Âl-i İmrân 152
    men : kim, kimi
  22396. 3-Âl-i İmrân 152
    el âhirete : ahireti
  22397. 3-Âl-i İmrân 152
    summe : sonra
  22398. 3-Âl-i İmrân 152
    sarafe-kum : sizi geri çevirdi
  22399. 3-Âl-i İmrân 152
    li yebteliye-kum : sizi imtihan etmek için
  22400. 3-Âl-i İmrân 152
    ve lekad : ve andolsun
  22401. 3-Âl-i İmrân 152
    ve allâhu : ve Allah
  22402. 3-Âl-i İmrân 152
    alâ el mu'minîne : mü'minlere karşı
  22403. 3-Âl-i İmrân 153
    iz tus'idûne : uzaklaşıyordunuz
  22404. 3-Âl-i İmrân 153
    vetelvûne : ve dönüp bakmıyordunuz
  22405. 3-Âl-i İmrân 153
    alâ ehadin : hiç kimseye
  22406. 3-Âl-i İmrân 153
    ve er resûlu : ve resûl
  22407. 3-Âl-i İmrân 153
    yed'û-kum : sizi çağırıyor
  22408. 3-Âl-i İmrân 153
    fe esâbe-kum : bundan sonra size, isabet etti
  22409. 3-Âl-i İmrân 153
    gammen : gam, keder
  22410. 3-Âl-i İmrân 153
    li keylâ : ... olmaması için
  22411. 3-Âl-i İmrân 153
    tahzenû : mahzun oluyorsunuz, üzülüyorsunuz
  22412. 3-Âl-i İmrân 153
    alâ mâ fâte-kum : sizin elinizden çıkan şeylere
  22413. 3-Âl-i İmrân 153
    ve lâ mâ : ve şeylere değil
  22414. 3-Âl-i İmrân 153
    asâbe-kum : size isabet etti
  22415. 3-Âl-i İmrân 153
    ve allâhu : ve Allah
  22416. 3-Âl-i İmrân 153
    bi-mâ ta'melûne : sizin yaptıklarınız şeylere yaptıklarınıza
  22417. 3-Âl-i İmrân 154
    summe : sonra
  22418. 3-Âl-i İmrân 154
    enzele : indirdi
  22419. 3-Âl-i İmrân 154
    aleykum : sizin üzerinize
  22420. 3-Âl-i İmrân 154
    el gammi : gam, keder
  22421. 3-Âl-i İmrân 154
    emeneten : emniyet, güvenmek
  22422. 3-Âl-i İmrân 154
    nuâsen : sukunet veren uyku
  22423. 3-Âl-i İmrân 154
    ifeten : bir grup, topluluk, cemaat
  22424. 3-Âl-i İmrân 154
    veifetun : ve bir grup, topluluk, cemaat
  22425. 3-Âl-i İmrân 154
    kad ehemmet-hum : onlar kendilerine ehemmiyet vermişlerdi, önemsemişti
  22426. 3-Âl-i İmrân 154
    enfusu-hum : kendilerini, canlarını
  22427. 3-Âl-i İmrân 154
    yezunnûne : zanda bulunuyorlar
  22428. 3-Âl-i İmrân 154
    gayre el hakkı : haksız
  22429. 3-Âl-i İmrân 154
    zanne elhiliyyeti : cahiliye zannı ile
  22430. 3-Âl-i İmrân 154
    yekûlûne : diyorlar
  22431. 3-Âl-i İmrân 154
    hel lenâ : bizim için var mı
  22432. 3-Âl-i İmrân 154
    minel emri : işten, emirden
  22433. 3-Âl-i İmrân 154
    min şey'in : şeyden, bir şey
  22434. 3-Âl-i İmrân 154
    inne el emre : muhakkak ki emir, iş
  22435. 3-Âl-i İmrân 154
    kulle-hu : onun hepsi
  22436. 3-Âl-i İmrân 154
    yuhfûne : gizliyorlar, saklıyorlar
  22437. 3-Âl-i İmrân 154
    enfusi-him : nefslerinde, içlerinde
  22438. 3-Âl-i İmrân 154
    mâ lâ yubdûne leke : sana açıklamadıkları bir şey
  22439. 3-Âl-i İmrân 154
    yekûlûne : diyorlar
  22440. 3-Âl-i İmrân 154
    levne lenâ : bizim için olsaydı
  22441. 3-Âl-i İmrân 154
    minel emri : emirden, işten
  22442. 3-Âl-i İmrân 154
    şey'un : bir şey
  22443. 3-Âl-i İmrân 154
    lev kuntum : siz ... bile olsaydınız
  22444. 3-Âl-i İmrân 154
    le bereze : elbette, mutlaka çıkardı
  22445. 3-Âl-i İmrân 154
    ellezîne : onlar
  22446. 3-Âl-i İmrân 154
    kutibe : yazıldı, takdir edildi
  22447. 3-Âl-i İmrân 154
    aleyhim : onların üzerine
  22448. 3-Âl-i İmrân 154
    el katlu : katl, ölüm
  22449. 3-Âl-i İmrân 154
    ilâ medâcii-him : yatacakları, düşecekleri
  22450. 3-Âl-i İmrân 154
    ve li yebteliye allâhu : ve Allah'ın sınaması için
  22451. 3-Âl-i İmrân 154
    ve li yumahhısa : ve temize çıkarmak (fitneden kurtarmak)
  22452. 3-Âl-i İmrân 154
    ve allâhu : ve Allah
  22453. 3-Âl-i İmrân 154
    bi zâti es sudûri : göğüslerde olanı, sinelerde olanı
  22454. 3-Âl-i İmrân 155
    inne ellezîne : muhakkak ki onlar
  22455. 3-Âl-i İmrân 155
    tevellev : yüz çevirdiler
  22456. 3-Âl-i İmrân 155
    yevme ilteka : karşılaştığı gün
  22457. 3-Âl-i İmrân 155
    el cem'âni : iki cemaat, iki topluluk
  22458. 3-Âl-i İmrân 155
    innemâ : fakat, ancak, oysa
  22459. 3-Âl-i İmrân 155
    istezelle-hum : onları zillete düşürmek istedi
  22460. 3-Âl-i İmrân 155
    eş şeytânu : şeytan
  22461. 3-Âl-i İmrân 155
    kesebû : kazandılar
  22462. 3-Âl-i İmrân 155
    ve lekad : ve andolsun ki
  22463. 3-Âl-i İmrân 155
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  22464. 3-Âl-i İmrân 156
    eyyuhâ : ey
  22465. 3-Âl-i İmrân 156
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, îmân edenler
  22466. 3-Âl-i İmrân 156
    tekûnû : siz ... olmayın
  22467. 3-Âl-i İmrân 156
    ke : gibi
  22468. 3-Âl-i İmrân 156
    ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
  22469. 3-Âl-i İmrân 156
    ve kâlû : ve dediler
  22470. 3-Âl-i İmrân 156
    el ardı : yeryüzünde
  22471. 3-Âl-i İmrân 156
    ev kânû : veya ... oldular
  22472. 3-Âl-i İmrân 156
    guzzen : gâzi olanlar (savaşa katılanlar)
  22473. 3-Âl-i İmrân 156
    lev kânû : eğer olsaydı
  22474. 3-Âl-i İmrân 156
    inde-nâ : bizim yanımızda
  22475. 3-Âl-i İmrân 156
    ve mâ kutilû : ve öldürülmezlerdi
  22476. 3-Âl-i İmrân 156
    li yec'ale allâhu : Allah, ... kılmak için
  22477. 3-Âl-i İmrân 156
    like : bunu
  22478. 3-Âl-i İmrân 156
    hasreten : hasret, pişmanlık
  22479. 3-Âl-i İmrân 156
    ve allâhu : ve Allah
  22480. 3-Âl-i İmrân 156
    ve yumîtu : ve öldürür
  22481. 3-Âl-i İmrân 156
    ve allâhu : ve Allah
  22482. 3-Âl-i İmrân 156
    bi mâ ta'melûne : yaptığınız şeyleri
  22483. 3-Âl-i İmrân 157
    ve le in : ve eğer ... olursa
  22484. 3-Âl-i İmrân 157
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  22485. 3-Âl-i İmrân 157
    ev muttum : veya öldünüz
  22486. 3-Âl-i İmrân 157
    le magfiretun : mutlaka mağfiret vardır (günahlar sevaba çevrilir)
  22487. 3-Âl-i İmrân 157
    ve rahmetun : ve rahmet
  22488. 3-Âl-i İmrân 157
    yecmeûne : onlar toplayacaklar, toplarlar
  22489. 3-Âl-i İmrân 158
    ve le : ve elbette, mutlaka
  22490. 3-Âl-i İmrân 158
    ev kutiltum : veya öldürülseniz
  22491. 3-Âl-i İmrân 158
    le ilâ allâhi : mutlaka Allah'a
  22492. 3-Âl-i İmrân 158
    tuhşerûne : haşrolunacaksınız, toplanacaksınız
  22493. 3-Âl-i İmrân 159
    fe bi-mâ : o zaman sebebiyle
  22494. 3-Âl-i İmrân 159
    rahmetin : rahmet
  22495. 3-Âl-i İmrân 159
    linte : yumuşak davrandın
  22496. 3-Âl-i İmrân 159
    lehum : onlar için, onlara
  22497. 3-Âl-i İmrân 159
    ve lev kunte : ve eğer, sen ... olsaydın
  22498. 3-Âl-i İmrân 159
    galîza el kalbi : katı kalpli
  22499. 3-Âl-i İmrân 159
    le infaddû : mutlaka dağılırlardı
  22500. 3-Âl-i İmrân 159
    min havli-ke : senin etrafından
  22501. 3-Âl-i İmrân 159
    fe a'fu : artık affet
  22502. 3-Âl-i İmrân 159
    ve istagfir : ve mağfiret dile
  22503. 3-Âl-i İmrân 159
    lehum : onlar için
  22504. 3-Âl-i İmrân 159
    ve şâvir-hum : ve onlarla muşavere et, onlara danış
  22505. 3-Âl-i İmrân 159
    el emri : işler konusunda
  22506. 3-Âl-i İmrân 159
    fe izâ azamte : artık azmettiğin, karar verdiğin zaman
  22507. 3-Âl-i İmrân 159
    fe tevekkel : artık tevekkül et
  22508. 3-Âl-i İmrân 159
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  22509. 3-Âl-i İmrân 159
    el mutevekkilîne : tevekkül edenler, Allah'a güvenenler
  22510. 3-Âl-i İmrân 160
    fe lâ gâlibe : o taktirde galip gelecek, yenecek yoktur
  22511. 3-Âl-i İmrân 160
    lekum : size, sizin için
  22512. 3-Âl-i İmrân 160
    ve in yahzul-kum : ve eğer size yardımı keserse
  22513. 3-Âl-i İmrân 160
    fe men zâ : o zaman kim sahip
  22514. 3-Âl-i İmrân 160
    ellezî : ki o
  22515. 3-Âl-i İmrân 160
    ve alâ allâhi : ve Allah'a
  22516. 3-Âl-i İmrân 160
    fe li yetevekkeli : o zaman tevekkül etsinler, güvensinler
  22517. 3-Âl-i İmrân 160
    el mu'minûne : mü'minler
  22518. 3-Âl-i İmrân 161
    ve mâ kâne : ve olmadı, olamaz
  22519. 3-Âl-i İmrân 161
    li nebiyyin : bir peygamber için
  22520. 3-Âl-i İmrân 161
    en yagulle : ganimeteyanet etmek, gizlice almak
  22521. 3-Âl-i İmrân 161
    ve men : ve kim
  22522. 3-Âl-i İmrân 161
    ye'ti : gelir
  22523. 3-Âl-i İmrân 161
    bi-mâ galle : çaldığı şeyle
  22524. 3-Âl-i İmrân 161
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  22525. 3-Âl-i İmrân 161
    summe : sonra
  22526. 3-Âl-i İmrân 161
    tuveffâ : vefa edilir, ödenir
  22527. 3-Âl-i İmrân 161
    kullu nefsin : her nefse, herkese
  22528. 3-Âl-i İmrân 161
    kesebet : kazandığı şey
  22529. 3-Âl-i İmrân 161
    ve hum : ve onlar
  22530. 3-Âl-i İmrân 161
    yuzlemûne : zulmedilmezler, haksızlık yapılmaz
  22531. 3-Âl-i İmrân 162
    e fe men : artık o kimse ... midir
  22532. 3-Âl-i İmrân 162
    ittebea : tâbî oldu, uydu
  22533. 3-Âl-i İmrân 162
    rıdvâne allâhi : Allah'ın rızası
  22534. 3-Âl-i İmrân 162
    ke men : kimse gibi
  22535. 3-Âl-i İmrân 162
    e : uğradı
  22536. 3-Âl-i İmrân 162
    bi sehatin : gazaba
  22537. 3-Âl-i İmrân 162
    ve me'vâ-hu : ve onun barınağı, sığınağı
  22538. 3-Âl-i İmrân 162
    cehennemu : cehennem
  22539. 3-Âl-i İmrân 162
    ve bi'se el masîru : ve kötü varış yeri, dönüş yeri
  22540. 3-Âl-i İmrân 163
    derecâtun : dereceler
  22541. 3-Âl-i İmrân 163
    inde allâhi : Allah katında
  22542. 3-Âl-i İmrân 163
    ve allâhu : ve Allah
  22543. 3-Âl-i İmrân 163
    bi mâ ya'melûne : yaptıkları şeyleri, yaptıklarını
  22544. 3-Âl-i İmrân 164
    lekad : andolsun ki
  22545. 3-Âl-i İmrân 164
    menne allâhu : Allah ni'metlendirdi
  22546. 3-Âl-i İmrân 164
    alâ el mu'minîne : mü'minlerin üzerine
  22547. 3-Âl-i İmrân 164
    iz bease : beas etmişti (beas ederek)
  22548. 3-Âl-i İmrân 164
    resûlen : resûl, elçi,
  22549. 3-Âl-i İmrân 164
    min enfusi-him : onların kendilerinden
  22550. 3-Âl-i İmrân 164
    yetlû : tilâvet eder, okur
  22551. 3-Âl-i İmrân 164
    aleyhim : onlara
  22552. 3-Âl-i İmrân 164
    ve yuzekkî-him : ve onları tezkiye eder, arındırır
  22553. 3-Âl-i İmrân 164
    ve yuallimu-hum : ve onlara öğretir
  22554. 3-Âl-i İmrân 164
    el kitâbe : kitap
  22555. 3-Âl-i İmrân 164
    ve el hikmete : ve hikmet
  22556. 3-Âl-i İmrân 164
    ve in kânû : ve '... ise, ... idi' ler
  22557. 3-Âl-i İmrân 164
    le fî dalâlin : elbette dalâletinde
  22558. 3-Âl-i İmrân 165
    e ve lemmâ : ve ... olduğu zaman
  22559. 3-Âl-i İmrân 165
    asâbet-kum : size isabet etti
  22560. 3-Âl-i İmrân 165
    musîbetun : bir musibet, bela
  22561. 3-Âl-i İmrân 165
    misley-hâ : onun iki misli, iki katı
  22562. 3-Âl-i İmrân 165
    ennâ hâzâ : bu nasıl
  22563. 3-Âl-i İmrân 165
    huve : o
  22564. 3-Âl-i İmrân 165
    min indi enfusi-kum : sizin kendi nefsinizden
  22565. 3-Âl-i İmrân 165
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  22566. 3-Âl-i İmrân 165
    alâ kulli şey'in : her şeye
  22567. 3-Âl-i İmrân 166
    ve mâ asâbe-kum : ve size isabet eden şey
  22568. 3-Âl-i İmrân 166
    yevme ilteka : karşılaştıkları gün
  22569. 3-Âl-i İmrân 166
    el cem'âni : iki grup, iki topluluk
  22570. 3-Âl-i İmrân 166
    fe bi izni allâhi : o zaman, ancak Allah'ın izni ile
  22571. 3-Âl-i İmrân 166
    ve li ya'leme : ve bilmesi için
  22572. 3-Âl-i İmrân 166
    el mu'minîne : mü'minler
  22573. 3-Âl-i İmrân 167
    ve li ya'leme : ve bilmesi, belirlenmesi için
  22574. 3-Âl-i İmrân 167
    ellezînefekû : nifak çıkaranlar, münafıklar
  22575. 3-Âl-i İmrân 167
    vele : ve denildi
  22576. 3-Âl-i İmrân 167
    lehum : onlara
  22577. 3-Âl-i İmrân 167
    teâlev : geliniz
  22578. 3-Âl-i İmrân 167
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  22579. 3-Âl-i İmrân 167
    ev idfeû : veya def'edin, savunun, müdafaa edin
  22580. 3-Âl-i İmrân 167
    lev na'lemu : şayet biz bilseydik
  22581. 3-Âl-i İmrân 167
    kıtâlen : savaş
  22582. 3-Âl-i İmrân 167
    le itteba'nâ-kum : elbette size tâbî olurduk
  22583. 3-Âl-i İmrân 167
    hum li el kufri : onlar, küfre, küfür için
  22584. 3-Âl-i İmrân 167
    yevme izin : izin günü
  22585. 3-Âl-i İmrân 167
    li el îmâni : îmâna
  22586. 3-Âl-i İmrân 167
    yekûlûne : diyorlar
  22587. 3-Âl-i İmrân 167
    bi efvâhi-him : kendi ağızları ile
  22588. 3-Âl-i İmrân 167
    leyse : olmayan şey
  22589. 3-Âl-i İmrân 167
    ve allâhu : ve Allah
  22590. 3-Âl-i İmrân 167
    a'lemu : daha iyi, en iyi bilir
  22591. 3-Âl-i İmrân 167
    bi mâ yektumûne : gizledikleri şeyi
  22592. 3-Âl-i İmrân 168
    ellezîne : onlar
  22593. 3-Âl-i İmrân 168
    ve kaadû : ve oturdular
  22594. 3-Âl-i İmrân 168
    lev atâû-nâ : eğer bize itaat etselerdi
  22595. 3-Âl-i İmrân 168
    fe idreû : o zaman, haydi savın
  22596. 3-Âl-i İmrân 168
    an enfusi-kum : kendinizden
  22597. 3-Âl-i İmrân 168
    el mevte : ölüm
  22598. 3-Âl-i İmrân 168
    sâdıkîne : sâdık kimseler
  22599. 3-Âl-i İmrân 169
    vetahsebenne : ve sakın zannetmeyin
  22600. 3-Âl-i İmrân 169
    ellezîne kutilû : öldürülenler
  22601. 3-Âl-i İmrân 169
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  22602. 3-Âl-i İmrân 169
    emvâten : ölüler
  22603. 3-Âl-i İmrân 169
    bel ahyâun : hayır, bilâkis diridirler
  22604. 3-Âl-i İmrân 169
    inde rabbi-him : Rab'leri katında
  22605. 3-Âl-i İmrân 169
    yurzekûne : rızıklandırılırlar
  22606. 3-Âl-i İmrân 170
    ferihîne : ferahlanırlar, sevinç duyarlar
  22607. 3-Âl-i İmrân 170
    ve yestebşirûne : vejdelemek isterler
  22608. 3-Âl-i İmrân 170
    bi ellezîne : onlara
  22609. 3-Âl-i İmrân 170
    lem yelhakû : henüz katılmayanlar
  22610. 3-Âl-i İmrân 170
    ellâ havfun : korku yoktur, olmaz
  22611. 3-Âl-i İmrân 170
    aleyhim : onlara
  22612. 3-Âl-i İmrân 170
    ve lâ hum : ve onlar değildir, olmazlar
  22613. 3-Âl-i İmrân 170
    yahzenûne : mahzun olurlar
  22614. 3-Âl-i İmrân 171
    yestebşirûne : müjdelemek isterler
  22615. 3-Âl-i İmrân 171
    bi ni'metin : ni'met ile
  22616. 3-Âl-i İmrân 171
    ve fadlin : ve fazl
  22617. 3-Âl-i İmrân 171
    ve enne allâhe : ve Allah'ın ... olduğu
  22618. 3-Âl-i İmrân 171
    ecre : ecir, mükâfat
  22619. 3-Âl-i İmrân 171
    el mu'minîne : mü'minler
  22620. 3-Âl-i İmrân 172
    ellezine : onlar
  22621. 3-Âl-i İmrân 172
    estecâbû : davete icâbet ettiler, uydular
  22622. 3-Âl-i İmrân 172
    ve er resûli : ve resûle, elçi
  22623. 3-Âl-i İmrân 172
    mâ asâbe-hum : onlara isabet eden şey
  22624. 3-Âl-i İmrân 172
    el karhu : yara
  22625. 3-Âl-i İmrân 172
    li ellezîne : onlar için
  22626. 3-Âl-i İmrân 172
    ahsenû : ahsen, enzel
  22627. 3-Âl-i İmrân 172
    ve ettekav : ve takva sahibi olanlar
  22628. 3-Âl-i İmrân 172
    ecrun : ecir, mükâfat, karşılık
  22629. 3-Âl-i İmrân 173
    ellezîne : onlar, o kimseler ki
  22630. 3-Âl-i İmrân 173
    le : dedi
  22631. 3-Âl-i İmrân 173
    lehum : onlara, onlar için
  22632. 3-Âl-i İmrân 173
    en nâsu : insanlar
  22633. 3-Âl-i İmrân 173
    inne ense : muhakkak ki insanlar
  22634. 3-Âl-i İmrân 173
    kad cemeû : toplanmışlardı
  22635. 3-Âl-i İmrân 173
    lekum : sizin için
  22636. 3-Âl-i İmrân 173
    fe ahşev-hum : artık onlardan korkun
  22637. 3-Âl-i İmrân 173
    fede-hum : o zaman onların arttı
  22638. 3-Âl-i İmrân 173
    îmânen : îmân
  22639. 3-Âl-i İmrân 173
    ve kâlû : ve dediler
  22640. 3-Âl-i İmrân 173
    ve ni'me el vekîlu : ve nezel vekil
  22641. 3-Âl-i İmrân 174
    fe inkalebû : böylece döndüler
  22642. 3-Âl-i İmrân 174
    bi ni'metin : bir ni'met ile
  22643. 3-Âl-i İmrân 174
    ve fadlin : ve bir fazl
  22644. 3-Âl-i İmrân 174
    lem yemses-hum : onlara dokunmadı
  22645. 3-Âl-i İmrân 174
    ve ettebeû : ve tâbî oldular
  22646. 3-Âl-i İmrân 174
    rıdvâne allâhi : Allah'ın rızası
  22647. 3-Âl-i İmrân 174
    ve allâhu : ve Allah
  22648. 3-Âl-i İmrân 175
    innemâ : ancak, sadece, fakat
  22649. 3-Âl-i İmrân 175
    eş şeytânu : şeytan
  22650. 3-Âl-i İmrân 175
    evliyâe--hu : kendi dostları (onu dost edinenler)
  22651. 3-Âl-i İmrân 175
    fetehâfû-hum : artık onlardan korkmayın
  22652. 3-Âl-i İmrân 175
    ve hâfû-ni : ve Ben'den korkun
  22653. 3-Âl-i İmrân 175
    mu'minîne : mü'minler
  22654. 3-Âl-i İmrân 176
    ve lâ yahzun-ke : ve seni mahzun etmesin
  22655. 3-Âl-i İmrân 176
    ellezîne : onlar
  22656. 3-Âl-i İmrân 176
    yusâriûne : koşuyorlar
  22657. 3-Âl-i İmrân 176
    el kufri : küfür konusunda
  22658. 3-Âl-i İmrân 176
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  22659. 3-Âl-i İmrân 176
    len yadurrû allâhe : Allah'a asla zarar veremezler
  22660. 3-Âl-i İmrân 176
    şey'an : bir şey
  22661. 3-Âl-i İmrân 176
    ellâ yec'ale : kılmamak, yapmamak (vermemek)
  22662. 3-Âl-i İmrân 176
    lehum : onlar için, onlara
  22663. 3-Âl-i İmrân 176
    el âhireti : ahirette
  22664. 3-Âl-i İmrân 176
    ve lehum : ve onlar için vardır
  22665. 3-Âl-i İmrân 177
    inne ellezîne : muhakkak ki onlar
  22666. 3-Âl-i İmrân 177
    eşteravu : satın aldılar
  22667. 3-Âl-i İmrân 177
    el kufra : küfür
  22668. 3-Âl-i İmrân 177
    bi el îmâni : îmân ile
  22669. 3-Âl-i İmrân 177
    len yadurrû allâhe : Allah'a asla zarar veremezler
  22670. 3-Âl-i İmrân 177
    şey'en : bir şey
  22671. 3-Âl-i İmrân 177
    ve lehum : ve onlar için vardır
  22672. 3-Âl-i İmrân 177
    azâbun elîmun : elîm azap, acı azap
  22673. 3-Âl-i İmrân 178
    veyahsebe-enne : ve sakın zannetmesinler
  22674. 3-Âl-i İmrân 178
    ellezîne keferû : kâfirler
  22675. 3-Âl-i İmrân 178
    ennemâ : ... olduğu, ... olması
  22676. 3-Âl-i İmrân 178
    lehum : onlar için, onlara
  22677. 3-Âl-i İmrân 178
    li enfusi-him : kendileri için
  22678. 3-Âl-i İmrân 178
    innemâ : ancak, sadece
  22679. 3-Âl-i İmrân 178
    lehum : onlar için, onlara
  22680. 3-Âl-i İmrân 178
    li yezdâdû : artırmaları için
  22681. 3-Âl-i İmrân 178
    ismen : günah
  22682. 3-Âl-i İmrân 178
    ve lehum : ve onlar için, onlara vardır
  22683. 3-Âl-i İmrân 179
    mâ kâne : olmadı, değildir
  22684. 3-Âl-i İmrân 179
    li yezere : bırakır, terkeder
  22685. 3-Âl-i İmrân 179
    el mu'minîne : mü'minler
  22686. 3-Âl-i İmrân 179
    entum : sizi
  22687. 3-Âl-i İmrân 179
    aleyhi : onun üzerinde (bulunulan)
  22688. 3-Âl-i İmrân 179
    yemîze : ayırt eder, ayırır
  22689. 3-Âl-i İmrân 179
    el habîse : kötü
  22690. 3-Âl-i İmrân 179
    min et tayyibi : temizden, temiz olandan
  22691. 3-Âl-i İmrân 179
    ve mâ kâne : ve olmadı, değildir
  22692. 3-Âl-i İmrân 179
    alâ el gaybi : gaybı, bilinmeyeni
  22693. 3-Âl-i İmrân 179
    vekinne allâhe : ve lâkin, fakat, Allah
  22694. 3-Âl-i İmrân 179
    yectebî : seçer
  22695. 3-Âl-i İmrân 179
    men : kimi
  22696. 3-Âl-i İmrân 179
    yeşâu : diler
  22697. 3-Âl-i İmrân 179
    fe âminû : o zaman, o halde, îmân edin
  22698. 3-Âl-i İmrân 179
    ve rusuli-hî : ve O'nun resûllerine, elçilerine
  22699. 3-Âl-i İmrân 179
    ve in tu'minû : ve eğer îmân ederseniz
  22700. 3-Âl-i İmrân 179
    ve tettekû : ve takva sahibi olursanız
  22701. 3-Âl-i İmrân 179
    fe lekum : o zaman sizin için vardır
  22702. 3-Âl-i İmrân 179
    ecrun azîmun : büyük ecir, mükâfat, karşılık
  22703. 3-Âl-i İmrân 180
    veyahsebe-enne : ve sakın zannetmesinler
  22704. 3-Âl-i İmrân 180
    ellezîne : onlar
  22705. 3-Âl-i İmrân 180
    yebhalûne : cimrilik ederler
  22706. 3-Âl-i İmrân 180
    huve : o
  22707. 3-Âl-i İmrân 180
    lehum : onlar için
  22708. 3-Âl-i İmrân 180
    bel huve : hayır, bilâkis o
  22709. 3-Âl-i İmrân 180
    şerrun : şerdir
  22710. 3-Âl-i İmrân 180
    lehum : onlar için
  22711. 3-Âl-i İmrân 180
    se yutavvekûne : boyunlarına dolanacak
  22712. 3-Âl-i İmrân 180
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  22713. 3-Âl-i İmrân 180
    ve li allâhi : ve Allah'ın
  22714. 3-Âl-i İmrân 180
    mîrâsu es semâvâti : semâların, göklerin mirası
  22715. 3-Âl-i İmrân 180
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü, yer
  22716. 3-Âl-i İmrân 180
    ve allâhu : ve Allah
  22717. 3-Âl-i İmrân 180
    bi mâ ta'melûne : yaptığınız şeyleri
  22718. 3-Âl-i İmrân 181
    lekad : andolsun
  22719. 3-Âl-i İmrân 181
    semia allâhu : Allah işitti
  22720. 3-Âl-i İmrân 181
    kavle ellezîne : onların sözlerini
  22721. 3-Âl-i İmrân 181
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  22722. 3-Âl-i İmrân 181
    ve nahnu : ve biz
  22723. 3-Âl-i İmrân 181
    se nektubu : yakında yazacağız
  22724. 3-Âl-i İmrân 181
    ve katle-hum : ve onların öldürmelerini
  22725. 3-Âl-i İmrân 181
    el enbiyâe : peygamberleri
  22726. 3-Âl-i İmrân 181
    ve nekûlu : ve diyeceğiz
  22727. 3-Âl-i İmrân 181
    azâbe el harîki : yakıcı azabı
  22728. 3-Âl-i İmrân 182
    like : işte bu
  22729. 3-Âl-i İmrân 182
    kaddemet : takdim ettiğiniz (yaptığınız)
  22730. 3-Âl-i İmrân 182
    eydî-kum : sizin elleriniz
  22731. 3-Âl-i İmrân 182
    ve enne allâhe : ve Allah ... olduğu
  22732. 3-Âl-i İmrân 182
    leyse : değil
  22733. 3-Âl-i İmrân 182
    li el abîdi : kullar için, kullara
  22734. 3-Âl-i İmrân 183
    ellezîne : onlar
  22735. 3-Âl-i İmrân 183
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  22736. 3-Âl-i İmrân 183
    ahide : ahd etti
  22737. 3-Âl-i İmrân 183
    ileynâ : bize
  22738. 3-Âl-i İmrân 183
    ellâ nu'mine : îmân etmememiz için
  22739. 3-Âl-i İmrân 183
    li resûlin : bir resûle, elçiye
  22740. 3-Âl-i İmrân 183
    ye'tiye-nâ bi : bize getirir
  22741. 3-Âl-i İmrân 183
    te'kulu-hu en nâru : ateş onu yer
  22742. 3-Âl-i İmrân 183
    kad câe-kum : size gelmişti
  22743. 3-Âl-i İmrân 183
    bi el beyyinâti : beyyinelerle, açık deliller ile
  22744. 3-Âl-i İmrân 183
    ve bi ellezî : ve ki o şey
  22745. 3-Âl-i İmrân 183
    fe lime : o halde niçin
  22746. 3-Âl-i İmrân 183
    kateltumû-hum : onları öldürdünüz
  22747. 3-Âl-i İmrân 183
    sâdıkîne : sâdıklar, doğru söyleyenler
  22748. 3-Âl-i İmrân 184
    fe in kezzebûke : artık seni yalanlarlarsa
  22749. 3-Âl-i İmrân 184
    fe kad kuzzibe : oysa, halbuki, öyle ki yalanlanmıştı
  22750. 3-Âl-i İmrân 184
    min kabli-ke : senden önce
  22751. 3-Âl-i İmrân 184
    el beyyinâti : beyyineler, açık deliller
  22752. 3-Âl-i İmrân 184
    ve ez zuburi : ve yazılı sahifeler
  22753. 3-Âl-i İmrân 184
    ve el kitâbi el munîri : ve aydınlatıcı (hak yola) ışık tutan nurlu Kitap
  22754. 3-Âl-i İmrân 185
    kullu nefsin : herkes, her nefs
  22755. 3-Âl-i İmrân 185
    zâikatu el mevti : ölümü tadıcıdır
  22756. 3-Âl-i İmrân 185
    ve innemâ : ve lakin, fakat, amma
  22757. 3-Âl-i İmrân 185
    tuveffevne : vefa edilir, ödenir, ödenecek
  22758. 3-Âl-i İmrân 185
    ucûre-kum : sizin ecirleriniz, yaptıklarınızın karşılığı (ücret, mükâfat)
  22759. 3-Âl-i İmrân 185
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  22760. 3-Âl-i İmrân 185
    fe men : o zaman, o vakit kim ... ise
  22761. 3-Âl-i İmrân 185
    an en nâri : ateşten
  22762. 3-Âl-i İmrân 185
    ve udhıle el cennete : ve cennete, sokulur, konur
  22763. 3-Âl-i İmrân 185
    fe kad fâze : o zaman, o taktirde kurtulmuştur
  22764. 3-Âl-i İmrân 185
    veel hayâtu ed dunyâ : ve dünya hayatı değildir
  22765. 3-Âl-i İmrân 185
    metâu el gurûri : aldatıcı metadan, geçici faydalanma
  22766. 3-Âl-i İmrân 186
    le tublevunne : elbette, mutlaka imtihan olacaksınız, deneneceksiniz
  22767. 3-Âl-i İmrân 186
    emvâli-kum : kendi mallarınız konusunda, hususunda
  22768. 3-Âl-i İmrân 186
    ve enfusi-kum : ve nefsleriniz, kendiniz, canlarınız
  22769. 3-Âl-i İmrân 186
    ve le tesmeunne : ve elbetteiteceksiniz
  22770. 3-Âl-i İmrân 186
    min ellezîne : onlardan
  22771. 3-Âl-i İmrân 186
    ûtû el kitâbe : kitap verilenler
  22772. 3-Âl-i İmrân 186
    ve min ellezîne : ve onlardan
  22773. 3-Âl-i İmrân 186
    eşrakû : Allah'a şirk koşanlardan
  22774. 3-Âl-i İmrân 186
    ezen : eziyetli, incitici
  22775. 3-Âl-i İmrân 186
    kesîran : çok
  22776. 3-Âl-i İmrân 186
    ve in tasbirû : ve eğer siz sabrederseniz
  22777. 3-Âl-i İmrân 186
    ve tettekû : ve takva sahibi olun
  22778. 3-Âl-i İmrân 186
    fe innelike : ki bu muhakkak
  22779. 3-Âl-i İmrân 186
    min azmi el umûri : işlerin 'âzim' olanlarından
  22780. 3-Âl-i İmrân 187
    ve iz ehaze allâhu : ve Allah ... almıştı
  22781. 3-Âl-i İmrân 187
    ellezîne : onlar
  22782. 3-Âl-i İmrân 187
    ûtû el kitâbe : kitap verildiler
  22783. 3-Âl-i İmrân 187
    le tubeyyinunne-hu : onu mutlaka beyan edeceksiniz, açıklayacaksınız
  22784. 3-Âl-i İmrân 187
    li en nâsi : insanlara
  22785. 3-Âl-i İmrân 187
    vetektumûne-hu : ve onu gizlemeyeceksiniz
  22786. 3-Âl-i İmrân 187
    fe nebezû-hu : fakat onu attılar
  22787. 3-Âl-i İmrân 187
    verâe zuhûrihim : sırtlarının arkasına
  22788. 3-Âl-i İmrân 187
    ve eşterav bi-hî : ve onu sattılar
  22789. 3-Âl-i İmrân 187
    semenen kalîlen : az bir değere
  22790. 3-Âl-i İmrân 187
    fe bi'se : oysa ne kötü
  22791. 3-Âl-i İmrân 187
    yeşterûne : yaptıkları alışveriş
  22792. 3-Âl-i İmrân 188
    tahsebe-enne : sakın zannetme
  22793. 3-Âl-i İmrân 188
    ellezîne : onlar
  22794. 3-Âl-i İmrân 188
    yefrahûne : ferahlarlar, sevinirler, şımarırlar
  22795. 3-Âl-i İmrân 188
    bi mâ etev : getirdikleri şey ile
  22796. 3-Âl-i İmrân 188
    ve yuhıbbûne : ve severler
  22797. 3-Âl-i İmrân 188
    en yuhmedû : övülmek, methedilmek
  22798. 3-Âl-i İmrân 188
    bi mâ lem yef'alû : yapmadıkları şey ile
  22799. 3-Âl-i İmrân 188
    fetahsebe- enne-hum : bu yüzden, artık sakın sanma ki onlar
  22800. 3-Âl-i İmrân 188
    bi mefâzetin : kurtulacak yer
  22801. 3-Âl-i İmrân 188
    min el azâbi : azaptan
  22802. 3-Âl-i İmrân 188
    ve lehum : ve onlara, onlar için vardır
  22803. 3-Âl-i İmrân 188
    azâbun elîmun : elîm azap
  22804. 3-Âl-i İmrân 189
    ve li allâhi : ve Allah için, Allah'ın
  22805. 3-Âl-i İmrân 189
    mulku es semâvâti : semâların, göklerin mülkü
  22806. 3-Âl-i İmrân 189
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü
  22807. 3-Âl-i İmrân 189
    ve allâhu : ve Allah
  22808. 3-Âl-i İmrân 189
    alâ kulli şey'in : her şeye
  22809. 3-Âl-i İmrân 190
    inne : muhakkak
  22810. 3-Âl-i İmrân 190
    es semâvâti : semâlar, gökler
  22811. 3-Âl-i İmrân 190
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü
  22812. 3-Âl-i İmrân 190
    ve ıhtilâfi el leyli : ve gecenin ihtilaflı, karşılıklı, ardarda olması
  22813. 3-Âl-i İmrân 190
    ve en nehâri : ve gündüz
  22814. 3-Âl-i İmrân 190
    le âyâtin : elbette deliller
  22815. 3-Âl-i İmrân 190
    li ulî el elbâbı : lübb'lerin, sırların sahipleri için
  22816. 3-Âl-i İmrân 191
    ellezîne : onlar
  22817. 3-Âl-i İmrân 191
    yezkurûne allâhe : Allah'ı zikrederler
  22818. 3-Âl-i İmrân 191
    kıyâmen : ayakta iken
  22819. 3-Âl-i İmrân 191
    ve kuûden : ve oturur iken
  22820. 3-Âl-i İmrân 191
    ve alâ cunûbi-him : ve yanları üzere iken, yatarken
  22821. 3-Âl-i İmrân 191
    ve yetefekkerûne : ve tefekkür ederler, düşünürler
  22822. 3-Âl-i İmrân 191
    fî halkı es semâvâti : göklerin yaratılışı hakkında
  22823. 3-Âl-i İmrân 191
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü, yerler, yer
  22824. 3-Âl-i İmrân 191
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  22825. 3-Âl-i İmrân 191
    halakte hâzâ : Sen bunu yaratmadın
  22826. 3-Âl-i İmrân 191
    subhâne-ke : Sen Subhan'sın (Seni tesbih ve tenzih ederiz)
  22827. 3-Âl-i İmrân 191
    fe kı-nâ : o zaman, artık bizi koru
  22828. 3-Âl-i İmrân 191
    azâbe en nârı : ateşin azabı
  22829. 3-Âl-i İmrân 192
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  22830. 3-Âl-i İmrân 192
    inne-ke : muhakkak ki sen
  22831. 3-Âl-i İmrân 192
    men : kim, kimi
  22832. 3-Âl-i İmrân 192
    tudhıli enre : ateşe sokarsan
  22833. 3-Âl-i İmrân 192
    fe kad ahzeyte-hu : artık onu hakir ve rezil etmişsindir
  22834. 3-Âl-i İmrân 192
    ve mâ li ez zâlimîne : ve zalimler için yoktur
  22835. 3-Âl-i İmrân 192
    min ensârin : yardım edenlerden bir yardımcı
  22836. 3-Âl-i İmrân 193
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  22837. 3-Âl-i İmrân 193
    inne-nâ : muhakkak ki biz
  22838. 3-Âl-i İmrân 193
    semi'nâ : işittik
  22839. 3-Âl-i İmrân 193
    munâdiyen : nida eden, davetçi
  22840. 3-Âl-i İmrân 193
    li el îmâni : îmâna
  22841. 3-Âl-i İmrân 193
    en âminû : âmenû olmak, îmân etmek
  22842. 3-Âl-i İmrân 193
    fe âmennâ : o zaman, böylece biz âmenû olduk îmân ettik
  22843. 3-Âl-i İmrân 193
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  22844. 3-Âl-i İmrân 193
    fe agfir lenâ : o halde, artık bizi mağfiret et
  22845. 3-Âl-i İmrân 193
    zunûbe-nâ : günahlarımız
  22846. 3-Âl-i İmrân 193
    ve keffir annâ : ve bizden ört
  22847. 3-Âl-i İmrân 193
    seyyiâti-nâ : günahlarımızı
  22848. 3-Âl-i İmrân 193
    ve teveffe-nâ : ve bizi vefat ettir, öldür
  22849. 3-Âl-i İmrân 193
    mea el ebrâri : ebrar olan (Allah'a ulaşan ve veli olan cennetlik) kullarınla beraber
  22850. 3-Âl-i İmrân 194
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  22851. 3-Âl-i İmrân 194
    ve âti-nâ : ve bize ver
  22852. 3-Âl-i İmrân 194
    vaadte-nâ : bize vaad ettiğin şeyi
  22853. 3-Âl-i İmrân 194
    alâ rusuli-ke : senin resûllerin vasıtası ile
  22854. 3-Âl-i İmrân 194
    ve lâ tuhzi-nâ : ve bizi rezil ve perişan etme
  22855. 3-Âl-i İmrân 194
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  22856. 3-Âl-i İmrân 194
    inne-ke : muhakkak ki sen
  22857. 3-Âl-i İmrân 194
    el mîâde : verilen söz, vaad
  22858. 3-Âl-i İmrân 195
    fe istecâbe : o zaman, icabet etti, dualarına cevap verdi
  22859. 3-Âl-i İmrân 195
    lehum : onlara, onlar için
  22860. 3-Âl-i İmrân 195
    ennî : muhakkak ki ben
  22861. 3-Âl-i İmrân 195
    amele âmilin : amel edenin amelini
  22862. 3-Âl-i İmrân 195
    min zekerin : erkeklerden
  22863. 3-Âl-i İmrân 195
    ev unsâ : ve ya kadın
  22864. 3-Âl-i İmrân 195
    fe ellezîne : artık onların
  22865. 3-Âl-i İmrân 195
    cerû : hicret ettiler
  22866. 3-Âl-i İmrân 195
    ve uhricû : ve çıkarıldılar
  22867. 3-Âl-i İmrân 195
    ve ûzû : ve eziyet edildiler
  22868. 3-Âl-i İmrân 195
    sebîlî : benim yolumda
  22869. 3-Âl-i İmrân 195
    vetelû : ve savaştılar
  22870. 3-Âl-i İmrân 195
    ve kutilû : ve öldürüldüler
  22871. 3-Âl-i İmrân 195
    le ukeffirenne : mutlaka örteceğim
  22872. 3-Âl-i İmrân 195
    seyyiâti-him : onların günahlarını
  22873. 3-Âl-i İmrân 195
    ve le udhılenne-hum : ve onları mutlaka sokacağım
  22874. 3-Âl-i İmrân 195
    cennâtin : cennetler
  22875. 3-Âl-i İmrân 195
    tecrî : akar
  22876. 3-Âl-i İmrân 195
    el enhâru : nehirler
  22877. 3-Âl-i İmrân 195
    sevâben : sevap, mükâfat olarak
  22878. 3-Âl-i İmrân 195
    ve allâhu : ve Allah
  22879. 3-Âl-i İmrân 195
    inde-hû : onun katında
  22880. 3-Âl-i İmrân 195
    husnu es sevâbi : sevabın, mükâfatların enzeli
  22881. 3-Âl-i İmrân 196
    yegurranne-ke : sakın seni aldatmasın
  22882. 3-Âl-i İmrân 196
    tekallubu : dönüp dolaşmaları, gezip dolaşmaları
  22883. 3-Âl-i İmrân 196
    ellezîne keferû : kâfirler
  22884. 3-Âl-i İmrân 196
    el bilâdi : beldeler arasında
  22885. 3-Âl-i İmrân 197
    metâun : bir metâ,
  22886. 3-Âl-i İmrân 197
    summe : sonra
  22887. 3-Âl-i İmrân 197
    me'vâ-hum : onların varacakları, barınacakları yer
  22888. 3-Âl-i İmrân 197
    cehennemu : cehennem
  22889. 3-Âl-i İmrân 197
    ve bi'se : ve ne kötü
  22890. 3-Âl-i İmrân 197
    el mihâdu : döşek, yatak
  22891. 3-Âl-i İmrân 198
    lâkin ellezîne : lâkin, fakat onlar, ... olanlar
  22892. 3-Âl-i İmrân 198
    ittekav : takva sahibi oldular
  22893. 3-Âl-i İmrân 198
    rabbe-hum : Rab'lerine
  22894. 3-Âl-i İmrân 198
    lehum : onlar için, onlara
  22895. 3-Âl-i İmrân 198
    cennâtun : cennetler
  22896. 3-Âl-i İmrân 198
    tecrî : akar
  22897. 3-Âl-i İmrân 198
    el enhâru : nehirler
  22898. 3-Âl-i İmrân 198
    hâlidîne fî-hâ : onun içinde ebedîyyen kalacak olanlar
  22899. 3-Âl-i İmrân 198
    nuzulen : ağırlama, ziyafet sofraları var
  22900. 3-Âl-i İmrân 198
    veinde allâhi : ve Allah'ın katındaki şeyler
  22901. 3-Âl-i İmrân 198
    li el ebrâri : (cennete ehil olan) ebrar kullar için
  22902. 3-Âl-i İmrân 199
    ve inne : ve muhakkak ki
  22903. 3-Âl-i İmrân 199
    min ehli el kitâbi : Kitap ehlinden, kitab sahiplerinden
  22904. 3-Âl-i İmrân 199
    le men : elbette, mutlaka o kimseler
  22905. 3-Âl-i İmrân 199
    veunzile : ve indirilen şeye
  22906. 3-Âl-i İmrân 199
    ileykum : size
  22907. 3-Âl-i İmrân 199
    veunzile : ve indirilen şeye
  22908. 3-Âl-i İmrân 199
    ileyhim : onlara
  22909. 3-Âl-i İmrân 199
    hâşiîne li allâhi : Allah'a karşı huşû duyarlar
  22910. 3-Âl-i İmrân 199
    yeşterûne : satmazlar
  22911. 3-Âl-i İmrân 199
    semenen kalîlen : az bir pahaya, değere, bedele
  22912. 3-Âl-i İmrân 199
    ulâike : işte onlar
  22913. 3-Âl-i İmrân 199
    lehum : onlar için, onlara, onların
  22914. 3-Âl-i İmrân 199
    ecru-hum : onların karşılıkları, mükâfatları
  22915. 3-Âl-i İmrân 199
    inde rabbi-him : Rab'leri katında
  22916. 3-Âl-i İmrân 199
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  22917. 3-Âl-i İmrân 199
    serîu el hısâbi : hesabı çabuk gören
  22918. 3-Âl-i İmrân 200
    eyyuhâ : ey
  22919. 3-Âl-i İmrân 200
    ellezîne âmenu : âmenû olanlar
  22920. 3-Âl-i İmrân 200
    ve sâbirû : ve sabır sahibi olun
  22921. 3-Âl-i İmrân 200
    ve râbitû : ve râbıta kuranlar olun
  22922. 3-Âl-i İmrân 200
    ve ittekû allâhe : ve Allah'a takva sahibi olun
  22923. 3-Âl-i İmrân 200
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  22924. 3-Âl-i İmrân 200
    tuflihûne : felâha, kurtuluşa ulaşırsınız
  22925. 30-Rûm 1
    Elif lâm mîm. Elif lâm mîm.
  22926. 30-Rûm 2
    gulibeti : gâlip gelindi (mağlup oldu)
  22927. 30-Rûm 2
    er rûmu : Rum
  22928. 30-Rûm 3
    edne : yakında, daha yakında
  22929. 30-Rûm 3
    el ardı : bir yer
  22930. 30-Rûm 3
    ve hum : ve onlar
  22931. 30-Rûm 3
    galebi-him : onların yenilmesi
  22932. 30-Rûm 3
    se yaglibûne : gâlip gelecekler
  22933. 30-Rûm 4
    sinîne : seneler, yıllar
  22934. 30-Rûm 4
    emru : emir
  22935. 30-Rûm 4
    ve min ba'du : ve sonra
  22936. 30-Rûm 4
    ve yevme izin : ve izin günü
  22937. 30-Rûm 4
    yefrahu : ferahlayacak, sevinecek
  22938. 30-Rûm 4
    el mu'minûne : mü'minler
  22939. 30-Rûm 5
    men yeşâu : dilediği kimseye
  22940. 30-Rûm 5
    ve huve : ve o
  22941. 30-Rûm 5
    el azîzu : güçlü ve üstün olan
  22942. 30-Rûm 5
    er rahîmu : esirgeyen, rahmet nuru gönderen
  22943. 30-Rûm 6
    va'dallâhi (va'de allâhi) : Allah'ın vaadi
  22944. 30-Rûm 6
    va'de-hu : onun vaadi
  22945. 30-Rûm 6
    vekinne : ve lâkin, ancak
  22946. 30-Rûm 6
    eksere : en çok
  22947. 30-Rûm 6
    en nâsi : insanlar
  22948. 30-Rûm 6
    lâ ya'lemûne : bilmezler
  22949. 30-Rûm 7
    ya'lemûne : biliyorlar, bilirler
  22950. 30-Rûm 7
    hiren : zahir olan, görünen
  22951. 30-Rûm 7
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
  22952. 30-Rûm 7
    ve hum : ve onlar
  22953. 30-Rûm 7
    anil âhıreti (an el âhireti) : ahiretten
  22954. 30-Rûm 7
    gâfilûne : gâfil olanlar
  22955. 30-Rûm 8
    e ve lem yetefekkerû : ve tefekkür etmiyorlar mı, düşünmüyorlar mı
  22956. 30-Rûm 8
    enfusi-him : kendi nefsleri hakkında
  22957. 30-Rûm 8
    es semâvâti : semalar, gökler
  22958. 30-Rûm 8
    ve el arda : ve arz, yeryüzü, yer
  22959. 30-Rûm 8
    ve mâ : ve şeyler
  22960. 30-Rûm 8
    beyne-humâ : ikisinin arasında
  22961. 30-Rûm 8
    bi el hakkı : hak ile
  22962. 30-Rûm 8
    ve ecelin : ve ecel, zaman, süre
  22963. 30-Rûm 8
    musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
  22964. 30-Rûm 8
    ve inne : ve muhakkak
  22965. 30-Rûm 8
    kesîran : çok
  22966. 30-Rûm 8
    min en nâsi : insanlardan
  22967. 30-Rûm 8
    le : elbette, mutlaka, kesin olarak
  22968. 30-Rûm 8
    kâfirûne : inkâr edenler
  22969. 30-Rûm 9
    e : mı
  22970. 30-Rûm 9
    ve : ve
  22971. 30-Rûm 9
    lem yesîrû : dolaşmıyorlar
  22972. 30-Rûm 9
    el ardı : yeryüzünde
  22973. 30-Rûm 9
    fe : artık
  22974. 30-Rûm 9
    yenzurû : baksınlar
  22975. 30-Rûm 9
    keyfe : nasıl
  22976. 30-Rûm 9
    ne : oldu
  22977. 30-Rûm 9
    âkıbetu : akıbet, sonuç
  22978. 30-Rûm 9
    ellezîne : onlar
  22979. 30-Rûm 9
    eşedde : daha kuvvetli, daha güçlü
  22980. 30-Rûm 9
    kuvveten : kuvvet bakımından
  22981. 30-Rûm 9
    ve esârû : ve alt üst ettiler
  22982. 30-Rûm 9
    el arda : arz, yer, toprak
  22983. 30-Rûm 9
    ve amerû-hâ : ve onu imar ettiler
  22984. 30-Rûm 9
    eksera : daha çok
  22985. 30-Rûm 9
    amerû-hâ : onu imar ettiler
  22986. 30-Rûm 9
    veet-hum : ve onlara geldi
  22987. 30-Rûm 9
    el beyyinâti : beyyineler, ispat vasıtaları, deliller
  22988. 30-Rûm 9
    fe : artık, o taktirde
  22989. 30-Rûm 9
    mâ kâne : olmadı
  22990. 30-Rûm 9
    yazlime-hum : onlara zulmediyor
  22991. 30-Rûm 9
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  22992. 30-Rûm 9
    enfuse-hum : kendi nefsleri
  22993. 30-Rûm 9
    yazlimûne : zulmediyorlar
  22994. 30-Rûm 10
    summe : sonra
  22995. 30-Rûm 10
    ne : oldu
  22996. 30-Rûm 10
    âkıbete : akıbet, sonuç
  22997. 30-Rûm 10
    ellezîne : onlar
  22998. 30-Rûm 10
    esâu : kötülük, fenalık yapanlar
  22999. 30-Rûm 10
    es sûâ : en kötü, çok kötü
  23000. 30-Rûm 10
    en kezzebû : yalanlamak, tekzip etmek
  23001. 30-Rûm 10
    ve : ve
  23002. 30-Rûm 10
    yestehziûne : alay ediyorlar
  23003. 30-Rûm 11
    yebdeu : ilk olarak başlar
  23004. 30-Rûm 11
    el halka : yaratış, yaratma
  23005. 30-Rûm 11
    summe : sonra
  23006. 30-Rûm 11
    summe : sonra
  23007. 30-Rûm 11
    ileyhi : ona
  23008. 30-Rûm 11
    turceûne : döndürülürsünüz
  23009. 30-Rûm 12
    ve yevme : ve o gün
  23010. 30-Rûm 12
    tekûmu : olur, vuku bulur
  23011. 30-Rûm 12
    es sâatu : o saat (kıyâmetin kopma vakti)
  23012. 30-Rûm 12
    el mucrimûne : suçlular, günahkârlar
  23013. 30-Rûm 13
    ve : ve
  23014. 30-Rûm 13
    lem yekun : olmaz
  23015. 30-Rûm 13
    lehum : onların
  23016. 30-Rûm 13
    şurekâi-him : onların ortakları, şirk koştukları
  23017. 30-Rûm 13
    şufeâû : şefaat edenler
  23018. 30-Rûm 13
    ve kânû : ve oldular
  23019. 30-Rûm 13
    şurekâi-him : onların ortakları, şirk koştukları
  23020. 30-Rûm 13
    kâfirîne : inkâr edenler
  23021. 30-Rûm 14
    ve yevme : ve o gün
  23022. 30-Rûm 14
    tekûmu : olur, vuku bulur
  23023. 30-Rûm 14
    es sâatu : o saat (kıyâmetin kopma vakti)
  23024. 30-Rûm 14
    yevme izin : izin günü
  23025. 30-Rûm 14
    yeteferrakûne : fırkalara ayrılırlar
  23026. 30-Rûm 15
    fe : artık, böylece
  23027. 30-Rûm 15
    emme : ama, fakat
  23028. 30-Rûm 15
    ellezîne : onlar
  23029. 30-Rûm 15
    âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  23030. 30-Rûm 15
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel, nefs tezkiyesi
  23031. 30-Rûm 15
    fe : artık, böylece
  23032. 30-Rûm 15
    yuhberune : sevindirilirler
  23033. 30-Rûm 16
    ve : ve
  23034. 30-Rûm 16
    emmâ : ama, fakat
  23035. 30-Rûm 16
    ellezîne : o kimseler, onlar
  23036. 30-Rûm 16
    keferû : inkâr etti
  23037. 30-Rûm 16
    ve kezzebû : ve tekzip etti, yalanladı
  23038. 30-Rûm 16
    ve likâi : ve ulaşma
  23039. 30-Rûm 16
    el âhıreti : ahir, sonraki, ahiret, Allah'a (ulaşma)
  23040. 30-Rûm 16
    fe : artık, böylece, işte
  23041. 30-Rûm 16
    ulâike : onlar
  23042. 30-Rûm 16
    el azâbi : azap
  23043. 30-Rûm 16
    muhdarûne : hazır bulundurulanlar
  23044. 30-Rûm 17
    fe : artık, öyleyse
  23045. 30-Rûm 17
    subhâne : tenzih et, münezzeh kıl (o sübhandır de), tesbih et
  23046. 30-Rûm 17
    ne : o vakit, o zaman
  23047. 30-Rûm 17
    tumsûne : akşam vaktine girdiniz
  23048. 30-Rûm 17
    vene : ve o vakit, o zaman
  23049. 30-Rûm 17
    tusbıhûne : sabahladınız, sabah vaktine girdiniz
  23050. 30-Rûm 18
    ve lehu : ve ona aittir
  23051. 30-Rûm 18
    el hamdu : hamd
  23052. 30-Rûm 18
    es semâvâti : semalar, gökler
  23053. 30-Rûm 18
    ve el ardı : ve arz, yer
  23054. 30-Rûm 18
    veiyyen : ve gündüzün sonu, ikindi vakti
  23055. 30-Rûm 18
    vene : ve o vakit, o zaman
  23056. 30-Rûm 18
    tuzhırûne : öğle vaktine girdiniz
  23057. 30-Rûm 19
    el hayye : diri, canlı
  23058. 30-Rûm 19
    min el meyyiti : ölüden
  23059. 30-Rûm 19
    ve yuhricu : ve çıkarır
  23060. 30-Rûm 19
    el meyyite : ölü
  23061. 30-Rûm 19
    min el hayyi : diriden, canlıdan
  23062. 30-Rûm 19
    ve yuhyi : ve diriltir, hayat verir
  23063. 30-Rûm 19
    el arda : arz, yer
  23064. 30-Rûm 19
    ba'de : sonra
  23065. 30-Rûm 19
    mevti-hâ : onun ölümü
  23066. 30-Rûm 19
    ve kezâlike : vete bunun gibi, böylece
  23067. 30-Rûm 19
    tuhrecûne : çıkarılacaksınız
  23068. 30-Rûm 20
    ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerinden
  23069. 30-Rûm 20
    en halaka-kum : sizi yaratması
  23070. 30-Rûm 20
    summe : sonra
  23071. 30-Rûm 20
    entum : siz
  23072. 30-Rûm 20
    beşerun : bir beşer, bir insan
  23073. 30-Rûm 20
    tenteşirûne : siz yayılırsınız
  23074. 30-Rûm 21
    ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerinden
  23075. 30-Rûm 21
    en halaka : yaratması
  23076. 30-Rûm 21
    lekum : sizin için
  23077. 30-Rûm 21
    min enfusi-kum : sizin nefslerinizden
  23078. 30-Rûm 21
    ezvâcen : eşler, zevceler
  23079. 30-Rûm 21
    li teskunû : sükûn bulmanız için
  23080. 30-Rûm 21
    ileyhâ : ona
  23081. 30-Rûm 21
    ve ceale : ve kıldı
  23082. 30-Rûm 21
    beyne-kum : sizin aranızda
  23083. 30-Rûm 21
    meveddeten : sevgi, muhabbet
  23084. 30-Rûm 21
    ve rahmeten : ve rahmet
  23085. 30-Rûm 21
    inne : muhakkak ki
  23086. 30-Rûm 21
    fî zâlike : işte bunda vardır
  23087. 30-Rûm 21
    le : elbette, gerçekten, mutlaka
  23088. 30-Rûm 21
    yetefekkerûne : tefekkür eden
  23089. 30-Rûm 22
    ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerindendir
  23090. 30-Rûm 22
    es semâvâti : semalar, gökler
  23091. 30-Rûm 22
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü
  23092. 30-Rûm 22
    vahtilâfu (ve ihtilâfu) : ve muhtelif, çeşitli, farklı
  23093. 30-Rûm 22
    elsineti-kum : sizin dilleriniz, lisanlarınız
  23094. 30-Rûm 22
    ve elvâni-kum : ve sizin renkleriniz
  23095. 30-Rûm 22
    inne : muhakkak ki
  23096. 30-Rûm 22
    fî zâlike : işte bunda vardır
  23097. 30-Rûm 22
    le : elbette, gerçekten, mutlaka
  23098. 30-Rûm 22
    li el âlimîne : âlimler için
  23099. 30-Rûm 23
    ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerinden
  23100. 30-Rûm 23
    menâmu-kum : sizin uyumanız
  23101. 30-Rûm 23
    bi el leyli : geceleyin
  23102. 30-Rûm 23
    ve en nehâri : ve gündüz
  23103. 30-Rûm 23
    vebtigâu-kum (ve ibtigâu-kum) : ve sizin istemeniz
  23104. 30-Rûm 23
    inne : muhakkak
  23105. 30-Rûm 23
    fî zâlike : bunda vardır
  23106. 30-Rûm 23
    le : elbette, gerçekten, mutlaka
  23107. 30-Rûm 23
    yesmeûne : işitirler
  23108. 30-Rûm 24
    ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerinden
  23109. 30-Rûm 24
    el berka : şimşek
  23110. 30-Rûm 24
    havfen : korku olarak
  23111. 30-Rûm 24
    ve tamaan : ve umut olarak
  23112. 30-Rûm 24
    ve yunezzilu : ve indirir
  23113. 30-Rûm 24
    min es semâi : semadan, gökten
  23114. 30-Rûm 24
    en : su
  23115. 30-Rûm 24
    fe : böylece, bundan sonra
  23116. 30-Rûm 24
    el arda : arz, yer, toprak
  23117. 30-Rûm 24
    ba'de : sonra
  23118. 30-Rûm 24
    mevti-hâ : onun ölümü
  23119. 30-Rûm 24
    inne : muhakkak ki
  23120. 30-Rûm 24
    fî zâlike : işte bunda vardır
  23121. 30-Rûm 24
    le : elbette, gerçekten, mutlaka
  23122. 30-Rûm 24
    ya'kılûne : akıl ederler
  23123. 30-Rûm 25
    ve min : ve den
  23124. 30-Rûm 25
    en tekûme : vuku bulması, durması
  23125. 30-Rûm 25
    es semâu : sema, gökyüzü
  23126. 30-Rûm 25
    ve el ardu : ve arz, yeryüzü, yer
  23127. 30-Rûm 25
    emiri-hi : onun emri
  23128. 30-Rûm 25
    summe : sonra
  23129. 30-Rûm 25
    deâ-kum : sizi çağırdı
  23130. 30-Rûm 25
    da'veten : davet, bir tek davet, bir defa çağırma
  23131. 30-Rûm 25
    el ardı : arz, yer
  23132. 30-Rûm 25
    entum : siz
  23133. 30-Rûm 25
    tahrucûne : çıkacaksınız
  23134. 30-Rûm 26
    ve lehu : ve onun
  23135. 30-Rûm 26
    men : kimse, kim
  23136. 30-Rûm 26
    es semâvâti : semalar, gökler
  23137. 30-Rûm 26
    ve el ardı : ve arz, yer
  23138. 30-Rûm 26
    lehu : ona
  23139. 30-Rûm 26
    kânitûne : saygı ile duranlar
  23140. 30-Rûm 27
    ve huve : ve o
  23141. 30-Rûm 27
    ellezî : o , ki o
  23142. 30-Rûm 27
    yebdeu : (ilk defa) başlatır
  23143. 30-Rûm 27
    el halka : yaratma
  23144. 30-Rûm 27
    summe : sonra
  23145. 30-Rûm 27
    ve huve : ve o
  23146. 30-Rûm 27
    ehvenu : daha kolay, çok kolay
  23147. 30-Rûm 27
    aleyhi : onun üzerine, ona
  23148. 30-Rûm 27
    ve lehu : ve onun, ona ait
  23149. 30-Rûm 27
    el meselu : misal, durum, özellik
  23150. 30-Rûm 27
    el a'lâ : yüce
  23151. 30-Rûm 27
    es semâvâti : semalar, gökler
  23152. 30-Rûm 27
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü
  23153. 30-Rûm 27
    ve huve : ve o
  23154. 30-Rûm 27
    el azîzu : çok yüce, üstün
  23155. 30-Rûm 27
    el hakîmu : hüküm ve hikmet sahibi
  23156. 30-Rûm 28
    darabe : örnek verdi
  23157. 30-Rûm 28
    lekum : size
  23158. 30-Rûm 28
    meselen : misal
  23159. 30-Rûm 28
    enfusi-kum : sizin nefsleriniz, kendi nefsleriniz
  23160. 30-Rûm 28
    hel : var mı, mı
  23161. 30-Rûm 28
    lekum : sizin
  23162. 30-Rûm 28
    meleket : malik oldu, sahip oldu
  23163. 30-Rûm 28
    eymânu-kum : sağ el, elleriniz
  23164. 30-Rûm 28
    şurekâe : ortaklar
  23165. 30-Rûm 28
    rezaknâ-kum : size rızık verdik, rızıklandırdık
  23166. 30-Rûm 28
    fe : artık, böylece
  23167. 30-Rûm 28
    entum : siz
  23168. 30-Rûm 28
    sevâun : eşit
  23169. 30-Rûm 28
    tehâfûne-hum : onlardan korkarsınız, çekinirsiniz
  23170. 30-Rûm 28
    ke : gibi
  23171. 30-Rûm 28
    feti-kum : sizin korkmanız, çekinmeniz
  23172. 30-Rûm 28
    enfuse-kum : sizin kendiniz, birbiriniz
  23173. 30-Rûm 28
    kezâlike : işteyle, bunun gibi
  23174. 30-Rûm 28
    el âyâti : âyetler
  23175. 30-Rûm 28
    ya'kılûne : akıl ediyorlar, akıl ederler
  23176. 30-Rûm 29
    bel : hayır
  23177. 30-Rûm 29
    ittebea : tâbî oldu
  23178. 30-Rûm 29
    ellezîne : onlar
  23179. 30-Rûm 29
    zalemû : zulmettiler
  23180. 30-Rûm 29
    ehvâe-hum : onların hevaları, hevesleri
  23181. 30-Rûm 29
    fe : artık, bundan sonra
  23182. 30-Rûm 29
    men : kim, kimse
  23183. 30-Rûm 29
    yehdî : hidayete erdirir
  23184. 30-Rûm 29
    men : kim
  23185. 30-Rûm 29
    edalle allâhu : Allah dalâlette bıraktı
  23186. 30-Rûm 29
    ve : ve
  23187. 30-Rûm 29
    lehum : onlar için, onların
  23188. 30-Rûm 29
    nâsırîne : yardımcılar
  23189. 30-Rûm 30
    fe : artık, öyleyse
  23190. 30-Rûm 30
    ekim : ikame et (kıyamda tut)
  23191. 30-Rûm 30
    veche-ke : (senin) vechini
  23192. 30-Rûm 30
    li ed dîni : dîn için
  23193. 30-Rûm 30
    hanîfen : hanif olarak
  23194. 30-Rûm 30
    elletî : ki o
  23195. 30-Rûm 30
    ense : insanlar
  23196. 30-Rûm 30
    aleyhâ : onun üzerine
  23197. 30-Rûm 30
    tebdîle : değişiklik olmaz
  23198. 30-Rûm 30
    like : işte bu
  23199. 30-Rûm 30
    ed dîn : dîn
  23200. 30-Rûm 30
    el kayyimu : kayyum olan, ezelden ebede devam edecek olan
  23201. 30-Rûm 30
    vekinne : ve lâkin, fakat
  23202. 30-Rûm 30
    eksere : daha çok, çoğu
  23203. 30-Rûm 30
    en nâsi : insanlar
  23204. 30-Rûm 30
    lâ ya'lemûne : bilmezler
  23205. 30-Rûm 31
    munîbîne : yönelenler, (yönelin)
  23206. 30-Rûm 31
    ileyhi : ona
  23207. 30-Rûm 31
    vettekûhu (ve ittekû-hu) : ve ona Allah'a karşı takva sahibi olun
  23208. 30-Rûm 31
    ve ekîmû : ve ikame et (kıyamda tut)
  23209. 30-Rûm 31
    es salâte : namaz
  23210. 30-Rûm 31
    vetekûnû : ve olmayın
  23211. 30-Rûm 31
    min el muşrikîne : müşriklerden
  23212. 30-Rûm 32
    min ellezîne : o kimselerden, onlardan
  23213. 30-Rûm 32
    ferrakû : fırkalara ayrıldılar
  23214. 30-Rûm 32
    ne-hum : onların dîni
  23215. 30-Rûm 32
    ve kânû : ve oldular
  23216. 30-Rûm 32
    şiyean : grup, fırka
  23217. 30-Rûm 32
    ledeyhim : onların yanında
  23218. 30-Rûm 32
    ferihûne : sevinirler
  23219. 30-Rûm 33
    ve izâ messe : ve dokunduğu zaman
  23220. 30-Rûm 33
    ense : insan
  23221. 30-Rûm 33
    deav : dua ettiler
  23222. 30-Rûm 33
    rabbe-hum : Rab'lerine
  23223. 30-Rûm 33
    munîbîne : yönelenler
  23224. 30-Rûm 33
    ileyhi : ona
  23225. 30-Rûm 33
    summe : sonra
  23226. 30-Rûm 33
    izâ ezâka-hum : onlara tattırdığı zaman
  23227. 30-Rûm 33
    rahmeten : rahmet
  23228. 30-Rûm 33
    ferîkun : bir grup, bir fırka
  23229. 30-Rûm 33
    yuşrikûne : şirk koşarlar
  23230. 30-Rûm 34
    li yekfurû : inkâr etsinler
  23231. 30-Rûm 34
    âteynâ-hum : onlara verdik
  23232. 30-Rûm 34
    fe : böylece
  23233. 30-Rûm 34
    temetteû : metalansınlar
  23234. 30-Rûm 34
    fe : bundan sonra
  23235. 30-Rûm 34
    sevfe : yakında
  23236. 30-Rûm 34
    ta'lemûne : bileceksiniz
  23237. 30-Rûm 35
    em : yoksa
  23238. 30-Rûm 35
    enzelnâ : biz indirdik
  23239. 30-Rûm 35
    aleyhim : onlara
  23240. 30-Rûm 35
    sultânen : sultan, delil, kitap
  23241. 30-Rûm 35
    fe : o zaman, böylece
  23242. 30-Rûm 35
    huve : o
  23243. 30-Rûm 35
    yetekellemu : söylüyor, söyler
  23244. 30-Rûm 35
    yuşrikûne : şirk koşuyorlar
  23245. 30-Rûm 36
    ve izâ ezaknâ : ve tattırdığımız zaman
  23246. 30-Rûm 36
    ense : insan
  23247. 30-Rûm 36
    rahmeten : bir rahmet
  23248. 30-Rûm 36
    ferihû : sevinirler, ferahlanırlar
  23249. 30-Rûm 36
    ve in : ve eğer
  23250. 30-Rûm 36
    seyyietun : kötülük
  23251. 30-Rûm 36
    kaddemet : takdim etti
  23252. 30-Rûm 36
    eydî-him : onların elleri
  23253. 30-Rûm 36
    yaknetûne : ümitsizliğe düşerler
  23254. 30-Rûm 37
    e ve lem yerev : ve görmüyorlar mı
  23255. 30-Rûm 37
    enne : olduğunu
  23256. 30-Rûm 37
    yebsutu : genişletir
  23257. 30-Rûm 37
    er rızka : rızık
  23258. 30-Rûm 37
    li men : kimse için
  23259. 30-Rûm 37
    yeşâu : diler
  23260. 30-Rûm 37
    ve yakdiru : ve takdir eder
  23261. 30-Rûm 37
    inne : muhakkak
  23262. 30-Rûm 37
    fî zâlike : bunda vardır
  23263. 30-Rûm 37
    le : elbette, gerçekten, mutlaka
  23264. 30-Rûm 37
    yu'minûne : mü'min olan, îmân eden
  23265. 30-Rûm 38
    fe : öyleyse
  23266. 30-Rûm 38
    el kurbâ : yakınlık, yakın olan, akraba
  23267. 30-Rûm 38
    ve el miskîne : ve miskinler, yoksul ihtiyarlar
  23268. 30-Rûm 38
    vebnes sebîli (ve ibne es sebîli) : ve yolcular
  23269. 30-Rûm 38
    like : işte bunlar
  23270. 30-Rûm 38
    ellezîne : o kimseler, onlar
  23271. 30-Rûm 38
    yurîdûne : isterler
  23272. 30-Rûm 38
    vechallâhi (veche allâhi) : Allah'ın
  23273. 30-Rûm 38
    ve ulâike : vete onlar
  23274. 30-Rûm 38
    el muflihûne : felâha erenler
  23275. 30-Rûm 39
    ve mâ âteytum : ve size verdiğiniz şey
  23276. 30-Rûm 39
    min riben : ribadan, faizden
  23277. 30-Rûm 39
    li yerbuve : artsın diye
  23278. 30-Rûm 39
    emvâli : mallar
  23279. 30-Rûm 39
    en nâsi : insanlar
  23280. 30-Rûm 39
    fe : o zaman
  23281. 30-Rûm 39
    yerbû : artmaz
  23282. 30-Rûm 39
    indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
  23283. 30-Rûm 39
    ve mâ âteytum : ve sizin verdiğiniz şey
  23284. 30-Rûm 39
    min zekâtin : zekâttan
  23285. 30-Rûm 39
    turîdûne : istersiniz
  23286. 30-Rûm 39
    vechallâhi (veche allâhi) : Allah'ın vechi, yüzü
  23287. 30-Rûm 39
    fe : böylece
  23288. 30-Rûm 39
    ulâike : işte bunlar
  23289. 30-Rûm 39
    el mudıfûne : kat kat arttıranlar
  23290. 30-Rûm 40
    allâhullezî (allâhu ellezî) : Allah O ki
  23291. 30-Rûm 40
    summe : sonra
  23292. 30-Rûm 40
    rezeka-kum : size rızık verdi
  23293. 30-Rûm 40
    summe : sonra
  23294. 30-Rûm 40
    summe : sonra
  23295. 30-Rûm 40
    hel : mı, var mı
  23296. 30-Rûm 40
    min şurekâi-kum : sizin ortaklarınızdan
  23297. 30-Rûm 40
    men : kim
  23298. 30-Rûm 40
    yef'alu : yapar
  23299. 30-Rûm 40
    min şey'in : bir şeyden
  23300. 30-Rûm 40
    subhâne-hu : o sübhandır, münezzehtir
  23301. 30-Rûm 40
    ve teâlâ : vecedir
  23302. 30-Rûm 40
    yuşrikûne : ortak koşuyorlar
  23303. 30-Rûm 41
    zahare : zahir oldu, ortaya çıktı
  23304. 30-Rûm 41
    el fesâdu : fesat
  23305. 30-Rûm 41
    el berri : karada
  23306. 30-Rûm 41
    ve el bahri : ve deniz
  23307. 30-Rûm 41
    kesebet : kazandı
  23308. 30-Rûm 41
    eydi : eller
  23309. 30-Rûm 41
    en nâsi : insanlar
  23310. 30-Rûm 41
    ba'dallezî (ba'de ellezi) : bir kısmı ki o
  23311. 30-Rûm 41
    lealle-hum : umulur ki böylece onlar
  23312. 30-Rûm 41
    yerciûne : dönerler
  23313. 30-Rûm 42
    el ardı : yeryüzünde
  23314. 30-Rûm 42
    fenzurû (fe unzurû) : öyleyse bakın, görün
  23315. 30-Rûm 42
    keyfe : nasıl
  23316. 30-Rûm 42
    ne : oldu
  23317. 30-Rûm 42
    âkıbetu : akıbet, son
  23318. 30-Rûm 42
    ellezîne : o kimseler, onlar
  23319. 30-Rûm 42
    ne : oldu
  23320. 30-Rûm 42
    ekseru-hum : onların çoğu
  23321. 30-Rûm 42
    muşrikîne : müşrikler, şirk koşanlar
  23322. 30-Rûm 43
    fe : öyleyse, artık
  23323. 30-Rûm 43
    ekim : ikame et, kıyamda tut
  23324. 30-Rûm 43
    veche-ke : senin vechin
  23325. 30-Rûm 43
    li ed dîni : dîn için
  23326. 30-Rûm 43
    el kayyimi : kayyum, ezelden ebede kadar devam edecek
  23327. 30-Rûm 43
    en ye'tiye : gelmesi
  23328. 30-Rûm 43
    yevmun : gün
  23329. 30-Rûm 43
    meredde : reddedilmez, geri çevrilmez, döndürülmez
  23330. 30-Rûm 43
    lehu : onun için
  23331. 30-Rûm 43
    yevme izin : izin günü
  23332. 30-Rûm 43
    yassaddeûne : bölük bölük ayrılırlar
  23333. 30-Rûm 44
    men : kim
  23334. 30-Rûm 44
    kefere : inkâr etti
  23335. 30-Rûm 44
    fe : öyleyse, artık, böylece
  23336. 30-Rûm 44
    aleyhi : onun üzerine
  23337. 30-Rûm 44
    ve men : ve kim
  23338. 30-Rûm 44
    amile sâlihan : salih amel (nefs tezkiyesi) yaptı
  23339. 30-Rûm 44
    fe : öyleyse, artık, böylece
  23340. 30-Rûm 44
    enfusi-him : kendi nefsleri
  23341. 30-Rûm 44
    yemhedûne : hazırlık yaparlar, hazırlık yapıyorlar
  23342. 30-Rûm 45
    yecziye : mükâfatlandırır
  23343. 30-Rûm 45
    ellezîne : o kimseler, onlar
  23344. 30-Rûm 45
    âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  23345. 30-Rûm 45
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel, nefsi islâh edici amel yani nefs tezkiyesi yaparlar
  23346. 30-Rûm 45
    inne-hu : muhakkak o
  23347. 30-Rûm 45
    el kâfirîne : kâfirler
  23348. 30-Rûm 46
    ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerinden
  23349. 30-Rûm 46
    en yursile : göndermesi
  23350. 30-Rûm 46
    er riyâha : rüzgârlar
  23351. 30-Rûm 46
    mubeşşirâtin : müjdeleyiciler olarak
  23352. 30-Rûm 46
    ve li yuzîka-kum : ve size tattırması için
  23353. 30-Rûm 46
    min rahmeti-hi : onun rahmetinden
  23354. 30-Rûm 46
    ve li tecriye : ve akması, yürümesi için
  23355. 30-Rûm 46
    el fulku : gemiler
  23356. 30-Rûm 46
    bi emri-hi : onun emri ile
  23357. 30-Rûm 46
    ve li tebtegû : ve aramanız için
  23358. 30-Rûm 46
    ve lealle-kum : veylece siz, umulur ki siz
  23359. 30-Rûm 46
    teşkurûne : şükredersiniz
  23360. 30-Rûm 47
    ve lekad : ve andolsun
  23361. 30-Rûm 47
    erselnâ : biz gönderdik
  23362. 30-Rûm 47
    min kabli-ke : senden önce
  23363. 30-Rûm 47
    rusulen : resûller
  23364. 30-Rûm 47
    fe : böylece, artık
  23365. 30-Rûm 47
    el beyyinâti : beyyineler, kesin deliller
  23366. 30-Rûm 47
    fentekamnâ (fe intekamnâ) : böylece, bunun üzerine intikam aldık
  23367. 30-Rûm 47
    ellezîne : o kimseler, onlar
  23368. 30-Rûm 47
    ecramû : suçlular, günahkârlar
  23369. 30-Rûm 47
    vene : ve oldu
  23370. 30-Rûm 47
    aleynâ : bizim üzerimize
  23371. 30-Rûm 47
    el mu'minîne : mü'minler
  23372. 30-Rûm 48
    ellezî : o kimseler, onlar, o
  23373. 30-Rûm 48
    er riyâha : rüzgârlar
  23374. 30-Rûm 48
    fe : böylece, sonra
  23375. 30-Rûm 48
    sehâben : bulutlar
  23376. 30-Rûm 48
    fe : böylece, sonra
  23377. 30-Rûm 48
    yebsutu-hu : onu yayar, dağıtır
  23378. 30-Rûm 48
    es semâi : semada, gökte
  23379. 30-Rûm 48
    keyfe : nasıl
  23380. 30-Rûm 48
    yeşâu : diler
  23381. 30-Rûm 48
    ve yec'alu-hu : ve onu kılar, yapar
  23382. 30-Rûm 48
    kisefen : kısım kısım, kısımlar
  23383. 30-Rûm 48
    fe : böylece, sonra
  23384. 30-Rûm 48
    terâ : görürsün
  23385. 30-Rûm 48
    el vedka : yağmur
  23386. 30-Rûm 48
    fe : böylece, sonra
  23387. 30-Rûm 48
    izâ esâbe : isabet ettirdiği zaman
  23388. 30-Rûm 48
    men yeşâu : dilediği kimse
  23389. 30-Rûm 48
    yestebşirûne : sevinirler
  23390. 30-Rûm 49
    ve in : ve eğer
  23391. 30-Rûm 49
    en yunezzele : indirilmesi
  23392. 30-Rûm 49
    aleyhim : onlara
  23393. 30-Rûm 49
    le : elbette, gerçekten
  23394. 30-Rûm 49
    mublisîne : ümitlerini kesenler
  23395. 30-Rûm 50
    fenzur (fe unzur) : bak
  23396. 30-Rûm 50
    rahmetillâhi (rahmeti allâhi) : Allah'ın rahmeti
  23397. 30-Rûm 50
    keyfe : nasıl
  23398. 30-Rûm 50
    el arda : arz, yeryüzü
  23399. 30-Rûm 50
    ba'de : sonra
  23400. 30-Rûm 50
    mevti-hâ : onun ölümü
  23401. 30-Rûm 50
    inne : muhakkak
  23402. 30-Rûm 50
    like : işte bu
  23403. 30-Rûm 50
    le : elbette, gerçekten
  23404. 30-Rûm 50
    el mevtâ : ölüler
  23405. 30-Rûm 50
    ve huve : ve o
  23406. 30-Rûm 50
    kulli şey'in : herşey
  23407. 30-Rûm 51
    ve : ve
  23408. 30-Rûm 51
    le : mutlaka
  23409. 30-Rûm 51
    erselnâ : biz gönderdik
  23410. 30-Rûm 51
    fe : böylece
  23411. 30-Rûm 51
    raev-hu : onu gördü
  23412. 30-Rûm 51
    musfarren : sararmış olan
  23413. 30-Rûm 51
    le : mutlaka
  23414. 30-Rûm 51
    yekfurûne : inkâr ederler
  23415. 30-Rûm 52
    fe : o zaman
  23416. 30-Rûm 52
    inne-ke : muhakkak ki sen
  23417. 30-Rûm 52
    el mevtâ : ölüler
  23418. 30-Rûm 52
    ve lâ tusmiu : ve duyuramazsın, işittiremezsin
  23419. 30-Rûm 52
    es summe : sağırlar
  23420. 30-Rûm 52
    ed duâe : çağrı, davet
  23421. 30-Rûm 52
    izâ vellev : döndükleri zaman
  23422. 30-Rûm 52
    mudbirîne : arkalarına dönenler
  23423. 30-Rûm 53
    ve mâ : ve değil
  23424. 30-Rûm 53
    ente : sen
  23425. 30-Rûm 53
    el umyi : kör
  23426. 30-Rûm 53
    an dalâleti-him : onların dalâletlerinden
  23427. 30-Rûm 53
    men : kimse
  23428. 30-Rûm 53
    fe hum : böylece onlar, işte onlar
  23429. 30-Rûm 53
    muslimûne : teslim olanlar, müslümanlar
  23430. 30-Rûm 54
    ellezî : ki o
  23431. 30-Rûm 54
    summe : sonra
  23432. 30-Rûm 54
    ceale : yarattı, kıldı
  23433. 30-Rûm 54
    kuvveten : kuvvet, güç
  23434. 30-Rûm 54
    summe : sonra
  23435. 30-Rûm 54
    ceale : kıldı, verdi
  23436. 30-Rûm 54
    kuvvetin : kuvvet, güç
  23437. 30-Rûm 54
    da'fen : zayıflık, kuvvetsizlik
  23438. 30-Rûm 54
    ve şeybeten : ve yaşlılık
  23439. 30-Rûm 54
    yeşâu : dilediğini
  23440. 30-Rûm 54
    ve huve : ve o
  23441. 30-Rûm 54
    el alîmu : en iyi bilen
  23442. 30-Rûm 54
    el kadîru : kaadir olan, gücü yeten
  23443. 30-Rûm 55
    ve yevme : ve o gün
  23444. 30-Rûm 55
    tekûmu : olur, gerçekleşir
  23445. 30-Rûm 55
    es sâatu : saat (kıyâmet saati, kıyâmetin vakti)
  23446. 30-Rûm 55
    el mucrimûne : mücrimler, suçlular
  23447. 30-Rûm 55
    lebisû : kalmadılar
  23448. 30-Rûm 55
    kezâlike : böylece
  23449. 30-Rûm 55
    yu'fekûne : döndürülüyorlar
  23450. 30-Rûm 56
    ellezîne : o kimseler, onlar
  23451. 30-Rûm 56
    el ilme : ilim
  23452. 30-Rûm 56
    ve el îmâne : ve îmân
  23453. 30-Rûm 56
    lekad : andolsun ki
  23454. 30-Rûm 56
    lebistum : siz kaldınız
  23455. 30-Rûm 56
    ilâ yevmi : güne kadar
  23456. 30-Rûm 56
    el ba'si : beas edilme, yeniden dirilme
  23457. 30-Rûm 56
    fe hâzâ : işte bu
  23458. 30-Rûm 56
    yevmu : gün
  23459. 30-Rûm 56
    el ba'si : dirilme
  23460. 30-Rûm 56
    vekinne-kum : ve lâkin siz, fakat siz
  23461. 30-Rûm 56
    lâ ta'lemûne : siz bilmiyorsunuz
  23462. 30-Rûm 57
    fe : o zaman
  23463. 30-Rûm 57
    yevme : gün
  23464. 30-Rûm 57
    yenfeu : fayda vermeyecek
  23465. 30-Rûm 57
    ellezîne : onlar
  23466. 30-Rûm 57
    zalemû : zulmedenler
  23467. 30-Rûm 57
    ve lâ : ve yoktur, olmaz
  23468. 30-Rûm 57
    yusta'tebûne : onlardan razı etmeleri istenir
  23469. 30-Rûm 58
    ve lekad : ve andolsun
  23470. 30-Rûm 58
    darebnâ : biz örnekler, misaller verdik
  23471. 30-Rûm 58
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  23472. 30-Rûm 58
    el kur'âni : Kur'ân
  23473. 30-Rûm 58
    min kulli meselin : bütün meselelerden
  23474. 30-Rûm 58
    ve le : ve mutlaka
  23475. 30-Rûm 58
    ci'te-hum bi : onlara getirdin
  23476. 30-Rûm 58
    âyetin : bir âyet
  23477. 30-Rûm 58
    le : mutlaka
  23478. 30-Rûm 58
    yekûle : derler
  23479. 30-Rûm 58
    enne ellezîne : muhakkak o kimseler, onlar
  23480. 30-Rûm 58
    keferû : inkâr ettiler
  23481. 30-Rûm 58
    entum : siz
  23482. 30-Rûm 58
    mubtılûne : bâtılla uğraşan kimseler
  23483. 30-Rûm 59
    kezâlike : böylece, işteyle
  23484. 30-Rûm 59
    ellezîne : o kimseler, onlar
  23485. 30-Rûm 59
    lâ ya'lemûne : bilmezler
  23486. 30-Rûm 60
    fâsbir (fe isbir) : o zaman, artık, öyleyse sabret
  23487. 30-Rûm 60
    inne : muhakkak ki
  23488. 30-Rûm 60
    va'dallâhi (va'de allâhi) : Allah'ın vaadi
  23489. 30-Rûm 60
    veyestehıffenneke : ve sakın seni hafifliğe sürüklemesin
  23490. 30-Rûm 60
    ellezîne : o kimseler, onlar
  23491. 30-Rûm 60
    lâ yûkınûne : yakîn hasıl etmeyenler, kesin olarak inanmayanlar
  23492. 31-Lokman 1
    Elif lâm mîm. Elif lâm mîm.
  23493. 31-Lokman 2
    tilke : bu
  23494. 31-Lokman 2
    el kitâbi : kitap
  23495. 31-Lokman 2
    el hakîmi : hakîm, hikmet ve hüküm sahibi
  23496. 31-Lokman 3
    huden : bir hidayet
  23497. 31-Lokman 3
    ve rahmeten : ve rahmet
  23498. 31-Lokman 3
    li el muhsinîne : muhsinler için
  23499. 31-Lokman 4
    ellezîne : o kimseler, onlar
  23500. 31-Lokman 4
    yukîmûne : ikame ederler
  23501. 31-Lokman 4
    es salâte : namaz
  23502. 31-Lokman 4
    ve yu'tûne : ve verirler
  23503. 31-Lokman 4
    ez zekâte : zekât
  23504. 31-Lokman 4
    ve hum : ve onlar
  23505. 31-Lokman 4
    bi el âhıreti : ahirete
  23506. 31-Lokman 4
    yûkinûne : kesin olarak inanırlar
  23507. 31-Lokman 5
    ulâike : işte onlar
  23508. 31-Lokman 5
    alâ huden : hidayet üzerinde
  23509. 31-Lokman 5
    ve ulâike : vete onlar
  23510. 31-Lokman 5
    el muflihûne : felâha erenler
  23511. 31-Lokman 6
    ve min : ve dan
  23512. 31-Lokman 6
    en nâsi : insanlar
  23513. 31-Lokman 6
    men : kimse
  23514. 31-Lokman 6
    yeşterî : satın alırlar
  23515. 31-Lokman 6
    lehve : boş, lüzumsuz şeyler
  23516. 31-Lokman 6
    el hadîsi : söz
  23517. 31-Lokman 6
    li yudılle : saptırmak için
  23518. 31-Lokman 6
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  23519. 31-Lokman 6
    ve yettehıze-hâ : ve onu edinirler
  23520. 31-Lokman 6
    huzuven : eğlence, alay konusu
  23521. 31-Lokman 6
    ulâike : işte onlar
  23522. 31-Lokman 6
    lehum : onlar için
  23523. 31-Lokman 7
    ve izâ tutlâ : ve okunduğu zaman
  23524. 31-Lokman 7
    aleyhi : onlara
  23525. 31-Lokman 7
    vellâ : döndü (dönüp gitti)
  23526. 31-Lokman 7
    mustekbiren : kibirlenerek
  23527. 31-Lokman 7
    ke : gibi
  23528. 31-Lokman 7
    en : olmak
  23529. 31-Lokman 7
    lem yesma'-hâ : onu işitmedi (işitmiyor)
  23530. 31-Lokman 7
    ke enne : sanki, gibi
  23531. 31-Lokman 7
    uzuney-hi : onun iki kulağı
  23532. 31-Lokman 7
    fe : artık, böylece, öyleyse
  23533. 31-Lokman 7
    beşşir-hu : onu müjdele
  23534. 31-Lokman 7
    elîmin : elîm
  23535. 31-Lokman 8
    inne : muhakkak
  23536. 31-Lokman 8
    ellezîne : o kimseler, onlar
  23537. 31-Lokman 8
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  23538. 31-Lokman 8
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptılar
  23539. 31-Lokman 8
    lehum : onlar için
  23540. 31-Lokman 8
    cennâtun : cennetler
  23541. 31-Lokman 9
    hâlidîne : kalıcı olanlar
  23542. 31-Lokman 9
    va'de allâhi : Allah'ın vaadi
  23543. 31-Lokman 9
    ve huve : ve o
  23544. 31-Lokman 9
    el azîzu : azîz, yüce, güçlü ve üstün olan
  23545. 31-Lokman 9
    el hakîmu : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  23546. 31-Lokman 10
    es semâvâti : semalar, gökler
  23547. 31-Lokman 10
    amedin : direkler
  23548. 31-Lokman 10
    terevne-hâ : onu görüyorsunuz
  23549. 31-Lokman 10
    ve elkâ : ve attı, yerleştirdi, oluşturdu
  23550. 31-Lokman 10
    el ardı : arzda, yeryüzünde
  23551. 31-Lokman 10
    revâsiye : sabit veksek dağlar
  23552. 31-Lokman 10
    en temîde : sarsar diye (sarsmasın diye)
  23553. 31-Lokman 10
    ve besse : ve yaydı
  23554. 31-Lokman 10
    bbetin : yürüyen hayvan
  23555. 31-Lokman 10
    ve enzelnâ : ve biz indirdik
  23556. 31-Lokman 10
    min es semâi : semadan, göklerden
  23557. 31-Lokman 10
    en : su
  23558. 31-Lokman 10
    fe : böylece
  23559. 31-Lokman 10
    enbetnâ : nebat (bitki) yetiştirdik
  23560. 31-Lokman 10
    zevcin : eş, çift
  23561. 31-Lokman 10
    kerîmin : kerim, güzel, çok, ikram edilen
  23562. 31-Lokman 11
    fe : artık
  23563. 31-Lokman 11
    erû-nî : bana gösterin
  23564. 31-Lokman 11
    ellezîne : onlar
  23565. 31-Lokman 11
    bel : hayır
  23566. 31-Lokman 11
    zâlimûne : zulmedenler, zalimler
  23567. 31-Lokman 12
    ve lekad : ve andolsun
  23568. 31-Lokman 12
    âteynâ : biz verdik
  23569. 31-Lokman 12
    el hikmete : hikmet
  23570. 31-Lokman 12
    en uşkur : şükretsin
  23571. 31-Lokman 12
    ve men : ve kim
  23572. 31-Lokman 12
    yeşkur : şükreder
  23573. 31-Lokman 12
    fe : artık
  23574. 31-Lokman 12
    innemâ : sadece
  23575. 31-Lokman 12
    yeşkuru : şükreder
  23576. 31-Lokman 12
    li nefsi-hi : kendi nefsi için
  23577. 31-Lokman 12
    ve men : ve kim
  23578. 31-Lokman 12
    kefere : inkâr eder, nankörlük eder
  23579. 31-Lokman 12
    fe : o zaman, o taktirde
  23580. 31-Lokman 12
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  23581. 31-Lokman 13
    ve iz kâle : ve demişti
  23582. 31-Lokman 13
    ve huve : ve o
  23583. 31-Lokman 13
    buneyye : ey oğlum, oğulcuğum, yavrum
  23584. 31-Lokman 13
    inne : muhakkak ki
  23585. 31-Lokman 13
    eş şirke : şirk
  23586. 31-Lokman 13
    le : elbette
  23587. 31-Lokman 14
    ve vassaynâ : ve tavsiye ettik, farz kıldık
  23588. 31-Lokman 14
    el insâne : insan
  23589. 31-Lokman 14
    bi vâlidey-hi : onun anne ve babasını
  23590. 31-Lokman 14
    hamelet-hu : onu yüklendi, taşıdı
  23591. 31-Lokman 14
    vehnen : zorluk
  23592. 31-Lokman 14
    vehnin : zorluk
  23593. 31-Lokman 14
    ve fisâlu-hu : ve onun sütten ayrılması
  23594. 31-Lokman 14
    âmeyni : iki sene (yıl)
  23595. 31-Lokman 14
    enişkurlî (en uşkur lî ) : bana şükretmen
  23596. 31-Lokman 14
    ve li vâlidey-ke : ve senin anne babana
  23597. 31-Lokman 14
    ileyye : banadır
  23598. 31-Lokman 14
    el masîru : dönüş
  23599. 31-Lokman 15
    ve in : ve eğer
  23600. 31-Lokman 15
    hedâ-ke : o ikisi seninle mücâdele ederlerse
  23601. 31-Lokman 15
    en tuşrike : senin şirk koşman
  23602. 31-Lokman 15
    leyse : değil, yok, olmadı
  23603. 31-Lokman 15
    leke : senin
  23604. 31-Lokman 15
    fe : o zaman, o taktirde
  23605. 31-Lokman 15
    ve sâhib-humâ : ve ikisini sahip ol
  23606. 31-Lokman 15
    ed dunyâ : dünyada
  23607. 31-Lokman 15
    magrûfen : iyilikle, ma'rufla, güzellikle
  23608. 31-Lokman 15
    vettebi' (ve ittebi') : ve tâbî ol
  23609. 31-Lokman 15
    sebîle : yol
  23610. 31-Lokman 15
    men : kim
  23611. 31-Lokman 15
    enâbe : yöneldi
  23612. 31-Lokman 15
    ileyye : bana
  23613. 31-Lokman 15
    summe : sonra
  23614. 31-Lokman 15
    ileyye : bana
  23615. 31-Lokman 15
    merciu-kum : sizin rücunuz, dönüşünüz
  23616. 31-Lokman 15
    fe : o zaman
  23617. 31-Lokman 15
    unebbiu-kum : size haber vereceğim
  23618. 31-Lokman 15
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  23619. 31-Lokman 16
    buneyye : oğlum, oğulcuğum, yavrum
  23620. 31-Lokman 16
    inne-hâ : muhakkak ki o
  23621. 31-Lokman 16
    teku : olur
  23622. 31-Lokman 16
    miskâle : miktar
  23623. 31-Lokman 16
    habbetin : tane
  23624. 31-Lokman 16
    fe : böylece, o taktirde
  23625. 31-Lokman 16
    tekun : olur
  23626. 31-Lokman 16
    sahretin : kaya
  23627. 31-Lokman 16
    ev : veya
  23628. 31-Lokman 16
    es semâvâti : semalarda, göklerde
  23629. 31-Lokman 16
    ev : veya
  23630. 31-Lokman 16
    el ardı : arzda, yerde
  23631. 31-Lokman 16
    ye'ti : getirir
  23632. 31-Lokman 16
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  23633. 31-Lokman 17
    buneyye : oğlum, oğulcuğum, yavrum
  23634. 31-Lokman 17
    ekımı : ikame et
  23635. 31-Lokman 17
    es salâte : namazı
  23636. 31-Lokman 17
    ve'mur : ve emret
  23637. 31-Lokman 17
    el ma'rûfi : ma'rûf
  23638. 31-Lokman 17
    venhe : nehyet, yasakla, mani ol
  23639. 31-Lokman 17
    an el munkeri : münkerden, kötülükten
  23640. 31-Lokman 17
    vasbir (ve ısbır) : ve sabret
  23641. 31-Lokman 17
    esâbe-ke : sana isabet eden şey
  23642. 31-Lokman 17
    inne : muhakkak ki
  23643. 31-Lokman 17
    like : işte bu
  23644. 31-Lokman 17
    el umûri : işler
  23645. 31-Lokman 18
    ve lâ tusa'ir : ve çevirme
  23646. 31-Lokman 18
    hadde-ke : yanağını
  23647. 31-Lokman 18
    li en nâsi : insanlara
  23648. 31-Lokman 18
    vetemşi : ve yürüme
  23649. 31-Lokman 18
    el ardı : arzda, yeryüzünde
  23650. 31-Lokman 18
    merahan : böbürlenerek
  23651. 31-Lokman 18
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  23652. 31-Lokman 18
    kulle : hepsini, her
  23653. 31-Lokman 18
    fehûrin : övünen, kendini metheden
  23654. 31-Lokman 19
    meşyi-ke : yürüyüşün
  23655. 31-Lokman 19
    min savti-ke : sesinden
  23656. 31-Lokman 19
    inne : muhakkak ki
  23657. 31-Lokman 19
    enkere : en çirkin, en nekir olan
  23658. 31-Lokman 19
    el asvâti : sesler
  23659. 31-Lokman 19
    le : elbette, muhakkak, mutlaka
  23660. 31-Lokman 19
    el hamîri : merkep
  23661. 31-Lokman 20
    e : mı
  23662. 31-Lokman 20
    lem terev : görmediniz
  23663. 31-Lokman 20
    ennallâhe (enne allâhe) : muhakkak ki Allah
  23664. 31-Lokman 20
    sehhare : musahhar kıldı, emrine amade kıldı
  23665. 31-Lokman 20
    lekum : sizin için, size
  23666. 31-Lokman 20
    es semâvâti : semalarda, göklerde
  23667. 31-Lokman 20
    ve mâ : ve şey
  23668. 31-Lokman 20
    el ardı : arzda, yeryüzünde
  23669. 31-Lokman 20
    ve esbega : ve tamamladı
  23670. 31-Lokman 20
    aleykum : sizin üzerinize, size
  23671. 31-Lokman 20
    niame-hu : ni'metlerini
  23672. 31-Lokman 20
    hireten : zahir olan, açık, görünen
  23673. 31-Lokman 20
    ve bâtıneten : ve bâtın olan, gizli, görünmeyen
  23674. 31-Lokman 20
    ve min en nâsi : ve insanlardan
  23675. 31-Lokman 20
    men : kim
  23676. 31-Lokman 20
    vehuden : ve hidayete erdirici olmadan
  23677. 31-Lokman 20
    ve lâ kitâbin : ve bir kitap olmadan
  23678. 31-Lokman 21
    ve izâ : ve olduğu zaman
  23679. 31-Lokman 21
    le : denildi
  23680. 31-Lokman 21
    lehum : onlara
  23681. 31-Lokman 21
    ittebiû : tâbî olun
  23682. 31-Lokman 21
    enzele : indirdi
  23683. 31-Lokman 21
    bel : hayır
  23684. 31-Lokman 21
    nettebiu : tâbî oluruz
  23685. 31-Lokman 21
    vecednâ : biz bulduk
  23686. 31-Lokman 21
    aleyhi : onun üzerinde
  23687. 31-Lokman 21
    âbâe-nâ : babalarımız
  23688. 31-Lokman 21
    e : mı
  23689. 31-Lokman 21
    ve levne : ve olsa bile, olsa da
  23690. 31-Lokman 21
    eş şeytânu : şeytan
  23691. 31-Lokman 21
    yed'û-hum : onları çağırıyor
  23692. 31-Lokman 21
    es saîri : alevli ateş (cehennem)
  23693. 31-Lokman 22
    ve men : ve kim
  23694. 31-Lokman 22
    veche-hu : vechini
  23695. 31-Lokman 22
    ve huve : ve o
  23696. 31-Lokman 22
    fe : o zaman, o taktirde
  23697. 31-Lokman 22
    istemseke : tutundu
  23698. 31-Lokman 22
    el urveti el vuskâ : sağlam kulp
  23699. 31-Lokman 22
    ve ilâllâhi (ilâ allâhi) : ve Allah'a
  23700. 31-Lokman 22
    âkibetu : akıbet, son, sonuç
  23701. 31-Lokman 22
    el umûri : emirler, işler
  23702. 31-Lokman 23
    ve men : ve kim
  23703. 31-Lokman 23
    kefere : inkâr etti
  23704. 31-Lokman 23
    fe : o zaman
  23705. 31-Lokman 23
    lâ yahzun-ke : seni mahzun etmesin
  23706. 31-Lokman 23
    ileynâ : bize
  23707. 31-Lokman 23
    merciu-hum : onların dönüşü
  23708. 31-Lokman 23
    fe : böylece
  23709. 31-Lokman 23
    nunebbiu-hum : onlara haber vereceğiz
  23710. 31-Lokman 23
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  23711. 31-Lokman 23
    bi zâti es sudûri : sinelerde olanı
  23712. 31-Lokman 24
    numettiu-hum : onları metalandırırız
  23713. 31-Lokman 24
    kalîlen : az
  23714. 31-Lokman 24
    summe : sonra
  23715. 31-Lokman 25
    ve le in : ve eğer gerçekten
  23716. 31-Lokman 25
    seelte-hum : onlara sordun
  23717. 31-Lokman 25
    men : kim
  23718. 31-Lokman 25
    es semâvâti : semalar, gökler
  23719. 31-Lokman 25
    ve el arda : ve arz, yeryüzü, yer
  23720. 31-Lokman 25
    le : elbette, mutlaka
  23721. 31-Lokman 25
    yekûlunnellâhu : 'Allah' derler
  23722. 31-Lokman 25
    el hamdu : hamd
  23723. 31-Lokman 25
    bel : hayır
  23724. 31-Lokman 25
    ekseru-hum : onların çoğu
  23725. 31-Lokman 25
    lâ ya'lemûne : bilmiyorlar, bilmezler
  23726. 31-Lokman 26
    es semâvâti : semalarda, göklerde
  23727. 31-Lokman 26
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü, yer
  23728. 31-Lokman 26
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  23729. 31-Lokman 26
    huve : o
  23730. 31-Lokman 26
    el ganiyyu : gani (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan)
  23731. 31-Lokman 26
    el hamîdu : hamîd (hamdedilen)
  23732. 31-Lokman 27
    ve lev enne : ve eğer olsa
  23733. 31-Lokman 27
    el ardı : arzda, yerde, yeryüzünde
  23734. 31-Lokman 27
    min şeceretin : ağaçlardan
  23735. 31-Lokman 27
    ve el bahru : ve deniz
  23736. 31-Lokman 27
    yemuddu-hu : ona ekler
  23737. 31-Lokman 27
    seb'atu : 7 (yedi)
  23738. 31-Lokman 27
    ebhurin : denizler
  23739. 31-Lokman 27
    nefidet : bitmez, tükenmez
  23740. 31-Lokman 27
    kelimâtullâhi (kelimâtu allâhi) : Allah'ın kelimeleri
  23741. 31-Lokman 27
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  23742. 31-Lokman 28
    ve lâ ba'su-kum : ve sizin diriltilmeniz değil
  23743. 31-Lokman 28
    ke : gibi
  23744. 31-Lokman 28
    nefsin : nefs
  23745. 31-Lokman 28
    vâhıdetin : tek, bir tane
  23746. 31-Lokman 28
    innellâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  23747. 31-Lokman 28
    semîun : en iyi işiten
  23748. 31-Lokman 29
    e : mı
  23749. 31-Lokman 29
    lem tere : görmedin
  23750. 31-Lokman 29
    ennallâhe (enne allâhe) : muhakkak ki Allah
  23751. 31-Lokman 29
    el leyle : gece
  23752. 31-Lokman 29
    en nehâri : gündüzün içine
  23753. 31-Lokman 29
    ve yûlicu : ve sokar
  23754. 31-Lokman 29
    en nehâre : gündüz
  23755. 31-Lokman 29
    el leyli : geceninine
  23756. 31-Lokman 29
    ve sehhare : ve musahhar kıldı, emrine amade kıldı
  23757. 31-Lokman 29
    eş şemse : güneş
  23758. 31-Lokman 29
    ve el kamere : ve ay
  23759. 31-Lokman 29
    yecrî : akar gider, hareket eder, seyreder
  23760. 31-Lokman 29
    ilâ ecelin : bir ecele kadar
  23761. 31-Lokman 29
    musemmen : belirli
  23762. 31-Lokman 29
    ve ennallâhe (enne allâhe) : ve muhakkak ki Allah
  23763. 31-Lokman 29
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  23764. 31-Lokman 30
    like : işte bu
  23765. 31-Lokman 30
    bi enne : olması sebebiyle
  23766. 31-Lokman 30
    allâhe : Allah
  23767. 31-Lokman 30
    huve : o
  23768. 31-Lokman 30
    el hakku : hak
  23769. 31-Lokman 30
    ve enne : ve muhakkak ki, mutlaka
  23770. 31-Lokman 30
    yedne : dua ediyorlar, tapıyorlar
  23771. 31-Lokman 30
    el bâtılu : bâtıl, boş
  23772. 31-Lokman 30
    ve ennellâhe (enne allâhe) : ve muhakkak ki Allah
  23773. 31-Lokman 30
    huve : o
  23774. 31-Lokman 30
    el aliyyu : âli, çok yüce
  23775. 31-Lokman 30
    el kebîru : kebir, büyük
  23776. 31-Lokman 31
    e lem tere : görmedin mi
  23777. 31-Lokman 31
    enne : olduğunu
  23778. 31-Lokman 31
    el fulke : gemiler
  23779. 31-Lokman 31
    tecrî : akar gider, seyreder
  23780. 31-Lokman 31
    el bahri : denizde
  23781. 31-Lokman 31
    ni'metillâhi (ni'meti allâhi) : Allah'ın ni'meti
  23782. 31-Lokman 31
    yuriye-kum : sizesterir
  23783. 31-Lokman 31
    inne : muhakkak
  23784. 31-Lokman 31
    fî zâlike : bunda vardır
  23785. 31-Lokman 31
    le : elbette, mutlaka
  23786. 31-Lokman 31
    şekûrin : çok şükreden
  23787. 31-Lokman 32
    ve izâ : ve olduğu zaman
  23788. 31-Lokman 32
    gaşiye-hum : onları sardı
  23789. 31-Lokman 32
    mevcun : dalgalar
  23790. 31-Lokman 32
    ke : gibi, sanki
  23791. 31-Lokman 32
    ez zuleli : (karanlık) gölgeler
  23792. 31-Lokman 32
    deavûllâhe (deavû allâhe) : Allah'a dua ederler, Allah'a yalvarırlar
  23793. 31-Lokman 32
    muhlisine : muhlisler, halis kılanlar
  23794. 31-Lokman 32
    lehu : ona
  23795. 31-Lokman 32
    edne : dîn
  23796. 31-Lokman 32
    fe : böylece, bundan sonra
  23797. 31-Lokman 32
    lemmâ : olduğu zaman
  23798. 31-Lokman 32
    neccâ-hum : onları kurtardık
  23799. 31-Lokman 32
    ilel berri (ilâ el berri) : karaya
  23800. 31-Lokman 32
    fe : böylece, bundan sonra
  23801. 31-Lokman 32
    muktesidun : mutedil davrananlar (aşırı gitmeyenler)
  23802. 31-Lokman 32
    veyechadu : ve bilerek inkâr etmez
  23803. 31-Lokman 32
    kefûrin : çok nankör
  23804. 31-Lokman 33
    eyyuhâ : ey
  23805. 31-Lokman 33
    en nâsu : insanlar
  23806. 31-Lokman 33
    ittekû : sakının, takva sahibi olun
  23807. 31-Lokman 33
    rabbe-kum : sizin Rabbiniz
  23808. 31-Lokman 33
    vahşev : ve korkun
  23809. 31-Lokman 33
    yevmen : gün
  23810. 31-Lokman 33
    yeczî : karşılık vermez
  23811. 31-Lokman 33
    an veledi-hi : onun çocuğundan
  23812. 31-Lokman 33
    vemevlûdun : ve çocuk değildir
  23813. 31-Lokman 33
    huve : o
  23814. 31-Lokman 33
    şey'en : bir şey
  23815. 31-Lokman 33
    inne : muhakkak ki
  23816. 31-Lokman 33
    va'dallâhi (va'de allâhi) : Allah'ın vaadi
  23817. 31-Lokman 33
    fe : öyleyse
  23818. 31-Lokman 33
    tegurrenne-kum : sakın sizi aldatmasın
  23819. 31-Lokman 33
    el hayâtu ed dunyâ : dünya hayatı
  23820. 31-Lokman 33
    veyagurrenne-kum : ve sakın sizi aldatmasın
  23821. 31-Lokman 33
    el garûru : gurur, tagut
  23822. 31-Lokman 34
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
  23823. 31-Lokman 34
    inde-hu : onun yanında, katında
  23824. 31-Lokman 34
    ilmu es sâati : saatin ilmi, bilgisi
  23825. 31-Lokman 34
    ve yunezzilu : ve indirir
  23826. 31-Lokman 34
    el gayse : yağmur
  23827. 31-Lokman 34
    ve ya'lemu : ve bilir
  23828. 31-Lokman 34
    el erhâmi : rahimlerde
  23829. 31-Lokman 34
    vetedrî : ve idrak etmez, idrak edemez, bilmez, bilemez
  23830. 31-Lokman 34
    nefsun : nefs, kişi, kimse
  23831. 31-Lokman 34
    teksibu : kazanır
  23832. 31-Lokman 34
    gaden : yarın
  23833. 31-Lokman 34
    vetedrî : ve idrak etmez, idrak edemez, bilmez, bilemez
  23834. 31-Lokman 34
    nefsun : nefs, kişi, kimse
  23835. 31-Lokman 34
    bi eyyi : hangi, nerede
  23836. 31-Lokman 34
    temûtu : ölür
  23837. 31-Lokman 34
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
  23838. 32-Secde 1
    Elif lâm mîm. Elif lâm mîm.
  23839. 32-Secde 2
    tenzîlu : indirilişi
  23840. 32-Secde 2
    el kitâbi : kitap
  23841. 32-Secde 2
    reybe : şüphe yok
  23842. 32-Secde 2
    el âlemîne : âlemler
  23843. 32-Secde 3
    em : yoksa, veya
  23844. 32-Secde 3
    yekûlû : derler, diyorlar
  23845. 32-Secde 3
    ifterâ-hu : onu uydurdu
  23846. 32-Secde 3
    bel : hayır
  23847. 32-Secde 3
    huve : o
  23848. 32-Secde 3
    el hakku : haktır
  23849. 32-Secde 3
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  23850. 32-Secde 3
    li tunzire : uyarman için
  23851. 32-Secde 3
    kavmen : bir kavim
  23852. 32-Secde 3
    etâ-hum : onlara gelmedi
  23853. 32-Secde 3
    min nezîrin : uyarıcı, nezir
  23854. 32-Secde 3
    min kablike : senden önce
  23855. 32-Secde 3
    lealle-hum : umulur ki, böylece onlar
  23856. 32-Secde 3
    yehtedûne : hidayete ererler
  23857. 32-Secde 4
    ellezî : onlar
  23858. 32-Secde 4
    es semâvâti : semalar, gökler
  23859. 32-Secde 4
    ve el arda : ve arz, yer
  23860. 32-Secde 4
    vebeyne-humâ : ve ikisi arasındaki şeyler
  23861. 32-Secde 4
    sitteti : 6 (altı)
  23862. 32-Secde 4
    eyyâmin : günler
  23863. 32-Secde 4
    summestevâ (summe istevâ) : sonra istiva etti
  23864. 32-Secde 4
    alel arşi (alâ el arşi) : arşa
  23865. 32-Secde 4
    lekum : sizin için yok
  23866. 32-Secde 4
    min veliyyin : velîlerden bir velî (dost)
  23867. 32-Secde 4
    ve lâ şefîin : ve şefaatçi yoktur
  23868. 32-Secde 4
    e : mı
  23869. 32-Secde 4
    fe : artık, hâlâ
  23870. 32-Secde 4
    tetezekkerûne : tezekkür etmezsiniz
  23871. 32-Secde 5
    yudebbiru : tedbir eder, düzenler
  23872. 32-Secde 5
    el emre : emir, Allah'tan gelen ve Allah'a dönen herşey
  23873. 32-Secde 5
    min es semâi : göklerden
  23874. 32-Secde 5
    ilâ el ardı : arza, yere
  23875. 32-Secde 5
    summe : sonra
  23876. 32-Secde 5
    ileyhi : ona
  23877. 32-Secde 5
    yevmin : gün
  23878. 32-Secde 5
    ne : oldu
  23879. 32-Secde 5
    elfe : bin (1000)
  23880. 32-Secde 5
    senetin : sene
  23881. 32-Secde 5
    teuddûne : siz sayıyorsunuz
  23882. 32-Secde 6
    ƶālike : işte O’dur
  23883. 32-Secde 6
    el ğaybi : görünmeyeni
  23884. 32-Secde 6
    ve şşehādeti : ve görüneni
  23885. 32-Secde 6
    el-ǎzīzu : güçlü
  23886. 32-Secde 6
    er-raHīmu : ve esirgeyici
  23887. 32-Secde 7
    ellezî : ki o
  23888. 32-Secde 7
    ahsene : enzel
  23889. 32-Secde 7
    kule şey'in : herşey
  23890. 32-Secde 7
    ve bedee : ve ilk defa başladı
  23891. 32-Secde 7
    el insâni : insan
  23892. 32-Secde 8
    summe : sonra
  23893. 32-Secde 8
    ceale : kıldı
  23894. 32-Secde 8
    nesle-hu : onun nesli, soyu
  23895. 32-Secde 8
    min sulâletin : özünden
  23896. 32-Secde 8
    mehînin : basit, kıymetsiz
  23897. 32-Secde 9
    summe : sonra
  23898. 32-Secde 9
    sevvâ-hu : sevva etti, düzenledi
  23899. 32-Secde 9
    ve nefeha : ve üfledi, üfürdü
  23900. 32-Secde 9
    ve ceale : ve kıldı
  23901. 32-Secde 9
    lekum : sizin için
  23902. 32-Secde 9
    es sem'a : işitme hassası
  23903. 32-Secde 9
    ve el ebsâre : verme hassası
  23904. 32-Secde 9
    ve el efidete : ve fuad (idrak etme) hassası
  23905. 32-Secde 9
    kalîlen : az
  23906. 32-Secde 9
    teşkurûne : şükrediyorsunuz
  23907. 32-Secde 10
    ve kâlû : ve dediler
  23908. 32-Secde 10
    e : mı
  23909. 32-Secde 10
    izâ dalelnâ : dalıp karıştığımız zaman
  23910. 32-Secde 10
    el ardı : arzda, yerde (toprağın içinde)
  23911. 32-Secde 10
    e : mı
  23912. 32-Secde 10
    le : elbette, mutlaka
  23913. 32-Secde 10
    cedîdin : yeni
  23914. 32-Secde 10
    bel : hayır
  23915. 32-Secde 10
    kâfirûne : inkâr edenler
  23916. 32-Secde 11
    yeteveffâ-kum : sizi vefat ettirecek
  23917. 32-Secde 11
    meleku : melek
  23918. 32-Secde 11
    el mevti : ölüm
  23919. 32-Secde 11
    ellezî : ki o
  23920. 32-Secde 11
    vukkile : vekil kılındı (vekil edildi)
  23921. 32-Secde 11
    summe : sonra
  23922. 32-Secde 11
    turceûne : döndürüleceksiniz
  23923. 32-Secde 12
    ve lev : ve eğer, keşke
  23924. 32-Secde 12
    terâ : görürsün
  23925. 32-Secde 12
    iz el mucrimûne : o zaman mücrimler, suçlular, günahkârlar
  23926. 32-Secde 12
    inde : yanında, katında
  23927. 32-Secde 12
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  23928. 32-Secde 12
    ebsarnâ : biz gördük
  23929. 32-Secde 12
    ve semi'nâ : ve biz işittik
  23930. 32-Secde 12
    ferci'nâ (fe irci'na) : artık, bundan sonra bizi döndür
  23931. 32-Secde 12
    na'mel : biz yapalım
  23932. 32-Secde 12
    mûkinûne : yakîn hasıl edenler
  23933. 32-Secde 13
    ve lev : ve eğer
  23934. 32-Secde 13
    le : elbette, mutlaka
  23935. 32-Secde 13
    âteynâ : biz verdik
  23936. 32-Secde 13
    kulle : hepsi, her
  23937. 32-Secde 13
    nefsin : nefs, kişi
  23938. 32-Secde 13
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  23939. 32-Secde 13
    el kavlu : söz
  23940. 32-Secde 13
    le : elbette, mutlaka
  23941. 32-Secde 13
    emleenne : mutlaka dolduracağım
  23942. 32-Secde 13
    cehenneme : cehennem
  23943. 32-Secde 13
    min el cinneti : cinlerden
  23944. 32-Secde 13
    ve en nâsi : ve insanlar
  23945. 32-Secde 13
    ecmaîne : bütün, hepsi
  23946. 32-Secde 14
    fe : o zaman, öyleyse
  23947. 32-Secde 14
    nesîtum : siz unuttunuz
  23948. 32-Secde 14
    likâe : kavuşma, ulaşma
  23949. 32-Secde 14
    yevmi-kum : sizin gününüz
  23950. 32-Secde 14
    nesînâ-kum : sizi unuttuk
  23951. 32-Secde 14
    ve zûkû : ve tadın
  23952. 32-Secde 14
    azâbe : azabı
  23953. 32-Secde 14
    el huldi : halid olan, ebedî olan
  23954. 32-Secde 14
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  23955. 32-Secde 15
    innemâ : fakat, sadece, ancak
  23956. 32-Secde 15
    ellezîne : o kimseler, onlar
  23957. 32-Secde 15
    succeden : secde ederek
  23958. 32-Secde 15
    ve sebbe-hû : ve onu tesbih ettiler
  23959. 32-Secde 15
    ve hum : ve onlar
  23960. 32-Secde 15
    yestekbirûne : büyüklük taslamazlar, kibirlenmezler
  23961. 32-Secde 16
    tetecâfâ : uzaklaşırlar
  23962. 32-Secde 16
    ani el medâcıi : yataklarından
  23963. 32-Secde 16
    yedne : dua ederler
  23964. 32-Secde 16
    rabbe-hum : Rab'lerine
  23965. 32-Secde 16
    havfen : korku
  23966. 32-Secde 16
    ve tamaan : ve umut ederek, ümitle
  23967. 32-Secde 16
    ve mimmâ (min mâ) : ve şeylerden
  23968. 32-Secde 16
    yunfikûne : infâk ederler
  23969. 32-Secde 17
    fe lâ ta'lemu : bilmez
  23970. 32-Secde 17
    nefsun : nefs, kişi
  23971. 32-Secde 17
    uhfiye : gizli olanı, saklı olanı, neler saklı
  23972. 32-Secde 17
    lehum : onlar için
  23973. 32-Secde 17
    min kurreti a'yunin : göz aydınlığından (sevindirici şeylerden)
  23974. 32-Secde 17
    cezâen : (ceza) karşılık olarak
  23975. 32-Secde 17
    ya'melûne : yapıyorlar
  23976. 32-Secde 18
    e : mi
  23977. 32-Secde 18
    fe : o zaman, öyleyse
  23978. 32-Secde 18
    men : kimse
  23979. 32-Secde 18
    ne : oldu
  23980. 32-Secde 18
    mu'minen : îmân eden, mü'min olan
  23981. 32-Secde 18
    ke men : kimse gibi
  23982. 32-Secde 18
    ne : oldu
  23983. 32-Secde 18
    yestevune : eşit olmaz, bir olmaz
  23984. 32-Secde 19
    emmâ : ama, fakat
  23985. 32-Secde 19
    ellezîne : o kimseler, onlar
  23986. 32-Secde 19
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  23987. 32-Secde 19
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel, nefs tezkiyesi yaptılar
  23988. 32-Secde 19
    fe : artık, işte
  23989. 32-Secde 19
    lehum : onlar için (vardır)
  23990. 32-Secde 19
    cennâtu : cennetler
  23991. 32-Secde 19
    el me'vâ : meva, barınma
  23992. 32-Secde 19
    nuzulen : ikram olarak
  23993. 32-Secde 19
    ya'melûne : yapıyorlar
  23994. 32-Secde 20
    emmellezîne (emmâ ellezîne) : fakat onlar
  23995. 32-Secde 20
    fesekû : fasıklık yaptılar
  23996. 32-Secde 20
    fe me'vâ-hum : onların barınma yeri, varacağı yer
  23997. 32-Secde 20
    en nâru : ateş
  23998. 32-Secde 20
    kulle mâ : her defa
  23999. 32-Secde 20
    erâdû : istediler
  24000. 32-Secde 20
    en yahrucû : çıkmak
  24001. 32-Secde 20
    vele : ve denir
  24002. 32-Secde 20
    lehum : onlara
  24003. 32-Secde 20
    azâbe : azabı
  24004. 32-Secde 20
    en nâri ellezî : o ateş ki
  24005. 32-Secde 20
    tukezzibûne : tekzip ediyorsunuz, yalanlıyorsunuz
  24006. 32-Secde 21
    ve le : ve elbette, mutlaka
  24007. 32-Secde 21
    nuzîkanne-hum : onlara tattıracağız
  24008. 32-Secde 21
    min el azâbi : azaptan
  24009. 32-Secde 21
    el ednâ : daha yakın
  24010. 32-Secde 21
    ne : önce
  24011. 32-Secde 21
    el azâbi : azap
  24012. 32-Secde 21
    el ekberi : büyük
  24013. 32-Secde 21
    lealle-hum : umulur ki onlar
  24014. 32-Secde 21
    yerciûne : dönerler
  24015. 32-Secde 22
    ve men : ve kim
  24016. 32-Secde 22
    azlemu : daha zalim
  24017. 32-Secde 22
    mimmen (min men) : kimseden
  24018. 32-Secde 22
    zukkire : hatırlatıldı, zikredildi
  24019. 32-Secde 22
    summe : sonra
  24020. 32-Secde 22
    min el mucrimîne : mücrimlerden
  24021. 32-Secde 22
    muntekimûne : intikam alıcılarız
  24022. 32-Secde 23
    ve lekad : ve andolsun
  24023. 32-Secde 23
    âteynâ : biz verdik
  24024. 32-Secde 23
    el kitâbe : kitap
  24025. 32-Secde 23
    fe : artık
  24026. 32-Secde 23
    tekun : sen olma
  24027. 32-Secde 23
    miryetin : şüphe, kuşku
  24028. 32-Secde 23
    ve cealnâ-hu : ve onu kıldık
  24029. 32-Secde 23
    huden : hidayete erdiren
  24030. 32-Secde 23
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  24031. 32-Secde 24
    ve cealnâ : ve kıldık
  24032. 32-Secde 24
    eimmeten : imamlar
  24033. 32-Secde 24
    yehdûne : hidayete erdirir
  24034. 32-Secde 24
    bi emrinâ : bizim emrimizle
  24035. 32-Secde 24
    lemmâ : ancak, olunca, oldukları için
  24036. 32-Secde 24
    saberû : sabrettiler
  24037. 32-Secde 24
    ve kânû : ve oldular
  24038. 32-Secde 24
    yûkınûne : Hakk'ul yakîn seviyesinde yakîn hasıl ediyorlar
  24039. 32-Secde 25
    inne : muhakkak
  24040. 32-Secde 25
    rabbe-ke : senin Rabbin
  24041. 32-Secde 25
    huve : o
  24042. 32-Secde 25
    beyne-hum : onların aralarında
  24043. 32-Secde 25
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  24044. 32-Secde 25
    yahtelifûne : ihtilâf ediyorlar
  24045. 32-Secde 26
    e : mı
  24046. 32-Secde 26
    ve lem yehdi : ve hidayete erdirmedi
  24047. 32-Secde 26
    lehum : onları
  24048. 32-Secde 26
    kem : kaç, nice
  24049. 32-Secde 26
    ehleknâ : helâk ettik
  24050. 32-Secde 26
    min el kurûni : nesillerden
  24051. 32-Secde 26
    yemşûne : yürürler, dolaşırlar
  24052. 32-Secde 26
    mesâkini-him : onların meskenleri, meskûn oldukları yerler, yurtlar
  24053. 32-Secde 26
    inne : muhakkak
  24054. 32-Secde 26
    like : işte bu, bu
  24055. 32-Secde 26
    le : elbette
  24056. 32-Secde 26
    e : mı
  24057. 32-Secde 26
    fe : artık, bundan sonra, hâlâ
  24058. 32-Secde 26
    yesmeûne : işitmiyorlar, işitmeyecekler
  24059. 32-Secde 27
    e ve lem yerev : ve görmüyorlar mı, görmediler mi
  24060. 32-Secde 27
    ennâ : nasıl
  24061. 32-Secde 27
    nesûku : sevkediyoruz
  24062. 32-Secde 27
    ele : su
  24063. 32-Secde 27
    ilel ardı (ilâ el ardı) : arzı, yeryüzünü
  24064. 32-Secde 27
    el curuzi : kurak arazi, kurak yer
  24065. 32-Secde 27
    fe : böylece
  24066. 32-Secde 27
    te'kulu : siz yersiniz
  24067. 32-Secde 27
    en'âmu-hum : onların hayvanları
  24068. 32-Secde 27
    ve enfusu-hum : ve kendileri
  24069. 32-Secde 27
    e : mı
  24070. 32-Secde 27
    fe : artık, bundan sonra, hâlâ
  24071. 32-Secde 27
    lâ yubsirûne : görmüyorlar
  24072. 32-Secde 28
    ve yekûlûne : ve derler
  24073. 32-Secde 28
    metâ : ne zaman
  24074. 32-Secde 28
    el fethu : fetih
  24075. 32-Secde 28
    sâdikîne : sadıklar
  24076. 32-Secde 29
    yevme : gün
  24077. 32-Secde 29
    el fethi : fetih
  24078. 32-Secde 29
    yenfeu : fayda vermez
  24079. 32-Secde 29
    ellezîne : onlar
  24080. 32-Secde 29
    keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
  24081. 32-Secde 29
    ve lâ hum yunzarûne : ve onlara bakılmaz, süre tanınmaz
  24082. 32-Secde 30
    fe : artık, öyleyse
  24083. 32-Secde 30
    ventezır (ve intezır) : ve bekle
  24084. 32-Secde 30
    inne-hum : muhakkak onlar
  24085. 33-Ahzâb 30
    muntezırûne : bekleyenler
  24086. 33-Ahzâb 1
    eyyuhâ : ey
  24087. 33-Ahzâb 1
    en nebiyyu : nebî, peygamber
  24088. 33-Ahzâb 1
    ittekillâhe (itteki allâhe) : Allah'a karşı takva sahibi ol
  24089. 33-Ahzâb 1
    ve lâ tutıi : ve itaat etme
  24090. 33-Ahzâb 1
    el kâfirîne : kâfirler
  24091. 33-Ahzâb 1
    ve el munâfikîne : ve münafıklar
  24092. 33-Ahzâb 1
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  24093. 33-Ahzâb 1
    ne : oldu, dır
  24094. 33-Ahzâb 1
    alîmen : en iyi bilen
  24095. 33-Ahzâb 1
    hakîmen : hakîm olan, hüküm ve hikmet sahibi
  24096. 33-Ahzâb 2
    vettebi' : ve tâbî ol
  24097. 33-Ahzâb 2
    ileyke : sana
  24098. 33-Ahzâb 2
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  24099. 33-Ahzâb 2
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  24100. 33-Ahzâb 2
    ne : oldu, dır
  24101. 33-Ahzâb 2
    ta'melûne : siz yapıyorsunuz
  24102. 33-Ahzâb 2
    habîren : haberdar
  24103. 33-Ahzâb 3
    ve tevekkel : ve tevekkül et
  24104. 33-Ahzâb 3
    ve kefâ bi : ve kâfidir
  24105. 33-Ahzâb 3
    vekîlen : vekil olarak
  24106. 33-Ahzâb 4
    ceale allâhu : Allah kılmadı
  24107. 33-Ahzâb 4
    min kalbeyni : iki kalp (kalpten iki tane)
  24108. 33-Ahzâb 4
    cevfi-hî : onun (göğüs) boşluğu
  24109. 33-Ahzâb 4
    veceale : ve kılmadı, yapmadı
  24110. 33-Ahzâb 4
    ezvâce-kum : sizin zevceleriniz, eşleriniz
  24111. 33-Ahzâb 4
    ellâî : ki onlar
  24112. 33-Ahzâb 4
    tuzâhırûne : zıhar yaptığınız (zıhar yapmak: sen bana benim annemin sırtı gibisin diyerek eşini boşamak istemek)
  24113. 33-Ahzâb 4
    min hunne : onlardan
  24114. 33-Ahzâb 4
    ummehâti-kum : sizin anneleriniz
  24115. 33-Ahzâb 4
    veceale : ve kılmadı, yapmadı
  24116. 33-Ahzâb 4
    ed'ıyâe-kum : sizin evlâtlıklarınız
  24117. 33-Ahzâb 4
    ebnâe-kum : sizin oğullarınız
  24118. 33-Ahzâb 4
    bi efvâhi-kum : sizin ağızlarınızda
  24119. 33-Ahzâb 4
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  24120. 33-Ahzâb 4
    yekûlu : söyler
  24121. 33-Ahzâb 4
    el hakka : Hakk
  24122. 33-Ahzâb 4
    ve huve : ve o
  24123. 33-Ahzâb 4
    yehdî : ulaştırır
  24124. 33-Ahzâb 4
    es sebîle : yol
  24125. 33-Ahzâb 5
    huve : o
  24126. 33-Ahzâb 5
    indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
  24127. 33-Ahzâb 5
    fe : o taktirde
  24128. 33-Ahzâb 5
    lem ta'lemû : bilmiyorsunuz
  24129. 33-Ahzâb 5
    âbâe-hum : onların babalarını
  24130. 33-Ahzâb 5
    fe : o zaman
  24131. 33-Ahzâb 5
    ed dîni : dînde
  24132. 33-Ahzâb 5
    ve mevâlî-kum : ve sizin dostlarınız
  24133. 33-Ahzâb 5
    ve leyse : ve değil, yok
  24134. 33-Ahzâb 5
    aleykum : sizin üzerinize
  24135. 33-Ahzâb 5
    ve lâkin : ve ancak, fakat
  24136. 33-Ahzâb 5
    taammedet : taammüden, kasten
  24137. 33-Ahzâb 5
    ve kânallâhu (kâne allâhu) : ve Allah ... oldu, Allah ...dır
  24138. 33-Ahzâb 5
    gafûren : gafûrdur (günahları sevaba çevirendir)
  24139. 33-Ahzâb 5
    rahîmen : rahîmdir (rahîm esmasıyla tecelli edendir)
  24140. 33-Ahzâb 6
    en nebiyyu : nebî, peygamber
  24141. 33-Ahzâb 6
    evlâ : evlâdır, daha yakındır
  24142. 33-Ahzâb 6
    bi el mu'minîne : mü'minlere, müminler için
  24143. 33-Ahzâb 6
    min enfusi-him : kendi nefslerinden
  24144. 33-Ahzâb 6
    ve ezvâcu-hu : ve onun eşleri
  24145. 33-Ahzâb 6
    ummehâtu-hum : onların anneleri
  24146. 33-Ahzâb 6
    ve ûlûl erhâmi : ve rahim sahipleri, akrabalar
  24147. 33-Ahzâb 6
    evlâ : evlâ, daha yakındır
  24148. 33-Ahzâb 6
    min el mu'minîne : mü'minlerden
  24149. 33-Ahzâb 6
    ve el muhâcirîne : ve muhacirler
  24150. 33-Ahzâb 6
    en tef'alû : sizin yapmanız
  24151. 33-Ahzâb 6
    ilâ evliyâi-kum : sizin dostlarınıza
  24152. 33-Ahzâb 6
    ma'rûfen : maruf, iyilik olarak
  24153. 33-Ahzâb 6
    ne : oldu, idi
  24154. 33-Ahzâb 6
    like : işte bu
  24155. 33-Ahzâb 6
    el kitâbi : kitapta
  24156. 33-Ahzâb 6
    mesturen : satır satır yazılı
  24157. 33-Ahzâb 7
    ve iz : ve o zaman olmuştu
  24158. 33-Ahzâb 7
    ehaznâ : aldık, ahzettik
  24159. 33-Ahzâb 7
    en nebiyyîne : nebîler
  24160. 33-Ahzâb 7
    ve min-ke : ve senden
  24161. 33-Ahzâb 7
    ve min nûhın : ve Nuh (A.S)'dan
  24162. 33-Ahzâb 7
    ve ibrâhîme : ve İbrâhîm
  24163. 33-Ahzâb 7
    ve mûsâ : ve Musa
  24164. 33-Ahzâb 7
    ve îsebni meryeme : ve Meryemoğlu İsa
  24165. 33-Ahzâb 7
    ve ehaznâ : ve aldık
  24166. 33-Ahzâb 7
    galîzen : sağlam, ağır, çok kuvvetli
  24167. 33-Ahzâb 8
    li yes'ele : sorması için
  24168. 33-Ahzâb 8
    es sâdikîne : doğru olanlar, sadıklar
  24169. 33-Ahzâb 8
    ve eadde : ve hazırladı
  24170. 33-Ahzâb 8
    li el kâfirîne : kâfirler için, kâfirlere
  24171. 33-Ahzâb 8
    azâben : azap
  24172. 33-Ahzâb 8
    elîmen : acı, elîm
  24173. 33-Ahzâb 9
    eyyu-hâ : ey
  24174. 33-Ahzâb 9
    ellezîne : o kimseler, onlar
  24175. 33-Ahzâb 9
    âmenû : îmân edenler (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  24176. 33-Ahzâb 9
    ni'metallâhi (ni'mete allâhi) : Allah'ın ni'meti
  24177. 33-Ahzâb 9
    aleykum : sizin üzerinize
  24178. 33-Ahzâb 9
    iz câet-kum : size gelmişti
  24179. 33-Ahzâb 9
    fe : o zaman
  24180. 33-Ahzâb 9
    erselnâ : gönderdik
  24181. 33-Ahzâb 9
    aleyhim : onlara, onların üzerine
  24182. 33-Ahzâb 9
    ve cunûden : ve ordular, askerler
  24183. 33-Ahzâb 9
    lem terev-hâ : siz onu görmediniz (göremediniz)
  24184. 33-Ahzâb 9
    ve kânallâhu (kâne allâhu) : ve Allah oldu
  24185. 33-Ahzâb 9
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  24186. 33-Ahzâb 9
    basîren : gören
  24187. 33-Ahzâb 10
    min fevkı-kum : sizin üzerinizden, yukarıdan
  24188. 33-Ahzâb 10
    ve min esfele : ve aşağıdan
  24189. 33-Ahzâb 10
    ve iz zâgati : ve yıldığı zaman
  24190. 33-Ahzâb 10
    el ebsâru : gözler
  24191. 33-Ahzâb 10
    ve belegati : ve ulaştı
  24192. 33-Ahzâb 10
    el kulûbu : kalpler
  24193. 33-Ahzâb 10
    el hanâcire : hançereler, boğazlar, gırtlaklar
  24194. 33-Ahzâb 10
    ve tezunnûne : ve zanda bulunuyorsunuz
  24195. 33-Ahzâb 10
    ez zunûnen : zanlar
  24196. 33-Ahzâb 11
    hunâlike : orada
  24197. 33-Ahzâb 11
    ebtulîe : sınandı, imtihan edildi
  24198. 33-Ahzâb 11
    el mu'minûne : mü'minler, îmân edenler
  24199. 33-Ahzâb 11
    ve zulzilû : ve sarsıldılar
  24200. 33-Ahzâb 11
    zilzâlen : sarsıntıyla
  24201. 33-Ahzâb 11
    şedîden : şiddetli, kuvvetli
  24202. 33-Ahzâb 12
    ve iz yekûlu : ve söylüyorlardı, diyorlardı.
  24203. 33-Ahzâb 12
    el munâfikûne : münafıklar
  24204. 33-Ahzâb 12
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  24205. 33-Ahzâb 12
    vaadenallâhu : Allah'ın vaadettiği şey
  24206. 33-Ahzâb 12
    ve resûlu-hû : ve onun resûlü
  24207. 33-Ahzâb 12
    gurûren : gurur, aldatma
  24208. 33-Ahzâb 13
    ve iz kâlet : ve demişti
  24209. 33-Ahzâb 13
    ifetun : bir bölük, bir grup
  24210. 33-Ahzâb 13
    ehle : halk
  24211. 33-Ahzâb 13
    yesribe : Yesrib (Medine)
  24212. 33-Ahzâb 13
    lâ mukâme : yer yok
  24213. 33-Ahzâb 13
    lekum : sizin için
  24214. 33-Ahzâb 13
    ferciû (fe ırciû) : artık dönün
  24215. 33-Ahzâb 13
    ve yeste'zinu : ve izin istiyor
  24216. 33-Ahzâb 13
    ferîkun : bir grup, bir topluluk
  24217. 33-Ahzâb 13
    en nebiyye : nebî, peygamber
  24218. 33-Ahzâb 13
    yekûlûne : derler, diyorlar
  24219. 33-Ahzâb 13
    inne : muhakkak, gerçekten
  24220. 33-Ahzâb 13
    buyûte-nâ : evlerimiz
  24221. 33-Ahzâb 13
    avretun : açık, muhafazasız, korumasız
  24222. 33-Ahzâb 13
    ve mâ : ve değil
  24223. 33-Ahzâb 13
    hiye : o
  24224. 33-Ahzâb 13
    bi avretin : açık
  24225. 33-Ahzâb 13
    yurîdûne : istiyorlar
  24226. 33-Ahzâb 13
    firâren : firar, kaçış
  24227. 33-Ahzâb 14
    ve lev : ve şâyet, eğer
  24228. 33-Ahzâb 14
    duhılet : girildi
  24229. 33-Ahzâb 14
    aleyhim : onların üzerine
  24230. 33-Ahzâb 14
    summe : sonra
  24231. 33-Ahzâb 14
    el fitnete : fitne
  24232. 33-Ahzâb 14
    le : elbette, mutlaka
  24233. 33-Ahzâb 14
    âtev-hâ : ona geldiler
  24234. 33-Ahzâb 14
    vetelebbesû : ve kalmazlar
  24235. 33-Ahzâb 14
    yesîren : az
  24236. 33-Ahzâb 15
    ve lekad : ve andolsun
  24237. 33-Ahzâb 15
    âhedû allâhe : Allah'a ahd verdiler
  24238. 33-Ahzâb 15
    yuvellûne : dönüp kaçmayacaklar
  24239. 33-Ahzâb 15
    el edbâre : arkaları
  24240. 33-Ahzâb 15
    vene : ve oldu
  24241. 33-Ahzâb 15
    meslen : mesuliyet, sorumluluk
  24242. 33-Ahzâb 16
    len yenfea-kum : size asla fayda vermez
  24243. 33-Ahzâb 16
    el firâru : kaçış
  24244. 33-Ahzâb 16
    ferertum : siz kaçtınız
  24245. 33-Ahzâb 16
    min el mevti : ölümden
  24246. 33-Ahzâb 16
    ev : veya
  24247. 33-Ahzâb 16
    el katli : katil, öldürülme
  24248. 33-Ahzâb 16
    ve izen : ve o zaman, o taktirde
  24249. 33-Ahzâb 16
    tumetteûne : metalandırılmazsınız
  24250. 33-Ahzâb 16
    kalîlen : az
  24251. 33-Ahzâb 17
    men : kim
  24252. 33-Ahzâb 17
    ze : sahip
  24253. 33-Ahzâb 17
    ellezî : ki o
  24254. 33-Ahzâb 17
    erâde : istedi, diledi
  24255. 33-Ahzâb 17
    en : bir kötülük
  24256. 33-Ahzâb 17
    ev : veya
  24257. 33-Ahzâb 17
    erâde : istedi, diledi
  24258. 33-Ahzâb 17
    rahmeten : bir rahmet
  24259. 33-Ahzâb 17
    veyecidûne : ve bulamazlar
  24260. 33-Ahzâb 17
    lehum : onlar için
  24261. 33-Ahzâb 17
    veliyyen : velî, dost
  24262. 33-Ahzâb 17
    ve lâ : ve yoktur
  24263. 33-Ahzâb 17
    nasîren : bir yardımcı
  24264. 33-Ahzâb 18
    ya'lemu allâhu : Allah bilir
  24265. 33-Ahzâb 18
    el muavvikîne : yardıma mani olanlar
  24266. 33-Ahzâb 18
    ve el kâilîne : veyleyenler, diyenler
  24267. 33-Ahzâb 18
    helumme : gelin, buyurun
  24268. 33-Ahzâb 18
    ileynâ : bize
  24269. 33-Ahzâb 18
    veye'tûne : ve gelmezler
  24270. 33-Ahzâb 18
    el be'se : savaş, şiddet
  24271. 33-Ahzâb 18
    kalîlen : az
  24272. 33-Ahzâb 19
    eşıhhaten \n(şehha) : daha cimri, çok cimri \n: (cimri)
  24273. 33-Ahzâb 19
    aleykum : size, sizin üzerinize
  24274. 33-Ahzâb 19
    fe izâ : o zaman
  24275. 33-Ahzâb 19
    e : geldi
  24276. 33-Ahzâb 19
    el havfu : korku
  24277. 33-Ahzâb 19
    raeyte-hum : onları gördün
  24278. 33-Ahzâb 19
    yenzurûne : bakıyorlar, bakarlar
  24279. 33-Ahzâb 19
    ileyke : sana
  24280. 33-Ahzâb 19
    tedûru : döner
  24281. 33-Ahzâb 19
    kellezî (ke ellezî) : onun gibi
  24282. 33-Ahzâb 19
    aleyhi : onun üzerine
  24283. 33-Ahzâb 19
    min el mevti : ölümden
  24284. 33-Ahzâb 19
    fe : o zaman, sonra
  24285. 33-Ahzâb 19
    izâ zehebe : gittiği zaman
  24286. 33-Ahzâb 19
    el havfu : korku
  24287. 33-Ahzâb 19
    selekû-kum : sizi incittiler
  24288. 33-Ahzâb 19
    bi elsinetin : dilleri ile
  24289. 33-Ahzâb 19
    eşıhhaten : daha cimri, çok cimri
  24290. 33-Ahzâb 19
    alâ el hayrı : hayra karşı
  24291. 33-Ahzâb 19
    ulâike : işte onlar
  24292. 33-Ahzâb 19
    lem yu'minû : mü'min değiller, inanmazlar
  24293. 33-Ahzâb 19
    fe : o zaman, bu sebeple
  24294. 33-Ahzâb 19
    ahbetallâhu (ahbete allâhu) : Allah heba etti, yok etti
  24295. 33-Ahzâb 19
    a'mâle-hum : onların amellerini
  24296. 33-Ahzâb 19
    vene : ve oldu
  24297. 33-Ahzâb 19
    like : işte bu
  24298. 33-Ahzâb 19
    yesîren : kolay
  24299. 33-Ahzâb 20
    yahsebûne : zannediyorlar, sanıyorlar
  24300. 33-Ahzâb 20
    el ahzâbe : birlikler
  24301. 33-Ahzâb 20
    lem yezhebû : gitmedi
  24302. 33-Ahzâb 20
    ve in : ve eğer
  24303. 33-Ahzâb 20
    ye'ti : gelir
  24304. 33-Ahzâb 20
    el ahzâbu : hizipler, gruplar, birlikler
  24305. 33-Ahzâb 20
    yeveddû : isterler, arzu ederler, temenni ederler
  24306. 33-Ahzâb 20
    lev : eğer, keşke, olsa
  24307. 33-Ahzâb 20
    enne-hum : onların olduğu
  24308. 33-Ahzâb 20
    bâdûne : bedeviler (çölde yaşayan Araplar)
  24309. 33-Ahzâb 20
    el a'râbi : Araplar'ın arasında
  24310. 33-Ahzâb 20
    yes'elûne : sorarlar
  24311. 33-Ahzâb 20
    an enbâi-kum : sizin haberlerinizden (sizin haberlerinizi)
  24312. 33-Ahzâb 20
    ve lev kânû : ve eğer, şâyet olsalardı
  24313. 33-Ahzâb 20
    mâ kâtelû : savaşmazdı
  24314. 33-Ahzâb 20
    kalîlen : az
  24315. 33-Ahzâb 21
    lekad : andolsun
  24316. 33-Ahzâb 21
    ne : oldu (vardır)
  24317. 33-Ahzâb 21
    lekum : sizin için
  24318. 33-Ahzâb 21
    resûli allâhi : Allah'ın Resûl'ünde
  24319. 33-Ahzâb 21
    usvetun : örnek
  24320. 33-Ahzâb 21
    hasenetun : güzel
  24321. 33-Ahzâb 21
    li men : kimseler için
  24322. 33-Ahzâb 21
    ne : oldu
  24323. 33-Ahzâb 21
    yercûllâhe (yercû allâhe) : Allah'a ulaşmayı dileyenler
  24324. 33-Ahzâb 21
    ve el yevme el âhıre : ve ahir gün (Allah'a ulaşma günü)
  24325. 33-Ahzâb 21
    ve zekerallâhe (zekere allâhe) : ve Allah'ı zikretti
  24326. 33-Ahzâb 21
    kesîren : çok
  24327. 33-Ahzâb 22
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  24328. 33-Ahzâb 22
    ree : gördü
  24329. 33-Ahzâb 22
    el mu'minûne : mü'minler
  24330. 33-Ahzâb 22
    el ahzâbe : birlikler
  24331. 33-Ahzâb 22
    vaadenallâhu : Allah'ın vaadettiği şey
  24332. 33-Ahzâb 22
    ve resûlu-hu : ve onun resûlü
  24333. 33-Ahzâb 22
    ve sadakallâhu (sadaka allâhu) : ve Allah doğru söyledi
  24334. 33-Ahzâb 22
    ve resûlu-hu : ve onun resûlü
  24335. 33-Ahzâb 22
    ve mâ zâde-hum : ve onlara artırmadı
  24336. 33-Ahzâb 22
    îmânen : îmânları
  24337. 33-Ahzâb 22
    ve teslîmen : ve teslimiyetleri
  24338. 33-Ahzâb 23
    min el mu'minîne : mü'minlerden
  24339. 33-Ahzâb 23
    mâ âhedûllâhe : Allah ile olan ahdleri
  24340. 33-Ahzâb 23
    aleyhi : onun üzerine, ona
  24341. 33-Ahzâb 23
    fe : böylece
  24342. 33-Ahzâb 23
    men : kim, kimse
  24343. 33-Ahzâb 23
    nahbe-hu : onun adağı, neziri, sözü
  24344. 33-Ahzâb 23
    ve min-hum : ve onlardan
  24345. 33-Ahzâb 23
    men : kim, kimse
  24346. 33-Ahzâb 23
    yentezırû : bekliyorlar
  24347. 33-Ahzâb 23
    vebeddelû : ve değiştirmediler
  24348. 33-Ahzâb 23
    tebdîlen : değiştirme
  24349. 33-Ahzâb 24
    yeczî allâhu : Allah ceza (karşılığını) verecek, mükâfatlandıracak
  24350. 33-Ahzâb 24
    es sâdıkîne : sadıklar
  24351. 33-Ahzâb 24
    ve yuazzibe : ve azaplandıracak
  24352. 33-Ahzâb 24
    el munâfıkîne : münafıklar
  24353. 33-Ahzâb 24
    şâe : diler
  24354. 33-Ahzâb 24
    ev : veya
  24355. 33-Ahzâb 24
    yetûbe aleyhim : onların tövbelerini kabul edecek
  24356. 33-Ahzâb 24
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  24357. 33-Ahzâb 24
    ne : oldu
  24358. 33-Ahzâb 24
    gafûren : mağfiret eden (günahları sevaba çeviren)
  24359. 33-Ahzâb 24
    rahîmen : rahmet eden (Rahîm esmasıyla tecelli eden)
  24360. 33-Ahzâb 25
    ve redde : ve geri çevirdi
  24361. 33-Ahzâb 25
    ellezîne : o kimseler, onlar
  24362. 33-Ahzâb 25
    keferû : inkâr ettiler
  24363. 33-Ahzâb 25
    lem yenâlû : nail olmadılar, isteklerine ulaşamadılar
  24364. 33-Ahzâb 25
    hayren : bir hayır
  24365. 33-Ahzâb 25
    ve kefallâhu (kefâ allâhu) : ve Allah kâfi geldi
  24366. 33-Ahzâb 25
    el mu'minîne : mü'minler
  24367. 33-Ahzâb 25
    el kıtâle : savaş
  24368. 33-Ahzâb 25
    ve kânallâhu (kâne allâhu) : ve Allah ..... oldu
  24369. 33-Ahzâb 25
    kavîyen : kavî olan, güçlü olan
  24370. 33-Ahzâb 25
    azîzen : azîz olan, yüce ve gâlip olan
  24371. 33-Ahzâb 26
    ve enzele : ve indirdi
  24372. 33-Ahzâb 26
    ellezîne : o kimseler, onlar
  24373. 33-Ahzâb 26
    herû-hum : onlara arka çıktılar, yardım ettiler
  24374. 33-Ahzâb 26
    min ehli el kitab : kitap ehlinden
  24375. 33-Ahzâb 26
    ve kazefe : ve düşürdü
  24376. 33-Ahzâb 26
    er ru'be : korku
  24377. 33-Ahzâb 26
    ferîkan : topluluk, bir kısım
  24378. 33-Ahzâb 26
    taktulûne : öldürüyorsunuz
  24379. 33-Ahzâb 26
    ve te'sirûne : ve esir alıyorsunuz
  24380. 33-Ahzâb 26
    ferîken : topluluk, bir kısım
  24381. 33-Ahzâb 27
    ve evrese-kum : ve sizi varis (mirasçı) kıldı
  24382. 33-Ahzâb 27
    ve diyâre-hum : ve onların yurtları (ülkeleri)
  24383. 33-Ahzâb 27
    ve emvâle-hum : ve onların malları
  24384. 33-Ahzâb 27
    ve ardan : ve arz, arazi
  24385. 33-Ahzâb 27
    lem tetau-hâ : ve ona ayak basmadınız
  24386. 33-Ahzâb 27
    ne : oldu
  24387. 33-Ahzâb 27
    alâ kulli şey'in : herşeye
  24388. 33-Ahzâb 27
    kadîren : kaadir, gücü yeten
  24389. 33-Ahzâb 28
    eyyuhâ : ey
  24390. 33-Ahzâb 28
    en nebîyu : nebî, peygamber
  24391. 33-Ahzâb 28
    ezvâci-ke : senin zevcelerin, eşlerin
  24392. 33-Ahzâb 28
    in kuntunne : eğer siz iseniz
  24393. 33-Ahzâb 28
    turidne : istiyorsunuz
  24394. 33-Ahzâb 28
    el hayâte ed dunyâ : dünya hayatı
  24395. 33-Ahzâb 28
    venete-hâ : ve onun ziyneti, süsü
  24396. 33-Ahzâb 28
    fe : o zaman
  24397. 33-Ahzâb 28
    tealeyne : gelin
  24398. 33-Ahzâb 28
    umetti'kunne : sizi metalandırayım (mehirlerinizi vereyim)
  24399. 33-Ahzâb 28
    ve userrihkunne : ve sizi bırakayım (boşayayım)
  24400. 33-Ahzâb 28
    serâhan : bırakma
  24401. 33-Ahzâb 28
    cemîlen : güzel
  24402. 33-Ahzâb 29
    ve in : ve eğer, ise
  24403. 33-Ahzâb 29
    kuntunne : siz
  24404. 33-Ahzâb 29
    turidne : siz istiyorsunuz
  24405. 33-Ahzâb 29
    allâhe : Allah
  24406. 33-Ahzâb 29
    ve resûle-hu : ve onun resûlü
  24407. 33-Ahzâb 29
    ve edre : ve mesken, yurt
  24408. 33-Ahzâb 29
    el âhırete : ahiret
  24409. 33-Ahzâb 29
    fe : o taktirde
  24410. 33-Ahzâb 29
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  24411. 33-Ahzâb 29
    eadde : hazırladı
  24412. 33-Ahzâb 29
    li el muhsinâti : muhsin kadınlar için
  24413. 33-Ahzâb 29
    min kunne : sizden, sizin içinizden
  24414. 33-Ahzâb 29
    ecren : ecir, mükâfat
  24415. 33-Ahzâb 29
    azîmen : azîm, büyük
  24416. 33-Ahzâb 30
    nisâe : kadınlar
  24417. 33-Ahzâb 30
    en nebiyyi : nebî, peygamber
  24418. 33-Ahzâb 30
    men : kim
  24419. 33-Ahzâb 30
    ye'ti : gelir
  24420. 33-Ahzâb 30
    min kunne : sizden, sizin içinizden
  24421. 33-Ahzâb 30
    bi fâhışetin : fuhuş ile, kötülük ile
  24422. 33-Ahzâb 30
    mubeyyinetin : açık, açıkça
  24423. 33-Ahzâb 30
    lehâ : ona
  24424. 33-Ahzâb 30
    el azâbu : azap
  24425. 33-Ahzâb 30
    dı'feyni : iki misli
  24426. 33-Ahzâb 30
    vene : ve oldu
  24427. 33-Ahzâb 30
    like : işte bu
  24428. 33-Ahzâb 30
    yesîren : kolay
  24429. 33-Ahzâb 31
    ve men : ve kim
  24430. 33-Ahzâb 31
    min kunne : sizden (siz hanımlardan)
  24431. 33-Ahzâb 31
    ve resûli-hi : ve onun resûlüne
  24432. 33-Ahzâb 31
    ve ta'mel sâlihan : ve salih amel, nefs tezkiyesi yaparız
  24433. 33-Ahzâb 31
    ecre-hâ : onun ecrini
  24434. 33-Ahzâb 31
    merreteyni : iki kere, iki kat
  24435. 33-Ahzâb 31
    ve a'tednâ : ve hazırladık
  24436. 33-Ahzâb 31
    lehâ : onun için
  24437. 33-Ahzâb 31
    kerîmen : üstün, bol, ikram edilmiş
  24438. 33-Ahzâb 32
    en nebiyyi : nebî, peygamber
  24439. 33-Ahzâb 32
    lestunne : siz değilsiniz
  24440. 33-Ahzâb 32
    ke ehadin : birisi gibi
  24441. 33-Ahzâb 32
    min en nisai : kadınlardan
  24442. 33-Ahzâb 32
    in ittekaytunne : eğer takva sahibi iseniz
  24443. 33-Ahzâb 32
    fe : o zaman, o taktirde
  24444. 33-Ahzâb 32
    lâ tahda'ne : yumuşak, çekiciylemeyin
  24445. 33-Ahzâb 32
    bi el kavli : sözü
  24446. 33-Ahzâb 32
    fe : o zaman, o taktirde
  24447. 33-Ahzâb 32
    yatmaallezî : (yatmaa ellezî )
  24448. 33-Ahzâb 32
    ellezî : ki o, o
  24449. 33-Ahzâb 32
    ve kulne : veyleyin (bayanlara emir şekli)
  24450. 33-Ahzâb 32
    kavlen : söz
  24451. 33-Ahzâb 32
    ma'rûfen : maruf, ciddî
  24452. 33-Ahzâb 33
    ve karne : ve karar kılın, oturun
  24453. 33-Ahzâb 33
    buyûti-kunne : sizin (bayanların) evleriniz
  24454. 33-Ahzâb 33
    veteberrecne : ve (ziynetlerinizi, süslerinizi) açığa vurmayın
  24455. 33-Ahzâb 33
    teberruce : açığa vurma, belli etme
  24456. 33-Ahzâb 33
    elhiliyyeti : cahiliyye, cahillik
  24457. 33-Ahzâb 33
    el ûlâ : evvelki, önceki
  24458. 33-Ahzâb 33
    ve ekımne es salâte : ve namazı ikame edin
  24459. 33-Ahzâb 33
    ve âtîne ez zekâte : ve zekâtı verin
  24460. 33-Ahzâb 33
    ve atı'nallâhe (atı'ne allâhe) : ve Allah'a itaat edin
  24461. 33-Ahzâb 33
    ve resûle-hu : ve onun resûlü
  24462. 33-Ahzâb 33
    innemâ : sadece, yalnız
  24463. 33-Ahzâb 33
    li yuzhibe : gidermek
  24464. 33-Ahzâb 33
    er ricse : günah
  24465. 33-Ahzâb 33
    ehle el beyti : ehli beyt, ev halkı
  24466. 33-Ahzâb 33
    ve yutahhire-kum : ve sizi temizliyor
  24467. 33-Ahzâb 33
    tathîren : temiz, tertemiz olarak
  24468. 33-Ahzâb 34
    vezkurne (ve uzkurne) : ve zikredin
  24469. 33-Ahzâb 34
    buyûti-kunne : evlerinizin (hanımların)
  24470. 33-Ahzâb 34
    ve el hikmeti : ve hikmet
  24471. 33-Ahzâb 34
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
  24472. 33-Ahzâb 34
    ne : oldu
  24473. 33-Ahzâb 34
    latîfen : lâtif, lütuf sahibi
  24474. 33-Ahzâb 34
    habîren : haberdar olan
  24475. 33-Ahzâb 35
    inne : muhakkak ki
  24476. 33-Ahzâb 35
    el muslimîne : İslâm olan, Allah'a teslim olan, müslüman erkekler
  24477. 33-Ahzâb 35
    ve el muslimâti : ve İslâm olan, Allah'a teslim olan, müslüman kadınlar
  24478. 33-Ahzâb 35
    ve el mu'minîne : ve mü'min erkekler
  24479. 33-Ahzâb 35
    ve el mu'minâti : ve mü'min kadınlar
  24480. 33-Ahzâb 35
    ve el kânitîne : ve kanitin olan, huşû ile bağlanan erkekler
  24481. 33-Ahzâb 35
    ve el kânitâti : ve kanitin olan, huşû ile bağlanan kadınlar
  24482. 33-Ahzâb 35
    ve es sâdikîne : ve sadık olan erkekler
  24483. 33-Ahzâb 35
    ve es sâdikâti : ve sadık olan kadınlar
  24484. 33-Ahzâb 35
    ve es sâbirîne : ve sabreden erkekler
  24485. 33-Ahzâb 35
    ve es sâbirâti : ve sabreden kadınlar
  24486. 33-Ahzâb 35
    ve el hâşiîne : ve huşû duyan erkekler
  24487. 33-Ahzâb 35
    ve el hâşiâti : ve huşû duyan kadınlar
  24488. 33-Ahzâb 35
    ve el mutesaddikîne : ve sadaka veren erkekler
  24489. 33-Ahzâb 35
    ve el mutesaddikâti : ve sadaka veren kadınlar
  24490. 33-Ahzâb 35
    ve es sâimîne : ve oruç tutan erkekler
  24491. 33-Ahzâb 35
    ve es sâimâti : ve oruç tutan kadınlar
  24492. 33-Ahzâb 35
    ve el hâfızîne : ve muhafaza eden, koruyan erkekler
  24493. 33-Ahzâb 35
    furûce-hum : onların ırzları, ırzları, namusları
  24494. 33-Ahzâb 35
    ve el hâfızâti : ve muhafaza eden, koruyan kadınlar
  24495. 33-Ahzâb 35
    ve ez zâkirîne allâhe : ve Allah'ı zikreden erkekler
  24496. 33-Ahzâb 35
    kesîren : çok
  24497. 33-Ahzâb 35
    ve ez zâkirâti : ve zikreden kadınlar
  24498. 33-Ahzâb 35
    eadde : hazırladı
  24499. 33-Ahzâb 35
    lehum : onlar için, onlara
  24500. 33-Ahzâb 35
    magfireten : mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi)
  24501. 33-Ahzâb 35
    ve ecren : ve ecir, mükâfat
  24502. 33-Ahzâb 35
    azîmen : azîm, büyük
  24503. 33-Ahzâb 36
    ve mâ : ve olmadı, olmaz
  24504. 33-Ahzâb 36
    ne : oldu
  24505. 33-Ahzâb 36
    ve lâ : ve yoktur
  24506. 33-Ahzâb 36
    mu'minetin : mü'min bir kadın
  24507. 33-Ahzâb 36
    ve resûlu-hû : ve onun resûlü
  24508. 33-Ahzâb 36
    emren : emir, durum, hal
  24509. 33-Ahzâb 36
    en yekûne : olması
  24510. 33-Ahzâb 36
    lehum : onlar için
  24511. 33-Ahzâb 36
    elyeretu : seçme, tercih
  24512. 33-Ahzâb 36
    min emri-him : onların emrinden, onların işlerinden
  24513. 33-Ahzâb 36
    ve men : ve kim
  24514. 33-Ahzâb 36
    ya'sıllâhe : Allah'a asi olmak, itaat etmemek
  24515. 33-Ahzâb 36
    ve resûle-hu : ve onun resûlü
  24516. 33-Ahzâb 36
    fe : artık, o taktirde
  24517. 33-Ahzâb 36
    dalle : dalâlette, saptı
  24518. 33-Ahzâb 36
    dalâlen : dalâlet, sapıklık
  24519. 33-Ahzâb 36
    mubînen : açıkça, apaçık
  24520. 33-Ahzâb 37
    ve iz : ve olduğu zaman, olmuştu
  24521. 33-Ahzâb 37
    tekûlu : söylüyorsun
  24522. 33-Ahzâb 37
    ellezî : ki o
  24523. 33-Ahzâb 37
    en'ame : ni'met verdi
  24524. 33-Ahzâb 37
    aleyhi : onun üzerine, ona
  24525. 33-Ahzâb 37
    ve en'amte : ve sen ni'metlendirdin
  24526. 33-Ahzâb 37
    aleyhi : onun üzerine, onu
  24527. 33-Ahzâb 37
    emsik : tut
  24528. 33-Ahzâb 37
    aleyke : sana, kendine
  24529. 33-Ahzâb 37
    zevce-ke : senin zevcen
  24530. 33-Ahzâb 37
    ve ittekı : ve takva sahibi ol
  24531. 33-Ahzâb 37
    allâhe : Allah
  24532. 33-Ahzâb 37
    ve tuhfî : ve sen saklıyorsun
  24533. 33-Ahzâb 37
    nefsi-ke : senin nefsin
  24534. 33-Ahzâb 37
    ve tahşe : ve kork, çekin
  24535. 33-Ahzâb 37
    ense : insanlar
  24536. 33-Ahzâb 37
    ve allâhu : ve Allah
  24537. 33-Ahzâb 37
    ehakku : daha çok hak sahibi
  24538. 33-Ahzâb 37
    en tahşâ-hu : senin ondan çekinmen
  24539. 33-Ahzâb 37
    fe : sonra
  24540. 33-Ahzâb 37
    lemmâ : olduğu zaman
  24541. 33-Ahzâb 37
    zeydun : Zeyd
  24542. 33-Ahzâb 37
    vetaren : istek, ilgi, alâka, arzu
  24543. 33-Ahzâb 37
    zevvecnâ-ke-hâ : seni onunla evlendirdik
  24544. 33-Ahzâb 37
    likey : için
  24545. 33-Ahzâb 37
    yekûne : olmaz
  24546. 33-Ahzâb 37
    alâ el mu'minîne : mü'minlerin üzerine, mü'minlere
  24547. 33-Ahzâb 37
    ezvâci : evlenme
  24548. 33-Ahzâb 37
    ed'îyâi-him : onların evlâtlıkları
  24549. 33-Ahzâb 37
    min-hunne : onlardan
  24550. 33-Ahzâb 37
    vetaren : istek, ilgi, alâka, arzu
  24551. 33-Ahzâb 37
    vene : ve oldu
  24552. 33-Ahzâb 37
    emrullâhi (emru allâhi) : Allah'ın emri
  24553. 33-Ahzâb 37
    meflen : yapıldı, yerine geldi
  24554. 33-Ahzâb 38
    mâ kâne : yoktur, olmadı
  24555. 33-Ahzâb 38
    en nebiyyi : nebî, peygamber
  24556. 33-Ahzâb 38
    harecin : bir güçlük
  24557. 33-Ahzâb 38
    lehu : ona
  24558. 33-Ahzâb 38
    sunnetallâhi : Allah'ın sünneti
  24559. 33-Ahzâb 38
    ellezîne : o kimselerinde, arasında
  24560. 33-Ahzâb 38
    halev : gelip geçti
  24561. 33-Ahzâb 38
    vene : ve oldu
  24562. 33-Ahzâb 38
    emru allâhi : Allah'ın emri
  24563. 33-Ahzâb 38
    kaderen : kader
  24564. 33-Ahzâb 39
    ellezîne : onlar
  24565. 33-Ahzâb 39
    yubelligûne : tebliğ ederler
  24566. 33-Ahzâb 39
    ve yahşevne-hu : ve ona huşû duyarlar
  24567. 33-Ahzâb 39
    ve lâ yahşevne : ve korkmazlar
  24568. 33-Ahzâb 39
    ehaden : birisi, bir kimse
  24569. 33-Ahzâb 39
    illâ allâhe : Allah'tan başka
  24570. 33-Ahzâb 39
    ve kefâ : ve kâfidir
  24571. 33-Ahzâb 39
    hasîben : hesap görücü
  24572. 33-Ahzâb 40
    mâ kâne : olmadı
  24573. 33-Ahzâb 40
    muhammedun : Muhammed
  24574. 33-Ahzâb 40
    ebâ : baba
  24575. 33-Ahzâb 40
    ehadin : birisi, bir kimse
  24576. 33-Ahzâb 40
    ve lâkin : ve lâkin, fakat, ancak
  24577. 33-Ahzâb 40
    resûlu allâhi : Allah'ın resûlü
  24578. 33-Ahzâb 40
    vetemen : ve sonuncu
  24579. 33-Ahzâb 40
    nebiyyîne : nebî, peygamber
  24580. 33-Ahzâb 40
    vene allâhu : ve Allah oldu
  24581. 33-Ahzâb 40
    kulli şey'in : hepsi, herşey
  24582. 33-Ahzâb 40
    alîmen : bilen
  24583. 33-Ahzâb 41
    eyyuhâ : ey
  24584. 33-Ahzâb 41
    ellezîne : onlar
  24585. 33-Ahzâb 41
    âmenû : âmenû oldular (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler)
  24586. 33-Ahzâb 41
    allâhe : Allah
  24587. 33-Ahzâb 41
    zikren : zikrederek
  24588. 33-Ahzâb 41
    kesîren : çok
  24589. 33-Ahzâb 42
    ve sebbihû-hu : ve onu tesbih edin
  24590. 33-Ahzâb 42
    bukreten : sabah
  24591. 33-Ahzâb 42
    ve asîlen : ve akşam
  24592. 33-Ahzâb 43
    huve : o
  24593. 33-Ahzâb 43
    ellezî : ki o
  24594. 33-Ahzâb 43
    aleykum : sizin üzerinize
  24595. 33-Ahzâb 43
    ve melâiketu-hu : ve onun melekleri
  24596. 33-Ahzâb 43
    li yuhrice-kum : sizi çıkarması için
  24597. 33-Ahzâb 43
    min ez zulumâti : karanlıklardan
  24598. 33-Ahzâb 43
    ilâ en nûri : nura
  24599. 33-Ahzâb 43
    vene : ve oldu
  24600. 33-Ahzâb 43
    bi el mu'minîne : mü'minlere
  24601. 33-Ahzâb 43
    rahîmen : rahîm olan (Rahîm esmasıyla tecelli eden)
  24602. 33-Ahzâb 44
    tehiyyetu-hum : onların tehıyyeti (karşılanma mükâfatı)
  24603. 33-Ahzâb 44
    yevme : gün
  24604. 33-Ahzâb 44
    yelkavne-hu : ona mülâki olurlar (ruhları ölmedenönce Allah'a ulaşır)
  24605. 33-Ahzâb 44
    selâmun : selâm
  24606. 33-Ahzâb 44
    ve eadde : ve hazırladı
  24607. 33-Ahzâb 44
    lehum : onlar için, onlara
  24608. 33-Ahzâb 44
    ecren : ecir, mükâfat
  24609. 33-Ahzâb 44
    kerîmen : kerim, çok, üstün
  24610. 33-Ahzâb 45
    eyyuhâ : ey
  24611. 33-Ahzâb 45
    en nebiyyu : peygamber
  24612. 33-Ahzâb 45
    erselnâ-ke : seninderdik
  24613. 33-Ahzâb 45
    şâhiden : şahit olarak
  24614. 33-Ahzâb 45
    ve mubeşşiren : vejdeleyici olarak
  24615. 33-Ahzâb 45
    ve nezîren : ve nezir (uyarıcı) olarak
  24616. 33-Ahzâb 46
    ve dâîyen : ve davet eden, davet edici olarak
  24617. 33-Ahzâb 46
    ve sirâcen : ve sirac, kandil
  24618. 33-Ahzâb 46
    munîren : nurlandıran
  24619. 33-Ahzâb 47
    ve beşşir : vejdele
  24620. 33-Ahzâb 47
    el mu'minîne : mü'minler
  24621. 33-Ahzâb 47
    bi enne : olduğunu
  24622. 33-Ahzâb 47
    lehum : onlar için
  24623. 33-Ahzâb 47
    fadlen : fazl (kalbe gelen nur)
  24624. 33-Ahzâb 47
    kebîren : büyük
  24625. 33-Ahzâb 48
    ve lâ tutıı : ve itaat etme
  24626. 33-Ahzâb 48
    el kâfirîne : kâfirler
  24627. 33-Ahzâb 48
    ve el munâfikîne : ve münafıklar
  24628. 33-Ahzâb 48
    veda' : terket (aldırma)
  24629. 33-Ahzâb 48
    ezâ-hum : onların eziyetleri
  24630. 33-Ahzâb 48
    ve tevekkel : ve tevekkül et
  24631. 33-Ahzâb 48
    ve kefâ : ve kâfidir
  24632. 33-Ahzâb 48
    vekîlen : vekil olarak
  24633. 33-Ahzâb 49
    eyyuhâ : ey
  24634. 33-Ahzâb 49
    ellezîne : o kimseler
  24635. 33-Ahzâb 49
    âmenû : âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  24636. 33-Ahzâb 49
    izâ nekahtum : siz nikâhladığınız zaman
  24637. 33-Ahzâb 49
    el mu'minâti : mü'min kadınlar
  24638. 33-Ahzâb 49
    summe : sonra
  24639. 33-Ahzâb 49
    tallaktumû-hunne \n(hunne) \n(hum) : onları boşarsınız \n: onlar (kadınlar için) \n: onlar (erkekler için)
  24640. 33-Ahzâb 49
    en temessû-hunne : sizin dokunmanız, temas etmeniz
  24641. 33-Ahzâb 49
    fe : o zaman, böylece, artık
  24642. 33-Ahzâb 49
    lekum : sizin için yoktur
  24643. 33-Ahzâb 49
    aleyhinne : onlara (kadınlara)
  24644. 33-Ahzâb 49
    iddetin : iddet, müddet
  24645. 33-Ahzâb 49
    ta'teddûne-hâ : sizin ondan sayacağınız (müddet)
  24646. 33-Ahzâb 49
    fe : o zaman, böylece, artık
  24647. 33-Ahzâb 49
    mettiû-hunne : onları metalandırın (mehirlerini verin)
  24648. 33-Ahzâb 49
    ve serrihû-hunne : ve onları serbest bırakın (boşayın)
  24649. 33-Ahzâb 49
    serâhan : bırakarak, bırakış
  24650. 33-Ahzâb 49
    cemîlen : güzel
  24651. 33-Ahzâb 50
    eyyuhâ : ey
  24652. 33-Ahzâb 50
    en nebiyyu : nebî, peygamber
  24653. 33-Ahzâb 50
    ahlelnâ : helâl kıldık
  24654. 33-Ahzâb 50
    leke : senin için, sana
  24655. 33-Ahzâb 50
    ezvâce-ke : senin zevcelerin, hanımların, eşlerin
  24656. 33-Ahzâb 50
    elletî : ki o
  24657. 33-Ahzâb 50
    âteyte : sen verdin
  24658. 33-Ahzâb 50
    ucûre-hunne \n(hunne) \n(hum) : onların ücretleri \n: onlar (kadınlar için) \n: onlar (erkekler için)
  24659. 33-Ahzâb 50
    ve mâ : ve şey
  24660. 33-Ahzâb 50
    meleket : sahip oldu
  24661. 33-Ahzâb 50
    yemînu-ke \n(mâ meleket yemînu-ke) : senin elin \n: (elinin altında sahip olduğun)
  24662. 33-Ahzâb 50
    efâallâhu (efâe allâhu) : Allah ganimet olarak verdi
  24663. 33-Ahzâb 50
    aleyke : sana
  24664. 33-Ahzâb 50
    ve benâti : ve kızları
  24665. 33-Ahzâb 50
    ammi-ke : senin amcan
  24666. 33-Ahzâb 50
    ve benâti : ve kızları
  24667. 33-Ahzâb 50
    ammâti-ke : senin halan
  24668. 33-Ahzâb 50
    ve benâti : ve kızları
  24669. 33-Ahzâb 50
    hâli-ke : dayın
  24670. 33-Ahzâb 50
    ve benâti : ve kızları
  24671. 33-Ahzâb 50
    halâti-ke : senin teyzen
  24672. 33-Ahzâb 50
    ellâtî : ki o (kadın)
  24673. 33-Ahzâb 50
    cerne : hicret etti
  24674. 33-Ahzâb 50
    meâ-ke : seninle beraber
  24675. 33-Ahzâb 50
    vemreeten (ve imreeten) : ve kadın, hanım
  24676. 33-Ahzâb 50
    mu'mineten : bir mü'min (kadın)
  24677. 33-Ahzâb 50
    vehebet : hibe etti
  24678. 33-Ahzâb 50
    nefse-hâ : nefsini, kendini
  24679. 33-Ahzâb 50
    li en nebiyyi : nebî (peygamber) için
  24680. 33-Ahzâb 50
    in erâde : eğer isterse
  24681. 33-Ahzâb 50
    en nebiyyu : nebî, peygamber
  24682. 33-Ahzâb 50
    en yestenkiha-hâ : onu nikâh etmek ister
  24683. 33-Ahzâb 50
    lisaten : ... a has olarak, özel olarak
  24684. 33-Ahzâb 50
    leke : sana
  24685. 33-Ahzâb 50
    el mu'minîne : mü'minler
  24686. 33-Ahzâb 50
    aleyhim : onların üzerine, onlara
  24687. 33-Ahzâb 50
    ezvâci-him : onların zevceleri, hanımları
  24688. 33-Ahzâb 50
    vemeleket eymânu-hum : ve onların elleri altında olan
  24689. 33-Ahzâb 50
    li keylâ yekûne : olmaması için
  24690. 33-Ahzâb 50
    aleyke : sana
  24691. 33-Ahzâb 50
    ve kânallâhu (vene allâhu) : ve Allah oldu (dır)
  24692. 33-Ahzâb 50
    rahîmen : rahîm (Rahîm esmasıyla tecelli eden)
  24693. 33-Ahzâb 51
    men : kim, kimse
  24694. 33-Ahzâb 51
    teşâu : sen dilersin
  24695. 33-Ahzâb 51
    min-hunne : onlardan
  24696. 33-Ahzâb 51
    ve tu'vî : ve yanına alırsın
  24697. 33-Ahzâb 51
    ileyke : sana
  24698. 33-Ahzâb 51
    men : kim, kimse
  24699. 33-Ahzâb 51
    teşâu : sen dilersin
  24700. 33-Ahzâb 51
    ve men : ve kim, kimse
  24701. 33-Ahzâb 51
    ibtegayte : sen istedin
  24702. 33-Ahzâb 51
    mimmen : (min men)
  24703. 33-Ahzâb 51
    men : kim, kimse
  24704. 33-Ahzâb 51
    azelte : sen azlettin, bıraktın
  24705. 33-Ahzâb 51
    fe : artık, bundan sonra
  24706. 33-Ahzâb 51
    aleyke : senin üzerine
  24707. 33-Ahzâb 51
    like : işte bu
  24708. 33-Ahzâb 51
    ednâ : en yakın, en uygun
  24709. 33-Ahzâb 51
    en tekarre a'yunu-hunne : gözleri aydın olmak (sevinmek)
  24710. 33-Ahzâb 51
    veyahzenne : ve mahzun olmazlar, hüzünlenmezler
  24711. 33-Ahzâb 51
    ve yerdayne : razı olurlar
  24712. 33-Ahzâb 51
    âteyte-hunne : onlara verdin
  24713. 33-Ahzâb 51
    kullu-hunne : onların hepsi
  24714. 33-Ahzâb 51
    ya'lemu : o bilir
  24715. 33-Ahzâb 51
    ve kânallâhu (vene allâhu) : ve Allah oldu, Allah (dır)
  24716. 33-Ahzâb 51
    alîmen : çok iyi bilen
  24717. 33-Ahzâb 51
    halîmen : halim
  24718. 33-Ahzâb 52
    leke : sana, senin için
  24719. 33-Ahzâb 52
    en nisâu : kadınlar
  24720. 33-Ahzâb 52
    ve lâ : ve yok, olmaz, değildir
  24721. 33-Ahzâb 52
    en tebeddele : (bedel ile) değiştirmek
  24722. 33-Ahzâb 52
    bi-hinne : onlar ile
  24723. 33-Ahzâb 52
    min ezvâcin : zevcelerden, eşlerden
  24724. 33-Ahzâb 52
    ve lev : ve şâyet, eğer, ise, olsa bile
  24725. 33-Ahzâb 52
    a'cebe-ke : senin hoşuna gitti
  24726. 33-Ahzâb 52
    husnu-hunne : onların güzelliği
  24727. 33-Ahzâb 52
    meleket : malik olduğu şey
  24728. 33-Ahzâb 52
    yemînu-ke : senin ellerin
  24729. 33-Ahzâb 52
    meleket yemînu-ke : elinin altında olan şey
  24730. 33-Ahzâb 52
    ve kânallâhu (vene allâhu) : ve Allah ..... oldu, Allah (dır)
  24731. 33-Ahzâb 52
    kulli şey'in : herşey
  24732. 33-Ahzâb 52
    rakîben : murakebe ederek, denetleyerek
  24733. 33-Ahzâb 53
    eyyuhâ : ey
  24734. 33-Ahzâb 53
    ellezîne : onlar, o kimseler
  24735. 33-Ahzâb 53
    âmenû : âmenû oldular (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler)
  24736. 33-Ahzâb 53
    tedhulû : siz girmeyin
  24737. 33-Ahzâb 53
    buyûte : evler
  24738. 33-Ahzâb 53
    en nebiyyi : nebî, peygamber
  24739. 33-Ahzâb 53
    en yu'zene : izin verilmek
  24740. 33-Ahzâb 53
    lekum : sizin için, size
  24741. 33-Ahzâb 53
    gayre : gayri, başka, dışında
  24742. 33-Ahzâb 53
    nâzırîne : bekleyenler, gözleyenler
  24743. 33-Ahzâb 53
    ve lâkin : ve ancak, lâkin, fakat
  24744. 33-Ahzâb 53
    fedhulû (fe udhulû) : o zaman girin
  24745. 33-Ahzâb 53
    fe : artık, o zaman
  24746. 33-Ahzâb 53
    fenteşirû (fe inteşirû) : hemen dağılın
  24747. 33-Ahzâb 53
    vemuste'nisîne : ve sohbet etmek istemeyin
  24748. 33-Ahzâb 53
    inne : muhakkak
  24749. 33-Ahzâb 53
    ne : oldu
  24750. 33-Ahzâb 53
    en nebiyyi : nebî, peygamber
  24751. 33-Ahzâb 53
    fe : artık, fakat
  24752. 33-Ahzâb 53
    yestahyî : haya duyuyor, çekiniyor, utanıyor
  24753. 33-Ahzâb 53
    yestahyî : haya duymaz, çekinmez
  24754. 33-Ahzâb 53
    min el hakkı : haktan
  24755. 33-Ahzâb 53
    ve izâ seeltumû-hunne : ve onlardan istediğiniz zaman, sorduğunuz zaman
  24756. 33-Ahzâb 53
    metâan : bir meta, bir şey
  24757. 33-Ahzâb 53
    fes'elûhunne (fe es'elû-hunne) : o zaman, o taktirde onlardan isteyin, onlara sorun
  24758. 33-Ahzâb 53
    min verâi : arkasından
  24759. 33-Ahzâb 53
    ve kulûbi-hinne : ve onların kalpleri
  24760. 33-Ahzâb 53
    ve mâ kâne : ve olmaz
  24761. 33-Ahzâb 53
    lekum : sizin için
  24762. 33-Ahzâb 53
    en tu'zû : eziyet vermeniz
  24763. 33-Ahzâb 53
    resûle : resûl, elçi
  24764. 33-Ahzâb 53
    ve lâ : ve olmaz
  24765. 33-Ahzâb 53
    en tenkihû : sizin nikâh etmeniz
  24766. 33-Ahzâb 53
    ezvâce-hu : onun eşleri
  24767. 33-Ahzâb 53
    ebeden : ebediyyen
  24768. 33-Ahzâb 53
    inne : muhakkak
  24769. 33-Ahzâb 53
    ne : oldu
  24770. 33-Ahzâb 53
    indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
  24771. 33-Ahzâb 53
    azîmen : büyük
  24772. 33-Ahzâb 54
    şey'en : bir şey
  24773. 33-Ahzâb 54
    ev : veya
  24774. 33-Ahzâb 54
    fe : artık, oysa
  24775. 33-Ahzâb 54
    innallâhe : muhakkak Allah
  24776. 33-Ahzâb 54
    ne : oldu, dır
  24777. 33-Ahzâb 54
    bi kulli şey'in : herşeyi
  24778. 33-Ahzâb 54
    alîmen : en iyi bilen
  24779. 33-Ahzâb 55
    aleyhinne : onların üzerine
  24780. 33-Ahzâb 55
    âbâi-hinne : onların babaları
  24781. 33-Ahzâb 55
    ve lâ : ve yoktur, değildir
  24782. 33-Ahzâb 55
    ebnâi-hinne : ve onların oğulları
  24783. 33-Ahzâb 55
    ve lâ : ve yoktur, değildir
  24784. 33-Ahzâb 55
    ihvâni-hinne : onların kardeşleri
  24785. 33-Ahzâb 55
    ve lâ : ve yoktur, değildir
  24786. 33-Ahzâb 55
    ebnâi : oğullar
  24787. 33-Ahzâb 55
    ihvâni-hinne : onların erkek kardeşleri
  24788. 33-Ahzâb 55
    ve lâ : ve yoktur, değildir
  24789. 33-Ahzâb 55
    ebnâi : oğullar
  24790. 33-Ahzâb 55
    ehavâti-hinne : onların kız kardeşleri
  24791. 33-Ahzâb 55
    ve lâ : ve yoktur, değildir
  24792. 33-Ahzâb 55
    nisâi-hinne : onların kadınları
  24793. 33-Ahzâb 55
    ve lâ : ve yoktur, değildir
  24794. 33-Ahzâb 55
    meleket : sahip oldukları şey
  24795. 33-Ahzâb 55
    eymânu-hunne : onların elleri
  24796. 33-Ahzâb 55
    ve ittekîne allâhe : ve Allah'tan sakının
  24797. 33-Ahzâb 55
    innallâhe (inne allâhe) : ve muhakkak ki Allah
  24798. 33-Ahzâb 55
    ne : olandır
  24799. 33-Ahzâb 55
    alâ kulli şey'in : herşeye
  24800. 33-Ahzâb 55
    şehîden : şahit
  24801. 33-Ahzâb 56
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
  24802. 33-Ahzâb 56
    ve melâikete-hu : ve onun melekleri
  24803. 33-Ahzâb 56
    yusallûne : salât ederler
  24804. 33-Ahzâb 56
    alen nebiyyi (alâ en nebiyyi) : peygambere
  24805. 33-Ahzâb 56
    eyyuhâ : ey
  24806. 33-Ahzâb 56
    ellezîne : onlar, o kimseler
  24807. 33-Ahzâb 56
    âmenû : âmenû oldu, Allah'a ulaşmayı diledi
  24808. 33-Ahzâb 56
    aleyhi : ona
  24809. 33-Ahzâb 56
    ve sellimû : ve selâm verin, salât edin
  24810. 33-Ahzâb 56
    teslîmen : teslim olarak, selâm ederek
  24811. 33-Ahzâb 57
    inne : muhakkak
  24812. 33-Ahzâb 57
    ellezîne : onlar, o kimseler
  24813. 33-Ahzâb 57
    yu'zûne : eziyet eder
  24814. 33-Ahzâb 57
    allâhe : Allah
  24815. 33-Ahzâb 57
    ve resûle-hu : ve onun resûlü
  24816. 33-Ahzâb 57
    leane-hum allâhu : Allah onlara lânet etti
  24817. 33-Ahzâb 57
    ed dunyâ : dünyada
  24818. 33-Ahzâb 57
    ve el âhıreti : ve ahiret
  24819. 33-Ahzâb 57
    ve eadde : ve hazırladı
  24820. 33-Ahzâb 57
    lehum : onlar için
  24821. 33-Ahzâb 57
    azâben : bir azap
  24822. 33-Ahzâb 57
    muhînen : küçültücü, alçaltıcı
  24823. 33-Ahzâb 58
    ve ellezîne : ve onlar, o kimseler
  24824. 33-Ahzâb 58
    yu'zûne : eziyet eder
  24825. 33-Ahzâb 58
    el mu'minîne : mü'min erkekler
  24826. 33-Ahzâb 58
    ve el mu'minâti : ve mü'min kadınlar
  24827. 33-Ahzâb 58
    mektesebû (mâ iktesebû) : kazandıkları şey
  24828. 33-Ahzâb 58
    fe : bu taktirde
  24829. 33-Ahzâb 58
    ihtemelû : yüklendiler
  24830. 33-Ahzâb 58
    buhtânen : buhtan, iftira
  24831. 33-Ahzâb 58
    ve ismen : ve günah
  24832. 33-Ahzâb 58
    mubînen : apaçık
  24833. 33-Ahzâb 59
    eyyuhâ : ey
  24834. 33-Ahzâb 59
    en nebiyyu : nebî, peygamber
  24835. 33-Ahzâb 59
    li ezvâci-ke : (senin) zevcelerine, eşlerine
  24836. 33-Ahzâb 59
    ve benâti-ke : ve (senin) kızların
  24837. 33-Ahzâb 59
    ve nisâi : ve kadınlar
  24838. 33-Ahzâb 59
    el mu'minîne : mü'min
  24839. 33-Ahzâb 59
    yudnîne : sarınsınlar, örtünsünler
  24840. 33-Ahzâb 59
    aleyhinne : onların üzerine
  24841. 33-Ahzâb 59
    min celâbîbi-hinne : cilbablarından, dış giysilerinden
  24842. 33-Ahzâb 59
    like : işte bu
  24843. 33-Ahzâb 59
    ednâ : en yakın, daha uygun
  24844. 33-Ahzâb 59
    en yu'refne : tanınmaları
  24845. 33-Ahzâb 59
    fe : böylece
  24846. 33-Ahzâb 59
    lâ yu'zeyne : eziyetrmezler, eziyetrmemeleri
  24847. 33-Ahzâb 59
    ve kânallâhu (kâne allâhu) : ve Allah ..... oldu, olandır
  24848. 33-Ahzâb 59
    gafûren : mağfiret eden, günahları sevaba çeviren
  24849. 33-Ahzâb 59
    rahîmen : rahmet eden, rahmet nuru gönderen, Rahîm esması ile tecelli eden
  24850. 33-Ahzâb 60
    le : gerçekten, mutlaka, elbette
  24851. 33-Ahzâb 60
    lem yentehi : vazgeçmezler, son vermezler
  24852. 33-Ahzâb 60
    el munâfikûne : münafıklar
  24853. 33-Ahzâb 60
    ve ellezîne : ve onlar, o kimseler
  24854. 33-Ahzâb 60
    ve el murcifûne : ve, yalan ve kötü haber yayanlar
  24855. 33-Ahzâb 60
    el medîneti : şehirde
  24856. 33-Ahzâb 60
    le : gerçekten, mutlaka, elbette
  24857. 33-Ahzâb 60
    nugriyenne-ke : mutlaka seni saldırtırız
  24858. 33-Ahzâb 60
    summe : sonra
  24859. 33-Ahzâb 60
    lâ yucâvirûne-ke : sana komşu olamazlar
  24860. 33-Ahzâb 60
    kalîlen : az
  24861. 33-Ahzâb 61
    mel'ûnîne : melunlar, lânetlenenler, rahmetten uzaklaştırılanlar
  24862. 33-Ahzâb 61
    eyne mâ : nerede
  24863. 33-Ahzâb 61
    ve kuttılû : ve öldürüldüler
  24864. 33-Ahzâb 61
    taktîlen : şiddetle, kıyasıya, acımasızca
  24865. 33-Ahzâb 62
    sunnete allâhi : Allah'ın sünneti, kanunu
  24866. 33-Ahzâb 62
    ellezîne : onlar, o kimseler
  24867. 33-Ahzâb 62
    halev : gelip geçti
  24868. 33-Ahzâb 62
    ve len tecide : ve asla bulamazsın
  24869. 33-Ahzâb 62
    li sunneti allâhi : Allah'ın sünnetinde, kanununda
  24870. 33-Ahzâb 62
    tebdîlen : bir değişiklik
  24871. 33-Ahzâb 63
    yes'elu-ke : sana sorarlar, soruyorlar
  24872. 33-Ahzâb 63
    en nâsu : insanlar
  24873. 33-Ahzâb 63
    anis sâati (an es sâati) : o saatten (kıyâmetten)
  24874. 33-Ahzâb 63
    innemâ : sadece, yalnız
  24875. 33-Ahzâb 63
    indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
  24876. 33-Ahzâb 63
    ve mâ yudrî-ke : ve sana bildirilmedi, sen bilemezsin
  24877. 33-Ahzâb 63
    lealle : umulur ki, belki
  24878. 33-Ahzâb 63
    es sâ'ate : o saat
  24879. 33-Ahzâb 63
    tekûnu : olur
  24880. 33-Ahzâb 63
    karîben : yakın
  24881. 33-Ahzâb 64
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
  24882. 33-Ahzâb 64
    leane : lânetledi
  24883. 33-Ahzâb 64
    el kâfirîne : kâfirler
  24884. 33-Ahzâb 64
    ve eadde : hazırladı
  24885. 33-Ahzâb 64
    lehum : onlar için, onlara
  24886. 33-Ahzâb 64
    saîren : alevli ateş, cehennem
  24887. 33-Ahzâb 65
    hâlidîne : halid olanlar, kalıcı olanlar
  24888. 33-Ahzâb 65
    ebeden : ebediyyen
  24889. 33-Ahzâb 65
    yecidûne : bulamazlar
  24890. 33-Ahzâb 65
    veliyyen : bir velî, bir dost
  24891. 33-Ahzâb 65
    ve lâ : ve yoktur
  24892. 33-Ahzâb 65
    nasîren : yardımcı
  24893. 33-Ahzâb 66
    yevme : gün
  24894. 33-Ahzâb 66
    tukallebu : bir taraftan bir tarafa çevrilir, çevrilecek
  24895. 33-Ahzâb 66
    en nâri : ateş
  24896. 33-Ahzâb 66
    yekûlûne : derler, diyecekler
  24897. 33-Ahzâb 66
    leyte-nâ : yazıklar olsun bize, keşke biz
  24898. 33-Ahzâb 66
    eta'nâllâhe (eta'nâ allâhe) : Allah'a itaat ettik
  24899. 33-Ahzâb 66
    ve eta'nâ : ve itaat ettik
  24900. 33-Ahzâb 66
    er resûlen : resûl, elçi
  24901. 33-Ahzâb 67
    ve kâlû : ve dediler
  24902. 33-Ahzâb 67
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  24903. 33-Ahzâb 67
    eta'nâ : itaat ettik
  24904. 33-Ahzâb 67
    dete-nâ : sâdatlarımız, dînde ileri gelenlerimiz
  24905. 33-Ahzâb 67
    ve kuberâe-nâ : ve büyüklerimiz
  24906. 33-Ahzâb 67
    fe : artık, böylece, bu sebeple
  24907. 33-Ahzâb 67
    edallûne : saptırdılar
  24908. 33-Ahzâb 67
    es sebîlen : yol
  24909. 33-Ahzâb 68
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  24910. 33-Ahzâb 68
    dı'feyni : iki, misli, iki kat
  24911. 33-Ahzâb 68
    min el azâbi : azaptan
  24912. 33-Ahzâb 68
    ve el'an-hum : ve onlara lânet et
  24913. 33-Ahzâb 68
    la'nen : lânet ederek
  24914. 33-Ahzâb 68
    kebîren : büyük
  24915. 33-Ahzâb 69
    eyyuhâ : ey
  24916. 33-Ahzâb 69
    ellezîne : o kimseler , onlar
  24917. 33-Ahzâb 69
    âmenû : âmenû oldular
  24918. 33-Ahzâb 69
    tekûnû : siz olmayın
  24919. 33-Ahzâb 69
    ke ellezîne : o kimseler gibi
  24920. 33-Ahzâb 69
    âzev : eziyet ettiler
  24921. 33-Ahzâb 69
    fe : artık
  24922. 33-Ahzâb 69
    berree-hu : onu berî kıldı, temize çıkardı
  24923. 33-Ahzâb 69
    vene : ve oldu
  24924. 33-Ahzâb 69
    indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
  24925. 33-Ahzâb 69
    vecîhen : vech, yüzü ak, şerefli, itibarlı
  24926. 33-Ahzâb 70
    eyyuhâ : ey
  24927. 33-Ahzâb 70
    ellezîne : o kimseler, onlar
  24928. 33-Ahzâb 70
    âmenû : âmenû oldular (ölmeden önce, Allah'a ulaşmayı dilediler)
  24929. 33-Ahzâb 70
    ittekû : takva sahibi olun
  24930. 33-Ahzâb 70
    allâhe : Allah
  24931. 33-Ahzâb 70
    ve kûlû : veyleyin
  24932. 33-Ahzâb 70
    kavlen : söz
  24933. 33-Ahzâb 70
    sedîden : yalan olmayan, doğru
  24934. 33-Ahzâb 71
    lekum : sizin için, size
  24935. 33-Ahzâb 71
    a'mâle-kum : sizin amelleriniz
  24936. 33-Ahzâb 71
    ve yagfir : ve mağfiret etsin
  24937. 33-Ahzâb 71
    lekum : sizin için, size
  24938. 33-Ahzâb 71
    zunûbe-kum : sizin günahlarınız
  24939. 33-Ahzâb 71
    ve men : ve kim
  24940. 33-Ahzâb 71
    yutıillâhe (yutıi allâhe) : Allah'a itaat ederse
  24941. 33-Ahzâb 71
    ve resûle-hu : ve onun resûlü
  24942. 33-Ahzâb 71
    fe : artık, bu taktirde
  24943. 33-Ahzâb 71
    ze : kurtuldu
  24944. 33-Ahzâb 71
    fevzen : fevz, mükâfat
  24945. 33-Ahzâb 71
    azîmen : büyük
  24946. 33-Ahzâb 72
    el emânete : emanet
  24947. 33-Ahzâb 72
    alâ es semâvâti : göklere
  24948. 33-Ahzâb 72
    ve el ardı : ve yer
  24949. 33-Ahzâb 72
    ve el cibâli : ve dağlar
  24950. 33-Ahzâb 72
    fe : artık
  24951. 33-Ahzâb 72
    ebeyne : çekindiler
  24952. 33-Ahzâb 72
    en yahmilne-hâ : onun yüklenmek
  24953. 33-Ahzâb 72
    ve : ve
  24954. 33-Ahzâb 72
    eşfakne : korktular
  24955. 33-Ahzâb 72
    ve hamele-ha : ve onu yüklendi
  24956. 33-Ahzâb 72
    el insânu : insan
  24957. 33-Ahzâb 72
    inne-hu : çünkü o
  24958. 33-Ahzâb 72
    ne : oldu, idi
  24959. 33-Ahzâb 72
    zalûmen : çok zalim
  24960. 33-Ahzâb 72
    cehûlen : çok cahil
  24961. 33-Ahzâb 73
    yuazzibe : azap eder
  24962. 33-Ahzâb 73
    el munâfikîne : münafık erkekler
  24963. 33-Ahzâb 73
    ve el munâfikâti : ve münafık kadınlar
  24964. 33-Ahzâb 73
    ve el muşrikîne : ve müşrik erkekler
  24965. 33-Ahzâb 73
    ve el muşrikâti : ve müşrik kadınlar
  24966. 33-Ahzâb 73
    ve yetûbe alâ : tövbesini kabul eder
  24967. 33-Ahzâb 73
    alâ el mu'minîne : mü'min erkeklere
  24968. 33-Ahzâb 73
    ve el mu'minâti : ve mü'min kadınlar
  24969. 33-Ahzâb 73
    vene allâhu : ve Allah olur, ...dır
  24970. 33-Ahzâb 73
    gafûren : mağfiret eden (günahları sevaba çeviren)
  24971. 33-Ahzâb 73
    rahîmen : rahîmdir (Rahîm esması ile tecelli eden)
  24972. 34-Sebe 1
    el hamdu : hamd
  24973. 34-Sebe 1
    ellezî : ki o
  24974. 34-Sebe 1
    lehu : onun
  24975. 34-Sebe 1
    es semâvâti : semalarda, göklerde
  24976. 34-Sebe 1
    ve mâ : ve şey, şeyler
  24977. 34-Sebe 1
    el ardı : yeryüzünde, yerde
  24978. 34-Sebe 1
    ve lehu : ve onun
  24979. 34-Sebe 1
    el hamdu : hamd
  24980. 34-Sebe 1
    el âhireti : ahirette
  24981. 34-Sebe 1
    ve huve : ve o
  24982. 34-Sebe 1
    el hakîmu : hakîm olan, hikmet ve hüküm sahibi
  24983. 34-Sebe 1
    el habîru : habîr olan, herşeyden haberdar olan
  24984. 34-Sebe 2
    ya'lemu : bilir
  24985. 34-Sebe 2
    yelicu : giren şey
  24986. 34-Sebe 2
    el ardı : yerinine, yere
  24987. 34-Sebe 2
    ve mâ yahrucu : ve çıkan şey
  24988. 34-Sebe 2
    veyenzilu : ve inen şey
  24989. 34-Sebe 2
    min es semâi : semadan, gökten
  24990. 34-Sebe 2
    ve mâ ya'rucu : vekselen şey
  24991. 34-Sebe 2
    ve huve : ve o
  24992. 34-Sebe 2
    er rahîmu : rahîm (Rahîm esmâsıyla tecelli eden)
  24993. 34-Sebe 2
    el gafûru : gafûr (mağfiret eden, günahları sevaba çeviren)
  24994. 34-Sebe 3
    vele : ve dedi
  24995. 34-Sebe 3
    ellezîne : o kimseler, onlar
  24996. 34-Sebe 3
    keferû : kâfir oldular, inkâr ettiler
  24997. 34-Sebe 3
    te'tîne : gelmez
  24998. 34-Sebe 3
    es sâatu : o saat (kıyâmet saati)
  24999. 34-Sebe 3
    belâ : hayır
  25000. 34-Sebe 3
    ve rabbî : ve Rabbim
  25001. 34-Sebe 3
    le : mutlaka
  25002. 34-Sebe 3
    te'tiyenne-kum : size gelecek (getirecek)
  25003. 34-Sebe 3
    el gaybi : gayb, görünmeyen
  25004. 34-Sebe 3
    zerretin : zerre, en küçük parça
  25005. 34-Sebe 3
    es semâvâti : semalarda
  25006. 34-Sebe 3
    ve lâ : ve yoktur
  25007. 34-Sebe 3
    el ardı : yeryüzünde
  25008. 34-Sebe 3
    ve lâ : ve yoktur
  25009. 34-Sebe 3
    min zâlike : bundan
  25010. 34-Sebe 3
    ve lâ : ve yoktur
  25011. 34-Sebe 3
    ekberu : daha büyük
  25012. 34-Sebe 4
    yecziye : cezalandırır, mükâfat verir
  25013. 34-Sebe 4
    ellezîne : o kimseler, onlar
  25014. 34-Sebe 4
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  25015. 34-Sebe 4
    ve amilûs sâlihâti : ve salih amelleyen
  25016. 34-Sebe 4
    ulâike : işte onlar
  25017. 34-Sebe 4
    lehum : onlar için vardır
  25018. 34-Sebe 4
    magfiretun : mağfiret
  25019. 34-Sebe 4
    ve rızkun : ve rızık
  25020. 34-Sebe 4
    kerîmun : kerim, ikram edilen, güzel, bol
  25021. 34-Sebe 5
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  25022. 34-Sebe 5
    seav : çalıştılar
  25023. 34-Sebe 5
    muâcizîne : aciz bırakılanlar
  25024. 34-Sebe 5
    ulâike : işte onlar
  25025. 34-Sebe 5
    lehum : onlar için
  25026. 34-Sebe 5
    elîmun : acı, elem veren
  25027. 34-Sebe 6
    ve yere : ve görürler, görüyorlar
  25028. 34-Sebe 6
    ellezîne : o kimseler, onlar
  25029. 34-Sebe 6
    ûtû el ılme : ilim verilenler
  25030. 34-Sebe 6
    ellezî : ki o
  25031. 34-Sebe 6
    unzile : indirildi
  25032. 34-Sebe 6
    ileyke : sana
  25033. 34-Sebe 6
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  25034. 34-Sebe 6
    huve : o
  25035. 34-Sebe 6
    el hakka : hak
  25036. 34-Sebe 6
    ve yehdî : ve hidayet eder, ulaştırır
  25037. 34-Sebe 6
    el azîzi : azîz olan, yüce olan
  25038. 34-Sebe 6
    el hamîdi : hamid olan, hamdedilen
  25039. 34-Sebe 7
    vele : ve dedi
  25040. 34-Sebe 7
    ellezîne : o kimseler, onlar
  25041. 34-Sebe 7
    keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
  25042. 34-Sebe 7
    hel : mi
  25043. 34-Sebe 7
    nedullu-kum alâ : size delâlet edelim, gösterelim
  25044. 34-Sebe 7
    yunebbiu-kum : size haber veriyor
  25045. 34-Sebe 7
    kulle : tamamen, hepsi
  25046. 34-Sebe 7
    mumezzekın : parça parça, darmadağınık
  25047. 34-Sebe 7
    inne-kum : muhakkak siz, siz mutlaka
  25048. 34-Sebe 7
    le : elbette, gerçekten
  25049. 34-Sebe 7
    cedîdin : yeni
  25050. 34-Sebe 8
    efterâ : iftira etti, uyduruyor
  25051. 34-Sebe 8
    keziben : yalan olarak
  25052. 34-Sebe 8
    em : veya, yoksa
  25053. 34-Sebe 8
    cinnetun : delilik
  25054. 34-Sebe 8
    bel : hayır
  25055. 34-Sebe 8
    ellezîne : o kimseler
  25056. 34-Sebe 8
    lâ yû'minûne : inanmazlar
  25057. 34-Sebe 8
    bi el âhireti : ahirete
  25058. 34-Sebe 8
    el azâbi : azap
  25059. 34-Sebe 8
    ve ed dalâli : ve dalâlet
  25060. 34-Sebe 8
    el baîdi : uzak
  25061. 34-Sebe 9
    e : mı, mi
  25062. 34-Sebe 9
    fe : o zaman, artık, hâlâ
  25063. 34-Sebe 9
    lem yerev : görmüyorlar, görmediler
  25064. 34-Sebe 9
    beyne eydî-him : ellerinin arasında, önlerinde olan şey
  25065. 34-Sebe 9
    vehalfe-hum : ve arkalarında olan şey
  25066. 34-Sebe 9
    min es semâi : göklerden
  25067. 34-Sebe 9
    ve el ardı : ve yeryüzü
  25068. 34-Sebe 9
    in neşe' : eğer dilersek
  25069. 34-Sebe 9
    el arda : yeryüzü
  25070. 34-Sebe 9
    ev : veya
  25071. 34-Sebe 9
    aleyhim : onların üzerine
  25072. 34-Sebe 9
    kisefen : parçalar
  25073. 34-Sebe 9
    min es semâi : semadan, göklerden
  25074. 34-Sebe 9
    inne : muhakkak
  25075. 34-Sebe 9
    like : işte bu
  25076. 34-Sebe 9
    le : gerçekten
  25077. 34-Sebe 9
    âyeten : âyet
  25078. 34-Sebe 10
    ve lekad : ve andolsun
  25079. 34-Sebe 10
    âteynâ : biz verdik
  25080. 34-Sebe 10
    dâvûde : Davut
  25081. 34-Sebe 10
    fadlen : fazl
  25082. 34-Sebe 10
    evvibî : bana yönelin, bana dönün
  25083. 34-Sebe 10
    mea-hu : onunla beraber
  25084. 34-Sebe 10
    ve et tayre : ve kuşlar
  25085. 34-Sebe 10
    ve elennâ : ve biz yumuşattık
  25086. 34-Sebe 10
    lehu : ona
  25087. 34-Sebe 10
    el hadîde : demir
  25088. 34-Sebe 11
    eni'mel (en i'mel) : yapman, yap
  25089. 34-Sebe 11
    ve kaddir : ve takdir et, dizayn et
  25090. 34-Sebe 11
    es serdi : örgü şeklinde, iç içe halkalar halinde
  25091. 34-Sebe 11
    va'melû sâlihan : ve salih amel (zikirle nefs tezkiyesi) yapın
  25092. 34-Sebe 11
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  25093. 34-Sebe 12
    ve : ve
  25094. 34-Sebe 12
    suleymâne : Süleyman
  25095. 34-Sebe 12
    er rîha : rüzgâr
  25096. 34-Sebe 12
    şehrun : bir ay
  25097. 34-Sebe 12
    ve revâhu-hâ : ve onun akşam dönüşü
  25098. 34-Sebe 12
    şehrun : bir ay
  25099. 34-Sebe 12
    ve eselnâ : ve akıttık
  25100. 34-Sebe 12
    lehu : ona
  25101. 34-Sebe 12
    ayne : pınar, kaynak
  25102. 34-Sebe 12
    el kıtri : erimiş bakır madeni
  25103. 34-Sebe 12
    ve min el cinni : ve cinlerden
  25104. 34-Sebe 12
    men : kim, kimse
  25105. 34-Sebe 12
    ya'melu : yapar
  25106. 34-Sebe 12
    beyne yedeyhi : elleri arasında, elinin altında, önünde
  25107. 34-Sebe 12
    ve men : ve kim
  25108. 34-Sebe 12
    yezıg : çıkar, sapar
  25109. 34-Sebe 12
    an emri-nâ : emrimizden
  25110. 34-Sebe 12
    es saîri : alevli ateş, cehennem ateşi
  25111. 34-Sebe 13
    ya'melûne : yaparlar
  25112. 34-Sebe 13
    lehu : ona
  25113. 34-Sebe 13
    yeşâu : dilediği şeyi
  25114. 34-Sebe 13
    mehârîbe : mihraplar, saraylar, yüksek binalar
  25115. 34-Sebe 13
    ve temâsîle : ve timsaller
  25116. 34-Sebe 13
    ve cifânin : ve büyük çanaklar
  25117. 34-Sebe 13
    ke : gibi
  25118. 34-Sebe 13
    el cevâbi : su biriktirilen büyük havuzlar
  25119. 34-Sebe 13
    ve kudûrin : ve büyük kazanlar
  25120. 34-Sebe 13
    i'melû : yapın, yapınız
  25121. 34-Sebe 13
    âle dâvûde : Davut ailesi
  25122. 34-Sebe 13
    şukren : şükrederek, şükürle
  25123. 34-Sebe 13
    ve kalîlun : ve az
  25124. 34-Sebe 13
    ibâdiye : kullarım
  25125. 34-Sebe 13
    eş şekûru : çok şükredenler
  25126. 34-Sebe 14
    fe : o zaman, artık
  25127. 34-Sebe 14
    lemmâ : olduğu zaman
  25128. 34-Sebe 14
    aleyhi : ona, onun üzerine
  25129. 34-Sebe 14
    el mevte : ölüm
  25130. 34-Sebe 14
    delle-hum : onlara delâlet (delillik) etmedi, ortaya çıkarmadı
  25131. 34-Sebe 14
    mevti-hi : ölümü
  25132. 34-Sebe 14
    bbetu el ardı : dabbetul ard, erda adı verilen bir nevi ağaç kurdu
  25133. 34-Sebe 14
    te'kulu : yiyor
  25134. 34-Sebe 14
    minseete-hu : onun bastonu, asası
  25135. 34-Sebe 14
    fe : o zaman, artık
  25136. 34-Sebe 14
    lemmâ : olduğu zaman
  25137. 34-Sebe 14
    harre : yere kapandı
  25138. 34-Sebe 14
    tebeyyenet : beyan oldu, belli oldu, açığa çıktı
  25139. 34-Sebe 14
    el cinnu : cinler
  25140. 34-Sebe 14
    en lev kânû : eğer olsaydılar
  25141. 34-Sebe 14
    ya'lemûne : bilirler
  25142. 34-Sebe 14
    el gaybe : gayb
  25143. 34-Sebe 14
    lebisû : kalmazlardı
  25144. 34-Sebe 14
    el azâbi : azap
  25145. 34-Sebe 14
    el muhîni : muhîn, alçaltıcı, aşağılayıcı
  25146. 34-Sebe 15
    lekad : andolsun
  25147. 34-Sebe 15
    ne : oldu
  25148. 34-Sebe 15
    li sebein : Sebe (halkı) için
  25149. 34-Sebe 15
    meskeni-him : onların meskenleri, meskûn oldukları, yerleştikleri yerler
  25150. 34-Sebe 15
    âyetun : bir âyet, ibret
  25151. 34-Sebe 15
    cennetâni : iki bahçe
  25152. 34-Sebe 15
    an yemînin : sağdan
  25153. 34-Sebe 15
    ve şimâlin : ve soldan
  25154. 34-Sebe 15
    veşkurû : ve şükredin
  25155. 34-Sebe 15
    lehu : ona
  25156. 34-Sebe 15
    beldetun : bir belde, şehir
  25157. 34-Sebe 15
    tayyibetun : temiz, hoş, güzel
  25158. 34-Sebe 15
    ve rabbun : ve bir Rab
  25159. 34-Sebe 16
    fe : sonra, bunun üzerine, fakat
  25160. 34-Sebe 16
    fe : sonra, bunun üzerine, fakat
  25161. 34-Sebe 16
    erselnâ : biz gönderdik
  25162. 34-Sebe 16
    aleyhim : onların üzerine
  25163. 34-Sebe 16
    seyle : sel
  25164. 34-Sebe 16
    el arimi : Arim (bir vadi adı)
  25165. 34-Sebe 16
    ve beddelnâ-hum : ve onlara tebdil ettik, dönüştürdük
  25166. 34-Sebe 16
    bi cennetey-him : onların iki bahçesini
  25167. 34-Sebe 16
    cenneteyni : iki bahçe
  25168. 34-Sebe 16
    zevâtey : sahip
  25169. 34-Sebe 16
    ve eslin : ve meyvesiz ağaç
  25170. 34-Sebe 16
    ve şey'in : ve bir şey
  25171. 34-Sebe 17
    like : işteyle
  25172. 34-Sebe 17
    cezeynâ-hum : onları cezalandırdık
  25173. 34-Sebe 17
    keferû : inkâr ettiler
  25174. 34-Sebe 17
    ve hel : mı
  25175. 34-Sebe 17
    el kefûre : kâfirler, inkârda ileri gidenler
  25176. 34-Sebe 18
    ve cealnâ : ve kıldık, yaptık
  25177. 34-Sebe 18
    beyne-hum : onların arasında
  25178. 34-Sebe 18
    ve beyne : ve arasında
  25179. 34-Sebe 18
    el kurelletî : beldeler, ülkeler
  25180. 34-Sebe 18
    reknâ : bereketlendirdik
  25181. 34-Sebe 18
    kuren : belde, şehir
  25182. 34-Sebe 18
    hireten : yardım eden, sırt sırta, ardarda
  25183. 34-Sebe 18
    ve kaddernâ : ve takdir ettik
  25184. 34-Sebe 18
    es seyre : seyir, gezme, yürüme, dolaşma
  25185. 34-Sebe 18
    leyâliye : geceler, geceleyin
  25186. 34-Sebe 18
    ve eyyâmen : venler, gündüzler
  25187. 34-Sebe 18
    âminîne : emin olarak, korkusuz olarak
  25188. 34-Sebe 19
    fe : o zaman, böylece, buna rağmen, fakat
  25189. 34-Sebe 19
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  25190. 34-Sebe 19
    beyne : arası
  25191. 34-Sebe 19
    esfâri-nâ : seferlerimiz
  25192. 34-Sebe 19
    ve zalemû : ve zulmettiler
  25193. 34-Sebe 19
    enfuse-hum : kendi nefslerine
  25194. 34-Sebe 19
    fe : o zaman, böylece, buna rağmen, fakat
  25195. 34-Sebe 19
    cealnâ-hum : onları kıldık
  25196. 34-Sebe 19
    ehâdîse : hadîs, nesilden nesile anlatılan sözler (efsane)
  25197. 34-Sebe 19
    ve mezzaknâ-hum : ve onları parçaladık, dağıttık
  25198. 34-Sebe 19
    kulle : hepsi, bütün, tamamı
  25199. 34-Sebe 19
    mumezzakın : parçalanmış olarak, parça parça
  25200. 34-Sebe 19
    inne : muhakkak
  25201. 34-Sebe 19
    fî zâlike : işte bunda vardır
  25202. 34-Sebe 19
    le : elbette
  25203. 34-Sebe 19
    şekûrin : çok şükreden
  25204. 34-Sebe 20
    ve lekad : ve andolsun
  25205. 34-Sebe 20
    aleyhim : onların üzerinde
  25206. 34-Sebe 20
    zanne-hu : onun zannı, hedefi
  25207. 34-Sebe 20
    fe : o zaman, böylece
  25208. 34-Sebe 20
    ittebeû-hu : ona tâbî oldular
  25209. 34-Sebe 20
    ferîkan : bir fırka, topluluk, zümre
  25210. 34-Sebe 20
    min el mû'minîne : mü'min olandan
  25211. 34-Sebe 21
    ve mâ kâne : ve yoktu, olmadı
  25212. 34-Sebe 21
    lehu : onun
  25213. 34-Sebe 21
    aleyhim : onların üzerinde
  25214. 34-Sebe 21
    li na'leme : bilmemiz için
  25215. 34-Sebe 21
    men yû'minu : inanan, îmân eden, mü'min olan kişi
  25216. 34-Sebe 21
    bi el âhireti : ahirete (Allah'a ulaşmaya)
  25217. 34-Sebe 21
    mimmen (min men) : o kimseden
  25218. 34-Sebe 21
    huve : o
  25219. 34-Sebe 21
    fî şekkin : şüpheinde, şüphede
  25220. 34-Sebe 21
    ve rabbu-ke : ve senin Rabbin
  25221. 34-Sebe 21
    alâ kulli şey'in : herşeye, herşeyi
  25222. 34-Sebe 22
    ellezîne : o kimseler, onlar
  25223. 34-Sebe 22
    zeamtum : zeam ettiniz, değer verdiniz, ilâh saydınız
  25224. 34-Sebe 22
    yemlikûne : malik değiller, güçleri yetmez
  25225. 34-Sebe 22
    miskâle : ağırlık
  25226. 34-Sebe 22
    zerretin : zerre, en küçük miktar
  25227. 34-Sebe 22
    es semâvâti : semalarda, göklerde
  25228. 34-Sebe 22
    ve lâ : ve olmaz, yoktur
  25229. 34-Sebe 22
    el ardı : yeryüzünde
  25230. 34-Sebe 22
    ve mâ : ve yoktur
  25231. 34-Sebe 22
    lehum : onların
  25232. 34-Sebe 22
    ve mâ : ve değildir, yoktur
  25233. 34-Sebe 22
    lehu : ona
  25234. 34-Sebe 23
    vetenfeu : ve fayda vermez
  25235. 34-Sebe 23
    eş şefâatu : şefaat
  25236. 34-Sebe 23
    inde-hû : onun yanında, katında, huzurunda
  25237. 34-Sebe 23
    men : kim, kimse(ler)
  25238. 34-Sebe 23
    ezine : izin verdi
  25239. 34-Sebe 23
    lehu : ona
  25240. 34-Sebe 23
    le : dedi
  25241. 34-Sebe 23
    el hakka : hak
  25242. 34-Sebe 23
    ve huve : ve o
  25243. 34-Sebe 23
    el aliyyu : âli, çok yüce
  25244. 34-Sebe 23
    el kebîru : kebir, çok büyük
  25245. 34-Sebe 24
    men : kim
  25246. 34-Sebe 24
    yerzuku-kum : sizi rızıklandırır
  25247. 34-Sebe 24
    min es semâvâti : semalardan, göklerden
  25248. 34-Sebe 24
    ve el ardı : ve arz, yer
  25249. 34-Sebe 24
    ve innâ : ve muhakkak (ki) biz
  25250. 34-Sebe 24
    ev : veya
  25251. 34-Sebe 24
    le : elbette, mutlaka
  25252. 34-Sebe 24
    alâ huden : hidayet üzerinde
  25253. 34-Sebe 24
    ev : veya
  25254. 34-Sebe 25
    lâ tus'elûne : siz sorulamazsınız, sorgulanmazsınız
  25255. 34-Sebe 25
    ecremnâ : biz cürüm yaptık, suç işledik
  25256. 34-Sebe 25
    ve lâ nus'elu : ve biz sorulmayız, sorgulanmayız
  25257. 34-Sebe 25
    ta'melûne : siz yapıyorsunuz
  25258. 34-Sebe 26
    yecmeu : toplar, toplayacak
  25259. 34-Sebe 26
    beyne-nâ : bizim aramızda, bizim aramızı
  25260. 34-Sebe 26
    summe : sonra
  25261. 34-Sebe 26
    yeftehu : fethedecek, açacak, hüküm verecek
  25262. 34-Sebe 26
    beyne-nâ : bizim aramızda, bizim aramızı
  25263. 34-Sebe 26
    el hakkı : Hak
  25264. 34-Sebe 26
    ve huve : ve o
  25265. 34-Sebe 26
    el fettâhu : açan, hükmeden, fetheden
  25266. 34-Sebe 26
    el alîmu : âlim olan, en iyi bilen
  25267. 34-Sebe 27
    erûniye : bana gösterin
  25268. 34-Sebe 27
    ellezîne : onlar
  25269. 34-Sebe 27
    elhaktum : siz ilhak ettiniz, dahil ettiniz
  25270. 34-Sebe 27
    şurekâe : şerikler, ortaklar
  25271. 34-Sebe 27
    kellâ : hayır, olamaz
  25272. 34-Sebe 27
    bel : hayır, bilâkis
  25273. 34-Sebe 27
    huvallahu (huve allahu) : o Allah ki
  25274. 34-Sebe 27
    el azîzu : azîz, üstün, yüce
  25275. 34-Sebe 27
    el hakîmu : hüküm ve hikmet sahibi
  25276. 34-Sebe 28
    veerselnâ-ke : ve senindermedik
  25277. 34-Sebe 28
    ffeten : bütün, hepsi
  25278. 34-Sebe 28
    li en nâsi : insanlar için
  25279. 34-Sebe 28
    beşîren : müjdeleyici
  25280. 34-Sebe 28
    ve nezîren : ve nezir, uyarıcı
  25281. 34-Sebe 28
    vekinne : ve lâkin, fakat
  25282. 34-Sebe 28
    eksere : daha çok, çoğu
  25283. 34-Sebe 28
    en nâsi : insanlar
  25284. 34-Sebe 28
    lâ ya'lemûne : bilmiyorlar
  25285. 34-Sebe 29
    ve yekûlûne : ve diyorlar, derler
  25286. 34-Sebe 29
    metâ : ne zaman
  25287. 34-Sebe 29
    el va'du : vaad
  25288. 34-Sebe 29
    sâdikîne : sadık olanlar, doğru söyleyenler
  25289. 34-Sebe 30
    lekum : sizin için
  25290. 34-Sebe 30
    yevmin : (bir) gün
  25291. 34-Sebe 30
    teste'hirûne : tehir edemezsiniz, geciktiremezsiniz, erteleyemezsiniz
  25292. 34-Sebe 30
    aten : bir saat
  25293. 34-Sebe 30
    vetestakdimûne : ve takdim edemezsiniz, öne alamazsınız
  25294. 34-Sebe 31
    vele : ve dedi
  25295. 34-Sebe 31
    ellezîne : onlar
  25296. 34-Sebe 31
    keferû : inkâr ettiler
  25297. 34-Sebe 31
    len nû'mine : asla inanmayız
  25298. 34-Sebe 31
    el kur'âni : Kur'ân
  25299. 34-Sebe 31
    ve lâ : ve olmaz
  25300. 34-Sebe 31
    bi ellezî : ona
  25301. 34-Sebe 31
    beyne yedeyhi : elleri arasında, önlerinde
  25302. 34-Sebe 31
    ve lev : ve şâyet, eğer
  25303. 34-Sebe 31
    terâ : görürsün
  25304. 34-Sebe 31
    ez zâlimûne : zalimler, zulmedenler
  25305. 34-Sebe 31
    mevkûfûne : tevkif edilenler, tutuklananlar
  25306. 34-Sebe 31
    inde : yanında, huzurunda
  25307. 34-Sebe 31
    yerciu : dönerler
  25308. 34-Sebe 31
    el kavle : söz, lâf
  25309. 34-Sebe 31
    yekûlu : der
  25310. 34-Sebe 31
    ellezîne : onlar
  25311. 34-Sebe 31
    li ellezîne : onlara
  25312. 34-Sebe 31
    istekberû : büyüklük tasladılar, kibirlendiler
  25313. 34-Sebe 31
    leventum : eğer sizler olmasaydınız
  25314. 34-Sebe 31
    le kun-nâ : biz mutlaka olurduk
  25315. 34-Sebe 31
    mû'minîne : mü'minler
  25316. 34-Sebe 32
    le : dedi
  25317. 34-Sebe 32
    ellezîne : onlar
  25318. 34-Sebe 32
    istekberû : büyüklük tasladılar, kibirlendiler
  25319. 34-Sebe 32
    li ellezîne : onlara
  25320. 34-Sebe 32
    e : mi
  25321. 34-Sebe 32
    sadednâ-kum : biz sizi engelledik, mani olduk
  25322. 34-Sebe 32
    an el hudâ : hidayetten
  25323. 34-Sebe 32
    ba'de : sonra
  25324. 34-Sebe 32
    iz câe-kum : size geldiği zaman
  25325. 34-Sebe 32
    bel : hayır, bilâkis
  25326. 34-Sebe 32
    mucrimîne : cürüm işleyenler, suçlular
  25327. 34-Sebe 33
    ve : ve
  25328. 34-Sebe 33
    le : dedi
  25329. 34-Sebe 33
    ellezîne : onlar
  25330. 34-Sebe 33
    lillezîne (li ellezîne) : onlara
  25331. 34-Sebe 33
    estekberû : büyüklük tasladılar, kibirlendiler
  25332. 34-Sebe 33
    bel : hayır
  25333. 34-Sebe 33
    mekru : hile, tuzak
  25334. 34-Sebe 33
    el leyli : gece
  25335. 34-Sebe 33
    ve en nehâri : ve gündüz
  25336. 34-Sebe 33
    iz te'murûne-nâ : bize emrediyordunuz
  25337. 34-Sebe 33
    en nekfure : inkâr etmemizi
  25338. 34-Sebe 33
    ve nec'ale : ve kılıyoruz, kılarız
  25339. 34-Sebe 33
    lehû : ona, ona
  25340. 34-Sebe 33
    endâden : eşler, dengi şeyler (putlar)
  25341. 34-Sebe 33
    ve eserrû : ve gizlediler, sakladılar
  25342. 34-Sebe 33
    en nedâmete : pişmanlıklar
  25343. 34-Sebe 33
    lemmâ : olduğu zaman
  25344. 34-Sebe 33
    raevû : gördüler
  25345. 34-Sebe 33
    el azâbe : azap
  25346. 34-Sebe 33
    ve cealnâ : ve biz kıldık, yaptık
  25347. 34-Sebe 33
    aglâle : halkalar, zincirler
  25348. 34-Sebe 33
    ellezîne : onlar
  25349. 34-Sebe 33
    keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
  25350. 34-Sebe 33
    hel : mı
  25351. 34-Sebe 33
    yuczevne : cezalandırılırlar
  25352. 34-Sebe 33
    ya'melûne : yapıyorlar
  25353. 34-Sebe 34
    veerselnâ : ve biz göndermedik
  25354. 34-Sebe 34
    karyetin : karye, belde, ülke
  25355. 34-Sebe 34
    min nezîrin : bir nezir, uyarıcı
  25356. 34-Sebe 34
    le : dedi
  25357. 34-Sebe 34
    mutrefû-hâ : onun refahinde olanları, ileri gelenleri
  25358. 34-Sebe 34
    kâfirûne : inkâr edenler
  25359. 34-Sebe 35
    ve kâlû : ve dediler
  25360. 34-Sebe 35
    ekseru : daha çok
  25361. 34-Sebe 35
    emvâlen : mallar (mal olarak)
  25362. 34-Sebe 35
    ve evlâden : ve çocuklar (evlât olarak)
  25363. 34-Sebe 35
    ve mâ nahnu : ve biz değiliz
  25364. 34-Sebe 35
    bi muazzebîne : azap edilecek olanlar
  25365. 34-Sebe 36
    inne : muhakkak
  25366. 34-Sebe 36
    yebsutu : genişletir
  25367. 34-Sebe 36
    er rızka : rızık
  25368. 34-Sebe 36
    li men : o kimseye
  25369. 34-Sebe 36
    yeşâu : diler
  25370. 34-Sebe 36
    ve yakdiru : ve takdir eder, daraltır
  25371. 34-Sebe 36
    vekinne : ve lâkin, fakat
  25372. 34-Sebe 36
    eksere : daha çok, çoğu
  25373. 34-Sebe 36
    en nâsi : insanlar
  25374. 34-Sebe 36
    lâ ya'lemûne : bilmiyorlar, bilmezler
  25375. 34-Sebe 37
    ve mâ : ve değil
  25376. 34-Sebe 37
    emvâlu-kum : sizin mallarınız
  25377. 34-Sebe 37
    ve lâ : ve değil
  25378. 34-Sebe 37
    evlâdu-kum : sizin evlâtlarınız
  25379. 34-Sebe 37
    billetî (bi elletî) : ki o
  25380. 34-Sebe 37
    inde-nâ : bizim katımız, huzurumuz
  25381. 34-Sebe 37
    men : kimse
  25382. 34-Sebe 37
    âmene : âmenû oldu, hayattayken Allah'a ulaşmayı diledi
  25383. 34-Sebe 37
    ve amile sâlihan : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptı
  25384. 34-Sebe 37
    fe ulâike : işte onlar
  25385. 34-Sebe 37
    lehum : onlar için, onlar için vardır
  25386. 34-Sebe 37
    cezâu : ceza, karşılık, mükâfat
  25387. 34-Sebe 37
    ed dı'fi : kat kat
  25388. 34-Sebe 37
    ve hum : ve onlar
  25389. 34-Sebe 37
    el gurufâti : yüksek yerlerde, yüksek makamlarda
  25390. 34-Sebe 37
    âminûne : emin olanlar, emniyette olanlar
  25391. 34-Sebe 38
    ve ellezîne : ve onlar
  25392. 34-Sebe 38
    yes'avne : çalışırlar
  25393. 34-Sebe 38
    muâcizîne : aciz bırakanlar
  25394. 34-Sebe 38
    ulâike : işte onlar
  25395. 34-Sebe 38
    el azâbi : azap
  25396. 34-Sebe 38
    muhdarûne : hazır bulunanlar
  25397. 34-Sebe 39
    inne : muhakkak
  25398. 34-Sebe 39
    yebsutu : genişletir
  25399. 34-Sebe 39
    er rızka : rızık
  25400. 34-Sebe 39
    li men : o kimseye
  25401. 34-Sebe 39
    yeşâu : diler
  25402. 34-Sebe 39
    ve yakdiru : ve takdir eder, daraltır
  25403. 34-Sebe 39
    lehu : ona
  25404. 34-Sebe 39
    ve mâ : ve ne
  25405. 34-Sebe 39
    enfaktum : infâk ettiniz
  25406. 34-Sebe 39
    min şey'in : bir şeyden
  25407. 34-Sebe 39
    fe : o zaman
  25408. 34-Sebe 39
    huve : o
  25409. 34-Sebe 39
    ve huve : ve o
  25410. 34-Sebe 39
    er râzikîne : rızk verenler
  25411. 34-Sebe 40
    ve yevme : ve gün
  25412. 34-Sebe 40
    cemîan : hepsini, tümünü
  25413. 34-Sebe 40
    summe : sonra
  25414. 34-Sebe 40
    yekûlu : diyecek
  25415. 34-Sebe 40
    li el melâiketi : meleklere
  25416. 34-Sebe 40
    e : mı, mi
  25417. 34-Sebe 40
    ya'budûne : tapıyorlar
  25418. 34-Sebe 41
    subhâne-ke : sennezzehsin, sen Sübhan'sın
  25419. 34-Sebe 41
    ente : sen
  25420. 34-Sebe 41
    veliyyu-nâ : bizim dostumuz, velîmiz
  25421. 34-Sebe 41
    bel : hayır
  25422. 34-Sebe 41
    ya'budûne : tapıyorlar
  25423. 34-Sebe 41
    el cinne : cin
  25424. 34-Sebe 41
    ekseru-hum : onların çoğu
  25425. 34-Sebe 41
    mû'minûne : îmân eden, mü'min olanlar
  25426. 34-Sebe 42
    fe : artık, o zaman
  25427. 34-Sebe 42
    el yevme : o gün
  25428. 34-Sebe 42
    yemliku : malik olmaz, olamaz, gücü yetmez
  25429. 34-Sebe 42
    nef'an : fayda
  25430. 34-Sebe 42
    vedarren : ve zarar vermez
  25431. 34-Sebe 42
    ve nekûlu : ve deriz
  25432. 34-Sebe 42
    li ellezîne : onlara
  25433. 34-Sebe 42
    zalemû : zalimler, zulmedenler
  25434. 34-Sebe 42
    azâben : azap
  25435. 34-Sebe 42
    elletî : ki o
  25436. 34-Sebe 42
    tukezzibûne : tekzip ediyorsunuz, inkâr ediyorsunuz, yalanlıyorsunuz
  25437. 34-Sebe 43
    ve izâ tutlâ : ve okunduğu zaman
  25438. 34-Sebe 43
    aleyhim : onlara
  25439. 34-Sebe 43
    beyyinâtin : apaçık, açıkça
  25440. 34-Sebe 43
    en : olması
  25441. 34-Sebe 43
    yasudde-kum : sizi engeller, mani olur
  25442. 34-Sebe 43
    ne : oldu, idi
  25443. 34-Sebe 43
    ve kâlû : ve dediler
  25444. 34-Sebe 43
    mufteren : iftira, uydurulmuş
  25445. 34-Sebe 43
    vele : ve dedi
  25446. 34-Sebe 43
    ellezîne : onlar
  25447. 34-Sebe 43
    keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
  25448. 34-Sebe 43
    el hakkı : hak
  25449. 34-Sebe 43
    lemmâ : olduğu zaman
  25450. 34-Sebe 43
    e-hum : onlar geldi
  25451. 34-Sebe 44
    ve : ve
  25452. 34-Sebe 44
    mâ âteynâ-hum : biz onlara vermedik
  25453. 34-Sebe 44
    yedrusûne-hâ : onu tedris ederler
  25454. 34-Sebe 44
    ve : ve
  25455. 34-Sebe 44
    erselnâ : ve biz göndermedik
  25456. 34-Sebe 44
    ileyhim : onlara
  25457. 34-Sebe 44
    kable-ke : senden önce
  25458. 34-Sebe 44
    min nezîrin : bir nezir, uyarıcı
  25459. 34-Sebe 45
    ve kezzebe : ve tekzip etti, yalanladı
  25460. 34-Sebe 45
    ellezîne : onlar
  25461. 34-Sebe 45
    vebelegû : ve erişmediler
  25462. 34-Sebe 45
    mi'şâre : onda bir
  25463. 34-Sebe 45
    mâ âteynâ-hum : onlara verdiklerimiz
  25464. 34-Sebe 45
    fe : böylece, buna rağmen, bundan sonra
  25465. 34-Sebe 45
    kezzebû : tekzip ettiler, yalanladılar
  25466. 34-Sebe 45
    fe : böylece, buna rağmen, bundan sonra
  25467. 34-Sebe 45
    keyfe : nasıl
  25468. 34-Sebe 45
    ne : oldu
  25469. 34-Sebe 45
    nekîri : inkârım, cezam
  25470. 34-Sebe 46
    innemâ : ancak, sadece
  25471. 34-Sebe 46
    eızu-kum : size vaazediyorum, öğüt veriyorum
  25472. 34-Sebe 46
    hidetin : tek, bir tane
  25473. 34-Sebe 46
    en : olmak
  25474. 34-Sebe 46
    tekûmû : kalkın
  25475. 34-Sebe 46
    mesnâ : ikişer ikişer
  25476. 34-Sebe 46
    ve furâdâ : ve fertler (olarak), teker teker
  25477. 34-Sebe 46
    summe : sonra
  25478. 34-Sebe 46
    tetefekkerû : tefekkür edin, düşünün
  25479. 34-Sebe 46
    cinnetin : cinnet, delilik
  25480. 34-Sebe 46
    huve : o
  25481. 34-Sebe 46
    nezîrun : nezir, uyarıcı
  25482. 34-Sebe 46
    lekum : sizin için
  25483. 34-Sebe 46
    beyne yedey : ellerinin arasında, önünde, gelecek olan
  25484. 34-Sebe 46
    şedîdin : şiddetli, kuvvetli
  25485. 34-Sebe 47
    seeltu-kum : sizden istemedim
  25486. 34-Sebe 47
    min ecrin : bir ecir, bir ücret
  25487. 34-Sebe 47
    fe : öyleyse
  25488. 34-Sebe 47
    huve : o
  25489. 34-Sebe 47
    lekum : sizin
  25490. 34-Sebe 47
    ecriye : benim ecrim, benim ücretim
  25491. 34-Sebe 47
    ve huve : ve o
  25492. 34-Sebe 47
    alâ kulli şey'in : herşeye
  25493. 34-Sebe 47
    şehîdun : şahittir
  25494. 34-Sebe 48
    inne : muhakkak
  25495. 34-Sebe 48
    bi el hakkı : hakkı
  25496. 34-Sebe 48
    el guyûbi : gaybler, bilinmeyen
  25497. 34-Sebe 49
    e : geldi
  25498. 34-Sebe 49
    el hakku : hak
  25499. 34-Sebe 49
    ve mâ yubdiû : ve ortaya çıkaramaz, zuhur ettiremez
  25500. 34-Sebe 49
    el bâtılu : bâtıl
  25501. 34-Sebe 49
    ve mâ yuîdu : ve geri getiremez
  25502. 34-Sebe 50
    fe : o zaman, o taktirde
  25503. 34-Sebe 50
    innemâ : ancak, sadece
  25504. 34-Sebe 50
    edıllu : sapmış olurum
  25505. 34-Sebe 50
    nefsî : kendi nefsim
  25506. 34-Sebe 50
    ve in : ve eğer
  25507. 34-Sebe 50
    ihtedeytu : hidayete erdim (erersem)
  25508. 34-Sebe 50
    fe : o zaman, o taktirde
  25509. 34-Sebe 50
    ileyye : bana
  25510. 34-Sebe 50
    inne-hu : muhakkak o
  25511. 34-Sebe 50
    semîun : en iyi işitendir
  25512. 34-Sebe 51
    ve lev terâ : ve şâyetrsen
  25513. 34-Sebe 51
    feziû : korkuya, dehşete kapıldılar
  25514. 34-Sebe 51
    fe : o zaman
  25515. 34-Sebe 51
    fevte : kaçış yoktur
  25516. 34-Sebe 51
    ve uhızû : ve yakalandılar
  25517. 34-Sebe 51
    min mekânin : mekândan, yerden
  25518. 34-Sebe 52
    ve kâlû : ve dediler
  25519. 34-Sebe 52
    âmennâ : biz îmân ettik
  25520. 34-Sebe 52
    ve ennâ : ve nasıl olur
  25521. 34-Sebe 52
    lehum : onlar, onların
  25522. 34-Sebe 52
    et tenâvuşu : elde etmek
  25523. 34-Sebe 52
    min mekânin : bir mekândan, yerden
  25524. 34-Sebe 53
    ve kad : ve olmuştu
  25525. 34-Sebe 53
    keferû : inkâr ettiler
  25526. 34-Sebe 53
    ve yakzifûne : ve atıyorlar
  25527. 34-Sebe 53
    bi el gaybi : gayba
  25528. 34-Sebe 53
    min mekânin : bir mekândan, yerden
  25529. 34-Sebe 54
    vele : ve ayrıldı, set çekildi
  25530. 34-Sebe 54
    beyne-hum : onların arasına
  25531. 34-Sebe 54
    ve beyne : ve arasına
  25532. 34-Sebe 54
    yeştehûne : istek duydukları şeyler
  25533. 34-Sebe 54
    kemâ : gibi
  25534. 34-Sebe 54
    fuile : yapıldı
  25535. 34-Sebe 54
    bi eşyâı-him : onların şeyleri
  25536. 34-Sebe 54
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  25537. 34-Sebe 54
    şekkin : şüphe
  25538. 35-Fâtır 1
    el hamdu : hamd
  25539. 35-Fâtır 1
    es semâvâti : semalar, gökler
  25540. 35-Fâtır 1
    ve el ardı : ve yer
  25541. 35-Fâtır 1
    el melâiketi : melekler
  25542. 35-Fâtır 1
    rusulen : resûller, elçiler
  25543. 35-Fâtır 1
    ecnihatin : cenahlar, kanatlar
  25544. 35-Fâtır 1
    mesnâ : ikişer
  25545. 35-Fâtır 1
    ve sulâse : ve üçer
  25546. 35-Fâtır 1
    ve rubâa : verder
  25547. 35-Fâtır 1
    yezîdu : artırır
  25548. 35-Fâtır 1
    el halkı : yaratışta, yaratmada
  25549. 35-Fâtır 1
    yeşâu : diler
  25550. 35-Fâtır 1
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  25551. 35-Fâtır 1
    şey'in : şey
  25552. 35-Fâtır 2
    yeftehillâhu (yeftehi allâhu) : Allah'ın açtığı
  25553. 35-Fâtır 2
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  25554. 35-Fâtır 2
    min rahmetin : rahmetten
  25555. 35-Fâtır 2
    fe : o zaman
  25556. 35-Fâtır 2
    mumsike : tutacak olan, tutan kimse
  25557. 35-Fâtır 2
    lehâ : onu
  25558. 35-Fâtır 2
    ve mâ : ve şey, ne
  25559. 35-Fâtır 2
    fe : o zaman
  25560. 35-Fâtır 2
    mursile : gönderen, gönderecek olan
  25561. 35-Fâtır 2
    lehu : onu
  25562. 35-Fâtır 2
    ve huve el azîzu : ve o azîz, üstün ve güçlü
  25563. 35-Fâtır 2
    el hakîmu : hüküm ve hikmet sahibi
  25564. 35-Fâtır 3
    eyyuhâ : ey
  25565. 35-Fâtır 3
    en nâsu : insanlar
  25566. 35-Fâtır 3
    ni'metallâhi (ni'mete allâhi) : Allah'ın ni'meti
  25567. 35-Fâtır 3
    aleykum : sizin üzerinize
  25568. 35-Fâtır 3
    hel : (var) mı
  25569. 35-Fâtır 3
    yerzuku-kum : sizi rızıklandırır
  25570. 35-Fâtır 3
    min es semâi : semadan, gökten
  25571. 35-Fâtır 3
    ve el ardı : ve yer
  25572. 35-Fâtır 3
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  25573. 35-Fâtır 3
    huve : o
  25574. 35-Fâtır 3
    fe : öyleyse
  25575. 35-Fâtır 3
    ennâ : nasıl
  25576. 35-Fâtır 3
    tû'fekûne : döndürülüyorsunuz
  25577. 35-Fâtır 4
    ve in : ve eğer
  25578. 35-Fâtır 4
    yukezzibû-ke : seni yalanlıyorlar
  25579. 35-Fâtır 4
    fe : artık, da
  25580. 35-Fâtır 4
    kuzzibet : yalanlandı
  25581. 35-Fâtır 4
    min kabli-ke : senden önce
  25582. 35-Fâtır 4
    ve ilâllâhi (ilâ allâhi) : ve Allah'a
  25583. 35-Fâtır 4
    turceu : döndürülür
  25584. 35-Fâtır 4
    el umûru : emirler, işler
  25585. 35-Fâtır 5
    eyyuhâ : ey
  25586. 35-Fâtır 5
    en nâsu : insanlar
  25587. 35-Fâtır 5
    inne : muhakkak
  25588. 35-Fâtır 5
    va'dallâhi (va'de allâhi) : Allah'ın vaadi
  25589. 35-Fâtır 5
    fe : artık, öyleyse
  25590. 35-Fâtır 5
    tegurrenne-kum : sakın sizi aldatmasın
  25591. 35-Fâtır 5
    el hayâtu ed dunyâ : dünya hayatı
  25592. 35-Fâtır 5
    veyegurrenne-kum : ve sakın sizi aldatmasın
  25593. 35-Fâtır 5
    el garûru : aldatıcılar
  25594. 35-Fâtır 6
    inne : muhakkak
  25595. 35-Fâtır 6
    eş şeytâne : şeytan
  25596. 35-Fâtır 6
    lekum : sizin için
  25597. 35-Fâtır 6
    fe : artık, öyleyse
  25598. 35-Fâtır 6
    ittehızû-hu : onu edinin
  25599. 35-Fâtır 6
    aduvven : düşman
  25600. 35-Fâtır 6
    innemâ : ancak, sadece
  25601. 35-Fâtır 6
    yed'û : davet eder, çağırır
  25602. 35-Fâtır 6
    zbehu : hizib, grup, taraftar
  25603. 35-Fâtır 6
    yekûnû : olur
  25604. 35-Fâtır 6
    es seîri : alevli ateş, cehennem
  25605. 35-Fâtır 7
    ellezîne : onlar
  25606. 35-Fâtır 7
    keferû : inkâr ettiler
  25607. 35-Fâtır 7
    lehum : onlara, onlar için vardır
  25608. 35-Fâtır 7
    şedîdun : şiddetli
  25609. 35-Fâtır 7
    ve ellezîne : ve onlar
  25610. 35-Fâtır 7
    âmenû : âmenû oldular (hayattayken Allah'a ulaşmayı dilediler)
  25611. 35-Fâtır 7
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptılar
  25612. 35-Fâtır 7
    lehum : onlara, onlar için vardır
  25613. 35-Fâtır 7
    magfiretun : mağfiret (günahlarının sevaba çevrilmesi)
  25614. 35-Fâtır 7
    ve ecrun : ve ecir, mükâfat
  25615. 35-Fâtır 7
    kebîrun : büyük
  25616. 35-Fâtır 8
    e : mı
  25617. 35-Fâtır 8
    fe : artık, işte, böylece, fakat
  25618. 35-Fâtır 8
    men : kim, kimse, kişi
  25619. 35-Fâtır 8
    zuyyine : süslendi, güzelsterildi
  25620. 35-Fâtır 8
    lehu : ona
  25621. 35-Fâtır 8
    ameli-hi : onun ameli
  25622. 35-Fâtır 8
    fe : artık, böylece, fakat
  25623. 35-Fâtır 8
    reâ-hu : onu gördü
  25624. 35-Fâtır 8
    hasenen : güzel
  25625. 35-Fâtır 8
    fe : artık, işte, böylece, fakat
  25626. 35-Fâtır 8
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
  25627. 35-Fâtır 8
    men yeşâu : dilediği kimse, kişi
  25628. 35-Fâtır 8
    ve yehdî : ve hidayete erdirir
  25629. 35-Fâtır 8
    men yeşâu : dilediği kişi, dilediği kimse
  25630. 35-Fâtır 8
    fe : artık, işte, böylece, fakat
  25631. 35-Fâtır 8
    tezheb : gitmesin, olmasın
  25632. 35-Fâtır 8
    nefsu-ke : senin nefsin
  25633. 35-Fâtır 8
    aleyhim : onlara, onlar için
  25634. 35-Fâtır 8
    haserâtin : hasretler, hüzünler
  25635. 35-Fâtır 8
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
  25636. 35-Fâtır 8
    yesneûne : yapıyorlar
  25637. 35-Fâtır 9
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  25638. 35-Fâtır 9
    ellezî : onlar
  25639. 35-Fâtır 9
    ersele : gönderdi
  25640. 35-Fâtır 9
    er rîâha : rüzgâr(lar)
  25641. 35-Fâtır 9
    fe : artık, böylece
  25642. 35-Fâtır 9
    sehâben : bulutlar
  25643. 35-Fâtır 9
    fe : artık, böylece
  25644. 35-Fâtır 9
    ilâ beledin : beldeye
  25645. 35-Fâtır 9
    meyyitin : ölü
  25646. 35-Fâtır 9
    fe : artık, böylelikle
  25647. 35-Fâtır 9
    ahyeynâ : diriltiriz
  25648. 35-Fâtır 9
    el arda : yeryüzü
  25649. 35-Fâtır 9
    ba'de : sonra
  25650. 35-Fâtır 9
    mevti-hâ : onun ölümü
  25651. 35-Fâtır 9
    kezâlike : işteyle
  25652. 35-Fâtır 9
    en nuşûru : nüşur, yeniden dirilip yayılma
  25653. 35-Fâtır 10
    men : kim, kimse
  25654. 35-Fâtır 10
    ne : oldu
  25655. 35-Fâtır 10
    el izzete : izzet
  25656. 35-Fâtır 10
    fe : artık
  25657. 35-Fâtır 10
    el izzetu : izzet
  25658. 35-Fâtır 10
    cemîan : hepsi, bütün, tamamen
  25659. 35-Fâtır 10
    ileyhi : ona
  25660. 35-Fâtır 10
    yes'adu : yükselir, erişir
  25661. 35-Fâtır 10
    el kelimu : söz, kelime
  25662. 35-Fâtır 10
    et tayyibu : temiz, güzel
  25663. 35-Fâtır 10
    ve el amelu es sâlihu : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptı
  25664. 35-Fâtır 10
    yerfeu-hu : onu yükseltir
  25665. 35-Fâtır 10
    ve ellezîne : ve onlar
  25666. 35-Fâtır 10
    yemkurûne : hile yaparlar, tuzak kurarlar
  25667. 35-Fâtır 10
    es seyyiâti : kötülükler, günahlar
  25668. 35-Fâtır 10
    lehum : onlara, onlar için vardır
  25669. 35-Fâtır 10
    şedîdun : şiddetli
  25670. 35-Fâtır 10
    ve mekru : ve hile, düzen
  25671. 35-Fâtır 10
    ulâike : işte onlar
  25672. 35-Fâtır 10
    huve : o
  25673. 35-Fâtır 10
    yebûru : helâk olur, boşa gider
  25674. 35-Fâtır 11
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  25675. 35-Fâtır 11
    summe : sonra
  25676. 35-Fâtır 11
    min nutfetin : bir nutfeden
  25677. 35-Fâtır 11
    summe : sonra
  25678. 35-Fâtır 11
    ceale-kum : sizi kıldı
  25679. 35-Fâtır 11
    ezvâcen : eşler, zevceler
  25680. 35-Fâtır 11
    ve mâ tahmilu : veklenmez, gebe kalmaz
  25681. 35-Fâtır 11
    vetedau : ve doğum yapmaz
  25682. 35-Fâtır 11
    veyuammeru : ve ömür verilmez, ömrü uzatılmaz
  25683. 35-Fâtır 11
    min muammerin : ömür verilen bir kimseden
  25684. 35-Fâtır 11
    ve lâ yunkasu : ve eksiltilmez, kısaltılmaz
  25685. 35-Fâtır 11
    inne : muhakkak
  25686. 35-Fâtır 11
    like : işte bu
  25687. 35-Fâtır 11
    yesîrun : kolay
  25688. 35-Fâtır 12
    veyestevî : ve musavi olmaz, eşit olmaz
  25689. 35-Fâtır 12
    el bahrâni : iki deniz
  25690. 35-Fâtır 12
    şerâbu-hu : onun içimi
  25691. 35-Fâtır 12
    ve hâzâ : ve bu
  25692. 35-Fâtır 12
    ve min kullin : ve hepsinden
  25693. 35-Fâtır 12
    te'kulûne : yersiniz
  25694. 35-Fâtır 12
    lahmen : et
  25695. 35-Fâtır 12
    tariyyen : taze
  25696. 35-Fâtır 12
    ve testahricûne : ve çıkarırsınız
  25697. 35-Fâtır 12
    hilyeten : süs eşyaları
  25698. 35-Fâtır 12
    telbesûne-hâ : onu takarsınız
  25699. 35-Fâtır 12
    ve terâ : ve görürsün
  25700. 35-Fâtır 12
    el fulke : gemi(ler)
  25701. 35-Fâtır 12
    mevâhire : yarıp giden
  25702. 35-Fâtır 12
    li tebtegû : aramanız, talep etmeniz için
  25703. 35-Fâtır 12
    ve lealle-kum : ve umulur ki siz
  25704. 35-Fâtır 12
    teşkurûne : şükredersiniz
  25705. 35-Fâtır 13
    el leyle : gece
  25706. 35-Fâtır 13
    en nehâri : gündüzün içine
  25707. 35-Fâtır 13
    ve yûlicu : veine sokar
  25708. 35-Fâtır 13
    en nehâre : gündüz
  25709. 35-Fâtır 13
    el leyli : geceninine
  25710. 35-Fâtır 13
    ve sehhare : ve emre amade kıldı, emri altına aldı
  25711. 35-Fâtır 13
    eş şemse : güneş
  25712. 35-Fâtır 13
    ve el kamere : ve kamer, ay
  25713. 35-Fâtır 13
    yecrî : akar, akıp gider
  25714. 35-Fâtır 13
    li ecelin : bir ecele kadar, bir süre
  25715. 35-Fâtır 13
    musemmen : belirli, belirlenmiş
  25716. 35-Fâtır 13
    lehu : onun
  25717. 35-Fâtır 13
    el mulku : mülk
  25718. 35-Fâtır 13
    ve ellezîne : ve onlar
  25719. 35-Fâtır 13
    tedne : tapıyorsunuz
  25720. 35-Fâtır 13
    yemlikûne : sahip olamazlar, malik olamazlar
  25721. 35-Fâtır 14
    ted'û-hum : onlara dua edersiniz
  25722. 35-Fâtır 14
    yesmeû : işitmezler
  25723. 35-Fâtır 14
    duâe-kum : sizin dualarınız
  25724. 35-Fâtır 14
    ve lev : ve olsa bile, eğer
  25725. 35-Fâtır 14
    semiû : işittiler
  25726. 35-Fâtır 14
    mestecâbû (mâ istecâbu) : icabet etmezler
  25727. 35-Fâtır 14
    lekum : size
  25728. 35-Fâtır 14
    ve yevme el kıyâmeti : ve kıyâmet günü
  25729. 35-Fâtır 14
    yekfurûne : inkâr edecekler
  25730. 35-Fâtır 14
    veyunebbiu-ke : ve sana haber vermez
  25731. 35-Fâtır 15
    eyyuhâ : ey
  25732. 35-Fâtır 15
    en nâsu : insanlar
  25733. 35-Fâtır 15
    entum : sizler
  25734. 35-Fâtır 15
    el fukarâu : fakirler
  25735. 35-Fâtır 15
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  25736. 35-Fâtır 15
    huve : o
  25737. 35-Fâtır 15
    el ganiyyu : gani, zengin, ihtiyacı olmayan
  25738. 35-Fâtır 15
    el hamîdu : hamid, hamdedilen, övülmeye lâyık
  25739. 35-Fâtır 16
    yeşe' : diler
  25740. 35-Fâtır 16
    ve ye'ti : ve getirir
  25741. 35-Fâtır 16
    cedîdin : yeni
  25742. 35-Fâtır 17
    ve mâ : ve değil
  25743. 35-Fâtır 17
    like : işte bu
  25744. 35-Fâtır 18
    vetezirû : ve günahını yüklenemez
  25745. 35-Fâtır 18
    ziretun : yük taşıyan, günahkâr
  25746. 35-Fâtır 18
    vizre : ağırlık, yük, günah
  25747. 35-Fâtır 18
    ve in ted'u : ve eğer çağırırsa
  25748. 35-Fâtır 18
    muskaletun : günahları yüklü olan
  25749. 35-Fâtır 18
    yuhmel : yükletilmez
  25750. 35-Fâtır 18
    şey'un : bir şey
  25751. 35-Fâtır 18
    ve levne : ve olsa bile
  25752. 35-Fâtır 18
    innemâ : ancak, sadece
  25753. 35-Fâtır 18
    ellezîne : onlar
  25754. 35-Fâtır 18
    yahşevne : huşû duyarlar
  25755. 35-Fâtır 18
    rabbe-hum : onların Rabbi, Rab'leri
  25756. 35-Fâtır 18
    bi el gaybi : gayba, gaybte
  25757. 35-Fâtır 18
    ve ekâmû es salâte : ve namazı ikame ettiler
  25758. 35-Fâtır 18
    ve men : ve kim
  25759. 35-Fâtır 18
    tezekkâ : tezkiye oldu
  25760. 35-Fâtır 18
    fe : o taktirde
  25761. 35-Fâtır 18
    innemâ : ancak, sadece
  25762. 35-Fâtır 18
    yetezekkâ : tezkiye olur
  25763. 35-Fâtır 18
    li nefsi-hi : kendi nefsi için
  25764. 35-Fâtır 18
    ve ilâllâhi (ilâ allâhi) : ve Allah'adır
  25765. 35-Fâtır 18
    el masîru : dönüş
  25766. 35-Fâtır 19
    ve mâ : ve değil, olmaz
  25767. 35-Fâtır 19
    yestevî : müsavi, eşit
  25768. 35-Fâtır 19
    el a'mâ : âmâ, kör, görmeyen
  25769. 35-Fâtır 19
    ve el basîru : veren, basiret sahibi olan
  25770. 35-Fâtır 20
    ve lâ : ve değil, olmaz
  25771. 35-Fâtır 20
    ez zulumâtu : karanlıklar
  25772. 35-Fâtır 20
    ve lâ : ve değil, olmaz
  25773. 35-Fâtır 20
    en nûru : ve nur, aydınlıklar
  25774. 35-Fâtır 21
    ve lâ : ve değil, olmaz
  25775. 35-Fâtır 21
    ez zıllu : gölge
  25776. 35-Fâtır 21
    ve lâ : ve değil, olmaz
  25777. 35-Fâtır 21
    el harûru : sıcaklıklar
  25778. 35-Fâtır 22
    veyestevî : ve musavî, eşit değil
  25779. 35-Fâtır 22
    el ahyâu : hayy, diri, canlı
  25780. 35-Fâtır 22
    ve lâ : ve değil, olmaz
  25781. 35-Fâtır 22
    el emvâtu : ölüler
  25782. 35-Fâtır 22
    inne allâhe : muhakkak Allah
  25783. 35-Fâtır 22
    men : kim, kimse, kişi
  25784. 35-Fâtır 22
    yeşâu : diler
  25785. 35-Fâtır 22
    ve mâ : ve değil, olmaz
  25786. 35-Fâtır 22
    ente : sen
  25787. 35-Fâtır 22
    men : kim, kimse, kişi
  25788. 35-Fâtır 22
    el kubûri : kabirlerde
  25789. 35-Fâtır 23
    ente : sen
  25790. 35-Fâtır 23
    nezîrun : nezir, uyarıcı
  25791. 35-Fâtır 24
    erselnâ-ke : seninderdik
  25792. 35-Fâtır 24
    bi el hakkı : hak ile
  25793. 35-Fâtır 24
    beşîren : müjdeleyici
  25794. 35-Fâtır 24
    ve nezîren : ve nezir, uyarıcı
  25795. 35-Fâtır 24
    ve in : ve eğer
  25796. 35-Fâtır 24
    ummetin : bir ümmet
  25797. 35-Fâtır 24
    nezîrun : nezir, uyarıcı
  25798. 35-Fâtır 25
    ve in : ve eğer
  25799. 35-Fâtır 25
    yukezzibû-ke : seni yalanlıyorlar
  25800. 35-Fâtır 25
    fe : artık, oysa
  25801. 35-Fâtır 25
    kezzebe : yalanladı
  25802. 35-Fâtır 25
    ellezîne : onlar, o kimseler
  25803. 35-Fâtır 25
    et-hum ... (bi) : onlara getirdiler
  25804. 35-Fâtır 25
    bi el beyyinâti : apaçık delilleri, beyyineleri
  25805. 35-Fâtır 25
    ve bi ez zuburi : ve zeburu, sayfaları
  25806. 35-Fâtır 25
    ve bi : ve ile, ... ı
  25807. 35-Fâtır 25
    el kitâbi : kitap
  25808. 35-Fâtır 25
    el munîri : nurlandırıcı
  25809. 35-Fâtır 26
    summe : sonra
  25810. 35-Fâtır 26
    ehaztu : aldım, yakaladım
  25811. 35-Fâtır 26
    ellezîne : onlar
  25812. 35-Fâtır 26
    keferû : inkâr ettiler
  25813. 35-Fâtır 26
    fe : artık, bundan sonra, bunun üzerine
  25814. 35-Fâtır 26
    keyfe : nasıl
  25815. 35-Fâtır 26
    ne : oldu
  25816. 35-Fâtır 26
    nekîri : inkârım (benim inkâr edilmem)
  25817. 35-Fâtır 27
    e lem tere : görmedin mi
  25818. 35-Fâtır 27
    enne allâhe : muhakkak Allah
  25819. 35-Fâtır 27
    enzele : indirdi
  25820. 35-Fâtır 27
    min es semâi : semadan, gökten
  25821. 35-Fâtır 27
    en : su
  25822. 35-Fâtır 27
    fe ahrecnâ : artık çıkardık
  25823. 35-Fâtır 27
    semerâtin : ürünler, meyveler
  25824. 35-Fâtır 27
    muhtelifen : muhtelif, çeşitli
  25825. 35-Fâtır 27
    elvânu-hâ : onun renkleri
  25826. 35-Fâtır 27
    ve min el cibâli : ve dağlardan
  25827. 35-Fâtır 27
    cudedun : dağlar arasındaki yol, yol
  25828. 35-Fâtır 27
    ve humrun : ve kırmızılık, kırmızı
  25829. 35-Fâtır 27
    muhtelifun : muhtelif, çeşitli
  25830. 35-Fâtır 27
    elvânu-hâ : onun renkleri
  25831. 35-Fâtır 27
    ve garâbîbu : kapkara, simsiyah, koyu siyah
  25832. 35-Fâtır 28
    ve min en nâsi : ve insanlardan
  25833. 35-Fâtır 28
    ve ed devâbbi : ve davarlar
  25834. 35-Fâtır 28
    ve el en'âmi : ve hayvanlar
  25835. 35-Fâtır 28
    muhtelifun : muhtelif, çeşitli
  25836. 35-Fâtır 28
    elvânu-hu : onun renkleri
  25837. 35-Fâtır 28
    kezâlike : işteyle
  25838. 35-Fâtır 28
    innemâ : sadece, ancak
  25839. 35-Fâtır 28
    yahşâllâhe (yahşâ allâhe) : Allah'a (karşı) huşû duyarlar
  25840. 35-Fâtır 28
    el ulemâu : âlimler
  25841. 35-Fâtır 28
    inne allâhe : muhakkak Allah
  25842. 35-Fâtır 29
    Inne : muhakkak
  25843. 35-Fâtır 29
    ellezîne : o kimseler, onlar
  25844. 35-Fâtır 29
    yetlûne : okuyorlar, okurlar
  25845. 35-Fâtır 29
    kitâbe allâhi : Allah'ın kitabı
  25846. 35-Fâtır 29
    ve ekâmû es salâte : ve namazı ikame ettiler
  25847. 35-Fâtır 29
    ve enfekû : ve infâk ettiler
  25848. 35-Fâtır 29
    rezaknâ-hum : onları rızıklandırdık
  25849. 35-Fâtır 29
    sirren : sır, gizli olarak
  25850. 35-Fâtır 29
    ve alâniyeten : ve alenî, açık olarak
  25851. 35-Fâtır 29
    yercûne : ümit ederler, umarlar
  25852. 35-Fâtır 29
    ticâreten : ticaret, kazanç
  25853. 35-Fâtır 29
    len tebûre : asla kesilmeyecek olan, devam edecek olan
  25854. 35-Fâtır 30
    yuveffîye-hum : onlara vefa edilir, ödenir
  25855. 35-Fâtır 30
    ucûre-hum : onların ecirleri, mükâfatları
  25856. 35-Fâtır 30
    ve yezîde-hum : ve onlara artırır
  25857. 35-Fâtır 30
    inne-hu : muhakkak o
  25858. 35-Fâtır 30
    şekûrun : şükredilen
  25859. 35-Fâtır 31
    ve ellezî : ve ki o
  25860. 35-Fâtır 31
    evhaynâ : vahyettik
  25861. 35-Fâtır 31
    ileyke : sana
  25862. 35-Fâtır 31
    min el kitâbi : kitaptan
  25863. 35-Fâtır 31
    huve : o
  25864. 35-Fâtır 31
    el hakku : haktır
  25865. 35-Fâtır 31
    beyne : arasındaki
  25866. 35-Fâtır 31
    yedeyhi : elleri
  25867. 35-Fâtır 31
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  25868. 35-Fâtır 31
    le : mutlaka, gerçekten
  25869. 35-Fâtır 32
    summe : sonra
  25870. 35-Fâtır 32
    evresne : varis kıldık
  25871. 35-Fâtır 32
    el kitâbe : kitap
  25872. 35-Fâtır 32
    ellezîne : onlar
  25873. 35-Fâtır 32
    astafeynâ : biz seçtik
  25874. 35-Fâtır 32
    fe min-hum : böylece onlardan
  25875. 35-Fâtır 32
    li nefsi-hi : kendi nefsine
  25876. 35-Fâtır 32
    ve min-hum : ve onlardan
  25877. 35-Fâtır 32
    muktesidun : orta yol, orta hal
  25878. 35-Fâtır 32
    ve min-hum : ve onlardan
  25879. 35-Fâtır 32
    bi el hayrâti : hayırlarda
  25880. 35-Fâtır 32
    like : işte bu
  25881. 35-Fâtır 32
    huve : o
  25882. 35-Fâtır 32
    el fadlu : fazl
  25883. 35-Fâtır 32
    el kebîru : büyük
  25884. 35-Fâtır 33
    cennâtu : cennetler
  25885. 35-Fâtır 33
    yedhulûne-hâ : ona girerler
  25886. 35-Fâtır 33
    yuhallevne : süslenirler, takarlar
  25887. 35-Fâtır 33
    min esâvire : bileziklerden
  25888. 35-Fâtır 33
    min zehebin : altın'dan
  25889. 35-Fâtır 33
    ve lu'luen : ve inciler
  25890. 35-Fâtır 33
    ve li bâsu-hum : ve onların elbiseleri
  25891. 35-Fâtır 34
    ve kâlû : ve dediler
  25892. 35-Fâtır 34
    el hamdu : hamd
  25893. 35-Fâtır 34
    ellezî : ki o
  25894. 35-Fâtır 34
    ezhebe : giderdi
  25895. 35-Fâtır 34
    el hazene : hüzün, gam
  25896. 35-Fâtır 34
    inne : muhakkak ki
  25897. 35-Fâtır 34
    rabbe-nâ : bizim Rabbimiz
  25898. 35-Fâtır 34
    le : mutlaka, gerçekten
  25899. 35-Fâtır 34
    şekûrun : şekûr, şükrü kabul edendir, şükredilen
  25900. 35-Fâtır 35
    ellezî : o ki, ki o
  25901. 35-Fâtır 35
    ehalle-nâ : bizi yerleştirdi
  25902. 35-Fâtır 35
    re : yurt, diyar
  25903. 35-Fâtır 35
    el mukâmeti : ikâmet edilen yer, kalınacak yer
  25904. 35-Fâtır 35
    yemessu-nâ : bize dokunmaz
  25905. 35-Fâtır 35
    veyemessu-nâ : ve bize dokunmaz
  25906. 35-Fâtır 36
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  25907. 35-Fâtır 36
    keferû : inkâr ettiler
  25908. 35-Fâtır 36
    lehum : onların, onlar için vardır
  25909. 35-Fâtır 36
    cehenneme : cehennem
  25910. 35-Fâtır 36
    aleyhim : onlara, onlar için
  25911. 35-Fâtır 36
    fe : böylece
  25912. 35-Fâtır 36
    yemûtû : ölsünler
  25913. 35-Fâtır 36
    veyuhaffefu : ve hafifletilmez
  25914. 35-Fâtır 36
    kezâlike : işteyle
  25915. 35-Fâtır 36
    neczî : cezalandırırız
  25916. 35-Fâtır 36
    kulle : hepsi, bütün
  25917. 35-Fâtır 36
    kefûrin : nankör olanlar
  25918. 35-Fâtır 37
    ve hum : ve onlar
  25919. 35-Fâtır 37
    yastarihûne : feryat ederler
  25920. 35-Fâtır 37
    rabbe-nâ : bizim Rabbimiz
  25921. 35-Fâtır 37
    na'mel el sâlihan : biz salih amel yapalım
  25922. 35-Fâtır 37
    gayre ellezî : ondan başka
  25923. 35-Fâtır 37
    kun-nâ na'melu : biz yapmış olduk
  25924. 35-Fâtır 37
    e : mi
  25925. 35-Fâtır 37
    ve lem nuammir-kum : ve size ömür vermedik
  25926. 35-Fâtır 37
    yetezekkeru : tezekkür edebileceğiniz şey
  25927. 35-Fâtır 37
    men tezekkere : tezekkür edecek kimse
  25928. 35-Fâtır 37
    vee-kum : ve size geldi
  25929. 35-Fâtır 37
    en nezîru : nezir, uyarıcı
  25930. 35-Fâtır 37
    fe zûkû : o zaman tadın
  25931. 35-Fâtır 37
    fe mâ : o zaman, artık yoktur
  25932. 35-Fâtır 37
    li ez zâlimîne : zalimler için
  25933. 35-Fâtır 38
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  25934. 35-Fâtır 38
    es semâvâti : semalar, gökler
  25935. 35-Fâtır 38
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü, yer
  25936. 35-Fâtır 38
    innehu : muhakkak ki o
  25937. 35-Fâtır 38
    es sudûri : sine, göğüs
  25938. 35-Fâtır 39
    huve : o
  25939. 35-Fâtır 39
    ellezî : ki o
  25940. 35-Fâtır 39
    ceale-kum : sizi kıldı
  25941. 35-Fâtır 39
    halâife : halifeler
  25942. 35-Fâtır 39
    el ardı : yeryüzünde
  25943. 35-Fâtır 39
    fe : artık, o taktirde, o zaman
  25944. 35-Fâtır 39
    men : kim
  25945. 35-Fâtır 39
    kefere : inkâr etti
  25946. 35-Fâtır 39
    fe : artık, o taktirde, o zaman
  25947. 35-Fâtır 39
    aleyhi : onun üzerine
  25948. 35-Fâtır 39
    veyezîdu : ve artırmaz
  25949. 35-Fâtır 39
    el kâfirîne : kâfirler
  25950. 35-Fâtır 39
    inde : yanında, huzurunda
  25951. 35-Fâtır 39
    makten : gazap, kızgınlık, öfke
  25952. 35-Fâtır 39
    veyezîdu : ve artırmaz
  25953. 35-Fâtır 39
    el kâfirîne : kâfirler
  25954. 35-Fâtır 39
    hasâren : hasar, zarar ziyan
  25955. 35-Fâtır 40
    e reeytum : siz gördünüz mü
  25956. 35-Fâtır 40
    şurekâe-kum : sizin ortaklarınız
  25957. 35-Fâtır 40
    ellezîne : ki onlar
  25958. 35-Fâtır 40
    tedne : tapıyorsunuz
  25959. 35-Fâtır 40
    erû-nî : bana gösterin
  25960. 35-Fâtır 40
    min el ardı : yerden, topraktan
  25961. 35-Fâtır 40
    em : yoksa, veyayle) mi
  25962. 35-Fâtır 40
    lehum : onların vardır
  25963. 35-Fâtır 40
    es semâvâti : semalarda, göklerde
  25964. 35-Fâtır 40
    em : yoksa, veya
  25965. 35-Fâtır 40
    âteynâ-hum : onlara verdik
  25966. 35-Fâtır 40
    kitâben : kitap
  25967. 35-Fâtır 40
    fe : artık, öyleki
  25968. 35-Fâtır 40
    alâ beyyinetin : beyyine üzerinde, delil üzerinde
  25969. 35-Fâtır 40
    bel : hayır
  25970. 35-Fâtır 40
    ez zâlimûne : zalimler, zulmedenler
  25971. 35-Fâtır 41
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  25972. 35-Fâtır 41
    es semâvâti : samalar, gökler
  25973. 35-Fâtır 41
    ve el arda : ve arz, yeryüzü, yer
  25974. 35-Fâtır 41
    en tezûlâ : (ikisinin) zail olması, helâk olması, yok olması
  25975. 35-Fâtır 41
    ve le : ve elbette, mutlaka, gerçekten
  25976. 35-Fâtır 41
    in zâletâ : eğer (ikisi) zail olursa (yok olursa)
  25977. 35-Fâtır 41
    emseke-humâ : o ikisini tutar
  25978. 35-Fâtır 41
    min ehadin : birisi
  25979. 35-Fâtır 41
    inne-hu : muhakkak o
  25980. 35-Fâtır 41
    ne : idi, oldu
  25981. 35-Fâtır 41
    halîmen : halîm
  25982. 35-Fâtır 42
    ve aksemû : ve kasem ettiler
  25983. 35-Fâtır 42
    cehde : cehd ederek, kuvvetli olarak
  25984. 35-Fâtır 42
    eymâni-him : oların yeminleri
  25985. 35-Fâtır 42
    le : elbette, mutlaka, gerçekten
  25986. 35-Fâtır 42
    e-hum : onlara geldi
  25987. 35-Fâtır 42
    nezîrun : nezir, uyarıcı
  25988. 35-Fâtır 42
    le yekûnunne : mutlaka olurlar
  25989. 35-Fâtır 42
    ehdâ : en çok hidayete eren
  25990. 35-Fâtır 42
    el umemi : ümmetler
  25991. 35-Fâtır 42
    fe : fakat
  25992. 35-Fâtır 42
    lemmâ : olduğu zaman
  25993. 35-Fâtır 42
    e-hum : onlara geldi
  25994. 35-Fâtır 42
    nezîrun : nezir, uyarıcı
  25995. 35-Fâtır 42
    mâ zâde-hum : onlara artırmadı
  25996. 35-Fâtır 43
    istikbâren : büyüklenerek, kibirlenerek kötülük düzenlediler
  25997. 35-Fâtır 43
    el ardı : arzda, yeryüzünde
  25998. 35-Fâtır 43
    ve mekre es seyyii : ve kötülük düzeni, kötü hile
  25999. 35-Fâtır 43
    ve lâ yahîku : ve isabet etmez, ulaşmaz
  26000. 35-Fâtır 43
    ve mekru es seyyii : ve kötülük düzeni, kötü hile
  26001. 35-Fâtır 43
    ehli-hi : onun sahibi
  26002. 35-Fâtır 43
    fe : artık, öyleyse
  26003. 35-Fâtır 43
    hel : mı, mi
  26004. 35-Fâtır 43
    yenzurûne : gözlüyorlar (bekliyorlar)
  26005. 35-Fâtır 43
    sunnete : sünnet, kanun
  26006. 35-Fâtır 43
    el evvelîne : evvelkiler
  26007. 35-Fâtır 43
    fe : artık, bundan sonra
  26008. 35-Fâtır 43
    len tecide : asla bulamazsın
  26009. 35-Fâtır 43
    li sunnetillâhi : Allah'ın sünnetinde
  26010. 35-Fâtır 43
    tebdîlen : bedel, değişiklik
  26011. 35-Fâtır 43
    ve len tecide : ve asla bulamazsın
  26012. 35-Fâtır 43
    li sunnetillâhi : Allah'ın sünnetinde
  26013. 35-Fâtır 43
    tahvîlen : tahvil, dönüşüm, değişme
  26014. 35-Fâtır 44
    e : mı
  26015. 35-Fâtır 44
    ve lem yesîrû \n(e lem yenzurû) : ve gezmediler \n: (bakmadılar mı)
  26016. 35-Fâtır 44
    el ardı : yeryüzünde
  26017. 35-Fâtır 44
    fe : artık, böylece
  26018. 35-Fâtır 44
    yenzurû : bakarlar
  26019. 35-Fâtır 44
    keyfe : nasıl
  26020. 35-Fâtır 44
    ne : oldu
  26021. 35-Fâtır 44
    âkıbetu : akıbet, son, sonuç
  26022. 35-Fâtır 44
    ellezîne : onlar
  26023. 35-Fâtır 44
    ve kânû : ve oldular, idiler
  26024. 35-Fâtır 44
    eşedde : daha çok, şiddetli
  26025. 35-Fâtır 44
    kuvveten : kuvvet, güç
  26026. 35-Fâtır 44
    ve mâ kâne : ve olmadı
  26027. 35-Fâtır 44
    lî yu'cize-hu : onu aciz bırakacak
  26028. 35-Fâtır 44
    min şey'in : bir şey(den)
  26029. 35-Fâtır 44
    es semâvâti : semalarda, göklerde
  26030. 35-Fâtır 44
    ve lâ fî el ardı : ve arzda, yeryüzünde yoktur
  26031. 35-Fâtır 44
    inne-hu : muhakkak o
  26032. 35-Fâtır 44
    ne : oldu
  26033. 35-Fâtır 44
    alîmen : en iyi bilen
  26034. 35-Fâtır 44
    kadîren : kaadir olan, gücü yeten
  26035. 35-Fâtır 45
    ve lev : ve eğer, şâyet
  26036. 35-Fâtır 45
    ense : insanlar
  26037. 35-Fâtır 45
    kesebû : kazandılar
  26038. 35-Fâtır 45
    tereke : terketmedi, bırakmadı
  26039. 35-Fâtır 45
    min dâbbetin : bir dabbe, yürüyen bir canlı
  26040. 35-Fâtır 45
    ve lâkin : ve lâkin
  26041. 35-Fâtır 45
    ilâ ecelin : bir zamana kadar
  26042. 35-Fâtır 45
    musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
  26043. 35-Fâtır 45
    fe : artık, fakat
  26044. 35-Fâtır 45
    e : geldi
  26045. 35-Fâtır 45
    ecelu-hum : onların eceli, onların zamanının sonu
  26046. 35-Fâtır 45
    fe : o zaman
  26047. 35-Fâtır 45
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
  26048. 35-Fâtır 45
    ne : odu, idi
  26049. 35-Fâtır 45
    basîren : gören
  26050. 36-Yâsin 2
    ve : andolsun
  26051. 36-Yâsin 2
    el kur'âni : Kur'ân'a
  26052. 36-Yâsin 2
    el hakîmi : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  26053. 36-Yâsin 3
    inne-ke : muhakkak ki sen
  26054. 36-Yâsin 3
    le : gerçekten
  26055. 36-Yâsin 3
    min el murselîne : gönderilen resûllerden
  26056. 36-Yâsin 4
    mustekîmin : istikamet verilmiş, yönlendirilmiş
  26057. 36-Yâsin 5
    tenzîle : indirildi
  26058. 36-Yâsin 5
    el azîzi : azîz, güçlü, üstün olan
  26059. 36-Yâsin 5
    er rahîmi : rahmet nuru gönderen, Rahîm esmasıyla tecelli eden
  26060. 36-Yâsin 6
    li tunzire : senin uyarman için
  26061. 36-Yâsin 6
    kavmen : kavim
  26062. 36-Yâsin 6
    unzire : uyarılmadı
  26063. 36-Yâsin 6
    fe : böylece
  26064. 36-Yâsin 6
    gâfilûne : gâfil olanlar
  26065. 36-Yâsin 7
    lekad : andolsun
  26066. 36-Yâsin 7
    el kavlu : söz
  26067. 36-Yâsin 7
    ekseri-him : onların çoğu
  26068. 36-Yâsin 7
    fe : artık
  26069. 36-Yâsin 7
    lâ yu'minûne : onlar âmenû olmazlar, (yaşarken) Allah'a ulaşmayı dilemezler
  26070. 36-Yâsin 8
    cealnâ : kıldık, yaptık
  26071. 36-Yâsin 8
    aglâlen : halkalar, zincirler
  26072. 36-Yâsin 8
    fe hiye : böylece o
  26073. 36-Yâsin 8
    ilel ezkâni (ilâ el ezkâni) : çenelere kadar
  26074. 36-Yâsin 8
    fe hum : böylece onlar
  26075. 36-Yâsin 8
    mukmehûne : başları yukarı kalkık olanlar, başları yukarı kaldırılmış kimseler
  26076. 36-Yâsin 9
    ve cealnâ : kıldık, yaptık
  26077. 36-Yâsin 9
    min beyni eydî-him : onların elleri arasından, önlerinden
  26078. 36-Yâsin 9
    sedden : bir sed
  26079. 36-Yâsin 9
    ve min halfi-him : ve onların arkalarından
  26080. 36-Yâsin 9
    sedden : bir sed
  26081. 36-Yâsin 9
    fe agşeynâ-hum : böylece, artık onları perdeledik, örttük, kuşattık
  26082. 36-Yâsin 9
    fe hum lâ yubsırûne : böylece, artık onlar görmezler
  26083. 36-Yâsin 10
    ve sevâun : ve musavidir, eşittir, birdir
  26084. 36-Yâsin 10
    aleyhim : onlara
  26085. 36-Yâsin 10
    e : mi
  26086. 36-Yâsin 10
    enzerte-hum : onları uyardın
  26087. 36-Yâsin 10
    em : veya, mı
  26088. 36-Yâsin 10
    lem tunzir-hum : onları uyarmadın
  26089. 36-Yâsin 10
    lâ yu'minûne : onlar âmenû olmazlar, (yaşarken) Allah'a ulaşmayı
  26090. 36-Yâsin 11
    innemâ : fakat, ancak, sadece
  26091. 36-Yâsin 11
    men : kim, kimse, kişi
  26092. 36-Yâsin 11
    ittebea : tâbî oldu
  26093. 36-Yâsin 11
    ez zikre : zikre
  26094. 36-Yâsin 11
    ve haşiye : ve huşû duydu
  26095. 36-Yâsin 11
    er rahmâne : Rahmân
  26096. 36-Yâsin 11
    bi el gaybi : gaybte
  26097. 36-Yâsin 11
    fe : böylece, o zaman
  26098. 36-Yâsin 11
    beşşir-hu : onu müjdele
  26099. 36-Yâsin 11
    bi magfiretin : bir mağfiret ile
  26100. 36-Yâsin 11
    ve ecrin : ve bir ecir
  26101. 36-Yâsin 11
    kerîmin : üstün
  26102. 36-Yâsin 12
    el mevtâ : ölüler
  26103. 36-Yâsin 12
    ve nektubu : ve yazarız
  26104. 36-Yâsin 12
    kaddemû : takdim ettikleri şeyleri
  26105. 36-Yâsin 12
    ve âsâre-hum : ve onların eserleri
  26106. 36-Yâsin 12
    ve kulle şey'in : ve herşey, hepsi
  26107. 36-Yâsin 13
    vadrıb (ve ıdrıb) meselen : ve örnek, misal ver
  26108. 36-Yâsin 13
    lehum : onlara
  26109. 36-Yâsin 13
    meselen : misal, örnek
  26110. 36-Yâsin 13
    ashâbe : halk
  26111. 36-Yâsin 13
    el karyeti : karye, şehir, kasaba
  26112. 36-Yâsin 13
    iz câe-hâ : ona gelmişti
  26113. 36-Yâsin 13
    el murselûne : (gönderilmiş) resûller
  26114. 36-Yâsin 14
    iz erselnâ : biz göndermiştik
  26115. 36-Yâsin 14
    ileyhim : onlara
  26116. 36-Yâsin 14
    isneyni : iki
  26117. 36-Yâsin 14
    fe : o zaman, fakat, bunun üzerine
  26118. 36-Yâsin 14
    kezzebû-humâ : ikisini tekzip ettiler, yalanladılar
  26119. 36-Yâsin 14
    fe : o zaman, fakat, bunun üzerine
  26120. 36-Yâsin 14
    azzeznâ : azîz kıldık, güçlendirdik, destekledik
  26121. 36-Yâsin 14
    fe : o zaman, fakat, bunun üzerine
  26122. 36-Yâsin 14
    ileykum : size
  26123. 36-Yâsin 14
    murselûne : (gönderilmiş) resûller
  26124. 36-Yâsin 15
    entum : siz değilsiniz
  26125. 36-Yâsin 15
    beşerun : beşer
  26126. 36-Yâsin 15
    veenzele : ve indirmedi
  26127. 36-Yâsin 15
    er rahmânu : Rahmân
  26128. 36-Yâsin 15
    min şey'in : bir şey(den)
  26129. 36-Yâsin 15
    entum : siz
  26130. 36-Yâsin 15
    tekzibûne : tekzip ediyorsunuz, yalan söylüyorsunuz
  26131. 36-Yâsin 16
    ya'lemu : bilir
  26132. 36-Yâsin 16
    ileykum : size
  26133. 36-Yâsin 16
    le : gerçekten
  26134. 36-Yâsin 16
    murselûne : (gönderilmiş) resûller
  26135. 36-Yâsin 17
    vealeynâ : ve bizim üzerimizde (sorumluluk) yok
  26136. 36-Yâsin 17
    el belâgu : tebliğ, bildirme
  26137. 36-Yâsin 17
    el mubînu : apaçık
  26138. 36-Yâsin 18
    tetayyernâ : uğursuzluğa uğradık
  26139. 36-Yâsin 18
    le : mutlaka, elbette, gerçekten
  26140. 36-Yâsin 18
    in lem tentehû : eğer vazgeçmezseniz
  26141. 36-Yâsin 18
    le : mutlaka, elbette, gerçekten
  26142. 36-Yâsin 18
    nercume- enne-kum \n(receme) : biz sizi mutlaka taşlarız \n: (taşladı)
  26143. 36-Yâsin 18
    ve le : ve mutlaka, elbette, gerçekten
  26144. 36-Yâsin 18
    yemesse- enne-kum \n(messe) : size mutlaka dokunacak \n: (dokundu)
  26145. 36-Yâsin 18
    elîmun : elîm, acı
  26146. 36-Yâsin 19
    mea-kum : sizinle beraber
  26147. 36-Yâsin 19
    e : mı
  26148. 36-Yâsin 19
    bel : hayır
  26149. 36-Yâsin 19
    entum : siz
  26150. 36-Yâsin 19
    musrifûne : müsrif, haddi aşan
  26151. 36-Yâsin 20
    vee : ve geldi
  26152. 36-Yâsin 20
    el medîneti : şehir
  26153. 36-Yâsin 20
    yes'â : koşuyor
  26154. 36-Yâsin 20
    le : dedi
  26155. 36-Yâsin 20
    ittebiû : tâbî olun
  26156. 36-Yâsin 20
    el murselîne : (gönderilmiş) resûllere
  26157. 36-Yâsin 21
    ittebiû : tâbî olun
  26158. 36-Yâsin 21
    men : kim, kişi(ler)
  26159. 36-Yâsin 21
    yes'elu-kum : sizden istemiyor
  26160. 36-Yâsin 21
    ecren : (bir) ecir, ücret
  26161. 36-Yâsin 21
    ve hum : ve onlar
  26162. 36-Yâsin 21
    muhtedûne : hidayete ermiş olanlar
  26163. 36-Yâsin 22
    ve mâ : ve şey, ne, niçin
  26164. 36-Yâsin 22
    liye : bana, ben
  26165. 36-Yâsin 22
    ellezî : ki o
  26166. 36-Yâsin 22
    ve ileyhi : ve ona
  26167. 36-Yâsin 22
    turceûne : döndürüleceksiniz
  26168. 36-Yâsin 23
    e ettehızu : ben edinir miyim
  26169. 36-Yâsin 23
    âliheten : ilâhlar
  26170. 36-Yâsin 23
    er rahmânu : Rahmân
  26171. 36-Yâsin 23
    lâ tugni \n(lâ tugni ... şey'en) : gidermez, yarar sağlamaz, fayda vermez \n: (bir şey gidermez)
  26172. 36-Yâsin 23
    şefâatu-hum : onların şefaati
  26173. 36-Yâsin 23
    şey'en : bir şey
  26174. 36-Yâsin 23
    ve lâ yunkızû-ni : ve beni kurtaramazlar
  26175. 36-Yâsin 24
    izen : öyle olursa, bu taktirde, o zaman
  26176. 36-Yâsin 24
    le : mutlaka, elbette
  26177. 36-Yâsin 25
    âmentu : ben âmenû oldum, îmân ettim
  26178. 36-Yâsin 25
    fe : öyleyse
  26179. 36-Yâsin 25
    ismeû-ni : beni işitin
  26180. 36-Yâsin 26
    le : denildi
  26181. 36-Yâsin 26
    el cennete : cennet
  26182. 36-Yâsin 26
    le : dedi
  26183. 36-Yâsin 26
    leyte : keşke
  26184. 36-Yâsin 26
    ya'lemûne : bilirler
  26185. 36-Yâsin 27
    gafere : mağfiret etti, günahları sevaba çevirdi
  26186. 36-Yâsin 27
    ve ceale-nî : ve beni kıldı
  26187. 36-Yâsin 27
    min el mukremîne : ikram edilenlerden
  26188. 36-Yâsin 28
    veenzelnâ : ve biz indirmedik
  26189. 36-Yâsin 28
    min es semâi : semadan, gökten
  26190. 36-Yâsin 28
    ve mâ kunnâ : ve biz olmadık
  26191. 36-Yâsin 28
    munzilîne : indirenler (indiriciler)
  26192. 36-Yâsin 29
    net : oldu
  26193. 36-Yâsin 29
    sayhaten : bir sayha, şiddetli ses dalgası
  26194. 36-Yâsin 29
    vâhıdeten : tek, bir
  26195. 36-Yâsin 29
    fe : o zaman
  26196. 36-Yâsin 29
    hum hâmidûne : onlar sönenler, sönen kimseler
  26197. 36-Yâsin 30
    hasreten : yazık, yazıklar olsun
  26198. 36-Yâsin 30
    alâ el ıbâdi : kullara
  26199. 36-Yâsin 30
    ye'tî-him : onlara gelmedi
  26200. 36-Yâsin 30
    min resûlin : bir resûl(den)
  26201. 36-Yâsin 30
    bi-hi yestehziûne : onunla alay ediyorlar
  26202. 36-Yâsin 31
    e lem yerev : görmediler mi
  26203. 36-Yâsin 31
    kem : nice, kaç
  26204. 36-Yâsin 31
    ehleknâ : biz helâk ettik
  26205. 36-Yâsin 31
    kable-hum : onlardan önce
  26206. 36-Yâsin 31
    min el kurûni : aynı asrın insanlarından, nesillerden
  26207. 36-Yâsin 31
    enne-hum : muhakkak ki onlar
  26208. 36-Yâsin 31
    ileyhimyerciûne : onlara dönmezler
  26209. 36-Yâsin 32
    ve in : ve ancak
  26210. 36-Yâsin 32
    lemmâ : olduğu zaman
  26211. 36-Yâsin 32
    cemîun : toplanma
  26212. 36-Yâsin 32
    ledeynâ : huzurumuzda
  26213. 36-Yâsin 32
    muhdarûne : hazır bulundurulanlar
  26214. 36-Yâsin 33
    ve âyetun : ve bir âyet, mucize, delil
  26215. 36-Yâsin 33
    lehum : onlar için
  26216. 36-Yâsin 33
    el ardu : arz, yeryüzü, yer, toprak
  26217. 36-Yâsin 33
    el meytetu : ölü
  26218. 36-Yâsin 33
    ahyeynâ-hâ : biz onu dirilttik
  26219. 36-Yâsin 33
    ve ahrecnâ : ve biz çıkarttık
  26220. 36-Yâsin 33
    habben : taneler
  26221. 36-Yâsin 33
    fe : böylece
  26222. 36-Yâsin 33
    ye'kulûne : yerler
  26223. 36-Yâsin 34
    ve cealnâ : ve biz kıldık, yaptık
  26224. 36-Yâsin 34
    cennâtin : bahçeler
  26225. 36-Yâsin 34
    ve a'nâbin : ve üzüm (bağları)
  26226. 36-Yâsin 34
    ve feccernâ : ve fışkırttık
  26227. 36-Yâsin 34
    min el uyûni : pınarlar(dan)
  26228. 36-Yâsin 35
    li ye'kulû : yesinler
  26229. 36-Yâsin 35
    min semeri-hi : onun ürününden, meyvesinden
  26230. 36-Yâsin 35
    ve mâ : ve şey
  26231. 36-Yâsin 35
    âmilet-hu : onu yaptılar
  26232. 36-Yâsin 35
    eydî-him : (onların) elleri
  26233. 36-Yâsin 35
    e : mı
  26234. 36-Yâsin 35
    fe : o halde, hâlâ
  26235. 36-Yâsin 35
    yeşkurûne : şükretmiyorlar, şükretmezler
  26236. 36-Yâsin 36
    subhânellezî (subhâne ellezî) : o sübhandır, herşeydennezzehtir
  26237. 36-Yâsin 36
    el ezvâce : çiftler, eşler
  26238. 36-Yâsin 36
    kulle-hâ : onun hepsi
  26239. 36-Yâsin 36
    el ardu : arz, yer
  26240. 36-Yâsin 36
    ve min enfusi-him : ve onların nefslerinden
  26241. 36-Yâsin 36
    ve mimmâ (min mâ) : ve şeylerden
  26242. 36-Yâsin 36
    lâ ya'lemûne : bilmezler, bilmiyorlar
  26243. 36-Yâsin 37
    ve âyetun : ve bir âyet, delil, mucize, ibret
  26244. 36-Yâsin 37
    lehum : onlar için, onlara
  26245. 36-Yâsin 37
    el leylu : gece
  26246. 36-Yâsin 37
    neslehu : sıyırırız, çekip alırız
  26247. 36-Yâsin 37
    en nehâre : gündüz
  26248. 36-Yâsin 37
    fe : o zaman
  26249. 36-Yâsin 37
    muzlimûne : karanlıkta kalan kimseler, karanlıkta kalanlar
  26250. 36-Yâsin 38
    ve eş şemsu : veneş
  26251. 36-Yâsin 38
    tecrî : akar, gider
  26252. 36-Yâsin 38
    mustekarrin : karar kılınmış, kararlaştırılmış
  26253. 36-Yâsin 38
    lehâ : ona
  26254. 36-Yâsin 38
    like : işte bu
  26255. 36-Yâsin 38
    el azîzi : azîz olan, güçlü ve üstün olan
  26256. 36-Yâsin 38
    el alîmi : alîm olan, en iyi bilen
  26257. 36-Yâsin 39
    ve el kamere : ve kamer, ay
  26258. 36-Yâsin 39
    kaddernâ-hu : biz ona takdir ettik
  26259. 36-Yâsin 39
    menâzile : menziller
  26260. 36-Yâsin 39
    âde : döndü
  26261. 36-Yâsin 39
    ke : gibi
  26262. 36-Yâsin 39
    el urcûni : hurma salkımının dalı
  26263. 36-Yâsin 39
    el kadîmi : eski (kurumuş)
  26264. 36-Yâsin 40
    leş şemsu (lâ eş şemsu) : güneş olmaz (olamaz)
  26265. 36-Yâsin 40
    yenbegî : gerekir, mümkün olur
  26266. 36-Yâsin 40
    lehâ : ona
  26267. 36-Yâsin 40
    en tudrike : erişmek, yetişmek
  26268. 36-Yâsin 40
    el kamere : kamer, ay
  26269. 36-Yâsin 40
    ve lel leylu (veel leylu) : ve gece olmaz (olamaz)
  26270. 36-Yâsin 40
    en nehâri : gündüz
  26271. 36-Yâsin 40
    ve kullun : ve hepsi
  26272. 36-Yâsin 40
    felekin : felek, yörünge
  26273. 36-Yâsin 40
    yesbehûne : yüzerler, seyrederler, giderler
  26274. 36-Yâsin 41
    ve âyetun : ve bir âyet
  26275. 36-Yâsin 41
    lehum : onlar için
  26276. 36-Yâsin 41
    ennâ : nasıl
  26277. 36-Yâsin 41
    hamelnâ : taşıdık
  26278. 36-Yâsin 41
    zurriyyete-hum : onların zürriyeti
  26279. 36-Yâsin 41
    el fulki : gemiinde, gemide
  26280. 36-Yâsin 41
    el meşhûni : dolu
  26281. 36-Yâsin 42
    ve halaknâ : ve biz yarattık
  26282. 36-Yâsin 42
    lehum : onlar için
  26283. 36-Yâsin 42
    yerkebûne : bindiğiniz şeyler
  26284. 36-Yâsin 43
    ve in : ve eğer
  26285. 36-Yâsin 43
    neşe' : dileriz
  26286. 36-Yâsin 43
    fe : artık, o zaman
  26287. 36-Yâsin 43
    lehum : onlar için, onlara
  26288. 36-Yâsin 43
    ve lâ hum yunkazûne : ve onlar kurtarılmazlar
  26289. 36-Yâsin 44
    rahmeten : bir rahmet
  26290. 36-Yâsin 44
    ve metâan : ve metalanma, faydalanma
  26291. 36-Yâsin 45
    ve izâ : ve olduğu zaman, olmuştu
  26292. 36-Yâsin 45
    le : denildi
  26293. 36-Yâsin 45
    lehum : onlara
  26294. 36-Yâsin 45
    ittekû : sakının, takva sahibi olun
  26295. 36-Yâsin 45
    beyne eydî-kum : elleriniz arasındaki, önünüzdeki şeyler
  26296. 36-Yâsin 45
    vehalfe-kum : ve arkanızdaki şeyler
  26297. 36-Yâsin 45
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  26298. 36-Yâsin 45
    turhamûne : rahmet olunursunuz
  26299. 36-Yâsin 46
    vete'tî-him : ve onlara gelmedi
  26300. 36-Yâsin 46
    min âyetin : bir âyetten
  26301. 36-Yâsin 46
    mu'ridîne : yüz çevirenler
  26302. 36-Yâsin 47
    ve izâ kîle : ve denildiği zaman
  26303. 36-Yâsin 47
    lehum : onlara
  26304. 36-Yâsin 47
    enfikû : infâk edin, verin
  26305. 36-Yâsin 47
    rezaka-kum allâhu : Allah'ın sizi rızıklandırdığı
  26306. 36-Yâsin 47
    le ellezîne : onlar dediler
  26307. 36-Yâsin 47
    keferû : inkâr edenler, kâfirler
  26308. 36-Yâsin 47
    li ellezîne : o kimselere
  26309. 36-Yâsin 47
    âmenû : îmân edenler, âmenû olanlar
  26310. 36-Yâsin 47
    e nut'imu : biz mi doyuracağız, biz mi yedireceğiz
  26311. 36-Yâsin 47
    men : kim, kimse, kişi
  26312. 36-Yâsin 47
    lev : olsaydı, eğer
  26313. 36-Yâsin 47
    yeşâullâhu (yeşâu allâhu) : Allah diler
  26314. 36-Yâsin 47
    at'ame-hu : onu doyurur
  26315. 36-Yâsin 47
    in entum : eğer siz
  26316. 36-Yâsin 48
    ve yekûlûne : ve derler
  26317. 36-Yâsin 48
    metâ : ne zaman
  26318. 36-Yâsin 48
    el va'du : vaad
  26319. 36-Yâsin 48
    sâdikîne : doğru sözlüler
  26320. 36-Yâsin 49
    yenzurûne : bakmazlar, gözlemiyorlar
  26321. 36-Yâsin 49
    sayhaten : sayha, şiddetli ses dalgası
  26322. 36-Yâsin 49
    vâhıdeten : bir, tek
  26323. 36-Yâsin 49
    te'huzu-hum : onları alır, yakalar
  26324. 36-Yâsin 49
    ve hum : ve onlar
  26325. 36-Yâsin 49
    yahıssımûne : çekişirler, tartışırlar
  26326. 36-Yâsin 50
    fe : artık
  26327. 36-Yâsin 50
    yestetîûne : güçleri yetmez
  26328. 36-Yâsin 50
    tavsiyeten : tavsiye, vasiyet
  26329. 36-Yâsin 50
    ve lâ : ve yok, değil
  26330. 36-Yâsin 50
    ehli-him : onların aileleri
  26331. 36-Yâsin 50
    yerciûne : dönerler
  26332. 36-Yâsin 51
    ve nufiha : ve üfürüldü
  26333. 36-Yâsin 51
    es sûri : sur'a
  26334. 36-Yâsin 51
    fe : o zaman
  26335. 36-Yâsin 51
    min el ecdâsi : kabirlerden
  26336. 36-Yâsin 51
    yensilûne : koşarlar
  26337. 36-Yâsin 52
    veyle-nâ : yazıklar olsun bize
  26338. 36-Yâsin 52
    men : kim, kimse
  26339. 36-Yâsin 52
    bease-nâ : bizi diriltti
  26340. 36-Yâsin 52
    min merkadi-nâ : uykuya bırakıldığımız yerden
  26341. 36-Yâsin 52
    vaade : vaadettiği
  26342. 36-Yâsin 52
    er rahmânu : Rahmân'ın
  26343. 36-Yâsin 52
    ve sadaka : ve doğru söylemiş
  26344. 36-Yâsin 52
    el murselûne : gönderilen resûller
  26345. 36-Yâsin 53
    net : oldu
  26346. 36-Yâsin 53
    sayhaten : sayha, şiddetli ses dalgası
  26347. 36-Yâsin 53
    vâhıdeten : bir, tek
  26348. 36-Yâsin 53
    fe : artık, işte
  26349. 36-Yâsin 53
    cemîun : toplu olarak, hepsi
  26350. 36-Yâsin 53
    ledey-nâ : huzurumuza
  26351. 36-Yâsin 53
    muhdarûne : hazır bulunanlar
  26352. 36-Yâsin 54
    fe : artık, işte
  26353. 36-Yâsin 54
    el yevme : bugün, o gün
  26354. 36-Yâsin 54
    tuzlemu : zulmedilmez
  26355. 36-Yâsin 54
    nefsun : nefs, kimse, kişi
  26356. 36-Yâsin 54
    şey'en : şey
  26357. 36-Yâsin 54
    vetuczevne : ve karşılık görmezsiniz, cezalandırılmazsınız
  26358. 36-Yâsin 54
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  26359. 36-Yâsin 55
    inne : muhakkak ki
  26360. 36-Yâsin 55
    ashâbe : sahip, ehil, halk
  26361. 36-Yâsin 55
    el cenneti : cennet
  26362. 36-Yâsin 55
    el yevme : o gün, bugün
  26363. 36-Yâsin 55
    fâkihûne : memnun, hoşnut, zevksefada olanlar
  26364. 36-Yâsin 56
    ve ezvâcu-hum : ve onların eşleri
  26365. 36-Yâsin 56
    alâ el erâiki : tahtlar üzerinde
  26366. 36-Yâsin 56
    muttekiûne : yaslanmış olanlar
  26367. 36-Yâsin 57
    lehum : onlar için vardır
  26368. 36-Yâsin 57
    kihetun : yemiş, meyve
  26369. 36-Yâsin 57
    ve lehum : ve onlar için
  26370. 36-Yâsin 57
    yeddeûne : istedikleri şeyler
  26371. 36-Yâsin 58
    selâmun : selâm
  26372. 36-Yâsin 58
    kavlen : söz
  26373. 36-Yâsin 59
    ve imtâzû : ve ayrılın, çekilin
  26374. 36-Yâsin 59
    el yevme : o gün, bugün
  26375. 36-Yâsin 59
    eyyuhâ : ey
  26376. 36-Yâsin 59
    el mucrimûne : mücrimler, günahkârlar
  26377. 36-Yâsin 60
    e lem a'had : ahd almadım mı
  26378. 36-Yâsin 60
    ileykum : size
  26379. 36-Yâsin 60
    benî âdeme : ey Âdemoğulları
  26380. 36-Yâsin 60
    en lâ ta'budû : kul olmamanız
  26381. 36-Yâsin 60
    eş şeytâne : şeytan
  26382. 36-Yâsin 60
    inne-hu : muhakkak ki o
  26383. 36-Yâsin 60
    lekum : sizin için, size
  26384. 36-Yâsin 61
    ve eni'budûnî (en i'budû-nî) : ve bana kul olun
  26385. 36-Yâsin 61
    sırâtun mustekîmun : Sıratı Mustakîm, Allah'a yönelmiş yol, Allah'a götüren yol
  26386. 36-Yâsin 62
    ve lekad : ve andolsun
  26387. 36-Yâsin 62
    edalle : dalâlette bıraktı, saptırdı
  26388. 36-Yâsin 62
    cibillen : insanlar, halk, cemaat
  26389. 36-Yâsin 62
    kesîran : çok, çoğu
  26390. 36-Yâsin 62
    e : mı
  26391. 36-Yâsin 62
    fe : o zaman, hâlâ
  26392. 36-Yâsin 62
    lem tekûnû : olmuyorsunuz, olmazsınız
  26393. 36-Yâsin 62
    ta'kılûne : akıl ediyorsunuz
  26394. 36-Yâsin 63
    cehennem : cehennem
  26395. 36-Yâsin 63
    elletî : ki o
  26396. 36-Yâsin 63
    tûadûne : size vaadediliyor
  26397. 36-Yâsin 64
    ıslev-hâ : ona yaslanın
  26398. 36-Yâsin 64
    el yevme : o gün, bugün
  26399. 36-Yâsin 64
    tekfurûne : inkâr ediyorsunuz
  26400. 36-Yâsin 65
    el yevme : o gün, bugün
  26401. 36-Yâsin 65
    alâ efvâhi-him : onların ağızlarının üzerini
  26402. 36-Yâsin 65
    ve tukellimu-nâ : ve bizimle konuşur, söyler, anlatır
  26403. 36-Yâsin 65
    eydî-him : onların elleri
  26404. 36-Yâsin 65
    ve teşhedu : ve şahitlik eder
  26405. 36-Yâsin 65
    erculu-hum : onların ayakları
  26406. 36-Yâsin 65
    yeksibûne : kazanıyorlar
  26407. 36-Yâsin 66
    ve lev : ve şâyet, eğer
  26408. 36-Yâsin 66
    neşâu : dileriz
  26409. 36-Yâsin 66
    le : elbette
  26410. 36-Yâsin 66
    tamesnâ : sildik, mahvettik
  26411. 36-Yâsin 66
    festebekû (fe istebekû) : böylece, o zaman koştular, koşuştular
  26412. 36-Yâsin 66
    es sırâta : yol
  26413. 36-Yâsin 66
    fe : o zaman, o taktirde, bundan sonra
  26414. 36-Yâsin 66
    ennâ : nasıl
  26415. 36-Yâsin 66
    yubsırûne : görürler
  26416. 36-Yâsin 67
    ve lev : ve şâyet, eğer
  26417. 36-Yâsin 67
    neşâu : dileriz
  26418. 36-Yâsin 67
    le mesahnâ-hum : elbette onları değiştirdik
  26419. 36-Yâsin 67
    alâ mekâneti-him : mekânlarında, onların bulunduğu yerde
  26420. 36-Yâsin 67
    festetâû (mâ istetâû) : o zaman güçleri yetmez
  26421. 36-Yâsin 67
    mudiyyen : geçip gitme, ileri gitme
  26422. 36-Yâsin 67
    veyerciûne : ve gerinmezler
  26423. 36-Yâsin 68
    ve men : ve kim, kimi
  26424. 36-Yâsin 68
    nunekkis-hu : onu tersine çeviririz, onun kuvvetini gideririz
  26425. 36-Yâsin 68
    el halkı : yaratılışta
  26426. 36-Yâsin 68
    e fe lâ ya'kılûne : hâlâ akıl etmezler mi
  26427. 36-Yâsin 69
    veallemnâ-hu : ve biz ona öğretmedik
  26428. 36-Yâsin 69
    eş şi're : şiir
  26429. 36-Yâsin 69
    veyenbagî : ve yakışmaz
  26430. 36-Yâsin 69
    lehu : ona
  26431. 36-Yâsin 69
    huve : o
  26432. 36-Yâsin 69
    ve kur'ânun : ve Kur'ân
  26433. 36-Yâsin 70
    yunzire : inzar eder, uyarır
  26434. 36-Yâsin 70
    men : kim, kimse, kişi
  26435. 36-Yâsin 70
    ne : oldu
  26436. 36-Yâsin 70
    hayyen : hayy, diri
  26437. 36-Yâsin 70
    ve yehıkka : ve hak olur
  26438. 36-Yâsin 70
    el kavlu : söz
  26439. 36-Yâsin 70
    el kâfirîne : kâfirler
  26440. 36-Yâsin 71
    e : mı
  26441. 36-Yâsin 71
    ve lem yerev : ve görmüyorlar, görmediler
  26442. 36-Yâsin 71
    ennâ : nasıl
  26443. 36-Yâsin 71
    lehum : onlara, onlar için
  26444. 36-Yâsin 71
    amilet : yaptı
  26445. 36-Yâsin 71
    eydî-nâ : ellerimiz
  26446. 36-Yâsin 71
    enmen : hayvanlar
  26447. 36-Yâsin 71
    fe : böylece
  26448. 36-Yâsin 71
    lehâ : ona
  26449. 36-Yâsin 71
    mâlikûne : malik olanlar
  26450. 36-Yâsin 72
    ve zellelnâ-hâ : ve biz onu zelil ettik, itaatkâr kıldık, boyun eğdirdik
  26451. 36-Yâsin 72
    lehum : onlara, onlar için
  26452. 36-Yâsin 72
    fe : böylece
  26453. 36-Yâsin 72
    ve min-hâ : ve ondan
  26454. 36-Yâsin 72
    ye'kulûne : yerler
  26455. 36-Yâsin 73
    ve lehum : ve onlar için
  26456. 36-Yâsin 73
    menâfiu : menfaatler, faydalar, yararlar
  26457. 36-Yâsin 73
    ve meşâribu : veecek şeyler
  26458. 36-Yâsin 73
    e : mı
  26459. 36-Yâsin 73
    fe : artık, hâlâ
  26460. 36-Yâsin 73
    yeşkurûne : şükretmiyorlar, şükretmezler
  26461. 36-Yâsin 74
    vettehazû (ve ittehazû) : ve ittihaz ettiler, edindiler
  26462. 36-Yâsin 74
    âliheten : ilâhlar
  26463. 36-Yâsin 74
    lealle-hum : umulur ki onlar, böylece onlar ümit ederek
  26464. 36-Yâsin 74
    yunsarûne : yardım olunurlar
  26465. 36-Yâsin 75
    yestetîûne : muktedir değildirler, olamazlar, güçleri yetmez
  26466. 36-Yâsin 75
    ve hum : ve onlar
  26467. 36-Yâsin 75
    lehum : onlar için
  26468. 36-Yâsin 75
    muhdarûne : hazır bulunan
  26469. 36-Yâsin 76
    fe : artık
  26470. 36-Yâsin 76
    lâ yahzun-ke : seni mahzun etmesin
  26471. 36-Yâsin 76
    na'lemu : biliriz
  26472. 36-Yâsin 76
    mâ yusirrûne : sır olan şeyler, sakladıkları şeyler
  26473. 36-Yâsin 76
    ve mâ yu'linûne : ve aleni olan, açıkladıkları şeyler
  26474. 36-Yâsin 77
    e : mı
  26475. 36-Yâsin 77
    ve lem yera : ve görmüyorlar, görmediler
  26476. 36-Yâsin 77
    el insânu : insan
  26477. 36-Yâsin 77
    ennâ : nasıl
  26478. 36-Yâsin 77
    min nutfetin : bir nutfeden
  26479. 36-Yâsin 77
    fe : sonra
  26480. 36-Yâsin 77
    huve : o
  26481. 36-Yâsin 78
    ve darebe (meselen) : ve örnek verdi, misal getirdi
  26482. 36-Yâsin 78
    lenâ : bize
  26483. 36-Yâsin 78
    meselen : örnek, misal
  26484. 36-Yâsin 78
    ve nesiye : ve unuttu
  26485. 36-Yâsin 78
    le : dedi
  26486. 36-Yâsin 78
    men : kim
  26487. 36-Yâsin 78
    el izâme : kemikler
  26488. 36-Yâsin 78
    ve hiye : ve o
  26489. 36-Yâsin 78
    remîmun : çürüyüp dağılmış
  26490. 36-Yâsin 79
    ellezî : ki o
  26491. 36-Yâsin 79
    enşee-hâ : onu inşa etti, yaptı
  26492. 36-Yâsin 79
    evvele : evvel, önce
  26493. 36-Yâsin 79
    merretin : kere
  26494. 36-Yâsin 79
    ve huve : ve o
  26495. 36-Yâsin 80
    ellezî : ki o, o ...dır
  26496. 36-Yâsin 80
    ceale : kıldı
  26497. 36-Yâsin 80
    lekum : size, sizin için
  26498. 36-Yâsin 80
    min eş şeceri : ağaçtan
  26499. 36-Yâsin 80
    el ahdari : yeşil
  26500. 36-Yâsin 80
    ren : ateş
  26501. 36-Yâsin 80
    fe : artık, böylece
  26502. 36-Yâsin 80
    entum : size
  26503. 36-Yâsin 80
    tûkıdûne : yakıyorsunuz, yakarsınız
  26504. 36-Yâsin 81
    e : mı
  26505. 36-Yâsin 81
    ve leyse : ve değil
  26506. 36-Yâsin 81
    ellezî : ki o, ... o dur
  26507. 36-Yâsin 81
    es semâvâti : semalar, gökler
  26508. 36-Yâsin 81
    ve el arda : ve arz, yeryüzü, yer
  26509. 36-Yâsin 81
    en yahluka : yaratmak, yaratmaya
  26510. 36-Yâsin 81
    misle-hum : onların benzeri, aynısı, eşi
  26511. 36-Yâsin 81
    belâ : evet
  26512. 36-Yâsin 81
    ve huve : ve o
  26513. 36-Yâsin 81
    el hallâku : yaratan, yaratıcı
  26514. 36-Yâsin 81
    el alîmu : en iyi bilen
  26515. 36-Yâsin 82
    innemâ : sadece
  26516. 36-Yâsin 82
    emru-hu : onun emri
  26517. 36-Yâsin 82
    izâ erâde : irade ettiği, dilediği zaman
  26518. 36-Yâsin 82
    şey'en : bir şey
  26519. 36-Yâsin 82
    en yekûle : söylemek, demek
  26520. 36-Yâsin 82
    lehu : ona
  26521. 36-Yâsin 82
    fe : artık, böylece, hemen
  26522. 36-Yâsin 82
    yekûnu : olur
  26523. 36-Yâsin 83
    fe : işte
  26524. 36-Yâsin 83
    subhâne : (o) sübhandır, herşeydennezzehtir
  26525. 36-Yâsin 83
    ellezî : ki o, ... o dur
  26526. 36-Yâsin 83
    bi yedi-hî : onun elinde
  26527. 36-Yâsin 83
    melekûtu : melekût, mülk ve hükümranlık
  26528. 36-Yâsin 83
    kulli şey'in : herşey
  26529. 36-Yâsin 83
    ve ileyhi : ve ona
  26530. 36-Yâsin 83
    turceûne : döndürüleceksiniz
  26531. 37-Sâffât 1
    ve : ve andolsun, yemin olsun
  26532. 37-Sâffât 1
    es sâffâti : saflar halinde duranlar, saf bağlayanlar
  26533. 37-Sâffât 1
    saffen : saflar halinde, saf bağlayarak
  26534. 37-Sâffât 2
    fe : ve de
  26535. 37-Sâffât 2
    ez zâcirâti : zecredenler, sevkedenler, koruyanlar, kuvvet kullananlar
  26536. 37-Sâffât 2
    zecran : toplayarak, sevkederek, koruyarak
  26537. 37-Sâffât 3
    fe : ve, ve de
  26538. 37-Sâffât 3
    et tâliyâti : tilâvet edenler, okuyanlar
  26539. 37-Sâffât 4
    inne : muhakkak
  26540. 37-Sâffât 4
    ilâhe-kum : sizin ilâhınız
  26541. 37-Sâffât 4
    le : muhakkak, elbette
  26542. 37-Sâffât 5
    es semâvâti : semalar, gökler
  26543. 37-Sâffât 5
    ve el ardı : ve yeryüzü
  26544. 37-Sâffât 5
    vebeyne-humâ : ve ikisi arasındakiler
  26545. 37-Sâffât 5
    ve rabbu : ve Rab
  26546. 37-Sâffât 5
    el meşârıkı : şarklar, doğular
  26547. 37-Sâffât 6
    zeyyennâ : süsledik
  26548. 37-Sâffât 6
    es semâe : sema, gökyüzü
  26549. 37-Sâffât 6
    ed dunyâ : dünya
  26550. 37-Sâffât 6
    bi zîynetin : ziynet ile
  26551. 37-Sâffât 6
    el kevâkibi : gezegenler
  26552. 37-Sâffât 7
    ve hıfzan : ve koruyarak
  26553. 37-Sâffât 7
    şeytânin : şeytan
  26554. 37-Sâffât 8
    yessemmeûne ilâ : kulak veremezler, dinleyemezler
  26555. 37-Sâffât 8
    el meleil a'lâ : Melei A'lâ, yüce, şerefli topluluk
  26556. 37-Sâffât 8
    ve yukzefûne : ve atılırlar
  26557. 37-Sâffât 9
    ve lehum : ve onlar için, onlar için vardır
  26558. 37-Sâffât 10
    men : kim, kimse
  26559. 37-Sâffât 10
    hatıfe : kaptı, kaçtı
  26560. 37-Sâffât 10
    el hatfete : kapmak, kaçmak
  26561. 37-Sâffât 10
    fe : o zaman, o taktirde
  26562. 37-Sâffât 10
    etbea-hu : ona tâbî olur, ona ulaşır
  26563. 37-Sâffât 11
    fe : artık, haydi
  26564. 37-Sâffât 11
    istefti-him : onlardan fetva iste, açıklama iste, sor
  26565. 37-Sâffât 11
    e hum : onlar mı
  26566. 37-Sâffât 11
    eşeddu : daha kuvvetli
  26567. 37-Sâffât 11
    em : yoksa, veya
  26568. 37-Sâffât 11
    men : kimse
  26569. 37-Sâffât 12
    bel : aksine, evet
  26570. 37-Sâffât 12
    acibte : sen şaşırdın, hayret ettin
  26571. 37-Sâffât 12
    ve yesharûne : ve onlar alay ediyorlar
  26572. 37-Sâffât 13
    ve izâ : ve olduğu zaman
  26573. 37-Sâffât 13
    yezkurûne : tezekkür etmezler
  26574. 37-Sâffât 14
    ve izâ : ve olduğu zaman
  26575. 37-Sâffât 14
    raev : gördüler
  26576. 37-Sâffât 14
    âyeten : bir âyet, mucize
  26577. 37-Sâffât 14
    yesteshırûne : alay ediyorlar
  26578. 37-Sâffât 15
    ve kâlû : ve dediler
  26579. 37-Sâffât 16
    e : mi
  26580. 37-Sâffât 16
    ve kunnâ : ve biz olduk
  26581. 37-Sâffât 16
    turâben : toprak
  26582. 37-Sâffât 16
    ve izâmen : ve kemik
  26583. 37-Sâffât 16
    e : mi
  26584. 37-Sâffât 16
    le : elbette, mutlaka
  26585. 37-Sâffât 16
    meb'ûsûne : beas edilenler, diriltilenler
  26586. 37-Sâffât 17
    e : mı
  26587. 37-Sâffât 17
    ve âbâu-nâ : ve babalarımız
  26588. 37-Sâffât 17
    el evvelûne : evvelkiler
  26589. 37-Sâffât 18
    neam : evet
  26590. 37-Sâffât 18
    ve entum : ve siz
  26591. 37-Sâffât 18
    dâhırûne : zelil olanlar, hor ve hakir olanlar
  26592. 37-Sâffât 19
    fe : işte o zaman
  26593. 37-Sâffât 19
    innemâ : yalnızca, sadece
  26594. 37-Sâffât 19
    hiye : o
  26595. 37-Sâffât 19
    zecretun : haykırış, çığlık
  26596. 37-Sâffât 19
    vâhıdetun : bir tek
  26597. 37-Sâffât 19
    fe izâ hum : işte o zaman onlar
  26598. 37-Sâffât 19
    yenzurûne : bakacaklar, görecekler
  26599. 37-Sâffât 20
    ve kâlû : ve dediler
  26600. 37-Sâffât 20
    veylenâ : yazıklar olsun bize, eyvahlar olsun bize
  26601. 37-Sâffât 20
    yevmu : gün
  26602. 37-Sâffât 20
    ed dîni : dîn
  26603. 37-Sâffât 21
    yevmu : gün
  26604. 37-Sâffât 21
    el fasli : fasıl, ayırma hüküm verme
  26605. 37-Sâffât 21
    ellezî : ki o
  26606. 37-Sâffât 21
    tukezzibûne : tekzip ediyorsunuz, yalanlıyorsunuz
  26607. 37-Sâffât 22
    ellezîne zalemû : ki onlar zulmettiler, zulmedenler
  26608. 37-Sâffât 22
    ve ezvâce-hum : ve onlara eş olanlar, yardımcı olanlar
  26609. 37-Sâffât 22
    ve mâ : ve şeyler
  26610. 37-Sâffât 22
    ya'budûne : tapıyorlar
  26611. 37-Sâffât 23
    fehdû-hum : artık onları hidayet edin, ulaştırın
  26612. 37-Sâffât 23
    el cahîmi : cahîm, cehennem
  26613. 37-Sâffât 24
    inne-hum : muhakkak onlar
  26614. 37-Sâffât 24
    mes'ûlûne : mesuldürler
  26615. 37-Sâffât 25
    lekum : size ne oldu
  26616. 37-Sâffât 25
    tenâsarûne : yardımlaşmıyorsunuz
  26617. 37-Sâffât 26
    bel : hayır
  26618. 37-Sâffât 26
    el yevme : gün, bugün
  26619. 37-Sâffât 26
    musteslimûne : teslim olanlar
  26620. 37-Sâffât 27
    ve akbele : ve karşılıklı
  26621. 37-Sâffât 27
    yetesâelûne : sorarlar
  26622. 37-Sâffât 28
    inne-kum : muhakkak siz, gerçekten siz
  26623. 37-Sâffât 28
    te'tûne-nâ : bize geliyorsunuz
  26624. 37-Sâffât 28
    an el yemîni : sağ taraftan
  26625. 37-Sâffât 29
    bel : hayır
  26626. 37-Sâffât 29
    lem tekûnû : siz olmadınız
  26627. 37-Sâffât 29
    mû'minîne : mü'minler, âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  26628. 37-Sâffât 30
    ve mâ kâne : ve olmadı
  26629. 37-Sâffât 30
    lenâ : bize, bizim
  26630. 37-Sâffât 30
    aleykum : sizin üzerinizde
  26631. 37-Sâffât 30
    bel : hayır
  26632. 37-Sâffât 30
    kavmen : bir kavim
  26633. 37-Sâffât 30
    tâgîne : azgın
  26634. 37-Sâffât 31
    fe : o zaman, artık
  26635. 37-Sâffât 31
    aleynâ : üzerimize
  26636. 37-Sâffât 31
    le : elbette, mutlaka
  26637. 37-Sâffât 31
    zâıkûne : tadacak olanlar
  26638. 37-Sâffât 32
    fe : artık, öyleyse, böylece, evet
  26639. 37-Sâffât 32
    agveynâ-kum : sizi biz azdırdık
  26640. 37-Sâffât 32
    gâvîne : azgın olanlar, azgınlar
  26641. 37-Sâffât 33
    fe : artık, işte
  26642. 37-Sâffât 33
    inne-hum : muhakkak onlar
  26643. 37-Sâffât 33
    yevme izin : izin günü
  26644. 37-Sâffât 33
    el azâbi : azabın içinde, azapta
  26645. 37-Sâffât 33
    muşterikûne : müşterek, ortak olanlar
  26646. 37-Sâffât 34
    kezâlike : işteyle
  26647. 37-Sâffât 34
    nef'alu : biz yaparız
  26648. 37-Sâffât 34
    bi el mucrimîne : mücrimlere, suçlulara, günahkârlara
  26649. 37-Sâffât 35
    Inne-hum : muhakkak onlar
  26650. 37-Sâffât 35
    le : denildi
  26651. 37-Sâffât 35
    lehum : onlara
  26652. 37-Sâffât 35
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  26653. 37-Sâffât 35
    yestekbirûne : kibirlenirler, büyüklenirler
  26654. 37-Sâffât 36
    ve yekûlûne : veylerler, derler
  26655. 37-Sâffât 36
    e innâ : muhakkak ki biz mi
  26656. 37-Sâffât 36
    le : elbette, mutlaka, gerçekten
  26657. 37-Sâffât 36
    âliheti-nâ : ilâhlarımız
  26658. 37-Sâffât 36
    mecnûnin : mecnun, deli
  26659. 37-Sâffât 37
    bel : hayır
  26660. 37-Sâffât 37
    e bi : getirdi
  26661. 37-Sâffât 37
    el hakkı : hak
  26662. 37-Sâffât 37
    ve saddaka : ve doğruladı, tasdik etti
  26663. 37-Sâffât 37
    el murselîne : gönderilen resûller, elçiler
  26664. 37-Sâffât 38
    Inne-kum : muhakkak siz
  26665. 37-Sâffât 38
    le : elbette, mutlaka
  26666. 37-Sâffât 38
    el azâbi : azap
  26667. 37-Sâffât 38
    el elîmi : elîm, acı
  26668. 37-Sâffât 39
    vetuczevne : ve cezalandırılmazsınız
  26669. 37-Sâffât 39
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  26670. 37-Sâffât 40
    el muhlesîne : muhlis olan, halis olan
  26671. 37-Sâffât 41
    ulâike : işte onlar
  26672. 37-Sâffât 41
    lehum : onlar için vardır
  26673. 37-Sâffât 42
    fevâkihu : meyveler
  26674. 37-Sâffât 42
    ve hum : ve onlar
  26675. 37-Sâffât 42
    mukremûne : ikram olunanlar
  26676. 37-Sâffât 43
    cennâtin : cennetler
  26677. 37-Sâffât 44
    mutekâbilîne : karşılıklı
  26678. 37-Sâffât 45
    aleyhim : onların üzerine
  26679. 37-Sâffât 45
    bi ke'sin : kadehler ile, kadehler
  26680. 37-Sâffât 46
    beydâe : beyaz, berrak
  26681. 37-Sâffât 46
    lezzetin : lezzetli
  26682. 37-Sâffât 46
    li eş şâribîne : içenler için
  26683. 37-Sâffât 47
    ve lâ hum : ve onlar olmaz
  26684. 37-Sâffât 47
    yunzefûne : sarhoş olurlar
  26685. 37-Sâffât 48
    ve inde-hum : ve onların yanında (vardır)
  26686. 37-Sâffât 48
    et tarfı : bakışlar
  26687. 37-Sâffât 49
    ke : gibi
  26688. 37-Sâffât 49
    enne : muhakkak
  26689. 37-Sâffât 49
    hunne : onlar
  26690. 37-Sâffât 49
    beydun : yumurta
  26691. 37-Sâffât 49
    meknûnun : ekinnetli, örtülü, muhafaza edilmiş, saklı
  26692. 37-Sâffât 50
    fe : artık, bundan sonra
  26693. 37-Sâffât 50
    akbele : karşılıklı
  26694. 37-Sâffât 50
    yetesâelûne : karşılıklı sorarlar
  26695. 37-Sâffât 51
    le : dedi
  26696. 37-Sâffât 51
    ne : oldu, idi
  26697. 37-Sâffât 52
    yekûlu : der, söyler
  26698. 37-Sâffât 52
    e : mı
  26699. 37-Sâffât 52
    inne-ke : muhakkak ki sen
  26700. 37-Sâffât 52
    le : elbette, gerçekten
  26701. 37-Sâffât 52
    el musaddikîne : tasdik edenler
  26702. 37-Sâffât 53
    e : mı
  26703. 37-Sâffât 53
    ve kunnâ : ve biz olduk
  26704. 37-Sâffât 53
    turâben : toprak
  26705. 37-Sâffât 53
    ve izâmen : ve kemik
  26706. 37-Sâffât 53
    e : mı
  26707. 37-Sâffât 53
    le : elbette, gerçekten
  26708. 37-Sâffât 53
    medînûne : cezalandırılanlar
  26709. 37-Sâffât 54
    le : dedi
  26710. 37-Sâffât 54
    hel : mı
  26711. 37-Sâffât 54
    entum : siz
  26712. 37-Sâffât 54
    muttaliûne : muttali olanlar, yakînen bilenler
  26713. 37-Sâffât 55
    fettalea (fe ittalea) : o zaman muttali oldu, halini yakînen gördü
  26714. 37-Sâffât 55
    fe : o zaman, böylece
  26715. 37-Sâffât 55
    reâ-hu : onu gördü
  26716. 37-Sâffât 55
    sevâi : ortasında
  26717. 37-Sâffât 55
    el cahîmi : cahîm, cehennem
  26718. 37-Sâffât 56
    le : dedi
  26719. 37-Sâffât 56
    in kidte : az daha oluyordu
  26720. 37-Sâffât 56
    le : elbette, gerçekten
  26721. 37-Sâffât 56
    turdîne : helâk edecektin
  26722. 37-Sâffât 57
    ve lev lâ : ve eğer olmasaydı
  26723. 37-Sâffât 57
    ni'metu : ni'met
  26724. 37-Sâffât 57
    le : elbette, mutlaka
  26725. 37-Sâffât 57
    min el muhdarîne : hazır bulunanlardan (bulundurulanlardan)
  26726. 37-Sâffât 58
    e fe : artık, öyle mi
  26727. 37-Sâffât 58
    bi meyyitîne : ölüler
  26728. 37-Sâffât 59
    mevtete-nâ : bizim ölümümüz
  26729. 37-Sâffât 59
    el ûlâ : ilk
  26730. 37-Sâffât 59
    ve mâ nahnu : ve biz değiliz
  26731. 37-Sâffât 59
    bi muazzebîne : azaba uğratılacak olanlar, azap edilenler, azap görecek olanlar
  26732. 37-Sâffât 60
    inne : muhakkak
  26733. 37-Sâffât 60
    le : elbette, gerçekten
  26734. 37-Sâffât 60
    huve : o
  26735. 37-Sâffât 60
    el fevzu el azîmu : fevzül azîm, en büyük kurtuluş
  26736. 37-Sâffât 61
    fe : böylece, artık
  26737. 37-Sâffât 61
    el ya'meli : yapsın, çalışsın, amel etsin
  26738. 37-Sâffât 61
    el âmilûne : çalışanlar, amel edenler
  26739. 37-Sâffât 62
    e : mı
  26740. 37-Sâffât 62
    like : işte bu, bu
  26741. 37-Sâffât 62
    nuzulen : ikram olarak, karşılık olarak
  26742. 37-Sâffât 62
    em : yoksa, veya
  26743. 37-Sâffât 62
    şeceretu : ağaç
  26744. 37-Sâffât 62
    ez zakkûmi : zakkum
  26745. 37-Sâffât 63
    cealnâ-hâ : onu kıldık
  26746. 37-Sâffât 63
    fitneten : bir fitne, bir imtihan
  26747. 37-Sâffât 63
    li ez zâlimîne : zalimler için
  26748. 37-Sâffât 64
    inne-hâ : muhakkak o
  26749. 37-Sâffât 64
    şeceretun : ağaç
  26750. 37-Sâffât 64
    el cahîmi : cahîm, cehennem
  26751. 37-Sâffât 65
    ke enne-hu : onun gibi
  26752. 37-Sâffât 65
    eş şeyâtîni : şeytanlar
  26753. 37-Sâffât 66
    fe : artık, böylece
  26754. 37-Sâffât 66
    inne-hum : muhakkak onlar
  26755. 37-Sâffât 66
    le : elbette, mutlaka
  26756. 37-Sâffât 66
    âkilûne : yiyenler, yiyecek olanlar
  26757. 37-Sâffât 66
    fe : o zaman, böylece
  26758. 37-Sâffât 66
    mâliûne : dolduranlar, dolduracak olanlar
  26759. 37-Sâffât 66
    el butûni : karınlar
  26760. 37-Sâffât 67
    summe : sonra
  26761. 37-Sâffât 67
    inne : muhakkak
  26762. 37-Sâffât 67
    lehum : onlar için, onlar için vardır
  26763. 37-Sâffât 67
    aleyhâ : ona, onun üstüne
  26764. 37-Sâffât 67
    le : mutlaka
  26765. 37-Sâffât 67
    şevben : karıştırılmış
  26766. 37-Sâffât 68
    summe : sonra
  26767. 37-Sâffât 68
    inne : muhakkak
  26768. 37-Sâffât 68
    mercia-hum : onların dönecekleri yer, dönüşleri
  26769. 37-Sâffât 68
    le : elbette, kesinlikle
  26770. 37-Sâffât 68
    ilel cahîmi (ilâ el cahîmi) : cehenneme
  26771. 37-Sâffât 69
    inne-hum : muhakkak onlar
  26772. 37-Sâffât 69
    elfev : buldular
  26773. 37-Sâffât 69
    âbâe-hum : onların ataları, babaları
  26774. 37-Sâffât 69
    dâllîne : dalâlette olanlar
  26775. 37-Sâffât 70
    fe : o zaman
  26776. 37-Sâffât 70
    yuhreûne : koşuyorlar
  26777. 37-Sâffât 71
    ve lekad : ve andolsun
  26778. 37-Sâffât 71
    dalle : dalâlette oldu
  26779. 37-Sâffât 71
    kable-hum : onlardan önce
  26780. 37-Sâffât 71
    ekseru : çoğu
  26781. 37-Sâffât 71
    el evvelîne : evvelkiler
  26782. 37-Sâffât 72
    ve lekad : ve andolsun
  26783. 37-Sâffât 72
    erselnâ : biz gönderdik
  26784. 37-Sâffât 72
    munzirîne : nezirler, uyarıcılar
  26785. 37-Sâffât 73
    fanzur (fe unzur) : o zaman, artık, bak
  26786. 37-Sâffât 73
    keyfe : nasıl
  26787. 37-Sâffât 73
    ne : oldu
  26788. 37-Sâffât 73
    âkibetu : akıbet, son
  26789. 37-Sâffât 73
    el munzerîne : uyarılanlar
  26790. 37-Sâffât 74
    ibâdallâhi (ibâde allâhi) : Allah'ın kulları
  26791. 37-Sâffât 74
    el muhlasîne : muhlis olanlar
  26792. 37-Sâffât 75
    ve lekad : ve andolsun
  26793. 37-Sâffât 75
    fe : o zaman, işte
  26794. 37-Sâffât 75
    le : elbette, mutlaka, gerçekten
  26795. 37-Sâffât 75
    ni'me : nezel
  26796. 37-Sâffât 75
    el mucîbûne : icabet edilenler
  26797. 37-Sâffât 76
    ve necceynâ-hu : ve onu kurtardık
  26798. 37-Sâffât 76
    ve ehle-hu : ve onun ailesi
  26799. 37-Sâffât 76
    el kerbi el azîmi (kerbil azîm) : büyük üzüntü
  26800. 37-Sâffât 77
    ve cealnâ : ve biz kıldık
  26801. 37-Sâffât 77
    zurriyyete-hu : onun zürriyeti, soyu
  26802. 37-Sâffât 77
    el bâkîne : bâki olanlar, kalanlar
  26803. 37-Sâffât 78
    ve tereknâ : ve biz bıraktık
  26804. 37-Sâffât 78
    aleyhi : ona
  26805. 37-Sâffât 78
    el âhirîne : sonrakiler arasında
  26806. 37-Sâffât 79
    selâmun : selâm, selâm olsun
  26807. 37-Sâffât 79
    el âlemîne : âlemlerinde
  26808. 37-Sâffât 80
    kezâlike : işteyle
  26809. 37-Sâffât 80
    neczî : biz cezalandırırız, karşılığını veririz, mükâfatlandırırız
  26810. 37-Sâffât 80
    el muhsinîne : muhsinler
  26811. 37-Sâffât 81
    inne-hu : muhakkak o
  26812. 37-Sâffât 81
    el mû'minîne : mü'min olanlar
  26813. 37-Sâffât 82
    summe : sonra
  26814. 37-Sâffât 82
    el âharîne : sonrakiler, diğerleri
  26815. 37-Sâffât 83
    ve inne : ve muhakkak
  26816. 37-Sâffât 83
    le : elbette, gerçekten
  26817. 37-Sâffât 83
    ibrâhîme : İbrâhîm
  26818. 37-Sâffât 84
    iz câe : gelmişti
  26819. 37-Sâffât 84
    rabbe-hu : onun Rabbi, Rab
  26820. 37-Sâffât 84
    selîmin : selîm, teslim olmuş, arınmış, güzelliklere açık
  26821. 37-Sâffât 85
    iz kâle : demişti
  26822. 37-Sâffât 85
    li ebî-hi : babasına
  26823. 37-Sâffât 85
    ve kavmi-hi : ve kavmine
  26824. 37-Sâffât 85
    ta'budûne : siz tapıyorsunuz
  26825. 37-Sâffât 86
    e : mı
  26826. 37-Sâffât 86
    ifken : iftira ederek, yalan söyleyerek
  26827. 37-Sâffât 86
    âliheten : ilâhlar
  26828. 37-Sâffât 86
    dûnallâhi (dûne allâhi) : Allah'tan başka
  26829. 37-Sâffât 86
    turîdûne : istiyorsunuz
  26830. 37-Sâffât 87
    fe : artık, bundan sonra
  26831. 37-Sâffât 87
    el âlemîne : âlemler
  26832. 37-Sâffât 88
    fe : sonra
  26833. 37-Sâffât 88
    nazraten : nazar ederek
  26834. 37-Sâffât 88
    en nucûmi : yıldızlarda, yıldızlara
  26835. 37-Sâffât 89
    fe : bunun üzerine
  26836. 37-Sâffât 89
    le : dedi
  26837. 37-Sâffât 90
    fe : bunun üzerine
  26838. 37-Sâffât 90
    tevellev : döndüler gittiler
  26839. 37-Sâffât 90
    mudbirîne : arkalarını dönenler, dönen kimseler
  26840. 37-Sâffât 91
    ferâga ilâ : ile ilgilendi
  26841. 37-Sâffât 91
    âliheti-him : onların ilâhları
  26842. 37-Sâffât 91
    fe : ve, öyleyse yani
  26843. 37-Sâffât 91
    le : dedi
  26844. 37-Sâffât 91
    e : mı
  26845. 37-Sâffât 91
    te'kulûne : yemek yemiyorsunuz
  26846. 37-Sâffât 92
    lekum : size ne oluyor, siz niçin, yoksa siz
  26847. 37-Sâffât 92
    tentıkûne : konuşmuyorsunuz
  26848. 37-Sâffât 93
    ferâga : ilgilendi, boşalttı, devirdi
  26849. 37-Sâffât 93
    aleyhim : onları
  26850. 37-Sâffât 93
    darben : vurarak
  26851. 37-Sâffât 93
    bi el yemîni : sağ eli ile
  26852. 37-Sâffât 94
    fe : bunun üzerine
  26853. 37-Sâffât 94
    akbelû : karşısına geldiler
  26854. 37-Sâffât 94
    ileyhi : ona
  26855. 37-Sâffât 94
    yeziffûne : birbirine karışmış olarak, hızlı hızlı koşarak
  26856. 37-Sâffât 95
    le : dedi
  26857. 37-Sâffât 95
    e : mı
  26858. 37-Sâffât 95
    ta'budûne : tapıyorsunuz
  26859. 37-Sâffât 95
    tenhıtûne : siz yontuyorsunuz
  26860. 37-Sâffât 96
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  26861. 37-Sâffât 96
    ve mâ : ve şey(ler)
  26862. 37-Sâffât 96
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  26863. 37-Sâffât 97
    lehu : ona, onun için
  26864. 37-Sâffât 97
    bunyânen : binalar, üst üste inşa edilen şeyler, mancınık
  26865. 37-Sâffât 97
    fe : sonra
  26866. 37-Sâffât 97
    elkû-hu : onu atın
  26867. 37-Sâffât 97
    el cahîmi : alevli yanan ateşin içine
  26868. 37-Sâffât 98
    fe erâdû : bunun üzerine istediler, sonra istediler
  26869. 37-Sâffât 98
    keyden : tuzak
  26870. 37-Sâffât 98
    fe cealnâ : bunun üzerine, sonra biz kıldık
  26871. 37-Sâffât 98
    el esfelîne : esfelîn (en çok sefil olanlar)
  26872. 37-Sâffât 99
    vele : ve dedi
  26873. 37-Sâffât 99
    se-yehdî-ni : beni hidayete erdirecek
  26874. 37-Sâffât 100
    heb lî : bana bağışla
  26875. 37-Sâffât 100
    min es sâlihîne : salihlerden
  26876. 37-Sâffât 101
    fe : böylece
  26877. 37-Sâffât 101
    beşşernâ-hu : onu müjdeledik
  26878. 37-Sâffât 102
    fe : böylece
  26879. 37-Sâffât 102
    lemmâ : olduğu zaman, olunca
  26880. 37-Sâffât 102
    belega : erişti
  26881. 37-Sâffât 102
    mea-hu : onunla beraber
  26882. 37-Sâffât 102
    es sa'ye : çalışma
  26883. 37-Sâffât 102
    le : dedi
  26884. 37-Sâffât 102
    buneyye : oğulcuğum
  26885. 37-Sâffât 102
    erâ : gördüm
  26886. 37-Sâffât 102
    el menâmi : uykuda
  26887. 37-Sâffât 102
    ennî : muhakkak ben
  26888. 37-Sâffât 102
    ezbehu-ke : seni boğazlıyorum
  26889. 37-Sâffât 102
    fanzur (fe unzur) : haydi bak
  26890. 37-Sâffât 102
    terâ : görüyorsun
  26891. 37-Sâffât 102
    le : dedi
  26892. 37-Sâffât 102
    ebeti : ey babacığım
  26893. 37-Sâffât 102
    tû'meru : sen emrolundun
  26894. 37-Sâffât 102
    se-tecidu-nî : beni bulacaksın
  26895. 37-Sâffât 102
    inşâallâhu (in şâe allahû) : inşaallah, Allah'ın dilemesi ile
  26896. 37-Sâffât 102
    min es sâbirîne : sabredenlerden
  26897. 37-Sâffât 103
    fe : böylece
  26898. 37-Sâffât 103
    lemmâ : olduğu zaman, olunca
  26899. 37-Sâffât 103
    eslemâ : ikisi teslim oldu
  26900. 37-Sâffât 103
    ve telle-hu : ve onu yatırdı
  26901. 37-Sâffât 103
    li el cebîni : alnına, alnı üzerine
  26902. 37-Sâffât 104
    vedeynâ-hu en : ve biz ona nida ettik, seslendik
  26903. 37-Sâffât 105
    saddakte : sen sadık kaldın
  26904. 37-Sâffât 105
    er ru'yâ : rüya
  26905. 37-Sâffât 105
    kezâlike : böylece, işteyle
  26906. 37-Sâffât 105
    neczî : cezalandırırız, karşılığını veririz, mükâfatlandırırız
  26907. 37-Sâffât 105
    el muhsinîne : muhsinler
  26908. 37-Sâffât 106
    inne : muhakkak ki
  26909. 37-Sâffât 106
    le : elbette, kesin olarak
  26910. 37-Sâffât 106
    huve : o
  26911. 37-Sâffât 106
    el belâu : belâ, imtihan
  26912. 37-Sâffât 106
    el mubînu : apaçık
  26913. 37-Sâffât 107
    ve fedeynâ-hu : ve ona fidye olarak verdik
  26914. 37-Sâffât 108
    ve tereknâ : ve terkettik, bıraktık
  26915. 37-Sâffât 108
    aleyhi : ona
  26916. 37-Sâffât 108
    el âhirîne : sonrakilerin arasında
  26917. 37-Sâffât 109
    selâmun : selâm, selâm olsun
  26918. 37-Sâffât 109
    ibrâhîme : İbrâhîm
  26919. 37-Sâffât 110
    kezâlike : işteyle
  26920. 37-Sâffât 110
    neczî : cezalandırırız, karşılığını veririz, mükâfatlandırırız
  26921. 37-Sâffât 110
    el muhsinîne : muhsinler
  26922. 37-Sâffât 111
    innehu : muhakkak ki o
  26923. 37-Sâffât 111
    el mû'minîne : mü'minler
  26924. 37-Sâffât 112
    ve beşşernâ-hu : ve onu müjdeledik
  26925. 37-Sâffât 112
    nebiyyen : nebî olarak, peygamber olarak
  26926. 37-Sâffât 112
    min es sâlihîne : salihlerden
  26927. 37-Sâffât 113
    vereknâ : ve bereket verdik, mübarek kıldık
  26928. 37-Sâffât 113
    aleyhi : ona
  26929. 37-Sâffât 113
    ve alâ ishâka : ve İshak'a
  26930. 37-Sâffât 113
    ve min zurriyyeti-himâ : ve ikisinin zürriyetinden
  26931. 37-Sâffât 113
    ve zâlimun : ve zalim olan, zulmeden
  26932. 37-Sâffât 113
    li nefsi-hi : nefsine, kendine
  26933. 37-Sâffât 114
    ve lekad : ve andolsun
  26934. 37-Sâffât 114
    menennâ : ni'metlendirdik
  26935. 37-Sâffât 114
    ve hârûne : ve Harun
  26936. 37-Sâffât 115
    ve necceynâ-humâ : ve ikisini kurtardık
  26937. 37-Sâffât 115
    ve kavme-humâ : ve ikisinin kavmi
  26938. 37-Sâffât 115
    el kerbi el azîmi : büyük üzüntü
  26939. 37-Sâffât 116
    ve nasarnâ-hum : ve onlara yardım ettik
  26940. 37-Sâffât 116
    fe : o zaman, böylece
  26941. 37-Sâffât 116
    el gâlibîne : gâlip gelenler
  26942. 37-Sâffât 117
    ve âteynâ-humâ : ve ikisine verdik
  26943. 37-Sâffât 117
    el kitâbe : kitap
  26944. 37-Sâffât 117
    el mustebîne : beyan eden, açıklayan
  26945. 37-Sâffât 118
    ve hedeynâ-humâ : ve o ikisini hidayet ettik, ulaştırdık
  26946. 37-Sâffât 118
    es sırâta el mustekîme : Sıratı Mustakîm
  26947. 37-Sâffât 119
    ve tereknâ : ve terkettik, bıraktık
  26948. 37-Sâffât 119
    aleyhimâ : ikisine
  26949. 37-Sâffât 119
    el âhirîne : sonrakiler arasında
  26950. 37-Sâffât 120
    selâmun : selâm, selâm olsun
  26951. 37-Sâffât 120
    ve hârûne : ve Harun
  26952. 37-Sâffât 121
    kezâlike : işteyle
  26953. 37-Sâffât 121
    neczî : cezalandırırız, karşılığını veririz, mükâfatlandırırız
  26954. 37-Sâffât 121
    el muhsinîne : muhsinler
  26955. 37-Sâffât 122
    inne-humâ : muhakkak ki ikisi
  26956. 37-Sâffât 122
    el mû'minîne : mü'minler
  26957. 37-Sâffât 123
    ve inne : ve muhakkak
  26958. 37-Sâffât 123
    ilyâse : İlyas
  26959. 37-Sâffât 123
    le : elbette, mutlaka
  26960. 37-Sâffât 123
    el murselîne : gönderilmiş olanlar,
  26961. 37-Sâffât 124
    iz kâle : demişti
  26962. 37-Sâffât 124
    e : mı
  26963. 37-Sâffât 124
    tettekûne : takva sahibi olmayacaksınız
  26964. 37-Sâffât 125
    e : mı
  26965. 37-Sâffât 125
    tedne : tapıyorsunuz
  26966. 37-Sâffât 125
    ba'len : ba'l (bir put adı)
  26967. 37-Sâffât 125
    ve tezerûne : ve bırakıyorsunuz
  26968. 37-Sâffât 125
    ahsene : ahsen, enzel
  26969. 37-Sâffât 125
    el hâlikîne : yaratıcı
  26970. 37-Sâffât 126
    allâhe : Allah
  26971. 37-Sâffât 126
    rabbe-kum : sizin Rabbiniz
  26972. 37-Sâffât 126
    ve rabbe : ve Rab
  26973. 37-Sâffât 126
    el evvelîne : evvelkiler
  26974. 37-Sâffât 127
    fe : bunun üzerine, böylece, fakat
  26975. 37-Sâffât 127
    kezzebû-hu : onu yalanladılar
  26976. 37-Sâffât 127
    fe : bunun üzerine, böylece, bu sebeple
  26977. 37-Sâffât 127
    inne hum : muhakkak onlar
  26978. 37-Sâffât 127
    le : elbette, gerçekten
  26979. 37-Sâffât 127
    muhdarûne : hazır bulundurulacak olanlar
  26980. 37-Sâffât 128
    ibâde allâhi : Allah'ın kulları
  26981. 37-Sâffât 128
    el muhlasîne : muhlis olanlar
  26982. 37-Sâffât 129
    ve tereknâ : biz bıraktık
  26983. 37-Sâffât 129
    aleyhi : ona
  26984. 37-Sâffât 129
    el âhirîne : sonrakiler arasında
  26985. 37-Sâffât 130
    selâmun : selâm olsun
  26986. 37-Sâffât 130
    lyâsîne : İlyas
  26987. 37-Sâffât 131
    kezâlike : işteyle
  26988. 37-Sâffât 131
    neczî : cezalandırırız, mükâfatlandırırız, ödüllendiririz
  26989. 37-Sâffât 131
    el muhsinîne : muhsinler
  26990. 37-Sâffât 132
    inne-hu : muhakkak o
  26991. 37-Sâffât 132
    el mû'minîne : mü'minler
  26992. 37-Sâffât 133
    ve inne : ve muhakkak
  26993. 37-Sâffât 133
    le : elbette, gerçekten
  26994. 37-Sâffât 133
    min el murselîne : gönderilen, gönderilmiş olan resûllerden
  26995. 37-Sâffât 134
    necceynâ-hu : onu kurtardık
  26996. 37-Sâffât 134
    ve ehle-hû : ve onun ailesi
  26997. 37-Sâffât 134
    ecmaîne : topluca, hepsi
  26998. 37-Sâffât 135
    acûzen : acuze, yaşlı kadın
  26999. 37-Sâffât 135
    el gâbirîne : geride kalanlar
  27000. 37-Sâffât 136
    summe : sonra
  27001. 37-Sâffât 136
    demmernâ : dumura uğrattık, kökünü kazıdık, yok ettik
  27002. 37-Sâffât 136
    el âharîne : diğerleri
  27003. 37-Sâffât 137
    ve inne-kum : ve muhakkak siz
  27004. 37-Sâffât 137
    le : elbette, gerçekten
  27005. 37-Sâffât 137
    temurrûne : geçip gidiyorsunuz, uğruyorsunuz
  27006. 37-Sâffât 137
    aleyhim : onlara
  27007. 37-Sâffât 137
    musbihîne : sabah vakitleri, sabahları
  27008. 37-Sâffât 138
    ve : ve
  27009. 37-Sâffât 138
    bi el leyli : geceleyin
  27010. 37-Sâffât 138
    e : mi
  27011. 37-Sâffât 138
    fe : artık, hâlâ
  27012. 37-Sâffât 138
    lâ ta'kılûne : akıl etmez misiniz
  27013. 37-Sâffât 139
    ve inne : ve muhakkak
  27014. 37-Sâffât 139
    nuse : Yunus
  27015. 37-Sâffât 139
    le : elbette, gerçekten
  27016. 37-Sâffât 139
    min el murselîne : gönderilmiş resûllerden
  27017. 37-Sâffât 140
    ebeka : kaçtı
  27018. 37-Sâffât 140
    ilâ el fulki : gemiye
  27019. 37-Sâffât 140
    el meşhûni : dolu
  27020. 37-Sâffât 141
    fe : artık, böylece
  27021. 37-Sâffât 141
    heme : kur'aya katıldı, kur'a çekti.
  27022. 37-Sâffât 141
    fe : artık, böylece, sonunda
  27023. 37-Sâffât 141
    ne : oldu
  27024. 37-Sâffât 141
    min el mudhadîne : kaybedenlerden
  27025. 37-Sâffât 142
    fe : böylece, hemen
  27026. 37-Sâffât 142
    iltekame-hu : onu yuttu
  27027. 37-Sâffât 142
    el hûtu : balık
  27028. 37-Sâffât 142
    ve huve : ve o
  27029. 37-Sâffât 143
    fe lev lâ : eğer olmasaydı
  27030. 37-Sâffât 143
    enne hu : geçekten o
  27031. 37-Sâffât 143
    ne : oldu
  27032. 37-Sâffât 143
    min el musebbihîne : tesbih edenlerden
  27033. 37-Sâffât 144
    le : elbette, muhakkak
  27034. 37-Sâffât 144
    lebise : kaldı (kalırdı)
  27035. 37-Sâffât 144
    yevmi yub'asûne : beas günü, yeniden dirilme günü, kıyâmet günü
  27036. 37-Sâffât 145
    fe : artık, sonunda
  27037. 37-Sâffât 145
    nebeznâ-hu : onu attık
  27038. 37-Sâffât 145
    bi el arâi : boş alan
  27039. 37-Sâffât 145
    ve huve : ve o
  27040. 37-Sâffât 146
    ve enbetnâ : bitirdik, yetiştirdik
  27041. 37-Sâffât 146
    aleyhi : onun üzerine
  27042. 37-Sâffât 146
    şecereten : bir ağaç
  27043. 37-Sâffât 147
    ve erselnâ-hu : ve onu gönderdik
  27044. 37-Sâffât 147
    mieti : yüz
  27045. 37-Sâffât 147
    elfin : bin
  27046. 37-Sâffât 147
    ev : veya
  27047. 37-Sâffât 147
    yezîdûne : daha fazla
  27048. 37-Sâffât 148
    fe : böylece, bunun üzerine
  27049. 37-Sâffât 148
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  27050. 37-Sâffât 148
    fe : böylece, bunun üzerine
  27051. 37-Sâffât 148
    metta'nâ-hum : onları yararlandırdık
  27052. 37-Sâffât 149
    fe : böylece, haydi
  27053. 37-Sâffât 149
    istefti-him : onlardan fetva iste
  27054. 37-Sâffât 149
    e : mı
  27055. 37-Sâffât 149
    li rabbi-ke : senin Rabbinin
  27056. 37-Sâffât 149
    el benâtu : kız çocuklar, kızlar
  27057. 37-Sâffât 149
    ve lehum : ve onların
  27058. 37-Sâffât 149
    el benûne : erkek çocuklar, oğlanlar
  27059. 37-Sâffât 150
    em : veya, yoksa
  27060. 37-Sâffât 150
    el melâikete : melekler
  27061. 37-Sâffât 150
    inâsen : dişiler, dişi olarak
  27062. 37-Sâffât 150
    ve hum : ve onlar
  27063. 37-Sâffât 150
    şâhidûne : şahit oldular
  27064. 37-Sâffât 151
    e lâ : değil mi
  27065. 37-Sâffât 151
    inne-hum : muhakkak, mutlaka onlar
  27066. 37-Sâffât 151
    le : gerçekten, kesinlikle
  27067. 37-Sâffât 151
    yekûlûne : derler
  27068. 37-Sâffât 152
    veledallâhu (velede allâhu) : Allah doğurdu
  27069. 37-Sâffât 152
    ve inne-hum : ve muhakkak onlar
  27070. 37-Sâffât 152
    le kâzibûne : kesinlikle yalan söyleyenler
  27071. 37-Sâffât 153
    astafe : seçti, tercih etti
  27072. 37-Sâffât 153
    el benâti : kız çocukları, kızlar
  27073. 37-Sâffât 153
    alâ el benîne : erkek çocuklarına, oğlanlara
  27074. 37-Sâffât 154
    lekum : size
  27075. 37-Sâffât 154
    keyfe : nasıl
  27076. 37-Sâffât 154
    tahkumûne : hüküm veriyorsunuz
  27077. 37-Sâffât 155
    e : mı
  27078. 37-Sâffât 155
    fe : hâlâ
  27079. 37-Sâffât 155
    tezekkerûne : tezekkür etmezsiniz, tezekkür etmeyeceksiniz
  27080. 37-Sâffât 156
    em : yoksa, veya
  27081. 37-Sâffât 156
    lekum : sizin, sizin var
  27082. 37-Sâffât 157
    fe'tû : o taktirde getirin
  27083. 37-Sâffât 157
    sâdikîne : sadıklar, doğru söyleyenler
  27084. 37-Sâffât 158
    ve cealû : ve kıldılar
  27085. 37-Sâffât 158
    beyne-hu : onun arasında
  27086. 37-Sâffât 158
    ve beyne : ve arasında
  27087. 37-Sâffât 158
    el cinneti : cinler
  27088. 37-Sâffât 158
    neseben : neseb, soybağı
  27089. 37-Sâffât 158
    ve lekad : ve andolsun
  27090. 37-Sâffât 158
    alimet : bildi
  27091. 37-Sâffât 158
    el cinnetu : cinler
  27092. 37-Sâffât 158
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  27093. 37-Sâffât 158
    le : elbette, mutlaka
  27094. 37-Sâffât 158
    muhdarûne : hazır bulundurulacak olanlar
  27095. 37-Sâffât 159
    subhâne : sübhan, münezzeh
  27096. 37-Sâffât 159
    yasifûne : vasıflandırıyorlar
  27097. 37-Sâffât 160
    ibâdallâhi (ibâde allâhi) : Allah'ın kulları
  27098. 37-Sâffât 160
    el muhlasîne : muhlis olanlar
  27099. 37-Sâffât 161
    fe : o zaman, bundan sonra
  27100. 37-Sâffât 161
    inne-kum : muhakkak ki siz
  27101. 37-Sâffât 161
    ve mâ : ve şeyler
  27102. 37-Sâffât 161
    ta'budûne : siz tapıyorsunuz
  27103. 37-Sâffât 162
    entum : siz değilsiniz
  27104. 37-Sâffât 162
    aleyhi : ona
  27105. 37-Sâffât 162
    bi fâtinîne : fitneye düşürenler
  27106. 37-Sâffât 163
    men : kimse, kişi
  27107. 37-Sâffât 163
    huve : o
  27108. 37-Sâffât 163
    el cahîmi : cehennem
  27109. 37-Sâffât 164
    ve mâ : ve yoktur
  27110. 37-Sâffât 164
    lehu : onun
  27111. 37-Sâffât 165
    ve innâ : muhakkak ki biz
  27112. 37-Sâffât 165
    le : elbette, mutlaka
  27113. 37-Sâffât 165
    es sâffûne : saf halinde, saf saf duranlar
  27114. 37-Sâffât 166
    ve innâ : ve muhakkak ki biz
  27115. 37-Sâffât 166
    le : elbette, mutlaka
  27116. 37-Sâffât 166
    el musebbihûne : tesbih edenler
  27117. 37-Sâffât 167
    ve in : ve sadece, ancak
  27118. 37-Sâffât 167
    le : elbette, mutlaka
  27119. 37-Sâffât 167
    yekûlûne : derler, diyorlar
  27120. 37-Sâffât 168
    lev enne : eğer, keşke olsaydı
  27121. 37-Sâffât 168
    inde-nâ : yanımızda
  27122. 37-Sâffât 168
    zikren : zikir
  27123. 37-Sâffât 168
    min el evvelîne : evvelkilerden
  27124. 37-Sâffât 169
    le : elbette, mutlaka
  27125. 37-Sâffât 169
    ibâdallâhi (ibâde allâhi) : Allah'ın kulları
  27126. 37-Sâffât 169
    el muhlasîne : muhlis olanlar, muhlisler
  27127. 37-Sâffât 170
    fe : o zaman, buna rağmen
  27128. 37-Sâffât 170
    keferû : inkâr ettiler
  27129. 37-Sâffât 170
    fe : fakat
  27130. 37-Sâffât 170
    sevfe : yakında
  27131. 37-Sâffât 170
    ya'lemûne : bilecekler
  27132. 37-Sâffât 171
    ve lekad : ve andolsun
  27133. 37-Sâffât 171
    sebekat : geçti
  27134. 37-Sâffât 171
    kelimetu-nâ : bizim sözümüz
  27135. 37-Sâffât 171
    el murselîne : gönderilenler, resûller
  27136. 37-Sâffât 172
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  27137. 37-Sâffât 172
    le : elbette, mutlaka
  27138. 37-Sâffât 172
    el mensûrûne : yardım edilenler
  27139. 37-Sâffât 173
    ve inne : ve muhakkak
  27140. 37-Sâffât 173
    cunde-nâ : ordumuz, ordularımız
  27141. 37-Sâffât 173
    le : elbette, mutlaka
  27142. 37-Sâffât 173
    el gâlibûne : gâlip olanlar
  27143. 37-Sâffât 174
    fe : öyleyse, o zaman, artık
  27144. 37-Sâffât 174
    tevelle : yüz çevir
  27145. 37-Sâffât 175
    ve ebsir-hum : ve onlara bak, gözle
  27146. 37-Sâffât 175
    fe : bundan sonra, artık
  27147. 37-Sâffât 175
    sevfe : yakında
  27148. 37-Sâffât 175
    yubsirûne : görecekler
  27149. 37-Sâffât 176
    e : mı
  27150. 37-Sâffât 176
    fe : hâlâ
  27151. 37-Sâffât 176
    yesta'cilûne : acele (olarak) istiyorlar
  27152. 37-Sâffât 177
    fe izâ : o zaman, artık
  27153. 37-Sâffât 177
    nezele : indi
  27154. 37-Sâffât 177
    fe : böylece, işte
  27155. 37-Sâffât 177
    e : kötü oldu
  27156. 37-Sâffât 177
    el munzerîne : uyarılanlar
  27157. 37-Sâffât 178
    ve tevelle : ve yüz çevir
  27158. 37-Sâffât 179
    ve ebsir : ve bak, gözle
  27159. 37-Sâffât 179
    fe : artık
  27160. 37-Sâffât 179
    sevfe : yakında
  27161. 37-Sâffât 179
    yubsırûne : görecekler
  27162. 37-Sâffât 180
    subhâne : sübhan, münezzehtir
  27163. 37-Sâffât 180
    rabbi-ke : senin Rabbin
  27164. 37-Sâffât 180
    el izzeti : izzet
  27165. 37-Sâffât 180
    yasifûne : vasıflandırıyorlar
  27166. 37-Sâffât 181
    ve selâmun : ve selâm olsun
  27167. 37-Sâffât 181
    el murselîne : gönderilen, gönderilmiş olan resûller
  27168. 37-Sâffât 182
    ve el hamdu : ve hamd
  27169. 37-Sâffât 182
    el âlemîne : âlemler
  27170. 38-Sâd 1
    ve : ve andolsun
  27171. 38-Sâd 1
    el kur'âni : Kur'ân
  27172. 38-Sâd 1
    ez zikri : zikir
  27173. 38-Sâd 2
    bel : bilâkis, hayır
  27174. 38-Sâd 2
    ellezîne : o kimseler, onlar
  27175. 38-Sâd 2
    keferû : inkâr ettiler, küfrettiler
  27176. 38-Sâd 2
    izzetin : gurur, kibir
  27177. 38-Sâd 2
    ve şikâkın : ve ayrılık
  27178. 38-Sâd 3
    kem : kaç, nice
  27179. 38-Sâd 3
    ehleknâ : helâk ettik
  27180. 38-Sâd 3
    fe : böylece, o zaman
  27181. 38-Sâd 3
    dev : nida ettiler, seslendiler, feryat ettiler
  27182. 38-Sâd 3
    vete : ve değil
  27183. 38-Sâd 3
    ne : bir süre, zaman
  27184. 38-Sâd 3
    menâsın : kaçış, kurtuluş
  27185. 38-Sâd 4
    ve acibû : ve acayiplerine gitti
  27186. 38-Sâd 4
    ene-hum : onlara gelmesi
  27187. 38-Sâd 4
    vele : ve dedi
  27188. 38-Sâd 4
    el kâfirûne : kâfirler
  27189. 38-Sâd 4
    kezzâbun : çok yalancı
  27190. 38-Sâd 5
    e : mı
  27191. 38-Sâd 5
    ceale : kıldı, yaptı
  27192. 38-Sâd 5
    el âlihete : ilâhlar
  27193. 38-Sâd 5
    ilâhen : ilâh
  27194. 38-Sâd 5
    hiden : bir, tek, bir tek
  27195. 38-Sâd 5
    inne : muhakkak
  27196. 38-Sâd 5
    le : elbette, gerçekten
  27197. 38-Sâd 5
    şey'un : bir şey
  27198. 38-Sâd 6
    ventaleka (ve intaleka) : ve ayrıldı
  27199. 38-Sâd 6
    el meleu : ileri gelenler
  27200. 38-Sâd 6
    en-imşû : yürümeniz, yürüyün
  27201. 38-Sâd 6
    vasbirû (ve isbirû) : ve sabredin
  27202. 38-Sâd 6
    âliheti-kum : ilâhlarınız
  27203. 38-Sâd 6
    inne : muhakkak
  27204. 38-Sâd 6
    le : elbette, gerçekten, mutlaka
  27205. 38-Sâd 6
    şey'un : bir şeydir
  27206. 38-Sâd 7
    semi'nâ : biz işitmedik
  27207. 38-Sâd 7
    el milleti : millet, toplum, dîn
  27208. 38-Sâd 7
    el âhireti : ahir, diğer
  27209. 38-Sâd 8
    e unzile : indirildi mi
  27210. 38-Sâd 8
    aleyhi : ona
  27211. 38-Sâd 8
    ez zikru : zikir
  27212. 38-Sâd 8
    min beyni-nâ : bizim aramızdan
  27213. 38-Sâd 8
    bel : bilâkis, aksine, hayır
  27214. 38-Sâd 8
    fî şekkin : şüpheinde
  27215. 38-Sâd 8
    bel : bilâkis, aksine, hayır
  27216. 38-Sâd 8
    lemmâ yezûkû : henüz tatmadılar
  27217. 38-Sâd 9
    em : yoksa, yahut ..... mı
  27218. 38-Sâd 9
    inde-hum : onların yanında
  27219. 38-Sâd 9
    rahmeti : rahmet
  27220. 38-Sâd 9
    rabbi-ke : senin Rabbin
  27221. 38-Sâd 9
    el azîzi : azîz, üstün ve güçlü
  27222. 38-Sâd 9
    el vehhâbi : karşılıksız veren, lütufkâr, hediye veren, hibe eden
  27223. 38-Sâd 10
    em : yoksa, veya, ya da
  27224. 38-Sâd 10
    lehum : onlara, onlar için, onların
  27225. 38-Sâd 10
    es semâvâti : semalar, gökler
  27226. 38-Sâd 10
    ve el ardı : ve arz, yer
  27227. 38-Sâd 10
    ve mâ : ve o şey
  27228. 38-Sâd 10
    beyne-humâ : ikisi arasında
  27229. 38-Sâd 10
    fe : o zaman
  27230. 38-Sâd 10
    li yertekû : yükselsinler
  27231. 38-Sâd 10
    el esbâbi : sebepler, vasıtalar
  27232. 38-Sâd 11
    hunâlike : burada
  27233. 38-Sâd 11
    mehzûmun : hezimete uğramış, bozguna uğratılmış
  27234. 38-Sâd 11
    min el ahzâbi : hiziplerden, fırkalardan
  27235. 38-Sâd 12
    kezzebet : yalanladı
  27236. 38-Sâd 12
    kable-hum : onlardan önce
  27237. 38-Sâd 12
    ve âdun : ve Ad
  27238. 38-Sâd 12
    ve fir'avnu : ve firavun
  27239. 38-Sâd 12
    el evtâdi : kazıklar
  27240. 38-Sâd 13
    ve semûdu : ve Semud
  27241. 38-Sâd 13
    ve kavmu lûtın : ve Lut'un kavmi
  27242. 38-Sâd 13
    ve ashâbu el eyketi : ve Eyke halkı
  27243. 38-Sâd 13
    ulâike : işte onlar
  27244. 38-Sâd 13
    el ahzâbu : hizipler, fırkalar
  27245. 38-Sâd 14
    kezzebe : yalanladı
  27246. 38-Sâd 14
    er rusule : resûller
  27247. 38-Sâd 14
    fe : böylece
  27248. 38-Sâd 15
    veyenzuru : vezlemiyorlar, beklemiyorlar
  27249. 38-Sâd 15
    sayhaten : sayha, çok şiddetli ses dalgası
  27250. 38-Sâd 15
    hideten : bir tek
  27251. 38-Sâd 15
    lehâ : onun
  27252. 38-Sâd 15
    fevâkın : süt veren hayvanlarda iki süt sağımı arasındaki zaman dilimi, kısa bir zaman, fırsat
  27253. 38-Sâd 16
    ve kâlû : ve dediler
  27254. 38-Sâd 16
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  27255. 38-Sâd 16
    lenâ : bize
  27256. 38-Sâd 16
    kable : önce
  27257. 38-Sâd 16
    yevmi el hisâbi : hesap günü
  27258. 38-Sâd 17
    yekûlûne : söylüyorlar
  27259. 38-Sâd 17
    vezkur (ve uzkur) : ve zikret
  27260. 38-Sâd 17
    abde-nâ : bizim kulumuz
  27261. 38-Sâd 17
    dâvûde : Davut
  27262. 38-Sâd 17
    za el eydi : güç, kuvvet sahibi
  27263. 38-Sâd 17
    inne-hû : gerçekten o
  27264. 38-Sâd 17
    evvâbun : evvab, Allah'a yönelen
  27265. 38-Sâd 18
    el cibâle : dağlar
  27266. 38-Sâd 18
    mea-hu : onunla beraber
  27267. 38-Sâd 18
    yusebbıhne : tesbih ediyorlar
  27268. 38-Sâd 18
    bi el aşiyyi : akşamları
  27269. 38-Sâd 18
    ve el işrâkı : ve işrak vakti, güneşin ışımaya başladığı zaman
  27270. 38-Sâd 19
    ve et tayre : ve kuşlar
  27271. 38-Sâd 19
    mahşûreten : birarada toplanmış
  27272. 38-Sâd 19
    lehû : ona
  27273. 38-Sâd 19
    evvâbun : evvab, yönelen, sığınan
  27274. 38-Sâd 20
    ve şedednâ : ve güçlendirdik, kuvvetlendirdik
  27275. 38-Sâd 20
    mulke-hu : onun mülkü, hükümranlığı, idaresi
  27276. 38-Sâd 20
    ve âteynâ-hu : ve ona verdik
  27277. 38-Sâd 20
    el hikmete : hikmet
  27278. 38-Sâd 20
    ve fasle el hıtâbi : ve faslı hitap (hak ile bâtılı ayırıp adaletlekmetme yeteneği)
  27279. 38-Sâd 21
    ve : ve
  27280. 38-Sâd 21
    hel : mı
  27281. 38-Sâd 21
    etâ-ke : sana geldi
  27282. 38-Sâd 21
    nebeu : haber
  27283. 38-Sâd 21
    el hasmı : hasım, davacı
  27284. 38-Sâd 21
    tesevverû : duvara tırmanıyorlar
  27285. 38-Sâd 21
    el mihrâbe : mihrab, ibadet edilen yer
  27286. 38-Sâd 22
    dehalû : girdiler
  27287. 38-Sâd 22
    alâ dâvûde : Davut'un yanına
  27288. 38-Sâd 22
    fe : böylece, o zaman
  27289. 38-Sâd 22
    fezia : dehşete kapıldı, ürktü
  27290. 38-Sâd 22
    tehaf : korkma
  27291. 38-Sâd 22
    begâ : haksızlık yaptı, haddi aştı
  27292. 38-Sâd 22
    fahkum (fe uhkum) : artık hükmet
  27293. 38-Sâd 22
    beyne-nâ : aramızda
  27294. 38-Sâd 22
    bi el hakkı : hak ile
  27295. 38-Sâd 22
    ve lâ tuştıt : ve haksızlık etme, aşırı gitme
  27296. 38-Sâd 22
    vehdi-nâ : bizi ulaştır
  27297. 38-Sâd 22
    ilâ sevâi es sırâtı : orta yola
  27298. 38-Sâd 23
    inne : muhakkak, gerçekten
  27299. 38-Sâd 23
    lehu : onun
  27300. 38-Sâd 23
    tis'un ve tis'ûne : doksan dokuz
  27301. 38-Sâd 23
    na'ceten : koyun
  27302. 38-Sâd 23
    ve liye : ve benim var
  27303. 38-Sâd 23
    na'cetun : koyun
  27304. 38-Sâd 23
    hidetun : bir
  27305. 38-Sâd 23
    fe : böylece, artık
  27306. 38-Sâd 23
    le : dedi
  27307. 38-Sâd 23
    ekfil-nî-hâ : ona beni kefil kıl, onu bana ver
  27308. 38-Sâd 23
    ve azze-nî : ve bana üstün geldi, beni yendi
  27309. 38-Sâd 23
    el hıtâbi : konuşma, hitap, söylenen söz
  27310. 38-Sâd 24
    na'ceti-ke : senin koyunun
  27311. 38-Sâd 24
    ve inne : ve gerçekten, muhakkak
  27312. 38-Sâd 24
    kesîren : çok
  27313. 38-Sâd 24
    el huletâi : ortaklar
  27314. 38-Sâd 24
    le : gerçekten, muhakkak ki
  27315. 38-Sâd 24
    yebgî : haksızlık ediyor, hakka tecavüz ediyor
  27316. 38-Sâd 24
    illellezîne (illâ ellezîne) : o kimseler hariç
  27317. 38-Sâd 24
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler)
  27318. 38-Sâd 24
    ve amilûs sâlihâti : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptılar
  27319. 38-Sâd 24
    ve kalîlun : ve az
  27320. 38-Sâd 24
    ve zanne : ve zannetti
  27321. 38-Sâd 24
    ennemâ : olduğunu
  27322. 38-Sâd 24
    fetennâ-hu : onu imtihan ettik
  27323. 38-Sâd 24
    fe : bunun üzerine
  27324. 38-Sâd 24
    istagfere : mağfiret istedi
  27325. 38-Sâd 24
    rabbe-hu : onun Rabbi, Rabbine
  27326. 38-Sâd 24
    ve harre : ve secdeye kapandı
  27327. 38-Sâd 24
    ve enâbe : veneldi, (hitaben Allah'a ulaştı)
  27328. 38-Sâd 25
    fe : böylece, artık
  27329. 38-Sâd 25
    gafernâ lehu : ona mağfiret ettik
  27330. 38-Sâd 25
    like : bu
  27331. 38-Sâd 25
    ve inne : ve gerçekten, muhakkak
  27332. 38-Sâd 25
    lehu : onun vardır
  27333. 38-Sâd 25
    inde-nâ : katımızda, yanımızda
  27334. 38-Sâd 25
    le : elbette, mutlaka
  27335. 38-Sâd 25
    ve husne : vezel
  27336. 38-Sâd 25
    meâbin : sığınak
  27337. 38-Sâd 26
    cealnâ-ke : seni kıldık, yaptık
  27338. 38-Sâd 26
    halîfeten : halife
  27339. 38-Sâd 26
    el ardı : arz, yeryüzü
  27340. 38-Sâd 26
    fe : artık, o halde, bunun için
  27341. 38-Sâd 26
    beyne : arasında
  27342. 38-Sâd 26
    en nâsi : insanlar
  27343. 38-Sâd 26
    bi el hakkı : hak ile
  27344. 38-Sâd 26
    vetettebii : ve tâbî olma
  27345. 38-Sâd 26
    el hevâ : heva, heves, nefsin arzuları
  27346. 38-Sâd 26
    fe : yoksa, aksi halde
  27347. 38-Sâd 26
    yudılle-ke : seni dalâlete düşürür, saptırır
  27348. 38-Sâd 26
    sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolu
  27349. 38-Sâd 26
    inne : muhakkak
  27350. 38-Sâd 26
    ellezîne : o kimseler, onlar
  27351. 38-Sâd 26
    yadıllûne : dalâlete düşerler, saparlar
  27352. 38-Sâd 26
    sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolu
  27353. 38-Sâd 26
    lehum : onlar için ..... vardır
  27354. 38-Sâd 26
    şedîdun : şiddetli
  27355. 38-Sâd 26
    nesû : unuttular
  27356. 38-Sâd 26
    yevme el hisâbi : hesap günü
  27357. 38-Sâd 27
    ve mâ halaknâ : ve biz yaratmadık
  27358. 38-Sâd 27
    es semâe : sema, gökyüzü
  27359. 38-Sâd 27
    ve el arda : ve arz, yeryüzü
  27360. 38-Sâd 27
    ve mâ : ve şeyler
  27361. 38-Sâd 27
    beyne-humâ : ikisi arasında
  27362. 38-Sâd 27
    bâtılen : bâtıl, boş
  27363. 38-Sâd 27
    like : bu, işte bu
  27364. 38-Sâd 27
    ellezîne : kimseler, onlar
  27365. 38-Sâd 27
    keferû : inkâr ettiler, küfrettiler
  27366. 38-Sâd 27
    fe : böylece, artık
  27367. 38-Sâd 27
    veylun : vay haline, yazıklar olsun
  27368. 38-Sâd 27
    li ellezîne : kimselere, onlara
  27369. 38-Sâd 27
    keferû : inkâr ettiler
  27370. 38-Sâd 27
    en nâri : ateş
  27371. 38-Sâd 28
    em : yoksa, veya, hem de, ya da, hiç
  27372. 38-Sâd 28
    nec'alu : biz, kıldık, yaptık
  27373. 38-Sâd 28
    ellezîne : kimseler, onlar
  27374. 38-Sâd 28
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  27375. 38-Sâd 28
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel, nefs tezkiyesi yaptılar
  27376. 38-Sâd 28
    ke : gibi, aynı, bir, eşit
  27377. 38-Sâd 28
    el mufsidîne : fesat çıkaranlar, bozgunculuk yapanlar gibi,
  27378. 38-Sâd 28
    el ardı : yeryüzü
  27379. 38-Sâd 28
    em : yoksa, veya, hem de, ya da
  27380. 38-Sâd 28
    nec'alu : kıldık, yaptık
  27381. 38-Sâd 28
    el muttekîne : muttekiler, takva sahipleri
  27382. 38-Sâd 28
    ke : gibi, aynı, bir, eşit
  27383. 38-Sâd 28
    el fuccâri : facirler, cehennemlikler
  27384. 38-Sâd 29
    enzelnâ-hu : onu biz indirdik
  27385. 38-Sâd 29
    ileyke : sana
  27386. 38-Sâd 29
    mubârekun : mübarek
  27387. 38-Sâd 29
    li yeddebberû : tedbir alsınlar, sonunu düşünsünler diye
  27388. 38-Sâd 29
    ve li yetezekkere : ve tezekkür etsinler diye
  27389. 38-Sâd 29
    ulû el elbâbi : ulûl'elbâb, daimî zikirdeki kimseler
  27390. 38-Sâd 30
    ve vehebnâ : ve biz bağışladık
  27391. 38-Sâd 30
    li dâvûde : Davut'a
  27392. 38-Sâd 30
    suleymâne : Süleyman
  27393. 38-Sâd 30
    ni'me : nezel
  27394. 38-Sâd 30
    el abdu : kul
  27395. 38-Sâd 30
    inne-hû : gerçekten o
  27396. 38-Sâd 30
    evvâbun : evvab, Allah'a yönelmiş, Allah'a ruhunu ulaştırmış
  27397. 38-Sâd 31
    aleyhi : ona
  27398. 38-Sâd 31
    bi el aşiyyi : akşam vakti
  27399. 38-Sâd 31
    es sâfinâtu : safinler, sufûn duran atlar (sufûn duruş; bir ayağını tırnağı üzerine kaldırıp, diğer üç ayağı üzerinde duran koşmaya hazır hayvan)
  27400. 38-Sâd 31
    el ciyâdu : iyi cins, güzel koşan atlar
  27401. 38-Sâd 32
    fe : böylece, artık
  27402. 38-Sâd 32
    le : dedi
  27403. 38-Sâd 32
    ahbebtu : sevdim
  27404. 38-Sâd 32
    hubbe : sevgi
  27405. 38-Sâd 32
    el hayri : hayır, hayra ulaşma, daimî zikre ulaşma
  27406. 38-Sâd 32
    tevâret : gizlendi
  27407. 38-Sâd 32
    bi el hicâbi : perde ile
  27408. 38-Sâd 33
    aleyye : bana
  27409. 38-Sâd 33
    fe : böylece, artık
  27410. 38-Sâd 33
    meshan : meshederek, okşayarak
  27411. 38-Sâd 33
    bi es sûkı : bacaklarını
  27412. 38-Sâd 33
    ve el a'nâkı : ve boyunlar
  27413. 38-Sâd 34
    ve lekad : ve andolsun
  27414. 38-Sâd 34
    fetennâ : imtihan ettik, denedik
  27415. 38-Sâd 34
    suleymâne : Süleyman
  27416. 38-Sâd 34
    ve elkaynâ : ve ulaştırdık, bıraktık
  27417. 38-Sâd 34
    ceseden : ceset olarak
  27418. 38-Sâd 34
    summe : sonra
  27419. 38-Sâd 34
    enâbe : döndü, yöneldi
  27420. 38-Sâd 35
    le : dedi
  27421. 38-Sâd 35
    veheb : bağışla, ver
  27422. 38-Sâd 35
    mulken : mülk, hükümranlık
  27423. 38-Sâd 35
    yenbegî : ulaşamasın
  27424. 38-Sâd 35
    li ehadin : birine, bir kimseye
  27425. 38-Sâd 35
    inne-ke : muhakkak ki sen
  27426. 38-Sâd 35
    ente : sen
  27427. 38-Sâd 35
    el vehhâbu : vehhab, çok bağışlayan
  27428. 38-Sâd 36
    fe : böylece, artık
  27429. 38-Sâd 36
    lehu : ona
  27430. 38-Sâd 36
    er rîha : rüzgâr
  27431. 38-Sâd 36
    tecrî : akar, gider
  27432. 38-Sâd 36
    bi emri-hi : onun emriyle
  27433. 38-Sâd 36
    ruhâen : yumuşak, hafif
  27434. 38-Sâd 36
    esâbe : isabet etti, irade etti, diledi
  27435. 38-Sâd 37
    ve eş şeyâtîne : ve şeytanlar
  27436. 38-Sâd 37
    kulle : her, hepsi
  27437. 38-Sâd 37
    bennâin : bina yapanlar
  27438. 38-Sâd 37
    ve gavvâsın : ve dalgıçlar, derine dalanlar
  27439. 38-Sâd 38
    ve âharîne : ve diğerleri
  27440. 38-Sâd 38
    mukarrenîne : birbirine bağlı olanlar
  27441. 38-Sâd 38
    el asfâdi : bağlar, kelepçeler, zincirler
  27442. 38-Sâd 39
    femnun : artık ni'metlendir, ver, lütufta bulun
  27443. 38-Sâd 39
    ev : veya
  27444. 38-Sâd 39
    emsik : tut
  27445. 38-Sâd 40
    ve inne : ve muhakkak
  27446. 38-Sâd 40
    lehu : onun için, onun
  27447. 38-Sâd 40
    inde-nâ : bizim yanımızda, katımızda
  27448. 38-Sâd 40
    le : mutlaka, elbette
  27449. 38-Sâd 40
    ve husne meâbin : vezel bir meab, dönüş yeri, sığınak
  27450. 38-Sâd 41
    vezkur (ve uzkur) : zikret, hatırla
  27451. 38-Sâd 41
    abde-nâ : kulumuz
  27452. 38-Sâd 41
    eyyûbe : Eyüp
  27453. 38-Sâd 41
    rabbe-hu : onun Rabbi
  27454. 38-Sâd 41
    ennî : gerçekten, muhakkak ben
  27455. 38-Sâd 41
    messeniye : bana dokundu
  27456. 38-Sâd 41
    eş şeytânu : şeytan
  27457. 38-Sâd 41
    ve azâbin : ve azap
  27458. 38-Sâd 42
    bi ricli-ke : (senin) ayağınla
  27459. 38-Sâd 42
    mugteselun : yıkanılacak şey
  27460. 38-Sâd 42
    ve şerâbun : veecek, içilecek şey
  27461. 38-Sâd 43
    ve vehebnâ : ve biz bağışladık
  27462. 38-Sâd 43
    lehu : ona, onun için
  27463. 38-Sâd 43
    ehle-hu : onun ailesi
  27464. 38-Sâd 43
    ve misle-hum : ve onların misli kadar
  27465. 38-Sâd 43
    mea-hum : onlarla beraber
  27466. 38-Sâd 43
    rahmeten : rahmet olarak
  27467. 38-Sâd 43
    ve zikrâ : ve zikir olarak
  27468. 38-Sâd 43
    li ulî el elbâbi : ulûl'elbab için, daimî zikirdeki kimseler için
  27469. 38-Sâd 44
    ve huz : ve al
  27470. 38-Sâd 44
    bi yedi-ke : eline
  27471. 38-Sâd 44
    gsen : yaş ve kuru karışık ot demeti
  27472. 38-Sâd 44
    fadrib (fe ıdrib) : sonra vur
  27473. 38-Sâd 44
    vetahnes : ve yeminini bozma
  27474. 38-Sâd 44
    vecednâ-hu : onu bulduk
  27475. 38-Sâd 44
    biren : sabırlı
  27476. 38-Sâd 44
    ni'me : nezel
  27477. 38-Sâd 44
    el abdu : kul
  27478. 38-Sâd 44
    inne-hu : gerçekten, muhakkak o
  27479. 38-Sâd 44
    evvâbun : evvab, Allah'a ruhunu ulaştıran
  27480. 38-Sâd 45
    vezkur (ve uzkur) : zikret, hatırla
  27481. 38-Sâd 45
    ibâde-nâ : kullarımız
  27482. 38-Sâd 45
    İbrâhîme : İbrâhîm
  27483. 38-Sâd 45
    ve ishâka : ve İshak
  27484. 38-Sâd 45
    ve ya'kûbe : ve Yâkub
  27485. 38-Sâd 45
    ulîl eydî : güç sahibi
  27486. 38-Sâd 45
    ve el ebsâri : ve basiret
  27487. 38-Sâd 46
    zikre ed dâri : ahiret yurdunu zikreden
  27488. 38-Sâd 47
    ve inne-hum : ve gerçekten, muhakkak onlar
  27489. 38-Sâd 47
    inde-nâ : bizim yanımızda, katımızda
  27490. 38-Sâd 47
    le : elbette, gerçekten
  27491. 38-Sâd 47
    el mustafeyne : seçilmiş olanlar
  27492. 38-Sâd 47
    el ahyâri : hayırlılar, hayırlı olanlar
  27493. 38-Sâd 48
    vezkur (ve uzkur) : ve zikret, hatırla
  27494. 38-Sâd 48
    ismâîle : İsmail
  27495. 38-Sâd 48
    velyesea (ve ilyesea) : ve Elyesa
  27496. 38-Sâd 48
    ve zel kifli : ve Zülkifl
  27497. 38-Sâd 48
    ve kullun : ve her, hepsi
  27498. 38-Sâd 48
    min el ahyâri : hayırlı olanlar
  27499. 38-Sâd 49
    ve inne : ve muhakkak, şüphesiz
  27500. 38-Sâd 49
    li el muttekîne : muttakiler için, takva sahipleri için
  27501. 38-Sâd 49
    le : elbette, mutlaka
  27502. 38-Sâd 49
    husne meâbin : sığınakların enzeli
  27503. 38-Sâd 50
    cennâti adnin : adn cennetleri
  27504. 38-Sâd 50
    mufettehaten : açılmış olan
  27505. 38-Sâd 50
    lehum : onlar için
  27506. 38-Sâd 50
    el ebvâbu : kapılar
  27507. 38-Sâd 51
    muttekîne : karşılıklı yaslanarak oturanlar
  27508. 38-Sâd 51
    yedne : davet ediyorlar, istiyorlar, isterler
  27509. 38-Sâd 51
    bi fâkihetin : meyveleri
  27510. 38-Sâd 51
    kesîretin : çok
  27511. 38-Sâd 51
    ve şerâbin : veecek
  27512. 38-Sâd 52
    ve ınde-hum : ve yanlarında vardır
  27513. 38-Sâd 52
    et tarfi : bakışlar
  27514. 38-Sâd 52
    etrâbun : yaşıtlar, aynı yaşta olan
  27515. 38-Sâd 53
    tûadûne : size vaadediliyor
  27516. 38-Sâd 53
    li yevmi el hisâbi : hesap günü için
  27517. 38-Sâd 54
    inne : şüphesiz, muhakkak
  27518. 38-Sâd 54
    le : gerçekten
  27519. 38-Sâd 54
    lehu : onun yoktur
  27520. 38-Sâd 54
    nefâdin : bitmek, tükenmek
  27521. 38-Sâd 55
    ve inne : ve şüphesiz, muhakkak
  27522. 38-Sâd 55
    li et tâgîne : azgınlar için
  27523. 38-Sâd 55
    le : elbette
  27524. 38-Sâd 55
    şerre meâbin : kötü bir dönüş yeri
  27525. 38-Sâd 56
    cehenneme : cehennem
  27526. 38-Sâd 56
    yaslevne-hâ : oraya atılırlar, yaslanırlar
  27527. 38-Sâd 56
    fe : artık, işte
  27528. 38-Sâd 56
    bi'se : ne kötü
  27529. 38-Sâd 56
    el mihâdu : yatak, döşek
  27530. 38-Sâd 57
    fe : böylece
  27531. 38-Sâd 57
    el yezûkû-hu : onu tatsınlar
  27532. 38-Sâd 57
    ve gassâkun : ve irin
  27533. 38-Sâd 58
    ve âharu : ve başka, diğerleri
  27534. 38-Sâd 58
    min şekli-hi : onun şeklinden
  27535. 38-Sâd 58
    ezvâcun : zevcler, eşler, gruplar
  27536. 38-Sâd 59
    fevcun : fevc, bölük
  27537. 38-Sâd 59
    muktehımun : atılan, göğüs geren, dayanan, dayanacak olan
  27538. 38-Sâd 59
    mea-kum : sizinle beraber
  27539. 38-Sâd 59
    merhaben : merhaba yok
  27540. 38-Sâd 59
    inne-hum : şüphesiz, muhakkak onlar
  27541. 38-Sâd 59
    en nâri : ateş
  27542. 38-Sâd 60
    bel : bilâkis, hayır, aksine
  27543. 38-Sâd 60
    entum : siz
  27544. 38-Sâd 60
    merhaben : merhaba yok
  27545. 38-Sâd 60
    entum : siz
  27546. 38-Sâd 60
    kaddemtumû-hu : onu siz takdim ettiniz
  27547. 38-Sâd 60
    lenâ : bize
  27548. 38-Sâd 60
    fe bi'se : artık ne kötü
  27549. 38-Sâd 60
    el karâru : karargâh, kalınacak yer, mekân
  27550. 38-Sâd 61
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  27551. 38-Sâd 61
    men : kim
  27552. 38-Sâd 61
    kaddeme : takdim etti, sebep oldu
  27553. 38-Sâd 61
    lenâ : bize
  27554. 38-Sâd 61
    fe : bu sebeple, öyleyse
  27555. 38-Sâd 61
    azâben : azap
  27556. 38-Sâd 61
    dı'fen : iki kat, kat kat
  27557. 38-Sâd 61
    en nâri : ateş
  27558. 38-Sâd 62
    ve kâlû : ve dediler
  27559. 38-Sâd 62
    lenâ : bize ne oluyor, biz niçin
  27560. 38-Sâd 62
    nerâ : görmüyoruz
  27561. 38-Sâd 62
    ricâlen : adamlar
  27562. 38-Sâd 62
    neuddu-hum : onları addediyoruz, sayıyoruz
  27563. 38-Sâd 62
    el eşrâri : şerrliler
  27564. 38-Sâd 63
    ettehaznâ-hum : onları ittihaz ettik, onları ..... edindik
  27565. 38-Sâd 63
    sihriyyen : sihir, alay, eğlence
  27566. 38-Sâd 63
    em : veya, yoksa
  27567. 38-Sâd 63
    el ebsâru : bakışlar
  27568. 38-Sâd 64
    inne : muhakkak ki
  27569. 38-Sâd 64
    like : bu
  27570. 38-Sâd 64
    le : elbette, kesinlikle
  27571. 38-Sâd 64
    tehâsumu : çekişiyorlar, tartışıyorlar
  27572. 38-Sâd 64
    ehli en nâri : cehennem ehli, cehennem halkı
  27573. 38-Sâd 65
    innemâ : sadece
  27574. 38-Sâd 65
    ene : ben
  27575. 38-Sâd 65
    ve mâ : ve yoktur
  27576. 38-Sâd 65
    el vâhidu : bir, tek
  27577. 38-Sâd 65
    el kahhâru : kahhar, kahreden, herşeye hakim olan, idaresi altında tutan
  27578. 38-Sâd 66
    es semâvâti : semalar, gökler
  27579. 38-Sâd 66
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü, yer
  27580. 38-Sâd 66
    vebeyne-humâ : ve ikisi arasında olanlar
  27581. 38-Sâd 66
    el azîzu : azîz, üstün ve güçlü
  27582. 38-Sâd 66
    el gaffâru : gaffar, çok mağfiret eden
  27583. 38-Sâd 67
    huve : o
  27584. 38-Sâd 67
    nebeun : haber
  27585. 38-Sâd 68
    entum : siz
  27586. 38-Sâd 68
    mu'ridûne : yüz çevirenler
  27587. 38-Sâd 69
    mâ kâne : yoktu, olmadı
  27588. 38-Sâd 69
    liye : benim
  27589. 38-Sâd 69
    bi el meleil a'lâ : meleil A'lâ ile (Allah'a en yakın melekler topluluğu)
  27590. 38-Sâd 69
    iz yahtesımûne : hasım oluyorlarken, tartışıyorlarken
  27591. 38-Sâd 70
    ileyye : bana
  27592. 38-Sâd 70
    ennemâ : olduğu
  27593. 38-Sâd 70
    ene : ben
  27594. 38-Sâd 70
    nezîrun : nezir, uyarıcı
  27595. 38-Sâd 71
    le : dedi
  27596. 38-Sâd 71
    rabbu-ke : senin Rabbin
  27597. 38-Sâd 71
    li el melâiketi : meleklere
  27598. 38-Sâd 71
    beşeren : bir beşer, bir insan
  27599. 38-Sâd 72
    fe : böylece, artık
  27600. 38-Sâd 72
    sevveytu-hu : onu sevva ettim, düzenledim
  27601. 38-Sâd 72
    ve nefahtu : ve üfledim
  27602. 38-Sâd 72
    fe : hemen, derhal
  27603. 38-Sâd 72
    lehu : ona, onun için
  27604. 38-Sâd 72
    sâcidîne : secde edenler
  27605. 38-Sâd 73
    fe : böylece, artık, bunun üzerine
  27606. 38-Sâd 73
    secede : secde etti
  27607. 38-Sâd 73
    el melâiketu : melekler
  27608. 38-Sâd 73
    ecmaûne : topluca, birarada
  27609. 38-Sâd 74
    iblîse : iblis
  27610. 38-Sâd 74
    istekbere : kibirlendi, büyüklendi
  27611. 38-Sâd 74
    vene : ve oldu
  27612. 38-Sâd 74
    el kâfirîne : kâfirler
  27613. 38-Sâd 75
    le : dedi
  27614. 38-Sâd 75
    menea-ke : seni men etti
  27615. 38-Sâd 75
    en tescude : secde etmek
  27616. 38-Sâd 75
    bi yedeyye : elimle, kudretimle
  27617. 38-Sâd 75
    estekberte : sen kibirlendin
  27618. 38-Sâd 75
    em : yoksa
  27619. 38-Sâd 75
    kunte : sen oldun
  27620. 38-Sâd 75
    el âlîne : âlî olanlar, yüce olanlar
  27621. 38-Sâd 76
    le : dedi
  27622. 38-Sâd 76
    ene : ben
  27623. 38-Sâd 76
    halakte-nî : beni yarattın
  27624. 38-Sâd 76
    ve : ve
  27625. 38-Sâd 76
    halakte-hu : onu yarattın
  27626. 38-Sâd 77
    le : dedi
  27627. 38-Sâd 77
    fahruc (fe uhruc) : haydi çık
  27628. 38-Sâd 77
    fe : artık, bundan sonra
  27629. 38-Sâd 77
    inne-ke : muhakkak sen
  27630. 38-Sâd 77
    recîmun : kovulmuş olan
  27631. 38-Sâd 78
    ve inne : ve muhakkak
  27632. 38-Sâd 78
    aley-ke : senin üzerine
  27633. 38-Sâd 78
    la'netî : benimnetim
  27634. 38-Sâd 78
    yevmi ed dîni : dîn günü
  27635. 38-Sâd 79
    le : dedi
  27636. 38-Sâd 79
    fe : o halde, öyleyse
  27637. 38-Sâd 79
    enzır-nî : beni inzar et, bana mühlet ver
  27638. 38-Sâd 79
    ilâ yevmi yub'asûne : beas (yeniden dirilme) gününe
  27639. 38-Sâd 80
    le : dedi
  27640. 38-Sâd 80
    fe : artık, öyleyse
  27641. 38-Sâd 80
    inne-ke : gerçekten sen, muhakkak sen
  27642. 38-Sâd 80
    el munzarîne : bekletilenler, tehir edilenler, mühlet verilenler
  27643. 38-Sâd 81
    yevmi : gün
  27644. 38-Sâd 81
    el vakti : vakit
  27645. 38-Sâd 81
    el ma'lûmi : bilinen
  27646. 38-Sâd 82
    le : dedi
  27647. 38-Sâd 82
    fe : böylece, bundan sonra
  27648. 38-Sâd 82
    bi izzeti-ke : senin izzetine, mutlak kudretine andolsun ki
  27649. 38-Sâd 82
    le : mutlaka
  27650. 38-Sâd 82
    ugviyenne-hum : onları azdıracağım
  27651. 38-Sâd 82
    ecmaîne : hepsi
  27652. 38-Sâd 83
    ibâde-ke : senin kulların
  27653. 38-Sâd 83
    el muhlasîne : muhlisler, ihlâs sahipleri
  27654. 38-Sâd 84
    le : dedi
  27655. 38-Sâd 84
    fe : işte
  27656. 38-Sâd 84
    el hakku : hak, gerçek, doğru
  27657. 38-Sâd 84
    ve el hakka : ve hak, gerçek, doğru
  27658. 38-Sâd 84
    ekûlu : ben söylüyorum
  27659. 38-Sâd 85
    le : mutlaka
  27660. 38-Sâd 85
    emleenne : dolduracağım
  27661. 38-Sâd 85
    cehenneme : cehennem
  27662. 38-Sâd 85
    min-ke : senden
  27663. 38-Sâd 85
    ve mimmen (min men) : ve kimselerden
  27664. 38-Sâd 85
    tebia-ke : sana tâbî oldu
  27665. 38-Sâd 85
    ecmaîne : hepsi
  27666. 38-Sâd 86
    es'elu-kum : sizden istemiyorum
  27667. 38-Sâd 86
    aleyhi : ona, buna karşı
  27668. 38-Sâd 86
    ecrin : ecir, ücret
  27669. 38-Sâd 86
    veene : ve ben değilim
  27670. 38-Sâd 86
    el mutekellifîne : mütekelliflerden (mükellefiyet koyanlardan)
  27671. 38-Sâd 87
    huve : o
  27672. 38-Sâd 87
    li el âlemîne : âlemler için, âlemlere
  27673. 38-Sâd 88
    ve le : ve mutlaka
  27674. 38-Sâd 88
    talemunne : bileceksiniz, öğreneceksiniz
  27675. 38-Sâd 88
    nebee-hu : onun haberi
  27676. 38-Sâd 88
    ba'de : sonra
  27677. 39-Zümer 1
    tenzîlu : indirilir, indiriliş
  27678. 39-Zümer 1
    el kitâbi : kitap
  27679. 39-Zümer 1
    el azîzi : azîz, güç ve kuvvet sahibi
  27680. 39-Zümer 1
    el hakîmi : hakim, hüküm ve hikmet sahibi
  27681. 39-Zümer 2
    enzelnâ : biz indirdik
  27682. 39-Zümer 2
    ileyke : sana
  27683. 39-Zümer 2
    el kitâbe : kitap
  27684. 39-Zümer 2
    bi el hakkı : hak ile
  27685. 39-Zümer 2
    fa'budi allâhe (fe u'budi) : öyleyse Allah'a kul ol
  27686. 39-Zümer 2
    lehu : ona
  27687. 39-Zümer 2
    ed dine : dîn
  27688. 39-Zümer 3
    e lâ : öyle değil mi
  27689. 39-Zümer 3
    ed dînu : dîn
  27690. 39-Zümer 3
    el hâlisu : halis, has, özel
  27691. 39-Zümer 3
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  27692. 39-Zümer 3
    ittehazû : edindiler
  27693. 39-Zümer 3
    evliyâe : velîler, dostlar
  27694. 39-Zümer 3
    inne allâhe : muhakkak Allah
  27695. 39-Zümer 3
    beyne-hum : onların arasında
  27696. 39-Zümer 3
    yahtelifûne : ihtilâf ediyorlar
  27697. 39-Zümer 3
    inne allâhe : muhakkak Allah
  27698. 39-Zümer 3
    yehdî : hidayete erdirmez
  27699. 39-Zümer 3
    men : kim, kimse
  27700. 39-Zümer 3
    huve : o
  27701. 39-Zümer 3
    keffârun : çok inkârcı, inkâr edenler
  27702. 39-Zümer 4
    lev : eğer, şâyet
  27703. 39-Zümer 4
    erâde : istedi, diledi
  27704. 39-Zümer 4
    en yettehıze : edinmek
  27705. 39-Zümer 4
    veleden : bir çocuk
  27706. 39-Zümer 4
    lâstafâ (le ıstafâ) : elbette, mutlaka seçerdi
  27707. 39-Zümer 4
    yeşâu : dilediği şey
  27708. 39-Zümer 4
    subhâne-hu : o sübhandır (herşeydennezzehtir)
  27709. 39-Zümer 4
    huve : o
  27710. 39-Zümer 4
    el vâhidu : vahid, tek, bir
  27711. 39-Zümer 4
    el kahhâru : kahhar, kahreden, herşeye hakim olan, idaresi altında tutan
  27712. 39-Zümer 5
    es semâvâti : semalar, gökler
  27713. 39-Zümer 5
    ve el arda : ve arz, yeryüzü, yer
  27714. 39-Zümer 5
    bi el hakkı : hak ile
  27715. 39-Zümer 5
    yukevviru : örter, sarar
  27716. 39-Zümer 5
    el leyle : gece
  27717. 39-Zümer 5
    en nehâri : gündüz
  27718. 39-Zümer 5
    ve yukevviru : ve örter, sarar, çevirir
  27719. 39-Zümer 5
    en nehâre : gündüz
  27720. 39-Zümer 5
    el leyli : gece
  27721. 39-Zümer 5
    ve sehhare : ve musahhar kıldı, emre amade kıldı
  27722. 39-Zümer 5
    eş şemse : güneş
  27723. 39-Zümer 5
    ve el kamere : ve ay
  27724. 39-Zümer 5
    yecrî : akar, gider
  27725. 39-Zümer 5
    li ecelin : ecele, bir süreye
  27726. 39-Zümer 5
    musemmen : belirlenmiş
  27727. 39-Zümer 5
    e lâ : değil mi
  27728. 39-Zümer 5
    huve : o
  27729. 39-Zümer 5
    el azîzu : azîz (yüce ve üstün)
  27730. 39-Zümer 5
    el gaffâru : gaffar (çok mağfiret eden) olan
  27731. 39-Zümer 6
    nefsin : nefs
  27732. 39-Zümer 6
    hidetin : bir, tek
  27733. 39-Zümer 6
    summe : sonra
  27734. 39-Zümer 6
    ceale : kıldı, yaptı, yarattı
  27735. 39-Zümer 6
    zevce-hâ : onun eşi
  27736. 39-Zümer 6
    ve enzele : ve indirdi
  27737. 39-Zümer 6
    lekum : sizin için
  27738. 39-Zümer 6
    el en'âmi : dört ayaklı hayvanlar
  27739. 39-Zümer 6
    semâniyete : sekiz
  27740. 39-Zümer 6
    ezvâcin : zevceler, eşler
  27741. 39-Zümer 6
    ummehâti-kum : sizin anneleriniz
  27742. 39-Zümer 6
    selâsin : üç
  27743. 39-Zümer 6
    lehu : ona ait, onun
  27744. 39-Zümer 6
    el mulku : mülk, idare
  27745. 39-Zümer 6
    ilâhe : ilâh
  27746. 39-Zümer 6
    huve : o
  27747. 39-Zümer 6
    fe : böylece, buna rağmen
  27748. 39-Zümer 6
    ennâ : nasıl
  27749. 39-Zümer 6
    tusrafûne : döndürülüyorsunuz
  27750. 39-Zümer 7
    tekfurû : inkâr ediyorsunuz
  27751. 39-Zümer 7
    fe : böylece, artık
  27752. 39-Zümer 7
    inne : muhakkak ki
  27753. 39-Zümer 7
    allâhe : Allah
  27754. 39-Zümer 7
    veyerdâ : ve razı olmaz
  27755. 39-Zümer 7
    el kufre : küfür, inkâr
  27756. 39-Zümer 7
    ve in : ve eğer, ise
  27757. 39-Zümer 7
    teşkurû : şükredersiniz
  27758. 39-Zümer 7
    yerda-hu : ondan razı olur
  27759. 39-Zümer 7
    lekum : sizin için
  27760. 39-Zümer 7
    veteziru : veklenmez, taşımaz
  27761. 39-Zümer 7
    ziretun : yük taşıyan, günahkâr
  27762. 39-Zümer 7
    summe : sonra
  27763. 39-Zümer 7
    merciu-kum : sizin merciiniz, dönüş yeriniz
  27764. 39-Zümer 7
    fe : böylece, artık
  27765. 39-Zümer 7
    yunebbiu-kum : size haber verir
  27766. 39-Zümer 7
    ta'melûne : siz yapıyorsunuz
  27767. 39-Zümer 7
    inne-hu : muhakkak ki o
  27768. 39-Zümer 7
    es sudûr : sineler, göğüsler
  27769. 39-Zümer 8
    ve izâ : ve ..... olduğu zaman
  27770. 39-Zümer 8
    messe : dokundu
  27771. 39-Zümer 8
    el insâne : insan
  27772. 39-Zümer 8
    deâ : dua etti
  27773. 39-Zümer 8
    rabbe-hu : onun Rabbi
  27774. 39-Zümer 8
    munîben : münîb olarak, yönelerek
  27775. 39-Zümer 8
    ileyhi : ona
  27776. 39-Zümer 8
    summe : sonra
  27777. 39-Zümer 8
    havvele-hu : ona verdi, lütfetti
  27778. 39-Zümer 8
    ni'meten : ni'met
  27779. 39-Zümer 8
    nesiye : unuttu
  27780. 39-Zümer 8
    mâ kâne : olmadı
  27781. 39-Zümer 8
    yed'û : dua eder
  27782. 39-Zümer 8
    ileyhi : ona
  27783. 39-Zümer 8
    ve ceale : ve kıldı, yaptı, yarattı
  27784. 39-Zümer 8
    endâden : eşler, ortaklar
  27785. 39-Zümer 8
    li yudılle : saptırmak için, dalâlete düşürmek için
  27786. 39-Zümer 8
    sebîli-hi : onun yolu
  27787. 39-Zümer 8
    temetta : metalan, faydalan
  27788. 39-Zümer 8
    bi kufri-ke : küfrünle, inkârınla
  27789. 39-Zümer 8
    kalîlen : az, biraz
  27790. 39-Zümer 8
    inne-ke : muhakkak ki sen
  27791. 39-Zümer 8
    ashâbi en nâri : ateş ehli, ateşin halkı
  27792. 39-Zümer 9
    em : yoksa, veya
  27793. 39-Zümer 9
    men : kimse, kişi
  27794. 39-Zümer 9
    huve : o
  27795. 39-Zümer 9
    ânâe : vakit, saat
  27796. 39-Zümer 9
    el leyli : gece
  27797. 39-Zümer 9
    ciden : secde eden
  27798. 39-Zümer 9
    veimen : ve kıyamda duran, ayakta duran
  27799. 39-Zümer 9
    yahzeru : sakınır, çekinir, korkar
  27800. 39-Zümer 9
    el âhirete : ahiret
  27801. 39-Zümer 9
    ve yercû : ve diler
  27802. 39-Zümer 9
    rahmete : rahmet
  27803. 39-Zümer 9
    hel : mı
  27804. 39-Zümer 9
    yestevî : müsavi olur, eşit olur
  27805. 39-Zümer 9
    ellezîne : kimseler, onlar
  27806. 39-Zümer 9
    ya'lemûne : biliyorlar, bilirler
  27807. 39-Zümer 9
    ve ellezîne : ve kimseler
  27808. 39-Zümer 9
    lâ ya'lemûne : bilmiyorlar, bilmezler
  27809. 39-Zümer 9
    innemâ : ancak, sadece, ama
  27810. 39-Zümer 9
    yetezekkeru : tezekkür ederler
  27811. 39-Zümer 9
    ulû el elbâbi : ulûl'elbab, daimî zikir sahipleri
  27812. 39-Zümer 10
    ellezîne : kimseler, onlar
  27813. 39-Zümer 10
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler, Allah'a ulaşmayı dilediler
  27814. 39-Zümer 10
    ittekû : takva sahibi olun
  27815. 39-Zümer 10
    rabbe-kum : sizin Rabbiniz
  27816. 39-Zümer 10
    li ellezîne : kimseler için, onlar için
  27817. 39-Zümer 10
    ahsenû : enzel, ahsen olan
  27818. 39-Zümer 10
    ed dunyâ : dünya
  27819. 39-Zümer 10
    hasenetun : güzellik, iyilik
  27820. 39-Zümer 10
    ve ardu allâhi : ve Allah'ın arzı, yeri
  27821. 39-Zümer 10
    innemâ : ancak, sadece, ama
  27822. 39-Zümer 10
    yuveffâ : vefa edilir, ödenir
  27823. 39-Zümer 10
    es sâbirûne : sabredenler
  27824. 39-Zümer 10
    ecre-hum : onların ecirleri, mükâfatları, yaptıklarının karşılığı
  27825. 39-Zümer 11
    en a'budallâhe (en a'bude allâhe) : Allah'a kul olmak
  27826. 39-Zümer 11
    lehu : ona, onun için
  27827. 39-Zümer 11
    edne : dîn
  27828. 39-Zümer 12
    ve umirtu : ve ben emrolundum
  27829. 39-Zümer 12
    en ekûne : benim olmam
  27830. 39-Zümer 12
    evvele : evvel, ilk
  27831. 39-Zümer 12
    el muslimîne : teslim olanlar
  27832. 39-Zümer 13
    ehâfu : korkarım
  27833. 39-Zümer 13
    azâbe : azap
  27834. 39-Zümer 13
    yevmin : gün
  27835. 39-Zümer 14
    kulillâhe (kuli allâhe) : de ki Allah
  27836. 39-Zümer 14
    lehu : ona, onun için
  27837. 39-Zümer 15
    fa'budû (fe u'budû) : artık kul olun, tapın
  27838. 39-Zümer 15
    inne : muhakkak ki
  27839. 39-Zümer 15
    el hâsirîne : hüsrana uğrayanlar
  27840. 39-Zümer 15
    ellezîne : o kimseler, onlar
  27841. 39-Zümer 15
    enfuse-hum : onların nefsleri, kendileri
  27842. 39-Zümer 15
    ve ehlî-him : ve onların ehilleri, aileleri
  27843. 39-Zümer 15
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  27844. 39-Zümer 15
    e lâ : değil mi
  27845. 39-Zümer 15
    like : işte bu
  27846. 39-Zümer 15
    huve : o
  27847. 39-Zümer 15
    el husrânu : hüsran
  27848. 39-Zümer 15
    el mubînu : apaçık
  27849. 39-Zümer 16
    lehum : onlar için, onların vardır
  27850. 39-Zümer 16
    min fevkı-him : onların üstünden
  27851. 39-Zümer 16
    zulelun : gölgelikler
  27852. 39-Zümer 16
    min en nâri : ateşten
  27853. 39-Zümer 16
    ve min tahti-him : ve onların altından
  27854. 39-Zümer 16
    zulelun : gölgelikler
  27855. 39-Zümer 16
    like : işte bu, işteyle
  27856. 39-Zümer 16
    ibâde-hu : onun kulları
  27857. 39-Zümer 16
    fe : öyleyse
  27858. 39-Zümer 16
    ittekû-ni : bana karşı takva sahibi olun
  27859. 39-Zümer 17
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  27860. 39-Zümer 17
    ictenebû : içtinap ettiler, sakındılar, kaçındılar
  27861. 39-Zümer 17
    et tâgûte : tagut, insan ve cin şeytanlar
  27862. 39-Zümer 17
    en ya'budû-hâ : ona kul olmak
  27863. 39-Zümer 17
    ve enâbû : veneldiler
  27864. 39-Zümer 17
    lehum : onlar için, onlara vardır
  27865. 39-Zümer 17
    el buşrâ : müjde
  27866. 39-Zümer 17
    fe : öyleyse
  27867. 39-Zümer 17
    beşşir : müjdele
  27868. 39-Zümer 18
    ellezîne : o kimseler, onlar
  27869. 39-Zümer 18
    yestemiûne : işitirler
  27870. 39-Zümer 18
    el kavle : söz
  27871. 39-Zümer 18
    fe : böylece, artık
  27872. 39-Zümer 18
    yettebiûne : tâbî olurlar
  27873. 39-Zümer 18
    ahsene-hu : onun ahsen olanı, enzel olanı
  27874. 39-Zümer 18
    ulâike : işte onlar
  27875. 39-Zümer 18
    ellezîne : o kimseler, onlar
  27876. 39-Zümer 18
    hedâhumullâhu (hedâ-hum allâhu) : Allah onları hidayete erdirdi
  27877. 39-Zümer 18
    ve ulâike : vete onlar
  27878. 39-Zümer 18
    ulû el elbâbi : ulûl'elbab, daimî zikir sahipleri
  27879. 39-Zümer 19
    e : mi
  27880. 39-Zümer 19
    fe : böylece, öyleyse
  27881. 39-Zümer 19
    men : kimse, kişi
  27882. 39-Zümer 19
    aleyhi : ona, onun üzerine
  27883. 39-Zümer 19
    kelimetu : kelime
  27884. 39-Zümer 19
    el azâbi : azap
  27885. 39-Zümer 19
    e : mi
  27886. 39-Zümer 19
    fe : böylece, öyleyse
  27887. 39-Zümer 19
    ente : sen
  27888. 39-Zümer 19
    men : kimse, kişi
  27889. 39-Zümer 19
    en nâri : ateş
  27890. 39-Zümer 20
    ellezîne : o kimseler, onlar
  27891. 39-Zümer 20
    ittekav : takva sahibi oldular
  27892. 39-Zümer 20
    rabbe-hum : onların Rab'leri
  27893. 39-Zümer 20
    lehum : onlar için, onlara vardır
  27894. 39-Zümer 20
    gurefun : köşkler, yüksek makamlar
  27895. 39-Zümer 20
    fevkı-hâ : onun üstü
  27896. 39-Zümer 20
    gurefun : köşkler, yüksek makamlar
  27897. 39-Zümer 20
    mebniyyetun : bina edilmiş, inşa edilmiş
  27898. 39-Zümer 20
    tecrî : akar
  27899. 39-Zümer 20
    el enhâru : nehirler
  27900. 39-Zümer 20
    va'dallâhi (va'de allâhi) : Allah'ın vaadi
  27901. 39-Zümer 20
    el mîâde : vaadedilen, vaad
  27902. 39-Zümer 21
    e : mı
  27903. 39-Zümer 21
    lem tere : senrmedin
  27904. 39-Zümer 21
    enne : olduğunu
  27905. 39-Zümer 21
    allâhe : Allah
  27906. 39-Zümer 21
    enzele : indirdi
  27907. 39-Zümer 21
    es semâi : sema, gökyüzü, gök
  27908. 39-Zümer 21
    en : su
  27909. 39-Zümer 21
    fe : böylece
  27910. 39-Zümer 21
    seleke-hu : onu sokar, içine akıtır
  27911. 39-Zümer 21
    yenâbîa : yerden fışkıran su kaynağı, pınarlar
  27912. 39-Zümer 21
    el ardı : arz, yeryüzü, yer
  27913. 39-Zümer 21
    summe : sonra
  27914. 39-Zümer 21
    zer'an : ekin
  27915. 39-Zümer 21
    muhtelifen : muhtelif, çeşitli
  27916. 39-Zümer 21
    elvânu-hu : onun renkleri
  27917. 39-Zümer 21
    summe : sonra
  27918. 39-Zümer 21
    yehîcu : kurur
  27919. 39-Zümer 21
    fe : böylece, artık
  27920. 39-Zümer 21
    terâ-hu : onu görürsün
  27921. 39-Zümer 21
    musferren : sararmış olan
  27922. 39-Zümer 21
    summe : sonra
  27923. 39-Zümer 21
    yec'alu-hu : onu kılar, yapar
  27924. 39-Zümer 21
    hutâmen : kuru ot, çer çöp
  27925. 39-Zümer 21
    inne : muhakkak
  27926. 39-Zümer 21
    like : işte bu, bu
  27927. 39-Zümer 21
    le : elbette, mutlaka
  27928. 39-Zümer 21
    ulî el elbâbi : ulûl'elbab, daimî zikir sahipleri
  27929. 39-Zümer 22
    e : mı
  27930. 39-Zümer 22
    fe : böylece, o taktirde
  27931. 39-Zümer 22
    men : kim, kimse
  27932. 39-Zümer 22
    şereha : şerhetti, açtı, yardı
  27933. 39-Zümer 22
    sadre-hu : onun göğsü
  27934. 39-Zümer 22
    el islâmi : İslâm (Allah'a) teslim
  27935. 39-Zümer 22
    fe : böylece, artık
  27936. 39-Zümer 22
    huve : o
  27937. 39-Zümer 22
    fe : böylece, artık, bundan dolayı
  27938. 39-Zümer 22
    veylun : yazıklar olsun, vay haline
  27939. 39-Zümer 22
    elsiyeti : kasiyet, katılaşma
  27940. 39-Zümer 22
    ulaike : işte onlar
  27941. 39-Zümer 23
    nezzele : indirdi
  27942. 39-Zümer 23
    ahsene : ahsen, enzel
  27943. 39-Zümer 23
    el hadîsi : hadis, söz (ihdas edilen)
  27944. 39-Zümer 23
    kitâben : kitap
  27945. 39-Zümer 23
    muteşâbihen : müteşabih, teşbih edilen, benzer, uyumlu
  27946. 39-Zümer 23
    mesâniye : ikinci, ikişer ikişer
  27947. 39-Zümer 23
    ellezîne : onlar
  27948. 39-Zümer 23
    yahşevne : huşû duyarlar
  27949. 39-Zümer 23
    rabbe-hum : onların Rabbi
  27950. 39-Zümer 23
    summe : sonra
  27951. 39-Zümer 23
    telînu : yumuşar, sükûnet bulur, yatışır
  27952. 39-Zümer 23
    ve kulûbu-hum : ve onların kalpleri
  27953. 39-Zümer 23
    like : işte bu
  27954. 39-Zümer 23
    yehdî : hidayete erdirir
  27955. 39-Zümer 23
    men : kim, kimse, kişi
  27956. 39-Zümer 23
    yeşâu : diler
  27957. 39-Zümer 23
    ve men : ve kim, kimse, kişi
  27958. 39-Zümer 23
    fe : böylece, artık
  27959. 39-Zümer 23
    lehu : ona, onun için
  27960. 39-Zümer 24
    e : mı
  27961. 39-Zümer 24
    fe : böylece, o halde
  27962. 39-Zümer 24
    men : kim, kimse
  27963. 39-Zümer 24
    yettekî : korur
  27964. 39-Zümer 24
    bi vechi-hî : onun vechini, kendi yüzünü, fizik vücudunu
  27965. 39-Zümer 24
    e : kötü, fena
  27966. 39-Zümer 24
    el azâbi : azap
  27967. 39-Zümer 24
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  27968. 39-Zümer 24
    vele : ve denir
  27969. 39-Zümer 24
    li ez zâlimîne : zalimlere
  27970. 39-Zümer 24
    teksibûne : kesbediyorsunuz, kazanıyorsunuz
  27971. 39-Zümer 25
    kezzebe : yalanladı
  27972. 39-Zümer 25
    ellezîne : onlar
  27973. 39-Zümer 25
    fe : böylece, artık
  27974. 39-Zümer 25
    etâ-hum(u) : onlara geldi
  27975. 39-Zümer 25
    el azâbu : azap
  27976. 39-Zümer 25
    yeş'urûne : şuurunda olmazlar, farkında olmazlar
  27977. 39-Zümer 26
    fe : böylece, artık
  27978. 39-Zümer 26
    ezâka-hum(u) : onlara tattırdı
  27979. 39-Zümer 26
    elzye : zillet, rezillik, horlanma ve aşağılanma
  27980. 39-Zümer 26
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
  27981. 39-Zümer 26
    ve le : ve gerçekten, elbette
  27982. 39-Zümer 26
    el âhireti : ahiret
  27983. 39-Zümer 26
    ekberu : daha büyük
  27984. 39-Zümer 26
    lev : eğer, şâyet
  27985. 39-Zümer 26
    ya'lemûne : biliyorlar
  27986. 39-Zümer 27
    ve lekad : ve andolsun
  27987. 39-Zümer 27
    darebnâ : örnek verdik
  27988. 39-Zümer 27
    en nâsi : insanlar
  27989. 39-Zümer 27
    el kur'âni : Kur'ân
  27990. 39-Zümer 27
    meselin : mesele
  27991. 39-Zümer 27
    lealle-hum : umulur ki böylece onlar
  27992. 39-Zümer 27
    yetezekkerûne : tezekkür ederler
  27993. 39-Zümer 28
    kur'ânen : Kur'ân
  27994. 39-Zümer 28
    arabiyyen : Arapça
  27995. 39-Zümer 28
    gayre : dışında, hariç, olmayan
  27996. 39-Zümer 28
    ivecin : eğrilik, kusur, çelişki
  27997. 39-Zümer 28
    lealle-hum : umulur ki böylece onlar
  27998. 39-Zümer 28
    yettekûne : takva sahibi olurlar
  27999. 39-Zümer 29
    darabe : örnek verdi
  28000. 39-Zümer 29
    meselen : misal, örnek
  28001. 39-Zümer 29
    raculen : adam, kişi
  28002. 39-Zümer 29
    şurekâu : şerikler, ortaklar, birbirine bağlı olanlar
  28003. 39-Zümer 29
    muteşâkisûne : birbirine karşı şâki olanlar, aralarında anlaşamayanlar
  28004. 39-Zümer 29
    ve raculen : ve bir adam
  28005. 39-Zümer 29
    selemen : teslim olan, bağlı olan
  28006. 39-Zümer 29
    hel : mı
  28007. 39-Zümer 29
    yesteviyâni : ikisi eşit olur
  28008. 39-Zümer 29
    meselen : misal, örnek
  28009. 39-Zümer 29
    el hamdu : hamd
  28010. 39-Zümer 29
    bel : hayır, bilâkis, ama
  28011. 39-Zümer 29
    ekseru-hum : onların çoğu
  28012. 39-Zümer 29
    lâ ya'lemûne : bilmezler
  28013. 39-Zümer 30
    Inne-ke : muhakkak ki sen
  28014. 39-Zümer 30
    meyyitun : meyyit, ölümlü
  28015. 39-Zümer 30
    ve inne-hum : ve muhakkak ki onlar
  28016. 39-Zümer 30
    meyyitûne : meyyitler, ölümlüler
  28017. 39-Zümer 31
    summe : sonra
  28018. 39-Zümer 31
    inne-kum : muhakkak ki siz
  28019. 39-Zümer 31
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  28020. 39-Zümer 31
    inde : yanında, katında, huzurunda
  28021. 39-Zümer 31
    tahtasımûne : hasım olacaksınız, davalı ve davacı olacaksınız
  28022. 39-Zümer 32
    fe : böylece, artık
  28023. 39-Zümer 32
    men : kim, kimse
  28024. 39-Zümer 32
    azlemu : daha zalim
  28025. 39-Zümer 32
    mimmen (min men) : o kimseden, ondan
  28026. 39-Zümer 32
    kezzebe : yalan söyledi
  28027. 39-Zümer 32
    ve kezzebe : ve yalanladı
  28028. 39-Zümer 32
    bi es sıdkı : doğruyu, gerçeği, hakikati
  28029. 39-Zümer 32
    e-hu : ona geldi
  28030. 39-Zümer 32
    e leyse : değil mi
  28031. 39-Zümer 32
    cehenneme : cehennem
  28032. 39-Zümer 32
    mesven : kalınacak yer, yer
  28033. 39-Zümer 32
    el kâfirîne : kâfirler
  28034. 39-Zümer 33
    ve ellezî : ve o
  28035. 39-Zümer 33
    e \n(cae bi) : geldi \n: (getirdi)
  28036. 39-Zümer 33
    es sıdkı : doğru, gerçek, hakikat
  28037. 39-Zümer 33
    ve saddeka : ve doğruladı, ve tasdik etti
  28038. 39-Zümer 33
    ulâike : işte onlar
  28039. 39-Zümer 33
    el muttekûne : muttakiler, takva sahipleri
  28040. 39-Zümer 34
    lehum : onlar için
  28041. 39-Zümer 34
    yeşâûne : dilerler
  28042. 39-Zümer 34
    inde : katında, huzurunda
  28043. 39-Zümer 34
    like : işte bu
  28044. 39-Zümer 34
    cezâû : ceza, karşılık, mükâfat
  28045. 39-Zümer 34
    el muhsinîne : muhsinler
  28046. 39-Zümer 35
    li yukeffira : örtsün, örter
  28047. 39-Zümer 35
    esvee : en kötü
  28048. 39-Zümer 35
    ellezî : ki o
  28049. 39-Zümer 35
    ve yecziye-hum : ve onları mükâfatlandırır
  28050. 39-Zümer 35
    ecre-hum : onların ecirleri
  28051. 39-Zümer 35
    bi ahseni : enzeli ile
  28052. 39-Zümer 35
    ellezî : ki o
  28053. 39-Zümer 35
    ya'melûne : yapıyorlar
  28054. 39-Zümer 36
    e leyse : değil mi
  28055. 39-Zümer 36
    abde-hu : onun kulu
  28056. 39-Zümer 36
    ve yuhavvifûne-ke : ve seni korkutuyorlar
  28057. 39-Zümer 36
    bi ellezîne : onlar ile
  28058. 39-Zümer 36
    ve men : ve kim, kimse
  28059. 39-Zümer 36
    fe : böylece, o taktirde, o zaman
  28060. 39-Zümer 36
    lehu : onun için yoktur
  28061. 39-Zümer 37
    ve men : ve kim, kimse
  28062. 39-Zümer 37
    yehdi : hidayete erdirir
  28063. 39-Zümer 37
    fe : böylece, artık, o zaman
  28064. 39-Zümer 37
    lehu : onun için
  28065. 39-Zümer 37
    e leyse : değil mi
  28066. 39-Zümer 38
    ve le : ve mutlaka, gerçekten
  28067. 39-Zümer 38
    seelte-hum : onlara sordun
  28068. 39-Zümer 38
    men : kim
  28069. 39-Zümer 38
    es semâvâti : semalar, gökler
  28070. 39-Zümer 38
    ve el arda : ve arz, yeryüzü, yer
  28071. 39-Zümer 38
    le : elbette, şühpesiz
  28072. 39-Zümer 38
    yekûlunne : derler
  28073. 39-Zümer 38
    e : mi
  28074. 39-Zümer 38
    fe : böylece, artık
  28075. 39-Zümer 38
    raeytum : siz gördünüz
  28076. 39-Zümer 38
    tedne : siz tapıyorsunuz
  28077. 39-Zümer 38
    erâde-niye : benim için diledi
  28078. 39-Zümer 38
    hel : mı
  28079. 39-Zümer 38
    hunne : onlar
  28080. 39-Zümer 38
    ev : ya da, veya
  28081. 39-Zümer 38
    erâde-nî : benim için diledi
  28082. 39-Zümer 38
    rahmetin : rahmet
  28083. 39-Zümer 38
    hel : mı
  28084. 39-Zümer 38
    hunne : onlar
  28085. 39-Zümer 38
    rahmeti-hî : onun rahmeti
  28086. 39-Zümer 38
    hasbiyallâhu (hasbiye allâhu) : Allah bana yeter
  28087. 39-Zümer 38
    aleyhi : ona
  28088. 39-Zümer 38
    yetevekkelu : tevekkül eder
  28089. 39-Zümer 38
    el mutevekkilûne : tevekkül edenler
  28090. 39-Zümer 39
    i'melû : yapın
  28091. 39-Zümer 39
    mekâneti-kum : bulunduğunuz mekân
  28092. 39-Zümer 39
    fe : böylece, artık, öyleyse
  28093. 39-Zümer 39
    sevfe : yakında
  28094. 39-Zümer 39
    ta'lemûne : bileceksiniz
  28095. 39-Zümer 40
    men : kim, kişi
  28096. 39-Zümer 40
    ye'tî-hi : ona gelir
  28097. 39-Zümer 40
    ve yahıllu : ve iner, çöker
  28098. 39-Zümer 40
    aleyhi : ona, onun üstüne
  28099. 39-Zümer 41
    enzelnâ : indirdik
  28100. 39-Zümer 41
    aleyke : sana
  28101. 39-Zümer 41
    el kitâbe : kitap
  28102. 39-Zümer 41
    en nâsi : insanlar
  28103. 39-Zümer 41
    el hakkı : hak
  28104. 39-Zümer 41
    fe : böylece, artık
  28105. 39-Zümer 41
    men : kim, kimse
  28106. 39-Zümer 41
    ihtedâ : hidayette oldu, hidayete erdi
  28107. 39-Zümer 41
    fe : böylece, artık
  28108. 39-Zümer 41
    nefsi-hi : (onun) kendi nefsi
  28109. 39-Zümer 41
    ve men : ve kim
  28110. 39-Zümer 41
    dalle : dalâlete düştü, dalâlette kaldı
  28111. 39-Zümer 41
    fe : böylece, artık, o taktirde
  28112. 39-Zümer 41
    innemâ : ancak, yalnız, sadece
  28113. 39-Zümer 41
    aleyhâ : kendi aleyhine
  28114. 39-Zümer 41
    veente : ve sen değilsin
  28115. 39-Zümer 41
    aleyhim : onlara, onların üzerine
  28116. 39-Zümer 41
    bi vekîlin : vekil
  28117. 39-Zümer 42
    yeteveffâ : vefat ettirir, öldürür
  28118. 39-Zümer 42
    el enfuse : nefsler veya fizik vücutlar
  28119. 39-Zümer 42
    ne : o vakit, esnasında, anında
  28120. 39-Zümer 42
    mevti-hâ : onun ölümü
  28121. 39-Zümer 42
    ve elletî : ve o ki
  28122. 39-Zümer 42
    lem temut : ölmedi
  28123. 39-Zümer 42
    menâmi-hâ : onun uykusu
  28124. 39-Zümer 42
    fe : böylece, artık
  28125. 39-Zümer 42
    elletî : ki o
  28126. 39-Zümer 42
    aleyhe : onun üzerine
  28127. 39-Zümer 42
    el mevte : ölüm
  28128. 39-Zümer 42
    ve yursilu : venderir
  28129. 39-Zümer 42
    el uhrâ : diğeri
  28130. 39-Zümer 42
    ilâ ecelin : ecele kadar
  28131. 39-Zümer 42
    musemmen : belirlenmiş, tayin edilmiş
  28132. 39-Zümer 42
    inne : muhakkak
  28133. 39-Zümer 42
    fî zâlike : bunda
  28134. 39-Zümer 42
    le : mutlaka, elbette
  28135. 39-Zümer 42
    yetefekkerûne : tefekkür ediyorlar (eden)
  28136. 39-Zümer 43
    em : veya, yoksa
  28137. 39-Zümer 43
    ittehazû : edindiler
  28138. 39-Zümer 43
    şufeâe : şefaatçiler
  28139. 39-Zümer 43
    e : mı
  28140. 39-Zümer 43
    ve lev : ve eğer, olsa
  28141. 39-Zümer 43
    yemlikûne : malik olmazlar, güçleri yetmez
  28142. 39-Zümer 43
    şey'en : bir şey
  28143. 39-Zümer 43
    ve lâ ya'kılûne : ve akıl etmezler
  28144. 39-Zümer 44
    eş şefâatu : şefaat
  28145. 39-Zümer 44
    cemîân : tümü, hepsi
  28146. 39-Zümer 44
    lehu : onun
  28147. 39-Zümer 44
    es semâvâti : semalar, gökler
  28148. 39-Zümer 44
    ve el ardı : ve yeryüzü, arz, yer
  28149. 39-Zümer 44
    summe : sonra
  28150. 39-Zümer 44
    ileyhi : ona
  28151. 39-Zümer 44
    turceûne : döndürüleceksiniz
  28152. 39-Zümer 45
    ve izâ zukire : ve zikredildiği zaman
  28153. 39-Zümer 45
    vahde-hu : onun tekliği
  28154. 39-Zümer 45
    meezzet : tiksindi, nefretle ürperdi
  28155. 39-Zümer 45
    ellezîne : o kimseler, onlar
  28156. 39-Zümer 45
    lâ yû'minûne : îmân etmezler
  28157. 39-Zümer 45
    bi el âhıreti : ahirete
  28158. 39-Zümer 45
    ve izâ : ve olduğu zaman
  28159. 39-Zümer 45
    zukire : zikredildi, anıldı
  28160. 39-Zümer 45
    ellezîne : o kimseler, onlar
  28161. 39-Zümer 45
    hum yestebşirûne : onlar neşelenip sevinirler
  28162. 39-Zümer 46
    allâhumme : Allah'ım
  28163. 39-Zümer 46
    fâtıre : yaratan
  28164. 39-Zümer 46
    es semâvâti : semalar, gökler
  28165. 39-Zümer 46
    ve el ardı : ve yeryüzü, arz, yer
  28166. 39-Zümer 46
    âlime : bilen
  28167. 39-Zümer 46
    el gaybi : gayb, görünmeyen
  28168. 39-Zümer 46
    ve eş şehâdeti : ve görünen
  28169. 39-Zümer 46
    ente : sen
  28170. 39-Zümer 46
    beyne : arasında
  28171. 39-Zümer 46
    ıbâdi-ke : (senin) kulların
  28172. 39-Zümer 46
    yahtelifûne : ihtilâf ederler
  28173. 39-Zümer 47
    ve lev enne : ve eğer olsaydı
  28174. 39-Zümer 47
    ellezîne : onlar
  28175. 39-Zümer 47
    zalemû : zulmettiler
  28176. 39-Zümer 47
    el ardı : yeryüzünde
  28177. 39-Zümer 47
    cemîan : hepsi, tümü
  28178. 39-Zümer 47
    ve misle-hu : ve onun misli kadar, onlar kadar
  28179. 39-Zümer 47
    mea-hu : onunla birlikte
  28180. 39-Zümer 47
    leftedev (le iftedev) : mutlaka fidye verirlerdi
  28181. 39-Zümer 47
    sûi el azâbi : kötü azap
  28182. 39-Zümer 47
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  28183. 39-Zümer 47
    ve bedâ : ve ortaya çıktı, zuhur etti
  28184. 39-Zümer 47
    lehum : onlara
  28185. 39-Zümer 47
    lem yekûnû yahtesibûne : hesap etmiyorlar, hesap etmediler hesaba katmıyorlar, hesaba katmadılar
  28186. 39-Zümer 48
    ve bedâ : ve ortaya çıktı, aşikâr oldu
  28187. 39-Zümer 48
    lehum : onlara
  28188. 39-Zümer 48
    seyyiâtu : kötülükler, günahlar
  28189. 39-Zümer 48
    kesebû : kazandılar
  28190. 39-Zümer 48
    ve hâka : ve kuşattı
  28191. 39-Zümer 48
    yestehziûne : alay ediyorlar
  28192. 39-Zümer 49
    fe : böylece, artık
  28193. 39-Zümer 49
    messe : dokundu
  28194. 39-Zümer 49
    el insâne : insan
  28195. 39-Zümer 49
    deâ-nâ : bize dua etti
  28196. 39-Zümer 49
    summe : sonra
  28197. 39-Zümer 49
    havvelnâ-hu : ona verdik, ona lütfettik (gönderdik)
  28198. 39-Zümer 49
    ni'meten : ni'met
  28199. 39-Zümer 49
    le : dedi
  28200. 39-Zümer 49
    innemâ : ancak, yalnız, sadece
  28201. 39-Zümer 49
    bel : hayır, fakat, bilâkis
  28202. 39-Zümer 49
    hiye : o
  28203. 39-Zümer 49
    fitnetun : fitne, imtihan
  28204. 39-Zümer 49
    vekinne : ve fakat, ancak
  28205. 39-Zümer 49
    eksere-hum : onların çoğu
  28206. 39-Zümer 49
    lâ ya'lemûne : bilmezler
  28207. 39-Zümer 50
    le-hâ : onu dedi
  28208. 39-Zümer 50
    ellezîne : onlar
  28209. 39-Zümer 50
    fe : böylece, artık
  28210. 39-Zümer 50
    yeksibûne : kazanıyorlar
  28211. 39-Zümer 51
    fe : böylece, artık
  28212. 39-Zümer 51
    esâbe-hum : onlara isabet etti
  28213. 39-Zümer 51
    seyyiâtu : kötülükler, günahlar
  28214. 39-Zümer 51
    kesebû : kazandılar
  28215. 39-Zümer 51
    ve ellezîne : ve onlar
  28216. 39-Zümer 51
    zalemû : zulmettiler
  28217. 39-Zümer 51
    se yusîbu-hum : onlara isabet edecek
  28218. 39-Zümer 51
    seyyiâtu : kötülükler, günahlar
  28219. 39-Zümer 51
    kesebû : kazandılar
  28220. 39-Zümer 51
    ve mâ-hum : ve onlar değiller
  28221. 39-Zümer 51
    bi mu'cizîne : aciz bırakanlar, aciz bırakacak güce sahip olanlar
  28222. 39-Zümer 52
    e : mi
  28223. 39-Zümer 52
    ve lem ya'lemû : ve bilmiyorlar, bilmediler
  28224. 39-Zümer 52
    enne : olduğunu
  28225. 39-Zümer 52
    allâhe : Allah
  28226. 39-Zümer 52
    yebsutu : genişletir
  28227. 39-Zümer 52
    er rızka : rızık
  28228. 39-Zümer 52
    men : kimse
  28229. 39-Zümer 52
    yeşâu : diler
  28230. 39-Zümer 52
    ve yakdiru : ve takdir eder, kısıtlar
  28231. 39-Zümer 52
    inne : muhakkak
  28232. 39-Zümer 52
    fî zâlike : bunda vardır
  28233. 39-Zümer 52
    le : elbette, mutlaka
  28234. 39-Zümer 52
    yû'minûne : mü'min olurlar, îmân ederler
  28235. 39-Zümer 53
    ibâdiye : kullarım
  28236. 39-Zümer 53
    ellezîne : onlar
  28237. 39-Zümer 53
    esrefû : israf ettiler, haddi aştılar
  28238. 39-Zümer 53
    enfusi-him : kendi nefsleri
  28239. 39-Zümer 53
    taknetû : ümit kesmeyin
  28240. 39-Zümer 53
    rahmeti allâhi : Allah'ın rahmeti
  28241. 39-Zümer 53
    inne : muhakkak
  28242. 39-Zümer 53
    allâhe : Allah
  28243. 39-Zümer 53
    ez zunûbe : günahlar
  28244. 39-Zümer 53
    cemîan : hepsi, tümü
  28245. 39-Zümer 53
    innehu : muhakkak ki o
  28246. 39-Zümer 53
    huve : o
  28247. 39-Zümer 53
    el gafûru : mağfiret eden
  28248. 39-Zümer 53
    er rahîmu : rahîm esmasıyla tecelli eden, rahmet nuru gönderen
  28249. 39-Zümer 54
    ve enîbû : venelin (ve ulaşmayı dileyin)
  28250. 39-Zümer 54
    ve eslimû : ve teslim olun
  28251. 39-Zümer 54
    lehu : ona
  28252. 39-Zümer 54
    en ye'tiye-kum : size gelmesi
  28253. 39-Zümer 54
    el azâbu : azap
  28254. 39-Zümer 54
    summe : sonra
  28255. 39-Zümer 54
    lâ tunsarûne : yardım olunmazsınız
  28256. 39-Zümer 55
    vettebiû (ve ittebiû) : ve tâbî olun
  28257. 39-Zümer 55
    ahsene : ahsen, enzel
  28258. 39-Zümer 55
    unzile : indirildi
  28259. 39-Zümer 55
    ileykum : size
  28260. 39-Zümer 55
    en ye'tiye-kum : size gelmesi
  28261. 39-Zümer 55
    el azâbu : azap
  28262. 39-Zümer 55
    bagteten : ansızın
  28263. 39-Zümer 55
    ve entum : ve siz
  28264. 39-Zümer 55
    teş'urûne : farkında olmazsınız
  28265. 39-Zümer 56
    en tekûle : demesi
  28266. 39-Zümer 56
    nefsun : kişi
  28267. 39-Zümer 56
    hasretâ : yazıklar olsun
  28268. 39-Zümer 56
    ferrattu : taşkınlık etti, aşırı davrandı, ifrata gitti, haddi aştı
  28269. 39-Zümer 56
    cenbillâhi (cenbi allâhi) : Allah'tan uzaklaşma
  28270. 39-Zümer 56
    ve in kuntu : ve ben olmuştum
  28271. 39-Zümer 56
    le : gerçekten, mutlaka
  28272. 39-Zümer 56
    min es sâhirîne : alay edenlerden
  28273. 39-Zümer 57
    ev : veya, yoksa
  28274. 39-Zümer 57
    tekûle : der, söyler
  28275. 39-Zümer 57
    lev : şâyet
  28276. 39-Zümer 57
    enne : olduğu, muhakkak ki
  28277. 39-Zümer 57
    allâhe : Allah
  28278. 39-Zümer 57
    hedâ-ni : beni hidayete erdirdi
  28279. 39-Zümer 57
    le kuntu : mutlaka ben olurdum
  28280. 39-Zümer 57
    el muttekîne : takva sahipleri
  28281. 39-Zümer 58
    ev : veya, yoksa
  28282. 39-Zümer 58
    tekûle : der, söyler
  28283. 39-Zümer 58
    ne : an, zaman
  28284. 39-Zümer 58
    terâ : görürsün
  28285. 39-Zümer 58
    el azâbe : azap
  28286. 39-Zümer 58
    lev enne : keşke olsa
  28287. 39-Zümer 58
    kerreten : bir kere daha
  28288. 39-Zümer 58
    fe : böylece, artık, o zaman
  28289. 39-Zümer 58
    ekûne : olurum
  28290. 39-Zümer 58
    el muhsinîne : muhsinler
  28291. 39-Zümer 59
    belâ : hayır, bilâkis, fakat
  28292. 39-Zümer 59
    et-ke : sana geldi
  28293. 39-Zümer 59
    fe : o zaman
  28294. 39-Zümer 59
    kezzebte : sen yalanladın
  28295. 39-Zümer 59
    ve : ve
  28296. 39-Zümer 59
    istekberte : kibirlendin, büyüklük tasladın
  28297. 39-Zümer 59
    ve kunte : ve sen oldun
  28298. 39-Zümer 59
    el kâfirîne : kâfirler
  28299. 39-Zümer 60
    ve yevme el kıyâmeti : ve kıyâmet günü
  28300. 39-Zümer 60
    terâ : görürsün
  28301. 39-Zümer 60
    ellezîne : onlar
  28302. 39-Zümer 60
    kezebû : yalan söylediler
  28303. 39-Zümer 60
    musveddetun : kararmış olan
  28304. 39-Zümer 60
    e : mı
  28305. 39-Zümer 60
    leyse : değil
  28306. 39-Zümer 60
    cehenneme : cehennem
  28307. 39-Zümer 60
    mesven : kalınan yer
  28308. 39-Zümer 60
    el mutekebbirîne : kibirlenenler
  28309. 39-Zümer 61
    ve yuneccî : ve kurtarır
  28310. 39-Zümer 61
    ellezîne : onlar
  28311. 39-Zümer 61
    ittekav : takva sahibi oldular
  28312. 39-Zümer 61
    bi mefâzetihim (bi mâ fâzeti-him) : onların feyz sahibi olmaları sebebiyle
  28313. 39-Zümer 61
    yemessu-hum : onlara dokunmaz
  28314. 39-Zümer 61
    es sûu : kötülük
  28315. 39-Zümer 61
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  28316. 39-Zümer 62
    kulli şey'in : herşey
  28317. 39-Zümer 62
    ve huve : ve o
  28318. 39-Zümer 62
    alâ kulli şey'in : herşeye
  28319. 39-Zümer 62
    vekîlun : vekil
  28320. 39-Zümer 63
    lehu : onun
  28321. 39-Zümer 63
    mekâlîdu : anahtarlarlar, hazineler
  28322. 39-Zümer 63
    es semâvâti : semalar, gökler
  28323. 39-Zümer 63
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü, yer
  28324. 39-Zümer 63
    ve ellezîne : ve onlar
  28325. 39-Zümer 63
    keferû : inkâr ettiler
  28326. 39-Zümer 63
    ulâike : işte onlar
  28327. 39-Zümer 63
    el hâsirûne : hüsranda olanlar
  28328. 39-Zümer 64
    e : mı
  28329. 39-Zümer 64
    fe : artık, bundan sonra
  28330. 39-Zümer 64
    gayre : (bundan) başka
  28331. 39-Zümer 64
    te'murûn-nî : bana emrediyorsunuz
  28332. 39-Zümer 64
    eyyuhe : ey
  28333. 39-Zümer 64
    el câhilûne : cahiller
  28334. 39-Zümer 65
    ve lekad : ve andolsun
  28335. 39-Zümer 65
    ûhiye : vahyolundu
  28336. 39-Zümer 65
    ileyke : sana
  28337. 39-Zümer 65
    ve ilâ ellezîne : ve onlara
  28338. 39-Zümer 65
    min kabli-ke : senden önce
  28339. 39-Zümer 65
    le : gerçekten
  28340. 39-Zümer 65
    in eşrekte : eğer sen şirk koşarsan
  28341. 39-Zümer 65
    le : mutlaka
  28342. 39-Zümer 65
    yahbetanne : heba olur
  28343. 39-Zümer 65
    amelu-ke : senin amel(ler)in
  28344. 39-Zümer 65
    ve le : ve mutlaka
  28345. 39-Zümer 65
    tekûnenne : sen mutlaka olursun
  28346. 39-Zümer 65
    min el hâsirîne : hüsrana düşenlerden
  28347. 39-Zümer 66
    bel : bilâkis, öyleyse
  28348. 39-Zümer 66
    allâhe : Allah
  28349. 39-Zümer 66
    fa'bud (fe u'bud) : artık kul ol
  28350. 39-Zümer 66
    ve kun : ve ol
  28351. 39-Zümer 66
    eş şâkirîne : şükredenler
  28352. 39-Zümer 67
    vekaderû : ve takdir edemediler
  28353. 39-Zümer 67
    allâhe : Allah
  28354. 39-Zümer 67
    ve el ardu : ve arz, yeryüzü, yer
  28355. 39-Zümer 67
    cemîan : hepsi, bütün, tamamı
  28356. 39-Zümer 67
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  28357. 39-Zümer 67
    ve es semâvâtu : ve semalar
  28358. 39-Zümer 67
    bi yemîni-hi : onun eliyle, kudretiyle
  28359. 39-Zümer 67
    subhâne-hu : o sübhandır (herşeydennezzehtir)
  28360. 39-Zümer 67
    ve teâlâ : vecedir
  28361. 39-Zümer 67
    yuşrikûne : şirk koşuyolar
  28362. 39-Zümer 68
    ve nufiha : ve üfürüldü
  28363. 39-Zümer 68
    es sûri : sûr
  28364. 39-Zümer 68
    fe : böylece, artık
  28365. 39-Zümer 68
    men : kimse, kişi
  28366. 39-Zümer 68
    es semâvâti : semalar, gökler
  28367. 39-Zümer 68
    ve men : ve kimse
  28368. 39-Zümer 68
    el ardı : arz, yer
  28369. 39-Zümer 68
    men : kimse, kişi
  28370. 39-Zümer 68
    şâe : diledi
  28371. 39-Zümer 68
    summe : sonra
  28372. 39-Zümer 68
    fe : böylece, artık, sonra
  28373. 39-Zümer 68
    yanzurûne : bakarlar, bakınırlar
  28374. 39-Zümer 69
    ve eşrekati : ve parladı
  28375. 39-Zümer 69
    el ardu : arz, yer
  28376. 39-Zümer 69
    ve vudıa : ve konuldu
  28377. 39-Zümer 69
    el kitâbu : kitap
  28378. 39-Zümer 69
    vee bi : ve getirildi
  28379. 39-Zümer 69
    en nebiyyîne : nebîler, peygamberler
  28380. 39-Zümer 69
    ve eş şuhedâi : ve şahitler
  28381. 39-Zümer 69
    ve kudıye : ve hüküm verildi
  28382. 39-Zümer 69
    beyne-hum : onların arasında
  28383. 39-Zümer 69
    bi el hakkı : hak ile
  28384. 39-Zümer 69
    ve hum : ve onlar
  28385. 39-Zümer 69
    yuzlemûne : zulmedilmez
  28386. 39-Zümer 70
    ve vuffiyet : ve vefa edildi, ödendi
  28387. 39-Zümer 70
    nefsin : nefs, kişi
  28388. 39-Zümer 70
    amilet : yaptı
  28389. 39-Zümer 70
    ve huve : ve o
  28390. 39-Zümer 70
    a'lemu : çok iyi bilir, en iyi bilir
  28391. 39-Zümer 70
    yef'alûne : yapıyorlar
  28392. 39-Zümer 71
    vesîka : sürüldü
  28393. 39-Zümer 71
    ellezîne : onlar
  28394. 39-Zümer 71
    keferû : inkâr ettiler
  28395. 39-Zümer 71
    ilâ cehenneme : cehenneme
  28396. 39-Zümer 71
    zumeran : zümremre
  28397. 39-Zümer 71
    ebvâbu-hâ : onun kapıları
  28398. 39-Zümer 71
    vele : ve dedi
  28399. 39-Zümer 71
    lehum : onlara
  28400. 39-Zümer 71
    hazenetu-hâ : onun bekçileri
  28401. 39-Zümer 71
    e : mi
  28402. 39-Zümer 71
    lem ye'ti-kum : gelmedi
  28403. 39-Zümer 71
    yetlûne : tilâvet ediyor, okuyor
  28404. 39-Zümer 71
    aleykum : size
  28405. 39-Zümer 71
    ve yunzirûne-kum : ve sizi uyarırlar
  28406. 39-Zümer 71
    likâe : karşılaşma, ulaşma
  28407. 39-Zümer 71
    yevmi-kum : sizin gününüz
  28408. 39-Zümer 71
    belâ : evet
  28409. 39-Zümer 71
    ve lâkin : ve fakat
  28410. 39-Zümer 71
    kelimetu el azâbi : azap sözü
  28411. 39-Zümer 71
    el kâfirîne : kâfirler
  28412. 39-Zümer 72
    le : denildi
  28413. 39-Zümer 72
    ebvâbe : kapılar
  28414. 39-Zümer 72
    cehenneme : cehennem
  28415. 39-Zümer 72
    hâlidîne : ebedî olarak, ebediyyen
  28416. 39-Zümer 72
    fe : böylece, artık
  28417. 39-Zümer 72
    bi'se : ne kötü
  28418. 39-Zümer 72
    mesvâ : mesva, kalınacak yer
  28419. 39-Zümer 72
    el mutekebbirîne : kibirlenenler, büyüklenenler
  28420. 39-Zümer 73
    vesîka : sevkedildi
  28421. 39-Zümer 73
    ellezîne : onlar
  28422. 39-Zümer 73
    ittekav : takva sahibi oldular
  28423. 39-Zümer 73
    rabbe-hum : onların Rabbi
  28424. 39-Zümer 73
    ilâ el cenneti : cennete
  28425. 39-Zümer 73
    zumeran : zümre, zümre
  28426. 39-Zümer 73
    ve futihat : ve açıldı
  28427. 39-Zümer 73
    ebvâbu-hâ : onun kapıları
  28428. 39-Zümer 73
    vele : ve dedi
  28429. 39-Zümer 73
    lehum : onlara
  28430. 39-Zümer 73
    hazenetu-hâ : onun bekçileri
  28431. 39-Zümer 73
    selâmun : selâm
  28432. 39-Zümer 73
    aleykum : sizin üzerinize, size
  28433. 39-Zümer 73
    fedhulû-hâ (fe udhulû-hâ) : öyleyse ona girin
  28434. 39-Zümer 73
    hâlidîne : ebedî olarak, ebediyyen
  28435. 39-Zümer 74
    ve kâlû : ve dediler
  28436. 39-Zümer 74
    el hamdu : hamd
  28437. 39-Zümer 74
    ellezî : o ki
  28438. 39-Zümer 74
    va'de-hu : onun vaadi, onun sözü
  28439. 39-Zümer 74
    ve evrese-nâ : ve bizi varis kıldı
  28440. 39-Zümer 74
    el arda : arz, yer
  28441. 39-Zümer 74
    netebevveu : kalırız
  28442. 39-Zümer 74
    el cenneti : cennet
  28443. 39-Zümer 74
    neşâu : dileriz, diliyoruz
  28444. 39-Zümer 74
    fe : böylece, artık
  28445. 39-Zümer 74
    ni'me : nezel
  28446. 39-Zümer 74
    ecru : ecir, ücret, mükâfat, karşılık
  28447. 39-Zümer 74
    el âmilîne : amel edenler, amel yapanlar
  28448. 39-Zümer 75
    ve terâ : ve görürsün
  28449. 39-Zümer 75
    el melâikete : melekler
  28450. 39-Zümer 75
    hâffîne : kuşatanlar, çevreleyenler
  28451. 39-Zümer 75
    el arşi : arş
  28452. 39-Zümer 75
    yusebbihûne : tesbih ederler
  28453. 39-Zümer 75
    ve kudıye : ve hüküm verildi, hükmedildi
  28454. 39-Zümer 75
    beyne-hum : onların aralarında
  28455. 39-Zümer 75
    bi el hakkı : hak ile
  28456. 39-Zümer 75
    vele : ve denildi
  28457. 39-Zümer 75
    el hamdu : hamd
  28458. 39-Zümer 75
    rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbi
  28459. 4-Nisâ 1
    eyyuhâ : ey
  28460. 4-Nisâ 1
    en nâsu : insanlar
  28461. 4-Nisâ 1
    ittekû : takva sahibi olun
  28462. 4-Nisâ 1
    rabbe-kum(u) : Rabbinize karşı
  28463. 4-Nisâ 1
    ellezî : o ki
  28464. 4-Nisâ 1
    nefsin : bir nefs
  28465. 4-Nisâ 1
    hidetin : bir tek
  28466. 4-Nisâ 1
    ve halaka : yarattı
  28467. 4-Nisâ 1
    zevce-hâ : onun eşini, hanımını (Havva anamızı)
  28468. 4-Nisâ 1
    ve besse : yaydı, türetti
  28469. 4-Nisâ 1
    ricâlen : erkekler
  28470. 4-Nisâ 1
    kesîran : birçok, çok sayıda
  28471. 4-Nisâ 1
    ve nisâen : kadınlar
  28472. 4-Nisâ 1
    ve ittekû : takva sahibi olun
  28473. 4-Nisâ 1
    allâhe : Allah
  28474. 4-Nisâ 1
    ellezî : o ki
  28475. 4-Nisâ 1
    tesâelûne : istersiniz, dilekte bulunursunuz
  28476. 4-Nisâ 1
    ve el erhâme : rahimler, akrabalıklar, yakınlar
  28477. 4-Nisâ 1
    inne : muhakkak
  28478. 4-Nisâ 1
    allâhe : Allah
  28479. 4-Nisâ 1
    ne : oldu, ... idi, ...dır
  28480. 4-Nisâ 1
    aleykum : sizin üzerinize
  28481. 4-Nisâ 1
    rakîben : murakabe eden, kontrol eden
  28482. 4-Nisâ 2
    ve âtû : ve veriniz
  28483. 4-Nisâ 2
    el yetâmâ : yetimlere
  28484. 4-Nisâ 2
    emvâle-hum : onların mallarını
  28485. 4-Nisâ 2
    vetetebeddelû : ve değiştirmeyin
  28486. 4-Nisâ 2
    el habîse : pisi, kötüyü, zarar vereni
  28487. 4-Nisâ 2
    bi et tayyîbi : temiz ile, iyisi ile, helal ile
  28488. 4-Nisâ 2
    vete'kulû : ve yemeyin
  28489. 4-Nisâ 2
    emvâle-hum : onların mallarını
  28490. 4-Nisâ 2
    ilâ emvâli-kum : kendi mallarınıza, sizin mallarınıza
  28491. 4-Nisâ 2
    inne-hu : muhakkak ki o
  28492. 4-Nisâ 2
    ne : oldu, ... idi, ...dır
  28493. 4-Nisâ 2
    ben : günah
  28494. 4-Nisâ 2
    kebîran : büyük
  28495. 4-Nisâ 3
    ve in hıftum : ve eğer korkarsanız
  28496. 4-Nisâ 3
    ellâ : ... olmama, ... olamama
  28497. 4-Nisâ 3
    el yetâmâ : yetimler
  28498. 4-Nisâ 3
    fe inkihû : o zaman, o taktirde nikâh edin
  28499. 4-Nisâ 3
    mâ tâbe : helâl olanı, hoşunuza gideni
  28500. 4-Nisâ 3
    lekum : sizin
  28501. 4-Nisâ 3
    en nisâi : kadınlar
  28502. 4-Nisâ 3
    mesnâ : ikişer
  28503. 4-Nisâ 3
    ve sulâse : üçer
  28504. 4-Nisâ 3
    ve rubâa : dörder
  28505. 4-Nisâ 3
    fe : fakat, artık, öyleyse, o taktirde
  28506. 4-Nisâ 3
    ellâ : ... olmama, ... olamama
  28507. 4-Nisâ 3
    fe : fakat, artık, öyleyse, o taktirde
  28508. 4-Nisâ 3
    hideten : bir adet, bir (kişi)
  28509. 4-Nisâ 3
    ev : veya
  28510. 4-Nisâ 3
    meleket : sahip olduğu şey
  28511. 4-Nisâ 3
    eymânu-kum : (sizin) elinizin altındaki
  28512. 4-Nisâ 3
    like : işte bu, bu
  28513. 4-Nisâ 3
    ednâ : çok yakın, daha yakın, daha uygun
  28514. 4-Nisâ 3
    ellâ : ... olmama, ... olamama
  28515. 4-Nisâ 3
    teûlû : zulmetmeniz, haksızlık etmeniz, adaletten ayrılmanız
  28516. 4-Nisâ 4
    ve âtû : ve veriniz
  28517. 4-Nisâ 4
    en nisâe : kadınlara
  28518. 4-Nisâ 4
    sadukâti-hinne : onların mehirlerini
  28519. 4-Nisâ 4
    hleten : gönülden koparak, seve seve vermek
  28520. 4-Nisâ 4
    fe in tıbne : fakat, eğer razı olarak, hoşnut olarak
  28521. 4-Nisâ 4
    lekum : sizin için, size
  28522. 4-Nisâ 4
    an şey'in : bir şeyi
  28523. 4-Nisâ 4
    nefsen : şahıs, kimse, kendisi
  28524. 4-Nisâ 4
    henîen : afiyetle
  28525. 4-Nisâ 4
    merîan : boğazdan kolayca geçen, afiyetle, rahatça
  28526. 4-Nisâ 5
    ve lâ tu'tû : ve vermeyin
  28527. 4-Nisâ 5
    es sufehâe : sefihler, aklı ermeyenler, mallarının değerini bilmeyenler
  28528. 4-Nisâ 5
    emvâle-kum(u) : sizin mallarınızı
  28529. 4-Nisâ 5
    elletî : o ki
  28530. 4-Nisâ 5
    ceale : kıldı, yaptı
  28531. 4-Nisâ 5
    lekum : sizin için, size, sizi
  28532. 4-Nisâ 5
    kıyâmen : idaresinde (nizam ve emniyetini sağlamakta) vekil olarak
  28533. 4-Nisâ 5
    ve urzukû-hum : onları rızıklandırın
  28534. 4-Nisâ 5
    ve eksû-hum : ve onları giydirin
  28535. 4-Nisâ 5
    ve kûlû : veyleyin, deyin
  28536. 4-Nisâ 5
    lehum : onlar için, onlara
  28537. 4-Nisâ 5
    kavlen : söz
  28538. 4-Nisâ 5
    ma'rûfen : iyilikle, iyi, güzel
  28539. 4-Nisâ 6
    ve ibtelû : ve deneyin, imtihan edin
  28540. 4-Nisâ 6
    el yetâmâ : yetimleri
  28541. 4-Nisâ 6
    izâ belagû : erince, erişince
  28542. 4-Nisâ 6
    en nikâha : nikâh
  28543. 4-Nisâ 6
    fe in ânestum : bundan sonra eğer hissederseniz (anlarsanız)
  28544. 4-Nisâ 6
    ruşden : rüşt, yeterlilik, olgunluk
  28545. 4-Nisâ 6
    fe idfeû : o zaman, o taktirde verin
  28546. 4-Nisâ 6
    emvâle-hum : onların mallarını
  28547. 4-Nisâ 6
    vete'kulû-hâ : ve onu yemeyin
  28548. 4-Nisâ 6
    isrâfen : israf ederek
  28549. 4-Nisâ 6
    ve bidâren : acele ederek, acele davranarak, acele ile
  28550. 4-Nisâ 6
    en yekberû : büyüyor olmaları, büyümeleri, büyürler diye
  28551. 4-Nisâ 6
    ve menne : ve kim ... oldu, ...ise
  28552. 4-Nisâ 6
    ganiyyen : zengin
  28553. 4-Nisâ 6
    felyesta'fif (fe li yesta'fif) : o taktirde iffetli olsun, sakınsın, çekinsin
  28554. 4-Nisâ 6
    ve menne : ve kim ... oldu, ...ise
  28555. 4-Nisâ 6
    felye'kul (fe li ye'kul) : o taktirde yesin
  28556. 4-Nisâ 6
    bi el ma'rûfi : iyilikle, örfe uygun olarak
  28557. 4-Nisâ 6
    fe izâ defa'tum : sonra, nihayet geri verdiğiniz (vereceğiniz) zaman
  28558. 4-Nisâ 6
    ileyhim emvâle-hum : onlara mallarını
  28559. 4-Nisâ 6
    fe eşhidû : o zaman şahit tutun
  28560. 4-Nisâ 6
    aleyhim : onlar
  28561. 4-Nisâ 6
    ve kefâ bi : ve kâfidir
  28562. 4-Nisâ 6
    hasîben : hesap görücü, hesapren olarak
  28563. 4-Nisâ 7
    li er ricâli : erkekler için vardır, erkeklere
  28564. 4-Nisâ 7
    terake : geriye bıraktı
  28565. 4-Nisâ 7
    el vâlidâni : ebeveyn, ana baba
  28566. 4-Nisâ 7
    ve el akrabûne : ve akrabalar
  28567. 4-Nisâ 7
    ve li en nisâi : ve kadınlar için vardır
  28568. 4-Nisâ 7
    terake : geriye bıraktı
  28569. 4-Nisâ 7
    el vâlidâni : ebeveyn, ana baba
  28570. 4-Nisâ 7
    ve el akrabûne : ve akrabalar
  28571. 4-Nisâ 7
    kalle : az
  28572. 4-Nisâ 7
    ev : veya
  28573. 4-Nisâ 7
    kesura : çok
  28574. 4-Nisâ 7
    nasîben : nasip, pay
  28575. 4-Nisâ 7
    mefrûdan : farz kılınmış olan
  28576. 4-Nisâ 8
    ve izâ : ve ... olduğu zaman
  28577. 4-Nisâ 8
    elsmete : paylaştırma, taksim
  28578. 4-Nisâ 8
    el kurbâ : yakınlık, akrabalar
  28579. 4-Nisâ 8
    ve el yetâmâ : ve yetimler
  28580. 4-Nisâ 8
    ve el mesâkînu : ve miskinler, çalışamayacak durumdaki yaşlılar, yoksullar
  28581. 4-Nisâ 8
    fe urzukû-hum : o taktirde onları rızıklandırın
  28582. 4-Nisâ 8
    ve kûlû : ve deyin, söyleyin
  28583. 4-Nisâ 8
    lehum : onlara
  28584. 4-Nisâ 8
    kavlen : söz
  28585. 4-Nisâ 8
    ma'rûfen : iyi, güzel
  28586. 4-Nisâ 9
    velyahşa (ve li yahşa) : ve sakınsınlar, korksunlar, çekinsinler
  28587. 4-Nisâ 9
    ellezîne : onlar, ... olanlar
  28588. 4-Nisâ 9
    lev terakû : eğer bırakmış olsalardı
  28589. 4-Nisâ 9
    zurriyyeten : zürriyet, nesil, çocuklar
  28590. 4-Nisâ 9
    dıâfen : zayıf, kuvvetsiz
  28591. 4-Nisâ 9
    aleyhim : onlara, onların üzerine, onlar için
  28592. 4-Nisâ 9
    felyettekû (fe li yettekû ) : artık Allah'a karşı takva sahibi olsunlar
  28593. 4-Nisâ 9
    allâhe : Allah
  28594. 4-Nisâ 9
    velyekûlû (ve li yekûlû ) : veylesinler
  28595. 4-Nisâ 9
    kavlen : söz
  28596. 4-Nisâ 9
    sedîdan : doğru, dürüst, adaletli
  28597. 4-Nisâ 10
    inne : muhakkak
  28598. 4-Nisâ 10
    ellezîne : onlar
  28599. 4-Nisâ 10
    ye'kulûne : yerler
  28600. 4-Nisâ 10
    emvâle : mallar
  28601. 4-Nisâ 10
    el yetâmâ : yetimler
  28602. 4-Nisâ 10
    zulmen : zulüm ile, haksızlıkla
  28603. 4-Nisâ 10
    innemâ : sadece
  28604. 4-Nisâ 10
    ye'kulûne : yerler
  28605. 4-Nisâ 10
    ve se yaslevne : ve yakında yaslanacaklar, atılacaklar
  28606. 4-Nisâ 10
    seîran : alevli ateş
  28607. 4-Nisâ 11
    evlâdi-kum : (sizin evlâdınız) evlâtlarınız hakkında
  28608. 4-Nisâ 11
    li ez zekeri : erkek için
  28609. 4-Nisâ 11
    el unseyeyni : iki kız
  28610. 4-Nisâ 11
    fe in : fakat, eğer, ... ise
  28611. 4-Nisâ 11
    kunne : onlar (kadınlar) ... oldu
  28612. 4-Nisâ 11
    nisâen : kadın
  28613. 4-Nisâ 11
    fevka : üstünde, fazla
  28614. 4-Nisâ 11
    isneteyni : iki
  28615. 4-Nisâ 11
    fe lehunne : o zaman onlarındır (kadınlarındır)
  28616. 4-Nisâ 11
    terake : bırakılan şey, mal, miras
  28617. 4-Nisâ 11
    ve in kânet : ve eğer, ... oldu ise, ... ise (varsa)
  28618. 4-Nisâ 11
    hideten : bir, tek
  28619. 4-Nisâ 11
    fe lehâ : o zaman onundur (kadınındır)
  28620. 4-Nisâ 11
    en nısfu : yarım, yarısı
  28621. 4-Nisâ 11
    ve li : ve .... için
  28622. 4-Nisâ 11
    ebevey-hi : onun ebeveyni, anne ve babası
  28623. 4-Nisâ 11
    es sudusu : altıda bir
  28624. 4-Nisâ 11
    terake : terk etti, bıraktı
  28625. 4-Nisâ 11
    in kâne : ve eğer, ... oldu ise, ... ise (varsa)
  28626. 4-Nisâ 11
    lehu : onun
  28627. 4-Nisâ 11
    veledun : çocuk, oğul
  28628. 4-Nisâ 11
    fe in : fakat, eğer ... ise
  28629. 4-Nisâ 11
    lem yekun : olmamış, olmaz (yoksa)
  28630. 4-Nisâ 11
    lehu : onun
  28631. 4-Nisâ 11
    veledun : çocuk, oğul
  28632. 4-Nisâ 11
    ve varise-hû : ve onun vârisi
  28633. 4-Nisâ 11
    ebevâ-hu : onun ebeveyni, ana babası
  28634. 4-Nisâ 11
    fe li ummi-hi : o taktirde o zaman onun annesi içindir, annesinindir
  28635. 4-Nisâ 11
    es sulusu : üçte biri
  28636. 4-Nisâ 11
    fe : fakat
  28637. 4-Nisâ 11
    in kâne : ve eğer, ... oldu ise, ... ise (varsa)
  28638. 4-Nisâ 11
    lehu : onun
  28639. 4-Nisâ 11
    ıhvetun : kardeşler
  28640. 4-Nisâ 11
    fe li ummi-hi : o zaman onun annesi içindir, annesinindir
  28641. 4-Nisâ 11
    es sudusu : altıda bir
  28642. 4-Nisâ 11
    vasiyyetin : vasiyet
  28643. 4-Nisâ 11
    ev : veya (ve de)
  28644. 4-Nisâ 11
    deynin : borç
  28645. 4-Nisâ 11
    ve ebnâu-kum : ve oğullarınız
  28646. 4-Nisâ 11
    tedrûne : idrak edemezsiniz, bilmezsiniz, bilemezsiniz
  28647. 4-Nisâ 11
    eyyu-hum : onların hangisi
  28648. 4-Nisâ 11
    lekum : iszin için, size
  28649. 4-Nisâ 11
    nef'en : faydalı
  28650. 4-Nisâ 11
    ferîdaten : farz olarak, farz
  28651. 4-Nisâ 11
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
  28652. 4-Nisâ 11
    ne : oldu, ...dır
  28653. 4-Nisâ 11
    alîmen : alim, en iyi bilen
  28654. 4-Nisâ 11
    hakîmen : hakim, hüküm ve hikmet sahibi
  28655. 4-Nisâ 12
    ve lekum : ve sizin
  28656. 4-Nisâ 12
    terake : bırakılan şeyler
  28657. 4-Nisâ 12
    ezvâcu-kum : sizin eşleriniz
  28658. 4-Nisâ 12
    lem yekun : olmadı (yok)
  28659. 4-Nisâ 12
    lehunne : onların (kadınların)
  28660. 4-Nisâ 12
    veledun : veled, çocuk
  28661. 4-Nisâ 12
    fe : fakat
  28662. 4-Nisâ 12
    in kâne : eğer, ... oldu ise, ... ise (varsa)
  28663. 4-Nisâ 12
    lehunne : onların (kadınların)
  28664. 4-Nisâ 12
    veledun : veled, çocuk
  28665. 4-Nisâ 12
    fe lekum : o zaman sizindir
  28666. 4-Nisâ 12
    er rubuu : dörtte bir
  28667. 4-Nisâ 12
    terakne : bıraktı
  28668. 4-Nisâ 12
    vasıyyetin : vasiyet
  28669. 4-Nisâ 12
    yûsîne : vasiyet yerine getirilir
  28670. 4-Nisâ 12
    ev : veya (ve de)
  28671. 4-Nisâ 12
    deynin : borç
  28672. 4-Nisâ 12
    ve lehunne : ve onların (kadınların)
  28673. 4-Nisâ 12
    er rubuu : dörtte bir
  28674. 4-Nisâ 12
    teraktum : siz bıraktınız
  28675. 4-Nisâ 12
    lem yekun : olmadı (yok)
  28676. 4-Nisâ 12
    lekum : sizin
  28677. 4-Nisâ 12
    veledun : veled, çocuk
  28678. 4-Nisâ 12
    fe : fakat
  28679. 4-Nisâ 12
    in kâne : eğer, ... oldu ise, ... ise (varsa)
  28680. 4-Nisâ 12
    lekum : sizin
  28681. 4-Nisâ 12
    veledun : veled, çocuk
  28682. 4-Nisâ 12
    fe lehunne : o zaman, o taktirde onlarındır (kadınlarındır)
  28683. 4-Nisâ 12
    es sumunu : sekizde bir
  28684. 4-Nisâ 12
    teraktum : siz bıraktınız
  28685. 4-Nisâ 12
    vasıyyetin : vasiyet
  28686. 4-Nisâ 12
    tûsûne : vasiyet edersiniz
  28687. 4-Nisâ 12
    ev : veya
  28688. 4-Nisâ 12
    deynin : borç
  28689. 4-Nisâ 12
    ve in kâne : ve eğer, ... oldu ise, ... ise (varsa)
  28690. 4-Nisâ 12
    kelâleten : kişinin evlâdı veya anne ve babası olmaması (kardeşi, dayısı veya amcası gibi ikinci derece yakınların olması)
  28691. 4-Nisâ 12
    ev : veya
  28692. 4-Nisâ 12
    imraetun : kadın?, hanımı
  28693. 4-Nisâ 12
    ve lehu : ve onun
  28694. 4-Nisâ 12
    ev : veya
  28695. 4-Nisâ 12
    fe : o zaman, o taktirde
  28696. 4-Nisâ 12
    es sudusu : altıda bir
  28697. 4-Nisâ 12
    fe : o zaman, o taktirde
  28698. 4-Nisâ 12
    eksera : daha çok
  28699. 4-Nisâ 12
    min zâlike : bundan
  28700. 4-Nisâ 12
    fe hum : o zaman onlar
  28701. 4-Nisâ 12
    es sulusi : üçte birinde, üçte birine
  28702. 4-Nisâ 12
    vasiyyetin : vasiyet
  28703. 4-Nisâ 12
    ev : veya
  28704. 4-Nisâ 12
    deynin : borç
  28705. 4-Nisâ 12
    vasıyyeten : vasiyet, emir
  28706. 4-Nisâ 12
    ve allâhu : ve Allah
  28707. 4-Nisâ 13
    tilke : bu, işte bunlar
  28708. 4-Nisâ 13
    ve men : ve kim
  28709. 4-Nisâ 13
    allâhe : Allah
  28710. 4-Nisâ 13
    ve resûle-hu : ve O'nun Resûlü, elçisi
  28711. 4-Nisâ 13
    cennâtin : cennetler
  28712. 4-Nisâ 13
    tecrî : akar
  28713. 4-Nisâ 13
    el enhâru : nehirler
  28714. 4-Nisâ 13
    hâlidîne : ebedi kalacak olanlar
  28715. 4-Nisâ 13
    velike : vete bu, bu
  28716. 4-Nisâ 13
    el fevzu : fevz, kurtuluş
  28717. 4-Nisâ 13
    el azîmu : büyük, en büyük
  28718. 4-Nisâ 14
    ve men : ve kim
  28719. 4-Nisâ 14
    allâhe : Allah
  28720. 4-Nisâ 14
    ve resûle-hu : ve O'nun Resûlü, elçisi
  28721. 4-Nisâ 14
    ve yeteadde : ve aşar
  28722. 4-Nisâ 14
    hudûde-hu : onun hududu, sınırları
  28723. 4-Nisâ 14
    liden : ebedi kalacak olanlar
  28724. 4-Nisâ 14
    ve lehu : ve onun için (vardır)
  28725. 4-Nisâ 15
    vellâtî (ve ellâtî ) : ve onlar (kadınlar)
  28726. 4-Nisâ 15
    ye'tîne : gelirler, yaparlar
  28727. 4-Nisâ 15
    el fâhişete : fuhuş, zina
  28728. 4-Nisâ 15
    fe isteşhidû : o zaman şahitler isteyin
  28729. 4-Nisâ 15
    aleyhinne : onların üzerine, onlara
  28730. 4-Nisâ 15
    erbaaten : dört
  28731. 4-Nisâ 15
    fe : o taktirde
  28732. 4-Nisâ 15
    in şehidû : eğer şahitlik ederlerse
  28733. 4-Nisâ 15
    fe emsikû-hunne : artık onları tutun
  28734. 4-Nisâ 15
    el buyûti : evlerininde, evlerde
  28735. 4-Nisâ 15
    yeteveffâ-hunne : onları (kadınları) vefat ettirir
  28736. 4-Nisâ 15
    el mevtu : ölüm
  28737. 4-Nisâ 15
    ev : veya
  28738. 4-Nisâ 15
    yec'al : kılar, yapar
  28739. 4-Nisâ 15
    lehunne : onlara (kadınlara)
  28740. 4-Nisâ 15
    sebîlen : yol
  28741. 4-Nisâ 16
    vellezâni (ve ellezâni) : ve o ikisi
  28742. 4-Nisâ 16
    ye'tiyâni-hâ : onu yaparlar (fuhuş, zina yaparlar)
  28743. 4-Nisâ 16
    fe âzû-humâ : o taktirde artık ikisine eza edin
  28744. 4-Nisâ 16
    fe : fakat, o zaman, artık
  28745. 4-Nisâ 16
    ve aslehâ : ve ıslâh oldular
  28746. 4-Nisâ 16
    fe a'rıdû : o zaman vazgeçin
  28747. 4-Nisâ 16
    inne : muhakkak
  28748. 4-Nisâ 16
    allâhe : Allah
  28749. 4-Nisâ 16
    ne : oldu, idi, ...dır
  28750. 4-Nisâ 16
    tevvâben : tövbeleri kabul eden
  28751. 4-Nisâ 16
    rahîmen : Rahîm olan
  28752. 4-Nisâ 17
    innemâ : fakat, ancak, sadece
  28753. 4-Nisâ 17
    et tevbetu : tövbe
  28754. 4-Nisâ 17
    li ellezîne : onlar için
  28755. 4-Nisâ 17
    ya'melûne : yaparlar
  28756. 4-Nisâ 17
    ese : kötülük
  28757. 4-Nisâ 17
    bi cehâletin : cahillik ile
  28758. 4-Nisâ 17
    summe : sonra
  28759. 4-Nisâ 17
    yetûbûne : tövbe ederler
  28760. 4-Nisâ 17
    fe ulâike : işte onlar
  28761. 4-Nisâ 17
    yetûbu : tövbelerini kabul eder
  28762. 4-Nisâ 17
    aleyhim : onlara
  28763. 4-Nisâ 17
    vene : ve oldu, idi, ...dır
  28764. 4-Nisâ 17
    alîmen : alim, en iyi bilen
  28765. 4-Nisâ 17
    hakîmen : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  28766. 4-Nisâ 18
    ve leyset(i) : ve değil
  28767. 4-Nisâ 18
    et tevbetu : tövbe
  28768. 4-Nisâ 18
    li ellezîne : onların
  28769. 4-Nisâ 18
    ya'melûne : yapıyorlar
  28770. 4-Nisâ 18
    es seyyiâti : kötülük
  28771. 4-Nisâ 18
    ehade- hum : onların birine, kendilerine
  28772. 4-Nisâ 18
    el mevtu : ölüm
  28773. 4-Nisâ 18
    le : dedi
  28774. 4-Nisâ 18
    elne : şimdi
  28775. 4-Nisâ 18
    veellezîne : ve onlara olmaz, onlar için değildir
  28776. 4-Nisâ 18
    yemûtûne : ölürler
  28777. 4-Nisâ 18
    ve hum : ve onlar
  28778. 4-Nisâ 18
    ulâike : işte onlar
  28779. 4-Nisâ 18
    a'tednâ : biz hazırladık
  28780. 4-Nisâ 18
    lehum : onlar için, onlara
  28781. 4-Nisâ 18
    azâben : azap
  28782. 4-Nisâ 18
    elîmen : elîm, acı
  28783. 4-Nisâ 19
    eyyuhâ : ey
  28784. 4-Nisâ 19
    ellezîne : onlar, olanlar
  28785. 4-Nisâ 19
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler, îmân ettiler
  28786. 4-Nisâ 19
    lekum : size
  28787. 4-Nisâ 19
    en terisû : sizin varis olmanız
  28788. 4-Nisâ 19
    en nisâe : kadınlar
  28789. 4-Nisâ 19
    kerhen : zorla
  28790. 4-Nisâ 19
    ve lâ ta'dulû-hunne : ve onlara baskı yapmayın, sıkıştırmayın
  28791. 4-Nisâ 19
    li tezhebû : gidermek, almak
  28792. 4-Nisâ 19
    âteytumû-hunne : onlara verdiğiniz şeyleri
  28793. 4-Nisâ 19
    en ye'tîne : gelmeleri, yapmaları
  28794. 4-Nisâ 19
    bi fâhışetin : fuhuş ile, kötülük ile
  28795. 4-Nisâ 19
    mubeyyinetin : açıkça
  28796. 4-Nisâ 19
    ve âşirû-hunne : ve onlarla geçinin
  28797. 4-Nisâ 19
    bi el ma'rûfi : iyilikle
  28798. 4-Nisâ 19
    fe : fakat
  28799. 4-Nisâ 19
    in kerihtumû-hunne : eğer onlardan (kadınlardan) hoşlanmadınızsa
  28800. 4-Nisâ 19
    fe asâ : o taktirde umulur ki
  28801. 4-Nisâ 19
    en tekrahû : sizin kerihrmeniz, hoşlanmamanız
  28802. 4-Nisâ 19
    şey'en : bir şey
  28803. 4-Nisâ 19
    yec'al : kılar, yapar
  28804. 4-Nisâ 19
    kesîran : çok
  28805. 4-Nisâ 20
    ve in : ve eğer
  28806. 4-Nisâ 20
    eradtum : siz istediniz
  28807. 4-Nisâ 20
    istibdâle : bedel yapmak, değiştirmek
  28808. 4-Nisâ 20
    zevcin : eş, zevce
  28809. 4-Nisâ 20
    mekâne : yerine
  28810. 4-Nisâ 20
    zevcin : eş, zevce
  28811. 4-Nisâ 20
    ve âtey-tum : ve siz verdiniz
  28812. 4-Nisâ 20
    ihdâ-hunne : onlardan biri
  28813. 4-Nisâ 20
    fe : artık
  28814. 4-Nisâ 20
    te'huzû : almayın
  28815. 4-Nisâ 20
    şey'en : bir şey
  28816. 4-Nisâ 20
    e te'huzûne-hu : onu alacak mısınız?
  28817. 4-Nisâ 20
    buhtânen : iftira ederek
  28818. 4-Nisâ 20
    ve ismen : ve günah işleyerek
  28819. 4-Nisâ 20
    mubînen : açıkça, apaçık
  28820. 4-Nisâ 21
    ve keyfe : ve nasıl
  28821. 4-Nisâ 21
    te'huzûne-hu : onu alırsınız
  28822. 4-Nisâ 21
    ve kad : ve ... olmuştu
  28823. 4-Nisâ 21
    efdâ : birleşip kaynaşdı
  28824. 4-Nisâ 21
    ve ehazne : ve onlar aldılar
  28825. 4-Nisâ 22
    vetenkihû : ve siz nikâhlamayın
  28826. 4-Nisâ 22
    nekaha : nikâhladı
  28827. 4-Nisâ 22
    min en nisâi : kadınlardan
  28828. 4-Nisâ 22
    selefe : geçti
  28829. 4-Nisâ 22
    inne-hu : muhakkak ki o
  28830. 4-Nisâ 22
    ne : oldu, idi, ...dır
  28831. 4-Nisâ 22
    fâhışeten : fuhuş, kötü, çirkin
  28832. 4-Nisâ 22
    ve maktan : iğrenç, kızdırıcı husus
  28833. 4-Nisâ 22
    vee : ve kötü, fena
  28834. 4-Nisâ 22
    sebîlen : yol
  28835. 4-Nisâ 23
    hurrimet : haram kılındı
  28836. 4-Nisâ 23
    aleykum : sizin üzerinize, size
  28837. 4-Nisâ 23
    ummehâtu-kum : anneleriniz
  28838. 4-Nisâ 23
    ve benâtu-kum : ve kızlarınız
  28839. 4-Nisâ 23
    ve ehavâtu-kum : ve kız kardeşleriniz
  28840. 4-Nisâ 23
    ve ammâtu-kum : ve halalarınız
  28841. 4-Nisâ 23
    ve halâtu-kum : ve teyzeleriniz
  28842. 4-Nisâ 23
    ve benâtu : ve kızları
  28843. 4-Nisâ 23
    el ahi : erkek kardeş
  28844. 4-Nisâ 23
    ve benâtu : ve kızları
  28845. 4-Nisâ 23
    el uhti : kız kardeş
  28846. 4-Nisâ 23
    ve ummehâtu-kum : ve anneleriniz
  28847. 4-Nisâ 23
    ellâtî : ki onlar
  28848. 4-Nisâ 23
    erdâ'ne-kum : sizi emzirdi
  28849. 4-Nisâ 23
    ve ehavâtu-kum : ve kız kardeşleriniz
  28850. 4-Nisâ 23
    min er radâati : süt kız kardeşlerinden
  28851. 4-Nisâ 23
    ve ummehâtu : ve anneleri
  28852. 4-Nisâ 23
    ve rabâibu-kum : ve üvey kızlarınız
  28853. 4-Nisâ 23
    ellâti fî hucûri-kum : sizin hücrelerinizde, odalarınızda, himayenizde olanlar
  28854. 4-Nisâ 23
    ellâti dehaltum : gerdeğe girdiğiniz (birleştiğiniz kadınlar)
  28855. 4-Nisâ 23
    bi- hinne : onlarla
  28856. 4-Nisâ 23
    fe in : fakat eğer
  28857. 4-Nisâ 23
    lem tekûnû dehaltum : gerdeğe girmediniz (birleşmediniz)
  28858. 4-Nisâ 23
    bi- hinne : onlarla
  28859. 4-Nisâ 23
    fe : o zaman, o taktirde
  28860. 4-Nisâ 23
    aleykum : size, sizin üzerinize
  28861. 4-Nisâ 23
    ve halâilu : ve hanımları, eşleri
  28862. 4-Nisâ 23
    ebnâi-kum : oğullarınız
  28863. 4-Nisâ 23
    ellezîne : onlar
  28864. 4-Nisâ 23
    ve en tecmeû : ve toplamanız
  28865. 4-Nisâ 23
    beyne : arasında, birarada
  28866. 4-Nisâ 23
    el uhteyni : iki kız kardeş
  28867. 4-Nisâ 23
    selefe : geçti
  28868. 4-Nisâ 23
    inne : muhakkak
  28869. 4-Nisâ 23
    allâhe : Allah
  28870. 4-Nisâ 23
    ne : oldu, idi, ...dır
  28871. 4-Nisâ 23
    rahîmen : rahim olan
  28872. 4-Nisâ 24
    ve el muhsanâtu : ve evli kadınlar
  28873. 4-Nisâ 24
    min en nisâi : kadınlardan
  28874. 4-Nisâ 24
    meleket : sahip olduğunuz
  28875. 4-Nisâ 24
    eymânu-kum : elinizin altında bulunan (cariyeler)
  28876. 4-Nisâ 24
    kitâbe : yazılmış olan, farz kılınan hüküm
  28877. 4-Nisâ 24
    aleykum : sizin üzerinize, size
  28878. 4-Nisâ 24
    ve uhille : ve helâl kılındı
  28879. 4-Nisâ 24
    lekum : sizin için, size
  28880. 4-Nisâ 24
    verâe zâlikum : bunların arkasında, dışında olanlar
  28881. 4-Nisâ 24
    en tebtegû : istemeniz
  28882. 4-Nisâ 24
    bi emvâli-kum : mallarınız ile
  28883. 4-Nisâ 24
    muhsinîne : muhsin olanlar, namusunu koruyanlar, iffetli olanlar
  28884. 4-Nisâ 24
    gayra musâfihîne : zina yapmamak
  28885. 4-Nisâ 24
    festemta'tum : artık faydalanmak istediniz şey
  28886. 4-Nisâ 24
    min-hunne : onlardan
  28887. 4-Nisâ 24
    fe âtû-hunne : o taktirde onlara (kadınlara) verin
  28888. 4-Nisâ 24
    ucûre-hunne : onların (kadınların) ücretleri, mehirleri
  28889. 4-Nisâ 24
    farîdaten : farz olarak (mehir olarak)
  28890. 4-Nisâ 24
    ve lâ cunâha : ve günah yoktur
  28891. 4-Nisâ 24
    aleykum : sizin üzerinize
  28892. 4-Nisâ 24
    terâdaytum : razı oldunuz (anlaştınız)
  28893. 4-Nisâ 24
    el farîdati : farz olan, mehir
  28894. 4-Nisâ 24
    inne : muhakkak
  28895. 4-Nisâ 24
    allâhe : Allah
  28896. 4-Nisâ 24
    ne : oldu, ... idi, ...dır
  28897. 4-Nisâ 24
    alîmen : en iyi bilen
  28898. 4-Nisâ 24
    hakîmen : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  28899. 4-Nisâ 25
    ve men : ve kim, kimin
  28900. 4-Nisâ 25
    lem yestetı' : gücü yetmez
  28901. 4-Nisâ 25
    tavlen : güç, bolluk, zenginlik
  28902. 4-Nisâ 25
    en yenkıha : nikâh yapmak
  28903. 4-Nisâ 25
    el muhsanâti : iffetli, namuslu, hür kadınlar
  28904. 4-Nisâ 25
    el mu'minâti : mü'min kadınlar
  28905. 4-Nisâ 25
    fe : o zaman
  28906. 4-Nisâ 25
    min mâ meleket : sahip olunanlardan
  28907. 4-Nisâ 25
    eymânu-kum : elinizin altında olan (cariyeleriniz)
  28908. 4-Nisâ 25
    min feteyâti-kum : sizin genç cariyelerinizden
  28909. 4-Nisâ 25
    el mu'minâti : mü'min kadınlar
  28910. 4-Nisâ 25
    ve allâhu : ve Allah
  28911. 4-Nisâ 25
    a'lemu : en iyi bilen
  28912. 4-Nisâ 25
    fenkihûhunne (fe inkihû-hunne) : öyle ise onları nikâhlayın
  28913. 4-Nisâ 25
    ehli-hinne : onların sahipleri, aileleri
  28914. 4-Nisâ 25
    ve âtû-hunne : ve onlara verin
  28915. 4-Nisâ 25
    ucûre-hunne : onların ücretlerini (mehirlerini)
  28916. 4-Nisâ 25
    bi el ma'rûfi : ma'rufla, iyilikle, örf ve adete uygun olarak
  28917. 4-Nisâ 25
    vemuttehızâti : ittehaz etmeyenler, edinmeyenler
  28918. 4-Nisâ 25
    fe : fakat
  28919. 4-Nisâ 25
    izâ uhsinne : evlendirildiği zaman
  28920. 4-Nisâ 25
    fe : öyle, olduğu halde
  28921. 4-Nisâ 25
    in eteyne : eğer gelirlerse (yaparlarsa)
  28922. 4-Nisâ 25
    bi fâhışetin : zina, fuhuş, kötülük
  28923. 4-Nisâ 25
    fe aleyhinne : o taktirde onlara
  28924. 4-Nisâ 25
    el muhsanâti : evli kadınlar
  28925. 4-Nisâ 25
    min el azâbi : azaptan
  28926. 4-Nisâ 25
    like : işte bu
  28927. 4-Nisâ 25
    li men haşiye : korkan kimse için
  28928. 4-Nisâ 25
    el anete : sıkıntı, fücur, günah
  28929. 4-Nisâ 25
    ve : ve
  28930. 4-Nisâ 25
    en tasbirû : sabretmeniz
  28931. 4-Nisâ 25
    lekum : sizin için
  28932. 4-Nisâ 25
    ve allâhu : ve Allah
  28933. 4-Nisâ 26
    li yubeyyine : açıklamak için, açıklamayı
  28934. 4-Nisâ 26
    lekum : sizin için, size
  28935. 4-Nisâ 26
    ve yehdîye-kum : ve sizi hidayet etmek, ulaştırmak
  28936. 4-Nisâ 26
    sunene : sünnetler, Allah'ın kanunları
  28937. 4-Nisâ 26
    ellezîne : onlar, olanlar
  28938. 4-Nisâ 26
    ve yetûbe aleykum : ve sizin tövbenizi kabul eder
  28939. 4-Nisâ 26
    ve allâhu : ve Allah
  28940. 4-Nisâ 27
    ve allâhu : ve Allah
  28941. 4-Nisâ 27
    en yetûbe aleykum : sizin tövbenizi kabul etmek
  28942. 4-Nisâ 27
    ve yurîdu : ve diler, ister
  28943. 4-Nisâ 27
    ellezîne : onlar, ... olanlar
  28944. 4-Nisâ 27
    yettebiûne : tâbî oluyorlar, uyuyorlar
  28945. 4-Nisâ 27
    eş şehevâti : şehvetler, şiddetli arzu, nefsin istekleri
  28946. 4-Nisâ 27
    en temîlû : meyletmeniz, yönelmeniz
  28947. 4-Nisâ 27
    meylen : meyil, yönelme
  28948. 4-Nisâ 27
    azîmen : büyük
  28949. 4-Nisâ 28
    en yuhaffife : hafifletmek
  28950. 4-Nisâ 28
    ve hulika : ve yaratıldı
  28951. 4-Nisâ 28
    el insânu : insan
  28952. 4-Nisâ 28
    daîfen : zayıf olarak, zayıf
  28953. 4-Nisâ 29
    eyyuhâ : ey
  28954. 4-Nisâ 29
    ellezîne : onlar, ... olanlar
  28955. 4-Nisâ 29
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler, yaşarken Allah'a ulaşmayı dilediler
  28956. 4-Nisâ 29
    te'kulû : yemeyin
  28957. 4-Nisâ 29
    emvâle-kum : mallarınızı
  28958. 4-Nisâ 29
    beyne-kum : kendi aranızda
  28959. 4-Nisâ 29
    bi el bâtılı : bâtılla, haksızlıkla
  28960. 4-Nisâ 29
    en tekûne : sizin ... olmanız
  28961. 4-Nisâ 29
    ticâraten : ticaret, alış veriş
  28962. 4-Nisâ 29
    an terâdın : rızanız, razı olmanız
  28963. 4-Nisâ 29
    ve lâ taktulû : ve öldürmeyin
  28964. 4-Nisâ 29
    enfuse-kum : nefslerinizi, kendi kendinizi, birbirinizi
  28965. 4-Nisâ 29
    inne : muhakkak
  28966. 4-Nisâ 29
    allâhe : Allah
  28967. 4-Nisâ 29
    ne : oldu, idi, ...dır
  28968. 4-Nisâ 29
    rahîmen : rahim
  28969. 4-Nisâ 30
    ve men : ve kim ... ise
  28970. 4-Nisâ 30
    yef'al : yapar
  28971. 4-Nisâ 30
    like : işte bu, bu (bunu)
  28972. 4-Nisâ 30
    udvânen : düşmanlık
  28973. 4-Nisâ 30
    ve zulmen : ve zulüm, haksızlık
  28974. 4-Nisâ 30
    fe sevfe : o taktirde yakında
  28975. 4-Nisâ 30
    vene : ve oldu, idi, ...dır
  28976. 4-Nisâ 30
    like : işte bu, bu
  28977. 4-Nisâ 30
    yesîran : kolay
  28978. 4-Nisâ 31
    in tectenibû : eğer çekinirseniz, kaçınırsanız
  28979. 4-Nisâ 31
    kebâira : büyükler
  28980. 4-Nisâ 31
    tunhevne : yasaklandığınız şeyler
  28981. 4-Nisâ 31
    nukeffir : örteriz
  28982. 4-Nisâ 31
    seyyiâti-kum : sizin günahlarınız
  28983. 4-Nisâ 31
    ve nudhıl-kum : ve sizi dahil ederiz, koyarız
  28984. 4-Nisâ 31
    mudhalen : dahil edilen yer, girilen yer, makam, giriş
  28985. 4-Nisâ 31
    kerîmen : güzel, güzel olan, ikram olunan, şerefli
  28986. 4-Nisâ 32
    vetetemennev : ve temenni etmeyin
  28987. 4-Nisâ 32
    li er ricâli : erkekler için vardır
  28988. 4-Nisâ 32
    mim-mâ iktesebû : kazandıkları şeylerden
  28989. 4-Nisâ 32
    ve li en nisâi : ve kadınlar için vardır
  28990. 4-Nisâ 32
    mimmâ iktesebne : (kadınların) kazandıkları şeylerden
  28991. 4-Nisâ 32
    ve is'elû : ve isteyin
  28992. 4-Nisâ 32
    allâhe : Allah
  28993. 4-Nisâ 32
    inne : muhakkak
  28994. 4-Nisâ 32
    allâhe : Allah
  28995. 4-Nisâ 32
    ne : oldu, idi, ...dır
  28996. 4-Nisâ 32
    şey'in : şeyi
  28997. 4-Nisâ 32
    alîmen : en iyi bilen
  28998. 4-Nisâ 33
    ve li kullin : ve hepsi için, hepsini, herkesi
  28999. 4-Nisâ 33
    cealnâ : kıldık, yaptık
  29000. 4-Nisâ 33
    mevâliye : yakınları, akrabadan olan mirasçılar
  29001. 4-Nisâ 33
    terake : bıraktı
  29002. 4-Nisâ 33
    el vâlidâni : ana-baba
  29003. 4-Nisâ 33
    ve el akrabûne : ve akrabalar
  29004. 4-Nisâ 33
    ve ellezîne : ve onlar, o kimseler
  29005. 4-Nisâ 33
    akadet : akit yaptı, yeminleşti, bağladı
  29006. 4-Nisâ 33
    eymânu-kum : sizin yeminleriniz
  29007. 4-Nisâ 33
    fe âtû-hum : artık onlara verin
  29008. 4-Nisâ 33
    nasîbe-hum : onların nasipleri, payları
  29009. 4-Nisâ 33
    inne : muhakkak
  29010. 4-Nisâ 33
    allâhe : Allah
  29011. 4-Nisâ 33
    ne : oldu, ... idi, ...dır
  29012. 4-Nisâ 33
    alâ kulli şey'in : her şeye
  29013. 4-Nisâ 33
    şehîden : şahit
  29014. 4-Nisâ 34
    er ricâlu : erkekler
  29015. 4-Nisâ 34
    kavvâmûne : kâim olanlar, idareciler, koruyup gözetenler
  29016. 4-Nisâ 34
    alâ en nisâi : kadınlar üzerinde
  29017. 4-Nisâ 34
    ve bi mâ : ve sebebiyle, dolayısıyla
  29018. 4-Nisâ 34
    enfekû : verdiler, harcadılar
  29019. 4-Nisâ 34
    min emvâli-him : mallarından, kendi mallarından
  29020. 4-Nisâ 34
    fe es sâlihâtu : bu sebeble, bu bakımdan salih kadınlar, nefsini tezkiye eden kadınlar
  29021. 4-Nisâ 34
    li el gaybi : gaybda, olmadığı zaman, yokken
  29022. 4-Nisâ 34
    ve ellâtî : ve onlar (kadınlar)
  29023. 4-Nisâ 34
    tehâfûne : korkarsınız
  29024. 4-Nisâ 34
    nuşûze-hunne : onların itaatsizliklerinden, baş kaldırmalarından
  29025. 4-Nisâ 34
    fe ızû-hunne : ... ise onlara öğüt verin, nasihat edin
  29026. 4-Nisâ 34
    ve uhcurû-hunne : ve onlardan ayrılın, yaklaşmayın, yalnız bırakın
  29027. 4-Nisâ 34
    el medâciı : yataklarında
  29028. 4-Nisâ 34
    vadrıbû-hunne : ve onlara vurun
  29029. 4-Nisâ 34
    fe : bundan sonra, artık
  29030. 4-Nisâ 34
    in ata'ne-kum : eğer size itaat ederlerse
  29031. 4-Nisâ 34
    fe : bundan sonra, artık
  29032. 4-Nisâ 34
    tebgû : aramayın
  29033. 4-Nisâ 34
    aleyhinne : onlara, onların üzerine (aleyhine)
  29034. 4-Nisâ 34
    sebîlen : bir yol
  29035. 4-Nisâ 34
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  29036. 4-Nisâ 34
    ne : oldu, idi, ...dır
  29037. 4-Nisâ 34
    aliyyen : âli, yüce
  29038. 4-Nisâ 34
    kebîran : büyük
  29039. 4-Nisâ 35
    ve in hıftum : ve eğer korkarsanız
  29040. 4-Nisâ 35
    beyni-himâ : onların ikisinin arası
  29041. 4-Nisâ 35
    fe ib'asû : o taktirderevlendirin, gönderin
  29042. 4-Nisâ 35
    hakemen : bir hakem
  29043. 4-Nisâ 35
    min ehli-hî : onun (erkeğin) ailesinden
  29044. 4-Nisâ 35
    ve hakemen : ve bir hakem
  29045. 4-Nisâ 35
    min ehli-hâ : onun (kadının) ailesinden
  29046. 4-Nisâ 35
    yuveffikı : muvaffak eder, başarılı kılar
  29047. 4-Nisâ 35
    beyne-humâ : onların ikisinin arası
  29048. 4-Nisâ 35
    inne : muhakkak
  29049. 4-Nisâ 35
    allâhe : Allah
  29050. 4-Nisâ 35
    ne : oldu, idi, ...dır
  29051. 4-Nisâ 35
    alîmen : en iyi bilen
  29052. 4-Nisâ 36
    va'budû (ve u'budû) : ve kul olun
  29053. 4-Nisâ 36
    allâhe : Allah
  29054. 4-Nisâ 36
    ve lâ tuşrikû : ve ortak koşmayın
  29055. 4-Nisâ 36
    şey'en : bir şeyi
  29056. 4-Nisâ 36
    ve bi ellideyni : ve ana babaya
  29057. 4-Nisâ 36
    ihsânen : ihsanla davranma, iyilik etme
  29058. 4-Nisâ 36
    ve : ve
  29059. 4-Nisâ 36
    bi zî el kurbâ : yakınlık sahibi olana, akrabaya
  29060. 4-Nisâ 36
    ve el yetâmâ : ve yetimler
  29061. 4-Nisâ 36
    ve el mesâkîni : ve miskinler, çalışamayacak durumdaki yaşlılar
  29062. 4-Nisâ 36
    ve el câri : ve komşu
  29063. 4-Nisâ 36
    el kurbâ : yakın, yakınlık
  29064. 4-Nisâ 36
    ve el câri : ve komşu
  29065. 4-Nisâ 36
    el cunubi : uzak
  29066. 4-Nisâ 36
    ve es sâhıbi : ve arkadaş, eş
  29067. 4-Nisâ 36
    bi el cenbi : yanınızdakine, yakınınızdakine
  29068. 4-Nisâ 36
    ve ibni : ve oğul
  29069. 4-Nisâ 36
    es sebîli : yol
  29070. 4-Nisâ 36
    ve : ve
  29071. 4-Nisâ 36
    meleket : sahip olduklarınız
  29072. 4-Nisâ 36
    eymânu-kum : ellerinizin altında
  29073. 4-Nisâ 36
    inne : muhakkak
  29074. 4-Nisâ 36
    allâhe : Allah
  29075. 4-Nisâ 36
    men : kimse, kişi
  29076. 4-Nisâ 36
    ne : oldu, ... idi, ...dır
  29077. 4-Nisâ 36
    muhtâlen : böbürlenen, kibirli
  29078. 4-Nisâ 36
    fehûran : övünen (kendinle iftihar eden)
  29079. 4-Nisâ 37
    ellezîne : onlar
  29080. 4-Nisâ 37
    yebhalûne : cimrilik ederler
  29081. 4-Nisâ 37
    ve ye'murûne : ve emrederler
  29082. 4-Nisâ 37
    ense : insanlar
  29083. 4-Nisâ 37
    bi el buhli : cimrilik ile, cimriliği
  29084. 4-Nisâ 37
    ve yektumûne : ve ketmederler, gizlerler
  29085. 4-Nisâ 37
    ve a'tednâ : ve biz hazırladık
  29086. 4-Nisâ 37
    li el kâfirîne : kâfirler için
  29087. 4-Nisâ 37
    azâben : azap
  29088. 4-Nisâ 37
    muhînen : alçaltıcı, rüsvay edici
  29089. 4-Nisâ 38
    ve ellezîne : ve onlar
  29090. 4-Nisâ 38
    yunfıkûne : infak ederler, verirler, harcarlar
  29091. 4-Nisâ 38
    emvâle-hum : onların malları, kendi malları, malları
  29092. 4-Nisâ 38
    riâe : riya, gösteriş
  29093. 4-Nisâ 38
    en nâsi : insanlar
  29094. 4-Nisâ 38
    ve lâ yu'minûne : ve îmân etmezler
  29095. 4-Nisâ 38
    ve lâ : ve değil, olmaz
  29096. 4-Nisâ 38
    bi el yevmi el âhiri : son güne, ahir güne
  29097. 4-Nisâ 38
    ve men : ve kim
  29098. 4-Nisâ 38
    yekun : olur
  29099. 4-Nisâ 38
    eş şeytânu : şeytan
  29100. 4-Nisâ 38
    lehu : onun, ona, kendisine
  29101. 4-Nisâ 38
    karînen : yakın arkadaş, arkadaşlık
  29102. 4-Nisâ 38
    fe : işte bu
  29103. 4-Nisâ 38
    e : kötü
  29104. 4-Nisâ 38
    karînen : yakın arkadaş, arkadaşlık
  29105. 4-Nisâ 39
    ve mâzâ : ve ne olur, niçin
  29106. 4-Nisâ 39
    aleyhim : onlar, onlara
  29107. 4-Nisâ 39
    lev : keşke, olsa, ise
  29108. 4-Nisâ 39
    âmenû : îmân ettiler
  29109. 4-Nisâ 39
    ve yevmi : ve gün
  29110. 4-Nisâ 39
    el âhıri : ahir, sonraki
  29111. 4-Nisâ 39
    ve enfekû : ve infak ettiler (Allah için) harcadılar
  29112. 4-Nisâ 39
    vene : ve oldu, ... idi, ...dır
  29113. 4-Nisâ 39
    alîmen : en iyi bilen
  29114. 4-Nisâ 40
    inne : muhakkak
  29115. 4-Nisâ 40
    allâhe : Allah
  29116. 4-Nisâ 40
    miskâle : ölçü, ağırlık, miktar, kadar
  29117. 4-Nisâ 40
    zerretin : bir zerre, en küçük miktar
  29118. 4-Nisâ 40
    ve in : ve eğer
  29119. 4-Nisâ 40
    teku : olur
  29120. 4-Nisâ 40
    haseneten : iyilik, hayır
  29121. 4-Nisâ 40
    ve yu'ti : ve verir
  29122. 4-Nisâ 40
    min ledun-hu : kendi katından
  29123. 4-Nisâ 40
    ecran : ecir, karşılık, mükâfat
  29124. 4-Nisâ 40
    azîmen : büyük
  29125. 4-Nisâ 41
    fe keyfe : artık, o zaman nasıl olur, nasıl olacak
  29126. 4-Nisâ 41
    ummetin : ümmet
  29127. 4-Nisâ 41
    bi şehîdin : şahit
  29128. 4-Nisâ 41
    ve ci'nâ ...(bi) : ve getirdik
  29129. 4-Nisâ 41
    ke : seni
  29130. 4-Nisâ 41
    şehîden : şahit olarak
  29131. 4-Nisâ 42
    yevme izin : izin günü
  29132. 4-Nisâ 42
    yeveddu : ister, temenni eder
  29133. 4-Nisâ 42
    ellezîne : onlar, olanlar
  29134. 4-Nisâ 42
    keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
  29135. 4-Nisâ 42
    ve asavû : ve asi oldular
  29136. 4-Nisâ 42
    er resûle : resûl, elçi
  29137. 4-Nisâ 42
    lev : keşke, olsa
  29138. 4-Nisâ 42
    tusevvâ : sevva olma, yerle bir olma
  29139. 4-Nisâ 42
    el ardu : arz, yeryüzü, yer
  29140. 4-Nisâ 42
    veyektumûne : ve gizleyemezler
  29141. 4-Nisâ 42
    allâhe : Allah
  29142. 4-Nisâ 42
    hadîsen : söz
  29143. 4-Nisâ 43
    eyyuhâ : ey
  29144. 4-Nisâ 43
    ellezîne : onlar, olanlar
  29145. 4-Nisâ 43
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  29146. 4-Nisâ 43
    es salâte : namaz
  29147. 4-Nisâ 43
    ve entum : ve siz
  29148. 4-Nisâ 43
    ta'lemû : siz biliyorsunuz
  29149. 4-Nisâ 43
    tekûlûne : söylüyorsunuz
  29150. 4-Nisâ 43
    ve lâ : ve olmaz
  29151. 4-Nisâ 43
    cunuben : cünup olarak
  29152. 4-Nisâ 43
    sebîlin : yol
  29153. 4-Nisâ 43
    tagtesilû : yıkanın, gusül abdesti alın
  29154. 4-Nisâ 43
    ve in : ve eğer
  29155. 4-Nisâ 43
    ev : veya
  29156. 4-Nisâ 43
    seferin : yolculuk
  29157. 4-Nisâ 43
    ev : veya
  29158. 4-Nisâ 43
    e : geldi
  29159. 4-Nisâ 43
    ehadun : biri, birisi
  29160. 4-Nisâ 43
    min el gâiti : tuvaletten
  29161. 4-Nisâ 43
    ev : veya
  29162. 4-Nisâ 43
    mestum : yaklaşıp dokundunuz (cinsi temasta bulundunuz)
  29163. 4-Nisâ 43
    en nisâe : kadınlar
  29164. 4-Nisâ 43
    fe : fakat
  29165. 4-Nisâ 43
    lem tecidû : bulamadınız
  29166. 4-Nisâ 43
    en : su
  29167. 4-Nisâ 43
    fe teyemmemû : o taktirde teyemmüm edin
  29168. 4-Nisâ 43
    saîden : toprak
  29169. 4-Nisâ 43
    tayyiben : temiz
  29170. 4-Nisâ 43
    fe imsehû : sonra onu mesh edin, sürün
  29171. 4-Nisâ 43
    ve eydî-kum : ve elleriniz
  29172. 4-Nisâ 43
    inne : muhakkak
  29173. 4-Nisâ 43
    allâhe : Allah
  29174. 4-Nisâ 43
    ne : oldu, ... idi, ...dır
  29175. 4-Nisâ 43
    afuvven : affeden
  29176. 4-Nisâ 44
    e : mi?
  29177. 4-Nisâ 44
    lem tere : görmedin
  29178. 4-Nisâ 44
    ilâ ellezîne : onları
  29179. 4-Nisâ 44
    nasîben : nasip, hisse, pay
  29180. 4-Nisâ 44
    min el kitâbi : kitaptan
  29181. 4-Nisâ 44
    yeşterûne : satın alıyorlar
  29182. 4-Nisâ 44
    ed dalâlete : dalâleti, sapıklığı
  29183. 4-Nisâ 44
    ve yurîdûne : ve istiyorlar
  29184. 4-Nisâ 44
    en tedıllu : dalâlette kalmanızı, sapmanızı
  29185. 4-Nisâ 44
    es sebîle : yol
  29186. 4-Nisâ 45
    ve allâhu : ve Allah
  29187. 4-Nisâ 45
    a'lemu : en iyi bilir
  29188. 4-Nisâ 45
    ve kefâ bi : ve kâfi
  29189. 4-Nisâ 45
    veliyyen : veli olarak, dost olarak
  29190. 4-Nisâ 45
    ve kefâ bi : ve kâfi
  29191. 4-Nisâ 46
    min ellezîne : onlardan bir kısmı
  29192. 4-Nisâ 46
    yuharrifûne : tahrif ederler, bozarlar
  29193. 4-Nisâ 46
    el kelime : kelime
  29194. 4-Nisâ 46
    an mevâdıı-hi : onun konulduğu yerden
  29195. 4-Nisâ 46
    ve yekûlûne : ve diyorlar
  29196. 4-Nisâ 46
    semi'nâ : biz işittik
  29197. 4-Nisâ 46
    ve asaynâ : ve isyan ettik
  29198. 4-Nisâ 46
    ve isma' : ve işit
  29199. 4-Nisâ 46
    musmeın : işiten
  29200. 4-Nisâ 46
    ve râınâ : ve bize bak. (Bu kelime Arab dilinde bu anlamda olmakla beraber, yahudi dilinde 'ahmak' anlamına gelmekte ve hakaret etmek için kullanılmaktadır. İkisi arasında harf farkı olmasına rağmen ses benzerliği bulunmaktadır.)
  29201. 4-Nisâ 46
    leyyen : eğip bükerek
  29202. 4-Nisâ 46
    bi elsineti-him : kendi dillerini, dillerini
  29203. 4-Nisâ 46
    ve ta'nan : ve yererek
  29204. 4-Nisâ 46
    ed dîni : dîn hakkında, din konusunda, dinde, dini
  29205. 4-Nisâ 46
    ve lev : ve eğer olsa
  29206. 4-Nisâ 46
    enne-hum : onların....olması
  29207. 4-Nisâ 46
    semi'nâ : biz işittik
  29208. 4-Nisâ 46
    ve ata'nâ : ve biz itaat ettik
  29209. 4-Nisâ 46
    ve isma' : ve duy, işit
  29210. 4-Nisâ 46
    ve unzurnâ : ve bize nazar et, bak
  29211. 4-Nisâ 46
    lene : elbette olurdu
  29212. 4-Nisâ 46
    lehum : onlar için, kendileri için
  29213. 4-Nisâ 46
    ve akveme : ve kavî, daha kuvvetli, daha sağlam, daha iyi, daha doğru
  29214. 4-Nisâ 46
    ve lâkin : ve fakat
  29215. 4-Nisâ 46
    leane-hum(u) : onları lânetledi
  29216. 4-Nisâ 46
    fe : artık
  29217. 4-Nisâ 46
    lâ yu'minûne : îmân etmezler
  29218. 4-Nisâ 46
    kalîlen : pek azı
  29219. 4-Nisâ 47
    eyyuhâ : ey
  29220. 4-Nisâ 47
    ellezîne : onlar, ...olanlar
  29221. 4-Nisâ 47
    el kitâbe : kitap
  29222. 4-Nisâ 47
    nezzelnâ : biz indirdik
  29223. 4-Nisâ 47
    mea-kum : sizinle beraber, yanınızda
  29224. 4-Nisâ 47
    en natmise : dümdüz etmemiz, silmemiz
  29225. 4-Nisâ 47
    vucûhen : yüzler
  29226. 4-Nisâ 47
    fe nerudde-hâ : böylece onu çeviririz
  29227. 4-Nisâ 47
    edbâri-hâ : onun arkası, arkasına
  29228. 4-Nisâ 47
    ev : veya
  29229. 4-Nisâ 47
    nel'ane-hum : onlara lânet ederiz
  29230. 4-Nisâ 47
    kemâ : gibi
  29231. 4-Nisâ 47
    leannâ : lânet ettik
  29232. 4-Nisâ 47
    ashâbe : sahib, halk
  29233. 4-Nisâ 47
    es sebti : cumartesi günü
  29234. 4-Nisâ 47
    vene : ve oldu, ... idi, ...dır
  29235. 4-Nisâ 47
    emru : emir, iş
  29236. 4-Nisâ 47
    meflen : yapılmış, yerine gelmiştir
  29237. 4-Nisâ 48
    inne : muhakkak
  29238. 4-Nisâ 48
    allâhe : Allah
  29239. 4-Nisâ 48
    en yuşrake : ortak koşulması
  29240. 4-Nisâ 48
    ve yagfiru : ve bağışlar, affeder, mağfiret eder
  29241. 4-Nisâ 48
    ne : başka, dışında
  29242. 4-Nisâ 48
    like : bu
  29243. 4-Nisâ 48
    li men : kimi, kimse için
  29244. 4-Nisâ 48
    yeşâu : diler
  29245. 4-Nisâ 48
    ve men : ve kim
  29246. 4-Nisâ 48
    fe kad : o taktirde olmuştur
  29247. 4-Nisâ 48
    ifterâ : iftira etti
  29248. 4-Nisâ 48
    ismen : günah işleyerek
  29249. 4-Nisâ 48
    azîmen : büyük
  29250. 4-Nisâ 49
    e lem tera : görmedin mi?
  29251. 4-Nisâ 49
    ilâ ellezine : onları
  29252. 4-Nisâ 49
    yuzekkûne : tezkiye ederler, temize çıkarırlar
  29253. 4-Nisâ 49
    enfuse-hum : kendi nefslerini, kendilerini
  29254. 4-Nisâ 49
    bel : hayır, öyle değil
  29255. 4-Nisâ 49
    yuzekkî : tezkiye eder
  29256. 4-Nisâ 49
    men : kişi, kimse
  29257. 4-Nisâ 49
    yeşâu : diler
  29258. 4-Nisâ 49
    veyuzlemûne : ve zulmedilmez, zulüm olunmazlar
  29259. 4-Nisâ 49
    fetîlen : hurma çekirdeğinin ince lifi, kıl kadar, zerre kadar
  29260. 4-Nisâ 50
    keyfe : nasıl
  29261. 4-Nisâ 50
    yefterûne : iftira ediyorlar
  29262. 4-Nisâ 50
    el kezibe : yalan
  29263. 4-Nisâ 50
    ve kefâ : ve kafidir
  29264. 4-Nisâ 50
    ismen : günah
  29265. 4-Nisâ 50
    mubînen : açıkça , apaçık
  29266. 4-Nisâ 51
    e lem tera : görmedin mi?
  29267. 4-Nisâ 51
    ilâ ellezine : onları, ... olan kimseleri, ... olanları
  29268. 4-Nisâ 51
    nasîben : nasip, hisse, pay
  29269. 4-Nisâ 51
    min el kitâbi : kitaptan
  29270. 4-Nisâ 51
    yu'minûne : îmân ediyorlar, inanıyorlar
  29271. 4-Nisâ 51
    bi el cibti : Allah'tan başka ibadet edilen şeylere (kahinlere, mabudlara, putlara, ...vs. bâtıl olan her şeye)
  29272. 4-Nisâ 51
    ve et tâgûti : ve tagut, insan ve cin şeytanlar
  29273. 4-Nisâ 51
    ve yekûlûne : ve diyorlar
  29274. 4-Nisâ 51
    li ellezine : onlara, ... olan kimselere
  29275. 4-Nisâ 51
    keferû : inkâr ettiler
  29276. 4-Nisâ 51
    ehdâ : daha yakın
  29277. 4-Nisâ 51
    min ellezine : onlardan
  29278. 4-Nisâ 51
    âmenû : âmenu oldular,îmân ettiler
  29279. 4-Nisâ 51
    sebîlen : yol
  29280. 4-Nisâ 52
    ulâike : işte onlar
  29281. 4-Nisâ 52
    ellezîne : onlar, ... olanlar
  29282. 4-Nisâ 52
    leane-hum(u) : onlara lânet etti
  29283. 4-Nisâ 52
    ve men : ve kim, kimi
  29284. 4-Nisâ 52
    yel'ani : lânet eder
  29285. 4-Nisâ 52
    fe : artık
  29286. 4-Nisâ 52
    len : asla olmaz
  29287. 4-Nisâ 52
    tecide : bulursun
  29288. 4-Nisâ 53
    em : yoksa
  29289. 4-Nisâ 53
    lehum : onların var
  29290. 4-Nisâ 53
    min el mulki : mülk, saltanat, hükümdarlık
  29291. 4-Nisâ 53
    fe izen : öyle olsa
  29292. 4-Nisâ 53
    lâ yu'tûne : vermezler
  29293. 4-Nisâ 53
    ense : insanlar
  29294. 4-Nisâ 54
    em : yoksa ...mı
  29295. 4-Nisâ 54
    yahsudûne : haset ediyorlar, çekemiyorlar
  29296. 4-Nisâ 54
    ense : insanlar
  29297. 4-Nisâ 54
    fe kad : oysa olmuştu
  29298. 4-Nisâ 54
    âteynâ : biz verdik
  29299. 4-Nisâ 54
    âle : aile, soy
  29300. 4-Nisâ 54
    ibrâhîme : Hz. İbrâhîm
  29301. 4-Nisâ 54
    el kitâbe : kitap
  29302. 4-Nisâ 54
    ve el hikmete : ve hikmet
  29303. 4-Nisâ 54
    ve âteynâ-hum : ve biz onlara verdik
  29304. 4-Nisâ 54
    mulken : mülk, iktidar, saltanat
  29305. 4-Nisâ 54
    azîmen : büyük
  29306. 4-Nisâ 55
    fe : artık
  29307. 4-Nisâ 55
    men : kim, kimi
  29308. 4-Nisâ 55
    âmene : îmân etti
  29309. 4-Nisâ 55
    ve : ve
  29310. 4-Nisâ 55
    men : kim, kimi
  29311. 4-Nisâ 55
    sadde : yüz çevirdi
  29312. 4-Nisâ 55
    ve : ve
  29313. 4-Nisâ 55
    kefâ : kâfi, yeterli
  29314. 4-Nisâ 55
    bi cehenneme : cehennem
  29315. 4-Nisâ 56
    inne : muhakkak
  29316. 4-Nisâ 56
    ellezîne : onlar, olanlar
  29317. 4-Nisâ 56
    keferû : inkâr ettiler
  29318. 4-Nisâ 56
    sevfe : yakında, ileride
  29319. 4-Nisâ 56
    kullemâ : her defasında
  29320. 4-Nisâ 56
    nadicet : yandı, kavruldu
  29321. 4-Nisâ 56
    beddelnâ-hum : onları değiştirdik
  29322. 4-Nisâ 56
    culûden : deriler
  29323. 4-Nisâ 56
    gayre-hâ : ondan başkası, başka
  29324. 4-Nisâ 56
    li yezûkû : tatmaları için
  29325. 4-Nisâ 56
    el azâbe : azabı
  29326. 4-Nisâ 56
    inne : muhakkak
  29327. 4-Nisâ 56
    allâhe : Allah
  29328. 4-Nisâ 56
    ne : oldu, idi, ...dır
  29329. 4-Nisâ 56
    azîzen : aziz, üstün
  29330. 4-Nisâ 56
    hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi
  29331. 4-Nisâ 57
    ve : ve
  29332. 4-Nisâ 57
    ellezîne : onlar, olanlar
  29333. 4-Nisâ 57
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler, yaşarken Allah’a ulaşmayı dilediler
  29334. 4-Nisâ 57
    amilû es sâlihâti : nefsi ıslah edici, tezkiye edici amel yaptılar
  29335. 4-Nisâ 57
    se nudhılu-hum : yakında onları dahil edeceğiz, koyacağız
  29336. 4-Nisâ 57
    cennâtin : cennetler
  29337. 4-Nisâ 57
    tecrî : akar
  29338. 4-Nisâ 57
    el enhâru : nehirler
  29339. 4-Nisâ 57
    hâlidîne : devamlı kalacak olanlar
  29340. 4-Nisâ 57
    ebeden : ebediyyen
  29341. 4-Nisâ 57
    lehum : onlar için vardır
  29342. 4-Nisâ 57
    ezvâcun : zevceler, eşler
  29343. 4-Nisâ 57
    ve nudhılu- hum : ve onları dahil edeceğiz, koyacağız
  29344. 4-Nisâ 57
    llen : gölge
  29345. 4-Nisâ 57
    zalîlen : devamlı vezellgeli
  29346. 4-Nisâ 58
    inne : muhakkak
  29347. 4-Nisâ 58
    allâhe : Allah
  29348. 4-Nisâ 58
    ye'muru-kum : size emrediyor
  29349. 4-Nisâ 58
    en tueddû : iade etmeniz, teslim etmeniz
  29350. 4-Nisâ 58
    el emânâti : emanetler
  29351. 4-Nisâ 58
    ehli-hâ : onun ehli, sahibi
  29352. 4-Nisâ 58
    ve izâ : ve ... olduğu zaman
  29353. 4-Nisâ 58
    hakemtum : siz hakemlik yaptınız, hüküm verdiniz
  29354. 4-Nisâ 58
    beyne : arasında
  29355. 4-Nisâ 58
    en nâsi : insanlar
  29356. 4-Nisâ 58
    en tahkumû : hükmetmeniz
  29357. 4-Nisâ 58
    bi el adli : adalet ile
  29358. 4-Nisâ 58
    inne : muhakkak
  29359. 4-Nisâ 58
    allâhe : Allah
  29360. 4-Nisâ 58
    yeızu-kum : size vaaz ediyor, öğüt veriyor
  29361. 4-Nisâ 58
    inne : muhakkak
  29362. 4-Nisâ 58
    allâhe : Allah
  29363. 4-Nisâ 58
    ne : oldu, idi, ...dır
  29364. 4-Nisâ 58
    semîan : en iyi işiten
  29365. 4-Nisâ 59
    eyyuhâ : ey
  29366. 4-Nisâ 59
    ellezîne : olanlar
  29367. 4-Nisâ 59
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  29368. 4-Nisâ 59
    allâhe : Allah
  29369. 4-Nisâ 59
    er resûle : resûl, elçi
  29370. 4-Nisâ 59
    ve ulî el emri : ve idareciler, komutanlar
  29371. 4-Nisâ 59
    fe in : bundan sonra eğer
  29372. 4-Nisâ 59
    tenâza'tum : nizaya, anlaşmazlığa, ihtilâfa düştünüz
  29373. 4-Nisâ 59
    şey'in : bir şey
  29374. 4-Nisâ 59
    fe : o taktirde
  29375. 4-Nisâ 59
    ve er resûli : ve resûle, elçiye
  29376. 4-Nisâ 59
    tu'minûne : îmân ediyorsunuz
  29377. 4-Nisâ 59
    ve el yevmi el âhiri : ve son güne
  29378. 4-Nisâ 59
    like : bu
  29379. 4-Nisâ 59
    ve ahsenu : ve daha güzel, enzel
  29380. 4-Nisâ 59
    te'vîlen : te'vil, yorum bakımından
  29381. 4-Nisâ 60
    e : mi?
  29382. 4-Nisâ 60
    lem tera : senrmedin
  29383. 4-Nisâ 60
    ilâ ellezîne : onları
  29384. 4-Nisâ 60
    yez'umûne : zanda bulunuyorlar, zannediyorlar
  29385. 4-Nisâ 60
    enne-hum : kendilerinin ... olduğunu
  29386. 4-Nisâ 60
    âmenû : îmân ettiler
  29387. 4-Nisâ 60
    unzile : indirildi
  29388. 4-Nisâ 60
    ileyke : sana
  29389. 4-Nisâ 60
    ve mâ : ve şey
  29390. 4-Nisâ 60
    unzile : indirildi
  29391. 4-Nisâ 60
    min kabli-ke : senden önce
  29392. 4-Nisâ 60
    yurîdûne : isterler, istiyorlar
  29393. 4-Nisâ 60
    en yetehâkemû : muhakeme olmak
  29394. 4-Nisâ 60
    ilâ et tâgûti : şeytan ve onun avanesi
  29395. 4-Nisâ 60
    ve kad : ve ... olmuştu
  29396. 4-Nisâ 60
    en yekfurû : inkâr etmek
  29397. 4-Nisâ 60
    ve yurîdu : ve ister, istiyor
  29398. 4-Nisâ 60
    eş şeytânu : şeytan
  29399. 4-Nisâ 60
    en yudılle-hum : onları dalâlete düşürmek, saptırmak
  29400. 4-Nisâ 60
    dalâlen : dalâlet
  29401. 4-Nisâ 60
    baîden : uzak
  29402. 4-Nisâ 61
    ve izâ : ve ... olduğu zaman
  29403. 4-Nisâ 61
    le : denildi
  29404. 4-Nisâ 61
    lehum : onlara
  29405. 4-Nisâ 61
    teâlev : haydi gelin
  29406. 4-Nisâ 61
    enzele : indirdi
  29407. 4-Nisâ 61
    ve ilâ : ve ...'a
  29408. 4-Nisâ 61
    er resûli : Resûl
  29409. 4-Nisâ 61
    raeyte : sen gördün
  29410. 4-Nisâ 61
    el munâfıkîne : münafıklar, iki yüzlüler
  29411. 4-Nisâ 61
    yasuddûne : yüz çevirip ayrılırlar
  29412. 4-Nisâ 61
    an-ke : senden
  29413. 4-Nisâ 61
    sudûden : yüz çevirerek
  29414. 4-Nisâ 62
    fe : bundan sonra
  29415. 4-Nisâ 62
    keyfe : nasıl olur
  29416. 4-Nisâ 62
    esâbet-hum : onlara isabet etti
  29417. 4-Nisâ 62
    musîbetun : bir musibet
  29418. 4-Nisâ 62
    kaddemet : takdim etti, yaptı, işledi
  29419. 4-Nisâ 62
    eydî-him : onların elleri, kendi elleri, elleri
  29420. 4-Nisâ 62
    summe : sonra
  29421. 4-Nisâ 62
    câû-ke : sana geldiler
  29422. 4-Nisâ 62
    yahlıfûne : yemin ederler
  29423. 4-Nisâ 62
    eradnâ : biz istedik
  29424. 4-Nisâ 62
    ihsânen : ihsan, iyilik
  29425. 4-Nisâ 62
    ve tevfîkan : ve birlik, arayı bulma, birleştirme
  29426. 4-Nisâ 63
    ulâike : işte onlar
  29427. 4-Nisâ 63
    ellezîne : o kimseler, onlar, ... olanlar
  29428. 4-Nisâ 63
    ya'lemu : biliyor, bilir
  29429. 4-Nisâ 63
    fe : artık
  29430. 4-Nisâ 63
    ve kul : ve de, söyle
  29431. 4-Nisâ 63
    lehum : onlara
  29432. 4-Nisâ 63
    enfusi-him : onların nefsleri hakında, kendileri hakkında
  29433. 4-Nisâ 63
    kavlen : söz
  29434. 4-Nisâ 63
    belîgan : beliğ, açık, tesirli, güzel
  29435. 4-Nisâ 64
    ve : ve
  29436. 4-Nisâ 64
    erselnâ : göndermedik
  29437. 4-Nisâ 64
    min resûlin : bir resûl, bir elçi
  29438. 4-Nisâ 64
    ve lev : ve eğer, olsa
  29439. 4-Nisâ 64
    enne-hum : onların ... olması
  29440. 4-Nisâ 64
    zalemû : zulmettiler
  29441. 4-Nisâ 64
    enfuse-hum : onların nefsleri, nefsleri, kendileri
  29442. 4-Nisâ 64
    câû-ke : sana geldiler
  29443. 4-Nisâ 64
    fe : böylece
  29444. 4-Nisâ 64
    istagferû : istiğfar ettiler, tövbe ettiler, mağfiret dilediler
  29445. 4-Nisâ 64
    allâhe : Allah
  29446. 4-Nisâ 64
    Vestagfera (ve istagfera) : ve istiğfar etti, tövbe etti, mağfiret diledi
  29447. 4-Nisâ 64
    lehum : onlar için
  29448. 4-Nisâ 64
    er resûlu : resûl, elçi
  29449. 4-Nisâ 64
    le vecedû : mutlaka buldular
  29450. 4-Nisâ 64
    allâhe : Allah
  29451. 4-Nisâ 64
    tevvâben : tövbeleri kabul eden
  29452. 4-Nisâ 64
    rahîmen : rahmet edici, rahmet nuru gönderen, rahim esması ile tecelli eden
  29453. 4-Nisâ 65
    fe lâ : artık hayır
  29454. 4-Nisâ 65
    ve rabbi-ke : Rabbine andolsun
  29455. 4-Nisâ 65
    lâ yu'minûne : îmân etmezler
  29456. 4-Nisâ 65
    yuhakkimû-ke : seni hakem tayin ederler
  29457. 4-Nisâ 65
    şecera : çekiştiler
  29458. 4-Nisâ 65
    beyne-hum : kendi aralarında
  29459. 4-Nisâ 65
    summe : sonra
  29460. 4-Nisâ 65
    yecidû : bulmazlar
  29461. 4-Nisâ 65
    enfusi-him : kendi nefslerinde, içlerinde
  29462. 4-Nisâ 65
    haracen : darlık, sıkıntı
  29463. 4-Nisâ 65
    kadayte : sen hüküm verdin
  29464. 4-Nisâ 65
    ve yusellimû : ve teslim olurlar
  29465. 4-Nisâ 65
    teslîmen : tam bir teslimiyetle
  29466. 4-Nisâ 66
    ve lev : ve eğer, ... olsa
  29467. 4-Nisâ 66
    ennâ : biz ... olduk
  29468. 4-Nisâ 66
    ketebnâ : yazdık
  29469. 4-Nisâ 66
    aleyhim : onların üzerine, onlara
  29470. 4-Nisâ 66
    en : olmak
  29471. 4-Nisâ 66
    enfuse-kum : kendi nefslerinizi, kendinizi, birbirinizi
  29472. 4-Nisâ 66
    ev : veya
  29473. 4-Nisâ 66
    fealû-hu : onu yapmadılar
  29474. 4-Nisâ 66
    ve lev : ve eğer, ... olsa
  29475. 4-Nisâ 66
    enne-hum : onların ... olması
  29476. 4-Nisâ 66
    fealû : yaptılar
  29477. 4-Nisâ 66
    yûazûne : vaaz edilir, öğüt verilir
  29478. 4-Nisâ 66
    le : mutlaka, elbette
  29479. 4-Nisâ 66
    ne : oldu, ... idi, ...dır
  29480. 4-Nisâ 66
    lehum : onlar için, kendileri için
  29481. 4-Nisâ 66
    ve eşedde : ve daha şiddetli, daha kuvvetli, daha sağlam
  29482. 4-Nisâ 66
    tesbîten : tesbit, sebat bakımından
  29483. 4-Nisâ 67
    ve izen : ve o zaman, ...olunca, ...olsaydı
  29484. 4-Nisâ 67
    le âteynâ-hum : elbette, mutlaka onlara verdik
  29485. 4-Nisâ 67
    min ledun-nâ : katımızdan
  29486. 4-Nisâ 67
    ecran : ecir, karşılık, mükâfat
  29487. 4-Nisâ 67
    azîmen : azim, büyük
  29488. 4-Nisâ 68
    ve le : ve elbette, mutlaka
  29489. 4-Nisâ 68
    hedeynâ-hum : onları hidayet erdirdik, ....'a hidayet ettik, ilettik
  29490. 4-Nisâ 68
    sırâtan mustekîmen : Sıratı Mustakîm, Allah'a ulaştıran yola
  29491. 4-Nisâ 69
    ve men : ve kim
  29492. 4-Nisâ 69
    allâhe : Allah
  29493. 4-Nisâ 69
    ve er resûle : ve resûl, elçi
  29494. 4-Nisâ 69
    fe : o taktirde
  29495. 4-Nisâ 69
    ulâike : işte onlar
  29496. 4-Nisâ 69
    mea : beraber
  29497. 4-Nisâ 69
    ellezîne : o kimseler, onlar
  29498. 4-Nisâ 69
    en'ame : ni'met verdi
  29499. 4-Nisâ 69
    aleyhim : onlara, kendilerine
  29500. 4-Nisâ 69
    min en nebiyyîne : nebilerden, peygamberlerden
  29501. 4-Nisâ 69
    ve es sıddîkîne : ve sıddîklar
  29502. 4-Nisâ 69
    ve eş şuhedâi : ve şehitler
  29503. 4-Nisâ 69
    ve es sâlihîne : ve salihler
  29504. 4-Nisâ 69
    ve hasune : nezel
  29505. 4-Nisâ 69
    ulâike : işte onlar
  29506. 4-Nisâ 70
    like : işte bu
  29507. 4-Nisâ 70
    el fadlu : fazl, büyük ihsan
  29508. 4-Nisâ 70
    ve kefâ bi : ve kâfi, yeterli
  29509. 4-Nisâ 70
    alîmen : en iyi bilen
  29510. 4-Nisâ 71
    eyyuhâ : ey
  29511. 4-Nisâ 71
    ellezîne : onlar, ... olanlar
  29512. 4-Nisâ 71
    âmenû : amenu oldular, îmân ettiler, yaşarken Allah'a ulaşmayı dilediler
  29513. 4-Nisâ 71
    fe : artık
  29514. 4-Nisâ 71
    ev : veya
  29515. 4-Nisâ 71
    cemîan : topluca, toplu olarak
  29516. 4-Nisâ 72
    ve inne : ve muhakkak ki
  29517. 4-Nisâ 72
    le men : mutlaka o kimse
  29518. 4-Nisâ 72
    le yubattienne : mutlaka yavaş davranır
  29519. 4-Nisâ 72
    fe in : sonra eğer ... olsa
  29520. 4-Nisâ 72
    esâbet-kum : size isabet etti
  29521. 4-Nisâ 72
    musîbetun : bir musibet
  29522. 4-Nisâ 72
    le : dedi, söyledi
  29523. 4-Nisâ 72
    en'ame : ni'met verdi, nimetlendirdi
  29524. 4-Nisâ 72
    aleyye : bana
  29525. 4-Nisâ 72
    lem ekun : ben olmadım
  29526. 4-Nisâ 72
    mea-hum : onlarla beraber, birlikte
  29527. 4-Nisâ 72
    şehîden : şahit, şehit
  29528. 4-Nisâ 73
    ve le in : ve eğer gerçekten ... olsa
  29529. 4-Nisâ 73
    esâbe-kum : size isabet etti
  29530. 4-Nisâ 73
    le yekûlenne : mutlaka der
  29531. 4-Nisâ 73
    ke : gibi
  29532. 4-Nisâ 73
    en lem tekun : olmadı, olmamış
  29533. 4-Nisâ 73
    beyne-kum : sizinle arasında, sizin aranızda
  29534. 4-Nisâ 73
    ve beyne-hu : ve onun arasında
  29535. 4-Nisâ 73
    meveddetun : dostluk, yakınlık, tanışma, görüşme
  29536. 4-Nisâ 73
    leyte-nî : keşke ben
  29537. 4-Nisâ 73
    mea-hum : onlarla birlikte, beraber
  29538. 4-Nisâ 73
    fe : böylece
  29539. 4-Nisâ 73
    efûze : fevz (kurtuluş ve ganimet) kazanırım
  29540. 4-Nisâ 73
    fevzen : fevz, kurtuluş
  29541. 4-Nisâ 73
    azîmen : büyük
  29542. 4-Nisâ 74
    fe : o takdirde, öyle ise
  29543. 4-Nisâ 74
    sebîli : yolda
  29544. 4-Nisâ 74
    ellezîne : onlar
  29545. 4-Nisâ 74
    yeşrûne : satarlar
  29546. 4-Nisâ 74
    el hayâte : hayat
  29547. 4-Nisâ 74
    ed dunyâ : dünya
  29548. 4-Nisâ 74
    bi el âhirati : ahreti
  29549. 4-Nisâ 74
    ve men : ve kim
  29550. 4-Nisâ 74
    sebîli : yolda
  29551. 4-Nisâ 74
    fe : o takdirde, olursa
  29552. 4-Nisâ 74
    yuktel : öldürülür
  29553. 4-Nisâ 74
    ev : veya
  29554. 4-Nisâ 74
    fe : o takdirde
  29555. 4-Nisâ 74
    sevfe : yak?nda
  29556. 4-Nisâ 74
    ecren : ecir, karşılık, mükâfat
  29557. 4-Nisâ 74
    azîmen : azim, büyük
  29558. 4-Nisâ 75
    ve mâ : ve ne, niçin, ne oluyor
  29559. 4-Nisâ 75
    lekum : siz, size
  29560. 4-Nisâ 75
    lâ tukâtilûne : savaşmıyorsunuz
  29561. 4-Nisâ 75
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  29562. 4-Nisâ 75
    ve el mustad'afîne : ve güçsüz, zayıf olanlar
  29563. 4-Nisâ 75
    min er ricâli : erkeklerden
  29564. 4-Nisâ 75
    ve en nisâi : ve kadınlar
  29565. 4-Nisâ 75
    ve el vildâni : ve evlatlar, çocuklar
  29566. 4-Nisâ 75
    ellezîne : onlar
  29567. 4-Nisâ 75
    yekûlûne : diyorlar
  29568. 4-Nisâ 75
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  29569. 4-Nisâ 75
    el karyeti : karye, kasaba
  29570. 4-Nisâ 75
    ez zâlimi : zalim
  29571. 4-Nisâ 75
    ehlu-hâ : onun ahalisi, halkı
  29572. 4-Nisâ 75
    ve ic'al : ve kıl, gönder
  29573. 4-Nisâ 75
    lenâ : bizim için, bize
  29574. 4-Nisâ 75
    min ledun-ke : senin katından
  29575. 4-Nisâ 75
    veliyyen : bir velî, dost
  29576. 4-Nisâ 75
    ve ic'al : ve kıl, gönder
  29577. 4-Nisâ 75
    lenâ : bizim için, bize
  29578. 4-Nisâ 75
    ledun-ke : senin katından
  29579. 4-Nisâ 76
    ellezîne : onlar, ... olanlar
  29580. 4-Nisâ 76
    âmenû : amenu oldular, îmân ettiler, yaşarken Allah'a ulaşmayı dilediler
  29581. 4-Nisâ 76
    yukâtilûne : savaşırlar
  29582. 4-Nisâ 76
    sebîli : yol
  29583. 4-Nisâ 76
    ve ellezîne : ve onlar, ... olanlar
  29584. 4-Nisâ 76
    keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
  29585. 4-Nisâ 76
    yukâtilûne : savaşırlar
  29586. 4-Nisâ 76
    sebîli : yol
  29587. 4-Nisâ 76
    et tâgûti : tagut, şeytan
  29588. 4-Nisâ 76
    fe : artık, o halde
  29589. 4-Nisâ 76
    evliyâe : veliler, dostlar
  29590. 4-Nisâ 76
    eş şeytâni : şeytan
  29591. 4-Nisâ 76
    inne : muhakkak
  29592. 4-Nisâ 76
    keyde : hile
  29593. 4-Nisâ 76
    eş şeytâni : şeytan
  29594. 4-Nisâ 76
    ne : oldu, ... idi , ...dır
  29595. 4-Nisâ 76
    daîfen : zayıf, kuvvetsiz
  29596. 4-Nisâ 77
    e : mı?
  29597. 4-Nisâ 77
    lem tera : görmedin
  29598. 4-Nisâ 77
    ellezîne : onlar, ... olanlar
  29599. 4-Nisâ 77
    le : denildi
  29600. 4-Nisâ 77
    lehum : onlara, kendilerine
  29601. 4-Nisâ 77
    eydiye-kum : sizin elleriniz, ellerinizi
  29602. 4-Nisâ 77
    ve ekîmu : ve ikâme edin, yerine getirin
  29603. 4-Nisâ 77
    es salâte : namaz
  29604. 4-Nisâ 77
    ve âtû : ve verin
  29605. 4-Nisâ 77
    ez zekâte : zekât
  29606. 4-Nisâ 77
    fe lemmâ : halbuki, ... olduğu zaman
  29607. 4-Nisâ 77
    kutibe : yazıldı, farz kılındı
  29608. 4-Nisâ 77
    aleyhim : onlara üzerine
  29609. 4-Nisâ 77
    el kıtâlu : savaş
  29610. 4-Nisâ 77
    ferîkun : bir fırka, bir kısım
  29611. 4-Nisâ 77
    yahşevne : korkarlar
  29612. 4-Nisâ 77
    ense : insanlar
  29613. 4-Nisâ 77
    ke : gibi
  29614. 4-Nisâ 77
    haşyeti : korku
  29615. 4-Nisâ 77
    ev : veya
  29616. 4-Nisâ 77
    eşedde : daha şiddetli, daha çok, daha kuvvetli
  29617. 4-Nisâ 77
    haşyeten : korku
  29618. 4-Nisâ 77
    ve kâlû : ve dediler
  29619. 4-Nisâ 77
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  29620. 4-Nisâ 77
    lime : niçin
  29621. 4-Nisâ 77
    ketebte : yazdın, farz kıldın
  29622. 4-Nisâ 77
    aleynâ : üzerimize
  29623. 4-Nisâ 77
    el kıtâle : savaş
  29624. 4-Nisâ 77
    lev lâ : olmaz mı, olmaz mıydı,
  29625. 4-Nisâ 77
    ahharte-nâ : bizi tehir ettin, erteledin
  29626. 4-Nisâ 77
    ecelin : ecel, belirli bir vakit
  29627. 4-Nisâ 77
    metâu : meta, faydalanma
  29628. 4-Nisâ 77
    ed dunyâ : dünya
  29629. 4-Nisâ 77
    ve el âhıratu : ve ahir, sonraki, âhiret
  29630. 4-Nisâ 77
    li men : o kimse için
  29631. 4-Nisâ 77
    ittekâ : takva sahibi oldu
  29632. 4-Nisâ 77
    vetuzlemûne : ve zulmedilmezsiniz, size haksızlık yapılmaz
  29633. 4-Nisâ 77
    fetîlen : hurma çekirdeğinin ince lifi kadar, kıl kadar, zerre kadar
  29634. 4-Nisâ 78
    eyne mâ : nerede
  29635. 4-Nisâ 78
    tekûnû : olursunuz
  29636. 4-Nisâ 78
    el mevtu : ölüm
  29637. 4-Nisâ 78
    ve lev : ve eğer ... olsa
  29638. 4-Nisâ 78
    muşeyyedetin : sağlam, muhkem, yüksek
  29639. 4-Nisâ 78
    ve in : ve eğer, olsa
  29640. 4-Nisâ 78
    hasenetun : hayır, iyilik
  29641. 4-Nisâ 78
    yekûlû : derler
  29642. 4-Nisâ 78
    ve in : ve eğer, olsa
  29643. 4-Nisâ 78
    seyyietun : kötülük
  29644. 4-Nisâ 78
    yekûlû : derler
  29645. 4-Nisâ 78
    min indi-ke : senin katından, senin tarafından, senden
  29646. 4-Nisâ 78
    fe : artık
  29647. 4-Nisâ 78
    el kavmi : kavim, topluluk
  29648. 4-Nisâ 78
    yekâdûne : neredeyse olmayacak, olmuyor
  29649. 4-Nisâ 78
    yefkahûne : fıkıh ediyorlar, anlıyorlar
  29650. 4-Nisâ 78
    hadîsen : söz, konuşulan kelâm
  29651. 4-Nisâ 79
    esâbe-ke : sana isabet etti
  29652. 4-Nisâ 79
    min hasenetin : bir güzellik, bir iyilik
  29653. 4-Nisâ 79
    fe : işte o
  29654. 4-Nisâ 79
    ve mâ : ve şey (ne ise)
  29655. 4-Nisâ 79
    esâbe-ke : sana isabet etti
  29656. 4-Nisâ 79
    min seyyietin : bir kötülükten
  29657. 4-Nisâ 79
    fe : o taktirde
  29658. 4-Nisâ 79
    min nefsi-ke : senin nefsinden
  29659. 4-Nisâ 79
    ve erselnâ-ke : ve biz seninderdik
  29660. 4-Nisâ 79
    en nâsi : insanlar
  29661. 4-Nisâ 79
    resûlen : resûl, elçi
  29662. 4-Nisâ 79
    ve kefâ bi : ve kâfi, yeterli
  29663. 4-Nisâ 79
    şehîden : şahit olarak
  29664. 4-Nisâ 80
    men : kim
  29665. 4-Nisâ 80
    er resûle : resûl, elçi
  29666. 4-Nisâ 80
    fe kad : böylece ... olmuş olur
  29667. 4-Nisâ 80
    allâhe : Allah
  29668. 4-Nisâ 80
    ve men : ve kim
  29669. 4-Nisâ 80
    tevellâ : yüz çevirir, döner
  29670. 4-Nisâ 80
    fe : o taktirde
  29671. 4-Nisâ 80
    erselnâ-ke : biz senindermedik
  29672. 4-Nisâ 80
    aleyhim : onlara, onların üzerine
  29673. 4-Nisâ 80
    hafîzen : muhafız, gözetici, kontrol edici
  29674. 4-Nisâ 81
    ve yekûlûne : ve diyorlar
  29675. 4-Nisâ 81
    fe : sonra
  29676. 4-Nisâ 81
    izâ berazû : ayrıldıkları zaman
  29677. 4-Nisâ 81
    min indi-ke : senin yanından
  29678. 4-Nisâ 81
    beyyete : gece gizlice plân kurdular
  29679. 4-Nisâ 81
    ifetun : bir tâife, bir grup
  29680. 4-Nisâ 81
    ellezî : o, ...olan
  29681. 4-Nisâ 81
    tekûlu : sen söylüyorsun, söylersin
  29682. 4-Nisâ 81
    ve allâhu : ve Allah
  29683. 4-Nisâ 81
    yektubu : yazıyor
  29684. 4-Nisâ 81
    yubeyyitûne : geceleyin gizlice plan kuruyorlar
  29685. 4-Nisâ 81
    fe : artık
  29686. 4-Nisâ 81
    ve tevekkel : ve tevekkül et, güven
  29687. 4-Nisâ 81
    ve kefâ bi : ve kâfi, yeterli
  29688. 4-Nisâ 81
    vekîlen : vekil olarak
  29689. 4-Nisâ 82
    e fe : hâlâ ... mı?
  29690. 4-Nisâ 82
    yetedebberûne : tedebbür etmezler, tetkik edip düşünmezler, incelemezler
  29691. 4-Nisâ 82
    el kur'âne : Kur'ân
  29692. 4-Nisâ 82
    ve lev : ve eğer, olsa
  29693. 4-Nisâ 82
    ne : oldu, ... idi, ...dır
  29694. 4-Nisâ 82
    le vecedû : mutlaka buldular (bulurlardı)
  29695. 4-Nisâ 82
    ihtilâfen : ihtilâflar, ayrılıklar, zıtlıklar, çelişki
  29696. 4-Nisâ 82
    kesîran : çok, birçok, pekçok
  29697. 4-Nisâ 83
    ve : ve
  29698. 4-Nisâ 83
    izâ câe-hum : onlara geldiği zaman
  29699. 4-Nisâ 83
    emrun : bir emir, iş, durum, haber
  29700. 4-Nisâ 83
    el emni : eminlik, güvenlik
  29701. 4-Nisâ 83
    ev : veya
  29702. 4-Nisâ 83
    el havfi : korku
  29703. 4-Nisâ 83
    ezâû : açıkladılar, ifşa edip yaydılar
  29704. 4-Nisâ 83
    ve lev : ve eğer, olsa
  29705. 4-Nisâ 83
    reddû-hu : onu ilettiler
  29706. 4-Nisâ 83
    er resûli : resûl, elçi
  29707. 4-Nisâ 83
    ve ilâ : ve ...'e
  29708. 4-Nisâ 83
    uli el emri : emir sahipleri, Allah'tan emir alanlar
  29709. 4-Nisâ 83
    le alime-hu : mutlaka onu bilirlerdi
  29710. 4-Nisâ 83
    ellezîne : onlar, olanlar
  29711. 4-Nisâ 83
    yestenbitûne-hu : onun (o işin) batınını, iç yüzünü, gerçeğini araştırırlar
  29712. 4-Nisâ 83
    ve lev lâ : ve eğer olmasaydı
  29713. 4-Nisâ 83
    aleykum : sizin üzerinize
  29714. 4-Nisâ 83
    ve rahmetu-hu : ve onun rahmeti
  29715. 4-Nisâ 83
    le : elbette, mutlaka
  29716. 4-Nisâ 83
    itteba'tum : tâbî oldunuz, uydunuz
  29717. 4-Nisâ 83
    eş şeytâne : şeytan
  29718. 4-Nisâ 83
    kalîlen : biraz, pek az
  29719. 4-Nisâ 84
    fe : artık, öyleyse
  29720. 4-Nisâ 84
    sebîli allâhi : Allah'ın yolu
  29721. 4-Nisâ 84
    tukellefu : ssenkellef, sorumlu tutulmazsın
  29722. 4-Nisâ 84
    nefse-ke : senin nefsin, kendi nefsin
  29723. 4-Nisâ 84
    ve harrıdı : ve teşvik et
  29724. 4-Nisâ 84
    el mu'minîne : mü'minler
  29725. 4-Nisâ 84
    en : olmak, yapmak
  29726. 4-Nisâ 84
    yekuffe : çeker (kuvveti, gücü, şiddeti)
  29727. 4-Nisâ 84
    be'se : kuvvet, güç
  29728. 4-Nisâ 84
    ellezîne : onlar, olanlar
  29729. 4-Nisâ 84
    keferû : inkar ettiler, kâfir oldular
  29730. 4-Nisâ 84
    ve allâhu : Allah
  29731. 4-Nisâ 84
    eşeddu : daha şiddetli, daha çetin, daha güçlü
  29732. 4-Nisâ 84
    be'sen : kuvvet, güç olarak
  29733. 4-Nisâ 84
    ve eşeddu : ve daha şiddetli, daha çetin, daha güçlü
  29734. 4-Nisâ 84
    tenkîlen : intikam, korkunç ceza
  29735. 4-Nisâ 85
    men : kim, kimse, kişi
  29736. 4-Nisâ 85
    yeşfa' : şefaat eder, yardımcı olur
  29737. 4-Nisâ 85
    şefâaten haseneten : güzel şefaat, iyiliğe yardım etme
  29738. 4-Nisâ 85
    yekun : olur
  29739. 4-Nisâ 85
    lehu : onun
  29740. 4-Nisâ 85
    ve men : ve kim
  29741. 4-Nisâ 85
    yeşfa' : şefaat eder, yardımcı olur
  29742. 4-Nisâ 85
    şefâaten seyyieten : kötü şefaat, günah işlemeye yardım etme
  29743. 4-Nisâ 85
    yekun : olur
  29744. 4-Nisâ 85
    lehu : onun
  29745. 4-Nisâ 85
    vene : ve oldu, ... idi, ...dır
  29746. 4-Nisâ 85
    kulli şey'in : her şey
  29747. 4-Nisâ 85
    mukîten : mukayyet olan, gözeten
  29748. 4-Nisâ 86
    ve izâ : ve ... olduğu zaman, olunca
  29749. 4-Nisâ 86
    bi tahıyyetin : bir selâm ile
  29750. 4-Nisâ 86
    fe : o taktirde
  29751. 4-Nisâ 86
    bi ahsene : daha güzeli ile
  29752. 4-Nisâ 86
    ev : veya
  29753. 4-Nisâ 86
    inne : muhakkak
  29754. 4-Nisâ 86
    allâhe : Allah
  29755. 4-Nisâ 86
    ne : oldu, , ... idi, ...dır
  29756. 4-Nisâ 86
    kulli şey'in : her şey
  29757. 4-Nisâ 86
    hasîben : en iyi hesap eden
  29758. 4-Nisâ 87
    ilâhe : ilâh
  29759. 4-Nisâ 87
    huve : o
  29760. 4-Nisâ 87
    le yecmeanne-kum : sizi mutlaka toplayacak
  29761. 4-Nisâ 87
    yevmi el kıyâmeti : kıyâmet günü
  29762. 4-Nisâ 87
    raybe : şüphe
  29763. 4-Nisâ 87
    ve men : ve kim
  29764. 4-Nisâ 87
    asdeku : daha sadık, daha doğru
  29765. 4-Nisâ 87
    hadîsen : söz, kelâm
  29766. 4-Nisâ 88
    fe : öyleyse
  29767. 4-Nisâ 88
    lekum : size
  29768. 4-Nisâ 88
    el munâfikîne : münafıklar
  29769. 4-Nisâ 88
    fieteyni : iki topluluk, iki fırka, iki grup
  29770. 4-Nisâ 88
    ve allâhu : ve Allah
  29771. 4-Nisâ 88
    erkese-hum : onları tersine çevirdi, küfre döndürdü
  29772. 4-Nisâ 88
    kesebû : kazandılar
  29773. 4-Nisâ 88
    e : ... mı?
  29774. 4-Nisâ 88
    turîdûne : istiyorsunuz
  29775. 4-Nisâ 88
    en tehdû : senin hidayet etmen
  29776. 4-Nisâ 88
    men : kim, kimse
  29777. 4-Nisâ 88
    edalle : dalâlette bıraktı, saptırdı
  29778. 4-Nisâ 88
    ve men : ve kim, kimi, kimse
  29779. 4-Nisâ 88
    fe : artık, bundan sonra
  29780. 4-Nisâ 88
    len tecide : asla bulamazsın
  29781. 4-Nisâ 88
    lehu : ona, onun için
  29782. 4-Nisâ 88
    sebîlen : yol
  29783. 4-Nisâ 89
    veddû : istediler
  29784. 4-Nisâ 89
    lev : keşke, olsa, ise
  29785. 4-Nisâ 89
    tekfurûne : inkâr edersiniz
  29786. 4-Nisâ 89
    kemâ : gibi
  29787. 4-Nisâ 89
    keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
  29788. 4-Nisâ 89
    fe : böylece
  29789. 4-Nisâ 89
    tekûnûne : siz olursunuz
  29790. 4-Nisâ 89
    sevâen : eşit, müsavi, bir, aynı seviyede
  29791. 4-Nisâ 89
    fe : artık
  29792. 4-Nisâ 89
    tettehızû : edinmeyin
  29793. 4-Nisâ 89
    evliyâe : veliler, dostlar
  29794. 4-Nisâ 89
    sebîli allâhi : Allah'ın yolu
  29795. 4-Nisâ 89
    fe : bundan sonra
  29796. 4-Nisâ 89
    tevellev : dönerler, yüz çevirirler
  29797. 4-Nisâ 89
    fe : o taktirde
  29798. 4-Nisâ 89
    ve uktulû-hum : ve onları öldürün
  29799. 4-Nisâ 89
    vecedtumû-hum : onları buldunuz
  29800. 4-Nisâ 89
    ve : ve
  29801. 4-Nisâ 89
    tettehızû : siz edinmeyin
  29802. 4-Nisâ 89
    veliyyen : veli, dost
  29803. 4-Nisâ 89
    ve lâ : ve yok, değil, olmaz
  29804. 4-Nisâ 90
    ellezîne : onlar, olanlar
  29805. 4-Nisâ 90
    yasılûne : vasıl olurlar, gelirler, sığınırlar, iltica ederler
  29806. 4-Nisâ 90
    beyne-kum : sizin aranızda
  29807. 4-Nisâ 90
    ve beyne-hum : ve onlar arasında
  29808. 4-Nisâ 90
    ev : veya
  29809. 4-Nisâ 90
    en : olmak, yapmak
  29810. 4-Nisâ 90
    ev : veya
  29811. 4-Nisâ 90
    kavme-hum : onların kavimleri, kendi kavimleri
  29812. 4-Nisâ 90
    ve lev : ve eğer, şayet
  29813. 4-Nisâ 90
    şâe : diledi
  29814. 4-Nisâ 90
    le selleta-hum : elbette onları musallat etti
  29815. 4-Nisâ 90
    aleykum : sizin üzerinize
  29816. 4-Nisâ 90
    fe le : o zaman mutlaka
  29817. 4-Nisâ 90
    telû-kum : sizi öldürdüler
  29818. 4-Nisâ 90
    fe in : o halde eğer
  29819. 4-Nisâ 90
    ı'tezelû-kum : sizden uzak durdular
  29820. 4-Nisâ 90
    fe : artık
  29821. 4-Nisâ 90
    lem yukâtilû-kum : sizinle savaşmadılar
  29822. 4-Nisâ 90
    ve elkav : ve ilka ettiler, önerdiler, teklif ettiler
  29823. 4-Nisâ 90
    ileykum : size
  29824. 4-Nisâ 90
    es seleme : teslim, sulh, barış
  29825. 4-Nisâ 90
    fe : o taktirde
  29826. 4-Nisâ 90
    ceale : olmadı
  29827. 4-Nisâ 90
    lekum : sizin için, size
  29828. 4-Nisâ 90
    aleyhim : onların üzerine
  29829. 4-Nisâ 90
    sebîlen : yol
  29830. 4-Nisâ 91
    se tecidûne : siz bulacaksınız
  29831. 4-Nisâ 91
    âharîne : başkaları
  29832. 4-Nisâ 91
    yurîdûne : istiyorlar
  29833. 4-Nisâ 91
    en : olmak
  29834. 4-Nisâ 91
    ye'menû-kum : sizden emin olmayı
  29835. 4-Nisâ 91
    ve ye'menû : emin olmayı
  29836. 4-Nisâ 91
    kavme-hum : kendi kavimlerinden
  29837. 4-Nisâ 91
    kullemâ : her zaman, her defa
  29838. 4-Nisâ 91
    fitneti : fitne
  29839. 4-Nisâ 91
    fe : bundan sonra, o zaman
  29840. 4-Nisâ 91
    in lem : eğer ... olmazsa
  29841. 4-Nisâ 91
    ya'tezilû-kum : sizden uzak dururlar
  29842. 4-Nisâ 91
    ve yulkû : ve ilka ederler, önerirler, teklif ederler
  29843. 4-Nisâ 91
    ileykum : size
  29844. 4-Nisâ 91
    es seleme : teslim, sulh, barış
  29845. 4-Nisâ 91
    ve yekuffû : ve çekerler
  29846. 4-Nisâ 91
    eydiye-hum : onların elleri, ellerini
  29847. 4-Nisâ 91
    fe : o zaman, o taktirde
  29848. 4-Nisâ 91
    ve ıktulû-hum : ve onları öldürün
  29849. 4-Nisâ 91
    sekıftumû-hum : onları buldunuz, yakaladınız
  29850. 4-Nisâ 91
    ve ulâi-kum : vete size
  29851. 4-Nisâ 91
    cealnâ : kıldık, yaptık
  29852. 4-Nisâ 91
    lekum : size, sizin için
  29853. 4-Nisâ 91
    aleyhim : onlara, onların üzerine
  29854. 4-Nisâ 91
    sultânen : sultan, güç, delil, yetki
  29855. 4-Nisâ 91
    mubînen : açık, apaçık, açıkça
  29856. 4-Nisâ 92
    ve mâ : ve olmaz, olamaz
  29857. 4-Nisâ 92
    ne : oldu, ...idi, ...dır
  29858. 4-Nisâ 92
    en yaktule : öldürmesi
  29859. 4-Nisâ 92
    mu'minen : bir mü'min
  29860. 4-Nisâ 92
    hataen : hata ile, yanlışlıkla, kasıtsız
  29861. 4-Nisâ 92
    ve men : ve kim
  29862. 4-Nisâ 92
    katele : öldürdü
  29863. 4-Nisâ 92
    mu'minen : bir mü'min
  29864. 4-Nisâ 92
    hataen : hata ile, yanlışlıkla, kasıtsız
  29865. 4-Nisâ 92
    fe : o zaman, o takdirde
  29866. 4-Nisâ 92
    rakabetin : bir köle
  29867. 4-Nisâ 92
    mu'minetin : mü'min
  29868. 4-Nisâ 92
    ve diyetun : ve diyet, bedel
  29869. 4-Nisâ 92
    musellemetun : teslim edilmiş olan, teslim edilen
  29870. 4-Nisâ 92
    ehli-hî : onun ailesi
  29871. 4-Nisâ 92
    en yassaddakû : sadaka olarak bağışlama
  29872. 4-Nisâ 92
    fe : fakat
  29873. 4-Nisâ 92
    in kâne : eğer ... oldu ise
  29874. 4-Nisâ 92
    lekum : size
  29875. 4-Nisâ 92
    ve huve : ve o
  29876. 4-Nisâ 92
    fe : o zaman, o taktirde
  29877. 4-Nisâ 92
    rakabetin : bir köle
  29878. 4-Nisâ 92
    mu'minetin : mü'min
  29879. 4-Nisâ 92
    ve in : ve eğer, ise
  29880. 4-Nisâ 92
    ne : oldu, ... idi, ...dır
  29881. 4-Nisâ 92
    beyne-kum : sizin aranızda
  29882. 4-Nisâ 92
    ve beyne-hum : ve onların arasında
  29883. 4-Nisâ 92
    fe : o zaman, o taktirde
  29884. 4-Nisâ 92
    diyetun : diyet, bedel
  29885. 4-Nisâ 92
    musellemetun : teslim edilmiş olan, teslim edilen
  29886. 4-Nisâ 92
    ehli-hî : onun ailesi
  29887. 4-Nisâ 92
    ve tahrîru : verriyet verin, hür bırakın, azad edin
  29888. 4-Nisâ 92
    rakabetin : bir köle
  29889. 4-Nisâ 92
    mu'minetin : mü'min
  29890. 4-Nisâ 92
    fe men : fakat kim
  29891. 4-Nisâ 92
    lem yecid : bulamadı
  29892. 4-Nisâ 92
    fe : o taktirde
  29893. 4-Nisâ 92
    şehreyni : iki ay
  29894. 4-Nisâ 92
    mutetâbiayni : birbirini takip eden, ardarda, devamlı olarak
  29895. 4-Nisâ 92
    tevbeten : tövbe olarak
  29896. 4-Nisâ 92
    vene : ve oldu, idi, ...dır
  29897. 4-Nisâ 92
    alîmen : en iyi bilen
  29898. 4-Nisâ 92
    hakîmen : en iyi hüküm veren
  29899. 4-Nisâ 93
    ve men : ve kim
  29900. 4-Nisâ 93
    mu'minen : mü'min
  29901. 4-Nisâ 93
    muteammiden : taammüden , kasten
  29902. 4-Nisâ 93
    fe cezâu-hu : o taktirde onun cezası
  29903. 4-Nisâ 93
    cehennemu : cehennem
  29904. 4-Nisâ 93
    liden : ebediyyen kalıcı
  29905. 4-Nisâ 93
    ve gadıba : ve gadap etti, gazap etti, öfkelendi
  29906. 4-Nisâ 93
    aleyhi : ona
  29907. 4-Nisâ 93
    ve leane-hu : ve ona lanet etti
  29908. 4-Nisâ 93
    ve eadde : ve hazırladı
  29909. 4-Nisâ 93
    lehu : ona, onun için
  29910. 4-Nisâ 93
    azâben : azap
  29911. 4-Nisâ 93
    azîmen : azim, büyük
  29912. 4-Nisâ 94
    eyyuhâ : ey
  29913. 4-Nisâ 94
    ellezîne : onlar, olanlar
  29914. 4-Nisâ 94
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler, yaşarken Allah’a ulaşmayı dilediler
  29915. 4-Nisâ 94
    sebîli : yol
  29916. 4-Nisâ 94
    fe : artık
  29917. 4-Nisâ 94
    tebeyyenû : iyice araştırıp beyan edin, açığa çıkarın
  29918. 4-Nisâ 94
    ve : ve
  29919. 4-Nisâ 94
    tekûlû : söylemeyin, demeyin
  29920. 4-Nisâ 94
    li men : kimseye
  29921. 4-Nisâ 94
    elkâ : ilka etti, ulaştırdı
  29922. 4-Nisâ 94
    ileykum : size
  29923. 4-Nisâ 94
    es selâme : selâm
  29924. 4-Nisâ 94
    leste : sen değilsin
  29925. 4-Nisâ 94
    mu'minen : mü'min
  29926. 4-Nisâ 94
    tebtegûne : arayarak, gaye edinerek
  29927. 4-Nisâ 94
    el hayâti : hayat
  29928. 4-Nisâ 94
    ed dunyâ : dünya
  29929. 4-Nisâ 94
    fe : oysa, halbuki
  29930. 4-Nisâ 94
    inde : yanında, katında
  29931. 4-Nisâ 94
    megânimu : ganimetler
  29932. 4-Nisâ 94
    kesîratun : çoktur
  29933. 4-Nisâ 94
    kezâlike : öyle, böyle
  29934. 4-Nisâ 94
    fe : o zaman
  29935. 4-Nisâ 94
    menne : nimet verdi
  29936. 4-Nisâ 94
    aleykum : sizin üzerinize
  29937. 4-Nisâ 94
    fe : o halde
  29938. 4-Nisâ 94
    tebeyyenû : iyice araştırıp beyan edin, açığa çıkarın
  29939. 4-Nisâ 94
    inne : muhakkak
  29940. 4-Nisâ 94
    allâhe : Allah
  29941. 4-Nisâ 94
    ne : oldu, ...idi, ...dır
  29942. 4-Nisâ 94
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  29943. 4-Nisâ 95
    yestevî : aynı seviyede, bir, eşit
  29944. 4-Nisâ 95
    el kâıdûne : oturanlar
  29945. 4-Nisâ 95
    min el mu'minîne : mü'minlerden
  29946. 4-Nisâ 95
    ed darari : darlık, sıkıntı, özür
  29947. 4-Nisâ 95
    ve el mucâhidûne : vecahitler, Allah için savaşanlar
  29948. 4-Nisâ 95
    sebîli : yol
  29949. 4-Nisâ 95
    bi emvâli-him : kendi malları ile
  29950. 4-Nisâ 95
    ve enfusi-him : ve nefsleri, canları
  29951. 4-Nisâ 95
    faddale : üstün, faziletli kıldı
  29952. 4-Nisâ 95
    el mucâhidîne : mücahitler, Allah için savaşanlar
  29953. 4-Nisâ 95
    bi emvâli-him : kendi malları ile
  29954. 4-Nisâ 95
    ve enfusi-him : ve nefsleri, canları
  29955. 4-Nisâ 95
    el kâidîne : oturanlar
  29956. 4-Nisâ 95
    dereceten : derece olarak
  29957. 4-Nisâ 95
    ve kullen : ve hepsi
  29958. 4-Nisâ 95
    vaade : vaadetti
  29959. 4-Nisâ 95
    el husnâ : husna, güzel olan
  29960. 4-Nisâ 95
    ve faddale : ve üstün, faziletli kıldı
  29961. 4-Nisâ 95
    el mucâhidîne : mücahitler, Allah için savaşanlar
  29962. 4-Nisâ 95
    el kâıdîne : oturanlar
  29963. 4-Nisâ 95
    ecran : ecir, karşılık, mükâfat
  29964. 4-Nisâ 95
    azîmen : azim, büyük
  29965. 4-Nisâ 96
    deracâtin : dereceler
  29966. 4-Nisâ 96
    ve mağfireten : ve mağfiret
  29967. 4-Nisâ 96
    ve rahmeten : ve rahmet
  29968. 4-Nisâ 96
    vene : ve oldu, idi, ...dır
  29969. 4-Nisâ 96
    rahîmen : rahim olan, Rahim esması ile tecelli eden
  29970. 4-Nisâ 97
    inne ellezîne : muhakkak ki onlar
  29971. 4-Nisâ 97
    teveffâ-hum : onları vefat ettirir, öldürür
  29972. 4-Nisâ 97
    el melâiketu : melekler
  29973. 4-Nisâ 97
    enfusi-him : onların nefsleri, kendileri, kendi nefsleri
  29974. 4-Nisâ 97
    me : nerede, nete
  29975. 4-Nisâ 97
    mustad'afîne : aciz, çaresiz, zayıf olanlar
  29976. 4-Nisâ 97
    el ardı : arzda, yeryüzünde
  29977. 4-Nisâ 97
    e : ... mı?
  29978. 4-Nisâ 97
    lem tekun : olmadı, değil
  29979. 4-Nisâ 97
    siaten : geniş
  29980. 4-Nisâ 97
    fe : o halde, öyleyse
  29981. 4-Nisâ 97
    fe : işte
  29982. 4-Nisâ 97
    ulâike : işte onlar
  29983. 4-Nisâ 97
    me'vâ-hum : onların varacakları, gidecekleri yer
  29984. 4-Nisâ 97
    cehennemu : cehennem
  29985. 4-Nisâ 97
    veet : ve ne kötü, fena
  29986. 4-Nisâ 98
    el mustad'afîne : aciz, çaresiz, zayıf olanlar
  29987. 4-Nisâ 98
    min er ricâli : erkeklerden
  29988. 4-Nisâ 98
    ve en nisâi : ve kadınlar
  29989. 4-Nisâ 98
    ve el vildâni : ve çocuklar
  29990. 4-Nisâ 98
    yestatîûne : gücleri yetmez
  29991. 4-Nisâ 98
    leten : çare
  29992. 4-Nisâ 98
    ve : ve
  29993. 4-Nisâ 98
    yehtedûne : ulaşamazlar
  29994. 4-Nisâ 98
    sebîlen : yol
  29995. 4-Nisâ 99
    fe : işte
  29996. 4-Nisâ 99
    ulâike : işte onlar
  29997. 4-Nisâ 99
    en ya'fuve an : affetmesi
  29998. 4-Nisâ 99
    vene : ve oldu, idi, ...dır
  29999. 4-Nisâ 99
    afuvven : affedici, affeden
  30000. 4-Nisâ 100
    ve men : ve kim
  30001. 4-Nisâ 100
    sebîli allâhi : Allah'ın yolu
  30002. 4-Nisâ 100
    yecid : bulur
  30003. 4-Nisâ 100
    el ardı : yeryüzünde
  30004. 4-Nisâ 100
    murâgamen : hicret yerleri, göç edilecek yerler
  30005. 4-Nisâ 100
    kesîran : bir çok
  30006. 4-Nisâ 100
    seaten : geniş
  30007. 4-Nisâ 100
    ve men : ve kim
  30008. 4-Nisâ 100
    min beyti-hî : kendi evinden, evinden
  30009. 4-Nisâ 100
    ve resûli-hî : ve O'nun Resûl'ü, elçisi
  30010. 4-Nisâ 100
    summe : sonra
  30011. 4-Nisâ 100
    el mevtu : ölüm
  30012. 4-Nisâ 100
    fe : artık
  30013. 4-Nisâ 100
    ecru-hu : onun ecri, karşılığı, mükâfatı
  30014. 4-Nisâ 100
    vene : ve oldu, idi, ...dır
  30015. 4-Nisâ 100
    rahîmen : rahim olan, Rahim esması ile tecelli den
  30016. 4-Nisâ 101
    ve izâ : ve ... olduğu zaman
  30017. 4-Nisâ 101
    el ardı : yeryüzünde
  30018. 4-Nisâ 101
    fe : o taktirde
  30019. 4-Nisâ 101
    leyse : yoktur, değildir
  30020. 4-Nisâ 101
    aleykum : sizin üzerinize, size
  30021. 4-Nisâ 101
    en taksurû : kısaltmanız
  30022. 4-Nisâ 101
    min es salât : namazdan
  30023. 4-Nisâ 101
    en yeftine-kum : sizi fitnelemek, size kötülük etmek
  30024. 4-Nisâ 101
    ellezîne : onlar, olanlar
  30025. 4-Nisâ 101
    keferû : inkâr ettiler, kafir oldular
  30026. 4-Nisâ 101
    inne : muhakkak
  30027. 4-Nisâ 101
    el kâfirîne : kâfirler
  30028. 4-Nisâ 101
    lekum : sizin için, size
  30029. 4-Nisâ 101
    aduvven : düşman
  30030. 4-Nisâ 101
    mubînen : apaçık, açıkça
  30031. 4-Nisâ 102
    ve izâ : ve ... olduğu zaman
  30032. 4-Nisâ 102
    kunte : sen oldun
  30033. 4-Nisâ 102
    fe : o taktirde
  30034. 4-Nisâ 102
    ekamte : ikame ettirdin, kıldırdın
  30035. 4-Nisâ 102
    lehum : onlara
  30036. 4-Nisâ 102
    es salâte : namaz
  30037. 4-Nisâ 102
    fe li tekum : öyle ki ayağa kalksın, namaza dursun
  30038. 4-Nisâ 102
    ifetun : taife, grup, bölük, bir kısmı
  30039. 4-Nisâ 102
    mea-ke : seninle beraber
  30040. 4-Nisâ 102
    ve li ye'huzû : ve alsınlar
  30041. 4-Nisâ 102
    eslihate-hum : kendi silâhlarını
  30042. 4-Nisâ 102
    fe : böylece, bu şekilde
  30043. 4-Nisâ 102
    izâ secedû : secde ettikleri zaman
  30044. 4-Nisâ 102
    fe li yekûnû : böylece olsunlar
  30045. 4-Nisâ 102
    ve li te'ti : ve gelsin
  30046. 4-Nisâ 102
    ifetun : taife, grup, bölük
  30047. 4-Nisâ 102
    lem yusallû : namaz kılmadılar
  30048. 4-Nisâ 102
    fe li yusallû : böylece, bu şekilde namaz kılsınlar
  30049. 4-Nisâ 102
    mea-ke : seninle beraber
  30050. 4-Nisâ 102
    ve li ye'huzû : ve alsınlar
  30051. 4-Nisâ 102
    ve eslihate-hum : ve kendi silâhlarını
  30052. 4-Nisâ 102
    vedde : temenni etti, istedi
  30053. 4-Nisâ 102
    ellezîne : onlar, olanlar
  30054. 4-Nisâ 102
    keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
  30055. 4-Nisâ 102
    lev : keşke, eğer, olsa
  30056. 4-Nisâ 102
    tagfulûne : gâfil olursunuz
  30057. 4-Nisâ 102
    an eslihati-kum : kendi silâhlarınızdan
  30058. 4-Nisâ 102
    ve emtiati-kum : ve kendi emtianız, mühimmatlarınız, teczihatlarınız
  30059. 4-Nisâ 102
    fe yemîlûne : böylece hamle yaparlar, baskın yaparlar, hücuma geçerler
  30060. 4-Nisâ 102
    aleykum : sizin üzerinize, size
  30061. 4-Nisâ 102
    meyleten : hücum, hamle
  30062. 4-Nisâ 102
    vâhıdeten : bir, tek
  30063. 4-Nisâ 102
    ve lâ : ve yoktur
  30064. 4-Nisâ 102
    aleykum : sizin üzerinize, size
  30065. 4-Nisâ 102
    ne : oldu, ...dır
  30066. 4-Nisâ 102
    ezen : eziyet, güçlük
  30067. 4-Nisâ 102
    ev : veya
  30068. 4-Nisâ 102
    tedaû : sizin bırakmanız, çıkarmanız
  30069. 4-Nisâ 102
    eslihate-kum : silâhlarınız
  30070. 4-Nisâ 102
    ve huzû : alın
  30071. 4-Nisâ 102
    inne : muhakkak
  30072. 4-Nisâ 102
    allâhe : Allah
  30073. 4-Nisâ 102
    eadde : hazırladı
  30074. 4-Nisâ 102
    li el kâfirîne : kâfirler için
  30075. 4-Nisâ 102
    azâben : azap
  30076. 4-Nisâ 102
    muhînen : alçaltıcı, rüsvay edici
  30077. 4-Nisâ 102
    en : olmak
  30078. 4-Nisâ 103
    fe : böylece, o takdirde, bundan sonra
  30079. 4-Nisâ 103
    es salâte : namaz
  30080. 4-Nisâ 103
    fe uzkurû : artık zikredin
  30081. 4-Nisâ 103
    allâhe : Allah
  30082. 4-Nisâ 103
    kıyâmen : ayakta iken
  30083. 4-Nisâ 103
    ve kuûden : ve otururken
  30084. 4-Nisâ 103
    ve alâ cunûbi-kum : ve yanınız üzerinde, yan üstü iken, yatarken
  30085. 4-Nisâ 103
    fe izâ : sonra, daha sonra ...olduğu zaman
  30086. 4-Nisâ 103
    itma'nentum : tatmin oldunuz, güvenliğe kavuştunuz, emin oldunuz
  30087. 4-Nisâ 103
    fe ekîmu : o zaman yerine getirin, erkanıyla kılın
  30088. 4-Nisâ 103
    es salâte : namaz
  30089. 4-Nisâ 103
    inne : muhakkak
  30090. 4-Nisâ 103
    es salâte : namaz
  30091. 4-Nisâ 103
    net : oldu, olmuştur
  30092. 4-Nisâ 103
    alâ el mu'minîne : mü'minlerin üzerine
  30093. 4-Nisâ 103
    kitâben : yazılmış olan, farz olan
  30094. 4-Nisâ 103
    mevkûten : vakitlendirilmiş, vakitleri belirlenmiş
  30095. 4-Nisâ 104
    ve : ve
  30096. 4-Nisâ 104
    tehinû : gevşeklikstermeyin
  30097. 4-Nisâ 104
    el kavmi : kavim
  30098. 4-Nisâ 104
    tekûnû : siz oluyorsunuz
  30099. 4-Nisâ 104
    te'lemûne : acı çekersiniz, acı duyarsınız
  30100. 4-Nisâ 104
    fe : sonra, ayrıca
  30101. 4-Nisâ 104
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  30102. 4-Nisâ 104
    ye'lemûne : acı çekiyorlar
  30103. 4-Nisâ 104
    kemâ : gibi
  30104. 4-Nisâ 104
    te'lemûne : siz acı çekiyorsunuz
  30105. 4-Nisâ 104
    ve tercûne : ve ümit ediyorsunuz
  30106. 4-Nisâ 104
    yercûne : ümit etmiyorlar
  30107. 4-Nisâ 104
    vene : ve oldu, ...dır
  30108. 4-Nisâ 104
    alîmen : en iyi bilen
  30109. 4-Nisâ 104
    hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi
  30110. 4-Nisâ 105
    enzelnâ : biz indirdik
  30111. 4-Nisâ 105
    ileyke : sana
  30112. 4-Nisâ 105
    el kitâbe : Kitab
  30113. 4-Nisâ 105
    bi el hakkı : hakk ile
  30114. 4-Nisâ 105
    li tahkume : hükmetmen için
  30115. 4-Nisâ 105
    beyne : arasında
  30116. 4-Nisâ 105
    en nâsi : insanlar
  30117. 4-Nisâ 105
    erâka : sana gösterdi
  30118. 4-Nisâ 105
    ve : ve
  30119. 4-Nisâ 105
    tekun : sen olma
  30120. 4-Nisâ 105
    li el hâinîne : ihanet edenlere
  30121. 4-Nisâ 105
    hasîmen : taraftar, savunucu
  30122. 4-Nisâ 106
    ve istagfiri : ve istiğfar et, mağfiret dile
  30123. 4-Nisâ 106
    allâhe : Allah
  30124. 4-Nisâ 106
    inne : muhakkak
  30125. 4-Nisâ 106
    allâhe : Allah
  30126. 4-Nisâ 106
    ne : oldu, ...dır
  30127. 4-Nisâ 106
    rahîmen : rahmet sahibi, rahmet edici
  30128. 4-Nisâ 107
    ve : ve
  30129. 4-Nisâ 107
    ellezîne : onlar, ... olanlar
  30130. 4-Nisâ 107
    yahtânûne : açıkça ihanet ederler
  30131. 4-Nisâ 107
    enfuse-hum : nefslerine, kendilerine
  30132. 4-Nisâ 107
    inne : muhakkak
  30133. 4-Nisâ 107
    allâhe : Allah
  30134. 4-Nisâ 107
    men : kim, kimse, kimseleri
  30135. 4-Nisâ 107
    ne : oldu, ...dır
  30136. 4-Nisâ 107
    havvânen : ihanette israr eden
  30137. 4-Nisâ 107
    esîmen : günahkâr
  30138. 4-Nisâ 108
    yestahfûne : gizlerler
  30139. 4-Nisâ 108
    min en nâsi : insanlardan
  30140. 4-Nisâ 108
    ve : ve
  30141. 4-Nisâ 108
    yestahfûne : gizleyemezler
  30142. 4-Nisâ 108
    ve huve : ve o
  30143. 4-Nisâ 108
    mea-hum : onlarla beraber
  30144. 4-Nisâ 108
    yubeyyitûne : gece gizlicezen kurarlar
  30145. 4-Nisâ 108
    min el kavli : sözlerden, sözler
  30146. 4-Nisâ 108
    vene : ve oldu, idi, ...dır
  30147. 4-Nisâ 108
    ya'melûne : yapıyorlar
  30148. 4-Nisâ 109
    entum : siz
  30149. 4-Nisâ 109
    deltum an : siz mücadele ettiniz
  30150. 4-Nisâ 109
    el hayâti : hayatta
  30151. 4-Nisâ 109
    ed dunyâ : dünya
  30152. 4-Nisâ 109
    fe : artık, oysa, fakat
  30153. 4-Nisâ 109
    men : kim
  30154. 4-Nisâ 109
    allâhe : Allah
  30155. 4-Nisâ 109
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  30156. 4-Nisâ 109
    em : yoksa, veya
  30157. 4-Nisâ 109
    men : kim
  30158. 4-Nisâ 109
    yekûnu : olur
  30159. 4-Nisâ 109
    aleyhim : onlara
  30160. 4-Nisâ 109
    vekîlen : vekil
  30161. 4-Nisâ 110
    ve men : ve kim
  30162. 4-Nisâ 110
    ya'mel : yapar
  30163. 4-Nisâ 110
    en : kötülük
  30164. 4-Nisâ 110
    ev : veya
  30165. 4-Nisâ 110
    nefse-hu : kendi nefsine
  30166. 4-Nisâ 110
    summe : sonra
  30167. 4-Nisâ 110
    yestagfiri : istiğfar eder, mağfiret diler
  30168. 4-Nisâ 110
    allâhe : Allah
  30169. 4-Nisâ 110
    yecidi : bulur
  30170. 4-Nisâ 110
    allâhe : Allah
  30171. 4-Nisâ 110
    rahîmen : Rahmet eden, Rahim esması ile tecelli eden
  30172. 4-Nisâ 111
    ve men : ve kim
  30173. 4-Nisâ 111
    yeksib : kazanır
  30174. 4-Nisâ 111
    ismen : günah
  30175. 4-Nisâ 111
    fe innemâ : o taktirde sadece
  30176. 4-Nisâ 111
    yeksibu-hu : onu kazanır
  30177. 4-Nisâ 111
    alâ nefsi-hî : kendi nefsine
  30178. 4-Nisâ 111
    vene : oldu, idi, ...dır
  30179. 4-Nisâ 111
    alîmen : alîm, en iyi bilen
  30180. 4-Nisâ 111
    hakîmen : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  30181. 4-Nisâ 112
    ve men : ve kim
  30182. 4-Nisâ 112
    yeksib : kazanır
  30183. 4-Nisâ 112
    hatîeten : kasti işlenen suç, günah
  30184. 4-Nisâ 112
    ev : veya
  30185. 4-Nisâ 112
    ismen : günah
  30186. 4-Nisâ 112
    summe : sonra
  30187. 4-Nisâ 112
    yermi : atar
  30188. 4-Nisâ 112
    berîen : uzak olan, ilgisi olmayan, suçsuz
  30189. 4-Nisâ 112
    fe kad : o taktirde olmuş olur
  30190. 4-Nisâ 112
    ihtemele : yüklenir
  30191. 4-Nisâ 112
    buhtânen : iftira
  30192. 4-Nisâ 112
    ve ismen : ve günah
  30193. 4-Nisâ 112
    mubînen : apaçık, açıkça
  30194. 4-Nisâ 113
    ve lev lâ : ve ... olmasaydı
  30195. 4-Nisâ 113
    aleyke : senin üzerine
  30196. 4-Nisâ 113
    ve rahmetu-hu : ve O'nun rahmeti
  30197. 4-Nisâ 113
    le : elbette, mutlaka
  30198. 4-Nisâ 113
    hemmet : hamle yaptı, yeltendi, kastetti
  30199. 4-Nisâ 113
    ifetun : bir grup, bölük
  30200. 4-Nisâ 113
    en : olmak
  30201. 4-Nisâ 113
    yudıllû-ke : seni saptırır
  30202. 4-Nisâ 113
    ve : ve
  30203. 4-Nisâ 113
    mâ yudıllûne : saptıramazlar
  30204. 4-Nisâ 113
    enfuse-hum : nefsleri, kendileri
  30205. 4-Nisâ 113
    ve : ve
  30206. 4-Nisâ 113
    mâ yadurrûne-ke : sana zarar veremez
  30207. 4-Nisâ 113
    min şey'in : bir şey
  30208. 4-Nisâ 113
    ve enzele : ve indirdi
  30209. 4-Nisâ 113
    aleyke : sana
  30210. 4-Nisâ 113
    el kitâbe : kitap
  30211. 4-Nisâ 113
    ve el hikmete : ve hikmet
  30212. 4-Nisâ 113
    ve alleme-ke : ve sana öğretti
  30213. 4-Nisâ 113
    lem tekun : sen ... olmadın
  30214. 4-Nisâ 113
    ta'lemu : sen biliyorsun
  30215. 4-Nisâ 113
    ve : ve
  30216. 4-Nisâ 113
    ne : oldu, ...dır
  30217. 4-Nisâ 113
    aleyke : sana, senin üzerine
  30218. 4-Nisâ 113
    azîmen : büyük, çok büyük
  30219. 4-Nisâ 114
    kesîrin : çoğunda
  30220. 4-Nisâ 114
    min necvâ-hum : onların gizli konuşmalarından
  30221. 4-Nisâ 114
    men : kim, kimse
  30222. 4-Nisâ 114
    emera : emretti
  30223. 4-Nisâ 114
    ev : veya
  30224. 4-Nisâ 114
    ev : veya
  30225. 4-Nisâ 114
    beyne : arası
  30226. 4-Nisâ 114
    en nâsi : insanlar
  30227. 4-Nisâ 114
    ve men : ve kim
  30228. 4-Nisâ 114
    yef'al : yapar
  30229. 4-Nisâ 114
    like : işte bu, bu, bunlar
  30230. 4-Nisâ 114
    ibtigâe : istedi
  30231. 4-Nisâ 114
    fe : o taktirde
  30232. 4-Nisâ 114
    sevfe : olacak
  30233. 4-Nisâ 114
    ecran : ecir, karşılık, mükâfat
  30234. 4-Nisâ 114
    azîmen : büyük
  30235. 4-Nisâ 115
    ve men : ve kim
  30236. 4-Nisâ 115
    er resûle : resûl, elçi
  30237. 4-Nisâ 115
    tebeyyene : beyan etme, açıklama
  30238. 4-Nisâ 115
    lehu : ona, kendisine
  30239. 4-Nisâ 115
    el hudâ : hidayet
  30240. 4-Nisâ 115
    ve yettebi' : ve tâbî olur, uyar
  30241. 4-Nisâ 115
    sebîli : yol
  30242. 4-Nisâ 115
    el mu'minîne : mü'minler
  30243. 4-Nisâ 115
    nuvellı-hî : onu çeviririz
  30244. 4-Nisâ 115
    tevellâ : döndü
  30245. 4-Nisâ 115
    ve nusli-hî : ve onu yaslarız, atarız
  30246. 4-Nisâ 115
    cehenneme : cehennem
  30247. 4-Nisâ 115
    veet : ve ne kötü
  30248. 4-Nisâ 116
    inne : muhakkak
  30249. 4-Nisâ 116
    allâhe : Allah
  30250. 4-Nisâ 116
    en yuşrake : ortak, şirk koşmak
  30251. 4-Nisâ 116
    ve yagfiru : ve affeder, bağışlar, mağfiret eder
  30252. 4-Nisâ 116
    mâ dûne : dışındak şeyler, başka
  30253. 4-Nisâ 116
    like : işte bu, bu, bunlar
  30254. 4-Nisâ 116
    li men : kimse için, kimseyi
  30255. 4-Nisâ 116
    yeşâu : diler
  30256. 4-Nisâ 116
    ve men : ve kim
  30257. 4-Nisâ 116
    fe : artık, o taktirde
  30258. 4-Nisâ 116
    dalle : dalâlette oldu, saptı
  30259. 4-Nisâ 116
    dalâlen : dalâlet, sapıklık
  30260. 4-Nisâ 117
    yedne : dua ederler, davet ederler, çağırırlar ( taparlar)
  30261. 4-Nisâ 117
    inâsen : dişiler (dişi olarak isimlendirdikleri putlar)
  30262. 4-Nisâ 117
    ve in ... (illa) : ve ancak, sadece
  30263. 4-Nisâ 117
    yedne : dua ederler, davet ederler, çağırırlar (taparlar)
  30264. 4-Nisâ 117
    şeytânen : şeytan
  30265. 4-Nisâ 117
    merîden : inatçı, isyankâr
  30266. 4-Nisâ 118
    leane-hu : ona lânet etti
  30267. 4-Nisâ 118
    vele : ve dedi
  30268. 4-Nisâ 118
    le ettehizenne : mutlaka edineceğim
  30269. 4-Nisâ 118
    min ibâdi-ke : Senin kullarından
  30270. 4-Nisâ 118
    nasîben : nasip, pay
  30271. 4-Nisâ 118
    mefrûdan : tayin edilmiş, takdir edilmiş, belirlenmiş
  30272. 4-Nisâ 119
    ve le udillenne-hum : ve mutlakla onları dalâlette bırakacağım
  30273. 4-Nisâ 119
    ve le umenniyenne-hum : ve mutlaka onları emaniyyeye (kuruntuya) düşüreceğim
  30274. 4-Nisâ 119
    ve le âmuranne-hum : ve mutlaka onlara emredeceğim
  30275. 4-Nisâ 119
    fe : böylece
  30276. 4-Nisâ 119
    le yubettikunne : mutlaka kesecekler, yaracaklar
  30277. 4-Nisâ 119
    âzâne : kulaklar
  30278. 4-Nisâ 119
    el en'âmi : hayvanlar
  30279. 4-Nisâ 119
    ve le âmuranne-hum : ve mutlaka onlara emredeceğim
  30280. 4-Nisâ 119
    fe : böylece, öyle ki
  30281. 4-Nisâ 119
    le yugayyirunne : mutlaka değiştirecekler
  30282. 4-Nisâ 119
    ve men : ve kim
  30283. 4-Nisâ 119
    yettehızi : edinir
  30284. 4-Nisâ 119
    eş şeytâne : şeytan
  30285. 4-Nisâ 119
    veliyyen : veli, dost
  30286. 4-Nisâ 119
    fe kad : artık ... olmuştur
  30287. 4-Nisâ 119
    husrânen : hüsranla
  30288. 4-Nisâ 119
    mubînen : apaçık, açıkça
  30289. 4-Nisâ 120
    yeıdu-hum : onlara vaad eder
  30290. 4-Nisâ 120
    ve yumennî-him : onlara emaniyyeye, kuruntuya düşürür
  30291. 4-Nisâ 120
    ve : ve
  30292. 4-Nisâ 120
    yeıdu-hum(u) : onlara vaad etmez
  30293. 4-Nisâ 120
    eş şeytânu : şeytan
  30294. 4-Nisâ 121
    ulâike : işte onlar
  30295. 4-Nisâ 121
    me'vâ-hum : onların sığınacağı, barınacağı yer
  30296. 4-Nisâ 121
    cehennemu : cehennem
  30297. 4-Nisâ 121
    ve : ve
  30298. 4-Nisâ 121
    yecidûne : bulamazlar
  30299. 4-Nisâ 122
    ve ellezîne : ve onlar, ...olanlar
  30300. 4-Nisâ 122
    âmenû : amenu oldular, îmân ettiler, yaşarken Allah'a ulaşmayı dilediler
  30301. 4-Nisâ 122
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel, nefsi tezkiye edici amellediler
  30302. 4-Nisâ 122
    se nudhilu-hum : onları dahil edeceğiz, koyacağız
  30303. 4-Nisâ 122
    cennâtin : cennetler
  30304. 4-Nisâ 122
    tecrî : akar
  30305. 4-Nisâ 122
    el enhâru : nehirler
  30306. 4-Nisâ 122
    hâlidîne : devamlı kalacak olanlar
  30307. 4-Nisâ 122
    ebeden : ebediyyen
  30308. 4-Nisâ 122
    va'de allâhi : Allah'ın vaadi
  30309. 4-Nisâ 122
    ve men : ve kim (vardır)
  30310. 4-Nisâ 122
    len : söylenen söz, söz
  30311. 4-Nisâ 123
    leyse : değil, olmaz
  30312. 4-Nisâ 123
    bi emâniyyi-kum : sizin emaniyyeniz ile (kuruntularınızla)
  30313. 4-Nisâ 123
    veemâniyyi : ve emaniyye değil
  30314. 4-Nisâ 123
    ehli el kitâbi : kitap ehli, kitap sahipleri
  30315. 4-Nisâ 123
    men : kim
  30316. 4-Nisâ 123
    ya'mel : yapar
  30317. 4-Nisâ 123
    en : kötülük
  30318. 4-Nisâ 123
    yucze : cezalandırılır
  30319. 4-Nisâ 123
    veyecid : ve bulamaz
  30320. 4-Nisâ 123
    lehu : onun için, kendisi için
  30321. 4-Nisâ 123
    veliyyen : veli, dost
  30322. 4-Nisâ 123
    ve lâ : ve olmaz, değil, yok
  30323. 4-Nisâ 124
    ve men : ve kim
  30324. 4-Nisâ 124
    ya'mel : amel eder, yapar
  30325. 4-Nisâ 124
    min es sâlihâti : salih ameller ( nefsi tezkiye edici, ıslâh edici ameller)
  30326. 4-Nisâ 124
    min zekerin : erkeklerden
  30327. 4-Nisâ 124
    ev : veya
  30328. 4-Nisâ 124
    ve huve : ve o
  30329. 4-Nisâ 124
    fe ulâike : o taktirdete onlar
  30330. 4-Nisâ 124
    yedhulûne : girerler
  30331. 4-Nisâ 124
    el cennete : cennete
  30332. 4-Nisâ 124
    ve : ve
  30333. 4-Nisâ 124
    yuzlemûne : zulmedilmez, haksızlık yapılmaz
  30334. 4-Nisâ 125
    ve men : ve kim
  30335. 4-Nisâ 125
    ahsenu : ahsen, enzel, daha güzel
  30336. 4-Nisâ 125
    nen : dîn bakımından, dînen
  30337. 4-Nisâ 125
    mimmen (min men) : o kimseden
  30338. 4-Nisâ 125
    esleme : teslim etti
  30339. 4-Nisâ 125
    veche-hu : onun vechi, kendi fizik vücudu
  30340. 4-Nisâ 125
    ve huve : ve o
  30341. 4-Nisâ 125
    ve ittebea : ve tâbî oldu
  30342. 4-Nisâ 125
    millete : topluluk, dîn
  30343. 4-Nisâ 125
    ibrâhîme : Hz. İbrâhîm
  30344. 4-Nisâ 125
    hanîfen : hanif olarak, tek Allah'a inanarak
  30345. 4-Nisâ 125
    ve ittehaza : ve edindi
  30346. 4-Nisâ 125
    ibrâhîme : Hz. İbrâhîm
  30347. 4-Nisâ 125
    halîlen : dost
  30348. 4-Nisâ 126
    ve li allâhi : ve Allah'ındır
  30349. 4-Nisâ 126
    es semâvâti : semalarda, göklerde
  30350. 4-Nisâ 126
    ve mâ : ve şeyler (ne varsa)
  30351. 4-Nisâ 126
    el ardı : yeryüzünde
  30352. 4-Nisâ 126
    vene : ve oldu, ...dır
  30353. 4-Nisâ 126
    şey'in : şey
  30354. 4-Nisâ 127
    ve yesteftûneke : senden fetva (bilgi) istiyorlar
  30355. 4-Nisâ 127
    en nisâi : kadınlar hakkında
  30356. 4-Nisâ 127
    fî-hinne : onlar hakkında
  30357. 4-Nisâ 127
    ve mâ : ve şey
  30358. 4-Nisâ 127
    aleykum : size
  30359. 4-Nisâ 127
    el kitâbi : kitapta
  30360. 4-Nisâ 127
    yetâme : yetimler hakkında, konusunda
  30361. 4-Nisâ 127
    en nisâi : kadınlar
  30362. 4-Nisâ 127
    elletî : ki onlar
  30363. 4-Nisâ 127
    lâ tu'tûne-hunne : onlara vermiyorsunuz
  30364. 4-Nisâ 127
    kutibe : yazıldı, farz kılındı
  30365. 4-Nisâ 127
    lehunne : onlar, onlara, onlar için
  30366. 4-Nisâ 127
    ve tergabûne : ve rağbet ediyorsunuz, arzuluyorsunuz, istiyorsunuz
  30367. 4-Nisâ 127
    en tenkihû-hunne : onları nikâhlamanız
  30368. 4-Nisâ 127
    ve el mustad'afîne : ve zayıf olanlar, aciz olanlar
  30369. 4-Nisâ 127
    min el vildâni : çocuklardan
  30370. 4-Nisâ 127
    ve : ve
  30371. 4-Nisâ 127
    en tekûmû : ikame etmeniz, hakkıyla, gereği üzere yerine getirmeniz
  30372. 4-Nisâ 127
    li el yetâmâ : yetimler için, yetimlere
  30373. 4-Nisâ 127
    bi el kıstı : adalet ile
  30374. 4-Nisâ 127
    ve mâ : ve şey, ve ne
  30375. 4-Nisâ 127
    tef'alû : yaparsınız
  30376. 4-Nisâ 127
    fe : o taktirde
  30377. 4-Nisâ 127
    inne : muhakkak
  30378. 4-Nisâ 127
    allâhe : Allah
  30379. 4-Nisâ 127
    ne : oldu, ...dır
  30380. 4-Nisâ 127
    alîmen : en iyi bilen
  30381. 4-Nisâ 128
    ve in : ve eğer, şayet, ... ise, olsa
  30382. 4-Nisâ 128
    imraetun : bir kadın
  30383. 4-Nisâ 128
    fet : korktu
  30384. 4-Nisâ 128
    nuşûzen : geçimsizlik, ilgisizlik
  30385. 4-Nisâ 128
    ev : veya
  30386. 4-Nisâ 128
    fe : o zaman, artık
  30387. 4-Nisâ 128
    aleyhimâ : ikisinin üzerine, ikisine
  30388. 4-Nisâ 128
    en : olmak
  30389. 4-Nisâ 128
    beyne-humâ : onların ikisinin arası
  30390. 4-Nisâ 128
    ve es sulhu : ve sulh, barış, anlaşma
  30391. 4-Nisâ 128
    ve uhdırati : ve hazır kılındı
  30392. 4-Nisâ 128
    el enfusu : nefsler
  30393. 4-Nisâ 128
    eş şuhha : hırs, cimrilik, kıskançlık
  30394. 4-Nisâ 128
    ve in : ve eğer, şayet, ... ise, olsa
  30395. 4-Nisâ 128
    ve tettekû : ve takva sahibi olursunuz
  30396. 4-Nisâ 128
    fe : o taktirde
  30397. 4-Nisâ 128
    inne : muhakkak, mutlaka
  30398. 4-Nisâ 128
    allâhe : Allah
  30399. 4-Nisâ 128
    ne : oldu, ...dır
  30400. 4-Nisâ 128
    ta'melûne : siz yaparsınız
  30401. 4-Nisâ 129
    ve : ve
  30402. 4-Nisâ 129
    len testatîû : asla güç yetiremezsiniz
  30403. 4-Nisâ 129
    en : olmak
  30404. 4-Nisâ 129
    beyne : arasında
  30405. 4-Nisâ 129
    en nisâi : kadınlar
  30406. 4-Nisâ 129
    ve lev : ve eğer olsa bile
  30407. 4-Nisâ 129
    fe : o halde, öyleyse
  30408. 4-Nisâ 129
    temîlû : meyletmeyin
  30409. 4-Nisâ 129
    kulle : bütünüyle,hepsi, tamamen
  30410. 4-Nisâ 129
    el meyli : meyil, sevgi, ilgi
  30411. 4-Nisâ 129
    fe : o taktirde, böylece
  30412. 4-Nisâ 129
    tezerû-hâ : onu terkedersiniz, bırakırsınız
  30413. 4-Nisâ 129
    ke : gibi
  30414. 4-Nisâ 129
    el muallakati : muallakta, boşlukta
  30415. 4-Nisâ 129
    ve in : ve eğer, olsa, ... ise
  30416. 4-Nisâ 129
    ve tettekû : ve takva sahibi olun
  30417. 4-Nisâ 129
    fe : o taktirde
  30418. 4-Nisâ 129
    inne : muhakkak
  30419. 4-Nisâ 129
    allâhe : Allah
  30420. 4-Nisâ 129
    ne : oldu, ...dır
  30421. 4-Nisâ 129
    rahîmen : Rahim, merhamet eden, Rahim esması ile tacelli eden, rahmet nuru gönderen
  30422. 4-Nisâ 130
    ve in : ve eğer, olsa, ... ise
  30423. 4-Nisâ 130
    yeteferrekâ : ayrılırlar
  30424. 4-Nisâ 130
    kullen : hepsini
  30425. 4-Nisâ 130
    min seati-hî : onun (kendinin) genişliğinden (bol nimetinden)
  30426. 4-Nisâ 130
    vene : ve oldu, ...dır
  30427. 4-Nisâ 130
    hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi sahibi
  30428. 4-Nisâ 131
    ve li allâhi : ve Allah'ın, Allah'a ait
  30429. 4-Nisâ 131
    es semâvâti : semâlarda, göklerde
  30430. 4-Nisâ 131
    ve mâ : ve şey, şeyler, olanlar
  30431. 4-Nisâ 131
    el ardı : arzda, yeryüzünde, yerde
  30432. 4-Nisâ 131
    ve lekad : ve and olsun
  30433. 4-Nisâ 131
    ellezîne : onlar, olanlar
  30434. 4-Nisâ 131
    el kitâbe : kitap
  30435. 4-Nisâ 131
    ve iyyâ-kum : ve sizlere
  30436. 4-Nisâ 131
    en itteku : takva sahibi olma
  30437. 4-Nisâ 131
    allâhe : Allah
  30438. 4-Nisâ 131
    ve in : ve eğer, şayet, olsa, olsa bile, ise
  30439. 4-Nisâ 131
    tekfurû : küfrederseniz, inkâr edersiniz
  30440. 4-Nisâ 131
    fe : halbuki, oysa, olsa bile
  30441. 4-Nisâ 131
    inne : muhakkak, gerçekten
  30442. 4-Nisâ 131
    es semâvâti : semalarda, göklerde
  30443. 4-Nisâ 131
    ve mâ : ve şey, şeyler, olanlar
  30444. 4-Nisâ 131
    el ardı : arzda, yeryüzünde, yerde
  30445. 4-Nisâ 131
    vene : ve oldu, ...dır
  30446. 4-Nisâ 131
    ganiyyen : gani, zengin (hiç bir şeye muhtaç olmayan, her şeye sahip olan)
  30447. 4-Nisâ 131
    hamîden : hamd edilen, övgü ve hamde layık olan
  30448. 4-Nisâ 132
    ve li allâhi : ve Allah'ın, Allah'a ait
  30449. 4-Nisâ 132
    es semâvâti : semâlarda, göklerde
  30450. 4-Nisâ 132
    ve mâ : ve şey, şeyler, olanlar
  30451. 4-Nisâ 132
    el ardı : arzda, yeryüzünde
  30452. 4-Nisâ 132
    ve kefâ bi : ve kâfi, yeterli, yeter
  30453. 4-Nisâ 132
    vekîlen : vekil olarak
  30454. 4-Nisâ 133
    yeşa' : o diler
  30455. 4-Nisâ 133
    eyyuhâ : ey
  30456. 4-Nisâ 133
    en nâsu : insanlar
  30457. 4-Nisâ 133
    ve ye'ti : ve getirir
  30458. 4-Nisâ 133
    bi âharîne : başkalarını, diğerlerini
  30459. 4-Nisâ 133
    vene : ve oldu, ...dır
  30460. 4-Nisâ 133
    like : bu
  30461. 4-Nisâ 134
    men : kim, kimse, kişi ...ise
  30462. 4-Nisâ 134
    ne : oldu, ... dır
  30463. 4-Nisâ 134
    sevâbe : sevap (nimet)
  30464. 4-Nisâ 134
    ed dunyâ : dünya
  30465. 4-Nisâ 134
    fe : o taktirde, halbu ki, oysa, olsa bile
  30466. 4-Nisâ 134
    inde : yanında, katında
  30467. 4-Nisâ 134
    sevâbu : sevap
  30468. 4-Nisâ 134
    ed dunyâ : dünya
  30469. 4-Nisâ 134
    ve el âhırati : ve ahiret
  30470. 4-Nisâ 134
    vene : oldu, ...dır
  30471. 4-Nisâ 134
    semîan : semî, en iyi işiten
  30472. 4-Nisâ 135
    eyyuhâ : ey
  30473. 4-Nisâ 135
    ellezîne : onlar, ... olanlar
  30474. 4-Nisâ 135
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler, yaşarken Allah’a ulaşmayı dilediler
  30475. 4-Nisâ 135
    kavvamîne : himaye edenler, hakkıyla yerine getirenler
  30476. 4-Nisâ 135
    bi el kıstı : adaleti
  30477. 4-Nisâ 135
    şuhedâe : şahitler
  30478. 4-Nisâ 135
    ve lev : ve eğer, olsa bile
  30479. 4-Nisâ 135
    alâ enfusı-kum : kendi nefslerinize, kendinize
  30480. 4-Nisâ 135
    ev : veya
  30481. 4-Nisâ 135
    ellideyni : ana-baba
  30482. 4-Nisâ 135
    ve el akrabîne : ve yakınlar, akrabalar
  30483. 4-Nisâ 135
    yekun : olur
  30484. 4-Nisâ 135
    ganiyyen : zengin
  30485. 4-Nisâ 135
    ev : veya
  30486. 4-Nisâ 135
    fe : o taktirde, oysa, halbuki
  30487. 4-Nisâ 135
    evlâ : daha yakın
  30488. 4-Nisâ 135
    fe : o taktirde, oysa, halbuki
  30489. 4-Nisâ 135
    tettebiû : tâbî olmayın, uymayın
  30490. 4-Nisâ 135
    el hevâ : hevesler, nefsin istekleri
  30491. 4-Nisâ 135
    en : olmak
  30492. 4-Nisâ 135
    ve in : ve eğer, olsa, ise
  30493. 4-Nisâ 135
    telvû : dilinizi eğip bükersiniz, sözü değiştirirsiniz, doğruyu söylemezsiniz
  30494. 4-Nisâ 135
    ev : veya
  30495. 4-Nisâ 135
    fe : bundan sonra
  30496. 4-Nisâ 135
    inne : muhakkak
  30497. 4-Nisâ 135
    allâhe : Allah
  30498. 4-Nisâ 135
    ne : oldu, ...dır
  30499. 4-Nisâ 135
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  30500. 4-Nisâ 136
    eyyuhâ : ey
  30501. 4-Nisâ 136
    ellezîne : onlar, ...olanlar
  30502. 4-Nisâ 136
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  30503. 4-Nisâ 136
    ve resûli-hî : ve onun resûlu
  30504. 4-Nisâ 136
    ve el kitâbi : ve kitap
  30505. 4-Nisâ 136
    ellezî : ki o
  30506. 4-Nisâ 136
    nezzele : indirdi
  30507. 4-Nisâ 136
    alâ resûli-hî : onun resûlüne, kendi resûlüne, resûlüne
  30508. 4-Nisâ 136
    ve el kitâbi : ve kitap
  30509. 4-Nisâ 136
    ellezî : ki o
  30510. 4-Nisâ 136
    enzele : indirdi
  30511. 4-Nisâ 136
    ve men : ve kim
  30512. 4-Nisâ 136
    yekfur : inkâr eder
  30513. 4-Nisâ 136
    ve melâiketi-hî : ve onun melekleri
  30514. 4-Nisâ 136
    ve kutubi-hî : ve onun kitapları
  30515. 4-Nisâ 136
    ve rusuli-hî : ve onun resûlleri, elçileri
  30516. 4-Nisâ 136
    ve el yevmi el âhıri : ve âhir gün, son gün
  30517. 4-Nisâ 136
    fe kad : o taktirde olmuştur
  30518. 4-Nisâ 136
    dalle : saptı
  30519. 4-Nisâ 136
    dalâlen : dalâlet
  30520. 4-Nisâ 136
    baîden : uzak
  30521. 4-Nisâ 137
    inne : muhakkak
  30522. 4-Nisâ 137
    ellezîne : onlar, olanlar
  30523. 4-Nisâ 137
    âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular
  30524. 4-Nisâ 137
    summe : sonra
  30525. 4-Nisâ 137
    keferû : inkâr ettiler
  30526. 4-Nisâ 137
    summe : sonra
  30527. 4-Nisâ 137
    âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular
  30528. 4-Nisâ 137
    summe : sonra
  30529. 4-Nisâ 137
    keferû : inkâr ettiler
  30530. 4-Nisâ 137
    summe : sonra
  30531. 4-Nisâ 137
    lem yekun : olmadı, değil
  30532. 4-Nisâ 137
    lehum : onlar, onları
  30533. 4-Nisâ 137
    ve lâ : ve olmaz, değil
  30534. 4-Nisâ 137
    li yehdiye-hum : onları hidayet etmesi
  30535. 4-Nisâ 137
    sebîlen : yol
  30536. 4-Nisâ 138
    beşşir : müjdele
  30537. 4-Nisâ 138
    el munâfikîne : münafıklar, iki yüzlüler
  30538. 4-Nisâ 138
    bi enne : ....olduğunu
  30539. 4-Nisâ 138
    lehum : onlar için
  30540. 4-Nisâ 138
    azâben : azap
  30541. 4-Nisâ 138
    elîmen : elîm, acıklı
  30542. 4-Nisâ 139
    ellezîne : onlar, olanlar
  30543. 4-Nisâ 139
    yettehızûne : edinirler
  30544. 4-Nisâ 139
    el kâfirîne : kâfirler
  30545. 4-Nisâ 139
    evliyâe : veliler, dostlar
  30546. 4-Nisâ 139
    el mu'minîne : mü'minler
  30547. 4-Nisâ 139
    e : ... mı?
  30548. 4-Nisâ 139
    yebtegûne : arıyorlar
  30549. 4-Nisâ 139
    inde-hum : onların yanında
  30550. 4-Nisâ 139
    el izzete : izzet, şeref
  30551. 4-Nisâ 139
    fe : artık, halbuki, oysa
  30552. 4-Nisâ 139
    inne : muhakkak
  30553. 4-Nisâ 139
    el izzete : izzet, şeref
  30554. 4-Nisâ 139
    cemîan : hepsi, tamamı
  30555. 4-Nisâ 140
    ve kad : ve olmuştu
  30556. 4-Nisâ 140
    nezzele : indirdi
  30557. 4-Nisâ 140
    aleykum : size
  30558. 4-Nisâ 140
    el kitâbi : kitapta
  30559. 4-Nisâ 140
    en : olmak
  30560. 4-Nisâ 140
    semi'tum : siz işittiniz
  30561. 4-Nisâ 140
    yukferu : inkâr eder
  30562. 4-Nisâ 140
    ve yustehzeu : ve alay eder
  30563. 4-Nisâ 140
    fe : artık, o zaman
  30564. 4-Nisâ 140
    mea-hum : onlarla beraber
  30565. 4-Nisâ 140
    inne-kum : muhakkak ki siz, mutlaka siz
  30566. 4-Nisâ 140
    izen : öyle olunca, aksi halde
  30567. 4-Nisâ 140
    inne : muhakkak
  30568. 4-Nisâ 140
    allâhe : Allah
  30569. 4-Nisâ 140
    el munâfikîne : münâfıklar
  30570. 4-Nisâ 140
    ve el kâfirîne : vefirler
  30571. 4-Nisâ 140
    cehenneme : cehennem
  30572. 4-Nisâ 140
    cemîan : hepsi
  30573. 4-Nisâ 141
    ellezîne : onlar, ... olanlar
  30574. 4-Nisâ 141
    yeterabbesûne : gözlüyorlar
  30575. 4-Nisâ 141
    fe : öyle ki, o zaman
  30576. 4-Nisâ 141
    in kâne : şayet, eğer oldu ise
  30577. 4-Nisâ 141
    lekum : size, sizin için
  30578. 4-Nisâ 141
    fethun : bir fetih
  30579. 4-Nisâ 141
    e : mı?
  30580. 4-Nisâ 141
    lem nekun : biz olmadık
  30581. 4-Nisâ 141
    mea-kum : sizinle beraber
  30582. 4-Nisâ 141
    ve : ve
  30583. 4-Nisâ 141
    in kâne : şayet, eğer oldu ise
  30584. 4-Nisâ 141
    li el kâfirîne : kâfirler için, kâfirlere
  30585. 4-Nisâ 141
    e : mı?
  30586. 4-Nisâ 141
    lem nestahviz : biz kaplamadık, siper olmadık
  30587. 4-Nisâ 141
    aleykum : size, sizin üzerinize
  30588. 4-Nisâ 141
    ve nemna'-kum : ve size ... olmasına mani olduk
  30589. 4-Nisâ 141
    min el mu'minîne : mü'minlerden
  30590. 4-Nisâ 141
    fe : o zaman, artık
  30591. 4-Nisâ 141
    beyne-kum : sizin aranızda
  30592. 4-Nisâ 141
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  30593. 4-Nisâ 141
    ve : ve
  30594. 4-Nisâ 141
    len yec'ale : asla yapmaz
  30595. 4-Nisâ 141
    li el kâfirîne : kâfirlere
  30596. 4-Nisâ 141
    alâ el mu'minîne : mü'minler üzerine, mü'minlere karşı
  30597. 4-Nisâ 141
    sebîlen : bir yol
  30598. 4-Nisâ 142
    inne : muhakkak
  30599. 4-Nisâ 142
    el munâfikîne : münafıklar
  30600. 4-Nisâ 142
    yuhâdiûne : aldatırlar, hile yaparlar
  30601. 4-Nisâ 142
    allahe : Allah
  30602. 4-Nisâ 142
    ve huve : ve o
  30603. 4-Nisâ 142
    ve izâ : ve ... olduğu zaman
  30604. 4-Nisâ 142
    ilâ es salâti : namaza
  30605. 4-Nisâ 142
    yurâune : gösteriş yaparlar
  30606. 4-Nisâ 142
    ense : insanlar
  30607. 4-Nisâ 142
    ve : ve
  30608. 4-Nisâ 142
    yezkurûne : zikretmezler
  30609. 4-Nisâ 142
    allâhe : Allah
  30610. 4-Nisâ 142
    kalîlen : az, pek az
  30611. 4-Nisâ 143
    muzebzebîne : tereddüt edenler, bocalayanlar, bocalayıp duranlar
  30612. 4-Nisâ 143
    beyne : arasında
  30613. 4-Nisâ 143
    like : bu, bunlar
  30614. 4-Nisâ 143
    ve lâ ilâ hâulâi : ve onlarla olmazlar
  30615. 4-Nisâ 143
    ve men : ve kim, kimi
  30616. 4-Nisâ 143
    fe : artık
  30617. 4-Nisâ 143
    len tecide : asla bulamazsın
  30618. 4-Nisâ 143
    lehu : onun için
  30619. 4-Nisâ 143
    sebîlen : bir yol
  30620. 4-Nisâ 144
    eyyuhâ : ey (seslenme edatı)
  30621. 4-Nisâ 144
    ellezîne : onlar, ... olanlar
  30622. 4-Nisâ 144
    âmenû : amenu oldular, îmân ettiler, ölmeden önce ruhunu Allah'a ulaştırmayı dilediler
  30623. 4-Nisâ 144
    tettehızû : edinmeyin
  30624. 4-Nisâ 144
    el kâfirîne : kâfirler
  30625. 4-Nisâ 144
    evliyâe : dostlar
  30626. 4-Nisâ 144
    el mu'minîne : mü'minler
  30627. 4-Nisâ 144
    e : mı?
  30628. 4-Nisâ 144
    turîdûne : istiyorsunuz
  30629. 4-Nisâ 144
    en tec'alû : kılmanız, edinmeniz, yapmanız
  30630. 4-Nisâ 144
    sultânen : hüccet, delil
  30631. 4-Nisâ 144
    aleykum : size, sizin üzerinize, aleyhinize
  30632. 4-Nisâ 144
    mubînen : açık, apaçık
  30633. 4-Nisâ 145
    inne : muhakkak
  30634. 4-Nisâ 145
    el munâfikîne : münâfıklar
  30635. 4-Nisâ 145
    ed derki : tabakasında
  30636. 4-Nisâ 145
    el esfeli : en sefil, en aşağı
  30637. 4-Nisâ 145
    min en nâri : ateşten, ateşin
  30638. 4-Nisâ 145
    ve : ve
  30639. 4-Nisâ 145
    len tecide : bulamazsın
  30640. 4-Nisâ 145
    lehum : onlara, onlar için
  30641. 4-Nisâ 146
    ellezîne : onlar, ... olanlar
  30642. 4-Nisâ 146
    ve aslehû : ve nefsini ıslâh ettiler, nefs tezkiyesi yaptılar
  30643. 4-Nisâ 146
    ve ı'tesamû : ve tutunup sarıldılar
  30644. 4-Nisâ 146
    ve ahlesû : ve halis kıldılar
  30645. 4-Nisâ 146
    ne-hum : onların dînleri, dînleri
  30646. 4-Nisâ 146
    fe : işte
  30647. 4-Nisâ 146
    ulâike : işte onlar
  30648. 4-Nisâ 146
    mea : beraber
  30649. 4-Nisâ 146
    el mu'minîne : mü'minler
  30650. 4-Nisâ 146
    ve sevfe : ve yakında
  30651. 4-Nisâ 146
    el mu'minîne : mü'minler
  30652. 4-Nisâ 146
    ecran : ecr, karşılık, mükâfat
  30653. 4-Nisâ 146
    azîmen : azîm, büyük
  30654. 4-Nisâ 147
    yef'alu : yapmaz, olmaz
  30655. 4-Nisâ 147
    şekertum : siz şükrettiniz
  30656. 4-Nisâ 147
    ve âmentum : ve îmân ettiniz, âmenû oldunuz, yaşarken Allah’a ulaşmayı dilediniz
  30657. 4-Nisâ 147
    vene : ve oldu, idi, ...dır
  30658. 4-Nisâ 147
    alîmen : en iyi bilen
  30659. 4-Nisâ 148
    el cehra : açıkça, açık olarak
  30660. 4-Nisâ 148
    bi es sûi : kötüyü, fenayı
  30661. 4-Nisâ 148
    min el kavli : sözden, sözün
  30662. 4-Nisâ 148
    men : kim, kişi
  30663. 4-Nisâ 148
    zulime : zulmedildi, zulum yapıldı, haksızlığa uğratıldı
  30664. 4-Nisâ 148
    vene : ve oldu, ...dır
  30665. 4-Nisâ 148
    semîan : en iyi işiten
  30666. 4-Nisâ 148
    alîmen : en iyi bilen
  30667. 4-Nisâ 149
    ev : veya, ya da
  30668. 4-Nisâ 149
    ev : veya, ya da
  30669. 4-Nisâ 149
    fe : o zaman, o taktirde
  30670. 4-Nisâ 149
    inne : muhakkak
  30671. 4-Nisâ 149
    allâhe : Allah
  30672. 4-Nisâ 149
    ne : oldu, ...dır
  30673. 4-Nisâ 149
    afuvven : affeden, affedici
  30674. 4-Nisâ 150
    inne : muhakkak
  30675. 4-Nisâ 150
    ellezîne : onlar, ... olanlar
  30676. 4-Nisâ 150
    yekfurûne : inkâr ederler
  30677. 4-Nisâ 150
    ve rusuli-hî : ve O'nun resûlleri, elçileri
  30678. 4-Nisâ 150
    ve yurîdûne : ve isterler
  30679. 4-Nisâ 150
    en : olmak
  30680. 4-Nisâ 150
    yuferrikû : ayırırlar, ayırım yaparlar
  30681. 4-Nisâ 150
    beyne : arası
  30682. 4-Nisâ 150
    ve rusuli-hî : ve onun resûlleri, elçileri
  30683. 4-Nisâ 150
    ve yekûlûne : ve derler
  30684. 4-Nisâ 150
    ve nekfuru : ve inkâr ederiz
  30685. 4-Nisâ 150
    ve yurîdûne : ve isterler
  30686. 4-Nisâ 150
    en : olmak
  30687. 4-Nisâ 150
    yettehızû : edinirler
  30688. 4-Nisâ 150
    beyne : arası, arasında
  30689. 4-Nisâ 150
    like : işte bu,bu, bunlar
  30690. 4-Nisâ 150
    sebîlen : bir yol
  30691. 4-Nisâ 151
    ulâike : işte onlar
  30692. 4-Nisâ 151
    el kâfirûne : kâfir olanlar, kâfirler
  30693. 4-Nisâ 151
    ve a'tednâ : ve biz hazırladık
  30694. 4-Nisâ 151
    li el kâfirîne : kâfirler için
  30695. 4-Nisâ 151
    azâben : azap
  30696. 4-Nisâ 151
    muhînen : muhîn, alçaltıcı, zelil
  30697. 4-Nisâ 152
    ve ellezîne : ve onlar
  30698. 4-Nisâ 152
    âmenû : îmân ettiler, amenu oldular
  30699. 4-Nisâ 152
    ve rusuli-hî : ve onun resûlleri
  30700. 4-Nisâ 152
    ve : ve
  30701. 4-Nisâ 152
    lem yuferrikû : ayırmazlar, ayırım yapmazlar
  30702. 4-Nisâ 152
    beyne : arası, arasında
  30703. 4-Nisâ 152
    ehadin : biri, birini
  30704. 4-Nisâ 152
    ulâike : işte onlar
  30705. 4-Nisâ 152
    sevfe : ileride, yakında ... olacak
  30706. 4-Nisâ 152
    vene : ve oldu, idi, ...dır
  30707. 4-Nisâ 152
    rahîmen : rahim olan, merhamet eden,
  30708. 4-Nisâ 153
    yes'elu-ke : senden istiyorlar
  30709. 4-Nisâ 153
    ehlu el kitâbi : Kitap ehli
  30710. 4-Nisâ 153
    en tunezzile : indirmeni
  30711. 4-Nisâ 153
    aleyhim : onlara
  30712. 4-Nisâ 153
    kitâben : bir Kitap
  30713. 4-Nisâ 153
    min es semâi : semâdan , gökten
  30714. 4-Nisâ 153
    fe kad : o zaman, halbuki, oysa ... olmuştu
  30715. 4-Nisâ 153
    seelû : istediler
  30716. 4-Nisâ 153
    ekbere : daha büyük
  30717. 4-Nisâ 153
    like : işte bu, bu
  30718. 4-Nisâ 153
    fe : o halde, o zaman, o takdirde
  30719. 4-Nisâ 153
    eri-nâ : bizester
  30720. 4-Nisâ 153
    allâhe : Allah
  30721. 4-Nisâ 153
    cehraten : açıkça
  30722. 4-Nisâ 153
    fe : bunun üzerine
  30723. 4-Nisâ 153
    ehazet-hum : onları yakaladı, helâk etti
  30724. 4-Nisâ 153
    es sâikatu : yıldırım
  30725. 4-Nisâ 153
    summe : sonra, ardından
  30726. 4-Nisâ 153
    ittehazû : edindiler
  30727. 4-Nisâ 153
    el ıcle : buzağı
  30728. 4-Nisâ 153
    et-hum : onlara geldi
  30729. 4-Nisâ 153
    el beyyinâtu : beyyineler, belgeler, açık deliller, açık mucizeler
  30730. 4-Nisâ 153
    fe : buna rağmen, o halde, o zaman, o takdirde
  30731. 4-Nisâ 153
    afevnâ : biz affettik
  30732. 4-Nisâ 153
    an zâlike : bundan
  30733. 4-Nisâ 153
    ve âteynâ : ve biz verdik
  30734. 4-Nisâ 153
    sultânen : sultan, yetki, güç, delil
  30735. 4-Nisâ 153
    mubînen : apaçık
  30736. 4-Nisâ 154
    ve rafa'nâ : ve biz yükselttik
  30737. 4-Nisâ 154
    fevka-hum : onların üstüne
  30738. 4-Nisâ 154
    et tûra : Tur'u, Tur dağını
  30739. 4-Nisâ 154
    ve kulnâ : ve biz dedik
  30740. 4-Nisâ 154
    lehum : onlara
  30741. 4-Nisâ 154
    elbe : kapı
  30742. 4-Nisâ 154
    succeden : secde ederek
  30743. 4-Nisâ 154
    ve kulnâ : ve biz dedik
  30744. 4-Nisâ 154
    lehum : onlara
  30745. 4-Nisâ 154
    es sebti : cumartesi gününde
  30746. 4-Nisâ 154
    ve ehaznâ : ve biz aldık
  30747. 4-Nisâ 155
    fe -- bi mâ : fakat bu -- sebebiyle
  30748. 4-Nisâ 155
    ve kufri-him : ve onların inkâr etmeleri
  30749. 4-Nisâ 155
    ve katli-him : ve onları öldürmeleri
  30750. 4-Nisâ 155
    el enbiyâe : nebiler, peygamberler
  30751. 4-Nisâ 155
    ve kavli-him : ve onların sözleri
  30752. 4-Nisâ 155
    bel : hayır, bilakis, tam aksi
  30753. 4-Nisâ 155
    aleyhâ : onun üzerini
  30754. 4-Nisâ 155
    fe : böylece
  30755. 4-Nisâ 155
    lâ yu'minûne : îmân etmezler
  30756. 4-Nisâ 155
    kalîlen : az, pek az
  30757. 4-Nisâ 156
    ve bi kufri-him : ve onların küfürleri, inkârları
  30758. 4-Nisâ 156
    ve kavli-him : ve onların sözleri
  30759. 4-Nisâ 156
    alâ meryeme : Hz.Meryem'e
  30760. 4-Nisâ 156
    buhtânen : yalan söz, iftira
  30761. 4-Nisâ 157
    ve kavli-him : ve onların sözleri
  30762. 4-Nisâ 157
    katelnâ : biz öldürdük
  30763. 4-Nisâ 157
    el mesîha : Mesih (Hz. İsa)
  30764. 4-Nisâ 157
    îsâ ibne meryeme : Meryem'in oğlu İsa
  30765. 4-Nisâ 157
    resûle : resûl
  30766. 4-Nisâ 157
    ve : ve
  30767. 4-Nisâ 157
    katelû-hu : onu öldürmediler
  30768. 4-Nisâ 157
    ve : ve
  30769. 4-Nisâ 157
    salebû-hu : onu asmadılar
  30770. 4-Nisâ 157
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  30771. 4-Nisâ 157
    şubbihe : benzetildi, benzer olarak gösterildi
  30772. 4-Nisâ 157
    lehum : onlara
  30773. 4-Nisâ 157
    ve inne : ve muhakkak
  30774. 4-Nisâ 157
    ellezîne : onlar, olanlar
  30775. 4-Nisâ 157
    ıhtelefû : ihtilafa, anlaşmazlığa, ayrılığa düştüler
  30776. 4-Nisâ 157
    le fî şekkin : mutlaka şüpheindeler
  30777. 4-Nisâ 157
    lehum : onların
  30778. 4-Nisâ 157
    ez zanni : zan
  30779. 4-Nisâ 157
    ve : ve
  30780. 4-Nisâ 157
    katelû-hu : onu öldürmediler
  30781. 4-Nisâ 157
    yakînen : kesinlikle
  30782. 4-Nisâ 158
    bel : hayır
  30783. 4-Nisâ 158
    ileyhi : ona, kendisine
  30784. 4-Nisâ 158
    vene : ve oldu, idi, ...dır
  30785. 4-Nisâ 158
    azîzen : aziz, yüce, üstün
  30786. 4-Nisâ 158
    hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi
  30787. 4-Nisâ 159
    ve : ve
  30788. 4-Nisâ 159
    ehli el kitâbi : kitap ehli
  30789. 4-Nisâ 159
    le yu'minenne : mutlaka îmân edecekler
  30790. 4-Nisâ 159
    kable : önce
  30791. 4-Nisâ 159
    mevti-hî : onun ölümü
  30792. 4-Nisâ 159
    ve yevme el kıyâmeti : ve kıyâmet günü
  30793. 4-Nisâ 159
    yekûnu : olur, olacak
  30794. 4-Nisâ 159
    aleyhim : onlara, onların üzerine
  30795. 4-Nisâ 159
    şehîden : şahit
  30796. 4-Nisâ 160
    fe : artık
  30797. 4-Nisâ 160
    min ellezîne : onlardan
  30798. 4-Nisâ 160
    harremnâ : haram kıldık, yasakladık
  30799. 4-Nisâ 160
    aleyhim : onlara
  30800. 4-Nisâ 160
    uhıllet : helâl kılınmış olan
  30801. 4-Nisâ 160
    lehum : onlara, kendilerine
  30802. 4-Nisâ 160
    ve bi saddi-him : ve onları men etmeleri sebebiyle
  30803. 4-Nisâ 160
    an sebîli : yoldan
  30804. 4-Nisâ 160
    kesîran : çok , bir çok
  30805. 4-Nisâ 161
    ve ahzi-him : ve onların almaları
  30806. 4-Nisâ 161
    er ribâ : riba, faiz
  30807. 4-Nisâ 161
    ve kad : ve ... olmuş, olmuştu
  30808. 4-Nisâ 161
    ve ekli-him : ve onların yemeleri
  30809. 4-Nisâ 161
    emvâle : mallar
  30810. 4-Nisâ 161
    en nâsi : insanlar
  30811. 4-Nisâ 161
    bi el bâtılı : batılla, haksızlıkla
  30812. 4-Nisâ 161
    ve a'tednâ : ve biz hazırladık
  30813. 4-Nisâ 161
    li el kâfirîne : kâfirler için, inkâr edenler için
  30814. 4-Nisâ 161
    azâben : azap
  30815. 4-Nisâ 161
    elîmen : elim, acıklı
  30816. 4-Nisâ 162
    er râsihûne : râsihunlar, bir konuda derinleşmiş olanlar
  30817. 4-Nisâ 162
    el ilmi : ilimde
  30818. 4-Nisâ 162
    ve el mu'minûne : ve mü'minler, îmân edenler
  30819. 4-Nisâ 162
    yu'minûne : îmân ederler
  30820. 4-Nisâ 162
    unzile : indirilen
  30821. 4-Nisâ 162
    ileyke : sana
  30822. 4-Nisâ 162
    ve mâ : ve şey
  30823. 4-Nisâ 162
    unzile : indirildi
  30824. 4-Nisâ 162
    min kabli-ke : senden önce
  30825. 4-Nisâ 162
    ve el mukîmîne : ve ikame edenler, yerine getirenler
  30826. 4-Nisâ 162
    es salâte : namaz
  30827. 4-Nisâ 162
    ve el mu'tûne : ve verenler
  30828. 4-Nisâ 162
    ez zekâte : zekât
  30829. 4-Nisâ 162
    ve el mu'minûne : ve mü'minler, îmân edenler
  30830. 4-Nisâ 162
    ve el yevmi el âhiri : ve son gün, kıyâmet günü
  30831. 4-Nisâ 162
    ulâike : işte onlar
  30832. 4-Nisâ 162
    se nu'tî-him : ileride, yakında onlara vereceğiz
  30833. 4-Nisâ 162
    ecran : ecir, mükâfat
  30834. 4-Nisâ 162
    azîmen : azim, büyük, çok büyük
  30835. 4-Nisâ 163
    evhaynâ : biz vahyettik
  30836. 4-Nisâ 163
    ileyke : sana
  30837. 4-Nisâ 163
    kemâ : gibi
  30838. 4-Nisâ 163
    evhaynâ : biz vahyettik
  30839. 4-Nisâ 163
    ve en nebiyyîne : ve nebiler, peygamberler
  30840. 4-Nisâ 163
    ve evhaynâ : ve biz vahyettik
  30841. 4-Nisâ 163
    ilâ ibrâhîme : Hz. İbrâhîm'e
  30842. 4-Nisâ 163
    ve ismâîle : ve Hz. İsmail
  30843. 4-Nisâ 163
    ve ishâka : ve Hz. İshak
  30844. 4-Nisâ 163
    ve ya'kûbe : ve Hz. Yakub
  30845. 4-Nisâ 163
    ve el esbâti : ve (oğullar), torunlar
  30846. 4-Nisâ 163
    ve îsâ : ve Hz. İsa'ya
  30847. 4-Nisâ 163
    ve eyyûbe : ve Hz. Eyyüb
  30848. 4-Nisâ 163
    venuse : ve Hz. Yunus
  30849. 4-Nisâ 163
    ve hârûne : ve Hz. Harun
  30850. 4-Nisâ 163
    ve suleymâne : ve Hz. Süleyman
  30851. 4-Nisâ 163
    ve âteynâ : ve biz verdik
  30852. 4-Nisâ 163
    dâvûde : Hz. Davud
  30853. 4-Nisâ 163
    zebûran : Zebur
  30854. 4-Nisâ 164
    ve rusulen : ve resûller
  30855. 4-Nisâ 164
    aleyke : sana
  30856. 4-Nisâ 164
    ve rusulen : ve resûller
  30857. 4-Nisâ 164
    lem naksus-hum : onları kıssa etmedik, anlatmadık
  30858. 4-Nisâ 164
    aleyke : sana
  30859. 4-Nisâ 164
    ve kelleme : ve konuştu
  30860. 4-Nisâ 164
    teklîmen : kelimelerle, konuşarak, hitap ederek
  30861. 4-Nisâ 165
    rusulen : resûller, elçiler
  30862. 4-Nisâ 165
    mubeşşirîne : müjdeleyiciler
  30863. 4-Nisâ 165
    ve munzirîne : ve uyarıcılar
  30864. 4-Nisâ 165
    ellâ yekûne : olmaması
  30865. 4-Nisâ 165
    li en nâsi : insanlar için, insanların
  30866. 4-Nisâ 165
    huccetun : hüccet, delil, savunma bahanesi
  30867. 4-Nisâ 165
    ba'de : sonra
  30868. 4-Nisâ 165
    er rusuli : resûller
  30869. 4-Nisâ 165
    vene : ve oldu, ...dır
  30870. 4-Nisâ 165
    azîzen : aziz, yüce
  30871. 4-Nisâ 165
    hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi
  30872. 4-Nisâ 166
    yeşhedu : şahitlik eder
  30873. 4-Nisâ 166
    enzele : indirdi
  30874. 4-Nisâ 166
    ileyke : sana
  30875. 4-Nisâ 166
    enzele-hu : onu indirdi
  30876. 4-Nisâ 166
    ve el melâiketu : ve melekler
  30877. 4-Nisâ 166
    yeşhedûne : şahitlik eder
  30878. 4-Nisâ 166
    ve kefâ bi : ve kâfi, yeterli
  30879. 4-Nisâ 166
    şehîden : şahit olarak
  30880. 4-Nisâ 167
    inne : muhakkak
  30881. 4-Nisâ 167
    ellezîne : onlar, ...olanlar
  30882. 4-Nisâ 167
    keferû : inkâr ettiler
  30883. 4-Nisâ 167
    ve saddû an : ve alıkoydular, engellediler, saptırdılar
  30884. 4-Nisâ 167
    sebîli : yol
  30885. 4-Nisâ 167
    dalâlen : dalâlet
  30886. 4-Nisâ 167
    baîden : uzak
  30887. 4-Nisâ 168
    inne : muhakkkak
  30888. 4-Nisâ 168
    ellezîne : onlar, olanlar
  30889. 4-Nisâ 168
    keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular,
  30890. 4-Nisâ 168
    ve zalemû : ve zulmettiler, haksızlık ettiler
  30891. 4-Nisâ 168
    lem yekun : olmaz, değil
  30892. 4-Nisâ 168
    lehum : onları
  30893. 4-Nisâ 168
    ve : ve
  30894. 4-Nisâ 168
    lâ li yehdiye-hum : onları hidayet edecek değil
  30895. 4-Nisâ 169
    cehenneme : cehennem
  30896. 4-Nisâ 169
    hâlidîne : kalacak olanlar
  30897. 4-Nisâ 169
    ebeden : ebediyyen
  30898. 4-Nisâ 169
    vene : ve oldu, idi, ...dır
  30899. 4-Nisâ 169
    like : bu
  30900. 4-Nisâ 169
    yesîran : kolay
  30901. 4-Nisâ 170
    eyyuhâ : ey
  30902. 4-Nisâ 170
    en nâsu : insanlar
  30903. 4-Nisâ 170
    e-kum : size geldi
  30904. 4-Nisâ 170
    er resûlu : resûl
  30905. 4-Nisâ 170
    bi el hakkı : hak ile
  30906. 4-Nisâ 170
    fe : öyle ise, o taktirde
  30907. 4-Nisâ 170
    lekum : sizin için
  30908. 4-Nisâ 170
    ve in : ve eğer, şayet
  30909. 4-Nisâ 170
    tekfurû : inkâr edersiniz
  30910. 4-Nisâ 170
    fe : öyleyse, o taktirde, ... olsa bile
  30911. 4-Nisâ 170
    inne : muhakkak
  30912. 4-Nisâ 170
    es semâvâti : semâlarda, göklerde
  30913. 4-Nisâ 170
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü, yer
  30914. 4-Nisâ 170
    vene : ve oldu, idi, ...dır
  30915. 4-Nisâ 170
    alîmen : alîm, en iyi bilen
  30916. 4-Nisâ 170
    hakîmen : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  30917. 4-Nisâ 171
    ehle : ehil, sahip
  30918. 4-Nisâ 171
    el kitâbi : Kitap
  30919. 4-Nisâ 171
    ve : ve
  30920. 4-Nisâ 171
    tekûlû : demeyin, söylemeyin
  30921. 4-Nisâ 171
    el hakka : hakk, gerçek, doğru olan
  30922. 4-Nisâ 171
    innemâ : ancak, sadece
  30923. 4-Nisâ 171
    el mesîhu : Mesih (Hz. İsa)
  30924. 4-Nisâ 171
    îsâ ibnu meryeme : Meryem'in oğlu İsa
  30925. 4-Nisâ 171
    resûlu : Resûl
  30926. 4-Nisâ 171
    ve kelimetu-hu : ve onun kelimesi
  30927. 4-Nisâ 171
    elkâ-hâ : ona ilka etti, gönderdi
  30928. 4-Nisâ 171
    ilâ meryeme : Hz. Meryem'e
  30929. 4-Nisâ 171
    ve rûhun : ve Ruh'tur
  30930. 4-Nisâ 171
    fe : artık, öyleyse
  30931. 4-Nisâ 171
    ve rusuli-hî : ve onun resûlleri
  30932. 4-Nisâ 171
    vetekûlû : ve demeyin, söylemeyin
  30933. 4-Nisâ 171
    selâsetun : üçtür
  30934. 4-Nisâ 171
    intehû : vazgeçin, sona erdirin
  30935. 4-Nisâ 171
    lekum : sizin için
  30936. 4-Nisâ 171
    innemâ : ancak, sadece
  30937. 4-Nisâ 171
    subhâne-hû : Onu tenzih edin
  30938. 4-Nisâ 171
    en yekûne : olmak, olması
  30939. 4-Nisâ 171
    lehu : onun
  30940. 4-Nisâ 171
    veledun : çocuk
  30941. 4-Nisâ 171
    lehu : onun
  30942. 4-Nisâ 171
    es semâvâti : semâlarda, göklerde
  30943. 4-Nisâ 171
    el ardı : arzda, yeryüzünde, yerde
  30944. 4-Nisâ 171
    ve kefâ bi : ve kâfi, yeter
  30945. 4-Nisâ 171
    vekîlen : vekil olarak
  30946. 4-Nisâ 172
    len yestenkife : asla çekinmez
  30947. 4-Nisâ 172
    el mesîhu : Mesih ( Hz.İsa)
  30948. 4-Nisâ 172
    en yekûne : olmak
  30949. 4-Nisâ 172
    abden : kul
  30950. 4-Nisâ 172
    ve lâ : ve olmaz
  30951. 4-Nisâ 172
    el melâiketu : melekler
  30952. 4-Nisâ 172
    el mukarrabûne : karip olanlar, yakın olanlar
  30953. 4-Nisâ 172
    ve men : ve kim
  30954. 4-Nisâ 172
    yestenkif : çekinir
  30955. 4-Nisâ 172
    an ibâdeti-hî : ona kul olmaktan
  30956. 4-Nisâ 172
    ve yestekbir : ve kibirlenir, büyüklenir
  30957. 4-Nisâ 172
    fe : artık
  30958. 4-Nisâ 172
    se yahşuru-hum : onları yakında haşr edecek, toplayacak
  30959. 4-Nisâ 172
    ileyhi : ona, kendisine, kendi huzurunda
  30960. 4-Nisâ 172
    cemîan : hepsi
  30961. 4-Nisâ 173
    fe : fakat
  30962. 4-Nisâ 173
    emmâ : ama, ...ise
  30963. 4-Nisâ 173
    ellezîne : onlar, olanlar
  30964. 4-Nisâ 173
    âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular, yaşarken Allah’a ulaşmayı dilediler
  30965. 4-Nisâ 173
    ve amilû es sâlihâti : ve ıslâh edici, nefsi tezkiye edici amel yaptılar
  30966. 4-Nisâ 173
    fe : o taktirde, öyle ise
  30967. 4-Nisâ 173
    yuveffî-him : onlara ödenir
  30968. 4-Nisâ 173
    ve yezîdu-hum : ve onlara ziyade yapar, arttırır, daha çok verir
  30969. 4-Nisâ 173
    ve : ve
  30970. 4-Nisâ 173
    emmâ : ama, ...ise
  30971. 4-Nisâ 173
    ellezîne : onlar, olanlar
  30972. 4-Nisâ 173
    istenkefû : çekinirler, yapmak istemezler
  30973. 4-Nisâ 173
    ve istekberû : ve kibirlenirler , büyüklenirler
  30974. 4-Nisâ 173
    fe : o taktirde, öyle ise
  30975. 4-Nisâ 173
    azâben : azap
  30976. 4-Nisâ 173
    elîmen : elim, acı
  30977. 4-Nisâ 173
    ve : ve
  30978. 4-Nisâ 173
    yecidûne : bulamazlar
  30979. 4-Nisâ 173
    lehum : onlar için, kendileri için
  30980. 4-Nisâ 173
    veliyyen : veli, dost
  30981. 4-Nisâ 173
    ve lâ : ve olmaz
  30982. 4-Nisâ 174
    eyyuhâ : ey
  30983. 4-Nisâ 174
    en nâsû : insanlar
  30984. 4-Nisâ 174
    e-kum : size geldi
  30985. 4-Nisâ 174
    ve enzelnâ : ve biz indirdik
  30986. 4-Nisâ 174
    ileykum : size
  30987. 4-Nisâ 174
    mubînen : açık, apaçık
  30988. 4-Nisâ 175
    fe : böylece, artık
  30989. 4-Nisâ 175
    emmâ : ama, ise
  30990. 4-Nisâ 175
    ellezîne : onlar, olanlar
  30991. 4-Nisâ 175
    âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular, yaşarken Allah’a ulaşmayı dilediler
  30992. 4-Nisâ 175
    ve i'tesamû : ve sarıldılar
  30993. 4-Nisâ 175
    fe : o taktirde, öyle ise
  30994. 4-Nisâ 175
    se yudhılu-hum : onları dahil edecek, koyacak
  30995. 4-Nisâ 175
    rahmetin : rahmetinine
  30996. 4-Nisâ 175
    ve fadlın : ve fazıl
  30997. 4-Nisâ 175
    ve yehdî-him : ve onları hidayet edecek, ulaştıracak
  30998. 4-Nisâ 175
    ileyhi : ona, kendisine
  30999. 4-Nisâ 175
    sırâtan mustekîmen : Sıratı Mustakîm, Allah'a ulaştıran yol
  31000. 4-Nisâ 176
    yesteftûne-ke : senden fetva istiyorlar, soruyorlar
  31001. 4-Nisâ 176
    el kelâleti : anne ve babası ve çocuğu olmayan kimse hakkında (dayı, amca, kardeş gibi ikinci derecede akrabaları olan kimse hakkında)
  31002. 4-Nisâ 176
    heleke : helak oldu, öldü
  31003. 4-Nisâ 176
    leyse : olmadı, yok
  31004. 4-Nisâ 176
    lehû : onun (erkeğin)
  31005. 4-Nisâ 176
    veledun : çocuk
  31006. 4-Nisâ 176
    ve lehû : ve onun (erkeğin) var
  31007. 4-Nisâ 176
    fe lehâ : o taktirde onundur (kadının)
  31008. 4-Nisâ 176
    terake : terketti, bıraktı
  31009. 4-Nisâ 176
    ve huve : ve o (erkek)
  31010. 4-Nisâ 176
    yerisu-hâ : ona (kadına) varis olur
  31011. 4-Nisâ 176
    lem yekun : olmamış, yok
  31012. 4-Nisâ 176
    lehâ : onun (kadının)
  31013. 4-Nisâ 176
    veledun : çocuk
  31014. 4-Nisâ 176
    fe : fakat
  31015. 4-Nisâ 176
    in kânete : eğer iki (kadın) olursa
  31016. 4-Nisâ 176
    isneteyni : iki (kadın)
  31017. 4-Nisâ 176
    fe : o taktirde, o zaman
  31018. 4-Nisâ 176
    lehumâ : o ikisinindir (iki kadının)
  31019. 4-Nisâ 176
    es sulusâni : üçte ikisi
  31020. 4-Nisâ 176
    terake : bıraktı
  31021. 4-Nisâ 176
    ve in : ve eğer ... ise
  31022. 4-Nisâ 176
    ıhveten : kardeş
  31023. 4-Nisâ 176
    ricâlen : erkek
  31024. 4-Nisâ 176
    ve nisâen : ve kadın
  31025. 4-Nisâ 176
    fe : o taktirde, o zaman
  31026. 4-Nisâ 176
    li ez zekeri : erkeğindir
  31027. 4-Nisâ 176
    el unseyeyni : iki kadın
  31028. 4-Nisâ 176
    yubeyyinu : açıklıyor, beyan ediyor
  31029. 4-Nisâ 176
    lekum : size
  31030. 4-Nisâ 176
    en tadıllû : sapmanız, şaşırmanız (şaşırırsınız diye)
  31031. 4-Nisâ 176
    bi kulli şey'in : her şeyi
  31032. 40-Mü'min 2
    tenzîlu el kitâbi : kitabın indirilmesi
  31033. 40-Mü'min 2
    el azîzi : azîz, yüce, üstün ve güçlü
  31034. 40-Mü'min 2
    el alîmi : en iyi bilen
  31035. 40-Mü'min 3
    ez zenbi : günah
  31036. 40-Mü'min 3
    ve kâbili et tevbi : vevbeyi kabul eden
  31037. 40-Mü'min 3
    şedîdi el ikâbi : cezası şiddetli
  31038. 40-Mü'min 3
    et tavli : ihsan, fazl ve kerem sahibi
  31039. 40-Mü'min 3
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  31040. 40-Mü'min 3
    ve : o
  31041. 40-Mü'min 3
    ileyhi : ona
  31042. 40-Mü'min 3
    el masîru : dönüş
  31043. 40-Mü'min 4
    ellezîne : onlar
  31044. 40-Mü'min 4
    keferû : inkâr ettiler
  31045. 40-Mü'min 4
    fe : artık, öyleyse
  31046. 40-Mü'min 4
    lâ yagrur-ke : seni aldatmasın
  31047. 40-Mü'min 4
    tekallubu-hum : onların dönüp dolaşması
  31048. 40-Mü'min 4
    el bilâdi : şehirler arasında, şehirlerde, beldelerde
  31049. 40-Mü'min 5
    kezzebet : yalanladı
  31050. 40-Mü'min 5
    kable-hum : onlardan önce
  31051. 40-Mü'min 5
    ve el ahzâbu : ve hizipler, fırkalar, taifeler
  31052. 40-Mü'min 5
    ve hemmet : ve hamle yaptı, hücum etti
  31053. 40-Mü'min 5
    ummetin : ümmet
  31054. 40-Mü'min 5
    bi resûli-him : onların resûllerine
  31055. 40-Mü'min 5
    li ye'huzû-hu : onu yakalamak için
  31056. 40-Mü'min 5
    vedelû : ve mücâdele ettiler
  31057. 40-Mü'min 5
    bi el bâtılı : bâtıl ile
  31058. 40-Mü'min 5
    el hakka : hak
  31059. 40-Mü'min 5
    fe : böylece, artık
  31060. 40-Mü'min 5
    ehaztu-hum : ve onları yakaladım
  31061. 40-Mü'min 5
    fe : böylece, artık, o zaman
  31062. 40-Mü'min 5
    keyfe : nasıl
  31063. 40-Mü'min 5
    ne : oldu
  31064. 40-Mü'min 6
    ve kezâlike : veteylece, böyle
  31065. 40-Mü'min 6
    kelimetu rabbi-ke : senin Rabbinin sözü
  31066. 40-Mü'min 6
    alâ ellezîne : onların üzerine, onlara
  31067. 40-Mü'min 6
    keferû : inkâr ettiler
  31068. 40-Mü'min 6
    enne-hum : onların olduğu
  31069. 40-Mü'min 6
    ashâbu en nâri : ateşin ehli (ateş ehli), ateş halkı
  31070. 40-Mü'min 7
    ellezîne : onlar
  31071. 40-Mü'min 7
    yahmilûne el arşa : arşı taşıyorlar, tutuyorlar
  31072. 40-Mü'min 7
    ve men havle-hu : ve onun etrafındaki kişi
  31073. 40-Mü'min 7
    yusebbihûne : tesbih ederler
  31074. 40-Mü'min 7
    ve yû'minûne : ve îmân ederler
  31075. 40-Mü'min 7
    ve yestagfirûne : ve mağfiret dilerler, günahları sevaba çevirmesini dilerler
  31076. 40-Mü'min 7
    li ellezîne : onlar için
  31077. 40-Mü'min 7
    âmenû : âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  31078. 40-Mü'min 7
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  31079. 40-Mü'min 7
    vesi'te : sen kuşattın
  31080. 40-Mü'min 7
    kulle şey'in : herşey
  31081. 40-Mü'min 7
    rahmeten : rahmet
  31082. 40-Mü'min 7
    ve ilmen : ve ilim
  31083. 40-Mü'min 7
    fagfir (fe ıgfir) : ve mağfiret et
  31084. 40-Mü'min 7
    li ellezîne : onlar için, onları
  31085. 40-Mü'min 7
    vettebeû (ve ittebeû) : ve tâbî oldular
  31086. 40-Mü'min 7
    sebîle-ke : senin yolun (Sıratı Mustakîm, sana ulaştıran yol)
  31087. 40-Mü'min 7
    vekı-him : onları koru
  31088. 40-Mü'min 7
    azâbe el cahîmi : cehennemin azabı
  31089. 40-Mü'min 8
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  31090. 40-Mü'min 8
    ve edhil-hum : ve onları dahil et
  31091. 40-Mü'min 8
    cennâti adnin : adn cennetleri
  31092. 40-Mü'min 8
    elletî : ki o
  31093. 40-Mü'min 8
    vaadte-hum : sen onlara vaadettin
  31094. 40-Mü'min 8
    ve men salaha : ve o kimse salâh makamına ulaştı
  31095. 40-Mü'min 8
    ve ezvâci-him : ve onların zevceleri, eşleri
  31096. 40-Mü'min 8
    ve zurriyyâti-him : ve onların zürriyetleri, nesilleri
  31097. 40-Mü'min 8
    inne-ke : muhakkak ki sen
  31098. 40-Mü'min 8
    ente : sen
  31099. 40-Mü'min 8
    el azîzu : azîz, yüce, üstün ve güçlü
  31100. 40-Mü'min 8
    el hakîmu : hakim, hüküm ve hikmet sahibi
  31101. 40-Mü'min 9
    vekı-him : onları koru
  31102. 40-Mü'min 9
    es seyyiâti : kötülükler, kaybedilen dereceler
  31103. 40-Mü'min 9
    ve men : ve kim
  31104. 40-Mü'min 9
    tekı : sen korudun
  31105. 40-Mü'min 9
    es seyyiâti : kötülükler, günahlar, kaybedilen dereceler
  31106. 40-Mü'min 9
    yevme izin : izin günü
  31107. 40-Mü'min 9
    fe : öyleyse, artık, o zaman
  31108. 40-Mü'min 9
    rahimte-hu : sen ona rahmet ettin
  31109. 40-Mü'min 9
    velike : vete bu
  31110. 40-Mü'min 9
    huve : o
  31111. 40-Mü'min 9
    el fevzu el azîmu : fevzül azîm, büyük kurtuluş
  31112. 40-Mü'min 10
    inne : muhakkak, mutlaka
  31113. 40-Mü'min 10
    ellezîne : onlar
  31114. 40-Mü'min 10
    keferû : inkâr ettiler
  31115. 40-Mü'min 10
    yunâdevne : nida edilir, seslenilir
  31116. 40-Mü'min 10
    le : muhakkak, mutlaka
  31117. 40-Mü'min 10
    ekberu : daha büyük
  31118. 40-Mü'min 10
    enfuse-kum : sizin nefsleriniz, birbiriniz
  31119. 40-Mü'min 10
    iz tud'avne : davet edildiğiniz zaman
  31120. 40-Mü'min 10
    ilâ el îmâni : îmâna
  31121. 40-Mü'min 10
    fe : böylece, artık, o zaman
  31122. 40-Mü'min 10
    tekfurûne : inkâr ediyorsunuz
  31123. 40-Mü'min 11
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  31124. 40-Mü'min 11
    emette-nâ : bizi öldürdün
  31125. 40-Mü'min 11
    isneteyni : iki kere
  31126. 40-Mü'min 11
    ve : ve
  31127. 40-Mü'min 11
    ahyeyte-nâ : bizi dirilttin
  31128. 40-Mü'min 11
    isneteyni : iki kere
  31129. 40-Mü'min 11
    fa'terefnâ (fe ı'terefnâ) : böylece itiraf ettik
  31130. 40-Mü'min 11
    fe : böylece, artık
  31131. 40-Mü'min 11
    hel : var mı
  31132. 40-Mü'min 11
    sebîlin : bir yol
  31133. 40-Mü'min 12
    bi ennehu : onun olması sebebiyle
  31134. 40-Mü'min 12
    izâ duiye allâhu : Allah'a davet edildiği, çağrıldığı zaman
  31135. 40-Mü'min 12
    vahde-hu : onun tek oluşu
  31136. 40-Mü'min 12
    kefertum : siz inkâr ettiniz
  31137. 40-Mü'min 12
    ve in : ve eğer
  31138. 40-Mü'min 12
    yuşrek : şirk koşulur
  31139. 40-Mü'min 12
    fe : artık, böylece
  31140. 40-Mü'min 12
    el hukmu : hüküm
  31141. 40-Mü'min 12
    el aliyyi : çok yüce
  31142. 40-Mü'min 12
    el kebîri : çok büyük
  31143. 40-Mü'min 13
    huve : o
  31144. 40-Mü'min 13
    ellezî : ki o
  31145. 40-Mü'min 13
    ve yunezzilu : ve indirir
  31146. 40-Mü'min 13
    lekum : sizin için
  31147. 40-Mü'min 13
    min es semâi : semadan, gökten
  31148. 40-Mü'min 13
    veyetezekkeru : ve tezekkür etmez
  31149. 40-Mü'min 13
    men : kimse, kişi
  31150. 40-Mü'min 14
    fe : böylece, artık
  31151. 40-Mü'min 14
    ud'û allâhe : Allah'a dua edin
  31152. 40-Mü'min 14
    muhlisîne : has kılarak, özel olarak
  31153. 40-Mü'min 14
    lehu : ona
  31154. 40-Mü'min 14
    edne : dîn
  31155. 40-Mü'min 14
    ve lev : ve şâyet, eğer
  31156. 40-Mü'min 14
    kerihe : kerih oldu, istenmedi
  31157. 40-Mü'min 14
    el kâfirûne : kâfirler, inkâr edenler
  31158. 40-Mü'min 15
    refîu ed derecâti : derecelerikselten
  31159. 40-Mü'min 15
    el arşi : arşın sahibi
  31160. 40-Mü'min 15
    er rûha : ruh
  31161. 40-Mü'min 15
    emri-hi : onun emri
  31162. 40-Mü'min 15
    alâ men : kimseye
  31163. 40-Mü'min 15
    yeşâu : diler, diliyor, dilediği
  31164. 40-Mü'min 15
    li yunzire : uyarması için, haber vermesi için
  31165. 40-Mü'min 15
    yevme et telâkı : Allah'a mülâki olma (ulaşma) günü
  31166. 40-Mü'min 16
    yevme : gün
  31167. 40-Mü'min 16
    bârizûne : bariz olurlar, ortaya çıkanlar
  31168. 40-Mü'min 16
    şey'un : bir şey
  31169. 40-Mü'min 16
    li men : kim için, kimin
  31170. 40-Mü'min 16
    el mulku : mülk
  31171. 40-Mü'min 16
    el yevme : bugün, o gün
  31172. 40-Mü'min 16
    el vâhidi : vahid, tek olan
  31173. 40-Mü'min 16
    el kahhâri : kahhar olan
  31174. 40-Mü'min 17
    el yevme : bugün
  31175. 40-Mü'min 17
    kullu nefsin : bütün nefsler
  31176. 40-Mü'min 17
    kesebet : iktisap etti, kazandı
  31177. 40-Mü'min 17
    zulme : zulüm yoktur
  31178. 40-Mü'min 17
    el yevme : bugün
  31179. 40-Mü'min 17
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  31180. 40-Mü'min 17
    serîu : seri yapan, çabuk yapan
  31181. 40-Mü'min 17
    el hisâbi : hesap
  31182. 40-Mü'min 18
    ve enzir-hum : ve onları uyar
  31183. 40-Mü'min 18
    yevme el âzifeti : yakın olan gün, yaklaşan gün
  31184. 40-Mü'min 18
    el kulûbu : kalpler
  31185. 40-Mü'min 18
    ledâ : yanında
  31186. 40-Mü'min 18
    el hanâciri : hançereler (boğaz, gırtlak)
  31187. 40-Mü'min 18
    kâzımîne : korkmuş olarak, korkuyla
  31188. 40-Mü'min 18
    li ez zâlimîne : zalimlere, zalimler için
  31189. 40-Mü'min 18
    ve lâ : ve yoktur
  31190. 40-Mü'min 18
    şefîin : şefaatçi
  31191. 40-Mü'min 19
    ya'lemu : bilir
  31192. 40-Mü'min 19
    inete el a'yuni : gözlerin hainlikleri
  31193. 40-Mü'min 19
    ve : ve
  31194. 40-Mü'min 19
    es sudûru : sineler, göğüsler
  31195. 40-Mü'min 20
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  31196. 40-Mü'min 20
    bi el hakkı : hak ile
  31197. 40-Mü'min 20
    ve ellezîne : ve onlar
  31198. 40-Mü'min 20
    yedne : taparlar, tapıyorlar
  31199. 40-Mü'min 20
    lâ yakdûne : hükmedemezler, hüküm veremezler
  31200. 40-Mü'min 20
    bi şey'in : bir şeye
  31201. 40-Mü'min 20
    inne allâhe : muhakkak Allah
  31202. 40-Mü'min 20
    huve : O
  31203. 40-Mü'min 20
    es semîu : (en iyi) işiten
  31204. 40-Mü'min 20
    el basîru : (en iyi) gören
  31205. 40-Mü'min 21
    e : mı
  31206. 40-Mü'min 21
    ve lem yesîrû : ve dolaşmıyorlar, dolaşmadılar
  31207. 40-Mü'min 21
    el ardı : arz, yeryüzü
  31208. 40-Mü'min 21
    fe : öyleyse, artık
  31209. 40-Mü'min 21
    yenzurû : baksınlar
  31210. 40-Mü'min 21
    keyfe : nasıl
  31211. 40-Mü'min 21
    ne : oldu
  31212. 40-Mü'min 21
    âkibetu : akıbet, son
  31213. 40-Mü'min 21
    ellezîne : onlar
  31214. 40-Mü'min 21
    eşedde : daha şiddetli, daha kuvvetli, daha üstün
  31215. 40-Mü'min 21
    kuvveten : kuvvet bakımından
  31216. 40-Mü'min 21
    ve âsâran : ve eserler
  31217. 40-Mü'min 21
    el ardı : arz, yeryüzü
  31218. 40-Mü'min 21
    fe : böylece, artık
  31219. 40-Mü'min 21
    ehaze-hum allâhu : Allah onları aldı, yakaladı
  31220. 40-Mü'min 21
    ve mâ kâne lehum : ve onlar için olmadı
  31221. 40-Mü'min 22
    like : işte bu
  31222. 40-Mü'min 22
    bi enne-hum : onların ..... olması sebebiyle
  31223. 40-Mü'min 22
    net : oldu
  31224. 40-Mü'min 22
    te'tî-him : onlara geldi
  31225. 40-Mü'min 22
    bi el beyyinâti : beyyineler ile, apaçık belgeler ile, delillerle
  31226. 40-Mü'min 22
    fe : böylece, artık
  31227. 40-Mü'min 22
    keferû : inkâr ettiler, küfrettiler
  31228. 40-Mü'min 22
    fe : böylece, bu sebeple
  31229. 40-Mü'min 22
    ehaze-hum allâhu : Allah onları aldı, yakaladı
  31230. 40-Mü'min 22
    inne-hu : muhakkak o
  31231. 40-Mü'min 22
    şedîdu : şiddetli
  31232. 40-Mü'min 22
    el ikâbi : ikab, ceza
  31233. 40-Mü'min 23
    ve lekad : ve andolsun
  31234. 40-Mü'min 23
    erselnâ : biz gönderdik
  31235. 40-Mü'min 23
    ve : ve
  31236. 40-Mü'min 24
    ilâ fir'avne : firavuna
  31237. 40-Mü'min 24
    ve hâmâne : ve Haman
  31238. 40-Mü'min 24
    ve kârûne : ve Karun
  31239. 40-Mü'min 24
    fe : böylece, fakat
  31240. 40-Mü'min 24
    kezzâbun : çok yalancı, yalanlayan
  31241. 40-Mü'min 25
    fe : böylece, artık
  31242. 40-Mü'min 25
    lemmâ : olduğu zaman
  31243. 40-Mü'min 25
    e-hum : onlara geldi
  31244. 40-Mü'min 25
    bi el hakkı : hak ile
  31245. 40-Mü'min 25
    ebnâe : erkek çocuklar
  31246. 40-Mü'min 25
    ellezîne : onlar
  31247. 40-Mü'min 25
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  31248. 40-Mü'min 25
    mea-hu : onunla beraber
  31249. 40-Mü'min 25
    vestahyû (ve istahyû) : ve (hayy) canlı, sağ bırakın
  31250. 40-Mü'min 25
    nisâe-hum : onların kadınları
  31251. 40-Mü'min 25
    ve mâ : ve değil, olmadı
  31252. 40-Mü'min 25
    keydu : hile, tuzak
  31253. 40-Mü'min 25
    el kâfirîne : kâfirler
  31254. 40-Mü'min 26
    vele : ve dedi
  31255. 40-Mü'min 26
    zerû-nî : beni bırakın
  31256. 40-Mü'min 26
    ve el yed'u : ve dua etsin, yalvarsın
  31257. 40-Mü'min 26
    rabbe-hu : onun Rabbi
  31258. 40-Mü'min 26
    ehâfu : korkuyorum
  31259. 40-Mü'min 26
    en yubeddile : değiştirmesi
  31260. 40-Mü'min 26
    ne-kum : sizin dîniniz
  31261. 40-Mü'min 26
    ev : ya da, veya
  31262. 40-Mü'min 26
    en yuzhire : zahir olması, gözükmesi, ortaya çıkması
  31263. 40-Mü'min 26
    el ardı : arz, yeryüzü
  31264. 40-Mü'min 26
    el fesâde : fesat
  31265. 40-Mü'min 27
    vele : ve dedi
  31266. 40-Mü'min 27
    ve rabbi-kum : ve sizin Rabbiniz
  31267. 40-Mü'min 27
    mutekebbirin : kibirlenen, büyüklük taslayan
  31268. 40-Mü'min 27
    bi yevmi el hisâbi : hesap gününe
  31269. 40-Mü'min 28
    vele : ve dedi
  31270. 40-Mü'min 28
    âli fir'avne : firavunun ailesi
  31271. 40-Mü'min 28
    yektumu : gizliyor, gizler
  31272. 40-Mü'min 28
    îmâne-hu : onun îmânı
  31273. 40-Mü'min 28
    e : mı
  31274. 40-Mü'min 28
    taktulûne : öldürüyorsunuz
  31275. 40-Mü'min 28
    raculen : bir adam
  31276. 40-Mü'min 28
    en yekûle : demesi
  31277. 40-Mü'min 28
    ve : ve
  31278. 40-Mü'min 28
    e-kum : size geldi
  31279. 40-Mü'min 28
    el beyyinâti : beyyineler, belgeler
  31280. 40-Mü'min 28
    ve in yeku : ve eğer, olursa, ise
  31281. 40-Mü'min 28
    ziben : yalancı
  31282. 40-Mü'min 28
    fe : böylece, artık
  31283. 40-Mü'min 28
    aleyhi : ona, onun üzerine, kendi aleyhine
  31284. 40-Mü'min 28
    kezibu-hu : onun yalanı
  31285. 40-Mü'min 28
    ve in yeku : ve eğer, olursa, ise
  31286. 40-Mü'min 28
    ellezî : ki o
  31287. 40-Mü'min 28
    yeidu-kum : size vaadeder
  31288. 40-Mü'min 28
    inne allâhe : muhakkak Allah
  31289. 40-Mü'min 28
    yehdî : hidayete erdirmez
  31290. 40-Mü'min 28
    men : kimse
  31291. 40-Mü'min 28
    huve : o
  31292. 40-Mü'min 28
    kezzâbun : çok yalan söyleyen
  31293. 40-Mü'min 29
    lekum(u) : sizindir
  31294. 40-Mü'min 29
    el mulku : mülk, saltanat
  31295. 40-Mü'min 29
    el yevme : bugün
  31296. 40-Mü'min 29
    zâhirîne : birbirine arka çıkanlar, kuvvetli olanlar
  31297. 40-Mü'min 29
    el ardı : arz, yeryüzü
  31298. 40-Mü'min 29
    fe : böylece, artık
  31299. 40-Mü'min 29
    men : kim
  31300. 40-Mü'min 29
    yensuru-nâ : bize yardım eder, yardım edecek
  31301. 40-Mü'min 29
    be'si allâhi : Allah'ın şiddetli azabı
  31302. 40-Mü'min 29
    in câe-nâ : eğer bize gelirse
  31303. 40-Mü'min 29
    le : dedi
  31304. 40-Mü'min 29
    erâ : benim gördüğüm şey, benim görüşüm
  31305. 40-Mü'min 29
    veehdî-kum : ve sizi hidayet etmem, ulaştırmam
  31306. 40-Mü'min 29
    sebîle er reşâdi : irşad yolu
  31307. 40-Mü'min 30
    vele : ve dedi
  31308. 40-Mü'min 30
    ellezî : o kimse, o
  31309. 40-Mü'min 30
    âmene : âmenû oldu, îmân etti
  31310. 40-Mü'min 30
    ehâfu : korkuyorum
  31311. 40-Mü'min 30
    aleykum : size, sizin üzerinize
  31312. 40-Mü'min 30
    misle : benzer, gibi
  31313. 40-Mü'min 30
    yevmi el ahzâbi : ahzab günü, fırkalara ayrılmış olanların günü
  31314. 40-Mü'min 31
    misle : benzer, gibi
  31315. 40-Mü'min 31
    de'bi : durum
  31316. 40-Mü'min 31
    ve âdin : ve Ad kavmi
  31317. 40-Mü'min 31
    ve semûde : ve Semud kavmi
  31318. 40-Mü'min 31
    ve ellezîne : ve onlar
  31319. 40-Mü'min 31
    ve mâ allâhu yurîdu : ve Allah dilemez
  31320. 40-Mü'min 31
    zulmen : zulüm
  31321. 40-Mü'min 31
    li el ibâdi : kullar için
  31322. 40-Mü'min 32
    ve : ve
  31323. 40-Mü'min 32
    ehâfu : korkuyorum
  31324. 40-Mü'min 32
    aleykum : size, sizin üzerinize, sizin için
  31325. 40-Mü'min 32
    yevme et tenâdi : feryat günü (cehennem ehlinin birbirlerine seslenecekleri gün)
  31326. 40-Mü'min 33
    yevme : gün
  31327. 40-Mü'min 33
    tuvellûne : dönüp kaçarsınız
  31328. 40-Mü'min 33
    mudbirîne : arkalarına dönüp gidenler
  31329. 40-Mü'min 33
    lekum : sizin için
  31330. 40-Mü'min 33
    ve men : ve kim, kimi
  31331. 40-Mü'min 33
    fe : böylece, artık
  31332. 40-Mü'min 33
    lehu : onun için yoktur, bulunmaz
  31333. 40-Mü'min 34
    ve lekad : ve andolsun
  31334. 40-Mü'min 34
    e-kum : size geldi
  31335. 40-Mü'min 34
    bi el beyyinâti : beyyinelerle, belgelerle, delillerle
  31336. 40-Mü'min 34
    fe : böylece, artık, fakat
  31337. 40-Mü'min 34
    şekkin : şüphe
  31338. 40-Mü'min 34
    e-kum bi-hi : onu size getirdi
  31339. 40-Mü'min 34
    izâ heleke : helâk olduğu zaman, öldüğü zaman
  31340. 40-Mü'min 34
    len yeb'ase allâhu : Allah asla beas etmez, göndermez
  31341. 40-Mü'min 34
    resûlen : bir resûl
  31342. 40-Mü'min 34
    kezâlike : işteyle
  31343. 40-Mü'min 34
    men : kimse, kişi
  31344. 40-Mü'min 34
    huve : o
  31345. 40-Mü'min 35
    ellezîne : onlar
  31346. 40-Mü'min 35
    yucâdilûne : mücâdele ediyorlar, çekişiyorlar
  31347. 40-Mü'min 35
    etâ-hum : onlara geldi
  31348. 40-Mü'min 35
    kebure : büyük oldu
  31349. 40-Mü'min 35
    makten : şiddetli kızgınlık, öfke, gadap
  31350. 40-Mü'min 35
    indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın indinde, katında
  31351. 40-Mü'min 35
    ve : ve
  31352. 40-Mü'min 35
    inde : indinde, katında
  31353. 40-Mü'min 35
    ellezîne : onlar
  31354. 40-Mü'min 35
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  31355. 40-Mü'min 35
    kezâlike : işteyle
  31356. 40-Mü'min 35
    mutekebbirin : mütekebbir, büyüklenen, kibirlenen
  31357. 40-Mü'min 35
    cebbârin : zorba, zorlayıcı
  31358. 40-Mü'min 36
    vele : ve dedi
  31359. 40-Mü'min 36
    leallî : umulur ki böylece ben
  31360. 40-Mü'min 36
    eblugu : ulaşırım, erişirim
  31361. 40-Mü'min 36
    el esbâbe : sebepler, vesileler, yollar
  31362. 40-Mü'min 37
    esbâbe : sebepler, vesileler, yollar
  31363. 40-Mü'min 37
    es semâvâti : semalar, gökyüzü
  31364. 40-Mü'min 37
    fe : böylece, artık
  31365. 40-Mü'min 37
    ve innî : ve muhakkak ki ben
  31366. 40-Mü'min 37
    le : elbette, mutlaka, gerçekten
  31367. 40-Mü'min 37
    ezunnu-hu : ben onu ..... zannediyorum
  31368. 40-Mü'min 37
    ziben : yalancı
  31369. 40-Mü'min 37
    ve kezâlike : veteylece
  31370. 40-Mü'min 37
    zuyyine : süslendi
  31371. 40-Mü'min 37
    li fir'avne : firavuna
  31372. 40-Mü'min 37
    ameli-hi : onun ameli
  31373. 40-Mü'min 37
    ve sudde : ve mani olundu, engellendi, saptırıldı
  31374. 40-Mü'min 37
    an es sebîli : yoldan
  31375. 40-Mü'min 37
    ve mâ : ve olmadı
  31376. 40-Mü'min 37
    keydu : hile, tuzak
  31377. 40-Mü'min 37
    fir'avne : firavun
  31378. 40-Mü'min 37
    tebâbin : kayıp içinde, hüsranda
  31379. 40-Mü'min 38
    vele : ve dedi
  31380. 40-Mü'min 38
    ellezî âmene : âmenû olan, îmân eden kimse
  31381. 40-Mü'min 38
    kavmittebiûni : (kavmi ittebiû-ni)
  31382. 40-Mü'min 38
    ittebiû-ni : bana tâbî olun
  31383. 40-Mü'min 38
    ehdi-kum : sizi hidayet edeyim, ulaştırayım
  31384. 40-Mü'min 38
    sebîle er reşâdi : irşad yolu
  31385. 40-Mü'min 39
    innemâ : ama, fakat, sadece, ancak
  31386. 40-Mü'min 39
    el hayâtu ed dunyâ : dünya hayatı
  31387. 40-Mü'min 39
    metâun : meta, faydalanma
  31388. 40-Mü'min 39
    ve inne : ve muhakkak
  31389. 40-Mü'min 39
    el âhirete : ahiret
  31390. 40-Mü'min 39
    hiye : o
  31391. 40-Mü'min 39
    dâru el karâri : devamlı kalınacak yer, yurt
  31392. 40-Mü'min 40
    men : kim
  31393. 40-Mü'min 40
    amile : yaptı, işledi
  31394. 40-Mü'min 40
    seyyieten : seyyie, günah, kötülük
  31395. 40-Mü'min 40
    fe : böylece, artık
  31396. 40-Mü'min 40
    misle-hâ : onun misli, onun kadar
  31397. 40-Mü'min 40
    ve : ve
  31398. 40-Mü'min 40
    men amile : kim yapar, kim işler
  31399. 40-Mü'min 40
    zekerin : erkek
  31400. 40-Mü'min 40
    ev : ya da
  31401. 40-Mü'min 40
    ve huve : ve o
  31402. 40-Mü'min 40
    fe ulâike : vete onlar
  31403. 40-Mü'min 40
    yedhulûne : girerler, konulurlar
  31404. 40-Mü'min 40
    el cennete : cennet
  31405. 40-Mü'min 40
    yurzekûne : rızıklandırılırlar
  31406. 40-Mü'min 41
    ve : ve
  31407. 40-Mü'min 41
    ed'û-kum : sizi çağırıyorum, davet ediyorum
  31408. 40-Mü'min 41
    ilâ en necâti : kurtuluşa
  31409. 40-Mü'min 41
    ve tedne-nî : ve siz beni çağırıyorsunuz, davet ediyorsunuz
  31410. 40-Mü'min 41
    ilâ en nâri : ateşe
  31411. 40-Mü'min 42
    tedne-nî : siz beni çağırıyorsunuz, davet ediyorsunuz
  31412. 40-Mü'min 42
    li ekfure : inkâr etmeye, inkâra
  31413. 40-Mü'min 42
    verike : ve şirk koşmaya
  31414. 40-Mü'min 42
    leyse : değil, yok
  31415. 40-Mü'min 42
    ve ene : ve ben
  31416. 40-Mü'min 42
    ed'û-kum : sizi çağırıyorum
  31417. 40-Mü'min 42
    ilâ el azîzi : azîz, üstün ve güçlü olana
  31418. 40-Mü'min 42
    el gaffâri : gaffar olan, mağrifet eden, günahları sevaba çeviren
  31419. 40-Mü'min 43
    cereme : hükmü yok, yetkisi yok
  31420. 40-Mü'min 43
    ennemâ : fakat, olan şey
  31421. 40-Mü'min 43
    tednenî : siz beni çağırıyorsunuz, davet ediyorsunuz
  31422. 40-Mü'min 43
    ileyhi : ona
  31423. 40-Mü'min 43
    leyse : değil, yok
  31424. 40-Mü'min 43
    lehu : onun
  31425. 40-Mü'min 43
    da'vetun : davet, çağrı
  31426. 40-Mü'min 43
    ed dunyâ : dünyada
  31427. 40-Mü'min 43
    ve lâ : ve yoktur
  31428. 40-Mü'min 43
    el âhireti : ahirette
  31429. 40-Mü'min 43
    ve enne : ve muhakkak
  31430. 40-Mü'min 43
    meredde-nâ : bizim reddimiz, dönüşümüz
  31431. 40-Mü'min 43
    ve enne : ve muhakkak
  31432. 40-Mü'min 43
    el musrifîne : müsrifler, haddi aşanlar
  31433. 40-Mü'min 43
    ashâbu en nâri : ateşin sahibi, ateş ehli
  31434. 40-Mü'min 44
    fe : böylece, bundan sonra
  31435. 40-Mü'min 44
    se tezkurûne : yakında zikredeceksiniz, hatırlayacaksınız
  31436. 40-Mü'min 44
    ekûlu : ben söylüyorum
  31437. 40-Mü'min 44
    lekum : size
  31438. 40-Mü'min 44
    ve ufevvidu : ve havale ediyorum
  31439. 40-Mü'min 44
    emrî : işimi
  31440. 40-Mü'min 44
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  31441. 40-Mü'min 44
    bi el ibâdi : kullarını
  31442. 40-Mü'min 45
    fe : böylece
  31443. 40-Mü'min 45
    vekâ-hu : onu korudu
  31444. 40-Mü'min 45
    seyyiâti : kötülükler
  31445. 40-Mü'min 45
    mekerû : yaptıkları hileler
  31446. 40-Mü'min 45
    ve hâka : ve kuşattı
  31447. 40-Mü'min 45
    bi âli fir'avne : firavunun ailesini
  31448. 40-Mü'min 45
    sûu el azâbi : azabın kötüsü
  31449. 40-Mü'min 46
    en nâru : ateş
  31450. 40-Mü'min 46
    yu'radûne : arz olunurlar
  31451. 40-Mü'min 46
    aleyhâ : ona, onun üzerine
  31452. 40-Mü'min 46
    guduvven : sabah
  31453. 40-Mü'min 46
    veiyyen : ve akşam
  31454. 40-Mü'min 46
    ve yevme : ve gün
  31455. 40-Mü'min 46
    tekûmu : ikame olur, vuku bulur
  31456. 40-Mü'min 46
    es sâatu : saat, vakit
  31457. 40-Mü'min 46
    edhılû : dahil edin, sokun
  31458. 40-Mü'min 46
    âle firavne : firavunun ailesi
  31459. 40-Mü'min 46
    eşedde el azâbi : azabın (en) şiddetlisi
  31460. 40-Mü'min 47
    ve iz : ve olduğu zaman
  31461. 40-Mü'min 47
    yetehâccûne : tartışırlar
  31462. 40-Mü'min 47
    en nâri : ateşte
  31463. 40-Mü'min 47
    fe : böylece, artık, o zaman
  31464. 40-Mü'min 47
    yekûlu : derler, söylerler
  31465. 40-Mü'min 47
    ed duafâu : zayıf olanlar
  31466. 40-Mü'min 47
    li ellezîne istekberû : kibirlenenlere
  31467. 40-Mü'min 47
    lekum : size
  31468. 40-Mü'min 47
    tebean : tâbî
  31469. 40-Mü'min 47
    fe : artık, şimdi
  31470. 40-Mü'min 47
    hel : mı
  31471. 40-Mü'min 47
    entum : siz
  31472. 40-Mü'min 47
    mugnûne : uzaklaştıranlar, giderenler
  31473. 40-Mü'min 47
    nasîben : nasip, pay
  31474. 40-Mü'min 47
    en nâri : ateş
  31475. 40-Mü'min 48
    le : dedi
  31476. 40-Mü'min 48
    ellezîne : onlar
  31477. 40-Mü'min 48
    istekberû : kibirlendiler
  31478. 40-Mü'min 48
    innallâhe (inne allâhe) : muhakakk ki Allah
  31479. 40-Mü'min 48
    hakeme : hüküm verdi
  31480. 40-Mü'min 48
    beyne : arasında
  31481. 40-Mü'min 48
    el ibâdi : kullar
  31482. 40-Mü'min 49
    vele : ve dedi
  31483. 40-Mü'min 49
    ellezîne : onlar
  31484. 40-Mü'min 49
    en nâri : ateş
  31485. 40-Mü'min 49
    li hazeneti : bekçilere
  31486. 40-Mü'min 49
    cehenneme : cehennem
  31487. 40-Mü'min 49
    rabbe-kum : sizin Rabbiniz
  31488. 40-Mü'min 49
    yevmen : bir gün
  31489. 40-Mü'min 49
    el azâbi : azap
  31490. 40-Mü'min 50
    e ve lem teku : ve olmadı mı
  31491. 40-Mü'min 50
    te'tî-kum : size geldi
  31492. 40-Mü'min 50
    bi el beyyinâti : beyyinelerle, belgelerle, delillerle
  31493. 40-Mü'min 50
    belâ : evet
  31494. 40-Mü'min 50
    fe : artık, öyleyse
  31495. 40-Mü'min 50
    ve mâ : ve değil
  31496. 40-Mü'min 50
    duâu el kâfirîne : kâfirlerin duası
  31497. 40-Mü'min 51
    le : mutlaka
  31498. 40-Mü'min 51
    nensuru : yardım edeceğiz
  31499. 40-Mü'min 51
    rusule-nâ : (bizim) resûllerimiz
  31500. 40-Mü'min 51
    ve : ve
  31501. 40-Mü'min 51
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar
  31502. 40-Mü'min 51
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
  31503. 40-Mü'min 51
    ve : ve
  31504. 40-Mü'min 51
    yevme : gün
  31505. 40-Mü'min 51
    yekûmu : kaim olur
  31506. 40-Mü'min 51
    el eşhâdu : şahitler
  31507. 40-Mü'min 52
    yevme : gün
  31508. 40-Mü'min 52
    yenfeu : fayda vermez
  31509. 40-Mü'min 52
    ez zâlimîne : zalimler
  31510. 40-Mü'min 52
    ma'ziretu-hum : onların mazeretleri, özürleri
  31511. 40-Mü'min 52
    ve lehumullâ'netu (lehum el lâ'netu) : venet onlar içindir
  31512. 40-Mü'min 52
    ve lehum : ve onlara, onların
  31513. 40-Mü'min 52
    sûu ed dâri : yurdun kötüsü (kötü yurt)
  31514. 40-Mü'min 53
    ve : ve
  31515. 40-Mü'min 53
    lekad : andolsun
  31516. 40-Mü'min 53
    âteynâ : biz verdik
  31517. 40-Mü'min 53
    el hudâ : hidayet
  31518. 40-Mü'min 53
    ve : ve
  31519. 40-Mü'min 53
    evresnâ : varis kıldık
  31520. 40-Mü'min 53
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  31521. 40-Mü'min 53
    el kitâbe : kitap
  31522. 40-Mü'min 54
    huden : hidayet
  31523. 40-Mü'min 54
    ve : ve
  31524. 40-Mü'min 54
    ulî el elbâbi : ulûl'elbab, daimî zikir sahipleri
  31525. 40-Mü'min 55
    fasbir (fe ısbir) : öyleyse sabret
  31526. 40-Mü'min 55
    inne : muhakkak ki
  31527. 40-Mü'min 55
    va'de allâhi : Allah'ın vaadi
  31528. 40-Mü'min 55
    vestagfir (ve istagfir) : ve mağfiret dile
  31529. 40-Mü'min 55
    zenbi-ke : senin günahın
  31530. 40-Mü'min 55
    ve : ve
  31531. 40-Mü'min 55
    sebbih : tesbih et
  31532. 40-Mü'min 55
    rabbi-ke : senin Rabbin
  31533. 40-Mü'min 55
    bi el aşiyyi : akşamleyin
  31534. 40-Mü'min 55
    ve el ibkâri : ve bâkir zaman, sabah
  31535. 40-Mü'min 56
    inne : muhakkak
  31536. 40-Mü'min 56
    ellezîne : onlar
  31537. 40-Mü'min 56
    yucâdilûne : mücâdele ediyorlar
  31538. 40-Mü'min 56
    etâ-hum : onlara geldi
  31539. 40-Mü'min 56
    festeiz : (fe isteiz)
  31540. 40-Mü'min 56
    fe : öyleyse, artık
  31541. 40-Mü'min 56
    isteiz : sığın
  31542. 40-Mü'min 56
    inne-hu : muhakkak ki o
  31543. 40-Mü'min 56
    huve : o
  31544. 40-Mü'min 56
    es semîu : en iyi işiten
  31545. 40-Mü'min 56
    el basîru : gören
  31546. 40-Mü'min 57
    le : mutlaka, muhakkak ki
  31547. 40-Mü'min 57
    es semâvâti : semalar, gökler
  31548. 40-Mü'min 57
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü, yer
  31549. 40-Mü'min 57
    ekberu : daha büyük
  31550. 40-Mü'min 57
    en nâsi : insanlar
  31551. 40-Mü'min 57
    ve : ve
  31552. 40-Mü'min 57
    kinne : lâkin, fakat
  31553. 40-Mü'min 57
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  31554. 40-Mü'min 57
    lâ ya'lemûne : bilmezler
  31555. 40-Mü'min 58
    ve : ve
  31556. 40-Mü'min 58
    yestevî : müsavi, eşit, bir
  31557. 40-Mü'min 58
    el a'mâ : âmâ, kör
  31558. 40-Mü'min 58
    ve : ve
  31559. 40-Mü'min 58
    el basîru : gören
  31560. 40-Mü'min 58
    ve ellezîne âmenû : ve âmenû olanlar
  31561. 40-Mü'min 58
    ve : ve
  31562. 40-Mü'min 58
    es sâlihâti : salih ameller, nefs tezkiyesi
  31563. 40-Mü'min 58
    ve lâ : ve değil
  31564. 40-Mü'min 58
    el musîu : kötülük yapan
  31565. 40-Mü'min 58
    kalîlen mâ : ne kadar az
  31566. 40-Mü'min 58
    tetezekkerûne : tezekkür ediyorsunuz
  31567. 40-Mü'min 59
    inne : muhakkak
  31568. 40-Mü'min 59
    esate : o saat (bilinen zaman)
  31569. 40-Mü'min 59
    le : mutlaka
  31570. 40-Mü'min 59
    âtiyetun : gelecek
  31571. 40-Mü'min 59
    reybe : kuşku, şüphe yoktur
  31572. 40-Mü'min 59
    vekinne : ve lâkin, fakat
  31573. 40-Mü'min 59
    eksere : çok, ekseriyet
  31574. 40-Mü'min 59
    en nâsi : insanlar
  31575. 40-Mü'min 59
    lâ yû'minûne : îmân etmezler, inanmazlar
  31576. 40-Mü'min 60
    ve : ve
  31577. 40-Mü'min 60
    le : dedi
  31578. 40-Mü'min 60
    estecib : (ben) icabet edeyim
  31579. 40-Mü'min 60
    lekum : size, sizin için
  31580. 40-Mü'min 60
    inne : muhakkak
  31581. 40-Mü'min 60
    ellezîne : onlar
  31582. 40-Mü'min 60
    yestekbirûne : kibirlenirler
  31583. 40-Mü'min 60
    an ibâdetî : bana kul olmaktan
  31584. 40-Mü'min 60
    se yedhulûne : dahil olacaklar, girecekler
  31585. 40-Mü'min 60
    cehenneme : cehennem
  31586. 40-Mü'min 60
    dâhırîne : alçalmışlar olarak, hakir ve zelil olarak
  31587. 40-Mü'min 61
    ellezî : ki o
  31588. 40-Mü'min 61
    ceale : kıldı, yaptı, yarattı
  31589. 40-Mü'min 61
    lekum(u) : sizin için
  31590. 40-Mü'min 61
    el leyle : gece
  31591. 40-Mü'min 61
    li teskunû : sükûn bulmanız için
  31592. 40-Mü'min 61
    ve : ve
  31593. 40-Mü'min 61
    en nehâre : gündüz
  31594. 40-Mü'min 61
    mubsıren : gösterici, aydınlatıcı
  31595. 40-Mü'min 61
    inne : muhakkak
  31596. 40-Mü'min 61
    allâhe : Allah
  31597. 40-Mü'min 61
    le : mutlaka, elbette
  31598. 40-Mü'min 61
    alâ en nâsi : insanlara, insanlar üzerinde
  31599. 40-Mü'min 61
    vekinne : ve lâkin, fakat
  31600. 40-Mü'min 61
    eksere : çok, ekseriyet
  31601. 40-Mü'min 61
    en nâsi : insanlar
  31602. 40-Mü'min 61
    yeşkurûne : şükretmezler
  31603. 40-Mü'min 62
    kulli şey'in : herşey
  31604. 40-Mü'min 62
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  31605. 40-Mü'min 62
    huve : o
  31606. 40-Mü'min 62
    fe : öyleyse
  31607. 40-Mü'min 62
    ennâ : nasıl
  31608. 40-Mü'min 62
    tu'fekûne : döndürülüyorsunuz
  31609. 40-Mü'min 63
    kezâlike : işteyle
  31610. 40-Mü'min 63
    yu'feku : döndürülürler
  31611. 40-Mü'min 63
    ellezîne : onlar
  31612. 40-Mü'min 63
    yechadûne : bilerek inatla inkâr ederler
  31613. 40-Mü'min 64
    ellezî : ki o
  31614. 40-Mü'min 64
    ceale : kıldı, yaptı, yarattı
  31615. 40-Mü'min 64
    lekum(u) : sizin için, size
  31616. 40-Mü'min 64
    el arda : arz, yeryüzü
  31617. 40-Mü'min 64
    karâren : karar yeri, yerleşme yeri
  31618. 40-Mü'min 64
    ve es semâe : ve sema, gökyüzü
  31619. 40-Mü'min 64
    binâen : bina olarak (oluşturdu)
  31620. 40-Mü'min 64
    ve savvere-kum : ve sizi tasvir etti, suret verdiekil verdi)
  31621. 40-Mü'min 64
    fe : sonra
  31622. 40-Mü'min 64
    ahsene : ahsen kıldı, enzel şekli verdi
  31623. 40-Mü'min 64
    suvere-kum : sizin suretleriniz
  31624. 40-Mü'min 64
    ve razaka-kum : ve sizi rızıklandırdı
  31625. 40-Mü'min 64
    et tayyibâti : temiz, helâl
  31626. 40-Mü'min 64
    fe : işte
  31627. 40-Mü'min 64
    tebâreke : mübarek, yüce
  31628. 40-Mü'min 64
    rabbu el âlemîne : âlemlerin rabbi
  31629. 40-Mü'min 65
    huve : o
  31630. 40-Mü'min 65
    el hayyu : hayy, diri, hayatta
  31631. 40-Mü'min 65
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  31632. 40-Mü'min 65
    illâ huve : ondan başka
  31633. 40-Mü'min 65
    fe : öyleyse
  31634. 40-Mü'min 65
    muhlisîne : muhlis olarak, halis kılarak
  31635. 40-Mü'min 65
    lehu : ona
  31636. 40-Mü'min 65
    edne : dîn
  31637. 40-Mü'min 65
    el hamdu : hamd
  31638. 40-Mü'min 65
    el âlemîne : âlemler
  31639. 40-Mü'min 66
    en a'budu : kul olmak
  31640. 40-Mü'min 66
    ellezîne : onlar
  31641. 40-Mü'min 66
    tedne : siz tapıyorsunuz
  31642. 40-Mü'min 66
    lemmâ : olduğu zaman
  31643. 40-Mü'min 66
    eniye : bana geldi
  31644. 40-Mü'min 66
    el beyyinâtu : beyyineler, deliller
  31645. 40-Mü'min 66
    ve umirtu : ve ben emrolundum
  31646. 40-Mü'min 66
    en uslime : teslim olmak
  31647. 40-Mü'min 66
    li rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbine
  31648. 40-Mü'min 67
    huve : o
  31649. 40-Mü'min 67
    ellezî : ki o
  31650. 40-Mü'min 67
    summe : sonra
  31651. 40-Mü'min 67
    nutfetin : nutfe, bir damla su
  31652. 40-Mü'min 67
    summe : sonra
  31653. 40-Mü'min 67
    summe : sonra
  31654. 40-Mü'min 67
    flen : çocuk
  31655. 40-Mü'min 67
    summe : sonra
  31656. 40-Mü'min 67
    teblugû : ulaşırsınız, erişirsiniz
  31657. 40-Mü'min 67
    eşudde-kum : sizin en kuvvetli çağınız
  31658. 40-Mü'min 67
    summe : sonra
  31659. 40-Mü'min 67
    tekûnû : siz olursunuz
  31660. 40-Mü'min 67
    ve min-kum : ve sizden
  31661. 40-Mü'min 67
    men : kim, kimse
  31662. 40-Mü'min 67
    yuteveffâ : vefat ettirilir, öldürülür
  31663. 40-Mü'min 67
    ve : ve
  31664. 40-Mü'min 67
    teblugû : ulaşırsınız, erişirsiniz
  31665. 40-Mü'min 67
    ecelen : ecel, süre
  31666. 40-Mü'min 67
    musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
  31667. 40-Mü'min 67
    ve : ve
  31668. 40-Mü'min 67
    lealle-kum : umulur ki siz böylece
  31669. 40-Mü'min 67
    ta'kılûne : akıl edersiniz
  31670. 40-Mü'min 68
    huve : o
  31671. 40-Mü'min 68
    ellezî : ki o
  31672. 40-Mü'min 68
    ve yumîtu : ve öldürür
  31673. 40-Mü'min 68
    fe : o taktirde, o zaman
  31674. 40-Mü'min 68
    emren : bir iş
  31675. 40-Mü'min 68
    fe innemâ : o zaman sadece
  31676. 40-Mü'min 68
    yekûlu : söyler, der
  31677. 40-Mü'min 68
    lehu : ona
  31678. 40-Mü'min 68
    fe yekûnu : o zaman, hemen olur
  31679. 40-Mü'min 69
    e : mi
  31680. 40-Mü'min 69
    lem tere : görmedin
  31681. 40-Mü'min 69
    ilellezîne (ilâ ellezîne) : onları
  31682. 40-Mü'min 69
    yucâdilûne : mücâdele ediyorlar, tartışıyorlar
  31683. 40-Mü'min 69
    ennâ : nasıl
  31684. 40-Mü'min 69
    yusrafûne : döndürülüyorlar
  31685. 40-Mü'min 70
    ellezîne : onlar
  31686. 40-Mü'min 70
    kezzebû : yalanladılar
  31687. 40-Mü'min 70
    bi el kitâbi : kitabı
  31688. 40-Mü'min 70
    ve : ve
  31689. 40-Mü'min 70
    erselnâ : biz gönderdik
  31690. 40-Mü'min 70
    rusule-nâ : bizim resûllerimiz
  31691. 40-Mü'min 70
    fe : fakat
  31692. 40-Mü'min 70
    sevfe : yakında
  31693. 40-Mü'min 70
    ya'lemûne : bilecekler
  31694. 40-Mü'min 71
    el aglâlu : halkalar
  31695. 40-Mü'min 71
    ve : ve
  31696. 40-Mü'min 71
    es selâsilu : zincirler
  31697. 40-Mü'min 71
    yushabûne : sürüklenecekler
  31698. 40-Mü'min 72
    el hamîmi : kaynar su
  31699. 40-Mü'min 72
    summe : sonra
  31700. 40-Mü'min 72
    en nâri : ateş
  31701. 40-Mü'min 72
    yuscerûne : tutuşturulacaklar, yakılacaklar
  31702. 40-Mü'min 73
    summe : sonra
  31703. 40-Mü'min 73
    le : denildi
  31704. 40-Mü'min 73
    lehum : onlara
  31705. 40-Mü'min 73
    eyne : nerede
  31706. 40-Mü'min 73
    tuşrikûne : siz şirk koşuyorsunuz
  31707. 40-Mü'min 74
    bel : hayır, bilâkis
  31708. 40-Mü'min 74
    lem nekun : biz olmadık, biz değildik
  31709. 40-Mü'min 74
    ned'û : tapıyoruz
  31710. 40-Mü'min 74
    şey'en : bir şey
  31711. 40-Mü'min 74
    kezâlike : işteyle
  31712. 40-Mü'min 74
    el kâfirîne : kâfirler
  31713. 40-Mü'min 75
    tefrehûne : (ferahlanıyorsunuz) şımarıyorsunuz
  31714. 40-Mü'min 75
    el ardı : yeryüzünde
  31715. 40-Mü'min 75
    el hakkı : hak
  31716. 40-Mü'min 75
    ve : ve
  31717. 40-Mü'min 75
    temrehûne : böbürleniyorsunuz, azıyorsunuz
  31718. 40-Mü'min 76
    ebvâbe : kapılar
  31719. 40-Mü'min 76
    cehenneme : cehennem
  31720. 40-Mü'min 76
    hâlidîne : ebediyyen kalacak olanlar
  31721. 40-Mü'min 76
    fe : bundan sonra, artık
  31722. 40-Mü'min 76
    bi'se : ne kötü
  31723. 40-Mü'min 76
    mesvâ : kalınan yer
  31724. 40-Mü'min 76
    el mutekebbirîne : mütekebbirler, kibirlenenler
  31725. 40-Mü'min 77
    fasbir (fe ısbir) : öyleyse sabret
  31726. 40-Mü'min 77
    inne : muhakkak ki
  31727. 40-Mü'min 77
    va'dallâhi (va'de allâhi) : Allah'ın vaadi
  31728. 40-Mü'min 77
    fe : böylece, artık
  31729. 40-Mü'min 77
    nuriyenne-ke : sana gösteririz
  31730. 40-Mü'min 77
    ellezî : ki o
  31731. 40-Mü'min 77
    neıdu-hum : onlara vaadediyoruz
  31732. 40-Mü'min 77
    ev : veya
  31733. 40-Mü'min 77
    neteveffeyenne-ke : seni vefat ettiririz
  31734. 40-Mü'min 77
    fe : sonra, sonunda
  31735. 40-Mü'min 77
    ileynâ : bize
  31736. 40-Mü'min 77
    yurceûne : (onlar) döndürülecekler
  31737. 40-Mü'min 78
    ve lekad : ve andolsun
  31738. 40-Mü'min 78
    erselnâ : biz gönderdik
  31739. 40-Mü'min 78
    rusulen : resûller
  31740. 40-Mü'min 78
    min kabli-ke : senden önce
  31741. 40-Mü'min 78
    men : kim, kimse
  31742. 40-Mü'min 78
    aleyke : sana
  31743. 40-Mü'min 78
    ve min-hum : ve onlardan
  31744. 40-Mü'min 78
    men : kim, kimse
  31745. 40-Mü'min 78
    lem naksus : (kıssa etmedik) anlatmadık
  31746. 40-Mü'min 78
    aleyke : sana
  31747. 40-Mü'min 78
    ve mâ kâne : ve değildir
  31748. 40-Mü'min 78
    resûlin : bir resûl
  31749. 40-Mü'min 78
    en ye'tiye : getirmesi
  31750. 40-Mü'min 78
    bi âyetin : bir âyeti
  31751. 40-Mü'min 78
    fe izâ : olduğunda, o zaman
  31752. 40-Mü'min 78
    e : geldi
  31753. 40-Mü'min 78
    emru allâhi : Allah'ın emri
  31754. 40-Mü'min 78
    kudıye : hükmedilir
  31755. 40-Mü'min 78
    bi el hakkı : hak ile
  31756. 40-Mü'min 78
    ve hasire : ve hüsrana uğradı
  31757. 40-Mü'min 78
    hunâli-ke : orada
  31758. 40-Mü'min 78
    el mubtılûne : bâtılı isteyenler
  31759. 40-Mü'min 79
    ellezî : ki o
  31760. 40-Mü'min 79
    ceale : kıldı, yaptı, yarattı
  31761. 40-Mü'min 79
    lekum(u) : sizin için
  31762. 40-Mü'min 79
    el enme : (dört ayaklı) hayvan
  31763. 40-Mü'min 79
    terkebû : binersiniz
  31764. 40-Mü'min 79
    ve : ve
  31765. 40-Mü'min 79
    te'kulûne : yersiniz
  31766. 40-Mü'min 80
    ve lekum : ve sizin için
  31767. 40-Mü'min 80
    menâfiu : faydalar, yararlar
  31768. 40-Mü'min 80
    ve li : ve için
  31769. 40-Mü'min 80
    teblugû : ulaşırsınız
  31770. 40-Mü'min 80
    aleyhâ : onun üstünde
  31771. 40-Mü'min 80
    ceten : hacet, ihtiyaç, arzu, istek
  31772. 40-Mü'min 80
    ve aleyhâ : ve onların üstünde
  31773. 40-Mü'min 80
    ve alâ : ve üzerinde
  31774. 40-Mü'min 80
    el fulki : gemiler
  31775. 40-Mü'min 80
    tuhmelûne : taşınırsınız
  31776. 40-Mü'min 81
    ve : ve
  31777. 40-Mü'min 81
    fe : artık, hâlâ
  31778. 40-Mü'min 81
    eyye : hangi, hangisi
  31779. 40-Mü'min 81
    tunkirûne : siz inkâr ediyorsunuz
  31780. 40-Mü'min 82
    e : mi
  31781. 40-Mü'min 82
    fe : öyleyse
  31782. 40-Mü'min 82
    lem yesîrû : dolaşmadılar
  31783. 40-Mü'min 82
    el ardı : yeryüzü
  31784. 40-Mü'min 82
    fe : böylece, artık
  31785. 40-Mü'min 82
    yenzurû : baksınlar
  31786. 40-Mü'min 82
    keyfe : nasıl
  31787. 40-Mü'min 82
    ne : idi, oldu
  31788. 40-Mü'min 82
    âkıbetu : akıbet, son
  31789. 40-Mü'min 82
    ellezîne : onlar
  31790. 40-Mü'min 82
    eksere : daha çok
  31791. 40-Mü'min 82
    ve eşedde : ve daha kuvvetli
  31792. 40-Mü'min 82
    kuvveten : kuvvet
  31793. 40-Mü'min 82
    ve âsâren : ve eserler
  31794. 40-Mü'min 82
    el ardı : yeryüzünde
  31795. 40-Mü'min 82
    fe : bundan sonra
  31796. 40-Mü'min 82
    yeksibûne : kesbediyorlar, kazanıyorlar
  31797. 40-Mü'min 83
    fe : böylece
  31798. 40-Mü'min 83
    lemmâ : olduğu zaman
  31799. 40-Mü'min 83
    et-hum : onlara geldi
  31800. 40-Mü'min 83
    bi el beyyinâti : apaçık beyyinelerle, belgelerle
  31801. 40-Mü'min 83
    ferihû : sevinirler, şımarırlar, ferahlarlar
  31802. 40-Mü'min 83
    inde-hum : yanlarında
  31803. 40-Mü'min 83
    el ilmi : ilim
  31804. 40-Mü'min 83
    ve : ve
  31805. 40-Mü'min 83
    yestehziûne : alay, istihza ederler
  31806. 40-Mü'min 84
    fe : sonra
  31807. 40-Mü'min 84
    lemmâ : olduğu zaman
  31808. 40-Mü'min 84
    reev : gördüler
  31809. 40-Mü'min 84
    be'se-nâ : şiddetli azabımız
  31810. 40-Mü'min 84
    âmennâ : îmân ettik
  31811. 40-Mü'min 84
    vahde-hu : onun tek oluşu
  31812. 40-Mü'min 84
    ve kefernâ : ve inkâr ettik
  31813. 40-Mü'min 84
    muşrikîne : müşrikler, şirk koşanlar, ortak koşanlar
  31814. 40-Mü'min 85
    fe : böylece, artık
  31815. 40-Mü'min 85
    lem yeku : olmadı
  31816. 40-Mü'min 85
    yenfeu-hum : onlara fayda, yarar sağlar
  31817. 40-Mü'min 85
    lemmâ : olduğu zaman
  31818. 40-Mü'min 85
    reev : gördüler
  31819. 40-Mü'min 85
    be'se-nâ : şiddetli azabımız
  31820. 40-Mü'min 85
    sunnete allâhi : Allah'ın sünneti
  31821. 40-Mü'min 85
    elletî : ki o
  31822. 40-Mü'min 85
    kad halet : gelip geçti
  31823. 40-Mü'min 85
    ve hasire : ve hüsrana uğradı
  31824. 40-Mü'min 85
    hunâlike : orada
  31825. 40-Mü'min 85
    el kâfirûne : kâfirler
  31826. 41-Fussilet 2
    tenzîlun : indirilendir
  31827. 41-Fussilet 2
    er rahmân : Rahmân
  31828. 41-Fussilet 2
    er rahîmi : Rahîm, rahîm esmasıyla tecelli eden, rahmet nuru gönderen
  31829. 41-Fussilet 3
    fussilet : tafsil edildi, açıklandı
  31830. 41-Fussilet 3
    kur'ânen : Kur'ân
  31831. 41-Fussilet 3
    arabiyyen : Arapça
  31832. 41-Fussilet 3
    ya'lemûne : bilirler, bilen
  31833. 41-Fussilet 4
    beşîren : müjdeleyici
  31834. 41-Fussilet 4
    ve nezîren : ve uyarıcı
  31835. 41-Fussilet 4
    fe : böylece, artık, fakat
  31836. 41-Fussilet 4
    ekseru-hum : onların çoğu
  31837. 41-Fussilet 4
    fe : böylece, artık
  31838. 41-Fussilet 4
    yesmeûne : işitmezler
  31839. 41-Fussilet 5
    ve kâlû : ve dediler
  31840. 41-Fussilet 5
    ekinnetin : ekinnet, idrak etmeyi önleyen sistem
  31841. 41-Fussilet 5
    ted'û-nâ : bizi davet ediyorsun
  31842. 41-Fussilet 5
    ileyhi : ona
  31843. 41-Fussilet 5
    ve : ve
  31844. 41-Fussilet 5
    ve min : ve den
  31845. 41-Fussilet 5
    beyni-nâ ve beyni-ke : seninle bizim aramızda
  31846. 41-Fussilet 5
    fa'mel (fe ı'mel) : artık yap
  31847. 41-Fussilet 5
    inne-nâ : muhakkak ki biz
  31848. 41-Fussilet 5
    âmilûne : yapanlarız, yapacak olanlarız
  31849. 41-Fussilet 6
    innemâ : ancak, sadece
  31850. 41-Fussilet 6
    ene : ben
  31851. 41-Fussilet 6
    beşerun : bir insan
  31852. 41-Fussilet 6
    ileyye : bana
  31853. 41-Fussilet 6
    ennemâ : olduğu
  31854. 41-Fussilet 6
    fe : öyleyse, artık
  31855. 41-Fussilet 6
    istekîmû : yönelin
  31856. 41-Fussilet 6
    ileyhi : ona
  31857. 41-Fussilet 6
    ve : ve
  31858. 41-Fussilet 6
    ve veylun : ve vay haline
  31859. 41-Fussilet 6
    el muşrikîne : müşrikler, ortak koşanlar
  31860. 41-Fussilet 7
    ellezîne : onlar
  31861. 41-Fussilet 7
    lâ yû'tûne : vermezler
  31862. 41-Fussilet 7
    ez zekâte : zekât
  31863. 41-Fussilet 7
    ve hum : ve onlar
  31864. 41-Fussilet 7
    bi el âhireti : ahireti (ruhun hayattayken Allah'a ulaştırılmasını)
  31865. 41-Fussilet 7
    kâfirûne : kâfirler, inkâr edenler
  31866. 41-Fussilet 8
    inne : muhakkak
  31867. 41-Fussilet 8
    ellezîne : onlar
  31868. 41-Fussilet 8
    âmenû : âmenû oldular (hayattayken Allah'a ulaşmayı dilediler)
  31869. 41-Fussilet 8
    ve : ve
  31870. 41-Fussilet 8
    amilû es sâlihâti : salih amellediler, nefs tezkiyesi yaptılar
  31871. 41-Fussilet 8
    lehum : onlar için
  31872. 41-Fussilet 8
    ecrun : ecir, mükâfat
  31873. 41-Fussilet 8
    gayru memnûnin : kesintisiz (kesinti olmaksızın)
  31874. 41-Fussilet 9
    e : mi
  31875. 41-Fussilet 9
    inne-kum : muhakkak ki siz, gerçekten siz
  31876. 41-Fussilet 9
    le : elbette, mutlaka, gerçekten
  31877. 41-Fussilet 9
    tekfurûne : inkâr ediyorsunuz
  31878. 41-Fussilet 9
    bi ellezî : onu
  31879. 41-Fussilet 9
    el arda : arz, yeryüzü
  31880. 41-Fussilet 9
    yevmeyni : iki gün
  31881. 41-Fussilet 9
    ve tec'alûne : ve kılıyorsunuz
  31882. 41-Fussilet 9
    lehu : onun için, ona
  31883. 41-Fussilet 9
    endâden : eşler, denk olanlar
  31884. 41-Fussilet 9
    like : işte o
  31885. 41-Fussilet 9
    el âlemîne : âlemler
  31886. 41-Fussilet 10
    ve ceale : ve kıldı, oluşturdu
  31887. 41-Fussilet 10
    revâsiye : sabit dağlar
  31888. 41-Fussilet 10
    fevkı-hâ : onun üzerinde
  31889. 41-Fussilet 10
    vereke : ve bereketli kıldı
  31890. 41-Fussilet 10
    ve kaddere : ve takdir etti
  31891. 41-Fussilet 10
    akvâte-hâ : onun rızıkları
  31892. 41-Fussilet 10
    erbeati : dört
  31893. 41-Fussilet 10
    eyyâmin : günler
  31894. 41-Fussilet 10
    sevâen : musavi olarak, eşit olarak
  31895. 41-Fussilet 10
    li es sâilîne : isteyenler için, dileyenler için
  31896. 41-Fussilet 11
    summe : sonra
  31897. 41-Fussilet 11
    istevâ : istiva etti, yöneldi
  31898. 41-Fussilet 11
    iles semâi (ilâ es semâi) : semaya
  31899. 41-Fussilet 11
    ve hiye : ve o
  31900. 41-Fussilet 11
    fe : sonra
  31901. 41-Fussilet 11
    le : dedi
  31902. 41-Fussilet 11
    lehâ : ona
  31903. 41-Fussilet 11
    ve li el ardı : ve arza, yeryüzüne
  31904. 41-Fussilet 11
    ev : veya
  31905. 41-Fussilet 11
    kerhen : kerih olarak, istemeyerek
  31906. 41-Fussilet 11
    letâ : ikisi de
  31907. 41-Fussilet 11
    eteynâ : biz geldik
  31908. 41-Fussilet 11
    tâiîne : isteyenler olarak (isteyerek)
  31909. 41-Fussilet 12
    fe : böylece, artık
  31910. 41-Fussilet 12
    kadâ-hunne : onları kada etti, yarattı, tamamladı
  31911. 41-Fussilet 12
    seb'a : yedi
  31912. 41-Fussilet 12
    semâvâtin : semalar, gök katları
  31913. 41-Fussilet 12
    yevmeyni : iki günde
  31914. 41-Fussilet 12
    ve evhâ : ve vahyetti
  31915. 41-Fussilet 12
    semâin : sema, gök
  31916. 41-Fussilet 12
    emre-hâ : onun emri
  31917. 41-Fussilet 12
    ve zeyyennâ : vesledik
  31918. 41-Fussilet 12
    es semâe : sema, gök
  31919. 41-Fussilet 12
    ed dunyâ : dünya
  31920. 41-Fussilet 12
    bi mesâbîha : lâmbalarla, kandillerle
  31921. 41-Fussilet 12
    vefzen : ve muhafaza ederek, koruyarak
  31922. 41-Fussilet 12
    like : işte bu
  31923. 41-Fussilet 12
    el azîzi : azîz, üstün ve güçlü olan
  31924. 41-Fussilet 12
    el alîmi : en iyi bilen
  31925. 41-Fussilet 13
    fe : böylece, artık, hâlâ
  31926. 41-Fussilet 13
    fe : o zaman, o taktirde
  31927. 41-Fussilet 13
    enzertu-kum : sizi uyardım
  31928. 41-Fussilet 13
    sâıkaten : şimşek, yıldırım
  31929. 41-Fussilet 13
    misle : gibi
  31930. 41-Fussilet 13
    ve semûde : ve Semud (kavmi)
  31931. 41-Fussilet 14
    et-hum : onlara geldi
  31932. 41-Fussilet 14
    er rusulu : resûller
  31933. 41-Fussilet 14
    beyni eydî-him : ellerinin arasında, önlerinde
  31934. 41-Fussilet 14
    ve min : ve den
  31935. 41-Fussilet 14
    ellâ ta'budû : kulluk etmemeniz için
  31936. 41-Fussilet 14
    allâhe : Allah
  31937. 41-Fussilet 14
    lev : şâyet, eğer
  31938. 41-Fussilet 14
    şâe : diledi
  31939. 41-Fussilet 14
    le : mutlaka
  31940. 41-Fussilet 14
    enzele : indirdi
  31941. 41-Fussilet 14
    melâiketen : melekler
  31942. 41-Fussilet 14
    fe : böylece, bu sebeple
  31943. 41-Fussilet 14
    kâfirûne : kâfirler, inkâr edenler
  31944. 41-Fussilet 15
    fe : böylece, artık, fakat
  31945. 41-Fussilet 15
    emmâ : fakat, ise
  31946. 41-Fussilet 15
    fe : böylece, daha sonra
  31947. 41-Fussilet 15
    istekberû : büyüklendiler, kibirlendiler
  31948. 41-Fussilet 15
    el ardı : yeryüzünde
  31949. 41-Fussilet 15
    el hakkı : hak
  31950. 41-Fussilet 15
    ve kâlû : ve dediler
  31951. 41-Fussilet 15
    men : kim
  31952. 41-Fussilet 15
    eşeddu : daha kuvvetli, daha güçlü
  31953. 41-Fussilet 15
    kuvveten : kuvvet bakımından
  31954. 41-Fussilet 15
    e : mi
  31955. 41-Fussilet 15
    ve lem yerev : vermediler
  31956. 41-Fussilet 15
    enne : olduğunu
  31957. 41-Fussilet 15
    allâhe : Allah
  31958. 41-Fussilet 15
    ellezî : ki o
  31959. 41-Fussilet 15
    huve : o
  31960. 41-Fussilet 15
    eşeddu : daha kuvvetli, daha güçlü
  31961. 41-Fussilet 15
    kuvveten : kuvvet bakımından
  31962. 41-Fussilet 15
    ve kânû : ve oldular, idiler
  31963. 41-Fussilet 15
    yechadûne : bilerek inkâr ediyorlar
  31964. 41-Fussilet 16
    fe : böylece, bunun üzerine
  31965. 41-Fussilet 16
    erselnâ : gönderdik
  31966. 41-Fussilet 16
    aleyhim : onların üzerine
  31967. 41-Fussilet 16
    eyyâmin : günlerde
  31968. 41-Fussilet 16
    azâbe : azap
  31969. 41-Fussilet 16
    el hizyi : alçaklık, zillet
  31970. 41-Fussilet 16
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  31971. 41-Fussilet 16
    ve le : ve mutlaka
  31972. 41-Fussilet 16
    azâbu el âhireti : ahiret azabı
  31973. 41-Fussilet 16
    ve hum : ve onlar
  31974. 41-Fussilet 16
    lâ yunsarûne : yardım olunmazlar
  31975. 41-Fussilet 17
    ve emmâ : ve fakat, ise
  31976. 41-Fussilet 17
    semûdu : Semud (kavmi)
  31977. 41-Fussilet 17
    fe : böylece, ondan sonra
  31978. 41-Fussilet 17
    hedeynâ-hum : onları hidayete erdirdik
  31979. 41-Fussilet 17
    fe : böylece, buna rağmen
  31980. 41-Fussilet 17
    istehabbû : sevdiler, tercih ettiler
  31981. 41-Fussilet 17
    el amâ : âmâ, kör
  31982. 41-Fussilet 17
    el hudâ : hidayet
  31983. 41-Fussilet 17
    fe : böylece, bu sebeple
  31984. 41-Fussilet 17
    ehazet-hum : onları yakaladı
  31985. 41-Fussilet 17
    el azâbi el hûni : alçaltıcı azap
  31986. 41-Fussilet 17
    yeksibûne : kazanıyorlar
  31987. 41-Fussilet 18
    ve necceynâ : ve kurtardık
  31988. 41-Fussilet 18
    ellezîne : onları
  31989. 41-Fussilet 18
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  31990. 41-Fussilet 18
    ve kânû : ve oldular, idiler
  31991. 41-Fussilet 18
    yettekûne : takva sahibi
  31992. 41-Fussilet 19
    ve yevme : ve gün
  31993. 41-Fussilet 19
    yuhşeru : haşrolunur, toplanır
  31994. 41-Fussilet 19
    ilâ en nâri : ateşe
  31995. 41-Fussilet 19
    fe : böylece, artık
  31996. 41-Fussilet 19
    zeûne : (öncekiler ve sonrakiler) biraraya getirilirler
  31997. 41-Fussilet 20
    şehide : şahitlik etti
  31998. 41-Fussilet 20
    aleyhim : onlara
  31999. 41-Fussilet 20
    sem'u-hum : onların işitmeleri, kulakları
  32000. 41-Fussilet 20
    ve ebsâru-hum : ve onların gözleri
  32001. 41-Fussilet 20
    ve culûdu-hum : ve onların derileri
  32002. 41-Fussilet 20
    ya'melûne : yapıyorlar
  32003. 41-Fussilet 21
    ve kâlû : ve dediler
  32004. 41-Fussilet 21
    lime : niçin, neden
  32005. 41-Fussilet 21
    şehidtum : şahitlik ettiniz
  32006. 41-Fussilet 21
    aleynâ : bize
  32007. 41-Fussilet 21
    entaka-nâ : bizi konuşturdu
  32008. 41-Fussilet 21
    ellezî : ki o
  32009. 41-Fussilet 21
    entaka : konuşturdu
  32010. 41-Fussilet 21
    kulle şey'in : herşey
  32011. 41-Fussilet 21
    ve huve halaka-kum : ve o sizi yarattı
  32012. 41-Fussilet 21
    evvele : evvel, ilk
  32013. 41-Fussilet 21
    meretin : kere, defa
  32014. 41-Fussilet 21
    ve ileyhi : ve ona
  32015. 41-Fussilet 21
    turceûne : döndürüleceksiniz
  32016. 41-Fussilet 22
    ve : ve
  32017. 41-Fussilet 22
    testetirûne : setrediyorsunuz, gizliyorsunuz, saklıyorsunuz, sakınıyorsunuz
  32018. 41-Fussilet 22
    en yeşhede : şahitlik etmesi
  32019. 41-Fussilet 22
    aleykum : size, size karşı (aleyhinize)
  32020. 41-Fussilet 22
    sem'u-kum : kulaklarınız
  32021. 41-Fussilet 22
    ve lâ : ve olmaz
  32022. 41-Fussilet 22
    ebsâru-kum : gözleriniz
  32023. 41-Fussilet 22
    ve lâ : ve olmaz
  32024. 41-Fussilet 22
    ve lâkin : lâkin, fakat
  32025. 41-Fussilet 22
    zanentum : siz zannettiniz, sandınız
  32026. 41-Fussilet 22
    enne : olduğunu
  32027. 41-Fussilet 22
    allâhe : Allah
  32028. 41-Fussilet 22
    lâ ya'lemu : bilmez, bilmiyor
  32029. 41-Fussilet 22
    kesîren : çok
  32030. 41-Fussilet 22
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  32031. 41-Fussilet 23
    ve zâli-kum : vete bu
  32032. 41-Fussilet 23
    ellezî : ki o
  32033. 41-Fussilet 23
    zanentum : zannettiniz
  32034. 41-Fussilet 23
    erdâ-kum : sizi helâka sürükledi
  32035. 41-Fussilet 23
    fe : böylece
  32036. 41-Fussilet 23
    el hâsirîne : hüsrana düşenler
  32037. 41-Fussilet 24
    fe : artık, bu durumda
  32038. 41-Fussilet 24
    fe : işte, artık
  32039. 41-Fussilet 24
    en nâru : ateş
  32040. 41-Fussilet 24
    mesven : kalınan yer
  32041. 41-Fussilet 24
    lehum : onlar için
  32042. 41-Fussilet 24
    ve in : ve eğer
  32043. 41-Fussilet 24
    yesta'tibû : hoşnut etmek isterler, affedilmek isterler
  32044. 41-Fussilet 24
    fe : artık, bundan sonra
  32045. 41-Fussilet 24
    el mu'tebîne : hoşnut olunanlar, affedilenler
  32046. 41-Fussilet 25
    ve kayyadnâ : ve hazırladık, musallat ettik
  32047. 41-Fussilet 25
    lehum : onlara, onlar için
  32048. 41-Fussilet 25
    kurenâe : karinler, yakın arkadaşlar
  32049. 41-Fussilet 25
    fe : böylece, artık
  32050. 41-Fussilet 25
    zeyyenû : süslediler
  32051. 41-Fussilet 25
    lehum : onlara, onlar için
  32052. 41-Fussilet 25
    beyne eydî-him : elleri arasında, önlerinde
  32053. 41-Fussilet 25
    ve mâ : ve şey
  32054. 41-Fussilet 25
    halfe-hum : arkalarında
  32055. 41-Fussilet 25
    ve hakka : ve hak oldu, hakettiler
  32056. 41-Fussilet 25
    aleyhim : onlara, onların üzerine
  32057. 41-Fussilet 25
    el kavlu : söz
  32058. 41-Fussilet 25
    umemin : ümmetlerde
  32059. 41-Fussilet 25
    halet : gelmiş geçmiş
  32060. 41-Fussilet 25
    el cinni : cinler
  32061. 41-Fussilet 25
    ve el insi : ve insanlar
  32062. 41-Fussilet 25
    inne-hum : muhakkak onlar
  32063. 41-Fussilet 25
    hâsirîne : hüsrana düşmüş olanlar
  32064. 41-Fussilet 26
    vele : ve dedi
  32065. 41-Fussilet 26
    ellezîne : onlar
  32066. 41-Fussilet 26
    keferû : inkâr ettiler
  32067. 41-Fussilet 26
    tesmeû : dinlemeyin
  32068. 41-Fussilet 26
    el kur'âni : Kur'ân
  32069. 41-Fussilet 26
    ve ilgav : ve boş konuşun, gürültü yapın
  32070. 41-Fussilet 26
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  32071. 41-Fussilet 26
    taglibûne : gâlip olursunuz
  32072. 41-Fussilet 27
    fe : böylece, bundan sonra
  32073. 41-Fussilet 27
    le : mutlaka, elbette
  32074. 41-Fussilet 27
    nuzîkanne : tattıracağız
  32075. 41-Fussilet 27
    ellezîne : onlar
  32076. 41-Fussilet 27
    keferû : inkâr ettiler
  32077. 41-Fussilet 27
    azâben şedîden : şiddetli azap
  32078. 41-Fussilet 27
    ve le : ve mutlaka, elbette
  32079. 41-Fussilet 27
    necziyenne-hum : onları mutlaka cezalandıracağız
  32080. 41-Fussilet 27
    esvee : en kötü, daha kötü
  32081. 41-Fussilet 27
    ellezî : ki o
  32082. 41-Fussilet 27
    ya'melûne : yapıyorlar
  32083. 41-Fussilet 28
    like : işte bu
  32084. 41-Fussilet 28
    cezâu : ceza
  32085. 41-Fussilet 28
    en nârun : ateş
  32086. 41-Fussilet 28
    lehum : onlara, onlar için
  32087. 41-Fussilet 28
    dâru el huldi : ebedîlik yurdu
  32088. 41-Fussilet 28
    cezâen : ceza olarak
  32089. 41-Fussilet 28
    yechadûne : bilerek inkâr ediyorlar
  32090. 41-Fussilet 29
    vele : ve dedi
  32091. 41-Fussilet 29
    ellezîne : onlar
  32092. 41-Fussilet 29
    keferû : inkâr ettiler
  32093. 41-Fussilet 29
    rabbe-nâ : bizim Rabbimiz
  32094. 41-Fussilet 29
    eri-nâ : bizester
  32095. 41-Fussilet 29
    ellezeyni : onlar (ikisi)
  32096. 41-Fussilet 29
    edallâ-nâ : bizi saptırdı
  32097. 41-Fussilet 29
    el cinni : cinler
  32098. 41-Fussilet 29
    ve el insi : ve insanlar
  32099. 41-Fussilet 29
    nec'al-humâ : onları yaparız
  32100. 41-Fussilet 29
    tahte : altında
  32101. 41-Fussilet 29
    li yekûnâ : olması için
  32102. 41-Fussilet 29
    el esfelîne : en aşağı, en sefil olanlar
  32103. 41-Fussilet 30
    inne : muhakkak
  32104. 41-Fussilet 30
    ellezîne : onlar
  32105. 41-Fussilet 30
    summe : sonra
  32106. 41-Fussilet 30
    istekâmû : istikamet üzere oldular
  32107. 41-Fussilet 30
    tetenezzelu : iner
  32108. 41-Fussilet 30
    aleyhim : onların üzerine, onlara
  32109. 41-Fussilet 30
    el melâiketu : melekler
  32110. 41-Fussilet 30
    ellâ tehâfû : korkmayın
  32111. 41-Fussilet 30
    vetahzenû : ve mahzun olmayın
  32112. 41-Fussilet 30
    ve ebşirû : ve sevinin
  32113. 41-Fussilet 30
    bi el cenneti : cennet ile
  32114. 41-Fussilet 30
    elletî : ki o
  32115. 41-Fussilet 30
    tûadûne : vaadolunuyorsunuz
  32116. 41-Fussilet 31
    evliyâu-kum : sizin velîleriniz, dostlarınız
  32117. 41-Fussilet 31
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
  32118. 41-Fussilet 31
    ve fî : ve ... de, içinde
  32119. 41-Fussilet 31
    el âhireti : ahiret
  32120. 41-Fussilet 31
    ve lekum : ve sizin için
  32121. 41-Fussilet 31
    teştehî : (iştahlanırsınız) canınız çeker, arzu edersiniz
  32122. 41-Fussilet 31
    enfusu-kum : nefsleriniz, canınız
  32123. 41-Fussilet 31
    ve lekum : ve sizin için
  32124. 41-Fussilet 31
    teddeûne : istersiniz, talep edersiniz
  32125. 41-Fussilet 32
    nuzulen : ziyafet, ikram olarak
  32126. 41-Fussilet 32
    er rahîmin : rahîm olan,
  32127. 41-Fussilet 33
    ve men : ve kim, kimse, kişi
  32128. 41-Fussilet 33
    ahsenu : daha güzel, enzel
  32129. 41-Fussilet 33
    kavlen : söz
  32130. 41-Fussilet 33
    mimmen (min men) : kimseden, kişiden
  32131. 41-Fussilet 33
    deâ : çağırdı, davet etti
  32132. 41-Fussilet 33
    ve amile : ve amel etti, yaptı
  32133. 41-Fussilet 33
    vele : ve dedi
  32134. 41-Fussilet 33
    inne-nî : muhakkak ben
  32135. 41-Fussilet 33
    min el muslimîne : teslim olanlardan, müslümanlardan
  32136. 41-Fussilet 34
    vetestevî : ve eşit, müsavi değil
  32137. 41-Fussilet 34
    el hasenetu : hasenat, sevap, iyilik
  32138. 41-Fussilet 34
    ve : ve
  32139. 41-Fussilet 34
    es seyyietu : günah, kötülük
  32140. 41-Fussilet 34
    elletî : ki o
  32141. 41-Fussilet 34
    hiye : o
  32142. 41-Fussilet 34
    ahsenu : daha güzel, enzel
  32143. 41-Fussilet 34
    fe : böylece, o zaman
  32144. 41-Fussilet 34
    ellezî : ki o
  32145. 41-Fussilet 34
    beyne-ke ve beyne-hu : onunla senin aranda
  32146. 41-Fussilet 34
    adâvetun : düşmanlık
  32147. 41-Fussilet 34
    ke enne-hu : o sanki, o gibi
  32148. 41-Fussilet 34
    veliyyun : velî, dost
  32149. 41-Fussilet 35
    ve mâ yulakkâ-hâ : ve kavuşturulmaz, ulaştırılmaz
  32150. 41-Fussilet 35
    ellezîne : onlar
  32151. 41-Fussilet 35
    saberû : sabrettiler, sabrın sahibi oldular
  32152. 41-Fussilet 35
    ve mâ yulakkâ-hâ : ve kavuşturulmaz, ulaştırılmaz
  32153. 41-Fussilet 36
    ve immâ : ve eğer, fakat, amma
  32154. 41-Fussilet 36
    yenzeganne-ke : sana mutlaka vesvese verecek
  32155. 41-Fussilet 36
    eş şeytâni : şeytan
  32156. 41-Fussilet 36
    nezgun : vesvese ve teşvik
  32157. 41-Fussilet 36
    fe : hemen, artık, o zaman
  32158. 41-Fussilet 36
    isteız : sığın
  32159. 41-Fussilet 36
    inne-hu : muhakkak ki o
  32160. 41-Fussilet 36
    huve : o
  32161. 41-Fussilet 36
    es semîu : en iyi işiten
  32162. 41-Fussilet 36
    el alîmu : en iyi bilen
  32163. 41-Fussilet 37
    ve min : ve den
  32164. 41-Fussilet 37
    el leylu : gece
  32165. 41-Fussilet 37
    ve en nehâru : ve gündüz
  32166. 41-Fussilet 37
    ve eş şemsu : veneş
  32167. 41-Fussilet 37
    ve el kameru : ve ay
  32168. 41-Fussilet 37
    tescudû : secde etmeyin
  32169. 41-Fussilet 37
    li eş şemsi : güneşe
  32170. 41-Fussilet 37
    ve lâ : ve değil
  32171. 41-Fussilet 37
    li el kameri : aya
  32172. 41-Fussilet 37
    vescudû : ve secde edin
  32173. 41-Fussilet 37
    ellezî : ki o
  32174. 41-Fussilet 37
    halaka-hunne : onları (ikisini) yarattı
  32175. 41-Fussilet 37
    ta'budûne : kul olursunuz
  32176. 41-Fussilet 38
    fe : o taktirde, hâlâ
  32177. 41-Fussilet 38
    istekberû : büyüklendiler, kibirlendiler
  32178. 41-Fussilet 38
    fe : o zaman, oysa
  32179. 41-Fussilet 38
    ellezîne : onlar
  32180. 41-Fussilet 38
    inde : yanında, katında
  32181. 41-Fussilet 38
    rabbi-ke : senin Rabbin
  32182. 41-Fussilet 38
    yusebbihûne : tesbih ediyorlar
  32183. 41-Fussilet 38
    lehu : onu
  32184. 41-Fussilet 38
    bi el leyli : geceleyin
  32185. 41-Fussilet 38
    ve en nehâri : ve gündüz
  32186. 41-Fussilet 38
    ve hum : ve onlar
  32187. 41-Fussilet 38
    yes'emûne : bıkmazlar, usanmazlar
  32188. 41-Fussilet 39
    ve min : ve den
  32189. 41-Fussilet 39
    enne-ke : gerçekten sen
  32190. 41-Fussilet 39
    terâ : görürsün
  32191. 41-Fussilet 39
    el arda : arz, yeryüzü
  32192. 41-Fussilet 39
    siaten : kurumuş halde
  32193. 41-Fussilet 39
    fe : böylece, o zaman
  32194. 41-Fussilet 39
    enzelnâ : indirdik
  32195. 41-Fussilet 39
    aleyhâ : onun üzerine
  32196. 41-Fussilet 39
    ele : su
  32197. 41-Fussilet 39
    ihtezzet : hareketlendi
  32198. 41-Fussilet 39
    ve rebet : ve kabardı
  32199. 41-Fussilet 39
    inne : muhakkak
  32200. 41-Fussilet 39
    ellezî : ki o
  32201. 41-Fussilet 39
    le : elbette
  32202. 41-Fussilet 39
    el mevtâ : ölüler
  32203. 41-Fussilet 39
    inne-hu : muhakkak ki o
  32204. 41-Fussilet 39
    sey'in : şey
  32205. 41-Fussilet 40
    inne : muhakkak
  32206. 41-Fussilet 40
    ellezîne : onlar
  32207. 41-Fussilet 40
    yulhidûne : dil uzatırlar, saptırırlar
  32208. 41-Fussilet 40
    yahfevne : gizli kalmazlar
  32209. 41-Fussilet 40
    aleynâ : bize
  32210. 41-Fussilet 40
    e : mi
  32211. 41-Fussilet 40
    fe : böylece
  32212. 41-Fussilet 40
    men : kim, kimse
  32213. 41-Fussilet 40
    en nâri : ateş
  32214. 41-Fussilet 40
    em : veya, yoksa
  32215. 41-Fussilet 40
    men : kim, kimse
  32216. 41-Fussilet 40
    ye'tî : gelir
  32217. 41-Fussilet 40
    âminen : emin olarak, güvenle
  32218. 41-Fussilet 40
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  32219. 41-Fussilet 40
    i'melû : yapın
  32220. 41-Fussilet 40
    inne-hu : muhakkak ki o
  32221. 41-Fussilet 40
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  32222. 41-Fussilet 41
    inne : muhakkak, gerçekten
  32223. 41-Fussilet 41
    ellezîne : onlar
  32224. 41-Fussilet 41
    keferû : inkâr ettiler
  32225. 41-Fussilet 41
    bi ez zikri : zikri
  32226. 41-Fussilet 41
    lemmâ : olduğu zaman
  32227. 41-Fussilet 41
    e-hum : onlara geldi
  32228. 41-Fussilet 41
    ve inne-hu : ve şüphesiz ki o
  32229. 41-Fussilet 41
    le : elbette, gerçekten, mutlaka
  32230. 41-Fussilet 42
    ye'tî-hi : ona gelmez
  32231. 41-Fussilet 42
    el bâtilu : bâtıl
  32232. 41-Fussilet 42
    beyni yedey-hi : onun elleri arasında, önünde
  32233. 41-Fussilet 42
    ve lâ : ve değil, olmaz
  32234. 41-Fussilet 42
    tenzîlun : inmiştir
  32235. 41-Fussilet 43
    leke : sana
  32236. 41-Fussilet 43
    kad kîle : söylenmiş
  32237. 41-Fussilet 43
    li er rusuli : resûllere
  32238. 41-Fussilet 43
    min kabli-ke : senden önce
  32239. 41-Fussilet 43
    inne : muhakkak ki
  32240. 41-Fussilet 43
    rabbe-ke : senin Rabbin
  32241. 41-Fussilet 43
    le : elbette, mutlaka
  32242. 41-Fussilet 43
    magfiretin : mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi)
  32243. 41-Fussilet 43
    ve zû : ve sahip
  32244. 41-Fussilet 43
    elîmin : acı, elem
  32245. 41-Fussilet 44
    ve lev : ve eğer, şâyet
  32246. 41-Fussilet 44
    cealnâ-hu : onu kıldık, yaptık
  32247. 41-Fussilet 44
    kur'ânen : Kur'ân
  32248. 41-Fussilet 44
    a'cemiyyen : yabancı dil, Arapça olmayan
  32249. 41-Fussilet 44
    le : elbette, mutlaka
  32250. 41-Fussilet 44
    lev : olsa
  32251. 41-Fussilet 44
    fussilet : açıklandı
  32252. 41-Fussilet 44
    e : mi
  32253. 41-Fussilet 44
    a'cemiyyun : yabancı dil, Arapça olmayan
  32254. 41-Fussilet 44
    ve arabîyyun : ve Arap
  32255. 41-Fussilet 44
    huve : o
  32256. 41-Fussilet 44
    li ellezîne : onlar için
  32257. 41-Fussilet 44
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler (Allah'a ulaşmayı dilediler)
  32258. 41-Fussilet 44
    huden : hidayet
  32259. 41-Fussilet 44
    ve sifâun : ve şifa
  32260. 41-Fussilet 44
    vellezîne : ve onlar
  32261. 41-Fussilet 44
    lâ yû'minûne : mü'min olmazlar, îmân etmezler
  32262. 41-Fussilet 44
    ve huve : ve o
  32263. 41-Fussilet 44
    aleyhim : onlara
  32264. 41-Fussilet 44
    amen : körlüktür
  32265. 41-Fussilet 44
    ulâike : işte onlar
  32266. 41-Fussilet 44
    yunâdevne : seslenilir
  32267. 41-Fussilet 44
    mekânin : yer, mekân
  32268. 41-Fussilet 45
    ve lekad : ve andolsun
  32269. 41-Fussilet 45
    âteynâ : biz verdik
  32270. 41-Fussilet 45
    el kitâbe : kitap
  32271. 41-Fussilet 45
    fe : fakat
  32272. 41-Fussilet 45
    ihtulife : ihtilâf ettiler, anlaşmazlığa düştüler
  32273. 41-Fussilet 45
    ve lev lâ : ve olmasaydı
  32274. 41-Fussilet 45
    kelimetun : söz
  32275. 41-Fussilet 45
    sebekat : geçti
  32276. 41-Fussilet 45
    rabbi-ke : senin Rabbin
  32277. 41-Fussilet 45
    le : elbette, mutlaka
  32278. 41-Fussilet 45
    kudiye : yerine getirildi, bitirildi
  32279. 41-Fussilet 45
    beyne-hum : onların arasında
  32280. 41-Fussilet 45
    ve inne-hum : ve muhakkak ki onlar
  32281. 41-Fussilet 45
    le : elbette, mutlaka
  32282. 41-Fussilet 45
    şekkin : şek, şüphe
  32283. 41-Fussilet 46
    men : kim
  32284. 41-Fussilet 46
    amile : yaptı, işledi
  32285. 41-Fussilet 46
    fe : böylece, artık
  32286. 41-Fussilet 46
    nefsi-hi : kendi nefsi
  32287. 41-Fussilet 46
    ve men : ve kim
  32288. 41-Fussilet 46
    esâe : kötülük yaptı, kötülük işledi
  32289. 41-Fussilet 46
    fe : böylece, artık
  32290. 41-Fussilet 46
    aleyhâ : kendi aleyhine
  32291. 41-Fussilet 46
    ve mâ : ve değil
  32292. 41-Fussilet 46
    rabbu-ke : senin Rabbın
  32293. 41-Fussilet 46
    el abîdi : kullar
  32294. 41-Fussilet 47
    ileyhi : ona
  32295. 41-Fussilet 47
    yureddu : döndürülür, reddedilir
  32296. 41-Fussilet 47
    ilmu es sâati : o saatin ilmi
  32297. 41-Fussilet 47
    ve mâ tahrucu : ve çıkmaz
  32298. 41-Fussilet 47
    semerâtin : ürünler, meyveler
  32299. 41-Fussilet 47
    ekmâmi-hâ : onun tomurcukları
  32300. 41-Fussilet 47
    ve mâ tahmilu : ve taşımaz, hamile kalmaz
  32301. 41-Fussilet 47
    vetedau : ve koyamaz, doğuramaz
  32302. 41-Fussilet 47
    ve yevme : ve gün
  32303. 41-Fussilet 47
    eyne : nerede
  32304. 41-Fussilet 47
    şurekâî : benim ortaklarım
  32305. 41-Fussilet 47
    âzennâ-ke \n(ezene) \n(âzene) : sana bildirdik, arz ettik \n: izin verdi \n: ilân etti, bildirdi
  32306. 41-Fussilet 47
    min şehîdin : bir şahit
  32307. 41-Fussilet 48
    ve dalle : ve saptı, uzaklaşıp gitti
  32308. 41-Fussilet 48
    yedne : tapıyorlar
  32309. 41-Fussilet 48
    ve zannû : ve kuvvetle zannettiler (anladılar)
  32310. 41-Fussilet 48
    lehum : onlar için
  32311. 41-Fussilet 49
    yes'emu : bıkmaz, usanmaz
  32312. 41-Fussilet 49
    el insânu : insan
  32313. 41-Fussilet 49
    el hayri : hayır
  32314. 41-Fussilet 49
    ve in : ve şâyet, eğer
  32315. 41-Fussilet 49
    messe-hu : ona dokundu
  32316. 41-Fussilet 49
    eş şerru : şerr, kötülük
  32317. 41-Fussilet 49
    fe yeûsun : o zaman yeise kapılır, üzülür
  32318. 41-Fussilet 50
    ve le : ve elbette, mutlaka
  32319. 41-Fussilet 50
    ezaknâ-hu : ona tattırdık
  32320. 41-Fussilet 50
    rahmeten : bir rahmet
  32321. 41-Fussilet 50
    darrâe : şiddetli darlık, zarar
  32322. 41-Fussilet 50
    messet-hu : ona dokundu
  32323. 41-Fussilet 50
    le : mutlaka, elbette
  32324. 41-Fussilet 50
    yekûlenne : mutlaka söyler
  32325. 41-Fussilet 50
    veezunnu : ve ben sanmıyorum
  32326. 41-Fussilet 50
    esate : o saat
  32327. 41-Fussilet 50
    imeten : kaim olan, vuku olan
  32328. 41-Fussilet 50
    ve le in : ve eğer, şâyet
  32329. 41-Fussilet 50
    inne : muhakkak ki, mutlaka
  32330. 41-Fussilet 50
    inde-hu : onun yanında
  32331. 41-Fussilet 50
    le : mutlaka, gerçekten
  32332. 41-Fussilet 50
    el husnâ : güzellik
  32333. 41-Fussilet 50
    fe : böylece, artık, o zaman
  32334. 41-Fussilet 50
    le : elbette, mutlaka
  32335. 41-Fussilet 50
    nunebbi : haber vereceğiz
  32336. 41-Fussilet 50
    enne : olduğunu (muhakkak)
  32337. 41-Fussilet 50
    ellezîne : onlar
  32338. 41-Fussilet 50
    keferû : inkâr ettiler
  32339. 41-Fussilet 50
    ve le : ve elbette, mutlaka
  32340. 41-Fussilet 50
    nuzîkanne-hum : onlara mutlaka tattıracağız
  32341. 41-Fussilet 51
    ve izâ : ve olduğu zaman
  32342. 41-Fussilet 51
    en'amnâ : ni'met verdik
  32343. 41-Fussilet 51
    el insâni : insan
  32344. 41-Fussilet 51
    ve neâ bi cânibi-hi \n(ve neâ) \n(bi cânibi-hi) : ve yan çizdi \n: (ve uzaklaştı) \n: (yanına)
  32345. 41-Fussilet 51
    ve izâ : ve olduğu zaman
  32346. 41-Fussilet 51
    messe-hu : ona dokundu
  32347. 41-Fussilet 51
    eş şerru : şerr, kötülük
  32348. 41-Fussilet 51
    fe : böylece, artık
  32349. 41-Fussilet 52
    e : mı
  32350. 41-Fussilet 52
    reeytum : siz gördünüz
  32351. 41-Fussilet 52
    ne : oldu
  32352. 41-Fussilet 52
    summe : sonra
  32353. 41-Fussilet 52
    kefertum : siz küfrettiniz
  32354. 41-Fussilet 52
    men : kim, kimse, kişi
  32355. 41-Fussilet 52
    edallu : daha dalâlette
  32356. 41-Fussilet 52
    mimmen (min men) : o kimseden
  32357. 41-Fussilet 52
    huve : o
  32358. 41-Fussilet 53
    se nurî-him : onlara göstereceğiz
  32359. 41-Fussilet 53
    el âfâkı : afak, ufuklar
  32360. 41-Fussilet 53
    ve fî : ve de, içinde
  32361. 41-Fussilet 53
    enfusi-him : onların nefsleri, kendi nefsleri
  32362. 41-Fussilet 53
    yetebeyyene : açıkça belli olur
  32363. 41-Fussilet 53
    lehum : onlara
  32364. 41-Fussilet 53
    enne-hu : onun olduğu
  32365. 41-Fussilet 53
    el hakku : hak
  32366. 41-Fussilet 53
    e ve lem yekfi : ve kâfi değil mi
  32367. 41-Fussilet 53
    bi rabbi-ke : senin Rabbin
  32368. 41-Fussilet 53
    enne-hu : onun olduğu
  32369. 41-Fussilet 53
    alâ kulli şey'in : herşeye
  32370. 41-Fussilet 53
    şehîdun : şahit
  32371. 41-Fussilet 54
    e lâ : (öyle) değil mi
  32372. 41-Fussilet 54
    inne-hum : muhakkak, gerçekten onlar
  32373. 41-Fussilet 54
    miryetin : şüphe
  32374. 41-Fussilet 54
    e lâ : (öyle) değil mi
  32375. 41-Fussilet 54
    inne-hu : muhakkak, gerçekten o
  32376. 41-Fussilet 54
    bi kulli şey'in : herşeyi
  32377. 42-Şûrâ 3
    kezâlike : işteyle, böylece
  32378. 42-Şûrâ 3
    ileyke : sana
  32379. 42-Şûrâ 3
    ve ilâ ellezîne : ve onlara
  32380. 42-Şûrâ 3
    kabli-ke : senden önce
  32381. 42-Şûrâ 3
    el azîzu : azîz, üstün
  32382. 42-Şûrâ 3
    el hakîmu : hüküm ve hikmet sahibi
  32383. 42-Şûrâ 4
    lehu : onun
  32384. 42-Şûrâ 4
    es semâvâti : semalar, gökler
  32385. 42-Şûrâ 4
    ve mâ : ve şey
  32386. 42-Şûrâ 4
    el ardı : arz, yeryüzü, yer
  32387. 42-Şûrâ 4
    ve huve : ve o
  32388. 42-Şûrâ 4
    el aliyyu : âli, âlâ, çok yüce
  32389. 42-Şûrâ 4
    el azîmu : büyük
  32390. 42-Şûrâ 5
    tekâdu : neredeyse oluyordu, az kalsın oluyordu
  32391. 42-Şûrâ 5
    es semâvâtu : semalar, gökler
  32392. 42-Şûrâ 5
    yetefattarne : parçalanıyor, ayrılıyor
  32393. 42-Şûrâ 5
    fevkı-hinne : onların üstünde
  32394. 42-Şûrâ 5
    ve el melâiketu : ve melekler
  32395. 42-Şûrâ 5
    yusebbihûne : tesbih ediyorlar
  32396. 42-Şûrâ 5
    ve yestagfirûne : ve istiğfar ediyorlar, mağfiret diliyorlar
  32397. 42-Şûrâ 5
    li men : o kimse için
  32398. 42-Şûrâ 5
    el ardı : arz, yeryüzü, yer
  32399. 42-Şûrâ 5
    e lâ : (öyle) değil mi
  32400. 42-Şûrâ 5
    inne : muhakkak ki, gerçekten
  32401. 42-Şûrâ 5
    allâhe : Allah
  32402. 42-Şûrâ 5
    huve : o
  32403. 42-Şûrâ 5
    el gafûru : gafûr, mağfiret eden
  32404. 42-Şûrâ 5
    er rahîmu : rahîm, rahîm esmasıyla tecelli eden
  32405. 42-Şûrâ 6
    ve ellezîne : ve onlar
  32406. 42-Şûrâ 6
    ittehazû : ittihaz ettiler, edindiler
  32407. 42-Şûrâ 6
    evliyâ : velîler, dostlar
  32408. 42-Şûrâ 6
    aleyhim : onlara, onların üzerine
  32409. 42-Şûrâ 6
    ve mâ : ve değil
  32410. 42-Şûrâ 6
    ente : sen
  32411. 42-Şûrâ 6
    aleyhim : onlara, onların üzerine
  32412. 42-Şûrâ 6
    bi vekîlin : vekil
  32413. 42-Şûrâ 7
    ve kezâlike : veteyle, böylece
  32414. 42-Şûrâ 7
    evhaynâ : biz vahyettik
  32415. 42-Şûrâ 7
    ileyke : sana
  32416. 42-Şûrâ 7
    kur'ânen : Kur'ân
  32417. 42-Şûrâ 7
    arabiyyen : Arapça
  32418. 42-Şûrâ 7
    li tunzire : uyarman için
  32419. 42-Şûrâ 7
    umme el kurâ : şehirlerin anası
  32420. 42-Şûrâ 7
    ve men : ve kimse(ler)
  32421. 42-Şûrâ 7
    havle-hâ : onun etrafında
  32422. 42-Şûrâ 7
    ve tunzire : ve uyarırsın
  32423. 42-Şûrâ 7
    yevme el cem'i : toplanma günü
  32424. 42-Şûrâ 7
    reybe : şüphe yoktur
  32425. 42-Şûrâ 7
    ferîkun : bir kısım, bir grup
  32426. 42-Şûrâ 7
    el cenneti : cennette
  32427. 42-Şûrâ 7
    ve ferîkun : ve bir kısım, bir grup
  32428. 42-Şûrâ 7
    es saîri : alevli ateş içinde, cehennemde
  32429. 42-Şûrâ 8
    ve lev : ve eğer
  32430. 42-Şûrâ 8
    şâe : diledi
  32431. 42-Şûrâ 8
    le : elbette, mutlaka
  32432. 42-Şûrâ 8
    ceale-hum : onları kıldı, yaptı
  32433. 42-Şûrâ 8
    ummeten : ümmet
  32434. 42-Şûrâ 8
    vâhıdeten : bir
  32435. 42-Şûrâ 8
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  32436. 42-Şûrâ 8
    men : kim, kimse
  32437. 42-Şûrâ 8
    yeşâu : diler
  32438. 42-Şûrâ 8
    rahmeti-hi : onun rahmeti
  32439. 42-Şûrâ 8
    ve ez zâlimûne : ve zalimler
  32440. 42-Şûrâ 8
    lehum : onlar için, onlara
  32441. 42-Şûrâ 8
    velîyyin : velî, dost
  32442. 42-Şûrâ 8
    ve lâ : ve yoktur
  32443. 42-Şûrâ 9
    em : yoksa
  32444. 42-Şûrâ 9
    ittehazû : edindiler
  32445. 42-Şûrâ 9
    evliyâe : velîler, dostlar
  32446. 42-Şûrâ 9
    fe : böylece, işte
  32447. 42-Şûrâ 9
    huve : o
  32448. 42-Şûrâ 9
    el velîyyu : velî, dost
  32449. 42-Şûrâ 9
    ve huve : ve o
  32450. 42-Şûrâ 9
    el mevtâ : ölüler
  32451. 42-Şûrâ 9
    ve huve : ve o
  32452. 42-Şûrâ 9
    alâ kulli şey'in : herşeye
  32453. 42-Şûrâ 10
    ve ma : ve şey
  32454. 42-Şûrâ 10
    ihteleftum : siz ihtilâfa düştünüz
  32455. 42-Şûrâ 10
    min şey'in : birşey
  32456. 42-Şûrâ 10
    fe : böylece, artık
  32457. 42-Şûrâ 10
    aleyhi : ona
  32458. 42-Şûrâ 10
    tevekkeltu : ben tevekkül ettim
  32459. 42-Şûrâ 10
    ve ileyhi : ve ona
  32460. 42-Şûrâ 11
    es semâvâti : semalar, gökler
  32461. 42-Şûrâ 11
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü, yer
  32462. 42-Şûrâ 11
    ceale : kıldı, yaptı
  32463. 42-Şûrâ 11
    lekum : size, sizin için
  32464. 42-Şûrâ 11
    min enfusi-kum : kendi nefslerinizden
  32465. 42-Şûrâ 11
    ezvâcen : eşler
  32466. 42-Şûrâ 11
    ve min el en'âmi : ve hayvanlardan
  32467. 42-Şûrâ 11
    ezvâcen : eşler
  32468. 42-Şûrâ 11
    yezreu-kum : sizi çoğaltıp yayar
  32469. 42-Şûrâ 11
    leyse : değil
  32470. 42-Şûrâ 11
    ke misli-hi : onun misli gibi, onun eşi gibi
  32471. 42-Şûrâ 11
    şey'un : bir şey
  32472. 42-Şûrâ 11
    ve huve : ve o
  32473. 42-Şûrâ 11
    es semîu : en iyi işiten
  32474. 42-Şûrâ 11
    el basîru : en iyi gören
  32475. 42-Şûrâ 12
    lehu : onun
  32476. 42-Şûrâ 12
    mekâlîdu : anahtarlar
  32477. 42-Şûrâ 12
    es semâvâti : semalar, gökler
  32478. 42-Şûrâ 12
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü, yer
  32479. 42-Şûrâ 12
    yebsutu : genişletir
  32480. 42-Şûrâ 12
    er rızka : rızık
  32481. 42-Şûrâ 12
    li men : o kimse için
  32482. 42-Şûrâ 12
    yeşâu : diler
  32483. 42-Şûrâ 12
    ve yakdiru : ve takdir eder, daraltır
  32484. 42-Şûrâ 12
    inne-hu : muhakkak ki o
  32485. 42-Şûrâ 12
    bi kulli şey'in : herşeyi
  32486. 42-Şûrâ 13
    şerea : şeriat kıldı
  32487. 42-Şûrâ 13
    lekum : size, sizin için
  32488. 42-Şûrâ 13
    min ed dîni : dînden
  32489. 42-Şûrâ 13
    ve ellezî : ve o
  32490. 42-Şûrâ 13
    evhaynâ : biz vahyettik
  32491. 42-Şûrâ 13
    ileyke : sana
  32492. 42-Şûrâ 13
    ve mâ vassaynâ : ve vasiyet ettiğimiz şey, farz kıldığımız şey
  32493. 42-Şûrâ 13
    ibrâhîme : İbrâhîm
  32494. 42-Şûrâ 13
    ve mûsâ : ve Musa
  32495. 42-Şûrâ 13
    ve îsâ : ve İsa
  32496. 42-Şûrâ 13
    en ekîmû : ikame etmeleri, ayakta, hayatta tutmaları
  32497. 42-Şûrâ 13
    edne : dîn
  32498. 42-Şûrâ 13
    veteteferrekû : ve ayrılığa düşmeyin, fırkalara ayrılmayın
  32499. 42-Şûrâ 13
    kebure : büyük oldu, ağır geldi
  32500. 42-Şûrâ 13
    alâ el muşrikîne : müşriklere
  32501. 42-Şûrâ 13
    ted'û-hum : onları davet ettiğin şey
  32502. 42-Şûrâ 13
    ileyhi : ona, kendisine
  32503. 42-Şûrâ 13
    yectebî : seçer
  32504. 42-Şûrâ 13
    ileyhi : ona, kendisine
  32505. 42-Şûrâ 13
    men : kimse, kişi
  32506. 42-Şûrâ 13
    yeşâu : diler
  32507. 42-Şûrâ 13
    ve yehdî : ve hidayete erdirir, ulaştırır
  32508. 42-Şûrâ 13
    ileyhi : ona, kendisine
  32509. 42-Şûrâ 13
    men : kimse, kişi
  32510. 42-Şûrâ 14
    veteferrekû : ve ayrılığa düşmediler, fırkalara ayrılmadılar
  32511. 42-Şûrâ 14
    mâ câe-hum : onlara gelen şey
  32512. 42-Şûrâ 14
    el ilmu : ilim
  32513. 42-Şûrâ 14
    bagyen : azgınlık
  32514. 42-Şûrâ 14
    beyne-hum : onların arasında, aralarında
  32515. 42-Şûrâ 14
    ve lev lâ : ve olmasaydı
  32516. 42-Şûrâ 14
    kelimetun : kelime, söz
  32517. 42-Şûrâ 14
    sebekat : geçti
  32518. 42-Şûrâ 14
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  32519. 42-Şûrâ 14
    ilâ ecelin : bir ecele kadar, tayin edilmiş bir zamana kadar
  32520. 42-Şûrâ 14
    musemmen : belirlenmiş
  32521. 42-Şûrâ 14
    le : mutlaka, elbette
  32522. 42-Şûrâ 14
    kudıye : hükmedilir, hüküm verilir
  32523. 42-Şûrâ 14
    beyne-hum : onların arasında
  32524. 42-Şûrâ 14
    ve inne ellezîne : ve muhakkak ki onlar
  32525. 42-Şûrâ 14
    el kitâbe : kitap
  32526. 42-Şûrâ 14
    le : elbette, mutlaka
  32527. 42-Şûrâ 14
    şekkin : şek, şüphe
  32528. 42-Şûrâ 15
    fe li zâlike : işte bunun için
  32529. 42-Şûrâ 15
    fed'u (fe ud'u) : artık, bundan sonra davet et
  32530. 42-Şûrâ 15
    ve istekım : ve istikamet üzere ol
  32531. 42-Şûrâ 15
    kemâ : gibi
  32532. 42-Şûrâ 15
    umirte : sen emrolundun
  32533. 42-Şûrâ 15
    vetettebi' : ve tâbî olma
  32534. 42-Şûrâ 15
    ehvâe-hum : onların hevesleri
  32535. 42-Şûrâ 15
    ve kul : veyle, de
  32536. 42-Şûrâ 15
    âmentu : ben îmân ettim
  32537. 42-Şûrâ 15
    bi mâ enzele : indirilen şeye
  32538. 42-Şûrâ 15
    ve umirtu : ve ben emrolundum
  32539. 42-Şûrâ 15
    li a'dile : adil olmaya, adaletli olmaya
  32540. 42-Şûrâ 15
    beyne-kum : sizin aranızda
  32541. 42-Şûrâ 15
    ve rabbu-kum : ve sizin Rabbiniz
  32542. 42-Şûrâ 15
    lenâ : bize ait
  32543. 42-Şûrâ 15
    ve lekum : ve size ait
  32544. 42-Şûrâ 15
    huccete : huccet, çekişme yoktur
  32545. 42-Şûrâ 15
    beyne-nâ : (bizim) aramızda
  32546. 42-Şûrâ 15
    ve beyne-kum : ve (sizin) aranızda
  32547. 42-Şûrâ 15
    yecmeu : toplar
  32548. 42-Şûrâ 15
    beyne-nâ : bizim aramızda
  32549. 42-Şûrâ 15
    ve ileyhi : ve ona
  32550. 42-Şûrâ 15
    el masîru : dönüş
  32551. 42-Şûrâ 16
    ve ellezîne : ve onlar
  32552. 42-Şûrâ 16
    yuhâccûne : tartışıyorlar
  32553. 42-Şûrâ 16
    mestucîbe (mâ istucîbe) : icabet edilen şey
  32554. 42-Şûrâ 16
    lehu : ona
  32555. 42-Şûrâ 16
    huccetu-hum : onların huccetleri, delilleri
  32556. 42-Şûrâ 16
    inde : yanında, katında
  32557. 42-Şûrâ 16
    ve aleyhim : ve onların üzerinde
  32558. 42-Şûrâ 16
    ve lehum : ve onları, ve onlar için vardır
  32559. 42-Şûrâ 16
    şedîdun : şiddetli
  32560. 42-Şûrâ 17
    ellezî : ki o
  32561. 42-Şûrâ 17
    enzele : indirdi
  32562. 42-Şûrâ 17
    el kitâbe : kitap
  32563. 42-Şûrâ 17
    bi el hakkı : hak ile
  32564. 42-Şûrâ 17
    ve el mîzâne : ve mizan
  32565. 42-Şûrâ 17
    ve mâ yudrîke \n(edrâ) : ve sana bildirmez, sen idrak edemezsin \n: (bildirdi)
  32566. 42-Şûrâ 17
    lealle : umulur ki, böylece, belki
  32567. 42-Şûrâ 17
    esate : o saat
  32568. 42-Şûrâ 18
    yesta'cilu : acele, çabuk isterler
  32569. 42-Şûrâ 18
    ellezîne : onlar
  32570. 42-Şûrâ 18
    lâ yû'minûne : mü'min olmazlar, inanmazlar
  32571. 42-Şûrâ 18
    ve ellezîne : ve onlar
  32572. 42-Şûrâ 18
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler)
  32573. 42-Şûrâ 18
    muşfikûne : korkanlar
  32574. 42-Şûrâ 18
    ve ya'lemûne : ve bilirler
  32575. 42-Şûrâ 18
    enne-hâ : onun olduğunu
  32576. 42-Şûrâ 18
    el hakku : hak, gerçek
  32577. 42-Şûrâ 18
    e lâ : değil mi
  32578. 42-Şûrâ 18
    inne : muhakkak ki
  32579. 42-Şûrâ 18
    ellezîne : onlar
  32580. 42-Şûrâ 18
    yumârûne : şüphe ederler, mücâdele ederler
  32581. 42-Şûrâ 18
    es sâati : o saat
  32582. 42-Şûrâ 18
    le : muhakkak, gerçekten
  32583. 42-Şûrâ 19
    yerzuku : rızıklandırır
  32584. 42-Şûrâ 19
    men : kimse, kişi
  32585. 42-Şûrâ 19
    yeşâu : diler
  32586. 42-Şûrâ 19
    ve huve : ve o
  32587. 42-Şûrâ 19
    el kavîyyu : kavi, kuvvetli
  32588. 42-Şûrâ 19
    el azîzu : azîz, yüce ve şerefli
  32589. 42-Şûrâ 20
    men : kim, kimse
  32590. 42-Şûrâ 20
    ne : oldu
  32591. 42-Şûrâ 20
    harse : ekin, hasat, kazanç
  32592. 42-Şûrâ 20
    el âhireti : ahiret
  32593. 42-Şûrâ 20
    nezid : biz artırırız
  32594. 42-Şûrâ 20
    lehu : ona, onun için
  32595. 42-Şûrâ 20
    ve men : ve kim, kimse
  32596. 42-Şûrâ 20
    ne : oldu
  32597. 42-Şûrâ 20
    harse : ekin, hasat, kazanç
  32598. 42-Şûrâ 20
    ed dunyâ : dünya
  32599. 42-Şûrâ 20
    ve mâ : ve yoktur
  32600. 42-Şûrâ 20
    lehu : onun, ona
  32601. 42-Şûrâ 20
    el âhireti : ahirette
  32602. 42-Şûrâ 21
    em : yoksa
  32603. 42-Şûrâ 21
    lehum : onlara, onlar için
  32604. 42-Şûrâ 21
    şurekâu : ortaklar
  32605. 42-Şûrâ 21
    şeraû : şeriat kıldılar
  32606. 42-Şûrâ 21
    lehum : onlara
  32607. 42-Şûrâ 21
    ed dîni : dîn
  32608. 42-Şûrâ 21
    lem ye'zen : izin vermedi
  32609. 42-Şûrâ 21
    ve lev lâ : ve olmasaydı
  32610. 42-Şûrâ 21
    kelimetu : kelime
  32611. 42-Şûrâ 21
    el faslı : ayırma, hüküm verme
  32612. 42-Şûrâ 21
    le : mutlaka, gerçekten
  32613. 42-Şûrâ 21
    kudiye : hüküm verildi
  32614. 42-Şûrâ 21
    beyne-hum : onların arasında
  32615. 42-Şûrâ 21
    ve inne : ve muhakkak ki
  32616. 42-Şûrâ 21
    ez zâlimîne : zalimler
  32617. 42-Şûrâ 21
    lehum : onlara, onlar için
  32618. 42-Şûrâ 21
    elîmun : elîm, acı
  32619. 42-Şûrâ 22
    terâ : görürsün
  32620. 42-Şûrâ 22
    ez zâlimîne : zalimler
  32621. 42-Şûrâ 22
    muşfikîne : korkanlar
  32622. 42-Şûrâ 22
    kesebû : kazandılar
  32623. 42-Şûrâ 22
    ve huve : ve o
  32624. 42-Şûrâ 22
    ve ellezîne : ve onlar
  32625. 42-Şûrâ 22
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  32626. 42-Şûrâ 22
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amellediler, nefs tezkiyesi yaptılar
  32627. 42-Şûrâ 22
    el cennâti : cennetler
  32628. 42-Şûrâ 22
    lehum : onlara, onlar için
  32629. 42-Şûrâ 22
    yeşâûne : dilerler
  32630. 42-Şûrâ 22
    inde : yanında, katında
  32631. 42-Şûrâ 22
    like : işte bu
  32632. 42-Şûrâ 22
    huve : o
  32633. 42-Şûrâ 22
    el fadlu el kebîru : fazlul kebir, büyük fazl
  32634. 42-Şûrâ 23
    like : işte bu
  32635. 42-Şûrâ 23
    ellezî : onlar
  32636. 42-Şûrâ 23
    yubeşşiru : müjdeliyor
  32637. 42-Şûrâ 23
    ibâde-hu : onun kulları
  32638. 42-Şûrâ 23
    ellezîne : onlar
  32639. 42-Şûrâ 23
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  32640. 42-Şûrâ 23
    ve amilû es sâlihâti : ve nefsi ıslâh edici amellediler
  32641. 42-Şûrâ 23
    es'elu-kum : sizden istemiyorum
  32642. 42-Şûrâ 23
    aleyhi : ona, ona karşı
  32643. 42-Şûrâ 23
    ecren : ecir, ücret
  32644. 42-Şûrâ 23
    el meveddete : sevgi, muhabbet, dostluk
  32645. 42-Şûrâ 23
    el kurbâ : yakınlıkta
  32646. 42-Şûrâ 23
    ve men : ve kim
  32647. 42-Şûrâ 23
    yakterif : işlerse
  32648. 42-Şûrâ 23
    haseneten : hasene, iyilik, sevap
  32649. 42-Şûrâ 23
    nezid : artırırız
  32650. 42-Şûrâ 23
    lehu : ona
  32651. 42-Şûrâ 23
    husnen : iyilik, güzellik
  32652. 42-Şûrâ 23
    inne : muhakkak
  32653. 42-Şûrâ 23
    allâhe : Allah
  32654. 42-Şûrâ 23
    şekûrun : şükredene karşılığını veren, şükredilen
  32655. 42-Şûrâ 24
    em : yoksa
  32656. 42-Şûrâ 24
    yekûlûne : diyorlar
  32657. 42-Şûrâ 24
    ifterâ : iftira attı, uydurdu
  32658. 42-Şûrâ 24
    keziben : yalan
  32659. 42-Şûrâ 24
    fe : böylece, bununla birlikte
  32660. 42-Şûrâ 24
    yeşei allâhu : Allah dilerse
  32661. 42-Şûrâ 24
    kalbi-ke : senin kalbin
  32662. 42-Şûrâ 24
    ve yemhu : ve siler, mahveder, yok eder
  32663. 42-Şûrâ 24
    el bâtıla : bâtıl
  32664. 42-Şûrâ 24
    ve yuhıkku : ve gerçekleştirir
  32665. 42-Şûrâ 24
    el hakka : hakkı
  32666. 42-Şûrâ 24
    bi kelimâti-hi : onun (kendi) kelimeleriyle, sözleriyle
  32667. 42-Şûrâ 24
    inne-hu : muhakkak ki o
  32668. 42-Şûrâ 24
    bi zâti es sudûri : gönüllerde olanı
  32669. 42-Şûrâ 25
    ve huve : ve o
  32670. 42-Şûrâ 25
    ellezî : ki o
  32671. 42-Şûrâ 25
    yakbelu : kabul eder
  32672. 42-Şûrâ 25
    et tevbete : tövbe
  32673. 42-Şûrâ 25
    ve ya'fû an : ve affeder
  32674. 42-Şûrâ 25
    es seyyiâti : seyyiat, kötülük, günah
  32675. 42-Şûrâ 25
    ve ya'lemu : ve bilir
  32676. 42-Şûrâ 25
    tef'alûne : yapıyorsunuz
  32677. 42-Şûrâ 26
    ve yestecîbu : ve icabet eder, kabul eder
  32678. 42-Şûrâ 26
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  32679. 42-Şûrâ 26
    ve amilû es sâlihâti : ve nefsi ıslâh edici amelleyen
  32680. 42-Şûrâ 26
    ve yezîdu-hum : ve onlara artır
  32681. 42-Şûrâ 26
    ve el kâfirûne : vefirler, inkâr edenler
  32682. 42-Şûrâ 26
    lehum : onlar içindir
  32683. 42-Şûrâ 26
    şedîdun : şiddetli
  32684. 42-Şûrâ 27
    ve lev : ve şâyet, eğer
  32685. 42-Şûrâ 27
    beseta : genişletti
  32686. 42-Şûrâ 27
    er rızka : rızık
  32687. 42-Şûrâ 27
    le : mutlaka
  32688. 42-Şûrâ 27
    begav : azdılar
  32689. 42-Şûrâ 27
    el ardı : yeryüzünde
  32690. 42-Şûrâ 27
    ve lâkin : ve fakat
  32691. 42-Şûrâ 27
    yunezzilu : indirir
  32692. 42-Şûrâ 27
    bi kaderin : miktar, ölçü ile
  32693. 42-Şûrâ 27
    yeşâu : dilediği
  32694. 42-Şûrâ 27
    inne-hu : muhakkak ki o
  32695. 42-Şûrâ 28
    ve huve ellezî : ve o ki
  32696. 42-Şûrâ 28
    yunezzilu : indirir
  32697. 42-Şûrâ 28
    el gayse : yağmur
  32698. 42-Şûrâ 28
    kanetû : ümit kestikleri şey
  32699. 42-Şûrâ 28
    ve yenşuru : ve yayar
  32700. 42-Şûrâ 28
    rahmete-hu : rahmetini
  32701. 42-Şûrâ 28
    ve huve : ve o
  32702. 42-Şûrâ 28
    el velîyyu : velî, dost
  32703. 42-Şûrâ 28
    el hamîdu : hamid, övülmeye lâyık olan
  32704. 42-Şûrâ 29
    ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerinden
  32705. 42-Şûrâ 29
    es semâvâti : semalar, gökler
  32706. 42-Şûrâ 29
    ve el ardı : ve arz, yer
  32707. 42-Şûrâ 29
    ve mâ : ve şey
  32708. 42-Şûrâ 29
    besse : yaydı, dağıttı
  32709. 42-Şûrâ 29
    min dâbbetin : dabbeden, hayvandan, canlıdan
  32710. 42-Şûrâ 29
    ve huve : ve o
  32711. 42-Şûrâ 29
    alâ cem'i-him : onların hepsi üzerine
  32712. 42-Şûrâ 29
    yeşâu : diledi
  32713. 42-Şûrâ 30
    ve mâ : ve o şey
  32714. 42-Şûrâ 30
    esâbe-kum : size isabet etti
  32715. 42-Şûrâ 30
    min musîbetin : musîbetten, bir musîbet
  32716. 42-Şûrâ 30
    fe : işte o
  32717. 42-Şûrâ 30
    kesebet : kazandı
  32718. 42-Şûrâ 30
    eydî-kum : elleriniz
  32719. 42-Şûrâ 30
    ve ya'fû : ve affeder
  32720. 42-Şûrâ 30
    an kesîrin : çoğundan
  32721. 42-Şûrâ 31
    veentum : ve siz değilsiniz
  32722. 42-Şûrâ 31
    bi mu'cizîne : aciz bırakacak olanlar, bırakanlar
  32723. 42-Şûrâ 31
    el ardı : arzda, yeryüzünde
  32724. 42-Şûrâ 31
    ve mâ : ve yoktur
  32725. 42-Şûrâ 31
    lekum : sizin için
  32726. 42-Şûrâ 31
    min veliyyin : bir velî, dost
  32727. 42-Şûrâ 31
    ve lâ : ve yoktur
  32728. 42-Şûrâ 32
    ve min : ve den
  32729. 42-Şûrâ 32
    el cevâri : gemiler
  32730. 42-Şûrâ 32
    el bahri : deniz
  32731. 42-Şûrâ 32
    ke : gibi
  32732. 42-Şûrâ 32
    el a'lâmi : yüksek dağlar
  32733. 42-Şûrâ 33
    yeşe' : diler
  32734. 42-Şûrâ 33
    er rîha : rüzgâr
  32735. 42-Şûrâ 33
    fe : böylece
  32736. 42-Şûrâ 33
    yazlelne : olurlar, kalırlar
  32737. 42-Şûrâ 33
    revâkide : yürümeyen, hareketsiz, sabit duran
  32738. 42-Şûrâ 33
    inne : muhakkak ki
  32739. 42-Şûrâ 33
    like : bu
  32740. 42-Şûrâ 33
    le : elbette, mutlaka
  32741. 42-Şûrâ 33
    şekûrin : çok şükredenler
  32742. 42-Şûrâ 34
    ev : veya
  32743. 42-Şûrâ 34
    yûbık-hunne \n(vebeka) : onları helâk eder, helâke sürükler \n: (helâk etti)
  32744. 42-Şûrâ 34
    kesebû : kazandılar
  32745. 42-Şûrâ 34
    ve ya'fu an : ve affeder
  32746. 42-Şûrâ 34
    kesîrin : çoğu
  32747. 42-Şûrâ 35
    ve ya'leme (ya'lem) : ve bilsinler
  32748. 42-Şûrâ 35
    ellezîne : onlar
  32749. 42-Şûrâ 35
    yucâdilûne : mücâdele ederler
  32750. 42-Şûrâ 35
    lehum : onlar için yoktur
  32751. 42-Şûrâ 36
    fe : işteylece
  32752. 42-Şûrâ 36
    min şey'in : bir şeyden
  32753. 42-Şûrâ 36
    fe : böylece, artık
  32754. 42-Şûrâ 36
    metâu : meta, faydalanılacak mal
  32755. 42-Şûrâ 36
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
  32756. 42-Şûrâ 36
    ve mâ : ve şey
  32757. 42-Şûrâ 36
    inde : yanında, katında
  32758. 42-Şûrâ 36
    ve ebkâ : ve bâki, daha kalıcı
  32759. 42-Şûrâ 36
    li ellezîne : onlar için
  32760. 42-Şûrâ 36
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  32761. 42-Şûrâ 36
    ve alâ rabbi-him : ve Rab'lerine
  32762. 42-Şûrâ 36
    yetevekkelûne : tevekkül ederler
  32763. 42-Şûrâ 37
    ve ellezîne : ve onlar
  32764. 42-Şûrâ 37
    yectenibûne : kaçınırlar, sakınırlar
  32765. 42-Şûrâ 37
    kebâire el ismi : günahların büyükleri
  32766. 42-Şûrâ 37
    ve el fevâhışe : ve fuhuşlar (kötülükler, zina, şirk, katletmek vb)
  32767. 42-Şûrâ 37
    ve izâ : ve olduğu zaman
  32768. 42-Şûrâ 37
    yagfirûne : affederler, bağışlarlar
  32769. 42-Şûrâ 38
    ve ellezîne : ve onlar
  32770. 42-Şûrâ 38
    ve ekâmu : ve ikame ettiler
  32771. 42-Şûrâ 38
    es salâte : namaz
  32772. 42-Şûrâ 38
    ve emru-hum : ve onların işleri
  32773. 42-Şûrâ 38
    beyne-hum : aralarında
  32774. 42-Şûrâ 38
    ve mimmâ (min mâ) : ve o şeyden
  32775. 42-Şûrâ 38
    rezaknâ-hum : onları rızıklandırdık
  32776. 42-Şûrâ 38
    yunfikûne : infâk ederler
  32777. 42-Şûrâ 39
    ve ellezîne : ve onlar
  32778. 42-Şûrâ 39
    esâbe-hum : onlara isabet etti
  32779. 42-Şûrâ 39
    el bagyu : saldırı, tecavüz, haddi aşma
  32780. 42-Şûrâ 39
    yentesırûne : yardımlaşırlar
  32781. 42-Şûrâ 40
    ve cezâu : ve ceza
  32782. 42-Şûrâ 40
    seyyietin : bir kötülük, bir günah
  32783. 42-Şûrâ 40
    seyyietun : bir kötülük, bir günah
  32784. 42-Şûrâ 40
    fe : artık, fakat
  32785. 42-Şûrâ 40
    men : kim
  32786. 42-Şûrâ 40
    ve asleha : ve ıslâh etti
  32787. 42-Şûrâ 40
    fe : böylece
  32788. 42-Şûrâ 40
    ecru-hu : onun ecri
  32789. 42-Şûrâ 40
    inne-hu : muhakkak ki o
  32790. 42-Şûrâ 40
    ez zâlimîne : zalimler
  32791. 42-Şûrâ 41
    ve le : ve elbette, gerçekten
  32792. 42-Şûrâ 41
    men : kim, kimse
  32793. 42-Şûrâ 41
    intesare : yardımlaşır, hakkını alır
  32794. 42-Şûrâ 41
    ba'de : sonra
  32795. 42-Şûrâ 41
    fe : böylece
  32796. 42-Şûrâ 41
    ulâike : işte onlar
  32797. 42-Şûrâ 41
    aleyhim : onların üzerine yoktur
  32798. 42-Şûrâ 41
    min sebîlin : bir sebîl, bir yol
  32799. 42-Şûrâ 42
    innemâ : fakat
  32800. 42-Şûrâ 42
    es sebîlu : yol
  32801. 42-Şûrâ 42
    alâ ellezîne : onların üzerine
  32802. 42-Şûrâ 42
    yazlimûne : zulmederler
  32803. 42-Şûrâ 42
    ense : insanlar
  32804. 42-Şûrâ 42
    ve yebgûne : ve azgınlık ediyorlar, zorbalık yapıyorlar
  32805. 42-Şûrâ 42
    el ardı : arz, yer
  32806. 42-Şûrâ 42
    bi gayri el hakkı : haksız yere
  32807. 42-Şûrâ 42
    ulâike : işte onlar
  32808. 42-Şûrâ 42
    lehum : onlar için vardır
  32809. 42-Şûrâ 42
    elîmun : elîm, acı
  32810. 42-Şûrâ 43
    ve le : ve elbette, gerçekten
  32811. 42-Şûrâ 43
    men : kim, kimse
  32812. 42-Şûrâ 43
    sabere : sabretti
  32813. 42-Şûrâ 43
    ve gafere : ve affetti, bağışladı
  32814. 42-Şûrâ 43
    inne : muhakkak ki, gerçekten
  32815. 42-Şûrâ 43
    like : bu
  32816. 42-Şûrâ 43
    le : elbette, gerçekten
  32817. 42-Şûrâ 43
    el umûri : işler
  32818. 42-Şûrâ 44
    ve men : ve kim, kimse
  32819. 42-Şûrâ 44
    fe : böylece
  32820. 42-Şûrâ 44
    lehu : onun için yoktur
  32821. 42-Şûrâ 44
    min veliyyin : velîden, dosttan
  32822. 42-Şûrâ 44
    ve terâ : ve görürsün
  32823. 42-Şûrâ 44
    ez zâlimîne : zalimler
  32824. 42-Şûrâ 44
    lemmâ : olduğu zaman
  32825. 42-Şûrâ 44
    reevu : gördüler
  32826. 42-Şûrâ 44
    el azâbe : azap
  32827. 42-Şûrâ 44
    yekûlûne : diyorlar
  32828. 42-Şûrâ 44
    hel : var mı
  32829. 42-Şûrâ 44
    ilâ mereddin : geri dönüşe
  32830. 42-Şûrâ 44
    min sebîlin : bir yol
  32831. 42-Şûrâ 45
    ve terâ-hum : ve onları görürsün
  32832. 42-Şûrâ 45
    yu'redûne : arz olunurken
  32833. 42-Şûrâ 45
    aleyhâ : ona
  32834. 42-Şûrâ 45
    hâşiîne : boyun eğmiş olarak
  32835. 42-Şûrâ 45
    min ez zulli : zilletten
  32836. 42-Şûrâ 45
    yenzurûne : bakarlar
  32837. 42-Şûrâ 45
    vele : ve dedi
  32838. 42-Şûrâ 45
    ellezîne : onlar
  32839. 42-Şûrâ 45
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  32840. 42-Şûrâ 45
    inne : muhakkak
  32841. 42-Şûrâ 45
    el hâsirîn : hüsrana düşenler, hüsranda olanlar
  32842. 42-Şûrâ 45
    ellezîne : onlar
  32843. 42-Şûrâ 45
    enfuse-hum : kendileri
  32844. 42-Şûrâ 45
    ve ehlî-him : ve onların aileleri (kendi aileleri)
  32845. 42-Şûrâ 45
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  32846. 42-Şûrâ 45
    e lâ : (öyle) değil mi
  32847. 42-Şûrâ 45
    inne : muhakkak
  32848. 42-Şûrâ 45
    ez zâlimîne : zalimler
  32849. 42-Şûrâ 46
    ve mâ kâne : ve olmadı, yoktur
  32850. 42-Şûrâ 46
    lehum : onlar için, onların
  32851. 42-Şûrâ 46
    min evliyâe : (velîlerden, dostlardan) bir dost
  32852. 42-Şûrâ 46
    yensurûne-hum : onlara yardım eder
  32853. 42-Şûrâ 46
    ve men : ve kim, kimse
  32854. 42-Şûrâ 46
    fe : artık
  32855. 42-Şûrâ 46
    lehu : onun için yoktur
  32856. 42-Şûrâ 46
    min sebîlin : bir yol
  32857. 42-Şûrâ 47
    istecîbû : icabet edin
  32858. 42-Şûrâ 47
    en ye'tiye : gelmesi
  32859. 42-Şûrâ 47
    yevmun : gün
  32860. 42-Şûrâ 47
    meredde : geri döndürülmeyecek olan
  32861. 42-Şûrâ 47
    lehu : onu
  32862. 42-Şûrâ 47
    lekum : sizin için yoktur
  32863. 42-Şûrâ 47
    min melcein : (sığınaklardan) bir sığınak
  32864. 42-Şûrâ 47
    yevmeizin : izin günü
  32865. 42-Şûrâ 47
    velekum : ve sizin için yoktur
  32866. 42-Şûrâ 47
    min nekîrin : bir inkâr
  32867. 42-Şûrâ 48
    fe : bundan sonra
  32868. 42-Şûrâ 48
    a'redû : yüz çevirdiler
  32869. 42-Şûrâ 48
    fe : oysa, halbuki
  32870. 42-Şûrâ 48
    erselnâ-ke : senindermedik
  32871. 42-Şûrâ 48
    aleyhim : onların üzerine
  32872. 42-Şûrâ 48
    aleyke : senin üzerinde
  32873. 42-Şûrâ 48
    el belâgu : tebliğ
  32874. 42-Şûrâ 48
    ve innâ : ve muhakkak ki biz
  32875. 42-Şûrâ 48
    izâ ezaknâ : tattırdığımız zaman
  32876. 42-Şûrâ 48
    el insâne : insan
  32877. 42-Şûrâ 48
    rahmeten : bir rahmet
  32878. 42-Şûrâ 48
    feriha : ferahladı, sevindi
  32879. 42-Şûrâ 48
    ve in : ve şâyet, eğer
  32880. 42-Şûrâ 48
    seyyietun : bir kötülük
  32881. 42-Şûrâ 48
    kaddemet : takdim etti, yaptı
  32882. 42-Şûrâ 48
    eydî-him : onların elleri
  32883. 42-Şûrâ 48
    fe : işte o zaman
  32884. 42-Şûrâ 48
    inne : muhakkak
  32885. 42-Şûrâ 48
    el insâne : insan
  32886. 42-Şûrâ 48
    kefûrun : kefur, inkâr eden, nankör
  32887. 42-Şûrâ 49
    es semâvâti : semalar, gökler
  32888. 42-Şûrâ 49
    ve el ardı : ve arz, yer
  32889. 42-Şûrâ 49
    yeşâu : dilediği şey
  32890. 42-Şûrâ 49
    yehebu : bağışlar
  32891. 42-Şûrâ 49
    li men : kimseye
  32892. 42-Şûrâ 49
    yeşâu : diler
  32893. 42-Şûrâ 49
    inâsen : kızlar
  32894. 42-Şûrâ 49
    ve yehebu : ve bağışlar
  32895. 42-Şûrâ 49
    li men : kimseye
  32896. 42-Şûrâ 49
    yeşâu : diler
  32897. 42-Şûrâ 49
    ez zukûra : erkekler
  32898. 42-Şûrâ 50
    ev : veya
  32899. 42-Şûrâ 50
    yuzevvicu-hum : onları çift, ikili yapar
  32900. 42-Şûrâ 50
    zukrânen : erkekler olarak
  32901. 42-Şûrâ 50
    ve inâsen : ve kızlar (dişiler) olarak
  32902. 42-Şûrâ 50
    ve yec'alu : ve kılar, yapar
  32903. 42-Şûrâ 50
    men : kimse
  32904. 42-Şûrâ 50
    yeşâu : diler
  32905. 42-Şûrâ 50
    akîmen : kısır
  32906. 42-Şûrâ 50
    inne-hu : muhakkak ki o
  32907. 42-Şûrâ 51
    ve mâ kâne : ve yoktur, olmamıştır
  32908. 42-Şûrâ 51
    li beşerin : bir beşerin, bir insanın, bir insan için
  32909. 42-Şûrâ 51
    en yukellime-hu : onunla konuşması
  32910. 42-Şûrâ 51
    vahyen : vahiy
  32911. 42-Şûrâ 51
    ev : veya
  32912. 42-Şûrâ 51
    min verâi : arkasından
  32913. 42-Şûrâ 51
    ev : veya, ya da
  32914. 42-Şûrâ 51
    yursile : gönderir
  32915. 42-Şûrâ 51
    resûlen : bir resûl
  32916. 42-Şûrâ 51
    fe : o zaman, böylece
  32917. 42-Şûrâ 51
    yûhıye : vahyeder
  32918. 42-Şûrâ 51
    yeşâu : dilediği şey
  32919. 42-Şûrâ 51
    inne-hu : muhakkak ki o
  32920. 42-Şûrâ 52
    ve kezâlike : veteylece
  32921. 42-Şûrâ 52
    evhaynâ : vahyettik
  32922. 42-Şûrâ 52
    ileyke : sana
  32923. 42-Şûrâ 52
    emri-nâ : bizim emrimiz
  32924. 42-Şûrâ 52
    kunte tedrî : sen bilmiyordun
  32925. 42-Şûrâ 52
    el kitâbu : kitap
  32926. 42-Şûrâ 52
    ve lâ : ve olmaz, değil
  32927. 42-Şûrâ 52
    ve lâkin : ve fakat
  32928. 42-Şûrâ 52
    cealnâ-hu : onu kıldık, yaptık
  32929. 42-Şûrâ 52
    ren : nur
  32930. 42-Şûrâ 52
    nehdî : hidayete erdiririz
  32931. 42-Şûrâ 52
    men : kimse, kişi
  32932. 42-Şûrâ 52
    neşâu : dileriz
  32933. 42-Şûrâ 52
    ve inne-ke : ve muhakkak sen
  32934. 42-Şûrâ 52
    le : mutlaka
  32935. 42-Şûrâ 52
    tehdî : sen hidayet ediyorsun, ulaştırıyorsun
  32936. 42-Şûrâ 52
    sırâtın mustekîmin : sıratı mustakîm
  32937. 42-Şûrâ 53
    ellezî : ki o
  32938. 42-Şûrâ 53
    lehu : onun
  32939. 42-Şûrâ 53
    es semâvâti : semalar, gökler
  32940. 42-Şûrâ 53
    ve mâ : ve şey, ne
  32941. 42-Şûrâ 53
    el ardı : arz, yer
  32942. 42-Şûrâ 53
    e lâ : değil mi
  32943. 42-Şûrâ 53
    tesîru : seyreder, gider, döner, ulaşır
  32944. 42-Şûrâ 53
    el umûru : işler
  32945. 43-Zuhruf 2
    ve el kitâbi : ve kitaba andolsun
  32946. 43-Zuhruf 2
    el mubîni : açıklanmış olan, apaçık
  32947. 43-Zuhruf 3
    cealnâ-hu : onu kıldık
  32948. 43-Zuhruf 3
    kur'ânen : bir Kur'ân
  32949. 43-Zuhruf 3
    arabiyyen : Arapça
  32950. 43-Zuhruf 3
    lealle-kum : umulur ki siz
  32951. 43-Zuhruf 3
    ta'kılûne : akıl edersiniz
  32952. 43-Zuhruf 4
    ve inne-hu : ve muhakkak ki o
  32953. 43-Zuhruf 4
    ummi el kitâbi : ümmül kitap, ana kitap
  32954. 43-Zuhruf 4
    ledey-nâ : katımızda
  32955. 43-Zuhruf 4
    le : elbette, gerçekten
  32956. 43-Zuhruf 5
    e : mi
  32957. 43-Zuhruf 5
    fe : o zaman, öyleyse
  32958. 43-Zuhruf 5
    ez zikre : zikir
  32959. 43-Zuhruf 5
    en kuntum : sizin olmanız
  32960. 43-Zuhruf 5
    kavmen : bir kavim
  32961. 43-Zuhruf 5
    musrifîne : müsrif, haddi aşan
  32962. 43-Zuhruf 6
    ve kem : ve nice, ne kadar
  32963. 43-Zuhruf 6
    erselnâ : biz gönderdik
  32964. 43-Zuhruf 6
    min nebiyyin : nebîlerden, peygamberlerden
  32965. 43-Zuhruf 6
    el evvelîne : evvelkilerin arasında, içinde
  32966. 43-Zuhruf 7
    veye'tî-him : ve onlara gelmedi
  32967. 43-Zuhruf 7
    min nebiyyin : (nebîlerden) bir nebî, bir peygamber
  32968. 43-Zuhruf 7
    yestehziûne : alay ederler
  32969. 43-Zuhruf 8
    fe : o zaman, bu sebeple
  32970. 43-Zuhruf 8
    ehleknâ : helâk ettik
  32971. 43-Zuhruf 8
    eşedde : daha şiddetli, daha güçlü
  32972. 43-Zuhruf 8
    batşen : şiddetle yakalayarak, intikam alarak
  32973. 43-Zuhruf 8
    ve medâ : ve oldu geçti
  32974. 43-Zuhruf 8
    meselu : mesele, örnek, durum
  32975. 43-Zuhruf 8
    el evvelîne : evvelkiler, öncekiler
  32976. 43-Zuhruf 9
    ve le : ve gerçekten, elbette, muhakkak
  32977. 43-Zuhruf 9
    seelte-hum : sen onlara sordun
  32978. 43-Zuhruf 9
    men : kim
  32979. 43-Zuhruf 9
    es semâvâti : semalar, gökler
  32980. 43-Zuhruf 9
    ve el arda : ve arz, yer
  32981. 43-Zuhruf 9
    le : elbette, mutlaka
  32982. 43-Zuhruf 9
    yekûlunne : derler
  32983. 43-Zuhruf 9
    halaka-hunne : onları yarattı
  32984. 43-Zuhruf 9
    el azîz : azîz, yüce ve üstün, izzet sahibi
  32985. 43-Zuhruf 9
    el alîmu : alîm, en iyi bilen
  32986. 43-Zuhruf 10
    ellezî : ki o
  32987. 43-Zuhruf 10
    ceale : kıldı, yaptı
  32988. 43-Zuhruf 10
    lekum : size, sizin için
  32989. 43-Zuhruf 10
    el arda : arz, yeryüzü, yer
  32990. 43-Zuhruf 10
    mehden : beşik, döşek
  32991. 43-Zuhruf 10
    ve ceale : ve kıldı, yaptı
  32992. 43-Zuhruf 10
    lekum : size, sizin için
  32993. 43-Zuhruf 10
    subulen : sebîller, yollar
  32994. 43-Zuhruf 10
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  32995. 43-Zuhruf 10
    tehtedûne : hidayete ererler
  32996. 43-Zuhruf 11
    ve ellezî : ve o ki, o ...dır
  32997. 43-Zuhruf 11
    nezzele : indirdi
  32998. 43-Zuhruf 11
    min es semâi : semadan, gökten
  32999. 43-Zuhruf 11
    en : su
  33000. 43-Zuhruf 11
    bi kaderin : takdir edilmiş bir ölçü ile
  33001. 43-Zuhruf 11
    fe : böylece
  33002. 43-Zuhruf 11
    enşer-nâ : yetiştirdik
  33003. 43-Zuhruf 11
    beldeten : belde, ülke
  33004. 43-Zuhruf 11
    meyten : ölü, cansız
  33005. 43-Zuhruf 11
    kezâlike : işte bunun gibi
  33006. 43-Zuhruf 11
    tuhrecûne : çıkarılacaksınız
  33007. 43-Zuhruf 12
    ve ellezî : ve o ki, o ...dır
  33008. 43-Zuhruf 12
    el ezvâce : çiftler, eşler
  33009. 43-Zuhruf 12
    kulle-hâ : onun hepsi
  33010. 43-Zuhruf 12
    ve ceale : ve kıldı, yaptı
  33011. 43-Zuhruf 12
    lekum : sizin için
  33012. 43-Zuhruf 12
    min el fulki : gemilerden
  33013. 43-Zuhruf 12
    ve el en'âmi : ve hayvanlar
  33014. 43-Zuhruf 12
    terkebûne : binersiniz
  33015. 43-Zuhruf 13
    li testevû : yerleşmeniz için
  33016. 43-Zuhruf 13
    summe tezkurû : sonra zikredin
  33017. 43-Zuhruf 13
    ni'mete : ni'met
  33018. 43-Zuhruf 13
    izâ isteveytum : yerleştiğiniz zaman
  33019. 43-Zuhruf 13
    aleyhi : onun üzerine, ona
  33020. 43-Zuhruf 13
    ve tekûlû : ve deyin, söyleyin
  33021. 43-Zuhruf 13
    subhâne : sübhan, herşeydennezzeh
  33022. 43-Zuhruf 13
    ellezî : ki o
  33023. 43-Zuhruf 13
    sehhare : musahhar, emre amade kıldı
  33024. 43-Zuhruf 13
    lenâ : bizim için, bize
  33025. 43-Zuhruf 13
    ve mâ kunnâ : ve biz olmazdık
  33026. 43-Zuhruf 13
    lehu : onu, ona
  33027. 43-Zuhruf 13
    mukrinîne : gücü yetenler, güç yetirenler
  33028. 43-Zuhruf 14
    ve innâ : ve muhakkak ki biz
  33029. 43-Zuhruf 14
    le : mutlaka
  33030. 43-Zuhruf 14
    munkalibûne : dönenler, dönecek olanlar
  33031. 43-Zuhruf 15
    ve cealû : ve kıldılar
  33032. 43-Zuhruf 15
    lehu : ona
  33033. 43-Zuhruf 15
    cuz'en : cüz, bir kısım
  33034. 43-Zuhruf 15
    inne : muhakkak
  33035. 43-Zuhruf 15
    el insâne : insan
  33036. 43-Zuhruf 15
    le : elbette, mutlaka, gerçekten
  33037. 43-Zuhruf 15
    kefûrun : kefur, nankör, inkâr edici
  33038. 43-Zuhruf 16
    em : yoksa, veya
  33039. 43-Zuhruf 16
    ittehaze : edindi
  33040. 43-Zuhruf 16
    benâtin : kız çocukları
  33041. 43-Zuhruf 16
    ve asfâ-kum : ve sizin için seçti, tercih etti
  33042. 43-Zuhruf 16
    bi el benîne : erkek çocukları
  33043. 43-Zuhruf 17
    ve izâ : ve olduğu zaman
  33044. 43-Zuhruf 17
    buşşire : müjdelendi
  33045. 43-Zuhruf 17
    ehadu-hum : onlardan birisi
  33046. 43-Zuhruf 17
    darabe (meselen) : örnek verdi, isnad etti
  33047. 43-Zuhruf 17
    li er rahmâni : Rahmân'a
  33048. 43-Zuhruf 17
    (darabe) meselen : örnek verdi, isnad etti
  33049. 43-Zuhruf 17
    zalle : gölgeledi, oldu
  33050. 43-Zuhruf 17
    vechu-hu : onun yüzü
  33051. 43-Zuhruf 17
    musvedden : siyahlaşmış olan, kararmış olan
  33052. 43-Zuhruf 17
    ve huve : ve o
  33053. 43-Zuhruf 17
    kezîmun : öfke, hiddet
  33054. 43-Zuhruf 18
    e : mi
  33055. 43-Zuhruf 18
    ve men : ve kimse
  33056. 43-Zuhruf 18
    yuneşşeu : büyütülür, yetiştirilir
  33057. 43-Zuhruf 18
    el hilyeti : ziynetinde, süs eşyaları arasında
  33058. 43-Zuhruf 18
    ve huve : ve o
  33059. 43-Zuhruf 18
    el hisâmi : mücâdeleinde, mücâdelede
  33060. 43-Zuhruf 19
    ve cealû : ve kıldılar, yaptılar
  33061. 43-Zuhruf 19
    el melâikete : melekler
  33062. 43-Zuhruf 19
    ellezîne : ki onlar
  33063. 43-Zuhruf 19
    er rahmâni : Rahmân
  33064. 43-Zuhruf 19
    inâsen : dişiler
  33065. 43-Zuhruf 19
    e : mi
  33066. 43-Zuhruf 19
    şehidû : şahit oldular
  33067. 43-Zuhruf 19
    se-tuktebu : yazılacak
  33068. 43-Zuhruf 19
    şehâdetu-hum : onların şehadetleri, şahitlikleri
  33069. 43-Zuhruf 19
    ve yus'elûne : ve sorulacaklar, sorgulanacaklar
  33070. 43-Zuhruf 20
    ve kâlû : ve dediler
  33071. 43-Zuhruf 20
    lev : şâyet, eğer
  33072. 43-Zuhruf 20
    şâe : diledi
  33073. 43-Zuhruf 20
    er rahmânu : Rahmân
  33074. 43-Zuhruf 20
    abednâ-hum : biz onlara tapmazdık
  33075. 43-Zuhruf 20
    lehum : onların yoktur
  33076. 43-Zuhruf 20
    bi zâlike : bunda
  33077. 43-Zuhruf 20
    yahrusûne : yalan söylüyorlar, uyduruyorlar
  33078. 43-Zuhruf 21
    em : yoksa, veya
  33079. 43-Zuhruf 21
    âteynâ-hum : biz onlara verdik
  33080. 43-Zuhruf 21
    kitâben : bir kitap
  33081. 43-Zuhruf 21
    fe : böylece
  33082. 43-Zuhruf 21
    mustemsikûne : tutunanlar, sarılanlar
  33083. 43-Zuhruf 22
    bel : hayır
  33084. 43-Zuhruf 22
    vecednâ : bulduk
  33085. 43-Zuhruf 22
    âbâe-nâ : bizim babalarımız, atalarımız
  33086. 43-Zuhruf 22
    ummetin : bir ümmet, dîn
  33087. 43-Zuhruf 22
    ve innâ : ve muhakkak ki biz
  33088. 43-Zuhruf 22
    muhtedûne : hidayete erenler
  33089. 43-Zuhruf 23
    ve kezâlike : veylece, ve bunun gibi
  33090. 43-Zuhruf 23
    erselnâ : biz göndermedik
  33091. 43-Zuhruf 23
    min kabli-ke : senden önce
  33092. 43-Zuhruf 23
    karyetin : bir beldeninine, beldeye, ülkeye
  33093. 43-Zuhruf 23
    min nezîrin : bir nezir, uyarıcı
  33094. 43-Zuhruf 23
    le : dedi
  33095. 43-Zuhruf 23
    mutrefû-hâ : onun refahinde olanları
  33096. 43-Zuhruf 23
    vecednâ : biz bulduk
  33097. 43-Zuhruf 23
    âbâe-nâ : babalarımız, atalarımız
  33098. 43-Zuhruf 23
    alâ ummetin : bir ümmet (dîn) üzerinde
  33099. 43-Zuhruf 23
    ve innâ : ve muhakkak biz
  33100. 43-Zuhruf 23
    muktedûne : tâbî olanlar, yolunda olanlar
  33101. 43-Zuhruf 24
    le : dedi
  33102. 43-Zuhruf 24
    e ve lev : ve olsa da mı
  33103. 43-Zuhruf 24
    bi ehdâ : daha çok hidayete erdireni
  33104. 43-Zuhruf 24
    vecedtum : siz buldunuz
  33105. 43-Zuhruf 24
    aleyhi : onun üzerinde
  33106. 43-Zuhruf 24
    âbâe-kum : sizin babalarınız, atalarınız
  33107. 43-Zuhruf 24
    kâfirûne : inkâr edenler
  33108. 43-Zuhruf 25
    fe : böylece, bunun üzerine
  33109. 43-Zuhruf 25
    intekamnâ : intikam aldık
  33110. 43-Zuhruf 25
    fanzur (fe unzur) : işte bak
  33111. 43-Zuhruf 25
    keyfe : nasıl
  33112. 43-Zuhruf 25
    ne : oldu
  33113. 43-Zuhruf 25
    âkibetu : akıbet, son
  33114. 43-Zuhruf 25
    el mukezzibîne : tekzip edenler, yalanlayanlar
  33115. 43-Zuhruf 26
    ve iz kâle : ve demişti
  33116. 43-Zuhruf 26
    li ebî-hi : babasına
  33117. 43-Zuhruf 26
    ve kavmi-hi : ve onun kavmi
  33118. 43-Zuhruf 26
    inne-nî : muhakkak ki ben
  33119. 43-Zuhruf 26
    berâun : uzak, ayrı
  33120. 43-Zuhruf 26
    ta'budûne : siz taparsınız
  33121. 43-Zuhruf 27
    ellezî : ki o
  33122. 43-Zuhruf 27
    fatara-nî \n(ellezî fatara) : beni yarattı \n: (yaratan)
  33123. 43-Zuhruf 27
    fe : böylece, çünkü
  33124. 43-Zuhruf 27
    inne-hu : muhakkak ki o
  33125. 43-Zuhruf 27
    se-yehdî-ni : beni hidayete erdirecek
  33126. 43-Zuhruf 28
    ve ceale-hâ : ve onu kıldı
  33127. 43-Zuhruf 28
    kelimeten : bir kelime
  33128. 43-Zuhruf 28
    kiyeten : bâki, kalıcı olarak, kalıcı
  33129. 43-Zuhruf 28
    lealle-hum : umulur ki böylece onlar
  33130. 43-Zuhruf 28
    yerciûne : dönerler
  33131. 43-Zuhruf 29
    bel : hayır
  33132. 43-Zuhruf 29
    metta'tu : ben metalandırdım
  33133. 43-Zuhruf 29
    ve âbâe-hum : ve onların babaları, ataları
  33134. 43-Zuhruf 29
    e-hum(u) : onlara geldi
  33135. 43-Zuhruf 29
    el hakku : hak
  33136. 43-Zuhruf 29
    ve resûlun : ve bir resûl
  33137. 43-Zuhruf 30
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  33138. 43-Zuhruf 30
    e-hum : onlara geldi
  33139. 43-Zuhruf 30
    el hakku : hak
  33140. 43-Zuhruf 30
    ve innâ : ve muhakkak ki biz
  33141. 43-Zuhruf 30
    kâfirûne : inkâr edenler
  33142. 43-Zuhruf 31
    ve kâlû : ve dediler
  33143. 43-Zuhruf 31
    lev lâ : olmaz mı, olsaydı, (öyle) değil mi
  33144. 43-Zuhruf 31
    nuzzile : indirilir
  33145. 43-Zuhruf 31
    el kur'ânu : Kur'ân
  33146. 43-Zuhruf 31
    el karyeteyni : iki belde
  33147. 43-Zuhruf 32
    e : mi
  33148. 43-Zuhruf 32
    yaksimûne : taksim ediyorlar
  33149. 43-Zuhruf 32
    rahmete : rahmet
  33150. 43-Zuhruf 32
    rabbi-ke : senin Rabbin
  33151. 43-Zuhruf 32
    kasemnâ : kısımlara ayırdık, paylaştırdık
  33152. 43-Zuhruf 32
    beyne-hum : onların arasında
  33153. 43-Zuhruf 32
    maîşete-hum : onların maişetleri, geçimleri
  33154. 43-Zuhruf 32
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
  33155. 43-Zuhruf 32
    ve refa'nâ : ve biz yükselttik
  33156. 43-Zuhruf 32
    fevka : üzerine
  33157. 43-Zuhruf 32
    derecâtin : dereceler
  33158. 43-Zuhruf 32
    li yettehize : edinmeleri için
  33159. 43-Zuhruf 32
    suhriyyen : boyun eğdirerek, emir altına alarak
  33160. 43-Zuhruf 32
    ve rahmetu : ve rahmet
  33161. 43-Zuhruf 32
    rabbi-ke : senin Rabbin
  33162. 43-Zuhruf 32
    yecmeûne : topluyorlar
  33163. 43-Zuhruf 33
    ve lev lâ : ve olmasaydı
  33164. 43-Zuhruf 33
    en yekûne : olması
  33165. 43-Zuhruf 33
    en nâsu : insanlar
  33166. 43-Zuhruf 33
    ummeten : bir ümmet
  33167. 43-Zuhruf 33
    hideten : tek
  33168. 43-Zuhruf 33
    le : mutlaka
  33169. 43-Zuhruf 33
    cealnâ : kıldık, yaptık
  33170. 43-Zuhruf 33
    li men : o kimse için, o kimseye
  33171. 43-Zuhruf 33
    yekfuru : inkâr ediyor
  33172. 43-Zuhruf 33
    bi er rahmâni : Rahmân'ı
  33173. 43-Zuhruf 33
    sukufen : tavanlar, çardaklar
  33174. 43-Zuhruf 33
    ve meârice : ve katlar, merdivenler
  33175. 43-Zuhruf 33
    aleyhâ : üzerinde
  33176. 43-Zuhruf 33
    yazherûne : yükselirler
  33177. 43-Zuhruf 34
    ve li buyûti-him : ve onların evlerine
  33178. 43-Zuhruf 34
    ebvâben : kapılar
  33179. 43-Zuhruf 34
    ve sururen : ve koltuklar, sedirler
  33180. 43-Zuhruf 34
    aleyhâ : onun üzerine
  33181. 43-Zuhruf 34
    yettekiûne : yaslanırlar
  33182. 43-Zuhruf 35
    ve zuhrufen : vesler, mücevherler
  33183. 43-Zuhruf 35
    ve in : ve eğer, sadece
  33184. 43-Zuhruf 35
    like : bu, bunlar
  33185. 43-Zuhruf 35
    lemmâ : yalnız, sadece
  33186. 43-Zuhruf 35
    metâu : meta
  33187. 43-Zuhruf 35
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
  33188. 43-Zuhruf 35
    ve el âhiretu : ve ahiret
  33189. 43-Zuhruf 35
    inde : katında
  33190. 43-Zuhruf 35
    rabbi-ke : senin Rabbin
  33191. 43-Zuhruf 35
    li el muttekîne : muttekiler, takva sahiplerinin (için)
  33192. 43-Zuhruf 36
    ve men : ve kim
  33193. 43-Zuhruf 36
    er rahmâni : Rahmân
  33194. 43-Zuhruf 36
    lehu : ona
  33195. 43-Zuhruf 36
    şeytânen : şeytan
  33196. 43-Zuhruf 36
    fe : o zaman, artık
  33197. 43-Zuhruf 36
    huve : o
  33198. 43-Zuhruf 36
    lehu : onun
  33199. 43-Zuhruf 37
    ve inne-hum : ve muhakkak ki onlar
  33200. 43-Zuhruf 37
    le : gerçekten, mutlaka
  33201. 43-Zuhruf 37
    yasuddûne-hum : onları alıkoyarlar
  33202. 43-Zuhruf 37
    ani es sebîli : yoldan
  33203. 43-Zuhruf 37
    ve yahsebûne : ve zannederler
  33204. 43-Zuhruf 37
    enne-hum : onların olduğu
  33205. 43-Zuhruf 37
    muhtedûne : hidayette olanlar
  33206. 43-Zuhruf 38
    e-nâ : bize geldi
  33207. 43-Zuhruf 38
    le : dedi
  33208. 43-Zuhruf 38
    leyte : keşke (olsaydı)
  33209. 43-Zuhruf 38
    beynî : benimle arası
  33210. 43-Zuhruf 38
    ve beyne-ke : ve seninle arası
  33211. 43-Zuhruf 38
    beynî ve beyne-ke : benimle senin aran
  33212. 43-Zuhruf 38
    bu'de : uzaklık
  33213. 43-Zuhruf 38
    el meşrikayni : iki doğu
  33214. 43-Zuhruf 38
    fe : işte bu
  33215. 43-Zuhruf 38
    bi'se : kötü
  33216. 43-Zuhruf 38
    el karînu : yakınlık (dostluk, arkadaşlık)
  33217. 43-Zuhruf 39
    ve len yenfea-kum : ve size yarar sağlamaz
  33218. 43-Zuhruf 39
    el yevme : o gün
  33219. 43-Zuhruf 39
    zalemtum : zulmettiniz
  33220. 43-Zuhruf 39
    enne-kum : muhakkak ki siz
  33221. 43-Zuhruf 39
    el azâbi : azapta
  33222. 43-Zuhruf 39
    musterikûne : ortaksınız, müştereksiniz
  33223. 43-Zuhruf 40
    e : mi
  33224. 43-Zuhruf 40
    fe : böylece, yoksa
  33225. 43-Zuhruf 40
    ente : sen
  33226. 43-Zuhruf 40
    es summe : sağır(lar)
  33227. 43-Zuhruf 40
    ev : veya
  33228. 43-Zuhruf 40
    tehdî : hidayete erdirirsin, erdireceksin
  33229. 43-Zuhruf 40
    el umye : âmâ, kör
  33230. 43-Zuhruf 40
    ve men : ve o kimse
  33231. 43-Zuhruf 40
    ne : oldu
  33232. 43-Zuhruf 41
    fe immâ : fakat, amma
  33233. 43-Zuhruf 41
    nezhebenne : seni mutlaka gideririz, gidereceğiz
  33234. 43-Zuhruf 41
    bi-ke : seni
  33235. 43-Zuhruf 41
    fe : o zaman
  33236. 43-Zuhruf 41
    muntekimûne : intikam alacak olanlar
  33237. 43-Zuhruf 42
    ev : veya, ya da
  33238. 43-Zuhruf 42
    nuriyenne-ke : sana mutlaka göstereceğiz
  33239. 43-Zuhruf 42
    ellezî : ki onu
  33240. 43-Zuhruf 42
    fe : çünkü
  33241. 43-Zuhruf 42
    aleyhim : onların üstünde, üzerinde
  33242. 43-Zuhruf 42
    muktedirûne : muktedir olanlar, gücü yetenler
  33243. 43-Zuhruf 43
    fe : artık, o zaman
  33244. 43-Zuhruf 43
    istemsike : sarıl, tut
  33245. 43-Zuhruf 43
    bi ellezî : ona, onu
  33246. 43-Zuhruf 43
    ûhiye : vahyedildi
  33247. 43-Zuhruf 43
    ileyke : sana
  33248. 43-Zuhruf 43
    inne-ke : muhakkak ki sen
  33249. 43-Zuhruf 43
    sırâtin mustekîmin : sıratı mustakîm, Allah'a yönlendirilmiş yol
  33250. 43-Zuhruf 44
    ve inne-hu : ve muhakkak ki o
  33251. 43-Zuhruf 44
    le : elbette, mutlaka
  33252. 43-Zuhruf 44
    leke : senin için
  33253. 43-Zuhruf 44
    ve li kavmi-ke : ve kavmin için
  33254. 43-Zuhruf 44
    ve sevfe : ve olacak
  33255. 43-Zuhruf 44
    tus'elûne : sorulacaksınız, sorumlu olacaksınız
  33256. 43-Zuhruf 45
    ves'el (ve es'el) : ve sor
  33257. 43-Zuhruf 45
    men : kim, kimse
  33258. 43-Zuhruf 45
    erselnâ : biz gönderdik
  33259. 43-Zuhruf 45
    min kabli-ke : senden önce
  33260. 43-Zuhruf 45
    e cealnâ : biz kıldık mı
  33261. 43-Zuhruf 45
    er rahmâni : Rahmân
  33262. 43-Zuhruf 45
    âliheten : ilâhlar
  33263. 43-Zuhruf 45
    yu'bedûne : ibadet edilir, tapılır
  33264. 43-Zuhruf 46
    ve lekad : ve andolsun
  33265. 43-Zuhruf 46
    erselnâ : biz gönderdik
  33266. 43-Zuhruf 46
    ilâ fir'avne : firavuna
  33267. 43-Zuhruf 46
    ve melâi-hi : ve onun (kavminin) ileri gelenleri
  33268. 43-Zuhruf 46
    fe : o zaman
  33269. 43-Zuhruf 46
    le : dedi
  33270. 43-Zuhruf 46
    resûlu : resûl
  33271. 43-Zuhruf 46
    el âlemîne : âlemler
  33272. 43-Zuhruf 47
    fe : fakat
  33273. 43-Zuhruf 47
    lemmâ : olduğu zaman
  33274. 43-Zuhruf 47
    e-hum : onlara geldi
  33275. 43-Zuhruf 47
    yadhakûne : gülüyorlar, alay ediyorlar
  33276. 43-Zuhruf 48
    ve mâ nurî-him : ve onlara göstermedik
  33277. 43-Zuhruf 48
    min âyetin : âyetlerden
  33278. 43-Zuhruf 48
    hiye : o
  33279. 43-Zuhruf 48
    ekberu : daha büyük
  33280. 43-Zuhruf 48
    ve ehaznâ-hum : ve biz onları aldık, yakaladık
  33281. 43-Zuhruf 48
    bi el azâbi : azap ile
  33282. 43-Zuhruf 48
    lealle-hum : umulur ki, böylece belki onlar
  33283. 43-Zuhruf 48
    yerciûne : rücu ederler, dönerler
  33284. 43-Zuhruf 49
    ve kâlû : ve dediler
  33285. 43-Zuhruf 49
    eyyuhe : ey
  33286. 43-Zuhruf 49
    es sâhıru : sihirbaz
  33287. 43-Zuhruf 49
    lenâ : bize, bizim için
  33288. 43-Zuhruf 49
    rabbe-ke : senin Rabbin
  33289. 43-Zuhruf 49
    ahide : ahd
  33290. 43-Zuhruf 49
    ınde-ke : senin indinde, senin yanında, sende
  33291. 43-Zuhruf 49
    inne-nâ : muhakkak ki biz, gerçekten biz
  33292. 43-Zuhruf 49
    le : mutlaka, elbette
  33293. 43-Zuhruf 49
    muhtedûne : hidayete erenler
  33294. 43-Zuhruf 50
    fe : fakat
  33295. 43-Zuhruf 50
    lemmâ : olduğu zaman
  33296. 43-Zuhruf 50
    keşefnâ : giderdik, kaldırdık
  33297. 43-Zuhruf 50
    el azâbe : azap
  33298. 43-Zuhruf 50
    yenkusûne : naksediyorlar, bozuyorlar
  33299. 43-Zuhruf 51
    ve nâdâ : ve seslendi, bağırdı
  33300. 43-Zuhruf 51
    le : dedi
  33301. 43-Zuhruf 51
    e leyse lî : benim değil mi
  33302. 43-Zuhruf 51
    ve hâzihi : ve bu
  33303. 43-Zuhruf 51
    el enhâru : nehirler
  33304. 43-Zuhruf 51
    tecrî : akıyor
  33305. 43-Zuhruf 51
    e fe : hâlâ mı
  33306. 43-Zuhruf 51
    lâ tubsirûne : görmüyorsunuz
  33307. 43-Zuhruf 52
    em : yoksa
  33308. 43-Zuhruf 52
    ene : ben
  33309. 43-Zuhruf 52
    ellezî : o, ki o
  33310. 43-Zuhruf 52
    huve : o
  33311. 43-Zuhruf 52
    mehînun : aciz
  33312. 43-Zuhruf 52
    veyekâdu : ve neredeyse olmuyor
  33313. 43-Zuhruf 53
    fe : öyleyse
  33314. 43-Zuhruf 53
    lev lâ : olsaydı olmaz mıydı, olmalı değil miydi
  33315. 43-Zuhruf 53
    ulkıye : atıldı, verildi (takıldı)
  33316. 43-Zuhruf 53
    aleyhi : ona
  33317. 43-Zuhruf 53
    esviretun : bilezikler
  33318. 43-Zuhruf 53
    min zehebin : altından
  33319. 43-Zuhruf 53
    ev : veya
  33320. 43-Zuhruf 53
    e : geldi
  33321. 43-Zuhruf 53
    mea-hu : onunla beraber
  33322. 43-Zuhruf 53
    el melâiketu : melekler
  33323. 43-Zuhruf 53
    mukterinîne : karîn olanlar, yakın olanlar
  33324. 43-Zuhruf 54
    fe : böylece
  33325. 43-Zuhruf 54
    istehaffe : hafife aldı, küçümsedi
  33326. 43-Zuhruf 54
    kavme-hu : onun kavmi
  33327. 43-Zuhruf 54
    fe : o zaman, bunun üzerine
  33328. 43-Zuhruf 54
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  33329. 43-Zuhruf 54
    kavmen : bir kavim
  33330. 43-Zuhruf 54
    fâsikîne : fasık olanlar
  33331. 43-Zuhruf 55
    fe : bunun üzerine
  33332. 43-Zuhruf 55
    lemmâ : olduğu zaman
  33333. 43-Zuhruf 55
    âsefû-nâ : bizi eseflendirdiler, üzdüler
  33334. 43-Zuhruf 55
    intekamnâ : intikam aldık
  33335. 43-Zuhruf 55
    fe : böylece, bu sebeple
  33336. 43-Zuhruf 55
    ecmaîne : topluca, hepsi
  33337. 43-Zuhruf 56
    fe : böylece
  33338. 43-Zuhruf 56
    cealnâ-hum : onları kıldık
  33339. 43-Zuhruf 56
    selefen : selef, gelip geçmiş olan
  33340. 43-Zuhruf 56
    ve meselen : ve mesel, örnek
  33341. 43-Zuhruf 56
    li el âhırîne : sonrakiler için
  33342. 43-Zuhruf 57
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  33343. 43-Zuhruf 57
    duribe ... (meselen) : örnek verildi
  33344. 43-Zuhruf 57
    ibnu meryeme : Meryem'in oğlu
  33345. 43-Zuhruf 57
    (duribe) ... meselen : örnek verildi
  33346. 43-Zuhruf 57
    kavmu-ke : senin kavmin
  33347. 43-Zuhruf 57
    yasıddûne : bağırıyorlar
  33348. 43-Zuhruf 58
    ve kâlû : ve dediler
  33349. 43-Zuhruf 58
    e : mi
  33350. 43-Zuhruf 58
    alihetu-nâ : bizim ilâhlarımız
  33351. 43-Zuhruf 58
    em : yoksa
  33352. 43-Zuhruf 58
    huve : o
  33353. 43-Zuhruf 58
    darebû-hu : onu örnek vermediler
  33354. 43-Zuhruf 58
    leke : sana
  33355. 43-Zuhruf 58
    cedelen : mücâdele, tartışma
  33356. 43-Zuhruf 58
    bel hum : hayır onlar
  33357. 43-Zuhruf 58
    hasımûne : düşmanlar, düşman olanlar
  33358. 43-Zuhruf 59
    huve : o
  33359. 43-Zuhruf 59
    en'amnâ : ni'metlendirdik
  33360. 43-Zuhruf 59
    aleyhi : ona, onu
  33361. 43-Zuhruf 59
    ve cealnâ-hu : ve onu kıldık
  33362. 43-Zuhruf 59
    meselen : mesel, örnek
  33363. 43-Zuhruf 59
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  33364. 43-Zuhruf 60
    ve lev : ve eğer, şâyet
  33365. 43-Zuhruf 60
    neşâu : dileriz
  33366. 43-Zuhruf 60
    le : elbette, mutlaka
  33367. 43-Zuhruf 60
    cealnâ : biz kıldık
  33368. 43-Zuhruf 60
    melâiketen : melekler
  33369. 43-Zuhruf 60
    el ardı : yeryüzünde
  33370. 43-Zuhruf 60
    yahlufûne : halef olurlar, yerine geçerler
  33371. 43-Zuhruf 61
    ve inne-hu : ve muhakkak ki o
  33372. 43-Zuhruf 61
    le : elbette, mutlaka
  33373. 43-Zuhruf 61
    li es sâati : o saat için
  33374. 43-Zuhruf 61
    fe : o zaman, öyleyse
  33375. 43-Zuhruf 61
    temterunne (lâ temteru-enne) : sakın şüphe etmeyin
  33376. 43-Zuhruf 61
    ve ittebiû-ni : ve bana tâbî olun
  33377. 43-Zuhruf 61
    mustekîmun : istikamet verilmiş, yönlendirilmiş
  33378. 43-Zuhruf 62
    veyasudde- enne-kum : ve sakın sizi engellemesin, men etmesin
  33379. 43-Zuhruf 62
    eş şeytânu : şeytan
  33380. 43-Zuhruf 62
    inne-hu : muhakkak ki o
  33381. 43-Zuhruf 62
    lekum : size, sizin için
  33382. 43-Zuhruf 63
    ve lemmâ câe : ve geldiği zaman
  33383. 43-Zuhruf 63
    bi el beyyinâti : beyyineler ile, mucizeler, deliller ile
  33384. 43-Zuhruf 63
    le : dedi
  33385. 43-Zuhruf 63
    bi el hikmeti : hikmet ile
  33386. 43-Zuhruf 63
    ve li ubeyyine : ve size beyan etmem, açıklamam için
  33387. 43-Zuhruf 63
    lekum : size, sizin için
  33388. 43-Zuhruf 63
    ba'de : bazı, bir kısım
  33389. 43-Zuhruf 63
    ellezî : onlar
  33390. 43-Zuhruf 63
    tahtelifûne : siz ihtilâf ediyorsunuz
  33391. 43-Zuhruf 63
    fe : öyleyse
  33392. 43-Zuhruf 63
    ittekû allâhe : Allah'a karşı takva sahibi olun
  33393. 43-Zuhruf 63
    ve etîû-ni : ve bana tâbî olun
  33394. 43-Zuhruf 64
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  33395. 43-Zuhruf 64
    huve : o
  33396. 43-Zuhruf 64
    ve rabbu-kum : ve sizin Rabbiniz
  33397. 43-Zuhruf 64
    fe : o zaman, öyleyse
  33398. 43-Zuhruf 64
    mustekîmun : istikamet verilmiş, yönlendirilmiş
  33399. 43-Zuhruf 65
    fe : sonra
  33400. 43-Zuhruf 65
    ihtelefe : ihtilâf ettiler
  33401. 43-Zuhruf 65
    el ahzâbu : hizipler, gruplar, fırkalar
  33402. 43-Zuhruf 65
    min beyni-him : kendi aralarında
  33403. 43-Zuhruf 65
    fe : artık
  33404. 43-Zuhruf 65
    veylun : yazıklar olsun, vay haline
  33405. 43-Zuhruf 65
    li ellezîne : o kimselere, onlara
  33406. 43-Zuhruf 65
    zalemû : zulmettiler
  33407. 43-Zuhruf 65
    yevmin : gün
  33408. 43-Zuhruf 65
    elîmin : elîm, acı
  33409. 43-Zuhruf 66
    hel : mi
  33410. 43-Zuhruf 66
    yenzurûne : bekliyorlar
  33411. 43-Zuhruf 66
    esate : o saat
  33412. 43-Zuhruf 66
    en te'tiye-hum : onlara gelmesi
  33413. 43-Zuhruf 66
    bagteten : ansızın
  33414. 43-Zuhruf 66
    ve hum : ve onlar
  33415. 43-Zuhruf 66
    yes'urûne : onlar farkında değiller
  33416. 43-Zuhruf 67
    el ehillâu : halil olanlar, samimi dostlar
  33417. 43-Zuhruf 67
    yevmeizin : izin günü
  33418. 43-Zuhruf 67
    el muttekîne : takva sahipleri
  33419. 43-Zuhruf 68
    aleykum : sizin üzerinize, size
  33420. 43-Zuhruf 68
    el yevme : o gün
  33421. 43-Zuhruf 68
    ve lâ : ve yoktur, olmaz
  33422. 43-Zuhruf 68
    entum : siz
  33423. 43-Zuhruf 68
    tahzenûn : mahzun olursunuz
  33424. 43-Zuhruf 69
    ellezîne : o kimseler, onlar
  33425. 43-Zuhruf 69
    âmenû : âmenû oldular, hayattayken Allah'a ulaşmayı dilediler
  33426. 43-Zuhruf 69
    ve kânû : ve oldular
  33427. 43-Zuhruf 69
    muslimîne : teslim olanlar, müslümanlar
  33428. 43-Zuhruf 70
    el cennete : cennet
  33429. 43-Zuhruf 70
    entum : siz
  33430. 43-Zuhruf 70
    ve ezvâcu-kum : ve sizin eşleriniz
  33431. 43-Zuhruf 70
    tuhberûne : siz sevindirileceksiniz, ferahlatılacaksınız
  33432. 43-Zuhruf 71
    aleyhim : onların
  33433. 43-Zuhruf 71
    min zehebin : altından
  33434. 43-Zuhruf 71
    ve ekvâbin : ve kulpsuz kadehler, bardaklar
  33435. 43-Zuhruf 71
    ve fîhâ : ve orada
  33436. 43-Zuhruf 71
    teştehî-hi : iştahlandığı (canının çektiği) şeyler
  33437. 43-Zuhruf 71
    el enfusu : nefs
  33438. 43-Zuhruf 71
    ve telezzu : ve lezzet alır
  33439. 43-Zuhruf 71
    el a'yunu : göz
  33440. 43-Zuhruf 71
    ve entum : ve siz
  33441. 43-Zuhruf 71
    hâlidûne : halid olanlar, ebedî olanlar
  33442. 43-Zuhruf 72
    ve tilke : vete bu
  33443. 43-Zuhruf 72
    el cennetu : cennet
  33444. 43-Zuhruf 72
    elletî : ki o, o ki
  33445. 43-Zuhruf 72
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  33446. 43-Zuhruf 73
    lekum : size, sizin için
  33447. 43-Zuhruf 73
    kihetun : meyve
  33448. 43-Zuhruf 73
    kesîretun : çok
  33449. 43-Zuhruf 73
    te'kulûne : siz yersiniz
  33450. 43-Zuhruf 74
    inne : muhakkak ki
  33451. 43-Zuhruf 74
    el mucrimîne : mücrimler, suçlular
  33452. 43-Zuhruf 74
    cehenneme : cehennem
  33453. 43-Zuhruf 74
    hâlidûne : halid olanlar, ebedî olanlar
  33454. 43-Zuhruf 75
    yufetteru \n(fetere) \n(fettere) : hafifletilmez \n: (gevşetti) \n: (gevşetildi, hafifletildi)
  33455. 43-Zuhruf 75
    ve hum : ve onlar
  33456. 43-Zuhruf 75
    mublisûne : (Allah'ın rahmetinden) ümit kesmiş olanlar
  33457. 43-Zuhruf 76
    vezalemnâ-hum : ve biz onlara zulmetmedik
  33458. 43-Zuhruf 76
    ve lâkin : ve fakat, lâkin
  33459. 43-Zuhruf 76
    ez zâlimîne : zalimler
  33460. 43-Zuhruf 77
    vedev : ve nida ettiler, seslendiler, haykırdılar
  33461. 43-Zuhruf 77
    aleynâ : bizim üzerimize, bizim hakkımızda
  33462. 43-Zuhruf 77
    rabbu-ke : senin Rabbin
  33463. 43-Zuhruf 77
    le : dedi
  33464. 43-Zuhruf 77
    inne-kum : muhakkak ki siz
  33465. 43-Zuhruf 77
    mâkisûne : duranlar, kalanlar
  33466. 43-Zuhruf 78
    lekad : andolsun
  33467. 43-Zuhruf 78
    el hakkı : hak
  33468. 43-Zuhruf 78
    vekinne : ve lâkin, fakat
  33469. 43-Zuhruf 78
    eksere-kum : sizin çoğunuz
  33470. 43-Zuhruf 78
    li el hakki : hakkı
  33471. 43-Zuhruf 78
    kârihûne : kerihrenler
  33472. 43-Zuhruf 79
    em : yoksa mı
  33473. 43-Zuhruf 79
    ebremû : sağlam tuttular
  33474. 43-Zuhruf 79
    emren : iş
  33475. 43-Zuhruf 79
    fe : fakat, oysa, asıl
  33476. 43-Zuhruf 79
    mubrimûne : sağlam tutanlar
  33477. 43-Zuhruf 80
    em : yoksa mı
  33478. 43-Zuhruf 80
    yahsebûne : zannediyorlar
  33479. 43-Zuhruf 80
    ennâ : olduğumuzu
  33480. 43-Zuhruf 80
    nesmeu : biz işitmeyiz
  33481. 43-Zuhruf 80
    rre-hum : onların sırları
  33482. 43-Zuhruf 80
    ve necvâ-hum : ve onların fısıltıları, gizli konuşmaları
  33483. 43-Zuhruf 80
    belâ : hayır
  33484. 43-Zuhruf 80
    ve rusulu-nâ : ve bizim resûllerimiz, elçilerimiz
  33485. 43-Zuhruf 80
    ledey-him : onların yanında
  33486. 43-Zuhruf 80
    yektubûne : yazıyorlar, yazarlar
  33487. 43-Zuhruf 81
    ne : oldu
  33488. 43-Zuhruf 81
    li er rahmâni : Rahmân için, Rahmân'ın
  33489. 43-Zuhruf 81
    veledun : veled, çocuk
  33490. 43-Zuhruf 81
    fe ene : o zaman ben
  33491. 43-Zuhruf 81
    evvelu : evvel, ilk
  33492. 43-Zuhruf 81
    el âbidîne : kullar
  33493. 43-Zuhruf 82
    subhâne : sübhan, münezzeh, yüce
  33494. 43-Zuhruf 82
    es semâvâti : semalar, gökler
  33495. 43-Zuhruf 82
    ve el ardi : ve arz, yeryüzü, yer
  33496. 43-Zuhruf 82
    el arşi : arş
  33497. 43-Zuhruf 82
    yasifûne : vasıflandırıyorlar
  33498. 43-Zuhruf 83
    fe : artık
  33499. 43-Zuhruf 83
    zer-hum : onları bırak
  33500. 43-Zuhruf 83
    ve yel'abû : ve oynasınlar, oyalansınlar
  33501. 43-Zuhruf 83
    yevme : gün
  33502. 43-Zuhruf 83
    ellezî : ki o
  33503. 43-Zuhruf 83
    yûadûne : vaadolunurlar
  33504. 43-Zuhruf 84
    ve huve : ve o
  33505. 43-Zuhruf 84
    ellezî : ki o
  33506. 43-Zuhruf 84
    es semâi : semada, gökte
  33507. 43-Zuhruf 84
    veel ardı : ve arzda, yerde
  33508. 43-Zuhruf 84
    ve huve : ve o
  33509. 43-Zuhruf 84
    el hakîmu : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  33510. 43-Zuhruf 84
    el alîmu : alîm, en iyi bilen
  33511. 43-Zuhruf 85
    ve tebâreke : vebarek, yüce
  33512. 43-Zuhruf 85
    ellezî : ki o
  33513. 43-Zuhruf 85
    lehu : onun
  33514. 43-Zuhruf 85
    es semâvâti : semalar, gökler
  33515. 43-Zuhruf 85
    ve el ardı : ve arz, yer
  33516. 43-Zuhruf 85
    ve mâ : ve şey(ler)
  33517. 43-Zuhruf 85
    beyne-humâ : ikisi arasında
  33518. 43-Zuhruf 85
    ve inde-hu : ve onun indinde, katında
  33519. 43-Zuhruf 85
    ilmu es sâati : saatin ilmi
  33520. 43-Zuhruf 85
    ve ileyhi : ve ona
  33521. 43-Zuhruf 85
    turceûne : döndürüleceksiniz
  33522. 43-Zuhruf 86
    veyemliku : ve malik değildir, gücü yetmez
  33523. 43-Zuhruf 86
    ellezîne : onlar
  33524. 43-Zuhruf 86
    yedne : dua ederler, taparlar
  33525. 43-Zuhruf 86
    eş şefâate : şefaat
  33526. 43-Zuhruf 86
    men : kimse
  33527. 43-Zuhruf 86
    şehide : şahit oldu
  33528. 43-Zuhruf 86
    bi el hakki : hakka
  33529. 43-Zuhruf 86
    ve hum : ve onlar
  33530. 43-Zuhruf 86
    ya'lemune : bilirler
  33531. 43-Zuhruf 87
    ve le : ve gerçekten, mutlaka
  33532. 43-Zuhruf 87
    seelte-hum : onlara sordum
  33533. 43-Zuhruf 87
    men : kim
  33534. 43-Zuhruf 87
    le : gerçekten, mutlaka
  33535. 43-Zuhruf 87
    yekûlunne : mutlaka derler, diyecekler
  33536. 43-Zuhruf 87
    fe : artık, buna rağmen
  33537. 43-Zuhruf 87
    ennâ : nasıl
  33538. 43-Zuhruf 87
    fekûne : döndürülüyorlar
  33539. 43-Zuhruf 88
    ve : andolsun
  33540. 43-Zuhruf 88
    kîli-hi \n(kâle) \n(kîle) : onun demesi \n: (dedi) \n: (tarafından ..... denildi)
  33541. 43-Zuhruf 88
    inne : muhakkak
  33542. 43-Zuhruf 88
    lâ yû'minûne : mü'min olmazlar
  33543. 43-Zuhruf 89
    fe : o zaman
  33544. 43-Zuhruf 89
    ve kul : ve de, söyle
  33545. 43-Zuhruf 89
    selâmun : selâm
  33546. 43-Zuhruf 89
    fe : artık
  33547. 43-Zuhruf 89
    sevfe : yakında
  33548. 43-Zuhruf 89
    ya'lemûne : bilecekler
  33549. 44-Duhân 2
    ve el kitâbi : ve kitaba andolsun
  33550. 44-Duhân 2
    el mubîni : açıklanmış olan, apaçık
  33551. 44-Duhân 3
    enzelnâ-hu : onu biz indirdik
  33552. 44-Duhân 3
    leyletin : gecede
  33553. 44-Duhân 3
    mubâreketin : mübarek
  33554. 44-Duhân 3
    munzirîne : uyaranlar
  33555. 44-Duhân 4
    yufreku : ayırt edilir, belirtilir, belirlenir
  33556. 44-Duhân 4
    emrin : iş, emir
  33557. 44-Duhân 5
    emren : emir
  33558. 44-Duhân 5
    mursilîne : gönderenler
  33559. 44-Duhân 6
    rahmeten : bir rahmet olarak
  33560. 44-Duhân 6
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  33561. 44-Duhân 6
    inne-hu : muhakkak ki o
  33562. 44-Duhân 6
    huve : o
  33563. 44-Duhân 6
    es semîu : en iyi işiten
  33564. 44-Duhân 6
    el alîmu : en iyi bilen
  33565. 44-Duhân 7
    es semâvâti : semalar, gökler
  33566. 44-Duhân 7
    ve el ardi : ve arz, yeryüzü, yer
  33567. 44-Duhân 7
    ve mâ : ve şey(ler)
  33568. 44-Duhân 7
    beyne-humâ : ikisi arasında
  33569. 44-Duhân 7
    mûkinîne : yakîn sahibi olanlar
  33570. 44-Duhân 8
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  33571. 44-Duhân 8
    huve : o
  33572. 44-Duhân 8
    ve yumîtu : ve öldürür
  33573. 44-Duhân 8
    ve rabbu : ve Rab
  33574. 44-Duhân 8
    el evvelîne : evvelkiler
  33575. 44-Duhân 9
    bel : hayır
  33576. 44-Duhân 9
    fî şekkin : şüpheinde
  33577. 44-Duhân 9
    yel'abûne : oynuyorlar, oyalanıyorlar
  33578. 44-Duhân 10
    fe : artık, öyleyse, o halde
  33579. 44-Duhân 10
    irtekib : gözle, bekle
  33580. 44-Duhân 10
    yevme : gün
  33581. 44-Duhân 10
    te'tî : getirir
  33582. 44-Duhân 10
    es semâu : sema, gök
  33583. 44-Duhân 11
    ense : insanlar
  33584. 44-Duhân 11
    elîmun : elîm, acı
  33585. 44-Duhân 12
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  33586. 44-Duhân 12
    el azâbe : azap
  33587. 44-Duhân 12
    mû'minûne : mü'minler
  33588. 44-Duhân 13
    ennâ : nasıl
  33589. 44-Duhân 13
    lehum : onlar, onlar için
  33590. 44-Duhân 13
    ez zikrâ : zikir, öğüt, ibret
  33591. 44-Duhân 13
    ve kad : ve olmuştu
  33592. 44-Duhân 13
    e-hum : onlara geldi
  33593. 44-Duhân 13
    resûlun : bir resûl
  33594. 44-Duhân 14
    summe : sonra
  33595. 44-Duhân 14
    tevellev : yüz çevirdiler
  33596. 44-Duhân 14
    ve kâlû : ve dediler
  33597. 44-Duhân 14
    muallemun : ögretilmiş
  33598. 44-Duhân 14
    mecnûnun : mecnun, deli
  33599. 44-Duhân 15
    el azâbi : azap
  33600. 44-Duhân 15
    kalîlen : az, biraz
  33601. 44-Duhân 15
    inne-kum : muhakkak ki siz
  33602. 44-Duhân 15
    âidûne : dönecek olanlar
  33603. 44-Duhân 16
    yevme : gün
  33604. 44-Duhân 16
    nebtişu : yakalayacağız
  33605. 44-Duhân 16
    el batşete : şiddetle yakalama
  33606. 44-Duhân 16
    el kubrâ : büyük
  33607. 44-Duhân 16
    muntekimûne : intikam alacak olanlar
  33608. 44-Duhân 17
    ve lekad : ve andolsun
  33609. 44-Duhân 17
    fetennâ : imtihan ettik
  33610. 44-Duhân 17
    kable-hum : onlardan önce
  33611. 44-Duhân 17
    kavme : kavim
  33612. 44-Duhân 17
    fir'avne : firavun
  33613. 44-Duhân 17
    vee-hum : ve onlara geldi
  33614. 44-Duhân 17
    resûlun : resûl
  33615. 44-Duhân 17
    kerîmun : kerim
  33616. 44-Duhân 18
    en eddû : eda edin, verin, gönderin
  33617. 44-Duhân 18
    ileyye : bana
  33618. 44-Duhân 18
    ibâde allâhi : Allah'ın kulları
  33619. 44-Duhân 18
    lekum : size, sizin için
  33620. 44-Duhân 18
    resûlun : resûl
  33621. 44-Duhân 18
    emînun : emin, güvenilir
  33622. 44-Duhân 19
    ve en lâ ta'lû : ve ululuk, büyüklük taslamayın
  33623. 44-Duhân 20
    ve innî : ve muhakkak ki ben
  33624. 44-Duhân 20
    ve rabbi-kum : ve sizin Rabbiniz
  33625. 44-Duhân 20
    en tercumû-ni : sizin beni taşlamanız
  33626. 44-Duhân 21
    ve in : ve eğer
  33627. 44-Duhân 21
    lem tû'minû : siz inanmıyorsunuz
  33628. 44-Duhân 21
    fe : o zaman, o halde, artık
  33629. 44-Duhân 21
    i'tezilû-ni : benden uzaklaşın, ayrılın
  33630. 44-Duhân 22
    fe : bunun üzerine
  33631. 44-Duhân 22
    deâ : dua etti
  33632. 44-Duhân 22
    rabbe-hu : onun Rabbi, kendi Rabbi
  33633. 44-Duhân 22
    enne : olduğu, diye
  33634. 44-Duhân 22
    mucrimûne : mücrimler, suçlular, günahkârlar
  33635. 44-Duhân 23
    fe : öyleyse, hemen
  33636. 44-Duhân 23
    esri : gece yürüyüşü yap
  33637. 44-Duhân 23
    leylen : gece
  33638. 44-Duhân 23
    inne-kum : muhakkak ki siz
  33639. 44-Duhân 23
    muttebeûne : tâbî olunanlar, takip edilecek olanlar
  33640. 44-Duhân 24
    ve etruki : ve bırak
  33641. 44-Duhân 24
    el bahre : deniz
  33642. 44-Duhân 24
    rehven : durgun, açık
  33643. 44-Duhân 24
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  33644. 44-Duhân 24
    mugrekûne : boğulacak olanlar
  33645. 44-Duhân 25
    kem : kaç tane, pekçok, nice
  33646. 44-Duhân 25
    terekû : terkettiler, bıraktılar
  33647. 44-Duhân 25
    min cennâtin : bahçelerden
  33648. 44-Duhân 25
    ve uyûnin : ve pınarlar
  33649. 44-Duhân 26
    ve zurûin : ve ekinler
  33650. 44-Duhân 26
    ve makâmin : ve mekânlar
  33651. 44-Duhân 26
    kerîmin : kerim, güzel
  33652. 44-Duhân 27
    ve na'metin : ve ni'metler
  33653. 44-Duhân 27
    fâkihîne : zevkinde yaşayanlar
  33654. 44-Duhân 28
    kezâlike : işteyle, böylece
  33655. 44-Duhân 28
    ve evresnâ-hâ : ve ona miras kıldık
  33656. 44-Duhân 28
    kavmen : kavim
  33657. 44-Duhân 28
    âharîne : ahir olanlar, sonrakiler
  33658. 44-Duhân 29
    fe : artık, bundan sonra
  33659. 44-Duhân 29
    beket : ağlamadı
  33660. 44-Duhân 29
    aleyhim : onlara
  33661. 44-Duhân 29
    es semâu : sema, gök
  33662. 44-Duhân 29
    ve el ardu : ve arz, yer
  33663. 44-Duhân 29
    ve mâ kânû : ve olmadılar
  33664. 44-Duhân 29
    munzarîne : mühlet verilenler
  33665. 44-Duhân 30
    ve lekad : ve andolsun
  33666. 44-Duhân 30
    necceynâ : biz kurtardık
  33667. 44-Duhân 30
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  33668. 44-Duhân 30
    min el azâbi : azaptan
  33669. 44-Duhân 30
    el muhîni : alçaltıcı olan, zelil olan
  33670. 44-Duhân 31
    min fir'avne : firavundan
  33671. 44-Duhân 31
    inne-hu : muhakkak ki o
  33672. 44-Duhân 31
    ne : oldu, idi
  33673. 44-Duhân 31
    âliyen : ululuk, büyüklük taslayan
  33674. 44-Duhân 31
    min el musrifîne : müsriflerden, haddi aşanlardan
  33675. 44-Duhân 32
    ve lekad : ve andolsun
  33676. 44-Duhân 32
    ihternâ-hum : onları seçtik, üstün kıldık
  33677. 44-Duhân 32
    alâ el âlemîne : âlemlerin üzerine, âlemlere
  33678. 44-Duhân 33
    ve âteynâ-hum : ve onlara verdik
  33679. 44-Duhân 33
    min el âyâti : âyetlerden
  33680. 44-Duhân 33
    belâun : imtihan
  33681. 44-Duhân 34
    inne : muhakkak, gerçekten
  33682. 44-Duhân 34
    le : mutlaka, elbette
  33683. 44-Duhân 34
    yekûlûne : derler, diyecekler
  33684. 44-Duhân 35
    hiye : o
  33685. 44-Duhân 35
    mevtetu-nâ : bizim ölümümüz
  33686. 44-Duhân 35
    el ûlâ : evvelki, ilk
  33687. 44-Duhân 35
    ve mâ nahnu : ve biz değiliz
  33688. 44-Duhân 35
    bi munşerîne : neşrolunacak olanlar, tekrar diriltilecek olanlar
  33689. 44-Duhân 36
    fe'tû bi : o halde getirin
  33690. 44-Duhân 36
    sâdikîne : sadıklar, doğru söyleyenler
  33691. 44-Duhân 37
    e : mi
  33692. 44-Duhân 37
    em : yoksa, veya
  33693. 44-Duhân 37
    kavmu tubbein : Tubba kavmi (Yemen'de bir kavim)
  33694. 44-Duhân 37
    ve ellezîne : ve onlar
  33695. 44-Duhân 37
    ehleknâ-hum : biz onları helâk ettik
  33696. 44-Duhân 37
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  33697. 44-Duhân 37
    mucrimîne : mücrimler, suçlular, günahkârlar
  33698. 44-Duhân 38
    ve mâ halaknâ : ve yaratmadık
  33699. 44-Duhân 38
    es semâvâti : semalar, gökler
  33700. 44-Duhân 38
    ve el arda : ve arz, yer
  33701. 44-Duhân 38
    ve mâ : ve şey(ler)
  33702. 44-Duhân 38
    beyne-humâ : onların arasındakiler
  33703. 44-Duhân 38
    lâibîne : oyun
  33704. 44-Duhân 39
    bi el hakkı : hak ile
  33705. 44-Duhân 39
    vekinne : ve lâkin, fakat
  33706. 44-Duhân 39
    eksere-hum : onların çoğu
  33707. 44-Duhân 39
    lâ ya'lemûne : bilmezler
  33708. 44-Duhân 40
    inne : muhakkak ki
  33709. 44-Duhân 40
    yevme : gün
  33710. 44-Duhân 40
    el faslı : fasıl, ayırma
  33711. 44-Duhân 40
    ecmaîne : hepsi
  33712. 44-Duhân 41
    yevme : o gün
  33713. 44-Duhân 41
    mevlen : dost
  33714. 44-Duhân 41
    an mevlen : dosttan
  33715. 44-Duhân 41
    şey'en : bir şey
  33716. 44-Duhân 41
    ve lâ : ve olmaz
  33717. 44-Duhân 41
    yunsarûne : yardım olunurlar
  33718. 44-Duhân 42
    men : kimse
  33719. 44-Duhân 42
    rahime : rahmet etti,
  33720. 44-Duhân 42
    inne-hu : muhakkak ki o
  33721. 44-Duhân 42
    huve : o
  33722. 44-Duhân 42
    el azîz : azîz
  33723. 44-Duhân 42
    er rahîmu : rahîm esmasıyla tecelli eden
  33724. 44-Duhân 43
    inne : muhakkak ki
  33725. 44-Duhân 43
    şecerete : agaç
  33726. 44-Duhân 43
    ez zakkûmi : zakkum
  33727. 44-Duhân 44
    el esîmi : günahkâr
  33728. 44-Duhân 45
    ke : gibi
  33729. 44-Duhân 45
    el muhli : erimiş maden
  33730. 44-Duhân 45
    el butûni : karınlar
  33731. 44-Duhân 46
    ke : gibi
  33732. 44-Duhân 46
    el hamîmi : kaynar su
  33733. 44-Duhân 47
    fe : öylece, hemen
  33734. 44-Duhân 47
    ilâ sevâi : ortaya, ortasına
  33735. 44-Duhân 47
    el cahîmi : cahîm, cehennem
  33736. 44-Duhân 48
    summe : sonra
  33737. 44-Duhân 48
    fevka : üst, üstüne
  33738. 44-Duhân 48
    re'si-hi : onun başı
  33739. 44-Duhân 48
    el hamîmi : kaynar su
  33740. 44-Duhân 49
    inne-ke : muhakkak ki sen
  33741. 44-Duhân 49
    ente : sen
  33742. 44-Duhân 49
    el azîzu : azîz
  33743. 44-Duhân 49
    el kerîmu : kerim, şerefli
  33744. 44-Duhân 50
    inne : muhakkak ki
  33745. 44-Duhân 50
    temterûne : siz şüphe ediyorsunuz
  33746. 44-Duhân 51
    inne : muhakkak ki
  33747. 44-Duhân 51
    el muttekîne : muttekiler, takva sahipleri
  33748. 44-Duhân 51
    emînin : emin, güvenli
  33749. 44-Duhân 52
    cennâtin : cennetler
  33750. 44-Duhân 53
    yelbesûne : giyinirler, giyerler
  33751. 44-Duhân 53
    ve istebrakin : ve atlas (kumaş)
  33752. 44-Duhân 53
    mutekâbilîne : karşılıklı olarak
  33753. 44-Duhân 54
    kezâlike : işteyle
  33754. 44-Duhân 54
    ve zevvecnâ-hum : ve onları evlendirdik
  33755. 44-Duhân 55
    yedne : isterler
  33756. 44-Duhân 55
    kihetin : meyve
  33757. 44-Duhân 55
    âminîne : emniyetinde
  33758. 44-Duhân 56
    yezûkûne : tatmazlar
  33759. 44-Duhân 56
    el mevte : ölüm
  33760. 44-Duhân 56
    el mevtete : ölmek, ölüm
  33761. 44-Duhân 56
    el ûlâ : evvelki, ilk
  33762. 44-Duhân 56
    ve vekâ-hum : ve onları korudu
  33763. 44-Duhân 56
    azâbe : azap
  33764. 44-Duhân 56
    el cahîmi : cahîm, cehennem
  33765. 44-Duhân 57
    fadlen : fazıl, lütuf
  33766. 44-Duhân 57
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  33767. 44-Duhân 57
    like : işte bu
  33768. 44-Duhân 57
    huve : o
  33769. 44-Duhân 57
    el fevzu : fevz, kurtuluş
  33770. 44-Duhân 57
    el azîmu : azîm, büyük
  33771. 44-Duhân 58
    fe innemâ : ancak, işteylece
  33772. 44-Duhân 58
    yessernâ-hu : onu kolaylaştırdık
  33773. 44-Duhân 58
    bi lisâni-ke : senin lisanın ile
  33774. 44-Duhân 58
    lealle-hum : umulur ki onlar
  33775. 44-Duhân 58
    yetezekkerûne : tezekkür ederler
  33776. 44-Duhân 59
    fe : artık, o zaman
  33777. 44-Duhân 59
    irtekib : gözle, bekle
  33778. 44-Duhân 59
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  33779. 44-Duhân 59
    murtekibûne : gözleyenler, bekleyenler
  33780. 45-Câsiye 2
    tenzîlu : indirildi
  33781. 45-Câsiye 2
    el kitâbi : kitap
  33782. 45-Câsiye 2
    el azîzi : azîz
  33783. 45-Câsiye 2
    el hakîmi : hakim, hüküm ve hikmet sahibi
  33784. 45-Câsiye 3
    inne : muhakkak ki
  33785. 45-Câsiye 3
    es semâvâti : semalarda, göklerde
  33786. 45-Câsiye 3
    ve el ardı : ve arz, yer
  33787. 45-Câsiye 3
    le : elbette, mutlaka
  33788. 45-Câsiye 3
    li el mû'minîne : mü'minler için
  33789. 45-Câsiye 4
    ve fî halkı-kum : ve sizin yaratılışınızda
  33790. 45-Câsiye 4
    ve mâ : ve şey
  33791. 45-Câsiye 4
    yebussu : üretip, yayar
  33792. 45-Câsiye 4
    min dâbbetin : hayvanlardan
  33793. 45-Câsiye 4
    yûkinûne : yakîn sahibi olurlar
  33794. 45-Câsiye 5
    vahtilâfi (ve ihtilâfı) : ve ihtilâflı, karşılıklı olması, birbirini takip etmesi
  33795. 45-Câsiye 5
    el leyli : gece
  33796. 45-Câsiye 5
    ve en nehâri : ve gündüz
  33797. 45-Câsiye 5
    veenzele : ve indirmedi
  33798. 45-Câsiye 5
    min es semâi : semadan, gökten
  33799. 45-Câsiye 5
    fe : böylece
  33800. 45-Câsiye 5
    el arda : arz, yeryüzü
  33801. 45-Câsiye 5
    ba'de : sonra
  33802. 45-Câsiye 5
    mevti-hâ : onun ölümü
  33803. 45-Câsiye 5
    ve tasrîfi : ve çevirir
  33804. 45-Câsiye 5
    er rîyâhı : rüzgârlar
  33805. 45-Câsiye 5
    ya'kılûne : akıl edenler
  33806. 45-Câsiye 6
    tilke : işte bu
  33807. 45-Câsiye 6
    netlû-hâ : onu okuyoruz
  33808. 45-Câsiye 6
    aleyke : sana
  33809. 45-Câsiye 6
    bi el hakkı : hak ile, hakkı
  33810. 45-Câsiye 6
    fe : artık, öyleyse, o halde
  33811. 45-Câsiye 6
    bi eyyi : hangisi
  33812. 45-Câsiye 6
    ba'de allâhi : Allah'tan sonra
  33813. 45-Câsiye 6
    ve âyâti-hi : ve onun âyetleri
  33814. 45-Câsiye 6
    yû'minûne : inanırlar, inanacaklar
  33815. 45-Câsiye 7
    veylun : vay haline
  33816. 45-Câsiye 7
    effâkin \n(ifk) : (çok) yalancı \n: (yalan)
  33817. 45-Câsiye 7
    esîmin : günahkâr
  33818. 45-Câsiye 8
    yesmeu : işitir
  33819. 45-Câsiye 8
    aleyhi : ona
  33820. 45-Câsiye 8
    summe : sonra
  33821. 45-Câsiye 8
    mustekbiren : kibirlenerek
  33822. 45-Câsiye 8
    ke : gibi
  33823. 45-Câsiye 8
    en lem yesma'-hâ : onu işitmedi
  33824. 45-Câsiye 8
    fe : öyleyse, artık
  33825. 45-Câsiye 8
    beşşir-hu : onu müjdele
  33826. 45-Câsiye 8
    elîmin : elîm, acı
  33827. 45-Câsiye 9
    ve izâ : ve olduğu zaman
  33828. 45-Câsiye 9
    alime : bildi, öğrendi
  33829. 45-Câsiye 9
    şey'en : bir şey
  33830. 45-Câsiye 9
    ittehaze-hâ : onu edindi
  33831. 45-Câsiye 9
    huzuven : eğlence, alay konusu
  33832. 45-Câsiye 9
    ulâike : işte onlar
  33833. 45-Câsiye 9
    lehum : onlar için
  33834. 45-Câsiye 10
    min verâi-him : onların arkalarından
  33835. 45-Câsiye 10
    cehennemu : cehennem
  33836. 45-Câsiye 10
    ve lâ yugnî : ve fayda vermez
  33837. 45-Câsiye 10
    kesebû : kazandılar
  33838. 45-Câsiye 10
    şey'en : bir şey
  33839. 45-Câsiye 10
    ve lâ : ve olmaz
  33840. 45-Câsiye 10
    mattehazû (mâ ittehazû) : edindikleri şey
  33841. 45-Câsiye 10
    evliyâe : velîler, dostlar
  33842. 45-Câsiye 10
    ve lehum : ve onlar için vardır
  33843. 45-Câsiye 11
    huden : hidayet
  33844. 45-Câsiye 11
    ve ellezîne : ve onlar
  33845. 45-Câsiye 11
    keferû : inkâr ettiler
  33846. 45-Câsiye 11
    lehum : onlar için vardır
  33847. 45-Câsiye 11
    elîmun : elîm, acı
  33848. 45-Câsiye 12
    ellezî : o ki
  33849. 45-Câsiye 12
    sahhare : musahhar kıldı, emre amade kıldı
  33850. 45-Câsiye 12
    lekum : sizin için, size
  33851. 45-Câsiye 12
    el bahre : deniz
  33852. 45-Câsiye 12
    li tecriye : akması için, yüzmesi için
  33853. 45-Câsiye 12
    el fulku : gemiler
  33854. 45-Câsiye 12
    bi emri-hi : onun emri ile
  33855. 45-Câsiye 12
    ve li tebtegû : ve istemeniz için
  33856. 45-Câsiye 12
    ve lealle-kum : ve umulur ki siz
  33857. 45-Câsiye 12
    teşkurûne : şükredersiniz
  33858. 45-Câsiye 13
    ve sahhare : ve musahhar kıldı, emre amade kıldı
  33859. 45-Câsiye 13
    lekum : sizin için, size
  33860. 45-Câsiye 13
    es semâvâti : semalarda, göklerde
  33861. 45-Câsiye 13
    ve mâ : ve şey(ler)
  33862. 45-Câsiye 13
    el ardi : arzda, yerde
  33863. 45-Câsiye 13
    cemîan : hepsi
  33864. 45-Câsiye 13
    inne : muhakkak
  33865. 45-Câsiye 13
    fî zâlike : bunda vardır
  33866. 45-Câsiye 13
    le : elbette, mutlaka
  33867. 45-Câsiye 13
    yetefekkerûne : tefekkür ederler
  33868. 45-Câsiye 14
    li ellezîne : onlara
  33869. 45-Câsiye 14
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  33870. 45-Câsiye 14
    li ellezîne : onlara
  33871. 45-Câsiye 14
    yercûne : ümit etmeyen, ummayan
  33872. 45-Câsiye 14
    eyyâme allahi : Allah'ın günleri
  33873. 45-Câsiye 14
    li yecziye : cezalandırması için
  33874. 45-Câsiye 14
    kavmen : bir kavim
  33875. 45-Câsiye 14
    yeksibûne : kazanıyorlar
  33876. 45-Câsiye 15
    men : kim
  33877. 45-Câsiye 15
    amile sâlihan : salih ameller (nefs tezkiyesi) yaptı
  33878. 45-Câsiye 15
    fe : o taktirde, o zaman
  33879. 45-Câsiye 15
    li nefsi-hi : kendi nefsi içindir
  33880. 45-Câsiye 15
    ve men : ve kim
  33881. 45-Câsiye 15
    esâe : kötülük yaptı
  33882. 45-Câsiye 15
    fe : o taktirde, o zaman
  33883. 45-Câsiye 15
    aleyhâ : onun üzerine, kendi aleyhine
  33884. 45-Câsiye 15
    summe : sonra
  33885. 45-Câsiye 15
    turceûne : döndürüleceksiniz
  33886. 45-Câsiye 16
    ve lekad : ve andolsun
  33887. 45-Câsiye 16
    âteynâ : biz verdik
  33888. 45-Câsiye 16
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  33889. 45-Câsiye 16
    el kitâbe : kitap
  33890. 45-Câsiye 16
    ve el hukme : ve hüküm
  33891. 45-Câsiye 16
    ve en nubuvvete : ve peygamberlik
  33892. 45-Câsiye 16
    ve rezaknâ-hum : ve onları rızıklandırdık
  33893. 45-Câsiye 16
    min et tayyibâti : tayyib, temiz şeylerden
  33894. 45-Câsiye 16
    ve faddalnâ-hum : ve onları üstün kıldık
  33895. 45-Câsiye 16
    alâ el âlemîne : âlemlere
  33896. 45-Câsiye 17
    ve âteynâ-hum : ve onlara verdik
  33897. 45-Câsiye 17
    beyyinâtin : beyyineler, deliller
  33898. 45-Câsiye 17
    min el emri : emirden
  33899. 45-Câsiye 17
    fe : o zaman, fakat
  33900. 45-Câsiye 17
    ma ihtelefû illâ : den başka ihtilâfa düşmediler
  33901. 45-Câsiye 17
    mâ câe-hum : onlara gelen şey
  33902. 45-Câsiye 17
    el ilmu : ilim
  33903. 45-Câsiye 17
    bagyen : azarak, azgınlık ederek
  33904. 45-Câsiye 17
    beyne-hum : onların aralarında
  33905. 45-Câsiye 17
    inne : muhakkak
  33906. 45-Câsiye 17
    rabbe-ke : senin Rabbin
  33907. 45-Câsiye 17
    beyne-hum : onların aralarında
  33908. 45-Câsiye 17
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  33909. 45-Câsiye 17
    yahtelifûne : ihtilâf ediyorlar
  33910. 45-Câsiye 18
    summe : sonra
  33911. 45-Câsiye 18
    cealnâ-ke : seni kıldık
  33912. 45-Câsiye 18
    alâ şerîatin : şeriat üzere
  33913. 45-Câsiye 18
    min el emri : emirden
  33914. 45-Câsiye 18
    fe : öyleyse
  33915. 45-Câsiye 18
    ittebi'-hâ : ona tâbî ol
  33916. 45-Câsiye 18
    vetettebi' : ve uyma, tâbî olma
  33917. 45-Câsiye 18
    ehvâ : hevalar, hevesler
  33918. 45-Câsiye 18
    ellezîne : onlar
  33919. 45-Câsiye 18
    lâ ya'lemûne : bilmezler
  33920. 45-Câsiye 19
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  33921. 45-Câsiye 19
    len yugnû an-ke : asla sana fayda vermez
  33922. 45-Câsiye 19
    şey'en : bir şey
  33923. 45-Câsiye 19
    ve inne : ve muhakkak
  33924. 45-Câsiye 19
    ez zâlimîne : zalimler
  33925. 45-Câsiye 19
    evliyâu : velîler, dostlar
  33926. 45-Câsiye 19
    ve allâhu : ve Allah
  33927. 45-Câsiye 19
    veliyyu : velî, dost
  33928. 45-Câsiye 19
    el muttekîne : takva sahibi olanlar
  33929. 45-Câsiye 20
    li en nâsi : insanlar için
  33930. 45-Câsiye 20
    ve huden : ve hidayet
  33931. 45-Câsiye 20
    ve rahmetun : ve rahmet
  33932. 45-Câsiye 20
    yûkinûne : yakîn hasıl edenler
  33933. 45-Câsiye 21
    em : veya, yoksa
  33934. 45-Câsiye 21
    hasibe : hesap etti, zannetti
  33935. 45-Câsiye 21
    ellezîne : onlar
  33936. 45-Câsiye 21
    icterahû : yaptılar, işlediler
  33937. 45-Câsiye 21
    es seyyiâti : kötülükler
  33938. 45-Câsiye 21
    en nec'ale-hum : onları kılarız
  33939. 45-Câsiye 21
    ke : gibi
  33940. 45-Câsiye 21
    ellezîne : onlar
  33941. 45-Câsiye 21
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  33942. 45-Câsiye 21
    ve amilû es sâlihâti : ve salih ameller (nefs tezkiyesi) yaptılar
  33943. 45-Câsiye 21
    sevâen : musavi, eşit
  33944. 45-Câsiye 21
    ve memâtu-hum, : ve onların ölümleri
  33945. 45-Câsiye 21
    e : kötü
  33946. 45-Câsiye 21
    yahkumûne : hüküm veriyorlar
  33947. 45-Câsiye 22
    ve halaka : ve halketti, yarattı
  33948. 45-Câsiye 22
    es semâvâti : semalar, gökler
  33949. 45-Câsiye 22
    ve el arda : ve arz, yeryüzü, yer
  33950. 45-Câsiye 22
    bi el hakkı : hak ile
  33951. 45-Câsiye 22
    ve li tuczâ : ve karşılığı (ceza veya mükâfat) verilsin diye
  33952. 45-Câsiye 22
    nefsin : nefs
  33953. 45-Câsiye 22
    kesebet : kazandı
  33954. 45-Câsiye 22
    ve hum : ve onlar
  33955. 45-Câsiye 22
    yuzlemûne : zulmedilmezler
  33956. 45-Câsiye 23
    e : mi
  33957. 45-Câsiye 23
    fe : öyleyse, bu durumda, hâlâ
  33958. 45-Câsiye 23
    reeyte : sen gördün
  33959. 45-Câsiye 23
    men : kim, kimse, kişi
  33960. 45-Câsiye 23
    ittehaze : edindi
  33961. 45-Câsiye 23
    ilâhe-hu : onun ilâhı, kendi ilâhı
  33962. 45-Câsiye 23
    hevâ-hu : onun hevası, kendi hevası
  33963. 45-Câsiye 23
    ve edalle-hu : ve dalâlette bıraktı
  33964. 45-Câsiye 23
    ve hateme : ve mühürledi
  33965. 45-Câsiye 23
    sem'i-hi : onun işitme hassası
  33966. 45-Câsiye 23
    ve kalbi-hi : ve onun kalbi
  33967. 45-Câsiye 23
    ve ceale : ve kıldı
  33968. 45-Câsiye 23
    gışâveten : gışavet, perde
  33969. 45-Câsiye 23
    fe : öyleyse, bu durumda, hâlâ
  33970. 45-Câsiye 23
    men : kim, kimse, kişi
  33971. 45-Câsiye 23
    yehdî-hi : onu hidayete erdirir
  33972. 45-Câsiye 23
    e : mi
  33973. 45-Câsiye 23
    fe : öyleyse, bu durumda, hâlâ
  33974. 45-Câsiye 23
    tezekkerûne : tezekkür etmiyorsunuz
  33975. 45-Câsiye 24
    ve kâlû : ve dediler
  33976. 45-Câsiye 24
    hiye : o
  33977. 45-Câsiye 24
    ed dunyâ : dünya
  33978. 45-Câsiye 24
    nemûtu : ölürüz
  33979. 45-Câsiye 24
    ve nahyâ : ve diriliriz
  33980. 45-Câsiye 24
    ve mâ yuhliku-nâ : ve bizi helâk etmez
  33981. 45-Câsiye 24
    illâ ed dehru : zamandan başka birşey
  33982. 45-Câsiye 24
    velehum : ve onların yoktur
  33983. 45-Câsiye 24
    bi zâlike : bununla, bu konuda
  33984. 45-Câsiye 24
    yezunnûne : zanda bulunuyorlar
  33985. 45-Câsiye 25
    ve izâ : ve olduğu zaman
  33986. 45-Câsiye 25
    aleyhim : onlara
  33987. 45-Câsiye 25
    beyyinâtin : beyan edilerek, açıklanarak
  33988. 45-Câsiye 25
    mâ kâne : olmadı
  33989. 45-Câsiye 25
    huccete-hum : onların hüccetleri, delilleri, iddiaları
  33990. 45-Câsiye 25
    en kâlû : demeleri
  33991. 45-Câsiye 25
    sâdikîne : sadıklar, doğru söyleyenler
  33992. 45-Câsiye 26
    summe : sonra
  33993. 45-Câsiye 26
    summe : sonra
  33994. 45-Câsiye 26
    yecmeu-kum : sizi toplar
  33995. 45-Câsiye 26
    yevmi el kıyâmeti : kıyâmet günü
  33996. 45-Câsiye 26
    reybe : şüphe yok
  33997. 45-Câsiye 26
    vekinne : ve lâkin, fakat
  33998. 45-Câsiye 26
    ekseren : çoğu
  33999. 45-Câsiye 26
    en nâsi : insanlar
  34000. 45-Câsiye 26
    lâ ya'lemûne : bilmiyorlar
  34001. 45-Câsiye 27
    ve li allâhi : ve Allah'a aittir
  34002. 45-Câsiye 27
    es semâvâti : semalar, gökler
  34003. 45-Câsiye 27
    ve el ardi : ve arz, yer
  34004. 45-Câsiye 27
    ve yevme : ve gün
  34005. 45-Câsiye 27
    tekûmu : vuku bulur
  34006. 45-Câsiye 27
    es sâatu : saat
  34007. 45-Câsiye 27
    yevmeizin : izin günü
  34008. 45-Câsiye 27
    yahseru : hüsranda olacaklar
  34009. 45-Câsiye 27
    mubtilûne : bâtılda olanlar
  34010. 45-Câsiye 28
    ve terâ : ve görürsün
  34011. 45-Câsiye 28
    kulle : bütün, hepsi
  34012. 45-Câsiye 28
    ummetin : ümmet
  34013. 45-Câsiye 28
    siyeten : diz çökmüş olarak
  34014. 45-Câsiye 28
    ummetin : ümmet
  34015. 45-Câsiye 28
    el yevme : gün
  34016. 45-Câsiye 28
    tuczevne : karşılığı (ceza veya mükâfat) verilir
  34017. 45-Câsiye 28
    ta'melûne : siz yapıyorsunuz
  34018. 45-Câsiye 29
    yentiku : nutuk verir, söyler
  34019. 45-Câsiye 29
    aleykum : size
  34020. 45-Câsiye 29
    bi el hakkı : hak ile
  34021. 45-Câsiye 29
    kunnâ nestensihu : tensih ediyorduk, yazdırıyorduk
  34022. 45-Câsiye 29
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  34023. 45-Câsiye 30
    fe emmâ : fakat
  34024. 45-Câsiye 30
    ellezîne : onlar
  34025. 45-Câsiye 30
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler)
  34026. 45-Câsiye 30
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptılar
  34027. 45-Câsiye 30
    fe : o zaman, ise
  34028. 45-Câsiye 30
    rahmeti-hi : rahmetininine
  34029. 45-Câsiye 30
    like : işte bu
  34030. 45-Câsiye 30
    huve : o
  34031. 45-Câsiye 30
    el fevzu : kurtuluş
  34032. 45-Câsiye 30
    el mubînu : apaçık
  34033. 45-Câsiye 31
    ve emmâ : ve fakat
  34034. 45-Câsiye 31
    ellezîne : onlar
  34035. 45-Câsiye 31
    keferû : inkâr ettiler
  34036. 45-Câsiye 31
    e : mi
  34037. 45-Câsiye 31
    fe : o zaman
  34038. 45-Câsiye 31
    lem tekun : siz değildiniz
  34039. 45-Câsiye 31
    aleykum : size
  34040. 45-Câsiye 31
    fe : o zaman
  34041. 45-Câsiye 31
    istekbertum : siz kibirlendiniz
  34042. 45-Câsiye 31
    ve kuntum : ve siz oldunuz
  34043. 45-Câsiye 31
    kavmen : bir kavim, topluluk
  34044. 45-Câsiye 31
    mucrimîne : mücrimler, suçlular
  34045. 45-Câsiye 32
    ve izâ : ve olduğu zaman
  34046. 45-Câsiye 32
    le : denildi
  34047. 45-Câsiye 32
    inne : muhakkak ki
  34048. 45-Câsiye 32
    va'de allâhi : Allah'ın vaadi
  34049. 45-Câsiye 32
    ve es sâatu : ve saat
  34050. 45-Câsiye 32
    reybe : şüphe yoktur
  34051. 45-Câsiye 32
    nedrî : biz bilmiyoruz, bilmeyiz
  34052. 45-Câsiye 32
    es sâatu : o saat nedir
  34053. 45-Câsiye 32
    nezunnu : biz zannediyoruz, sanıyoruz
  34054. 45-Câsiye 32
    zannen : bir zan
  34055. 45-Câsiye 32
    ve mâ nahnu : ve biz değiliz
  34056. 45-Câsiye 32
    bi musteykinîne : yakîn sahibi olanlar
  34057. 45-Câsiye 33
    ve bedâ : ve ortaya çıktı, aşikâr oldu
  34058. 45-Câsiye 33
    lehum : onlar için, onlara
  34059. 45-Câsiye 33
    seyyiâtu : kötülükler
  34060. 45-Câsiye 33
    ve hâka : ve sardı, kuşattı
  34061. 45-Câsiye 33
    yestehziûne : alay ettiler
  34062. 45-Câsiye 34
    vele : ve denildi
  34063. 45-Câsiye 34
    el yevme : bugün
  34064. 45-Câsiye 34
    nensâ-kum : sizi unutacağız
  34065. 45-Câsiye 34
    kemâ : gibi
  34066. 45-Câsiye 34
    nesîtum : siz unuttunuz
  34067. 45-Câsiye 34
    likâe : kavuşma
  34068. 45-Câsiye 34
    yevmi-kum : sizin gününüz
  34069. 45-Câsiye 34
    ve me'vâ-kum(u) : ve sizin mevanız, kalacağınız yer
  34070. 45-Câsiye 34
    en nâru : ateş
  34071. 45-Câsiye 34
    ve mâ : ve yoktur
  34072. 45-Câsiye 34
    lekum : sizin için
  34073. 45-Câsiye 34
    min nâsırîne : bir yardımcı
  34074. 45-Câsiye 35
    bi enne kum(u) : sizin olmanız sebebiyle
  34075. 45-Câsiye 35
    ittehaztum : siz edindiniz
  34076. 45-Câsiye 35
    huzuven : alay, alay konusu
  34077. 45-Câsiye 35
    ve garret-kum : ve sizi aldattı, kandırdı
  34078. 45-Câsiye 35
    el hayâtu : hayat
  34079. 45-Câsiye 35
    ed dunyâ : dünya
  34080. 45-Câsiye 35
    fe : artık, öyleyse
  34081. 45-Câsiye 35
    el yevme : (bu) gün
  34082. 45-Câsiye 35
    yuhrecûne : çıkarılmazlar
  34083. 45-Câsiye 35
    ve lâ : ve olmaz
  34084. 45-Câsiye 35
    yusta'tebûne : özür, mazeret istenenler (kendilerinden)
  34085. 45-Câsiye 36
    fe : artık, o halde, öyleyse
  34086. 45-Câsiye 36
    el hamdu : hamd
  34087. 45-Câsiye 36
    es semâvâti : semalar, gökler
  34088. 45-Câsiye 36
    ve rabbi : ve Rabbi
  34089. 45-Câsiye 36
    el ardı : arz, yeryüzü, yer
  34090. 45-Câsiye 36
    el âlemîne : âlemler
  34091. 45-Câsiye 37
    ve lehu : ve onun, ona mahsus
  34092. 45-Câsiye 37
    el kibriyâu : ululuk, azamet, büyüklük
  34093. 45-Câsiye 37
    es semâvâti : semalarda, göklerde
  34094. 45-Câsiye 37
    ve el ardi : ve arz, yeryüzü, yer
  34095. 45-Câsiye 37
    ve huve : ve o
  34096. 45-Câsiye 37
    el azîzu : azîz, yüce
  34097. 45-Câsiye 37
    el hakîmu : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  34098. 46-Ahkaf 2
    tenzîlu : indirildi
  34099. 46-Ahkaf 2
    el kitâbi : kitap
  34100. 46-Ahkaf 2
    el azîzi : azîz, yüce
  34101. 46-Ahkaf 2
    el hakîmi : hakim, hüküm ve hikmet sahibi
  34102. 46-Ahkaf 3
    es semâvâti : semalar, gökler
  34103. 46-Ahkaf 3
    ve el arda : ve arz, yeryüzü, yer
  34104. 46-Ahkaf 3
    ve mâ : ve şey(ler)
  34105. 46-Ahkaf 3
    beyne-humâ : ikisi arasında
  34106. 46-Ahkaf 3
    bi el hakkı : hak ile
  34107. 46-Ahkaf 3
    ve ecelin : ve ecel, zaman
  34108. 46-Ahkaf 3
    musemmen : belirlenmiş, tespit edilmiş, bilinen
  34109. 46-Ahkaf 3
    ve ellezîne : ve onlar
  34110. 46-Ahkaf 3
    keferû : inkâr ettiler
  34111. 46-Ahkaf 3
    mu'ridûne : yüz çevirenler
  34112. 46-Ahkaf 4
    e reeytum : gördünüz mü
  34113. 46-Ahkaf 4
    tedne : dua ediyorsunuz, tapıyorsunuz
  34114. 46-Ahkaf 4
    erû-nî : bana gösterin
  34115. 46-Ahkaf 4
    min el ardı : arzdan, yerden
  34116. 46-Ahkaf 4
    em : yoksa mı
  34117. 46-Ahkaf 4
    lehum : onların
  34118. 46-Ahkaf 4
    es semâvâti : semalarda, göklerde
  34119. 46-Ahkaf 4
    ev : veya
  34120. 46-Ahkaf 4
    esâretin : eserler, izler
  34121. 46-Ahkaf 4
    sâdikîne : sadıklar, doğru söyleyenler
  34122. 46-Ahkaf 5
    ve men : ve kim
  34123. 46-Ahkaf 5
    edallu : dalâlette olan
  34124. 46-Ahkaf 5
    mimmen (min men) : kimseden
  34125. 46-Ahkaf 5
    yed'û : dua eder
  34126. 46-Ahkaf 5
    men : kim, kimse, kişi
  34127. 46-Ahkaf 5
    yestecîbu : icabet etmez
  34128. 46-Ahkaf 5
    lehû : ona
  34129. 46-Ahkaf 5
    ilâ yevmi el kıyâmeti : kıyâmet gününe kadar
  34130. 46-Ahkaf 5
    ve hum : ve onlar
  34131. 46-Ahkaf 5
    gâfilûne : gâfildirler
  34132. 46-Ahkaf 6
    ve izâ : ve olduğu zaman
  34133. 46-Ahkaf 6
    huşire : haşrolundu
  34134. 46-Ahkaf 6
    en nâsu : insanlar
  34135. 46-Ahkaf 6
    lehum : onlara
  34136. 46-Ahkaf 6
    a'dâen : düşman
  34137. 46-Ahkaf 6
    ve kânû : ve oldular
  34138. 46-Ahkaf 6
    bi ibâdeti-him : onların ibadetlerini
  34139. 46-Ahkaf 6
    kâfirîne : kâfirler, inkâr edenler
  34140. 46-Ahkaf 7
    ve izâ : ve olduğu zaman
  34141. 46-Ahkaf 7
    aleyhim : onlara
  34142. 46-Ahkaf 7
    beyyinâtin : beyan edilerek, açık belgeler olarak
  34143. 46-Ahkaf 7
    le : dedi
  34144. 46-Ahkaf 7
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
  34145. 46-Ahkaf 7
    li el hakkı : hak için
  34146. 46-Ahkaf 7
    lemmâ câe-hum : onlara geldiği zaman
  34147. 46-Ahkaf 8
    em : mi, yoksa, veya
  34148. 46-Ahkaf 8
    yekûlûne : derler, diyorlar
  34149. 46-Ahkaf 8
    ifterâ-hu : onu uydurdu
  34150. 46-Ahkaf 8
    in iftereytu-hu : eğer onu uydursaydım
  34151. 46-Ahkaf 8
    fe : o zaman, o taktirde
  34152. 46-Ahkaf 8
    temlikûne : siz tutamazsınız, mani olamazsınız
  34153. 46-Ahkaf 8
    şey'en : bir şey
  34154. 46-Ahkaf 8
    huve : o
  34155. 46-Ahkaf 8
    a'lemu : daha iyi bilir, en iyi bilir
  34156. 46-Ahkaf 8
    tufîdûne : taşkınlık yapıyorsunuz, lâfa dalıyorsunuz
  34157. 46-Ahkaf 8
    kefâ : kâfi, yeter
  34158. 46-Ahkaf 8
    şehîden : şahit olarak
  34159. 46-Ahkaf 8
    beynî ve beyne-kum : benimle sizin aranızda
  34160. 46-Ahkaf 8
    ve huve : ve o
  34161. 46-Ahkaf 8
    el gafûr : gafurdur
  34162. 46-Ahkaf 8
    er rahîmu : rahîmdir
  34163. 46-Ahkaf 9
    min er rusuli : resûllerden
  34164. 46-Ahkaf 9
    veedrî : ve ben bilmiyorum, bilemem
  34165. 46-Ahkaf 9
    ve lâ : ve olmaz
  34166. 46-Ahkaf 9
    ettebiu : tâbî olurum
  34167. 46-Ahkaf 9
    ileyye : bana
  34168. 46-Ahkaf 9
    veene : ve ben değilim
  34169. 46-Ahkaf 9
    nezîrun : uyarıcı
  34170. 46-Ahkaf 10
    e reeytum : gördünüz mü
  34171. 46-Ahkaf 10
    ne : ise
  34172. 46-Ahkaf 10
    ve kefertum : ve siz inkâr ettiniz
  34173. 46-Ahkaf 10
    ve şehide : ve şahitlik etti, şahit oldu
  34174. 46-Ahkaf 10
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  34175. 46-Ahkaf 10
    fe : böylece
  34176. 46-Ahkaf 10
    âmene : îmân etti
  34177. 46-Ahkaf 10
    vestekbertum (ve istekbertum) : ve siz kibirlendiniz, büyüklük tasladınız
  34178. 46-Ahkaf 10
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  34179. 46-Ahkaf 10
    yehdî : hidayete erdirmez
  34180. 46-Ahkaf 10
    el kavme : bir kavim
  34181. 46-Ahkaf 10
    ez zâlimîne : zalimler
  34182. 46-Ahkaf 11
    vele : ve dedi
  34183. 46-Ahkaf 11
    ellezîne : o kimseler, onlar
  34184. 46-Ahkaf 11
    keferû : inkâr ettiler
  34185. 46-Ahkaf 11
    li ellezîne : o kimselere, onlara
  34186. 46-Ahkaf 11
    âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyen
  34187. 46-Ahkaf 11
    lev : eğer, şâyet
  34188. 46-Ahkaf 11
    ne : oldu
  34189. 46-Ahkaf 11
    sebekû-nâ : bizi geçemezlerdi
  34190. 46-Ahkaf 11
    ileyhi : ona
  34191. 46-Ahkaf 11
    ve iz : ve olduğu zaman
  34192. 46-Ahkaf 11
    lem yehtedû : hidayete ermezler
  34193. 46-Ahkaf 11
    fe : o zaman
  34194. 46-Ahkaf 11
    se-yekûlûne : diyecekler
  34195. 46-Ahkaf 12
    ve min kabli-hi : ve bundan önce (vardı)
  34196. 46-Ahkaf 12
    imâmen : imam (önder, rehber) olarak
  34197. 46-Ahkaf 12
    ve rahmeten : ve rahmet olarak
  34198. 46-Ahkaf 12
    ve hâzâ : ve bu
  34199. 46-Ahkaf 12
    lisânen : lisanı
  34200. 46-Ahkaf 12
    arabiyyen : Arapça
  34201. 46-Ahkaf 12
    li yunzire : ve uyarmak için
  34202. 46-Ahkaf 12
    ellezîne : o kimseleri, onları
  34203. 46-Ahkaf 12
    zalemû : zulmettiler
  34204. 46-Ahkaf 12
    ve buşrâ : vejde
  34205. 46-Ahkaf 12
    li el muhsinîne : muhsinler için
  34206. 46-Ahkaf 13
    inne : muhakkak ki, şüphesiz
  34207. 46-Ahkaf 13
    ellezîne : o kimseler, onlar
  34208. 46-Ahkaf 13
    summe : sonra
  34209. 46-Ahkaf 13
    istekâmû : istikamet üzere oldular
  34210. 46-Ahkaf 13
    fe lâ : artık yoktur
  34211. 46-Ahkaf 13
    aleyhim : onlara
  34212. 46-Ahkaf 13
    ve lâ hum : ve onlar olmayacak
  34213. 46-Ahkaf 13
    yahzenûne : mahzun olurlar
  34214. 46-Ahkaf 14
    ulâike : işte onlar
  34215. 46-Ahkaf 14
    ashâbu el cenneti : cennet halkı
  34216. 46-Ahkaf 14
    hâlidîne : ebedî olanlar
  34217. 46-Ahkaf 14
    cezâen : karşılık olarak
  34218. 46-Ahkaf 14
    ya'melûne : yapıyorlar
  34219. 46-Ahkaf 15
    ve vassay-nâ : ve vasiyet ettik
  34220. 46-Ahkaf 15
    el insâne : insan
  34221. 46-Ahkaf 15
    bi vâlidey-hi : anne ve babasına
  34222. 46-Ahkaf 15
    ihsânen : ihsanla davranma
  34223. 46-Ahkaf 15
    hamelet-hu : onu taşıdı, yüklendi
  34224. 46-Ahkaf 15
    kurhen : meşakkat, güçlük
  34225. 46-Ahkaf 15
    ve vadaat-hu : ve onu doğurdu
  34226. 46-Ahkaf 15
    kurhen : meşakkat, güçlük
  34227. 46-Ahkaf 15
    ve hamlu-hu : ve onun taşınması
  34228. 46-Ahkaf 15
    ve fisâlu-hu : ve onun sütten kesilmesi
  34229. 46-Ahkaf 15
    selâsûne : otuz
  34230. 46-Ahkaf 15
    şehren : ay
  34231. 46-Ahkaf 15
    belega : erişti
  34232. 46-Ahkaf 15
    eşudde-hu : kuvvet, kemâl çağına
  34233. 46-Ahkaf 15
    ve belega : ve erişti
  34234. 46-Ahkaf 15
    erbaîne : kırk
  34235. 46-Ahkaf 15
    seneten : yıla
  34236. 46-Ahkaf 15
    le : dedi
  34237. 46-Ahkaf 15
    evzı'nî : beni muvaffak kıl, yönelt
  34238. 46-Ahkaf 15
    en eşkure : şükretmek
  34239. 46-Ahkaf 15
    ni'meteke : ni'metlerine
  34240. 46-Ahkaf 15
    elletî : ki o
  34241. 46-Ahkaf 15
    en'amte : ni'metlendirdin, verdin
  34242. 46-Ahkaf 15
    aleyye : beni, bana
  34243. 46-Ahkaf 15
    ve alâ vâlideyye : ve anne-babama
  34244. 46-Ahkaf 15
    ve en a'mele : ve amelde bulunmak
  34245. 46-Ahkaf 15
    terdâhu : razı olacağı
  34246. 46-Ahkaf 15
    ve aslıh : ve ıslâh et
  34247. 46-Ahkaf 15
    zurriyyetî : soyumu
  34248. 46-Ahkaf 15
    ileyke : sana
  34249. 46-Ahkaf 15
    ve innî : ve muhakkak ki ben
  34250. 46-Ahkaf 15
    min el muslimîne : müslümanlardan, teslim olanlardan
  34251. 46-Ahkaf 16
    ulâike ellezîne : işte onlar
  34252. 46-Ahkaf 16
    netekabbelu : kabul ederiz
  34253. 46-Ahkaf 16
    ahsene : enzel
  34254. 46-Ahkaf 16
    ve netecâvezu : ve cevaz veririz, vazgeçeriz
  34255. 46-Ahkaf 16
    an seyyiâti-him : günahlarından
  34256. 46-Ahkaf 16
    fî ashâbi el cenneti : cennet ehli (halkı) arasında
  34257. 46-Ahkaf 16
    va'de : vaad
  34258. 46-Ahkaf 16
    es sıdkı : doğru, gerçek
  34259. 46-Ahkaf 16
    ellezî : ki o
  34260. 46-Ahkaf 16
    yûadûne : vaadolunurlar
  34261. 46-Ahkaf 17
    ve ellezî : ve o
  34262. 46-Ahkaf 17
    le : dedi
  34263. 46-Ahkaf 17
    li vâlidey-hi : anne ve babasına
  34264. 46-Ahkaf 17
    lekumâ : siz ikinize, size
  34265. 46-Ahkaf 17
    e teidâni-nî : bana vaad mı ediyorsunuz
  34266. 46-Ahkaf 17
    en uhrece : çıkarılacak
  34267. 46-Ahkaf 17
    ve kad haleti : ve gelip geçmiş
  34268. 46-Ahkaf 17
    el kurûnu : nesiller
  34269. 46-Ahkaf 17
    ve humâ : ve o ikisi
  34270. 46-Ahkaf 17
    yestegîsânillâhe : ikisi Allah'tan yardım istediler
  34271. 46-Ahkaf 17
    veyle-ke : sana yazık
  34272. 46-Ahkaf 17
    inne : muhakkak
  34273. 46-Ahkaf 17
    va'de allâhi : Allah'ın vaadi
  34274. 46-Ahkaf 17
    fe yekûlu : o zaman dedi
  34275. 46-Ahkaf 17
    esâtîru : masallar, yazılan şeyler
  34276. 46-Ahkaf 17
    el evvelîne : evvelkiler, öncekiler
  34277. 46-Ahkaf 18
    ulâike ellezîne : işte onlar
  34278. 46-Ahkaf 18
    aleyhim : onların üzerine
  34279. 46-Ahkaf 18
    el kavlu : söz
  34280. 46-Ahkaf 18
    umemin : ümmetlerinde
  34281. 46-Ahkaf 18
    kad halet : gelip geçmiş
  34282. 46-Ahkaf 18
    min el cinni : cinlerden
  34283. 46-Ahkaf 18
    ve el insi : ve insanlar
  34284. 46-Ahkaf 18
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  34285. 46-Ahkaf 18
    hâsirîne : hüsranda olanlar
  34286. 46-Ahkaf 19
    ve li kullin : ve herbiri için (vardır)
  34287. 46-Ahkaf 19
    derecâtun : dereceler
  34288. 46-Ahkaf 19
    ve li yuveffiye-hum : ve onlara ödensin, eda edilsin
  34289. 46-Ahkaf 19
    a'mâle-hum : onların amelleri
  34290. 46-Ahkaf 19
    ve hum : ve onlar
  34291. 46-Ahkaf 19
    yuzlemûne : zulme uğratılmazlar
  34292. 46-Ahkaf 20
    ve yevme : ve o gün
  34293. 46-Ahkaf 20
    ellezîne : onlar
  34294. 46-Ahkaf 20
    keferû : inkâr ettiler
  34295. 46-Ahkaf 20
    alâ en nâri : ateşe
  34296. 46-Ahkaf 20
    ezhebtum : siz giderdiniz, bitirdiniz
  34297. 46-Ahkaf 20
    ed dunyâ : dünya
  34298. 46-Ahkaf 20
    vestemta'tum : ve metalandınız, faydalandınız, safa sürdünüz
  34299. 46-Ahkaf 20
    fe : böylece
  34300. 46-Ahkaf 20
    el yevme : o gün
  34301. 46-Ahkaf 20
    tuczevne : cezalandırılacak
  34302. 46-Ahkaf 20
    el hûni : zillet, aşağılık
  34303. 46-Ahkaf 20
    testekbirûne : siz kibirleniyorsunuz
  34304. 46-Ahkaf 20
    el ardı : yeryüzünde
  34305. 46-Ahkaf 20
    bi gayri el hakkı : haksız olarak
  34306. 46-Ahkaf 20
    ve bi mâ : ve şey sebebiyle
  34307. 46-Ahkaf 20
    tefsukûne : fasıklık yapıyorsunuz
  34308. 46-Ahkaf 21
    vezkur : ve zikret, hatırla
  34309. 46-Ahkaf 21
    ehâ : kardeşini
  34310. 46-Ahkaf 21
    iz enzere : uyardığı zaman
  34311. 46-Ahkaf 21
    kavme-hu : kavmini
  34312. 46-Ahkaf 21
    bi el ahkâfi : Ahkâf'taki (Ad kavminin oturduğu kumlu bölgenin adı)
  34313. 46-Ahkaf 21
    ve kad haletin : ve gelip geçmiş
  34314. 46-Ahkaf 21
    en nuzuru : uyarıcılar
  34315. 46-Ahkaf 21
    min beyni yedeyhi : onun önünden
  34316. 46-Ahkaf 21
    ve min halfi-hi : ve onun ardından
  34317. 46-Ahkaf 21
    ellâ ta'budû : kulluk etmeyin, kul olmayın
  34318. 46-Ahkaf 21
    illâllâhe (illâ allâhe) : Allah'tan başka
  34319. 46-Ahkaf 21
    ehâfu : korku
  34320. 46-Ahkaf 21
    aleykum : sizin üzerinize
  34321. 46-Ahkaf 21
    azâbe : bir azap
  34322. 46-Ahkaf 21
    yevmin : gün
  34323. 46-Ahkaf 22
    e ci'te-nâ : bize mi geldin
  34324. 46-Ahkaf 22
    li te'fike-nâ : bizi çevirmek, vazgeçirmek için
  34325. 46-Ahkaf 22
    an âliheti-nâ : ilâhlarımızdan
  34326. 46-Ahkaf 22
    fe'ti-nâ : o zaman bize getir
  34327. 46-Ahkaf 22
    teıdu-nâ : bize vaadettiği
  34328. 46-Ahkaf 22
    kunte : isen
  34329. 46-Ahkaf 22
    min es sâdikîne : doğru sözlülerden
  34330. 46-Ahkaf 23
    le : dedi
  34331. 46-Ahkaf 23
    inneme : ancak, sadece, yalnız
  34332. 46-Ahkaf 23
    el ilmu : ilim
  34333. 46-Ahkaf 23
    ve ubelligu-kum : ve size tebliğ ediyorum
  34334. 46-Ahkaf 23
    ve lâkin-nî : ve fakat, ama, lâkin ben
  34335. 46-Ahkaf 23
    erâ-kum : sizi görüyor
  34336. 46-Ahkaf 23
    kavmen : bir kavim
  34337. 46-Ahkaf 23
    techelûne : cahil
  34338. 46-Ahkaf 24
    fe lemmâ reev-hu : onu gördükleri zaman
  34339. 46-Ahkaf 24
    mustakbile : yönelip gelen
  34340. 46-Ahkaf 24
    evdiyeti-him : vadilerine
  34341. 46-Ahkaf 24
    bel : hayır
  34342. 46-Ahkaf 24
    huve : o
  34343. 46-Ahkaf 24
    mesta'celtum : çabuklaştırdığınız, acele istediğiniz
  34344. 46-Ahkaf 24
    elîmun : acı, elîm
  34345. 46-Ahkaf 25
    tudemmiru : dumura uğratır, yerle bir eder
  34346. 46-Ahkaf 25
    kulle : her
  34347. 46-Ahkaf 25
    şey'in : şeyi
  34348. 46-Ahkaf 25
    bi emri : emri ile
  34349. 46-Ahkaf 25
    fe asbehû : o zaman sabahlarlar
  34350. 46-Ahkaf 25
    mesâkinu-hum : onların meskenleri
  34351. 46-Ahkaf 25
    kezâlike : böyle, onun gibi
  34352. 46-Ahkaf 25
    neczî : cezalandırırız
  34353. 46-Ahkaf 25
    el kavme : bir kavmi
  34354. 46-Ahkaf 25
    el mucrimîne : mücrim
  34355. 46-Ahkaf 26
    ve lekad : ve andolsun ki
  34356. 46-Ahkaf 26
    mekkennâ-hum : onlara imkân (tasarruf hakkı ve kudret) verdik
  34357. 46-Ahkaf 26
    in mekken-nâ-kum : size vermediğimiz imkân (tasarruf hakkı ve kudret)
  34358. 46-Ahkaf 26
    ve cealnâ : ve biz kıldık, verdik
  34359. 46-Ahkaf 26
    lehum : onlara
  34360. 46-Ahkaf 26
    sem'an : işitme hassası
  34361. 46-Ahkaf 26
    ve ebsâren : verme hassası
  34362. 46-Ahkaf 26
    ve ef'ideten : ve fuad hassası
  34363. 46-Ahkaf 26
    fe mâ agnâ : kâfi gelmedi, müstağni kılmadı
  34364. 46-Ahkaf 26
    sem'u-hum : onların işitme hassası
  34365. 46-Ahkaf 26
    veebsâru-hum : ve ne derme hassası
  34366. 46-Ahkaf 26
    veef'idetu-hum : ve ne de fuad hassası
  34367. 46-Ahkaf 26
    min şey'in : bir şey
  34368. 46-Ahkaf 26
    yechadûne : bilerek inkâr ettiler
  34369. 46-Ahkaf 26
    ve hâka : ve kuşattı, sardı, isabet etti
  34370. 46-Ahkaf 26
    yestehziûne : alay ettiler
  34371. 46-Ahkaf 27
    ve lekad : ve andolsun ki
  34372. 46-Ahkaf 27
    ehlek-nâ : biz helâk ettik
  34373. 46-Ahkaf 27
    havle-kum : sizin etrafınızdaki şey
  34374. 46-Ahkaf 27
    min el kurâ : şehirlerden
  34375. 46-Ahkaf 27
    ve sarraf-na : ve açıkladık
  34376. 46-Ahkaf 27
    el âyâti : âyetleri
  34377. 46-Ahkaf 27
    lealle-hum : umulur ki onlar
  34378. 46-Ahkaf 27
    yerciûne : dönerler, rücu ederler
  34379. 46-Ahkaf 28
    fe : artık, böylece, o zaman
  34380. 46-Ahkaf 28
    lev lâ : olmaz mıydı
  34381. 46-Ahkaf 28
    nasare humullezînettehazû : onlara yardım etseydi, o edindikleri
  34382. 46-Ahkaf 28
    kurbânen : rıza kazanmak, yakınlık sağlamak (için)
  34383. 46-Ahkaf 28
    âliheten : ilâhlar
  34384. 46-Ahkaf 28
    bel : hayır
  34385. 46-Ahkaf 28
    velike : vete bunlar
  34386. 46-Ahkaf 28
    ve mâ kânû : ve oldukları şey
  34387. 46-Ahkaf 28
    yefterûne : uydurdular, iftira ettiler
  34388. 46-Ahkaf 29
    ve iz sarefnâ : ve çevirmiştik, yöneltmiştik
  34389. 46-Ahkaf 29
    ileyke : sana
  34390. 46-Ahkaf 29
    neferen : ekip, grup (3-10 kişilik)
  34391. 46-Ahkaf 29
    min el cinni : cinlerden
  34392. 46-Ahkaf 29
    yestemiûne : dinlemeleri, işitmeleri
  34393. 46-Ahkaf 29
    el kur'âne : Kur'ân'ı
  34394. 46-Ahkaf 29
    fe lemmâ : ... e zaman
  34395. 46-Ahkaf 29
    ensıtû : susun, dinleyin
  34396. 46-Ahkaf 29
    fe lemmâ kudıye : bitirildiği, yerine getirildiği zaman
  34397. 46-Ahkaf 29
    vellev : döndüler
  34398. 46-Ahkaf 29
    munzirîne : uyarıcılar olarak
  34399. 46-Ahkaf 30
    kavme-nâ : ey kavmimiz
  34400. 46-Ahkaf 30
    semî'nâ : işittik
  34401. 46-Ahkaf 30
    kitâben : bir kitap
  34402. 46-Ahkaf 30
    unzile : indirilen
  34403. 46-Ahkaf 30
    beyne yedey-hi : onların elindeki
  34404. 46-Ahkaf 30
    yehdî : ulaştıran
  34405. 46-Ahkaf 30
    ilâ el hakkı : Hakk'a
  34406. 46-Ahkaf 30
    ve ilâ tarîkin : ve yola, tarîke
  34407. 46-Ahkaf 30
    mustekîmin : istikamet üzere olan
  34408. 46-Ahkaf 31
    kavme-nâ : ey kavmimiz
  34409. 46-Ahkaf 31
    ecîbû : icabet edin
  34410. 46-Ahkaf 31
    iye allâhi : Allah'a davet edene
  34411. 46-Ahkaf 31
    ve âminû : ve îmân edin
  34412. 46-Ahkaf 31
    yagfir lekum : size mağfiret etsin
  34413. 46-Ahkaf 31
    ve yucir-kum : ve korusun sizi
  34414. 46-Ahkaf 31
    elîmin : acı, elîm
  34415. 46-Ahkaf 32
    ve men : ve kim
  34416. 46-Ahkaf 32
    iye allâhi : Allah'ın davetçisi
  34417. 46-Ahkaf 32
    fe leyse : artık değildir
  34418. 46-Ahkaf 32
    el ardı : yeryüzünde
  34419. 46-Ahkaf 32
    ve leyse : ve yoktur
  34420. 46-Ahkaf 32
    lehu : ona, onun için
  34421. 46-Ahkaf 32
    evliyâu : dostlar
  34422. 46-Ahkaf 32
    ulâike : işte o
  34423. 46-Ahkaf 33
    e ve lem yerev : görmüyorlar mı
  34424. 46-Ahkaf 33
    ennallâhellezî : muhakkak ki o
  34425. 46-Ahkaf 33
    es semâvâti : gökleri
  34426. 46-Ahkaf 33
    vel arda : ve yeri
  34427. 46-Ahkaf 33
    ve lem ya'ye : ve yorulmaz
  34428. 46-Ahkaf 33
    bi halkıhinne : onları yaratmaktan
  34429. 46-Ahkaf 33
    alâ en yuhyiye : diriltmeye
  34430. 46-Ahkaf 33
    el mevtâ : ölüler
  34431. 46-Ahkaf 33
    belâ : hayır
  34432. 46-Ahkaf 33
    inne-hu : muhakkak ki o
  34433. 46-Ahkaf 33
    şey'in : şeyin
  34434. 46-Ahkaf 34
    ve yevme : ve o gün
  34435. 46-Ahkaf 34
    yu'redullezîne : sunulacakları o kimselerin
  34436. 46-Ahkaf 34
    keferû : inkâr eden
  34437. 46-Ahkaf 34
    alen nâri : ateşe
  34438. 46-Ahkaf 34
    e leyse : değil miydi
  34439. 46-Ahkaf 34
    belâ : evet
  34440. 46-Ahkaf 34
    ve rabbinâ : ve Rabbimize
  34441. 46-Ahkaf 34
    le : dedi ki
  34442. 46-Ahkaf 34
    fe zûkû : o zaman tadın
  34443. 46-Ahkaf 34
    el azâbe : azabı
  34444. 46-Ahkaf 34
    tekfurûne : inkâr etmiş
  34445. 46-Ahkaf 35
    kemâ : gibi
  34446. 46-Ahkaf 35
    sabere : sabrettiler
  34447. 46-Ahkaf 35
    min er rusul : resûllerden
  34448. 46-Ahkaf 35
    vetesta'cil : ve aceleciliksterme
  34449. 46-Ahkaf 35
    lehum : onlar için
  34450. 46-Ahkaf 35
    ke ennehum : gibidir muhakkak ki onlar
  34451. 46-Ahkaf 35
    yevme : o gün
  34452. 46-Ahkaf 35
    yerevne : gördükleri
  34453. 46-Ahkaf 35
    yûadûne : vaadetti
  34454. 46-Ahkaf 35
    lem yelbesû : kalmamışlar, ikamet etmemişler
  34455. 46-Ahkaf 35
    aten : bir saat
  34456. 46-Ahkaf 35
    min nehârin : gündüzden
  34457. 46-Ahkaf 35
    belâgun : bir tebliğdir
  34458. 46-Ahkaf 35
    fe hel yuhleku : artık helâk edilir mi, yıkıma uğratılır mı
  34459. 46-Ahkaf 35
    illa el kavmu : kavimden başkası
  34460. 46-Ahkaf 35
    el fâsikûne : fasık
  34461. 47-Muhammed 1
    ellezîne : onlar
  34462. 47-Muhammed 1
    keferû : inkâr ettiler
  34463. 47-Muhammed 1
    ve saddû : ve alıkoydular, men ettiler
  34464. 47-Muhammed 1
    an sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolundan
  34465. 47-Muhammed 1
    edalle : boşa çıkardı
  34466. 47-Muhammed 1
    a'mâle-hum : onların amelleri
  34467. 47-Muhammed 2
    ve ellezîne : ve onlar
  34468. 47-Muhammed 2
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  34469. 47-Muhammed 2
    ve amilû es sâlihâti : ve salih ameller yaptılar
  34470. 47-Muhammed 2
    ve âmenû : ve îmân ettiler, inandılar
  34471. 47-Muhammed 2
    bi mâ nuzzile : indirdiğimiz şeye
  34472. 47-Muhammed 2
    muhammedin : Muhammed
  34473. 47-Muhammed 2
    ve huve : ve o
  34474. 47-Muhammed 2
    el hakku : hak
  34475. 47-Muhammed 2
    keffere : örttü, sildi
  34476. 47-Muhammed 2
    seyyiâti-him : onların günahları
  34477. 47-Muhammed 2
    ve asleha : ve ıslâh etti, düzeltti
  34478. 47-Muhammed 2
    le-hum : onların halleri
  34479. 47-Muhammed 3
    like : işte bu (bunlar)
  34480. 47-Muhammed 3
    bi ennellezîne (enne ellezîne) : onların olmaları sebebiyle
  34481. 47-Muhammed 3
    keferû : inkâr ettiler
  34482. 47-Muhammed 3
    ittebeû : tâbî oldular
  34483. 47-Muhammed 3
    eltile : bâtıl
  34484. 47-Muhammed 3
    ve ennellezîne (enne ellezîne) : ve onların olmaları
  34485. 47-Muhammed 3
    âmenû : Allah'a ulaşmayı dilediler
  34486. 47-Muhammed 3
    ittebeû : tâbî oldular
  34487. 47-Muhammed 3
    el hakka : hak
  34488. 47-Muhammed 3
    kezâlike : işteyle
  34489. 47-Muhammed 3
    li en nâsi : insanlara
  34490. 47-Muhammed 3
    emsâle-hum : onların misâlleri, kendi durumları
  34491. 47-Muhammed 4
    fe izâ : artık, bundan sonra olunca
  34492. 47-Muhammed 4
    lekîtum (u) : karşılaştınız
  34493. 47-Muhammed 4
    ellezîne keferû : inkâr edenler
  34494. 47-Muhammed 4
    fe darbe : o zaman, derhal, hemen vurun
  34495. 47-Muhammed 4
    er rikâbi : boyunlar
  34496. 47-Muhammed 4
    eshantumû-hum : onları güçsüz, zayıf bıraktınız
  34497. 47-Muhammed 4
    fe şuddû : o zaman kuvvetli tutun, bağlayın
  34498. 47-Muhammed 4
    el vesâka : bağlar
  34499. 47-Muhammed 4
    fe : bundan sonra, artık, nihayet
  34500. 47-Muhammed 4
    mennen : ni'metlendirerek, lütfederek (bedelsiz)
  34501. 47-Muhammed 4
    ve immâ : ve amma, ya veya, ister öyle isteryle
  34502. 47-Muhammed 4
    fidâen : fidye alarak (bedel karşılığı)
  34503. 47-Muhammed 4
    hattâ tedaa : bırakana kadar
  34504. 47-Muhammed 4
    el harbu : harp, savaş
  34505. 47-Muhammed 4
    evzâre-hâ : onun ağırlıkları (silâhlar, levazımatlar)
  34506. 47-Muhammed 4
    zalike : işte bu
  34507. 47-Muhammed 4
    ve lev : ve eğer, şâyet
  34508. 47-Muhammed 4
    yeşâullâhu (yeşâu allâhu) : Allah diler
  34509. 47-Muhammed 4
    lentasara (le intasara) : elbette intikam alırdı
  34510. 47-Muhammed 4
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  34511. 47-Muhammed 4
    li yebluve : imtihan etmek için
  34512. 47-Muhammed 4
    vellezîne (ve ellezîne) : ve onlar
  34513. 47-Muhammed 4
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  34514. 47-Muhammed 4
    fe len yudille : o taktirde, o zaman boşa çıkarılmaz
  34515. 47-Muhammed 4
    a'mâle-hum : onların amelleri
  34516. 47-Muhammed 5
    se-yehdî-him : onları hidayete erdirecek
  34517. 47-Muhammed 5
    ve yuslihu : ve ıslâh edecek
  34518. 47-Muhammed 5
    le-hum : onların hallerini
  34519. 47-Muhammed 6
    ve yudhılu-hum : ve onları dahil edecek
  34520. 47-Muhammed 6
    el cennete : cennet
  34521. 47-Muhammed 6
    arrefe-hâ : onu tarif etti, tanıttı, bildirdi
  34522. 47-Muhammed 6
    lehum : onlara
  34523. 47-Muhammed 7
    eyyuhâ : ey
  34524. 47-Muhammed 7
    ellezîne : o kimseler, onlar
  34525. 47-Muhammed 7
    âmenû : Allah'a ulaşmayı dilediler
  34526. 47-Muhammed 7
    tensurûllâhe : Allah'a yardım edersiniz
  34527. 47-Muhammed 7
    yensur-kum : size yardım eder
  34528. 47-Muhammed 7
    ve yusebbit : ve sabit kılar, sağlamlaştırır
  34529. 47-Muhammed 7
    akdâme-kum : sizin ayaklarınızı
  34530. 47-Muhammed 8
    vellezîne : ve o kimseler, onlar
  34531. 47-Muhammed 8
    keferû : inkâr ettiler
  34532. 47-Muhammed 8
    fe : artık, bundan sonra
  34533. 47-Muhammed 8
    tagsen : helâk olmak, helâka maruz kalmak
  34534. 47-Muhammed 8
    lehum : onlar için
  34535. 47-Muhammed 8
    ve edalle : ve boşa çıkardı
  34536. 47-Muhammed 8
    a'mâle-hum : onların amelleri
  34537. 47-Muhammed 9
    like : işte bu
  34538. 47-Muhammed 9
    bi enne-hum : muhakkak ki onlar
  34539. 47-Muhammed 9
    kerihû : çirkin, kötü gördüler
  34540. 47-Muhammed 9
    enzelallâhu : Allah'ın indirdiği
  34541. 47-Muhammed 9
    fe ahbeta : o zaman boşa çıkardı
  34542. 47-Muhammed 9
    a'mâle-hum : onların amellerini
  34543. 47-Muhammed 10
    e fe lem yesîrû : dolaşmıyorlar mı
  34544. 47-Muhammed 10
    fe yenzurû : ardından görerek
  34545. 47-Muhammed 10
    keyfe : nasıl
  34546. 47-Muhammed 10
    ne : oldu
  34547. 47-Muhammed 10
    âkibetu ellezîne : sonları o kimselerin
  34548. 47-Muhammed 10
    demmerallâhu : Allah'ın dumura uğrattığı, helâk ettiği
  34549. 47-Muhammed 10
    aleyhim : onları
  34550. 47-Muhammed 10
    ve lil kâfirîne : vefirler içindir
  34551. 47-Muhammed 10
    emsâlu-hâ : onun benzeri
  34552. 47-Muhammed 11
    like : işte bu
  34553. 47-Muhammed 11
    bi ennallâhe : muhakkak ki Allah
  34554. 47-Muhammed 11
    mevlellezîne : velîsidir o kimselerin
  34555. 47-Muhammed 11
    âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyen
  34556. 47-Muhammed 11
    ve enne : ve muhakkak ki
  34557. 47-Muhammed 11
    el kâfirîne : kâfirler
  34558. 47-Muhammed 11
    mevlâ : dost yoktur
  34559. 47-Muhammed 11
    lehum : onlara
  34560. 47-Muhammed 12
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  34561. 47-Muhammed 12
    ellezîne : onlar
  34562. 47-Muhammed 12
    âmenû : Allah'a ulaşmayı dilediler, âmenû oldular
  34563. 47-Muhammed 12
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amellerlediler, nefs tezkiye edici ameller yaptılar, işlediler
  34564. 47-Muhammed 12
    cennâtin : cennetler
  34565. 47-Muhammed 12
    tecrî : akar
  34566. 47-Muhammed 12
    el enhâru : nehirler
  34567. 47-Muhammed 12
    ve ellezîne : ve onlar
  34568. 47-Muhammed 12
    keferû : inkâr ettiler
  34569. 47-Muhammed 12
    yetemetteûne : metalanırlar, faydalanırlar
  34570. 47-Muhammed 12
    ve ye'kulûne : ve yerler
  34571. 47-Muhammed 12
    kemâ te'kulu : gibi yer
  34572. 47-Muhammed 12
    el en'âmu : hayvanlar
  34573. 47-Muhammed 12
    ve en nâru : ve ateş
  34574. 47-Muhammed 12
    mesven : yerleşme (ikâmet) yeri, mekân
  34575. 47-Muhammed 12
    lehum : onlar için
  34576. 47-Muhammed 13
    ve keeyyin : ve nice
  34577. 47-Muhammed 13
    min karyetin : beldelerden, beldeler
  34578. 47-Muhammed 13
    hiye : o
  34579. 47-Muhammed 13
    eşeddu : daha şiddetli, daha çok kuvvetli
  34580. 47-Muhammed 13
    kuvveten : kuvvet bakımından
  34581. 47-Muhammed 13
    min karyeti-ke : senin beldenden
  34582. 47-Muhammed 13
    elletî : o ki
  34583. 47-Muhammed 13
    ahrecet-ke : seni çıkardı
  34584. 47-Muhammed 13
    ehleknâ-hum : onları helâk ettik
  34585. 47-Muhammed 13
    fe : o zaman
  34586. 47-Muhammed 13
    lâ nâsıre : yardımcı yoktur
  34587. 47-Muhammed 13
    lehum : onlar için
  34588. 47-Muhammed 14
    e : mi
  34589. 47-Muhammed 14
    fe : o zaman, öyleyse
  34590. 47-Muhammed 14
    men : kim, kimse
  34591. 47-Muhammed 14
    ne : oldu
  34592. 47-Muhammed 14
    beyyinetin : açık belge, delil
  34593. 47-Muhammed 14
    ke : gibi
  34594. 47-Muhammed 14
    men : kimse, kişi
  34595. 47-Muhammed 14
    zuyyine : süslü gösterdi
  34596. 47-Muhammed 14
    lehu : ona
  34597. 47-Muhammed 14
    ameli-hî : onun ameli
  34598. 47-Muhammed 14
    vettebeû : ve tâbî oldular
  34599. 47-Muhammed 14
    ehvâe-hum : kendi hevaları
  34600. 47-Muhammed 15
    meselu : misâli, örneği, durumu
  34601. 47-Muhammed 15
    el cenneti : cennet
  34602. 47-Muhammed 15
    elletî : o ki
  34603. 47-Muhammed 15
    vuide : vaadedildi
  34604. 47-Muhammed 15
    el muttekûne : takva sahipleri
  34605. 47-Muhammed 15
    enhârun : nehirler
  34606. 47-Muhammed 15
    ve enhârun : ve nehirler
  34607. 47-Muhammed 15
    min lebenin : sütten
  34608. 47-Muhammed 15
    lem yetegayyer : kokuşmayan, bozulmayan
  34609. 47-Muhammed 15
    ve enhârun : ve nehirler
  34610. 47-Muhammed 15
    lezzetin : lezzetli
  34611. 47-Muhammed 15
    li eş şâribîne : içenler için
  34612. 47-Muhammed 15
    ve enhârun : ve nehirler
  34613. 47-Muhammed 15
    min aselin : baldan
  34614. 47-Muhammed 15
    musaffen : saflaştırılmış, saf, süzülmüş
  34615. 47-Muhammed 15
    ve lehum : ve onlar için
  34616. 47-Muhammed 15
    es semerâti : ürünler, meyveler
  34617. 47-Muhammed 15
    ve magfiretun : ve mağfiret vardır
  34618. 47-Muhammed 15
    ke : gibi
  34619. 47-Muhammed 15
    men : kimse, kişi
  34620. 47-Muhammed 15
    huve : o
  34621. 47-Muhammed 15
    en nâri : ateşin içinde, ateşte
  34622. 47-Muhammed 15
    ve sukû : ve sulandılar, içirildiler
  34623. 47-Muhammed 15
    en : su
  34624. 47-Muhammed 15
    hamîmen : kaynar halde
  34625. 47-Muhammed 15
    fe : o zaman, böylece, bu sebeple
  34626. 47-Muhammed 15
    eme-hum : onların bağırsakları
  34627. 47-Muhammed 16
    ve min-hum : ve onlardan
  34628. 47-Muhammed 16
    men : kimse, kişi
  34629. 47-Muhammed 16
    yestemiu : işitir, dinler
  34630. 47-Muhammed 16
    ileyke : seni
  34631. 47-Muhammed 16
    izâ harecû : çıktıkları zaman
  34632. 47-Muhammed 16
    min indi-ke : yanından
  34633. 47-Muhammed 16
    li ellezîne : onlara
  34634. 47-Muhammed 16
    el ilme : ilim
  34635. 47-Muhammed 16
    le : dedi, söyledi
  34636. 47-Muhammed 16
    ânifen : az önce
  34637. 47-Muhammed 16
    ulâike : işte onlar
  34638. 47-Muhammed 16
    ellezîne : onlar ki
  34639. 47-Muhammed 16
    vettebeû (ve ittebeû) : ve tâbî oldular
  34640. 47-Muhammed 16
    ehvâe-hum : kendi hevalarına, heveslerine
  34641. 47-Muhammed 17
    vellezîne ihtedev : ve hidayete ulaşmış kimseler
  34642. 47-Muhammed 17
    de-hum : onların artırmıştır
  34643. 47-Muhammed 17
    huden : hidayet
  34644. 47-Muhammed 17
    ve âtâ-hum : ve onlara verdi
  34645. 47-Muhammed 18
    fe : o zaman, öyleyse
  34646. 47-Muhammed 18
    hel : mi
  34647. 47-Muhammed 18
    yenzurûne : bakıyorlar, bekliyorlar, gözlüyorlar
  34648. 47-Muhammed 18
    esate : o saat
  34649. 47-Muhammed 18
    en te'tiye-hum : onlara gelmesi
  34650. 47-Muhammed 18
    bagteten : ansızın
  34651. 47-Muhammed 18
    fe : fakat, halbuki
  34652. 47-Muhammed 18
    e : geldi
  34653. 47-Muhammed 18
    eşrâtu-hâ : onun işaretleri, alâmetleri
  34654. 47-Muhammed 18
    fe : fakat, oysa, artık
  34655. 47-Muhammed 18
    ennâ : nasıl olur
  34656. 47-Muhammed 18
    lehum : onlar için
  34657. 47-Muhammed 18
    et-hum : onlara geldi
  34658. 47-Muhammed 19
    fa'lem (fe i'lem) : o zaman, bu durumda bil
  34659. 47-Muhammed 19
    enne-hu : onun ..... olduğunu
  34660. 47-Muhammed 19
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  34661. 47-Muhammed 19
    vestagfir (ve istagfir) : ve mağfiret dile
  34662. 47-Muhammed 19
    li zenbi-ke : kendi günahların için
  34663. 47-Muhammed 19
    ve li el mû'minîne : ve mü'min erkekler için
  34664. 47-Muhammed 19
    ve el mû'minâti : ve mü'min kadınlar
  34665. 47-Muhammed 19
    ve allâhu : ve Allah
  34666. 47-Muhammed 19
    ya'lemu : bilir
  34667. 47-Muhammed 19
    mutekallebe-kum : sizin (bir beldeden diğerine) yer değiştirme, gezip dolaşma yerlerinizi, dönüşünüzü
  34668. 47-Muhammed 19
    ve mesvâ-kum : ve sizin yerleşme (ikâmet) yeriniz, sizin yurdunuz
  34669. 47-Muhammed 20
    ve yekûlu : ve derler
  34670. 47-Muhammed 20
    ellezîne : onlar
  34671. 47-Muhammed 20
    âmenû : Allah'a ulaşmayı dilediler, âmenû oldular
  34672. 47-Muhammed 20
    lev lâ : (öyle) değil mi
  34673. 47-Muhammed 20
    nuzzilet : indirildi
  34674. 47-Muhammed 20
    retun : bir sure
  34675. 47-Muhammed 20
    fe : o zaman, sonra da
  34676. 47-Muhammed 20
    izâ unzilet : indirildiği zaman
  34677. 47-Muhammed 20
    retun : bir sure
  34678. 47-Muhammed 20
    muhkemetun : muhkem, hükmü açık olan, tevîle ihtiyaç olmayan
  34679. 47-Muhammed 20
    ve zukire : ve zikredildi
  34680. 47-Muhammed 20
    el kıtâlu : savaş
  34681. 47-Muhammed 20
    raeyte : sen gördün (görürsün)
  34682. 47-Muhammed 20
    ellezîne : onları
  34683. 47-Muhammed 20
    yanzurûne : bakarlar
  34684. 47-Muhammed 20
    ileyke : sana
  34685. 47-Muhammed 20
    el magsiyyi aleyhi : üzerine baygınlık çökmüş
  34686. 47-Muhammed 20
    min el mevti : ölümden, ölüm halinden
  34687. 47-Muhammed 20
    fe : o zaman, o taktirde, oysa
  34688. 47-Muhammed 20
    evlâ : evlâ, en iyi, en yakın, en uygun
  34689. 47-Muhammed 20
    lehum : onlar için
  34690. 47-Muhammed 21
    ve kavlun : ve söz
  34691. 47-Muhammed 21
    fe izâ : fakat o zaman, olunca, olduğunda
  34692. 47-Muhammed 21
    azeme : azmedildi, kesinleşti
  34693. 47-Muhammed 21
    el emru : bir iş
  34694. 47-Muhammed 21
    fe : o zaman
  34695. 47-Muhammed 21
    lev : eğer, şâyet, olsa
  34696. 47-Muhammed 21
    sadekûllâhe : Allah'a sadakat gösterdi, sadık oldu
  34697. 47-Muhammed 21
    le : elbette, mutlaka
  34698. 47-Muhammed 21
    ne : oldu
  34699. 47-Muhammed 21
    lehum : onlar için
  34700. 47-Muhammed 22
    fe : o zaman, öyleyse, yoksa
  34701. 47-Muhammed 22
    hel : (öyle) mi
  34702. 47-Muhammed 22
    aseytum : sizden umulur, beklenir
  34703. 47-Muhammed 22
    tevelleytum : siz döndünüz
  34704. 47-Muhammed 22
    en tufsidû : fesat çıkarmanız
  34705. 47-Muhammed 22
    el ardı : yeryüzünde
  34706. 47-Muhammed 22
    ve tukattıû : ve kesersiniz, öldürürsünüz
  34707. 47-Muhammed 22
    erhâme-kum : akrabalarınız, birbiriniz
  34708. 47-Muhammed 23
    ulâike : işte onlar
  34709. 47-Muhammed 23
    ellezîne : onlar ki
  34710. 47-Muhammed 23
    leane-hum allâhu : Allah onları (kendilerini) lânetledi
  34711. 47-Muhammed 23
    fe : böylece, bu sebeple
  34712. 47-Muhammed 23
    esamme-hum : onların işitme hassalarını sağır yaptı
  34713. 47-Muhammed 23
    ve a'mâ : ve kör yaptı
  34714. 47-Muhammed 23
    ebsâre-hum : onların basar (görme) hassalarını
  34715. 47-Muhammed 24
    e : mi
  34716. 47-Muhammed 24
    fe : o zaman, o halde, hâlâ
  34717. 47-Muhammed 24
    yetedebberûne : tedebbür etmezler, düşünüp tefekkür etmezler
  34718. 47-Muhammed 24
    el kur'âne : Kur'ân
  34719. 47-Muhammed 24
    em : yoksa
  34720. 47-Muhammed 25
    inne : muhakkak
  34721. 47-Muhammed 25
    ellezîne : onlar
  34722. 47-Muhammed 25
    erteddû : (eski hallerine) döndüler
  34723. 47-Muhammed 25
    alâ edbâri-him : arkalarına
  34724. 47-Muhammed 25
    tebeyyene : beyan olan, açıklanan, açıkça belli olan
  34725. 47-Muhammed 25
    lehum : onlara
  34726. 47-Muhammed 25
    el hudâ : hidayet
  34727. 47-Muhammed 25
    eş şeytânu : şeytan
  34728. 47-Muhammed 25
    sevvele : sürükledi, ulaştırdı
  34729. 47-Muhammed 25
    lehum : onları
  34730. 47-Muhammed 25
    ve emlâ : ve uzun (kötü) emellereneltti
  34731. 47-Muhammed 25
    lehum : onları
  34732. 47-Muhammed 26
    like : işte bu
  34733. 47-Muhammed 26
    bi enne-hum : onların ... olmaları sebebiyle
  34734. 47-Muhammed 26
    lillezîne : onlara
  34735. 47-Muhammed 26
    kerihû : kerih, çirkin gördüler
  34736. 47-Muhammed 26
    nezzele allâhu : Allah'ın indirdiği
  34737. 47-Muhammed 26
    se-nutîu-kum : biz size itaat edeceğiz
  34738. 47-Muhammed 26
    ba'di el emri : bazı işler
  34739. 47-Muhammed 26
    ya'lemu : bilir
  34740. 47-Muhammed 26
    isrâre-hum : onların sırları, gizledikleri
  34741. 47-Muhammed 27
    fe : o zaman, artık
  34742. 47-Muhammed 27
    keyfe : nasıl
  34743. 47-Muhammed 27
    teveffet-hum : onları vefat ettirdiler, öldürdüler
  34744. 47-Muhammed 27
    el melâiketu : melekler
  34745. 47-Muhammed 27
    yadribûne : vururlar
  34746. 47-Muhammed 27
    vucûhe-hum : onların yüzleri
  34747. 47-Muhammed 27
    ve edbâre-hum : ve onların arkaları, sırtları
  34748. 47-Muhammed 28
    like : işte bu
  34749. 47-Muhammed 28
    bi ennehum : onların ... olmaları sebebiyle
  34750. 47-Muhammed 28
    ettebeû : tâbî oldular, uydular
  34751. 47-Muhammed 28
    eshatallâhe : Allah'ı kızdırdı, öfkelendirdi
  34752. 47-Muhammed 28
    ve kerihû : ve kerih gördüler, çirkin gördüler
  34753. 47-Muhammed 28
    rıdvâne-hu : onun rızası
  34754. 47-Muhammed 28
    fe ahbeta : böylece boşa çıkardı
  34755. 47-Muhammed 28
    a'mâle-hum : onların amelleri
  34756. 47-Muhammed 29
    em : yoksa ... mı
  34757. 47-Muhammed 29
    hasibe : zannettiler
  34758. 47-Muhammed 29
    ellezîne : o kimseler, onlar
  34759. 47-Muhammed 29
    en len yuhrice allâhu : Allah asla çıkarmaz
  34760. 47-Muhammed 29
    adgâne-hum : onların gizli kinleri
  34761. 47-Muhammed 30
    ve lev : ve eğer
  34762. 47-Muhammed 30
    neşâu : dileriz
  34763. 47-Muhammed 30
    le : elbette, mutlaka
  34764. 47-Muhammed 30
    ereynâ-ke-hum : onları sana gösterdik
  34765. 47-Muhammed 30
    fe : böylece, o zaman
  34766. 47-Muhammed 30
    le : elbette, mutlaka
  34767. 47-Muhammed 30
    arefte-hum : onları tanıdın
  34768. 47-Muhammed 30
    ve le ta'rifenne-hum : ve onları mutlaka tanırsın
  34769. 47-Muhammed 30
    fî lahni el kavli : sözlerdeki gizli mânâ, ima
  34770. 47-Muhammed 30
    ya'lemu : bilir
  34771. 47-Muhammed 30
    a'mâle-kum : sizin amelleriniz
  34772. 47-Muhammed 31
    ve le nebluvenne-kum : ve sizi mutlaka imtihan edeceğiz
  34773. 47-Muhammed 31
    hattâ na'leme : biz bilinceye kadar, bize belli oluncaya kadar
  34774. 47-Muhammed 31
    el mucâhidîne : mücahitler
  34775. 47-Muhammed 31
    ve es sâbirîne : ve sabredenler
  34776. 47-Muhammed 31
    ve nebluve : ve imtihan edeceğiz
  34777. 47-Muhammed 31
    ahbâre-kum : sizin haberleriniz
  34778. 47-Muhammed 32
    inne ellezîne : muhakkak ki onlar
  34779. 47-Muhammed 32
    keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
  34780. 47-Muhammed 32
    ve saddû : ve engellediler, men ettiler
  34781. 47-Muhammed 32
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  34782. 47-Muhammed 32
    ve şâkkû : ve ayrılık yaptılar, muhalefet ettiler
  34783. 47-Muhammed 32
    er resûle : resûl
  34784. 47-Muhammed 32
    tebeyyene : açıkça belli olan şey
  34785. 47-Muhammed 32
    lehum : onlara
  34786. 47-Muhammed 32
    el hudâ : hidayet
  34787. 47-Muhammed 32
    len yedurrû allâhe : Allah'a zarar veremezler
  34788. 47-Muhammed 32
    sey'en : bir şey
  34789. 47-Muhammed 32
    ve se-yuhbitu : ve heba edecek, boşa çıkaracak
  34790. 47-Muhammed 32
    a'mâle-hum : onların amelleri
  34791. 47-Muhammed 33
    eyyuhâ : ey
  34792. 47-Muhammed 33
    ellezîne : onlar
  34793. 47-Muhammed 33
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  34794. 47-Muhammed 33
    etîû allâhe : Allah'a itaat edin
  34795. 47-Muhammed 33
    ve etîû er resûle : ve resûle itaat edin
  34796. 47-Muhammed 33
    ve lâ tubtilû : ve bâtıl etmeyin, iptal etmeyin
  34797. 47-Muhammed 33
    a'mâle-kum : sizin amelleriniz
  34798. 47-Muhammed 34
    inne ellezîne : muhakkak ki onlar
  34799. 47-Muhammed 34
    keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
  34800. 47-Muhammed 34
    ve saddû : ve engellediler, men ettiler
  34801. 47-Muhammed 34
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  34802. 47-Muhammed 34
    summe : sonra
  34803. 47-Muhammed 34
    ve hum : ve onlar
  34804. 47-Muhammed 34
    fe : artık
  34805. 47-Muhammed 34
    len yagfire allâhu : Allah asla mağfiret etmez
  34806. 47-Muhammed 34
    lehum : onları
  34807. 47-Muhammed 35
    fe : o zaman, buna rağmen, buna göre
  34808. 47-Muhammed 35
    tehinû : gevşemeyin
  34809. 47-Muhammed 35
    ve ted'û \n(lâ ... ted'û) : ve çağırın \n: (çağırmayın)
  34810. 47-Muhammed 35
    ilâ es selmi : barışa
  34811. 47-Muhammed 35
    ve entum : ve siz
  34812. 47-Muhammed 35
    el a'levne : en üstün kişiler
  34813. 47-Muhammed 35
    mea-kum : sizinle beraber
  34814. 47-Muhammed 35
    ve len yetire-kum : ve asla eksiltmez
  34815. 47-Muhammed 35
    a'mâle-kum : sizin amelleriniz
  34816. 47-Muhammed 36
    innemâ : sadece, yalnız
  34817. 47-Muhammed 36
    el hayâtu : hayat
  34818. 47-Muhammed 36
    ed dunyâ : dünya
  34819. 47-Muhammed 36
    ve lehvun : ve oyun, eğlence
  34820. 47-Muhammed 36
    ve in : ve eğer
  34821. 47-Muhammed 36
    ve tettekû : ve sakınırsınız, takva sahibi olursunuz
  34822. 47-Muhammed 36
    ucûre-kum : sizin ecirleriniz, mükâfatlarınız
  34823. 47-Muhammed 36
    veyes'el-kum : ve sizden istemez
  34824. 47-Muhammed 36
    emvâle-kum : sizin mallarınız
  34825. 47-Muhammed 37
    yes'elkumû-hâ : sizden onu ister
  34826. 47-Muhammed 37
    fe yuhfi-kum : böylece size ısrar eder
  34827. 47-Muhammed 37
    tebhalû : cimrilik edersiniz
  34828. 47-Muhammed 37
    ve yuhric : ve çıkarır
  34829. 47-Muhammed 37
    adgâne-kum : sizin hasetiniz
  34830. 47-Muhammed 38
    entum : işte siz ..... siniz
  34831. 47-Muhammed 38
    tud'avne : davet ediliyorsunuz
  34832. 47-Muhammed 38
    sebîlillâhi : Allah'ın yolunda
  34833. 47-Muhammed 38
    fe : artık, buna rağmen
  34834. 47-Muhammed 38
    min-kum men : sizden bir kısmınız
  34835. 47-Muhammed 38
    yebhalu : cimrilik eder
  34836. 47-Muhammed 38
    ve men : ve kim ... ise
  34837. 47-Muhammed 38
    yebhal : cimrilik eder
  34838. 47-Muhammed 38
    fe : o taktirde
  34839. 47-Muhammed 38
    innemâ : ancak, sadece
  34840. 47-Muhammed 38
    yebhalu : cimrilik eder
  34841. 47-Muhammed 38
    an nefsi-hî : kendi nefsinden, kendi nefsine
  34842. 47-Muhammed 38
    el ganiyyu : gani, zengin, müstağni
  34843. 47-Muhammed 38
    ve entum : ve siz ..... siniz
  34844. 47-Muhammed 38
    el fukarâu : fakirler
  34845. 47-Muhammed 38
    ve in : ve eğer
  34846. 47-Muhammed 38
    tetevellev : siz yüz çevirirsiniz, dönersiniz
  34847. 47-Muhammed 38
    yestebdi : değiştirir
  34848. 47-Muhammed 38
    el kavmen : bir kavim
  34849. 47-Muhammed 38
    gayre-kum : sizden başka
  34850. 47-Muhammed 38
    summe : sonra
  34851. 47-Muhammed 38
    yekûnû : olmazlar
  34852. 47-Muhammed 38
    emsâle-kum : sizin gibi
  34853. 48-Fetih 1
    fetahnâ : biz fetih açtık, fetih verdik
  34854. 48-Fetih 1
    leke : sana, senin için
  34855. 48-Fetih 1
    fethan : fetih
  34856. 48-Fetih 1
    mubînen : apaçık
  34857. 48-Fetih 2
    li yagfire : mağfiret etsin diye
  34858. 48-Fetih 2
    leke : senin, sana
  34859. 48-Fetih 2
    tekaddeme : takdim ettin, yaptın (geçmişte olan)
  34860. 48-Fetih 2
    zenbi-ke : senin günahın
  34861. 48-Fetih 2
    ve : ve
  34862. 48-Fetih 2
    teahhare : tehir ettin, yapacağın (gelecekte olacak olan)
  34863. 48-Fetih 2
    ve : ve
  34864. 48-Fetih 2
    yutimme : tamamlasın
  34865. 48-Fetih 2
    ni'mete-hu : onun ni'meti, ni'meti
  34866. 48-Fetih 2
    aleyke : sana
  34867. 48-Fetih 2
    ve : ve
  34868. 48-Fetih 2
    yehdiye-ke : seni hidayete erdirsin, hidayet etsin, ulaştırsın
  34869. 48-Fetih 2
    sirâtan mustekîmen : Sıratı Mustakîm, Allah'a götüren yol
  34870. 48-Fetih 3
    ve : ve
  34871. 48-Fetih 3
    yansure-ke : sana yardım etsin
  34872. 48-Fetih 3
    azîzen : azîz, şerefli, güçlü
  34873. 48-Fetih 4
    huve ellezî : o ki
  34874. 48-Fetih 4
    enzele : indirdi
  34875. 48-Fetih 4
    sekînete : sekînet, güven, sakinlik, huzur
  34876. 48-Fetih 4
    el mu'minîne : mü'minler
  34877. 48-Fetih 4
    li yezdâdû : artırsınlar diye
  34878. 48-Fetih 4
    îmânen : îmân
  34879. 48-Fetih 4
    mea : beraber, ile, yanında
  34880. 48-Fetih 4
    ve : ve
  34881. 48-Fetih 4
    semâvâti : semalar, gökler
  34882. 48-Fetih 4
    ve el ardı : ve arz, yer
  34883. 48-Fetih 4
    ve : ve
  34884. 48-Fetih 4
    ne : oldu ...dır
  34885. 48-Fetih 4
    ve kânallâhu : ve Allah oldu ...dır
  34886. 48-Fetih 4
    alîmen : alîm, en iyi bilen
  34887. 48-Fetih 4
    hakîmen : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  34888. 48-Fetih 5
    li yudhile : dahil etsin, koysun diye
  34889. 48-Fetih 5
    mu'minîne : mü'min erkekler
  34890. 48-Fetih 5
    ve : ve
  34891. 48-Fetih 5
    cennâtin : cennetler
  34892. 48-Fetih 5
    tecrî : akan
  34893. 48-Fetih 5
    el enhâru : nehirler
  34894. 48-Fetih 5
    hâlidîne : devamlı, ebedî kalanlar
  34895. 48-Fetih 5
    ve : ve
  34896. 48-Fetih 5
    yukeffire : örter
  34897. 48-Fetih 5
    seyyiâti-him : onların günahları
  34898. 48-Fetih 5
    ve : ve
  34899. 48-Fetih 5
    ne : oldu ...dır
  34900. 48-Fetih 5
    like : işte bu
  34901. 48-Fetih 5
    inde allâhi : Allah'ın indinde, katında
  34902. 48-Fetih 5
    fevzen : fevz
  34903. 48-Fetih 5
    azîmen : en büyük
  34904. 48-Fetih 6
    ve : ve
  34905. 48-Fetih 6
    yuazzibe : azaplandırsın
  34906. 48-Fetih 6
    el munâfikîne : münafık erkekler
  34907. 48-Fetih 6
    el munâfikâti : münafık kadınlar
  34908. 48-Fetih 6
    ve el muşrikîne : ve müşrik erkekler
  34909. 48-Fetih 6
    ve el muşrikâti : ve müşrik kadınlar
  34910. 48-Fetih 6
    ez zânnîne : zanda bulunanlar
  34911. 48-Fetih 6
    zanne es sev'i : kötü zan
  34912. 48-Fetih 6
    aleyhim : onlara
  34913. 48-Fetih 6
    iretu : hezimet, dönüş
  34914. 48-Fetih 6
    es sev'i : kötü
  34915. 48-Fetih 6
    ve : ve
  34916. 48-Fetih 6
    aleyhim : onlara
  34917. 48-Fetih 6
    ve : ve
  34918. 48-Fetih 6
    leane-hum : onları lânetledi
  34919. 48-Fetih 6
    ve : ve
  34920. 48-Fetih 6
    eadde lehum : onlara, onlar için hazırladı
  34921. 48-Fetih 6
    cehenneme : cehennem
  34922. 48-Fetih 6
    ve : ve
  34923. 48-Fetih 6
    et : kötü
  34924. 48-Fetih 6
    masîren : varış yeri
  34925. 48-Fetih 7
    ve : ve
  34926. 48-Fetih 7
    es semâvâti : semalar, gökler
  34927. 48-Fetih 7
    ve : ve
  34928. 48-Fetih 7
    el ardı : arz, yer
  34929. 48-Fetih 7
    ve : ve
  34930. 48-Fetih 7
    ne : oldu ...dır
  34931. 48-Fetih 7
    azîzen : azîz, şerefli, güçlü
  34932. 48-Fetih 7
    hakîmen : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  34933. 48-Fetih 8
    erselnâ-ke : seninderdik
  34934. 48-Fetih 8
    şâhiden : şahit olarak
  34935. 48-Fetih 8
    ve : ve
  34936. 48-Fetih 8
    mubeşşiren : müjdeleyici olarak, müjdeleyen
  34937. 48-Fetih 8
    ve : ve
  34938. 48-Fetih 8
    nezîren : uyarıcı olarak
  34939. 48-Fetih 9
    ve : ve
  34940. 48-Fetih 9
    resûli-hi : onun resûlü
  34941. 48-Fetih 9
    ve : ve
  34942. 48-Fetih 9
    ve : ve
  34943. 48-Fetih 9
    ve : ve
  34944. 48-Fetih 9
    tusebbihû-hu : onu tespih edin
  34945. 48-Fetih 9
    bukreten : sabah
  34946. 48-Fetih 9
    ve : ve
  34947. 48-Fetih 9
    asîlen : akşam
  34948. 48-Fetih 10
    ellezîne : onlar
  34949. 48-Fetih 10
    yubâyiûne-ke : sana biat ederler, tâbî olurlar
  34950. 48-Fetih 10
    innemâ : sadece, oysa, olunca
  34951. 48-Fetih 10
    yubâyiûne allâhe : Allah'a biat ederler, tâbî olurlar
  34952. 48-Fetih 10
    yedu allâhi : Allah'ın eli
  34953. 48-Fetih 10
    fevka : üzerinde
  34954. 48-Fetih 10
    eydî-him : onların elleri
  34955. 48-Fetih 10
    fe men : bundan sonra kim
  34956. 48-Fetih 10
    nekese : bozdu
  34957. 48-Fetih 10
    fe : artık
  34958. 48-Fetih 10
    innemâ : sadece, oysa, olunca
  34959. 48-Fetih 10
    yenkusu : bozar
  34960. 48-Fetih 10
    nefsi-hî : kendi nefsi
  34961. 48-Fetih 10
    ve men : ve kim
  34962. 48-Fetih 10
    evfâ : vefa etti
  34963. 48-Fetih 10
    âhede : ahd etti
  34964. 48-Fetih 10
    aleyhullâhe : Allah'a
  34965. 48-Fetih 10
    fe : o taktirde, o zaman
  34966. 48-Fetih 10
    se yu'tî-hi : ona verilecek
  34967. 48-Fetih 10
    ecren : ecir, ücret, mükâfat
  34968. 48-Fetih 10
    azîmen : en büyük
  34969. 48-Fetih 11
    se yekûlule-ke : sana diyecekler
  34970. 48-Fetih 11
    muhallefûne : arkada kalmış olanlar, geride kalmış olanlar
  34971. 48-Fetih 11
    min el a'râbi : bedevilerden, göçebe yaşayan Araplar'dan
  34972. 48-Fetih 11
    şegalet-nâ : bizi meşgul etti
  34973. 48-Fetih 11
    emvâlu-nâ : bizim mallarımız
  34974. 48-Fetih 11
    ve ehlû-nâ : ve ehlimiz, ailelerimiz
  34975. 48-Fetih 11
    fe istagfir lenâ : artık bizim için istiğfar et, mağfiret dile
  34976. 48-Fetih 11
    yekûlûne : söylüyorlar
  34977. 48-Fetih 11
    bi elsineti-him : dilleriyle
  34978. 48-Fetih 11
    leyse : değil, olmayan
  34979. 48-Fetih 11
    fe : o zaman, o taktirde
  34980. 48-Fetih 11
    men : kim
  34981. 48-Fetih 11
    yemliku : sahip olur, güce malik olur (mani olur, önler)
  34982. 48-Fetih 11
    lekum : sizin için, size
  34983. 48-Fetih 11
    şey'en : bir şey
  34984. 48-Fetih 11
    erâde : irade etti, diledi
  34985. 48-Fetih 11
    darren : bir darlık, zarar
  34986. 48-Fetih 11
    ev : veya
  34987. 48-Fetih 11
    erâde : irade etti, diledi
  34988. 48-Fetih 11
    nef'en : bir menfaat, yarar
  34989. 48-Fetih 11
    bel : hayır, bilâkis (öyle değil)
  34990. 48-Fetih 11
    ne : oldu, idi, ...dir
  34991. 48-Fetih 11
    ta'melûne : amel ediyorsunuz, yapıyorsunuz
  34992. 48-Fetih 11
    habîren : haberdar (haberi olma)
  34993. 48-Fetih 12
    bel : hayır, bilâkis, aksine
  34994. 48-Fetih 12
    zanen-tum : siz zannettiniz
  34995. 48-Fetih 12
    en len yenkalibe : asla dönmeyecekler
  34996. 48-Fetih 12
    er resûlu : resûl
  34997. 48-Fetih 12
    ve el mû'minûne : ve mü'minler
  34998. 48-Fetih 12
    ilâ ehlî-him : ehillerine, ailelerine
  34999. 48-Fetih 12
    ebeden : ebediyen
  35000. 48-Fetih 12
    ve zuyyine : ve süslü, güzel, çekici kılındı
  35001. 48-Fetih 12
    like : işte bu, bu
  35002. 48-Fetih 12
    ve zanen-tum : ve siz zannettiniz
  35003. 48-Fetih 12
    zanne es sevi : kötü bir zanla
  35004. 48-Fetih 12
    ve kuntum : ve siz oldunuz
  35005. 48-Fetih 12
    kavmen : bir kavim
  35006. 48-Fetih 12
    ren : helâk olucu
  35007. 48-Fetih 13
    ve men : ve kim
  35008. 48-Fetih 13
    lem yû'min : îmân etmez
  35009. 48-Fetih 13
    ve resûli-hî : ve onun resûlü
  35010. 48-Fetih 13
    fe : o zaman
  35011. 48-Fetih 13
    a'ted-nâ : hazırladık
  35012. 48-Fetih 13
    li el kâfirîne : kâfirler, inkârcılar için
  35013. 48-Fetih 13
    saîren : sair, alevli ateş, cehennem
  35014. 48-Fetih 14
    ve lillâhi : ve Allah'ındır
  35015. 48-Fetih 14
    es semâvâti : semalar, gökler
  35016. 48-Fetih 14
    ve el ardı : ve arz, yer
  35017. 48-Fetih 14
    li men : kimseyi
  35018. 48-Fetih 14
    yeşâu : diler
  35019. 48-Fetih 14
    ve yuazzibu : ve azap eder
  35020. 48-Fetih 14
    men : kimse
  35021. 48-Fetih 14
    yeşâu : diler
  35022. 48-Fetih 14
    vene : ve oldu, idi, ...dır
  35023. 48-Fetih 14
    gafûren : gafur, bağışlayan,
  35024. 48-Fetih 14
    rahîmen : Rahîm esması ile tecelli eden, rahmet nuru gönderen
  35025. 48-Fetih 15
    se-yekûlu : diyecekler
  35026. 48-Fetih 15
    muhallefûne : arkada kalmış olanlar (savaşa katılmayanlar)
  35027. 48-Fetih 15
    ilâ megânime : ganimetlere
  35028. 48-Fetih 15
    li te'huzû-hâ : onu almak için
  35029. 48-Fetih 15
    zerû-nâ : bizi bırakın (bize izin verin)
  35030. 48-Fetih 15
    nettebi' kum : size tâbî olalım, arkanızdan gelelim
  35031. 48-Fetih 15
    yurîdûne : istiyorlar
  35032. 48-Fetih 15
    en yubeddilû : değiştirmek
  35033. 48-Fetih 15
    kelâma allâhi : Allah'ın kelâmı
  35034. 48-Fetih 15
    len tettebiû-nâ : asla bize tâbî olamazsınız (bizimle gelemezsiniz)
  35035. 48-Fetih 15
    kezâlikum : işteyle, böyle
  35036. 48-Fetih 15
    le : dedi
  35037. 48-Fetih 15
    fe : o zaman
  35038. 48-Fetih 15
    se yekûlûne : diyecekler
  35039. 48-Fetih 15
    bel : hayır
  35040. 48-Fetih 15
    tahsudûne-nâ : bize haset ediyorsunuz, bizi kıskanıyorsunuz
  35041. 48-Fetih 15
    bel : hayır
  35042. 48-Fetih 15
    yefkahûne : fıkıh edemiyorlar, idrak edemiyorlar, anlayamıyorlar
  35043. 48-Fetih 15
    kalîlen : az, pek az
  35044. 48-Fetih 16
    muhallefîne : arkada kalmış olanlar (savaşa gitmeyenler)
  35045. 48-Fetih 16
    el a'râbi : Araplar, Bedevîler (Bedevî Araplar)
  35046. 48-Fetih 16
    se-tud'avne : davet edileceksiniz, çağrılacaksınız
  35047. 48-Fetih 16
    ulî be'sin : güç kuvvet sahibi, kuvvetli çarpışan
  35048. 48-Fetih 16
    şedîdin : çok şiddetli, çok kuvvetli
  35049. 48-Fetih 16
    tukâtilûne-hum : onlarla savaşırsınız, onları öldürürsünüz
  35050. 48-Fetih 16
    ev : ya da, veya
  35051. 48-Fetih 16
    yuslimûne : teslim olurlar, müslüman olurlar
  35052. 48-Fetih 16
    fe : artık, bundan sonra
  35053. 48-Fetih 16
    ecren : ecir
  35054. 48-Fetih 16
    hasenen : güzel
  35055. 48-Fetih 16
    ve : ve
  35056. 48-Fetih 16
    tetevellev : dönersiniz, yüz çevirirsiniz
  35057. 48-Fetih 16
    kemâ : gibi
  35058. 48-Fetih 16
    tevelley-tum : yüz çevirdiniz
  35059. 48-Fetih 16
    azâben : azap
  35060. 48-Fetih 16
    elîmen : elîm, acı
  35061. 48-Fetih 17
    leyse : değil
  35062. 48-Fetih 17
    el a'mâ : âmâ, kör
  35063. 48-Fetih 17
    velâ : yoktur
  35064. 48-Fetih 17
    el a'reci : aksak, topal
  35065. 48-Fetih 17
    ve lâ : ve yoktur
  35066. 48-Fetih 17
    el marîdı : hasta
  35067. 48-Fetih 17
    habîren : haberdar (haberi olma)
  35068. 48-Fetih 17
    ve men : ve kim
  35069. 48-Fetih 17
    allâhe : Allah
  35070. 48-Fetih 17
    ve : ve
  35071. 48-Fetih 17
    resûle-hu : onun resûlü
  35072. 48-Fetih 17
    cennâtin : cennetler
  35073. 48-Fetih 17
    tecrî : akar
  35074. 48-Fetih 17
    enhâru : nehirler
  35075. 48-Fetih 17
    ve : ve
  35076. 48-Fetih 17
    men : kim
  35077. 48-Fetih 17
    yetevelle : yüz çevirir, döner
  35078. 48-Fetih 17
    azâben : azap
  35079. 48-Fetih 17
    elîmen : elîm, acı
  35080. 48-Fetih 18
    lekad : andolsun
  35081. 48-Fetih 18
    radiye allâhu : Allah razı oldu
  35082. 48-Fetih 18
    an el mû'minîne : mü'minlerden
  35083. 48-Fetih 18
    yubâyiûne-ke : sana biat ederler, tâbî olurlar
  35084. 48-Fetih 18
    tahte : altında
  35085. 48-Fetih 18
    eş şecereti : ağaç
  35086. 48-Fetih 18
    fe : o zaman, böylece, oysa, ve de
  35087. 48-Fetih 18
    alime : bildi (biliyordu)
  35088. 48-Fetih 18
    fe : böylece, bunun üzerine
  35089. 48-Fetih 18
    enzele : indirdi
  35090. 48-Fetih 18
    es sekînete : sekînet, güven duygusu, huzur
  35091. 48-Fetih 18
    aleyhim : onların üzerine
  35092. 48-Fetih 18
    ve esâbe-hum : ve onlara isabet ettirdi, verdi, nasip etti
  35093. 48-Fetih 18
    fethan : fetih, zafer
  35094. 48-Fetih 18
    karîben : yakın, yakın olan
  35095. 48-Fetih 19
    ve : ve
  35096. 48-Fetih 19
    megânime : ganimetler
  35097. 48-Fetih 19
    kesîreten : çok, pekçok
  35098. 48-Fetih 19
    ye'huzûne-hâ : onu alırlar
  35099. 48-Fetih 19
    ve : ve
  35100. 48-Fetih 19
    ne : oldu, ...dır
  35101. 48-Fetih 19
    azîzen : azîz, üstün
  35102. 48-Fetih 19
    hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi
  35103. 48-Fetih 20
    vaade-kum allâhu : Allah vaadetti
  35104. 48-Fetih 20
    megânime : ganimetler
  35105. 48-Fetih 20
    kesîreten : çok, pekçok
  35106. 48-Fetih 20
    te'huzûne-hâ : onu alırsınız, alacaksınız
  35107. 48-Fetih 20
    fe : böylece
  35108. 48-Fetih 20
    accele : acele etti
  35109. 48-Fetih 20
    lekum : sizin için
  35110. 48-Fetih 20
    ve : ve
  35111. 48-Fetih 20
    keffe : çekti
  35112. 48-Fetih 20
    eydiye : eller
  35113. 48-Fetih 20
    en nâsi : insanlar
  35114. 48-Fetih 20
    ve : ve
  35115. 48-Fetih 20
    tekûne : olur
  35116. 48-Fetih 20
    âyeten : âyet, delil
  35117. 48-Fetih 20
    el mu'minîne : mü'minler
  35118. 48-Fetih 20
    ve : ve
  35119. 48-Fetih 20
    yehdiye-kum : sizi hidayet eder, ulaştırır
  35120. 48-Fetih 20
    sırâtan mustekîmen : Sıratı Müstakîm (Allah'a ulaştıran yol)
  35121. 48-Fetih 21
    ve : ve
  35122. 48-Fetih 21
    lem takdirû : takdir etmediniz, henüz ulaşmadınız
  35123. 48-Fetih 21
    aleyhâ : ona
  35124. 48-Fetih 21
    ehâta allâhu : Allah ihata etti, kuşattı
  35125. 48-Fetih 21
    ve : ve
  35126. 48-Fetih 21
    ne : oldu, ...dır
  35127. 48-Fetih 21
    şey'in : şey
  35128. 48-Fetih 21
    kadîren : kaadir olan, gücü yeten
  35129. 48-Fetih 22
    ve : ve
  35130. 48-Fetih 22
    levtele-kum : eğer sizinle savaşsaydılar
  35131. 48-Fetih 22
    ellezîne : onlar
  35132. 48-Fetih 22
    keferû \n(ellezîne keferû) : inkâr ettiler \n: (inkâr edenler, kâfirler)
  35133. 48-Fetih 22
    le vellev : mutlaka dönerler
  35134. 48-Fetih 22
    edbâre : arka, geri
  35135. 48-Fetih 22
    summe : sonra
  35136. 48-Fetih 22
    yecidûne : bulamazlar
  35137. 48-Fetih 22
    velîyyen : bir velî
  35138. 48-Fetih 22
    ve lâ : ve olmaz
  35139. 48-Fetih 22
    nasîren : yardımcı
  35140. 48-Fetih 23
    sunnete : sünnet
  35141. 48-Fetih 23
    elletî : ki o
  35142. 48-Fetih 23
    halet : gelip geçti (geçmişten beri devam eden)
  35143. 48-Fetih 23
    ve : ve
  35144. 48-Fetih 23
    len tecide : asla bulamazsın
  35145. 48-Fetih 23
    sunneti allâhi : Allah'ın sünneti
  35146. 48-Fetih 23
    tebdîlen : değiştirme, değişiklik
  35147. 48-Fetih 24
    ve huvellezî : ve o ki, ve o ...dır
  35148. 48-Fetih 24
    keffe : çekti
  35149. 48-Fetih 24
    eydiye-hum : onların elleri
  35150. 48-Fetih 24
    ve eydiye-kum : ve sizin elleriniz
  35151. 48-Fetih 24
    mekkete : Mekke
  35152. 48-Fetih 24
    en azfere-kum : sizi muzaffer kılması
  35153. 48-Fetih 24
    aleyhim : onların üzerine, onlara karşı
  35154. 48-Fetih 24
    vene : ve oldu, ...dır
  35155. 48-Fetih 24
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  35156. 48-Fetih 24
    basîren : (en iyi, çok iyi) gören
  35157. 48-Fetih 25
    ellezîne : o kimseler
  35158. 48-Fetih 25
    keferû : inkâr ettiler
  35159. 48-Fetih 25
    ve saddû-kum : ve sizi men ettiler, mani oldular
  35160. 48-Fetih 25
    anil mescidil harâmi : Mescid-i Haram'dan
  35161. 48-Fetih 25
    ve el hedye : ve kurbanlık hayvanlar
  35162. 48-Fetih 25
    ma'kûfen : bekletilen
  35163. 48-Fetih 25
    en yebluga : ulaşmak
  35164. 48-Fetih 25
    mahılle-hu : onun mahalli (kesim yeri)
  35165. 48-Fetih 25
    ve lev lâ : ve eğer olmasa (bulunmasa)
  35166. 48-Fetih 25
    mu'minûne : mü'min
  35167. 48-Fetih 25
    ve nisâun : ve kadınlar
  35168. 48-Fetih 25
    lem ta'lemû-hum : onları henüz bilmiyorsunuz
  35169. 48-Fetih 25
    en tetaû-hum : onları helâk etmeniz
  35170. 48-Fetih 25
    fe tusîbe-kum : o zaman, bu sebeple, bu yüzden size isabet eder
  35171. 48-Fetih 25
    yudhıle allâhu : Allah dahil eder
  35172. 48-Fetih 25
    rahmeti-hî : rahmetininine, rahmetine
  35173. 48-Fetih 25
    men : kimse
  35174. 48-Fetih 25
    yeşâu : diledi
  35175. 48-Fetih 25
    lev : eğer
  35176. 48-Fetih 25
    tezeyyelû : birbirinden ayrıldılar
  35177. 48-Fetih 25
    le : mutlaka
  35178. 48-Fetih 25
    azzebnâ : azaplandırdık
  35179. 48-Fetih 25
    ellezîne : o kimseler, onlar
  35180. 48-Fetih 25
    keferû : inkâr ettiler
  35181. 48-Fetih 25
    azâben : azap
  35182. 48-Fetih 25
    elîmen : elîm, acı
  35183. 48-Fetih 26
    ceale \n(ceale fî) : kıldı, yaptı \n: (yerleştirdi)
  35184. 48-Fetih 26
    ellezîne : o kimseler, onlar
  35185. 48-Fetih 26
    keferû : inkâr ettiler (kâfir oldular)
  35186. 48-Fetih 26
    el hamiyyete : gayret, ihtimam, himaye, muhafaza etme duygusu
  35187. 48-Fetih 26
    hamiyyete elhiliyyeti : cahillik duygusu, cahiliyet taassubu
  35188. 48-Fetih 26
    fe enzele : böylece indirdi
  35189. 48-Fetih 26
    sekînete-hu : sekînetini, huzur vevenini
  35190. 48-Fetih 26
    resûli-hî : onun resûlü, kendi resûlü
  35191. 48-Fetih 26
    ve alâ : ve üzerine
  35192. 48-Fetih 26
    mû'minîne : mü'minler
  35193. 48-Fetih 26
    ve elzeme-hum : ve onlara elzem oldu
  35194. 48-Fetih 26
    kelimete : kelime, söz
  35195. 48-Fetih 26
    ve kânû : ve oldular
  35196. 48-Fetih 26
    ehakka : daha çok hak sahibi
  35197. 48-Fetih 26
    ve ehle-hâ : ve ona ehil, lâyık
  35198. 48-Fetih 26
    vene : ve oldu
  35199. 48-Fetih 26
    bi kulli şey'in : herşeyi
  35200. 48-Fetih 26
    alîmen : en iyi bilen
  35201. 48-Fetih 27
    lekad : andolsun ki
  35202. 48-Fetih 27
    resûle-hu : onun resûlü
  35203. 48-Fetih 27
    er ru'yâ : rüya
  35204. 48-Fetih 27
    bi el hakkı : hak ile, hak olduğunu
  35205. 48-Fetih 27
    le tedhulunne : siz mutlaka gireceksiniz
  35206. 48-Fetih 27
    mescide el harâme : Mescid-i Haram (Kâbe)
  35207. 48-Fetih 27
    in şâe allâhu : eğer Allah dilerse
  35208. 48-Fetih 27
    âminîne : emin olarak
  35209. 48-Fetih 27
    muhallikîne : tıraş edilmiş olarak
  35210. 48-Fetih 27
    ruûse-kum : başlarınız
  35211. 48-Fetih 27
    ve mukassirîne : ve (saçlarınız) kısaltmış olarak
  35212. 48-Fetih 27
    tehâfûne : korkmadan, korkusuzca
  35213. 48-Fetih 27
    fe : böylece, fakat
  35214. 48-Fetih 27
    alime : bildi
  35215. 48-Fetih 27
    lem ta'lemû : siz bilmiyorsunuz, sizin bilmediğiniz
  35216. 48-Fetih 27
    fe : böylece, bu sebeple, bunun için
  35217. 48-Fetih 27
    ceale : kıldı, yaptı
  35218. 48-Fetih 27
    min dûni zâlike : bundan başka
  35219. 48-Fetih 27
    fethan : fetih
  35220. 48-Fetih 27
    karîben : yakın
  35221. 48-Fetih 28
    huve ellezî : o ki, o ...dır
  35222. 48-Fetih 28
    ersele : gönderdi
  35223. 48-Fetih 28
    resûle-hu : onun resûlü
  35224. 48-Fetih 28
    ve dîni el hakkı : ve hak dîn
  35225. 48-Fetih 28
    yuzhire-hu : onu zahir kılmak, izhar etmek
  35226. 48-Fetih 28
    ve kefâ : ve yeter, kâfi
  35227. 48-Fetih 28
    şehîden : şahit olarak
  35228. 48-Fetih 29
    muhammedun : Hz. Muhammed (S.A.V)
  35229. 48-Fetih 29
    resûlu allâhi : Allah'ın resûlü
  35230. 48-Fetih 29
    ve ellezîne : ve onlar, olanlar
  35231. 48-Fetih 29
    mea-hu : onunla beraber
  35232. 48-Fetih 29
    eşiddâu : daha şiddetli, çok şiddetli
  35233. 48-Fetih 29
    beyne-hum : kendi aralarında
  35234. 48-Fetih 29
    terâ-hum : onları görürsün
  35235. 48-Fetih 29
    rukkean : rükû halinde, rükû ederlerken
  35236. 48-Fetih 29
    succeden : secde halinde, secde ederlerken
  35237. 48-Fetih 29
    yebtegûne : isterler
  35238. 48-Fetih 29
    fadlen : fazıl
  35239. 48-Fetih 29
    ve : ve
  35240. 48-Fetih 29
    rıdvânen : rıza
  35241. 48-Fetih 29
    eseru : eserler, izler
  35242. 48-Fetih 29
    like : bu, işte bu
  35243. 48-Fetih 29
    meselu-hum : onların örneği, durumu, özelliği
  35244. 48-Fetih 29
    et tevrâti : Tevrat'ta
  35245. 48-Fetih 29
    ve : ve
  35246. 48-Fetih 29
    meselu-hum : onların örneği, durumu, özelliği
  35247. 48-Fetih 29
    fi el incîli : İncil'de
  35248. 48-Fetih 29
    ke : gibi
  35249. 48-Fetih 29
    zer'in : ekin
  35250. 48-Fetih 29
    ahrece : çıkardı
  35251. 48-Fetih 29
    şat'e-hu : onun filizi, filizini
  35252. 48-Fetih 29
    fe : sonra, böylece
  35253. 48-Fetih 29
    âzere-hu : onu kuvvetlendirdi
  35254. 48-Fetih 29
    fe : sonra, böylece
  35255. 48-Fetih 29
    istagleza : galiz hale getirdi, kalınlaştırdı
  35256. 48-Fetih 29
    fe : sonra, böylece
  35257. 48-Fetih 29
    istevâ : sevva oldu, yöneldi, doğruldu, yükseldi
  35258. 48-Fetih 29
    ez zurrâa : ekinciler, çiftçiler
  35259. 48-Fetih 29
    el kuffâr(kuffâra) : kâfirler
  35260. 48-Fetih 29
    ellezîne : onlar
  35261. 48-Fetih 29
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  35262. 48-Fetih 29
    ve : ve
  35263. 48-Fetih 29
    amilû es sâlihâti : salih amel (nefs tezkiye edici amel) işlediler
  35264. 48-Fetih 29
    magfireten : mağfiret
  35265. 48-Fetih 29
    ve : ve
  35266. 48-Fetih 29
    ecren : bir ecir
  35267. 48-Fetih 29
    azîmen : büyük
  35268. 49-Hucurât 1
    eyyuhâ : ey
  35269. 49-Hucurât 1
    ellezîne : onlar, olanlar
  35270. 49-Hucurât 1
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  35271. 49-Hucurât 1
    beyne yedeyi : elleri arası, önü
  35272. 49-Hucurât 1
    ve resûli-hî : ve onun resûlü
  35273. 49-Hucurât 1
    ve ittekû allâhe : ve Allah'a karşı takva sahibi olun
  35274. 49-Hucurât 1
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  35275. 49-Hucurât 1
    semîun : en iyi işiten
  35276. 49-Hucurât 2
    eyyuhâ : ey
  35277. 49-Hucurât 2
    ellezîne : onlar, olanlar
  35278. 49-Hucurât 2
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  35279. 49-Hucurât 2
    terfeû : yükseltmeyin
  35280. 49-Hucurât 2
    asvâte-kum : sesleriniz
  35281. 49-Hucurât 2
    fevka : üzerine
  35282. 49-Hucurât 2
    en nebiyyi : peygamber
  35283. 49-Hucurât 2
    vetecherû : ve cehren, bağırarak söylemeyin
  35284. 49-Hucurât 2
    lehu : ona
  35285. 49-Hucurât 2
    bi el kavli : sözü
  35286. 49-Hucurât 2
    ke : gibi
  35287. 49-Hucurât 2
    cehri : cehren, bağırarak
  35288. 49-Hucurât 2
    en tahbeta : heba olması, boşa gitmesi
  35289. 49-Hucurât 2
    ve entum : ve siz
  35290. 49-Hucurât 2
    teş'urûne : şuurunda olmazsınız, farkına varmazsınız
  35291. 49-Hucurât 3
    inne : muhakkak
  35292. 49-Hucurât 3
    ellezîne : onlar, o kimseler
  35293. 49-Hucurât 3
    yaguddûne : kısarlar, alçaltırlar
  35294. 49-Hucurât 3
    asvâte-hum : seslerini
  35295. 49-Hucurât 3
    inde : yanında
  35296. 49-Hucurât 3
    resûli allâhi : Allah'ın Resûlü
  35297. 49-Hucurât 3
    ulâike : işte onlar
  35298. 49-Hucurât 3
    ellezîne : onlar, o kimseler
  35299. 49-Hucurât 3
    imtehane : imtihan etti
  35300. 49-Hucurât 3
    kulûbe-hum : onların kalpleri
  35301. 49-Hucurât 3
    li et takvâ : takva için
  35302. 49-Hucurât 3
    le-hum : onlar için
  35303. 49-Hucurât 3
    magfiretun : mağfiret
  35304. 49-Hucurât 3
    ve ecrun : ve ecir, mükâfat
  35305. 49-Hucurât 4
    inne : muhakkak
  35306. 49-Hucurât 4
    ellezîne : onlar, o kimseler, olanlar
  35307. 49-Hucurât 4
    yunâdûne-ke : sana seslenirler
  35308. 49-Hucurât 4
    min verâi : arkasından
  35309. 49-Hucurât 4
    el hucurâti : odalar
  35310. 49-Hucurât 4
    ekseru-hum : onların çoğu
  35311. 49-Hucurât 4
    lâ ya'kılûne : akıl etmiyorlar, akıl etmezler
  35312. 49-Hucurât 5
    ve lev : ve eğer, ise, olsa
  35313. 49-Hucurât 5
    enne-hum : onların olması
  35314. 49-Hucurât 5
    saberû : sabrettiler
  35315. 49-Hucurât 5
    hattâ tahruce : sen çıkıncaya kadar
  35316. 49-Hucurât 5
    ileyhim : onlara, onların yanına
  35317. 49-Hucurât 5
    lene : mutlaka olurdu
  35318. 49-Hucurât 5
    lehum : onlar için
  35319. 49-Hucurât 5
    ve allâhu : ve Allah
  35320. 49-Hucurât 6
    eyyuhâ : ey
  35321. 49-Hucurât 6
    ellezîne : onlar, olanlar
  35322. 49-Hucurât 6
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  35323. 49-Hucurât 6
    e-kum : size geldi
  35324. 49-Hucurât 6
    bi nebein : bir haber ile
  35325. 49-Hucurât 6
    fe : o zaman
  35326. 49-Hucurât 6
    tebeyyenû : beyan edin, araştırın
  35327. 49-Hucurât 6
    en tusîbû : bir musîbet isabet ettirmeniz, kötülük yapmanız
  35328. 49-Hucurât 6
    kavmen : bir kavim
  35329. 49-Hucurât 6
    bi cehâletin : cehaletle, cahillikle, bilmeyerek
  35330. 49-Hucurât 6
    fe : o zaman, o taktirde, sonra da
  35331. 49-Hucurât 6
    fealtum : yaptınız
  35332. 49-Hucurât 6
    nâdimîne : pişman olanlar
  35333. 49-Hucurât 7
    va'lemû : ve bilin
  35334. 49-Hucurât 7
    enne : olduğunu
  35335. 49-Hucurât 7
    resûlu allâhi : Allah'ın Resûlü
  35336. 49-Hucurât 7
    lev : eğer, şâyet, ise, olsa
  35337. 49-Hucurât 7
    kesîrin : çoğunda
  35338. 49-Hucurât 7
    min el emri : işlerden
  35339. 49-Hucurât 7
    le : mutlaka
  35340. 49-Hucurât 7
    vekinne : ve lâkin, fakat
  35341. 49-Hucurât 7
    allâhe : Allah
  35342. 49-Hucurât 7
    habbebe : sevdirdi
  35343. 49-Hucurât 7
    ileykum : size
  35344. 49-Hucurât 7
    el îmâne : îmân
  35345. 49-Hucurât 7
    ve zeyyene-hu : ve onu müzeyyen kıldı, süsledi
  35346. 49-Hucurât 7
    ve kerrehe : ve kerih, çirkin gösterdi
  35347. 49-Hucurât 7
    ileykum : size
  35348. 49-Hucurât 7
    el kufre : küfrü
  35349. 49-Hucurât 7
    ve el fusûka : ve fısk
  35350. 49-Hucurât 7
    ve el isyâne : ve isyan
  35351. 49-Hucurât 7
    ulâike : işte onlar
  35352. 49-Hucurât 7
    er râşidûne : irşad olanlar
  35353. 49-Hucurât 8
    fadlen : fazl
  35354. 49-Hucurât 8
    ve ni'meten : ve bir ni'met
  35355. 49-Hucurât 8
    ve allâhu : ve Allah
  35356. 49-Hucurât 9
    ve : ve
  35357. 49-Hucurât 9
    in tâifetâni : eğer iki topluluk
  35358. 49-Hucurât 9
    min el mu'minîn : mü'minlerden
  35359. 49-Hucurât 9
    iktetelû : savaştılar
  35360. 49-Hucurât 9
    fe : fakat, o zaman, o taktirde
  35361. 49-Hucurât 9
    beyne-humâ : onların aralarını, o ikisinin arasını
  35362. 49-Hucurât 9
    fe : fakat, o zaman, o taktirde
  35363. 49-Hucurât 9
    begat : zulmetti, tecavüzde bulundu
  35364. 49-Hucurât 9
    alâ el uhrâ : diğerine
  35365. 49-Hucurât 9
    fe : fakat, o zaman, o taktirde
  35366. 49-Hucurât 9
    elletî : ki o
  35367. 49-Hucurât 9
    tebgî : zulmeder
  35368. 49-Hucurât 9
    tefîe : döner
  35369. 49-Hucurât 9
    ilâ emri allâhi : Allah'ın emrine
  35370. 49-Hucurât 9
    fe : bundan sonra, böylece
  35371. 49-Hucurât 9
    in fâet : eğernerse
  35372. 49-Hucurât 9
    fe : bundan sonra, böylece
  35373. 49-Hucurât 9
    beyne-humâ : onların aralarını, o ikisinin arasını
  35374. 49-Hucurât 9
    bi el adli : adaletle
  35375. 49-Hucurât 9
    ve aksitû : ve adaletli olun
  35376. 49-Hucurât 9
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  35377. 49-Hucurât 9
    el muksitîne : adil olanlar
  35378. 49-Hucurât 10
    innemâ : sadece, ancak, oysa
  35379. 49-Hucurât 10
    el mû'minûne : mü'minler
  35380. 49-Hucurât 10
    ihvetun : kardeştirler
  35381. 49-Hucurât 10
    fe : öyleyse
  35382. 49-Hucurât 10
    beyne : arası
  35383. 49-Hucurât 10
    ehavey-kum : kardeşleriniz
  35384. 49-Hucurât 10
    ve ittekû allâhe : ve Allah'tan sakının, Allah'a karşı takva sahibi olun
  35385. 49-Hucurât 10
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  35386. 49-Hucurât 10
    turhamûne : rahmet olunursunuz
  35387. 49-Hucurât 11
    eyyuhâ : ey
  35388. 49-Hucurât 11
    ellezîne : onlar, olanlar
  35389. 49-Hucurât 11
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  35390. 49-Hucurât 11
    yeshar : alay etmesin
  35391. 49-Hucurât 11
    en yekûnû : olurlar
  35392. 49-Hucurât 11
    hayren : daha hayırlı
  35393. 49-Hucurât 11
    ve lâ nisâun : ve kadınlar ..... olmasın, yapmasın
  35394. 49-Hucurât 11
    en yekunne : olurlar
  35395. 49-Hucurât 11
    hayren : daha hayırlı
  35396. 49-Hucurât 11
    min-hunne : onlardan
  35397. 49-Hucurât 11
    vetelmizû : ve ayıplamayın
  35398. 49-Hucurât 11
    enfuse-kum : nefsleriniz, birbiriniz
  35399. 49-Hucurât 11
    vetenâbezû : ve çağırmayın
  35400. 49-Hucurât 11
    el elkâbi : lâkaplar, takma isimler
  35401. 49-Hucurât 11
    bi'se : ne kötü
  35402. 49-Hucurât 11
    el ismu : isim
  35403. 49-Hucurât 11
    el fusûku : fasık
  35404. 49-Hucurât 11
    ba'de : sonra
  35405. 49-Hucurât 11
    el îmâni : îmân
  35406. 49-Hucurât 11
    ve men : ve kim
  35407. 49-Hucurât 11
    lem yetub : tövbe etmez
  35408. 49-Hucurât 11
    fe ulâike : işte onlar
  35409. 49-Hucurât 11
    ez zâlimûne : zalimler
  35410. 49-Hucurât 12
    eyyyuhâ : ey
  35411. 49-Hucurât 12
    ellezîne : onlar, olanlar
  35412. 49-Hucurât 12
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  35413. 49-Hucurât 12
    ectenibû : çekinin, sakının
  35414. 49-Hucurât 12
    kesîren : çok
  35415. 49-Hucurât 12
    min ez zann(zanni) : zandan
  35416. 49-Hucurât 12
    inne : muhakkak
  35417. 49-Hucurât 12
    ba'de : bazısı, bir kısmı
  35418. 49-Hucurât 12
    ez zanni : zan
  35419. 49-Hucurât 12
    vetecessesû : ve tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini, hatalarını araştırmayın), merak etmeyin
  35420. 49-Hucurât 12
    veyagteb : veybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin)
  35421. 49-Hucurât 12
    ba'dâ(ba'den) : bir kısmı
  35422. 49-Hucurât 12
    e yuhibbu : sever misiniz
  35423. 49-Hucurât 12
    ehadu-kum : sizden biri
  35424. 49-Hucurât 12
    en ye'kule : (bir şey)'i yemek
  35425. 49-Hucurât 12
    hme : et
  35426. 49-Hucurât 12
    ehî-hi : kardeşi
  35427. 49-Hucurât 12
    meyten : ölü, ölmüş halde
  35428. 49-Hucurât 12
    fe : işteyle, elbette
  35429. 49-Hucurât 12
    kerihtumû-hu : onu kerih gördünüz, tiksindiniz, ondan hoşlanmadınız
  35430. 49-Hucurât 12
    ve ittekû allâhe : ve Allah'tan sakının, Allah'a karşı takva sahibi olun
  35431. 49-Hucurât 12
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  35432. 49-Hucurât 12
    tevvâbun : tövbeleri kabul eden
  35433. 49-Hucurât 13
    eyyuhâ : ey
  35434. 49-Hucurât 13
    en nâsu : insanlar
  35435. 49-Hucurât 13
    min zekerin : bir erkek
  35436. 49-Hucurât 13
    ve unsâ : ve kadın
  35437. 49-Hucurât 13
    ve cealnâ-kum : ve sizi kıldık, yaptık
  35438. 49-Hucurât 13
    şuûben : şube, neseb, aynı soya mensup topluluk
  35439. 49-Hucurât 13
    ve kabâile : ve kabileler
  35440. 49-Hucurât 13
    li teârefû : tanışmanız için, birbirinizi tanımanız için
  35441. 49-Hucurât 13
    inne : muhakkak ki
  35442. 49-Hucurât 13
    ekreme-kum : sizin en çok kerim olanınız
  35443. 49-Hucurât 13
    inde allâhi : Allah indinde, katında
  35444. 49-Hucurât 13
    etkâ-kum : en çok takva sahibi olanınız
  35445. 49-Hucurât 13
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  35446. 49-Hucurât 14
    let(i) : dedi(ler)
  35447. 49-Hucurât 14
    el a'râbu : Bedevî Araplar
  35448. 49-Hucurât 14
    amennâ : biz îmân ettik, âmenû olduk
  35449. 49-Hucurât 14
    lem tû'minû : âmenû olmadınız, Allah'a ulaşmayı dilemediniz
  35450. 49-Hucurât 14
    ve lâkin : ve lâkin, ama, fakat
  35451. 49-Hucurât 14
    eslem-nâ : İslâm olduk, teslim olduk
  35452. 49-Hucurât 14
    ve lemmâ yedhuli : ve henüz dahil olmadı, girmedi
  35453. 49-Hucurât 14
    el îmânu : îmân
  35454. 49-Hucurât 14
    ve in : ve eğer
  35455. 49-Hucurât 14
    tutîû allâhe : Allah'a itaat edersiniz
  35456. 49-Hucurât 14
    ve resûle-hu : ve onun resûlü
  35457. 49-Hucurât 14
    yelit-kum : size (sizden) eksiltmez
  35458. 49-Hucurât 14
    şey'en : bir şey
  35459. 49-Hucurât 14
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  35460. 49-Hucurât 15
    innemâ : fakat, ancak, sadece
  35461. 49-Hucurât 15
    el mu'minûne : mü'minler
  35462. 49-Hucurât 15
    ellezîne : onlar, olanlar
  35463. 49-Hucurât 15
    âmenû : âmenû oldular, inandılar
  35464. 49-Hucurât 15
    ve resûli-hî : ve onun resûlü
  35465. 49-Hucurât 15
    summe : sonra
  35466. 49-Hucurât 15
    lem yertâbû : şüphe etmediler
  35467. 49-Hucurât 15
    vehedû : ve cihad edenler
  35468. 49-Hucurât 15
    bi emvâli-him : mallarıyla
  35469. 49-Hucurât 15
    ve enfusi-him : ve canları, nefsleri
  35470. 49-Hucurât 15
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  35471. 49-Hucurât 15
    ulâike : işte onlar
  35472. 49-Hucurât 15
    es sâdikûne : sadık olanlar, sadıklar
  35473. 49-Hucurât 16
    e tuallimûne allâhe : Allah'a mı öğretiyorsunuz
  35474. 49-Hucurât 16
    ve allâhu : ve Allah
  35475. 49-Hucurât 16
    ya'lemu : en iyi bilir
  35476. 49-Hucurât 16
    mâ fî es semâvâti : göklerdeki şeyleri, göklerde olanları
  35477. 49-Hucurât 16
    ve mâ fî el ardı : ve yerlerdeki şeyleri, yerlerde olanları
  35478. 49-Hucurât 16
    ve allâhu : ve Allah
  35479. 49-Hucurât 16
    bi kulli şey'in : herşeyi
  35480. 49-Hucurât 17
    yemunnûne : minnet ediyorlar, başa kakıyorlar
  35481. 49-Hucurât 17
    aleyke : sana
  35482. 49-Hucurât 17
    en eslemû : İslâm'a girmeyi
  35483. 49-Hucurât 17
    temunnû : minnet (konusu) etmeyin
  35484. 49-Hucurât 17
    aleyye : bana, beni
  35485. 49-Hucurât 17
    islâme-kum : müslümanlığınızı, İslâmlığınızı, teslim olmanızı
  35486. 49-Hucurât 17
    beli : hayır, aksine
  35487. 49-Hucurât 17
    allâhu yemunnu : Allah minnet ettirir (siz Allah'a minnettar olun)
  35488. 49-Hucurât 17
    aleykum : size
  35489. 49-Hucurât 17
    en hedâ-kum : sizi hidayete erdirmesi, ulaştırması
  35490. 49-Hucurât 17
    li el îmâni : îmâna
  35491. 49-Hucurât 17
    sâdikîne : sadık olanlar, sadıklar
  35492. 49-Hucurât 18
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  35493. 49-Hucurât 18
    ya'lemu : bilendir
  35494. 49-Hucurât 18
    gaybe : gaybını
  35495. 49-Hucurât 18
    es semâvâti : göklerin
  35496. 49-Hucurât 18
    ve al ardı : ve yerin
  35497. 49-Hucurât 18
    ve allâhu : ve Allah
  35498. 49-Hucurât 18
    ta'melûne : yaptığınız
  35499. 5-Mâide 1
    eyyuhâ : ey!
  35500. 5-Mâide 1
    ellezîne âmenû : yaşarken Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
  35501. 5-Mâide 1
    evfû : ifâ edin, yerine getirin
  35502. 5-Mâide 1
    bi el ukûdi : akitleri, anlaşmaları
  35503. 5-Mâide 1
    uhıllet : helal kılındı
  35504. 5-Mâide 1
    lekum : size, sizin için
  35505. 5-Mâide 1
    behîmetu : dört ayaklı hayvanlar
  35506. 5-Mâide 1
    el en'âmi : deve, sığır veya davar gibi hayvanlar
  35507. 5-Mâide 1
    aleykum : size
  35508. 5-Mâide 1
    gayre : dışında, başka, diğer
  35509. 5-Mâide 1
    muhilli es saydi : helal kılınan av, avlama
  35510. 5-Mâide 1
    ve entum : ve, siz
  35511. 5-Mâide 1
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  35512. 5-Mâide 2
    eyyuhâ : ey!
  35513. 5-Mâide 2
    ellezîne âmenû : yaşarken Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
  35514. 5-Mâide 2
    şeâire allâhi : Allah'ın şeriatları, şartları, hükümleri
  35515. 5-Mâide 2
    ve lâ : ve değil, olmaz, olmamak, yapmamak
  35516. 5-Mâide 2
    eş şehre el harâme : haram ay,hürmet edilen,yasak edilen ay
  35517. 5-Mâide 2
    ve lâ : ve değil, olmaz, olmamak, yapmamak
  35518. 5-Mâide 2
    el hedye : kurbanlık hayvanlar
  35519. 5-Mâide 2
    ve lâ : ve değil, olmaz, olmamak, yapmamak
  35520. 5-Mâide 2
    el kalâide : boyunları bağlı kurbanlık develer
  35521. 5-Mâide 2
    ve lâ : ve değil, olmaz, olmamak, yapmamak
  35522. 5-Mâide 2
    âmmîne : eminliğine, güvenliğine, güvenirliğine
  35523. 5-Mâide 2
    el beyte el harâme : hürmet edilen ev, yasakların uygulandığı ev (Beyt el Harâm, Kâbe)
  35524. 5-Mâide 2
    yebtegûne : isterler
  35525. 5-Mâide 2
    ve rıdvânen : ve rıza
  35526. 5-Mâide 2
    ve izâ : ve o zaman, ...olduğu zaman
  35527. 5-Mâide 2
    haleltum : ihramdan çıktınız
  35528. 5-Mâide 2
    fastâdû (fe istâdû) : artık avlanın
  35529. 5-Mâide 2
    veyecrîmenne-kum : ve sakın size curum yaptırmasın, sakın sizi suça sevk etmesin
  35530. 5-Mâide 2
    şeneânu : kin
  35531. 5-Mâide 2
    en saddû-kum : sizi alıkoymaları
  35532. 5-Mâide 2
    an(i) el mescidi el harâmi : Mescidi Haram'dan
  35533. 5-Mâide 2
    en ta'tedû : zulmetmenize, haddi aşmanıza, hakka tecavüz etmenize
  35534. 5-Mâide 2
    ve teâvenû : ve yardımlaşın
  35535. 5-Mâide 2
    alâ el birri : birr üzerine, iyilik üzerine
  35536. 5-Mâide 2
    ve et takvâ : ve takva
  35537. 5-Mâide 2
    veteâvenû : ve yardımlaşmayın
  35538. 5-Mâide 2
    alâ el ismi : günah üzerine
  35539. 5-Mâide 2
    ve el udvâni : ve düşmanlık
  35540. 5-Mâide 2
    ve ittekû allâhe : ve Allah'a (c.c.) karşı takvâ sahibi olun
  35541. 5-Mâide 2
    inne allâhe : muhakkak ki Allah (c.c.)
  35542. 5-Mâide 2
    şedîdu el ıkâbi : azabı şiddetli
  35543. 5-Mâide 3
    hurrimet : haram kılındı
  35544. 5-Mâide 3
    aleykum(u) : sizin üzerinize, size
  35545. 5-Mâide 3
    el meytetu : ölü, kesilmeksizin ölen hayvan
  35546. 5-Mâide 3
    ve ed demu : ve kan
  35547. 5-Mâide 3
    ve lahmu el hınzîri : ve domuz eti
  35548. 5-Mâide 3
    ve mâ uhılle : ve boğazlanan, kesilen
  35549. 5-Mâide 3
    ve el munhanikatu : ve boğmak suretiyle öldürülen veya boğularak ölen hayvan
  35550. 5-Mâide 3
    ve el mevkûzetu : ve şiddetli bir darbeden dolayı (kesilmeksizin) ölen hayvan
  35551. 5-Mâide 3
    ve el mutereddiyetu : veksek bir yerden düşerek ölmüş hayvan
  35552. 5-Mâide 3
    ve en natîhatu : ve boynuz darbesiyle ölmüş hayvan
  35553. 5-Mâide 3
    ve mâ : ve şey
  35554. 5-Mâide 3
    ekele es sebuu : yırtıcı hayvan tarafından yenen (yırtıcı hayvanın parçalayıp öldürdüğü)
  35555. 5-Mâide 3
    illâ mâ zekkeytum : ancak (yetişip) kesmeniz hariç
  35556. 5-Mâide 3
    ve mâ zubiha : ve kesilen, boğazlanan şey
  35557. 5-Mâide 3
    alâ en nusubi : put üzerine, putlara
  35558. 5-Mâide 3
    ve en testaksimû : vesmet, şans aramanız
  35559. 5-Mâide 3
    bi el ezlâmi : fal okları ile
  35560. 5-Mâide 3
    el yevme : bu gün
  35561. 5-Mâide 3
    yeise : yeise kapılır
  35562. 5-Mâide 3
    ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
  35563. 5-Mâide 3
    fe lâ tahşev-hum : artık onlardan korkmayın
  35564. 5-Mâide 3
    vahşev-ni : ve benden korkun, sakının
  35565. 5-Mâide 3
    el yevme : bugün
  35566. 5-Mâide 3
    ekmeltu lekum : size ikmal ettim, tamamladım
  35567. 5-Mâide 3
    ne-kum : sizin dininiz
  35568. 5-Mâide 3
    ve etmemtu : ve tamamladım
  35569. 5-Mâide 3
    aleykum ni'metî : sizin üzerinize nimetimi
  35570. 5-Mâide 3
    ve radîtu lekum(u) : ve sizden razı oldum
  35571. 5-Mâide 3
    islâmenen : din olarak islâm
  35572. 5-Mâide 3
    fe men(i) idturra : artık kim darda kalırsa
  35573. 5-Mâide 3
    gayra mutecânifin : meyledici olmadan, meyletmeden
  35574. 5-Mâide 3
    fe inne Allâhe : artık muhakkak ki Allah (c.c.)
  35575. 5-Mâide 4
    yes'elûne-ke : sana soruyorlar
  35576. 5-Mâide 4
    mâ zâ uhılle lehum : onlara, (kendilerine) nelerin helal kılındığı
  35577. 5-Mâide 4
    uhılle lekum(u) : sizin için, size helal kılındı
  35578. 5-Mâide 4
    et tayyibâtu : temiz olanlar, helal olanlar
  35579. 5-Mâide 4
    veallemtum : ve öğrettiğiniz şey
  35580. 5-Mâide 4
    min el cevârihı : av avlamak için yetiştirilen yırtıcı hayvanlardan
  35581. 5-Mâide 4
    mukellibîne : 'avcı hayvan' (avcı köpek) yetiştirenler
  35582. 5-Mâide 4
    tuallimûnehunne : onlara öğrettiniz (yetiştirdiniz)
  35583. 5-Mâide 4
    mimmâ (min mâ) alleme-kum(u) : size öğrettiği şeyden
  35584. 5-Mâide 4
    fe kulû : o halde, artık yiyin
  35585. 5-Mâide 4
    mimmâ (min mâ) emsekne : tutuğu şeylerden
  35586. 5-Mâide 4
    aleykum : size, sizin için
  35587. 5-Mâide 4
    ve uzkurû : ve zikredin, anın
  35588. 5-Mâide 4
    isme Allâhi : Allah'ın (c.c.) ismini
  35589. 5-Mâide 4
    aleyhi : onun üzerine
  35590. 5-Mâide 4
    ve ittekû allâhe : ve Allah'a (c.c.) karşı takva sahibi olun
  35591. 5-Mâide 4
    inne Allâhe : muhakkak ki Allah (c.c.)
  35592. 5-Mâide 4
    serî'u el hısâbi : hesabı çabuk gören
  35593. 5-Mâide 5
    el yevme : bugün
  35594. 5-Mâide 5
    uhılle : helal kılındı
  35595. 5-Mâide 5
    lekum(u) : sizin için, size
  35596. 5-Mâide 5
    et tayyibâtu : güzel ve helâl olanlar
  35597. 5-Mâide 5
    ve taâmu : ve yemek
  35598. 5-Mâide 5
    ellezîne : o kimseler, onlar
  35599. 5-Mâide 5
    utû el kitâbe : kitab verildiler
  35600. 5-Mâide 5
    hıllun lekum : sizin için, size helal
  35601. 5-Mâide 5
    ve taâmu-kum : ve sizin yemeğiniz
  35602. 5-Mâide 5
    hıllun lehum : onlara helâl
  35603. 5-Mâide 5
    ve el muhsanâtu : ve iffetli - namuslu kadınlar
  35604. 5-Mâide 5
    min el mu'minâti : mü'min kadınlardan
  35605. 5-Mâide 5
    ve el muhsanâtu : ve iffetli , namuslu kadınlar
  35606. 5-Mâide 5
    min ellezîne : o kimselerden, onlardan
  35607. 5-Mâide 5
    ûtû el kitâbe : kitab verildiler
  35608. 5-Mâide 5
    izâ âteytumû-hunne : onlara verdiğiniz zaman
  35609. 5-Mâide 5
    ucûre-hunne : onların mehirlerini
  35610. 5-Mâide 5
    muhsınîne : muhsinler, iffetli olanlar
  35611. 5-Mâide 5
    gayra musâfihîne : zinâ yapmaksızın
  35612. 5-Mâide 5
    vemuttehızî : ve edinmeyenler
  35613. 5-Mâide 5
    ehdânin : gizli dostlar
  35614. 5-Mâide 5
    ve men yekfur : ve kim inkar eder
  35615. 5-Mâide 5
    bi el îmâni : imanı
  35616. 5-Mâide 5
    fe kad habita : artık boşa gitmiştir
  35617. 5-Mâide 5
    amelu-hu : onun ameli
  35618. 5-Mâide 5
    ve huve : ve o
  35619. 5-Mâide 5
    el âhıreti : ahirette
  35620. 5-Mâide 5
    min el hâsirîne : hüsranda olanlardan, hüsrana uğrayanlardan
  35621. 5-Mâide 6
    eyyuhâ : ey!
  35622. 5-Mâide 6
    ellezîne âmenû : yaşarken Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
  35623. 5-Mâide 6
    ilâ es salâti : namaza
  35624. 5-Mâide 6
    fe igsilû : o zaman , o taktirde yıkayın!
  35625. 5-Mâide 6
    vucûhe-kum : yüzleriniz
  35626. 5-Mâide 6
    ve eydiye-kum : ve elleriniz
  35627. 5-Mâide 6
    ilâ el merâfikı : dirseklere kadar
  35628. 5-Mâide 6
    ve imsehû : ve mesh edin!
  35629. 5-Mâide 6
    ve ercule-kum : ve ayaklarınızı
  35630. 5-Mâide 6
    ilâ el ka'beyni : topuk kemiklerine kadar (iki topuk kemiğine kadar)
  35631. 5-Mâide 6
    ve in kuntum : ve eğer siz ... iseniz
  35632. 5-Mâide 6
    cunuben : cunup
  35633. 5-Mâide 6
    fe ittahherû : o zaman, o taktirde iyice temizlenin! (gusul abdesti alın!)
  35634. 5-Mâide 6
    ve in kuntum : ve eğer siz ... iseniz
  35635. 5-Mâide 6
    ev alâ seferin : veya yolculuk üzere, yolculukta
  35636. 5-Mâide 6
    eve ehadun : veya birisi geldi
  35637. 5-Mâide 6
    min el gâitı : tuvaletten
  35638. 5-Mâide 6
    evmestum : veya yaklaştınız, dokundunuz
  35639. 5-Mâide 6
    en nisâe : kadınlar
  35640. 5-Mâide 6
    fe lem tecidû : artık bulamazsanız
  35641. 5-Mâide 6
    en : su
  35642. 5-Mâide 6
    fe teyemmemû : o halde, o zaman teyemmum edin!
  35643. 5-Mâide 6
    saîden : toprak
  35644. 5-Mâide 6
    tayyiben : temiz olan
  35645. 5-Mâide 6
    fe imsehû : böylece, meshedin(sürün)!
  35646. 5-Mâide 6
    ve eydî-kum : ve elleriniz
  35647. 5-Mâide 6
    li yec'ale aleykum : size yapmak, çıkartmak, kılmak
  35648. 5-Mâide 6
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  35649. 5-Mâide 6
    li yutahhire-kum : sizi temizlemeyi
  35650. 5-Mâide 6
    ve li yutimme : ve tamamlamayı
  35651. 5-Mâide 6
    ni'mete-hu : nimetini
  35652. 5-Mâide 6
    aleykum : sizin üzerinize, size
  35653. 5-Mâide 6
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  35654. 5-Mâide 6
    teşkurûne : şükredersiniz
  35655. 5-Mâide 7
    ve uzkurû : ve zikredin, anın, hatırlayın!
  35656. 5-Mâide 7
    ni'mete allâhi : Allah'ın (c.c.) nimeti
  35657. 5-Mâide 7
    aleykum : sizin üzerinize
  35658. 5-Mâide 7
    ve mîsâka-hu : ve onun misaki
  35659. 5-Mâide 7
    ellezî : ki o
  35660. 5-Mâide 7
    seka-kum bi-hi : onunla sizi bağladı
  35661. 5-Mâide 7
    semi'nâ : işittik
  35662. 5-Mâide 7
    ve ata'nâ : ve itaat ettik
  35663. 5-Mâide 7
    ve ittekû allâhe : ve Allah'a (cc.) karşı takvâ sahibi olun
  35664. 5-Mâide 7
    inne allâhe : muhakkak ki Allah (c.c.)
  35665. 5-Mâide 7
    bi zâti es sudûri : göğüslerde olanı, sinelerde olanı
  35666. 5-Mâide 8
    eyyuhâ : ey!
  35667. 5-Mâide 8
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
  35668. 5-Mâide 8
    kavvâmîne : Hakkı ayakta tutup gözetenler, muhafaza edenler, üzerine mesuliyet alıp iyi idare edenler
  35669. 5-Mâide 8
    şuhedâe : şahidler
  35670. 5-Mâide 8
    bi el kıstı : adaletli
  35671. 5-Mâide 8
    veyecrimenne-kum : ve sizi sevk etmesin
  35672. 5-Mâide 8
    şeneânu : kin
  35673. 5-Mâide 8
    alâ ellâ ta'dilû : adaletsiz olmaya
  35674. 5-Mâide 8
    huve akrabu : o en yakın olandır
  35675. 5-Mâide 8
    li et takvâ : takva için, takvaya
  35676. 5-Mâide 8
    ve ittekû allâhe : ve Allâh'a (c.c.) karşı takva sahibi olun Allâh'a karşı gelmekten sakının
  35677. 5-Mâide 8
    inne allâhe : muhakkak ki Allâh (c.c.)
  35678. 5-Mâide 8
    ta'melûne : yapmakta olduğunuz
  35679. 5-Mâide 9
    vaade allahu : Allâh (cc). vaad etti
  35680. 5-Mâide 9
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
  35681. 5-Mâide 9
    ve amilû es sâlihâti : ve ıslah edici amel yapanlar, nefs tezkiyesi yapanlar
  35682. 5-Mâide 9
    lehum magfiratun : onlar için bir mağfiret vardır. (günahları sevaba çevrilir)
  35683. 5-Mâide 9
    ve ecrun azîmun : ve en büyük ecir, karşılık, mükâfat
  35684. 5-Mâide 10
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  35685. 5-Mâide 10
    keferû : inkar ettiler
  35686. 5-Mâide 10
    ve kezzebû : ve yalanladılar
  35687. 5-Mâide 10
    ulâike : işte onlar
  35688. 5-Mâide 10
    ashâbu el cehîmi : alevli ateş (cehennem) halkı
  35689. 5-Mâide 11
    eyyuhâ : ey!
  35690. 5-Mâide 11
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
  35691. 5-Mâide 11
    ni'mete allâhi : Allâh'ın (c.c.) nimetini
  35692. 5-Mâide 11
    aleykum : sizin üzerinize
  35693. 5-Mâide 11
    iz hemme : yeltendiği zaman, hamlettiği zaman
  35694. 5-Mâide 11
    en yebsutû : uzatmaya
  35695. 5-Mâide 11
    ileykum : size
  35696. 5-Mâide 11
    eydiye-hum : onların elleri, ellerini
  35697. 5-Mâide 11
    fe keffe : o zaman men etti, çekti
  35698. 5-Mâide 11
    eydiye-hum : onların elleri, ellerini
  35699. 5-Mâide 11
    ve ittekû Allâhe : ve Allâh'a karşı takvâ sahibi olun
  35700. 5-Mâide 11
    ve alâ Allâhi : ve Allâh'a (cc.)
  35701. 5-Mâide 11
    fe : o halde, artık
  35702. 5-Mâide 11
    li yetevekkeli : tevekkül etsinler!
  35703. 5-Mâide 11
    el mu'minûne : mü'minler
  35704. 5-Mâide 12
    ve lekad : ve andolsun
  35705. 5-Mâide 12
    ehaze allâhu : Allâh (c.c.) aldı
  35706. 5-Mâide 12
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  35707. 5-Mâide 12
    ve beas-nâ : venderdik, görevlendirdik
  35708. 5-Mâide 12
    isneyera : on iki
  35709. 5-Mâide 12
    nakîben : vekil, nâzır, bir topluluğu gözeten, koruyan
  35710. 5-Mâide 12
    vele allâhu : ve Allâh (c.c.) dedi (buyurdu)
  35711. 5-Mâide 12
    innî mea-kum : muhakkak ki ben sizinle beraberim
  35712. 5-Mâide 12
    le in ekamtum(u) : eğer siz mutlaka ikame ederseniz
  35713. 5-Mâide 12
    es salâte : namaz
  35714. 5-Mâide 12
    ve âteytum(u) : ve verirsiniz
  35715. 5-Mâide 12
    ez zekâte : zekât
  35716. 5-Mâide 12
    ve âmentum : ve iman ettiniz
  35717. 5-Mâide 12
    ve azzertumû-hum : ve onlara yardım ettiniz
  35718. 5-Mâide 12
    ve akradtumu allâhe : ve Allâh'a (c.c.) borç verdiniz
  35719. 5-Mâide 12
    kardan hasenen : güzel borç
  35720. 5-Mâide 12
    le ukeffirenne : ben mutlaka örterim
  35721. 5-Mâide 12
    seyyiâti-kum : sizin günahlarınız
  35722. 5-Mâide 12
    ve le udhılenne-kum : ve mutlaka sizi dahil ederim
  35723. 5-Mâide 12
    cennâtin : cennetler
  35724. 5-Mâide 12
    tecrî min tahtı-hâ : onun altından akar
  35725. 5-Mâide 12
    el enhâru : nehirler
  35726. 5-Mâide 12
    fe men kefere : artık kim inkar eder
  35727. 5-Mâide 12
    ba'delike : bundan sonra
  35728. 5-Mâide 12
    fe kad dalle : artık sapmış olur
  35729. 5-Mâide 12
    sevâe es sebîli : (Allâh'a ulaştırmak üzere) dizayn edilmiş yol
  35730. 5-Mâide 13
    fe bimâ nakdi-him : ve de onların bozmalarından dolayı, sebebi ile
  35731. 5-Mâide 13
    leannâ-hum : onları lanetledik
  35732. 5-Mâide 13
    ve cealnâ : ve yaptık, kıldık
  35733. 5-Mâide 13
    kulûbe-hum : onların kalplerini
  35734. 5-Mâide 13
    siyeten : kaskatı, karanlık, afetlerle dolu
  35735. 5-Mâide 13
    yuharrifûne : tahrif ederler, mânâlarını bozarlar
  35736. 5-Mâide 13
    el kelime : kelime
  35737. 5-Mâide 13
    an mevâdıı-hi : onu yerlerinden
  35738. 5-Mâide 13
    ve nesû : ve unuttular
  35739. 5-Mâide 13
    vetezâlu : ve zail olmaz, sürekli, devamlı olur, devam eder
  35740. 5-Mâide 13
    tettaliu : muttali olursun, maruz kalırsın
  35741. 5-Mâide 13
    alâ hâınetin : hiyanete
  35742. 5-Mâide 13
    illâ kalîlen : çok azı hariç
  35743. 5-Mâide 13
    inne allâhe : muhakkak ki Allâh (c.c.)
  35744. 5-Mâide 13
    el muhsinîne : muhsinleri
  35745. 5-Mâide 14
    ve min ellezîne : ve o onlardan, olanlardan
  35746. 5-Mâide 14
    ehaznâ : aldık
  35747. 5-Mâide 14
    fe nesû : öyle olduğu halde, gene de, unuttular
  35748. 5-Mâide 14
    fe : bu yüzden, böylece
  35749. 5-Mâide 14
    beyne-hum(u) : onların aralarına
  35750. 5-Mâide 14
    el adâvete : düşmanlık
  35751. 5-Mâide 14
    ve el bagdâe : ve kin
  35752. 5-Mâide 14
    ilâ yevmi el kıyâmeti : kıyamet gününe kadar
  35753. 5-Mâide 14
    ve sevfe : ve yakında
  35754. 5-Mâide 14
    yunebbiu-hum(u) : onlara haber verecek
  35755. 5-Mâide 14
    yasnaûne : yapıyorlar
  35756. 5-Mâide 15
    ehle el kitâbi : ey Kitap ehli (sahipleri)!
  35757. 5-Mâide 15
    kad câe-kum : size gelmişti
  35758. 5-Mâide 15
    resûlu-nâ : Resûlümüz
  35759. 5-Mâide 15
    yubeyyinu lekum : size açıklıyor
  35760. 5-Mâide 15
    kesîran : çoğunu
  35761. 5-Mâide 15
    kuntum tuhfûne : gizlemiş olduğunuz
  35762. 5-Mâide 15
    min el kitâbi : Kitap'tan
  35763. 5-Mâide 15
    ve ya'fû : ve vazgeçiyorlar
  35764. 5-Mâide 15
    an kesîrin : çoğundan
  35765. 5-Mâide 15
    kad câe-kum : size gelmişti
  35766. 5-Mâide 15
    ve kitâbun mubînun : ve apaçık bir Kitap
  35767. 5-Mâide 16
    yehdî bihi Allâhu : Allâh onunla (Resûlü ile) hidayet eder (ulaştırır)
  35768. 5-Mâide 16
    men(i) ittebea : tâbî olan kişi, kim tâbî olursa
  35769. 5-Mâide 16
    rıdvâne-hu : onun rızasına
  35770. 5-Mâide 16
    subule : yollar
  35771. 5-Mâide 16
    es selâmi : selamet, teslim
  35772. 5-Mâide 16
    ve yuhricu-hum : ve onları çıkartır
  35773. 5-Mâide 16
    min ez zulumâti : zulmetten, karanlıklardan
  35774. 5-Mâide 16
    ilâ en nûri bi izni-hî : kendi izni ile nur'a aydınlığa
  35775. 5-Mâide 16
    ve yehdî-him : ve onları hidayet eder (ulaştırır)
  35776. 5-Mâide 17
    lekad : andolsun
  35777. 5-Mâide 17
    kefere : kafir oldu
  35778. 5-Mâide 17
    ellezîne kâlû : ... diyenler
  35779. 5-Mâide 17
    inne allâhe : muhakkak ki Allâh (c.c.)
  35780. 5-Mâide 17
    huve : o
  35781. 5-Mâide 17
    el mesîhu : Mesih
  35782. 5-Mâide 17
    ibnu meryeme : Meryem oğlu
  35783. 5-Mâide 17
    fe men yemliku : o halde, öyleyse kim maliktir, kimin gücü yeter, kim mani olur?
  35784. 5-Mâide 17
    şey'en : bir şey
  35785. 5-Mâide 17
    in erâde : eğer dilerse, isterse
  35786. 5-Mâide 17
    en yuhlike : helak etmeyi
  35787. 5-Mâide 17
    el mesîhe : Mesih
  35788. 5-Mâide 17
    ibne meryeme : Meryem oğlu
  35789. 5-Mâide 17
    ve umme-hu : ve onun annesi
  35790. 5-Mâide 17
    ve menel ardı : ve yeryüzünde bulunan kimseleri
  35791. 5-Mâide 17
    cemîan : topluca, hepsini
  35792. 5-Mâide 17
    ve li Allâhi : ve Allâh'ın (cc.) dır.
  35793. 5-Mâide 17
    mulku es semâvâti : göklerin mülkü, idaresi
  35794. 5-Mâide 17
    ve el ardı : ve yeryüzü
  35795. 5-Mâide 17
    vebeyne-humâ : ve bu ikisinin arasındaki şeyler
  35796. 5-Mâide 17
    yahluku mâ yeşâu : dilediğini halk eder, yaratır
  35797. 5-Mâide 17
    ve allâhu : ve Allâh (c.c.)
  35798. 5-Mâide 17
    alâ kulli şey'in : her şeye
  35799. 5-Mâide 18
    velet(i) : ve dedi
  35800. 5-Mâide 18
    el yahûdu : yahudiler
  35801. 5-Mâide 18
    ve en nasârâ : ve hristiyanlar
  35802. 5-Mâide 18
    ebnâu allâhi : Allâh'ın (c.c.) oğulları
  35803. 5-Mâide 18
    ve ehıbbâu-hu : ve O'nun dostları, sevdikleri
  35804. 5-Mâide 18
    fe lime : o halde niçin
  35805. 5-Mâide 18
    bel entum : hayır, siz
  35806. 5-Mâide 18
    beşerun : beşer, insan
  35807. 5-Mâide 18
    mimmen (min men) halaka : yarattığı kişilerden, yarattıklarından
  35808. 5-Mâide 18
    li men yeşâu : dilediği kimseyi
  35809. 5-Mâide 18
    ve yuazzibu : ve azap eder
  35810. 5-Mâide 18
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  35811. 5-Mâide 18
    ve li Allâhi : ve Allâh'ın (c.c.)dır.
  35812. 5-Mâide 18
    mulku es semâvâti : göklerin mülkü ve idaresi,
  35813. 5-Mâide 18
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü, yer
  35814. 5-Mâide 18
    vebeyne-humâ : ve ikisinin arasındakiler
  35815. 5-Mâide 18
    ve ileyhi : ve O'na
  35816. 5-Mâide 18
    el masîru : ulaşılan yer, makam, varış yeri
  35817. 5-Mâide 19
    ehle el kitâbi : ey Kitab ehli
  35818. 5-Mâide 19
    kad câe-kum : size gelmişti
  35819. 5-Mâide 19
    resûlu-nâ : Resul'ümüz
  35820. 5-Mâide 19
    yubeyyinu lekum : size açıklıyor
  35821. 5-Mâide 19
    alâ fetretin \n(fetret) : kesintilinemde \n: (iki vak'a arasında geçen zaman)
  35822. 5-Mâide 19
    min er rusuli : bir resul
  35823. 5-Mâide 19
    en tekûlû mâ câe-nâ : 'bize gelmedi ' dersiniz diye (dememeniz için)
  35824. 5-Mâide 19
    min beşîrin : müjdeleyici
  35825. 5-Mâide 19
    venezîrin : ve bir uyarıcı olmadı (gelmedi)
  35826. 5-Mâide 19
    fe kad câe-kum : fakat, oysa size gelmişti
  35827. 5-Mâide 19
    beşîrun ve nezîrun : bir müjdeleyici ve uyarıcı
  35828. 5-Mâide 19
    ve allâhu : ve Allâh (c.c.)
  35829. 5-Mâide 19
    alâ kulli şey'in : her şeye
  35830. 5-Mâide 20
    ve iz kâle mûsâ : ve Hz. Musâ demişti
  35831. 5-Mâide 20
    ni'mete Allâhi : Allâh (c.c.)'ın nimetini
  35832. 5-Mâide 20
    aleykum : üzerinize
  35833. 5-Mâide 20
    iz ceale fî kum : o zaman içinizde kıldı
  35834. 5-Mâide 20
    enbiyâe : peygamberler, nebiler
  35835. 5-Mâide 20
    ve ceale-kum : ve sizi kıldı, yaptı
  35836. 5-Mâide 20
    mulûken : melikler, hükümdarlar
  35837. 5-Mâide 20
    ve âtâ-kum : ve size verdi
  35838. 5-Mâide 20
    lem yu'ti : vermediği şeyi
  35839. 5-Mâide 20
    ehaden : bir kimse, biri, birisi
  35840. 5-Mâide 20
    min el âlemîne : âlemlerden
  35841. 5-Mâide 21
    el arda : yere
  35842. 5-Mâide 21
    el mukaddesete : mukaddes, kutsal
  35843. 5-Mâide 21
    elletî ketebe allâhu : ki onu Allâh (c.c.) yazdı, takdir etti, farz kıldı
  35844. 5-Mâide 21
    lekum : sizin için, size
  35845. 5-Mâide 21
    veterteddû : venmeyin
  35846. 5-Mâide 21
    alâ edbâri-kum : arkanıza
  35847. 5-Mâide 21
    fe : işte o zaman
  35848. 5-Mâide 21
    tenkalibû : inkilâb edersiniz, bir halden başka bir hale dönüşürsünüz, dönersiniz
  35849. 5-Mâide 21
    hâsirîne : hüsrana uğramış olanlar
  35850. 5-Mâide 22
    inne fî-hâ kavmen : şüphesiz orada (onun içersinde) bir topluluk, bir kavim var
  35851. 5-Mâide 22
    cebbârîne : zorba
  35852. 5-Mâide 22
    ve innâ : ve muhakkak ki biz
  35853. 5-Mâide 22
    len nedhule-hâ : asla oraya girmeyiz
  35854. 5-Mâide 22
    fe in yahrucû : eğer çıkarlarsa
  35855. 5-Mâide 22
    fe : o zaman
  35856. 5-Mâide 22
    dâhılûne : dahil olanlar, girenler
  35857. 5-Mâide 23
    le raculâni : iki adam dedi
  35858. 5-Mâide 23
    min ellezîne : onlardan
  35859. 5-Mâide 23
    yehâfûne : korkarlar
  35860. 5-Mâide 23
    en'ame allâhu : Allâh'ın (c.c.) nimet verdiği
  35861. 5-Mâide 23
    aleyhima : o ikisine
  35862. 5-Mâide 23
    aleyhim(u) : onların üzerine
  35863. 5-Mâide 23
    elbe : kapı
  35864. 5-Mâide 23
    fe izâ dehaltumû-hu : böylece oradan girdiğiniz zaman
  35865. 5-Mâide 23
    fe inne-kum gâlibûne : işte muhakkak ki siz gâliplersiniz
  35866. 5-Mâide 23
    ve alâ allâhi : ve Allâh'a (cc.)
  35867. 5-Mâide 23
    fe tevekkelû : artık tevekkül edin, güvenin
  35868. 5-Mâide 23
    mu'minîne : mü'minler
  35869. 5-Mâide 24
    innâ len nedhule-hâ : muhakkak ki biz, oraya asla girmeyiz
  35870. 5-Mâide 24
    ebeden : ebediyyen, hiç bir zaman
  35871. 5-Mâide 24
    fe izheb : artık git
  35872. 5-Mâide 24
    ente ve rabbu-ke : sen ve senin Rabb'in
  35873. 5-Mâide 24
    fe kâtilâ : veylece ikiniz savaşın
  35874. 5-Mâide 24
    kâıdûne : oturup kalanlar
  35875. 5-Mâide 25
    le rabbi : Rabb'im dedi
  35876. 5-Mâide 25
    innî lâ emliku : muhakkak ki ben malik değilim, sahip olamıyorum
  35877. 5-Mâide 25
    illâ nefsî ve ahî : kendimden ve kardeşimden başkasına
  35878. 5-Mâide 25
    fefruk (fe ufruk) beyne-nâ : artık bizim aramızı ayır
  35879. 5-Mâide 25
    ve beyne : ve arasını
  35880. 5-Mâide 25
    el kavmi el fâsikîne : fâsık kâvim
  35881. 5-Mâide 26
    le : dedi
  35882. 5-Mâide 26
    fe inne-hâ : artık muhakkak ki o (orası)
  35883. 5-Mâide 26
    muharremetun : haram kılınmış
  35884. 5-Mâide 26
    aleyhim : onlara
  35885. 5-Mâide 26
    erbaîne seneten : kırk sene
  35886. 5-Mâide 26
    yetîhûneel ardı : yeryüzünde şaşkın dolaşacaklar
  35887. 5-Mâide 26
    fete'se : artık yeise kapılma, üzülme, müteessir olma
  35888. 5-Mâide 26
    alâ el kavmi : kavme
  35889. 5-Mâide 26
    el fâsikîne : fâsıklar
  35890. 5-Mâide 27
    ve utlu aleyhim : ve, onlara tilavet et, oku!
  35891. 5-Mâide 27
    nebee ibney âdeme : Hz. Adem'in iki oğlunun haberini, kıssasını
  35892. 5-Mâide 27
    bi el hakkı : hakk ile
  35893. 5-Mâide 27
    iz karrebâ kurbânen : ikisini Allâh'a yaklaştıracak birer kurban sundukları zaman
  35894. 5-Mâide 27
    fe tukubbile : o zaman kabul edilir
  35895. 5-Mâide 27
    min ehadi himâ : ikisinin birinden
  35896. 5-Mâide 27
    ve lem yutekabbel : ve kabul edilmez
  35897. 5-Mâide 27
    min el âhari : diğerinden
  35898. 5-Mâide 27
    le le aktulenne-ke : seni mutlaka öldüreceğim dedi
  35899. 5-Mâide 27
    le : dedi
  35900. 5-Mâide 27
    innemâ : sadece
  35901. 5-Mâide 27
    yetekabbelu allâhu : Allâh (c.c.) kabul eder
  35902. 5-Mâide 27
    min el muttekîne : takvâ sahiplerinden
  35903. 5-Mâide 28
    le in besadte : gerçekten eğer sen uzatırsan
  35904. 5-Mâide 28
    ileyye : bana
  35905. 5-Mâide 28
    yede-ke : senin elin, elin
  35906. 5-Mâide 28
    li taktule-nî : beni öldürmek için
  35907. 5-Mâide 28
    ene bi bâsitın : ben uzatacak değilim
  35908. 5-Mâide 28
    yediye ileyke : elimi sana
  35909. 5-Mâide 28
    li aktule-ke : seni öldürmek için
  35910. 5-Mâide 28
    innî ehâfu Allâhe : muhakkak ki ben Allâh (c.c.)'dan korkarım
  35911. 5-Mâide 28
    rabbe el âlemîne : âlemlerin Rabb'i
  35912. 5-Mâide 29
    en tebûe bi ismî : günahımı yüklenmeni (kötülüğe uğramanı)
  35913. 5-Mâide 29
    ve ismi-ke : ve senin günahın
  35914. 5-Mâide 29
    fe tekûne : o taktirde, böylece sen olursun
  35915. 5-Mâide 29
    min ashâbi en nâri : ateşin halkından, ateş halkından
  35916. 5-Mâide 29
    velike : vete bu
  35917. 5-Mâide 29
    cezâû ez zâlimîne : zâlimlerin cezası
  35918. 5-Mâide 30
    fe tavvaat : bunun üzerine tav etti, kandırdı, ikna etti
  35919. 5-Mâide 30
    lehu : onu
  35920. 5-Mâide 30
    nefsu-hu : onun nefsi
  35921. 5-Mâide 30
    katle ahî-hi : kardeşini öldürmeye
  35922. 5-Mâide 30
    fe katele-hu : böylece onu öldürdü
  35923. 5-Mâide 30
    fe asbaha : sonra oldu
  35924. 5-Mâide 30
    min el hâsirîne : hüsran uğrayanlardan, kendine yazık edenlerden
  35925. 5-Mâide 31
    fe bease allâhu : sonra Allâh (c.c.) gönderdi
  35926. 5-Mâide 31
    gurâben : bir karga
  35927. 5-Mâide 31
    yebhasuel ardı : yeri eşeleyen
  35928. 5-Mâide 31
    li yuriye-hu : ona göstermek için
  35929. 5-Mâide 31
    keyfe yuvârî : nasıl örtecek, gömecek
  35930. 5-Mâide 31
    sev'ete ahî-hi : kardeşinin cesedi
  35931. 5-Mâide 31
    leveyletâ : yazıklar olsun bana dedi
  35932. 5-Mâide 31
    e aceztu en ekûne : ... olmaktan, aciz mi oldum
  35933. 5-Mâide 31
    misle hâzâ el gurâbi : bu karga gibi
  35934. 5-Mâide 31
    fe uvâriye : böylece örtmem, gömmem (benimmmem)
  35935. 5-Mâide 31
    sev'ete ahî : kardeşimin cesedi
  35936. 5-Mâide 31
    fe asbaha : sonra oldu
  35937. 5-Mâide 31
    min en nâdimîne : pişman olanlardan
  35938. 5-Mâide 32
    min eclilike : bundan dolayı
  35939. 5-Mâide 32
    ketebnâ : yazdık
  35940. 5-Mâide 32
    alâ benî isrâîle : İsrailoğulları'na
  35941. 5-Mâide 32
    ennehu men : kim ... olduğu
  35942. 5-Mâide 32
    katele nefsen : bir kişiyi öldürdü
  35943. 5-Mâide 32
    bi gayri nefsin : bir kişi karşılığı olmaksızın
  35944. 5-Mâide 32
    ev fesâdin fi el ardı : veya yeryüzünde fesad
  35945. 5-Mâide 32
    fe keennemâ : artık ... gibidir
  35946. 5-Mâide 32
    katele ense : insanları öldürdü
  35947. 5-Mâide 32
    cemîan : topluca, bütün hepsini
  35948. 5-Mâide 32
    ve men ahyâ-hâ : ve kim onu yaşatırsa
  35949. 5-Mâide 32
    fe keennemâ : artık ... gibidir
  35950. 5-Mâide 32
    ahyâ ense : insanları yaşattı
  35951. 5-Mâide 32
    cemîan : topluca, bütün hepsini
  35952. 5-Mâide 32
    ve lekadet-hum : ve andolsun ki onlara geldi
  35953. 5-Mâide 32
    bi el beyyinâti : açık, apaçık deliller ile
  35954. 5-Mâide 32
    summe : sonra
  35955. 5-Mâide 32
    inne kesîran : hiç şüphesiz çoğu
  35956. 5-Mâide 32
    ba'delike : bundan sonra
  35957. 5-Mâide 32
    el ardı : yeryüzünde
  35958. 5-Mâide 32
    le : gerçekten
  35959. 5-Mâide 32
    musrifûne : müsrifler
  35960. 5-Mâide 33
    innemâ : ancak
  35961. 5-Mâide 33
    cezâû : ceza
  35962. 5-Mâide 33
    ellezîne yuhâribûne : o harp edenler, savaşanlar
  35963. 5-Mâide 33
    allâhe ve resûle-hu : Allâh (cc.) ve O'nun Resulu ile
  35964. 5-Mâide 33
    ve yes'avneel ardı : ve yeryuzunde çalışırlar
  35965. 5-Mâide 33
    fesâden : fesad - bozgun
  35966. 5-Mâide 33
    en yukattelû : öldürülmeleri
  35967. 5-Mâide 33
    ev yusallebû : veya asılmaları
  35968. 5-Mâide 33
    ev tukattaa eydî-him : veya ellerinin kesilmesi
  35969. 5-Mâide 33
    ve erculu-hum : ve ayaklarının
  35970. 5-Mâide 33
    ev yunfev : veya sürülmeleri
  35971. 5-Mâide 33
    min el ardı : o yerden
  35972. 5-Mâide 33
    like lehum : bu onların
  35973. 5-Mâide 33
    hızyun fî ed dunyâ : dünyada bir rezillik
  35974. 5-Mâide 33
    ve lehumel âhırati : ve onlar için âhirette vardır
  35975. 5-Mâide 34
    illâ ellezîne tâbû : tövbe edenler hariç
  35976. 5-Mâide 34
    min kabli en takdirû : ele geçirmenizden önce
  35977. 5-Mâide 34
    aleyhim : onları
  35978. 5-Mâide 34
    fa'lemû (fe ı'lemû) : artık biliniz
  35979. 5-Mâide 34
    enne Allâhe : Allâh (c.c.)'ın ... olduğunu
  35980. 5-Mâide 35
    eyyuhâ : ey!
  35981. 5-Mâide 35
    ellezîne âmenû : Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
  35982. 5-Mâide 35
    ittekû Allâhe : Allâh'a (c.c.) karşı takvâ sahibi olun
  35983. 5-Mâide 35
    ve ibtegû : ve isteyin!
  35984. 5-Mâide 35
    ileyhi el vesîlete : O'na ulaştıracak vesileyi
  35985. 5-Mâide 35
    ve câhidû fî sebîli hi : ve O'nun yolunda cihad edin
  35986. 5-Mâide 35
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  35987. 5-Mâide 35
    tuflihûne : felâha, kurtuluşa erersiniz
  35988. 5-Mâide 36
    inne : muhakkak ki
  35989. 5-Mâide 36
    ellezîne keferû : kâfir olan kimseler
  35990. 5-Mâide 36
    lev enne lehum : eğer onların olsa
  35991. 5-Mâide 36
    mâ fî el ardı cemîan : yeryüzünde bulunanların hepsi
  35992. 5-Mâide 36
    ve misle-hu mea-hu : ve onunla birlikte bir misli daha
  35993. 5-Mâide 36
    li yeftedû bi-hi : onu fidye vermek, feda etmek için
  35994. 5-Mâide 36
    yevmi el kıyâmeti : kıyamet günü
  35995. 5-Mâide 36
    tukubbile : kabul olunmaz
  35996. 5-Mâide 36
    ve lehum : ve onlar için vardır
  35997. 5-Mâide 36
    azâbun elîmun : acı azap
  35998. 5-Mâide 37
    yurîdûne : isterler
  35999. 5-Mâide 37
    en yahrucû : çıkmak
  36000. 5-Mâide 37
    min en nâri : ateşten
  36001. 5-Mâide 37
    ve mâ hum : ve onlar değiller
  36002. 5-Mâide 37
    bi hâricîne min-hâ : oradan çıkacak
  36003. 5-Mâide 37
    ve lehum : ve onlar için vardır
  36004. 5-Mâide 38
    ve es sâriku : ve hırsız (erkek)
  36005. 5-Mâide 38
    ve es sârikatu : ve hırsız (kadın)
  36006. 5-Mâide 38
    fe iktaû : o halde, ...olmak üzere kesin
  36007. 5-Mâide 38
    eydiye humâ : ikisinin ellerini
  36008. 5-Mâide 38
    cezâen : ceza, karşılık, bedel olarak
  36009. 5-Mâide 38
    bimâ kesebâ : kazandıklarından, yaptıklarından dolayı
  36010. 5-Mâide 38
    nekâlen : ibret verici, korkunç bir ceza olarak
  36011. 5-Mâide 38
    ve allâhu : ve Allâh (c.c.)
  36012. 5-Mâide 39
    fe menbe : artık kim tövbe ederse
  36013. 5-Mâide 39
    ve aslaha : ve ıslah oldu, düzeldi
  36014. 5-Mâide 39
    fe inne allâhe : o taktirde muhakkak ki Allâh (c.c.)
  36015. 5-Mâide 39
    yetûbu aleyhi : onun tövbesini kabul eder
  36016. 5-Mâide 39
    inne allâhe : muhakkak ki Allâh (cc.)
  36017. 5-Mâide 40
    e lem ta'lem : biimiyor musun?
  36018. 5-Mâide 40
    enne Allâhe : Allâh (c.c.)'ın ...olduğunu
  36019. 5-Mâide 40
    lehu mulku : mülk, idare, O'nun
  36020. 5-Mâide 40
    es semâvâti : semâlar, gökler
  36021. 5-Mâide 40
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü, yer
  36022. 5-Mâide 40
    men yeşâu : dilediği kişi, dilediği
  36023. 5-Mâide 40
    ve yagfiru : ve mağfiret eder (günahları sevaba çevirir)
  36024. 5-Mâide 40
    li men yeşâu : dilediği kişiyi, dilediğini
  36025. 5-Mâide 40
    ve Allâhu : ve Allâh (c.c.)
  36026. 5-Mâide 40
    alâ kulli şey'in : her şeye
  36027. 5-Mâide 41
    eyyuhâ er resûlu : ey Resul
  36028. 5-Mâide 41
    lâ yahzun-ke : seni üzmesin (mahzun etmesin)
  36029. 5-Mâide 41
    ellezîne yusâriûne : yarışan kimseler, yarışanlar
  36030. 5-Mâide 41
    el kufri : inkarda, küfürde
  36031. 5-Mâide 41
    min ellezîne : o kimselerden, onlardan
  36032. 5-Mâide 41
    kâlû âmennâ : iman ettik, âmenû olduk (Allâh'a teslim olmayı diledik) dediler
  36033. 5-Mâide 41
    bi efvâhi-him : ağızları ile
  36034. 5-Mâide 41
    ve lem tu'min : ve îmân etmedi
  36035. 5-Mâide 41
    ve min ellezîne : ve o kimselerden, onlardan, ..olanlardan
  36036. 5-Mâide 41
    semmâûne : kulak verenler, çok iyi dinleyenler
  36037. 5-Mâide 41
    li el kezibi : yalan için
  36038. 5-Mâide 41
    semmâûne : kulak verenler, çok iyi dinleyenler
  36039. 5-Mâide 41
    li kavmin âharîne : diğer kavime, başka bir kavime
  36040. 5-Mâide 41
    lem ye'tu-ke : sana gelmez
  36041. 5-Mâide 41
    yuharrifûne : tahrif ediyorlar, değiştiriyorlar
  36042. 5-Mâide 41
    el kelime : kelime
  36043. 5-Mâide 41
    mevâdıı-hi : onun yeri
  36044. 5-Mâide 41
    yekûlûne : diyorlar
  36045. 5-Mâide 41
    fe huzû-hu : o zaman, o taktirde onu alın
  36046. 5-Mâide 41
    ve in lem tu'tev-hu : ve eğer o verilmezse
  36047. 5-Mâide 41
    fahzerû (fe ıhzerû) : o zaman, o taktirde kaçının, sakının
  36048. 5-Mâide 41
    ve men yuridi : ve kimi isterse
  36049. 5-Mâide 41
    fitnete-hu : onun fitneye düşmesi
  36050. 5-Mâide 41
    fe len temlike lehu : artık sen onun için asla birşeye mani olmaya malik (sahip) değilsin, mani olacak (olabilecek) değilsin
  36051. 5-Mâide 41
    min allâhi şey'en : Allâh (c.c.)'tan birşey
  36052. 5-Mâide 41
    ulâike ellezîne : işte o kimseler
  36053. 5-Mâide 41
    lem yuridi Allâhu : Allâh (c.c.) dilemedi
  36054. 5-Mâide 41
    en yutahhire : temizlemeyi
  36055. 5-Mâide 41
    kulûbe-hum : onların kalpleri
  36056. 5-Mâide 41
    lehumed dunyâ : onlar için dünyada vardır
  36057. 5-Mâide 41
    ve lehumel âhıreti : ve onlara ahirette vardır
  36058. 5-Mâide 42
    semmâûne : kulak verenler, çok iyi dinleyenler
  36059. 5-Mâide 42
    li el kezibi : yalanı
  36060. 5-Mâide 42
    ekkâlûne li es suhti : haramı çok yiyenler
  36061. 5-Mâide 42
    fe : bundan sonra, sonra
  36062. 5-Mâide 42
    in câu-ke : eğer sana gelirlerse
  36063. 5-Mâide 42
    fahkum (fe uhkum) : o taktirdekmet, hüküm ver
  36064. 5-Mâide 42
    beyne-hum : onların aralarında
  36065. 5-Mâide 42
    ev a'rıd an-hum : veya onlardan yüz çevir
  36066. 5-Mâide 42
    ve in tu'rıd an-hum : ve eğer onlardan yüz çevirirsen
  36067. 5-Mâide 42
    fe len yadurrû-ke : artık onlar sana asla zarar veremezler
  36068. 5-Mâide 42
    şey'en : birşey
  36069. 5-Mâide 42
    ve in hakemte : ve eğerkmedersen
  36070. 5-Mâide 42
    fahkum (fe uhkum) : o taktirdekmet,hüküm ver
  36071. 5-Mâide 42
    beyne-hum bi el kısti : aralarında adalet ile
  36072. 5-Mâide 42
    inne allâhe : muhakkak ki Allâh (c.c.)
  36073. 5-Mâide 42
    el muksıtîne : muksıtîn olanlar, âdil, adâletli olanlar
  36074. 5-Mâide 43
    ve keyfe : ve nasıl
  36075. 5-Mâide 43
    yuhakkimûne-ke : sana hüküm verdiriyorlar (seni hakem yapıyorlar)
  36076. 5-Mâide 43
    ve inde-hum(u) : ve onların yanında var
  36077. 5-Mâide 43
    et tevrâtu : Tevrat
  36078. 5-Mâide 43
    summe yetevellevne : sonra dönüyorlar
  36079. 5-Mâide 43
    min ba'di zâlike : bundan sonra
  36080. 5-Mâide 43
    ve mâ ulâike : vete onlar değildir
  36081. 5-Mâide 43
    bi el mu'minîne : mü'minler
  36082. 5-Mâide 44
    innâ enzelnâ : muhakkak ki biz indirdik
  36083. 5-Mâide 44
    et tevrâte : Tevratı
  36084. 5-Mâide 44
    fî- hâ huden ve nûrun : içinde hidayet ve nur vardır
  36085. 5-Mâide 44
    bi-hâ en nebiyyûne : Peygamber'ler (a.s.) onunla
  36086. 5-Mâide 44
    ellezîne eslemû : teslim olmuş olanlar
  36087. 5-Mâide 44
    li ellezîne : o kimseler için, onlar için, onlara
  36088. 5-Mâide 44
    ve er rabbâniyyûne : ve Rabbaniler, kendilerini Rabblerine adamış olanlar
  36089. 5-Mâide 44
    ve el ahbâru : zahidler, yahudi âlimler, hahamlar
  36090. 5-Mâide 44
    ve kânû aleyhi : ve onun üzerine oldular
  36091. 5-Mâide 44
    şuhedâe : şahidler
  36092. 5-Mâide 44
    fe lâ tahşevû : artık korkmayın
  36093. 5-Mâide 44
    ense : insanlar
  36094. 5-Mâide 44
    vahşevni (ve ıhşev-ni) : ve benden korkun
  36095. 5-Mâide 44
    veteşterû : ve satmayın
  36096. 5-Mâide 44
    semenen kalîlen : az bir pahaya, değere
  36097. 5-Mâide 44
    ve men : ve kim
  36098. 5-Mâide 44
    lem yahkum : hükmetmez
  36099. 5-Mâide 44
    bi mâ enzele allâhu : Allâh'ın (c.c.) indirdiği ile
  36100. 5-Mâide 44
    fe ulâike hum(u) : o taktirde, işte onlar, onlar
  36101. 5-Mâide 44
    el kâfirûne : kâfirler
  36102. 5-Mâide 45
    ve ketebnâ aleyhim : ve onların üzerine yazdık, farz kıldık
  36103. 5-Mâide 45
    enne : ... olduğunu
  36104. 5-Mâide 45
    en nefse bi en nefsi : cana can ile
  36105. 5-Mâide 45
    ve el ayne bi el ayni : veze göz ile
  36106. 5-Mâide 45
    ve el enfe bi el enfi : ve buruna burun ile
  36107. 5-Mâide 45
    ve el uzune bi el uzuni : ve kulağa kulak ile
  36108. 5-Mâide 45
    ve es sinne bi es sinni : ve dişe diş ile
  36109. 5-Mâide 45
    ve el curûha : ve yaralara, yaralanmaya
  36110. 5-Mâide 45
    fe men : artık kim
  36111. 5-Mâide 45
    tesaddaka bi-hi : onu sadaka olarak bağışlar
  36112. 5-Mâide 45
    fe huve : artık o
  36113. 5-Mâide 45
    keffâratun lehu : kendisi için bir kefâret olur (günahlara kefâret)
  36114. 5-Mâide 45
    ve men lem yahkum : ve kim hükmetmezse
  36115. 5-Mâide 45
    bi mâ enzele allâhu : Allâh'ın (cc.) indirdiği şey ile
  36116. 5-Mâide 45
    fe ulâike : o taktirdete onlar
  36117. 5-Mâide 45
    ez zâlimûne : zâlimler
  36118. 5-Mâide 46
    ve kaffeynâ : venderdik
  36119. 5-Mâide 46
    bi îsâ ibni meryeme : Hz. Meryem'in oğlu İsa'yı (a.s.)
  36120. 5-Mâide 46
    limâ beyne yedeyhi : elleri arasındakini, ellerindekini, yanlarındakini
  36121. 5-Mâide 46
    min et tevrâti : Tevrat'tan
  36122. 5-Mâide 46
    ve âteynâ-hu el incîle : ve ona İncil'i verdik
  36123. 5-Mâide 46
    fî hi huden ve nûrun : onun içinde bir hidayet ve bir nur vardır
  36124. 5-Mâide 46
    ve musaddıkan : ve tasdik edici olarak, doğrulayıcı olarak
  36125. 5-Mâide 46
    limâ beyne yedeyhi : elleri arasındakini, ellerindekini, yanlarındakini
  36126. 5-Mâide 46
    min et tevrâti : Tevrat'tan
  36127. 5-Mâide 46
    ve huden : ve bir hidayet, hidayete erdiren, hidayete erdirici olan
  36128. 5-Mâide 46
    ve mevzeten : ve vaaz edici olan, öğüt verici olan
  36129. 5-Mâide 46
    li el muttekîne : takva sahipleri için, takva sahiplerine
  36130. 5-Mâide 47
    ve li yahkum : vekmetsinler!
  36131. 5-Mâide 47
    ehlu el incîli : İncil sahipleri
  36132. 5-Mâide 47
    bi mâ enzele : indirdiği şey ile
  36133. 5-Mâide 47
    ve men lem yahkum : ve kim hükmetmezse
  36134. 5-Mâide 47
    bi mâ enzele allâhu : Allâh'ın (c.c.) indirdiği ile
  36135. 5-Mâide 47
    fe ulâike : o taktirdete onlar
  36136. 5-Mâide 47
    el fâsıkûne : fâsıklar
  36137. 5-Mâide 48
    ve enzelnâ ileyke : ve sana indirdik
  36138. 5-Mâide 48
    el kitâbe bi el hakkı : kitabı hak ile
  36139. 5-Mâide 48
    limâ beyne yedeyhi : onların elleri arasındakini, ellerindekini
  36140. 5-Mâide 48
    min el kitâbi : kitaptan
  36141. 5-Mâide 48
    ve muheyminen : ve koruyucu olarak
  36142. 5-Mâide 48
    aleyhi : onu, onun üzerine
  36143. 5-Mâide 48
    fahkum (fe uhkum) beyne-hum : artık onların arasında hükmet
  36144. 5-Mâide 48
    bimâ enzele allâhu : Allah'ın (c.c.) indirdiği şey ile
  36145. 5-Mâide 48
    vetettebi' : ve tâbi olma, uyma
  36146. 5-Mâide 48
    ehvâe-hum : onların hevesleri, hevaları, nefslerinin istekleri
  36147. 5-Mâide 48
    ammâ (an mâ) câe-ke : sana gelenden
  36148. 5-Mâide 48
    min el hakkı : Hakk'tan
  36149. 5-Mâide 48
    li kullin cealnâ : hepiniz için kıldık, yaptık
  36150. 5-Mâide 48
    şir'aten : şeriat
  36151. 5-Mâide 48
    ve minhâcen : ve açık bir yol, belli bir yol
  36152. 5-Mâide 48
    ve lev şâe allâhu : ve şayet Allâh (cc.) dileseydi
  36153. 5-Mâide 48
    le ceale-kum : elbette sizi kılardı, yapardı
  36154. 5-Mâide 48
    ummeten vâhıdeten : tek bir ümmet
  36155. 5-Mâide 48
    ve lâkin : ve lakin, fakat, ancak, öyle ki
  36156. 5-Mâide 48
    li yebluve-kum : sizi sınamak için
  36157. 5-Mâide 48
    fe istebikû el hayrâti : o halde hayırlarda yarışın!
  36158. 5-Mâide 48
    merciu-kum : sizin merciiniz, dönüşünüz
  36159. 5-Mâide 48
    cemîan : topluca, hep birlikte (hepinizin)
  36160. 5-Mâide 48
    fe yunebbiu-kum : o zaman size haber verecek
  36161. 5-Mâide 48
    tahtelifûne : ihtilâfa (ayrılığa) düşersiniz
  36162. 5-Mâide 49
    ve en ihkum : vekmetmek (hükmet)
  36163. 5-Mâide 49
    beyne-hum : onların aralarında
  36164. 5-Mâide 49
    bi mâ enzele allâhu : Allâh'ın (c.c.) indirdiği ile
  36165. 5-Mâide 49
    vetettebi' : ve tâbi olma, uyma!
  36166. 5-Mâide 49
    ehvâe-hum : onların hevâları, hevesleri, nefislerinin istekleri
  36167. 5-Mâide 49
    ve ıhzer-hum : ve onlardan sakın
  36168. 5-Mâide 49
    en yeftinû-ke : seni fitneye düşürmeleri
  36169. 5-Mâide 49
    enzele allâhu ileyke : Allâh'ın (cc.) sana indirdiği şey
  36170. 5-Mâide 49
    fe in tevellev : bundan sonra eğer yüz çevirirlerse
  36171. 5-Mâide 49
    fa'lem (fe ı'lem) : o taktirde bil ki
  36172. 5-Mâide 49
    ennemâ : artık, ama, zaten
  36173. 5-Mâide 49
    en yusîbe-hum : onlara isabet ettirmek (musibete uğratmak)
  36174. 5-Mâide 49
    ve inne kesîran : ve muhakkak ki çoğu
  36175. 5-Mâide 49
    min en nâsi : insanlardan
  36176. 5-Mâide 49
    le fâsıkûne : elbette, gerçekten fâsıklar
  36177. 5-Mâide 50
    e : mı?
  36178. 5-Mâide 50
    fe : o halde, hâlâ
  36179. 5-Mâide 50
    hukme : hüküm
  36180. 5-Mâide 50
    elhiliyyeti : cahiliyet devri
  36181. 5-Mâide 50
    yebgûne : istiyorlar
  36182. 5-Mâide 50
    ve men ahsenu : ve kim enzel, daha güzel
  36183. 5-Mâide 50
    hukmen : hüküm
  36184. 5-Mâide 50
    li kavmin yûkınûne : yakîn sahibi olan (kesin inanan) bir kavim (toplum) iç
  36185. 5-Mâide 51
    eyyuhâ : ey!
  36186. 5-Mâide 51
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar (Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler)
  36187. 5-Mâide 51
    tettehızû : edinmeyin
  36188. 5-Mâide 51
    el yehûde : yahudiler
  36189. 5-Mâide 51
    ve en nasârâ : ve hristiyanlar
  36190. 5-Mâide 51
    evliyâe : veliler, dostlar
  36191. 5-Mâide 51
    evliyâu : veliler, dostlar
  36192. 5-Mâide 51
    ve men : ve kim
  36193. 5-Mâide 51
    yetevelle-hum : onlara dönerse
  36194. 5-Mâide 51
    fe inne-hu : artık o mutlaka
  36195. 5-Mâide 51
    inne allâhe : muhakkak ki Allâh (cc.)
  36196. 5-Mâide 51
    yehdî : hidayete erdirmez
  36197. 5-Mâide 51
    el kavme : kavim, toplum
  36198. 5-Mâide 51
    ez zâlimîne : zâlimler
  36199. 5-Mâide 52
    fe : işte, böylece
  36200. 5-Mâide 52
    terâ : görürsün
  36201. 5-Mâide 52
    ellezîne : o kimseler, onlar
  36202. 5-Mâide 52
    yusâriûne : koşuşurlar
  36203. 5-Mâide 52
    yekûlûne : derler
  36204. 5-Mâide 52
    en tusîbe-nâ : bize isabet etmesi
  36205. 5-Mâide 52
    fe asâ allâhu : oysa, umulur ki Allâh (cc.)
  36206. 5-Mâide 52
    en ye'tiye bi el fethi : bir fethi, bir zaferi getirmesi
  36207. 5-Mâide 52
    ev emrin min indi-hi : veya katından bir emr
  36208. 5-Mâide 52
    fe yusbihû : o zaman, böylece olurlar
  36209. 5-Mâide 52
    alâ mâ eserrû : gizledikleri şeye
  36210. 5-Mâide 52
    enfusi-him : kendilerinde
  36211. 5-Mâide 52
    nâdimîne : pişman olanlar
  36212. 5-Mâide 53
    ve yekûlu : ve derler
  36213. 5-Mâide 53
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar (Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı yaşarken dileyenler)
  36214. 5-Mâide 53
    e hâulâi ellezîne : bunlar o kimseler mi?, onlar bunlar mı?
  36215. 5-Mâide 53
    aksemû bi allâhi : Allâh'a (cc.) yemin ettiler (kasem edenler)
  36216. 5-Mâide 53
    cehde eymâni-him : yeminlerinde cehd ettiler var gücüyle yemin ettiler
  36217. 5-Mâide 53
    inne-hum : muhakkak ki onlar, kendileri
  36218. 5-Mâide 53
    le mea-kum : elbette, mutlaka sizinle beraber
  36219. 5-Mâide 53
    fe asbahû : böylece oldular
  36220. 5-Mâide 53
    hâsirîne : hüsrana uğrayanlar, hüsrana uğrayan kimseler
  36221. 5-Mâide 54
    eyyuhâ : ey!
  36222. 5-Mâide 54
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar (Allâh'a ulaşmayı yaşarken dileyenler)
  36223. 5-Mâide 54
    men yertedde : kim gerinerse
  36224. 5-Mâide 54
    fe sevfe ye'tî allâhu : o zaman Allâh (cc.) getirecek
  36225. 5-Mâide 54
    ve yuhıbbûne-hu : ve onu severler
  36226. 5-Mâide 54
    ezilletin : daha alçak gönüllü
  36227. 5-Mâide 54
    alâ el mu'minîne : mü'minlere karşı
  36228. 5-Mâide 54
    eizzetin : daha izzetli, vakarlı, şerefli
  36229. 5-Mâide 54
    alâ el kâfirîne : kâfirlere
  36230. 5-Mâide 54
    yucâhidûne : cihad ederler
  36231. 5-Mâide 54
    sebîli allâhi : Allâh'ın (cc.) yolunda
  36232. 5-Mâide 54
    veyehâfûne : ve korkmazlar
  36233. 5-Mâide 54
    levmete lâimin : kınayanın kınaması
  36234. 5-Mâide 54
    like fadlu allâhi : işte bu Allâh'ın (cc.) fazlı
  36235. 5-Mâide 54
    yu'tîhi men yeşâu : onu dilediğine verir
  36236. 5-Mâide 54
    ve allâhu : ve Allâh (cc.)
  36237. 5-Mâide 55
    innemâ : sadece, ancak
  36238. 5-Mâide 55
    veliyyu-kum(u) : sizin veliniz, dostunuz
  36239. 5-Mâide 55
    allâhu ve resûlu-hu : Allâh (cc.) ve O'nun Resulü
  36240. 5-Mâide 55
    ve ellezîne âmenû : ve âmenû olan kimseler, Allâh'a ulaşmayı dileyenler
  36241. 5-Mâide 55
    ellezîne yukîmûne : o kimseler ikame ederler
  36242. 5-Mâide 55
    es salâte : namaz
  36243. 5-Mâide 55
    ve yu'tûne : ve verirler
  36244. 5-Mâide 55
    ez zekâte : zekat
  36245. 5-Mâide 55
    ve hum : ve onlar
  36246. 5-Mâide 55
    râkıûne : rüku edenler, Allâh'ın önünde saygıyla baş eğenler
  36247. 5-Mâide 56
    ve men yetevelle : ve kim dönerse, venen kimseler
  36248. 5-Mâide 56
    allâhe ve resûle-hu : Allâh (cc.) ve O'nun Resulü
  36249. 5-Mâide 56
    ve ellezîne âmenû : ve âmenû olan kimseler, Allâh'a ulaşmayı ve teslim olmayı dileyenler
  36250. 5-Mâide 56
    fe : artık, işte
  36251. 5-Mâide 56
    inne : muhakkak ki
  36252. 5-Mâide 56
    zbe allâhi : Allâh'ın (cc.) taraftarı
  36253. 5-Mâide 56
    hum(u) el gâlibûne : onlar gâlip olanlardır
  36254. 5-Mâide 57
    eyyuhâ : ey!
  36255. 5-Mâide 57
    ellezîne âmenû : yaşarken Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
  36256. 5-Mâide 57
    tettehızû : edinmeyin
  36257. 5-Mâide 57
    ellezîne ettehazû : edinen kimseler
  36258. 5-Mâide 57
    ne-kum : dininizi
  36259. 5-Mâide 57
    huzuven ve leiben : eğlence, alay ve oyun
  36260. 5-Mâide 57
    min ellezîne : o kimselerden
  36261. 5-Mâide 57
    ûtû el kitâbe : kitab verildiler
  36262. 5-Mâide 57
    ve el kuffâra : vefirler
  36263. 5-Mâide 57
    evliyâe : veliler, dostlar
  36264. 5-Mâide 57
    ve ittekû allâhe : ve Allâh'a karşı takva sahibi olun
  36265. 5-Mâide 57
    mu'minîne : mü'minler, îmân edenler
  36266. 5-Mâide 58
    ve izâ nâdeytum : ve nida ettiğiniz, çağırdığınız zaman
  36267. 5-Mâide 58
    ilâ es salâti : namaza
  36268. 5-Mâide 58
    ittehazû-hâ huzuven : onu alay konusu edindiler
  36269. 5-Mâide 58
    ve leiben : ve oyun
  36270. 5-Mâide 58
    like : bu
  36271. 5-Mâide 58
    bi enne-hum : onların olmaları sebebiyle
  36272. 5-Mâide 58
    kavmun lâ ya'kılûne : aklını kullanmayan, akıl etmeyen bir kavim
  36273. 5-Mâide 59
    ehle el kitâbi : ey Kitab ehli, kitab sahipleri
  36274. 5-Mâide 59
    hel : mi?, mı?
  36275. 5-Mâide 59
    tenkımûne : çekemiyorsunuz, beğenmiyorsunuz
  36276. 5-Mâide 59
    en âmennâ : âmenû olmamız (iman etmemiz)
  36277. 5-Mâide 59
    veunzile ileynâ : ve bize indirilen şeye
  36278. 5-Mâide 59
    veunzile : ve indirilene
  36279. 5-Mâide 59
    ve enne : ve muhakkak ki
  36280. 5-Mâide 59
    eksere-kum : sizin çoğunuz
  36281. 5-Mâide 59
    fâsıkûne : fâsıklar
  36282. 5-Mâide 60
    hel unebbiu-kum : size haber vereyim mi
  36283. 5-Mâide 60
    bi şerrin min zâlike : bundan daha kötüsünü
  36284. 5-Mâide 60
    mesûbeten : kesinleşmiş bir ceza
  36285. 5-Mâide 60
    inde allâhi : Allâh'ın (cc.) katında
  36286. 5-Mâide 60
    men leane-hu allâhu : Allâh'ın (cc.) onu lanetlediği kimse
  36287. 5-Mâide 60
    ve gadıbe aleyhi : ve ona gazap, öfke duydu
  36288. 5-Mâide 60
    ve ceale min-hum(u) : ve onlardan kıldı, yaptı
  36289. 5-Mâide 60
    elradete : maymunlar
  36290. 5-Mâide 60
    ve el hanâzîre : ve domuzlar
  36291. 5-Mâide 60
    ve abede : ve kul oldu (kul yaptı)
  36292. 5-Mâide 60
    et tâgûte : tâgut (şeytan ve avânesi)
  36293. 5-Mâide 60
    ulâike : işte onlar
  36294. 5-Mâide 60
    şerrun mekânen : en şerli, en kötü olan mekan, yer
  36295. 5-Mâide 60
    ve edallu : ve en çok sapanlar
  36296. 5-Mâide 60
    sevâi es sebîli : sevvâ edilmiş (Allâh'a ulaştırmak üzere dizayn edilmiş) yol
  36297. 5-Mâide 61
    ve izâ câû-kum : ve size geldikleri zaman
  36298. 5-Mâide 61
    kâlû âmennâ : iman ettik dediler
  36299. 5-Mâide 61
    ve kad dehalû : ve girmişlerdir.
  36300. 5-Mâide 61
    bi el kufri : küfür ile
  36301. 5-Mâide 61
    ve hum : ve onlar
  36302. 5-Mâide 61
    ve allâhu a'lemu : ve Allâh (cc.) daha iyi bilir, çok iyi bilir
  36303. 5-Mâide 61
    yektumûne : gizliyorlar
  36304. 5-Mâide 62
    ve terâ kesîran : ve çoğunu görürsün
  36305. 5-Mâide 62
    yusâriûneel ismi : günahda yarışırlar
  36306. 5-Mâide 62
    ve el udvâni : ve düşmanlık
  36307. 5-Mâide 62
    ve ekli-him(u) es suhte : ve onların haram yemeleri
  36308. 5-Mâide 62
    lebi'se mâ kânû : oldukları şey ne kötü
  36309. 5-Mâide 62
    ya'melûne : yapıyorlar
  36310. 5-Mâide 63
    levyenhâ-hum(u) : onları nehy etmeli (men etmeli) değiller miydi?
  36311. 5-Mâide 63
    er rabbâniyyûne : Rabbanîler, din âlimleri
  36312. 5-Mâide 63
    ve el ahbâru : ve hahamlar, zâhitler
  36313. 5-Mâide 63
    el isme : günah
  36314. 5-Mâide 63
    ve eklihim(u) es suhte : ve onların haram yemeleri
  36315. 5-Mâide 63
    lebi'se mâ kânû : oldukları şey ne kötü
  36316. 5-Mâide 63
    yasneûne : yapıyorlar
  36317. 5-Mâide 64
    velet(i) el yehûdu : ve yahudiler dedi
  36318. 5-Mâide 64
    yedu allâhi : Allâh'ın (cc.) eli
  36319. 5-Mâide 64
    maglûletun : bağlanmış
  36320. 5-Mâide 64
    gullet eydî-him : onların elleri bağlandı
  36321. 5-Mâide 64
    ve luinû : ve lanetlendiler
  36322. 5-Mâide 64
    bel : bilâkis, hayır
  36323. 5-Mâide 64
    yedâ-hu : O'nun eli
  36324. 5-Mâide 64
    mebsûtatâni : ikisi de açık, (bol ihsanda bulunur)
  36325. 5-Mâide 64
    keyfe yeşâû : nasıl dilerse, nasıl isterse öyle
  36326. 5-Mâide 64
    ve le yezîdenne : ve mutlaka arttırır
  36327. 5-Mâide 64
    kesîran min-hum : onlardan bir çoğu
  36328. 5-Mâide 64
    unzile ileyke : sana indirilen şey
  36329. 5-Mâide 64
    min rabbi-ke : Rabb'inden
  36330. 5-Mâide 64
    tugyanen ve kufren : azgınlık ve küfrü
  36331. 5-Mâide 64
    ve elkaynâ : ve ilka ettik, ulaştırdık
  36332. 5-Mâide 64
    beyne-hum(u) : onların arasına
  36333. 5-Mâide 64
    el adâvete : düşmanlık
  36334. 5-Mâide 64
    ve el bagdâe : ve kin
  36335. 5-Mâide 64
    ilâ yevmi : gününe kadar
  36336. 5-Mâide 64
    el kıyâmeti : kıyamet
  36337. 5-Mâide 64
    kullemâ : her defasında, her ne zaman ...olsa
  36338. 5-Mâide 64
    evkadû : yaktılar
  36339. 5-Mâide 64
    nâran li el harbi : harb için, savaş için ateş
  36340. 5-Mâide 64
    etfee-hâ allâhu : Allâh (cc.) onu söndürdü
  36341. 5-Mâide 64
    ve yes'avne : ve koşuşurlar, çalışırlar
  36342. 5-Mâide 64
    el ardı : yeryüzünde
  36343. 5-Mâide 64
    fesâden : fesat çıkarmak
  36344. 5-Mâide 64
    ve allâhu : ve Allâh (cc.)
  36345. 5-Mâide 64
    el mufsidîne : fesat çıkaranlar, bozguncular
  36346. 5-Mâide 65
    ve lev enne : ve şayet, eğer olsa
  36347. 5-Mâide 65
    ehle el kitâbi : kitap ehli, kitap sahipleri
  36348. 5-Mâide 65
    âmenû : âmenû oldular, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ulaşmayı dilediler
  36349. 5-Mâide 65
    vettekav (ve ittekav) : ve takvâ sahibi oldular
  36350. 5-Mâide 65
    le keffernâ : elbette örttük
  36351. 5-Mâide 65
    an-hum seyyiâti-him : onlardan günahlarını
  36352. 5-Mâide 65
    ve le edhalnâ-hum : ve elbette onları, dahil ettik koyduk
  36353. 5-Mâide 65
    cennâti en naîmi : Naîm cennetleri
  36354. 5-Mâide 66
    ve lev enne-hum : ve eğer onlar ...olsaydı
  36355. 5-Mâide 66
    ekâmû : ikâme ettiler, gereği gibi uyguladılar
  36356. 5-Mâide 66
    et tevrâte : Tevrat
  36357. 5-Mâide 66
    ve el incîle : ve İncil
  36358. 5-Mâide 66
    veunzile ileyhim : ve onlara indirilen şey
  36359. 5-Mâide 66
    le ekelû : mutlaka yerlerdi
  36360. 5-Mâide 66
    min fevkı-him : üstlerinden
  36361. 5-Mâide 66
    ve min tahti : ve altından
  36362. 5-Mâide 66
    erculi-him : ayakları
  36363. 5-Mâide 66
    ummetun : ümmet
  36364. 5-Mâide 66
    muktesıdetun : muktesid, mutedil, orta, evliyalık mertebesine ulaşmış henüz daimi zikre ulaşmamış olanlar
  36365. 5-Mâide 66
    ve kesîrun min-hum : ve onlardan birçoğu
  36366. 5-Mâide 66
    e : kötü
  36367. 5-Mâide 66
    mâ ya'melûne : yaptıkları şey
  36368. 5-Mâide 67
    eyyuhâ er resûlu : ey Resul
  36369. 5-Mâide 67
    bellig : tebliğ et!
  36370. 5-Mâide 67
    unzile ileyke : sana indirileni
  36371. 5-Mâide 67
    min rabbi-ke : Rabb'inden
  36372. 5-Mâide 67
    ve in lem tef'al : ve eğer yapmazsan
  36373. 5-Mâide 67
    fe : işte o zaman, o taktirde
  36374. 5-Mâide 67
    bellagte : sen tebliğ etmezsin, duyurmazsın
  36375. 5-Mâide 67
    risâlete-hu : O'nun risâletini (gönderdiğini, elçiliğini)
  36376. 5-Mâide 67
    ve allâhu : ve Allâh (cc.)
  36377. 5-Mâide 67
    ya'sımu-ke : seni korur
  36378. 5-Mâide 67
    min en nâsi : insanlardan
  36379. 5-Mâide 67
    inne allâhe : muhakkak ki Allâh (cc.)
  36380. 5-Mâide 67
    yehdî : hidâyet etmez, hidayete erdirmez
  36381. 5-Mâide 67
    el kavme el kâfirîne : kâfirler topluluğu, kâfirler kavmi
  36382. 5-Mâide 68
    ehli el kitâbi : ey kitap ehli, kitab sahipleri!
  36383. 5-Mâide 68
    lestum alâ şey'in : siz bir şey üzerinde değilsiniz
  36384. 5-Mâide 68
    et tevrâte : Tevrat
  36385. 5-Mâide 68
    ve el incîle : ve İncil
  36386. 5-Mâide 68
    veunzile : ve indirilen şey
  36387. 5-Mâide 68
    ileykum : size
  36388. 5-Mâide 68
    ve le yezîdenne : ve mutlaka arttırır
  36389. 5-Mâide 68
    kesîren min-hum : onlardan bir çoğu
  36390. 5-Mâide 68
    unzile ileyke : sana indirilen şey
  36391. 5-Mâide 68
    min rabbi-ke : Rabb'inden
  36392. 5-Mâide 68
    tugyanen ve kufran : azgınlık ve küfür
  36393. 5-Mâide 68
    fete'se : artık üzülme
  36394. 5-Mâide 68
    alâ el kavmi : kavime
  36395. 5-Mâide 68
    el kâfirîne : kâfirler
  36396. 5-Mâide 69
    inne : muhakkak ki
  36397. 5-Mâide 69
    ellezîne âmenû : Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler (yaşarken)
  36398. 5-Mâide 69
    ve ellezîne hâdû : ve yahudi olanlar, yahudiler
  36399. 5-Mâide 69
    ve es sâbiûne : ve sâbiîler
  36400. 5-Mâide 69
    ve en nasârâ : ve nasrâniler, hristiyanlar
  36401. 5-Mâide 69
    men âmene : kim iman etti, (Allâh'a) teslim olmayı diledi
  36402. 5-Mâide 69
    ve el yevmi el âhıri : ve âhir gün, sonraki gün, hayattayken Allâh'a ulaşma günü
  36403. 5-Mâide 69
    ve amile sâlihan : ve nefsi tezkiye edici, ıslah edici amel yaptı
  36404. 5-Mâide 69
    fe lâ havfun aleyhim : artık onlara korku yoktur
  36405. 5-Mâide 69
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmaz
  36406. 5-Mâide 70
    lekad ehaznâ : andolsun ki biz aldık
  36407. 5-Mâide 70
    mîsâka benî isrâîle : İsrailoğulları'ndan mîsâk
  36408. 5-Mâide 70
    ve erselnâ ileyhim : ve onlara gönderdik
  36409. 5-Mâide 70
    rusulen : resuller, elçiler
  36410. 5-Mâide 70
    kullemâ câe-hum : onlara her gelişinde
  36411. 5-Mâide 70
    resûlun : bir resul
  36412. 5-Mâide 70
    tehvâ enfusu-hum : onların nefislerinin hevalarına uymayan
  36413. 5-Mâide 70
    ferîkan : bir kısmı
  36414. 5-Mâide 70
    kezzebû : yalanladılar
  36415. 5-Mâide 70
    ve ferîkan : ve bir kısmını
  36416. 5-Mâide 70
    yaktulûne : öldürdüler
  36417. 5-Mâide 71
    ve hasibû : ve hesab ettiler, sandılar
  36418. 5-Mâide 71
    ellâ tekûne fitnetun : bir fitne olmayacağını
  36419. 5-Mâide 71
    fe : böylece
  36420. 5-Mâide 71
    amû ve sammû : kör oldular ve sağır oldular
  36421. 5-Mâide 71
    summebe allâhu : sonra Allâh (cc.) tövbelerini kabul etti
  36422. 5-Mâide 71
    aleyhim : onların
  36423. 5-Mâide 71
    summe : sonra
  36424. 5-Mâide 71
    amû ve sammû : kör oldular ve sağır oldular
  36425. 5-Mâide 71
    kesîrun min-hum : onlardan bir çoğu
  36426. 5-Mâide 71
    ve allâhu basîrun : ve Allâh (cc.) en iyi gören
  36427. 5-Mâide 71
    ya'melûne : onlar yapıyorlar
  36428. 5-Mâide 72
    lekad kefere : andolsun ki inkâr etti, kâfir oldu
  36429. 5-Mâide 72
    ellezîne kâlû : ... diyenler
  36430. 5-Mâide 72
    inne allâhe : muhakkak ki Allâh (cc.)
  36431. 5-Mâide 72
    huve : o
  36432. 5-Mâide 72
    el mesîhu : Mesih
  36433. 5-Mâide 72
    ibnu meryeme : Meryem'in oğlu
  36434. 5-Mâide 72
    vele el mesîhu : ve Mesih dedi
  36435. 5-Mâide 72
    benî isrâîle : ey İsrâil oğulları!
  36436. 5-Mâide 72
    u'budû allâhe : Allâh'a (cc.) kul olun!
  36437. 5-Mâide 72
    rabbî ve rabbe-kum : benim Rabb'im ve sizin Rabb'iniz
  36438. 5-Mâide 72
    inne-hu : muhakkak ki o
  36439. 5-Mâide 72
    men yuşrik : kim ortak koşarsa
  36440. 5-Mâide 72
    fe : o taktirde
  36441. 5-Mâide 72
    kad harreme : haram etmiştir, haram kılmıştır
  36442. 5-Mâide 72
    allâhu aleyhi : Allâh (cc.) ona
  36443. 5-Mâide 72
    el cennete : cenneti
  36444. 5-Mâide 72
    ve me'vâ-hu : ve onun varacağı yer
  36445. 5-Mâide 72
    en nâru : ateş
  36446. 5-Mâide 72
    ve mâ li ez zâlimîne : zâlimler için olmaz (yoktur)
  36447. 5-Mâide 72
    min ensârin : bir yardımcı
  36448. 5-Mâide 73
    lekad kefere : andolsun ki inkâr etti, kâfir oldu
  36449. 5-Mâide 73
    ellezîne kâlû : ... diyenler
  36450. 5-Mâide 73
    inne allâhe : muhakkak ki Allâh (cc.)
  36451. 5-Mâide 73
    sâlisu selâsetin : üçün üçüncüsü
  36452. 5-Mâide 73
    ve mâ min ilâhin : ve bir ilâh yoktur
  36453. 5-Mâide 73
    ve in lem yentehû : ve eğer son vermezlerse, vazgeçmezlerse
  36454. 5-Mâide 73
    ammâ (an mâ) yekûlûne : söylediklerinden, söylediklerizlerden
  36455. 5-Mâide 73
    le yemessenne : mutlaka dokunacak
  36456. 5-Mâide 73
    ellezîne keferû : kâfir olanlar
  36457. 5-Mâide 73
    azâbun elîmun : elim (acı) azab
  36458. 5-Mâide 74
    e feyetûbûne : hâlâ tövbe etmiyorlar mı?
  36459. 5-Mâide 74
    ve yestagfirûne-hu : ve O'na istiğfar ediyorlar, O'ndan mağfiret diliyorlar
  36460. 5-Mâide 74
    ve allâhu : ve Allâh (cc.)
  36461. 5-Mâide 75
    el mesîhu : Mesih
  36462. 5-Mâide 75
    ibnu meryeme : Hz. Meryem'in oğlu
  36463. 5-Mâide 75
    illâ resûlun : ancak sadece bir Resul
  36464. 5-Mâide 75
    kad halet : gelip, geçmiştir
  36465. 5-Mâide 75
    er rusulu : Resul'ler
  36466. 5-Mâide 75
    ve ummu-hu : ve onun annesi
  36467. 5-Mâide 75
    kânâ ye'kulâni : (ikisi de) yerlerdi
  36468. 5-Mâide 75
    et taâme : yemek
  36469. 5-Mâide 75
    unzur keyfe : bak nasıl
  36470. 5-Mâide 75
    nubeyyinu lehum(u) : onlara açıkça anlatıyoruz, açıklıyoruz
  36471. 5-Mâide 75
    el âyâti : âyetleri
  36472. 5-Mâide 75
    summe : sonra
  36473. 5-Mâide 75
    ennâ yu'fekûne : nasıl döndürülüyorlar
  36474. 5-Mâide 76
    e : mi?
  36475. 5-Mâide 76
    ta'budûne : kul oluyorsunuz
  36476. 5-Mâide 76
    mâ lâ yemliku : birşeye malik olmayan
  36477. 5-Mâide 76
    lekum : size
  36478. 5-Mâide 76
    venef'an : ve bir fayda vermeyen
  36479. 5-Mâide 76
    ve allâhu : ve Allâh (cc.)
  36480. 5-Mâide 76
    huve : o
  36481. 5-Mâide 76
    es semî'u : en iyi işiten
  36482. 5-Mâide 76
    el alîmu : en iyi bilen
  36483. 5-Mâide 77
    ehle el kitâbi : ey kitab ehli, kitap sahipleri!
  36484. 5-Mâide 77
    gayre el hakkı : haklı olmaksızın, haksız olarak
  36485. 5-Mâide 77
    vetettebiû : ve tâbî olmayın, uymayın!
  36486. 5-Mâide 77
    ehvâe : hevalar, hevesler, nefsin istekleri
  36487. 5-Mâide 77
    ve edallû : ve düşürmüşler
  36488. 5-Mâide 77
    kesîran : çoğu
  36489. 5-Mâide 77
    ve dallû : ve saptılar
  36490. 5-Mâide 77
    an sevâi es sebîli : sevvâ edilmiş, Allâh'a ulaştırmak üzere dizayn edilmiş yoldan
  36491. 5-Mâide 78
    luine : lânetlendi
  36492. 5-Mâide 78
    ellezîne keferû : kâfirler, inkâr edenler
  36493. 5-Mâide 78
    min benî isrâîle : İsrailoğulları'ndan
  36494. 5-Mâide 78
    alâ lisâni dâvûde : Hz. Dâvud'un lisanı ile, diliyle
  36495. 5-Mâide 78
    ve îsâ ibni meryeme : ve Meryem oğlu Hz. Îsâ
  36496. 5-Mâide 78
    like : bu
  36497. 5-Mâide 78
    ve kânû : ve oldular
  36498. 5-Mâide 78
    ya'tedûne : haddi aşıyorlar
  36499. 5-Mâide 79
    yetenâhevne : nehyetmezler, mani olmazlar, vazgeçirmezler
  36500. 5-Mâide 79
    an munkerin : kötülüklerden
  36501. 5-Mâide 79
    fealû-hu : onu yapıyorlar
  36502. 5-Mâide 79
    lebi'se mâ : ne kötü şey
  36503. 5-Mâide 79
    yef'alûne : yapıyorlar
  36504. 5-Mâide 80
    terâ : görürsün
  36505. 5-Mâide 80
    kesîran min-hum : onlardan bir çoğunu
  36506. 5-Mâide 80
    yetevellevne : dönerler, dostluk ederler
  36507. 5-Mâide 80
    ellezîne keferû : kâfir olanlar
  36508. 5-Mâide 80
    lebi'se mâ : ne kötü şey
  36509. 5-Mâide 80
    kaddemet lehum : onlar için, kendileri için taktim etti
  36510. 5-Mâide 80
    enfusu-hum : nefislerinin
  36511. 5-Mâide 80
    en sehıte allâhu : Allâh'ın (cc.) öfkelenmesi, gazab etmesi, kızması
  36512. 5-Mâide 80
    aleyhim : onlara
  36513. 5-Mâide 80
    veel azâbi : ve azap içinde
  36514. 5-Mâide 80
    hâlidûne : devamlı kalacak olanlar
  36515. 5-Mâide 81
    ve lev kânû : ve eğer olsalardı
  36516. 5-Mâide 81
    yu'minûne bi allâhi : Allâh'a (c.c.) iman ederler
  36517. 5-Mâide 81
    ve en nebiyyi : ve nebî, peygamber
  36518. 5-Mâide 81
    veunzile ileyhi : ve ona indirilene
  36519. 5-Mâide 81
    ettehazû-hum : onları edinmezler
  36520. 5-Mâide 81
    evliyâe : veliler, dostlar
  36521. 5-Mâide 81
    vekinne : ve lâkin, fakat
  36522. 5-Mâide 81
    kesîren min-hum : onlardan çoğu
  36523. 5-Mâide 81
    fâsikûne : fâsıklar
  36524. 5-Mâide 82
    le tecidenne : mutlaka bulursun, bulacaksın
  36525. 5-Mâide 82
    eşedde en nâsi : insanların en şiddetlisi
  36526. 5-Mâide 82
    adâveten : düşmanlıkta
  36527. 5-Mâide 82
    li ellezîne âmenû : âmenû olanlara, yaşarken (Allâh'a (c.c.)
  36528. 5-Mâide 82
    el yehûde : Yahudiler
  36529. 5-Mâide 82
    ve ellezîne eşrakû : ve Allâh'a (c.c.) şirk koşanlar, müşrikler
  36530. 5-Mâide 82
    ve le tecidenne : ve mutlaka bulursun, bulacaksın
  36531. 5-Mâide 82
    akrabe-hum : onların en yakın
  36532. 5-Mâide 82
    meveddeten : sevgi, dostluk bakımından
  36533. 5-Mâide 82
    li ellezîne âmenû : âmenû olanlara, (yaşarken Allâh'a (cc) ulaşmayı, teslim olmayı dileyenlere)
  36534. 5-Mâide 82
    ellezîne kâlû : onlar dediler, ...diyen kimseler
  36535. 5-Mâide 82
    like : bu
  36536. 5-Mâide 82
    bi enne : sebebiyle, bu nedenle, bundan dolayı
  36537. 5-Mâide 82
    min-hum kıssîsîne : onlardan keşişler
  36538. 5-Mâide 82
    ve ruhbânen : ve ruhbanlar, rahipler
  36539. 5-Mâide 82
    ve enne-hum : ve onların olması
  36540. 5-Mâide 82
    yestekbirûne : kibirlenmezler, büyüklenmezler
  36541. 5-Mâide 83
    ve izâ semiû : veittikleri zaman
  36542. 5-Mâide 83
    unzile : indirilen şeyi, indirileni
  36543. 5-Mâide 83
    ilâ er resûli : Resûl'e
  36544. 5-Mâide 83
    terâ : görürsün
  36545. 5-Mâide 83
    a'yune-hum : onların gözleri
  36546. 5-Mâide 83
    tefîdu : boşalır, akar
  36547. 5-Mâide 83
    min ed dem'ı : göz yaşından
  36548. 5-Mâide 83
    arefû : ârif oldular (irfan sahibi oldular: kalp kulağı ve kalp gözü açıldı, hikmetin vetezekkir ve hayrın sahibi oldular)
  36549. 5-Mâide 83
    min el hakkı : haktan, Allâh'tan (c.c.)
  36550. 5-Mâide 83
    yekûlûne rabbe-nâ : Rabb'imiz derler
  36551. 5-Mâide 83
    âmennâ fe uktub-nâ : biz âmenû olduk artık bizi yaz
  36552. 5-Mâide 83
    mea eş şâhidîne : şâhidlerle beraber
  36553. 5-Mâide 84
    velenâ : bize ne oluyor, niçin biz...
  36554. 5-Mâide 84
    ve mâ câe-nâ : ve bize gelen şey
  36555. 5-Mâide 84
    min el hakkı : Hak'tan
  36556. 5-Mâide 84
    ve natmeu : tamah ederiz, arzu ederiz, çok isteriz
  36557. 5-Mâide 84
    en yudhıle-nâ : bizi dahil etmesini
  36558. 5-Mâide 84
    mea : beraber, ile
  36559. 5-Mâide 84
    el kavmi es sâlihîne : sâlihler topluluğu (kavmî)
  36560. 5-Mâide 85
    fe esâbe-hum(u) : böylece onlara verdi, ihsan etti
  36561. 5-Mâide 85
    cennâtin : cennetler
  36562. 5-Mâide 85
    tecrî min tahti-hâ : onun altından akar
  36563. 5-Mâide 85
    el enhâru : nehirler
  36564. 5-Mâide 85
    hâlidîne fî-hâ : orada devamlı kalacak olanlar
  36565. 5-Mâide 85
    velike : ve bu, işte bu
  36566. 5-Mâide 85
    cezâû : karşılık, mükâfat
  36567. 5-Mâide 85
    el muhsinîne : muhsinler
  36568. 5-Mâide 86
    ve ellezîne keferû : ve inkâr edenler, kâfir olanlar
  36569. 5-Mâide 86
    ve kezzebû : ve yalanladılar
  36570. 5-Mâide 86
    ulâike : işte onlar
  36571. 5-Mâide 86
    ashâbu el cahîmi : cehennemin halkıdır, cehennem ehlidir
  36572. 5-Mâide 87
    eyyuhâ : ey!
  36573. 5-Mâide 87
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ulaşmayı dileyenler
  36574. 5-Mâide 87
    ehalle allâhu : Allâh'ın (c.c.) helâl kıldığı şey
  36575. 5-Mâide 87
    lekum : sizin için, size
  36576. 5-Mâide 87
    ve lâ ta'tedû : ve haddi aşmayın, aşırı gitmeyin
  36577. 5-Mâide 87
    inne allâhe : muhakkak ki Allâh (c.c.)
  36578. 5-Mâide 87
    el mu'tedîne : haddi aşanları, aşırı gidenler
  36579. 5-Mâide 88
    ve kulû : ve yiyin
  36580. 5-Mâide 88
    halâlen tayyiben : temiz, helâl
  36581. 5-Mâide 88
    ve itteku allâhe : ve Allâh'a (c.c.) karşı takvâ sahibi olun
  36582. 5-Mâide 88
    ellezî : o ki
  36583. 5-Mâide 88
    entum : sizler
  36584. 5-Mâide 88
    bi-hi mu'minûne : O'na (kendisine) iman edenler
  36585. 5-Mâide 89
    bi el lagvi : boş sözler ile
  36586. 5-Mâide 89
    eymâni-kum : yeminlerinizdeki
  36587. 5-Mâide 89
    ve lâkin yuâhizu-kum : ve lâkin, fakat sizi sorumlu tutar
  36588. 5-Mâide 89
    el eymâne : yeminler
  36589. 5-Mâide 89
    fe keffâretu-hu : artık onun kefareti
  36590. 5-Mâide 89
    ereti mesâkîne : on yoksul
  36591. 5-Mâide 89
    min evsatı : vasat olarak, ortalama
  36592. 5-Mâide 89
    mâ tut'ımûne : yedirdiğiniz şeyler, yedirdikleriniz
  36593. 5-Mâide 89
    ehlî-kum : sizin ehliniz, ev halkınız
  36594. 5-Mâide 89
    ev kisvetu-hum : veya onları giydirme (onların giysileri)
  36595. 5-Mâide 89
    ev tahrîru rakabetin : veya, ya da bir köle azâdı
  36596. 5-Mâide 89
    fe men : artık kim
  36597. 5-Mâide 89
    lem yecid : bulamadı
  36598. 5-Mâide 89
    fe sıyâmu : o halde, o taktirde oruç tutsun
  36599. 5-Mâide 89
    selâseti eyyâmin : üç gün
  36600. 5-Mâide 89
    like keffâretu : işte bu kefarettir (yemini bozmaya karşılıktır)
  36601. 5-Mâide 89
    eymâni-kum : sizin yeminleriniz
  36602. 5-Mâide 89
    izâ haleftum : yemin edip hilâfına (aksine) hareket ettiğiniz, yemininizi bozduğunuz zaman
  36603. 5-Mâide 89
    ve ıhfezû : ve muhafaza edin, koruyun
  36604. 5-Mâide 89
    eymâne-kum : yeminlerinizi
  36605. 5-Mâide 89
    kezâlike : işteyle, böylece, bunun gibi
  36606. 5-Mâide 89
    yubeyyinu allâhu : Allâh (c.c.) açıklıyor
  36607. 5-Mâide 89
    lekum : size
  36608. 5-Mâide 89
    lealle-kum : umulur ki, böylece siz
  36609. 5-Mâide 89
    teşkurûne : şükredersiniz
  36610. 5-Mâide 90
    eyyuhâ : ey!
  36611. 5-Mâide 90
    ellezîne âmenû : yaşarken Allâh'a (c.c.) ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
  36612. 5-Mâide 90
    innemâ : ancak, sadece, oysa, halbuki
  36613. 5-Mâide 90
    el hamru : şarap
  36614. 5-Mâide 90
    ve el meysiru : ve kumar
  36615. 5-Mâide 90
    ve el ensâbu : ve putlar
  36616. 5-Mâide 90
    ve el ezlâmu : fal okları
  36617. 5-Mâide 90
    min ameli eş şeytâni : şeytanın işlerinden
  36618. 5-Mâide 90
    fe : artık, o halde
  36619. 5-Mâide 90
    ictenibû-hu : ondan kaçının!
  36620. 5-Mâide 90
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  36621. 5-Mâide 90
    tuflihûne : felâha, kurtuluşa erersiniz
  36622. 5-Mâide 91
    innemâ : ancak, sadece, oysa, halbuki
  36623. 5-Mâide 91
    yurîdu eş şeytânu : şeytan ister
  36624. 5-Mâide 91
    en yûkia : düşürür, sokar
  36625. 5-Mâide 91
    beyne-kum(u) : sizin aranıza
  36626. 5-Mâide 91
    el adâvete : düşmanlık
  36627. 5-Mâide 91
    ve el bagdâe : ve kin
  36628. 5-Mâide 91
    el hamri : şarap
  36629. 5-Mâide 91
    ve el meysiri : ve kumar
  36630. 5-Mâide 91
    ve yasudde-kum : ve sizi alıkoyar
  36631. 5-Mâide 91
    ve an(i) es salâti : ve namazdan
  36632. 5-Mâide 91
    fe : artık, o halde
  36633. 5-Mâide 91
    hel : mi?
  36634. 5-Mâide 91
    entum : siz
  36635. 5-Mâide 91
    muntehûne : son verenler (nihayete erdirenler)
  36636. 5-Mâide 92
    ve etîû allâhe : ve Allâh'a (cc.) itaat edin
  36637. 5-Mâide 92
    ve etîû er resûle : ve Resûl'e itaat edin
  36638. 5-Mâide 92
    vahzerû (ve ıhzerû) : ve hazer edin, sakının, çekinin
  36639. 5-Mâide 92
    fe : artık, bundan sonra
  36640. 5-Mâide 92
    in tevelleytum : eğer yüz çevirirseniz, dönerseniz
  36641. 5-Mâide 92
    fa'lemû (fe ı'lemû) : o halde bilin
  36642. 5-Mâide 92
    ennemâ : sadece
  36643. 5-Mâide 92
    alâ resûli-nâ : Resûl'ümüz üzerine düşen (sorumluluk)
  36644. 5-Mâide 92
    el belâgu : tebliğ
  36645. 5-Mâide 92
    el mubînu : açıkça, açık
  36646. 5-Mâide 93
    leyse : yoktur, değil
  36647. 5-Mâide 93
    alâ ellezîne âmenû : Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenlerin üzerine
  36648. 5-Mâide 93
    ve amilû es sâlihâti : ve sâlih amel (nefsi ıslâh edici amel) yaptılar
  36649. 5-Mâide 93
    izâ mâ ittekav : takvâ (1.takva) sahibi olmadıkları zaman
  36650. 5-Mâide 93
    ve âmenû : ve âmenû olun! yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ulaşmayı dileyin
  36651. 5-Mâide 93
    ve amilû es sâlihâti : ve sâlih ameller (nefsi tezkiye edici ameller) yapın!
  36652. 5-Mâide 93
    summe ittekav : sonra takvâ sahibi olun (Vechinizi Allâh'a teslim ederek 2. takvâya ulaşın!)
  36653. 5-Mâide 93
    ve âmenû : ve âmenû olun!
  36654. 5-Mâide 93
    summe ittekav : sonra takvâ sahibi olun (Nefsinizi Allâh'a teslim ederek 3. takvâya ulaşın!)
  36655. 5-Mâide 93
    ve ahsenû : ve ahsen olun!
  36656. 5-Mâide 93
    ve allâhu yuhibbu : ve Allâh (c.c.) sever
  36657. 5-Mâide 93
    el muhsinîne : muhsinleri (ahsen olmuş olanları, 3. takvâya ulaşanları)
  36658. 5-Mâide 94
    eyyuhâ : ey!
  36659. 5-Mâide 94
    ellezîne âmenû : yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ulaşmayı dileyenler
  36660. 5-Mâide 94
    le : elbette, mutlaka
  36661. 5-Mâide 94
    yebluvenne-kum(u) : sizi sınar, imtihan eder
  36662. 5-Mâide 94
    bi şey'in : bir şey ile
  36663. 5-Mâide 94
    min es saydı : avdan, av cinsi bir hayvan ile
  36664. 5-Mâide 94
    tenâlu-hu : ona erişirsiniz, onu yakalarsınız
  36665. 5-Mâide 94
    eydî-kum : elleriniz
  36666. 5-Mâide 94
    ve rimâhu-kum : ve mızraklarınız
  36667. 5-Mâide 94
    li ya'leme : bilmesi için, bilinip belli olması için
  36668. 5-Mâide 94
    men : kim
  36669. 5-Mâide 94
    bi el gaybi : gayb ile, gıyabında, gaybda
  36670. 5-Mâide 94
    fe men i'tedâ : artık kim haddi aşarsa
  36671. 5-Mâide 94
    ba'delike : bundan sonra
  36672. 5-Mâide 94
    fe lehu : o taktirde onun için vardır
  36673. 5-Mâide 94
    azâbun elîmun : acı azap
  36674. 5-Mâide 95
    eyyuhâ : ey!
  36675. 5-Mâide 95
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ona ulaşmayı dileyenler
  36676. 5-Mâide 95
    lâ taktulû es sayde : avı öldürmeyin (avlanmayın)
  36677. 5-Mâide 95
    ve entum hurumun : ve siz ihramlı iken
  36678. 5-Mâide 95
    ve men katele-hu : ve kim onu öldürürse
  36679. 5-Mâide 95
    muteammiden : taammüden, kasten, bilerek
  36680. 5-Mâide 95
    fe : o zaman, o taktirde
  36681. 5-Mâide 95
    cezâun : ceza
  36682. 5-Mâide 95
    mislu mâ katele : öldürdüğü şeyin dengi, misli
  36683. 5-Mâide 95
    min en neami : hayvandan, hayvanın
  36684. 5-Mâide 95
    zevâ adlin : adâlet sahibi (iki kişi)
  36685. 5-Mâide 95
    hedyen bâliga el ka'beti : Kâ'be'ye ulaşan kurban
  36686. 5-Mâide 95
    ev keffâratun : veya kefâret olarak
  36687. 5-Mâide 95
    taâmu mesâkîne : yoksulları yedirme
  36688. 5-Mâide 95
    ev adlu zâlike : veya buna adil olan, denk olan
  36689. 5-Mâide 95
    siyâmen : oruç
  36690. 5-Mâide 95
    li yezûka : tatması için
  36691. 5-Mâide 95
    vebâle emri-hi : işinin vebâli, cezası
  36692. 5-Mâide 95
    ammâ (an mâ) selefe : geçmişten olan şeyi, geçmişi
  36693. 5-Mâide 95
    ve men âde : ve kim dönerse
  36694. 5-Mâide 95
    fe : o zaman, o taktirde
  36695. 5-Mâide 95
    yentakimu : intikam alır
  36696. 5-Mâide 95
    ve allâhu : ve Allâh (cc.)
  36697. 5-Mâide 96
    uhille lekum : size helâl kılındı
  36698. 5-Mâide 96
    saydu el bahri : deniz avı
  36699. 5-Mâide 96
    ve taâmu-hu : ve onun yenmesi
  36700. 5-Mâide 96
    metâan lekum : sizin için bir meta olarak, fayda sağlamak üzere
  36701. 5-Mâide 96
    ve li es seyyârati : ve gezici topluluk için, yolcular için
  36702. 5-Mâide 96
    ve hurrime : ve haram kılındı
  36703. 5-Mâide 96
    aleykum : sizin üzerinize, size
  36704. 5-Mâide 96
    saydu el berri : kara avı
  36705. 5-Mâide 96
    hurumen : ihramda olarak
  36706. 5-Mâide 96
    ve ittekû allâhe : ve Allâh'a karşı takvâ sahibi olun,
  36707. 5-Mâide 96
    ellezî : o ki
  36708. 5-Mâide 96
    ileyhi tuhşerûne : ona haşr olacaksınız, huzurunda toplanacaksınız
  36709. 5-Mâide 97
    ceale allâhu : Allâh (cc.) yaptı, sebep kıldı, var etti
  36710. 5-Mâide 97
    el ka'bete : Kâ'be
  36711. 5-Mâide 97
    el beyte el harâme : Beytel Haram, Kâ'be
  36712. 5-Mâide 97
    kıyâmen li en nâsi : insanları ayakta tutmak için
  36713. 5-Mâide 97
    ve eş şehra : ve ay
  36714. 5-Mâide 97
    el harâme : hürmetli, haram, yasaklı
  36715. 5-Mâide 97
    ve el hedye : ve kurban
  36716. 5-Mâide 97
    ve el kalâide : boyunları bağlı, gerdanlıklı kurbanlık develer
  36717. 5-Mâide 97
    like : işte bu
  36718. 5-Mâide 97
    li ta'lemû : sizin bilmeniz için
  36719. 5-Mâide 97
    enne allâhe : Allâh (cc.)'ın ... olduğu
  36720. 5-Mâide 97
    ya'lemu : bilir
  36721. 5-Mâide 97
    mâ fî es semâvâti : göklerdeki şeyler, göklerde olan (gökyüzünde ne varsa)
  36722. 5-Mâide 97
    ve mâ fî el ardı : ve yerdeki şeyler, yerlerde olan (yeryüzünde ne varsa)
  36723. 5-Mâide 97
    ve enne allâhe : ve Allâh (cc.)'ın ... olduğu
  36724. 5-Mâide 97
    bi kulli şey'in : herşeyi
  36725. 5-Mâide 98
    ı'lemû : biliniz!
  36726. 5-Mâide 98
    enne allâhe : Allâh (cc.)'ın ... olduğunu
  36727. 5-Mâide 98
    şedîdu el ikâbi : cezası şiddetli, çetin
  36728. 5-Mâide 98
    ve enne allâhe : ve Allâh (cc.)'ın ... olduğunu
  36729. 5-Mâide 99
    mâ alâ er resûli : Resûlun üzerinde(sorumluluk) yoktur
  36730. 5-Mâide 99
    illâ el belâgu : tebliğden başka
  36731. 5-Mâide 99
    ve allâhu ya'lemu : ve Allâh (cc.) bilir
  36732. 5-Mâide 99
    mâ tubdûne : açıkladığınız şeyi
  36733. 5-Mâide 99
    vetektumûne : ve gizlediğiniz şeyi
  36734. 5-Mâide 100
    yestevî : bir değil, eşit değil
  36735. 5-Mâide 100
    el habîsu : habis, pis, haram kılınan, murdar olan
  36736. 5-Mâide 100
    ve et tayyibu : ve temiz, helal kılınan
  36737. 5-Mâide 100
    ve lev a'cebe-ke : ve senin hoşuna gitse bile
  36738. 5-Mâide 100
    kesretu : çokluk
  36739. 5-Mâide 100
    el habîsi : habis, pis, haram kılınan, murdar olan
  36740. 5-Mâide 100
    fe ittekû allâhe : artık, o halde Allâh'a (cc.) karşı takva sahibi olun
  36741. 5-Mâide 100
    yâ ulî el elbâbi : ey sırların sahipleri
  36742. 5-Mâide 100
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  36743. 5-Mâide 100
    tuflihûne : felâha erersiniz
  36744. 5-Mâide 101
    eyyuhâ : ey!
  36745. 5-Mâide 101
    ellezîne âmenû : âmenu olanlar, yaşarken Allâh'a (cc.) teslim olmayı, ulaşmayı dileyenler
  36746. 5-Mâide 101
    tes'elû : sormayın
  36747. 5-Mâide 101
    an eşyâe : şeylerden
  36748. 5-Mâide 101
    in tubde lekum : eğer size açıklanırsa
  36749. 5-Mâide 101
    tesu'kum : sizi üzecek
  36750. 5-Mâide 101
    ve in tes'elû an-hâ : ve eğer ondan sorarsanız
  36751. 5-Mâide 101
    ne yunezzelu : indirilirken
  36752. 5-Mâide 101
    el kur'ânu : Kur'ân
  36753. 5-Mâide 101
    tubde lekum : size açıklanır
  36754. 5-Mâide 101
    ve allâhu : ve Allâh (cc.)
  36755. 5-Mâide 102
    kad seele-hâ : onu sormuştu
  36756. 5-Mâide 102
    summe asbahû : sonra oldular
  36757. 5-Mâide 102
    kâfirîne : kâfirler
  36758. 5-Mâide 103
    ceale : kılmadı, yapmadı
  36759. 5-Mâide 103
    bahîretin : putlar için ayırılan ve kulağı yarılan deve
  36760. 5-Mâide 103
    ve lâ : ve değil (olumsuz mâna verir), olmadı
  36761. 5-Mâide 103
    ibetin : putlar için ayrılan ve otlaması için serbest bırakılan hayvan
  36762. 5-Mâide 103
    ve lâ : ve değil (olumsuz mâna verir), olmadı
  36763. 5-Mâide 103
    vasîletin : erkek ve dişi olarak doğan davarların dişisi
  36764. 5-Mâide 103
    ve lâ : ve değil (olumsuz mâna verir), olmadı
  36765. 5-Mâide 103
    vekinne : ve lâkin, fakat
  36766. 5-Mâide 103
    ellezîne keferû : kâfirler, inkar edenler
  36767. 5-Mâide 103
    yefterûne : iftira ediyorlar
  36768. 5-Mâide 103
    el kezibe : yalan
  36769. 5-Mâide 103
    ve ekseru-hum : ve onların çoğu
  36770. 5-Mâide 103
    lâ ya'kılûne : akletmezler, akıllarını kullanmazlar
  36771. 5-Mâide 104
    ve izâ kîle lehum : ve onlara denildiği zaman
  36772. 5-Mâide 104
    teâlev : gelin
  36773. 5-Mâide 104
    ilâ mâ enzele : indirdiği şeye
  36774. 5-Mâide 104
    ve ilâ er resûli : ve Resûl'e
  36775. 5-Mâide 104
    vecednâ : bulduğumuz şey
  36776. 5-Mâide 104
    aleyhi : onun üzerine, üzerinde
  36777. 5-Mâide 104
    âbâe-nâ : babalarımız, atalarımız
  36778. 5-Mâide 104
    e ve levne : ve olsa da mı?
  36779. 5-Mâide 104
    lâ ya'lemûne : bilmiyorlar
  36780. 5-Mâide 104
    şey'en : bir şey
  36781. 5-Mâide 104
    veyehtedûne : ve hidayette değiller, hidayete ermediler
  36782. 5-Mâide 105
    eyyuhâ : ey!
  36783. 5-Mâide 105
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ulaşmayı dileyenler
  36784. 5-Mâide 105
    aleykum : sizin üzerinize
  36785. 5-Mâide 105
    enfuse-kum : nefsleriniz
  36786. 5-Mâide 105
    men dalle : dalâlette olan kimse
  36787. 5-Mâide 105
    izâ ihtedeytum : siz hidayette iseniz, hidayete erdiyseniz, hidayette olduğunuz zaman
  36788. 5-Mâide 105
    merciu-kum : sizin dönüşünüz, dönüş yeriniz
  36789. 5-Mâide 105
    cemîân : topluca, hepiniz
  36790. 5-Mâide 105
    fe yunebbiu-kum : o zaman sizlere haber verecek
  36791. 5-Mâide 105
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  36792. 5-Mâide 106
    eyyuhâ : ey!
  36793. 5-Mâide 106
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ona ulaşmayı dileyenler
  36794. 5-Mâide 106
    şehâdetu : şâhid yapın, şahitlik etsin
  36795. 5-Mâide 106
    beyni-kum : sizin aranızda
  36796. 5-Mâide 106
    ehade-kum(u) : sizden birisi
  36797. 5-Mâide 106
    el mevtu : ölüm
  36798. 5-Mâide 106
    ne : o vakit, o esnada, o sırada
  36799. 5-Mâide 106
    el vasiyyeti : vasiyet
  36800. 5-Mâide 106
    isnâni zevâ adlin : adâlet sahibi iki kişi
  36801. 5-Mâide 106
    ev âharâni : veya diğer iki
  36802. 5-Mâide 106
    in entum : eğer siz ... iseniz
  36803. 5-Mâide 106
    el ardı : yeryüzünde
  36804. 5-Mâide 106
    fe : o zaman
  36805. 5-Mâide 106
    esâbet-kum : size isabet etti
  36806. 5-Mâide 106
    musîbetu : musîbet, isabet eden bir olay
  36807. 5-Mâide 106
    el mevti : ölüm
  36808. 5-Mâide 106
    tahbisûne humâ : iki kişiyi alıkoyun
  36809. 5-Mâide 106
    min ba'di es salâti : namazdan sonra
  36810. 5-Mâide 106
    fe : o zaman
  36811. 5-Mâide 106
    in irtebtum : eğer şüpheye düşerseniz
  36812. 5-Mâide 106
    neşterî bi-hi : onu satmayacağız, değiştirmeyeceğiz
  36813. 5-Mâide 106
    semenen : baha, bedel
  36814. 5-Mâide 106
    ve levne : ve şayet olsa bile
  36815. 5-Mâide 106
    venektumu : ve gizlemeyeceğiz
  36816. 5-Mâide 106
    şehâdete allâhi : Allâh'ın (cc.) şahitliği (Allâh (cc.) için yapılan şahitlik)
  36817. 5-Mâide 106
    izen : o zaman, o taktirde, aksi taktirde
  36818. 5-Mâide 106
    le min el âsimîne : mutlaka günahkâr kimselerden
  36819. 5-Mâide 107
    fe in usire alâ : eğer sonradan farkına varılırsa
  36820. 5-Mâide 107
    enne-humâ : iki kişinin ... olduğu
  36821. 5-Mâide 107
    istehakkâ ismen : bir günaha müstehak oldu
  36822. 5-Mâide 107
    fe âharâni : o takdirde diğer iki kişi
  36823. 5-Mâide 107
    yekûmâni : ikisi ... olur
  36824. 5-Mâide 107
    makâme humâ : o ikisinin yerine
  36825. 5-Mâide 107
    min ellezîne : o kimselerden, onlardan
  36826. 5-Mâide 107
    istehakka aleyhim(u) : onlara daha layık, onların üzerinde hak sahibi
  36827. 5-Mâide 107
    el evleyâni : daha yakın iki kişi
  36828. 5-Mâide 107
    fe yuksimâni : böylece, sonra iki kişi yemin ederler
  36829. 5-Mâide 107
    le şehâdetu-nâ : bizim şahitliğimiz mutlaka
  36830. 5-Mâide 107
    ehakku : daha doğru
  36831. 5-Mâide 107
    min şehâdeti himâ : o iki kişinin şahitliğinden
  36832. 5-Mâide 107
    ve ma'tedeynâ : ve biz haddi aşmadık
  36833. 5-Mâide 107
    izen : o takdirde, aksi taktirde
  36834. 5-Mâide 107
    le : mutlaka
  36835. 5-Mâide 107
    min ez zâlimîne : zâlimlerden
  36836. 5-Mâide 108
    like ednâ : bu en yakın, en iyi, daha iyi
  36837. 5-Mâide 108
    en ye'tû : gelmek, gelmesi
  36838. 5-Mâide 108
    bi eş şehâdeti : şehâdet ile
  36839. 5-Mâide 108
    alâ vechi-hâ : onunla yüzyüze
  36840. 5-Mâide 108
    ev yehâfû : veya korkmaları
  36841. 5-Mâide 108
    en turadde : reddedilmek
  36842. 5-Mâide 108
    eymânun : yeminler
  36843. 5-Mâide 108
    ba'de eymâni-him : onların yeminlerinden sonra
  36844. 5-Mâide 108
    ve ittekû allâhe : ve Allâh'a (cc.) karşı takvâ sahibi olun
  36845. 5-Mâide 108
    ve ismeû : ve dinleyin, işitin!
  36846. 5-Mâide 108
    ve allâhu : ve Allâh'a (cc.)
  36847. 5-Mâide 108
    yehdî : hidâyete erdirmez
  36848. 5-Mâide 108
    el kavme : kavim, topluluk
  36849. 5-Mâide 108
    el fâsikîne : fâsıklar
  36850. 5-Mâide 109
    yevme : gün, o gün
  36851. 5-Mâide 109
    yecmeu allâhu : Allâh (cc.) toplar, bir araya getirir
  36852. 5-Mâide 109
    er rusule : resûller
  36853. 5-Mâide 109
    fe yekûlu : o zaman, sonra der
  36854. 5-Mâide 109
    ilme lenâ : bizim ilmimiz,bilgimiz yok
  36855. 5-Mâide 109
    inne-ke : muhakkak ki sen
  36856. 5-Mâide 109
    ente allâmu : en iyi bilen sensin
  36857. 5-Mâide 109
    el guyûbi : gaybler, bilinmeyenler
  36858. 5-Mâide 110
    iz kâle : demişti
  36859. 5-Mâide 110
    yâ îsâ ibne meryeme : ey Meryem oğlu İsâ (as.)
  36860. 5-Mâide 110
    uzkur ni'metî : nimetimi hatırla
  36861. 5-Mâide 110
    aleyke : senin üzerinde
  36862. 5-Mâide 110
    ve alâ vâlideti-ke : ve senin annenin üzerinde
  36863. 5-Mâide 110
    iz eyyedtu-ke : o zaman seni desteklemiştim
  36864. 5-Mâide 110
    bi rûhi el kudusi : Ruh'ûl Kudüs ile
  36865. 5-Mâide 110
    tukellimu ense : insanlarla konuşuyorsun
  36866. 5-Mâide 110
    el mehdi : beşikte
  36867. 5-Mâide 110
    ve kehlen : ve yetişkin iken
  36868. 5-Mâide 110
    ve iz allemtu-ke : ve sana öğretmiştim
  36869. 5-Mâide 110
    el kitâbe : Kitap
  36870. 5-Mâide 110
    ve el hikmete : ve hikmet
  36871. 5-Mâide 110
    ve et tevrâte : ve Tevrat
  36872. 5-Mâide 110
    ve el incîle : ve İncil
  36873. 5-Mâide 110
    ve iz tahluku : ve yapmıştın, şekil vermiştin
  36874. 5-Mâide 110
    min et tîni : nemli topraktan
  36875. 5-Mâide 110
    ke : gibi
  36876. 5-Mâide 110
    hey'eti : heykel, suret, şekil, biçim
  36877. 5-Mâide 110
    et tayri : kuş
  36878. 5-Mâide 110
    fe tenfuhu fî-ha : sonra onun içine üflüyordun
  36879. 5-Mâide 110
    fe tekûnu tayran : böylece kuş oluyordu
  36880. 5-Mâide 110
    ve tubriu : ve iyileştiriyorsun
  36881. 5-Mâide 110
    el ekmehe : doğuştan kör, âmâ
  36882. 5-Mâide 110
    ve el ebrasa : ve alaca tenli
  36883. 5-Mâide 110
    ve iz tuhricu : ve de çıkarıyordun
  36884. 5-Mâide 110
    el mevtâ : ölüler
  36885. 5-Mâide 110
    ve iz kefeftu : ve o zaman savmıştım
  36886. 5-Mâide 110
    benî isrâîle an-ke : İsrail oğullarını senden
  36887. 5-Mâide 110
    iz ci'te-hum bi : onlara getirdiğin zaman
  36888. 5-Mâide 110
    el beyyinâti : beyyineler, açık deliller, apaçık belgeler
  36889. 5-Mâide 110
    fele : o zaman dedi
  36890. 5-Mâide 110
    ellezîne keferû : kâfir olanlar (küfürde olanlar)
  36891. 5-Mâide 111
    ve iz evhaytu : ve vahyettiğim zaman
  36892. 5-Mâide 111
    ilâ el havâriyyîne : havârilere
  36893. 5-Mâide 111
    en âminû bî : bana iman etmelerini
  36894. 5-Mâide 111
    ve bi resûlî : ve Resûl'üme
  36895. 5-Mâide 111
    âmennâ : biz iman ettik, âmenû olduk, Allâh'a teslim olmayı, ulaşmayı diledik
  36896. 5-Mâide 111
    veşhed (vehed) : ve şahid ol
  36897. 5-Mâide 111
    bi enne-nâ : bizim... olduğumuza
  36898. 5-Mâide 111
    muslimûne : müslümanlar, Allâh'a (cc.) teslim olanlar
  36899. 5-Mâide 112
    iz kâle : demişti
  36900. 5-Mâide 112
    el havâriyyûne : havâriler
  36901. 5-Mâide 112
    yâ îsâ ibne meryeme : ey Meryem oğlu Îsâ (as.)
  36902. 5-Mâide 112
    hel yestetîu : yapabilir mi
  36903. 5-Mâide 112
    rabbu-ke : senin Rabb'in
  36904. 5-Mâide 112
    en yunezzile : indirmesi
  36905. 5-Mâide 112
    aleynâ : bize
  36906. 5-Mâide 112
    ideten : bir sofra
  36907. 5-Mâide 112
    min es semâi : semâdan, gökten
  36908. 5-Mâide 112
    le itteku allâhe : Allâh'a (cc.) karşı takvâ sahibi olun dedi
  36909. 5-Mâide 112
    mu'minîne : mü'minler, iman edenler
  36910. 5-Mâide 113
    en ne'kule min-hâ : ondan yemek yemek
  36911. 5-Mâide 113
    ve tetmainne : ve tatmin olması - sükûnet bulması
  36912. 5-Mâide 113
    ve na'leme : ve bilmemiz
  36913. 5-Mâide 113
    en kad sadakte-nâ : senin bize sadık olduğunu (doğru söylemiş olduğunu)
  36914. 5-Mâide 113
    ve nekûne : ve olalım
  36915. 5-Mâide 113
    aleyhâ : onun üzerine
  36916. 5-Mâide 113
    min eş şâhidîne : şâhidlerden
  36917. 5-Mâide 114
    le : dedi
  36918. 5-Mâide 114
    Îsâ ibnu meryeme : Meryem oğlu Îsâ (as.)
  36919. 5-Mâide 114
    allâhumme : ey Allâh'ım (cc.)
  36920. 5-Mâide 114
    rabbe-nâ : Rabb'imiz
  36921. 5-Mâide 114
    enzil aleynâ : bize indir
  36922. 5-Mâide 114
    ideten : bir sofra
  36923. 5-Mâide 114
    min es semâi : semâdan, gökten
  36924. 5-Mâide 114
    tekûnu lenâ îden : bizim için bayram olsun
  36925. 5-Mâide 114
    li evveli-nâ : bizim evvelimiz (bizden öncekiler) için
  36926. 5-Mâide 114
    ve âhiri-nâ : bizim âhirimiz (bizden sonrakiler)
  36927. 5-Mâide 114
    ve âyeten min-ke : ve senden bir ayet, bir delil, bir mucize
  36928. 5-Mâide 114
    ve urzuk-nâ : ve bizi rızıklandır
  36929. 5-Mâide 114
    ve ente : ve sen
  36930. 5-Mâide 114
    hayru er râzikîne : rızık verenlerin en hayırlısı
  36931. 5-Mâide 115
    le allâhu : Allâh (cc.) buyurdu
  36932. 5-Mâide 115
    innî munezzilu-hâ : muhakkak ki ben onu indiririm
  36933. 5-Mâide 115
    aleykum : sizin üzerinize
  36934. 5-Mâide 115
    fe men : fakat, ama, artık kim
  36935. 5-Mâide 115
    yekfur : inkâr ederse
  36936. 5-Mâide 115
    fe innî : o taktirde ben mutlaka
  36937. 5-Mâide 115
    azâben : bir azap
  36938. 5-Mâide 115
    ehaden : biri, birisi, birini
  36939. 5-Mâide 115
    min el âlemîne : âlemlerden
  36940. 5-Mâide 116
    ve iz kâle allâhu : ve Allâh (cc.) dediği (buyurduğu) zaman
  36941. 5-Mâide 116
    yâ îsâ ibne meryeme : ey Meryem oğlu Îsâ
  36942. 5-Mâide 116
    e ente kulte : sen mi dedin
  36943. 5-Mâide 116
    li en nâsi : insanlara
  36944. 5-Mâide 116
    ittehizû-nî : beni edinin
  36945. 5-Mâide 116
    ve ummiye : ve annemi
  36946. 5-Mâide 116
    ilâheyni : (iki) ilahlar
  36947. 5-Mâide 116
    le subhâne-ke : seni noksan sıfatlardan arındırırım, tenzih ederim dedi
  36948. 5-Mâide 116
    yekûnu lî : benim için olmaz, olamaz
  36949. 5-Mâide 116
    en ekûle : söylemek (benimylemem)
  36950. 5-Mâide 116
    leyse lî : benim için olmayanı
  36951. 5-Mâide 116
    fe kad alimte-hu : o zaman, o taktirde sen onu bilirdin
  36952. 5-Mâide 116
    ta'lemu : sen bilirsin
  36953. 5-Mâide 116
    mâ fî nefsî : nefsimdeki, nefsimde olanı
  36954. 5-Mâide 116
    ve lâ a'lemu : ve ben bilmem
  36955. 5-Mâide 116
    mâ fî nefsi-ke : senin nefsindeki, zatındaki şeyi
  36956. 5-Mâide 116
    inne-ke : muhakkak ki sen
  36957. 5-Mâide 116
    ente : sen
  36958. 5-Mâide 116
    el guyûbi : gaybler, görünmeyenler, bilinmeyenler
  36959. 5-Mâide 117
    mâ kultu lehum : onlara söylemedim
  36960. 5-Mâide 117
    illâ mâ emerte-nî : bana emrettiğinden başka bir şey
  36961. 5-Mâide 117
    en(i) i'budû : kul olmak, kul olmalarını
  36962. 5-Mâide 117
    allâhe : Allâh (cc.)'a
  36963. 5-Mâide 117
    rabbî ve rabbe-kum : benim Rabb'im ve sizin Rabb'iniz
  36964. 5-Mâide 117
    ve kuntu : ve ben oldum
  36965. 5-Mâide 117
    aleyhim şehîden : onların üzerine şâhid
  36966. 5-Mâide 117
    fe : artık, fakat
  36967. 5-Mâide 117
    lemmâ : olunca, olduğu zaman
  36968. 5-Mâide 117
    teveffeyte-nî : sen beni vefat ettirdin, aralarından aldın
  36969. 5-Mâide 117
    kunte : sen ...oldun
  36970. 5-Mâide 117
    ente : sen
  36971. 5-Mâide 117
    er rakîbe aleyhim : onları gözeten, gözetleyen, onlara murakip
  36972. 5-Mâide 117
    ve ente : ve sen
  36973. 5-Mâide 117
    alâ kulli şey'in : her şeye
  36974. 5-Mâide 117
    şehîdun : şâhid
  36975. 5-Mâide 118
    fe inne-hum : artık muhakkak ki onlar
  36976. 5-Mâide 118
    ibâdu-ke : senin kulların
  36977. 5-Mâide 118
    ve in tagfir lehum : ve eğer onları bağışlarsan (mağfiret edesen)
  36978. 5-Mâide 118
    fe inne-ke : o halde, o taktirde, muhakkak ki sen
  36979. 5-Mâide 118
    ente : sen
  36980. 5-Mâide 118
    el azîzu : aziz, güçlü, üstün
  36981. 5-Mâide 118
    el hakîmu : hüküm ve hikmet sahibi
  36982. 5-Mâide 119
    le allâhu : Allâh (cc.) dedi (buyurdu)
  36983. 5-Mâide 119
    hâzâ yevmu : bu gün
  36984. 5-Mâide 119
    yenfeu es sâdikîne : sâdıklara fayda verecek
  36985. 5-Mâide 119
    lehum cennâtun : onlara, onlar için cennetler vardır
  36986. 5-Mâide 119
    tecrî min tahti-hâ : onun altından akar
  36987. 5-Mâide 119
    el enhâru : nehirler, ırmaklar
  36988. 5-Mâide 119
    hâlidîne fî-hâ : onun içinde, orada kalacak olanlar
  36989. 5-Mâide 119
    ebeden : ebediyyen, sonsuz
  36990. 5-Mâide 119
    ve radû an-hu : ve onlar ondan razılar
  36991. 5-Mâide 119
    like : işte bu
  36992. 5-Mâide 119
    el fevzu el azîmu : en büyük fevz
  36993. 5-Mâide 120
    mulku es semâvâti : semaların, göklerin mülkü
  36994. 5-Mâide 120
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü, yer
  36995. 5-Mâide 120
    ve mâ fî-hinne : ve onların içinde olanlar, onlarda bulunanlar
  36996. 5-Mâide 120
    ve huve : ve o
  36997. 5-Mâide 120
    alâ kulli şey'in : her şeye
  36998. 50-Kaf 1
    ve : andolsun
  36999. 50-Kaf 1
    el kur'ân : Kur'ân
  37000. 50-Kaf 1
    el mecîdi : şerefli, üstün
  37001. 50-Kaf 2
    bel : hayır
  37002. 50-Kaf 2
    ene-hum : onlara gelmesi
  37003. 50-Kaf 2
    fe : bunun üzerine
  37004. 50-Kaf 2
    le : dedi
  37005. 50-Kaf 2
    el kâfirûne : kâfirler
  37006. 50-Kaf 2
    şey'un : bir şey
  37007. 50-Kaf 3
    e izâ : olduğu zaman mı
  37008. 50-Kaf 3
    ve kunnâ : ve biz olduk
  37009. 50-Kaf 3
    turâben : toprak
  37010. 50-Kaf 3
    like : işte bu
  37011. 50-Kaf 3
    rec'un : dönüş
  37012. 50-Kaf 4
    tenkusu : ne eksilttiğini (cesetleri çürütüp eksilttiğini)
  37013. 50-Kaf 4
    el ardu : arz, yer
  37014. 50-Kaf 4
    ve inde-nâ : ve katımızda
  37015. 50-Kaf 5
    bel : hayır, aksine
  37016. 50-Kaf 5
    kezzebû : yalanladılar
  37017. 50-Kaf 5
    bi el hakkı : hak ile, hakkı
  37018. 50-Kaf 5
    lemmâ : olduğu zaman, olunca
  37019. 50-Kaf 5
    e-hum : onlara geldi, kendilerine geldi
  37020. 50-Kaf 5
    fe : bu durumda
  37021. 50-Kaf 5
    emrin : iş içinde
  37022. 50-Kaf 5
    merîcin : karışık
  37023. 50-Kaf 6
    e : mı
  37024. 50-Kaf 6
    fe : öyleyse
  37025. 50-Kaf 6
    lem yanzurû : bakmıyorlar
  37026. 50-Kaf 6
    ilâ es semâi : semaya, göğe
  37027. 50-Kaf 6
    fevka-hum : onların üzerlerinde
  37028. 50-Kaf 6
    keyfe : nasıl
  37029. 50-Kaf 6
    beneynâ-hâ : onu bina ettik
  37030. 50-Kaf 6
    ve zeyyennâ-hâ : ve onu süsledik
  37031. 50-Kaf 6
    velehâ : ve onun yoktur
  37032. 50-Kaf 7
    ve el arda : ve arz, ve yer
  37033. 50-Kaf 7
    medednâ-hâ : onu döşeyip yaydık
  37034. 50-Kaf 7
    ve elkaynâ : ve attık, bıraktık
  37035. 50-Kaf 7
    revâsiye : dağlar
  37036. 50-Kaf 7
    ve enbetnâ : ve bitirdik, yetiştirdik
  37037. 50-Kaf 7
    zevcin : çift
  37038. 50-Kaf 7
    behîcin : güzel, parlak
  37039. 50-Kaf 8
    tebsıraten : basiret, hikmetle bakan kalp gözü
  37040. 50-Kaf 8
    ve zikrâ : ve zikir
  37041. 50-Kaf 9
    ve nezzelnâ : ve biz indirdik
  37042. 50-Kaf 9
    min es semâi : semadan, gökten
  37043. 50-Kaf 9
    en : su
  37044. 50-Kaf 9
    mubâreken : mübarek, bereketli
  37045. 50-Kaf 9
    fe enbetnâ : böylece bitirdik, yetiştirdik
  37046. 50-Kaf 9
    cennâtin : bahçeler
  37047. 50-Kaf 9
    ve habbe : ve tane, hububat
  37048. 50-Kaf 9
    el hasîdi : hasat edilen, biçilen nebat
  37049. 50-Kaf 10
    ve en nahle : ve hurma ağaçları
  37050. 50-Kaf 10
    lehâ : onun (var)
  37051. 50-Kaf 11
    li el ibâdi : kullar için
  37052. 50-Kaf 11
    ve ahyeynâ : ve dirilttik
  37053. 50-Kaf 11
    beldeten : belde
  37054. 50-Kaf 11
    meyten : ölü
  37055. 50-Kaf 11
    kezâlike : işteyle, bunun gibi
  37056. 50-Kaf 11
    el hurûcu : çıkış
  37057. 50-Kaf 12
    kezzebet : yalanladı
  37058. 50-Kaf 12
    kable-hum : onlardan önce
  37059. 50-Kaf 12
    ve ashâbu : ve halkı
  37060. 50-Kaf 12
    er ressi : Ress
  37061. 50-Kaf 12
    ve semûdu : ve Semud (halkı)
  37062. 50-Kaf 13
    ve âdun : ve Ad (kavmi)
  37063. 50-Kaf 13
    ve fir'avnu : ve firavun
  37064. 50-Kaf 13
    ve ihvânu : ve kardeşler
  37065. 50-Kaf 14
    ve ashâbu el eyketi : ve Eyke halkı
  37066. 50-Kaf 14
    ve kavmu : ve kavmi
  37067. 50-Kaf 14
    kezzebe : tekzip etti (yalanladı)
  37068. 50-Kaf 14
    er rusule : resûller
  37069. 50-Kaf 14
    fe : böylece
  37070. 50-Kaf 15
    e : mı
  37071. 50-Kaf 15
    fe : öyleyse, o halde, yoksa
  37072. 50-Kaf 15
    bi el halkı : yaratılışta
  37073. 50-Kaf 15
    el evveli : ilk
  37074. 50-Kaf 15
    bel : hayır, öyle değil
  37075. 50-Kaf 15
    lebsin : kuşku içinde
  37076. 50-Kaf 15
    cedîdin : yeni
  37077. 50-Kaf 16
    ve lekad : ve andolsun
  37078. 50-Kaf 16
    el insâne : insan
  37079. 50-Kaf 16
    ve na'lemu : ve biz biliriz
  37080. 50-Kaf 16
    tuvesvisu : vesveseler verir
  37081. 50-Kaf 16
    nefsu-hu : onun nefsi
  37082. 50-Kaf 16
    ve nahnu : ve biz
  37083. 50-Kaf 16
    akrebu : daha yakın
  37084. 50-Kaf 16
    ileyhi : ona
  37085. 50-Kaf 16
    el verîdi : can damarı, şahdamarı
  37086. 50-Kaf 17
    yetelakkâ : ikisi telâkki eder, kaydeder, tespit eder
  37087. 50-Kaf 17
    el mutelakkîyâni : iki telâkki edici, iki yazıcı, iki tespit edici
  37088. 50-Kaf 17
    an el yemîni : sağından
  37089. 50-Kaf 17
    ve an eş şimâli : ve solundan
  37090. 50-Kaf 18
    yelfızu : söylenmez
  37091. 50-Kaf 18
    ledeyhi : onun yanında
  37092. 50-Kaf 19
    veet : ve geldi
  37093. 50-Kaf 19
    sekretu : sarhoşluk
  37094. 50-Kaf 19
    el mevti : ölüm
  37095. 50-Kaf 19
    bi el hakkı : hak ile
  37096. 50-Kaf 19
    like : işte bu
  37097. 50-Kaf 19
    kunte : senin olduğun şey
  37098. 50-Kaf 19
    tehîdu : kaçıyorsun
  37099. 50-Kaf 20
    ve nufiha : ve üflendi
  37100. 50-Kaf 20
    es sûri : sur'a
  37101. 50-Kaf 20
    like : işte bu
  37102. 50-Kaf 20
    yevmu : gün
  37103. 50-Kaf 20
    el vaîdi : tehdit, ikaz
  37104. 50-Kaf 21
    veet : ve geldi
  37105. 50-Kaf 21
    kullu nefsin : her nefs, bütün nefsler
  37106. 50-Kaf 21
    mea-hâ : onunla beraber
  37107. 50-Kaf 21
    ve şehîdun : ve şahit
  37108. 50-Kaf 22
    lekad : andolsun
  37109. 50-Kaf 22
    kunte : sen idin, oldun
  37110. 50-Kaf 22
    gafletin : gafletinde
  37111. 50-Kaf 22
    fe : böylece, işte
  37112. 50-Kaf 22
    keşef-nâ : kaldırdık (keşfini açtık)
  37113. 50-Kaf 22
    an-ke : senden
  37114. 50-Kaf 22
    gıtâe-ke : senin perden
  37115. 50-Kaf 22
    fe besaru-ke : artık senin görüşün
  37116. 50-Kaf 22
    el yevme : bugün
  37117. 50-Kaf 23
    vele : ve dedi
  37118. 50-Kaf 23
    ledeyye : yanımda olan şey
  37119. 50-Kaf 24
    elkıyâ : atın
  37120. 50-Kaf 24
    cehenneme : cehenneminine, cehenneme
  37121. 50-Kaf 24
    kulle : bütün hepsini
  37122. 50-Kaf 24
    keffârin : kâfirler
  37123. 50-Kaf 25
    mennâın : engel olan
  37124. 50-Kaf 25
    li el hayri : hayra
  37125. 50-Kaf 25
    mu'tedin : hakka tecavüz eden, haddi aşan
  37126. 50-Kaf 26
    ellezî : o ki, o
  37127. 50-Kaf 26
    ceale : kıldı, yaptı
  37128. 50-Kaf 26
    mea allâhi : Allah'la beraber
  37129. 50-Kaf 26
    ilâhen : ilâh
  37130. 50-Kaf 26
    fe : öyleyse
  37131. 50-Kaf 26
    elkıyâ-hu : onu atın
  37132. 50-Kaf 26
    el azâbi : azabın içine
  37133. 50-Kaf 26
    eş şedîdi : şiddetli
  37134. 50-Kaf 27
    le : dedi
  37135. 50-Kaf 27
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  37136. 50-Kaf 27
    etgaytu-hu : onu ben azdırmadım
  37137. 50-Kaf 27
    ve lâkin : ve lâkin
  37138. 50-Kaf 27
    ne : o idi, o oldu
  37139. 50-Kaf 28
    le : dedi
  37140. 50-Kaf 28
    tahtesımû : çekişmeyin, kavga etmeyin
  37141. 50-Kaf 28
    ledeyye : yanımda
  37142. 50-Kaf 28
    ve kad kaddemtu : ve önceden takdim etmiştim, bildirmiştim
  37143. 50-Kaf 28
    ileykum : size
  37144. 50-Kaf 28
    bi el vaîdi : vaadimi
  37145. 50-Kaf 29
    yubeddelu : değiştirilmez
  37146. 50-Kaf 29
    el kavlu : söz
  37147. 50-Kaf 29
    ledeyye : katımda, yanımda
  37148. 50-Kaf 29
    veene : ve ben değilim
  37149. 50-Kaf 29
    li el abîdi : kullarım için
  37150. 50-Kaf 30
    yevme : o gün
  37151. 50-Kaf 30
    nekûlu : deriz
  37152. 50-Kaf 30
    li cehenneme : cehenneme
  37153. 50-Kaf 30
    hel imtele'ti : doldun mu
  37154. 50-Kaf 30
    ve tekûlu : ve der
  37155. 50-Kaf 30
    hel : var mı
  37156. 50-Kaf 30
    min mezîdin : daha fazlası
  37157. 50-Kaf 31
    ve uzlifet : ve yaklaştırıldı
  37158. 50-Kaf 31
    el cennetu : cennet
  37159. 50-Kaf 31
    li el muttekîne : takva sahipleri için
  37160. 50-Kaf 31
    gayre : olmaksızın, olmayarak
  37161. 50-Kaf 32
    mâ tûadûne : size vaadolunan şey
  37162. 50-Kaf 32
    evvâbin : ruhu Allah'a ulaşarak sığınmış
  37163. 50-Kaf 33
    men : kimse, kim, kişi, kişiler
  37164. 50-Kaf 33
    haşiye : huşû duydu
  37165. 50-Kaf 33
    er rahmâne : Rahmân
  37166. 50-Kaf 33
    bi el gaybi : gayb ile, gaybte
  37167. 50-Kaf 33
    vee : ve geldi
  37168. 50-Kaf 34
    bi selâmin : esenlik ve barış (selâm) ile
  37169. 50-Kaf 34
    like : bu
  37170. 50-Kaf 34
    yevmu : gün
  37171. 50-Kaf 34
    el hulûdi : ebedîlik
  37172. 50-Kaf 35
    lehum : onların, onlar için (vardır)
  37173. 50-Kaf 35
    yeşâûne : diledikleri şey
  37174. 50-Kaf 35
    ve ledeynâ : ve katımızda
  37175. 50-Kaf 35
    mezîdun : daha fazlası
  37176. 50-Kaf 36
    ve kem : ve kaç tane, nice
  37177. 50-Kaf 36
    ehlek-nâ : biz helâk ettik
  37178. 50-Kaf 36
    kable-hum : bunlardan önce
  37179. 50-Kaf 36
    eşeddu : daha kuvvetli
  37180. 50-Kaf 36
    batşen : yakalamak, yakıp yıkmak
  37181. 50-Kaf 36
    fe : halbuki, oysaki
  37182. 50-Kaf 36
    el bilâdi : beldelerde, şehirlerde
  37183. 50-Kaf 36
    hel : (var) mı
  37184. 50-Kaf 37
    inne : muhakkak
  37185. 50-Kaf 37
    fî zâlike : bunda vardır
  37186. 50-Kaf 37
    le : mutlaka, elbette
  37187. 50-Kaf 37
    li men : kimse için
  37188. 50-Kaf 37
    ne : oldu, idi
  37189. 50-Kaf 37
    lehu : onun, onun vardır
  37190. 50-Kaf 37
    ev : veya, ya da
  37191. 50-Kaf 37
    elkâ : ilka etti, attı
  37192. 50-Kaf 37
    es sem'a : kulak verdi, dinledi, işitti
  37193. 50-Kaf 37
    ve huve : ve o
  37194. 50-Kaf 37
    şehîdun : şahit olarak
  37195. 50-Kaf 38
    ve lekad : ve andolsun
  37196. 50-Kaf 38
    es semâvâti : gökler
  37197. 50-Kaf 38
    ve el arda : ve yeri
  37198. 50-Kaf 38
    ve mâ : ve şeyler
  37199. 50-Kaf 38
    beyne-humâ : ikisi arasında
  37200. 50-Kaf 38
    sitteti : altı
  37201. 50-Kaf 38
    eyyâmin : günler
  37202. 50-Kaf 38
    vemesse-nâ : ve bize dokunmadı
  37203. 50-Kaf 39
    fasbir (fe ısbir) : artık, öyleyse sabret
  37204. 50-Kaf 39
    yekûlûne : söyledikleri şey(ler), söylediklerine
  37205. 50-Kaf 39
    ve sebbih : ve tesbih et
  37206. 50-Kaf 39
    rabbi-ke : Rabbini
  37207. 50-Kaf 39
    kable : önce
  37208. 50-Kaf 39
    eş şemsi : güneş
  37209. 50-Kaf 39
    ve kable : ve önce
  37210. 50-Kaf 39
    el gurûbi : gurub, (güneşin) batışı
  37211. 50-Kaf 40
    ve min el leyli : ve geceden bir kısım, gecenin bir bölümü
  37212. 50-Kaf 40
    fe sebbih-hu : artık onu tesbih et
  37213. 50-Kaf 40
    ve edbâre : ve arkasından
  37214. 50-Kaf 40
    es sucûdi : secdeler
  37215. 50-Kaf 41
    vestemi' (ve istemi') : ve kulak ver
  37216. 50-Kaf 41
    yevme : gün
  37217. 50-Kaf 41
    el munâdi : münadi, seslenen, çağıran
  37218. 50-Kaf 41
    min mekânin : bir yerden
  37219. 50-Kaf 42
    yevme : gün
  37220. 50-Kaf 42
    yesmeûne : işitirler
  37221. 50-Kaf 42
    es sayhate : sayha, büyük ses dalgası, çığlık
  37222. 50-Kaf 42
    bi el hakkı : hak olan
  37223. 50-Kaf 42
    like : işte bu
  37224. 50-Kaf 42
    yevm el hurûci : çıkış günü
  37225. 50-Kaf 43
    ve numîtu : ve öldürürüz
  37226. 50-Kaf 43
    ve ileynâ : ve bize
  37227. 50-Kaf 43
    el masîru : dönüş, ulaşma, ulaşılan makam
  37228. 50-Kaf 44
    yevme : gün
  37229. 50-Kaf 44
    teşakkaku : çatlayıp ayrılır
  37230. 50-Kaf 44
    el ardu : arz, yer
  37231. 50-Kaf 44
    like : işte bu
  37232. 50-Kaf 44
    aleynâ : bize
  37233. 50-Kaf 44
    yesîrun : kolay
  37234. 50-Kaf 45
    a'lemu : en iyi bilir
  37235. 50-Kaf 45
    bi mâ yekûlûne : ne(ler) söylediklerini
  37236. 50-Kaf 45
    veente : ve sen değilsin
  37237. 50-Kaf 45
    aleyhim : onların üzerinde
  37238. 50-Kaf 45
    bi cebbârin : cebbar (zorlayıcı), bir zorba
  37239. 50-Kaf 45
    fe : öyleyse, artık, oysa
  37240. 50-Kaf 45
    zekkir : zikret, hatırlat, uyar
  37241. 50-Kaf 45
    bi el kur'âni : Kur'ân ile
  37242. 50-Kaf 45
    men yehâfu : korkanlara
  37243. 51-Zâriyât 1
    ve : yemin olsun, andolsun
  37244. 51-Zâriyât 1
    ez zâriyâti : tozu dumana katan, esip savuran rüzgârlar, fırtına
  37245. 51-Zâriyât 1
    zerven : uçuran, savuran, dağıtan
  37246. 51-Zâriyât 2
    fe : ve de, de, sonra
  37247. 51-Zâriyât 2
    el hâmilâti : yüklenenler, taşıyanlar (bulutlar)
  37248. 51-Zâriyât 2
    kren : ağır yük yüklenerek
  37249. 51-Zâriyât 3
    fe el câriyâti : sonra akıp gidenler
  37250. 51-Zâriyât 3
    yusren : kolaylıkla, kolayca
  37251. 51-Zâriyât 4
    fe : hem de, sonra
  37252. 51-Zâriyât 4
    el mukassimâti : sonra taksim edenlere
  37253. 51-Zâriyât 4
    emren : işleri
  37254. 51-Zâriyât 5
    inne : muhakkak
  37255. 51-Zâriyât 5
    tûadûne : size vaadolunuyor
  37256. 51-Zâriyât 5
    le : elbette, mutlaka, kesinlikle
  37257. 51-Zâriyât 6
    ve inne : ve muhakkak
  37258. 51-Zâriyât 6
    edne : dîn (hesap, ceza)
  37259. 51-Zâriyât 6
    le : elbette, mutlaka, kesinlikle
  37260. 51-Zâriyât 7
    ve : andolsun
  37261. 51-Zâriyât 7
    es semâi : sema, gökyüzü
  37262. 51-Zâriyât 7
    el hubuki : sağlam, kıvrımlı (spiralimsi), iç içe dairesel (sarmal), yörüngesel, kıvrılarak ilerleyen, yollar
  37263. 51-Zâriyât 8
    inne-kum : muhakkak ki siz
  37264. 51-Zâriyât 8
    le fî : gerçektenindesiniz
  37265. 51-Zâriyât 8
    muhtelifin : ihtilâflı
  37266. 51-Zâriyât 9
    yû'feku : çevrilir, döndürülür
  37267. 51-Zâriyât 9
    men : kim, kimse
  37268. 51-Zâriyât 9
    ufike : döndürüldü
  37269. 51-Zâriyât 10
    kutile : öldürülsün, ölsün, kahrolsun
  37270. 51-Zâriyât 10
    el harrâsûne : yalancılar, (zan ile) yalan söyleyenler
  37271. 51-Zâriyât 11
    ellezîne hum : ki onlar
  37272. 51-Zâriyât 11
    gamretin : cehaletinde
  37273. 51-Zâriyât 11
    sâhûne : gaflette olanlardır
  37274. 51-Zâriyât 12
    yes'elûne : sorarlar
  37275. 51-Zâriyât 12
    eyyâne : ne zaman
  37276. 51-Zâriyât 12
    yevmu ed dîni : dîn günü, hesap ve ceza günü
  37277. 51-Zâriyât 13
    yevme : gün
  37278. 51-Zâriyât 13
    alâ en nâri : ateş üstünde
  37279. 51-Zâriyât 13
    yuftenûne : fitnelenirler, fitnelerinin karşılığı olarak, azaba maruz bırakılırlar
  37280. 51-Zâriyât 14
    fitnete-kum : fitnenizi
  37281. 51-Zâriyât 14
    ellezî : o, öyle ki o
  37282. 51-Zâriyât 14
    testa'cilûne : acele istiyorsunuz
  37283. 51-Zâriyât 15
    inne : muhakkak
  37284. 51-Zâriyât 15
    el muttekîne : müttekiler, takva sahipleri
  37285. 51-Zâriyât 15
    cennâtin : cennetlerde
  37286. 51-Zâriyât 15
    ve uyûnin : ve pınarlar
  37287. 51-Zâriyât 16
    âhizîne : alanlar
  37288. 51-Zâriyât 16
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  37289. 51-Zâriyât 16
    kable : önce
  37290. 51-Zâriyât 16
    like : bu
  37291. 51-Zâriyât 16
    muhsinîne : muhsinler, fizik vücut teslimini yapanlar
  37292. 51-Zâriyât 17
    kalîlen : az, pek az
  37293. 51-Zâriyât 17
    min el leyli : geceden (gecenin bir kısım)
  37294. 51-Zâriyât 17
    yehceûne : uyurlar
  37295. 51-Zâriyât 18
    ve bi el eshâri-hum : ve onların seher vakitleri (seher vakitlerinde)
  37296. 51-Zâriyât 18
    yestağfirûne : istiğfar ederler, mağfiret dilerler
  37297. 51-Zâriyât 19
    veemvâli-him : ve onların mallarında vardır
  37298. 51-Zâriyât 19
    li es sâili : isteyen için, isteyenlerin
  37299. 51-Zâriyât 19
    ve el mahrûmi : ve mahrum olan, yoksul olan (iffetinden isteyemeyen)
  37300. 51-Zâriyât 20
    veel ardı : ve arzda, yeryüzünde
  37301. 51-Zâriyât 20
    li el mûkınîne : yakîn hasıl edenler için
  37302. 51-Zâriyât 21
    ve fî : veinde, de
  37303. 51-Zâriyât 21
    enfusi-kum : kendi nefsleriniz, kendiniz
  37304. 51-Zâriyât 21
    e : mı
  37305. 51-Zâriyât 21
    fe : öyleyse, hatta, hâlâ
  37306. 51-Zâriyât 21
    lâ tubsirûne : görmüyorsunuz
  37307. 51-Zâriyât 22
    ve : ve
  37308. 51-Zâriyât 22
    es semâi : semada, gökyüzünde vardır
  37309. 51-Zâriyât 22
    ve mâ tûadûne : ve sizin vaadolunduğunuz şeyler
  37310. 51-Zâriyât 23
    fe : işte
  37311. 51-Zâriyât 23
    ve rabbi : Rabbe andolsun
  37312. 51-Zâriyât 23
    es semâi : sema, gök
  37313. 51-Zâriyât 23
    ve el ardı : ve yere andolsun
  37314. 51-Zâriyât 23
    inne-hu : muhakkak ki o
  37315. 51-Zâriyât 23
    le : elbette, gerçekten, kesinlikle
  37316. 51-Zâriyât 23
    misle : misâl, örnek, gibi
  37317. 51-Zâriyât 23
    enne-kum : sizin olduğunuz
  37318. 51-Zâriyât 23
    tentıkûne : siz konuşuyorsunuz
  37319. 51-Zâriyât 24
    hel : mi, var mı
  37320. 51-Zâriyât 24
    etâ-ke : sana geldi
  37321. 51-Zâriyât 24
    ibrâhîme : İbrâhîm
  37322. 51-Zâriyât 24
    el mukremîne : ikram edilen
  37323. 51-Zâriyât 25
    iz dehalû : girdikleri zaman
  37324. 51-Zâriyât 25
    aleyhi : ona, onun yanına
  37325. 51-Zâriyât 25
    fe : o zaman, olunca
  37326. 51-Zâriyât 25
    selâmen : selâm, selâm olsun
  37327. 51-Zâriyât 25
    le : dedi
  37328. 51-Zâriyât 25
    selâmun : selâm, selâm olsun
  37329. 51-Zâriyât 25
    munkerûne : yabancılar (tanınması inkâr olunanlar, tanınmayanlar)
  37330. 51-Zâriyât 26
    fe : sonra, bunun üzerine, hemen
  37331. 51-Zâriyât 26
    ilâ ehli-hî : ailesine, ailesinin yanına
  37332. 51-Zâriyât 26
    fe : sonra, bunun üzerine, hemen
  37333. 51-Zâriyât 26
    e bi : getirdi
  37334. 51-Zâriyât 26
    semînin : semiz
  37335. 51-Zâriyât 27
    fe : böylece
  37336. 51-Zâriyât 27
    karrebe-hû : onu yaklaştırdı
  37337. 51-Zâriyât 27
    ileyhim : onlara
  37338. 51-Zâriyât 27
    le : dedi
  37339. 51-Zâriyât 27
    e : mı
  37340. 51-Zâriyât 27
    te'kulûne : yemiyorsunuz
  37341. 51-Zâriyât 28
    fe : fakat
  37342. 51-Zâriyât 28
    evcese : hissetti
  37343. 51-Zâriyât 28
    feten : korku
  37344. 51-Zâriyât 28
    tehaf : korkma
  37345. 51-Zâriyât 28
    ve beşşerû-hu : ve onu müjdelediler
  37346. 51-Zâriyât 29
    fe : böylece, bunun üzerine
  37347. 51-Zâriyât 29
    akbelet : karşıladı
  37348. 51-Zâriyât 29
    imreetu-hu : onun hanımı
  37349. 51-Zâriyât 29
    sarretin : çığlık atarak
  37350. 51-Zâriyât 29
    fe : ve de
  37351. 51-Zâriyât 29
    sakket : vurarak
  37352. 51-Zâriyât 29
    veche-hâ : yüzüne
  37353. 51-Zâriyât 29
    velet : ve dedi
  37354. 51-Zâriyât 30
    kezâliki : işteyle, işte budur
  37355. 51-Zâriyât 30
    le : dedi
  37356. 51-Zâriyât 30
    inne-hu : muhakkak ki o
  37357. 51-Zâriyât 30
    huve : o
  37358. 51-Zâriyât 30
    el hakîmu : hakîmdir, hüküm ve hikmet sahibidir
  37359. 51-Zâriyât 30
    el alîmu : alîmdir, en iyi bilendir
  37360. 51-Zâriyât 31
    le : dedi
  37361. 51-Zâriyât 31
    fe : o halde, öyleyse
  37362. 51-Zâriyât 31
    eyyuhâ : ey
  37363. 51-Zâriyât 31
    el murselûne : resûller (elçiler)
  37364. 51-Zâriyât 32
    mucrimîne : mücrim, suçlular, günahkârlar
  37365. 51-Zâriyât 33
    li nursile : yollamamız (atmamız), yağdırmamız için
  37366. 51-Zâriyât 33
    aleyhim : onların üzerlerine
  37367. 51-Zâriyât 33
    hıcâreten : taşlar
  37368. 51-Zâriyât 34
    musevvemeten : işaretlenmiş, damgalanmış olan
  37369. 51-Zâriyât 34
    inde : yanında, katında
  37370. 51-Zâriyât 34
    rabbi-ke : Rabbin
  37371. 51-Zâriyât 34
    li el musrifîne : müsrifler için, haddi aşanlar
  37372. 51-Zâriyât 35
    fe : o zaman, sonra
  37373. 51-Zâriyât 35
    ahrecnâ : çıkardık
  37374. 51-Zâriyât 35
    menne : kim varsa
  37375. 51-Zâriyât 35
    min el mû'minîne : mü'minlerden
  37376. 51-Zâriyât 36
    fe : böylece, fakat
  37377. 51-Zâriyât 36
    vecednâ : biz bulamadık
  37378. 51-Zâriyât 36
    gayre beytin : bir evden başka
  37379. 51-Zâriyât 36
    min el muslimîne : müslümanlardan, müslüman olanlardan
  37380. 51-Zâriyât 37
    ve tereknâ : ve biz bıraktık
  37381. 51-Zâriyât 37
    âyeten : âyet, delil
  37382. 51-Zâriyât 37
    li ellezîne : o kimselere onlara
  37383. 51-Zâriyât 37
    yahâfûne : korkarlar
  37384. 51-Zâriyât 37
    el azâbe : azap
  37385. 51-Zâriyât 37
    el elîme : elîm, acı
  37386. 51-Zâriyât 38
    ve fî mûsâ : ve Musa'da
  37387. 51-Zâriyât 38
    iz erselnâ-hu : onu göndermiştik
  37388. 51-Zâriyât 38
    ilâ fir'avne : firavuna
  37389. 51-Zâriyât 39
    fe : fakat
  37390. 51-Zâriyât 39
    tevellâ : yüz çevirdi
  37391. 51-Zâriyât 39
    vele : ve dedi
  37392. 51-Zâriyât 39
    ev : veya, ya da
  37393. 51-Zâriyât 39
    mecnûnun : mecnun, deli
  37394. 51-Zâriyât 40
    fe : böylece, bunun üzerine, sonunda
  37395. 51-Zâriyât 40
    ehaznâ-hu : biz onu yakaladık
  37396. 51-Zâriyât 40
    ve cunûde-hu : ve onun orduları
  37397. 51-Zâriyât 40
    fe : böylece, bunun üzerine, sonunda
  37398. 51-Zâriyât 40
    nebeznâ-hum : onları attık
  37399. 51-Zâriyât 40
    el yemmi : denize, denizinine
  37400. 51-Zâriyât 40
    ve huve : ve o
  37401. 51-Zâriyât 41
    ve fî âdin : ve Ad kavminde
  37402. 51-Zâriyât 41
    iz erselnâ : göndermiştik
  37403. 51-Zâriyât 41
    aleyhi : onların üzerlerine
  37404. 51-Zâriyât 41
    er rîha : rüzgâr
  37405. 51-Zâriyât 41
    el akîme : yok eden, akamete uğratan
  37406. 51-Zâriyât 42
    tezeru : bırakmıyor
  37407. 51-Zâriyât 42
    min şey'in : bir şey
  37408. 51-Zâriyât 42
    etet : geldi
  37409. 51-Zâriyât 42
    aleyhi : onun üzerine
  37410. 51-Zâriyât 42
    cealet-hu : onu kıldı, yaptı
  37411. 51-Zâriyât 42
    ke : gibi
  37412. 51-Zâriyât 42
    er remîmi : çürümüş, ufalanmış, kül gibi toz halinde
  37413. 51-Zâriyât 43
    vesemûde : ve Semud kavminde (vardır)
  37414. 51-Zâriyât 43
    iz kîle : denildiği zaman
  37415. 51-Zâriyât 43
    lehum : onlara
  37416. 51-Zâriyât 43
    temetteû : metalanın, yararlanın, refahinde yaşayın
  37417. 51-Zâriyât 44
    fe : fakat
  37418. 51-Zâriyât 44
    atev : itaat etmediler, (emirden) çıktılar
  37419. 51-Zâriyât 44
    an emri : emrinden
  37420. 51-Zâriyât 44
    fe : böylece
  37421. 51-Zâriyât 44
    ehazet-hum : onları aldı
  37422. 51-Zâriyât 44
    es sâikatu : yıldırım
  37423. 51-Zâriyât 44
    ve hum yanzurûne : ve onlar bakıyorlar
  37424. 51-Zâriyât 45
    fe : artık, o zaman
  37425. 51-Zâriyât 45
    istetâû : güç yetiremediler, muktedir olamadılar
  37426. 51-Zâriyât 45
    ve mâ kânû : ve olmadılar
  37427. 51-Zâriyât 45
    muntesirîne : yardım edilenler
  37428. 51-Zâriyât 46
    ve kavme nûhın : ve Nuh kavmi
  37429. 51-Zâriyât 46
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  37430. 51-Zâriyât 46
    kavmen : kavim
  37431. 51-Zâriyât 46
    fâsıkîne : fasıklar (fısk içinde olanlar)
  37432. 51-Zâriyât 47
    ve es semâe : ve sema, gökyüzü
  37433. 51-Zâriyât 47
    beneynâ-hâ : onu biz bina ettik
  37434. 51-Zâriyât 47
    bi eydin : bir kudretle, büyük bir kuvvetle
  37435. 51-Zâriyât 47
    ve innâ : ve muhakkak ki biz
  37436. 51-Zâriyât 47
    le : elbette
  37437. 51-Zâriyât 47
    mûsiûne : genişletici olan
  37438. 51-Zâriyât 48
    ve el arda : ve yeryüzü, yeri
  37439. 51-Zâriyât 48
    fereşnâ-hâ : onu biz döşeyip yaydık
  37440. 51-Zâriyât 48
    fe ni'me : işte nezel
  37441. 51-Zâriyât 48
    el mâhidûne : döşeyen, düzenleyen, düzenleyici.
  37442. 51-Zâriyât 49
    ve : ve
  37443. 51-Zâriyât 49
    min kulli şey'in : herşeyden
  37444. 51-Zâriyât 49
    zevceynî : ikili, çift
  37445. 51-Zâriyât 49
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  37446. 51-Zâriyât 49
    tezekkerûne : tezekkür edersiniz, öğüt alır düşünürsünüz
  37447. 51-Zâriyât 50
    fe firrû : öyleyse kaç, sığın
  37448. 51-Zâriyât 50
    lekum : sizin için
  37449. 51-Zâriyât 50
    nezîrun : nezir, uyarıcı
  37450. 51-Zâriyât 51
    vetec'alû : ve kılmayın
  37451. 51-Zâriyât 51
    mea allâhi : Allah'la beraber
  37452. 51-Zâriyât 51
    ilâhen : bir ilâh
  37453. 51-Zâriyât 51
    lekum : sizin için
  37454. 51-Zâriyât 51
    nezîrun : nezir, uyarıcı
  37455. 51-Zâriyât 52
    kezâlike : işte bunun gibi, işteyle
  37456. 51-Zâriyât 52
    etâ ellezîne : onlara (kendilerine) ne geldi
  37457. 51-Zâriyât 52
    min resûlin : (resûllerden) bir resûl
  37458. 51-Zâriyât 52
    ev : veya
  37459. 51-Zâriyât 52
    mecnûnun : mecnun, deli
  37460. 51-Zâriyât 53
    e : mı
  37461. 51-Zâriyât 53
    tevâsav : vasiyet, tavsiye ettiler
  37462. 51-Zâriyât 53
    bel : hayır, bilâkis
  37463. 51-Zâriyât 53
    tâgûne : azgın, taşkın
  37464. 51-Zâriyât 54
    fe tevelle : öyleyse yüz çevir
  37465. 51-Zâriyât 54
    fe mâ : artık değil
  37466. 51-Zâriyât 54
    ente : sen
  37467. 51-Zâriyât 54
    bi melûmin : kınanacak
  37468. 51-Zâriyât 55
    ve zekkir : ve sen öğüt verip hatırlat
  37469. 51-Zâriyât 55
    fe inne : böylece muhakkak ki
  37470. 51-Zâriyât 55
    ez zikrâ : öğütle hatırlatma
  37471. 51-Zâriyât 55
    tenfe : fayda verir
  37472. 51-Zâriyât 55
    el mû'minîne : mü'minlere
  37473. 51-Zâriyât 56
    ve mâ halaktu : ve ben yaratmadım
  37474. 51-Zâriyât 56
    el cinne : cinler
  37475. 51-Zâriyât 56
    ve el inse : ve insanlar
  37476. 51-Zâriyât 57
    ve mâ urîdu : ve ben istemiyorum
  37477. 51-Zâriyât 57
    en yut'imû-ni : beni doyurup
  37478. 51-Zâriyât 58
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  37479. 51-Zâriyât 58
    huve : o
  37480. 51-Zâriyât 58
    er rezzâku : rızık veren
  37481. 51-Zâriyât 58
    zu el kuvveti : kuvvet sahibi
  37482. 51-Zâriyât 58
    el metînu : metin, sağlam, güçlü
  37483. 51-Zâriyât 59
    fe inne : işte, artık gerçekten
  37484. 51-Zâriyât 59
    li ellezîne : o kimseler için
  37485. 51-Zâriyât 59
    zalemû : zulmettiler
  37486. 51-Zâriyât 59
    zenûben : günah, azap, nasip
  37487. 51-Zâriyât 59
    misle : misli, benzer, gibi
  37488. 51-Zâriyât 59
    zenûbi : günah, azap, nasip
  37489. 51-Zâriyât 59
    fe : işte, artık
  37490. 51-Zâriyât 59
    yesta'cilû-ni : benden acele istemesinler
  37491. 51-Zâriyât 60
    fe : artık, bu durumda
  37492. 51-Zâriyât 60
    veylun : yazıklar olsun, vay haline
  37493. 51-Zâriyât 60
    li ellezîne : o kimselere, onlara
  37494. 51-Zâriyât 60
    keferû : kâfir oldular, inkâr ettiler
  37495. 51-Zâriyât 60
    min yevmi-him : o (azap) günlerinden dolayı
  37496. 51-Zâriyât 60
    ellezî : onlara, kendilerine
  37497. 51-Zâriyât 60
    yûadûne : vaadedilen
  37498. 52-Tûr 1
    ve : andolsun, yemin olsun
  37499. 52-Tûr 1
    et tûri : Tur
  37500. 52-Tûr 2
    ve kitâbin : kitaba andolsun
  37501. 52-Tûr 2
    mestûrin : satır satır yazılmış
  37502. 52-Tûr 3
    menşûrin : yayılmış
  37503. 52-Tûr 4
    ve : andolsun
  37504. 52-Tûr 4
    el beyti : ev
  37505. 52-Tûr 4
    el ma'mûri : imar edilmiş, mamur
  37506. 52-Tûr 5
    ve : andolsun
  37507. 52-Tûr 5
    es sakfi : tavan, yeryüzünün tavanı
  37508. 52-Tûr 5
    el merfûi : yükseltilmiş
  37509. 52-Tûr 6
    ve : andolsun
  37510. 52-Tûr 6
    el bahri : deniz
  37511. 52-Tûr 6
    el mescûri : dolmuş, dolu olan, hapsedilmiş (yayılması önlenmiş)
  37512. 52-Tûr 7
    inne : muhakkak ki
  37513. 52-Tûr 7
    azâbe : azap
  37514. 52-Tûr 7
    rabbi-ke : senin Rabbin
  37515. 52-Tûr 7
    le : mutlaka, kesinlikle
  37516. 52-Tûr 8
    lehu : onu
  37517. 52-Tûr 9
    yevme : gün
  37518. 52-Tûr 9
    temûru : sallanır
  37519. 52-Tûr 9
    es semâu : sema, gökyüzü
  37520. 52-Tûr 9
    mevren : şiddetle sarsılarak, sarsılıp
  37521. 52-Tûr 10
    ve tesîru : ve yürür
  37522. 52-Tûr 10
    el cibâlu : dağlar
  37523. 52-Tûr 10
    seyren : seyir halinde, hareket ederek
  37524. 52-Tûr 11
    fe : artık, işte
  37525. 52-Tûr 11
    veylun : vay haline
  37526. 52-Tûr 11
    yevmeizin : izin günü
  37527. 52-Tûr 11
    li el mukezzibîne : tekzip edenler, yalanlayanlar
  37528. 52-Tûr 12
    ellezîne : onlar ki
  37529. 52-Tûr 12
    yel'abûne : oynuyorlar, oyalanıyorlar
  37530. 52-Tûr 13
    yevme : gün
  37531. 52-Tûr 13
    yudene : atılırlar
  37532. 52-Tûr 13
    cehenneme : cehennem
  37533. 52-Tûr 13
    de'an : sürüklenerek
  37534. 52-Tûr 14
    en nâru elletî : o ateş ki
  37535. 52-Tûr 14
    tukezzibûne : tekzip ediyorsunuz, yalanlıyorsunuz
  37536. 52-Tûr 15
    e : mı
  37537. 52-Tûr 15
    fe : fakat, öyleyse, yoksa
  37538. 52-Tûr 15
    em : veya, yoksa, acaba
  37539. 52-Tûr 15
    entum : siz
  37540. 52-Tûr 15
    lâ tubsirûne : görmüyorsunuz
  37541. 52-Tûr 16
    ıslevhâ : ona yaslanın
  37542. 52-Tûr 16
    fe isbirû : artık sabredin
  37543. 52-Tûr 16
    ev : veya
  37544. 52-Tûr 16
    sevâun : eşittir (birdir)
  37545. 52-Tûr 16
    aleykum : size, sizin için
  37546. 52-Tûr 16
    innemâ : sadece, yalnız
  37547. 52-Tûr 16
    tuczevne : cezalandırılırsınız
  37548. 52-Tûr 16
    ta'melûne : siz yapıyorsunuz
  37549. 52-Tûr 17
    inne : muhakkak ki
  37550. 52-Tûr 17
    el muttekîne : muttakiler, takva sahipleri
  37551. 52-Tûr 17
    cennâtin : cennetler
  37552. 52-Tûr 17
    ve naîmin : ve ni'metler
  37553. 52-Tûr 18
    fâkihîne : sevinçli ve mutlu olanlar
  37554. 52-Tûr 18
    ve vekâ-hum : ve onları korudu
  37555. 52-Tûr 18
    azâbe : azap
  37556. 52-Tûr 18
    el cahîmi : alevli ateş (cehennem)
  37557. 52-Tûr 19
    verebû : ve için
  37558. 52-Tûr 19
    henîen : afiyetle
  37559. 52-Tûr 19
    ta'melûne \n(kuntum ta'melûne) : yapıyorsunuz \n: (yapmış olduğunuz, yaptıklarınız)
  37560. 52-Tûr 20
    muttekiîne : yaslanmış olanlar
  37561. 52-Tûr 20
    masfûfetin : sıralanmış (özenle dizilmiş)
  37562. 52-Tûr 20
    ve zevvecnâ-hum : biz onları evlendirdik
  37563. 52-Tûr 21
    ve ellezîne : ve onlar, o kimseler
  37564. 52-Tûr 21
    âmenû : âmenû olanlar (hayattayken, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  37565. 52-Tûr 21
    ve ittebeat-hum : ve onlara tâbî oldular
  37566. 52-Tûr 21
    zurriyyetu-hum : onların zürriyetleri, nesilleri, soyları
  37567. 52-Tûr 21
    elhaknâ : ilhak ettik, dahil ettik, kattık
  37568. 52-Tûr 21
    zurriyyete-hum : onların zürriyetleri, nesilleri, soyları
  37569. 52-Tûr 21
    veeletnâ-hum : ve onlardan eksiltmedik
  37570. 52-Tûr 21
    min ameli-him : onların amellerinden
  37571. 52-Tûr 21
    min şey'in : bir şey
  37572. 52-Tûr 21
    kesebe : kazandı
  37573. 52-Tûr 21
    rehînun : rehine
  37574. 52-Tûr 22
    ve emdednâ-hum : ve onlara imdat ettik, uzattık, sunduk, verdik
  37575. 52-Tûr 22
    bi fâkihetin : meyveler ile
  37576. 52-Tûr 22
    ve lahmin : ve et
  37577. 52-Tûr 22
    yeştehûne : iştah duyuyorlar, arzu ediyorlar
  37578. 52-Tûr 23
    yetenâzeûne : karşılıklı alıp verirler, (kadeh) kaldırırlar
  37579. 52-Tûr 23
    ke'sen : kadeh
  37580. 52-Tûr 23
    ve lâ : ve yoktur
  37581. 52-Tûr 23
    te'sîmun : günaha girme
  37582. 52-Tûr 24
    ve yetûfu : ve tavaf ederler, dönüp dolaşırlar, hizmet ederler
  37583. 52-Tûr 24
    aleyhim : onların etrafında, onlara
  37584. 52-Tûr 24
    lehum : onlara ait, kendilerine ait
  37585. 52-Tûr 24
    ke enne-hum : sanki onlar
  37586. 52-Tûr 24
    meknûnun : sedefinde saklı
  37587. 52-Tûr 25
    ve akbele : ve karşılıklı
  37588. 52-Tûr 25
    yetesâelûne : sorarlar
  37589. 52-Tûr 26
    ehli-nâ : ailemizinde, ailemizle beraberken
  37590. 52-Tûr 26
    muşfikîne : korkanlar, endişe edenler
  37591. 52-Tûr 27
    fe menne : şimdi, oysa, lütufta bulundu
  37592. 52-Tûr 27
    aleynâ : bize
  37593. 52-Tûr 27
    ve vekâ-nâ : ve bizi korudu
  37594. 52-Tûr 27
    azâbe : azap
  37595. 52-Tûr 27
    es semûmi : hücrelereleyen kavurucu ateş
  37596. 52-Tûr 28
    ned'û-hu : ona dua ediyoruz
  37597. 52-Tûr 28
    inne-hu : muhakkak ki o
  37598. 52-Tûr 28
    huve : o
  37599. 52-Tûr 28
    el berru : Berr olandır, Berr'dir, çok cömert, çok lütufkârdır
  37600. 52-Tûr 28
    er rahîmu : Rahîm olan'dır, Rahîm'dir, Rahîm esması ile tecelli edendir
  37601. 52-Tûr 29
    fe : o zaman, o halde
  37602. 52-Tûr 29
    zekkir : zikret, öğüt ver, hatırlat
  37603. 52-Tûr 29
    fe : çünkü
  37604. 52-Tûr 29
    ente : sen değilsin
  37605. 52-Tûr 29
    bi ni'meti : ni'metiyle, ni'meti sayesinde
  37606. 52-Tûr 29
    rabbi-ke : senin Rabbin
  37607. 52-Tûr 29
    vemecnûnin : ve mecnun değil
  37608. 52-Tûr 30
    em : yoksa, veya ... mı
  37609. 52-Tûr 30
    yekûlûne : onlar diyorlar
  37610. 52-Tûr 30
    neterabbesu : gözlüyoruz, bekliyoruz
  37611. 52-Tûr 30
    reybe : şüphe, belirsizlik, ansızın olabilecek olan
  37612. 52-Tûr 30
    el menûni \n(reybe el menûni) : zaman \n: (zamanın musîbetinin ansızın gelmesi)
  37613. 52-Tûr 31
    terabbesû : gözleyin, bekleyin
  37614. 52-Tûr 31
    fe : aynı zamanda, hem de
  37615. 52-Tûr 31
    mea-kum : sizinle beraber
  37616. 52-Tûr 31
    min el muterabbisîne : gözetleyenlerden, bekleyenlerden
  37617. 52-Tûr 32
    em : veya, yoksa
  37618. 52-Tûr 32
    te'muru-hum : onlara emrediyor, kendilerine emrediyor
  37619. 52-Tûr 32
    em : veya, yoksa
  37620. 52-Tûr 32
    tâgûne : azgın
  37621. 52-Tûr 33
    em : veya, yoksa, yahut
  37622. 52-Tûr 33
    yekûlûne : diyorlar
  37623. 52-Tûr 33
    tekavvele-hu : onu kendisi uydurup söyledi
  37624. 52-Tûr 33
    bel : hayır
  37625. 52-Tûr 33
    lâ yû'minûne : onlar îmân etmiyorlar, etmezler
  37626. 52-Tûr 34
    fe : öyleyse
  37627. 52-Tûr 34
    li ye'tû : getirsinler
  37628. 52-Tûr 34
    sâdikîne : sadıklar, sözlerinde sadık olanlar, doğru söyleyenler
  37629. 52-Tûr 35
    em : veya, yoksa ... mı
  37630. 52-Tûr 35
    min gayri şey'in : bir şey olmaksızın
  37631. 52-Tûr 35
    em : veya, yoksa, ... mı
  37632. 52-Tûr 35
    el hâlikûne : yaratıcı
  37633. 52-Tûr 36
    em : veya, yoksa ... mı
  37634. 52-Tûr 36
    es semâvâti : semalar, gökler
  37635. 52-Tûr 36
    ve el arda : ve arz, yeryüzü, yer
  37636. 52-Tûr 36
    bel : hayır
  37637. 52-Tûr 36
    lâ yûkınûne : (Allah'a) yakîn hasıl edemezler
  37638. 52-Tûr 37
    em : veya, yoksa ... mı
  37639. 52-Tûr 37
    inde-hum : onların yanında
  37640. 52-Tûr 37
    rabbi-ke : senin Rabbin
  37641. 52-Tûr 37
    em : veya, yoksa ... mı
  37642. 52-Tûr 37
    el musaytırûne : hakim olanlar, sahip olanlar
  37643. 52-Tûr 38
    em : veya, yoksa ... mı
  37644. 52-Tûr 38
    lehum : onların var
  37645. 52-Tûr 38
    sullemun : merdiven
  37646. 52-Tûr 38
    yestemiûne : dinliyorlar
  37647. 52-Tûr 38
    fe : öyleyse
  37648. 52-Tûr 38
    li ye'ti ... bi : getirsin
  37649. 52-Tûr 38
    mustemiu-hum : onları dinleyenler
  37650. 52-Tûr 39
    em : veya, yoksa ... mı
  37651. 52-Tûr 39
    lehu : onun
  37652. 52-Tûr 39
    el benâtu : kızlar
  37653. 52-Tûr 39
    ve lekum : ve sizin
  37654. 52-Tûr 39
    el benûne : erkek çocuklar, oğlanlar
  37655. 52-Tûr 40
    em : veya, yoksa ... mı
  37656. 52-Tûr 40
    tes'elu-hum : onlardan istiyorsun
  37657. 52-Tûr 40
    ecren : ücret
  37658. 52-Tûr 40
    fe : böylece, bu sebeple, bu yüzden
  37659. 52-Tûr 40
    min magremin : borçtan
  37660. 52-Tûr 40
    muskalûne : ağır yük altında olanlar
  37661. 52-Tûr 41
    em : veya, yoksa, yahut ... mı
  37662. 52-Tûr 41
    indehum(u) : onların yanında
  37663. 52-Tûr 41
    el gaybu : gayb
  37664. 52-Tûr 41
    fe : böylece, ve de
  37665. 52-Tûr 41
    yektubûne : yazıyorlar
  37666. 52-Tûr 42
    em : veya, yoksa, yahut
  37667. 52-Tûr 42
    yurîdûne : istiyorlar
  37668. 52-Tûr 42
    keyden : hile, tuzak kurmak
  37669. 52-Tûr 42
    fe : fakat, lâkin
  37670. 52-Tûr 42
    ellezîne : o kimseler, onlar, olanlar
  37671. 52-Tûr 42
    keferû : inkâr edenler
  37672. 52-Tûr 42
    el mekîdûne : tuzağa düşenler
  37673. 52-Tûr 43
    em : veya, yoksa, yahut
  37674. 52-Tûr 43
    lehum : onların var
  37675. 52-Tûr 43
    subhâne allâhi : Allah Sübhan'dır, münezzehtir
  37676. 52-Tûr 43
    yuşrikûne : şirk koşuyorlar
  37677. 52-Tûr 44
    ve in yerev : ve eğerrseler
  37678. 52-Tûr 44
    kisfen : bir parça
  37679. 52-Tûr 44
    min es semâi : gökten
  37680. 52-Tûr 44
    yekûlû : derler
  37681. 52-Tûr 44
    sehâbun : bulut, bulutlar
  37682. 52-Tûr 44
    merkûmun : üst üste yığılmış
  37683. 52-Tûr 45
    fe : öyleyse, artık
  37684. 52-Tûr 45
    zer-hum : onları bırak, terket
  37685. 52-Tûr 45
    yevme-hum : onların günü
  37686. 52-Tûr 45
    ellezî : o kimseler ki
  37687. 52-Tûr 45
    yus'akûne : şiddetli ses ile helâk olacaklar
  37688. 52-Tûr 46
    yevme : o gün
  37689. 52-Tûr 46
    keydu-hum : onların hileli, tuzakları
  37690. 52-Tûr 46
    şey'en : bir şeyle
  37691. 52-Tûr 46
    ve lâ hum yunsarûne : ve onlar yardım olunmazlar
  37692. 52-Tûr 47
    ve inne : ve muhakkak
  37693. 52-Tûr 47
    li ellezîne zalemû : zalimlere, zulmedenlere
  37694. 52-Tûr 47
    azâben : azap
  37695. 52-Tûr 47
    nelike : bundan başka vardır
  37696. 52-Tûr 47
    vekinne : ve lâkin, ancak
  37697. 52-Tûr 47
    eksere-hum : onların çoğu
  37698. 52-Tûr 47
    lâ ya'lemûne : bilmiyorlar, bilmezler
  37699. 52-Tûr 48
    rabbi-ke : senin Rabbin
  37700. 52-Tûr 48
    li hukmi rabbi-ke : Rabbinin hükmüne
  37701. 52-Tûr 48
    fe : böylece, oysa, çünkü
  37702. 52-Tûr 48
    inne-ke : muhakkak ki senden
  37703. 52-Tûr 48
    ve sebbih : ve tesbih et
  37704. 52-Tûr 48
    rabbi-ke : senin Rabbin, Rabbin
  37705. 52-Tûr 48
    ne : olduğu zaman, esnasında
  37706. 52-Tûr 48
    tekûmu : namaza duruşunda
  37707. 52-Tûr 49
    ve min el leyli : ve gecenin bir bölümünde
  37708. 52-Tûr 49
    fe sebbih-hu : artık onu tesbih et
  37709. 52-Tûr 49
    ve idbâre : ve batış
  37710. 52-Tûr 49
    en nucûmi : yıldızlar
  37711. 53-Necm 1
    ve en necmi : yıldıza andolsun
  37712. 53-Necm 1
    hevâ : düştü, kaydı, kayboldu
  37713. 53-Necm 2
    dalle : sapmadı
  37714. 53-Necm 2
    ve mâ gavâ : ve azmadı
  37715. 53-Necm 3
    veyentiku : ve konuşmaz
  37716. 53-Necm 3
    an(i) el hevâ : hevadan, heves ile, kendiliğinden
  37717. 53-Necm 4
    huve : o
  37718. 53-Necm 5
    alleme-hu : ona öğretti
  37719. 53-Necm 5
    şedîdu : şiddetli, çok kuvvetli, üstün güç sahibi
  37720. 53-Necm 5
    el kuvâ : kudretli, kuvvetli
  37721. 53-Necm 6
    mirretin : kuvvetli, azamet sahibi
  37722. 53-Necm 6
    fe : öylece
  37723. 53-Necm 6
    istevâ : istiva etti (yöneldi, kapladı, göründü, doğruldu)
  37724. 53-Necm 7
    ve huve : ve o
  37725. 53-Necm 7
    bi el ufuki : bir ufukta
  37726. 53-Necm 7
    el a'lâ : enksek
  37727. 53-Necm 8
    summe : sonra
  37728. 53-Necm 8
    denâ : yaklaştı
  37729. 53-Necm 8
    fe : ardından
  37730. 53-Necm 8
    tedellâ : sarktı, indi
  37731. 53-Necm 9
    fene : böylece oldu
  37732. 53-Necm 9
    be : uzaklık, mesafe
  37733. 53-Necm 9
    kavseyni : iki yay (bir yaydaki kabza ile uç arası)
  37734. 53-Necm 9
    ev : veya, yahut, hatta
  37735. 53-Necm 9
    ednâ : daha yakın
  37736. 53-Necm 10
    fe evhâ : böylece vahyetti
  37737. 53-Necm 10
    evhâ : vahyetti
  37738. 53-Necm 11
    kezebe : tekzip etmedi, yalanlamadı, reddetmedi
  37739. 53-Necm 11
    el fuâdu : fuad hassası (kalbindeki idrak hasası)
  37740. 53-Necm 11
    reâ : gördüğü şey
  37741. 53-Necm 12
    e : mi
  37742. 53-Necm 12
    fe : hâlâ, öyle, yoksa
  37743. 53-Necm 12
    tumârûne-hu : onunla tartışıyorsunuz
  37744. 53-Necm 12
    yerâ : gördüğü şey
  37745. 53-Necm 13
    ve lekad : ve andolsun
  37746. 53-Necm 13
    reâ-hu : onu gördü
  37747. 53-Necm 13
    nezleten : iniş
  37748. 53-Necm 14
    inde : yanında
  37749. 53-Necm 14
    sidreti el muntehâ : Sidretül Münteha
  37750. 53-Necm 15
    inde-hâ : onun yanında
  37751. 53-Necm 15
    cennetu el me'vâ : Cennet'ul Meva
  37752. 53-Necm 16
    yagşe : örtüyor, bürüyor
  37753. 53-Necm 16
    es sidrete : sidre
  37754. 53-Necm 17
    el basaru : bakış
  37755. 53-Necm 17
    ve mâ tagâ : ve haddi aşmadı
  37756. 53-Necm 18
    lekad : andolsun
  37757. 53-Necm 18
    reâ : gördü
  37758. 53-Necm 18
    el kubrâ : büyük
  37759. 53-Necm 19
    e : mi
  37760. 53-Necm 19
    fe : oysa, halbuki
  37761. 53-Necm 19
    reeytum : gördünüz mü
  37762. 53-Necm 19
    elte : lât
  37763. 53-Necm 19
    ve el uzzâ : ve Uzza
  37764. 53-Necm 20
    ve menâte : ve Menat
  37765. 53-Necm 20
    eslisete : üçüncü
  37766. 53-Necm 20
    el uhrâ : diğer
  37767. 53-Necm 21
    e lekum : sizin mi
  37768. 53-Necm 21
    ez zekeru : erkek
  37769. 53-Necm 21
    ve lehu : ve onun
  37770. 53-Necm 21
    el unsâ : dişi
  37771. 53-Necm 22
    tilke : bu
  37772. 53-Necm 22
    izen : o taktirde, eğer öyleyse
  37773. 53-Necm 22
    kismetun : bir paylaşma
  37774. 53-Necm 23
    hiye : o
  37775. 53-Necm 23
    esmâun : isimler
  37776. 53-Necm 23
    semmeytumû-hâ : onu siz isimlendirdiniz
  37777. 53-Necm 23
    entum : siz
  37778. 53-Necm 23
    ve âbâu-kum : ve sizin babalarınız, atalarınız
  37779. 53-Necm 23
    enzele : indirmedi
  37780. 53-Necm 23
    yettebiûne : tâbî oluyorlar
  37781. 53-Necm 23
    zanne : zan
  37782. 53-Necm 23
    vetehve : ve hevalarının arzu ettiği şey
  37783. 53-Necm 23
    el enfusu : nefsler
  37784. 53-Necm 23
    ve lekad : ve andolsun
  37785. 53-Necm 23
    e-hum : onlara geldi
  37786. 53-Necm 23
    el hudâ : hidayet
  37787. 53-Necm 24
    em : veya, yoksa mı
  37788. 53-Necm 24
    li el insâni : insan için
  37789. 53-Necm 24
    temennâ : dilekte bulundu
  37790. 53-Necm 25
    fe : öyleyse, fakat, oysa
  37791. 53-Necm 25
    el âhiretu : son
  37792. 53-Necm 25
    ve el ûlâ : ve ilk
  37793. 53-Necm 26
    ve kem : ve nice
  37794. 53-Necm 26
    min melekin : melekler
  37795. 53-Necm 26
    es semâvâti : semalarda, göklerde
  37796. 53-Necm 26
    şefâatu-hum : onların şefaatleri
  37797. 53-Necm 26
    şey'en : bir şey
  37798. 53-Necm 26
    en ye'zene : izin vermesi
  37799. 53-Necm 26
    li men : bir kimse için
  37800. 53-Necm 26
    yeşâu : diler
  37801. 53-Necm 26
    ve yerdâ : ve razı olur
  37802. 53-Necm 27
    inne : muhakkak ki (gerçek şu ki)
  37803. 53-Necm 27
    ellezîne : o kimseler
  37804. 53-Necm 27
    lâ yu'minûne : îmân etmeyenler
  37805. 53-Necm 27
    bi el âhireti : ahirete
  37806. 53-Necm 27
    le yusemmûne : isimlendiriyorlar
  37807. 53-Necm 27
    el melâikete : melekleri
  37808. 53-Necm 27
    tesmiyete : isimlerle
  37809. 53-Necm 27
    el unsâ : dişi
  37810. 53-Necm 28
    ve mâ : ve yoktur
  37811. 53-Necm 28
    lehum : onların
  37812. 53-Necm 28
    in yettebiûne : uymaktadırlar (tâbî olmaktadırlar)
  37813. 53-Necm 28
    ille : yalnızca
  37814. 53-Necm 28
    ez zanne : zanna
  37815. 53-Necm 28
    ve inne : ve muhakkak ki
  37816. 53-Necm 28
    ez zanne : zan
  37817. 53-Necm 28
    minel hakki : Hakk'tan yana
  37818. 53-Necm 28
    şey'en : hiçbir şey
  37819. 53-Necm 29
    fe : böylece
  37820. 53-Necm 29
    an men : kimseden
  37821. 53-Necm 29
    tevellâ : yüz çeviren
  37822. 53-Necm 29
    ve lem yurid : ve istemeyen
  37823. 53-Necm 29
    ille : başkasını
  37824. 53-Necm 29
    el hayâte : hayatından
  37825. 53-Necm 29
    ed dunyâ : dünya
  37826. 53-Necm 30
    like : odur
  37827. 53-Necm 30
    mebleguhum : onların erişebildikleri
  37828. 53-Necm 30
    min el ilmi : ilimden
  37829. 53-Necm 30
    inne : muhakkak ki
  37830. 53-Necm 30
    rabbeke : senin Rabbin
  37831. 53-Necm 30
    huve : o
  37832. 53-Necm 30
    a'lemu : bilir
  37833. 53-Necm 30
    bi men : kimseyi
  37834. 53-Necm 30
    dalle : sapan (dalâlette kalan)
  37835. 53-Necm 30
    an sebîlihî : yolundan
  37836. 53-Necm 30
    ve huve : ve o
  37837. 53-Necm 30
    a'lemu : bilir
  37838. 53-Necm 30
    bi men : kimseyi de
  37839. 53-Necm 30
    ihtedâ : hidayete eren
  37840. 53-Necm 31
    ve lillâhi : ve Allah içindir
  37841. 53-Necm 31
    fîs semâvâti : göklerde
  37842. 53-Necm 31
    ve mâ : ve şeyler
  37843. 53-Necm 31
    el ardı : yerde
  37844. 53-Necm 31
    li yecziye : cezalandırsın diye
  37845. 53-Necm 31
    ellezîne : o kimseler
  37846. 53-Necm 31
    esâû : kötülükte bulunan
  37847. 53-Necm 31
    ve yeczîye : ve mükâfatlandırsın
  37848. 53-Necm 31
    ellezîne : o kimseler
  37849. 53-Necm 31
    ahsenû : güzel davranışta bulunan
  37850. 53-Necm 31
    bi el husnâ : enzeliyle
  37851. 53-Necm 32
    ellezîne : o kimseler ki
  37852. 53-Necm 32
    yectenibûne : kaçınırlar
  37853. 53-Necm 32
    kebair : büyük
  37854. 53-Necm 32
    el ismi : günah
  37855. 53-Necm 32
    ve : ve
  37856. 53-Necm 32
    el fevâhişe : çok çirkin yüz kızartıcı olanından
  37857. 53-Necm 32
    el lememe : küçük günahlar
  37858. 53-Necm 32
    inne : muhakkak ki
  37859. 53-Necm 32
    rabbeke : senin Rabbin
  37860. 53-Necm 32
    magfireti : mağfireti
  37861. 53-Necm 32
    huve : o
  37862. 53-Necm 32
    a'lemu : daha iyi bilendir
  37863. 53-Necm 32
    iz enşeekum : (inşa ettiği) yarattığı zaman
  37864. 53-Necm 32
    min el ardi : topraktan
  37865. 53-Necm 32
    ve iz : ve o zaman
  37866. 53-Necm 32
    entum : siz
  37867. 53-Necm 32
    ecinnetun : bir cenin
  37868. 53-Necm 32
    ummehâtikum : annelerinizin
  37869. 53-Necm 32
    fe : öyleyse
  37870. 53-Necm 32
    tuzekkû : temize çıkartmayın
  37871. 53-Necm 32
    enfusekum : nefslerinizi
  37872. 53-Necm 32
    huve : o
  37873. 53-Necm 32
    a'lemu : iyi bilendir
  37874. 53-Necm 32
    bi men : kimseyi
  37875. 53-Necm 32
    ittekâ : takva sahibi
  37876. 53-Necm 33
    efere : gördün mü
  37877. 53-Necm 33
    eytellezî : kimseyi
  37878. 53-Necm 33
    tevellâ : yüz çeviren
  37879. 53-Necm 34
    ve a'tâ : ve verdi
  37880. 53-Necm 34
    kalîlen : azıcık
  37881. 53-Necm 34
    ve ekdâ : ve çoğunu elinde tutarak kıstı, cimrilik etti
  37882. 53-Necm 35
    e'indehu : onun yanında
  37883. 53-Necm 35
    el gaybi : gaybın
  37884. 53-Necm 35
    fe : böylece
  37885. 53-Necm 35
    huve : o mu
  37886. 53-Necm 35
    yerâ : görüyor
  37887. 53-Necm 36
    em : yoksa
  37888. 53-Necm 36
    lem yunebbe : kendisine haber verilmedi mi
  37889. 53-Necm 37
    ve ibrâhîme : ve İbrâhîm'in
  37890. 53-Necm 37
    ellezî veffâ : ahdini yerine getiren
  37891. 53-Necm 38
    ellâ : doğrusu
  37892. 53-Necm 38
    teziru : yüklenmez
  37893. 53-Necm 38
    ziretun : hiçbir günahkâr
  37894. 53-Necm 38
    vizre : günah yükünü
  37895. 53-Necm 39
    ve en : ve şüphesiz
  37896. 53-Necm 39
    leyse : değildir, yoktur
  37897. 53-Necm 39
    seâ : çalışmasından
  37898. 53-Necm 40
    ve enne : ve muhakkak ki
  37899. 53-Necm 40
    sa'yehu : onun emeği
  37900. 53-Necm 40
    sevfe : yakında
  37901. 53-Necm 41
    summe : sonra
  37902. 53-Necm 41
    el cezâe : ceza (karşılık)
  37903. 53-Necm 41
    el evfâ : tam tamına, eksiksiz
  37904. 53-Necm 42
    ve enne : ve muhakkak
  37905. 53-Necm 42
    ilâ rabbike : Rabbinedir
  37906. 53-Necm 42
    el muntehâ : dönüş (son varış)
  37907. 53-Necm 43
    ve ennehu : ve muhakkak ki
  37908. 53-Necm 43
    huve : odur
  37909. 53-Necm 43
    adhake : güldüren
  37910. 53-Necm 43
    ve ebkâ : ve ağlatan
  37911. 53-Necm 44
    ve ennehu : ve muhakkak ki
  37912. 53-Necm 44
    huve : odur
  37913. 53-Necm 44
    emâte : öldüren
  37914. 53-Necm 44
    ve ahyâ : ve dirilten
  37915. 53-Necm 45
    ve enne-hu : ve muhakkak ki o
  37916. 53-Necm 45
    ez zevceyni : çift
  37917. 53-Necm 45
    ez zekere : erkek
  37918. 53-Necm 45
    ve el unsâ : ve dişi
  37919. 53-Necm 46
    min nutfetin : bir damla sudan
  37920. 53-Necm 47
    ve enne : ve muhakkak
  37921. 53-Necm 47
    aleyhi : ona ait, onun üzerinde
  37922. 53-Necm 47
    en neş'ete : neş'et, çıkış, yeniden yaratılış
  37923. 53-Necm 47
    el uhrâ : başka, diğer, sonraki
  37924. 53-Necm 48
    ve enne-hu : ve muhakkak ki o
  37925. 53-Necm 48
    huve : o
  37926. 53-Necm 48
    ve aknâ : ve varlıklı kılan
  37927. 53-Necm 49
    ve enne-hu : ve muhakkak ki o
  37928. 53-Necm 49
    huve : o
  37929. 53-Necm 49
    eş şi'râ : Şira (Yıldızı)
  37930. 53-Necm 50
    ve enne-hu : ve muhakkak ki o
  37931. 53-Necm 50
    ehleke : helâk etti
  37932. 53-Necm 50
    âden(i) : Âd (halkı)
  37933. 53-Necm 50
    el ûlâ : ilk, evvel, önce
  37934. 53-Necm 51
    ve semûde : ve Semud
  37935. 53-Necm 51
    fe : böylece
  37936. 53-Necm 51
    ebkâ : bâki kılmadı, geriye kimseyi bırakmadı
  37937. 53-Necm 52
    ve kavme nûhin : ve Nuh'un kavmi
  37938. 53-Necm 52
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  37939. 53-Necm 52
    azleme : daha zalim
  37940. 53-Necm 52
    ve atgâ : ve daha azgın
  37941. 53-Necm 53
    ve el mu'tefikete : ve altı üstüne getirilen, altüst edilen belde
  37942. 53-Necm 53
    ehvâ : düşürdü, yerin dibine geçirdi
  37943. 53-Necm 54
    fe : böylece, artık
  37944. 53-Necm 55
    fe : öyleyse
  37945. 53-Necm 55
    bi eyyi : hangi
  37946. 53-Necm 55
    rabbi-ke : senin Rabbin
  37947. 53-Necm 55
    tetemârâ : şüphe ediyorsun
  37948. 53-Necm 56
    nezîrun : bir nezir
  37949. 53-Necm 56
    min en nuzuri : nezirlerden
  37950. 53-Necm 56
    el ûlâ : önceki
  37951. 53-Necm 57
    ezifet(i) : yaklaştı
  37952. 53-Necm 57
    el âzifetu : yaklaşan, yaklaşmakta olan
  37953. 53-Necm 58
    leyse : yoktur
  37954. 53-Necm 58
    lehâ : onun, onu
  37955. 53-Necm 58
    kâşifetun : kâşif, keşfeden, açan, açacak olan
  37956. 53-Necm 59
    e : mi
  37957. 53-Necm 59
    fe : yoksa
  37958. 53-Necm 59
    min hâzâ el hadîsi : bu sözden
  37959. 53-Necm 59
    ta'cebûne : size acayip geldi
  37960. 53-Necm 60
    ve tedhakûne : ve siz gülüyorsunuz
  37961. 53-Necm 60
    vetebkûne : ve siz ağlamıyorsunuz
  37962. 53-Necm 61
    ve entum : ve siz
  37963. 53-Necm 61
    sâmidûne : gafletle eğlenceye dalanlar
  37964. 53-Necm 62
    fe : artık
  37965. 53-Necm 62
    ve u'budû : ve kul olun
  37966. 54-Kamer 1
    ikterebeti : yakınlaştı
  37967. 54-Kamer 1
    es sâatu : saat (kıyâmet vakti)
  37968. 54-Kamer 1
    ve inşakka : ve yarıldı
  37969. 54-Kamer 1
    el kameru : ay
  37970. 54-Kamer 2
    ve in yerev : ve eğerrseler
  37971. 54-Kamer 2
    âyeten : bir âyet, bir mucize
  37972. 54-Kamer 2
    ve yekûlû : ve derler
  37973. 54-Kamer 2
    mustemirrun : sürekli, devamlı
  37974. 54-Kamer 3
    ve kezzebû : ve yalanladılar
  37975. 54-Kamer 3
    ve ittebeû : ve tâbî oldular
  37976. 54-Kamer 3
    ehvâe-hum : kendi nefslerine (hevalarına)
  37977. 54-Kamer 3
    ve kullu emrin : ve bütün işler
  37978. 54-Kamer 3
    mustekırrun : kararlaştırılmış, belirlenmiş
  37979. 54-Kamer 4
    ve lekad : ve andolsun
  37980. 54-Kamer 4
    e-hum : onlara geldi
  37981. 54-Kamer 4
    min el enbâi : haberlerden
  37982. 54-Kamer 4
    muzdecerun : caydırıcı
  37983. 54-Kamer 5
    hikmetun : bir hikmettir
  37984. 54-Kamer 5
    fe mâ tugni : bir yarar sağlamadı
  37985. 54-Kamer 5
    en nuzuru : uyarmalar
  37986. 54-Kamer 6
    fe : o zaman, artık
  37987. 54-Kamer 6
    tevelle : yüz çevir
  37988. 54-Kamer 6
    yevme : o gün
  37989. 54-Kamer 6
    yed'u : çağıracak
  37990. 54-Kamer 6
    ed dâi : çağırıcı, davetçi
  37991. 54-Kamer 6
    ilâ şey'in : bir şeye
  37992. 54-Kamer 7
    huşşean : korkarak, dehşete düşerek
  37993. 54-Kamer 7
    ebsâru-hum : onların gözleri
  37994. 54-Kamer 7
    yahrucûne : çıkarlar
  37995. 54-Kamer 7
    min el ecdâsi : kabirlerinden
  37996. 54-Kamer 7
    keenne-hum : sanki onlar gibi
  37997. 54-Kamer 7
    cerâdun : çekirgeler
  37998. 54-Kamer 7
    munteşirun : dağılan, etrafa yayılan
  37999. 54-Kamer 8
    muhtiîne : hızlı yürüyen, koşan
  38000. 54-Kamer 8
    ilâ ed dâi : davetçiye doğru
  38001. 54-Kamer 8
    yekûlu : derler
  38002. 54-Kamer 8
    el kâfirûne : kâfirler
  38003. 54-Kamer 8
    yevmun : bir gün
  38004. 54-Kamer 9
    kezzebet : yalanladı
  38005. 54-Kamer 9
    kable-hum : onlardan önce
  38006. 54-Kamer 9
    fe : böylece
  38007. 54-Kamer 9
    kezzebu : yalanladılar
  38008. 54-Kamer 9
    abde-nâ : kulumuz
  38009. 54-Kamer 9
    ve kâlû : ve dediler
  38010. 54-Kamer 9
    mecnûnun : delidir
  38011. 54-Kamer 9
    ve uzducire : ve cefa edilerek men edildi
  38012. 54-Kamer 10
    fe : sonunda
  38013. 54-Kamer 10
    deâ : dua etti
  38014. 54-Kamer 10
    rabbe-hû : Rabbine
  38015. 54-Kamer 10
    ennî : muhakkak ben
  38016. 54-Kamer 10
    fe intasir : öyleyse intikam al
  38017. 54-Kamer 11
    fe : böylece, bunun üzerine
  38018. 54-Kamer 11
    fetahnâ : biz açtık
  38019. 54-Kamer 11
    ebvâbe : kapılar
  38020. 54-Kamer 11
    es semâi : sema, gökyüzü
  38021. 54-Kamer 11
    munhemirin : gürül gürül akan
  38022. 54-Kamer 12
    ve feccernâ : ve fışkırttık
  38023. 54-Kamer 12
    el arda : yeryüzü
  38024. 54-Kamer 12
    uyûnen : pınarlar halinde
  38025. 54-Kamer 12
    fe : böylece
  38026. 54-Kamer 12
    ilteka : biraraya geldi, birleşti
  38027. 54-Kamer 12
    el mâu : su
  38028. 54-Kamer 12
    alâ emrin : emir üzerine
  38029. 54-Kamer 12
    kudire : kaderi tayin edilmiş, takdir edilmiş
  38030. 54-Kamer 13
    ve hamelnâ-hu : ve onu taşıdık
  38031. 54-Kamer 13
    zâti elvâhın ve dusurin : perçinlenmiş levhalardan oluşan (gemi)
  38032. 54-Kamer 14
    tecrî : akıp gitmekteydi
  38033. 54-Kamer 14
    cezâen : karşılık olarak, mükâfat olarak
  38034. 54-Kamer 14
    li men : o kimse
  38035. 54-Kamer 14
    ne : oldu, idi
  38036. 54-Kamer 14
    kufire : inkâr edildi
  38037. 54-Kamer 15
    ve lekad : ve andolsun
  38038. 54-Kamer 15
    tereknâ-hâ : onu bıraktık
  38039. 54-Kamer 15
    âyeten : âyet, ibret
  38040. 54-Kamer 15
    fe : böylece, buna rağmen
  38041. 54-Kamer 15
    hel min muddekirin : tezekkür eden (ibret alan) var mı
  38042. 54-Kamer 16
    fe : işte
  38043. 54-Kamer 16
    keyfe : nasıl
  38044. 54-Kamer 16
    ne : oldu
  38045. 54-Kamer 16
    ve nuzuri : ve benim uyarılarım
  38046. 54-Kamer 17
    ve lekad : ve andolsun
  38047. 54-Kamer 17
    yessernâ : kolaylaştırdık
  38048. 54-Kamer 17
    el kur'âne : Kur'ân'ı
  38049. 54-Kamer 17
    ez zikri : zikir için
  38050. 54-Kamer 17
    fe : fakat, buna rağmen
  38051. 54-Kamer 17
    hel min muddekirin : tezekkür eden (ibret alan) var mı
  38052. 54-Kamer 18
    kezzebet : yalanladı
  38053. 54-Kamer 18
    fe : öyleyse
  38054. 54-Kamer 18
    keyfe : nasıl
  38055. 54-Kamer 18
    ne : oldu
  38056. 54-Kamer 18
    ve nuzuri : ve benim uyarılarım
  38057. 54-Kamer 19
    erselnâ : indirdik
  38058. 54-Kamer 19
    aleyhim : onların üzerlerine
  38059. 54-Kamer 19
    sarsaren : kulaklarını patlatan
  38060. 54-Kamer 19
    yevmi : gün
  38061. 54-Kamer 19
    mustemirrin : devam eden
  38062. 54-Kamer 20
    tenziu : çekip alır, söküp atar, havaya fırlatıp atar
  38063. 54-Kamer 20
    ense : insanlar
  38064. 54-Kamer 20
    keenne-hum : sanki onlar gibi
  38065. 54-Kamer 21
    fe : öyleyse
  38066. 54-Kamer 21
    keyfene : nasıl oldu
  38067. 54-Kamer 21
    ve nuzuri : ve inzarım, uyarılarım
  38068. 54-Kamer 22
    ve lekad : ve andolsun
  38069. 54-Kamer 22
    yessernâ : biz kolaylaştırdık
  38070. 54-Kamer 22
    el kur'âne : Kur'ân
  38071. 54-Kamer 22
    ez zikri : zikir için
  38072. 54-Kamer 22
    fe : fakat, buna rağmen
  38073. 54-Kamer 22
    hel min muddekirin : tezekkür eden (ibret alan) var mı
  38074. 54-Kamer 23
    kezzebet : yalanladı
  38075. 54-Kamer 23
    semûdu : Semud (kavmi)
  38076. 54-Kamer 23
    bi en nuzuri : uyarıları
  38077. 54-Kamer 24
    fe : böylece, o zaman
  38078. 54-Kamer 24
    e beşeren : bir beşere mi
  38079. 54-Kamer 24
    hiden : birisi
  38080. 54-Kamer 24
    nettebiu-hû : ona tâbî olacağız
  38081. 54-Kamer 24
    izen : öyleyse, o taktirde
  38082. 54-Kamer 24
    le fî dalâlin : gerçekten dalâletinde
  38083. 54-Kamer 24
    ve suurin : ve çılgınlık
  38084. 54-Kamer 25
    e : mi
  38085. 54-Kamer 25
    ulkiye : ilka edildi, ulaştırıldı
  38086. 54-Kamer 25
    ez zikru : zikir
  38087. 54-Kamer 25
    aleyhi : ona
  38088. 54-Kamer 25
    min beyni-nâ : aramızdan, içimizden
  38089. 54-Kamer 25
    bel : hayır
  38090. 54-Kamer 25
    huve : o
  38091. 54-Kamer 25
    kezzâbun : çok yalan söyleyen, yalancı
  38092. 54-Kamer 25
    eşirun : kibirli, haddini aşan
  38093. 54-Kamer 26
    se ya'lemûne : yakında bilecekler, öğrenecekler
  38094. 54-Kamer 26
    gaden : yarın
  38095. 54-Kamer 26
    men(i) : kim
  38096. 54-Kamer 26
    el kezzâbu : çok yalan söyleyen, yalancı
  38097. 54-Kamer 26
    el eşiru : kibirli, haddini aşan
  38098. 54-Kamer 27
    en nâkati : dişi deve
  38099. 54-Kamer 27
    fitneten : fitne (imtihan) olarak (olsun diye)
  38100. 54-Kamer 27
    lehum : onlar için, onlara
  38101. 54-Kamer 27
    fe irtekib-hum : artık onları gözle, bekle
  38102. 54-Kamer 27
    vestabir : ve sabret
  38103. 54-Kamer 28
    ve nebbi' hum : ve onlara haber ver
  38104. 54-Kamer 28
    enne : olduğunu
  38105. 54-Kamer 28
    ele : su
  38106. 54-Kamer 28
    smetun : pay edilmiş, taksim edilmiş
  38107. 54-Kamer 28
    beyne-hum : onların arasında
  38108. 54-Kamer 28
    muhtedarun : hazır bulunan, hazır olan, sırası gelen hazır olur
  38109. 54-Kamer 29
    fe : bir süre sonra
  38110. 54-Kamer 29
    dev : çağırdılar
  38111. 54-Kamer 29
    hibe-hum : arkadaşlarını
  38112. 54-Kamer 29
    fe teâtâ : bunun üzerine o ileri atıldı
  38113. 54-Kamer 29
    fe akare : sonra da (onu) kesti.
  38114. 54-Kamer 30
    fe : o zaman
  38115. 54-Kamer 30
    keyfene : nasılmış
  38116. 54-Kamer 30
    ve nuzuri : ve inzarım, uyarmam
  38117. 54-Kamer 31
    erselnâ : biz gönderdik
  38118. 54-Kamer 31
    aleyhim : onların üzerine
  38119. 54-Kamer 31
    sayhaten : sayha, korkunç ses dalgası
  38120. 54-Kamer 31
    hideten : bir, tek
  38121. 54-Kamer 31
    fe : böylece
  38122. 54-Kamer 31
    ke heşîmi : kuru ot gibi
  38123. 54-Kamer 31
    el muhteziri : döküntü halinde, ufalanmış
  38124. 54-Kamer 32
    ve lekad : ve andolsun
  38125. 54-Kamer 32
    yessernâ : biz kolaylaştırdık
  38126. 54-Kamer 32
    el kur'âne : Kur'ân'ı
  38127. 54-Kamer 32
    li ez zikri : zikir için
  38128. 54-Kamer 32
    fe hel : var mı
  38129. 54-Kamer 32
    min muddekirin : tezekkür eden, ibret alan
  38130. 54-Kamer 33
    kezzebet : yalanladı
  38131. 54-Kamer 33
    bi en nuzuri : uyarıları
  38132. 54-Kamer 34
    erselnâ : biz gönderdik
  38133. 54-Kamer 34
    aleyhim : onların üzerine
  38134. 54-Kamer 34
    siben : helâk edici kasırga
  38135. 54-Kamer 34
    âle : ailesi
  38136. 54-Kamer 34
    necceynâ-hum : ve onları kurtardık
  38137. 54-Kamer 34
    bi seharin : seher vakti
  38138. 54-Kamer 35
    ni'meten : bir ni'met olarak
  38139. 54-Kamer 35
    kezâlike : işteyle
  38140. 54-Kamer 35
    neczî : cezalandırırız, mükâfatlandırırız
  38141. 54-Kamer 35
    men şekere : şükreden kimseyi
  38142. 54-Kamer 36
    ve lekad : ve andolsun
  38143. 54-Kamer 36
    enzere-hum : onları uyardı
  38144. 54-Kamer 36
    batşete-nâ : şiddetli azabımız ile yakalamamız
  38145. 54-Kamer 36
    fe : fakat
  38146. 54-Kamer 36
    temârev : şüphe ettiler, inkâr ettiler
  38147. 54-Kamer 36
    bi en nuzuri : uyarıları
  38148. 54-Kamer 37
    ve lekad : ve andolsun
  38149. 54-Kamer 37
    vedû-hu an : göz koydular, kötü amelleri için ısrarla istediler
  38150. 54-Kamer 37
    fe : böylece
  38151. 54-Kamer 37
    tamesnâ : silip yok ettik
  38152. 54-Kamer 37
    a'yune-hum : onların gözleri
  38153. 54-Kamer 37
    fe : bunun üzerine
  38154. 54-Kamer 37
    ve nuzuri : ve inzarımı, uyarılarımı
  38155. 54-Kamer 38
    ve lekad : ve andolsun
  38156. 54-Kamer 38
    sabbeha-hum : onlara bir sabah vakti ..... oldu
  38157. 54-Kamer 38
    bukreten : erkenden
  38158. 54-Kamer 38
    mustekırrun : istikrarlı, devamlı
  38159. 54-Kamer 39
    fe : şimdi
  38160. 54-Kamer 39
    ve nuzuri : ve uyarmamı
  38161. 54-Kamer 40
    ve lekad : ve andolsun
  38162. 54-Kamer 40
    ye es sernâ : biz kolaylaştırdık
  38163. 54-Kamer 40
    el kur'âne : Kur'ân
  38164. 54-Kamer 40
    li ez zikri : zikir için
  38165. 54-Kamer 40
    fe : buna rağmen
  38166. 54-Kamer 40
    hel : var mı
  38167. 54-Kamer 40
    min muddekirin : tezekkür eden, ibret alan
  38168. 54-Kamer 41
    ve lekad : ve andolsun
  38169. 54-Kamer 41
    e : geldi
  38170. 54-Kamer 41
    âle : ailesi
  38171. 54-Kamer 41
    fir'avne : firavun
  38172. 54-Kamer 41
    en nuzuru : uyarılar
  38173. 54-Kamer 42
    kezzebû : yalanladılar
  38174. 54-Kamer 42
    fe : böylece, bu sebeple
  38175. 54-Kamer 42
    ehaznâ-hum : onları aldık, yakaladık
  38176. 54-Kamer 42
    ahze : yakalayışıyla
  38177. 54-Kamer 42
    muktedirin : kudret sahibi olan
  38178. 54-Kamer 43
    e kuffâru-kum : sizin kâfirleriniz
  38179. 54-Kamer 43
    em : veya, yoksa
  38180. 54-Kamer 43
    lekum : sizin için
  38181. 54-Kamer 43
    berâetun : bir beraat mı var
  38182. 54-Kamer 43
    ez zuburi : semavî kitaplarda
  38183. 54-Kamer 44
    em : yoksa ... mı
  38184. 54-Kamer 44
    yekûlûne : diyorlar
  38185. 54-Kamer 44
    cemîun : birlik, topluluk, toplum
  38186. 54-Kamer 44
    muntesirun : yardımlaşan
  38187. 54-Kamer 45
    se yuhzemu : hezimete uğratılacak
  38188. 54-Kamer 45
    el cem'u : hepsi
  38189. 54-Kamer 45
    ve yuvellûne : venecekler, kaçacaklar
  38190. 54-Kamer 45
    ed dubura : arkaları
  38191. 54-Kamer 46
    bel : hayır
  38192. 54-Kamer 46
    es sâatu : o saat
  38193. 54-Kamer 46
    mev'ıdu-hum : onlara vaadedilen
  38194. 54-Kamer 46
    ve es sâatu : ve o saat
  38195. 54-Kamer 46
    edhâ : daha korkunç
  38196. 54-Kamer 46
    ve emerru : ve daha dehşetlidir
  38197. 54-Kamer 47
    inne : muhakkak ki
  38198. 54-Kamer 47
    el mucrimîne : suçlular, günahkârlar
  38199. 54-Kamer 47
    ve suurin : ve çılgınlık
  38200. 54-Kamer 48
    yevme : o gün
  38201. 54-Kamer 48
    yushabûne : sürüklenirler
  38202. 54-Kamer 48
    en nâri : ateşin içine, ateşe
  38203. 54-Kamer 48
    messe : dokunusunu
  38204. 54-Kamer 48
    sekare : sekar, alevli ateş
  38205. 54-Kamer 49
    kulle şey'in : herşeyi
  38206. 54-Kamer 49
    bi kaderin : bir kader ile, takdir edilmiş olarak
  38207. 54-Kamer 50
    veemru-nâ : ve bizim emrimiz ..... değildir
  38208. 54-Kamer 50
    hidetun : tek, bir tek
  38209. 54-Kamer 50
    ke lemhin : bir anlık gibi
  38210. 54-Kamer 50
    bi el basari : göz ile bakış
  38211. 54-Kamer 51
    ve lekad : ve andolsun
  38212. 54-Kamer 51
    ehleknâ : helâk ettik
  38213. 54-Kamer 51
    eşyâa-kum : sizin denginiz olanlar, sizin gibi düşünenler, sizin gibi davrananlar, sizin gibi olanlar
  38214. 54-Kamer 51
    fe : buna rağmen
  38215. 54-Kamer 51
    hel : var mı
  38216. 54-Kamer 51
    min muddekirin : tezekkür eden, ibret alan
  38217. 54-Kamer 52
    ve kullu şey'in : ve herşey
  38218. 54-Kamer 52
    fealû-hu : yaptıkları
  38219. 54-Kamer 52
    ez zuburi : (semavî) kitaplarda
  38220. 54-Kamer 53
    ve kullu : ve herşey
  38221. 54-Kamer 53
    ve kebîrin : ve büyük
  38222. 54-Kamer 53
    mustetarun : satırlar halinde, yazılı halde
  38223. 54-Kamer 54
    inne : muhakkak ki
  38224. 54-Kamer 54
    el muttekîne : takva sahipleri
  38225. 54-Kamer 54
    cennâtin : cennetlerde
  38226. 54-Kamer 54
    ve neherin : ve nehirdedirlerevresinde)
  38227. 54-Kamer 55
    inde : yanında, katında
  38228. 54-Kamer 55
    melîkin : melik, padişah, malik olan
  38229. 54-Kamer 55
    muktedirin : muktedir, kudret sahibi
  38230. 55-Rahmân 1
    er rahmânu : Rahman; Allahû Teâlâ'nın isimlerindendir, O'nun kudretini, sevgisini, bütün yarattıklarına karşı merhametli, lütuf ve ihsan sahibi olması gibi sıfatlarını ifade eder. Tüm yarattıklarına 'Rahman' sıfatı ile tecelli eder.
  38231. 55-Rahmân 2
    alleme : öğretti
  38232. 55-Rahmân 2
    el kur'âne : Kur'ân
  38233. 55-Rahmân 3
    el insâne : insan
  38234. 55-Rahmân 4
    alleme-hu : ona öğretti
  38235. 55-Rahmân 4
    el beyâne : beyan etme, açıklama, ifade edebilme
  38236. 55-Rahmân 5
    eş şemsu : güneş
  38237. 55-Rahmân 5
    ve el kameru : ve kamer, ay
  38238. 55-Rahmân 6
    ve en necmu : ve yıldız(lar)
  38239. 55-Rahmân 6
    ve eş şeceru : ve ağaç (lar)
  38240. 55-Rahmân 6
    yescudâni : ikisi secde eder
  38241. 55-Rahmân 7
    ve es semâe : ve sema, gökyüzü
  38242. 55-Rahmân 7
    refea-hâ : onu yükseltti
  38243. 55-Rahmân 7
    ve vadaa : koydu, ortaya koydu, vazetti, dizayn etti
  38244. 55-Rahmân 7
    el mîzâne : mizan, ölçü
  38245. 55-Rahmân 8
    ellâ : yapmayın
  38246. 55-Rahmân 8
    el mîzâni : mizan
  38247. 55-Rahmân 9
    ve ekîmû : ve tutup doğrultun
  38248. 55-Rahmân 9
    el vezne : tartı
  38249. 55-Rahmân 9
    el kıstı : adalet
  38250. 55-Rahmân 9
    ve lâ tuhsirû : ve eksiltmeyin
  38251. 55-Rahmân 9
    el mîzâne : mizan, ölçme
  38252. 55-Rahmân 10
    ve el arda : ve arz, yer
  38253. 55-Rahmân 10
    li el enâmi : hayvanlar için
  38254. 55-Rahmân 11
    kihetun : meyveler
  38255. 55-Rahmân 11
    ve en nahlu : ve hurma (ağaçları)
  38256. 55-Rahmân 11
    el ekmâmi : tomurcuk
  38257. 55-Rahmân 12
    ve el habbu : ve taneler
  38258. 55-Rahmân 12
    el asfi : yaprak
  38259. 55-Rahmân 12
    ve er reyhânu : vezel kokulu bitkiler
  38260. 55-Rahmân 13
    fe : o halde
  38261. 55-Rahmân 13
    bi eyyi : hangi
  38262. 55-Rahmân 13
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38263. 55-Rahmân 14
    el insâne : insan
  38264. 55-Rahmân 14
    ke : gibi
  38265. 55-Rahmân 14
    el fahhâri : nemli topraktan yapılıp, pişirilen (ısıtılarak kurutulan) ve çın çın ses veren testi benzeri kap
  38266. 55-Rahmân 15
    ve halaka : ve yarattı
  38267. 55-Rahmân 15
    elnne : cinler
  38268. 55-Rahmân 16
    fe : o halde
  38269. 55-Rahmân 16
    bi eyyi : hangi
  38270. 55-Rahmân 16
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38271. 55-Rahmân 17
    el meşrikayni : iki doğu
  38272. 55-Rahmân 17
    ve rabbu : ve Rabbi
  38273. 55-Rahmân 17
    el magribeyni : iki batı
  38274. 55-Rahmân 18
    fe : o halde
  38275. 55-Rahmân 18
    bi eyyi : hangi
  38276. 55-Rahmân 18
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38277. 55-Rahmân 19
    merece : akıttı
  38278. 55-Rahmân 19
    el bahreyni : iki deniz
  38279. 55-Rahmân 19
    yeltekıyâni : ikisi karşılaşacak, birbirine kavuşacak
  38280. 55-Rahmân 20
    beyne-humâ : ikisi arasında vardır
  38281. 55-Rahmân 20
    berzehun : berzah, engel
  38282. 55-Rahmân 20
    yebgiyâni : ikisi birbirlerinin sınırını geçemez
  38283. 55-Rahmân 21
    fe : o halde
  38284. 55-Rahmân 21
    bi eyyi : hangi
  38285. 55-Rahmân 21
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38286. 55-Rahmân 22
    el lu'luu : inci
  38287. 55-Rahmân 22
    ve el mercânu : ve mercan
  38288. 55-Rahmân 23
    fe : o halde
  38289. 55-Rahmân 23
    bi eyyi : hangi
  38290. 55-Rahmân 23
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38291. 55-Rahmân 24
    ve lehu : ve onundur, ona aittir
  38292. 55-Rahmân 24
    el cevâri : akıp giden gemiler
  38293. 55-Rahmân 24
    el munşeâtu : (yüksek) inşa edilmiş, büyük
  38294. 55-Rahmân 24
    el bahri : denizde
  38295. 55-Rahmân 24
    ke el a'lâmi : koca dağlar gibi
  38296. 55-Rahmân 25
    fe : o halde
  38297. 55-Rahmân 25
    bi eyyi : hangi
  38298. 55-Rahmân 25
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38299. 55-Rahmân 26
    kullu men : bütün kişiler, bütün bilinçli varlıklar, bütün insanlar ve bütün cinler, herkes
  38300. 55-Rahmân 26
    aleyhâ fânin : fanilik üzeredir, yok olucudur
  38301. 55-Rahmân 27
    ve yebkâ : ve bâki kalacaktır, bâkidir
  38302. 55-Rahmân 27
    vechu : vech, zatı
  38303. 55-Rahmân 27
    rabbi-ke : senin Rabbin
  38304. 55-Rahmân 27
    el celâli : celâl
  38305. 55-Rahmân 27
    ve el ikrâmi : ve ikram
  38306. 55-Rahmân 28
    fe : o halde
  38307. 55-Rahmân 28
    bi eyyi : hangi
  38308. 55-Rahmân 28
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38309. 55-Rahmân 29
    yes'elu-hu : ondan ister
  38310. 55-Rahmân 29
    men : kimseler
  38311. 55-Rahmân 29
    es semâvâti : semalarda, göklerde
  38312. 55-Rahmân 29
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü, yer
  38313. 55-Rahmân 29
    kulle : her
  38314. 55-Rahmân 29
    yevmin : gün
  38315. 55-Rahmân 29
    huve : o
  38316. 55-Rahmân 29
    fî şe'nin : bir şe'n, ayrı bir tecelli, yeni bir oluş üzerindedir
  38317. 55-Rahmân 30
    fe : o halde
  38318. 55-Rahmân 30
    bi eyyi : hangi
  38319. 55-Rahmân 30
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38320. 55-Rahmân 31
    se nefrugu : yakında ilgileneceğiz
  38321. 55-Rahmân 31
    lekum : siz, sizin için, sizinle
  38322. 55-Rahmân 31
    eyyuhâ : ey
  38323. 55-Rahmân 31
    es sekalâni : ağırlık sahibi olan iki toplum kendi âlemlerinde fizik ağırlığı ve bilinçli varlıklar olmaları sebebiyle, ağır sorumluluğu olan insanlar ve cinler
  38324. 55-Rahmân 32
    fe : o halde
  38325. 55-Rahmân 32
    bi eyyi : hangi
  38326. 55-Rahmân 32
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38327. 55-Rahmân 33
    ma'şere : topluluk
  38328. 55-Rahmân 33
    el cinni : cin
  38329. 55-Rahmân 33
    ve el insi : ve insan
  38330. 55-Rahmân 33
    in isteta'tum : eğer gücünüz yetiyorsa
  38331. 55-Rahmân 33
    en tenfuzû : nüfuz etmek, nüfuz ederek geçmek, çıkmak
  38332. 55-Rahmân 33
    es semâvâti : semalar, gökler
  38333. 55-Rahmân 33
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü, yer
  38334. 55-Rahmân 33
    fe unfuzû : o halde, haydi
  38335. 55-Rahmân 33
    tenfuzûne : nüfuz edemezsiniz, geçip çıkamazsınız
  38336. 55-Rahmân 34
    fe : o halde
  38337. 55-Rahmân 34
    bi eyyi : hangi
  38338. 55-Rahmân 34
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38339. 55-Rahmân 35
    yurselu : gönderilir
  38340. 55-Rahmân 35
    aleykumâ : siz ikinizin (iki toplumun) üzerine
  38341. 55-Rahmân 35
    ve nuhâsun : ve duman
  38342. 55-Rahmân 35
    fe : o zaman
  38343. 55-Rahmân 35
    tentesirâni : ikiniz (iki toplum) yardımlaşamazsınız (kurtulamazsınız)
  38344. 55-Rahmân 36
    fe : o halde
  38345. 55-Rahmân 36
    bi eyyi : hangi
  38346. 55-Rahmân 36
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38347. 55-Rahmân 37
    fe izâ : olunca
  38348. 55-Rahmân 37
    es semâu : sema, gökyüzü
  38349. 55-Rahmân 37
    fenet : işte o zaman ..... oldu
  38350. 55-Rahmân 37
    verdeten : kırmızı gül
  38351. 55-Rahmân 37
    ke ed dihâni : erimiş yağ gibi
  38352. 55-Rahmân 38
    fe : o halde
  38353. 55-Rahmân 38
    bi eyyi : hangi
  38354. 55-Rahmân 38
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38355. 55-Rahmân 39
    fe : artık
  38356. 55-Rahmân 39
    yevme : gün
  38357. 55-Rahmân 39
    lâ yus'elu : sorulmaz
  38358. 55-Rahmân 39
    an zenbi-hî : günahından
  38359. 55-Rahmân 39
    ve lâ : ve olmaz
  38360. 55-Rahmân 40
    fe : o halde
  38361. 55-Rahmân 40
    bi eyyi : hangi
  38362. 55-Rahmân 40
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38363. 55-Rahmân 41
    yu'refu : tanınır
  38364. 55-Rahmân 41
    el mucrimûne : mücrimler, suçlular
  38365. 55-Rahmân 41
    fe : böylece
  38366. 55-Rahmân 41
    en nevâsî : alınlar
  38367. 55-Rahmân 41
    ve el akdâmi : ve ayaklar
  38368. 55-Rahmân 42
    fe : o halde
  38369. 55-Rahmân 42
    bi eyyi : hangi
  38370. 55-Rahmân 42
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38371. 55-Rahmân 43
    cehennemu : cehennem
  38372. 55-Rahmân 43
    elletî : ki o
  38373. 55-Rahmân 43
    yukezzibu : yalanlandı, yalanladı
  38374. 55-Rahmân 43
    el mucrimûne : mücrimler, suçlular, günahkârlar
  38375. 55-Rahmân 44
    yetûfûne : onlar dönüp dolaşırlar
  38376. 55-Rahmân 44
    beyne-hâ : onun arasında, kendisiyle
  38377. 55-Rahmân 44
    ve beyne : ve arasında
  38378. 55-Rahmân 45
    fe : o halde
  38379. 55-Rahmân 45
    bi eyyi : hangi
  38380. 55-Rahmân 45
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38381. 55-Rahmân 46
    ve li men : ve kimse için vardır
  38382. 55-Rahmân 46
    fe : korktu
  38383. 55-Rahmân 46
    makâme : makam
  38384. 55-Rahmân 46
    cennetâni : iki cennet
  38385. 55-Rahmân 47
    fe : o halde
  38386. 55-Rahmân 47
    bi eyyi : hangi
  38387. 55-Rahmân 47
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38388. 55-Rahmân 48
    zevâtâ : ikisi sahiptir
  38389. 55-Rahmân 48
    efnânin : fenler, çeşitli bilimsel (sanatsal) güzellikler, çeşitli ağaçlar
  38390. 55-Rahmân 49
    fe : o halde
  38391. 55-Rahmân 49
    bi eyyi : hangi
  38392. 55-Rahmân 49
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38393. 55-Rahmân 50
    tecriyâni : ikisi akar
  38394. 55-Rahmân 51
    fe : o halde
  38395. 55-Rahmân 51
    bi eyyi : hangi
  38396. 55-Rahmân 51
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38397. 55-Rahmân 52
    kihetin : meyve
  38398. 55-Rahmân 52
    zevcâni : iki çift
  38399. 55-Rahmân 53
    fe : o halde
  38400. 55-Rahmân 53
    bi eyyi : hangi
  38401. 55-Rahmân 53
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38402. 55-Rahmân 54
    muttekiîne : yaslanırlar
  38403. 55-Rahmân 54
    betâinu-hâ : onun iç kısımları, astarları
  38404. 55-Rahmân 54
    min istebrakin : atlas ipekten
  38405. 55-Rahmân 54
    ve cene : ve ağaçlardan devşirilen meyveler
  38406. 55-Rahmân 54
    el cenneteyni : iki cennet
  38407. 55-Rahmân 55
    fe : o halde
  38408. 55-Rahmân 55
    bi eyyi : hangi
  38409. 55-Rahmân 55
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38410. 55-Rahmân 56
    hinne : orada
  38411. 55-Rahmân 56
    et tarfi : bakışlar
  38412. 55-Rahmân 56
    lem yatmis-hunne : onlara, kendilerine temas etmemiştir, dokunmamıştır
  38413. 55-Rahmân 56
    kable-hum : onlardan önce
  38414. 55-Rahmân 56
    ve lâ : ve olmaz
  38415. 55-Rahmân 57
    fe : o halde
  38416. 55-Rahmân 57
    bi eyyi : hangi
  38417. 55-Rahmân 57
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38418. 55-Rahmân 58
    keenne : gibi
  38419. 55-Rahmân 58
    hunne : onlar
  38420. 55-Rahmân 58
    el yâkûtu : yakut
  38421. 55-Rahmân 58
    ve el mercânu : ve mercan
  38422. 55-Rahmân 59
    fe : 0 halde
  38423. 55-Rahmân 59
    bi eyyi : hangi
  38424. 55-Rahmân 59
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38425. 55-Rahmân 60
    hel : mi, var mı
  38426. 55-Rahmân 60
    cezâu : karşılık, mükâfat
  38427. 55-Rahmân 60
    el ihsâni : ihsan
  38428. 55-Rahmân 60
    el ihsânu : ihsan
  38429. 55-Rahmân 61
    fe : o halde
  38430. 55-Rahmân 61
    bi eyyi : hangi
  38431. 55-Rahmân 61
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38432. 55-Rahmân 62
    ve min dûni-himâ : ve bu ikisinden başka var
  38433. 55-Rahmân 62
    cennetâni : iki cennet
  38434. 55-Rahmân 63
    fe : o halde
  38435. 55-Rahmân 63
    bi eyyi : hangi
  38436. 55-Rahmân 63
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38437. 55-Rahmân 64
    mudhâmmetâni : ikisi de yemyeşil
  38438. 55-Rahmân 65
    fe : o halde
  38439. 55-Rahmân 65
    bi eyyi : hangi
  38440. 55-Rahmân 65
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38441. 55-Rahmân 67
    fe : o halde
  38442. 55-Rahmân 67
    bi eyyi : hangi
  38443. 55-Rahmân 67
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38444. 55-Rahmân 68
    kihetun : meyveler
  38445. 55-Rahmân 68
    ve nahlun : ve hurma(lar)
  38446. 55-Rahmân 68
    ve rummânun : ve nar(lar)
  38447. 55-Rahmân 69
    fe : o halde
  38448. 55-Rahmân 69
    bi eyyi : hangi
  38449. 55-Rahmân 69
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38450. 55-Rahmân 70
    hinne : onlarda vardır
  38451. 55-Rahmân 71
    fe : o halde
  38452. 55-Rahmân 71
    bi eyyi : hangi
  38453. 55-Rahmân 71
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38454. 55-Rahmân 72
    el hiyâmi : otağlar, özel çadırlar, özel mekânlar
  38455. 55-Rahmân 73
    fe : o halde
  38456. 55-Rahmân 73
    bi eyyi : hangi
  38457. 55-Rahmân 73
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38458. 55-Rahmân 74
    lem yatmishunne : ne onlara temas etmemiştir, dokunmamıştır
  38459. 55-Rahmân 74
    kablehum : onlardan önce
  38460. 55-Rahmân 74
    ve lâ : ve ne de
  38461. 55-Rahmân 75
    fe : o halde
  38462. 55-Rahmân 75
    bi eyyi : hangi
  38463. 55-Rahmân 75
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38464. 55-Rahmân 76
    muttekiîne : yaslananlar, kurulanlar
  38465. 55-Rahmân 76
    refrefin : yastıklar veyaksek yataklar
  38466. 55-Rahmân 76
    ve abkariyyin : ve harikulâdezellemeli döşekler
  38467. 55-Rahmân 77
    fe : o halde
  38468. 55-Rahmân 77
    bi eyyi : hangi
  38469. 55-Rahmân 77
    tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
  38470. 55-Rahmân 78
    tebâreke : çok yüce, mübarek
  38471. 55-Rahmân 78
    rabbi- ke : senin Rabbin
  38472. 55-Rahmân 78
    el celâli : celâl
  38473. 55-Rahmân 78
    ve el ikrami : ve ikram
  38474. 56-Vâkıa 1
    el vâkiatu : o vakıa, o olay, o müthiş olay
  38475. 56-Vâkıa 2
    leyse : değil, yok
  38476. 56-Vâkıa 2
    zibetun : yalanlayan kimse
  38477. 56-Vâkıa 4
    ruccet(i) : sarsıldı
  38478. 56-Vâkıa 4
    el ardu : arz, yeryüzü, yer
  38479. 56-Vâkıa 4
    reccen : şiddetle sarsılarak (zelzeleden farklı olarak) tekrarlanarak devam eden darbeler ile sarsılarak
  38480. 56-Vâkıa 5
    ve busset(i) : ve ufalandı, dağıtıldı, parçalandı (dağların gravitasyon bağları koparıldı)
  38481. 56-Vâkıa 5
    el cibâlu : dağlar
  38482. 56-Vâkıa 5
    bessen : ufalanarak, parçalanarak, toz haline gelerek
  38483. 56-Vâkıa 6
    fe : böylece
  38484. 56-Vâkıa 6
    net : oldu
  38485. 56-Vâkıa 6
    hebâen : toz toprak, zerreler halinde
  38486. 56-Vâkıa 6
    munbessen : ufalandı, toz haline gelmiş, dağılmış
  38487. 56-Vâkıa 7
    ve kuntum : ve sizler oldunuz (olmuş olacaksınız)
  38488. 56-Vâkıa 7
    ezvâcen : gruplar, sınıflar
  38489. 56-Vâkıa 7
    selâseten : üç
  38490. 56-Vâkıa 8
    fe : işte
  38491. 56-Vâkıa 8
    el meymeneti : meymene, hayırlı, uğurlu
  38492. 56-Vâkıa 8
    el meymeneti : meymene, hayırlı, uğurlu
  38493. 56-Vâkıa 9
    ve : ve
  38494. 56-Vâkıa 9
    el meş'emeti : meş'emet, hayırsız, uğursuz
  38495. 56-Vâkıa 9
    el meş'emeti : meş'emet, hayırsız, uğursuz
  38496. 56-Vâkıa 10
    ve es sâbikûne : ve sabikunlar (hayırlarda yarışıp ileri geçenler)
  38497. 56-Vâkıa 10
    es sâbikûne : sabikunlar (hayırlarda yarışıp ileri geçenler)
  38498. 56-Vâkıa 11
    ulâike : işte onlar
  38499. 56-Vâkıa 11
    el mukarrebûne : mukarrip olanlar, Allah katında yüksek dereceye nail olmuş, Allah'a yaklaştırılmış kimseler
  38500. 56-Vâkıa 12
    cennâti : cennetler
  38501. 56-Vâkıa 12
    en naîmi : ni'metler
  38502. 56-Vâkıa 13
    sulletun : ümmet, cemaat, topluluk
  38503. 56-Vâkıa 13
    min el evvelîne : evvelkilerden
  38504. 56-Vâkıa 14
    ve kalîlun : ve birazı
  38505. 56-Vâkıa 14
    min el âhirîne : sonrakilerden
  38506. 56-Vâkıa 15
    mevdûnetin : altınla örülmüş (dokunmuş vecevherlerle (inci ve yakutla) süslenmiş
  38507. 56-Vâkıa 16
    muttekiîne : yaslanmış olanlar, kurulanlar
  38508. 56-Vâkıa 16
    aleyhâ : onun üzerine
  38509. 56-Vâkıa 16
    mutekâbilîne : karşılıklı
  38510. 56-Vâkıa 17
    yetûfu : tavaf eder, döner, dolaşır
  38511. 56-Vâkıa 17
    aleyhim : onları, etrafını
  38512. 56-Vâkıa 17
    muhalledûne : halidin olanlar, ölümsüz olanlar, devamlı kılınanlar
  38513. 56-Vâkıa 18
    bi ekvâbin : billur kadehlerle
  38514. 56-Vâkıa 18
    ve ebâriyka : ve ibrikler
  38515. 56-Vâkıa 18
    ve ke'sin : ve doldurulmuş kâseler
  38516. 56-Vâkıa 19
    yusaddeûne : başları ağrımaz
  38517. 56-Vâkıa 19
    ve lâ yunzifûne : ve sarhoş olmazlar
  38518. 56-Vâkıa 20
    vekihetin : ve meyveler
  38519. 56-Vâkıa 20
    yetehayyerûne : arzu ederler
  38520. 56-Vâkıa 21
    ve lahmi : ve eti
  38521. 56-Vâkıa 21
    yeştehûne : iştah duyarlar, canları çeker
  38522. 56-Vâkıa 22
    ve : ve
  38523. 56-Vâkıa 23
    ke emsâli : sanki gibi
  38524. 56-Vâkıa 23
    el lu'lui : inci
  38525. 56-Vâkıa 23
    el meknûni : saklı
  38526. 56-Vâkıa 24
    cezâen : karşılığı olarak, mükâfatı olarak
  38527. 56-Vâkıa 24
    ya'melûne : yapıyorlar
  38528. 56-Vâkıa 25
    yesmeûne : işitmezler
  38529. 56-Vâkıa 25
    lagven : boş söz
  38530. 56-Vâkıa 25
    vete'sîmen : ve günaha girmek olmaz
  38531. 56-Vâkıa 26
    len : denir, söylenir
  38532. 56-Vâkıa 26
    selâmen : selâm
  38533. 56-Vâkıa 26
    selâmen : selâm
  38534. 56-Vâkıa 27
    ve ashâbu el yemîni : ve yemin sahipleri, yeminlerini yerine getirenler
  38535. 56-Vâkıa 27
    ashâbu el yemîni : yemin sahipleri, yeminlerini yerine getirenler
  38536. 56-Vâkıa 29
    ve talhın : ve muz ağaçları
  38537. 56-Vâkıa 29
    mendûdin : meyveleri kat kat dizili
  38538. 56-Vâkıa 30
    ve zıllin : velge, gölgeli yer, gölgeler
  38539. 56-Vâkıa 30
    memdûdin : uzamış, uzun uzun, uzayan
  38540. 56-Vâkıa 31
    ve mâin : ve sular
  38541. 56-Vâkıa 31
    meskûbin : çağlayan
  38542. 56-Vâkıa 32
    vekihetin : ve meyve(ler)
  38543. 56-Vâkıa 32
    kesîretin : çok, birçok, pekçok
  38544. 56-Vâkıa 33
    vememnûatin : ve memnu olmayan, yasaklanmayan
  38545. 56-Vâkıa 34
    ve furuşin : ve döşekler
  38546. 56-Vâkıa 34
    merfûatin : yükseltilmiş
  38547. 56-Vâkıa 35
    enşe'nâ hunne : biz onları inşa ettik, yarattık
  38548. 56-Vâkıa 35
    inşâen : yeni bir inşa (yaratılış) ile
  38549. 56-Vâkıa 36
    fe : böylece
  38550. 56-Vâkıa 36
    cealnâ : biz kıldık
  38551. 56-Vâkıa 36
    hunne : onlar
  38552. 56-Vâkıa 36
    ebkâren : bakireler
  38553. 56-Vâkıa 37
    uruben : eşlerine düşkün, asık
  38554. 56-Vâkıa 37
    etrâben : aynı yaşta, yaşıt
  38555. 56-Vâkıa 38
    ashâbi el yemîni : yemin sahipleri, yeminlerini yerine getirenler
  38556. 56-Vâkıa 39
    sulletun : cemaat, ümmet
  38557. 56-Vâkıa 39
    min el evvelîne : evvelkilerden
  38558. 56-Vâkıa 40
    ve sulletun : ve cemaat, ümmet
  38559. 56-Vâkıa 40
    min el âhirîne : sonrakilerden
  38560. 56-Vâkıa 41
    ve ashâbu eş şimâli : ve şeamet (kötülük), meş'eme sahipleri, amel defteri (hayat filmleri) sollarından verilenler
  38561. 56-Vâkıa 41
    ashâbu eş şimâli : şeamet (kötülük), meş'eme sahipleri, amel defteri (hayat filmleri) sollarından verilenler
  38562. 56-Vâkıa 42
    semûmin : kavurucu, deriden nüfuz edip, iliklereleyen bir sıcaklık
  38563. 56-Vâkıa 42
    ve hamîmin : ve kaynar su
  38564. 56-Vâkıa 43
    ve zıllin : velge, gölgeli yer, gölgeler
  38565. 56-Vâkıa 44
    vekerîmin : ve rahatlatıcı değil
  38566. 56-Vâkıa 45
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  38567. 56-Vâkıa 45
    kablelike : bundan önce, daha önce
  38568. 56-Vâkıa 45
    mutrefîne : mutrafı olanlar, varlık içinde zevklerine dalmış olanlar
  38569. 56-Vâkıa 46
    ve kânû : ve oldular
  38570. 56-Vâkıa 46
    yusirrûne : ısrar ediyorlar
  38571. 56-Vâkıa 46
    el hınsi : günah, yemindennme, sözündennme (inkâr etme, şirk)
  38572. 56-Vâkıa 46
    el azîm : büyük, en büyük
  38573. 56-Vâkıa 47
    ve kânû : ve oldular
  38574. 56-Vâkıa 47
    yekûlûne : diyorlar, söylüyorlar
  38575. 56-Vâkıa 47
    e izâ : olduğu zaman mı
  38576. 56-Vâkıa 47
    ve kun-nâ : ve biz olduk
  38577. 56-Vâkıa 47
    turâben : toprak
  38578. 56-Vâkıa 47
    ve izâmen : ve kemik
  38579. 56-Vâkıa 47
    e innâ : gerçekten biz mi
  38580. 56-Vâkıa 47
    le meb'ûsûne : mutlaka diriltilmiş olan
  38581. 56-Vâkıa 48
    e ve âbâu-nâ : ve babalarımız, atalarımız da mı
  38582. 56-Vâkıa 48
    el evvelûne : evvelkiler, bizden önce ölenler
  38583. 56-Vâkıa 49
    inne : muhakkak
  38584. 56-Vâkıa 49
    el evvelîne : evvelkiler
  38585. 56-Vâkıa 49
    ve el âhirîne : ve sonrakiler
  38586. 56-Vâkıa 50
    le : mutlaka
  38587. 56-Vâkıa 50
    mecmûûne : toplanılmış olanlar, biraraya getirilmiş olanlar
  38588. 56-Vâkıa 50
    yevmin : gün
  38589. 56-Vâkıa 51
    summe : sonra
  38590. 56-Vâkıa 51
    inne-kum : muhakkak ki siz
  38591. 56-Vâkıa 51
    eyyuhâ : ey
  38592. 56-Vâkıa 51
    ed dâllûne : dalâlette olanlar
  38593. 56-Vâkıa 51
    mukezzibûne : yalanlayanlar
  38594. 56-Vâkıa 52
    le : muhakkak ki
  38595. 56-Vâkıa 52
    âkilûne : yiyecek olanlar
  38596. 56-Vâkıa 52
    min şecerin : ağaçtan
  38597. 56-Vâkıa 53
    fe : o zaman, böylece
  38598. 56-Vâkıa 53
    mâliûne : dolduracak olanlar
  38599. 56-Vâkıa 53
    el butûne : karınlar
  38600. 56-Vâkıa 54
    fe : sonra
  38601. 56-Vâkıa 54
    şâribûne : içecek olanlar
  38602. 56-Vâkıa 54
    aleyhi : onun üzerine
  38603. 56-Vâkıa 54
    min el hamîmi : kaynar sudan
  38604. 56-Vâkıa 55
    fe : hatta, öyle ki
  38605. 56-Vâkıa 55
    şâribûne : içeceksiniz
  38606. 56-Vâkıa 55
    şurbe : develerin içişi gibi
  38607. 56-Vâkıa 55
    el hîmi : üzerine binilmeyen hasta deve
  38608. 56-Vâkıa 56
    yevme : gün
  38609. 56-Vâkıa 56
    ed dîni : dîn
  38610. 56-Vâkıa 57
    fe : o zaman, öyleyse, hâlâ
  38611. 56-Vâkıa 57
    lev : eğer, şâyet, olsa, ise
  38612. 56-Vâkıa 57
    lâ tusaddikûne : tasdik etmiyorsunuz
  38613. 56-Vâkıa 58
    e : mi
  38614. 56-Vâkıa 58
    fe : öyleyse, o halde
  38615. 56-Vâkıa 58
    reeytum : siz gördünüz
  38616. 56-Vâkıa 58
    tumnûne : meni akıtıyorsunuz
  38617. 56-Vâkıa 59
    e : mi
  38618. 56-Vâkıa 59
    entum : sizler
  38619. 56-Vâkıa 59
    tahlukûne-hû : onu siz yaratıyorsunuz
  38620. 56-Vâkıa 59
    em : yoksa, veya
  38621. 56-Vâkıa 59
    el hâlikûne : yaratan, yaratıcı
  38622. 56-Vâkıa 60
    kaddernâ : takdir ettik, bir kader tayin ettik
  38623. 56-Vâkıa 60
    beyne-kum : sizin aranızda
  38624. 56-Vâkıa 60
    el mevte : ölüm
  38625. 56-Vâkıa 60
    ve : ve
  38626. 56-Vâkıa 60
    bi mesbûkîne : önüne geçilmiş olan
  38627. 56-Vâkıa 61
    alâ en nubeddile : değiştirmemiz
  38628. 56-Vâkıa 61
    emsâle-kum : sizin emsalleriniz, suretleriniz
  38629. 56-Vâkıa 61
    ve nunşie-kum : ve sizi yaratmamız, inşa etmemiz
  38630. 56-Vâkıa 61
    lâ ta'lemûne : bilmiyorsunuz, bilmediğiniz
  38631. 56-Vâkıa 62
    ve lekad : ve andolsun
  38632. 56-Vâkıa 62
    en neş'ete : yaratılış
  38633. 56-Vâkıa 62
    el ûlâ : ilk
  38634. 56-Vâkıa 62
    fe : o zaman, hâlâ, öyleyse
  38635. 56-Vâkıa 62
    lev : eğer, şâyet, olsa, ise
  38636. 56-Vâkıa 62
    tezekkerûne : tezekkür etmiyorsunuz
  38637. 56-Vâkıa 63
    e : mi
  38638. 56-Vâkıa 63
    fe : o halde, öyleyse
  38639. 56-Vâkıa 63
    reeytum : siz gördünüz
  38640. 56-Vâkıa 63
    tahrusûne : ekin ekiyorsunuz
  38641. 56-Vâkıa 64
    e entum : siz misiniz
  38642. 56-Vâkıa 64
    tezreûne-hû : onu yetiştiriyorsunuz, bitiriyorsunuz
  38643. 56-Vâkıa 64
    em : yoksa
  38644. 56-Vâkıa 64
    ez zâriûne : ziraati yapan, yetiştiren, bitiren
  38645. 56-Vâkıa 65
    lev : şâyet, eğer
  38646. 56-Vâkıa 65
    neşâu : biz dileriz
  38647. 56-Vâkıa 65
    le : elbette, mutlaka
  38648. 56-Vâkıa 65
    cealnâ-hu : onu kıldık, yaptık
  38649. 56-Vâkıa 65
    hutâmen : ot kırıntısı, kuru ot
  38650. 56-Vâkıa 65
    fe zaltum tefekkehûne : o zaman siz faydalanamazdınız, şaşırıp kalırdınız
  38651. 56-Vâkıa 66
    le : gerçekten, elbette
  38652. 56-Vâkıa 66
    mugremûne : ziyana uğrayanlar
  38653. 56-Vâkıa 67
    bel : hayır
  38654. 56-Vâkıa 67
    mahrûmûne : mahrum bırakılanlar
  38655. 56-Vâkıa 68
    e : mi
  38656. 56-Vâkıa 68
    fe : o halde, bundan başka, ayrıca
  38657. 56-Vâkıa 68
    reeytum(u) : siz gördünüz
  38658. 56-Vâkıa 68
    ele : su
  38659. 56-Vâkıa 68
    ellezî : o ki
  38660. 56-Vâkıa 68
    teşrebûne : siz içiyorsunuz
  38661. 56-Vâkıa 69
    e entum : siz mi
  38662. 56-Vâkıa 69
    enzeltumû-hu : onu siz indirdiniz
  38663. 56-Vâkıa 69
    min el muzni : bulutlardan
  38664. 56-Vâkıa 69
    em : yoksa
  38665. 56-Vâkıa 69
    el munzilûne : indirenler
  38666. 56-Vâkıa 70
    lev : eğer, ise, olsa
  38667. 56-Vâkıa 70
    neşâu : biz dileriz
  38668. 56-Vâkıa 70
    cealnâ-hu : onu kıldık, yaptık
  38669. 56-Vâkıa 70
    ucâcen : acı
  38670. 56-Vâkıa 70
    fe : o halde, hâlâ
  38671. 56-Vâkıa 70
    lev : eğer, şâyet, olsa, ise
  38672. 56-Vâkıa 70
    teşkurûne : şükretmiyorsunuz
  38673. 56-Vâkıa 71
    e : mi
  38674. 56-Vâkıa 71
    fe : o halde, bundan başka, ayrıca
  38675. 56-Vâkıa 71
    reeytum(u) : siz gördünüz
  38676. 56-Vâkıa 71
    enre : ateş
  38677. 56-Vâkıa 71
    elletî : o ki, ki o
  38678. 56-Vâkıa 71
    tûrûne : ateş yakıyorsunuz
  38679. 56-Vâkıa 72
    e entum : siz mi
  38680. 56-Vâkıa 72
    enşe'tum : yarattınız
  38681. 56-Vâkıa 72
    şecerete-hâ : onun ağacını
  38682. 56-Vâkıa 72
    em : yoksa
  38683. 56-Vâkıa 72
    el munşiûne : inşa eden, yaratan, halkeden
  38684. 56-Vâkıa 73
    cealnâ-hâ : onu kıldık
  38685. 56-Vâkıa 73
    tezkireten : vaaz, nasihat, ibret
  38686. 56-Vâkıa 73
    ve metâan : ve bir meta, faydalanma, yararlanma
  38687. 56-Vâkıa 73
    li el mukvîne : çöl yolcuları (sahrada konaklayanlar)
  38688. 56-Vâkıa 74
    fe sebbih : o zaman tesbih et
  38689. 56-Vâkıa 74
    rabbi-ke : Rabbini
  38690. 56-Vâkıa 74
    el azîmi : azîm, büyük olan
  38691. 56-Vâkıa 75
    fe lâ : artık hayır
  38692. 56-Vâkıa 75
    bi mevâkıı : mevkileri, yeri
  38693. 56-Vâkıa 75
    en nucûmi : yıldızlar
  38694. 56-Vâkıa 76
    ve inne-hu : ve muhakkak ki o
  38695. 56-Vâkıa 76
    le : mutlaka, gerçekten
  38696. 56-Vâkıa 76
    kasemun : yemin
  38697. 56-Vâkıa 76
    lev ta'lemûne : keşke bilseniz
  38698. 56-Vâkıa 77
    inne-hu : muhakkak ki o
  38699. 56-Vâkıa 77
    le : gerçekten
  38700. 56-Vâkıa 77
    kur'ânun kerîmun : Kur'ân-ı Kerim'dir
  38701. 56-Vâkıa 77
    kerim : yüce, şerefli, çok değerli, ikram eden, cömert olan, feyz veren
  38702. 56-Vâkıa 78
    meknûnin : gizlenen, korunan, muhafaza edilen
  38703. 56-Vâkıa 79
    yemessu-hû : ona dokunmaz, dokunamaz
  38704. 56-Vâkıa 79
    el mutahharûn : tahir olanlar, arınmış olanlar, maddî (fizik vucudu abdestli olanlar ) ve manevî (şirk, şüphe, inkâr düşüncelerinden) temizlenmiş olanlar
  38705. 56-Vâkıa 80
    tenzîlun : inzal edilme, kısım kısım indirme
  38706. 56-Vâkıa 80
    el âlemîne : alemler
  38707. 56-Vâkıa 81
    e : mi
  38708. 56-Vâkıa 81
    fe : o zaman, yoksa
  38709. 56-Vâkıa 81
    bi hâzâ el hadîsi : bu sözü
  38710. 56-Vâkıa 81
    entum : siz
  38711. 56-Vâkıa 81
    mudhinûne : şüphe edenler, inanmayanlar, inanmayan kimseler
  38712. 56-Vâkıa 82
    ve : ve
  38713. 56-Vâkıa 82
    tec'alûne : siz kılıyorsunuz, yapıyorsunuz, ediniyorsunuz
  38714. 56-Vâkıa 82
    enne-kum : sizin ..... olması
  38715. 56-Vâkıa 82
    tukezzibûne : yalanlıyorsunuz
  38716. 56-Vâkıa 83
    fe : artık, fakat, o halde
  38717. 56-Vâkıa 83
    lev : olsa, eğer, şâyet
  38718. 56-Vâkıa 83
    belagati : ulaştı, (can) geldi
  38719. 56-Vâkıa 83
    el hulkûme : boğaz, gırtlak
  38720. 56-Vâkıa 84
    ve : ve
  38721. 56-Vâkıa 84
    entum : siz
  38722. 56-Vâkıa 84
    ne izin : o zaman, o anda
  38723. 56-Vâkıa 84
    tenzurûne : bakarsınız
  38724. 56-Vâkıa 85
    ve : ve
  38725. 56-Vâkıa 85
    akrebu : daha yakın
  38726. 56-Vâkıa 85
    ileyhi : ona
  38727. 56-Vâkıa 85
    ve lâkin : fakat, ama, lâkin
  38728. 56-Vâkıa 85
    lâ tubsirûne : siz görmezsiniz
  38729. 56-Vâkıa 86
    fe : öyleyse, haydi
  38730. 56-Vâkıa 86
    lev lâ : değil ise
  38731. 56-Vâkıa 86
    gayre : değil
  38732. 56-Vâkıa 86
    medînîne : ceza (amellerinin karşılığını) gören kimseler
  38733. 56-Vâkıa 87
    terciûne-hâ : onu çevirirsiniz, döndürürsünüz
  38734. 56-Vâkıa 87
    sâdikîne : sadıklar
  38735. 56-Vâkıa 88
    fe emmâ : fakat, amma, lâkin
  38736. 56-Vâkıa 88
    in kâne : eğer oldu ise
  38737. 56-Vâkıa 88
    min el mukarrebîne : mukarrebin olanlardan, yakın kılınanlardan
  38738. 56-Vâkıa 89
    fe : o zaman, o taktirde
  38739. 56-Vâkıa 89
    revhun : rahat, ferah, sevinç
  38740. 56-Vâkıa 89
    ve reyhânun : rızık vezel kokulu bitkiler
  38741. 56-Vâkıa 89
    ve cennetu naîmin : ve naim cenneti
  38742. 56-Vâkıa 90
    ve : ve
  38743. 56-Vâkıa 90
    emmâ : amma, fakat
  38744. 56-Vâkıa 90
    in kâne : eğer oldu ise
  38745. 56-Vâkıa 90
    min ashâbi el yemîni : yemin sahiplerinden, yeminlerini yerine getirenlerden
  38746. 56-Vâkıa 91
    fe : o zaman
  38747. 56-Vâkıa 91
    selâmun : selâm
  38748. 56-Vâkıa 91
    leke : sana
  38749. 56-Vâkıa 91
    min ashâbi el yemîne : yemin sahiplerinden, yeminlerini yerine getirenlerden
  38750. 56-Vâkıa 92
    ve emmâ : amma, fakat
  38751. 56-Vâkıa 92
    in kâne : eğer oldu ise
  38752. 56-Vâkıa 92
    min el mukezzibîne : yalanlayanlardan
  38753. 56-Vâkıa 92
    ed dâllîne : dalâlettte kalanlar, dalâlette olanlar, sapıklar
  38754. 56-Vâkıa 93
    fe : artık, o zaman, o taktirde
  38755. 56-Vâkıa 94
    ve tasliyetu : ve yaslama, atılma
  38756. 56-Vâkıa 95
    inne : muhakkak ki
  38757. 56-Vâkıa 95
    le huve : gerçekten o, elbette o
  38758. 56-Vâkıa 95
    hakku el yakîni : Hakk'ul yakîn'dir (yakîn olan haktır, kesin olarak gerçektir)
  38759. 56-Vâkıa 96
    fe sebbih : o zaman, artık, öyleyse
  38760. 56-Vâkıa 96
    rabbike : Rabbinin
  38761. 56-Vâkıa 96
    el azîmi : büyük, azîm olan
  38762. 57-Hadid 1
    sebbeha : tesbih etti
  38763. 57-Hadid 1
    es semâvâti : semalarda, göklerde
  38764. 57-Hadid 1
    ve el ardı : ve arz, yer
  38765. 57-Hadid 1
    ve : ve
  38766. 57-Hadid 1
    huve : o
  38767. 57-Hadid 1
    el azîzu : azîz, üstün ve güçlü
  38768. 57-Hadid 1
    el hakîmu : hakîm olan, hüküm ve hikmet sahibi
  38769. 57-Hadid 2
    lehu : onun
  38770. 57-Hadid 2
    es semâvâti : semalar, gökler
  38771. 57-Hadid 2
    ve el ardı : arz, yeryüzü, yer
  38772. 57-Hadid 2
    ve : ve
  38773. 57-Hadid 2
    ve : ve
  38774. 57-Hadid 2
    huve : o
  38775. 57-Hadid 2
    şey'in : şey
  38776. 57-Hadid 3
    huve : o
  38777. 57-Hadid 3
    el evvelu : evvel, ilk, tüm varlıklardan önce var olan
  38778. 57-Hadid 3
    ve el âhiru : ve ahir, son, tüm varlıklardan sonra bâki olan
  38779. 57-Hadid 3
    ve ez zâhiru : ve zahir, varlığı alâmetleri tüm varlıklarda görünen
  38780. 57-Hadid 3
    ve el bâtinu : ve bâtın, görülemeyen, gizli olan
  38781. 57-Hadid 3
    ve : ve
  38782. 57-Hadid 3
    huve : o
  38783. 57-Hadid 3
    bi kulli şey'in : herşeyi
  38784. 57-Hadid 4
    huve ellezî : o ki, ki o
  38785. 57-Hadid 4
    es semâvâti : semalar, gökler
  38786. 57-Hadid 4
    ve el arda : ve arz, yeryüzü, yer
  38787. 57-Hadid 4
    sitteti : altı
  38788. 57-Hadid 4
    eyyâmin : günler
  38789. 57-Hadid 4
    summe : sonra
  38790. 57-Hadid 4
    estevâ : istiva etti
  38791. 57-Hadid 4
    el arşı : arş
  38792. 57-Hadid 4
    ya'lemu : bilir
  38793. 57-Hadid 4
    yelicu : girer
  38794. 57-Hadid 4
    el ardı : yerinine
  38795. 57-Hadid 4
    ve mâ : ve şey
  38796. 57-Hadid 4
    ve mâ : ve şey
  38797. 57-Hadid 4
    yenzilu : iner
  38798. 57-Hadid 4
    min es semâi : semadan, gökten
  38799. 57-Hadid 4
    ve mâ : ve şey
  38800. 57-Hadid 4
    ve huve : ve o
  38801. 57-Hadid 4
    mea-kum : sizinle beraber
  38802. 57-Hadid 4
    eyne mâ : nerede
  38803. 57-Hadid 4
    ve allahu : ve Allah
  38804. 57-Hadid 4
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  38805. 57-Hadid 5
    lehu : onundur
  38806. 57-Hadid 5
    es semâvâti : semalar, gökler
  38807. 57-Hadid 5
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü, yer
  38808. 57-Hadid 5
    ve ilâ allahi : ve Allah'a
  38809. 57-Hadid 5
    turceu : döndürülür
  38810. 57-Hadid 5
    el umûru : emirler, işler
  38811. 57-Hadid 6
    el leyle : gece
  38812. 57-Hadid 6
    en nehâri : gündüzün içine
  38813. 57-Hadid 6
    ve yûlicu : ve girdirir, sokar
  38814. 57-Hadid 6
    en nehâre : gündüz
  38815. 57-Hadid 6
    el leyl : geceninine
  38816. 57-Hadid 6
    ve huve : ve o
  38817. 57-Hadid 6
    es sudûri : göğüsler
  38818. 57-Hadid 7
    ve resûli-hi : ve onun resûlüne
  38819. 57-Hadid 7
    ve enfikû : ve infâk edin
  38820. 57-Hadid 7
    ceale-kum : sizi kıldı
  38821. 57-Hadid 7
    mustahlefîne : halefler, vekil kılınanlar
  38822. 57-Hadid 7
    fe : artık, böylece
  38823. 57-Hadid 7
    ellezîne : onlar
  38824. 57-Hadid 7
    âmenû : îmân ettiler, Allah'a ulaşmayı dilediler
  38825. 57-Hadid 7
    ve enfekû : ve infâk ettiler
  38826. 57-Hadid 7
    lehum : onlar için vardır
  38827. 57-Hadid 7
    ecrun : ecir, mükâfat
  38828. 57-Hadid 7
    kebîrun : büyük
  38829. 57-Hadid 8
    velekum : ve size ne (oluyor)
  38830. 57-Hadid 8
    lâ tu'minûne : îmân etmiyorsunuz
  38831. 57-Hadid 8
    ve er resûlu : ve resûle
  38832. 57-Hadid 8
    yed'û-kum : sizi davet ediyor, çağırıyor
  38833. 57-Hadid 8
    ve kad : ve olmuştu
  38834. 57-Hadid 8
    ehaze : aldı
  38835. 57-Hadid 8
    mu'minîne : mü'minler
  38836. 57-Hadid 9
    huve ellezî : o ki, ki o
  38837. 57-Hadid 9
    yunezzilu : indirir
  38838. 57-Hadid 9
    beyyinâtin : beyyineler, apaçık beyan edici olan
  38839. 57-Hadid 9
    yuhrice-kum : sizi çıkarır
  38840. 57-Hadid 9
    min ez zulumâti : zulmetten, karanlıklardan
  38841. 57-Hadid 9
    ilâ en nûri : nura
  38842. 57-Hadid 9
    ve inne : ve muhakkak
  38843. 57-Hadid 9
    allahe : Allah
  38844. 57-Hadid 9
    le : mutlaka, elbette
  38845. 57-Hadid 10
    velekum : ve ne (oluyor)
  38846. 57-Hadid 10
    ellâ tunfikû : infâk etmiyorsunuz
  38847. 57-Hadid 10
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  38848. 57-Hadid 10
    ve li allâhi : ve Allah'ındır
  38849. 57-Hadid 10
    es semâvâti : semalar, gökler
  38850. 57-Hadid 10
    ve el ardı : ve arz, yer
  38851. 57-Hadid 10
    yestevî : müsavi olmaz, bir olmaz
  38852. 57-Hadid 10
    men : kim
  38853. 57-Hadid 10
    enfeka : infâk etti
  38854. 57-Hadid 10
    el fethi : fetih
  38855. 57-Hadid 10
    vetele : ve savaştı
  38856. 57-Hadid 10
    ulâike : işte onlar
  38857. 57-Hadid 10
    dereceten : derece vardır
  38858. 57-Hadid 10
    min ellezîne : o kimselerden, onlardan
  38859. 57-Hadid 10
    enfekû : infâk ettiler
  38860. 57-Hadid 10
    vetelû : ve savaştılar
  38861. 57-Hadid 10
    ve kullen : ve hepsi
  38862. 57-Hadid 10
    vaade : vaadetti
  38863. 57-Hadid 10
    el husnâ : enzelzellikler, Allah'ın Zat'ı ve cennetler
  38864. 57-Hadid 10
    ve allahu : ve Allah
  38865. 57-Hadid 10
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  38866. 57-Hadid 11
    menellezî : kim sahiptir, kim yapar
  38867. 57-Hadid 11
    yukridu allahe : Allah'a borç verir
  38868. 57-Hadid 11
    hasenen : güzel
  38869. 57-Hadid 11
    fe yudâife-hu : o taktirde, o kat kat ödenir
  38870. 57-Hadid 11
    lehu : ona
  38871. 57-Hadid 11
    ve lehû : ve onun için vardır
  38872. 57-Hadid 11
    ecrun : ecir, mükâfat
  38873. 57-Hadid 11
    kerîmun : kerim, cömertçe ikram, bol bol
  38874. 57-Hadid 12
    yevme : o gün
  38875. 57-Hadid 12
    terâ : görürsün
  38876. 57-Hadid 12
    el mu'minîne : mü'min erkekler
  38877. 57-Hadid 12
    ve el mu'minâti : ve mü'min kadınlar
  38878. 57-Hadid 12
    yes'â : koşar
  38879. 57-Hadid 12
    beyne : arasında
  38880. 57-Hadid 12
    eydî-him : onların elleri
  38881. 57-Hadid 12
    ve : ve
  38882. 57-Hadid 12
    eymâni-him : onların sağları
  38883. 57-Hadid 12
    el yevme : o gün
  38884. 57-Hadid 12
    cennâtun : cennetler
  38885. 57-Hadid 12
    tecrî : akar
  38886. 57-Hadid 12
    el enhâru : nehirler
  38887. 57-Hadid 12
    hâlidîne : ebediyyen kalacak olanlar
  38888. 57-Hadid 12
    like : işte bu
  38889. 57-Hadid 12
    huve : o
  38890. 57-Hadid 12
    fevzu : kurtuluş
  38891. 57-Hadid 12
    el azîmu : en büyük
  38892. 57-Hadid 13
    yevme : gün
  38893. 57-Hadid 13
    yekûlu : derler
  38894. 57-Hadid 13
    el munâfikûne : münafık erkekler
  38895. 57-Hadid 13
    ve el munâfikâtu : ve münafık kadınlar
  38896. 57-Hadid 13
    li ellezîne : o kimselere, onlara
  38897. 57-Hadid 13
    amenû : îmân ettiler, amenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  38898. 57-Hadid 13
    naktebis : bir parça alalım
  38899. 57-Hadid 13
    le : denir, söylenir
  38900. 57-Hadid 13
    erci'û : dönün
  38901. 57-Hadid 13
    verâe-kum : arkanıza
  38902. 57-Hadid 13
    fe : artık, haydi
  38903. 57-Hadid 13
    iltemisû : arayın
  38904. 57-Hadid 13
    ren : nur
  38905. 57-Hadid 13
    fe : artık, böylece
  38906. 57-Hadid 13
    duribe : vurdu, yaptı
  38907. 57-Hadid 13
    beyne-hum : onların aralarına
  38908. 57-Hadid 13
    lehu : onun vardır
  38909. 57-Hadid 13
    er rahmetu : rahmet
  38910. 57-Hadid 13
    ve zâhiru-hu : ve onun dışında, dış kısmında
  38911. 57-Hadid 13
    min kıbeli-hi : ondan önce
  38912. 57-Hadid 13
    el azâbu : azap
  38913. 57-Hadid 14
    yunâdûne-hum : onlara seslenilir (onlara seslenirler)
  38914. 57-Hadid 14
    e : mi
  38915. 57-Hadid 14
    lem nekun : biz olmadık
  38916. 57-Hadid 14
    mea-kum : sizinle beraber
  38917. 57-Hadid 14
    belâ : evet
  38918. 57-Hadid 14
    vekinne-kum : ve ancak, fakat siz
  38919. 57-Hadid 14
    fetentum : fitneye düşürdünüz
  38920. 57-Hadid 14
    enfuse-kum : kendiniz
  38921. 57-Hadid 14
    ve terebbastum : ve durup beklediniz
  38922. 57-Hadid 14
    ve irtebtum : ve şüphe ettiniz
  38923. 57-Hadid 14
    ve garret-kum(u) : ve sizi aldattı
  38924. 57-Hadid 14
    el emâniyyu : emaniyye, gerçek olmayan, bâtıl şeyler
  38925. 57-Hadid 14
    e : geldi
  38926. 57-Hadid 14
    emru allahi : Allah'ın emri
  38927. 57-Hadid 14
    ve garre-kum : ve sizi aldattı
  38928. 57-Hadid 14
    el garûr : aldatanlar, aldatıcılar
  38929. 57-Hadid 15
    fe : artık
  38930. 57-Hadid 15
    el yevme : o gün
  38931. 57-Hadid 15
    fidyetun : bir fidye, bedel, ödeme
  38932. 57-Hadid 15
    ve lâ : ve olmaz
  38933. 57-Hadid 15
    min ellezîne : o kimselerden, onlardan
  38934. 57-Hadid 15
    keferû : inkâr ettiler
  38935. 57-Hadid 15
    me'vâ-kum(u) : sizin barınağınız, sığınacak yeriniz
  38936. 57-Hadid 15
    en nâru : ateş
  38937. 57-Hadid 15
    hiye : o
  38938. 57-Hadid 15
    mevlâ-kum : sizin velîniz, dostunuz
  38939. 57-Hadid 15
    ve bi'se : ve ne kötü
  38940. 57-Hadid 15
    el masîru : dönüş yeri, ulaşılacak yer
  38941. 57-Hadid 16
    e lem ye'ni : gelmedi mi
  38942. 57-Hadid 16
    li ellezîne : o kimseler için, onlar için
  38943. 57-Hadid 16
    âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular
  38944. 57-Hadid 16
    en tahşea : huşûya ulaşmak, huşû duymak
  38945. 57-Hadid 16
    ve : ve
  38946. 57-Hadid 16
    nezele : indirdi
  38947. 57-Hadid 16
    min el hakki : Hakk'tan
  38948. 57-Hadid 16
    veyekûnû : ve olmayın
  38949. 57-Hadid 16
    ke ellezîne : onlar gibi
  38950. 57-Hadid 16
    el kitâbe : kitap
  38951. 57-Hadid 16
    fe : artık, böylece
  38952. 57-Hadid 16
    le : geçti
  38953. 57-Hadid 16
    aleyhim : onların üzerinde
  38954. 57-Hadid 16
    el emedu : uzun zaman
  38955. 57-Hadid 16
    fe : artık, böylece
  38956. 57-Hadid 16
    kaset : katılaştı
  38957. 57-Hadid 16
    ve kesîrun : ve çok
  38958. 57-Hadid 16
    fâsikûne : fasıklar, fıska düşenler, hidayete erdikten sonra tekrar dalâlete düşenler
  38959. 57-Hadid 17
    i'lemû : bilin
  38960. 57-Hadid 17
    enne : olduğunu
  38961. 57-Hadid 17
    allahe : Allah
  38962. 57-Hadid 17
    el arda : arz, yeryüzü, yer
  38963. 57-Hadid 17
    ba'de : sonra
  38964. 57-Hadid 17
    mevti-hâ : onun ölümü
  38965. 57-Hadid 17
    beyyennâ : biz açıkladık
  38966. 57-Hadid 17
    lekum : size, sizin için
  38967. 57-Hadid 17
    el âyâti : âyetler
  38968. 57-Hadid 17
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  38969. 57-Hadid 17
    ta'kılûne : akıl edersiniz
  38970. 57-Hadid 18
    inne : muhakkak
  38971. 57-Hadid 18
    el mussaddikîne : sadaka veren erkekler
  38972. 57-Hadid 18
    ve el mussaddikâti : sadaka veren kadınlar
  38973. 57-Hadid 18
    ve akradû : ve kredi verdiler, borç verdiler
  38974. 57-Hadid 18
    allahe : Allah'a
  38975. 57-Hadid 18
    hasenen : güzel
  38976. 57-Hadid 18
    lehum : onlara
  38977. 57-Hadid 18
    ve lehum : ve onlar için vardır
  38978. 57-Hadid 18
    ecrun : ecir, mükâfat
  38979. 57-Hadid 18
    kerîmun : kerim, cömertçe, bol bol ikram
  38980. 57-Hadid 19
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  38981. 57-Hadid 19
    âmenû : îmân ettiler (Allah'a ulaşmayı dilediler)
  38982. 57-Hadid 19
    ve rusuli-hî : ve onun resûlüne
  38983. 57-Hadid 19
    ulâike : işte onlar
  38984. 57-Hadid 19
    es sıddîkûne : sıddîk olanlar
  38985. 57-Hadid 19
    ve eş şuhedâu : ve şehit olanlar, şehitler, şahitler
  38986. 57-Hadid 19
    inde : yanında, katında
  38987. 57-Hadid 19
    lehum : onların vardır
  38988. 57-Hadid 19
    ecru-hum : onların ecirleri
  38989. 57-Hadid 19
    ve nûru-hum : ve onların nurları
  38990. 57-Hadid 19
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  38991. 57-Hadid 19
    keferû : kâfir oldular, inkâr ettiler
  38992. 57-Hadid 19
    ve kezzebû : ve yalanladılar
  38993. 57-Hadid 19
    ulâike : işte onlar
  38994. 57-Hadid 19
    el cahîmi : alevli ateş, cehennem
  38995. 57-Hadid 20
    i'lemû : biliniz
  38996. 57-Hadid 20
    ennemâ : sadece
  38997. 57-Hadid 20
    el hayâtu : hayat
  38998. 57-Hadid 20
    ed dunyâ : dünya
  38999. 57-Hadid 20
    leibun : oyun
  39000. 57-Hadid 20
    ve lehvun : ve oyalanma, eğlence
  39001. 57-Hadid 20
    venetun : ve süs, ziynet
  39002. 57-Hadid 20
    ve tefâhurun : ve karşılıklı övünme
  39003. 57-Hadid 20
    beyne-kum : sizin aranızda
  39004. 57-Hadid 20
    ve tekâsurun : ve çokluk
  39005. 57-Hadid 20
    el emvâli : malda, mal konusunda
  39006. 57-Hadid 20
    ve el evlâdi : ve evlât, çocuklar
  39007. 57-Hadid 20
    ke : gibi
  39008. 57-Hadid 20
    meseli : onların misali, durumu
  39009. 57-Hadid 20
    a'cebe : hoşuna gitti
  39010. 57-Hadid 20
    el kuffâre : (tohumu toprakla) örtenler, çiftçiler, ekinciler
  39011. 57-Hadid 20
    nebâtu-hu : onun bitkisi, ekini
  39012. 57-Hadid 20
    summe : sonra
  39013. 57-Hadid 20
    yehîcu : kurur, solar
  39014. 57-Hadid 20
    fe terâ-hu : o zaman onu görür
  39015. 57-Hadid 20
    musfarren : sararmış
  39016. 57-Hadid 20
    summe : sonra
  39017. 57-Hadid 20
    yekûnu : olur
  39018. 57-Hadid 20
    hutâmen : çer çöp, kırpıntı
  39019. 57-Hadid 20
    veel âhireti : ve ahirette
  39020. 57-Hadid 20
    şedîdun : şiddetli
  39021. 57-Hadid 20
    ve magfiretun : ve mağfiret, bağışlanma, günahların sevaba çevrilmesi
  39022. 57-Hadid 20
    ve ridvânun : ve rıza, razı olma, hoşnutluk
  39023. 57-Hadid 20
    ve mâ : ve değil
  39024. 57-Hadid 20
    el hayâtu : hayatı
  39025. 57-Hadid 20
    ed dunya : dünya
  39026. 57-Hadid 20
    metâu : meta, dünyalık, geçici menfaatler
  39027. 57-Hadid 20
    el gurûri : aldanma
  39028. 57-Hadid 21
    ilâ magfiretin : bağışlanmaya, mağfirete
  39029. 57-Hadid 21
    ve cennetin : ve cennet
  39030. 57-Hadid 21
    ke : gibi, kadar
  39031. 57-Hadid 21
    es semâi : sema, gökyüzü
  39032. 57-Hadid 21
    ve el ardı : ve arz, yer, yeryüzü
  39033. 57-Hadid 21
    uiddet : hazırlandı
  39034. 57-Hadid 21
    li ellezîne : onlar için
  39035. 57-Hadid 21
    âmenû : âmenû oldu, îmân etti
  39036. 57-Hadid 21
    ve rusuli-hi : ve onun resûlü
  39037. 57-Hadid 21
    like : işte bu
  39038. 57-Hadid 21
    men : kimse
  39039. 57-Hadid 21
    yeşâu : ister, diler
  39040. 57-Hadid 21
    ve allâhu : ve Allah
  39041. 57-Hadid 21
    el fadli : fazl
  39042. 57-Hadid 21
    el azîmi : büyük
  39043. 57-Hadid 22
    esâbe : isabet etti
  39044. 57-Hadid 22
    min musîbetin : (musîbetlerden bir) musîbet
  39045. 57-Hadid 22
    el ardı : yeryüzünde
  39046. 57-Hadid 22
    ve lâ : ve yoktur
  39047. 57-Hadid 22
    enfusi-kum : sizin nefslerinizde, kendinizde
  39048. 57-Hadid 22
    en nebree-hâ : onu yaratmamız
  39049. 57-Hadid 22
    inne : muhakkak ki
  39050. 57-Hadid 22
    like : işte bu
  39051. 57-Hadid 22
    yesîrun : kolaydır
  39052. 57-Hadid 23
    li key lâ : olmasın diye, olmaması için
  39053. 57-Hadid 23
    te'sev : üzülmeniz
  39054. 57-Hadid 23
    te- kum : sizin elinizden çıktı
  39055. 57-Hadid 23
    vetefrehû : ve ferahlamayın, sevinmeyin, şımarmayın
  39056. 57-Hadid 23
    ve allahu : ve Allah
  39057. 57-Hadid 23
    kulle : hepsini, hiçbirini
  39058. 57-Hadid 24
    ellezîne : onlar
  39059. 57-Hadid 24
    yebhalûne : cimrilik ederler
  39060. 57-Hadid 24
    ve ye'murûne : ve emrederler
  39061. 57-Hadid 24
    ense : insanlar
  39062. 57-Hadid 24
    bi el buhli : cimriliği, cimrilik etmeyi
  39063. 57-Hadid 24
    ve men : ve kim
  39064. 57-Hadid 24
    yetevelle : dönerse, yüz çevirirse
  39065. 57-Hadid 24
    fe : artık, bundan sonra, o taktirde
  39066. 57-Hadid 24
    inne : muhakkak ki
  39067. 57-Hadid 24
    allahe : Allah
  39068. 57-Hadid 24
    huve : o
  39069. 57-Hadid 24
    el ganiyyu : gani olan, zengin olan, hiçbir şeye muhtaç olmayan
  39070. 57-Hadid 24
    el hamîdu : hamdedilen
  39071. 57-Hadid 25
    lekad : andolsun
  39072. 57-Hadid 25
    erselnâ : biz gönderdik
  39073. 57-Hadid 25
    rusule-nâ : resûllerimiz
  39074. 57-Hadid 25
    bi el beyyinâti : beyyineler ile, deliller ile, ispat vasıtaları ile
  39075. 57-Hadid 25
    ve enzelnâ : ve indirdik
  39076. 57-Hadid 25
    mea--hum : onlarla beraber
  39077. 57-Hadid 25
    el kitâbe : kitap
  39078. 57-Hadid 25
    ve el mîzâne : ve mizan
  39079. 57-Hadid 25
    li yekûme : ikâme etsinler, yerine getirsinler
  39080. 57-Hadid 25
    en nâsu : insanlar
  39081. 57-Hadid 25
    bi el kısti : adalet ile
  39082. 57-Hadid 25
    ve enzelnâ : ve indirdik
  39083. 57-Hadid 25
    el hadîde : demir
  39084. 57-Hadid 25
    be'sun : sertlik
  39085. 57-Hadid 25
    şedîdun : kuvvetli
  39086. 57-Hadid 25
    ve menâfiu : ve pekçok menfaatler, faydalar
  39087. 57-Hadid 25
    li en nâsi : insanlar için
  39088. 57-Hadid 25
    ve li ya'leme : ve bilsin, belirtsin, belli etsin
  39089. 57-Hadid 25
    men : kim, kimse(ler)
  39090. 57-Hadid 25
    ve rusule-hu : ve onun resûlleri, resûlleri
  39091. 57-Hadid 25
    bi el gaybi : gaybda, görmeden
  39092. 57-Hadid 25
    inne : muhakkak
  39093. 57-Hadid 25
    allahe : Allah
  39094. 57-Hadid 26
    ve lekad : ve andolsun
  39095. 57-Hadid 26
    erselnâ : biz gönderdik
  39096. 57-Hadid 26
    ve ibrâhîme : ve İbrâhîm
  39097. 57-Hadid 26
    ve cealnâ : biz onu kıldık
  39098. 57-Hadid 26
    zurriyyeti-himâ : o ikisinin (onların) zürriyetleri
  39099. 57-Hadid 26
    men : kim, kimse
  39100. 57-Hadid 26
    en nubuvvete : peygamberlik
  39101. 57-Hadid 26
    ve el kitâbe : ve kitap
  39102. 57-Hadid 26
    fe : artık, böylece
  39103. 57-Hadid 26
    muhtedin : hidayete erenler
  39104. 57-Hadid 26
    ve kesîrun : ve çoğu
  39105. 57-Hadid 26
    fâsikûne : fasıklar, fasık olanlar, fasık kimseler
  39106. 57-Hadid 27
    summe : sonra
  39107. 57-Hadid 27
    kaffeynâ : ardarda gönderdik
  39108. 57-Hadid 27
    ve kaffeynâ : ve ardarda gönderdik
  39109. 57-Hadid 27
    bi îsebni meryeme : Meryemoğlu İsa
  39110. 57-Hadid 27
    ve âteynâ-hu : ve ona verdik
  39111. 57-Hadid 27
    el incîle : İncil
  39112. 57-Hadid 27
    ve cealnâ : ve biz onu kıldık
  39113. 57-Hadid 27
    ellezîne : onlar
  39114. 57-Hadid 27
    ittebeû-hu : ona tâbî oldular
  39115. 57-Hadid 27
    re'feten : refet, şefkat
  39116. 57-Hadid 27
    ve rahmeten : ve rahmet
  39117. 57-Hadid 27
    ve rahbânîyyeten : ve ruhbanlık
  39118. 57-Hadid 27
    ibtedeû-hâ : onu ihdas ettiler
  39119. 57-Hadid 27
    ketebnâ-hâ : onu yazmadık, farz kılmadık
  39120. 57-Hadid 27
    aleyhim : onlara, onların üzerine
  39121. 57-Hadid 27
    ibtigâe : talep etmek, aramak
  39122. 57-Hadid 27
    dvane : rıza
  39123. 57-Hadid 27
    fe : artık, böylece, oysa
  39124. 57-Hadid 27
    riayeti-hâ : riayet
  39125. 57-Hadid 27
    fe : artık, böylece, oysa
  39126. 57-Hadid 27
    âteynâ : verdik
  39127. 57-Hadid 27
    ellezîne : onlar
  39128. 57-Hadid 27
    âmenû : âmenû oldular (yaşarken Allah'a ulaşmayı dilediler)
  39129. 57-Hadid 27
    ecre-hum : onların ecirleri, mükâfatları
  39130. 57-Hadid 27
    ve kesîrun : ve çoğu
  39131. 57-Hadid 27
    fâsikûne : fasıklar, fasık olanlar, fasık kimseler
  39132. 57-Hadid 28
    eyyuhâ : ey
  39133. 57-Hadid 28
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar
  39134. 57-Hadid 28
    itteku allâhe : Allah'a karşı takva sahibi olun
  39135. 57-Hadid 28
    ve âminû : ve îmân edin
  39136. 57-Hadid 28
    bi resûli-hi : onun resûlüne
  39137. 57-Hadid 28
    kifleyni : iki kat
  39138. 57-Hadid 28
    min rahmeti-hi : onun rahmetinden
  39139. 57-Hadid 28
    ve yec'al : ve kılsın, versin
  39140. 57-Hadid 28
    lekum : sizin için
  39141. 57-Hadid 28
    ren : nur
  39142. 57-Hadid 28
    temşûne : yürürsünüz
  39143. 57-Hadid 28
    ve yagfir : ve mağfiret etsin
  39144. 57-Hadid 28
    lekum : sizin için
  39145. 57-Hadid 28
    ve allahu : Allah
  39146. 57-Hadid 29
    li ellâ ya'leme : bilmedikleri için
  39147. 57-Hadid 29
    ehlu el kitâbi : kitap ehli
  39148. 57-Hadid 29
    ellâ yakdirûne : güç yetiremezler
  39149. 57-Hadid 29
    alâ şey'in : bir şeye
  39150. 57-Hadid 29
    ve enne : ve olduğunu
  39151. 57-Hadid 29
    el fadle : fazl
  39152. 57-Hadid 29
    bi yedi allâhi : Allah'ın elinde
  39153. 57-Hadid 29
    men yeşâu : dilediği kimseye, dilediğine
  39154. 57-Hadid 29
    ve allahu : ve Allah
  39155. 57-Hadid 29
    el fadli : fazl
  39156. 57-Hadid 29
    el azîmi : büyük
  39157. 58-Mücâdele 1
    semia : işitti
  39158. 58-Mücâdele 1
    kavle elletî : o söz ki
  39159. 58-Mücâdele 1
    tucâdilu-ke : seninle mücâdele eden tartışan
  39160. 58-Mücâdele 1
    zevci-hâ : onun eşi, kocası
  39161. 58-Mücâdele 1
    ve teştekî : ve şikâyet eden
  39162. 58-Mücâdele 1
    ve allâhu : ve Allah
  39163. 58-Mücâdele 1
    yesmeu : işitir
  39164. 58-Mücâdele 1
    tehâvure-kumâ : siz ikinizin karşılıklı konuşması
  39165. 58-Mücâdele 1
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  39166. 58-Mücâdele 1
    semîun : en iyi işitendir
  39167. 58-Mücâdele 2
    ellezîne : o kimseler, onlar
  39168. 58-Mücâdele 2
    yuzâhirûne : zihar yapıyorlar, boşuyorlar (sen bana anamın sırtı gibisin diyorlar)
  39169. 58-Mücâdele 2
    hunne : onlar
  39170. 58-Mücâdele 2
    ummehâti-him : onların anneleri
  39171. 58-Mücâdele 2
    ummehâtu-hum : onların anneleri
  39172. 58-Mücâdele 2
    illâ ellâî : ancak onlar ki
  39173. 58-Mücâdele 2
    veledne-hum : onları doğurdu
  39174. 58-Mücâdele 2
    ve inne-hum : ve muhakkak ki onlar
  39175. 58-Mücâdele 2
    le yekûlûne : gerçekten, mutlaka ..... söylüyorlar
  39176. 58-Mücâdele 2
    munkeren : inkâr edici, kötü, çirkin
  39177. 58-Mücâdele 2
    min el kavli : sözden
  39178. 58-Mücâdele 2
    veren : ve bâtıl, asılsız, yalan, ağır, günaha sokan
  39179. 58-Mücâdele 2
    ve inne : ve muhakkak
  39180. 58-Mücâdele 2
    allâhe : Allah
  39181. 58-Mücâdele 2
    le : gerçekten, mutlaka
  39182. 58-Mücâdele 3
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  39183. 58-Mücâdele 3
    yuzâhirûne : zihar yaparlar, boşarlar
  39184. 58-Mücâdele 3
    summe : sonra
  39185. 58-Mücâdele 3
    yeûdûne : dönerler
  39186. 58-Mücâdele 3
    fe tahrîru : o taktirde azad etsin, serbest bıraksın
  39187. 58-Mücâdele 3
    rekabetin : köle
  39188. 58-Mücâdele 3
    en yetemâssâ : temas etmek, temas etmesi
  39189. 58-Mücâdele 3
    tûazûne : vaazediliyor, öğüt veriliyor
  39190. 58-Mücâdele 3
    ve allâhu : ve Allah
  39191. 58-Mücâdele 3
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  39192. 58-Mücâdele 4
    fe : artık, fakat
  39193. 58-Mücâdele 4
    men : kim
  39194. 58-Mücâdele 4
    lem yecid : bulamaz
  39195. 58-Mücâdele 4
    fe sıyâmu : o zaman, o taktirde oruç tutsun
  39196. 58-Mücâdele 4
    şehreyni : 2 ay
  39197. 58-Mücâdele 4
    mutetâbiayni : ardarda, devamlı
  39198. 58-Mücâdele 4
    en yetemâssâ : temas etmek, temas etmesi
  39199. 58-Mücâdele 4
    fe : artık, fakat
  39200. 58-Mücâdele 4
    men : kim
  39201. 58-Mücâdele 4
    lem yestetı' : gücü yetmez, yapamaz
  39202. 58-Mücâdele 4
    fe : o halde, o zaman
  39203. 58-Mücâdele 4
    sittîne : altmış
  39204. 58-Mücâdele 4
    miskînen : miskin, yoksul (çalışmaktan aciz, yaşlı kimseyi)
  39205. 58-Mücâdele 4
    like : işte bu
  39206. 58-Mücâdele 4
    ve resûli-hi : ve onun resûlüne
  39207. 58-Mücâdele 4
    ve tilke : vete bu
  39208. 58-Mücâdele 4
    ve li el kâfirîne : vefirler için vardır
  39209. 58-Mücâdele 4
    elîmun : elîm, acıklı
  39210. 58-Mücâdele 5
    inne ellezîne : muhakkak ki onlar
  39211. 58-Mücâdele 5
    yuhâddûne : hududu aşanlar, muhalefet edenler
  39212. 58-Mücâdele 5
    allâhe : Allah
  39213. 58-Mücâdele 5
    ve resûle-hu : ve onun resûlü
  39214. 58-Mücâdele 5
    kemâ : olduğu gibi
  39215. 58-Mücâdele 5
    kubite : alçaltıldı
  39216. 58-Mücâdele 5
    ellezîne : onlar
  39217. 58-Mücâdele 5
    ve kad : ve olmuştu
  39218. 58-Mücâdele 5
    enzelnâ : indirdik
  39219. 58-Mücâdele 5
    beyyinâtin : apaçık, açıklanmış
  39220. 58-Mücâdele 5
    ve li el kâfirîne : vefirler için vardır
  39221. 58-Mücâdele 6
    yevme : o gün
  39222. 58-Mücâdele 6
    yeb'asu-hum : onları diriltecek
  39223. 58-Mücâdele 6
    cemîan : topluca, hepsi
  39224. 58-Mücâdele 6
    fe : o zaman, sonra
  39225. 58-Mücâdele 6
    yunebbiu-hum : onlara haber verecek
  39226. 58-Mücâdele 6
    ve nesû-hu : ve onu unuttu
  39227. 58-Mücâdele 6
    ve allâhu : ve Allah
  39228. 58-Mücâdele 6
    alâ kulli şey'in : herşeye
  39229. 58-Mücâdele 6
    şehîdun : şahittir
  39230. 58-Mücâdele 7
    e lem tere : görmüyor musun, görmedin mi
  39231. 58-Mücâdele 7
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğunu
  39232. 58-Mücâdele 7
    ya'lemu : bilir
  39233. 58-Mücâdele 7
    es semâvâti : göklerde var olan
  39234. 58-Mücâdele 7
    ve mâ fî el ardi : ve arzda, yerde var olan
  39235. 58-Mücâdele 7
    yekûnu : olmaz
  39236. 58-Mücâdele 7
    min necvâ : gizli bir konuşmadan (konuşmada)
  39237. 58-Mücâdele 7
    selâsetin : üç (kişi)
  39238. 58-Mücâdele 7
    illâ huve : ondan başkası olmaz, mutlaka o olur
  39239. 58-Mücâdele 7
    (mâ yekûnu ... illâ huve : ondan başkasının olması olamaz, mutlaka o olur)
  39240. 58-Mücâdele 7
    ve lâ : ve olmasın, olmaz
  39241. 58-Mücâdele 7
    hamsetin : beş (kişi)
  39242. 58-Mücâdele 7
    illâ huve : ondan başkası olmaz, mutlaka o olur
  39243. 58-Mücâdele 7
    ve lâ : ve olmasın, olmaz
  39244. 58-Mücâdele 7
    ednâ : daha az
  39245. 58-Mücâdele 7
    min zâlike : bundan
  39246. 58-Mücâdele 7
    ve lâ : ve olmasın, olmaz
  39247. 58-Mücâdele 7
    eksere : daha çok
  39248. 58-Mücâdele 7
    illâ huve : ondan başkası olmaz, mutlaka o olur
  39249. 58-Mücâdele 7
    mea-hum : onlarla beraber
  39250. 58-Mücâdele 7
    eyne mâ : nerede olursa
  39251. 58-Mücâdele 7
    summe : sonra
  39252. 58-Mücâdele 7
    yunebbiu-hum : onlara haber verecek
  39253. 58-Mücâdele 7
    yevme el kiyâmeti : kıyâmet günü
  39254. 58-Mücâdele 7
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  39255. 58-Mücâdele 7
    bi kulli şeyin : herşeyi
  39256. 58-Mücâdele 8
    e lem tere ilâ : görmüyor musun, görmedin mi, bakmadın mı
  39257. 58-Mücâdele 8
    ellezîne : onlar
  39258. 58-Mücâdele 8
    en necvâ : gizli gizli konuşma, gizli fısıldaşma
  39259. 58-Mücâdele 8
    summe : sonra
  39260. 58-Mücâdele 8
    yeûdûne : dönüyorlar
  39261. 58-Mücâdele 8
    ve yetenâcevne bi : ve gizli gizli konuşuyorlar
  39262. 58-Mücâdele 8
    el ismi : günah
  39263. 58-Mücâdele 8
    ve el udvâni : ve düşmanlık
  39264. 58-Mücâdele 8
    ve ma'siyeti : ve isyan
  39265. 58-Mücâdele 8
    resûli : resûl
  39266. 58-Mücâdele 8
    ve izâ câû-ke : ve sana geldiği zaman
  39267. 58-Mücâdele 8
    hayyev-ke : seni selâmladılar
  39268. 58-Mücâdele 8
    lem yuhayyi-ke : seni selâmlamadı
  39269. 58-Mücâdele 8
    ve yekûlûne : ve diyorlar
  39270. 58-Mücâdele 8
    enfusi-him : kendi aralarında
  39271. 58-Mücâdele 8
    lev : şâyet, öyle ise
  39272. 58-Mücâdele 8
    nekûlu : biz söylüyoruz
  39273. 58-Mücâdele 8
    cehennemu : cehennem
  39274. 58-Mücâdele 8
    yaslevne-hâ : ona yaslanacaklar, atılacaklar
  39275. 58-Mücâdele 8
    fe : işte
  39276. 58-Mücâdele 8
    bi'se : ne kötü
  39277. 58-Mücâdele 8
    el masîru : varılacak yer
  39278. 58-Mücâdele 9
    eyyuhâ : ey
  39279. 58-Mücâdele 9
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler, îmân edenler
  39280. 58-Mücâdele 9
    izâ tenâceytum : aranızda gizlice konuştuğunuz zaman
  39281. 58-Mücâdele 9
    fe : artık, bundan böyle
  39282. 58-Mücâdele 9
    tetenâcev bi : gizli gizli konuşmayın
  39283. 58-Mücâdele 9
    el ismi : günah
  39284. 58-Mücâdele 9
    ve el udvâni : ve düşmanlık
  39285. 58-Mücâdele 9
    ve ma'siyeti : ve isyan
  39286. 58-Mücâdele 9
    er resûli : resûl
  39287. 58-Mücâdele 9
    ve tenâcev bi : ve gizli konuşun, aranızda müşavere edin, görüşün
  39288. 58-Mücâdele 9
    el birri : birri
  39289. 58-Mücâdele 9
    ve et takvâ : ve takva sahibi olma
  39290. 58-Mücâdele 9
    ve itteku : ve takva sahibi olun
  39291. 58-Mücâdele 9
    allâhe : Allah
  39292. 58-Mücâdele 9
    ellezî : o ki, ki o
  39293. 58-Mücâdele 9
    ileyhi : ona, kendisine, onun huzurunda
  39294. 58-Mücâdele 9
    tuhşerûne : haşrolunacaksınız, toplanacaksınız
  39295. 58-Mücâdele 10
    innemâ : fakat, ama, oysa, muhakkak ki
  39296. 58-Mücâdele 10
    en necvâ : gizli gizli konuşma, gizli fısıldaşma
  39297. 58-Mücâdele 10
    min eş şeytâni : şeytandan
  39298. 58-Mücâdele 10
    li yahzune : mahzun etmek, üzmek için
  39299. 58-Mücâdele 10
    ellezîne : onlar
  39300. 58-Mücâdele 10
    âmenû : ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler
  39301. 58-Mücâdele 10
    ve leyse : ve değil
  39302. 58-Mücâdele 10
    şey'en : bir şey
  39303. 58-Mücâdele 10
    ve alâ allâhi : ve Allah'a
  39304. 58-Mücâdele 10
    fe li yetevekkeli : öyleyse tevekkül etsinler
  39305. 58-Mücâdele 10
    el mu'minûne : mü'minler
  39306. 58-Mücâdele 11
    eyyuhâ : ey
  39307. 58-Mücâdele 11
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler
  39308. 58-Mücâdele 11
    izâ kîle : denildiği zaman
  39309. 58-Mücâdele 11
    lekum : size
  39310. 58-Mücâdele 11
    tefessehû : yer açın
  39311. 58-Mücâdele 11
    el mecâlisi : meclislerde
  39312. 58-Mücâdele 11
    fe ifsehû : o taktirde yer açın
  39313. 58-Mücâdele 11
    yefsehi : yer açar, genişlik verir
  39314. 58-Mücâdele 11
    lekum : size, sizin için
  39315. 58-Mücâdele 11
    ve izâ kîle : ve denildiği zaman
  39316. 58-Mücâdele 11
    ensuzû : kalkıp kenara çekilin, kalkın
  39317. 58-Mücâdele 11
    fe : o zaman, hemen
  39318. 58-Mücâdele 11
    ensuzû : kalkıp kenara çekilin, kalkın
  39319. 58-Mücâdele 11
    yerfei : yükseltir
  39320. 58-Mücâdele 11
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar
  39321. 58-Mücâdele 11
    ve ellezîne ûtû : ve verilenler
  39322. 58-Mücâdele 11
    el ilme : ilim
  39323. 58-Mücâdele 11
    derecâtin : dereceler
  39324. 58-Mücâdele 11
    ve allâhu : ve Allah
  39325. 58-Mücâdele 11
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  39326. 58-Mücâdele 12
    eyyuhâ : ey
  39327. 58-Mücâdele 12
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler
  39328. 58-Mücâdele 12
    ceytum(u) : gizliceylediniz, konuştunuz
  39329. 58-Mücâdele 12
    er resûle : resûl
  39330. 58-Mücâdele 12
    fe kaddimû : o zaman takdim ediniz, veriniz
  39331. 58-Mücâdele 12
    beyne yedey : (elleri arasında) önünde, öncesinde, önce
  39332. 58-Mücâdele 12
    necvâ-kum : gizli konuşmanız, gizli görüşmeniz
  39333. 58-Mücâdele 12
    sadakaten : sadaka
  39334. 58-Mücâdele 12
    like : işte bu
  39335. 58-Mücâdele 12
    lekum : size, sizin için
  39336. 58-Mücâdele 12
    ve atheru : ve daha temiz, en temiz
  39337. 58-Mücâdele 12
    fe in : fakat, eğer, şâyet, ise
  39338. 58-Mücâdele 12
    lem tecidû : bulamadınız
  39339. 58-Mücâdele 12
    fe inne : o taktirde muhakkak ki
  39340. 58-Mücâdele 12
    allâhe : Allah
  39341. 58-Mücâdele 13
    e : mi
  39342. 58-Mücâdele 13
    eşfaktum : çekindiniz, korktunuz
  39343. 58-Mücâdele 13
    en tukaddimû : takdim etmek, vermek
  39344. 58-Mücâdele 13
    beyne yedey : (elleri arasında) önünde, öncesinde, önce
  39345. 58-Mücâdele 13
    necvâ-kum : gizli konuşmanız, gizli görüşmeniz
  39346. 58-Mücâdele 13
    fe : o zaman, o taktirde, öyleyse
  39347. 58-Mücâdele 13
    iz lem tef'alû : yapmadığınız zaman, yapamadığınız zaman
  39348. 58-Mücâdele 13
    vebe : vevbelerinizi kabul etti
  39349. 58-Mücâdele 13
    aleykum : sizin
  39350. 58-Mücâdele 13
    fe : o zaman, o taktirde, öyleyse
  39351. 58-Mücâdele 13
    ekîmû : ikame edin, yerine getirin, devam edin
  39352. 58-Mücâdele 13
    es salâte : namaz
  39353. 58-Mücâdele 13
    ve âtû : ve verin
  39354. 58-Mücâdele 13
    ez zekâte : zekât
  39355. 58-Mücâdele 13
    etîû : itaat edin
  39356. 58-Mücâdele 13
    allâhe : Allah'a
  39357. 58-Mücâdele 13
    ve resûle-hu : ve onun resûlüne
  39358. 58-Mücâdele 13
    ve allâhu : ve Allah
  39359. 58-Mücâdele 13
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  39360. 58-Mücâdele 14
    e : mi
  39361. 58-Mücâdele 14
    lem tere ilâ : görmedin, bakmadın
  39362. 58-Mücâdele 14
    ellezîne : onları, onlara
  39363. 58-Mücâdele 14
    tevellev : döndüler (dost edindiler)
  39364. 58-Mücâdele 14
    kavmen : kavm
  39365. 58-Mücâdele 14
    gadibe : gazaplandı, öfkelendi
  39366. 58-Mücâdele 14
    aleyhim : onlara
  39367. 58-Mücâdele 14
    ve lâ : ve değil
  39368. 58-Mücâdele 14
    ve yahlifûne : ve yemin ediyorlar
  39369. 58-Mücâdele 14
    el kezibi : yalan
  39370. 58-Mücâdele 14
    ve hum : ve onlar
  39371. 58-Mücâdele 14
    ya'lemûne : biliyorlar
  39372. 58-Mücâdele 15
    eadde : hazırladı
  39373. 58-Mücâdele 15
    lehum : onlara, onlar için
  39374. 58-Mücâdele 15
    azâben şedîden : şiddetli azap
  39375. 58-Mücâdele 15
    inne-hum : muhakkak onlar
  39376. 58-Mücâdele 15
    e : kötü oldu, kötü yaptı
  39377. 58-Mücâdele 15
    ya'melûne : yapıyorlar
  39378. 58-Mücâdele 16
    ittehazû : edindiler
  39379. 58-Mücâdele 16
    eymâne-hum : kendi yeminlerini
  39380. 58-Mücâdele 16
    cunneten : siper olarak, siper
  39381. 58-Mücâdele 16
    fe : artık, sonra, böylece
  39382. 58-Mücâdele 16
    sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  39383. 58-Mücâdele 16
    fe : artık, sonra, böylece
  39384. 58-Mücâdele 16
    lehum : onlar için vardır
  39385. 58-Mücâdele 17
    len tugniye an : asla fayda vermez
  39386. 58-Mücâdele 17
    emvâlu-hum : onların malları
  39387. 58-Mücâdele 17
    ve lâ : ve olmaz, değil
  39388. 58-Mücâdele 17
    evlâdu-hum : onların çocukları
  39389. 58-Mücâdele 17
    şey'en : bir şey
  39390. 58-Mücâdele 17
    ulâike : işte onlar
  39391. 58-Mücâdele 17
    ashâbu en nâr : ateş halkı, ateş ehli
  39392. 58-Mücâdele 17
    hâlidûne : devamlı, ebediyyen kalacak olanlar
  39393. 58-Mücâdele 18
    yevme : gün
  39394. 58-Mücâdele 18
    yeb'asu-hum(u) : onları diriltecek
  39395. 58-Mücâdele 18
    cemîan : onların hepsi
  39396. 58-Mücâdele 18
    fe : o zaman
  39397. 58-Mücâdele 18
    yahlifûne : yemin ederler, edecekler
  39398. 58-Mücâdele 18
    lehu : ona
  39399. 58-Mücâdele 18
    kemâ : gibi
  39400. 58-Mücâdele 18
    yahlifûne : yemin ederler, edecekler
  39401. 58-Mücâdele 18
    lekum : size
  39402. 58-Mücâdele 18
    ve yahsebûne : ve hesap ederler, zannederler
  39403. 58-Mücâdele 18
    enne-hum : kendilerinin ..... olduğunu
  39404. 58-Mücâdele 18
    alâ şey'in : bir şey üzerinde
  39405. 58-Mücâdele 18
    e lâ : değil(ler) mi
  39406. 58-Mücâdele 18
    inne-hum : muhakkak onlar
  39407. 58-Mücâdele 18
    el kâzibûne : yalan söyleyenler, yalancılar
  39408. 58-Mücâdele 19
    istahveze : istilâ etti, kuşattı
  39409. 58-Mücâdele 19
    aleyhim(u) : onların üzerini, onları
  39410. 58-Mücâdele 19
    eş şeytânu : şeytan
  39411. 58-Mücâdele 19
    fe : o zaman, böylece
  39412. 58-Mücâdele 19
    ensâ-hum : unutturmuştur onlara
  39413. 58-Mücâdele 19
    zikre allâhi : Allah'ın zikrini
  39414. 58-Mücâdele 19
    ulâike : işte onlar
  39415. 58-Mücâdele 19
    eş şeytâni : şeytan
  39416. 58-Mücâdele 19
    e lâ : değil mi
  39417. 58-Mücâdele 19
    inne : muhakkak, gerçekten
  39418. 58-Mücâdele 19
    hizbe : hizip, grup, fırka, taraftar
  39419. 58-Mücâdele 19
    eş şeytâni : şeytan
  39420. 58-Mücâdele 19
    el hâsirûne : hüsrana uğrayanlar, hüsranda olanlar
  39421. 58-Mücâdele 20
    inne ellezîne : muhakkak onlar
  39422. 58-Mücâdele 20
    yuhâddûne : haddi aşarlar
  39423. 58-Mücâdele 20
    allâhe : Allah
  39424. 58-Mücâdele 20
    ve resûle-hû : ve onun resûlü
  39425. 58-Mücâdele 20
    ulâike : işte onlar
  39426. 58-Mücâdele 20
    el ezellîne : zillet
  39427. 58-Mücâdele 21
    ketebe : yazdı
  39428. 58-Mücâdele 21
    le : mutlaka
  39429. 58-Mücâdele 21
    aglibenne : ben gâlip geleceğim
  39430. 58-Mücâdele 21
    ene : ben
  39431. 58-Mücâdele 21
    ve rusulî : ve resûllerim
  39432. 58-Mücâdele 21
    inne : muhakkak
  39433. 58-Mücâdele 21
    allâhe : Allah
  39434. 58-Mücâdele 22
    tecidu : bulamazsın
  39435. 58-Mücâdele 22
    kavmen : kavmi
  39436. 58-Mücâdele 22
    yu'minûne : îmân ederler
  39437. 58-Mücâdele 22
    ve el yevmi el âhiri : ve ahiret gününelmeden evvel Allah'a ulaşmaya)
  39438. 58-Mücâdele 22
    yuvâddûne : muhabbet duyar, dostluk kurar
  39439. 58-Mücâdele 22
    men : kimse
  39440. 58-Mücâdele 22
    dde : haddi aştı, karşı geldi
  39441. 58-Mücâdele 22
    allâhe : Allah
  39442. 58-Mücâdele 22
    ve resûle-hu : ve onun resûlü
  39443. 58-Mücâdele 22
    ve lev : ve olsa, bile
  39444. 58-Mücâdele 22
    âbâe-hum : onların babaları
  39445. 58-Mücâdele 22
    ev : veya
  39446. 58-Mücâdele 22
    ebnâe-hum : onların oğulları
  39447. 58-Mücâdele 22
    ev : veya
  39448. 58-Mücâdele 22
    ihvâne-hum : onların kardeşleri
  39449. 58-Mücâdele 22
    ev : veya
  39450. 58-Mücâdele 22
    aşîrete-hum : onların aşiretten
  39451. 58-Mücâdele 22
    ulâike : işte onlar
  39452. 58-Mücâdele 22
    ketebe : yazdı
  39453. 58-Mücâdele 22
    el îmâne : îmân
  39454. 58-Mücâdele 22
    ve eyyede-hum : ve onları destekledi
  39455. 58-Mücâdele 22
    ve yudhilu-hum : ve dahil eder, dahil edecek
  39456. 58-Mücâdele 22
    cennâtin : cennetler
  39457. 58-Mücâdele 22
    tecrî : akar
  39458. 58-Mücâdele 22
    el enhâru : nehirler
  39459. 58-Mücâdele 22
    hâlidîne : kalacak olanlar
  39460. 58-Mücâdele 22
    radiye : razı oldu
  39461. 58-Mücâdele 22
    ve radû : ve razı oldular
  39462. 58-Mücâdele 22
    ulâike : işte onlar
  39463. 58-Mücâdele 22
    e lâ : değil mi
  39464. 58-Mücâdele 22
    inne : muhakkak, gerçekten
  39465. 58-Mücâdele 22
    hizbe allâhi : Allah'ın taraftarları
  39466. 58-Mücâdele 22
    hum(u) el muflihûne : onlar felâha erenler, kurtuluşa erenler
  39467. 59-Haşr 1
    sebbeha : tespih etti
  39468. 59-Haşr 1
    es semâvâti : semalarda, göklerde vardır
  39469. 59-Haşr 1
    ve mâ fî : ve ne varsa, var olan şey(ler), olanlar
  39470. 59-Haşr 1
    el ardi : arz, yeryüzü, yer
  39471. 59-Haşr 1
    ve huve : ve o
  39472. 59-Haşr 1
    el azîzu : azîz, üstün
  39473. 59-Haşr 1
    el hakîmu : hüküm ve hikmet sahibi
  39474. 59-Haşr 2
    huve : o
  39475. 59-Haşr 2
    ellezî ahrece : çıkaran
  39476. 59-Haşr 2
    ellezîne keferû : inkâr edenler
  39477. 59-Haşr 2
    min ehli el kitâbi : kitap ehlinden
  39478. 59-Haşr 2
    evveli : evvel, ilk, ilk defa
  39479. 59-Haşr 2
    el haşri : toplama, sürgün etme
  39480. 59-Haşr 2
    zanentum : siz zannetmediniz
  39481. 59-Haşr 2
    en yahrucû : onların çıkmaları
  39482. 59-Haşr 2
    ve zannû : ve zannettiler, sandılar
  39483. 59-Haşr 2
    enne-hum : onların ..... olduğu
  39484. 59-Haşr 2
    fe : artık, sonra, böylece, oysa
  39485. 59-Haşr 2
    etâ-hum(u) : onlara geldi
  39486. 59-Haşr 2
    lem yahtesibû : hesaba katmadılar
  39487. 59-Haşr 2
    ve kazefe : ve attı, verdi
  39488. 59-Haşr 2
    er ru'be : korku
  39489. 59-Haşr 2
    yuhribûne : tahrip ediyorlar
  39490. 59-Haşr 2
    buyûte-hum : onların evleri, kendi evleri
  39491. 59-Haşr 2
    bi eydî-him : kendi elleri ile
  39492. 59-Haşr 2
    ve eydî : ve eller
  39493. 59-Haşr 2
    el mû'minîne : mü'minler
  39494. 59-Haşr 2
    fe : artık, sonra, böylece, oysa
  39495. 59-Haşr 2
    i'tebirû : ibret alın, ders alın
  39496. 59-Haşr 2
    ulî el ebsâri : basiret sahipleri
  39497. 59-Haşr 3
    ve lev lâ : ve eğer olmasaydı
  39498. 59-Haşr 3
    en ketebe : yazması
  39499. 59-Haşr 3
    aleyhim(u) : onların üzerine
  39500. 59-Haşr 3
    el celâe : sürgün
  39501. 59-Haşr 3
    le : elbette, mutlaka
  39502. 59-Haşr 3
    azzebe-hum : onları azaplandırırdı, azap ederdi
  39503. 59-Haşr 3
    ed dunyâ : dünyada
  39504. 59-Haşr 3
    ve : ve
  39505. 59-Haşr 3
    lehum : onlara, onlar için vardır
  39506. 59-Haşr 3
    el âhireti : ahirette
  39507. 59-Haşr 3
    azâbu en nâri : ateşin azabı
  39508. 59-Haşr 4
    like : işte bu
  39509. 59-Haşr 4
    bi enne-hum : onların ..... olması sebebiyle
  39510. 59-Haşr 4
    allâhe : Allah
  39511. 59-Haşr 4
    ve resûle-hu : ve onun resûlüne
  39512. 59-Haşr 4
    ve men : ve kim
  39513. 59-Haşr 4
    yuşâkki allâhe : muhalefet ederse, ayrılık çıkarırsa
  39514. 59-Haşr 4
    fe : o zaman, o taktirde
  39515. 59-Haşr 4
    inne : muhakkak ki
  39516. 59-Haşr 4
    allâhe : Allah
  39517. 59-Haşr 4
    şedîdu : şiddetli
  39518. 59-Haşr 4
    el ikâbi : azap
  39519. 59-Haşr 5
    min lînetin : (iyi cins) hurma ağacından
  39520. 59-Haşr 5
    ev : veya
  39521. 59-Haşr 5
    terektumû-hâ : ondan terkettiğiniz, bıraktığınız
  39522. 59-Haşr 5
    imeten : kaim kılarak, dikili olarak
  39523. 59-Haşr 5
    fe : artık, böylece, ancak
  39524. 59-Haşr 5
    ve li : ve için
  39525. 59-Haşr 5
    yuhziye : perişan edilmeleri, perişan olmaları
  39526. 59-Haşr 5
    el fâsikîne : fasıklar
  39527. 59-Haşr 6
    ve mâ : ve şey
  39528. 59-Haşr 6
    efâe : fey verdi, savaşsız elde edilen ganimetten verdi
  39529. 59-Haşr 6
    resûli-hî : onun resûlü
  39530. 59-Haşr 6
    feevceftum : o zaman sürmediniz, koşturmadınız
  39531. 59-Haşr 6
    aleyhi : onun üzerine
  39532. 59-Haşr 6
    ve lâ : ve değil, olmadı
  39533. 59-Haşr 6
    vekinne allâhe : ve lâkin, fakat Allah
  39534. 59-Haşr 6
    rusule-hu : onun resûlleri, kendi resûlleri
  39535. 59-Haşr 6
    men : kimse(ler)
  39536. 59-Haşr 6
    yeşâu : diler
  39537. 59-Haşr 6
    ve allâhu : ve Allah
  39538. 59-Haşr 6
    şey'in : şey
  39539. 59-Haşr 7
    efâe : fey verdi, savaşsız elde edilen ganimetten verdi
  39540. 59-Haşr 7
    alâ resûli-hî : resûlüne
  39541. 59-Haşr 7
    min ehli : ehlinden, halkından
  39542. 59-Haşr 7
    el kurâ : belde, şehir
  39543. 59-Haşr 7
    fe : artık, o zaman, o taktirde
  39544. 59-Haşr 7
    ve li er resûli : ve resûl için, resûlün
  39545. 59-Haşr 7
    ve li : ve için
  39546. 59-Haşr 7
    el kurbâ : yakınlığı olanlar, akrabalar
  39547. 59-Haşr 7
    ve el yetâmâ : ve yetimler
  39548. 59-Haşr 7
    ve el mesâkîni : ve miskinler
  39549. 59-Haşr 7
    ve ibni es sebîli : ve yolcular
  39550. 59-Haşr 7
    keyyekûne : olmaması için
  39551. 59-Haşr 7
    leten : elden ele dolaşan mal, servet
  39552. 59-Haşr 7
    beyne : arasında
  39553. 59-Haşr 7
    el agniyâi : zenginler
  39554. 59-Haşr 7
    ve mâ : ve şey
  39555. 59-Haşr 7
    er resûlu : resûl
  39556. 59-Haşr 7
    fe : artık, o zaman, o taktirde
  39557. 59-Haşr 7
    ve mâ : ve şey
  39558. 59-Haşr 7
    nehâ-kum : sizi nehyetti
  39559. 59-Haşr 7
    fe : artık, o zaman, o taktirde
  39560. 59-Haşr 7
    intehû : vazgeçin
  39561. 59-Haşr 7
    ve ittekû : ve takva sahibi olun
  39562. 59-Haşr 7
    allâhe : Allah'a karşı
  39563. 59-Haşr 7
    inne : muhakkak
  39564. 59-Haşr 7
    allâhe : Allah
  39565. 59-Haşr 7
    şedîdu : şiddetli
  39566. 59-Haşr 7
    el ikâbi : azap, ceza
  39567. 59-Haşr 8
    el fukarâi : fakirler
  39568. 59-Haşr 8
    el muhâcirîne : hicret edenler
  39569. 59-Haşr 8
    ellezîne : onlar
  39570. 59-Haşr 8
    ve emvâli-him : ve mallarından
  39571. 59-Haşr 8
    yebtegûne : talep ederler, ararlar, isterler
  39572. 59-Haşr 8
    fadlen : fazl, hayır, lütuf
  39573. 59-Haşr 8
    ve ridvânen : ve rıza, gönül hoşluğu
  39574. 59-Haşr 8
    ve yansurûne : ve yardım ederler
  39575. 59-Haşr 8
    allâhe : Allah
  39576. 59-Haşr 8
    ve resûle-hu : ve onun resûlü
  39577. 59-Haşr 8
    ulâike : işte onlar
  39578. 59-Haşr 8
    hum(u) es sâdikûne : onlar sadık olanlar, sadıklar
  39579. 59-Haşr 9
    ve ellezîne : ve onlar
  39580. 59-Haşr 9
    tebevveû : konakladılar, mesken edindiler
  39581. 59-Haşr 9
    edre : yurt
  39582. 59-Haşr 9
    ve el îmâne : ve îmân
  39583. 59-Haşr 9
    yuhibbûne : severler
  39584. 59-Haşr 9
    men : kimse(ler)
  39585. 59-Haşr 9
    cere : hicret edenler
  39586. 59-Haşr 9
    ileyhim : onlara, kendilerine
  39587. 59-Haşr 9
    veyecidûne : ve bulunmaz
  39588. 59-Haşr 9
    ceten : hacet, ihtiyaç, rağbet
  39589. 59-Haşr 9
    ve yu'sirûne : ve tercih ederler, üstün tutarlar
  39590. 59-Haşr 9
    enfusi-him : kendi nefsleri, kendileri
  39591. 59-Haşr 9
    ve levne : ve olsa bile
  39592. 59-Haşr 9
    ve men : ve kim
  39593. 59-Haşr 9
    nefsi-hî : onun nefsi, kendi nefsi
  39594. 59-Haşr 9
    fe ulâike : o taktirdete onlar
  39595. 59-Haşr 9
    el muflihûne : felâha erenler, kurtuluşa erenler
  39596. 59-Haşr 10
    ve ellezîne : ve onlar
  39597. 59-Haşr 10
    yekûlûne : derler
  39598. 59-Haşr 10
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  39599. 59-Haşr 10
    lenâ : bizi
  39600. 59-Haşr 10
    ve : ve
  39601. 59-Haşr 10
    ellezîne : onlar
  39602. 59-Haşr 10
    sebekû-nâ : bizi geçtiler, bizden önce geçtiler
  39603. 59-Haşr 10
    bi el îmâni : îmân ile
  39604. 59-Haşr 10
    ve : ve
  39605. 59-Haşr 10
    tec'al : kılma, yapma
  39606. 59-Haşr 10
    llen : kin
  39607. 59-Haşr 10
    li ellezîne : olanlara
  39608. 59-Haşr 10
    âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler
  39609. 59-Haşr 10
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  39610. 59-Haşr 10
    inne- ke : muhakkak ki sen
  39611. 59-Haşr 11
    e lem tere ilâ : (görmüyor musun) görmedin mi (bakmadın mı)
  39612. 59-Haşr 11
    ellezîne : onlar
  39613. 59-Haşr 11
    fekû : münafıklık ettiler, nifak çıkardılar
  39614. 59-Haşr 11
    yekûlûne : derler
  39615. 59-Haşr 11
    ellezîne : onlar
  39616. 59-Haşr 11
    keferû : inkâr ettiler
  39617. 59-Haşr 11
    min ehli : ehlinden
  39618. 59-Haşr 11
    el kitâbi : kitap
  39619. 59-Haşr 11
    le in : eğer gerçekten olursa
  39620. 59-Haşr 11
    le nahrucenne : mutlaka biz çıkarız
  39621. 59-Haşr 11
    mea-kum : sizinle beraber
  39622. 59-Haşr 11
    ve lâ nutîu : ve itaat etmeyiz
  39623. 59-Haşr 11
    ehaden : bir kişi, bir kimse
  39624. 59-Haşr 11
    ebeden : ebediyyen, hiçbir zaman
  39625. 59-Haşr 11
    ve in kûtiltum : ve eğer sizinle savaşırlarsa
  39626. 59-Haşr 11
    le : elbette, gerçekten, mutlaka
  39627. 59-Haşr 11
    nensure-enne-kum : mutlaka biz size yardım ederiz
  39628. 59-Haşr 11
    ve allâhu : ve Allah
  39629. 59-Haşr 11
    yeşhedu : şahadet eder, şahitlik eder
  39630. 59-Haşr 11
    inne-hum : muhakkak ki onlar, gerçekten onlar
  39631. 59-Haşr 11
    le : gerçekten, elbette
  39632. 59-Haşr 11
    kâzibûne : yalancılar
  39633. 59-Haşr 12
    le in : eğer gerçekten olursa
  39634. 59-Haşr 12
    lâ yahrucûne : çıkmazlar
  39635. 59-Haşr 12
    mea-hum : onlarla beraber
  39636. 59-Haşr 12
    ve le in kûtılû : ve eğer gerçekten savaşsalar
  39637. 59-Haşr 12
    lâ yansurûne-hum : onlara yardım etmezler
  39638. 59-Haşr 12
    ve le in : ve eğer gerçekten olursa, olsa bile
  39639. 59-Haşr 12
    le yuvellu-enne : mutlaka dönerler (savaştan dönüp kaçarlar)
  39640. 59-Haşr 12
    el edbâre : arkaları
  39641. 59-Haşr 12
    summe : sonra
  39642. 59-Haşr 12
    lâ yunsarûne : onlar yardım olunmazlar
  39643. 59-Haşr 13
    le : elbette, gerçekten
  39644. 59-Haşr 13
    entum : siz
  39645. 59-Haşr 13
    eşeddu : daha şiddetli
  39646. 59-Haşr 13
    rehbeten : korku bakımından
  39647. 59-Haşr 13
    like : işte bu
  39648. 59-Haşr 13
    bi enne-hum : onların ..... olmaları sebebiyle
  39649. 59-Haşr 13
    yefkahûne : fıkıh edemiyorlar
  39650. 59-Haşr 14
    lâ yukâtilûne-kum : sizinle savaşamazlar
  39651. 59-Haşr 14
    cemîan : toplu halde, toplu olarak
  39652. 59-Haşr 14
    kuren : beldelerde, şehirlerde
  39653. 59-Haşr 14
    muhassanetin : sağlamlaştırılmış, muhafaza altına alınmış, korunmuş
  39654. 59-Haşr 14
    ev : veya
  39655. 59-Haşr 14
    min verâi : arkasından
  39656. 59-Haşr 14
    be'su-hum : onların çarpışmaları
  39657. 59-Haşr 14
    beyne-hum : kendi aralarında
  39658. 59-Haşr 14
    şedîdun : şiddetli
  39659. 59-Haşr 14
    tahsebu-hum : sen onları sanırsın, zannedersin
  39660. 59-Haşr 14
    cemîan : toplu halde
  39661. 59-Haşr 14
    ve kulûbu-hum : ve onların kalpleri
  39662. 59-Haşr 14
    şettâ : parçalanmış, dağınık
  39663. 59-Haşr 14
    like : işte bu
  39664. 59-Haşr 14
    bi enne-hum : onların ..... olmaları sebebiyle
  39665. 59-Haşr 14
    lâ ya'kılûne : akıl etmezler
  39666. 59-Haşr 15
    ke : gibi
  39667. 59-Haşr 15
    meseli : durumu, hal
  39668. 59-Haşr 15
    ellezîne : onlar
  39669. 59-Haşr 15
    karîben : yakın
  39670. 59-Haşr 15
    vebâle : vebal, günah, ağır sonuç
  39671. 59-Haşr 15
    emri-him : onların işleri
  39672. 59-Haşr 15
    ve : ve
  39673. 59-Haşr 15
    lehum : onlar için vardır
  39674. 59-Haşr 15
    elîmun : elîm, acıklı
  39675. 59-Haşr 16
    ke : gibi
  39676. 59-Haşr 16
    meseli : durum, hal
  39677. 59-Haşr 16
    eş şeytâni : şeytan
  39678. 59-Haşr 16
    le : dedi
  39679. 59-Haşr 16
    li el insâni : insana
  39680. 59-Haşr 16
    fe lemmâ : fakat olduğu zaman
  39681. 59-Haşr 16
    kefere : inkâr etti
  39682. 59-Haşr 16
    le : dedi
  39683. 59-Haşr 16
    berîun : uzağım
  39684. 59-Haşr 16
    min-ke : senden
  39685. 59-Haşr 16
    ehâfu allâhe : Allah'tan korkarım
  39686. 59-Haşr 16
    rabbe : Rab
  39687. 59-Haşr 16
    el âlemîne : âlemlerin
  39688. 59-Haşr 17
    fene : böylece oldu
  39689. 59-Haşr 17
    âkibete-humâ : onların akıbetleri
  39690. 59-Haşr 17
    enne-humâ : onların ikisinin olduğu, olması
  39691. 59-Haşr 17
    en nâri : ateşin içinde
  39692. 59-Haşr 17
    lideyni : (ikisi) devamlı kalacak olanlar
  39693. 59-Haşr 17
    velike : vete bu
  39694. 59-Haşr 17
    cezâû : ceza
  39695. 59-Haşr 17
    ez zâlimîne : zalimler
  39696. 59-Haşr 18
    eyyuhâ : ey
  39697. 59-Haşr 18
    ellezîne : onlar
  39698. 59-Haşr 18
    âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler
  39699. 59-Haşr 18
    ittekû : takva sahibi olun
  39700. 59-Haşr 18
    allâhe : Allah
  39701. 59-Haşr 18
    ve li tenzur : ve baksın, görsün
  39702. 59-Haşr 18
    nefsun : nefs, kişi, kimse
  39703. 59-Haşr 18
    kaddemet : takdim etti
  39704. 59-Haşr 18
    ve ittekû : ve takva sahibi olun
  39705. 59-Haşr 18
    allâhe : Allah
  39706. 59-Haşr 18
    inne : muhakkak ki
  39707. 59-Haşr 18
    allâhe : Allah
  39708. 59-Haşr 18
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  39709. 59-Haşr 19
    vetekûnû : ve olmayın
  39710. 59-Haşr 19
    ke ellezîne : o kimseler gibi, onlar gibi
  39711. 59-Haşr 19
    nesû : unuttular
  39712. 59-Haşr 19
    allâhe : Allah
  39713. 59-Haşr 19
    fe : böylece
  39714. 59-Haşr 19
    ensâ-hum : onlara unutturdu
  39715. 59-Haşr 19
    enfuse-hum : onların nefslerini, kendi nefslerini, kendilerini
  39716. 59-Haşr 19
    ulâike : işte onlar
  39717. 59-Haşr 19
    el fâsikûne : fasıklar, fasık olanlar
  39718. 59-Haşr 20
    yestevî : müsavi olmaz, bir olmaz, eşit olmaz
  39719. 59-Haşr 20
    en nâri : ateş
  39720. 59-Haşr 20
    ve ashâbu : ve halk
  39721. 59-Haşr 20
    el cenneti : cennet
  39722. 59-Haşr 20
    el cenneti : cennet
  39723. 59-Haşr 20
    el fâizûne : kurtuluşa erenler
  39724. 59-Haşr 21
    lev : eğer
  39725. 59-Haşr 21
    enzelnâ : biz indirdik
  39726. 59-Haşr 21
    el kur'âne : Kur'ân
  39727. 59-Haşr 21
    cebelin : dağ
  39728. 59-Haşr 21
    le raeyte-hu : mutlaka onu gördün
  39729. 59-Haşr 21
    mutesaddian : parçalanmış, parça parça olmuş
  39730. 59-Haşr 21
    min haşyeti allâhi : Allah'ın korkusundan
  39731. 59-Haşr 21
    ve tilke : ve bu
  39732. 59-Haşr 21
    el emsâlu : misaller, örnekler
  39733. 59-Haşr 21
    nadribu-hâ \n(darbu mesel) : onu vurguluyoruz, örnek veriyoruz \n: (bir şeyi örnek vermek)
  39734. 59-Haşr 21
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  39735. 59-Haşr 21
    lealle-hum : umulur ki onlar
  39736. 59-Haşr 21
    yetefekkerûne : tefekkür ederler, düşünürler
  39737. 59-Haşr 22
    huve allâhu ellezî : O Allah ki
  39738. 59-Haşr 22
    ilâhe : ilâh
  39739. 59-Haşr 22
    huve : o
  39740. 59-Haşr 22
    el gaybi : gayb, görünmeyen
  39741. 59-Haşr 22
    ve eş şehâdeti : ve müşahede edilen, görünen
  39742. 59-Haşr 22
    huve : o
  39743. 59-Haşr 22
    er rahmânu : rahmân, rahmân olan
  39744. 59-Haşr 22
    er rahîmu : rahîm olan, rahmet nuru gönderen
  39745. 59-Haşr 23
    huve allâhu ellezî : O Allah ki
  39746. 59-Haşr 23
    ilâhe : ilâh
  39747. 59-Haşr 23
    huve : o
  39748. 59-Haşr 23
    el meliku : hükümran olan
  39749. 59-Haşr 23
    el kuddûsu : mukaddes olan
  39750. 59-Haşr 23
    es selâmu : selâmete erdiren
  39751. 59-Haşr 23
    el mû'minu : mü'min, emin olunan, emniyet veren, îmân edilen
  39752. 59-Haşr 23
    el muheyminu : koruyup gözeten
  39753. 59-Haşr 23
    el azîzu : azîz olan, yüce olan
  39754. 59-Haşr 23
    el cebbâru : cebreden, zorla yaptıran
  39755. 59-Haşr 23
    el mutekebbiru : pek büyük olan
  39756. 59-Haşr 23
    subhâne allâhi : Allah Sübhan'dır, noksan sıfatlardan münezzehtir (uzaktır)
  39757. 59-Haşr 23
    yuşrikûne : şirk koşuyorlar
  39758. 59-Haşr 24
    huve allâhu : O Allah ki
  39759. 59-Haşr 24
    el hâliku : yaratan
  39760. 59-Haşr 24
    el bâriû : yokken var eden
  39761. 59-Haşr 24
    el musavviru : tasvir eden, şekil ve suret veren
  39762. 59-Haşr 24
    lehu : onun, onu
  39763. 59-Haşr 24
    el esmâu el husnâ : güzel isimler
  39764. 59-Haşr 24
    yusebbihu : tespih ederler
  39765. 59-Haşr 24
    lehu : onun, onu
  39766. 59-Haşr 24
    es semâvâti : semalarda, göklerde var olan, bulunan
  39767. 59-Haşr 24
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü, yer
  39768. 59-Haşr 24
    ve huve : ve o
  39769. 59-Haşr 24
    el azîzu : azîz olan, yüce olan
  39770. 59-Haşr 24
    el hakîmu : hakîm olan, hüküm ve hikmet sahibi
  39771. 6-En'âm 1
    el hamdu : hamd
  39772. 6-En'âm 1
    ellezî : ki o
  39773. 6-En'âm 1
    es semâvâti : semâlar, gökler
  39774. 6-En'âm 1
    ve el arda : ve arz, yeryüzü
  39775. 6-En'âm 1
    ve ceale : ve kıldı, yaptı, var etti
  39776. 6-En'âm 1
    ez zulumâti : zulmetler, karanlıklar
  39777. 6-En'âm 1
    ve en nûra : ve nur
  39778. 6-En'âm 1
    summe : sonra
  39779. 6-En'âm 1
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler, kâfirler
  39780. 6-En'âm 1
    ya'dilûne : adil, eş, denk tutuyorlar
  39781. 6-En'âm 2
    huve ellezî : O'dur, O ki
  39782. 6-En'âm 2
    summe : sonra
  39783. 6-En'âm 2
    ecelen : bir ecel, zaman dilimi, vade
  39784. 6-En'âm 2
    ve ecelun : ve ecel
  39785. 6-En'âm 2
    musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
  39786. 6-En'âm 2
    ınde-hu : O'nun katında, yanında
  39787. 6-En'âm 2
    summe : sonra
  39788. 6-En'âm 2
    entum : siz
  39789. 6-En'âm 2
    temterûne : şüphe ediyorsunuz
  39790. 6-En'âm 3
    ve huve allâhu : ve O Allah, O Allah
  39791. 6-En'âm 3
    es semâvâti : göklerde
  39792. 6-En'âm 3
    veel ardı : ve arzda, yeryüzünde
  39793. 6-En'âm 3
    ya'lemu : bilir
  39794. 6-En'âm 3
    ve cehre-kum : ve açıkladığınızı
  39795. 6-En'âm 3
    ve ya'lemu : ve bilir
  39796. 6-En'âm 3
    teksibûne : kazanacağınız şeyi
  39797. 6-En'âm 4
    vete'tî-him : ve onlara gelmez (gelmemiştir)
  39798. 6-En'âm 4
    min âyetin : bir âyet, mucize
  39799. 6-En'âm 4
    mu'rıdîne : yüz çeviren kimseler
  39800. 6-En'âm 5
    fe kad kezzebû : böylece yalanlamışlardı
  39801. 6-En'âm 5
    bi el hakkı : hakkı, gerçeği
  39802. 6-En'âm 5
    lemmâ câe-hum : onlara geldiği zaman
  39803. 6-En'âm 5
    fe sevfe : artık, fakat pek yakında
  39804. 6-En'âm 5
    ye'tî-him : onlara gelecek
  39805. 6-En'âm 5
    enbâû : haberler
  39806. 6-En'âm 5
    yestehziûne : alay ediyorlar
  39807. 6-En'âm 6
    e lem yerev : görmüyorlar mı
  39808. 6-En'âm 6
    kem ehleknâ : nice, kaç tane helâk ettik
  39809. 6-En'âm 6
    mekkennâ-hum : onları yerleştirdik
  39810. 6-En'âm 6
    el ardı : arzda, yeryüzünde
  39811. 6-En'âm 6
    lem numekkin : yerleştirmediğimiz bir şekilde
  39812. 6-En'âm 6
    lekum : sizi
  39813. 6-En'âm 6
    ve erselnâ : venderdik
  39814. 6-En'âm 6
    es semâe : semâ, gökyüzü
  39815. 6-En'âm 6
    aleyhim : onlara
  39816. 6-En'âm 6
    midrâren : bol yağmurlu olarak
  39817. 6-En'âm 6
    ve cealnâ : ve kıldık, yaptık, var ettik
  39818. 6-En'âm 6
    el enhâre : nehirler
  39819. 6-En'âm 6
    tecrî : akar
  39820. 6-En'âm 6
    fe ehleknâ-hum : fakat onları helâk ettik
  39821. 6-En'âm 6
    ve enşe'nâ : ve inşa ettik, yarattık
  39822. 6-En'âm 6
    karnen âharîne : başka, diğer nesiller
  39823. 6-En'âm 7
    ve lev nezzelnâ : ve eğer indirseydik
  39824. 6-En'âm 7
    aleyke kitâben : sana yazılı olarak, kitap olarak
  39825. 6-En'âm 7
    fe le mesûhu : böylece ona gerçekten deyseler (dokunsalar)
  39826. 6-En'âm 7
    bi eydî-him : elleri ile
  39827. 6-En'âm 7
    lele : mutlaka dedi (derdi)
  39828. 6-En'âm 7
    ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olan kimseler
  39829. 6-En'âm 8
    ve kâlû : ve dediler
  39830. 6-En'âm 8
    lev lâ : olmaz mı
  39831. 6-En'âm 8
    unzile : indirildi
  39832. 6-En'âm 8
    aleyhi : ona
  39833. 6-En'âm 8
    melekun : bir melek
  39834. 6-En'âm 8
    ve lev enzelnâ : ve şâyet biz indirseydik
  39835. 6-En'âm 8
    meleken : bir melek
  39836. 6-En'âm 8
    le kudıye : mutlaka yerine getirilirdi, bitirilirdi
  39837. 6-En'âm 8
    el emru : emir, iş
  39838. 6-En'âm 8
    summe : sonra
  39839. 6-En'âm 8
    lâ yunzarûne : inzar edilmez, bekletilmez, mühlet verilmez
  39840. 6-En'âm 9
    ve lev cealnâ-hu : ve onu var etseydik, yapsaydık
  39841. 6-En'âm 9
    meleken : bir melek olarak, bir melek
  39842. 6-En'âm 9
    le cealnâ-hu : mutlaka onu yapardık
  39843. 6-En'âm 9
    raculen : bir erkek şeklinde, suretinde
  39844. 6-En'âm 9
    ve le lebesnâ : ve mutlaka şüphe ettirirdik
  39845. 6-En'âm 9
    aleyhim : onlara
  39846. 6-En'âm 9
    yelbisûne : şüphe ettikleri şey
  39847. 6-En'âm 10
    ve lekad : ve andolsun
  39848. 6-En'âm 10
    istuhzie : alay edildi
  39849. 6-En'âm 10
    min kabli-ke : senden önce
  39850. 6-En'âm 10
    fe hâka : böylece kuşattı
  39851. 6-En'âm 10
    bi ellezîne : o kimseleri, onları
  39852. 6-En'âm 10
    sehırû : alay ettiler
  39853. 6-En'âm 10
    yestehziûne : alay ediyorlar
  39854. 6-En'âm 11
    el ardı : arzda, yeryüzünde
  39855. 6-En'âm 11
    summe unzurû : sonra bakın (görün)
  39856. 6-En'âm 11
    keyfene : nasıl oldu
  39857. 6-En'âm 11
    âkıbetu : sonu
  39858. 6-En'âm 11
    el mukezzibîne : tekzip eden, yalanlayan kimseler
  39859. 6-En'âm 12
    li men : kimin
  39860. 6-En'âm 12
    mâ fî es semâvâti : semâlarda, göklerde, olan şey(ler)
  39861. 6-En'âm 12
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü
  39862. 6-En'âm 12
    ketebe : yazdı
  39863. 6-En'âm 12
    alâ nefsi-hi : kendi nefsi üzerine, kendi üzerine
  39864. 6-En'âm 12
    er rahmete : rahmet
  39865. 6-En'âm 12
    le yecmea- enne-kum : sizi mutlaka toplayacak
  39866. 6-En'âm 12
    ilâ yevmi : güne
  39867. 6-En'âm 12
    el kıyâmeti : kıyâmet
  39868. 6-En'âm 12
    reybe fî- hi : onda şüphe yok
  39869. 6-En'âm 12
    ellezîne : o kimseler, onlar
  39870. 6-En'âm 12
    enfuse-hum : nefslerini, kendilerini
  39871. 6-En'âm 12
    fe hum : işte onlar
  39872. 6-En'âm 12
    lâ yu'minûne : mü'min değildirler
  39873. 6-En'âm 13
    ve lehu : ve onun
  39874. 6-En'âm 13
    sekene : bulunan şey(ler)
  39875. 6-En'âm 13
    el leyli : gecede
  39876. 6-En'âm 13
    ve en nehâri : ve gündüz
  39877. 6-En'âm 13
    ve huve : ve O
  39878. 6-En'âm 13
    es semîu : en iyi işiten
  39879. 6-En'âm 13
    el alîmu : en iyi bilen
  39880. 6-En'âm 14
    e gayra : ...başka mı?
  39881. 6-En'âm 14
    ettehızu : edinirim
  39882. 6-En'âm 14
    veliyyen : velî, dost
  39883. 6-En'âm 14
    es semâvâti : semâlar, gök katları
  39884. 6-En'âm 14
    ve el ardı : ve arz yeryüzü
  39885. 6-En'âm 14
    ve huve : ve O
  39886. 6-En'âm 14
    ve lâ yut'amu : ve yedirilmez, doyurulmaz
  39887. 6-En'âm 14
    en ekûne : olmak
  39888. 6-En'âm 14
    evvele : ilk
  39889. 6-En'âm 14
    men esleme : teslim olan kimse
  39890. 6-En'âm 14
    vetekûne enne : ve olmamak
  39891. 6-En'âm 14
    el muşrikîne : müşrikler
  39892. 6-En'âm 15
    ehâfu : korkarım
  39893. 6-En'âm 15
    azâbe : azap
  39894. 6-En'âm 15
    yevmin : gün
  39895. 6-En'âm 16
    men : kim
  39896. 6-En'âm 16
    yevme izin : o gün, izin günü
  39897. 6-En'âm 16
    fe kad : o taktirde (o zaman) olmuştur
  39898. 6-En'âm 16
    rahıme-hu : ona rahmet etti
  39899. 6-En'âm 16
    velike : vete bu
  39900. 6-En'âm 16
    el fevzu : fevz, kurtuluş
  39901. 6-En'âm 16
    el mubînu : apaçık, açıkça
  39902. 6-En'âm 17
    ve in : ve eğer, ...ise, ...olsa
  39903. 6-En'âm 17
    yemses-ke : sana dokundurur
  39904. 6-En'âm 17
    fe lâ kâşife lehu : o taktirde onu açacak, giderecek yoktur
  39905. 6-En'âm 17
    illâ huve : ondan başka
  39906. 6-En'âm 17
    ve in : ve eğer
  39907. 6-En'âm 17
    yemses-ke : sana dokundurur
  39908. 6-En'âm 17
    fe huve : işte o
  39909. 6-En'âm 17
    alâ kulli şey'in : herşeye
  39910. 6-En'âm 18
    ve huve : ve O
  39911. 6-En'âm 18
    el kâhiru : kahhar, kahredici, yegâne gâlip
  39912. 6-En'âm 18
    fevka : üstünde
  39913. 6-En'âm 18
    ve huve : ve o
  39914. 6-En'âm 18
    el hakîmu : hakimdir, hükmün ve hikmet sahibidir
  39915. 6-En'âm 18
    el habîru : haberdar olan
  39916. 6-En'âm 19
    eyyu şey'in : hangi şey
  39917. 6-En'âm 19
    ekberu : en büyük, daha büyük
  39918. 6-En'âm 19
    şehâdeten : şahit olarak
  39919. 6-En'âm 19
    allâhu şehîdun : Allah şahittir
  39920. 6-En'âm 19
    beynî : benim aram
  39921. 6-En'âm 19
    ve beyne-kum : ve sizin aranız
  39922. 6-En'âm 19
    ve ûhiye : ve vahyolundu
  39923. 6-En'âm 19
    ileyye : bana
  39924. 6-En'âm 19
    hâzâ el kur'ânu : bu Kur'ân
  39925. 6-En'âm 19
    li unzire-kum : sizi uyarmam için
  39926. 6-En'âm 19
    ve men belaga : ve kim erişti, ulaştı
  39927. 6-En'âm 19
    e inne-kum : siz muhakkak .....mısınız?
  39928. 6-En'âm 19
    le teşhedûne : gerçekten şahitlik ediyorsunuz
  39929. 6-En'âm 19
    enne mea : beraber olduğuna
  39930. 6-En'âm 19
    âliheten uhrâ : başka ilâhlar
  39931. 6-En'âm 19
    kul lâ eşhedu : de, söyle ben şahitlik yapmam
  39932. 6-En'âm 19
    kul innemâ : de, söyle sadece
  39933. 6-En'âm 19
    huve ilâhun : o ilâhtır
  39934. 6-En'âm 19
    ve inne-nî : ve muhakkak ki ben
  39935. 6-En'âm 19
    berîun : berî, uzak
  39936. 6-En'âm 19
    tuşrikûne : siz şirk (ortak) koşuyorsunuz
  39937. 6-En'âm 20
    ellezîne : o kimseler, onlar
  39938. 6-En'âm 20
    âteynâ-hum : onlara verdik
  39939. 6-En'âm 20
    el kitâbe : kitap
  39940. 6-En'âm 20
    ya'rifûne-hu : ona ariftirler, onu tanırlar
  39941. 6-En'âm 20
    kemâ ya'rifûne : ...gibi tanırlar
  39942. 6-En'âm 20
    ebnâe-hum : kendi oğulları
  39943. 6-En'âm 20
    ellezîne : o kimseler, onlar
  39944. 6-En'âm 20
    enfuse-hum : kendi nefsleri, kendileri
  39945. 6-En'âm 20
    ve fe hum : ve artık onlar
  39946. 6-En'âm 20
    lâ yu'minûne : iman etmezler
  39947. 6-En'âm 21
    ve men : ve kim (ler)
  39948. 6-En'âm 21
    azlemu : daha zalim
  39949. 6-En'âm 21
    mimmen (min men) : kimse(ler)den
  39950. 6-En'âm 21
    ifterâ : iftira etti
  39951. 6-En'âm 21
    keziben : yalan olarak, yalanla
  39952. 6-En'âm 21
    ev kezzebe : veya yalanladı
  39953. 6-En'âm 21
    inne-hu : muhakkak ki o
  39954. 6-En'âm 21
    ez zâlimûne : zâlimler
  39955. 6-En'âm 22
    ve yevme : ve o gün
  39956. 6-En'âm 22
    cemîan : hepsini
  39957. 6-En'âm 22
    summe : sonra
  39958. 6-En'âm 22
    nekûlu : diyeceğiz
  39959. 6-En'âm 22
    li ellezîne : o kimselere, onlara
  39960. 6-En'âm 22
    eşrakû : şirk koştular, ortak koştular
  39961. 6-En'âm 22
    eyne şurekâu-kum : sizin ortaklarınız nerede
  39962. 6-En'âm 22
    ellezîne : o kimseler
  39963. 6-En'âm 22
    tez'umûne : zanda bulunuyorsunuz
  39964. 6-En'âm 23
    summe : sonra
  39965. 6-En'âm 23
    lem tekun : olmadı, olmayacak
  39966. 6-En'âm 23
    fitnetu-hum : onların fitnesi
  39967. 6-En'âm 23
    illâ en kâlû : demekten başka
  39968. 6-En'âm 23
    vallâhi (ve allâhi) : vallahi, Allah'a yemin olsun
  39969. 6-En'âm 23
    muşrikîne : müşrikler, şirk koşanlar
  39970. 6-En'âm 24
    keyfe : nasıl
  39971. 6-En'âm 24
    kezebû : yalan söylediler
  39972. 6-En'âm 24
    alâ enfusi-him : nefslerine, kendilerine karşı
  39973. 6-En'âm 24
    ve dalle : ve saptı, uzaklaştı, gitti
  39974. 6-En'âm 24
    yefterûne : iftira ediyorlar
  39975. 6-En'âm 25
    ve min-hum : ve onlardan
  39976. 6-En'âm 25
    men : kim(ler)
  39977. 6-En'âm 25
    yestemiu : dînler, işitir
  39978. 6-En'âm 25
    ileyke : seni
  39979. 6-En'âm 25
    ve cealnâ : ve yaptık, koyduk
  39980. 6-En'âm 25
    ekinneten : ekinnet, fıkıh etmeyi engelleyen bir sistem
  39981. 6-En'âm 25
    en yefkahû-hu : onu fıkıh etmeleri, anlamalarına (karşı)
  39982. 6-En'âm 25
    ve fî âzâni-him : ve onların kulaklarında vardır
  39983. 6-En'âm 25
    ve in yerev : ve eğerrseler
  39984. 6-En'âm 25
    kulle âyetin : bütün âyetleri
  39985. 6-En'âm 25
    hattâ izâ câu-ke : hatta sana geldikleri zaman
  39986. 6-En'âm 25
    yucâdilûne-ke : seninle mücâdele ederler, tartışırlar
  39987. 6-En'âm 25
    yekûlu : derler
  39988. 6-En'âm 25
    ellezîne keferû : kâfir olan kimseler
  39989. 6-En'âm 25
    esâtîru : satırlar, eskilerin yazdığı şeyler, masallar
  39990. 6-En'âm 25
    el evvelîne : evvelkiler, öncekiler
  39991. 6-En'âm 26
    ve hum : ve onlar
  39992. 6-En'âm 26
    yenhevne : nehyederler, yasaklar, men ederler
  39993. 6-En'âm 26
    ve yen'evne : ve uzak dururlar (yüz çevirirler)
  39994. 6-En'âm 26
    ve in yuhlikûne : ve eğer helâk ederlerse
  39995. 6-En'âm 26
    enfuse-hum : kendi nefsleri, kendileri
  39996. 6-En'âm 26
    veyeş'urûne : ve farkında olmazlar (şuurunda değiller)
  39997. 6-En'âm 27
    ve lev terâ : versen (görseydin)
  39998. 6-En'âm 27
    alâ en nâri : ateşin üzerinde
  39999. 6-En'âm 27
    fe kâlû : o zaman dediler
  40000. 6-En'âm 27
    leyte-nâ : keşke biz olsaydık
  40001. 6-En'âm 27
    nureddu : geri çevriliriz, döndürülürüz
  40002. 6-En'âm 27
    venukezzibe : ve yalanlamayız
  40003. 6-En'âm 27
    ve nekûne : ve biz oluruz
  40004. 6-En'âm 27
    el mu'minîne : mü'minler
  40005. 6-En'âm 28
    bel : hayır
  40006. 6-En'âm 28
    bedâ lehum : onlara açıklandı
  40007. 6-En'âm 28
    yuhfûne : gizliyorlar
  40008. 6-En'âm 28
    ve lev ruddû : ve şâyet reddedilseler, geri döndürülseler
  40009. 6-En'âm 28
    le âdû : mutlaka gerinerler
  40010. 6-En'âm 28
    ve inne-hum : ve muhakkak onlar
  40011. 6-En'âm 28
    le kâzibûne : elbette, gerçekten yalancılar
  40012. 6-En'âm 29
    ve kâlû : ve dediler
  40013. 6-En'âm 29
    in hiye : o ancak
  40014. 6-En'âm 29
    ed dunyâ : dünya
  40015. 6-En'âm 29
    ve mâ nahnu : ve biz değiliz
  40016. 6-En'âm 29
    bi meb'ûsîne : beas edilecek (diriltilecek) olanlar
  40017. 6-En'âm 30
    ve lev terâ : versen (görseydin)
  40018. 6-En'âm 30
    le : dedi, buyurdu
  40019. 6-En'âm 30
    e leyse hâzâ : bu değil mi
  40020. 6-En'âm 30
    bi el hakkı : gerçek, hak
  40021. 6-En'âm 30
    kâlû belâ : dediler, evet, doğrudur
  40022. 6-En'âm 30
    ve rabbi-nâ : Rabbimize andolsun
  40023. 6-En'âm 30
    le : dedi
  40024. 6-En'âm 30
    fe zûkû : o halde tadın
  40025. 6-En'âm 30
    el azâbe : azap
  40026. 6-En'âm 30
    tekfurûne : inkâr ediyorsunuz
  40027. 6-En'âm 31
    kad hasire : hüsrana düştüler
  40028. 6-En'âm 31
    ellezîne : o kimseler
  40029. 6-En'âm 31
    kezzebû : yalanladılar
  40030. 6-En'âm 31
    izâ câet-hum : onlara geldiği zaman
  40031. 6-En'âm 31
    es sâatu : o saat, o vakit
  40032. 6-En'âm 31
    bagteten : aniden, ansızın
  40033. 6-En'âm 31
    hasrete-nâ : bize yazıklar olsun
  40034. 6-En'âm 31
    ve hum : ve onlar
  40035. 6-En'âm 31
    yahmilûne : taşırlar
  40036. 6-En'âm 31
    evzâre-hum : (onların) yükleri, (kendi ağırlıkları, günahları)
  40037. 6-En'âm 31
    e lâ sâe : ne kötü değil mi
  40038. 6-En'âm 31
    yezirûne : yüklendikleri şey
  40039. 6-En'âm 32
    ve mâ : ve değil
  40040. 6-En'âm 32
    el hayâtu ed dunyâ : dünya hayatı
  40041. 6-En'âm 32
    leibun : bir oyun
  40042. 6-En'âm 32
    ve lehvun : ve bir oyalanma, bir eğlenme
  40043. 6-En'âm 32
    ve le : ve elbette
  40044. 6-En'âm 32
    ed dâru el âhiretu : ahiret diyarı, ahiret yurdu
  40045. 6-En'âm 32
    li ellezîne : o kimseler için
  40046. 6-En'âm 32
    yettekûne : takva sahibi olurlar
  40047. 6-En'âm 32
    e fe lâ ta'kılûne : hâlâ akıl etmez misiniz
  40048. 6-En'âm 33
    kad na'lemu : biliyorduk
  40049. 6-En'âm 33
    inne-hu : mutlaka o
  40050. 6-En'âm 33
    le yahzunu-ke : elbette seni üzüyor, mahzun ediyor
  40051. 6-En'âm 33
    ellezî yekûlûne : onların söyledikleri
  40052. 6-En'âm 33
    fe inne- hum : fakat, muhakkak ki onlar
  40053. 6-En'âm 33
    yukezzibûne-ke : seni yalanlamıyorlar
  40054. 6-En'âm 33
    vekinne : ve lâkin, fakat
  40055. 6-En'âm 33
    ez zâlimîne : zâlimler
  40056. 6-En'âm 33
    yechadûne : cihad ediyorlar
  40057. 6-En'âm 34
    ve lekad : ve andolsun
  40058. 6-En'âm 34
    kuzzibet : yalanlandı
  40059. 6-En'âm 34
    min kabli-ke : senden önce
  40060. 6-En'âm 34
    fe saberû : fakat, o zaman, sabrettiler
  40061. 6-En'âm 34
    ve ûzû : ve eziyet edildiler, eziyete uğradılar
  40062. 6-En'âm 34
    etâ-hum : onlara geldi
  40063. 6-En'âm 34
    vemubeddile : ve değiştirecek kimse yoktur
  40064. 6-En'âm 34
    li kelimâti : kelimeleri
  40065. 6-En'âm 34
    ve lekad : ve andolsun
  40066. 6-En'âm 34
    e-ke : sana geldi
  40067. 6-En'âm 34
    min nebei : haberinden (haberlerinden)
  40068. 6-En'âm 34
    el murselîne : murseller, elçiler, gönderilmiş resûller
  40069. 6-En'âm 35
    ve in kâne : ve eğer oldu ise
  40070. 6-En'âm 35
    kebure : zor, ağır geldi
  40071. 6-En'âm 35
    aleyke : sana
  40072. 6-En'âm 35
    fe inisteta'te : o taktirde gücün yeterse
  40073. 6-En'âm 35
    en tebtegıye : istemeye, aramaya
  40074. 6-En'âm 35
    nefekan : bir tünel
  40075. 6-En'âm 35
    el ardı : yerinine
  40076. 6-En'âm 35
    ev sullemen : veya bir merdiven
  40077. 6-En'âm 35
    es semâi : semâya, gökyüzüne
  40078. 6-En'âm 35
    fe te'tiye-hum bi : böylece, o zaman onlara getir
  40079. 6-En'âm 35
    âyetin : bir âyet, mucize
  40080. 6-En'âm 35
    ve lev şâe : ve şâyet dilerse, dileseydi
  40081. 6-En'âm 35
    le cemea-hum : elbette onları toplar
  40082. 6-En'âm 35
    alâ el hudâ : hidayet üzere
  40083. 6-En'âm 35
    fetekûnenne : artık sakın olma
  40084. 6-En'âm 35
    min el câhilîne : cahillerden
  40085. 6-En'âm 36
    innemâ : ancak, sadece
  40086. 6-En'âm 36
    yestecîbu : icabet eder
  40087. 6-En'âm 36
    ellezîne : o kimseler ki, onlar, ...olanlar
  40088. 6-En'âm 36
    yesmeûne : işitirler
  40089. 6-En'âm 36
    ve el mevtâ : ve ölüler
  40090. 6-En'âm 36
    yeb'asu-hum : onları diriltir
  40091. 6-En'âm 36
    summe : sonra
  40092. 6-En'âm 36
    ileyhi : O'na
  40093. 6-En'âm 36
    yurceûne : döndürülecekler, döndürülürler
  40094. 6-En'âm 37
    ve kâlû : ve dediler
  40095. 6-En'âm 37
    lev lâ : olsaydı, olmaz mı
  40096. 6-En'âm 37
    nuzzile : indirildi
  40097. 6-En'âm 37
    aleyhi : ona
  40098. 6-En'âm 37
    âyetun : bir âyet, mucize
  40099. 6-En'âm 37
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  40100. 6-En'âm 37
    alâ en yunezzile : indirmeye
  40101. 6-En'âm 37
    âyeten : bir âyet, bir mucize
  40102. 6-En'âm 37
    vekinne : ve lâkin, fakat
  40103. 6-En'âm 37
    eksere-hum : onların çoğu
  40104. 6-En'âm 37
    lâ ya'lemûne : bilmiyorlar, bilmezler
  40105. 6-En'âm 38
    ve mâ : ve değil
  40106. 6-En'âm 38
    min dâbbetin : yürüyen hayvandan
  40107. 6-En'âm 38
    el ardı : arzda, yeryüzünde
  40108. 6-En'âm 38
    ve lâ tâirin : ve kuş yoktur
  40109. 6-En'âm 38
    bi cenâhayhi : iki kanadı ile
  40110. 6-En'âm 38
    illâ umemun : ümmet olmasın
  40111. 6-En'âm 38
    emsâlu-kum : sizin gibi
  40112. 6-En'âm 38
    el kitâbi : Kitap'ta
  40113. 6-En'âm 38
    min şey'in : bir şeyi (bir şeyden)
  40114. 6-En'âm 38
    summe : sonra
  40115. 6-En'âm 38
    yuhşerûne : haşrolunacaklar, huzurunda toplanacaklar
  40116. 6-En'âm 39
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar, ...olanlar
  40117. 6-En'âm 39
    kezzebû : yalanladılar
  40118. 6-En'âm 39
    ve bukmun : ve dilsizdir
  40119. 6-En'âm 39
    ez zulumâti : karanlıklar içinde
  40120. 6-En'âm 39
    men yeşâi : kim(i) dilerse
  40121. 6-En'âm 39
    ve men : ve kim(i)
  40122. 6-En'âm 39
    yeşe' : dilerse
  40123. 6-En'âm 39
    yec'al-hu : onu kılar, yapar
  40124. 6-En'âm 40
    e raeyte-kum : siz (herbiriniz) kendinizi gördünüz mü? Sen sizi, (halinizi) gördün mü? (aczinizi anladın mı)
  40125. 6-En'âm 40
    in etâ-kum : eğer size gelse
  40126. 6-En'âm 40
    ev etet-kum : veya size gelse
  40127. 6-En'âm 40
    es sâatu : o saat
  40128. 6-En'âm 40
    e gayre allâhi : Allah'tan başkasına mı
  40129. 6-En'âm 40
    tedne : dua edersiniz, yalvarırsınız
  40130. 6-En'âm 40
    sâdıkîne : sadıklar, doğru söyleyenler
  40131. 6-En'âm 41
    bel : hayır (bilâkis)
  40132. 6-En'âm 41
    tedne : dua edersiniz, yalvarırsınız
  40133. 6-En'âm 41
    fe yekşifu : artık, o giderir (açar)
  40134. 6-En'âm 41
    tedne : dua ettiğiniz şey
  40135. 6-En'âm 41
    ileyhi : ona
  40136. 6-En'âm 41
    in şâe : eğer dilerse
  40137. 6-En'âm 41
    ve tensevne : ve unutursunuz
  40138. 6-En'âm 41
    mâ tuşrikûne : şirk (ortak) koştuğunuz şeyler
  40139. 6-En'âm 42
    ve lekad : ve andolsun
  40140. 6-En'âm 42
    erselnâ : Biz gönderdik
  40141. 6-En'âm 42
    ilâ umemin : ümmetlere
  40142. 6-En'âm 42
    min kabli-ke : senden önce
  40143. 6-En'âm 42
    fe ehaznâ-hum : o zaman Biz onları yakaladık, uğrattık
  40144. 6-En'âm 42
    bi el be'sâi : azap, fakirliğe, sıkıntıya
  40145. 6-En'âm 42
    ve ed darrâi : ve zarar, darlık
  40146. 6-En'âm 42
    lealle-hum : umulur ki böylece onlar
  40147. 6-En'âm 42
    yetedarraûne : yalvarırlar, talepte bulunurlar
  40148. 6-En'âm 43
    fe lev lâ : böylece olmaz mıydı
  40149. 6-En'âm 43
    iz câe-hum : onlara geldiği zaman
  40150. 6-En'âm 43
    be'su-nâ : azâbımız, darlığımız, sıkıntımız
  40151. 6-En'âm 43
    tedarraû : yalvarıp yakarırsınız
  40152. 6-En'âm 43
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  40153. 6-En'âm 43
    kaset : katılaştı, kasiyet bağladı
  40154. 6-En'âm 43
    ve zeyyene : vesledi, güzelsterdi
  40155. 6-En'âm 43
    lehum : onlara
  40156. 6-En'âm 43
    eş şeytânu : şeytan
  40157. 6-En'âm 43
    ya'melûne : yapıyorlar
  40158. 6-En'âm 44
    fe lemmâ : fakat ..... olduğu zaman
  40159. 6-En'âm 44
    nesû : unuttular
  40160. 6-En'âm 44
    fetahnâ : biz açtık
  40161. 6-En'âm 44
    aleyhim : onlara
  40162. 6-En'âm 44
    ebvâbe : kapılar
  40163. 6-En'âm 44
    kulli şey'in : herşey
  40164. 6-En'âm 44
    izâ ferihû : ferahladıkları zaman, ferahlayınca, sevinince
  40165. 6-En'âm 44
    ehaznâ-hum : onları yakaladık (aldık)
  40166. 6-En'âm 44
    bagteten : ansızın, aniden
  40167. 6-En'âm 44
    fe izâ-hum : artık, o zaman onlar
  40168. 6-En'âm 44
    mublisûne : ümitlerini kesen kimseler oldular, ümitlerini kestiler
  40169. 6-En'âm 45
    fe kutia : böylece kesildi, kurutuldu
  40170. 6-En'âm 45
    el kavmi : kavim, topluluk
  40171. 6-En'âm 45
    ellezîne : onlar ki
  40172. 6-En'âm 45
    zalemû : zulmettiler
  40173. 6-En'âm 45
    ve el hamdu : ve hamd
  40174. 6-En'âm 45
    el âlemîne : âlemler
  40175. 6-En'âm 46
    e raeytum : gördünüz mü, (aczinizi) anladınız mı?
  40176. 6-En'âm 46
    in ehaze : eğer alsa
  40177. 6-En'âm 46
    sem'a-kum : sizin işitme hassanızı
  40178. 6-En'âm 46
    ve ebsâra-kum : ve sizin görme hassanızı
  40179. 6-En'âm 46
    ve hateme : ve mühürledi
  40180. 6-En'âm 46
    men : kim, hangi
  40181. 6-En'âm 46
    ye'tî-kum bi-hî : onu size getirir
  40182. 6-En'âm 46
    keyfe : nasıl
  40183. 6-En'âm 46
    el âyâti : âyetler
  40184. 6-En'âm 46
    summe hum : sonra onlar
  40185. 6-En'âm 46
    yasdifûne : yüz çeviriyorlar
  40186. 6-En'âm 47
    e raeyte-kum : siz (herbiriniz) kendinizi gördünüz mü, sen sizi (halinizi) gördün mü? (aczinizi anladın mı?)
  40187. 6-En'âm 47
    in etâ-kum : eğer size gelse
  40188. 6-En'âm 47
    bagteten : ansızın, aniden
  40189. 6-En'âm 47
    ev cehreten : veya açıkça
  40190. 6-En'âm 47
    hel : ...mı?
  40191. 6-En'âm 47
    yuhleku : helâk edilir
  40192. 6-En'âm 47
    illâ el kavmu : kavimden başkası
  40193. 6-En'âm 47
    ez zâlimûne : zâlimler
  40194. 6-En'âm 48
    ve mâ nursilu : vendermeyiz
  40195. 6-En'âm 48
    el murselîne : elçiler, resûller, gönderilen kişiler
  40196. 6-En'âm 48
    illâ mubeşşirîne : müjdeleyiciler olmaktan başka
  40197. 6-En'âm 48
    ve munzirîne : ve uyaran kişiler, uyarıcılar
  40198. 6-En'âm 48
    fe men âmene : artık kim îmân etti, âmenû oldu (resulün Allah'a davetine uydu)
  40199. 6-En'âm 48
    ve asleha : ve ıslâh oldu (nefs tezkiyesi yaptı)
  40200. 6-En'âm 48
    fe lâ havfun : artık korku yoktur
  40201. 6-En'âm 48
    aleyhim : onlara
  40202. 6-En'âm 48
    ve lâ hum : ve onlar olmazlar
  40203. 6-En'âm 48
    yahzenûne : mahzun olurlar
  40204. 6-En'âm 49
    ve ellezîne : ve o kimseler, ...olanlar
  40205. 6-En'âm 49
    kezzebû : yalanladılar
  40206. 6-En'âm 49
    yemessu-hum : onlara dokunacak
  40207. 6-En'âm 49
    el azâbu : azap
  40208. 6-En'âm 49
    yefsukûne : fâsıklar, fıskta olanlar
  40209. 6-En'âm 50
    ekûlu lekum : size demiyorum, söylemiyorum
  40210. 6-En'âm 50
    ve lâ a'lemu : ve ben bilmiyorum
  40211. 6-En'âm 50
    el gaybe : gayb, bilinmeyen
  40212. 6-En'âm 50
    veekûlu : ve demiyorum, söylemiyorum
  40213. 6-En'âm 50
    lekum : size
  40214. 6-En'âm 50
    innî melekun : gerçekte, mutlaka ben bir meleğim
  40215. 6-En'âm 50
    in ettebiu : ben ancak tâbî olurum (eğer tâbî olursam)
  40216. 6-En'âm 50
    ileyye : bana
  40217. 6-En'âm 50
    hel yestevî : eşit, bir olur mu?
  40218. 6-En'âm 50
    el a'mâ : görmeyen, kör, âmâ
  40219. 6-En'âm 50
    ve el basîru : ve basiretleren
  40220. 6-En'âm 50
    e fe : hâlâ, ...mı?
  40221. 6-En'âm 50
    tetefekkerûne : tefekkür etmiyorsunuz
  40222. 6-En'âm 51
    ve enzir : ve uyar, ikaz et
  40223. 6-En'âm 51
    ellezîne yehâfûne : korkan kimseler
  40224. 6-En'âm 51
    en yuhşerû : haşrolmak
  40225. 6-En'âm 51
    leyse lehum : onların yoktur
  40226. 6-En'âm 51
    veliyyun : bir dost
  40227. 6-En'âm 51
    ve lâ şefîun : ve şefaat eden yoktur
  40228. 6-En'âm 51
    lealle-hum : umulur ki böylece onlar
  40229. 6-En'âm 51
    yettekûne : takva sahibi olurlar
  40230. 6-En'âm 52
    ve : ve
  40231. 6-En'âm 52
    ellezîne : o kimseler, onlar
  40232. 6-En'âm 52
    yedne : dua ederler
  40233. 6-En'âm 52
    rabbe-hum : Rab'lerine
  40234. 6-En'âm 52
    bi el gadâti : sabah ile, sabah vakti
  40235. 6-En'âm 52
    ve el aşiyyi : ve akşam
  40236. 6-En'âm 52
    yurîdûne : dilerler
  40237. 6-En'âm 52
    veche-hu : O'nun vechini, Zat'ını
  40238. 6-En'âm 52
    aleyke : senin üstüne değil, yoktur
  40239. 6-En'âm 52
    min şey'in : bir şey
  40240. 6-En'âm 52
    ve mâ : ve yoktur
  40241. 6-En'âm 52
    min hısâbi-ke : senin hesabından
  40242. 6-En'âm 52
    aleyhim : onların üzerine
  40243. 6-En'âm 52
    min şey'in : bir şey
  40244. 6-En'âm 52
    fe tatrude-hum : artık onları kovarsan
  40245. 6-En'âm 52
    fe tekûne : o zaman sen olursun
  40246. 6-En'âm 52
    min ez zâlimîne : zâlimlerden
  40247. 6-En'âm 53
    ve : ve
  40248. 6-En'âm 53
    kezâlike : işteyle, böylece
  40249. 6-En'âm 53
    fetennâ : biz imtihan ettik
  40250. 6-En'âm 53
    li yekûlû : derler diye
  40251. 6-En'âm 53
    e hâulâi : bunlar mı
  40252. 6-En'âm 53
    menne allâhu : Allah ni'metlendirdi, ni'met verdi
  40253. 6-En'âm 53
    aleyhim : onlara
  40254. 6-En'âm 53
    min beyni-nâ : aramızdan
  40255. 6-En'âm 53
    e leyse : değil mi, öyle değil mi
  40256. 6-En'âm 53
    bi a'leme : en iyi bilir
  40257. 6-En'âm 53
    bi eş şâkirîne : şükredenleri
  40258. 6-En'âm 54
    ve izâ : ve olduğu zaman
  40259. 6-En'âm 54
    e-ke : sana geldi
  40260. 6-En'âm 54
    ellezîne yu'minûne : îmân eden kimseler
  40261. 6-En'âm 54
    fe kul : o zaman söyle
  40262. 6-En'âm 54
    selâmun aleykum : selâm üzerinize olsun
  40263. 6-En'âm 54
    ketebe : yazdı
  40264. 6-En'âm 54
    alâ nefsi-hi : kendi üzerine
  40265. 6-En'âm 54
    er rahmete : rahmet
  40266. 6-En'âm 54
    enne-hu : muhakkak ki O, öyle ki
  40267. 6-En'âm 54
    men amile : kim yapar
  40268. 6-En'âm 54
    en : bir kötülük
  40269. 6-En'âm 54
    bi cehâletin : cahillikle
  40270. 6-En'âm 54
    summe : sonra
  40271. 6-En'âm 54
    be : tövbe etti
  40272. 6-En'âm 54
    ve asleha : ve ıslâh oldu
  40273. 6-En'âm 54
    fe enne-hu : o taktirde, muhakkak ki o
  40274. 6-En'âm 55
    ve kezâlike : veteylece
  40275. 6-En'âm 55
    el âyâti : âyetler
  40276. 6-En'âm 55
    ve li : ve, için, ...diye
  40277. 6-En'âm 55
    testebîne : tespit olsun, belli olsun, açığa çıksın
  40278. 6-En'âm 55
    sebîlu : sebî, yol
  40279. 6-En'âm 55
    el mucrimîne : mücrimler, suçlular
  40280. 6-En'âm 56
    en a'bude : kul olmak, benim kulluk etmem
  40281. 6-En'âm 56
    ellezîne : onlar, onlara
  40282. 6-En'âm 56
    tedne : siz dua ediyorsunuz
  40283. 6-En'âm 56
    ettebiu : ben tâbî olmam
  40284. 6-En'âm 56
    ehvâe-kum : sizin hevesleriniz
  40285. 6-En'âm 56
    izen : öyle olursa, o taktirde, o zaman
  40286. 6-En'âm 56
    veene : ve ben olmam
  40287. 6-En'âm 56
    min el muhtedîne : hidayete erenlerden
  40288. 6-En'âm 57
    alâ beyyinetin : bir delil üzerinde
  40289. 6-En'âm 57
    ve kezzebtum : ve siz yalanladınız
  40290. 6-En'âm 57
    testa'cilûne : sizin acele ettiğiniz şey
  40291. 6-En'âm 57
    in el hukmu : ancak hüküm
  40292. 6-En'âm 57
    el hakka : hakkı, doğruyu, gerçeği
  40293. 6-En'âm 57
    ve huve : ve O
  40294. 6-En'âm 57
    el fâsılîne : (hakkı bâtıldan) fasıl fasıl ayıranlar
  40295. 6-En'âm 58
    lev : eğer, şâyet, ise, olsa
  40296. 6-En'âm 58
    enne : gerçekten, mutlaka
  40297. 6-En'âm 58
    testa'cilûne : siz acele ediyorsunuz
  40298. 6-En'âm 58
    le kudıye : elbette yerine getirilmiş olurdu
  40299. 6-En'âm 58
    el emru : emir, iş
  40300. 6-En'âm 58
    beynî : benim aram
  40301. 6-En'âm 58
    ve beyne-kum : ve sizin aranız
  40302. 6-En'âm 58
    ve allâhu : ve Allah
  40303. 6-En'âm 58
    a'lemu : en iyi bilir
  40304. 6-En'âm 58
    bi ez zâlimîn : zâlimleri
  40305. 6-En'âm 59
    ve inde-hu : ve onun yanında
  40306. 6-En'âm 59
    mefâtihu : anahtarlar
  40307. 6-En'âm 59
    el gaybi : gayb, bilinmeyen
  40308. 6-En'âm 59
    lâ ya'lemu-hâ : onu bilmez
  40309. 6-En'âm 59
    illâ huve : ondan başka
  40310. 6-En'âm 59
    ve ya'lemu : ve o bilir
  40311. 6-En'âm 59
    el berri ve el bahri : kara ve deniz
  40312. 6-En'âm 59
    veteskutu : ve düşmez
  40313. 6-En'âm 59
    ya'lemu-hâ : onu bilir
  40314. 6-En'âm 59
    vehabbetin : ve bir tane, bir habbe yoktur, olmaz
  40315. 6-En'âm 59
    el ardı : arz, yeryüzü
  40316. 6-En'âm 59
    ve lâ ratbin : ve yaş, nemli, rutubetli (bir şey) yoktur
  40317. 6-En'âm 59
    ve lâ yâbisin : ve kuru (bir şey) yoktur
  40318. 6-En'âm 60
    ve huve : ve O
  40319. 6-En'âm 60
    ellezî : o ki
  40320. 6-En'âm 60
    yeteveffâ-kum : sizi vefat ettirir
  40321. 6-En'âm 60
    bi el leyli : geceleyin
  40322. 6-En'âm 60
    ve ya'lemu : ve bilir
  40323. 6-En'âm 60
    cerahtum : kazandığınız şeyler
  40324. 6-En'âm 60
    bi en nehâri : gündüzleyin
  40325. 6-En'âm 60
    summe : sonra
  40326. 6-En'âm 60
    yeb'asu-kum : sizi beas eder, diriltir, gönderir
  40327. 6-En'âm 60
    ecelun : bir zaman, ömür
  40328. 6-En'âm 60
    musemmâ : isimlendirilmiş, belirlenmiş
  40329. 6-En'âm 60
    summe : sonra
  40330. 6-En'âm 60
    ileyhi : ona
  40331. 6-En'âm 60
    merciu'-kum : sizin merciiniz, dönüş yeriniz, dönüşünüz
  40332. 6-En'âm 60
    summe : sonra
  40333. 6-En'âm 60
    yunebbiu-kum : size haber verecek
  40334. 6-En'âm 60
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  40335. 6-En'âm 61
    ve huve : ve O
  40336. 6-En'âm 61
    el kâhiru : kahhar, yakalayan, kuvvet ve güç sahibi
  40337. 6-En'âm 61
    fevka : üzerinde
  40338. 6-En'âm 61
    ve yursilu : venderir
  40339. 6-En'âm 61
    aleykum : sizin üzerinize
  40340. 6-En'âm 61
    hafazaten : muhafaza edici (koruyucu olarak)
  40341. 6-En'âm 61
    izâ câe : geldiği zaman
  40342. 6-En'âm 61
    ehade-kum : sizden birisi
  40343. 6-En'âm 61
    el mevtu : ölüm
  40344. 6-En'âm 61
    teveffet-hu : onu vefat ettirir
  40345. 6-En'âm 61
    ve hum : ve onlar
  40346. 6-En'âm 61
    yuferritûne : kusur etmezler
  40347. 6-En'âm 62
    summe : sonra
  40348. 6-En'âm 62
    mevlâ-hum : onların mevlâsı, velîsi, dostu
  40349. 6-En'âm 62
    el hakkı : Hakk
  40350. 6-En'âm 62
    e lâ : (öyle) değil mi
  40351. 6-En'âm 62
    lehu : onun
  40352. 6-En'âm 62
    el hukmu : hüküm
  40353. 6-En'âm 62
    ve huve : ve o
  40354. 6-En'âm 62
    esrau : en seri, en hızlı
  40355. 6-En'âm 62
    el hâsibîne : hesaprenler
  40356. 6-En'âm 63
    men : kim
  40357. 6-En'âm 63
    yuneccî-kum : sizi kurtarır
  40358. 6-En'âm 63
    el berri ve el bahri : kara ve deniz
  40359. 6-En'âm 63
    tedne-hu : ona dua edersiniz
  40360. 6-En'âm 63
    tedarruan : yalvararak
  40361. 6-En'âm 63
    ve hufyeten : ve gizli olarak, gizlice
  40362. 6-En'âm 63
    le in : elbette, mutlaka
  40363. 6-En'âm 63
    encâ-nâ : bizi kurtar
  40364. 6-En'âm 63
    le nekûne enne : biz mutlaka oluruz
  40365. 6-En'âm 63
    eş şâkirîne : şükredenler
  40366. 6-En'âm 64
    yuneccî-kum : sizi kurtarır
  40367. 6-En'âm 64
    ve min : ve, ...den
  40368. 6-En'âm 64
    kerbin : sıkıntı, keder
  40369. 6-En'âm 64
    summe : sonra
  40370. 6-En'âm 64
    entum : siz
  40371. 6-En'âm 64
    tuşrikûne : siz şirk (ortak) koşuyorsunuz
  40372. 6-En'âm 65
    huve : o
  40373. 6-En'âm 65
    el kâdiru : kaadir, muktedir, gücü yeter
  40374. 6-En'âm 65
    en yeb'ase : göndermeye
  40375. 6-En'âm 65
    aleykum : sizin üzerinize
  40376. 6-En'âm 65
    azâben : bir azap
  40377. 6-En'âm 65
    min fevkı-kum : sizin üstünüzden
  40378. 6-En'âm 65
    ev min tahti : veya altından
  40379. 6-En'âm 65
    erculi-kum : sizin ayaklarınız
  40380. 6-En'âm 65
    ev yelbise-kum : veya sizi (birbirinize) katar
  40381. 6-En'âm 65
    şiyean : kısım kısım, bölük bölük
  40382. 6-En'âm 65
    ve yuzîka : ve tattırır
  40383. 6-En'âm 65
    be'se : şiddet, hınç
  40384. 6-En'âm 65
    keyfe : nasıl
  40385. 6-En'âm 65
    lealle-hum : umulur ki böylece onlar
  40386. 6-En'âm 65
    yefkahûne : fıkıh ederler, idrak ederler
  40387. 6-En'âm 66
    ve kezzebe : ve yalanladı
  40388. 6-En'âm 66
    kavmu-ke : senin kavmin
  40389. 6-En'âm 66
    ve huve : ve O
  40390. 6-En'âm 66
    el hakku : hak, gerçek
  40391. 6-En'âm 66
    lestu : ben değilim
  40392. 6-En'âm 66
    aleykum : sizin üzerinize
  40393. 6-En'âm 66
    bi vekîlin : bir vekil
  40394. 6-En'âm 67
    nebein : haber
  40395. 6-En'âm 67
    mustekarrun : kararlaştırılmış (zaman)
  40396. 6-En'âm 67
    ve sevfe : ve yakında
  40397. 6-En'âm 67
    ta'lemûne : bileceksiniz
  40398. 6-En'âm 68
    ve izâ : ve olduğu zaman
  40399. 6-En'âm 68
    raeyte : sen gördün
  40400. 6-En'âm 68
    ellezîne : o kimseler, onlar
  40401. 6-En'âm 68
    yahûdûne : (konuşmaya) dalarlar
  40402. 6-En'âm 68
    fe a'rıd : artık yüz çevir
  40403. 6-En'âm 68
    ve imma : ve amma
  40404. 6-En'âm 68
    yunsiyenne-ke : sana unutturur
  40405. 6-En'âm 68
    eş şeytânu : şeytan
  40406. 6-En'âm 68
    fe lâ tak'ud : artık oturma
  40407. 6-En'âm 68
    ba'de : sonra
  40408. 6-En'âm 68
    ez zikrâ : zikir, hatırlama
  40409. 6-En'âm 68
    mea el kavmi : kavim ile, topluluk ile beraber
  40410. 6-En'âm 68
    ez zâlimîne : zalimler
  40411. 6-En'âm 69
    ve mâ : ve olmaz, yoktur
  40412. 6-En'âm 69
    ellezîne : o kimseler
  40413. 6-En'âm 69
    yettekûne : takva sahibi olurlar
  40414. 6-En'âm 69
    min şey'in : bir şey
  40415. 6-En'âm 69
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  40416. 6-En'âm 69
    lealle-hum : umulur ki böylece onlar
  40417. 6-En'âm 69
    yettekûne : takva sahibi olurlar
  40418. 6-En'âm 70
    ve zere : ve bırak, terket
  40419. 6-En'âm 70
    ellezîne : o kimseler
  40420. 6-En'âm 70
    ittehazû : edindiler
  40421. 6-En'âm 70
    ne-hum : onların dini, kendilerinin dînini, kendinleri
  40422. 6-En'âm 70
    leiben : oyun
  40423. 6-En'âm 70
    ve lehven : ve eğlence
  40424. 6-En'âm 70
    garret-hum : onları aldattı
  40425. 6-En'âm 70
    el hayâtu : hayat
  40426. 6-En'âm 70
    ed dunyâ : dunya
  40427. 6-En'âm 70
    ve zekkir : ve hatırlat
  40428. 6-En'âm 70
    en tubsele : helâk olmak (olması)
  40429. 6-En'âm 70
    nefsun : nefs
  40430. 6-En'âm 70
    kesebet : kazandı
  40431. 6-En'âm 70
    leyse lehâ : onun yoktur
  40432. 6-En'âm 70
    veliyyun : bir veli, bir dost
  40433. 6-En'âm 70
    ve lâ şefîun : ve bir şefaatçi yoktur
  40434. 6-En'âm 70
    ve in : ve eğer, ise
  40435. 6-En'âm 70
    kulle adlin : bütün fidyeler (fidyelerin hepsi)
  40436. 6-En'âm 70
    ulâike : işte onlar
  40437. 6-En'âm 70
    ellezîne : o kimseler, onlar
  40438. 6-En'âm 70
    kesebû : kazandılar
  40439. 6-En'âm 70
    lehum : onlar için vardır
  40440. 6-En'âm 70
    ve azâbun elîmun : ve (elîm) acı azap
  40441. 6-En'âm 70
    yekfurûne : inkâr ediyorlar
  40442. 6-En'âm 71
    e ned'û : dua mı edelim
  40443. 6-En'âm 71
    yenfeu-nâ : bize fayda vermez
  40444. 6-En'âm 71
    ve lâ yadurru-nâ : ve bize zarar vermez
  40445. 6-En'âm 71
    ve nureddu : ve döndürülürüz
  40446. 6-En'âm 71
    ba'de : sonra
  40447. 6-En'âm 71
    iz hedâ-nâ allâh : Allah bizi hidayete erdirmişti
  40448. 6-En'âm 71
    ke ellezî istehvet-hu : kandırdığı kimse gibi
  40449. 6-En'âm 71
    eş şeyâtînu : şeytanlar
  40450. 6-En'âm 71
    el ardı : yeryüzünde
  40451. 6-En'âm 71
    hayrâne : şaşkın
  40452. 6-En'âm 71
    lehû : onun
  40453. 6-En'âm 71
    yedne-hû : onu çağırırlar
  40454. 6-En'âm 71
    ilâ el hudâ : hidayete
  40455. 6-En'âm 71
    kul inne : de ki, muhakkak ki
  40456. 6-En'âm 71
    huve el hudâ : o hidayettir
  40457. 6-En'âm 71
    ve umir-nâ : ve biz emrolunduk
  40458. 6-En'âm 71
    li nuslime : teslim olmamızla (teslim olmakla)
  40459. 6-En'âm 71
    rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbine
  40460. 6-En'âm 72
    ve en ekîmû : ve ikame etmek
  40461. 6-En'âm 72
    es salâte : namaz
  40462. 6-En'âm 72
    ve ittekû-hu : ona karşı takva sahibi olun
  40463. 6-En'âm 72
    ve huve ellezî : ve ... olan o'dur
  40464. 6-En'âm 72
    ileyhi : ona
  40465. 6-En'âm 72
    tuhşerûne : haşrolunacaksınız
  40466. 6-En'âm 73
    ve huve : ve o
  40467. 6-En'âm 73
    ellezî halaka : ki o yaratandır
  40468. 6-En'âm 73
    es semâvâti : semâlar, gökler
  40469. 6-En'âm 73
    ve el arda : ve arz, yeryüzü
  40470. 6-En'âm 73
    bi el hakkı : ve hak ile
  40471. 6-En'âm 73
    ve yevme : ve gün
  40472. 6-En'âm 73
    yekûlu : der
  40473. 6-En'âm 73
    fe yekûn : hemen, derhal olur
  40474. 6-En'âm 73
    kavlu-hu el hakku : onun sözü haktır
  40475. 6-En'âm 73
    ve lehu el mulku : ve mülk (hükümranlık) onundur
  40476. 6-En'âm 73
    yevme : gün
  40477. 6-En'âm 73
    yunfehu : üfürülür
  40478. 6-En'âm 73
    es sûri : sur'a
  40479. 6-En'âm 73
    âlimu el gaybi : gaybı bilen
  40480. 6-En'âm 73
    ve eş şehâdeti : ve müşahede edilen, görünen
  40481. 6-En'âm 73
    ve huve : ve o
  40482. 6-En'âm 73
    el hakîmu : hâkim, hüküm, hikmet sahibi olan
  40483. 6-En'âm 73
    el habîru : haberdar olan
  40484. 6-En'âm 74
    ve iz kâle : demişti
  40485. 6-En'âm 74
    li ebî-hi : babasına
  40486. 6-En'âm 74
    âzere : Azer
  40487. 6-En'âm 74
    e tettehizu : ediniyor musun?
  40488. 6-En'âm 74
    esnâmen : putlar
  40489. 6-En'âm 74
    âliheten : ilâhlar
  40490. 6-En'âm 74
    erâ-ke : seni görüyorum
  40491. 6-En'âm 74
    ve kavme-ke : ve senin kavmini
  40492. 6-En'âm 75
    ve kezâlike : veylece
  40493. 6-En'âm 75
    ibrâhîme : İbrâhîm (A.S)
  40494. 6-En'âm 75
    melekûte : melekût
  40495. 6-En'âm 75
    es semâvâti : semâlar, gökler
  40496. 6-En'âm 75
    ve el ardı : veyer, yeryüzü
  40497. 6-En'âm 75
    ve li yekûne : ve olması için
  40498. 6-En'âm 75
    min el mûkınîne : yakîn hasıl edenlerden
  40499. 6-En'âm 76
    fe lemmâ : olduğu zaman
  40500. 6-En'âm 76
    cenne : örttü, bürüdü
  40501. 6-En'âm 76
    aleyhi el leylu : gece onun üzerini
  40502. 6-En'âm 76
    kevkeben : bir gezegen
  40503. 6-En'âm 76
    le : dedi
  40504. 6-En'âm 76
    fe lemmâ : fakat olduğu zaman
  40505. 6-En'âm 76
    efele : kaybolup gitti, battı
  40506. 6-En'âm 76
    le : dedi
  40507. 6-En'âm 76
    el âfilîne : kaybolup giden
  40508. 6-En'âm 77
    fe lemmâ : olduğu zaman, olunca
  40509. 6-En'âm 77
    rae el kamere : ay'ı gördü
  40510. 6-En'âm 77
    le : dedi
  40511. 6-En'âm 77
    fe lemmâ : fakat olduğu zaman, olunca
  40512. 6-En'âm 77
    efele : kaybolup battı
  40513. 6-En'âm 77
    le : dedi
  40514. 6-En'âm 77
    le in : gerçekten eğer (ise)
  40515. 6-En'âm 77
    lem yehdi-nî : beni hidayete erdirmez
  40516. 6-En'âm 77
    le ekûne enne : ben mutlaka olurum
  40517. 6-En'âm 77
    min el kavmi ed dâllîne : dalâlette olan kavimden
  40518. 6-En'âm 78
    fe lemmâ : sonra olduğu zaman, olunca
  40519. 6-En'âm 78
    rae eş şemse : güneşi gördü
  40520. 6-En'âm 78
    zigaten : doğarken
  40521. 6-En'âm 78
    le hâzâ : dedi, bu
  40522. 6-En'âm 78
    ekberu : daha büyük, en büyük
  40523. 6-En'âm 78
    fe lemmâ : fakat olduğu zaman, olunca
  40524. 6-En'âm 78
    efelet : kaybolup gitti, battı
  40525. 6-En'âm 78
    le : dedi
  40526. 6-En'âm 78
    berîun : uzak
  40527. 6-En'âm 78
    min mâ tuşrikûne : sizin şirk (ortak) koştuğunuz şeylerden
  40528. 6-En'âm 79
    veccehtu : döndüm
  40529. 6-En'âm 79
    vechiye : yüzümü
  40530. 6-En'âm 79
    li ellezî : ki ona
  40531. 6-En'âm 79
    fatare es semâvâti : semâları (gökleri) yarattı
  40532. 6-En'âm 79
    ve el arda : ve arz, yeryüzü
  40533. 6-En'âm 79
    hanîfen : hanif olarak (tek Allah'a inanan olarak)
  40534. 6-En'âm 79
    veene : ve ben değilim
  40535. 6-En'âm 79
    min el muşrikîne : müşriklerden
  40536. 6-En'âm 80
    vecce-hu : ve onunla tartıştı
  40537. 6-En'âm 80
    le : dedi
  40538. 6-En'âm 80
    e tuhâccûn-nî : benimle tartışıyor musunuz
  40539. 6-En'âm 80
    ve kad hedâ-ni : ve beni hidayete erdirmişti
  40540. 6-En'âm 80
    veehâfu : ve ben korkmuyorum, korkmam
  40541. 6-En'âm 80
    mâ tuşrikûne : şirk koştuklarınız (şirk koştuğunuz şeyler)
  40542. 6-En'âm 80
    en yeşâe : onun dilemesi
  40543. 6-En'âm 80
    şey'en : bir şey
  40544. 6-En'âm 80
    vesia : kuşattı, kuşatmıştır
  40545. 6-En'âm 80
    kulle şey'in : herşeyi
  40546. 6-En'âm 80
    ilmen : ilim olarak, ilim ile
  40547. 6-En'âm 80
    e fetetezekkerûne : hâlâ tezekkür etmez misiniz
  40548. 6-En'âm 81
    ve keyfe : ve nasıl
  40549. 6-En'âm 81
    ehâfu : korkarım
  40550. 6-En'âm 81
    eşrektum : sizin şirk koştuğunuz şeyler
  40551. 6-En'âm 81
    vetehâfûne : ve siz korkmuyorsunuz
  40552. 6-En'âm 81
    enne-kum eşrektum : siz şirk koştunuz
  40553. 6-En'âm 81
    lem yunezzil : bir şey indirmedi
  40554. 6-En'âm 81
    aleykum : size
  40555. 6-En'âm 81
    sultânen : bir delil, sultan
  40556. 6-En'âm 81
    fe eyyu el ferîkayni : artık, iki fırkadan, taraftan hangisi
  40557. 6-En'âm 81
    ehakku : daha çok haklı (hakediyor)
  40558. 6-En'âm 81
    bi el emni : emin olma, güvenilir olma
  40559. 6-En'âm 81
    ta'lemûne : biliyorsunuz
  40560. 6-En'âm 82
    ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
  40561. 6-En'âm 82
    ve lem yelbisû : ve karıştırmazlar
  40562. 6-En'âm 82
    îmane-hum : îmânlarını
  40563. 6-En'âm 82
    ulâike : işte onlar
  40564. 6-En'âm 82
    lehum el emnu : onlar emindirler
  40565. 6-En'âm 82
    ve hum : ve onlar
  40566. 6-En'âm 82
    muhtedûne : hidayete eren (kimse)lerdir
  40567. 6-En'âm 83
    ve tilke : vete bu, bunlar
  40568. 6-En'âm 83
    huccetu-nâ : bizim kuvvetli delilimiz, delillerimiz
  40569. 6-En'âm 83
    âteynâ-hâ : ona verdik
  40570. 6-En'âm 83
    ibrâhîme : İbrâhîm
  40571. 6-En'âm 83
    nerfeu : yükseltiriz
  40572. 6-En'âm 83
    derecâtin : dereceler
  40573. 6-En'âm 83
    men neşâu : dilediğimiz kimse(ler)
  40574. 6-En'âm 83
    inne : muhakkak ki
  40575. 6-En'âm 83
    rabbe-ke : senin Rabbin
  40576. 6-En'âm 84
    ve vehebnâ : ve biz hibe ettik (ihsanda bulunduk) bağışladık
  40577. 6-En'âm 84
    lehu : ona
  40578. 6-En'âm 84
    ve ya'kûbe : ve Yâkub (A.S)
  40579. 6-En'âm 84
    kullen : hepsi
  40580. 6-En'âm 84
    hedeynâ : hidayete erdirdik
  40581. 6-En'âm 84
    ve nûhan : ve Nuh (A.S)
  40582. 6-En'âm 84
    hedeynâ : biz hidayete erdirdik
  40583. 6-En'âm 84
    ve min zurriyyeti-hî : ve onun soyundan, zürriyetinden
  40584. 6-En'âm 84
    vude : Davud (A.S)
  40585. 6-En'âm 84
    ve suleymâne : veleyman (A.S)
  40586. 6-En'âm 84
    ve eyyûbe : ve Eyyub (A.S)
  40587. 6-En'âm 84
    vesufe : ve Yusuf (A.S)
  40588. 6-En'âm 84
    ve mûsâ : ve Mûsâ (A.S)
  40589. 6-En'âm 84
    ve hârûn : ve Hârun (A.S)
  40590. 6-En'âm 84
    ve kezâlike : veteylece
  40591. 6-En'âm 84
    neczî el muhsinîne : muhsinleri mükâfatlandırırız
  40592. 6-En'âm 85
    ve zekeriyyâ : ve Zekeriya (A.S)
  40593. 6-En'âm 85
    ve yahyâ : ve Yahya (A.S)
  40594. 6-En'âm 85
    ve îsâ : ve İsâ (A.S)
  40595. 6-En'âm 85
    ve ilyâs : ve İlyas (A.S)
  40596. 6-En'âm 85
    min es sâlihîne : salihlerden
  40597. 6-En'âm 86
    ve ismâîle : ve İsmâîl (A.S)
  40598. 6-En'âm 86
    ve ilyesea : ve İlyasea (A.S)
  40599. 6-En'âm 86
    venuse : ve Yunus (A.S)
  40600. 6-En'âm 86
    ve lûtan : ve Lut (A.S)
  40601. 6-En'âm 86
    ve kullen : ve hepsini
  40602. 6-En'âm 86
    alâ el âlemîne : âlemlere
  40603. 6-En'âm 87
    ve min âbâi-him : ve onların babalarından, atalarından
  40604. 6-En'âm 87
    ve zurriyyâti-him : ve onların zürriyetlerinden, nesillerinden
  40605. 6-En'âm 87
    ve ihvâni-him : ve onların kardeşlerinden
  40606. 6-En'âm 87
    ve ictebeynâ-hum : ve onları seçtik
  40607. 6-En'âm 87
    ve hedeynâ-hum : ve onları hidayet ettik, ulaştırdık
  40608. 6-En'âm 87
    ilâ sırâtın mustekîmin : Sıratı Mustakîm'e
  40609. 6-En'âm 88
    like : işte bu
  40610. 6-En'âm 88
    yehdî : hidayete erdirir
  40611. 6-En'âm 88
    men yeşâu : kimi dilerse, dilediğini
  40612. 6-En'âm 88
    ve lev : ve eğer, ...olsa
  40613. 6-En'âm 88
    eşrekû : şirk koştular
  40614. 6-En'âm 88
    le habita : elbette boşa gitti, heba oldu
  40615. 6-En'âm 88
    ya'melûne : yapıyorlar
  40616. 6-En'âm 89
    ulâike ellezîne : işte onlar
  40617. 6-En'âm 89
    âteynâ-hum el kitâbe : onlara, kendilerine kitap verdik
  40618. 6-En'âm 89
    ve el hukme : ve hikmet
  40619. 6-En'âm 89
    ve en nubuvvete : ve nebîlik, peygamberlik
  40620. 6-En'âm 89
    fe in : bundan sonra, eğer, ise
  40621. 6-En'âm 89
    yekfur : inkâr ederler
  40622. 6-En'âm 89
    fe kad : o taktirde olmuştur
  40623. 6-En'âm 89
    vekkelnâ : vekil kıldık
  40624. 6-En'âm 89
    kavmen : bir kavim
  40625. 6-En'âm 89
    leysû bi-hâ bi kâfirîne : onu inkâr etmeyecek
  40626. 6-En'âm 90
    ulâike ellezîne : işte onlar
  40627. 6-En'âm 90
    hedâ allâhu : Allah hidayete erdirdi
  40628. 6-En'âm 90
    fe bi hudâyu-hum ıktedih : öyleyse onların hidayetine tâbî ol
  40629. 6-En'âm 90
    es'elu-kum : sizden istemiyorum
  40630. 6-En'âm 90
    aleyhi : ona (karşılık)
  40631. 6-En'âm 90
    ecren : bir ücret
  40632. 6-En'âm 90
    in huve : o ise
  40633. 6-En'âm 90
    li el âlemîne : âlemlere, âlemler için
  40634. 6-En'âm 91
    vekaderû allâhe : ve onlar Allah'ı takdir edemediler
  40635. 6-En'âm 91
    enzele allâhu : Allah indirmedi
  40636. 6-En'âm 91
    beşerin : beşer, insan
  40637. 6-En'âm 91
    min şey'in : bir şey
  40638. 6-En'âm 91
    men : kim
  40639. 6-En'âm 91
    enzele : indirdi
  40640. 6-En'âm 91
    el kitâbe : kitabı
  40641. 6-En'âm 91
    ellezî : ki o
  40642. 6-En'âm 91
    e- bi : ile geldi, getirdi
  40643. 6-En'âm 91
    ren : bir nur
  40644. 6-En'âm 91
    ve huden : ve bir hidayet
  40645. 6-En'âm 91
    li en nâsi : insanlara, insanlar için
  40646. 6-En'âm 91
    tec'alûne-hu : onu yapıyorsunuz
  40647. 6-En'âm 91
    karâtîse : sayfalar, kâğıtlar (kırtasiye)
  40648. 6-En'âm 91
    tubdûne-hâ : onu açıklıyorsunuz
  40649. 6-En'âm 91
    ve tuhfûne : ve gizliyorsunuz
  40650. 6-En'âm 91
    kesîran : çoğunu
  40651. 6-En'âm 91
    ve ullimtum : ve size öğretildi
  40652. 6-En'âm 91
    lem ta'lemû : siz bilmiyorsunuz
  40653. 6-En'âm 91
    entum : siz
  40654. 6-En'âm 91
    ve lâ : ve değil
  40655. 6-En'âm 91
    summe : sonra
  40656. 6-En'âm 91
    zer-hum : onları bırak
  40657. 6-En'âm 91
    yel'abûne : oynuyorlar, oyalanıyorlar
  40658. 6-En'âm 92
    ve hâzâ : ve bu
  40659. 6-En'âm 92
    enzelnâ-hu : onu indirdik
  40660. 6-En'âm 92
    mubârekun : kutsal, mübarek
  40661. 6-En'âm 92
    musaddıku ellezî : onları doğrulayan, tasdik eden, ki o
  40662. 6-En'âm 92
    beyne : arasında
  40663. 6-En'âm 92
    yedey-hi \n(beyne yedey-hi) : onun iki eli \n: (elleri arasında (önlerinde))
  40664. 6-En'âm 92
    ve li tunzire : ve uyarman için
  40665. 6-En'âm 92
    umme el kurâ : şehirlerin anası
  40666. 6-En'âm 92
    ve men havle-hâ : ve onun etrafındakiler
  40667. 6-En'âm 92
    ve ellezîne : ve onlar
  40668. 6-En'âm 92
    yu'minûne : iman ederler
  40669. 6-En'âm 92
    bi el âhıreti : ahirete
  40670. 6-En'âm 92
    yu'minûne : îmân ederler
  40671. 6-En'âm 92
    ve hum : ve onlar
  40672. 6-En'âm 92
    yuhâfizûne : muhafaza ederler
  40673. 6-En'âm 93
    ve men : ve kim
  40674. 6-En'âm 93
    azlemu : daha zalim
  40675. 6-En'âm 93
    mim men ifterâ : iftira eden kimseden
  40676. 6-En'âm 93
    keziben : yalanla, yalan olarak
  40677. 6-En'âm 93
    ev : veya
  40678. 6-En'âm 93
    le : dedi
  40679. 6-En'âm 93
    ûhıye : vahyolundu
  40680. 6-En'âm 93
    ileyye : bana
  40681. 6-En'âm 93
    ve lem yûha : ve vahyolunmadı
  40682. 6-En'âm 93
    ileyhi : ona, kendisine
  40683. 6-En'âm 93
    şey'un : bir şey
  40684. 6-En'âm 93
    ve men : ve kim
  40685. 6-En'âm 93
    le : dedi
  40686. 6-En'âm 93
    se-unzilu : yakında indireceğim
  40687. 6-En'âm 93
    misle : benzeri, gibi
  40688. 6-En'âm 93
    enzele allâhu : Allah'ın indirdiği şey
  40689. 6-En'âm 93
    ve lev : ve eğer, olsa
  40690. 6-En'âm 93
    terâ : görürsün
  40691. 6-En'âm 93
    iz ez zâlimûne : o zaman zalimleri
  40692. 6-En'âm 93
    gamerâti el mevti : ölümün şiddetinde
  40693. 6-En'âm 93
    ve el melâiketu : ve melekler
  40694. 6-En'âm 93
    eydî-him, : onların elleri, elleri
  40695. 6-En'âm 93
    enfuse-kum : canlarınızı, nefslerinizi
  40696. 6-En'âm 93
    el yevme : bugün
  40697. 6-En'âm 93
    tuczevne : karşılık (ceza) göreceksiniz
  40698. 6-En'âm 93
    azâb el hûni : alçaltıcı bir azap
  40699. 6-En'âm 93
    tekûlûne : söylüyorsunuz
  40700. 6-En'âm 93
    gayre el hakkı : haksız olan, hak olmayan şeyler
  40701. 6-En'âm 93
    ve kuntum : ve siz ..... oldunuz
  40702. 6-En'âm 93
    testekbirûne : kibirleniyorsunuz
  40703. 6-En'âm 94
    ve lekad : ve andolsun
  40704. 6-En'âm 94
    kemâ : gibi
  40705. 6-En'âm 94
    evvele : evvel, ilk
  40706. 6-En'âm 94
    merretin : defa
  40707. 6-En'âm 94
    ve terektum : terkettiniz, bıraktınız
  40708. 6-En'âm 94
    havvelnâ-kum : size verdik, lütfettik
  40709. 6-En'âm 94
    verâe zuhûri-kum : (sizin) arkanızda
  40710. 6-En'âm 94
    venerâ : ve görmüyoruz
  40711. 6-En'âm 94
    mea-kum : sizinle beraber
  40712. 6-En'âm 94
    şufeâe-kum : sizin şefaatçileriniz
  40713. 6-En'âm 94
    ellezîne : ki onlar
  40714. 6-En'âm 94
    zeamtum : siz zannettiniz
  40715. 6-En'âm 94
    enne-hum : onların olduğunu
  40716. 6-En'âm 94
    şurekâû : ortaklar
  40717. 6-En'âm 94
    lekad : andolsun
  40718. 6-En'âm 94
    tekattaa : bağlar parçalanıp, koparılmış
  40719. 6-En'âm 94
    beyne-kum : sizinle aranızdaki
  40720. 6-En'âm 94
    ve dalle : ve saptı, uzaklaştı, kayboldu
  40721. 6-En'âm 94
    tez'umûne : zannediyorsunuz
  40722. 6-En'âm 95
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  40723. 6-En'âm 95
    fâliku el habbi : taneyi yarıp çıkaran
  40724. 6-En'âm 95
    ve en nevâ : ve çekirdek
  40725. 6-En'âm 95
    el hayye : diri, canlı
  40726. 6-En'âm 95
    min el meyyiti : ölüden
  40727. 6-En'âm 95
    ve muhricu el meyyiti : ve ölüyü çıkarandır
  40728. 6-En'âm 95
    min el hayyi : diriden, canlıdan
  40729. 6-En'âm 95
    fe ennâ : öyleyse nasıl
  40730. 6-En'âm 95
    tu'fekune : çevriliyorsunuz, döndürülüyorsunuz
  40731. 6-En'âm 96
    fâliku el ısbâhı : sabahı yarıp çıkaran
  40732. 6-En'âm 96
    ve ceale el leyle : ve geceyi kıldı (yaptı)
  40733. 6-En'âm 96
    sekenen : bir sukûn (dinlenme) vakti
  40734. 6-En'âm 96
    ve eş şemse : veneş
  40735. 6-En'âm 96
    ve el kamere : ve ay
  40736. 6-En'âm 96
    husbânen : bir ölçü olarak, hesaplama ünitesi, hesap vasıtası
  40737. 6-En'âm 96
    like : işte bu
  40738. 6-En'âm 96
    el azîzi : azîz, üstün ve güçlü olan
  40739. 6-En'âm 96
    el alîmi : âlim, en iyi bilen
  40740. 6-En'âm 97
    ve huve ellezî : ve o ki
  40741. 6-En'âm 97
    ceale : kıldı, yaptı, var etti
  40742. 6-En'âm 97
    lekum en nucûme : sizin için yıldızlar
  40743. 6-En'âm 97
    li tehdedû : hidayete ermeniz için, yol bulmanız için
  40744. 6-En'âm 97
    fî zulumâti el berri : karanın karanlıklarında
  40745. 6-En'âm 97
    ve el bahr : ve deniz
  40746. 6-En'âm 97
    fassalna el âyâti : âyetleri birer birer, detayları ile açıkladık
  40747. 6-En'âm 97
    ya'lemûne : biliyorlar
  40748. 6-En'âm 98
    ve huve ellezî : ve o ki
  40749. 6-En'âm 98
    enşee-kum : sizi yarattı
  40750. 6-En'âm 98
    min nefsin : bir nefsten
  40751. 6-En'âm 98
    vâhıdetin : bir tek
  40752. 6-En'âm 98
    fe mustekarrun : böylece bir kararlı kalma yeri vardır
  40753. 6-En'âm 98
    ve mustevdaun : ve bir emanet yeri
  40754. 6-En'âm 98
    fassalna el âyâti : âyetleri ayrı ayrı detayları ile açıkladık
  40755. 6-En'âm 98
    yefkahûne : fıkıh ediyorlar, idrak ediyorlar
  40756. 6-En'âm 99
    ve huve ellezî : ve o ki
  40757. 6-En'âm 99
    enzele : indirdi
  40758. 6-En'âm 99
    min es semâi mâen : semâdan su
  40759. 6-En'âm 99
    fe ahrecnâ : böylece çıkardık
  40760. 6-En'âm 99
    nebate : bitki, nebat
  40761. 6-En'âm 99
    kulli şey'in : herşey
  40762. 6-En'âm 99
    fe ahrecnâ : böylece çıkardık
  40763. 6-En'âm 99
    habben : tane(ler)
  40764. 6-En'âm 99
    muterâkiben : üst üste olan
  40765. 6-En'âm 99
    ve min en nahli : hurma ağacından
  40766. 6-En'âm 99
    niyetun : sarkıtılmış
  40767. 6-En'âm 99
    ve cennâtin : bahçeler, bostanlar
  40768. 6-En'âm 99
    ve ez zeytûne : ve zeytinler
  40769. 6-En'âm 99
    ve er rummâne : ve nar(lar)
  40770. 6-En'âm 99
    muştebihen : benzeyen
  40771. 6-En'âm 99
    ve gayre muteşâbihin : ve benzemeyen
  40772. 6-En'âm 99
    ilâ semeri-hî : onun meyvesine
  40773. 6-En'âm 99
    izâ esmere : meyve (ürün, semere) verdiği zaman
  40774. 6-En'âm 99
    ve yen'ı-hî : ve onun olgun hali
  40775. 6-En'âm 99
    inne : muhakkak ki
  40776. 6-En'âm 99
    le âyâtin : elbette âyetler
  40777. 6-En'âm 99
    yu'minûne : îmân edenler
  40778. 6-En'âm 100
    ve cealû : kıldılar
  40779. 6-En'âm 100
    şurekâe el cinne : cinleri ortak kıldılar, ortak koştular
  40780. 6-En'âm 100
    ve halaka-hum : ve onları yarattı
  40781. 6-En'âm 100
    ve harakû : ve yalan uydurdular
  40782. 6-En'âm 100
    lehu : onun
  40783. 6-En'âm 100
    benîne : oğullar
  40784. 6-En'âm 100
    benâtin : ve kızlar
  40785. 6-En'âm 100
    subhâne-hu : o tenzih edilendir, o sübhandır, o herşeydennezzehtir
  40786. 6-En'âm 100
    ve teâlâ : vecedir
  40787. 6-En'âm 100
    yasifûne : vasıflandırılıyorlar
  40788. 6-En'âm 101
    bedîu : örneği olmaksızın yoktan yaratan
  40789. 6-En'âm 101
    es semâvâti : semâlar, gökler
  40790. 6-En'âm 101
    ve el ard : ve arz, yeryüzü
  40791. 6-En'âm 101
    ennâ : nasıl
  40792. 6-En'âm 101
    yekûnu : olur
  40793. 6-En'âm 101
    lehu : onun
  40794. 6-En'âm 101
    veledun : çocuk
  40795. 6-En'âm 101
    ve lem tekun : ve olmamıştır
  40796. 6-En'âm 101
    lehu : onun
  40797. 6-En'âm 101
    sâhıbetun : zevce, hanım, eş
  40798. 6-En'âm 101
    ve halaka : ve yarattı
  40799. 6-En'âm 101
    kulle şey'in : herşeyi
  40800. 6-En'âm 101
    ve huve bikulli şey'in : ve O herşeyi
  40801. 6-En'âm 102
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  40802. 6-En'âm 102
    illâ huve : ondan başka
  40803. 6-En'âm 102
    kulli şey'in : herşeyi
  40804. 6-En'âm 102
    fe ubudû-hu : artık ona kul olun
  40805. 6-En'âm 102
    ve huve : ve o
  40806. 6-En'âm 102
    alâ kulli şey'in : herşeye
  40807. 6-En'âm 102
    vekîlun : vekildir
  40808. 6-En'âm 103
    el ebsâru : görme hassaları (gözler)
  40809. 6-En'âm 103
    ve huve : ve O
  40810. 6-En'âm 103
    el ebsâra : görme hassaları (gözler)
  40811. 6-En'âm 103
    ve huve : ve O
  40812. 6-En'âm 103
    el lâtîfu : lâtif, güzel, hoş, lütfeden
  40813. 6-En'âm 103
    el habîru : haberdar olandır
  40814. 6-En'âm 104
    e-kum : size geldi
  40815. 6-En'âm 104
    fe men : artık kim
  40816. 6-En'âm 104
    ebsara : (kalp gözü ile) gördü
  40817. 6-En'âm 104
    fe li nefsi-hi : artık, onun lehinedir, kendi nefsi içindir
  40818. 6-En'âm 104
    ve men : ve kim
  40819. 6-En'âm 104
    amiye : kör olursa, kör kalırsa
  40820. 6-En'âm 104
    fe aleyhâ : o zaman onun aleyhinedir (sorumluluğu onun üzerinedir)
  40821. 6-En'âm 104
    veene aleykum : ve ben sizin üzerinize ... değilim
  40822. 6-En'âm 105
    ve kezâlike : veteylece
  40823. 6-En'âm 105
    nusarrifu el âyâti : âyetleri ayrı ayrı açıklıyoruz
  40824. 6-En'âm 105
    ve li yekûlû : ve derler diye
  40825. 6-En'âm 105
    dereste : sen ders aldın
  40826. 6-En'âm 105
    ve li nubeyyine-hu : ve onu beyan etmemiz için
  40827. 6-En'âm 105
    ya'lemûne : biliyorlar
  40828. 6-En'âm 106
    ittebi' : tâbî ol
  40829. 6-En'âm 106
    mâ uhıye : vahyolunan şey
  40830. 6-En'âm 106
    ileyke : sana
  40831. 6-En'âm 106
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  40832. 6-En'âm 106
    lâ ilâhe : ilah yoktur
  40833. 6-En'âm 106
    huve : O
  40834. 6-En'âm 106
    ve a'rıd : ve yüz çevir
  40835. 6-En'âm 106
    an el muşrikîne : müşriklerden
  40836. 6-En'âm 107
    ve lev : ve eğer, şâyet
  40837. 6-En'âm 107
    şâe allâhu : Allah diledi
  40838. 6-En'âm 107
    eşrekû : şirk koşmazlardı, koşamazlardı
  40839. 6-En'âm 107
    vecealnâ-ke : ve biz seni kılmadık, yapmadık
  40840. 6-En'âm 107
    aleyhim : onların üzerinde
  40841. 6-En'âm 107
    veente : ve sen değilsin
  40842. 6-En'âm 107
    aleyhim : onların üzerinde, onlara
  40843. 6-En'âm 107
    bi vekîlin : bir vekil
  40844. 6-En'âm 108
    vetesubbû : vevmeyin
  40845. 6-En'âm 108
    ellezîne : onlara
  40846. 6-En'âm 108
    yedne : tapıyorlar, dua ediyorlar
  40847. 6-En'âm 108
    fe yesubbû allâhe : o taktirde, aksi halde onlar Allah'a söverler
  40848. 6-En'âm 108
    adven : düşmanlıkla haddi aşıp
  40849. 6-En'âm 108
    kezâlike : işteyle
  40850. 6-En'âm 108
    zeyyennâ : süsledik
  40851. 6-En'âm 108
    li kulli ummetin : her ümmete
  40852. 6-En'âm 108
    amele-hum : onların amellerini
  40853. 6-En'âm 108
    summe : sonra
  40854. 6-En'âm 108
    merciu-hum : onların dönüşleri
  40855. 6-En'âm 108
    fe yunebbiu-hum : o zaman onlara haber verecek
  40856. 6-En'âm 108
    ya'melûne : yapıyorlar
  40857. 6-En'âm 109
    ve aksemû : ve yemin ettiler
  40858. 6-En'âm 109
    cehde : en kuvvetli
  40859. 6-En'âm 109
    eymâni-him : (onların) yeminleri
  40860. 6-En'âm 109
    le in : mutlaka, eğer olursa
  40861. 6-En'âm 109
    et-hum : onlara geldi
  40862. 6-En'âm 109
    âyetun : âyet, mucize
  40863. 6-En'âm 109
    le yu'minunne : mutlaka îmân edeceklerine
  40864. 6-En'âm 109
    innemâ el ayâtu : âyetler ancak
  40865. 6-En'âm 109
    inde allâhi : Allah katında
  40866. 6-En'âm 109
    ve mâ yuş'iru-kum : ve size bildirmez, sizi farkına vardırmaz (siz farkında değilsiniz)
  40867. 6-En'âm 109
    enne-hâ : onun ..... olduğunu
  40868. 6-En'âm 109
    izâ câet : geldiği zaman
  40869. 6-En'âm 109
    lâ yu'minûne : îmân etmezler
  40870. 6-En'âm 110
    ve nukallibu : ve çeviririz, döndürürüz
  40871. 6-En'âm 110
    ef'idete-hum : onların fuad hassaları (nefslerinin kalbinin idrak hassaları)
  40872. 6-En'âm 110
    ve ebsâre-hum : ve onların basiretleri, kalp gözünün görme hassaları
  40873. 6-En'âm 110
    kemâ : gibi
  40874. 6-En'âm 110
    lem yu'minû : îmân etmediler (mü'min olmadılar)
  40875. 6-En'âm 110
    evvele : evvel, ilk
  40876. 6-En'âm 110
    merretin : defa
  40877. 6-En'âm 110
    ve nezeru-hum : ve onları terkederiz
  40878. 6-En'âm 110
    ya'mehûne : bocalıyorlar, şaşırıyorlar
  40879. 6-En'âm 111
    ve lev : ve eğer, olsaydı
  40880. 6-En'âm 111
    enne-nâ : gerçekten biz
  40881. 6-En'âm 111
    nezzelnâ : indirdik
  40882. 6-En'âm 111
    ileyhim : onlara
  40883. 6-En'âm 111
    el melâikete : melekler
  40884. 6-En'âm 111
    ve kelleme-hum : ve onlarla konuştu
  40885. 6-En'âm 111
    el mevtâ : ölüler
  40886. 6-En'âm 111
    ve haşernâ : topladık
  40887. 6-En'âm 111
    aleyhim : onları, onlara
  40888. 6-En'âm 111
    kulle şey'in : herşeyi
  40889. 6-En'âm 111
    kubulen : karşıları, karşılıklı olarak
  40890. 6-En'âm 111
    en yeşâe allâhu : Allah'ın dilemesi
  40891. 6-En'âm 111
    vekinne : ve lâkin
  40892. 6-En'âm 111
    eksere-hum : onların çoğu
  40893. 6-En'âm 111
    yechelûne : cahillik ederler (ediyorlar)
  40894. 6-En'âm 112
    ve kezâlike : veylece
  40895. 6-En'âm 112
    cealnâ : kıldık
  40896. 6-En'âm 112
    nebiyyin : peygamber
  40897. 6-En'âm 112
    aduvven : düşman olarak
  40898. 6-En'âm 112
    şeyâtîne : şeytanlar
  40899. 6-En'âm 112
    el insi : insan
  40900. 6-En'âm 112
    ve el cinni : ve cin
  40901. 6-En'âm 112
    zuhrufe : süslü, güzel
  40902. 6-En'âm 112
    el kavli : söz(ler)
  40903. 6-En'âm 112
    ve lev : ve eğer
  40904. 6-En'âm 112
    şâe : diledi
  40905. 6-En'âm 112
    rabbu-ke : senin Rabbin
  40906. 6-En'âm 112
    fealû-hu : onu yapmazlardı
  40907. 6-En'âm 112
    fe zer-hum : öyleyse onları terket (bırak)
  40908. 6-En'âm 112
    ve mâ : ve şey
  40909. 6-En'âm 112
    yefterûne : iftira ediyorlar
  40910. 6-En'âm 113
    ve li tesgâ : ve meyletsin
  40911. 6-En'âm 113
    ileyhi : ona
  40912. 6-En'âm 113
    ef'idetu : gönülleri
  40913. 6-En'âm 113
    ellezîne : ki onlar
  40914. 6-En'âm 113
    lâ yu'minûne : îmân etmezler, inanmazlar
  40915. 6-En'âm 113
    bi el âhıreti : ahirete
  40916. 6-En'âm 113
    ve li yerdav-hu : ve ondan razı olsunlar
  40917. 6-En'âm 113
    ve li yakterifû : ve kazansınlar
  40918. 6-En'âm 113
    mâ hum mukterifûne : onların kazandıkları şey(ler)
  40919. 6-En'âm 114
    e fe gayre allâhi : artık, Allah'tan başka mı
  40920. 6-En'âm 114
    ebtegî : arayayım, arıyorum
  40921. 6-En'âm 114
    hakemen : bir hakem, hüküm veren
  40922. 6-En'âm 114
    ve huve ellezî : ve o ki
  40923. 6-En'âm 114
    enzele : indirdi
  40924. 6-En'âm 114
    ileykum : size
  40925. 6-En'âm 114
    el kitâbe : kitabı
  40926. 6-En'âm 114
    ve ellezîne : ve onlar ki
  40927. 6-En'âm 114
    âteynâ-hum : onlara verdik
  40928. 6-En'âm 114
    el kitâbe : kitap
  40929. 6-En'âm 114
    ya'lemûne : biliyorlar
  40930. 6-En'âm 114
    enne-hu : onun ..... olduğunu
  40931. 6-En'âm 114
    munezzelun : indirilmiş
  40932. 6-En'âm 114
    min rabbi-ke : senin Rabbinden
  40933. 6-En'âm 114
    bi el hakkı : hak ile
  40934. 6-En'âm 114
    fe : o halde
  40935. 6-En'âm 114
    tekûnenne : sen sakın olma
  40936. 6-En'âm 114
    min el mumterîne : şüphe edenlerden
  40937. 6-En'âm 115
    ve temmet : ve tamamlandı
  40938. 6-En'âm 115
    kelimetu : kelime, söz
  40939. 6-En'âm 115
    rabbi-ke : senin Rabbin
  40940. 6-En'âm 115
    ve adlen : ve adaletli olarak, adaletle
  40941. 6-En'âm 115
    mubeddile : değiştirecek yoktur
  40942. 6-En'âm 115
    li kelimâti-hi : onun sözlerini, kelimelerini
  40943. 6-En'âm 115
    ve huve es semîu el alîmu : ve O, en iyi işiten, en iyi bilendir
  40944. 6-En'âm 116
    ve in : ve eğer, ...olursa
  40945. 6-En'âm 116
    eksere : çoğuna
  40946. 6-En'âm 116
    menel ardı : yeryüzünde bulunan kimseler
  40947. 6-En'âm 116
    yudıllû-ke : seni saptırırlar
  40948. 6-En'âm 116
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  40949. 6-En'âm 116
    yettebiûne : tâbî olurlar, uyarlar
  40950. 6-En'âm 116
    illâ ez zanne : ancak zan
  40951. 6-En'âm 116
    ve in : ve eğer olursa, ancak ...olur
  40952. 6-En'âm 116
    yahrusûne : yalan uydururlar
  40953. 6-En'âm 117
    inne : muhakkak ki
  40954. 6-En'âm 117
    rabbe-ke : senin Rabbin
  40955. 6-En'âm 117
    huve : O
  40956. 6-En'âm 117
    a'lemu : en iyi bilir
  40957. 6-En'âm 117
    men yadıllu : sapan kimseyi
  40958. 6-En'âm 117
    an sebîli-hi : onun yolundan, kendi yolundan
  40959. 6-En'âm 117
    ve huve : ve o
  40960. 6-En'âm 117
    a'lemu : en iyi bilen
  40961. 6-En'âm 117
    bi el muhtedîne : hidayete erenleri
  40962. 6-En'âm 118
    fe kulû : o zaman yeyin
  40963. 6-En'âm 118
    zukire ismu allâhi : Allah'ın ismi anılan
  40964. 6-En'âm 118
    aleyhi : onun üzerine
  40965. 6-En'âm 118
    mu'minîne : îmân eden kimseler (mü'min olan)
  40966. 6-En'âm 119
    velekum : ve size ne oluyor
  40967. 6-En'âm 119
    ellâ te'kulû (ente'kulû) : yememeniz, yemiyorsunuz
  40968. 6-En'âm 119
    zukire ismu allâhi : Allah'ın ismi anılan
  40969. 6-En'âm 119
    aleyhi : onun üzerine
  40970. 6-En'âm 119
    ve kad fassale : ve ayrı ayrı açıklamıştı
  40971. 6-En'âm 119
    lekum : size
  40972. 6-En'âm 119
    harreme : haram kıldığı şey(ler)
  40973. 6-En'âm 119
    aleykum : size
  40974. 6-En'âm 119
    ileyhi : ona
  40975. 6-En'âm 119
    ve inne : ve muhakkak
  40976. 6-En'âm 119
    kesîren : çok
  40977. 6-En'âm 119
    le yudıllûne : gerçekten dalâlette bırakıyorlar
  40978. 6-En'âm 119
    bi ehvâi-him : kendi hevesleri ile
  40979. 6-En'âm 119
    inne : muhakkak
  40980. 6-En'âm 119
    rabbe-ke : senin Rabbin
  40981. 6-En'âm 119
    huve : o
  40982. 6-En'âm 119
    a'lemu : en iyi bilir
  40983. 6-En'âm 119
    bi el mu'tedîne : haddi aşanları
  40984. 6-En'âm 120
    ve zerû : ve terkedin
  40985. 6-En'âm 120
    hire el ismi : açıkta olan günahı
  40986. 6-En'âm 120
    ve bâtıne-hu : ve onun gizli olanını
  40987. 6-En'âm 120
    inne ellezîne : muhakkak ki onlar
  40988. 6-En'âm 120
    yeksibûne el isme : günah kazanıyorlar
  40989. 6-En'âm 120
    se-yuczevne : yakında karşılık görecekler (cezalandırılacaklar)
  40990. 6-En'âm 120
    kânû yakterifûne : kazanmış oldular
  40991. 6-En'âm 121
    vete'kulû : ve yemeyin
  40992. 6-En'âm 121
    lem yuzkeri ismu allâhi : Allah'ın İsmi anılmayan
  40993. 6-En'âm 121
    aleyhi : onun üzerine
  40994. 6-En'âm 121
    ve inne-hu : ve muhakkak ki o
  40995. 6-En'âm 121
    le fıskun : gerçekten fısktır
  40996. 6-En'âm 121
    ve inne eş şeyâtîne : ve muhakkak ki şeytanlar
  40997. 6-En'âm 121
    le yûhûne : elbette vahyederler
  40998. 6-En'âm 121
    ilâ evliyâi-him : kendi dostlarına
  40999. 6-En'âm 121
    ve in : ve eğer, şâyet
  41000. 6-En'âm 121
    eta'tumû-hum : onlara itaat edersiniz
  41001. 6-En'âm 121
    inne-kum : muhakkak siz
  41002. 6-En'âm 121
    le muşrikûne : mutlaka müşrikler olursunuz
  41003. 6-En'âm 122
    e ve men : ve o kişi, kimse... mi?
  41004. 6-En'âm 122
    ne meyten : ölmüş olan, ölü iken
  41005. 6-En'âm 122
    fe ahyeynâ-hu : böylece onu dirilttik
  41006. 6-En'âm 122
    ve cealnâ : ve kıldık, yaptık, verdik
  41007. 6-En'âm 122
    lehu : ona
  41008. 6-En'âm 122
    ren : bir nur
  41009. 6-En'âm 122
    yemşî : yürür
  41010. 6-En'âm 122
    en nâsi : insanlar içinde, arasında
  41011. 6-En'âm 122
    ke men : o kimse gibi
  41012. 6-En'âm 122
    meselu-hu : onun meselesi, durumu
  41013. 6-En'âm 122
    ez zulumâti : karanlıklar içinde
  41014. 6-En'âm 122
    leyse bi-hâricin : çıkacak değil, çıkamayacak olan
  41015. 6-En'âm 122
    kezâlike : işteyle, böylece
  41016. 6-En'âm 122
    zuyyine : süslü, güzelsterildi
  41017. 6-En'âm 122
    li el kâfirîne : kâfirlere
  41018. 6-En'âm 122
    mâ kânû ya'melûne : yapmış oldukları şeyler
  41019. 6-En'âm 123
    ve kezâlike : veteylece
  41020. 6-En'âm 123
    cealnâ : kıldık, yaptık
  41021. 6-En'âm 123
    fî kulli karyetin : her kasabada, şehirde
  41022. 6-En'âm 123
    ekâbire : önde gelenler, liderler
  41023. 6-En'âm 123
    li yemkurû : hile yapsınlar diye (yapmaları için)
  41024. 6-En'âm 123
    veyemkurûne : ve hile yapamazlar, aldatamazlar
  41025. 6-En'âm 123
    bi enfusi-him : kendilerini
  41026. 6-En'âm 123
    veyeş'urûne : ve bunun şuuruna varmazlar, farkında değiller
  41027. 6-En'âm 124
    ve izâ : ve, olduğu zaman
  41028. 6-En'âm 124
    et-hum : onlara geldi
  41029. 6-En'âm 124
    âyetun : bir âyet
  41030. 6-En'âm 124
    len nu'mine : asla îmân etmeyiz
  41031. 6-En'âm 124
    misle : gibi, aynısı
  41032. 6-En'âm 124
    mâ ûtiye : verilen şey
  41033. 6-En'âm 124
    a'lemu : en iyi (çok iyi) bilir
  41034. 6-En'âm 124
    yec'alu : yapar, kılar, verir
  41035. 6-En'âm 124
    risâlete-hu : risaletini, elçiliğini
  41036. 6-En'âm 124
    se yusîbu ellezîne : yakında isabet edecek ki onlar
  41037. 6-En'âm 124
    ecremû : cürüm işlediler, günah işlediler
  41038. 6-En'âm 124
    inde allâhi : Allah'ın yanında, huzurunda
  41039. 6-En'âm 124
    ve azâbun : ve bir azap
  41040. 6-En'âm 124
    şedîdun : şiddetli
  41041. 6-En'âm 124
    kânû yemkurûne : hile, sahtekârlık yapmış oldular
  41042. 6-En'âm 125
    fe men : artık kim(i)
  41043. 6-En'âm 125
    en yehdiye-hu : onu hidayete erdirmek
  41044. 6-En'âm 125
    yeşrah : yarar, açar
  41045. 6-En'âm 125
    sadre-hu : onun göğsünü
  41046. 6-En'âm 125
    li el islâmi : İslâm'a, teslime
  41047. 6-En'âm 125
    ve men : ve kimi
  41048. 6-En'âm 125
    en yudılle-hu : onu dalâlette bırakmak
  41049. 6-En'âm 125
    yec'al : kılar, yapar
  41050. 6-En'âm 125
    sadre-hu : onun göğsünü
  41051. 6-En'âm 125
    haracen : sıkıntılı
  41052. 6-En'âm 125
    ke ennemâ : sanki, gibi
  41053. 6-En'âm 125
    es semâi : semâda
  41054. 6-En'âm 125
    kezâlike : işteyle, böylece
  41055. 6-En'âm 125
    yec'alû allâhu : Allah kılar, yapar
  41056. 6-En'âm 125
    er ricse : pislik, azap, ceza
  41057. 6-En'âm 125
    alâ ellezîne : onların üzerine
  41058. 6-En'âm 125
    lâ yu'minûne : îmân etmezler
  41059. 6-En'âm 126
    ve hâzâ : ve bu
  41060. 6-En'âm 126
    sırâtu rabbi-ke : senin Rabbinin yolu
  41061. 6-En'âm 126
    mustekîmen : istikametlenmiş, yönlendirilmiş (Allah'a götüren)
  41062. 6-En'âm 126
    el âyâti : âyetler
  41063. 6-En'âm 126
    yezzekkerûne : tezekkür ediyorlar
  41064. 6-En'âm 127
    lehum : onlar için vardır, onlarındır
  41065. 6-En'âm 127
    es selâmi : selâm, selâmet, teslim
  41066. 6-En'âm 127
    inde : katında, yanında
  41067. 6-En'âm 127
    ve huve : ve O
  41068. 6-En'âm 127
    veliyyu-hum : onların velîsi, dostu
  41069. 6-En'âm 127
    kânû ya'melûne : yapmış oldular
  41070. 6-En'âm 128
    ve yevme : ve (o) gün
  41071. 6-En'âm 128
    cemîa : hepsini
  41072. 6-En'âm 128
    yâ ma'şere el cinni : ey cin topluluğu
  41073. 6-En'âm 128
    kad isteksertum : sayınızı arttırdınız
  41074. 6-En'âm 128
    min el insi : insanlardan
  41075. 6-En'âm 128
    vele : ve dedi
  41076. 6-En'âm 128
    evliyau-hum : onların dostları
  41077. 6-En'âm 128
    min el insi : insanlardan
  41078. 6-En'âm 128
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  41079. 6-En'âm 128
    istemtea ba'du-nâ bi ba'din : bazımız bazısından (birbirimizden) metalandı, faydalandı
  41080. 6-En'âm 128
    ve belagnâ : ulaştık, eriştik
  41081. 6-En'âm 128
    ecele-nâ ellezî : bizim ecelimiz, zamanımız sonu ki o
  41082. 6-En'âm 128
    eccelte : senin takdir ettiğin zaman, o zamanı sen taktir ettin
  41083. 6-En'âm 128
    lenâ : bizim için, bize
  41084. 6-En'âm 128
    le : dedi
  41085. 6-En'âm 128
    en nâru : ateş
  41086. 6-En'âm 128
    mesvâ-kum : sizin barınacağınız yer
  41087. 6-En'âm 128
    hâlidîne : ebedî kalacak olanlar
  41088. 6-En'âm 128
    mâ şâe allâhu : Allah'ın dilediği şey
  41089. 6-En'âm 128
    inne : muhakkak ki
  41090. 6-En'âm 128
    rabbe-ke : senin Rabbin
  41091. 6-En'âm 129
    ve kezâlike : işteylece
  41092. 6-En'âm 129
    nuvellî : döndürürüz, çeviririz
  41093. 6-En'âm 129
    ba'da ez zâlimîne : zalimlerin bir kısmını
  41094. 6-En'âm 129
    kânû yeksibûne : kazanmış oldular
  41095. 6-En'âm 130
    yâ ma'şere el cinni : ey cin topluluğu
  41096. 6-En'âm 130
    ve el insi : ve insan
  41097. 6-En'âm 130
    e lem : olmadı mı?
  41098. 6-En'âm 130
    ye'ti-kum : size geldi
  41099. 6-En'âm 130
    yakussûne : anlatıyorlar
  41100. 6-En'âm 130
    aleykum : size
  41101. 6-En'âm 130
    ve yunzirûne-kum : ve sizi uyarıyorlar
  41102. 6-En'âm 130
    likâe : karşılaşma, ulaşma, mülâki olma
  41103. 6-En'âm 130
    yevmi-kum : sizin gününüz
  41104. 6-En'âm 130
    şehid-nâ : biz şahit olduk
  41105. 6-En'âm 130
    enfusi-nâ : nefslerimize
  41106. 6-En'âm 130
    ve garret-hum : ve onları aldattı
  41107. 6-En'âm 130
    el hayâtu ed dunyâ : dünya hayatı
  41108. 6-En'âm 130
    ve şehidû : ve şahit oldular
  41109. 6-En'âm 130
    enfusi-him : kendi nefslerine, kendilerine
  41110. 6-En'âm 130
    enne-hum : onların ... olduklarına, kendilerinin ...olduğuna
  41111. 6-En'âm 130
    kâfirîne : kâfirler
  41112. 6-En'âm 131
    like : işte bu
  41113. 6-En'âm 131
    en lem yekun : olmaması
  41114. 6-En'âm 131
    rabbu-ke : senin Rabbin
  41115. 6-En'âm 131
    muhlike : helâk eden kişi, helâk edici
  41116. 6-En'âm 131
    el kurâ : ülkeler, kasabalar
  41117. 6-En'âm 131
    ve ehlu-hâ : ve onun ehli, halkı
  41118. 6-En'âm 131
    gâfilûne : gâfiller, gafletinde olanlar
  41119. 6-En'âm 132
    ve li kullin : ve herkes için vardır
  41120. 6-En'âm 132
    derecâtun : dereceler
  41121. 6-En'âm 132
    ve mâ rabbu-ke : ve senin Rabbin değil
  41122. 6-En'âm 132
    ammâ (an-mâ) ya'melûne : yaptıkları şeylerden
  41123. 6-En'âm 133
    ve rabbu-ke : ve senin Rabbin
  41124. 6-En'âm 133
    el ganiyyu : gani, zengin, ihtiyacı olmayan
  41125. 6-En'âm 133
    zu er rahmeti : rahmet sahibi
  41126. 6-En'âm 133
    in yeşe' : eğer dilerse
  41127. 6-En'âm 133
    ve yestahlif : ve yerine halef yapar, yerine başkasını getirir
  41128. 6-En'âm 133
    yeşâu : ne dilerse, dilediği şey
  41129. 6-En'âm 133
    kemâ : gibi
  41130. 6-En'âm 133
    enşee-kum : sizi var etti, yarattı
  41131. 6-En'âm 133
    min zurriyyeti : zürriyetinden, soyundan, neslinden
  41132. 6-En'âm 133
    âharîne : başka, diğer
  41133. 6-En'âm 134
    inne : muhakkak
  41134. 6-En'âm 134
    tûadûne : siz vaadolundunuz, size vaadedilen
  41135. 6-En'âm 134
    le âtin : mutlaka gelecek
  41136. 6-En'âm 134
    veentum : ve siz değilsiniz
  41137. 6-En'âm 134
    bi mu'cizîne : aciz bırakan (bırakacak) kimseler
  41138. 6-En'âm 135
    yâ kavmi ı'melû : ey kavmim, ... yapın
  41139. 6-En'âm 135
    alâ mâ kâneti-kum : siz yapacağınız şeyi
  41140. 6-En'âm 135
    fe sevfe : artık yakında (olacak)
  41141. 6-En'âm 135
    ta'lemûne : bileceksiniz
  41142. 6-En'âm 135
    men tekûnu : kim(in) olacak
  41143. 6-En'âm 135
    lehu : onun
  41144. 6-En'âm 135
    âkıbetu : âkibet, sonu
  41145. 6-En'âm 135
    ed dâri : diyar, ülke, yurt
  41146. 6-En'âm 135
    inne-hu : muhakkak ki o
  41147. 6-En'âm 135
    ez zâlimûne : zâlimler
  41148. 6-En'âm 136
    ve cealû : ve yaptılar (ayırdılar)
  41149. 6-En'âm 136
    zeree : yarattı, var etti, çoğalttı
  41150. 6-En'âm 136
    min el harsi : ekinlerden
  41151. 6-En'âm 136
    ve el en'âmi : ve büyük baş hayvanlar
  41152. 6-En'âm 136
    nasîben : bir nasip, bir pay
  41153. 6-En'âm 136
    fe kâlû : böylece dediler
  41154. 6-En'âm 136
    ve hâzâ : ve bu
  41155. 6-En'âm 136
    li şurekâi-nâ : ortaklarımız için
  41156. 6-En'âm 136
    fe mâ kâne : fakat o ...olmadı
  41157. 6-En'âm 136
    li şurekâi-him : ortakları için olan
  41158. 6-En'âm 136
    fe lâ yasılu : fakat ulaşmaz, varmaz
  41159. 6-En'âm 136
    ve mâ kâne : ve o ...olmadı
  41160. 6-En'âm 136
    fe huve : ama o
  41161. 6-En'âm 136
    ilâ şurekâi-him : onların ortaklarına
  41162. 6-En'âm 136
    e : ne kötü
  41163. 6-En'âm 136
    mâ yahkumûne : hükmettikleri şey
  41164. 6-En'âm 137
    ve kezâlike : veteyle, böylece
  41165. 6-En'âm 137
    zeyyene : güzelsterdi, süsledi
  41166. 6-En'âm 137
    li kesîrin : çoğuna
  41167. 6-En'âm 137
    min el muşrikîne : müşriklerden
  41168. 6-En'âm 137
    katle evlâdi-him : çocuklarını öldürmeyi
  41169. 6-En'âm 137
    şurekâu-hum : onların ortakları
  41170. 6-En'âm 137
    ve li yelbisû : ve karıştırmaları için
  41171. 6-En'âm 137
    aleyhim : onlara
  41172. 6-En'âm 137
    ne-hum : onların dîni, kendilerinin dîni
  41173. 6-En'âm 137
    ve lev : ve eğer
  41174. 6-En'âm 137
    şâe allâhu : Allah diledi
  41175. 6-En'âm 137
    fealû-hu : onu yapmazlardı, yapamazlardı
  41176. 6-En'âm 137
    fe zer-hum : artık onları bırak, terket
  41177. 6-En'âm 137
    veyefterûne : ve iftira ettikleri, uydurdukları şeyleri
  41178. 6-En'âm 138
    ve kâlû : ve dediler
  41179. 6-En'âm 138
    en'âmun : (büyük baş) hayvanlar
  41180. 6-En'âm 138
    ve harsun : ve ekinler
  41181. 6-En'âm 138
    men neşâu : bizim dilediğimiz kişi
  41182. 6-En'âm 138
    ve en'âmun : ve (büyük baş) hayvanlar
  41183. 6-En'âm 138
    hurrimet : haram kılındı
  41184. 6-En'âm 138
    ve en'âmun : ve hayvanlar
  41185. 6-En'âm 138
    yezkurûne isme allâhi : Allah'ın ismini anmıyorlar
  41186. 6-En'âm 138
    aleyha : onun üzerine
  41187. 6-En'âm 138
    iftirâen aleyhi : ona iftira ederek
  41188. 6-En'âm 138
    se yeczî-him : yakında onları cezalandıracak
  41189. 6-En'âm 138
    kânû yefterûne : iftira etmiş oldular
  41190. 6-En'âm 139
    ve kâlû : ve dediler
  41191. 6-En'âm 139
    hazihi el en'âmi : bu hayvanlar
  41192. 6-En'âm 139
    ve muharremun : ve haramdır
  41193. 6-En'âm 139
    alâ ezvâci-nâ : zevcelerimize, eşlerimize
  41194. 6-En'âm 139
    ve in yekun : ve eğer olursa
  41195. 6-En'âm 139
    meyteten : ölü
  41196. 6-En'âm 139
    fe hum : o taktirde onlar
  41197. 6-En'âm 139
    şurekâu : ortaktırlar
  41198. 6-En'âm 139
    se yeczî-him : yakında onları cezalandıracak
  41199. 6-En'âm 139
    vasfe-hum : onların vasıflandırmaları, nitelendirmeleri
  41200. 6-En'âm 139
    innehu : muhakkak ki o
  41201. 6-En'âm 140
    hasire : hüsranda oldu
  41202. 6-En'âm 140
    ellezîne : o kimseler ki
  41203. 6-En'âm 140
    katelû : öldürdüler
  41204. 6-En'âm 140
    evlâde-hum : kendi evlâtlarını
  41205. 6-En'âm 140
    sefehan : sefih olarak, akılsızca, aptalca
  41206. 6-En'âm 140
    ve harremû : ve haram kıldılar
  41207. 6-En'âm 140
    rezaka-hum allâhu : Allah onları rızıklandırdı
  41208. 6-En'âm 140
    iftirâen : yalan yere iftira ederek
  41209. 6-En'âm 140
    ve mâ kânû : ve olmadılar
  41210. 6-En'âm 140
    muhtedîne : hidayete eren kimseler
  41211. 6-En'âm 141
    ve huve ellezî : ve o ki
  41212. 6-En'âm 141
    enşee : yarattı (inşa etti)
  41213. 6-En'âm 141
    cennâtin : bahçeler
  41214. 6-En'âm 141
    ve gayre : olmaksızın
  41215. 6-En'âm 141
    ve en nahle : ve hurma
  41216. 6-En'âm 141
    ve ez zer'a : ve ekinler
  41217. 6-En'âm 141
    muhtelifen : farklı, çeşitli, muhtelif
  41218. 6-En'âm 141
    ve ez zeytûne : ve zeytin(ler)
  41219. 6-En'âm 141
    ve er rummâne : ve nar(lar)
  41220. 6-En'âm 141
    muteşâbihen : benzeyen
  41221. 6-En'âm 141
    ve gayre muteşâbihin : ve benzemeyen
  41222. 6-En'âm 141
    min semeri-hî : onun ürününden
  41223. 6-En'âm 141
    izâ esmere : ürün verdiği zaman
  41224. 6-En'âm 141
    ve âtû : ve verin
  41225. 6-En'âm 141
    yevme : gün
  41226. 6-En'âm 141
    ve lâ tusrifû : ve israf etmeyin
  41227. 6-En'âm 141
    inne-hu : muhakkak ki o
  41228. 6-En'âm 141
    el musrifîne : müsrifler, israf eden kimseler
  41229. 6-En'âm 142
    ve min el en'âmi : ve hayvanlardan (4 ayaklı)
  41230. 6-En'âm 142
    hamûleten : yük taşıyan
  41231. 6-En'âm 142
    ve ferşan : kesim hayvanı olan
  41232. 6-En'âm 142
    vetettebiû : ve tâbi olmayın, uymayın
  41233. 6-En'âm 142
    hutuvâti eş şeytâni : şeytanın adımları
  41234. 6-En'âm 142
    inne-hu : muhakkak ki o
  41235. 6-En'âm 142
    lekum : sizin için, size
  41236. 6-En'âm 143
    semâniyete : sekiz adet
  41237. 6-En'âm 143
    ezvâcin : çift, (erkek ve dişi)
  41238. 6-En'âm 143
    min ed da'ni isneyni : koyundan iki
  41239. 6-En'âm 143
    ve min el ma'zi isneyni : keçiden iki
  41240. 6-En'âm 143
    âz zekereyni (e ez zekereyni) : iki erkek mi
  41241. 6-En'âm 143
    harreme : haram kıldı
  41242. 6-En'âm 143
    em el unseyeyni : yoksa iki dişi mi
  41243. 6-En'âm 143
    emmeştemelet \n(emmâ iştemelet) \n(e...em...emmâ) : ya da (veya) ihata etti, içine aldı \n\n: veya- yoksa, ya da ...mı?
  41244. 6-En'âm 143
    aleyhi : onu, kendisini
  41245. 6-En'âm 143
    erhâmu : rahimler
  41246. 6-En'âm 143
    el unseyeyni : iki dişi
  41247. 6-En'âm 143
    nebbiû-nî : bana haber verin
  41248. 6-En'âm 143
    sâdıkîne : sadıklar, doğru söyleyenler, doğru sözlüler
  41249. 6-En'âm 144
    ve min el ibilisneyni \n(ve min el ibili isneyni) : ve deveden iki
  41250. 6-En'âm 144
    ve min el bakarisneyni \n(ve min el bakara isneyni) : sığırdan iki
  41251. 6-En'âm 144
    âz zekereyni (e ez zekereyni) : iki erkek mi
  41252. 6-En'âm 144
    harreme : haram kıldı
  41253. 6-En'âm 144
    em el unseyeyni : veya iki dişi mi
  41254. 6-En'âm 144
    emmâ iştemelet : veya (ya da) ihata ettiği mi
  41255. 6-En'âm 144
    aleyhi : onu
  41256. 6-En'âm 144
    erhâmu : rahimler
  41257. 6-En'âm 144
    el unseyeyni : iki dişi
  41258. 6-En'âm 144
    em kuntum : yoksa siz oldunuz mu
  41259. 6-En'âm 144
    şuhedâe : şahitler
  41260. 6-En'âm 144
    fe men : o halde kimdir
  41261. 6-En'âm 144
    azlemu : daha zalim
  41262. 6-En'âm 144
    mimmenifterâ \n(min men ifterâ) : iftira eden kimseden
  41263. 6-En'âm 144
    keziben : yalanla
  41264. 6-En'âm 144
    li yudille : saptırmak, dalâlette bırakmak için
  41265. 6-En'âm 144
    ense : insanlar
  41266. 6-En'âm 144
    innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
  41267. 6-En'âm 144
    yehdî : hidayete erdirmez
  41268. 6-En'âm 144
    el kavme : kavim, topluluk
  41269. 6-En'âm 144
    ez zâlimîne : zâlimler
  41270. 6-En'âm 145
    ecidu : bulmuyorum, bulamıyorum
  41271. 6-En'âm 145
    ûhiye : (bana) vahyolunan
  41272. 6-En'âm 145
    ileyye : bana
  41273. 6-En'âm 145
    muharremen : haram kılınmış
  41274. 6-En'âm 145
    en yekûne : olması
  41275. 6-En'âm 145
    meyteten : ölü
  41276. 6-En'âm 145
    ev : veya
  41277. 6-En'âm 145
    demen : kan
  41278. 6-En'âm 145
    mesfûhan : dökülen, akıtılmış
  41279. 6-En'âm 145
    ev : veya
  41280. 6-En'âm 145
    hme : et
  41281. 6-En'âm 145
    fe inne-hu : ki o mutlaka
  41282. 6-En'âm 145
    ev : veya, ya da
  41283. 6-En'âm 145
    uhille : boğazlandı, kesildi
  41284. 6-En'âm 145
    fe men : artık kim
  41285. 6-En'âm 145
    gayre : olmaksızın, olması hariç, olmadan
  41286. 6-En'âm 145
    ve lâ âdin : ve hakka tecavüz etmeden
  41287. 6-En'âm 145
    fe inne : o taktirde muhakkak
  41288. 6-En'âm 145
    rabbe-ke : senin Rabbin
  41289. 6-En'âm 146
    ve alâ ellezîne : ve onlara, ...olanlara
  41290. 6-En'âm 146
    harremnâ : haram kıldık
  41291. 6-En'âm 146
    kulle : hepsi
  41292. 6-En'âm 146
    ve min el bakari : ve ineklerden (sığırlardan)
  41293. 6-En'âm 146
    ve el ganemi : ve koyunlar
  41294. 6-En'âm 146
    harremnâ : haram kıldık
  41295. 6-En'âm 146
    aleyhim : onlara
  41296. 6-En'âm 146
    şuhûme-humâ : o ikisinin iç yağları
  41297. 6-En'âm 146
    hamelet : üzerinde bulunan, taşıdığı kadar (şey)
  41298. 6-En'âm 146
    ev : veya
  41299. 6-En'âm 146
    el havâyâ : bağırsaklar
  41300. 6-En'âm 146
    ev : veya
  41301. 6-En'âm 146
    mahteleta (mâ ıhteleta) : karışan, karışmış olan şey
  41302. 6-En'âm 146
    like : böylece, işteylece
  41303. 6-En'âm 146
    cezeynâ-hum : onları cezalandırdık
  41304. 6-En'âm 146
    ve innâ : ve muhakkak ki biz
  41305. 6-En'âm 146
    le sâdikûne : gerçekten sadık olanlar, sözlerini tutanlar
  41306. 6-En'âm 147
    fe in : artık, bundan sonra eğer
  41307. 6-En'âm 147
    kezzebû-ke : seni yalanladılar
  41308. 6-En'âm 147
    fe kul : o zaman de
  41309. 6-En'âm 147
    rahmetin : rahmet sahibi
  41310. 6-En'âm 147
    veyureddu : ve geri çevrilemez
  41311. 6-En'âm 147
    be'su-hu : onun azabı
  41312. 6-En'âm 147
    an el kavmi : kavminden
  41313. 6-En'âm 147
    el mucrimîne : mücrimler, suçlular
  41314. 6-En'âm 148
    se yekûlu : söyleyecekler
  41315. 6-En'âm 148
    ellezîne eşrekû : şirk koşanlar
  41316. 6-En'âm 148
    lev şâe allâhu : eğer Allah dileseydi
  41317. 6-En'âm 148
    eşreknâ : biz şirk koşmazdık
  41318. 6-En'âm 148
    ve lâ âbâu-nâ : ve babalarımız da yapmazdı
  41319. 6-En'âm 148
    veharremnâ : ve haram kılmazdık
  41320. 6-En'âm 148
    min şey'in : bir şeyi
  41321. 6-En'âm 148
    kezâlike : böyle, işteyle
  41322. 6-En'âm 148
    kezzebe : yalanladı
  41323. 6-En'âm 148
    ellezîne min kabli-him : onlardan öncekiler
  41324. 6-En'âm 148
    be'se-nâ : azabımız
  41325. 6-En'âm 148
    kul hel : var mı de
  41326. 6-En'âm 148
    inde-kum : sizin yanınızda
  41327. 6-En'âm 148
    fe tuhricû-hu lenâ : öyleyse onu bize çıkarın
  41328. 6-En'âm 148
    tettebiûne : tâbî oluyorsunuz
  41329. 6-En'âm 148
    illâ ez zanne : ancak zanna
  41330. 6-En'âm 148
    ve in : ve olursa
  41331. 6-En'âm 148
    entum : siz
  41332. 6-En'âm 148
    tahrusûne : yalan söylüyorsunuz (tahminde bulunuyorsunuz)
  41333. 6-En'âm 149
    fe li allâhi : artık Allah'ın
  41334. 6-En'âm 149
    el huccetu : delil
  41335. 6-En'âm 149
    el bâligatu : en üstün, en kuvvetli, kesin olan
  41336. 6-En'âm 149
    fe : öyleyse
  41337. 6-En'âm 149
    lev şâe : eğer o dileseydi
  41338. 6-En'âm 149
    le hedâ-kum : elbette sizi hidayete erdirirdi
  41339. 6-En'âm 149
    ecmaîne : hepsi, topluca
  41340. 6-En'âm 150
    helumme : getirin
  41341. 6-En'âm 150
    şuhedâe-kum ellezîne : şahitleriniz ki onlar
  41342. 6-En'âm 150
    yeşhedûne : şahitlik ederler
  41343. 6-En'âm 150
    ennallâhe (enne allâhe) : Allah'ın ..... yaptığına
  41344. 6-En'âm 150
    harreme : haram kıldı
  41345. 6-En'âm 150
    fe in : eğer hâlâ
  41346. 6-En'âm 150
    şehidû : şahitlik ettiler
  41347. 6-En'âm 150
    feteşhed : sen şahitlik etme
  41348. 6-En'âm 150
    mea-hum : onlarla beraber
  41349. 6-En'âm 150
    vetettebi' : ve tâbî olma, uyma
  41350. 6-En'âm 150
    ehvâ : hevesler
  41351. 6-En'âm 150
    ellezîne kezzebû : yalanlayan kimseler
  41352. 6-En'âm 150
    ve ellezîne : ve onlar
  41353. 6-En'âm 150
    lâ yu'minûne : îmân etmezler
  41354. 6-En'âm 150
    bi el âhireti : ahirete
  41355. 6-En'âm 150
    ve hum : ve onlar
  41356. 6-En'âm 150
    ya'dilûne : ortak koşuyorlar, putları ona adil, eşit, eş tutuyorlar
  41357. 6-En'âm 151
    teâlev : gelin
  41358. 6-En'âm 151
    etlu : okuyayım
  41359. 6-En'âm 151
    harreme : haram kıldı
  41360. 6-En'âm 151
    aleykum : size
  41361. 6-En'âm 151
    ellâ (en lâ) tuşrikû : ortak (koşmamanız) koşmayın
  41362. 6-En'âm 151
    şey'en : bir şeyi
  41363. 6-En'âm 151
    ve bi ellideyni : ve anne babaya
  41364. 6-En'âm 151
    ihsânen : ihsanla davranma
  41365. 6-En'âm 151
    ve lâ taktulû : ve öldürmeyin
  41366. 6-En'âm 151
    evlâde-kum : evlâtlarınız, çocuklarınız
  41367. 6-En'âm 151
    nerzuku-kum : sizi biz rızıklandırırız
  41368. 6-En'âm 151
    ve iyyâ-hum : ve onları da yalnız (biz)
  41369. 6-En'âm 151
    vetakrebû el fevâhışe : ve kötülüğe yaklaşmayın
  41370. 6-En'âm 151
    zahere : zâhir olan, açık olan
  41371. 6-En'âm 151
    vebatane : ve gizli olan
  41372. 6-En'âm 151
    ve lâ taktulû en nefse : ve kimseyi öldürmeyin
  41373. 6-En'âm 151
    elletî harreme allâhu : ki onu Allah haram kıldı
  41374. 6-En'âm 151
    illâ bi el hakkı : haklı olmak hariç
  41375. 6-En'âm 151
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  41376. 6-En'âm 151
    ta'kılûne : siz akıl edersiniz
  41377. 6-En'âm 152
    vetakrebû : ve yaklaşmayın
  41378. 6-En'âm 152
    le : mal
  41379. 6-En'âm 152
    el yetîmi : yetim
  41380. 6-En'âm 152
    bi elletî : ki ona
  41381. 6-En'âm 152
    hiye : o
  41382. 6-En'âm 152
    ahsenu : enzel
  41383. 6-En'âm 152
    yebluga : erişir, yetişir, gelir
  41384. 6-En'âm 152
    eşudde-hu : onun en kuvvetli çağı, erginlik çağı
  41385. 6-En'âm 152
    ve evfû : ve vefa edin, ifa edin, yerine getirin
  41386. 6-En'âm 152
    el keyle : ölçü, ölçek
  41387. 6-En'âm 152
    ve el mîzâne : ve tartı, terazi, mizan
  41388. 6-En'âm 152
    bi el kıstı : adaletle
  41389. 6-En'âm 152
    nukellifu : biz sorumlu tutmayız
  41390. 6-En'âm 152
    nefsen : bir nefs, kişi, kimse
  41391. 6-En'âm 152
    ve izâ : ve olduğu zaman
  41392. 6-En'âm 152
    fa'dilû (fe ı'dilû) : artık adaletli olun
  41393. 6-En'âm 152
    ve levne : ve olsa bile
  41394. 6-En'âm 152
    ve bi ahdi allâhi : ve Allah'ın ahdi
  41395. 6-En'âm 152
    evfû : vefa edin, ifa edin, yerine getirin
  41396. 6-En'âm 152
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  41397. 6-En'âm 152
    tezekkerûne : siz tezekkür edersiniz
  41398. 6-En'âm 153
    ve enne : ve muhakkak ki
  41399. 6-En'âm 153
    sırâtî mustekîmen : benim mustakîm olan (Allah'a götüren) yolum
  41400. 6-En'âm 153
    fettebiûhu (fe ittebiû-hu) : öyleyse ona tâbî olun
  41401. 6-En'âm 153
    vetettebiû : ve tâbî olmayın
  41402. 6-En'âm 153
    es subule : yollara
  41403. 6-En'âm 153
    fe teferreka : o taktirde ayırır
  41404. 6-En'âm 153
    an sebîli-hi : onun yolundan
  41405. 6-En'âm 153
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  41406. 6-En'âm 153
    tettekûne : siz takva sahibi olursunuz
  41407. 6-En'âm 154
    summe : sonra
  41408. 6-En'âm 154
    âteynâ : biz verdik
  41409. 6-En'âm 154
    el kitâbe : kitap
  41410. 6-En'âm 154
    tamâmen : tamamlayıcı olarak
  41411. 6-En'âm 154
    alâ ellezî : ona
  41412. 6-En'âm 154
    ahsene : ahsen olan
  41413. 6-En'âm 154
    ve tafsîlen : ve ayrı ayrı açıklayan
  41414. 6-En'âm 154
    li kulli şey'in : herşeyi
  41415. 6-En'âm 154
    ve huden : hidayete erdiren
  41416. 6-En'âm 154
    ve rahmeten : ve rahmet olan
  41417. 6-En'âm 154
    lealle-hum : umulur ki böylece onlar
  41418. 6-En'âm 154
    yu'minûne : îmân ederler
  41419. 6-En'âm 155
    ve hâza : ve bu
  41420. 6-En'âm 155
    enzelnâ-hu : onu biz indirdik
  41421. 6-En'âm 155
    mubârekun : mübarek
  41422. 6-En'âm 155
    fe : artık, öyleyse
  41423. 6-En'âm 155
    ittebiû-hu : ona tâbî olun
  41424. 6-En'âm 155
    ve ittekû : ve takva sahibi olun
  41425. 6-En'âm 155
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  41426. 6-En'âm 155
    turhamûne : rahmet olunursunuz
  41427. 6-En'âm 156
    en tekûlû : demeniz (dememeniz, söylemeniz)
  41428. 6-En'âm 156
    innemâ : yalnızca, sadece
  41429. 6-En'âm 156
    unzile : indirildi
  41430. 6-En'âm 156
    el kitâbu : kitap
  41431. 6-En'âm 156
    ifeteyni : iki taife, topluluk
  41432. 6-En'âm 156
    ve in kunnâ : ve biz olurduk
  41433. 6-En'âm 156
    an dirâseti-him : onların derslerinden (okuduklarından)
  41434. 6-En'âm 156
    le gâfilîne : gerçekten gâfil (habersiz) olanlar
  41435. 6-En'âm 157
    ev : veya
  41436. 6-En'âm 157
    tekûlû : siz dersiniz
  41437. 6-En'âm 157
    lev : eğer
  41438. 6-En'âm 157
    ennâ : bize olsa
  41439. 6-En'âm 157
    unzile : indirildi
  41440. 6-En'âm 157
    aleynâ el kitâbu : bize kitap
  41441. 6-En'âm 157
    le kunnâ : elbette biz olurduk
  41442. 6-En'âm 157
    ehdâ : daha çok hidayete erdi
  41443. 6-En'âm 157
    fe kad câe-kum : işte size gelmişti
  41444. 6-En'âm 157
    beyyinetun : beyyine, delil
  41445. 6-En'âm 157
    ve huden : ve hidayet, hidayete erdiren
  41446. 6-En'âm 157
    ve rahmetun : ve bir rahmet
  41447. 6-En'âm 157
    fe men : öyleyse kim
  41448. 6-En'âm 157
    azlemu : daha zalim
  41449. 6-En'âm 157
    mimmen (min men) : o kimseden
  41450. 6-En'âm 157
    kezzebe : yalanladı
  41451. 6-En'âm 157
    ve sadefe : ve yüz çevirdi
  41452. 6-En'âm 157
    se neczî : karşılık vereceğiz, cezalandıracağız
  41453. 6-En'âm 157
    ellezîne yasdifûne : yüz çeviren kimseler
  41454. 6-En'âm 157
    e el azâbi : kötü, ağır bir azap
  41455. 6-En'âm 157
    yasdifûne : yüz çeviriyorlar
  41456. 6-En'âm 158
    hel : ...mi?
  41457. 6-En'âm 158
    yanzurûne : bakıyorlar, bekliyorlar
  41458. 6-En'âm 158
    en te'tiye-hum : onlara gelmesi
  41459. 6-En'âm 158
    el melâiketu : melekler
  41460. 6-En'âm 158
    ev : veya, yoksa
  41461. 6-En'âm 158
    ye'tiye : gelir
  41462. 6-En'âm 158
    rabbu-ke : senin Rabbin, Rabbin
  41463. 6-En'âm 158
    ev : veya, yoksa
  41464. 6-En'âm 158
    ye'tiye : gelir
  41465. 6-En'âm 158
    rabbi-ke : senin Rabbin
  41466. 6-En'âm 158
    yevme : o gün
  41467. 6-En'âm 158
    ye'tî : gelir
  41468. 6-En'âm 158
    rabbi-ke : senin Rabbin
  41469. 6-En'âm 158
    yenfeu : fayda vermez
  41470. 6-En'âm 158
    nefsen : bir kimse
  41471. 6-En'âm 158
    lem tekun : olmaz
  41472. 6-En'âm 158
    âmenet : îmân etti, âmenû oldu
  41473. 6-En'âm 158
    ev : veya, yoksa
  41474. 6-En'âm 158
    kesebet : kazandı
  41475. 6-En'âm 158
    intezırû : bekleyin
  41476. 6-En'âm 158
    muntezırûne : bekleyenleriz
  41477. 6-En'âm 159
    innellezîne (inne ellezîne) : muhakkak ki onlar
  41478. 6-En'âm 159
    ferrekû : fırkalara ayırdılar, tefrik ettiler
  41479. 6-En'âm 159
    ne-hum : onların dîni, kendinlerini
  41480. 6-En'âm 159
    ve : ve
  41481. 6-En'âm 159
    kânû şiyean : grup grup oldular
  41482. 6-En'âm 159
    leste : sen değilsin
  41483. 6-En'âm 159
    fî şey'in : bir şeyde, bir ilgide, bağlantıda
  41484. 6-En'âm 159
    innemâ : fakat
  41485. 6-En'âm 159
    emru-hum : onların işi
  41486. 6-En'âm 159
    summe : sonra
  41487. 6-En'âm 159
    yunebbiu-hum : onlara haber verecek
  41488. 6-En'âm 159
    kânû yef'alûne : yapmış oldukları
  41489. 6-En'âm 160
    men : kim
  41490. 6-En'âm 160
    e : geldi
  41491. 6-En'âm 160
    bi el haseneti : bir hasene ile
  41492. 6-En'âm 160
    fe lehu : artık, o taktirde onundur
  41493. 6-En'âm 160
    emsâli-hâ : onun katı, misli
  41494. 6-En'âm 160
    ve men : ve kim
  41495. 6-En'âm 160
    e : geldi
  41496. 6-En'âm 160
    bi es seyyieti : bir seyyie (günah) ile
  41497. 6-En'âm 160
    fe lâ yuczâ : o zaman cezalandırılmaz
  41498. 6-En'âm 160
    illâ misle-hâ : onun mislinden başka
  41499. 6-En'âm 160
    ve hum : ve onlar
  41500. 6-En'âm 160
    yuzlemûne : zulmolunmazlar
  41501. 6-En'âm 161
    inne-nî : muhakkak ki beni
  41502. 6-En'âm 161
    hedâ-ni : beni hidayete erdirdi, hidayet etti
  41503. 6-En'âm 161
    ilâ sırâtın mustekîmin : Sıratı Mustakîm'e, Allah'a yönelmiş,
  41504. 6-En'âm 161
    nen : dîn olarak
  41505. 6-En'âm 161
    yamen : ayakta kalan, kalacak olan
  41506. 6-En'âm 161
    millete : topluluk, din
  41507. 6-En'âm 161
    ibrâhîme : Hz. İbrâhîm
  41508. 6-En'âm 161
    hanîfen : hanif olarak, hanif olan (tek Allah'a inanan)
  41509. 6-En'âm 161
    ve mâ kâne : ve olmadı
  41510. 6-En'âm 161
    min el muşrikîne : müşriklerden
  41511. 6-En'âm 162
    inne : muhakkak
  41512. 6-En'âm 162
    ve nusukî : benim tüm ibadetlerim, kurbanım
  41513. 6-En'âm 162
    ve mahyâye : benim hayatım
  41514. 6-En'âm 162
    ve memâtî : ve benim ölümüm
  41515. 6-En'âm 162
    rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbi
  41516. 6-En'âm 163
    lâ şerîke : ortağı yoktur
  41517. 6-En'âm 163
    lehu : onun
  41518. 6-En'âm 163
    ve bi zâlike : ve bununla
  41519. 6-En'âm 163
    ve ene : ve ben
  41520. 6-En'âm 163
    evvel : evvel, ilk
  41521. 6-En'âm 163
    el muslimîne : müslümanlar, teslim olanlar
  41522. 6-En'âm 164
    e gayrallâhi (e gayre allâhi ) : Allah'tan başka mı
  41523. 6-En'âm 164
    ebgî : arayayım, isteyeyim
  41524. 6-En'âm 164
    rabben : bir Rab
  41525. 6-En'âm 164
    ve huve : ve O
  41526. 6-En'âm 164
    kulli şey'in : herşey
  41527. 6-En'âm 164
    veteksibu : ve kazanmaz
  41528. 6-En'âm 164
    nefsin : bir nefs, kişi
  41529. 6-En'âm 164
    aleyhâ : ona, kendisine
  41530. 6-En'âm 164
    veteziru : ve (yük) yüklenmezler, taşımazlar
  41531. 6-En'âm 164
    ziretun : yükü taşıyan, günahkâr
  41532. 6-En'âm 164
    vizre : ağırlık, yük, günah
  41533. 6-En'âm 164
    summe : sonra
  41534. 6-En'âm 164
    merciu-kum : sizin dönüşünüz
  41535. 6-En'âm 164
    fe yunebbiu-kum : o zaman, size haber verecek
  41536. 6-En'âm 164
    tahtelifûne : ihtilâfa düştünüz, anlaşmazlığa düştünüz
  41537. 6-En'âm 165
    ve huve ellezî : ve o'dur, ki o
  41538. 6-En'âm 165
    ceale-kum : sizi kıldı, yaptı
  41539. 6-En'âm 165
    halâife el ardı : arzın, yeryüzünün halifeleri
  41540. 6-En'âm 165
    ve refea : vekseltti
  41541. 6-En'âm 165
    fevka : üstünde, üstüne
  41542. 6-En'âm 165
    derecâtin : dereceler
  41543. 6-En'âm 165
    li yebluve-kum : sizi imtihan etmek için
  41544. 6-En'âm 165
    inne : muhakkak
  41545. 6-En'âm 165
    rabbe-ke : senin Rabbin
  41546. 6-En'âm 165
    serîu : seri, çabuk olan
  41547. 6-En'âm 165
    el ikâbi : ikâb, ceza
  41548. 6-En'âm 165
    ve inne-hu : ve muhakkak ki o
  41549. 6-En'âm 165
    le gafûrun : mutlaka mağfiret eden
  41550. 60-Mümtehine 1
    eyyuhâ : ey
  41551. 60-Mümtehine 1
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler
  41552. 60-Mümtehine 1
    tettehizû : yapmayın, edinmeyin
  41553. 60-Mümtehine 1
    ve aduvve-kum : ve sizin düşmanlarınız
  41554. 60-Mümtehine 1
    evliyâe : velîler, dostlar
  41555. 60-Mümtehine 1
    tulkûne : ilka ediyorsunuz (dostluk ilka ediyorsunuz, muhabbet besliyorsunuz)
  41556. 60-Mümtehine 1
    ileyhim : onlara
  41557. 60-Mümtehine 1
    bi el meveddeti : muhabbet ile, sevgi ile
  41558. 60-Mümtehine 1
    ve kad : ve olmuştu
  41559. 60-Mümtehine 1
    keferû : inkâr ettiler
  41560. 60-Mümtehine 1
    bi mâ câe-kum : size gelen şeyi
  41561. 60-Mümtehine 1
    min el hakkı : Hakk'tan
  41562. 60-Mümtehine 1
    yuhricûne : çıkarıyorlar
  41563. 60-Mümtehine 1
    er resûle : resûl
  41564. 60-Mümtehine 1
    ve iyyâ-kum : ve sizi
  41565. 60-Mümtehine 1
    en tû'minû : inanmanız
  41566. 60-Mümtehine 1
    harectum : siz çıktınız
  41567. 60-Mümtehine 1
    cihâden : cihad
  41568. 60-Mümtehine 1
    sebîlî : benim yolumda
  41569. 60-Mümtehine 1
    ve ibtigâe : ve aradı, arzu eti, istedi
  41570. 60-Mümtehine 1
    tusirrûne : sır veriyorsunuz
  41571. 60-Mümtehine 1
    ileyhim : onlara
  41572. 60-Mümtehine 1
    bi el meveddeti : muhabbet ile, sevgi ile
  41573. 60-Mümtehine 1
    ve ene : ve ben
  41574. 60-Mümtehine 1
    a'lemu : bilirim
  41575. 60-Mümtehine 1
    bi mâ ahfeytum : gizlediğiniz şeyleri
  41576. 60-Mümtehine 1
    ve mâ a'lentum : ve (aleni olan) açığa vurduğunuz şeyler
  41577. 60-Mümtehine 1
    ve men : ve kim
  41578. 60-Mümtehine 1
    yef'al-hu : onu yapar
  41579. 60-Mümtehine 1
    fe : o taktirde
  41580. 60-Mümtehine 1
    kad dalle : sapmış olur
  41581. 60-Mümtehine 1
    sevâe es sebîli : yolun seviyesi, yolun ortası, doğru yol
  41582. 60-Mümtehine 2
    yeskafû-kum : sizi yakalarlar, ele geçirirler
  41583. 60-Mümtehine 2
    yekûnû : olurlar
  41584. 60-Mümtehine 2
    lekum : sizin için, size
  41585. 60-Mümtehine 2
    a'dâen : düşman
  41586. 60-Mümtehine 2
    ve yebsutû : ve uzatırlar
  41587. 60-Mümtehine 2
    ileykum : size
  41588. 60-Mümtehine 2
    eydiye-hum : onların elleri, elleri
  41589. 60-Mümtehine 2
    ve elsinete-hum : ve onların dilleri, dilleri
  41590. 60-Mümtehine 2
    bi es sûi : kötülük ile
  41591. 60-Mümtehine 2
    ve veddû : ve temenni ettiler, istediler
  41592. 60-Mümtehine 2
    lev tekfurûne : keşke inkâr etseniz
  41593. 60-Mümtehine 3
    len tenfea-kum : size fayda sağlamaz
  41594. 60-Mümtehine 3
    erhâmu-kum : sizin akrabalarınız
  41595. 60-Mümtehine 3
    ve lâ : ve değil, olmaz
  41596. 60-Mümtehine 3
    evlâdu-kum : sizin evlâtlarınız
  41597. 60-Mümtehine 3
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  41598. 60-Mümtehine 3
    beyne-kum : sizin aranızı
  41599. 60-Mümtehine 3
    ve allâhu : ve Allah
  41600. 60-Mümtehine 3
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  41601. 60-Mümtehine 4
    net : idi, oldu
  41602. 60-Mümtehine 4
    lekum : size, sizin için
  41603. 60-Mümtehine 4
    usvetun : örnek
  41604. 60-Mümtehine 4
    hasenetun : güzel
  41605. 60-Mümtehine 4
    fî ibrâhîme : İbrâhîm'de vardır
  41606. 60-Mümtehine 4
    ve ellezîne : ve onlar
  41607. 60-Mümtehine 4
    mea-hu : onunla beraber
  41608. 60-Mümtehine 4
    bureâu : uzak
  41609. 60-Mümtehine 4
    ve mimmâ(min-mâ) : ve o şeyden
  41610. 60-Mümtehine 4
    ta'budûne : siz tapıyorsunuz
  41611. 60-Mümtehine 4
    kefernâ : biz sizi inkâr ediyoruz
  41612. 60-Mümtehine 4
    ve bedâ : ve başladı
  41613. 60-Mümtehine 4
    beyne-nâ : bizim aramızda
  41614. 60-Mümtehine 4
    ve beyne-kum : ve sizin aranızda
  41615. 60-Mümtehine 4
    el adâvetu : düşmanlık
  41616. 60-Mümtehine 4
    ve el bagdâu : ve buğz, öfke
  41617. 60-Mümtehine 4
    ebeden : ebediyyen
  41618. 60-Mümtehine 4
    vahde-hû : onun tek oluşu
  41619. 60-Mümtehine 4
    kavle : söz (söylenen bir söz, bir şeyyleme, bir şey deme)
  41620. 60-Mümtehine 4
    ibrâhîme : İbrâhîm
  41621. 60-Mümtehine 4
    li ebî-hi : onun babasına, kendi babasına, babasına
  41622. 60-Mümtehine 4
    le estagfirenne : mutlaka istiğfar edeceğim, mağfiret dileyeceğim
  41623. 60-Mümtehine 4
    leke : sana, senin için
  41624. 60-Mümtehine 4
    veemliku : ve ben malik değilim, benim gücüm yetmez
  41625. 60-Mümtehine 4
    leke : sana
  41626. 60-Mümtehine 4
    min şey'in : bir şeyden
  41627. 60-Mümtehine 4
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  41628. 60-Mümtehine 4
    aleyke : sana
  41629. 60-Mümtehine 4
    tevekkelnâ : biz tevekkül ettik
  41630. 60-Mümtehine 4
    ve ileyke : ve sana
  41631. 60-Mümtehine 4
    enebnâ : yöneldik
  41632. 60-Mümtehine 4
    ve ileyke el masîru : ve varış, dönüş, ulaşma sanadır
  41633. 60-Mümtehine 5
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  41634. 60-Mümtehine 5
    tec'al-nâ : bizi kılma, bizi yapma
  41635. 60-Mümtehine 5
    fitneten : fitne, fitne konusu
  41636. 60-Mümtehine 5
    li ellezîne : onlara
  41637. 60-Mümtehine 5
    keferû : inkâr ettiler
  41638. 60-Mümtehine 5
    ve igfir : ve mağfiret et
  41639. 60-Mümtehine 5
    lenâ : bizim için
  41640. 60-Mümtehine 5
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  41641. 60-Mümtehine 5
    inne-ke : muhakkak sen
  41642. 60-Mümtehine 5
    ente : sen
  41643. 60-Mümtehine 5
    el azîzu : azîz, üstün
  41644. 60-Mümtehine 5
    el hakîmu : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  41645. 60-Mümtehine 6
    lekad : andolsun
  41646. 60-Mümtehine 6
    ne : idi, oldu
  41647. 60-Mümtehine 6
    lekum : sizin için
  41648. 60-Mümtehine 6
    usvetun : örnek
  41649. 60-Mümtehine 6
    hasenetun : güzel
  41650. 60-Mümtehine 6
    men : kim, kimse
  41651. 60-Mümtehine 6
    ne : idi, oldu
  41652. 60-Mümtehine 6
    yercû allâhe : Allah'a ulaşmayı diler
  41653. 60-Mümtehine 6
    ve el yevme el âhire : ve ahiret günü
  41654. 60-Mümtehine 6
    ve men : ve kim ise
  41655. 60-Mümtehine 6
    yetevelle : yüz çevirir, döner
  41656. 60-Mümtehine 6
    fe : artık, o taktirde
  41657. 60-Mümtehine 6
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  41658. 60-Mümtehine 6
    huve : o
  41659. 60-Mümtehine 6
    el ganiyyu : gani, zengin, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan
  41660. 60-Mümtehine 6
    el hamîdu : hamdedilen, övülmeye lâyık olan
  41661. 60-Mümtehine 7
    en yec'ale : kılması, yapması
  41662. 60-Mümtehine 7
    beyne-kum : sizin aranızda
  41663. 60-Mümtehine 7
    ve beyne : ve arasında
  41664. 60-Mümtehine 7
    ellezîne âdeytum : sizin düşman olduğunuz kimseler
  41665. 60-Mümtehine 7
    meveddeten : muhabbet, sevgi, dostluk
  41666. 60-Mümtehine 7
    ve allâhu : ve Allah
  41667. 60-Mümtehine 7
    ve allâhu : ve Allah
  41668. 60-Mümtehine 8
    yenhâ-kum(u) : sizi nehyetmez, yasaklamaz
  41669. 60-Mümtehine 8
    an ellezîne : o kimselerden, onlardan
  41670. 60-Mümtehine 8
    lem yukâtilû-kum : sizinle savaşmadılar
  41671. 60-Mümtehine 8
    ed dîni : dînde, dîn hakkında
  41672. 60-Mümtehine 8
    ve lem yuhricû-kum : ve sizi çıkarmadılar
  41673. 60-Mümtehine 8
    en teberrû-hum : onlara iyilik yapmanız
  41674. 60-Mümtehine 8
    ve tuksitû : ve adaletli davranmanız
  41675. 60-Mümtehine 8
    ileyhim : onlara
  41676. 60-Mümtehine 8
    inne : muhakkak
  41677. 60-Mümtehine 8
    allâhe : Allah
  41678. 60-Mümtehine 8
    el muksitîne : adaletli olanlar, adaletle davrananlar
  41679. 60-Mümtehine 9
    innemâ : fakat
  41680. 60-Mümtehine 9
    yenhâkum(u) allâhu : Allah sizi nehyeder, size yasaklar
  41681. 60-Mümtehine 9
    ani ellezîne : onlardan, o kimselerden
  41682. 60-Mümtehine 9
    telû-kum : sizinle savaşan
  41683. 60-Mümtehine 9
    ed dîni : dîn hakkında
  41684. 60-Mümtehine 9
    ve ahrecû-kum : ve sizi çıkardılar
  41685. 60-Mümtehine 9
    veherû : ve arka çıktılar, yardım ettiler
  41686. 60-Mümtehine 9
    en tevellev-hum : onlara dönmeniz, dost olmanız
  41687. 60-Mümtehine 9
    ve men : ve kim
  41688. 60-Mümtehine 9
    yetevelle-hum : onlara dönerse, severse, dost edinirse
  41689. 60-Mümtehine 9
    fe : o taktirde
  41690. 60-Mümtehine 9
    ulâike : işte onlar
  41691. 60-Mümtehine 9
    ez zâlimûne : zalimler
  41692. 60-Mümtehine 10
    eyyuhâ : ey
  41693. 60-Mümtehine 10
    ellezîne âmenû : îmân eden, Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
  41694. 60-Mümtehine 10
    e-kum(u) : size geldi
  41695. 60-Mümtehine 10
    el mu'minâtu : mü'min kadınlar
  41696. 60-Mümtehine 10
    fe imtehinû : o zaman imtihan edin
  41697. 60-Mümtehine 10
    hunne : onlar (kadınlar)
  41698. 60-Mümtehine 10
    a'lemu : çok iyi bilir
  41699. 60-Mümtehine 10
    bi îmânihinne : onların (kadınların) îmânlarını
  41700. 60-Mümtehine 10
    fe : o zaman, artık, bundan sonra
  41701. 60-Mümtehine 10
    hunne : onlar (kadınlar)
  41702. 60-Mümtehine 10
    fe : o zaman, artık, bundan sonra
  41703. 60-Mümtehine 10
    terciû : geri döndürmeyiniz
  41704. 60-Mümtehine 10
    hunne : onlar (kadınlar)
  41705. 60-Mümtehine 10
    ilâ el kuffâri : kâfirlere (kâfir erkeklere)
  41706. 60-Mümtehine 10
    hunne : onlar (kadınlar)
  41707. 60-Mümtehine 10
    lehum : onlar (erkekler), onlara (erkeklere)
  41708. 60-Mümtehine 10
    ve lâ : ve değildir
  41709. 60-Mümtehine 10
    yahillûne : helâl
  41710. 60-Mümtehine 10
    lehunne : onlar (kadınlar), onlara (kadınlara)
  41711. 60-Mümtehine 10
    ve âtû-hum : ve onlara verin
  41712. 60-Mümtehine 10
    enfekû : infâk ettiler, verdiler
  41713. 60-Mümtehine 10
    ve lâ : ve yoktur
  41714. 60-Mümtehine 10
    aleykum : sizin üzerinize
  41715. 60-Mümtehine 10
    en tenkihû hunne : onları (kadınları) nikâhlamanız
  41716. 60-Mümtehine 10
    âteytumûhunne : onlara (kadınlara) verdiniz
  41717. 60-Mümtehine 10
    ucûrehunne : onların ücretlerini, mehirlerini
  41718. 60-Mümtehine 10
    ve lâ tumsikû : ve tutmayın
  41719. 60-Mümtehine 10
    el kevâfiri : kâfirler (kâfir kadınlar)
  41720. 60-Mümtehine 10
    ve is'elû : ve isteyin
  41721. 60-Mümtehine 10
    enfaktum : infâk ettiniz, verdiniz
  41722. 60-Mümtehine 10
    ve li yes'elû : ve istesinler
  41723. 60-Mümtehine 10
    enfekû : infâk ettiler, verdiler
  41724. 60-Mümtehine 10
    beyne-kum : sizin aranızda
  41725. 60-Mümtehine 10
    ve allâhu : ve Allah
  41726. 60-Mümtehine 11
    ve in : ve şâyet, eğer
  41727. 60-Mümtehine 11
    te-kum : elinizden çıkıp giderse
  41728. 60-Mümtehine 11
    şey'un : bir şey
  41729. 60-Mümtehine 11
    min ezvâci-kum : zevcelerinizden, zevcelerinizden dolayı, eşlerinizden dolayı
  41730. 60-Mümtehine 11
    ilâ el kuffâri : kâfirlere
  41731. 60-Mümtehine 11
    fe : o zaman, sonra
  41732. 60-Mümtehine 11
    fe : o zaman, sonra
  41733. 60-Mümtehine 11
    ellezîne zehebet : giden kimselere, gidenlere
  41734. 60-Mümtehine 11
    ezvâcu-hum : onların eşleri, eşleri
  41735. 60-Mümtehine 11
    misle : misli kadar
  41736. 60-Mümtehine 11
    enfekû : şey verdiler
  41737. 60-Mümtehine 11
    ve ittekû allâhe : ve Allah'a karşı takva sahibi olun
  41738. 60-Mümtehine 11
    ellezî : ki o
  41739. 60-Mümtehine 11
    entum : siz
  41740. 60-Mümtehine 11
    bi-hî mu'minûne : ona, kendisine îmân edenlersiniz
  41741. 60-Mümtehine 12
    eyyuhâ : ey
  41742. 60-Mümtehine 12
    en nebiyyu : peygamber
  41743. 60-Mümtehine 12
    izâ câe-ke : size geldiği zaman
  41744. 60-Mümtehine 12
    el mu'minâtu : mü'min kadınlar
  41745. 60-Mümtehine 12
    yubâyı'ne-ke : sana biat ederler
  41746. 60-Mümtehine 12
    en lâ yuşrikne : (kadınların) ortak koşmaması
  41747. 60-Mümtehine 12
    şey'en : bir şey
  41748. 60-Mümtehine 12
    veyesrıkne : ve (kadınların) hırsızlık yapmaması
  41749. 60-Mümtehine 12
    veyeznîne : ve (kadınların) zinada bulunmaması
  41750. 60-Mümtehine 12
    veyaktulne : ve (kadınları) öldürmemesi
  41751. 60-Mümtehine 12
    evlâdehunne : (kadınların) evlâtları, çocukları
  41752. 60-Mümtehine 12
    veye'tîne : ve (kadınların) getirmemesi, yapmaması
  41753. 60-Mümtehine 12
    yefterîne-hu : onu uydurur, iftira eder
  41754. 60-Mümtehine 12
    beyne : arasında
  41755. 60-Mümtehine 12
    eydîhinne : (kadınların) elleri
  41756. 60-Mümtehine 12
    ve erculihinne : ve (kadınların) ayakları
  41757. 60-Mümtehine 12
    ve lâ ya'sîne-ke : ve (kadınlar) sana asi olmasınlar
  41758. 60-Mümtehine 12
    fe : o zaman, artık
  41759. 60-Mümtehine 12
    bâyı'hunne : onlarla biatleş, (kadınların) biatlerini kabul et
  41760. 60-Mümtehine 12
    ve istagfir : ve mağfiret dile
  41761. 60-Mümtehine 12
    lehunne : onlar (kadınlar) için
  41762. 60-Mümtehine 12
    allâhe : Allah
  41763. 60-Mümtehine 12
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  41764. 60-Mümtehine 13
    eyyuhâ : ey
  41765. 60-Mümtehine 13
    ellezîne âmenû : îmân edenler, âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler
  41766. 60-Mümtehine 13
    tetevellev : dönmeyin
  41767. 60-Mümtehine 13
    kavmen : kavim
  41768. 60-Mümtehine 13
    gadıbe : gadaplandı
  41769. 60-Mümtehine 13
    aleyhim : onlara
  41770. 60-Mümtehine 13
    yeisû : ümidi kestiler
  41771. 60-Mümtehine 13
    min el âhireti : ahiretten
  41772. 60-Mümtehine 13
    kemâ : gibi
  41773. 60-Mümtehine 13
    yeise : ümidi kesti
  41774. 60-Mümtehine 13
    el kuffâru : kâfirler
  41775. 60-Mümtehine 13
    min ashâbi el kubûri : kabir halkından, kabirdekilerden
  41776. 61-Saf 1
    sebbeha : tespih etti
  41777. 61-Saf 1
    es semâvâti : semalarda, göklerde
  41778. 61-Saf 1
    ve mâ : ve şey, ne varsa, var olanlar
  41779. 61-Saf 1
    el ardı : arzda, yeryüzünde, yerde
  41780. 61-Saf 1
    ve huve : ve o
  41781. 61-Saf 1
    el azîzu : azîz
  41782. 61-Saf 1
    el hakîmu : hüküm ve hikmet sahibi
  41783. 61-Saf 2
    eyyuhâ : ey
  41784. 61-Saf 2
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar (ölmeden önce ruhunu Allah'a ulaştırmayı dileyenler)
  41785. 61-Saf 2
    lime : niçin
  41786. 61-Saf 2
    tekûlûne : siz söylüyorsunuz
  41787. 61-Saf 2
    mâ lâ tef'alûne : yapmayacağınız, yapamayacağınız şey
  41788. 61-Saf 3
    kebure : büyük oldu
  41789. 61-Saf 3
    makten : büyük suç, kızdırıcı husus
  41790. 61-Saf 3
    inde allâhi : Allah'ın indinde, katında
  41791. 61-Saf 3
    en tekûlû : söylemeniz
  41792. 61-Saf 3
    tef'alûne : yapmıyorsunuz, yapmazsınız
  41793. 61-Saf 4
    inne : muhakkak
  41794. 61-Saf 4
    allâhe : Allah
  41795. 61-Saf 4
    ellezîne : onlar
  41796. 61-Saf 4
    yukâtilûne : savaşırlar
  41797. 61-Saf 4
    sebîli-hî : onun yolunda, kendi yolunda
  41798. 61-Saf 4
    saffen : saflar halinde, saf bağlayarak
  41799. 61-Saf 4
    keenne-hum : onlar sanki ..... gibi
  41800. 61-Saf 4
    mersûsun : birleştirilmiş, birleştirilerek kuvvetlendirilmiş
  41801. 61-Saf 5
    ve iz : ve olmuştu
  41802. 61-Saf 5
    le : dedi
  41803. 61-Saf 5
    lime : niçin
  41804. 61-Saf 5
    tu'zûne-nî : siz bana eziyet ediyorsunuz
  41805. 61-Saf 5
    ve kad : ve olmuştu
  41806. 61-Saf 5
    ta'lemûne : biliyorsunuz
  41807. 61-Saf 5
    en-nî : muhakkak ki ben
  41808. 61-Saf 5
    resûlu allâhi : Allah'ın Resûl'ü
  41809. 61-Saf 5
    ileykum : size, sizin için
  41810. 61-Saf 5
    fe : artık
  41811. 61-Saf 5
    lemmâ : olunca
  41812. 61-Saf 5
    ezâga : döndürdü, çevirdi
  41813. 61-Saf 5
    kulûbe-hum : onların kalpleri
  41814. 61-Saf 5
    ve allâhu : ve Allah
  41815. 61-Saf 5
    yehdî : hidayete erdirmez
  41816. 61-Saf 5
    el kavme : kavim
  41817. 61-Saf 5
    el fâsikîne : fasıklar, fıska düşenler, Allah yolundan sapanlar
  41818. 61-Saf 6
    ve iz : ve olmuştu
  41819. 61-Saf 6
    le : dedi
  41820. 61-Saf 6
    îsâ ibnu meryeme : Meryemoğlu İsa
  41821. 61-Saf 6
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  41822. 61-Saf 6
    resûlu allâhi : Allah'ın Resûl'ü
  41823. 61-Saf 6
    ileykum : size, sizin için
  41824. 61-Saf 6
    beyne yedeyye : ellerim arasında, elimde olan, elimdeki
  41825. 61-Saf 6
    min et tevrâti : Tevrat'tan, Tevrat'ta olan
  41826. 61-Saf 6
    ve mubeşşiran bi : ve .... ilejdeleyen
  41827. 61-Saf 6
    resûlin : resûl
  41828. 61-Saf 6
    ye'tî : gelecek
  41829. 61-Saf 6
    ahmedu : Ahmed
  41830. 61-Saf 6
    fe lemmâ : fakat olduğu zaman
  41831. 61-Saf 6
    e-hum bi : onlara getirdi
  41832. 61-Saf 6
    el beyyinâti : beyyineler, deliller, mucizeler, ispat vasıtaları
  41833. 61-Saf 7
    ve men : ve kim
  41834. 61-Saf 7
    azlemu : daha zalim
  41835. 61-Saf 7
    mimmen (min men) : kişiden, kimseden
  41836. 61-Saf 7
    ifterâ : uydurdu
  41837. 61-Saf 7
    el kezibe : yalan
  41838. 61-Saf 7
    ve huve : ve o
  41839. 61-Saf 7
    ilâ el islâmi : İslâm'a, teslime
  41840. 61-Saf 7
    ve allâhu : ve Allah
  41841. 61-Saf 7
    yehdî : hidayete erdirmez
  41842. 61-Saf 7
    el kavme : kavim
  41843. 61-Saf 7
    ez zâlimîne : zalimler
  41844. 61-Saf 8
    yurîdûne : istiyorlar, isterler
  41845. 61-Saf 8
    efvâhi-him : onların ağızları, ağızları
  41846. 61-Saf 8
    ve allâhu : ve Allah
  41847. 61-Saf 8
    ve lev : ve bile, olsa bile
  41848. 61-Saf 8
    kerihe : kerih gördü, hoşlanmadı
  41849. 61-Saf 8
    el kâfirûne : kâfirler
  41850. 61-Saf 9
    huve ellezî : o ..... dır
  41851. 61-Saf 9
    ersele : gönderdi
  41852. 61-Saf 9
    resûle-hu : onun resûlü, resûlü
  41853. 61-Saf 9
    bi el hudâ : hidayet ile
  41854. 61-Saf 9
    ve dîni el hakkı : ve Hakk'ın dîni, ezelî ve ebedî olan Allah'ın dîni
  41855. 61-Saf 9
    li yuzhire-hu : onu zahir (güçlü, kuvvetli ve üstün) kılmak için
  41856. 61-Saf 9
    ala ed dîni kulli-hî : dînlerin hepsinin üzerine
  41857. 61-Saf 9
    ve lev : ve bile, olsa bile
  41858. 61-Saf 9
    kerihe : kerih gördü, hoşlanmadı
  41859. 61-Saf 9
    el muşrikûne : müşrikler, şirk koşanlar, ortak koşanlar
  41860. 61-Saf 10
    eyyuhâ : ey
  41861. 61-Saf 10
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a inananlar
  41862. 61-Saf 10
    hel edullu-kum : size delil (rehber) olayım mı, size yol göstereyim mi
  41863. 61-Saf 10
    alâ ticâretin : ticarete (ticaret için)
  41864. 61-Saf 10
    elîmin : elîm, acı
  41865. 61-Saf 11
    tu'minûne : îmân edin
  41866. 61-Saf 11
    ve resûli-hî : ve onun resûlü
  41867. 61-Saf 11
    ve tucâhidûne : ve cihad edersiniz
  41868. 61-Saf 11
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  41869. 61-Saf 11
    emvâli-kum : sizin mallarınız
  41870. 61-Saf 11
    ve enfusi-kum : ve nefsleriniz, canlarınız
  41871. 61-Saf 11
    lekum : sizin için
  41872. 61-Saf 11
    ta'lemûne : biliyorsunuz
  41873. 61-Saf 12
    lekum : sizin için, sizi
  41874. 61-Saf 12
    zunûbe-kum : sizin günahlarınızı
  41875. 61-Saf 12
    ve yudhıl-kum : ve dahil eder, koyar
  41876. 61-Saf 12
    cennâtin : cennetler
  41877. 61-Saf 12
    tecrî : akar
  41878. 61-Saf 12
    el enhâru : nehirler
  41879. 61-Saf 12
    ve mesâkine : ve meskenler, konutlar
  41880. 61-Saf 12
    tayyibeten : hoş, temiz, güzel
  41881. 61-Saf 12
    cennâti adnin : adn cennetlerinde
  41882. 61-Saf 12
    like : işte bu
  41883. 61-Saf 12
    el fevzu : fevz, kurtuluştur
  41884. 61-Saf 12
    el azîmu : büyük
  41885. 61-Saf 13
    ve uhrâ : ve diğer, başka
  41886. 61-Saf 13
    tuhıbbûne-hâ : onu seversiniz
  41887. 61-Saf 13
    ve fethun : ve fetih
  41888. 61-Saf 13
    ve beşşiri : vejdele
  41889. 61-Saf 13
    el mû'minîne : mü'minler
  41890. 61-Saf 14
    eyyuhâ : ey
  41891. 61-Saf 14
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  41892. 61-Saf 14
    ensâra allâhi : Allah'ın yardımcıları
  41893. 61-Saf 14
    kemâ : gibi
  41894. 61-Saf 14
    le : dedi
  41895. 61-Saf 14
    îsâ ibnu meryeme : Meryemoğlu İsa
  41896. 61-Saf 14
    li el havâriyyîne : havarilere
  41897. 61-Saf 14
    men : kim
  41898. 61-Saf 14
    ensârî : benim yardımcılarım
  41899. 61-Saf 14
    le : dedi
  41900. 61-Saf 14
    el havâriyyûne : havariler
  41901. 61-Saf 14
    ensâru allâhi : Allah'ın yardımcıları
  41902. 61-Saf 14
    fe : böylece, o zaman, bunun üzerine
  41903. 61-Saf 14
    âmenet : îmân etti
  41904. 61-Saf 14
    ifetun : bir grup
  41905. 61-Saf 14
    min benî isrâîle : İsrailoğulları'ndan
  41906. 61-Saf 14
    ve keferet : ve inkâr etti
  41907. 61-Saf 14
    ifetun : bir grup
  41908. 61-Saf 14
    fe : böylece, o zaman, bunun üzerine
  41909. 61-Saf 14
    eyyednâ : destekledik
  41910. 61-Saf 14
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  41911. 61-Saf 14
    fe : böylece, o zaman, bunun üzerine
  41912. 61-Saf 14
    asbehû : oldular
  41913. 61-Saf 14
    zâhirîne : gâlip gelenler, üstün olanlar
  41914. 62-Cum'a 1
    yusebbihu : tespih eder, ediyor
  41915. 62-Cum'a 1
    es semâvâti : göklerde
  41916. 62-Cum'a 1
    ve mâ : ve şey, ne varsa, olanlar
  41917. 62-Cum'a 1
    el ardı : yeryüzünde
  41918. 62-Cum'a 1
    el meliki : malik, mülkün sahibi, söz sahibi
  41919. 62-Cum'a 1
    el kuddûsi : bütün noksan sıfatlardan uzak, münezzeh, mukaddes
  41920. 62-Cum'a 1
    el azîzi : azîz, üstün
  41921. 62-Cum'a 1
    el hakîmi : hakîmdir, hüküm ve hikmet sahibidir
  41922. 62-Cum'a 2
    huve ellezî : o ki
  41923. 62-Cum'a 2
    bease : beas etti, hayata getirdi, görevlendirdi
  41924. 62-Cum'a 2
    el ummiyyîne : ümmîlerin, okuma yazma bilmeyenlerin arasında
  41925. 62-Cum'a 2
    resûlen : resûl
  41926. 62-Cum'a 2
    yetlû : tilâvet eder, okuyup açıklar
  41927. 62-Cum'a 2
    aleyhim : onlara
  41928. 62-Cum'a 2
    ve yuzekkî-him : ve onları tezkiye eder, nefslerini tezkiye eder, temizler
  41929. 62-Cum'a 2
    ve yuallimu-hum(u) : ve onlara öğretir
  41930. 62-Cum'a 2
    el kitâbe : kitap
  41931. 62-Cum'a 2
    ve el hikmete : ve hikmet
  41932. 62-Cum'a 2
    ve in kânû : ve eğer onlar ..... iseler, sadece ..... idiler
  41933. 62-Cum'a 2
    le : elbette, gerçekten
  41934. 62-Cum'a 3
    ve âharîne : ve sonrakiler
  41935. 62-Cum'a 3
    lemyelhakû : henüz ilhak olmadılar, dahil olmadılar, katılmadılar
  41936. 62-Cum'a 3
    ve huve : ve o
  41937. 62-Cum'a 3
    el azîzu : azîz, üstün, güçlü
  41938. 62-Cum'a 3
    el hakîmu : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  41939. 62-Cum'a 4
    like : işte bu
  41940. 62-Cum'a 4
    men : kişi, kimse
  41941. 62-Cum'a 4
    yeşâu : diler
  41942. 62-Cum'a 4
    ve allâhu : ve Allah
  41943. 62-Cum'a 4
    el fadli : fazl, lütuf, kerem, fazl nuru
  41944. 62-Cum'a 4
    el azîmi : büyük
  41945. 62-Cum'a 5
    meselu : mesele, örnek, durum, hal
  41946. 62-Cum'a 5
    ellezîne : o kimseler, onlar
  41947. 62-Cum'a 5
    et tevrâte : Tevrat
  41948. 62-Cum'a 5
    summe : sonra
  41949. 62-Cum'a 5
    lem yahmilû-hâ : onu yüklenmez, onu taşımaz
  41950. 62-Cum'a 5
    ke : gibi
  41951. 62-Cum'a 5
    meseli : mesele, örnek, durum, hal
  41952. 62-Cum'a 5
    el himâri : merkep
  41953. 62-Cum'a 5
    esfâran : ciltlerle kitap
  41954. 62-Cum'a 5
    bi'se : ne kötü
  41955. 62-Cum'a 5
    meselu : mesele, örnek, durum, hal
  41956. 62-Cum'a 5
    el kavmi : kavim
  41957. 62-Cum'a 5
    ellezîne : onlar
  41958. 62-Cum'a 5
    kezzebû : yalanladılar
  41959. 62-Cum'a 5
    ve allâhu : ve Allah
  41960. 62-Cum'a 5
    yehdî : hidayete erdirmez
  41961. 62-Cum'a 5
    el kavme : kavmi
  41962. 62-Cum'a 5
    ez zâlimîne : zalimler
  41963. 62-Cum'a 6
    eyyuhâ : ey
  41964. 62-Cum'a 6
    ellezîne hâdû : yahudi olanlar, yahudiler
  41965. 62-Cum'a 6
    zeamtum : siz zannettiniz
  41966. 62-Cum'a 6
    enne-kum : sizin olduğunuzu
  41967. 62-Cum'a 6
    evliyâu : evliyalar, dostlar
  41968. 62-Cum'a 6
    en nâsi : insanlar
  41969. 62-Cum'a 6
    fe : öyleyse, o halde
  41970. 62-Cum'a 6
    temennevû : temenni edin
  41971. 62-Cum'a 6
    el mevte : ölüm
  41972. 62-Cum'a 6
    sâdikîne : sadıklar, doğru söyleyen kimseler
  41973. 62-Cum'a 7
    veyetemennevne-hû : ve onu temenni edemezler
  41974. 62-Cum'a 7
    ebeden : ebediyyen, hiçbir zaman
  41975. 62-Cum'a 7
    kaddemet : takdim ettiler
  41976. 62-Cum'a 7
    eydî-him : onların elleri
  41977. 62-Cum'a 7
    ve allâhu : ve Allah
  41978. 62-Cum'a 7
    bi ez zâlimîne : zalimleri
  41979. 62-Cum'a 8
    inne : muhakkak
  41980. 62-Cum'a 8
    el mevte : ölüm
  41981. 62-Cum'a 8
    ellezî : o ki, ki o
  41982. 62-Cum'a 8
    tefirrûne : siz kaçıyorsunuz
  41983. 62-Cum'a 8
    fe : o zaman, işte o
  41984. 62-Cum'a 8
    inne-hu : muhakkak ki o, o mutlaka
  41985. 62-Cum'a 8
    summe : sonra
  41986. 62-Cum'a 8
    tureddûne : döndürüleceksiniz
  41987. 62-Cum'a 8
    el gaybi : gayb, görünmeyen
  41988. 62-Cum'a 8
    ve eş şehâdeti : ve müşahede edilebilen, görülen
  41989. 62-Cum'a 8
    fe : o zaman, işte o
  41990. 62-Cum'a 8
    yunebbiu-kum : size haber verecek
  41991. 62-Cum'a 8
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  41992. 62-Cum'a 9
    eyyuhâ : ey
  41993. 62-Cum'a 9
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler, îmân edenler
  41994. 62-Cum'a 9
    izâ nûdiye : nida edildiği zaman, seslenildiği, çağrıldığı zaman
  41995. 62-Cum'a 9
    li es salâti : namaza, namaz için
  41996. 62-Cum'a 9
    min yevmi : (günlerden) ..... günü
  41997. 62-Cum'a 9
    el cumuati : cuma
  41998. 62-Cum'a 9
    fes'av (fe is'av) : o zaman, hemen koşun
  41999. 62-Cum'a 9
    ve zerû : ve bırakın
  42000. 62-Cum'a 9
    el bey'a : alışveriş
  42001. 62-Cum'a 9
    lekum : sizin için
  42002. 62-Cum'a 9
    ta'lemûne : biliyorsunuz, bilirsiniz
  42003. 62-Cum'a 10
    fe izâ : artık olduğu zaman
  42004. 62-Cum'a 10
    kudiyeti : kada edildi, kaza edildi, yerine getirdi, bitirdi
  42005. 62-Cum'a 10
    es salâtu : namaz
  42006. 62-Cum'a 10
    fe inteşirû : o zaman dağılın
  42007. 62-Cum'a 10
    el ardı : yeryüzünde
  42008. 62-Cum'a 10
    ve ibtegû : ve arayın, isteyin
  42009. 62-Cum'a 10
    ve uzkurû : ve zikredin
  42010. 62-Cum'a 10
    allâhe : Allah
  42011. 62-Cum'a 10
    kesîran : çok
  42012. 62-Cum'a 10
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  42013. 62-Cum'a 10
    tuflihûne : felâha, kurtuluşa erersiniz
  42014. 62-Cum'a 11
    ve izâ : ve olduğu zaman
  42015. 62-Cum'a 11
    raev : gördüler
  42016. 62-Cum'a 11
    ticâreten : bir ticaret
  42017. 62-Cum'a 11
    ev : veya
  42018. 62-Cum'a 11
    lehven : eğlence
  42019. 62-Cum'a 11
    ileyhâ : ona
  42020. 62-Cum'a 11
    ve terekû-ke : ve seni terkettiler, bıraktılar
  42021. 62-Cum'a 11
    imen : ayakta
  42022. 62-Cum'a 11
    inde allâhi : Allah'ın indinde, katında
  42023. 62-Cum'a 11
    min el lehvi : eğlenceden
  42024. 62-Cum'a 11
    ve min et ticâreti : ve ticaretten
  42025. 62-Cum'a 11
    ve allâhu : ve Allah
  42026. 62-Cum'a 11
    er râzıkîne : rızık verenler
  42027. 63-Münâfikûn 1
    e-ke : sana geldi
  42028. 63-Münâfikûn 1
    el munâfikûne : münafıklar, nifak çıkaranlar
  42029. 63-Münâfikûn 1
    neşhedu : biz şahadet ederiz
  42030. 63-Münâfikûn 1
    inne-ke : muhakkak ki sen
  42031. 63-Münâfikûn 1
    le resûlu allâhi : elbette Allah'ın elçisi, resûlü
  42032. 63-Münâfikûn 1
    ve allâhu : ve Allah
  42033. 63-Münâfikûn 1
    ya'lemu : bilir
  42034. 63-Münâfikûn 1
    inne-ke : muhakkak ki sen
  42035. 63-Münâfikûn 1
    le resûlu-hu : elbette onun elçisi, kendisinin resûlü
  42036. 63-Münâfikûn 1
    ve allâhu : ve Allah
  42037. 63-Münâfikûn 1
    yeşhedu : şahitlik eder
  42038. 63-Münâfikûn 1
    inne : muhakkak
  42039. 63-Münâfikûn 1
    el munâfikîne : münafıklar, nifak çıkaranlar
  42040. 63-Münâfikûn 1
    le kâzibûne : yalan söyleyenler, yalancılar
  42041. 63-Münâfikûn 2
    ittehazû : edindiler
  42042. 63-Münâfikûn 2
    eymâne-hum : kendi yeminleri
  42043. 63-Münâfikûn 2
    cunneten : kalkan, siper
  42044. 63-Münâfikûn 2
    fe saddû : böylece saptılar
  42045. 63-Münâfikûn 2
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  42046. 63-Münâfikûn 2
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  42047. 63-Münâfikûn 2
    e : kötü
  42048. 63-Münâfikûn 2
    ya'melûne : yapıyorlar
  42049. 63-Münâfikûn 3
    like : işte bu
  42050. 63-Münâfikûn 3
    bi enne-hum : onların ..... olmaları sebebiyle
  42051. 63-Münâfikûn 3
    âmenû : âmenû olmaları, îmân etmeleri
  42052. 63-Münâfikûn 3
    summe : sonra
  42053. 63-Münâfikûn 3
    keferû : küfre düştüler (düşmeleri)
  42054. 63-Münâfikûn 3
    fe tubia : bu sebeple tabedildi, mühürlendi
  42055. 63-Münâfikûn 3
    fe : artık
  42056. 63-Münâfikûn 3
    yefkahûne : fıkıh edemezler, idrak edemezler
  42057. 63-Münâfikûn 4
    ve izâ : ve o zaman
  42058. 63-Münâfikûn 4
    raeyte-hum : onları gördün
  42059. 63-Münâfikûn 4
    tu'cibu-ke : seni hayran bırakır, senin hoşuna gider, beğenirsin
  42060. 63-Münâfikûn 4
    ecsâmu-hum : onların cisimleri, bedenleri, vücut yapıları
  42061. 63-Münâfikûn 4
    ve in : ve eğer, ise
  42062. 63-Münâfikûn 4
    yekûlû : söylerler, konuşurlar
  42063. 63-Münâfikûn 4
    tesma' : dinlersin
  42064. 63-Münâfikûn 4
    keenne-hum : sanki onlar gibi
  42065. 63-Münâfikûn 4
    musennedetun : bir tarafa dayalı, yaslanmış
  42066. 63-Münâfikûn 4
    yahsebûne : zannederler
  42067. 63-Münâfikûn 4
    kulle : her zaman, her seferinde
  42068. 63-Münâfikûn 4
    aleyhim : onlara, üzerlerine, aleyhlerine
  42069. 63-Münâfikûn 4
    el aduvvu : düşman
  42070. 63-Münâfikûn 4
    fe ahzer-hum : artık onlardan sakının
  42071. 63-Münâfikûn 4
    tele-hum(u) : onları öldürsün, helâk etsin, kahretsin
  42072. 63-Münâfikûn 4
    ennâ : nasıl
  42073. 63-Münâfikûn 4
    yû'fekûne : çevriliyorlar, döndürülüyorlar
  42074. 63-Münâfikûn 5
    ve izâ : ve olduğu zaman
  42075. 63-Münâfikûn 5
    le : denildi
  42076. 63-Münâfikûn 5
    lehum : onlara
  42077. 63-Münâfikûn 5
    teâlev : geliniz
  42078. 63-Münâfikûn 5
    yestagfir : mağfiret dilesin
  42079. 63-Münâfikûn 5
    lekum : sizin için
  42080. 63-Münâfikûn 5
    resûlu allâhi : Allah'ın resûlü
  42081. 63-Münâfikûn 5
    levvev : alay ederek iki yana salladılar
  42082. 63-Münâfikûn 5
    ruûse-hum : onların başları, başlarını
  42083. 63-Münâfikûn 5
    ve raeyte-hum : ve sen onları gördün
  42084. 63-Münâfikûn 5
    yasuddûne : vazgeçiyorlar, yüz çeviriyorlar, kaçınıyorlar
  42085. 63-Münâfikûn 5
    ve hum : ve onlar
  42086. 63-Münâfikûn 5
    mustekbirûne : kibirlenenler, büyüklük taslayanlar
  42087. 63-Münâfikûn 6
    sevâun : musavi, bir, eşit, aynı
  42088. 63-Münâfikûn 6
    aleyhim : onlara, onlar için
  42089. 63-Münâfikûn 6
    estagferte : sen mağfiret diledin
  42090. 63-Münâfikûn 6
    lehum : onlar için
  42091. 63-Münâfikûn 6
    em : veya (olsa da olmasa da)
  42092. 63-Münâfikûn 6
    lem testagfir : sen dilemedin
  42093. 63-Münâfikûn 6
    lehum : onlar için
  42094. 63-Münâfikûn 6
    len : asla olmaz
  42095. 63-Münâfikûn 6
    yagfire allâhu : Allah mağfiret eder, bağışlar
  42096. 63-Münâfikûn 6
    lehum : onlara, onları
  42097. 63-Münâfikûn 6
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  42098. 63-Münâfikûn 6
    yehdî : hidayete erdirmez
  42099. 63-Münâfikûn 6
    el kavme : kavim
  42100. 63-Münâfikûn 6
    el fâsikîne : fasıklar
  42101. 63-Münâfikûn 7
    hum(u) ellezîne : onlar ki
  42102. 63-Münâfikûn 7
    yekûlûne : derler
  42103. 63-Münâfikûn 7
    alâ men : kimselere
  42104. 63-Münâfikûn 7
    inde : yanında
  42105. 63-Münâfikûn 7
    resûli allâhi : Allah'ın resûlü
  42106. 63-Münâfikûn 7
    yenfaddû : dağılıp gitsinler
  42107. 63-Münâfikûn 7
    ve li allâhi : ve Allah'ındır
  42108. 63-Münâfikûn 7
    es semâvâti : semalar, gökler
  42109. 63-Münâfikûn 7
    ve el ardi : ve arz, yeryüzü, yer
  42110. 63-Münâfikûn 7
    vekinne : ve lâkin, fakat, ancak
  42111. 63-Münâfikûn 7
    el munâfikîne : münafıklar
  42112. 63-Münâfikûn 7
    yefkahûne : fıkıh edemezler, idrak edemezler
  42113. 63-Münâfikûn 8
    yekûlûne : derler
  42114. 63-Münâfikûn 8
    le : mutlaka, elbette
  42115. 63-Münâfikûn 8
    in reca'nâ : eğer biz dönersek
  42116. 63-Münâfikûn 8
    ilâ el medîneti : medineye, şehre
  42117. 63-Münâfikûn 8
    le : mutlaka, elbette
  42118. 63-Münâfikûn 8
    yuhricenne : mutlaka çıkarır
  42119. 63-Münâfikûn 8
    el eazzu : daha azîz, daha güçlü olan
  42120. 63-Münâfikûn 8
    el ezelle : daha zelil, daha güçsüz olan
  42121. 63-Münâfikûn 8
    ve li allâhi : ve Allah'ın
  42122. 63-Münâfikûn 8
    el izzetu : izzet, güç
  42123. 63-Münâfikûn 8
    ve li resûli-hî : ve onun resûlünün
  42124. 63-Münâfikûn 8
    ve li el mu'minîne : ve mü'minlerin
  42125. 63-Münâfikûn 8
    vekinne : ve lâkin, ancak
  42126. 63-Münâfikûn 8
    el munâfikîne : münafıklar, nifak çıkaranlar
  42127. 63-Münâfikûn 9
    eyyuhâ : ey
  42128. 63-Münâfikûn 9
    ellezîne : onlar, olanlar
  42129. 63-Münâfikûn 9
    âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  42130. 63-Münâfikûn 9
    emvâlu-kum : sizin mallarınız
  42131. 63-Münâfikûn 9
    veevlâdu-kum : ve sizin evlâtlarınız
  42132. 63-Münâfikûn 9
    ve men : ve kim ise
  42133. 63-Münâfikûn 9
    yef'al : yapar
  42134. 63-Münâfikûn 9
    like : bu
  42135. 63-Münâfikûn 9
    fe : o zaman, o taktirde
  42136. 63-Münâfikûn 9
    ulâike : işte onlar
  42137. 63-Münâfikûn 9
    hum(u) el hâsirûne : hüsranda olanlar
  42138. 63-Münâfikûn 10
    ve enfikû : ve infâk edin
  42139. 63-Münâfikûn 10
    rezaknâ-kum : sizi rızıklandırdık
  42140. 63-Münâfikûn 10
    en ye'tiye : gelmesi
  42141. 63-Münâfikûn 10
    ehade-kum(u) : sizden birisi
  42142. 63-Münâfikûn 10
    el mevtu : ölüm
  42143. 63-Münâfikûn 10
    fe : o zaman
  42144. 63-Münâfikûn 10
    yekûle : söyler, der
  42145. 63-Münâfikûn 10
    lev lâ : eğer, keşke ..... olsa olmaz mı
  42146. 63-Münâfikûn 10
    ahharte-nî : beni tehir ettin, erteledin
  42147. 63-Münâfikûn 10
    ilâ ecelin : belirli bir süreye, bir zamana kadar
  42148. 63-Münâfikûn 10
    fe : böylece
  42149. 63-Münâfikûn 10
    assaddeka : sadaka veririm
  42150. 63-Münâfikûn 10
    ve ekun : ve ben olurum
  42151. 63-Münâfikûn 10
    min es sâlihîne : salihlerden
  42152. 63-Münâfikûn 11
    ve len : ve asla olmaz
  42153. 63-Münâfikûn 11
    nefsen : nefs, kimse
  42154. 63-Münâfikûn 11
    izâ câe : geldiği zaman
  42155. 63-Münâfikûn 11
    ecelu-hâ : onun eceli
  42156. 63-Münâfikûn 11
    ve allâhu : ve Allah
  42157. 63-Münâfikûn 11
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  42158. 64-Teğabün 1
    yusebbihu : tespih eder
  42159. 64-Teğabün 1
    es semâvâti : semalarda, göklerde
  42160. 64-Teğabün 1
    ve mâ : ve şeyler
  42161. 64-Teğabün 1
    el ardı : arzda, yeryüzünde, yerde
  42162. 64-Teğabün 1
    lehu : onun, ona
  42163. 64-Teğabün 1
    el mulku : mülk, sahiplik, idare
  42164. 64-Teğabün 1
    ve lehu : ve onun, ona
  42165. 64-Teğabün 1
    el hamdu : hamd, sena, övgü
  42166. 64-Teğabün 1
    ve huve : ve o
  42167. 64-Teğabün 1
    alâ kulli şey'in : herşeye
  42168. 64-Teğabün 2
    huve ellezî : o ki, odur
  42169. 64-Teğabün 2
    fe : oysa, halbuki, buna rağmen
  42170. 64-Teğabün 2
    ve min-kum : ve sizden (sizin) bir kısmınız
  42171. 64-Teğabün 2
    ve allâhu : ve Allah
  42172. 64-Teğabün 2
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  42173. 64-Teğabün 3
    es semâvâti : semalar, gökler
  42174. 64-Teğabün 3
    ve el arda : ve arz, yeryüzü, yer
  42175. 64-Teğabün 3
    bi el hakkı : hak ile
  42176. 64-Teğabün 3
    ve savvere-kum : ve size suret, şekil verdi
  42177. 64-Teğabün 3
    fe : sonra
  42178. 64-Teğabün 3
    ahsene : ahsen, enzel
  42179. 64-Teğabün 3
    suvere-kum : sizin suretiniz, şekliniz
  42180. 64-Teğabün 3
    ve ileyhi : ve ona
  42181. 64-Teğabün 3
    el masîru : varış, ulaşma
  42182. 64-Teğabün 4
    ya'lemu : bilir
  42183. 64-Teğabün 4
    es semâvâti : semalarda, göklerde
  42184. 64-Teğabün 4
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü, yer
  42185. 64-Teğabün 4
    ve ya'lemu : ve bilir
  42186. 64-Teğabün 4
    tusirrûne : gizliyorsunuz
  42187. 64-Teğabün 4
    ve mâ : ve şey, şeyler
  42188. 64-Teğabün 4
    tu'linûne : (aleni olarak) açıklıyorsunuz
  42189. 64-Teğabün 4
    ve allâhu : ve Allah
  42190. 64-Teğabün 4
    es sudûri : sadırlar, sineler, gönüller
  42191. 64-Teğabün 5
    e : mi
  42192. 64-Teğabün 5
    lem ye'ti-kum : size gelmedi
  42193. 64-Teğabün 5
    nebeû : haber
  42194. 64-Teğabün 5
    ellezîne : o kimseler, onlar
  42195. 64-Teğabün 5
    keferû : inkâr ettiler
  42196. 64-Teğabün 5
    fe zâkû : o zaman tattılar
  42197. 64-Teğabün 5
    vebâle : vebal, kötü netice
  42198. 64-Teğabün 5
    emri-him : onların işleri, işleri
  42199. 64-Teğabün 5
    ve lehum : ve onlar için vardır
  42200. 64-Teğabün 5
    elîmun : elîm, acı
  42201. 64-Teğabün 6
    like : işte bu
  42202. 64-Teğabün 6
    enne-hu : onların ..... olmaları
  42203. 64-Teğabün 6
    net : oldu
  42204. 64-Teğabün 6
    te'tî-him : onlara getirdi
  42205. 64-Teğabün 6
    bi el beyyinâti : açık delilleri
  42206. 64-Teğabün 6
    fe kâlû : o zaman dediler
  42207. 64-Teğabün 6
    e beşerun : bir beşer mi
  42208. 64-Teğabün 6
    yehdûne-nâ : bizi hidayete erdirecek
  42209. 64-Teğabün 6
    fe keferû : böylece inkâr ettiler
  42210. 64-Teğabün 6
    ve tevellev : ve yüz çevirdiler
  42211. 64-Teğabün 6
    vestagnâ : ve müstağni olduğunu gösterdi
  42212. 64-Teğabün 6
    ve allâhu : ve Allah
  42213. 64-Teğabün 7
    zeame : zanda bulundular
  42214. 64-Teğabün 7
    ellezîne : o kimseler, onlar
  42215. 64-Teğabün 7
    keferû : inkâr ettiler
  42216. 64-Teğabün 7
    en : olmak (mastar eki)
  42217. 64-Teğabün 7
    len : asla
  42218. 64-Teğabün 7
    belâ : hayır (olumsuz ifadeye, olumlu karşılık verilirken 'evet' anlamında kullanılır)
  42219. 64-Teğabün 7
    ve : andolsun (yemin anlamında)
  42220. 64-Teğabün 7
    le : elbette, mutlaka
  42221. 64-Teğabün 7
    tub'asunne : diriltileceksiniz
  42222. 64-Teğabün 7
    summe : sonra
  42223. 64-Teğabün 7
    le : elbette, mutlaka
  42224. 64-Teğabün 7
    tunebbeunne : mutlaka size haber verilecek
  42225. 64-Teğabün 7
    velike : vete bu, bu
  42226. 64-Teğabün 7
    yesîrun : kolay
  42227. 64-Teğabün 8
    fe : artık
  42228. 64-Teğabün 8
    ve resûli-hî : ve onun resûlüne
  42229. 64-Teğabün 8
    ve en nûri ellezî : ve nur ki
  42230. 64-Teğabün 8
    enzelnâ : biz indirdik
  42231. 64-Teğabün 8
    ve allâhu : ve Allah
  42232. 64-Teğabün 8
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  42233. 64-Teğabün 9
    yevme : gün
  42234. 64-Teğabün 9
    yecmeu-kum : sizi toplayacak
  42235. 64-Teğabün 9
    li yevmi : gün için
  42236. 64-Teğabün 9
    el cem'i : toplanma
  42237. 64-Teğabün 9
    like : işte bu (o)
  42238. 64-Teğabün 9
    yevmu : gün
  42239. 64-Teğabün 9
    et tegâbuni : aldanma, karşılıklı aldanış ve aldatma, dünyada aldananların ortaya çıkması
  42240. 64-Teğabün 9
    ve men : ve kim
  42241. 64-Teğabün 9
    ve ya'mel sâlihan : ve salih ameller, nefs tezkiyesi yapar
  42242. 64-Teğabün 9
    yukeffir : örter
  42243. 64-Teğabün 9
    seyyiâti-hî : onun günahları
  42244. 64-Teğabün 9
    ve yudhil-hu : ve onu dahil eder, sokar, koyar
  42245. 64-Teğabün 9
    cennâtin : cennetler
  42246. 64-Teğabün 9
    tecrî : akar
  42247. 64-Teğabün 9
    el enhâru : nehirler
  42248. 64-Teğabün 9
    hâlidîne : devamlı kalacak olanlar
  42249. 64-Teğabün 9
    ebeden : ebedî, ebediyyen
  42250. 64-Teğabün 9
    like : işte bu
  42251. 64-Teğabün 9
    el fevzu : fevz, kurtuluş
  42252. 64-Teğabün 9
    el azîmu : büyük
  42253. 64-Teğabün 10
    ve ellezîne : ve onlar
  42254. 64-Teğabün 10
    keferû : inkâr ettiler
  42255. 64-Teğabün 10
    ve kezzebû : ve yalanladılar
  42256. 64-Teğabün 10
    ulâike : işte onlar
  42257. 64-Teğabün 10
    ashâbu en nâri : ateş halkı, ateş ehli
  42258. 64-Teğabün 10
    hâlidîne : ebediyyen kalacak olanlar
  42259. 64-Teğabün 10
    ve bi'se : ve (ne) kötü
  42260. 64-Teğabün 10
    el masîru : varış yeri, ulaşılacak yer, ulaşılan yer
  42261. 64-Teğabün 11
    mâ asâbe : isabet etmez
  42262. 64-Teğabün 11
    min musîbetin : bir musîbet
  42263. 64-Teğabün 11
    ve men : ve kim
  42264. 64-Teğabün 11
    yehdi : hidayet eder, ulaşır
  42265. 64-Teğabün 11
    kalbe-hu : onun kalbi
  42266. 64-Teğabün 11
    ve allâhu : ve Allah
  42267. 64-Teğabün 11
    bi şey'in : şeyi
  42268. 64-Teğabün 12
    ve etîû : ve itaat edin
  42269. 64-Teğabün 12
    allâhe : Allah
  42270. 64-Teğabün 12
    ve etîû : ve itaat edin
  42271. 64-Teğabün 12
    er resûle : resûl
  42272. 64-Teğabün 12
    fe in : eğer hâlâ
  42273. 64-Teğabün 12
    tevelleytum : siz yüz çevirdiniz
  42274. 64-Teğabün 12
    fe : artık, bundan sonra
  42275. 64-Teğabün 12
    innemâ : sadece
  42276. 64-Teğabün 12
    alâ resûli-nâ : resûlümüzün üzerinde olan (sorumluluk)
  42277. 64-Teğabün 12
    el belâgu : tebliğ, açıklama
  42278. 64-Teğabün 12
    el mubînu : apaçık, açıkça
  42279. 64-Teğabün 13
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  42280. 64-Teğabün 13
    huve : o
  42281. 64-Teğabün 13
    ve alâ allâhi : ve Allah'a
  42282. 64-Teğabün 13
    fe : öyleyse, artık
  42283. 64-Teğabün 13
    li yetevekkel(i) : tevekkül etsinler
  42284. 64-Teğabün 13
    el mu'minûne : mü'minler
  42285. 64-Teğabün 14
    eyyuhâ : ey
  42286. 64-Teğabün 14
    ellezîne : o kimseler, onlar, olanlar
  42287. 64-Teğabün 14
    âmenû : îmân edenler, âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  42288. 64-Teğabün 14
    inne : muhakkak ki
  42289. 64-Teğabün 14
    min ezvâci-kum : sizin eşlerinizden
  42290. 64-Teğabün 14
    ve evlâdi-kum : ve sizin evlâtlarınız, çocuklarınız
  42291. 64-Teğabün 14
    aduvven : düşman
  42292. 64-Teğabün 14
    lekum : sizin için
  42293. 64-Teğabün 14
    fe ahzerû-hum : artık onlardan sakının
  42294. 64-Teğabün 14
    ve in ta'fû : ve eğer affederseniz
  42295. 64-Teğabün 14
    ve tasfehû : ve hoşgörürseniz, kusurlarına bakmazsanız
  42296. 64-Teğabün 14
    ve tagfirû : ve bağışlamak
  42297. 64-Teğabün 14
    fe : o taktirde
  42298. 64-Teğabün 14
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  42299. 64-Teğabün 15
    innemâ : ancak, fakat, oysa
  42300. 64-Teğabün 15
    emvalu-kum : sizin mallarınız
  42301. 64-Teğabün 15
    ve evlâdu-kum : ve sizin evlâtlarınız, çocuklarınız
  42302. 64-Teğabün 15
    fitnetun : fitne, imtihan, deneme
  42303. 64-Teğabün 15
    ve allâhu : ve Allah
  42304. 64-Teğabün 15
    inde-hu : onun yanında, katında
  42305. 64-Teğabün 15
    ecrun : ecir, karşılık
  42306. 64-Teğabün 16
    fe : artık
  42307. 64-Teğabün 16
    ittekû : takva sahibi olun
  42308. 64-Teğabün 16
    allâhe : Allah'a
  42309. 64-Teğabün 16
    isteta'tum : sizin gücünüz yetti, yapabildiniz
  42310. 64-Teğabün 16
    ve ismeû : ve dinleyin
  42311. 64-Teğabün 16
    ve etîû : ve itaat edin
  42312. 64-Teğabün 16
    ve enfikû : ve infâk edin, verin
  42313. 64-Teğabün 16
    li enfusi-kum : nefsiniz için, kendiniz için
  42314. 64-Teğabün 16
    ve men yûka : ve kim korursa, sakındırırsa
  42315. 64-Teğabün 16
    şuhha nefsi-hî : nefsinin cimriliği
  42316. 64-Teğabün 16
    fe : o taktirde
  42317. 64-Teğabün 16
    ulâike : işte onlar
  42318. 64-Teğabün 16
    hum(u) el muflihûne : onlar felâha erenlerdir
  42319. 64-Teğabün 17
    allâhe : Allah
  42320. 64-Teğabün 17
    hasenen : güzel
  42321. 64-Teğabün 17
    lekum : sizi, size
  42322. 64-Teğabün 17
    ve yagfir : ve mağfiret eder
  42323. 64-Teğabün 17
    lekum : sizi, size
  42324. 64-Teğabün 17
    ve allâhu : ve Allah
  42325. 64-Teğabün 17
    şekûrun : şekurdur, şükredilen, şükrün karşılığını veren
  42326. 64-Teğabün 18
    el gaybi : gayb, bilinmeyen, görünmeyen
  42327. 64-Teğabün 18
    ve eş şehâdeti : ve müşahede edilen, görünen
  42328. 64-Teğabün 18
    el azîzu : azîz (üstün ve güçlü)
  42329. 64-Teğabün 18
    el hakîmu : hakîm (hüküm ve hikmet sahibi)
  42330. 65-Talâk 1
    eyyuhâ : ey
  42331. 65-Talâk 1
    en nebiyyu : nebî
  42332. 65-Talâk 1
    en nisâe : kadınlar
  42333. 65-Talâk 1
    fe tallikû-hunne : o taktirde onları (kadınları) boşayın
  42334. 65-Talâk 1
    iddeti-hinne : kadınların üç adet (hayz hali) dönemi
  42335. 65-Talâk 1
    ve ahsû : ve sayın
  42336. 65-Talâk 1
    el iddete : muayyen miktar, belirli sayı, müddet (günlerin sayısı)
  42337. 65-Talâk 1
    ve ittekû : ve takva sahibi olun
  42338. 65-Talâk 1
    allâhe : Allah
  42339. 65-Talâk 1
    rabbe-kum : sizin Rabbiniz
  42340. 65-Talâk 1
    lâ tuhricû-hunne : onları (kadınları) çıkarmayın
  42341. 65-Talâk 1
    min buyûti-hinne : evlerinden
  42342. 65-Talâk 1
    veyahrucne : ve çıkmasınlar
  42343. 65-Talâk 1
    en ye'tîne : gelmeleri
  42344. 65-Talâk 1
    bi fâhişetin : fahişelik ile, kötülük ile, hayasızlık ile
  42345. 65-Talâk 1
    mubeyyinetin : açık, açıkça
  42346. 65-Talâk 1
    ve tilke : ve bu
  42347. 65-Talâk 1
    ve men : ve kim
  42348. 65-Talâk 1
    yeteadde : aşar
  42349. 65-Talâk 1
    hudûde : hudut, sınır
  42350. 65-Talâk 1
    fe : o taktirde
  42351. 65-Talâk 1
    zaleme : zulmetti
  42352. 65-Talâk 1
    nefse-hu : kendi nefsine
  42353. 65-Talâk 1
    tedrî : bilmezsin, bilemezsin
  42354. 65-Talâk 1
    lealle : umulur ki, belki, böylece
  42355. 65-Talâk 1
    allâhe : Allah
  42356. 65-Talâk 1
    ba'delike : bundan sonra
  42357. 65-Talâk 1
    emren : emir, iş, durum
  42358. 65-Talâk 2
    fe izâ : böylece, artık ..... olduğu zaman
  42359. 65-Talâk 2
    belagne : erişti
  42360. 65-Talâk 2
    ecele-hunne : onların belirliresi
  42361. 65-Talâk 2
    fe emsikû-hunne : bundan sonra onları tutun
  42362. 65-Talâk 2
    ev fârikû-hunne : veya onlardan ayrılın
  42363. 65-Talâk 2
    ve eşhidû : ve şahit olsun
  42364. 65-Talâk 2
    zevey : sahip
  42365. 65-Talâk 2
    ve ekîmû : ve yerine getirin
  42366. 65-Talâk 2
    eş şehâdete : şahitlik
  42367. 65-Talâk 2
    men : kimse(ler)
  42368. 65-Talâk 2
    ne : oldu
  42369. 65-Talâk 2
    ve el yevmi el âhiri : ve ahir güne, sonraki güne
  42370. 65-Talâk 2
    ve men : ve kim
  42371. 65-Talâk 2
    yettekı : takva sahibi olur
  42372. 65-Talâk 2
    allâhe : Allah
  42373. 65-Talâk 2
    yec'al : kılar, yapar
  42374. 65-Talâk 2
    lehu : ona
  42375. 65-Talâk 2
    mahrecen : çıkış yeri, yükselme yeri
  42376. 65-Talâk 3
    ve yerzuk-hu : ve onu rızıklandırır
  42377. 65-Talâk 3
    yahtesibu : hesaba katmadı
  42378. 65-Talâk 3
    ve men : ve kim
  42379. 65-Talâk 3
    yetevekkel : tevekkül eder
  42380. 65-Talâk 3
    fe huve : o zaman o
  42381. 65-Talâk 3
    inne : muhakkak
  42382. 65-Talâk 3
    allâhe : Allah
  42383. 65-Talâk 3
    emri-hî : kendi emrini
  42384. 65-Talâk 3
    ceale : kıldı, yaptı
  42385. 65-Talâk 3
    şey'in : şey
  42386. 65-Talâk 3
    kadren : kader, ölçü, miktar
  42387. 65-Talâk 4
    ve ellâî : ve onlar (o kadınlar)
  42388. 65-Talâk 4
    yeisne : kesilir
  42389. 65-Talâk 4
    min el mahîdı : hayzdan, adetten
  42390. 65-Talâk 4
    irtebtum : şüphe ettiniz
  42391. 65-Talâk 4
    fe : o zaman, o taktirde
  42392. 65-Talâk 4
    iddetu-hunne : onların iddetleri, müddetleri
  42393. 65-Talâk 4
    selâsetu : üç
  42394. 65-Talâk 4
    eşhurin : aylar
  42395. 65-Talâk 4
    ve ellâî : ve olanlar
  42396. 65-Talâk 4
    lem yahıdne : hayız görmeyen
  42397. 65-Talâk 4
    ve ulâtu : ve onlar (kadınlar)
  42398. 65-Talâk 4
    el ahmâli : yüklü olanlar, hamile olanlar
  42399. 65-Talâk 4
    ecelu-hunne : onların süreleri, müddetleri
  42400. 65-Talâk 4
    en yada'ne : bırakmak, doğurmak
  42401. 65-Talâk 4
    hamle-hunne : onların (kadınların) yükleri
  42402. 65-Talâk 4
    ve men : ve kim
  42403. 65-Talâk 4
    yettekı : takva sahibi olur
  42404. 65-Talâk 4
    allâhe : Allah'tan
  42405. 65-Talâk 4
    yec'al : kılar, yapar, sağlar
  42406. 65-Talâk 4
    lehu : onun için, ona
  42407. 65-Talâk 4
    min emri-hî : onun işinden, onun işinde
  42408. 65-Talâk 4
    yusren : kolaylık
  42409. 65-Talâk 5
    like : işte bu
  42410. 65-Talâk 5
    emru : emir
  42411. 65-Talâk 5
    enzele-hû : onu indirdi
  42412. 65-Talâk 5
    ileykum : size
  42413. 65-Talâk 5
    ve men : ve kim
  42414. 65-Talâk 5
    yettekı : takva sahibi olur
  42415. 65-Talâk 5
    allâhe : Allah
  42416. 65-Talâk 5
    yukeffir : örter
  42417. 65-Talâk 5
    seyyiâti-hî : onun günahları
  42418. 65-Talâk 5
    ve yu'zım : ve büyütür, azamî yapar, artırır
  42419. 65-Talâk 5
    lehû : onun
  42420. 65-Talâk 5
    ecren : ecir, mükâfat
  42421. 65-Talâk 6
    eskinû- hunne : onları (kadınları) iskân edin, oturtun
  42422. 65-Talâk 6
    sekentum : siz iskân oldunuz, siz ikâmet ettiniz, mesken edindiniz
  42423. 65-Talâk 6
    ve lâ tudârrû-hunne : ve onlara zarar vermeyin
  42424. 65-Talâk 6
    aleyhinne : onlara, onları
  42425. 65-Talâk 6
    ve in : ve eğer
  42426. 65-Talâk 6
    kunne : onlar (kadınlar) oldu
  42427. 65-Talâk 6
    fe : o taktirde, o zaman
  42428. 65-Talâk 6
    enfikû : infâk edin, nafaka verin
  42429. 65-Talâk 6
    aleyhinne : onlara
  42430. 65-Talâk 6
    yada'ne : koyar, bırakır, doğurur
  42431. 65-Talâk 6
    hamle- hunne : yükleri, bebekleri
  42432. 65-Talâk 6
    fe in : bundan sonra eğer
  42433. 65-Talâk 6
    erda'ne : emzirirlerse
  42434. 65-Talâk 6
    lekum : sizin için
  42435. 65-Talâk 6
    fe âtû-hunne : o taktirde, o zaman onlara verin
  42436. 65-Talâk 6
    ucûre-hunne : onların ücretleri
  42437. 65-Talâk 6
    ve i'temirû : ve görüşün
  42438. 65-Talâk 6
    beyne-kum : kendi aranızda
  42439. 65-Talâk 6
    ve in teâsertum : eğer bir güçlüğünüz olursa, zorlanırsanız
  42440. 65-Talâk 6
    fe : o taktirde, o zaman
  42441. 65-Talâk 6
    se-turdıu : emzirteceksin(iz)
  42442. 65-Talâk 6
    lehu : onu
  42443. 65-Talâk 7
    seatin : genişlik, bolluk, geniş imkânlar
  42444. 65-Talâk 7
    min seati-hi : geniş imkânlarından
  42445. 65-Talâk 7
    ve men : ve kim
  42446. 65-Talâk 7
    kudire : ölçülü taktir edildi, az verildi
  42447. 65-Talâk 7
    aleyhi : ona
  42448. 65-Talâk 7
    fe : artık, o taktirde
  42449. 65-Talâk 7
    yukellifu : mükellef tutmaz, sorumlu tutmaz
  42450. 65-Talâk 7
    nefsen : nefs, kimse
  42451. 65-Talâk 7
    se yec'alu : kılacak, verecek
  42452. 65-Talâk 7
    ba'de : sonra
  42453. 65-Talâk 7
    yusren : kolaylık
  42454. 65-Talâk 8
    ve keeyyin : ve nice, kaç tane
  42455. 65-Talâk 8
    min karyetin : ülkelerden, ülkeler, beldeler
  42456. 65-Talâk 8
    atet : emre itaatten çıkma, itaat etmedi
  42457. 65-Talâk 8
    an emri : emrinden
  42458. 65-Talâk 8
    ve rusuli-hî : ve onun resûlleri
  42459. 65-Talâk 8
    fesebnâ-hâ : bu sebeple onları hesaba çektik
  42460. 65-Talâk 8
    hisâben : hesap
  42461. 65-Talâk 8
    şedîden : şiddetli, çetin
  42462. 65-Talâk 8
    ve azzebnâ-hâ : ve ona azap ettik, onu (beldeyi, beldede olanları) azaplandırdık
  42463. 65-Talâk 8
    azâben : azap
  42464. 65-Talâk 8
    nukren : dehşetli, çok korkunç
  42465. 65-Talâk 9
    fe : artık, böylece
  42466. 65-Talâk 9
    vebâle : vebal, kötü netice, ağır ceza
  42467. 65-Talâk 9
    emri-hâ : onun işi, işi
  42468. 65-Talâk 9
    vene : ve oldu
  42469. 65-Talâk 9
    âkıbetu : akıbet, son
  42470. 65-Talâk 9
    emri-hâ : onun işi, işi
  42471. 65-Talâk 9
    husren : hüsran
  42472. 65-Talâk 10
    eadde : hazırladı
  42473. 65-Talâk 10
    lehum : onlara, onlar için
  42474. 65-Talâk 10
    azâben : azap
  42475. 65-Talâk 10
    şedîden : şiddetli
  42476. 65-Talâk 10
    fe ittekû : öyleyse, artık takva sahibi olun
  42477. 65-Talâk 10
    allâhe : Allah
  42478. 65-Talâk 10
    ulî el elbâbi : sırların sahipleri
  42479. 65-Talâk 10
    ellezîne : o kimseler, onlar
  42480. 65-Talâk 10
    âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler
  42481. 65-Talâk 10
    enzele : indirdi
  42482. 65-Talâk 10
    ileykum : size
  42483. 65-Talâk 10
    zikren : zikir, Kurân-ı Kerim
  42484. 65-Talâk 11
    resûlen : resûl
  42485. 65-Talâk 11
    yetlû : okur, okuyor
  42486. 65-Talâk 11
    aleykum : size
  42487. 65-Talâk 11
    mubeyyinâtin : açıklayarak
  42488. 65-Talâk 11
    li yuhrice : çıkarması için
  42489. 65-Talâk 11
    ellezîne : o kimseleri, onlar
  42490. 65-Talâk 11
    âmenû : âmenû oldular (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler)
  42491. 65-Talâk 11
    ve amilû es sâlihâti : ve salih ameller (nefsi ıslâh edici ameller) yaptılar
  42492. 65-Talâk 11
    min ez zulumâti : karanlıklardan
  42493. 65-Talâk 11
    ilâ en nûri : nura
  42494. 65-Talâk 11
    ve men : ve kim
  42495. 65-Talâk 11
    ve ya'mel : ve amel eder, yapar, işler
  42496. 65-Talâk 11
    cennâtin : cennetler
  42497. 65-Talâk 11
    tecrî : akmak
  42498. 65-Talâk 11
    el enhâru : nehirler
  42499. 65-Talâk 11
    hâlidîne : kalacak olanlar
  42500. 65-Talâk 11
    ebeden : ebedî
  42501. 65-Talâk 11
    kad ahsene : enzeli olmuştur
  42502. 65-Talâk 11
    lehu : onun için
  42503. 65-Talâk 12
    ellezî : o ki
  42504. 65-Talâk 12
    seb'a : yedi
  42505. 65-Talâk 12
    semâvâtin : semalar, gökler, gök katları
  42506. 65-Talâk 12
    ve min el ardı : ve arzdan, yerden
  42507. 65-Talâk 12
    misle-hunne : onların misli kadar
  42508. 65-Talâk 12
    yetenezzelu : durmadan iner
  42509. 65-Talâk 12
    el emru : emir, iş
  42510. 65-Talâk 12
    beyne-hunne : onların arasında
  42511. 65-Talâk 12
    li ta'lemû : sizin bilmeniz için
  42512. 65-Talâk 12
    enne : olduğu
  42513. 65-Talâk 12
    allâhe : Allah
  42514. 65-Talâk 12
    alâ kulli şey'in : herşeye
  42515. 65-Talâk 12
    ve enne : ve olduğu
  42516. 65-Talâk 12
    allâhe : Allah
  42517. 65-Talâk 12
    ehâta : ihata eti, kuşattı
  42518. 65-Talâk 12
    bi kulli şey'in : herşeyi
  42519. 65-Talâk 12
    ilmen : ilim olarak, ilim ile
  42520. 66-Tahrim 1
    eyyuhâ : ey
  42521. 66-Tahrim 1
    en nebiyyu : nebî
  42522. 66-Tahrim 1
    lime : neden, niçin
  42523. 66-Tahrim 1
    ehalle : helâl kıldı
  42524. 66-Tahrim 1
    leke : senin için, sana
  42525. 66-Tahrim 1
    tebtegî : isteyerek, arayarak
  42526. 66-Tahrim 1
    merdâte : hoşnutluk, rıza
  42527. 66-Tahrim 1
    ezvâci-ke : senin eşlerin
  42528. 66-Tahrim 1
    ve allâhu : ve Allah
  42529. 66-Tahrim 2
    lekum : sizin için, size
  42530. 66-Tahrim 2
    tehillete : çözülmesi
  42531. 66-Tahrim 2
    eymâni-kum : yeminleriniz
  42532. 66-Tahrim 2
    ve allâhu : ve Allah
  42533. 66-Tahrim 2
    mevlâ-kum : sizin mevlânız, dostunuz
  42534. 66-Tahrim 2
    ve huve : ve o
  42535. 66-Tahrim 2
    el alîmu : en iyi bilen
  42536. 66-Tahrim 2
    el hakîmu : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  42537. 66-Tahrim 3
    ve iz : ve olmuştu
  42538. 66-Tahrim 3
    eserre : sır verdi, gizliceyledi
  42539. 66-Tahrim 3
    en nebiyyu : peygamber
  42540. 66-Tahrim 3
    ezvâci-hî : onun zevceleri, eşleri
  42541. 66-Tahrim 3
    hadîsen : söz
  42542. 66-Tahrim 3
    fe lemmâ : olunca
  42543. 66-Tahrim 3
    nebbeet : haber verdi
  42544. 66-Tahrim 3
    ve azhere-hu : ve onu zahir kıldı, izhar etti, bildirdi
  42545. 66-Tahrim 3
    aleyhi : ona
  42546. 66-Tahrim 3
    arrefe : tanıttı, bildirdi, anlattı
  42547. 66-Tahrim 3
    ve a'rada : ve yüz çevirdi, vazgeçti
  42548. 66-Tahrim 3
    fe lemmâ : olunca, olduğu zaman
  42549. 66-Tahrim 3
    nebbee-hâ : onu haber verdi
  42550. 66-Tahrim 3
    let : dedi
  42551. 66-Tahrim 3
    men : kim
  42552. 66-Tahrim 3
    enbee-ke : sana haber verdi
  42553. 66-Tahrim 3
    le : dedi
  42554. 66-Tahrim 3
    nebbeeniye (nebbee-nî) : bana haber verdi
  42555. 66-Tahrim 3
    el alîmu : en iyi bilen
  42556. 66-Tahrim 3
    el habîru : habîr olan, herşeyden haberdar olan
  42557. 66-Tahrim 4
    tetûbâ : siz ikiniz tövbe etseniz (ki, mutlaka etmelisiniz)
  42558. 66-Tahrim 4
    fe kad : çünkü olmuştu
  42559. 66-Tahrim 4
    ve in : ve eğer
  42560. 66-Tahrim 4
    tezâherâ : yardımlaşırsanız
  42561. 66-Tahrim 4
    aleyhi : ona (karşı)
  42562. 66-Tahrim 4
    fe : o zaman, o taktirde
  42563. 66-Tahrim 4
    inne : muhakkak
  42564. 66-Tahrim 4
    allâhe : Allah
  42565. 66-Tahrim 4
    huve : o
  42566. 66-Tahrim 4
    mevlâ-hu : onun mevlâsı
  42567. 66-Tahrim 4
    ve cibrîlu : ve Cibril
  42568. 66-Tahrim 4
    ve sâlihu : ve salih olanlar
  42569. 66-Tahrim 4
    el mu'minîne : mü'minler
  42570. 66-Tahrim 4
    ve el melâiketu : ve melekler
  42571. 66-Tahrim 4
    ba'delike : bundan sonra
  42572. 66-Tahrim 5
    tallaka-kunne : sizi boşadı
  42573. 66-Tahrim 5
    en yubdile-hû : ona (onun için ..... yerine) değiştirmesi
  42574. 66-Tahrim 5
    ezvâcen : zevceler, eşler
  42575. 66-Tahrim 5
    hayren : daha hayırlı
  42576. 66-Tahrim 5
    min-kunne : sizden
  42577. 66-Tahrim 5
    seyyibâtin : dul kadınlar
  42578. 66-Tahrim 5
    ve ebkâren : ve bekâr, bakire kadınlar
  42579. 66-Tahrim 6
    eyyuhâ : ey
  42580. 66-Tahrim 6
    ellezîne : o kimseler, onlar
  42581. 66-Tahrim 6
    âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  42582. 66-Tahrim 6
    enfuse-kum : kendinizi, nefslerinizi
  42583. 66-Tahrim 6
    ve ehlî-kum : ve yakınlarınızı
  42584. 66-Tahrim 6
    ren : ateşten
  42585. 66-Tahrim 6
    en nâsu : insanlar
  42586. 66-Tahrim 6
    ve el hicâretu : ve taşlar
  42587. 66-Tahrim 6
    aleyhâ : onun üzerindeki
  42588. 66-Tahrim 6
    melâiketun : melekler
  42589. 66-Tahrim 6
    lâ ya'sûne allâhe : Allah'a asi olmazlar, isyan etmezler
  42590. 66-Tahrim 6
    emere-hum : onlara emretti
  42591. 66-Tahrim 6
    ve yef'alûne : ve yaparlar
  42592. 66-Tahrim 6
    yu'merûne : emrolundular
  42593. 66-Tahrim 7
    eyyuhâ : ey
  42594. 66-Tahrim 7
    ellezîne keferû : inkâr edenler
  42595. 66-Tahrim 7
    lâ ta'tezirû : özür beyan etmeyin
  42596. 66-Tahrim 7
    el yevme : o gün
  42597. 66-Tahrim 7
    innemâ : sadece, yalnız
  42598. 66-Tahrim 7
    tuczevne : cezalandırılırsınız, cezalandırılacaksınız
  42599. 66-Tahrim 7
    ta'melûne : siz yapıyorsunuz
  42600. 66-Tahrim 8
    eyyuhâ : ey
  42601. 66-Tahrim 8
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar
  42602. 66-Tahrim 8
    tevbeten nasûhan : nasuh tövbesi
  42603. 66-Tahrim 8
    en yukeffire : örtmesi (mastar)
  42604. 66-Tahrim 8
    seyyiâti-kum : kötülükleriniz, günahlarınız
  42605. 66-Tahrim 8
    ve yudhile-kum : ve sizi dahil eder, koyar
  42606. 66-Tahrim 8
    cennâtin : cennetler
  42607. 66-Tahrim 8
    tecrî : akar
  42608. 66-Tahrim 8
    el enhâru : nehirler
  42609. 66-Tahrim 8
    yevme : o gün
  42610. 66-Tahrim 8
    nebiyye : peygamber
  42611. 66-Tahrim 8
    ve ellezîne âmenû : ve âmenû olanlar
  42612. 66-Tahrim 8
    mea-hu : onunla beraber
  42613. 66-Tahrim 8
    yes'â : koşar
  42614. 66-Tahrim 8
    beyne eydî-him : onların elleri arasında, önlerinde
  42615. 66-Tahrim 8
    ve bi eymâni-him : ve onların sağlarında
  42616. 66-Tahrim 8
    yekûlûne : derler
  42617. 66-Tahrim 8
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  42618. 66-Tahrim 8
    etmim : tamamla
  42619. 66-Tahrim 8
    lenâ : bize
  42620. 66-Tahrim 8
    re-nâ : nurumuz
  42621. 66-Tahrim 8
    ve igfir-lenâ : ve bizi mağfiret et (günahlarımızı sevaba çevir)
  42622. 66-Tahrim 8
    inne-ke : muhakkak ki sen
  42623. 66-Tahrim 8
    alâ kulli şey'in : herşeye
  42624. 66-Tahrim 9
    eyyuhâ : ey
  42625. 66-Tahrim 9
    en nebiyyu : nebî
  42626. 66-Tahrim 9
    el kuffâre : kâfirler
  42627. 66-Tahrim 9
    ve el munâfikîne : ve münafıklar
  42628. 66-Tahrim 9
    ve igluz : ve galiz ol, sert davran
  42629. 66-Tahrim 9
    aleyhim : onlara
  42630. 66-Tahrim 9
    ve me'vâ-hum : ve onların barınacağı yer, sığınacağı yer
  42631. 66-Tahrim 9
    cehennemu : cehennem
  42632. 66-Tahrim 9
    ve bi'se : ve ne kötü
  42633. 66-Tahrim 9
    el masîru : varış yeri, ulaşılacak yer
  42634. 66-Tahrim 10
    darabe \n(darabe meselen) : vurdu, vurguladı \n: (misal getirmek, örnek vermek)
  42635. 66-Tahrim 10
    meselen : misal, örnek
  42636. 66-Tahrim 10
    li ellezîne keferû : inkâr edenlere, kâfirlere
  42637. 66-Tahrim 10
    imreete nûhin : Nuh'un hanımı
  42638. 66-Tahrim 10
    ve imreete lûtin : ve Lut'un hanımı
  42639. 66-Tahrim 10
    netâ : ikisi idi
  42640. 66-Tahrim 10
    tahte : altında
  42641. 66-Tahrim 10
    abdeyni : iki kul
  42642. 66-Tahrim 10
    fe : böyleyken, fakat
  42643. 66-Tahrim 10
    netâ humâ : ikisi hainlik etti, ihanet etti
  42644. 66-Tahrim 10
    fe lem yugnîyâ : bu yüzden ikisine bir fayda (yarar) olmadı
  42645. 66-Tahrim 10
    şey'en : bir şey
  42646. 66-Tahrim 10
    vele : ve denildi
  42647. 66-Tahrim 10
    edhulâ : ikiniz girin
  42648. 66-Tahrim 10
    enre : ateş
  42649. 66-Tahrim 10
    mea : beraber
  42650. 66-Tahrim 10
    ed dâhilîne : dahil olanlar, girenler
  42651. 66-Tahrim 11
    ve darabe : ve vurdu, vurguladı
  42652. 66-Tahrim 11
    (darabe meselen) : (misal getirmek, örnek vermek)
  42653. 66-Tahrim 11
    meselen : misal, örnek
  42654. 66-Tahrim 11
    li ellezîne âmenû : âmenû olanlara, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenlere
  42655. 66-Tahrim 11
    emreete : hanımı
  42656. 66-Tahrim 11
    fir'avne : firavun
  42657. 66-Tahrim 11
    iz kâlet : demişti
  42658. 66-Tahrim 11
    inde-ke : senin yanında, senin katında
  42659. 66-Tahrim 11
    beyten : bir ev
  42660. 66-Tahrim 11
    el cenneti : cennette
  42661. 66-Tahrim 11
    ve necci-nî : ve beni kurtar
  42662. 66-Tahrim 11
    min fir'avne : firavundan
  42663. 66-Tahrim 11
    ve ameli-hî : ve onun yaptıkları
  42664. 66-Tahrim 11
    ve necci-nî : ve beni kurtar
  42665. 66-Tahrim 11
    min el kavmi : kavminden
  42666. 66-Tahrim 11
    ez zâlimîne : zalimler
  42667. 66-Tahrim 12
    ve meryem(e) : Meryem
  42668. 66-Tahrim 12
    ibnete : kızı
  42669. 66-Tahrim 12
    imrâne : imran
  42670. 66-Tahrim 12
    elletî : ki o
  42671. 66-Tahrim 12
    ahsanet : ahsen, enzel idi
  42672. 66-Tahrim 12
    ferce-hâ : onun iffeti
  42673. 66-Tahrim 12
    fe : bu yüzden, bu sebeple
  42674. 66-Tahrim 12
    nefahnâ : biz üfledik
  42675. 66-Tahrim 12
    ve saddakat : ve tasdik etti
  42676. 66-Tahrim 12
    bi kelimâti : sözlerini
  42677. 66-Tahrim 12
    ve kutubi-hi : ve onun kitaplarını
  42678. 66-Tahrim 12
    venet : ve idi, oldu
  42679. 66-Tahrim 12
    min el kânitîne : kanitin olanlardan
  42680. 67-Mülk 1
    tebâreke : mübarek, çok yüce, mukaddes, bereket ve hayır sahibi
  42681. 67-Mülk 1
    ellezî : o ki, o
  42682. 67-Mülk 1
    bi yedi-hi : onun elinde, kudretinde
  42683. 67-Mülk 1
    el mulku : mülk, idare
  42684. 67-Mülk 1
    ve huve : ve o
  42685. 67-Mülk 1
    alâ kulli şey'in : herşeye
  42686. 67-Mülk 2
    ellezî : o ki, o
  42687. 67-Mülk 2
    el mevte : ölüm
  42688. 67-Mülk 2
    ve el hayâte : ve hayat
  42689. 67-Mülk 2
    li yebluve-kum : sizi imtihan etmek için
  42690. 67-Mülk 2
    eyyu-kum : sizin hanginiz, hanginiz
  42691. 67-Mülk 2
    ahsenu : daha güzel, enzel
  42692. 67-Mülk 2
    amelen : amel
  42693. 67-Mülk 2
    ve huve : ve o
  42694. 67-Mülk 2
    el azîzu : azîz
  42695. 67-Mülk 2
    el gafûru : gafûr, mağfiret eden, günahları sevaba çeviren
  42696. 67-Mülk 3
    ellezî : o ki, o
  42697. 67-Mülk 3
    seb'a : yedi
  42698. 67-Mülk 3
    semâvâtin : semalar, gök katları
  42699. 67-Mülk 3
    terâ : göremezsin
  42700. 67-Mülk 3
    er rahmâni : rahmân
  42701. 67-Mülk 3
    min tefâvutin : bir uyumsuzluk, düzensizlik
  42702. 67-Mülk 3
    fe : öyleyse, haydi
  42703. 67-Mülk 3
    el basara : bakış
  42704. 67-Mülk 3
    hel : var mı, mi
  42705. 67-Mülk 3
    terâ : görüyorsun
  42706. 67-Mülk 4
    summe : sonra
  42707. 67-Mülk 4
    el basara : bakış
  42708. 67-Mülk 4
    kerreteyni : iki kere, iki defa, defalarca
  42709. 67-Mülk 4
    yenkalib : döner
  42710. 67-Mülk 4
    ileyke : sana
  42711. 67-Mülk 4
    el basaru : bakış
  42712. 67-Mülk 4
    sien : şaşkın, hayretle, aciz olarak
  42713. 67-Mülk 4
    ve huve : ve o
  42714. 67-Mülk 5
    ve lekad : ve andolsun
  42715. 67-Mülk 5
    zeyyennâ : süsledik
  42716. 67-Mülk 5
    es semâe : sema, gökyüzü
  42717. 67-Mülk 5
    ed dunyâ : dünya
  42718. 67-Mülk 5
    bi mesâbîha : lâmbalarla, kandillerle
  42719. 67-Mülk 5
    ve cealnâ-hâ : ve biz onu kıldık
  42720. 67-Mülk 5
    rucûmen : taşlar
  42721. 67-Mülk 5
    eş şeyâtîni : şeytanlar
  42722. 67-Mülk 5
    ve a'tednâ : ve biz hazırladık
  42723. 67-Mülk 5
    lehum : onlar için
  42724. 67-Mülk 5
    azâbe : azap
  42725. 67-Mülk 5
    es saîri : alevli ateş
  42726. 67-Mülk 6
    ve li ellezîne : ve onlar için
  42727. 67-Mülk 6
    keferû : inkâr ettiler
  42728. 67-Mülk 6
    cehenneme : cehennem
  42729. 67-Mülk 6
    ve bi'se : ve ne kötü
  42730. 67-Mülk 6
    el masîru : ulaşılan makam, ulaşılan yer, varış yeri
  42731. 67-Mülk 7
    semiû : işittiler
  42732. 67-Mülk 7
    lehâ : onun
  42733. 67-Mülk 7
    şehîkan : uğultusu, gürlemesi
  42734. 67-Mülk 7
    ve hiye : ve o
  42735. 67-Mülk 7
    tefûru : kaynayan, kaynar halde
  42736. 67-Mülk 8
    tekâdu : az kalsın, neredeyse
  42737. 67-Mülk 8
    temeyyezu : çatlayacak, parçalanacak
  42738. 67-Mülk 8
    min el gayzi : öfkeden
  42739. 67-Mülk 8
    kullemâ : her defasında
  42740. 67-Mülk 8
    ulkiye : atılır
  42741. 67-Mülk 8
    fevcun : bölük, grup
  42742. 67-Mülk 8
    seele-hum : onlara sordu
  42743. 67-Mülk 8
    hazenetu-hâ : onun bekçileri
  42744. 67-Mülk 8
    e : mi
  42745. 67-Mülk 8
    lem ye'ti-kum : size gelmedi
  42746. 67-Mülk 8
    nezîrun : nezir, uyarıcı
  42747. 67-Mülk 9
    belâ : bilâkis, evet
  42748. 67-Mülk 9
    e-nâ : bize geldi
  42749. 67-Mülk 9
    nezîrun : bir nezir, uyarıcı
  42750. 67-Mülk 9
    fe kezzebnâ : fakat biz yalanladık
  42751. 67-Mülk 9
    ve kulnâ : ve biz dedik
  42752. 67-Mülk 9
    nezzele : indirmedi
  42753. 67-Mülk 9
    min şey'in : bir şey
  42754. 67-Mülk 9
    entum : siz
  42755. 67-Mülk 9
    kebîrin : büyük
  42756. 67-Mülk 10
    ve kâlû : ve dediler
  42757. 67-Mülk 10
    lev : şâyet, eğer
  42758. 67-Mülk 10
    nesmeu : işitiriz
  42759. 67-Mülk 10
    ev : veya
  42760. 67-Mülk 10
    es saîri : alevli ateş
  42761. 67-Mülk 11
    fe i'terefû : itiraf ettiler
  42762. 67-Mülk 11
    bi zenbi-him : kendi günahlarını
  42763. 67-Mülk 11
    fe : o zaman, artık
  42764. 67-Mülk 11
    es saîri : alevli ateş
  42765. 67-Mülk 12
    inne ellezîne : muhakkak ki onlar
  42766. 67-Mülk 12
    yahşevne : huşû duyarlar
  42767. 67-Mülk 12
    rabbe-hum : Rab'lerine
  42768. 67-Mülk 12
    bi el gaybi : gaybda
  42769. 67-Mülk 12
    lehum : onlar için, onlara vardır
  42770. 67-Mülk 12
    magfiretun : mağfiret, günahların sevaba çevrilmesi, bağışlanma
  42771. 67-Mülk 12
    ve ecrun : ve ecir, mükâfat
  42772. 67-Mülk 12
    kebîrun : büyük
  42773. 67-Mülk 13
    ve esirrû : ve gizleyin
  42774. 67-Mülk 13
    kavle-kum : sözünüz
  42775. 67-Mülk 13
    ev : veya
  42776. 67-Mülk 13
    icherû : açıklayın, cehri olarak söyleyin
  42777. 67-Mülk 13
    inne-hu : muhakkak ki o
  42778. 67-Mülk 13
    es sudûri : sadırlar, sineler, göğüsler, gönüller
  42779. 67-Mülk 14
    e lâ ya'lemu : bilmez mi
  42780. 67-Mülk 14
    men halaka : yaratan kimse
  42781. 67-Mülk 14
    ve huve : ve o
  42782. 67-Mülk 14
    el latîfu : lâtif
  42783. 67-Mülk 14
    el habîru : habîrdir, haberdar olandır
  42784. 67-Mülk 15
    huve ellezî : ki o ...dır
  42785. 67-Mülk 15
    ceale : kıldı
  42786. 67-Mülk 15
    lekum : sizin için
  42787. 67-Mülk 15
    el arda : arz, yeryüzü
  42788. 67-Mülk 15
    zelûlen : zelil, boynu eğik, emre amade
  42789. 67-Mülk 15
    femşû : artık yürüyün
  42790. 67-Mülk 15
    menâkibi- hâ : onun omuzlarında, üzerinde (dağlarda, kıyılarda)
  42791. 67-Mülk 15
    ve kulû : ve yeyin
  42792. 67-Mülk 15
    ve ileyhi : ve ona
  42793. 67-Mülk 15
    en nuşûru : neşir, öldükten sonra tekrar dirilip ayağa kalkma, yeniden var olup huzurunda toplanma
  42794. 67-Mülk 16
    e emintum : emin mi oldunuz
  42795. 67-Mülk 16
    men : kim, kimse, kişi
  42796. 67-Mülk 16
    es semâi : semada, gökyüzünde
  42797. 67-Mülk 16
    en yahsife : (yere) geçirmek
  42798. 67-Mülk 16
    el arda : arz, yeryüzü, yer
  42799. 67-Mülk 16
    fe izâ : o zaman olunca
  42800. 67-Mülk 16
    hiye : o
  42801. 67-Mülk 16
    temûru : sarsılır, sallanır
  42802. 67-Mülk 17
    em : yoksa
  42803. 67-Mülk 17
    emintum : siz emin mi oldunuz
  42804. 67-Mülk 17
    men : kimse
  42805. 67-Mülk 17
    es semâi : semada, gökyüzünde
  42806. 67-Mülk 17
    en yursile : göndermek
  42807. 67-Mülk 17
    aleykum : sizin üzerinize
  42808. 67-Mülk 17
    fe : o zaman
  42809. 67-Mülk 17
    se-ta'lemûne : yakında öğreneceksiniz, bileceksiniz
  42810. 67-Mülk 17
    keyfe : nasıl
  42811. 67-Mülk 17
    nezîri : benim uyarım, uyarmam
  42812. 67-Mülk 18
    ve lekad : ve andolsun
  42813. 67-Mülk 18
    kezzebe : yalanladı
  42814. 67-Mülk 18
    ellezîne : onlar, olanlar
  42815. 67-Mülk 18
    fe : o zaman
  42816. 67-Mülk 18
    keyfe : nasıl
  42817. 67-Mülk 18
    ne : oldu, idi
  42818. 67-Mülk 18
    nekîri : inkarım (azabım)
  42819. 67-Mülk 19
    e ve lem yerev ilâ : ve görmüyorlar mı (...a bakmıyorlar mı)
  42820. 67-Mülk 19
    et tayri : kuşlar
  42821. 67-Mülk 19
    fevka-hum : onların üstünde
  42822. 67-Mülk 19
    ve yakbıdne : ve açıp kapayan, kanat çırpan
  42823. 67-Mülk 19
    mâ yumsiku-hunne : onları (havada) tutmaz (düşmekten alıkoymaz)
  42824. 67-Mülk 19
    illâ er rahmânu : Rahmân'dan başkası
  42825. 67-Mülk 19
    inne-hu : muhakkak ki o
  42826. 67-Mülk 19
    bi kulli şey'in : herşeyi
  42827. 67-Mülk 20
    em : yoksa, yahut, veya
  42828. 67-Mülk 20
    men : kim, kimler
  42829. 67-Mülk 20
    ellezî : ki o
  42830. 67-Mülk 20
    huve : o
  42831. 67-Mülk 20
    lekum : size
  42832. 67-Mülk 20
    min dûni er rahmâni : Rahmân'dan başka
  42833. 67-Mülk 20
    el kâfirûne : kâfirler
  42834. 67-Mülk 21
    em : yoksa, veya, ya da
  42835. 67-Mülk 21
    men : kişi, kimse, kim(ler)
  42836. 67-Mülk 21
    hâzâ ellezî : o
  42837. 67-Mülk 21
    yerzuku-kum : rızkınızı
  42838. 67-Mülk 21
    emseke : tuttu, vermedi
  42839. 67-Mülk 21
    bel : bilâkis, hayır (evet)
  42840. 67-Mülk 21
    leccû : ısrarla devam ettiler
  42841. 67-Mülk 21
    ve nufûrin : ve uzak durma, nefret
  42842. 67-Mülk 22
    e : mi
  42843. 67-Mülk 22
    fe : öyleyse
  42844. 67-Mülk 22
    men : kimse
  42845. 67-Mülk 22
    yemşî : yürür
  42846. 67-Mülk 22
    mukibben : tökezleyen, sürünen
  42847. 67-Mülk 22
    vechi-hî : yüzü üzerinde, yüzüstü
  42848. 67-Mülk 22
    ehdâ : daha çok hidayete eren
  42849. 67-Mülk 22
    em men : yoksa kim
  42850. 67-Mülk 22
    yemşî : yürür
  42851. 67-Mülk 22
    seviyyen : düzgün (dimdik, seviyeli)
  42852. 67-Mülk 22
    sırâtın mustekîmin : Sıratı Mustakîm, Allah'a ulaştıran yol
  42853. 67-Mülk 23
    huve ellezî : o ki
  42854. 67-Mülk 23
    ensee-kum : sizi inşa etti, yoktan yarattı
  42855. 67-Mülk 23
    ve ceale : ve kıldı, yaptı, verdi
  42856. 67-Mülk 23
    lekum(u) : sizin için, size
  42857. 67-Mülk 23
    es sem'a : işitme hassası
  42858. 67-Mülk 23
    ve el ebsâre : verme hassası
  42859. 67-Mülk 23
    ve el ef'idete : ve fuad hassası, idrak etme hassası, gönül
  42860. 67-Mülk 23
    kalîlen : az
  42861. 67-Mülk 23
    teşkurûne : şükrediyorsunuz
  42862. 67-Mülk 24
    huve ellezî : o ki
  42863. 67-Mülk 24
    zeree-kum : sizi çoğaltıp yaydı
  42864. 67-Mülk 24
    el ardı : arzda, yeryüzünde
  42865. 67-Mülk 24
    ve ileyhi : ve ona
  42866. 67-Mülk 24
    tuhşerûne : haşrolunacaksınız, huzurunda toplanacaksınız
  42867. 67-Mülk 25
    ve yekûlûne : derler ki
  42868. 67-Mülk 25
    metâ : ne zaman
  42869. 67-Mülk 25
    el va'du : vaadetmek, söz vermek
  42870. 67-Mülk 25
    sâdikîne : sadıklardan
  42871. 67-Mülk 26
    innemâ : ancak, sadece
  42872. 67-Mülk 26
    el ilmu : ilim, bilgi
  42873. 67-Mülk 26
    inde allâhi : Allah'ın indinde, yanında
  42874. 67-Mülk 26
    ve innemâ : ve ancak, sadece
  42875. 67-Mülk 26
    ene : ben
  42876. 67-Mülk 26
    nezîrun : uyarıcı
  42877. 67-Mülk 27
    fe : fakat
  42878. 67-Mülk 27
    lemmâ : olduğu zaman
  42879. 67-Mülk 27
    reev-hu : onu gördüler
  42880. 67-Mülk 27
    zulfeten : yakın olarak
  42881. 67-Mülk 27
    et : karardı
  42882. 67-Mülk 27
    ellezîne : onlar, olanlar
  42883. 67-Mülk 27
    keferû : inkâr ettiler
  42884. 67-Mülk 27
    vele : ve denildi
  42885. 67-Mülk 27
    ellezî : o ki
  42886. 67-Mülk 27
    teddeûne : davet ettiğiniz, acele istediğiniz
  42887. 67-Mülk 28
    e : mi
  42888. 67-Mülk 28
    reeytum : siz gördünüz
  42889. 67-Mülk 28
    ehleke-niye : beni helâk etse
  42890. 67-Mülk 28
    ve men : ve kimse
  42891. 67-Mülk 28
    maiye : benimle beraber
  42892. 67-Mülk 28
    ev : veya
  42893. 67-Mülk 28
    rahime-nâ : bize rahmet etse
  42894. 67-Mülk 28
    fe : o zaman, bundan sonra
  42895. 67-Mülk 28
    men : kim
  42896. 67-Mülk 28
    el kâfirîne : kâfirler
  42897. 67-Mülk 28
    elîmin : elîm, acı
  42898. 67-Mülk 29
    huve : o
  42899. 67-Mülk 29
    er rahmânu : rahmân olan
  42900. 67-Mülk 29
    âmennâ : biz îmân ettik
  42901. 67-Mülk 29
    ve aleyhi : ve ona
  42902. 67-Mülk 29
    tevekkelnâ : biz tevekkül ettik
  42903. 67-Mülk 29
    fe : o zaman, artık
  42904. 67-Mülk 29
    se-ta'lemûne : yakında bileceksiniz
  42905. 67-Mülk 29
    men : kim
  42906. 67-Mülk 29
    huve : o
  42907. 67-Mülk 30
    e : mi
  42908. 67-Mülk 30
    reeytum : siz gördünüz
  42909. 67-Mülk 30
    gavren : yerin altına geçme
  42910. 67-Mülk 30
    fe : o zaman
  42911. 67-Mülk 30
    men : kim
  42912. 67-Mülk 30
    ye'tî-kum : size getirir
  42913. 68-Kalem 1
    ve : andolsun (yemin anlamında 've')
  42914. 68-Kalem 1
    el kalemi : ve kaleme
  42915. 68-Kalem 1
    ve mâ : ve şeye, şeylere
  42916. 68-Kalem 1
    yesturûne : satır satır yazıyorlar, satırlar halinde yazıyorlar
  42917. 68-Kalem 2
    ente : sen
  42918. 68-Kalem 2
    bi ni'meti : ni'meti ile, ni'meti sayesinde
  42919. 68-Kalem 2
    rabbi-ke : senin Rabbin, Rabbinin
  42920. 68-Kalem 2
    bi mecnûnin : mecnun
  42921. 68-Kalem 3
    ve inne : ve muhakkak ki
  42922. 68-Kalem 3
    leke : senin, senin için
  42923. 68-Kalem 3
    le : mutlaka, elbette
  42924. 68-Kalem 3
    ecren : ecir, mükâfat
  42925. 68-Kalem 3
    gayre : olmayan,
  42926. 68-Kalem 3
    memnûnin : kesilen, devam etmeyen
  42927. 68-Kalem 4
    ve inne-ke : ve muhakkak ki sen
  42928. 68-Kalem 4
    le : gerçekten, elbette, mutlaka
  42929. 68-Kalem 5
    fe : o zaman, artık
  42930. 68-Kalem 5
    se- tubsıru : göreceksin
  42931. 68-Kalem 5
    ve yubsırûne : ve onlar görecekler
  42932. 68-Kalem 6
    bi eyyikum(u) : sizin hanginiz
  42933. 68-Kalem 6
    el meftûnu : meftun, fitneye uğramış, şaşkın
  42934. 68-Kalem 7
    inne : muhakkak ki
  42935. 68-Kalem 7
    rabbe-ke : senin Rabbin
  42936. 68-Kalem 7
    huve : o
  42937. 68-Kalem 7
    a'lemu : çok iyi bilir
  42938. 68-Kalem 7
    bi men : kim, kimi, kimin
  42939. 68-Kalem 7
    dalle : dalâlette, saptı
  42940. 68-Kalem 7
    an sebîli-hî : onun yolundan, kendi yolundan
  42941. 68-Kalem 7
    ve huve : ve o
  42942. 68-Kalem 7
    a'lemu : çok iyi bilir
  42943. 68-Kalem 7
    bi el muhtedîne : hidayete erenleri (ermiş olanları)
  42944. 68-Kalem 8
    fe : artık, öyleyse
  42945. 68-Kalem 8
    el mukezzibîne : yalanlacılar, tekzip edenler
  42946. 68-Kalem 9
    veddû : temenni ettiler (istediler)
  42947. 68-Kalem 9
    lev tudhinu : eğer sen musamaha gösterirsen
  42948. 68-Kalem 9
    fe : o zaman
  42949. 68-Kalem 9
    yudhinûne : onlar müsamaha gösterecekler
  42950. 68-Kalem 10
    ve lâ tutı' : ve itaat etme
  42951. 68-Kalem 10
    kulle : her, hepsi (hiçbiri)
  42952. 68-Kalem 10
    mehînin : bayağı, basit, lüzumsuz, adi
  42953. 68-Kalem 11
    hemmâzin : çok ayıplayan, çok çekiştiren, devamlı kusur arayan
  42954. 68-Kalem 11
    meşşâin : dedikodu yapan, gammazlık kastiyle lâf taşıyan
  42955. 68-Kalem 11
    bi nemîmin : (arada götürülüp getirilen) söz, lâf
  42956. 68-Kalem 12
    mennâın : devamlı men eden
  42957. 68-Kalem 12
    li el hayri : hayrı
  42958. 68-Kalem 12
    mu'tedin : haddi tecavüz eden
  42959. 68-Kalem 12
    esîmin : günahkâr
  42960. 68-Kalem 13
    ba'delike : bundan sonra (bundan başka)
  42961. 68-Kalem 13
    zenîmin : soysuz, faiz yiyen, günahkâr
  42962. 68-Kalem 14
    enne : olması
  42963. 68-Kalem 14
    ve benîne : ve oğullar
  42964. 68-Kalem 15
    aleyhi : ona
  42965. 68-Kalem 15
    le : dedi
  42966. 68-Kalem 15
    esâtîru : (satırlar) masallar
  42967. 68-Kalem 15
    el evvelîne : evvelkiler
  42968. 68-Kalem 16
    se-nesimu-hu : ona yakında damga basacağız (yakında onu damgalayacağız)
  42969. 68-Kalem 16
    alâ el hurtûmi : hortumu, burnu üzerine
  42970. 68-Kalem 17
    belevnâ-hum : onları belâya uğrattık
  42971. 68-Kalem 17
    kemâ : gibi
  42972. 68-Kalem 17
    belevnâ : belâya uğrattık
  42973. 68-Kalem 17
    ashâbe : sahipler
  42974. 68-Kalem 17
    el cenneti : bahçe, bostan
  42975. 68-Kalem 17
    aksemû : kasem ettiler, yeminleştiler
  42976. 68-Kalem 17
    le : mutlaka
  42977. 68-Kalem 17
    yasrimu-enne-hâ : onu mutlaka devşirecekler, mahsulü toplayacaklar
  42978. 68-Kalem 17
    musbihîne : sabah vakti, sabah erken
  42979. 68-Kalem 18
    ve : ve
  42980. 68-Kalem 18
    yestesnûne : istisna yapmıyorlar
  42981. 68-Kalem 19
    fe : fakat
  42982. 68-Kalem 19
    fe : dolaştı
  42983. 68-Kalem 19
    aleyhâ : onun üzerinde
  42984. 68-Kalem 19
    min rabbi-ke : rabbinizden, rabbiniz tarafından
  42985. 68-Kalem 19
    ve hum nâimûne : ve onlar uyuyorlar
  42986. 68-Kalem 20
    fe : böylece
  42987. 68-Kalem 20
    ke : gibi
  42988. 68-Kalem 20
    es sarîmi : simsiyah, kara toprak
  42989. 68-Kalem 21
    fe : sonra, nihayet
  42990. 68-Kalem 21
    tenâdev : birbirlerine nida ettiler, seslendiler
  42991. 68-Kalem 21
    musbihîne : sabah olunca
  42992. 68-Kalem 22
    en ıgdû : erkenden gitmek, gitmek
  42993. 68-Kalem 22
    sârımîne : devşiriciler, devşirecek olanlar
  42994. 68-Kalem 23
    fe : bundan sonra
  42995. 68-Kalem 23
    intalekû : ayrıldılar
  42996. 68-Kalem 23
    ve : ve
  42997. 68-Kalem 23
    yetehâfetûne : gizli gizli konuşuyorlar
  42998. 68-Kalem 24
    en : olmak
  42999. 68-Kalem 24
    yedhule-enne-hâ : sakın oraya girmesin
  43000. 68-Kalem 24
    el yevme : bugün
  43001. 68-Kalem 24
    aleykum : size, sizin yanınıza
  43002. 68-Kalem 25
    ve : ve
  43003. 68-Kalem 25
    gadev : sabah erkenden gittiler
  43004. 68-Kalem 25
    kâdirîne : kaadir olanlar, gücü yetenler
  43005. 68-Kalem 26
    fe lemmâ : fakat olduğu zaman
  43006. 68-Kalem 26
    reev-hâ : onu gördüler
  43007. 68-Kalem 26
    le : gerçekten
  43008. 68-Kalem 26
    ed dâllûne : dalâlette olan kimseler, sapıklar, doğru yolu kaybedenler
  43009. 68-Kalem 27
    bel : bilâkis, aksine, hayır
  43010. 68-Kalem 27
    mahrûmûne : mahrum olan kimseler
  43011. 68-Kalem 28
    le : dedi
  43012. 68-Kalem 28
    evsatu-hum : onların en makul düşüneni (aklı başında olanı)
  43013. 68-Kalem 28
    e lem ekul : ben demedim mi
  43014. 68-Kalem 28
    lekum : size
  43015. 68-Kalem 28
    lev : eğer, olsa, keşke olsaydı
  43016. 68-Kalem 28
    tusebbihûne : tespih etmiyorsunuz
  43017. 68-Kalem 29
    subhâne : sübhan, yüce, mutlak kaadir, herşeydennezzeh
  43018. 68-Kalem 29
    zâlimîne : zalimler, zalim kimseler
  43019. 68-Kalem 30
    fe : bunun üzerine
  43020. 68-Kalem 30
    akbele : birbirlerine mukabele ettiler, karşılık verdiler
  43021. 68-Kalem 30
    yetelâvemûne : karşılıklı levmediyorlar, kınıyorlar
  43022. 68-Kalem 31
    veyle-nâ : yazıklar olsun bize
  43023. 68-Kalem 31
    tâgîne : haddi aşan kimseler
  43024. 68-Kalem 32
    en yubdile-nâ : bize onun yerine bedel olarak vermesi
  43025. 68-Kalem 32
    hayren : daha hayırlı
  43026. 68-Kalem 32
    râgıbûne : rağbet eden kimseleriz
  43027. 68-Kalem 33
    kezâlike : işteyle
  43028. 68-Kalem 33
    el azâbu : azap
  43029. 68-Kalem 33
    ve le : ve elbette
  43030. 68-Kalem 33
    el âhıreti : ahiret
  43031. 68-Kalem 33
    ekberu : daha büyük
  43032. 68-Kalem 33
    lev : şâyet, ise, keşke
  43033. 68-Kalem 33
    ya'lemûne : biliyorlar
  43034. 68-Kalem 34
    inne : muhakkak
  43035. 68-Kalem 34
    li el muttekîne : muttakiler için vardır
  43036. 68-Kalem 34
    inde : yanında
  43037. 68-Kalem 34
    cennâti : cennetler
  43038. 68-Kalem 34
    en naîmi : naîm
  43039. 68-Kalem 35
    e : mi
  43040. 68-Kalem 35
    fe : artık, öyleyse, işteyle
  43041. 68-Kalem 35
    nec'alu : biz kılarız, yaparız
  43042. 68-Kalem 35
    el muslimîne : müslümanlar, teslim olanlar
  43043. 68-Kalem 35
    ke : gibi
  43044. 68-Kalem 35
    el mucrimîne : mücrimler, günahkâr olanlar
  43045. 68-Kalem 36
    lekum : size
  43046. 68-Kalem 36
    keyfe : nasıl
  43047. 68-Kalem 36
    tahkumûne : hüküm veriyorsunuz
  43048. 68-Kalem 37
    em : yoksa
  43049. 68-Kalem 37
    lekum : sizin var
  43050. 68-Kalem 37
    tedrusûne : ders okuyorsunuz
  43051. 68-Kalem 38
    inne : muhakkak, gerçekten
  43052. 68-Kalem 38
    lekum : sizin için, sizin
  43053. 68-Kalem 38
    le : elbette, mutlaka
  43054. 68-Kalem 38
    tehayyerûne : siz tahayyer ediyorsunuz, beğenip seçiyorsunuz
  43055. 68-Kalem 39
    em : yoksa
  43056. 68-Kalem 39
    lekum : sizin için, sizin
  43057. 68-Kalem 39
    eymânun : yeminler
  43058. 68-Kalem 39
    aleynâ : üzerimizde
  43059. 68-Kalem 39
    ilâ yevmi el kıyâmeti : kıyâmet gününe kadar
  43060. 68-Kalem 39
    inne : muhakkak
  43061. 68-Kalem 39
    lekum : sizin için, sizin
  43062. 68-Kalem 39
    le : mutlaka
  43063. 68-Kalem 39
    tahkumûne : siz hüküm veriyorsunuz
  43064. 68-Kalem 40
    sel : sor
  43065. 68-Kalem 40
    eyyu-hum : onların hangisi
  43066. 68-Kalem 40
    bi zâlike : bunu
  43067. 68-Kalem 40
    zeîmun : garanti verir, savunur, savunucusudur
  43068. 68-Kalem 41
    em : yoksa, veya
  43069. 68-Kalem 41
    lehum : onların var
  43070. 68-Kalem 41
    şurekâu : ortaklar
  43071. 68-Kalem 41
    fe : şu halde, öyleyse
  43072. 68-Kalem 41
    el ye'tû bi : getirsinler
  43073. 68-Kalem 41
    şurekâi-him : onların ortakları, ortaklarını
  43074. 68-Kalem 41
    sâdikîne : sadıklar, doğru sözlü kimseler, doğru söyleyenler
  43075. 68-Kalem 42
    yevme : gün
  43076. 68-Kalem 42
    yukşefu : açılır, açığa çıkar (sırlar) giderilir
  43077. 68-Kalem 42
    ve yud'avne : ve davet edilirler
  43078. 68-Kalem 42
    ilâ es sucûdi : secde etmeye
  43079. 68-Kalem 42
    fe : artık, fakat
  43080. 68-Kalem 42
    yestetîûne : muktedir olamazlar, güçleri yetmez
  43081. 68-Kalem 43
    hâşiaten : korkudan ürpermiş halde
  43082. 68-Kalem 43
    ebsâru-hum : onların bakışları, gözleri
  43083. 68-Kalem 43
    terheku-hum : onları kaplar, bürür
  43084. 68-Kalem 43
    zilletun : zillet
  43085. 68-Kalem 43
    ve kad : ve olmuştu
  43086. 68-Kalem 43
    yud'avne : davet edilirler
  43087. 68-Kalem 43
    ilâ es sucûdi : secdelere, secde etmeye
  43088. 68-Kalem 43
    ve hum : ve onlar
  43089. 68-Kalem 43
    sâlimûne : salim, sağlam, selâmette
  43090. 68-Kalem 44
    fe : o zaman, artık
  43091. 68-Kalem 44
    zer-nî : bana bırak, ilgilenme
  43092. 68-Kalem 44
    ve men : ve kimse
  43093. 68-Kalem 44
    yukezzibu : yalanlıyor
  43094. 68-Kalem 44
    el hadîsi : söz
  43095. 68-Kalem 44
    se-nestedricu-hum : tedricen (derece derece), yavaş yavaş (azaba) yaklaştıracağız
  43096. 68-Kalem 44
    lâ ya'lemûne : bilmiyorlar
  43097. 68-Kalem 45
    ve umlî : ve benhlet, süre, zaman veriyorum
  43098. 68-Kalem 45
    lehum : onlara
  43099. 68-Kalem 45
    inne : muhakkak ki
  43100. 68-Kalem 45
    keydî : benim tuzağım
  43101. 68-Kalem 45
    metînun : metin, sağlam, çok kuvvetli
  43102. 68-Kalem 46
    em : veya, yoksa mı
  43103. 68-Kalem 46
    tes'elu-hum : sen onlardan istiyorsun
  43104. 68-Kalem 46
    ecren : bir ücret
  43105. 68-Kalem 46
    fe : o zaman
  43106. 68-Kalem 46
    min magremin : maddî bir borçtan
  43107. 68-Kalem 46
    muskalûne : sakil, ağır olan bir yükü ödemeklekellef olanlar, borç altında olanlar
  43108. 68-Kalem 47
    em : veya, yoksa mı
  43109. 68-Kalem 47
    inde : yanında
  43110. 68-Kalem 47
    el gaybu : gayb
  43111. 68-Kalem 47
    fe : artık
  43112. 68-Kalem 47
    yektubûne : yazıyorlar
  43113. 68-Kalem 48
    fe isbir : artık sabret
  43114. 68-Kalem 48
    rabbi-ke : senin Rabbin, Rabbinin
  43115. 68-Kalem 48
    vetekun : ve sen olma
  43116. 68-Kalem 48
    ke : gibi
  43117. 68-Kalem 48
    el hûti : balık
  43118. 68-Kalem 48
    ve huve : ve o
  43119. 68-Kalem 48
    mekzûmun : öfkeli olan, çok gamlı, çok hüzünlü olan
  43120. 68-Kalem 49
    lev lâ : eğer olmasaydı
  43121. 68-Kalem 49
    en tedâreke-hu : ona erişmesi, yetişmesi
  43122. 68-Kalem 49
    ni'metun : ni'met
  43123. 68-Kalem 49
    le nubize : mutlaka atılır
  43124. 68-Kalem 49
    bi el arâi : çıplak, bitki yetişmemiş olan boş araziye
  43125. 68-Kalem 49
    ve huve : ve o
  43126. 68-Kalem 49
    mezmûmun : zemmedilmiş olan, kınanmış olan
  43127. 68-Kalem 50
    fe : böylece, artık
  43128. 68-Kalem 50
    ectebâ-hu : onu seçti
  43129. 68-Kalem 50
    fe : böylece, artık
  43130. 68-Kalem 50
    ceale-hu : onu kıldı
  43131. 68-Kalem 50
    min es sâlihîne : salihlerden
  43132. 68-Kalem 51
    ve in yekâdu : ve neredeyse, az kalsın olur
  43133. 68-Kalem 51
    ellezîne : onlar, olanlar
  43134. 68-Kalem 51
    keferû : inkâr ettiler
  43135. 68-Kalem 51
    le : gerçekten
  43136. 68-Kalem 51
    yuzlikûne-ke : seni kaydıracaklar, devirecekler
  43137. 68-Kalem 51
    ebsâri-him : onların bakışları, gözleri
  43138. 68-Kalem 51
    lemmâ : olduğu zaman
  43139. 68-Kalem 51
    semiû : duydular
  43140. 68-Kalem 51
    ez zikre : zikir, Kur'ân
  43141. 68-Kalem 51
    ve yekûlûne : ve diyorlar
  43142. 68-Kalem 51
    inne-hu : muhakkak ki o
  43143. 68-Kalem 51
    le : gerçekten
  43144. 68-Kalem 51
    mecnûnun : mecnun, deli
  43145. 68-Kalem 52
    ve mâ : ve değildir
  43146. 68-Kalem 52
    huve : o
  43147. 68-Kalem 52
    el âlemîne : âlemler
  43148. 69-Hâkka 1
    el hâkkatu : hakikat, gerçek, gerçekleşecek olan, vuku bulması gerçek olan
  43149. 69-Hâkka 2
    el hâkkatu : hakikat (gerçek) olan (vuku bulacağı mutlak olan)
  43150. 69-Hâkka 3
    ve mâ : ve nedir
  43151. 69-Hâkka 3
    edrâke : sana bildiren
  43152. 69-Hâkka 3
    el hâkkatu : hakikat, gerçek, vuku bulacak olan
  43153. 69-Hâkka 4
    kezzebet : inkâr etti, yalanladı
  43154. 69-Hâkka 4
    semûdu : Semud
  43155. 69-Hâkka 4
    ve âdun : ve Ad (kavmi)
  43156. 69-Hâkka 4
    bi el kâriati : Karia'yı (korkunç olayı)
  43157. 69-Hâkka 5
    fe emmâ : fakat
  43158. 69-Hâkka 5
    semûdu : Semud
  43159. 69-Hâkka 5
    fe : bu sebeple
  43160. 69-Hâkka 5
    bi etgiyeti : çok şiddetli ve kuvvetli, azgın bir azapla
  43161. 69-Hâkka 6
    ve emmâ : ve amma, ise
  43162. 69-Hâkka 6
    fe : bu sebeple
  43163. 69-Hâkka 6
    âtîyetin : son derece şiddetli, azgın esen fırtına
  43164. 69-Hâkka 7
    aleyhim : onların üzerine
  43165. 69-Hâkka 7
    seb'a : yedi
  43166. 69-Hâkka 7
    leyâlin : geceler
  43167. 69-Hâkka 7
    ve semâniyete : ve sekiz
  43168. 69-Hâkka 7
    eyyâmin : günler
  43169. 69-Hâkka 7
    husûmen : peşpeşe, ara vermeden, ardarda
  43170. 69-Hâkka 7
    fe : o zaman, bundan sonra
  43171. 69-Hâkka 7
    terâ : görürsün
  43172. 69-Hâkka 7
    el kavme : kavmi
  43173. 69-Hâkka 7
    ke : gibi, sanki
  43174. 69-Hâkka 7
    enne-hum : onların olduğunu
  43175. 69-Hâkka 7
    viyetin : boş
  43176. 69-Hâkka 8
    fe : o halde, artık
  43177. 69-Hâkka 8
    hel : mı, var mı
  43178. 69-Hâkka 8
    terâ : görürsün, görüyor musun
  43179. 69-Hâkka 8
    lehum : onların, onlara ait
  43180. 69-Hâkka 8
    min bâkiyetin : bakiye, geride kalan şey
  43181. 69-Hâkka 9
    vee : ve geldi
  43182. 69-Hâkka 9
    ve men kable-hu : ve ondan önceki kimseler
  43183. 69-Hâkka 9
    ve el mu'tefikâtu : ve beldeleri alt üst edilen kimseler
  43184. 69-Hâkka 9
    bi eltieti : büyük hatalar, kötü fiiller, günahlar
  43185. 69-Hâkka 10
    fe : böylece
  43186. 69-Hâkka 10
    resûle : resûl, elçi
  43187. 69-Hâkka 10
    fe : bunun üzerine
  43188. 69-Hâkka 10
    ehaze-hum : onları yakaladı
  43189. 69-Hâkka 10
    ahzeten : alış, yakalayış, yakalama
  43190. 69-Hâkka 10
    biyeten : çok şiddetli
  43191. 69-Hâkka 11
    lemmâ : olduğu zaman
  43192. 69-Hâkka 11
    el mâu : su
  43193. 69-Hâkka 11
    hamelnâ-kum : sizi taşıdık
  43194. 69-Hâkka 11
    elriyeti : akıp giden, gemi
  43195. 69-Hâkka 12
    li nec'ale-hâ : onu kılalım diye
  43196. 69-Hâkka 12
    lekum : sizin için
  43197. 69-Hâkka 12
    tezkireten : ibret
  43198. 69-Hâkka 12
    ve teiye-hâ : ve onu bellesin
  43199. 69-Hâkka 12
    iyetun : belleyen, işiten
  43200. 69-Hâkka 13
    fe : artık
  43201. 69-Hâkka 13
    es sûri : sur, İsrafil (A.S)'ın borusu
  43202. 69-Hâkka 13
    nefhatun : üfleyiş
  43203. 69-Hâkka 13
    hidetun : bir, tek
  43204. 69-Hâkka 14
    ve humilet(i) : ve taşındı, kaldırıldı
  43205. 69-Hâkka 14
    el ardu : arz, yeryüzü
  43206. 69-Hâkka 14
    ve el cibâlu : ve dağlar
  43207. 69-Hâkka 14
    fe : böylece, o zaman, olduğu zaman
  43208. 69-Hâkka 14
    dukketâ : parçalandı
  43209. 69-Hâkka 14
    dekketen : çarpış
  43210. 69-Hâkka 14
    hideten : bir, tek
  43211. 69-Hâkka 15
    fe : işte
  43212. 69-Hâkka 15
    yevme izin : o gün
  43213. 69-Hâkka 15
    el vâkiatu : vakıa, büyük olay, kıyâmet
  43214. 69-Hâkka 16
    ve inşakkati : ve yarıldı
  43215. 69-Hâkka 16
    es semâu : sema, gökyüzü, gök
  43216. 69-Hâkka 16
    fe : artık
  43217. 69-Hâkka 16
    hiye : o
  43218. 69-Hâkka 16
    yevme izin : izin gün
  43219. 69-Hâkka 16
    hiyetun : zaafa uğramıştır (dengesi bozulmuştur)
  43220. 69-Hâkka 17
    ve el meleku : ve o melek
  43221. 69-Hâkka 17
    ercâi-hâ : onun kenarları, etrafı, çevresi, yanları
  43222. 69-Hâkka 17
    ve yahmilu : ve taşır
  43223. 69-Hâkka 17
    arşe : arş
  43224. 69-Hâkka 17
    rabbi-ke : senin Rabbin, Rabbinin
  43225. 69-Hâkka 17
    fevka-hum : onların üstünde, üstlerinde
  43226. 69-Hâkka 17
    yevme izin : izin günü
  43227. 69-Hâkka 17
    semâniyetun : sekiz
  43228. 69-Hâkka 18
    yevme izin : izin günü
  43229. 69-Hâkka 18
    tu'radûne : arz olunacaksınız
  43230. 69-Hâkka 18
    fiyetun : gizli, sessiz, sır olarak
  43231. 69-Hâkka 19
    fe emmâ : fakat, ise, o zaman
  43232. 69-Hâkka 19
    men : kişi, kimse
  43233. 69-Hâkka 19
    ûtiye : verilir
  43234. 69-Hâkka 19
    kitâbe-hu : onun kitabı, amel defteri, hayat filmi
  43235. 69-Hâkka 19
    bi yemîni-hî : onun sağından
  43236. 69-Hâkka 19
    fe : o zaman
  43237. 69-Hâkka 19
    yekûlu : der, söyler
  43238. 69-Hâkka 19
    ikreû : okuyun
  43239. 69-Hâkka 19
    kitâbiyeh : kitabım, amel defterim, hayat filmim
  43240. 69-Hâkka 20
    zanentu : zannettim, inandığım için biliyordum
  43241. 69-Hâkka 20
    ennî : ben ..... olduğumu
  43242. 69-Hâkka 20
    hisâbiyeh : hesabım
  43243. 69-Hâkka 21
    fe : artık, işte
  43244. 69-Hâkka 21
    huve : o
  43245. 69-Hâkka 21
    îşetin : yaşayış, yaşayış tarzı
  43246. 69-Hâkka 21
    diyetin : razı olarak, razı olduğu
  43247. 69-Hâkka 22
    cennetin : cennette
  43248. 69-Hâkka 22
    âliyetin : yüksek, yüce
  43249. 69-Hâkka 23
    niyetun : aşağı sarkmış, yakınlaşmış durumda
  43250. 69-Hâkka 24
    verebû : ve için
  43251. 69-Hâkka 24
    henîen : afiyetle
  43252. 69-Hâkka 24
    esleftum : geçmişte yaptınız
  43253. 69-Hâkka 24
    el eyyâmi : günlerde
  43254. 69-Hâkka 24
    elliyeti : geçmiş
  43255. 69-Hâkka 25
    ve emmâ : ve, ama, ise
  43256. 69-Hâkka 25
    men : kişi, kimse
  43257. 69-Hâkka 25
    ûtiye : verilir
  43258. 69-Hâkka 25
    kitâbe-hu : onun kitabı, amel defteri, hayat filmi
  43259. 69-Hâkka 25
    fe : artık, o zaman
  43260. 69-Hâkka 25
    yekûlu : der, söyler
  43261. 69-Hâkka 25
    leyte-nî : bana yazıklar olsun, keşke bana
  43262. 69-Hâkka 25
    lem ûte : verilmez
  43263. 69-Hâkka 25
    kitâbi-yeh : kitabım, amel defterim, hayat filmim
  43264. 69-Hâkka 26
    ve lem edri : ve bilmeseydim
  43265. 69-Hâkka 26
    hisâbiyeh : hesabım
  43266. 69-Hâkka 27
    leyte-hâ : keşke o olsa
  43267. 69-Hâkka 27
    neti : oldu, idi
  43268. 69-Hâkka 27
    eldiyete : olacak olan, o olay
  43269. 69-Hâkka 28
    mâli-yeh : benim malım
  43270. 69-Hâkka 29
    heleke : helâk oldu
  43271. 69-Hâkka 29
    sultâni-yeh : hakimiyetim, benim saltanatım (mal gücüm)
  43272. 69-Hâkka 30
    fe : artık, sonra
  43273. 69-Hâkka 31
    summe : sonra
  43274. 69-Hâkka 31
    el cahîme : alevli ateş (cehennem)
  43275. 69-Hâkka 32
    summe : sonra
  43276. 69-Hâkka 32
    silsiletin : zincir içinde
  43277. 69-Hâkka 32
    zer'u-hâ : onun uzunluğu
  43278. 69-Hâkka 32
    sebne : 70
  43279. 69-Hâkka 32
    fe uslukû-hu : öylece onu sevkedin
  43280. 69-Hâkka 33
    inne-hu : muhakkak ki o
  43281. 69-Hâkka 33
    ne : oldu, idi
  43282. 69-Hâkka 33
    el azîmi : azîz olan, büyük, yüce
  43283. 69-Hâkka 34
    ve lâ yahuddu : ve teşvik etmez, etmiyordu
  43284. 69-Hâkka 34
    el miskîni : yoksullar
  43285. 69-Hâkka 35
    fe : o zaman, artık
  43286. 69-Hâkka 35
    leyse : değildir, yoktur
  43287. 69-Hâkka 35
    lehu : onun için, ona, onun
  43288. 69-Hâkka 35
    el yevme : o gün
  43289. 69-Hâkka 36
    ve lâ : ve yoktur
  43290. 69-Hâkka 37
    ye'kulu-hu : onu yemez
  43291. 69-Hâkka 37
    el hâtiûne : büyük hata işleyenler, kasten günaha girenler, inkâr edenler
  43292. 69-Hâkka 38
    fe lâ : hayır
  43293. 69-Hâkka 38
    tubsirûne : gördüğünüz
  43294. 69-Hâkka 39
    ve mâ : ve şeylere
  43295. 69-Hâkka 39
    lâ tubsirûne : görmediğiniz
  43296. 69-Hâkka 40
    inne-hu : muhakkak ki o
  43297. 69-Hâkka 40
    le : elbette, gerçekten
  43298. 69-Hâkka 40
    resûlin : resûl, elçi
  43299. 69-Hâkka 40
    kerîmin : kerim, şerefli
  43300. 69-Hâkka 41
    ve mâ : ve değildir
  43301. 69-Hâkka 41
    huve : o
  43302. 69-Hâkka 41
    kalîlen : az
  43303. 69-Hâkka 41
    tu'minûne : inanıyorsunuz
  43304. 69-Hâkka 42
    ve lâ : ve değildir
  43305. 69-Hâkka 42
    kalîlen : az
  43306. 69-Hâkka 42
    tezekkerûne : tezekkür ediyorsunuz
  43307. 69-Hâkka 43
    tenzîlun : indirilmedir, indirilmiştir
  43308. 69-Hâkka 43
    el âlemîne : âlemlerin
  43309. 69-Hâkka 44
    ve lev : ve olsaydı
  43310. 69-Hâkka 44
    tekavvele : uydurdu
  43311. 69-Hâkka 44
    aleynâ : bize karşı
  43312. 69-Hâkka 44
    el ekâvîli : uydurulmuş sözler
  43313. 69-Hâkka 45
    le ehaznâ : elbette biz tutar alırdık
  43314. 69-Hâkka 45
    bi el yemîni : sağı
  43315. 69-Hâkka 46
    summe : sonra
  43316. 69-Hâkka 46
    le kata'nâ : mutlaka keserdik
  43317. 69-Hâkka 46
    el vetîne : can damarı
  43318. 69-Hâkka 47
    fe : o zaman, artık, ayrıca
  43319. 69-Hâkka 47
    min ehadin : biriniz
  43320. 69-Hâkka 47
    hâcizîne : engel olanlar, engelleyiciler, men ediciler
  43321. 69-Hâkka 48
    ve inne-hu : ve muhakkak ki o
  43322. 69-Hâkka 48
    le tezkiretun : gerçekten öğüttür
  43323. 69-Hâkka 48
    li el muttekîne : muttakiler için, takva sahipleri için
  43324. 69-Hâkka 49
    ve innâ : ve muhakkak ki biz
  43325. 69-Hâkka 49
    le na'lemu : elbette biliyoruz
  43326. 69-Hâkka 49
    enne : olduğunu
  43327. 69-Hâkka 49
    mukezzibîne : yalanlayanlar, inanmayanlar, inkâr edenler
  43328. 69-Hâkka 50
    ve inne-hu : ve muhakkak ki o
  43329. 69-Hâkka 50
    le hasretun : elbette hasrettir
  43330. 69-Hâkka 50
    el kâfirîne : inkâr edenler
  43331. 69-Hâkka 51
    ve inne-hu : ve muhakkak ki o
  43332. 69-Hâkka 51
    le : elbette, gerçekten
  43333. 69-Hâkka 51
    hakk'u el yakîni : Hakk'ul yakîn, kesin olarak Hakk'ı bilmektir
  43334. 69-Hâkka 52
    fe : o zaman, o halde, artık
  43335. 69-Hâkka 52
    sebbih : tespih et
  43336. 69-Hâkka 52
    rabbi-ke : Rabbini
  43337. 69-Hâkka 52
    el azîmi : azîm, büyük, yüce
  43338. 7-A'râf 1
    Elif, lâm, mim, sâd Elif, lâm, mim, sâd
  43339. 7-A'râf 2
    unzile : indirildi (indirilen)
  43340. 7-A'râf 2
    ileyke : sana
  43341. 7-A'râf 2
    fe : o zaman, artık
  43342. 7-A'râf 2
    yekun : olmasın
  43343. 7-A'râf 2
    sadri-ke : senin göğsün
  43344. 7-A'râf 2
    li tunzire : uyarman için
  43345. 7-A'râf 2
    li el mu'minîne : mü'minler için, mü'minlere
  43346. 7-A'râf 3
    ittebiû : tâbî olun, uyun
  43347. 7-A'râf 3
    unzile : indirildi
  43348. 7-A'râf 3
    ileykum : sizlere, size
  43349. 7-A'râf 3
    tettebiû : tâbî olmayın, edinmeyin
  43350. 7-A'râf 3
    evliyâe : dostlar, velîler
  43351. 7-A'râf 3
    kalîlen : az
  43352. 7-A'râf 3
    tezekkerûne : tezekkür ediyorsunuz
  43353. 7-A'râf 4
    kem : kaç tane, nice
  43354. 7-A'râf 4
    karyetin : ülke, şehir, kasaba
  43355. 7-A'râf 4
    ehleknâ-hâ : biz onu helâk ettik
  43356. 7-A'râf 4
    fe : o zaman
  43357. 7-A'râf 4
    e-hâ : ona geldi
  43358. 7-A'râf 4
    be'su-nâ : azabımız
  43359. 7-A'râf 4
    beyâten : geceleyin
  43360. 7-A'râf 4
    ev : veya
  43361. 7-A'râf 4
    kâilûne \n(kaylûle) : öğle uykusu uyuyanlar \n: (öğle uykusu)
  43362. 7-A'râf 5
    fe : o zaman, artık
  43363. 7-A'râf 5
    mâ kâne : olmadı
  43364. 7-A'râf 5
    e-hum : onlara geldi
  43365. 7-A'râf 5
    be'su-nâ : azabımız
  43366. 7-A'râf 5
    en kâlû : söylemeleri, demeleri
  43367. 7-A'râf 5
    zâlimîne : zalimler
  43368. 7-A'râf 6
    fe : o zaman, artık
  43369. 7-A'râf 6
    le nes'ele enne : mutlaka soracağız
  43370. 7-A'râf 6
    ellezîne : o kimseler
  43371. 7-A'râf 6
    ursile : (resuller) gönderildi
  43372. 7-A'râf 6
    ileyhim : onlara
  43373. 7-A'râf 6
    ve : ve
  43374. 7-A'râf 6
    le nes'ele enne : mutlaka soracağız
  43375. 7-A'râf 6
    el murselîne : elçiler, resûller
  43376. 7-A'râf 7
    fe : böylece
  43377. 7-A'râf 7
    le : elbette
  43378. 7-A'râf 7
    nekussa-enne : mutlaka anlatacağız
  43379. 7-A'râf 7
    aleyhim : onlara
  43380. 7-A'râf 7
    gâibîne : bilmeyenler, haberi olmayanlar, hbulunmayanlarabersiz olanlar, gâib olanlar
  43381. 7-A'râf 8
    ve el veznu : ve tartı, ölçü
  43382. 7-A'râf 8
    yevme izin : izin günü
  43383. 7-A'râf 8
    el hakku : haktır, gerçektir
  43384. 7-A'râf 8
    fe : artık, o zaman
  43385. 7-A'râf 8
    men : kim
  43386. 7-A'râf 8
    sekulet : ağır geldi
  43387. 7-A'râf 8
    mevâzînu-hu : onun tartısı
  43388. 7-A'râf 8
    fe ulâike : işte onlar
  43389. 7-A'râf 8
    hum el muflihûne : onlar felâha erenlerdir
  43390. 7-A'râf 9
    ve men : ve kim
  43391. 7-A'râf 9
    haffet : hafif geldi
  43392. 7-A'râf 9
    mevâzînu-hu : onun tartısı
  43393. 7-A'râf 9
    fe : artık, o zaman
  43394. 7-A'râf 9
    ulâike ellezîne : işte o kimseler, işte onlar
  43395. 7-A'râf 9
    enfuse-hum : onların nefsleri, kendileri
  43396. 7-A'râf 9
    yazlimûne : zulmediyorlar
  43397. 7-A'râf 10
    lekad : andolsun ki
  43398. 7-A'râf 10
    mekken-nâ-kum : sizi yerleştirdik
  43399. 7-A'râf 10
    el ardı : yeryüzünde
  43400. 7-A'râf 10
    ceal-nâ : kıldık
  43401. 7-A'râf 10
    lekum : sizin için, size
  43402. 7-A'râf 10
    maâyişe : geçim kaynakları
  43403. 7-A'râf 10
    kalîlen mâ : ne kadar az
  43404. 7-A'râf 10
    teşkurûne : şükrediyorsunuz
  43405. 7-A'râf 11
    ve : ve
  43406. 7-A'râf 11
    lekad : andolsun ki
  43407. 7-A'râf 11
    summe : sonra
  43408. 7-A'râf 11
    savver-nâ-kum : size suretekil) verdik
  43409. 7-A'râf 11
    li el melâiketi : meleklere
  43410. 7-A'râf 11
    li âdeme : Âdem'e
  43411. 7-A'râf 11
    fe : o zaman, böylece
  43412. 7-A'râf 11
    secedû : secde ettiler
  43413. 7-A'râf 11
    iblîse : iblis, şeytan
  43414. 7-A'râf 11
    lem yekun : olmadı
  43415. 7-A'râf 11
    min es sâcidîne : secde edenlerden
  43416. 7-A'râf 12
    le : dedi
  43417. 7-A'râf 12
    menea-ke : seni men eden
  43418. 7-A'râf 12
    ellâ : olmamak
  43419. 7-A'râf 12
    tescude : secde edersin
  43420. 7-A'râf 12
    emertu-ke : sana emrettim
  43421. 7-A'râf 12
    ene : ben
  43422. 7-A'râf 12
    halakte-nî : beni yarattın
  43423. 7-A'râf 12
    halakte-hu : onu yarattın
  43424. 7-A'râf 13
    le : dedi
  43425. 7-A'râf 13
    fe ıhbit : öyleyse in
  43426. 7-A'râf 13
    fe : artık
  43427. 7-A'râf 13
    yekûnu : olmaz
  43428. 7-A'râf 13
    leke : sana, senin
  43429. 7-A'râf 13
    en tetekebbere : büyüklük taslaman, kibirlenmen
  43430. 7-A'râf 13
    fe uhruc : artık, hemen çık
  43431. 7-A'râf 13
    inne-ke : muhakkak ki sen
  43432. 7-A'râf 13
    min es sâgirîne : küçülenlerden, alçaklardan
  43433. 7-A'râf 14
    le : dedi
  43434. 7-A'râf 14
    enzır-nî : beni beklet, bana mühlet ver, bana izin ver
  43435. 7-A'râf 14
    yevmi : gün
  43436. 7-A'râf 14
    yub'asûne : diriltilirler
  43437. 7-A'râf 15
    le : dedi
  43438. 7-A'râf 15
    inne-ke : muhakkak ki sen
  43439. 7-A'râf 15
    min el munzarîne : bekletilenlerden, mühlet verilenlerden, izin verilenlerden
  43440. 7-A'râf 16
    le : dedi
  43441. 7-A'râf 16
    fe : artık, bundan sonra
  43442. 7-A'râf 16
    agveyte-nî : beni azdırdın, beni azdırman
  43443. 7-A'râf 16
    le ak'udenne : mutlaka oturacağım
  43444. 7-A'râf 16
    lehum : onlar, onlara, onlara karşı
  43445. 7-A'râf 16
    sırâte-ke el mustekîme : senin Sıratı Mustakîmin
  43446. 7-A'râf 17
    summe : sonra
  43447. 7-A'râf 17
    le âtiyenne-hum : mutlaka onlara geleceğim
  43448. 7-A'râf 17
    min beyni : arasından
  43449. 7-A'râf 17
    eydî-him : onların elleri
  43450. 7-A'râf 17
    min beyni eydi-him : elleri arasından, onların önlerinden
  43451. 7-A'râf 17
    eymâni-him : onların sağları
  43452. 7-A'râf 17
    şemâili-him : onların solları
  43453. 7-A'râf 17
    tecidu : bulamayacaksın
  43454. 7-A'râf 17
    eksere-hum : onların çoğu
  43455. 7-A'râf 17
    şâkirîne : şükredenler
  43456. 7-A'râf 18
    le : dedi
  43457. 7-A'râf 18
    mezmen : hor görülmüş, kınanmış
  43458. 7-A'râf 18
    medhûren : kovulmuş, uzaklaştırılmış olarak
  43459. 7-A'râf 18
    le : elbette
  43460. 7-A'râf 18
    men : kim
  43461. 7-A'râf 18
    tebia-ke : sana tâbî oldu, uydu
  43462. 7-A'râf 18
    le emle enne : mutlaka, elbette dolduracağım
  43463. 7-A'râf 18
    min-kum ecmaîne : sizin hepinizle
  43464. 7-A'râf 19
    ve yâ âdemu : ve ey Âdem
  43465. 7-A'râf 19
    ente : sen
  43466. 7-A'râf 19
    ve zevcu-ke : ve senin zevcen
  43467. 7-A'râf 19
    el cennete : cennet
  43468. 7-A'râf 19
    fe : böylece, o zaman, sonra da
  43469. 7-A'râf 19
    eş şecerete : ağaç
  43470. 7-A'râf 19
    fe tekûnâ : o zaman olursunuz (siz ikiniz)
  43471. 7-A'râf 19
    min ez zâlimîne : zalimlerden
  43472. 7-A'râf 20
    fe : o zaman, bunun üzerine
  43473. 7-A'râf 20
    vesvese : vesvese verdi
  43474. 7-A'râf 20
    lehum eş şeytânu : şeytan onlara
  43475. 7-A'râf 20
    li yubdiye : açığa çıkması, ortaya çıkması için
  43476. 7-A'râf 20
    lehumâ : o ikisinin, onların
  43477. 7-A'râf 20
    vuriye : gizlenmiş, örtülmüş
  43478. 7-A'râf 20
    sev'âti-himâ : ikisinin avret yerleri
  43479. 7-A'râf 20
    le : dedi
  43480. 7-A'râf 20
    nehâkumâ : ikinize yasakladı, ikinizi men etti (nehyetti)
  43481. 7-A'râf 20
    hâzihi eş şecereti : bu ağaç
  43482. 7-A'râf 20
    en tekûnâ : olmanız (ikinizin olması), ikiniz olursunuz
  43483. 7-A'râf 20
    melekeyni : iki melek
  43484. 7-A'râf 20
    ev : yoksa, veya, ya da
  43485. 7-A'râf 20
    min el hâlidîne : ebedî kalanlardan
  43486. 7-A'râf 21
    ve : ve
  43487. 7-A'râf 21
    seme-humâ : ikisine yemin etti
  43488. 7-A'râf 21
    lekumâ : sizin ikinize, size
  43489. 7-A'râf 21
    le min en nâsıhîne : mutlaka nasihat (öğüt) edenlerdenim
  43490. 7-A'râf 22
    fe : böylece, fakat
  43491. 7-A'râf 22
    dellâ : o ikisine delillik, öncülük (önderlik) etti
  43492. 7-A'râf 22
    fe lemmâ : fakat ... olunca
  43493. 7-A'râf 22
    eş şecerete : ağacı
  43494. 7-A'râf 22
    bedet : göründü, açığa çıktı
  43495. 7-A'râf 22
    lehumâ : kendilerine (ikisine)
  43496. 7-A'râf 22
    sev'âtu-humâ : ayıp yerleri (ikisinin)
  43497. 7-A'râf 22
    ve tafikâ : ve başladılar (ikisi)
  43498. 7-A'râf 22
    aleyhimâ : üzerlerine (ikisinin)
  43499. 7-A'râf 22
    el cenneti : cennet
  43500. 7-A'râf 22
    ve nâdâ-huma : ve ikisine seslendi
  43501. 7-A'râf 22
    e lem enhe-kumâ : ikinizi nehyetmedim mi, yasaklamadım mı?
  43502. 7-A'râf 22
    an tilkum eş şecereti : bu ağaçtan
  43503. 7-A'râf 22
    ve ekul : veyledim
  43504. 7-A'râf 22
    lekumâ : size, sizin ikinize
  43505. 7-A'râf 22
    inne eş şeytâne : muhakkak ki şeytan
  43506. 7-A'râf 22
    lekumâ : size, sizin ikinize
  43507. 7-A'râf 23
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  43508. 7-A'râf 23
    zalem-nâ : zulmettik
  43509. 7-A'râf 23
    enfuse-nâ : nefslerimiz
  43510. 7-A'râf 23
    ve in : ve eğer, şayet
  43511. 7-A'râf 23
    lem tagfir-lenâ : bize mağfiret etmezsin
  43512. 7-A'râf 23
    ve terham-nâ : ve bize rahmet et
  43513. 7-A'râf 23
    le nekûne enne : mutlaka biz oluruz
  43514. 7-A'râf 23
    min el hâsirîne : hüsrana uğrayanlardan
  43515. 7-A'râf 24
    le : dedi
  43516. 7-A'râf 24
    ve lekum : ve sizin için vardır
  43517. 7-A'râf 24
    el ardı : yeryüzünde
  43518. 7-A'râf 24
    mustekarrun : kalma, yerleşme
  43519. 7-A'râf 24
    ve metâ'un : ve metâ, geçinme
  43520. 7-A'râf 25
    le : dedi
  43521. 7-A'râf 25
    tahyevne : yaşarsınız (hayy olursunuz)
  43522. 7-A'râf 25
    ve : ve
  43523. 7-A'râf 25
    temûtûne : ölürsünüz
  43524. 7-A'râf 25
    ve min-hâ : ve oradan
  43525. 7-A'râf 25
    tuhracûne : çıkarılırsınız
  43526. 7-A'râf 26
    benî âdeme : ey Âdemoğulları
  43527. 7-A'râf 26
    kad enzel-nâ : indirdik
  43528. 7-A'râf 26
    aleykum : size
  43529. 7-A'râf 26
    libâsen : elbise
  43530. 7-A'râf 26
    sev'âti-kum : ayıp yerlerinizi
  43531. 7-A'râf 26
    ve : ve
  43532. 7-A'râf 26
    rîşâen : süs, ziynet eşyası
  43533. 7-A'râf 26
    ve libâsu et takvâ : ve takva elbisesi
  43534. 7-A'râf 26
    like : bu, işte bu
  43535. 7-A'râf 26
    like : bu, işte bu
  43536. 7-A'râf 26
    lealle-hum : umulur ki, böylece onlar
  43537. 7-A'râf 26
    yezzekkerûne : tezekkür ederler
  43538. 7-A'râf 27
    benî âdeme : ey Âdemoğulları
  43539. 7-A'râf 27
    yeftine-enne-kum : sizi sakın fitneye düşürmesin, şaşırtmasın
  43540. 7-A'râf 27
    eş şeytânu : şeytan
  43541. 7-A'râf 27
    kemâ ahrace : çıkardığı gibi
  43542. 7-A'râf 27
    ebevey-kum : sizin anne ve babanızı
  43543. 7-A'râf 27
    min el cenneti : cennetten
  43544. 7-A'râf 27
    yenziu : çıkarır, soyar
  43545. 7-A'râf 27
    libâse-humâ : ikisinin elbiselerini
  43546. 7-A'râf 27
    li yuriye-humâ : ikisinestermek için, onlara görünmesi için
  43547. 7-A'râf 27
    sev'âti-himâ : ikisinin, onların ayıp yerlerini
  43548. 7-A'râf 27
    inne-hu : muhakkak ki o
  43549. 7-A'râf 27
    yerâ-kum : sizleri görür
  43550. 7-A'râf 27
    huve ve : o ve
  43551. 7-A'râf 27
    terevne-hum : onları göremezsiniz
  43552. 7-A'râf 27
    cealnâ eş şeyâtîne : şeytanları kıldık
  43553. 7-A'râf 27
    evliyâe : evliya, dostlar
  43554. 7-A'râf 27
    li ellezîne : o kimselere
  43555. 7-A'râf 27
    lâ yu'minûne : inanmazlar, (mü'min olmayanlar)
  43556. 7-A'râf 28
    ve : ve
  43557. 7-A'râf 28
    fâhişeten : kötü, çirkin bir şey
  43558. 7-A'râf 28
    veced-nâ : biz bulduk
  43559. 7-A'râf 28
    aleyhâ : onun üzerinde
  43560. 7-A'râf 28
    âbâe-nâ : atalarımızı, babalarımızı
  43561. 7-A'râf 28
    emere-nâ : bize emretti
  43562. 7-A'râf 28
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  43563. 7-A'râf 28
    ye'muru : emretmez
  43564. 7-A'râf 28
    bi el fahşâi : fuhşu, kötülüğü, çirkinliği
  43565. 7-A'râf 28
    e tekûlûne : ... mı söylüyorsunuz?
  43566. 7-A'râf 28
    lâ ta'lemûne : bilmiyorsunuz (bilmediğiniz)
  43567. 7-A'râf 29
    emere : emretti
  43568. 7-A'râf 29
    bi el kıstı : adaletle
  43569. 7-A'râf 29
    ve ekîmû : ve ikame edin, yönelin, döndürün
  43570. 7-A'râf 29
    vucûhe-kum : yüzlerinizi, kendinizi
  43571. 7-A'râf 29
    inde : yanında
  43572. 7-A'râf 29
    mescidin : mescid
  43573. 7-A'râf 29
    ved'û-hu : ona dua edin
  43574. 7-A'râf 29
    muhlisîne lehu edne : dinde ihlasla, dîni ona has kılarak
  43575. 7-A'râf 29
    kemâ bedee-kum : sizi yarattığı gibi
  43576. 7-A'râf 29
    teûdûne : dönersiniz
  43577. 7-A'râf 30
    ferîkan : bir grup, bir kısım
  43578. 7-A'râf 30
    ve : ve
  43579. 7-A'râf 30
    ferîkan : bir grup, bir kısmı
  43580. 7-A'râf 30
    aleyhim ed dalâletu : üzerlerine dalâlet
  43581. 7-A'râf 30
    inne-hum ettehazû eş şeyâtîne : muhakkak ki onlar şeytanı ... edindiler
  43582. 7-A'râf 30
    evliyâe : velîler, dostlar
  43583. 7-A'râf 30
    ve yahsebûne : ve zannederler, zannediyorlar
  43584. 7-A'râf 30
    enne-hum : onların olduğunu, kendilerinin olduğunu
  43585. 7-A'râf 30
    muhtedûne : hidayete ermiş olanlar
  43586. 7-A'râf 31
    benî âdeme : ey Âdemoğulları
  43587. 7-A'râf 31
    nete-kum : ziynetleriniz, süsleriniz
  43588. 7-A'râf 31
    inde : yanında
  43589. 7-A'râf 31
    mescidin : namaz kılınan yer, mescid
  43590. 7-A'râf 31
    verebû : ve içiniz
  43591. 7-A'râf 31
    ve lâ tusrifû : ve israf etmeyin
  43592. 7-A'râf 31
    inne-hu : muhakkak ki o
  43593. 7-A'râf 31
    el musrifîne : müsrifler, israf edenler
  43594. 7-A'râf 32
    men : kim
  43595. 7-A'râf 32
    harrame : haram kıldı
  43596. 7-A'râf 32
    nete allâhi elletî : Allah'ın ziyneti ki o
  43597. 7-A'râf 32
    ahrace : çıkardı
  43598. 7-A'râf 32
    ve et tayyibâti : ve temiz, helâl olanlar
  43599. 7-A'râf 32
    min er rızkı : rızıktan
  43600. 7-A'râf 32
    hiye : o
  43601. 7-A'râf 32
    ellezîne âmenû : îmân edenler, âmenû olan kimseler
  43602. 7-A'râf 32
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  43603. 7-A'râf 32
    lisaten : has, özellikle
  43604. 7-A'râf 32
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  43605. 7-A'râf 32
    kezâlike : işteylece
  43606. 7-A'râf 32
    nufassılu el âyâti : âyetleri ayrı ayrı açıklıyoruz
  43607. 7-A'râf 32
    ya'lemûne : biliyorlar
  43608. 7-A'râf 33
    innemâ : sadece
  43609. 7-A'râf 33
    harrame : haram kıldı
  43610. 7-A'râf 33
    rabbiye : Rabbim
  43611. 7-A'râf 33
    el fevâhişe : kötülükler, günahlar
  43612. 7-A'râf 33
    zahere : açıkta olan şey
  43613. 7-A'râf 33
    batane : gizli olan şey
  43614. 7-A'râf 33
    ve el isme : ve günah
  43615. 7-A'râf 33
    ve el bagye : ve haddi aşma, isyan, zulüm
  43616. 7-A'râf 33
    bi gayri el hakkı : haksız yere
  43617. 7-A'râf 33
    en tuşrikû : ortak koşmanız, şirk koşmanız
  43618. 7-A'râf 33
    lem yunezzil : indirmediği şey
  43619. 7-A'râf 33
    sultânen : bir sultan, huccet, bir delil
  43620. 7-A'râf 33
    ve en tekûlû : veylemeniz
  43621. 7-A'râf 33
    mâ lâ ta'lemûne : bilmediğiniz bir şeyi
  43622. 7-A'râf 34
    ve li kulli ummetin : ve bütün ümmetler için vardır
  43623. 7-A'râf 34
    ecelun : ecel, belli bir süre, müddet, zaman dilimi
  43624. 7-A'râf 34
    fe : böylece
  43625. 7-A'râf 34
    izâ câe : geldiği zaman
  43626. 7-A'râf 34
    ecelu-hum : onların ecelleri (takdir edilen zaman dolunca)
  43627. 7-A'râf 34
    yeste'hırûne : tehir edilmez, geriye bırakılmaz
  43628. 7-A'râf 34
    aten : bir saat
  43629. 7-A'râf 34
    veyestakdimûne : ve öne alınmaz, ileri alınmaz
  43630. 7-A'râf 35
    benî âdeme : ey Âdemoğulları
  43631. 7-A'râf 35
    ye'tiyenne-kum : size gelir
  43632. 7-A'râf 35
    yekussûne : kıssa eder, anlatır
  43633. 7-A'râf 35
    aleykum : size
  43634. 7-A'râf 35
    men ittekâ : kim takva sahibi olursa
  43635. 7-A'râf 35
    ve asleha : ve nefsini ıslâh ederse
  43636. 7-A'râf 35
    fe lâ havfun : artık korku yoktur
  43637. 7-A'râf 35
    aleyhim : onlara
  43638. 7-A'râf 35
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  43639. 7-A'râf 36
    ve ellezîne : ve o kimseler ki
  43640. 7-A'râf 36
    kezzebû : yalanladılar
  43641. 7-A'râf 36
    ve estekberû : ve büyüklendiler, kibirlendiler
  43642. 7-A'râf 36
    ulâike : işte onlar
  43643. 7-A'râf 36
    ashabu en nâri : ateş ehli, ateş halkı
  43644. 7-A'râf 36
    hâlidûne : devamlı kalanlar, kalacak olanlar
  43645. 7-A'râf 37
    fe : o zaman, öyleyse
  43646. 7-A'râf 37
    men azlemu : kim daha zalim
  43647. 7-A'râf 37
    mimmen ifterâ : iftira eden kimseden
  43648. 7-A'râf 37
    keziben : yalan olarak, yalanla
  43649. 7-A'râf 37
    ev : veya
  43650. 7-A'râf 37
    kezzebe : yalanladı
  43651. 7-A'râf 37
    ulâike : işte onlar
  43652. 7-A'râf 37
    yenâlu-hum : onlara nail olur, erişir, ulaşır
  43653. 7-A'râf 37
    min el kitâbi : kitaptan
  43654. 7-A'râf 37
    izâ câet-hum : onlara geldiği zaman
  43655. 7-A'râf 37
    yeteveffevne-hum : onların vefat ettirir
  43656. 7-A'râf 37
    eyne : nerede
  43657. 7-A'râf 37
    mâ kuntum tedne : ibadet ettiğiniz, dua ettiğiniz şeyler
  43658. 7-A'râf 37
    ve şehidû : ve şahit oldular
  43659. 7-A'râf 37
    alâ enfusi-him : kendi nefslerine, kendilerine
  43660. 7-A'râf 37
    enne-hum : kendilerinin ... olduğuna
  43661. 7-A'râf 37
    kânû kâfirîne : kâfirler oldular
  43662. 7-A'râf 38
    le edhulû : girin dedi
  43663. 7-A'râf 38
    umemin : ümmetler, topluluklar
  43664. 7-A'râf 38
    halet : gelip geçti
  43665. 7-A'râf 38
    min el cinni : cinlerden
  43666. 7-A'râf 38
    ve el insi : ve insanlar(dan)
  43667. 7-A'râf 38
    en nâri : ateşin içinde, ateşte
  43668. 7-A'râf 38
    kullemâ : her defasında
  43669. 7-A'râf 38
    dehalet : girdi, dahil oldu
  43670. 7-A'râf 38
    ummetun : ümmet, topluluk
  43671. 7-A'râf 38
    leanet : lânetledi
  43672. 7-A'râf 38
    uhte-hâ : kardeşleri
  43673. 7-A'râf 38
    izâ eddârakû : ard arda biraraya geldikleri zaman, gelince
  43674. 7-A'râf 38
    cemîan : hepsi
  43675. 7-A'râf 38
    let : dedi (dediler)
  43676. 7-A'râf 38
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  43677. 7-A'râf 38
    edallû-nâ : bizi saptırdılar, dalâlete düşürdüler, dalâlette bıraktılar
  43678. 7-A'râf 38
    fe : böylece, artık
  43679. 7-A'râf 38
    azâben : azap
  43680. 7-A'râf 38
    di'fen : iki misli, iki kat
  43681. 7-A'râf 38
    min en nâri : ateşten
  43682. 7-A'râf 38
    le : dedi
  43683. 7-A'râf 38
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  43684. 7-A'râf 38
    lâ ta'lemûne : siz bilmezsiniz
  43685. 7-A'râf 39
    velet : ve dedi (dediler)
  43686. 7-A'râf 39
    fe : böylece, öyleyse, artık
  43687. 7-A'râf 39
    mâ kâne lekum : sizin yoktur
  43688. 7-A'râf 39
    aleynâ : bize
  43689. 7-A'râf 39
    fe zûkû el azâbe : o zaman, öyleyse azabı tadın
  43690. 7-A'râf 39
    kuntum teksibûne : kazanmış olduğunuz
  43691. 7-A'râf 40
    inne ellezîne : muhakkak ki o kimseler, onlar
  43692. 7-A'râf 40
    kezzebû : yalanladılar
  43693. 7-A'râf 40
    ve estekberû : ve büyüklendiler, kibirlendiler
  43694. 7-A'râf 40
    tufettehu : açılmaz
  43695. 7-A'râf 40
    lehum : onlara
  43696. 7-A'râf 40
    ebvâbu es semâi : semanın kapıları
  43697. 7-A'râf 40
    veyedhulûne el cennete : ve cennete giremezler
  43698. 7-A'râf 40
    yelice : girer
  43699. 7-A'râf 40
    el cemelu : deve
  43700. 7-A'râf 40
    semmi el hiyâtı : iğne deliğinin içine, iğne deliğine
  43701. 7-A'râf 40
    kezâlike : işteyle
  43702. 7-A'râf 40
    neczî : cezalandırırız
  43703. 7-A'râf 40
    el mucrimîne : suçlular, günahkârlar
  43704. 7-A'râf 41
    lehum : onlar için vardır
  43705. 7-A'râf 41
    min cehenneme : cehennemden
  43706. 7-A'râf 41
    min fevkı-him : onların üzerlerinde
  43707. 7-A'râf 41
    ve : ve
  43708. 7-A'râf 41
    kezâlike : işteyle
  43709. 7-A'râf 41
    neczî : cezalandırırız
  43710. 7-A'râf 41
    ez zâlimîne : zalimler
  43711. 7-A'râf 42
    ve : ve
  43712. 7-A'râf 42
    ellezîne âmenû : âmenû olan, îmân eden kimseler (hayatta iken Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  43713. 7-A'râf 42
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amelleyenler (nefs tezkiyesi yapanlar)
  43714. 7-A'râf 42
    nukellifu : sorumlu tutmayız
  43715. 7-A'râf 42
    nefsen : nefs, kişi, kimse
  43716. 7-A'râf 42
    ulâike : işte onlar
  43717. 7-A'râf 42
    ashâbu el cenneti : cennet ehli, halkı
  43718. 7-A'râf 42
    hâlidûne : ebedî kalanlar, kalacak olanlar
  43719. 7-A'râf 43
    ve neza'nâ : ve çekip aldık
  43720. 7-A'râf 43
    tecrî : akar
  43721. 7-A'râf 43
    el enhâru : nehirler
  43722. 7-A'râf 43
    el hamdu : hamd
  43723. 7-A'râf 43
    li allâhi ellezî : Allah'a ki O
  43724. 7-A'râf 43
    hedâ-nâ : bizi hidayete ulaştırdı, bizi hidayet etti
  43725. 7-A'râf 43
    ve mâ kun-nâ : ve biz olmadık, olmazdık
  43726. 7-A'râf 43
    li nehtediye : bizim hidayete ermemiz
  43727. 7-A'râf 43
    lev lâ : olmasaydı
  43728. 7-A'râf 43
    en hedâ-na allâhu : Allah'ın bizi hidayete erdirmesi
  43729. 7-A'râf 43
    lekad : andolsun ki
  43730. 7-A'râf 43
    et : geldi
  43731. 7-A'râf 43
    bi el hakkı : hak ile
  43732. 7-A'râf 43
    en : olmak (mastar eki)
  43733. 7-A'râf 43
    el cennetu : cennet
  43734. 7-A'râf 43
    kuntum ta'melûne : yapmış olduklarınız
  43735. 7-A'râf 44
    ve nâdâ : ve seslendiler
  43736. 7-A'râf 44
    ashâbu el cenneti : cennet ehli, halkı
  43737. 7-A'râf 44
    ashâbe en nâri : ateş ehli, halkı
  43738. 7-A'râf 44
    en kad veced-nâ : biz bulduk
  43739. 7-A'râf 44
    mâ vâade-nâ : biz vaadettiği şeyi
  43740. 7-A'râf 44
    fe : o zaman, böylece, artık, ... de
  43741. 7-A'râf 44
    hel : mı, mu?
  43742. 7-A'râf 44
    vecedtum : siz buldunuz
  43743. 7-A'râf 44
    vaade : vaad ettiği şey
  43744. 7-A'râf 44
    neam : evet
  43745. 7-A'râf 44
    fe ezzene : o zaman açıkça bildirdi, ilân etti, seslendi
  43746. 7-A'râf 44
    muezzinun : müezzin, ilân eden, seslenmeklerevli kişi
  43747. 7-A'râf 44
    beyne-hum : onların arasında
  43748. 7-A'râf 44
    en lâ'netu allâhi : Allah'ın lâneti olsun
  43749. 7-A'râf 44
    alâ ez zâlimîne : zalimlerin üzerine
  43750. 7-A'râf 45
    ellezîne : o kimseler, onlar
  43751. 7-A'râf 45
    yasuddûne : alıkoyarlar, mani olurlar
  43752. 7-A'râf 45
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  43753. 7-A'râf 45
    ve yebgûne-hâ : ve onun ... olmasını isterler
  43754. 7-A'râf 45
    ivecen : eğrilik, eğri, kusurlu
  43755. 7-A'râf 45
    ve : ve
  43756. 7-A'râf 45
    bi el âhirati : ahireti
  43757. 7-A'râf 45
    kâfirûne : inkâr edenler
  43758. 7-A'râf 46
    ve beyne-humâ : ve ikisi arasında (vardır)
  43759. 7-A'râf 46
    alâ el a'râfi : A'raf (cennet-cehennem arasındaki yüksek tepelerin) üstünde (arf: yüksek tepe, a’raf: yüksek tepeler)
  43760. 7-A'râf 46
    ya'rifûne : tanırlar
  43761. 7-A'râf 46
    kullen : hepsini
  43762. 7-A'râf 46
    vedev : ve nida ettiler, seslendiler
  43763. 7-A'râf 46
    ashâbe el cenneti : cennet halkına, ehline
  43764. 7-A'râf 46
    en selâmun aleykum : selâmlanmak sizin üzerinize olsun, selâm sizin üzerinize olsun
  43765. 7-A'râf 46
    lem yedhulû-hâ : henüz oraya dahil olmadılar, girmediler
  43766. 7-A'râf 46
    ve hum : ve onlar
  43767. 7-A'râf 46
    yatmene : ümit ederler, dilerler, isterler
  43768. 7-A'râf 47
    ve izâ surifet : ve çevrildikleri zaman
  43769. 7-A'râf 47
    ebsâru-hum : onların bakışları
  43770. 7-A'râf 47
    tilkâe : tarafa
  43771. 7-A'râf 47
    ashâbi en nâri : ateş ehli, halkı
  43772. 7-A'râf 47
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  43773. 7-A'râf 47
    tec'al-nâ : bizi kılma
  43774. 7-A'râf 47
    mea : birlikte, beraber
  43775. 7-A'râf 47
    el kavmi ez zâlimîne : zalimler kavmi, zalim kavim
  43776. 7-A'râf 48
    ve nâdâ : ve seslendiler
  43777. 7-A'râf 48
    ashâbu el a'râfi : A'raf ehli, halkı
  43778. 7-A'râf 48
    ricâlen : adamlar
  43779. 7-A'râf 48
    ya'rifûne-hum : onları tanırlar
  43780. 7-A'râf 48
    cem'u-kum : sizin topladıklarınız
  43781. 7-A'râf 48
    ve mâ : ve şey, şeyler
  43782. 7-A'râf 48
    kuntum testekbirûne : kibirlenmiş oldunuz
  43783. 7-A'râf 49
    e hâulâi ellezîne : o kimseler bunlar mı
  43784. 7-A'râf 49
    aksemtum : siz yemin ettiniz
  43785. 7-A'râf 49
    yenâlu-hum allâhu : Allah onlara ulaşmaz
  43786. 7-A'râf 49
    bi rahmetin : rahmet ile
  43787. 7-A'râf 49
    udhulû el cennete : cennete girin
  43788. 7-A'râf 49
    aleykum : size
  43789. 7-A'râf 49
    veentum tahzenûne : ve siz mahzun olmayacaksınız
  43790. 7-A'râf 50
    ve nâdâ : ve seslendiler
  43791. 7-A'râf 50
    ashâbu en nâri : ateş halkı, ateş ehli
  43792. 7-A'râf 50
    ashâbe el cenneti : cennet halkı, cennet ehli
  43793. 7-A'râf 50
    en efîdû : aktarın
  43794. 7-A'râf 50
    aleynâ : bize
  43795. 7-A'râf 50
    min el mâi : sudan
  43796. 7-A'râf 50
    ev : yahut, veya, ya da
  43797. 7-A'râf 50
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  43798. 7-A'râf 50
    harrame-humâ : o ikisini haram kıldı (yasakladı)
  43799. 7-A'râf 50
    alâ el kâfirîne : kâfirlere
  43800. 7-A'râf 51
    ellezîne : o kimseler, onlar
  43801. 7-A'râf 51
    ettehazû : edindiler
  43802. 7-A'râf 51
    ne-hum : onların dîni (kendilerinin dini, kendi dinleri)
  43803. 7-A'râf 51
    lehven : eğlence, oyalanma
  43804. 7-A'râf 51
    ve leiben : ve oyun
  43805. 7-A'râf 51
    el hayâtu : hayat
  43806. 7-A'râf 51
    ed dunyâ : dünya
  43807. 7-A'râf 51
    fe el yevme : böylece bu gün
  43808. 7-A'râf 51
    nensâ-hum : onları unuturuz
  43809. 7-A'râf 51
    kemâ : gibi, nasıl
  43810. 7-A'râf 51
    nesû : unuttular
  43811. 7-A'râf 51
    likâe : kavuşma, ulaşma
  43812. 7-A'râf 51
    yevmi-him : onların günü
  43813. 7-A'râf 51
    ve mâ : ve nasıl
  43814. 7-A'râf 51
    yechadûne : bilerek inkâr ederler
  43815. 7-A'râf 52
    ve lekad : ve andolsun ki
  43816. 7-A'râf 52
    huden : bir hidayet olarak
  43817. 7-A'râf 52
    ve rahmeten : ve bir rahmet olarak
  43818. 7-A'râf 52
    yu'minûne : inanırlar
  43819. 7-A'râf 53
    hel yanzurûne : mı bakıyorlar, bekliyorlar?
  43820. 7-A'râf 53
    te'vîle-hu : onun tevîli, yorumu, sonucu
  43821. 7-A'râf 53
    yevme : gün
  43822. 7-A'râf 53
    ye'tî : gelir
  43823. 7-A'râf 53
    te'vîlu-hu : onun tevîli
  43824. 7-A'râf 53
    yekûlu ellezîne : onlar derler
  43825. 7-A'râf 53
    nesû-hu : onu unuttular
  43826. 7-A'râf 53
    kad câet : gelmişti
  43827. 7-A'râf 53
    bi el hakkı : hak ile
  43828. 7-A'râf 53
    fe hel : artık var mı
  43829. 7-A'râf 53
    lenâ : bize, bizim için
  43830. 7-A'râf 53
    min şufeâe : şefaatçilerden, şefaatçiler
  43831. 7-A'râf 53
    fe yeşfeû : öyle ki, ... ki şefaat etsinler
  43832. 7-A'râf 53
    lenâ : bize
  43833. 7-A'râf 53
    ev : yahut, veya, (... olur mu ki)
  43834. 7-A'râf 53
    nureddu : geri döndürülelim
  43835. 7-A'râf 53
    fe na'mele : o zaman, yapalım
  43836. 7-A'râf 53
    gayra ellezî : başkasını
  43837. 7-A'râf 53
    kunnâ na'mel : biz yapmış olduk
  43838. 7-A'râf 53
    enfuse-hum : nefslerini, kendilerini
  43839. 7-A'râf 53
    ve dalle : ve saptı, uzaklaştı, ayrıldı
  43840. 7-A'râf 53
    mâ kânû yefterûn : uydurmuş oldukları şey(ler)
  43841. 7-A'râf 54
    inne : muhakkak ki
  43842. 7-A'râf 54
    rabbe-kum : sizin Rabbiniz
  43843. 7-A'râf 54
    allâhu ellezî : Allah'tır ki o
  43844. 7-A'râf 54
    es semâvâti : semalar, gök katları
  43845. 7-A'râf 54
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü
  43846. 7-A'râf 54
    sitteti eyyâmin : altı günde
  43847. 7-A'râf 54
    summe istevâ : sonra istiva etti
  43848. 7-A'râf 54
    alâ el arşı : arşa
  43849. 7-A'râf 54
    el leyle : gece
  43850. 7-A'râf 54
    en nehâre : gündüz
  43851. 7-A'râf 54
    hasîsen : süratli, devamlı
  43852. 7-A'râf 54
    ve eş şemse : veneş
  43853. 7-A'râf 54
    ve el kamere : ve ay
  43854. 7-A'râf 54
    ve en nucûme : ve yıldızlar
  43855. 7-A'râf 54
    bi emri-hi : onun emrine
  43856. 7-A'râf 54
    e lâ : değil mi
  43857. 7-A'râf 54
    lehu el halku : yaratmak onundur (ona mahsustur)
  43858. 7-A'râf 54
    vel emru : ve emir
  43859. 7-A'râf 54
    tebârake allâhu : Allah şanı yücedir, mukaddestir, mübarektir
  43860. 7-A'râf 54
    rabbu el âlemîne : âlemlerin Rabbi
  43861. 7-A'râf 55
    rabbe-kum : Rabbiniz
  43862. 7-A'râf 55
    tedarruan : yalvarıp yakararak
  43863. 7-A'râf 55
    ve hufyeten : ve gizli olarak
  43864. 7-A'râf 55
    inne-hu : muhakkak ki o
  43865. 7-A'râf 55
    el mu'tedîne : haddi aşanlar
  43866. 7-A'râf 56
    ve lâ tufsidû : ve fesat, bozgunculuk çıkarmayın
  43867. 7-A'râf 56
    el ardı : yeryüzünde
  43868. 7-A'râf 56
    ba'de : sonra
  43869. 7-A'râf 56
    ved'û-hu (ve ud’û-hu) : ona dua edin
  43870. 7-A'râf 56
    havfen : korkarak
  43871. 7-A'râf 56
    ve tamaan : ve ümit ederek
  43872. 7-A'râf 56
    inne : muhakkak ki
  43873. 7-A'râf 56
    rahmete allâhi : Allah'ın rahmeti
  43874. 7-A'râf 56
    min el muhsinîne : (muhsinlerden), muhsinlere
  43875. 7-A'râf 57
    ve huve ellezî : ve ... olan kişi odur
  43876. 7-A'râf 57
    er riyâha : rüzgârları
  43877. 7-A'râf 57
    beyne yedey : iki eli arasında, önünde
  43878. 7-A'râf 57
    rahmeti-hi : onun rahmeti
  43879. 7-A'râf 57
    ekallet : yüklendi
  43880. 7-A'râf 57
    sehâben : bulutlar
  43881. 7-A'râf 57
    sikâlen : ağır (ağırlık)
  43882. 7-A'râf 57
    li beledin : bir beldeye
  43883. 7-A'râf 57
    meyyitin : ölü
  43884. 7-A'râf 57
    fe enzel-nâ : bu şekilde, böylece indirdik
  43885. 7-A'râf 57
    bi-hi ele : ona su
  43886. 7-A'râf 57
    fe ahrac-nâ : böylece, bu şekilde çıkarttık
  43887. 7-A'râf 57
    min kulli es semerâti : bütün ürünlerden
  43888. 7-A'râf 57
    kezâlike : işte bunun gibi
  43889. 7-A'râf 57
    nuhricu el mevtâ : ölüleri çıkartırız
  43890. 7-A'râf 57
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  43891. 7-A'râf 57
    tezekkerûne : tezekkür edersiniz
  43892. 7-A'râf 58
    ve el beledu : ve şehir, belde
  43893. 7-A'râf 58
    et tayyibu : temiz
  43894. 7-A'râf 58
    nebâtu-hu : onun bitkisi, nebatı
  43895. 7-A'râf 58
    ve ellezî habuse : ve kötü olan ki
  43896. 7-A'râf 58
    nekiden : kıt mahsul, kuru ot, faydasız bitki
  43897. 7-A'râf 58
    kezâlike : işte bunun gibi
  43898. 7-A'râf 58
    nusarrifu el âyâti : âyetleri açıklarız
  43899. 7-A'râf 58
    yeşkurûne : şükrederler
  43900. 7-A'râf 59
    lekad : andolsun ki
  43901. 7-A'râf 59
    ersel-nâ : biz gönderdik
  43902. 7-A'râf 59
    fele : o zaman dedi
  43903. 7-A'râf 59
    u'budû allâhe : Allah'a kul olun
  43904. 7-A'râf 59
    lekum : sizin için yoktur
  43905. 7-A'râf 59
    ehâfu : korkuyorum
  43906. 7-A'râf 59
    aleykum : sizin üzerinize
  43907. 7-A'râf 59
    azâbe : azap
  43908. 7-A'râf 59
    yevmin azîmin : büyük gün
  43909. 7-A'râf 60
    le : dedi
  43910. 7-A'râf 60
    el meleu : ileri gelenler
  43911. 7-A'râf 60
    le nerâ-ke : gerçekten seni görüyoruz
  43912. 7-A'râf 61
    le : dedi
  43913. 7-A'râf 61
    leyse bî : ben değilim
  43914. 7-A'râf 61
    dalâletun : dalâlette
  43915. 7-A'râf 61
    ve lâkin-nî : ve, fakat ben
  43916. 7-A'râf 61
    resûlun : bir resûl
  43917. 7-A'râf 61
    min rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbinden
  43918. 7-A'râf 62
    ubelligu-kum : size tebliğ ediyorum
  43919. 7-A'râf 62
    ve ensahu : ve nasihat ediyorum, öğüt veriyorum
  43920. 7-A'râf 62
    lekum : size
  43921. 7-A'râf 62
    a'lemu : biliyorum (öğreniyorum)
  43922. 7-A'râf 62
    mâ lâ ta'lemûne : sizin bilmediğiniz şeyleri
  43923. 7-A'râf 63
    e ve acibtum : ve şaşırdınız mı
  43924. 7-A'râf 63
    ene-kum : size gelmesine
  43925. 7-A'râf 63
    li yunzire-kum : sizi uyarması için
  43926. 7-A'râf 63
    ve li tettekû : ve takva sahibi olmanız için
  43927. 7-A'râf 63
    ve lealle-kum : ve umulur ki böylece siz
  43928. 7-A'râf 63
    turhamûne : rahmet olunursunuz
  43929. 7-A'râf 64
    fe kezzebû-hu : fakat onu yalanladılar
  43930. 7-A'râf 64
    fe enceynâ-hu : o zaman, bu sebeble, bu yüzden onu kurtardık
  43931. 7-A'râf 64
    ve ellezîne : o kimseleri
  43932. 7-A'râf 64
    mea-hu : onunla beraber
  43933. 7-A'râf 64
    el fulki : gemide
  43934. 7-A'râf 64
    ve : ve
  43935. 7-A'râf 64
    ellezîne : o kimseleri
  43936. 7-A'râf 64
    kezzebû : yalanladılar
  43937. 7-A'râf 64
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  43938. 7-A'râf 64
    kavmen : bir kavim
  43939. 7-A'râf 64
    amîne : kör, âmâ
  43940. 7-A'râf 65
    ve ilâ âdin : ve Ad’a, Ad kavmine
  43941. 7-A'râf 65
    ehâ-hum : onların kardeşi
  43942. 7-A'râf 65
    den : Hud (as)
  43943. 7-A'râf 65
    le : dedi
  43944. 7-A'râf 65
    u'budû allâhe : Allah'a kul olun
  43945. 7-A'râf 65
    lekum : sizin için yoktur
  43946. 7-A'râf 65
    e fe : hâlâ ... mı
  43947. 7-A'râf 65
    tettekûne : takva sahibi olmazsınız, olmayacaksınız
  43948. 7-A'râf 66
    le : dedi
  43949. 7-A'râf 66
    el meleu ellezîne : ileri gelen kimseler
  43950. 7-A'râf 66
    keferû : inkâr edenler, küfredenler, kâfirler
  43951. 7-A'râf 66
    le nerâ-ke : mutlaka, gerçekten seni görüyoruz
  43952. 7-A'râf 66
    sefâhetin : bir sefihliğin (aptallığın) içinde
  43953. 7-A'râf 66
    ve innâ : ve muhakkak ki biz
  43954. 7-A'râf 66
    le nezunnu-ke : biz seni mutlaka, kesinlikle zannediyoruz
  43955. 7-A'râf 66
    min el kâzibîne : yalancılardan
  43956. 7-A'râf 67
    le : dedi
  43957. 7-A'râf 67
    leyse bi : ben değilim
  43958. 7-A'râf 67
    sefâhetun : sefih, akılsız
  43959. 7-A'râf 67
    ve lâkin-nî : ve fakat ben
  43960. 7-A'râf 67
    resûlun : bir resûl
  43961. 7-A'râf 67
    min rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbinden
  43962. 7-A'râf 68
    ubelligu-kum : size tebliğ ediyorum, ulaştırıyorum
  43963. 7-A'râf 68
    ve ene : ve ben
  43964. 7-A'râf 68
    lekum : sizin için, size
  43965. 7-A'râf 68
    emînun : emin, güvenilir, inanılır
  43966. 7-A'râf 69
    e ve acibtum : ve şaşırdınız mı
  43967. 7-A'râf 69
    ene-kum : size gelmesine
  43968. 7-A'râf 69
    li yunzire-kum : sizi uyarması için
  43969. 7-A'râf 69
    ve uzkurû : ve hatırlayın
  43970. 7-A'râf 69
    iz ceale-kum : sizi kıldığını, sizi yaptığını
  43971. 7-A'râf 69
    hulefâe : halifeler
  43972. 7-A'râf 69
    vedekum : ve size arttırdı, güçlü yaptı
  43973. 7-A'râf 69
    fi el halkı : yaratılışta
  43974. 7-A'râf 69
    bastaten : gelişim, güç, kuvvet, beden
  43975. 7-A'râf 69
    fe uzkurû : artık hatırlayın, zikredin
  43976. 7-A'râf 69
    âlâe allâhi : Allah'ın nimetlerini
  43977. 7-A'râf 69
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  43978. 7-A'râf 69
    tuflihûne : felâha ulaşırsınız, kurtuluşa erersiniz
  43979. 7-A'râf 70
    e ci'te-nâ : bize mi geldin
  43980. 7-A'râf 70
    li na'bude allâhe : Allah'a kul olmamız için
  43981. 7-A'râf 70
    vahde-hu : onun tek oluşu, tekliği, tek bir Allah
  43982. 7-A'râf 70
    ve nezere : ve bırakalım, terkedelim
  43983. 7-A'râf 70
    mâ kâne : geçmişte olan, olmuş olan
  43984. 7-A'râf 70
    fe'ti-nâ : haydi, artık bize getir
  43985. 7-A'râf 70
    te'idu-nâ : bize vaadettiğin
  43986. 7-A'râf 70
    kunte min es sâdıkîne : sen sadıklardan, doğru sözlülerden oldun
  43987. 7-A'râf 71
    le : dedi
  43988. 7-A'râf 71
    aleykum : sizin üzerinize
  43989. 7-A'râf 71
    ve gadabun : ve öfke
  43990. 7-A'râf 71
    e tucâdilûne-nî : benimle mücâdele mi ediyorsunuz
  43991. 7-A'râf 71
    esmâin : isimler hakkında
  43992. 7-A'râf 71
    semmeytumû-hâ : onu isimlendirdiniz
  43993. 7-A'râf 71
    entum : siz
  43994. 7-A'râf 71
    ve âbâu-kum : ve babalarınız, atalarınız
  43995. 7-A'râf 71
    nezzele Allâhu : Allah indirmedi
  43996. 7-A'râf 71
    fe intezırû : artık bekleyin
  43997. 7-A'râf 71
    mea-kum : sizinle birlikte, beraber
  43998. 7-A'râf 71
    min el muntezırîne : bekleyenlerden
  43999. 7-A'râf 72
    fe encey-nâ-hu : böylece, bundan sonra, biz onu kurtardık
  44000. 7-A'râf 72
    ve ellezîne : ve o kimseleri
  44001. 7-A'râf 72
    mea-hu : onunla birlikte, beraber
  44002. 7-A'râf 72
    bi rahmetin : rahmet ile
  44003. 7-A'râf 72
    ve kata'nâ : ve kestik (bitirdik)
  44004. 7-A'râf 72
    dâbira ellezîne : o kimselerin kökünü, neslini
  44005. 7-A'râf 72
    kezzebû : yalanladılar
  44006. 7-A'râf 72
    ve mâ kânû mu'minîne : ve mü'min olmadılar
  44007. 7-A'râf 73
    ve ilâ semûde : ve Semud'a
  44008. 7-A'râf 73
    ehâ-hum : onların kardeşi
  44009. 7-A'râf 73
    le : dedi
  44010. 7-A'râf 73
    u'budû allâhe : Allah'a kul olun
  44011. 7-A'râf 73
    lekum : sizin için
  44012. 7-A'râf 73
    et-kum : size geldi
  44013. 7-A'râf 73
    beyyinetun : bir beyyine, delil, ispat vasıtası
  44014. 7-A'râf 73
    lekum : sizin için
  44015. 7-A'râf 73
    âyeten : bir âyet, mucize
  44016. 7-A'râf 73
    fe zerû-ha : artık onu bırakın, salın
  44017. 7-A'râf 73
    te'kul : yesin
  44018. 7-A'râf 73
    vetemessû-hâ : ve ona dokunmayın
  44019. 7-A'râf 73
    fe ye'huze-kum : o zaman, yoksa sizi alır
  44020. 7-A'râf 73
    azâbun elîmun : elim, acı bir azap
  44021. 7-A'râf 74
    ve uzkurû : ve hatırlayın
  44022. 7-A'râf 74
    iz ceale-kum : sizi kılmıştı, yapmıştı
  44023. 7-A'râf 74
    hulefâe : halifeler
  44024. 7-A'râf 74
    ve bevvee-kum : ve sizi yerleştirdi
  44025. 7-A'râf 74
    el ardı : yeryüzünde
  44026. 7-A'râf 74
    tettehızûne : edindiniz
  44027. 7-A'râf 74
    kusûren : kasırlar, saraylar, köşkler
  44028. 7-A'râf 74
    ve : ve
  44029. 7-A'râf 74
    tenhitûne : oyuyorsunuz
  44030. 7-A'râf 74
    el cibâle : dağlar
  44031. 7-A'râf 74
    buyûten : evler
  44032. 7-A'râf 74
    fe uzkurû : artık hatırlayın, zikredin
  44033. 7-A'râf 74
    âlâe allâhi : Allah'ın ni'metleri
  44034. 7-A'râf 74
    ve lâ ta'sev : ve karışıklık çıkarmayın, bozgunculuk yapmayın
  44035. 7-A'râf 74
    el ardı : yeryüzünde
  44036. 7-A'râf 74
    mufsidîne : bozgunculuk yapan kimseler, fesat çıkaran kimseler
  44037. 7-A'râf 75
    le : dedi
  44038. 7-A'râf 75
    el meleu ellezîne : kavmin önde gelen kimseleri
  44039. 7-A'râf 75
    istekberû : büyüklendiler, kibirlendiler
  44040. 7-A'râf 75
    li ellezîne ıstud'ıfû : hakir görülen, zayıf, güçsüz sayılan kimselere
  44041. 7-A'râf 75
    li men : kimseye, kişiye, kimselere
  44042. 7-A'râf 75
    âmene : îmân etti, inandı
  44043. 7-A'râf 75
    e ta'lemûne : biliyor musunuz
  44044. 7-A'râf 75
    enne : muhakkak ki, ... olduğunu
  44045. 7-A'râf 75
    murselun : gönderilen, gönderilmiş olan
  44046. 7-A'râf 75
    bi-mâ ursile : gönderilen şeye
  44047. 7-A'râf 75
    mu'minûne : inanan kimseler, inananlar
  44048. 7-A'râf 76
    le : dedi
  44049. 7-A'râf 76
    ellezîne istekberû : kibirlenen kimseler
  44050. 7-A'râf 76
    bi ellezî : onu (o şeyi)
  44051. 7-A'râf 76
    âmen-tum : siz îmân ettiniz, inandınız
  44052. 7-A'râf 76
    kâfirûne : inkâr edenler
  44053. 7-A'râf 77
    fe : sonra
  44054. 7-A'râf 77
    enkate : dişi deve
  44055. 7-A'râf 77
    ve atev : ve haddi aştılar, isyan ettiler
  44056. 7-A'râf 77
    an emri : emrinden, emrine
  44057. 7-A'râf 77
    ve kâlû : ve dediler
  44058. 7-A'râf 77
    teidu-nâ : bize vaadettiğin (tehdit ettiğin, negatif vaadini)
  44059. 7-A'râf 77
    kunte min el murselîne : sen resullerden, gönderilenlerden oldun
  44060. 7-A'râf 78
    fe : bunun üzerine, böylece
  44061. 7-A'râf 78
    ehazet-hum : onları aldı (helâk etti), yakaladı
  44062. 7-A'râf 78
    er recfetu : şiddetli bir sarsıntı
  44063. 7-A'râf 78
    fe asbahû : bunun üzerine, böylece oldular
  44064. 7-A'râf 78
    câsimîne : diz üstü çökenler (çöküp kaldılar)
  44065. 7-A'râf 79
    fe tevellâ : o zaman yüz çevirdi, döndü
  44066. 7-A'râf 79
    vele : ve dedi
  44067. 7-A'râf 79
    lekad : andolsun ki
  44068. 7-A'râf 79
    eblagtu-kum : size tebliğ ettim, ulaştırdım
  44069. 7-A'râf 79
    risâlete : risaleler, elçiye verilipnderilenler
  44070. 7-A'râf 79
    ve nesahtu : ve nasihat ettim, öğüt verdim
  44071. 7-A'râf 79
    lekum : size
  44072. 7-A'râf 79
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  44073. 7-A'râf 79
    lâ tuhıbbûne : siz sevmiyorsunuz
  44074. 7-A'râf 79
    en nâsıhîne : nasihat edenler
  44075. 7-A'râf 80
    ve lûtan : ve Lut (as)
  44076. 7-A'râf 80
    le : dedi
  44077. 7-A'râf 80
    e te'tûne : mı getiriyorsunuz, mı yapıyorsunuz
  44078. 7-A'râf 80
    el fâhışete : fuhuş, kötülük
  44079. 7-A'râf 80
    sebeka-kum : sizden önce gelip geçmiş
  44080. 7-A'râf 80
    min ehadin : birinden, biri, hiçbiri
  44081. 7-A'râf 80
    min el âlemîn : âlemlerden
  44082. 7-A'râf 81
    inne-kum : muhakkak ki, gerçekten siz
  44083. 7-A'râf 81
    le te'tûne : mutlaka geliyorsunuz
  44084. 7-A'râf 81
    er ricâle : erkeklere
  44085. 7-A'râf 81
    şehveten : şehvetle
  44086. 7-A'râf 81
    min dûni en nisâi : kadınlardan başka (kadınları bırakıp)
  44087. 7-A'râf 81
    bel : bilâkis, aksine, hayır
  44088. 7-A'râf 81
    entum : siz
  44089. 7-A'râf 81
    kavmun musrifûne : müsrif, haddi aşan bir kavim
  44090. 7-A'râf 82
    ve mâ kâne : ve olmadı
  44091. 7-A'râf 82
    cevâbe : cevap
  44092. 7-A'râf 82
    en kâlû : demek, söylemek
  44093. 7-A'râf 82
    min karyeti-kum : yurdunuzdan, beldenizden
  44094. 7-A'râf 82
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  44095. 7-A'râf 82
    yetetahherûne : çok temiz oluyorlar (çok temizler)
  44096. 7-A'râf 83
    fe : bunun üzerine, böylece
  44097. 7-A'râf 83
    encey-nâ-hu : biz onu kurtardık
  44098. 7-A'râf 83
    ve ehle-hu : ve onun ehlini, ailesini
  44099. 7-A'râf 83
    illâ imreete-hu : onun kadını (hanımı, eşi) hariç
  44100. 7-A'râf 83
    net min el gâbirîne : geride kalanlardan oldu
  44101. 7-A'râf 84
    ve emtar-nâ : ve yağmur yağdırdık
  44102. 7-A'râf 84
    aleyhim : onların üzerine
  44103. 7-A'râf 84
    fenzur (fe unzur) : artık bak
  44104. 7-A'râf 84
    keyfe : nasıl
  44105. 7-A'râf 84
    ne : oldu
  44106. 7-A'râf 84
    âkıbetu el mucrimîne : mücrimlerin akıbeti, suçluların sonu
  44107. 7-A'râf 85
    ve ilâ medyene : ve Medyen'e
  44108. 7-A'râf 85
    ehâ-hum : onların kardeşi
  44109. 7-A'râf 85
    le : dedi
  44110. 7-A'râf 85
    u'budû allâhe : Allah'a kul olun
  44111. 7-A'râf 85
    lekum : sizin için
  44112. 7-A'râf 85
    et-kum : size geldi
  44113. 7-A'râf 85
    beyyinetun : bir beyyine, bir delil, ispat edici bir açıklama
  44114. 7-A'râf 85
    fe evfû : artık vefa edin, yapın
  44115. 7-A'râf 85
    el keyle : ölçü
  44116. 7-A'râf 85
    ve el mîzâne : ve mizan, tartı
  44117. 7-A'râf 85
    vetebhasû : eksiltmeyin, hakkını vermemezlik yapmayın
  44118. 7-A'râf 85
    ense : insanlar
  44119. 7-A'râf 85
    eşyâe-hum : onların eşyaları (sahip oldukları şeyler)
  44120. 7-A'râf 85
    ve lâ tufsidû : ve fesat çıkartmayın
  44121. 7-A'râf 85
    el ardı : yeryüzünde
  44122. 7-A'râf 85
    ba'de : sonra
  44123. 7-A'râf 85
    lekum : sizin için
  44124. 7-A'râf 85
    in kuntum mu'minîne : eğerminler, inananlar iseniz
  44125. 7-A'râf 86
    ve lâ tak'udû : ve oturmayın
  44126. 7-A'râf 86
    tû'ıdûne : vaad ediyorsunuz (negatif vaad), tehdit ediyorsunuz
  44127. 7-A'râf 86
    ve tasuddûne : ve mani oluyorsunuz, engelliyorsunuz, men ediyorsunuz
  44128. 7-A'râf 86
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  44129. 7-A'râf 86
    men : kim, kimse
  44130. 7-A'râf 86
    âmene : inandı, amenu oldu
  44131. 7-A'râf 86
    ve tebgûne-hâ : ve onda arıyorsunuz, istiyorsunuz
  44132. 7-A'râf 86
    ivecen : eğrilik
  44133. 7-A'râf 86
    ve uzkurû : ve hatırlayın
  44134. 7-A'râf 86
    iz kuntum kalîlen : siz az idiniz
  44135. 7-A'râf 86
    fe kessere-kum : sonra sizi çoğalttı
  44136. 7-A'râf 86
    ve unzurû : ve bakın (ibret alın)
  44137. 7-A'râf 86
    keyfe : nasıl
  44138. 7-A'râf 86
    ne : oldu
  44139. 7-A'râf 86
    âkıbetu : son, sonuç
  44140. 7-A'râf 86
    el mufsidîne : fesat çıkaranlar
  44141. 7-A'râf 87
    ve in kâne : ve eğer olursa, ... ise
  44142. 7-A'râf 87
    ifetun : bir taife, grup, kısım
  44143. 7-A'râf 87
    âmenû : âmenû oldular
  44144. 7-A'râf 87
    bi ellezî : ... ki ona
  44145. 7-A'râf 87
    veifetun : ve bir taife, grup, kısım
  44146. 7-A'râf 87
    lem yu'minû : inanmazlar
  44147. 7-A'râf 87
    fe usbirû : o zaman sabredin
  44148. 7-A'râf 87
    yahkume allâhu : Allah hükmünü verir
  44149. 7-A'râf 87
    beyne-nâ : aramızda
  44150. 7-A'râf 87
    ve huve : ve O
  44151. 7-A'râf 87
    hayru el hâkimîn : hüküm verenlerin en hayırlısı
  44152. 7-A'râf 88
    le : dedi
  44153. 7-A'râf 88
    el meleu : ileri gelenler
  44154. 7-A'râf 88
    ellezîne estekberû : kibirlenen kimseler
  44155. 7-A'râf 88
    le nuhrice-enne-ke : seni mutlaka çıkaracağız
  44156. 7-A'râf 88
    ve ellezîne : ve o kimseleri
  44157. 7-A'râf 88
    âmenû : âmenû oldular
  44158. 7-A'râf 88
    mea-ke : seninle beraber
  44159. 7-A'râf 88
    min karyeti-nâ : şehrimizden
  44160. 7-A'râf 88
    ev : veya, yahut, ya da
  44161. 7-A'râf 88
    le te'ûdu-enne : mutlaka dönersiniz
  44162. 7-A'râf 88
    milleti-nâ : bizim milletimize, dinimize
  44163. 7-A'râf 88
    le : dedi
  44164. 7-A'râf 88
    e ve lev : ve ... ise de mi?
  44165. 7-A'râf 88
    kârihîne : hoşlanmayanlar, kerihrenler
  44166. 7-A'râf 89
    kad ifterey-nâ : iftira etmiş oluruz
  44167. 7-A'râf 89
    keziben : yalanla
  44168. 7-A'râf 89
    milleti-kum : sizin milletinize (dîninize)
  44169. 7-A'râf 89
    ba'de : sonra
  44170. 7-A'râf 89
    neccey-nâ allâhu : Allah bizi kurtardı
  44171. 7-A'râf 89
    veyekûnu : ve olamaz, olmaz
  44172. 7-A'râf 89
    lenâ : bizim, bizim için
  44173. 7-A'râf 89
    en neûde : gerinmemiz
  44174. 7-A'râf 89
    en yeşâe allâhu : Allah'ın dilemesi
  44175. 7-A'râf 89
    vesia : kapsadı, içine aldı, ihata etti, kuşattı
  44176. 7-A'râf 89
    kulle şey'in : herşeyi
  44177. 7-A'râf 89
    ilmen : ilimle
  44178. 7-A'râf 89
    tevekkel-nâ : biz tevekkül ettik, güvendik
  44179. 7-A'râf 89
    rabbe-nâ iftah : Rabbimiz aç, ayır
  44180. 7-A'râf 89
    beyne-nâ : bizim aramızı
  44181. 7-A'râf 89
    ve beyne kavmi-nâ : ve kavmimizin arasını
  44182. 7-A'râf 89
    bi el hakkı : hak ile
  44183. 7-A'râf 89
    ve ente : ve sen
  44184. 7-A'râf 89
    hayru el fâtihîne : hüküm verenlerin, fethedenlerin, fatihlerin, açanların en hayırlısı
  44185. 7-A'râf 90
    vele : dedi
  44186. 7-A'râf 90
    el meleu : ileri gelenler
  44187. 7-A'râf 90
    ellezîne : o kimseler
  44188. 7-A'râf 90
    keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
  44189. 7-A'râf 90
    le in itteba'tum : eğer gerçekten tâbî olursanız
  44190. 7-A'râf 90
    şuayben : Şuayb'a
  44191. 7-A'râf 90
    inne-kum : muhakkak, mutlaka siz
  44192. 7-A'râf 90
    izen : o taktirde, o zaman
  44193. 7-A'râf 90
    le hâsirûne : mutlaka hüsrana uğrayan kimseler, nefslerini hüsrana düşürenler
  44194. 7-A'râf 91
    fe ehazet-hum : bunun üzerine, böylece onları aldı (helâk etti), yakaladı
  44195. 7-A'râf 91
    er recfetu : şiddetli bir sarsıntı
  44196. 7-A'râf 91
    fe asbehû : bunun üzerine, böylece oldular
  44197. 7-A'râf 91
    câsimîne : diz üstü çöküp kalan kimseler
  44198. 7-A'râf 92
    ellezîne kezzebû : yalanlayanlar, onlar ki yalanladılar
  44199. 7-A'râf 92
    şuayben : Şuayb'ı
  44200. 7-A'râf 92
    ke : gibi, sanki
  44201. 7-A'râf 92
    en lem yagnev : var olmamış, yaşamamış
  44202. 7-A'râf 92
    ellezîne kezzebû : yalanlayan kimseler, yalanlayanlar
  44203. 7-A'râf 92
    şuayben : Şuayb'ı
  44204. 7-A'râf 92
    el hâsirîne : hüsrana üğrayan kimseler, nefslerini hüsrana düşürenler
  44205. 7-A'râf 93
    fe tevellâ : o zaman yüz çevirdi
  44206. 7-A'râf 93
    vele : ve dedi
  44207. 7-A'râf 93
    lekad : andolsun ki
  44208. 7-A'râf 93
    eblagtu-kum : size tebliğ ettim, ulaştırdım
  44209. 7-A'râf 93
    ve nesahtu : ve nasihat ettim (öğüt verdim)
  44210. 7-A'râf 93
    lekum : size
  44211. 7-A'râf 93
    fe keyfe : o zaman, artık nasıl, niçin
  44212. 7-A'râf 93
    alâ kavmin kâfirîne : inkâr eden kavme (kâfir kavme)
  44213. 7-A'râf 94
    ve mâ : ve olmadı (yoktur)
  44214. 7-A'râf 94
    ersel-nâ : gönderdik
  44215. 7-A'râf 94
    karyetin : bir beldeye, ülkeye
  44216. 7-A'râf 94
    min nebiyyin : bir peygamber
  44217. 7-A'râf 94
    ehaz-nâ : aldık, uğrattık
  44218. 7-A'râf 94
    ehle-hâ : onun halkını
  44219. 7-A'râf 94
    bi el be'sâi : şiddetli fakirlik, sıkıntı
  44220. 7-A'râf 94
    ve ed darrâi : ve şiddetli darlık, zarar, hastalık, zorluk
  44221. 7-A'râf 94
    lealle-hum : umulur ki böylece onlar
  44222. 7-A'râf 94
    yaddarraûne : yalvarıp yakarırlar
  44223. 7-A'râf 95
    summe : sonra
  44224. 7-A'râf 95
    beddel-nâ : değiştirdik
  44225. 7-A'râf 95
    mekâne es seyyieti : kötülüğün yerini
  44226. 7-A'râf 95
    el hasenete : iyilik
  44227. 7-A'râf 95
    afev : çoğaldılar
  44228. 7-A'râf 95
    ve kâlû : ve dediler
  44229. 7-A'râf 95
    messe : isabet etti, dokundu
  44230. 7-A'râf 95
    âbâe-nâ : atalarımız, babalarımız
  44231. 7-A'râf 95
    ed darrâu : şiddetli darlık, zarar, hastalık, zorluk
  44232. 7-A'râf 95
    ve es serrâu : ve hayır, surur, ferahlık
  44233. 7-A'râf 95
    fe ehaz-nâ-hum : böylece onları aldık, yakaladık, yok ettik
  44234. 7-A'râf 95
    bagteten : ansızın, aniden
  44235. 7-A'râf 95
    ve hum : ve onlar
  44236. 7-A'râf 95
    yeş'urûne : farkına varmazlar (şuurunda değiller)
  44237. 7-A'râf 96
    ve lev : ve eğer
  44238. 7-A'râf 96
    (lev) enne : olsalar
  44239. 7-A'râf 96
    ehle el kurâ : o ülkelerin halkı
  44240. 7-A'râf 96
    âmenû : inandılar, âmenû oldular
  44241. 7-A'râf 96
    ve ittekav : ve takva sahibi oldular
  44242. 7-A'râf 96
    le fetah-nâ : elbette açardık
  44243. 7-A'râf 96
    aleyhim : onlara
  44244. 7-A'râf 96
    berekâtin : bolluk, bereketler
  44245. 7-A'râf 96
    min es semâi : semadan
  44246. 7-A'râf 96
    ve el ardı : ve yerden
  44247. 7-A'râf 96
    ve lâkin : lâkin, fakat
  44248. 7-A'râf 96
    kezzebû : yalanladılar
  44249. 7-A'râf 96
    fe ehaz-nâ-hum : böylece biz onları aldık, yakaladık (cezalandırdık)
  44250. 7-A'râf 96
    kânû yeksibûne : kazanmış oldukları
  44251. 7-A'râf 97
    e fe emine : yoksa emin mi oldu(lar)
  44252. 7-A'râf 97
    ehlu el kurâ : o ülkelerin halkı
  44253. 7-A'râf 97
    en ye'tiye-hum : onlara gelmesi
  44254. 7-A'râf 97
    be'su-nâ : şiddetli azabımız
  44255. 7-A'râf 97
    beyâten : geceleyin, gece vakti
  44256. 7-A'râf 97
    ve hum : ve onlar
  44257. 7-A'râf 97
    nâimûne : uyuyan kimseler, uyuyanlar
  44258. 7-A'râf 98
    e ve emine : ve emin mi oldu(lar)
  44259. 7-A'râf 98
    ehlu el kurâ : o ülkelerin halkı
  44260. 7-A'râf 98
    en ye'tiye-hum : onlara gelmesi
  44261. 7-A'râf 98
    be'su-nâ : şiddetli azabımız
  44262. 7-A'râf 98
    ve hum : ve onlar
  44263. 7-A'râf 98
    yel'abûne : oynuyorlar, eğleniyorlar (oyalanıyorlar)
  44264. 7-A'râf 99
    e fe eminû : yoksa emin mi oldular?
  44265. 7-A'râf 99
    mekra allâhi : Allah'ın tuzağı, hilesi
  44266. 7-A'râf 99
    feye'menu : artık emin olamaz
  44267. 7-A'râf 99
    mekra allâhi : Allah'ın tuzağı, hilesi
  44268. 7-A'râf 99
    el kavmu : kavim, topluluk
  44269. 7-A'râf 99
    el hâsirûne : hüsranda olan kimseler, hüsranda olanlar
  44270. 7-A'râf 100
    e ve lem yehdi : ve hidayete erdirmez mi
  44271. 7-A'râf 100
    li ellezîne : o kimseleri
  44272. 7-A'râf 100
    yerisûne el arda : yeryüzüne varis olurlar
  44273. 7-A'râf 100
    ehli-hâ : onun ehli, halkı
  44274. 7-A'râf 100
    en lev neşâu : eğer dilemiş olsaydık, dileseydik
  44275. 7-A'râf 100
    esab-nâ-hum : onlara musibet isabet ettirdik, cezalandırdık
  44276. 7-A'râf 100
    ve natbeu : ve tabederiz, damgalarız, mühürleriz
  44277. 7-A'râf 100
    fe hum : böylece, artık onlar
  44278. 7-A'râf 100
    yesmeûne : işitmezler (işitemezler)
  44279. 7-A'râf 101
    tilke el kurâ : ülkelerte bunlar
  44280. 7-A'râf 101
    aleyke : sana
  44281. 7-A'râf 101
    min enbâi-hâ : onların haberlerinden
  44282. 7-A'râf 101
    ve lekad : ve andolsun ki
  44283. 7-A'râf 101
    et-hum : onlara geldi
  44284. 7-A'râf 101
    bi el beyyinâti : beyineler, belgeler ile, ispat vesikaları ve mucizelerle
  44285. 7-A'râf 101
    fe mâ kânû : fakat ... olmadılar
  44286. 7-A'râf 101
    bi mâ kezzebû : yalanladıkları şey sebebiyle
  44287. 7-A'râf 101
    kezâlike : böylece, işte
  44288. 7-A'râf 101
    el kâfirîne : inkâr edenler, kâfirler
  44289. 7-A'râf 102
    veveced-nâ : ve biz bulmadık
  44290. 7-A'râf 102
    li ekseri-him : onların çoğunu
  44291. 7-A'râf 102
    ve in : ve sadece, ancak
  44292. 7-A'râf 102
    veced-nâ : biz bulduk
  44293. 7-A'râf 102
    eksere-hum : onların çoğu
  44294. 7-A'râf 102
    le fâsikîne : gerçekten fasık kimseler, fasıklar
  44295. 7-A'râf 103
    summe : bir zaman sonra
  44296. 7-A'râf 103
    beas-nâ : biz beas ettik, gönderdik
  44297. 7-A'râf 103
    ilâ fir'avne : firavuna
  44298. 7-A'râf 103
    ve melâi-hi : ve onun önde gelenleri, ileri gelenleri
  44299. 7-A'râf 103
    fe zalemû : fakat zulmettiler
  44300. 7-A'râf 103
    fe unzur : artık, bundan sonra bak
  44301. 7-A'râf 103
    keyfe : nasıl, ne şekilde
  44302. 7-A'râf 103
    ne : oldu
  44303. 7-A'râf 103
    âkıbetu : akıbet, son
  44304. 7-A'râf 103
    el mufsidîne : fesat çıkaranlar
  44305. 7-A'râf 104
    vele : ve dedi
  44306. 7-A'râf 104
    resûlun : bir resûl
  44307. 7-A'râf 104
    min rabbi el âlemîn : âlemlerin Rabbinden
  44308. 7-A'râf 105
    enekûle : (benim) söylemememdir
  44309. 7-A'râf 105
    illâ el hakka : haktan başka
  44310. 7-A'râf 105
    bi beyyinetin : beyyine ile, açık delil ile, mucize ile
  44311. 7-A'râf 105
    fe ersil : artık gönder
  44312. 7-A'râf 105
    maiye : benim ile beraber
  44313. 7-A'râf 105
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  44314. 7-A'râf 106
    le : dedi
  44315. 7-A'râf 106
    in kunte : eğer sen, ..... isen
  44316. 7-A'râf 106
    ci'te bi : geldin, getirdin
  44317. 7-A'râf 106
    âyetin : bir âyet
  44318. 7-A'râf 106
    fe âti : haydi, o taktirde getir
  44319. 7-A'râf 106
    in kunte : eğer sen ... isen
  44320. 7-A'râf 106
    min es sâdikîne : doğru söyleyenlerden, sadıklardan
  44321. 7-A'râf 107
    fe : böylece, bunun üzerine
  44322. 7-A'râf 107
    elkâ : attı
  44323. 7-A'râf 107
    fe : böylece, hemen
  44324. 7-A'râf 107
    hiye : o
  44325. 7-A'râf 108
    ve neze'a : ve çekip çıkardı
  44326. 7-A'râf 108
    yede-hu : elini
  44327. 7-A'râf 108
    fe izâ : o zaman, olduğu zaman, öyle olunca
  44328. 7-A'râf 108
    hiye : o
  44329. 7-A'râf 108
    beydâu : beyaz
  44330. 7-A'râf 108
    li en nâzırîne : görenlere, bakanlara
  44331. 7-A'râf 109
    le : dedi
  44332. 7-A'râf 109
    el meleu : eşraf, ileri gelenler
  44333. 7-A'râf 109
    min kavmi fir'avne : firavunun kavminden
  44334. 7-A'râf 109
    inne : muhakkak ki
  44335. 7-A'râf 109
    le sâhırun : gerçekten bir sihirbazdır (sihir yapandır)
  44336. 7-A'râf 110
    en yuhrice-kum : sizi çıkarmak
  44337. 7-A'râf 110
    fe : o zaman, o halde
  44338. 7-A'râf 110
    te'murûne : emredersiniz (diyorsunuz, talebiniz)
  44339. 7-A'râf 111
    ercih : onu geriye bırak, beklet
  44340. 7-A'râf 111
    ve ehâ-hu : ve kardeşini
  44341. 7-A'râf 111
    ve ersil : vender (yolla)
  44342. 7-A'râf 111
    el medâini : şehirlerinine, şehirlere
  44343. 7-A'râf 111
    hâşirîne : toplayıcılar
  44344. 7-A'râf 112
    ye'tû-ke bi : sana getirsinler
  44345. 7-A'râf 113
    vee : ve geldi
  44346. 7-A'râf 113
    es seharatu : sihirbazlar
  44347. 7-A'râf 113
    fir'avne : firavun
  44348. 7-A'râf 113
    inne : muhakkak
  44349. 7-A'râf 113
    lenâ : bizim için, bize
  44350. 7-A'râf 113
    le ecren : elbette bir ecircret, mükâfat) (vardır)
  44351. 7-A'râf 113
    nahnu el gâlibîne : biz gâlip olanlar, gâlib gelenler
  44352. 7-A'râf 114
    le : dedi
  44353. 7-A'râf 114
    ne'am : evet
  44354. 7-A'râf 114
    ve inne-kum : ve mutlaka siz
  44355. 7-A'râf 114
    le : elbette, gerçekten
  44356. 7-A'râf 114
    min el mukarrebîne : yakın olan kimselerden
  44357. 7-A'râf 115
    en tulkiye : senin atman
  44358. 7-A'râf 115
    ve immâ : öyle mi ... böyle mi, ya ... ya da
  44359. 7-A'râf 115
    en nekûne : biz oluruz, olacağız
  44360. 7-A'râf 115
    nahnu el mulkîne : atanlar biz olacağız
  44361. 7-A'râf 116
    le : dedi
  44362. 7-A'râf 116
    elkû : atın
  44363. 7-A'râf 116
    fe lemmâ : o zaman, ... olduğu zaman
  44364. 7-A'râf 116
    elkav : attılar
  44365. 7-A'râf 116
    seharû : sihirlediler, büyülediler
  44366. 7-A'râf 116
    a'yune en nâsi : insanların gözleri
  44367. 7-A'râf 116
    ve isterhebû-hum : ve onları korkuttular
  44368. 7-A'râf 116
    ve câû : ve geldiler (getirdiler)
  44369. 7-A'râf 117
    ve evhay-nâ : ve biz vahyettik
  44370. 7-A'râf 117
    en elkı : atmasını
  44371. 7-A'râf 117
    asâ-ke : asasını
  44372. 7-A'râf 117
    fe izâ : olduğu zaman
  44373. 7-A'râf 117
    hiye : o
  44374. 7-A'râf 117
    telkafu : yutuyor
  44375. 7-A'râf 117
    ye'fikûne \n(ıfk) : yalandan yapıyorlar, sihir yapıyorlar, uyduruyorlar \n: (yalan)
  44376. 7-A'râf 118
    fe vakaa : böylece vuku buldu, oldu
  44377. 7-A'râf 118
    el hakku : hak, gerçek
  44378. 7-A'râf 118
    ve batale : ve bâtıl oldu, yok oldu
  44379. 7-A'râf 118
    ya'melûne : yapıyorlar
  44380. 7-A'râf 119
    fe : o zaman, böylece, artık
  44381. 7-A'râf 119
    hunâlike : orada
  44382. 7-A'râf 119
    ve inkalebû : ve geri döndüler
  44383. 7-A'râf 119
    sâgırîne : (küçülmüş olarak) alçalmış, küçük düşen, zelil olan kimseler
  44384. 7-A'râf 120
    ve ulkıye : ve atıldılar (yere kapanarak secde ettiler)
  44385. 7-A'râf 120
    es seharatu : sihirbazlar
  44386. 7-A'râf 120
    sâcidîne : secde eden kimseler
  44387. 7-A'râf 121
    âmen-nâ : biz îmân ettik
  44388. 7-A'râf 121
    bi rabbi el âlemîn : âlemlerin Rabbine
  44389. 7-A'râf 122
    ve hârûne : ve Harun (as)
  44390. 7-A'râf 123
    le : dedi
  44391. 7-A'râf 123
    âmentum : siz îmân ettiniz
  44392. 7-A'râf 123
    kable : önce
  44393. 7-A'râf 123
    en : yapmak (mastar eki)
  44394. 7-A'râf 123
    âzene (eezene) : ben izin veririm
  44395. 7-A'râf 123
    lekum : size
  44396. 7-A'râf 123
    inne : muhakkak ki
  44397. 7-A'râf 123
    le mekrun : mutlaka bir hile, tuzak
  44398. 7-A'râf 123
    mekertumû-hu : o hileyi (tuzağı) kurdunuz (hazırladınız)
  44399. 7-A'râf 123
    el medîneti : şehrininde, şehirde
  44400. 7-A'râf 123
    ehle-hâ : onun ehli, halkı
  44401. 7-A'râf 123
    fe sevfe : artık yakında
  44402. 7-A'râf 123
    ta'lemûne : bileceksiniz
  44403. 7-A'râf 124
    le ukattıanne : mutlaka keseceğim (parçalayacağım)
  44404. 7-A'râf 124
    eydiye-kum : elleriniz
  44405. 7-A'râf 124
    ve ercule-kum : ve ayaklarınız
  44406. 7-A'râf 124
    summe : sonra
  44407. 7-A'râf 124
    le usallibu-enne-kum : mutlaka sizi asacağım
  44408. 7-A'râf 124
    ecmaîn : hepsini
  44409. 7-A'râf 125
    munkalibûne : dönen kimseler, dönmüş olanlar
  44410. 7-A'râf 126
    ve : ve
  44411. 7-A'râf 126
    tenkımu : intikam alıyorsunuz
  44412. 7-A'râf 126
    en âmen-nâ : bizim inanmamız
  44413. 7-A'râf 126
    lemmâ : olduğu zaman, olunca
  44414. 7-A'râf 126
    et-nâ : bize geldi
  44415. 7-A'râf 126
    rabbe-nâ : Rabbimiz
  44416. 7-A'râf 126
    efrıg : yağdır
  44417. 7-A'râf 126
    aleynâ : bize, üzerimize
  44418. 7-A'râf 126
    ve teveffe-nâ : ve bizi vefat ettir, öldür
  44419. 7-A'râf 126
    muslimîne : müslüman, (ruhu, fizik vücudu, nefsi, iradesi) teslim olmuş olanlar
  44420. 7-A'râf 127
    vele el meleu : ve ileri gelenler dedi
  44421. 7-A'râf 127
    kavmi fir'avne : firavunun kavmi
  44422. 7-A'râf 127
    e tezeru : bırakacak mısın, terkedecek misin
  44423. 7-A'râf 127
    ve kavme-hu : ve onun kavmini
  44424. 7-A'râf 127
    fi el ardı : yeryüzünde
  44425. 7-A'râf 127
    ve yezere-ke : ve seni terkederler
  44426. 7-A'râf 127
    ve âlihete-ke : ve senin ilâhlarını
  44427. 7-A'râf 127
    le : dedi
  44428. 7-A'râf 127
    se nukattilu : yakında keseceğiz (öldüreceğiz)
  44429. 7-A'râf 127
    ebnâe-hum : onların oğulları
  44430. 7-A'râf 127
    ve nestahyî : ve sağ (canlı) bırakacağız
  44431. 7-A'râf 127
    nisâe-hum : onların kadınları
  44432. 7-A'râf 127
    ve in-nâ : ve muhakkak ki biz
  44433. 7-A'râf 127
    fevka-hum : onların üstünde
  44434. 7-A'râf 127
    kâhirûne : kahhar olanlar, hakimiyet, güç ve kuvvet sahibi olanlar
  44435. 7-A'râf 128
    le : dedi
  44436. 7-A'râf 128
    isteînû : özel yardım isteyin, talep edin
  44437. 7-A'râf 128
    ve usbirû : ve sabredin
  44438. 7-A'râf 128
    inne el arda : muhakkak arz, yeryüzü
  44439. 7-A'râf 128
    men yeşâu : dilediği kimse, kimi dilerse
  44440. 7-A'râf 128
    ve el âkıbetu : ve sonuç (zafer)
  44441. 7-A'râf 128
    li el muttekîne : takva sahiplerinin
  44442. 7-A'râf 129
    en te'tiye-nâ : senin bize gelmen
  44443. 7-A'râf 129
    ve min ba'di : ve ...’den sonra
  44444. 7-A'râf 129
    mâ ci'te-nâ : bize getirdiğin şey
  44445. 7-A'râf 129
    le : dedi
  44446. 7-A'râf 129
    en yuhlike : helâk etmesi
  44447. 7-A'râf 129
    aduvve-kum : sizin düşmanlarınız
  44448. 7-A'râf 129
    ve yestahlife-kum : ve sizi halifeler yapar, onların yerine geçirir
  44449. 7-A'râf 129
    el ardı : yeryüzünde
  44450. 7-A'râf 129
    fe yanzure : böylece bakar
  44451. 7-A'râf 129
    keyfe : nasıl
  44452. 7-A'râf 129
    ta'melûne : amel ediyorsunuz, edeceksiniz
  44453. 7-A'râf 130
    ve lekad : ve andolsun ki
  44454. 7-A'râf 130
    ehaz-nâ : biz aldık, uğrattık
  44455. 7-A'râf 130
    âle fir'avne : firavunun ailesi
  44456. 7-A'râf 130
    bi es sinîne : senelerce
  44457. 7-A'râf 130
    ve naksın : ve eksiltme, kıtlık
  44458. 7-A'râf 130
    min es semerâti : ürünlerden
  44459. 7-A'râf 130
    lealle-hum : umulur ki onlar, böylece onlar
  44460. 7-A'râf 130
    yezzekkerûne : tezekkür ederler
  44461. 7-A'râf 131
    fe : artık, bundan sonra
  44462. 7-A'râf 131
    et-hum el hasenetu : onlara hasene, iyilik geldi
  44463. 7-A'râf 131
    lenâ : bizim
  44464. 7-A'râf 131
    ve in : ve eğer
  44465. 7-A'râf 131
    seyyietun : bir kötülük
  44466. 7-A'râf 131
    yettayyerû : uğursuz sayarlar
  44467. 7-A'râf 131
    ve men mea-hu : ve onunla beraber olan kimseler, beraberindekiler
  44468. 7-A'râf 131
    e lâ : değil mi
  44469. 7-A'râf 131
    innemâ : fakat, ama
  44470. 7-A'râf 131
    inde allâhi : Allah'ın katında
  44471. 7-A'râf 131
    kinne : fakat, lâkin
  44472. 7-A'râf 131
    eksere-hum : onların çoğu
  44473. 7-A'râf 131
    lâ ya'lemûne : bilmezler, bilmiyorlar
  44474. 7-A'râf 132
    ve kâlû : ve dediler
  44475. 7-A'râf 132
    mehmâ : ne, her ne, ne olsa
  44476. 7-A'râf 132
    te'ti-nâ : sen bize getirirsin
  44477. 7-A'râf 132
    min âyetin : bir âyet, bir mucize
  44478. 7-A'râf 132
    li teshare-nâ : bizi büyülemek (sihir yapmak) için
  44479. 7-A'râf 132
    fe : o zaman, olsa bile, gene de
  44480. 7-A'râf 132
    leke : sana
  44481. 7-A'râf 132
    bi mu'minîne : îmân edenler, inanacak olanlar
  44482. 7-A'râf 133
    fe : bunun üzerine, bundan sonra
  44483. 7-A'râf 133
    erselnâ : biz gönderdik
  44484. 7-A'râf 133
    aleyhim et tûfâne : üzerlerine tufan (yok eden, telef eden yağmur ve sel)
  44485. 7-A'râf 133
    ve el cerâde : ve çekirgelerekirge afeti)
  44486. 7-A'râf 133
    ve el kummele : ve bitler (elbise yiyen ve vücudun kanını emen bir çeşit bit)
  44487. 7-A'râf 133
    ve ed dafâdia : ve kurbağalar
  44488. 7-A'râf 133
    ve ed deme : ve kan
  44489. 7-A'râf 133
    fe istekberû : gene de, buna rağmen kibirlendiler
  44490. 7-A'râf 133
    ve kânû : ve oldular
  44491. 7-A'râf 133
    kavmen : bir kavim
  44492. 7-A'râf 133
    mucrimîne : mücrim, günahkâr ve suçlu olan kimseler
  44493. 7-A'râf 134
    ve lemmâ : ve ... olduğu zaman, olunca
  44494. 7-A'râf 134
    aleyhim er riczu : üzerlerine azap
  44495. 7-A'râf 134
    yâ mûsed'u (mûsâ ud'u) : ey Musa dua et
  44496. 7-A'râf 134
    lenâ : bizim için
  44497. 7-A'râf 134
    rabbe-ke : Rabbine
  44498. 7-A'râf 134
    ahide : ahid
  44499. 7-A'râf 134
    inde-ke : senin yanındaki, seni sahip kıldığı ahd
  44500. 7-A'râf 134
    le in : eğer, ... olsa
  44501. 7-A'râf 134
    keşefte : giderdin, kaldırdın
  44502. 7-A'râf 134
    an-nâ er ricze : bizden azabı
  44503. 7-A'râf 134
    le nu'minu-enne : mutlaka inanacağız
  44504. 7-A'râf 134
    leke : sana
  44505. 7-A'râf 134
    ve le nursilu-enne : ve mutlaka göndereceğiz
  44506. 7-A'râf 134
    mea-ke : seninle birlikte, seninle beraber
  44507. 7-A'râf 134
    benî isrâîle : İsrailoğullarını
  44508. 7-A'râf 135
    fe : böylece, artık
  44509. 7-A'râf 135
    lemma : olduğu zaman, olunca
  44510. 7-A'râf 135
    keşef-nâ : giderdik, kaldırdık
  44511. 7-A'râf 135
    an-hum er ricze : onlardan azabı
  44512. 7-A'râf 135
    ilâ ecelin : belirli bir müddete kadar, ecele (sona) kadar
  44513. 7-A'râf 135
    yenkusûne : nakzediyorlar, sözlerinden dönüyorlar
  44514. 7-A'râf 136
    fentekamnâ (fe intikam-nâ) : artık biz intikam aldık, cezalandırdık
  44515. 7-A'râf 136
    fe agrak-nâ-hum : böylece onları boğduk
  44516. 7-A'râf 136
    el yemmi : denizininde, denizde
  44517. 7-A'râf 136
    bi-enne-hum : onların ... olmaları sebebiyle
  44518. 7-A'râf 136
    kezzebû : yalanladılar
  44519. 7-A'râf 136
    ve kânû : ve oldular
  44520. 7-A'râf 136
    gâfilîne : gâfil, habersiz
  44521. 7-A'râf 137
    ve evresnâ el kavme : o kavmi varis kıldık
  44522. 7-A'râf 137
    ellezîne kânû : ki onlar oldular
  44523. 7-A'râf 137
    yustad'afûne : zayıf, güçsüz bırakılanlar
  44524. 7-A'râf 137
    meşârika el ardı : yeryüzünün doğusu
  44525. 7-A'râf 137
    ve megâribe-hâ elletî : ve onun batısı ki o
  44526. 7-A'râf 137
    ve temmet : ve yerine geldi, tamamlandı
  44527. 7-A'râf 137
    kelimetu rabbi-ke : Rabbinin kelimesi, sözü
  44528. 7-A'râf 137
    el husnâ : enzel
  44529. 7-A'râf 137
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  44530. 7-A'râf 137
    bi-mâ saberû : sabırlarından dolayı
  44531. 7-A'râf 137
    ve demmer-nâ : ve helâk ettik
  44532. 7-A'râf 137
    mâ kâne yasnau : yapmış olduğu şeyler
  44533. 7-A'râf 137
    ve kavmu-hu : ve onun kavmi
  44534. 7-A'râf 137
    ve mâ : ve şey, şeyler
  44535. 7-A'râf 137
    ya'rişûne : çardak (binalar, köşkler) kuruyorlar
  44536. 7-A'râf 138
    vevez-nâ : ve geçirdik
  44537. 7-A'râf 138
    bi benî israîle el bahra : İsrailoğullarını deniz(den)
  44538. 7-A'râf 138
    fe etev : o zaman geldiler, karşılaştılar
  44539. 7-A'râf 138
    ya'kufûne : devamlı ibadet ediyorlar, tapıyorlar
  44540. 7-A'râf 138
    lehum : onların, onlara ait
  44541. 7-A'râf 138
    lenâ : bizim için, bize
  44542. 7-A'râf 138
    ilâhen : bir ilâh
  44543. 7-A'râf 138
    kemâ lehum : onlarda olduğu gibi
  44544. 7-A'râf 138
    âlihetun : ilâhlar
  44545. 7-A'râf 138
    le : dedi
  44546. 7-A'râf 138
    inne-kum : muhakkak ki siz
  44547. 7-A'râf 138
    techelûne : siz cahillik ediyorsunuz
  44548. 7-A'râf 139
    inne : muhakkak ki
  44549. 7-A'râf 139
    mutebberun : helâk olmuş olanlar (helâk olmayı hak etmiş olanlardır), helak olacak olanlardır
  44550. 7-A'râf 139
    ve bâtılun : ve bâtıldır (boştur)
  44551. 7-A'râf 139
    ya'melûne : yapıyorlar
  44552. 7-A'râf 140
    le : dedi
  44553. 7-A'râf 140
    e gayrallâhi : Allah'tan başka mı
  44554. 7-A'râf 140
    ebgî-kum : size, sizin için isteyeyim
  44555. 7-A'râf 140
    ilâhen : bir ilâh
  44556. 7-A'râf 140
    ve huve : ve O
  44557. 7-A'râf 140
    faddale-kum : sizi üstün kıldı
  44558. 7-A'râf 140
    alâ el âlemîne : âlemlerin üstüne, âlemlere
  44559. 7-A'râf 141
    ve iz : ve o zaman, olmuştu
  44560. 7-A'râf 141
    encey-nâ-kum : sizi kurtardık
  44561. 7-A'râf 141
    min âli fir'avne : firavun ailesinden
  44562. 7-A'râf 141
    yesûmûne-kum : sizi zorluyorlar, maruz bırakıyorlar
  44563. 7-A'râf 141
    el azâbi (sûe el azâbi) : azabın kötüsü, kötü azab
  44564. 7-A'râf 141
    yukattilûne : öldürüyorlar
  44565. 7-A'râf 141
    ebnâe-kum : sizin oğullarınız
  44566. 7-A'râf 141
    ve yestahyûne : ve sağ bırakıyorlar
  44567. 7-A'râf 141
    nisâe-kum : kadınlarınız
  44568. 7-A'râf 141
    ve fî zâlikum : vete bunda vardır
  44569. 7-A'râf 141
    belâun : bir imtihan
  44570. 7-A'râf 142
    ve vâad-nâ : ve vaadettik
  44571. 7-A'râf 142
    selâsîne : otuz
  44572. 7-A'râf 142
    leyleten : gece
  44573. 7-A'râf 142
    ve etmem-nâ-hâ : ve onu biz tamamladık
  44574. 7-A'râf 142
    fe temme : böylece tamamlandı
  44575. 7-A'râf 142
    erbaîne leyleten : kırk gece
  44576. 7-A'râf 142
    vele mûsâ : ve Musa (as) dedi
  44577. 7-A'râf 142
    li ahî-hi hârûne : kardeşi Harun (as)'a
  44578. 7-A'râf 142
    ve aslıh : ve ıslâh et
  44579. 7-A'râf 142
    vetettebi' : ve tâbî olma, uyma
  44580. 7-A'râf 142
    sebîle el mufsidîne : bozguncuların, fesat çıkaranların yoluna
  44581. 7-A'râf 143
    ve lemmâ : ve olduğu zaman, olunca
  44582. 7-A'râf 143
    e mûsâ : Musa (as) geldi
  44583. 7-A'râf 143
    ve kelleme-hu : ve onunla konuştu
  44584. 7-A'râf 143
    le : dedi
  44585. 7-A'râf 143
    eri-nî : bana göster
  44586. 7-A'râf 143
    enzur : bakayım
  44587. 7-A'râf 143
    ileyke : sana
  44588. 7-A'râf 143
    le : dedi
  44589. 7-A'râf 143
    len terâ-nî : beni asla göremezsin
  44590. 7-A'râf 143
    ve lâkin unzur : ve fakat bak
  44591. 7-A'râf 143
    ilâ el cebeli : dağa
  44592. 7-A'râf 143
    fe in istekarre : o zaman eğer kararlı tutabilirse
  44593. 7-A'râf 143
    mekâne-hu : mekânını, yerini
  44594. 7-A'râf 143
    fe : o taktirde
  44595. 7-A'râf 143
    sevfe terâ-nî : sen benireceksin
  44596. 7-A'râf 143
    fe lemmâ tecellâ : fakat tecelli ettiği zaman
  44597. 7-A'râf 143
    li el cebeli : dağa
  44598. 7-A'râf 143
    ceale-hu : onu kıldı, yaptı
  44599. 7-A'râf 143
    dekkan : paramparça, dümdüz
  44600. 7-A'râf 143
    ve harra mûsâ : ve Musa (as) düştü
  44601. 7-A'râf 143
    fe lemmâ efaka : sonra ayıldığı zaman
  44602. 7-A'râf 143
    le : dedi
  44603. 7-A'râf 143
    subhâne-ke : Sen Sübhan'sın, Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim
  44604. 7-A'râf 143
    ve ene : ve ben
  44605. 7-A'râf 143
    evvelu el mu'minîne : mü'minlerin ilkiyim
  44606. 7-A'râf 144
    le : dedi
  44607. 7-A'râf 144
    innî istafeytu-ke : muhakkak ki ben seni seçtim
  44608. 7-A'râf 144
    alâ en nasi : insanların üstüne
  44609. 7-A'râf 144
    ve bi kelâmî : ve kelâmımla, sözümle
  44610. 7-A'râf 144
    fe huz : artık al
  44611. 7-A'râf 144
    mâ âteytu-ke : sana verdiğim şeyleri
  44612. 7-A'râf 144
    ve kun : ve ol
  44613. 7-A'râf 144
    min eş şâkirîne : şükredenlerden
  44614. 7-A'râf 145
    ve keteb-nâ : ve biz yazdık
  44615. 7-A'râf 145
    lehu : ona
  44616. 7-A'râf 145
    el elvâhı : levhaların içine
  44617. 7-A'râf 145
    min kulli şey'in : herşeyden
  44618. 7-A'râf 145
    mevzaten : nasihat ederek, vaaz ederek, öğüt vererek
  44619. 7-A'râf 145
    ve tafsîlen : ve tafsil ederek (ayrı ayrı açıklayarak)
  44620. 7-A'râf 145
    li kulli şey'in : herşeyi
  44621. 7-A'râf 145
    fe huz-hâ : artık onu al, tut
  44622. 7-A'râf 145
    bi kuvvetin : kuvvetle
  44623. 7-A'râf 145
    ve'mur (ve u'mur) : ve emret
  44624. 7-A'râf 145
    kavme-ke : kavmine
  44625. 7-A'râf 145
    ye'huzû : alsınlar, uygulasınlar
  44626. 7-A'râf 145
    bi ahseni-hâ : onu enzel şekilde
  44627. 7-A'râf 145
    se-urî-kum : sizestereceğim
  44628. 7-A'râf 145
    re el fâsikîne : fasıkların yurdu, fasıklar yurdu
  44629. 7-A'râf 146
    se asrifu : çevireceğim, uzaklaştıracağım
  44630. 7-A'râf 146
    ellezîne : o kimseler
  44631. 7-A'râf 146
    yetekebberûne : kibirlenirler
  44632. 7-A'râf 146
    el ardı : yeryüzünde
  44633. 7-A'râf 146
    bi gayri el hakkı : haksız yere
  44634. 7-A'râf 146
    ve in : ve eğer, ... olsa bile
  44635. 7-A'râf 146
    yerev : görseler
  44636. 7-A'râf 146
    kulle : bütün, hepsini
  44637. 7-A'râf 146
    âyetin : âyet
  44638. 7-A'râf 146
    ve in : ve eğer
  44639. 7-A'râf 146
    yerev : görseler
  44640. 7-A'râf 146
    sebîle er ruşdi : irşad yolu
  44641. 7-A'râf 146
    yettehızû-hu : onu edinmezler
  44642. 7-A'râf 146
    sebîlen : yol
  44643. 7-A'râf 146
    ve in : ve eğer
  44644. 7-A'râf 146
    yerev : görseler
  44645. 7-A'râf 146
    sebile el gayyi : gayy yolu
  44646. 7-A'râf 146
    yettehızû-hu sebîlen : onu yol edinirler
  44647. 7-A'râf 146
    like : işte bu
  44648. 7-A'râf 146
    bi enne-hum : onların, ..... olması sebebiyle
  44649. 7-A'râf 146
    kezzebû : yalanladılar
  44650. 7-A'râf 146
    ve kânû : ve oldular
  44651. 7-A'râf 146
    gâfilîne : gâfiller
  44652. 7-A'râf 147
    ve ellezîne : ve o kimseler
  44653. 7-A'râf 147
    kezzebû : yalanladılar
  44654. 7-A'râf 147
    ve likâi : ve karşılaşma, kavuşma, ulaşma
  44655. 7-A'râf 147
    el âhirati : sonraki gün (hayatta iken ruhun Allah'a ulaşması günü)
  44656. 7-A'râf 147
    hel yuczevne : onlar cezalandırılır mı
  44657. 7-A'râf 147
    ya'melûne : yapıyorlar
  44658. 7-A'râf 148
    vettehaze (ve ittehaze) : ve edindiler
  44659. 7-A'râf 148
    iclen : bir buzağı
  44660. 7-A'râf 148
    ceseden : ceset, cansız cisim, heykel
  44661. 7-A'râf 148
    lehu : onun var
  44662. 7-A'râf 148
    e lem yerev : görmüyorlar mı?
  44663. 7-A'râf 148
    enne-hu : onun, ... olduğunu
  44664. 7-A'râf 148
    yukellimu-hum : onlarla konuşmuyor
  44665. 7-A'râf 148
    veyehdî-him : ve onları hidayet etmiyor
  44666. 7-A'râf 148
    sebîlen : yol
  44667. 7-A'râf 148
    ittehazû-hu : onu (ilâh) edindiler
  44668. 7-A'râf 148
    ve kânû : ve oldular
  44669. 7-A'râf 148
    zâlimîne : zalimler, zulmedenler
  44670. 7-A'râf 149
    ve lemmâ : ve olduğu zaman
  44671. 7-A'râf 149
    sukıta fî eydî-him : ellerinin arasına düşürüldü (aklı başına geldi, yanıldığını anladı, pişman oldu)
  44672. 7-A'râf 149
    ve raev : ve gördüler
  44673. 7-A'râf 149
    enne-hum : (kendilerinin), ... olduğunu
  44674. 7-A'râf 149
    le in : elbette, gerçekten eğer
  44675. 7-A'râf 149
    lem yerham-nâ : bize merhamet etmezse
  44676. 7-A'râf 149
    ve yağfir-lenâ : ve bize mağfiret eder
  44677. 7-A'râf 149
    le nekûnenne (le nekûne enne) : muhakkak biz oluruz
  44678. 7-A'râf 149
    min el hâsirîne : hüsrana düşenlerden
  44679. 7-A'râf 150
    ve lemmâ : ve olduğu zaman, olunca
  44680. 7-A'râf 150
    recea mûsâ : Musa (as) döndü
  44681. 7-A'râf 150
    gadbâne : öfkeli, kızgın
  44682. 7-A'râf 150
    esifen : üzüntülü, mahzun
  44683. 7-A'râf 150
    le : dedi
  44684. 7-A'râf 150
    bi'se mâ : ne kötü
  44685. 7-A'râf 150
    haleftumû-nî : benim yerime geçtiniz, bana halef oldunuz
  44686. 7-A'râf 150
    e aciltum : acele mi ettiniz
  44687. 7-A'râf 150
    emre rabbi-kum : Rabbinizin emri
  44688. 7-A'râf 150
    ve elka el elvâha : levhaları bıraktı (attı)
  44689. 7-A'râf 150
    ve ehaze : ve aldı, tuttu
  44690. 7-A'râf 150
    bi re'si : başını
  44691. 7-A'râf 150
    yecurru-hu : onu çekiyor
  44692. 7-A'râf 150
    ileyhi : ona, kendisine
  44693. 7-A'râf 150
    le ibne umme : dedi, anne oğlu, annem oğlu
  44694. 7-A'râf 150
    inne el kavme istad'afû-nî : muhakkak ki bu kavim beni hakir gördü, güçsüz, zayıf buldu
  44695. 7-A'râf 150
    ve kâdû : ve neredeyse, az kalsın
  44696. 7-A'râf 150
    yaktulûne-nî : beni öldürüyorlar
  44697. 7-A'râf 150
    fe lâ tuşmit : artık yüzlerini güldürme, sevindirme
  44698. 7-A'râf 150
    biyel a'dâe (biye el a'dâe) : benimle o düşmanları
  44699. 7-A'râf 150
    vetec'al-nî : ve beni kılma
  44700. 7-A'râf 150
    mea el kavmi ez zâlimîne : zalim kavimle beraber, birlikte
  44701. 7-A'râf 151
    le : dedi
  44702. 7-A'râf 151
    ve li ahî : ve kardeşimi
  44703. 7-A'râf 151
    ve edhil-nâ : ve bizi dahil et
  44704. 7-A'râf 151
    rahmeti-ke : senin rahmetininine
  44705. 7-A'râf 151
    ve ente : ve sen
  44706. 7-A'râf 151
    erhamu er râhımîne : rahmet edenlerin en çok rahmet edenisin
  44707. 7-A'râf 152
    inne : muhakkak ki
  44708. 7-A'râf 152
    ellezîne ittehazû el ıcle : buzağı (ilâh) edinen kimseler
  44709. 7-A'râf 152
    se yenâlu-hum : onlar nail olacaklar, uğrayacaklar
  44710. 7-A'râf 152
    ve zilletun : ve bir zillet
  44711. 7-A'râf 152
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  44712. 7-A'râf 152
    ve kezâlike : veylece, işteyle
  44713. 7-A'râf 152
    neczî el mufterîne : iftira edenleri cezalandırırız
  44714. 7-A'râf 153
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar, ... yapanlar
  44715. 7-A'râf 153
    amilû es seyyiâti : seyyiat yaptılar, derecat kaybettiren ameller yaptılar
  44716. 7-A'râf 153
    summe : sonra
  44717. 7-A'râf 153
    ve âmenû : ve âmenû oldular
  44718. 7-A'râf 153
    inne : muhakkak ki
  44719. 7-A'râf 153
    rabbe-ke : senin Rabbin
  44720. 7-A'râf 153
    le gafûrun : elbette mağfiret edendir
  44721. 7-A'râf 154
    ve lemmâ : olduğu zaman, olunca
  44722. 7-A'râf 154
    sekete an : sakinleşti, sukûn buldu, yatıştı
  44723. 7-A'râf 154
    mûsâ el gadabu : Musa (as)'ın öfkesi
  44724. 7-A'râf 154
    ehaze el elvâhe : levhaları tuttu, aldı
  44725. 7-A'râf 154
    ve fî nushati-hâ : ve onun nüshasında (sayfalarında) vardır
  44726. 7-A'râf 154
    huden : hidayet
  44727. 7-A'râf 154
    ve rahmetun : ve rahmet
  44728. 7-A'râf 154
    li ellezîne : o kimseler için
  44729. 7-A'râf 154
    yerhebûne : korkarlar
  44730. 7-A'râf 155
    vahtâra (ve ahtâra) : ve seçti
  44731. 7-A'râf 155
    kavme-hu : onun kavmi
  44732. 7-A'râf 155
    sebne : 70
  44733. 7-A'râf 155
    raculen : adam
  44734. 7-A'râf 155
    fe lemmâ : fakat ... olunca
  44735. 7-A'râf 155
    ehazet-hum er recfetu : onları şiddetli bir sarsıntı aldı, yakaladı
  44736. 7-A'râf 155
    le : dedi
  44737. 7-A'râf 155
    lev şi'te : eğer, şayet sen dileseydin, isteseydin
  44738. 7-A'râf 155
    ehlekte-hum : onları helâk ettin
  44739. 7-A'râf 155
    ve iyyâye : ve beni
  44740. 7-A'râf 155
    e tuhliku-nâ : bizi helâk mı edeceksin (biz senin tarafından helâk mı edileceğiz)
  44741. 7-A'râf 155
    feala es sufehâu : sefihlerin, akılsızların yaptıkları
  44742. 7-A'râf 155
    in hiye illâ : o sadece, ancak
  44743. 7-A'râf 155
    fitnetu-ke : senin imtihanın
  44744. 7-A'râf 155
    men teşâu : dilediğin kimse, dilediğini
  44745. 7-A'râf 155
    ve tehdî : ve hidayete erdirirsin
  44746. 7-A'râf 155
    men teşâu : dilediğin kimse, dilediğini
  44747. 7-A'râf 155
    ente : sen
  44748. 7-A'râf 155
    veliyyu-nâ : bizim velîmizsin, dostumuzsun
  44749. 7-A'râf 155
    fagfir lenâ (fe ıgfir lenâ) : artık bize mağfiret et
  44750. 7-A'râf 155
    verhamnâ (ve ırham-nâ) : ve bize merhamet et
  44751. 7-A'râf 155
    ve ente : ve sen
  44752. 7-A'râf 155
    hayru el gâfirîne : mağfiret edenlerin en hayırlısısın
  44753. 7-A'râf 156
    vektub (ve uktub) : ve yaz
  44754. 7-A'râf 156
    lenâ : bize
  44755. 7-A'râf 156
    fî hâzihi ed dunyâ : bu dünyada
  44756. 7-A'râf 156
    haseneten : hasene, iyilik (derecat kazandıran ameller)
  44757. 7-A'râf 156
    veel âhırati : ve ahirette
  44758. 7-A'râf 156
    ileyke : sana
  44759. 7-A'râf 156
    le : dedi
  44760. 7-A'râf 156
    men eşâu : dilediğim kimseye
  44761. 7-A'râf 156
    ve rahmetî : ve rahmetim
  44762. 7-A'râf 156
    vesiat : kapsadı, kuşattı, (geniştir) içine aldı
  44763. 7-A'râf 156
    kulle şey'in : herşeyi
  44764. 7-A'râf 156
    fe se ektubu-hâ : böylece onu yazacağım
  44765. 7-A'râf 156
    li ellezîne : o kimselere
  44766. 7-A'râf 156
    yettekûne : takva sahibi olurlar
  44767. 7-A'râf 156
    ve yu'tûne ez zekâte : ve zekâtı verirler
  44768. 7-A'râf 156
    vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler ki, onlar ki
  44769. 7-A'râf 156
    yu'minûne : iman ederler, inanırlar (mü'minlerdir)
  44770. 7-A'râf 157
    ellezîne : o kimseler ki, onlar ki
  44771. 7-A'râf 157
    yettebiûne : uyarlar, tâbî olurlar
  44772. 7-A'râf 157
    er resûle : resûle, elçiye
  44773. 7-A'râf 157
    en nebiyye el ummiyye ellezî : okuma yazma bilmeyen peygamber ki o
  44774. 7-A'râf 157
    yecidûne-hu : onu bulurlar
  44775. 7-A'râf 157
    mektûben : yazılı olarak
  44776. 7-A'râf 157
    inde-hum : yanlarında
  44777. 7-A'râf 157
    et tevrâti : Tevrat'ta
  44778. 7-A'râf 157
    ve el incîli : ve İncil
  44779. 7-A'râf 157
    ye'muru-hum : onlara emreder
  44780. 7-A'râf 157
    bi el ma'rûfi : irfanla
  44781. 7-A'râf 157
    ve yenhâ-hum : ve onlara yasaklar, onları nehyeder
  44782. 7-A'râf 157
    an el munkeri : münkerden, kötülükten
  44783. 7-A'râf 157
    ve yuhıllu : ve helâl kılar
  44784. 7-A'râf 157
    lehum et tayyibâti : onlara temiz vezel olanları
  44785. 7-A'râf 157
    ve yuharrimu : ve haram kılar
  44786. 7-A'râf 157
    aleyhim el habâise : onlara, habis olan şeyleri (kötü ve pis olan şeyler)
  44787. 7-A'râf 157
    ve yedau : ve kaldırır
  44788. 7-A'râf 157
    ve el aglâle elletî : ve zincirin halkaları ki o
  44789. 7-A'râf 157
    net : oldu, olmuş olan (olan)
  44790. 7-A'râf 157
    aleyhim : onların üzerinde
  44791. 7-A'râf 157
    fe ellezîne : böylece o kimseler, onlar
  44792. 7-A'râf 157
    âmenû bi-hi : ona inandılar, iman ettiler
  44793. 7-A'râf 157
    ve azzerû-hu : ona saygı gösterdiler
  44794. 7-A'râf 157
    ve nasarû-hu : ve ona yardım ettiler
  44795. 7-A'râf 157
    ve ittebeû enre ellezî : ve o nura tâbî oldular ki o
  44796. 7-A'râf 157
    unzile : indirildi
  44797. 7-A'râf 157
    mea-hu : onunla birlikte, beraber
  44798. 7-A'râf 157
    ulâike : işte onlar
  44799. 7-A'râf 157
    hum el muflihûne : onlar felâha (kurtuluşa) erenlerdir
  44800. 7-A'râf 158
    eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
  44801. 7-A'râf 158
    resûlu allâhi : Allah'ın resûlü
  44802. 7-A'râf 158
    ileykum : size
  44803. 7-A'râf 158
    cemîan ellezî : hepinize ki o
  44804. 7-A'râf 158
    lehu : ona ait, onun
  44805. 7-A'râf 158
    mulku es semâvâti : semaların mülkü
  44806. 7-A'râf 158
    ve el ardı : ve yeryüzü
  44807. 7-A'râf 158
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  44808. 7-A'râf 158
    illâ huve : ondan başka
  44809. 7-A'râf 158
    ve yumîtu : ve o öldürür
  44810. 7-A'râf 158
    fe âminû bi allâhi : öyleyse Allah'a îmân edin
  44811. 7-A'râf 158
    ve resûli-hi : ve onun resûlüne
  44812. 7-A'râf 158
    en nebiyyi el ummiyyi ellezî : ümmî peygamber ki o
  44813. 7-A'râf 158
    ve kelimâti-hî : ve kelimelerine, onun sözlerine
  44814. 7-A'râf 158
    ve ittebiû-hu : ve ona tâbî olun
  44815. 7-A'râf 158
    lealle-kum : umulur ki siz, böylece siz
  44816. 7-A'râf 158
    tehtedûne : hidayete erersiniz, eresiniz
  44817. 7-A'râf 159
    ve min kavmi mûsâ : ve Musa (as)'ın kavminden
  44818. 7-A'râf 159
    ummetun : bir ümmet, bir topluluk (vardır)
  44819. 7-A'râf 159
    yehdûne : hidayete erdirir, ulaştırır
  44820. 7-A'râf 159
    bi el hakkı : Hakk'a
  44821. 7-A'râf 159
    ve bi-hi : ve onunla
  44822. 7-A'râf 159
    ya'dilûne : adaletli davranırlar, adaletlekmederler
  44823. 7-A'râf 160
    isneteyrate : on iki
  44824. 7-A'râf 160
    esbâtan : sıbt’lar, sıbt nesil, kol, grup
  44825. 7-A'râf 160
    umemen : topluluk, ümmet
  44826. 7-A'râf 160
    ve evhay-nâ : ve biz vahyettik
  44827. 7-A'râf 160
    iz isteskâ-hu : ondan su istediği zaman
  44828. 7-A'râf 160
    en ıdrıb : (vurmak) vurması
  44829. 7-A'râf 160
    bi asâ-ke : senin asan ile (asası ile)
  44830. 7-A'râf 160
    el hacer : taş
  44831. 7-A'râf 160
    fe inbeceset : hemen fışkırdı
  44832. 7-A'râf 160
    isnetâ aşrate : on iki
  44833. 7-A'râf 160
    aynen : pınar
  44834. 7-A'râf 160
    alime : bildi
  44835. 7-A'râf 160
    meşrabe-hum : onların (kendilerinin) içeceği yer
  44836. 7-A'râf 160
    ve zallelnâ : ve biz gölgeledik
  44837. 7-A'râf 160
    aleyhim : onların üzerini
  44838. 7-A'râf 160
    el gamame : bulut
  44839. 7-A'râf 160
    ve enzelnâ : ve indirdik
  44840. 7-A'râf 160
    aleyhim el menne : onlara kudret helvası
  44841. 7-A'râf 160
    ve es selvâ : ve bıldırcın
  44842. 7-A'râf 160
    ve mâ zâlemû-nâ : ve bize zulmetmediler
  44843. 7-A'râf 160
    ve lâkin : ve fakat
  44844. 7-A'râf 160
    enfuse-hum : kendi nefslerine (kendilerine)
  44845. 7-A'râf 160
    yazlimûne : zulmediyorlar
  44846. 7-A'râf 161
    ve iz kîle lehum : ve onlara ... denilmişti
  44847. 7-A'râf 161
    hâzihi el karyete : bu şehir
  44848. 7-A'râf 161
    ve kulû : ve yeyin
  44849. 7-A'râf 161
    ve kûlû : ve deyin, söyleyin
  44850. 7-A'râf 161
    ve udhulû elbe : ve kapıdan girin (dahil olun)
  44851. 7-A'râf 161
    succeden : secde ederek
  44852. 7-A'râf 161
    nagfir-lekum : biz sizi mağfiret edelim
  44853. 7-A'râf 161
    se nezîdu el muhsinîne : muhsinlere arttıracağız
  44854. 7-A'râf 162
    fe beddele : böylece değiştirdi
  44855. 7-A'râf 162
    ellezîne zalemû : onlar ki zulmettiler, zulmedenler
  44856. 7-A'râf 162
    kavlen gayra ellezî : ondan başka bir söz
  44857. 7-A'râf 162
    le : söylenen
  44858. 7-A'râf 162
    lehum : onlara
  44859. 7-A'râf 162
    fe ersel-nâ : bunun üzerine biz gönderdik
  44860. 7-A'râf 162
    aleyhim : onların üzerine
  44861. 7-A'râf 162
    riczen : bir azap
  44862. 7-A'râf 162
    min es semâi : semadan
  44863. 7-A'râf 162
    yazlimûne : zulmediyorlar
  44864. 7-A'râf 163
    ves'el-hum : ve onlara sor
  44865. 7-A'râf 163
    an el karyeti elletî : beldeden ki; o
  44866. 7-A'râf 163
    net : idi, oldu
  44867. 7-A'râf 163
    hâdırate el bahri : deniz kenarında
  44868. 7-A'râf 163
    iz ya'dûne : haddi aşıyorlardı
  44869. 7-A'râf 163
    es sebti : cumartesi gününde (onların yasak uygulama gününde)
  44870. 7-A'râf 163
    iz te'tî-him : onlara geldiği zaman
  44871. 7-A'râf 163
    yevme : o gün
  44872. 7-A'râf 163
    sebti-him : cumartesi günü (onların yasak uygulama günü)
  44873. 7-A'râf 163
    ve yevme : ve o gün
  44874. 7-A'râf 163
    yesbitune : yasak uygulamama (günü)
  44875. 7-A'râf 163
    te'tî-him : onlara gelmiyorlar
  44876. 7-A'râf 163
    kezâlike : işteylece
  44877. 7-A'râf 163
    neblû-hum : onları imtihan ediyoruz
  44878. 7-A'râf 163
    yefsukûne : fıska düşüyorlar
  44879. 7-A'râf 164
    ve iz kâlet : ve dediği zaman
  44880. 7-A'râf 164
    ummetun : bir ümmet, topluluk
  44881. 7-A'râf 164
    lime : niçin
  44882. 7-A'râf 164
    teizûne : öğüt veriyorsunuz
  44883. 7-A'râf 164
    kavmen : bir kavme
  44884. 7-A'râf 164
    ev : veya, ya da
  44885. 7-A'râf 164
    azâben şedîdâ : şiddetli bir azap
  44886. 7-A'râf 164
    ma'ziraten : bir mazeret olsun, bir özür olsun
  44887. 7-A'râf 164
    ve lealle-hum : ve umulur ki böylece onlar
  44888. 7-A'râf 164
    yettekûne : takva sahibi olurlar
  44889. 7-A'râf 165
    fe lemmâ : artık, böylece ... olduğu zaman, olunca
  44890. 7-A'râf 165
    nesû : unuttular
  44891. 7-A'râf 165
    enceynâ ellezîne : kurtardık ki onlar
  44892. 7-A'râf 165
    yenhevne : nehyediyorlar (yasaklıyorlar)
  44893. 7-A'râf 165
    an es sûi : kötülüklerden
  44894. 7-A'râf 165
    ve ahaznâ ellezîne : ve o kimseleri yakaladık, aldık
  44895. 7-A'râf 165
    zalemû : zulmettiler
  44896. 7-A'râf 165
    beîsin : çetin, zor, şiddetli
  44897. 7-A'râf 165
    yefsukûne : fıska düşüyorlar
  44898. 7-A'râf 166
    fe lemmâ : artık,böylece ... olduğu zaman, olunca
  44899. 7-A'râf 166
    atev : haddi aştılar
  44900. 7-A'râf 166
    lehum : onlara
  44901. 7-A'râf 166
    radeten : maymunlar
  44902. 7-A'râf 166
    hâsiîne : aşağılık, alçak
  44903. 7-A'râf 167
    ve iz teezzene : ve bildirmişti
  44904. 7-A'râf 167
    rabbu-ke : senin Rabbin
  44905. 7-A'râf 167
    le yeb'asenne : mutlaka gönderecek
  44906. 7-A'râf 167
    aleyhim : onların üzerine, onlara
  44907. 7-A'râf 167
    ilâ yevmi el kıyâmeti : kıyâmet gününe kadar
  44908. 7-A'râf 167
    men : kim, kimse, kişi, kişiler
  44909. 7-A'râf 167
    yesûmu-hum : onları zorlayacak, yapacak
  44910. 7-A'râf 167
    e el azâbi : azabın kötüsü
  44911. 7-A'râf 167
    inne : muhakkak ki
  44912. 7-A'râf 167
    rabbe-ke : senin Rabbin
  44913. 7-A'râf 167
    le serîu el ıkâbi : elbette ikabı (cezası) seri, çabuk olan
  44914. 7-A'râf 167
    ve inne-hu : ve muhakkak ki o, gerçekten o
  44915. 7-A'râf 167
    le gafûrun : elbette, mutlaka gafurdur, mağfiret edendir
  44916. 7-A'râf 168
    ve katta'nâ-hum : ve onları ayrı ayrı böldük, ayırdık
  44917. 7-A'râf 168
    el ardı : yeryüzünde
  44918. 7-A'râf 168
    umemâ : ümmetler, topluluklar
  44919. 7-A'râf 168
    min hum es sâlihûne : onlardan (bir kısmı) salihler
  44920. 7-A'râf 168
    ve min-hum : ve onlardan (bir kısmı)
  44921. 7-A'râf 168
    nelike : bunlardan başka, bunların dışında
  44922. 7-A'râf 168
    ve belev-nâ-hum : ve biz onları imtihan ettik
  44923. 7-A'râf 168
    bi el hasenâti : iyilikle, pozitif derece kazandıran ameller ile
  44924. 7-A'râf 168
    ve es seyyiâti : ve kötülük, negatif derece kazandıran ameller
  44925. 7-A'râf 168
    lealle-hum : umulur ki, böylece onlar
  44926. 7-A'râf 168
    yerciûne : dönerler
  44927. 7-A'râf 169
    fe halefe : artık halef oldu, yerine geçti
  44928. 7-A'râf 169
    verisû el kitâbe : kitaba varis oldular
  44929. 7-A'râf 169
    ye'huzûne : alırlar
  44930. 7-A'râf 169
    ze el ednâ : bu değersiz
  44931. 7-A'râf 169
    ve yekûlûne : ve derler
  44932. 7-A'râf 169
    se yugferu lenâ : yakında bize mağfiret edilecek (günahlarımız sevaba çevrilecek)
  44933. 7-A'râf 169
    ve in ye'ti-him : ve eğer onlara gelse
  44934. 7-A'râf 169
    ye'huzû-hu : onu alırlar
  44935. 7-A'râf 169
    e lem yu'haz : alınmadı mı
  44936. 7-A'râf 169
    aleyhim : onların üzerine, onlardan
  44937. 7-A'râf 169
    mîsâku el kitâbi : kitabın misaki
  44938. 7-A'râf 169
    enyekûlû : söylememeleri
  44939. 7-A'râf 169
    illâ el hakka : haktan başka
  44940. 7-A'râf 169
    ve deresû : ve okudular, öğrendiler
  44941. 7-A'râf 169
    ve ed dâru el âhıratu : ve ahiret yurdu
  44942. 7-A'râf 169
    li ellezîne : o kimseler için
  44943. 7-A'râf 169
    yettekûne : takva sahibi olurlar
  44944. 7-A'râf 169
    e fe lâ ta'kılûne : hâlâ akıl etmez misiniz
  44945. 7-A'râf 170
    ve ellezîne : ve o kimseler ki, onlar ki
  44946. 7-A'râf 170
    yumessikûne : sımsıkı sarılırlar
  44947. 7-A'râf 170
    bi el kitâbi : kitaba
  44948. 7-A'râf 170
    ve ekâmû es salâte : ve namazı ikame ederler
  44949. 7-A'râf 170
    ecre el muslihîne : salihlerin ecrini
  44950. 7-A'râf 171
    ve iz netaknâ el cebele : dağı kaldırdığımız zaman
  44951. 7-A'râf 171
    fevka-hum : onların üstüne
  44952. 7-A'râf 171
    keenne-hu : sanki o, o ... gibi
  44953. 7-A'râf 171
    zulletun : bir gölge
  44954. 7-A'râf 171
    ve zannû : ve zannettiler
  44955. 7-A'râf 171
    enne-hu : onun, ..... olduğunu
  44956. 7-A'râf 171
    mâ âtey-nâ-kum : size verdiğimiz şeyleri
  44957. 7-A'râf 171
    bi kuvvetin : kuvvetle, sımsıkı
  44958. 7-A'râf 171
    ve uzkurû : ve hatırlayın, zikredin
  44959. 7-A'râf 171
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  44960. 7-A'râf 171
    tettekûne : takva sahibi olursunuz
  44961. 7-A'râf 172
    ve iz ehaze : ve çıkardığı, aldığı zaman
  44962. 7-A'râf 172
    rabbu-ke : senin Rabbin
  44963. 7-A'râf 172
    min benî âdeme : Âdemoğullarından
  44964. 7-A'râf 172
    zurriyyete-hum : onların zürriyetlerini
  44965. 7-A'râf 172
    ve eşhede-hum : ve onları şahit tuttu
  44966. 7-A'râf 172
    alâ enfusi-him : nefslerinin (kendilerinin) üzerine
  44967. 7-A'râf 172
    e lestu : ben değil miyim?
  44968. 7-A'râf 172
    belâ : evet (negatif soruya pozitif cevap verilirken kullanılır)
  44969. 7-A'râf 172
    şehid-nâ : biz şahit olduk
  44970. 7-A'râf 172
    en tekûlû : demeniz, demenize karşı (dememeniz için)
  44971. 7-A'râf 172
    yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
  44972. 7-A'râf 172
    gâfilîne : gâfiller, habersiz olanlar
  44973. 7-A'râf 173
    ev : veya, yahut, yoksa, ya da, ve de
  44974. 7-A'râf 173
    tekûlû : dersiniz
  44975. 7-A'râf 173
    innemâ : fakat
  44976. 7-A'râf 173
    eşreke : şirk koştu
  44977. 7-A'râf 173
    ve kun-nâ : ve biz olduk
  44978. 7-A'râf 173
    zurriyyeten : bir nesil
  44979. 7-A'râf 173
    e fe tuhliku-nâ : o zaman, hal böyle iken bizi helâk mı edeceksin?
  44980. 7-A'râf 173
    feale : yaptı
  44981. 7-A'râf 173
    el mubtilûne : bâtılla amel edenler
  44982. 7-A'râf 174
    ve kezâlike : veteyle
  44983. 7-A'râf 174
    nufassılu el âyâti : âyetleri ayrı ayrı açıklıyoruz
  44984. 7-A'râf 174
    ve lealle-hum : ve umulur ki, böylece onlar
  44985. 7-A'râf 174
    yerciûne : dönerler, rücu ederler
  44986. 7-A'râf 175
    vetlu (ve utlu) : ve tilâvet et, oku, anlat
  44987. 7-A'râf 175
    aleyhim : onlara
  44988. 7-A'râf 175
    nebee : haber
  44989. 7-A'râf 175
    ellezî : ki o
  44990. 7-A'râf 175
    âtey-nâ-hu : biz ona verdik
  44991. 7-A'râf 175
    fenseleha (fe inseleha) : sonra o ayrıldı
  44992. 7-A'râf 175
    fe etbea-hu eş şeytânu : şeytan onu kendine tâbi kıldı
  44993. 7-A'râf 175
    fene : böylece oldu
  44994. 7-A'râf 175
    min el gâvîne : zarar görenlerden, azgınlardan
  44995. 7-A'râf 176
    ve lev : ve eğer, şayet
  44996. 7-A'râf 176
    le rafa'nâ-hu : mutlaka, elbette onu yükselttik (yükseltirdik)
  44997. 7-A'râf 176
    vekinne-hu : ve fakat o
  44998. 7-A'râf 176
    ahlede : meyletti
  44999. 7-A'râf 176
    ilâ el ardı : arza, dünyaya
  45000. 7-A'râf 176
    ve ittebea : ve tâbi oldu, uydu
  45001. 7-A'râf 176
    hevâ-hu : hevasına, nefsinin afetlerine
  45002. 7-A'râf 176
    fe meselu-hu : böylece, artık onun durumu, hali
  45003. 7-A'râf 176
    ke meseli el kelbi : köpeğin misali, durumu, hali gibi
  45004. 7-A'râf 176
    aleyhi : ona
  45005. 7-A'râf 176
    yelhes : solur
  45006. 7-A'râf 176
    ev : veya, ya da, olsa da
  45007. 7-A'râf 176
    tetruk-hu : onu kendi haline terk edersin, bırakırsın
  45008. 7-A'râf 176
    yelhes : solur
  45009. 7-A'râf 176
    like : o, işte o, işteyle
  45010. 7-A'râf 176
    meselu el kavmi ellezîne : o kavmin hali ki onlar
  45011. 7-A'râf 176
    kezzebû : yalanladılar
  45012. 7-A'râf 176
    faksusil kasasa \n(fe uksusi el kasasa) : artık bu kısası anlat
  45013. 7-A'râf 176
    lealle-hum : umulur ki böylece onlar
  45014. 7-A'râf 176
    yetefekkerûne : tefekkür ederler
  45015. 7-A'râf 177
    e : ne kötü
  45016. 7-A'râf 177
    meselen : misali, durumu, hali
  45017. 7-A'râf 177
    el kavmu ellezîne : o kavim ki onlar
  45018. 7-A'râf 177
    kezzebû : yalanladılar
  45019. 7-A'râf 177
    ve enfuse-hum : ve nefslerine, kendilerine
  45020. 7-A'râf 177
    yazlimûne : zulmediyorlar
  45021. 7-A'râf 178
    men : kim, kimi
  45022. 7-A'râf 178
    yehdi allâhu : Allah hidayete erdirir
  45023. 7-A'râf 178
    fe huve el muhtedî : o takdirde, artık o hidayete ermiştir
  45024. 7-A'râf 178
    ve men : ve kim, kimi
  45025. 7-A'râf 178
    fe ulâike : o takdirde, artık işte onlar
  45026. 7-A'râf 178
    hum el hâsirûne : onlar hüsrana uğrayanlardır (nefslerini hüsrana düşürenlerdir).
  45027. 7-A'râf 179
    ve lekad : ve andolsun ki
  45028. 7-A'râf 179
    zere'nâ : yarattık, hazırladık
  45029. 7-A'râf 179
    li cehenneme : cehennemi
  45030. 7-A'râf 179
    kesîran : çok
  45031. 7-A'râf 179
    min el cinni : cinlerden
  45032. 7-A'râf 179
    ve el insi : ve insanlar
  45033. 7-A'râf 179
    lehum : onların vardır
  45034. 7-A'râf 179
    yefkahûne : fıkıh edemezler, idrak etmezler
  45035. 7-A'râf 179
    ve lehum : ve onların vardır
  45036. 7-A'râf 179
    lâ yubsırûne : görmezler
  45037. 7-A'râf 179
    ve lehum : ve onların vardır
  45038. 7-A'râf 179
    yesmeûne : işitmezler
  45039. 7-A'râf 179
    ulâike : işte onlar
  45040. 7-A'râf 179
    ke el en'âmi : hayvanlar gibi
  45041. 7-A'râf 179
    bel hum : hayır onlar, hatta onlar
  45042. 7-A'râf 179
    edallu : daha çok dalâlette
  45043. 7-A'râf 179
    ulâike : işte onlar
  45044. 7-A'râf 179
    hum el gâfilûne : onlar gâfil olanlar, gâfiller
  45045. 7-A'râf 180
    ve li allâhi : ve Allah'ındır
  45046. 7-A'râf 180
    el esmâu el husnâ : enzel isimler
  45047. 7-A'râf 180
    fe ud'u-hu : artık ona dua edin
  45048. 7-A'râf 180
    ve zerû ellezîne : ve o kimseleri terket
  45049. 7-A'râf 180
    yulhıdûne : saptırıyorlar
  45050. 7-A'râf 180
    esmâi-hi : onun isimlerinde, isimleri hakkında, konusunda
  45051. 7-A'râf 180
    se yuczevne : yakında cezalandırılacaklar
  45052. 7-A'râf 180
    ya'melûne : yapıyorlar
  45053. 7-A'râf 181
    ve mim-men (min men) : ve o kimselerden
  45054. 7-A'râf 181
    ummetun : bir ümmet, topluluk (vardır)
  45055. 7-A'râf 181
    yehdûne : hidayete erdirirler, ulaştırırlar
  45056. 7-A'râf 181
    bi el hakkı : Hakk'a
  45057. 7-A'râf 181
    ve bi-hi : ve onunla
  45058. 7-A'râf 181
    ya'dilûne : adaletli davranırlar, adaletlekmederler
  45059. 7-A'râf 182
    vellezine (ve ellezîne) : ve o kimseler, onlar
  45060. 7-A'râf 182
    kezzebû : yalanladılar
  45061. 7-A'râf 182
    se nestedricu-hum : onların derecelerini yavaş yavaş azaltacağız
  45062. 7-A'râf 182
    lâ ya'lemûne : bilmezler (bilemezler)
  45063. 7-A'râf 183
    ve umlî : ve uzatırım, mühlet veririm
  45064. 7-A'râf 183
    lehum : onlara
  45065. 7-A'râf 183
    inne : muhakkak ki
  45066. 7-A'râf 183
    keydî : benim tuzağım (hilem)
  45067. 7-A'râf 183
    metînun : çok çetin, çok kuvvetli, zordur
  45068. 7-A'râf 184
    e ve : ve ... mı?
  45069. 7-A'râf 184
    lem yetefekkerû : tefekkür etmezler
  45070. 7-A'râf 184
    min cinnetin : delilikten (bir şey)
  45071. 7-A'râf 184
    in huve illâ : o ancak ...'dır
  45072. 7-A'râf 184
    nezîrun : bir nezir, uyarıcı
  45073. 7-A'râf 185
    e ve lem yanzurû : bakmıyorlar mı, bakmazlar mı
  45074. 7-A'râf 185
    melekûti : nizam, saltanat, idare, mülkiyet, sunnetullah
  45075. 7-A'râf 185
    es semâvâti : gökler, semalar
  45076. 7-A'râf 185
    ve el ardı : ve yeryüzü
  45077. 7-A'râf 185
    şey'in : bir şey
  45078. 7-A'râf 185
    ve : ve
  45079. 7-A'râf 185
    en asâ : ihtimal olması, olasılık olması
  45080. 7-A'râf 185
    en yekûne : olması
  45081. 7-A'râf 185
    kad ıkterebe : çok yakın olmuş olan, çok yaklaşmış olan
  45082. 7-A'râf 185
    ecelu-hum : onların ecelleri
  45083. 7-A'râf 185
    fe bi eyyi : artık hangi
  45084. 7-A'râf 185
    ba'de-hu : ondan sonra (bundan sonra)
  45085. 7-A'râf 185
    yu'minûne : inanırlar (mü'min olurlar)
  45086. 7-A'râf 186
    men : kimse, kim, kimi
  45087. 7-A'râf 186
    fe lâ : artık yoktur
  45088. 7-A'râf 186
    diye : hidayete erdiren kimse, hidayetçi
  45089. 7-A'râf 186
    lehu : onun için
  45090. 7-A'râf 186
    ve yezeru-hum : ve onları bırakır, terkeder
  45091. 7-A'râf 186
    ya'mehûne : şaşırırlar, şaşkın halde olurlar
  45092. 7-A'râf 187
    yes'elûne-ke : sana soruyorlar
  45093. 7-A'râf 187
    an es sâati : o saatten, o saat hakkında, saatini, vaktini
  45094. 7-A'râf 187
    eyyâne : ne zaman
  45095. 7-A'râf 187
    innemâ : sadece, yalnızca
  45096. 7-A'râf 187
    inde rabbî : Rabbimin yanında, Rabbimin katında
  45097. 7-A'râf 187
    yucellî-hâ : onu açığa çıkarmaz, açıklayamaz
  45098. 7-A'râf 187
    illâ huve : ondan başkası
  45099. 7-A'râf 187
    sekulet : ağır şiddetli (olay)
  45100. 7-A'râf 187
    es semâvâti : göklerde
  45101. 7-A'râf 187
    ve el ardı : ve arz, yer
  45102. 7-A'râf 187
    te'tî-kum : size gelmez
  45103. 7-A'râf 187
    illâ bagteten : ansızın olmaktan başka bir şekilde (ancak, öyle ki ansızın gelir)
  45104. 7-A'râf 187
    yes'elûne-ke : sana soruyorlar
  45105. 7-A'râf 187
    keenne-ke : sanki sen
  45106. 7-A'râf 187
    innemâ : sadece, yanlızca
  45107. 7-A'râf 187
    inde allâhi : Allah'ın indinde, katında
  45108. 7-A'râf 187
    vekinne : ve lâkin, fakat
  45109. 7-A'râf 187
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  45110. 7-A'râf 187
    lâ ya'lemûne : bilmezler
  45111. 7-A'râf 188
    emliku : ben malik değilim (güce sahip değilim)
  45112. 7-A'râf 188
    li nefsî : nefsim için, kendim için, kendime
  45113. 7-A'râf 188
    nef'an : bir fayda vermek
  45114. 7-A'râf 188
    ve lâ darran : ve darlık, zarar vermemek
  45115. 7-A'râf 188
    illâ mâ şae allâhu : Allah'ın dilemesi hariç
  45116. 7-A'râf 188
    ve lev kuntu : ve eğer ben olsaydım
  45117. 7-A'râf 188
    a'lemu el gaybe : gaybı biliyorum
  45118. 7-A'râf 188
    le isteksertu : elbette, mutlaka çoğaltırım
  45119. 7-A'râf 188
    min el hayrı : hayırdan, hayrı
  45120. 7-A'râf 188
    ve : ve
  45121. 7-A'râf 188
    messeniye es sûu : bana bir kötülük dokunmaz
  45122. 7-A'râf 188
    in ene illâ : ben ancak, sadece
  45123. 7-A'râf 188
    nezîrun : bir nezir, uyarıcı
  45124. 7-A'râf 188
    ve beşîrun : ve bir müjdeleyici
  45125. 7-A'râf 188
    yu'minûne : inanırlar, mü'min olurlar
  45126. 7-A'râf 189
    huve ellezî : o ki, ... yapan odur
  45127. 7-A'râf 189
    min nefsin : bir nefsten
  45128. 7-A'râf 189
    vâhıdetin : bir tek
  45129. 7-A'râf 189
    ve ceale : ve kıldı, yarattı
  45130. 7-A'râf 189
    zevce-hâ : onun eşini
  45131. 7-A'râf 189
    li yeskune : meyletmesi, sükûn bulması, tatmin olması için
  45132. 7-A'râf 189
    ileyhâ : ona, onunla
  45133. 7-A'râf 189
    fe lemmâ : böylece, ... olduğu zaman, olunca
  45134. 7-A'râf 189
    tegaşşâ-hâ : onu (sarılıp) örttü
  45135. 7-A'râf 189
    hamelet : yüklendi (hamile kaldı)
  45136. 7-A'râf 189
    hamlen : bir yük (rahimdeki bebek)
  45137. 7-A'râf 189
    hafîfen : hafif olarak (ilk devresindeki aşılanmış hücre)
  45138. 7-A'râf 189
    fe merret : artık dolaştı, yürüdü
  45139. 7-A'râf 189
    fe lemmâ : böylece, ... olduğu zaman, olunca
  45140. 7-A'râf 189
    eskalet : ağırlaştı, ağır oldu
  45141. 7-A'râf 189
    deavâ allâhe : ikisi Allah'a dua etti
  45142. 7-A'râf 189
    rabbe-humâ : ikisinin Rabbi
  45143. 7-A'râf 189
    le in : eğer gerçekten ... olsa
  45144. 7-A'râf 189
    âteyte-nâ : sen bize ver
  45145. 7-A'râf 189
    le nekûnenne : mutlaka oluruz
  45146. 7-A'râf 189
    min eş şâkirîne : şükredenlerden
  45147. 7-A'râf 190
    fe lemmâ : böylece ... olduğu zaman
  45148. 7-A'râf 190
    cealâ : (ikisi) kıldılar
  45149. 7-A'râf 190
    lehu : ona
  45150. 7-A'râf 190
    şurakâe : ortaklar
  45151. 7-A'râf 190
    fe teâlâ allâhu : halbuki, oysa Allah âlîdir, yücedir
  45152. 7-A'râf 190
    yuşrikûne : ortak, şirk koşuyorlar
  45153. 7-A'râf 191
    e yuşrikûne : şirk (ortak) mı koşuyorlar
  45154. 7-A'râf 191
    şey'en : bir şey
  45155. 7-A'râf 191
    ve hum : ve onlar kendileri
  45156. 7-A'râf 191
    yuhlekûne : yaratılıyorlar
  45157. 7-A'râf 192
    veyestetîûne : ve güç yetiremezler
  45158. 7-A'râf 192
    lehum : onlara
  45159. 7-A'râf 192
    ve lâ : ve olmaz
  45160. 7-A'râf 192
    enfuse-hum : onlar nefslerine (kendilerine)
  45161. 7-A'râf 192
    yansurûne : yardım ederler
  45162. 7-A'râf 193
    ve in ted'û-hum : ve eğer onları çağırırsanız
  45163. 7-A'râf 193
    ilâ el hudâ : hidayete
  45164. 7-A'râf 193
    yettebiû-kum : size uymazlar, tâbî olmazlar
  45165. 7-A'râf 193
    sevâun : birdir, eşittir
  45166. 7-A'râf 193
    aleykum : sizin üzerinize, sizin için
  45167. 7-A'râf 193
    e deavtumû-hum : onları davet mi ettiniz, çağırdınız mı
  45168. 7-A'râf 193
    em : veya, yoksa ... mı
  45169. 7-A'râf 193
    entum sâmitûne : siz sessiz kaldınız, çağırmadınız
  45170. 7-A'râf 194
    inne ellezîne : muhakkak ki onlar
  45171. 7-A'râf 194
    tedne : dua edersiniz
  45172. 7-A'râf 194
    emsâlu-kum : sizin gibi
  45173. 7-A'râf 194
    fed'û-hum (fe ud'û-hum) : öyleyse onları çağırın
  45174. 7-A'râf 194
    fe li yestecibû : o zaman icabet etsinler
  45175. 7-A'râf 194
    lekum : size
  45176. 7-A'râf 194
    sâdıkîne : sadıklar, doğru sözlüler
  45177. 7-A'râf 195
    e lehum : onların var mı
  45178. 7-A'râf 195
    erculun : ayaklar
  45179. 7-A'râf 195
    yemşûne : yürürler
  45180. 7-A'râf 195
    em lehum : veya, ya da, yoksa onların var mı
  45181. 7-A'râf 195
    eydin : eller
  45182. 7-A'râf 195
    yabtışûne bihâ : onunla tutarlar
  45183. 7-A'râf 195
    em lehum : veya, ya da, yoksa onların var mı
  45184. 7-A'râf 195
    yubsırûne bi-hâ : onunla görürler
  45185. 7-A'râf 195
    em lehum : veya, ya da, yoksa onların var mı
  45186. 7-A'râf 195
    yesmeûne bi-hâ : onunla işitirler
  45187. 7-A'râf 195
    şurekâe-kum : ortaklarınızı
  45188. 7-A'râf 195
    summe : sonra
  45189. 7-A'râf 195
    fe : artık
  45190. 7-A'râf 195
    lâ tunzirûne : göz açtırmayın, bekletmeyin, fırsat vermeyin, mühlet vermeyin
  45191. 7-A'râf 196
    inne : muhakkak ki
  45192. 7-A'râf 196
    veliyyiye allâhu ellezine : benim velîm Allah'tır ki o
  45193. 7-A'râf 196
    nezzele el kitâbe : kitabı indirdi
  45194. 7-A'râf 196
    ve huve : ve O
  45195. 7-A'râf 196
    yetevelle es sâlihîne : salihlere velîlik yapar (dost olur)
  45196. 7-A'râf 197
    ve ellezîne : ve onlar
  45197. 7-A'râf 197
    tedne : siz dua ediyorsunuz, çağırıyorsunuz
  45198. 7-A'râf 197
    yestetîûne : güç yetiremezler, muktedir değiller
  45199. 7-A'râf 197
    ve lâ : ve olmaz
  45200. 7-A'râf 197
    enfuse-hum : nefslerine, kendilerine
  45201. 7-A'râf 197
    yensurûne : yardım ederler
  45202. 7-A'râf 198
    ve in ted'û-hum : ve eğer onları çağırırsanız
  45203. 7-A'râf 198
    ilâ el hudâ : hidayete, Allah'a ulaşmaya
  45204. 7-A'râf 198
    yesmeû : işitmezler
  45205. 7-A'râf 198
    ve terâ-hum : ve onları görürsün
  45206. 7-A'râf 198
    yenzurûne : bakarlar, bakıyorlar
  45207. 7-A'râf 198
    ileyke : sana
  45208. 7-A'râf 198
    ve hum : ve onlar
  45209. 7-A'râf 198
    lâ yubsırûne : görmezler
  45210. 7-A'râf 199
    huzil afve (huz el afve) : affı ahzet, af yolunu tut, affı benimse, affı kendine usül edin
  45211. 7-A'râf 199
    ve'mur (ve u'mur) : ve emret
  45212. 7-A'râf 199
    bil urfi (bi el urfi) : irfan ile
  45213. 7-A'râf 199
    ve a'rıd : ve yüz çevir
  45214. 7-A'râf 199
    anil câhilîne (an el câhilîne) : cahillerden
  45215. 7-A'râf 200
    ve immâ : ve ama, fakat ... olursa
  45216. 7-A'râf 200
    yenzeganne-ke : sana bir vesvese gelir
  45217. 7-A'râf 200
    min eş şeytâni : şeytandan
  45218. 7-A'râf 200
    nezgun : bir vesvese, dürtü
  45219. 7-A'râf 200
    festeiz (fe isteiz) : o zaman, hemen sığın
  45220. 7-A'râf 200
    inne-hu : muhakkak ki o
  45221. 7-A'râf 200
    semîun : en iyi işiten
  45222. 7-A'râf 201
    innellezînettekav \n(inne ellezîne ittekav) : muhakkak ki takva sahibi olan kimseler
  45223. 7-A'râf 201
    izâ messe-hum : onlara dokunduğu zaman
  45224. 7-A'râf 201
    min eş şeytâni : şeytandan
  45225. 7-A'râf 201
    tezekkerû : Allah'ı tezekkür ederler
  45226. 7-A'râf 201
    fe izâ-hum : işte o zaman onlar
  45227. 7-A'râf 201
    mubsırûne : basar edenler, gören kimseler
  45228. 7-A'râf 202
    ve ihvânu-hum : ve onların kardeşleri
  45229. 7-A'râf 202
    yemuddûne-hum : onları sürüklerler (uzatırlar, çekerler)
  45230. 7-A'râf 202
    el gayyi : gayyın içine (cehenneme)
  45231. 7-A'râf 202
    summe : sonra
  45232. 7-A'râf 202
    lâ yuksirûne : vazgeçmezler
  45233. 7-A'râf 203
    ve izâ lem te'ti-him : ve onlara getirmediğin zaman
  45234. 7-A'râf 203
    bi-âyetin : bir âyeti
  45235. 7-A'râf 203
    levctebeyte-hâ \n(levictebeyte-hâ) : eğer, şâyet, keşke onu toplasan (düzsen, uydursan) olmaz mı
  45236. 7-A'râf 203
    innemâ : ancak, sadece
  45237. 7-A'râf 203
    ettebiu : ben tâbî olurum, uyarım
  45238. 7-A'râf 203
    ileyye : bana
  45239. 7-A'râf 203
    besâiru : basiretler
  45240. 7-A'râf 203
    ve huden : ve bir hidayet, hidayete erdiren (Allah'a ulaştıran)
  45241. 7-A'râf 203
    ve rahmetun : ve bir rahmet
  45242. 7-A'râf 203
    yu'minûne : inanırlar, mü'min olurlar (kalplerine îmân yazılmış olanlar)
  45243. 7-A'râf 204
    ve izâ kurie el kur'ânu : ve Kur'ân okunduğu zaman
  45244. 7-A'râf 204
    festemiû (fe istemiû) : artık dinleyin
  45245. 7-A'râf 204
    lehu : onu
  45246. 7-A'râf 204
    ve ensıtû : ve susun
  45247. 7-A'râf 204
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  45248. 7-A'râf 204
    turhamûne : rahmet olunursunuz, rahmete kavuşturulursunuz
  45249. 7-A'râf 205
    vezkur (ve uzkur) : ve zikret
  45250. 7-A'râf 205
    rabbe-ke : Rabbini
  45251. 7-A'râf 205
    nefsi-ke : nefsinde, kendi kendine
  45252. 7-A'râf 205
    tedarruan : yalvararak
  45253. 7-A'râf 205
    vefeten : ve korkarak, ürpererek
  45254. 7-A'râf 205
    vene el cehri : ve sesli olmayarak (açıkça olmayarak), sessizce
  45255. 7-A'râf 205
    min el kavli : sözden, sözün
  45256. 7-A'râf 205
    bi el guduvvi : sabahleyin
  45257. 7-A'râf 205
    ve el âsâli : ve akşamları (ikindi akşam arası zaman)
  45258. 7-A'râf 205
    vetekun : ve sen olma
  45259. 7-A'râf 205
    min el gâfilîne : gâfillerden, gaflete düşenlerden
  45260. 7-A'râf 206
    inne ellezîne : muhakkak ki onlar, o kimseler
  45261. 7-A'râf 206
    inde rabbi-ke : senin Rabbinin katında, yanında, huzurunda
  45262. 7-A'râf 206
    yestekbirûne : kibirlenmezler
  45263. 7-A'râf 206
    an ibadeti-hi : ona kul olmaktan (ona ibadet etmekten)
  45264. 7-A'râf 206
    ve yusebbihûne-hu : ve onu tesbih ederler
  45265. 7-A'râf 206
    ve lehu : ve ona
  45266. 7-A'râf 206
    yescudûne : secde ederler
  45267. 70-Meâric 1
    seele : sordu, istedi
  45268. 70-Meâric 2
    li el kâfirîne : kâfirler için
  45269. 70-Meâric 2
    leyse : yoktur
  45270. 70-Meâric 2
    lehu : onu
  45271. 70-Meâric 3
    el meârici : yüksek makamlar, yüce mertebeler, yüksek dereceler, gök katlarının yüksekliklerinin sahibi
  45272. 70-Meâric 4
    el melâiketu : melekler
  45273. 70-Meâric 4
    ve er rûhu : ve ruh
  45274. 70-Meâric 4
    ileyhi : ona
  45275. 70-Meâric 4
    yevmin : günde, gün içinde
  45276. 70-Meâric 4
    ne : oldu
  45277. 70-Meâric 4
    hamsîne : elli (50)
  45278. 70-Meâric 4
    elfe : bin (1000)
  45279. 70-Meâric 4
    senetin : sene
  45280. 70-Meâric 5
    fe asbir : artık sabret
  45281. 70-Meâric 5
    sabren : bir sabırla
  45282. 70-Meâric 5
    cemîlen : güzel
  45283. 70-Meâric 6
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  45284. 70-Meâric 6
    yerevne-hu : onu görüyorlar
  45285. 70-Meâric 6
    baîden : uzak olarak
  45286. 70-Meâric 7
    ve nerâ-hu : ve biz onu görüyoruz
  45287. 70-Meâric 7
    karîben : yakın
  45288. 70-Meâric 8
    yevme : o gün
  45289. 70-Meâric 8
    tekûnu : olacak
  45290. 70-Meâric 8
    es semâu : sema, gökyüzü
  45291. 70-Meâric 8
    ke : gibi
  45292. 70-Meâric 8
    el muhli : erimiş maden
  45293. 70-Meâric 9
    ve tekûnu : ve olacak
  45294. 70-Meâric 9
    el cibâlu : dağlar
  45295. 70-Meâric 9
    ke : gibi
  45296. 70-Meâric 9
    el ıhni : renkli yün parçaları
  45297. 70-Meâric 10
    veyes'elu : ve sormaz
  45298. 70-Meâric 10
    hamîmen : yakın, şefkatli dostu
  45299. 70-Meâric 11
    yubassarûne-hum : birbirlerinesterilirler
  45300. 70-Meâric 11
    yeveddu : temenni eder, olmasını ister
  45301. 70-Meâric 11
    el mucrimu : günahkâr
  45302. 70-Meâric 11
    lev : keşke, olsa, olabilse
  45303. 70-Meâric 11
    yeftedî : fidye olarak verir
  45304. 70-Meâric 11
    yevmi izin : izin günü
  45305. 70-Meâric 11
    bi benî-hi : oğullarını
  45306. 70-Meâric 12
    ve sâhıbeti-hî : ve eşi
  45307. 70-Meâric 12
    ve ahî-hi : ve kardeşi
  45308. 70-Meâric 13
    ve fasîleti-hi : veiretini
  45309. 70-Meâric 13
    elletî : ki o
  45310. 70-Meâric 14
    ve men : ve kim
  45311. 70-Meâric 14
    el ardı : yeryüzünde var
  45312. 70-Meâric 14
    cemîan : tümünü, hepsini
  45313. 70-Meâric 14
    summe : sonra
  45314. 70-Meâric 15
    kellâ : hayır asla
  45315. 70-Meâric 15
    inne-hâ : muhakkak ki o
  45316. 70-Meâric 15
    lezâ : alev alev yanan ateş (cehennem)
  45317. 70-Meâric 16
    nezzâaten : soyup atan, yakıp kavuran
  45318. 70-Meâric 16
    li eş şevâ : başın derisini
  45319. 70-Meâric 17
    ted'û : çağırır
  45320. 70-Meâric 17
    men edbera : arkasını dönen kimse
  45321. 70-Meâric 17
    ve tevellâ : ve yüz çeviren
  45322. 70-Meâric 18
    ve cemea : ve topladı
  45323. 70-Meâric 18
    fe : böylece, sonra
  45324. 70-Meâric 18
    ev'â : yığdı, biriktirdi
  45325. 70-Meâric 19
    inne : muhakkak
  45326. 70-Meâric 19
    el insâne : insan
  45327. 70-Meâric 19
    helûan : hırslı, sabırsız ve tamahkâr
  45328. 70-Meâric 20
    izâ messe-hu : ona dokunduğu zaman
  45329. 70-Meâric 20
    eş şerru : şerr, kötülük
  45330. 70-Meâric 20
    cezûan : feryat edici
  45331. 70-Meâric 21
    ve izâ messe-hu : ve ona dokunduğu zaman
  45332. 70-Meâric 21
    el hayru : bir hayır
  45333. 70-Meâric 21
    menûan : hayırdan men eden, cimrilik eden
  45334. 70-Meâric 22
    el musallîne : namaz kılanlar
  45335. 70-Meâric 23
    ellezîne hum : onlar olanlardır
  45336. 70-Meâric 23
    dâimûne : devam edenler
  45337. 70-Meâric 24
    ve ellezîne : ve onlar
  45338. 70-Meâric 24
    emvâli-him : onların malları, malları
  45339. 70-Meâric 25
    es sâili : isteyenler
  45340. 70-Meâric 25
    ve el mahrûmi : ve mahrum olanlar için
  45341. 70-Meâric 26
    ve ellezîne : ve onlar
  45342. 70-Meâric 26
    yusaddikûne : tasdik ederler
  45343. 70-Meâric 26
    yevmi ed dîni : dîn günü
  45344. 70-Meâric 27
    ve ellezîne : ve onlar, olanlar
  45345. 70-Meâric 27
    muşfikûne : çekinenler, korkanlar
  45346. 70-Meâric 28
    inne : muhakkak ki
  45347. 70-Meâric 28
    azâbe : azap
  45348. 70-Meâric 28
    me'mûnin : emin olunan
  45349. 70-Meâric 29
    ve ellezîne : ve onlar, olanlar
  45350. 70-Meâric 29
    hâfizûne : koruyanlar, muhafaza edenler
  45351. 70-Meâric 30
    ezvâci-him : onların zevceleri, hanımları
  45352. 70-Meâric 30
    ev : veya
  45353. 70-Meâric 30
    meleket : sahip oldukları
  45354. 70-Meâric 30
    eymânu-hum : onların elleri
  45355. 70-Meâric 30
    fe : böylece, çünkü
  45356. 70-Meâric 30
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  45357. 70-Meâric 30
    melûmîne : kınananlar
  45358. 70-Meâric 31
    fe : böylece, artık
  45359. 70-Meâric 31
    men : kimse, kim
  45360. 70-Meâric 31
    ibtegâ : talep etti, aradı, istedi
  45361. 70-Meâric 31
    verâe : arkası
  45362. 70-Meâric 31
    like : işte bu, bu
  45363. 70-Meâric 31
    fe : artık, o taktirde
  45364. 70-Meâric 31
    ulâike : işte onlar
  45365. 70-Meâric 31
    hum(u) el âdûne : onlar haddi aşmış olanlar
  45366. 70-Meâric 32
    ve ellezîne : ve onlar
  45367. 70-Meâric 32
    emânâti-him : emanetleri
  45368. 70-Meâric 32
    ve ahdi-him : ve ahdleri
  45369. 70-Meâric 32
    râûne : riayet edenler
  45370. 70-Meâric 33
    ve ellezîne : ve onlar, olanlar
  45371. 70-Meâric 33
    şehâdâti-him : onların şahitlikleri
  45372. 70-Meâric 33
    kâimûne : kaim olanlar, ikame edenler, devam edenler, şahitliğe her zaman hazır ve dürüst olanlar
  45373. 70-Meâric 34
    ve ellezîne : ve onlar, olanlar
  45374. 70-Meâric 34
    yuhâfizûne : muhafaza ederler
  45375. 70-Meâric 35
    ulâike : işte onlar
  45376. 70-Meâric 35
    cennâtin : cennetler
  45377. 70-Meâric 35
    mukremûne : ikram olunan kimseler
  45378. 70-Meâric 36
    fe : artık, öyleyse, şimdi
  45379. 70-Meâric 36
    ellezîne : onlar
  45380. 70-Meâric 36
    keferû : inkâr ettiler
  45381. 70-Meâric 36
    bele-ke : senin tarafına
  45382. 70-Meâric 36
    muhtiîne : koşanlar
  45383. 70-Meâric 37
    an(i) el yemîni : sağ yandan
  45384. 70-Meâric 37
    ve an(i) eş şimâli : ve sol yandan
  45385. 70-Meâric 37
    ızîne : dağınık topluluklar, bölükler, gruplar
  45386. 70-Meâric 38
    e : mi
  45387. 70-Meâric 38
    yatmeu : umuyor, ümit ediyor
  45388. 70-Meâric 38
    en yudhale : dahil edileceğini, sokulacağını
  45389. 70-Meâric 38
    cennete : cennet
  45390. 70-Meâric 39
    kellâ : hayır asla
  45391. 70-Meâric 39
    ya'lemûne : biliyorlar
  45392. 70-Meâric 40
    fe lâ : artık hayır (öyle değil)
  45393. 70-Meâric 40
    el meşârikı : şark, doğu(lar)
  45394. 70-Meâric 40
    ve el megâribi : ve garb, batı(lar)
  45395. 70-Meâric 40
    le kâdirûne : elbette güç yetiren, kaadir olan
  45396. 70-Meâric 41
    en nubeddile : biz tebdil etmeye, değiştirmeye
  45397. 70-Meâric 41
    hayren : daha hayırlısı
  45398. 70-Meâric 41
    ve mâ nahnu : ve biz değiliz
  45399. 70-Meâric 41
    bi mesbûkîne : önüne geçilenler, engellenenler
  45400. 70-Meâric 42
    fe zer-hum : artık onları terket
  45401. 70-Meâric 42
    yehûdû : dalsınlar, oyalansınlar
  45402. 70-Meâric 42
    ve yel'abû : ve oynasınlar, eğlensinler
  45403. 70-Meâric 42
    yevme : gün
  45404. 70-Meâric 42
    ellezî : ki o
  45405. 70-Meâric 42
    yûadûne : vaadolundular
  45406. 70-Meâric 43
    yevme : gün
  45407. 70-Meâric 43
    yahrucûne : çıkacaklar
  45408. 70-Meâric 43
    min el ecdâsi : kabirlerinden
  45409. 70-Meâric 43
    ke enne-hum : sanki onlar ..... gibi
  45410. 70-Meâric 43
    yûfîdûne : koşanlar
  45411. 70-Meâric 44
    hâşiaten : korkulu bir halde
  45412. 70-Meâric 44
    ebsâru-hum : onların bakışları
  45413. 70-Meâric 44
    terheku-hum : onları kaplar
  45414. 70-Meâric 44
    zilletun : zillet, alçaklık
  45415. 70-Meâric 44
    like : işte bu
  45416. 70-Meâric 44
    el yevmu : gün
  45417. 70-Meâric 44
    ellezî : ki o
  45418. 70-Meâric 44
    yûadûne : vaadolundular
  45419. 71-Nuh 1
    erselnâ : biz gönderdik
  45420. 71-Nuh 1
    en enzir : uyarması
  45421. 71-Nuh 1
    kavme-ke : senin kavmin, kavmini
  45422. 71-Nuh 1
    en ye'tiye-hum : onlara gelmesi
  45423. 71-Nuh 1
    elîmun : elîm, acı
  45424. 71-Nuh 2
    le : dedi
  45425. 71-Nuh 2
    lekum : sizin için
  45426. 71-Nuh 2
    nezîrun : nezir, uyarıcı
  45427. 71-Nuh 3
    en i'budû : kul olmanız
  45428. 71-Nuh 3
    allâhe : Allah'a
  45429. 71-Nuh 3
    ve ittekû-hu : ve ona karşı takva sahibi olun
  45430. 71-Nuh 3
    ve etîû-ni : ve bana itaat edin
  45431. 71-Nuh 4
    lekum : sizin için, sizin
  45432. 71-Nuh 4
    ve yûahhir-kum : ve sizi tehir etsin (ömür versin)
  45433. 71-Nuh 4
    ilâ ecelin : bir ecele kadar, bir zamana kadar
  45434. 71-Nuh 4
    musemmen : muayyen, belirli
  45435. 71-Nuh 4
    inne : muhakkak ki
  45436. 71-Nuh 4
    ecele : ecel, belirlenen an
  45437. 71-Nuh 4
    e : geldi
  45438. 71-Nuh 4
    lev : şâyet, eğer, keşke ..... olsa
  45439. 71-Nuh 4
    ta'lemûne : siz biliyorsunuz
  45440. 71-Nuh 5
    le : dedi
  45441. 71-Nuh 5
    deavtu : davet ettim
  45442. 71-Nuh 5
    leylen : gece
  45443. 71-Nuh 5
    ve nehâran : ve gündüz
  45444. 71-Nuh 6
    fe : fakat
  45445. 71-Nuh 6
    lem yezid-hum : onlara arttırmadı
  45446. 71-Nuh 7
    ve innî : ve muhakkak ki ben
  45447. 71-Nuh 7
    kullemâ : her seferinde
  45448. 71-Nuh 7
    deavtu-hum : onları davet ettim
  45449. 71-Nuh 7
    tagfire : senin mağfiret etmen, bağışlaman
  45450. 71-Nuh 7
    lehum : onları
  45451. 71-Nuh 7
    cealû : kıldılar, yaptılar (tıkadılar)
  45452. 71-Nuh 7
    esâbia-hum : parmaklarını
  45453. 71-Nuh 7
    ve istagşev : ve gışavet (perdeleme) yaptılar, büründüler
  45454. 71-Nuh 7
    siyâbe-hum : kendi elbiseleri
  45455. 71-Nuh 7
    ve esarrû : ve Israr ettiler
  45456. 71-Nuh 7
    ve istekberû : ve büyüklük tasladılar
  45457. 71-Nuh 8
    summe : sonra
  45458. 71-Nuh 8
    deavtu-hum : onları davet ettim
  45459. 71-Nuh 9
    summe : sonra
  45460. 71-Nuh 9
    a'lentu : aleni olarak, açıkça ilân ettim
  45461. 71-Nuh 9
    lehum : onlara
  45462. 71-Nuh 9
    ve esrertu : ve gizledim, sır olarak bildirdim
  45463. 71-Nuh 9
    lehum : onlara
  45464. 71-Nuh 10
    fe : artık
  45465. 71-Nuh 10
    rabbe-kum : sizin Rabbiniz
  45466. 71-Nuh 10
    inne-hu : muhakkak ki O
  45467. 71-Nuh 10
    ne : oldu, idi, ...dır
  45468. 71-Nuh 11
    es semâe : sema, gökyüzü, gök
  45469. 71-Nuh 11
    aleykum : size, üzerinize
  45470. 71-Nuh 12
    ve yumdid-kum : ve size imdat etsin, size yardım etsin
  45471. 71-Nuh 12
    bi emvâlin : mallarla
  45472. 71-Nuh 12
    ve benîne : oğullar, erkek çocuklar
  45473. 71-Nuh 12
    ve yec'al : ve kılsın, yapsın
  45474. 71-Nuh 12
    lekum : size, sizin için
  45475. 71-Nuh 12
    cennâtin : bahçeler, verimli bahçeler
  45476. 71-Nuh 12
    ve yec'al : ve kılsın, yapsın
  45477. 71-Nuh 12
    lekum : size, sizin için
  45478. 71-Nuh 12
    enhâran : nehirler
  45479. 71-Nuh 13
    lekum : siz niçin, size ne oluyor
  45480. 71-Nuh 13
    tercûne : ummuyorsunuz
  45481. 71-Nuh 14
    ve kad : ve olmuştu
  45482. 71-Nuh 14
    etvâran : tavırlar, haller, halden hale geçişler
  45483. 71-Nuh 15
    e lem terav : görmüyor musunuz
  45484. 71-Nuh 15
    keyfe : nasıl
  45485. 71-Nuh 15
    seb'a : yedi
  45486. 71-Nuh 15
    semâvâtin : semalar, gök katları
  45487. 71-Nuh 16
    ve ceale : ve kıldı
  45488. 71-Nuh 16
    el kamera : kamer, ay
  45489. 71-Nuh 16
    fî-hinne : onların içinde, arasında
  45490. 71-Nuh 16
    ve ceale : ve kıldı
  45491. 71-Nuh 16
    eş şemse : güneş
  45492. 71-Nuh 16
    sirâcen : kandil, çırağ
  45493. 71-Nuh 17
    ve allâhu : ve Allah
  45494. 71-Nuh 17
    enbete-kum : yetiştirdi, yarattı
  45495. 71-Nuh 17
    min el ardı : yerden, topraktan
  45496. 71-Nuh 17
    nebâten : nebat, bitki
  45497. 71-Nuh 18
    summe : sonra
  45498. 71-Nuh 18
    ve yuhricu-kum : ve sizi çıkaracak
  45499. 71-Nuh 18
    ihrâcen : bir çıkarış
  45500. 71-Nuh 19
    ve allâhu : ve Allah
  45501. 71-Nuh 19
    ceale : kıldı
  45502. 71-Nuh 19
    lekum(u) : sizin için
  45503. 71-Nuh 19
    el arda : arz, yeryüzü, yer
  45504. 71-Nuh 20
    teslukû : sizin sülûk etmeniz, yolculuk etmeniz
  45505. 71-Nuh 20
    subulen : sebîller, yollar
  45506. 71-Nuh 20
    ficâcen : geniş yol
  45507. 71-Nuh 21
    le : dedi
  45508. 71-Nuh 21
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  45509. 71-Nuh 21
    ve ittebeû : ve tâbî oldular
  45510. 71-Nuh 21
    men : kimse, kimseler
  45511. 71-Nuh 21
    lem yezid-hu : ona arttırmaz
  45512. 71-Nuh 21
    ve veledu-hû : ve onun çocukları, çocukları
  45513. 71-Nuh 21
    hasâren : hasar, zarar, hüsran
  45514. 71-Nuh 22
    ve mekerû : ve hileler kurdular
  45515. 71-Nuh 22
    mekren : hile(ler)
  45516. 71-Nuh 23
    ve kâlû : ve dediler
  45517. 71-Nuh 23
    tezerunne(tezeru-enne) : sakın bırakmayın, terketmeyin
  45518. 71-Nuh 23
    âlihete-kum : sizin ilâhlarınız
  45519. 71-Nuh 23
    vetezerunne(tezeru-enne) : ve sakın bırakmayın, terketmeyin
  45520. 71-Nuh 23
    vedden : Vedd
  45521. 71-Nuh 23
    ve lâ : ve değil
  45522. 71-Nuh 23
    ve lâ : ve değil
  45523. 71-Nuh 23
    yagûse : Yagûs
  45524. 71-Nuh 23
    ve yaûka : ve Yaûka
  45525. 71-Nuh 23
    ve nesran : ve Nesra
  45526. 71-Nuh 24
    ve kad : ve olmuştu
  45527. 71-Nuh 24
    edallû : dalâlette bıraktılar
  45528. 71-Nuh 24
    kesîran : çoğu
  45529. 71-Nuh 24
    vetezidi : ve artırma
  45530. 71-Nuh 24
    ez zâlimîne : zalimler
  45531. 71-Nuh 24
    dalâlen : dalâlet, sapma, sapıklık
  45532. 71-Nuh 25
    fe : artık, sonra
  45533. 71-Nuh 25
    fe : artık
  45534. 71-Nuh 25
    lem yecidû : bulamazlar
  45535. 71-Nuh 25
    lehum : onlar için, kendileri için
  45536. 71-Nuh 25
    ensâran : yardımcı
  45537. 71-Nuh 26
    vele : ve dedi
  45538. 71-Nuh 26
    tezer : bırakma
  45539. 71-Nuh 26
    alâ el ardı : arzda, yeryüzünde
  45540. 71-Nuh 26
    min el kâfirîne : kâfirlerden
  45541. 71-Nuh 26
    deyyâran : dolaşan
  45542. 71-Nuh 27
    inne-ke : muhakkak ki sen
  45543. 71-Nuh 27
    in tezer-hum : eğer onları bırakırsan
  45544. 71-Nuh 27
    ıbâde-ke : senin kulların
  45545. 71-Nuh 27
    veyelidû : ve doğurmazlar
  45546. 71-Nuh 27
    ciren : facir, ahlâksız
  45547. 71-Nuh 27
    keffâran : kâfir
  45548. 71-Nuh 28
    ve li vâlideyye : ve annemi, babamı
  45549. 71-Nuh 28
    ve li : ve ...i
  45550. 71-Nuh 28
    men : kimse
  45551. 71-Nuh 28
    dehale : girdi
  45552. 71-Nuh 28
    beyti-ye : benim evim
  45553. 71-Nuh 28
    mu'minen : mü'min olarak
  45554. 71-Nuh 28
    ve li : ve ...i
  45555. 71-Nuh 28
    el mu'minîne : mü'min erkekler
  45556. 71-Nuh 28
    ve el mu'minâti : ve mü'min kadınlar
  45557. 71-Nuh 28
    vetezidi : ve artırma
  45558. 71-Nuh 28
    ez zâlimîne : zalimler
  45559. 71-Nuh 28
    tebâran : helâk olmak
  45560. 72-Cin 1
    ûhiye : vahyedildi
  45561. 72-Cin 1
    ileyye : bana
  45562. 72-Cin 1
    enne-hu : onun olduğu
  45563. 72-Cin 1
    istemea : kulak verdi, dinledi
  45564. 72-Cin 1
    neferun : bir grup, bir topluluk
  45565. 72-Cin 1
    min el cinni : cinlerden
  45566. 72-Cin 1
    fe kâlû : sonra dediler
  45567. 72-Cin 1
    semi'nâ : biz işittik
  45568. 72-Cin 1
    kur'ânen : Kur'ân
  45569. 72-Cin 1
    aceben : harika güzel
  45570. 72-Cin 2
    yehdî : ulaştırır
  45571. 72-Cin 2
    ilâ er ruşdi : irşada
  45572. 72-Cin 2
    fe âmennâ : artık biz îmân ettik
  45573. 72-Cin 2
    ve len nuşrike : ve asla ortak koşmayız
  45574. 72-Cin 2
    ehaden : birisi, bir kimse
  45575. 72-Cin 3
    ve enne-hu : ve onun ..... olduğu
  45576. 72-Cin 3
    teâlâ : çok yüce
  45577. 72-Cin 3
    ceddu : şanı, azameti
  45578. 72-Cin 3
    ittehaze : edinmedi
  45579. 72-Cin 3
    hibeten : bir sahibe, eş
  45580. 72-Cin 3
    ve lâ : ve değil, olmaz, olmadı
  45581. 72-Cin 3
    veleden : veled, oğul
  45582. 72-Cin 4
    ve enne-hu : ve onun ..... olduğu
  45583. 72-Cin 4
    ne : oldu
  45584. 72-Cin 4
    yekûlu : söylüyor
  45585. 72-Cin 4
    sefîhu-nâ : bizim sefih, ahmak olanımız
  45586. 72-Cin 4
    şetatan : asılsız, saçmasapan şeyler
  45587. 72-Cin 5
    ve ennâ : ve gerçekten biz
  45588. 72-Cin 5
    zanennâ : zannettik
  45589. 72-Cin 5
    en len : asla olmaz
  45590. 72-Cin 5
    tekûle : söyler
  45591. 72-Cin 5
    el insu : insanlar
  45592. 72-Cin 5
    ve el cinnu : ve cinler
  45593. 72-Cin 5
    keziben : yalan
  45594. 72-Cin 6
    ve enne-hu kâne : ve onun ..... olduğu oluyordu, oluyordu
  45595. 72-Cin 6
    min el insi : insanlardan
  45596. 72-Cin 6
    yeûzûne : sığınıyorlar
  45597. 72-Cin 6
    min el cinni : cinlerden
  45598. 72-Cin 6
    fe : böylece
  45599. 72-Cin 6
    rehekan : azgınlık
  45600. 72-Cin 7
    ve enne-hum : ve onlar ..... olduğunu
  45601. 72-Cin 7
    kemâ : gibi
  45602. 72-Cin 7
    zanentum : siz zannettiniz
  45603. 72-Cin 7
    en len yeb'ase : asla, kesinlikle beas etmez, yeniden diriltmez
  45604. 72-Cin 7
    ehaden : birisi, bir kimse
  45605. 72-Cin 8
    ve ennâ : ve gerçekten biz
  45606. 72-Cin 8
    le : elbette
  45607. 72-Cin 8
    mesnâ : dokunduk (kulak hırsızlığı yapmak için) temasa geçtik yokladık, yükseldik
  45608. 72-Cin 8
    es semâe : sema, gökyüzü
  45609. 72-Cin 8
    fe : o zaman
  45610. 72-Cin 8
    vecednâ-hâ : onu bulduk
  45611. 72-Cin 8
    muliet : doldurulmuş
  45612. 72-Cin 8
    haresen : koruyucular, bekçiler
  45613. 72-Cin 8
    şedîden : şiddetli, kuvvetli, çok güçlü
  45614. 72-Cin 8
    ve şuhuben : ve şihaplar, yakıcı ışınlar, kayan yıldızlar, ateş şuleleri
  45615. 72-Cin 9
    ve ennâ : ve gerçekten biz
  45616. 72-Cin 9
    mekâıde : oturma yerleri
  45617. 72-Cin 9
    es sem'i : dinlemek
  45618. 72-Cin 9
    fe men : fakat kim
  45619. 72-Cin 9
    yestemiı : dinlemek ister
  45620. 72-Cin 9
    elâne : şimdi
  45621. 72-Cin 9
    yecid : bulur
  45622. 72-Cin 9
    lehu : onu
  45623. 72-Cin 9
    şihâben : bir şihap, ateş şulesi
  45624. 72-Cin 9
    rasaden : gözleyen, izleyen
  45625. 72-Cin 10
    ve ennâ : ve gerçekten biz
  45626. 72-Cin 10
    nedrî : bilmiyoruz
  45627. 72-Cin 10
    e şerrun : bir şerr mi
  45628. 72-Cin 10
    urîde : murad edildi, istendi
  45629. 72-Cin 10
    bi men : kimselere
  45630. 72-Cin 10
    el ardı : yeryüzünde
  45631. 72-Cin 10
    em : yoksa mı
  45632. 72-Cin 10
    erâde : diledi
  45633. 72-Cin 10
    raşeden : irşad olma
  45634. 72-Cin 11
    ve ennâ : ve gerçekten biz
  45635. 72-Cin 11
    es sâlihûne : salihlerden
  45636. 72-Cin 11
    ve min-nâ : ve bizden (bir kısmımız)
  45637. 72-Cin 11
    nelike : bunun dışında
  45638. 72-Cin 11
    deden : çeşitli
  45639. 72-Cin 12
    ve ennâ : ve gerçekten biz
  45640. 72-Cin 12
    zanennâ : anladık
  45641. 72-Cin 12
    en len nu'cize : asla aciz bırakamayacağımızı
  45642. 72-Cin 12
    allâhe : Allah
  45643. 72-Cin 12
    el ardi : yeryüzünde
  45644. 72-Cin 12
    ve len nu'cize-hu : ve asla onu aciz bırakamayız
  45645. 72-Cin 12
    heraben : kaçarak
  45646. 72-Cin 13
    ve ennâ : ve gerçekten biz
  45647. 72-Cin 13
    lemmâ : olduğu zaman
  45648. 72-Cin 13
    semi'nâ : işittik
  45649. 72-Cin 13
    el hudâ : hidayet
  45650. 72-Cin 13
    âmennâ : biz îmân ettik
  45651. 72-Cin 13
    fe men : artık kim
  45652. 72-Cin 13
    feyehâfu : bundan sonra korkmaz
  45653. 72-Cin 13
    bahsen : hakkının verilmemesi, eksiltilmesi
  45654. 72-Cin 13
    ve lâ : ve yoktur, olmaz
  45655. 72-Cin 13
    rehekan : zilletin sarması, zulme uğraması
  45656. 72-Cin 14
    ve ennâ : ve gerçekten biz
  45657. 72-Cin 14
    el muslimûne : Allah'a teslim olanlar
  45658. 72-Cin 14
    ve min-nâ : ve bizden (bir kısmımız)
  45659. 72-Cin 14
    el kâsitûne : kasitun olanlar, kalpleri kasiyet bağlamış olanlar
  45660. 72-Cin 14
    fe : artık, bundan sonra
  45661. 72-Cin 14
    men : kim
  45662. 72-Cin 14
    esleme : teslim oldu
  45663. 72-Cin 14
    fe : artık, bundan sonra
  45664. 72-Cin 14
    ulâike : işte onlar
  45665. 72-Cin 14
    teharrev : ararlar
  45666. 72-Cin 14
    raşeden : irşad olma
  45667. 72-Cin 15
    ve emmâ : ve lâkin
  45668. 72-Cin 15
    el kâsitûne : kasitun olanlar, kalpleri zikirsizlikten kasiyet bağlayanlar
  45669. 72-Cin 15
    fe : böylece, artık, işte
  45670. 72-Cin 15
    li cehenneme : cehenneme
  45671. 72-Cin 15
    hataben : odun
  45672. 72-Cin 16
    ve en lev : ve eğer olsalardı
  45673. 72-Cin 16
    istekâmû : istikamet üzere oldular, belli bir yöneldiler
  45674. 72-Cin 16
    alâ et tarîkati : tarikata (Allah'a götüren) yola
  45675. 72-Cin 16
    le : elbette, mutlaka
  45676. 72-Cin 16
    eskaynâ-hum : onları suladık
  45677. 72-Cin 16
    en : mai, su, rahmet
  45678. 72-Cin 16
    gadekan : bol bol
  45679. 72-Cin 17
    neftine-hum : onları deneriz, imtihan ederiz
  45680. 72-Cin 17
    ve men : ve kim
  45681. 72-Cin 17
    yesluk-hu : onu sevkeder, uğratır
  45682. 72-Cin 17
    azâben : azap
  45683. 72-Cin 17
    saaden : çok şiddetli, meşakkatli
  45684. 72-Cin 18
    ve enne : ve muhakkak ki
  45685. 72-Cin 18
    el mesâcide : mescidler
  45686. 72-Cin 18
    fe : öyleyse, artık
  45687. 72-Cin 18
    ted'û : dua etmeyin
  45688. 72-Cin 18
    mea : beraber
  45689. 72-Cin 18
    ehaden : birisi, bir kimse
  45690. 72-Cin 19
    ve enne-hu : ve muhakkak ki o
  45691. 72-Cin 19
    lemmâ : olduğu zaman
  45692. 72-Cin 19
    me : kalktı
  45693. 72-Cin 19
    yed'û-hu : ona, dua eder
  45694. 72-Cin 19
    yekûnûne : olurlar, oluyorlar
  45695. 72-Cin 19
    aleyhi : onun çevresinde
  45696. 72-Cin 19
    libeden : aşırı kalabalık, yoğun bir şekilde, üstüste birikip toplanma
  45697. 72-Cin 20
    innemâ : yalnızca, sadece
  45698. 72-Cin 20
    ed'û : dua ederim
  45699. 72-Cin 20
    ve lâ uşriku : ve ortak etmem
  45700. 72-Cin 20
    ehaden : birisi, bir kimse
  45701. 72-Cin 21
    emliku : ben malik (sahip) değilim
  45702. 72-Cin 21
    lekum : size
  45703. 72-Cin 21
    darren : zarar verme
  45704. 72-Cin 21
    ve lâ : ve değil
  45705. 72-Cin 21
    raşeden : irşad olma, irşad etme
  45706. 72-Cin 22
    len yucîre-nî : beni asla korumaz
  45707. 72-Cin 22
    ehadun : birisi, bir kimse
  45708. 72-Cin 22
    ve len ecide : ve ben asla bulamam
  45709. 72-Cin 22
    multehaden : sığınacak yer
  45710. 72-Cin 23
    belâgan : tebliğ
  45711. 72-Cin 23
    ve risâlâti-hî : ve onun risaleti
  45712. 72-Cin 23
    ve men : ve kim
  45713. 72-Cin 23
    allâhe : Allah
  45714. 72-Cin 23
    ve resûle-hu : ve onun resûlü
  45715. 72-Cin 23
    fe : artık, bundan sonra
  45716. 72-Cin 23
    inne : muhakkak ki
  45717. 72-Cin 23
    lehu : onun için vardır
  45718. 72-Cin 23
    re : ateş
  45719. 72-Cin 23
    cehenneme : cehennem
  45720. 72-Cin 23
    hâlidîne : kalacak olanlar
  45721. 72-Cin 23
    ebeden : ebediyyen
  45722. 72-Cin 24
    izâ raev : gördükleri zaman
  45723. 72-Cin 24
    yûadûne : vaadolundukları
  45724. 72-Cin 24
    fe : artık
  45725. 72-Cin 24
    se-ya'lemûne : yakında bilecekler
  45726. 72-Cin 24
    men : kim, kimin
  45727. 72-Cin 24
    ve ekallu : ve daha az
  45728. 72-Cin 24
    adeden : adet olarak, sayı bakımından
  45729. 72-Cin 25
    edrî : bana bildirildi, ben biliyorum
  45730. 72-Cin 25
    e karîbun : yakın mı
  45731. 72-Cin 25
    tûadûne : vaadolunduğunuz
  45732. 72-Cin 25
    em : yoksa mı
  45733. 72-Cin 25
    yec'alu : kılar, yapar
  45734. 72-Cin 25
    lehu : ona
  45735. 72-Cin 25
    emedan : uzatılmış bir süre, uzun bir müddet
  45736. 72-Cin 26
    el gaybi : gayb, gizli olan, görünmeyen
  45737. 72-Cin 26
    fe : artık, bu sebeple
  45738. 72-Cin 26
    ehaden : birisi, bir kimse
  45739. 72-Cin 27
    men irtedâ : rızaya ulaşan kimse
  45740. 72-Cin 27
    min resûlin : resûllerden
  45741. 72-Cin 27
    fe : o taktirde
  45742. 72-Cin 27
    inne-hu : muhakkak ki o
  45743. 72-Cin 27
    yesluku : sevkeder
  45744. 72-Cin 27
    min beyni yedey-hi : onların elleri arasında, önünden
  45745. 72-Cin 27
    ve min halfi-hî : ve onun arkasından
  45746. 72-Cin 28
    li ya'leme : bilsin
  45747. 72-Cin 28
    en kad eblegû : tebliğ edilmiş oldu
  45748. 72-Cin 28
    ve ahâta : ve ihata etti, kuşattı
  45749. 72-Cin 28
    ledey-him : onların nezdinde, yanında
  45750. 72-Cin 28
    ve ahsâ : ve saydı, sayıp tespit etti
  45751. 72-Cin 28
    kulle : her
  45752. 72-Cin 28
    şey'in : şey
  45753. 72-Cin 28
    adeden : adet, sayı olarak
  45754. 73-Müzzemmil 1
    eyyuhâ : ey
  45755. 73-Müzzemmil 1
    el muzzemmilu \n(zemmele) : örtünen, örtünüp gizlenen \n: (gizlendi)
  45756. 73-Müzzemmil 2
    el leyle : gece
  45757. 73-Müzzemmil 2
    lilen : az
  45758. 73-Müzzemmil 3
    nisfe-hû : onun yarısı kadar
  45759. 73-Müzzemmil 3
    ev : veya
  45760. 73-Müzzemmil 3
    lilen : az, biraz
  45761. 73-Müzzemmil 4
    ev : veya
  45762. 73-Müzzemmil 4
    aleyhi : onu
  45763. 73-Müzzemmil 4
    ve rettili : vezel oku
  45764. 73-Müzzemmil 4
    el kur'âne : Kur'ân'ı
  45765. 73-Müzzemmil 4
    tertilen : tane tane, yavaş yavaş, güzel bir şekilde
  45766. 73-Müzzemmil 5
    se-nulkî : yakında ilka edeceğiz, ulaştıracağız
  45767. 73-Müzzemmil 5
    aleyke : sana
  45768. 73-Müzzemmil 5
    kavlen : söz
  45769. 73-Müzzemmil 5
    sekîlen : ağır
  45770. 73-Müzzemmil 6
    inne : muhakkak
  45771. 73-Müzzemmil 6
    nâşiete : kalkan kimse, kalkış
  45772. 73-Müzzemmil 6
    el leyli : gece
  45773. 73-Müzzemmil 6
    hiye : o
  45774. 73-Müzzemmil 6
    eşeddu : daha şiddetli, daha kuvvetli
  45775. 73-Müzzemmil 6
    vat'en : çok meşakkatli, çok zor, (tesir bakımından) çok dinç,
  45776. 73-Müzzemmil 6
    ve akvemu : ve daha kavî, daha kuvvetli, daha sağlam
  45777. 73-Müzzemmil 6
    len : söyleyiş, okuyuş bakımından
  45778. 73-Müzzemmil 7
    inne : muhakkak
  45779. 73-Müzzemmil 7
    leke : senin için
  45780. 73-Müzzemmil 7
    en nehâri : gündüzün içinde, gündüzleyin ..... vardır
  45781. 73-Müzzemmil 7
    sebhan : (geçim) meşguliyeti, önemliler
  45782. 73-Müzzemmil 7
    tavîlen : uzun
  45783. 73-Müzzemmil 8
    ve uzkur : ve zikret
  45784. 73-Müzzemmil 8
    isme : isim
  45785. 73-Müzzemmil 8
    rabbi-ke : Rabbinin
  45786. 73-Müzzemmil 8
    ve tebettel : ve gönülden bağlan, ona yönel, ona ulaş
  45787. 73-Müzzemmil 8
    ileyhi : ona
  45788. 73-Müzzemmil 8
    tebtîlen : tam bir yönelişle, herşeyden kesilerek
  45789. 73-Müzzemmil 9
    el meşrıkı : doğu
  45790. 73-Müzzemmil 9
    ve el magribi : ve batı
  45791. 73-Müzzemmil 9
    ilâhe : ilâh
  45792. 73-Müzzemmil 9
    huve : o
  45793. 73-Müzzemmil 9
    fe ittehiz-hu : artık, öyleyse onu ..... edin
  45794. 73-Müzzemmil 9
    vekîlen : vekil
  45795. 73-Müzzemmil 10
    ve isbir : ve sabret
  45796. 73-Müzzemmil 10
    yekûlûne : diyorlar, söylüyorlar
  45797. 73-Müzzemmil 10
    ve uhcur-hum : ve onlardan hicret et, ayrıl
  45798. 73-Müzzemmil 10
    hecran : bir ayrılış ile
  45799. 73-Müzzemmil 10
    cemîlen : güzel
  45800. 73-Müzzemmil 11
    ve zer-nî : ve bana bırak
  45801. 73-Müzzemmil 11
    ve el mukezzibîne : ve yalanlayanlar
  45802. 73-Müzzemmil 11
    en na'meti : ni'met
  45803. 73-Müzzemmil 11
    ve mehil-hum : ve onlara mehil ver, mühlet ver, süre tanı
  45804. 73-Müzzemmil 11
    kalîlen : az, biraz
  45805. 73-Müzzemmil 12
    inne : muhakkak
  45806. 73-Müzzemmil 12
    ledeynâ : bizim yanımızda ..... vardır
  45807. 73-Müzzemmil 12
    enkâlen : ağır kelepçeler, ağır zincirler
  45808. 73-Müzzemmil 12
    ve cahîmen : ve alevli ateş
  45809. 73-Müzzemmil 13
    ve taâmen : ve yemek
  45810. 73-Müzzemmil 13
    ve azâben : ve azap
  45811. 73-Müzzemmil 13
    elîmen : elîm, acı
  45812. 73-Müzzemmil 14
    yevme : o gün
  45813. 73-Müzzemmil 14
    tercufu : şiddetle sallanır
  45814. 73-Müzzemmil 14
    el ardu : arz, yeryüzü
  45815. 73-Müzzemmil 14
    ve el cibâlu : ve dağlar
  45816. 73-Müzzemmil 14
    veneti : ve oldu, olmuştur
  45817. 73-Müzzemmil 14
    el cibâlu : dağlar
  45818. 73-Müzzemmil 14
    kesîben : kum yığını
  45819. 73-Müzzemmil 14
    mehîlen : dağılmış
  45820. 73-Müzzemmil 15
    erselnâ : gönderdik
  45821. 73-Müzzemmil 15
    ileykum : size
  45822. 73-Müzzemmil 15
    resûlen : bir resûl
  45823. 73-Müzzemmil 15
    şâhiden : şahit olarak
  45824. 73-Müzzemmil 15
    aleykum : sizin üzerinize
  45825. 73-Müzzemmil 15
    kemâ : gibi
  45826. 73-Müzzemmil 15
    erselnâ : gönderdik
  45827. 73-Müzzemmil 15
    ilâ fir'avne : firavuna
  45828. 73-Müzzemmil 15
    resûlen : resûl
  45829. 73-Müzzemmil 16
    fe : o zaman, bunun üzerine, fakat
  45830. 73-Müzzemmil 16
    er resûle : resûl
  45831. 73-Müzzemmil 16
    fe : o zaman, bunun üzerine, fakat
  45832. 73-Müzzemmil 16
    ehaznâ-hu : onu ahzettik, tutup aldık (helâk ettik)
  45833. 73-Müzzemmil 16
    ahzen : yakalayışla
  45834. 73-Müzzemmil 16
    vebîlen : çok ağır
  45835. 73-Müzzemmil 17
    fe : o zaman, o taktirde
  45836. 73-Müzzemmil 17
    keyfe : nasıl
  45837. 73-Müzzemmil 17
    tettekûne : koruyacaksınız
  45838. 73-Müzzemmil 17
    kefertum : inkâr ederseniz
  45839. 73-Müzzemmil 17
    yevmen : o gün
  45840. 73-Müzzemmil 17
    yec'alu : kılar, yapar
  45841. 73-Müzzemmil 17
    el vildâne : çocuklar
  45842. 73-Müzzemmil 17
    şîben : ak saçlı, ihtiyar, saçları ağarmış
  45843. 73-Müzzemmil 18
    es semâu : gök
  45844. 73-Müzzemmil 18
    ne : olmuştur
  45845. 73-Müzzemmil 18
    meflen : tahakkuk etmiştir, yerine gelmiştir, yapılmıştır
  45846. 73-Müzzemmil 19
    inne : muhakkak
  45847. 73-Müzzemmil 19
    tezkiretun : bir hatırlatma, öğüt
  45848. 73-Müzzemmil 19
    fe : o zaman, artık
  45849. 73-Müzzemmil 19
    men : kim, kimse
  45850. 73-Müzzemmil 19
    e : diledi
  45851. 73-Müzzemmil 19
    ittehaze : ittihaz eder, edinir
  45852. 73-Müzzemmil 19
    sebîlen : bir yol
  45853. 73-Müzzemmil 20
    inne : muhakkak
  45854. 73-Müzzemmil 20
    rabbe-ke : senin Rabbin
  45855. 73-Müzzemmil 20
    ya'lemu : bilir
  45856. 73-Müzzemmil 20
    enne-ke : senin olduğunu
  45857. 73-Müzzemmil 20
    tekûmu : kalkıyorsun, ayakta duruyorsun
  45858. 73-Müzzemmil 20
    ednâ : daha az
  45859. 73-Müzzemmil 20
    min suluseyi : üçte ikisinden
  45860. 73-Müzzemmil 20
    el leyli : gece
  45861. 73-Müzzemmil 20
    vesfe-hu : ve onun yarısı
  45862. 73-Müzzemmil 20
    ve suluse-hu : ve onun üçte biri
  45863. 73-Müzzemmil 20
    veifetun : ve bir topluluk
  45864. 73-Müzzemmil 20
    min ellezîne : onlardan, olanlardan
  45865. 73-Müzzemmil 20
    mea-ke : seninle beraber
  45866. 73-Müzzemmil 20
    ve allâhu : ve Allah
  45867. 73-Müzzemmil 20
    el leyle : gece
  45868. 73-Müzzemmil 20
    ve en nehâre : ve gündüz
  45869. 73-Müzzemmil 20
    alime : bildi
  45870. 73-Müzzemmil 20
    en len tuhsû-hu : onu asla hesaplayamayacağınızı
  45871. 73-Müzzemmil 20
    fe : böylece, bunun için, bu sebeple
  45872. 73-Müzzemmil 20
    be aleykum : sizin tövbenizi kabul etti
  45873. 73-Müzzemmil 20
    fe ikraû : artık, o halde okuyun
  45874. 73-Müzzemmil 20
    teyessere : kolay gelmek
  45875. 73-Müzzemmil 20
    min el kur'ânî : Kur'ân'dan
  45876. 73-Müzzemmil 20
    alime : bildi
  45877. 73-Müzzemmil 20
    en se-yekûnu : yakında olacak
  45878. 73-Müzzemmil 20
    ve âharûne : ve diğerleri
  45879. 73-Müzzemmil 20
    yadribûne : dolaşırlar
  45880. 73-Müzzemmil 20
    el ardı : yeryüzünde
  45881. 73-Müzzemmil 20
    yebtegûne : isterler, ararlar
  45882. 73-Müzzemmil 20
    ve âharûne : ve diğerleri, diğer bir kısmı
  45883. 73-Müzzemmil 20
    yukâtilûne : savaşırlar, savaşacaklar
  45884. 73-Müzzemmil 20
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  45885. 73-Müzzemmil 20
    fe ikraû : artık, o halde okuyun
  45886. 73-Müzzemmil 20
    teyessere : kolay gelmek
  45887. 73-Müzzemmil 20
    ve ekîmû es salâte : ve namazı ikame edin, devamlı kılın
  45888. 73-Müzzemmil 20
    ve âtû ez zekâte : ve zekâtı verin
  45889. 73-Müzzemmil 20
    ve akridu : ve borç verin
  45890. 73-Müzzemmil 20
    allâhe : Allah
  45891. 73-Müzzemmil 20
    hasenen : güzel
  45892. 73-Müzzemmil 20
    ve mâ : ve şey
  45893. 73-Müzzemmil 20
    li enfusi-kum : nefsleriniz için, kendiniz için
  45894. 73-Müzzemmil 20
    tecidû-hu : onu bulursunuz
  45895. 73-Müzzemmil 20
    inde allâhi : Allah'ın indinde, katında, yanında
  45896. 73-Müzzemmil 20
    huve : o
  45897. 73-Müzzemmil 20
    hayren : daha hayırlı
  45898. 73-Müzzemmil 20
    ve a'zame : ve daha büyük, en büyük
  45899. 73-Müzzemmil 20
    ecren : ecir, ücret, mükâfat
  45900. 73-Müzzemmil 20
    ve istagfirû allâhe : ve Allah'a istiğfar edin, tövbe edip Allah'tan mağfiret dileyin
  45901. 73-Müzzemmil 20
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  45902. 74-Müddessir 1
    eyyuhâ : ey
  45903. 74-Müddessir 1
    el muddessiru : disarını giymiş olan, esvabını giymiş olan, esvabına bürünmüş olan
  45904. 74-Müddessir 2
    fe : bundan sonra, artık
  45905. 74-Müddessir 2
    enzir : uyar
  45906. 74-Müddessir 3
    ve rabbe-ke : ve senin Rabbin
  45907. 74-Müddessir 3
    fe : artık, öyleyse
  45908. 74-Müddessir 3
    kebbir : tekbir et, yücelt
  45909. 74-Müddessir 4
    ve siyâbe-ke : ve elbisen
  45910. 74-Müddessir 4
    fe : artık
  45911. 74-Müddessir 5
    ve er rucze : ve azap
  45912. 74-Müddessir 5
    fe uhcur : artık uzaklaş, uzak dur
  45913. 74-Müddessir 6
    vetemnun : ve iyilik yapma, lütufta bulunma
  45914. 74-Müddessir 6
    testeksiru : daha çoğunu istersin
  45915. 74-Müddessir 7
    ve li : ve için
  45916. 74-Müddessir 7
    rabbi-ke : senin Rabbin
  45917. 74-Müddessir 7
    fe asbir : artık sabret
  45918. 74-Müddessir 8
    fe : artık
  45919. 74-Müddessir 8
    izâ nukıre : üflendiği zaman
  45920. 74-Müddessir 8
    en nâkûri : Nâkûr, Sur Borusu
  45921. 74-Müddessir 9
    fe : artık, işte
  45922. 74-Müddessir 9
    like : işte bu, işte o
  45923. 74-Müddessir 9
    yevme izin : izin günü
  45924. 74-Müddessir 9
    yevmun asîrun : zor gün
  45925. 74-Müddessir 10
    alâ el kâfirîne : kâfirlere
  45926. 74-Müddessir 10
    yesîrin : kolay
  45927. 74-Müddessir 11
    zer-nî : bana bırak
  45928. 74-Müddessir 11
    ve men : ve kimse, kişi
  45929. 74-Müddessir 11
    vahîden : tek olarak
  45930. 74-Müddessir 12
    ve ce'altu : ve kıldım, yaptım
  45931. 74-Müddessir 12
    lehu : ona, onun için
  45932. 74-Müddessir 12
    len : mal, servet
  45933. 74-Müddessir 12
    memdûden : uzatılmış, çoğaltılmış
  45934. 74-Müddessir 13
    ve benîne : ve oğullar, erkek çocuklar
  45935. 74-Müddessir 13
    şuhûden : göz önünde, her zaman yanında
  45936. 74-Müddessir 14
    ve mehhedtu : ve bolluk, genişlik verdim, geniş imkânlar sağladım
  45937. 74-Müddessir 14
    lehu : ona
  45938. 74-Müddessir 14
    temhîden : bol bol vererek
  45939. 74-Müddessir 15
    summe : sonra
  45940. 74-Müddessir 15
    en ezîde : artırmamı
  45941. 74-Müddessir 16
    kellâ : hayır asla
  45942. 74-Müddessir 16
    inne-hu : muhakkak ki o
  45943. 74-Müddessir 16
    ne : oldu
  45944. 74-Müddessir 16
    anîden : inatçı
  45945. 74-Müddessir 17
    se-urhiku-hu : yakında onu süreceğim
  45946. 74-Müddessir 17
    saûden : ateşten dağ, sarp yokuş
  45947. 74-Müddessir 18
    Inne-hu : muhakkak ki o
  45948. 74-Müddessir 18
    fekkere : tefekkür etti, düşündü
  45949. 74-Müddessir 18
    ve kaddere : ve takdir etti, ölçtü, tespit etti, karar verdi
  45950. 74-Müddessir 19
    fe : o zaman, artık
  45951. 74-Müddessir 19
    kutile : katledildi, öldürüldü, kahroldu, mahvoldu (kendisini mahvetti)
  45952. 74-Müddessir 19
    keyfe : nasıl
  45953. 74-Müddessir 19
    kaddere : takdir etti, ölçtü, tespit etti, karar verdi
  45954. 74-Müddessir 20
    summe : sonra
  45955. 74-Müddessir 20
    kutile : katledildi, öldürüldü, kahroldu, mahvoldu (kendisini mahvetti)
  45956. 74-Müddessir 20
    keyfe : nasıl
  45957. 74-Müddessir 20
    kaddere : takdir etti, ölçtü, tespit etti, karar verdi
  45958. 74-Müddessir 21
    summe : sonra
  45959. 74-Müddessir 22
    summe : sonra
  45960. 74-Müddessir 22
    abese : kaşlarını çattı
  45961. 74-Müddessir 22
    ve besere : ve yüzünü ekşitti
  45962. 74-Müddessir 23
    summe : sonra
  45963. 74-Müddessir 23
    edbera : arkasını döndü
  45964. 74-Müddessir 23
    ve istekbera : ve büyüklük tasladı, kibirlendi.
  45965. 74-Müddessir 24
    fe : o zaman, sonunda
  45966. 74-Müddessir 24
    le : dedi
  45967. 74-Müddessir 24
    yu'seru : aktarılan, nakledilen
  45968. 74-Müddessir 25
    el beşeri : insan
  45969. 74-Müddessir 26
    se- uslî-hi : yakında onu sürükleyip yaslayacağım, atacağım
  45970. 74-Müddessir 26
    sekara : sekar, alevli ateş (cehennem)
  45971. 74-Müddessir 27
    veedrâ-ke : ve ne olduğunu sana bildiren
  45972. 74-Müddessir 27
    sekaru : sekar, alevli ateş (cehennem)
  45973. 74-Müddessir 28
    vetezeru : ve terketmez, bırakmaz
  45974. 74-Müddessir 29
    levvâhatun : etrafını (derilerini) yakıp kavurucu
  45975. 74-Müddessir 29
    li el beşeri : insan için, insanın
  45976. 74-Müddessir 30
    aleyhâ : onun üzerinde vardır
  45977. 74-Müddessir 30
    tis'ateare : on dokuz (19)
  45978. 74-Müddessir 31
    vecealnâ : ve biz kılmadık
  45979. 74-Müddessir 31
    ashâben en nâri : ateş ehli
  45980. 74-Müddessir 31
    melâiketen : melekler
  45981. 74-Müddessir 31
    vecealnâ : ve biz kılmadık
  45982. 74-Müddessir 31
    ıddete-hum : onların sayısı
  45983. 74-Müddessir 31
    fitneten : fitne
  45984. 74-Müddessir 31
    li ellezîne : onlar için, olanlar için
  45985. 74-Müddessir 31
    keferû : kâfirler
  45986. 74-Müddessir 31
    yesteykıne : yakîn sahibi olsunlar
  45987. 74-Müddessir 31
    ellezîne : onlar için, olanlar için
  45988. 74-Müddessir 31
    el kitâbe : kitap
  45989. 74-Müddessir 31
    ve yezdâde : ve artırır
  45990. 74-Müddessir 31
    ellezîne : onlar için, olanlar için
  45991. 74-Müddessir 31
    âmenû : îmân eden, Allah'a ulaşmayı dileyen
  45992. 74-Müddessir 31
    îmânen : îmân
  45993. 74-Müddessir 31
    veyertâbe : ve şüphe etmesin
  45994. 74-Müddessir 31
    ellezîne : onlar için, olanlar için
  45995. 74-Müddessir 31
    el kitâbe : kitap
  45996. 74-Müddessir 31
    ve el mu'minûne : ve mü'minler
  45997. 74-Müddessir 31
    ve li : ve için
  45998. 74-Müddessir 31
    yekûle : der, söyler
  45999. 74-Müddessir 31
    ellezîne : onlar için, olanlar için
  46000. 74-Müddessir 31
    ve el kâfirûne : vefirler
  46001. 74-Müddessir 31
    erâde : murad etti, diledi
  46002. 74-Müddessir 31
    meselen : mesele, konu
  46003. 74-Müddessir 31
    kezâlike : böylece, işteyle
  46004. 74-Müddessir 31
    men : kimse, kişi
  46005. 74-Müddessir 31
    yeşâu : diler
  46006. 74-Müddessir 31
    ve yehdî : ve hidayete erdirir
  46007. 74-Müddessir 31
    men : kimse, kişi
  46008. 74-Müddessir 31
    yeşâu : diler
  46009. 74-Müddessir 31
    ve mâ ya'lemu : ve bilmez
  46010. 74-Müddessir 31
    cunûde : ordu
  46011. 74-Müddessir 31
    rabbi-ke : senin Rabbin
  46012. 74-Müddessir 31
    huve : o
  46013. 74-Müddessir 31
    vehiye : ve o değildir
  46014. 74-Müddessir 31
    li el beşeri : beşer için, insan için
  46015. 74-Müddessir 32
    kellâ : hayır asla (öyle değil)
  46016. 74-Müddessir 32
    ve : andolsun, yemin olsun
  46017. 74-Müddessir 32
    el kameri : kamere, ay'a
  46018. 74-Müddessir 33
    ve el leyli : ve geceye andolsun
  46019. 74-Müddessir 33
    iz edbera : arkasına döndüğü, dönüp gittiği an
  46020. 74-Müddessir 34
    ve es subhi : ve sabaha andolsun
  46021. 74-Müddessir 34
    izâ esfere : ağarmaya başladığı zaman
  46022. 74-Müddessir 35
    inne-hâ : muhakkak ki o
  46023. 74-Müddessir 35
    le : gerçekten, elbette
  46024. 74-Müddessir 35
    el kuberi : büyükler
  46025. 74-Müddessir 36
    nezîren : uyarı olarak
  46026. 74-Müddessir 36
    el beşeri : beşer, insanlar
  46027. 74-Müddessir 37
    men : kimse
  46028. 74-Müddessir 37
    şâe : diledi
  46029. 74-Müddessir 37
    en yetekaddeme : öne geçmek
  46030. 74-Müddessir 37
    ev : veya
  46031. 74-Müddessir 37
    yeteahhare : tehir eder, erteler, geride kalır
  46032. 74-Müddessir 38
    nefsin : nefs
  46033. 74-Müddessir 38
    kesebet : kesbettikleri, iktisap ettikleri, kazandıkları dereceler
  46034. 74-Müddessir 38
    rehînetun : rehine, bir şey karşılığı olarak bir yerde bağlı kalma
  46035. 74-Müddessir 39
    ashâbe : sahibi, halkı
  46036. 74-Müddessir 39
    el yemîni : yemin
  46037. 74-Müddessir 40
    cennâtin : cennetler
  46038. 74-Müddessir 40
    yetesâelûne : karşılıklı sorarlar, birbirlerine sorarlar
  46039. 74-Müddessir 41
    el mucrimîne : suçlular, cürüm (suç) işleyenler
  46040. 74-Müddessir 42
    seleke-kum : sizi sevkeden, sürükleyen
  46041. 74-Müddessir 42
    sekara : sekarın içine, alevli ateşe
  46042. 74-Müddessir 43
    lem neku : biz olmadık
  46043. 74-Müddessir 43
    min el musallîne : namaz kılanlardan
  46044. 74-Müddessir 44
    ve lem neku : ve biz olmadık
  46045. 74-Müddessir 44
    el miskîne : miskinler, yoksullar
  46046. 74-Müddessir 45
    ve kunnâ : ve biz olduk
  46047. 74-Müddessir 45
    mea : beraber
  46048. 74-Müddessir 45
    el hâidîne : bâtıla dalanlar
  46049. 74-Müddessir 46
    ve kunnâ : ve biz olduk
  46050. 74-Müddessir 46
    nukezzibu : tekzip ediyoruz
  46051. 74-Müddessir 46
    bi yevmi : gününü
  46052. 74-Müddessir 46
    ed dîni : dîn
  46053. 74-Müddessir 47
    etâ-nâ : bize geldi
  46054. 74-Müddessir 47
    el yakînu : yakîn hasıl olması, bizzat şahit olma
  46055. 74-Müddessir 48
    fe : o zaman, artık
  46056. 74-Müddessir 48
    tenfeu-hum : onlara fayda sağlamaz
  46057. 74-Müddessir 48
    şefâatu : şefaat
  46058. 74-Müddessir 48
    eş şâfiîne : şefaat edenler
  46059. 74-Müddessir 49
    fe : böylece, buna rağmen
  46060. 74-Müddessir 49
    lehum : onlara
  46061. 74-Müddessir 49
    an(i) et tezkireti : zikirden, öğütten
  46062. 74-Müddessir 49
    mu'rıdîne : yüz çevirenler, yüz çeviren kimseler
  46063. 74-Müddessir 50
    keenne-hum : sanki onlar ..... gibi
  46064. 74-Müddessir 50
    mustenfiretun : ürkmüş olan
  46065. 74-Müddessir 51
    ferret : kaçtı
  46066. 74-Müddessir 51
    min kasveretin : arslandan
  46067. 74-Müddessir 52
    bel : hayır
  46068. 74-Müddessir 52
    en yu'tâ : gelmesi
  46069. 74-Müddessir 52
    suhufen : sahifeler
  46070. 74-Müddessir 52
    muneşşereten : neşredilmiş, yayınlanmış, yazılmış
  46071. 74-Müddessir 53
    kellâ : hayır
  46072. 74-Müddessir 53
    bel : bilâkis
  46073. 74-Müddessir 53
    lâ yuhâfûne : korkmuyorlar
  46074. 74-Müddessir 53
    el âhireten : ahiret
  46075. 74-Müddessir 54
    kellâ : hayır
  46076. 74-Müddessir 54
    inne-hu : gerçekten o
  46077. 74-Müddessir 54
    tezkiretun : bir zikir, öğüt
  46078. 74-Müddessir 55
    fe : artık
  46079. 74-Müddessir 55
    men : kim
  46080. 74-Müddessir 55
    şâe : diledi
  46081. 74-Müddessir 55
    zekere-hu : onu zikretti
  46082. 74-Müddessir 56
    veyezkurûne : ve zikredemez
  46083. 74-Müddessir 56
    en yeşâe allâhu : Allah'ın dilemesi
  46084. 74-Müddessir 56
    huve : o
  46085. 74-Müddessir 56
    ehlu : ehil, sahip
  46086. 74-Müddessir 56
    et takvâ : takva
  46087. 74-Müddessir 56
    ve ehlu : ve ehil, sahip
  46088. 74-Müddessir 56
    el magfireti : mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi)
  46089. 75-Kıyamet 1
    bi yevmi : güne
  46090. 75-Kıyamet 1
    el kıyâmeti : kıyâmet
  46091. 75-Kıyamet 2
    ve lâ : ve hayır
  46092. 75-Kıyamet 2
    en nefsi : nefs
  46093. 75-Kıyamet 2
    el levvâmeti : levmeden, kınayan
  46094. 75-Kıyamet 3
    e : mi
  46095. 75-Kıyamet 3
    yahsebu : zannediyor, sanıyor
  46096. 75-Kıyamet 3
    el insânu : insan
  46097. 75-Kıyamet 3
    ellen : asla olmaz
  46098. 75-Kıyamet 3
    (en) necmea : bizim toplamamız, biraraya getirmemiz
  46099. 75-Kıyamet 3
    ızâme-hu : onun kemikleri
  46100. 75-Kıyamet 4
    belâ : hayır
  46101. 75-Kıyamet 4
    kâdirîne : kaadir olanlar
  46102. 75-Kıyamet 4
    en nusevviye : yenidenzenlememiz
  46103. 75-Kıyamet 4
    benâne-hu : onun parmakları, parmak uçları
  46104. 75-Kıyamet 5
    bel : hayır
  46105. 75-Kıyamet 5
    el insânu : insan
  46106. 75-Kıyamet 5
    yefcure : fıska düşer, fücur işler, günahlara dalar
  46107. 75-Kıyamet 5
    emâme-hu : onun önünde
  46108. 75-Kıyamet 6
    yes'elu : sorar, soruyor
  46109. 75-Kıyamet 6
    eyyâne : ne zaman
  46110. 75-Kıyamet 6
    yevmu : gün
  46111. 75-Kıyamet 6
    el kıyâmeti : kıyâmet
  46112. 75-Kıyamet 7
    fe : artık
  46113. 75-Kıyamet 7
    berika : (göz) kamaşması
  46114. 75-Kıyamet 7
    el basaru : bakış
  46115. 75-Kıyamet 8
    ve hasefe : ve karardı
  46116. 75-Kıyamet 8
    el kameru : ay
  46117. 75-Kıyamet 9
    ve cumia : ve birleştirildi
  46118. 75-Kıyamet 9
    eş şemsu : güneş
  46119. 75-Kıyamet 9
    ve el kameru : ve ay
  46120. 75-Kıyamet 10
    yekûlu : der, diyecek
  46121. 75-Kıyamet 10
    el insânu : insan
  46122. 75-Kıyamet 10
    yevme izin : izin günü
  46123. 75-Kıyamet 10
    eyne : nerede
  46124. 75-Kıyamet 10
    el meferru : firar edilecek yer, kaçış yeri
  46125. 75-Kıyamet 11
    kellâ : hayır
  46126. 75-Kıyamet 11
    vezere : sığınacak bir yer, sığınak
  46127. 75-Kıyamet 12
    ilâ rabbi-ke : senin Rabbin'e (Rabbinin Huzuru)
  46128. 75-Kıyamet 12
    yevme izin : izin günü
  46129. 75-Kıyamet 12
    el mustekarru : karar kılınan yer, varılacak yer, makam
  46130. 75-Kıyamet 13
    yunebbeu : haber verilir
  46131. 75-Kıyamet 13
    el insânu : insan
  46132. 75-Kıyamet 13
    yevme izin : izin günü
  46133. 75-Kıyamet 13
    kaddeme : takdim etti, yaptı
  46134. 75-Kıyamet 13
    ve ahhara : ve tehir etti, yapması gerekirken erteleyip yapmadı
  46135. 75-Kıyamet 14
    bel(i) : hayır
  46136. 75-Kıyamet 14
    el insânu : insan
  46137. 75-Kıyamet 14
    nefsi-hî : onun nefsi, kendi nefsi
  46138. 75-Kıyamet 15
    ve lev : ve olsa bile
  46139. 75-Kıyamet 15
    elkâ : ilka etti, ortaya attı, belirtti, beyan etti
  46140. 75-Kıyamet 15
    meâzîre-hu : onun mazeretleri, özürleri, sebepleri
  46141. 75-Kıyamet 16
    lisâne-ke : dilini
  46142. 75-Kıyamet 16
    ta'cele : acele ediyorsun
  46143. 75-Kıyamet 17
    inne : muhakkak ki
  46144. 75-Kıyamet 17
    aleynâ : bize ait
  46145. 75-Kıyamet 17
    cem'a-hu : onun toplanması
  46146. 75-Kıyamet 17
    ve kur'âne-hu : ve onun okunması
  46147. 75-Kıyamet 18
    fe : artık, öyleyse
  46148. 75-Kıyamet 18
    kare'nâ-hu : onu okuduk
  46149. 75-Kıyamet 18
    fe : artık, öyleyse
  46150. 75-Kıyamet 18
    ittebi' : tâbî ol
  46151. 75-Kıyamet 18
    kur'âne-hu : onun okunuşu
  46152. 75-Kıyamet 19
    summe : sonra
  46153. 75-Kıyamet 19
    inne : muhakkak
  46154. 75-Kıyamet 19
    aleynâ : bizim üzerimize, bize ait
  46155. 75-Kıyamet 19
    beyâne-hu : onun beyanı, açıklanması
  46156. 75-Kıyamet 20
    kellâ : hayır
  46157. 75-Kıyamet 20
    bel : bilâkis, aksine
  46158. 75-Kıyamet 20
    tuhıbbûne : seviyorsunuz
  46159. 75-Kıyamet 20
    el âcilete : çabuk geçmekte olan
  46160. 75-Kıyamet 21
    ve tezerûne : ve terkediyorsunuz
  46161. 75-Kıyamet 21
    el âhirete : ahiret
  46162. 75-Kıyamet 22
    yevme izin : izin günü
  46163. 75-Kıyamet 22
    nâdıretun : ışıl ışıl, pırıl pırıl
  46164. 75-Kıyamet 23
    ziretun : nazar eden, bakan
  46165. 75-Kıyamet 24
    ve vucûhun : vezler vardır
  46166. 75-Kıyamet 24
    yevme izin : izin günü
  46167. 75-Kıyamet 25
    tezunnu : anlar
  46168. 75-Kıyamet 25
    en yuf'ale : yapılacak
  46169. 75-Kıyamet 25
    fâkıretun : felâket, büyük musîbet, çok kötü muamele
  46170. 75-Kıyamet 26
    kellâ : hayır
  46171. 75-Kıyamet 26
    belegat (i) : ulaştı, erişti, geldi
  46172. 75-Kıyamet 26
    et terâkiye : köprücük kemiği
  46173. 75-Kıyamet 27
    vele : ve denir
  46174. 75-Kıyamet 27
    men : kim
  46175. 75-Kıyamet 28
    ve zanne : ve anladı
  46176. 75-Kıyamet 28
    enne-hu : onun (kendisinin) ..... olacağını
  46177. 75-Kıyamet 28
    el firâku : ayrılık
  46178. 75-Kıyamet 29
    ve ilteffeti : ve birbirine dolaştı
  46179. 75-Kıyamet 29
    es sâku : ayak
  46180. 75-Kıyamet 29
    bi es sâkı : ayağa
  46181. 75-Kıyamet 30
    ilâ rabbi-ke : senin Rabbine
  46182. 75-Kıyamet 30
    yevme izin : izin günü
  46183. 75-Kıyamet 30
    el mesâku : sevk
  46184. 75-Kıyamet 31
    fe : o zaman, fakat
  46185. 75-Kıyamet 31
    ve lâ sallâ : ve namaz kılmadı
  46186. 75-Kıyamet 32
    ve lâkin : ve lâkin
  46187. 75-Kıyamet 32
    kezzebe : yalanladı
  46188. 75-Kıyamet 32
    ve tevellâ : ve yüz çevirdi
  46189. 75-Kıyamet 33
    summe : sonra
  46190. 75-Kıyamet 33
    zehebe : gitti
  46191. 75-Kıyamet 33
    ilâ ehli-hî : kendi ehline, ailesinin yanına
  46192. 75-Kıyamet 33
    yetemettâ : gururlanarak, böbürlenerek
  46193. 75-Kıyamet 34
    evlâ : daha uygun, müstahak olma, haketme
  46194. 75-Kıyamet 34
    leke : sana
  46195. 75-Kıyamet 34
    fe : artık, bundan sonra
  46196. 75-Kıyamet 34
    evlâ : daha uygun, müstahak olma, haketme
  46197. 75-Kıyamet 35
    summe : sonra
  46198. 75-Kıyamet 35
    evlâ : daha uygun, münasip, müstahak, haketme
  46199. 75-Kıyamet 35
    leke : sana
  46200. 75-Kıyamet 35
    fe : artık, bundan sonra
  46201. 75-Kıyamet 35
    evlâ : uygun, münasip, müstahak, haketme
  46202. 75-Kıyamet 36
    e : mi
  46203. 75-Kıyamet 36
    yahsebu : zannediyor
  46204. 75-Kıyamet 36
    el insânu : insan
  46205. 75-Kıyamet 36
    en yutreke : terkedileceğini, bırakılacağını
  46206. 75-Kıyamet 36
    suden : başıboş, sorumsuz
  46207. 75-Kıyamet 37
    e lem yeku : olmadı mı, değil mi
  46208. 75-Kıyamet 37
    nutfeten : nutfe, bir damla
  46209. 75-Kıyamet 37
    min meniyyin : meniden
  46210. 75-Kıyamet 38
    summe : sonra
  46211. 75-Kıyamet 38
    ne : oldu
  46212. 75-Kıyamet 38
    alakaten : bir alak, rahim duvarına bir noktadan asılı olan embriyo, cenin
  46213. 75-Kıyamet 38
    fe : bundan sonra, daha sonra
  46214. 75-Kıyamet 38
    fe : bundan sonra, daha sonra
  46215. 75-Kıyamet 38
    sevvâ : sevva etti, dizayn etti, programladı, düzenledi, biçim verdi
  46216. 75-Kıyamet 39
    fe : sonra
  46217. 75-Kıyamet 39
    ceale : kıldı, yaptı
  46218. 75-Kıyamet 39
    ez zevceyni : iki eş, çift
  46219. 75-Kıyamet 39
    ez zekere : erkek
  46220. 75-Kıyamet 39
    ve el unsâ : ve dişi
  46221. 75-Kıyamet 40
    e leyse : değil mi
  46222. 75-Kıyamet 40
    like : bunlar
  46223. 75-Kıyamet 40
    en yuhyiye : diriltmek, hayat vermek
  46224. 75-Kıyamet 40
    el mevtâ : ölüler
  46225. 76-İnsan 1
    hel : mi
  46226. 76-İnsan 1
    etâ : geldi, geçti
  46227. 76-İnsan 1
    el insâni : insan
  46228. 76-İnsan 1
    ed dehri : uzun bir süre, uzun bir zaman
  46229. 76-İnsan 1
    lem yekun : henüz olmadı, değil
  46230. 76-İnsan 1
    şey'en : bir şey
  46231. 76-İnsan 1
    mezkûren : zikredilen, anılan
  46232. 76-İnsan 2
    el insâne : insanı
  46233. 76-İnsan 2
    min nutfetin : nutfe, bir damla
  46234. 76-İnsan 2
    emşâcin : karışık, (iki hücrenin) karışımı, birleşimi
  46235. 76-İnsan 2
    nebtelî-hi : onu imtihan edeceğiz
  46236. 76-İnsan 2
    fe cealnâ-hu : bu sebeple onu kıldık
  46237. 76-İnsan 2
    semîan : işiten
  46238. 76-İnsan 3
    hedeynâ-hu : onu hidayet ettik, ulaştırdık
  46239. 76-İnsan 3
    es sebîle : sebîl, yol
  46240. 76-İnsan 3
    şâkiren : şükreden
  46241. 76-İnsan 3
    ve immâ : ve ama, fakat, ya - ya da, veya
  46242. 76-İnsan 3
    kefûren : küfreden, inkâr eden
  46243. 76-İnsan 4
    a'tednâ : hazırladık
  46244. 76-İnsan 4
    li el kâfirîne : kâfirler için
  46245. 76-İnsan 4
    selâsile : zincirler
  46246. 76-İnsan 4
    ve aglâlen : ve demir halkalar
  46247. 76-İnsan 4
    ve saîran : ve çılgınca yanan ateş, alevli ateş
  46248. 76-İnsan 5
    inne : muhakkak ki
  46249. 76-İnsan 5
    el ebrâra : ebrar olanlar
  46250. 76-İnsan 5
    yeşrebûne : içecekler
  46251. 76-İnsan 5
    min ke'sin : kadehten
  46252. 76-İnsan 5
    ne : oldu
  46253. 76-İnsan 6
    aynen : pınar
  46254. 76-İnsan 6
    yeşrebu : içer
  46255. 76-İnsan 6
    yufeccirûne-hâ : onu akıtırlar
  46256. 76-İnsan 6
    tefcîren : fışkırarak, fışkıra fışkıra, gürül gürül
  46257. 76-İnsan 7
    yûfûne bi : ifa ederler, yerine getirirler
  46258. 76-İnsan 7
    en nezri : nezir, adak
  46259. 76-İnsan 7
    ve yehâfûne : ve korkarlar
  46260. 76-İnsan 7
    yevmen : gün
  46261. 76-İnsan 7
    ne : oldu
  46262. 76-İnsan 7
    şerru-hu : onun şerri
  46263. 76-İnsan 7
    mustetîran : yayılan
  46264. 76-İnsan 8
    ve yut'ımûne : ve yedirirler
  46265. 76-İnsan 8
    et taâme : taam, yemek
  46266. 76-İnsan 8
    miskînen : fakir ve yoksullar
  46267. 76-İnsan 8
    ve yetîmen : ve yetimler
  46268. 76-İnsan 8
    ve esîran : ve esir olanlar
  46269. 76-İnsan 9
    innemâ : ancak, sadece
  46270. 76-İnsan 9
    vechi allâhi : Allah'ın Yüzü, Allah'ın Rızası
  46271. 76-İnsan 9
    cezâen : bir karşılık
  46272. 76-İnsan 9
    ve : ve
  46273. 76-İnsan 9
    lâ şukûren : bir teşekkür değil
  46274. 76-İnsan 10
    yevmen : gün
  46275. 76-İnsan 10
    abûsen : asık yüz
  46276. 76-İnsan 11
    fe : artık, oysa
  46277. 76-İnsan 11
    şerra : şerr, kötülük
  46278. 76-İnsan 11
    like : işteyle
  46279. 76-İnsan 11
    el yevmi : gün
  46280. 76-İnsan 11
    ve lakkâ-hum : ve onları kavuşturdu
  46281. 76-İnsan 11
    nadreten : pırıl pırıl
  46282. 76-İnsan 11
    ve surûran : ve sürur, sevinç
  46283. 76-İnsan 12
    ve cezâ-hum : ve onlara karşılığını verdi, onları mükâfatlandırdı
  46284. 76-İnsan 12
    saberû : sabrettiler
  46285. 76-İnsan 12
    cenneten : cennet
  46286. 76-İnsan 12
    ve harîran : ve ipek (elbise)
  46287. 76-İnsan 13
    muttekiîne : yaslanmış olanlar
  46288. 76-İnsan 13
    el erâiki : tahtlar
  46289. 76-İnsan 13
    yeravne : görmezler
  46290. 76-İnsan 13
    şemsen : güneş
  46291. 76-İnsan 13
    ve lâ : ve değil, yoktur, olmaz
  46292. 76-İnsan 13
    zemherîren : şiddetli dondurucu soğuk
  46293. 76-İnsan 14
    veniyeten : ve yakın
  46294. 76-İnsan 14
    aleyhim : onların üzerine, onlara
  46295. 76-İnsan 14
    ve zullilet : ve zelil yapıldı, (kolay koparılması için) yaklaştırıldı
  46296. 76-İnsan 14
    tezlîlen : zelil olarak, emre hazır olarak
  46297. 76-İnsan 15
    ve yutâfu : ve tavaf edilir, etrafında dolaşılır
  46298. 76-İnsan 15
    aleyhim : onların
  46299. 76-İnsan 15
    âniyetin : kap, kâse
  46300. 76-İnsan 15
    ve ekvâbin : ve kadehler
  46301. 76-İnsan 15
    net : oldu
  46302. 76-İnsan 16
    kadderû-hâ : onu takdir ettiler, belirlediler
  46303. 76-İnsan 16
    takdîren : miktarını takdir ederek, belirleyerek
  46304. 76-İnsan 17
    ve yuskavne : ve içirilir, sulanır, içecek sunulur
  46305. 76-İnsan 17
    ke'sen : kadeh
  46306. 76-İnsan 17
    ne : oldu
  46307. 76-İnsan 17
    zencebîlen : zencefil
  46308. 76-İnsan 18
    aynen : pınar
  46309. 76-İnsan 18
    tusemmâ : isimlendirilen
  46310. 76-İnsan 18
    selsebîlen : selsebîl, cennette bir pınarın adı
  46311. 76-İnsan 19
    ve yetûfu : ve tavaf eder, etrafında dolaşır
  46312. 76-İnsan 19
    aleyhim : onların
  46313. 76-İnsan 19
    muhalledûne : halidin kılınmış olanlar, ölümsüz olanlar
  46314. 76-İnsan 19
    izâ raeyte-hum : onları gördüğün zaman
  46315. 76-İnsan 19
    hasibte-hum : onları sanırsın
  46316. 76-İnsan 19
    lu'luen : inci
  46317. 76-İnsan 19
    mensûren : saçılmış
  46318. 76-İnsan 20
    ve izâ raeyte : ve gördüğün zaman, baktığın zaman
  46319. 76-İnsan 20
    semme : orada
  46320. 76-İnsan 20
    raeyte : sen gördün
  46321. 76-İnsan 20
    naîmen : ni'metler
  46322. 76-İnsan 20
    ve mulken : mülk ve saltanat
  46323. 76-İnsan 20
    kebîren : büyük
  46324. 76-İnsan 21
    âliye-hum : onların üstleri
  46325. 76-İnsan 21
    ve istebrakun : ve kalın ipek, atlas
  46326. 76-İnsan 21
    ve hullû : ve bezendiler, süslendiler
  46327. 76-İnsan 21
    esâvira : bilezikler
  46328. 76-İnsan 21
    ve sekâ-hum : ve onlara içecek sundu
  46329. 76-İnsan 21
    şarâben : içecekler, şaraplar
  46330. 76-İnsan 22
    inne : muhakkak ki
  46331. 76-İnsan 22
    ne : oldu
  46332. 76-İnsan 22
    lekum : sizin için, sizin
  46333. 76-İnsan 22
    cezâen : karşılık, mükâfat
  46334. 76-İnsan 22
    vene : ve oldu
  46335. 76-İnsan 22
    meşkûran : şükre değer, teşekküre lâyık
  46336. 76-İnsan 23
    nezzelnâ : indirdik
  46337. 76-İnsan 23
    aleyke : sana
  46338. 76-İnsan 23
    el kur'âne : Kur'ân
  46339. 76-İnsan 23
    tenzîlen : bölüm bölüm (âyet âyet) indirerek
  46340. 76-İnsan 24
    fe ısbir : artık sabret
  46341. 76-İnsan 24
    rabbi-ke : senin Rabbin, Rabbinin
  46342. 76-İnsan 24
    ve lâ tutı' : ve itaat etme
  46343. 76-İnsan 24
    âsimen : günahkâr olanlar
  46344. 76-İnsan 24
    ev : veya
  46345. 76-İnsan 24
    kefûran : kâfir olanlar
  46346. 76-İnsan 25
    ve uzkur : ve zikret
  46347. 76-İnsan 25
    isme : isim
  46348. 76-İnsan 25
    rabbi-ke : senin Rabbin, Rabbinin
  46349. 76-İnsan 25
    bukreten : sabah
  46350. 76-İnsan 25
    ve asîlen : ve akşam
  46351. 76-İnsan 26
    ve min el leyli : ve geceden, gecenin bir kısmında
  46352. 76-İnsan 26
    fe uscud : artık secde et
  46353. 76-İnsan 26
    lehu : ona
  46354. 76-İnsan 26
    ve sebbih-hu : ve onu tespih et
  46355. 76-İnsan 26
    leylen : gece
  46356. 76-İnsan 26
    tavîlen : uzun
  46357. 76-İnsan 27
    inne : muhakkak ki
  46358. 76-İnsan 27
    yuhıbbûne : seviyorlar
  46359. 76-İnsan 27
    el âcilete : dünyayı
  46360. 76-İnsan 27
    ve yezerûne : ve bırakıyorlar, terkediyorlar (atıyorlar)
  46361. 76-İnsan 27
    verâe-hum : arkalarına
  46362. 76-İnsan 27
    yevmen : gün
  46363. 76-İnsan 27
    sekîlen : ağır, zor, çetin
  46364. 76-İnsan 28
    ve şedednâ : ve kuvvetlendirdik
  46365. 76-İnsan 28
    esre-hum : onların bağları
  46366. 76-İnsan 28
    ve izâ : ve olduğu zaman
  46367. 76-İnsan 28
    beddelnâ : bedel kılarız, değiştiririz
  46368. 76-İnsan 28
    emsâle-hum : onların emsalleri, benzerleri
  46369. 76-İnsan 28
    tebdîlen : bedel olarak, onların yerine
  46370. 76-İnsan 29
    inne : muhakkak ki
  46371. 76-İnsan 29
    tezkiretun : nasihat
  46372. 76-İnsan 29
    fe : artık
  46373. 76-İnsan 29
    men : kim
  46374. 76-İnsan 29
    şâe : diledi
  46375. 76-İnsan 29
    ittehaze : edindi
  46376. 76-İnsan 29
    sebîlen : bir yol
  46377. 76-İnsan 30
    veteşâûne : ve siz dileyemezsiniz
  46378. 76-İnsan 30
    en yeşâe allâhu : Allah'ın dilemesi
  46379. 76-İnsan 30
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  46380. 76-İnsan 30
    ne : oldu, idi
  46381. 76-İnsan 30
    alîmen : en iyi bilen
  46382. 76-İnsan 30
    hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi
  46383. 76-İnsan 31
    men : kimse, kişi
  46384. 76-İnsan 31
    yeşâu : diledi
  46385. 76-İnsan 31
    rahmeti-hî : rahmetininine
  46386. 76-İnsan 31
    ve ez zâlimîne : ve zalimler
  46387. 76-İnsan 31
    eadde : hazırladı
  46388. 76-İnsan 31
    lehum : onlar için
  46389. 76-İnsan 31
    azâben : azap
  46390. 76-İnsan 31
    elîmen : elîm, acı
  46391. 77-Mürselât 1
    ve : andolsun, yemin olsun
  46392. 77-Mürselât 1
    el murselâti : gönderilenler
  46393. 77-Mürselât 1
    urfen : ardarda, marufla (irfanla)
  46394. 77-Mürselât 2
    fe : sonra, ayrıca, ve de
  46395. 77-Mürselât 2
    el âsıfâti : şiddetle esenler
  46396. 77-Mürselât 2
    asfen : şiddetli eserek
  46397. 77-Mürselât 3
    ve : andolsun, yemin olsun
  46398. 77-Mürselât 3
    en nâşirâti : yayanlar, neşredenler
  46399. 77-Mürselât 3
    neşren : yayarak, dağıtarak
  46400. 77-Mürselât 4
    fe : sonra, ve de
  46401. 77-Mürselât 4
    el fârikâti : ayıranlara
  46402. 77-Mürselât 4
    ferkan : ayırarak
  46403. 77-Mürselât 5
    fe : sonra, ve de
  46404. 77-Mürselât 5
    el mulkıyâti : ilka edenler, bırakanlara
  46405. 77-Mürselât 5
    zikren : zikir
  46406. 77-Mürselât 6
    uzren : mazerete özür olarak
  46407. 77-Mürselât 6
    ev : veya
  46408. 77-Mürselât 6
    nuzren : nezir olarak, uyarı olarak
  46409. 77-Mürselât 7
    İnne : muhakkak ki
  46410. 77-Mürselât 7
    tûadûne : size vaadedilen, vaadolunduğunuz
  46411. 77-Mürselât 7
    le : mutlaka
  46412. 77-Mürselât 8
    fe : öyle ki
  46413. 77-Mürselât 8
    en nucûmu : yıldızlar
  46414. 77-Mürselât 8
    tumiset : ışıkları giderildi, silindi
  46415. 77-Mürselât 9
    ve izâ : ve o zaman ..... olmuştu
  46416. 77-Mürselât 9
    es semâu : gök
  46417. 77-Mürselât 9
    furicet : yarıldı
  46418. 77-Mürselât 10
    ve izâ : ve o zaman ..... olmuştur
  46419. 77-Mürselât 10
    el cibâlu : dağlar
  46420. 77-Mürselât 10
    nusifet \n(nesf) : dağıldı \n: (yıkmak, dağıtmak)
  46421. 77-Mürselât 11
    ve izâ : ve o zaman ..... olmuştur
  46422. 77-Mürselât 11
    er rusulu : resûller
  46423. 77-Mürselât 11
    ukkıtet \n(tekıt) : vakit bildirildi \n: (bir şey için bir vakit tayin etmek)
  46424. 77-Mürselât 12
    eyyi : hangi
  46425. 77-Mürselât 12
    yevmin : gün
  46426. 77-Mürselât 12
    uccilet : tecil edildi, ertelendi
  46427. 77-Mürselât 13
    yevmi : gün
  46428. 77-Mürselât 13
    el fasli : fasıl, ayırma
  46429. 77-Mürselât 14
    veedrâ-ke : ve sana bildiren nedir
  46430. 77-Mürselât 14
    yevmu : gün
  46431. 77-Mürselât 14
    el fasli : fasıl, ayırma
  46432. 77-Mürselât 15
    veylun : vay haline (veyl olsun)
  46433. 77-Mürselât 15
    yevmeizin : izin günü
  46434. 77-Mürselât 15
    li el mukezzibîne : yalanlayanlara
  46435. 77-Mürselât 16
    e : mi
  46436. 77-Mürselât 16
    lem nuhliki : biz helâk etmedik
  46437. 77-Mürselât 16
    el evvelîne : evvelkiler, öncekiler
  46438. 77-Mürselât 17
    summe : sonra
  46439. 77-Mürselât 17
    el âhırîne : diğerleri, arkadan gelenler
  46440. 77-Mürselât 18
    kezâlike : işteyle
  46441. 77-Mürselât 18
    nef'alu : biz yaparız
  46442. 77-Mürselât 18
    bi el mucrimîne : mücrimlere, günahkârlara, suçlulara
  46443. 77-Mürselât 19
    veylun : vay haline (veyl olsun)
  46444. 77-Mürselât 19
    yevmeizin : izin günü
  46445. 77-Mürselât 19
    li el mukezzibîne : yalanlayanlara
  46446. 77-Mürselât 20
    e lem nahluk-kum : sizi biz yaratmadık mı
  46447. 77-Mürselât 20
    mehînin : bayağı, adi, değersiz
  46448. 77-Mürselât 21
    fe : sonra
  46449. 77-Mürselât 21
    cealnâ-hu : onu kıldık
  46450. 77-Mürselât 21
    mekînin : sağlam, kuvvetli
  46451. 77-Mürselât 22
    kaderin : tayin edilenre
  46452. 77-Mürselât 23
    fe : işteyle
  46453. 77-Mürselât 23
    kadernâ : biz takdir ettik
  46454. 77-Mürselât 23
    fe : bunu
  46455. 77-Mürselât 23
    ni'me : nezel
  46456. 77-Mürselât 23
    el kâdirûne : takdir edenler
  46457. 77-Mürselât 24
    veylun : vay haline (veyl olsun)
  46458. 77-Mürselât 24
    yevmeizin : izin günü
  46459. 77-Mürselât 24
    li el mukezzibîne : yalanlayanlara
  46460. 77-Mürselât 25
    e lem nec'al(i) : kılmadık mı
  46461. 77-Mürselât 25
    el arda : arz, yeryüzü, yer
  46462. 77-Mürselât 25
    kifâten : toplanma yeri
  46463. 77-Mürselât 26
    ahyâen : hayy olanlara, dirilere, canlılara
  46464. 77-Mürselât 26
    ve emvâten : ve ölülere
  46465. 77-Mürselât 27
    ve cealnâ : ve kıldık, yaptık
  46466. 77-Mürselât 27
    revâsiye : sabit dağlar
  46467. 77-Mürselât 27
    ve eskaynâ-kum : ve sizi biz suladık (içecek su verdik)
  46468. 77-Mürselât 27
    en : su
  46469. 77-Mürselât 27
    furâten : tatlı
  46470. 77-Mürselât 28
    veylun : vay haline (veyl olsun)
  46471. 77-Mürselât 28
    yevmeizin : izin günü
  46472. 77-Mürselât 28
    li el mukezzibîne : yalanlayanlara
  46473. 77-Mürselât 29
    tukezzibûne : yalanlıyorsunuz
  46474. 77-Mürselât 30
    selâsi : üç (3)
  46475. 77-Mürselât 31
    ve lâ yugnî : ve fayda vermez, faydası olmaz
  46476. 77-Mürselât 31
    min el lehebi : yakıcı alevden
  46477. 77-Mürselât 32
    innehâ : muhakkak ki o
  46478. 77-Mürselât 32
    termî : atar
  46479. 77-Mürselât 32
    bi şerarin : kıvılcımlar
  46480. 77-Mürselât 32
    ke el kasri : köşk gibi, saray gibi
  46481. 77-Mürselât 33
    keenne-hu : sanki o ... gibi
  46482. 77-Mürselât 33
    cimâletun : erkek develer
  46483. 77-Mürselât 34
    veylun : vay haline (veyl olsun)
  46484. 77-Mürselât 34
    yevmeizin : izin günü
  46485. 77-Mürselât 34
    li el mukezzibîne : yalanlayanlara
  46486. 77-Mürselât 35
    yevmu : gün
  46487. 77-Mürselât 35
    yentıkûne : konuşamayacaklar, konuşamazlar
  46488. 77-Mürselât 36
    ve lâ yu'zenu : ve izin verilmez
  46489. 77-Mürselât 36
    lehum : onlara
  46490. 77-Mürselât 36
    fe : artık, öyle ki, ki
  46491. 77-Mürselât 36
    ya'tezirûne : özür dilerler, özür beyan ederler
  46492. 77-Mürselât 37
    veylun : vay haline (veyl olsun)
  46493. 77-Mürselât 37
    yevmeizin : izin günü
  46494. 77-Mürselât 37
    li el mukezzibîne : yalanlayanlara
  46495. 77-Mürselât 38
    yevmu : gün
  46496. 77-Mürselât 38
    el fasli : ayırt etme, ayrılma
  46497. 77-Mürselât 38
    cema'nâ-kum : sizi birarada topladık
  46498. 77-Mürselât 38
    ve el evvelîne : ve evvelkileri, öncekileri
  46499. 77-Mürselât 39
    fe : artık, haydi
  46500. 77-Mürselât 39
    ne : oldu, var
  46501. 77-Mürselât 39
    lekum : sizin
  46502. 77-Mürselât 39
    keydun : hile, tuzak
  46503. 77-Mürselât 39
    fe : artık, hemen
  46504. 77-Mürselât 40
    veylun : vay haline (veyl olsun)
  46505. 77-Mürselât 40
    yevmeizin : izin günü
  46506. 77-Mürselât 40
    li el mukezzibîne : yalanlayanlara
  46507. 77-Mürselât 41
    inne : muhakkak ki
  46508. 77-Mürselât 41
    el muttekîne : muttaki olanlar, takva sahipleri
  46509. 77-Mürselât 41
    ve uyûnin : ve pınarlar, pınarbaşları
  46510. 77-Mürselât 42
    ve fevâkihe : ve meyveler
  46511. 77-Mürselât 42
    yeştehûne : iştah duyarlar, canları ister
  46512. 77-Mürselât 43
    verebû : ve için
  46513. 77-Mürselât 43
    henîen : afiyetle
  46514. 77-Mürselât 43
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  46515. 77-Mürselât 44
    kezâlike : işteyle
  46516. 77-Mürselât 44
    neczî : biz karşılğını veririz, mükâfatlandırırız
  46517. 77-Mürselât 44
    el muhsinîne : muhsinler
  46518. 77-Mürselât 45
    veylun : vay haline (veyl olsun)
  46519. 77-Mürselât 45
    yevmeizin : izin günü
  46520. 77-Mürselât 45
    li el mukezzibîne : yalanlayanlara
  46521. 77-Mürselât 46
    ve temetteû : ve metalanın, faydalanın, yararlanmak
  46522. 77-Mürselât 46
    kalîlen : az, biraz
  46523. 77-Mürselât 46
    inne-kum : muhakkak ki siz
  46524. 77-Mürselât 46
    mucrimûne : cürüm, günah, suç işleyenler
  46525. 77-Mürselât 47
    veylun : vay haline (veyl olsun)
  46526. 77-Mürselât 47
    yevmeizin : izin günü
  46527. 77-Mürselât 47
    li el mukezzibîne : yalanlayanlara
  46528. 77-Mürselât 48
    ve izâ kîle : ve ..... denildiği zaman
  46529. 77-Mürselât 48
    lehum(u) : onlara
  46530. 77-Mürselât 48
    irkeû : rükû edin
  46531. 77-Mürselât 48
    yerkeûne : rükû etmezler
  46532. 77-Mürselât 49
    veylun : vay haline (veyl olsun)
  46533. 77-Mürselât 49
    yevmeizin : izin günü
  46534. 77-Mürselât 49
    li el mukezzibîne : yalanlayanlara
  46535. 77-Mürselât 50
    fe : artık
  46536. 77-Mürselât 50
    bi eyyi : hangisine, hangisi
  46537. 77-Mürselât 50
    ba'de-hu : ondan sonra, bundan başka
  46538. 77-Mürselât 50
    yu'minûne : inanırlar, inanacaklar
  46539. 78-Nebe 1
    amme : neyi
  46540. 78-Nebe 1
    yetesâelûne : birbirlerinden soruyorlar
  46541. 78-Nebe 2
    an(i) en nebei : haberden
  46542. 78-Nebe 2
    el azîmi : büyük
  46543. 78-Nebe 3
    ellezî : o ki
  46544. 78-Nebe 3
    muhtelifûne : ihtilafa düşenler, ihtilâf içinde olanlar
  46545. 78-Nebe 4
    kellâ : hayır
  46546. 78-Nebe 4
    se- ya'lemûne : yakında bilecekler
  46547. 78-Nebe 5
    summe : sonra
  46548. 78-Nebe 5
    kellâ : hayır
  46549. 78-Nebe 5
    se- ya'lemûne : yakında bilecekler
  46550. 78-Nebe 6
    e : mı
  46551. 78-Nebe 6
    lem nec'al(i) : kılmadık
  46552. 78-Nebe 7
    ve el cibâle : ve dağlar
  46553. 78-Nebe 7
    evtâden : sağlam kazıklar
  46554. 78-Nebe 8
    ve halaknâ-kum : ve sizi biz yarattık
  46555. 78-Nebe 8
    ezvacen : çift olarak, eş olarak
  46556. 78-Nebe 9
    ve cealnâ : ve kıldık, yaptık
  46557. 78-Nebe 9
    nevme-kum : sizin uykunuz
  46558. 78-Nebe 9
    subâten : dinlenme
  46559. 78-Nebe 10
    ve cealnâ : ve kıldık, yaptık
  46560. 78-Nebe 10
    el leyle : gece
  46561. 78-Nebe 10
    libâsen : örtü
  46562. 78-Nebe 11
    ve cealnâ : ve kıldık, yaptık
  46563. 78-Nebe 11
    en nehâre : gündüz
  46564. 78-Nebe 11
    meâşen : maişet, geçimi sağlama zamanı
  46565. 78-Nebe 12
    ve beneynâ : ve bina ettik, inşa ettik, yaptık, kurduk
  46566. 78-Nebe 12
    fevka-kum : sizin üstünüzde
  46567. 78-Nebe 12
    seb'an : yedi (7)
  46568. 78-Nebe 12
    şidâden : kuvvetli, sağlam
  46569. 78-Nebe 13
    ve cealnâ : ve biz kıldık, yaptık
  46570. 78-Nebe 13
    sirâcen : kandil
  46571. 78-Nebe 13
    vehhâcen : kıvılcım ve alev saçan, çok parlayan, pırıl pırıl ışık saçan
  46572. 78-Nebe 14
    ve enzelnâ : ve indirdik
  46573. 78-Nebe 14
    min el mu'sırâti : (üstüste yığılıp sıkışan) yağmur bulutlarından
  46574. 78-Nebe 14
    en : su
  46575. 78-Nebe 14
    seccâcen : dökülen, şarıl şarıl akan
  46576. 78-Nebe 15
    li nuhrice : çıkarmak için, çıkaralım diye
  46577. 78-Nebe 15
    habben : taneler
  46578. 78-Nebe 15
    ve nebâten : ve bitkiler
  46579. 78-Nebe 16
    ve cennâtin : ve ağaçlı bahçeler
  46580. 78-Nebe 16
    elfâfen : birbirine sarmaş dolaş olmuş, içiçe
  46581. 78-Nebe 17
    inne : muhakkak ki
  46582. 78-Nebe 17
    yevme : gün
  46583. 78-Nebe 17
    el faslı : fasıl, ayrılma
  46584. 78-Nebe 17
    ne : oldu
  46585. 78-Nebe 17
    mîkâten : belirlenmiş, tayin edilmiş bir vakit
  46586. 78-Nebe 18
    yevme : gün
  46587. 78-Nebe 18
    yunfehu : üfürülür
  46588. 78-Nebe 18
    es sûri : sur'a
  46589. 78-Nebe 18
    fe te'tûne : o zaman, artık geleceksiniz
  46590. 78-Nebe 18
    efvâcen : fevc fevc, bölük bölük
  46591. 78-Nebe 19
    ve futihati : ve açıldı
  46592. 78-Nebe 19
    es semâu : sema, gökyüzü
  46593. 78-Nebe 19
    fenet : böylece olmuştur, oluşmuştur
  46594. 78-Nebe 19
    ebvâben : kapılar
  46595. 78-Nebe 20
    ve suyyireti : ve yürütüldü
  46596. 78-Nebe 20
    el cibâlu : dağlar
  46597. 78-Nebe 20
    fenet : böylece oldu
  46598. 78-Nebe 20
    serâben : serap, hayal
  46599. 78-Nebe 21
    inne : muhakkak ki
  46600. 78-Nebe 21
    cehenneme : cehennem
  46601. 78-Nebe 21
    net mirsâden : mirsad oldu, görünür oldu, rasad edilen yer, gözleme yeri oldu
  46602. 78-Nebe 22
    li et tâgîne : azgınlar için, azgınlara
  46603. 78-Nebe 22
    meâben : meab, sığınılacak yer olarak
  46604. 78-Nebe 23
    lâbisîne : kalacak olanlar
  46605. 78-Nebe 23
    ahkâben : uzun müddet, asırlar boyunca, asırlarca, bütün zamanlar boyunca
  46606. 78-Nebe 24
    yezûkûne : tatmazlar
  46607. 78-Nebe 24
    berden : serinlik
  46608. 78-Nebe 24
    ve lâ : ve olmaz
  46609. 78-Nebe 24
    şerâben : içecek
  46610. 78-Nebe 25
    hamîmen : hamim, kaynar su
  46611. 78-Nebe 25
    ve gassâkan : ve irinli ve cerahatli sıvı
  46612. 78-Nebe 26
    cezâen : karşılık, ceza olarak
  46613. 78-Nebe 27
    innehum : muhakkak ki onlar
  46614. 78-Nebe 27
    yercûne : ümit etmiyorlar, ummuyorlar
  46615. 78-Nebe 27
    hısâben : hesaba çekilme, hesap verme, hesap
  46616. 78-Nebe 28
    ve kezzebû : ve yalanladılar
  46617. 78-Nebe 28
    kizzâben : tekzip ederek
  46618. 78-Nebe 29
    ve kulle : ve her, hepsi
  46619. 78-Nebe 29
    şey'in : şey
  46620. 78-Nebe 29
    kitâben : yazdık (tespit ettik)
  46621. 78-Nebe 30
    fe : o zaman, haydi, artık
  46622. 78-Nebe 30
    fe : o zaman, haydi, artık
  46623. 78-Nebe 30
    len nezîde-kum : size artırmayacağız
  46624. 78-Nebe 30
    azâben : azap
  46625. 78-Nebe 31
    inne : muhakkak ki
  46626. 78-Nebe 31
    li el muttekîne : muttakiler için vardır
  46627. 78-Nebe 31
    mefâzen : bir kurtuluş, kazanç, mutluluk
  46628. 78-Nebe 32
    ve a'nâben : ve üzüm, bağ
  46629. 78-Nebe 33
    ve kevâıbe : ve genç, göz alıcı, şahane endamlı
  46630. 78-Nebe 33
    etrâben : aynı yaşta, yaşıt
  46631. 78-Nebe 34
    ve ke'sen : ve kadehler
  46632. 78-Nebe 35
    yes'meûne : işitmezler
  46633. 78-Nebe 35
    lagven : boş söz
  46634. 78-Nebe 35
    ve lâ kizzâben : ve yalan olmaz, yoktur
  46635. 78-Nebe 36
    cezâen : karşılık olarak
  46636. 78-Nebe 36
    min rabbi-ke : Rabbinden
  46637. 78-Nebe 36
    atâen : bir lütuf, bağış, ihsan
  46638. 78-Nebe 36
    hısâben : hesap
  46639. 78-Nebe 37
    es semâvâti : semalar, gökler
  46640. 78-Nebe 37
    ve el ardı : ve arz, yeryüzü, yer
  46641. 78-Nebe 37
    ve mâ : ve şeyler
  46642. 78-Nebe 37
    beyne-humâ : ikisi arasında bulunanlar
  46643. 78-Nebe 37
    er rahmâni : Rahmân Olan (Allah)
  46644. 78-Nebe 37
    yemlikûne : malik değildir
  46645. 78-Nebe 37
    hitâben : hitap
  46646. 78-Nebe 38
    yevme : o gün
  46647. 78-Nebe 38
    yekûmu : ayakta durur, hazır bulunur
  46648. 78-Nebe 38
    er rûhu : ruh (zamanın halifesinin ruhu)
  46649. 78-Nebe 38
    ve el melâiketu : ve melekler
  46650. 78-Nebe 38
    yetekellemûne : konuşamaz
  46651. 78-Nebe 38
    men : kimse
  46652. 78-Nebe 38
    ezine : izin verdi
  46653. 78-Nebe 38
    lehu : ona, kendisine
  46654. 78-Nebe 38
    er rahmânu : Rahmân Olan (Allah)
  46655. 78-Nebe 38
    vele : veyledi
  46656. 78-Nebe 38
    sevâben : sevap-doğru
  46657. 78-Nebe 39
    like : işte
  46658. 78-Nebe 39
    el yevmu : o gün
  46659. 78-Nebe 39
    el hakku : Hakk
  46660. 78-Nebe 39
    fe men : artık kim
  46661. 78-Nebe 39
    şâe : diler
  46662. 78-Nebe 39
    ittehaze : ittihaz eder, edinir
  46663. 78-Nebe 39
    meâben : meab, sığınak, melce
  46664. 78-Nebe 40
    enzernâ-kum : biz sizi uyardık
  46665. 78-Nebe 40
    azâben : bir azap
  46666. 78-Nebe 40
    karîben : yakın
  46667. 78-Nebe 40
    yevme : gün
  46668. 78-Nebe 40
    yenzuru : bakacak
  46669. 78-Nebe 40
    el mer'u : kişi
  46670. 78-Nebe 40
    kaddemet : takdim etti
  46671. 78-Nebe 40
    yedâ-hu : kendi elleri
  46672. 78-Nebe 40
    ve yekûlu : ve diyecek
  46673. 78-Nebe 40
    el kâfiru : kâfir
  46674. 78-Nebe 40
    leyte-nî : keşke ben
  46675. 78-Nebe 40
    turâben : toprak
  46676. 78-Nebe 6
    el arda : arz, yeryüzü
  46677. 78-Nebe 6
    mihâden : döşek
  46678. 79-Nâziât 1
    ve : andolsun, yemin olsun
  46679. 79-Nâziât 1
    en nâziâti : kuvvetle, sökeke çekip alanlar
  46680. 79-Nâziât 2
    ve : andolsun, yemin olsun
  46681. 79-Nâziât 2
    en nâşitâti : incitmeden çekip çıkaranlara
  46682. 79-Nâziât 2
    neştan : yumuşaklıkla, incitmeden
  46683. 79-Nâziât 3
    ve : andolsun, yemin olsun
  46684. 79-Nâziât 3
    es sâbihâti : yüzenler
  46685. 79-Nâziât 3
    sebhan : yüzerek, akarak giden
  46686. 79-Nâziât 4
    fe : ve de, ayrıca
  46687. 79-Nâziât 4
    es sâbikâti : yarışıp öne geçenler
  46688. 79-Nâziât 4
    sebkan : yarışarak
  46689. 79-Nâziât 5
    fe : ve de, ayrıca
  46690. 79-Nâziât 5
    el mudebbirâti : tedbir edenler, idare edenler, emri yerine getirenler
  46691. 79-Nâziât 5
    emren : emir, iş
  46692. 79-Nâziât 6
    yevme : o gün
  46693. 79-Nâziât 6
    tercufu : sarsacak, şiddetle sallayacak
  46694. 79-Nâziât 6
    ercifetu : sarsan, yeryüzünü yerinden oynatan darbe, sur'a 1. üfleniş
  46695. 79-Nâziât 7
    tetbeu-hâ : ona tâbî olacak, onu takip edecek
  46696. 79-Nâziât 7
    erdifetu : arkadan gelen olaylar, olaylar zinciri, (infitar, inşikak olayları, boyutların ve mekânların böylece yeniden değişim olayları)
  46697. 79-Nâziât 8
    yevmeizin : izin günü, o gün
  46698. 79-Nâziât 8
    cifetun : (dehşetinde) şiddetle çarpacak olan
  46699. 79-Nâziât 9
    ebsâru-hâ : onun (onların) bakışları
  46700. 79-Nâziât 10
    yekûlûne : derler
  46701. 79-Nâziât 10
    e : mi
  46702. 79-Nâziât 10
    le : gerçekten, mutlaka
  46703. 79-Nâziât 10
    merdûdûne : dönenler, döndürülen kimseler
  46704. 79-Nâziât 10
    elfireti : eski hal, ilk hal (izi üzerinde gerinme)
  46705. 79-Nâziât 11
    e : mi
  46706. 79-Nâziât 11
    izâmen : kemik
  46707. 79-Nâziât 11
    nahıreten : çürüyüp dağılmış
  46708. 79-Nâziât 12
    tilke : bu
  46709. 79-Nâziât 12
    izen : o zaman
  46710. 79-Nâziât 12
    kerretun : ikinci defa, tekrar, dönüş
  46711. 79-Nâziât 12
    siretun : hüsrandır, ziyandır, zarardır
  46712. 79-Nâziât 13
    fe : oysa, halbuki
  46713. 79-Nâziât 13
    innemâ : sadece
  46714. 79-Nâziât 13
    hiye : o
  46715. 79-Nâziât 13
    zecretun : sayha
  46716. 79-Nâziât 13
    vâhıdetun : tek bir
  46717. 79-Nâziât 14
    fe : artık, işte
  46718. 79-Nâziât 14
    bi eshireti : sahirdirler, dirilişin ilk görme anındalar, yerin (toprağın) üstündedirler
  46719. 79-Nâziât 15
    hel : mi
  46720. 79-Nâziât 15
    etâ-ke : sana geldi
  46721. 79-Nâziât 16
    bi el vâdi : vadide
  46722. 79-Nâziât 16
    el mukaddesi : mukaddes, kutsal
  46723. 79-Nâziât 16
    tuven : Tuva
  46724. 79-Nâziât 17
    izheb : git
  46725. 79-Nâziât 17
    ilâ fir'avne : firavuna
  46726. 79-Nâziât 17
    inne-hu : muhakkak ki o
  46727. 79-Nâziât 18
    fe : artık, sonra, ve de
  46728. 79-Nâziât 18
    hel : var mı, mı, olur mu
  46729. 79-Nâziât 18
    leke ilâ : sen, sana, senin için
  46730. 79-Nâziât 18
    en tezekkâ : tezkiye olmak, nefsini temizlemek
  46731. 79-Nâziât 19
    ve ehdiye-ke : ve seni hidayete erdireyim, ulaştırayım
  46732. 79-Nâziât 19
    ilâ rabbi-ke : Rabbine
  46733. 79-Nâziât 19
    fe : böylece
  46734. 79-Nâziât 20
    fe : bundan sonra
  46735. 79-Nâziât 20
    erâ-hu : ona gösterdi
  46736. 79-Nâziât 20
    el âyete : âyet, mucize, delil
  46737. 79-Nâziât 20
    el kubrâ : büyük
  46738. 79-Nâziât 21
    fe : fakat
  46739. 79-Nâziât 21
    kezzebe : o yalanladı
  46740. 79-Nâziât 21
    ve asâ : ve isyan etti, asi oldu
  46741. 79-Nâziât 22
    summe : sonra
  46742. 79-Nâziât 22
    edbere : arkasını döndü
  46743. 79-Nâziât 22
    yes'â : koşuyor
  46744. 79-Nâziât 23
    fe : hemen, böylece, sonra
  46745. 79-Nâziât 23
    haşere : topladı
  46746. 79-Nâziât 23
    fe : sonra da
  46747. 79-Nâziât 24
    fe : sonra da
  46748. 79-Nâziât 24
    le : dedi
  46749. 79-Nâziât 24
    ene : ben
  46750. 79-Nâziât 24
    el a'lâ : ence, çok yüce
  46751. 79-Nâziât 25
    fe : o zaman, bunun üzerine
  46752. 79-Nâziât 25
    ehaze-hu allâhu : Allah onu ahzetti, yakalayıp helâk etti
  46753. 79-Nâziât 25
    nekâle : korkunç ceza, azap
  46754. 79-Nâziât 25
    el âhırati : ahiret
  46755. 79-Nâziât 25
    ve el ûlâ : ve ilk, önceki (dünya)
  46756. 79-Nâziât 26
    inne : muhakkak ki
  46757. 79-Nâziât 26
    fî zâlike : bunda vardır
  46758. 79-Nâziât 26
    le : mutlaka, elbette
  46759. 79-Nâziât 26
    ıbreten : bir ibret, ders
  46760. 79-Nâziât 26
    men : kimse
  46761. 79-Nâziât 27
    e : mi
  46762. 79-Nâziât 27
    entum : siz
  46763. 79-Nâziât 27
    eşeddu : daha şiddetli, daha kuvvetli, daha zor
  46764. 79-Nâziât 27
    em(i) : yoksa
  46765. 79-Nâziât 27
    es semâu : sema, gökyüzü
  46766. 79-Nâziât 27
    benâ-hâ : onu bina etti, onu muhkem ve ölçülü bir şekilde yarattı
  46767. 79-Nâziât 28
    refea : yükseltti
  46768. 79-Nâziât 28
    semke-hâ : onun boyu, tavanı, yüksekliği
  46769. 79-Nâziât 28
    fe sevvâ-hâ : sonra da onu sevva etti, dizayn edipzenledi
  46770. 79-Nâziât 29
    ve agtaşe : ve kararttı, karanlıklaştırdı
  46771. 79-Nâziât 29
    leyle-hâ : onun gecesi
  46772. 79-Nâziât 29
    ve ahrece : ve çıkardı
  46773. 79-Nâziât 30
    ve el arda : ve arz, yeryüzü
  46774. 79-Nâziât 30
    ba'de : sonra
  46775. 79-Nâziât 30
    like : bu
  46776. 79-Nâziât 30
    dehâ-hâ : onu yayıp döşedi
  46777. 79-Nâziât 31
    ahrece : çıkardı
  46778. 79-Nâziât 31
    e-hâ : onun suyu
  46779. 79-Nâziât 31
    ve mer'â-hâ : ve onun merasını, yeşilliğini, otlağını
  46780. 79-Nâziât 32
    ve el cibâle : ve dağlar
  46781. 79-Nâziât 32
    ersâ-hâ : ona yerleştirdi
  46782. 79-Nâziât 33
    metâan : bir yarar, meta olarak
  46783. 79-Nâziât 33
    lekum : sizin, sizin için
  46784. 79-Nâziât 33
    ve : ve
  46785. 79-Nâziât 33
    en'âmi-kum : sizin hayvanlarınız
  46786. 79-Nâziât 34
    fe izâ : fakat ..... olduğu zaman
  46787. 79-Nâziât 34
    et (i) : geldi
  46788. 79-Nâziât 34
    etmmetu : dayanılmaz musîbet
  46789. 79-Nâziât 34
    el kubrâ : büyük
  46790. 79-Nâziât 35
    yevme : o gün
  46791. 79-Nâziât 35
    yetezekkeru : tezekkür eder, düşünür
  46792. 79-Nâziât 35
    el insânu : insan
  46793. 79-Nâziât 35
    seâ : çalıştı
  46794. 79-Nâziât 36
    ve burrizeti : ve sergilenmiştir, bariz olmuştur, açıkça gösterilmiştir
  46795. 79-Nâziât 36
    el cahîmu : alevli ateş, cehennem
  46796. 79-Nâziât 36
    men : kimse
  46797. 79-Nâziât 36
    yerâ : görecek
  46798. 79-Nâziât 37
    fe : artık
  46799. 79-Nâziât 37
    emmâ : fakat, ama, ise
  46800. 79-Nâziât 37
    men : kim
  46801. 79-Nâziât 38
    ve âsere : ve seçti
  46802. 79-Nâziât 38
    el hayâte : hayat
  46803. 79-Nâziât 38
    ed dunyâ : dünya
  46804. 79-Nâziât 39
    fe : o taktirde
  46805. 79-Nâziât 39
    inne : muhakkak ki
  46806. 79-Nâziât 39
    el cahîme : cehennem
  46807. 79-Nâziât 39
    hiye : o
  46808. 79-Nâziât 39
    el me'vâ : barınma yeri, barınacak yer
  46809. 79-Nâziât 40
    ve emmâ : ve fakat, ama, ise
  46810. 79-Nâziât 40
    men : kim
  46811. 79-Nâziât 40
    fe : korktu
  46812. 79-Nâziât 40
    makâme : makam)
  46813. 79-Nâziât 40
    ve nehâ : ve nehyetti, mani oldu, yasakladı
  46814. 79-Nâziât 40
    en nefse : nefsi
  46815. 79-Nâziât 40
    an(i) el hevâ : hevadan, heveslerinden, istek ve tutkulardan
  46816. 79-Nâziât 41
    fe : o taktirde
  46817. 79-Nâziât 41
    inne : muhakkak ki
  46818. 79-Nâziât 41
    el cennete : cennet
  46819. 79-Nâziât 41
    hiye : o
  46820. 79-Nâziât 41
    el me'vâ : barınma yeri, barınacak yer
  46821. 79-Nâziât 42
    yes'elûne-ke : sana soruyorlar
  46822. 79-Nâziât 42
    an(i) es sâati : (kıyâmet) saatinden
  46823. 79-Nâziât 42
    eyyâne : ne zaman
  46824. 79-Nâziât 43
    me : ne var, nereden, nasıl
  46825. 79-Nâziât 43
    ente : sen, sende
  46826. 79-Nâziât 44
    ilâ rabbi-ke : Rabbine
  46827. 79-Nâziât 44
    muntehâ-hâ : onun sonu, nihayeti
  46828. 79-Nâziât 45
    innemâ : sadece
  46829. 79-Nâziât 45
    ente : sen
  46830. 79-Nâziât 45
    men : kimse
  46831. 79-Nâziât 46
    keenne-hum : sanki onlar ..... gibi
  46832. 79-Nâziât 46
    yevme : gün
  46833. 79-Nâziât 46
    yerevne-hâ : onu görecekler
  46834. 79-Nâziât 46
    lem yelbesû : kalmadılar, kalmamışlar
  46835. 79-Nâziât 46
    iyyeten : akşam
  46836. 79-Nâziât 46
    ev : veya
  46837. 8-Enfâl 1
    yes'elûne-ke : sana sorarlar
  46838. 8-Enfâl 1
    an el enfâli : ganimetlerden
  46839. 8-Enfâl 1
    kul el enfâlu : de ki, ganimetler
  46840. 8-Enfâl 1
    ve er resûli : ve resûl
  46841. 8-Enfâl 1
    fe ittekû allâhe : artk Allah'a karşı takva sahibi olun
  46842. 8-Enfâl 1
    ve aslihû : vezeltin, ıslâh edin
  46843. 8-Enfâl 1
    te : sahip olunan hal, durum
  46844. 8-Enfâl 1
    beyni-kum : sizin aranızda
  46845. 8-Enfâl 1
    ve etîû allâhe : ve Allah'a itaat edin
  46846. 8-Enfâl 1
    ve resûle-hû : ve onun resûlüne
  46847. 8-Enfâl 1
    mu'minîne : mü'minler, kalbine îmân yazılmış kimseler
  46848. 8-Enfâl 2
    innemâ : amma, lâkin, gerçekten
  46849. 8-Enfâl 2
    el mu'minûne ellezîne : mü'minler onlardır ki
  46850. 8-Enfâl 2
    izâ zukirallâhu (zukire allâhu) : Allah zikredildiği zaman
  46851. 8-Enfâl 2
    vecilet : ürperdi, titredi, cezbelendi
  46852. 8-Enfâl 2
    ve izâ tuliyet : ve okunduğu zaman
  46853. 8-Enfâl 2
    aleyhim : onlara
  46854. 8-Enfâl 2
    det-hum : onların artırdı
  46855. 8-Enfâl 2
    îmânen : îmân
  46856. 8-Enfâl 2
    ve alâ rabbi-him : ve Rab'lerine
  46857. 8-Enfâl 2
    yetevekkelûne : tevekkül ederler
  46858. 8-Enfâl 3
    ellezîne : o kimseler ki, onlar
  46859. 8-Enfâl 3
    yukîmûne es salâte : namazı ikame ederler (kılarlar)
  46860. 8-Enfâl 3
    ve mimmâ : ve şeyden, şeylerden
  46861. 8-Enfâl 3
    yunfikûne : infâk ederler
  46862. 8-Enfâl 4
    ulâike : işte onlar
  46863. 8-Enfâl 4
    el mu'minûne : mü'minler
  46864. 8-Enfâl 4
    lehum : onlar için, onların
  46865. 8-Enfâl 4
    deracâtun : dereceler (vardır)
  46866. 8-Enfâl 4
    inde rabbi-him : Rab'lerinin yanında (katında)
  46867. 8-Enfâl 4
    ve magfiratun : ve mağfiret (vardır) (günahların sevaba çevrilmesi)
  46868. 8-Enfâl 4
    ve rızkun kerîmun : ve kerim bir rızık (vardır)
  46869. 8-Enfâl 5
    kemâ : durum, ..... gibi
  46870. 8-Enfâl 5
    ahrace-ke : seni çıkardı
  46871. 8-Enfâl 5
    rabbu-ke : senin Rabbin
  46872. 8-Enfâl 5
    min beyti-ke : senin evinden
  46873. 8-Enfâl 5
    bi el hakkı : haklı sebeble, hak ile
  46874. 8-Enfâl 5
    ve inne : ve muhakkak
  46875. 8-Enfâl 5
    ferîkan : bir grup, bir kısım
  46876. 8-Enfâl 5
    min el mu'minîne : mü'minlerden
  46877. 8-Enfâl 5
    le kârihûne : kesinlikle kerihrenler isteksiz olanlar, hoşlanmayanlar
  46878. 8-Enfâl 6
    yucadilûne-ke : seninle mücâdele ediyorlar, tartışıyorlar
  46879. 8-Enfâl 6
    el hakkı : hak konusunda
  46880. 8-Enfâl 6
    ba'de mâ : o şeyden sonra, sonra
  46881. 8-Enfâl 6
    tebeyyene : açığa çıktı, zahir oldu, belli oldu
  46882. 8-Enfâl 6
    ke ennemâ : sanki, tıpkı, gibi
  46883. 8-Enfâl 6
    yusâkûne : sürükleniyorlar
  46884. 8-Enfâl 6
    ilâ el mevti : ölüme
  46885. 8-Enfâl 6
    ve hum : ve onlar
  46886. 8-Enfâl 6
    yanzurûne : bakıyorlar (göz görere)
  46887. 8-Enfâl 7
    ve iz yaıdu-kum allâhu : ve Allah size vaadediyordu
  46888. 8-Enfâl 7
    ihdâ etifeteyni : iki taifeden (topluluktan) biri
  46889. 8-Enfâl 7
    enne-hâ : onun olduğu, olması
  46890. 8-Enfâl 7
    lekum : sizin
  46891. 8-Enfâl 7
    ve teveddûne : ve temenni ediyorsunuz, diliyorsunuz
  46892. 8-Enfâl 7
    enne : olduğunu, olmasını
  46893. 8-Enfâl 7
    zâti eş şevketi : silâh sahibi
  46894. 8-Enfâl 7
    tekûnu : olması
  46895. 8-Enfâl 7
    lekum : sizin
  46896. 8-Enfâl 7
    ve yurîdu allâhu : ve Allah istiyor
  46897. 8-Enfâl 7
    en yuhıkka el hakka : hakkın gerçekleşmesi
  46898. 8-Enfâl 7
    bi kelimâti-hî : onun kelimeleri, sözleri ile
  46899. 8-Enfâl 7
    ve yaktaa (en yaktaa) : ve kesiyor (kesilmesi)
  46900. 8-Enfâl 7
    dâbira el kâfirîne : kâfirlerin arkası, neslin devamı
  46901. 8-Enfâl 8
    li yuhıkka el hakka : hakkın gerçekleşmesi için
  46902. 8-Enfâl 8
    ve yubtıle el bâtıle : ve bâtılın iptal olması, yok olması
  46903. 8-Enfâl 8
    ve lev : ve olsa (da)
  46904. 8-Enfâl 8
    kerihe : kerih gördü, istemedi
  46905. 8-Enfâl 8
    el mucrimûne : mücrimler, günahkârlar
  46906. 8-Enfâl 9
    iz testegîsûne : yardım istediğiniz zaman
  46907. 8-Enfâl 9
    rabbe-kum : Rabbiniz
  46908. 8-Enfâl 9
    fe istecâbe : o zaman, böylece icabet etti
  46909. 8-Enfâl 9
    lekum : size
  46910. 8-Enfâl 9
    ennî : muhakkak ki ben
  46911. 8-Enfâl 9
    bi elfin : bin (tane) ile
  46912. 8-Enfâl 9
    min el melâiketi : meleklerden, meleklerle
  46913. 8-Enfâl 9
    murdifîne : birbirini izleyen, arka arkaya gelen
  46914. 8-Enfâl 10
    ve : ve
  46915. 8-Enfâl 10
    ceale-hu allâhu : Allah onu yapmadı
  46916. 8-Enfâl 10
    ve li tatmainne : ve tatmin olması için
  46917. 8-Enfâl 10
    veen nasru : ve yardım, nusret yoktur
  46918. 8-Enfâl 10
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  46919. 8-Enfâl 11
    en nuâse : uyuklama hali
  46920. 8-Enfâl 11
    emeneten : emin olarak
  46921. 8-Enfâl 11
    ve yunezzilu : ve indiriyor
  46922. 8-Enfâl 11
    aley-kum : size, sizin üzerinize
  46923. 8-Enfâl 11
    min es semâi : semadan
  46924. 8-Enfâl 11
    en : su
  46925. 8-Enfâl 11
    ve yuzhibe : ve giderir
  46926. 8-Enfâl 11
    ricze eş şeytâni : şeytanın murdarlığı, vesvesesi
  46927. 8-Enfâl 11
    ve li yarbıta alâ : ve rabt etmek, bağlamak için
  46928. 8-Enfâl 11
    ve yusebbite : ve sabit kılar, sağlamlaştırır, sebat ettirir
  46929. 8-Enfâl 11
    el akdâme : ayaklar
  46930. 8-Enfâl 12
    rabbu-ke : senin Rabbin
  46931. 8-Enfâl 12
    ilâ el melâiketi : meleklere
  46932. 8-Enfâl 12
    ennî : muhakkak ki ben
  46933. 8-Enfâl 12
    mea-kum : sizinle beraber
  46934. 8-Enfâl 12
    fe sebbitû ellezîne : artık sebat verin, destek olun o kimselere
  46935. 8-Enfâl 12
    âmenû : inananlar, âmenû olanlar
  46936. 8-Enfâl 12
    se ulkî : ilka edeceğim, atacağım, vereceğim
  46937. 8-Enfâl 12
    ellezîne keferû : kâfir olan kimseler
  46938. 8-Enfâl 12
    er ru'be : korku
  46939. 8-Enfâl 12
    fadribû (fe idribû) : artık vurun
  46940. 8-Enfâl 12
    fevka : üzerine
  46941. 8-Enfâl 12
    el a'nâkı : boyunlar
  46942. 8-Enfâl 12
    vadribû (ve idribû) : ve vurun
  46943. 8-Enfâl 12
    kulle : tüm, bütün, hepsi
  46944. 8-Enfâl 12
    benânin : parmaklar, parmak uçları
  46945. 8-Enfâl 13
    like : işte bu
  46946. 8-Enfâl 13
    bi enne-hum : onların olmaları sebebiyle
  46947. 8-Enfâl 13
    şâkku allâhe : Allah'a karşı geldiler (şâkî oldular)
  46948. 8-Enfâl 13
    ve resûle-hu : ve onun resûlüne
  46949. 8-Enfâl 13
    ve men : ve kim
  46950. 8-Enfâl 13
    yuşâkıkı allâhe : Allah'a karşı gelir
  46951. 8-Enfâl 13
    ve resûle-hu : ve onun resûlüne
  46952. 8-Enfâl 13
    fe inne allâhe : bundan sonra, o taktirde,muhakkak ki Allah
  46953. 8-Enfâl 13
    şedîdu el ıkâbi : azabı şiddetli
  46954. 8-Enfâl 14
    fe zûkû-hu : artık onu tadın
  46955. 8-Enfâl 14
    ve enne : ve muhakkak ki
  46956. 8-Enfâl 14
    li el kâfirîne : kâfirler için vardır
  46957. 8-Enfâl 14
    azâbe en nâri : ateşin azabı
  46958. 8-Enfâl 15
    eyyuhâ : ey! (seslenme edatı)
  46959. 8-Enfâl 15
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
  46960. 8-Enfâl 15
    izâ lekîtum : karşılaştığınız zaman
  46961. 8-Enfâl 15
    ellezîne keferû : kâfir olan kimselerle
  46962. 8-Enfâl 15
    zahfen : toplu olarak
  46963. 8-Enfâl 15
    fetuvellûhum(u) el edbâra : artık onlara arkanızı dönmeyin (kaçmayın)
  46964. 8-Enfâl 16
    ve men : ve kim
  46965. 8-Enfâl 16
    yuvelli-him : onlara döndürür (döner)
  46966. 8-Enfâl 16
    yevme izin : izin günü, o gün
  46967. 8-Enfâl 16
    muteharrifen : tekrar (harbe hazırlık için) dönen
  46968. 8-Enfâl 16
    ev : veya
  46969. 8-Enfâl 16
    mutehayyizen : dahil olan, katılan, katılmak üzere olan
  46970. 8-Enfâl 16
    ilâ fietin : bir gruba
  46971. 8-Enfâl 16
    fe kad : böylece, artık olmuştur
  46972. 8-Enfâl 16
    e : uğradı
  46973. 8-Enfâl 16
    ve me'vâ-hu : ve onun barınma yeri, onun mekânı
  46974. 8-Enfâl 16
    cehennemu : cehennem
  46975. 8-Enfâl 16
    ve bi'se el masîru : ve o ne kötü varış (dönüş) yeri
  46976. 8-Enfâl 17
    fe lem taktulû-hum : oysa, halbuki onları siz öldürmediniz
  46977. 8-Enfâl 17
    vekinne allâhe : ve lâkin, fakat, ama Allah
  46978. 8-Enfâl 17
    katele-hum : onları öldürdü
  46979. 8-Enfâl 17
    verameyte : ve sen atmadın
  46980. 8-Enfâl 17
    iz rameyte : sen attığın zaman
  46981. 8-Enfâl 17
    vekinne allâhe : ve fakat, ama Allah
  46982. 8-Enfâl 17
    ve li yubliye el mu'minîne : ve mü'minleri imtihan etmek için
  46983. 8-Enfâl 17
    belâen : bir belâ, bir imtihan
  46984. 8-Enfâl 17
    hasenen : ahsen, güzel
  46985. 8-Enfâl 17
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  46986. 8-Enfâl 17
    semî'un : en iyi işiten
  46987. 8-Enfâl 18
    ve enne allâhe : ve muhakkak ki Allah
  46988. 8-Enfâl 18
    keydi el kâfirîne : kâfirlerin tuzağı, hilesi
  46989. 8-Enfâl 19
    testeftihû : zafer (fetih) istiyorsunuz
  46990. 8-Enfâl 19
    fe kad : böylece, olmuştur
  46991. 8-Enfâl 19
    e-kum el fethu : fetih size geldi
  46992. 8-Enfâl 19
    ve in tentehû : ve eğer vazgeçerseniz
  46993. 8-Enfâl 19
    fe huve : artık o
  46994. 8-Enfâl 19
    lekum : sizin için
  46995. 8-Enfâl 19
    ve in teûdû : ve eğernerseniz
  46996. 8-Enfâl 19
    ve len tugniye : ve asla fayda vermez
  46997. 8-Enfâl 19
    fietu-kum : topluluğunuz, gurubunuz
  46998. 8-Enfâl 19
    şey'en : bir şey (hiç bir şekilde)
  46999. 8-Enfâl 19
    ve lev : ve olsa bile
  47000. 8-Enfâl 19
    kesuret : çok oldu
  47001. 8-Enfâl 19
    ve enne allâhe : ve muhakkak ki Allah
  47002. 8-Enfâl 19
    mea el mu'minîne : mü'minlerle beraber
  47003. 8-Enfâl 20
    eyyuhâ : ey
  47004. 8-Enfâl 20
    ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
  47005. 8-Enfâl 20
    etîu allâhe : Allah'a itaat edin
  47006. 8-Enfâl 20
    ve resûle-hu : ve onun resûlüne
  47007. 8-Enfâl 20
    vetevellev : ve yüz çevirmeyin
  47008. 8-Enfâl 20
    ve entum : ve siz
  47009. 8-Enfâl 20
    tesmeûne : siz işitiyorsunuz
  47010. 8-Enfâl 21
    vetekûnû : ve siz olmayın
  47011. 8-Enfâl 21
    ke ellezîne : o kimseler gibi
  47012. 8-Enfâl 21
    semi'nâ : biz işittik
  47013. 8-Enfâl 21
    ve hum : ve onlar
  47014. 8-Enfâl 21
    yesmeûne : işitmezler
  47015. 8-Enfâl 22
    inne : muhakkak ki
  47016. 8-Enfâl 22
    şerre ed devâbbi : hayvanların en şerlisi
  47017. 8-Enfâl 22
    inde allâhi : Allah'ın katında
  47018. 8-Enfâl 22
    es summu : sağır
  47019. 8-Enfâl 22
    el bukmu : dilsiz
  47020. 8-Enfâl 22
    ellezîne lâ ya'kılûne : onlar akıl etmeyenler
  47021. 8-Enfâl 23
    ve lev : ve eğer, ise
  47022. 8-Enfâl 23
    alime allâhu : Allah bildi
  47023. 8-Enfâl 23
    le esmea-hum : elbette, mutlaka onlara işittirirdi
  47024. 8-Enfâl 23
    ve lev : ve eğer
  47025. 8-Enfâl 23
    esmea-hum : onlara işittirdi
  47026. 8-Enfâl 23
    le tevellev : elbette, mutlaka yüz çevirirler, dönerler
  47027. 8-Enfâl 23
    ve hum : ve onlar
  47028. 8-Enfâl 23
    mu'ridûne : yüz çeviren kimseler
  47029. 8-Enfâl 24
    eyyuhâ : ey
  47030. 8-Enfâl 24
    ellezîne âmenû istecîbû : âmenû olanlar icabet edin
  47031. 8-Enfâl 24
    ve li er resûli : ve resûle
  47032. 8-Enfâl 24
    izâ deâ-kum : sizi davet ettiği zaman
  47033. 8-Enfâl 24
    ve ı'lemû : ve bilin
  47034. 8-Enfâl 24
    enne allâhe : Allah'ın ... olduğunu
  47035. 8-Enfâl 24
    yehûlu : girer
  47036. 8-Enfâl 24
    beyne : arasına
  47037. 8-Enfâl 24
    el mer'i : kişi
  47038. 8-Enfâl 24
    ve kalbi-hî : ve onun kalbi
  47039. 8-Enfâl 24
    ve enne-hu : ve muhakkak ki o
  47040. 8-Enfâl 24
    ileyhi : ona
  47041. 8-Enfâl 24
    tuhşerûne : haşrolunacaksınız, toplanacaksınız
  47042. 8-Enfâl 25
    ve ittekû : ve takva sahibi olun, sakının
  47043. 8-Enfâl 25
    fitneten : fitne, imtihan
  47044. 8-Enfâl 25
    lâ tusîbenne : isabet etmez
  47045. 8-Enfâl 25
    ellezîne zalemû : zulmeden kimseler
  47046. 8-Enfâl 25
    ssaten : sadece, has, özel
  47047. 8-Enfâl 25
    ve a'lemû : ve biliniz
  47048. 8-Enfâl 25
    enne allâhe : Allah'ın, ... olduğunu
  47049. 8-Enfâl 25
    şedîdu el ikâbi : azabı çok şiddetli
  47050. 8-Enfâl 26
    ve izkurû : ve hatırlayın
  47051. 8-Enfâl 26
    entum : siz
  47052. 8-Enfâl 26
    mustad'afûne : güçsüz, aciz, hakir görülen kimseler
  47053. 8-Enfâl 26
    el ardı : yeryüzünde
  47054. 8-Enfâl 26
    tehâfûne : korkuyorsunuz
  47055. 8-Enfâl 26
    en : ... olması
  47056. 8-Enfâl 26
    yetehattafe-kum en nâsu : insanların sizi kıskıvrak tutması, yakalaması
  47057. 8-Enfâl 26
    fe âvâ-kum : o zaman sizi barındırdı
  47058. 8-Enfâl 26
    ve eyyede-kum : ve sizi destekledi
  47059. 8-Enfâl 26
    ve razaka-kum : ve size rızıklar verdi
  47060. 8-Enfâl 26
    min et tayyibâtî : temiz, helal şeylerden
  47061. 8-Enfâl 26
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  47062. 8-Enfâl 26
    teşkurûne : şükredersiniz
  47063. 8-Enfâl 27
    eyyuhâ : ey o kimseler
  47064. 8-Enfâl 27
    ellezîne âmenû : inanan, âmenû olan, Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
  47065. 8-Enfâl 27
    tehûnû allâhe : Allah'a ihanet etmeyin
  47066. 8-Enfâl 27
    ve er resûle : ve resûl
  47067. 8-Enfâl 27
    ve tehûnû : ve ihanet ediyorsunuz
  47068. 8-Enfâl 27
    emânâti-kum : emanetlerinize
  47069. 8-Enfâl 27
    ve entum : ve siz
  47070. 8-Enfâl 27
    ta'lemûne : biliyorsunuz
  47071. 8-Enfâl 28
    ve ı'lemû : ve biliniz
  47072. 8-Enfâl 28
    ennemâ : ancak, sadece
  47073. 8-Enfâl 28
    emvâlu-kum : mallarınız
  47074. 8-Enfâl 28
    ve evlâdu-kum : ve evlâtlarınız, çocuklarınız
  47075. 8-Enfâl 28
    fitnetun : fitne, imtihandır
  47076. 8-Enfâl 28
    ve enne allâhe : ve muhakkak ki Allah
  47077. 8-Enfâl 28
    inde-hu : onun yanında, katında
  47078. 8-Enfâl 28
    ecrun : bir ücret, bedel vardır
  47079. 8-Enfâl 29
    eyyuhâ : ey, onlar ki
  47080. 8-Enfâl 29
    ellezîne âmenû : inanan, âmenû olan, Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
  47081. 8-Enfâl 29
    tetteku allâhe : Allah'a (karşı) takva sahibi olun
  47082. 8-Enfâl 29
    yec'al : kılar, yapar
  47083. 8-Enfâl 29
    lekum : sizin için, sizi
  47084. 8-Enfâl 29
    furkânen : bir furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği)
  47085. 8-Enfâl 29
    ve yukeffir : ve örter
  47086. 8-Enfâl 29
    seyyiâti-kum : sizin günahlarınızı
  47087. 8-Enfâl 29
    ve yagfir-lekum : ve size mağfiret eder
  47088. 8-Enfâl 29
    ve allâhu : ve Allah
  47089. 8-Enfâl 29
    zu el fadli el azîmi : büyük fazl sahibi
  47090. 8-Enfâl 30
    ve iz yemkuru : ve tuzak (pusu) kuruyorlardı
  47091. 8-Enfâl 30
    bi-ke : sana
  47092. 8-Enfâl 30
    ellezîne keferû : kâfir olan kimseler, inkâr eden kimseler
  47093. 8-Enfâl 30
    li yusbitû-ke : seni tutuklamak, bağlamak için
  47094. 8-Enfâl 30
    ev : veya
  47095. 8-Enfâl 30
    yaktulû-ke : seni öldürürler
  47096. 8-Enfâl 30
    ev : veya
  47097. 8-Enfâl 30
    yuhricû-ke : seni sürgün ederler, çıkarırlar
  47098. 8-Enfâl 30
    ve yemkurûne : ve hile, tuzak kuruyorlar
  47099. 8-Enfâl 30
    ve yemkuru allâhu : ve Allah tuzak kurar
  47100. 8-Enfâl 30
    ve allâhu : ve Allah
  47101. 8-Enfâl 30
    hayru el mâkirîne : tuzak kuranların en hayırlısıdır
  47102. 8-Enfâl 31
    ve iza tutlâ : ve tilâvet edildiği, okunduğu zaman
  47103. 8-Enfâl 31
    aleyhim : onlara
  47104. 8-Enfâl 31
    semi'nâ : biz işittik
  47105. 8-Enfâl 31
    lev : eğer, olsa
  47106. 8-Enfâl 31
    neşâu : dileriz
  47107. 8-Enfâl 31
    le kul-nâ : elbette biz söyledik (söylerdik)
  47108. 8-Enfâl 31
    misle : benzerini, onun gibi
  47109. 8-Enfâl 31
    esâtîru el evvelîne : evvelkilerin masalı (yazdıkları, satıra döktükleri asılsız şeyler)
  47110. 8-Enfâl 32
    ve iz : ve olmuştu
  47111. 8-Enfâl 32
    kâlû allâhumme : onlar 'Allah'ım' dediler
  47112. 8-Enfâl 32
    ne : idi, oldu
  47113. 8-Enfâl 32
    huve el hakka : o hak, gerçek
  47114. 8-Enfâl 32
    min indi-ke : senin katından
  47115. 8-Enfâl 32
    fe emtir : o zaman yağdır
  47116. 8-Enfâl 32
    aleynâ : üzerimize
  47117. 8-Enfâl 32
    hıcâraten : taş
  47118. 8-Enfâl 32
    min es semâi : gökten, semadan
  47119. 8-Enfâl 32
    ev i'ti-nâ : veya bize getir
  47120. 8-Enfâl 32
    bi azâbin elîmin : acı azabı
  47121. 8-Enfâl 33
    ve : ve
  47122. 8-Enfâl 33
    mâ kâne allâhu : Allah olmadı, değildir
  47123. 8-Enfâl 33
    li yuazzibe-hum : onları azaplandıracak
  47124. 8-Enfâl 33
    ve ente : ve sen
  47125. 8-Enfâl 33
    ve : ve
  47126. 8-Enfâl 33
    mâ kâne allâhu : Allah olmadı, değildir
  47127. 8-Enfâl 33
    muazzibe-hum : onlara azap veren, azaplandıran
  47128. 8-Enfâl 33
    ve hum : ve onlar
  47129. 8-Enfâl 33
    yestagfirûne : mağfiret dilerler, diliyorlar
  47130. 8-Enfâl 34
    velehum : ve niçin, neden onlar
  47131. 8-Enfâl 34
    ellâ : olmasın
  47132. 8-Enfâl 34
    yuazzibe-hum allâhu : Allah onları azaplandırır
  47133. 8-Enfâl 34
    ve hum : ve onlar
  47134. 8-Enfâl 34
    yasuddûne : men ediyorlar, engel oluyorlar
  47135. 8-Enfâl 34
    an el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram'dan
  47136. 8-Enfâl 34
    ve : ve
  47137. 8-Enfâl 34
    evliyâe-hû : onun dostları
  47138. 8-Enfâl 34
    evliyâu-hû : onun dostları
  47139. 8-Enfâl 34
    el muttakûne : takva sahipleri
  47140. 8-Enfâl 34
    vekinne : ve fakat, ama, lâkin
  47141. 8-Enfâl 34
    eksere-hum : onların çoğu
  47142. 8-Enfâl 34
    lâ ya'lemûne : bilmezler
  47143. 8-Enfâl 35
    ve mâ kâne : ve olmadı
  47144. 8-Enfâl 35
    inde el beyti : beytin yanında
  47145. 8-Enfâl 35
    mukâen : ıslık çalarak
  47146. 8-Enfâl 35
    ve tasdiyeten : ve alkışlayarak, el çırparak
  47147. 8-Enfâl 35
    fe zûkû : o halde, artık tadın
  47148. 8-Enfâl 35
    el azâbe : azabı
  47149. 8-Enfâl 35
    tekfurûne : inkâr ediyorsunuz
  47150. 8-Enfâl 36
    inne : muhakkak ki
  47151. 8-Enfâl 36
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler, kâfirler
  47152. 8-Enfâl 36
    yunfikûne : infâk ederler, verirler
  47153. 8-Enfâl 36
    emvâle-hum : mallarını
  47154. 8-Enfâl 36
    li yesuddû : men etmek, alıkoymak için
  47155. 8-Enfâl 36
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan (Sıratı Mustakîm'den)
  47156. 8-Enfâl 36
    fe se-yunfikûne-hâ : böylece, bu şekilde onu infak ederler, verirler
  47157. 8-Enfâl 36
    summe : sonra
  47158. 8-Enfâl 36
    tekûnu : olacak
  47159. 8-Enfâl 36
    aleyhim : onların üzerine, onlara
  47160. 8-Enfâl 36
    hasraten : hasret, pişmanlık, üzüntü
  47161. 8-Enfâl 36
    summe : sonra
  47162. 8-Enfâl 36
    yuglebûne : yenilecek, bozguna uğratılacak, onlara gâlip olunacak, mağlup olacaklar
  47163. 8-Enfâl 36
    ve ellezîne keferû : ve inkâr eden kimseler, kâfirler
  47164. 8-Enfâl 36
    ilâ cehenneme : cehenneme
  47165. 8-Enfâl 36
    yuhşerûne : haşrolunacaklar, toplanacaklar
  47166. 8-Enfâl 37
    li yemîze allâhu el habîse : Allah'ın murdarı, pisi ayırt etmesi için
  47167. 8-Enfâl 37
    min et tayyibi : temizden
  47168. 8-Enfâl 37
    ve yec'ale : ve kılar, yapar, koyar
  47169. 8-Enfâl 37
    el habîse : murdar, pis
  47170. 8-Enfâl 37
    fe yerkume-hu : öyle ki, böylece onu (onları) üst üste koyup yığın yapar
  47171. 8-Enfâl 37
    cemîan : hepsi, tamamı
  47172. 8-Enfâl 37
    fe yec'ale-hu : böylece onu kılar, yapar
  47173. 8-Enfâl 37
    cehenneme : cehennemde
  47174. 8-Enfâl 37
    ulâike : işte onlar
  47175. 8-Enfâl 37
    hum el hâsirûne : onlar hüsrana uğrayanlar
  47176. 8-Enfâl 38
    li ellezîne keferû : inkâr eden kimselere, kâfirlere
  47177. 8-Enfâl 38
    yentehû : vazgeçerler, nihayet verirler
  47178. 8-Enfâl 38
    yugfer lehum : onlar mağfiret edilir
  47179. 8-Enfâl 38
    kad selefe : geçmiştir
  47180. 8-Enfâl 38
    ve in : ve eğer
  47181. 8-Enfâl 38
    yeûdû : dönerler
  47182. 8-Enfâl 38
    fe kad : o zaman olmuştur
  47183. 8-Enfâl 38
    sunnetu el evvelîne : öncekilerinnneti, Allah'ın geçmiştekilere uyguladığı İlâhî kanun, sünnet
  47184. 8-Enfâl 39
    ve kâtilû-hum : ve onlarla savaşın
  47185. 8-Enfâl 39
    tekûne : olmasın (kalmasın)
  47186. 8-Enfâl 39
    fitnetun : fitne
  47187. 8-Enfâl 39
    ve yekûne ed dînu : ve dîn olur, olsun
  47188. 8-Enfâl 39
    fe in intehev : bundan sonra eğer vazgeçerlerse
  47189. 8-Enfâl 39
    fe inne allâhe : o taktirde, muhakkak Allah
  47190. 8-Enfâl 39
    ya'melûne : yaparlar, yapıyorlar
  47191. 8-Enfâl 40
    ve in : ve eğer, şayet
  47192. 8-Enfâl 40
    tevellev : yüz çevirirler, dönerler
  47193. 8-Enfâl 40
    fa'lemû (fe i'lemû) : artık bilin
  47194. 8-Enfâl 40
    enne allâhe : muhakkak Allah
  47195. 8-Enfâl 40
    mevlâ-kum : sizin mevlânız, dostunuz
  47196. 8-Enfâl 40
    ni'me el mevlâ : nezel mevlâ
  47197. 8-Enfâl 40
    ve ni'me en nasîru : ve nezel yardımcı
  47198. 8-Enfâl 41
    va'lemû (ve ı'lemû) : ve biliniz
  47199. 8-Enfâl 41
    ennemâ : ... olduğunu
  47200. 8-Enfâl 41
    min şey'in : bir şey
  47201. 8-Enfâl 41
    fe : o zaman, artık
  47202. 8-Enfâl 41
    enne : ... olduğunu
  47203. 8-Enfâl 41
    humuse-hu : onun beşte biri
  47204. 8-Enfâl 41
    ve lir resûli (ve li er resûli) : ve resûlün
  47205. 8-Enfâl 41
    ve li zîl kurbâ (ve li zî el kurbâ) : ve yakınlarının, yakınlık sahibi olanların, akrabaların
  47206. 8-Enfâl 41
    vel yetâmâ (ve el yetâmâ) : ve yetimler
  47207. 8-Enfâl 41
    vel mesâkîni (ve el mesâkîni) : ve yoksullar, miskinler
  47208. 8-Enfâl 41
    vebnis sebîli (ve ibne es sebîli) : ve yolculukta olanlar, yolda kalanlar
  47209. 8-Enfâl 41
    âmentum : îmân ettiniz, inandınız
  47210. 8-Enfâl 41
    ve mâ : ve şey
  47211. 8-Enfâl 41
    enzel-nâ : indirdik
  47212. 8-Enfâl 41
    yevme el furkâni : furkan günü (hak ve bâtılın ayrıldığı gün), ayrılma günü
  47213. 8-Enfâl 41
    yevme : gün
  47214. 8-Enfâl 41
    itteka : karşılaştı
  47215. 8-Enfâl 41
    el cem'âni : iki toplum, iki ordu
  47216. 8-Enfâl 41
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  47217. 8-Enfâl 41
    kulli şey'in : herşey
  47218. 8-Enfâl 42
    entum : siz
  47219. 8-Enfâl 42
    bil udvetid dunyâ \n(bi el udveti ed dunyâ) \n(udve) \n(dünya) : vadinin yakın kenarında \n\n: (vadinin kenarı, kıyısı) \n: (edna (yakın) kelimesinin muennesidir) \n  (muennes = dişi kelime)
  47220. 8-Enfâl 42
    ve hum : ve onlar
  47221. 8-Enfâl 42
    bil udvetil kusvâ \n(bi el udveti el kusvâ) \n(udve) \n(kusva) : vadinin uzak kenarında \n\n: (vadinin kenarı, kıyısı) \n: (aksa (uzak) kelimesinin muennesidir)
  47222. 8-Enfâl 42
    ve er rekbu : ve kervan
  47223. 8-Enfâl 42
    esfele : daha aşağıda
  47224. 8-Enfâl 42
    ve lev : ve eğer, şayet
  47225. 8-Enfâl 42
    tevâadtum : vaadleştiniz, sözleştiniz
  47226. 8-Enfâl 42
    lehteleftum (le ihteleftum) : elbette,mutlaka anlaşmazlığa düşerdiniz
  47227. 8-Enfâl 42
    fîl mîâdi (fî el mîâdi) : zaman hakkında, konusunda
  47228. 8-Enfâl 42
    ve lâkin : ve fakat, ama
  47229. 8-Enfâl 42
    li yakdıye : vuku bulması için, olması için
  47230. 8-Enfâl 42
    emren : emir, iş
  47231. 8-Enfâl 42
    ne meflen : yapılması gerekli oldu, yapılacak olan
  47232. 8-Enfâl 42
    li yehlike : helâk olması için
  47233. 8-Enfâl 42
    men heleke : helâk olan kişi
  47234. 8-Enfâl 42
    an beyyinetin : bir beyyineden, delilden
  47235. 8-Enfâl 42
    ve yahyâ : ve hayatta kalır, yaşar
  47236. 8-Enfâl 42
    men hayye : yaşayan kişi
  47237. 8-Enfâl 42
    an beyyinetin : bir beyyineden, delilden
  47238. 8-Enfâl 42
    ve inne allâhe : ve muhakkak ki Allah
  47239. 8-Enfâl 42
    le semîun : mutlaka en iyi işiten
  47240. 8-Enfâl 43
    yurîke-hum allâhu : Allah sana onları gösteriyor
  47241. 8-Enfâl 43
    menâmi-ke : senin uykunda
  47242. 8-Enfâl 43
    kalîlen : az
  47243. 8-Enfâl 43
    ve lev : ve eğer, şayet
  47244. 8-Enfâl 43
    erâke-hum : onları sana gösterdi
  47245. 8-Enfâl 43
    kesîran : çok
  47246. 8-Enfâl 43
    le feşiltum : mutlaka tedirgin olurdunuz, yılgın düşerdiniz
  47247. 8-Enfâl 43
    ve le tenâza'tum : ve elbette anlaşmazlığa (nizaya) düşerdiniz
  47248. 8-Enfâl 43
    fîl emri : emir hakkında
  47249. 8-Enfâl 43
    vekinne allâhe : ve fakat Allah
  47250. 8-Enfâl 43
    selleme : salim kıldı, selâmete çıkardı
  47251. 8-Enfâl 43
    inne-hu : muhakkak ki o, çünkü o
  47252. 8-Enfâl 43
    bi zâti es sudûri : göğüslerde olanı, sinelerde olanı
  47253. 8-Enfâl 44
    ve iz : ve olduğu zaman
  47254. 8-Enfâl 44
    iz iltekaytum : karşı karşıya geldiğiniz, karşılaştığınız zaman
  47255. 8-Enfâl 44
    kalîlen : az
  47256. 8-Enfâl 44
    ve yukallilu-kum : ve sizi azaltıyor
  47257. 8-Enfâl 44
    li yakdıye : vuku bulması, olması için
  47258. 8-Enfâl 44
    emren : emir, iş
  47259. 8-Enfâl 44
    ne meflen : yapılması gerekli oldu, yapılacak olan
  47260. 8-Enfâl 44
    ve ilâllâhi (ve ilâ allâhi) : ve Allah'a
  47261. 8-Enfâl 44
    turceu : döndürülür
  47262. 8-Enfâl 44
    el umûru : işler, emirler
  47263. 8-Enfâl 45
    eyyuhâ : ey
  47264. 8-Enfâl 45
    ellezîne âmenû : îmân eden, âmenû olan kimseler
  47265. 8-Enfâl 45
    izâ lekîtum : karşı karşıya geldiğiniz, karşılaştığınız zaman
  47266. 8-Enfâl 45
    fieten : bir topluluk
  47267. 8-Enfâl 45
    fesbutû (fe usbutû) : artık sebat edin
  47268. 8-Enfâl 45
    vezkurullâhe (ve uzkur allâhe) : ve Allah'ı zikredin
  47269. 8-Enfâl 45
    kesîran : çok
  47270. 8-Enfâl 45
    lealle-kum : umulur ki böylece siz
  47271. 8-Enfâl 45
    tuflihûne : kurtuluşa, felâha eresiniz
  47272. 8-Enfâl 46
    ve etîu allâhe : ve Allah'a itaat edin
  47273. 8-Enfâl 46
    ve resûle-hu : ve O'nun resûlüne
  47274. 8-Enfâl 46
    vetenâzeû : ve anlaşmazlığa, nizaya düşmeyin
  47275. 8-Enfâl 46
    fe tefşelû : o zaman, yoksa zayıf düşersiniz
  47276. 8-Enfâl 46
    ve tezhebe : ve gider
  47277. 8-Enfâl 46
    vasbirû (ve ısbirû) : ve sabredin
  47278. 8-Enfâl 46
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  47279. 8-Enfâl 46
    mea es sâbirîne : sabredenlerle beraberdir
  47280. 8-Enfâl 47
    vetekûnû : ve olmayın
  47281. 8-Enfâl 47
    ke : gibi
  47282. 8-Enfâl 47
    ellezîne haracû : çıkan kimseler
  47283. 8-Enfâl 47
    ve riâe : vesteriş yaptı, riya yaptı
  47284. 8-Enfâl 47
    en nâsi : insanlar
  47285. 8-Enfâl 47
    ve yasuddûne : ve engel olurlar, men ederler, alıkoyarlar
  47286. 8-Enfâl 47
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  47287. 8-Enfâl 47
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  47288. 8-Enfâl 47
    ya'melûne : yapıyorlar
  47289. 8-Enfâl 48
    ve iz : ve olduğu zaman, olmuştu
  47290. 8-Enfâl 48
    zeyyene : süsledi, güzelsterdi
  47291. 8-Enfâl 48
    lehum eş şeytânu : onlara şeytan
  47292. 8-Enfâl 48
    a'mâle-hum : amellerini, yaptıklarını
  47293. 8-Enfâl 48
    vele : ve dedi
  47294. 8-Enfâl 48
    lâ gâlibe : galip olacak, yenecek, üstün gelecek yoktur
  47295. 8-Enfâl 48
    lekum el yevme : size bugün
  47296. 8-Enfâl 48
    min en nâsi : insanlardan
  47297. 8-Enfâl 48
    ve innî : ve muhakkak ki ben
  47298. 8-Enfâl 48
    lekum : sizin için, size
  47299. 8-Enfâl 48
    fe lemmâ : fakat, ..... olunca
  47300. 8-Enfâl 48
    terâet el fietâni : iki topluluk (birbirini) gördü
  47301. 8-Enfâl 48
    nekesa : arkasına dönüp kaçtı
  47302. 8-Enfâl 48
    alâ akibey-hi : iki topuğu üstünde
  47303. 8-Enfâl 48
    vele : ve dedi
  47304. 8-Enfâl 48
    berîun : uzağım
  47305. 8-Enfâl 48
    erâ : görüyorum
  47306. 8-Enfâl 48
    mâ lâ terevne : sizin görmediğiniz şey(ler)i
  47307. 8-Enfâl 48
    ehâfu allâhe : ben Allah'tan korkarım
  47308. 8-Enfâl 48
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  47309. 8-Enfâl 48
    şedîdu : şiddetli
  47310. 8-Enfâl 48
    el ıkâbi : azap, ceza
  47311. 8-Enfâl 49
    iz yekûlu : diyorlardı
  47312. 8-Enfâl 49
    el munâfikûne : münafıklar
  47313. 8-Enfâl 49
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  47314. 8-Enfâl 49
    ve men : ve kim
  47315. 8-Enfâl 49
    yetevekkel : tevekkül eder
  47316. 8-Enfâl 49
    fe inne allâhe : o zaman,o takdirde muhakkak ki Allah
  47317. 8-Enfâl 50
    ve lev terâ : verseydin
  47318. 8-Enfâl 50
    iz yeteveffâ : vefat ettirirken, öldürürken
  47319. 8-Enfâl 50
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
  47320. 8-Enfâl 50
    el melâiketu : melekler
  47321. 8-Enfâl 50
    yadribûne : vururlar
  47322. 8-Enfâl 50
    vucûhe-hum : onların yüzlerine
  47323. 8-Enfâl 50
    ve edbâra-hum : ve onların arkalarına
  47324. 8-Enfâl 50
    ve zûkû : ve tadın
  47325. 8-Enfâl 50
    azâbe el harîki : yakıcı azabı
  47326. 8-Enfâl 51
    like : bu, işte bu
  47327. 8-Enfâl 51
    kaddemet : takdim ettinceden yaptı)
  47328. 8-Enfâl 51
    eydî-kum : elleriniz
  47329. 8-Enfâl 51
    ve enne allâhe : ve muhakkak ki Allah
  47330. 8-Enfâl 51
    leyse : değil
  47331. 8-Enfâl 51
    li el abîdi : kullar için, kullara
  47332. 8-Enfâl 52
    ke de'bi : adetleri gibi, adet haline getirdikleri durum gibi
  47333. 8-Enfâl 52
    fir'avne : firavun
  47334. 8-Enfâl 52
    ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
  47335. 8-Enfâl 52
    keferû : inkâr ettiler
  47336. 8-Enfâl 52
    fe ehaze-hum allâhu : o zaman, böylece Allah onları aldı (yakaladı)
  47337. 8-Enfâl 52
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  47338. 8-Enfâl 52
    şedîdu : şiddetli
  47339. 8-Enfâl 52
    el ıkâbi : azap
  47340. 8-Enfâl 53
    like : bu
  47341. 8-Enfâl 53
    bi enne : sebebiyle, ...dan dolayı
  47342. 8-Enfâl 53
    allâhe : Allah
  47343. 8-Enfâl 53
    lem yeku : değildir, olmaz
  47344. 8-Enfâl 53
    mugayyiren : değiştiren, değiştirici
  47345. 8-Enfâl 53
    ni'meten : nimet
  47346. 8-Enfâl 53
    en'ame-hâ : onu nimetlendirdi, onu nimet olarak verdi
  47347. 8-Enfâl 53
    bi enfusi-him : kendilerinde
  47348. 8-Enfâl 53
    ve enne allâhe : ve muhakkak ki Allah
  47349. 8-Enfâl 53
    semîun : en iyi işiten
  47350. 8-Enfâl 54
    ke : gibi
  47351. 8-Enfâl 54
    de'bi : adet, gelenek, hal, durum
  47352. 8-Enfâl 54
    fir'avne : firavun
  47353. 8-Enfâl 54
    ve ellezîne : ve o kimseler
  47354. 8-Enfâl 54
    kezzebû : yalanladılar
  47355. 8-Enfâl 54
    fe ehlek-nâ-hum : böylece biz onları helâk ettik
  47356. 8-Enfâl 54
    ve agrak-nâ : ve boğduk
  47357. 8-Enfâl 54
    âle : aile (grup, topluluk, ordu)
  47358. 8-Enfâl 54
    fîr'avne : firavun
  47359. 8-Enfâl 54
    ve kullun : ve hepsi
  47360. 8-Enfâl 54
    zâlimîne : zalimler
  47361. 8-Enfâl 55
    inne : muhakkak ki
  47362. 8-Enfâl 55
    şerre ed devâbbi : (yürüyen) hayvanların en şerlisi
  47363. 8-Enfâl 55
    inde allâhi : Allah’ın katında
  47364. 8-Enfâl 55
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
  47365. 8-Enfâl 55
    fe hum : artık onlar
  47366. 8-Enfâl 55
    lâ yu'minûne : inanmazlar
  47367. 8-Enfâl 56
    ellezîne : o kimseler
  47368. 8-Enfâl 56
    âhedte : sen ahd aldın, anlaşma yaptın
  47369. 8-Enfâl 56
    summe : sonra
  47370. 8-Enfâl 56
    yenkudûne : bozarlar
  47371. 8-Enfâl 56
    ahde-hum : ahdlerini, akidlerini, sözleşmelerini
  47372. 8-Enfâl 56
    fî kulli merratin : her defasında
  47373. 8-Enfâl 56
    ve hum : ve onlar
  47374. 8-Enfâl 56
    yettekûne : takva sahibi değiller (olmazlar)
  47375. 8-Enfâl 57
    fe immâ : amma, fakat ... olduğu zaman
  47376. 8-Enfâl 57
    teskafenne-hum : onları yakalarsın
  47377. 8-Enfâl 57
    el harbi : savaşta, harpte
  47378. 8-Enfâl 57
    fe şerrid : o zaman, öyle yıldır ki, korkut
  47379. 8-Enfâl 57
    men : kimse(ler)
  47380. 8-Enfâl 57
    halfe-hum : onların arkalarında
  47381. 8-Enfâl 57
    lealle-hum : böylece onlar
  47382. 8-Enfâl 57
    yezzekkerûne : tezekkür ederler (etsinler)
  47383. 8-Enfâl 58
    ve immâ : amma, fakat ... olduğu zaman
  47384. 8-Enfâl 58
    tehâfenne : mutlaka, kesinlikle korkarsın
  47385. 8-Enfâl 58
    hiyâneten : ihanet etmek
  47386. 8-Enfâl 58
    fenbiz (fe inbiz) : o zaman at, anlaşmayı boz, artık iptal et
  47387. 8-Enfâl 58
    ileyhim : onlara
  47388. 8-Enfâl 58
    alâ sevâ'in : eşitlik (doğruluk) üzere
  47389. 8-Enfâl 58
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  47390. 8-Enfâl 58
    lâ yuhıbbu el hâinîne : hainleri (ihanet eden kimseleri) sevmez
  47391. 8-Enfâl 59
    veyahsebenne : ve sakın sanmasınlar, zannetmesinler
  47392. 8-Enfâl 59
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
  47393. 8-Enfâl 59
    sebekû : geçip gittiler, kaçıp kurtuldular
  47394. 8-Enfâl 59
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  47395. 8-Enfâl 59
    lâ yu'cizûne : aciz bırakamazlar
  47396. 8-Enfâl 60
    ve eıddû : ve hazırlayın
  47397. 8-Enfâl 60
    lehum : onlar için
  47398. 8-Enfâl 60
    steta'tum (mâ isteta'tum) : gücünüz ne kadar yeterse
  47399. 8-Enfâl 60
    min kuvvetin : kuvvetten, güçten
  47400. 8-Enfâl 60
    ve min rıbâti el hayli : ve bağlanan (savaş için beslenen) atlardan
  47401. 8-Enfâl 60
    turhibûne : korkutun
  47402. 8-Enfâl 60
    aduvve allâhi : Allah'ın düşmanları
  47403. 8-Enfâl 60
    ve aduvve-kum : ve sizin düşmanlarınız
  47404. 8-Enfâl 60
    ve âharîne : ve diğerleri
  47405. 8-Enfâl 60
    lâ ta'lemûne-hum : siz onları bilmezsiniz
  47406. 8-Enfâl 60
    ya'lemu-hum : onları bilir
  47407. 8-Enfâl 60
    ve mâ : ve ne
  47408. 8-Enfâl 60
    min şey'in : bir şey, bir şeyden
  47409. 8-Enfâl 60
    sebîlillâhi (fî sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
  47410. 8-Enfâl 60
    yuveffe : vefa edilir, ödenir
  47411. 8-Enfâl 60
    ileykum : size
  47412. 8-Enfâl 60
    ve entum : ve siz
  47413. 8-Enfâl 60
    tuzlemûne : zulmedilmezsiniz, haksızlığa uğratılmazsınız
  47414. 8-Enfâl 61
    ve in : ve eğer
  47415. 8-Enfâl 61
    cenehû : meylettiler
  47416. 8-Enfâl 61
    li es selmi : teslime (barışa)
  47417. 8-Enfâl 61
    fecnah (fe icnah) : o zaman (sen de) meylet
  47418. 8-Enfâl 61
    lehâ : ona
  47419. 8-Enfâl 61
    ve tevekkel : ve tevekkül et, güven
  47420. 8-Enfâl 61
    inne-hu : muhakkak ki o
  47421. 8-Enfâl 61
    huve es semîu : O en iyi işiten
  47422. 8-Enfâl 61
    el alîmu : en iyi bilen
  47423. 8-Enfâl 62
    ve in : ve eğer
  47424. 8-Enfâl 62
    en yahdeû-ke : seni aldatmak, sana hile yapmak
  47425. 8-Enfâl 62
    fe inne : o zaman, o takdirde muhakkak ki
  47426. 8-Enfâl 62
    hasbe-ke allâhu : Allah sana yeter
  47427. 8-Enfâl 62
    huve ellezî : o ki, o ...dır
  47428. 8-Enfâl 62
    eyyede-ke : seni destekledi
  47429. 8-Enfâl 62
    ve bi el mu'minîne : ve mü'minleri
  47430. 8-Enfâl 63
    ve ellefe : ve birleştirdi
  47431. 8-Enfâl 63
    beyne : arasını
  47432. 8-Enfâl 63
    lev : eğer
  47433. 8-Enfâl 63
    enfak-te : sen verdin, infâk ettin
  47434. 8-Enfâl 63
    el ardı : yeryüzündeki
  47435. 8-Enfâl 63
    cemîan : hepsini
  47436. 8-Enfâl 63
    ellefte : birleştiremezdin
  47437. 8-Enfâl 63
    beyne : arasını
  47438. 8-Enfâl 63
    vekinne allâhe : ve lâkin, fakat Allah
  47439. 8-Enfâl 63
    ellefe : birleştirdi
  47440. 8-Enfâl 63
    beyne-hum : onların arasını
  47441. 8-Enfâl 63
    inne-hu : muhakkak ki o
  47442. 8-Enfâl 64
    eyyuhâ : ey
  47443. 8-Enfâl 64
    en nebiyyu : peygamber
  47444. 8-Enfâl 64
    hasbu-ke : sana kâfidir
  47445. 8-Enfâl 64
    ve men ittebea-ke : ve sana tâbî olanlar
  47446. 8-Enfâl 64
    min el mu'minîne : mü'minlerden
  47447. 8-Enfâl 65
    eyyuhâ : ey
  47448. 8-Enfâl 65
    en nebiyyu : peygamber
  47449. 8-Enfâl 65
    harridı el mu'minîne : mü'minleri teşvik et, isteklerini arttır
  47450. 8-Enfâl 65
    alâl kıtâli (alâ el kıtâli) : savaşa
  47451. 8-Enfâl 65
    in yekun : eğer olursa
  47452. 8-Enfâl 65
    işrûne : yirmi (kişi)
  47453. 8-Enfâl 65
    sâbirûne : sabredenler, sabırlı olanlar
  47454. 8-Enfâl 65
    mieteyni : iki yüz (kişi)
  47455. 8-Enfâl 65
    ve in yekûn : ve eğer olursa
  47456. 8-Enfâl 65
    mietun : yüz (kişi)
  47457. 8-Enfâl 65
    elfen : bin (kişi)
  47458. 8-Enfâl 65
    ellezîne keferû : kâfir olan kimseler
  47459. 8-Enfâl 65
    bi enne-hum : onların, ... olmalarından dolayı
  47460. 8-Enfâl 65
    yefkahûne : fıkıh edemezler, idrak etmezler
  47461. 8-Enfâl 66
    elne : şimdi
  47462. 8-Enfâl 66
    haffefe allâhu : Allah hafifletti
  47463. 8-Enfâl 66
    ve alime : ve bildi
  47464. 8-Enfâl 66
    enne : ... olduğunu
  47465. 8-Enfâl 66
    da'fen : zaaf, zayıflık
  47466. 8-Enfâl 66
    fe in : ve eğer, şayet
  47467. 8-Enfâl 66
    yekun : olur
  47468. 8-Enfâl 66
    mietun : yüz (kişi)
  47469. 8-Enfâl 66
    mieteyni : iki yüz (kişi)
  47470. 8-Enfâl 66
    ve in yekun : ve eğer, şayet olursa
  47471. 8-Enfâl 66
    elfun : bin (kişi)
  47472. 8-Enfâl 66
    elfeyni : iki bin (kişi)
  47473. 8-Enfâl 66
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  47474. 8-Enfâl 66
    mea es sâbirîne : sabredenlerle beraber
  47475. 8-Enfâl 67
    mâ kâne : olmadı, olmaz
  47476. 8-Enfâl 67
    li nebiyyin : bir nebî, peygamber için
  47477. 8-Enfâl 67
    en yekûne : olması
  47478. 8-Enfâl 67
    lehu : onun
  47479. 8-Enfâl 67
    esrâ : esirler
  47480. 8-Enfâl 67
    yushıne \n(ıshan) : ağır basar, düşmanı kesin yener, kesin zafer kazanır \n: (sahenat, kalınlaşmak, kuvvetlenmek)
  47481. 8-Enfâl 67
    el ardı : yeryüzünde
  47482. 8-Enfâl 67
    turîdûne : siz istiyorsunuz
  47483. 8-Enfâl 67
    arada ed dunyâ : dünya malı
  47484. 8-Enfâl 67
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  47485. 8-Enfâl 67
    el âhirate : ahiret, sonraki (hayat)
  47486. 8-Enfâl 68
    lev lâ : eğer olmasaydı
  47487. 8-Enfâl 68
    sebeka : önceden geçti, oldu
  47488. 8-Enfâl 68
    le messe-kum : mutlaka size dokunur
  47489. 8-Enfâl 68
    ehaz-tum : siz aldınız
  47490. 8-Enfâl 69
    fe kulû : artık yeyin
  47491. 8-Enfâl 69
    halâlen : helâl olarak
  47492. 8-Enfâl 69
    tayyiben : temiz olarak
  47493. 8-Enfâl 69
    vettekullâhe (ve ittekullâhe) : ve Allah'a karşı takva sahibi olun
  47494. 8-Enfâl 69
    innallâhe : muhakkak ki Allah
  47495. 8-Enfâl 70
    eyyuhâ en nebiyyu : ey peygamber
  47496. 8-Enfâl 70
    li men : o kimselere, onlara
  47497. 8-Enfâl 70
    eydî-kum : ellerinizdeki, elinizin altında (yanınızda)
  47498. 8-Enfâl 70
    min el esrâ : esirlerden
  47499. 8-Enfâl 70
    ya'lemi allâhu : Allah bilir
  47500. 8-Enfâl 70
    uhıze : alınan
  47501. 8-Enfâl 70
    ve yagfir lekum : ve size mağfiret eder
  47502. 8-Enfâl 70
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  47503. 8-Enfâl 71
    ve in : ve eğerayet
  47504. 8-Enfâl 71
    hiyânete-ke : sana ihanet etmek
  47505. 8-Enfâl 71
    fe kad : bu şekilde ... oldu
  47506. 8-Enfâl 71
    hânu allâhe : Allah'a ihanet ettiler
  47507. 8-Enfâl 71
    fe emkene : o zaman imkân verdi
  47508. 8-Enfâl 71
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  47509. 8-Enfâl 72
    inne : muhakkak ki
  47510. 8-Enfâl 72
    ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
  47511. 8-Enfâl 72
    vecerû : ve hicret ettiler
  47512. 8-Enfâl 72
    vehedû : ve cihad ettiler
  47513. 8-Enfâl 72
    bi emvâli-him : mallarıyla
  47514. 8-Enfâl 72
    ve enfusi-him : ve nefsleriyle (canlarıyla)
  47515. 8-Enfâl 72
    sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
  47516. 8-Enfâl 72
    vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler, onlar
  47517. 8-Enfâl 72
    âvev : barındırdılar, himaye ettiler
  47518. 8-Enfâl 72
    ve nasarû : ve yardım ettiler
  47519. 8-Enfâl 72
    ulâike : işte onlar
  47520. 8-Enfâl 72
    evliyâu : velîler
  47521. 8-Enfâl 72
    ve ellezîne âmenû : ve âmenû olan kimseler
  47522. 8-Enfâl 72
    ve lem yuhâcirû : ve hicret etmeyen
  47523. 8-Enfâl 72
    lekum : sizin (üzerinizde) yoktur
  47524. 8-Enfâl 72
    min velâyeti-him : onlara velayetiniz, himayeniz
  47525. 8-Enfâl 72
    min şey'in : bir şey (bir sorumluluk)
  47526. 8-Enfâl 72
    ve in-istensarû-kum : ve eğer sizden yardım isterlerse
  47527. 8-Enfâl 72
    fîd dîni (fî ed dîni) : dîn konusunda, dînde
  47528. 8-Enfâl 72
    fe aleykum en nasru : artık, o zaman yardım etmek üzerinizedir (sorumlusunuz)
  47529. 8-Enfâl 72
    beyne-kum : sizin aranızda
  47530. 8-Enfâl 72
    ve beyne-hum : ve onların arasında
  47531. 8-Enfâl 72
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  47532. 8-Enfâl 72
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  47533. 8-Enfâl 73
    ve : ve
  47534. 8-Enfâl 73
    ellezîne keferû : inkâr eden, kâfir olan kimseler
  47535. 8-Enfâl 73
    evliyâu : dostlar
  47536. 8-Enfâl 73
    illâ tef'alû-hu : onu yapmazsanız
  47537. 8-Enfâl 73
    tekun : olur
  47538. 8-Enfâl 73
    fitnetun : fitne
  47539. 8-Enfâl 73
    fîl ardı (fî el ardı) : yeryüzünde
  47540. 8-Enfâl 73
    ve fesâdun : ve bir bozulma, fesat
  47541. 8-Enfâl 73
    kebîrun : büyük
  47542. 8-Enfâl 74
    ve : ve
  47543. 8-Enfâl 74
    ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
  47544. 8-Enfâl 74
    vecerû : ve hicret ettiler
  47545. 8-Enfâl 74
    vehedû : ve cihad ettiler
  47546. 8-Enfâl 74
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  47547. 8-Enfâl 74
    ve : ve
  47548. 8-Enfâl 74
    ellezîne âvev : o kimseler ki barındırdılar, himaye ettiler
  47549. 8-Enfâl 74
    ve nasarû : ve yardım ettiler
  47550. 8-Enfâl 74
    ulâike : işte onlar
  47551. 8-Enfâl 74
    hum el mu'minûne : onlar mü'minlerdir
  47552. 8-Enfâl 74
    lehum : onlara, onlar için vardır
  47553. 8-Enfâl 74
    ve rızkun : ve rızık (vardır)
  47554. 8-Enfâl 74
    kerîmun : kerim, bol
  47555. 8-Enfâl 75
    ve : ve
  47556. 8-Enfâl 75
    ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
  47557. 8-Enfâl 75
    vecerû : ve hicret ettiler
  47558. 8-Enfâl 75
    vehedû : ve cihad ettiler
  47559. 8-Enfâl 75
    mea-kum : sizinle beraber
  47560. 8-Enfâl 75
    fe ulâike : o zaman, işte onlar
  47561. 8-Enfâl 75
    ve ulû : ve sahipleri
  47562. 8-Enfâl 75
    el erhâmi \n(ûlû el erhâmi) : rahimler \n: (rahim sahipleri, akrabalar)
  47563. 8-Enfâl 75
    evlâ : daha yakın
  47564. 8-Enfâl 75
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  47565. 8-Enfâl 75
    bi kulli şey'in : herşeyi
  47566. 80-Abese 1
    abese : huzursuzluğu yüzüne aksetti, yüzünü buruşturdu
  47567. 80-Abese 1
    ve tevellâ : ve başını çevirdi
  47568. 80-Abese 2
    ene-hu : onun gelmesi
  47569. 80-Abese 2
    el a'mâ : âmâ, görmeyen
  47570. 80-Abese 3
    ve : ve
  47571. 80-Abese 3
    mâ yudrî-ke : sen bilemezsin
  47572. 80-Abese 3
    lealle-hu : umulur ki böylece o
  47573. 80-Abese 3
    yezzekkâ : tezkiye olur, şirk ve günahlardan temizlenir
  47574. 80-Abese 4
    ev : veya
  47575. 80-Abese 4
    yezzekkeru : tezekkür eder, düşünür, öğüt alır
  47576. 80-Abese 4
    fe : böylece
  47577. 80-Abese 4
    tenfea-hu : ona fayda verir
  47578. 80-Abese 4
    ez zikrâ : zikir, öğüt
  47579. 80-Abese 5
    emmâ : fakat
  47580. 80-Abese 5
    men(i) : kimse
  47581. 80-Abese 6
    fe : oysa, halbuki
  47582. 80-Abese 6
    ente : sen
  47583. 80-Abese 6
    lehu : ona
  47584. 80-Abese 6
    tesaddâ : yüzünü dönüyorsun, yöneliyorsun
  47585. 80-Abese 7
    ve : ve
  47586. 80-Abese 7
    aleyke : senin üzerinde bir sorumluluk yoktur
  47587. 80-Abese 7
    ellâ yezzekkâ : onun tezkiye olmamasında
  47588. 80-Abese 8
    ve emmâ : halbuki
  47589. 80-Abese 8
    men : kimse
  47590. 80-Abese 8
    e-ke : sana geldi
  47591. 80-Abese 8
    yes'â : koşuyor
  47592. 80-Abese 9
    ve huve : ve o
  47593. 80-Abese 10
    fe : oysa
  47594. 80-Abese 10
    ente : sen
  47595. 80-Abese 10
    telehhâ : aldırış etmiyorsun, ilgilenmiyorsun
  47596. 80-Abese 11
    kellâ : hayır
  47597. 80-Abese 11
    inne-hâ : muhakkak ki o
  47598. 80-Abese 11
    tezkiratun : bir zikirdir, öğüttür, nasihattir
  47599. 80-Abese 12
    fe : artık
  47600. 80-Abese 12
    men : kimse
  47601. 80-Abese 12
    şâe : diledi
  47602. 80-Abese 12
    zekera-hu : onu zikretti, öğüt aldı
  47603. 80-Abese 13
    mukerrametin : kerim, şerefli, üstün olan
  47604. 80-Abese 14
    merfûatin : yükseltilmiş, yüceltilmiş olan
  47605. 80-Abese 14
    mutahheratin : mutahhar kılınmış olan, temiz olan
  47606. 80-Abese 15
    eydî : eller
  47607. 80-Abese 15
    seferatin : sefir, elçi (kâtip)
  47608. 80-Abese 16
    beraratin : birr sahipleri, hayır ve takva sahibi olanlar, sadık, dürüst olanlar
  47609. 80-Abese 17
    kutile : katledildi, öldürüldü, kahroldu, mahvoldu, kendisini mahvetti
  47610. 80-Abese 17
    el insânu : insan
  47611. 80-Abese 17
    ekfera-hu : o çok nankör
  47612. 80-Abese 18
    eyyi : hangi
  47613. 80-Abese 18
    şey'in : şey
  47614. 80-Abese 19
    nutfetin : nutfe, bir damla
  47615. 80-Abese 19
    fe : böylece, sonra
  47616. 80-Abese 19
    kaddera-hu : ona kader tayin etti, gelişimini programladı ve ömür tayin etti
  47617. 80-Abese 20
    summe : sonra
  47618. 80-Abese 20
    es sebîle : yol
  47619. 80-Abese 20
    yessera-hu : ona kolaylaştırdı
  47620. 80-Abese 21
    summe : sonra
  47621. 80-Abese 21
    emâte-hu : onu öldürdü
  47622. 80-Abese 21
    fe : böylece
  47623. 80-Abese 21
    akbera-hu : onu kabire koydurdu
  47624. 80-Abese 22
    summe : sonra
  47625. 80-Abese 22
    şâe : diledi
  47626. 80-Abese 22
    enşera-hu : onu diriltti
  47627. 80-Abese 23
    kellâ : hayır
  47628. 80-Abese 23
    lemmâ yakdı : kada etmedi, yerine getirmedi
  47629. 80-Abese 23
    emera-hu : ona emretti
  47630. 80-Abese 24
    fe li yanzuri : işte baksın
  47631. 80-Abese 24
    el insânu : insan
  47632. 80-Abese 25
    ennâ : nasıl
  47633. 80-Abese 25
    sabebnâ : akıttık
  47634. 80-Abese 25
    ele : su
  47635. 80-Abese 25
    sabben : akıtarak
  47636. 80-Abese 26
    summe : sonra
  47637. 80-Abese 26
    el arda : arz, yer, toprak
  47638. 80-Abese 27
    fe : böylece
  47639. 80-Abese 27
    enbetnâ : taneler bitirdik, yetiştirdik
  47640. 80-Abese 27
    habben : taneler
  47641. 80-Abese 28
    ve ineben : ve üzümler, bağlar
  47642. 80-Abese 28
    ve kadben : ve yoncalar
  47643. 80-Abese 29
    ve zeytûnen : ve zeytin ağaçları, zeytinler
  47644. 80-Abese 29
    ve nahlen : ve hurma ağaçları, hurmalar
  47645. 80-Abese 30
    ve hadâika : ve bahçeler
  47646. 80-Abese 30
    gulben : sık ağaçlı, iç içe olmuş, dalları birbirine girmiş
  47647. 80-Abese 31
    vekiheten : ve meyveler
  47648. 80-Abese 31
    ve ebben : ve mer'alar (otlaklar), hayvanların yediği otlar
  47649. 80-Abese 32
    metâan : bir yarar, meta olarak
  47650. 80-Abese 32
    lekum : sizin, sizin için
  47651. 80-Abese 32
    ve : ve
  47652. 80-Abese 32
    en'âmi-kum : sizin hayvanlarınız
  47653. 80-Abese 33
    fe : fakat
  47654. 80-Abese 33
    et(i) : geldi
  47655. 80-Abese 33
    es sâhhatu : sağır edici büyük gürleme
  47656. 80-Abese 34
    yevme : o gün
  47657. 80-Abese 34
    yefirru : kaçar
  47658. 80-Abese 34
    el mer'u : kişi
  47659. 80-Abese 35
    ve ummi-hî : ve annesi
  47660. 80-Abese 35
    ve ebî-hi : ve babası
  47661. 80-Abese 36
    ve sâhıbeti-hî : ve hanımı, eşi
  47662. 80-Abese 36
    ve benî- hi : ve oğlu
  47663. 80-Abese 37
    yevme izin : o gün, izin günü
  47664. 80-Abese 37
    şe'nun : şe'n, iş, hal
  47665. 80-Abese 38
    yevme izin : izin günü, o gün
  47666. 80-Abese 39
    dâhıketun : gülen (yüzler)
  47667. 80-Abese 39
    mustebşiratun : müjdelenmiş
  47668. 80-Abese 40
    ve vucûhun : vezler vardır
  47669. 80-Abese 40
    yevme izin : izin günü, o gün
  47670. 80-Abese 40
    aleyhâ : onun üzeri
  47671. 80-Abese 40
    gaberatun : toz bürünmüş, tozlu, toza toprağa bulanmış
  47672. 80-Abese 41
    terheku-hâ : onu kaplar
  47673. 80-Abese 41
    kateratun : kara, karanlık
  47674. 80-Abese 42
    ulâike : işte onlar
  47675. 80-Abese 42
    el keferetu : kâfir, inkâr eden
  47676. 80-Abese 42
    el feceratu : facir
  47677. 81-Tekvir 1
    eş şemsu : güneş
  47678. 81-Tekvir 1
    kuvviret \n(tekvîr) : bürülüp dürüldü \n: (tortop olmak, sarık gibi sarılmak)
  47679. 81-Tekvir 2
    ve izâ : ve olduğu zaman
  47680. 81-Tekvir 2
    en nucûmu : yıldızlar
  47681. 81-Tekvir 2
    inkederet : bulanıklaştı, soldu, enerjileriniketti, dağıldı
  47682. 81-Tekvir 3
    ve izâ : ve olduğu zaman
  47683. 81-Tekvir 3
    el cibâlu : dağlar
  47684. 81-Tekvir 3
    suyyiret : yürütüldü
  47685. 81-Tekvir 4
    ve izâ : ve olduğu zaman
  47686. 81-Tekvir 4
    el ışâru : yüklü develer, kıymetli mallar, servetler, evler, saraylar
  47687. 81-Tekvir 4
    uttılet : salındı, başıboş bırakıldı, terkedildi
  47688. 81-Tekvir 5
    ve izâ : ve olduğu zaman
  47689. 81-Tekvir 5
    el vuhûşu : vahşi hayvanlar
  47690. 81-Tekvir 5
    huşiret : haşrolundu, toplandı
  47691. 81-Tekvir 6
    ve izâ : ve olduğu zaman
  47692. 81-Tekvir 6
    el bihâru : denizler
  47693. 81-Tekvir 6
    succiret : tutuşturuldu, ateşlendi
  47694. 81-Tekvir 7
    ve izâ : ve olduğu zaman
  47695. 81-Tekvir 7
    en nufûsu : nefsler
  47696. 81-Tekvir 7
    zuvvicet : (zevcelendirildi) eşleştirme yapıldı, biraraya getirildi
  47697. 81-Tekvir 8
    ve izâ : ve olduğu zaman
  47698. 81-Tekvir 8
    el mevdetu : diri olarak toprağa gömülen kız çocuğu
  47699. 81-Tekvir 8
    suilet : soruldu
  47700. 81-Tekvir 9
    eyyi : hangi
  47701. 81-Tekvir 9
    zenbin : günah
  47702. 81-Tekvir 9
    kutilet : öldürüldü
  47703. 81-Tekvir 10
    ve izâ : ve olduğu zaman
  47704. 81-Tekvir 10
    es suhufu : sahifeler (amel defterleri), kaydolmuş bilgilerin bulunduğu dökümanlar
  47705. 81-Tekvir 10
    nuşiret : neşredildi, yayınlandı, açıldı
  47706. 81-Tekvir 11
    ve izâ : ve olduğu zaman
  47707. 81-Tekvir 11
    es semâu : sema, gök
  47708. 81-Tekvir 12
    ve izâ : ve olduğu zaman
  47709. 81-Tekvir 12
    el cahîmu : alevli ateş, cehennem ateşi
  47710. 81-Tekvir 12
    su'ıret : çılgınca kızıştırıldı, şiddetle alevlendirildi
  47711. 81-Tekvir 13
    ve izâ : ve olduğu zaman
  47712. 81-Tekvir 13
    el cennetu : cennet
  47713. 81-Tekvir 13
    uzlifet : yakınlaştırıldı
  47714. 81-Tekvir 14
    alimet : bilip öğrendi
  47715. 81-Tekvir 14
    nefsun : nefs
  47716. 81-Tekvir 14
    ahdaret : hazırladı
  47717. 81-Tekvir 15
    fe : olduğu zaman
  47718. 81-Tekvir 15
    bi el hunnesi : hünnese, merkezî çekim kuvvetine
  47719. 81-Tekvir 16
    el cevâri : cevalan eden, akıp giden, dönen yörünge
  47720. 81-Tekvir 16
    el kunnesi : yörünge üzerindenen
  47721. 81-Tekvir 17
    ve el leyli : ve gece
  47722. 81-Tekvir 17
    as ase : giriş veya çıkış anı, geceye geçiş anı kararmaya başladığı an
  47723. 81-Tekvir 18
    ve es subhı : ve sabah
  47724. 81-Tekvir 18
    teneffese : nefes almaya başladı, güneşin ilk ışınları gelmeye başladı, gün ağarmaya başladı
  47725. 81-Tekvir 19
    inne-hu : muhakkak ki o
  47726. 81-Tekvir 19
    le kavlu : sözüdür
  47727. 81-Tekvir 19
    resûlin : bir resûl
  47728. 81-Tekvir 19
    kerîmin : kerim
  47729. 81-Tekvir 20
    kuvvetin : güç, kuvvet
  47730. 81-Tekvir 20
    inde : indinde, yanında, katında
  47731. 81-Tekvir 20
    el arşi : arş
  47732. 81-Tekvir 20
    mekînin : kuvvetli, şerefli, yüce
  47733. 81-Tekvir 21
    semme : orada
  47734. 81-Tekvir 21
    emînin : emin, güvenilir
  47735. 81-Tekvir 22
    ve : ve
  47736. 81-Tekvir 22
    bi mecnûnin : bir deli
  47737. 81-Tekvir 23
    ve lekad : ve andolsun
  47738. 81-Tekvir 23
    reâ-hu : onu gördü
  47739. 81-Tekvir 23
    bi el ufuki : ufukta
  47740. 81-Tekvir 23
    el mubîni : apaçık
  47741. 81-Tekvir 24
    ve mâ : ve değil
  47742. 81-Tekvir 24
    huve : o
  47743. 81-Tekvir 24
    alâ el gaybi : gayba karşı, o gaybta vahyolunan
  47744. 81-Tekvir 25
    ve mâ : ve değildir
  47745. 81-Tekvir 25
    huve : o
  47746. 81-Tekvir 25
    şeytânin : şeytan
  47747. 81-Tekvir 26
    fe : şu halde, öyleyse
  47748. 81-Tekvir 26
    eyne : nereye
  47749. 81-Tekvir 26
    tezhebûne : siz gidiyorsunuz
  47750. 81-Tekvir 27
    huve : o
  47751. 81-Tekvir 27
    el âlemîne : âlemler
  47752. 81-Tekvir 28
    men : kimse
  47753. 81-Tekvir 28
    şâe : diledi
  47754. 81-Tekvir 28
    en yestekîme : istikamet üzere olmak
  47755. 81-Tekvir 29
    veteşâûne : ve siz dileyemezsiniz
  47756. 81-Tekvir 29
    en yeşâe allâhu : Allah'ın dilemesi
  47757. 81-Tekvir 29
    rabbu el âlemîne : âlemlerin rabbi
  47758. 82-İnfitâr 1
    es semâu : sema, gökyüzü
  47759. 82-İnfitâr 1
    infataret \n(infitar) : çatlayıp yarıldı \n: (inşikakın başlangıcı)
  47760. 82-İnfitâr 2
    ve izâ : ve olduğu zaman
  47761. 82-İnfitâr 2
    el kevâkibu : gezegenler
  47762. 82-İnfitâr 2
    inteseret : düzeninden koparak dağıldı
  47763. 82-İnfitâr 3
    ve izâ : ve olduğu zaman
  47764. 82-İnfitâr 3
    el bihâru : denizler
  47765. 82-İnfitâr 3
    fucciret : kabarıp kaynaştı, fışkırtılıp akıtıldı
  47766. 82-İnfitâr 4
    ve izâ : ve olduğu zaman
  47767. 82-İnfitâr 4
    el kubûru : kabirler
  47768. 82-İnfitâr 4
    bu'siret : çevrildi, alt üst edildi
  47769. 82-İnfitâr 5
    alimet : bildi.
  47770. 82-İnfitâr 5
    nefsun : nefs
  47771. 82-İnfitâr 5
    kaddemet : takdim etti, yaptı
  47772. 82-İnfitâr 5
    ve ahharet : ve tehir etti, erteledi, yapması gerekirken yapmadı
  47773. 82-İnfitâr 6
    eyyuhâ : ey
  47774. 82-İnfitâr 6
    el insânu : insan
  47775. 82-İnfitâr 6
    garre-ke : seni aldatan
  47776. 82-İnfitâr 6
    bi rabbi-ke : Rabbine karşı
  47777. 82-İnfitâr 6
    el kerîmi : üstün, kerem sahibi
  47778. 82-İnfitâr 7
    ellezî : ki o, o ki
  47779. 82-İnfitâr 7
    halaka-ke : seni yarattı
  47780. 82-İnfitâr 7
    fe : sonra
  47781. 82-İnfitâr 7
    sevvâ-ke : seni sevva etti, tertip etti, dizayn etti, maddî
  47782. 82-İnfitâr 7
    fe : sonra
  47783. 82-İnfitâr 7
    adele-ke : itidal üzere mutedil kıldı, düzen üzere seni dengeli (uyumlu), sağlıklı kıldı
  47784. 82-İnfitâr 8
    eyyiretin : hangi surette
  47785. 82-İnfitâr 8
    şâe : diledi
  47786. 82-İnfitâr 8
    rakkebe-ke : terkip etti, tertip etti, farklı şeyleri biraraya getirdi
  47787. 82-İnfitâr 9
    kellâ : hayır
  47788. 82-İnfitâr 9
    bel : aksine, bilâkis
  47789. 82-İnfitâr 9
    tukezzibûne : siz yalanlıyorsunuz
  47790. 82-İnfitâr 9
    bi ed dîni : dîni
  47791. 82-İnfitâr 10
    ve : ve
  47792. 82-İnfitâr 10
    inne : muhakkak ki
  47793. 82-İnfitâr 10
    aleykum : sizin üzerinizde
  47794. 82-İnfitâr 10
    le : mutlaka, elbette
  47795. 82-İnfitâr 10
    hâfızîne : hıfzeden, hafaza melekleri
  47796. 82-İnfitâr 11
    kirâmen : şerefli, üstün
  47797. 82-İnfitâr 11
    kâtibîne : kâtipler, kaydediciler, yazıcılar
  47798. 82-İnfitâr 12
    ya'lemûne : bilirler
  47799. 82-İnfitâr 12
    tef'alûne : siz yapıyorsunuz
  47800. 82-İnfitâr 13
    inne : muhakkak ki
  47801. 82-İnfitâr 13
    el ebrâre : ebrar olanlar
  47802. 82-İnfitâr 13
    le : mutlaka, elbette
  47803. 82-İnfitâr 14
    ve : ve
  47804. 82-İnfitâr 14
    inne : muhakkak ki
  47805. 82-İnfitâr 14
    el fuccâre : facir (kötü) olanlar
  47806. 82-İnfitâr 14
    le fî : mutlaka, elbetteinde
  47807. 82-İnfitâr 15
    yaslevne-hâ : ona yaslanırlar, atılırlar
  47808. 82-İnfitâr 15
    yevme : gün
  47809. 82-İnfitâr 15
    ed dîni : dîn
  47810. 82-İnfitâr 16
    ve : ve
  47811. 82-İnfitâr 16
    bi gâibîne : ayrılıp kaybolacak
  47812. 82-İnfitâr 17
    ve : ve
  47813. 82-İnfitâr 17
    edrâ-ke : sana bildirdi
  47814. 82-İnfitâr 17
    yevmu : gün
  47815. 82-İnfitâr 17
    ed dîni : dîn
  47816. 82-İnfitâr 18
    summe : sonra
  47817. 82-İnfitâr 18
    edrâ-ke : sana bildirdi
  47818. 82-İnfitâr 18
    yevmu : gün
  47819. 82-İnfitâr 18
    ed dîni : dîn
  47820. 82-İnfitâr 19
    yevme : gün
  47821. 82-İnfitâr 19
    temliku : güç yetirmeye malik değildir
  47822. 82-İnfitâr 19
    nefsun : nefs
  47823. 82-İnfitâr 19
    nefsin : nefis
  47824. 82-İnfitâr 19
    şey'en : bir şey
  47825. 82-İnfitâr 19
    ve el emru : ve emir
  47826. 82-İnfitâr 19
    yevme izin : o gün, izin günü
  47827. 83-Mutaffifin 1
    veylun : yazıklar olsun, vay haline
  47828. 83-Mutaffifin 1
    li el mutaffifîne : eksik ölçenlere, eksik tartanlara
  47829. 83-Mutaffifin 2
    ellezîne : onlar
  47830. 83-Mutaffifin 2
    ektâlû : ölçekle ölçerek satın aldılar
  47831. 83-Mutaffifin 2
    alâ en nâsi : insanlara
  47832. 83-Mutaffifin 2
    yestevfûne : vefalı davranırlar, dürüst, doğru olurlar
  47833. 83-Mutaffifin 3
    ve izâ : ve olduğu zaman
  47834. 83-Mutaffifin 3
    ev : veya
  47835. 83-Mutaffifin 3
    vezenû-hum : onlara tarttılar
  47836. 83-Mutaffifin 3
    yuhsirûne : zarar ettirirler, eksiltirler
  47837. 83-Mutaffifin 4
    e : mı
  47838. 83-Mutaffifin 4
    yezunnu : zannetmiyorlar, ihtimal vermiyorlar, bilmiyorlar
  47839. 83-Mutaffifin 4
    ulâike : işte onlar
  47840. 83-Mutaffifin 4
    enne-hum : onlar ..... olacaklarını
  47841. 83-Mutaffifin 4
    meb'ûsûne : beas edilecek olanlar, diriltilecek olanlar
  47842. 83-Mutaffifin 5
    yevmin : gün
  47843. 83-Mutaffifin 6
    yevme : gün
  47844. 83-Mutaffifin 6
    yekûmu : kıyam eder, kalkar
  47845. 83-Mutaffifin 6
    en nâsu : insanlar
  47846. 83-Mutaffifin 6
    el âlemîne : âlemlerin
  47847. 83-Mutaffifin 7
    kellâ : hayır
  47848. 83-Mutaffifin 7
    inne : muhakkak ki
  47849. 83-Mutaffifin 7
    kitâbe : kitapları, kayıtları, hayat filmleri
  47850. 83-Mutaffifin 7
    el fuccâri : füccar (şeytanın fucüruna tâbî olan kâfirler)
  47851. 83-Mutaffifin 7
    le : mutlaka, elbette
  47852. 83-Mutaffifin 8
    ve mâ : ve nedir
  47853. 83-Mutaffifin 8
    edrâ-ke : sana bildirdi
  47854. 83-Mutaffifin 9
    merkûmun : rakamlandırılmış
  47855. 83-Mutaffifin 10
    veylun : vay haline
  47856. 83-Mutaffifin 10
    yevme izin : o gün, izin günü
  47857. 83-Mutaffifin 10
    li el mukezzibîne : yalanlayanlara
  47858. 83-Mutaffifin 11
    ellezîne : onlar
  47859. 83-Mutaffifin 11
    yukezzibûne : yalanlıyorlar
  47860. 83-Mutaffifin 11
    bi yevmi : gününü
  47861. 83-Mutaffifin 11
    ed dîni : dîn
  47862. 83-Mutaffifin 12
    veyukezzibu : ve yalanlamaz
  47863. 83-Mutaffifin 12
    mu'tedin : haddi aşan
  47864. 83-Mutaffifin 12
    esîmin : asi günahkâr
  47865. 83-Mutaffifin 13
    aleyhi : ona
  47866. 83-Mutaffifin 13
    le : dedi
  47867. 83-Mutaffifin 13
    esâtîru : masallar
  47868. 83-Mutaffifin 13
    el evvelîne : evvelkilerin, öncekilerin
  47869. 83-Mutaffifin 14
    kellâ : hayır
  47870. 83-Mutaffifin 14
    bel : aksine, bilâkis
  47871. 83-Mutaffifin 14
    ne : kapladı, örttü.
  47872. 83-Mutaffifin 14
    yeksibûne : kazanıyorlar
  47873. 83-Mutaffifin 15
    kellâ : hayır
  47874. 83-Mutaffifin 15
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  47875. 83-Mutaffifin 15
    yevme izin : o gün
  47876. 83-Mutaffifin 15
    le : mutlaka, elbette
  47877. 83-Mutaffifin 15
    mahcûbûne : hicaplanmış, perdelenmiş olanlardır
  47878. 83-Mutaffifin 16
    summe : sonra
  47879. 83-Mutaffifin 16
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  47880. 83-Mutaffifin 16
    le : elbette, mutlaka
  47881. 83-Mutaffifin 16
    el cahîmi : alevli ateş, cehennem
  47882. 83-Mutaffifin 17
    summe : sonra
  47883. 83-Mutaffifin 17
    hâzâ ellezî : bu ..... o ki, o şey
  47884. 83-Mutaffifin 17
    tukezzibûne : yalanlıyorsunuz
  47885. 83-Mutaffifin 18
    kellâ : hayır
  47886. 83-Mutaffifin 18
    inne : muhakkak ki
  47887. 83-Mutaffifin 18
    kitâbe : kitapları, kayıtları, hayat filmleri
  47888. 83-Mutaffifin 18
    el ebrârı : ebrar olanların (Allah'a vasıl olanlar, hidayete erenler)
  47889. 83-Mutaffifin 18
    le : mutlaka, elbette
  47890. 83-Mutaffifin 18
    ılliyyîne : illiyyin (zemin kattan 7 kat yukarıda olan kadercreleri)
  47891. 83-Mutaffifin 19
    ve mâ : ve nedir
  47892. 83-Mutaffifin 19
    edrâ-ke : sana bildirdi
  47893. 83-Mutaffifin 19
    ılliyyûne : illiyyin
  47894. 83-Mutaffifin 20
    merkûmun : rakamlandırılmış
  47895. 83-Mutaffifin 21
    yeşhedu-hu : ona şahit olurlar
  47896. 83-Mutaffifin 21
    el mukarrebûne : mukarrebin, yakın olan melekler
  47897. 83-Mutaffifin 22
    inne : muhakkak ki
  47898. 83-Mutaffifin 22
    el ebrâre : ebrar olanlar
  47899. 83-Mutaffifin 22
    le : mutlaka, elbette
  47900. 83-Mutaffifin 23
    el erâiki : tahtlar
  47901. 83-Mutaffifin 23
    yanzurûne : bakarlar, seyrederler
  47902. 83-Mutaffifin 24
    nadrate : ışıl ışıl, pırıl pırıl, pırıltı
  47903. 83-Mutaffifin 24
    en naîmi : ni'metler
  47904. 83-Mutaffifin 25
    yuskavne : sulanır, içirilir, sunulur
  47905. 83-Mutaffifin 26
    ve fî zâlike : ve bunda
  47906. 83-Mutaffifin 26
    fe : artık
  47907. 83-Mutaffifin 26
    li yetenâfesi : yarışsınlar
  47908. 83-Mutaffifin 26
    el mutenâfisûne : yarışanlar
  47909. 83-Mutaffifin 27
    ve : ve
  47910. 83-Mutaffifin 27
    tesnîmin : tesnim, cennette bir pınar
  47911. 83-Mutaffifin 28
    aynen : pınar
  47912. 83-Mutaffifin 28
    yeşrebu : içer
  47913. 83-Mutaffifin 28
    el mukarrabûne : mukarrebin olanlar, Rabbine yakın olanlar
  47914. 83-Mutaffifin 29
    inne : muhakkak ki
  47915. 83-Mutaffifin 29
    ellezîne : o kimseler, onlar, ... olanlar
  47916. 83-Mutaffifin 29
    ecremû : suç ve günah işlediler
  47917. 83-Mutaffifin 29
    ellezîne : o kimseler, onlar, ... olanlar
  47918. 83-Mutaffifin 29
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  47919. 83-Mutaffifin 29
    yadhakûne : gülüyorlar
  47920. 83-Mutaffifin 30
    ve : ve
  47921. 83-Mutaffifin 30
    merrû : uğradılar, yanlarına geldiler
  47922. 83-Mutaffifin 30
    yetegâmezûne : birbirlerine kaş göz işareti yaparlar
  47923. 83-Mutaffifin 31
    ve izâ : ve olduğu zaman
  47924. 83-Mutaffifin 31
    inkalebû : döndüler
  47925. 83-Mutaffifin 31
    ehli-him(u) : kendi aileleri, aileleri
  47926. 83-Mutaffifin 31
    inkalebû : döndüler
  47927. 83-Mutaffifin 31
    fekihîne : neşeyle
  47928. 83-Mutaffifin 32
    ve izâ : ve olduğu zaman
  47929. 83-Mutaffifin 32
    reev-hum : onları gördüler
  47930. 83-Mutaffifin 32
    inne : muhakkak ki
  47931. 83-Mutaffifin 32
    le : mutlaka, elbette, gerçekten
  47932. 83-Mutaffifin 32
    dâllûne : dalâlette olanlar
  47933. 83-Mutaffifin 33
    ve mâ ursilû : venderilmediler
  47934. 83-Mutaffifin 33
    aleyhim : onların üzerine
  47935. 83-Mutaffifin 33
    hâfızîne : gözeticiler
  47936. 83-Mutaffifin 34
    fe : artık
  47937. 83-Mutaffifin 34
    el yevme : bugün
  47938. 83-Mutaffifin 34
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar
  47939. 83-Mutaffifin 34
    el kuffâri : kâfir olanlar
  47940. 83-Mutaffifin 34
    yadhakûne : gülüyorlar
  47941. 83-Mutaffifin 35
    el erâiki : tahtlar
  47942. 83-Mutaffifin 35
    yanzurûne : bakıplar, seyrederler
  47943. 83-Mutaffifin 36
    hel : mı
  47944. 83-Mutaffifin 36
    suvvibe : karşılığı verildi, cezalandırıldı, cezalarını buldular
  47945. 83-Mutaffifin 36
    el kuffâru : kâfir olanlar
  47946. 83-Mutaffifin 36
    yef'alûne : yapıyorlar
  47947. 84-İnşikak 1
    es semâu : sema, gökyüzü
  47948. 84-İnşikak 2
    ve ezinet : ve kulak verip dinledi ve itaat etti
  47949. 84-İnşikak 2
    ve hukkat : hak oldu, yarılması hak oldu, hakikat oldu, gerçekleştirdi
  47950. 84-İnşikak 3
    ve : ve
  47951. 84-İnşikak 3
    el ardu : arz, yeryüzü
  47952. 84-İnşikak 3
    muddet : uzatıldı, düz oldu
  47953. 84-İnşikak 4
    ve elkat : ve attı
  47954. 84-İnşikak 4
    ve tehallet : ve boşaldı
  47955. 84-İnşikak 5
    ve ezinet : ve kulak verip dinledi ve itaat etti
  47956. 84-İnşikak 5
    ve hukkat : ve hak oldu, gerçekleşti hakikat oldu, gerçekleştirdi
  47957. 84-İnşikak 6
    eyyuhâ : ey
  47958. 84-İnşikak 6
    el insânu : insan
  47959. 84-İnşikak 6
    inne-ke : muhakkak ki sen
  47960. 84-İnşikak 6
    rabbi-ke : Rabbin
  47961. 84-İnşikak 6
    kedhan : cehd ile cihad ederek, gayret edip çabalayarak
  47962. 84-İnşikak 6
    fe : o zaman, artık, sonunda
  47963. 84-İnşikak 7
    fe emmâ : fakat, ise
  47964. 84-İnşikak 7
    men : kim, kimse
  47965. 84-İnşikak 7
    ûtiye : verildi
  47966. 84-İnşikak 7
    kitâbe-hu : onun kitabı
  47967. 84-İnşikak 7
    bi yemîni-hî : onun sağından
  47968. 84-İnşikak 8
    fe : artık, işte
  47969. 84-İnşikak 8
    sevfe : yakında olacak
  47970. 84-İnşikak 8
    yuhâsebu : hesaba çekilecek
  47971. 84-İnşikak 8
    hısâben : hesap
  47972. 84-İnşikak 8
    yesîran : kolay
  47973. 84-İnşikak 9
    ve yenkalibu : venecek
  47974. 84-İnşikak 9
    ehli-hî : onun ehli, kendi ehli, ailesi, yakınları
  47975. 84-İnşikak 9
    mesrûran : surur içinde sevinçle
  47976. 84-İnşikak 10
    ve emmâ : ve ise
  47977. 84-İnşikak 10
    men : kim, kimse
  47978. 84-İnşikak 10
    ûtiye : verildi
  47979. 84-İnşikak 10
    kitâbe-hu : kitabı, hayat filmi
  47980. 84-İnşikak 10
    verâe : arka
  47981. 84-İnşikak 11
    fe : artık, işte
  47982. 84-İnşikak 11
    sevfe yed'û : derhal dua edecek, hemen davet edecek, çağıracak
  47983. 84-İnşikak 12
    ve yaslâ : ve ateşe yaslanacak (atılacak)
  47984. 84-İnşikak 13
    inne-hu : muhakkak ki o
  47985. 84-İnşikak 13
    ne : oldu
  47986. 84-İnşikak 13
    ehli-hî : onun ehli, kendi ehli, ailesi, yakınları
  47987. 84-İnşikak 13
    mesrûran : surur içinde sevinçli
  47988. 84-İnşikak 14
    inne-hu : muhakkak ki o
  47989. 84-İnşikak 14
    zanne : zannetti, sandı
  47990. 84-İnşikak 14
    en len yahûra : asla gerinmemek
  47991. 84-İnşikak 15
    belâ : hayır
  47992. 84-İnşikak 15
    inne : muhakkak ki
  47993. 84-İnşikak 15
    rabbe-hu : onun Rabbi
  47994. 84-İnşikak 15
    ne : idi, oldu
  47995. 84-İnşikak 16
    fe lâ : artık, bundan sonra hayır
  47996. 84-İnşikak 16
    bi eş şefakı : şafak vaktine
  47997. 84-İnşikak 17
    ve el leyli : ve geceye
  47998. 84-İnşikak 17
    ve mâ : ve şeylere
  47999. 84-İnşikak 17
    vesaka : derleyip topladı, kapladı, örttü, barındırdı
  48000. 84-İnşikak 18
    ve el kameri : ve aya
  48001. 84-İnşikak 18
    ittesaka : gerçek hale döndü, (nuru) tamamlandı
  48002. 84-İnşikak 19
    le terkebunne : siz mutlaka bineceksiniz
  48003. 84-İnşikak 19
    tabekan : tabaka, kat
  48004. 84-İnşikak 20
    fe : o halde, artık
  48005. 84-İnşikak 20
    lehum : onlara
  48006. 84-İnşikak 20
    lâ yu'minûne : îmân etmiyorlar (inanmıyorlar)
  48007. 84-İnşikak 21
    ve izâ : ve olduğu zaman
  48008. 84-İnşikak 21
    kurie : okundu
  48009. 84-İnşikak 21
    aleyhim (u) : onlara
  48010. 84-İnşikak 21
    el kur'ânu : Kur'ân
  48011. 84-İnşikak 21
    yescudûne : secde etmiyorlar, etmezler
  48012. 84-İnşikak 22
    bel(i) : hayır, bilâkis
  48013. 84-İnşikak 22
    ellezîne : onlar, olanlar
  48014. 84-İnşikak 22
    keferû : inkâr ettiler
  48015. 84-İnşikak 22
    yukezzibûne : yalanlıyorlar
  48016. 84-İnşikak 23
    ve allâhu : ve Allah
  48017. 84-İnşikak 23
    a'lemu : en iyi bilir, çok iyi bilir
  48018. 84-İnşikak 23
    yûûne : içlerinde biriktirip saklıyorlar
  48019. 84-İnşikak 24
    fe beşşir-hum : artık onları müjdele
  48020. 84-İnşikak 24
    elîmin : elîm, acı
  48021. 84-İnşikak 25
    ellezîne : o kimseler, onlar, olanlar
  48022. 84-İnşikak 25
    âmenû : âmenû olan, Allah'a ulaşmayı dileyen
  48023. 84-İnşikak 25
    ve amilû : ve amel eden, yapan
  48024. 84-İnşikak 25
    es sâlihâti : salih ameller, ıslâh edici, nefsi tezkiye edici amel
  48025. 84-İnşikak 25
    lehum : onlar için vardır
  48026. 84-İnşikak 25
    ecrun : ecir, ücret, mükâfat
  48027. 84-İnşikak 25
    gayru memnûnin : kesintisiz
  48028. 85-Bürûc 1
    ve : andolsun
  48029. 85-Bürûc 1
    es semâi : sema, gökyüzü
  48030. 85-Bürûc 1
    el burûci : burçlar, takım yıldızlar
  48031. 85-Bürûc 2
    ve el yevmi : ve gün
  48032. 85-Bürûc 2
    el mev'ûdi : vadedilen
  48033. 85-Bürûc 3
    ve şâhidin : ve şahit olan
  48034. 85-Bürûc 3
    ve meşhûdin : ve şahit olunan
  48035. 85-Bürûc 4
    kutile : öldürüldü, katletildi, helâk edildi
  48036. 85-Bürûc 4
    ashâbu el uhdûdi : hendeklerin sahipleri
  48037. 85-Bürûc 5
    en nâri : ateş
  48038. 85-Bürûc 5
    el vakûdi : yakacak, yakıt
  48039. 85-Bürûc 6
    aleyhâ : onun üzerinde, etrafında
  48040. 85-Bürûc 7
    ve hum : ve onlar
  48041. 85-Bürûc 7
    alâ mâ yef'alûne : yaptıkları şeylere
  48042. 85-Bürûc 7
    bi el mu'minîne : mü'minlere
  48043. 85-Bürûc 8
    venekamû : ve intikam almadılar
  48044. 85-Bürûc 8
    en yu'minû : îmân etmeleri
  48045. 85-Bürûc 8
    el azîzi : azîz, izzet sahibi olan
  48046. 85-Bürûc 8
    el hamîdi : hamdedilen
  48047. 85-Bürûc 9
    ellezî : o ki
  48048. 85-Bürûc 9
    lehu : ona aittir, onun
  48049. 85-Bürûc 9
    es semâvâti : semalar, gökler
  48050. 85-Bürûc 9
    ve el ardı : ve arz, yeyüzü
  48051. 85-Bürûc 9
    ve allâhu : ve Allah
  48052. 85-Bürûc 9
    şey'in : şey
  48053. 85-Bürûc 9
    şehîdun : şahittir
  48054. 85-Bürûc 10
    inne : muhakkak ki
  48055. 85-Bürûc 10
    ellezîne : onlar, ..... olanlar
  48056. 85-Bürûc 10
    fetenû : fitne, kötülük, işkence yaptılar
  48057. 85-Bürûc 10
    el mu'minîne : mü'min erkekler
  48058. 85-Bürûc 10
    ve el mu'minâti : ve mü'min kadınlar
  48059. 85-Bürûc 10
    summe : sonra
  48060. 85-Bürûc 10
    lem yetûbû : tövbe etmediler
  48061. 85-Bürûc 10
    fe : işte, bundan sonra, artık
  48062. 85-Bürûc 10
    lehum : onlar için vardır
  48063. 85-Bürûc 10
    cehenneme : cehennem
  48064. 85-Bürûc 10
    ve lehum : ve onlar için vardır
  48065. 85-Bürûc 10
    el harîkı : yakıcı
  48066. 85-Bürûc 11
    inne : muhakkak ki
  48067. 85-Bürûc 11
    ellezîne : onlar, ..... olanlar
  48068. 85-Bürûc 11
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  48069. 85-Bürûc 11
    ve amilû : ve amellediler, yaptılar
  48070. 85-Bürûc 11
    es sâlihâti : salih ameller, ıslâh edici, nefsi tezkiye edici amel
  48071. 85-Bürûc 11
    lehum : onlar için vardır
  48072. 85-Bürûc 11
    cennâtun : cennetler
  48073. 85-Bürûc 11
    tecrî : akar
  48074. 85-Bürûc 11
    el enhâru : nehirler
  48075. 85-Bürûc 11
    like : işte bu
  48076. 85-Bürûc 11
    el fevzu : fevz, kurtuluş, şerefli bir ikram
  48077. 85-Bürûc 11
    el kebîru : büyük
  48078. 85-Bürûc 12
    inne : şüphesiz, muhakkak
  48079. 85-Bürûc 12
    batşe : kıskıvrak yakalama
  48080. 85-Bürûc 12
    rabbi-ke : senin Rabbin
  48081. 85-Bürûc 12
    le : mutlaka, elbette
  48082. 85-Bürûc 12
    şedîdun : çok şiddetli
  48083. 85-Bürûc 13
    inne-hu : şüphesiz, muhakkak ki o
  48084. 85-Bürûc 13
    huve : o
  48085. 85-Bürûc 13
    ve yuîdu : ve iade eder, döndürür
  48086. 85-Bürûc 14
    ve : ve
  48087. 85-Bürûc 14
    huve : o
  48088. 85-Bürûc 14
    el gafûru : mağfiret eden, günahları sevaba çeviren
  48089. 85-Bürûc 14
    el vedûdu : çok seven
  48090. 85-Bürûc 15
    el arşi : arş
  48091. 85-Bürûc 15
    el mecîdu : Mecid'dir, çok yüce ve şereflidir
  48092. 85-Bürûc 16
    fe'âlun : yapan, fail, fiilin yapıcısı
  48093. 85-Bürûc 17
    hel : mi
  48094. 85-Bürûc 17
    etâ-ke : sana geldi
  48095. 85-Bürûc 17
    el cunûdi : askerler, ordular
  48096. 85-Bürûc 18
    fir'avne : firavun
  48097. 85-Bürûc 18
    ve : ve
  48098. 85-Bürûc 18
    semûde : Semud kavmi
  48099. 85-Bürûc 19
    bel(i) ellezîne : hayır onlar, ..... olanlar
  48100. 85-Bürûc 19
    keferû : inkâr ettiler
  48101. 85-Bürûc 19
    tekzîbin : tekzip, yalanlama
  48102. 85-Bürûc 20
    ve allâhu : ve Allah
  48103. 85-Bürûc 20
    verâi-him : onların arkası
  48104. 85-Bürûc 21
    bel : hayır
  48105. 85-Bürûc 21
    huve : o
  48106. 85-Bürûc 21
    mecîdun : yüce ve şerefli
  48107. 85-Bürûc 22
    levhın : levha
  48108. 86-Târık 1
    ve : andolsun
  48109. 86-Târık 1
    es semâi : sema, gökyüzü
  48110. 86-Târık 1
    ve et târıkı : ve tarık
  48111. 86-Târık 2
    ve : ve
  48112. 86-Târık 2
    edrâ-ke : sana bildirdi
  48113. 86-Târık 2
    et târiku : tarık, şiddetle çakan
  48114. 86-Târık 3
    en necmu : yıldız
  48115. 86-Târık 3
    es sâkıbu : delen
  48116. 86-Târık 4
    in ... (lemma) : eğer ..... olmazsa olmaz, mutlaka vardır
  48117. 86-Târık 4
    nefsin : nefs
  48118. 86-Târık 4
    (in) ... lemmâ : eğer ..... olmazsa olmaz, mutlaka vardır
  48119. 86-Târık 4
    aleyhâ : üzerinde
  48120. 86-Târık 5
    fe : artık
  48121. 86-Târık 5
    li yenzur(i) : baksın
  48122. 86-Târık 5
    el insânu : insan
  48123. 86-Târık 5
    mimme : neden, nasıl
  48124. 86-Târık 7
    min beyni : arasındadan
  48125. 86-Târık 7
    es sulbi : omurga
  48126. 86-Târık 7
    ve et terâibu : ve göğüs kemikleri, göğüs kafesi
  48127. 86-Târık 8
    inne-hu : muhakkak ki o
  48128. 86-Târık 8
    alâ rec'ı-hî : onu döndürmeye
  48129. 86-Târık 8
    le : elbette, mutlaka
  48130. 86-Târık 9
    yevme : gün
  48131. 86-Târık 9
    es serâiru : sırlar, gizli şeyler
  48132. 86-Târık 10
    fe : artık
  48133. 86-Târık 10
    lehu : onun
  48134. 86-Târık 10
    kuvvetin : kudret, güç
  48135. 86-Târık 10
    ve : ve
  48136. 86-Târık 11
    ve : and olsun
  48137. 86-Târık 11
    es semâi : sema, gökyüzü
  48138. 86-Târık 11
    er rec'ı : dönme, döndürme, dönüş
  48139. 86-Târık 12
    ve : andolsun
  48140. 86-Târık 12
    el ardı : ve arz, yeryüzü
  48141. 86-Târık 12
    es sad'ı : yarık, arz kabuğundaki çatlak
  48142. 86-Târık 13
    inne-hu : muhakkak ki o
  48143. 86-Târık 13
    le : mutlaka, gerçekten
  48144. 86-Târık 14
    ve mâ : ve değil
  48145. 86-Târık 14
    huve : o
  48146. 86-Târık 14
    bi el hezli : sıradan bir söz, boş, anlamsız, saçma bir söz
  48147. 86-Târık 15
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  48148. 86-Târık 15
    yekîdûne : tuzak kuruyorlar
  48149. 86-Târık 15
    keyden : hile yaparak
  48150. 86-Târık 16
    ve ekîdu : ve tuzak kurarım
  48151. 86-Târık 16
    keyden : hile yaparak
  48152. 86-Târık 17
    fe : böylece, artık
  48153. 86-Târık 17
    mehhil(i) : mühlet ver
  48154. 86-Târık 17
    el kâfirîne : kâfirler
  48155. 86-Târık 17
    emhil-hum : onlara süre tanı (kendi hallerine bırak)
  48156. 86-Târık 17
    ruveyden : biraz
  48157. 87-A'lâ 1
    sebbih(ı) : tespih et
  48158. 87-A'lâ 1
    isme : isim
  48159. 87-A'lâ 1
    rabbi-ke : senin Rabbin, Rabbin
  48160. 87-A'lâ 1
    el a'lâ : âlâ, yüce
  48161. 87-A'lâ 2
    ellezî : o ki
  48162. 87-A'lâ 2
    fe : sonra
  48163. 87-A'lâ 2
    sevvâ : sevva etti, dizayn etti, düzenledi
  48164. 87-A'lâ 3
    ve ellezî : ve o ki
  48165. 87-A'lâ 3
    kaddere : önceden bildi ve zamanında yaşandı
  48166. 87-A'lâ 3
    fe : sonra
  48167. 87-A'lâ 3
    hedâ : hidayet etti
  48168. 87-A'lâ 4
    ve ellezî : ve o ki
  48169. 87-A'lâ 4
    ahrece : çıkardı
  48170. 87-A'lâ 4
    el mer'â : mera, yeşillikler
  48171. 87-A'lâ 5
    fe : sonra
  48172. 87-A'lâ 5
    ceale-hu : onu kıldı, yaptı
  48173. 87-A'lâ 5
    gusâen : gusa, atık
  48174. 87-A'lâ 6
    se-nukriu-ke : sana okutacağız
  48175. 87-A'lâ 6
    fe : artık, bundan sonra
  48176. 87-A'lâ 6
    tensâ : sen unutmayacaksın
  48177. 87-A'lâ 7
    mâ şâe allâhu : Allah'ın dilediği şey
  48178. 87-A'lâ 7
    inne-hu : muhakkak ki o
  48179. 87-A'lâ 7
    ya'lemu : bilir
  48180. 87-A'lâ 7
    el cehre : cehri olan, açıkta olanı
  48181. 87-A'lâ 7
    ve mâ : ve şey
  48182. 87-A'lâ 8
    ve nuyessiru-ke : ve biz sana kolaylaştıracağız
  48183. 87-A'lâ 8
    li el yusrâ : kolay gelmesi için
  48184. 87-A'lâ 9
    fe : o halde
  48185. 87-A'lâ 9
    zekkir : zikret, hatırlat, öğüt ver
  48186. 87-A'lâ 9
    nefeati : fayda verdi
  48187. 87-A'lâ 9
    ez zikrâ : zikir
  48188. 87-A'lâ 10
    se-yezzekkeru : zikir yapacaktır, tezekkür edecektir
  48189. 87-A'lâ 10
    men : kimse
  48190. 87-A'lâ 11
    ve yetecennebu-hâ : ve ondan içtinap eder, kaçınır
  48191. 87-A'lâ 11
    el eşkâ : şâkî olan, bedbaht olan
  48192. 87-A'lâ 12
    ellezî : ki o
  48193. 87-A'lâ 12
    enre : ateş
  48194. 87-A'lâ 12
    el kubrâ : büyük
  48195. 87-A'lâ 13
    summe : sonra
  48196. 87-A'lâ 13
    yemûtu : ölmez
  48197. 87-A'lâ 13
    ve lâ yahyâ : ve yaşamaz, hayat bulmaz
  48198. 87-A'lâ 14
    efleha : felâha, kurtuluşa erdi
  48199. 87-A'lâ 14
    men : kimse
  48200. 87-A'lâ 14
    tezekkâ : tezkiye oldu, nefsi afetlerden temizlendi
  48201. 87-A'lâ 15
    ve zekere isme : ve ismini zikretti
  48202. 87-A'lâ 15
    fe : ve de
  48203. 87-A'lâ 16
    bel : hayır
  48204. 87-A'lâ 16
    tu'sırûne : siz tercih ediyorsunuz, üstün tutuyorsunuz
  48205. 87-A'lâ 16
    el hayâte : hayat
  48206. 87-A'lâ 16
    ed dunyâ : dünya
  48207. 87-A'lâ 17
    ve el âhıretu : ve ahiret
  48208. 87-A'lâ 17
    ve ebkâ : ve daha bâki, devamlı
  48209. 87-A'lâ 18
    inne : muhakkak
  48210. 87-A'lâ 18
    le : elbette
  48211. 87-A'lâ 18
    es suhufî : sayfalarda var
  48212. 87-A'lâ 18
    el ûlâ : evvelki, önceki
  48213. 87-A'lâ 19
    ibrâhîme : İbrâhîm
  48214. 87-A'lâ 19
    ve mûsâ : ve Musa
  48215. 88-Ğâşiye 1
    hel : mi
  48216. 88-Ğâşiye 1
    etâ-ke : sana geldi
  48217. 88-Ğâşiye 1
    el gâşiyeti : gâşiye, heryeri kuşatıp kaplayacak olan korkunç felâket, helâk edici afet
  48218. 88-Ğâşiye 2
    yevme izin : o gün, izin günü
  48219. 88-Ğâşiye 3
    âmiletun : amel eden, iş yapan
  48220. 88-Ğâşiye 3
    nâsıbetun : yorgun olan, yorucu olan
  48221. 88-Ğâşiye 4
    teslâ : yaslanırlar, atılırlar
  48222. 88-Ğâşiye 4
    ren : ateş
  48223. 88-Ğâşiye 4
    miyeten : çok sıcak, kızgın
  48224. 88-Ğâşiye 5
    âniyetin : kaynar su
  48225. 88-Ğâşiye 6
    leyse : yoktur, değildir
  48226. 88-Ğâşiye 6
    lehum : onların
  48227. 88-Ğâşiye 7
    ve lâ yugnî : ve fayda vermez
  48228. 88-Ğâşiye 8
    yevme izin : o gün, izin günü
  48229. 88-Ğâşiye 8
    nâımetun : naîm olan, güzel ve parlak olan
  48230. 88-Ğâşiye 9
    diyetun : razı olandır, razıdır
  48231. 88-Ğâşiye 10
    cennetin : cennet
  48232. 88-Ğâşiye 10
    âliyetin : âli, yüce, yüksek
  48233. 88-Ğâşiye 10
    cennetin âliyetin : âli cennet, yüce cennet
  48234. 88-Ğâşiye 11
    tesmeu : işitmezsin
  48235. 88-Ğâşiye 11
    lâgıyeten : boş söz
  48236. 88-Ğâşiye 12
    riyetun : cereyan eden, devamlı akan
  48237. 88-Ğâşiye 13
    merfûatun : yükseltilmiş, yüksek
  48238. 88-Ğâşiye 14
    ve : ve
  48239. 88-Ğâşiye 14
    ekvabun : kadehler
  48240. 88-Ğâşiye 14
    mevdûatun : (önlerine) konulmuş
  48241. 88-Ğâşiye 15
    ve : ve
  48242. 88-Ğâşiye 15
    nemârıku : yastıklar
  48243. 88-Ğâşiye 15
    masfûfetun : istif edilmiş, dizilmiş, sıralanmış
  48244. 88-Ğâşiye 16
    ve zerâbiyyu : ve süslü, kıymetli yaygılar, halılar
  48245. 88-Ğâşiye 16
    mebsûsetun : yayılmış, serilmiş
  48246. 88-Ğâşiye 17
    e : mi
  48247. 88-Ğâşiye 17
    fe : böylece, artık, hâlâ
  48248. 88-Ğâşiye 17
    lâ yanzurûne : bakmıyorlar, bakmazlar
  48249. 88-Ğâşiye 17
    ilâ el ibili : deveye
  48250. 88-Ğâşiye 17
    keyfe : nasıl
  48251. 88-Ğâşiye 18
    ve : ve
  48252. 88-Ğâşiye 18
    es semâi : sema, gökyüzü
  48253. 88-Ğâşiye 18
    keyfe : nasıl
  48254. 88-Ğâşiye 19
    ve : ve
  48255. 88-Ğâşiye 19
    ilâ el cibâli : dağlara
  48256. 88-Ğâşiye 19
    keyfe : nasıl
  48257. 88-Ğâşiye 19
    nusıbet : dik olarak yerleştirilmiş
  48258. 88-Ğâşiye 20
    ve ilâ el ardı : ve arza, yeryüzüne
  48259. 88-Ğâşiye 20
    keyfe : nasıl
  48260. 88-Ğâşiye 21
    fe : artık
  48261. 88-Ğâşiye 21
    zekkir : zikret, hatırlat
  48262. 88-Ğâşiye 21
    innemâ : ancak, sadece
  48263. 88-Ğâşiye 21
    ente : sen
  48264. 88-Ğâşiye 21
    muzekkirun : müzekkir, hatırlatıcı
  48265. 88-Ğâşiye 22
    leste : sen değilsin
  48266. 88-Ğâşiye 22
    aleyhim : onlara, onların üzerinde
  48267. 88-Ğâşiye 23
    men : kim
  48268. 88-Ğâşiye 23
    tevellâ : döner
  48269. 88-Ğâşiye 23
    ve kefere : ve inkâr etti
  48270. 88-Ğâşiye 24
    fe : o taktirde
  48271. 88-Ğâşiye 24
    el azâbe : azap
  48272. 88-Ğâşiye 24
    el ekbere : en büyük
  48273. 88-Ğâşiye 25
    inne : muhakkak
  48274. 88-Ğâşiye 25
    ileynâ : bize
  48275. 88-Ğâşiye 25
    iyâbe-hum : onların dönüşü
  48276. 88-Ğâşiye 26
    summe : sonra
  48277. 88-Ğâşiye 26
    inne : muhakkak
  48278. 88-Ğâşiye 26
    aleynâ : bize ait
  48279. 88-Ğâşiye 26
    hisâbe-hum : onların hesapları
  48280. 89-Fecr 1
    ve : andolsun
  48281. 89-Fecr 1
    el fecri : fecir, tan yerinin ağarma zamanı, güneşin doğma anı
  48282. 89-Fecr 2
    ve leyâlin : ve geceler
  48283. 89-Fecr 3
    ve eş şef'ı : ve çift olan
  48284. 89-Fecr 3
    ve el vetri : ve tek olan
  48285. 89-Fecr 4
    ve el leyli : ve gece
  48286. 89-Fecr 4
    yesri : geçip gider
  48287. 89-Fecr 5
    hel : var mı (yok mu)
  48288. 89-Fecr 5
    fî zâlike : bunda
  48289. 89-Fecr 5
    kasemun : kasem, yemin
  48290. 89-Fecr 6
    e lem tere : görmedin mi
  48291. 89-Fecr 6
    keyfe : nasıl
  48292. 89-Fecr 6
    feale : yaptı
  48293. 89-Fecr 6
    rabbu-ke : senin rabbin
  48294. 89-Fecr 7
    ireme : İrem Şehri
  48295. 89-Fecr 7
    el imâdi : sütunlar
  48296. 89-Fecr 8
    elletî : o ki
  48297. 89-Fecr 8
    lem yuhlak : yaratılmadı
  48298. 89-Fecr 8
    el bilâdi : beldeler, ülkeler
  48299. 89-Fecr 9
    ve : ve
  48300. 89-Fecr 9
    semûde : Semud kavmi
  48301. 89-Fecr 9
    ellezîne : onlar, ..... olanlar
  48302. 89-Fecr 9
    es sahre : kayalar
  48303. 89-Fecr 9
    bi el vâdi : vadilerde
  48304. 89-Fecr 10
    ve fir'avne : ve firavun
  48305. 89-Fecr 10
    el evtâdi : kazıklar
  48306. 89-Fecr 11
    ellezîne : onlar ki
  48307. 89-Fecr 11
    el bilâdi : beldeler
  48308. 89-Fecr 12
    fe : böylece
  48309. 89-Fecr 12
    ekserû : arttırdılar, çoğalttılar
  48310. 89-Fecr 12
    el fesâde : fesat, kötülük
  48311. 89-Fecr 13
    fe : artık, bundan dolayı
  48312. 89-Fecr 13
    sabbe : çarptı, salladı, indirdi, kırbaçladı
  48313. 89-Fecr 13
    aleyhim : onların üzerine
  48314. 89-Fecr 13
    rabbu-ke : senin Rabbin
  48315. 89-Fecr 13
    sevta : kamçı
  48316. 89-Fecr 14
    inne : muhakkak
  48317. 89-Fecr 14
    rabbe-ke : senin Rabbin
  48318. 89-Fecr 14
    le : elbette, mutlaka
  48319. 89-Fecr 14
    bi el mirsâdi : gözleyen
  48320. 89-Fecr 15
    fe emmâ : fakat
  48321. 89-Fecr 15
    el insânu : insan
  48322. 89-Fecr 15
    ibtelâ-hu : onu imtihan ettii
  48323. 89-Fecr 15
    fe : böylece
  48324. 89-Fecr 15
    ekreme-hu : ona ikram etti, şereflendirdi
  48325. 89-Fecr 15
    ve ne'ame-hu : ve onu ni'metlendirdi
  48326. 89-Fecr 15
    fe : o zaman
  48327. 89-Fecr 15
    yekûlu : der
  48328. 89-Fecr 15
    ekreme-ni : bana ikram etti, şereflendirdi
  48329. 89-Fecr 16
    ve emmâ : ve fakat
  48330. 89-Fecr 16
    ibtelâ-hu : onu imtihan etti
  48331. 89-Fecr 16
    fe : böylece
  48332. 89-Fecr 16
    kadere : ölçülü verdi, daralttı
  48333. 89-Fecr 16
    aleyhi : ona
  48334. 89-Fecr 16
    fe : o zaman
  48335. 89-Fecr 16
    yekûlu : der
  48336. 89-Fecr 16
    ehâne-ni : bana ihanet etti
  48337. 89-Fecr 17
    kellâ : hayır
  48338. 89-Fecr 17
    bel : bilâkis
  48339. 89-Fecr 17
    lâ tukrimûne : ikram etmiyorsunuz, iyilik ve ihsanda bulunmuyorsunuz
  48340. 89-Fecr 17
    el yetîme : yetim
  48341. 89-Fecr 18
    vetehâddûne : ve birbirinizi teşvik etmiyorsunuz
  48342. 89-Fecr 18
    el miskîni : fakir, yoksul
  48343. 89-Fecr 19
    ve te'kulûne : ve siz yiyorsunuz
  48344. 89-Fecr 19
    et turâse : varis olduğunuz miras
  48345. 89-Fecr 19
    eklen : yeyişle
  48346. 89-Fecr 19
    lemmen : şiddetle, hırsla
  48347. 89-Fecr 20
    ve tuhıbbûne : ve seviyorsunuz
  48348. 89-Fecr 20
    elle : mal
  48349. 89-Fecr 20
    hubben : severek, sevgiyle
  48350. 89-Fecr 20
    cemmen : pekçok, aşırı
  48351. 89-Fecr 21
    kellâ : hayır
  48352. 89-Fecr 21
    dukket (i) : parçalandı, dağıldı
  48353. 89-Fecr 21
    el ardu : arz, yeryüzü
  48354. 89-Fecr 21
    dekken dekken : parça parça, paramparça
  48355. 89-Fecr 22
    vee : ve geldi
  48356. 89-Fecr 22
    rabbu-ke : senin Rabbin
  48357. 89-Fecr 22
    ve el meleku : ve melekler
  48358. 89-Fecr 22
    saffen saffen : saflar halinde, saf saf
  48359. 89-Fecr 23
    vee ... (bi) : ve getirildi
  48360. 89-Fecr 23
    yevme izin : o gün, izin günü
  48361. 89-Fecr 23
    bi cehenneme : cehenneme
  48362. 89-Fecr 23
    yevme izin : o gün, izin günü
  48363. 89-Fecr 23
    yetezekkeru : tezekkür eder, düşünür
  48364. 89-Fecr 23
    el insânu : insan
  48365. 89-Fecr 23
    ve ennâ : ve nasıl olur, ne olur ki
  48366. 89-Fecr 23
    lehu : ona, onun
  48367. 89-Fecr 23
    ez zikrâ : zikir, hatırlama
  48368. 89-Fecr 24
    yekûlu : der
  48369. 89-Fecr 24
    leyte-nî : keşke ben
  48370. 89-Fecr 24
    kaddemtu : takdim ettim
  48371. 89-Fecr 25
    fe : artık
  48372. 89-Fecr 25
    yevme izin : o gün, izin günü
  48373. 89-Fecr 25
    azâbe-hû : onun azabı
  48374. 89-Fecr 25
    ehadun : bir kimse
  48375. 89-Fecr 26
    ve lâ yûsiku : ve bağlamaz
  48376. 89-Fecr 26
    ehadun : kimse
  48377. 89-Fecr 27
    eyyetuhâ : ey
  48378. 89-Fecr 27
    en nefsu : nefs
  48379. 89-Fecr 27
    el mutmainnetu : mutmain olan, tatmin olan
  48380. 89-Fecr 28
    râdıyeten : razı olarak
  48381. 89-Fecr 28
    mardıyyeten : Allah'ın rızasını kazanmış olarak
  48382. 89-Fecr 29
    fe udhulî : artık gir
  48383. 89-Fecr 30
    ve udhulî : ve gir
  48384. 89-Fecr 30
    cennetî : cennetime
  48385. 9-Tevbe 1
    berâetun : bir beraattir, bir uyarı, bir ihtar (saldırmazlığın sona ermesi için)
  48386. 9-Tevbe 1
    ve resûli-hi : ve onun resûlü
  48387. 9-Tevbe 1
    ilâllezîne (ilâ ellezîne) : o kimselere
  48388. 9-Tevbe 1
    âhedtum : ahdleştiğiniz, ahd aldığınız
  48389. 9-Tevbe 1
    min el muşrikîne : müşriklerden
  48390. 9-Tevbe 2
    fe : artık
  48391. 9-Tevbe 2
    fi el ardı : yeryüzünde
  48392. 9-Tevbe 2
    erbeate : dört
  48393. 9-Tevbe 2
    eşhurin : aylar
  48394. 9-Tevbe 2
    va'lemû (ve ı'lemu) : ve biliniz
  48395. 9-Tevbe 2
    enne-kum : siz, ... olduğunuzu
  48396. 9-Tevbe 2
    ve enne allâhe : ve Allah'ın ... olduğunu
  48397. 9-Tevbe 2
    muhzî el kâfirîne : kâfirleri alçaltıcı, hor, hakir yapıcı
  48398. 9-Tevbe 3
    ve ezanun : ve ilândır, açıkça bildirmektir, bir bildiridir
  48399. 9-Tevbe 3
    ve resûli-hi : ve onun resûlü
  48400. 9-Tevbe 3
    ilâ en nâsi : insanlara
  48401. 9-Tevbe 3
    yevme el haccı el ekberi : büyük hac günü
  48402. 9-Tevbe 3
    enne allâhe : muhakkak ki Allah
  48403. 9-Tevbe 3
    berîun : uzaktır, alâkası yoktur
  48404. 9-Tevbe 3
    min el muşrikîne : müşriklerden
  48405. 9-Tevbe 3
    ve resûlu-hu : ve onun resûlü
  48406. 9-Tevbe 3
    fe in : o zaman, artık, bundan sonra eğer
  48407. 9-Tevbe 3
    fe huve : o zaman, artık, bundan sonra o
  48408. 9-Tevbe 3
    lekum : sizin için
  48409. 9-Tevbe 3
    ve in : ve eğer
  48410. 9-Tevbe 3
    tevelleytum : yüz çevirirsiniz
  48411. 9-Tevbe 3
    fa'lemu (fe ı'lemû) : o zaman, artık, bundan sonra, o taktirde biliniz
  48412. 9-Tevbe 3
    enne-kum : sizin, ..... olduğunuzu
  48413. 9-Tevbe 3
    ve beşşiri : vejdele, uyar, ikaz et, haber ver
  48414. 9-Tevbe 3
    ellezîne keferû : kâfir kimseleri, inkâr eden kimseleri
  48415. 9-Tevbe 3
    elîmin : acı, elîm
  48416. 9-Tevbe 4
    ellezîne âhedtum : ahdleştiğiniz kimseler, ahd aldığınız
  48417. 9-Tevbe 4
    min el muşrikîne : müşriklerden
  48418. 9-Tevbe 4
    summe : sonra
  48419. 9-Tevbe 4
    lem yankusû-kum : sizden naksetmez, sizden eksiltmez, size haksızlık etmez
  48420. 9-Tevbe 4
    şey'en : bir şey
  48421. 9-Tevbe 4
    ve lem yuzâhirû : ve yardımlaşmazlar, arka çıkmazlar
  48422. 9-Tevbe 4
    aleykum : size karşı
  48423. 9-Tevbe 4
    ehaden : birisi
  48424. 9-Tevbe 4
    fe etimmû : o taktirde tamamlayın
  48425. 9-Tevbe 4
    ileyhim : onlara
  48426. 9-Tevbe 4
    ahde-hum : onların ahdi
  48427. 9-Tevbe 4
    ilâ muddeti-him : onların müddetine kadar
  48428. 9-Tevbe 4
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  48429. 9-Tevbe 4
    el muttekîne : takva sahipleri
  48430. 9-Tevbe 5
    fe izânseleha (fe izâ inseleha) : artık, sona erdiği, geçtiği zaman
  48431. 9-Tevbe 5
    el eşhuru el hurumu : haram aylar
  48432. 9-Tevbe 5
    faktulû (fe uktulû) : artık öldürün, savaşın
  48433. 9-Tevbe 5
    el muşrikîne : müşrikler
  48434. 9-Tevbe 5
    vecedtumû-hum : onlara rastladınız, buldunuz
  48435. 9-Tevbe 5
    ve huzû-hum : ve onları alın, yakalayın
  48436. 9-Tevbe 5
    vahsurû-hum (ve uhsurû-hum) : ve onları kuşatın, muhasara edin
  48437. 9-Tevbe 5
    vak'udû(ve uk'udû) : ve oturun
  48438. 9-Tevbe 5
    lehum : onların
  48439. 9-Tevbe 5
    kulle marsadin : gözetleme yerlerinin hepsi
  48440. 9-Tevbe 5
    fe in : o zaman, artık, bundan sonra eğer
  48441. 9-Tevbe 5
    ve ekâmû es salâte : ve namazı ikâme ettiler
  48442. 9-Tevbe 5
    ve âtû ez zekâte : ve zekâtı verdiler
  48443. 9-Tevbe 5
    fe hallû : o taktirde serbest bırakın
  48444. 9-Tevbe 5
    sebîle-hum : onların yolu
  48445. 9-Tevbe 5
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  48446. 9-Tevbe 6
    ve in : ve eğer
  48447. 9-Tevbe 6
    ehadun : biri, birisi
  48448. 9-Tevbe 6
    min el muşrikîne : müşriklerden
  48449. 9-Tevbe 6
    istecâre-ke : senden yardım, himaye ister
  48450. 9-Tevbe 6
    fe ecir-hu : o taktirde himaye et, koru
  48451. 9-Tevbe 6
    hattâ yesmea : işitinceye, duyana kadar
  48452. 9-Tevbe 6
    kelâme allâhi : Allah'ın sözü
  48453. 9-Tevbe 6
    summe : sonra
  48454. 9-Tevbe 6
    eblig-hu : onu ulaştır
  48455. 9-Tevbe 6
    me'mene-hu (mâ emene-hu) : onu, emin olduğu yereeye)
  48456. 9-Tevbe 6
    like : işte bu
  48457. 9-Tevbe 6
    bi enne-hum : onların, ..... olması sebebiyle, dolayısıyla
  48458. 9-Tevbe 6
    lâ ya'lemûne : bilmeyen
  48459. 9-Tevbe 7
    keyfe : nasıl
  48460. 9-Tevbe 7
    yekûnu : olur
  48461. 9-Tevbe 7
    li el muşrikîne : müşrikler için
  48462. 9-Tevbe 7
    inde allâhi : Allah'ın yanında
  48463. 9-Tevbe 7
    ve inde resûli-hi : ve onun resûlünün yanında
  48464. 9-Tevbe 7
    illâllezîne (illâ ellezîne) : o kimseler hariç, müstesna
  48465. 9-Tevbe 7
    âhedtum : ahdleştiğiniz, ahd aldığınız
  48466. 9-Tevbe 7
    inde el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram yanında
  48467. 9-Tevbe 7
    festekâmû (feestekâmû) : artık o şeyi (verdikleri ahdlerini) ikâme ederler (ahdlerini tutarlar)
  48468. 9-Tevbe 7
    lekum : size, sizin için
  48469. 9-Tevbe 7
    festekîmû (fe ıstekîmû) : o taktirde siz de ikâme edin (ahdinizi yerine getirin)
  48470. 9-Tevbe 7
    lehum : onlara, onlar için
  48471. 9-Tevbe 7
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  48472. 9-Tevbe 7
    el muttekîne : takva sahiplerini
  48473. 9-Tevbe 8
    keyfe : nasıl
  48474. 9-Tevbe 8
    ve in : ve eğer
  48475. 9-Tevbe 8
    yazherû : kuvvetlenirler, arka çıkarlar
  48476. 9-Tevbe 8
    aleykum : size karşı
  48477. 9-Tevbe 8
    yerkubû : gözetmezler
  48478. 9-Tevbe 8
    illen : yakınlık, akrabalık
  48479. 9-Tevbe 8
    ve lâ : ve yoktur, değildir, olmaz
  48480. 9-Tevbe 8
    zimmeten : bir zimmet, ahdden doğan bir hak
  48481. 9-Tevbe 8
    yurdûne-kum : sizi razı ederler
  48482. 9-Tevbe 8
    bi efvâhi-him : ağızları ile, sözleriyle
  48483. 9-Tevbe 8
    ve te'bâ : ve direnir
  48484. 9-Tevbe 8
    ve ekseru-hum : ve onların çoğu
  48485. 9-Tevbe 8
    fâsikûne : fasıklar
  48486. 9-Tevbe 9
    terev : sattılar
  48487. 9-Tevbe 9
    semenen : bedel
  48488. 9-Tevbe 9
    kalîlen : az
  48489. 9-Tevbe 9
    fe saddû : böylece mani oldular, alıkoydular, men ettiler
  48490. 9-Tevbe 9
    an sebîli-hi : onun yolundan
  48491. 9-Tevbe 9
    inne-hum : muhakkak onlar
  48492. 9-Tevbe 9
    e : kötü, fena
  48493. 9-Tevbe 9
    ya'melûne : yapıyorlar
  48494. 9-Tevbe 10
    yerkubûne : gözetmezler
  48495. 9-Tevbe 10
    illen : bir yakınlık, bir akrabalık veya bir ahd
  48496. 9-Tevbe 10
    ve lâ : ve olmaz
  48497. 9-Tevbe 10
    zimmeten : bir zimmet, ahdden doğan bir hak
  48498. 9-Tevbe 10
    ve ulâike : vete onlar
  48499. 9-Tevbe 10
    el mu'tedûne : hakka tecavüz edenler, haddi aşanlar
  48500. 9-Tevbe 11
    fe : artık, bundan sonra
  48501. 9-Tevbe 11
    ve ekâmus salâte : ve namazı ikâme ettiler
  48502. 9-Tevbe 11
    ve âtuz zekâte : ve zekâtı verdiler
  48503. 9-Tevbe 11
    fe ıhvânu-kum : artık sizin kardeşlerinizdir
  48504. 9-Tevbe 11
    ed dîni : dînde
  48505. 9-Tevbe 11
    ve nufassılu el âyâti : ve âyetleri ayrı ayrı açıklıyoruz
  48506. 9-Tevbe 11
    ya'lemûne : bilirler
  48507. 9-Tevbe 12
    ve in : ve eğer
  48508. 9-Tevbe 12
    nekesû : ihlâl ettiler, bozdular
  48509. 9-Tevbe 12
    eymâne-hum : yeminlerini
  48510. 9-Tevbe 12
    ve taanû : ve ayıpladılar, yerdiler, dil uzattılar
  48511. 9-Tevbe 12
    fe kâtilû : o zaman savaşın, öldürün
  48512. 9-Tevbe 12
    eimmete el kufri : küfrün liderleri, önderleri
  48513. 9-Tevbe 12
    inne-hum : muhakkak onlar, çünkü onlar
  48514. 9-Tevbe 12
    eymâne : yeminleri yoktur
  48515. 9-Tevbe 12
    lehum : onların
  48516. 9-Tevbe 12
    lealle-hum : umulur ki böylece onlar
  48517. 9-Tevbe 12
    yentehûne : vazgeçerler
  48518. 9-Tevbe 13
    e lâ : olmaz mı, öyle değil mi
  48519. 9-Tevbe 13
    tukâtilûne : savaşırsınız
  48520. 9-Tevbe 13
    kavmen : bir kavim
  48521. 9-Tevbe 13
    nekesû : nakseden, ihlâl eden, bozan
  48522. 9-Tevbe 13
    eymâne-hum : yeminlerini
  48523. 9-Tevbe 13
    ve hemmû : ve hamle ettiler, yeltendiler, kalkıştılar
  48524. 9-Tevbe 13
    bi ihrâcir resûli : resûlü çıkarmaya
  48525. 9-Tevbe 13
    ve hum : ve onlar
  48526. 9-Tevbe 13
    bedeû-kum : sizinle (savaşa) başladılar
  48527. 9-Tevbe 13
    evvele merratin : ilk defa
  48528. 9-Tevbe 13
    e tahşevne-hum : onlardan korkuyor musunuz
  48529. 9-Tevbe 13
    fallâhu (fe allâhu) : oysa, halbuki Allah
  48530. 9-Tevbe 13
    ehakku : daha hak sahibidir
  48531. 9-Tevbe 13
    en tahşev-hu : ondan korkulması
  48532. 9-Tevbe 13
    mu'minîne : mü'minler
  48533. 9-Tevbe 14
    bi eydî-kum : sizin ellerinizle
  48534. 9-Tevbe 14
    ve yuhzi-him : ve onları alçaltır
  48535. 9-Tevbe 14
    ve yansur-kum : ve yardım eder size
  48536. 9-Tevbe 14
    aleyhim : onlara karşı
  48537. 9-Tevbe 14
    ve yeşfi : ve şifa verir, ferahlandırır
  48538. 9-Tevbe 14
    sudûre : göğüsler
  48539. 9-Tevbe 14
    mu'minîne : mü'minler
  48540. 9-Tevbe 15
    ve yuzhib : ve giderir
  48541. 9-Tevbe 15
    ve yetûbu allâhu : ve Allah tövbeyi kabul eder
  48542. 9-Tevbe 15
    men yeşâu : dilediği kimse
  48543. 9-Tevbe 15
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  48544. 9-Tevbe 16
    em : yoksa
  48545. 9-Tevbe 16
    en tutrekû : terkedileceğinizi, bırakılacağınızı
  48546. 9-Tevbe 16
    ve lemmâ : ve başka dışında, buna rağmen
  48547. 9-Tevbe 16
    ya'lemi allâhu : Allah bilir
  48548. 9-Tevbe 16
    ellezînehedû : cihad eden kimseler
  48549. 9-Tevbe 16
    ve lem yettehızû : ve ittihaz etmezler (edinmezler)
  48550. 9-Tevbe 16
    veresûli-hî : ve onun resûlünün dışında, onun resûlünden başka
  48551. 9-Tevbe 16
    veel mu'minîne : ve mü'minlerin dışında, mü'minlerden başka
  48552. 9-Tevbe 16
    velîceten : dost, sırdaş
  48553. 9-Tevbe 16
    ve allâhu : ve Allah
  48554. 9-Tevbe 16
    bi mâ ta'melûne : yaptığınız şeylerden
  48555. 9-Tevbe 17
    mâ kâne : olmaz, olmadı
  48556. 9-Tevbe 17
    li el muşrikîne : müşrikler için
  48557. 9-Tevbe 17
    en ya'murû : imar etmeleri
  48558. 9-Tevbe 17
    mesâcide allâhi : Allah'ın mescidleri
  48559. 9-Tevbe 17
    şâhidîne : şahitler
  48560. 9-Tevbe 17
    alâ enfusi-him : kendi nefsleri üzerine, kendilerine
  48561. 9-Tevbe 17
    bi el kufri : küfre, inkâra
  48562. 9-Tevbe 17
    ulâike : işte onlar
  48563. 9-Tevbe 17
    veen nâri : ve ateşin içinde, ateşte
  48564. 9-Tevbe 17
    hâlidûne : ebedî kalacak olanlar
  48565. 9-Tevbe 18
    innemâ : ama, ancak, sadece
  48566. 9-Tevbe 18
    mesâcide allâhi : Allah'ın mescidleri
  48567. 9-Tevbe 18
    men âmene : îmân eden kimse, âmenû olan kimse
  48568. 9-Tevbe 18
    ve el yevmi el âhiri : ve ahir güne (Allah'a hayatta iken ulaşma gününe)
  48569. 9-Tevbe 18
    ve ekâme es salâte : ve namazı ikame etti
  48570. 9-Tevbe 18
    ve âte ez zekâte : ve zekât verdi
  48571. 9-Tevbe 18
    ve lem yahşe : ve korkmaz
  48572. 9-Tevbe 18
    illâ allâhe : Allah'tan başka
  48573. 9-Tevbe 18
    fe asâ : artık, böylece umulur ki
  48574. 9-Tevbe 18
    ulâike : işte onlar
  48575. 9-Tevbe 18
    en yekûnû : onların olması
  48576. 9-Tevbe 18
    min el muhtedîne : hidayete erenlerden
  48577. 9-Tevbe 19
    e cealtum : yaptınız mı, kıldınız mı
  48578. 9-Tevbe 19
    sikâyete el hâcci : hacılara su verdi (suladı)
  48579. 9-Tevbe 19
    imârate el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram'ı mamur etti
  48580. 9-Tevbe 19
    ke men âmene : inanan, âmenû olan kimse gibi
  48581. 9-Tevbe 19
    ve el yevmi el âhıri : ve ahir güne
  48582. 9-Tevbe 19
    vehede : ve cihad eden kimse
  48583. 9-Tevbe 19
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  48584. 9-Tevbe 19
    yestevûne : müsavi, denk olmaz, eşit olmaz
  48585. 9-Tevbe 19
    inde allâhi : Allah'ın katında
  48586. 9-Tevbe 19
    ve allâhu : ve Allah
  48587. 9-Tevbe 19
    yehdî : hidayete erdirmez
  48588. 9-Tevbe 19
    el kavme ez zâlimîne : zalim kavmi
  48589. 9-Tevbe 20
    ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
  48590. 9-Tevbe 20
    vecerû : ve hicret (göç) eden kimseler
  48591. 9-Tevbe 20
    vehedû : ve cihad eden kimseler
  48592. 9-Tevbe 20
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  48593. 9-Tevbe 20
    bi emvâli-him : (onların) malları ile
  48594. 9-Tevbe 20
    ve enfusi-him : ve (onların) nefsleri, canları
  48595. 9-Tevbe 20
    dereceten : dereceler (vardır)
  48596. 9-Tevbe 20
    inde allâhi : Allah'ın yanında, katında
  48597. 9-Tevbe 20
    ve ulâike : vete onlar
  48598. 9-Tevbe 20
    hum el fâizûne : onlar kurtuluşa erenler
  48599. 9-Tevbe 21
    yubeşşiru-hum : onları müjdeler
  48600. 9-Tevbe 21
    bi rahmetin : bir rahmet ile
  48601. 9-Tevbe 21
    ve rıdvân : ve bir rıza
  48602. 9-Tevbe 21
    ve cennâtin : ve cennetler
  48603. 9-Tevbe 21
    lehum : onlar için
  48604. 9-Tevbe 22
    hâlidîne : kalacak olanlardır
  48605. 9-Tevbe 22
    ebeden : ebediyen, ebedî
  48606. 9-Tevbe 22
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  48607. 9-Tevbe 22
    inde-hu : onun katında
  48608. 9-Tevbe 22
    ecrun : bir ecir, ücret, bedel
  48609. 9-Tevbe 23
    eyyuhâ : ey
  48610. 9-Tevbe 23
    ellezîne âmenû : inanan, âmenû olan kimseler
  48611. 9-Tevbe 23
    tettehızû : edinmeyin
  48612. 9-Tevbe 23
    âbâe-kum : babalarınızı
  48613. 9-Tevbe 23
    ve ıhvâne-kum : ve sizin kardeşlerinizi
  48614. 9-Tevbe 23
    evliyâe : dostlar, velîler
  48615. 9-Tevbe 23
    inistehabbû (in istehabbû) el kufre : eğer, şayet küfrü seviyorlarsa
  48616. 9-Tevbe 23
    alâ el îmâni : îmâna karşı
  48617. 9-Tevbe 23
    ve men : ve kim
  48618. 9-Tevbe 23
    yetevelle-hum : onlara döner
  48619. 9-Tevbe 23
    fe ulâike : o zaman, artık, bundan sonra işte onlar
  48620. 9-Tevbe 23
    humu ez zâlimûne : onlar zalimler
  48621. 9-Tevbe 24
    in kâne : eğer oldu ise
  48622. 9-Tevbe 24
    ve ebnâu-kum : ve oğullarınız
  48623. 9-Tevbe 24
    ve ıhvânu-kum : ve kardeşleriniz
  48624. 9-Tevbe 24
    ve ezvâcu-kum : ve eşleriniz
  48625. 9-Tevbe 24
    ve aşîretu-kum : veiretiniz
  48626. 9-Tevbe 24
    ve emvâlun ıktereftumû-hâ : ve kazandığınız, biriktirdiğiniz mallar
  48627. 9-Tevbe 24
    ve ticâratun : ve ticaret
  48628. 9-Tevbe 24
    tahşevne : korkuyorsunuz, korkarsınız
  48629. 9-Tevbe 24
    kesâde-hâ : onun kesata uğraması, satışın durması
  48630. 9-Tevbe 24
    ve mesâkinu : ve meskenler, evler
  48631. 9-Tevbe 24
    terdavne-hâ : ondan razı olduğunuz, hoşunuza giden
  48632. 9-Tevbe 24
    ehabbe : daha sevimli, daha sevgili
  48633. 9-Tevbe 24
    ileykum : size
  48634. 9-Tevbe 24
    ve resûli-hi : ve onun resûlü
  48635. 9-Tevbe 24
    ve cihâdin : ve cihad
  48636. 9-Tevbe 24
    sebîli-hi : onun yolunda
  48637. 9-Tevbe 24
    fe terabbesû : artık bekleyin, gözetleyin
  48638. 9-Tevbe 24
    hattâ ye'tiye allâhu : Allah getirinceye kadar
  48639. 9-Tevbe 24
    bi emri-hi : onun emri, emrini
  48640. 9-Tevbe 24
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  48641. 9-Tevbe 24
    yehdî : hidayete erdirmez
  48642. 9-Tevbe 24
    el kavme el fâsikîne : fasıklar kavmi, topluluğu
  48643. 9-Tevbe 25
    lekad : andolsun ki
  48644. 9-Tevbe 25
    mevâtıne : savaş yerlerinde
  48645. 9-Tevbe 25
    kesîratin : çok
  48646. 9-Tevbe 25
    ve yevme huneynin : ve Huneyn günü
  48647. 9-Tevbe 25
    iz a'cebet-kum : sizin hoşunuza gittiği halde
  48648. 9-Tevbe 25
    kesretu-kum : sizin çokluğunuz
  48649. 9-Tevbe 25
    fe lem tugni : sonra kâfi gelmedi
  48650. 9-Tevbe 25
    şey'en : bir şey (bir fayda)
  48651. 9-Tevbe 25
    ve dâkat aleykum : ve size dar geldi, aciz kaldınız
  48652. 9-Tevbe 25
    el ardu : yeryüzü
  48653. 9-Tevbe 25
    bi mâ rahubet : geniş olmasına rağmen
  48654. 9-Tevbe 25
    summe : sonra
  48655. 9-Tevbe 25
    velleytum : siz dönüp gittiniz, kaçtınız
  48656. 9-Tevbe 25
    mudbirîne : arkalarına dönen kimseler
  48657. 9-Tevbe 26
    summe : sonra
  48658. 9-Tevbe 26
    enzele allâhu : Allah indirdi
  48659. 9-Tevbe 26
    sekînete-hu : (onun) sekîneti
  48660. 9-Tevbe 26
    alâ resûli-hi : onun resûlünün üzerine
  48661. 9-Tevbe 26
    ve alâ el mu'minîne : ve mü'minlerin üzerine
  48662. 9-Tevbe 26
    ve enzele : ve indirdi
  48663. 9-Tevbe 26
    cunûden : bir ordu
  48664. 9-Tevbe 26
    lem terev-hâ : onu göremediğiniz
  48665. 9-Tevbe 26
    ve azzebe : ve azaplandırdı
  48666. 9-Tevbe 26
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
  48667. 9-Tevbe 26
    velike : vete bu
  48668. 9-Tevbe 26
    cezâu el kâfirîne : kâfirlerin cezası
  48669. 9-Tevbe 27
    summe : sonra, daha sonra
  48670. 9-Tevbe 27
    yetûbu allâhu : Allah tövbesini kabul eder
  48671. 9-Tevbe 27
    min ba'di zâlike : bundan sonra
  48672. 9-Tevbe 27
    alâ men yeşâu : dilediği kimseye
  48673. 9-Tevbe 28
    eyyuhâ : ey
  48674. 9-Tevbe 28
    ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  48675. 9-Tevbe 28
    innemâ : sadece
  48676. 9-Tevbe 28
    el muşrikûne : müşrikler
  48677. 9-Tevbe 28
    necesun : bir pisliktir
  48678. 9-Tevbe 28
    fe lâ yakrabû : artık yaklaşmasınlar
  48679. 9-Tevbe 28
    el mescide el harâme : Mescid-i Haram
  48680. 9-Tevbe 28
    ba'de : sonra
  48681. 9-Tevbe 28
    ve in : ve eğer
  48682. 9-Tevbe 28
    ayleten : yoksulluk, fakirlik
  48683. 9-Tevbe 28
    fe sevfe : yoksa, ileride olacak
  48684. 9-Tevbe 28
    in şâe : eğer, şayet dilerse
  48685. 9-Tevbe 28
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  48686. 9-Tevbe 29
    ellezîne lâ yu'minûne : inanmayan kimseler
  48687. 9-Tevbe 29
    ve lâ bi el yevmi el âhiri : ve ahir gününe (inanmayan)
  48688. 9-Tevbe 29
    ve lâ yuharrimûne : ve haram etmezler
  48689. 9-Tevbe 29
    harrame allâhu : Allah'ın haram kıldığı şeyi
  48690. 9-Tevbe 29
    ve resûlu-hu : ve onun resûlü
  48691. 9-Tevbe 29
    veyedînûne : ve dîn edinmezler
  48692. 9-Tevbe 29
    ne el hakkı : hak dîni
  48693. 9-Tevbe 29
    min ellezîne : o kimselerden
  48694. 9-Tevbe 29
    ûtû el kitâbe : kitap verilenler
  48695. 9-Tevbe 29
    hattâ yu'tû el cizyete : cizye (vergi) verene kadar
  48696. 9-Tevbe 29
    an yedin : ellerinden
  48697. 9-Tevbe 29
    ve hum : ve onlar
  48698. 9-Tevbe 29
    sâgirûne : küçük düşenler, alçalmış kimseler, boyun eğenler
  48699. 9-Tevbe 30
    velet el yahûdu : ve yahudiler dediler
  48700. 9-Tevbe 30
    uzeyrun ibnu allâhi : Üzeyir Allah'ın oğlu
  48701. 9-Tevbe 30
    velet en nasârâ : ve nasraniler dediler
  48702. 9-Tevbe 30
    el mesîhu ibnu allâhi : Mesih, Allah'ın oğlu
  48703. 9-Tevbe 30
    like : bu
  48704. 9-Tevbe 30
    bi efvâhi-him : ağızları ile
  48705. 9-Tevbe 30
    yudâhiûne : benzetiyorlar
  48706. 9-Tevbe 30
    kavle : söylediklerini
  48707. 9-Tevbe 30
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
  48708. 9-Tevbe 30
    tele-hum allâhu : Allah onları öldürsün (kahretsin)
  48709. 9-Tevbe 30
    ennâ : nasıl
  48710. 9-Tevbe 30
    yu'fekûne : döndürülüyorlar
  48711. 9-Tevbe 31
    ittehazû : edindiler
  48712. 9-Tevbe 31
    ve ruhbâne-hum : ve onların rahipleri
  48713. 9-Tevbe 31
    erbâben : Rab'ler
  48714. 9-Tevbe 31
    ve el mesîha ibne meryeme : ve Meryem oğlu Mesih'i
  48715. 9-Tevbe 31
    ve mâ umirû : ve emrolunmadılar
  48716. 9-Tevbe 31
    ilâhen : ilâh
  48717. 9-Tevbe 31
    hiden : tek olan, bir olan
  48718. 9-Tevbe 31
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  48719. 9-Tevbe 31
    illâ huve : ondan başka
  48720. 9-Tevbe 31
    subhâne-hu : o noksan sıfatlardan münezzehtir
  48721. 9-Tevbe 31
    yuşrikûne : şirk koşuyorlar
  48722. 9-Tevbe 32
    yurîdûne : istiyorlar
  48723. 9-Tevbe 32
    en yutfîû : söndürmek
  48724. 9-Tevbe 32
    bi efvâhi-him : ağızları ile
  48725. 9-Tevbe 32
    ve ye'ba allâhu : Allah istemez
  48726. 9-Tevbe 32
    en yutimme : tamamlamak
  48727. 9-Tevbe 32
    ve lev : ve ise de
  48728. 9-Tevbe 32
    kerihe el kâfirûne : kâfirler kerih gördüler
  48729. 9-Tevbe 33
    huve ellezî : ki... O'dur
  48730. 9-Tevbe 33
    ersele : gönderdi
  48731. 9-Tevbe 33
    resûle-hu : onun resûlü, kendi resûlü
  48732. 9-Tevbe 33
    bi el hudâ : hidayetle
  48733. 9-Tevbe 33
    ve dîni el hakkı : ve hak dîni
  48734. 9-Tevbe 33
    alâd dîni (alâ ed dîni) : dîne, dîn üzerine
  48735. 9-Tevbe 33
    ve lev : ve ise de
  48736. 9-Tevbe 33
    kerihe el muşrikûne : müşrikler kerih gördü, istemedi
  48737. 9-Tevbe 34
    eyyuhâ : ey
  48738. 9-Tevbe 34
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar
  48739. 9-Tevbe 34
    inne : muhakkak ki
  48740. 9-Tevbe 34
    kesîran : çoğu
  48741. 9-Tevbe 34
    min el ahbâri : yahudi âlimlerden, hahamlardan
  48742. 9-Tevbe 34
    ve er ruhbâni : ve hrıstiyan rahipler
  48743. 9-Tevbe 34
    le ye'kulûne : yerler
  48744. 9-Tevbe 34
    emvâle en nâsi : insanların malları
  48745. 9-Tevbe 34
    bi el bâtıli : bâtıl ile boş yere, haksız olarak
  48746. 9-Tevbe 34
    ve yasuddûne : ve engellerler, alıkoyarlar, mani olurlar
  48747. 9-Tevbe 34
    an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
  48748. 9-Tevbe 34
    ve ellezîne yeknizûne : ve biriktiren, toplayan kimseler
  48749. 9-Tevbe 34
    ez zehebe : altın
  48750. 9-Tevbe 34
    ve elddate : ve gümüş
  48751. 9-Tevbe 34
    ve lâ yunfikûne-hâ : ve onu infâk etmezler
  48752. 9-Tevbe 34
    sebîli allâhi : Allah yolunda
  48753. 9-Tevbe 34
    fe : artık
  48754. 9-Tevbe 34
    beşşir-hum : onları müjdele, haber ver
  48755. 9-Tevbe 34
    bi azâbin elîmin : elîm, acı azap ile
  48756. 9-Tevbe 35
    yevme : gün
  48757. 9-Tevbe 35
    aleyhâ : üzerinde
  48758. 9-Tevbe 35
    fî nâri cehenneme : cehennem ateşi içinde
  48759. 9-Tevbe 35
    fe tukvâ : böylece dağlanır, kızgın demir cilde yapıştırılır
  48760. 9-Tevbe 35
    ve cunûbu-hum : ve onların yanları, böğürleri
  48761. 9-Tevbe 35
    ve zuhûru-hum : ve onların sırtları, arkaları
  48762. 9-Tevbe 35
    keneztum : biriktirdiniz, topladınız
  48763. 9-Tevbe 35
    li enfusi-kum : kendi nefsleriniz için, kendiniz için
  48764. 9-Tevbe 35
    fe zûkû : böylece tadın
  48765. 9-Tevbe 35
    teknizûne : biriktiriyorsunuz
  48766. 9-Tevbe 36
    inne : muhakkak ki
  48767. 9-Tevbe 36
    iddete eş şuhûri : ayların adedi, sayısı
  48768. 9-Tevbe 36
    inde allâhi isnâ aşera : Allah'ın katında on iki
  48769. 9-Tevbe 36
    şehren : ay
  48770. 9-Tevbe 36
    yevme : gün
  48771. 9-Tevbe 36
    halaka es semâvâti : semaları yarattı
  48772. 9-Tevbe 36
    ve el arda : ve arz, yeryüzü
  48773. 9-Tevbe 36
    erbeatun : dört
  48774. 9-Tevbe 36
    like ed dînu el kayyimu : bu kayyum olan dîndir
  48775. 9-Tevbe 36
    fe lâ tazlimû : artık zulmetmeyin
  48776. 9-Tevbe 36
    fî-hinne : onların içinde (o aylarda)
  48777. 9-Tevbe 36
    enfuse-kum : nefslerinize
  48778. 9-Tevbe 36
    ve kâtilû el muşrikîne : ve savaşın müşriklerle
  48779. 9-Tevbe 36
    ffeten : hepsi, topyekûn, topluca
  48780. 9-Tevbe 36
    kemâ : olduğu gibi, nasıl ki
  48781. 9-Tevbe 36
    yukâtilûne-kum : sizinle savaşıyorlar
  48782. 9-Tevbe 36
    ffeten : hepsi, topyekûn, topluca
  48783. 9-Tevbe 36
    va'lemû (ve ı'lemû) : ve bilin ki
  48784. 9-Tevbe 36
    enne allâhe : muhakkak ki Allah
  48785. 9-Tevbe 36
    mea el muttekîne : takva sahipleriyle beraber
  48786. 9-Tevbe 37
    innemâ : ancak, sadece
  48787. 9-Tevbe 37
    en nesîu : unutma, terketme, erteleme
  48788. 9-Tevbe 37
    ziyâdetun : arttırmaktır, ziyade etmektir, artıştır
  48789. 9-Tevbe 37
    el kufri : inkârda, küfürde
  48790. 9-Tevbe 37
    ellezîne keferû : kâfirler, inkâr eden kimseler
  48791. 9-Tevbe 37
    yuhillûne-hu : onu helâl yapıyorlar, sayıyorlar
  48792. 9-Tevbe 37
    âmen : bir yıl
  48793. 9-Tevbe 37
    ve yuharrimûne-hu : ve onu haram kılıyorlar
  48794. 9-Tevbe 37
    âmen : bir yıl
  48795. 9-Tevbe 37
    iddete : adet
  48796. 9-Tevbe 37
    harrame allâhu : Allah'ın haram kıldığı şey
  48797. 9-Tevbe 37
    fe yuhillû : böylece helâl sayıyorlar
  48798. 9-Tevbe 37
    harrame allâhu : Allah'ın haram kıldığı şey
  48799. 9-Tevbe 37
    zuyyine : süslendi, güzelsterildi
  48800. 9-Tevbe 37
    lehum : onlara
  48801. 9-Tevbe 37
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  48802. 9-Tevbe 37
    yehdî : hidayete erdirmez
  48803. 9-Tevbe 37
    el kavme el kâfirîne : kâfir kavmi
  48804. 9-Tevbe 38
    eyyuhâ : ey
  48805. 9-Tevbe 38
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı dileyenler
  48806. 9-Tevbe 38
    lekum : size
  48807. 9-Tevbe 38
    izâ kîle lekum : size denildiği zaman
  48808. 9-Tevbe 38
    sebîli allâhi essâkaltum : Allah'ın yolunda sakil oldunuz, yavaş davrandınız, meylettiniz
  48809. 9-Tevbe 38
    ilâ el ardı : yere
  48810. 9-Tevbe 38
    e radîtum : razı mı oldunuz
  48811. 9-Tevbe 38
    bi el hayâti ed dunyâ : dünya hayatına
  48812. 9-Tevbe 38
    min el âhirati : ahiretten
  48813. 9-Tevbe 38
    fe mâ : artık değil
  48814. 9-Tevbe 38
    metâ el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının metaı, malı, faydası
  48815. 9-Tevbe 38
    el âhirati : ahirette
  48816. 9-Tevbe 39
    tenfirû : sefere (Allah yolunda cihada) çıkarsınız (nefer, asker olursunuz)
  48817. 9-Tevbe 39
    azâben elîmen : elîm (acı) azap
  48818. 9-Tevbe 39
    ve yestebdi el kavmen : ve bir kavimle değiştirecek
  48819. 9-Tevbe 39
    vetedurrû-hu : ve ona zarar veremezsiniz
  48820. 9-Tevbe 39
    şey'en : bir şeyle
  48821. 9-Tevbe 39
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  48822. 9-Tevbe 39
    alâ kulli şey'in : herşeye
  48823. 9-Tevbe 40
    tensurû-hu : ona yardım edersiniz
  48824. 9-Tevbe 40
    fe kad : o zaman olur, olmuştu
  48825. 9-Tevbe 40
    iz ahrace-hu : onu çıkardığı zaman
  48826. 9-Tevbe 40
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler, kâfirler
  48827. 9-Tevbe 40
    niye isneyni : iki (kişi)nin ikincisi
  48828. 9-Tevbe 40
    el gâri : mağarada
  48829. 9-Tevbe 40
    iz yekûlu : demişti
  48830. 9-Tevbe 40
    tahzen : mahzun olma, üzülme
  48831. 9-Tevbe 40
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  48832. 9-Tevbe 40
    mea-nâ : bizimle beraber
  48833. 9-Tevbe 40
    fe enzele allâhu : o zaman Allah indirdi
  48834. 9-Tevbe 40
    sekînete-hu : sekînetini
  48835. 9-Tevbe 40
    aleyhi : onun üzerine
  48836. 9-Tevbe 40
    ve eyyede-hu : ve onu destekledi
  48837. 9-Tevbe 40
    lem terev-hâ : onu görmediniz, göremediniz
  48838. 9-Tevbe 40
    ve ceale : ve kıldı
  48839. 9-Tevbe 40
    kelimete : söz
  48840. 9-Tevbe 40
    ellezîne keferû : inkâr eden kimseler, kâfirler
  48841. 9-Tevbe 40
    es suflâ : sefil, sufli, adi
  48842. 9-Tevbe 40
    ve kelimetu allâhi : ve Allah'ın kelimesi
  48843. 9-Tevbe 40
    hiye el ulyâ : o çok yücedir, en üstün
  48844. 9-Tevbe 41
    hıfâfen : hafif olarak (süvari)
  48845. 9-Tevbe 41
    ve sikâlen : ve ağır olarak (piyade)
  48846. 9-Tevbe 41
    ve câhidû : ve cihad edin
  48847. 9-Tevbe 41
    bi emvâli-kum : mallarınız ile
  48848. 9-Tevbe 41
    ve enfusi-kum : ve nefsleriniz, canlarınız
  48849. 9-Tevbe 41
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  48850. 9-Tevbe 41
    lekum : sizin için
  48851. 9-Tevbe 41
    kuntum ta'lemûne : bilmiş olursunuz
  48852. 9-Tevbe 42
    levne : eğer olsaydı
  48853. 9-Tevbe 42
    karîben : yakın bir zamanda
  48854. 9-Tevbe 42
    ve seferen : ve bir sefer
  48855. 9-Tevbe 42
    kâsıden : kolay, rahat
  48856. 9-Tevbe 42
    le ittebeû-ke : elbette, mutlaka sana tâbî olurlardı
  48857. 9-Tevbe 42
    ve lâkin : lâkin, fakat
  48858. 9-Tevbe 42
    beudet : uzak geldi
  48859. 9-Tevbe 42
    aleyhim : onlara
  48860. 9-Tevbe 42
    eş şukkatu : meşakkatli, yorucu
  48861. 9-Tevbe 42
    ve se-yahlifûne : ve yemin edecekler
  48862. 9-Tevbe 42
    lev isteta'nâ : şâyet güç yetirseydik
  48863. 9-Tevbe 42
    le harac-nâ : elbette biz çıkardık
  48864. 9-Tevbe 42
    mea-kum : sizinle beraber
  48865. 9-Tevbe 42
    yuhlikûne : helâk ediyorlar
  48866. 9-Tevbe 42
    enfuse-hum : nefslerini, kendilerini
  48867. 9-Tevbe 42
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  48868. 9-Tevbe 42
    ya'lemu : bilir, biliyor
  48869. 9-Tevbe 42
    inne-hum : muhakkak ki onlar
  48870. 9-Tevbe 42
    le kâzibûne : gerçekten yalancılar
  48871. 9-Tevbe 43
    anke : seni
  48872. 9-Tevbe 43
    lime : niye, neden
  48873. 9-Tevbe 43
    ezinte : izin verdin
  48874. 9-Tevbe 43
    lehum : onlara
  48875. 9-Tevbe 43
    hattâ yetebeyyene leke : sana belli oluncaya kadar
  48876. 9-Tevbe 43
    ellezîne sadakû : sadık olan kimseler, sadık olanlar
  48877. 9-Tevbe 43
    ve ta'leme el kâzibîne : ve yalancıları (bilirsin) öğrenirsin
  48878. 9-Tevbe 44
    yeste'zinu-ke : senden izin istemezler
  48879. 9-Tevbe 44
    ellezîne yu'minûne : îmân eden kimseler
  48880. 9-Tevbe 44
    ve el yevmi el âhiri : ve ahir güne, sonraki günelmeden evvel Allah'a ulaşma gününe)
  48881. 9-Tevbe 44
    en yucâhidû : cihad etmeleri
  48882. 9-Tevbe 44
    bi emvâli-him : malları ile
  48883. 9-Tevbe 44
    ve enfusi-him : ve nefsleri, canları
  48884. 9-Tevbe 44
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  48885. 9-Tevbe 44
    bi el muttakîne : takva sahiplerini
  48886. 9-Tevbe 45
    innemâ : ancak, sadece, yalnız
  48887. 9-Tevbe 45
    yeste'zinuke : senden izin ister
  48888. 9-Tevbe 45
    ellezîne lâ yu'minûne : inanmayan kimseler, inanmayanlar
  48889. 9-Tevbe 45
    ve el yevmi el âhiri : ve ahir güne
  48890. 9-Tevbe 45
    vertâbet (ve irtâbet) : ve şüpheye düştü
  48891. 9-Tevbe 45
    fe hum : o zaman, artık onlar
  48892. 9-Tevbe 45
    yeteraddedûne : tereddüt ederler, bocalarlar
  48893. 9-Tevbe 46
    ve lev : ve eğer
  48894. 9-Tevbe 46
    erâdû el hurûce : çıkmak istediler
  48895. 9-Tevbe 46
    le eaddû : elbette hazırlık yaptılar
  48896. 9-Tevbe 46
    lehu : ona, onun için (savaş için)
  48897. 9-Tevbe 46
    uddeten : bir hazırlık
  48898. 9-Tevbe 46
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  48899. 9-Tevbe 46
    kerihe allâhu : Allah kerih gördü
  48900. 9-Tevbe 46
    inbiâse-hum : onların tutumu, davranışları
  48901. 9-Tevbe 46
    fe sebbeta-hum : böylece onları alıkoydu
  48902. 9-Tevbe 46
    ve kîlak'udû (kîle uk'udû) : ve 'oturun, (orada) kalın' denildi
  48903. 9-Tevbe 46
    mea el kâidîne : geri kalanlarla birlikte
  48904. 9-Tevbe 47
    lev haracû : eğer çıksalardı
  48905. 9-Tevbe 47
    habâlen : fenalık, kötülük, bozukluk
  48906. 9-Tevbe 47
    ve le evdaû : ve mutlaka koşarlar, gayretsterirler
  48907. 9-Tevbe 47
    hılâlekum : sizin aranızda
  48908. 9-Tevbe 47
    yebgûne-kumul fitnete : içinizde fitne çıkmasını isterler
  48909. 9-Tevbe 47
    ve fîkum : ve sizin içinizde, aranızda
  48910. 9-Tevbe 47
    semmâûne : dinleyenler
  48911. 9-Tevbe 47
    lehum : onları
  48912. 9-Tevbe 47
    biz zâlimîne : zalimleri
  48913. 9-Tevbe 48
    lekad : andolsun
  48914. 9-Tevbe 48
    ibtegû eltnete : fitne çıkarmak istediler
  48915. 9-Tevbe 48
    ve kallebû : ve çevirdiler
  48916. 9-Tevbe 48
    leke : sana
  48917. 9-Tevbe 48
    el umûre : işler
  48918. 9-Tevbe 48
    e el hakku : hak geldi
  48919. 9-Tevbe 48
    ve zahere : ve ortaya çıktı, belli oldu, açığa çıktı
  48920. 9-Tevbe 48
    emru allâhi : Allah'ın emri
  48921. 9-Tevbe 48
    ve hum : ve onlar
  48922. 9-Tevbe 48
    kârihûne : kerihren, istemeyen kimseler
  48923. 9-Tevbe 49
    ve min-hum : ve onlardan
  48924. 9-Tevbe 49
    men : kim, bir kimse
  48925. 9-Tevbe 49
    yekûlu'zen lî (yekûlu ezen lî) : “bana izin ver” der
  48926. 9-Tevbe 49
    veteftin-nî : ve beni fitneye düşürme
  48927. 9-Tevbe 49
    e lâ : değil mi
  48928. 9-Tevbe 49
    el fitneti : fitneninine, fitneye
  48929. 9-Tevbe 49
    sekatû : düştüler
  48930. 9-Tevbe 49
    ve inne : ve muhakkak ki
  48931. 9-Tevbe 49
    cehenneme : cehennem
  48932. 9-Tevbe 49
    le muhîtatun : mutlaka ihata edici, kuşatıcı
  48933. 9-Tevbe 49
    bi el kâfîrîne : kâfirleri, inkâr edenleri
  48934. 9-Tevbe 50
    in tusıb-ke : eğer sana isabet ederse
  48935. 9-Tevbe 50
    hasenetun : bir iyilik, bir hasene, bir hayır
  48936. 9-Tevbe 50
    tesu'-hum : onları üzer
  48937. 9-Tevbe 50
    ve in tusıb-ke : ve eğer sana isabet ederse
  48938. 9-Tevbe 50
    musîbetun : bir musîbet
  48939. 9-Tevbe 50
    yekûlû : derler
  48940. 9-Tevbe 50
    kad ehaz-nâ : biz almıştık
  48941. 9-Tevbe 50
    emre-nâ : işimiz (tedbirimiz)
  48942. 9-Tevbe 50
    ve yetevellev : ve dönüp giderler
  48943. 9-Tevbe 50
    ve hum : ve onlar
  48944. 9-Tevbe 50
    ferihûne : ferahlarlar, sevinirler
  48945. 9-Tevbe 51
    len : asla olmaz
  48946. 9-Tevbe 51
    yusîbe-nâ : bize isabet eder
  48947. 9-Tevbe 51
    ketebe allâhu : Allah'ın yazdığı şey
  48948. 9-Tevbe 51
    lenâ : bizim için, bize
  48949. 9-Tevbe 51
    huve : O
  48950. 9-Tevbe 51
    mevlâ-nâ : bizim Mevlâ'mız
  48951. 9-Tevbe 51
    ve alâ allâhi : ve Allah'a
  48952. 9-Tevbe 51
    fe li yetevekkeli : artık tevekkül etsinler (güvensinler)
  48953. 9-Tevbe 51
    el mu'minûne : mü'minler
  48954. 9-Tevbe 52
    hel terabbesûne : bekliyor musunuz, ... mı bekliyorsunuz
  48955. 9-Tevbe 52
    ıhdâ el husneyeyni : iki güzellikten birisi
  48956. 9-Tevbe 52
    ve nahnu : ve biz
  48957. 9-Tevbe 52
    neterabbesu : bekliyoruz
  48958. 9-Tevbe 52
    en yusîbe-kum allâhu : Allah'ın size isabet ettirmesi
  48959. 9-Tevbe 52
    ev : veya
  48960. 9-Tevbe 52
    bi eydî-nâ : bizim elimizle
  48961. 9-Tevbe 52
    fe terabbasû : artık bekleyin
  48962. 9-Tevbe 52
    mea-kum : sizlerle birlikte
  48963. 9-Tevbe 52
    muterabbisûne : bekleyenler
  48964. 9-Tevbe 53
    enfikû : infâk edin, verin
  48965. 9-Tevbe 53
    ev : veya
  48966. 9-Tevbe 53
    kerhen : kerihrerek, istemeyerek
  48967. 9-Tevbe 53
    len yutekabbele : asla kabul edilmez
  48968. 9-Tevbe 53
    inne-kum : muhakkak ki siz
  48969. 9-Tevbe 53
    kavmen fâsikîne : fasık bir kavim, topluluk
  48970. 9-Tevbe 54
    ve mâ : ve şey
  48971. 9-Tevbe 54
    menea-hum : onları men eden
  48972. 9-Tevbe 54
    en tukbele : kabul edilmesi
  48973. 9-Tevbe 54
    nefekâtu-hum : onların infâkleri
  48974. 9-Tevbe 54
    enne-hum : onların olmaları sebebiyle, çünkü onlar
  48975. 9-Tevbe 54
    keferû : inkâr ettiler
  48976. 9-Tevbe 54
    ve bi resûli-hi : ve onun resûlünü
  48977. 9-Tevbe 54
    veye'tûne es salâte : ve namaza gelmezler
  48978. 9-Tevbe 54
    ve hum : onlar
  48979. 9-Tevbe 54
    ve lâ yunfikûne : ve infâk etmezler
  48980. 9-Tevbe 54
    ve hum : ve onlar
  48981. 9-Tevbe 54
    kârihûne : kerihrenler, hoşlanmayanlar, istemeyenler
  48982. 9-Tevbe 55
    fe lâ tu'cib-ke : artık senin hoşuna gitmesin, imrendirmesin
  48983. 9-Tevbe 55
    emvâlu-hum : onların malları
  48984. 9-Tevbe 55
    veevlâdu-hum : ve onların evlâtları ... olmasın
  48985. 9-Tevbe 55
    innemâ : ancak, sadece, yalnız
  48986. 9-Tevbe 55
    li yuazzibe-hum : onları azaplandırmayı
  48987. 9-Tevbe 55
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  48988. 9-Tevbe 55
    ve tezheka : ve çıkar
  48989. 9-Tevbe 55
    enfusu-hum : onların nefsleri, canları
  48990. 9-Tevbe 55
    ve hum : ve onlar
  48991. 9-Tevbe 55
    kâfirûne : kâfirler
  48992. 9-Tevbe 56
    ve yahlifûne : ve yemin ederler
  48993. 9-Tevbe 56
    inne-hum : onların, ...olduğuna, muhakkak ki onlar
  48994. 9-Tevbe 56
    le min-kum : mutlaka sizden
  48995. 9-Tevbe 56
    ve mâ : ve değil
  48996. 9-Tevbe 56
    vekinne-hum : ve lâkin, fakat onlar
  48997. 9-Tevbe 56
    yefrakûne : korkuyorlar, korkarlar
  48998. 9-Tevbe 57
    lev : eğer
  48999. 9-Tevbe 57
    yecidûne : bulurlar
  49000. 9-Tevbe 57
    melceen : bir sığınak, sığınacak bir yer
  49001. 9-Tevbe 57
    ev : veya
  49002. 9-Tevbe 57
    ev : veya
  49003. 9-Tevbe 57
    muddehalen : dahil olunan, girilen yer
  49004. 9-Tevbe 57
    le vellev : mutlaka yönelirler
  49005. 9-Tevbe 57
    ileyhi : ona
  49006. 9-Tevbe 57
    ve hum : ve onlar
  49007. 9-Tevbe 57
    yecmehûne : çok süratli koşarlar, kaçarlar
  49008. 9-Tevbe 58
    ve min-hum : ve onlardan
  49009. 9-Tevbe 58
    men : kim, kimseler
  49010. 9-Tevbe 58
    yelmizu-ke : seni ayıplar
  49011. 9-Tevbe 58
    es sadakâti : ganimetler, sadakalar hakkında, konusunda
  49012. 9-Tevbe 58
    fe in : o zaman, öyleki eğer
  49013. 9-Tevbe 58
    ve in : ve eğer, ise
  49014. 9-Tevbe 58
    lem yu'tav : verilmez
  49015. 9-Tevbe 58
    yeshatûne : öfkelenirler, kızarlar
  49016. 9-Tevbe 59
    ve lev : ve eğer
  49017. 9-Tevbe 59
    enne-hum : gerçekten onlar
  49018. 9-Tevbe 59
    ve resûlu-hu : ve onun resûlünün
  49019. 9-Tevbe 59
    ve kâlû : ve dediler
  49020. 9-Tevbe 59
    se yu'ti-nâ allâhu : Allah bize verecek
  49021. 9-Tevbe 59
    ve resûlu-hu : ve onun resûlü
  49022. 9-Tevbe 59
    râgıbûne : rağbet edenler
  49023. 9-Tevbe 60
    innemâ es sadakâtu : muhakkak ki sadakalar
  49024. 9-Tevbe 60
    li el fukarâi : fakirler için
  49025. 9-Tevbe 60
    ve el mesâkîni : ve miskinler, yoksullar
  49026. 9-Tevbe 60
    ve el âmilîne : ve amel edenler, memur olanlar
  49027. 9-Tevbe 60
    aleyhâ : onların üzerine, onlarla ilgili
  49028. 9-Tevbe 60
    ve el muellefeti : ve (İslâm'a) ısındırılan, meylettirilen
  49029. 9-Tevbe 60
    veer rikâbi : veleler konusunda
  49030. 9-Tevbe 60
    ve el gârimîne : ve borçlular
  49031. 9-Tevbe 60
    vesebîli allâhi : ve Allah'ın yolunda
  49032. 9-Tevbe 60
    vebni es sebîli : ve yolcu(lar)
  49033. 9-Tevbe 60
    farîdaten : bir farz olarak
  49034. 9-Tevbe 60
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  49035. 9-Tevbe 61
    ve min hum : ve onlardan
  49036. 9-Tevbe 61
    ellezîne yu'zûne : eza, eziyet eden kimseler
  49037. 9-Tevbe 61
    en nebiyye : nebî, peygamber
  49038. 9-Tevbe 61
    ve yekûlûne : ve derler
  49039. 9-Tevbe 61
    huve : o
  49040. 9-Tevbe 61
    lekum : sizin için
  49041. 9-Tevbe 61
    ve yu'minu : ve inanır
  49042. 9-Tevbe 61
    li el mu'minîne : mü'minlere
  49043. 9-Tevbe 61
    ve rahmetun : ve bir rahmettir
  49044. 9-Tevbe 61
    li ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler için
  49045. 9-Tevbe 61
    ve ellezîne yu'zûne : ve eziyet eden kimseler
  49046. 9-Tevbe 61
    resûle allâhi : Allah'ın resûlü
  49047. 9-Tevbe 61
    lehum : onlar için
  49048. 9-Tevbe 61
    azâbun elîmun : elîm (acı) bir azap
  49049. 9-Tevbe 62
    yahlifûne : yemin ederler
  49050. 9-Tevbe 62
    lekum : sizin için
  49051. 9-Tevbe 62
    ve allâhu : ve Allah
  49052. 9-Tevbe 62
    ve resûlu-hû : ve onun resûlü
  49053. 9-Tevbe 62
    ehakku : daha çok hak sahibi
  49054. 9-Tevbe 62
    en yurdû-hu : o razı edilmeye
  49055. 9-Tevbe 62
    mu'minîne : mü'minler
  49056. 9-Tevbe 63
    e lem ya'lemû : bilmiyorlar mı
  49057. 9-Tevbe 63
    enne-hu : onun ... olduğunu
  49058. 9-Tevbe 63
    men : kim, kişi
  49059. 9-Tevbe 63
    yuhâdidi allâhe : Allah'a muhalefet ve niza ederse, haddi aşarsa
  49060. 9-Tevbe 63
    ve resûle-hu : ve onun resûlüne
  49061. 9-Tevbe 63
    fe : o zaman, o taktirde, artık
  49062. 9-Tevbe 63
    enne : mutlaka ... olduğunu
  49063. 9-Tevbe 63
    lehu : ona, onun için vardır
  49064. 9-Tevbe 63
    re cehenneme : cehennem ateşi
  49065. 9-Tevbe 63
    liden : ebediyyen kalacak olan
  49066. 9-Tevbe 63
    like el hızyu el azîmu : işte bu en büyük rüsvalık, rezilliktir
  49067. 9-Tevbe 64
    yahzeru el munâfikûne : münafıklar korkuyorlar, çekiniyorlar
  49068. 9-Tevbe 64
    en tunezzele : indirilmesinden
  49069. 9-Tevbe 64
    aleyhim : onlara
  49070. 9-Tevbe 64
    retun : bir sure
  49071. 9-Tevbe 64
    tunebbiu-hum : onlara haber verir
  49072. 9-Tevbe 64
    kul istehziû : de ki alay edin
  49073. 9-Tevbe 64
    inne allâhe : muhakkak Allah
  49074. 9-Tevbe 64
    tahzerûne : çekindiğiniz şey
  49075. 9-Tevbe 65
    ve le in : ve eğer mutlaka
  49076. 9-Tevbe 65
    seelte-hum : onlara sordun
  49077. 9-Tevbe 65
    le yekûlunne : mutlaka derler
  49078. 9-Tevbe 65
    innemâ : sadece, ancak, yalnız
  49079. 9-Tevbe 65
    ve nel'abu : ve eğleniyoruz
  49080. 9-Tevbe 65
    e bi allâhi : Allah ile mi
  49081. 9-Tevbe 65
    ve âyâti-hi : ve onun âyetleri
  49082. 9-Tevbe 65
    ve resûli-hi : ve onun resûlü
  49083. 9-Tevbe 65
    testehziûne : alay ediyorsunuz
  49084. 9-Tevbe 66
    lâ ta'tezirû : özür beyan etmeyin
  49085. 9-Tevbe 66
    kefer-tum : siz inkâr ettiniz
  49086. 9-Tevbe 66
    ba'de : sonra
  49087. 9-Tevbe 66
    ifetin : bir taife, bir topluluk, bir kavim
  49088. 9-Tevbe 66
    ifeten : bir taife, bir topluluk, bir kavim
  49089. 9-Tevbe 66
    bi enne-hum : onların ... olmaları sebebiyle, olmalarından dolayı
  49090. 9-Tevbe 66
    kânû mucrimîne : suçlu, günahkâr oldular
  49091. 9-Tevbe 67
    el munâfikûne : münafık erkekler
  49092. 9-Tevbe 67
    ve el munâfikâtu : ve münafık kadınlar
  49093. 9-Tevbe 67
    ye'murûne : emrederler
  49094. 9-Tevbe 67
    bi el munkeri : inkarı, kötülüğü
  49095. 9-Tevbe 67
    ve yenhevne : ve nehyederler, yasaklarlar
  49096. 9-Tevbe 67
    an el ma'rûfi : iyilikten, irfandan
  49097. 9-Tevbe 67
    ve yakbidûne : ve sıkarlar, sımsıkı tutarlar, cimrilik ederler
  49098. 9-Tevbe 67
    eydiye-hum : onların elleri, ellerini
  49099. 9-Tevbe 67
    nesû allâhe : Allah'ı unuttular
  49100. 9-Tevbe 67
    fe nesiye-hum : böylece (o da) onları unuttu
  49101. 9-Tevbe 67
    inne el munâfıkîne : muhakkak münafıklar
  49102. 9-Tevbe 67
    hum el fâsikûne : onlar fasıklardır
  49103. 9-Tevbe 68
    el munâfikîne : münafık erkekler
  49104. 9-Tevbe 68
    ve el munâfikâti : ve münafık kadınlar
  49105. 9-Tevbe 68
    ve el kuffâre : vefirler
  49106. 9-Tevbe 68
    re cehenneme : cehennem ateşi
  49107. 9-Tevbe 68
    hâlidîne : ebedî kalacak olanlar
  49108. 9-Tevbe 68
    hiye : o (cehennem)
  49109. 9-Tevbe 68
    ve leane-hum allâhu : ve Allah onları lânetledi, onlara lanet etti
  49110. 9-Tevbe 68
    ve lehum : ve onlar için (vardır)
  49111. 9-Tevbe 69
    ke ellezîne : o kimseler gibi
  49112. 9-Tevbe 69
    kânû eşedde : daha şiddetli, kuvvetli idiler
  49113. 9-Tevbe 69
    kuvveten : kuvvet olarak
  49114. 9-Tevbe 69
    ve eksere : ve daha fazla, daha çok
  49115. 9-Tevbe 69
    emvâlen : mal olarak
  49116. 9-Tevbe 69
    ve evlâden : ve evlât olarak
  49117. 9-Tevbe 69
    fe istemteû : böylece metalandılar, faydalandılar
  49118. 9-Tevbe 69
    fe istemta'tum : siz de metalandınız, faydalandınız
  49119. 9-Tevbe 69
    kemâ estemtea : faydalandıkları gibi
  49120. 9-Tevbe 69
    ellezîne min kabli-kum : sizden önceki kimseler gibi
  49121. 9-Tevbe 69
    ve hudtum : ve daldınız (dünya metaına, dünya malına)
  49122. 9-Tevbe 69
    ke ellezî hâdû : dalan kimse gibi
  49123. 9-Tevbe 69
    ulâike : işte onlar
  49124. 9-Tevbe 69
    ed dunyâ : dünyada
  49125. 9-Tevbe 69
    ve el âhirati : ve ahiret
  49126. 9-Tevbe 69
    ve ulâike : vete onlar
  49127. 9-Tevbe 69
    hum el hâsirûne : onlar hüsrana düşenlerdir, uğrayanlardır
  49128. 9-Tevbe 70
    e lem ye'ti-him : onlara gelmedi mi
  49129. 9-Tevbe 70
    nebeu : haber
  49130. 9-Tevbe 70
    ellezîne min kabli-him : onlardan önceki kimselerin
  49131. 9-Tevbe 70
    ve âdin : ve Ad (kavmi)
  49132. 9-Tevbe 70
    ve semûde : ve Semud (kavmi)
  49133. 9-Tevbe 70
    ve kavmi ibrâhîme : ve İbrâhîm kavmi
  49134. 9-Tevbe 70
    ve ashâbi medyene : ve Medyen halkı
  49135. 9-Tevbe 70
    ve el mu'tefikâti \n(efeke) : ve çevrilmiş olanlar (altı üstüne çevrilen şehirler) \n: (çevirdi)
  49136. 9-Tevbe 70
    etet-hum : onlara getirdi
  49137. 9-Tevbe 70
    bi el beyyinati : delilleri (beyyineleri)
  49138. 9-Tevbe 70
    fe mâ kâne allâhu : o zaman, öyleyse ... Allah olmadı
  49139. 9-Tevbe 70
    li yazlime-hum : onlara zulmediyor
  49140. 9-Tevbe 70
    ve lâkin : ve lâkin, fakat
  49141. 9-Tevbe 70
    enfuse-hum : onlar nefslerine, kendilerine
  49142. 9-Tevbe 70
    yazlimûne : zulmediyorlar
  49143. 9-Tevbe 71
    ve el mu'minûne : ve mü'min erkekler
  49144. 9-Tevbe 71
    ve el mu'minâtu : ve mü'min kadınlar
  49145. 9-Tevbe 71
    evlîyâu : velîler, dostlar
  49146. 9-Tevbe 71
    ye'murûne : emrederler
  49147. 9-Tevbe 71
    bi el ma'rûfi : ma'ruf ile, iyilik ile
  49148. 9-Tevbe 71
    ve yenhevne : ve nehyederler, yasaklarlar
  49149. 9-Tevbe 71
    an el munkeri : kötülükten
  49150. 9-Tevbe 71
    ve yukîmûne es salâte : ve namazı ikâme ederler
  49151. 9-Tevbe 71
    ve yu'tûne ez zekâte : ve zekâtı verirler
  49152. 9-Tevbe 71
    ve yutîûne allâhe : ve Allah'a itaat ederler
  49153. 9-Tevbe 71
    ve resûle-hu : ve onun resûlü
  49154. 9-Tevbe 71
    ulâike : işte onlar
  49155. 9-Tevbe 71
    se yerhamu-hum allâhu : Allah onlara rahmet edecek
  49156. 9-Tevbe 71
    inne allâhe : muhakkak Allah
  49157. 9-Tevbe 72
    el mu'minîne : mü'min erkekler
  49158. 9-Tevbe 72
    ve el mu'minâti : ve mü'min kadınlar
  49159. 9-Tevbe 72
    cennâtin : cennetler
  49160. 9-Tevbe 72
    tecrî : akar
  49161. 9-Tevbe 72
    el enhâru : nehirler
  49162. 9-Tevbe 72
    hâlidîne : ebedî, devamlı (kalanlar)
  49163. 9-Tevbe 72
    ve mesâkine : ve meskenler, evler
  49164. 9-Tevbe 72
    tayyibeten : helâl, güzel, temiz
  49165. 9-Tevbe 72
    cennâti adnin : adn cennetleriinde
  49166. 9-Tevbe 72
    ve rıdvânun : ve bir rıza
  49167. 9-Tevbe 72
    ekberu : en büyüktür (kebir = büyük)
  49168. 9-Tevbe 72
    like : işte
  49169. 9-Tevbe 72
    huve el fevzu el azîmu : o en büyük kurtuluştur
  49170. 9-Tevbe 73
    eyyuhâ en nebiyyu : ey peygamber
  49171. 9-Tevbe 73
    câhidi el kuffâre : kâfirlerle cihad et
  49172. 9-Tevbe 73
    ve el munâfikîne : ve münafıklarla
  49173. 9-Tevbe 73
    vagluz (ve iglız) : ve katı, sert davran (galiz ol)
  49174. 9-Tevbe 73
    aleyhim : onlara
  49175. 9-Tevbe 73
    ve me'vâ-hum : ve onların barındıkları yer, sığınacakları yer
  49176. 9-Tevbe 73
    cehennemu : cehennem
  49177. 9-Tevbe 73
    ve bi'se : ne kötü
  49178. 9-Tevbe 73
    el masîru : dönüş yeri, gidilen yer, varış yeri
  49179. 9-Tevbe 74
    yahlifûne : yemin ediyorlar
  49180. 9-Tevbe 74
    ve lekad : ve andolsun ki
  49181. 9-Tevbe 74
    kelimete el kufri : küfür kelimesini (sözünü)
  49182. 9-Tevbe 74
    ve keferû : ve inkâr ettiler, kâfir oldular
  49183. 9-Tevbe 74
    ba'de islâmi-him : İslâmlıklarından, İslâm olmalarından sonra
  49184. 9-Tevbe 74
    ve hemmû : ve yapmak istediler, kalkıştılar, hamle yaptılar
  49185. 9-Tevbe 74
    lem yenâlû : muvaffak olamadılar, nail olamadılar
  49186. 9-Tevbe 74
    venekamû : ve çekemedikleri şey, intikam almak istedikleri şey
  49187. 9-Tevbe 74
    en agnâ-hum allâhu \n(gâni) : Allah'ın onları zenginleştirmesi \n: (zengin)
  49188. 9-Tevbe 74
    ve resûlu-hu : ve onun resûlü
  49189. 9-Tevbe 74
    fe in : o zaman, artık eğer
  49190. 9-Tevbe 74
    yetûbû : tövbe ederlerse
  49191. 9-Tevbe 74
    yeku hayran : hayırlı olur
  49192. 9-Tevbe 74
    lehum : onlar için
  49193. 9-Tevbe 74
    ve in : ve eğer
  49194. 9-Tevbe 74
    yetevellev : dönerler
  49195. 9-Tevbe 74
    azâben elîmen : elîm (acı) azap
  49196. 9-Tevbe 74
    ed dunyâ : dünyada
  49197. 9-Tevbe 74
    ve el âhirati : ve ahiret
  49198. 9-Tevbe 74
    velehum : onların yoktur
  49199. 9-Tevbe 74
    el ardı : yeryüzünde
  49200. 9-Tevbe 74
    min veliyyin : bir dost (dostlardan bir dost)
  49201. 9-Tevbe 74
    ve lâ nasîrin : ve bir yardımcı yoktur
  49202. 9-Tevbe 75
    ve min-hum : ve onlardan
  49203. 9-Tevbe 75
    men âhede allâhe : Allah'a ahd veren kimse
  49204. 9-Tevbe 75
    le in : eğer, ise
  49205. 9-Tevbe 75
    le nessaddeka enne : elbette, mutlaka sadaka veririz
  49206. 9-Tevbe 75
    ve le nekûne enne : ve elbette mutlaka oluruz
  49207. 9-Tevbe 75
    min es sâlihîne : salihlerden
  49208. 9-Tevbe 76
    fe : bundan sonra, böylece
  49209. 9-Tevbe 76
    lemmâ : olunca, olduğu zaman
  49210. 9-Tevbe 76
    ve tevellev : ve döndüler (ahdlerinden)
  49211. 9-Tevbe 76
    ve hum : ve onlar
  49212. 9-Tevbe 76
    mu'ridûne : yüz çeviren kimseler oldular
  49213. 9-Tevbe 77
    fe : böylece, artık
  49214. 9-Tevbe 77
    a'kabe-hum : onların akıbeti, işlerinin sonucu, yaptıklarının sonucu
  49215. 9-Tevbe 77
    ilâ yevmi : güne kadar
  49216. 9-Tevbe 77
    yelkavne-hu : onunla karşılaşacaklar
  49217. 9-Tevbe 77
    ahlefu allâhe : Allah'a muhalefet ettiler, yerine getirmediler
  49218. 9-Tevbe 77
    ve bi mâ : ve sebebiyle
  49219. 9-Tevbe 77
    kânû yekzibûne : yalan söylemiş oldular, yalanladılar
  49220. 9-Tevbe 78
    e lem ya'lemû : bilmiyorlar mı
  49221. 9-Tevbe 78
    enne allâhe : Allah'ın ... olduğunu
  49222. 9-Tevbe 78
    ya'lemu : biliyor
  49223. 9-Tevbe 78
    rre-hum : onların sırlarını
  49224. 9-Tevbe 78
    ve necvâ-hum : ve onların fısıldaşmalarını
  49225. 9-Tevbe 78
    ve enne allâhe : ve muhakkak ki Allah
  49226. 9-Tevbe 78
    allâmu el guyûbi : gayb bilgilerini, gaybte olanları çok iyi bilen
  49227. 9-Tevbe 79
    ellezîne : o kimseler, onlar
  49228. 9-Tevbe 79
    yelmizûne : ayıplıyorlar, küçük görüyorlar
  49229. 9-Tevbe 79
    el muttavvıîne : zengin olanlar (zekâttan fazla olarak gönüllü teberruda bulunan kişiler)
  49230. 9-Tevbe 79
    min el mu'minîne : mü'minlerden
  49231. 9-Tevbe 79
    es sadakâti : sadakalar konusunda
  49232. 9-Tevbe 79
    ve ellezîneyecidûne : ve bulamayan kimseler
  49233. 9-Tevbe 79
    illâ cuhde-hum : cehdlerinden, emek ve çabalarından, gayretlerinden başka
  49234. 9-Tevbe 79
    fe yesharûne : böylece alay ediyorlar
  49235. 9-Tevbe 79
    sehire allâhu : Allah alay etti
  49236. 9-Tevbe 79
    ve lehum : ve onlar için, onlara vardır
  49237. 9-Tevbe 79
    azâbun elîmun : elîm (acı) azap
  49238. 9-Tevbe 80
    lehum : onlar için
  49239. 9-Tevbe 80
    ev : veya
  49240. 9-Tevbe 80
    testagfir : mağfiret dileme
  49241. 9-Tevbe 80
    lehum : onlar için
  49242. 9-Tevbe 80
    in testagfir : eğer mağfiret dilersen
  49243. 9-Tevbe 80
    lehum : onlar için
  49244. 9-Tevbe 80
    sebne : yetmiş
  49245. 9-Tevbe 80
    merraten : kere
  49246. 9-Tevbe 80
    fe len yagfirallâhu : artık Allah asla mağfiret etmez
  49247. 9-Tevbe 80
    lehum : onları
  49248. 9-Tevbe 80
    like : işte bu
  49249. 9-Tevbe 80
    bi enne-hum : onların ... olması sebebiyle
  49250. 9-Tevbe 80
    keferû : inkâr ettiler
  49251. 9-Tevbe 80
    ve resûli-hi : ve onun resûlü
  49252. 9-Tevbe 80
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  49253. 9-Tevbe 80
    yehdî : ulaştırmaz, hidayete erdirmez
  49254. 9-Tevbe 80
    el kavme el fâsikîne : fasıklar kavmi, fasık kavim
  49255. 9-Tevbe 81
    feriha : ferahladılar
  49256. 9-Tevbe 81
    el muhallefûne : geri kalanlar
  49257. 9-Tevbe 81
    hılâfe : muhalefet ederek
  49258. 9-Tevbe 81
    resuli allâhi : Allah'ın resûlü
  49259. 9-Tevbe 81
    ve kerihû : ve kerih gördüler, istemediler
  49260. 9-Tevbe 81
    en yucâhidû : cihad etmek
  49261. 9-Tevbe 81
    bi emvâli-him : malları ile
  49262. 9-Tevbe 81
    ve enfusi-him : ve nefsleri, canları
  49263. 9-Tevbe 81
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
  49264. 9-Tevbe 81
    ve kâlû : ve dediler
  49265. 9-Tevbe 81
    tenfirû : sefere (cihada) çıkmayınız
  49266. 9-Tevbe 81
    el harri : sıcakta, sıcak havada
  49267. 9-Tevbe 81
    nâru cehenneme : cehennem ateşi
  49268. 9-Tevbe 81
    eşeddu : daha şiddetli
  49269. 9-Tevbe 81
    lev : eğer, keşke
  49270. 9-Tevbe 81
    yefkahûne : idrak ederler
  49271. 9-Tevbe 82
    fe li yadhakû : artık gülsünler
  49272. 9-Tevbe 82
    kalîlen : az
  49273. 9-Tevbe 82
    ve li yebkû : ve ağlasınlar
  49274. 9-Tevbe 82
    kesîran : çok
  49275. 9-Tevbe 82
    cezâen : ceza, bedel (negatif veya pozitif karşılık) olarak
  49276. 9-Tevbe 82
    kânû yeksibûne : kazanmış oldukları
  49277. 9-Tevbe 83
    fe in : artık, o zaman, o taktirde, bundan sonra eğer
  49278. 9-Tevbe 83
    recea-ke allâhu : Allah seni döndürdü
  49279. 9-Tevbe 83
    ilâ tâifetin : bir topluluğa
  49280. 9-Tevbe 83
    fe iste'zenû-ke : artık, o taktirde, bundan sonra, o zaman senden izin isterler
  49281. 9-Tevbe 83
    li el hurûci : (cihada) çıkmak için
  49282. 9-Tevbe 83
    fe kul : artık, bundan sonra, o zaman, o taktirde de ki
  49283. 9-Tevbe 83
    len tahrucû : asla çıkamazsınız
  49284. 9-Tevbe 83
    maiye : benimle beraber
  49285. 9-Tevbe 83
    ebeden : ebediyyen
  49286. 9-Tevbe 83
    ve len tukâtilû : ve asla savaşamazsınız
  49287. 9-Tevbe 83
    maiye : benimle beraber
  49288. 9-Tevbe 83
    aduvven : düşman
  49289. 9-Tevbe 83
    inne-kum : muhakkak ki siz, çünkü siz
  49290. 9-Tevbe 83
    bi el kuûdi : oturmaya (cihaddan geri kalmaya)
  49291. 9-Tevbe 83
    evvele : ilk
  49292. 9-Tevbe 83
    merratin : defa
  49293. 9-Tevbe 83
    mea el hâlifîne : geri kalanlarla beraber
  49294. 9-Tevbe 84
    ve lâ tusalli : ve namaz kılma
  49295. 9-Tevbe 84
    alâ ehadin : birisi için, birisinin üzerine
  49296. 9-Tevbe 84
    te : öldü
  49297. 9-Tevbe 84
    ebeden : ebediyyen
  49298. 9-Tevbe 84
    vetekum : ve sen durma
  49299. 9-Tevbe 84
    inne-hum : muhakkak ki onlar, çünkü onlar
  49300. 9-Tevbe 84
    keferû : inkâr ettiler
  49301. 9-Tevbe 84
    ve resûli-hi : ve onun resûlü
  49302. 9-Tevbe 84
    ve mâtû : ve öldüler
  49303. 9-Tevbe 84
    ve hum : ve onlar
  49304. 9-Tevbe 84
    fâsikûne : fasıklar, fıskta olanlar
  49305. 9-Tevbe 85
    ve lâ tu'cib-ke : ve senin hoşuna gitmesin, seni imrendirmesin
  49306. 9-Tevbe 85
    emvâlu-hum : onların malları
  49307. 9-Tevbe 85
    ve evlâdu-hum : ve onların evlâtları
  49308. 9-Tevbe 85
    innemâ : sadece, yalnız, ancak
  49309. 9-Tevbe 85
    en yuazzibe-hum : onlara azap etmek
  49310. 9-Tevbe 85
    ed dunyâ : dünyada
  49311. 9-Tevbe 85
    ve tezheka : ve (canlarının) çıkması
  49312. 9-Tevbe 85
    enfusu-hum : onların nefsleri
  49313. 9-Tevbe 85
    ve hum : ve onlar
  49314. 9-Tevbe 85
    kâfirûne : kâfirler
  49315. 9-Tevbe 86
    ve izâ unzilet : ve indirildiği zaman
  49316. 9-Tevbe 86
    retun : bir sure
  49317. 9-Tevbe 86
    en âminû : âmenû olmak
  49318. 9-Tevbe 86
    ve câhidû : ve cihad edin
  49319. 9-Tevbe 86
    mea : beraber
  49320. 9-Tevbe 86
    resûli-hi : onun resûlü
  49321. 9-Tevbe 86
    iste'zene-ke : senden izin istedi
  49322. 9-Tevbe 86
    ulû et tavli : servet sahipleri, servet sahipi olanlar
  49323. 9-Tevbe 86
    ve kâlû : ve dediler
  49324. 9-Tevbe 86
    zer-nâ : bizi bırak
  49325. 9-Tevbe 86
    nekun : olalım
  49326. 9-Tevbe 86
    mea el kâidîne : oturanlarla, (cihaddan geri) kalanlarla beraber
  49327. 9-Tevbe 87
    bi en yekûnû : ile olmaya
  49328. 9-Tevbe 87
    mea : beraber
  49329. 9-Tevbe 87
    el havâlifi : (savaşa katılmayıp) geri kalanlar
  49330. 9-Tevbe 87
    ve tubia : ve tabedildi, mühürlendi
  49331. 9-Tevbe 87
    fe hum : böylece onlar
  49332. 9-Tevbe 87
    yefkahûne : fıkıh edemezler, idrak edemezler, anlayamazlar
  49333. 9-Tevbe 88
    er resûlu : resûl
  49334. 9-Tevbe 88
    ve ellezîne âmenû : ve âmenû olanlar (Allah'a ölmeden önce ulaşacağına) inanan kimseler
  49335. 9-Tevbe 88
    mea-hu : onunla birlikte
  49336. 9-Tevbe 88
    hedû : cihad ettiler
  49337. 9-Tevbe 88
    bi emvâli-him : kendi malları ile
  49338. 9-Tevbe 88
    ve enfusi-him : ve nefsleri, canları
  49339. 9-Tevbe 88
    ve ulâike : vete onlar
  49340. 9-Tevbe 88
    lehum el hayrâtu : (bütün) hayırlar onlarındır
  49341. 9-Tevbe 88
    ve ulâike : vete onlar
  49342. 9-Tevbe 88
    hum el muflihûne : onlar felâha (kurtuluşa) erenlerdir
  49343. 9-Tevbe 89
    eadde allâhu : Allah hazırladı
  49344. 9-Tevbe 89
    lehum : onlar için
  49345. 9-Tevbe 89
    cennâtin : cennetler
  49346. 9-Tevbe 89
    tecrî : akar
  49347. 9-Tevbe 89
    min tahtihâ el enhâru : altından nehirler
  49348. 9-Tevbe 89
    hâlidîne : ebedî kalanlar, kalacak olanlar
  49349. 9-Tevbe 89
    like : işte bu
  49350. 9-Tevbe 89
    el fevzu el azîmu : en büyük fevz, en büyük kurtuluş, en büyük mükâfat
  49351. 9-Tevbe 90
    vee : ve geldi
  49352. 9-Tevbe 90
    el muazzirûne : özür beyan edenler, bahane edenler
  49353. 9-Tevbe 90
    min el a'râbi : bedevî Araplardan, göçebe yaşayan Araplardan
  49354. 9-Tevbe 90
    lî yu'zene : izin verilmesi için
  49355. 9-Tevbe 90
    lehum : onlara
  49356. 9-Tevbe 90
    kaade : oturdu (geri kaldı)
  49357. 9-Tevbe 90
    ellezîne kezebû allâhe : Allah'a yalan söyleyenler
  49358. 9-Tevbe 90
    ve resûle-hu : ve onun resûlü
  49359. 9-Tevbe 90
    se yusîbu : isabet edecek
  49360. 9-Tevbe 90
    ellezîne keferû : kâfir olanlar
  49361. 9-Tevbe 90
    azâbun elîmun : elîm (acı) azap
  49362. 9-Tevbe 91
    leyse : değildir, yoktur
  49363. 9-Tevbe 91
    alâ ed duafâi : zayıflar, kuvvetsizler, güçsüzler üzerine
  49364. 9-Tevbe 91
    ve lâ : ve yoktur
  49365. 9-Tevbe 91
    alâ el merdâ : hastaların üzerine
  49366. 9-Tevbe 91
    ve lâ alâ : ve yoktur üzerine
  49367. 9-Tevbe 91
    ellezîneyecidûne : bulamayan kimseler
  49368. 9-Tevbe 91
    mâ yunfikûne : infâk edecek, verecek şey
  49369. 9-Tevbe 91
    ve resûli-hi : ve onun resûlü
  49370. 9-Tevbe 91
    mâ alâ el muhsinîne : muhsinler üzerine yoktur
  49371. 9-Tevbe 91
    sebîlin : (aleyhlerinde) bir yol
  49372. 9-Tevbe 92
    ve lâ alâ ellezîne : ve o kimselerin üzerine yoktur
  49373. 9-Tevbe 92
    izâ mâ etev-ke : sana geldikleri zaman
  49374. 9-Tevbe 92
    li tahmile-hum : onları taşıman, bindirip sevketmen için
  49375. 9-Tevbe 92
    kulte : sen dedin
  49376. 9-Tevbe 92
    ecidu : bulamıyorum
  49377. 9-Tevbe 92
    aleyhi : üzerinde
  49378. 9-Tevbe 92
    tevellev : döndüler
  49379. 9-Tevbe 92
    ve a'yunu-hum : ve onların gözleri
  49380. 9-Tevbe 92
    tefîdu : boşaldı, aktı (göz yaşı)
  49381. 9-Tevbe 92
    min ed dem'i : kandan
  49382. 9-Tevbe 92
    tefîdu min ed dem'i : kanlı gözyaşı (çok üzüntü ile akan yaşlar)
  49383. 9-Tevbe 92
    hazenen : hüzünlenerek
  49384. 9-Tevbe 92
    ellâ yecidû (enyecidû) : bulamaması
  49385. 9-Tevbe 92
    mâ yunfikûne : infâk edecek şey
  49386. 9-Tevbe 93
    innemâ : ancak, sadece, fakat
  49387. 9-Tevbe 93
    es sebîlu : yol, vesile
  49388. 9-Tevbe 93
    ellezîne yeste'zinûne-ke : senden izin isteyen kimseler
  49389. 9-Tevbe 93
    ve hum : ve onlar
  49390. 9-Tevbe 93
    bi en yekûnû : olmaya
  49391. 9-Tevbe 93
    mea el havâlifi : (savaşa katılmayıp) geride kalanlarla beraber
  49392. 9-Tevbe 93
    ve tabea allâhu : ve Allah tabetti, mühürledi
  49393. 9-Tevbe 93
    fe hum : böylece onlar
  49394. 9-Tevbe 93
    lâ ya'lemûne : bilmezler, bilemezler
  49395. 9-Tevbe 94
    ya'tezirûne : özür beyan ederler
  49396. 9-Tevbe 94
    ileykum : size
  49397. 9-Tevbe 94
    izâ reca'tum : siz geri döndüğünüz zaman
  49398. 9-Tevbe 94
    ileyhim : onlara
  49399. 9-Tevbe 94
    lâ ta'tezirû : özür beyan etmeyin
  49400. 9-Tevbe 94
    len nu'mine : asla inanmıyoruz
  49401. 9-Tevbe 94
    lekum : sizin için, size
  49402. 9-Tevbe 94
    nebbe ene allâhu : Allah bana haber verdi, bildirdi
  49403. 9-Tevbe 94
    ve se yerâ allâhu : ve Allah görecek
  49404. 9-Tevbe 94
    amele-kum : sizin amellerinizi
  49405. 9-Tevbe 94
    ve resûlu-hu : ve onun resûlü
  49406. 9-Tevbe 94
    summe : sonra
  49407. 9-Tevbe 94
    tureddûne : döndürüleceksiniz
  49408. 9-Tevbe 94
    ve eş şehâdetî : ve görünen
  49409. 9-Tevbe 94
    fe yunebbiu-kum : böylece size haber verecek
  49410. 9-Tevbe 94
    ta'melûne : yapıyorsunuz
  49411. 9-Tevbe 95
    se yahlifûne : yemin edecekler
  49412. 9-Tevbe 95
    lekum : sizin için, size
  49413. 9-Tevbe 95
    izâ inkalebtum : (geri) döndüğünüz zaman
  49414. 9-Tevbe 95
    ileyhim : onlara
  49415. 9-Tevbe 95
    fe a'rıdû : artık yüz çevirin
  49416. 9-Tevbe 95
    inne-hum : muhakkak ki onlar, çünkü onlar
  49417. 9-Tevbe 95
    ve mevâ-hum : ve onların barınacağı yer
  49418. 9-Tevbe 95
    cehennemu : cehennem
  49419. 9-Tevbe 95
    cezâen : ceza olarak, bedel olarak, negatif veya pozitif karşılık olarak
  49420. 9-Tevbe 95
    yeksibûne : kesbederler, kazanırlar
  49421. 9-Tevbe 96
    yahlifûne : yemin ederler
  49422. 9-Tevbe 96
    lekum : size
  49423. 9-Tevbe 96
    li terdav : sizin razı olmanız için
  49424. 9-Tevbe 96
    fe in : o zaman, olsa bile eğer
  49425. 9-Tevbe 96
    terdav : razı olursunuz
  49426. 9-Tevbe 96
    fe inne allâhe : muhakkak ki Allah
  49427. 9-Tevbe 96
    yerdâ : razı olmaz
  49428. 9-Tevbe 96
    an el kavmi el fâsikîne : fasıklar kavminden, fasık kavimden
  49429. 9-Tevbe 97
    el a'râbu : bedevî (göçebe) Araplar
  49430. 9-Tevbe 97
    eşeddu : daha şiddetlidir
  49431. 9-Tevbe 97
    ve nifâkan : ve nifak bakımından
  49432. 9-Tevbe 97
    ve ecderu : ve daha yatkın
  49433. 9-Tevbe 97
    ellâ (en lâ)ya'lemû : bilmemeleri, bilmemeye
  49434. 9-Tevbe 97
    hudûde : sınırları
  49435. 9-Tevbe 97
    enzele allâhu : Allah'ın indirdiği
  49436. 9-Tevbe 97
    alâ resûli-hi : resûlüne
  49437. 9-Tevbe 97
    ve allâhu : ve Allah
  49438. 9-Tevbe 98
    ve min el a'râbi : ve bedevî (göçebe) Araplar'dan
  49439. 9-Tevbe 98
    men : kimseler
  49440. 9-Tevbe 98
    yettehızu : edinir, öyle kabul eder
  49441. 9-Tevbe 98
    magramen : zarar, ziyan
  49442. 9-Tevbe 98
    ve yeterabbesu : ve bekler
  49443. 9-Tevbe 98
    ed devâire : devirler, dönemler, olayların değişmesi
  49444. 9-Tevbe 98
    aleyhim : onlara, onların üzerine (olsun)
  49445. 9-Tevbe 98
    dâiratu es sev'i : kötü dönemler, felâketli olaylar dönemi (mü'minlere felâketlinemlerin gelmesi)
  49446. 9-Tevbe 98
    ve allâhu : ve Allah
  49447. 9-Tevbe 98
    semîun : en iyi işiten
  49448. 9-Tevbe 99
    ve min el a'râbî : ve bedevî (göçebe) Araplar'dan
  49449. 9-Tevbe 99
    men : kimse(ler)
  49450. 9-Tevbe 99
    ve el yevmi el âhıri : ve ahir gün (ahiret günü, Allah'a ulaşma günü)
  49451. 9-Tevbe 99
    ve yettehızu : ve edinir, kabul eder
  49452. 9-Tevbe 99
    inde allâhi : Allah'ın katında, Allah'ın indinde
  49453. 9-Tevbe 99
    ve salavâti er resûli : ve resûlün duaları
  49454. 9-Tevbe 99
    e lâ : (öyle) değil mi?, ... değil midir?
  49455. 9-Tevbe 99
    inne-hâ : muhakkak ki o, çünkü o, gerçekten o
  49456. 9-Tevbe 99
    kurbetun : yakınlık
  49457. 9-Tevbe 99
    lehum : onlar için, onlara
  49458. 9-Tevbe 99
    se yudhılu-hum allâhu : Allah onları dahil edecek
  49459. 9-Tevbe 99
    rahmeti-hi : kendi rahmetininine
  49460. 9-Tevbe 99
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  49461. 9-Tevbe 100
    ve es sâbikûne el evvelûne : hayırlarda yarışanların evvelkileri
  49462. 9-Tevbe 100
    min el muhâcirîne : hicret (göç) edenlerden
  49463. 9-Tevbe 100
    ve el ensâri : ve ensar, yardım edenler
  49464. 9-Tevbe 100
    ve ellezîne ettebeû-hum : ve onlara tâbî kimseler
  49465. 9-Tevbe 100
    radıye allâhu : Allah razı oldu
  49466. 9-Tevbe 100
    ve radû an-hu : ve ondan razı oldular
  49467. 9-Tevbe 100
    ve eadde : ve hazırladı
  49468. 9-Tevbe 100
    lehum : onlar için, onlara
  49469. 9-Tevbe 100
    cennâtin : cennetler
  49470. 9-Tevbe 100
    tecrî : akar
  49471. 9-Tevbe 100
    tahte-hâ : onun altından
  49472. 9-Tevbe 100
    el enhâru : nehirler, ırmaklar
  49473. 9-Tevbe 100
    hâlidîne : ebedî kalacak olanlar
  49474. 9-Tevbe 100
    ebeden : ebedî olarak, ebediyyen
  49475. 9-Tevbe 100
    like el fevzu el azîmu : işte bu en büyük fevzdir, en büyük kurtuluştur, en büyük mükâfatdır
  49476. 9-Tevbe 101
    ve mimmen (min men) : ve o kimselerden
  49477. 9-Tevbe 101
    havle-kum : sizin etrafınızda
  49478. 9-Tevbe 101
    min el a'râbi : ve bedevî (göçebe) Araplar'dan
  49479. 9-Tevbe 101
    munâfikûne : münafıklar
  49480. 9-Tevbe 101
    ve min ehle el medîneti : ve şehir (Medine) halkından
  49481. 9-Tevbe 101
    meredû : adet edinmiş, alışmış olanlar
  49482. 9-Tevbe 101
    alâ en nifâkı : nifak üzerinde olma
  49483. 9-Tevbe 101
    lâ ta'lemu-hum : onları sen bilmezsin
  49484. 9-Tevbe 101
    na'lemu-hum : onları biz biliriz
  49485. 9-Tevbe 101
    se nuazzibu-hum : onları azaplandıracağız
  49486. 9-Tevbe 101
    merrateyni : iki kere
  49487. 9-Tevbe 101
    summe : sonra
  49488. 9-Tevbe 101
    yuraddûne : döndürülecekler, çevrilecekler
  49489. 9-Tevbe 102
    ve âharûne i'terefû : ve diğerleri itiraf ettiler (savaştan geri kalanlar)
  49490. 9-Tevbe 102
    haletû : karıştırdılar
  49491. 9-Tevbe 102
    amelen sâlihan : salih amel (nefsi ıslâh edici amel)
  49492. 9-Tevbe 102
    ve âhara : ve diğer
  49493. 9-Tevbe 102
    seyyien : kötü
  49494. 9-Tevbe 102
    en yetûbe aleyhim : onların tövbelerini kabul eder
  49495. 9-Tevbe 102
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  49496. 9-Tevbe 103
    min emvâli-him : onların mallarından
  49497. 9-Tevbe 103
    sadakaten : sadaka olarak
  49498. 9-Tevbe 103
    ve tuzekkî-him : ve onları tezkiye et
  49499. 9-Tevbe 103
    ve salli : ve dua et
  49500. 9-Tevbe 103
    aleyhim : onlara
  49501. 9-Tevbe 103
    inne : muhakkak ki
  49502. 9-Tevbe 103
    salâte-ke : senin duan
  49503. 9-Tevbe 103
    sekenun : sekine, huzur, sukûn
  49504. 9-Tevbe 103
    lehum : onlar için
  49505. 9-Tevbe 103
    ve allâhu : ve Allah
  49506. 9-Tevbe 103
    semîun : en iyi işiten
  49507. 9-Tevbe 104
    e lem ya'lemû : bilmiyorlar mı
  49508. 9-Tevbe 104
    enne allâhe : Allah’ın ... olduğunu, (muhakkak ki Allah)
  49509. 9-Tevbe 104
    huve : O'dur
  49510. 9-Tevbe 104
    yakbelu : kabul eder
  49511. 9-Tevbe 104
    et tevbete : tövbe
  49512. 9-Tevbe 104
    ve ye'huzu : ve alır
  49513. 9-Tevbe 104
    es sadakâti : sadakalar
  49514. 9-Tevbe 104
    ve enne allâhe : ve muhakkak ki Allah, (Allah’ın ... olduğunu)
  49515. 9-Tevbe 104
    huve : o
  49516. 9-Tevbe 104
    et tevvâbu : tövbeleri kabul eden
  49517. 9-Tevbe 104
    er rahîmu : rahmet nuru gönderen
  49518. 9-Tevbe 105
    ve kuli'melû (kul i'melû) : ve de ki amel edin, yapın
  49519. 9-Tevbe 105
    fe se yerâ allâhu : o zaman, halbuki Allah görecek
  49520. 9-Tevbe 105
    amele-kum : sizin amellerinizi
  49521. 9-Tevbe 105
    ve resûlu-hu : ve onun resûlü
  49522. 9-Tevbe 105
    ve el mu'minûne : ve mü'minler
  49523. 9-Tevbe 105
    ve se tureddûne : ve siz döndürüleceksiniz
  49524. 9-Tevbe 105
    ilâ âlimi el gaybi : gaybı, görünmeyeni bilene
  49525. 9-Tevbe 105
    ve eş şehâdeti : ve müşahade edileni, görüneni
  49526. 9-Tevbe 105
    fe yunnebiu-kum : o zaman size haber verecek
  49527. 9-Tevbe 105
    kuntum ta'melûne : sizin amel ettiğiniz, yapmış olduğunuz
  49528. 9-Tevbe 106
    ve âharûne : ve diğerleri
  49529. 9-Tevbe 106
    murcevne : ertelenmiş olanlar, tehir edilmiş olanlar
  49530. 9-Tevbe 106
    li emri allâhi : Allah'ın emri için
  49531. 9-Tevbe 106
    ve immâ : ve yahut, veya, ya, ya da
  49532. 9-Tevbe 106
    yetûbu : tövbeleri kabul eder
  49533. 9-Tevbe 106
    aleyhim : onların
  49534. 9-Tevbe 106
    ve allâhu : ve Allah
  49535. 9-Tevbe 107
    ve ellezîne ettehazû : ve onlar ... edindiler
  49536. 9-Tevbe 107
    mesciden : bir mescid
  49537. 9-Tevbe 107
    ve kufran : ve küfür için, küfrü kuvvetlendirmek için
  49538. 9-Tevbe 107
    ve tefrîkan : ve tefrika yapmak, ayırmak, insanları gruplara bölmek için
  49539. 9-Tevbe 107
    beyne el mu'minîne : mü'minlerin arasını
  49540. 9-Tevbe 107
    ve irsâden : vezlemek, beklemek
  49541. 9-Tevbe 107
    li menrabe allâhe : Allah'a karşı savaşan (harbeden) kişiyi
  49542. 9-Tevbe 107
    ve resûle-hu : ve onun resûlü
  49543. 9-Tevbe 107
    ve le yahlifunne : ve mutlaka yemin ederler
  49544. 9-Tevbe 107
    in ered-nâ illâ : biz ancak, sadece ... isteriz
  49545. 9-Tevbe 107
    el husnâ : iyilikler, güzellikler
  49546. 9-Tevbe 107
    yeşhedu : şahitlik eder
  49547. 9-Tevbe 107
    inne-hum : onların ... olduğu
  49548. 9-Tevbe 107
    le kâzibûne : kesinlikle yalancılar
  49549. 9-Tevbe 108
    tekum : ikâme etme (namaz kılma), bulunma
  49550. 9-Tevbe 108
    ebeden : ebediyyen
  49551. 9-Tevbe 108
    le : elbette
  49552. 9-Tevbe 108
    mescidun : bir mescid
  49553. 9-Tevbe 108
    ussise : tesis edildi, kuruldu
  49554. 9-Tevbe 108
    alâ et takvâ : takva üzerine
  49555. 9-Tevbe 108
    min evveli yevmin : ilk günden
  49556. 9-Tevbe 108
    ehakku : daha çok haktır, daha uygun, daha lâyık
  49557. 9-Tevbe 108
    en tekûme : senin ikâme etmen (namaza durman), bulunman
  49558. 9-Tevbe 108
    yuhıbbûne : severler
  49559. 9-Tevbe 108
    en yetetahherû : temizlenmek
  49560. 9-Tevbe 108
    ve allâhu : ve Allah
  49561. 9-Tevbe 108
    yuhıbbu el muttahhirîne : temizlenenleri sever
  49562. 9-Tevbe 109
    e fe men : o kimse mi?
  49563. 9-Tevbe 109
    essese : tesis etti, kurdu
  49564. 9-Tevbe 109
    bunyâne-hu : binasının temelini kuran
  49565. 9-Tevbe 109
    ve rıdvânin : ve rıza
  49566. 9-Tevbe 109
    em men : veya, yoksa o kimse (mi)
  49567. 9-Tevbe 109
    essese : tesis etti, kurdu
  49568. 9-Tevbe 109
    bunyâne-hu : binasının temelini kuran
  49569. 9-Tevbe 109
    alâ şefâ : kenar üzerine, kenarına
  49570. 9-Tevbe 109
    fenhâra (fe inhâra) : böylece yıkılır, göçer
  49571. 9-Tevbe 109
    fî nâri cehenneme : cehennem ateşinin içine
  49572. 9-Tevbe 109
    ve allâhu : ve Allah
  49573. 9-Tevbe 109
    yehdî : hidayete erdirmez
  49574. 9-Tevbe 109
    el kavme ez zâlimîne : zalimler kavmi, topluluğu, zalim kavim
  49575. 9-Tevbe 110
    yezâlu : zail olmaz, devam eder
  49576. 9-Tevbe 110
    bunyânu-hum ellezî : onların binası ki onu
  49577. 9-Tevbe 110
    benev : inşa ettiler
  49578. 9-Tevbe 110
    beten : bir şüphe, bir nifak olarak
  49579. 9-Tevbe 110
    en tekattaa : parçalanmak
  49580. 9-Tevbe 110
    vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
  49581. 9-Tevbe 111
    inne allâheterâ : muhakkak ki Allah satın aldı
  49582. 9-Tevbe 111
    min el mu'minîne : mü'minlerden
  49583. 9-Tevbe 111
    enfuse-hum : onların nefslerini
  49584. 9-Tevbe 111
    ve emvâle-hum : ve onların mallarını
  49585. 9-Tevbe 111
    bi enne : ...’den dolayı, ... verilecek karşılık
  49586. 9-Tevbe 111
    lehum : onlara, onlar için
  49587. 9-Tevbe 111
    el cennete : cennet
  49588. 9-Tevbe 111
    yukâtilûne : savaşırlar
  49589. 9-Tevbe 111
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda, Allah yolunda
  49590. 9-Tevbe 111
    fe yaktulûne : böylece öldürürler
  49591. 9-Tevbe 111
    ve yuktelûne : ve öldürülürler
  49592. 9-Tevbe 111
    va'den : vaad
  49593. 9-Tevbe 111
    aleyhi : onun üzerine
  49594. 9-Tevbe 111
    et tevrâti : Tevrat'ta
  49595. 9-Tevbe 111
    ve el incîli : ve İncil
  49596. 9-Tevbe 111
    ve el kur'âni : ve Kur'ân
  49597. 9-Tevbe 111
    ve men : ve kimdir, kim vardır
  49598. 9-Tevbe 111
    evfâ bi ahdi-hi : ahdine vefa etti, ahdini daha iyi ifa etti, yerine getirdi
  49599. 9-Tevbe 111
    fe istebşirû : artık sevinin
  49600. 9-Tevbe 111
    bi bey'ı-kum : alışverişiniz ile
  49601. 9-Tevbe 111
    ellezî bâya'tum : ki o yaptığınız alışveriş
  49602. 9-Tevbe 111
    velike : vete
  49603. 9-Tevbe 111
    huve el fevzu el azîmu : bu büyük mükâfattır
  49604. 9-Tevbe 112
    et tâibûne : tövbe edenler
  49605. 9-Tevbe 112
    el âbidûne : Allah'a kul olanlar
  49606. 9-Tevbe 112
    el hâmidûne : hamdedenler
  49607. 9-Tevbe 112
    es sâihûne : oruç tutanlar, Allah yolunda seyahat edenler (savaşmak için, Allah'ın ismini duyurmak için, yeryüzünü ibretle gezip tefekkür etmek için)
  49608. 9-Tevbe 112
    er râkiûne : rükû edenler
  49609. 9-Tevbe 112
    es sâcidûne : secde edenler
  49610. 9-Tevbe 112
    el âmirûne : emredenler
  49611. 9-Tevbe 112
    bi el ma'rûfi : iyilikle, irfan ile
  49612. 9-Tevbe 112
    ve en nâhûne : ve nehyedenler, yasaklayanlar
  49613. 9-Tevbe 112
    an el munkeri : münkerden, kötülükten
  49614. 9-Tevbe 112
    ve el hâfizûne : ve muhafaza edenler, koruyanlar
  49615. 9-Tevbe 112
    ve beşşiri el mu'minîne : ve mü'minlerijdele
  49616. 9-Tevbe 113
    mâ kâne : olmadı, olmaz, olamaz
  49617. 9-Tevbe 113
    li en nebiyyi : bir nebi, bir peygamberler için
  49618. 9-Tevbe 113
    ve ellezîne âmenû : ve âmenû olanlar (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler)
  49619. 9-Tevbe 113
    en yestagfirû : mağfiret dilemesi
  49620. 9-Tevbe 113
    li el muşrikîne : müşrikler için
  49621. 9-Tevbe 113
    ve lev kânû : olsalar bile
  49622. 9-Tevbe 113
    tebeyyene : belli olan, açığa çıkan şey, durum
  49623. 9-Tevbe 113
    lehum : onlar için
  49624. 9-Tevbe 113
    enne-hum : muhakkak onlar, çünkü onlar, onların, ... olduğu
  49625. 9-Tevbe 113
    ashâbu el cahîmi : cehennem ehli, cehennem halkı
  49626. 9-Tevbe 114
    ve mâ kâne istigfâru : ve bağışlanma, mağfiret dilemesi olmaz, olamaz
  49627. 9-Tevbe 114
    ibrâhîme : İbrâhîm
  49628. 9-Tevbe 114
    li ebî-hi : babası için
  49629. 9-Tevbe 114
    an mevdetin : vaadden, vaadedilenden dolayı
  49630. 9-Tevbe 114
    vaade-hâ : ona vaadetti
  49631. 9-Tevbe 114
    fe lemmâ : artık, olunca
  49632. 9-Tevbe 114
    tebeyyene : açığa çıktı, belli oldu
  49633. 9-Tevbe 114
    lehu : ona
  49634. 9-Tevbe 114
    enne-hu : onun, ... olduğu
  49635. 9-Tevbe 114
    teberree : uzaklaştı, berî oldu
  49636. 9-Tevbe 114
    inne ibrâhîme : muhakkak İbrâhîm
  49637. 9-Tevbe 114
    le evvâhun : muhakkak, gerçekten çok üzülen, yüreği çok sızlayan, çok yalvaran
  49638. 9-Tevbe 115
    ve mâ kâne allâhu : ve Allah olmadı, değildir
  49639. 9-Tevbe 115
    li yudılle : saptıracak, dalâlette bırakacak
  49640. 9-Tevbe 115
    kavmen : bir kavmi
  49641. 9-Tevbe 115
    ba'de : sonra
  49642. 9-Tevbe 115
    iz hedâ-hum : onları hidayete erdirdiği zaman
  49643. 9-Tevbe 115
    yubeyyine : açıklanır, belli olur
  49644. 9-Tevbe 115
    lehum : onlara
  49645. 9-Tevbe 115
    yettekûne : takva sahibi olacakları şeyler (sakınmaları gerekecek şeyler)
  49646. 9-Tevbe 115
    inne allâhe : şüphesiz Allah
  49647. 9-Tevbe 115
    bi kulli şey'in : herşeyi
  49648. 9-Tevbe 116
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  49649. 9-Tevbe 116
    lehu : onun
  49650. 9-Tevbe 116
    mulku es semâvâti : semaların (göklerin) mülkü, idaresi, saltanatı
  49651. 9-Tevbe 116
    ve el ardı : ve yerin, yeryüzü
  49652. 9-Tevbe 116
    ve yumîtu : ve öldürür
  49653. 9-Tevbe 116
    ve mâ : ve yoktur
  49654. 9-Tevbe 116
    lekum : sizin için
  49655. 9-Tevbe 116
    min veliyyin : bir velî, bir dost
  49656. 9-Tevbe 116
    ve lâ : ve yoktur
  49657. 9-Tevbe 117
    lekad : andolsun ki
  49658. 9-Tevbe 117
    (tâbe ilâ allâhi) : Allah'a tövbe etmek, günahtan dönmek
  49659. 9-Tevbe 117
    (tâbe allâhu aleyhi) : Allah'ın tövbeleri kabul etmesi
  49660. 9-Tevbe 117
    be allâhu alâ : Allah tövbeyi nasip etti
  49661. 9-Tevbe 117
    en nebiyyi : nebi, peygamber
  49662. 9-Tevbe 117
    ve el muhâcirîne : ve muhacirler
  49663. 9-Tevbe 117
    ve el ensâri ellezîne ettebeû-hu : ve ona tâbî olan ensar
  49664. 9-Tevbe 117
    el usrati : zorluk, darlık, şiddet, yokluk
  49665. 9-Tevbe 117
    mâ kâde : az kalsın oluyordu, olmak üzere iken
  49666. 9-Tevbe 117
    yezîgu : kayıyor, meylediyor
  49667. 9-Tevbe 117
    ferîkın : bir grup
  49668. 9-Tevbe 117
    summe : sonra
  49669. 9-Tevbe 117
    be aleyhim : onların tövbesini kabul etti
  49670. 9-Tevbe 117
    inne-hu : muhakkak ki o
  49671. 9-Tevbe 118
    ve alâ es selâseti : ve üç (kişi) de
  49672. 9-Tevbe 118
    ellezîne hullifû : geri bırakılan kişiler
  49673. 9-Tevbe 118
    izâ dâkat aleyhim : onlara dar gelmişti
  49674. 9-Tevbe 118
    el ardu : yeryüzü
  49675. 9-Tevbe 118
    bimâ rahubet : geniş olmasına rağmen
  49676. 9-Tevbe 118
    ve dâkat : ve dar geldi
  49677. 9-Tevbe 118
    aleyhim : onlara
  49678. 9-Tevbe 118
    enfusu-hum : nefsleri
  49679. 9-Tevbe 118
    ve zannû : ve anladılar
  49680. 9-Tevbe 118
    enmelcee : sığınak olmadığını
  49681. 9-Tevbe 118
    ileyhi : onlara, kendilerine
  49682. 9-Tevbe 118
    summe : sonra
  49683. 9-Tevbe 118
    be aleyhim : onların tövbelerini kabul etti
  49684. 9-Tevbe 118
    li yetûbû : tövbeleri kabul edilerek yeniden Allah'a dönsünler diye
  49685. 9-Tevbe 118
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  49686. 9-Tevbe 118
    huve et tevvâbur rahîmu : O tövbeleri kabul edendir, rahmet nuru gönderendir
  49687. 9-Tevbe 119
    eyyuhâ : ya, ey
  49688. 9-Tevbe 119
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
  49689. 9-Tevbe 119
    ittekû allâhe : Allah'a karşı takva sahibi olun
  49690. 9-Tevbe 119
    ve kûnû : ve olun
  49691. 9-Tevbe 119
    mea es sâdikîne : sadıklarla beraber
  49692. 9-Tevbe 120
    mâ kâne : olmaz, olmadı
  49693. 9-Tevbe 120
    li ehli el medîneti : Medine halkı için, şehir halkı için
  49694. 9-Tevbe 120
    ve men : ve kimse (ler)
  49695. 9-Tevbe 120
    havle-hum : onların etraflarında, çevresinde
  49696. 9-Tevbe 120
    min el a'râbi : bedevî Araplar'dan
  49697. 9-Tevbe 120
    en yetehallefû : geri kalmaları
  49698. 9-Tevbe 120
    an resûli allâhi : Allah'ın resûlünden
  49699. 9-Tevbe 120
    ve lâ : olmaz
  49700. 9-Tevbe 120
    yergabû : rağbet eder, tercih eder, üstün tutar
  49701. 9-Tevbe 120
    bi enfusi-him : kendi nefslerini
  49702. 9-Tevbe 120
    an nefsi-hi : onun nefsinden
  49703. 9-Tevbe 120
    like : böylece
  49704. 9-Tevbe 120
    bi enne-hum : onların olması sebebiyle, çünkü onlara
  49705. 9-Tevbe 120
    zameun : aşırı susuzluk
  49706. 9-Tevbe 120
    ve lâ nasabun : ve bir yorgunluk, bitkinlik olması yoktur (ki)
  49707. 9-Tevbe 120
    vemahmesatun : ve şiddetli açlık isabet etmesi yoktur (ki)
  49708. 9-Tevbe 120
    sebîli allâhi : Allah'ın yolunda, Allah yolunda
  49709. 9-Tevbe 120
    veyetaûne : ve ayak basmaları, işgal etmeleri yoktur (ki)
  49710. 9-Tevbe 120
    mevtıan : (ayak basılan) yer
  49711. 9-Tevbe 120
    yagîzu el kuffâra \n(gayz) : kâfirleri öfkelendirir \n: (öfke)
  49712. 9-Tevbe 120
    veyenâlûne : ve zafere nail olmaları, zafer kazanmaları, yoktur (ki)
  49713. 9-Tevbe 120
    neylen : bir zafer (nail olunan)
  49714. 9-Tevbe 120
    kutibe : yazıldı
  49715. 9-Tevbe 120
    lehum : onlara
  49716. 9-Tevbe 120
    amelun sâlihun : salih amel (sevabı), nefsi tezkiye edici amel
  49717. 9-Tevbe 120
    inne allâhe : muhakkak ki Allah
  49718. 9-Tevbe 120
    ecre el muhsinîne : muhsinlerin ecrini, ücretini, mükâfatını
  49719. 9-Tevbe 121
    ve lâ yunfikûne : ve infâk etmezler, vermezler (ki)
  49720. 9-Tevbe 121
    nefakaten : bir nafaka
  49721. 9-Tevbe 121
    sagîraten : küçük
  49722. 9-Tevbe 121
    ve lâ : ve olmaz
  49723. 9-Tevbe 121
    kebîraten : büyük
  49724. 9-Tevbe 121
    ve : ve
  49725. 9-Tevbe 121
    lâ yaktaûne : geçmezler (ki)
  49726. 9-Tevbe 121
    dien : bir vadi
  49727. 9-Tevbe 121
    kutibe : yazıldı
  49728. 9-Tevbe 121
    lehum : onlara, onlar için, onların üzerine
  49729. 9-Tevbe 121
    yeczîye-hum allâhu : Allah'ın onları cezalandırması, mükâfatlandırması için \n(cezalandırma; negatif veya pozitif karşılık verme)
  49730. 9-Tevbe 121
    ahsene : enzel
  49731. 9-Tevbe 121
    ya'melûne : yapıyorlar
  49732. 9-Tevbe 122
    ve mâ kâne : ve olmaz (uygun olmaz), gerekmez
  49733. 9-Tevbe 122
    el mu'minûne : mü'minler
  49734. 9-Tevbe 122
    li yenfirû : sefere çıkması, cihada çıkmaları
  49735. 9-Tevbe 122
    ffeten : bütün, hepsi
  49736. 9-Tevbe 122
    fe : böylece
  49737. 9-Tevbe 122
    lev : eğer, ... olsa
  49738. 9-Tevbe 122
    nefere : sefere çıkmaz
  49739. 9-Tevbe 122
    ifetun : bir grup
  49740. 9-Tevbe 122
    li yetefekkahû : çok iyi fıkıh etsinler
  49741. 9-Tevbe 122
    ed dîni : dîn hakkında, dîni
  49742. 9-Tevbe 122
    ve li yunzirû : ve uyarmaları, inzar etmeleri için
  49743. 9-Tevbe 122
    kavme-hum : kavimlerini
  49744. 9-Tevbe 122
    izâ receû : geri döndükleri zaman
  49745. 9-Tevbe 122
    ileyhim : onlara
  49746. 9-Tevbe 122
    lealle-hum : umulur ki böylece onlar
  49747. 9-Tevbe 122
    yahzerûne : hazer ederler, çekinirler
  49748. 9-Tevbe 123
    eyyuhâ : ey
  49749. 9-Tevbe 123
    ellezîne âmenû : âmenû olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
  49750. 9-Tevbe 123
    ellezîne yelûne-kum : size en yakın olan kimseler
  49751. 9-Tevbe 123
    min el kuffâri : kâfirlerden
  49752. 9-Tevbe 123
    ve li yecidû : ve bulsunlar
  49753. 9-Tevbe 123
    gilzaten : sertlik, kuvvet, azîm
  49754. 9-Tevbe 123
    va'lemû (ve ı'lemu) : biliniz, bilin
  49755. 9-Tevbe 123
    enne allâhe : muhakkak ki Allah (Allah’ın ... olduğunu)
  49756. 9-Tevbe 123
    mea el muttakîne : takva sahipleriyle beraber
  49757. 9-Tevbe 124
    ve îzâ mâ unzilet : ve bir şey indirildiği zaman
  49758. 9-Tevbe 124
    retun : bir sure, sure olarak
  49759. 9-Tevbe 124
    fe : o zaman, fakat, böylece
  49760. 9-Tevbe 124
    min-hum men : onlardan birisi
  49761. 9-Tevbe 124
    yekûlu : der, söyler
  49762. 9-Tevbe 124
    eyyu-kum : sizin hanginiz
  49763. 9-Tevbe 124
    det-hu : onu arttırdı
  49764. 9-Tevbe 124
    îmânen : îmân, îmânını
  49765. 9-Tevbe 124
    fe emmâ : o zaman, fakat, böylece
  49766. 9-Tevbe 124
    ellezîne âmenû : âmenû olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
  49767. 9-Tevbe 124
    fedet-hum : o zaman, fakat, böylece onların arttırdı
  49768. 9-Tevbe 124
    îmânen : îmân, îmânını
  49769. 9-Tevbe 124
    ve hum : ve onlar
  49770. 9-Tevbe 124
    yestebşirûne : birbirlerinijdelerler, müjdeleşirler, sevinirler
  49771. 9-Tevbe 125
    ve emmâ : ve fakat, ama
  49772. 9-Tevbe 125
    ellezîne fî kulûbi-him : kalplerinde ... olan kimseler
  49773. 9-Tevbe 125
    fedet-hum : böylece onların arttırdı
  49774. 9-Tevbe 125
    ricsen : murdarlık, nifak, şüphe, küfür
  49775. 9-Tevbe 125
    ve mâtû : ve öldüler
  49776. 9-Tevbe 125
    ve hum : ve onlar
  49777. 9-Tevbe 125
    kâfirûne : kâfirler
  49778. 9-Tevbe 126
    e veyerevne : ve onlar görmüyorlar mı?
  49779. 9-Tevbe 126
    enne-hum : onların, ... olduğunu, olduklarını
  49780. 9-Tevbe 126
    yuftenûne : imtihan ediliyorlar
  49781. 9-Tevbe 126
    merraten : bir defa, bir kere
  49782. 9-Tevbe 126
    ev : veya
  49783. 9-Tevbe 126
    merrateyni : iki defa, iki kere
  49784. 9-Tevbe 126
    summe : sonra
  49785. 9-Tevbe 126
    yetûbûne : tövbe etmiyorlar (Allah'a yönelmiyorlar)
  49786. 9-Tevbe 126
    ve lâ hum : ve onlar yapmıyorlar
  49787. 9-Tevbe 126
    yezzekkerûne : zikir yapıyorlar (Allah'ın ismini ardarda tekrar ediyorlar), tezekkur ediyorlar
  49788. 9-Tevbe 127
    ve îzâ mâ unzilet : ve bir şey indirildiği zaman
  49789. 9-Tevbe 127
    retun : bir sure, bir sure olarak
  49790. 9-Tevbe 127
    hel yerâ-kum : sizi gören var mı
  49791. 9-Tevbe 127
    min ehadin : biri, bir kimse, birisi
  49792. 9-Tevbe 127
    summe : sonra
  49793. 9-Tevbe 127
    kulûbe-hum : onların kalplerini
  49794. 9-Tevbe 127
    bi enne-hum : onların ... olmaları sebebiyle
  49795. 9-Tevbe 127
    yefkahûne : fıkıh etmezler
  49796. 9-Tevbe 128
    lekad : andolsun ki
  49797. 9-Tevbe 128
    e-kum : size geldi
  49798. 9-Tevbe 128
    resûlun : bir resûl
  49799. 9-Tevbe 128
    min enfusi-kum : sizin içinizden
  49800. 9-Tevbe 128
    aleyhi : onun üzerine, ona
  49801. 9-Tevbe 128
    aleykum : size
  49802. 9-Tevbe 128
    bi el mu'minîne : mü'minlere
  49803. 9-Tevbe 129
    fe in : bundan sonra, eğer
  49804. 9-Tevbe 129
    tevellev : yüz çevirirler, dönerler
  49805. 9-Tevbe 129
    fe kul : o zaman de (ki)
  49806. 9-Tevbe 129
    hasbiye allâhu : Allah bana yeter (kâfidir)
  49807. 9-Tevbe 129
    lâ ilâhe : ilâh yoktur
  49808. 9-Tevbe 129
    illâ huve : ondan başka
  49809. 9-Tevbe 129
    aleyhi : ona
  49810. 9-Tevbe 129
    tevekkeltu : ben tevekkül ettim (güvendim)
  49811. 9-Tevbe 129
    ve huve : ve O
  49812. 9-Tevbe 129
    rabbu el arşi el azîmi : azîm (büyük) arşın Rabbi
  49813. 90-Beled 1
    el beledi : belde
  49814. 90-Beled 2
    ve ente : ve sen
  49815. 90-Beled 2
    el beledi : belde
  49816. 90-Beled 3
    ve : andolsun, yemin olsun
  49817. 90-Beled 3
    vevelede : ve doğan şey, veled, çocuk
  49818. 90-Beled 4
    lekad : andolsun
  49819. 90-Beled 4
    el insâne : insan
  49820. 90-Beled 4
    kebedin : meşakkat, zorluk içinde
  49821. 90-Beled 5
    e : mi
  49822. 90-Beled 5
    yahsebu : zannediyor, sanıyor
  49823. 90-Beled 5
    en len yakdira : asla güç yetiremeyeceğini
  49824. 90-Beled 5
    aleyhi : ona, kendisine
  49825. 90-Beled 5
    ehadun : bir kimse, hiç kimse
  49826. 90-Beled 6
    yekûlu : diyor, der
  49827. 90-Beled 6
    ehlektu : helâk ettim, tükettim
  49828. 90-Beled 6
    len : mal
  49829. 90-Beled 6
    lubeden : yığınla, pekçok
  49830. 90-Beled 7
    e : mi
  49831. 90-Beled 7
    yahsebu : zannediyor, sanıyor
  49832. 90-Beled 7
    en lem yera-hû : onu görmeyeceğini, görmediğini
  49833. 90-Beled 7
    ehadun : bir kimse, hiç kimse
  49834. 90-Beled 8
    e : mi
  49835. 90-Beled 8
    lem nec'al : kılmadık, yapmadık (vermedik)
  49836. 90-Beled 8
    lehu : ona
  49837. 90-Beled 8
    ayneyni : iki göz
  49838. 90-Beled 9
    ve : ve
  49839. 90-Beled 9
    lisânen : dil
  49840. 90-Beled 9
    ve : ve
  49841. 90-Beled 9
    şefeteyni : iki dudak
  49842. 90-Beled 10
    ve : ve
  49843. 90-Beled 10
    hedeynâ-hu : onu hidayet ederiz, ulaştırırız
  49844. 90-Beled 10
    necdeyni : iki yol
  49845. 90-Beled 11
    fe : fakat
  49846. 90-Beled 11
    lâ ıktehame : katlanmadı, geçmedi, aşmadı
  49847. 90-Beled 11
    el akabete : akabe, sarp yokuş, dik yokuş, zor iş
  49848. 90-Beled 12
    veedrâ-ke : ve sana bildiren nedir
  49849. 90-Beled 12
    el akabetu : akabe, sarp yokuş, dik yokuş, zor iş
  49850. 90-Beled 13
    fekku : kurtarma, azad etme
  49851. 90-Beled 13
    rakabetin : köle
  49852. 90-Beled 14
    ev : veya
  49853. 90-Beled 14
    yevmin : günde
  49854. 90-Beled 14
    mesgabetin : yorgunluk ve açlık (darlık ve zorluk)
  49855. 90-Beled 15
    yetîmen : yetim
  49856. 90-Beled 15
    makrabetin : yakın, akraba
  49857. 90-Beled 16
    ev : veya
  49858. 90-Beled 16
    miskînen : miskin, çalışamayan yaşlı, yoksul
  49859. 90-Beled 16
    metrabetin : turab üstünde olan (toprak üstünde olan) çok fakir, çok yoksul
  49860. 90-Beled 17
    summe : sonra
  49861. 90-Beled 17
    ne : oldu
  49862. 90-Beled 17
    min ellezîne : o kimselerden, onlardan
  49863. 90-Beled 17
    âmenû : âmenû oldular
  49864. 90-Beled 17
    ve : ve
  49865. 90-Beled 17
    tevâsav : birbirine tavsiye ettiler
  49866. 90-Beled 17
    bi es sabrı : sabrı
  49867. 90-Beled 17
    ve : ve
  49868. 90-Beled 17
    tevâsav : birbirine tavsiye ettiler
  49869. 90-Beled 17
    bi el merhameti : merhameti
  49870. 90-Beled 18
    ulâike : işte onlar
  49871. 90-Beled 18
    el meymeneti : meymene, bereket, saadet, amel defteri (hayat filmi) sağından verilenler
  49872. 90-Beled 19
    ve ellezîne : ve onlar, ..... olanlar
  49873. 90-Beled 19
    keferû : inkâr ettiler
  49874. 90-Beled 19
    el meş'emeti : uğursuzluk, amel defteri (hayat filmi) solundan verilenler
  49875. 90-Beled 20
    aleyhim : onlar üzerinde vardır
  49876. 90-Beled 20
    mu'sadetun : kapatılmış, örtülmüş
  49877. 91-Şems 1
    ve : andolsun
  49878. 91-Şems 1
    eş şemsi : güneş
  49879. 91-Şems 1
    ve : ve
  49880. 91-Şems 2
    ve : ve
  49881. 91-Şems 2
    el kameri : ay
  49882. 91-Şems 2
    telâ-hâ : ona tâbî oldu, onu takip etti
  49883. 91-Şems 3
    ve : ve
  49884. 91-Şems 3
    en nehâri : gündüz
  49885. 91-Şems 3
    cellâ-hâ : onu açığa çıkardı, izhar etti
  49886. 91-Şems 4
    ve : ve
  49887. 91-Şems 4
    el leyli : gece
  49888. 91-Şems 5
    ve es semâi : ve sema, gökyüzü
  49889. 91-Şems 5
    ve mâ : ve şey
  49890. 91-Şems 5
    benâ-hâ : onu bina etti
  49891. 91-Şems 6
    ve : ve
  49892. 91-Şems 6
    el ardı : arz, yeryüzü
  49893. 91-Şems 6
    ve : ve
  49894. 91-Şems 7
    ve nefsin : ve nefs
  49895. 91-Şems 7
    ve : ve
  49896. 91-Şems 7
    sevvâ-hâ : onu sevva etti, onu dizayn etti
  49897. 91-Şems 8
    fe : sonra
  49898. 91-Şems 8
    elheme-hâ : ona ilham etti
  49899. 91-Şems 8
    fucûre-hâ : onun fücuru
  49900. 91-Şems 8
    ve : ve
  49901. 91-Şems 9
    efleha : felâha erdi
  49902. 91-Şems 9
    men : kim, kimse
  49903. 91-Şems 9
    zekkâ-hâ : onu tezkiye etti
  49904. 91-Şems 10
    ve kad : ve olmuştur
  49905. 91-Şems 10
    be : heba oldu, hüsrana uğradı
  49906. 91-Şems 10
    men : kim, kimse
  49907. 91-Şems 10
    dessâ-hâ : onun kusurlarını örtmeye çalıştı
  49908. 91-Şems 11
    kezzebet : yalanladı
  49909. 91-Şems 11
    semûdu : Semud (kavmi)
  49910. 91-Şems 12
    inbaase : işe girişti, ortaya atıldı
  49911. 91-Şems 12
    eşkâ-hâ : onun en çok şâkî olanı
  49912. 91-Şems 13
    fe : o zaman
  49913. 91-Şems 13
    le : dedi
  49914. 91-Şems 13
    lehum : onlara
  49915. 91-Şems 13
    resûlu allâhi : Allah'ın Resûl'ü
  49916. 91-Şems 13
    kate allâhi : Allah'ın Devesi
  49917. 91-Şems 13
    ve : ve
  49918. 91-Şems 14
    fe : fakat
  49919. 91-Şems 14
    kezzebû-hu : onu yalanladılar
  49920. 91-Şems 14
    fe : sonra
  49921. 91-Şems 14
    fe : böylece, nihayet, peşinden
  49922. 91-Şems 14
    demdeme : üzerini kapladı
  49923. 91-Şems 14
    aleyhim : onların
  49924. 91-Şems 14
    zenbi-him : onların günahları
  49925. 91-Şems 14
    fe : sonra
  49926. 91-Şems 14
    sevvâ-hâ : onu dümdüz yaptı, yerlebir etti
  49927. 91-Şems 15
    ve : ve
  49928. 91-Şems 15
    yehâfu : korkmaz, korkacak değil
  49929. 92-Leyl 1
    ve : andolsun
  49930. 92-Leyl 1
    el leyli : gece
  49931. 92-Leyl 2
    ve en nehâri : ve gündüze
  49932. 92-Leyl 2
    tecellâ : tecelli edecek, parıldayıp aydınlanacak
  49933. 92-Leyl 3
    ve mâ : ve şeye
  49934. 92-Leyl 3
    ez zekere : erkek
  49935. 92-Leyl 3
    ve el unsâ : ve dişi
  49936. 92-Leyl 4
    inne : muhakkak
  49937. 92-Leyl 4
    sa'ye-kum : sizin çalışmalarınız, sizin çabalarınız
  49938. 92-Leyl 4
    le : mutlaka, elbette, gerçekten
  49939. 92-Leyl 4
    şettâ : dağınık, çeşit çeşit
  49940. 92-Leyl 5
    fe emmâ : fakat
  49941. 92-Leyl 5
    men : kim
  49942. 92-Leyl 5
    ve ittekâ : ve takva sahibi oldu
  49943. 92-Leyl 6
    ve saddeka : ve tasdik etti, doğruladı
  49944. 92-Leyl 6
    bi el husnâ : Hüsna'yı (Allah'ın Zat'ını görmeyi)
  49945. 92-Leyl 7
    fe : o zaman, o taktirde
  49946. 92-Leyl 7
    se-nuyessiru-hu : biz ona kolaylaştıracağız (biz onu başarılı kılacağız)
  49947. 92-Leyl 7
    el yusrâ : kolaylık, kolay
  49948. 92-Leyl 8
    ve emmâ : ve fakat
  49949. 92-Leyl 8
    men : kim
  49950. 92-Leyl 8
    bahıle : cimrilik etti
  49951. 92-Leyl 8
    ve istagnâ : ve kendini müstağni gördü, hiçbir şeye muhtaç olmayan, zengin ve kendi kendine yeterli
  49952. 92-Leyl 9
    ve kezzebe : ve yalanladı
  49953. 92-Leyl 9
    bi el husnâ : Hüsna'yı, Allah'ın Zat'ını görmeyi
  49954. 92-Leyl 10
    fe : o zaman, o taktirde
  49955. 92-Leyl 10
    se-nuyessiru-hu : biz ona kolaylaştıracağız (biz onu başarılı kılacağız)
  49956. 92-Leyl 10
    el usrâ : zorluk, zor olan, zor
  49957. 92-Leyl 11
    ve mâ yugnî an-hu : ve ona fayda vermez
  49958. 92-Leyl 11
    tereddâ : düştü, yuvarlandı, helâk oldu
  49959. 92-Leyl 12
    inne : muhakkak
  49960. 92-Leyl 12
    aleynâ : bizim üzerimizde, bize ait
  49961. 92-Leyl 12
    le : mutlaka, elbette, gerçekten
  49962. 92-Leyl 12
    el hudâ : hidayet
  49963. 92-Leyl 13
    ve inne : muhakkak ki
  49964. 92-Leyl 13
    lenâ : bize aittir, bizimdir
  49965. 92-Leyl 13
    le : mutlaka, elbette, gerçekten
  49966. 92-Leyl 13
    el âhırete : ahiret, ahir olan, sonraki
  49967. 92-Leyl 13
    ve el ûlâ : ve evvel, önce olan, önceki
  49968. 92-Leyl 14
    fe : öyleyse, işte
  49969. 92-Leyl 14
    enzertu-kum : ben sizi uyardım
  49970. 92-Leyl 14
    ren : ateş
  49971. 92-Leyl 14
    telezzâ : alevleri çoğalan, yakıcılığı gittikçe artan
  49972. 92-Leyl 15
    el eşkâ : çok şâkî olan
  49973. 92-Leyl 16
    ellezî : o ki
  49974. 92-Leyl 16
    kezzebe : yalanladı
  49975. 92-Leyl 16
    ve tevellâ : ve yüz çevirdi
  49976. 92-Leyl 17
    ve se-yucennebu-hâ : ve ondan uzaklaştırılacak
  49977. 92-Leyl 17
    el etkâ : çok takva sahibi olan
  49978. 92-Leyl 18
    ellezî : o ki
  49979. 92-Leyl 18
    le-hu : malını
  49980. 92-Leyl 18
    yetezekkâ : temizlenir
  49981. 92-Leyl 19
    ve mâ : ve olmaz, değildir
  49982. 92-Leyl 19
    li ehadin : bir kimseye
  49983. 92-Leyl 19
    inde-hu : onun yanında
  49984. 92-Leyl 19
    min ni'metin : bir ni'met
  49985. 92-Leyl 20
    ibtigâe : ibtiga etti, istedi, diledi
  49986. 92-Leyl 20
    vechi : vech, yüz, zat
  49987. 92-Leyl 20
    el a'lâ : yüce
  49988. 92-Leyl 21
    ve le : ve mutlaka
  49989. 92-Leyl 21
    sevfe : yakında olacak
  49990. 92-Leyl 21
    yerdâ : razı olacak
  49991. 93-Duhâ 1
    ve : andolsun
  49992. 93-Duhâ 1
    ed duhâ : kuşluk vaktine
  49993. 93-Duhâ 2
    ve el leyli : ve gece
  49994. 93-Duhâ 2
    secâ : zifiri karanlık çöktü (gecenin karanlığının en derin, en sessiz zamanı)
  49995. 93-Duhâ 3
    veddea-ke : sana veda etmedi, seni terketmedi
  49996. 93-Duhâ 3
    rabbu-ke : senin Rabbin
  49997. 93-Duhâ 3
    ve mâ kalâ : ve darılmadı
  49998. 93-Duhâ 4
    ve : ve
  49999. 93-Duhâ 4
    le : mutlaka, elbette
  50000. 93-Duhâ 4
    el âhıretu : ahiret, bundan sonraki
  50001. 93-Duhâ 4
    leke : senin için
  50002. 93-Duhâ 4
    min(e) : den
  50003. 93-Duhâ 4
    el ûlâ : evvel
  50004. 93-Duhâ 5
    ve : ve
  50005. 93-Duhâ 5
    le : elbette, mutlaka
  50006. 93-Duhâ 5
    sevfe : yakında olacak
  50007. 93-Duhâ 5
    yu'tî-ke : sana verecek, ihsan edecek
  50008. 93-Duhâ 5
    rabbu-ke : senin Rabbin
  50009. 93-Duhâ 5
    fe : böylece
  50010. 93-Duhâ 5
    terdâ : sen razı olacaksın
  50011. 93-Duhâ 6
    e : mi
  50012. 93-Duhâ 6
    lem yecid-ke : seni bulmadı
  50013. 93-Duhâ 6
    yetîmen : yetim
  50014. 93-Duhâ 6
    fe : sonra
  50015. 93-Duhâ 7
    ve vecede-ke : ve seni buldu
  50016. 93-Duhâ 7
    llen : dalâlette olanların arasında olma, dalâlette olma, hidayette olmama
  50017. 93-Duhâ 7
    fe : sonra
  50018. 93-Duhâ 7
    hedâ : hidayete erdirdi
  50019. 93-Duhâ 8
    ve vecede-ke : ve seni buldu
  50020. 93-Duhâ 8
    âilen : yokluk
  50021. 93-Duhâ 8
    fe : sonra
  50022. 93-Duhâ 9
    fe : artık
  50023. 93-Duhâ 9
    emmâ : amma, fakat
  50024. 93-Duhâ 9
    el yetîme : yetim
  50025. 93-Duhâ 9
    fe : bundan sonra
  50026. 93-Duhâ 9
    takher : kahretme, üzme
  50027. 93-Duhâ 10
    ve emmâ : ve amma, fakat
  50028. 93-Duhâ 10
    esile : isteyen
  50029. 93-Duhâ 10
    fe : bundan sonra
  50030. 93-Duhâ 10
    tenher : azarlama
  50031. 93-Duhâ 11
    ve : ve
  50032. 93-Duhâ 11
    emmâ : amma, fakat
  50033. 93-Duhâ 11
    bi ni'meti : ni'metini
  50034. 93-Duhâ 11
    rabbi-ke : senin Rabbin, Rabbin
  50035. 93-Duhâ 11
    fe : artık
  50036. 94-İnşirâh 1
    e : mi
  50037. 94-İnşirâh 1
    lem neşrah : biz açıp genişletmedik
  50038. 94-İnşirâh 1
    leke : sana, senin için
  50039. 94-İnşirâh 1
    sadre-ke : senin göğsün, göğsün
  50040. 94-İnşirâh 2
    ve : ve
  50041. 94-İnşirâh 2
    anke : senden
  50042. 94-İnşirâh 2
    vizre-ke : senin yükün
  50043. 94-İnşirâh 3
    ellezî : o ki, ki o
  50044. 94-İnşirâh 3
    enkada : büktü, bükmüştü
  50045. 94-İnşirâh 3
    zahre-ke : senin sırtın
  50046. 94-İnşirâh 4
    ve : ve
  50047. 94-İnşirâh 4
    refa'nâ : biz yükselttik
  50048. 94-İnşirâh 4
    leke : senin için
  50049. 94-İnşirâh 4
    zikre-ke : senin zikrin
  50050. 94-İnşirâh 5
    fe : öyleyse, o halde
  50051. 94-İnşirâh 5
    inne : muhakkak
  50052. 94-İnşirâh 5
    mea : beraber
  50053. 94-İnşirâh 5
    el usri : zorluk
  50054. 94-İnşirâh 6
    inne : muhakkak
  50055. 94-İnşirâh 6
    mea : beraber
  50056. 94-İnşirâh 6
    el usri : güçlük
  50057. 94-İnşirâh 7
    fe : o halde, öyleyse
  50058. 94-İnşirâh 7
    feragte : sen boş kaldın (meşguliyetin bitti)
  50059. 94-İnşirâh 7
    fe : o taktirde, hemen
  50060. 94-İnşirâh 8
    ve : ve
  50061. 94-İnşirâh 8
    ilâ rabbi-ke : Rabbine
  50062. 94-İnşirâh 8
    fe : artık, hemen
  50063. 95-Tin 1
    ve : andolsun
  50064. 95-Tin 1
    et tîni : incir
  50065. 95-Tin 1
    ve : ve
  50066. 95-Tin 1
    ez zeytûni : zeytin
  50067. 95-Tin 2
    ve : ve
  50068. 95-Tin 2
    tûri sînîne : tûri sînîn
  50069. 95-Tin 3
    ve : ve
  50070. 95-Tin 3
    el beledi : belde, şehir
  50071. 95-Tin 3
    el emîni : emin, güvenilir
  50072. 95-Tin 4
    lekad : andolsun
  50073. 95-Tin 4
    el insâne : insanı (insanın nefsini)
  50074. 95-Tin 4
    ahseni : enzele (ahsene) ulaşabilecek
  50075. 95-Tin 5
    summe : sonra
  50076. 95-Tin 5
    redednâ-hu : onu reddettik, iade ettik, çevirdik
  50077. 95-Tin 5
    esfele sâfilîne : esfeli safilin, sefillerin en sefili, en sefil hale
  50078. 95-Tin 6
    ellezîne : onlar, olanlar
  50079. 95-Tin 6
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dilediler
  50080. 95-Tin 6
    ve amilû : ve amel yaptılar, işlediler
  50081. 95-Tin 6
    es sâlihâti : salih amel, nefsi tezkiye edici amel
  50082. 95-Tin 6
    fe : işte
  50083. 95-Tin 6
    lehum : onlar için vardır
  50084. 95-Tin 6
    ecrun : ecir, mükâfat
  50085. 95-Tin 6
    memnûnin : kesilen, kesinti yapılan, devamlı olmayan
  50086. 95-Tin 7
    fe : öyleyse, o halde
  50087. 95-Tin 7
    yukezzibu-ke : sana yalanlatan
  50088. 95-Tin 7
    bi ed dîni : dini
  50089. 95-Tin 8
    e : mi
  50090. 95-Tin 8
    leyse : değil
  50091. 95-Tin 8
    bi ahkemi : en âlimi, en adili, enzeli, en iyi hüküm vereni
  50092. 95-Tin 8
    el hâkimîne : hakimler, hükmedenler
  50093. 96-Alak 1
    rabbi-ke : senin Rabbin
  50094. 96-Alak 1
    ellezî : o ki, ..... olan
  50095. 96-Alak 2
    el insâne : insan
  50096. 96-Alak 3
    ve rabbu-ke : ve senin Rabbin
  50097. 96-Alak 3
    el ekremu : en çok kerem sahibi, sonsuz kerem sahibi
  50098. 96-Alak 4
    ellezî : ki o
  50099. 96-Alak 4
    alleme : öğretti
  50100. 96-Alak 4
    el kalemi : kalem
  50101. 96-Alak 5
    alleme : öğretti
  50102. 96-Alak 5
    el insâne : insan
  50103. 96-Alak 5
    lem ya'lem : bilmiyor
  50104. 96-Alak 6
    kellâ : hayır
  50105. 96-Alak 6
    inne : muhakkak
  50106. 96-Alak 6
    el insâne : insan
  50107. 96-Alak 6
    le : mutlaka, gerçekten
  50108. 96-Alak 7
    en reâ-hu : kendinirmesi
  50109. 96-Alak 8
    inne : muhakkak
  50110. 96-Alak 8
    ilâ rabbi-ke : senin Rabbine
  50111. 96-Alak 8
    er ruc'â : dönüş
  50112. 96-Alak 9
    e : mı, mü
  50113. 96-Alak 9
    raeyte : sen gördün
  50114. 96-Alak 9
    ellezî : o kimse, o ki
  50115. 96-Alak 9
    yenhâ : nehyediyor, engelliyor, men ediyor
  50116. 96-Alak 10
    abden : bir kul
  50117. 96-Alak 11
    e : mü
  50118. 96-Alak 11
    raeyte : sen gördün
  50119. 96-Alak 11
    ne : oldu, idi
  50120. 96-Alak 11
    el hudâ : hidayet
  50121. 96-Alak 12
    ev : veya
  50122. 96-Alak 12
    emera : emretti
  50123. 96-Alak 12
    bi et takvâ : takvayı
  50124. 96-Alak 13
    e : mü
  50125. 96-Alak 13
    raeyte : sen gördün
  50126. 96-Alak 13
    kezzebe : yalanladı
  50127. 96-Alak 13
    ve tevellâ : ve yüz çevirdi
  50128. 96-Alak 14
    e : mu
  50129. 96-Alak 14
    lem ya'lem : bilmiyor
  50130. 96-Alak 14
    bi enne : olduğunu
  50131. 96-Alak 14
    allâhe : Allah
  50132. 96-Alak 14
    yerâ : görüyor
  50133. 96-Alak 15
    kellâ : hayır
  50134. 96-Alak 15
    le in : gerçekten eğer
  50135. 96-Alak 15
    lem yentehi : vazgeçmezse
  50136. 96-Alak 15
    le nesfean : mutlaka yakalarız, sürükleriz
  50137. 96-Alak 15
    bi en nâsıyeti : perçeminden
  50138. 96-Alak 16
    siyetin : perçem, alın
  50139. 96-Alak 16
    zibetin : yalancı
  50140. 96-Alak 16
    hâtıetin : günahkâr
  50141. 96-Alak 17
    fe li yed'u : haydi çağırsın
  50142. 96-Alak 17
    diye-hu : onun meclisi, yakın çevresi, yardımcıları
  50143. 96-Alak 18
    se-ned'u : biz çağıracağız
  50144. 96-Alak 18
    ez zebâniyete : zebanileri
  50145. 96-Alak 19
    kellâ : hayır
  50146. 96-Alak 19
    ve uscud : ve secde et
  50147. 96-Alak 19
    ve ikterib : ve karib ol, yakın ol
  50148. 97-Kadir 1
    enzelnâ-hu : onu biz indirdik
  50149. 97-Kadir 1
    leyleti : gece
  50150. 97-Kadir 1
    el kadri : kadir
  50151. 97-Kadir 2
    ve mâ : ve nedir
  50152. 97-Kadir 2
    edrâ-ke : sana bildirdi
  50153. 97-Kadir 2
    leyletu : gece
  50154. 97-Kadir 2
    el kadri : kadir
  50155. 97-Kadir 3
    leyletu : gece
  50156. 97-Kadir 3
    el kadri : kadir
  50157. 97-Kadir 3
    elfi : bin
  50158. 97-Kadir 3
    şehrin : ay
  50159. 97-Kadir 4
    tenezzelu : inerler
  50160. 97-Kadir 4
    el melâiketu : melekler
  50161. 97-Kadir 4
    ve er rûhu : ve ruh
  50162. 97-Kadir 4
    emrin : emir, iş
  50163. 97-Kadir 5
    selâmun : selâm, selâmet
  50164. 97-Kadir 5
    hiye : o
  50165. 97-Kadir 5
    el fecri : fecir zamanı
  50166. 98-Beyyine 1
    lem yekuni : değiller, olmadılar
  50167. 98-Beyyine 1
    ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olanlar
  50168. 98-Beyyine 1
    min ehli el kitâbi : kitap ehlinden
  50169. 98-Beyyine 1
    ve el muşrikîne : ve müşrikler
  50170. 98-Beyyine 1
    munfekkîne : ayrılmış olanlar
  50171. 98-Beyyine 1
    te'tiye : gelir
  50172. 98-Beyyine 1
    el beyyinetu : beyyine, açık delil, mucize
  50173. 98-Beyyine 2
    resûlun : bir resûl
  50174. 98-Beyyine 2
    yetlû : okur
  50175. 98-Beyyine 2
    suhufen : sahifeler
  50176. 98-Beyyine 2
    mutahhareten : tertemiz
  50177. 98-Beyyine 3
    kayyimetun : temel, değişmez hükümler yazılı
  50178. 98-Beyyine 4
    veteferreka : ve tefrikaya düşmediler fırkalara ayrılmadılar
  50179. 98-Beyyine 4
    ellezîne : onlar, olanlar
  50180. 98-Beyyine 4
    ûtû el kitâbe : kitap verildi
  50181. 98-Beyyine 4
    et : geldi
  50182. 98-Beyyine 4
    el beyyinetu : beyyineler, apaçık belgeler
  50183. 98-Beyyine 5
    ve mâ umirû : ve onlar emrolunmadılar
  50184. 98-Beyyine 5
    li ya'budû allâhe : Allah'a kul olmak
  50185. 98-Beyyine 5
    muhlisîne : muhlisler
  50186. 98-Beyyine 5
    lehu : ona
  50187. 98-Beyyine 5
    edne : dîn
  50188. 98-Beyyine 5
    hunefâe : hanifler
  50189. 98-Beyyine 5
    ve yukîmû es salâte : ve namazı ikame etmek
  50190. 98-Beyyine 5
    ve yu'tû ez zekâte : ve zekâtı vermek
  50191. 98-Beyyine 5
    velike : işte bu
  50192. 98-Beyyine 5
    el kayyimeti : kayyum
  50193. 98-Beyyine 6
    inne : muhakkak
  50194. 98-Beyyine 6
    ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olanlar
  50195. 98-Beyyine 6
    min ehli el kitâbi : kitap ehlinden
  50196. 98-Beyyine 6
    ve el muşrikîne : ve müşrikler
  50197. 98-Beyyine 6
    cehenneme : cehennem
  50198. 98-Beyyine 6
    hâlidîne : ebedî, devamlı kalacak olanlardır
  50199. 98-Beyyine 6
    ulâike : işte onlar
  50200. 98-Beyyine 6
    şerru : şerrli olanlar
  50201. 98-Beyyine 6
    el beriyyeti : yaratılmış olanlar
  50202. 98-Beyyine 7
    inne : muhakkak
  50203. 98-Beyyine 7
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  50204. 98-Beyyine 7
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel yaptılar, nefs tezkiyesi yaptılar
  50205. 98-Beyyine 7
    ulâike : işte onlar
  50206. 98-Beyyine 7
    el beriyyeti : yaratılmış olanlar
  50207. 98-Beyyine 8
    cezâu-hum : onların karşılığı, mükâfatı
  50208. 98-Beyyine 8
    inde : yanında, katında
  50209. 98-Beyyine 8
    cennâtu : cennetler
  50210. 98-Beyyine 8
    tecrî : akar
  50211. 98-Beyyine 8
    el enhâru : nehirler
  50212. 98-Beyyine 8
    hâlidîne : kalacak olanlar
  50213. 98-Beyyine 8
    ebeden : ebediyyen, devamlı
  50214. 98-Beyyine 8
    radıye allâhu : Allah razı oldu
  50215. 98-Beyyine 8
    ve radû : ve razı oldu
  50216. 98-Beyyine 8
    like : işte bu
  50217. 98-Beyyine 8
    men : kim, kimse
  50218. 98-Beyyine 8
    haşiye : huşû duydu
  50219. 98-Beyyine 8
    rabbe-hu : onun Rabbi
  50220. 99-Zilzâl 1
    izâ zulzileti : sarsıldığı zaman
  50221. 99-Zilzâl 1
    el ardu : arz, yeryüzü
  50222. 99-Zilzâl 1
    zilzâle-hâ : onun şiddetli sarsıntısı
  50223. 99-Zilzâl 2
    ve ahreceti : ve dışarı çıkardı
  50224. 99-Zilzâl 2
    el ardu : arz, yeryüzü
  50225. 99-Zilzâl 2
    eskâle-hâ : onun ağırlıkları
  50226. 99-Zilzâl 3
    vele : ve dedi
  50227. 99-Zilzâl 3
    el insânu : insan
  50228. 99-Zilzâl 3
    lehâ : ona
  50229. 99-Zilzâl 4
    yevme izin : o gün, izin günü
  50230. 99-Zilzâl 4
    ahbâre-hâ : kendi haberlerini
  50231. 99-Zilzâl 5
    bi enne : olması ile
  50232. 99-Zilzâl 5
    rabbe-ke : senin Rabbin
  50233. 99-Zilzâl 5
    evhâ lehâ : ona vahyetti
  50234. 99-Zilzâl 6
    yevme izin : o gün, izin günü
  50235. 99-Zilzâl 6
    en nâsu : insanlar
  50236. 99-Zilzâl 6
    eştâten : ayrı ayrı, dağınık olarak
  50237. 99-Zilzâl 6
    a'mâle-hum : onların amelleri
  50238. 99-Zilzâl 7
    fe men : artık kim
  50239. 99-Zilzâl 7
    ya'mel : yapar, işler
  50240. 99-Zilzâl 7
    miskâle : ağırlık
  50241. 99-Zilzâl 7
    zerretin : zerre, en küçük miktar
  50242. 99-Zilzâl 7
    hayren : bir hayır
  50243. 99-Zilzâl 7
    yera-hu : onu görür
  50244. 99-Zilzâl 8
    ve men : ve kim
  50245. 99-Zilzâl 8
    ya'mel : yapar, işler
  50246. 99-Zilzâl 8
    miskâle : ağırlık
  50247. 99-Zilzâl 8
    zerretin : zerre, en küçük miktar
  50248. 99-Zilzâl 8
    şerren : bir şerr
  50249. 99-Zilzâl 8
    yera-hu : onu görür